 |
|
Toplam Kategori: 69 *** Toplam Konu: 30100 *** Toplam Mesaj: 148193 |
|
|
|
|
|
Ekleyen |
|
|
'Reel Politika' Safsatası |
|
|
169 Mesaj -
|
|
Kayıt Tarihi: 11.05.2007
|
En Son On: 06.08.2009 - 20:33
|
Cinsiyeti: Erkek
|
|
Kendi inanç sistemlerini, bilerek ya da bilmeyerek 19. yüzyılın meşum pozitivizmi’yle anlayan/anlamaya çalışan dimağlar, keza bilerek ya da bilmeyerek inancı, inançsızlıkla ifâde etmeye çalışırlar ki, bunun farkında bile değiller. Bunu söylerken, kendilerini “mü’min” sayanlar için konuşuyoruz. Zira inancı olmayan bir kişinin, etrafındaki her olaya pozitivist bir gözle bakması tabiidir.
Onlar, yâni inançsızlar, Allah’ın evren üzerindeki tasarrufunu kabul etmediklerinden, akılları nasıl algılayabilirse, o şekilde değerlendiriyorlar olayları… Örneğin yağmuru yağdıranın, güneşe hareket gücünü tanıyanın, kısaca tabiattaki her türlü değişimin, Allah’ın tasarrufunda olduğuna inanmazlar. İnançsızlık dediğimiz olgu da budur zaten.
İşte kendilerine göre doğru telakki ettikleri bu görüşü, “aklî”, “mantıkî” sözcükleriyle müteradif kabul edip, düşüncelerini, çoğu kez Batı kaynaklı “reel” sözcüğüyle dile getirirler. Buradan hareketle de, “reel” sözcüğünü, başka isimlerle birlikte kullanıp, hadiselere o zaviyeden bakarlar. Örneğin, siyaset yaparlarken, güçlüdür diye, Amerika’nın hoşlandığı bir siyaset güdüp, buna “reel politika” derler. Böyle olunca da, Amerika’ya ters düşen her politikayı da, “reel”in zıddı olan “irreel” ile, yâni onlara göre “aklî olmayan” olarak kabul ederler.
Yukarıda belirttiğimiz gibi, inançsızların olayları böyle değerlendirmeleri, onlar açısından doğaldır. Doğal olmayan, kendilerine “mü’min” diyenlerin de bu akıma kapılmış olmalarıdır. Oysaki inançsızlar inanmazsalar dahi, “reel” ve “irreel” dediklerinin üzerinde bir de “surreel” (akıl ötesi) denen, ve insanoğlunun anlayamayacağı, ancak imân etmesi gereken bir “akılların, gücünün sınırını idrak edemedikleri bir gerçek” vardır ki buna “ilâhî kudret” diyoruz. Ve inananlara göre, bu “ilâhî kudret”, her şeye hâkim olan, dilediğini yapabilen Allah’ın, “Kâdir” sıfatından neşet eden sonsuz güçtür. Bu “ilâhî kudret”e inanan müminler, her gün onlarca defa okudukları Fatiha Sûresi’nde dile getirirler bu inançlarını: ( Yâ Rabbi! Sadece Sana kulluk eder ve sadece Senden yardım dileriz!). Bir başka âyette de Allah şöyle buyuruyor: (Allah dilediğini kendi yardımıyla destekler). Demek istediğimiz o ki, Allah istemezse, hiç kimse bir başka kimseye bir şey yapamaz!
Bütün bunları şunun için söylüyoruz: Allah, Amerika ve İsrail’den daha güçlüdür; ve O istemezse bu iki devlet insanlara dünyanın hiçbir yerinde zulümlerini icra edemezler. Yeter ki insanlar, Allah’ın istediği gibi olsunlar!
Hâl böyleyken, bir zamanlar bizim de köşelerinde yazı yazdığımız gazetelerde hâlen yazı yazan arkadaşlarımız da, bu “reel politika” furyasına kapılıp, dünyanın her tarafında Müslümanlara kan kusturan Amerika, ve Filistin’de Müslüman çocuklarını öldürmeye doymayan İsrail’le sarmaş-dolaş olmayı normal görme/normal gösterme/normal olduğunu okuyucularına empoze etme yarışını başlattılar… Bu arkadaşlar diyorlar ki: Amerika ve İsrail güçlüdürler, o hâlde “reel politika” gereği, (Müslümanların zararına bile olsa), bunlarla aynı politikaları yürütmek zorundayız!
Sevgili “reel politiacı”lar! 1071 yılının o sıcak ağustos gününde siz Alpaslan’ın yanında olsaydınız, asker sayısı 200 000’i geçen, ve Müslümanları yok etmek için Malazgirt’e kadar ilerlemiş olan Romen Diojen karşısında, “reel politika”nız gereği Alpaslan’a, “Sultanım! Senin 50 000 kişilik ordun Bizans ordusunu durduramaz! İyisi mi gidip onlara teslim olalım! mı diyecektiniz?
Arkadaşlar! Size ve bize düşen, yanlışları tevil değil, bu iktidar döneminden önce yaptığımız gibi, yanlışlara karşı çıkmaktır! “Yanlışı başkası yapınca eleştirelim, ama bize yakın olanlar yapınca görmeyelim” zihniyeti, bizi hiçbir yere götürmez! Yanlışı yapanlar namaz kılıyor olsalar bile, yanlış yanlıştır! Biliniz ki hepimiz yazdıklarımızdan dolayı, Allah’a ve kamuya hesap verme durumundayız.
İ. Süreyya SIRMA
|
Ekleme Tarihi: 09.12.2007 - 14:34 |
|
|
Kuran'da Allahın adını kullananlara aldanmama uyarısı. |
|
|
90 Mesaj -
|
|
Kayıt Tarihi: 25.09.2007
|
En Son On: 29.01.2008 - 13:36
|
Cinsiyeti: -----
|
|
Sanırım ayrıca izaha gerek yok. İslam dünyası Allahın resulünden bugüne bu ayetlerin içeriğindeki uyarıyı anlayamadığı için maalesef çok acı çekti.
Bugün dahi hal böyle devam etmekte. Bu ayetlerin içeriğinde iki aldatan vardır. Birincisi en büyük aldatan yani şeytan, ikincisi ise kendini Allahın yolunda hizmet veren olarak gösteren onun yer yüzündeki temsilcisi insan ve zümreler.
Lokman suresi 33 : Artık dünya hayatı sizi aldatmaya sürüklemesin ve aldatıcı(lar) da sizi Allah ile aldatmasın.
Fatr suresi 5 : Ey insanlar, hiç şüphesiz Allah'ın va'di haktır; öyleyse dünya hayatı sizi aldatmasın ve aldatıcı(lar) da, sizi Allah ile (Allah'ın adını kullanarak) aldatmasın.
|
Ekleme Tarihi: 11.12.2007 - 12:34 |
|
|
|
 |
|
Bu üyelerimizin doğum günlerini tebrik eder, sıhhat ve afiyet dolu bir ömür dileriz:
ahmettalan (46), zeycan (51), hayri72 (53), sihrind (47), Kara1983 (42), vanilya (58), UySaL (42), bahadun (55), Ahmet- (41), baltec (56), kirbasm (36), Zehranur23 (39), muvahhit (50), yesribb (67), sefaatli_66 (49), kirbass (36), fatihk (43), teslaxxx (44), cafe70 (49), doganweb (51), odak (48), saldiray (49), Hadimül_kur&aci.. (41), cevik07 (46), saphires (46), ke007 (56), ceyhun68 (43), yürekvleti (48) |
|
|
|
 |
|
|