kaletra hydroxychloroquine ivermectine generique plaquenil generique luvox naprosyn natyl nebilet neggram negram nemexin neo stediril neoral neurolithium neurontin neurotop nexium nimotop nivaquine nizoral cream nizoral nolvadex nootropil norflocine norlutate noroxin norsol nortrilen norvasc norvir novonorm nyolol ocuflox oculastin oftan olmetec plus olmetec omix omnicef onymax optivar orelox orfiril osiren otrivin rhume des foins oxsoralen
     

0
Start Giriş Üye Ol üyeler ((( RAVDATe@m))) Arama
Toplam Kategori: 69 *** Toplam Konu: 30100 *** Toplam Mesaj: 148193
Forum Anasayfa » TARİH / SİYASET / EKONOMİ » TÜRKİYE VE DÜNYADA SİYASET » TURKİYE BİR HUKUK DEĞİL ZİLLET DEVLETİ OLDUĞUNU GÖSTERDİ...

önceki konu   sonraki konu
Bu konuda 1 mesaj mevcut
Sayfa (1): (1)
Ekleyen
Mesaj
ebu_hanzala su an offline ebu_hanzala  
TURKİYE BİR HUKUK DEĞİL ZİLLET DEVLETİ OLDUĞUNU GÖSTERDİ...

