kaletra kamagra generique rhinocortgenerique plaquenil chloroquine 3tc abilify aceon acepril acerpes achromycine aciphex acivir acnecolor acnefuge acticin actigall actisite active pack actonel actoplus met actos acular adalat cc adalat adapress adartrel adcirca addyi adipur advair diskus advair rotahaler aerius aerodiol aggrenox agofenac agoprim agopton agorex airol airomir akneroxid aknex aknin n aknoral albenza
     

0
Start Giriş Üye Ol üyeler ((( RAVDATe@m))) Arama
Toplam Kategori: 69 *** Toplam Konu: 30100 *** Toplam Mesaj: 148193
Forum Anasayfa » D İ N / İ S L A M » BÜYÜK ŞAHSİYETLER » Dil ve Tarih Faktörünün Önemi

önceki konu   sonraki konu
Bu konuda 1 mesaj mevcut
Sayfa (1): (1)
Ekleyen
Mesaj
tahabiri su an offline tahabiri  
Dil ve Tarih Faktörünün Önemi

39 Mesaj -

Kayıt Tarihi: 31.07.2006
En Son On: 05.08.2006 - 12:06
Cinsiyeti: ----- 

Dil ve Tarih Faktörünün Önemi
Atatürk'ün Türk Milliyetçiliğini geliştirmek ve sağlamlaştırmak için kullandığı iki önemli yöntem, tarih ve dil unsurlarında ortaya çıkmaktadır. Ortak bir kültürden gelen Türk Milleti bu tarihte, ülküde birliğinin farkına varmalıydı. İşte bu amaçla ilk olarak Türk Tarih Kurumu ve Türk Dil Kurumu kurulmuştur. Ulusal kimliği geliştirici işlevler yerine getirmek üzere kurulan bu kurumların çalışmaları, milliyetçilik ilkesini birleştirici ve bütünleştirici bir çizgiye oturtmuştur. Bu şekilde bir çatı altında birleşen devletin hızla eğitilmesi, ve yıllar boyunca oluşan açıkları kapatmak da çok kapsamlı bir çalışma gerektirmekteydi. Atatürk "Milli duygu ve dil arasındaki bağ çok güçlüdür. Dilin milli ve zengin olması milli duygunun gelişmesinde başlıca etkendir" derken, cumhuriyetin en temel ilkelerinden olan milliyetçilik ilkesinin yerleşmesinde milli tarihin ve milli dilin önemini vurguluyordu. Bu girişimle çağdaşlaşma yolunda da çok önemli bir adım atılıyordu.
Cumhuriyetçilik, Halkçılık ve Devletçilikle beslenen Atatürk milliyetçiliği, hiç kuşkusuz çağdaşlaşma yolunda atılan en önemli adımdır. Atatürk liderliğinde kazanılan İstiklal Savaşı'nın başlıca dayanağı Türk milliyetçiliğidir. Zaferden sonra yürürlüğe sokulan Türk inkılabının amacı da; Türk Milleti'ni tümü ile çağdaş yapmaktır. Atatürkçü yaklaşımda millet olma duygusunun güçlendirilmesi ile çağdaşlaşma birbirini tamamlamaktadır. Atatürk bir yandan Türk Milleti'ni çağdaş yapmak, diğer yandan tarih ve dil çalışmaları ile Türk kültürünün milli temellerini geliştirmek istemiştir.
Ona göre tarihçiliğimizdeki bu eksiklik Türk milliyetçiliğinin uyanışındaki gecikmenin sonucu idi. Dünya milletleri Osmanlı ülke ve devletinden "Türkiye", "Türk İmparatorluğu" diye bahsederken, bizde "Türk" sözü dile bile alınmıyordu. İlk defa Batılı Türkologların, Orta Asya'da başlayan Türk tarihine dikkati çeken eserler yayınlamaları, Türk tarihine karşı ilgiyi uyandırmış ve böylece Türk tarihçileri Türk Milleti'nin tarihine yer vermeye başlamışlardır.

