generique colchicine fluvoxamine lopinavir ritonavir budesonide kaletra aldactone aldara aldipin alendron alesse aleve alges x algifor allegra allergodil allo 300 tablinen allo basan allopur altace alutan alzar amanol amaryl amilo basan amilorid comp amiloride hct amiodar amlo eco amlopin amlovasc amoxi basan amoxi cophar amoxi mepha amoxil amoximex anafranil sr anafranil antabus antabuse antalgit antamex antisacer antra antramups anvitoff apcalis oral jelly
     

0
Start Giriş Üye Ol üyeler ((( RAVDATe@m))) Arama
Toplam Kategori: 69 *** Toplam Konu: 30100 *** Toplam Mesaj: 148193
Forum Anasayfa » Arama Sonuçları

36 Sonuç - Yeni Arama
Sayfa (2): (1) 2 Devam >
Ekleyen Mesaj
Konu: Gunun Karikaturu...
EL-TURCO su an offline EL-TURCO  
38 Mesaj -

Ekleme Tarihi: 16.12.2006 - 17:57
EL-TURCO üyenin diğer mesajları EL-TURCO`in Profili EL-TURCO Özel Mesaj Kapalı Sayfanın başına dön
Konu: Gunun Karikaturu...
EL-TURCO su an offline EL-TURCO  
38 Mesaj -

Ekleme Tarihi: 08.12.2006 - 19:01
EL-TURCO üyenin diğer mesajları EL-TURCO`in Profili EL-TURCO Özel Mesaj Kapalı Sayfanın başına dön
Konu: Gunun Karikaturu...
EL-TURCO su an offline EL-TURCO  
38 Mesaj -

Ekleme Tarihi: 18.11.2006 - 18:55
EL-TURCO üyenin diğer mesajları EL-TURCO`in Profili EL-TURCO Özel Mesaj Kapalı Sayfanın başına dön
Konu: Gunun Karikaturu...
EL-TURCO su an offline EL-TURCO  
38 Mesaj -

Ekleme Tarihi: 15.11.2006 - 17:42
EL-TURCO üyenin diğer mesajları EL-TURCO`in Profili EL-TURCO Özel Mesaj Kapalı Sayfanın başına dön
Konu: F.Gulenden misyonerlere 2 milyon dolarlik bagis
EL-TURCO su an offline EL-TURCO  
F.Gulenden misyonerlere 2 milyon dolarlik bagis
38 Mesaj -

Hartford Seminary'e (Papaz-Misyoner Okulu) müslüman bir cemaatten Modern İslam üzerine araştırma yapılması için $2 milyon dolarlık bir para bağışı yapıldı.

Hartford Seminary halkla ilişkiler müdürü David S. Barrett yaptığı açıklamada, Hartford Seminary tarihinde ilk defa müslüman bir cemaatten bu kadar büyük bir bağış aldıklarını söyledi. Alınan en büyük bağış ise 1997'de $6 milyon dolardı.

Perşembe günü Papaz Okulu (Seminary) tarafından basına yapılan açıklamada bu bağış; Fethullah Gülen cemaati adına Ali Bayram tarafından yapıldı. Ali Bayram ''Bu para İslamın yanlış anlaşılmasını önlemek amacı ile Modern İslam Kürsü'sü kurulması için verildiğini'' söyledi.

$2 Milyon Dolarlık bağış; İslami kurallara göre toplanan paralardan elde edildiğini yani kumar, alkollü içki ve sigara satışından elde edilmediğine dikkat çekildi.

Yeni kurulacak Modern Islam Kürsü'sü: McDonald Merkezinde faaliyet gösteren Hartford Seminary Papaz Okulunun İslam ve Hiristiyan-Müslüman İlişkileri Bölümü altında araştırma yapacaktır.

Seminary Papaz Okulu uzun yıllardan beri Gülen cemaati ile çalışmaktadır. Bu cemaat İslam adına şiddeti red etmekte ve bu cemaatin çok sayıda öğrencileri ve din adamları buradaki Papaz Okuluna gelip araştırma yapmaktadırlar. Gülen'nin takipçileri İslam'dan taviz vermeksizin modernizmi, diyaloğu, hoşgörüyü ve demokrasiyi savunmaktadırlar.

Hartford Seminary Papaz Okulu başkanı Heidi Hadsell'de alınan $2 milyon dolarlık bağış; Modern İslam üzerine araştırma, eğitim yapmak ve elde edilen sonuçları günümüz dünyasına ilan etmektir'' dedi.

DR.ALİ BAYRAM KİMDİR?

Fatih Üniversitesi Mütevelli Heyeti Üyelerinden.

HARTFORDSEMINARY TARİHİ

Hartford Seminary 1833 yılında Amerika'nın Connecticut eyaletinde kuruldu, Kuzey Amerika'daki 230 Hıristiyan misyoner okullarından en eskisidir.

Bir zamanlar Papaz yetiştiren bu misyoner okulu 1970'li yıllardan beri Hıristiyan-Müslüman diyaloğuna yönelmiş durumda. Fakültede sadece rahipler değil cezaevlerinde istihdam edilmek üzere imamlar da yetiştiriliyor.

Hartford Seminary misyonerlik faaliyetlerinden yöntem değişikliğine 1970'li yıllarda başlamış. Klasik anlayışı terk ederek Müslümanlar ile diyalog arayışına girişilmiş. Ve sonuçta fakültede İslami eğitimin de verilmesine karar verilmiş.

İmam'lık sertifikası almak isteyen öğrenciler, iki ayrı bölümden oluşan bir ders programına tabi tutuluyor. İlk bölüm akademik ders programı. Müslüman hocalardan ilgili konularda eğitim alıyorlar. İkinci bölümde ise uygulama yapılıyor. Çeşitli cemaatlere mensup hocalar fakülteye davet edilerek öğrencilere konferans verdiriliyor. Bu konuda Amerika'daki Müslümanların en büyük kuruluşu olan Islamic Society of North America (ISNA) ile işbirliğine gidilmiş. Bu yıl ISNA'nın başına Hartford Seminary öğretim üyesi bayan Ingrıd Matson getirilmiştir.

Ingrıd Matson, Harford Seminary yayın organı The Muslim World dergisinin editorü ve aynı zamanda ABD ve İsrail çifte vatandaşı sayın Ibrahim Abu-Rabi ile bu dergiyı çıkarmaktadırlar.

The Muslim World 1911'de yayın hayatına giren bir misyoner dergisidir. Dünyada hızla yayılan İslam'ı durdurmak, müslümanları hiristiyanlaştırmak ve Osmanlı'ının batıya yayılmasını önlemek için yapılan araştırmaları desteklemek ve yayınlamaktı.

