lopinavir ritonavir ivermektine hydroxychloroquine budesonide ivermectin cardura carsol cartia xt cartia casodex caverta ceclor cd ceclor ceftin cefurim celebrex celestoderm v celestone celexa cellcept cellidrine cephoral ceporex cerina cerzine cet eco cetallerg cetrine chibroxol chlorazin chlorochin chloromycetin cialis black cialis daily cialis oral jelly cialis professional cialis soft cialis strips cialis sublingual cialis super active cialis super force cialis cibacen ciloxan cimexillin cip eco
     

0
Start Giriş Üye Ol üyeler ((( RAVDATe@m))) Arama
Toplam Kategori: 69 *** Toplam Konu: 30100 *** Toplam Mesaj: 148193
Forum Anasayfa » Arama Sonuçları

3 Sonuç - Yeni Arama
Sayfa (1): (1)
Ekleyen Mesaj
Konu: Themenicon Onlar suçlulara sorarlar; Sizi sakar cehennemine atan nedir? Suçlular şöyle cevap verirler; Biz namaz kılanlardan değildik müddessir; 40-43
benbuamellerimile su an offline benbuamellerimile  
Themenicon    Onlar suçlulara sorarlar; Sizi sakar cehennemine atan nedir? Suçlular şöyle cevap verirler; Biz namaz kılanlardan değildik müddessir; 40-43
4 Mesaj
Onlar suçlulara sorarlar; Sizi sakar cehennemine atan nedir? Suçlular şöyle cevap verirler; Biz namaz kılanlardan değildik. (Müddessir; 40-43)
Hz. Peygamber (Sallallahu Aleyhi Ve Sellem) şöyle buyurmuştur:
Kişi ile, şirk ve küfür arasında namazı terk vardır(Müslim, Ebu Davud, Tirmizi)
İnsanın namazın üzerine adeta titremesi lazımdır. insanın kıyamet gününde ilk sorguya çekileceği amel namazdır. Eğer bu sorgudan kolay kurtulursa, diğer amellerinin sorgusu da kolay olur. Ama namazın sorgusunu veremezse, diğer sorguları da çok çetin olur.
Dünyada namaz kılmayan kimse, ya aklını kullan-mıyor yada çok cesaretli demektir.
Çünkü Allah-u Zülcelal namaz kılmayan kimseleri çok şiddetli bir şekilde cezalandıracaktır.
Dünyada iken namaz kılmayanlar için, kıyamet gelip çattığı zaman, cehennem ateşinin üzerinde kor haline getirilmiş bir sac ortaya konulur ve Allah-u Zülcelal buyurur ki:
;Ey kulum! Kazaya bırakmış olduğun namazlarını bu kızgın sac üzerinde kıl
Bir kimse eğer nefsini biraz olsun seviyorsa, o kızgın sacın üzerinde kılmak yerine bu yumuşak halıların üzerinde namazlarını kılmalıdır.
Beş dakikamızı ayırıp kılabileceğimiz bir namazı kılmayıp, kızgın sac üzerinde kılmaya bırakmak nefsimize çok büyük bir hakaret ve zulümdür.
Diğer bir çok hadis-i şeriflerde namaz, mü'mini kafirden ayıran en bariz bir vasıf olarak zikredilmiştir. Namazın terkedilmesi hakkında Hz. Peygamber (Sallallahu Aleyhi Ve Sellem)'in çok şiddetli hadis-i şerifleri vardır. Bir hadis-i şerifte şöyle buyurmuştur:

Kim namazı terkederse, onun dini yoktur. (Çünkü) namaz dinin direğidir. (Deylemi)
Nasıl bir bina direği, temeli olmadığı zaman çökerse, bir mü'minin de namazı olmadığı zaman dini çöker. Bina temeli olmadan havada durmaz. Namaz da imanın altında sanki direk görevi görüyor, kuvvetlendiriyor gibidir.
Namaz kılmamanın böyle tehlikeleri varken, namazı terk etmemek, tam aksine daha fırsatımız varken, onun üzerine titremek ve namazdan gafil olan diğer mümin kardeşlerimize de bu kurtuluş kapısından girmeleri için sohbet ve nasihat etmek lazımdır.
*) İnsanın nefsi ile arasındaki ilişki, ticari ortaklığa benzer. Nasıl ki ortaklar her işten sonra birbirleriyle hesaplaşır, zarar ettiklerinde birbirlerini uyarır ise mümin de ticaret ortağı gibi her akşam nefsiyle hesaplaşmalıdır. Allahu Zülcelalin gazabına neden olan bu ameli yaptığından dolayı ona, Allah-u Zülcelalin azabının pek şiddetli olduğunu (Bakara; 211), ölümü, kabri, Münker ve Nekiri, haşri, mizanı, sıratı ve cehennem azabını hatırlatmalıdır. Bu kötü amel Allahın gazabına neden olduğu için pişman olup tevbe etmeli, bir daha yapmamaya kendi kendine söz vermelidir.

