colchicine kaletra lopinavir ritonavir generique rhinocortbudesonide voltaren votum plus votum vytorin wellbutrin sr xatral xeloda xenical xylocaine yasmin yasminelle yaz zanaflex zantac zantic zebeta zeffix zenegra zentel zestoretic zestril zetia ziac ziagen zilutrol zinacef zinat zithromax dispersible zithromax zocor zofran zoloft zorotop zovirax zurcal zyloprim zyprexa zyrtec zyvox zyvoxid
     

0
Start Giriş Üye Ol üyeler ((( RAVDATe@m))) Arama
Toplam Kategori: 69 *** Toplam Konu: 30100 *** Toplam Mesaj: 148193
Forum Anasayfa » Arama Sonuçları

12 Sonuç - Yeni Arama
Sayfa (1): (1)
Ekleyen Mesaj
Konu: Tavsiye link...
Kizil-Elmas su an offline Kizil-Elmas  
Tavsiye link...
23 Mesaj -
Selamun Aleykum...

Bir kardesimiz tarafindan acilan yeni siteye destekleriniz bekliyoruz

http://www.kalbinnuru.com

Selam ve hürmetlerimle...
Ekleme Tarihi: 08.06.2006 - 02:59
Kizil-Elmas üyenin diğer mesajları Kizil-Elmas`in Profili Kizil-Elmas Özel Mesaj Gönder Sayfanın başına dön
Konu: AİLE HAYATI-EVLILIK-MESELELER
Kizil-Elmas su an offline Kizil-Elmas  
23 Mesaj -
ZİNA ETMEK İSTEYEN GENÇ


Asr-ı saadette Peygamberimiz (A.S.) Ashabıyla beraber bulunuyordu. Bir genç çıkageldi ve çok saygısızca:

- Ya Resulallah! Ben falanca kadın ile arkadaş olmak olmak istiyorum, onunla zina yapmak istiyorum dedi.

Ashab-ı Kiram, bu durumdan çok öfkelendiler. İçlerinden gazaba gelerek genci dövmek ve huzuru Resulullah'dan çıkarmak isteyenler oldu. Bazıları bağırıştılar. Çünkü genç çok hayasız konuşmuştu.

Sevgili Peygamberimiz (S.A.V.) bırakın o genci buyurdu. Resulullah, genci yanına çağırdı, dizinin dibine oturttu. Gencin dizlerini kendi mübarek dizine değdirecek bir şekilde oturttu ve:

- Ey genç, birinin annenle bu kötü işi yapmasını ister misin? Bu çirkin hareket hoşuna gider mi? diye sordu. Genç hiddetle:

- Hayır Ya Resulallah, diye cevap verdi. Resulallah:

- Öyle ise o çirkin işi yapacağın kimsenin evlatları da bundan hoşlanmazlar. Sonra:

- Peki, bu çirkin işi senin kız kardeşinle yapmak isteseler, sever misin? diye sorduklarında genç :

- Hayır, asla! diyerek hiddetleniyordu. Şu halde insanlardan hiç kimse bu işi sevmez buyurdu.

Sonra Hz.Peygamber (A.S.) mübarek elini bu gencin göğsüne koyarak şöyle dua etti:

- Allah'ım! Sen bu gencin kalbini temiz kıl. Namusu ve şerefini muhafaza eyle ve günahlarını da bağışla, buyurdu.

Genç, Resulallah'ın huzurundan ayrıldı. Bir daha günah işlemediği gibi böyle bir kötü düşünce aklından bile geçmeden yaşamış!

Resulallah (s.a.v.): ''Kadınlarınızın namuslu olmasını istiyorsanız başkalarının kadınlarına yan gözle bakmayınız'' buyurmuslardir.


Sallallahu Aleyhi ve Sellem


Selam ve hürmetlerimle...
Ekleme Tarihi: 05.07.2004 - 20:07
Kizil-Elmas üyenin diğer mesajları Kizil-Elmas`in Profili Kizil-Elmas Özel Mesaj Gönder Sayfanın başına dön
Konu: SESLI DINI SOHBET...
Kizil-Elmas su an offline Kizil-Elmas  
23 Mesaj -
Selamun Aleykum !

Kardeslerim, adresimizde bir degisiklik olmustur. Ders günlerimizi ise her gün olmak üzere tebdil etmis bulunmaktayiz.

Hafta nin her günü Avrupa saati ile 11 de (gece)
FIKIH derslerimiz devam etmektedir.

http://www.dostbagi.com ANILAR odasi

Ilgilenen kardeslerimize duyurulur.



Selam ve hürmetlerimle...
Ekleme Tarihi: 25.05.2004 - 01:33
Kizil-Elmas üyenin diğer mesajları Kizil-Elmas`in Profili Kizil-Elmas Özel Mesaj Gönder Sayfanın başına dön
Konu: Cocuk Terbiyesi-Psikoloji...
Kizil-Elmas su an offline Kizil-Elmas  
23 Mesaj -
Nasıl çocuklarınız olsun istersiniz?