Turkish American Journal
Ekleme Tarihi: 13.11.2006 - 18:03
EL-TURCO üyenin diğer mesajları EL-TURCO`in Profili EL-TURCO Özel Mesaj Kapalı Sayfanın başına dön
Konu: Gunun Karikaturu...
EL-TURCO su an offline EL-TURCO  
38 Mesaj -

Ekleme Tarihi: 11.11.2006 - 18:33
EL-TURCO üyenin diğer mesajları EL-TURCO`in Profili EL-TURCO Özel Mesaj Kapalı Sayfanın başına dön
Konu: Gülen okuluna Ecevit adı verilecek
EL-TURCO su an offline EL-TURCO  
Fethullah Gülen okuluna Ecevit adı verilecek
38 Mesaj -



Cengiz ŞİMŞEK'in röportajı

Bülent Ecevit 5 Kasım Pazar gecesi vefat etti. Uzun süredir GATA’da tedavi gören Ecevit’in vefat haberi, Doktoru Mücahit Pehlivan tarafından AA muhabirine verilen haberle kamuoyuna duyuruldu.

Onun ismini Türk siyasi hayatının önemli ve bir o kadar da sarsıntılı geçen her döneminde görmek mümkün. “Her şeye rağmen siyaset” diye bir ilkeden bahsedilse, altındaki ilk isim herhalde onun olurdu. 12 Eylül başta olmak üzere siyasi krizler, Kıbrıs çıkarması ve Türkiye’nin sancılı ekonomik krizinde halka yakınlığı, içtenliği ve şairliği ile bilinen hep onun adı duyuldu.

Ülkenin polemiklerle gerildiği dönemlerde Sayın Fethullah Gülen’le bir araya gelmiş, onunla ülke meselelerini sıcak bir atmosferde konuşmuştu. Sayın Gülen’in tavsiyeleriyle yapılan hizmetlere de, bu sohbette fark ettiği Gülen’in ülkesine hizmet etme heyecanındaki samimiyetinden dolayı destek vermişti. Arnavutluk'ta ziyaret ettiği Türk okulundan etkilenmiş ve düşüncelerini “gene birileri kızacak ama ben bu okullara ve önemine inanıyorum” cümleleriyle anlatmıştı.

Ecevit’in vefat haberini alan Gülen taziyede geç kalmadı. Birbirine bu kadar vefalı olacak neler yaşanmıştı ve Ecevit nasıl bir siyasetçiydi? Sayın Gülen’in Onursal Başkanlığını yaptığı Gazeteciler ve Yazarlar Vakfı Başkanı Harun Tokak Bey'le Bülent Ecevit’i, siyasetin Karaoğlan’ını ve onun siyasetini konuştuk.

"BİZDEN BİRİ OLARAK GÖRDÜK"

Cengiz Şimşek: Eski Başbakanlarımızdan Sayın Bülent Ecevit’in ölümü Türk siyasi hayatında büyük bir üzüntü ile karşılandı. Kimileri onun kaybını, Türk siyasetinde yeri doldurulmaz bir boşlukla ifade ediyorlar. Bülent Ecevit’in Türk siyasi hayatı için nasıl bir önemi var?

Harun Tokak: Öncelikle Sayın Bülent Ecevit’in vefatından dolayı derin üzüntülerimi Vakfımız adına sunmak isterim. Eşi Sayın Rahşan Hanımefendi ve sevenlerinin başı sağ olsun.

Biz Sayın Ecevit’i sadece bir siyaset adamı olarak değil, iyi bir halk adamı olarak da biliriz. İçimizden biri olarak bizim gibi giyinen ve bizim gibi yaşamayı siyasetinde olduğu gibi kişisel hayatında da prensip edinen biriydi. Ecevit’i bu haliyle bilirdik. Onunla çeşitli vesilelerle bir araya gelişlerimizdeki saygımız da bundan kaynaklanırdı. Evet, ilkeliydi. Kendine göre bir duruşu vardı. Zaten onu toplumda sevdiren de, onun doğrular ve inandığı şeyler karşısında duruşunu hiç değiştirmeyen birisi olmasıydı. Türk siyasi hayatında “adı yolsuzluklarla hiç anılmayan ender devlet adamlarından birisidir” desem abartmamış olurum.

Halkın içinden birisi olarak, Ecevit’in çok sade bir yaşam tarzı vardı. Halkın içine girerken samimiyetini ve onların acı, keder ve sevinçlerini samimi olarak paylaştığını hemen hissettirirdi. Bir devlet adamının siyasete atılması ve siyasetle uğraşmasının bundan daha iyi bir gerekçesi olamazdı. Dolayısıyla siyasi hayatında başına gelen birçok badireler de sırf inandığı gibi yaşamasından ileri geliyordu. Buna rağmen halk onu ilkelerinden taviz vermeyen birisi olarak gördü.

Ecevit’in Türk milletine sevgi ve Türkçeye olan ilgisi hemen her ortamda hissedilirdi. Kendisi Türkçeyi çok iyi kullanır, Türk okullarının yurt dışında verdikleri eğitimlerle Türkçeyi ve ülkemizi dış dünyaya tanıttıkları için takdir ederdi. Zor zamanlarda bile bu duruşunu hiç değiştirmemiş olması, Ecevit’in ne kadar ilkeli birisi olduğunu ortaya koymuştur. Bu yıl düzenlenen Türkçe Olimpiyatları’na bizzat katılıp, jürinin kendisi için takdir ettiği özel ödülü alacaktı ama o günlerde GATA’da yoğun bakımdaydı. Ödülü onun adına DSP İstanbul İl Başkanlığı almıştı. O, ödülünü göremeden vefat etti.

"HALKIN İÇİNDE OLMAYI SEÇERDİ"

CŞ: Onun bir gazeteci ve şair olması siyasi hayatındaki ilkeli oluşunun bir sebebi olabilir mi?

HT: Hiç kuşkusuz. Bunu Ecevit’in şiirlerinde açıkça görebiliyorsunuz. Bazen Anadolu’daki acılı bir kadın, bazen gözü yaşlı bir çocuk onun kalemine takılır, mürekkebine bulaşırdı. Ona sırf bu sebepten bile olsa “halk adamı” demek yerinde bir tespit olur. Bir defasında Çin’e resmi bir ziyaret düzenlenmişti. Sayın Ecevit o zamanlar Başbakan Yardımcısıydı. Onu devlet adamlarının kullandıkları VIP salonunu kullanmayıp herkesle birlikte pasaport kuyruğunda görünce, ne kadar bizden biri olduğunu bir kez daha anladım.

CŞ: Bir ödül de vakfınız verdi galiba…

HT: Malum, 1990’lı yıllar oldukça buhranlıydı ve Türkiye’nin bir uzlaşıya ihtiyacı vardı. Biz de Gazeteciler ve Yazarlar Vakfı olarak “Ulusal Uzlaşı Ödülleri” vermek üzere bir program düzenlemiştik. Sayın Ecevit siyaset dalında ödüle layık görülmüştü. Fakat yoğunluk sebebiyle geceye katılamamış ama ödülünü almak için Vakfımızı bizzat ziyaret etme nezaketi göstermişti.

