ivermektine ivermectine hydroxychloroquine kamagra generique luvox luvox lyrica marvelon maxalt medrol active mefe basan mefenacide mefenamin meladinine mellaril mellerettes melleril mentax mestinon metaglip metfin metoject metrizol micardis hct micardis micardisplus microgynon micronase micronovum microzide minac 50 minipress minocin miranova mobic mobicox moduretic motilium motrin munobal myambutol myconormin myfortic mysoline naltrexin naprolag
     

0
Start Giriş Üye Ol üyeler ((( RAVDATe@m))) Arama
Toplam Kategori: 69 *** Toplam Konu: 30100 *** Toplam Mesaj: 148193
Forum Anasayfa » EDEBİYAT / MAKALE / ŞİİR » MAKALELER » Su Mucizesi...

önceki konu   sonraki konu
Bu konuda 1 mesaj mevcut
Sayfa (1): (1)
Ekleyen
Mesaj
Ukab su an offline Ukab  
Su Mucizesi...

575 Mesaj -

Kayıt Tarihi: 20.01.2007
En Son On: 05.02.2010 - 16:42
Cinsiyeti: Erkek 
Su içene yılan bile dokunmaz
Su gibi aziz ol
Susuzun su aradığı gibi, su da susuzu arar
Başını taştan taşa vurur, gezer avare su
Su, dünyadır
Su gibi ol da, ak, sana gelmeyenlere doğru
İnsan, su fıtratında olmalı ama asla sulu olmamalı..

Bir yanıcı ve bir de yakıcı madde olan oksijenle hidrojenden meydana gelmiş serinletici su...
Küçük bir âlem olan İnsanın üçte ikisi su olduğu gibi, büyük varlık olan dünyanın da % 75i sudur.
Su hayattır.
Onsuz yaşamak mümkün değildir.
Kur’an bize her şeyin sudan yaratıldığını apaçık bildirir.
Bir içim su...
Ne nimet!
Çölde kalmış susuz bilir suyun değerini...
Bizim hayatımızın hayatı olan ibadetler de hep suya dayanır.
Çünkü su temizliktir.
Ruh temizliğinin de sembolü olan namaz, Efendimizce, insanı günde beş defa temizleyen coşkun bir nehre benzetilmiştir. İnsanı yıkayan, aklayan, paklayan bir temizlik kaynağı, yani su...
Bu kadar hayati olan su israf edilebilir mi? Suyu israf etmek ve hoyratça kullanmak, hayatın kendisini saçıp savurmak demektir. Hayatı hayatlandıran suyu kıymetsiz görmek ise, onun Yaratıcısını gerçekten tanımamak ve dolayısıyla de takdir etmemek demektir.
İşte bu sebeple, Güzeller Güzeli sallallahu aleyhi ve sellem, "Bir ırmaktan abdest alırken bile, suyu israf etmeyin" buyurur.
Su vermek, içirmek, sulamak çok sevaptır.
"Su içene yılan bile dokunmaz" der atalarımız.
Bizim kültürümüzde su azizdir. Bundan dolayı, su sunanlara, "Su gibi aziz ol" denir.
Aziz olan su, izzetini vericiliğiyle, cömertliğiyle kazanır. Bu yüzden, Mevlana deyişiyle, "Susuzun su aradığı gibi, su da susuzu arar."
Atalarımız, suya saygıyı savaşa bile getirmişler; mesela Çanakkale Savaşları sırasında çekilmek zorunda kaldıkları su kaynaklarını ne tahrip etmişler; ne de zehirlemişlerdir. Terketmek zorunda kaldıkları su kaynaklarını hep zehirleyen ve kullanılamaz hale getiren düşmanları, Mehmetçiğin bu asilane tavrını çok takdir etmişler ama hiç mi hiç anlayamamışlardır.
Onlar, içme sularını abdest suyu yapabilen derin kullardı. Matarasındaki suyu, esir aldığı düşmanıyla da paylaşıp, susuz kalmayı göze alabilen gerçek kahramanlardı...

