dexamethasone kaletra ivermektine generique luvox lopinavir ritonavir prograf propecia proscar protonix protopic provas comp provas maxx provas provera pyridium ranimed ranisifar rebetol red viagra regepar reglan remeron reminyl renagel renova requip resochine retin a retrovir revatio revia rheumatrex rhinocort rhinovent risperdal rivodarone robaxin rocaltrol rogaine rudopram rulid rulide salazopyrin saroten selecim septicol
     
     

0
0
0
0
Forum Giris Giris Üyeler Ekibimiz Arama
Toplam Forum: 69     ***     Toplam Konu: 30100     ***     Toplam Mesaj: 148193
  
  Beni hatırla
Forum Anasayfa » Arama Sonuçları

96 Sonuç - Yeni Arama
Sayfa (5): (1) 2 3 weiter >
Gönderen Mesaj
Konudaki Mesajlar: Konuş be yüreğim......
Suayb su an offline Suayb  
işiniz bu işte
154 Mesaj -
BÝRÝLERÝNE DÝNÝ ANLATIRSINIZ MANGALDA KÜL BIRAKMAZSINIZ EN ÝYÝ SÝZ BÝLÝRSÝNÝZ ÝSLAMI. SONRA AÞK DENDÝMÝ ÞAKIMAYA BAÞLARSINIZ
Gönderme Tarihi: 11.04.2008 - 19:04
Suayb üyenin diger mesajlarini ara Suayb üyenin Profiline bak Suayb üyeye özel mesaj gönder Suayb üyeyi arkadas listeme ekle Yukari
Konudaki Mesajlar: Baran dergisi
Suayb su an offline Suayb  
dergin varsa var kardeşim
154 Mesaj -
tamam biþeyler yapabilirsiniz emribil maðruf nehyi anil münkere deuyarsýnýz amenna ama abim müslümanýn evinde silahýn ne iþi var ya
böyle anlatacan islamý.benden selm çeçenyaya filistine afgan,yanlýz senin mücadelen de sadec fitne var haberin olsun
Gönderme Tarihi: 10.04.2008 - 18:57
Suayb üyenin diger mesajlarini ara Suayb üyenin Profiline bak Suayb üyeye özel mesaj gönder Suayb üyeyi arkadas listeme ekle Yukari
Konudaki Mesajlar: TASAVVUF BÖYLE OLMAMALI
Suayb su an offline Suayb  
sonuna kadar değil söylediklerin her zaman doğru ebubera
154 Mesaj -
selam olsun tüm inananlara,bir açýklama yaparak arkadaþýmý tastiðe geçeceðim:(ben kesinblikle kimseyi tekfir etmiyorum ona cüret edemem de ben müslümaným diyene karþýgöz kırpmahakyol kardeþ evliyalar embiyalar sadece geçmiþte mi vardý hani þimdi köklerimi kesildi þimdi hiç hayýrlý mmüslüman yok mu,anlattýklarýnýn birer menkýbe hayal hikaye.bize allah ve resulü yeter eðer kuraný hakkýyla okuyup anlarsan göreceksin gerçekleri.hani anlattýklarýna delilin yok.aslýnda sende inanmýyosun ama geçmiþten gelen birþey bu.TASAVVUFUN EN ÖENMLÝ ÞAHISLARIN DAN ARABÝNÝN SÖZLERÝ ASLIN DA BÝR KANITTIR BÝZE ÝÞTE SÖZLERÝ ; ÞEHÝN EMÝRLERÝ HARAM BÝLE OLSA YAPACAK ÞEyHE ÝTAAT EDECEK.... böyle devam ediyor.Var mý böyle bir emir islamda sorarým sana hakyol kardeþ.Beraya söylediklerinden dolayý piþman olacaksýn
Gönderme Tarihi: 01.01.2008 - 17:15
Suayb üyenin diger mesajlarini ara Suayb üyenin Profiline bak Suayb üyeye özel mesaj gönder Suayb üyeyi arkadas listeme ekle Yukari
Konudaki Mesajlar: yönetici arkadaşlar bana yardım edbilirler mi
Suayb su an offline Suayb  
yönetici arkadaşlar bana yardım edbilirler mi
154 Mesaj -
kendi evim de intenete baðlandýðým da ravda dan çýkmak istediðimde çýkamýyodum.fatih arkadaþ biþeyler dedi yaptým çýkabiliyorum ama þimdide giremiyorum,baþka bilgisayarla deniyorum girebiliyorum sebebini açýk bi þekilde anlatabilrmisiniz
Gönderme Tarihi: 15.08.2007 - 14:01
Suayb üyenin diger mesajlarini ara Suayb üyenin Profiline bak Suayb üyeye özel mesaj gönder Suayb üyeyi arkadas listeme ekle Yukari
Konudaki Mesajlar: AHMED K KARDEŞE ÖNEMLE DUYURULUR
Suayb su an offline Suayb  
AHMED K KARDEŞE ÖNEMLE DUYURULUR
154 Mesaj -
ALLAHIN SELAMI VE RAHMETÝ ÜZERÝNÝZE OLSUN.KARDEÞ O GÜN YAZMIÞTIM ÝNANAMADIN GALÝBA BÝLGÝSAYARDAN HÝÇ ANLAMAM KILAVYEDE DAKTÝLOYA BENZEDÝÐÝNDEN RAHATIM YOKSA HÝÇ ANLAMAM ÞU SÝTEDEN ÇIKIÞ ÝÞÝNÝ YAPAMAM BECEREMEM YANÝ BANA YARDIM EDERSEN SEVÝNÝRÝM ALLAH KOLAYLIK VERSÝN SELAMETLE.
Gönderme Tarihi: 12.06.2007 - 22:32
Suayb üyenin diger mesajlarini ara Suayb üyenin Profiline bak Suayb üyeye özel mesaj gönder Suayb üyeyi arkadas listeme ekle Yukari
Konudaki Mesajlar: VEHL OLSUN ÜMMETİ PARÇALAYANLAR
Suayb su an offline Suayb  
VEHL OLSUN ÜMMETİ PARÇALAYANLAR
154 Mesaj -

Birlik Þimdi Deðilse Ne Zaman?


Veyl Olsun Ümmeti Paramparça Edenlere!


Bir musîbet, bin nasihatten yeðdir, ama bin musîbetten bir ders bile almayanlar için korkarým dünyevî cezalar, uhrevî büyük cezanýn habercisidir. Irak'taki ve yakýndaki, dýþtaki ve içteki zilletin en önemli sebeplerinden biri, Ýslâm âleminin kýrk küsür parçadan oluþan yamalý bohça görüntüsüdür. Dinlerini bölük pörçük edenlerden, el yordamýyla tuttuðu filin bir parçasýný bütün gibi tanýmlayanlardan farklý bir þey de beklenmez aslýnda. Avrupa ülkelerinin birbirleriyle her konuda ittifak yapýp Avrupa Birliði adý altýnda tek devlet haline geliþi, küfrün tek millet olarak gücünü birleþtirmesi, emperyalizm ve fesadýn globalleþmesi, artýk ulusal devlet anlayýþý modasýnýn çoktan geçtiðini haykýrmaktadýr.

Ya birleþeceksin, ya bir leþe döneceksin! Bir leþ olmaktan kurtulmak için bir'leþmek, olmazsa olmaz þarttýr. Bir Allah'a inanan tevhid eri müslüman, her þeyde tevhidi / birlemeyi öncelikler. Tevhidin bir tanýmý da, her þeyi birbiriyle irtibatlandýrmak ve her þeyin bir olan Allah'la irtibatlý olduðunu kavramaktýr. Önce kendimizle, iç dinamiklerimizle birleþmek, fýtratýmýzla ve inancýmýzla kopan baðýmýzý yeniden saðlamlaþtýrmakla iþe baþlamalýyýz. Ayný dinin, ayný dâvânýn insaný olan tüm ümmetle birleþmek dünyevî ideallerimizin baþýnda gelmeli. Bütün bunlar için de Rabbimiz'le irtibatýmýzý saðlamlaþtýrmak gerekiyor.


Zorba müstekbirlerin ittifak ve koalisyon yapmaya mecbur olduðu bir dünyada, müstaz'af mü'minlerin yaþadýklarý topraklarda bile ciddi mânâda birliktelikler oluþturamayýþlarý hangi nakil ve akýlla izah edilebilir? Küresel bir yangýn alanýna dönen müslümanlarýn yaþadýðý ülkelerde, cehennemî yangýnlarý söndürmek için güç birliði oluþturmayan felâketzedelerin gözyaþlarý, yangýnlarý söndürmek bir tarafa, benzin görevi yapmaktadýr. Hem mevcut müslümanlarýn konumu hem de Ýslâm düþmanlarýnýn tavrý vahdeti, "hemen þimdi" þiarýyla kulak zarýný patlatacak sesle çaðýrmaktadýr. Dün Irak'ýn, evvelki gün Afganistan, Çeçenistan ve Bosna Hersek'in ve her gün Filistin'in insanlýk düþmanlarý tarafýndan resmen iþgali bizi birleþip dayanýþmaya zorlamýyorsa demek ki, biz de iþgale uðramýþýz demektir. Bir ülke topraklarýnýn iþgalinden çok daha kötü olaný, gönüllerin ve kafalarýn iþgalidir. Savaþ, öncelikle, insanýn içinde kazanýlýr veya kaybedilir. Ýþgal güçlerinin ajaný olarak faâliyet yapan uzaktan kumandalý medyanýn, câhilî eðitimin ve çevre þartlarýnýn oluþturduðu fitne ve fesadýn mü'minlerin gönüllerini ve kafalarýný iþgali, onlarýn birleþmelerinden baþka yollarýnýn olmadýðýný haykýrýyor. Emperyalizmin orta doðunun kalbine hançer gibi sapladýðý kan içici Ýsrail'in ve dünyaya yayýlmýþ siyonizmin vahþeti, vahdetin hemen ve her yerde gerçekleþmesini farzý ayýn kýlýyor. Mü'minler birleþip birer kova su dökseler, Ýsrail'i sel alýp götürür, ama bundan önce, dünyevîleþip yahûdileþen iç dünyalarýný arýndýrmak için suyu kendi temizlikleri için kullanmalýdýrlar. Ýçimizdeki Ýsrail ve Amerika ile savaþamadan dýþýmýzdaki görüntüleriyle savaþmak mümkün deðildir. Kendi mescidlerini iþgalden kurtaramayanlarýn Mescid-i Aksâ'yý kurtarmaya kalkmalarýnýn mümkün olmadýðý gibi.

Ýslâm'a hâkimiyet hakký vermeyen bugünün dünyasý, bütün cepheleriyle beþerî ideolojiler bataklýðýna dönüþmüþtür. Modern uygarlýk, temel insanlýk sorunlarýna cevap verememiþtir. Modern uygarlýk etnik çatýþmalara ve savaþlara çözüm bulamamýþ, tam tersine emperyalizmi globalleþtirmeye çanak tutmuþtur.

Ýlâhî vahiy, evrensel özelliklere sahiptir. Ýslâm, birleþtirici tüm deðerleri içerdiði için, tüm insanlýk âilesine ulaþmak ister. Ümmet gerçeðinin tarihte karþýlaþtýðý en büyük tahribat, ulusdevlet olgusu olmuþtur. Ümmet bilincinin yeniden kurulabilmesi için yerel, bölgesel, ulusal farklýlýklarýn aþýlabilmesi gerekir. Ýslâm toplumunun yeniden inþâsý, kâmil insanýn, kiþilikli, bilinçli bireylerin yetiþmesiyle baþlar. Saðlýklý bir toplumsal bünye, nitelikli, derinlikli, ufuklu, erdemli bireylerden oluþur. Kliþelerle, sloganlarla, tarafgirlikle köklü bir cemaat teþkil edilemez. Gerçek bir cemaat yapýsý güçlü kiþiliklerle inþâ edilebilir. Saðlýklý bir cemaat için bireylerin benliklerini arýndýrmalarý gerekir. Bireyler, hayatýn her alanýnda Allah'a yönelen bir bilinçle, eylemle, davranýþla mükemmelliðe ulaþýrlar. Saðlýklý, tutarlý bir kiþilik bilincine sahip olanlar, saðlýklý bir cemaat bilinci oluþtururlar. Saðlýklý bir ümmet bilincine, ancak saðlýklý bir cemaat bilinciyle ulaþýlabilir.

Ýçerisinde bulunduðumuz dönemde hem bireyin, hem cemaatin ve hem de ümmetin yapýsý parçalandý. Ýslâm ruhunun ifadesi olan merkez kurumlar, hayatiyetini kaybetti. Câmiler ve mescidler toplumun yüreði olmaktan çýktýlar. Ýslâm'ýn ilk dönemlerinde mescidlerin sosyal, toplumsal, kültürel ve siyasal iþlevleri vardý. Bugün câmiler, sadece namaz kýlýnan mekânlar haline dönüþtürülmüþtür.1

Ümmet ve cemaat anlayýþý, hiç ihtilâf ve farklýlýðýn olmadýðý despotik ve robot üreten bir yaklaþým deðildir. Ýnsanlarýn olduðu her yerde, kesinlikle ihtilâflar da olacaktýr. Ýslâm'ýn aslî meselelerinde müslümanlar ihtilâf edemez. Müslümanlar arasýnda vuku bulacak olan ihtilâflardan, makul ve normal karþýlamamýz gereken ihtilâflar, Ýlâhî vahyin müslümanlara seçme muhayyerliði, tasarruf yetkisi, ictihad, yorum ve tercih hakký verdiði meselelerdeki ihtilâflardýr. Yarattýðý insanýn ne olduðunu ve bizlerin sözkonusu meselelerde hangi ihtilâflara düþeceðimizi hakkýyla bilen Yüce Rabbimiz, hiç kuþkusuz ki bu gibi ihtilâflarla bizleri sýnamakta, denemektedir. Bu ihtilâflar karþýsýndaki kulluk mükellefiyetimiz, bu ihtilâflarý birer fitne ve fesat sebebi durumuna getirmemek hususundadýr.

