ivermektine ivermektin generique stromectol ivermektin stromectol prograf propecia proscar protonix protopic provas comp provas maxx provas provera pyridium ranimed ranisifar rebetol red viagra regepar reglan remeron reminyl renagel renova requip resochine retin a retrovir revatio revia rheumatrex rhinocort rhinovent risperdal rivodarone robaxin rocaltrol rogaine rudopram rulid rulide salazopyrin saroten selecim septicol
     

0
Start Giriş Üye Ol üyeler ((( RAVDATe@m))) Arama
Toplam Kategori: 69 *** Toplam Konu: 30100 *** Toplam Mesaj: 148193
Forum Anasayfa » Arama Sonuçları

39 Sonuç - Yeni Arama
Sayfa (2): (1) 2 Devam >
Ekleyen Mesaj
Konu: Üzüntüler üzülmeye değmez
katre16 su an offline katre16  
Üzüntüler üzülmeye değmez
43 Mesaj -

Üzüntüler üzülmeye değmez
Gurbet gömlek gömlek Yalnızlık katmer katmer,
Avuç içleri açıkta, yürek yağmalanıyor Gönül hüzünle örtülü,
Yalnızlık denizinde yüzmeyi bilmiyorsan, öğrenmekten başka çaren var mı?
Yakın kim? Sevgili ne kadar sayar? Aşk ne işe yarar?
Kalp kaynamadan hikmet taamları nasıl pişer? Öyle acı ateşler vardır ki ancak kalp bilir tadını.
Kim nasıl tarif edebilir onu? Kelimeler kaybolur, sözler sükût eder, sazlar kırılır acıdan..
Sen varsındır, bir de senle beraber kederin Kelimesiz ve sessiz konuşursun kederinle..
Kimse duymaz,kimse görmez seni Gecenin koynunda iniltilerle inliyorsundur..
Kesret kanatır yaralarını Kalabalıkların kabullenişi kandırıcıdır..
Araftasındır Kaçmak istersin de kaçamazsın kaf dağlarının ardına..Yollar kıvrılır durur önünde..
Düğüm düğüm döner uzayıp giden günler Bir ağaç ararsın gövdesine yaslanacağın, gölgesinde serinleyeceğin..
Sıcak rüzgâr kumuyla vurur yüzüne..
Yüzün yere eğik yürürsün gündüz ve gecede Gece ve gündüz eşittir şavksızlıkta..
Gün ışığında kandilde olsa elinde bir işe yaramaz Leylasızsındır Mecnun çöllerde..
Göğe bakarsın, bakışların Aysız yere düşer Tesellisizdir yıldızlar Siyahî bulutlar gezinir üstünde, sığınacak sıcak bir sevgi, saracak bir şefkat ararsın.. Üşürsün..
Bülbüller çile çınlatır kulaklarına Gözlerin görmez olur gül güzelliğini.. Ellerin kanar çiçek dikenlerinden..
Düşüncelerin darmadağın duyguların durgun ve donuk..Hikmet açlığından yüreğine taş bağlayasın gelir, sökecek bir taş bulamazsın.. Baka kalırsın yol üstünde yürümeye mecalin yoktur..
Kalkıp koşmak istersin, kayarsın..
Her yeri karamsarlık karanlığı mı kaplamış? Hiç mi ışık yok? Yollar bitmiş, her şey tükenmiş mi? Kalp kimsesiz mi?
Kapılar kapalı mı? Sevgi serap olmuş, şefkat kaçmış mı?
Vefa ulaşılamaz mı olmuş?
Dostluklar tüketilmiş, hoşgörü hiçliğe mi atılmış? Anlayışlara duvar mı örülmüş?
Ne arıyorsun, nerede arıyorsun?
Karanlık olmadan ışık, hastalık olmadan şifa, dert olmadan deva,sıkıntı olmadan ferahlık bilinebilinir mi?
Bilinirlik bilinmezlik örtüsünün altında.. Zıtlar dünyasının izafiliğinde üzülüp sevinmiyor muyuz?
Görünmek isteyen Rahmet, dert, keder olmadan nasıl bilinecek ve görülecek?
Keder kader değil, asıl keder kaderi kabullenememek..Rahmeti itimat onun celbine vesile, tenkit ise terkine..
Her şey geçicilik nehrinde akarak eriyor Nehir ne kadar çağlasa da sükun denizi hepsini yutuyor..
Ömür uzun değil, ölüm uzak değil Uzun olan elemlere götüren emeller..
Yerin renkli çiçekleri kara topraktan, göğün aydınlık yıldızları karanlıktan çıkmıyor mu?
Yıldız ve çiçeği buluşturan yakınlık, görmeyi görmekle mümkün..
Karanlıkta hikmet ışıkları çakabiliyorsan gurbet gömleği vuslat elbisesine dönüşüyordur..
Yalnız olan yalnızlıktır Kainat sevgi hamurunda şefkatle yoğrulmuşsa küreler ve kalp birbirinden uzak değildir.
Sonsuzluk soluklarımız kadar yakındır..Kabuğunu kırmayan çekirdek çürümeye mahkumdur..
Kalp kabuğunu kırmadıkça, dert yalnızlığında yokluklara yuvarlanacaktır.
Kabuk acı ile çatlar, sonrasında şefkat gövdesi sevgi dalları üzerinde hikmet meyveleri görünür.
Böylesi bir ağaç olmak için acıya sabır, kedere kabullenmek gerekiyor..
Bir acı çekirdek yüzlerce tatlı meyveye meyve veriyor.
Toprak altında yalnız olan çekirdek, göğün,göğsüne sevgi ve şefkat nişanesi olarak asılıyor..
Acıların açtığı kapıdan sabırla yürüyen, ömür ağacında sonsuzluk meyvelerini yetiştiriyordur.

Üzüntüler üzülmeye değmez Hadi tevekkülle gül , oda sana gülsün..
__________________

Kuyu:"Aşk" dedim,attım içime seni
Yusuf:"Vefa" dedim,unut-tur-madım gecemizi
Vefa:"Ah" dedim,şerh düştüm yazgınızı
Aşk:"Hu" dedim,ateşe verdim isminizi
Hu:"Kün" dedim,halk ettim cümlenizi.
G.K


Ekleme Tarihi: 09.02.2008 - 22:25
katre16 üyenin diğer mesajları katre16`in Profili katre16 Özel Mesaj Gönder Sayfanın başına dön
Konu: selam deyip geçmeyin...
katre16 su an offline katre16  
selam deyip geçmeyin...
43 Mesaj -

SELAM: Cenab-i hakk'in mü'min kullarina hediye olarak verilmis, bir atiyye(bagis) ve Peygamber Efendimizin kiymetli sünnetlerinden ve Müminlerinde birbirlerine dua etmesiyle bir hediyesidir.

SELAM:kelime olarak gayet kisa ise de,manasi cok genis oldugundan en kolay dini törendir.

SELAM: Mü'minlerin birbirleri üzerinde olan manevi hukukundan birisidir.

SELAM: Mü'minler icin maddi ve manevi pek büyük menfaat,fazilet,büyük ecri ve sevaba erismek vardir.

SELAM: gönülden gönüle muhtelif meram(dilek) yollari acan tesirli bir kelimedir ki; mü'minler arasinda sevgi,muhabbet ve birbiri ile kaynasma esaslarini tesis eder.

SELAM: gönüldeki siddeti kirar,kini öldürür,gazabi söndürür.

SELAM: Mü'minler arasinda birbirine zarar gelmeyip,selamet gelecegini ifade ile emniyetini telkin edip,kalbe sevinc vererek muhabbeti temin eder.

SELAM: selim,halim ve kerim olanlarin asalet nisanidir.

SELAM: verilmesi sünnet alinmasi ise vacibtir.sünnet yapilmazsa vacipte yerine gelmez.

SELAM: insana hicten sevap,zahmetsiz günah kazandirir bir fiil'dir ki; selam verilip alininca hicten sevap kazanmis olunur,fakat verilirde sayet duydugu halde alinmazsa, almayan kimse vacibi terk ettiginden dolayi hicten zahmetsiz günah kazanmis olur.

SELAM: cennet bahcesinden bir ravza'nin adidir;"daru's-selam"

SELM: Allah(c.c)'in güzel isimlerinden bir güzel isimdirki her bela ve afetten,her türlü eksiklikten,her fena ve zevalden salim(sonu olmaktan uzak) ve münezzeh olan Allah(c.c)'u Teala'nin "es-selam" ism-i serifidir.

SELAM: cennet'te konusulan lisanin basi ve cennet hakkinda verilen ilk müjde olan Rahman-i bir iltifattir.

Cenab-i Hak Kur'an-i Kerim'inde;

"Ehli cennet (cennet halki),Cennet'te batil sözü ve günahi yazilacak kalemi isitmezler, ancak bir söz isitirler ki, ö sözde; her birinin digerine selamidir." buyurmustur.

diger bir ayet-i kerimede de:a

"Ehli imanin Rabbilarina kavustuklari günde,Allah(c.c) tarafindan onlara hediye; Selam'dir. Ve onlar icin Allah'ü Teala(c.c) Cennet'te güzel ecirler hazirlardi." demektedir.

yukarida sayilan mana ve faziletleri hem icinde bulunduran, hem de ibadet olan selam merasimi hic bir millette yoktur. Müslümanlarin selami "esselamü Aleyküm." dünyada, ve ahirette her an ve her türlü selamet,saadet üzerinde olsun demektir


Ekleme Tarihi: 09.02.2008 - 22:20
katre16 üyenin diğer mesajları katre16`in Profili katre16 Özel Mesaj Gönder Sayfanın başına dön
Konu: Vücudun su istemesinin 46 nedeni!
katre16 su an offline katre16  
Vücudun su istemesinin 46 nedeni!
43 Mesaj -

Yeni ve saglıklı bir yaşama başlamak, şu an ellerinizin arasında tutacağınız bir bardak suda...

Suyun her zaman yararlı oldugunu biliyorduk da, şimdi onun, niçin doğanın en basit, en etkili, en güvenli ve en "yan etkisiz" mucizevi ilacı oldugunu ögrenmek zamanı... Yeni ve saglıklı bir yaşama başlamak, şu an ellerinizin arasında tutacağınız bir bardak suda...


Iranlı hekim Batmanghelidj'nin Su / Hasta Değil Susuzsunuz adlı kitabında önemli tespitler var.. İşte yazara göre vücudumuz tam 46 nedenle suya ihtiyaç duyuyor.

1- Hiçbir sey susuz yasayamaz.

2- Göreceli su yetersizligi vücudun bazi fonksiyonlarini önce bastirir, sonra öldürür.

3- Su temel enerji kaynagidir, vücudun "nakit akimidir."

4- Su vücudun her hücresinde elektriksel ve manyetik enerji üretir, bize yasam gücü verir.

5- Hücre yapisindaki maddeleri birbirine baglayan bir yapistiricidir.

6- DNA hasarini önler ve onarim mekanizmalarinin daha iyi çalismasina yardimci olur, böylece üretilen anormal DNA sayisi azalir.

7- Bagisiklik sisteminin (bütün mekanizmalarinin) merkezi olan kemik iliginde, bu sistemi kanser de dahil olmak üzere, çesitli hastaliklara karsi güçlendirir.

8- Bütün besinlerin, vitmin ve minerallerin temel çözücüsüdür. Vücutta besinleri küçük parçalara ayirir, sindirimlerinde ve son metobolik

asamalarinda görev yapar.

9- Besinlere enerji verir ve parçalanan besinler sindirim sirasinda bu enerjiyi vücuda aktarir. Susuz yenen yemegin vücut için hiçbir enerji

degeri yoktur.

10- Su, besinlerdeki gerekli ögelerin emilimini artirir.

11- Bütün ögelerin vücuda tasinmasina yardimci olur.

12- Akcigerlerde oksijen toplayan kirmizi kan hücrelerinin çalisma verimini artirir.

13- Hücreye ulasan su, o hücreye oksijen verir ve atik gazlari vücuttan atilmalari için akcigerlere tasir.

14- Vücudun çesitli bölgelerinden zehirli atiklari toplar ve atilmalari için karaciger ya da böbreklere tasir.

15- Eklem bosluklarindaki temel yaglayici maddedir, artrit ve sirt agrilarinin olusumunun önlenmesinde yardimci olur.

16- Omurgadaki diskleri "sok emici su yastiklari" na dönüstürür.

17- Bagirsaklari en iyi çalistiran yaglayici maddedir, kabizligi önler.

18- Kalp krizi ve felce karsi koruyucudur.

19- Kalp ve beyin damarlarinda pihtilasmayi önler.

20- Vücudun sogutma (terleme) ve isitma (elektrik) sistemleri için vazgeçilmezdir.

