dexamethasone fluvoxamine ivermectin ivermektin generique luvox tricor trileptal triple trial pack trittico tryptizol tylenol ulcidine urispas uroxatral uvadex valif valtrex vaniqa vantin vaseretic vasotec ventolin inhaler ventolin vepesid veracim vermicidin vermox vesanoid vesdil viagra oral jelly viagra professional viagra soft viagra strips viagra sublingual viagra super active viagra super dulox force viagra super fluox force viagra super force viagra vibramycin vicard vigora virazole vistagan volmax cr
     

0
Start Giriş Üye Ol üyeler ((( RAVDATe@m))) Arama
Toplam Kategori: 69 *** Toplam Konu: 30100 *** Toplam Mesaj: 148193
Forum Anasayfa » EDEBİYAT / MAKALE / ŞİİR » Nefsimize firsat vermeyelim

önceki konu   sonraki konu
Bu konuda 3 mesaj mevcut
Sayfa (1): (1)
Ekleyen
Mesaj
endulus su an offline endulus  
Themenicon    Nefsimize firsat vermeyelim

611 Mesaj -

Kayıt Tarihi: 22.05.2003
En Son On: 08.01.2011 - 22:52
Cinsiyeti: Erkek 
İnsanlar madenler gibidir. Çeşit çeşit karakterleri, çeşit çeşit huyları vardır. Bunların bir kısmı yaratılışlarında mevcuttur. Bir kısmı ise zamanla aile, çevre ve eğitim yoluyla elde edilmektedir.

Rasulullah sallallallahu aleyhi ve sellem; her çocuğun İslam fıtratı üzere doğdunu, sonradan anne ve babasının onu Yahudi, Hristiyan ve Mecusi yaptığını bildirerek çevre ve eğitimin insan üzerindeki etkisine dikkat çekmektedir.

İnsan hem etkiler, hem etkilenir.

O bakımdan insan hem etkileyeceği, hem etkileneceği çevreyi iyi seçmek ve bu çevreler hakkında sağlıklı bilgilere sahip olmak durumundadır.

Yanlış seçimler ve eksik bilgiler, telafisi çok zor neticeler doğurabilir.

Bir kısım kişiler âlimdir, fakat ilmiyle amel etmez, sadece bilgi hamalıdır. İlim, kişiyi bönlükten kurtarması gerekirken, amel edilmediği için o ilimden fayda göremez ve dolayısıyla bönlükten de kurtulamaz. Hamakatlığı sebebiyle hem kendisinin, hem de çevresinin çeşit çeşit sıkıntılara girmesine, haramlara dalmasına, günahlar irtikap etmesine, belki de sapmasına sebep olur.

Bir kısım kişiler de vardır ki, âbiddirler, gece gündüz ibadetle meşgul olurlar. Fakat âlim değillerdir. İlim öğrenmeye, asgaride farz-ı ayn ilimleri tahsil etmeye de gayret etmez ve hatta ihtiyaç hissetmezler. Bilmezler ki ilimsiz bir ibadet çeşit çeşit hususlarla doludur.

Netice itibariyle amelsiz ilim, ilimsiz ibadet kişiyi ucbe yani benliğe, kendini beğenmeye müptela kılar.

Halbuki akl-ı selim sahipleri kendini beğenmez, ucub, kibir hastalığına düçar olmaz. Bilâkis tevazu sahibi olurlar.

Çünkü tevazu, Peygamberlerin ahlakıdır. Ucub ve kibir ise şeytanların ahlakıdır.

Demek oluyor ki hakiki âlim, hakiki âbiddir. Aynı zamanda gerçek âkildir. Aklı selim sahibidir.

İyi bir âlim, âkildir, âbiddir.

İyi bir âbid ilme değer verir, âkil kişidir.

Akl-ı selim sahibi ise, ilme önem verir, ilmiyle amel eder.

Bu üç özellik yani ilim, amel ve akıl bir zincirin halkaları gibidir. Bu özelliklere sahip olan bir kimse, kendisine uyulması caiz olan kişidir. Böyle bir Müslüman, Allah Teala’nın sevdiği bir kuldur.

