BİİLGİSAYAR BAŞINDA RÜYA


Rüyalarını bile, süsler bütün insanlar,
Eğer güzel olursa, gerçekte yaşananlar.

Kötülüklerin yüzü, kâbusumuz olmasın,
Rüyalarımız bize, kötü örnek olmasın.

Gençleri görüyorum, bilgisayar başında,
Yaşları dahi küçük, henüz erken yaşında.

Vurdu kırdı oyunlar, rahatlıkla oynanır,
Oyundaki cinayet, belleğine yollanır.

Bir sıkıntı anında,aklına gelir bunlar,
Tatbikata koyulur, belleğe kazınanlar.

Uygulamalı derstir, simülâtör oyunu,
İster istemez bozar, hep herkesin huyunu.

Tertemiz sayfaları, kazınmış hafızalar,
Çoğunlukla oluşur,kalıcı arızalar.

Bir insan düşünelim, bu şartlarda yaşamış,
Olumsuzluklarından, diyelim uzak kalmış.

Ama bir gün gelirde, bir problem olursa,
Bir kaç sorun yüzeyde,kendine yer bulursa.

Uykusu sırasında, belirsizlikler gelse,
Belleğe kazınanlar, uykuyu bile delse.

Oyun moduna girse, uyur gezer bir halde,
Ne yapacak bilinmez! ? ! zor bir durum herhalde.

Oyundaymışcasına, kötü bir şeyler olsa,
Düzeni bozulurmu,yaşamın rengi solsa.

İstememeli kimse, bu durumda kalmayı,
Böyle bir hale düşüp, sorumluluk almayı.

Oyun deyip geçmeyin,neler oluyor neler,
Türlü türlü cinayet, yok edici nükleer.

Kötülüklerin yüzü, kâbusumuz olmasın,
Rüyalarında bile, hiçbir insan korkmasın.

Rüyalarını süsler, ister ise insanlar,
Eğer güzel olursa, gerçekte yaşananlar.

Ahmet Yazıcıoğlu

KARACAAHMET

Deryada sonsuzluğu zikretmeye ne zahmet!
Al sana, derya gibi sonsuz Karacaahmet!

Göbeğinde yalancı şehrin, sahici belde;
Ona sor, gidenlerden kalan şey neymiş elde?

Mezar, mezar, zıtların kenetlendiği nokta;
Mezar, mezar, varlığa yol veren geçit, yokta...

Onda sırların sırrı: Bulmak için kaybetmek.
Parmakların saydığı ne varsa hep tüketmek.

Varmak o iklime ki, uğramaz ihtiyarlık;
Ebedi gençliğin taht kurduğu yer, mezarlık.

Ebedi gençlik ölüm, desem kimse inanmaz;
Taş ihtiyarlar, servi çürür, ölüm yıpranmaz.

Karacaahmet bana neler söylüyor, neler!
Diyor ki, viran olmaz tek bucak, viraneler,

Zaman deli gömleği, onu yırtan da ölüm;
Ölümde yekpare an, ne kesiklik, ne bölüm...

Hep olmadan hiç olmaz, hiçin ötesinde hep;
Bu mu dersin, taşlarda donmuş sukuta sebep?

Kavuklu, başörtülü, fesli, başacık taşlar;
Taşlara yaslanmış da küflü kemikten başlar,

Kum dolu gözleriyle süzüyor insanları;
Süzüyor, sahi diye toprağa basanları.

Onlar ki, her nefeste habersiz öldüğünden,
Gülüp oynamaktalar, gelir gibi düğünden.

Onlar ki, sıfırlarda rakamları bulmuşlar,
Fikirden kurtularak, ölümden kurtulmuşlar.

Söyle Karacaahmet, bu ne acıklı talih!
Taşlarına kapanmış, ağlıyor koca tarih!

NECİP FAZIL KISAKÜREK

(:Değerli şairden bir şiir de benden buyurunuz (acizane ) sevgi ve selamlarımla.

Güzel şiirini kutlarım

selam ve dua ile..

CUMA Fakirin HACCIDIR
Cuma fakirin haccı, ifayla bulur değer,
Mü-min'lere bayramdır, Mü-min bayrama değer.
Gök ehlinin bayramı, koşulsuz boyun eğer,
Cennet'te bayram bugün,Cuma'mız ise eğer.
Ahmet Yazıcıoğlu


............................................................................
Bu şiirin hikayesi okumuş olduğum şu hadisi şeriftir.
............................................................................
Cuma fakirlerin haccıdır ve Mü-minlerin bayramıdır ve gök ehlinin bayramıdır ve Cennet'te bayram günüdür.Günlerin en iyisi en şereflisi Cuma'dır.
Hadisi şerif meali