lopinavir ritonavir lopinavir ritonavir generique kaletra ivermectine generique stromectol super kamagra suprax symmetrel synthroid bottle synthroid tadacip tadalift tadalis sx tadora tamec tamsunax tarivid tavanic tegretol telfast temovate tenoretic tenormin terbifil tetraseptine thorazine ticlid tildiem timisol timonil timoptic tirosint tofranil top avana topamax toramide torasem torasis torem trandate transannon trecator sc trental trial packs triatec
     

0
Start Giriş Üye Ol üyeler ((( RAVDATe@m))) Arama
Toplam Kategori: 69 *** Toplam Konu: 30100 *** Toplam Mesaj: 148193
Forum Anasayfa » Arama Sonuçları

9 Sonuç - Yeni Arama
Sayfa (1): (1)
Ekleyen Mesaj
Konu: ŞOK ŞOK ŞOK Masonların hedefi ! ! ! ( ÖNEMLİ )
itaat20 su an offline itaat20  
RE: ATATÜRK E
11 Mesaj -
Alıntı
Orijınalı lim10

Mason diyenler

Lütfen aşağıda ki linke bir baksınlar. bakalım kim mason kimler değil

http://www.milligorus-forum.com/forum/thread.php?threadid=587 reklam amaçlı değildir. Burda Atatürk ün flistin hakkında düşüncelerine yer veriliyor.... Lütfen bazı şeyleri biraz daha inceleyelim.



Konu hakkında pek bilgin yok sanırım

Masonluk ve Sabetaycılığı iyice araştır

http://www.sabatay-sevi.de/
Ekleme Tarihi: 01.08.2006 - 02:50
itaat20 üyenin diğer mesajları itaat20`in Profili itaat20 Özel Mesaj Kapalı Sayfanın başına dön
Konu: SÜLEYMAN HİLMİ TUNAHAN KADDESELLAHÜ SİRRAHÜL EAZZE
itaat20 su an offline itaat20  
11 Mesaj -
YeSiLKuBBeM moderatörümüz kaldırmış,Allah razı olsun
Ekleme Tarihi: 30.07.2006 - 12:59
itaat20 üyenin diğer mesajları itaat20`in Profili itaat20 Özel Mesaj Kapalı Sayfanın başına dön
Konu: ULEMANIN GÖZÜYLE SÜLEYMAN HİLMİ TUNAHAN HAZRETLERİ
itaat20 su an offline itaat20  
ULEMANIN GÖZÜYLE SÜLEYMAN HİLMİ TUNAHAN HAZRETLERİ
11 Mesaj -


Üstad Bediüzzaman Said Nursi

Süleyman efendi’nin yakın talebelerinden muhterem Mehmed Emre hocaefendi anlatıyor: “Sivrihisar’da vazifeye başladığım sırada ziyaretime gelen Emirdağ Müftüsü Mehmet Oral’a iade-i ziyarette bulunmak üzere Emirdağ’a gitmiştim. Bahsi geçen zat beni birkaç gün misafir etti.

Bediüzzaman Said Nursi Hazretlerinin bu ilçede bulunduğunu öğrenince Kur’an Kursu öğreticisi Hafız İbrahim ile birlikte üstadı ziyarete gittik.Bu muhterem zatın ikamet ettiği ev, Kur’an Kursu’nun tam karşısındaydı.Sokak kapısından içeri girince elle yazılmış bir kağıdın kapısının arkasına raptedildiğini gördüm. Ve merak saikasıyla yaklaşıp okudum.

Üstadın ifadesiyle kaleme alınmış bulunan yazıda şöyle deniyordu: “Ben yaşlı ve hasta bir Said’im. Beni ziyaret etmek isteyenler kitaplarımı okusunlar.Böylece daha çok istifade ederler.”

Üstad Hazretlerinin hizmetinde bulunan Zübeyr, bizi görünce aşağı indi ve maksadımızı öğrenince kapının arasındaki kağıdı gösterdi. Ben “O yazıyı siz gelmeden önce okudum. Buna rağmen ziyaret etmek istiyorum. Kabul etmezlerse geri gideriz” dedim. Yukarıya gidip geldi ve üstadın huzuruna kabul edileceğimizi haber verdi, sevindim.

Odadan içeri girdiğimizde üstad,oturmakta bulunduğu karyolanın üzerinde iki dizi üzerine gelerek boynuma sarıldı. Ben de elini öpüp oturdum. Said Nursi hazretleri kendine mahsus şivesiyle ;
“Müftü deyince yaşlı,ihtiyar bir kimse tasavvur ediyordum. Sen gençmişsin. Kimde okudun?” dedi. Ben: “Süleyman efendi hazretlerinde” cevabını verdim. Bunun üzerine; Üstad, “Ben kendini görmemişem. Fakat manen tanırım. Ulema-i su İslam dininin şerefini ayak altına düşürdüler. Fakat o bunu minarenin şerefesi gibi yükseltti. Onu ve talebelerini okuduğum evradın sevabına ortak kılıyorum.” dedi.

Pırıl pırıl parlayan gözleri,zekasındaki fevkaladeliği yansıtmaktaydı. Bakışlarındaki maveralara uzanan bir ruh hasleti müşahede olunuyordu. Kemalatını aynelyakin müşahede ederek yarım saat kadar huzurunda bulunduktan sonra duasını ve müsaadesini talep ederek ayrıldım.”

(Mehmed Emre-Hatıralarım.s:55-56-Erhan yay.)

Bediüzzaman’ın talebelerinden Mustafa Sungur şöyle bir hatıra nakletmektedir:

“16 Eylül 1959 tarihiydi. Bediüzzaman Hazretleri aniden şiddetle rahatsız oldu. Bu rahatsızlığı üç gün devam etti. Gazete okumadığından ve radyo dinlemediğinden hâl-i âlemden haberi yoktu. Üç gün sonra İstanbul’dan Rüşdü Bey isimli talebesi geldi. Onu görünce hemen ahvâl-i âlemden ve İstanbul’da ne olup bittiğinden sordu. O da “Üstadım, Süleyman Efendi vefat etti” deyince, üstad birden kalkarak “Kardeşim, Şeyh Süleyman mı? Şeyh Süleyman mı?” diyerek dikkatle sordu. “Evet üstadım, Şeyh Süleyman” deyince Bediüzzaman şöyle dedi: “Kardeşim ne zaman vefat etti?” Bu soruya verilen cevap bizi daha da hayrete düşürmüştü. Zira tam vefat ettiği saat Bediüzzaman hastalanmış ve bu manevi elemi hissetmişti. Bediüzzaman, devamla
“Kardeşim, Allah rahmet eylesin, Allah rahmet eylesin, mübarek veli bir zattı, mühim hizmetler ifa etti. Allah rahmet eylesin.”