Falan hocanýn veya filan imamýn bir görüþünü, Ýslâm'ýn olmazsa olmaz bir unsuruymuþ gibi din adýna ileri sürmek, bu görüþ doðru olsa dahi, çok yanlýþ bir yaklaþýmdýr. Çünkü beþer kaynaklý böyle bir görüþü din adýna mutlak doðru olarak ileri sürmek, dinde tevhide deðil; tefrikaya sebep olacaktýr. Çünkü müslümanlarýn din adýna gerçekleþtirecekleri vahdet, aklî deðerlendirmeler ve kavrayýþlarla deðil; kalbî tasdik ve imanla gerçekleþtirebilecekleri bir vahdettir. Yani, tüm müslümanlarý bir araya getirebilecek olan hakikatlerin, bütün müslümanlarýn iman etmekle yükümlü olduklarý doðrular olmasý gerekmektedir. Dolayýsýyla kendisine karþý imanî bir sorumluluðun olmadýðý bir hocanýn veya bir imamýn görüþü, doðru olsa bile, dünya müslümanlarý için imanî bir baðlayýcýlýðý olmayan böyle bir görüþü Ýslâm adýna mutlak doðru olarak ileri sürmek, hiç þüphesiz ki, Ýslâm'da tefrikaya sebep olacaktýr.

Beþerî kaynaklara ilâhîlik vasfý verildiði ve ilâhî zannedilen bu kaynaklara, Allah'a iman eder gibi iman edildiði zaman, bu kaynaklara dayalý ihtilâflar, kesinlikle çözüme ulaþabilecek ihtilâflar deðildir.

Tüm dünya müslümanlarý için yegâne ilâhî kaynak Kur'ân-ý Kerim'dir, böyle olmak zorundadýr. Mü'minlerin din adýna faydalanacaklarý ikinci kaynak ise korunmuþ olan Kur'ân-ý Kerim'in tasdik ve teyid ederek koruduðu sahih sünnettir. Bu ikinci kaynaktan istifade ederken karþýlaþýlan ve daha çok mezhebî yaklaþýmlarýn neticesi olan farklýlýklarýn makul karþýlanmasý ve müslümanlarýn ayrýlýðýna sebep olacak bir ihtilâf durumuna getirilmemesi gerekir. Dünya müslümanlarýnýn vahdetini saðlayabilecek olan kaynak, sadece Kur'ân-ý Kerim'dir. Bu gerçeði kabul etmeyip birçok beþerî kaynaðý ilâhî zanneden ve mutlak doðru kabul ettiði bunlara bilinçsizce iman eden kimselerin, böylesi kaynaklardan hareket ederek sürdürdükleri ihtilâflar, mutlak Hakim olan Rabbimizin kýyâmet günü hükme baðlayacaðý ihtilâflardýr. Kaynak meselesinin çözümlenemediði bu gibi ihtilâflar çerçevesinde uzun uzadýya tartýþmaya ve cedelleþmeye hiç gerek yoktur. Oysa beþerî aklý, ilâhî vahyin önüne geçirmek, akýllýlýk, hatta akýlcýlýk deðil; akýlperestliktir. Akýlperestlik (akla tapmak, aklý putlaþtýrmak) ise, gerçek düzlemde, en büyük akýlsýzlýktýr. Çünkü ilâhî vahyin denetiminde olmayan akýl, nefs ve hevânýn denetiminde olup, ister istemez nefsin bencilliðini, nefsin maslahatýný gözeten bir uþak durumuna düþmüþtür.2

Ýhtilâfýn en önemli sebeplerinden biri, yanlýþ emirlik telâkkisi, yanlýþ bir "baðlanma" anlayýþýdýr. Emirlerimize, örgütlerimize, yöntemlerimize biat ediyoruz. Yani dinimizle bazý þeyleri, hatta nefsimizi sentez ediyoruz. Oysa, kim dinine bir þey ekler, ya da ondan bir þey çýkarýrsa, eklediði ve çýkarttýðý ile baþ baþa kalýr ve din ortadan çekilir gider. Vahdet, bir ahlâk konusu olduðu kadar, bir entelektüel seviye meselesidir de. Ancak, Ýslâm'ý bilen, yaþayan ve mes'ûliyetinin idrâkindeki ahlâklý insanlarýn toplum üzerindeki velâyetleri ile vahdet gerçekleþtirilebilir. Vahdet, tek bir emirkomuta zinciri altýndaki insanlar topluluðu deðildir. Bu, biraz da militarist bir tavýrdýr. Ýslâm toplumu, sýký bir hiyerarþi ve örgütlenmenin ürünü deðildir. Tek tip standart insan isteði, robotlaþmýþ, sadece evet deyip kafa sallayanlar oluþturan bir gayrý fýtrî ideoloji deðildir Ýslâm. Özgür irâdeleri ile Allah'ýn ipine sýmsýký sarýlan ve kendi aralarýndaki iþleri müþâvere ile halleden, âlimlerin yol göstericiliði, emir sahiplerinin nezâretleri ile Ýslâmî sorumluluklarýnýn idrâkinde, tabiî uyum ve Allah'a doðru, O'nun rýzâsý istikametinde sürekli bir tekâmül prensibine baðlý insanlar, bu toplumun müslüman kanadýný oluþtururlar.

Ýslâm'ýn, vahdet, cemaat ve ümmet bilinci açýsýndan temel hususlardan biri olan lider anlayýþý, maalesef günümüzde tam tersi bir konuma düþürülmüþtür. Liderlik anlayýþý, ihtilâflarýn kaynaðýný, hatta tefrikanýn temelini oluþturan ve ahlâkî problemleri de içeren bir yanlýþlar yumaðýdýr günümüzde. Nice cemaatlerde görülen odur ki, din ve dâvâya bakýþla nefis veya grup/cemaat çýkarlarý birbiriyle karýþmýþ, araçlar amaçlaþmýþ, metotlar yüceltilmiþ, gaye için her yol, dolayýsýyla gayrý meþrû yöntemler bile savunulur olmuþtur.

Ýhtilâf konusunda en önemli husus; hangi konuda ihtilâf edildiðidir. Bu alan, ihtilâfýn meþrû ve yasak olanýný belirlemek açýsýndan temel bir ölçüdür. Ýhtilâf ettiðimiz þey nedir? Gerçek ve mutlak hakikati iyi anlamak gerek. Bazý gerçekler vardýr ki, insanlara göre, zamana ve mekâna göre deðiþiklik gösterir. O, hayatýn özünde var olan bir deðiþkenlikten kaynaklanan konjonktürel bir konudur. Ýhtilâflarýn özünde büyük ölçüde, mutlak hakikat ile deðiþken gerçeklik arasýna bir çizgi çekememe konusu yatýyor. Ayrýntýda ihtilâf etmek, gerçeði yakalamak açýsýndan, kolaylýk ve maslahat yönünden büyük önem taþýmaktadýr. Dolayýsýyla bu anlamda ihtilâf, kolaylýk ve rahmettir. Ýkinci hakikat ise, mutlak hakikatte anlayýþ konusunda düþtüðümüz ihtilâftýr. Bu da beþer olmanýn zaafýndan kaynaklanan bir konudur. Bu konudaki ihtilâfýn meþrûiyet sýnýrý olarak üç mesele üzerinde durmak icap eder. Ýleri sürülen bir görüþün dayandýðý temeller saðlam ise, vahiy ve mütevâtir sünnet ile te'yid ediliyorsa, aklî ve ilmî delilleri saðlam ise ve meþrû bir gerekçe ile ortaya konuluyorsa, bu görüþü doðru kabul edebiliriz. Zaten ictihadlar da, ya da ictihadlar arasýndaki farklýlýklar da buradan kaynaklanmaktadýr. Yine bu da insanlarýn anlayýþlarýný geliþtirmeleri, akledip fikretmeleri açýsýndan, tekâmülleri açýsýndan bir zarûrettir.

Burada, dikkat etmemiz gereken husus; Kur'an'ý anlamaya çalýþmamýzdýr. Yoksa, kendi zanlarýmýzý ve kanaatlerimizi te'vil yolu ile Kur'an'a isbatlatmak deðil. Yine kendi kanaatlerimizi emretmekten/dayatmaktan kaçýnmalýyýz. Bu gibi konularda gereksiz ve özellikle kýrýcý tartýþmaya girmeme konusunda ihtiyatlý hareket etmemiz gerekir. Herkesin kendi fikri ile kiþiliðini oluþturmasý ve özgür irâdesi ile Allah'ýn ipine sýmsýký sarýlmasý sûretiyle gerçek bir cemaat yapýsý ortaya çýkabilir. Bu anlamda meþrû bir ihtilâf, cemaatin oluþmasý açýsýndan zarûrettir. Herkesi aklî anlamda tek bir fikre getirmek, esasen mümkün deðildir ve bu yönde vahdet adýna giriþilecek dayatmalar vahdeti parçalar.

Farklý Metotlar

Metot farklýlýðý mümkün. Ýnsanlarýn bilgi düzeyleri, kültürleri, meslekleri farklý, yetenekleri farklý. Dolayýsýyla farklý metotlar kullanýyor olabilirler. Bir ölçüde kategorik olmak iyi olabilir. Tabii, temel metoda ters düþmemeli; Yani, Ýslâmî metodun dýþýnda gayrý meþrû bir metot kullanamayýz. O genel metot içinde kalmak kaydýyla, kendimize yeni metotlar geliþtirebiliriz. Ne var ki, farklý metot sahipleri, sonuçta Ýslâm'ýn metodu içinde birbirlerinin varlýðýný ve meþrûiyetini kabul etmeleri, ayný bütünün birer parçasý olduklarýnýn þuurunda olmalarý gerekir. Kanaat farklýlýklarý sebebiyle, gruplar birbirlerinin metotlarýna sýcak bakmayabilirler. Ama bir ihtilâf zannî ise, yani ictihadî ise, yine de birbirlerine karþý hoþgörülü bakmak zorundadýrlar.

Maalesef yaþadýðýmýz coðrafyada müslümanlar kendi aralarýnda bir þûrâ teþkil edemedikleri için, birtakým fýrka ve hizipler kendi zannî hükümlerini müslümanlar için tek kurtuluþ reçetesi olarak takdim etmek sûretiyle vahdet adýna ihtilâfý körüklemektedirler. Müslümanlar Allah'a, Rasûlüne ve Kitaba imandan baþka, neredeyse örgütlerine, liderlerine ve metotlarýna iman etmekte; dinleri ile örgüt, lider ve yöntemlerini sentez yapmaktadýrlar.

Haram ve helâlle sýnýrlý metot içinde, birçok metot farklýlýklarý mümkündür; hatta lüzumludur. Her sahada hareket edecek farklý gruplar gereklidir. Bilgi, beceri ve fýtratla ilgili bir konudur bu. Ancak hiç kimse kendini tek çözüm yolu olarak gösteremez. Bu, farklý bir sentezciliktir. Herkesin doðru yaptýklarýnýn yaný sýra, pek çok yanlýþlarý da olabilir ve olmaktadýr. Mâsûmiyet kavramýný hiç kimse kendinde taþýyamaz. O halde herkesin hatalarý olabilir. Bu yanlýþlar, o kiþi için ayýp deðildir. Ayýp olan hatada ýsrardýr. Yoksa, yanlýþýn farkýna varýp dönülürse, o ayrý bir fazilettir. Bunlara ilâveten, vahiy kesilmiþtir. Öyleyse hepimiz kendi düþünce ve irâdelerimizle inandýðýmýz þeyleri doðru olarak kabul ediyoruz demektir. Bu doðru kabul ettiklerimizin eksik ya da yanlýþ olma ihtimalini göz önünde bulundurmalýyýz.

Müslümanlar dinleri üzerinde tartýþmaya girmeyecekleri gibi, ihtilâf ettikleri konularda da birbirlerini mâzur görmek, ittifak ettikleri konularda örgüt, lider ve yöntemleri ne kadar farklý olurlarsa olsunlar birlikte hareket etmek durumundadýrlar. Müslümanlar, makro planda, Allah'a, Rasûlüne ve Kitaba iman edenler tek bir cemaattirler. Ýyiliði emreder ve kötülükten sakýndýrýrlar; yaratýlmýþlýðýn hukukunu korurlar, nerede bir iyilik görürlerse ona destek verirler. Nereden bir kötülük görürlerse görsünler, kimden geliyor olursa olsun, kime yönelik bulunursa bulunsun, kötüye ve kötülüðe karþý çýkarlar, zulme tavýr alýrlar. En genel anlamdaki Ýslâmî vahdetin temeli de budur. Bizim örgüt, lider ve yöntemlerimiz hakikatin ta kendisi, kaynaðý ve ölçüsü deðil; hakikati anlamak ve hayata geçirmekte bir yöntem konusudur.

Müslümanlarý, kendi aralarýnda bölen, onlarý birbirlerine yabancýlaþtýran, kendi örgüt, lider ve yönteminin üstünlüðü tartýþmasýna götüren ve kendisi gibi düþünmeyenleri tekfir eden yapýlanma, Ýslâm'ýn ruhuna yabancý bir yapýlanmadýr. Cehennemin yollarýnýn iyi niyet taþlarý ile döþeli olduðunu unutmamalýyýz. Vahdet adýna kimi zaman vahdeti yok eden bir tavrýn içine girdiðimizi hesaba katmak zorundayýz. Arzu ve mizaçlarýmýzýn farklý oluþu, ya da zekâ farklýlýklarý, farklý mesleklerden oluþumuz tefrikanýn sebebi olamaz. Cemaat, farklý eðilimleri içinde barýndýran bir topluluktur.

