kaletra kaletra generique colchicine generique rhinocortstromectol oxytrol pamelor pantozol parafon parexat pariet parlodel paronex paxil cr paxil penegra pentoxi pepcid pepcidine periactin persantine pharmaquine phenhydan phoslo pirocam pirosol pk merz plavix plendil pletal podomexef ponstel pradif prandin precose premarin prevacid priligy prilosec primacton primolut n primolut nor principen prinil probalan prodafem
     
     

0
0
0
0
Forum Giris Giris Üyeler Ekibimiz Arama
Toplam Forum: 69     ***     Toplam Konu: 30100     ***     Toplam Mesaj: 148193
  
  Beni hatırla
Forum Anasayfa » K İ T A P / K Ü L T Ü R / S A N A T » KİTAP & DERGİ » KENDİ DİLİNDEN....... İFTİRALAR BİZİ KARALAMAYACAKTIR!!!!

önceki konu   diğer konu
40 okunmamış mesaj mevcut (Acik)
Sayfa (1): (1)
Gönderen
Mesaj
Cihan-63 su an offline Cihan-63  
KENDİ DİLİNDEN....... İFTİRALAR BİZİ KARALAMAYACAKTIR!!!!
582 Mesaj -
Ýthaf: Cemaatsýz Ýslami mücadele verilemez inancýyla, bereketli ömrünü Muhammedi Cemaat’ý oluþturma, oturtma ve geliþtirmeye vakfeden, bununla da yetinmeyip Cemaat yapýsýnýn ve aziz Ýslam davasýnýn korunmasý için kanýný feda eden þehid Rehbere ithaf olunur.
Gönderen: 16.12.2007 - 12:21
Bu Mesaji Bildir   Cihan-63 üyenin diger mesajlarini ara Cihan-63 üyenin Profiline bak Cihan-63 üyeye özel mesaj gönder Cihan-63 üyeyi arkadas listeme ekle Yukari
Cihan-63 su an offline Cihan-63  
582 Mesaj -
MUKADDÝME




Alemlerin yegane yaratýcýsý olan Allah’a hamd, önderimiz ve örneðimiz olan Hz. Muhammed’e (SAV), pak ehlibeytine, ashabýna ve kýyamete kadar Ýslam’a tabi olup Tevhid mücadelesini yürütecek olan Müslümanlara salat ve selam olsun.


Ýslam’ýn hayat sahnesinden dýþlanýp inzivaya itildiði, küfrün zirveye ulaþtýðý, cehalet, þirk ve zulmün her yeri kapladýðý, dünyanýn her tarafýnda Müslümanlarýn mazlum, korumasýz, daðýnýk ve periþan bir þekilde saldýrýlara maruz kaldýklarý, Emperyalilst sömürgeciler tarafýndan maddi varlýklarýnýn talan edildiði, Ýslami inanç ve kültürlerinin yok edilmek istendiði bir çaðda, Müslümanlarýn yeniden uyanýþýný ve diriliþini saðlayarak Ýslami inkilab ve hareketler dönemini baþlatan, bunlarý görmeyi ve bu zaman diliminde yaþamayý bize nasip eden Allah’a binlerce hamdolsun.


Ý’lay-ý kelimetullah uðruna, Ýslamý yeryüzüne hakim kýlma amacýyla mücadele sahnesine atýlan, sadece Allahýn rýzasýný kazanmayý gaye edinen, bu uzun süreli mücadelesi neticesinde binlerce mahkum, mahpus, muhacir, yetim, dul ve ma’lulu olan, Ýslami hedeflerine ulaþmak için verdiði mücadelede rehberi dahil yüzlerce þehid vererek Kürdistan’ýn çorak topraklarýný bu aziz þehidlerinin kanýyla sulayýp yeniden gülistana çeviren Hizbullahi Cemaatý ve bu cemaate mensubiyeti bize bahþeden Allah’a binlerce þükürler olsun. Küfrü, þirki ve delaleti deðil, Ýslamý, Tevhidi ve hidayeti nasip eden, taðutlara kul ve asker olmayý deðil, Allah’a kul ve asker olmayý bize baðýþlayan Rabbimize ne kadar þükredersek azdýr.


Ýçinde bulunduðu merhale ve sahip olduðu imkanlar açýsýndan hazýrlýklý olmadýðý halde imha amaçlý saldýrý ve dayatmalardan dolayý aðýr bir çatýþma süreci yaþayan, kimi Ýslam’a olan düþmanlýðýndan, kimi içindeki kin ve nifaktan, kimi anlayýþsýzlýðýndan, kimi bilgisizlik ve cehaletinden, aleyhine yürütülen çok yönlü düþmanlýklara ve acýmasýz saldýrýlara karþý deðiþik cephelerde savunma ve hayatta kalma mücadelesi vermek zorunda kalan, düþmanlarý tarafýndan aleyhine yalan ve iftiraya dayalý karalama kampanyalarý yürütülen, dost ve Müslüman bildiði kiþi ve gruplarýn konuþunca ya hakký söylemelerini veya susmalarýný beklerken, maalesef hiçbir Ýslami ölçüye riayet etmeden, insafsýz bir þekilde Ýslam düþmanlarýnýn diliyle konuþtuklarýný görerek içi kan aðlayan, dost bildiði insanlar tarafýndan yalnýz býrakýlan veya dostça yaklaþanlarýn ihanetine uðrayan, kendi diyarýnda muhacereti, mazlumiyeti ve yalnýzlýðý yaþamak zorunda býrakýlan, bütün bu olup bitenleri sadece seyrederek öfkesini ve ahýný içine gömen Hizbullahi Cemaat, bugüne kadar karþýlaþtýðý sorunlarý ve çektiði bütün bu dert ve ýzdýraplarý dile getirmedi ve kimseyle paylaþmadý. Bunlarý sadece Allah’a þikayet ederek, O’na tevekkül edip sabretti.


Bütün bu zahiri olumsuzluklarýn sebep olduðu mazlumiyet nedeniyle, insan olarak çektiðimiz sýkýntý ve ýzdýraplara tahammülümüzün sýnýrlý olmasýndan kaynaklanan yakarýþ ve feryatlarýmýz olmuþsa da, durumumuzu en iyi bilen ve gören Allah’ýn rahmetine ve þefkatine sýðýnarak, sadece O’nun rýzasýný gözeterek, O’nun dostluðu, gücü ve saðladýðý imkanlar dýþýndaki bütün dostluk, güç ve imkanlarýn geçici olduðunu bilerek, nasýl ki bugüne kadar yolumuza devam ettiysek, bundan sonra da O’ndan baþka hiç kimseden yardým beklemeden, sadece O’na sýðýnarak ve O’ndan yardým dileyerek yolumuza devam edeceðiz. Kadir-i Mutlak olan Allah’ýn bütün olumsuzluklarý olumluya tebdil etme kudretine sahip olduðuna inanarak, hiçbir olumsuzluk ve engele takýlmadan ve bahane etmeden, sadece Ýslami inancýmýzýn bize yüklediði sorumluluklarýmýzýn bilincinde olup, bu sorumluluklarýn gereðini yaparak, takva ve samimiyeti elden býrakmadan hareket edip sabit kadem olursak, Allah-u Teala hiçbir zaman bizi yardýmýndan, rahmetinden ve lutfundan mahrum etmeyecektir.


