generique luvox hydroxychloroquine lopinavir ritonavir ivermektin generique colchicine seretide inhaler seretide rotacaps seretide serevent serocryptin seromycin serophene seropram seroquel servambutol servanolol servicillin serviclofen servispor servitet silagra sildalis sildenafil silvitra simcora simvasine simvast sinemet cr sinemet sinequan singulair sirdalud skinoren smap sortis spersanicol spiroctan sporanox starlix stocrin strattera stromectol suhagra force suhagra sumycin super avana
     

0
Start Giriş Üye Ol üyeler ((( RAVDATe@m))) Arama
Toplam Kategori: 69 *** Toplam Konu: 30100 *** Toplam Mesaj: 148193
Forum Anasayfa » SERBEST KÜRSÜ » BILMEK YETERMI?

önceki konu   sonraki konu
Bu konuda 9 mesaj mevcut
Sayfa (1): (1)
Ekleyen
Mesaj
Cihan-63 su an offline Cihan-63  
BILMEK YETERMI?

582 Mesaj -

Kayıt Tarihi: 17.03.2007
En Son On: 13.01.2011 - 16:59
Cinsiyeti: Erkek 


Mücella dinimizin meşru görmediği menfaatler üzerine kurulmuş olan her türlü işin sonunda muhakkak acı bir pişmanlık vardır. Elimizde geçici olarak bulunan, bir gün mutlaka bizden alınacağını bildiğimiz bir şeye bel bağlamak ise açık bir cahilliktir. Ne kadar gayret etsek de ulaşmadığımız bir şeye sahiplik taslamak da abesle iştigalden başka bir şey değildir.

Kişinin dünyasına ve ahiretine yaramayan ilim faydasız ilimdir ki, Fahr-i Alem s.a.v. bu durumdan Cenab-ı Mevlâ’ya sığınmıştır. Hakikatin itibar etmediği her bilgi faydasızdır. Dünyevî konularla alakalı ilimler de ilâhi hakikatlerle irtibatlı olmalıdır. Aksi halde dünyayı imara değil, yıkıma sürükler.

Diğer taraftan zamana ve zemine göre kazanılan, insanın ve kainatın ezeli ve ebedi hakikati ile bağlı olmayan fikirler, bilgiler yine zaman tarafından yok edilmeye mahkumdur. Ebedi kurtuluş veya azabın bahis mevzu olduğu bir hayatta, geçici, mevsimlik kimi öğretilere sarılmak, yollara sapmak ateşle kucaklaşmak gibidir. Günü kurtarmak endişesiyle takdim edilen her bilgi, fikir, öğrenilen ilim, yan tesiri öldürücü etkiye sahip ilaca benzer.

Kulu Mevlâsından habersiz, O’na karşı isyankâr hale getirmeyi amaçlayan bilgilere ilim denilmez. Adına okullar yapılmış olsa da insanın hakikatini esas almayan, göz ardı eden her bilgi pek çok sorunun kaynağıdır. İlmin aslî vazifesi insana insanlığını bildirmek, dünya ve ahireti insana yaraşır şekilde güzelleştirmektir.

İlim Cenab-ı Mevlâmız katında yüceltilmiş ve “Hiç bilenlerle, bilmeyenler bir olur mu?” (Zümer, 9) buyurulmuştur. Neleri ve nasıl bilmemiz gerektiği de en güzel biçimde tarif edilmiştir. Bilgi kişinin uhrevî saadete kavuşmasına vesile olmalı, bununla birlikte dünya hayatını da en güzel şekilde yoluna koymaya yardımcı olmalıdır.



