ivermektin generique colchicine stromectol generique colchicine fluvoxamine voltaren votum plus votum vytorin wellbutrin sr xatral xeloda xenical xylocaine yasmin yasminelle yaz zanaflex zantac zantic zebeta zeffix zenegra zentel zestoretic zestril zetia ziac ziagen zilutrol zinacef zinat zithromax dispersible zithromax zocor zofran zoloft zorotop zovirax zurcal zyloprim zyprexa zyrtec zyvox zyvoxid
     

0
Start Giriş Üye Ol üyeler ((( RAVDATe@m))) Arama
Toplam Kategori: 69 *** Toplam Konu: 30100 *** Toplam Mesaj: 148193
Forum Anasayfa » SERBEST KÜRSÜ » KİMİ KANDIRIYORLAR ? HERŞEY AÇIK DEĞİLMİ?

önceki konu   sonraki konu
Bu konuda 2 mesaj mevcut
Sayfa (1): (1)
Ekleyen
Mesaj
ebu_hanzala su an offline ebu_hanzala  
KİMİ KANDIRIYORLAR ? HERŞEY AÇIK DEĞİLMİ?

395 Mesaj -

Kayıt Tarihi: 26.12.2007
En Son On: 14.06.2008 - 18:49
Cinsiyeti: Erkek 
BU AÇIKÇA REJİMİN KÜFRÜNÜ İZHAR ETMEKTEN BAŞKA BİRŞEY DEĞİLDİR!

Bir başörtüsü meselesi gündeme getirildi, bununla ülke gündemindeki diğer tüm meseleler örtüldü, unutturuldu. Üstelik getirecekleri çözüm de İslami açıdan derde derman olmadığı halde, İslam ve Müslümanlar hedefe oturtuldu ve ağzını açan gözünü yumdu, kinini kusan kusana. CHP başkanı Deniz Baykal, dışarıdan gelen üniforma bile dedi başörtüsüne.

Aynı partinin diğer elemanları onu da aştılar. Örneğin Canan Arıtman, fahişelerin giydiği kıyafet benzetmesi bile yaptı. Genelkurmay, üstü kapalı ve gizli tehdit içeren bir üslup ile, herkes bizim bu konudaki tavrımızı biliyor dedi. Patronlar kulübü TÜSİAD, karşıt sert uyarılarda bulundu. Üniversite rektörlerinden önemli bir kesim, Türkiye’nin din devletine doğru gittiği uyarısında bulunarak, üniversitelerde bu çağdışı görüntüleri görmek istemiyoruz, bunlar doğmatik şeylerdir, üniversiteler bilim yuvalarıdır, bugün artık ne dünyanın yedi günde yaratıldığına, ne Nuh Tufanına, ne de Havva ile Adem masalına inanmak mümkündür, diyecek kadar ileri gittiler. Yargıtay üyelerinden, Anayasa mahkemesi üyelerinden, basın mensubu bazı zevattan buna benzer uyarılar geldi. Bir takım malum parti ve dernek mensupları da gösteri ve yürüyüşlerde bulundu, Anıtkabir’e kadar gidip şikayetlerini dahi yaptılar. Meclisi baskı altında tutmak için dilekçe üstüne dilekçe veriyorlar…

Burada bütün bunlara ayrı ayrı yer verecek değilim. Zaten basını takip ediyorsanız bütün bunları görmüşsünüzdür.

Peki, halkının % 99’u Müslüman bilinen Türkiye’de bu laikler bu derecede İslam ve Müslümanlara saldırmakla, bu yürüyüş ve gösterileri yapmakla kimden ve nereden cesaret alıyorlar? Hadi Allah’a (cc) inanmıyor ve O’ndan korkup utanmıyorlar, Müslüman halkı da hesaba katmıyorlar mı? Yoksa onlardan hiç mi çekinme gereği duymuyorlar?

Galiba sırtlarını kendilerince sağlam yere dayamışlar. Rejim ve rejim yasalarına sığınıp dayanıyorlar. Böylelikle kendi küfürlerini (Müslüman olmadıklarını) ilan ederken, Kemalist rejimin küfrünü de izhar ediyorlar.