Eğer eşinizin bile sizin istediğiniz şekilde düşünüp yaşamasını istiyorsanız, elbette çocuğunuzun da sizin sözünüzden dışarı çıkmamasını, otur dediğinizde oturmasını, kalk dediğinizde kalmasını, ye dediğinizde yemesini, yürü dediğinizde yürümesini de istersiniz. Yemek saatlerine siz karar verirsiniz, çünkü o acıkıp acıkmadığını bilemez. Ne zaman ders çalışacağını, ne kadar çalışacağını da siz bilirsiniz, çünkü siz annesi ve babasısınız.

Her çocuk bu kurallara riayet etse ne güzel olurdu. Ama öyle olmuyor. Çünkü biz aynı zamanda özgür düşünceli, çevresindeki olayları sorgulayan, kuzu kuzu her sözü dinlemeyen, nedenleri ve niçinleri bilen çocuklar yetiştirmeyi de istiyoruz. Zor olanı seçmişiz, ama gelecek günler de zor olacak. Onlar yani çocuklarımız şimdiden güçlü ve akıllı olmayı öğrenmeli.

Kızlarımız ve oğullarımız sadece uslu ve sevimli, yetişkinlerin her söylediğini kabullenen kişiler olmamalı. Hep itaat etmek, taviz vermek, büyüklerini her şeyi bilen otoriteler olarak görmek onler için mümkün olmamalı. Biz de yani anneler ve babalar, her şeyi biliyormuşuz gibi, tek otoriteymişiz gibi davranmaktan vaz geçmeliyiz. Doğru olan, bizim de pek çok şeyi bilmediğimiz, pek çok hata yaptığımız, hatta onları bile nasıl eğiteceğimizi zaman zaman bilemediğimizdir. Hataları kabul etmek olgunluk ifadesidir, her şeyin üstesinden geleceğiniz hayaline çocuklarınızı inandırmaya çalışmak ise, önce onların gözünde saygınlığınızı zedelemenize neden olur. Dürüst olun ve neye ne kadar güç yetirebileceğinzi önce kendinize sonra çocuklarınıza itiraf edin.

Çocuklarımızın kendinden emin, bağımsız kişilik sahibi olabilmeleri için bizim ileri sürdüğümüz şeyleri, insanların söylediklerini, duydukları, okudukları şeyleri incelemeli, hemen söylenilene uymaktansa, kritik sorular sormalılar: Neden bu gece arkadaşım da kalamıyorum, neden ödevlerimi oyundan sonra yapmıyorum gibi. Elbette verilen cevaplar arasında şu olmamalı çünkü ben öyle istiyorum. Düşünsenize, şerefli insanlar yatiştirmek istiyorsunuz ama, kendi işleriyle ilgili ona söz hakkı bile tanımıyorsunuz.

Soru sormalı, itiraz etmeli, doğru ve açıklayıcı cevaplar almalı ki kendi fikirlerini oluşturmayı ve fikrini savunmayı, mantık yürütmeyi, muhakemesini kullanmayı öğrensin. Neden eve erken geleyim, sizinle yemek yemek zorunda değilim, geldiğimde kendim hazırlayabilirim.... Neden bu elbiseyi alamayayım, size almıyorum ki kendime alıyorum, neden sizi ilgilendiriyor. diyebilmeli ve anneler babalar bağımsız kişilikleri, kendi kuralları olan çocuklarına saygı duymayı bilmeli, bilmiyorsa öğrenmeli.

Bu sorunlar, sonu gelmez tartışmalar gereksiz değildir. Her çocuk bazen öfkelenmeli, ebeveynlerini kızdırmalı ki yetişkinlerin nasıl davrandığını, içinde yaşadığı toplumun kurallarını öğrenebilsin. Bunlar çocuğun kurallara ve anlaşmalara uymamanın sonucunun iyi olmayacağını da öğrenmesini yardımcı olur. Her çocuk şımartılmak ve isteklerinin büyükleri tarafından yerine getirilmesini ister.

Anneler ve babalar onları karşılarına alıp Her zaman senin istediğin şekilde davranamyız, biz bir aileyiz ve birbirimize saygı duyuyoruz, kimseyi incitmemek için, daha rahat bir yaşam sürdürmek için kurallarımız var. Bu kurallara uymanı isteriz, uymamayı tercih edersen, şu sonuçlara katlanmayı seçmişsin demektir diyerek kuralları, nedenlerini ve uyulmadığı takdirde sonuçlarını çocuklarına açıklamalıdır.

Her çocuk, ne yapılması gerektiğini bilen, bunu karşısındakine de bildiren ebeveynler ister. Anne babasını kendinden emin gören çocuklar bu rahatlığı örnek alır ve kendini daha güvende hisseder.



Selam ve hürmetlerimle...


Bu mesaj 1 kez ve en son Emirdag tarafından 13.06.2004 - 01:18 tarihinde değiştirilmiştir.
Ekleme Tarihi: 13.05.2004 - 01:30
Kizil-Elmas üyenin diğer mesajları Kizil-Elmas`in Profili Kizil-Elmas Özel Mesaj Gönder Sayfanın başına dön
Konu: AİLE HAYATI-EVLILIK-MESELELER
Kizil-Elmas su an offline Kizil-Elmas  
23 Mesaj -
SEVGİLİLER GÜNÜ
(SAİNT VALENTİNE'S DAY)


14 şubatın sevgililer günü olduğunu geçde olsa farkettik bişiler tıklayalım dedik. Sevgililer günü(Saint Valentine's Day) Avrupa toplumunun dinlerinin asıl hükmünü kaybetmesi insanlar arasında meşru olmayan ilişkilerin yaygınlaşmasının normal karşılanması ile ortaya çıkmıştır. Ne eski dinlerde nede İslam dinin de yeri yoktur.