Çeyrek asýrdýr mücadele sahnesinde olan, bu uzun süreli mücadelesi neticesinde ciddi bir teþkilat gücüne kavuþan ve önemli oranda halk desteðini kazanan, kendisine yapýlan haksýz saldýrýlardan ve imha amaçlý dayatmalardan dolayý varlýðýný koruyabilmek için yýllarca þiddetli bir savaþ hali yaþayan ve yüzlerce þehid veren, TC’nin binlerce aðýr operasyonuna maruz kalmasý sonucu çok sayýda elemaný yargýsýzca infaz edilen, binlerce insaný yakalanýp zindanlarda tutsak edilen, Rehberi þehit edilen ve arþivinin önemli bir kýsmý ele geçen Cemaat, bütün bu belirgin özelliklerine ve yaþadýðý önemli ve hayati olaylara raðmen, maalesef bugüne kadar doðru bir þekilde tanýnmamýþtýr. Hakkýnda söylenenler ve yazýlanlar gerçeði yansýtmaktan çok uzaktýr. Çünkü, bugüne kadar Cemaat hakkýnda konuþan, TV programý düzenleyen, haber yapan, makale veya kitap yazan insanlarýn çoðu TC’nin güvenlik ve istihbarat raporlarýný esas almýþlardýr. TC’nin hazýrladýðý raporlar gerçeði yansýtmadýðýndan, bu insanlar da TC’nin yaptýðý ve içine düþtüðü hatalarý tekrar ederek kendileri de ayný yanýlgýya düþmüþlerdir. Ayrýca bu konuyu ele alan insanlarýn çoðu ideolojik yapýlarýndan dolayý Cemaate taraflý ve önyargýlý yaklaþmýþ, bilinçli olarak düþmanca bir tutum içinde olmuþlardýr. Bütün bunlardan dolayý, bugüne kadar Cemaat hakkýnda tarafsýz, doðru, saðlýklý ve gerçeði yansýtan bir araþtýrma yapýlmamýþ ve yayýnlanmamýþtýr. Bugüne kadar yazýlmýþ, söylenmiþ ve kamuoyuna yansýtýlmýþ bütün yanlýþlarý tek tek ele alýp düzeltme, ayrý bir çalýþmayý gerektirdiðinden bu kitabýn konusu deðildir. Ancak bu kitap, þimdiye kadar Cemaat hakkýnda yazýlan ve söylenen gerçek dýþý hususlarýn tümüne cevap niteliðinde deðilse bile, birçok hususu açýklayýcý ve aydýnlatýcý bilgiler içermektedir.


Bugüne kadar meselenin esas sahibi olarak Cemaatýn konuþmasý ve bilgilendirmeyi yapmasý gerekirken, Cemaat bunu yapmadý ve suskun kalmayý tercih etti. Bu durumun aksine, Cemaat hakkýnda bilgisi ve konuyla ilgisi olmayan herkes konuþtu ve bilinçli bir dezenformasyon kampanyasý yürütüldü. Cemaat, ilk dönemlerde bölge özelinde açýklama yapmaya ve bilgilendirmeye ihtiyaç duymuyordu. Çünkü Cemaatýn, bölge halký tarafýndan tanýnmama veya mesajýný halka ulaþtýramama gibi bir sorunu yoktu. Cemaat, ihtiyaç duyduðu zaman kendi iletiþim kanallarý ve yöntemleriyle vermek istediði mesajý halka ulaþtýrma imkanýna sahipti. PKK ve nifak grubu ile çatýþma dönemi baþlayýp bu mesele kamuoyuna taþýndýktan sonra, Cemaat aleyhine yoðun bir propaganda kampanyasý baþladý. Bütün bu yalan, iftira, karalama ve haksýz saldýrýlara raðmen Cemaat, bu suskunluðunu bozmadý. Bu durumun maðduriyetine sebep olduðunu bildiði halde, bu tutumunu 17 Ocak 2000 tarihine kadar bilinçli olarak devam ettirdi. Cemaat, PKK ve nifak grubuyla yaþadýðý uzun ve meþakkatli silahlý çatýþma sürecinin ardýndan kazandýðý siyasi, teþkilati ve askeri baþarýlarýna raðmen bu tutumunu sürdürdü. Belki de aþýrý derecede mütevazi davranýp kendisini ilan etme ve açýklama yapmada acele etmedi. 17 Ocak operasyonundan sonra ise yoðun bir þekilde yürütülen psikolojik savaþ kampanyalarý neticesinde oluþturulan atmosfer ve meydana getirilen ortamda yapýlacak bir açýklamanýn fayda vermeyeceðine, bu ortamda akýldan ziyade hislerin hakim olduðuna inanarak, oluþturulan atmosferin deðiþmesini, ortamýn sakinleþip arýnmasýný bekleyip bugüne kadar bir açýklama yapmadý.


Bu kitap, çeyrek asýrlýk Cemaat gerçeðini ve bu süre boyunca Kürdistan’da yaþanan ve bugüne kadar net bir þekilde ortaya konulmayan ve aydýnlýða kavuþturulmayan önemli olaylara ýþýk tutacak ve açýklýða kavuþturacak somut bilgiler içermektedir. Bu çalýþma, bir araþtýrma ve inceleme olmadýðý gibi, yoruma da dayanmamaktadýr. Tamamen Cemaatýn mücadele tarihi boyunca bilfiil gördüðü, karþýlaþtýðý ve yaþadýðý önemli olaylarý dile getirmektedir. Ayný zamanda, son çeyrek asýrlýk süre içerisinde Kürdistan’da meydana gelen ve þu ana kadar kamuoyu nezdinde aydýnlýða kavuþmayan birçok önemli olaya ýþýk tutmaktadýr. Okuyan herkesin müþahede edebileceði gibi, Cemaatýn zararýna olabileceði endiþesi taþýmadan ve böyle bir telaþa kapýlmadan, Cemaatýn zararýna dahi olsa olaylar gerçek yönleriyle, yorumsuz ve somut bir þekilde, çarpýtýlmadan izah edilmiþtir. Bundan dolayý bu kitaba Cemaatýn propagandasý gözüyle bakýlmamalý ve peþin hükümle yaklaþýlmamalýdýr. Müslüman olarak özelliðimiz ve hareket olarak prensibimiz, konuþunca ya doðruyu ve hakký söylemek veya susmaktýr.