21- Düsünme basta olmak üzere, bütün beyin fonksiyonlari için bize güç ve elektriksel enerji verir.

22- Serotonin ve diger nörotransmitterlerin (sinir ileticileri) üretimi için vazgeçilmezdir.

23- Melatonin de dahil olmak üzere, beyinde üretilen bütün hormonlarin yapimi için gereklidir.

24- Çocuklarda ve yetiskinlerde dikkat yetersizligi sorununa çözüm getirir.

25- Çalisma verimini artirir ve dikkat araligini büyütür.

26- Su dünyadaki diger bütün içeceklerden daha kolay bulunabilir ve hiçbir yan etkisi yoktur.

27- Stres, gerginlik ve depresyonun hafiflemesine yardimci olur.

28- Uykuyu düzenler.

29- Yorgunlugun giderilmesine yardimci olur ve bize gençligin enerjisini verir.

30- Cildi yumusatir ve yaslilik belirtilerinin azalmasina yardimci olur.

31- Gözlere canlilik ve parlaklik verir.

32- Glokomdan korunmamiza yardim eder.

33- Kemik iliginde kan üretim sistemlerini düzenler, lösemi ve lenfoma olusumunun önlenmesine yardimci olur.

34- Vücutta enfeksiyon ve kanser hücrelerinin gelistigi bölgelerde bagisiklik sistemini güçlendirmek için çok gereklidir.

35- Kani sulandirir ve dolasim sirasinda pihtilasmasini önler.

36- Kadinlarda, adet öncesi agriyi ve ates basmasini hafifletir.

37- Kalp atisiyla birlikte kani sulandirip dalgalandirarak dolasimdaki kati maddelerin dibe çökmesini engeller.

38- Insan vücudunda dehidrasyon sirasinda kullanilabilecek bir su deposu yoktur. Bu nedenle gün boyunca düzenli olarak su içmemiz gerekir.

39- Dehidrasyon cinsellik hormonunun üretimine engel olur, bu iktidarsizlik ve libido kaybinin baslica nedenlerinden biridir.

40- Su içtiginiz zaman susuzluk ve açlik duygularini ayirt edebilirsiniz.

41- Kilo vermenin en iyi yolu su içmektir. Düzenli araliklarla su için ve siki bir rejim yapmadan zayiflayin. Aciktiginiz zaman asiri yememeli, ama susadiginizda suyunuzu içmelisiniz.

42- Dehidrasyon doku bosluklari, eklemler, böbrekler, karaciger, beyin ve

deride zehirli çökeltilerin birikmesine yol açar. Su bunlari temizler.

43- Su, gebelikte sabah bulantilarini azaltir.

44- Zihin ve vücut fonksiyonlarini bütünlestirir. Kara verme ve hedefleri belirleme yetenegini artirir.

45- Yasilikta bellek kaybinin önlenmesine yardimci olur. Alzheimer, multipl skleroz, Parkinson ve Lou Gehring hastaliklarinin riskini azaltir.

46- Kafein, alkol ve bazi ilaçlara duyulan bagimliligin giderilmesine yardimci olur.

Bu kitabi ilk okudugundan bu yana artik "bol sulu bir yasam süren" kitapeditörü de israrla bu kitabi tavsiye etmektedir: Çünkü, vücudunuzu, yillardir, bir "atik ilaç deposu" haline getirmekten bir an evvel kurtarmaniz gerekiyor...


Alıntı:
( Kaynak : haberbusiness.com )


Ekleme Tarihi: 09.02.2008 - 22:14
katre16 üyenin diğer mesajları katre16`in Profili katre16 Özel Mesaj Gönder Sayfanın başına dön
Konu: Bir İnşirah Ayeti Kadar Sana Geldim...
katre16 su an offline katre16  
Bir İnşirah Ayeti Kadar Sana Geldim...
43 Mesaj -

İnşirâh…İnşirâh…İnşirâh…Hâra düştüm,dilime kan değdi yüreğime od.Dâra düştüm Ey Rab bana bir inşirah..Ah-u efgânımı bir dinleyiver, bu gece çok karanlık…katran karası olmuş göğsümü bir açıver…Daraldım…Bir bakıver..



“Biz senin göğsünü açıp genişletmedik mi?”(inşirah/1)




Genişlettin ey yar! Dünyadan bunaldığım her vakit,yağmur yağmur yüreğime,damla damla gözlerime düştün.Semalarda yerim yok bilirim,arşlardan ta ki gönlüme düştün.Yaralar bedenimde yol çizerken adeta,tuz değil ,sen gönlüme tılsım sürdün.Dünya zemininde ayaklarım kayarken bir bilinmezliğe, tut n’olursun bırakma bilmediğim alemlere…Gece ve ben iki biçâre yine kapındayım.Soluklanmak istiyorum Ya Rab! Gece yeminli konuşmuyor benimle.Gece küskün bana, yalnız bıraktım onu gelirim diye.Gitmedim ona Ya Rab! Geceler bensiz geçti,seccadeler eşsiz,yıldızlar yoldaşsız kaydı.Geceye söz verdim gelirim diye,gitmedim.İhanetim var ona..Gece yeminli..Ben sana bugün yalnız geldim.Terkedilmiş sevdaların mekanından geliyorum.Yıllanmış sevgilerin koynundan.Ayrılıklardan geliyorum.Yalnızlıktan…Gönlümün tenhasından geliyorum.Gecenin günahlarımı örtmeyen mahremiyetinden geliyorum.Dünyanın arkamdan yırttığı gömleğimle.Kimsenin duymadığı ama kulağımı çınlatan aff sesleriyle geliyorum.Ademin utangaç bakışlarıyla,Nuh’un terk-i diyarıyla bir yunus affı edasıyla geliyorum.Daraldım Ya Rab! ‘kabul’ ümidinin ferahlığıyla geliyorum.Yüreğim üşüyor artık,mahşeri bir yalnızlıkla geliyorum.Aç Ya Rab n’olursun aç göğsümü tekrar bir köz değdir.İçimin vahalarından kurtar beni.İnşirah inşirah inşirah…ayet ayet genişlet beni.



“Yükünü senden alıp atmadık mı? O senin belini büken yükü .”(inşirah/2)



Attın ey yar! Ben bilemedim yükümün azaldığını ama sen hafiflettin beni.Dünyanın omuzlarıma yüklediği bu ağırlık, yüzümü yere düşürmeye başlamışken,bu yükü benden alarak belimi sen doğrulttun.Rükuya eğilen bir beden senin karşında yüce makama erdi.Secdeye değen baş,merhametinle sana erdi.Oysa ben bilemedim.Kirlenmiş yüreğimle,sözlerimi dünyaya aşina ettim kapıldım bu misafirhanenin işvesine.Şimdi temaşa bile edemiyorum masivayı.Aydınlanmıyor gözlerim,yeşermiyor kırık düşlerim.Yoksa Ey Rab ben,sen olan benliğimi çoktan mı tükettim…Züleyha kadar günahkarım,Yusuf kadar masum olmak isterdim oysa ama ben düştüğüm zindanda ezilecek kadar günah topladım.yüküm ağır…Tüm zerrelerim affına sığındı…Mecalsizim,hissizim,bir o kadar da cahilim…Al yükümü Ya Rab n’olursun al belimi büken bu yükü tekrar hafiflet beni.Doğrult ki beni,yüzüm sana dönebileyim.Elimi sana açabileyim.İnşirah inşirah inşirah…ayet ayet doğrult beni.



“Senin şânını ve ününü yüceltmedik mi?”(inşirah/4)




Yücelttin ey yar! En şerefli varlık olarak açtım dünyaya gözlerimi.Mahlukata halife eyledin.İns-an makamında ruhuma can verdin..verdin de ben kıymetimi bilemedim.Aklımı sürgün ettim mantığın hiç uğramadığı yalancı uğraşlara.Her mevsim yağmur yağarken ruhuma,nadasa bıraktım kurak gönlümü.Her insan ektiği biçer değil mi Ya Rab! Günah ektiğim bahçelerde kara güller büyüdü,kokusuz renksiz.Işığım bir mumun aydınlandığı kadar,verdiğim bir aldığım kadar fakat ben olamadım bir senin bana biçtiğin değer kadar.biraz mağrur,biraz bizâr,biraz da kendimi şekva ile geldim.Değersizliğimi bilerek,mecruh bir hal ile geldim işte…Sen şanımı yüceltirken,ben bir o kadar acziyetimle,nasır tutmuş ayaklarımla,kör olmuş gözlerimle,karalanmış hanemle geldim.Kalbimi avcuma sıkıştırarak,rengini kimse görmesin diye saklayarak getirdim.Amansızım,dermansızım,fermansızım.N’olurs un Ya Rab yeniden yücelt beni gönül gözümden geçir beni.Gözyaşına gark eyle beni eyle ki insan bileyim kendimi.İnşirah inşirah inrişah ayet ayet yücelt beni.



“Yalnız Rabbine yönel.”(inşirah/8)



Hayatın koylarından çıkıp senin limanına yöneldim Yar Rab!Sen ki sana gelmeyene dahi lütfederken,bilirim geri çevirmezsin beni kapından.Nihayetsiz acziyetimle,dünyevi arzuların kıvrımlarından,yokuşlu yollarından,ben kendimden geçerek sana geldim bu gece.’kün’ diyerek eyleyiverirsin diye bir ferman,ben ahvalimi dökerek sana geldim Ya Rab!.Benim sana anlatmaya halimi kelama ne hacet,sen beni bilirsin benim halim zaten aşikâr.Kurtar n’olursun bitsin artık bu esaret! Nefsanîyetin haysiyetini huzurda kırmaya geldim.Bakıp görmeyen gözlerimi sende açmaya,atıp yanmayan kalbimi sende yakmaya,her boşluğa sayan ama her daim seni anmayan dilimi konuşturmaya,sana muhtaçlığın şerefini başıma taç etmeye geldim.Sevdası her şeyden âlâ n’olursun aç yüreğimi ben senden bir inşirah istemeye geldim…İnşirah inşirah inşirah ayet ayet ferahlamaya geldim.N’ola ahh n’ola Ya Rab , ben sende kalmaya geldim.Bir inşirah ayeti kadar sana yönelmeye geldim.



alıntı


Ekleme Tarihi: 09.02.2008 - 11:34
katre16 üyenin diğer mesajları katre16`in Profili katre16 Özel Mesaj Gönder Sayfanın başına dön
Konu: BELALARIN 1. KAT SEMAYA İNDİĞİ AY"SAFER AYI"
katre16 su an offline katre16  
43 Mesaj -
Allah razı olsun kardeşim,bizi bilgilendidiğin için.Elinize Saglik
Ekleme Tarihi: 08.02.2008 - 23:31
katre16 üyenin diğer mesajları katre16`in Profili katre16 Özel Mesaj Gönder Sayfanın başına dön
Konu: ANNELERİMİZDEN NELER ÖĞRENDİK?
katre16 su an offline katre16  
ANNELERİMİZDEN NELER ÖĞRENDİK?
43 Mesaj -


[1)- İYİ YAPILMIŞ BİR İŞİ TAKDİR ETMEYİ öğrendik:
"Bana bakın, çıkın birbirinizi dışarıda gebertin, evi daha yeni
temizledim...!!!"

2)- DUALARIN GÜCÜNÜ öğrendik:
"Yat kalk dua et ki baban müzik setinin bozulduğunu fark etmedi..."

3)- ZAMANA KARŞI YARIŞMAYI öğrendik:
"O oyuncaklarını hemen topla yoksa bir tekme attığım gibi hepsini karşı sahilden
toplarsın.."

4)-MANTIKLI DÜŞÜNMEYİ öğrendik:
"BEN OYLE DIYOSAM OYLEDIR...!!!"

5)- HAYATIN TRAJIKOMİK YANLARINI öğrendik:
"Sen daha orda gülmeye devam et, birazdan ben seni tam güldürücüm..."

6)- HAYATIN CELİŞKİLERLE DOLU OLDUĞUNU öğrendik:
"KAPA CENENI VE CORBANI İÇ ...!!"

7)- DAYANIKLI OLMAYI öğrendik:
" O ıspanak bitene kadar sofradan kalkmak YOK..!!!"

- HAVA RAPORU TAHMINI YAPMAYI öğrendik:
" Şu dağınıklığa bak... yabancı biri görse odanın ortasından kasırga geçmiş
sanır..."

9)- ABARTMAYI öğrendik:
"Sana 500 bin defa söyledim kirli ayakkabılarınla içeri yürüme diye..!!"

10)- DAVRANIŞ PSİKOLOJİSİNİ öğrendik:
"Babana çekeceğine biraz bana çekseydin noolurdu ..."

