lopinavir ritonavir hydroxychloroquine kamagra stromectol kamagra oxytrol pamelor pantozol parafon parexat pariet parlodel paronex paxil cr paxil penegra pentoxi pepcid pepcidine periactin persantine pharmaquine phenhydan phoslo pirocam pirosol pk merz plavix plendil pletal podomexef ponstel pradif prandin precose premarin prevacid priligy prilosec primacton primolut n primolut nor principen prinil probalan prodafem
     

0
Start Giriş Üye Ol üyeler ((( RAVDATe@m))) Arama
Toplam Kategori: 69 *** Toplam Konu: 30100 *** Toplam Mesaj: 148193
Forum Anasayfa » Arama Sonuçları

87 Sonuç - Yeni Arama
Sayfa (5): (1) 2 3 Devam >
Ekleyen Mesaj
Konu: BOP NE DEMEKTİR ? TÜRKİYE İÇİN ÖNEMİ NEDİR ?
mehmetkaratas su an offline mehmetkaratas  
BOP'un ne olduğunu bilmeyenler, ABD'nin gerçek uşaklarının kimler olduğunuda bilemezler...
94 Mesaj -
Son olarak verdiğimiz şehitlerden sonra sözüm ona dini yayın yapan bir gazete ortalığa yine bir sürü hezeyanı yayıvermiş. Yazık yazık.

Ben şimdi soruyorum Hudsondaki tırışkadan hayali hikayelermi daha önemli ve can alıcı yoksa bir örnek verecek olursak Zapsu'nun ülke onurunu iki paralık ettiği ABD ye gidip R.T.E adına yaptığı "bu adamı deliğe süpürmeyin. Kullanın" içerikli yalvarıp yakarmamı ? Sizin için önemli olanları sizmi belirliyorsunuz, yoksa TSK ve cumhuriyet karşıtlarımı ?
Bu zihniyetle bu ülke nereye gider ? Kim nereye varır ?

Allah rızası için şu gazetede benim AKP için yazdığım sayısız yanlıştan tek bir tanesini bile göreniniz varsa söylesin ? Ben bir daha tek kelime bile yazmayacağım şayet bulursanız.
Batağa giden bir Türkiye tablosunun üzerine din sömürüleri veTSK düşmanlığı yapmak onu azdırmak neye yarar, neyi saklar, bu ülkeye ne kazandırır ?

TSK hangi müslümanlığa düşman ? AKP kurmay heyetinin sahip olduğu din anlayışınamı ? Ona aynen bende öyleyim. Sebeplermi ? Veriyorum.

Allah'ın ayetinde onlar sizin dostunuz olmazlar taki siz onların dininden olana kadar buyururken nedir bu haçlı teslimiyetinin anlamı ? Ülke içten ve dıştan bu yönetim tarafından tam anlamıyla haçlılara kuşattırılmışken hangi dinden bahsetmek mümkün ?
Allah'ın hangi ayetinde "kafanızdaki çarpık din anlayışını oturtmak için ülkeyi babalar gibi haçlılara satabilirsiniz" yazıyor ? Bunun Allah katından ne büyük bir celaliyetle karşılık göreceğini hala anlamakta güçlükmü çekiyoruz ?

Bakın kardeşlerim bir tek gazetenin yanlış yamalak ve yanlı yorumlarıyla kendinizi yönlendirmeyin. Bu ülkeye yazık oluyor.

Bir ibret olarak veriyorum. TSK yı ABD hizmetkarı olarak görenler aşağıda verdiğim linkte lütfen videoları izleyiverin. Birde benim "NEREYE GİDİYORUZ" başlıklı yazılarımı okuyuverin bir zahmet.
Ben o videolarda hiç TSK komutanı göremedim. Fakat R.T.E ve ekibinden bol bol görüntüler var. Yoksa dünyamı değişti ?

Yani ABD ve AB yi Türkiyeye karşı samimi olmamakla ve bölmeye çalışmakla suçlayan ve tavır koyan TSK bu haliyle ABD yanlısı oluyor....
Buna karşılık verdiğim klipte bayıla bayıla BOP un eş başkanıyım diyenler haçlıların her dediğini yapanlar ise ABD karşısında taviz vermeyen ideal yöneticiler oluyorlar öylemi ?
Vah anacığım vah meğer dünya ne kadar değişmişte ben farkına varamamışım.


http://www.youtube.com/watch?v=feWNvbXrz3s


Bu mesaj 2 kez ve en son mehmetkaratas tarafından 10.10.2007 - 17:55 tarihinde değiştirilmiştir.
Ekleme Tarihi: 10.10.2007 - 17:51
mehmetkaratas üyenin diğer mesajları mehmetkaratas`in Profili mehmetkaratas Özel Mesaj Kapalı Sayfanın başına dön
Konu: Nereye gidiyoruz.
mehmetkaratas su an offline mehmetkaratas  
TÜRKİYE'NİN GELDİĞİ NOKTAYI ANLAYABİLMEK....
94 Mesaj -
Farandag kardeşim yazınızda çok olumlu olmakla birlikte herhalde benim gereği gibi anlatamadığım noktalar var diye onlarada açıklık getirmeye çalışayım.

Yazım uzun oldu fakat okumaya değer. Vakit ayırıp okuyabilirseniz faydalı olacaktır düşüncesindeyim.

Bu aynı zamanda yalnız size değil, sizin gibi düşünen kardeşlerimede hitap anlamına gelmektedir.
İslam tevhid dinidir. O nedenle ne yazıyorsam baktığım pencere tevhid pencerisidir.
Yoksa burada bunca emeğimin hiç bir anlamı kalmaz.

Öncelikle önceki yazımda sizin değindiğiniz şehitler mevzuu için bir kaç kelam edeyim.

Allah'ın müslüman insanlara bir lütfudur şehitlik. Ki dini ve vatanı uğruna can veren insanlarımıza kanlarının ve canlarını feda etmelerinin karşılığı olarak böyle muazzam bir mükafat irade kılınmıştır.

Fakat onun dahi gerçekleşme şartları vardır. Genelde gördüğümüz haliyle din ve vatan kavramları için bir milletin yapmaya mecbur kaldığı mücadele ve müdahalelerde verilen can kayıplarımızın Allah katında karşılığı bu insanlarımızın şehadet makamına kavuşması olarak bilinir ve öyledir.

Buradan anlayacağımız şehitlik şartlar oluştuğunda insanların mücadelelerinde canlarını kaybetmeleri ile oluşan bir kavramdır.
Ben şehit olacağım diye barış ortmanında şehitlik kavramını aramak bu anlamda abestir. Yine aynı durumda gerek yokken uydurma nedenlerle (vatan din bahanesi aranarak) insanların canını tehlikeye atması yada buna mecbur bırakılmasıda ancak Hak'kın gazabına mazhar olur.

O nedenle Kuran öncelikle barışın korunması ve bunun için gerekirse can verilmesi öngörüsünü irade eder.

Bir örnek verecek olursak Çanakkalede ikiyüzellibin şehit verdik. Pek çok insanımız buradaki kahramanlık mucizeler ve başarıyı övünerek anlatırlar. Haklıdırlar fakat eksiktirler. Şöyleki Osmanlının o hale gelmesi her alanda geri kalıp haçlılara para ve her bakımdan bağımlı duruma düşmeleri nedeniyle bir kahırla imtihana müstehak olmuşlardır.
Allah'ın hikmeti bu ki, bir yandan koskoca bir devleti böyle bir kahrı yüklerken öbür yandanda sonsuz lütfundan bu uğurda ölenlerine şehadet makamını veriyor. Neden ? Çünkü bu insanlar bir kahırla imtihanın sonucunda ağır bir mücadeleye mecbur kalsalarda Allah ve vatan için canlarını vermektedirler.

Bugün insanlarımız Çanakkale ve Kurtuluş savaşlarının bu iki cihetini çoğunlukla değerlendirebilmiş olsalardı, tekrar bir istiklal savaşının kapısına gelmek gibi bir ağır imtihanla tekrar karşı karşıya kalma tehlikesi hasıl olmazdı.

Bugün hükümetin yapmaya çalıştığı gibi bulunduğu yerden onuda sorumluluğunu tamamen TSK üzerine yıkarak sivrisineklerin saldırısını bekleyerek mücadele ancak kendini kandırmaktır.
Bataklık kurutulmadan sivrisinekle mücadelenin asla sonunu getiremezsiniz. Bir opresyonlar silsilesi ile bunu bitirmeniz gerekiyorsa bunu mutlak yapmalısınız.
Bilmem anlatabildimmi ?

AKP ile ilgili söylediklerime biraz daha açıklık getireyim isterseniz.

AKP nin kuruluşunda ABD ve AB nin menfaatleri doğrultusunda bir icazet ve onay vardır.
İktidara gelişleri dahi ılımlı islam falan hikayeleri iledir.

AKP en başta icazet alırken ABD ye her konuda destek vaadiyle onay almıştır.

Şunu iyi bilinki bizim gibi gelişmekte olan ABD ile sıkı ilişkileri olan ülkelerde öncelikle ABD nin ve sonra AB nin ve İSRAİL'İN ülke yönetimi açısından çok çirkin hesap ve oyunları maalesef sık sık devreye girmektedir. Zapsu hikayesi ve tezkere mevzuu bunların apaçık ispatlarıdır. Korkularının endişelerinin sebepleri malumdur.
Önceki yazımdada bunları anlattım.

Birde buna ilave olarak AB ye girme masalı ile yapılmaya çalışılanlar var. Nedir bunlar ? Sözüm ona AB nin şartları var ve biz bunları uygulayıp fi tarihinde AB ye üye olacağız.
AB birliği Türkiyeyi bölüp parçalamaktan başka hiç bir maksadı olmayan bir haçlı kulübüdür. Bizide asla aralarına almazlar. Bu konuda yazdıklarım hala duruyor. Okuyabilirsiniz.

Ayrıca ABD ve AB nin bu sözde AKP desteğinin arkasında AKP nin korkuları nedeniyle kendilerine yanaştıkları ve bırakamıyacakları bilinciyle daha büyük dayatmalar ve sömürmelerde söz konusu.
Fırsat bu fırsat kaçırılırmı ?

Şimdi apaçık bir şekilde Türkiye'yi bölüp parçalamaktan başka hesapları olmayan bu haçlı ve siyonist sömürgecilerin bizim için hiç bir hırlı rüya görmediklerini AKP bilmiyormu ?

Elbette biliyor hemde çok iyi biliyor. Özellikle partinin kurucuları bunu iliklerine kadar biliyorlar.
Peki Türkiyeyi hem ekonomik anlamda içerden ve dışardan gittikçe artan ve bizi uçurumun kenarına getiren bu tehlikeli tablo karşısında AKP neden hala bir teslimiyet ve her dayatılanı kabul siyasetini gütmeye devam ediyor ?

İşte asıl can alıcı noktayı ve gerçeği şimdi ifade edelim. Geçmişte Erbakan'ın muhatap olduğu durumların kendi başlarınada gelmemesi için çareler düşünen bu yeni oluşum partisi yani AKP Türkiyenin batıya bağlılığını daha ileri safhalara getirerek ve bunun için gerekirse her türlü tavizi vererek sırtını haçlılara dayayarak yurt içinde kendi meşruiyetini ortadan kaldırabilecek kurumlara karşı bir nevi tedbir üretmiş oldu.

Halk arasında bir söz vardır, yanlış hesap Bağdattan döner diye.
İşte AKP varlığını ve buna bağlı olarak kafasındaki çarpık ideoloji (sözüm ona islam) anlayışını engellere çarpmadan gerçekleştirebilmek için bu feci hataya dört elle sarılarak bir yerde hem kendinin geleceğini bir yerdede ülkenin başına gelecekleri su yüzüne çıkarmış oldu.
Ankaranın şartlarından, brükselin himmetine sığındık diyen AKP li yöneticilerin bu ve benzer sözlerini bilmem hatırlayabiliyormusunuz ?
Haçlıdan medet ummayın buyuran Allah'ın hükmüne uymayan ve kafalarındaki çarpık anlayışlara destek için bunun tam tersi işlere dört elle sarılanlara Allah'ın başarı vermesi mümkünmüdür ?

Allah hiç bir güruha milletlerin uğrayacakları gazablar için ona layık değilseler, böyle ağır ve sonu çok kötü işin liderliğini vermez. O nedenle bunlar bir sebeple hak edişlerin tecellisine doğru adım adım gidiştir. İşe Allah'ın iradesi nedir diye baktığımızda bu böyle.

Milletlerin komşularından gelen terörist saldırılara karşı müdahale hakkı varken, bizim hükümetimiz ABD ye körünü körüne itaat nedeniyle bunu Irak savaşından bu yana hiç yapamamıştır. Her müsaade istediğinde eli boş dönmüş ve oyalanmıştır. Kırmızı çizgilerimiz bu teslimiyetçi zihniyet yüzünden bembeyaz olmuştur.

Özgür ve bağımsız bir ülkenin bir başka ülkenin müsaaadesi yok diye bağımsızlığını ve can emniyetini sağlamak için icazet alması, birilerine yalvarması diye bir saçmalık söz konusu olabilirmi ?

TSK korkusuyla haçlıya sığınanlar şimdi haçlıların kazıkları gittikçe daha acı bir şekilde ortaya çıkarken bir şey yapmaları mümkünmü ?
Aşağı tükürsen sakal yukarı tükürsen bıyık.
ABD ve AB ye sırtlarını dönseler, TSK ya karşı beş yıl içinde ülkede oluşturdukları haksız nefretler nedeniyle bu kurumla nasıl beraber yaşayacaklar ? İşte bu korku teslimiyetin tavizin devamını ve buna bağlı olarak ülkenin her anlamda uçuruma adım adım gitmesine sebep olmaktadır.

Korkunun ecele faydası yok. Deve kuşu gibi kafayı kuma gömmekle tehlikeler yok olmuyor. O nedenle Allah'ın bize ülke olarak yazdığı gazab, kahır ve azaplarla dolu bir imtihan dönemi gittikçe yaklaşıyor.

Şunu asla unutmayın. Bir ülkenin liderleri kendilerini başka ülkelerin hizmetçisi görmek gibi bir illeti kabullendiklerinde, o devletlerde onları ancak bir hizmetçi ve köle olarak görürler.
Yani sözün özü adam yerine koymazlar. Bugün gelinen nokta budur. O nedenle hiç bir dış yanlış ve kötü gelişmenin önüne ülke olarak geçemiyoruz. Adamlar hiç taa baştan teslim olmuş köleliği kabul etmiş bir zümreyi hiç dinlermi ?