(Prof.Ahmed Akgündüz-Arşiv belgeleri ışığında Süleyman Hilmi Tunahan-Osav yay.)

Süleyman efendinin bendelerinden Arif Hikmet Köklü beyefendi 14.09.2001'de şu enteresan hatırayı anlatmışlardır;
"Bazı kimseler Bediüzzaman Said Nursi aleyhinde neşriyatta bulunuyorlardı.Onların tesirinde kalarak Şeyh Süleyman efendi hazretlerine "Biz Said Nursi'yi nasıl bileceğiz?" diye sordum. "Bu Bediüzzaman hazretleri Türkiye'de en sevdiğim zattır" dediler.Yanından bir zat çıkıyordu,onu kast ederek "Siz gelmeden önce bir zat gelmişti. Said Nursi hazretlerinin yanından gelmiş ve sohbetinde bulunmuş. Sohbette bizim bahsimiz olmuş.Ayağa kalkarak: "Ne kadar sevap kazanmışsam yarısını Şeyh Süleyman efendiye veriyorum" dediğini bize nakletti. Biz de o zata dedik:"Biz de bu güne kadar sevap ve hayır namına ne kazandı isek hepsini Said Nursi hazretlerine hediye ediyoruz. Bunu kendisine bildirirsiniz."

...Yine Arif beyin nakline göre Süleyman efendi şöyle buyurmuş: "Said Nursi'ye makamını bizzat Resulullah vermiştir.En yüksek dereceye çıkmıştır.Hz.Allah'ın ilham ettiği şekilde yazacak,onun hizmeti de öyle..."

...Halen Hollanda'da bulunan Abdullah Tekin hocaefendi de şöyle bir hatıra naklediyorlar: "Risale-i nurları okumakla birlikte çeşitli hocaefendilerimizden dersler de alıyorduk. Hacı Süleyman efendi hazretlerinden de uzun zaman ders aldık. Merhum bizim nurlarla irtibatımızı biliyordu.Bir gün yakın talebelerine; "Bediüzzaman Hazretlerinin talebeleriyle aranızda zerre miktar bir ihtilaf çıkarırsanız huzur-u ilahide iki elim yakanızdadır...Abdullah evladımız iki yerden feyiz alıyor.Bediüzzaman hazretleri o vazife ile tavzif edilmiş, biz de bu vazife ile tavzif edilmişiz." buyurdu.

M.Fethullah Gülen Hocaefendi:

Hocaefendi bir makalesinde Süleyman efendi' için şunları yazmaktadır:
"Silistre'de soylu bir ailenin çocuğu.. Hoca oğlu hoca.. Rûhî zenginliğini İstanbul âfâkının irfanıyla kıvamına getirince, ciddî bir vefa hissiyle maskat-i re'si olan beldeyi müderrislikle
kucaklar.Onunla alâkalı derin bir beklenti içinde bulunan aile fertleri,etrafını saran talebe, dost ve kardeşlerinin sadâkat ve vefâsında onun misyonunu ve yarınlarını görür, talihlerine tebessümler yağdırırlar.

Süleyman Efendi, aksiyonu önde, eşine ender rastlanır yorulma bilmeyen bir mücâhede insanıdır. Hayatı boyunca, ehl-i sünnet ve'l-cemaat düşüncesinin sadık ve kararlı bir müdâfii olarak yaşamış.. dinî duygu ve dinî düşüncenin üst üste sarsıntılar yasadığı bir dönemde "sath-ı mücadele" demiş; dinî düşünce ve tarih şuurunu bir kanaviçe gibi kullanarak, ruhumuzun dantelsini örmüş.. bir baştan bir başa ülkenin her yanında açtığı kurslar, yurtlar ve pansiyonlarla gönüllerimize varlığımızın esaslarını duyurmaya çalışmış.. ruhların ve ruhânilerin tayerân ettiği âleme yürüyeceği âna kadar da, bu misyonunu edadan geri durmamıştır..

Ben, şu birkaç satırla bu büyük hareket adamını anlatma iddiasında değilim; olamam da. Bu kadar az bir zaman içinde, Edirne'den Ardahan'a kadar, ülkenin her yanını, hem de engellemelere rağmen, ilim ve irfanla bezeyen bir ruh ve mânâ insanını anlatmak, değil birkaç paragrafla, mücellitleri bile aşan bir mevzudur.(Ruhumuzun heykelini dikerken adlı eserinden)

Hocaefendi İzmir'de 1970'li yıllarda yaptığı bir sohbetinde bir soru münasebetiyle Süleyman efendiden şöyle bahsetmektedir:. "Benim bildiğim bir şey var, Türkiye'nin en hücra yerlerine, en ücra köylerine, dere dibindeki nahiyelerine, beldelerine, karyelerine kadar bu memleketin karanlık gecesinde bir tek şafağın çakmadığı günlerde, Süleyman efendi merhumun talebeleri gitti, Kur’an Kursu açtı, vatan evladına Kur’an öğrettiler.İmam hatip yoktu, enstitü de yoktu, başka dini müessese de yoktu, İlahiyat da bir tane adam çıkarmıyordu. Müftü oldu, vaiz oldu, imam oldu, Kur’an Kursu muallimi oldu bu işin bir yönüydü, böyle bir sâyi hafife almak bir mü'min için caiz değildir..

Ama sen daha makul, daha sistemli, devrin dönen çarklarına daha muvafık bir hizmet şekli biliyorsan, çık Allah rızası için hizmet et, seni de ileride gelecek nesiller hizmetinle alkışlasın, dualarıyla yad etsinler. Fakat hizmet etmiş, görünüşü itibarıyla büyük işler yapmış kimselerin tan ve teşniini açık-kapalı ifade ve işmam eder şeylerden içtinap etmek lazım. Hususiyle büyük hayırlara medar olmuş kimseleri yapacağımız şey, sadece hayırla yad etmektir, içimizi aşamıyorsak en azından hayırla yad etmektir. Saniyen, benim hayranı olduğum bir husus var, bunu da belki elli defa nakletmişim.

İnsanlık tarihinde diyorum, Aleyhissalatü vesselamdan sonra, aksiyoner olarak gördüğüm bir-iki şahıs var, bir tanesi de Tuna boylu Süleyman Hilmi efendidir. Başka hususlarını nakletmeyin ama, bir aksiyoner görmek istiyorsanız ona bakacaksınız.