Halkın çoğunluğunun Müslüman olduğu bir ülkede yaşamak ile Müslüman olmak arasında fark vardır. Dolayısıyla bunlar, içinde yaşadıkları toplumu dikkate alarak, belki de kendilerine yönelecek tepkileri dindirmeye yönelik; “Biz de Müslümanız” deseler de, bunlar Müslüman olmadıklarını alenen ilan ediyorlar.

İşin bu tarafı beni fazla ilgilendirmez. İnanıp inanmamaları onların sorunu. Kimsenin inancına karışılmaz. İşin bizi ilgilendiren tarafı, hadlerini aşarak İslam’a ve Müslümanlara bağnazca saldırmalarıdır.

Burada önemli bir hususu vurgulamak istiyorum.

Kendisine ben Mülümanım dediği, İslami bilinç ve şuura sahip olduğu, hele hele İslam’ı dava edindiği halde; “Devlet bizim devletimiz”, “Ordu gözbebeğimiz”, “Polisler gururumuz” türü söylemlerde bulunan, buna mukabil, rejime karşı tepkilerini ortaya koyan Müslümanları fitne çıkarmakla itham edenlerin, artık tepkilerini doğru şekilde koymalarının ve doğru tarafta yer almalarının zamanının geldiğini ve hatta geçtiğini düşünüyorum. Bütün bu olup bitenleri görmüyorlar mı? Bunların nereden kaynaklandığını göremiyorlar mı? Gözlerindeki perde bu kadar da mı kalın? Rejimin Müslüman olmadığını, İslam’a ve Müslümanlara düşman olduğunu, İslam’a ve Müslümanlara sesli ve aleni olarak saldırma cüretinde bulunanların, rejimin ürünü ve rejimden destek aldıklarını fark edemiyorlar mı?

İman sahibi olan ve ben Müslümanım diyen her kesin bunları görmesi, fark etmesi ve yapabileceği oranda tepkisini ortaya koyması gerekir. Bu konuda Allah Rasulü (sav) bakın ne buyurmaktadır : “Sizden her kim sünnetime aykırı (bir kötülük) görürse onu eliyle düzeltin. Eğer eliyle değiştirmeye gücü yetmezse diliyle, ona da gücü yetmiyorsa kalbiyle. Ki bu, imanın en düşük mertebesidir.” (Müslim hadis no:70, Tirmizi, bu hadis sahihtir demiştir.)

Bunları her platformda dile getirmek, Müslüman halkı bu gerçekler hakkında bilinçlendirip uyarmak, ihlas ve gayret sahibi her Mü’min’in vazifesidir.

Bu gün İslam ve Müslümanlar aleyhinde yürütülen her türlü icraat, özellikle de bağnazca yapılan bu tür saldırılar, Müslümanların yüzüne atılan bir şamar hükmündedir. İşte bu şamar, Müslümanın hakikatleri görmesine, silkinmesine ve kendine gelmesine sebep olmalıdır. Çeşitli bahanelerin arkasına sığınarak sinmesine, derin bir sessizliğe bürünmesine ve dolayısıyla icraatlarında molaya veya tadilata gitmesine vesile olmamalıdır.
Selam ve dua ile…..

Ekleme Tarihi: 06.02.2008 - 08:43
Bu mesajı bildir   ebu_hanzala üyenin diğer mesajları ebu_hanzala`in Profili ebu_hanzala Özel Mesaj Gönder zum Anfang der Seite
ebu_hanzala su an offline ebu_hanzala  
BU KAMOYUNA AÇIK BİR DUYURUDUR!

395 Mesaj -

Kayıt Tarihi: 26.12.2007
En Son On: 14.06.2008 - 18:49
Cinsiyeti: Erkek 
LAİK SİSTEM MÜSLÜMANLAR İÇİN GÜVENCE DEĞİLDİR.
BİLAKİS;
TAĞUTTUR - ZULÜMDÜR - ZULÜMATTIR - KÜFÜRDÜR
FISKTIR - FİTNEDİR - FESATTIR.
MÜSLÜMANLAR LAİK SİSTEME İNANMAK / GÜVENMEK İLE DEĞİL ONU İNKAR EDİP HAYATLARINDAN SÖKÜP ATMAK İLE EMROLUNMUŞLARDIR.
SORUN; BAŞÖRTÜSÜ DEĞİL LAİK SİSTEMİN KENDİSİDİR.
Teorik anlamda Laiklik: Din ve devletin birbirinden ayrılması ve birbirine karışmamasıdır.
Pratik anlamda Laiklik; Dinin devlet alanına asla yanaştırılmaması; fakat devletin dini özellikle İslam'ı potansiyel tehlike olarak gördüğü için, kontrolde tutmak adına din mühendisliğine soyunmasıdır.