395 Mesaj -

Kayıt Tarihi: 26.12.2007
En Son On: 14.06.2008 - 18:49
Cinsiyeti: Erkek 
Anayasa mahkemesi, türban (başörtüsü) ile ilgili yapılmış olan Anayasa değişikliğini iptal etti ve yürürlüğünü de durdurdu.
Karara gerekçe olarak ise, düzenlemenin laikliğe aykırı olması gösterildi. Bu kararını yazılı bir açıklamayla kamuoyuna duyuran Anayasa Mahkemesi, açıklamasında şunları söyledi : “5735 sayılı Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın bazı maddelerinde değişiklik yapılmasına dair kanunun birinci ve ikinci maddeleri, Anayasa’nın 2, 4, ve 148’inci maddeleri gözetilerek iptal edilmiştir ayrıca yürürlüğü de durdurulmuştur”
Atıfta bulunulan 2. , 4. ve 148. maddeleri şunlardır :
MADDE 2. Türkiye Cumhuriyeti, toplumun huzuru, millî dayanışma ve adalet anlayışı içinde, insan haklarına saygılı, Atatürk milliyetçiliğine bağlı, başlangıçta belirtilen temel ilkelere dayanan, demokratik, lâik ve sosyal bir hukuk devletidir.
MADDE 4. Anayasanın 1 inci maddesindeki Devletin şeklinin Cumhuriyet olduğu hakkındaki hüküm ile, 2 nci maddesindeki Cumhuriyetin nitelikleri ve 3 üncü maddesi hükümleri değiştirilemez ve değiştirilmesi teklif edilemez.
MADDE 148. Anayasa Mahkemesi, kanunların, kanun hükmünde kararnamelerin ve Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünün Anayasaya şekil ve esas bakımlarından uygunluğunu denetler. Anayasa değişikliklerini ise sadece şekil bakımından inceler ve denetler. Ancak, olağanüstü hallerde, sıkıyönetim ve savaş hallerinde çıkarılan kanun hükmünde kararnamelerin şekil ve esas bakımından Anayasaya aykırılığı iddiasıyla, Anayasa Mahkemesinde dava açılamaz.
Kanunların şekil bakımından denetlenmesi, son oylamanın, öngörülen çoğunlukla yapılıp yapılmadığı; Anayasa değişikliklerinde ise, teklif ve oylama çoğunluğuna ve ivedilikle görüşülemeyeceği şartına uyulup uyulmadığı hususları ile sınırlıdır. Şekil bakımından denetleme, Cumhurbaşkanınca veya Türkiye Büyük Millet Meclisi üyelerinin beşte biri tarafından istenebilir. Kanunun yayımlandığı tarihten itibaren on gün geçtikten sonra, şekil bozukluğuna dayalı iptal davası açılamaz; def’i yoluyla da ileri sürülemez.
Anayasa Mahkemesi Cumhurbaşkanını, Bakanlar Kurulu üyelerini, Anayasa Mahkemesi, Yargıtay, Danıştay, Askerî Yargıtay, Askerî Yüksek İdare Mahkemesi Başkan ve üyelerini, Başsavcılarını, Cumhuriyet Başsavcıvekilini, Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu ve Sayıştay Başkan ve üyelerini görevleriyle ilgili suçlardan dolayı Yüce Divan sıfatıyla yargılar.
Yüce Divanda, savcılık görevini Cumhuriyet Başsavcısı veya Cumhuriyet Başsavcıvekili yapar. Yüce Divan kararları kesindir. Anayasa Mahkemesi, Anayasa ile verilen diğer görevleri de yerine getirir.
Dikkat edilecek olursa, Anayasa Mahkemesi, Anayasa değişikliklerini sadece şekil bakımından inceleme ve denetleme yetkisine sahiptir. Esas bakımından inceleme veya denetleme yetkisine sahip değildir. Buna rağmen Anayasa Mahkemesi söz konusu yasayı esastan bozmuş ve tamamıyla iptal edip yürürlüğünü de durdurmuştur.
İşin hukuki tarafı ve bu konuda yapılan hukuki içtihatlara girecek değilim, esas üzerinde durmak istediğim konu da bu değildir. Diğer yandan, Üniversitelerde türbanı (başörtüsünü) serbest bırakan Anayasa değişikliğini onaylamış olsalardı, ben şahsen yine sevinmiş olmazdım. Çünkü Üniversitelerde serbestliği söz konusu olacak olan türban, bu yasayla, daha önce yasal bir yasak olmamasına rağmen üniversiteler dışındaki bütün devlet kurum ve kuruluşlarında yasal yasak haline gelmiş olacaktı. Bu konuda daha o zaman da AKP’nin bu girişimle yanlış yaptığını ve adı konulmamış sun’i yasakları yasalaştırdığını söylemiştim.
Benim burada üzerinde durmak istediğim ve dikkat çekmek istediğim husus şudur :Başta Milletvekillerinin oturduğu Meclis olmak üzere, devletin bütün çatı kurumlarının yetkili ve üyeleri ağızlarını açtıklarında “Türkiye bir hukuk devletidir” demektedirler. Türkiye’nin hukuk devleti olması demek; bireyden başlamak üzere, toplumun bütün özel ve tüzel kişilikleriyle birlikte devletin bütün kurum ve kuruluşlarının yetki, görev ve sorumluluklarıyla hak ve hukuklarının Anayasa ve Kanunlarla belirlenip güvence altına alınması, hak ve hukuka aykırılık halinde yargı yoluyla işlerin hal yoluna koyulması demektir.
Halbuki; Türkiye Cumhuriyeti Anayasası içerik ve hüküm bakımından kabul edilebilir ve adil olmadığı gibi, işlerlik açısından da mevcut haliyle işletilip icra edilmemektedir.
Madem ki yasalar ve kanunlar var, o halde buna evvela devletin çatısı uymalı, madem ki hukuk devleti deniyor ve madem ki hukuk var, o halde buna devletin yetkilileri işlerlik kazandırmalıdır. Madem Meclis var ve yasama yetkisi ona verilmiş, madem Anayasa Mahkemesine Anayasa değişikliklerinde sadece şekil bakımından inceleme ve denetleme yetkisi verilmiş, o zaman bu kurumlar görevlerini icra etsinler, yetki ve sorumlulukları dairesinde hareket etsinler.
Ancak görülüyor ki; Türkiye’yi perde arkasından yöneten etkin ve yetkin eller, mevcut yasalar çerçevesinde yapılmış bile olsa, ideolojilerine ve çıkarlarına aykırı gördükleri oluşum ve icraatlara asla müsaade etmemekte, yasaları hiçe saymakta ve gerektiğinde rafa bile kaldırmaktadırlar. Onlar da her kes gibi kanun ve yasalara uymakla mükellef oldukları halde, kanun ve yasaları kendi isteklerine uydurmaktadırlar.
Bu, şu anlama gelmektedir: Türkiye’deki idari mekanizma gibi, devlet hukuku da bu etkin ve yetkin ellerin tekelindedir. Vitrinde Hükümet adına bir veya birkaç parti olabilir, bunlar halk tarafından seçilip yetkilendirilerek Meclise vekil olarak gönderilmiş olabilir, devletin yasa ve kanunları olabilir. Ancak bütün bunlar, bu etkin ve yetkin ellerin ideoloji ve çıkarlarına aykırı bir istikamet alırsa, derhal müdahaleye maruz kalırlar. Yasalar da, kanunlar da, devletin kurum ve kuruluşları da onların ellerindeki direksiyon gibidir, istedikleri yöne kırarlar. Onlar, kanunların da yasaların da üstünde bir yetkiye sahiptirler.
İşte Türkiye’deki sistem budur, böyle işlemektedir. İşte Türkiye’deki hukuk düzeni ve demokrasi anlayışı budur. Meclis, yeri geldiğinde bütün kurumların üstü ve devletin çatısı olur, devlet iradesinin şekillendiği yer olur, yeri geldiğinde sembolik bir toplanma yeri olur, yeri geldiğinde Anayasa Mahkemesi meclis yetkisini gayri nizami devralır, yeri geldiğinde Yargıtay yasalar ve meclis üstü bir konum alarak yasama ve yürütme organlarını te’dip görevini üstlenir, yeri geldiğinde asker namlunun ucunu gösterir ve bütün bunları uygun adım yürütür.
Başta Müslümanlar olmak üzere, bütün insaf sahibi insanların bu yapılanlardan ders almaları gerekir. Türkiye’de yasalar var, kanunlar var, şöyle şöyle haklarım var, yasaların ve kanunların verdiği imkanlar çerçevesinde siyasi davamı, düşünce ve projelerimi uygularım demenin hiçbir güvencesi yoktur. Mevcut yasaların ve kanunların zerrece dışına çıkmamış olsan bile, düşüncenle, inancınla ve potansiyel varlığınla bu etkin ve yetkin ellerle ters düşüp tehdit olarak algılandığın an, sığındın veya medet umduğun yada istifade ettiğin o yasalar da kanunlar da bir anda rafa kaldırılır ve önün kesilir.
Ve Türkiye’de var olduğu söylenen yargının bağımsızlığının olmadığı müşahade edilmektedir.
Anayasa Mahkemesine bu kararı dayatanların mesajını, AKP’nin ve DTP’nin de kapatılacağı şeklinde yorumlamak mümkün mü bilmiyorum. Şimdiden kesin bir şey söylemek doğru olmaz. Ancak kapatılmaları yönündeki ihtimalin daha da kuvvetlendiğini söylemek mümkündür. Şimdiden buna hazırlıklı olmak gerekir.
Selam ve dua ile…