Ýhtilâflarýn Kaynaðý

Günümüzdeki ihtilâflarýn kaynaðý, temelde nefsîdir. Grup taassubunun da aslýnda hevâlardan kaynaklandýðýný belirtmek gerekir. Ýslâm cemaatine yaklaþtýkça siyasî ihtilâflar da ortaya çýkacaktýr. Kimin kime tâbi olacaðý, liderin âlim mi, emir mi olduðu, toplumun velâyet hakkýnýn kime ait olduðu sorularý o zaman daha öne çýkacaktýr. Her grubun Ýslâm cemaatini kendisinin temsil ettiðini, kendi dýþýndakilerin sapma içinde olduðunu zannetmesi, hatta buna inanýp baþkalarýna dayatmasý þimdiden problem olmaktadýr. Hele, Ýslâm'ýn hâkim olmasý durumunda, ihtilâfýn tefrikaya, tefrikanýn tekfire, tekfirin savaþa dönüþebildiðini Afganistan aynasýnda müslümanlarýn görmeleri ve kendilerine çeki düzen vermeleri gerekiyor.

Aslýnda ihtilâf edilen noktalar, sanýldýðý kadar çok deðil. Birtakým yanlýþ din telâkkilerinden kaynaklanan sorunlar sözkonusudur. Onun da temelinde câhillik yatýyor. Nice ihtilâf gibi gözüken sorunlarýn temelinde de ahlâksýzlýk yatýyor. Müslümanlarýn kendi kanaatlerini, üstad, lider ve âlimlerinin yorumlarýný din zannetmeleri, bugünkü ihtilâflarýn temelini teþkil ediyor. Atalarýmýzýn yolunu kutsal kabul eden bir anlayýþ gibi, her mirasý reddeden modernist ve roformist çizgi de çözüm deðildir. Kaynaklara inme ve bu gün o hükümleri, Allah'ýn rýzâsýna uygun bir þekilde nasýl yaþayacaðýmýz gündemde olmalý. Yani, dini zamana uydurmak deðil; bu zamanda Ýslâm'ý yaþama ve takdim etme gayreti. 3

Metot Farklýlýðý

Metot farklýlýklarý aslýnda sorun deðildir. Ýslâmî hareketin her sahada çalýþanlara ihtiyacý var. Ýslâm, tek baþýna bir entelektüel hareket, ya da halk hareketi deðildir. Tek baþýna siyasî bir toplum da deðildir. Bu tür farklýlýklar, bu gruplarýn birbirini red ve mahkûm etmemesi halinde, kültürün zenginliðini gösterir. Baþarýya giden yolu kýsaltýr. Allah hepimizi ayrý ayrý özelliklerde yarattýðýndan farklý mesleklere ve yeteneklere sahibiz. Farklý deneyimlere, izlenimlere, kültürlere sahibiz. Bu, dinimizi formalara ayýrarak kategorize edilmiþ bir din anlayýþý haline getirmemeli, fili ayrý yerlerinden tutan cemaatler, sadece kendi tuttuklarý yerin fil olduðu iddiasýna kapýlmamalýdýr. Bu konuda önemli ölçü; ayný Allah'a, Peygamber'e, Kitab'a iman edenlerin, kaynaklarý, niyet ve yöntemleri meþrû olduðu sürece birbirlerinin varlýklarýný ve meþrûiyetlerini kabul etmeleridir. Tabii, bunun alt yapýsýný da, dinin temel meselelerinde, tevhidi özümseyip ondan tâviz vermemek ve tâðuta karþý tavýr gibi konularda farklýlýðýn olmamasý gerekmektedir. Bu dinin ilâhî olduðu gibi; dinin hâkimiyetine giden yolun, yani temel metodun da rabbânî olmasý gerekiyor. Ýslâm'ýn hâkimiyeti için, yalnýz meþrû araçlarýn kullanýlmasýnýn zarûrî olduðu unutulmamalýdýr.

Bir dahaki yazýmýzda ümmetin can simidi olan vahdetin nasýl gerçekleþebileceðini iþlemek ümidiyle...



DÝPNOTLAR
1- Atasoy Müftüoðlu, Ümmet Bilinci, Denge Yayýnlarý

2-Mehmed Alagaþ, Vahdete 7 Adým, s. 83-101 /,

3-Abdurrahman Dilipak, Ýslâm Cemaatine Doðru, Risale Y. s. 106-11
Gönderme Tarihi: 12.06.2007 - 22:25
Suayb üyenin diger mesajlarini ara Suayb üyenin Profiline bak Suayb üyeye özel mesaj gönder Suayb üyeyi arkadas listeme ekle Yukari
Konudaki Mesajlar: bana biri yardım etsin
Suayb su an offline Suayb  
bana biri yardım etsin
154 Mesaj -
siteden çýkmak istiyorum bir türlü çýkmýyo.hoþçakalýn diyo ama hala sitedeyim.bu site yöneticileri beni çok seviyo heralde.
Gönderme Tarihi: 10.06.2007 - 17:28
Suayb üyenin diger mesajlarini ara Suayb üyenin Profiline bak Suayb üyeye özel mesaj gönder Suayb üyeyi arkadas listeme ekle Yukari
Konudaki Mesajlar: Konu icon HZ PEYGAMBERiMiZE VE VARiSLERiNE EDEB [Hucurat(1-5).ayet]
Suayb su an offline Suayb  
154 Mesaj -

þükran kesiran tayyiben


Gönderme Tarihi: 10.06.2007 - 17:21
Suayb üyenin diger mesajlarini ara Suayb üyenin Profiline bak Suayb üyeye özel mesaj gönder Suayb üyeyi arkadas listeme ekle Yukari
Konudaki Mesajlar: Okumanizi Tafsiye Ederim
Suayb su an offline Suayb  
154 Mesaj -
allah razý olsun kardeþ eline saðlýk.iyi niyetine sýðýnarak kardeþ,ben yazdýðýn hadisler uydurma demek istemiyorum ama hadislerde rakamlar geçtimi beni mutmain etmiyo,hadis üzerine yaptýðým çalýþmalrda bir çok alimin bu enli hadislerin içinde uydurmalarýnýn olduðunu okoudum ondan yoksa okadar zahmet etmiþsin yazmýþsýn tekrar Allah razý olsun
Gönderme Tarihi: 09.06.2007 - 20:46
Suayb üyenin diger mesajlarini ara Suayb üyenin Profiline bak Suayb üyeye özel mesaj gönder Suayb üyeyi arkadas listeme ekle Yukari
Konudaki Mesajlar: MUHAMMED YUSA ABI NEDEN BANLANDI HAKSIZLIK DEGILMI
Suayb su an offline Suayb  
bacım boş yere seslen me fikirlerin bittiği yerde güç devreye girer
154 Mesaj -

selam hidayete erenlerin üzeerine olsun.muhammed kardeþimin her yazdýðý aman aman dört dört lük mü deðil tabi AMMMA kardeþim araþtýrýyor paylaþýyor,islama aç yani istiyor rabbim de veriyor siz yanlýþ bildiklerinizi bile hayýr doðru diyerek dahada batýyorsunuz.Allah sizi ýslahetsin .þimdi ben desem ki ben tasavvufu kabul etmiyorum napacaksýnýz ''bu siteyi biz kurduk atarýz mý diceksiniz'' peki biz olmasak buralar nasýl iþler.ben yuþa yý tanýmam,yanlýz adminin o çirkin sözleri misliyle kendine iyade ediyorum.onun hakkýndaki bütün ithamlara fazlasýyla yanýt verecem.Kendinizi ne zannediyorsunuz ya yeter artýk.pasivize edilmiþ müslümanlar olmuþ çýkmýþsýnýz,bir tepki verirken bile islam buna neder demeden önce nefsim buna neder diyosunuz irkilin uyanýn bu gaflet uykusun dan.yazacak okadar çok þey var ki ama siz deyil anlamak tahammül bile edmiyorsunuz.


Gönderme Tarihi: 08.06.2007 - 16:10
Suayb üyenin diger mesajlarini ara Suayb üyenin Profiline bak Suayb üyeye özel mesaj gönder Suayb üyeyi arkadas listeme ekle Yukari
Konudaki Mesajlar: SORDUM AFGANLIYA CECENLİYE FELLUCELİYE FİLİSTİNLİYE.....
Suayb su an offline Suayb  
çare
154 Mesaj -
çaredir zaten erþilmeze varmak.Aðzýna saðlýk kardeþ güzeldi
Gönderme Tarihi: 11.05.2007 - 21:29
Suayb üyenin diger mesajlarini ara Suayb üyenin Profiline bak Suayb üyeye özel mesaj gönder Suayb üyeyi arkadas listeme ekle Yukari
Konudaki Mesajlar: hurafeler karşısında H.Z.Muhammed(s.a.v)
Suayb su an offline Suayb  
hurafeler karşısında H.Z.Muhammed(s.a.v)
154 Mesaj -


Hurafeler Karþýsýnda Hz. Muhammed (s.a.v.)

Hurafeler, mantýksal temeli ve gerçek hayatla ilgisi bulunmayan yanlýþ inanç ve uygulamalardýr. Din dýþý alanlarda görülmekle birlikte dînî konularda daha yaygýndýrlar. Irk ve din ayrýmý gözetmeksizin çeþitli toplumlar arasýnda mevcutturlar. Din bazýnda ele alýnacak olursa, tarihte ve günümüzde yahudiler ve hristiyanlarda olduðu gibi müslümanlar arasýnda da görülmektedir. Önceki dinlere ait kültürlerden bazý unsurlarýn müslümanlar arasýna taþýnmasý ve bilgisizlik gibi nedenler, ulûhiyet, gayb, uður-uðursuzluk ve ölülerden yardým beklemek gibi belli baþlý hurafelerin ortaya çýkmasýna ve uygulanmasýna yol açmýþtýr.

Batýl inanýþlar ve hurafeler, çaðýmýzýn olumsuz anlamda geliþme gösteren deðerlerinden biridir. Pozitif bilimlerin baþdöndürücü bir þekilde ilerleme kaydettiði, sosyal bilimlerin geliþtiði, bilimsel araþtýrmalarýn hayatýn her alanýna nüfuz ettiði günümüzde hurafelere ilginin azalmasý gerektiði düþünülür. Ancak sayýsýz hurafe ve halk inançlarýnýn coðrafî sýnýr ve kültürel seviye farký bile tanýmaksýzýn zamanýmýzda ilgi gördüðü ve insanlarý etkilediði görülmektedir. Bu noktada, diðer alanlardaki faaliyetlerinde olduðu gibi, Hz. Peygamber'in hurafeler karþýsýndaki tutumunun da günümüzde deðerini ve önemini koruduðu ortaya çýkmaktadýr. Hz. Peygamber bu açýdan da insanlara örnekliðini göstermiþtir.

Kur'an-ý Kerim'de ve hadislerde, insanýn kaderini deðiþtirme iddiasý taþýyan, Allah'tan baþka varlýklardan yardým alma gayesi güden, insanlarý saðlam bilgi kaynaklarýndan ve sebeplere baþvurmaktan alýkoyan her türlü hurafe, batýl inanç ve uygulamalar, açýk ve kesin bir þekilde reddedilmiþ ve yasaklanmýþtýr.

Hz. Peygamber'in hemen tüm faaliyetlerinde hurafelerle mücadele ettiði görülmektedir. Sözgelimi kehâneti ve kâhinlerin eylemlerini kesinlikle hoþ görmemiþ, çeþitli tekniklerle gelecekten ve bilinmeyenden haber verme, gizli kiþilik özelliklerini ortaya çýkarma sanatý olan ve hemen bütün milletlerde bâtýl inanç ya da folklor olarak varlýðý görülen falcýlýðý yasaklamýþtýr. Araplar arasýnda falcýlýk son derece yaygýndý. Câhiliye dönemi Arap toplumunda görülen ve kuþlarýn adlarý, sesleri ve uçuþlarýndan uðursuz anlamlar çýkarma, kuþlarýn uçuþ tarzýný inceleyerek yorumlar yapma veya çakýl taþý, nohut, bakla gibi maddelerle fal tutma gibi bütün fal çeþitleri Hz. Peygamber'in yasakladýðý hususlarýn kapsamýna girmektedir.

Hz. Peygamber, su dolu bardaða, güneþe, billur parçasýna bakarak remil atýp secili ve kafiyeli sözlerle ve bunlarýn yanýsýra, sözgelimi çocuklarýn vücut yapýlarýna bakarak gelecekleriyle ilgili tahmin yürütmek gibi daha baþka usullerle gâibden haber verdiðini iddia eden kâhinlere müracaatý yasaklamýþtýr. Muaviye b. Hakem es-Sülemî adlý sahâbî, kendisine "Biz birtakým þeyleri câhiliye döneminde yapýyorduk. Kâhine gidiyorduk" deyince "Kâhinlere gitmeyin" buyurmuþtur. Adý geçen þahsýn "Uðursuzlukta bulunuyorduk" demesi üzerine de, kendilerinin öyle zannettiklerini, ancak buna itibar edilmemesini ve niyetlenilen iþten geri kalýnmamasýný söylemiþtir. Bir grup insanýn kâhinler hakkýnda bilgi almak amacýyla sorduklarý soruya "Kâhinler birþey deðildir” demiþtir. Kâhin veya arrâfa giderek onlarý tasdik etmekle iman arasýnda baðlantý kurmuþtur. Nitekim "böyle hareket edenlerin kendisine indirileni inkâr etmiþ sayýlacaklarýný ve namazlarýnýn kýrk gün kabul edilmeyeceðini” bildirmiþtir.

Hz. Peygamber, Ýslam'da uðursuzluk telakkisinin bulunmadýðýný, uðursuzluða inanmanýn kiþiyi þirke götürebileceðini haber vermiþtir. Kuþun ötmesinin ve uçmasýnýn uðursuzluk sayýlamayacaðýný belirterek, ilginç görünen nesne ve olaylarýn iyiye yorulmasýný tavsiye etmiþtir. Büyü yapmanýn ve muska taþýmanýn tevhid inancýný zedeleyeceðini bildirmiþtir.