Bir örnek vereyim. Açıkça söylemiyorlar ama R.T.E Amerikaya aslında Bush ile görüşebilmek için gitti ve bunu yapabilmek için çok yalvardılar. Ama Bush ona randevu vermedi. Erdoğanda çocuğunu ziyaret ve bazı ABD li yetkililerle görüşmekle yetinmek zorunda kaldı. Aynı günlerde Talabani ABD ye giti ve Bush la görüştü. Rezaleti anlayabiliyormusunuz ? Sayın Erdoğan ise ancak bir ay sonraya randevu alabildi.
Hayretler içindeyim. Türkiye gibi büyük bir ülkenin lideri olduğu yerden ABD ye mesaj vereceğine, ayağına gidip yalvarmak için randevu istiyor ve sonuçta malum.
Siz bu ülkenin bir evladı olarak bunları kabullenebiliyormusunuz ?

Akıl sahibi her insan bütün verileri önüne koyupda düşündüğünde artık dananın kuyruğunun kopmasının ve çok sancılı bir dönemin yaşanmasının kaçınılmaz olduğunu görür. Gerçi Allah dersini verdikten sonra katında özel değeri olan anadolunun çocuklarını tekrar ayağa kaldırır bırakmaz.

TSK yı din düşmanı olarak gösterenler, cumhuriyete sahip çıkıp meydanlarda ABD ve AB ye hayır diyen insanlara dinsiz diyenler ve bu ülkede bu çirkin ayrışmayı ve fitneyi yayıp ondan menfaat sağlayanlar şu an iktidardalar.
Sanıyormusunuzki bu çirkin işlere Allah hoş bakmaktadır. Asla. Allah'ın bu zümreye ve onları din adına destekleyenlere nasıl celaliyetle baktığını aklıma getirdiğimde benim tüylerim diken diken oluyor.

TSK din düşmanı falan değil. Burada korkunç bir oyun var. Nedir o oyun ?
Kadınların özellilkle dışarıdan malum çevrelerce ithal edilen baş örtme şekillerini siyasal bir anlayışın simgesi haline getirilip rejime karşı kullanılması.
Aslında bu örtülerin sahiplerin çoğunun bu kendi iradeleri dışındaki maksatları desteklemesi dahi söz konusu değil.
Fakat din sömürücüleri bu işi öyle bir birbirine soktular ki sonuçlarından yine kendilerinin faydalandığı çirkin bir din adına ayrıştırma ortaya çıktı.
Allah'ın bu işe celaliyeti çok ağır hemen belirteyim. Nerdenmi biliyorum ? Biliyorum işte. Yaşıyorsak uzun sürmeyecek bir zamanda her akıl sahibide bunları görecek ve bilecek İNŞAALLAH.

Sonuç olarak şunları söyleyeyim. Kuran ayetlerinde dahi bölücüler yerin dibine sokulur. Bunu hem din hemde dünya adına anlamamız mümkün.

Bu hükme bağlı olarak ya milletiyle, ordusuyla tüm kurumlarıyla birlik ve beraberlik içinde (din anlamında ve etnik anlamda fitne çıkarmadan) olmayı becereceğiz yada kahır ve gazabla dolu imtihanlar kaçınılmaz olacak.


Not: TSK ya çamur atma kampanyaları tam gaz devreye girmiş vaziyette. Bu çok tehlikeli tabi. Akıl ve mantık dairesinde hareket etmek en güzeli ve doğrusu şüphesiz.
Ben ellibin askerle sekiz terörist avlamak falan hikayeleriyle bu çamur atma kampanyalarına katılan insanlarımıza bir teklifte bulunacağım.
Ben yöreyi çok iyi biliyorum. Teröristler kadar hatta onların yüz katı kadar asker ve teçhizatla o gabar dağlarının v.s. eteklerine bir gitsinler bakalım neyi görüp neyi kontrol edebilirler. El insaf. Yüzlerce metrelik çukurlar, vadiler, tepeler var o yörede sırf gabar dağlarına ait.
Bir tek TSK karşıtlarımı görüyor bunları yani bu ülkenin diğer insanları körmü ?

Dedim ya bir yerlere gidiyoruz. Allah sonumuzu hayır etsin.



Bu mesaj 8 kez ve en son mehmetkaratas tarafından 10.10.2007 - 13:27 tarihinde değiştirilmiştir.
Ekleme Tarihi: 10.10.2007 - 12:50
mehmetkaratas üyenin diğer mesajları mehmetkaratas`in Profili mehmetkaratas Özel Mesaj Kapalı Sayfanın başına dön
Konu: Nereye gidiyoruz.
mehmetkaratas su an offline mehmetkaratas  
ÜLKENİN GİDİŞATINI ANLAYABİLMEK.....
94 Mesaj -
Farandag kardeşim uzun uzun düşüncelerini yazmışsın.
Şöyle söyleyeyim senin ne demek istediğini ve benim yazılarımdan aklına takılıp kabul edemediklerini anlayabiliyorum. Kabul etmemekle birlikte.

Benim burada yazdıklarım senin bahsettiğin ve daha senin belkide bilmediğin ve benim burada bahsedemediğim bilgilerin bir potada birleştirilip son derece akıllıca analizi yapıldıktan sonra buraya uzun gibi görünüyor ama sadece özetidir aktardıklarım.

Askerin terör işindeki menfaatleri falan filan bunlar geçmiştede dile getirildi.
Ben her zaman söylerim askerde (TSK) bu vatanın evladı, fakat bu haliyle bile en ciddi ve en tecrübeli kurum ve kuruluşların en başında geliyor. Zaten böyle olmasaydı Türkiye'yi bölüp parçalamak isteyenler maksatlarına çoktan ulaşmışlardı.

Bu dediğin olmamışmıdır yada ne kadar olmuştur. İspat edilmek ve bu şekilde kabul edilmek kaydıyla geçmişte bazı şeylerin olduğu söylenmiştir.İstisna durumların olması söz konusu olabilir. Fakat bu iddialar koskoca bir harekete mal edilemez, önüne geçirilemez.

Peki AKP iktidarından önce ve ABD nin Irak müdahalesinden önce terör neredeyse sıfırlanmıştı. Peki ne olduda birdenbire gitgide artarak yine ortalık yangın yerine döndü ?

Önceki yazımı iyi okuyun bu yeniden tırmanışın sebepleri nelerdir orda detaylı olarak var. Hiç terörün bitmemesini isteyen bir ordu onu bitme noktasına getirirmi ? Bu uğurda ne askerler ne komutanlar can verdi. Sayısız olayları operasyonları bizzat komutanları belgesel olarak verdiler. Oda sadece bir kısmını. Terörün ne pislik ve sinsi bir olay olduğunu biliyormusun ?

Körü körüne orduya pislik atmaya çalışan vatan sevgisinden mahrum yada gafil ordu düşmanlarının her söylediğini doğru olarak kabullenmek doğrumu sence ?
Dahada doğrusu malum nedenlerden dolayı TSK düşmanlığı yapanların durumu Allah katında nedir biliyormusun ?
Ordusuna düşmanlık eden, onu zayıf düşürmeye çalışan bir halk mahvolmaya mahkum değilmidir ?

Ben AKP yi falan kayırmıyorum diyorsun. Oysa yazın bağıra bağıra tam tersini söylüyor.
Benim yazımı ve sonra kendi yazını bir daha oku olaylara nasıl yanlış bir pencereden baktığını ve nasıl yanlış gördüğünü umarım anlayacaksın.
Tabi ufku geniş ve objektif bakmak şartıyla.

Ülke her anlamda uçuruma giderken sizler kusura bakmayın malum partinin cambaza bak oyunundan hala kendinizi kurtaramıyorsunuz.

Ekonomik durumda doların düşüp liranın değer kazanmasının bir yerden sonra felaketin ta kendisi olduğunu ve içerde üretim ve çalışmanın bir yerde bitmesine ve kilitlenmesine sebep olacağını tarafsız ekonomistler bangır bangır bağırarak söylüyorlar.

Liranın yükselmesinin tek sebebi ekonominin iyiye falan gittiği değil borsaya giren aşırı sıcak para nedeniyle liranın sahte bir değer yükselmesine sebep olmasıdır.
Ki o sıcak para ülkenin kanını % 72 lik bir borsa mevcudiyeti oranıyla ve % 20 ye varan vergisiz faizlerle emiyor, yurt dışına götürüyor. 120 milyar dolar yabancı para ülkeyi soyup soğana çeviriyor.

Ülkenin toplam borcu 5 yılda 200 milyar dolardan 400 milyar dolara çıktı. Sebep sahte istikrar tabloları dolayısıyla dış tüketimin ve borç ertelemelerinin de patlaması.
Dış ticaret açığı gittikçe büyüyor. İhracatın ithalatı karşılama oranı % 62 lerden aşağı doğru iniyor.

Ülkenin çok değerli ve stratejik kurumları bir kaçyıllık geliri karşılığında hemde söz sahibi yabancılar olmak kaydıyla peşkeş çekildi. Peki değişen iyiye giden bir şey oldumu ? Asla, giden gitti daha da berbat duruma düştük. Artık ırmakları ve gölleri satmanın planları peşindeler. Yakında kendi ülkende bunlarada fırsat verilecek olursa kirada oturacağının farkındamısın ?

Bu işin sonu sadece işe ekonomi açısından bile baksanız bile hiç ummadığınız bir zamanda duvara gümmm diye gümleyerek toslamaktır.
Arjantinde bunlar aynen yaşandı ve feci kaoslar halk ayaklanmaları yaşandı bu ülkede. Türkiyenin ekonomik anlamda nereye gittiğine örnek arıyorsan imkanın varsa Arjantinin bu ekonomik felaket dönemini bir yerden al ve oku.

Kaldı ki bizim başımızda birde güzel ülkemizin parçalanma senaryoları var. Yani ulus devlet her anlamda haçlı emperyalistlerin kuşatması altında. Bilgilerini yalnızca belli çevrelerin gazete v.s lerinden alma. Benim gibi yap her kesim medyanın haber ve yazılarını tarafsız incele.

İşte bunu becerebilirsen sana kapkaranlık tabloların pembe gözlük taktırılarak nasıl farklı gösterildiğini ve nasıl kandırıldığını görme imkanın olacak.

Sağlıcakla kalın...



Bu mesaj 1 kez ve en son mehmetkaratas tarafından 09.10.2007 - 18:08 tarihinde değiştirilmiştir.
Ekleme Tarihi: 09.10.2007 - 17:58
mehmetkaratas üyenin diğer mesajları mehmetkaratas`in Profili mehmetkaratas Özel Mesaj Kapalı Sayfanın başına dön
Konu: Nereye gidiyoruz.
mehmetkaratas su an offline mehmetkaratas  
ABD'NİN BOP HESAPLARI, TÜRKİYE, KUZEY IRAK VE PKK..
94 Mesaj -
Lütfen biraz vaktinizi ayırıp bu yazımı sonuna kadar okuyunuz.

Daha önceki yazılarımdada pek çok kez değinmiştim.

ABD ortadoğudaki emellerine kavuşabilmek için yani BOP adını verdiği bu bölgedeki Türkiye dahil yirmiüç ülkenin haritalarının yeniden çizilmesini içeren aşağılık projesi için her türlü aşağılık oyunu bugüne kadar oynadı, bugünden sonra da tüm hızıyla oynamaya devam edecektir.

Çünkü projenin ilk ayağı olan Irak'ta işler istediği gibi gitmediğinden işler sarpa sarmış ve Irak ABD için bir bataklığa dönüşmüştür. Gerçi bu haliyle bile istediği ayrıştırmayı önemli derecede başarmıştır. Ülke artık bir anlamda üçe ayrılmış görünümü vermektedir.

Peki bu haliyle Irak'ta üç ayrı devletin yaşaması mümkünmü. Hayır. Bugüne kadar akan kan ABD orayı üçe resmen ayırıp çıktığında daha büyük çatışmalara sebep olacak ve Irak'taki yangın artık çevresindeki ülkelerede sıçrayacaktır. Yani akan kan yayılarak bölgeyi tamamen saracaktır.

PKK nın son vahşetinden sonra akıl ve mantığı ile bu işi gerçekçi olarak değerlendirebilenler için artık şu anlama gelmektedir.
ABD bir piyon olarak kullandığı PKK ya şu mesajı vermiştir.

"Türkiyeyi her anlamda rahatsız edip bu ülkenin askerlerinin ve sivillerinin kanlarını dökmeye büyük bir hız vereceksin. Yoksa sana verdiğim milyarlarca lira değerindeki lojistik değeri keserim. Türkiyenin Kuzey Irak'a girmesini sağlayamazsan seni el altından korumayada son veririm, hatta seni Türkiyeye teslim ederim"

Ağa babasından, hamisinden bu emri alan PKK işte şimdi bu günlerde babası büyük şeytan ABD nin gönlünü yapabilmek için bütün gücüyle bütün vahşet senaryolarını devreye sokuyor.
Ki Türkiye haklı olarak peşine düşsün ve Kuzey Irak'a girsin.

Peki ABD ve tabi İSRAİL ve AB bunlarıda şeytanın büyüğünden ayırmayalım, Türkiye'nin Kuzey Irak'a girmesini neden bu kadar çok istiyorlar.

Hemen belirtelim ABD ve yandaşlarının istediği yalnızca Irak üzerinde yapılan çirkin hesaplar değil tabi. Belirttiğim gibi BOP projesi bölgededeki başka ( İslam ülkeleri) ülkelerin ve özellikle Türkiye ve İran'ın parçalanıp bölünmesinide gerektiriyor.
Bu değerlendirme ile baktığımızda çirkef senaryoları tahmin etmek artık güç olmayacaktır.

Türkiye artık mecburen gireceği ama çok geç kalmış olması nedeniyle artık neyle karşılaşacağı belli olmayan bu ortamda nelerle karşılaşabilir.
Birinci tahmin Kuzey Irak'a giren Türk ordusu buranın yerli yönetiminede müdahale etmesi durumuda hasıl olacağından ABD ile çarpışmak durumu bile hasıl olabilir.
Fakat ABD nin istediği en son şey budur.

Peki ABD nin istediği nedir ? Malum Irak'ta şu an İran'ın sahiplendiği ve el altından örgütlediği bir şii çoğunluk mevcuttur. Türk ordusunun herhangi bir mecburiyet yada mecburiyetler nedeniyle şiilerle istenmeyen temaslarda bulunması İran'ın Türkiye karşısına çıkması anlamına gelecektir. Ve bu böyle bir ortamda hiç kaçınılmazdır.

