stromectol dexamethasone chloroquine generique colchicine hydroxychloroquine lamotrine lamprene lanoxin lansoprax largactil lasix leponex levaquin levitra oral jelly levitra professional levitra soft levitra super force levitra lexapro lidocaton lignospan lioresal lipanthyl lipitor lisitril comp lisitril lisopril plus lisopril litarex lithiofor lithobid lodoz lopid lopimed lopresor lopressor lora allergie lorado loratine lotemax lovelle loxazol loxitane lozol sr lozol lur
     

0
Start Giriş Üye Ol üyeler ((( RAVDATe@m))) Arama
Toplam Kategori: 69 *** Toplam Konu: 30100 *** Toplam Mesaj: 148193
Forum Anasayfa » TARİH / SİYASET / EKONOMİ » TÜRKİYE VE DÜNYADA SİYASET » Krokiler havada uçuşuyor..

önceki konu   sonraki konu
Bu konuda 5 mesaj mevcut
Sayfa (1): (1)
Ekleyen
Mesaj
Berraksu1 su an offline Berraksu1  
Krokiler havada uçuşuyor..

226 Mesaj -

Kayıt Tarihi: 04.02.2008
En Son On: 14.06.2008 - 22:44
Cinsiyeti: Erkek 
Kutuplaşmanın ve gücünü ispat edip karşı tarafın sindirilmesi için devreye giren akıl almaz işlerin ve oyunların bir parçasıda krokiler oldu.

Benim kendimce bu tablolara bir yorumum var. Zaten geneldede açıkça belli görüşüm. Fakat yakın zamanda bu milleti kandırmak ve milli duyguları çökertmek için yapılan akıl almaz oyunların foyasını hem yargı süreci ve yaşam süreci ortaya çıkaracak hemde gerçek akıl ve gönül sahipleri.

Aşağıdaki Büyükanıtla ilgili suikast krokiside bunlardan.Milletin cebinde ekmek parası azalıyor fakat kroki bereketi var. Birde para etseler işsizliğede çare olacak.Yani bol bol kroki çizerek para kazanacağız vesselam.

Ben gerçek anlamda ülkede kanun dışı işlerin tamamen ve sonuna kadar üzerine gidilmesi taraftarı olan ve kanunsuz işlerden asla medet ummayan ve umanlardan hazzetmeyen bir insan olarak şunlarıda söylemek istiyorum. Kanunsuz çeteleri ortaya çıkaracağız yaygarası ile bir kaç maceraperest ve çapulcunun tüm milliyetçi ve ulusalcı halkımızı sindirmek maksadıyla kullanılmasınıda şiddetle yeriyorum.Zaten bunun Allah katında karşılığıda çok ağır olacaktır.

Burada gözlenen o ki yargı bir görev yapmaya çalışırken, siyaset onu zorlamakta ve bir taşla iki kuş vurmak istemektedir. Yani hem bir darbeye engel olma düşüncesiyle hiç ayrım yapmadan bütün ulusal söylem sahiplerini sindirmek ve bununla birlikte ülkenin bütünlüğünü korumayı hedefleyen vatansever duyguları törpüleyip etkisiz kılmak amacı gütmektedir.

Peki bu yanlış hesaplar maksadına ulaşırmı ? Asla ve asla. Allah'ın yakında bu ülke insanlarına göstereceği çok ağır ibretler var. Hissiyatım odur, akıl ve gönül sahiplerinin gördüğüde odur.

Bu ergenekon meselelerinin, derin, çukur, tümsek devlet kavramlarının, parti kapatma davalarının, CHENEY in Kürdistan lafının, BOP'un, din sömürüsünün ve din adına bölünmenin, etnik bölünme anlamında feci tırmanışın, ülkenin babalar gibi satılışının, milletçe ve devletçe borç batağına saplanmış olmamızın, bu vahim ortamda dahi bazı çevrelerin hala menfaat peşinde koşmalarının neyi hak ettiğini, alemlerin Rab'bi çok yakın süreçte hepimize milletçe apaçık gösterecektir.Toz zerresinin dahi onun izni olmadan yerinden oynayamayacağına inanıyorsak bu böyle.