BİR OKULA İSMİNİ VERME TEKLİFİ

CŞ: Bir okula Sayın Ecevit’in ismini verme ile ilgili kendisine bir teklif götürüldüğü basında yer almıştı …

HT: Sayın Ecevit sadeliği seven, şöhret ve gösterişten uzak duran bir insandı. Bu nedenle kendisine konuyla ilgili götürülen teklifi vefatından sonra olmak üzere kabul edebileceğini belirtmişti. Sanırım bu gerçekleşecektir.

CŞ: Sayın Ecevit için “Barış Adamı” dense ne kadar yerinde bir ifade olur?

HT: Tam yerinde bir ifade. O bir barış ve anlayış adamıydı. Türk Silahlı Kuvvetleri Kıbrıs’a çıkarma yaptığında bile bu ilkeli duruşunu değiştirmedi ve o veciz “Savaşa değil, barışa gidiyoruz” sözünü söylemişti. Aslında onun ne kadar barışçı bir devlet adamı olduğunu ifade etmek için “savaşlara direnen bir adamdı” dense daha doğru olur. Zira sırf bu sebeplerden dolayı mağduriyetleri bütün kamuoyunca bilinir. Onun canı, siyasi kariyeri ve kişisel kaygıları pahasına da olsa bildiği ilkeli doğru yoldan ayrılmayan bir devlet adamı olması, aslında gerçek bir siyaset adamı portresidir. Bu nedenle Türk siyaseti büyük bir adamını kaybetmiştir. Ülkemizin, siyasi camianın ve ailesinin tekrar başı sağ olsun.

Gazeteciler ve Yazarlar Vakfı Gazeteciler ve Yazarlar Vakfı'nın internet sitesinden alındı http://www.gyv.org.tr/


Bu mesaj 3 kez ve en son EL-TURCO tarafından 10.11.2006 - 16:59 tarihinde değiştirilmiştir.
Ekleme Tarihi: 10.11.2006 - 16:57
EL-TURCO üyenin diğer mesajları EL-TURCO`in Profili EL-TURCO Özel Mesaj Kapalı Sayfanın başına dön
Konu: 'Merve Kavakçı sivil bir darbeciydi'
EL-TURCO su an offline EL-TURCO  
'Merve Kavakçı sivil bir darbeciydi'
38 Mesaj -


Hurriyet Yazari Ertugrul Ozkok'un kose yazisi

Bir kadinin metalik soguklugu


TUHAFTIR, Bulent Ecevit’in vefatini ogrendigim an gozumun onune ilk gelen goruntulerden biri oydu.

O nedenle "Acaba o ne hissetmistir" diye dusundum.

En cok merak ettigim seylerden biri buydu.

Tabii aklimda bircok sey ucusmustu.

Karaoglan’li yillar, onunla paylastigim paylasmadigim seyler, ozel iliskilerim, 1980 oncesi, sonrasi ve daha baska bircok sey.

Ama o goruntuyu hicbir zaman unutamadim.

Merve Kavakci, Turkiye Buyuk Millet Meclisi’nin Genel Kurul Salonu’na dogru emin adimlarla yuruyor.

Milletvekillerinin cogu paralize olmus.

Bizler, televizyon basindaki insanlar ofkeyle izliyoruz.

Iste o sirada Ecevit ayaga kalkiyor ve hepimizin hafizasina kazinan konusmayi yapiyor:

"Bu hanimefendiye haddini bildiriniz."

* * *

Acaba Merve Kavakci, Ecevit’in olumu hakkinda ne dusunuyordu?

Ne dusundugunu merak eden sadece ben degilmisim.

Yeni Safak Gazetesi de ayni sorunun cevabini merak etmis.

Gazetenin onceki gunku sayisinin 12’nci sayfasinda, alt taraflarda bir yerde cift sutunluk kucuk bir haber vardi.

Merve Kavakci’ya ne dusundugunu sormuslar.

Cevabi aynen soyle:

"Dava en yuce mahkemeye intikal etmistir. Su asamada baska bir sey soylemek uygun degildir."

Iste bu kadar kisa ve soguk bir cevap.

Ben eskiden beri kadinlarin, ofkelerini ve nefretlerini koruma konusunda erkeklere gore cok daha az musrif olduklarini dusunurum.

Merve Kavakci’nin cevabini okuyunca, iste bu metalik soguklugu ruhumun derinlerinde hissettim.

Oysa Ecevit o gun, belki de siyasi tarihinin en onemli kararlarindan ve eylemlerinden birini yapmisti.

Bana gore, Kavakci’nin salona girmesi, Turkiye Buyuk Millet Meclisi’nde bir "sivil darbe girisimi"ydi.

Birilerinin, halkin gozundeki guvenilirligi ve karizmasi ile bu darbeyi onlemesi gerekiyordu.

Bu darbeyi o gun Bulent Ecevit onlemisti.

O sahne gozumun onunde butun canliligiyla hálá duruyor.

Ecevit’in o gunku direnisini, Ispanya Parlamentosu’nu basan askere karsi direnen Meclis Baskani’nin durusuna cok benzetmistim.

Cesaret ve kararlilik iste boyle anlarda gerekiyor.

Buyuk siyasetcileri de boyle kararlar ve duruslar yaratiyor.

* * *

O hareket Merve Kavakci’nin siyasi hayatinin sonu oldu.

O gun darbe basarilsaydi, Turkiye’de neyin nereye gidecegini kimse bilemezdi.

Merve Kavakci silindi gitti.

Ama demek ki icindeki o metalik duygusuzluk, butun sogukluguyla devam ediyormus.

Merak ettigim tek cumlenin bende yarattigi duygu bu oldu.

O metalik sogukluk...

