generique stromectol hydroxychloroquine colchicine ivermektine ivermectine detrol detrusitol dexantol dexone diamox diflucan dilantin dilatrend dilzem dinostral diocimex diovan hct diovan diprolene diuresal diurix dostinex doxy basan doxycline droxia dulcolax duodopa duphaston duricef duspatalin dynexan nouvelle formule ecopan efavirenz effexor xr effexor elantan elavil eldepryl elmetacin elocon elpradil eltroxine elyzol ena basan enasifar endoxan
     

0
Start Giriş Üye Ol üyeler ((( RAVDATe@m))) Arama
Toplam Kategori: 69 *** Toplam Konu: 30100 *** Toplam Mesaj: 148193
Forum Anasayfa » Arama Sonuçları

143 Sonuç - Yeni Arama
Sayfa (8): (1) 2 3 Devam >
Ekleyen Mesaj
Konu: iKTiDARA AÇIK MEKTUP
Hak-dilaram su an offline Hak-dilaram  
iKTiDARA AÇIK MEKTUP
143 Mesaj -
amerika iki kule devrildi diye, bu işin kökü ırak afganistan dedi, ülkesindeki terörün kökünü kurutmak için -üstelik alaka kuramamalarına rağmen, bir tarz yargısız infazla- bu iki ülkeyi işgal etti.

terör kahpedir dedi, terörün bataklığını kurutacağım dedi. destek olmayanlar terörüsttir dedi.

türkiye, kaynağı mekanı gücü belli dibindeki terör yuvalarına, bunları söyleyen amerika'nın rızasızlığı yüzünden müdahale edemiyor!

ey dünya ne iş?

diyemeyen bir ülke yönetim idari kadrosu, neye yarar?

birde işin başka bir cephesi var:

bu ülkenin cumhurbaşkanını , başbakanını hazmedemezse bu ülkenin büyük etkili yetkili bir makamı, gavur niye hazmetsin?

bu adamları iş başına getirenler kimler?

daha dün 12 evladını şehid veren bu millet değil mi?

bu millet değil mi onları sen yönet beni diyenler!

sen ne hakla halkın gözünde cumhurbaşkanını, başbakanı küçük düşürmeye, onlar hakkında çeşitli tavırla içine girerek onları yok sayma eylemlerine baş vurursun?

kimin yanındasın?

bu milletin yanında biriysen

niye milleti aşağılar, dinini, diyanetini, duruşunu, sofrasını, odasını, başına taktığını, terbiyesini yok sayarsın?

en büyük tehlike irticadır laflarını adama böyle yutkundururlar işte!

nasıl mı?

o irtica ile ilgili sembol ettiğin, bunlarla savaşımız bin yıl sürecek dediğin başörtülülerin evlatları albayrağa sarılıp evlerine yollanıyorlar!!!

yanıbaşında işgaller var, zulümler var, ölümler var...

ülkenin birliğe dirliğe ihtiyacı var!

sen kalkıp, milleti birbirine düşürücü tavırlara giriyorsun!

olmaz!

olmaz!

olmaz!

germe bu milleti!

üzme!

elini eteğini çek milletin dininden imanından, örtüsünden, camisinden!

bu milletin hiçbir zaman meselesi olmayan meseleleri mesele diye ortaya sürme.

okyanus aşıp ortadoğuya gelenler, iki zaman sonra senin de tepene bindiklerinde, ölecek olanlar, gazi olacaklar işte bu milletin evladlarıdır.

gündemi kavra, anla...

yok ben dediğimi derim diyorsan

ben başka türlü düşünürüm!

bu işte bir bit yeniği var derim!

dedim mi de iş şekil değiştirir.

milletini bayrağını seven bir fert olarak bunları söylüyorum.

canımız sıkkın!

olan biten gözümüzün önünde!

olmaz!

olmaz!

böyle olmaz!


pkknın danışman kadrosunun iyi çalıştığını söylemek mümkün. sanki birilerinin 'bu işi yapamıyorsunuz, çekilin bakalım' tarzı bir müdahalesi oldu bir anda.

medyayı kullanıyorlar, sahayı kullanıyorlar, malzemeyi kullanıyorlar savurmadan herşeyi yerli yerine koyarak.

bu işi empati yaparak algılayabilirsiniz.

bizim kurmaylarımız ise maç başlarken bir gol yedilerdi malum.

türkiye cumhuriyeti rejiminin kalesi olan millet meclisine seçilen ideolojisi belli yirmi kadar milletvekilini -ki anayasa herbir milletvekilinin seçildiği bölgeyi değil, tüm ulusu temsil ettiğini kayda alır- kaale almayarak, onları yok sayarak resepsiyonlarına çağırmadılar.

böylece anayasaya ve rejime dair -kokusu ilerde çok çıkacak- ciddi bir manevra hatası yaptılar/yaptırtıldılar.

sıkıntının özünde, bin yıllık devlet geçmişinin inkarı vardır!

bu iş o ideolojinin meclise taşınması ile tırmandıysa işin içinde iş var demektir.


duygusallık yapmak neyi çözüyor?

bu anayasayı rejim temel norm olarak kabul etmiş mi?

etmiş.

anayasada milletvekilinin seçildiği bölgeyi değil, tüm ulusu temsil ettiği yazıyor mu?

yazıyor.

milletvekillerine rejimin akredite yapması mümkün mü?

değil.

bu çelişkiyi hukuk bir talebelerine bile izah edemeyiz.

ya milletvekili seçtirmeyecektiniz; ya da normlarınızın gereğini yapacaktınız.

bin yıllık devlet tecrübesi elin tersi ile itilirse ve devlet duygularla yönetilen bir yer olursa, yeniçerinin kazanı ateşin üstünden hiç inmeyecektir.

dün de cumhurbaşkanına tavırlar falan...

çeki düzen verilmesi gereken yerler belli.

bunu yapamayan bir iktidar istemiyorum!

ne kadar zayıf tepkiler verildi yurt genelinde. istanbulda 50.000 kişi, ankara o kadar, kayseri de 30-40.000 falan filan... yürümüş bağırmış, öfkesini anlatmış...

ama bir esnaf eylemlerinde kepenkler kapatılmıştı, pes yani...

laiklik gösterilerinde milyonlar

falan partinin mitingine yüzbinler...

ermeni öldürüldü yüzbinler!

mehmetçik bu kadar sahipsizse, bu vatanın başına ne gelecekse o gelmiyorsa, sanırım geçmişlerdekilerin hayr dualarındandır.

en basit tepki bile tepkisizlikten iyidir.

bombalar yağarken mağarada saz çalanın şu kulağından girip bu kulağından çıkıyorsa güm güm sesleri, beynini fokurdatmıyorsa askeri eylem yapmayacaksın!

ya ne yapacağız?

her şehirde milyonlar toplanacak ki, karşılarında ne olduğunu kim olduğunu bu piyonları süren gavur tohumları görecekler! yemedik sizin pkk ermeni ayaklarınızı mesajı verecek o milyonlar ki, sonu türkiye'nin saddam sonrası olmasın!


gayet basit formül var hadiseyi analiz etmede; ama uygulatırlar mı manda mantıklı iktidarlara ( sivas kongresini inceleyiniz)

amerika kuzey güney çatıştı, nasıl üstesinden geldi bu çatışmaların ve nasıl birleşik devletler olabildi?

açın osmanlı idari sistemlerini inceleyiniz, cevap orada...

sizce neden birlikte bin sene yaşamışları düşman hale getirtmek istiyorlar?

birlikte yaşayanların hesabına mı?

herşey ortada...

bu oyunun piyonu olmak istememek için yapılması gereken şudur:

bütünü algılamada file bakan kör gibi davranmak yanlıştır.

körün teki filin hortumunu tutar, biri bacağını, diğeri kulağını...

her tutan tuttuğunu fil zanneder!

fil ise bambaşka bir şeydir!

bu hadisenin adı kürt sorunu, pkk değildir!

bu hadise, apaçık bir işgal öncesi zayıflat böl yut hadisesidir.

antioxidan@hotmail.com
Ekleme Tarihi: 24.10.2007 - 12:04
Hak-dilaram üyenin diğer mesajları Hak-dilaram`in Profili Hak-dilaram Özel Mesaj Kapalı Sayfanın başına dön
Konu: TüRKiYEDE DARBE OLMAZ MIŞ MIŞ!
Hak-dilaram su an offline Hak-dilaram  
TüRKiYEDE DARBE OLMAZ MIŞ MIŞ!
143 Mesaj -
türkiye'de ne değişti de darbe olmaz, olamaz deniliyor?

uzaydan yeni türkler mi getirildi?

bal gibi de olabilir.

dün dedeniz sokakta tank gördüğünde iki elini başının arasına alarak evinin en mahrem yerine koşmuştu, siz tankı gördüğünüzde namlusuna toprak mı dolduracaksınız?

eli silahlı asker cadde başına dikildiğinde görüntü kirliliği oluşturuyorsun çekil oradan mı diyeceksiniz?

babanız fikirdaş olan komşusunu göz altına almaya geldiklerinde, kulaklarına pamuk tıkamıştı, siz beni de alın o ne yaptıysa ben de aynısını yaptım mı diyeceksiniz?

üç kuruşluk taam derdine ihtilal yapan fransızların asil ruhunu mu! taşıyorsunuz?

80 ihtilalini bilenler bilir. o yıllarda doğmamış olanlar bakın ben size ne söyleyeyim:

bir önceki gün birbirine kurşun sıkan, nefretten gözü dönmüşler bile ihtilal günü evlerine inlerine pusuverdiler. caddelerde bir allahın kulu cart curt edemiyordu ertesi gün.

ondan önce de 60'ta olmuş. büyüklerimiz diyor ki: omuzlarda iktidara taşıdıkları menderesi kağnı arabalarında asmaya yollamış bu halk!

halk mı asmış?

yok canım! olur mu öyle şey hiç.

halk, ses çıkarmamış... dahası gıkını çıkaramamış.... dahası asanlara el bağlamış, önünde düğme iliklemiş...

onların torunları darbe bu çağa yakışır mı, böyle ilkellik olur mu diye bağıra dursunlar, olduğunda sinen, pusan, yorganı kafasına çeken, kafasını kuma gömen dedeleri ne yaptı da bunlar ne yapacak!

silahı burnunuza doğrultan askere dayak mı atacaksınız?

yoksa evinize çekilip, pijamaları giyip, televizyonu açıp saat saat neler oluyorları yayın izni verilen devlet televizyonundan izleyip arada canınız sıkılmasın diye konulan inek şaban filmlerini mi izleyeceksiniz?

ya da şimdi bu yazıyı okuyup, sinirden dişlerinizi mi sıkacaksınız

insanın kendine saygısı inancı olmazsa onu kim niye taksın?

istersen % 100 oy ver ben bunu istiyorum diye, ardında durmazsan başına geçirdiğinin, ardına geçenlere ses çıkarma!
Ekleme Tarihi: 15.08.2007 - 12:55
Hak-dilaram üyenin diğer mesajları Hak-dilaram`in Profili Hak-dilaram Özel Mesaj Kapalı Sayfanın başına dön
Konu: MALATYA HADiSESi DÜŞÜNCE NOTLARI
Hak-dilaram su an offline Hak-dilaram  
MALATYA HADiSESi DÜŞÜNCE NOTLARI
143 Mesaj -
faraza çocuklar bir cemaate takılıyorlar; bakıyorlar kulluk kölelik, cemaatten olmayan sanki dinsiz...

o kafir, bu müşrik, şu fasık, falan günahkar... sürekli menfilik ön planda.

sen kötüsün... sen beceriksizsin, sen olmazsın...