Ne acı bir tecellidir ki cumhuriyeti koruyamayanlar ve onunla sorunlu olanlar ve onların arkalarındaki çoğunluğu bilinç eksikliği içindeki halk kitleleri bu halin, yani kuruluş değerlerini koruyup ileri taşıyamamanın ağır bedellerini cumhuriyetin kuruluşundan seksen küsur yıl sonra Allah'ın bir takdiri ilahisi olarak karşısında bulacak. Tıpkı Osmanlının sonunda bulduğu gibi.

Defalarca yazdım çok ağır bir imtihan bedeli süreci yaşıyoruz. Ne kadar ağırlaşacak ne kadar sürecek bilmiyoruz. Benim bütün duam şu ki Allah bu güzel vatanın insanlarına uyanış nasip eyleyip mümkün olduğu en az sıyrıklarla badirelerin içinden kurtarıp tekrar bir şahlanışın temsilcileri kılsın.


http://www.haber3.com/haber.php?haber_id=355480

http://www.habervitrini.com/haber.asp?m=1&id=332708

http://www.internethaber.com/news_detail.php?id=134596

http://www.moralhaber.net/36713_Yargitay-a--suikast-krokisi--kafa-karistirdi.html

http://www.gunes.com/2008/03/28/yazarlar/y4.html
Ekleme Tarihi: 28.03.2008 - 12:44
Bu mesajı bildir   Berraksu1 üyenin diğer mesajları Berraksu1`in Profili zum Anfang der Seite
KaLBeNuR su an offline KaLBeNuR  
"Amacım yalnızca rabbimin gerçek yolunu Kur'an'dan bulmaktır

1686 Mesaj -

Kayıt Tarihi: 20.07.2007
En Son On: 17.08.2009 - 13:01
Cinsiyeti: Bayan 
“Sayın Hocaoğlu, önce Allah'ın selamı üzerinize olsun diyerek sözlerime başlamak istiyorum. Ben 50 yaşında bir emekli bir vatandaşım. Amacım yanlız ve yanlız Rabbim in gerçek yolunu Kuran'dan bulmaya çalışmaktır. Yaradan'ın ayetleri sonunda söyledikleri şu sözler beni gerçekten düşünmeye ve araştırmaya yönlendirdi.

/…/ Ayette kapatılacak yerin yaka açığı olduğu söylenir, baştan bahsedilmez. “Arapçada kadınların başlarına örttükleri şeyin özel adı “hımar” değil “mikna” ve “nasıyf”tır. Hangi Arapça sözlüğe bakılırsa bakılsın “mikna(çoğulu mekani)” ve “nasıyfın” hanımların başlarını örttükleri kumaşın adı olduğu yazılıdır.” Allah eğer “hımar” kelimesi ile başın örtülmesini isteseydi “hımarürres” gibi bir vurgulama ile başörtüsü diyebilirdi: Böylece “res” kelimesi ile baş bölgesi vurgulanır ve örtü kelimesi olan “hımar” ile beraber başörtüsü net bir şekilde anlaşılırdı. Nitekim abdest alınmasıyla ilgili ayette başın sıvazlanması söylenirken, baş kelimesi Arapça karşılığı 'res' ile vurgulanır. Gelelim ayette anlatılmak istenen asıl konuya. Ayette kapatılacak yerin yaka açığı olduğu geçer. Yani hımarın başı kapatması değil, ayette açıkça yaka dekoltesini örtmesi istenir. (Yaka açığı manasına gelen 'cuub' kelimesi hem bu ayette kapanılacak bölgeyi belirtmek için, hem Hz. Musa'nın yaka açığına elini soktuğunu belirten ayetlerde geçer.) /.../

