kamagra lopinavir ritonavir lopinavir ritonavir generique rhinocortivermektine detrol detrusitol dexantol dexone diamox diflucan dilantin dilatrend dilzem dinostral diocimex diovan hct diovan diprolene diuresal diurix dostinex doxy basan doxycline droxia dulcolax duodopa duphaston duricef duspatalin dynexan nouvelle formule ecopan efavirenz effexor xr effexor elantan elavil eldepryl elmetacin elocon elpradil eltroxine elyzol ena basan enasifar endoxan
     

0
Start Giriş Üye Ol üyeler ((( RAVDATe@m))) Arama
Toplam Kategori: 69 *** Toplam Konu: 30100 *** Toplam Mesaj: 148193
Forum Anasayfa » Arama Sonuçları

7 Sonuç - Yeni Arama
Sayfa (1): (1)
Ekleyen Mesaj
Konu: ‘İnsan tanrı’ yaratma planı devrede: THE SECRET SAFSATASI
dost78 su an offline dost78  
‘İnsan tanrı’ yaratma planı devrede: THE SECRET SAFSATASI
24 Mesaj -
Bugün... İlginizi, ağır gündemden, bence son derece önemli olan bir başka cepheye yönlendirmenizi isteyeceğim ki şimdi paylaşacaklarımız Türkiye’yi de kapsama alanına alan ‘büyük tehlikeli planın’ önemli bir parçası aslında. Planın sahipleri malum küresel güçlerin ilgili birimleri, büyük planları da; önümüzdeki 15 yıllık süreçte dünyada ‘TEK DİL, TEK DİN, TEK PARA’ya geçişi sağlamak. Şimdi, malum merkezlerin bu büyük şeytani planının ‘TEK DİN’e geçiş maddesinin altını doldurma adına son dönemde yapılan toplum mühendisliği çalışmalarına bakalım;

Dünya listelerinden sonra Türkiye kitap listelerinde de ilk sıraya yerleşen ‘Sır’ (Secret) isimli bir kitap var. - Kitabın filmi de çekilmiş, satış rekorları kırıyor. Aynı seriden bir başka film ve de kitap da şu günlerde listelerin ilk sırasına otumuş durumda; Do we (k)now -biz biliyor muyuz? Bu da kuantum fiziğiyle çekim yasası üzerinden benzer new age akımların propagandasını yapıyor. Detaya girmeden, hemen başta belirtmeliyim; ben, tüm bu planlı öğretilerin amacının öncelikle İSLAM olmak üzere hak dinleri çökertip, insanı, ALLAH’tan yüce RAB’dan, dinlerden uzaklaştırıp, adeta TANRI İNSAN yaratarak biraz önce tanımladığım ‘TEK DİN’ projesini hayata geçirme metodlarından biri olduğuna inanıyorum. Evet, şimdi detaya girelim efendim;

Kitap ve filmlerde kabalaist bir dil kullanılıyor fakat bu dil gayet profesyonelce (belli ki sosyal psikologlar ve de malum toplum mühendisleri işbaşında) adeta ‘mistik’ bir anlatımla ambalajlanıp servis ediliyor. Kitap ve filmlerin seyirci kitlesi ise; klasik tanımla toplumun öncelikle A ve de belirli oranda da B grubu... Yani; eğitimli, belirli yaşam lükslerine sahip olan, iş hayatlarında makam ve kariyer hedeflerini az-çok tutturmuş, sahip oldukları pozisyonlarla içinde yaşadıkları toplumu bir biçimde yönlendirme gücü elde edebilmiş bu arada bireysel başarıları sayesinde kendini toplumun genelinin çok üzerinde görüp, adeta istiridye kabuğunun içindeki inci olma psikozunda steril hayatlar sürdürüp, manevi dünyalarındaki yolculuklarında ise mutluluk limanları arasında nereye demir atacağına bir türlü karar verememiş olan bu grup, hak dinlere ise mantıksal çerçevede yaklaşıp, bu toplum üzeri (!) yaşam biçimlerine uyacak bir VIP mistik akım ya da felsefeye de sıcak bakmaktadırlar.