***
Müslüman, sadece insanlar içsin diye değil; kurtlar, kuşlar da susuz kalmasın diye çabalar. Benim rahmetli Hacı Annem, yıllar yılı Mekke'ye, Medine'ye, oraların kedileri, köpekleri susuz kalmasınlar diye mütevazı bütçesinden para göndermiştir. Çünkü o mübarek kadın bir kutlu geleneğin temsilcisiydi. O geleneğin simgesi de Harun Reşit'in hanımı olan ZÜBEYDE HATUN idi. O mübarek kadın, gördüğü bir rüya üzerine, büyük bir maddi külfeti göze alarak, çok uzaklardan Mekke'ye su getirtmiş ve kutsal beldede susuzluğa çözüm olmuştu.

İNSAN CÖMERT OLDUKÇA CÖMERTTİR SEMA

Kıymeti bilinmeyen ve hep israf edilen İlahi mucize su, acaba artık kıymetini bilelim diye mi azaltıldı. Gök ten gelen su, manevi rahmetin de habercisidir. Peki, yağmur dualarına rağmen gelmeyen yağış neyin habercisidir?
İnsan cömert oldukça, cömertti sema...
Su parayla satılmazdı benim çocukluğumda. Selsebil gelir ve öyle de sunulurdu canlara. Cumalarda, bayramlarda, bilhassa da yaz sıcaklarında, cami kapılarında mü'minler suya şerbete bedava kanardı.
Susuzu suya kandırmanın sevabını sürekli kılmak isteyenler, her biri muhteşem sanat eserleri olan çeşmeler yaptırdılar. Çeşmeye verdikleri önemle, suyun değerini gösterdiler. Ne yazık ki, artık o çeşmelerin büyük bir bölümü derin bir gaflet eseri olarak yoklar. Gafletin ve kör kazmanın şerrinden kendini kurtarabilenler ise, kurumuş, akmıyor.
Acaba kuruyan gözyaşlarımızla birlikte mi, akmaz oldu çeşmelerimiz?
Umuyoruz ki, gözü yaşlı vakıf insanlar, yine bir şekilde suyu sebil edeceklerdir.
Mevlana, "Gökyüzü ağlamayınca, yeryüzü gülmez" der. Galiba yeryüzündekiler ağlamayı unutunca, gökyüzünden gelen rahmet de kesiliyor.
Mevlana bu gerçeğe şöyle değiniyor:
"Âşıklar, gönül yangınlarıyla ağlamasalardı, yeryüzünde ne ateş olurdu, ne de su..."
Rabbimiz, inançsızlar öldüğünde onların üzerine gökyüzü ve yer ağlamaz buyuruyor. Bu ayetten anlaşılacağı üzere, kâinatın ölümüne ağladığı Allah dostları var demektir.
Onlar öyle mübarek insanlardır ki, hayatlarıyla hayat verdikleri gibi, vefatlarıyla de rahmete vesile oluyorlar.
Fuzuli, "Başını taştan taşa vurur, gezer avare su" demiş, her çağıldayan suyun aslında Allah’ı zikrettiğini, Efendimize vuslat arzusuyla koşup durduğunu söylemiştir. Öyledir, de. Çünkü her varlık, kendi diliyle zikirdedir; Yüce Yaratıcıyı anarak var olur varlık âlemi.
Rahmetli HACI ANNE anlatırdı:
"Bir gün babamla sahildeydik. Denizin dalgaları kıyıya doğru hafif hafif hareketleniyor, sonra da kumsala köpüklenerek yayılıyordu. Babam, suyun bu geliş gidişinden çıkan hışırtılı sesi bir süre dinledikten sonra dedi ki:
"Duyuyor musun cemal tecellisini; nasıl da 'Lailahe illallah' diyor. Bir süre sonra dalgalar büyümeye başladı. Hışırtılar yerini adeta bir kükremeye bıraktı. Sahil patlayan deniz tarafından dövülmeye başlandı. Bu ürperten gürültüyü de, 'Maşallah, Barekallah' diyerek biraz dinledi babam, sonra da bana dönerek dedi ki:
‘Bak kızım, şimdi de celal tecellisi başladı. Nasıl! Allahü Ekber!’diyor.
Tabii ki dalgalar, kalp kulağıyla duyabilene (konuşuyor) söylüyor.
Su da Allah’ın kuludur ve musahharıdır. Dolayısıyla de, O'ndan Emir alınca yapısını değiştirir, fıtratını başkalaştırır. Bazan rahmet sıfatını gösterir, Hazreti Musa ve dostlarına karşı duvar gibi durur da, yol açar. Bazen de kahhar sıfatını temsil eder, Allah ve Peygamber düşmanı Firavun’a ve yandaşlarına mezar olur.
Bazen de, bir Allah Dostu hatırına, dağlar gibi dalgalarla çalkalanan deniz, rahat ve sakin bir yol olur. Mesela, İstanbul Boğazı'nda, ilk köprünün kurulmasından asırlarca önce, emin ve selametli bir Hüdai yolu açılır. O açılışın vesilesi olan dua hürmetine, denizdeki korkular azalır. Aziz Mahmud Hüdai hazretleri, "Bizi ziyaret edenler, denizde boğulmasınlar" diye niyaz eder.