Bir Müslüman, basiret ve firasetinin açılmasını, bönlükten kurtulmasını, iyi bir kul, iyi bir Müslüman olmasını istiyorsa -ki elbette her müslümanın gayesi budur- bu gayeye ulaşmak için yapılması gerekenleri samimiyetle, ihlasla en iyi bir şekilde yapmaya gayret etmelidir.

Her zaman iyiyi, doğruyu, hakkı, hizmeti düşünmek, tahayyül etmek güzeldir. Ancak sadece düşünüp tahayyül etmek yeterli değildir. Düşünceleri hayata geçirmek, amele dönüştürmek için gayret sarfetmek, işe koyulup, gayret kuşağını kuşanmak gerekir.

Bunun için:

1- Bilmediklerimizi ilmiyle âmil, hikmet ehli kişilerden öğrenmeliyiz.

İlmiyle âmil olmayan, dünyalık, fasık, kötü âlimler yol kesicidir. Yalan yanlış indî görüşleri, tevilleri, yöneticilere yararlanmak için hakikatları tahrifleri ile Müslümanın iyi bir kul, iyi bir Müslüman olmasını engellerler. Böylelerinden ilim öğrenmek, sözlerine rağbet etmek asla caiz değildir. Bu gibilerden uzak durmak gerekir.

2- Âlim, ârif, takva ehli sâdıklarla beraber olmalı, sohbetlerine, ilim meclislerine devam etmeli. Onlarla beraber olmayı nimet bilmeli ve azami derecede istifade etmeye çalışmalıyız.

Çünkü onların meclisleri, asr-ı saadetten esintilerin, Nebevi bahçeden nadide güllerin, ilahi nurların lemeân ettiği ortamlardır. Onların hikmet, marifet ve hakikat yüklü kelamları diriltici nefestir. Hasta gönüllere şifa, ölü kalplere İsa mesih aleyhisselamın nefesi gibidir.

3- Öğrendiklerimizle amel etmeliyiz.

Bildiği ile amel etmek büyük bir nimet, büyük bir lütuftur. Bildiği ile amel etmemek ise bir musibettir.

Bildiği ile amel etmek Peygamberlerin, sıddîk, salih ve muttakilerin ahlakıdır.

Bildiği halde amel etmemek, bildiği halde inkâr etmek, bile bile inat edip isyan ve tuğyan etmek, şeytanın ve onun izinde gidenlerin ahlakıdır. Allah Teala, bildiği ile amel edene bilmediklerini de öğretir. Artık o kisbî ilmin yanında vehbi bir ilme de sahip olur ki, bu büyük bir fazilettir.

4- Nefsimize fırsat vermemeliyiz. Önümüze dikilen engelleri aşmalıyız. Nefis fırsatçıdır. Her fırsatı kendi lehine kullanmak ister. Tembeldir. Zorluklara katlanmak istemez. Nankördür. Dünyayı, başına buyruk olmayı, malı mülkü, parayı pulu sever. Planlı, programlı, disiplinli, ilkeli yaşamaktan hoşlanmaz. En büyük düşmanımız nefsimizdir. Nefisle cihad en büyük cihaddır. Bu cihadı başaramayan başka cihadları hiç başaramaz. İslami hizmetlerde, Allah yolunda cihadda, Yaratan’a kullukta başarılı olmak için öncelikle nefsimizle mücahedede başarılı olmamız gerekir. Onun hilelerini, tuzaklarını çok iyi öğrenip, ona mağlup olmamamız gerekir.

Nefis, şeytan, dünya ve insan engelini aşmadan Rabbımıza vasıl olmak mümkün değildir. Buna bütün kalbimizle inanmak ve bu engelleri aşmak için bütün gücümüzle çaba göstermek gerekir.