Mehmed Kırkıncı Hocaefendi

"Bu zat daha ne yapsın ki? Almanya’da ve yurtta her vilayette bu kadar Kur’an kursları var. Her çocuğu Kuran’a bağladı. Arapça’yı sevdirdi. Tedrisatı sevdirdi. Bu kadar insanin kalbini Kuran’a bağlamak Hilmi Tunahan’a nasip oldu. Allah ondan razı ol.(Aksiyon dergisi-sayı-37)

Mehmed Kırkıncı Hoca, dersiamlardan Dursun efendi’nin Süleyman efendi hakkındaki bir sözünü de şöyle anlatmaktadır:

“1970’li yıllarda dersiâmlardan ve Mahmud Efendi’nin hocası olan Of’lu Hacı Dursun Efendi, Erzurum’daki Kümbet Medresemizi ziyaret etmişti. Her yönüyle büyük bir alim olan Dursun Efendi’ye herkesi sordum ve o da anlattı. Mesele Silistre’li Süleyman Efendi’ye gelince aynen şu cümleleri söyledi: “Süleyman Efendi de dersiâmdır; ancak o Allah’ın hususi bir inayet ve ihsanına mazhardır ve akranlarından farklı bir simadır. Başından beri onun böyle olduğunu hissediyorduk.&#8221aglaAhmed Akgündüz.age.)

kaynak: http://www.cevaplar.org/index.php?khide=visible&sec=12&sec1=48&yazi_id=4538&menu=1
Ekleme Tarihi: 30.07.2006 - 01:22
itaat20 üyenin diğer mesajları itaat20`in Profili itaat20 Özel Mesaj Kapalı Sayfanın başına dön
Konu: SÜLEYMAN HİLMİ TUNAHAN KADDESELLAHÜ SİRRAHÜL EAZZE
itaat20 su an offline itaat20  
11 Mesaj -
Süleyman Hocamızdan Allah Binlerce Kez razı olsun şefaatine nail eylesin
Süleyman Hilmi Tunahan Hocamıza ait resimler;






kaynak: http://www.cevaplar.org/index.php?khide=visible&sec=album&album_id=48&album_adi=SÜLEYMAN%20HİLMİ%20TUNAHAN


Bu mesaj 2 kez ve en son YeSiLKuBBeM tarafından 30.07.2006 - 02:28 tarihinde değiştirilmiştir.
Ekleme Tarihi: 30.07.2006 - 01:17
itaat20 üyenin diğer mesajları itaat20`in Profili itaat20 Özel Mesaj Kapalı Sayfanın başına dön
Konu: Muhterem M-Fethullah Gülen Hocaefendi
itaat20 su an offline itaat20  
RE:
11 Mesaj -
Alıntı
Orijınalı bayraklilar

Fethullah Gulen gibi bizden gorunup gencligin imanini calan,kufru hosgoren basortusune teferruat diyen.hiristiyanl;arda sehit olabilir diyen, amentunun sartlarini ikiye indiren bir sahsi burda ovmeyiniz .gittiginiz olu gozden geciriniz bu yol zamanin bedisi muceddidi bediuzzaman hazretlerinin yolundan cikmistir.Sizde helak olan 72 firka icine girmeyin.Fethullah guleni iyi inceleyin kulaktan dolma bilgilerle arkasina dusmeyin



Kardeşim inş. yazıyı bilgisizlikten dolayı yazmışsındır,Hocaefendi teferruat dememiştir,prizma adlı eserde "furuat" olarak değerlendirmiştir Ehli sünnet itikadına uygudur

http://www.ravda.net/rf/include.php?path=forum/showthread.php&threadid=44147

Hristiyanlara şehit diyen ve amentüde ittifakımız var diyen bu konuyu kafanda çözmen için önce fıkhı öğrenmen gerek,ayrıca bu konudaki görüşler Hocaefendi ile Yeryüzüne gelmemiştir,Bediüzzaman Said Nursi Hz. ilede gelmemiştir,Ehli sünnet İmamlarının hepsi bu çizgide İçtihad yapmışlardır,Sanki din dışı bir şeymiş Ehli sünnet itikadına ters bişeymiş gibi lanse edilmesi binlerce insanı zan altına sokuyor...

http://www.gencadam.net/
http://www.cevaplar.org/

adlı sitelerde istediğin soruya cevap veriyorlar,gerçekten öğrenmek istiyorsan kafana takılanları sorabilirsin

İslam adına yapılan hizmetleri alkışlamamız gerekirken bu tarz tutum ve davranışlar,Mümin olarak tanımladığımız karaktere uymuyor

vesselam
Ekleme Tarihi: 30.07.2006 - 00:56
itaat20 üyenin diğer mesajları itaat20`in Profili itaat20 Özel Mesaj Kapalı Sayfanın başına dön
Konu: ŞOK ŞOK ŞOK Masonların hedefi ! ! ! ( ÖNEMLİ )
itaat20 su an offline itaat20  
11 Mesaj -
Arkadaşlar esasen bu konunun üzerine gidilmesini düşünüyorum çünkü son günlerde yaşadığımız olaylar slaytta anlatılanlarla birebir örtüşüyor,uzun zamandan beri konuyu araştırıyorum sizlerinde fikrinizi öğrenmek isterim
Ekleme Tarihi: 29.07.2006 - 15:25
itaat20 üyenin diğer mesajları itaat20`in Profili itaat20 Özel Mesaj Kapalı Sayfanın başına dön
Konu: ŞOK ŞOK ŞOK Masonların hedefi ! ! ! ( ÖNEMLİ )
itaat20 su an offline itaat20  
11 Mesaj -
Slaytta can alıcı nokta bu çok iyi inceleyin herşeyi çözersiniz



Bu mesaj 1 kez ve en son itaat20 tarafından 29.07.2006 - 15:22 tarihinde değiştirilmiştir.
Ekleme Tarihi: 20.07.2006 - 22:59
itaat20 üyenin diğer mesajları itaat20`in Profili itaat20 Özel Mesaj Kapalı Sayfanın başına dön
Konu: ALVARLI EFE HAZRETLERİ(1868-1956)
itaat20 su an offline itaat20  
ALVARLI EFE HAZRETLERİ(1868-1956)
11 Mesaj -
ALVARLI EFE HAZRETLERİ(1868-1956)-




Muhammet Lutfi’yi hayr ile yad et
Hayır dua ile kalbin abad et
Bir Fatiha oku ruhunu şad et
Her iki alemde mansur olasın”

TAKDİM



Efe hazretleri bir felaket ve helaket devrin gül yetiştiren dertli bahçevanlarındandı. Hep ızdırablı yaşadı.Halk içinde Hak ile beraber olma güzelliği içinde kalbine gelen ilhamlarla etrafını çemenzara çevirdi.İnşallah bu küçük çalışma içimizde onu yakından tanıma aşkı şevki uyandırır.