İslâmî ilim söz konusu olduğunda, yalnızca öğrenip bilmek değil, öğrenileni de uygulamaya geçirmek esastır. Öğrendiği ilimle âmil olan kişi, insanlığın dünyasına ve ahiretine faydalı olmak, yardımcı olmak ister. İşte ancak bu düzeyde bir ilim gerçek değerini bulur.
Ekleme Tarihi: 06.06.2007 - 10:57
Bu mesajı bildir   Cihan-63 üyenin diğer mesajları Cihan-63`in Profili Cihan-63 Özel Mesaj Gönder zum Anfang der Seite
Cihan-63 su an offline Cihan-63  

582 Mesaj -

Kayıt Tarihi: 17.03.2007
En Son On: 13.01.2011 - 16:59
Cinsiyeti: Erkek 

Rabbimiz, dinini kullarına ulaştırmaları için en sevdiği insanları, yani peygamberleri vazifelendirmiş, onlar da bu uğurda her şeylerini feda ederek, murad-ı ilâhinin insanlığa ulaşmasını hayatlarının tek gayesi bilmişlerdir. Buna rağmen onlar tebliğcisi oldukları din adına kendi heva ve heveslerinden hiçbir şey söylememiş, katmamışlardır. Yaptıkları kutlu tebliğ, sadece bilgi aktarımı değil, vahyi bizzat yaşayarak insanlara örnekleyerek göstermektir.

Peygamberlerin izinden giden, ilim ve amel bakımından onların vârisleri olan gerçek alimler de tebliğ vazifesini yerine getirmenin gayreti içinde olmuşlardır. İşte ihsan mertebesine ulaşmış bu âlimler de olmasaydı, müslümanlar tamamen bir çıkmazın içine girecek ve perişan olacaklardı.

Rabbimiz, Kur’an’ın ve onun açıklayıcısı Sünnet-i Seniyye’nin, dolayısıyla dinin kendi muhafazası altında olduğunu beyan buyurmuştur. Kur’an’ı en iyi anlayan şüphesiz ki Fahr-i Âlem s.a.v. Efendimiz olmuştur. O’nu en iyi tanıyan ve anlayan da Ashab-ı Kiram’ın başta müçtehidleri olmak üzere, ilmî seviyelerine göre diğerleridir. Ashab’ı en iyi tanıyan ve anlayan da sonraki nesil olan Tabiûn alimleri ve onların talebeleridir.

Tabiûn döneminden sonra Kur’an ve Sünnet mirasını en iyi şekilde anlayanlar ve alıp aktaranlar, aynı şekilde müçtehid imamlar, kâmil mürşidler ve onların talebeleri olmuştur. Onların hepsi Kur’an’ı ve Sünnet’i öğrenme, anlama ve yaşamaya hayatlarını vakfetmişlerdir. Dünyevî ihtiras peşinde değil, Allah ve Rasulü s.a.v.’in rızası ve hoşnutluğu için aşk ve şevkle seferber olmuşlardır.

Kur’an ve Sünnet, yani kısaca İslâm dini işte bu hassasiyet üzere bize ulaşmış, bundan sonra da Rabbimiz bu mirası kıyamete dek gelecek nesillere, çağlara, yukarıda bahsettiğimiz ilim ve gönül erlerinin sadık takipçileriyle ulaştıracaktır.

Yoksa üç-beş kitap okuyup, iki-üç de kendi şahsî ihtirası ve hevesine göre yazan, ilmin ahlâkından habersiz olan kişilerle değil.
Ekleme Tarihi: 06.06.2007 - 10:59
Bu mesajı bildir   Cihan-63 üyenin diğer mesajları Cihan-63`in Profili Cihan-63 Özel Mesaj Gönder zum Anfang der Seite
Cihan-63 su an offline Cihan-63  

582 Mesaj -

Kayıt Tarihi: 17.03.2007
En Son On: 13.01.2011 - 16:59
Cinsiyeti: Erkek 

Bütün dikkat ve enerjisini dünyaya teksif etmiş, ilâhi irtibatlarını koparmış ilim, sahibi için ve nihaî manada insanlık için bir felakettir. İşte nebevî ilmin mirasçıları bu felaketin önündeki set gibidirler. Öteleri onlar hatırlatır, olgunlaşmanın yolunu onlar döşerler, insanlığın vahşileşmesine onlar engel olmaya çalışır.