Türkiye Cumhuriyeti yeni bir devletti. Ancak bu devleti kuran Türk Milleti, uzun ve parlak bir tarihe sahipti. Bu köklü milletin tarihi aydınlığa çıkarılmalıydı. İşte Atatürk'ü tarih konusuna eğilmeye sevkeden başlıca sebep bu idi. Atatürk'ün ön ayak olması ile 1930'da "Türk Tarihi Ana Hatları" yayınlandı. 12 Nisan 1931'de Atatürk'ün direktifi ile daha sonra "Türk Tarih Kurumu" adını alan "Türk Tarihi Tetkik Cemiyeti" kuruldu ve dört ciltlik bir "Genel Tarih" yayınlanarak burada ağırlık Türk tarihine verildi.

Milli Eğitimin Önemi
Eğitim, insanın davranışlarında, fikir ve ideallerinde, hayata bakış açısında, estetik ve sanat anlayışında, ahlakında ve bunun gibi daha pek çok konudaki ilerleme sürecini göstermektedir. Atatürk, eğitim sisteminin kaliteli ve çağdaş sınırın çok daha ilerisinde olması için daima yeni fikirlerle beslenmesi gerektiği inancını taşımış, sahip olduğu kararlılık sayesinde Türk Milleti'nin ilerlemesine öncülük etmiştir. Türk Milleti'nin gerek Türkiye hudutları içerisinde, gerekse bu hudutların dışında varlığını sürdürebilmesi, iktisadi ve sosyal alandaki gelişimi, her zaman eğitim ve kültür düzeyi ile doğru orantılı olarak ilerlemiştir. Bundan dolayıdır ki, Ulu Önder yaşamı boyunca milli ve dini eğitimin geliştirilmesine büyük önem vermiştir.

Milletini daima, daha çok düşünmeye, geliştirmeye, aklın ve ilmin yolundan ayrılmamaya teşvik etmiştir. Toplumda kadın erkek ayrımı gözetmeksizin, tüm fertlerin bu değerleri kazanmasını sağlamak için, döneminde birçok okul açılmış, kaliteli eğitmenler yetiştirilmiş, yeni nesillerin gelişimi için geniş imkanlar hazırlanmıştır.

Atamızın bu konuya verdiği önemi şu sözlerinden anlamak da mümkündür:
Bu büyük gerçeği, Türk dünyasının aydınları, Türk dünyasının bilginleri, Türk dünyasının muallimleri, öğretmenleri yeni yetişenlere sizler öğretmelisiniz. Sizin işiniz de silahlı mücahitler ve harp kahramanlarının işi kadar zordur; ancak o kadar da şereflidir. Türk Milleti'ni, dünyanın her tarafında gelecek asırların belasına, kazasına, çilesine göğüs gererek; refah ve saadetine, güçlü ve şerefli günlerine eriştirecek olanlar sizlersiniz. Bu bakımdan emeğiniz, gayretiniz, sabrınız, çileniz, toplanışınız, dağılışınız, fikirleriniz, son derece değerlidir, mübarektir. Bu sebeple devam etmeli, verimli ve semereli olmalıdır.
Atamız'ın 03.08.1932 tarihinde söylemiş olduğu, milli başarımızın sırrı olacak ve büyük değer taşıyan şu öğüdünü de unutmayalım;
Asıl uğraşmaya mecbur olduğumuz şey yüksek kültürde ve yüksek fazilette dünya birinciliğini tutmaktır. (Atatürk, Mehmet Özel, Milliyet Yayınları. s.258)