Bu karışık ortamda ülkemizdeki üslerden kalkan bir ABD uçağının v.s İran'da bir hedefe bomba atmasıda buna benzer başka tuzaklarıda ihtimal dahilinde tutmalıyız.

Sonuçta ABD bundan sonra nelerin olacağını kestirememesine rağmen bölgedeki son kozlarını hesapların ulaşmak için ortaya koymaktadır. Bunuda sonuna kadar gerçekleştirmek için her türlü oyuna başvurmaya devam edecektir. Yani şu an için devam eden oyun içinde oyunlar biz Kuzey Irak'a girdiğimizde daha büyük boyutlara ve hıza ulaşacaktır.

Peki bu durumda Allah bizim için ve bölgedeki ülkeler için ne irade eder.
Daha öncede bu konuda düşüncelerimi yazdım. Allah şayet Irak'ta olduğu gibi bizide yani Türkiye ve İran'ı da gazabla imtihan etmeyi irade etmişse mukadderatı yaşamak kaçınılmazdır. Bu illede Irak'ta yaşanan boyutlarda olması gerekmiyor.

Benim görüşüm, hissim, fikrim, bildiğim o dur ki Türkiye'yi çok ağır bedellerin ödeneceği bir süreç beklemektedir. Ben bunun kaçınılmaz olduğuna inandığım için (kurtuluş savaşı gibi) yaşadığımız süreçte hep şu duayı ediyorum.
"Ya Rabbi bize bu ağır ve kahırlı imtihandan lütfeyle en az kayıplarla kurtulmayı nasip eyle. Bizi ve tüm müslümanları doğruya ulaştır. Bizi düştüğümüz yerden yardımınla tekrar ayağa kaldır ve işlerimizi onarmamıza yardım eyle"

Belki biz ağır bedeller öderiz fakat ümidimizi yitirmeyelim. ABD buradan sonuçta maksadına ulaşarak değil bozguna uğrayarak defolup gidecektir.

Şimdi bu konuda yazdığım yazılardan sonra şunlarıda yazmadan sözlerimi bitirmek istemiyorum.

ABD nin Irak'a AKP ye güvenerek girdiğini ve Irak'a müdahalenin bu nedenle hemen AKP nin iktidara gelmesinden sonra gerçekleştirildiğini söylersem bir çoğunuz buna katılmayıp itiraz edeceksiniz biliyorum.
O halde ben bu konuda bir kaç bilgi vereyim ve kararı siz kendiniz verin.

AKP nin kuruluşu öncelikle AKP kurmayları tarafından ABD ye gidilip gerekli icazet alındıktan sonra hız kazandı.
Bu icazet esnasında ılımlı islam hikayeleriyle AKP den ABD nin yapacağı tüm operasyonlara destek sözüde alındı tabi.

Dikkat edin Irak harekatından önceki dönemde Türkiye'de ABD kaynaklı ve tezgahlı bir ekonomik kriz oluşturulup Türkiye bir ekonomik kaosun içine sokuldu. Sonrada erken seçim dayatmaları ile seçime gidildi. Bu erken seçim dayatmalarının merkezide tabi ABD idi. Çünkü Irak harekatına onay vermeyen ve Türk topraklarını kullandırmayacağını apaçık ifade eden Ecevit hükümetinin acilen tasfiye edilmesi gerekiyordu.
Sonuçta bu yapıldı.
Öncelikle ABD ve diğer haçlılarında desteğiyle AKP büyük reklam harcamalarıyla iktidara getirildi.

Dikkat edin hemen çok kısa süren bir zaman sonra Irak harekatı devreye girdi. Buradada AKP , ABD ye verdiği sözü içindeki bir kısım milletvekilinin sağ duyulu hareket etmesi nedeniyle tezkere olayı fiyasko ile sonuçlandı. Yani ABD nin Türkiye üzerinden Irak'a müdahalesi gerçekleşemedi.

Tayyip Erdoğan la Abdullah Gül'ün tezkere geçmediği gün yüzlerinin ifadesini sanırım hatırlıyorsunuzdur. Verdikleri sözü tutamayan insanların uğradıkları bozgunun yüzlerine yansıyan ifadelerdir bu ifadeler.
Zapsu'nun ABD ye R.T.E adına elçi olarak gidip "Bu adamı deliğe süpürmeyin, kullanın" diye yalvarıp ülke onurunu iki paralık etmesinin arkasında yatanda AKP nin başından beri verdiği ve varoluşunun sebepleri olan anlattığım faktörler nedeniyledir.

Birde unutmadan Tayyip Erdoğan'ın ben BOP un eş başkanıyım diye övünüp bunu açık açık söylemeside, kendisin ABD ye tam olarak bağımlı olmasından kaynaklanan bir haldir.

Bu seçimde tezkere redçilerinin hepsi partiden tasfiye edildi. Sanırım bunuda biliyorsunuzdur.

Çuval olayını biliyorsunuz. Genelkurmayın o zaman başında bulunan komutan ve hükümetin ezilmişliği daha baştan kabul etmelerinin kaçınılmaz sonucudur bu onur kırıcı olay.
Hükümet ve sayın Özkök'ün bu pısmışlığı nedeniyle Kuzey Irak'ta bütün kırmızı çizgilerimiz bembeyaz oldu. Hükümete neden bu olay nedeniyle nota vermiyorsunuz diye sorulduğunda "Bu müzik notası vermeye benzemez" diye verdikleri cevap anlayanlar için çok manidardır.

Şu bir gerçek ki bizim işin ta başında haklarımıza sahip çıkmamız ve gerektiğinde Kuzey Irak'a girmemiz gerekiyordu. O zaman yapılabilecek müdahaleler bugün var olan ortamdan çok daha müsait ve az riskliydi.
Şimdi yine o topraklara girmeye mecburuz hemde şartlar çok daha zor ve bir çok ağır risk daha söz konusuyken.

Peki yapabilirmiyiz ? Bakın dün sayın başbakan bu konuda basına yaptığı ayak üstü yaptığı açıklamada neler diyor "Bir ay sonra sayın Bush ile görüşeceğim ve kendisine durumu çok açık anlatacağım" Sonra ne diyecek sayın R.T.E ?
Ne olur müsaade edin, PKK ya karşı mücadele için Kuzey Irak' a girelim diye sayın başkanına yalvaracak kendileri.

Ne güzel değilmi varlığımızı korumak için bile ABD nin onayını, icazetini almamız gerekiyor hemde bir ay sonra yani onlar ne zaman ayağına davet ederlerse o zaman.
Ha o zamanı bekledik farzedelim bir şey değişecekmi ? Hayır.
Çünkü Erdoğan ve Gül Kuzey Irak'a ABD nin izni olmadan tek asker bile sokmayacaklarına dair söz verdiler ve gizli anlaşma yaptılar.

Bundan sonra bakalım Mevla bizim için ve diğer bölge ülkeleri için ne irade eder, hep birlikte göreceğiz.

ANCAK DEVEKUŞLARI BAŞLARINI KUMA GÖMDÜKLERİNDE TEHLİKENİN YOK OLACAĞINI ZANNEDERLER.



Bu mesaj 7 kez ve en son mehmetkaratas tarafından 09.10.2007 - 18:02 tarihinde değiştirilmiştir.
Ekleme Tarihi: 09.10.2007 - 12:48
mehmetkaratas üyenin diğer mesajları mehmetkaratas`in Profili mehmetkaratas Özel Mesaj Kapalı Sayfanın başına dön
Konu: YUNUS EMRE'DEN NEFESLER (1]......
mehmetkaratas su an offline mehmetkaratas  
YUNUS EMRE'DEN NEFESLER (9)
94 Mesaj -
Ne Söylerler Ne Bir Haber Verirler

Yalancı dünyaya konup göçenler
Ne söylerler ne bir haber verirler
Üzerinde türlü otlar bitenler
Ne söylerler ne bir haber verirler

Kiminin başında biter ağaçlar
Kiminin başında sararır otlar
Kimi masum kimi güzel yiğitler
Ne söylerler ne bir haber verirler

Toprağa gark olmuş nazik tenleri
Söylemeden kalmış tatlı dilleri
Gelin duadan unutman bunları
Ne söylerler ne bir haber verirler

Kimisi dördünde kimi beşinde
Kimisinin tâcı yoktur başında
Kimi altı kimi yedi yaşında
Ne söylerler ne bir haber verirler

Kimisi bezirgân kimisi hoca
Ecel şerbetini içmek de güç a
Kimi ak sakallı kimi pir koca
Ne söylerler ne bir haber verirler

Yunus der ki gör takdirin işleri
Dökülmüşler kirpikleri kaşları
Başları ucunda hece taşları
Ne söylerler ne bir haber verirler

Ekleme Tarihi: 08.10.2007 - 17:58
mehmetkaratas üyenin diğer mesajları mehmetkaratas`in Profili mehmetkaratas Özel Mesaj Kapalı Sayfanın başına dön
Konu: YUNUS EMRE'DEN NEFESLER (1]......
mehmetkaratas su an offline mehmetkaratas  
YUNUS EMRE'DEN NEFESLER (8)
94 Mesaj -
GÖNÜL CALABIN TAHTI

Miskinlikte buldular, kimde erlik var ise
Merdivenden ittiler, yüksekten bakar ise
Gönül yüksekte gezer, dem-be-dem yoldan azar
Dış yüzüne o sızar içinde ne var ise
*** ***
Ak sakallı pir hoca, bilemez hali nice
Emek vermesin hacca, bir gönül yıkar ise
Sağır işitmez sözü, gece sanar gündüzü
Kördür münkirin gözü, alem münevver ise
*** ***
Gönül Calabın tahtı, CALAP gönüle baktı
İki cihan bedbahtı, kim gönül yıkar ise
Sen sana ne sanırsan ayrugada onu san
Dört kitabın manası budur eğer var ise
*** ***
Bildik gelenler geçmiş, konanlar geri göçmüş
Aşk şarabından içmiş, kim mana duyar ise
Yunus yoldan azuban, yüksek yerde durmasın
Sinle sırat görmeye, sevdiği didar ise
*** ***
Dem-be-dem : Zaman zaman
Münevver : Bilgili, aydın
Calap : ALLAH
Pir koca : İhtiyar
Bedbaht : Talihsiz
Sin : Mezar
Sırat : Cennet yolu
Didar : Allaha kavusma, hakkın yüzü

Ekleme Tarihi: 08.10.2007 - 17:49
mehmetkaratas üyenin diğer mesajları mehmetkaratas`in Profili mehmetkaratas Özel Mesaj Kapalı Sayfanın başına dön
Konu: YUNUS EMRE'DEN NEFESLER (1]......
mehmetkaratas su an offline mehmetkaratas  
YUNUS EMRE'DEN NEFESLER (7)
94 Mesaj -
BU ZAMANDA MÜSLÜMANLAR

Müslümanlar zamane yatlı oldu
Helal yenmez, haram kıymetli oldu
Fakirler miskinlikten çekti elin
Gönüller yıkıben heybetli oldu

*** ***
Peygamber yerine geçen hocalar
Bu halkın başına zahmetli oldu
Yunus gel aşık isen tevbe eyle
Nasuh´a tevbe ucu kutlu oldu

*** ***
Nasuh tevbesi : Bir daha bozmamak üzere edilen tevbe

Ekleme Tarihi: 08.10.2007 - 17:41
mehmetkaratas üyenin diğer mesajları mehmetkaratas`in Profili mehmetkaratas Özel Mesaj Kapalı Sayfanın başına dön
Konu: --- Bakin MINIK TESATURLU Ne Diyor!!! ---
mehmetkaratas su an offline mehmetkaratas  
Hak ve batılı ayırd edebilmek ancak Allah'ın lütfu ile mümkündür.
94 Mesaj -
Defalarca burada yazı yazmamın yalnızca ve yalnızca Allah için ve ülkemi ve insanlarını sevdiğim için olduğunu bunun dışında bir amacım olmadığını yeminle ifade ettim.

Çok sayıda üyelikle, (haksız üyelik iptallerine rağmen) azimle, bu davranışımdan vazgeçmeden mücadele etmemde bunun apaçık bir kanıtıdır.
Bu kadar emek ve doğru mücadele başka ne için verilebilir ? Üstelik bir sürü haksız davranışa muhatap kalma bahasına.

Cihan kardeşimize yazdığım cevabi yazı son derece masum ve gittikçe büyüyen din adına ayrışma ve fitne tehlikesine işaret etmek ve bu anlamda kendi yaşadığım bir üzüntü verici olayla örneklemek içindi.

Yoksa küçük düşürmek görüşleri aşağılamak değil. Zaten benim bu yazıma verilen cevaplara bakarsanız masum bir yazı ile haklı bir konuyu ortaya koyan insanın üstüne üstlük birde burda haksız sözlere muhatap kaldığını görürsünüz. Bakın konu ne iken ne safhalara geldi.

Bahsettiğim çocukların din adına facia söz ve davranışlarına ve ayrıca erkek kız ayrımsız cinsel ağza alınmayacak sözlerine hiç bir kusur bulmayıp değinmeyen kardeşlerim bir anlamda bu davranışlara bunlar bizdendir der gibi onları onaylamış olmadılarmı ?

Peki burda yanlış nerede. Bakın dinin asıl farz ve hükümlerinde bile hiç bir insanı din adına rahatsız etmek gibi bir hak hiç bir yaratılmışa verilmemiştir.
Yani siz bir insanı kendiniz şeklen yapıyorsunuz diye namaz oruç v.b ibadetlerini bile eleştirmeye kalkışamazsınız. Bunu yaptığınızda bütün ibadetleriniz boşa gider. Bunu Kuran söylüyor.
Maun suresini iyi okuyun. İbadeti Allah rızasını gözetmeden yapanlara karşı nasıl bir celaliyet var.

Karşınızdaki insanın yanlış düşündüğü veya inandığı kanısındaysanız bunu akıl, ilim ve bilgi ile ispat etmeniz ortaya koymanız gerekmezmi ?
Burada bunların hiç biri yapılmadan şablon olarak belirlenmiş bir dar çerçeveden yazılanlara bakılıp bu çerçeveye uymadığında hemen dışlamak gibi bir yanlış yapılıyor.
Bu davranış Kuran'ın anlamadan incelemeden ne kabul nede red etmeyin hükmüne ne kadar uyuyor değilmi ?

Sumeyra hanım bir senedir benim yazılarımla uğraştığınızı ifade ediyorsunuz. Yazdığım onca yazı içinde hem din adına, hem ülkem adına çok çarpıcı gerçeklere ve değerli açıklamaları bir yana bırakıp başörtü/türban konusunda yazdıklarıma takılmanız çok ibret verici.