Secret (sır) ve kuantomun çekim yasası temalı kitap ve filmler işte tanımını yaptığım bu grubu direkt etki alanına alıyor, kitabı okuduğunuzda ya da filmi seyrettiğinizde, hayatın, dünyanın, başarının, para kazanmanın, mutlu olmanın, huzurlu olmanın vs. neredeyse her şeyin ‘sır’rına erdiğinize inanıyorsunuz ve ‘meğerse bütün sır-güç bendeymiş, ben meğer yarı tanrı-insanmışım’ keşfini ! yapıyorsunuz. SECRET size diyor ki; ‘Bu dünyada neye sahip olmak istiyorsan isteyeceğin sadece kendi alt benliğin, sen düşünce gücünü kullan bu sayede her şeyi var edip-yok edebilirsin. Kader ya da alın yazısı diye bir şey yok, ölüm-doğum vb tayin etmek senin elinde, sen sadece ‘BEN’e inan...’ İşte tam bu noktadan sonra da bilinç altınıza ekilen yeniden formatlanma tohumu yeşermeye başlıyor; ‘hak dinlerin öğretleri, Allah (C.C) yüce yaratıcı, onun kurallarını negatif algıyla hızla sorgulayıp, aslında kendinizin bir yüce yaratıcı olabileceği algısına yükleme yapmaya başlıyorsunuz. Mesajın hedef kitlesi -kendini kalabalıklar içinde yalnız kabul eden ve de dini inaçlarına dair yol tanımını net olarak yapamamış- bireyler olması nedeniyle de derhal -alıcı- hale geçiyor, ‘Secret’ ve benzeri akımların labirentine birden giriş yapıveriyorlar. Bir sonraki adım da tahminiz üzere; SECRET ya da kuantum ya da benzeri bir new age akımın adeta yeni dünyanın yeni dinine dönüşmesi, başta İSLAM, hak dinlerin adım adım çökertilmesi ve hedef ülkelerdeki hedef kitlenin öncülüğünde TEK DİNE geçiş.

Etrafımda her kim bana bu film ya da kitabı över ise O’na İslam’ın tasavvuf yolundan, Muhittin ARABİ’den, Mevlana’dan, Yunus Emre’den kısacası aşk ehlinden olan kimselerin ‘ballar balını bulduran’ öğretilerinden bahsediyorum. Arayana ‘RAB’ her yerde... Kainatta nereye bakarsan bak O’nu görürsün, işte asıl SECRET bu... Ya sizce ey gönül gözü açık okur, sizce?

Malum güçlerin TEK DİN, TEK DİL, TEK PARA projesine geçit vermeyelim, haydi karşı-düşünce üretelim.
ALINTIDIR
http://www.aksam.com.tr/yazar.asp?a=82264,10,5
Ekleme Tarihi: 02.07.2007 - 07:34
dost78 üyenin diğer mesajları dost78`in Profili dost78 Özel Mesaj Kapalı Sayfanın başına dön
Konu: MAHVİYET
dost78 su an offline dost78  
MAHVİYET
24 Mesaj -
Allah öyle bir Allah ki, hayatım boyunca bir nimetine bile şükrümü ifa edemem. Nimetlerinin birinin dahi suâline cevap veremem. Meğer ki hesapsız kerem edip bağışlasın.

Allah-u Teâlâ’yı anamadığımı, ibadet edemediğimi, bilmeye de imkân olmadığını ifade etmek istiyorum.

İtimat edin Allah-u Teâlâ’ya lâyık-ı veçhile sığınamadığımı, Azamet-i ilâhî’si karşısında korkmadığımı biliyorum. Bunu kalben söylüyorum. Çünkü korksam erimem lâzım. Sığınsam başka hâle bürünmem lâzım. Hiç güvencem yok. Eğer zerre kadar bir güvencem varsa, gözyaşları ile onun erimesini niyaz ederim.

Şu hususu da hemen ilâve edelim ki, kendimden daha biçare bir âciz de bilemiyor ve göremiyorum. Bunu sakın bir tevazu kabul etmeyin, bir hakikattır. Çünkü nefsime bakıyorum, bir tehlikeye düşmezden evvel kurtuluşunu arıyor. Bir ibtilâ karşısında, gelmesinden evvel kalkmasını istiyor.

Bu büyük gerçekleri ne duyuyoruz, ne de duymak istiyoruz. Var olan Allah-u Teâlâ’dır. Sen âcizsin, Allah-u Teâlâ’yı bilemezsin, anlayamazsın. Bir zerre toz seni ölçebilir mi? Sen zerre kadar toz bile değilsin. Çünkü seni de O yarattı.

