kamagra dexamethasone generique colchicine colchicine kamagra cordarone coreg coridil corpamil corprilin corpriretic corticotherapique cosaar plus cotrim coumadin cozaar crestor crixivan cyclogyl cycrin cyklokapron cymbalta cytotec cytoxan dalacin c dalacin t dalacin v danatrol danocrine daonil deflamat deltasone demadex demolaxin dentomycine depakine chrono depakine depakote depo provera dermestril dermovate deroxat desogen desoren desyrel detrol la
     

0
Start Giriş Üye Ol üyeler ((( RAVDATe@m))) Arama
Toplam Kategori: 69 *** Toplam Konu: 30100 *** Toplam Mesaj: 148193
Forum Anasayfa » TARİH / SİYASET / EKONOMİ » TÜRKİYE VE DÜNYADA SİYASET » Çılgın Türk'ten Kurtuluş Savaşı sırları

önceki konu   sonraki konu
Bu konuda 1 mesaj mevcut
Sayfa (1): (1)
Ekleyen
Mesaj
selman8 su an offline selman8  
Çılgın Türk'ten Kurtuluş Savaşı sırları

90 Mesaj -

Kayıt Tarihi: 25.09.2007
En Son On: 29.01.2008 - 13:36
Cinsiyeti: ----- 
Çılgın Türk'ten Kurtuluş Savaşı sırları