11)- OLAGANÜSTÜ DURUMLARA HAZIRLIKLI OLMAYI öğrendik:
"Dinleme bakalım anne sözü dinlemee...!!! 'Kafana meteor düşecek kenara
çekil' diye bağırsam onu bile dinlemezsin di mi......!!!!"

12)- KISKANMAYI öğrendik:
" Dünya da senin annen baban gibi mükemmel bir aileye sahip olmayan kaç milyon
çocuk var biliyor musun... ?!?!

Aslında annemizden hayatı öğrendik ama bunlar işin espirisi tabi....


Ekleme Tarihi: 08.02.2008 - 14:09
katre16 üyenin diğer mesajları katre16`in Profili katre16 Özel Mesaj Gönder Sayfanın başına dön
Konu: evlilik emek ister
katre16 su an offline katre16  
evlilik emek ister
43 Mesaj -

Evlilik müessesesinin saglam bir şekilde yürümesinin uygulanmasında önceliklere yer veren İslam alimleri bilhassa eş seçimi hususunu titizlikle ve hassasiyetle ele alınmasını tavsiye etmişler ve bu dogrultuda gelecek NESLİN ahlaki yapısı nüvelerinin, çekirdeginin Anne kucagında atılacagını belirtmişlerdir.

Eş seçimi hususunda Osman bin Ebul As (Rh.a) ogullarına şu tavsiyede bulunmuştur ki günümüze kadar bizlerede hala bu hususta ışık tutmaktadır. * Ey fidan dikmek üzere evlenmek isteyen ogullarım. Her kişi Fidanını nereye dikmek istiyorsa oraya dikkat etsin. Asaletten uzak, kötü soy ve kan pek az necib-güzel huy,asalet, temizlik üretir. O halde bir süre-kısa bir zaman ayrılmış olsa da arayın ve araştırın...*

Öyle inanıyorum ki; Allaha iman eden, Allaha Hamdeden, Allaha devamlı şükretmeye bilen bir kalbin, Allahu Tealayı devamlı zikreden bir dilin yanında sahip olunabilecek en degerli varlık Saliha bir Kadındır. İnsanlar evlendikleri Kadınla mutlu, mesut ve saadet içerisinde bir hayat sürdükleri gibi yine Evlendikleri Kadın yüzünden hayatları zindan olur ve Bahtsızlıgın çukurundan çıkamaz ve yaşantısından da bir zevk alamaz.

İnsanların bahtsızlıgıyla, şanssızlıgıyla, mutsuzluguyla, sıkıntısıyla alakalı üç hususu Peygamber Efendimiz şu şekilde açıklamıştır: ** Üç şey; Meskenin- Oturdugu evin kötüsü, Binegin-Bindigi vasıtanın kötü olması, Kadının huysuz olması dünya hayatının bahtsızlıgındandır...**

Bu hususta Tavsiyelerin en güzellerinden birisini veren de Hazreti Ömer efenedimizdir. Hz.Ömer (ra) Çocugun Babası üzerindeki haklarını şu şekilde sıralamıştır. Anasını iyice araştırıp seçmesi, İsmini güzel koyması, Kendisine Kuran ögretmesidir...

Biyolojik ve genetik olarak İnsan yapısı incelendiginde ispatlanmıştır ki, Çocuk Ana-Babasının fiziksel, Ruhsal, Akli ve benzeri özelliklerini dogdugu anda kazanıp kendisiyle birlikte getirir. O halde Eş seçiminde, Dindarlık, Asalet - Soyluluk, iyi huyyluluk, güzel ahlak, ve şerefine düşkün olma esasları dikkate alındıgında, dogan çocukların, Karakteristik özellikleri, irsi meziyetleri, Kişliliklerindeki güzellikler, Faziletleri, her türlü iyi hareketleri üstün bir Aile terbiyesinde birleşince; O zaman Dindarlık ve Ahlakta arzulanılan, istenilen, mükemmel bir sonuca ulaşılır inancındayız...

İmamı Gazali (Rh.a) bu hususta çok uzun tavsiyelerini zamanımıza taşımıştır Allah kendisinden razı olsun. Biz o uzun tavsiyelerinden iki maddesini buraya alacagız. Diyorki İmam Gazali: Seçilecek Kadın, Dindar ve Saliha olacak Buna son derece dikkat etmek lazımdır. Dini hisleri Namus ve İffet bakımından zayıf olursa, kocasına ihanet eder. Kadın Dindar olmazsa, efendisini çok meşgul eder, çok üzer ve huzurunu bozar. İkinci derecede Kadında aranan vasıf Güzel huy ve güzel ahlaktır. Zira Kadın, kötü lisan, kötü huy Nimetlere karşı küfür ederse yani Küfranı nimet olursa, Zararları anlatamıyacagımız kadar fazla olur. Önceki İslam Alimleri, Veliler Kadınların boş bogaz olanlarına sabretmekle denenirler idi. İla ahir...

Cenabı Hak Rum suresi ayet.21.de mealen şöyle buyurmaktadır: *** Onun açık belgelerinden biride, size kendinizden Eşler yaratmasıdır ki onlarla sükunet bulup huzura kavuşursunuz aranızda sevgi ve Rahmet meydana getirmiştir. Şüphesiz ki bunda düşünebilen bir Millet için ögütler, ibretler ve deliller vardır...***

Biz Müslümanlar olarak; Dinimizin bizlere vermiş oldugu bütün emir, yasak, tavsiye ve her türlü güzellikleri tatbik ederek araştırma, soruştırma ve her türlü çabalarımızın, tetkiklerimizin neticesinde evlilige adım atacagız. Allah (cc) her evlenen çifte mutlu, mesut ve bahtiyar olmayı, saadet ve huzur içerisinde hayatlarını sürdürmeyi nasip etsin, insanlar bu dogrultuda vermiş oldukları kararlarında Nedamet ve pişmanlık içinde olmaz inşaallah bizlerde yine İlmi eserleri göz önünde bulundurarak Evliligin huzur ve saadet içinde devam etmesi dilekleriyle şu tavsiyeleri sıralamayı uygun bulduk işte Evli çiftlere bazı mutluluk reçeteleri:

1- Geçim bir İLİMDİR denilmiştir. En önemli geçim yollarından biriside Kadın � Erkek arasındaki idareli geçimdir. Evlilikte �mutluluk�, sabırla, özveriyle, mücadeleyle ve de aralıklarla yani zaman içerisinde gelir. Her şeye bir anda sahip olmaya kalkmayalım. Allah korusun her şeyi birden kaybetme tehlikesi ile karşı karşıya kalabiliriz.

2- Bir evliliğe ne verirseniz, onu alırsınız. Tabir caizse Evlilik bir gül gibidir onu ihtimamla ve büyük bir SABIRLA yetiştirmek gerekir. Unutmayalım el üstünde tutarsak el üstünde tutuluruz. Nikahtaki kerameti anlamazsak Allah korusun dört günde boşanmaya çıkar, Aile yuvasının degerini SIFIRA indiririz. Gülü açmadan kuruturuz. Günümüzde nice yeni evlenmiş çiftler vardır ki daha ayını doldurmadan anlaşmazlık içerisine giriyorlar. Kadın, Erkeginin; Erkekte, Hanımının degerini bilmezse bu müessese yürümez azami dikkat edelim...

3- Karı - koca yani eşler olarak birbirimize güvenmek zorundayız. Önümüzdeki hayatın uzun ve mutlu geçmesini istiyorsak birbirimize güvenelim. Sevgi, saygı ve muhabbetin KARŞILIKLI DAHA DA ARTTIGINI görecegiz...

4- Eşinize her türlü Soru sorun, ancak �sorguya� çekmeyin. Siz NASIL emin kisiliginizi ön planda görmek isterseniz MUHATABINIZDA güvenilir, itimat edilir OLMAYI arzu edecektir. Eşimizin o meziyetlerine müdahale etmeyelim. Unutmayalım insanlık haysiyeti her şeyin üzerindedir. Onu muhafaza edelim...

5- Evlendiginiz andan itibaren, eşinizin ailesiyle de bir şekilde isteseniz de istemesenizde evlenmiş olursunuz. Siz ne kadar tahammüllü olursanız size de o kadar tahammül ederler UNUTMAYIN...

6.- Dünyayı eşinizin bakış açısından görmeniz şart değil. Önemli olan buna saygı göstermenizdir.

7- Önce sabır ve süküt içerisinde dinleyin, sonra gerekiyorsa zaten sizde konuşacaksınız. Dinlemesini bilmeyen, duymak istemedigi seyleri duyar ne yazikki. Boş gevezelik yapmayalım çenesi düşük olmayalım. az konusalım öz konuşalım. Sözümüzün KIYMETi ortaya ÇIKSIN...

8- Eşinizle, özel yaşantınızı dostlarınıza anlatırsanız, bu artık özel yaşantı olmaktan çıkar. SIR saklamayı bilmeliyizki SIRRIMIZ ortaya ÇIKMASIN. BU konuda da eşler birbirlerinin örtüsü olmalıdırlar...

9- Hangi konuda olursa olsun dürüst tartıştığınız ve faydalı münazara içine girdiginiz sürece tartışmalar yararlıdır. Bilgilerinizi ya da söyleyeceginiz hususu asla içinize atmayın. Hak ve hukuka riayet müslümanın şiarı olmalıdır. Bu hakka en çok layık olanda kişinin kendi eşidir...

10- Yalnızca konuşmak yerine, iletişim kurmayı deneyin. Her türlü dertlerinizi ve SIKINTILARINIZI Paylaşmaktan SAKINMAYIN huzurlu oldugunuzu göreceksiniz. Paylaştıkça dertlerinizin, üzüntülerinizin ve sıkıntılarınızın azaldıgını huzur ve mutlulugunuzun arttıgına şahit olacaksınız inşaallah...

11- Eşiniz kızgınken siz sakin olmaya gayret edin. Biriniz ateşken, diğeriniz SU olsun. Kesinlikle faydasını göreceksiniz.

12- Asla ve Katiyyen Eşinizi başkalarının eşleriyle kıyaslamayın. Herkesin olaylara karşı yaklaşımı, karakteristik yapısı, Huyu, Suyu, Şahsiyeti, Seciyesi, Bakış açısı, Kişiligi ve Becerisi farklı farklıdır bazı şeyleri dogrultmaya kalkmayalım kırarız Allah korusun...

13- Kırıcı sözler ve davranışlar, kalıcı izler bırakır. Her türlü KIRICI sözleri terk edelim. Agzımızdan çıkan sözler daha sonraları altından kalkamıyacagımız şekilde tekrar bizlere geri dönmemesine aşırı dikkat gösterelim. Kötü söz sahibinindir denilmiştir bizler iyi ve güzel olanlarına talib olalım...


14- İşiniz için çalıştığınız gibi, evliliğiniz için de çalışın. Zaman ayırın, gayret gösterin. Mutlaka bir şeyler kazanıyormuş gibi sevinecek faydasını ve getirisini göreceksiniz...

15- Eşler herkesin içinde, birbirini eleştirip tartışmaktan mümkün mertebe kaçınmalıdırlar. En güzel hareket yalnız kaldıgımızda eleştiri ve yapıcı olan tenkitlerimizi açık açık eşimize iletmemizdir...

16- Önce kendimizi, sonra da eşimizi yargılayalım. Tabii yargılarken de bir suçluya davranışımız gibi degil, son söyleyecegimiz sözü öne almadan meselemizi ifade edersek faydasını görürüz...

17- Birbirimizin arkadaşlarından hoşlanmasak bile, onlara karşı nazik ANLAYIŞLI yaklaşmaya gayret edelim. Ama Eşler olarak birbirimizin dost ve Arkadaşlarına tahammüllü davranırsak her iki taraf içinde hayırlı olur inancındayım...

18- Ne denli ısrar ederseniz, eşinizin de o denli ısrar edip karşı koyacagını hesap edin. Haklı oldugumuz davayı sonuna kadar savunalım ama kessinlikle boş ve lüzumsuz, faydasız inatlaşmadan da KAÇINALIM...

19- Her hangi bir şekilde Gecikecekseniz önceden haber verin. Mazeretinizi KISACA belirtirseniz karşınızdaki şahsın gönlünü kazanırsınız. Yeri geldiginde özür dilemek küçüklük olarak kabul edilmemelidir. Her zaman mütevazi olmaya gayret edelim ve bu tavrımızı koruyalım...