Sami Hocaoğlu beyefendi hımar kelimesine birden fazla anlamlar vererek hem başörtüsü hem de örtü anlamının olduğunu yazmış. Bu fikri düşündüğünüzde Yaradan ın ayetlerini açık ve anlaşılır gönderdim sözlerine uymuyor. Nedeni her isteyen istediği anlama çekecektir de ondan günümüzde olduğu gibi. Bu görüşü konuşmaya devam edelim. Bu ayette anlatmak istenen şey başın örtülme emri değil peki neresi? Göğüs kısmını örtünüz diyor Rabbim. O zaman koskoca Kuran da Allah kadınlar başını örtmelidir diye bir tek ayet yazmayacak da bu ayette göğsünü örtmelidir ayetindeki bir kelimeye başörtüsü ismi takarak İşte bakınnnnn Allah kadının başını örtmelidir demek istiyor aslında bu ayette diyeceksiniz öylemi kardeşlerim. Yaradan eğer kadın başının örtülmesini isteseydi hiç kuşkusuz kadın başını örtmelidir derdi dostlarım, Çünkü Kuran ben böyle açıkça yazarım diyor dolaylı ima etmem diyor birçok ayetinde. Yukarıda yazdığım onca ayetin hiç mi hükmü yok sizce. Hiç ama hiç başını örtmeli kelimesi dahi geçmediği halde. Peki, ayetlerinde hani Rabbim yemin ederek; Yemin olsun ki, biz bu Kuran'da insanlar için her türlü örneği verdik. Diyordu. Ama kadın saçını göstermesin örtsün diyen ayetler nerede? Hani Rabbim; Biz bu Kitap'ta, herhangi bir şeyi ne eksik bıraktık ne fazla yaptık. Diyerek bizlere açıklık getiriyordu. Hani öğüt alınması için kolaylaştırdık sözleri unutuldu mu dostlar. Ben isterseniz bir ayeti daha hatırlatayım sizlere; Zühruf Suresi 44 Gerçek şu: Bu Kuran sana ve toplumuna elbette ki bir hatırlatıcı/bir düşündürücü/bir şeref/bir öğüttür. Bundan sorumlu tutulacaksınız. Bakın ne diyor Yaradan bu kitaptan sorumlusunuz. Bu kitaptan sorumlusunuz diyen Rabbim bizlerin birbirine düşmesi için mi acaba kadın başını örtmelidir namehremdir demeyi açıkca yazmamıştır dersiniz (HAŞA).”

Sahibi samimi görünüyor. Fakat samimiyetin tek başına yetmediğini de biliyorum.

“Aleyküm selam” sevgili okurum. Sabırla cevaplayacağım. Bu kadar karışık kafa sağlığa zararlıdır. Kafaları karıştırmak için akla atılan taşı çıkarmak, kör kuyuya atılan taşı çıkarmaktan bin kat daha zordur, bilirim. Umarım “kitabına uydurmak isteyen” biriyle değil de “kitaba uymak isteyen” biriyle karşı karşıyayımdır.




"Amacım yalnızca rabbimin gerçek yolunu Kur'an'dan bulmaktır" diyen bir okurunuz varsa, ciddiye alırsınız değil mi? Ben de, o dinini ciddiye aldığı için onu ciddiye aldım. Bu okur şöyle diyor:

"Ayette kapatılacak yerin yaka açığı olduğu söylenir, baştan bahsedilmez. "Arapçada kadınların başlarına örttükleri şeyin özel adı "hımar" değil "mikna" (doğrusu mikne'a SH) ve "nasıyf"tır. Hangi Arapça sözlüğe bakılırsa bakılsın "mikna(çoğulu mekani)" ve "nasıyfın" hanımların başlarını örttükleri kumaşın adı olduğu yazılıdır." Allah eğer "hımar" kelimesi ile başın örtülmesini isteseydi "hımarürres" gibi bir vurgulama ile başörtüsü diyebilirdi"

Bunlar, başkalarının kesesinden harcanan yalan-yanlış paketi sevgili okur. Kimin kesesinden almışsanız dolmuşa binmişsiniz. Buna, Kur'an'a uymak yerine Kur'an'ı kendinize uydurma sonucunda düştüğünüz çelişkiler de eklenince, iş içinden çıkılmaz olmuş.