Laikliğe göre; sınırları henüz netleşmemiş olsa da "kamu alanı" denilen alanda Allah subhanehu tealan'ın sözü geçmez.Allah 'ın emirlerinin nehiylerinin bir değeri yoktur. Hatta yasaklanır.Allah 'ın emir ve nehiylerine riayet etmek isteyenler suç işlemiş sayılır ve cezalandırılırlar.
Laik sistem; devletin icraatlarında herhangi bir dini referans ve esas almamasıdır, referans ve esas alınmasının şiddetle yasaklandığı sistemdir.
Yani Allah subhanehu tealan'ın emirlerinin suç sayıldığı bir sistemdir. Buna göre Laik sistem, Müslüman'ın yaşam biçimini / tarzını tamamen ortadan kaldırıyor.Allah subhanehu tealan 'ın uluhiyetinin hakimiyetinin / egemenliğinin, "kamu alanı" denilen alanda inkâr edildiği sistem Müslüman'ın Tevhid inancı ile nasıl bağdaşır. Zira Müslüman;Allah subhanehu tealan 'ın mülkünde, hayatın her alanında sadece Allah 'ın uluhiyetine, yani egemenliğine, şeriatına iman edendir, onun dışındaki egemenlik iddiasında bulunanları yani "tağutları" inkâr etmekle yükümlü olandır. Tağutların da egemenliğini babul etmek imanı nefyeder, ortadan kaldırır. İşte bunu Allahu Teala gayet açık bir şekilde şöyle ortaya koymaktadır:
"Sana indirilene senden önce indirilenlere inandıklarını ileri sürenleri görmedin mi? Tağut ile yönetilmek istiyorlar. Halbuki tağutu inkar etmek ile / reddetmekle emrolunmuşlardır. Şeytan ise onları büsbütün saptırmak istiyor.
Onlara Allah'ın indirdiğine ve Resulüne (Kitap ve sünnete) gelin denildiği zaman münafıkların senden iyice uzaklaştıklarını görürsün." (Nisa: 60-61)

"Hayır / Dikkat edin! Rabbine and olsun ki; aralarında çıkan anlaşmazlık hususunda seni (Resulü ve getirdiği Şeriatı) hakem kılıp sonra da verdiğin hüküme içlerinde hiçbir sıkıntı duymaksızın tam manası ile teslim olmadıkça iman etmiş olmazlar." (Nisa: 65)
Allahu Teala, bu ayeti kerimeleri ile imanın ne olduğunu ve nasıl olduğunu ve neyi gerekli kıldığını net bir şekilde ortaya koymaktadır. Buna ters düşen bütün sözler, görüşler merduttur, duvara çarpılır. Bu ayetlerin ortaya koyduğu iman hakikatlerini şöyle sıralayabiliriz:
- Ayetlerin siyakı ve sıbakından da anlaşılacağı gibi;Allah 'ın indirmediği ile yönetim tağuttur.
-Allah 'ın indirdiğine iman iddiası ile tağutla yönetilmeyi istemek bağdaşmaz.
- Tağutu inkar etmek / red etmek Allah 'ın emridir / imanın gereğidir.

-Allah 'ın indirdiğine (İslam'a) iman ettiğini iddia edip de bilerek tağutla yönetilmek isteyen kimse şeytanın güdüm alanına girmiş ve yoldan sapmış demektir.

-Allah 'ın indirdiği ile / Kitap ve Sünneti referans alarak Allahın'ın dini ile yönetilmeye çağrıldığı zaman, o davete yüz çevirmek nifak / küfür alametidir. O kimseler Allah'a ve Resulüne iman ettiklerini söyleseler de aslında münafıktırlar.

- Yönetimde Resul Sallallahu Aleyhi Vesellem'in hükmünü yani onun getirdiği Dini / Şeriatı esas almayı red eden, Şeriatın hükmüne içinde bir sıkıntı olmaksızın teslim olmayan kimseler kesinlikle iman etmiş olmazlar.