böyle demeseler de denilen esasen hep bu, kafaya işlenen daima bu.

sonra biri geliyor, onun içindeki merhamet açlığını doyurucu açıklamalar yapıyor. sen iyi olabilirsin, sadece yapman gereken isa'nın insanlığın ve senin günahları için kutsal kanını akıttığına inanman çocuğum!

cennet senin!

ve küt diye dönüyor cahil genç.

islamdaki merhameti anlamamış/veya anlamak işine gelmemiş kafası beyni çöplük islam kodomanlarının, islamdan otlanan, nemalanan bir alay sahte tanrı tiyatrosu elemanlarının şahsında görülemeyen 'marifet, iltifata tabidir' ilkesi ne idüğü belirsiz yüzü güleç misyonerlerin kucaklarında aranıyor işte.

adamlar ne yargılıyor, ne heves kırıyor, ne şunu yapacaksın, ne bundan sakınacaksın...

sinsice, bin yıllık taktiklerle yanaşıyorlar.

sadece isa'nın insanlığın günahları için kutsal kanını akıttığına inan çocuğum!

cennet senin!

malatya ve benzeri ilerde daha çok duyacağımız katliam haberleri, nasıl ki ikiz kulelerden sonra dünyada islama bir ilgi oluşmuştu, araştırma ve merak bazında; fazlası bir tesiri tersten memleketimizde gösterecektir ve sonuçları çok feci olacaktır.

mazlum hristiyanlar... mazlum gök krallığı sakinleri...

islamı sahiplenmiş kodomanlarımız meseleye daha vakıf değilken, çatır çatır sökeceklerdir çok genci kökünden...

biraz düşünelim şimdi:

ihlas vakfı
türkiye gazatesi
hakikat kitabevi
dinimizislam sitesi

http://www.ihlasvakfi.com
http://www.dinimizislam.com/default.asp
http://www.hakikatkitabevi.com/turkce/turkce.htm


tgrt yahudiye satıldı

malatya'da ihlas vakfında kalan öğrencilere isnad edilen boğaz kesmeli bir katliam....

ibni teymiye kafir fikrinin yayılmasının temeli, hakikat kitabevi.

hüseyin üzmez malatyalı, bir sol gazeteciye suikast düzenlemişti. milli talebe birliği kökenli.

necib fazıl, o suikast ile ilintili hapis yattı.

bir cemiyeti hedef alıp yıpratacak tarzda bir gayrete girmeyeceğiz muhakkak; ama iş enteresan ilişkiler yumağı.

ışıkçılar malum ehli sünnet akidesi hususunda söylemde oldukça sert ve katı bir duruşa malik bir cemiyet. işte örnekleri sürekli yayımlanıp duruluyor. ibni teymiye, seyyid kutub aleyhtarlığı, bidatler hususunda bazı ilginç görüşler -hoparlör ile ezan, diş kaplama v.s-

misyoner faaliyetlerine türkiye'de ilk dikkat çeken cemaattir haddizatında onlar.

ama

fiilleri ile sözleri arasındaki tenakuzu izah ederken

bizim söylemlerimiz neyse biz oyuz, ne tgrt ne türkiye gazetesinin saçma ve batıl icraatları bizi enterese etmez savunmaları...

bir yandan evlad ı rasule özel bir alaka

bir yandan artislere cip almalar

bir yandan müzikli ilahiye ciddi karşı duruş, bir yandan cilveli kadınlara meyhane parçaları söyletmeler neşriyatlarında...

çok enteresan bir yapılanma...

ve şimdi ışıkçılar cemaatinden bazı gençler misyoner faaliyetleri ile alakalı bir katliama giriştiler.

dikkat edin, sirkülesi bol meseleli cemaatler sansasyonel başlıklarla anılıyor.

gülen cemaati, ışıkçılar, tarikatçılar...

arı süt nazariyesi

bilmem bilir misiniz?

türkiye'de 60-80 arası arı süt nazariyesi için ciddi çalışmalar yapılmış; lakin başarı elde edilememiş.

arı süt'ün açılımı şu:

a akıncılar

r risaleciler

ı ışıkçılar

s süleymancılar

ü ülkücüler

t tarikatçılar

bunlar birleşecekler. nazariyenin özü bu.

şimdi ise birer birer herbiri birbirini bir şekilde vurmakta.

bu samimi niyetten bu deformasyona nasıl gelindi?

kim ne maksat edindi?

gelinen nokta şu an ne?

netleşmek için düşünmek gerekiyor...

şimdi farklı bir pencere açalım:

islami faaliyetler ve cemiyetler malum, 28 şubatta bir deprem yaşadılar.

şaşaalılık bitti, ürkeklik, viranlık ve yıkıklık hakim oldu.

zor zamanlar zorunluluklarda buluşturabiliyor; ama yine de ciddi sıkıntılarımız var birleşme hususunda.

hatta

birleşemedik; bilakis dağıldık! desek abartmış olmayız.

birçok cemaat tamemen kendini özellikle islam ön adlı kardeş cemiyetlerden her türlü ilişki sonlandırılarak sıyırdı ve kabuğuna çekildi. bunu yaparken 'ona buna karışmayım, kendi yağımla bakayım ne yapabilirim' kaygısı hakim olarak yapıldı bu.

herkes kendi ticari ağını kurmaya, kendi yurdunu yapmaya, kendi kültür merkezinde toplanmaya azami gayret harcamaya başladı.

bu kabuğa çekilme hadisesi bence 'atak ve zinde' güçlerin dikkatini farklı bir şekilde çekti.

onların kurmay derslerinde aldıkları bilgilere bu uzak düşmeklik uyuşmuyordu. bu sessizliği, seslilikten daha büyük tehlike addettiler ve 'irtica' ile isimlendirdikleri islami faaliyetleri en büyük tehlike olarak ilan ettiler.

onlar islam cemiyetlerinin paramparçalığı ve kendi halindeliğini, öğrendikleri islam tanımına sığdıramadılar.

islam ön sıfatlı kim varsa 'mü'minler kardeştir' prensibi ile bir şekilde illa ki bir bağlantı aralarında kurmuş olmalıydılar.

biz orada değiliz; ama bizi nerede gördükleri ile ilgili düşüncelerim bunlar...

bu parçalı düşünceler bir yere götürecek bizi. yanlışları ayıklayacağız, doğruları muhkemleştireceğiz inşaallah.
Ekleme Tarihi: 21.04.2007 - 18:12
Hak-dilaram üyenin diğer mesajları Hak-dilaram`in Profili Hak-dilaram Özel Mesaj Kapalı Sayfanın başına dön
Konu: FiTNECi
Hak-dilaram su an offline Hak-dilaram  
143 Mesaj -
TEKFİR MESELESİ

Ebu'l-Hasan el-Eş'arî, mezhepler tarihi mevzuunda telif ettiği eserinin mukaddimesinde, müslümanların, Peygamber'lerinden sonra bir çok hususlarda İhtilâfa düştüklerini, böylece fırka ve parçalara ayrıldıklarını kayd ettikten sonra ilâve eder :

«Şu kadar var ki İslâmiyet bütün bu fırkaları sinesinde toplamakta ve hepsine de şâmil bulunmaktadır» [1][1]

Büyük imamın bu ifadesi geniş bir müsamaha zihniyeti taşımakta ve hiç bir isiâmî fırkanın tekfir edilemiyeceğini iş'ar etmektedir.

Selef mezhebinin müdafii olan Ebû Ca'fer et-Tahâvî (v. 321/933) de Akîde'sinin sonunda Müşebbihe, Mu'tezile gibi fırkaları zikreder ve onların dalâlet içinde olduklarını söylemekle yetinir [1][2]

Yine bir mütekillim ve mezhepler tarihçisi olan Abdülkaahir el-Bağdâdî (v. 429/1037), el-Fark beyne'l-fırak adlı eserinde ehl-İ sünnetin birbirini tekfir etmediğini, buna mukabil muhtelif fırkaların tekfir belâsına giriftar olduklarını kaydeder [1][3]

İmam-ı A'zam Ebû Hanife'nin (v. 150/787) el-Fıkhu'l-ekber adlı akaid risalesine güzel bir şerh yazan Aliyyu'UKaarî'nİn (v. 1014/1606) şu iki cümlesi anlatmak istediğimiz fikri hulâsa etmektedir:

«Ehl-i bid'atın kusurlarındandır ki birbirlerini tekfir ederler; ehl-i sünnetin de övülmeye lâyık meziyetlerindendir ki yekdiğerlerini olsa olsa hataya nisbet ederler, fakat tekfir etmezler» [1][4]


İbn Kuteybe ve Gazzâlî'nin yukarıda sözü edilen şikâyetlerine rağmen şunları söyleyebiliriz ki ehl-i sünnet kelâmcıları İle fukahânın çoğunluğu (cumhuru) birbirini tekfir etmediği gibi «ehl-i kıble-yi de küfre nisbet etmemiştir.

Allâme Teftâzânî (v. 793/1390) meşhur «Şerhu'l-Akaidinde bu hakikati şöyle ifadelendirmiştir:

«Ehl-i sünnetin prensiplerindendir ki ehl-i kıbleden kimse tekfir edilemez» [1][5]

Kaynaklar bu noktada hemen hemen ittifak halindedindedir [1][6] Şunu da belirtmeliyiz ki «ehl-i kıble», türkçemizde «beş vakit namazına müdavim» manasına geliyorsa da fukahâ ve mütekeilimînin ifadelerinde «Kâ'beye doğru namaz kılmanın farz olduğunu kabul eden» manasını taşır


İslâm filozoflarının tekfiri mevzuunda şiddetli bir tavır takınan Gazzâlî Tehâfutu'l-feiâsife'sinin mukaddimesinde şöyle der:


«Ben[1][7]felâsifenin görüşlerini çürütürken bazan Mu'tezile, bazan Kerrâmiyye, bazan da Vâkıfiyye mezhebinin delillerini kullandım. Kitabımda tek bir mezhebin savunucusu tavrı takınmadım, bilakis bütün fırkaları filozofların karşısında yek-vücud bir cephe halinne getirdim. Çünkü itikadî mezhepler (fırkalar) bize teferruatta muhalefet ederken filozoflar İslâmiyetin esaslarına taarruz etmişlerdir. O halde bunlara karşı yek-vücud olmalıyız; büyük musibetler karşısında ufak kırgınıklar ortadan kalkar» [1][8]


, Engin isâmî bilgisinin yanında derin bir felsefî kültüre de sahip bulunan Seyfeddîn el-Âmidî fv. 631/1233), tekfir mevzuunu etraflıca ele aldığı Ebkâru'i-efkâr adh eserinde, mütekellimîn ve fukahânın yukarıda belirtilen görüşlerini naklettikten sonra, ehl-i sünnetten bazılarının bid'at fırkalarını tekfir ettiklerini kaydeder.


Âmidî daha sonra Kaderiyye, Şîa, Havâric ve Müşebbihenin tekfir edildiği noktaları bir bir zikr ederek «bunların dışında kalan mezhep mensupları bid'ate düşüyorlarsa da kâfir değillerdir» hükmünü verir (vr. 274/b - 275/a).

Fakat Âmidî bazı bilginlerin bu tekfir görüşünü doğru bulmaz ve zikri geçen fırkaların tekfir edildiği noktalan teker teker çürütür [1][9]


Âmidî'den İki asır sonra gelen meşhur Seyyid Şetif el-Curcânî (v. 816/1413) de aynı yolu takibetmiş ve Şeru'l-Mevâkıf adlı üç ciltlik hacimli eserinde, ehl-i kıbleden Mu'tezile, Mücessİme ve Revâ-fızın tekfir edildiği noktaları, ayrıca Mu'tezilenin ehl-i sünneti tekfir ettiği meseleleri bir bir ele alarak çürütmüştür.