KISACA TARİHÇE-İ HAYATI
1285 H (1868 M) tarihinde Erzurum'un Hasankale'ye bağlı Kındığı köyünde dünyaya gelmiştir.İsmi Muhammed Lütfi'dir. Pederleri Hâce Hüseyin Efendi, valideleri Seyyide Hatice Hanım’dır. Evlad-ı Resuldür.Tahsilini basta pederleri olmak üzere devrinin şöhretli alimlerinden tamamlamış, icazet alarak 1891’de(Hicri:1307) Hasankale’nin Sivaslı Camii'ne imam olmuştur. Aynı yıl pederleri ile birlikte Bitlis'e giderek her ikisi de Hace Muhammed Pir-i Küfrevi Hazretleri'nin mümtaz bir halifesi olarak Hasankale'ye geri dönmüşlerdir. Efe hazretleri bu ziyarete bir şiirinde şöyle değinir:

“Bin üç yüz yedide oldum revane
Eriştim ravza-yı dar-ül emane”

Merhum Osman Demirci Hocaefendi bu ziyareti şöyle anlatmıştı: “Tabi o(Efe hazretleri) gençliğinde de büyük bir zat imiş…Babası Hüseyin Efendi de, Erzurum’da Birinci Dünya Savaşı sırasında Ermeniler tarafından şehid olmuş, o da meşayihten, evliyaullahtan büyük bir zat. Hüseyin Efendi oğlunu 17 yaşlarındayken Bitlis’e götürmüş, Muhammed Küfrevi hazretlerinin dergahına… Bitlis’te dergahın etrafında binlerce insan bekliyor. Ne zaman ziyarete kabul edilecek? O da bir tarafta oturuyor. Bir bakıyorlar ki, dergahtan bir adam çıkıyor ve diyor ki: “Erzurum’lu Hüseyin Efendi hocanın mahdumu Muhammed Lütfi Efendi kim?” Buyur ediyorlar. Kendi anlattı, Allah şefaatlerini nasip eylesin; “İçeri girdik, oturduk, öyle bir nazar etti ki, başım sanki semalara değdi.”







Fethullah Gülen Hocaefendi de 1996’da yaptığı bir sohbette şu hatırayı naklediyorlar: Pir-i Küfrevi Hazretlerinin Alvar İmamı için dediği şey vardı. Mollalar Alvar Imamı ve babasının başını sarıyorlar, gece yarısına kadar zorluyorlar, “nasıl oldu da bu adamlar hemen dün bir, bugün iki geldiler, hilafet postuna oturdular, Pir-i Küfrevi Hazretleri bunlara iltifat etti” Gece yarısı birden kapı açılıyor, Hazret don gömlek içeri giriyor; “Mollalar, mollalar” diyor, “Lütfü Efendinin, Hüseyin Efendinin bize ihtiyacı yoktu, kemâlleri getirdi buraya.”







Daha sonra buradan Erzurum'un Dinarkom köyüne gitmiş ve orada Birinci Cihan Harbi'ne kadar kalmıştır. Dinarkom onun çok sevdiği bir yerdir. Bir şiirinde buna şöyle değinir:

“Lütfi ne güzeldir kuy-i Dinarkom
Âb-ı hayat akar suy-ı Dinarkom
Safalar bahş eder buy-ı Dinarkom
Güllendi bir zaman bağ-u bostanım”

Birinci Dünya Savaşını ve Ermeni zulmünü bir şiirinde şöyle anlatır:

“Koptu bugün Kıyamet
Yeryüzü alkan oldi
Görülmemiş alamet
Kandan bir tufan oldi.

İslam hanümanıyla
Kurtulmaz bir canıyla
Herkesin öz kanıyla
Saçları elvan oldi.

Yiğitler baltalanmış
Öz kanına boyanmış
Körpe kuzular yanmış
Gören adem kan oldi.

Rusların istilası müddetince orada kalmış; Ermenilerin katliama başlaması üzerine, köyden ve diğer köylerden topladığı altmış kadar çete halindeki bir müfreze ile Rusların karargâh deposu olan köye, o gün Ermeni topluluğunun da burada bulunuşu dolayısıyla taarruz etmiş. Böylece, Ermeniler püskürtülmüş ve kendileri müfrezesiyle birlikte Oyuklu köyünün yanı başında Rusların yığdığı kıyas kabul etmez bir depoyu teslim almış ve Zergideler Köyü'nde Türk ordusuna iltihak ederek ordu ile birlikte gün ışırken Erzurum'a girmiş ve hemen pederlerinin yanına koşmuş. Pederleri Hüseyin efendi bir Ermeni dipçiği ile ağır yaralı bir vaziyettedir. Pederlerini kana bulanmış, ağır yaralı bir halde bulmuş ve o günün ikindisine kadar pederleriyle meşgul olmuş. Akşama doğru vefat eden pederlerini Kavak Kapısı Kabristanı’na defnetmiştir.







Fethullah Gülen Hocaefendi bir sohbetinde şunları ifade ediyor; “Babaları Hüseyin Kındı efendiyi ben görmedim. Ermeni taşnaksiyonu on sekizli yıllarda şehit etmişler. Elli dörtte mezarından çıkarıldığında sakalının bir tüyü bile dökülmemiş, dipdiri çıkardıkları o günleri ben idrak ettim.”

Bilahare görevini Yavi nahiyesine oradan da anavatanı olan Hasankale'ye nakletmiştir. Kendisine teklif edilen Hasankale Müftülüğü’nü kabul etmemiş, Hasankale'ye bir saat mesafede bulunan Alvar köyü halkının istirhamı üzerine oraya giderek bu köyde yirmi dört sene vazife yapmıştır Halk arasında "Alvar imamı" ve "Efe hazretleri" unvanıyla tanındı.. Efe Hazretlerinin duygu ve düşüncesinin piştiği yer Alvar Köyü'dür.