Bu iman hakikatleri karşısında net bir şekilde görülür ki; "laiklik" tağutluktur ve "laik sistem" ise "tağuttur".Allah 'ın mülkünde; "burası kamu alanıdır, burada 'ın sözü geçmez" diyen ukalalığın, azgınlığın, sapkınlığın adıdır, laiklik. Buna "tağut" denilmez de ne denir!
Müslüman olduğunu söyleyen bir kişinin tağut karşısındaki tavrı tektir. O da, tağutu yani laikliği inkar etmesidir / red etmesidir. Laikliğe inanmak / güvenmek, bağlı kalmak değil!...
Bugünlerde tartışılan "başörtüsü" meselesi Müslümanların asıl meselesi değildir... Müslümanların asıl meselesi laik sistemdir. Başörtüsüne karşı gelenler, yasaklayanlar; onun Allah'ın emri / dinin gereği olduğu için karşı geliyorlar ve diyorlar ki: "kamu alanında" dinin ve Allah 'ın sözü gereği hareket etmek laikliğe aykırıdır". Doğrudur... Laikliğe aykırıdır. Onun için Müslümanların meselesi başörtüsü değil laikliktir, laik sistemin hegemonyasıdır.Allah 'ın emri sadece başörtüsü de değildir. Başörtüsüne izin verilse dahi,Allah 'ın diğer emirlerine ne olacak!...Allah 'ın diğer emirlerinin geçersiz olduğu bir ortamda Müslümanlar rahatlayacak mı?! Başörtüsüne karşı gelenler laikliğe / tağuta inançlarının gereğini yapıyorlar ve bunu da açıkca söylüyorlar. Onun için Müslümanlar inançlarının gereği Allah 'ın emirlerine bağlanmak ve hayata hakim kılmak için imani tavır ve duruş sergilemek zorundadırlar. Başka seçenekleri olamaz!...

Başörtüsünü çağdaş putlardan şefaat dileyerek savunmak, imani ve İslamî duruş değildir... Başörtüsünü "demokrasinin cumhuriyetin lütfu" ya da "özgürlüğün" gereği diye savunmak Allah 'ın emrini savunmak olmaz.Allah 'a iman ile de çelişir. Çünkü Müslümanlar, laiklik, demokrasi, özgürlükler ismindeki çağdaş putları inkar etmekle emrolundular, onlardan şefaat dilemekle değil!...

Müslümanların tağut karşısında tavırlarının ne ve nasıl olacağını Allahu Teala açıkça şöyle ortaya koymaktadır:
"Dinde zorlama yoktur. Artık doğruluk ile sapkınlık açığa çıkmıştır. O halde kim tağutu inkar edip / red edip Allah 'a iman ederse, kopmayan sapa sağlam kulpa yapışmıştır. işitir ve bilir.

Allah, iman edenlerin velisidir / dost ve yardımcısıdır, onları zulümattan / zulüm ve karanlıklardan nura / aydınlığa çıkarır. Kafirlere gelince onların velisi / dost ve yardımcısı tağuttur, onları aydınlıktan alıp zulümata / zulüm ve karanlıklara / kirliliklere götürür. İşte bunlar cehennemliklerdir. Onlar orada devamlı kalırlar." (Bakara: 256-257)

" "And olsun ki biz; Allah‘'a kulluk edin ve tağuttan sakının' diye (emr etmeleri için) her ümmete bir resul gönderdik. onlardan bir kısmını doğru yola iletti, onlardan bir kısmı da sapıklığı hak ettiler. Yeryüzünde gezin de görün, yalancıların sonu nasıl olmuştur!" (Nahl: 36)

Bu ayeti kerimelerden açıkça görülmektedir ki mü'minin tağutlar karşısındaki tavrı ancak şöyle olabilir:

- Tağutu inkar etmek / red etmek

- Tağutu veli / dost ve yardımcı edinmemek. Tağutun taraftarı olmamak!