Allah-u Teâlâ bilinmedikçe ibadet edilmez. Bilmek için de intisab edip sülûk etmek gerekiyor. Daha sonra Azamet-i ilâhî ortaya çıkar.

Gözün; “Bakar göz”, “Şaşı göz”, “Kör göz” diye üçe ayrılması bu noktadadır. Birisi Allah-u Teâlâ’yı görerek ibadet eder, birisi kendi varlığı ile ibadet eder, diğeri ise hiç görmez.

İnsan “Nutfe”ye indikten sonra bile, şeytan ve nefis hücum ederek ona varlık katmaya çalışırlar. Bu iki düşman zorlamaktan hiç geri kalmazlar. Hazret-i Allah’a sığınılmadıkça kurtuluş mümkün değildir. “Allah’ım bu düşmanlardan sana sığınırım.” diye niyaz ve ilticâ edilirse, Allah-u Teâlâ da lütfedip onu şeytanın ve nefsin hücumlarından korursa ancak kurtulmuş olur. Kurtuldum diye bir şey yok.

Bunun temsilini şöyle arzedelim:

Ebu Hüreyre -radiyallahu anh-den rivayet edildiğine göre Resulullah -sallallahu aleyhi ve sellem- Efendimiz:

“Sizden hiç kimse amel ve ibadeti ile kurtulamaz.” buyurdu.

Sahâbe-i kiram -radiyallahu anhüm-:

“Sen de mi yâ Resulellah?” diye sordukları zaman ise şöyle buyurdu:

“Evet ben de. Meğer Allah-u Teâlâ rahmeti ve fazlı ile beni koruya.” (Müslim: 2816)

ALINTIDIR
Tasavvufun Aslı Hakikat ve Marifetullah incileri
Ömer ÖNGÜT Efendi
Ekleme Tarihi: 02.06.2007 - 08:19
dost78 üyenin diğer mesajları dost78`in Profili dost78 Özel Mesaj Kapalı Sayfanın başına dön
Konu: ÂHİR ZAMAN ÂLİMLERİ
dost78 su an offline dost78  
ÂHİR ZAMAN ÂLİMLERİ
24 Mesaj -
Resulullah -sallallahu aleyhi ve sellem- Efendimiz ahir zamanda ortaya çıkacak olan saptırıcı imamlar ile ahir zaman alimlerinin iç durumlarını haber vermişler, onları "Gökkubbe altındakilerin en şerlileri", "Deccal'den daha tehlikeli", "Şerlilerin en şerlisi" gibi sıfatlarla vasıflandırmışlardır. Zira Deccal iman ehline nüfuz edemez. Ancak bunlar suret-i hak'tan göründükleri için İslâm'a ve imana kimsenin vuramayacağı darbeyi vururlar. Bunların bir ismi de "İman hırsızı"dır.

Hazret-i Ali -radiyallahu anh-den rivayet edilen bir Hadis-i şerif'lerinde buyururlar ki:

"İnsanlar üzerine öyle bir zaman gelecektir ki İslâm'ın yalnız ismi, Kur'an'ın ise resmi kalacak. Mescidler dış görünüşleri ile mamur, fakat içleri hidayetten mahrum olacak.

Onların âlimleri gökkubbe altındakilerin en şerlileridir. Fitne onlardan çıktı ve yine onlara dönecektir." (Beyhakî)

Görüldüğü üzere bunlar gökkubbe altındaki en şerli ve en tehlikeli insanlardır. Çünkü onlar ilâhî hükümlere değil de kendi zanlarına uymuşlar, kendi mesnetsiz iddiâlarını hüküm yerine koymuşlardır.
Ekleme Tarihi: 31.12.2006 - 21:36
dost78 üyenin diğer mesajları dost78`in Profili dost78 Özel Mesaj Kapalı Sayfanın başına dön
Konu: İMAM-I GAZALİ VE LEDÜN İLMİ
dost78 su an offline dost78  
İMAM-I GAZALİ VE LEDÜN İLMİ
24 Mesaj -
Ledün ilmini İlham nurunun kâmil insan ruhuna bir sirayeti olarak tarif eden İmâm-ı Gazâlî -rahmetullahi aleyh- Hazretleri Er-risâletül-ledüniyye adlı risalesinin giriş bölümünde şöyle buyurmaktadır:

Hamd, has kullarının kalplerini velâyet nuruyla bezeyen, ruhlarını lütfun en güzeliyle terbiye eden ve bilgi anahtarıyla irfan sahibi bilginlere tevhid kapısını açan Allah'a mahsustur.