Ýslam öncesinde Araplar, baþta güneþ ve ay olmak üzere birtakým gök cisimlerine ve melek, cin ve þeytan gibi ruhanî varlýklara taparlardý. Bunun yanýsýra, bu cisimler hakkýnda çeþitli batýl inançlara da sahip idiler. Sözgelimi yýldýzlarýn yaðmur yaðdýrdýðýna inanýrlardý. Hz. Peygamber ise bunun câhiliye inancý olduðunu söylemiþtir. Araplar güneþin melek olduðunu, þeytanlarýn putlarý mekân edindiklerini kabul ederlerdi. Bir yýldýzýn kaymasýný veya düþmesini, o beldede bir büyüðün doðmasýna, yahut ölmesine, ve yahut da bir felaketin geleceðine iþaret sayarlardý. Hz. Peygamber bu tür inançlarýn bâtýl olduðunu bildirmiþtir. Bu konudaki görüþünü açýkladýðý bir olay þöyle geliþmiþtir: Bir gece vakti Hz. Peygamber sahabelerle birlikte otururken bir yýldýz kayar ve ortalýðý aydýnlatýr. Bunun üzerine câhiliye döneminde böyle bir durumda ne dediklerini yanýndakilere sorar. Onlar da "'Bu gece büyük bir adam doðdu; büyük bir adam öldü derdik" cevabýný verirler. Bunun üzerine Hz. Peygamber "Yýldýz ne bir kimsenin ölümü için kayar, ne de dünyaya geldiði için" der.

Kýrlarda yaþadýðýna, çeþitli renk ve þekle girerek insanlara göründüðüne, onlarý yollarýndan saptýrýp helak ettiðine, kýlýçla vurulan ilk darbede öldüðüne, ikinci darbede ise dirildiðine inanýlan ve efsânevî bir varlýk olan "Ðûî" hakkýnda Hz. Peygamber "Gûî yoktur" buyurmuþ, bu türden hayaletlerin varlýðýna dair telakkilerin bâtýl olduðunu kesin bir þekilde ifade etmiþtir. Bunun yanýnda, câhiliye inançlarýnýn kalýntýsý olarak bir hayaletin görünmesi durumunda besmele çekmek ve ezan okumak gibi müslümanlarýn maneviyatýný güçlendiren uygulamalar da tavsiye edilmiþtir.

Hz. Peygamber, Araplarýn Kabe ve Mekke'nin kutsallýðýyla ilgili inançlarýný hurafelerden arýndýrmýþtýr.

Ýslam'ýn doðduðu sýrada cincilik, düðüm atmak, üflemek, fal oklarý ve yýldýza bakmak gibi usullerle yaygýn bir þekilde putperestlikle birlikte uygulanmaktaydý. Ýslam buna þiddetle karþý çýkmýþtýr. Sihir-büyü yapýlmasýný Hz. Peygamber büyük günahlar arasýnda saymýþ, hatta bir sözünde Allah'a þirk koþmanýn hemen ardýndan zikretmiþtir. Sihir yapanýn imanýnýn zayi olacaðýný bildirmiþtir. Bunun yanýnda büyü yapan için cezalar öngörülmüþtür.

Hz. Peygamber'in 9. ve 10. hicrî yýllarda yoðun bir þekilde Medine'ye gelen heyetlerle yaptýðý görüþmeler, Ýslam'ý tanýtma ve yayma bakýmýndan olduðu kadar, batýl inanýþlar ve hurafelerle mücadele açýsýndan da önem arzeder. Peygamberimiz kabilelerin öteden beri sahip olduklarý batýl inançlarý ve bunlarla ilgili uygulamalarý ortadan kaldýrmaya çalýþmýþtýr. Esed kabilesi heyeti kuþlarý azarlamak, onlarýn isimlerinden, seslerinden ve geçiþlerinden anlamlar çýkarmak, taþlarý iþaretleyip avuçlarýnda sallayarak birtakým anlamlar çýkarmak ve kehânet gibi uygulamalarýn hükmünü sorduklarýnda Hz. Peygamber bütün bunlarý yasaklamýþtýr.

Sonuç olarak, Kur'an-ý Kerim'de ve hadislerde okumaya, bilgiye, akla, düþünceye, araþtýrmaya son derece önem verildiði malumdur. Hz. Peygamber hayatýnda ve faaliyetlerinde batýl inanýþlara ve hurafelere göre deðil, bilakis daima inanç, azim, sebat, sabýr, çalýþma, sebeplere baðlanma ve danýþarak hareket etme gibi esaslara riayet etmiþ, faaliyetlerini somut adýmlar atarak gerçekleþtirmiþtir.


Gönderme Tarihi: 11.05.2007 - 21:17
Suayb üyenin diger mesajlarini ara Suayb üyenin Profiline bak Suayb üyeye özel mesaj gönder Suayb üyeyi arkadas listeme ekle Yukari
Konudaki Mesajlar: HAYATIN ANAHTARI AYETE!L KÜRSİ
Suayb su an offline Suayb  
HAYATIN ANAHTARI AYETE!L KÜRSİ
154 Mesaj -
Hayatýn Anahtarý Ayete'l Kürsi

11 Aðustos 2006
Kur’an’ý Kerim’in içerisinde bazý ayetlere olan ilgimiz oldukça fazladýr. Yasin suresini, Amener Resulü ile baþlayan Bakara 285-286. ayetlerini, Ayete’l-Kürsi ismiyle tanýdýðýmýz Bakara 255. ayetini bunlara örnek olarak gösterebiliriz. Bu ayetlerin, özellikle belli günlerde yüzünden okunmasý üzerinde çok önemle durulmuþ, fakat anlamý, verdiði mesajý öðrenme ve üzerinde düþünme gibi çalýþmalar nedense ihmal edilmiþtir. Oysa Yasin suresi bir Tevhid suresidir. Amener Resulü diye tanýdýðýmýz ayetler kulun Rabbine yakarýþýnýn çok muhteþem bir örneðidir. Ayete’l-Kürsi ise Ýslam düþüncesinin ana esaslarýný içeren, Allah (C.C.)’ýn sýfatlarýyla doludur.

Ebu Hureyre’den nakledilen bir rivayette Rasulullah (s.a.v.) þöyle buyurmuþtur :

“Her þeyin bir tepesi vardýr. Kur’an’ýn tepesi de Bakara suresidir. Ondan baþtacý olan bir ayet vardýr: “Ayete’l Kürsi” (1)

Ýnþallah biz bu yazýmýzda Ayete’l-Kürsi’nin mesajý üzerinde durmaya çalýþacaðýz.

“Allah. O'ndan baþka ilah yoktur. Diridir, kaimdir. O'nu uyuklama ve uyku tutmaz.Göklerde de, yerde de ne varsa hepsi O'nundur. Ýzni olmaksýzýn O'nun katýnda þefaatte bulunacak kimdir? O, önlerindekini ve, arkalarýndakini bilir. Onlar ise Dilediði kadarýnýn dýþýnda, O'nun ilminden hiç bir þeyi kavrayýp-kuþatamazlar. O'nun kürsüsü, bütün gökleri ve yeri kaplayýp-kuþatmýþtýr. Onlarýn korunmasý O'na güç gelmez. O, pek yücedir, pek büyüktür.” (2)

Bu ayet, yüce Allah’ýn tek ve ortaksýzlýðý, sýfatlarýnýn noksansýzlýðý, kuþatýcýlýðý ve kudretinin vurgulanmasý ile ilgili en kapsamlý, en etkileyici Kur’an ayetlerinden birisidir.

Dilediðini yapma yetkisine sahip olan Allah (C.C.)’ýn inanýlmasý gereken tek ilah olduðu, O’nun dýþýnda bir takým insanlarýn kulluk sunduklarý düzmece ilahlarýn, inkar edilmesi gerektiði gerçeði haykýrýlmýþtýr.

Ayet; kesin sözlü bir tek Allah inancýný yansýtan, "Allah, O'ndan baþka ilâh olmayan...".ifadesi ile baþlamaktadýr.

Bu kesin sözlü ve katýksýz tek Allah inancý, Ýslâm düþüncesinin dayandýðý ve hayatýn tümüne iliþkin, Ýslâm'ýn kaynaðýný oluþturan temel bir esastýr. Kulluðu ve ibadet eylemlerini sýrf Allah'a yöneltme ilkesi bu düþünceden doðmaktadýr. Buna göre hiçbir insan, Allah'tan baþka bir kimseye kul olamaz, Allah'tan baþka hiçbir mercie ibadete yönelemez, kendisini Allah'tan ve Allah'ýn uygun görüp emre baðladýðý mercilerden baþka hiç kimseye itaat etmekle yükümlü sayamaz. Bütün deðer yargýlarýný, Allah'a dayandýrmasý gerektiði gibi, Allah'ýn terazisinde aðýrlýðý olmayan herhangi bir sosyal deðer yargýsýnýn da hiçbir önemi olmadýðýný keþfeder.

Yine bu çarpýcý ifade, Hz.Ýsa’nýn Rab olarak kabul edildiði Teslis(üç ilah) anlayýþýnýn savunulmasýnýn da karþýsýnda yer alýr.

Bu þekilde yegane Rab ve ilah olarak kabul ettiðimiz Allah (C.C.)’ýn, gücü ve kudretinin anlaþýlmasýnda,bize yardýmcý olacak sýfatlarýnýn bilinmesi gerekmektedir.Ýþte ayetin devamý da, bu bilgiye ulaþmamýzda bize rehber olmaktadýr.

"...diri, yarattýklarýný gözetip yöneten..."

Allah'ýn sýfatlarýndan biri olan “Hayy” (hayat sýfatýgöz kırpma O'nun kendinden kaynaklanýr, hayatlarýný yaratýcýlarýnýn baðýþýna borçlu olan tüm yaratýklarýn hayatý gibi baþka bir kaynaktan gelmez. Ayný zamanda bu hayat ezelî ve ebedîdir, yani ne baþladýðý ve ne de bittiði bir nokta vardýr. Baþka bir deyimle bu hayat sýfatý, zaman kavramýndan baðýmsýzdýr. Bu gerekçe ile bu anlamdaki hayat da sadece Allah'a özgüdür.


Hayy (diri) olan Allah (C.C.) ayný zamanda Kayyum’dur. “Kayyum” yüce Allah'ýn bütün varlýklarý gözetip yönetmesi, bunun yanýsýra her varlýðýn varoluþunun O'na dayanmasý anlamýna gelmektedir. Ýnsan, bu hikmete ve tedbire dayalý ve ana hatlarý çizilmiþ kaideler uyarýnca yaþar; deðer yargýlarýný bu sistemden alýr; bu arada bu deðer yargýlarýný kullanýrken yüce Allah'ýn sürekli gözetimi (murakabesi) altýnda bulunur.

Yoksa mesele eski Yunan filozoflarýndan olan Aristo'nun düþündüðü gibi deðildir. Ona göre Allah, yaratýklarýndan hiçbirini düþünmez; çünkü O, kendi zatýndan baþka hiçbir þey üzerine düþünmeyecek derecede yücedir. Ona göre Allah, yaratýp kendi haline býraktýðý varlýk alemi ile iliþkisini kesmiþ oluyordu.

Günümüz beþeri ideolojilerinin ortaya çýkmasý, bu zihniyetin devam ettiðinin bir sonucudur. Çünkü bu fikir akýmlarý referans olarak vahyi almadýklarý gibi, vahyin inþa edeceði bir toplumun ortaçað karanlýklarýnda boðulacaðý hakaretlerini de yapmaktan geri kalmamýþlardýr. Kendi oluþturduklarý toplumlarda, kabul ettikleri ilahýn, tabiat ile ilgili iþleri düzenlediðini ama iþlerimizde müdahale edememe gibi bir konumda olduðunu uygulamalarý ile iddia etmiþlerdir. Oysaki Allah (C.C.), hem göklerin ve hem yerin Rabbi olarak Kayyum’dur; yani gözetir ve yönetir.

“(O) göklerin, yerin ve ikisi arasýndaki þeylerin Rabbidir. Þu halde O'na kulluk et; O'na kulluk etmek için sabýrlý ve metânetli ol. Hiç O'nun bir adaþý (benzeri) olan birini biliyor musun? (Asla benzeri yoktur).” (3)

Bu gözetme ve yönetme, bir an bile uyku ve uyuklamaya tutulmayan Allah’a özgüdür.

Yüce Allah ile hiçbir varlýk arasýnda bir benzerlik asla söz konusu deðildir. Allah (C.C.), gizli uyuklamaktan (dalgýnlýktan) ya da sürekli uykudan, her ikisinden de kayýtsýz þartsýz bir kesinlikle münezzehtir.

Þu dehþet verici evrende yer alan sayýsýz atomun, hücrenin, canlý varlýðýn, cansýz nesnenin, bütün bunlarý gözetimi ve denetimi altýnda tutan ve bütün bu varlýklarýn, Allah'ýn tedbirine dayalý olarak ayakta durmasý çok etkileyici bir gerçektir. Oysa tahrif edilmiþ bir kitap olan Kitab-ý Mukaddeste yaratýcý, yaratýlanýn sýfatlarýna benzetilmiþ, ve bozuk bir ilah anlayýþý ortaya sunulmuþtur :

"Ve yedinci gün Allah yaptýðý iþi bitirdi. Ve yaptýðý iþlerin hepsini býrakarak yedinci günde dinlendi." (4)

"Rab sanki uykudan uyanýr gibi ve güçlü bir adamýn þarap nedeniyle nara atmasý gibi uyandý." (5) Elbette Allah tüm bu zayýflýklardan uzaktýr.

"Göklerde ve yeryüzünde ne varsa O'nundur."