Sevgilileri ikiye ayıralım, yani yanlış anlamayın sevgilileri ayıralım demedim iki tür sevgili vardır onu belirtiyorum

1) Özenti yada cinsel dürtülerine uyarak sevgili olanlar:

Bu sınıf hayatın yemek içmek ve eğlenmekten ibaret olduğunu sanan bu insanlar gerçeğin farkına vardıklarında ömür sermayesini harcayıp bitirdiklerini ancak farkederler. Oysa Allahu Teala şöyle buyuruyor:

EN'AM suresi 32. ayette Dünya hayatı bir oyun ve eğlenceden başka bir şey değildir. Müttakî olanlar için ahiret yurdu muhakkak ki daha hayırlıdır. Hâla akıl erdiremiyor musunuz?

ÂL-İ İMRAN: 14- İnsanlara kadınlar, oğullar, yüklerle altın ve gümüş yığınları, salma atlar, davarlar, ekinler kabilinden aşırı sevgiyle bağlanılan şeyler çok süslü gösterilmiştir. Halbuki bunlar dünya hayatının geçici faydalarını sağlayan şeylerdir. Oysa varılacak yerin (ebedî hayatın) bütün güzellikleri Allah katındadır.

2) Hayat arkadaşını yani evlenip ömrünü geçireceği kişiyi seçmek için sevgili olanlar:

Sevgili olarak flört edip evlenenlerin propagandası yapıldığı gibi başarılı bir evlilik yaptıkları söylenemez. İşte bir örnek:

medenifearless; Cinsiyet: Erkek; Yaş: 26 ; İl: İstanbul

2 yıldır evliyiz. Hergün "Allah belanı versin" demeye başladım. Artık her kavga ettiğimizde, eski sevgilisiyle beni karşılaştırmaya başladı. Kavga bittikten sonra neden bu kadar iğrenç şeyler söylediğini sorduğumda, "Sinir anında söylenmiş gerçek olmayan sözlerdi" diyerek geçiştiriyor. O kadar da severek evlenmiştik. Onun için yapmadığım ve yapamayacağım şey yokken yine de nankörlük yapıyor. Aman arkadaşlar evlenmeden önce bin kere düşünün. Özellikle eşiniz olacak kadının geçmişini mutlaka öğrenin.

Bu ilişkilerin %90 ı evlenmeyle sonuçlanmıyor. En serseri ve asi genç dahi evlenmek istediğinde; hiçbir erkekle konuşmamış, halk tabiriyl,e erkek eli değmemiş kızlarla evlenmeye can atıyor. Flört tuzağının pençesinde kalan kızlar genelde ortada kalıyor, hatta gözünü kadın tüccarlarının adresinde açanlar bile oluyor.

Dr. Cemal Zeki Önal, flörtçü kızların ortak akıbetlerini güzel bir şekilde tasvir eder: Aşkla şakalaşan kızlar, bıçakla oynayan çocuklara benzerler, ekseriye yaralanırlar. Bu yaralar çok defa pek acı kanar. Kız kızlığını, ulu benliğini kaybeder, türlü felaketlere uğrar". Erkek ise yeni oyuncağından hevesini almış bir çocuk gibi konacağı yeni bir çiçek arayama başlar. Diyelim ki, flört döneminden sonra bir kız ve erkeğin evlendiğini düşünelim. Bunlar flört döneminde birbirlerine kendilerinin hoşa giden yönlerini gösterirler. Aylarca süren tanışma ve derin dostluğa rağmen kusurlarını, zayıf taraflarını birbirine göstermezler. Bu dönem içinde nefsâni, şehvani istekler, cinsel dürtüler o kadar azmış olur ki, hemen evlenmek isterler ve bu amaca ulaşmak için ikisi de birbirine bağlılık sözü verirler. Öyle sevgi ve sadakat gösterişi içine girerler ki, evlendikten sonra ilişkiler ve münasebetler dünyasında bu devreye hiçbir zaman bir daha tesadüf edilmez.

Tabiki erkek ve kadın bir biri için yaratılmıştır. Allah (c.c) buyuruyor ki:

30-RUM: 21- "Yine O'nun âyetlerindendir ki, sizin için nefislerinizden kendilerine ısınırsınız diye eşler yaratmış, aranıza bir sevgi ve merhamet koymuştur. Şüphesiz ki bunda düşünecek bir kavim için nice ibretler vardır."

Peygamberimiz sallallâhü aleyhi ve sellem de: Ey gençler topluluğu! Sizden evlenmeye gücü yetenler evlensin.Çünkü evlenmek gözü daha çok muhafaza eder, namusu daha fazla korur. Evlenmeye gücü yetmeyenler ise oruç tutsun. Çünkü oruç kalkandır. buyuruyor.

Ama ne Peygamberimiz sallallâhü aleyhi ve sellem zamanında ne de sonrasında hiç bir İslam âlimi kadın ve erkeğin evlilik dışı yakınlaşmasına müsaade etmemiştir Hatta İmamı Rabbani hazretleri kapalı bir odada evli bir erkek yada kadının mahremi olmayan biri ile bir cinsi münasebet süresi kadar kalmaları nikahlarını bozar, ama örneğin kapı açıksa hüküm bozulur demiştir.