20- Birbirinizin huylarına saygı gösterip tahammül etmemiz öncelikle kendi menfaatimizedir. Eşler mümkündürki; ayrı ayrı muhitlerde yetişmiş, degişik çevrelerde egitim görmüş ve başka başka ortamlarda bulunmuş olan kimselerdir. Bu itibarla her nerede olurlarsa olsunlar bir Müslüman olarak Öncelikle İslami kaynakları esas alarak bir Aile planı yapmaları kendilerinin menfaatları, iyilikleri için gereklidir. Ailelerin ihmal etmiş oldukları hadiselerden birisi; eşlerin karşılıklı hoşlanılan ve hoşlanılmayan hareket, söz ve davranış şekilleri beraberce belirlenmeli ve daha önceden anlaşarak yapılan, plan çerçevesinde hareket etmeye özen gösterilmeli. Faydalı olacagına inancım tamdır...

21- Saglam İslam Ailesinde, sevgi ve saygı ortamının meydana gelmessinde Ailenin reisi olan Erkegin çok büyük bir payı vardır. Bunun yanında Aile içinde huzur ve mutlulugun, sevinç ve coşkunun meydana gelmesinde, gönüllerin rahat ve sükuna ermesinde ise daha çok pay sahibi evin Hanımına aittir. Önümüze hangi mesele gelirse gelsin bütün Aile içi olaylarında, karşılaştıgımız her türlü problemlerde, içinden çıkmaya gayret ettigimiz her konuda, Yalnız Eşimizi değil, aynı zamanda kendimizi de düzeltmek için çaba sarfetmek durumundayız. Yani Oto kontrol sistemini her ikimiz için de çalıştıralım. Zamanı geldiginde hiç üşenmeden ve gurur yapmadan kendi kendimizi hizaya çekmesini bilelim...

22- Her konuda birden bire savunmaya geçmeyin. Hayati olmayan konuları kabul edin. ZITLAŞMAKTAN uzak durmkta fayda vardır. Toplum içinde oldugu gibi Münazaranın Eşler içinde çok büyük faydası vardır. Münazara kısaca dogruyu, iyiyi ve güzeli bulma yönünde fikir alış verişidir. Lakin Cemiyet içinde oldugu gibi bizler Aile içerisinde de kesinlikle Münakaşadan uzak durmaya gayret edecegiz. Kısaca Münazaraya evet ama Münakaşaya, boşuboşuna çagırıp-bagırmaya, lüzumsuz tartışmaya, kalp kırmaya, gönül yıkmaya hayır diyorum...

23.- Ufak tefek şeyler yüzünden kırıcı olmak kazak erkek görünmek birilerinin fıkralarla ve degişik hikayelerle anlattıgı gibi kesinlikle fazilet olarak görülmemelidir. Fazilet mütevazilikte yani alçak gönüllülüktedir. Eşler herkese oldugundan daha fazla, daha çok kişinin eşine karşı alçak gönüllü olması, mütevazi olması ve geçim ehli olmasıdır. Kuvvet ve kudret düşmana, sevgi saygı ve muhabbet ise EŞE - DOSTA gösterilirse beklenen fayda kendiliginden gelecektir diye inanıyorum...

24- Her hangi bir Âmeli, fiili, işi işlemeden önce Kendinizi eşinizin yerine koyun. İçinize sinecekse YAPIN. Yoksa o hareketten vaz geçmek en akıllıca yoldur. İnsanların iyilik ve kötülügü öncelikle kendi nefislerine uygulayınca yani; Şayet bu durum benim başıma gelse nasıl hareket ederdim gibi, nasıl tavır koyacagına yönelik çaba içine girerlerse sonuçta daha akıllıca davranacagına ve dogruyu bulacagına inanıyorum...

25- Her an sırıtkan degil; bilakis Güler yüzlü olmaya gayret edelim. SAKINCALI olmayan, hele hele el şakaları türünden olmayan, ve mutlak surette Dinimize ters düşmeyen Şakanın, Latifenin �Mizah�ın birçok evliliği kurtardığını biliyor muydunuz ? Güleryüzlü ve tebessümlü olmaya gayret sarfedelim. Hani şimdi bir yeni söz çıkarıldı mesela birisi söz konusu edildiginde Elektrik alamadım diyorlarya, İşte bizlerde çevremize ve özellikle Hanemize her an görüntümüzle ve yüz hatlarımızla müsbet elektrik vermeye gayret sarfedelim...

26. Ana- Baba, kardeşler başta olmak üzere bütün akrabalara deger verin ve o degeri göstermektende çekinmeyin. Büyüklerimiz * Dört atanın HAKKI birdir.* demişler KARI -KOCA olarak büyüklerimize deger verelim SAYALIM, Hürmetkar OLALIM, hürmet edelim. O zaman bizlerinde hürmete LAYIK olacagımız aşikardır...

27- EŞiNiZLE İnançlarınız ve eksiklikleriniz hakkında konuşun. Mümkünse günde belli bir zaman dilimini Dininizi ögrenmek icin az da olsa devamlı olacak zaman AYIRIN. Bilgi ve ibadetlerinizle başta çocuklarınıza ve topluma örnek olmaya gayret edin. Hayatın tadını ve gönül huzurunu duyacaksınız inşaallah...

28- Birbirimizin örtüsü olma konumundaki Eşler olarak verdigimiz her türlü sözü yerine getirmeye gayret sarfedelim. Elinizde olmayan geçikmeden ya da her hangi bir hata veya kusurumuzdan dolayı dolayı özür dilemekten çekinmeyelim. Hoşumuza giden bir davranışından dolayı da İltifat etmeyi, Teşekkür etmeyi dilimiz nasıl dönüyorsa o olay karşısındaki hoşnutlugumuzu belirtmeyi geciktirmeyelim. Hatır ve gönül almak kişileri manen kuvvetlendirir Moral gücüne de herkes gibi bizim de ihtiyacımız oldugunu hatırımızdan çıkarmayalım....

29. Anne ve Babanızın iç işlerinize karışmasını istemiyorsanız bu isteginizi uygun bir şekilde gönüllerini KIRMADAN DURUMU ONLARA ANLATIN. Ana-Baba ve Eşleri karşı taraf olarak görmemeye gayret sarfedelim eger öyle görürsek en küçük bir problem dahi altında kalacagımız bir dag gibi büyüyerek yine bizim üzerimize düşer. Herkes Ana-Baba ve eşinin huyunu, suyunu, tabiatını bilir bu degerler göz önünde bulundurularak; Meseleleri açık açık ve zamanında halletmek daha akıllıca bir hareket olur diye düşünüyorum...

30- Eşler olarak Birbirinize asla küfretmeyin ve o sözleri kesinlikle agzınıza almayın. TATLI dilli olun TATLI seyler duyacaksınız. Belki herkes Edebiyat ve Şiir yönüyle maharetli olmayabilir Lakin herkesin söyleyeccegi mutlaka güzel sözler, fiiller ve kendi meşrebi dogrultusunda davranış şekilleri vardır. Biraz o konuda gayretli davranırsak muhatabımızın yüzünün güldügüne şahit olacagız...

31- Hayat günlük sıkıntılarla doludur. Önemli olan birlikte nasıl başa çıkacagımız hususunda çare arayalım. Çare ararken de mutlaka iki alternatifimiz olsun. Olaylar nasıl gelişirse gelişsin Her olayın bir olumlu, birde olumsuz yönleri oldugunu unutmayalım ve hep olumlu yönlerinden meselelere yaklaşmaya çalışalım. Gayretli olalım, tedbirli olalım, itiyatlı hareket edelim ama Tevekkülü de elden bırakmayalım. Büyüklerimiz: BU DA GEÇER YA HU demişler. Bizler karamsar davrandıkça etrafımıza Nurlu ufukları anlatmamız imkan dahilinden uzaklaşır unutmayalım...

32- Asla eşinizi küçük görmeyin onun hakkında daima iyi düşünün. Birbirinizin fikri gelişmesine YARDIMCI olun. Sen ANLAMAZSIN, sen cahilsin, sen ne bilirsin gibi kelimeler Müslümana YAKIŞMAZ bu tavırlardan sakınalım. Büyüklerimiz: UMMADIGIN TAŞ BAŞ YARAR demişler. Öyle kimselerde o kadar degerli fikir ve düşünceler vardırki bazan şaşar kalırız. Aslında kendi fikir ve düşüncelerimiz ne kadar isabetli olsa da, büyüklenmek, kasım kasım kasılmak, her türlü kibirlilik hali ancak bizim degerimizi düşürmekten başka bir işe yaramaz unutmayalım. Bin biliyorsak, bir bilene de soralım ki; Hem karşımızdakinin gönlünü almış oluruz hem de kendi fikir ve düşüncelerimizi anlatmak fırsatını yakalarız...

33- Geçmişte olan bazı müşterek tatsız hadiseleri gündeme getirip tartışmaktan mümkün mertebe kaçınmalıyız. Bizler hataları, kusurları ve günahları açıga vermekle degil kapatmakla emrolunmuş bir Ümmetiz. Geçmişte yaşananlar ise bir şekilde yaşanmıştır üzerinde durmak hiç kimseye bir fayda saglamadıgı gibi, onu dile getirenlere de Dedikodusunu yapmaktan başka bir şey kazandırmaz...

34- Hayat her zaman, günlük güneşlik değildir. İstesekte istemesekte Yaşayışımızda inişli ve çıkışlı bir düzen vardır. Belki bu durum bizler için daha da hayırlıdır. Geçmiş günlerimiz yani Maziye baktıgımızda mutlu ve mesut yaşadıgımız günlerimiz, saadet dolu anlarımızın yanında, acı içinde geçmiş, ızdıraplı, yüregimizi yaralayan, sıkıntılı hatıraları da unutmayız. Evlilik de bir bakıma öyledir her an şen, şakrak, huzurlu, uyumlu, mesut bir şekilde geçmeyebilir. İşte bizlerde yaşadıgımız hayatın bazı sürprizlerine alışık olmamız gerekmektedir. Allaha inanan insanlar olarak yaşadıgımız her saniyenin hesap gününde önümüze getirilecegi bir mizan günü gelecek düşüncesiyle adımlarımızı ona göre atmaya gayret sarfedelim inşallah. İbrahim hakkı hazretlerinin dedigi gibi Görelim Mevla neyler neylerse güzel eyler...

35- Çok şikayet etmemeyi düstur edinmeliyiz. Müslüman kişi şahsiyyet olarak Şükür ve hamd etmeyi her hususta ALLAHA yönelmeye söz vermiş olan kişidir. Müslüman Hamdu sena ettikçe RIZIK genişligi bulacaktır inşaallah. Her Müslüman zengin ve refah seviyesi gayri müslimlerden daha fazla olacak demiyorum ama İnanıyorum ki; Müslümanın her türlü rızkı Bereket içinde olacaktır. Hz. Ali Efendimiz Allahuekber, Elhamdulillah, Süphanallah dan ibaret olan, Peygamber efendimizin tavsiyesine ömür boyu uymuş ve Asla RIZIK endişesi çekmemiştir. O seçilmiş insanları Örnek ALALIM mutlaka kazananlardan olacagız...

36- Her insanın mutlaka bir özeli vardır. Bu özelimize hiç kimse müdahale etme durumunda degildir. Ne kadar yakınımız olursa olsun bir başkasının evliligine, kurulmuş düzenine burnumuzu sokmayalım. Aynı şekilde ne kadar yakınımız olursa olsun başkalarının evliliğimize burunlarını sokmasına izin vermemeliyiz. KOL KIRILIR YEN İÇİNDE KALIR sözünde oldugu gibi Meselelerimizi eşimizle halletme yönüne gittigimizde sonradan başımızın agrımadıgına şahit olacagız inşaallah...

37- Hani bir söz vardır Damdan düşenin halinden damdan düşen anlar diye. Bizlerde eger kendi durumumuzla alakalı olarak birileriyle istişare edeceksek kesinlikle istişare edecegimiz kimseyi iyi seçmemiz icabetmektedir. Mesela Evli insanlar, Bekâr olan arkadaşlarına değil, uzun yıllardır evli kalabilmiş arkadaşlarıyla istişare etmeleri, fikir alış verişinde bulunmaları, her hangi bir hususu danışmaları daha akıllıcadır. Yani neleri kimlerle konuşacagımıza dikkat edelim...

38- Başkalarını değil, kendinizi memnun etmek için evlenmiş bulunuyoruz. Bu saglam yuvayı en güzel yürütmekte tabiiki bizlere düşüyor. Gemisini kurtaran Kaptan denildigi gibi, Bu durum kesinlikle egoistlik, bencillik sınıfına girmez unutmayalım. Sonuçta kendimizle alakalı hesabı kendimiz verecegiz...

39- Zorunlu olduğunuz için değil, istediğiniz için evlenin. Gönül rızaniz ön planda olsun. Gönlünüz geniş oldukça, huzurlu bir ortamı yakaladıgmıza, iç dünyamızın huzur, saadet ve ferahla dolduguna, Aile saadetinin yakalanışıyla hayata bakış açımızın daha da müsbet yolda olduguna şahit olmak tabiidirki bizleri sevindirecektir...