Kaydý, þartý, kaybedilme ihtimali ve ortaklýðý olmayan bir mülkiyettir bu... Gerçek mülkiyet sýrf Allah'a baðlanýnca,insanlarýn hiçbir þeye malik olmadýðý sonucu ortaya çýkar. Bu durumda insanlar sadece, her þeyin mülkiyeti elinde olan, tek mülk sahibinin vekilleridirler. Bu durumda bu vekillik iþlevlerini yerine getirirken onlara yetki veren asýl mülk sahibinin þartlarýna uymak zorundadýrlar. Asýl mülk sahibi olan Allah (C.C.) bu þartlarýný Peygamberler vasýtasý ile insanlýða açýkça bildirmiþtir. Ýnsanlar bu þartlarýn dýþýna çýkamamalý, onlarý çiðnememelidirler.

Yüce Allah'ýn göklerde ve yerde bulunan canlý-cansýz herþeyin gerçek maliki olduðu gerçeðinin insan bilincinde kökleþmesi, herþeyin sýnýrlý süreli bir emanet olduðunu, süresi dolunca bu ödünç emanetin sahibi tarafýndan geri alýnacaðýný bilmesi, doyumsuzluðun, tamahkârlýðýn, cimriliðin, ihtirasýn ve amansýz servet yarýþýnýn þiddetini düþürmeye, aþýrýlýðýný törpülemeye yeterli bir faktördür. Bu bilinç ayný zamanda kanaat, elde edilen rýzka iliþkin hoþnutluk, eldeki imkânlar ölçüsünde özveri ve cömertlik duygularýný aþýlamanýn; insan kalbini varlýkta da yoklukta da güven duygusu ile doldurmanýn da teminatýdýr. Böylece kaybedilen ya da elden kaçan maddî imkânlar karþýsýnda insanýn hayýflanmasý, yazýklanmasý, kafasýna taktýðý ve peþinden koþtuðu þeyler uðruna kalbinin yanýp tutuþmasý önlenmiþ olur!



Göklerin ve yerin mülkiyeti Allah (C.C.)’a aitken "Ýzni olmadýkça O'nun katýnda kim þefaatçý olabilir?"

Geçmiþte, Mekkeli müþrikler taptýklarý putlarýnýn kendilerini Allah(C.C.)’a yakýnlaþtýrdýðýný, söylemekteydiler. Ayrýca Hristiyanlar, Allah (C.C.) için -haþa- oðul edindiðini ya da deðiþik þekillerde ortaðý olduðunu iddia ederek, -haþa- Rab Ýsa’nýn kendileri için þefaatçi olacaðýna inanmaktadýrlar. Yahudiler ise O'nun, yardýmýný, -haþa- O'nun yakýný olduklarýndan (seçilmiþ topluluk) alacaklarýný düþünmektedirler. Bu anlayýþ bazý Müslüman toplumlara sýçramýþ, kendileri için kurtarýcý olacaðý, hesap gününde himayesine girerek sýrat’ýn kolayca geçileceði kiþilerin varlýðýna ciddi bir þekilde inanýlmaya baþlanmýþtýr.

Göklerin ve yerin mülkiyeti Allah (C.C.)’a aitken "Ýzni olmadýkça O'nun katýnda kim þefaatçý olabilir?" vurgusu ise tüm bu bozuk inanýþlarý; peygamberlerin, meleklerin vs. Allah'tan þefaat dileyeceklerini ve O'nu baðýþlamaya zorlayacaklarýný sanan kimselerin yanlýþ fikirlerini reddeder. Bu tür kimseler, yaratýklarýnýn hiçbirinin, deðil O'nu baðýþlamaya zorlamak, O'nun önünde duramayacaðý ve þefaat edemeyeceði konusunda uyarýlmaktadýrlar. Evrenin Hakimi'nin izni olmaksýzýn hiçbir peygamber, hiçbir melek ve hiçbir kul O'nun önünde bir tek söz bile söyleyemeyecektir.

"Ýnsanlarýn önünde ve arkalarýnda bulunan ve olup-biten herþeyi bilir. Onlar O'nun bilgisinin sadece dilediði kadarýný kavrayabilirler."

Bu ifade genel olarak Allah'ýn bilgisinin yaygýnlýðýný ve herþeyi kapsayan niteliðini anlatan mecazî olmayan yalýn bir ifadedir. Ýnsanlar ise sadece Allah'ýn bilmelerine izin verdiði þeyleri bilebilirler. Ýnsanlarýn bu gerçek üzerinde uzun uzun kafa yormalarý gerekmektedir.

Özellikle evrenin ya da hayatýn herhangi bir alanýnda edindikleri bilgi ile hemen þýmarýklýða kapýldýklarý þu günlerde bu kafa yormaya daha çok ihtiyaçlarý vardýr.

Her þeyi mutlak, kapsamlý ve eksiksiz olarak bilen, sadece yüce Allah (C.C.)'týr. O, kullarý tarafýndan bilgisinin bazý bölümlerinin keþfedilmesine izin verebilir.

Fakat insanlar bu gerçeði unutarak Allah (C.C.)'ýn edinmelerine izin vermiþ olduðu bilgiler ile þýmarmýþ; kendilerine bu bilgileri baðýþlamýþ olan Allah (C.C.)’a bu nimetlerin karþýlýðýnda þükretme yoluna gitmemiþlerdir. Tersine pohpohlanmýþ ve ilâhi baðýþa karþý nankörce davranarak asi olmuþlardýr.

"O'nun Kürsî'si (egemenliði) gökleri ve yeryüzünü kaplamýþtýr; Bunlarý koruyup gözetmek O'na aðýr gelmez."

Normal olarak hükümdarlýk, egemenlik anlamýný içeren Kürsi (koltuk, taht) kelimesi, dilimizde ki kullanýlýþý gibi iktidar yerine kullanýlmaktadýr. O halde "Allah'ýn Kürsî'si, gökleri ve yeri kaplayýnca" O'nun egemenliði de gökleri ve yeryüzünü kaplamýþ demektir.

Eðer Kur'an'ýn kendine özgü üslubunu, ifade biçimini iyi kavrayacak olursak onun içerdiði bu tür ifadeler etrafýnda yapýlan tartýþmalara girmek gereðini duymayýz, bunun yanýsýra bu amaçla Kur'an-ý Kerim'in yalýnlýðýný ve berraklýðýný büyük oranda bozan Batý kaynaklý yabancý felsefi kavramlarý ödünç almaya kalkýþmayýz.

Göklerin ve yeryüzünün egemenliði kendisine ait olan Allah (C.C.)’ya, bu egemenliði koruyup gözetmek asla aðýr gelmez.

"Yüce ve büyük olan O'dur."

Burada dikkat etmemiz gereken çok çarpýcý bir mesaj vardýr. Ayet "O, yüce ve büyüktür." demiyor. Bunun yerine "Yüce ve büyük olan O'dur" diyerek, bu sýfatlarýn, ortaksýz bir biçimde, sadece Allah (C.C.)’a özgü olabileceði gerçeðinin zihinlere kazýnmasý saðlanmaktadýr.

Gerçekten yücelik ve ululuk sýfatlarý sadece Allah'a özgüdür, bu sýfatlarda baþka hiçbir ortaðý yoktur. Eðer kullardan biri kendisini dev aynasýnda görerek bu dereceye yükseldiði saplantýsýna kapýlýrsa, Allah (C.C.) onu dünyada horluða ve aþaðýlýða, Ahirette de azaba ve periþanlýða mahkum edecektir.


"Orasý Ahiret yurdudur.Onu, yeryüzünde böbürlenmeyip, bozgunculuk peþinde koþmayanlara veririz. (Güzel) akibet ise takva sahiplerinindir." (6)

Yine yüce Allah, helâk olmanýn eþiðindeki Firavun'dan sözederken "O, kendini beðenmiþ bir azgýn zorba idi" buyurmaktadýr..(7)

Artýk açýklamasýný öðrenen bir kul, Ayete’l-Kürsi’yi okurken, gökleri idaresi altýnda bulunduran Allah (C.C.)’ýn yeryüzünde de tüm iþlerine müdahale etme hakkýna sahip olduðunun þuuruna varýr.

Diri olan ve kendisini hiçbir zaman uyuklama ve yorgunluðun tutmadýðý Rabbinin sürekli gözetimi altýnda olduðunu düþünerek, O’nun belirlediði sýnýrlarý aþmamaya çalýþýr.

Zerre kadar hayr ve þerrin karþýlýðýnýn alýnacaðý bir gün olan hesap gününde, dünyada empoze edilen her türlü þatafatlý, varlýklý, þahsiyetlerin, din tüccarlarýnýn peþine gidilmesinin kendisine bir fayda saðlamayacaðýný, kendisine güvenilip dayanýlacak olanýn sadece Allah (C.C.) olduðunu bilerek ibadetlerine þirk karýþtýrmaz.

Namazlarýmýzdan sonra, yatmadan önce, herhangi bir darlýða düþtüðümüzde, ezberimizden sayýsýz kereler okuduðumuz Ayete’l-Kürsi, iþte budur. Bu ayeti, üzerinde tefekkür etmeden, hýzlý bir þekilde, birden çok okumakla yetinirsek, yukarýda belirttiðimiz muhteþem mesajýna da yazýk etmiþ oluruz.


Kaynaklar :

Fizilal’il Kur’an........ Þehit Seyyid Kutub
Tefhimu’l Kur’an .....Mevdudi
Et-Tefsirü’l-Hadis.... Ýzzet Derveze
1-Hazin ve ibn Kesir
2-(2/Bakara 255)
3-(19/Meryem 65)
4-(Tekvin, 2:2)
5-(Psalms 78:65.)
6-(28/Kasas Suresi 83)
7-(44/Duhan Suresi 31

http://www.vuslatdergisi.com

Gönderme Tarihi: 08.04.2007 - 22:02
Suayb üyenin diger mesajlarini ara Suayb üyenin Profiline bak Suayb üyeye özel mesaj gönder Suayb üyeyi arkadas listeme ekle Yukari
Konudaki Mesajlar: EŞSİZ BİR KİTAP
Suayb su an offline Suayb  
EŞSİZ BİR KİTAP
154 Mesaj -
Büyük Yazý


Eþsiz Bir Kitap

Okuyucu, Kur'an'ý incelemeye baþlamadan önce, O'nun okunan diðer kitaplardan farklý ve eþsiz bir kitap olduðunu aklýndan çýkarmamalýdýr. Sýradan kitaplarýn aksine Kur'an, edebî bir sýraya göre tertip edilmiþ belirli konular hakkýda bilgi, fikir ve tartýþmalarý ele almaz. Bu nedenle Kur'an'a yabancý olan kiþi, O'nunla ilk karþýlaþtýðýnda, bölümler ve kýsýmlara ayrýlmamýþ veya farklý konularýn farklý bir þekilde ele alýnmamýþ ve hayatýn farklý yönleri ile ilgili emirlerin düzenli bir þekilde verilmemiþ olduðunu görünce þaþkýnlýða düþer. Buna mukabil, daha önceden hiç karþýlaþmadýðý ve onun kitap anlayýþýna hiç uymayan bir þeyle karþýlaþýr. Kur'an'ýn imanla ilgilendiðini, ahlâkî direktifler verdiðini, kanunlar koyduðunu, insanlarý Ýslâm'a çaðýrdýðýný, kâfirleri uyardýðýný, tarihî olaylardan ibret dersleri verdiðini, uyarýlarda bulunduðunu, müjde verdiðini ve bunlarýn hepsinin bir âhenk içinde sunulduðunu görür. Ayný konu farklý þekillerde tekrar edilir ve görünürde hiç ilgisi olmayan bir konu diðerini takip eder.

Bazen hiç görünür bir sebep yokken, bir konunun ortasýnda baþka bir konu anlatýlýr. Konuþmacý, hitaplar ve hitabýn yönü hiçbir kurala uymaksýzýn sürekli deðiþir. Hiçbir yerde bölüm ve konularý ayýran bir iþaret yoktur. Tarihsel olaylar anlatýlýr; fakat, anlatým tarih kitaplarýndaki gibi deðildir. Felsefe ve metafizik sorunlar bu konulardaki ders kitaplarýndan çok farklý bir þekilde ele alýnýr. Ýnsandan ve evrenden, tabiat bilimlerindekinden farklý bir dille bahsedilir. Ayný þekilde kültürel, politik, sosyal ve ekonomik problemleri çözmede kendi metodunu izler; kanunlarý ve prensipleri sosyologlardan, hukukçulardan ve hâkimlerden farklý bir þekilde ele alýr. Ahlâk, bu konuda yazýlan bütün eserlerden farklý bir yolla öðretilir.

Ýþte bu nedenle yabancý bir okuyucu, kendi kitap anlayýþýna hiç uymayan bu tip þeylerle karþýlaþtýðýnda þaþkýna döner. Kur'an'ýn, ayetleri arasýnda hiç ilgi ve baðlantý veya konularýnda süreklilik bulunmayan bir kitap olduðunu, anlaþýlmaz bir þekilde çeþitli konularý ele aldýðýný veya kelimenin kabul edilen anlamýyla bir kitap olmadýðý halde, kitap þeklinde düzenlendiðini düþünmeye baþlayabilir. Bunun bir sonucu olarak, O'nun düþmanlarý Kur'an'a çok garip iddialarla karþý çýkmakta, Kur'an'ýn çaðdaþ izleyicileri ise bu þüphe ve karþý iddialarý çürütmek için garip yöntemler kullanmaktadýrlar. Ya kaçýþ psikolojisine düþmekte ya da zihinlerini yatýþtýrmak için garip yorumlara yeltenmektedirler. Bazen de görünürde aralarýnda iliþki olmayan ayetleri açýklayabilmek için sunî anlam baðlarý kurmakta ve son kaçýþ olarak Kur'an'ýn hiçbir düzen ve anlam sýrasý olmaksýzýn çok çeþitli konulara deðindiði tezini kabul etmektedirler. Sonuç olarak, ayetler kendi yerlerinden alýnmakta ve anlamda karýþýklýk ortaya çýkmaktadýr.