1939 yılında Prostat hastalığından dolayı tedavi için Erzurum'a gitmiş, Mehdi Efendi Mahallesi'nde kiracı olarak bir evde ikamet ederek 16 sene de burada olmak üzere 90 yıllık çok bereketli ömrünü dine ve insanlığa adamıştır. 1947,49 ve 1950’de olmak üzere üç defa Hacca gitmiştir. 12.03. 1956 tarihinde ebedi aleme intikal etmiş ve naş-i şerifi Alvar köyünde pederleri Hüseyin Efendi yanında gömülmüştür.

ŞEMAİL VE AHLAKI
Efe hazretleri mütebessimdi. Nurani idi. Beyaza yakın buğday benizli idi ve mübarek kaşlarının arası açıktı. Bağlılarından Abdurrahman efendi, onu şöyle anlatır:

“Efendi Hazretleri'ni görür görmez sanki, Sahabe-i Kiram bakiyesi, Sahabe-i Kiramdan kalma bir zat gibi gördüm. Mübarek şekli, şemaili, hali etvarı, kemali ve ilmi, irfanı beni tesir altına aldı. Hemen kendisiyle irtibat kurdum. Ve kendisine intisap ettim. 6 ay yedek subaylığımı tamamladıktan sonra Konya'ya gittim ve duramadım. Erzurum'a geri döndüm. Aralıksız 10 yıl orada kaldım. Zaten O ‘nun yüzüne bakanın gözleri kamaşırdı. Sakalı göğsünde, yüzünün nurundan müteessir olurdu. Devamlı bir daha bakamazdı. Öyle kâmil bir insandı.”

Merhum Osman Demirci Hocaefendi 6 Ekim 2002’de Bahçelievler’de, sualimiz üzerine Alvarlı Efe hazretleri için şunları söylemişti: “1950’de askerden terhis olduktan sonra, Erzurum’da Arapça tedrisata başlarken ilk defa o zatı ziyaret ettik.Ziyaret ettiğimde hayalimin üstünde bir zat gördüm. Karşıma, ayın on beşi gibi bedirlenmiş,beyaz sakalı, nurani simasıyla şahsiyeti mükemmel bir insan çıktı. Ben hayalimde “asr-ı saadetten sonra,sahabe-i kiram’dan sonra Kur’an-ı Kerim’in emirlerine kayıtsız şartsız tabi olan,yaşayan acaba bir Müslüman var mı?” diye hayal ederken o zatı görünce, her haliyle sanki sahabeden bir zat geri kalmış gibi geldi barekallah. İslam’a karşı olan bütün hadiseler karşısında ateş gibi yanıyor, gece gündüz Kur’an,iman, Resulullah diyerek,etrafına gelenlere bir taraftan ümid veriyor, bir taraftan da hadiseleri şiirleriyle değerlendiriyordu.”

Mehmed Kırkıncı Hocaefendi de tam bir sene önce, 6 Ekim 2001’de Alvar İmamı ile ilgili şunları ifade etmişlerdi: “Çok mükemmel bir adam, aklı da, ubudiyeti de, irfanı da... Çok severdim kendisini. 1946-48’lerde medresede ders okuduğum zamanlarda, yanına gittiğimde çok sevinirdi. O kadar çok severdi ki, sohbetlerine gittiğimde yaşlı başlı insanların yanında beni yanına alırdı. Çok utanırdım. İlme çok ehemmiyet verirdi.”





Efe hazretleri de diğer Allah dostları gibi Resulullah ahlakının canlı bir numunesi idi. Alvar İmamında dikkatimizi çeken en önemli özellikler şefkati, cömertliği ve halktan istiğna duygusu idi. Kısaca bunlara değinelim:

1-İstiğnası: İstiğna, halktan maddi yardım talep etmemektir.Şahsına yönelik olarak minnet altında kalmamaktır. Özellikle din düşmanlarının “ilmi kazanç vasıtası yapıyorlar” ithamına karşı istiğna düsturu bu zamanda çok ehemmiyet kazanmıştır.







Efe hazretleri de mübarek ömrü boyunca istiğnaya azami dikkat etmiş bir zattır. Oğlu merhum Hâce Seyfeddin Efendi bu yönü için şunları demektedir: “Bu zat, şu doksan sene ömrü hayatı içinde, taşı taşın üstüne koymamış, bir ev sahibi olmayı daha hatırlamamış, dünya metaı ve malına malik olmayı hiç arzu etmemiş. Gayet temiz elbise giyer, mu'tedilen her hareketi vakur, müstağni...Dünyası ve geçimi hatırası için bay-geda hiç kimseye göz ucu ile veya ima ile dahi olsa tenezzül etmemiş ve dar-i maişetini temin etmek üzere hiç kimseden ufacık bir yardım hatırından bile geçmemiş. Her zaman için ve her gün sofrasında müteaddit insanlara ikram etmek üzere misafirperverliğini her şahıs hayretle takdir ederdi”

M. Fethullah Gülen Hocaefendi de 1982’de yapmış olduğu bir sohbette Efe hazretlerinin istiğnasına şöyle değinir: “Kendi emanet evde ruhunu Allah’a teslim etti. İhtimal ki altındaki sedir de emanetti. Beyin yapıcımız gibi müstağni bir insandı. Kendisine ait hiçbir şey yoktu. 40 sene-30 sene postnişin olduğu tekkede hatırımda kaldığına göre hasır serilirdi. Halı kilim yoktu. Gayet müstağni idi.”

2- Cömertliği: Alvar İmamının nazarı dikkati çeken mühim bir hususiyeti de alabildiğince cömertliği idi. Oğlu Seyfeddin Mazlumoğlu bu hususiyetini şöyle anlatır: “Son zamanlarında kendisine niyaz ve istirhamla hediye edilen neler ise, yerli yerince mahallini keşif ederek bir emaneti yerine tevdi etmek üzere ulaştırır idi. Bu meyanda gidavi(gıdasal) her hangi hediyeleri misafirlerine ikram eder ve kendilerine dua ederek ikramını minnet bilir, kemal-i iltifatla misafirlerini yolcu ederdi. Ve hatta şunu da kasemle ilave edeyim ki, yirmi iki yaşından doksan yaşına kadar yani altmış sekiz sene sofrasına misafirsiz el sunduğu ender görülmüş idi.”







Mehmed Kırkıncı Hocaefendi, Efe’nin cömertliği hakkında şunları ifade ediyor; “Dikkatimi çeken mühim bir meziyeti de onun cömertliği idi. O, eşe, dosta, ihtiyaç sahiplerine ikram etmekten çok zevk alırdı. Herkesin isteklerini ve ihtiyaçlarını büyük bir sürur içerisinde yerine getirmeye gayret eder, böylece gönüllerle muhabbet ve uhuvvet tohumlarını ekerdi.”