Bazen deryalar geçer insan sapasağlam da, gelip, derede boğulur. Bazen de, eceli bir yudum sudan gelir.
"Su, dünyadır" der Mevlana...
Elinde olmalı, gönlünde değil...
Gemi suyun üstünde olursa, hedefine gider. Ancak, kendisini, yüzdüren, yürüten ve hedefine ulaştıran suya âşık olur da, onu içine almaya kalkarsa; gemi batar, perişan olur. İnsan da gemi gibidir. Deniz mesabesindeki dünyayı hep ayağının altında tutmalı, asla içine almamalıdır. Zira içimiz suya değil, Sahibi'ne aittir.
Kıymeti bilinmeyen ve dolayısıyla de şükrü eda edilmeyen su, şimdi sebillerden bedava akmıyor; şişeye girdi, kıymete bindi, yani nasıl bir nimet olduğunu herkese gösteriyor.

VÜCUDUMUZDAKİ SU BİZİ MUTLU VE HUZURLU KILIYOR

Her canlı gibi, su da sevgiden anlıyor. Japon bilim adamı Emoto'nun araştırmasına göre, sevgi kelimeleri ve klasik müzik, su kristallerini güzelleştiriyor. Kötü sözler ve sesler ise, su kristalinin yapısını bozuyor.
Emoto, uzun araştırmalardan sonra, suyun moleküler yapısının insanların düşüncelerinden, sözlerinden ve müziklerinden etkilendiğini tespit etti. Bu araştırmaya göre, insanın hayat kalitesi, vücudundaki ve dünyadaki suyun kalitesiyle bağlantılıdır. Uygulanan pozitif düşünceler sayesinde, insanın vücudundaki su, kişiyi mutlu ve huzurlu kılıyor.
Japon araştırmacılar, suya önce müzik dinletmişler. Bir miktar arıtılmış su, müzik yayınlayan bir hoparlörün yanına iki saat bırakılmış. Sonra da bu suyu dondurup kristallerinin fotoğrafını çekmişler. Klasik müzik dinletilen su kristallerinin düzgün, Heavy Metal müzik dinlemiş su kristallerinin ise, tamamen şekilsiz ve dağınık olduğu fotoğraflarla ispatlanmış.
Emoto, Fujiwara Barajı'ndan aldığı suya dua okumuş. Su kristallerinin duadan önceki biçimi ile duadan sonraki biçimi arasında belirgin bir farklılık görülmüş.
Emoto'ya göre, su bütün hayatı yakından ve derinden etkiliyor. Mesela, negatif duygularla içilmiş su gibi, olumsuz duygular yüklenmiş su da, vücuda birçok zarar verebiliyor. Hatta insan bedeni üçte ikisi itibariyle su olduğu için, negatif duyguların, sözlerin ve müziklerin kansere bile sebeb olabilecek derin moleküler değişikliklere yol açabileceği belirtiliyor.