(Hurriyet)


Bu mesaj 2 kez ve en son EL-TURCO tarafından 10.11.2006 - 16:54 tarihinde değiştirilmiştir.
Ekleme Tarihi: 10.11.2006 - 16:52
EL-TURCO üyenin diğer mesajları EL-TURCO`in Profili EL-TURCO Özel Mesaj Kapalı Sayfanın başına dön
Konu: DİN NE DEMEKTİR?
EL-TURCO su an offline EL-TURCO  
DİN NE DEMEKTİR?
38 Mesaj -
Bir kimsenin hangi millet ve din üzerinde olduğunu bilmesi için öncelikle din kelimesinin manasını ve neye delalet ettiğini çok iyi bilmesi gerekir. İşte ancak o zaman hangi dine; Allah (c.c)’ın dini, taati ve şeriatine mi yoksa Allah (c.c)’tan başkasının dini, taati ve şeriatine mi bağlı olduğunu daha iyi anlar. Lisan’ul Arap sözlüğünde, “Din Kelimesinin Manası Bölümünde” şöyle geçmektedir:
Ed-Deyyan: Allah (c.c)’ın isimlerindendir. Manası; “Hakimdir”, “Kadıdır” (İhtilafı çözendir) demektir.
Bazı sahabelere Ali (r.a) hakkında soruldu. Sahabeler şöyle dediler:
“Rasûlullah (s.a.v)’dan sonra bu ümmetin (deyyanıdır) hakimi ve kadısıdır. (Ümmetin sahabelerine “deyyan” ismi verilmesi; deyyan kelimesi; Allah (c.c)’ın şeriatine göre hüküm veren manasına geldiği içindir.)
Ed-Deyyan: “Kahhardır” manasındadır. Hakim ve kadı manası da verilir. Bu kelime “da ne” fiilinden türemiştir.
“Danennas”: İnsanları kendisine itaate zorladı, demektir.
Rasûlullah (s.a.v), Ebu Talib’e şöyle dedi:
“Kureyş’ten öyle bir kelime istiyorum ki, araplar bu kelimeyle Kureyş’e (tediynu) itaat eder ve boyun eğerler.”
Din: Ceza ve mükafat demektir.
“Dintuhu bi fi’lihi diynen” yani; yaptığı sebebiyle ona ceza verdim, demektir.
Yevmu’ddiyn: Ceza günüdür. Ata sözlerinden birisinde şöyle geçer:
“Kema tediynu tudan” yani; Cezalandırdığın gibi ceza alırsın, demektir. Allah (c.c);
“Maliki yevmiddin” buyuruyor. Bu ise; “ceza ve hesap gününün maliki (sahibi)dir” manasına gelir.
Din: İtaat manasına da gelir.
“Dintu lehu.” Bu söz; ona itaat ettim, manasına gelir.
Din: “Adet ve durum” manasına gelir. Araplar şöyle derler:
“Diyni ve deydeni” yani; o hala benim adetimtir, demektir.
Rasûlullah (s.a.v)’ın hadisinde şöyle geçmektedir:
“Akıllı kimse (da ne nefsehu) nefsini zelil eden ve ölümden sonrası için hazırlık yapandır. Ahmak ise heva ve hevesine tabi olan ve Allah (c.c)’a boş ümitler bağlayandır.”
Ebu Ubeyde şöyle dedi:
“Hadiste geçen “Da ne nefsehu”dan kasıt; nefsini zelil etti, ona hükmetti veya ona hesap sordu, demektir.
“Din Allah (c.c)’ındır”. Bu ise; “itaat ve ibadet O’nun hakkıdır”, manasına gelir.
Da nehu deynen; yani; onu zelil etti ve kendisine köle yaptı, demektir.
Allah (c.c) Kur’an’da şöyle buyuruyor:
“Kralın dinine göre kardeşini alıkoyamazdı.” (Yusuf: 76)
Katade şöyle dedi:
“Kralın dininden kasıt; kralın hüküm ve kanunları demektir.”
“Dintuhu ediynuhu diynen.” Onu idare ettim, demektir.
“Dintuhu” yani; ona sahip oldum, demektir.
“Deyyentuhu’l Kavm.” Onu kavme reis tayin ettim, demektir.
“Dintu’rracul.” Sevmediğini yapmaya zorladım, demektir.
Din: İnsanın kendisine bağlandığıdır.
Din: Sultan manasındadır.
Din: Allah (c.c)’tan korkmak manasındadır.
Din: Zorlamak manasındadır.
Din: Masiyet manasındadır.
Din: İtaat manasındadır.
Havariç hakkında Rasulullah (s.a.s) şöyle dedi:
“Onlar dinden, okun avı delip geçtiği gibi çıkarlar.”
Hattabi şöyle dedi:
“Bu hadisteki “dinden çıkarlar” sözündeki “din” kelimesi “itaat” manasına gelir. Buna göre hadiste; kendisine itaat etmeleri farz olan imama itaatten ayrılırlar demek istenmiştir. Allah (c.c) daha iyi bilir.
Hac hadisinde şöyle geçer:
“Kureyş ve onların dinine tabi olanlar.” (Lisanu’l Arap c: 13 s: 166)
İbni Teymiye şöyle dedi:
“Din kelimesi mastardır. Mastar ise özne ve nesneyi tamamlar. Şöyle denir:
“Da ne fulanu fulane.” yani; ona ibadet ve itaat etti manasındadır.
“Da nehu” onu zelil etti, demektir.
“El Abdu yedinu lillah.” Kul, Allah (c.c)’a ibadet ve itaat eder manasındadır.
Din kelimesi; kul için kullanıldığında; ibadet ve itaat eden manasına gelir. Allah için kullanıldığında ise; ibadet ve itaat edilen manasına gelir.” (Fetvalar c: 15 s: 158)
Bu anlatılanlardan anlaşılıyor ki din kelimesinin en önemli manası; hüküm vermek, ihtilafı çözmek, kanun koymak, büyük bir sultaya boyun eğmek, itaat etmek ve bağlanmaktır.
Buna göre her kim sadece Allah (c.c)’a itaat eder, O’nun hükmüne ve şeriatine boyun eğer ve nebisine bağlanırsa işte o, Allah (c.c)’ın dini olan İslam’a girmiş ve böylece yalnızca Allah (c.c)’a ibadet etmiş olur. Her kim de Allah (c.c)’a itaatten yüz çevirir, O’nun hükmüne ve şeriatine boyun eğmeyi reddeder ve hayatın en ufak meselesinde bile olsa Allah (c.c)’tan başkasının hüküm ve şeriatine bağlanırsa işte o, diliyle binlerce defa Allah (c.c)’ın dini İslam’a bağlı olduğunu iddia etse de, itaat ettiği kimsenin dinine girmiş ve Allah (c.c)’tan başkasına ibadet etmiş olur.
Bu gerçeği ispat eden delillerden bazıları şunlardır:
Allah (c.c) şöyle buyuruyor:
“Fitne (şirk) kalmayıncaya ve dinin hepsi sadece Allah’ın oluncaya kadar onlarla savaşın!” (Enfal: 39)
İbni Teymiye bu ayet hakkında şöyle dedi:
“Ayetteki din, itaat manasındadır. Eğer dinin bir kısmı Allah (c.c) için diğer kısmı Allah (c.c)’tan başkası için olursa işte o zaman cihad ve savaş, din tamamıyla Allah (c.c)’ın oluncaya kadar farz olur.” (Fetvalar c: 28 s: 544)
Allah (c.c) sana hidayet etsin! İbni Teymiye’nin, din kelimesini itaat olarak açıklayışına iyice bak ve dikkatle düşün! Her kim, hayatın en ufak meselelerinde bile olsa, Allah (c.c)’tan başkasına itaat ederse, Allah (c.c)’ ın dinine değil, başkasının dinine girmiş olur. İbni Teymiye’nin, böyle kimselerin itaati tam olarak Allah (c.c)’a oluncaya kadar onunla savaşılması gerektiğine dair sözüne de dikkat et!
İbni Cerir, “dinin hepsi sadece Allah (c.c)’ın oluncaya kadar” sözü hakkında şöyle dedi:
Bu söz; “itaat ve ibadet halis bir şekilde, tam olarak, sadece Allah (c.c)’a yapılıncaya kadar”, manasındadır. Ayetteki “fitne”yi ise “şirk” olarak tefsir etmiştir.” (İbni Cerir Taberi)
Allah (c.c) şöyle buyuruyor:
“Zina eden kadın ve zina eden erkekten her birine yüzer sopa vurun! Allah’ın dinini uygulama konusunda o ikisine acımayın!” (Nur: 2)