Kaynak: Seyda Muhammed Konyevi (ks), Ebedi Hayatın Huzuru, Reyhani Yayınları
Ekleme Tarihi: 10.03.2006 - 08:56
benbuamellerimile üyenin diğer mesajları benbuamellerimile`in Profili benbuamellerimile Özel Mesaj Kapalı Sayfanın başına dön
Konu: ad kavmi
benbuamellerimile su an offline benbuamellerimile  
ad kavmi
4 Mesaj
Ad Kavmi Saraylarda harabeye dönermiş... Allah-u Teala, lütfettiği nimetler için nankörlük değil, itaat ve teşekkür istiyor. Bu gerçeği bilen ve gereğini yapanların musibetleri biliniyor: O’nun rızası ve Cennet. Ya inkâr ve isyan edenler! Onlara da dehşetli bir azap bekliyor. Kimini dünya sonrası hayatında, kimini de bu hayatında. İşte Ad kavmi, daha dünya hayatındayken azabı hak edenlerden... Ad kavmi Yemen’de Hadramud civarında Ahkaf adındaki bölgede yaşıyordu. Allah-u Teala bu kavme yeşil vadiler, bereketli topraklar, hayvanlar ve nesiller ihsan etmişti. Uzun boylu, iri yapılı ve güçlü olan bu insanlar, işlek yolların kenarlarına sağlam binalar ve muhteşem saraylar yapmışlar ve kendilerini tamamen eğlenceye vermişlerdi. Zenginliğin verdiği şımarıklıkla, fakir fukaraya eziyet ediyor, komşu kabileleri zulümleri altında inletiyorlardı. Kendilerine bunca nimet veren Allah-u Teala’ya şükretmek yerine, cansız putlara tapıyorlardı.Bu kavme peygamber olarak gelen Hud as. Allah’ın onlara bahşettiği nimetleri hatırlatıyor, iman etmelerini, zulüm ve hayâsızlığı bırakmalarını istiyordu. Fakat kavminin bu davete aldırış ettiği yoktu. Üstelik alay ve eğlenceye alıyorlardı. Hud as.’da kimi zaman onları Allah’ın azabıyla uyararak; “Doğrusu sizin hakkınızda muazzam bir günün azabından endişe ediyorum.” (şuara,135)Yaklaşmakta olan dünya ve ahiret azabını hatırlatıyordu. Kâfirler ise Hud as.’ın getirdiği dinin uydurmadan başka bir şey olmadığını iddia ediyor, bir azabın gelmeyeceğini söyleyerek meydan okuyorlardı. Kavminin bu inkârcılığı Hud as’ı son derece üzmekteydi. Nihayet cenab-ı Hak, bereketli yağmurlarını kesti. Bağlar, bahçeler kurumaya, hayvanlar telef olmaya ve nesilleri kesilmeye başladı. İnsanların kuru rüzgârdan dudakları çatlıyor, boğazları kuruyordu. Hud as. bu fırsattan istifade ile, onları doğru yola davet ediyor, dehşetli bir azabın yaklaşmakta olduğunu sürekli hatırlatıyordu. Fakat küfür ehli başlarına gelen musibetten ibret almak bir tarafa, daha da hırçınlaşmıştı. Peygamber’i şiddetle inkâr ediyor ve “Sen bizi mabutlarımızdan çevirmek için mi geldin? Eğer bu tehditlerin doğru ise, bize vaad ettiğin azabı getir de görelim&#8221aglaAhkaf,22)diyorlardı. Bir taraftan da onu öldürmek için tuzak kuruyorlardı. Hud as. Bitmek tükenmez seneler boyunca uğraştığı kavminden artık ümidini kesmişti. Önü kesilmiş, yapacak bir şeyi kalmamıştı. Artık helak olmalarını beklemekten başka çaresi yoktu. Onlara şöyle karşılık verdi: “İsteyip durduğunuz azabın gelmesini bekleyin bakalım! Ben de sizinle beraber bekleyenlerdenim.” (Araf,71) Hud as’a azabın ne zaman geleceği vahyedilmiş, müşriklerin helak olup, müminlerin kurtulacağı müjdelenmişti. Bir kış günü fecirden sonra, kendine tabi olanları topladı. Müşriklerin ileri gelenleri de o civardaydı. Çok geçmeden ufukta siyah bir bulut belirdi. Susuzluktan kıvranan Ad kavminin ileri gelenleri, bulutu görünce yağmur yağacak diye sevinçten yerlerinde duramıyorlardı. Hud as’ın ise rengi atmıştı. Az sonra bu müşrik kavmin başına gelecekleri düşünüyordu. Birden bire korkunç bir sesle, bütün vadiyi kaplayan bir fırtına başladı. Şiddeti ve soğukluğu inanılmaz boyuttaki bu rüzgârın adı, Kuran lisanıyla “Sarsar”dı. Sarsar, Ad kavmini saman çöpü gibi havaya savuruyordu. Kimisi havaya savrulmamak için kalın ağaçlara, köklü kayalara sarılıyor, kimisi de sağlamlıklarıyla övündükleri saraylarına sığınıyorlardı. Ama kayalarla, ağaçlarla, sığındıkları yapılarla birlikte havaya savrulmaktan kurtulamıyorlardı. Ansızın gelen bu fırtına, ağız ve burun deliklerinden giriyor, bağırsaklarını ve iç organlarını boşaltarak dışarı çıkıyordu. O süslü saraylar, bağlar ve bahçelerde, sahipleri gibi harabeye dönmüş, yok olup gitmişlerdi. Topluca bulundukları yerden bu olayı seyreden Hz. Hud ve ashabı ise kurtuldukları için Allah’a hamd ediyorlardı. Hud as. 4000 civarındaki müminle birlikte hicret ederek Mekke civarına yerleştiler. “Sizi uyarmak için aranızdan bir adam vasıtasıyla, size Rabbinizden bir ihtar geldiğine hayret mi ediyorsunuz? Düşünün ki Allah sizi Nuh kavminden sonra halifeler yaptı. Ve yaradılışça size, onlardan ziyade boy ve güç verdi. O halde Allah’ın nimetlerini hatırlayın. Umulur ki kurtulursunuz.”
Ekleme Tarihi: 01.03.2006 - 09:12
benbuamellerimile üyenin diğer mesajları benbuamellerimile`in Profili benbuamellerimile Özel Mesaj Kapalı Sayfanın başına dön
Konu: TEVBE HAKKINDA
benbuamellerimile su an offline benbuamellerimile  
TEVBE HAKKINDA
4 Mesaj
Kim tevbe edip iyi davranış gösterirse, şüphesiz o, tevbesi kabul edilmiş olarak Allah’a döner.&#8221aglaFurkan 71)