Diğer taraftan zamanımızın yaygın bir hastalığı olarak pek çok bilgin ve alim, makam mevki hayranı, riya, benlik, menfaat ve kuvvet karşısında eğilme gibi zaafların sahibi de olabilmektedir. Bunlar gösterişe düşkünlük, fakir düşme endişesi, çeşitli kesimlerin gazabından korkmaları, rahat bir hayat istemeleri gibi sebeplerle toplumun onlardan beklediği vazifeleri yerine getirmemektedirler.

Toplumsal krizlerin olduğu yerde hakiki çare, Kur’an’ın ve Fahr-i Âlem s.a.v.’in emir ve yasaklarına sımsıkı sarılmaktır ki, bu da ulemanın üzerine düşen vazifeyi tam olarak yerine getirmesi ile mümkündür. Ne yazık ki zamanımızda din adına konuşmaya gerçekten yetkili, vazifeli insanlar yerine genellikle yetersiz insanlar konuşmakta, ahkâm kesmektedirler. Bu ehil olmayan kişiler Cenab-ı Hakk’ın dininden söz ederken, yazarken, sanki güncel basit bir meseleyi ele alıyormuş gibi pervasız ve edebe aykırı hareket edebilmektedirler.

Din adına konuşmanın, yazmanın başından beri bir adabı ve ölçüleri vardır. Buna İslâm’dan söz eden herkesin mutlaka uyması gerekir. Ancak bu hassasiyet anlatanı da dinleyeni de kurtuluşa erdirir.

Tebliğin özü, Cenab-ı Mevlâ’nın bildirdiklerini inanarak ve yaşayarak insanlığa ulaştırmaktır. Rabbimizin bildirdiklerinden maksat Kur’an ve Sünnet’tir.

Kur’an ve Sünnet’i doğru dürüst bilmeyen kimsenin, bilirim edasıyla dini anlatmaya ve tarafları iknaya çalışması, kendisi ve muhatapları için tam bir kaybetme halidir. Sözüyle halleri, yaptığı çağrı ile kendi gidişatı birbirine uymayan kimseler zarar vermekten başka bir şey yapmış olmazlar.

Dindar görüntüsü altında yapılan hatalar kadar dine zarar veren hiçbir şey yoktur. O halde bilen bildiğini yaşamalı, bilmeyen susmalı ve kendini ortalara atmamalıdır.
Ekleme Tarihi: 06.06.2007 - 11:01
Bu mesajı bildir   Cihan-63 üyenin diğer mesajları Cihan-63`in Profili Cihan-63 Özel Mesaj Gönder zum Anfang der Seite
Cihan-63 su an offline Cihan-63  

582 Mesaj -

Kayıt Tarihi: 17.03.2007
En Son On: 13.01.2011 - 16:59
Cinsiyeti: Erkek 

İmam-ı Rabbanî k.s. Hazretleri’nin şu tespitleri sanki bugünler içindir:

“Hakikaten din işlerinde baş gösteren her zaaf, İslâm milletini üstün kılma konusunda gösterilen her kusur, daima kötü alimlerin bereketsizliği ve niyetlerinin bozukluğu sebebiyle olmaktadır. Bunun aksine eğer ilim ehli dünyaya düşkünlük göstermez ve makam, riyaset, mal ve üstünlük tutkularından selamet bulurlarsa, işte onlar ahiret alimleri ve peygamber vârisleridir. Ayrıca onlar yaratılmışların üstünleridir. Kıyamet günü mürekkepleri Allah yolunda şehit olan kimselerin kanlarıyla tartılacak olan talihliler bunlardır. ‘Alimin uykusu ibadettir’ kavli bu alimler için geçerlidir.”

Hiç şüphesiz takva mertebesi çok yüksek bir mertebedir. Takva, Allah aşkıyla dolu bir kalbin O’nun razı olmadığı her şeyden yüz çevirmesidir. Takva sahipleri Allah’ın dostlarıdır. Dini en güzel biçimde yaşarlar. Onlar dini kusursuz yaşamak için başkalarını değil, kendi nefslerini zorlarlar. Böyle müttaki alimler Mevlâ’ya güzel kullukta insanlığa örnektirler. Sözü dinlenecek, örnek alınacak alimler işte bunlardır.