“Muhakkakki Allah’ın kitabında, gökleri ve yeri yarattığı günde Allah katında ayların sayısı on ikidir. Bunlardan dördü haram aylardır. İşte doğru din budur.” (Tevbe: 36)

“Biz Yusuf için böyle bir plan kullandık. Yoksa kralın dinine göre kardeşini alıkoyamazdı.” (Yusuf: 76)

“İşte böylece ortak koştukları kimseler, müşriklerin çoğuna, gerek onları mahvetmek ve gerekse dinlerini karıştırmak için çocuklarını öldürmelerini süslü gösterdiler.” (En’am: 137)

“Yoksa onların Allah’ın izin vermediği şeyi kendilerine dinden bir şeriat koyan ortakları mı vardır?” (Şura: 21)

“Sizin dininiz size, benim dinim banadır.” (Kafirun: 6)

Bunlar gibi ayetler çoktur. Bu ayetlerin hepsinde din; insanın bağlı olduğu kanun, hadler, şeriat, yol, ideoloji ve pratik nizam manasında zikredilmiştir. Şayet bir kimsenin bağlı olduğu kanun, nizam Allah (c.c)’ın kanun ve nizamı ise şüphesiz bu kişi Allah (c.c)’ın dinindedir. Şayet bağlı olduğu kanun ve nizam kralın kanun ve nizamı ise bu kişi kralın dinindedir. Şayet bağlı olduğu nizam şeyhlerin, din adamlarının ve papazların kanun ve nizamları ise bu kişi bunların dinindedir. Şayet bağlı olduğu nizam ve kanun aile, kabile, aşiret veya milletin kanun ve nizamı ise bu kişi şüphesiz bunların dinindedir.

Allah (c.c) şöyle buyuruyor:
“Firavun şöyle dedi: “Bırakın beni, Musa’yı öldüreyim. O, Rabbine dua etsin dursun. Şüphesiz ki ben, dininizi değiştirmesinden ve yeryüzünde fesad çıkarmasından korkuyorum.” (Mümin: 26)

Musa (a.s) ve Firavun’un kıssalarının tafsilatına bakan kişi, bu ayette geçen din kelimesinin sadece millet veya din manasına gelmediğini, aynı zamanda bir devletin veya şehirin kanunu manasına da geldiğini görür. Firavun’un korktuğu ve ilan ettiği şey; Musa (a.s)’nın davetinde başarılı olmasıdır. Şayet Musa (a.s) davetinde başarılı olursa o zaman Firavun’un devleti, nizamı, kanunu ve hakimiyeti temelinden sökülecekti. Bu sebeble Firavun devamlı olarak bu mesele üzerinde durmuş ve bu meseleyi ilan etmiştir.

Bu açıklamalardan anlaşılıyor ki, bir zamanlar müslümanların diyarı olan yerlerde yürürlükte olan beşeri kanunlar birer dindir. Velevki bu kanunları koyanlar onu din olarak isimlendirmesinler... Her kim bu kanun ve sistemlere girer, bağlanır ve rıza gösterirse işte o kimse, hiç şüphe yoktur ki Allah (c.c)’ın dininde değil, tagutun dinindedir. Kendisinin müslüman olduğunu iddia etse ve kendisine müslüman ismini verse bile...

İslami temele, Rasulullah (s.a.s)’ın getirdiği şeriate ve Allah (c.c)’a itaate bağlanmayan her nizam, anayasa, kanun veya düşünce batıl birer dindir ve taguttur. Müslüman olan, ondan beri olmalı, onu reddetmeli ve ona bağlı olanları tekfir etmelidir.

Allah (c.c)’ın Kafirun suresinde buyurduğu gibi:
“De ki: Ey kafirler! Ben sizin taptığınıza tapmam. Siz de benim taptığıma tapmazsınız. Ben sizin taptıklarınıza asla tapacak değilim. Sizler de benim taptığıma tapacak değilsiniz. Sizin dininiz sizin, benim dinim benimdir.” (Kafirun: 1-6)

Allah (c.c) başka ayetlerde şöyle buyuruyor:
“Allah katındaki din, İslam’dır.” (Ali İmran: 19)

“Kim İslam’dan başka bir dine yönelirse o (din), ondan kabul edilmeyecek ve o (kimse) ahirette hüsrana uğrayanlardan olacaktır.” (Ali İmran: 85)

Bütün bunlardan anlaşılıyor ki, her insanın bir dini ve taptığı bir mabudu vardır. Hatta Allah (c.c)’ın varlığını ve semavi dinleri kabul etmeyen mülhidin (ateistin) bile bir dini ve ilahı vardır. Onun dini ve ilahı, kendisine tabi olduğu hayat sistemi ve onun için kanun koyucularıdır. İşte bu kimse, bu kanunlara bağlanarak Allah (c.c)’tan başkalarına tapmaktadır. Bu kimse güya kendisini kurtarmak niyetiyle, dinlerin kompleksinden kaçıp hak dini terketmiş, fakat bir başka batıl dine girmiştir. Fıtrata uygun olan kulluktan kaçınmış, batıl ve fıtrata zıd olan kulluğa girmiştir. Bütün dinleri reddettiğini iddia eden koministin de dini vardır. Onun dini; kominizm, onun ilkeleri ve kainat, hayat, nefis hakkındaki komunist felsefesidir. Onların taptığı ilahlardan bazıları; kominizm, sosyalizm ve benzeri fikirleri çıkartan Marks, Lenin, Stalin ve benzerleridir. İşte bu kimselere, sevgi besleyerek, onların hayat görüşlerine itaat ederek ve boyun eğerek tapmaktadırlar. Aynı şekilde laik sistemlerdeki herhangi bir partiye veya Allah (c.c)’ın dinine savaş açan herhangi bir fikre bağlı olan kişinin durumu da böyledir. Bu kimse de, bu fikirleri koyan düşünürleri ilah edinmiştir. Çünkü onların fikirlerine ve koydukları düzene boyun eğmiş, bağlanmış ve itaat etmiştir.