Selam ve hürmetlerimle...


Bu mesaj 1 kez ve en son Kizil-Elmas tarafından 13.05.2004 - 01:19 tarihinde değiştirilmiştir.
Ekleme Tarihi: 13.05.2004 - 01:17
Kizil-Elmas üyenin diğer mesajları Kizil-Elmas`in Profili Kizil-Elmas Özel Mesaj Gönder Sayfanın başına dön
Konu: Cocuk Terbiyesi-Psikoloji...
Kizil-Elmas su an offline Kizil-Elmas  
23 Mesaj -
Çocuklarınız ve Siz


Pek çok yeni şeyi deneme yanılma yöntemiyle öğreniriz. Yağmurun altında otutursanız ıslanırsınız, vaktinde yemek yemezseniz aç kalırsınız, elbiselerinizi temizlemezseniz kirli kalırlar. Çocuklar da kavga ettiklerinde zarar göreceklerini daha ilk tartışmada öğrenirler veya kuralları ihlal ettiklerinde sonuçlarına katlanmaları gerektiğini de. Eğer anneler ve babalar çocuklarını koruma veya cezalandırma konusunda daha soğukkanlı ve sabırlı davranabilirlerse, çocuklar doğal yollardan sorumluluklarını öğrenebilirler.

Ebeveynliğin en önemli hedefi çocuklarının başarılı bir hayat sürmeleri için özgüven ve cesaret kazandırmak.Yaptıkları seçimlerin sonuçlarını, ebeveynler uyarmadan yaşayarak öğrenmeleri son derece önemli hayat dersleri kazanmalarını sağlayacaktır. Önemli bir dersi de böylece öğrenirler, bu da hata yapmanın doğal olduğu ve yeniden denemek için daha pek çok fırsatları olduğudur.

Çocuklarınızın geçmişte yaptıkları hatalarla ilgilenmekten vaz geçin. Bu hatalrın bedelini ödetmeye kalkmayın. Yaşadıklarından ders çıkarmalarında, yanlış adımlarından utanmama konusunda onlara destek olun.

Çocukların sorumlukluklarından kaçtığını farkederseniz, yerine getirilmeyen bir sorumluluğa karşılık bir fırsatı elde edememelerini sağlayın. Mesela, gezinti yapmak için dışarı çıkardığı bisikleti düzgün bir şekilde yerine yerleştirmiyorsa bu sorumluluğu üstlenene kadar bisikletle gezme hakkını elinden alın. Saygılı bir iletişimizin olduğu sürece çocuğunuz elinden kaçırdığı fırsatı geri kazanmak için sorumluluklarına uyacaktır.

Sorunların çözümünde çocukların da yer almasını sağlayın. İçinde bulundukları çözüm önerilerini daha iyi sahiplenir ve uygularlar. Çözüme katkı sağlarlarsa ceza alsalar bile bunu cezalandırma olarak görmezler, daha uyumlu davranırlar.

Hatalarını hatırlamaktan ve hatırlatmaktan, yüze vurmaktan sakının. Bu ceza sana bunu bir daha yapmamayı öğretir gibi sözler, çocukların incinmesine ve aşağılanmasına sebep olur ki geleceğe dönük hiç bir fayda sağlamaz.

Yanlış davranışlarının sonucunda acı bir sonuçla karşılaştıysa bu yeterli bir cezadır. Daha fazlasına ihtiyacı yoktur. Bu durumda yanında olup onu anlamaya çalışmak en iyi yöntemdir. Ben sana söylemiştim demenize gerek yok, çünkü o bunu zaten biliyor. Yakınlık kurma çabanız kendisini savunmak yerine ders almasını sağlamak için daha etkili olacaktır.

Çocuklarınızla olan ilişkilerinizde dikkat etmeniz gereken önemli hususlardan biri saygılı bir anne veya baba olmayı başarmaktır. Bunu yapabilmek için önce kendinize sonra da çevrenizde bulunan herkese karşı saygılı bir tutum sergilemeniz gerekir. Çocuklarınızın davranışlarını kontrol altına almaya çabalamadan önce kendinizi kontrol altında tutmalısınız. Ve onlara hiç sonu gelmeyecek sevgiler sunmalısınız.


Selam ve hürmetlerimle...
Ekleme Tarihi: 05.05.2004 - 03:20
Kizil-Elmas üyenin diğer mesajları Kizil-Elmas`in Profili Kizil-Elmas Özel Mesaj Gönder Sayfanın başına dön
Konu: AİLE HAYATI-EVLILIK-MESELELER
Kizil-Elmas su an offline Kizil-Elmas  
23 Mesaj -
ÇIPLAKLIK

Erkek ve kadınların sağlıklı bir cinsel hayat yaşamaları için müstehcen giyimden kaçınmak gerekir.