- Tağuttan sakınmak, uzak durmak. Onunla içli dışlı olmamak, ona güvenmemek!...
Buna göre; mü'minler laik sistemi inkâr etmek / red etmek zorundadırlar. Mü'min Laik sistemin taraftarı olamaz. Ondan yardım beklemez, yani onun velayetini kabullenemez!... Laik sisteme güvenemez, ondan asla hayır bekleyemez. Ona entegre ve asimile olamaz. Onunla içli-dışlı olamaz. Bilakis ondan sakınmak, uzak durmak zorundadır... Onun işletmeciliğine talip olamaz! Onun işletmecilerinden yani sözde yöneticilerinden hayır bekleyemez. Laik sisteme ve işletmecilerine güvenemez!... Bu ayeti kerimeler varken onlara iman eden mü'min başka türlü düşünemez ve davranamaz.
Ey müslümanlar! Akıllarınızı başlarınıza alın! Müslümanca davranın! Kişiliğinizi kimliğinizi kaybetmeyin!... İns ve cin şeytanlarının tuzaklarına düşmeyin!... Sapık ve saptırıcı alimlere ve liderlere uymayın!... Sizi dininizde fitneye düşürmek istiyorlar! Küfrün bir yüzünü gösterip öteki yüzüne yönelmenizi ve öteki yüzünden razı olmanızı istiyorlar!.. Bu tuzaktan sakının ve Allah 'a sığının!... Siz sadece Allah 'ın sizin için seçip razı olduğu dini İslam'dan razı olun. Ona sarılın. Ona bağlanın. Ona tabi olun. İslamı hayata hakim kılmak için çalışın! Onun tek şer'i yolu olan Râşidi Hilafet Devletini kurmak için sadece Allah'a inanıp güvenerek ihlas ve ihsan ile çalışın!... İslamî kimlik ve yaşam biçiminizin tek güvencesi vardır. O da Allah 'ın dini İslam'ın tekrar hayata ve arza hakim olmasıdır. Çünkü Allahu Teala bunu mü'minlere bildirdi ve şöyle vaad etti. Sadece bu vaade güvenin!... Sapık ve saptırıcı liderlere değil!...

" sizlerden iman edip salih amel işleyenlere kendilerinden öncekileri halifeler (iktidar sahibi) kıldığı gibi onları da halifeler kılacağını, onlar için razı olduğu dini (İslam'ı) hakim kılıp koruyacağını ve (geçirdikleri) korku döneminden sonra bunun yerine onlara güven sağlayacağını vaad etti. Onlar Bana kulluk ederler, Bana hiçbir şeyi ortak koşmazlar. Artık bundan sonra kim inkar ederse işte onlar asıl fasıklardır." (Nur: 55)



Bu mesaj 1 kez ve en son ebu_hanzala tarafından 06.02.2008 - 09:10 tarihinde değiştirilmiştir.
Ekleme Tarihi: 06.02.2008 - 08:53
Bu mesajı bildir   ebu_hanzala üyenin diğer mesajları ebu_hanzala`in Profili ebu_hanzala Özel Mesaj Gönder zum Anfang der Seite
Pozisyon düzeni - imzaları göster
Sayfa (1): (1)
önceki konu   sonraki konu

Kategori Seç:  
Sitemizde şu an Yok üye ve 584 Misafir mevcut. En son üyemiz: Didem_


Admin   Moderator   Vip   Üye ]

Hayırlı ömürler dileriz.    Bu üyelerimizin doğum günlerini tebrik eder, sıhhat ve afiyet dolu bir ömür dileriz:
mukaddes (42), kayzersoze (40), kardelen_99 (), Cihad-i_Ekber (37), 86Feyza (38), sahmal (47), 99Feyza (38), ismail dogan (45), ber (45), numanözen (37), sonsuzdiyar (36), 999Feyza (38), abd04 (39), k.aslan1000 (52), yunus76 (48), shadowsz (39), sevcan (39), s.f. (59), hatce (55), CengizC (54), cicek.ayhan06 (52), Habesi (48), _osmanli_ (42), cesuryurek (40), basri_ciftci (39), selamyolcu (37), kara gözlüm03 (37), iyi (27), Melike88 (36), enkin (44), oglum_burak (46), reco (42), muslima06 (35), DJ_NEZO (33), urartul (47), dinsizliginkabu.. (39), squid (48), süphan (47)
24 Saatin Aktif Konuları
0

Copyright © ((( RAVDA.net )))  *  İrtibat   *   RAVDA Reklam Servisi   *   Tüm hakları saklıdır, izinsiz alıntı yapılamaz.
Sitemizde yayınlanan imzalı yazıların içeriğinden yazarları, forum ve yorumlardan ekleyen şahıslar sorumlu olup, kesinlikle sitemiz sorumlu değildir.
© by ((( RAVDA.net )))

Sayfa 0.54234 saniyede açıldı