Şeytan açık bir düşmandır. Fakat zayıftır. Vesvese verir, kötülüklere teşvik eder. Onun en büyük tehlikesi saptırdığı insanları diğer insanlara musallat ederek kötülüğü yaygınlaştırmaya çalışmasıdır. Şeytanın asıl tehlikesi buradadır. Aldatıp kendine asker yaptığı, ordusuna kattığı insan suretindeki şeytanlar topluma, emir aldıkları şeytandan daha çok zarar verirler. Şeytandan daha şedid, şirret ve zalim olurlar. Şeytan dünyayı, malı mülkü, makam ve mevkiyi, boş olmayı insanlara telkin eder. Süsler, güzel gösterir. Bu noktada muvaffak olursa artık böylesi insanlara yaptırmayacağı kötülük yoktur. Mal için, makam için, baş olmak için insanlar her türlü kötülüğe tevessül ederler. Dostluklar düşmanlığa dönüşür. İslamî ölçüler, İslamî prensipler göz ardı edilir. Artık nefsin ve şeytanın hakimiyetinde, onların emrinde bir hayat başlar. Faziletten yoksun, rezaletle dolu behimî bir hayat...

Böylesi bir yaşantı fert ve toplumun basiret ve firasetini köreltir. Yaptıkları çeşit çeşit kötülükler onlar için bir faziletmiş gibi gözükür. İslam’ın değişmez değerlerinden taviz vermeye başlar, belki de imanına zarar verecek boyutlara taşıdığı bu tavizleri, ince bir siyaset, toplumun geleceği için, toplumun baskılardan kurtulması için yapılması gereken çağdaş bir yaklaşım olarak görür ve zamanla bunun böyle olması gerektiğine inanmaya başlar.

Böyle inanmaya başladığı zaman, tehlikenin boyutları daha da genişler. Geçmişte hak için yaptığı hizmetler varsa, onları toyluk zamanında yaptığı bir kısım maceralı hatıralar olarak yâd eder veya o yaptıklarından pişmanlık duyar. Yahut onları hatırlamak bile istemez. Böylesi kişilerin topluma verebilecekleri hiçbir şey yoktur. Fikren istikrar kazanmamış kişilerin, hizmet yönünden, amel yönünden istikrarlı olmaları mümkün değildir.

5- Dünya işlerinde kendimizden aşağıdakilere, ahiret işlerinde kendimizden yukarıdakilere bakmalıyız.

Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem’in vermiş olduğu bu ölçüye göre hareket etmek insanın dünyaya karşı hırs ve tamahını körletir. Ahiret amellerine karşı da iştiyakını artırır. Sabır ve şükrünü ziyadeleştirir. Sabredenlerden, şükredenlerden olur. İmanını kemale erdirir. Yapmış olduğu hizmetleri, ibadetleri az görür. Allah Teala’nın kendisine ihsan ettiği nimetleri zahirde az bile olsa çok görmeye başlar. Bu onun ruhen yükselmesine, ucub, kibir gibi mezmum, kötü ahlaklardan arınmasına sebep olur.

6- Yaptığımız hizmetleri, ibadetleri, yaratılışımızdaki kabiliyetleri Rabbimizden bir lütuf olarak bilmeliyiz.

Bilmeliyiz ki, zahirde, batında sahip olduğumuz her şey Rabbimizin bir emanetidir. Yapabildiklerimiz, başarabildiklerimiz Rabbimizin bir lütfudur. Bizden sadır olan kötülükler, günahlar nefsimizin şomluğundandır. Yaptığımız hizmetlerde, ibadetlerde asla nefsimizi görmemeliyiz. Yaptığımız hizmetleri, ibadetleri nefsimize mâl edersek, yaptıklarımızda nefsimizi görürsek, kendimizde bir varlık hissedersek, şeytanın tuzağına düşmüşüz demektir.

7- Yalnız Allah Teala’dan korkmalıyız.

Her hikmetli iş, her hikmetli hizmet Allah korkusu ile kaimdir. Allah korkusu olmayan bir yaşantı murdardır. Allah Teala’dan korkan, hiçbir şeyden korkmaz. Allah Teala’dan korkmayan, her şeyden korkar.

Allah teala şöyle buyurmaktadır:

“İşte bu mükâfatım. Benim makamımdan korkanlara, benim tehdidimden korkanlara mahsustur.” (İbrahim/14)

8- Zalimlere, zalim düzenlere meyletmemeliyiz. Onlara asla yardımcı olmamalıyız. Allah için buğzetmeli, Allah için sevmeliyiz. Zalimlere meyletmek, onlara yardımcı olmak, haktan uzaklaşmaktır.