Koruyup gözeten, Hakk'a çağıran, ümmetin hidayet rehberi ve peygamberlerin efendisi Peygamberimiz Aleyhisselâma ve onun ehl-i beytine, âl ve ashabına salât ve selâm eylerim.

Ey okuyucum! Arkadaşlarımızdan biri, bir âlimin, güzide mutasavvıfların dayandığı Gayb ve Ledün ilmini inkâr ettiğini anlattı. Bu Gayb ve Ledün ilmi ki, tasavvuf ehli ona bağlanır ve onun öğrenme ile elde edilen ilimlerden daha kuvvetli ve sağlam olduğunu söyler. Yine bu arkadaşım bana bu Ledün ilmini inkâr edenin şöyle dediğini anlattı: Mutasavvıfların ledün ilmini benim aklım almıyor. Zannetmiyorum ki, bu dünyada hiçbir kimse tahsil etmeden, düşünerek, hayaline dayanarak gerçek ilimden bahsedebilsin.Ona dedim ki:

Bu adam tahsil yollarını anlamamış, insan ruhunun ne olduğunu ve özelliklerini, gayb ve melekût ilimlerini nasıl alabildiğini bilememiştir.

Arkadaşım dedi ki:

Evet, bu adam, İlim, yalnız fıkıh, Kuran tefsiri ve kelâmdan ibarettir. Bunların ötesinde başka bir ilim yoktur! Bu ilimler de ancak öğrenme ve çalışma ile elde edilir. diyor.

Ben de dedim ki:

Evet, o halde tefsir ilmi nasıl öğrenilecek? Çünkü Kuran-ı kerim herşeyi kapsayan bir okyanustur. Onun bütün mânâları ve tefsirinin hakikatları halkın elinde dolaşan şu tefsir kitaplarında zikredilmemiştir. Bilâkis tefsir ilmi, bu iddia sahibinin bildiğinden de başkadır.

Arkadaşım dedi ki:

Bu adam sadece Kuşeyrî, Sâlebî, Mâverdî ve diğerlerine nisbet edilen ve halk arasındaki meşhur olan tefsir kitaplarını tanıyor.

Ben de dedim ki:

Bu adam, hakikat yolundan uzaklaşmıştır. Çünkü Sülemî tefsirinde az-çok araştırma yapanların birçok sözlerini toplamıştır. Bu sözler diğer tefsir kitaplarında zikredilmemiştir. Bana öyle geliyor ki ilmi, yalnız fıkıh, kelâm ve halka hitabeden tefsirden ibaret sayan bu adam, ilimlerin bölümlerini, tafsilâtını, derecelerini, hakikatlarını bilmiyor, görünen ve görünmeyen yönlerinden de habersizdir. Cahilin bilmediği şeyi inkâr etmesi âdettendir. Bu iddia sahibi de hakikat şerbetinin zevkini tatmamış ve Ledün ilmine vâkıf olamamıştır. Öyleyse bunu nasıl kabul etsin! Ben, zaten onun bilmediği şeyi taklid veya tahmin suretiyle kabul etmesine rızâ gösteremem.

Dostum dedi ki:

Ben sizin, ilimlerin derecelerini anlatmanızı, sahip olduğunuzu iddia ettiğiniz bu Ledün ilminin gerçekliğini ortaya koymanızı, bu ilmi kendinize göre ele almanızı ve ispat etmenizi istiyorum.

Ben de:

Bu anlatılmasını istediğiniz ilim cidden zor bir iştir. Fakat durumumun müsade ettiği, vaktimin elverdiği ve gücümün yettiği kadar bir başlangıç yapabilirim. Sözü uzatmak istemem; çünkü sözün en iyisi kısa ve öz olanıdır. dedim.

Allah'tan yardım ve başarı dileyerek bu fasıllarla kıymetli dostumun arzusunu yerine getirdim.

İmâm-ı Gazâlî -rahmetullahi aleyh- Hazretleri adı geçen risalesinde Ledün ilmi hakkında gerekli açıklamaları yaptıktan sonra özet olarak şöyle buyurur:

İlâhî öğretim de iki kısma ayrılır:

1. Vahiy gönderme

2. İlham

İlham; Küllî ruhun, berraklığına, kabiliyetine ve istidadına bağlı olarak insan ruhunun uyanmasıdır. İlham, vahyin basit bir şeklidir. Çünkü vahiy gaybı açık olarak bildirmesidir, ilham ise gaibteki şeye bir işarettir.