Yalnız Seyyid Şerif bu İzahatının sonuna şu notu koymayı da ihmal etmemiştir:

«Şunu bil ki ehl-i kıblenin tekfir edilemiyeceği hususu yukarıda da geçtiği gibi Eş'arî ve fukahânın görüşlerine uygundur.

Fakat İslâm fırkalarının akidelerini bir bir incelediğimiz takdirde kesinlikle küfrü gerektiren noktalara tesadüf edebiliriz : Meselâ, ALLAH'tan başka bir ilah'ın bulunduğunu veya ALLAH'ın bazı şahıslara hulul ettiğini intaç eden inanışlar. Muhammed aleyhisselâmın nübüvvetini İnkâr eden veya onu kötüleyen, onu küçümseyen İnanışlar. Kat'î haramları halâl kabul eden veya dinî inanışları reddeden inanışlar gibi» [1][10] Seyyid Şerifin verdiği bu misaller elbette insanı küfre götüren şeylerdir.

Bu türlü inanışlara sahip bulunan şahıs veya gurupların tekfiri her halde münakaşa kaldırmayan bir husustur

[1][0] el-Eg'arî, Makalât, I, 1.
[1][1] Aktdetu't-Tahâvî, şahsi kütüphanemdeki yazttıa nüsha, vr. 8/a - 8/b.
[1][2] el-Fark beyne'l-fırak, s. 361.
[1][3] Şerhu'l-Fıkhi'l-ekber, s. 136.
[1][4] et-Teftâzânî, Şerhu'l-Akaid, s. 77.
[1][5] msl. bk. Ebu'l-Berekât en-Neeefl, el-İ'timad, vr. 99/b-190/a; et-Teftâzânî, Şerhu'l-Makasıd, n, 197; el-Curcânî, Şerhu'l-Mevâkıf, in, 258-259; el-Bağdâdî, ag.e., a. 12; el-Beyâzî, İgârâtu'l-meraih, s. 51.
[1][6] el-Bağdâdî, ag.e.( a. 12-13.
[1][7] el-Gazzâlî, Tehâfut, s. 82-83.
[1][8] el-Âmidî, ag.e., vr. 275/a - 275/b.
[1][9] el-Curcânî, ag.e., III, 259-261.
[1][10] Prof. Dr. Bekir Topaloğlu, Kelam İlmi, Damla Yayınevi:273-276.
Ekleme Tarihi: 12.04.2007 - 11:07
Hak-dilaram üyenin diğer mesajları Hak-dilaram`in Profili Hak-dilaram Özel Mesaj Kapalı Sayfanın başına dön
Konu: FiTNECi
Hak-dilaram su an offline Hak-dilaram  
143 Mesaj -
bütün ihtilaflı meselelerde ölçü şu:

kim dayanağını ayet hadis (Nass) eksenine dayandırıyorsa, orada 'islam' söz konusu demektir.

bize göre hatalı olan, başkasına göre doğru ise

ölçü 'islamlık' hususunda çok basit:

sözünü nereye dayandırmış?

ayet-hadis

hata mı etmiş, etmiştir...

yanlış mı yapmış, yapmıştır...

ama dayanağı, istimdat noktası, delili Nass ise, batıni hükmü Allah'a aittir.

biz zahirde hatalı sözü/fiili gücümüzü sarfeder ve 'bu söz hatadır' diyerek deşifre ederiz.

ama şahsiyete dokunmayız.

alimler eserlerinde '... söyleyen kafirdir, .... sözü küfürdür' derler.

bakarız

bu söze muhatab olan bir müslüman mı?

müslüman ise deriz ki:

'buradaki küfr, -hakikati gizledi, gerçeği örttü- manasında küfürdür'

çok açık, tevili mümkün olmayan, Nasslara katiyyen uygun düşmeyen bir ibare mi var?

böyle bir ibareyi mümkün değil aslında bir müslüman alimden duyabilmek!

hatalar burada başlıyor işte...

hükmi küfr, çok sıkıntılı bir iştir.

sahibinin can mal ve ırz emniyetini iptal eder. miras hukuku, ceza hukuku, neseb v.s çok değişik yerlere intikal eder.

dolayısıyla bizim harcımız değildir bu hükmü vermek.

kadılık makamı işidir.

kadı sorgular, tevil yollarını araştırır. son son tevili mümkün değil ise ve söz sahibi sözünden ya da fiilinden dönmüyor ise hükmü verir.
Ekleme Tarihi: 09.04.2007 - 17:30
Hak-dilaram üyenin diğer mesajları Hak-dilaram`in Profili Hak-dilaram Özel Mesaj Kapalı Sayfanın başına dön
Konu: FiTNECi
Hak-dilaram su an offline Hak-dilaram  
143 Mesaj -
ümmetim 73 fırkaya ayrılacak biri müstesna hepsi ateştedir.

ashab sordu:

kimdir kurtulan fırka?

el cemau ( Benim ve ashabımın ardınca gidenler) buyurdu.

'ümmetim' kelimesi çok önemlidir. hadisi şerheden alimler, hesapsız cennete girecek olan fırkanın 'Benim ve ashabımın ardınca gidenler' cümlesine dahil olduklarını, diğer ümmetin ise suçuna göre azablanacağını veya şefaate uğrayacağını beyan etmişlerdir. ama son son tevili mümkün olmayan derecede inkarı söz konusu olmayan bütün ümmet 'ümmetim' kelimesine dahil olanlar ergeç cennette yerlerini alacaklardır.

cibril hadisinde cebrail aleyhisselam aleyhisselam'a sordu: bana islamdan bahset... bana imandan bahset... bana ihsandan bahset...

bu sorulara rasulu muhterem aleyhisselam bildiğiniz cevapları verdi:

o cevaplarda ne dediyse, onlara inanan müslümandır.

bize hani islamın şartları, imanın şartları diye öğrettiler ya, işte onlar.

müslüman için aleyhisselam buyurdu ki:

kim bizim kıblemize yöneliyor, bizim kestiğimiz yiyor ise onun canı malı ırzı haramdır.
Ekleme Tarihi: 09.04.2007 - 16:38
Hak-dilaram üyenin diğer mesajları Hak-dilaram`in Profili Hak-dilaram Özel Mesaj Kapalı Sayfanın başına dön
Konu: FiTNECi
Hak-dilaram su an offline Hak-dilaram  
143 Mesaj -
Kabe'de namaz kıldınız mı?

orada her fırka ve görüşten müslümanlar belki itikadını beğenmediği veya huyunu suyunu tanımadığı bir imamın arkasına saf bağlar ve namaz kılarlar.

Allah'a namaz kılarlar. kafalarında ve kalblerindeki tek şey Allah'tır çünkü.

şia, vahabi, sünni, mutezili v.s v.s sair zamanlarda birbirlerini fikirlerinden dolayı tenkid edenler, iş orada namaz kılmak oldu mu, yanyana, omuz omuza, aynı saftadırlar.

belki hemen yanındakini kafir gören ile omuz omuza aynı Allah'a secde eden bu insanlar, oradan ayrılınca birbirinin arkasında namaz kılmaz ve yanyana safa durmaz.

çünkü birbirlerini kardeş görmezler. bu şu demektir: müslüman görmezler!

ancak müslümanlar birbirlerine kardeştirler ayeti ve

müslümanlar bir bedenin azaları gibidir. azalardan biri rahatsızlık hissedince diğer azalarda o rahatsızlığı hissederler hadisinin beyanınca

müslümanların başına gelen zulum, bu hal sürdükçe devam edebilir.

selametle
Ekleme Tarihi: 09.04.2007 - 11:11
Hak-dilaram üyenin diğer mesajları Hak-dilaram`in Profili Hak-dilaram Özel Mesaj Kapalı Sayfanın başına dön
Konu: FiTNECi
Hak-dilaram su an offline Hak-dilaram  
FiTNECi
143 Mesaj -

türkiye'de iki grubu son derece zararlı görüyorum.

abdulkadir geylani gibileri tekfir edenler

onları tekfir edenleri tekfir edenler...

ikisi de ALLAH'ın dininin cehennem kapıcılığına kendini şartlandırmış fikri sabit (anlayışı dar) insanlardan müteşekkil oluyor umumen.

ikisi de kendini ehli sünnet velcemaat olarak adlandırıyor.

ama iki fırkanın da ehli sünetin en temel kaidesine muhalefeti söz konusu; o da:

ehli kıble tekfir edilmez.

abdulkadir geylani veya benzerlerine din dışı gören kim adına bu tekfiri yapıyor?

din adına!

onları tekfir edenleri tekfir eden kim adına bunu yapıyor?

din adına!

halbuki din, müslümanlara sadece Allah'ı hakkıyla bilip, Ona kul olmaktan başka bir vazife vermemiştir.

Allah'a kul olmak ise 'bana iman'ı anlat, bana islam'ı anlat, bana ihsan'ı anlat' sorularına rasulu muhterem aleyhisselam'ın verdiği cevaplardan ibarettir.

dolayısıyla

bu iki zararlı akımın müslümanların kardeşliğinin önünde ciddi engel teşkil ettiğini farkediyorum.

seyyid kutub'a düşman olan ile abdulkadir geylani'ye düşman olanlar aynı yerden besleniyor.

şahıslarını tanrılaştırıyorlar! Rabb azze ve celle'ye değil, anlayışlarına tabi oluyorlar.

cennet ve cehennem fedailiği rolü üstleniyorlar.

halbuki bu ikisinin ve temsillerinin müslümanlığı hakkında milyonlarca ayrı ayrı şehadet mevcuttur.

öyleyse onlardan birini kafir gören, kendi arzularını dinleştirmiş ve Allah'ın dinine savaş açmıştır.

fikirleri konuşmak ayrıdır, şahısları tekfir etmek ayrıdır.

insan hatalı söz söyleyebilir Kur'an'ı yorumlarken.

nitekim aleyhisselam:

kim Kur'an'da kendi görüşü ile hüküm çıkarırsa gerçekte o hata etmiştir buyuruyor.

bu iki taifede kur'andan delil aldığını beyan ile birbirini ve şahıslarında fikirlerini gayrı islam görüyor.

seyyid kutub'u severim, o bir şehit...

abdulkadir geylani'yi daha fazla severim, o bir mürşid.

tam tersini de başka biri söyleyebilir der ki:

abdulkadir geylani'yi severim, o bir mürşid

seyyid kutub'u daha fazla severim, o bir şehit...

bu yaklaşımlarda zarar yok; ama

seyyid kutub'u sevmem, çünkü kafir; abdulkadir geylani'yi severim denilince veya tam tersi sorunlar çıkıyor.

bizi islam dairesine birbirimiz sokmadık. bizi birbirimiz o daireden çıkaramayız.

aynı yöne secde eden insanların ortak adı müslümandır.

bu cevapta endişeniz varsa gavura sorun, onun vereceği cevap doğru olacaktır.

kabe'ye yönelenlere ne diyorsunuz siz diye sorun gavura!

müslümanlar kardeştir.

müslüman birbirinin şerefini korur.

kim müslümanlardan herhangibirinin şerefini alçaltmaya çalışırsa Allah indinde şerefinden olabilir.

seyyid kutub'un hatalı sözleri vardır. hatalarını ifşa eder, doğrusunu izah ederiz. eyvallah

abdulkadir geylani'nin hatalı yönleri mi var, hatalarını söyleyin, doğruda buluşalım inşaallah...

ama birine olan sevginiz veya kızgıntınız dininizi bina etmesin.

ola ki sevdiğinize darılınca, onun hak sözleri size tesir etmez.

ola ki sevmediğinizle barışınca, onun batıl sözleri sizi sarabilir.