Ekleme Tarihi: 06.06.2007 - 11:03
Bu mesajı bildir   Cihan-63 üyenin diğer mesajları Cihan-63`in Profili Cihan-63 Özel Mesaj Gönder zum Anfang der Seite
KaRaGuL su an offline KaRaGuL  

Moderator
548 Mesaj -

Kayıt Tarihi: 04.07.2003
En Son On: 30.11.2019 - 14:49
Cinsiyeti: Bayan 
Eklemelerin için Rabbim razı olsun cihan kardeşim.

AMELSİZ İLİM

“İmâm-ı Gazâlî”nin talebesinden bir zât,
Mektup yazıp, İmâm’dan istedi bir nasîhat.

O dahî cevap yazıp, buyurdu ki: “Evlâdım!
Sana, sonsuz seâdet ihsân etsin Allahım.

Peygamber Efendimiz buyurdu ki: “Bir insan,
Dünyâ ve âhiret'e fâidesi olmıyan,

Şeylerle uğraşırsa, bu, vakti öldürmektir.
Bu da, "Allah o kulu hiç sevmiyor" demektir.”

Ve yine buyurdu ki: “Îmân eden bir kimse,
Bir saatlik vaktini "günâh"ta geçirirse,

Bunun için, ne kadar üzülse yeri vardır.
Çünkü af olunmazsa, "azâb"a yakalanır.”

Oğlum, kolay ise de, nasîhat, öğüt vermek,
Lâkin nefse zor gelir, dinleyip kabûl etmek.

Hele dünyâ zevkleri ardınca koşanlara,
Nasîhat acı gelip, hiç bakmazlar bunlara.

Oğlum, kurtulmak için âhiret'te, en evvel,
Emir ve yasakları bilmelidir mükemmel.

Sonra da, buna göre amel eylemelidir.
Zîrâ amelsiz ilim, insana zarar verir.

Çünkü mahşer yerinde, bu ilim sâhipleri,
“Bilmiyordum” dese de, geçmez bu özürleri.

Cüneyd-i Bağdâdî’yi, biri görüp rüyâda,
Sordu: “Sizin hâliniz nice oldu burada?”

Buyurdu: “Tasavvufta edindiğim bilgiler,
Keşf ve kerâmetlerim, hebâ olup gittiler.

Yalnız bir gece vakti, kıldığım iki rekât,
Namâzım var idi ki, o bana etti imdât.”

Oğlum, insan, çok ıssız bir dağda ilerlerken,
Karşısına, yırtıcı bir "arslan" çıksa birden,

Yanındaki silâhı kullanamazsa eğer,
O arslandan kurtuluş olur mu hiç müyesser?

Ve yâhut da bir kişi, "hasta" olsa faraza,
Teşhîsini öğrenip, ilâcını da alsa,

İlâç, o hastalığa gelse de gâyet iyi,
Onu kullanmadıkça yapar mı tedâvîyi?

Bunun gibi bir insan, her ilmi, ince ince,
Bilse de, fayda görmez amel eylemeyince.

“Îmân”, kalben inanmak olsa da her ne kadar,
Fakat ibâdetlerle cilâlanır ve parlar.

Hattâ îmân, bir “Mum”a benzetilirse eğer,
“Cam fener” gibidirler etrâfında ameller.

Nasıl çabuk sönerse, mum, feneri olmadan,
Îmân da çabuk söner, ibâdet yapılmadan.

İbâdet yapmak dahî, gerektirir “İhlâs”ı.
İhlâssız amellerin, olmaz kula faydası.

İyi bir iş yaparken, bir kimse görse eğer,
"Sevinç" hâsıl olursa, bu, ihlâsı zedeler.

Çünkü amel, yapılır, sâdece “Allah için”.
Bu ihlâs olmadıkça, kurtulamaz ins ve cin.

İlim, amel, ihlâsı edinse de bir insan,
Cennete girmek için, gerekir yine “İhsân” .

Hiçbir kimse, Cennete giremez ameliyle.
Ancak girebilirler “İhsân-ı ilâhî”yle.

Fakat Hak teâlânın ihsânına kavuşmak,
Onun emirlerini yapmakla olur ancak.