Ekleme Tarihi: 13.06.2008 - 18:16
Bu mesajı bildir   ebu_hanzala üyenin diğer mesajları ebu_hanzala`in Profili ebu_hanzala Özel Mesaj Gönder zum Anfang der Seite
Pozisyon düzeni - imzaları göster
Sayfa (1): (1)
önceki konu   sonraki konu

Kategori Seç:  
Sitemizde şu an Yok üye ve 694 Misafir mevcut. En son üyemiz: Didem_


Admin   Moderator   Vip   Üye ]

Hayırlı ömürler dileriz.    Bu üyelerimizin doğum günlerini tebrik eder, sıhhat ve afiyet dolu bir ömür dileriz:
ibrahim45 (46), ebabil54 (51), _EM!NE_ (36), talat (55), nerfa (58), yakupbozseki (59), NeWBaHaR (37), Akbulut (52), vahdet_ahmet (44), saripapatyam (50), bilo78 (46), gurbetten_silay.. (39), Rabbia (52), akaya20 (38), El- Metin (43), rapidhack (42), muazbinismail (40), SANDOKAN (56), SANKOCINK (56), efuli2 (50), hollanda (46), braskim (45), benreceb (42), ergin32 (55), Ozlem (42), suheyla cabuk (52), selman77 (47), kenankara (39), bilalxx (40), iskenderpasa (46), mstfakin (42)
24 Saatin Aktif Konuları
0

Copyright © ((( RAVDA.net )))  *  İrtibat   *   RAVDA Reklam Servisi   *   Tüm hakları saklıdır, izinsiz alıntı yapılamaz.
Sitemizde yayınlanan imzalı yazıların içeriğinden yazarları, forum ve yorumlardan ekleyen şahıslar sorumlu olup, kesinlikle sitemiz sorumlu değildir.
© by ((( RAVDA.net )))

Sayfa 0.56374 saniyede açıldı