ölçü şahıslar değildir.

ölçü, ayet hadis icmadır....

havadis (dedi denildi) değil, ehadistir...

dolayısıyla kim fethullah gülen'i, abdulkadir geylani'yi, seyyid kutub'u, ibn teymiye'yi, imam rabbani'yi şahsiyet olarak direkt hedef alır, yanlış olan görüşü delili ile, ıslah için bildirmez ve şahısları hakkında asab bozucu abuk sabuk laf söylerse benim için aynı kategoridedir:

fitneci!

sözümüz ümmetin içinde ümmeti birbirine düşürerek bundan rant elde edenleredir. her böyle kişi üstüne alınabilir.

rant nedir?

-şöhret, şehvet, enaniyet tatmini-

seyyid kutub'un Rabbi ile Abdulkadir Geylani'nin Rabbi aynıdır.

onları Rabb'leri kulluğuna kabul etmiş iken, kim ne üstüne vazife o kulluktan onları aforoz etmek ister?

bunun adı nedir?

fitne en hafif tabirle...

birinin sözleri, sizi başka bir müslümandan nefret ettirmeye yönelik ise, ilgilenmeyin o sözlerle...

fitne zamanında en güzel şey, aç bir adamın ağacın kütüğünü ısırdığı gibi sünnete sarılmaktır.

bakacağız, peygamber aleyhisselam ve şerefli ashabı ne yapmış ise onu yapacağız.

aleyhisselamın şerefli ashabı birbiri ile savaşmıştır. birbirlerine taraf olmuşlardır; ama hiçbir yekdiğerinin şerefine müteceviz söz söylememiştir.

anlaşmazlık illa ki olacak!

ama

anlaşmazlık, şahısların birbirine buğz etmesine, kin beslemesine, şahısları lanetlemeye sevk ediyor ise

o anlaşmazlık din ilişikli değildir.

nefsidir.

nefsin oyunudur.

iş müslümandan nefrete sirayet etti mi yapılacak en güzel şey, nefret ettiğin müslümanın müslüman olduğunu ve onun müslümanlığının sahibinin ALLAH olduğunu hatırlamak ve müslüman kardeşine dua etmektir...

ta ki içindeki buğz dinene kadar...

bir tespitimiz de şu:

özellikle vefat eden ulemamızın eserlerindeki bazı ibareler siper edinilip, müslümanlardan bir kısım diğer bir kısmı vasıflar uyuyor kanaatiyle tekfir ediyor; ya da gözden düşürmeye çalışıyor.

vallahi o ulemamız böyle bir fitneye alet olacaklarını bilseler yazmazlardı.

ben bu yeminimde sabitim.

vallahi, eğer ulemamız samimi deva için yazılmış sözlerinin islam ümmetinde hastalığa, bozgunculuğa, fitneye vesile olduğunu görselerdi, o ibareleri tırnakları ile kazırlardı satırlardan.

peki ulemamız neden birbiri hakkında yazdı?

ilim ehli, münazara adabını bilen ve sözlerin maksadına vakıf olacaklara birbirlerini tanıtmış oldular.

eğer bir alim hakkında illa da bir nakil yapılacaksa

o alim hakkında söz söylemiş alimin sözü eğilip bükülmeden, kesilip kuşa çevrilmeden metin nerede geçiyorsa olduğu gibi konu aktarılarak bu nakil yapılmalı ve yorum yapılmamalı.

aksine davranışlar, görünen o ki nefslere malzeme olmaktan öte bir işe yaramıyor.

müslümanlar arasında nefret yaygınlaşıyor ve düşmanlıklar başlıyor.


Ekleme Tarihi: 08.04.2007 - 10:50
Hak-dilaram üyenin diğer mesajları Hak-dilaram`in Profili Hak-dilaram Özel Mesaj Kapalı Sayfanın başına dön
Konu: HAYAT KURTaRAN DUALAR!
Hak-dilaram su an offline Hak-dilaram  
HAYAT KURTaRAN DUALAR!
143 Mesaj -
Uykudan Uyanılınca Okunacak Dua

Huzeyfe bin Yaman ve Ebî Zer radıyallahu anhumâ'dan gelen bir rivayete göre; Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem uykusundan uyandığı zaman:

Elhamdü lillah-illezî ahyânâ ba'de mâ emâtenâ ve ileyh-in-nuşûr derdi. Buhârî

Yani : Bizi öldürdükten sonra dirilten Allah Teâlâ'ya hamdolsun. Zaten dönüşümüz de O'nadır.

Helaya Girmeden Önce Okunacak Dua

Hazreti Enes'ten, radıyallahu anhumâ'dan gelen bir rivayete göre; Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem helaya girmeden evvel:

Allâhumme innî eûzu bike min-el-hubsi velhabâis derdi. Müslim, Buhârî

Yani: Allah'ım, erkek ve dişi olan şeytan(cin ve mikroblar)dan San'a sığınırım.

Heladan Çıkarken Okunacak Dua

Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem heladan çıkarken şöyle buyururdu:

Elhamdu lillâh-illezî ezâkanî lezzetehû ve ebkâ fiyye kuvvetehu ve defea annî ezâhu. İbnu Sünnî ve Teberânî

Yani : Lezzetini bana tattıran, güç yetmeyi ve kuvveti bende bırakan, ezâyı da benden defeden Allah Teâlâ'ya güzel övgüler olsun.

Bazan da bu manaları toplayan sadece Ğufrâneke derdi. Ebû Dâvûd

Yani: Ya Rabb. Bunca nimetlerin şükrünü edâ etmemekten ibaret hatalarımı örtmeni Sen'den dilerim


Yemeğe Başlamadan evvel Okunacak dua

Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem yemeğe doğru yaklaşırken:

Allâhumme bârik lenâ fîmâ razaktenâ ve kınâ azâb-en-nâr. Bismillah derdi. İbnu Sünnî

Yani: Allah'ım, bana rızk olarak verdiğin şeyler ( yemek ve içmekler )de bereketler ver ve şifalı kıl; ateşin azabından koru. Allah'ın adıyla.

Başlangıçta bunu unuttuğunuz zaman, hatırladığınızda aynı duayı söyleyin evvelehu ve âhirahu kelimelerini ilave edin. Tirmizî

Yemekten Sonra okunacak Dua

Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem yemek yedikten sonra

Elhamdü lillâh-illezî et'amenâ ve sekânâ ve cealenâ müslimîn derdi. Ebû Dâvûd, Neseî

Yani: Bizi yediren, içiren ve müslüman kılan Allah Teâlâ'ya güzel övgüler olsun.

Kim bir yemek yerse, akabinde:

Elhamdü lillâh-illezî et'amenî hâzâ ve razekanîhi min ğayri havlin minnî ve lâkuvvetin derse, geçmiş günahları mağfiret olunur. Tirmîzî

Yani: Benden güç ve kuvvet olmaksızın şunu bana yediren ve beni onunla rızklandıran Allah'a hamdolsun

Evden Çıkarten Okunacak Dua

Bir kimse evden çıkarken:

Bismillah, tevekkeltu alallah lâhavle ve lâkuvvete illâ billah derse, ( melekler veya Allah tarafından) ona şöyle denilir: Korundun, muhafaza edildin ve hayrlı işlere iletildin. Şeytan da ondan uzaklaşır. Tirmîzî, Ebû Dâvûd, Neseî


Yani. Allah'ın adıyla, Allah'a dayandım. Güç, hareket ve kuvvet ancak Allah Teâlâ'nın inâyetiyledir; başka değil


Zehir, Büyücülük ve Mikrobların tesir Etmemesi İçin Okunacak dua

Eûzu bikelimât-illâh-it-tâmmâti min şerri mâ halak.

Allah'ın yarattığı her mahlukun şerrinden, Allah Teâlâ'nın tam ve mükemmel olan isim ve sıfatlarına, kelâmına sığınırım.

Her mü'minin dâimî iman şuuru içerisinde zikir ve dua ile allah'la beraber olması gerekir. Zikrin birçok çeşitleri vardır: İlim öğrenmek zikirdir; Kur'an'ı okumak zikirdir; hadis okumak zikirdir; dinin helal ve haram etteği şeyleri bilmek, öğrenmek ve öğretmek zikirdir. Bu zikrin bir kısmı da, dua ve yalvarıştır. İşte bu dua ve yalvarışla, insanla Allah arasında bir münasebet kurulur. Herşeyden evvel insan, Rabb'inin murakabe edici olduğunu bilip inanmalıdır. Böylece huzurunda acz ve fakrini itiraf ederek kul, O'na yalvarır. O'nun Rubûbiyetini iman şuuruyla idrak ettiği kadar, ihtiyaclarını dergahına arzeder. Eğer birisine tebliğde bulunursa, ilk evvela Rabb'ine yalvarır:

Rabbi-şrah lî sadrî; ve yessir lî emrî; vahlul ukdeten min lisânî; yefkahû kavlî. ( Tâhâ sûresi/25-28). Her tebliğde bulunuşunda bunu ihmal etmez. Yani: Ey Rabbim.. Göğsüme genişlik ver. İşimi kolayla. Dilimden düğümü çöz. (Tâki) sözümü iyiden iyiye anlasınlar.


İş Mahalline gidip İşe Başlarken Okunacak Dua

İş mahalline gidip işe başlarken müslüman; şunları okur:
" Üç kere Bismillâhillezî lâyedurru measmihi şey'un fil'ardı velâ fissemâi ve Huv-es-Semîu-l-alîm diyen kimseye hiçbir şey zarar vermez ve ona zehir tesir etmez. " Ebû Dâvûd, Tirmizî

Yani: " Allah Teâlâ'nın adıyla ( işime başlarım; çünkü) O'nun İsminin anılması anında, yerde ve gökte olan hiçbir şey zarar vermez. Her hal ve kârda Allah işitici ve bilendir."

Birçok eserlerde: Bunu söyleyene nazar da değmez denilmiştir.

" Üç kere Eûzu bikelimât-illâh-it-tâmmâti min şerri mâ halak sabah ve akşam veya gecede diyene zehir ve büyücülük tesir etmez." İbnu Habban

Yani: " Yaratmış olduğu herşeyin şerrinden Allah Teâlâ'nın tam olan kelimelerine (isimlerine) sığındım.

"Üç kere Allâhumme innî eûzu bike min-el-hemmi velhuzni ve eûzu bike min-el-aczi velkeseli ve eûzu bike min-el-cubni velbuhli ve eûzu bike min ğalabet-id-deyni ve kahr-ir-ricâli diyen kimseye keder galebe çalmaz ve borcu ödenir." Ebû Dâvûd

Yani: " Allah'ım, keder ve üzüntüden San'a sığınırım. Acizlik ve tembellikten San'a sığınırım. Korkaklık ve cimrilikten San'a sığınırım. Adamların bana galebe çalmasından ve borcun ağırlığından San'a sığınırım."

"Üç kere Allâhumme âfinî fîbedenî, Allahumme âfini fîsem'î, Allahumme âfinî fîbasarî ( üç kere; sonra) Allâhumme innî eûzu bike min-el-küfri velfakri, Allâhumme innî eûzu bike min azâb-il-kabri, Lâilâhe illâ Ente ( üç kere... sabah ve akşam) diyen kimseye afiyet ve bereket gelir." Ebû Dâvûd

Yani: " Allahım bedenime afiyet ver; Allâhım kulağıma afiyet ver; Allâhım gözüme afiyet ver. Allâhım küfürden ve fakirlikten San'a sığınırım. Allâhım kabrin azabından San'a sığınırım. ( elbette ) Sen'den başka ilah ( ma'bûd, mahbûb, maksûd, hâkim ve menfî tesir edecek hiçbir şey) yoktur. "

İmanın şuuru içerisinde bir mü'min, iş başında yukardaki duaların Arabcasını okur; manalarını düşünür; helal ve harama dikkat eder; iki üç saatte bir kere kendini Allah'ın huzuruna çekip içiçe girer ve düşünür, kontrol eder; geçmiş saatlerde bir hata olmuş ise istiğfar eder; hayra muvaffak olmuşsa Allah'a hamdeder. Bu takdirde işle uğraştığı saatlerin cümlesi zikir sayılır.