Demekki anahtar bu konu. Bu konuda sizin gibi düşünmeyen bir insan uçuruma gittiğinizi apaçık görüp uyarsa bile boşuna öylemi ?? Yazık çok yazık.

Ben her fırsatta rahmetli annemin kızkardeşimin ve bir çok akrabamaın başörtü veya türban kullandıklarını ama bunun bizim aramızdaki ilişkilerde bir sorun oluşturmadığını ifade ettim. Peki normal yaşamda bunu problem yapmayan ve gerektiğinde lisanı münasiple konuşan bir insanın burda hiç tanımadığı insanlara bu konuda bir şeyler anlatması ne anlam taşır ? Kötülük bunun neresindedir ?

Açın bakın tüm yazılarımda neler var, neler vermeye, neler anlatmaya çalışmışım. Gerçeklere uymayan varsa onları bildirin, kendi düşüncelerinizi yansıtın.
Ortaçağ kiliseleri gibi aforoz etmeye kalkışmayın. Bu yanlış tutum ben müslümanım diyen hiç bir insanın davranış şekli olmamalıdır, olamaz.

Üstelik benim burdaki yazımda bir üzücü olayla karşılaştığımı ifade etmeme rağmen haksız yazılara sahip çıkıp beni suçlamaya kalkışıyor, dahası senin burda işin ne diyorsunuz.
Nedir sizin idealiniz ? Malum taifenin bir dinci sözüm ona şeriat ülkesi gerçekleştireceği ve sizinde kafanızdaki sözde İslam anlayışına kavuşacağınızmı ?

Sizde din adına mütevazı yazılan yazılara dahi bir hoşgörü ve tahammül yok. Birde mazlum sloganlarla anlayış bekliyorsunuz. Böyle yakıcı tepkiler varken, böyle davranışlar gösterenlerin samimiyetine kim inanır ?
Bu mazlum görüntüsü vermeye çalışanların yarın ellerine fırsat geçerse onları mağdur etmeyeceğine, bu davranışlarla nasıl ikna edebilirsiniz ?

Yoksa aynı din görüşüne sahip insanlarla vatikan gibi bir din cumhuriyetimi kurmak hayalindesiniz ? Başka anlayışta insanları doğru yanlış anlamadan dışlamakla nereye varacaksınız ? Bir millet olarak çatışmadan birlikte yaşamayı bu zihniyetle nasıl başaracaksınız ?

Atatürk ve Laik cumhuriyeti ve bu anlam içinde dinimi özgürce yaşama taraftarıyım.
Ben din anlayışımı, ben peygamberin temsilcisiyim bana uyan uyar uymayanların din adına kendim uydurduğum anlayışlarla üstünde tepinirim diyenler bu emellerine asla ulaşamıyacaklardır.

Bu ülkenin rejiminin altını oymaya çalışanlar, onu yok etmek isteyenler ancak bu yanlışın altında ezilip, yok olmaya mahkumdurlar.
Nerden biliyorsunda böyle iddialı konuşuyorsun diyeceksiniz. Bir bildiğim varki (Hak'tan) ısrarla bu sözleri tekrarlıyorum. Tabi anlayabilenler için.
Bilenlerle bilmeyenler hiç bir olurmu ?

CHP falan beni hiç bağlamaz. Benim savunduğum din tüccarlarının eline geçmesi son derece tehlikeli olacak laik demokratik cumhuriyetin korunması gereğidir.

Şu anda ülkeyi yönetenler türban/başörtüsü, dindar, imamhatip v.s sömürüleriyle bu dönem de iktidarı elde ettiler.

Şimdi SÜMEYRA hanım sizin zihniyetinizinmi, yoksa benim zihniyetiminmi Allah katında kabul göreceği bu bağlamda hangisinin Allah katında takdir göreceği yada gazaba sebep olacağı önümüzdeki uzun sürmeyecek dönemde ispatı çok kesin ibretlerle ortaya konmuş olacak.
Allah'ın hikmetinden sual olunmaz.

Benim için ettiğiniz dualara gelince. Karşındakini anlamak yanlış olunca onun için edilen duada samimi olmaz.
Zamanı geldiğinde ettiğiniz dualara kimlerin muhtaç olduğu da mutlak açıkça ortaya çıkacaktır.
Senin yaşamında olmayanlar için, sanki sahipmişsin gibi onun gerçek sahiplerine dua etme. Kendin için Allah'a yalvar. Ki belki merhamet olunur doğruya ulaştırılırsın.

Ben bu konuda yaptığım birkaç kısa değerlendirmeyi son olarak ekliyorum.
Bu yazıları buradan silmeyin ibret olarak kalsın.
Lütfen.

Kimin haklı, kimin haksız, kimin doğru, kimin yanlış yolda olduğu ortaya çıktığında şayet ben yanılıyorsam burada hepinizden özür dileyip sizler haklısınız diyeceğim.
Sizlerdense böyle bir karşılık beklemiyorum. Yani yanlışınızı anlayıp Allah'tan affınızı dileyin, benim bir beklentim olamaz.

Aşağıda verdiğim dört kıtadaki hükmün sonuçlarını birlikte takip edelim bakalım neler göreceğiz.

DİN SÖMÜRÜSÜNÜN BU ÜLKEYE YÜKLEDİĞİ BEDELLER ÇOK AĞIR OLACAKTIR.

ÇÜNKÜ HİÇ BİR ÜLKE (İSLAM ÜLKESİ) DİN SÖMÜRÜSÜNÜ VE HAÇLI DESTEĞİNİ ARKASINA ALARAK, ÜLKE DEĞERLERİNİ BABALAR GİBİ SATARAK, BORÇ BATAĞI İÇİNDE YUVARLANARAK, KENDİNİ İÇTEN VE DIŞTAN KUŞATAN EMPERYALİSTLERİN ÇİRKİN HESAPLARINDAN VE FECİ SONUÇLARINDAN KURTULAMAZ.


ALLAH BİR ÜLKEYİ GAZAB VE BELALARLA İMTİHAN EDİP, AĞIR DERSLER VERMEYİ İRADE EDERSE, O ÜLKENİN BİR KESİMİ, BELANIN VE FELAKETİN TEMSİLCİLERİNİ, TAŞERONLARINI ÜLKENİN BAŞINA TAC EDERLER.
İŞTE BU İRADENİN NETİCESİ OLARAK BUNDAN SONRA BÜTÜN İŞLER BU HÜKMÜN SONUÇLARINA HİZMET ETMEYE MAHKÜMDUR.


Sonuç olarak, benim bu tabloyu değerlendirmem şu neticeyi gösteriyor. Tayyip Erdoğan ve taifesi'ni çok acı bir final beklemektedir. Bunu anlamak için öyle çok derin görüşlü ileri görüşlü olmayada gerek yok. Çanakkale savaşı ve Kurtuluş savaşının nedenlerini çözebilenler, bugün gelinen noktayı da rahatlıkla değerlendirebilirler.

Kendi çıkarları için, din'i bahane ederek, ülkeyi kamplara bölmeye çalışanlara yukarda sıraladığım (ekonomi ve siyaset alanında) başka ağır yanlışların temsilciliği de,(cezalarını arttırmak için) Allah katından pay biçilmesi kaçınılmaz sonuçlardır.

Yalnız şu husus unutulmamalıdır. Kusurlu olan yalnız bu hükümet değildir. Onları özellikle din adına sonra diğer ağır yanlışlar adına destekleyenler çoğunluk ifade etmeseler, Allah onlara (AKP'ye)sonucu ağır olan bu gidişin sahipliğini, liderliğini vermezdi diye düşünüyorum.
Ne varki, çekilecek sıkıntı ve bedellerden (az veya çok) ülkenin tamamı payını alacaktır. Kurtuluş savaşı bunun en büyük örneğidir.




Bu mesaj 7 kez ve en son mehmetkaratas tarafından 08.10.2007 - 17:23 tarihinde değiştirilmiştir.
Ekleme Tarihi: 08.10.2007 - 12:19
mehmetkaratas üyenin diğer mesajları mehmetkaratas`in Profili mehmetkaratas Özel Mesaj Kapalı Sayfanın başına dön
Konu: --- Bakin MINIK TESATURLU Ne Diyor!!! ---
mehmetkaratas su an offline mehmetkaratas  
İlim ve bilgi olmadan din konusunda verilen cevaplar konuyu aslından saptırır.
94 Mesaj -
Yorumuma karşı yazılan cevaplara karşılık vermeden bir şeyi özellikle vurgulayayım ben tevhidi emreden Allah kelamına göre yaşamımı ve davranışlarımı belirliyorum.
Allah şükürler olsun dayandığım ve sahip olduğum kaynakta hakkın ta kendisidir.

Cananberra kardeşim bir an şaka yaptığını zannetim ama ciddiymişsin.
Senin anladığın gibi benim kızım gerçeği öğrandiği için değil, annesine atılan çirkin iftiradan duyduğu büyük üzüntü nedeniyle ağladı. Ve bı bir defada olmamış sonradan öğrendiğime göre.

Ben kızımı rahatsız eden davranış sahibi çocukların yazımın sonunda ağızlarının bozuk olduğunu ve bu şekilde nasıl yanlış yetiştirildiklerinide anlatmaya çalıştım.
Allah'ın kitabında olmayan bu çirkin iftiraları yapan çocukların kullandıkları çirkin sözcükleri buraya aktarmam benim ahlak anlayışıma uymaz.
Demekki bu halde bile onların herşeyini doğru olarak kabullenebiliyorsunuz.

Bir sürüde yazı ilave etmişsin konuyla alakasız, benim yazdıklarımla hiç alakası olmayan.
Ben defalarca ilim ve bilgi derecemi belirtmeye çalıştım. İstersen şöyle bir gözden geçiriver, hem senin hem benim İslamı gereği gibi bilmek açısından ne halde olduğumuzu belki anlaman mümkün olur.

Kuranda örtünmeye atfeden kelamlar ve hükümler bulunan iki ayet vardır başlıca bunlardan Nur suresi 31 de kadınların göğüslerini örtmesi ve kendilerini teşhir etmemeleri istenir kısa ve öz.
Ahzab 59 da ise cahiliye arabını pisliğinden kurtulmak için apaçık bir hüküm ve tavsiye ortaya konur ve kadınlardan dışarı çıktıklarında dış giysilerini üzerlerine almaları ve bu şekilde davranmaları incitilmemeleri için daha uygun olacağı vurgulanır. Dikkat edin tacizden ve incitilmeden korunmak içindir hüküm. Bugün o dış giysileri giymeyenler Kuranın tebliği dönemindeki gibi tacize ve tecavüzemi uğruyorlar ki böyle bir tedbirde gerekli olsun.

O nednle yazılanlar nedir ne kadar gerçektir Kuran'a ne kadar uygundur anlamadan bilmeden ezbere cevap vermeyelimki günaha girme halleri söz konusu olmasın.

Sağlıcakla kalın


Bu mesaj 1 kez ve en son mehmetkaratas tarafından 07.10.2007 - 20:33 tarihinde değiştirilmiştir.
Ekleme Tarihi: 07.10.2007 - 20:32
mehmetkaratas üyenin diğer mesajları mehmetkaratas`in Profili mehmetkaratas Özel Mesaj Kapalı Sayfanın başına dön
Konu: --- Bakin MINIK TESATURLU Ne Diyor!!! ---
mehmetkaratas su an offline mehmetkaratas  
Daha oyun oynamak ve sevilmek çağındaki bir kız çocuğuna anlamadıklarını anlatmak.
94 Mesaj -
Cihan kardeşim benim canımı yakan bir konu olmasaydı sana bu konuda bir cevap yazmayacaktım.

Benim bu konudaki görüşlerim malum. Bileniniz biliyor.

Benim ilköğretimde okuyan bir kız çocuğum var. Daha yaşı sekiz. Bir gün annesi yerine ben onu okuldan almaya gittim izinli olduğum için.

Yolda okuldan beraber dönerken kızımın aklına üzüldüğü bir şey geliyor belliki .Gözlerinden bir kaç damla yaş süzülüyor.

Merakla ne var kızım seni üzen nedir diye soruyorum.
Çekinip söylemiyor ilkönce, fakat ikna edip sonunda söyletiyorum.

Mevzu şu sınıfta annelerinin başı türbanla örtülü bir kaç kız ve erkek çocuğu değişik zamanlarda ailelerinden öğrendikleri şu sözleri söyler ve kızımada manalı manalı bakarlarmış meğer.

-Başı açık kadınlar cehenneme gidecek
-Başı açık kadınlar iyi değildir
-Saçının tek teli görünen kadınlar cehennemde yanacaklar
v.s, v.s.

Konuyu kapayıp kızıma üzülmemesini ve bunların yanlış olduğunu bir çocuğun anlayacağı şekilde elimden geldiği kadar anlatmaya çalıştım.

Eve geldiğimde eşime bu mevzuyu açtım. Eşimin başı açık ve benim kadar bilgi sahibi, dinine bağlı bir insan oda.
Bu konudan haberi olup olmadığını ve neden bu konuyu bana açmadığını ve sordum.
Benim kızacağım ve müdahale edeceğim endişesiyle kendisi halletmeye çalışmış sözün kısası.

Tabi bu beni tatmin etmedi. Sonraki gün okula gittim ve bu çocuklardan en çok rahatsız edenini tatlı dille babasının okula gelip gelemiyeceğini ve kendisiyle görüşmek istediğimi söyledim.
Çocuk çekindi fakat dediğimi yaptı.
Sözü uzatmayalım sonraki günlerden birinde öğrencinin babasıyla okulda buluştuk.
Ben kendisine konuyu açtım ve yaptıkları yanlış davranışı lisanı münasiple kendisine anlatttım.
Oda inançlarının böyle olduğunu söyleyince kendisine şu tekifte bulundum.
İsterseniz siz dayanaklarınızla birlikte gelin bu güvendiğiniz bir insan dahi olabilir.
Bense kendim yalnız sahip olduğum bilgiyle sizle bu konuyu tartışalım.
Şimdi konuşabiliriz deyince yaklaşık bir saat süren bir konuşmadan sonra suçundan nadim olmuş bir insan haliyle yanımdan ayrıldı.

Peki düşüncelerimi değişti ? Hayır. Karşımda bilgisizliği nedeniyle bir yerde sustu kaldı ve sadece karşısındaki insanlara iftira anlamına gelen bu saçma sapan sözlerin nelere sebep olabileceğini öğrenmiş oldu yalnızca.

Bu arada öğretmenede veli toplantılarından birinde bu konuya değinmesini özellikle rica ettim. Malum bu çocuklar bir tane değildi ve ben hepsiyle uğraşamazdım.