40- Evlilikte de bazı alışkanlıklarınız olabilir, Bunların iyi alışkanlıklar olmasına daha çok dikkat edin. Çok yönlü düşünmeyi deneyin ve uygulayın. Pişman olmayacaksınız...

41- Çocuklarınızı nasıl yetiştirmek istediğinize Eşinizle birlikte karar verin. Onların yanında birbirinizi suçlamayın. Bazı suçların da ortak ürünleriniz oldugunu kabul etmek, hatalarınızı, kusurlarınızı birbirinize yıkarak degil paylaşarak kabullenmek, dertlerinizi de yarı yarıya azaltacaktır...

42- Çocuklarınızı eşinizle olan meselelerinize, problem ve sorunlarınıza, kesinlikle karıştırmayın. Körpe beyinlerin karışmasına, bulanmasına, psikolojik olarak olumsuz yönde etkilenmesine hiç bir zaman müsaade etmeyin, fırsat vermeyin. Onları mümkün oldugunca hayata saglam adımlarla hazırlamaya gayret edelim inşaallah..

43- Ağzınızdan çıkan sözleri kulağınız duysun. Ne üzelim ne de üzülelim. Keşke şu sözü söylemeseydim pişmanlıgı bazı giden şeyleri geri getirmiyor...

44- Zamanın getirmiş oldugu teknolojik gelişimlerden uzak kalmayalım. Hatıralarınızı fotoğrafla, videoyla, Dvd lerle vs. belgeleyin. Ne demisler: ( gecmiş zaman olurki hayali cihan deger.)!!!

45- Dağınık olmayın, giysilerinizi kendiniz toplayın. Mümkünse eşinize bu konularda da yardımcı olun. Ne var sanki elinizde kalacak degil ya, Eşinizin basit şeylerle ne kadar mutlu olduguna şahit olacaksınız...

46- Eğer evliliğinizdeki kuralları değiştirme fikrinde iseniz, Önemli kararlar alacaksanız, bunu eşinizle birlikte yapın. Ve sakın ola ki Sır saklıyorsanız o sakladıgınız sırrı ima yollu dahi Eşinize belli etmeyin. Şüphecilik insan beynine zarar veren yıkıcı ve örseleyici hususların en kötüsüdür. En güzeli her hususu açık açık paylaşmaktır diye inanıyorum...

47- Birbirinizin Çanta, Cüzdan ve Cep lerinizi, hatta Telefon kayıtlarınızı dahi istenmiyorsa karıştırmayın. İhtiyaç duydugun gereksinimleri zamanında Eşinize haber verirseniz daha akıllıca hareket etmiş olursunuz...

48- Tatlı ve güzel, yerinde ve zamanında seçilmis sözlerle Eşinizin hatırını alın. Sevin ki sevilesiniz. Düşündüklerinizi kendi anlatımınızla ifade etmeyi deneyin faydasını göreceksiniz...

49- Eşinize çok deger verdiginizi açıkça yüzüne söylemekten çekinmeyin. Basit ve küçük degişikliklerin çogu zaman işe yaradıgını muhatabıınızın yüzünün güldügünü göreceksiniz. Ufacık bir ayrıntı yüzlerin gülmesine ve mutluluga vesile olacaktır unutmayalım...

50- Birbirinize yerinde ve zamanında nasihat edin. Ama kesinlikle boş ve lüzumsuz konuşmayın. Usandırıcı oluyorsanız ya da o gün havanızda degilseniz başladıgınız mevzuyu kısa kesmeniz can sıkıcı olmamanız tabiiki menfaatınız icabıdır diye düşünüyorum...

51- Cenabı Hakkın bizlere lütfettigi bu güzel yaşantımız asla ve katiyyen kin tutmaya değmez. Sevgi ekin ve sevgi biçin. Sorunlarınızdan dolayı Somurtkan olmaktansa Ne olursa olsun içinizdekini söyleyin. SIKINTINIZIN hafifledigini göreceksiniz...

52- Aynı şeylerden hoşlanmak zorunda değilsiniz. Baktınız olmuyor o konuda ısrarcı davranmaktan SAKININ. Konuşurken mutlaka Ses tonunuza dikkat edin. Sesinizi gerektigi şekilde ayarlayabilirseniz, Ömür boyu faydasını göreceginizden eminim...

53- Hoşlanmadıgınız huylarınız varsa, Eğer isterseniz, her ikiniz de olumlu biçimde değiştirebilirsiniz. Can çıkar huy çıkmaz lâfına da fazla takılmayın. En azından alışkanlıklarımızın degiştigine şahiyt olacagız. Sanıyorum bu da az bir şey degildir...

54- Saadet yuvamızda her hangi bir işi önce kimin yapacağı önemli değildir. Yeterki o iş daha sonra kafamızı agrıtmasın. Yaptıgımız güzel şeyleri de her zaman gündeme getirmekten mümkün mertebe kaçınalım. Birileri bizi övebilir ama kendi kendimizi övmeye kalkarsak bulundugumuz ortamda gülünç olabiliriz..

55- Eşler birbirlerini küçük düşürecek şakalar yapmaktan mutlaka sakınmalıdırlar. Ciddi olacagım diye asık suratlı olmanız da pek fayda saglamaz. Orta yolu tutturabilirsek hayat boyu rahat edebiliriz. Ne fazla cıvık olalım ne de asık suratlı. İnanıyorum ki güleryüzlü olmak ve güleryüz göstermek her sima�ya yakışır...

56.- Mutlaka her zaman en iyisini, en güzelini ve en muteber olan şeyleri düşünelim ve Amelimizi de o şekilde yapmaya çalışalım. Lakin her zaman kendimizin haklı oldugunu söylemek ve düşünmek yerine Eşimizi de dinleyip ondan sonra karar vermeye çalısırsak, ileride BAŞIMIZIN AGRIMADIGINI görecegiz inşaallah...

57.- Aktüel, güncel konularda Dünyada gelişen her türlü olayları eşimizle degerlendirmeye çalısırak Bu yönde de fikir alış verişinde bulunursak, bu uygulamadan iki tarafında memnun oldugunu görecegiz inşaallah.

58.- Her türlü İbadetlerimizde oldugu gibi; Sadaka, İnfak ve her türlü Hayır ve Hasenat işlerine birlikte karar vermenin mutlulugunu, iç huzurunu ve zevkini beraber yaşamaya gayret edelim. Bu güzel duygudan Eşler birbirlerini mahrum etmemelidirler diye düşünüyorum...

59.- Ailenin temelinin Mukaddes bir harcı olan Eşler birbirlerinden ayrılırken - vedalaşırken Selamların en güzeliyle AYRILIP birleştiklerinde yine selamların en güzeli ile birbirlerini selamlamalıdırlar. (Es Selamun aleykum verahmetullahu ve berakatuhu.)

60.- Eşler birbirlerine bol bol hayır DUA etmeli, Mutlu, mesud, bahtiyar, SIHHAT, SAGLIK, HUZUR ve AFİYET içerisinde Allaha kul Hazreti Peygambere ÜMMET oldukları bilinciyle bir ömür boyu Aile yuvaları neşe ile dolar inşaallah...

Allahım öncelikle bizlere senin son ve mükemmel dinin olan DİNİ İSLAMI sevdir. Bizleri İslam Şeriatına hakkıyla baglananlardan eyle. Bize aynı zamanda senin şanlı Rasulünü sevdir. Bizlere Sana giden mukaddes ve Mübarek yolu sevdir. Bizlere Seni sevenleri sevdir. Bizlerin günahlarımızı, Hatalarımızı, ve kusurlarımızı affeyle. Kurulmuş olan yuvalarımızda bizlere iyilik, güzellik, saadet, mutluluk ve Huzur nasib eyle. Bizleri Ahli Sünnet vel Cemaat yolundan ayırma. Bizleri senin dosdogru yolun olan Sıratı müstakimden ayırma... Sen her şeylere Kadirsin Allahım... Amin...


Ekleme Tarihi: 08.02.2008 - 14:01
katre16 üyenin diğer mesajları katre16`in Profili katre16 Özel Mesaj Gönder Sayfanın başına dön
Konu: özgürlüğün şarkısı
katre16 su an offline katre16  
özgürlüğün şarkısı
43 Mesaj -



Gökyüzüne bakarsınız. Bulutsuzdur. Masmavi bir gökyüzü
önünüzde uzanır. Sonsuzluğun çizgisidir bu. Çünkü siz ulaşamazsınız. Bu yüzdendir onu sonsuz diye adlandırmanız. Evet siz bunu yaparsınız.

Birden, aniden kalın bir bulut
tabakası gibi kararır gökyüzü. Kuşların kanat çırpınışları yüzünüze hafif, tatlı bir rüzgâr üfler. Bu kulaklarınıza kadar erişirse, size tatlı bir musiki esintisinde işler. O müzikte tarif edemediğiniz bir tınıyı yakalarsınız. Kelimeler parmaklarınızın ucuna gelir,ama,fakat, lakin tarif edemezsiniz... Ta orada, içinizde bir yerde hissedersiniz bunu ama. Orası dünyaya kapalı, Allaha açık yerinizdir; kalbinizdir... Bu onun şarkısıdır. Az sonra söyleyeceğimizin...

Kuşlar bütün gökyüzünü kaplamıştır. Göçmen kuşlardır bunlar. İncecik bir sicim gibi, gökte gizli bir yolu izlerler. Kanat çırpışları sizi büyüler. Olduğunuz yerde çakılırsınız. İçiniz kıpraşmaktadır. O an onlar gibi olmak istersiniz. Onlar gibi özgürce uçmak... Sonsuzluğa kanat çırpmak. Bilirsiniz bu uçuş sizi bütün dünya rutinlerinden, zulümlerinden, yalanlarından, maskelerinden, kıskançlıklarından, savaşlarından, kan kokusundan uzaklaştıracaktır. İstersiniz bunu. Çünkü bilirsiniz.

Gökyüzünde özgürsünüz. Amerikanın yada bilumum Avrupanın yada barbarların gökyüzünde bir menfaati yoktur. Orası boşluktur. Bu yüzden orada savaşlar olmaz. Ama Amerikanlar hayal dünyalarında orayı da kirletirler; kendi suni hayal iklimlerinde orayı da kana bulamak isterler. Onların sentetik gökyüzünde yıldız savaşları olur hep.” Diğerleri, yani gökyüzü sakinleri çirkin, barbar, vahşi yaratıklardır. Uzaylılardır.

Onlara uygarlık vermeye giderler uzay gemileriyle. Demokrasi dağıtırlar... Çok güzel kotarırlar bunu. Çünkü onlar uygardır! Siz mi? Buna gülünür. Siz barbarsınız! Siz olmasanız, uygarlar kime demokrasi dağıtabilir?

Bütün dünya topraklarında bir gök kubbe vardır. Herkes bilir bunu. Mavidir rengi. Çoğunun... Kimisi ala çalar bazen. Bazen de kıp kırmızıdır. Kokusu kesif ve iticidir. Çünkü kan solur burun delikleri. İçiniz bir tiksintiyle ürperir. Sesler erişirse kulaklarınıza bu sefer kuşların o tatlı musikisi değildir bu. Orada kurşun vızıltıları, tank bombaları, uçaksavar topları, güdümlü roketler, şarapneller, şekerler; içine amerikan bayrağı gizlenmiş, onunda içine derin bir dövme gibi kazınmış İsrail bayrakları olur. Çocuklar şekerleri açar. İçinde bir el siyah fotör şapkasını çıkarmıştır. Çakal gibi sırıtır çocuklara. Ağzının kenarından, o siyah dişlerinin arasından salyalar akarken bağırır çocuklara: “Sam amcaya el salla

Çocuklar Sam amcayı tanımıştır tanımasına ama vakit artık çok geçtir, amerikanın, İngiltere’nin, İsrail’in demokrasi, özgürlük getirdiği topraklarda şekerler dağıtılmıştır. İçinden, bu sefer sam amcanın siyah şapkasının içinden çıkardığı gibi özgürlüğün simgesi beyaz renkli bir tavşan çıkmamış, aksine şaka yaptım bak diyen, bombalar çıkmıştır. Sonra çocukların o küçük vücutları; hani vardır ya sizinde çocuklarınız elinize sığmazlar bebeklerken, hani size gülümserler, hani akşam eve döndüğünüzde cebinizden bir şeker çıkarıp ellerine verdiğinizde sonsuz sevinip kucağınıza atlayıp, boynunuza sarılırlar, yanaklarınızı öpücüklere boğarlar... Günün bütün yorgunluğunu atarsınız o an. İşte onlarda sizin çocuklarınız gibidir. Onlarda en az sizin çocuklarınız kadar güzel kokarlar. Onlarda en az sizinkiler kadar masumdur. Onlarında anası, babası sizin gibidir. Onlarda insandır be kardeşim.