Tüm bunlar, okuyucu, Kur'an'ý eþsiz bir kitap olarak kabul etmediðinde ortaya çýkar. Diðer kitaplarýn aksine Kur'an baþlangýçta, ele aldýðý konularý ve ulaþmak istediði amaçlarý liste halinde sunmaz. Açýklama, üslûp ve usulû genelde okunan kitaplara benzemez ve herhangi bir kitap düzenini takip etmez. Bunun da ötesinde, Kur'an, kelimenin genelde anlaþýlan anlamýyla bir "din" kitabý deðildir. Bu nedenle, okuyucu sýradan bir kitap beklentisiyle Kur'an'a yöneldiðinde, O'nun olaylarý sunuþ üslûbu karþýsýnda þaþkýnlýða düþmektedir. Kur'an'ýn birçok yerinde arka-plan tasvir edilmez ve pasajýn özel nüzul sebebi olan durum ve olaylara deðinmez. Bunlarýn bir sonucu olarak, sýradan okuyucu orada veya burada birkaç parça cevher keþfetse de, Kur'an'ýn deðerli hazinelerinden tam olarak yararlanamamaktadýr. Bu kimseler sadece, Kur'an'ýn eþþiz ve ayýrýcý özelliklerini bilmedikleri için bu tür þüphelerin kurbaný olurlar.

Kur'an'ýn tüm sayfalarýna yayýlmýþ halde birbirine benzer konulardan oluþtuðunu düþünürler ve bunu anlamada zorluk çekerler. Hatta anlamý çok açýk olan ayetler bile, onlara anýldýklarý çerçeve içinde anlamsýz görünür.

Okuyucu, önceden, inceleyeceði kitabýn yeryüzünde kendi türünde tek kitap olduðu; edebî üslûbunun tüm diðer kitaplardan farklýlýðý; O'nun, konusunda eþsizliði ve daha önceden kafasýnda varolan kitap kavramýnýn, onun Kur'an'ý anlamasýna yardýmcý olamayacaðý konusunda uyarýlýrsa, anlamasýna birer engel teþkil eden bu tür zorluklardan kurtulabilir. Bu nedenle, okuyucu ilk önce kendi zihnini önceden kalýplaþmýþ kavramlardan yalýtmalý ve bu Kitab'ýn ayýrýcý ve eþsiz özellikleri olduðunu kabul etmelidir. Okuyucu iþte ancak o zaman Kur'an'ý anlayabilir.

Kur'an'ý iyice anlayabilmek için bu Kitab'ýn tabiatýný, merkezi fikrini, amaç ve hedefini bilmek gerekir. Okuyucu ayný zamanda O'nun üslûbuna, kullandýðý terimlere ve açýklama yaparken kullandýðý usule yatkýn olmalýdýr. Bir bölümü incelerken, o bölümün indirildiði zaman ve zemini de gözönünde bulundurmalýdýr.

Ebu'l-A'lâ Mevdûdî

Gönderme Tarihi: 08.04.2007 - 21:25
Suayb üyenin diger mesajlarini ara Suayb üyenin Profiline bak Suayb üyeye özel mesaj gönder Suayb üyeyi arkadas listeme ekle Yukari
Konudaki Mesajlar: kur'an kıssalarından alınması gereken bir ibret
Suayb su an offline Suayb  
kur'an kıssalarından alınması gereken bir ibret
154 Mesaj -

Kur'an Kýssalarýndan Alýnmasý Gereken Bir Ýbret

25 Aralýk 2006
Geçmiþte ve günümüzde bir çok âlim, sahabenin ve selefin hayatý hakkýnda, sadece onlarýn faziletleri ve menkýbelerini anlattýklarý bir çok eser yazmýþlardýr. Bu kitaplar daha çok sahabe aleyhinde konuþanlara ve onlarýn faziletlerini inkar edenlere karþý reddiyede bulunmayý hedeflemiþtir. Her ne kadar bu çalýþmalar, sahabe aleyhinde konuþan inatçý fýrkalara karþý olumlu bir sonuç verip, tükenmekte olan gayretleri harekete geçirse de bazý metodolojik kusurlarý ihtiva etmektedir. Bu metodolojik hatalarýn en önemlisi sahabenin ve selef-i salihinin hayatýný beþeri doðasýndan soyutlamaktadýr. Ýdealörnekle pratik, þer'i prensip düzeyine yükselme yolunda yaþanan psikolojik sýkýný ve çöküþle silkinilip kendine gelme, günahla tövbe, gafletle uyanýklýk arasýndaki mücadelenin doðasýdýr bu... Ýþte bunlar her asýrda müminlerin tecrübelerinin özünü oluþturmaktadýr. Üretken diri bir tarihten, donuk kutsal bir tarihe dönüþümü ýskalarsa hamasi duygularý harekete geçirecek ancak tecrübe kazandýrmayacaktýr. Ýnsanlarý harekete geçirecek ancak tarihten ibret alýnmasýnýn önüne geçilecektir. Sahabeden sonra gelenlerin ( yani bizlerin) eksiklerini ortaya koyacak fakat insanlarýn onlarý takip etmek konusunda umutlaýný yitirmelerine sebep olacaktýr.

Kur'an-ý Kerim eskilerin kýssalarýný be hayatlarýný sunarken takip ettiði yöntem bu deðildir. Hatta Kur'an-ý Kerim, kendilerine indirilen vahiyle korunmuþ olan masum peygamberlerden bahsederken tablonun tamamýný sunar. Bu tabloda insanlarýn ibret almasý için zaaf ve güç noktalarý zikredilir, burada anlatýlan tarih kan ve etten oluþan insanoðlunun tarihidir, doðasýnda çaba ve gayret bulunmayan salt itaat üzere yaratýlmýþ meleklerin tarihi deðil.

Allah Teala Adem (as)'la ilgili olarak : "...Adem Rabbine asip olup þaþýrdý" (Taha/121) Nuh (as) için: "Nuh: -Ey Rabbim, bilmediðim þeyi Sen'den istemekten Sana sýðýnýrým" (Hud/47), Davud (as) için: "Davud, kendisini imtihan ettiðimizi anladý" (sad/24) Süleyman (as) için: "Andolsun ki Süleymaný imtihan ettik" (Sad/34), Yusuf (as) için: "Andolsun ki, kadýn meyletti. Eðer RAbbinin iþaret ve ikazýný görmeseydi o da kadýna meyletmiþti" (Yusuf/24) Musa (as) için: "Dedi ki: Ya Rabbi! Ben þüphe yok ki, nefsime zulmettim, artýk bana maðfiret buyur" (Kasas/16) ve en son Peygamberlerin sonuncusu, mahlukatlarýn en hayýrlýsý Hz. Muhammed (sav) için þöyle buyurdu: " Yüzünü ekþitti ve döndü, kendisine kör geldi diye" (Abese/1,2) bir baþka ayette de "Allah seni affetsin; doðrular sana belli olup, yalancýlarý bilmeden önce, niçin onlara izin verdin!"aglaTevbe/43) buyuruyor.

Ýþte Kur'an-ý Kerim, zaaflarý ve üstün yönleri olan bir insan portresini bütün yönleriyle çizer, sonra da bizden ona tabi olmamýzý ister, aksi halde beþeri özelliklerinden arýndýrýlmýþ bir insaný nasýl takip edebiliriz ki! Hikmet sahibi ve adil olan Allah, bizi böyle birþeyle sorumlututmamýþtýr. Allah-u Teala hikmeti gereði, bize gönderdiði peygamberleri meleklerden deðil insanlardan seçmiþtir: "De ki: "Eðer yeryüzünde yürüyüp duran melekler olsaydý, elbette onlara gökten peygamber olarak bir melek indirirdik." (isra/95)

Kur'an-ý Kerim'in bu yönteminden çýkarýlacak sonuç þudur: sahabe olsun ya da olmasýn, ümmetin ilk dönem müntesipleri hakkýnda yapýlacak olan araþtýrma, bir insa portesini bütün yönleriyle, yani zaaflarý ve üstünlükleriyle sunmak zorundadýr. Tamamý menkýbelerden ya da hatalardan oluþan bir tarih yoktur. Hata ve eksikliklerden ibret almak, doðru ve faydalý þeylerden ibret almakla eþ deðerdir hatta yerine göre daha ön plandadýr. Ýster nefsine zulmetsin, ister orta yolu takip etsin isterse Allah'ýn izni ile hayýrda yarýþan biri olsun, her mü'minin hayatýnda ibret alýnacak noktalar vardýr.

Muhtar eþ Þankýtî

kudüs yolu dergisinden alýntýdýr

Gönderme Tarihi: 08.04.2007 - 20:49
Suayb üyenin diger mesajlarini ara Suayb üyenin Profiline bak Suayb üyeye özel mesaj gönder Suayb üyeyi arkadas listeme ekle Yukari
Konudaki Mesajlar: kazanılması gereken bir dost kur'an-ı kerim
Suayb su an offline Suayb  
kazanılması gereken bir dost kur'an-ı kerim
154 Mesaj -

Kazanýlmasý Gereken Bir Dost Kur'an-ý Kerim


Ýnsanlar yaþamlarý süresince nice dostlara sahip olurlar. Ýyi bir dosta, iyi bir dostluða gerçektende hepimizin ihtiyaç duyduðu bir gerçektir. Fakat burada önemli olan aldatmayacak, kötü günde yalnýz býrakmayacak, menfaat iliþkileri gütmeyecek dostluklarý kurabilmektir. Ýnsanlarýn birbirleri ile iliþkileri anlamýnda baktýðýmýzda bu tanýma uymasý gereken tek dostluklar Mü’mince yaklaþým içerisinde olabilenlerinkidir.

Modern dünyada tamamen makam, para, þehvet ve þöhret gibi çýkar iliþkileri üzerine inþa edilen birliktelikler bu saydýðýmýz etkenler kaybedildiðinde daðýlabilmektedir. Tamamen dünyayý seçen, onu talep eden, ebedi olanýn deðil geçici olanýn kabul gördüðü günümüzde, robotlaþan iliþkiler, þiddetli güvensizlik hýzla artmaktadýr. Birbirleri ile yapmacýk bir þekilde maskeler altýndan konuþan insanlar bunun yanýnda artýk birebir iletiþimi de terk ederek sanal iletiþim yolunu tercih etmeye baþlamýþ ve geleceði karanlýk, hiçbir saðlýklý beklentinin görülemediði bir döneme girilmiþtir.

Tahrif edilmiþ semavi dinler ve beþeri ideolojiler, toplumlarýn hiçbir sorununa merhem olamayacak, hatta býrakýn merhem olabilmeyi tahribatý arttýracak bir hal almýþlardýr.

Ýnsanlýðý, içerisinde bulunduðu þartlar ne olursa olsun kurtuluþa götürebilecek tek reçete, proje sahibi, her zaman genç ve diri olan, her çaða hitap edebilen Allah’ýn kitabý Kur’an-ý Kerimdir.

Kur’an-ý Kerim, insanlýðýn kendisine tabi olarak kurtuluþa erebileceði bir rehber ve hidayet kaynaðýdýr. O yol göstericidir. O hiçbir fikri teori ile asla kýyas kabul edilemeyecek kadar yüce ve kusursuz bir kaynaktýr. Çünkü o vahy’dir. Allah katýndan insanlýða sunulan bir lütuf, ilahi bir bildiridir. Bir hastanýn tedavisi için doktor reçetesine duyduðu ihtiyaç gibidir insanlýðýn ona olan ihtiyacý... Yalnýz bir hasta tedavisini gerçekleþtirecek reçeteyi sayýsýz defa okumakla þifa bulamaz. O reçeteyi almalý, bir eczaneye gitmeli, ilaçlarý temin ederek doktorunun belirttiði þekilde tatbik etmelidir. Ýþte bizlerinde gerçek problemi budur. Sayýsýný bilemeyeceðimiz kadar Kur’an-ý Kerim ve mealleri basýlmasýna, tefsir kitaplarý ellerimizin altýnda bulunmasýna raðmen ilahi mesajýn terbiyesi ile terbiyelenen, onun tedavi metoduna kendisini teslim edenler oldukça azýnlýktadýr. Bunun sebebi Kur’an’ýn indiriliþ amacý dýþýnda kullanýlmasýdýr. Kur’an’a, M. Akif’in dediði gibi ya ölü topraðýna üflemek yada fal bakmak amacý için baþvurulur olmuþtur. Oysaki ondan faydalanabilmek için okumalý ve öðretilerini tatbik etmek gerekmektedir.

“Elif-Lâm-Mîm. Üzerinde hiçbir þüpheye yer olmayan bu ilâhî kelâm muttakiler için bir rehber (olarak indirilmiþtir).” (2/Bakara, 1-3)

Allah’ýn ayetlerine bu þekilde bakabilmeyi baþaranlar ona karþý daima duyarlý olabilen mü’minlerdir.

“Ve onlar ki, Kendilerine Rablerinin âyetleri hatýrlatýldýðýnda ise, onlara karþý saðýr ve kör davranmazlar.” (25/Furkan 73)

Herkesin tatmin olabileceði bir yaþamýn oluþmasý, insan iliþkilerinin, dostluklarýn, arzu edilen hali alabilmesi, öncelikle Kur’an-ýn alternatifsiz, tek dost olarak kabul edilmesinden geçmektedir.

“(Ey insanlar) Rabbinizden, size indirilene(Kur’an’a) uyun ve O'ndan baþka dostlara uymayýn. Ne kadar da az öðüt alýyorsunuz! ” (7/Araf 3)

Kur’an öyle bir dosttur ki asla ihanet etmez. Ona karþý dostluk elini uzatan muhataplarýna bol lütufta bulunur. Onlarý karanlýklardan aydýnlýða, zilletten izzete, esaretten özgürlüðe ulaþtýrýr.

“Allah, iman edenlerin velisidir. Onlarý karanlýklardan aydýnlýða çýkarýr. Ýnkâr edenlerin velileri de taðuttur, onlarý aydýnlýktan karanlýklara çýkarýrlar. Ýþte onlar cehennemliklerdir. Orada ebedî olarak kalýrlar.” (2/ Bakara 257)

Kendisine önyargýsýz yaklaþýldýðýnda imanlarý arttýrýr, insanýn tüm þüphelerden arýnarak gerçek bir tatmine ulaþmasýný saðlar.