Bir iki cümleyle sözlerimi tamamlayacağım.
Allah katında en kötü işlerden biride ister açık ister dolaylı olarak yapılsın, namuslu müslümanların kişiliğine dil uzatmak anlamına gelen söylemlerde bulunmak ve bunları yaymaktır. Zannın kötü ve yanlış olanı sahibini mahvetmekten başka hiç bir işe yaramaz.

Bu feci iş hem Allah'ın celaliyetine muhatap fırkacılığın, hemde yine Allah'ın kabul etmediği ve kahırla karşılık verdiği şekilci ve biçimci din anlayışlarının yaşamdaki ağır tahribatlarıdır.

Kim ne giyiniyorsa giyinsin bunu dinin ipoteği haline getiremez.
Allah iffeti kişinin kalbinde görür kıyafetinde değil. İffetli olan kadının kıyafeti bunun yansımasıdır. İffeti olmayan kadını kumaşla görünmez yapsanız ne ifade eder ??

Not: Kızımı rahatsız eden bu çocukların daha sonra erkek ve kadınlarla ilgili bir çok cinsel konuyu rahatlıkla sınıfta açıkça konuştuklarınıda eşimden öğreniyorum.
Eee o yaştaki çocuklara bilinçsizce bu kadar cinsiyet vurgulaması yapılırsa bunların onlarda merak uyandıracağı ve üzerlerinde yanlışlara sebep olacağı kaçınılmazdır.




Bu mesaj 2 kez ve en son mehmetkaratas tarafından 07.10.2007 - 14:05 tarihinde değiştirilmiştir.
Ekleme Tarihi: 07.10.2007 - 13:56
mehmetkaratas üyenin diğer mesajları mehmetkaratas`in Profili mehmetkaratas Özel Mesaj Kapalı Sayfanın başına dön
Konu: Görünüşte Lira değerleniyor görünüyor. Fakat bu gerçekte ne ifade ediyor ???
mehmetkaratas su an offline mehmetkaratas  
Görünüşte Lira değerleniyor görünüyor. Fakat bu gerçekte ne ifade ediyor ???
94 Mesaj -
İnsanlarımızın kafası karışık. Bir yandan Lira değerleniyor, öbür taraftan ekonomi kötü sinyaller veriyor v.s sözlerini yanyana koyunca bunların ne anlama geldiğini büyük bir çoğunluk yorumlamakta zorlanıyor.

Bu konuyla ilgili bilgi veren bir yazıyı sizlerde okuyun istedim.

Soyuluyoruz.
05 Ekim 2007 Cuma 10:07
Son yıllarda döviz kurlarının bilhassa doların baş aşağı gitmesi pek çok vatandaşımızın hoşuna gitmekte, milli paramız değer kazanıyor görüşüyle memnun olmaktadırlar.
2001 yılı ekim ayında 1,56 YTL ( o zamanki para birimimizle 1.560.000 TL) iken bu gün 1,2 YTL olması görünürde iyiye bir gidişi gösterir gibidir.

Halbuki ekonominin temel kuralı, paranın alım gücünün yükselmesi için en önemli şart güçlü bir ekonomidir. Altın rezervi, dış satış, turizm, vb. kalemlerden gelecek olan parayla ve dışa verilmek zorunda bulunulan paranın kıyaslanmasıyla hesaplanır.

Şu bir gerçek ki, dolar kurunun düşmesinin bizim ekonomik göstergelerimizle bir alakası yoktur.

İçinde bulunup memnun olduğumuz durumun kısaca özeti, gelen sıcak yabancı paradır.

Genelde paranın değeri düşerken faizlerin yükselmesi beklenirken ABD nin hala faiz düşürmesinin ince bir hesabı olması gerekir.

Brezilya’ya baktığımızda, bizim durumumuzdan daha fazla milli paralarının değer kazandığını, doların bu günkü kurunun 2000 yılı ekim aylarına denk geldiği görülür. Demek ki bu durum sadece bizde değil bütün dünyada dolar baş aşağıdır.

Dolar kurunun çok düşük seyretmesinin getirdiği sonuçlardan birinin içerideki ara mal üretim hücrelerimizin teker teker dumura uğrayarak, ABD den dış alım yapılmak durumunda kalmamızı doğurmuştur.

Birileri kalkıp, ekonominin temel kuralı budur, hele global dünyada başka çare mi var diyebilir. Şartlar böyle oldukça haklılar. Ancak dış alım yapılan ara mallara verilen döviz dış satımdan elde ettiğimiz dövizden fazlaysa oturup düşünmek gerekir.

Bunun anlamı şudur, alınan ara mallarının tamamı mamul hale getirilerek dış satıma gitmemekte, bir miktarı da iç piyasa gereksinimlerini karşılamaktadır.

Böylece sanayi üretimimiz topal hale gelmekte, bir tarafı çalışırken bir tarafı durmaktadır. Yani bir yanda yeni işçi istihdamı sağlanırken diğer yanda işsizliğe sebep olunmakta, toplamda işsizlik aynı yerde durmaktadır. Halbuki nüfus artışı batıdan fazla olan ülkemizde çalışma hayatına girmeye hazır yeni insanlarımız iş beklemektedirler.

Dolar kurlarının düşmesinin bir diğer etkisi de gelen sıcak paranın, ülkemizi onlar için rant cennetine çevirmiş olmasıdır. Yüksek kurdan Türk lirasına çevrilerek piyasamıza giren yabancı paralar, yatırıldıkları enstrümanlarda kazandıklarının üstüne bir de giderken elde edecekleri kur farkının keyfini yaşamaktadır.

Artık medyamızda bile konuşulur hale geldi ki, Japon ev kadınları kendi bankalarından faizle aldıkları kredileri ülkemizde değerlendirerek para kazanmaktadırlar.

Peki bu sıcak paranın bize ne faydası var? Hiç bir faydası yok, sadece günü kurtarmamıza ama geleceğimizi karartmaya sebep oluyorlar. Bunların sonucu daha umutsuz bir gelecek, daha karanlık bir istikbal demektir.

Bütün bunların üstüne birde hükümetimizin bu paralar için getirmiş olduğu bazı ayrıcalıklar var ki tam evlere şenlik. Artık günümüzün en önemli konusu hale gelen eşitlik ve sosyal devletle alakası kalmamış, kendi ülkesinin insanını adeta ikici sınıf hale getirmiş, rekabet şartlarını alt üst etmiştir.

Sözümüzü, yüce kurtarıcımız Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün bir veciz sözüyle bitirelim.

“Kılıç ve saban, bu iki fatihten ikinci birincisine her zaman galip gelmiştir.”

Ekleme Tarihi: 07.10.2007 - 13:16
mehmetkaratas üyenin diğer mesajları mehmetkaratas`in Profili mehmetkaratas Özel Mesaj Kapalı Sayfanın başına dön
Konu: Osmanlı'dan bu yana Arap İslam anlayışının, Anadolu İslam anlayışına etkileri.
mehmetkaratas su an offline mehmetkaratas  
Osmanlı'dan bu yana Arap İslam anlayışının, Anadolu İslam anlayışına etkileri.
94 Mesaj -
Dostlarımla, yakınlaımla din konusunda muhabbetlerimizde bana bu konuda sorulan sorulara Anadolunun bugün geldiği İslam anlayışının geçmişi hakkında bilgi verirken özellikle şu noktayı vurguluyordum ve vurguluyorum.

Osmanlı'da İslam anlayışı özellikle Selçuklular ve Anadolu Selçukluları döneminin olumlu etkileri ile uzun süre muazzam bir gelişme göstermiştir.
Bu dönemlerde Anadolu topraklarının her yanına yayılıp İslama büyük hizmetler veren sayısız canlar uyandıran velileri, Kuran'a ve onu tebliğ eden Efendimizin sünnetine uygun bir İslam anlayışını yaymışlardı.

Yavuz Sultan Selim'in İslamın merkezi olan toprakları Osmanlıya bağlamasından sonra maalesef bizim topraklarımızdaki Kuran'a özgü İslam anlayışı yerini yavaş yavaş Arapları felaketlerin içine sürükleyen aslından sapmış din anlayışlarına terketmeye başlamıştır.
İşte bu yeni dönemle birlikte Osmanlının yükselme devri bir müddet sonra sona erecek ve duraklama devri başlayacaktır. Hatta bu gelinen vahim noktanın asıl sebepleri tespit edilemediğinden yanlışlar hızla devam edecek ve gerileme devri ve bunun sonundada Osmanlının feci bitişi kaçınılmaz olacaktır.

Nasıl böyle olmasın ki. Sayılarını bile tespit edemiyeceğimiz Peygamber nurlarının bu topraklara kazandırdı değerler uzun sürmeyecek bir süreçte tam bir erozyona uğramıştır.

Efendimizin en değerli miraslarından biri olan her biri veli onbir kuşak peygamber evladını saltanatları için kesip zehirleyenlerin ve onların peşinden gidenlerin üçyüz küsur yıl uydurdukları yaydıkları çarpık din anlayışlarını kabullenmek arapların Osmanlının karşısında düştükleri duruma, artık Osmanlı içinde bu sefer haçlılar karşısında düşmek kaçınılmaz olacaktır ve olmuştur.

Benim Osmanlının din konusunda Arabizmin etkisiyle mahvoluşuna kısaca deyinişim su sözlerledir.
"Ne zamanki Osmanlı devleti Arapların zayıf hallerinden faydalanıp onları kendi idaresine ve topraklarına kattı. İşte o zaman Osmanlı çok büyük bir hataya imza attı. Elindeki cevherleri bir kenara atıp arapların elindeki hezeyan yığınlarına islam budur diye talip oldu. İşte asıl felaket ondan sonra başladı."

İsteyenler ne demek istediğimi anlayabilmek için Nezihe Araz'ın yada başka bir yazarın varsa onun Anadolı ve İstanbul Evliyaları adlı eserlerini alıp incelesinler. Böylece söylemek istediklerim daha açıkça anlaşılır.

Aşağda verdiğim yazıda benimle aynı görüşlere pararlel. O nedenle sizlerde okuyun diye buraya aktardım. Vktiniz olursa mutlaka okuyun.

İşte asıl felaket ondan sonra başladı.

Yobazlığın analizi...

07.10.2007
BEHİÇ KILIÇ
behic.kilic@tercuman.com.tr



--------------------------------------------------------------------------------

GAZETECİ arkadaşım, genç kardeşim Bayram Akkan, Alanya gazetesindeki köşesinde, “Atatürk’ü anlamak” başlığı ile bir yazı yazdı... Yazısı mükemmel.. Bu satırları hep birlikte okumamızda fayda var...
Sayın Akkan şu bilgileri aktarıyor..
Yıl 2006, bir seyahat sırasında Güneydoğu’da bir köyde sohbet ediyoruz. Ülke meseleleri ve Güneydoğu’daki durumu değerlendiriyoruz. Liseyi yeni bitirmiş, üniversite sınavlarına çalışan bir delikanlı;
- Abi, Kur’an-ı Kerim’de Kürt devletinin kurulacağı yazılıymış.
Şoke oldum, hayretler içerisinde kaldım, şaşkınlık içerisinde;
- Kim söyledi bunu sana dedim.
- Şıh, dedi.
Neye üzüleceğimi bilemedim.
Bu öğrenci liseyi bitirmiş, bölgede yerel ağız olarak kullanılan Arapça ve Kürtçe’nin ötesinde Türkçe okuyup yazabilen biri ve üniversiteye hazırlanıyor. Tüm kitapçılarda Türkçe - Arapça ya da Türkçe Kur’an Meali var. Kişi açıp bakmıyor. Araştırmıyor.
Buna mı üzüleyim. Yoksa yörede İslam Dini’nin önderi olarak sayılan, fikir ve düşünceleri ilahi bir kelammış gibi algılanan kişinin Kur’an-ı Kerim’i nasıl siyasi araç yaptığına mı üzüleyim.
Neye üzüleyim, yoksa;
Devletin yıllardır özellikle Şıh ve ağa konusunda siyasi ve sosyal bir açılım getirmemesine mi?
Ben neye üzüleceğimi bilmeden üzüldüm, üzüldüm ve düşündüm.
Bundan 70-80 yıl önce Mustafa Kemal ATATÜRK’ün, neden Kur’an-ı Kerim’in Türkçe mealini yaptırdığını anladım.
Bunu yaptığından dolayı da kendisinin din düşmanı olarak neden ilan edildiğini anladım.
Nasıl mı?
Yavuz Sultan Selim fetihlerinden sonra, Arab alemindeki alimlerin itikatta yanlış olduklarını düşünerek, Mısır ve Arabistan’daki alimleri İstanbul’a getirir ve bizim alimlerle tanışır kaynaşırlar ve yanlış olan itikatlarını düzelterek ülkelerine geri dönerler ise hem oradaki müminlere hem de Din-i İslam’a hizmetlerinin büyük olacağını düşünür. Fakat olaylar Yavuz’un düşündüğü gibi gelişmez. Gelen alimler, İstanbul’daki alimleri etkiler ve Devlet-i Ali Osmaniye 16’ncı Yüzyıl’a böyle girer.
Peki nedir itikatdaki yanışlık?
Arab alimleri mutlak iradenin Allah olduğuna ve ondan başka irade olmadığına inanmaktadırlar. Yani eğer bir yanlışa kişi saptıysa bu da Allah’ın iradesi ile olduğudur. Halbuki biz Türkler, itikat olarak İmam Maturidi’yi benimsemişizdir. Maturidi’ye göre külli irade Allah’ındır lakin O, insana da bir irade vermiştir. İnsana bu cüzi irade dediğimiz ile eğri ve doğru olanı seçme salahiyeti verilmiştir.
16’ncı Yüzyıl’a böyle giren Osmanlı alimleri, 17 Yüzyıl’ın sonlarında artık keşfedilecek bir şeyin olmadığını çünkü her şeyin Kur’an’da yazıldığını hatta bu dünyanın ötesinde hiç bilinmeyen öbür dünya hakkında bilgi bile verdiğini işte bu sebeple bir şeyler keşfetmeye çalışmak ve aramak dinsizlik ve şirk olduğunu söylemeye başlarlar. İşte bir çağı kapatıp bir çağı açanların torunları bu millete karanlık bir çağ aştıkları bir dönemin başlangıcıdır bu.
Bu anlayış İslam’da ne yazık ki İslam öncesi Cahilliye dönemi diye geçen dönemin İslam adı altında yeniden yaşanması olacaktır. Bu dönem Müslüman ülkelerin karanlık çağı olacaktır. Batı, Fransız İhtilali ile aydınlanma çağına giderken Müslüman ülkeler ellerindekiler ile yetinmeye çalışacak ve gerileyecektir. Avrupa için biten Osmanlı’da yeni başlayacaktır. Kur’an ve din belirli kişilerin elinde kalarak şeyhlerin şıhların saltanatı başlayacaktır. Dini ağızdan öğrenen bir toplum olarak da bu insanlara inanıp güveneceğizdir. Artık kitapta ne yazdığı bilinmeyecek şeyhlerin ve şıhların söyledikleri din olarak kabul görecektir. 20 Yüzyıl’da tüm emperyalist güçlere baş kaldıran M.Kemal ATATÜRK bunu görüp Kur’an-ı Kerim’i Elmalılı Hamdi Yazır gibi birisine Mealini yaptırarak şıhların, şeyhlerin silah, sihir gibi duran kitabı ellerinden alıp, her Türk Milletinin eline verecektir. Herkes dinini anlasın, bilsin ve dosdoğru inansın diye. Böyle olunca da elbette bu şıh ve şeyh takımı ellerinden oyuncağı alınmış çocuklar gibi feryadı koparacaklardır.
- Atatürk din düşmanı...
Bayram Akkan’ın yazılarına Alanya gazetesinin internet sitesinden ulaşılabilir..