Tâğût - Hak Yayınları


Bu mesaj 1 kez ve en son EL-TURCO tarafından 09.11.2006 - 18:03 tarihinde değiştirilmiştir.
Ekleme Tarihi: 09.11.2006 - 18:02
EL-TURCO üyenin diğer mesajları EL-TURCO`in Profili EL-TURCO Özel Mesaj Kapalı Sayfanın başına dön
Konu: Gunun Karikaturu...
EL-TURCO su an offline EL-TURCO  
38 Mesaj -

Ekleme Tarihi: 09.11.2006 - 17:50
EL-TURCO üyenin diğer mesajları EL-TURCO`in Profili EL-TURCO Özel Mesaj Kapalı Sayfanın başına dön
Konu: Siteye Avrupadan Katilan Tum Arkadaslara
EL-TURCO su an offline EL-TURCO  
Siteye Avrupadan Katilan Tum Arkadaslara
38 Mesaj -
Muhterem arkadaslar avrupadaki donerlerden helal oldugunu bildiginiz, bizzat konturol ettiginiz helal doner varmidir...
Bu konuda bilgisi olan arkadaslara ricamiz...
Ekleme Tarihi: 04.11.2006 - 16:59
EL-TURCO üyenin diğer mesajları EL-TURCO`in Profili EL-TURCO Özel Mesaj Kapalı Sayfanın başına dön
Konu: Gunun Karikaturu...
EL-TURCO su an offline EL-TURCO  
38 Mesaj -

Ekleme Tarihi: 04.11.2006 - 16:25
EL-TURCO üyenin diğer mesajları EL-TURCO`in Profili EL-TURCO Özel Mesaj Kapalı Sayfanın başına dön
Konu: kanal7 Com daki Erotik reklam!...Evet yanlis okumadiniz..
EL-TURCO su an offline EL-TURCO  
kanal7 Com daki Erotik reklam!...Evet yanlis okumadiniz..
38 Mesaj -



Muslumanlarin paralari ile kurulan , binbir umitlerle bu seviyey getirilen kanal7 com da neler oluyor.

kanal7 com daki serbest kursunun uzerindeki ''Mynet adklik'' adli remlada bakiniz neyin reklmai yapiliyor.


''Erotik shop

Turkiyenin erotik urunleri satismagzasi....''

Hadi gelde kafa yeme Allah Allah ne oluyor bu kanallara bu gazeteleri kimin sozculeri oldu bunlar, nereye gidiyorlar veya kime yalakalik yapiyorlar anlamak gercekten cok guc. Yazik gunahtir muslumalarin paralariyla kurulan kanalin sitesindeki bu reklam.Hic mi utanmadilar, hic mi yuzleri kizarmadi acaba....
Ekleme Tarihi: 02.11.2006 - 18:09
EL-TURCO üyenin diğer mesajları EL-TURCO`in Profili EL-TURCO Özel Mesaj Kapalı Sayfanın başına dön
Konu: Gunun Karikaturu...
EL-TURCO su an offline EL-TURCO  
38 Mesaj -

Ekleme Tarihi: 02.11.2006 - 17:06
EL-TURCO üyenin diğer mesajları EL-TURCO`in Profili EL-TURCO Özel Mesaj Kapalı Sayfanın başına dön
Konu: Gunun Karikaturu...
EL-TURCO su an offline EL-TURCO  
38 Mesaj -

Ekleme Tarihi: 31.10.2006 - 14:15
EL-TURCO üyenin diğer mesajları EL-TURCO`in Profili EL-TURCO Özel Mesaj Kapalı Sayfanın başına dön
Konu: Milli Görüş Sempozyumunda "Tevhid ve Adalet Projesi"
EL-TURCO su an offline EL-TURCO  
Milli Görüş Sempozyumunda "Tevhid ve Adalet Projesi"
38 Mesaj -


İslâm ülkelerinin önde gelen fikir ve devlet adamlarının katıldığı uluslararası Millî Görüş Sempozyumu'nda ''Bu toplantı ile yeryüzünde zulme karşı duranlar, yeniden ayağa kalkacak ve adil bir dünyanın kurulması için çalışacak. Bu sempozyum, İslam aleminin ve bütün insanlığın saadetini amaçlıyor''denildi.

Uluslararası Millî Görüş Sempozyumu İstanbul Dedeman Otel'de başladı. İki gün sürecek olan toplantıda yeni ve adil bir dünyanın kurulmasının nasıl mümkün olacağı konuşulacak. Dünyanın çeşitli ülkelerinden çok sayıda ilim ve fikir adamının katıldığı sempozyum sonrasında Millî Görüş Enstitüleri kurulacak. Tertip heyeti adına toplantının açılış konuşmasını yapan Halis Özdemir, ''Bu toplantı ile yeryüzünde zulme karşı duranlar, yeniden ayağa kalkacak ve adil bir dünyanın kurulması için çalışacak. Yeni bir dünyanın kurulması için yaptığımız bu sempozyum, İslam aleminin ve bütün insanlığın saadetini amaçlıyor'' dedi.

Millî Görüş medeniyeti

Millî Görüş Sempozyomu'nda konuşan Saadet Partisi Genel Başkanı Recai Kutan ise, Müslümanların kardeşliğine vurgu yaparak, ''Şu an burada değişik coğrafyalardan, renkleri farklı, dilleri farklı insanların oluşturduğu bir kardeşler topluluğu var. ESAM olarak, bugün 50 islam ülkesinden teşrif eden tanınmış devlet, ilim ve fikir adamlarının katılımıyla''Millî Görüş Sempozyomu'nu düzenlemekteyiz. Bu sempozyumun hedefi, yeryüzünde ezilip sömürülmekte olan 5 milyar insana, ''Yeni bir dünyanın kuruluş projesi'ni, Millî Görüş medeniyet projesi'ni sunmaktır. Irkçı emperyalizm anlayışı yerine, Millî Görüş zihniyetini tanıtmak, köleliğe ve vahşete ''hayıR'' diyen bir cephenin kurulmasını sağlamaktır'' dedi.

100 milyon insan öldürdüler

Batı dünyasının bütün bir insanlığı büyük bir felakete doğru sürüklediğini kaydeden Kutan, ''Batılıların son 200 yıl içerinde işgal ettikleri topraklarda 100 milyona yakın insan can verdi. Batılılar, dünyanın dört bir yanını adeta ateşe verdiler ve her bölgede fesat çıkardılar. Dünya halklarını yönetmek ve kaynaklarını sömürmek için ölüm kusan silahlar ürettiler. Dünya kaynaklarının büyük bir bölümünü insanları aç ve yoksul bırakmak pahasına bu silahlar için israf ettiler. Böylece 6 milyar insanı yoksullaştırdılar. Aşırı beslenmekten kaynaklanan obezitenin Batıda salgın bir hastalık haline geldiği ve tedavisi için büyük kaynaklar ayrıldığı bir dönemde insanlar açlıktan ölüyorsa bu bir insanlık suçudur. Bu suçun birinci derecede sorumlusu elbette dünyaya bugün için şekil veren Batılılardır'' şeklinde konuştu.