--------------------------------------------------------------------------------

Büyük Taarruz’un gizli hazırlık planı
Yunan’ı Anadolu’dan söküp atmaya kararlı olan Mustafa Kemal, düşmana son darbeyi vurmadan önce sırdaşı Behiç Bey’e emir verdi: “Tam 100 bin askerin trenlerle yerini değiştirip Afyon’ın güneyine kaydır. Onların ruhu bile duymasın”
30 Temmuz günü Yunan Yüksek Komiseri Stergiadis Ege’de İyonya Özerk Bölgesi Devleti’ni ilan etti.
Dört gün sonra da Londra’da Avam Kamarası’nda Llyod George Yunanistan’ı ve İyonya Devleti’ni destekleyen bir konuşma yaptı. Bu haber Yunan gazetelerinde çıktığında Yunanistan’da sevinç gösterileri yapıldı.
6 Ağustos 1922 günü “Le Temps” gazetesi de Llyod George’un demecini yayımladı:
“İzmir ilinde artık Türk egemenliği kurulamaz.”
7 Ağustos günü Vahdettin, İngiliz Yüksek Komiseri Sir Horace Rumbold ile görüştü ve Ankara yönetiminin ve milli ordunun yok edilmesi için İstanbul Hükümeti’nin desteklenmesini istedi.
9 Ağustos 1922 günü Ali Kemal gazetesinde, “Yunanlıları denize dökmek bir rüya idi, hülya oldu. Vaatlere rağmen Eskişehir bile kurtarılamadı,” diye yazdı.
13 Ağustos’ta Genelkurmay Başkanı Fevzi Paşa, karargâhı ile beraber sessizce cepheye geçti.
Mustafa Kemal:
Kimse duymasın
Genelkurmay Başkanlığı karargâhı olan tren.
14 Ağustos’ta Behiç Bey’in aylardır her tertibi alarak hazırlandığı büyük sevkıyatlar başladı. Demiryolcular tarafından birlikler güneye ve cepheye doğru süratle kaydırılmaya başlandı. Tam 100.000 asker trenlerle yer değiştirip Afyon’un güneyine kaydırıldı. Behiç Bey bu geniş ve çok ayrıntılı sevkıyatlara o kadar iyi hazırlanmıştı ki, Yunanlıların ruhu bile duymadı.
Behiç Bey bir yandan bu sevkıyatları başarı ile gerçekleştirirken diğer taraftan da Osmaniye Meydanıekber hattının tamirini tamamlamaya çalışıyordu.
Fakat eldeki raylar yetmeyeceğinden Ankara-Polatlı arasındaki lokomotif ve vagonları diğer tarafa aldıktan sonra, 90 km’lik rayı kaldırarak her türlü önlemini alıyordu. Çünkü Yunan geri çekilirken ilk iş demiryolu hattını harap edecekti, Behiç bey’in de derhal bunu tamir etmesi gerekiyordu.
Behiç Bey Fevzi Paşa ile görüştü ve 15 Ağustos’ta Adapazarı İşletmesi’ne “Harp telgrafıdır” başlıklı, şifreli bir telgraf gönderdi. Telgrafta Behiç Bey, Lefke-Bilecik arasındaki cebire ve bulonların (somunların) derhal sökülüp kendisine gönderilmesi talimatını veriyordu.
17 Ağustos’ta öğleden sonra aşağıdan bir gürültü duyan Behiç Bey’in odasına apansız Mustafa Kemal girdi ve, “Gizli geldim, burada kalacağım, kimse duymasın,” dedi.
Halbuki Ankara Ajansı o akşam Mustafa Kemal Paşa’nın bir çaya davetli olduğunu bildiriyordu. Gazi biraz rahatsızdı. İki gün Behiç Bey’in evinde kaldı.
Sonra Garp Cephesi Karargâhı’nın bulunduğu Akşehir’e gitti. Yine geldi, yine gitti. Bu gidiş gelişler hep geceleri ve gizli oluyordu.
Mustafa Kemal Paşa Behiç Bey’e,
“Aldığım haberleri yan yana koydum; artık düşmanı memleketten çıkarmak zamanı geldiğine karar verdim,” dedi.
Mustafa Kemal Paşa ile Behiç Bey hangi cepheye ne zaman, ne kadar asker sevkıyatı yapılacağının çalışmasını yaptı.
Mustafa Kemal Paşa da, Fevzi Paşa gibi muvaffak olunduğu takdirde, kaçan Yunan’ı kovalamak ve vatandan kovmak için demiryolcuların çok süratli çalışarak düşmanın tahrip edeceği yolları ve köprüleri tamir etmesinin gerekeceğini söyledi. Hem düşman kovalanacaktı hem de takviye kuvvet gerekebilirdi, ama özellikle cephane takviyesi çok önemliydi.