Ekleme Tarihi: 07.10.2007 - 12:47
mehmetkaratas üyenin diğer mesajları mehmetkaratas`in Profili mehmetkaratas Özel Mesaj Kapalı Sayfanın başına dön
Konu: İTHALAT VE İHRACAT DENGESİ GİTTİKÇE DAHA ÇOK BOZULUYOR..
mehmetkaratas su an offline mehmetkaratas  
İTHALAT VE İHRACAT DENGESİ GİTTİKÇE DAHA ÇOK BOZULUYOR..
94 Mesaj -
Devamlı ihracat şöyle patladı böyle patladı diye rakamlar veriliyor ama ithalattaki patlamadan bahsedilmiyor. Yani aslında gittikçe daha kötüye giden bir şeyler tam tersi olarak gösterilmeye çalışılıyor.


Dış ticaret açığı 6 kat arttı?

06.10.2007
ESFENDER KORKMAZ




--------------------------------------------------------------------------------

TÜRKİYE İstatistik kurumu (TÜİK)’in açıkladığı rakamlara göre ağustos ayı sonunda ihracatımız yıllık olarak 98.9 milyar dolara, ithalatımız ise 156.9 milyar dolara yükseldi.
Ayrıca, Türkiye İhracatçılar Meclisi (TİM)’de eylül ayında ihracatın 100 milyar doları geçtiğini açıkladı.
100 milyar dolarlık yıllık ihracat hedefine ulaşılması önemli bir başarıdır. Üstelik bu başarı bugünkü kurla sağlanmışsa, ihracatçı açısından daha büyük bir başarıdır. Çünkü gitgide YTL aşırı değer kazanıyor, ihracatçının yaptığı ihracat karşılığında eline daha az YTL geçiyor.
Tek başına ihracat artışını bir slogan haline getirmek doğru değil... Önemli olan ithalatın ne kadar arttığı... Ve yine dış ticaret açığının ne kadar arttığıdır.
İhracatçının katlandığı fedakârlığı herkes takdir eder... Ancak 100 milyonluk ihracatla övünmek için, dış ticaretin ya dengede olması gerekir. Veya dış ticaret açığının makul düzeyde ve aynı paralelde yani sürdürülebilir boyutta olması gerekir. Oysaki ağustos sonu itibarıyla Türkiye’nin yıllık dış ticaret açığı 58 milyar dolara yükseldi.
Bunun nedeni ithalatın ihracattan daha fazla artmasıdır. 2001 yılından bu güne kadar, ihracatımız 3.1 kat arttı. İthalatımız ise 3.8 kat arttı. Dış ticaret açığımız ise altı kata yakın arttı.
Şimdi ihracatın arttığına mı sevinelim? Yoksa dış ticaret açığımızın arttığına mı üzülelim?
Açığın nedeni
l Açığın temel nedeni YTL’nin aşırı değer kazanmasıdır. Değerli YTL ihracatı zorlaştırıyor. İthalatı ucuzlatıyor.
l Artık ihracatta daha yüksek ara malı ve hammadde kullanıyoruz. İhracatçıların kendi açıklamalarına göre, yapılan her 100 liralık ihracatın ortalama olarak 70 liralık kısmı ithal ediliyor.
l İthalatın içinde yatırım mallarının payı azaldı. Eğer kurlar düşük iken daha fazla yatırım malı ithal edebilseydik, dış ticaret açığının önemi azalırdı. Yeni yatırım, istihdamı ve kalıcı büyümeyi sağlardı. Oysaki kur düşük, dış ticaret açığı artıyor, aynı zamanda yatırım malı ithalatının payı da düşüyor.

Ekleme Tarihi: 06.10.2007 - 15:36
mehmetkaratas üyenin diğer mesajları mehmetkaratas`in Profili mehmetkaratas Özel Mesaj Kapalı Sayfanın başına dön
Konu: PKK'nın arkasındaki laik elitler!
mehmetkaratas su an offline mehmetkaratas  
ABD VE AB'NİN BÜTÜN HESAPLARI BÖLÜNMÜŞ BİR TÜRKİYE ÜZERİNE...
94 Mesaj -
Aslında cevap yazmayacaktım ama hala ABD ve AB yi bizim için hırlı rüya gören ülkeler olarak kabul eden yazılar düşünceler gördüğümde işin doğrusu çok üzülüyorum.

Ahmet Altan'ın hangi gezegende ve hangi hayaller içinde yazdığı belli olmayan hezeyanlarını bırakıp gerçek yaşam ve ondan yansıyanlara ve bu güzel ülkenin nereye götürülmeye çalışıldığını anlamaya çalışalım lütfen.

Bu ülkenin içinde sayısız yanlışlar var. Birileri bunları bahane edip etnik bölünme kavramını körüklemek için her türlü çirkin oyunu ortaya koyarken bunları göremeyip laik elit ,pkk v.s saçmalıklarını ortaya sürmenin ne anlamı var.

Kan dökmek PKKnın iğrenç işidir. Hangi hak vardır ki bebekleri dahi öldürerek alınmaya çalışılır.
O bölge insanı ta Osmanlıdan bu yana haçlılar tarafından provoke edilip devlete isyan ettirilmek için kullanılmıştır.
Bu yanlışlara kapılanlar çok olmamakla birlikte isyanları maalesef bugüne kadar zararları devam eden kaoslara sebep olmuştur.
Musul Ve Kerkük haçlı (ingiliz) tezgahı isyanlar nedeniyle maalesef sınırlarımız dışında kalmıştır.
Yine bugün o bölge kan revan.
İngiliz cetveli ile belirlenen sınır ve harita ancak bu sonuçları getirir.

PKK denilen cinayet şebekesinin varlığının ve ayakta kalmasının ana nedeni ABD ve AB desteklerini devamlı arkalarında bulmalarıdır.

Ahmet Altan'ın bir sözü şu anlamda doğru kabul edilebilir. Türkiyeyi bölmek isteyenler maksatlarına ulaştıklarında artık PKK ya kesinlikle ihtiyaçları olmayacaktır.
Artık hedefe ulaşılmıştır çünkü, terör örgütüne ne gerek var ?

ABD nin BOP haritasını hiç incelemiyormusunuz ? ABD ve AB gelecek hesaplarını bu haritaya göre yapıyorlar.
Malum harita ortalıkta cirit atıyor. Bu haritayı görmeyenler, bizim hükümet, maalesef ona körü körüne inanan vatandaşlarımız ve AB yanlısı mandacı zihniyet.

Başımızı kuma gömmek hangi tehlikeyi ve yanlışı ortadan kaldırır, yada hangi tehlikeyi ve yanlışı doğru kılar ?

Ne yapacaktı TSK her gün şehitler verirken teröristlere gülmü dağıtacaktı ? Gelin ülkeyi birlikte paramparça yapalımmı diyecekti ?
Yoksa aman din bezirganları rahatsız olur deyip ellerini kollarını bağlayıp oturacaklarmıydı ?

Bir ülkenin silahlı kuvvetleri onun bütünlüğünü korumaya yaramıyorsa neye yarar ?

Terör ve teröristin var olma nedeni kan ve şiddettir. Neden onlarda akılcı olmayı , mantıklı olmayı kabul edip bu ülkenin insanlarına akıl dışı yorumlarla pislik atılmaya çalışılır anlaşılır gibi değil.

Ülke ekonomik ve siyasi bütünlük açısından uyuştura uyuştura bir uçuruma ve parçalanmaya doğru dolu dizgin gidiyor. Bunları bugün göremeyeceksek Allah'ın dayağı vaki olduğunda mutlak göreceğiz demektir.

Aşağıda ABD nin ve AB nin maksatlarını içeren ibret bir alıntı yazı aktarıyorum.

Senatör Joe Biden’in sunduğu, “Irak’ın üçe bölünmesini” öngören tasarı ABD Senatosu’nda “ezici bir çoğunlukla” kabul edildi de, ne AB’den, ne BM’den, “Sen kim oluyorsun da kendinden binlerce kilometre uzaklıktaki bir ülkeyi bölecek kararları parlamentondan geçirebiliyorsun!” diye bir ses yükselmedi.
Onlar kendilerinde bu hakkı görüyorlar.
BOP bunun kanıtı değil mi!
Biz, Birinci Körfez Harbi sonrasında yani neredeyse 15 yıl önce, “Yarın öbür gün Barzani ile Talabani yan yana oturur, iki yanlarında da Irak’ı’işgal etmiş bir İngiliz bir Amerikalı general bulunur ve derlerse ki, ’Biz burada bağımsız bir Kürdistan kurduk’ o zaman ne yapacaksınız? Çekiç Güç’ü, Irak’ın kuzeyindeki her geçen gün biraz daha tehlikeli hale gelen bu yeni oluşuma sağladığınız katkıyı millete nasıl izah edeceksiniz?” dediğimizde, nasıl kızıyor, bizi nasıl suçluyordunuz, hatırladınız mı!
Diyordunuz ki:
“- Türkiye ABD ile birlikte hareket ediyor, Özal’la Bush sarmaş dolaş. Koskoca ABD, NATO’dan müttefiki ve Körfez Savaşı’nda en büyük destekçisi Türkiye’yi bırakıp da iki aşireti mi destekleyecek; bu kadar paranoyak olmanın âlemi var mı?”
Bu konuyu geçelim..
Çünkü ABD’nin Irak’ı bölmekten çok öte geçtiğini, sıranın Türkiye’nin bölünmesine geldiğini, bunu da tâ birinci Körfez Savaşı sırasında Amerikalı generallerin Güneri Civaoğlu’na itiraf ettiğini, Civaoğlu’nun şahitliği ile yetinmeyenlerin, Pentagon’da çizilen ve NATO toplantılarında Türk subayların önüne konulan “Bölünmüş Türkiye haritalarını” gözüne sokacağımızı hatırlattıktan sonra, Avrupa Birliği’nin de Irak’ın ve Türkiye’nin bölünmesine giden yola kırmızı halılar serdiğini, Alman Birlik 90 Yeşiller Partisi Eşbaşkanı Claudia Roth’un Genelkurmay Başkanı Orgeneral Büyükanıt’a, hem de Ankara’nın göbeğinde sarf ettiği hakaretler vesilesiyle, evet bir kez daha ve ısrarla uyarıyoruz:
“- AB’nin ajandasındaki Türkiye, ‘Bölünmüş Türkiye’dir!”
Ne demişti Büyükanıt:
“- Ankara’da teröriste ‘Kardeşim’ Türk Silahlı Kuvvetleri’ne ‘bölücü’ diyen bir zihniyetle karşı karşıyayız. Bu kişilerden biri, ‘Biz PKK’ya terör örgütü diyemeyiz’ diyor.”
Bunlar yalan mı?
Gelse bir El Kaide mensubu Roth’un ülkesinde Alman devletine “katil” , Alman güvenlik güçlerine “bölücü” diye hakaret etse ve “Kim El Kaide’ye terör örgütüdür diyorsa aslında terörist olan odur, her el Kaideli benim kardeşimdir” dese, Almanya ve Avrupa buna tahammül edebilir mi?
Ama tehlikedeki ülke Türkiye, kanı dökülen insanlar Kürdüyle Türküyle bu toprağın insanı olunca, Roth Hanım bakınız neler yumurtluyor:
“- Türkiye’de barışçıl bir prespektifi teşvik etmeyen biri varsa, o da Sayın Büyükanıt’tır.”
Ve tabii PKK için de bir şeyler söylemeyince olmaz diyor, amma Büyükanıt’a takındığı ’şahin’ tavrı terör örgütü PKK için ‘incitici’ bulduğundan olacak, biraz daha müşfik ve fakat içinde çok tehlikeli bir ’arka plân’ taşıyan bir ifadeyi tercih ediyor:
“- PKK bir an önce silahı bırakmalı!”
Ve devam ederek, “Şecaat arz ederken sirkatin” söylüyor:
“- Kürt bölgesinde barışçıl bir ortamın yaratılmasına hizmet etmelidir!”
Demek Roth ve Rothlar Türkiye’yi “Türk bölgesi” ve “Kürt bölgesi” diye çoktan ikiye bölmüşler.
Senato’sunda Irak’ı üçe bölen bir karar alan ABD de işe böyle başlamamış mıydı? Siz bizim bu ifadelerimize “vehim” deyiniz, biz artık, “Ne pahasına olursa olsun AB” diyen ve “Ankara’nın şerrinden Brüksel’in şefaatine sığınmayı” din ve mensubu olduğu millete lâyık görebilenlere bir şey anlatamayacağımızı biliyoruz, amma ısrarla tekrarlıyoruz, AB de tıpkı ABD gibi PKK’nın yanındadır ve onların Türkiye’si, “Bölünmüş bir Türkiye” dir.
Bu konuda AB kurumlarının onlarca kararı zâten kayda geçmiş, Türkiye’ye de iletilmiştir.
Biz yer darlığı sebebiyle bir tanesini, meselâ 20.06.1996 tarihli olanını hatırlatalım:
“ Avrupa Parlamentosu (..) ülkenin güneydoğusundaki askeri operasyonları durdurması ve tüm Kürt örgütlerle görüşmelere başlaması için Türk hükümetine çağrıda bulunur!”
Avrupa Parlamentosu’nun Türkiye’yi ikiye bölen bu kararı ile Amerikan Parlamentosu’nun Irak’ı üçe bölen o kararı arasında ne fark var?
Roth da “Kürt Bölgesi” derken aslında AP’nin bu tür ‘onlarca kararına’ atıfta bulunmuş olmuyor mu?
Ama biliniz ki ne Irak bölünecek ne Türkiye!
Roth’lar ve Bush’lar..
“Geldikleri gibi gidecekler!” İNŞALLAH.
alıntı/



Bu mesaj 2 kez ve en son mehmetkaratas tarafından 05.10.2007 - 17:21 tarihinde değiştirilmiştir.
Ekleme Tarihi: 05.10.2007 - 13:02
mehmetkaratas üyenin diğer mesajları mehmetkaratas`in Profili mehmetkaratas Özel Mesaj Kapalı Sayfanın başına dön
Konu: Nereye gidiyoruz.
mehmetkaratas su an offline mehmetkaratas  
FIRKALARLA İLGİLİ AYETLER, ALLAH'IN EMİRLERİNİN SAPTIRILMASI YANLIŞLARINA UYARI İÇİNDİR .
94 Mesaj -
İslam coğrafyasında yaşananları Kuran'ın dışında başka kanunlar arayıp uygulamak olarak algılamak bu konudaki mahvoluşların asıl nedenlerini gereği gibi anlayamamak
demektir diye düşünüyorum.