Atatürk Milliyetçiliği Anlatıyor
Arkadaşlar, bir ulusun dürüst bir varlık ve saygın bir yer sahibi olması için o toplumun sadece bilgili ve fenden haberli olması yetmez. Tüm bilimlerin ve herşeyin üstünde bir özelliğe sahip olması gerekir ki, o da o ulusun belirli ve olumlu bir düzeyde bulunmasıdır. Böyle bir yaradılışta olmayan bireyler ve o bireylerden oluşan uluslar hiçbir zaman gerçek bir devlet kuramazlar. Böyle uluslar sadece birer fesat ocağı olur...
Biz ulusun fikirlerini uygulamakta çok gecikmiş ve bu konuda kayıtsızlık etmişizdir. Bunun zararlarını daha çok çalışarak gidermeliyiz. Milliyet kavramını, milliyet ülküsünü çözüm yolundaki görüşlerin dünyada uygulanabilme olanağı bulunamamıştır. Çünkü, tarih, olaylar, olup bitenler, gözlemler hep insanlar ve uluslar arasında milliyetin hep üstün geldiğini göstermiştir ve milliyet ilkesi aleyhindeki büyük boyutlarda eylemi deneyimlere karşın yine de milliyet duygusunun öldürülemediği ve bu duygunun yine de güçlü bir biçimde canlılığını koruduğu görülmektedir. Özellikle bizim ulusumuz milliyetinden habersiz görünmenin çok acı cezalarını gördü. Osmanlı İmparatorluğu içindeki çeşitli topluluklar hep ulusal ilkelerine sarılarak, milliyet ülküsünün gücüyle kendilerini kurtardılar. Biz ne olduğumuzu, onlardan ayrı ve onlardan yabancı bir ulus olduğumuzu sopayla aralarından kovulduğumuz zaman anladık. Gücümüzün azalması üzerine bizi horladılar ve aşağıladılar. Anladık ki kusurumuz kendimizi unutmaklığımızmış. Dünyanın bize saygı göstermesini istiyorsak önce bizim kendi benliğimize ve milliyetimize o saygıyı duygu planında, fikir planında, eylemli olarak tüm eylemlerimiz ve davranışlarımızla gösterelim ve bilelim ki ulusal benliğini bulamayan uluslar başka uluslar için birer avdır.
Ulusal varlığımıza düşman olanlarla dost olmayalım. Böylelerine karşı bir Türk ozanının dediği gibi "Türküm düşmanım sana, kalsam da bir kişi" diyelim. Düşmanlarımıza bu gerçeği ifade ettiğimiz gün; kanımıza, ülkümüze, geleceğimize yan bakan her kişiyi düşman bellediğimiz gün, ulusal benliğimize uzanacak her eli şiddetle kırdığımız gün, ulusun önüne dikilen her engeli hemen devirdiğimiz gün gerçek kurtuluşa ulaşacağız. Ve sizler gibi aydın, kararlı inançlı gençler sayesinde o kurtuluşa kavuşacağımıza inanabilirsiniz." (20.3.1923, Konya Gençleriyle Sohbet.)bilim araştırma fakfından alıntıdır


Ekleme Tarihi: 01.08.2006 - 18:15
Bu mesajı bildir   tahabiri üyenin diğer mesajları tahabiri`in Profili zum Anfang der Seite
Pozisyon düzeni - imzaları göster
Sayfa (1): (1)
önceki konu   sonraki konu

Kategori Seç:  
Sitemizde şu an Yok üye ve 673 Misafir mevcut. En son üyemiz: Didem_


Admin   Moderator   Vip   Üye ]

Hayırlı ömürler dileriz.    Bu üyelerimizin doğum günlerini tebrik eder, sıhhat ve afiyet dolu bir ömür dileriz:
ilkser (43), gorkem yildiz (37), akky (39), HAKAN KÜCÜK (51), feride orhan (56), ME10 (47), MDMETIN (39), deniz-19 (37), avni kamzeli (43), asteroit (49), erdem (), Webcam_M (54), sel14tr (44), icalim (53), ilyas.fr (46), maneviyat (46), Ý.TEKGÜL (55), vgozukara (42), EMRULLAH (39), artvinli (59), emineyzc (48), looder (56), Cheetah (34), Keje (43), sahmeran28 (50), meto54 (63), selmani fahrisi (40), alonewolf (47), ibocan2 (42), chocuq87_54 (37), KaRaGoZLuM (41)
24 Saatin Aktif Konuları
0

Copyright © ((( RAVDA.net )))  *  İrtibat   *   RAVDA Reklam Servisi   *   Tüm hakları saklıdır, izinsiz alıntı yapılamaz.
Sitemizde yayınlanan imzalı yazıların içeriğinden yazarları, forum ve yorumlardan ekleyen şahıslar sorumlu olup, kesinlikle sitemiz sorumlu değildir.
© by ((( RAVDA.net )))

Sayfa 0.52944 saniyede açıldı