İktibas : Sevgi Bağı Dilârâ yayınları (Bu risâle ücretsiz basılıp dağıtılmak kaydıyla yazarı tarafından vakfedilmiştir. Muhtevası Ehli sünnet velCemaat itikadının muhkem kulblarından Hicri 6'ncı asırda yaşamış Sirâceddîn Ali bin Osman El-Ûşî el-Ferğânî'nin telifi olan Bed'u-l-Emâli adlı kasidenin Arabî ve türkçe açıklaması ve Hizb-i Azam duası " ki tesirli olduğu hakkında birçok sahih hadis vardır " ile müslümanın günlük okuması gereken dualardan ibârettir
Ekleme Tarihi: 31.03.2007 - 14:06
Hak-dilaram üyenin diğer mesajları Hak-dilaram`in Profili Hak-dilaram Özel Mesaj Kapalı Sayfanın başına dön
Konu: TEKNODiNi MEVZULAR
Hak-dilaram su an offline Hak-dilaram  
TEKNODiNi MEVZULAR
143 Mesaj -
Diyanet İşleri Başkanlığı, sperm bankası yoluyla anne olma ve kiralık anne tartışmalarına son noktayı koydu.

Din İşleri Yüksek Kurulu Başkanı Prof. Dr. Saim Yeprem

"Nikah birliği altındaki erkek ve kadının kendilerinden temin edilen materyallerle çocuk sahibi olması, eğer bu normal yollarla gerçekleşmiyorsa laboratuvar ortamında tüp bebek yöntemiyle, döllenmenin mikroenjeksiyon yöntemiyle veya laboratuvar ortamında kullanılacak diğer metotlarla gerçekleşmesi halinde ve bizzat eşlerden kadın eşin rahminde gelişmesi şartıyla bebek sahibi olmanın caiz olduğuna, bunun dışında her türlü uygulamanın İslam dini prensiplerine aykırı olduğuna karar verdi" dedi.İHA

-----------------------------------------

haber bu. bunun dışındaki her türlü uygulama islama aykırı imiş...

ben bir zihin idmanı yaptım, bakalım faydası olacak mı?,

yirmi yıl sonra tıp daha bir gelişip, anneye ihtiyac olmadan bebek oluşumuna imkan hazırladığında acaba ne diyecekler?

nesli muhafaza üzerinde yol alsalardı acaba nereye kadar gidebilirlerdi?

çok değil yirmi yıla bile belki kalmaz. özel donanımlı genetiği, estetiği, zekası, karakteri v.s.leri ile oynanmış, rahim bağlantısız kuluçka makinaları gibi özel mekanizmalarda büyümesi sağlanmış, beş ananın yumurtasının çeşitli hücreleri birleştirilerek belki yapay bir sperm ile döllenmesi başlatılmış bir bebek doğduğunda işi caiz değil, günah, ayıp, kınıyorumla islama uygun tepki bu diyerek halledebilecekler mi acaba?

hatta çocukluk devresi bile yaşamadan 20'li yaşlarında hayata başlayanları belki biz göremeyiz; ama buradaki gençlerin çoğu, dünyanın ömrü varsa görürler...

diyanet gibi imkanları geniş resmi bir kurum, tubitak, üniversiteler, dış ülkelerdeki bilimsel çalışmalar v.s geniş ve ciddi araştırmalar yaparak bu hususu sallama tarzıyla değil, yön verecek bir etkinlikte çözebilecek iktidara sahip.

bizi diyanetin mevzusu da ilgilendirmesin; şu ilgilendirsin:

nesli muhafaza...

din şiarlarından birisi.

yani bütün tarihi boyunca ALLAH Teala, insana neslini koruması hususunda talimatlar vermiştir peygamberleri vasıtasıyla.

nesli bozmaya teşebbüsün ne olduğu, nasıl olduğu ve sonuçları aşağı yukarı biliniyor.

şu an bilemediğimiz bir yapılanmaya doğru bir gidiş var.

bu gidişte nesli korumak ne ile ve nasıl mümkün olacak? engelleyerek mi? kimin gücü yetecek engellemeye!

bizim gözümüzü olageleceklere kapatmamız olacakların olmasının önüne geçecek olsa, hemen bunu yapalım; ama öyle bir durum yok...

yönlendirmek mümkün olabilir mi ama! işte mesele bu. siz bir adım öne geçecesiniz ardınız sizi takip etsin. siz gerideyken önünüz size uymaz!

gen teknolojisi, ruh sahibi olup, olmadığı bilinemeyecek organik robotlara kadar uzanacak bir gelişim sürecine girdi.

aynı karakterde, aynı kiloda, aynı boyda, aynı göze, aynı kaşa sahip binlerce 20 yaşında işçi organik robotlar... düşünemeyen, akledemeyen, sadece komutlarla hareket eden organizmaları insanın tıpkı basımı robotlar...

bunların olmayan beyinlerine chipler yerlştirerek asileşmeleri, vahşileşmeleri v.s

ben bilim kurgu romanı tadında olsun diye böyle biraz gizemli yazıyorum; ama çok ilerlerde, zamansız zamanların senaryoları değil bunlar...

bir iki yıl içinde chip ve nöron etkileşimi hayal olmaktan çıkıyor. deneylerini yapıyorlar, başardılar! yani chipe yükleyecek ansiklopediyi, ben takacağım uygun bir yere chipi ve ansiklopediyi okumuş hatta beynime kazımış olacağım!

acaba bu olduğunda Kur'an hafızı olmuş olacak mıyım? muhaddis olacak mıyım?

yani uzatmayayım bu mesele en basiti. ünilere gerek kalacak mı? eğitim öğretim uçacak mı? telepatik iletişim... sanal turizm öf öf öf...

birileri tasavvuf var mı yok mu dinle ilgili mi ilgisiz miyi beynine mesele ededursun, neler olabilir o hala kübbet içi aksi seda dinlerken dünyada


önümüzdeki zamanlar çok hızlı akacak...

ve gerisinde kalmak zamanın özellikle münevver müslümanın hoşuna gidecek bir şey olmasa gerek...

üstaz 91'de ankara'da gençlerin yoğun olduğu bir cemaatte

sormuşlardı: amerika insanları donduruyor, açma teknolojisine sahip değiller, sonra açılabilecek umuduyla, bu iş, islamda var mı?

o da birşey mi? insana benzeyen insanlar yapacaklar; ama ruhları olmayacak! onları ancak salih kullar bilecek... demişti.

ashab ı kef'in magarasının bazı hususiyetlerini anlatmıştı ardından da ve bu mümkündür, uyutma olabilir demişti ve eklemişti:

her mucizenin insana taalluk eden bir işareti vardır.

mirac ile ilgili bir hadis aktarmışlardı.

rasulu muhterem aleyhisselam 'ben dışı lülü'den örülmüş, içi altınla kaplanmış bir kafes içinde götürüldüm' buyuruyor.

lülü, soğuk sıcak katmanlara en dayanıklı element ve altın da oksijeni en iyi koruyan madde.. uzaya çıkarken bunları kullandıklarını söylediler bana demişti.
neler neler... neredeler, bir neredeyiz...


Kur'an'ı Kerim sürekli ' hiç düşünmüyor musunuz, hiç akletmiyor musunuz' buyuruyor. ortaçağ, avrupa'ya karanlık çağ iken, islam'ın münevver alimleri bütün dünyaya ilmi öğretiyordu.

sonra ne hikmetse herşey tersine döndü. müslüman alimler azaldı, avrupalı mucidler çoğaldı. islam alimlerinin eserlerini okuya okuya, inanılmaz bir teknolojik atılım gerçekleştirdiler.

bu gen teknolojisi ve organik robotlar meselesi çok önemli.

ne bir makale ne bir ilmi izah nerede okudunuz?

ne yazılıyorsa hepsi ingilizce ve gayrımüslime ait.

organik robot deyip yabana atmayın efendim.

sen ben gibi kanlı canlı etten kemikten, gülen yürüyen ağlayan, üreyen ama insan değil!

neye programladınsa ona çalışır...

mesela ye'cüc me'cüc bildirilir. ayni vahşilikte, aynı gaddarlıkta, aynı saldırganlıkta bir kavim...

insanlık tarihinde var mı böyle bir şey?

bütün bir kavim aynı hususiyetlerle donanmış olsun!

işte haydi akledelim...

akletmek...

organik robotlar çıktığında piyasaya, ne yapacağız? bir adet de kendimize hizmetli alacak mıyız? yoksa hayır olamaz, bu dinimize aykırı mı diyeceğiz?

organ nakli caiz mi değil mi diye tartışıladursun, adamlar seri üretime geçtiklerinde böbrek, kalp, göz, ciğer v.s. biz nerede olacağız, onlar nerede?

hazreti süleyman'ın yanında ilim sahibi birinin madde nakli yaptığı devirden binlerce sene geçtikten sonra, madde nakli gerçekleştiğinde olamaz bu akla fenne islama aykırı mı diyeceğiz?

biz hala oy veren kafir mi, tasavvufçu müşrik mi, nurcu hain mi diye bizi avuttukları gündemlerde kalmaya devam ettikçe, kanaatimce organik robotlara ihtiyac kalmayacak; bizden iyi robot mu olur

mesela yecuc mecuc kopyalanacak bir iki prototipin umum adı olabilir mi mesela? aynı yapıda milyonlarca fesatçı'nın ana üretim modellerinden türemesi ve aynı anda bu türemenin olması teknolojik olarak artık gayrımümkün değil...

hem mesela mehdi'nin askerlerinden bahseden hadislerde ALLAHu ekber demeleri ile ekin gibi biçileceği düşmanlarının, bana ses bombalarını hatırlatıyor

yahudilerin komple yok edilmesi ile ilgili haberlerdeki bu topyekun lafzını, gene (d.n.a, r.n.a) işleyen (radargen ile tespit edilecek) sadece belli bir geni hedef alan bir virüse bağlasak çok mu abartmış oluruz?
Ekleme Tarihi: 26.03.2007 - 12:46
Hak-dilaram üyenin diğer mesajları Hak-dilaram`in Profili Hak-dilaram Özel Mesaj Kapalı Sayfanın başına dön
Konu: BAŞINI DiK TUTABiLiYOR MUSUN?
Hak-dilaram su an offline Hak-dilaram  
BAŞINI DiK TUTABiLiYOR MUSUN?
143 Mesaj -
Basimizi ne zaman dik tutacagiz?

Tutabilecek miyiz?

Bu memlekette takva, fasik; falancaci, filancaci; zengin, fakir; amir, memur; Sifati musluman olan herkes sirt sirta verip geleceklerindeki buyuk yukleri askla tasimak icin birlesmedikce ne degisebilir ki!?

Ayni sal icinde bir denizdeyiz.

Sal batarsa hepimiz batariz!

Kurtulan olmaz.

Lutfen asagiya dikkat ediniz:

Efendiler!

Bir duzendir kurulu, ikiyuz yildir ilmek ilmek isliyorlar.

Mesreb mezheb farkliliklarini, kimlik kisilik ayriliklarini bizi bize kirdirmak icin kullaniyorlar..

Bu imansizlarin herbirinin ayri mezhebi vardir ve hicbiri yekdigerini imanli bilmezler!