Kadının aşırı takıp takıştırması ve soyunması, kendini karşı cinse cazibe merkezi haline getirmesi ve bundan zevk duyması, toplumda hakim olan zihniyetle de yakın ilgilidir. Bu anlayışta kadın, verdiği zevk oranında değer taşır. Artık kadın ilahi bir emanet ve insanı oluşturan iki temel parçadan biri olmaktan çıkmış ve yalnızca çekici bir beden haline gelmiştir. Taşıdığı değer, Bedeninin güzel görüntüsü kadar olacaktır. Böyle bir toplumda kadının bütün varlığı görülmekte ve alıcının gözü ile değerlendirilmektedir. Kadın sadece görünüşünden ibarettir. Kadın için giyim, vücudu örtmek için değil teşhir için bir araçtır. Yani kadının kişiliği önemli değildir, ancak cinsi bir metadır.

Soyunmak Bir Ruhi Sapma Mı?

Psikiyatrik açıklamalarda yer alan cinsi sapıklıklardan biri de teşhirciliktir (ekshibisyonizm). Bu tür rahatsızlığı olanlar aslında cinsel yetersizliği olan ruh sağlığı bozuk kişilerdir. İşte, çıplak gezenlerde de böyle bir sapıklığın emarelerini bulabiliriz.

Erkek ve kadınların sağlıklı cinsel hayatları içinde müstehcen giyimden kaçınmak gerekir. Sık ve yersiz uyarılan erkekte cinsel soğukluğun gelişme ihtimali daha büyüktür.


Selam ve hürmetlerimle...
Ekleme Tarihi: 05.05.2004 - 03:16
Kizil-Elmas üyenin diğer mesajları Kizil-Elmas`in Profili Kizil-Elmas Özel Mesaj Gönder Sayfanın başına dön
Konu: SESLI DINI SOHBET...
Kizil-Elmas su an offline Kizil-Elmas  
SESLI DINI SOHBET...
23 Mesaj -
Selamun Aleykum !

Kardeslerim, http://www.cankardesler.de.tc (Sohbet Odasi) adresinde Cumartesi, Pazar, Pazartesi ve Carsamba günleri Avrupa saati ile gece 11 de Fikih dersleri islenmektedir.

Derslerimiz SESLI olarak icra edilmektedir.


Selam ve hürmetlerimle...


Bu mesaj 1 kez ve en son Kizil-Elmas tarafından 30.04.2004 - 21:55 tarihinde değiştirilmiştir.
Ekleme Tarihi: 30.04.2004 - 21:54
Kizil-Elmas üyenin diğer mesajları Kizil-Elmas`in Profili Kizil-Elmas Özel Mesaj Gönder Sayfanın başına dön
Konu: AİLE HAYATI-EVLILIK-MESELELER
Kizil-Elmas su an offline Kizil-Elmas  
AİLE HAYATI-EVLILIK-MESELELER
23 Mesaj -
AŞK VE FLÖRT

Flört veya aşkın fırtınasıyla mutlu bir evliliği bulacaklarını sananlar aldanma ihtimalini göz önünde tutmalıdırlar.

"Onlar erdiler mutluluğa, biz çıkalım kerevetine". Sevgiyi işleyen masalların çoğu bu cümle ile biter. Genç kızla erkek birbirlerine delicesine tutulmuşlardır, araya giren "kötü" kişilere rağmen kavuşurlar ve evlenirler. Artık onlar mutluluğa ermişlerdir, hiç problemleri yoktur ve saadet dolu, cıvıl cıvıl bir evlilik onlarındır. Prensle prensesi veya Aslı ile Kerem 'i artık sonsuza kadar sürecek mutluluk beklemektedir.

Romantik aşk efsanesi dediğimiz bu şartlanma, bize dünyadaki her genç erkeğe karşılık, "onun için yaratılmış" bir genç kız bulunduğunu anlatır. Kendisine yazılmış olan insanla karşılaşıldığında kişi onu hemen tanır; çünkü ona aşık olur. Artık kendi seçtiği insanla karşılaştığına ve bu birleşme haliyle kusursuz olacağına göre, birbirlerinin bütün ihtiyaçlarına ebediyen karşılık verebilir ve dolayısıyla da sonsuza kadar kusursuz bir uyum ve beraberlik içinde mutlu yaşayıp gidebilirler.


Ama gerçek böyle olmaz. İhtiyaçlar karşılanmazsa, korkunç bir hata yapılmış olduğu ortaya çıkar. Demek ki yanlış yorum yapılmıştır; aşk zannedilen gerçek aşk değildir. Ya boşanma veya geçimsizlik evlileri bekleyen akıbettir.

Aşık Olma:

Gerçek anlamda "Aşık olmak", iki kişinin sadece, birbirlerinin gözlerinin içerisine sevgiyle bakmaları değil; aynı zamanda, tüm fikirleriyle aynı yöne bakabilmeleridir ve bakışlarla olduğu gibi ruhen de bütünleşebilmeleridir.

Aslında "aşık olma" sevgiye eşdeğer değildir. Birincisi aşık olma tecrübesinin özellikle cinsel arzu ile ilgili yanı vardır. İkincisi de hiçbir aşk, hep devam etmez ve geçicidir. Kime aşık olunursa olunsun, bu ilişki yeterince devam ederse er ya da geç aşk sona erer. Bu, aşık olunan kişiyi sevmekten mutlaka vazgeçilir anlamında değildir. Ama aşık olmanın en büyük özelliğini oluşturan ihtiraslı sevgi mutlaka biter. Balayı muhakkak sona erer. Romantizmin açan çiçeği katiyetle solar.