Dert şu: Hımar ile başın örtülmesi kastedilseydi, içinde "baş" kelimesi geçerdi!

Peki, bu durumda bir önceki cümlede hanımların başlarına örttüğü şeyin adının "mikne'a" ve "nasif" olduğunu nasıl söyleyebiliyorsunuz? Nerede bunların içinde baş?

Kişi hiçbir şey bilmese de haddini bilecek. "Hangi sözlüğü bakılırsa bakılsın" iddiası yapacak bir kişinin, asgariden sözlüklere bakması lazım. Baksaydı ne görürdü?

Tabi ki, Arapça'da kadınların kullandığı örtü mikna (doğrusu mikne'a) ve nasif'ten ibaret olmadığını. Şöyle ortalama bir Kur'an talebesi olsaydı, sözlükte şunları görürdü:

1. Burka' (veya burku'): Bütün yüzü örter. (Erkeğin kullandığına kına' denir).

2. Nikab: Bütün yüzü örtmeyip iki gözden birini açarak bağlanan başörtüsüdür.

3. Lifâm: Her iki gözü de burun üstünden itibaren açık bırakan başörtüsüdür.

4. Lisâm: Burun açıkta kalacak şekilde ağız üstünden örtülen örtüdür.

5. Hımar: Yüz hariç başın ve boynun tamamını örten ve Kur'an'da emredilen örtüdür.

6. Nasîf: Hımar'ın daha büyüğü, Anadolu'daki "atkı"ya benzer başörtüsüdür.

7. Mikne'a: Nasif'ten daha büyük olup bel altına kadar uzanan başörtüsüdür.

8. Cilbab: Yüz hariç baştan ayağa her tarafı örten örtüdür.

Hımar, lugat olarak tereddütsüz başla ilgilidir. İçki'ye de aklı örttüğü için aynı kökten "hamr" denilmiştir. İkisi arasındaki ortak nokta "baş" ile ilgili olmasıdır. Mesela küfr de "örtmek" demektir. Ama başa veya akla değil, kalbe nisbet edildiği için farklı kökten kullanılmıştır.

"Hani bunun içinde baş?" sorusu kasıtlı bir tahrif ve saptırma amacı taşımıyorsa, cehaletin daniskasıdır. Yukarıda Arapçada kullanılan tüm başörtüsü isimleri sıralanmıştır. Hiçbirinin içinde "baş" yoktur. Olmasına gerek de yoktur. Türkçede de bu böyledir: Yazma, yaşmak, atkı, bürgü, bürümcek, çarşaf, çar, yağlık, eşarp, tülbent… Bunların tümü de bacak değil başı örter ve içinde "baş" geçmez. Hoş Arapçada na'leyn, huffeteyn, cevrabeyn de ayağa giyilirler, ama içinde "ayak" geçmez. "Hani bunun ayağı?" diyerek bunların ayağa giyilmediğini söylemek ne kadar ciddi ise, "Hani bunun başı?" sorusu da o kadar ciddidir.

Okurumun cebinden harcadığı "kitabına uyduranlar" takımı ne diyor: "Hımar başı örtmez, göğüsleri örter?"

Yani? Yanisi şu: Hımar başörtüsü değil, göğüs örtüsüdür.

Peki, aynı mantıkla sormak gerekmez mi: Bir: Nerede bunun içinde göğüs? İki: Sen, örtü ayeti inmeden kadınların göğsü açık gezdiğini söylemiş oluyorsun, haberin var mı?