Batı medeniyeti küresel sorun üretiyor

Başka hiçbir medeniyet döneminde insanlığın bu kadar açlık ve acı çekmediğini dile getiren Kutan, ''Batının ürettiği küresel sorunlar çözülmeden küresel barış elbette sağlanamaz. Ancak bugüne kadar Batı medeniyeti değerleri içerisinde kalınarak sorunlara çözüm aranmıştır. Bu nedenle de bu sorunlar katlanarak devam etmektedir. Bütün dünya halklarını yeni değerler ve yeni medeniyet arayışlarına çağırıyoruz. Çünkü yoksulluk, açlık, savaş, ölüm ve korku ile simgeleşen batı medeniyeti uzun süre devam edemez, etmemelidir. Bir medeniyetin ömrü sorunları çözebilme kapasitesiyle orantılıdır. Batı medeniyeti ise bırakın sorun çözmeyi, sorunları daha da ağırlaştırmaktadır'' değerlendirmesinde bulundu.

Mazlumlara çağrı

Ezilip sömürülen 5 milyar insana seslendiğini ifade eden Kutan, ''Geliniz hep birlikte bütün insanlığa barış, huzur, adalet, saygınlık ve refah getirecek olan bir medeniyet projesini Millî Görüş'ün etrafında toparlayalım. Millî Görüş nedir diye soruyorlar? Millî Görüş asırlar boyunca dünyada barış, huzur, adalet ve refah getirmiştir. Millî Görüş'ün ne olduğu Selçuklu ve Osmanlı Devletleri uygulamalarında rahatça anlaşılabilir. Millî Görüş kaba kuvveti, menfaati değil, hakkı üstün tutan görüştür. Millî Görüş'ün temeli sevgi, şefkat, barış ve kardeşliktir. Millî Görüş 6 milyar insanın hepsinin saadetini isteyen görüştür. Millî Görüş özünde, kaba kuvveti değil, hakkı üstün tutmak, materyalist değil, maneviyatçı olmak, nefse esir olmayı değil, nefis terbiyesini esas almak demektir. Bu kutlu çaba elbette ki birçok zorluğu, zorbalığı, kıskançlığı, iftira ve komployu aşa aşa hedefine yürümektedir'' sözlerini kullandı.

Hedefler

Millî Görüş'ün hedeflerinin 15 Haziran 1997 tarihinde kurulmuş olan D-8'lerin ana prensiplerinde açıklandığına dikkat çeken Kutan, şöyle konuştu: ''Savaş değil barış, çatışma değil diyalog, çifte standart değil adalet, üstünlük değil eşitlik, sömürü değil işbirliği, baskı ve tahakküm değil insan hakları, hürriyet ve demokrasi. İşte bunlar Millî Görüş'ün ana hedefleridir.''

Bir dönüm noktası

ESAM Genel Sekreteri Prof. Dr. Arif Ersoy da,''Tarih boyunca Millî Görüş'ü benimseyen toplumlar, kutup yıldızları gibi yükselmişlerdir. Yeryüzünde barış, tevhid ve adalet sağlamışlardır. Osmanlı Devleti küçük bir beylik iken tevhid ve adaleti benimseyenleri, yani Millî Görüşçüleri tek çatı altında toplayarak cihan devleti haline gelmiştir. Bu düşünceyi taşıyan insanlar, örnek insan; devletler ise büyük devlet olmuşlardır. Türkiye'de ise, Cumhuriyet tarihi boyunca en hızlı kalkınma 54'üncü Hükümet döneminde Erbakan'ın başbakanlık yaptığı dönemde sağlanmıştır. Bu başarı, inandığımız gerçeklerin ve prensiplerin başarısıdır. İşte bizler bugün bu prensipleri konuşmak ve görüşmek üzrere buraya toplandık. Tarihçiler bugünü bir dönüm noktası olarak yazacaklardır'' diye konuştu.

Barış, adalet ve tevhid

Irkçı emperyalistlerin 5 bin yıldır planladıkları BOP'u uygulamaya koyduklarını belirten Ersoy, ''Bugün bütün dünyada ırkçılık teşvik edilerek çatışmalar arttırılıyor. Dünya adaletten, barıştan, huzurdan uzaklaşıyor. Gün imkanlarımızı bir araya getirme günüdür. Kendi prensiplerimiz çerçevesinde imkanlarımızı birleştirerek barış, tevhid ve adaleti sağlamalıyız. Gün tevhid ve adalette birlik günüdür. Bizler, Hz. İbrahim'in, Hz. Musa'nın, dolayısıyla Hz. Muhammed'in (SAV) yolundan giden insanlarız. Bizim yolumuz barış, adalet ve tevhid yoludur. Firavunların yolundan gidenler ise mutlaka denizde boğulacaktır. Gün barış ve rahmet Peygamberini beşeriyete sunma günüdür'' değerlendirmesinde bulundu.

Geniş katılım

Uluslararası Millî Görüş Sempozyumu'una Afganistan Eski Devlet Başkanı Prof. Dr. Burhanettin Rabbani, Almanya Millî Görüş Teşkilatı Başkanı Ahmed Özden, Cezayir Ana Muhalafet Partisi Genel Başkanı Aboudjora Soltani, Fas Adalet ve Tenmiye Partisi Genel Başkanı Dr. Saadedin Othmani, Kuveyt İFSO eski Genel Başkanı Mustafa Tahhan, Libya eski Bakanı Saad Mücbir, Lübnanlı Alim Fethi Yeken ve Malezya eski Başbakanı Haji Abdul Hadi Bin Haji Awanın yanı sıra yaklaşık 50 ülkeden katılımcı hazır bulnuyor.
Ekleme Tarihi: 30.10.2006 - 13:31
EL-TURCO üyenin diğer mesajları EL-TURCO`in Profili EL-TURCO Özel Mesaj Kapalı Sayfanın başına dön
Konu: "Ey Müslümanlar! Kıyamete Kadar Uyuyup İzzet ve Onurunuza Sahip Çıkmayacak mısınız?
EL-TURCO su an offline EL-TURCO  
"Ey Müslümanlar! Kıyamete Kadar Uyuyup İzzet ve Onurunuza Sahip Çıkmayacak mısınız?
38 Mesaj -
"Ey Müslümanlar! Kıyamete Kadar Uyuyup İzzet ve Onurunuza Sahip Çıkmayacak mısınız?