Rabbimizden dileðimiz hakikatin ortaya çýkmasý ve gerçeklerin anlaþýlmasý için bu kitabý vesile kýlmasýdýr.
Gönderen: 16.12.2007 - 12:21
Bu Mesaji Bildir   Cihan-63 üyenin diger mesajlarini ara Cihan-63 üyenin Profiline bak Cihan-63 üyeye özel mesaj gönder Cihan-63 üyeyi arkadas listeme ekle Yukari
Cihan-63 su an offline Cihan-63  
582 Mesaj -
ÜMMET GENELÝNDE ÝSLAMI YENÝDEN HAKÝM KILMA ARAYIÞLARI




Tarihi süreç içinde Ýslami hakimiyetin ve Ümmetin vahdetinin sembolü olacak, bütün Müslümanlarý baðlayýcý ve kuþatýcý tek bir Ýslami siyasi otoritenin kalmamasý sonucu, ümmet coðrafyasýnýn bir çok yerinde, yeniden Müslümanlarýn vahdetini tesis etme ve Ýslamý hayata hakim kýlma arayýþlarý baþladý. Bu arayýþlar neticesinde, ümmet coðrafyasýnýn deðiþik parçalarý üzerinde, eþ zamanlý veya farklý zaman kesitlerinde, deðiþik isimlerle bir çok Ýslami cemaat, hareket ve oluþum ortaya çýktý. Ayný temel inanç ve düþünceleri paylaþan, ortak amaç ve hedeflere sahip olan bu hareketlerin benzerlikleri yanýnda, toplumsal, kültürel ve coðrafik özel þartlardan veya tabi olduklarý mezhep ve Ýslami yorum farklýlýðýndan kaynaklanan görüþ, anlayýþ, bakýþ, yöntem ve davet uslubü gibi bir çok hususta bazý ayrýlýk ve farklýlýklarý da olmuþtur. Bu farklýlýklar, günümüzde varolan ve etkin bir þekilde faaliyet yürüten Ýslami hareketler için de söz konusudur. Bu, Ýslam ümmetinin bir gerçeði olup, derinlemesine bir inceleme ve araþtýrma yapýlmadan, sadece yüzeysel bir bakýþ dahi bu gerçeði gözler önüne sermektedir.


Ýslam tarihinin her döneminde, farklý mezhep, içtihat ve ekoller varolmuþtur. Bu durum bugün de geçerli olup, geçmiþte nasýl normal karþýlanmýþsa, bugün de normal karþýlanmaktadýr. Bu, Ýslam’ýn her dönemde Müslümanlarýn ihtiyaçlarýna cevap olabilecek ve sorunlarýna çözüm getirebilecek zenginlikte evrensel ve kamil bir din olduðunu göstermektedir. Çünkü, kýyamete kadar farklý coðrafyalarda yaþayan Müslümanlar, karþýlaþacaklarý bütün sorunlarýna Ýslam’ýn temel ilkelerine baðlý kalarak Ýslam müçtehitlerinin yapacaklarý içtihatlar sayesinde çözüm bulabileceklerdir. Ýslam’ýn bu özelliði ve Müslümanlarýn tarihten devraldýklarý bu miras nedeniyle, günümüzde de farklý coðrafyalarda yaþayan Müslümanlar arasýnda mezhep ve içtihat farklýlýklarý süregelmektedir. Bu durumla baðlantýlý olarak, ayný inanç, düþünce ve hedef uðruna ayný coðrafyada veya farklý coðrafyalarda ortaya çýkan ve Ýslami mücadele veren birçok Ýslami hareketin varlýðý ve bu hareketlerin farklý görüþ, yorum, algýlama, yöntem ve uygulamalara sahip olmalarý da günümüz Müslümanlarýnýn bir gerçeðidir.


Ancak, genelde Müslümanlarýn ve özelde de Ýslami hareketlerin, kendi aralarýnda var olan mezhep farklýlýklarýný, fer’i ve içtihadi görüþ ayrýlýklarýný, kültürel veya coðrafik farlýlýklardan kaynaklanan farklý algýlama, yaþama, uygulama ve cemaatleþme yöntemlerini ihtilafa, düþmanlýða ve çatýþmaya dönüþtürmeleri Ýslami deðildir. Müslümanlarýn güç ve enerjilerini birbirleriyle mücadele ederek tüketmeleri, kendi zararlarýna, Ýslam düþmanlarýnýn ise faydasýnadýr. Bu farklýlýk ve ayrýlýklarý Ýslam düþmanlarýnýn istifade edeceði þekilde týrmandýrýp düþmanlýða ve çatýþmaya dönüþtürmek, hiçbir þekilde hiçbir Ýslami nass ve yoruma uygun düþmemektedir. Maalesef, Müslümanlar için bir rahmet ve zenginlik olmasý gereken kendi aralarýndaki bu farklýlýklar, bugün Müslümanlarýn vahdetine engel olan önemli bir soruna dönüþmüþtür. Ortaya çýkan bu durumdan da en iyi þekilde Ýslam düþmanlarý istifade etmektedir.


Nasýl ki ümmet düzeyinde Ýslami vahdetin ve tek bir siyasi otoritenin olmamasý sonucu Müslümanlarýn içine düþtüðü parçalanmýþlýk, daðýlmýþlýk ve yaþadýklarý içler acýsý olumsuz durum Müslümanlarýn istemediði ve arzulamadýðý bir durum ise, günümüzde Ýslam ümmetinin baðýmsýzlýðý ve vahdeti için mücadele vermek amacýyla varlýk gösteren Ýslami cemaatlerin, hem ümmet baðlamýnda ve hem de yerel ve bölgesel baðlamda birlik olmayýþlarý, çok baþlý, daðýnýk, ihtilaflý ve sürtüþme içinde olmalarý da ayný þekilde içler acýsý olup, Müslümanlarýn istemediði ve arzulamadýðý bir durumdur. Bu, ayný zamanda Ýslam’ýn vahdet anlayýþýna ve Ýslami yükümlülüklere uygun düþmeyen bir durumdur. Müslümanlar, bu kötü durumdan kurtulmak için içinde bulunduklarý bu olumsuz duruma yol açan etkenleri çok iyi teþhis ve tespit etmelidirler. Bu teþhis ve tespiti yapmadan ve içine düþtükleri bu kötü duruma neden olan yanlýþlýklarýný terk etmeden, bugün yüz yüze bulunduklarý sorunlarýný halledemez ve bu olumsuz durumdan kurtulamazlar.
Gönderen: 16.12.2007 - 12:22
Bu Mesaji Bildir   Cihan-63 üyenin diger mesajlarini ara Cihan-63 üyenin Profiline bak Cihan-63 üyeye özel mesaj gönder Cihan-63 üyeyi arkadas listeme ekle Yukari
Cihan-63 su an offline Cihan-63  
582 Mesaj -
ÝSLAMÝ HAREKETLERÝN BÝRBÝRLERÝNDEN ETKÝLENMESÝ




Ýslam, ilahi ve cihanþümul bir din olduðundan Müslümanlar, Ýslam tarihinin bütün dönemlerinde Ýslam’a hizmet amacýyla deðiþik coðrafyalarda ve toplumlarda, ortak özelliklere sahip veya benzerlik arz eden bir þekilde, ayný gaye, amaç ve hedefler doðrultusunda mücadele etmiþ ve bu doðrultuda farklý isim, üslup ve yöntemlerle bir çok Ýslami hareket ortaya çýkmýþtýr. Bu hareketlerin bir kýsmý kýsa sürede mücadele sahnesinden çekilmiþ, bir kýsmý ise uzun süre varlýðýný devam ettirmiþtir. Bunlardan bazýlarý ise ayný isimlerle veya farklý isimlerle günümüze kadar varlýðýný sürdürmüþtür. Bu hareketlerin bir kýsmý sadece içinden çýktýklarý ülke veya toplumla sýnýrlý kalmýþ, bir kýsmý ise içinden çýktýklarý ülke ve toplumu aþarak, ümmet düzeyinde etkinlik gösterebilmiþ ve faaliyetler yürütmüþtür. Bunlarýn tümü kendi þartlarý ve imkanlarý dahilinde Ýslami davaya önemli hizmetlerde bulunmuþlardýr.


