stromectol lopinavir ritonavir generique plaquenil kaletra kaletra super kamagra suprax symmetrel synthroid bottle synthroid tadacip tadalift tadalis sx tadora tamec tamsunax tarivid tavanic tegretol telfast temovate tenoretic tenormin terbifil tetraseptine thorazine ticlid tildiem timisol timonil timoptic tirosint tofranil top avana topamax toramide torasem torasis torem trandate transannon trecator sc trental trial packs triatec
     

0
Start Giriş Üye Ol üyeler ((( RAVDATe@m))) Arama
Toplam Kategori: 69 *** Toplam Konu: 30100 *** Toplam Mesaj: 148193
Forum Anasayfa » EDEBİYAT / MAKALE / ŞİİR » MAKALELER » Üşüdük Reis

önceki konu   sonraki konu
Bu konuda 1 mesaj mevcut
Sayfa (1): (1)
Ekleyen
Mesaj
mechullerdeki-gül su an offline mechullerdeki-gül  
Üşüdük Reis

21 Mesaj -

Kayıt Tarihi: 01.04.2005
En Son On: 07.06.2009 - 23:07
Cinsiyeti: ----- 
Ağıt

Muttasıl çaresizliklerin billur tanesidir,
Gamzeli yanaklardan mezar anıtlarına süzülen,
Senli-benli gözyaşlarımız.
Bağrımızda açan hüzünlerin nilüfer çiçekleri
Ölümlerin dupduru gözyaşlarında,
Katlin çıkmaz bakışlarında

Söz:Alişan Satılmış/Müzik: Hasan Sağındık




“Ebu Cehil devrinin Eylül uzantısında” bir gece ânsızın isyanlı sükût işitilmişti: “Katlimize ferman verenler utansın!”

Medrese-i Yusufiye mezunu, kayıp kuşaktandı o da. Ötelerden bir mektup gelmişti: “Ben seni bu çağda hiç düşünmedim zaten. Hep ötelere söyledim durmadan türkülerimi.” Üşüyen bedeni işkencehanelerden geçti…

“Anadolu kıtası büyüklüğündeki dava taşını gediğine koymayı” ülkü edinenlerdendi. Çağın çilesini sırtına saran beşinci mevsim yolcularındandı. “Kavgamız vurguncu düzenedir” diyenlerdendi.

Sonra, çok sonra; birbirini halen daha öteleyenlere ve ötekileştirenlere rağmen, şöyle demişti: “Birbirimizi mahallelere sığdıramadık, okullara sığdıramadık, köylere sığdıramadık, Türkiye’ye sığdırmadık. Birimizi Moskova’ya gönderdik, birini başka yere. Hep kahrolsun dedik. Sonunda iki buçuk metrekare hücreleri paylaştık.”

Yazıcıoğlu, diğergâm kuşağın son mağlûplarındandı. Fakat galibini taklit etmeyen bir mağlûptu. Kimisi için başkan, kimisi için reis, kimisi için ağbi, kimisi için “bizim Muhsin” di. Lâkin her şeyden evvel insandı.

Bilhassa mütedeyyin cenah tarafından sevilmesi ve saygı duyulması, sandıklara rey olarak sirayet etmese de; çokluk-azlık bahsinde şu düsturu şiar edinmişti: “Mandacı olmaktansa, marjinal olarak tanımlanmayı tercih ediyorum.”

Yerli idi. Onu, diğerlerinden ayıran en mühim şey, bir medeniyet tasavvurundan süzülen cihanşümul bir idrake sahip olmasıydı. Türk’ün İslâm ülküsüne müdavimdi. Köhnemiş sistemin kapıkullarınca, gün geldi “dinci” şucu bucu diye aşağılandı. Çünkü fincancı katırlarını ürkütüyordu.