“Misafirin kademleri kesilse,
O evden bereket ref olur elbet.
Gönülde sehavet gülleri solsa,
Hurmet-i ahbaba kalır mı himmet.”

3-Şefkat ve merhameti: Düşkünlere ve hastalara o derece merhametli idi ki, hiçbir ana ve baba evladına o derece şefkat ve merhamet edemez... Yanına gelen muzdariplerin ızdıraplarına çareler aramak üzere maddi ve manevi onlarla beraber muzdarip olur ve çok kimseler yanından ızdıraplarına çare ve dertlerine derman olunmuş halde ayrılırlar idi.

“Sakın incitme bir canı
Yıkarsın arş-ı Rahmanı”







dizeleri Alvar İmamının inceliğine ne güzel bir misaldir.







Bir başka ölçüsü de şöyledir:
“Adalet, merhamet, insaf gerektirir ehl-i imane
Mürüvvet et kıyas-i nefs ile zulmetme insane”

İRŞADI VE SOHBETLERİ
Alvar İmamı bir Nakşi-halidi şeyhi idi. Ama aynı zamanda Kadiri tarikinde de üstad idi. Bir yanıyla Küfrevilerin halifesi idi, diğer yanıyla Kadiriler açısından, Azeri olan Seyyid Hamza’nın halifesi idi.







O'nun meclisi herkese açıktı. Sohbetleri Tevhid derslerini talim mahiyetindedir. Hadis-i şeriflerden bahseder, Peygamber ve Sahabe sevgisini işlerdi. Mehmed Kırkıncı Hocaefendi bu konuda şunları söylüyor: “Ekseriya sohbetlerinde marifetullah ve muhabbetullahtan, Allah’ı sevmekten bahsederdi.Bu bakımdan meclisinde bulunanlar onu zevk ve şevkle dinlerlerdi. Doğrusu onun sohbetinde başka bir haz, başka bir tat var idi. Bu ise ona Allah’ın bahşettiği bir lütuftu.”







Fethullah Gülen Hocaefendi bu konuda şunları ifade ediyor: “Alvar İmamını bilirim. Sesi-soluğu, nefesi kimya bir insandı.”







Dergahında hatm-i hacegan denilen zikir toplantılarında cehri ve hafi zikirler çekilir, aynı zamanda Efe hazretlerinin bestelenmiş şiirleri ile kalpler coşardı. Bir şiirinde zikrin ehemmiyetini şöyle anlatır:

Arş-ı azam sallanır
Zakir Allah dedikçe
Levhu kalem allanır
Zakir Allah dedikçe”

Muhterem Fethullah Gülen Hocaefendi müzikle alakalı bir soruya cevap verirken çocukluğunda devam ettiği Alvarlı’nın dergahında def eşliğinde Efe hazretlerinin şiirlerinin okunduğunu belirtir ve bir misal olarak şu dizeleri nakleder:

“Ey talib-i feyzi Hüda
Gel halkaya gir halkaya
Ey aşık-ı nur-i Hüda
Gel halkaya, gir halkaya”







Rahmetli Osman Demirci Hoca da şunları ifade etmişlerdi: “Sohbet esnasında, doksan yaşında olmasına rağmen bir delikanlı gibi dinç, Hatm-i Hâce’de Silsile-i âliyeyi ezbere okurdu. Ta Resulullah



(SAV)’dan başlayarak o silsileyi son şeyhe kadar bütün bağışlaya bağışlaya gelirdi. Fesuphanallah, nasıl bir hafıza?

“Resulullah Muhammed Mustafa’dır.
Veliyullah Aliyyül murtezadır.

Veliler ekberi Sıddık-ı Ekber
Anı tasdik eder zat-ı peygamber.

Ömer’dir şems-i eflak-ı adalet,
Eder izhar-ı İslam’a delalet.

O Zinnureyn Hak yar-i Osman
Güneş gibi yüzünde nur-i Rahman

Resulullah dedi; Selman-ı Faris,
Benimdir, emreder nur-il mecalis.

Radıyallahu anhum her dü alem
Ve nur-i Seyyid-i Evlad-ı Adem

İlahi, ez kerem bab-ı keremkün
Kabulü bab-ı dergah-ı haremkün.”

Efe hazretleri’nin Gavs-ı Azam Abdülkadir Geylani hazretlerine çok ciddi bir merbutiyeti vardır, divanında bu açıkça sezilir. Bir şiirinde ondan “Şemş-i marifet pirimiz, tarikatte rehberimiz, gönüllerde enverimiz, dü cihan destgirimiz” diye bahseder.Ona göre Geylani hazretleri “Haremgah-ı visalin mahremidir.” Bir başka şiirinde de Hazret-i Gavs için şunları söyler:

“Feyz-i Rabbani merkezi
Sırr-ı velayet mehazi
Meydan-i reşadet bazi
Abdülkadir’dir Gavsullah”

Şeyhi olan Muhammed Küfrevi hazretleri içinde bir şiirinde şöyle der:
“Muhammed Küfrevi kenz-i keremdir
Meyan-ı kamilde Mesiha demdir
Avn-i Hüda ile sahib kademdir
Lokman-ı manevi derman iledir”

ESERLERİ
Alvarlı Efe hazretleri alim ve arif olmasının yanı başında şairdi de.Arapça, Farsça ve Türkçe şiirler yazan Alvarlı Muhammed Lütfi Efendi'nin şiirleri vefatından sonra oğlu Seyfeddin Mazlumoğlu tarafından derlenerek Hulâsatü'l-Hakâyik adıyla yayınlanmıştır.(İstanbul 1974) Bu divanda, çeşitli nazım şekilleriyle söylenen yedi yüzü aşkın şiir mevcuttur. Hece vezni ve oldukça sade bir Türkçe'nin kullanıldığı bu şiirlerden bazıları da bestelenmiştir. Şiirlerinde daha çok Allah ve Resul sevgisi, ehl-i beyt aşkı, zamanın dehşeti işlenmiştir. Efe hazretlerinde ehl-i beyte çok büyük bir tazim vardır. Divanında bu açıkça görülür. Birçok şiiri Kerbela faciasına ayrılmıştır. Onların en meşhuru da şudur:







“Bu gün mah-ı Muharremdir, muhibb-i hanedan ağlar.
Bu gün Eyyam-ı matemdir, bu gün ab-ı revan ağlar.







Hüseyn-i Kerbela’yı elvan eden gündür.
Bu gün Arş-ı muazzamda olan âli divan ağlar.