Ayný þekilde, son bir asýrda daðýnýklýk ve parçalanmýþlýk içinde bulunan Ýslam coðrafyasýnýn farklý parçalarýnda birçok Ýslami hareket, grup ve cemaat varlýk göstermiþtir. Bu Ýslami hareketlerin mücadelesi, ortaya çýktýklarý toplum ve coðrafyalarla sýnýrlý kalmamýþ, ayný ortak sorunlara sahip olan, ancak baþka coðrafyalarda yaþayan Müslümanlarý da etkilemiþtir. Bu etkileþim çok yönlü olmuþtur. Bazýlarý teorik açýdan Ýslami görüþ, yorum ve düþünceleriyle, bazýlarý cemaatleþme yöntemleri ve davet metotlarýyla, bazýlarý da pratik uygulamalarýyla diðer coðrafyalarda yaþayan Müslümanlarý etkilemiþlerdir. Bu hareketlerden bazýlarý ise sadece etkilemekle kalmamýþ, ümmet coðrafyasý genelinde birçok ülkeyi kapsayan geniþ bir alanda cemaatleþme ve Ýslami faaliyet yürütme imkanýna kavuþmuþtur.


Bölgesel, kültürel ve coðrafik farklýlýklardan kaynaklanan özel durumlar ve buna baðlý farklý söylem ve uygulamalarý bir kenara býrakýrsak, Ýslam coðrafyasýnda ortaya çýkan bütün Ýslami hareketler, genel olarak ortak özelliklere sahiptir. Ayný gaye, hedef ve amaçlar doðrultusunda mücadele ettikleri ve ayný inancýn gereði benzer bir Ýslami yaþam sergiledikleri gibi, temel konularda da ayný ortak görüþleri paylaþmaktadýrlar. Bunun gibi, karþýlaþtýklarý sorun ve problemler de benzerdir. Bütün bu benzerlik ve ortak noktalardan dolayý bir coðrafyada ortaya çýkan bir Ýslami hareketin; davet þekli, cemaatleþme metodu, yöntem ve taktikleri ve mücadele sürecindeki bütün olumlu veya olumsuz tecrübeleri, eþ zamanlý olarak diðer parçalardaki Ýslami hareketler veya sonradan gelen Ýslami hareketler için ya örnek teþkil etmiþ, ya tecrübe olmuþ veya miras olarak kalmýþtýr. Bu anlamda Ýslam tarihi boyunca ümmet içinde ortaya çýkýp mücadele eden bütün Ýslami cemaat ve hareketler, dolaylý veya dolaysýz olarak birbirlerinin uzantýsý ve her biri bir öncekinin mücadeledeki varisi niteliðindedir diyebiliriz.
Gönderen: 16.12.2007 - 12:22
Bu Mesaji Bildir   Cihan-63 üyenin diger mesajlarini ara Cihan-63 üyenin Profiline bak Cihan-63 üyeye özel mesaj gönder Cihan-63 üyeyi arkadas listeme ekle Yukari
Cihan-63 su an offline Cihan-63  
582 Mesaj -
ÝSLAMÝ HAREKET VE ÞAHSÝYETLERÝ DEÐERLENDÝRÝRKEN DÝKKAT EDÝLMESÝ GEREKEN HUSUSLAR




Gerek geçmiþte yaþayýp günümüzde sadece eserleri ve kültürel miraslarý kalan ve gerekse de günümüzde halen yaþayan ve mücadele sahnesinde olan Ýslami hareketleri, hareket önderlerini, ilim ve düþünce sahibi Ýslami þahsiyetleri deðerlendirmeye tabi tutmak istediðimizde bunlarý, kendi dönemleri, tarihsel ve toplumsal þartlarý ve mücadele ortamlarý çerçevesinde ele alýp deðerlendirmemiz gerekir. Eðer yaþadýklarý zaman, mekan ve özel þartlarýný göz önünde bulundurmadan ele alýp deðerlendirirsek, bunlarý iyi tanýyamayacaðýmýz gibi, haklarýnda doðru ve müspet bir sonuca da varamayýz. Ayrýca, yapacaðýmýz yanlýþ deðerlendirme ve eleþtirilerimizle bunlara haksýzlýk etmiþ oluruz.


Ýslami hareketleri, kazandýklarý baþarýlar, ulaþtýklarý hedefler veya toplumsal destek ve kemiyetlerine göre deðerlendirmemek gerekir. Eðer bir Ýslami hareket hedeflerine ulaþamamýþ, siyasi anlamda bazý baþarýlar elde edememiþ ve Ýslami hükümet kurma düzeyine gelememiþse, bu durum onun yanlýþlýðýný, haksýzlýðýný, samimiyetsizliðini veya Ýslami ölçülere uygun hareket etmediðini göstermez. Böyle bir mantýkla yaklaþýp deðerlendirmek ve hüküm vermek yanlýþ olur. Önemli olan, söz konusu hareketlerin Ýslami ölçüler açýsýndan saðlýklý ve sýhhatli bir mücadele çizgisi üzerinde olmalarýdýr. Eðer söz konusu hareketler her hususta Ýslami ölçüleri esas alýp, Ýslam’ýn hayata hakim kýlýnmasý için mücadele etmiþlerse, vardýklarý sonuç ne olursa olsun, hak üzere olan Ýslami hareketlerdirler. Bu hareketlerin kýsa ömürlü olmalarý ve dar bir alanda mücadele etmeleri, hedeflerine ulaþamamalarý, baþarý kazanamamalarý veya bazý hatalar yapmalarý onlarýn hayýrla yad ve takdir edilmelerine engel deðildir. Çünkü, zafer ve baþarý Allah’tandýr. Her Müslüman, kulluk bilinciyle hareket edip, Ýslami teklif ve sorumluluðunu yerine getirmekle yükümlüdür. Önemli olan bu sorumluluðun eda edilmesidir. Yoksa hak üzere olmanýn ölçüsü, bu yolda baþarýlý olup zafer kazanma veya iktidara ulaþma deðildir.