Her daim Türk ve İslâm coğrafyasının, mazlum ve mağdur halkların derdini dert edindi. Reel şartlar denilen ucube şeye mahkûm olmadı! Belki de bu sebeple, “aşırı” geliyordu bazılarına. “Ötelerden habersiz” değildi çünkü.

Bir nizam özlüyordu! Devlet adına milleti ezen, jakoben, şovenist, tepeden inmeci, kökü dışarıda bir posa milliyetçiliğini benimsemedi. Keza İslâm’ın müsaade ettiği nisbette bir mensûbiyet duygusu güdüyordu milletine. Kendisi için istediğini, başkası için de isteyen bir milliyetçilik anlayışıydı bu. Türkiye’yi bir ebruya benzetiyordu: Renkleri birbirine karışmış bir ebru’ya…

Son katıldığı miting esnasında, “Allah, ülkemizin birliğini ve beraberliğini bozmasın” demişti. Ve Muhsin Yazıcıoğlu ile birlikte beş kişinin içinde bulunduğu helikopterin Kahramanmaraş’ta düştüğü iletildi ajanslardan. Müthiş bir bilgi kirliliği istilâ etmeye başlamıştı dimağları. Bu ülkenin ayıp kontenjanına bir yenisi daha eklenmişti! Zira kazazede muhabirle, dakikalarca sürecek olan irtibat sağlanmıştı: “Hanımefendi hâlâ bulamadınız mı yerimizi? Burada donacağız, diğer insanlar öldü herhalde. Yerimizi ne zaman tespit edeceksiniz hanımefendi?” Çağ, çokça övünülen teknoloji çağıydı güya!

Biri şöyle yazmıştı bir kâğıda: “Üşüyoruz reis.” Upuzun bekleyişin ardından “bir grup köylü” tarafından bulundular. Malûm son hepimizi bir gün bir yerlerde bekliyordu esasında: “Her nefis ölümü tadıcıdır. Biz sizi, şerle de, hayırla da deneyerek imtihan ediyoruz ve siz bize döndürüleceksiniz.” (Enbiya Suresi / 35) Kılıçların gölgesi altında buluşmak dileği ile…
Ekleme Tarihi: 07.05.2009 - 16:13
Bu mesajı bildir   mechullerdeki-gül üyenin diğer mesajları mechullerdeki-gül`in Profili mechullerdeki-gül Özel Mesaj Gönder zum Anfang der Seite
Pozisyon düzeni - imzaları göster
Sayfa (1): (1)
önceki konu   sonraki konu

Kategori Seç:  
Sitemizde şu an Yok üye ve 686 Misafir mevcut. En son üyemiz: Didem_


Admin   Moderator   Vip   Üye ]

Hayırlı ömürler dileriz.    Bu üyelerimizin doğum günlerini tebrik eder, sıhhat ve afiyet dolu bir ömür dileriz:
ibrahim45 (46), ebabil54 (51), _EM!NE_ (36), talat (55), nerfa (58), yakupbozseki (59), NeWBaHaR (37), Akbulut (52), vahdet_ahmet (44), saripapatyam (50), bilo78 (46), gurbetten_silay.. (39), Rabbia (52), akaya20 (38), El- Metin (43), rapidhack (42), muazbinismail (40), SANDOKAN (56), SANKOCINK (56), efuli2 (50), hollanda (46), braskim (45), benreceb (42), ergin32 (55), Ozlem (42), suheyla cabuk (52), selman77 (47), kenankara (39), bilalxx (40), iskenderpasa (46), mstfakin (42)
24 Saatin Aktif Konuları
0

Copyright © ((( RAVDA.net )))  *  İrtibat   *   RAVDA Reklam Servisi   *   Tüm hakları saklıdır, izinsiz alıntı yapılamaz.
Sitemizde yayınlanan imzalı yazıların içeriğinden yazarları, forum ve yorumlardan ekleyen şahıslar sorumlu olup, kesinlikle sitemiz sorumlu değildir.
© by ((( RAVDA.net )))

Sayfa 0.53746 saniyede açıldı