Kuran ahkamına hiç uymayan kanunlarda İslam coğrafyasına zararlar veriyor elbette.
Fakat asıl facia ve büyük tahribat bu Allah'tandır diye Kuran'ın çeşitli oyunlarla (ayetlerde saptırma, tahrif etme, eksiltme ve ilave etme) yanlış tevil edilmesi ile dine sokulan sayısız hezeyanların sebep olduğu mahvoluştur.
Bu saydıklarıma yalan hadisler ve ruhban taifesinin verdiği zararlarıda ilave ederseniz, İslam coğrafyasındaki kahır tablosunun resmi apaçık ortaya çıkar.

Kaldı ki Kuran içinde açıkça yer almayıp yaşam içinde uygulanan öyle kanunlar vardır ki insanlığa hizmet üretmeleri ve barışa hizmet etmeleri nedeniyle onları Allah'ın indirdiğiyle hükmetmek anlamında kabul etmek gerekir.

Bunu alemlerin Rab'bi hayır, barış, iyilik, güzellik üretin diye buyurduğunda bu bağlamda bu hükme uyan bütün işleri Kuran'ın hükmünü olarak uygulamaz, dışlarsanız Kuran'a ve Allah'ın hükümlerine haksızlık etmiş, yanlış yapmış olursunuz.

Fırkalarla ilgili ayetleri okuyup bu ayetlerde nelerin anlatılmaya çalışıldığını anlamaya çaışmayanlar ve anlamayanlar İslam coğrafyasındaki felaketlerin ana nedenlerini asla tespit edemezler.

Şeriat diyorsunuz güzelde ben bu konuda defalarca yazdım. Daha Kuran ayetlerini anlamayı dahi beceremeyen ehliyetsiz insanlar birde Allah'ın şartlarını ondan nasıl çıkaracaklar, kimler çıkaracak ve uygulayacak.

Yaşayan Kuranlar dahi Allah'ın emriyle sırlı vaziyette ancak nasip olanları uyandırmak yolunda hizmet verirken, birileri çıkıp bu zatların ayağının tozu hükmünde olma özellikleri bile yokken Allah'a rağmen din adına rejimmi ortaya koyacaklar. Yani Kafalarındaki din anlayışını Allah'amı öğretecekler.

İşte asıl faciada buradan kopuyor, Allah'a rağmen din yönetimi icat edip başınada nefsini din edinmiş ruhban veya sözüm ona dini liderleri geçirmek.
Kuran'ın hangi ayetinde böyle bir hüküm var ? Yaşayan Kuran'lar din devleti yönünde neden bir girişimde bulunmuyorlar ? Hiç bir zamanda bulunmadılar.

Onların işi bir şura iledir diye her kesimin adilce temsil edildiği toplulukların görüşüyle yönetimi alemlerin Rab'bi emrediyor.
Yoksa haşa, birileri biz Allah'ın temsilcisiyiz diye ortalığa çıkıp, kendileri gibi inananları ihya etsin, kendileri gibi inanmayanların üzerindede bu Allah'tandır deyip uydurdukları kanunlar ile tepinsinler demiyor.

İslam coğrafyası bu ağır yanlışlar nedeniyle Allah'ın kahır ve gazabları ile inim inim inliyor.
Yani özet olarak Allah'ın şartları uygulanmadığından değil, bu Allah'tandır diye yanlış ve feci işler uygulandığından, dayatıldığından bu tablo böyle.

Bakın İslam dünyasında akıl gözüyle bu olayı değerlendiren bir kaç düşünürün çok anlamlı değerlendirmelerini de vereyim. Bu şekilde bir daha düşünün.

Muhammed İkbal şöyle diyor "Bugün İslam dünyasının insanlarının dünyaya itiraf etmek zorunda olduğu bir gerçek var. O da bizler Kuran'ın İslamını temsil etmiyoruz demektir"

Mehmet Akif de şöyle diyor "Nebiye atf ile binlerce herze uydurdun. Yıktın da dini mübini yeni bir din kurdun"

Adını hatırlayamadığım bir düşünürde şöyle diyor. "Bugün İslam coğrafyasındaki insanların asıl sorunu İslam'ı bilmemeleri ve işin bundan daha vahimide İslam'ı bilmediklerinide bilmemeleridir."

Allah cümlemizi Kuran'ı, Allah'ın istediği gibi kitaba özgü yaşayan müslümanlar eylesin.


Bu mesaj 4 kez ve en son mehmetkaratas tarafından 06.10.2007 - 15:28 tarihinde değiştirilmiştir.
Ekleme Tarihi: 05.10.2007 - 12:18
mehmetkaratas üyenin diğer mesajları mehmetkaratas`in Profili mehmetkaratas Özel Mesaj Kapalı Sayfanın başına dön
Konu: Nereye gidiyoruz.
mehmetkaratas su an offline mehmetkaratas  
KURAN'ın hükümleri yaşamsal alanda dışlanıyor din adına başka hükümler devreye giriyorsa, fitneler devreye girmiş ve uygulanıyor demektir.
94 Mesaj -
Cihan kardeşim ayrışmayı onayladığını söylediğinde benim ve bu konuyu objektif olarak gözlemleyenlerin bu ülkede ne anlama geldiğini düşünmek cihetinde akıllarına gelecek olanlar bellidir. Benimde sana verdiğim yanıtda o nedenle ayrışmanın faillerini, taşeronlarını değerlendirmek cihetinde olmuştur.

Bu ayrışmanın organizatörleri ve maksatları bellidir. Ülkeyi bugünkü bu tehlikeli ortama taşıyanlarda onların oluşturduğu bu din adına fitnedir.

Bu partinin yaptığı iğrenç işi Kuran onaylamıyor ki bu iş normal ve İslama uygun bir iş olarak kabul edilebilsin.


Kim kimin müslümanlığını ne ile belirleyecek ? Kılık kıyafetlemi yoksa din polisi ile her insanı takip ettirerekmi ? Allah'ın buna ihtiyacı yada böyle bir emrimi var ?
Bu ayrıştırmanın en büyük fitne olduğunu Kuran söylüyor. Fırkalarla ilgili ayetleri okuyun göreceksiniz.

Müslümanları fırkalara ayırıp sen müslümansın sen değilsin diye gruplara ayırmak gibi bir yetki Allah'ın vazifeli kullarına bile verilmedi.
Allah'ın efendimize fırkalara ayrılanlarla senin bir işin yok. Onların hesabını biz göreceğiz uyarısı ne anlama geliyor ?

İslam coğrafyasında din adına yaşanan ayrışmaların şiddet ve kanla toplum yaşamını mahvettiğini, ülkeleri perişan ettiğini ibretle görmemiz gerekmiyormu ?


Bu mesaj 5 kez ve en son mehmetkaratas tarafından 06.10.2007 - 15:17 tarihinde değiştirilmiştir.
Ekleme Tarihi: 04.10.2007 - 18:01
mehmetkaratas üyenin diğer mesajları mehmetkaratas`in Profili mehmetkaratas Özel Mesaj Kapalı Sayfanın başına dön
Konu: Nereye gidiyoruz.
mehmetkaratas su an offline mehmetkaratas  
BİLENLERLE BİLMEYENLER HİÇ BİR OLURMU ??
94 Mesaj -
Cihan kardeş sözlerime sakın alınma ama "Allah ile aldatılma" ile ilgili ayetlere örnek bir insan profili oluşturuyorsunuz benim gözümde.

Hangi İslamı temsil edecek bu çok takdir edip sevdiğiniz ayrışma organizatörleri ?

Kuran bu örnek ve halis müslümanların niteliğini ve özelliklerini şöylemi yapıyor ayetlerde...

*Ülkenizin değerli kurumlarını bir kaç yıllık karına haçlılara satın. Hatta söz sahibi dahi onlar olsun.
*Borcu borçla erteleyip ülke ekonomisini içinden çıkılmaz hale getirin. (Beş yılda 200 den 400 milyar dolara)
*Borsanızı haçlıların emrine verip (% 72) vergisiz yüksek kazanç ödeyip ülkenin kanını emdirin.
Bu sıcak paraylada sahte bir istikrar oluşturup milleti kandırın.
*Allah'ın ayetinde "onlar, siz dininizi onların dinine çevirmedikçe size dost olmazlar "ayetini hiç takmayın.
*Korktuğunuz kurumlardan emin olmak için haçlıların himmetine (ABD ve AB) sığının.
*Haçlı ağalarınızı memnun etmek için her türlü yalakalığı yapın (ABD de Zapsu'nun R.T.E için yaptığı "bu adamı deliğe süpürmeyin kullanın" muhabbeti.
*Kendi şehitlerinize "askerlik yan gelip yatma yeri değildir" derken, ABD askerlerine "Kahraman amerikan askerlerinin görevlerini başarıyla yapıp sağ salim evlerine dönmeleri için dua ediyorum" diyenler makbul müslümanlardır.
*Ülkeyi babalar gibi pazarlasanızda sizin partinize oy vermeyenler müslüman değildir.
*Size oy vermeyenlere karşı minareleri süngü yapıp kullanın.

İstersen daha pek çok madde ekleyebilirim. Sonuçta sen bu hale müslümanlık diyor Kuran'a uydurabiliyorsan, sana söylenebilecek pek fazla bir şey yok, Allah seni Kuran'la uyandırsın demekten başka.

Ayrıca senin bu yaklaşımın bana Kerbela olayında Hz. Hüseyin ve yanındaki mazlumları şehit ettikten sonra kendi gebermişleri için cenaze namazı kılan zalimleri hatırlatıyor.
Üzerine alınma, çünkü din adına öyle facialar yaşandıki Allah'ın Resulünden bu yana. Sen bu gaflet ve delalet tabloları noktasında ancak basit, küçük bir örneksin.

Hiç, güzel ahlaka, dürüstlüğe, mertliğe, adalete, vatan değerlerine sahip olmadan mümin olunurmu ?

Allah'ın yalancı peygamberlere ihtiyacı olduğunu size kim bildirdi ?

Allah tüm müslümanları doğruya ulaştırsın.
Şunu hiç unutmayalım şeytan öyle özelliklerle donatılmıştır ki çok güzel Kuran okur ibadet eder ama görünüşte ve saptırmak için. Ne mutlu onu görene ve anlayabilene.

Zümer suresi 9: Bilenlerle bilmeyenler hiç bir olurmu.


Bu mesaj 7 kez ve en son mehmetkaratas tarafından 06.10.2007 - 15:11 tarihinde değiştirilmiştir.
Ekleme Tarihi: 04.10.2007 - 16:38
mehmetkaratas üyenin diğer mesajları mehmetkaratas`in Profili mehmetkaratas Özel Mesaj Kapalı Sayfanın başına dön
Konu: Nereye gidiyoruz.
mehmetkaratas su an offline mehmetkaratas  
DİN KONUSUNDA AYRIŞMA TEHLİKELİ BOYUTLARA TIRMANIYOR..
94 Mesaj -
Kendim bizzat şahit olmasam ve emin kişilercede bana aktarılmasa ayrışma ile ilgili bu köşe yazısını buraya aktarmazdım. Siyasi menfaatler uğruna bilinçsiz, bilgisiz, haksız ve kasıtlı yapılan müslüman kafir ayrımı toplumu bakın nerelere götürüyor.

Mesele, yobazlığa doğru gidiyor!

İlhan Selçuk “Yüzde 99’u Müslüman ülkede İslâmı ikiye ayırmakta başarı kazandılar:
1) Laik Müslümanlar..
2) Dinci Müslümanlar...” diyordu.
Durum, Müslümanlar arasında bir ayırım olarak ortaya çıksaydı mesele o kadar önemli bir boyut kazanmazdı. Bir üslûp farkı der geçerdik, o kadar önemsemezdik!
Fakat, meselenin boyutu bence böyle değil! Türkiye’de dini siyasete ve ticarete alet edenler, sadece kendilerinin Müslüman olduğunu propaganda ettiler ve oy oranlarını bakılırsa buna halkı da ikna etmiş gibi görünüyorlar. Tabii halkın oy kullanırken asıl kriteri ekonomidir ama din istismarının rolünü de kimse inkâr edemez.

* * *

Bakın din istismarcısı gazetelerin, İnternet sitelerinin, ve yazarlarının diline; kendilerinden bahsederken “Müslümanlar” derler. Abdullah Gül’ün halk arasında Cumhurbaşkanlığı konusunda destek bulmasının asıl sebebi budur. Çünkü o “Dindar bir Cumhurbaşkanı” dır; “iyi bir Müslüman” dır “Bizden biri” dir ve bugüne kadar gelen Cumhurbaşkanları “kafir” dir, “ateist” tir, “mason” dur, şudur, budur!
Demek ki bu insanlara göre Türkiye Cumhuriyeti’nin başına ilk defa dindar bir Cumhurbaşkanı, Müslüman bir Cumhurbaşkanı geliyor!
İşte bu mantık geniş halk kitleleri arasında yayılmıştır ve laikliğe sahip çıkanları, “masonların uşağı” , “İslâm düşmanı” , “kafir” gibi görmektedirler. AKP önderlerinin kuruluş anından itibaren dünyayı yönetmeye çalışan Yahudi kuruluşları ile tam bir işbirliği içinde olduklarını örnekleriyle, belgeleriyle sergileseniz de inanmazlar! Çünkü çoğuna göre milliyetçiler de kafirdir! Hele “Türk” , “Türk” dedin mi yandın! Hem ırkçısın, hem de faşist. Demek ki bu kadrolar içinde eski solcular ve etnik ırkçılar da var!