Vahiyden hâsıl olan ilme Nebevî ilim, ilhamdan hâsıl olan ilme ise İlm-i Ledün denir. Ledün ilmi, Yaradan ile ruh arasında bir vasıta olmaksızın hâsıl olur. Bu gayb lâmbasından gelerek, hoş ve lâtif bir kalbe düşen ışık gibidir.

Ledün ilmi derecesine ulaşanlar çok tahsilden ve öğrenme yorgunluğundan uzak olurlar. Az öğrenir çok bilirler. Az yorulup çok istirahat ederler.

Bilmiş ol ki, vahiy kesildi, peygamberlik kapısı kapandı. Hakikat ortaya konduktan ve din tamam olduktan sonra peygamber gönderilmesine insanların ihtiyacı kalmadı. Fakat ilham kapısı kapanmamıştır, küllî ruhun nurundan ümit kesilmemiştir.

İhyâ-u ulûmid-din adlı eserinde ise şöyle buyururlar:

Sakın anlamıyorum diye bu ilmi inkâra kalkışma. Aklî ilimleri kavradığını zannederek çizmeden yukarı çıkan âlimlerin helâk noktası burasıdır. Allah dostlarının bu hallerini inkâr eden bir ilimden, cehâlet çok daha iyidir. Kaynak bir olduğu için, velîleri ve kerâmetlerini inkâr, peygamberleri ve mucizeleri inkâr demektir. Peygamberleri inkâr ise tamamen dinden çıkmaktır.


Hazretin: Allah-u Teâlâ'yı tanımanın diğer mârifetlerden daha lezzetli olduğuna dair bir beyanları da şöyledir:

İlim ve mârifetin lezzeti anlaşılınca, bazı ilimlerin daha lezzetli olduğunda şüphe kalmaz. Çünkü malum (bilinen) ne kadar büyük ve şerefli olursa, ona ait bilgi de o kadar lezzetli olur.

Meselâ memleketi idare etme ilmi, terzilikten ve çiftçilikten daha lezzetlidir. Bunun gibi, dinin hakikatini ve inceliklerini bilmek, gramer ve lügat bilgisinden lezzetlidir. Padişahın sırlarını bilmek, vezirin sırlarını bilmekten daha lezzetlidir.

Demek ki, bilinen şey ne kadar şerefli ise, onu bilmek de o kadar lezzetli ve zevklidir. Dikkat buyurun! Var olanlar içerisinde daha şerefli, daha azametli, daha mükemmel ve celâl sahibi olan Allah-u Teâlâ'dan başka kim vardır? Bütün kemâl ve cemalleri yaratan O'dur.

Hiçbir hükümdarın memleketini idaresi, göklerin ve yerin melekûtunu ve bu âlemin düzenini sağlayan Allah-u Teâlâ'nın tedbiri gibi düzenli değildir. Allah-u Teâlâ'dan daha güzel, daha kâmil hiç kimse yoktur. O halde O'nu görmekten, O'na bakmaktan daha lezzetli bir bakış olabilir mi?

Bundan anlaşılmış oldu ki, Allah-u Teâlâ;yı ve kendisine ait sırları bilmek, bütün bilgilerden daha lezzetlidir.


Bu mesaj 2 kez ve en son dost78 tarafından 15.04.2006 - 10:27 tarihinde değiştirilmiştir.
Ekleme Tarihi: 15.04.2006 - 10:22
dost78 üyenin diğer mesajları dost78`in Profili dost78 Özel Mesaj Kapalı Sayfanın başına dön
Konu: GÜLLERİN EFENDİSİNE.....(S.AV)
dost78 su an offline dost78  
24 Mesaj -
O bütün mevcudatın çekirdeği ve mayasıdır, hakikatın özüdür, her şey ondan yaratılmıştır. Bu sebeple Sebeb-i mevcudat olmuş oluyor.

Burada apaçık görülüyor ki Allah-u Teâlâ nurundan onun nurunu yarattı ve o nurdan mükevvenâtı donattı. Onu yaratmasa idi, mükevvenâtı da donatmayacaktı. Onun Sebeb-i mevcudat oluşu bu noktadandır. Her canlının Allah-u Teâlâ'ya şükretmesi ve Resulullah Aleyhisselâma müteşekkir olması lâzımdır, çünkü onunla hayat bulmuştur.