Kim ihlâsla yaparsa Rabbine ibâdeti,
Elbette vâsıl olur ona Hakk’ın rahmeti.

selam ve dua ile...
Ekleme Tarihi: 06.06.2007 - 11:43
Bu mesajı bildir   KaRaGuL üyenin diğer mesajları KaRaGuL`in Profili KaRaGuL Özel Mesaj Gönder zum Anfang der Seite
hidayete davet su an offline hidayete davet  

35 Mesaj -

Kayıt Tarihi: 22.05.2007
En Son On: 24.08.2007 - 11:00
Cinsiyeti: Erkek 
ESAVRVB

PAYLAŞIMINIZDAN DOLAYI RABBİM RAZI OLSUN.
KONUYA BAZI İLAVELER YAPMAK İSTİYORUM İNŞ...

İLK TAKVA ALLAH YÖNELİŞ İLE YANİ MÜNİP OLMAKLA KAZANILIRagla RUM 31 )

30/RUM-31: Munîbîne ileyhi vettekûhu ve ekîmûs salâte ve lâ tekûnû minel muşrikîn(muşrikîne).
O’na (Allah’a) yönelin (Allah’a ulaşmayı dileyin) ve takva sahibi olun. Ve namazı ikame edin (namaz kılın). Ve (böylece) müşriklerden olmayın.

30/RUM-32: Minellezîne ferrakû dînehum ve kânû şiyeâ(şiyean), kullu hızbin bimâ ledeyhim ferihûn(ferihûne).
(O müşriklerden olmayın ki) onlar, dînlerinde fırkalara ayrıldılar ve grup grup oldular. Bütün gruplar, kendilerinde olanla ferahlanırlar.

İLİMLERİ İLE DALAETTE OLANLAR İSE (CASİYE 23)

45/CASİYE-23: E fe reeyte menittehaze ilâhehu hevâhu ve edallehullâhu alâ ilmin ve hateme alâ sem’ihî ve kalbihî ve ceale alâ basarihî gışâveh(gışâveten), fe men yehdîhi min ba’dillâh(ba’dillâhi), e fe lâ tezekkerûn(tezekkerûne).
Hevasını kendisine ilâh edinen kişiyi gördün mü? Ve Allah, onu ilim (onun faydasız ilmi) üzere dalâlette bıraktı. Ve onun işitme hassasını ve kalbini mühürledi. Ve onun basar (görme) hassasının üzerine gışavet (perde) kıldı (çekti). Bu durumda Allah’tan sonra onu kim hidayete erdirir? Hâlâ tezekkür etmez misiniz?

DALALETTE OLANLAR HÜSRANDADIR:

10/YUNUS-45: Ve yevme yahşuruhum keen lem yelbesû illâ sâaten minen nehâri yete ârefûne beynehum, kad hasirellezîne kezzebû bi likâillâhi ve mâ kânû muhtedîn(muhtedîne).
Ve o gün (Allahû Tealâ), gündüzden bir saatten başka kalmamışlar (bir saat kalmışlar) gibi onları toplayacak (haşredecek). Birbirlerini tanıyacaklar (aralarında tanışacaklar). Allah’a mülâki olmayı (Allah’a ölmeden önce ulaşmayı) yalanlayanlar, hüsrana düştüler (nefslerini hüsrana düşürdüler). Ve hidayete eren kimse(ler) olmadılar (ruhlarını ölmeden evvel Allah’a ulaştıramadılar).

39/ZUMER-65: Ve lekad ûhıye ileyke ve ilellezîne min kablik(kablike), le in eşrekte le yahbetanne ameluke ve le tekûnenne minel hâsirîn(hâsirîne).
Ve andolsun ki, sana ve senden öncekilere: “Gerçekten eğer sen şirk koşarsan (Allah’a ulaşmayı dilemezsen), amellerin mutlaka heba olur. Ve mutlaka hüsrana düşenlerden olursun.” diye vahyolundu.