Bugün Âl-i abanın gülşeninin gülleri soldu,
Düşüp bir ateş-i dilsuz, kamu ehl-i iman ağlar.

Bugün Gülzar-ı Muhtar-ı Hüda’ya bir hazan esti,
Zemine düştü vaveyla, felekte kehkeşan ağlar.

Bugün hunbar olur gözü elbet Haydar-ı Kerrarın
Görür Zehra’yı hun efşan, Resul-i âli şan ağlar.

Bu gün evlad-ı Haydar, hem dahi ahfad-ı Peygamber
Döküldü gül gibi yerler yüzüne, asuman ağlar.

Gülistan-ı Muhammedin Gül-i hamraların derdi
Yed-i kahr ile ol gaddar, bu gün devr-i zaman ağlar.

Risalet gül gülistanı, nübüvvet bağu bostanı
Hüseyni ol nuristanı gören Pir ü civan ağlar

Güruh-i hanedana Lütfiya kurban ola canım
İla yevmil kıyame can ile ehl-i iman ağlar.”

Onun şiirlerinde Hz. Ali’ye de büyük bir sevgi ve bağlılık görülür:
“Nur-ı ayn-i Muhammed’dir
Şah-ı merdan Hayder Ali
Dürr-i Deryayı Ahmeddir
Şah-ı Merdan Hayder Ali





Fethullah Gülen Hocaefendi onun bu yönüne şöyle değiniyor; Alvar imamı, Sünni dünyada neşet etmiş, yetişmiş ama bilirim ben, “Ali” deyince gözleri dolardı ve hepimiz onun ağlamasıyla ağlardık.”



Fakat onun bu sevgisi ölçülüdür ve Ehl-i sünnet prensipleri dairesindedir. O, dört halifenin de aşığıdır:

“Veliler serveri Sıddık-ı Ekber.
Severdi Sıddıkı Allah, Peygamber.
Adalet güneşi Hazret-i Ömer.
Nur-u Kur’an ile Osman Münevver.
Şecaatte Ali güneşten ezher.
Biz severiz çar-ı yar-i veliyi
Ebu Bekir, Ömer, Osman, Ali’yi.”

Efe hazretlerinin şiirlerinden bir kısmı Ahirzaman alametleri ve devrin maddi manevi felaketleridir:
“El elden üzülmüş, yar elden gitmiş.
Humeka-yı zaman nanay oynarlar.
Kurb-ı kıyamettir, tarih de bitmiş.
Humekayı zaman nanay oynarlar.

Taraf taraf bela istila eyler,
Kahrullah gazaba istinad eyler,
Kanlar akar yerde incimad eyler,
Humeka-yı zaman nanay oynarlar.

Ar ile namus da kalmadı gitti.
Yüzler siyah oldi, hayâ da bitti.
Dünyada yaşamak kemale yetti.
Humeka-yı zaman nanay oynarlar.

Avretler erine itaat etmez,
Erlerin avrete sözü kar etmez,
Evlad baba ile iftihar etmez,
Humeka-yı zaman nanay oynarlar.

Erkek dişi birbirine karışdi,
Herkes arzusunu buldu görüşdi,
Alamet-i Kübra heman kavuşdi,
Humeka-yı zaman nanay oynarlar.

Lütfiyi affede Hazret-i Allah,
Merhamet buyura vallahi billah,
Korkarım tecelli ede adlullah,
Humeka-yı zaman nanay oynarlar.”



HAKKINDA DENİLENLERDEN BİR DEMET-



***Hacı Salih Bilgin: Çöğenderli Hacı Salih Efendi’nin Alvar İmamı Hace Muhammed Lütfi hazretlerine olan sevgisi bambaşkaydı. Bir gün şöyle demişti: “Meşayıhtan çok zatlar tanıdım. Hepsi birbirinden başkaydı. Ama o zat daha bir başkaydı.”
Bir şiirinde Alvar İmamına şöyle seslenir:
“Gel ey dilberin mâhı
Safa geldin benim nurum.
Melahetde nâzirin yok
Safa geldin benim ruhum.”



***M. Fethullah Gülen Hocaefendi: “Alvar İmamının tekyesinde, 16 yaşına kadar çocukluğum geçmiştir. Reşid ve meseleyi anlamış bir insan olarak o büyük zattan -son devrin uful eden güneşlerindendi- istifade edememiştim, edemem de... İstifade kabiliyete de bağlıdır.”



Hocaefendi’nin Alvar İmamı hakkında diğer bazı beyanları: O sıkışık dönemde Alvar İmamı merhum hem medreseler açısından, hem dini hayatın tasavvufi bir ocakta terennümü açısından kuvve-i maneviye olmuştur.”



“Şarkın dolu sineli insanı Alvar İmamı..”



“O, ruh gücü ve yüksek himmetiyle bulunduğu muhitte bir veliler başbuğu, ledünni bilgisiyle devrin ünlüsüydü. Eşiğine baş koyan herkesi manevi güç ve cazibesiyle büyüler, kendine çeker; sohbetine erenleri de irfanıyla mest ederdi. O, ince mercanlarla dolu bir deniz, çağıltılarla akan bir nehir ve derinlikleri herkesi düşündüren, harekete sevk eden bir garip gibiydi. Bugün O' nun hayat çeşmesinden kana kana içip ölümsüzlüğe eren nice kimseler vardır ki, aradan bunca yıl, bunca zaman geçmiş olmasına rağmen, Ruhlarında hala O'nun hayatbahş olan soluklarını duyar gibi ürperirler.”



***Mehmed Kırkıncı Hocaefendi: “Nakşi Tarikatının büyük mürşidlerinden olan Muhammed Lütfi Efendi de hamiyetperver zatlardan idi. Yalnız Erzurum’da değil, tüm Şark’ta şöhret kazanmış, büyük bir mürşid idi. Fıtraten mümtaz olan bu zat, Fıkıh, Hadis, Tefsir ve Kelam gibi şeriat ilimlerinde de fevkalade vukufiyete sahipti.”



***Sadi Mazlumoğlu(Torunu): “Âlimdi, kâmil ve mükemmel bir insandı.



***Osman Demirci: “O zatı gördüğümde ben tatmin olmuştum. Demek ki her asırda Cenab-ı Hakk’ın Kur'an-ı Kerim’in bütün emirlerine bağlı, Peygamberimiz (SAV) verasetini deruhte eden şahsiyetler bulunuyor. Zaten onlar olmazsa kâinat yaşayamaz. Onlar bir nevi sütun ve direk mesabesindedir. O'nun o vazifeyle tavzif edildiğini müşahede ettim. Sohbetlerine devam ettim. O'na bağlandım.”