Allah Teala şöyle buyurmaktadır:

“Zalimlere meyletmeyin. Sonra size ateş dokunur. Sizin Allah’tan başka dostlarınız yoktur. Sonra (O’ndan da) yardım göremezsiniz.” (Hûd/113)

Allah’ın sevdikleri, salihleri, sadıkları, muttakileri, Müslümanları Allah için sevmeli, muhabbetin gereği olan ne ise onu yapmalıyız. Allah’ın buğzettiği kâfir, zalim, fasık, İslam düşmanlarına da Allah için buğzetmeliyiz. Buğzumuzun gereği olan davranışları da sergilemeliyiz. Bilmeliyiz ki, Allah için sevgi, Allah için buğz imandandır.

Zeki Soyak/ Ilkadim
Ekleme Tarihi: 12.08.2003 - 09:27
Bu mesajı bildir   endulus üyenin diğer mesajları endulus`in Profili endulus Özel Mesaj Gönder zum Anfang der Seite
-=[ E_R ]=- su an offline -=[ E_R ]=-  
Themenicon   

892 Mesaj -

Kayıt Tarihi: 11.06.2003
En Son On: 07.07.2007 - 16:44
Cinsiyeti: ----- 
Allah razi olsun...

"allahim, goz acip yumuncaya kadar bile beni nefsimin eline birakma!".....amin!

eger yanilmiyorsam, hz. peygamberimizin ettigi dualardan birisıkıntılı
Ekleme Tarihi: 12.08.2003 - 11:05
Bu mesajı bildir   -=[ E_R ]=- üyenin diğer mesajları -=[ E_R ]=-`in Profili -=[ E_R ]=- Özel Mesaj Gönder zum Anfang der Seite
NiSaNuR su an offline NiSaNuR  
Themenicon   

15 Mesaj -

Kayıt Tarihi: 14.03.2003
En Son On: 21.05.2006 - 15:47
Cinsiyeti: ----- 
Allah razi olsun.


Allah Teala şöyle buyurmaktadır:

“Zalimlere meyletmeyin. Sonra size ateş dokunur. Sizin Allah’tan başka dostlarınız yoktur. Sonra (O’ndan da) yardım göremezsiniz.” (Hûd/11
Ekleme Tarihi: 12.08.2003 - 16:58
Bu mesajı bildir   NiSaNuR üyenin diğer mesajları NiSaNuR`in Profili NiSaNuR Özel Mesaj Gönder zum Anfang der Seite
Pozisyon düzeni - imzaları göster
Sayfa (1): (1)
önceki konu   sonraki konu

Kategori Seç:  
Sitemizde şu an Yok üye ve 719 Misafir mevcut. En son üyemiz: Didem_


Admin   Moderator   Vip   Üye ]

Hayırlı ömürler dileriz.    Bu üyelerimizin doğum günlerini tebrik eder, sıhhat ve afiyet dolu bir ömür dileriz:
kilimlili67 (47), EnToRia (39), cihankarasan (56), rahmali (60), beyazyol (44), hmurat (50), Sweet-Bircan (31), calinan_kalp (43), bobmalley (34), kerim71 (50), talip-ibrahim (38), kan-ka (50), behlül72 (52), n.nakla61 (40), yasinbirel80 (44), zuhre yildirim (44), SnNmMc (37), tarik82 (42), akin123 (37), MertTurk (43), *hira* (35), zaferburgu (49), mademney (42), esli (61), sipahii (43), gokhan (46), ISLAM_GUNESI (40), veteriner54 (42), meryem03 (40), engino (46), yol_cu (42), koyuncu339 (39), fizikcimrt (49), fgdibo (36), salem (46)
24 Saatin Aktif Konuları
0

Copyright © ((( RAVDA.net )))  *  İrtibat   *   RAVDA Reklam Servisi   *   Tüm hakları saklıdır, izinsiz alıntı yapılamaz.
Sitemizde yayınlanan imzalı yazıların içeriğinden yazarları, forum ve yorumlardan ekleyen şahıslar sorumlu olup, kesinlikle sitemiz sorumlu değildir.
© by ((( RAVDA.net )))

Sayfa 0.55002 saniyede açıldı