Âlemdeki her zerrede hayat var, o hayat da Habib-i Ekrem -sallallahu aleyhi ve sellem-i ile kâimdir.

Bu noktada gizli bir sır söyleyeyim:

Fakir: Lâ ilâhe illâllah, Muhammedün Resulullah dediğim zaman, her defasında gizli olarak Allah-u Teâlâ'ya şükrederim.

Allahım! Sana sonsuz şükürler olsun ki, sen kendi nurundan onu yarattın, o nur ile mükevvenâtı donattın. Onu yaratmamış olsaydın kâinat da olmayacaktı, ben de olmayacaktım, hiçbir şey olmayacaktı. diyorum.

O Hakk'ın nûrudur

İlim-irfan kaynağıdır

Hakk'tır onun özü

Hakk'tan gelir onun sözü.


Bu mesaj 1 kez ve en son dost78 tarafından 10.04.2006 - 08:16 tarihinde değiştirilmiştir.
Ekleme Tarihi: 10.04.2006 - 08:14
dost78 üyenin diğer mesajları dost78`in Profili dost78 Özel Mesaj Kapalı Sayfanın başına dön
Konu: gülme(me)k gerek
dost78 su an offline dost78  
24 Mesaj -
Bir mecliste bir delikanlı bol bol kahkahalar savururken Hasan-ı Basri Hazretleri oraya uğradı ve delikanlıyı çağırdı:

Oğlum, Sıratı geçtin mi?

Hayır!

Gideceğin yerin cennet veya cehennem olduğunu biliyor musun?

Hayır!

O halde bu kahkaha nedir? dedi. Delikanlı bundan sonra hiç gülmedi.

Hammâd bin Abdu Rabbih oturduğu vakit adeta hemen kalkacakmış gibi muvakkat bir vaziyette otururdu, kendisine: Rahat otursana diyenlere: Öyle rahat oturmak, emin adamlara mahsustur. Ben ise asi bir kulum öyle oturamam. dedi.

Ahmet bin Hanbel -rahmetullahi aleyh- diyor ki:

Allah'tan bana bir korku kapısını açmasını istedim. Allah-u Teâlâ bana öyle bir kapı açtı ki, neredeyse aklımın kaybolacağından korktum, bunun üzerine: Yâ Rabbi, dayanabileceğim kadar bana korku ver. dedim. Kalbim sükun buldu.

İşte enbiyâ, evliyâ ve sâlihlerin korkusu.

Korku fazla isyanla değil, safâ-i kalp ve kemâl-i marifetle olmalıdır. Yoksa bizim güvenip emanet ettiğimiz günahımızın azlığında ve ibadetimizin çokluğunda değildir. Ne yazık ki ne ölüm yolculuğunun yakın olması bizi uyardı, ne de günah çokluğu bizi harekete geçirdi. Hatta ne korkanların halini müşahede bizi korkuttu, ne de son nefes tehlikesi bizi rahatsız etti. Yalnız Allah-u Teâlâ'dan fazl-u keremiyle halimizi düzeltmesini istirham eyleriz.

Eğer Allah-u Teâlâ fazl-u keremiyle lütfetmez ve bize nasuh tevbesini nasip edip ayıplarımızı af etmezse halimiz nicedir. Söyleyip yapmayanlardan, işitip kabul etmeyenlerden, sohbeti dinlerken ağlayıp amel vakti geldiği zaman isyan edenlerden olmamayı Allah-u Teâlâ'dan niyaz eyleriz.


Bu mesaj 1 kez ve en son dost78 tarafından 08.04.2006 - 14:40 tarihinde değiştirilmiştir.
Ekleme Tarihi: 08.04.2006 - 14:37
dost78 üyenin diğer mesajları dost78`in Profili dost78 Özel Mesaj Kapalı Sayfanın başına dön
Konu: HALLAC-I MANSUR -Kuddise Sırruh-
dost78 su an offline dost78  
HALLAC-I MANSUR -Kuddise Sırruh-
24 Mesaj -
HALLÂC-I MANSUR -Kuddise Sırruh-

858 yılında İranın Beyzâ şehrinde dünyâya gelen Hallâc-ı Mansur -kuddise sırruh- Hazretleri, tasavvuf tarihinin yetiştirdiği gelmiş geçmiş en büyük ve en meşhur velilerden ve eşine ender rastlanan âriflerdendir.