ZEMZEM’İ MÜNAFIKLAR KANA KANA İÇEMEZ

Bütün suların imrendiği mucize sudur, Kâbe'nin zemzemi... Bu sebeple, manevi ve ahlaki kalite itibariyle en aşağıda olan münafıklar, en değerli su olan zemzemi kana kana içemezlermiş... Zemzem, o negatiflik gayyasından korurmuş kendini... Bu gerçeği bilen Abdülaziz Bekkin'e hazretleri, büyük bir endişe ve korkuyla varmış Zemzem kuyusunun başına...
Sonra da içmeye başlamış mübarek suyu kana kana...
İçmiş, içmiş ve gözyaşlarıyla şükür secdesine kapanmış. Sebebini soranlara da, "Çok korkuyordum, bende de münafıklık var mı diye" demiş...
Mevlana, iki kısma ayırır insanı:
1–Toprak yaratılışlı olanlar.
2–Su tabiatlı olanlar.
"Sen" der, "Su gibi ol da, ak, sana gelmeyenlere doğru.
Küsene, kavga edene, gönül koyana ve benzerlerine...
Durma yerinde, bekleme toprak gibi.
Su gibi ol da, arabul, gönlüne muhtaçları,
İlaç ol, sula, dirilt onları."
Su gibi olmak ne güzel.
Ne güzel, hayat götürmek her yere,
(Akarsu gibi olmak, cömertlik ve yardım etmede)
Ferahlatmak yürekleri, güldürmek yüzleri.
Bir barış ve mutluluk elçisi gibi yaşamak hep,
Almayı düşünmeden vermek.
Su tabiatlı oldukça insan, susuz kalmadı,
Toprak oldukça, sertleşip katılaştıkça yol vermedi suya,
Kendini de susuz bıraktı.
Ne mutlu su tabiatlılara
Suyu arayanlara
Ve Suyun aradıklarına...

***
İnsan, su fıtratında olmalı ama
Asla sulu olmamalı,
Hiç mi hiç cıvımamalı...


v.vakkasoğlu
Ekleme Tarihi: 06.03.2008 - 11:01
Bu mesajı bildir   Ukab üyenin diğer mesajları Ukab`in Profili Ukab Özel Mesaj Gönder zum Anfang der Seite
Pozisyon düzeni - imzaları göster
Sayfa (1): (1)
önceki konu   sonraki konu

Kategori Seç:  
Sitemizde şu an Yok üye ve 627 Misafir mevcut. En son üyemiz: Didem_


Admin   Moderator   Vip   Üye ]

Hayırlı ömürler dileriz.    Bu üyelerimizin doğum günlerini tebrik eder, sıhhat ve afiyet dolu bir ömür dileriz:
***Murat*** (48), behlul (50), hatice57 (44), GaZZe (60), erveysel (61), Abdulkadir22 (31), samyeli13 (47), candeniz (24), balacan (54), abdulkadir (31), babam veben (55), askbumu (43), sahra_yagmur (37), halit42 (39), Babacan52 (56), gurbetcigenc (33), Fikret1972 (52), NuR_EFSAN (39), jopp777 (47), pempe1987 (37), Nur baçesi (28), seyhzadem (36), Mustafa Alptug (41), gunes_akca (35), KanKaZ (36), hsusal (72), olimp_ (45), ufkumuzvar (42), gakkosfatih (42), HIKKI (51), Selale1 (49), Yasin Tural (36), nebitdag (45)
24 Saatin Aktif Konuları
0

Copyright © ((( RAVDA.net )))  *  İrtibat   *   RAVDA Reklam Servisi   *   Tüm hakları saklıdır, izinsiz alıntı yapılamaz.
Sitemizde yayınlanan imzalı yazıların içeriğinden yazarları, forum ve yorumlardan ekleyen şahıslar sorumlu olup, kesinlikle sitemiz sorumlu değildir.
© by ((( RAVDA.net )))

Sayfa 0.55803 saniyede açıldı