* * *


Geçen gün bir taksi sürücüsünün sorusu üzerine, gazeteci, köşe yazarı olduğumu söyleyince AKP’ye Tayyip Erdoğan’a, Abdullah Gül’e sert eleştiriler yöneltmiş çok ünlü bir köşe yazarından bahsetti ve elinden gelse o kişiyi kıtır kıtır keseceğini söyledi!
Bir defa kıtır kıtır kesmeyi düşünebiliyor. Yani yargılama yok, muhakeme yok! Yakaladı mı kesecek! Ve kendisine Müslüman diyor!
Neden bu kadar acımasız düşündüğünü sordum! “İslam’ı eleştiriyor, Müslümanlara hakaret ediyor” dedi! “Kimlere meselâ” diye sorunca Abdullah Gül’den, Tayyip Erdoğan’dan, Melih Gökçek’ten söz etti!
“İyi de Müslümanlık ile bu isimler sizin beyninizde özdeşleşmiş, halbuki bu isimler siyasetle uğraşmaktadır ve hiçbiri İslâmi bilimler konusunda uzman değildir. Peygamber de değillerdir ki, İslâmı temsil edebilsinler! Asıl sorun sizin beyninizde! Bahsettiğiniz yazar, bu kişileri eleştirmiş laikliğe da sahip çıkmaya çalışmıştır ama bunu İslâma, Müslümanlara karşı yapmamıştır. Çünkü o da bir Müslümandır. Bir Müslümanı tekfirle, suçlamak küfür değil midir?” dedim. Adam Nuh dedi, peygamber demedi. İllâ ki kesecek!

* * *

Aslında bu yobaz ve vahşi tutum, basında eline kalem verilen cahillerin ürünüdür. Yine kurdukları İnternet sitelerinde sağa sola küfretmekle tatmin olan psikopatlara yol veren gazeteciler de art niyetlidir ve gerginliğin tırmanmasına hizmet etmişlerdir.
Biz bu tür gerginliklerden şahsımız adına yılmayız, çekinmeyiz. Tecrübeliyiz, hakkından da geliriz. Fakat ülke adına üzülüyorum.
Basındaki birkaç psikopat, halkı fareli köyün kavalcısı gibi peşlerinden sürükledi ve sonunda kendilerine de ülkeye de yazık edecekler! Bu gidiş durdurulmazsa, sel gibi kan dökülür! Çünkü dini fanatizm, aklı ortadan kaldırır!
Ama yobazlık sadece kendini Müslüman saymak değil ki?
Sadece kendisini demokrat, sadece kendisini haklı zannetmek ve durup dururken “ülkücü” ye saldırmak da tam bir yobazlık değil mi?



Bu mesaj 1 kez ve en son mehmetkaratas tarafından 04.10.2007 - 16:05 tarihinde değiştirilmiştir.
Ekleme Tarihi: 04.10.2007 - 15:38
mehmetkaratas üyenin diğer mesajları mehmetkaratas`in Profili mehmetkaratas Özel Mesaj Kapalı Sayfanın başına dön
Konu: YUNUS EMRE'DEN NEFESLER (1]......
mehmetkaratas su an offline mehmetkaratas  
YUNUS EMRE'DEN NEFESLER (6)
94 Mesaj -

HOR GÖRMEGİL DERVİŞLERİ

Dinin imanın varısa
Hor görmegil dervişleri
Cümle alem müştakdurur
Görmekliğe dervişleri

Ay u güneş müştakdurur
Dervişlerin sohbetine
Ferişteler tesbih okur
Zikir eder dervişleri

Tersalar tövbeye gelir
Taht ısları zebun olur
Dağlar taşlar secde kılur
Göriceğiz dervişleri

Derviş oku ırak atar
Hiy demeden cana utar
Gaafil olman yeter tutar
Hor görmegil dervişleri

Ol Fahr-i Alem Mustafa
Sıdkı bütün aşkı safa
İster isen ondan vefa
İncitmegil dervişleri

İncidesin ah ideler
Ömrün günün kurutalar
Gözsüz olasın yideler
Ta bilesin dervişleri

Yer gök eder hırka hakkı
Himmetleri olsun baki
Çün padişah oldu saki
Esrüdiser dervişleri

Gökten inen dört kitabı
Günde bin kez okurısan
Vallah didar görmeyesin
Sevmez isen dervişleri

Yunus aydır bu aşk geldi
Ölmüş canım diri kıldı
Sen ben demek benden kaldı
Göriceğiz dervişleri



Bu mesaj 1 kez ve en son mehmetkaratas tarafından 04.10.2007 - 11:27 tarihinde değiştirilmiştir.
Ekleme Tarihi: 04.10.2007 - 11:26
mehmetkaratas üyenin diğer mesajları mehmetkaratas`in Profili mehmetkaratas Özel Mesaj Kapalı Sayfanın başına dön
Konu: TüM üYeLeRe'''HuZuR aDINa''' aCIK oTuRuM'''!!!'''BuYuRuN.
mehmetkaratas su an offline mehmetkaratas  
RE:HER KİM NEFSİNİ BİLDİ, İŞTE O RAB'BİNİ BİLDİ..
94 Mesaj -
Şüphesiz bu güzel ve özlü yazıyı her okuyan, onu baktığı pencereden ne görüyorsa ona göre değerlendirecektir.

Fakat insanın en büyük düşmanının kendi nefsi olduğunu bilir ve kabul edersek bu tür anlamlı değerlendirmeler apayrı bir değer ifade edecektir.

O nedenle Akinzen kardeşim emeğine ve yüreğine sağlık....


Alıntı
Orijınalı akinzen

Hepiniz O süreci Yakından takip ettiniz,
Forumlardada konu oldu...........

Zamanında, Türbanlı bir Kız,
Bir Konserde, Attığı göbekleri ile Çıktı Karşımıza.............

Günlerce tartışıldı..................

Hiç Tasdik etmediğimiz Ve Kabullenmediğimiz Hareket ile Yerden Yerede Vuruldu........


Herşey Tamamdıda Konuda,
Bir Şey Eksikti..........

İğneyi dönüp hiç kendimize Batırmadık...........


Ya Bizler,
Bizlerin Hayatta,

Hem Hayat Hem İlahi gerçeklere ATTIĞIMIZ GÖBEKLER YOKMUYDU..........

Günlerce Sorgulamıştım kendimi,
Atmak istediğim Ama atamadığım Bir Soru idi Benliğime İşleyen..........


Gerçekle Yüzleşmem Uzun Omadı........

Evet Hayata Bir göbek Atanda Bendim,

Nice Emirler Önümde Dururken Es geçen yine ben............


Kendim Göbekler Atarken,
Kızamadım Kızcağıza, Yerden Yere Vuramadım,

Dualar Ettim yalnızca, RABBİMDEN HATALARI GÖSTERMESİNİ DİLEDİM........




Hiç bir zaman klavye Arkasına Saklanmadım,
Çıkıpta Klavye Arkası Şovelyalık Yapmadım..........

Neysem O olmaya Çalıştım,

Satırlarımada Onu Yansıttım,

Sonuçta Kuytuları içersindeki bir yüreğim...........

Aranızdaki en Cüceyim...........


Satırlar Aşka Dair yazılar Yazdı, Gönlün Çoşmasında,
Sevgiye Dair Yazılar yazdı, Gönül Uzakları yaşadığında,

Hasretleri Yazdı, Kor Ateşler İçinde Yandığında..........


Neden, Niçinine Hiç Aldırmadan,
Aldırmadan Neler Söyleyebilirler diye..........

ÇÜNKÜ BEN BUYUM............



Desem Bir gününde,
Haydi Farklı Bir Çizgi..........

Nereye Kadar, Ne Zamana Kadar.............


Aldığın Nefesi Bile Verdiğindir Sonuçta hayat,
Olmayan Neyi verebilirsin............


Padişahlıklarını Oynasan Nefsin,
Esiri İsen,

Bulanacakta odur Satırlardaki Senden............

Çirkinlikler bezeli iken Güzellikler Çıkmaz Gönlünden,
Misk olan Misk Kokar,

Demirci Dükkanında Olan İs kokar.............


Sürsende Heryerine Miskleri Uçar gider,
Kokunla Kalırsın Ancak..............

Yüreğini İçindekilerini 3 gün saklarsın,
4.cü gün Herşeyini Serersin.............


O zaman Nedir Mesele,

OLDUĞUMUZ GİBİ GÖRÜNME, YADA GÖRÜNDÜĞÜN GİBİ OLMAK........

İşte Erlik budur,
Yiğitlik budur, Katımca.............




Ben yerimi bilenim,
Kuytulardayım...........

ZİRVELERLE DÖVÜŞMEK NEYİME,

Onları Beğenmemek.........


Kendini Beğenen Başkalarını Beğenmez,
Nefsini Seven, Başkalarını Sevemez...........

Seven Bir Rabbin Mülküyüz,
Seven Bir Peygamberin Ümmetiyiz............

Ya Peki Biz,

O SEVGİNİN NERELERİNDEYİZ..............


Kusurlar ile bezeli iken,
Yok Vallahi Başkalarına Bakıcı değilim,

Göbekler Atarken,
VAY TERBİYESİZ DEYİCİ DEĞİLİM............

Allahım Nefsime Bırakma,
Öyle Kusurluyum ki, Kusurları Aratma...............




Böyleyim ben Bir SivriSinek Vızıltısı,

Hasretim Güzelliklerinize,
Aşığım Yüreklerinize..............



Klavye Arkasına Saklansam Ne,
Dağların Zirvesine Sırtımı Dönsem ne..........

ZİRVELER YERİNDE........

Tek Kaybeden Olur O zaman, Oda Akınzen.......................




Çok güzel bir Konu,

Farklı bir Bakış Açısı olsun İstedim Satırlar,
Farklı Bir Yaklaşım.........


Kaybeden Olmamak Duam ile.........

TEK YOLU VAR ONUNDA, SEVMEK..............

Onun Adına SEVMEK...............




VE İNSAN ANCAK YÜREĞİ KADAR SEVER..................







Bu mesaj 2 kez ve en son mehmetkaratas tarafından 04.10.2007 - 10:31 tarihinde değiştirilmiştir.
Ekleme Tarihi: 04.10.2007 - 10:03
mehmetkaratas üyenin diğer mesajları mehmetkaratas`in Profili mehmetkaratas Özel Mesaj Kapalı Sayfanın başına dön
Sayfa (5): (1) 2 3 Devam >
İmzalar göster - Konuları göster

Kategori Seç:  
Sitemizde şu an Yok üye ve 678 Misafir mevcut. En son üyemiz: Didem_


Admin   Moderator   Vip   Üye ]

Hayırlı ömürler dileriz.    Bu üyelerimizin doğum günlerini tebrik eder, sıhhat ve afiyet dolu bir ömür dileriz:
Muhtazaf (66), güllük (49), Tarik1001Ziyad (42), seraga (54), HÜSEYiN KARA (64), karaelmas38 (50), cemal57 (60), M.fansa (56), TATLIBELA (46), bbs (44), sedatf (49), uslu (48), ..ERDAL.. (42), metpay (54), derya_611 (49), aleyna nur (45), dilara0038 (58), aydin2004 (64), GülMuhammed (40), nurhalil (58), mustafa1 (55), kociste (69), osmanca (55), emin cinar (71), gulyuzlu (41), muhammedsafi (60), 0beyhan (54), alemihuccet (46), ahmet_37 (60), koreli09 (50), semsihamdi (61), dstar34 (48), seferyaþa.. (67), istanbulluzeki (58), atalayx (52), muhammet karagö.. (45), Rana-iyl (54), memo-nrw (50), yagmurum (51), sefadostu (50), abdulkadirorçan (39), sertan birol (44), bey57 (57), minikserce76 (50), orkan (47), fatma aktan (51), daliyavuz (53), Suffii (46), capanoglu66 (46), Ferhat37 (44), cansever80 (43), tete (46), telli (52), adidas_021 (26), mtura01 (49), Erdogandk (44), Otoriter (53), hmei? (52), furkan_guven (47), hasankaya01 (44), scorpion (41), talha57 (54), ali kaman (55), yueksel77 (47), wellness (54), Eness (60), nihanhane (41), ceek13 (44), samsat (40), ahmet-33 (50), temeksiz (60), SAVAÞ (49), isyan (38), nacikilci (54), Financial1982 (44), Simsek1974 (50), nurdansaka (44), BEKIR KOCA (43), haydaruzun (47), kadr (67), TONYUKUK (54), adim55 (45), AyMelek (52), melih_6 (50), Izzet Demirhan (65), mirkli (52), keser29 (52), muhsincan (48), 55hilal (65), ResoAga (53), 56emrullah (38), TAMER&CAMDERELi (49), birkulun (40), armagan63 (48), zekeriya- (55), acizane_23 (39), alibis (50), ilhan7979 (53), makedon (61), atikus (53), bay z021 (41), ruveyda_1983 (41), baranagri (54), Sessizlik_50 (35), SANLI (46), mrgol (72), mkaplan (43), arap (36), mna_metu (37), meloman (51), NæTiv&#83.. (37), Hazanyeli (47), gonul-_-dostum (44), ussaki (55), gencosman64 (60), M_K_S_37 (54), osmandenizci (60), DELÝBA&T.. (52), akýnc&ya.. (48), raif1971 (53), eren06 (59), vuslat_65 (39), mustafawarburg (53), mavi_ (41), afacan (55), Protoss (53), hayrettin23 (62), Hamdi (57), mustafaarda (56), hasta_genc23 (39), Usta74 (50), gulaislame (44), gulum_sevgi (60), emin2535 (55), fizme (55), santana (38), ahmet33 (41), serco (48), s.durdu (49), sulo (), tGb (38), zorbey66 (50), nurayse (50), raptor26 (46), orhan-velioglu (47), gülyunah (56), cendel (44), el bilo (49), PeYGaMBeR_GüLLe.. (35)
24 Saatin Aktif Konuları
0

Copyright © ((( RAVDA.net )))  *  İrtibat   *   RAVDA Reklam Servisi   *   Tüm hakları saklıdır, izinsiz alıntı yapılamaz.
Sitemizde yayınlanan imzalı yazıların içeriğinden yazarları, forum ve yorumlardan ekleyen şahıslar sorumlu olup, kesinlikle sitemiz sorumlu değildir.
© by ((( RAVDA.net )))

Sayfa 0.58072 saniyede açıldı