DALALETTEN KURTULMAK İÇİN İSE (RAD 27)

13/RAD-27: Ve yekûlullezîne keferû lev lâ unzile aleyhi âyetun min rabbih(rabbihi), kul innallâhe yudillu men yeşâu ve yehdî ileyhi men enâb(enâbe).
Ve kâfirler: “Ona, Rabbinden bir âyet (mucize) indirilse olmaz mı?” derler. De ki: “Muhakkak ki Allah, dilediği kimseyi dalâlette bırakır ve O’na yönelen kimseyi Kendine ulaştırır (hidayete erdirir).”

DEVAM EDECEK İNŞ..
Ekleme Tarihi: 06.06.2007 - 11:58
Bu mesajı bildir   hidayete davet üyenin diğer mesajları hidayete davet`in Profili zum Anfang der Seite
Cihan-63 su an offline Cihan-63  

582 Mesaj -

Kayıt Tarihi: 17.03.2007
En Son On: 13.01.2011 - 16:59
Cinsiyeti: Erkek 

10/YUNUS-45: Ve yevme yahşuruhum keen lem yelbesû illâ sâaten minen nehâri yete ârefûne beynehum, kad hasirellezîne kezzebû bi likâillâhi ve mâ kânû muhtedîn(muhtedîne).
Ve o gün (Allahû Tealâ), gündüzden bir saatten başka kalmamışlar (bir saat kalmışlar) gibi onları toplayacak (haşredecek). Birbirlerini tanıyacaklar (aralarında tanışacaklar). Allah’a mülâki olmayı (Allah’a ölmeden önce ulaşmayı) yalanlayanlar, hüsrana düştüler (nefslerini hüsrana düşürdüler). Ve hidayete eren kimse(ler) olmadılar (ruhlarını ölmeden evvel Allah’a ulaştıramadılar).

39/ZUMER-65: Ve lekad ûhıye ileyke ve ilellezîne min kablik(kablike), le in eşrekte le yahbetanne ameluke ve le tekûnenne minel hâsirîn(hâsirîne).
Ve andolsun ki, sana ve senden öncekilere: “Gerçekten eğer sen şirk koşarsan (Allah’a ulaşmayı dilemezsen), amellerin mutlaka heba olur. Ve mutlaka hüsrana düşenlerden olursun.” diye vahyolundu.

Oğlum, kolay ise de, nasîhat, öğüt vermek,
Lâkin nefse zor gelir, dinleyip kabûl etmek.

Hele dünyâ zevkleri ardınca koşanlara,
Nasîhat acı gelip, hiç bakmazlar bunlara.

Oğlum, kurtulmak için âhiret'te, en evvel,
Emir ve yasakları bilmelidir mükemmel.

Sonra da, buna göre amel eylemelidir.
Zîrâ amelsiz ilim, insana zarar verir.

Çünkü mahşer yerinde, bu ilim sâhipleri,
“Bilmiyordum” dese de, geçmez bu özürleri.


ALLAH RAZI OLSUN KARAGUL VE HIDAYETE DAVET KARDESLER.

GUNUMUZUN EN BUYUK ASIRI HASTALIKLARINDAN BIRIDE KISILER BILMEDIKLERI HALDE HER KONUDA ALIM KESILMELERIDIR. INANISTA MUSLUMAN YASAYISTA ISE EHLI KUFUR GIBI OLMUSLAR. BILDIKLERINI YASAMADIKLARI GIBI, YANLIS BILDIKLERINI DE DOGRU GORURLER. SADECE BASKALRINI SOZLE SUSTURMAK, USTUNLUK TASLAMAK, BILGILI GORUNMEK ICIN LAF USTUNE LAF SOYLEMEK GIBI HASTALIKLARA KAPILMISLAR.