Buna ragmen mesele muslumanin canina ot tikamak olunca, nasil da birlesiyorlar!

Ayni kulvarda kosuyorlar!

Biz ise surada hala ne tarz meselelerle didisip dururuz... birbirimizi yer bitiririz!

Osmanli yikilirken meshur tarihciler not tutmuslar. Yikilma anindaki tartismalari kaydetmisler:

Bu gun bir eksigi varsa iki de fazlasi var!

Birakiniz simdi Irak'i Suriye'yi, Iran'i...

Uzerinde iskanlandigimiz topraklardaki dumenlere bir bakiverin!

Bakin da nelerle ugrastigimizi da goruverin!

Osmanli yikilis asamasi basladiginda, bugun bizim vatandas ne konusuyorsa benzerini onlarda konusuyorlardi.

En onemli meseleler o zaman icin :

Tutun haram mi helal mi?

Yezid'e lanet edilir mi edilmez mi?

Firavn imanla mi gitti imansiz mi gitti?

Felsefeye izin verilsin mi verilmesin mi?

Bu gun de bizim forumlarda, e-mail gruplarinda surda burda konustugumuz yazdigimiz seylerin genel icerigine bir bakiniz.

Hep derler ya;

Tarih tekerrurden ibarettir...

Bu meseleler konusulurken Osmanli'nin himayesine giren Yahudi, pasalarin, lalalarin ticaret kahyasi olup, butun idareyi ellerine aldilar ve padisahlari tahttan indirecek guclere ulastilar o zamanlarda!

O zamanlardan elde ettikleri, yagma misali kapistiklari oz varligimiz ile bugun bizi borc bataklarinda perisan etmislerdir.

Bir zillet bizi buldu..

Bu ezik ve perisan hal, herhangi bir Musluman zumrenin, partinin ozel gayreti ile olusmus bir hal degildir. Ortak bir kabahat sozkonusudur.

Yuzyillar suren bir - bozulmanin - tahribatin bu gunlere ve belki de otelere yansiyacak goruntusudur.

Imam Busiri ve sonrada Mevlana Celaleddin Muslumanlari inciye, Islam kardesligini ise ipe benzetmistir.

Islam kardesligi ipine dizilmis incilerin yekdigerine guc kuvvet ve kiymet oldugunu, islam kardesligi ipinin kirilmasi halinde incilerin yerlere sacilacagini ve dagilmis olan incilerden kimisinin bir tavugun kursaginda ogutucu, kiminin bir lagima dusup, cifeye bulanmis bir halde olacagindan bahsetmislerdir.

Bu gun muslumanlarin basina ne geliyorsa hepsi, Islam kardasliginin hukukunun ihlal olmasindan ve cehalettendir .

Bu hal ne hicbir zumreye partiye cemaate tek basina yuklenmeyecek bir basiretsizligin urunudur.

Vakti zamaninda Islamin serefli ulemasinin, Ehli Sunnet velCemaatin ellerinden ipi alarak ; bati felsefeleri ile yugrulmus kiyam, cihad, siyaset unsurlarini on plana cikaran, hakiki ilimden yoksun birakilmis kitleler, kafa Avrupa, kalp musluman mantiklarinin begenisi idari bicimleri zorla/zorsuz kabullenmis, son son bundan daha agir mueyyideler dahi doguracak sistemlere kucak acmis ve kabullerini onay ile ifade etmistir.

Bu sartlar dahilinde bunca zamanlik yikim ve tahribat birikimini kimsenin a partisine b iktidarina filan cemaate cemiyete yikmaya hakki yoktur. Bu yanli ve yanlis ve safdillilik olur.

Bugun Islam alemi tarumardir. Sebebi kardeslik halkasindan uzaklasmak ve cehalettir. Ben merkezli gayretlerin menfi tesirleridir .

Bu halden kurtulus yeniden Islam kardasligini tesis etmek, kalblerden muslumanin muslumana duydugu adaveti - dusmanligi - terk etmek, Ehli Sunnet velCemaat itikadi noktasinda itikadi tashih ile ferd ferd bilfiil amel hususunda da tashih-i amelle Islami tatbikattir.

Kafa Avrupa, kalp musluman cemiyetlerin idaresi ancak bu kadar olur.

Kendine kizmasi gerekenlerin baskaya veryansin etmesi sonuc getirmez.

Birlesme cagrilara zaman zaman dile getirilmis ve bu cagrilar buyuk zatlar tarafindan yapilmistir. Lakin aslolan halkabaslarinin bu hususta fedakarlik ve vefadarlik ile kucaklasmalaridir. Bu olmazsa maalesef bir sel geliyor ve tum muslumanlari alip goturecek korkariz ki...

A cemaatinin b cemaatinin halkabasinin ziyaretine gittigini bu gune kadar aranizda duyaniniz var mi?

Bunu duydugunuzda buyuk bir adim atilmis olacak ve meseleler cozulmeye baslayacaktir biiznillah...

Birlesmek bu gun olmazsa ne zaman?

Anadolu kolay bir olay olmamali.

Daha yakin tarihte 1 milyon 250 bin vatan evladi En Guzele yolculandilar.

Vatan, evlada tertemiz kalsin diye... Allah icin diye...

Turk, kurt, cerkez, Laz, her irktan, sunni, alevi, cebri, mutezile, kaderi, fasiki, takvasi her mesrebten musluman bu topraklarda yigitce can verdi. Can can..

Cok eski degil... 80- 90 sene once...

Onlarin miraslarini heder edenlerden olmayalim..

Bu manada

Kibrisin yarisi degil, hepsi bizimdir!

Guneydogu da bizimdir, Misir, Arabistan, Macaristan, Irak, kirgizistan, Filistin de..

Muslumanlarindir...

Sahipligi bir irka, mesrebe tahsis eden kadar cahil kim vardir?

Ceddimizin kanindan bir damla kanimizda kaldi ise, ortaligin safsatalarina aldirmamaliyiz, kanmamaliyiz.

Yangin Anadolu'da baslamistir; burada sonmelidir.

Turk kurd, Laz, Arab, Cerkez bir omuz savastigimiz gunlerde Allah Teala bize zaferler ihsan etti.

Dava Allah icinlik oldugu her zaman...

Bu gun ise bazi zavalli, cahil, gozunu hakimiyet hirsi burumus gruplari, Ermeni'nin Yahudinin hesabina kullanip, Muslumanlarin basina puskullu bela olarak bolgede hakim olma gayretindeki ser guclere karsi bize ciddi bir ruh gerekmektedir.

Mollasi, Hocasi, alimi, cahili, takvasi, fasiki, icki iceni, icmeyeni, sunnisi, alevisi; ama sifati musluman olan herkes cok uyanik olmak zorunda, cok...

Birlesme birlesme diye ulemanin girtlaklarini patlatisaciya feryatlari Ars'lara ulasmistir da; maalesef bizim kulaklarimiz tikalidir bu feryatlara...

15 milyon nufuslu Istanbul birlesse bir araya gelse, dort tane halkabasi, lideri bir araya getiremezler!

Hangi savasa taraf olmak gerektigini veya hangi savasin bizi bekledigini kac kisi anlamistir acaba memlekette?

Hak-dilaram
Ekleme Tarihi: 16.03.2007 - 11:03
Hak-dilaram üyenin diğer mesajları Hak-dilaram`in Profili Hak-dilaram Özel Mesaj Kapalı Sayfanın başına dön
Konu: DÜNYA
Hak-dilaram su an offline Hak-dilaram  
DÜNYA
143 Mesaj -
halid hoca anlatmıştı, o da nimetullah efendi'den dinlemiş.

anlatımlarını bozmamaya çalışacağım.

vilayetin önünde gayet şuh süslü püslü bir genç kız bekliyormuş.

bakan bir daha bakıyor, o kadar alımlı.

bir amele de dalmış kızın manzarasına.

karşısına geçmiş kıpırdamadan bakıyor.

kız der ki: beni beğendin mi?

beğenmek ne kelime, vuruldum sana!

o halde beni nikahına al!

ama benim hiç param yok ki! nasıl olacak bu?

e canım senin hiç işini gördüğün bir ağa olmadı mı şimdiye kadar, var ondan borç iste.

amelenin aklına işini yaptığı bir ağa gelmiş. koşmuş yanına. bana borç ver, evleneceğim.

e hayırlı olsun, kim bu?

hiç sorma, öyle güzel biri ki, çarpıldım ona.

bir de ben göreyim yahu, kimmiş böyle seni çarpan?

beraber vilayetin önüne giderler. ağa kızı görünce:

ulen amele, sen çekil bakalım aradan, böyle bir güzellik benim olmalı, der.

bunlar kavgaya tutuşur.

emniyet müdürü geçer o sırada oradan. kavgayı görür. nedir kavganın sebebi diye sorunca, kızı anlatırlar. müdür kızı görünce asıl siz çekilin aradan. bu benim olacak der.

bu sefer üçü başlar kavga etmeye

kavgayı pencereden vali görür. iner aşağıya. yahu müdür sen ne yaparsın, bu kavga niye.

müdür kızı gösterir. işte bunu isteriz de! der.

vali kızı görünce:

çekilin geriye, bu kızla ben evleneceğim der.

kız der ki:

bu böyle olmayacak.

hepiniz dizilin sıraya. önünüzden geçeceğim. kim beni yakalarsa onunla evleneceğim.

sıraya girerler. kız önlerinden hızla geçer ve hiçbiri de kızı yakalayamaz.

kız meğer dünya imiş
Ekleme Tarihi: 15.03.2007 - 16:59
Hak-dilaram üyenin diğer mesajları Hak-dilaram`in Profili Hak-dilaram Özel Mesaj Kapalı Sayfanın başına dön
Konu: SiYASi BiR HUTBE
Hak-dilaram su an offline Hak-dilaram  
SiYASi BiR HUTBE
143 Mesaj -
SEYYİD CÜRCÂVİ ŞÖYLE DER

Cahiliyye devrine döndük; ırkçılık, taassub, akılcılık, tenkidler çoğaldı. Taşlar halimize ağlıyor.

Ey Kânûnî! Ey Selimler! Ey Fatihler! Ey Selâhaddîn-i Eyyubî! Ey Hârun-u Reşid! Ey Mervan oğlu Abdulmelik! Ey Osman-ı Zinnûreyn! Ey Hattab oğlu Ömer! Ey Sıddîk-i
Ekber! Ey yüksek şeref sahibleri!

Ey İilâ-i Kelimetullah için canlarını, mallarını cihad yoluna harcayanlar!

Ey İslam Milleti! Şan, şerefiniz, cihadınız, izzet ve şevketiniz, rahmet ve şefkatiniz
sizlere helal olsun...

Biz hainler, Avrupa'yı taklid ederek sizleri görmesek de, eserleriniz, kitablarınız, ilimleriniz, irfan ve kuvvetiniz, Fransa, Pers ve Roma gibi büyük devletlere meydan okuyan amirlerinizin, alimlerinizin eserleri, halen size rahmet okutmaktadırlar.

Fethettiğiniz topraklar, ağaç ve taşlar, medreseler, vakıflar, hep size rahmet okutmaktadırlar.

Evet.. Şam, Konstantiniye, Irak, Buhâra, Çin'in bir kısmı ve pek çok memleketleri fethettiniz.

Kabirlerinizden bir başınızı kaldırın. Kanlarınızla almış olduğunuz toprağa bakın. Halimize de bakın. Hiç değilse, bize bir dua edin.

Ey Allah'ın Rasûlü! Hakkan, Sen Peygambersin. Hakkan, bunlar da ardınca gittiler.