Ýslami hareketleri ve ümmete mal olmuþ Ýslami þahsiyetleri ele alýp deðerlendirmek isterken veya mücadelelerini ve düþüncelerini incelerken, tümden ret veya kabul þeklinde yaklaþmamak gerekir. Ayný þekilde bunlarý, kendi bakýþ açýmýz, duygularýmýz, ön yargýlarýmýz, mezhep ve düþünce ekolümüz, teþkilati tercihlerimiz ve içinde yaþadýðýmýz zaman ve toplumun kültürel deðerleri çerçevesinde ele alýp deðerlendirmekten kaçýnmalýyýz. Eðer bu þekilde hareket etmezsek, bunlarý doðru tanýyamayacaðýmýz gibi, bunlara zulüm ve haksýzlýk da etmiþ olabiliriz. Bize düþen; bunlarýn mücadele tarihlerini, hayatlarýný ve uygulamalarýný Ýslami ölçüler ýþýðýnda ele alýp, her türlü tefrit ve ifrattan uzak bir þekilde, akýl, vicdan ve insaf ölçüleri çerçevesinde, kendi dönem ve þartlarý içerisinde deðerlendirmektir. Bu inceleme ve deðerlendirme neticesinde, bu hareket veya þahsiyetlerin iyi, güzel ve doðru yönlerini görüp tespit ederek istifade etmemiz gerekir. Bunlarýn hayatlarýný ve mücadelelerini birer tecrübe olarak kabul edip eðer varsa veya olmuþsa hatalarýný görüp bunlarý tekrarlamamak için çaba göstermeliyiz.
__________________
Gönderen: 16.12.2007 - 12:22
Bu Mesaji Bildir   Cihan-63 üyenin diger mesajlarini ara Cihan-63 üyenin Profiline bak Cihan-63 üyeye özel mesaj gönder Cihan-63 üyeyi arkadas listeme ekle Yukari
Cihan-63 su an offline Cihan-63  
CEMAATIN MÜCADELE SAHNESİNE ÇIKIŞI VE O DÖNEME KISA BİR BAKIŞ
582 Mesaj -
Cemaatýn ortaya çýktýðý 1980’lý yýllarda Türkiye’nin içinde bulunduðu ekonomik, siyasi, toplumsal ve kültürel durum, o dönemde yaþanýlan ideolojik ve siyasi çatýþmalar, var olan Ýslami gruplarýn kendilerini ifade ve tanýmlama þekli, Ýslami mücadele adýna yürütülen faaliyetlerin ne derece Ýslami olduðu, niteliði ve niceliði, Ýslami kesimin yaþadýðý düþünsel ve fikri sorunlar, teferruata ait fýkhi konularda yapýlan kýsýr tartýþmalar, teori ve pratik arasýnda yaþanan çeliþkiler, cemaatleþme yöntemleri ve mücadele metodu üzerine yapýlan tartýþmalar ve bunlarýn bir türlü pratize edilemeyiþi, oluþturulan sun’i gündemler, heder edilen zaman ve insan kaynaklarý üzerine söylenecek çok þey vardýr. Ancak, amacýmýz o dönemi baþlý baþýna detaylýca ele alýp deðerlendirmek ve tahlil etmek olmadýðýndan, Cemaatýn kuruluþunu ve mücadele sahnesine çýkýþýný ele alýrken, o döneme de kýsaca deðineceðiz.


Cemaatin mücadele sahnesine çýktýðý dönem ve o dönemde Ýslami kesimin yaþadýðý sorunlarla ilgili kýsaca þunu söyleyebiliriz; O dönemde Ýslami mücadele diye nitelendirilen faaliyetler içerisinde yer alan Müslümanlar, o güne kadar legal yollarla, rejimin kontrolünde ve rejimin tayin ettiði sýnýrlar içerisinde kalýnarak verilen mücadele ile Ýslami hedeflere ulaþamayacaklarýný, o zamana kadar mücadelede takip edilen yol ve yöntemlerin yanlýþ ve gayr-ý Ýslami olduðu sonucuna varmýþlardý. Ýslami mücadelede takip edilecek yol ve yöntemlerin Ýslami olmasý gerektiðini, gayr-ý Ýslami yol ve yöntemlerle verilecek bir mücadelenin Ýslami mücadele olamayacaðý gibi, bu yol ve yöntemlerle Ýslami hedeflere ulaþýlamayacaðýna inanmýþlardý. Bütün bu konular Asr-ý Saadet devri ve Ýslami nasslar esas alýnarak yoðun bir þekilde tartýþýlýyor ve Müslümanlarýn gündemini teþkil ediyordu. Bu teorik tartýþma ve sorgulamalar, Ýslami kesimde düþünce ayrýlýklarýna ve pratikte ayrýþmalara sebep oluyordu.


Cemaat rehberi ile Cemaatýn kuruluþ ve yapýlanmasýnda öncülük eden ilk kadrolar baþta olmak üzere, o zamanki Ýslami faaliyetler içerisinde faal olarak bulunan þuurlu, sorumluluk sahibi ve samimi birçok Müslüman, genel olarak Ýslami kesimin o dönemde içinde bulunduðu kötü gidiþatý ve yaþadýðý sorunlarý görüyor, Ýslami davanýn zararýna olan bu kötü duruma bir çözümün bulunmasý gerektiðine inanýyorlardý. Ciddi olarak rahatsýzlýk veren bu sorunlara çözüm bulmak ve bu bunalýmlý dönemi aþmak için hem düþünsel ve hem de pratik alanda yoðun çaba harcýyorlardý. Neticede bu Müslümanlar, yaþanan bu sorunlarýn o güne kadar mücadelede takip edilen gayr-ý Ýslami metod ve yöntemlerden kaynaklandýðýný, mücadelede ve cemaatleþmede Peygamberimizin takip edip pratize ettiði Nebevi metoda ve Ýslami ölçülere uygun hareket edilmesi gerektiði hususunda ortak bir fikir ve kanaatte birleþiyorlardý.


O dönemin yoðun teorik tartýþmalarý içerisinde Müslümanlarýn bu ciddi sorunu ya ihmal ediliyor veya bazý kesimler tarafýndan gayri ciddi, geçici ve basit yaklaþýmlarla ele alýnýyordu. Nitekim, daha önce farklý yerlerde, bazý fert veya gruplar tarafýndan cemaatleþme giriþimleri yapýlmýþ ve bunlarýn çoðu baþarýsýzlýkla sonuçlanmýþtý. Baþarýsýzlýkla neticelenen bu cemaatleþme giriþimleri ve denemeleri sonucu acý olaylar yaþanmýþ, düþmanlýða varacak þekilde ayrýlýk ve ihtilaflar meydane gelmiþ ve bu kötü tecrübeler samimi birçok Müslüman üzerinde olumsuz etki yapmýþtý. Bu durum, sorunun daha da aðýrlaþmasýna ve çözümsüz kalmasýna sebep olmuþtu. Cemaatýn kurucu kadrosu Müslümanlar, bütün bu olumsuzluklarý ve yaþanan kötü tecrübeleri görüp yaþamakla beraber, samimi Müslümanlarýn bir cemaat arayýþý ve beklentisi içinde olduklarýný da biliyorlardý. Hepsinden önemlisi, cemaatsýz Ýslami mücadelenin verilemeyeceðine inandýklarý için, varolan bütün olumsuzluklara raðmen, Müslümanlarýn o dönemde yaþadýklarý sorunlara çözüm olabilecek, Ýslami faaliyetlerin heba olmasýný önleyecek, mevcut baþýboþluk ve kargaþa ortamý nedeniyle birçok samimi insanýn dökülüp davadan uzaklaþmasýnýn önüne geçebilecek, Müslümanlarý bu bunalým ve kargaþa ortamýndan kurtarýp saðlýklý ve sýhhatli Ýslami bir mücadele zeminine kavuþturabilecek yeni bir cemaatleþme sürecinin baþlatýlmasýna inanýyor ve bu doðrultudaki çabalarýný sürdürüyorlardý.


Bu amaçla, Cemaatleþme süreci baþlatýlmadan önce, Ýslam dünyasýnda tarihi süreç içerisinde ortaya çýkan, varlýðýný sürdüren veya sürdüremeyen Ýslami hareketler ile günümüzde mücadele sahnesine çýkan Ýslami hareket ve gruplar hakkýnda araþtýrma ve incelemeler yapýlýyordu. Ayný þekilde, yerel düzeyde varolan Ýslami grup ve cemaatlerin, yapýsal ve düþünsel durumlarý, davet ve mücadele yöntemleri, o güne kadar ortaya koyduklarý pratik uygulamalarýndaki baþarý ve zaaflarý araþtýrýlýyordu. Bütün bu araþtýrma, inceleme ve gözlem neticesinde, yerel düzeyde Müslümanlarýn ihtiyaçlarýna cevap verebilecek kamil anlamda kapsamlý ve kuþatýcý bir hareketin olmadýðý kanaatýna varýldýðýndan, böylesine aðýr, hassas ve önemli bir iþe teþebbüs edildi. Müslümanlarýn yaþadýklarý ve karþýlaþtýklarý sorunlar, mevcut imkanlar ve olumsuzluklar, zaman, mekan, toplumsal dinamikler ve insan unsuru iyice teþhis ve tespit edilmeden ve göz önünde bulundurulmadan, bilgisizce ve körü körüne böyle bir cemaatleþme giriþiminde bulunulmadý. Hepsinden önemlisi cemaatleþme iþi, yerine getirilmesi gereken Ýslami bir farize olduðundan, Ýslami sorumluluk gereði, inanç, güven, kararlýlýk ve ubudiyet bilinciyle bu iþe teþebbüs edildi.