Bir alıntı daha yapalım "tüm maksadım Kur'an'ı anlamak" diyen okurumuzdan: Ayette kapatılacak yerin yaka açığı olduğu geçer. Yani hımarın başı kapatması değil, ayette açıkça yaka dekoltesini örtmesi istenir. (Yaka açığı manasına gelen 'cuub' (doğrusu "cuyub" SH) kelimesi hem bu ayette kapanılacak.."

Ey sevgili okur! Kur'an tüm âşıklarına önce haddini bilmeyi öğretir. Çünkü Kur'an haddini bilmezliği "cahiliye" olarak adlandırır ve ebediyen mahkûm eder. Zaten başörtüsü emrini de "haddini bilmezlik çağı" ile "Allah'a kayıtsız şartsız teslim olan insan" anlamındaki "Müslüman" kadına bir kişilik ve kimlik kazandırmak için emreder. Aynı zamanda O'nun "Rabbimin emri başım gözüm üstüne!" deyip demeyeceğini imtihan için emreder.

Ceyb; "aralık, açıklık, yırtık, yırtmaç, kesik, kopuk" anlamlarının tamamını kapsar. Başta aynı kökten türetilmiş olan "cep" olmak üzere, "açık yerler, göğüs yırtmacı, yaka açığı, kol açığı, elbise yırtığı", hülasa elbisenin tek parmağın içine gireceği tüm açık yerlerine denir. Hatta Kur'an, Semud kavminin kayaları yararak vadi oymasını da aynı kökten (cabu's-sahr) bir kelimeyle ifade eder. Soruyu zihinden "kesip" attığı için "cevab" da aynı köktendir.

Nur 31. ayetin başörtüsünü emreden cümlesi aslında neyi emretmektedir?

Açık ve net olarak şunu: Cahiliye döneminde bir aksesuar olarak başın üzerinden sırta atılan örtüyü bütün bir boynu ve gerdanı da kapatacak şekilde mazbutça örtmeyi.

Tabiî ki bu emir Allah'ın kitabına uyacaklar içindir. Kitaba uymak yerine kitabına uydurmaya ne gerek var? Yalan yanlış türrehatı yayıp vebale girmeye ne gerek var?

Unutmayalım İslam "teslim almak" değil "teslim olmak" manasına gelir.


Nur 31'de emredilen başörtüsü değil de ğöğüs ya da omuz örtüsü diyenler, bu ayet geldiğinde mümin hanımların göğüsleri açıkta gezdiğini söylemiş oluyorlar. Bu ayet zaten var olan örtünün doğru kullanılmasını emrediyor. Onları yanıltan, ayet geldiğinde kadınların başörtüsünü hiç tanımadıkları ön kabulüdür.

Oysa ki nüzul ortamında örtü yaygın olarak kullanılıyordu. Örtü hürriyet ve saygınlık alametiydi. Hz. Hatice Hz. Peygamber ile evlendiğinde örtülüydü. Örtünün o kadar saygın bir yeri vardı ki, bir kadının başörtüsüyle kesilen savaşlardan söz eder kaynaklar. Muhabbar sahibi şöyle bir olay anlatır: Ümmü Kırfe bt. Rebi'a b. Bedr, Malik oğullarından saygın bir kadındı. Ğatafan'dan iki ordu savaş için karşı karşıya geldi. Tam savaş başlayacaktı ki, bu kadın başörtüsünü iki ordu arasına astırarak savaşı önledi (be'aset hımârahâ fe'ullika beynehum fe'stalehû).

Kur'an "elbise"yi tıpkı ayet gibi Ademoğlu'na "inzal edilen" bir nimet olarak takdim eder (7:26). Giyinmekten maksadın cinselliği örtmek olduğunu, cinselliğin özel bir alan olduğunu dile getirir (7:25). Örtünmenin temelinde cinselliğin kamuya açılmaması ilkesi yatar. Örtünme emri, kadın-erkek ilişkisinin cinsiyet değil şahsiyet üzerinden gerçekleşmesi içindir. İlişkinin zehirlenmemesi içindir.