Meşhur hikâyede Mecnun da Leyla 'ya olan aşkının geçici olduğunu anlar, sonunda ilahi aşka yönelir. Artık o fani olan Leyla'nın peşinde koşmaz, ebedî aşka kavuşmuştur.

Aşık olmanın temelinde kişinin yalnızlıktan ürkmesi vardır. Yalnızlık acı vericidir ve ferdî kimliğimizin duvarını aşarak dışımızdaki dünyayla daha fazla özdeşleşebileceği bir duruma ulaşmak isteriz. İşte aşık olma olayı geçici olarak bu geçişi yapmayı sağlar. Aşık olmak aslında ferdin benlik sınırlarının bir bölümünün aniden çökerek, kişinin kendi kimliğini bir başkasının kimliğiyle kaynaştırabilmesine izin vermesidir. Kişi sevdiğiyle birdir artık, yalnızlıktan kurtulmuştur.

Bazen de sevgiyle her türlü engelin aşılacağı sanılır. Aşkın gücü önünde bütün karşı güçlerin teslimiyet içinde boyun eğeceklerine ve karanlıklara karışıp kaybolacaklarına inanılır. Aşık olunduğunda hissedilen bu duyguların gerçeklere uzaklığı, tıpkı iki yaşındaki bir çocuğun kendisini ailesinin ve dünyanın kralı gibi hissetmesine ve sonsuz bir güce sahip olduğuna inanmasına benzer.

Nasıl iki yaşındaki çocuğun "her şeye gücü yetme" fantezisi gerçeğin darbesine uğruyorsa aşık olan bir çiftin "bir olma" fantezisi de aynı duvara çarpar. Günlük hayatın sorunları karşısında, er ya da geç ferdi irade ve istekler ortaya konulur. Çelişkiler belirir. Erkek cinsellik ister. kadın isteksizdir. Kadın gezme ister, erkek kabul etmez. Erkek para biriktirmek arzusundadır, kadın bulaşık makinesi için bastırır. Kadın ev işlerinden söz eder. erkekse kendi meşguliyetlerinden dem vurur. Kadın erkeğin arkadaşlarından hoşlanmaz, erkek de kadınınkilerden. Böylece her ikisi de varlıklarının derinliklerinde, şu üzücü gerçeği idrak ederler: Sevdikleriyle aslında "bir" değillerdir ve sevdikleri kişinin kendi arzulan, istekleri, zevkleri, önyargıları ve onlardan farklı bir zamanlaması vardır ve olmaya da devam edecektir. Aniden veya yavaş benlik sınırları eski yerlerine çekilip kapanmaya başlar; aşk biter. Yeniden iki fert haline gelirler. İşte bu noktada ya bu evliliğin bağlarını çözmeye veya gerçek sevginin temelini atmaya başlarlar.

Aşık Veysel aşkı "sevdiğine kavuşamamaktır" diye tarif etmişti. Gerçekten seven çiftler bir araya gelince her şey sanıldığı gibi toz pembe olmaz ve çoğu zaman da "aşk" biter.

Flörte Gelince:

Evliliğe flört ederek adım atmayı savunanlar hayli fazladır. Ancak flört ederken evliliği gözetenler, birbirini gereğinden fazla kandırırlar. En azından İlk zamanlarda kim olduklarını, ne düşündüklerini, neye inandıklarını birbirinden gizlemeye çalışırlar.

Flört sırasında "Tam istediğim gibi. Her konuda uyum sağlıyoruz." denir. Fakat sorunlar, genellikle balayının bitip kişilerin gerçek yüzü ile görünmesiyle başlar. Bu sefer yanlış insanla evlenildiği, daha doğrusu evlendiğini sandığı insanla evlenmediği neticesine varılır.

Çünkü flört öncesinde taraflar birbirlerini sevdirmek için abartıya kaçarlar. Bu devrede kendi ilgisi değil karşı taraf düşünülür. Bunu karşı tarafı sevindirmek ve o anı paylaşmak amacıyla yapar.

O Zaman Ne Yapmalıyız?

Evlilik öncesi flört veya nişanlılık döneminde, müstakbel eşin iyi özellikleri aranır ve başkalarına anlatılırsa evlilikteki uyum artar. Müstakbel eş hakkında söyleyecek güzel şeyler bulmak, sabırlı, anlayışlı. kibar ve anlaşılabilir bir yaklaşım içinde olmak evliliğin geleceği açısından mükemmel bir eğitim işlevi görecektir.

Evlenmeye karar verirken eş adayının anne ve babası göz önüne alınmalıdır. Çünkü onlarla iyi geçinmek evliliğin uyumunu artırır.

Karşı taraf olduğu gibi kabul edilmelidir. Aşık olan veya flörtün dalgalarında dolaşan kişiler, sevdiği kişiyi kusursuz yaratılmış olarak algılar. Sevdiğinde hata görürse, bunları önemsiz, hatta ona renk ve çekicilik katan küçük tuhaflıklar olarak yorumlar. İşte burada, duygusallıkla değil, muhakeme ile karar vererek, ileride ne ölçüde problem olacağı hesaba katılmalıdır. Davranışlarının değişeceği, kendisine uyum sağlayacağı önyargısından kaçınmak gerekir.