Ey bu asırda yaşayan, bu topraklardan faydalanan, o büyük mücahidlerin evladları!

Bu agır uyku nereden gözlerinize girdi, kalblerinize kadar tesir etti, bedeninizi uyuşturdu?..

Ey Müslüman gençler?

Gayri müslim hesabına çarpışmayın, birbirinizi öldürmeyin. Kur'an'a sarılın.

Ruhunuz Kur'an, hayatınız İslam, ebedî mülkünüz cennettir.

Andolsun! Nasihatımıza kulak vermezseniz, haberiniz olsun ki gayri müslimler, sizleri büyük bir felakete götürüyor.

Haydi, birleşin, parçalanmayın.

Kabile kabile,
meşreb meşreb olsanız bile,
kıbleniz bir,
namazınız bir,
ibadetiniz
bir,
ahlakınız bir,
hükmünüz bir olduğu gibi, imamınız da bir olsun.

Bir tek merkezde toplanın.

Bu, Hâlık'ımızın rahmet kapılarının anahtarıdır.

Ey umerâ, ey ulemâ cemaati! İstiklal peşine düşüp, her biriniz:

Ben imamım, ben âmirim diyorsunuz. Bu, sizi dağıtmaya, dağılmaya, yok etmeye sevk etmektedir.

Haydi! Ahiretinizi, dünyanızdan daha fazla tercih edin, birleşin.

Gençlerinizi Rusya ve Amerika hesabına öldürmeyin. Ehli kemal gibi bir araya gelin.

Bir tek başınız olsun.

İslam bir tek bedendir. Bu bedeni yıkmayın. Şehvetinizi bırakın, şöhretten ayrılın. Böyle yapmassanız, işiniz felakettir.

Hikmet-ut-Teşrî vel'Felsefe c.2 s.361,362,365

İktibas : Dilara Yayınları Şüpheden Hakikate s.286,287
Ekleme Tarihi: 15.03.2007 - 16:08
Hak-dilaram üyenin diğer mesajları Hak-dilaram`in Profili Hak-dilaram Özel Mesaj Kapalı Sayfanın başına dön
Konu: BiRBiRiNi MÜSLÜMAN GÖRMEYEN MÜSLÜMANLAR!
Hak-dilaram su an offline Hak-dilaram  
143 Mesaj -
bütün mesele Allah adına hüküm mührünü kullanmak meselesinde düğümleniyor esasen...

halbuki bu yetki bizden uzak bir yetki.

mesela elfaz ı küfre ait cümleleri fıkıh kitaplarında okuyan -özellikle ehli sünnet akidesine baglı kardeşlerimiz de- müslümandan sözü veya fiili küfre ait birine de kafir diyebiliyor.

bunlar hatalı tavırlardır.

hükmi küfr çok meşakkatli bir iştir. velayet, vesayet, miras, nikah ve sair hukuklarla ilgili birçok temel veriyi değiştirir niteliktedir bu hüküm.

mercisi kadıdır...

yani bizler falan hakkında ağzından duysak dahi küfre ait sözü kafir diyemeyiz. bunu kadı der.

deriz 'kafir'? nasıl deriz? 'gerçeği örttü, hakikati gizledi' anlamında 'kafir' deriz. ama benden 'kafir' sözünü duyan eğer kastımı değil de 'dinden çıkmayı gerektiren küfrü' anlarsa sorumluluk altına girerim.

kimi samimiyetinden - bilgi eksikliği veya yanlış yorumlama neticesi-, kimi enaniyetinden - maceracılık, fevrilik, hakkı katında bilme melekesi v.s-, kimi tanrıcılık hevesinden, kimi hainliğinden v.s v.s her zümre içinde -sünni, şii vs- müslümanları müslüman görmeyenler olabiliyor.

mesela birisi çıkıyor diyor ki:

tasavvuf ayrı bir dindir!

bu sözü söyleyen din i mübinin temelinin şu üç şey olduğunu ya bilmiyor, ya yanlış yorumluyor ya da hainlik ediyor.

din i mübin şu üç şeydir:

iman

islam

ihsan

mesela ihsan işte tasavvufun kaynağıdır. (Rabbi göremese de görür gibi olabilme hali)

başka biri çıkıyor tasavvufu reddeden Allah dostlarına harb ilan etmiştir diyor.

halbuki bu da bilmiyor ki tasavvufun ihsan ile ilgili bölümü hariç her bir fonksiyonunu kişiye reddetme özgürlüğü verilmiştir. rabıtayı kabul etmeyebilir, tevessülü reddedebilir. özel zikir tariflerini reddedebilir. yeter ki reddiyesi bir delile dayansın. onun reddetmesi ile dinden çıkması söz konusu olmaz.

ama eğer reddederken, meşgul olanları küfür ve şirk içinde görüyorsa, işte o da sorunlu biri demektir.

her iki aşırılık da hükmü Allah Teala'ya bırakmayıp, münkirine yaşama hakkı dahi vermeyebiliyor.

işte burada her biri büyük bir hata yapmış oluyor.

bu dünya bir imtihan alanıdır.
Ekleme Tarihi: 13.03.2007 - 12:17
Hak-dilaram üyenin diğer mesajları Hak-dilaram`in Profili Hak-dilaram Özel Mesaj Kapalı Sayfanın başına dön
Konu: PRENSiBLERiMiZ
Hak-dilaram su an offline Hak-dilaram  
PRENSiBLERiMiZ
143 Mesaj -
1- Dînen gayrı meşrû bütün sevgileri ve sevilenleri terk etmeyi, âdet edinmektir.

2- Namazı ta'dîli erkan üzere kılmaya devam etmektir. Zira namaz gibi ruhu, kalbi ve aklı saflaştıran, bedeni de sağlamlaştıran hiçbir amel yoktur. Namaz insanın ruhunu özleştirdiği gibi, bedenini de sağlamlaştırır ve niyetleri iyiye çevirir.

...Gerçekte namaz insanı, fuhuştan ve münkerden sakındırır (ElAnkebût 45) mealindeki ayeti kerîme, üstün yol göstermektedir. Demek namaz kılmayanın güzel ahlâka sahib olması hayalden ibarettir. İşte bu hikmete binaen beş vakitte namaz emrolunmaktadır.

3- Sevdiğini Allah için sevmek; nefret ettiğinden Allah için nefret etmektir. Mü'min bütün hayatında, Allah Teâlâ'yı ve O'nun Rasûlü'nü sevmek; sevmeyenlerden buğzetmek mecburiyetindedir. Böyle olmadığı müddetçe, bedende iman ve ihlas değil, nifak ve şekâvet hâkim olur. Ferdin içindeki nifak ve şekâvet, topluma da hâkim olur. Amma mü'min, henüz genç yaşlarında Allah Teâlâ'nın sevdiklerini tanıyıp sever... ve sevmediklerini tanıyıp nefret ederse, Allah Teâlâ'nın hükmü, emri ve Kitabı, topluma hâkim olur. Allah Teâlâ'nın kitablarına iman da bundan ibarettir. Gayba iman etmek hasleti dahi bununla kuvvetlenir.

4- Sadece Allah Teâlâ'yı sevmek ve O'ndan korkmaktır. Sevgi ve korku bir araya gelebilir mi?. Evet, biraraya gelebilir.. İnsanın fıtratında ikisi beraber mevcuddur. Mü'min, Allah Teâlâ'ya inanıp sevdiği için, sevgiyle O'na ibadet eder. "İbadetleri terk etsem yahud günahları irtikab etsem, benden yüz çevirir." diye korkar.

Bakınız bir çocuk, annesi onu emzirdiği; âcizliğini gidermek üzere ona hizmet ettiği için, daima annesinin kucağına sığınır. Hatta annesinin olmadığı bir yerde, bir darbe yerken: "Ay anaam!" diye annesine feryad eder. Diğer taraftan, annesinin nimetini kesmesinden ve şefkat kapısını kapatıp tokat vurmasından endişeli olduğu zaman da, ondan korkar... ve korktuğu için ona yalvarır; " Dövme.. Bana merhamet et.." diye lisânı haliyle söyler..

Şübhesiz annenin yetişemeyeceği yerler çok; polisin göremediği yerler çok.. Binaen aleyh bunları sevmek, yani reisleri sevmek veya reislerden korkmak hasleti, suyun yüzünde gelip geçen köpük gibidir; beşerin ıslahatına kâfi gelmez. Beşeri ıslah edip uslulaştıran yegâne düstur, Allah Teâlâ'dan korkmak, Allah Teâlâ'yı sevmektir.

5- Darlıkta ve bollukta, tenhada ve aşikârede, taat ve ibadeti yapmak; hayat levazımlarını temin etmek; dünyevî ve uhrevî belalardan kurtulmak için, Allah Teâlâ'nın ismini söylemekten ibaret zikir ve duayı âdet edinmektir.

6- Allah Teâlâ'nın rızasına uygun olan davete icabet etmek; ve Allah Teâlâ'nın rızasını kazanmayı engelleyen iç ve dış telkin ve davetleri reddetmek.. Allah Teâlâ'nın davetine icabet.. Allah Teâlâ'nın rızasını engelleyen tüm davetleri red..

Bu düstura riayet edilmese ne olur?

İnsan hayal nehrinin akışları içinde olduğu için, emeller, maksadlar beyne hücum eder; bedeni istilâ eder. Bir an gelir, Allah Teâlâ'nın davetini bırakır; emellerin peşine düşer. Bir emel, bin emel olur. Bir maksad, bin maksad olur. Tüm emelleri yok eden ve insanla emel arasına giren, bir tek babayiğit aslan var: ecel... İnsan emel peşinde avcı iken eceline av olur. İşte Allah Teâlâ'nın davetine ve davetçisine icabet etmediği zaman insan, emel nehrinin içinde boğulur.

8- Beş vakit namazı ta'dîli erkan üzere cemaatle kılmaktır. Çünkü cemaatle namaz kılmayan, er geç şeytanın istilâsı altına girer... ve kötü hisler kalbini istilâ eder. Hadîsi şerîfte:

Aralarında cemaatle namazın ikâme olunmadığı bir köy veya ova ahalisinden üç adam yoktur ki, şeytan onlara galebe çalmış olmasın. Binaenaleyh size cemaatle namazı ikâme etmek gerekir. Çünkü muhakkak kurt, tek başına kalıp sürüsünden ayrılan koyunu yer. Ve gerçekte insanların kurdu da şeytandır; başbaşa kaldı mı onu yer. buyrulmuştur.

9- Şehvet ve öfkeyi tahrik edecek hislerin kabarması zamanında, ölüm rabıtası yapmakla sesli olarak birkaç kere, sinir sistemleri yatışıncaya kadar: İlâhî Ente maksûdî ve rıdâke matlûbî. ; Lâ havle ve lâ kuvvete illâ billâhil aliyyilazîm . ; Eûzu billâhilazîm ve bivechihilkerîm ve sultânihilkadîm mineşşeytânirracîm. veya Allâhu Ekber Allâhu Ekber . demek.. Bu çok mühim.

10- Gıybet ve hasedden sakınmaya alışmaktır. Gıybet, mü'min kardeşinin yüzüne söylendiğinde hoşlanmadığı sözleri, gıyabında söylemektir. Hased, mü'min kardeşinin üzerinde bulunan nimete razı olmamak ve o nimetin zevaline fiilen çalışmaktır. Aynı zamanda bu haslet, zengine nazaran hırs olur. Hırs; ilim, servet nimetinden, başkasını mahrum etmeye çalışmak ve elindekini çoğaltmaya gayret göstermektir. Bütün dünyayı anarşi haline getiren bu iki haslettir.