“Gerçek müminler ancak o müminlerdir ki, Allah anýldýðý zaman yürekleri ürperir, âyetleri okunduðu zaman imanlarýný arttýrýr. Ve bunlar yalnýzca Rablerine tevekkül ederler.” (8/ Enfal 2)

Ayný zamanda ilahi mesajýn dostluðu sadece dünya ile sýnýrlý kalmamakta, hesap gününde günahlarýn örtülmesi, ebedi nimetlere ulaþýlmasý için de sebep olmaktadýr.

“Ýman edip salih amel iþleyenlerin ve Rableri tarafýndan bir gerçek olarak Muhammed'e indirilen kitaba inananlarýn kötülüklerini Allah örter ve durumlarýný düzeltir.” (47/Muhammed 2)

“Ve kitaba o sýmsýký sarýlanlarla namazý dosdoðru ve devamlý yerine getirenler(i elbette ödüllendireceðiz); dürüst ve erdemli olmayý benimseyen ve bunu öðütleyen kimselerin hakkýný elbette ziyan etmeyeceðiz.” (A’raf, 7/170.)

Vahy, çaðlar boyu tüm ifsadýn ortadan kalkmasý için elçilere indirilmiþ, ve bu vahyin muhataplarý, ona tabi olarak, toplumsal düzenin kurulmasýný saðlamakla beraber, ayný zamanda kendilerini kurtuluþa götürecek çok yüce bir ibadetinde içinde yer almýþlardýr.

Rabbimiz, hem, insanýn içerisinde az bir süre kalacaðý yeryüzünde ömrünü huzurlu geçirebilmesi için uyulmasý gereken kurallarý bildirmiþ, hem de dünyevi sükuneti de saðlayan bu kurallara uyulmasýný ebedi olan ahiret nimetlerinin sebebi kýlmýþtýr.

Böyle çifte kazancý saðlayan bir dostun dostluðunu reddederek, hesap gününde kendisine bile faydasý dokunmayacak olanlarýn sýrf serveti rütbesi, ordusu, aþireti, güzelliði için peþinden gitmek oldukça basiretsiz bir yaklaþýmdýr.
Allah’ýn mesajýna muhatap olarak gerçekten inananlar, içinde bulunduklarý, tabi olduklarý bâtýl dostlardan vazgeçmeye, gururlarýný zedeleyici bir þey gözüyle bakmazlar. Allah'ýn vahyine inanýp ona kulluk ve itaatý benimserler. Gururlarý onlarý hakikati kabul edip Rablerine itaat etmekten alýkoymaz. Çünkü Allah’a karþý hadlerini bilerek kendilerini asla yeterli görmezler.

“BÝZÝM mesajlarýmýza (gerçekten) inananlar, ancak, kendilerine teblið edildiði zaman önünde derin bir hayranlýk ve saygýyla eðilenlerdir; (onlar,) Rablerinin sýnýrsýz ihtiþamýný hamd ile yüceltenler ve asla büyüklük taslamayanlardýr. (onlar) yataklarýndan (geceleri) kalkarak korku ve ümit içinde Rablerine yalvaranlardýr ve kendilerine geçinmeleri için verdiðimizden baþkalarýna harcayanlardýr. (Böyle davranan mü’minlere gelince,) yaptýklarýndan dolayý mükafat olarak (öteki dünyada) onlarý þimdiye dek gizli kalan hangi mutluluklarýn beklediðini kimse tahayyül edemez.” (32/Secde, 15-17)

Kalpleri ürperten, hidayet kaynaðý olan, çaðlara meydan okuyan, bir benzeri asla olmayan Kur’an’a duyulan ihtiyaç her geçen gün hýzla artmaktadýr. Keþmekeþin, çirkefliðin, kaos ve kargaþanýn iþgal ettiði dünyamýzýn kendisine tabi olmakla tüm bu sýkýntýlardan kurtulacaðý tek kaynak Allah’ýn vahyi olan Kur’an’dýr. O ayný zamanda bu olumsuzluklara karþý baþlatýlacak mücadelenin metodunu da içinde barýndýrmaktadýr. Peygamber bununla kafirlere karþý mücadele etmekle görevlendirilmiþtir. Ruhlara ve akýllara mücadelede o tek baþýna yeterlidir. Onda insanýn iç alemini bütünü ile kuþatan, duygularýn tüm kapýlarýný zorlayan, katý kalpleri sarsýcý, artýk rahat edemeyecek biçimde yerinden oynatýcý bir özellik vardýr. Bu özelliði yeniden keþfetmek ve doðru kullanabilmek Kur’an dostlarýnýn ertelenemez görevlerindendir. Ne mutlu bu görevin þuuruna varabilen dostlara, Ne mutlu Kur’an’ýn dostluðunu kazananlara...

“(De kisevinçli Ben ancak, bu þehrin (Mekke'nin) Rabbine kulluk etmekle emrolundum. Her þey de zaten O'na aittir. Bana müslümanlardan olmam " emredildi. "Ve Kur'an'ý okumam (emredildi). Artýk kim doðru yola gelirse, yalnýz kendisi için gelmiþ olur; kim de saparsa ona de ki: Ben sadece uyarýcýlardaným.Ve þöyle de: Hamd Allah'a mahsustur. O, âyetlerini size gösterecek, siz de onlarý görüp tanýyacaksýnýz Rabbin, yaptýklarýnýzdan habersiz deðildir.” (27/Neml 91-92-93)

Gönderme Tarihi: 08.04.2007 - 20:45
Suayb üyenin diger mesajlarini ara Suayb üyenin Profiline bak Suayb üyeye özel mesaj gönder Suayb üyeyi arkadas listeme ekle Yukari
Konudaki Mesajlar: ÇILGIN
Suayb su an offline Suayb  
çok güzel
154 Mesaj -
çok hoþ ve düþündürücü.tebessüm ettim.eline saðlýk
Gönderme Tarihi: 06.04.2007 - 15:34
Suayb üyenin diger mesajlarini ara Suayb üyenin Profiline bak Suayb üyeye özel mesaj gönder Suayb üyeyi arkadas listeme ekle Yukari
Konudaki Mesajlar: FİLİSTİNLİ ŞEHİT BİR ÇOCUĞUN VASİYETİ
Suayb su an offline Suayb  
FİLİSTİNLİ ŞEHİT BİR ÇOCUĞUN VASİYETİ
154 Mesaj -
Bu vasiyeti yazmak nerden aklýma geldi bilmiyorum. Muhammed Dürre'nin okul yolunda terör devleti israil askerleri tarafýndan haince öldürülmesinden sonra, korkup okuldan almýþtý annem beni, o günden beri hiç birþey yazmadým. Oysa okula gitmeyi, okuyup pilot olmayý o kadar çok istiyordumki!.. Okulu býraktýktan ve göðümüzü annemin "duman yada sis" dediði karabulutlarýn kaplamasýndan sonra, sen büyüyünce ne olacaksýn diyenlere "ben büyümeyeceðimki" diyorum.

Annem birinci intifadada ayaklarýný ve gözlerini kaybetmiþ. Büyük abim Abdullah’ýn cesedi baþýnda aðýtlar yakarken, bir kurþun da onun ayaðýna sýkmýþlar, þimdi evden dýþarý çýkamýyor ve hep aðlýyor. Abdullah abimden çok; daha onsekiz yaþýnda þehit olan Raþit abime aðlýyor… gizli gizli aðlýyor… içten içe aðlýyor… arasýra topluyor kendini ve gözlerini semaya dikip "Mescid-i Aksa için feda olsun yavrum" diyor. Babamý ben hiç görmedim, hapiste miymiþ neymiþ. Bir gece ansýzýn alýp götürmüþler… þu Filistin’den daha küçük olan hapishaneler varmýþ, babam orda yatarmýþ.

Annemle ikimiz kaldýðýmýzdan beri annem benimle çok ilgileniyor, yanýndan ayýrmak istemiyor, Hanzalam deyip, durup durup tekrar sarýlýyor. Komþu teyzelerle konuþurken duydum, "o benim son parçam, gencecik fidaným; ona da birþey olursa ben yaþayamam" diyordu.

Bizim burda gökyüzü, ben kendimi bildim bileli, simsiyah ve yanýk yanýk kokuyor. Ne vakit "anne neden böyle desem" sis, duman, iklim kötü" diyordu. Ha son dönemde sýkça "boom boom" diye sesler duyuyordum, o sesler ne zaman ortaya çýksa annem telaþla "Hanzalam Hanzalam" diye sürünerek yanýma gelir, kulaklarýmý kapar, üzerime kapanýr, adeta üstüme etten duvar örerdi. Ben "anne ne oluyor?" desem, "gökgürültüsü oðlum þimdi geçer" diyordu. Bu masala ilk zamanlar çok inanmýþtým… ama artýk gerçekleri biliyorum. Mahmut israil sýnýrýna gitmiþ geçen ay dedesiyle; israil semalarý masmaviymiþ, hiç gökgürültüsü de yokmuþ

Anne "ben oynamaya gidiyorum" dediðimde, "sen büyüdükçe daha çok oynamaya baþladýn" diyor. Hafifçe kýzdýðýný farkediyorum, öpüyorum esmer yanaklarýndan ve koþuyorum kaderime. Annem bilmiyor ki; ben abim Abdullah’ýn sapanýný tavanda bulduðumdan beri, arkadaþlarla toplanýp "þeytan taþlama"ya gidiyorum. Annem beni top peþinde koþuyor sanýyor; nerden bilecek ki tek kale maç yapacak kadar bile arkadaþým kalmadý!..

Mahalle maçlarý yapardýk eskiden, þimdi mahalle mi kaldý ki mahalle maçý yapalým .Þu diðer adý enkaz olan Filistin’de kaç çocuðun birinci adý þehit oldu biliyor musun; Þehit Mahmut, Þehit Vaad, Þehit Yasin, Þehit Raþid, Þehit Hanzala, Þehit Hanzala, Þehit Hanzala...

Bundan sonrasýný anneme okur musunuz? Malum o okuyamaz:

Annecim hakkýný helal et… yüzbinlerce mazlum çocuk gibi, ben de böyle olmasýný istemezdim… sana söyleyecektim, erken iyileþir diye bekledim… hemen geçer diye geciktim ama geçmedi… geçen gün þeytan taþlarken misket bombasý attýlar üzerimize... beni bir kurþun sýyýrdý geçti, çok kaným aktý, eve zor attým kendimi… hani üþüyordum ya kaç gecedir; kansýzlýktandý sanýrým. En yakýn hastane kaç þehir ötede anne… hastaneler mücahit abilerle dolu, hem seni periþan etmek istemedim, geçer dedim geçmedi anne.

Hep sabaha karþý abilerimi rüyamda görüyorum, bir gülümsüyorlar ki sorma "gel, gel" diyorlar… koþuyorum onlara doðru, altlarýndan ýrmaklar akan yemyeþil çimenlerle örülüyor her yaným… sen de yanýmda ol istiyorum; anne anne anne diye seni çaðýrýrken, sen sesime uyanýp kaldýrýyorsun beni o en güzel rüyadan.

Anneciðim benim vaktim azaldý… sana bir kaç vasiyetim olacak. Geçen arkadaþlarýn ailesi yemiþ zehirlenmiþler. Komþulara okut, üzerinde "U.N." yazan hiç bir paketten biþey yeme… ben sana bir süre yetecek "Ý.H.H" yazan gýdalardan býraktým; onlardan ye olur mu? Anne; içinde mücadele ve dua ayetlerini bol okuduðum Kelamullah'ý, Kur'an'a yeni geçen Ýbrahim'e verir misin? Ayakkabýlarým Halil’inkinden saðlam… onun ikisi de yýrtýk, benim teki yýrtýk, az yama yaparlar… o yahudi askerlerinden kaçamýyor; ayakkabýlarýmý halil'e ver olur mu? Beyaz kedim bulut'u benim yerime "gökgürültüleri"nden sakla olur mu? Ona etten duvar ör…ha kulaklarýný týkamayý da unutma

Abdullah abimin sapanýný yastýðýmýn altýna býrakýyorum… ola ki israil askerleri eve kadar gelir, onlara atarsýn… taþ ta var ocaðýn orda, kendi ellerimle sectim… onlarý kullan; iyi kavis alýr onlar. Arkamdan aðlama desem de bilirim içten içe aðlarsýn… hemde dört farklý þekilde aðlarsýn… benim "aðlama anam" dediðim aklýna gelir; döner birde bunun için aðlarsýn… aðla anam, gökyümüz açýlmýyor madem, için açýlsýn be anam aðla doyasýya...

Gülümsememek elde deðil; benim neyim var ki vasiyet yazdým… aaa unutmadan; çamurdan uçaðýmý yeni doðan amcaoðlum "Umut"a verirsin… onun masmavi gözleri gökyüzüne daha çok benziyor.

Sen hep derdinya Allah iyileri erken alýrmýþ yanýna.
Arasýra "yaramazým" diye okþardýnya beni; iyiliðime þahit olur musun anne?
Çocuklar günahsýz olurmuþ ama,
acýlar beni çok büyüttü.
Ýçim dað gibi anne,
içim dað gibi anne,

Atamayacaðým taþlar için, Filistin halkýndan ve Kudüs davasýndan affýmý dilerim…
Gönderme Tarihi: 05.04.2007 - 20:01
Suayb üyenin diger mesajlarini ara Suayb üyenin Profiline bak Suayb üyeye özel mesaj gönder Suayb üyeyi arkadas listeme ekle Yukari
Konudaki Mesajlar: BİR ŞEYH YASİN EFSANESİ
Suayb su an offline Suayb  
BİR ŞEYH YASİN EFSANESİ
154 Mesaj -
Meryem Yasin Babasý Þeyh Ahmed Yasin'i Anlatýyor

22 Mart 2007
Meryem Yasin, Þeyh Ahmed Yasin’in kýzlarýndan birisi. Evli olan Meryem Yasin(36), Þeyh Ahmed Yasin’in ilk tutuklanýþýndan evvel, O'na en yakýn aile fertlerinden birisiydi.