Tasavvufun ilk temsilcileri arasında yer alan Hazretin büyükbabası, Mahamma adında bir zerdüşttür. Anne tarafından da soyunun Ebu Eyyub el-Ensârî -radiyallâhu anh- e dayandığı rivâyet edilmektedir.

Sehl-i Tüsterî -kuddise sırruh- Hazretlerinin teşvik ve yardımıyla tasavvufa yöneldi. Onsekiz yaşında Basraya gelerek, Amr bin Osman el-Mekkîye talebe oldu. Bu iki velinin hizmetinde iken nefsine şiddetle muhalefet etmeye ve onun arzularını öldürmeye muvaffak oldu. Cüneyd-i Bağdâdî -kuddise sırruh- Hazretlerinin tavsiyesiyle susma ve insanlardan uzaklaşma yolunu tuttu. Sonra da Hicaza giderek, bir sene kadar Ravza-i Mutahharada kaldı. Birdenbire ortalıktan kayboldu ve beş yıl kadar kimse tarafından görülmedi. Beş yıl sonra tekrar ortaya çıktı ve Hint, Çin ve Türk şehirlerini birer birer dolaşıp, bu beldelerde halkı din-i İslâma dâvet etmeye başladı. Onun bu irşadı sayesinde pek çok kimse müslüman oldu. Hatta geriye döndükten sonra da, dünyanın dört bir yanından kendisine mektuplar geldiği rivâyet edilir.

Hallâc-ı Mansur -kuddise sırruh- Hazretleri 919 yılında, Hakkın tecellisine mazhar olduğu bir anda Enel-Hakk = Ben Hakkım! sözünü söylemiş ve bazı kendini bilmez zahiri alimlerin hasedlerini izhar ederek bu sözü çarpıtmaları, onu küfürle damgalayacak ve katlini isteyecek kadar ileri gitmeleri üzerine halife Mutasım tarafından zindana attırılmış, kırbaçlanarak öldürülmek istenmiştir. Bunun hiçbir etki sağlamadığını görünce de, sırayla ellerini, ayaklarını, dilini ve başını kesmiş, gözlerini çıkarmış, vücudunun kalan kısmını ise yakmış ve küllerini Dicle nehrine atmışlardır.

Hikmet dolu sözleri asırlar boyunca halk arasında dolaşıp duran Hazretin Bağdatta katledildiği yolundaki söylentiler, günümüze ulaşan en yaygın rivâyetler arasındadır.


Bu mesaj 2 kez ve en son dost78 tarafından 08.04.2006 - 12:56 tarihinde değiştirilmiştir.
Ekleme Tarihi: 08.04.2006 - 12:52
dost78 üyenin diğer mesajları dost78`in Profili dost78 Özel Mesaj Kapalı Sayfanın başına dön
Sayfa (1): (1)
İmzalar göster - Konuları göster

Kategori Seç:  
Sitemizde şu an Yok üye ve 1054 Misafir mevcut. En son üyemiz: Didem_


Admin   Moderator   Vip   Üye ]

Hayırlı ömürler dileriz.    Bu üyelerimizin doğum günlerini tebrik eder, sıhhat ve afiyet dolu bir ömür dileriz:
Maksat kelam ol.. (54), betl_22 (37), erdogan955 (69), adaletli (55), erdoganisik (53), osman.d. (51), mehmetyz (44), yucelirfan (43), yazioba (53), °*°SiBeL°*° (32), haydem (45), ORGENERAL (43), yolcu_38 (44), karadað (51), cumali ak (43), adnanmuzaffer (70), MEMOLÝ2 (64), saara (31), plumbi (44), zeynebiye29 (43), mdemirbasci (50), muhammed_fatih (571), meslus (50), adnan65 (59), kýr&yacu.. (51), elisranur (40), ben_ölecem (44), asayan (49), yakamoz_38 (40)
24 Saatin Aktif Konuları
0

Copyright © ((( RAVDA.net )))  *  İrtibat   *   RAVDA Reklam Servisi   *   Tüm hakları saklıdır, izinsiz alıntı yapılamaz.
Sitemizde yayınlanan imzalı yazıların içeriğinden yazarları, forum ve yorumlardan ekleyen şahıslar sorumlu olup, kesinlikle sitemiz sorumlu değildir.
© by ((( RAVDA.net )))

Sayfa 0.53341 saniyede açıldı