Van başörtüsüne özgürlük platformunun 8. haftasına giren eylemlerinde, Umut-Der üyesi Medine Baykara tarafından yapılan basın açıklamasında "Ey Allah'a ve halka savaş açanlar! Yenileceksiniz. Adım adım takip ettiğiniz atalarınız da yenildiler. İbret almayacak mısınız?" denildi.


Basın Açıklamasının Tam Metni:

''Ey Peygamber, eşlerine ve kızlarına ve inananların kadınlarına söyle; dış elbiselerinden üstlerine giysinler; onların (özgür ve iffetli) tanınması ve eziyet görmemeleri için en uygun olan budur. Allah, çok bağışlayandır, çok esirgeyendir.''(Ahzap-59)


BAŞÖRTÜSÜ SORUNU BİR SİSTEM SORUNUDUR.

Üzerinde yaşadığımız topraklar 200 yıllık bir süreçtir uygulanmaya çalışılan islamın hayattan kovulması -hiç olmazsa azaltılması- projesine tanıklık etmektedir. Bu proje bir avuç mutlu ve putlu azınlığın elleriyle türlü zer ve zor yöntemleri ihtiva eden toplum mühendisliği olarak halen yürütülmektedir.

Osmanlı sonrası ilkel pozitivizmin kötü bir kopyası olarak icad edilen resmi ideoloji laikliği islamın yerine bir din olarak ikame etmeyi denemiştir. Kısa süreden anlaşılan başarısızlık üzerine bu kez islamı tahrif etmeye, ne idüğü belirsiz bir Türk islamından medet ummaya başlanmıştır.

Allah'a ve halka savaş açan egemenler ile Müslüman halk arasındaki gerilim, 20.yüzyılın son çeyreğinden itibaren Başörtüsü üzerinden devam etmektedir. Öyle ki uydurulan kamusal pozitifalanlar on binlerce mağdur üretirken ve üretmeye devam ederken egemenler açısından trajikomik sahneler yaşanmasına sebep olmaktadır.

Bu süreç darbeci ve kışlacı bir mantığın ürünü olarak 12 eylül darbesinden sonra kurulan YÖK ile devam etmiştir. Yök, YÜKSEK ÖĞRETİM KURUMU olmaktan çok bilim ve eğitimin gerisinde kalarak laik, dayatmacı bir rol üstlenerek inanan müminlere hiçbir eğitim ve yaşam hakkı tanımama görevini üstlenmiştir.

Sorun bütün cesametiyle ortadadır.

Meşruiyetini vahiyden alan başörtüsünde pazarlık olmaz.

-Ey Allah'a ve halka savaş açanlar! Yenileceksiniz.

Adım adım takip ettiğiniz atalarınızda yenildiler. İbret almayacak mısınız. Sizleri kötü bir son ile uyarıyoruz. Allah aziz (güçlü) olandır. Emrine karşı gelinemeyendir.



-Ey yasama yetkisini elinde bulunduran mevcut iktidar! Toplumsal konsensüs bahanesinin arkasına sığınamazsın.

Hukuksuz yasağın çözüm yeri TBMM'dir. Hükümetiniz çözemediği başörtüsü sorununun altında kalacaktır. Hak ve özgürlükler düzleminde sizi iktidara taşıyan Müslüman halka kısa bir süre sonra hesap vereceksiniz.

-Ve siz ey Müslümanlar! Başörtüsü kıyamete kadar sürecek Hak-Batıl kavgasının bu zaman ve mekandaki izdüşümüdür. Ve siz kıyamete kadar uyuyup izzet ve onurunuza sahip çıkmayacak mısınız?

Allah melekler ve tarihin şehadetinde diyoruz ki : Başörtüsü onurumuzdur onu koruyacağız.

Yaşasın başörtüsü derinişimiz."

Gökkuşağı derneği - Mazlum-Der - İnsan-Der - Umut-Der
Ekleme Tarihi: 30.10.2006 - 13:01
EL-TURCO üyenin diğer mesajları EL-TURCO`in Profili EL-TURCO Özel Mesaj Kapalı Sayfanın başına dön
Konu: Gunun Karikaturu...
EL-TURCO su an offline EL-TURCO  
38 Mesaj -

Ekleme Tarihi: 27.10.2006 - 20:10
EL-TURCO üyenin diğer mesajları EL-TURCO`in Profili EL-TURCO Özel Mesaj Kapalı Sayfanın başına dön
Konu: Fatihler için Akşemseddinler lazım
EL-TURCO su an offline EL-TURCO  
38 Mesaj -
cok guzel anlamli bir paylasimdi Allah razi olsun
Ekleme Tarihi: 27.10.2006 - 19:31
EL-TURCO üyenin diğer mesajları EL-TURCO`in Profili EL-TURCO Özel Mesaj Kapalı Sayfanın başına dön
Konu: Gunun Karikaturu...
EL-TURCO su an offline EL-TURCO  
38 Mesaj -

Ekleme Tarihi: 26.10.2006 - 11:11
EL-TURCO üyenin diğer mesajları EL-TURCO`in Profili EL-TURCO Özel Mesaj Kapalı Sayfanın başına dön
Sayfa (2): (1) 2 Devam >
İmzalar göster - Konuları göster

Kategori Seç:  
Sitemizde şu an Yok üye ve 690 Misafir mevcut. En son üyemiz: Didem_


Admin   Moderator   Vip   Üye ]

Hayırlı ömürler dileriz.    Bu üyelerimizin doğum günlerini tebrik eder, sıhhat ve afiyet dolu bir ömür dileriz:
ilkser (43), gorkem yildiz (37), akky (39), HAKAN KÜCÜK (51), feride orhan (56), ME10 (47), MDMETIN (39), deniz-19 (37), avni kamzeli (43), asteroit (49), erdem (), Webcam_M (54), sel14tr (44), icalim (53), ilyas.fr (46), maneviyat (46), Ý.TEKGÜL (55), vgozukara (42), EMRULLAH (39), artvinli (59), emineyzc (48), looder (56), Cheetah (34), Keje (43), sahmeran28 (50), meto54 (63), selmani fahrisi (40), alonewolf (47), ibocan2 (42), chocuq87_54 (37), KaRaGoZLuM (41)
24 Saatin Aktif Konuları
0

Copyright © ((( RAVDA.net )))  *  İrtibat   *   RAVDA Reklam Servisi   *   Tüm hakları saklıdır, izinsiz alıntı yapılamaz.
Sitemizde yayınlanan imzalı yazıların içeriğinden yazarları, forum ve yorumlardan ekleyen şahıslar sorumlu olup, kesinlikle sitemiz sorumlu değildir.
© by ((( RAVDA.net )))

Sayfa 0.53091 saniyede açıldı