Örtünmenin sınırlarını koyan, kadını da erkeği de yaratandır. O yarattığını bilir. Mesele O'na güven meselesidir. Zaten imanın ahlaki tanımı "Allah'a güven" değil midir?

Bir sınır yoksa hiç sınır yoktur. Peki, o sınırı kim koyacak? İslam bu soruya "Allah" diyor. Müslüman, buna iman edip Allah'ın hükmüne teslim olan demektir. Gerisi mi? Gerisi, Kur'an'ın (49:16) ifadesiyle "Allah'a din öğretmeye kalkmaktır". Neden kadın? Neden saç? Modern zihin nerede yanılıyor?


Bir köşe yazarı çıkıyor, düpedüz laikçi bir zeminden konuşuyor. Militan laik, hatta ateist olduğu biliniyor. Fakat başörtüsünün İslam'daki yeri hakkında “fetva” veriyor. Evet, yanlış duymadınız; fetva veriyor. Avrupa'da hiç kavram olarak “laik papaz” kullanıldı mı bilmiyorum, ama bu durum da en az o kadar çelişkili; bir o kadar da traji-komik.

Bu yazıları yazmama sebep olan değerli okuruma son olarak bir çift sözüm var.

“Allah'ın bu meselede gerçek muradı nedir?” diye yola çıkan bir Kur'an aşığı, vara vara öyle bir noktaya gelmiş ki, orada kendini Rasulullah'ın, sahabenin, Hz. Aişe'nin, Hz. Fatıma'nın, müçtehid imamların uygulama ve tasdiklerinin karşısında, ama İlhan Selçuk'un, Fransız Masonlarının Üstad-ı Azamının, Bekir Coşkun'un, Türkan Saylan'ın, Özdemir İnce'nin ve bilumum İslam'a ve Kur'an'a mesafeli laikçilerin uygulama ve iddialarının yanında bulmuş. Sahi, ben şaşırmakta haksız mıyım?

Enes b. Malik'in beni hep titreten bir sözü vardır: “Nice Kur'an okuyan var ki, Kur'an ona lanet eder!”


mustafa islamoglu


SIMDI SIZ SU YAZI HAKKINDAKI GERCEK SAMIMI DÜSÜNCENINIZI SÖYLEYIN BEN O ZAMAN HER KONUDA SAMIMIYETINIZE INANACAGIM...SIZ HEP ALLAH ICIN KARDESLERIME DOGRULARI ANLATMAK ISTIYORUM DIYORSUNUZ YA...BUYRUN ISTE...SIZE IMKAN...KARDESINIZ SIZE DIYOR KI SIZ DÜSÜNCENIZI SAMIMI OLARAK ,KACAMAK CEVAP VERMEDEN YANITLAYIN...KARDESINIZDE ANLAMAYA VE ANLATMAYA CALISIYOR...BUYRUN...
Ekleme Tarihi: 28.03.2008 - 13:19
Bu mesajı bildir   KaLBeNuR üyenin diğer mesajları KaLBeNuR`in Profili KaLBeNuR Özel Mesaj Gönder zum Anfang der Seite
Berraksu1 su an offline Berraksu1  
SAMİMİYET DİNİN ÖZÜDÜR, O GİDERSE DİNDE UÇUP GİDER.

226 Mesaj -

Kayıt Tarihi: 04.02.2008
En Son On: 14.06.2008 - 22:44
Cinsiyeti: Erkek 
Cananberra kardeşim bu son yazındaki tavrının cevaplarını tüm yazılarımı tıkladığında detaylı bir şekilde bulabilirsin.
Bu isteğini daha öncede defalarca cevaplamıştım.

Bu verdiğin yazı ve içeriği babında daha öncede girişimlerin olmuştu. Cevaplarınıda detaylı şekilde vermiştim. Sonuç hep malum....