İşte o çocuklar var ya, hani sizin çocuklarınız gibi olan çocuklar, onlar şekerleri açtığında bombalar patlar. Etleri yedi cihete yayılır. Görürsünüz bunu. Çok yakından görürsünüz. De elinizden hiçbir şey gelmez. O an bomba seslerine, kurşun vızıltılarına sizin gibi anaların, babaların sesleri karışır. Mavi gökyüzü ansızın kızıllaşır, müzik değişir birden. Çığlık kusar sonsuz boşluk. Feryatları duymamak için kulaklarınızı tıkarsınız. Sonra sam amcanın ve hahamların katılırcasına kahkahaları, çığlıkları bastırır.

Dikkatli bakarsanız eğer, şeker toplamaya gelen çocukların, bir ölüm sonrası parçalara ayrılan vücutları vardı ya hani, bazılarının gözleri başka bir köşeye fırlamıştır. Biraz dağa eğilin hadi, iyice dikkatli bakarsanız o gözler hala kırpışmaktadır. Gözleri gökyüzüne doğru çevriktir. Sonsuz boşluğa bakarlar. Hadi biraz daha zorlayın kendinizi, yaklaşın biraz daha. Hani organları parçalanmıştır. Bağırsakları dışarıdadır. Kimisinin göğsü yarılmıştır. Kalplerini görebilirsiniz. Hala atmaktadır. Biraz sonra sonsuz duracaktır.

Durun terk etmeyin hemen. Biliyorum dehşet ürkütür sizi. Bekleyin biraz. Biraz daha yaklaşın. İyice yaklaşın. Bunu size hiçbir yerde göstermezler. Kalplerine bakın. Çocukların kalplerine bakın. Barbarlar savaş alanını terk etti. Siz kalın. Görüyor musunuz?

Bakın işte orada. Parçalanan kalplerin tam ortasından. Beyaz bir sis buharlaşıyor. İyice yaklaşın. Bembeyaz bir güvercin oluyor o buhar. İyi bakın. Çok iyi bakın. Bembeyaz güvercinler kaplıyor aniden gökyüzünü. Kızıl gökyüzünü göremiyorsunuz artık. Çocukların kalplerinden çıkan beyaz güvercinler, onları gökyüzünde bekleyen diğer güvercinlere katılıyor. Aralarında mavi ve yeşil olanları da var. Maviler baba, yeşiller ana güvercinler. Kendilerine katılan beyaz güvercinleri kendi yavruları gibi benimsiyorlar.

Göçmen kuşlar bunlar. Ve şimdi buradasınız. Kendi mavi gök kubbenizde. Yani başladığımız yerde. Başınızın üzerinde yüz binlerce güvercin... Renk renk, iklim iklim... Sonsuzluğa doğru kanat çırpıyorlar. İncecik bir sicim üzerinde kendi yollarını çiziyorlar. Kulaklarınızı açın şimdi. Duyuyor musunuz? Size özgürlüğün şarkısını söylüyorlar.

Bundan sonra kendinize söylemelisiniz. Ne zaman bir kuş sürüsü gördüğünüzde ve size tatlı musikiler getirdiklerinde; “işte gerçek özgürlük budur diyebilmelisiniz. Yapmalısınız bunu. Özgürlüğün kuşlar kadar, en az onlar kadar sonsuzluğa kanat çırpmak olduğunu bilmelisiniz..


Ekleme Tarihi: 08.02.2008 - 13:51
katre16 üyenin diğer mesajları katre16`in Profili katre16 Özel Mesaj Gönder Sayfanın başına dön
Konu: kalbine karşılık bir kalp
katre16 su an offline katre16  
kalbine karşılık bir kalp
43 Mesaj -


manevi frekanslari bütünüyle tutan, gönül iletisimini tam kurabilen bir insani bulmak demektir.

Evliligin mutluluga dönüsmesi için, kalplerin uyusmasi, anlasmasi, kaynasmasi gerekir.

Kalpsiz mutluluk olmaz.

Kalp kalbe karsi olmal

Kalp kalbe kaybolmali;
Kalpler bir olmali, iri olmali, diri olmali

Ölmüs kalpler tasiyan kaliplar, mutlu olabilir mi?

Evet, mesele kalip degil, kalp meselesidir.

Kalibina göre kalip arayanlar; es arayisini, bedene, kasa, göze baglayanlar, mutlulugu yanlis adreste arayanlardir.

Bulmak için, önce böyle birini aramak gerek; Gerçi her arayan bulamaz ama bulanlar hep arayanlardir. Aramadan bulmak mümkün mü?

Bir de ariyormus gibi yapanlar vardir. Bunlar, her ne kadar evliligin bir gönül isi ve manevi frekanslarin uyumu manasina geldigini kabul etseler de, seçimlerini, hep maddeden, görüntüden yana yaparlar. Yani inandiklari ve düsündükleri gibi davranmazlar.

Bulamayacagi yerde arayanlar da bunlardan sayilmalidir. Hani Nasreddin Hoca gibi Evin bodrumunda, kömürlükte kaybettigi yüksügünü, disarida, evin önünde ariyormus Sebebini sormuslar"Asagisi çok karanlik" demis

Bazi gençler de kalbine karsilik kalbi böyle ariyorlar. Kalp, duygular, sevgi, sefkat, merhamet tamam ama, görüntü, en boy, kas göz diyorlar Hatta oralara takilip kaliyorlar. Gönle degil, gövdeye itibar ediyorlar. Hatta bu insan sana göre degil, diyenlere de "Ben onu degistiririm" derler. Ya da , "O gördügünüz gibi degil, aslinda çok iyi biri" iddiasinda bulunurlar.

Sonra da, iletisimimiz neden kötülesti, niçin kavga çikti, geçimsizlik nereden geldi diye sasiriyorlar.

Atalarımiz, IKI GÖNÜL BİR OLURSA, SAMANLIK SEYRAN OLUR demisler. Ne güzel söylemisler. Iki gönül bir olmazsa, yani kalbine karsilik bir kalp yoksa saraylar zindan olur ve tabii ki esler hayal kirikligina ugrarlar. Zaten, sadece iki gövdenin bir olmasi insani bir hal de degildir.

Evliligi maddilestirenler, yalniz ten ve beden isteklerinin tatmini manasina alanlar, çok ayaklilarla aralarindaki farki ortadan kaldiranlardir.

Bir insanin evlilik anlayisi ve bu husustaki beklentileri onun seviyesini ortaya koyar.

Evlenmeyi düsünen gençlerimiz, kalplerine karsilik bir kalp mi ariyorlar, yoksa kaliplarina karsilik bir kalip mi ariyorlar?

Insan, aradigini bulur.

Kalip arayan kalp bulabilir mi?

Bulsa bile, buldugunun ne oldugunu idrak edebilir mi?

Evlenecek gençler, önce niyetlerini düzeltmelidir. Kalbe karsi kalp mi ariyorlar, kaliba karsi kalip mi?

Madde arayanin ruh bulmasi, gövde arayanin gönül bulmasi mümkün müdür?

Dogru ölçülerle arayisa geçtikten sonra da, "Rabbim, karsima iyi olani; sevebileni, merhamet edebileni çikar" diye ciddi ve samimi dualarda bulunmalidir.
* * *

Bazen, evlenmek üzere olan kizlarimiza, ogullarimiza soruyorum:
;Nasil, evlilige hazir misin?

Birçogunun cevabi, asagi yukari hep söyle oluyor:

;Hocam, hazirliklar tamam Ev tuttuk, dösedik, beyaz esya filan her sey tamam

Sizce bu cevapta tamam olmayan bir taraf yok mu?

Bana göre, en önemli bir taraf eksik kalmis oluyor. Bu sebeple o gençlere su soruyu sormaktan kendimi alamam:

Peki, gönlünüz hazir mi evlilige??? :rolleyes:

Sorum, birçok genci sasirtir, durup düsünürler, genellikle de bir soruyla karsilik verirler:

;O nasil oluyor?

İste onun nasil oldugunu bilmeyenler, Üsküdar vapurunda tanıisip evleniyor, üç gün sonra da, Kadıköy vapurunda da bosaniveriyorlar.

Evliligi, böylesine gönül disi bir gövde isi zannedenler, Nasreddin Hoca'mizdan almislar cevab

;Bu sizinki, demis, evlilik degildir.

Peki, evlilik degilse nedir bu yaptigimiz? diye sormuslar.

;Gündüz çifte hirlama, gece çifte horlamadir demis.
* * *

Evlilik, saglam bir iletisim temeline oturmali; Bu olmazsa olmaz mutluluk kuralini da tersinden ve hos bir nükte ile anlatir Hocamiz. Esiyle saglikli bir iletisim kuramayanlari bakin nasil uyarir:

Evliliginiz nasıi geçiyor? demisler.

Hocamiz da anlatmis:

Evliligimizin ilk senesi çok güzel geçtiBen söyledim, hanim dinledi, ben söyledim hanim dinled; Ikinci sene, bizim hanim isi anladi O söylemeye baslad O söyledi ben dinledim, o söyledi ben dinledim

Peki, hocam, sonra nasil oldu, diyenlere de, Hiç sormayin, demis, sonraki yıilarda da, ikimiz birlikte söyledik, komsular dinledi…

Simdi eslerin birlikte söylediklerini, sadece komsulari degil, bütün dünya dinliyor. Aile mahremiyeti içinde kalmasi gereken her sey, ekran pazarlarina dökülüyor. Sadece kirli çamasirlar degil; edepsizlikler, iffetsizlikler, kisacasi ahlaksizligin her çesidi, basin yoluyla toplumun tepesine yagdıriliyor.

Iyi ki adina evlilik demiyorlar. Seviyesiz birliktelikler, evlilik olamaz çünkü
* * *

Evliligi, Allah'in emri, Peygamber Efendimiz Sallallahu Aleyhi ve Sellem'in sünneti bilenler, örnek aileler kurmak mecburiyetindedirler. Zira baskalarini da saadetlerine imrendiren saglam ve tutarli aile yapisi, günümüz dünyasinin en çok hasretini çektigi bir güzelliktir.

Insanlik alemi, kaybettigi aile hayatini çamla çirayla, yana yakila aramaktadir.

Aile, dünyevilesmenin getirdigi benlik, bencillik ve maddecilik yüzünden yikilmaktadir. Bu sebeple, aileyi yeniden diriltmenin yolu, maneviyattan, imandan geçmektedir. Saglam bir Allah ve ahiret inanci olmaksizin, saglam bir aile kurmak imkansizdir.

Aile, daha çok almayi düsünenlerin degil; paylasmayi, bölüsmeyi, fedakarligi bilenlerin kurabilecegi kutsal bir müessesedir. Ailede mutluluk, almayi hayaline bile getirmeden verebilenlerle saglanir. Aile mutlulugunun kahramanlari, almayi hiç düsünmezler Ancak verdikleri döner onlara, katlana, çogala Bir verip bin alirlar.

Böyle bir mutluluk, ancak iki gönlün bir olmasindan dogar.

Çocuklarimiz, gençlerimiz gönül ehli mi?

Daha dogrusu gönülden haberdar mi?

Gönülsüz mutluluk olmaz Ne tek basimiza, ne de evlilik hayatimizda

Zira aile, iki gönlün teklesmesiyle kurulur..


Ekleme Tarihi: 08.02.2008 - 13:44
katre16 üyenin diğer mesajları katre16`in Profili katre16 Özel Mesaj Gönder Sayfanın başına dön
Konu: ey sözümü işiten dostum!!
katre16 su an offline katre16  
ey sözümü işiten dostum!!
43 Mesaj -

Söz, yürekten çıktığı zaman ancak yüreğe gider. Sen de sözlerini yürekten söyle.
Sana söyleneni iyi dinle. Yürekten geleni al, keder vereni bırak.
Güzele çağıranı al, boş olanı bırak. Rûhunun istediğini al, istemediğini bırak..

Hayat önemlidir. Neşelen ve gül. Hüzünlen ve ağla.
ne yaparsan yap, ama Allah rızası için olsun yaptığın.
Gördüğün göreceğin Allah rızası için olsun...

Sana rahmet veren Rahmandır.
Merhamet veren, şevk veren, ümit veren, sevinç veren, hüzün veren.
Sana yoldaş olan Rahmandır. İyi bil ki, hiçbir yerde bir başına değildin.
Bundan sonra da olmayacaksın. Her zaman yanında olan Rahmandır.