Bu inanç ve düþünce temelinde, Cemaatýn öncüleri 1979 yýlýnda, o zamana kadar süregelen tartýþmalardan, yanlýþ ve yetersiz çalýþmalardan, içinde bulunulan kýsýr döngüden sýyrýlarak, Müslümanlarýn özlem ve beklentilerini karþýlayacak, tamamen yeni, özgün ve baðýmsýz, her konuda Ýslami ölçüleri ve Asr-ý Saadet dönemini esas alan, sadece takva, fedakarlýk, ihlas ve Ýslam kardeþliði temelinde bir araya gelen Müslümanlarýn gönüllü birlikteliðinden oluþan Hizbullahi Cemaatý kurdular. Çekirdek kadrolardan ve az sayýda ders halkalarýndan oluþan faaliyetleriyle iþe baþlayan bu Müslümanlar, süreç içerisinde, sabýrlý, ihlaslý, kararlý bir seyir ve direniþ çizgisi takip ederek, iç içe geçmiþ halkalar gibi birbirine kenetlenerek, yýlmadan, yorulmadan, aþk ve heyecanla faaliyetlerini geliþtirerek bugünlere kadar geldiler. Hizbullahi Cemaat, mensuplarý yeryüzünde yaþadýkça, Ýslami hedeflerine ulaþmak ve Allah’ýn rýzasýný kazanmak gayesiyle, Allah’a kulluk ve ibadet bilinciyle mücadelesini sürdürmeye devam edecektir.
Gönderen: 16.12.2007 - 12:23
Bu Mesaji Bildir   Cihan-63 üyenin diger mesajlarini ara Cihan-63 üyenin Profiline bak Cihan-63 üyeye özel mesaj gönder Cihan-63 üyeyi arkadas listeme ekle Yukari
Cihan-63 su an offline Cihan-63  
CEMAAT HİÇBİR HAREKETİN DEVAMI VE UZANTISI DEĞİLDİR
582 Mesaj -
Cemaat olarak, genel anlamda kendimizi bizden önce yaþayan ve Ýslamý yeryüzüne hakim kýlma mücadelesi veren bütün Ýslami hareketlerin kendilerinden sonra býraktýklarý zengin ve bereketli mirasýn varisi olarak görüyoruz. Cemaatsel faaliyetlerimizin hem öncesi ve hem de sonrasýnda, yani mücadelenin her aþamasýnda bizden önce ortaya çýkan veya çaðdaþ olup halen mücadele sahasýnda bulunan bütün Ýslami hareketlerin hem teorik ve hem de pratik uygulama ve tecrübelerinden sürekli istifade etmiþiz ve halen de ediyoruz. Bu anlamda Cemaat, diðer Ýslami hareketlerden hem etkilenmiþ ve hem de faydalanmýþtýr.


Ancak özel anlamda Cemaat, ne yerel ve ne de ümmet düzeyinde kendisinden önce mücadele veren veya þu anda mücadele sahnesinde olan hiç bir hareketin aynýsý, uzantýsý ve devamý deðildir. Ne ülke içinde ve ne de ülke dýþýnda hiç bir hareketin uzantýsý olmadýðý gibi, mirasýna da konmamýþtýr. Bunu, sadece bu gerçeði ifade etmek için söylüyoruz. Yoksa övünmek veya böyle olmasýný istediðimiz için söylemiyoruz. Çünkü, bu durumun övünülecek veya arzu edilecek bir tarafý yoktur. Aksine böyle bir avantaja sahip olmamak sadece Cemaat için deðil, bu durumda olan bütün Müslümanlar ve Ýslami hareketler için önemli bir eksiklik ve ayný zamanda büyük bir þansýzlýktýr.


Gönül isterdi ki, günümüzde Müslümanlarýn yaþadýðý bütün coðrafyalarda Ýslamý hayata hakim kýlma amacýyla mücadele sahnesine çýkmýþ bütün cemaat ve hareketler, kendilerinden önce ortaya çýkmýþ ve tarihi süreç içerisinde kesintiye uðramadan süregelen bir mücadele ve cemaatleþme geleneðinin devamý veya varisi hareketler olsaydýlar. Hiç þüphesiz çaðýmýzda ortaya çýkan ve bugün halen mücadele eden Ýslami cemaat ve hareketler, eðer tarihten gelen kesintisiz bir mücadele geleneðinin devamý veya uzantýsý yapýlar þeklinde kendilerinden önceki mücadeleyi devralýp bugünlere gelselerdi, bu hareketlerin günümüze kadar ki baþarý ve kazanýmlarý, güç ve konumlarý çok daha iyi bir düzeyde olacaðý gibi, genel olarak Ýslam ümmeti de bugün içinde bulunduðu bu kötü durumda olmayacak, bu acýlarý yaþamayacak ve çok daha iyi bir konumda olacaktý. Nitekim az sayýda da olsa bu þansa sahip olan hareketlerin daha farklý ve iyi bir durumda olduðunu müþahede etmekteyiz.


Cemaat olarak biz de, kendi coðrafyamýzda tarihi kökleri, mücadele geleneði, tecrübe ve birikimleri olan bir hareketin uzantýsý veya devamý olmak isterdik. Böyle bir hareketin tarihi süreç içerisindeki mücadelesiyle, günümüze kadar getirdiði bütün imkan, tecrübe ve mücadele geleneðini devralýp zengin birikimlerinin varisi bir hareket olmayý da çok arzulardýk. Eðer böyle bir mirasý devralmýþ, bu avantaj ve imkanlara sahip olmuþ bir hareket olarak bu mücadeleyi sürdürmüþ olsaydýk, hiç þüphesiz bugün içinde bulunacaðýmýz merhale, ulaþacaðýmýz hedefler, Ýslami davamýzýn kazanýmlarý ve genel olarak durumumuz her açýdan çok daha ileri düzeyde olacaktý. Fakat maalesef ümmet coðrafyasýnýn birçok alanýnda olduðu gibi, bizim coðrafyamýzda da Müslümanlarýn böyle bir þansý olmamýþtýr. Özellikle Kürdistan’da, tarihi süreç içerisinde meydana gelen acý olaylar ve Müslümanlara karþý iþlenen vahþice zulümler sonucu bu mücadele geleneði sürdürülememiþ ve kesintiye uðramýþtýr.