Meryem Haným ile acý - tatlý hatýralarýný konuþurken duygu dolu anlar yaþayýp, Þeyh'in eksikliðini bir kez daha derinden hissettik...

Þehid Þeyh Ahmed Yasin’in ümmet içerisindeki etkinliði gerçekten de çok önemli bir yere sahipti ve hala öyle. Þeyh Ahmed Yasin ev içinde nasýl biri idi? Aile bireylerine karþý ilgisi nasýldý?

Her insanýn kendine has öne çýkan iyi yönleri vardýr. Babam benim için, insanlardan ancak parça parça toplanabilen bu iyi sýfatlarýn hepsine sahip istisna bir kiþiliðe sahipti. Babam, 'Özgür Kudüs, Ýsrailsiz bir dünya' davasý için yaþadý. Vaktinin çoðunu ve zihni davasý için harcamakta idi. Bir yandan üzerimizden ilgisini hiç eksik hissetmiyorduk ama bir yandan da baktýðýmýzda tüm vaktini ve yoðunluðunu davasý için harcýyordu. Vakti tasarruftaki muhteþem dengesi ve Rahman'ýn bu davaya olan bereketiyle belki de biz hiç babamýn ilgisinden ve eðitiminden mahrum kalmadýk.

En yoðun vakitlerinde dahi ilk fýrsatýnda halimizi ve daha sonra namazýmýzý, ibadetlerimizi sorardý. Bizleri, Ýslam'ý doðru anlamanýn önemi ve bu aziz dinin sevgisiyle yetiþtirdi. Babam dediðimde aklýmda gelen ilk þey; bizler sabah namazýna kalkerken aðýr hareket ettiðimizde annemden, daha çabuk kalkabilmemiz için yüzlerimize su serpmesini istemesi...

Aile bireylerinizin genel uðraþýsý nedir?

Erkek kardeþlerimin hepsi Kassam'ýn evlatlarý. Babam bizim eðitim ve öðrenimimize çok önem verdiði gibi, büyüdüðümüzde de seçtiðimiz eþlerimizin davamýz üzerine uygun eþler olmalarýna büyük ehemmiyet gösterdi. Hamdolsun ki benim ve kýz kardeþlerimin eþleri Filistin'in en hayýrlý gençlerindendi. Ýkisi siyonistlerin zindanlarýnda þuan. Diðer Ýki tanesi de siyonist güçlere düzenlenen operasyonlarda þehid düþtü. Rabbimiz þehadetlerini kabul etsin.

Bilindiði üzere babanýn saðlýk durumu iyi deðildi. Ev içerisindeki ihtiyaçlarý nasýl karþýlanmaktaydý?

Babam bütün iþlerinde baþkasýnýn yardýmýna muhtaçtý. Annem ve kýz kardeþlerim temizlik v.b. her türlü ihtiyaçlarýný karþýlýyordu. Bizle çok küçükken az da olsa hareket edebiliyordu. Fakat 89 yýlýndaki zindan hayatýndan sonra hareket etme yetisini tamamen kaybetti ve saðlýk durumu artýk çok daha kötü bir hal almýþtý. Siyonistler içerde aðrý kesiciler dýþýnda hayati önem arzettiði halde hiçbir týbbi müdahalede bulunmamýþlar. Bulunduðu ortam da bilindiði üzere oldukça saðlýksýzdý. Hapis hayatýndan önce ben onun istediði kitaplarý getirir, belgelerini düzenler, benzer konulardaki tüm iþlerini yapardým. Uzun müddet onun odasýnda oturur, ev ödevlerimi yapar bir yandan da onun isteklerini karþýlardým. Bu, beni babama çok daha yakýn olduðumu hissettiriyor büyük sevinç duyuyordum.

Babanýz 1989 yýlýnda, Hamas hareketinin kurucusu olma suçu ile tutuklandý. Fiziki ve psikolojik iþkencelere maruz kaldý. Bu konuda neler hatýrlýyorsunuz?

14.12.1989 tarihinde babam ve bir çok Ýslami Direniþ Hareketi lideri tutuklandý. Tutuklanmasýnda üç gün sonra evimize gelen bir mektupta, Gazze’deki merkez hapishanesinde babamýzý ziyaret edebileceðimiz yazýlý idi. Hapishaneye gittiðimizde bizi akþama kadar beklettiler. Gün bitiminde iþgalci ordu istihbaratýndan bir adam geldi ve odaya girmem için beni çaðýrdý. Odaya girdiðimde babamýn durumunun tahminimden çok daha kötü olduðunu gördüm.

Darbe ve iþkence izleri vücudunun üzerinde net olarak görülmekte idi. Sakallarý kopartýlmýþ ve göðsünde de sigara söndürüldüðü için yanýk izlerine rastlanmakta idi. Babamý bizle bu þekilde görüþtürdüler. Birbirimize ayetler okuyor, teskin ediyorduk. Ben, getirilmemin ve onu görmeme izin verilmesinin, babama baský yapma maksatlý olduðunu düþünememiþtim. Babama dediler ki: "Bu seniz kýzýn Meryem. Biz, ona þöyle þöyle yapacaðýz…"

Sonra beni uzunca bir koridora çýkardýlar. Orada gözleri kapalý, elleri baðlý çok sayýda genç vardý. Gençlerin arasýnda kardeþimi de gördüm. Tüm yiðitler acýdan ayakta duramýyor ve çoðu yaralarýndan dolayý inliyordu. Sonra beni birkaç soru sorduktan sonra çýkardýlar. Fakat babam ve eþim benim hakkýmda endiþeliydiler. Çünkü, benim hapishaneden çýktýðýmý bilmiyorlardý.

Bunlarýn yaný sýra ayný gece kardeþim Abdulhamid’i de hem ona hem babama iþkence yapmak için tutukladýlar. Abdulhamid’in acý haykýrýþlarýyla babama baský yaptýlar. Elbetteki bunlar babamý asla davasýndan döndüremezdi, bilakis bu yaþananlardan sonra çok daha büyük bir azim ve kararlýlýkla yoluna devam etti.

Siz evlendikten sonra Þeyh Ahmed Yasin’in aileniz ve çocuklarýnýzla iliþkileri nasýldý?

Evimizin dar olmasý nedeni ile babam bize özel bir oda yaptýrabildi. Çocuklarýmýza karþý gerçekten bizden farksýz bir þekilde sevgi besliyor ve torunlarýný herkesten esirgiyordu. Çocuklarýmýzdan birisine elimiz kalkacak olsa bize kýzar onlarý savunurdu. Onlarla þakalaþýr, oyun oynar ve onlarý Kur’an-ý Kerim’i okumaya ve ezberlemeye teþvik ederdi. Aile içi hediyeleþmelere de özellikle torunlarý için ayrý bir önem verirdi. Çocuklar bayramý en iyi onun yanýnda tam bir bayram olarak geçiriyorlardý. Hiçbir durum, en aðýr koþullar dahi bizim iþlerimizi yapmaktan, bize yardýmcý olmaktan onu alýkoymadý.

Allah ona Rahmet eylesin! O bir lider, bir öðretmen, merhametli bir baba ve saygýlý bir eþdi. Hayatýmýzda çok büyük bir boþluk býraktý...

Uluslararasý Yasin Günü Platformu / Kudüs Yolu
Çeviri : Ýsa Eren

Gönderme Tarihi: 05.04.2007 - 19:54
Suayb üyenin diger mesajlarini ara Suayb üyenin Profiline bak Suayb üyeye özel mesaj gönder Suayb üyeyi arkadas listeme ekle Yukari
Konudaki Mesajlar: ÇİNDE KİMLER ÖLÜR BİLİRMİSİN ?
Suayb su an offline Suayb  
ÇİNDE KİMLER ÖLÜR BİLİRMİSİN ?
154 Mesaj -

Çin'de Neler Oluyor Biliyor musunuz ?

Filistin Sorunu, Irak Sorunu,Afganistan Sorunu ve daha niceleri...

Müslümanlar dünyanýn dört bir yanýnda iþkencelere maruz kalýyorlar. En son Çin’den gelen bir haber yürekleri daðladý. Bu acý haberin baþlangýcý Pakistan’dý. Pakistan hükümeti daha önce de bir çok kiþiyi El Kaide üyesi diye tutuklamýþ daha sonra ise bu kiþileri ABD’ye teslim etmiþti. ABD ise bildiðiniz gibi bu kiþilere Guantonamo ve daha nice iþkence merkezlerinde gözlerimize inanamadýðýmýz insanlýk dýþý muameleler yapmýþtý.

Þimdi yine Pakistan ve yine kendileri tarafýndan 5 þubat 2002 yýlýnda tutuklanarak Çin’e iade edilen Ýsmail Samet adlý bir Müslüman.

Sonuçta ne oldu biliyor musunuz?

Çin'liler tarafýndan 8 Þubat 2007 Perþembe günü idam edildi Ýsmet Samet.

Üzerinden günler geçti ama konu medyanýn ilgisini hiç çekmedi.


Ýsmail Samet, 5 Nisan 1990 Barýn olaylarýndan sonra tutuklanmýþ ve Eylül 1992’ye kadar tutuklu kalmýþtý. 1993 Eylül ayýnda tekrar hapsedilmiþ ve 3 yýl sonra 1996 Eylül ayýnda serbest býrakýlmýþtý. Hapis cezalarýnýn ardýndan en sonunda Doðu Türkistan’ý terk etmek zorunda kalmýþtý.Ancak tarihler Ocak 1997’yi gösterdiðinde Pakistan yetkililerince Çin’e iade edildi.Sonrasýnda ise 8 Þubat 2002 tarihinde Urümçi yakýnlarýndaki Guentin hapishanesine kondu Ýsmail Samet.31 Ekim 2005 tarihinde ise, Urümçi þehri orta halk mahkemesi tarafýndan, Devleti bölme yani Doðu Türkistan’ýn baðýmsýzlýðý için mücadele etme suçundan ölüm cezasýna çarptýrýldý.

Ýsmail Samet ‘in 7 Þubat günü hayatýnýn son günüydü.

Son olarak ailesi ile görüþmesine izin verildi.

Ve sonra idam edildi.

Suçu Iraklý, Filistinli, Afganistanlý kardeþleri ile aynýydý. Müslüman olmak, Müslüman gibi yaþamaya çalýþmak. Suçsuzluðunu ispat etmek için fýrsat bile tanýnmadý.

Ýþin önemli tarafý siyasi suçlamalarla idam cezasý uygulamalarýna devam eden Çin uluslar arasý insan haklarý beyannamesini çiðniyordu ve Dünya kamuoyu bu konu da da her zaman olduðu gibi sessiz kalýyordu.

Bir de iþin acý bir boyutu, Pakistan gibi dost, kardeþ ve Müslüman komþu ülkelerin Çin zulmünden kaçýp kendilerine sýðýnan Doðu Türkistan’lýlarý ölüme göndermesi insanýn canýný çok sýkýyordu.

Üstelik iade iþlemleri Uluslar arasý tüm anlaþmalara karþý çýkmak anlamýna da geliyordu.

Ýþte Çin’de yaþananlar bundan ibaret…

Ýsmail Samet ve daha niceleri daha ne kadar yalnýz býrakýlacak ?
Bizler dünyada yaþayan Müslümanlardan daha ne kadar habersiz yaþayacaðýz.
Belki de bir çoðumuz Çin’de neler olduðunu bilmiyoruz bile
Ne dersiniz?
Ben her ne kadar bu soruyu size sorsam da ken dime soramýyorum.
Tam cevap verecek oluyorum
Ama veremiyorum
Boðazým düðümleniyor

Bu soruya siz cevap verebilecek misiniz?
Ýsterseniz bir deneyin…



Gönderme Tarihi: 05.04.2007 - 19:51
Suayb üyenin diger mesajlarini ara Suayb üyenin Profiline bak Suayb üyeye özel mesaj gönder Suayb üyeyi arkadas listeme ekle Yukari
Sayfa (5): (1) 2 3 weiter >
İmzalar göster - Konu olarak göster

Lütfen Seçiniz:  
Şu an Yok üye ve 925 Misafir online. En son üyemiz: Didem_
2243 üye ile 29.03.2024 - 11:40 tarihinde en fazla ziyaretçi online oldu.

[Admin | Moderator | Kıdemli Üye | Üye]
Dogum Gününüzü Tebrik Ederiz    Doğum gününüzü tebrik eder, sıhhat ve afiyet dolu ömür dileriz:
ibrahim45 (46), ebabil54 (51), _EM!NE_ (36), talat (55), nerfa (58), yakupbozseki (59), NeWBaHaR (37), Akbulut (52), vahdet_ahmet (44), saripapatyam (50), bilo78 (46), gurbetten_silay.. (39), Rabbia (52), akaya20 (38), El- Metin (43), rapidhack (42), muazbinismail (40), SANDOKAN (56), SANKOCINK (56), efuli2 (50), hollanda (46), braskim (45), benreceb (42), ergin32 (55), Ozlem (42), suheyla cabuk (52), selman77 (47), kenankara (39), bilalxx (40), iskenderpasa (46), mstfakin (42)
Son 24 saatin aktif konuları - Top Üyeler
0

Copyright © ((( RAVDA.net )))  *  İrtibat   *   RAVDA Reklam Servisi   *   Tüm hakları saklıdır, izinsiz alıntı yapılamaz.
Sitemizde yayınlanan imzalı yazıların içeriğinden yazarları, forum ve yorumlardan ekleyen şahıslar sorumlu olup, kesinlikle sitemiz sorumlu değildir.
© by ((( RAVDA.net )))

Sayfa 0.60796 saniyede açıldı   

Reklamlardan
RAVDA sitesi
hiçbir şekilde
sorumlu değildir.