Asla üç şey olma. Ümitsiz olma. Şükürsüz olma. Sabırsız olma.
Mevlâyı bilen ümidi bilmeli. Onu bilen şükretmeli.
Ona inananın sabırlı olmalı her ameli.

O seni terk etsin, peşinden koş git. O yüz vermesin, sen ona yalvar.
Sana, bilmen gereken ve öğrenebileceğin en değerli şeyi haber vereyim mi?
Sahip olabileceğin en kıymetli şey, imanındır. Allaha inan, mutlu ol.
Ona dayan, güçlü ol.

Kimsen yok mu? Sözünü dinleyen, acını paylaşan,
sevgine sevgisini katacak, kimsen yok mu?
Sen ister şu var de, ister bu, istersen yok işte, kimsem yok de;
hakiki bir dostun kesinlikle var. Sözünü dinleyen, acını paylaşan,
sevgine sevgisini katan ebedî dostunu, Rabbini unutma!

Ey Sözümü İşiten Dostum;

Sözlerim bitti. Işığım söndü. Kandilim tükendi.
Sen bana kulak ver de, sözleri bitmeyene, ışığı sönmeyene,
kandili tükenmeyene kulak ver. O'nu sev. O na kendini sevdir.
Onun sevdikleriyle doldur yüreğini.


Ekleme Tarihi: 06.02.2008 - 13:36
katre16 üyenin diğer mesajları katre16`in Profili katre16 Özel Mesaj Gönder Sayfanın başına dön
Konu: gelin ve damat yemini
katre16 su an offline katre16  
gelin ve damat yemini
43 Mesaj -

Gelin Yemini:

İki yarımdan bir tam olmaya adım attığımız bugünde; kredi kartlarını çökertip seni üzmeyeceğime, sık sık ağlayarak annemin evine gitmeyeceğime, pahalı hediyeler istemeyeceğime, sürekli şikayet etmeyeceğime, her gün sana mükellef sofralar hazırlayacağıma, seni anlamaya çalışacağıma, hayatım boyunca seni seveceğime söz veriyorum.

* * *

Damat Yemini:

İki yarımdan bir tam olmaya adım attığımız bugünde; futbol maçlarını seni sıkacak kadar izlemeyeceğime, televizyon kumandasını arada bir sana vereceğime, fazla mesai bahanesiyle arkadaşlara uymayacağıma, kayın validemin ev ziyaretlerinden rahatsız olmayacağıma, özel gün ve haftalarımızı asla unutmayacağıma, arada sırada da olsa sana hediyeler alacağıma, seni daima koruyup kollayacağıma söz veriyorum .


Ekleme Tarihi: 03.02.2008 - 10:39
katre16 üyenin diğer mesajları katre16`in Profili katre16 Özel Mesaj Gönder Sayfanın başına dön
Konu: ................
katre16 su an offline katre16  
................
43 Mesaj -

inş Emirdağ kardeşim bizim evlatlarımız da böyle olur.Duana amin diyorum canı gönülden...


Ekleme Tarihi: 02.02.2008 - 19:04
katre16 üyenin diğer mesajları katre16`in Profili katre16 Özel Mesaj Gönder Sayfanın başına dön
Konu: en genç müslüman doktor
katre16 su an offline katre16  
en genç müslüman doktor
43 Mesaj -

Sayyid Muhammad Hussain Tabataba'i - (Seyyid Muhammed Hüseyin Tabatabai)

Kur'anî ilmiyle mucize olarak gösterilen Tabatabai Kur'an-ı Kerim'in tamamını ezberlemiş. Ve onu yorumlayabiliyor, başkalarına açıklayıp anlatabiliyor.
2000 yılında, 13.000 kişi Güney Londra'daki İslam Merkezi'ne sadece onu dinleyebilmek için akın etti. Neden mi?

Çünkü doktora (Phd) yapmış olan Tabatabai o zaman sadece 7 yaşındaydı..

İslam'ın en genç Doktoru..
Muhammed Hüseyin Tabatabai, Hazreti Peygamber'in (s.a.a) torunlarındandır (ki Seyyid lakabını bu yüzden taşıyor. Hem Annesi hem Babası Seyyid olduğu için de Tabatabai lakabını almıştır.)

Ailenin her ferdi Hafız..

Babasının bir İslam alimi, annesinin de Kur'an kursu hocası olması nedeniyle daha kundaktayken Kur'an ile tanışan Tabatabai, 2 yaşında 30. cüzü (Amme Cüzünü) ezberler.

Ailesi, başta bunu dayısının fark ettiğini söylüyor. Dayısı, Tabatabai'nin oyuncağıyla oynarken Nebe' suresini ezbere okuduğuna şahid olur. Kur'an Kursunda annesinin kucağında iken dinlediği ayetleri kendisi dahil kimsenin farkında olmadan ezberlemiştir Tabatabai.



Aile bu çocuğunun da üzerine düşer. ve böylece 2 yaşını doldurmadan Muhammed "Amme Cüzü"nü ezberler.
5 yaşına girdiğinde ise Hafız olur.


Muhammed'in yaşında biri için, özellikle Arapça ana dili değilse Kur'an'ı ezberlemek zor, belki de imkansızdır. Bunu başaranlar ise hiç tefsir yapamamıştır. Bu İranlı küçük hafızın ana dili Farsça, ama Kur'an-ı Kerim'den dersler verebiliyor, hem Arapça hem Farsça olarak. Evet; sonraki sene Hadis-i Şerif ezberlemeye başlar ve Nehc'ül-Belağa'dan sözleri de..

İran İslam İnkılabı Rehberi Ayetullah Ali Hamaney, böyle bir çocuk yetiştirdikleri için Muhammed'in ailesini tebrik eder ve istekte bulunmalarını söyler. Ailenin isteği sadece Hacc yolculuğudur. Masraflar karşılanır ve Hacc ziyaretini yaparlar.

7 yaşında İngiltere'de kendisine "Doktor" ünvanı verilir. Şu an İran'ın "ilim şehri" diye bilinen "Kum" kentinde yaşıyor. Yetişkinler çok zor demesine rağmen Muhammed, "Mantık" ilminin kitaplarına yönelmiş.

BBC de çıkan haberi; http://news.bbc.co.uk/2/hi/uk_news/332584.stm


Ekleme Tarihi: 02.02.2008 - 17:29
katre16 üyenin diğer mesajları katre16`in Profili katre16 Özel Mesaj Gönder Sayfanın başına dön
Konu: Evlilikte kavgAyı bitiren 21 cümle
katre16 su an offline katre16  
Evlilikte kavgAyı bitiren 21 cümle
43 Mesaj -

1-haklısın!
2-mümkündür!
3-seni seviyorum!
4-seni çok iyi anlıyorum!
5-eline sağlık!
6-sen bir tanesin!
7-özür dilerim!
8-senin yerin çok ayrı!
9-hayırlısı olur inş.!
10-sen Allahın bir lütfusun!
11-problem değil!
12-teşekkür ederim!
13-kızgınlığım sana değil!
14-dualarım seninle!
15-bana biraz zaman tanı!
16-sen yapmazsın,biliyorum!
17-canın sağolsun!
18-hakkını helal et!
19-Allah senden razı olsun!
20-harika olmuş!
21-sen dünyanın 8.harikasısın!
Aslında istesek evliliği kurtarmak ne kadar basit görüyormusunuz.evlilik binamızı hoşgörü,saygı ve(Allah sevgisi başta olmak üzere) sevgiyle inşa edelim inş.ilgili mimarlara duyrulur!!!!! selametle....
A L I N T I D I R . . .


Ekleme Tarihi: 02.02.2008 - 14:03
katre16 üyenin diğer mesajları katre16`in Profili katre16 Özel Mesaj Gönder Sayfanın başına dön
Konu: Hurma ağacı, Adem oğlunun halasıdır...
katre16 su an offline katre16  
Hurma ağacı, Adem oğlunun halasıdır...
43 Mesaj -

„Sizden biriniz iftar edeceği vakit, hurma ile iftar etsin. Çünkü onda bereket vardır.“
Dualar, selamlar ve saygılar, onun üzerine olsun.
Peygamber (s.a.v), hurma ile iftar ederlerdi. Hurmanın bereketlı olmasının nedeni, hurma olan Nahle’nin, cem’iyyet-hayırları kendinde toplayan ve adalet ünvanı ile yaratılmış olmasındandır. Tıpkı insanın yaratılışında olduğu gibi. Bundan dolayı Peygamber (s.a.v.) hurma ağacı için:
„Hurma ağacı, Adem oğlunun halasıdır.“ buyurmuştur. Çünkü bu ağaç, Adem’in yaratıldığı çamurun kalanından yaratılmıştır. Bunun için peygamber (s.a.v) buyurdular ki:
„Halanız hurma ağacına, saygı gösteriniz. Çünkü o, Adem’in (a.s) kalan çamurundan yaratılmıştır.“
Peygambermizin (s.a.v.) hurma ağacı için; Bereket, isimini vermesi kendinde her şeyin bulunduğu için olsa gerek. Öyleyse bu ağacın meyvesi olan hurma ile iftar yapmakla, hurma insanın bir parçası olduğundan dolayı, onda bulunan toplayıcılık özelliği, insana aktarılmış olur. Hurmada bulunan sonsuz üstünlükler, bunu yiyene de sirayet eder.
Anlatılan bu manalar, onun yenmesi ile her halükarda elde ediliyorsa da, oruclu olan kimse, iftar zamanında şehvetlerden ve dünyanın geçici zevklerinden temiz olduğu için hurmadan pek çok şekilde istifade etmiş olur. Bu gayenin hurmada oluşması, daha tamam ve daha kemale ermiş olur.
Kaynak/Mektubat-I Rabbani/S.305)


Ekleme Tarihi: 02.02.2008 - 13:16
katre16 üyenin diğer mesajları katre16`in Profili katre16 Özel Mesaj Gönder Sayfanın başına dön
Konu: erkeğin ağzından böyle laf alınırmış
katre16 su an offline katre16  
erkeğin ağzından böyle laf alınırmış
43 Mesaj -

Kadın: Ben ölürsem ne yaparsın? Tekrar evlenir misin?
>
>Adam : Hayır. Kesinlikle hayır !!
>
>Kadın: Neden?? Evli olmak hoşuna gitmiyor mu!!??
>
>Adam : Öyle demek istemedim. Tabi ki gidiyor.
>
>Kadın: O zaman neden tekrar evlenmezsin ki??
>
>Adam : Tamam. Tamam. Evlenirim.
>
>Kadın: (yüzünde üzgün kırgın bir ifadeyle)Evlenirsin ha..
>
>Adam : (ne diyeceğini bilemez ve azıcık kızgın bir iç çeker)

>
>Kadın: Benim resimlerimi kaldırıp yerlerine onun resimlerini koyar
>
>mısın??
>
>Adam : Sanırım bu yapılacak en uygun şey olur.
>
>Kadın: O zaman onun benim ayakkabı koleksiyonumdan
ayakkabılar giymesine de izin verirsin....??

>Adam : Hayır onun ayakları 37 numara...
>


Ekleme Tarihi: 02.02.2008 - 10:42
katre16 üyenin diğer mesajları katre16`in Profili katre16 Özel Mesaj Gönder Sayfanın başına dön
Konu: Modern Aşklar ve Sevgi İsrafı
katre16 su an offline katre16  
Modern Aşklar ve Sevgi İsrafı
43 Mesaj -

Arkadaşlık vazgeçilmezi olmuş günümüz gençlerinin. Adeta olmazsa olmaz(!)…Karşı cinsle arkadaşlık ciddi bir eksiklik olarak telakkî edilirken, asıl eksikliklerin tespiti arka sıralara sarkmış.