Cemaat, kendisine kadar ulaþan bir mücadele geleneðini devralmadýðýndan, mücadele sahnesine çýkýnca sýfýrdan baþlamak zorunda kaldý. Dolayýsýyla, Cemaatleþme sürecini baþlatýnca, bu iþ için ihtiyaç duyulan ve gerekli olan bütün altyapýyý ve imkanlarý kendisi oluþturdu. Bu nedenle her merhalenin gereði ve ihtiyacý olan yeteri düzeyde maddi imkan, yetiþmiþ insan gücü, teþkilati tecrübe ve birikime sahip olmadýðýndan, bu uzun ve meþakkatli yapýlanma ve mücadele sürecinde birçok zorluk, sýkýntý ve olumsuzluklar yaþadý. Ayný zamanda imha amaçlý saldýrýlar dahil birçok komplo ve düþmanlýkla karþýlaþtý. Ancak bütün bu zorluk ve olumsuzluklara raðmen, Allah’ýn lütfü ve yardýmý ile Cemaat, kýsa sürede birçok merhaleyi baþarýyla atlattý. Yaþadýðý bu zorlu ve meþakkatli merhaleleri aþarak yoluna devam ederken, birçok tecrübeler de elde etti. Bu uzun soluklu ve meþakkatli mücadele ortamýnda, yaþayarak ortaya koyduðu baþarýlý pratik uygulamalarýyla ulaþtýðý imkan, birikim ve tecrübeler ýþýðýnda yoluna devam edecektir.
Gönderen: 16.12.2007 - 12:24
Bu Mesaji Bildir   Cihan-63 üyenin diger mesajlarini ara Cihan-63 üyenin Profiline bak Cihan-63 üyeye özel mesaj gönder Cihan-63 üyeyi arkadas listeme ekle Yukari
Cihan-63 su an offline Cihan-63  
İSLAMİ CEMAATLER VE GRUPLAR ARASI VAHDETE BAKIŞIMIZ
582 Mesaj -
Kuran’ý Kerim ve onu teblið eden, açýklayan, uygulayarak pratize eden Peygamberin sünnetini her iþte ölçü ve kaynak olarak kabul eden Müslümanlar, bireysel ve toplumsal hayatlarýný Kur’an ve sünnete göre tanzim etmekle yükümlüdürler. Bu görev cemaatsiz yerine getirilemeyeceðinden, Müslümanlarýn cemaatleþerek organizeli bir güç þeklinde faaliyet yürütmeleri ve mücadele etmeleri gerektiði de Kuran ve sünnetin kendilerine yüklediði bir sorumluluktur. Bu sorumluluðu yerine getirmek gayesiyle, hem yerel düzeyde ve hem de ümmet düzeyinde çok sayýda Ýslami grup ve cemaat mücadele sahasýna çýkmýþtýr. Bu cemaatlerin istenilen anlamda görev ve sorumluluklarýný yerine getirebilmeleri, hedeflerine ulaþabilmeleri ve etkin bir mücadele yürütebilmeleri için, iþbirliði ve vahdet içinde olmalarý zorunludur. Bu, Ýslami bir vecibe olduðu gibi, aklýn ve mücadele mantýðýnýn da gereðidir. Ancak maalesef Müslümanlar, bu önemli iþi ihmal ettiðinden veya gerçekleþtiremediðinden, dünyanýn her tarafýnda birçok aðýr sorunla karþý karþýya kalmýþ, sorunlarýna çözüm bulmada ve hedeflerine ulaþmada baþarý gösterememiþlerdir.


Cemaat olarak ilk günden beri, ayný amaç, gaye ve hedefler doðrultusunda mücadele eden, temel konularda ayrýlýk içinde olmayan Ýslami grup ve cemaatlerin, Ýslami kardeþlik hukuku çerçevesinde bir araya gelip, bir çatý altýnda yapýsal bir birliktelik oluþturmalarý, güç ve kuvvetlerini birleþtirmeleri gerektiðini düþünüyor ve bunu Ýslami bir zorunluluk olarak görüyoruz. Ancak böyle bir vahdetin gerçekleþebilmesi, bunun saðlýklý ve kalýcý olabilmesi için, ilkeli, bilinçli ve gönüllü birlikteliðe dayanmasý gerekir. Bu, tamamen içiçe geçmiþ, ayný yapý içerisinde erimiþ, hiçbir ayrýlýk düþüncesinin ve hesabýnýn olmadýðý bir birliktelik olmalýdýr. Böyle önemli bir iþ için bir araya gelip bu birlikteliði oluþturacak fert veya gruplarýn, birlikte faaliyet yürütecekleri ortak cemaatleþme ve mücadele yöntemleri üzerinde anlaþarak, bir yapýnýn temel taþlarý ve bir bedenin azalarý gibi birbirine kenetlenerek bir bütünlük oluþturmalarý gerektiðine inanýyoruz.


Bireysel ve grupsal çýkarlar gözetilerek, samimiyetten uzak bir þekilde, koalisyon türü ittifaklar veya ticari ortaklýklar benzeri birliktelikler oluþturup buna vahdet demek gerçekçi olmadýðý gibi Ýslami de deðildir. Bu þekilde gerçekleþtirilen bir birlikteliðin hiç bir zaman kalýcý ve müspet sonuç vermeyeceðini ve Müslümanlarýn faydasýna olmayacaðýný, aksine Ýslam adýna yapýlan böylesi Ýslami dayanaklardan yoksun, gerçeklerden uzak, ilkesiz giriþimlerin davaya zarar vereceðini düþünüyoruz. Daha önce bu þekilde Ýslami vahdet adýna yapýlan ve Ýslami bir temele dayanmadýðý için hüsranla neticelenen bazý deneme ve giriþimleri görmüþtük. Bu yanlýþ giriþim ve denemeler bir çok Müslüman’ýn davadan soðumasýna ve bir çoðunun da bozulup verimsizleþmesine sebep olmuþtu. Bunun için, hiç kimsenin menfi sonuçlarý bütün Müslümanlarý etkileyecek böylesi giriþimlerde bulunup Müslümanlarýn vahdeti gibi ciddi iþleri basitleþtirmeye ve Ýslami davaya zarar vermeye hakkýnýn olmadýðýna inanýyoruz.


Bu inancýmýz gereði Cemaat olarak faaliyetlere baþladýðýmýz ilk günden bugüne kadar hiçbir zaman ilkesiz, þuursuz, bilinçsiz, sun’i, mevsimlik, zorlama, gösteriþe veya maddi çýkarlara dayalý birlikteliklere tevessül etmedik. Bu doðrultudaki yaklaþým ve giriþimleri ciddiye almadýk ve ehemmiyet vermedik. Böyle bir teklifle gelen veya böyle bir yaklaþým içinde olan hiçbir kiþi veya gruba prim vermedik. Böyle oluþumlarýn içinde yer almadýðýmýz gibi, destek de vermedik. Deðiþik münasebetlerle Cemaatle irtibatý olan ve deðiþik düzeylerde Cemaatle görüþüp fikir alýþ veriþinde bulunan bir çok Ýslami grup ve þahsiyet, Cemaatýn tavrýnýn bu olduðunu ve bu tavrýnda çok ciddi ve tavizsiz olduðunu çok net bir þekilde müþahede etmiþlerdir.