***Ahmed Turan Bey; “Alimdi, Mürşid-i kamildi. Fakat bunların en üstün meziyetlerinden birisi de fevkalade zeki bir insandır.”
ŞİİRLERİNDEN SEÇMELER
Alvar İmamı’nın şiirlerinden birkaç tanesini Hülasat-ül Hakayık adlı eserinden naklederek Efe hazretlerinin ruhuna binler fatihalar gönderiyoruz:



“Beni benden cüda kılsan
Nolur ya Rab nolur ya Rab
Hak yoluna feda kılsan
Nolur ya Rab nolur ya Rab

“Şem’a-i nur-i Ahmed’e



Cibriller pervane döner
Nur cemalli Muhammed’e
Kudsiler pervane döner.”

“Perişanım bugün cânâ perişan olmayan bilmez.
Cevahir kadrini cevher fürûşan olmayan bilmez.”

“Mehabbet bir Süleymandır,gönül taht-ı revan olmuş,
Muhabbet Mısr-ı Kenan’dır gönül Yusuf civan olmuş.”

“Kerem kıl sultanım keremin kesme bi nevalardan,
Keremkane yakışır mı kerem kesmek gedalardan.”

“Bad-ı hazan esti, bağlar bozuldu.
Gülistanda katmer güller mi kaldı?
Şecerler kırıldı, parlar üzüldü.
El atacak dahi dallar mı kaldı.”




“Dilberi gülber isterem,
Ruhleri ahmer olmalı,
Fatih-i Hayber isterem,
Yanında Kanber olmalı.”




”Sefinem gark oldu derd deryasına,
Sahra-yı sinemi dert aldı getti.
Hasretkeş olmuşdur dil leylasına,
Bülbül tek zarımı gül aldı getti.”

”Sen Mevlayı sevende, Mevla seni sevmez mi?
Rızasına erende, rızasını vermez mi?
Sen Hakkın kapısında canlar feda eylesen
Emrince hizmet kılsan Allah ecrin vermez mi?



Varlığın mahv eylesen, terk-i vücud eylesen
Bu sahra-yı ademde, Yar yanına varmaz mı?
Şer-i şerif yolunda, peygamberin halinde
Allah desen dilinde, bin kez halin sormaz mı?



Derd ile cangahından canan diye çağırsan
Derdin derman ederler, yaran merhem urmaz mı?
Sular gibi çağlasan, Eyyub gibi ağlasan
Cihergahı dağlasan Ahvalini sormaz mı?”

“Gülistan mehabbet bülbülünden dersin al ey dil
Serindeki saadet sünbülünden dersin al ey dil
Kamu âlemleri var eyleyen Allah’a teslim ol
Gözündeki hidayet bülbülünden dersin al ey dil.



KAYNAKLAR
----------------------------------------------------
1-Hülasat-ül Hakayık- Naşir-Seyfeddin Mazlumoğlu-1974
2- Sahabeden Günümüze Allah Dostları-10. Cilt-Şule Yayınları-İst-1994
3- Alvarlı Efe Hazretleri-Ahmed Ersöz-Nil Yayınları-1993
4- Hayatım Hatıralarım- Mehmed Kırkıncı Zafer Yayınları- İst-2004
5- Fethullah Gülen Hocaefendi’nin muhtelif sohbetleri.
6- Hacı Salih Efendi- Selman Demir- Şahsi Basım- Erzurum-2000



kaynak1: http://www.cevaplar.org/index.php?khide=visible&sec=12&sec1=48&yazi_id=4839&menu=1

kaynak2: http://www.cevaplar.org/index.php?khide=visible&sec=12&sec1=48&yazi_id=4840&menu=1
Ekleme Tarihi: 20.07.2006 - 21:34
itaat20 üyenin diğer mesajları itaat20`in Profili itaat20 Özel Mesaj Kapalı Sayfanın başına dön
Konu: DİNLEYİN VE İZLEYİN BU GÜZELLİĞİ
itaat20 su an offline itaat20  
11 Mesaj -
Medinenin Gülü ve Ayyüzlüm gerçekten Peygamber Efendimize yazılan en güzel şiirlerden teşekkürler
Ekleme Tarihi: 19.07.2006 - 18:51
itaat20 üyenin diğer mesajları itaat20`in Profili itaat20 Özel Mesaj Kapalı Sayfanın başına dön
Sayfa (1): (1)
İmzalar göster - Konuları göster

Kategori Seç:  
Sitemizde şu an Yok üye ve 772 Misafir mevcut. En son üyemiz: Didem_


Admin   Moderator   Vip   Üye ]

Hayırlı ömürler dileriz.    Bu üyelerimizin doğum günlerini tebrik eder, sıhhat ve afiyet dolu bir ömür dileriz:
osman12 (77), vahvah71 (53), ssercan (50), sabr_yolcusu (56), Yorumsuz_91 (33), Asya6666 (62), angel (42), cankalemdar (39), meltem6666 (59), MeCaL (56), emiremre (44), ozdalomer (53), ayþeayd&#2.. (40), talha_34 (47), mhammettelo (43), leto18 (59), sinepuryan (42), Yalnizlik (39), BATAKLIK60 (55), kamil33 (54), hmfatih (62), Soldat34 (54), MrVoLKaN (37), yusuf kuyu (44), Yusuf_Adiyaman (53), farfarlone (41), Osman_20 (39), yunusemre_56 (58), eminecanersoy (46), eren.06 (60), tugba1986 (38), tanerok (41), MAHMUT2005 (48), musbaba18 (41), Bahar38 (40), ehhan ünlü (37), ard75 (68), ofliayhan61 (54), osman42 (45), enver66 (40), ayten66 (36), adem2007 (57), uludag64 (60), kadir ibraimi (35), Hace Türkistan (52), tufan03 (48), hasimpakirbaba (48), kuscu (60), ONUR45 (41), Allah_Asigi (41), _Hilal_ (40), aydin_yilmaz (42), cemil_keskin (64), cesurkagan (37)
24 Saatin Aktif Konuları
0

Copyright © ((( RAVDA.net )))  *  İrtibat   *   RAVDA Reklam Servisi   *   Tüm hakları saklıdır, izinsiz alıntı yapılamaz.
Sitemizde yayınlanan imzalı yazıların içeriğinden yazarları, forum ve yorumlardan ekleyen şahıslar sorumlu olup, kesinlikle sitemiz sorumlu değildir.
© by ((( RAVDA.net )))

Sayfa 0.54155 saniyede açıldı