Bilinmelidir ki olgun bir evlilik, kendisinin ve eşinin bağımsız kişilikleri ve birbirinden ayrı benlikleri olduğunu kabul etmeye dayanır. Mutlu evlilik yapan çiftler, eşlerini oldukları gibi kabullenmişlerdir ve onlarda mükemmeli arama ve onları değiştirme çabalarının yararsızlığını anlamış insanlardır.

İnsanın en fazla ihtiyacını tatmin eden, kalbine karşılık bir kalbin bulunmasıdır ki, her iki taraf sevgilerini, aşklarını, şevklerini birbirleriyle paylaşsınlar. Lezzetlerde birbirlerine ortak, gam ve kederli şeylerde de yardımcı olsunlar.



Selam ve hürmetlerimle..,
Ekleme Tarihi: 28.04.2004 - 22:55
Kizil-Elmas üyenin diğer mesajları Kizil-Elmas`in Profili Kizil-Elmas Özel Mesaj Gönder Sayfanın başına dön
Konu: Cocuk Terbiyesi-Psikoloji...
Kizil-Elmas su an offline Kizil-Elmas  
Cocuk Terbiyesi-Psikoloji...
23 Mesaj -
Gurur duyduğumuz çocuklarımız


Emek verdiğimiz herşeyle gurur duymaya hakkımız var. Çocuklarımız emeklerimizin, zamanımızın, bilgimizin, sabrımızın, sevgimizin en çoğunu sunduğumuz eserlerimiz. Ve en çok onlarla gurur duymalıyız.

Hatalarını, eksiklerini değil, takdire kayık yönlerini görmek biraz da bizim iç dünyamızla ilgili bir tutum. Eğer, olumlu bakışı, tasdik ve beğenilerimizi önce kendimize ifade edemiyorsak, ne kadar çaba göstersek de çocuklarımıza onları ne kadar sevdiğimizi, çabalarını nasıl takdir ettiğimizi, başarısız olsalar da onlarla gurur duyduğumuzu söyleyemeyiz.

Oysa, geleceğin mücadeleyle dolu günlerinin başarılı bireylerinin en çok ihtiyaç duyacağı özelliği özgüven olacaktır. Okul çağı problemleri, ergenlik dönemi krizleri, gençlik dönemi çaresizlikleri, yetişkinlik çırpınışları, hep özgüveni, kenidiyle barışık olmayı, eksiklikleriyle birlikte kendini sevebilme, yanlışlarından utanmak yerine ders almayı başarabilme yeteneğiyle aşılır.

Özgüven, kendini sevebilme becerisi, büyük ölçüde bu hislere sahip, çevresine değer veren, hataları bağışlayan, başarıları takdir eden, evlatlarını koşulsuz seven, kendi hatalarını görebilen, kendisini suçlamayan, suçlandığında bie sükunetini bozmayan, sorumluluklarını ihmalinden dolayı meydana gelen aksaklıkları izah için bahaneler arkasına saklanmayan, otorite kurma derdiyle baskıcı davranışlarla çevresindekileri ezmeyen, cesaretli-yürekli ebeveynlerin kârıdır.

Kendisiyle gurur duyulmayan çocuklar kendileriyle gurur duymazlar. İlk adımlarını alkışladığımız bebekler kendilerinde yeniden ayağa kalkıp, tökezlese bile adım atma cesaretini bulur. İlerleyen yaşlarda, karşılaşacakları problemlerle başedebilmeleri için, arkalarında, güvenip dayanabilecekleri, hata ettiklerinde kendilerini düzeltecek, sarsıldıklarında titremeyecek, ağladıklarında gözyaşlarını silecek, hep kendilerinden yana anne-babalar isterler. Ergenlik dönemine ulaştıklarında bile bu böyledir, onlar aksini söylese bile, anne-babalarının güvenli sıcaklığını isterler. Bulamadıkları oranda öfkelenir, depresyona girer, övgüvenlerini yitirir, ailelerinden uzaklaşırlar.

Çocuklarla arkadaş olmak.... Hep dilimizde, onlarla aramızın ne kadar iyi olduğunu göstermek için sık sık tekrarlarız. Ama onlar arkadaş değil, onları hep sevecek, sevgisini ne olursa olsun kaybetmeyecek ebeveynlere ihtiyaç duyarlar.



Selam ve hürmetlerimle...
Ekleme Tarihi: 28.04.2004 - 22:44
Kizil-Elmas üyenin diğer mesajları Kizil-Elmas`in Profili Kizil-Elmas Özel Mesaj Gönder Sayfanın başına dön
Konu: AD KOYMAK
Kizil-Elmas su an offline Kizil-Elmas  
AD KOYMAK
23 Mesaj -
İsim vermek. Yeni doğan çocuğuna güzel bir isim koymak, öncelikle babanın sonra annenin görevlerindendir. Konulan ismin, güzel bir mânâsının olması, İslâm inancına ve hükümlerine uygun olması gerekir. İslâm'da çocuğa genellikle doğduğu gece isim verildiği gibi, doğumunun üçüncü veya yedinci gününde ad konulmaktadır. Rasûlullah (s.a.s.), oğlu İbrâhim dünyaya gelince: "Bu gece bir oğlum doğdu; ona atam İbrâhim'in adını verdim." buyurmuşlardır. Bu hadis, ismin ne zaman konacağı hususunda önemli bir delildir. (Ebû Dâvud, Cenâiz, 24) Ayrıca bir kimseye birden fazla isim verilebileceği de yine Rasûlullah (s.a.s.) belirtilmiştir. (Buharî, Menâkıb, 17; Müslim, Fezâil, 124).