Allah-u Zülcelal nefsi günahlara meyilli olarak yaratmıştır. Şehevani arzulara meyilli olarak yaratmıştır. Allah-u Zülcelal cenneti yarattığı zaman, Cebrail(a.s)’a; “Git, ben cenneti yarattım, bak nasıldır?” diye buyurdu. Cebrail(a.s) geldi ve ne kadar güzel, nimetler olduğunu gördü ve; “Ya Rabbi, kim bunu duyar da kendini buna müstehak etmezse olur mu, ne kadar haksızlık eder?..” dedi. Allah-u Zülcelal; “Orası dolacak, ya Cebrail.” Dedi. Cebrail(a.s); “Ya Rabbi, burada ki güzellikleri, nimetleri, hurileri duyan; buraya girmek isteyecektir. Burası dolup taşacaktır. Herkes kendisini ona müstehak edecektir.” Dedi. Allah-u Zülcelal; “Git bir de cehenneme bak!” buyurdu. Cebrail(a.s) gidip cehenneme bakınca, orada ki azabı, ateşi, oradaki sıkıntıyı görünce; “Ya Rabbi, senin peygamberlerin vasıtasıyla bu azabı ateşi duyan kul, kendini muhafaza edecek ve cehennem boş kalacak.” Dedi. Allah-u Zülcelal sonra Cebrail(a.s)’a:

“Git bir daha cennete bak” dedi. Cebrail(a.s) gidip baktığında; onun etrafı engellerle, meşakkatle, zorluklarla, nefse zor gelen, nefsin hiç istemediği ibadet, taat ve zikirlerle çevrili idi...Cebrail(a.s) geriye mahzun olarak döndü ve sonra; “Ya Rabbi zannediyorum orası boş kalacak!..” dedi. İşte cennetin etrafı hep nefsin istemediği şeylerle dolu... Hani kim pehlivansa, o engelleri aşıp cennete girecek. Orası, nefsin istemediği meşakkatle çevrilidir. Bunu bilmeliyiz... Allah-u Zülcelal:

“Ya Cebrail bir daha cehenneme git ve bir bak!” dedi. Cebrail(a.s) gitti ve baktı ki, cehennemin etrafı hep nefsin istediği keyf-ü sefayla, günahlarla, şehevani isteklerle çevrili..Cebrail(a.s) yine mahzun olarak; “Ya Rabbi, korkarım burası dolup taşacak...” dedi. Allah-u Zülcelal; “Ya Cebrail, kudretime andolsun, hem cennet, hem de cehennem dolacaktır.” Dedi.

İşte biz bunu bilmeliyiz. Nefsin arzuları cehenneme yakın olan şeylerdir. Onun için daima nefse muhalefet etmemiz lazımdır. Dünyada ve ahirette selametli olmak için, böyle yapmak lazım. Allah-u Zülcelal’in emir ve nehiylerinde daima insan için ferahlık vardır. İnsanın çaresi benim kanaatimce, İslam tarihine bakıldığında görülecektir ki, Allah-u Zülcelal’e tövbe etmektir. Çünkü insan, Peygamber değilse eğer, mutlaka hata sahibidir. O hatadan temizlenmek için, Allah-u Zülcelal’in merhamet kapısı olan tövbe kapısına gitmelidir.(Peygamberler masumdur, fakat zelle sahibidirler.)

Benim kanaatimce tövbe, imandan sonra Allah-u Zülcelal’in en büyük nimetidir. Çünkü insan o günahı ile ölürse, cehenneme girecektir. Allah-u Zülcelal insana iman vermiştir. İman ile insanı cehennem ateşinden muhafaza edip, cennetine müstehak ediyor. Bunları iman ile insana sebep kılıyor. Allah-u Zülcelal günahı yarattığı zaman, tövbeyi de yarattı. İşte insan, o günahlardan tövbe ile kurtuluyor. Günahlarından tövbe ile kurtulup cennete müstehak oluyor. Onun için bu merhamet kapısından insan kendini mahrum etmemelidir. Bazı insanlar; “Tövbe edersem, sonra tövbemi bozarsam, şöyle olur, böyle olur” diye tövbe etmiyor veya tövbesini erteliyor. Bu ne kadar yanlış bir şeydir. İnsan günde yüz günah işlese ve her bir günahının ardından samimi olarak tövbe etse, Allah-u Zülcelal tövbesini kabul edecektir.

Hatta Hadis-i Şerif’te; “Bir insan günah işler de arkasından tövbe ederse, Allah-u Zülcelal buyuruyor ki:

Benim kulum, onun bir Rabbi olduğunu bildi. Günah işlediği zaman tövbe etti. O bunu böyle bildğinden onun tövbesini kabul edip, günahını affettim.” Diyor. Yine ikinci bir günah işlediği zaman arkasından tövbe ederse, Allah-u Zülcelal yine; “Benim kulum, onun bir Rabbi olduğunu bildi. Günahından tövbe etti. Ben de onun günahını affettim” diyor. Kul üçüncü kez günah işleyip yine tövbe ederse, yine Allah-u Zülcelal o günahına tövbe eden kulunu af ve mağfiret ediyor. İnsan günah işlediği zaman, yeter ki samimi olarak tövbe, istiğfar etsin. Allah-u Zülcelal yine kabul ediyor. Ama Şeytan insanla uğraşıyor. İnsan bir günah yapıyor, tövbe ediyor; ikinci, üçüncü günahı yapıyor. Şeytan hemen vesvese veriyor:

“Bak sen yine yaptın, senin tövben artık kabul olmaz, tövbeden vazgeç” gibi şeylerle insanı kandırıyor. Allah-u Zülcelal benim tövbemi kabul etmez deyip, sonra Namazı, ibadetleri terk etmek, tamamıyla yanlış bir şeydir. İnsanı helaka götürür. Fakat kendimize de dikkat etmemiz lazım. Kendimizi iyi kontrol etmemiz lazım. Onun için insan tövbe ettiği zaman, kalben, ruhen tövbe etmelidir. Bu şekilde kalben tövbe edip söz verdiği zaman, Allah-u Zülcelal o tövbeyi kabul ediyor.

Allah-u Zülcelal hakiki yolunu, doğru yolunu hepimize nasip etsin. Ondan sonra hata yaparsak da bizlere “TÖVBE-İ NASUH’u” nasip eylesin.

İnşaallah...
AMİN...
Ekleme Tarihi: 27.02.2006 - 15:15
benbuamellerimile üyenin diğer mesajları benbuamellerimile`in Profili benbuamellerimile Özel Mesaj Kapalı Sayfanın başına dön
Sayfa (1): (1)
İmzalar göster - Konuları göster

Kategori Seç:  
Sitemizde şu an Yok üye ve 756 Misafir mevcut. En son üyemiz: Didem_


Admin   Moderator   Vip   Üye ]

Hayırlı ömürler dileriz.    Bu üyelerimizin doğum günlerini tebrik eder, sıhhat ve afiyet dolu bir ömür dileriz:
gocmenkuslar (56), fatihalperen (40), cumababa (64), osman karaca (59), selim444 (33), furkan2005 (44), sena_66 (56), sebo1963 (61), manolya (59), sertkaya (54), sofigardas (44), MEHMET_1960 (64), dursun ali (68), cepkamil (51), romen (42), selim_wien (42), awsaroglu (49), tekin58 (59), sahabegulu (47), hintavi (47), sivassporlu (38), hakký özka.. (59), Hayriye Esra (38), eylem (49), nurdane_unlu (58), tüncay (46), uzaktaki (48), Goblin (37), aliyasar (60), ozturk yasin (61), iborrr (59), Elbistan (44), s_a_r_a_ (36), HABÝBE (39), sefaiscan20 (35), YAKAMOZ42 (44), p_rens (69), metin007 (47), P_kardes (51), mehmetturkmen (46), Bayramalptekin (60), sitemkar (44), ATEKER (51), muco_15 (39), hicran (37), beyondvision (38), Konyali_Yakup (38), Hayat-i (55), Ece (38), Meviza29 (51), meaksa (39), Pfantom (63), INCE (52), musab27 (46), vuslaterimi (39), nisa06 (53), nisan3aknur (49), KabirYolcusu (40), ates_2001 (40), Gundepster (44), BiLMARUF (51), haroun66 (38), benmuzo27 (46), ahmet349 (39), O NA KAVUÞMAK (37), kadir_1818 (49), kadir_kadir (49), siblako (51), kökan (51), ünsal (46), hasanözen (54), y-o-l-c-u (45), EFSANE35 (50), nbalâ has.. (32), yusufla (45), tomi56 (34), yavuzselim (48), huseyin22 (50), insanlýk.. (36), code10 (49), Barbaros tas (65), mahinur40 (49), kerbela_ (38), furkan71 (53), macfurkan (48), Atomcan (49), bukey musab (39), benlikolmas&yac.. (37), serdaroglu1 (79), comert_harun (39), Musabbukey (39), rduman07 (39), erolxyz (46), prenses82 (42), mErVe.. (38), sakinliman (57), sofi180 (38), msene (50), yavuz1d (42), Muhammed74 (50), travaci (51)
24 Saatin Aktif Konuları
0

Copyright © ((( RAVDA.net )))  *  İrtibat   *   RAVDA Reklam Servisi   *   Tüm hakları saklıdır, izinsiz alıntı yapılamaz.
Sitemizde yayınlanan imzalı yazıların içeriğinden yazarları, forum ve yorumlardan ekleyen şahıslar sorumlu olup, kesinlikle sitemiz sorumlu değildir.
© by ((( RAVDA.net )))

Sayfa 0.49787 saniyede açıldı