HALBUKI BIZIM GOREVLERIMIZ DINIMIZI SAGLAM KAYNAKLARDAN VE SAGLAM KISILERDEN OGRENIP, OGRENDIKLERIMIZ ILE AMEL ETMEKTIR. ALLAH BIZLERI DOGRU YOLA ILETSIN VE DOGRULTTUKTAN SONRA YOLUMUZDAN DONDURMESIN INSALLAH. SELAM VE DUA ILE
Ekleme Tarihi: 06.06.2007 - 12:57
Bu mesajı bildir   Cihan-63 üyenin diğer mesajları Cihan-63`in Profili Cihan-63 Özel Mesaj Gönder zum Anfang der Seite
SuMeYRa su an offline SuMeYRa  

1576 Mesaj -

Kayıt Tarihi: 14.11.2004
En Son On: 11.11.2012 - 23:24
Cinsiyeti: Bayan 
Bilmemek bilmeyi gerektiriyor, bilmek ise yapmayi..

Amelsiz ilim olmuyor..

Bilmekle malesef olmuyor..
...
Ekleme Tarihi: 06.06.2007 - 19:20
Bu mesajı bildir   SuMeYRa üyenin diğer mesajları SuMeYRa`in Profili SuMeYRa Özel Mesaj Gönder zum Anfang der Seite
Cihan-63 su an offline Cihan-63  
RE:

582 Mesaj -

Kayıt Tarihi: 17.03.2007
En Son On: 13.01.2011 - 16:59
Cinsiyeti: Erkek 
Alıntı
Orijınalı SuMeYRa

Bilmemek bilmeyi gerektiriyor, bilmek ise yapmayi..

Amelsiz ilim olmuyor..

Bilmekle malesef olmuyor..
...




Allah Razı Olsun sumeyra kardes. cok guzel dediniz."Bilmemek bilmeyi, bilmek ise yapamayi gerektiriyor."

Amelsiz ilmin hic bir degeri yok.

Oğlum, kolay ise de, nasîhat, öğüt vermek,
Lâkin nefse zor gelir, dinleyip kabûl etmek.

Hele dünyâ zevkleri ardınca koşanlara,
Nasîhat acı gelip, hiç bakmazlar bunlara.

Oğlum, kurtulmak için âhiret'te, en evvel,
Emir ve yasakları bilmelidir mükemmel.

Sonra da, buna göre amel eylemelidir.
Zîrâ amelsiz ilim, insana zarar verir.

Çünkü mahşer yerinde, bu ilim sâhipleri,
“Bilmiyordum” dese de, geçmez bu özürleri.


Ekleme Tarihi: 06.06.2007 - 19:31
Bu mesajı bildir   Cihan-63 üyenin diğer mesajları Cihan-63`in Profili Cihan-63 Özel Mesaj Gönder zum Anfang der Seite
Pozisyon düzeni - imzaları göster
Sayfa (1): (1)
önceki konu   sonraki konu

Kategori Seç:  
Sitemizde şu an Yok üye ve 600 Misafir mevcut. En son üyemiz: Didem_


Admin   Moderator   Vip   Üye ]

Hayırlı ömürler dileriz.    Bu üyelerimizin doğum günlerini tebrik eder, sıhhat ve afiyet dolu bir ömür dileriz:
***Murat*** (48), behlul (50), hatice57 (44), GaZZe (60), erveysel (61), Abdulkadir22 (31), samyeli13 (47), candeniz (24), balacan (54), abdulkadir (31), babam veben (55), askbumu (43), sahra_yagmur (37), halit42 (39), Babacan52 (56), gurbetcigenc (33), Fikret1972 (52), NuR_EFSAN (39), jopp777 (47), pempe1987 (37), Nur baçesi (28), seyhzadem (36), Mustafa Alptug (41), gunes_akca (35), KanKaZ (36), hsusal (72), olimp_ (45), ufkumuzvar (42), gakkosfatih (42), HIKKI (51), Selale1 (49), Yasin Tural (36), nebitdag (45)
24 Saatin Aktif Konuları
0

Copyright © ((( RAVDA.net )))  *  İrtibat   *   RAVDA Reklam Servisi   *   Tüm hakları saklıdır, izinsiz alıntı yapılamaz.
Sitemizde yayınlanan imzalı yazıların içeriğinden yazarları, forum ve yorumlardan ekleyen şahıslar sorumlu olup, kesinlikle sitemiz sorumlu değildir.
© by ((( RAVDA.net )))

Sayfa 0.56294 saniyede açıldı