Behiç Bey,
“Aylar öncesinden tüm imkânsızlıklara rağmen gereken her tertibatı aldım ve hatırlarsanız daha önce size İstanbul’dan gizli getirdiğim bazı malzemelerden bahsetmiştim, bu malzemelerin varlığını, gereksiz yere kullanım olabilir maksadı ile tüm kumandanlardan sakladım. Anladığım kadarı ile bunların kullanım vakti gelmiştir. “Biz şimendiferciler hazırız Paşam,” dedi.
Çay partisine geldiler
taarruz emrini aldılar
Mustafa Kemal Paşa iki gün kaldığı Behiç Bey’in evinden ayrılarak tekrar Akşehir’e gitti.
18 Ağustos 1922 günü Ali Kemal gazetesinde bir yazı yazdı:
“Milli Hâkimiyeti TBMM değil, ancak hilafet ve saltanat temsil edebilir.”
19 Ağustos 1922 günü Yunan ordusunu yanıltmak amacı ile Ortanca’ya sevk edilen bir Türk Birliği Ortanca’ya taarruz etti.
20 Ağustos 1922 günü Ankara’da basılan Hâkimiyet-i Milliye gazetesi yanıltıcı bir haber yayımladı:
“M. Kemal Paşa, 21 Ağustos Pazartesi öğleden sonra, saat dörtte, Çankaya’daki köşklerinde, şehrimiz siyasi ileri gelenlerine bir çay ziyafeti verecektir.”
Oysa ki 20 Ağustos gecesi saat 23.00’te Mustafa Kemal Paşa Akşehir’de ordu kumandanları ile bir toplantıya başladı. Mustafa Kemal Paşa bu toplantıya mareşal üniforması ile katıldı ve taarruz emrini verdi.
21 Ağustos 1922 günü Behiç Bey Garp Cephesi’nin Büyük Çobanlar-Afyon hattının onarılması ile ilgili bir sorusuna cevap yazdı:
“Azami faaliyetle asgari zamanda temin edileceğini zatı âlilerine katiyen vaat ederim.”
Kadınlarımız sağolsun Paşam!
Behiç Bey bu sözü vermişti, ama büyük bir problem vardı. Toplamı 3.000 ton tutan Çobanlar-Afyon arası ray ve traverslerinin 1.100 tonu Azari istasyonu ile Çay istasyonu arasında bulunmakta, 600 tonu Azari dekovil hattında döşeli olarak bulunmakta, geri kalan 1.300 ton da Konya’nın doğusundaki hatlarda bulunmaktaydı.
İnanılmaz sıklıkta yapılmakta olan askeri sevkıyatlar arasında ancak bu iş için günde bir tren yapılabilecekti.
Bunun da anlamı şu demekti: Onarım bölgesine günde 225 tondan daha fazla taşıma yapılması teknik olarak mümkün değildi.
Bu da büyük taarruz için hayati olan hat teknik olarak 15 günden önce yapılamayacak demek oluyordu.
Bir problem daha vardı. Başkumandan Mustafa Kemal Paşa Behiç Bey’e bir telgraf gönderip sordu.
“O bölgede eli silah tutan 13 yaşından yukarı herkesi silah altına aldık, bu onarımı nasıl yapacaksınız?”
Behiç Bey kısa bir cevap yazdı:
“Kadınlarımız sağ olsun Paşam.”
Büyük taarruza sadece 6 gün kalmıştı.
Ordumuz şayet taarruzda başarılı olursa, Ordu İzmir’e doğru ilerlerken ikmal trenlerinin silah, cephane ve erzağı geciktirmesi kesin zaferi etkileyebilirdi.
Behiç Bey Garp Cephesi’ne gönderdiği bu yazının bir kopyasını aynı gün, 6. Şube mühendisi Emin Avni Bey’e gönderdi ve şunu ilave etti:
“Gece gündüz çalışılması gereği dolayısı ile, elimizde 3.000 mum kuvvetinde bir elektrik dinamosu var. Bununla ve bundan başka meşale ve karpit lambası yardımı ile gece çalışmaları düzene konulabilir. Ordunun ilerlemesi demiryoluna bağlı olduğundan Afyon’a 15 günden önce ulaşmamız lazımdır.”
Türk ordusu 23 Ağustos 1922 günü Yunan ordusunu şaşırtmak için Bilecik’in doğusuna hücum etti.