Evlilik öncesi kız ve erkeğin Park ve Bahçeler Müdürlüğü’nün sunduğu imkânlardan ortaklaşa faydalanarak, beraberce deniz kenarında dolaştıkları, erkeğin denizde taş sektirirken kızında ona bakarak “Hayatımın erkeği” hülyalarına daldığı zaman içerisindeki süreç ve bu süreçte irtikâb ettikleri çeşitli haram fillerin bütünü olarak adlandırdığımız bu flörte; genç beyinler iyiden iyiye âşina olmuş ve flörtsüz evliliğin hüsran şubelerinden birinin adresi olduğu gibi bir düşüncenin etrafında pervane…

Evliliğin ancak “flört” temeline dayanarak kuvvet kazanabileceği tezinde ve tesellisinde…

Sorsanız sizinle bu konuda sabaha kadar tartışabilecek gözü karalığa sahip. “Efendim tanımak şart, tanımadan olmaz…”

“Tanımak” derken bile bu üstü kapalı kara kutunun muhteviyatına, kıstas ve kriterlerine hâiz olmaktan dahi çok uzak…

Gençlik heva-ü heveslerinin ve nefsin vermiş olduğu telkinler gayrisinde; yaşça ileri ama fikir yönünden körpecik sayılabilecek bu gencin kıstaslarının ne olmasını bekleyebilirsiniz? Her şeyi genç yaşındaki mantık tabağının ölçüsüyle değerlendiren, dünyadaki yiyecek çeşidini “soğanın cücüğünden” ibaret zanneden bu fikir manzumesinin tuğlalarıyla sağlam bir “tanıma”yı nasıl beklersiniz? Ama onlara göre öyle değildir, onlar tanımışlardır(!)…

***

Radyo programında telefonun ucundaki kız, dostu olarak tanıdığı erkeğin kız arkadaşına tecavüz etmesinden dolayı içinde bulunduğu acınası halini anlatmaya çalışıyor. “Flört” vasıtasıyla çok tanıdığını zannettiği şahıs ve içinde bulunduğu durumun vehâmeti…

Program yapımcısı psikologun “Çok şaşırdınız mı?” şeklinde, acı durumun tuzu biberi mesabesindeki sorusuna, içinde bulunduğu şoku ifade edemeyişinin acziyetini bildirmekle yetiniyor.

Bu durumumda akıllara gelen ve sorulması gereken soru: “Siz ‘tecavükar mütecaviz’ olarak nitelendirebileceğimiz o şahsın değer yargılarını biliyor muydunuz?”

Evet, değer yargılarını bilemeden tanımak fiilini icrâ ettiğini zanneden sayın kardeşim, nereye gittiğini bilmediği karanlık ve sisli yola körü körüne dalan üniversiteli arkadaşım, sen nesin? Amacın-inancın ne? Ve kıymet verdiğin değerler karşındaki için ne ifade ediyor?

Türlü türlü saçma-sapan olaylar halkasında, belki de gerçek muhtevasından bihaber olarak ve zerrece nasibi olmadan, ismi “aşk” olarak koyulan; şehvet ve kör olası nefsi tatminden öte geçmeyen bu basit olaylar hengâmesinin hayatınızda açacağı ve muhtemelen de telafisi mümkün olmayan zararları üzerinde düşündünüz mü? Bu tehlikenin ayak seslerine kulak tıkamak vicdanınızı şimdilik rahatlatıyordur eminim.

***

Gençlerin fıtratında ziyadesiyle olan-olması gereken bu aşkı; Eğitimci-Yazar Sait Çamlıca’nın deyimiyle “öldürmek” değil “eğitmek” amaç olmalıdır. Aşksız genç, pozitif enerjilerini yitirmiş beyin gibidir. Ne var ki bu aşkın sık sık ve zamansız olarak karşı cins birine isabet etmesi bir talihsizliktir.

Yapılan araştırmalar 17 yaşına kadar aynı cinsle olan dostlukların bu süreçten sonra karşı cinse yöneldiğini söylüyor. Ziyadesiyle bu yaştan sonra başlayan flört mefhumu, gizli buluşmalar vs. şeylerle sürüyor. Bu buluşmalarda ve buluşmalardan sonra “sinirsel tansiyon” artar. Ruhi bir huzursuzluk ve cinsel öfke… Flört yapan kızlardan ve erkeklerden bazıları bu “sinirsel tansiyon”a dayanamaz ve içgüdüsel (nefsî) arzularına uymak suretiyle ahlak kurallarını unuturlar ve iş işten geçtikten sonra hayatları boyunca etkisinden kurtulamayacakları pişmanlık duygusunun pençesinde kıvranırlar. İşte bu durum Hadis-i Kutsî’de “Şeytanın zehirli oklarından bir oktur…” buyurulan okun, zehirlerinin bir neticesidir. İçtiği zehirden adeta şifâ umarcasına kâseyi tepesine dikerek, tekrar tekrar buluşan kız ve erkek; bu ölçü doğrultusunda ilişkilerini kuvvetlendirip rahata kavuşabileceklerini sanırlar. Tek kelimeyle aldanırlar! İrtikâb ettikleri bu gayr-i meşru fiilin sonunu getiremez ve batmaya yüz tutmuş olan evlilik bağından yoksun bu gemi, ara ara patlak vermek suretiyle mahkum olduğu nihayete doğru yol alır.

Yahya Kemâl’in tabiriyle Artık demir alma vakti gelmiştir bu limandan ama bir farkla… Şiirde meçhûle giden geminin gittiği doğrultu artık “meçhullükten” kurtulmuştur.

Çok geçmez aşka susamış (!) beyinler yeni bir arayışın içinde bulur kendini. Sonra bir diğeri, bir diğeri vs…

Peki tüm bunlar olurken, konuda da esas vurgulamak istediğimiz nokta olan ve acımasızca heder edip kullandığımız “sevgi” kavramının sisteminde bir işleyiş bozukluğu yapabileceğini hiç düşündünüz mü? Kendimizce “aşk” olarak nitelendirdiğimiz ama esas olarak gereken kişiye karşı olan aşkın kuvvetini emip sömüren tüm bunların bir “sevgi israfı” niteliğinde olabileceğini aklınıza getirdiniz mi?

“Sevginin de israfı mı olur?” demeyin! Akıp giden sudan fazlaca kullanılan suyu “israf” olarak gören kutsal dinin bu ince düşüncesi; böyle düşünmeye sevk etti beni. Bu tür olaylar silsilesinden geçmiş evliliklerdeki, sevgi ve güven potansiyelinin az olmasının neticelerinden olan “huzursuzluk cereyanı”nın sebeplerinden birini buna bağlıyorum.

Selam ve sevgiler…


Ekleme Tarihi: 01.02.2008 - 12:05
katre16 üyenin diğer mesajları katre16`in Profili katre16 Özel Mesaj Gönder Sayfanın başına dön
Konu: gun gelir hepsi de takar
katre16 su an offline katre16  
gun gelir hepsi de takar
43 Mesaj -



Flash TV, Gece Hattı Sunucusu Gökhan Taşkın canlı yayında türban taktı. Küçük Reha (Muhtar) olarak bilinen Gökhan Taşkın türban haberlerinden sıkılınca protesto amaçlı canlı yayının ortasında türban taktı
kahkaha kahkaha


Ekleme Tarihi: 01.02.2008 - 12:00
katre16 üyenin diğer mesajları katre16`in Profili katre16 Özel Mesaj Gönder Sayfanın başına dön
Konu: bir kısım kadınlar'rahatsız oldu'
katre16 su an offline katre16  
bir kısım kadınlar'rahatsız oldu'
43 Mesaj -



TBMM Başkanvekili Gürdal Mumcu, ’’Türban çağdışı, ortaçağ karanlığına doğru Türkiye’yi götüren bir simgedir’’ dedi. (bak sen )
çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği, Cumhuriyet Kadınları Derneği, Türk üniversiteli Kadınlar Derneği, Türk Kadın Konseyi’nin de aralarında bulunduğu 35 örgütün temsilcileri, bugün TBMM’ye gelerek temaslarda bulundu.
İlk olarak CHP Grup Başkanvekili Kemal Kılıçdaroğlu’nu ziyaret eden örgüt temsilcileri adına açıklama yapan Cumhuriyet Kadınları Derneği Genel Başkanı Şenal Sarıhan, Cumhuriyetin temel değerlerini savunmada kararlı oldukları söyledi.
’’Türban üzerinden, Cumhuriyet rejiminin değiştirilmek istendiğinin farkındayız’’ diyen Sarıhan, bu farkındalığı, hukuki ve demokratik yöntemlerle ifade etmeye çaba göstereceklerini belirtti.
Kemal Kılıçdaroğlu da AK Parti ve MHP’nin Türkiye’nin siyasal rejimine yönelik bir çaba içinde olduklarını ileri sürdü.
Kılıçdaroğlu, AK Parti Gaziantep Milletvekili Fatma Şahin’in, ’’önce üniversitelerden başlayacağız. Aşama aşama gideceğiz’’ şeklinde bir gazete beyanının olduğunu ileri sürerek, AK Parti Konya Milletvekili Hüsnü Tuna ile AK Parti’li bir belediye başkanının da benzer açıklamalar yaptığını savundu.
Kılıçdaroğlu, ’’Görülüyor ki yapılan düzenleme, AKP ve MHP’yi de aşarak, toplumun gündemine oturacaktır. Cumhuriyet’ten intikam almak isteyenler, bugün bayram yapıyorlar. Kimin sayesinde? AKP ve MHP’nin sayesinde’’ diye konuştu.
Sendika, dernek ve kitle örgütü temsilcileri, daha sonra TBMM Başkanvekili Güldal Mumcu’yu ziyaret etti.
Cumhuriyet Kadınları Derneği Genel Başkanı Sarıhan, ’’üniversitelerde türbanın serbest bırakılmayla ilgili Anayasa değişikliğinin, TBMM Başkanlığınca işleme konulmaması’’ talebini içeren dilekçeyi, TBMM Başkanı Köksal Toptan’ın Mısır’da olması nedeniyle Mumcu’ya verdi.
’’Sorun, türban sorunu değildir. Esas olarak Cumhuriyet rejiminin değiştirilmesi sorunudur’’ diyen Sarıhan, ’’Herkesi 2 Şubat’ta saat 14.00’de Cumhuriyet rejimi için Anıtkabir’de olmaya’’ çağırdı.
TBMM Başkanvekili Mumcu ise dilekçeyi, TBMM Başkanlığına takdim edeceğini ifade ederek, ’’Sizin öneriniz doğrultusunda davranacağını biliyor ve umuyorum’’ dedi.
’’Türbanın, özgürlük olmadığını’’ ifade eden Mumcu, ’’Türban çağdışı, Ortaçağ karanlığına doğru Türkiye’yi götüren bir simgedir’’ diye konuştu.

kaynak:habervaktim.com

(boşuna uğraşıyorlar belediye görevlilerne yazık mitinglerden sonra etrafı temzliyorlar iş çıkarıyorlar bosuna)


Ekleme Tarihi: 01.02.2008 - 11:58
katre16 üyenin diğer mesajları katre16`in Profili katre16 Özel Mesaj Gönder Sayfanın başına dön
Konu: Themenicon Yüregimin Duasi..
katre16 su an offline katre16  
...................
43 Mesaj -

Duana canı gönülden aminnnnnn diyorum bir dua da ben ekliyorum

" Allah'ım ! benim arkadaşlarımı gafillerden,


seni unutmuş kimselerden yapma ! Çünkü


onlar seni andığım zaman , bana bu hususta


yardımcı olmazlar. Gaflette olduğum


zaman , bana seni hatırlatmazlar. Senin


emir ve yasaklarına uymayı, iyi şeyleri


emrettiğim zaman, bana itaat etmezler,


sustuğum zaman beni üzerler..."


Ekleme Tarihi: 01.02.2008 - 11:53
katre16 üyenin diğer mesajları katre16`in Profili katre16 Özel Mesaj Gönder Sayfanın başına dön
Sayfa (2): (1) 2 Devam >
İmzalar göster - Konuları göster

Kategori Seç:  
Sitemizde şu an Yok üye ve 689 Misafir mevcut. En son üyemiz: Didem_


Admin   Moderator   Vip   Üye ]

Hayırlı ömürler dileriz.    Bu üyelerimizin doğum günlerini tebrik eder, sıhhat ve afiyet dolu bir ömür dileriz:
kilimlili67 (47), EnToRia (39), cihankarasan (56), rahmali (60), beyazyol (44), hmurat (50), Sweet-Bircan (31), calinan_kalp (43), bobmalley (34), kerim71 (50), talip-ibrahim (38), kan-ka (50), behlül72 (52), n.nakla61 (40), yasinbirel80 (44), zuhre yildirim (44), SnNmMc (37), tarik82 (42), akin123 (37), MertTurk (43), *hira* (35), zaferburgu (49), mademney (42), esli (61), sipahii (43), gokhan (46), ISLAM_GUNESI (40), veteriner54 (42), meryem03 (40), engino (46), yol_cu (42), koyuncu339 (39), fizikcimrt (49), fgdibo (36), salem (46)
24 Saatin Aktif Konuları
0

Copyright © ((( RAVDA.net )))  *  İrtibat   *   RAVDA Reklam Servisi   *   Tüm hakları saklıdır, izinsiz alıntı yapılamaz.
Sitemizde yayınlanan imzalı yazıların içeriğinden yazarları, forum ve yorumlardan ekleyen şahıslar sorumlu olup, kesinlikle sitemiz sorumlu değildir.
© by ((( RAVDA.net )))

Sayfa 0.56098 saniyede açıldı