Şayet sorup öğrenmek maksadı ile hareket etmiş olsaydın benim hayal bile edemiyeceğim karşılıklar vermek yerine sadece bunları kabul etmiyorum, nedenleride şunlardır deyip delil getirirdin kardeşim.

Benim geçmişteki yazılarımıda inceleyebilirsin. Şayet bilgi edinmek maksadı ile hareket ediyorsan tabi.

Mesela benim "Hak yolunda alimler peygamber ve velilerdir", "Kuran ve yalan hadisler", "Ruhbaniyet nedir", "Dinde mahvolmanın işareti fırkalar" başlıklarım altındaki yazılarımıda özellikle inceleyebilirsin.



Elinize Saglik Te$ekkürler

Güle Güle Güle Güle Güle Güle


Bu mesaj 1 kez ve en son Berraksu1 tarafından 28.03.2008 - 13:35 tarihinde değiştirilmiştir.
Ekleme Tarihi: 28.03.2008 - 13:34
Bu mesajı bildir   Berraksu1 üyenin diğer mesajları Berraksu1`in Profili zum Anfang der Seite
KaLBeNuR su an offline KaLBeNuR  
EVET yada HAYIR

1686 Mesaj -

Kayıt Tarihi: 20.07.2007
En Son On: 17.08.2009 - 13:01
Cinsiyeti: Bayan 
Gecmisi koyun bir yana simdiyi söyleyin...yani inaniyor musunuz?inanmiyor musunuz? ona cevap verin...gecmisi gelecegi gecin...cevap cok kisa ve net...EVET yada HAYIR
Ekleme Tarihi: 28.03.2008 - 13:49
Bu mesajı bildir   KaLBeNuR üyenin diğer mesajları KaLBeNuR`in Profili KaLBeNuR Özel Mesaj Gönder zum Anfang der Seite
Berraksu1 su an offline Berraksu1  
Benim işim kavga değil...

226 Mesaj -

Kayıt Tarihi: 04.02.2008
En Son On: 14.06.2008 - 22:44
Cinsiyeti: Erkek 
O nedenle Canan kardeşim birdenbire ortaya attığın bu konuyu kendim uygun bulduğum bir zamanda tekrar ele almam söz konusu olabilir.
Yoksa ne benim ne test edilmeye ihtiyacım, nede senin ısrarında bir hayır.Yazdıklarım ortada hangi düşüncede bir insan olduğumda.

Birde şu konuya açıklık getireyim. Benim ölçüm rehberim Kuran ve yaşayan Kuran'lardır.Yani Efendimiz ve onun nuru olan velilerdir.Ben onların ışığında yetiştim.Ruhbanları (papaz, rahip, haham, hoca müftü, dini lider, uydurma şeyh) kendime ölçü almam söz konusu dahi olamaz. Ancak ve ancak inceleyip doğru bulduğum ruhban yazılarını insanlara tavsiye etmem söz konusu olabilir.

Fatiha suresinde kul şöyle dua etmiyormu ? "Yarabbi beni doğru yola ilet, nimet verdiklerinin yoluna, azmış sapmışlarınkine değil" Burada Allah'ın nimet verdiklerinden kasıt Peygamber ve Velilerdir.

Yine bir başka ayette "Sizden ücret almayanlardan öğrenin, onlardır doğruyu ve güzeli bulanlar" buyuruyor Allah.Burada ücret almayanlardan kasıt Peygamber ve onun nuru olan velilerdir.
Her ikli ayettede işaret edilen kendilerine vazife verilmiş olan peygamber ve velilerdir.

Ruhbaniyet ve ruhbanlarla ilgili ayetler konusundada çok uyanık olmak gerekiyor.

Hadid suresi, 27 : Uydurdukları ruhbaniyeti onlara biz emretmedik.

Tevbe suresi, 34 : Şu bir gerçek ki, hahamlardan ve rahiplerden (Ruhbanlardan)birçoğu halkın mallarını uydurma yollarla tıkabasa yerler ve Allah'ın yolundan geri çevirirler.