--------------------------------------------------------------------------------

Dedemin başardığı demiryolu mucizesi
Mustafa Kemal’in emriyle demiryollarının
başına geçen Behiç Bey, asker, cephane ve erzak naklinde büyük bir başarı gösterdi
TORUNU Emir Kıvırcık, dedesi Behiç Erkin’i anlatırken o dönemin hüznünü, sevincini, heyecanını yaşıyor. 40’lı yaşların başında Mustafa Kemal Atatürk tarafından TCDD’nin başına geçirilen ve Kurtuluş Savaşı’nın lojistik başarısının sahibi Behiç Bey, aynı zamanda yazışmaların bile Fransızca olduğu, gayrimüslimlerin yönettiği demiryollarının başına geçen de ilk Türk olma özelliğini taşıyor. Torun Kıvırcık ile söyleşimize devam ediyoruz.
l Biz tarih kitaplarında Kurtuluş Savaşı denilince hep cepheleri gördük. Ama bir savaşın kazanılmasında lojistik destek de çok önemli değil mi?
Aynen! 1800’lerin sonunda Rusların bir sözü var: “Savaşın kazanılmasının yüzde 50’si lojistiğinin başarılı olmasıdır” Cephede ne kadar komutanın iyi olursa olsun o cepheye gerekli lojistiği, sevkiyatları sağlayamazsan, askeri, askerin kurmay heyetini, cephaneyi, takviye cephaneyi, askerin gıdasını getiremezsen savaş kazanılmaz. Doğu cephesinde ölenlerin çoğu açlıktan ve donmaktan şehit öldü. Çoğumuz Doğu Cephesi olarak Sarıkamış’ı biliriz. Ama Doğu Cephesi’nde 600 bin kayıp var. Bunun sadece 90 bini Sarıkamış. Geri kalan 510 bini kimse konuşmuyor. Doğu Cephesi büyük bir felakettir.
l Dedeniz Behiç Erkin, TCDD’nin başına gelince kurtuluş haritasında ne değişti?
Bu başlıbaşına bir başarı! Demiryollarının başına geçmesi, bir devrim. Bir Türk’ün demiryollarına geçmesi çok büyük devrim.
l Kaç yaşındaydı?
40’lı yaşlarının başındaydı. Şimdi, Osmanlı’da 1850’lerin sonunda demiryolu serüveni başladı. 1920’ye kadar bir kez bile Türkler, ne işletmede ne de idarede yer aldılar. Hep gayrimüslimler ve yabancı imtiyazlar yönetti. İşletme lisanı bile Fransızcaydı. Anadolu’da iki istasyon arasında, Akşehir ile Konya arasında yazışma yapılsa Fransızca yapılıyordu! Ve istasyon çalışanlarının tamamı, gayrimüslimdi. Biz Türkler sadece ray döşemede ve makaslarda işçi olarak. Türkler, ne idarede ne de yönetimde yeralmamıştı. Dolayısıyla bir Türk’ün demiryollarının başına geçmesi başlıbaşına bir devrimdir. Osmanlı’da askeri açıdan demiryolları üzerine yazılmış tek bir eser yok!
l Savaşın kazanılmasındaki mucize neydi?
O zamanın şartlarını bilirseniz Behiç Bey’in gerçekleştirdiği tam bir mucizedir. Elinizde sadece 21 lokomotif ve 200 küsur vagon var. Siz 200 bin kişilik orduyu, düşmanın devamlı tahrip ettiği köprüleri, söktüğü rayları yokluk içinde tamir ederek savaşa hazırlanabiliyorsunuz. Demiryolu teknolojisi yok. Kazan tahrip oluyor. Tamir edemiyorsunuz. Çünkü onun yerine Almanya’dan, Fransa’dan yeni mal geliyor.
Seçkin kitapçılarda
YAZAR Emir Kıvırcık, GOA Yayınlarından çıkan “Cepheye Giden Yol” da dedesi Atatürk’ün yakın arkadaşı, sırdaşı Behiç Erkin’in hayatını anlatıyor. Türkiye’de millileştirme çabalarına imza atan, MİT’in fikir babası, TCDD’nin kurucusu Behiç Erkin ile Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk’ün birlikte Kurtuluş Savaşı’nın kazanılmasına imza attıklarını belirten Kıvırcık, kitabı için yoğun arşiv çalışmasında bulunduğunu söylüyor. Kütüphanenizde bulunması gereken bu kitabı, tüm seçkin kitapçılardan elde edebilirsiniz.

Yarın:Düşman nasıl püskürtüldü? Atatürk’ün çok özel mektupları...

Gülçin Günay

Ekleme Tarihi: 27.01.2008 - 10:31
Bu mesajı bildir   selman8 üyenin diğer mesajları selman8`in Profili zum Anfang der Seite
Pozisyon düzeni - imzaları göster
Sayfa (1): (1)
önceki konu   sonraki konu

Kategori Seç:  
Sitemizde şu an Yok üye ve 725 Misafir mevcut. En son üyemiz: Didem_


Admin   Moderator   Vip   Üye ]

Hayırlı ömürler dileriz.    Bu üyelerimizin doğum günlerini tebrik eder, sıhhat ve afiyet dolu bir ömür dileriz:
karaali70 (54), Mücahit58 (42), firdevs_91 (33), harman76 (48), gul2 (47), özgür3 (35), songokou (42), nuri72 (52), aysun saglam (46), dalin (39), caglar_1988 (36), emine_yilmaz (45), elif19 (37), morcali (63), enderim23 (46), aga2 (61), hüzünlü gurbet (46), yeþil (42), 1yavuz (53), suvari_ (41), gazeteci1985 (39), adem03 (45), azzat (60), huemeyra41 (32), Kursad_ist (46), ruhan_ruhani (41), eskalibo (50), neofatih (39), yuuusuf (43), yunuscelik (46)
24 Saatin Aktif Konuları
0

Copyright © ((( RAVDA.net )))  *  İrtibat   *   RAVDA Reklam Servisi   *   Tüm hakları saklıdır, izinsiz alıntı yapılamaz.
Sitemizde yayınlanan imzalı yazıların içeriğinden yazarları, forum ve yorumlardan ekleyen şahıslar sorumlu olup, kesinlikle sitemiz sorumlu değildir.
© by ((( RAVDA.net )))

Sayfa 0.54526 saniyede açıldı