11- Sık sık tevbeyle dîne sarılmaktır. Beşer kayar, düşer.. İşte düştü mü, tevbe etmelidir. Tevbede sebat etmeye gayret göstermelidir. Özellikle gençlerin bunda titiz olmaları gerekir.

12- Allah Teâlâ'nın takdîrine rıza göstermek; tabiî kanunlarına, sebeb olarak inanmaktır. Allah Teâlâ'ya karşı gelmemek, bu hususta maddî manevi sorulara yer vermemektir. Çünkü şeytan mü'mini en çok bu meseleyle imandan çıkarır.

üstaz ismail çetin
Ekleme Tarihi: 10.03.2007 - 16:07
Hak-dilaram üyenin diğer mesajları Hak-dilaram`in Profili Hak-dilaram Özel Mesaj Kapalı Sayfanın başına dön
Konu: BiRBiRiNi MÜSLÜMAN GÖRMEYEN MÜSLÜMANLAR!
Hak-dilaram su an offline Hak-dilaram  
143 Mesaj -
bu birbirini öldüren müslümanların akidesinde derin izleri olan haricilik neler yaptırtıyor bilmem dikkatinizi çekiyor mu?

mesela:

mekke'ye gidenler bilir. orada bazıları namaz kılarken önlerinden geçirtmezler, zira biri namaz kılarken önlerinden geçilirse namazları bozulur; ama onlar sizin önünüzden rahatlıkla geçerler! niye acaba?

siz rasulu muhterem aleyhisselam'ın ravzasında kazara Allah için elinizi açtığınız an hüküm verilmiştir size: müşrik!

artık ağzınızla kuş tutsanız sizi adam yerine koymazlar, 'defol, çık' muamelesi...

siz şii misiniz, tehlikelisiniz...

siz ehli tasavvuf musunuz, tehlikelisiniz...

siz oy mu kullanıyorsunuz, tehlikelisiniz...

siz

siz

siz

onların dünyası hep sizli bizlidir.

bizde de var siz, biz; ama bir daire içinde halkalar misali...

onlar sizi islam ile tanımlamadığı için sizi güçlerinin yettiği anda öldürmeyi caiz görüyorlar, sizin malınız onlara o sebeble helal ve sizin kızınız onlar için iyi bir cariye...

işte istanbul'daki bombalama sanıklarının mahkeme ifadeleri, araştırın internette bulursunuz...

açık açık söyleyenleri de var, gizli kapaklıları da...

bunları bilmeniz lazım

sizin yüzünüze gülüp, sizi yarın ham yapmayı kafalarına koyanları tanıyın...
Ekleme Tarihi: 09.03.2007 - 13:14
Hak-dilaram üyenin diğer mesajları Hak-dilaram`in Profili Hak-dilaram Özel Mesaj Kapalı Sayfanın başına dön
Konu: BiR PERSPEKTiF
Hak-dilaram su an offline Hak-dilaram  
BiR PERSPEKTiF
143 Mesaj -
Bazi tanimlamalarda 'laiklik' ile ilgili su saptama yapilir: Din islerine devlet karismaz, din, devlet islerine karismaz..

Halbuki dinin islerine insanin karismasini engellemek nasil mumkun olacak? Asil sorun burada ve asil soru da su olmali:

Din eger Allah tarafindan insan icin uygulanabilirliligi gerekli ve yeterli bir nizamsa, neden din nizamindan, din teklifine muhatap insan tarafindan bir rahatsizlik soz konusu oluyor?

Mudahale var! Inanc sahibi olan insan, kendi yasaminin refahi ve felahi icin var edildigine inandigi bir nizama, surekli mudahil olup, onu, kendi zayif ve kisiliksiz vasiflariyla tahrip ve tahrife ugrasmistir.

Din uygulamalarindan bugun nefrete samil olanlarinin hepsi aslina bakarsaniz, insan mesnetli yanli, yanlis anlama ve uygulamalarin bir sonucudur.

Allah, din inananina daha en basta ' Sahama karisma! Yargilama! Benim adima ceza ve mukafat verme hakkina sahip degilsin'i ikrarla soyletmesine ragmen - La ilahe illallah: Allah'tan baska yargic yoktur - Inanc sahibi, surekli Allah'in sahasinda at oynatir, deve guder, otlaklarini keyfince kullanir olmustur.

Kimi Onun adina can alir, kimi Onun adina can bagislar!
Kimi Onun adina yalan soyler, kimi Onun adina gercekleri gizler!
Kimi Onun adina giybet eder, kimi Onun adina zan!

Laiklik devlet islerine dinin mudahil olmamasi/din islerine devletin mudahil olmamasi gibi bir anlama haizse:

Dine, inanc sahibinin mudahalesinin onu kesilmeden laiklik ve turevi anlayislar, bir oyalama ve eglenceden ibaret kalmaya mahkumdur.

Mudahaleleri engellemeye calisma gibi maksatlara cesaret edenlerin buyuk cogunlugu, maalesef ya calismasini bitiremeden oluvermis; ya da can korkusundan sindirilmistir.

Bence bu durum bile Allah'in bir sinavidir. Buna ragmen sinav sonucta ergec bitecek ve herkes cevap kagidini sinav yapicinin onune koyacaktir. Iste ondan sonrasi cetin is.

Hak-dilaram


Bu mesaj 1 kez ve en son Hak-dilaram tarafından 09.03.2007 - 11:24 tarihinde değiştirilmiştir.
Ekleme Tarihi: 09.03.2007 - 11:18
Hak-dilaram üyenin diğer mesajları Hak-dilaram`in Profili Hak-dilaram Özel Mesaj Kapalı Sayfanın başına dön
Konu: NOKTADAN LEKELER..
Hak-dilaram su an offline Hak-dilaram  
143 Mesaj -
yazı için teşekkür ederim.

sahte tanrılar ifadesi ile sahte ilahlar ifadesi bizim için aynı manaya geliyor.

bu hususta Elmalılı Hamdi Yazır'ın şu izahatını kafi görmekteyiz:

'Hak olmayan mabudlara da "Tanrı" denilir. Fakat bu bir cins ismidir. Allah'a şirk koşanlar birçok tanrılara taparlardı. Falancaların tanrıları şöyle, falancalarınki şöyledir denilir. Demek ki "Tanrı" cins ismi "Allah" özel isminin eş anlamlısı değildir, daha genel anlamlıdır. Bundan dolayı "Allah ismi" "Tanrı adı" ile terceme olunamaz. Bunun içindir ki, Süleyman Çelebi Mevlidine "Allah" adıyla başlamış, "Tanrı adı" dememiştir ve o bahrin sonunda "Birdir Allah, andan artık tanrı yok." diyerek tanrı kelimesini ilâh karşılığında kullanmıştır. '
Ekleme Tarihi: 05.03.2007 - 13:04
Hak-dilaram üyenin diğer mesajları Hak-dilaram`in Profili Hak-dilaram Özel Mesaj Kapalı Sayfanın başına dön
Konu: NOKTADAN LEKELER..
Hak-dilaram su an offline Hak-dilaram  
143 Mesaj -
bu vesileyle efendim, Allah teala niyet ve amallerimizi rısasına muafık kıla. amin.

tanrı kelimesi, mevlid sahibi süleyman çelebi'nin, marifetname sahibi ibrahim hakkı erzurumi'nin de kullandığı bir tabirdir.

ilah manasında türkçe bir kelimedir.

son zamanlarda ırkçıların kelimeyi sahiplenmesi, bu kelimenin kullanımına engel teşkil etmemeli diye düşünüyoruz.

selametle
Ekleme Tarihi: 05.03.2007 - 12:23
Hak-dilaram üyenin diğer mesajları Hak-dilaram`in Profili Hak-dilaram Özel Mesaj Kapalı Sayfanın başına dön
Konu: NOKTADAN LEKELER..
Hak-dilaram su an offline Hak-dilaram  
143 Mesaj -
Kimsenin aklı ve algısı da bir değildir.

Bir olmaya mecbur da değildir.

Muhatabını ilerde bilmeden tahkir etmek istemiyorsan, onu kendinden aşağı seçme...

Kendinden yukarı da seçme, bu sefer o seni tahkir eder.

İçini boşaltamadığın ve yanında huzur bulamadığın, kendini ondan sakındırdığına karşı, kendi kendini aldatma.

Aşırı sevgi maraz doğururun açılımı budur iste.

Sen onu değil, kendini sevmişsin. Onda seni görmediğin bir an iste böyle düşmanlık yaparsın.

Insan olmayi hazmetmek gerekiyor.

Farkindasinizdir, ornegin bazen din ise konu, dindar kisi bir tarz tanri olmak ister, kul oldugunu one surerek hem de!

kulluk tabiiyeti, hukmu, Rabb'ine vermesini gerektirirken, o, tabilerini artirmaya ve baskalari hakkinda hakim sifatli olmada gayretli olur. Ideoloji de ise; idol olmak, yasam tarzindan odun vermemeye calismak ve idollugunden baskalarinin ve kendinin tam anlamiyla seref duymasini saglamak.

Halbuki hata yapmak, kaymak, sasirmak, acze dusmek, basarisiz olmak tamamen insanidir. Hatanin, yanlisin en cirkini bile insana ozgudur. 'Hatasiz kul olmaz' 'Beser, sasar' tabirleri bunun icin vardir.

Yanlisa tahammul, yanlistan tiksintiyle beraber olmali. Dogruda israr, dogrudan sasildiginda saskinliga dusurtmemeli.

Olene kadar yasamaya madem mecburuz. O halde iyi ve kotu adina ne varsa hepsiyle barisik yasamak zorunda oldugumuzu ve gecim ehli olmamiz gerektigini vurgulamak isterim.

Hatayi abartmamak, dogru olani da..

Mukemmeliyetcilikten uzak, insana ozgu yasamak bu kisaca; haltiyla, hatiriyla, hakkiyla; yasayacagi son deme kadar..

Otesi bunalim ve hafakan turetir...
Ekleme Tarihi: 05.03.2007 - 10:43
Hak-dilaram üyenin diğer mesajları Hak-dilaram`in Profili Hak-dilaram Özel Mesaj Kapalı Sayfanın başına dön
Sayfa (8): (1) 2 3 Devam >
İmzalar göster - Konuları göster

Kategori Seç:  
Sitemizde şu an Yok üye ve 784 Misafir mevcut. En son üyemiz: Didem_


Admin   Moderator   Vip   Üye ]

Hayırlı ömürler dileriz.    Bu üyelerimizin doğum günlerini tebrik eder, sıhhat ve afiyet dolu bir ömür dileriz:
meleknur58 (71), fatih4194 (45), F.U (43), güngör (51), mematii (41), ravza81 (43), turgay gnl (63), mgs 41 (55), ilknurakan07 (44), islamicboy (40), eminefendi (51), mirac6363 (45), adempece (52), AKKUS61 (50), binerve (41), ahirzaman (57), akay-350 (46), nuraymelek95 (29), AydinG (39), batuhan_ (47), markad (50), simales (39), bülent21 (43), mucahide33 (39), polat0000 (59), gülkokuþl.. (41), minik (43), Baykara (38), mecide_sümeyye (35), mustafakumbar (53), gringo (51), vefalidost (50), saidmirza (55), yaramaz (41), vuslateli (37), pascal (37)
24 Saatin Aktif Konuları
0

Copyright © ((( RAVDA.net )))  *  İrtibat   *   RAVDA Reklam Servisi   *   Tüm hakları saklıdır, izinsiz alıntı yapılamaz.
Sitemizde yayınlanan imzalı yazıların içeriğinden yazarları, forum ve yorumlardan ekleyen şahıslar sorumlu olup, kesinlikle sitemiz sorumlu değildir.
© by ((( RAVDA.net )))

Sayfa 0.59712 saniyede açıldı