Tevbe suresi, 31 : Onlar Allah'ın yanında, ruhbanlarınıda rabler edindiler.

Yasin suresi, 21 : Sizden herhangi bir ücret istemeyenlere uyun. Onlardır doğruyu ve güzeli bulanlar."

Ruhban: Allah katından kendilerine bir vazife verilmediği halde din adamlığı yapan kişiler.
(papaz, rahip, haham, hoca, müftü, dini lider v.b.)


Yunus Emre de ruhbanlarla ilgili olarak ayetlerde olduğu gibi ruhbanlara karşı uyanık olmamızı istiyor şu nefeslerinde olduğu gibi.

Yirmidokuz hece
Okursun uçtan uca
Sen elif dersin hoca
Manası ne demektir
******************************************
Peygamber yerine geçen hocalar
Bu halkın başına zahmetli oldu
Yunus gel aşık isen tevbe eyle
Nasuh'a tevbe ucu kutlu oldu

Yunus'un benim meşrebimi anlatan şu nefesinide aktarıyorum.


BEN GELMEDİM DAVA İÇİN

Benim bunda kararım yok, ben bunda gitmeğe geldim
Bezirganem metaım çok, alana satmağa geldim

Ben gelmedim dava için, benim işim sevi için
Dost'un evi gönüllerdir, gönüller yapmağa geldim

Dost esrüğü deliliğim, aşıklar bilim neliğim
Denşürüben ikiliğim, birliğe bitmeğe geldim

Ol hocamdır ben kuluyum, Dost bağçesi bülbülüyüm
Ol hocamın bağçesine, şad olup ötmeğe geldim

Bunda biliş olan canlar, anda bilişirlermiş
Bilişüben Hocamla, halim arzetmeğe geldim

Yunus Emre aşık olmuş, Maşuka derdinden ölmüş
Gerçek erin kapısında, canım arz etmeğe geldim



Güle Güle Güle Güle Güle Güle


Bu mesaj 5 kez ve en son Berraksu1 tarafından 31.03.2008 - 12:21 tarihinde değiştirilmiştir.
Ekleme Tarihi: 29.03.2008 - 12:03
Bu mesajı bildir   Berraksu1 üyenin diğer mesajları Berraksu1`in Profili zum Anfang der Seite
Pozisyon düzeni - imzaları göster
Sayfa (1): (1)
önceki konu   sonraki konu

Kategori Seç:  
Sitemizde şu an Yok üye ve 878 Misafir mevcut. En son üyemiz: Didem_


Admin   Moderator   Vip   Üye ]

Hayırlı ömürler dileriz.    Bu üyelerimizin doğum günlerini tebrik eder, sıhhat ve afiyet dolu bir ömür dileriz:
karaali70 (54), Mücahit58 (42), firdevs_91 (33), harman76 (48), gul2 (47), özgür3 (35), songokou (42), nuri72 (52), aysun saglam (46), dalin (39), caglar_1988 (36), emine_yilmaz (45), elif19 (37), morcali (63), enderim23 (46), aga2 (61), hüzünlü gurbet (46), yeþil (42), 1yavuz (53), suvari_ (41), gazeteci1985 (39), adem03 (45), azzat (60), huemeyra41 (32), Kursad_ist (46), ruhan_ruhani (41), eskalibo (50), neofatih (39), yuuusuf (43), yunuscelik (46)
24 Saatin Aktif Konuları
0

Copyright © ((( RAVDA.net )))  *  İrtibat   *   RAVDA Reklam Servisi   *   Tüm hakları saklıdır, izinsiz alıntı yapılamaz.
Sitemizde yayınlanan imzalı yazıların içeriğinden yazarları, forum ve yorumlardan ekleyen şahıslar sorumlu olup, kesinlikle sitemiz sorumlu değildir.
© by ((( RAVDA.net )))

Sayfa 0.59408 saniyede açıldı