Anlamı İslâmî akîdeye uygun olmayan, dinin yasakladığı bir anlam taşıyan isimlerin çocuklara verilmesi uygun değildir. Hz. Peygamber (s.a.s.) yeni Müslüman olanların şirk dönemindeki isimlerini değiştirmez, genellikle aynen bırakırdı. Ancak bu isimler arasında, mânâsı çirkin veya Allah'tan başkasına kulluğu ifâde edenler varsa, meselâ müşriklerin taptığı putlardan biri olan Uzzâ'nın kulu anlamındaki Abdüluzzâ, Kâ'be'nin kulu anlamındaki Abdülka'be ve benzeri isimleri genellikle, Allah'ın kulu mânâsında Abdullah veya Rahman'ın kulu mânâsında Abdurrahman gibi isimlerle değiştirirdi. Kesmek anlamına gelen Sarim ismindeki bir sahâbinin ismini de, mutlu anlamına gelen Saîd; Berrâ olan bir kadının adını Zeyneb olarak değiştirmiştir. (Buhârî, Edeb, 108; Ebû Dâvud, Edeb, 62; İbn Mâce, Edeb, 32) Ayrıca, Firavun ve Kârun gibi zulüm ve küfür önder ve sembolleri olan isimlerin verilmesi de İslâm'da yasaktır.

"Allah katında isimlerin en güzeli Abdullah ve Abdurrahman'dır." hadisi (Buhârî, Edeb, 105-106; Müslim, Âdab, 2; İbn Mâce, Edeb, 2; Tirmizî, Edeb, 64; İbn Hanbel, II, 24, 128) isim koyma hususunda İslâm'ın genel prensibini belirlemektedir. Çocuklarımıza vereceğimiz isimler, Allah'a kulluk ifâde eden, İslâmî gayelere ve insan haysiyetine uygun, çevremizdeki insanların genellikle hoşlanacakları, kulağa hoş gelen, İslâm büyüklerinden hâtıra kalan mânâsı güzel olan isimlerden herhangi biri olabilir. Daha önceden pek duyulmamış diye, yapmacık ifâdeler taşıyan, İslâm toplumunda hiç kullanılmayan uydurma ve müslüman olmayanlara ait isimlerin çocuklarımıza ad olarak verilmesi doğru değildir. Çünkü, Rasûlullah (s.a.s.) "Kıyâmet gününde babalarınızın isimleriyle çağrılacaksınız. Bu bakımdan çocuklarınızın isimlerini güzel koyunuz." (Ebû Dâvud, Edeb, 61; İbn Hanbel, V, 194) buyurmuştur.


Selam ve hürmetlerimle...
Ekleme Tarihi: 19.04.2004 - 23:18
Kizil-Elmas üyenin diğer mesajları Kizil-Elmas`in Profili Kizil-Elmas Özel Mesaj Gönder Sayfanın başına dön
Konu: Yeni Forum...
Kizil-Elmas su an offline Kizil-Elmas  
Yeni Forum...
23 Mesaj -
Selamun aleykum!

Kardeslerim, nacizane yeni bir Forum acilmistir.

Ilgilenen kardeslerimizin dikkatine sunuyorum.

http://www.musluman.net/ww717/default.asp



Selam ve hürmetlerimle...
Ekleme Tarihi: 14.03.2004 - 02:24
Kizil-Elmas üyenin diğer mesajları Kizil-Elmas`in Profili Kizil-Elmas Özel Mesaj Gönder Sayfanın başına dön
Sayfa (1): (1)
İmzalar göster - Konuları göster

Kategori Seç:  
Sitemizde şu an Yok üye ve 674 Misafir mevcut. En son üyemiz: Didem_


Admin   Moderator   Vip   Üye ]

Hayırlı ömürler dileriz.    Bu üyelerimizin doğum günlerini tebrik eder, sıhhat ve afiyet dolu bir ömür dileriz:
kilimlili67 (47), EnToRia (39), cihankarasan (56), rahmali (60), beyazyol (44), hmurat (50), Sweet-Bircan (31), calinan_kalp (43), bobmalley (34), kerim71 (50), talip-ibrahim (38), kan-ka (50), behlül72 (52), n.nakla61 (40), yasinbirel80 (44), zuhre yildirim (44), SnNmMc (37), tarik82 (42), akin123 (37), MertTurk (43), *hira* (35), zaferburgu (49), mademney (42), esli (61), sipahii (43), gokhan (46), ISLAM_GUNESI (40), veteriner54 (42), meryem03 (40), engino (46), yol_cu (42), koyuncu339 (39), fizikcimrt (49), fgdibo (36), salem (46)
24 Saatin Aktif Konuları
0

Copyright © ((( RAVDA.net )))  *  İrtibat   *   RAVDA Reklam Servisi   *   Tüm hakları saklıdır, izinsiz alıntı yapılamaz.
Sitemizde yayınlanan imzalı yazıların içeriğinden yazarları, forum ve yorumlardan ekleyen şahıslar sorumlu olup, kesinlikle sitemiz sorumlu değildir.
© by ((( RAVDA.net )))

Sayfa 0.51899 saniyede açıldı