Bugüne kadar bu doðrultuda Cemaate, paralel çalýþma, dirsek temasý, program birliði, ortak þura, eylem birliði vb. koalisyon türü sýnýrlý ve þartlý birliktelik teklifleriyle gelen Müslümanlara; “Müslümanlarýn gönüllü birlikteliðini saðlamaktan uzak, yapay ve samimiyetten uzak bu tekliflerin hiç birisine gerek olmadýðý gibi, bizim böyle iþlere harcayacak fazla zamanýz da yoktur. Hiçbir yere baðlý olmadýðýnýzý, baðýmsýz Ýslami bir hareket olduðunuzun güvencesini bize verin, baþka bir þey istemiyoruz. Grup taassubu ve liderlik sevdasýnda olmadýðýmýzý size göstermek için, her þeyimizle size baðlanacaðýz ve siz bizi idare edin. Eðer bu aðýr sorunlarýmýza çözüm bulabilirseniz size minnettar da kalacaðýz” demiþizdir. Menzil grubuyla yaþadýðýmýz bütünleþmede de ayný samimi tavrýmýzý ortaya koymuþtuk. Bu birliktelik sürecini baþlatýrken tamamen bu samimi anlayýþ ve Ýslami endiþelerle hareket etmiþtik. Ancak maalesef bu samimi tavrýmýzý istismar edip birçok acý olayýn yaþanmasýna sebep oldular.
Gönderen: 16.12.2007 - 12:24
Bu Mesaji Bildir   Cihan-63 üyenin diger mesajlarini ara Cihan-63 üyenin Profiline bak Cihan-63 üyeye özel mesaj gönder Cihan-63 üyeyi arkadas listeme ekle Yukari
Cihan-63 su an offline Cihan-63  
CEMAAT VE GRUPLARA YAKLAŞIMIMIZDA VE İLİŞKİLERİMİZDE ÖNCELİKLERİMİZ
582 Mesaj -
Cemaat olarak biz, gerek ümmet düzeyinde ve gerekse de yerel düzeyde olsun, faaliyete baþladýðý günden itibaren net bir þekilde Ýslamiliðini orataya koyan ve kendisini bu þekilde deklare eden, samimi bir þekilde Ýslam’a hizmet eden ve Ýslam’ýn hakimiyetini amaç edinen, Ýslami nasslara dayanan temel itikadi, ibadi ve ahlaki prensiplerle tersleþmeyen, gayr-ý Ýslami yerel veya uluslararasý güçlerin kendi amaç ve hedefleri doðrultusunda oluþturduðu bir hareket olmayýp her yönüyle baðýmsýz olan, zulüm rejimlerine düþmanlýðýný açýkça ifade eden, Ýslami mücadeleyi sekteye uðratmak ve engellemek için Ýslam düþmanlarýnýn elinde bir araç durumuna düþmeyen, her grup, cemaat veya hareketi kardeþ bilir, bu cemaat ve hareketlerle, Ýslam’ýn öngördüðü kardeþlik hukuku çerçevesinde samimi iliþki içinde olmayý ve Ýslam’a hizmet yolunda iyilik ve takva üzerinde yardýmlaþmayý Ýslami bir sorumluluk ve þer’i bir görev olarak kabul ederiz.


Ýslami inancýmýz ve bu inancýmýzýn mücadeleye yansýmasý olan cemaatsel ilkelerimiz gereði, faaliyetlere baþladýðýmýz ilk günden þimdiye kadar her zaman kendimize düþman olarak taðuti zulüm rejimlerini görmüþüzdür. Varlýk sebebimiz, gayr-ý Ýslami Laik Kemalist zulüm rejimine karþý mücadeledir. Bütün Ýslami grup ve cemaatlerin kendi aralarýnda her türlü ihtilaf ve çatýþmalardan uzak durmalarý gerektiði, aksi taktirde aralarýnda meydana gelecek herhangi bir çatýþma veya düþmanlýðýn zulüm rejiminin faydasýna olacaðýna inanmýþýzdýr. Ýslami inanç ve cemaatsel ilkelerimiz gereði, sürekli olarak Ýslami grup ve cemaatler arasý dostluk ve kardeþliðe büyük önem vermiþizdir. Rejimin Ýslami gruplar arasýndaki fikir, düþünce ve bakýþ farklýlýklarýný derinleþtirerek, bu farklýlýklarý çatýþma ve düþmanlýða dönüþtürmek için sürekli çaba sarf ettiði ve fýrsat kolladýðý gerçeðini göz önünde bulundurarak, böyle bir durumun yaþanmamasý için sorumluluk duygusuyla hareket etmiþ ve sürekli çaba sarf etmiþizdir.


Sadece Ýslami gruplarla deðil, rejime karþý mücadele eden diðer gruplarla da çatýþmanýn rejimin faydasýna, çatýþan gruplarýn zararýna olacaðýný düþünüyoruz. Ýsmi, ideolojisi ve siyasi eðilimi ne olursa olsun, ayný coðrafyada mücadele eden, ortak sorunlarla boðuþan ve ortak düþmanla yüz yüze bulunan bütün grup, cemaat ve hareketlerin, gerekirse düþünsel ayrýlýklarýný ve ihtilaflarýný bir kenara býrakýp asgari müþtereklerde anlaþarak, birbirleri ile çatýþmadan uzak, ortak düþmanlarý olan zulüm rejimine karþý mücadele etmeyi kendilerine prensip edinmeleri
__________________
Gönderen: 16.12.2007 - 12:25
Bu Mesaji Bildir   Cihan-63 üyenin diger mesajlarini ara Cihan-63 üyenin Profiline bak Cihan-63 üyeye özel mesaj gönder Cihan-63 üyeyi arkadas listeme ekle Yukari
Cihan-63 su an offline Cihan-63  
İSLAMİ CEMAAT VE GRUPLARLA İLİŞKİLERE VERDİĞİMİZ ÖNEM
582 Mesaj -
Hem Kürdistan’da ve hem de Türkiye genelinde, mücadele sürecinin her döneminde Ýslami grup ve cemaatlerin birçoðuyla dostluk ve kardeþlik iliþkilerimiz var olmuþtur. Hiçbir zaman bilerek ve isteyerek iliþkileri zedeleyecek ve koparacak bir tutum ve davranýþ içerisinde olmadýk. Özellikle 79-91 yýllarý arasýný kapsayan dönem böylesi iliþki ve irtibatlar için müsait bir ortam olduðundan, bu süreç boyunca, Türkiye genelinde bir çok grup, cemaat ve Ýslami þahsiyetle deðiþik münasebetlerle her düzeyde iliþkilerimiz, görüþmelerimiz, sohbetlerimiz ve karþýlýklý ziyaretleþmelerimiz oldu. Ýslami kardeþlik hukuku çerçevesinde bu iliþkiler samimi ve dostane bir þekilde devam etti.


1991 yýlýndan sonra Cemaat olarak yeni bir mücadele süreci içine girdik. Eski döneme nazaran mücadele þartlarýnýn aðýrlaþtýðý ve rahat hareket edemediðimiz yeni bir dönem baþladý. Bu yeni dönemde birçok ciddi sorun ve zorlukla karþýlaþtýk. Bütün bu zorluk ve olumsuzluklara, yaþadýðýmýz hassas savaþ ortamýnýn aðýr þartlarýna raðmen Türkiye genelinde bir çok Ýslami þahsiyet, grup ve cemaatle iliþkilerimizi sürdürmek için azami gayret gösterdik. Kendi alanlarýnda bir çok Müslüman’ý temsil ettiðini düþündüðümüz Ýslami gruplarýn temsilcileriyle imkanlarýmýz el verdiði ölçüde görüþmelerimiz uzun süre devam etti. Cemaat olarak çok zor bir dönem olan aðýr çatýþma ortamýnda dahi, Müslümanlar arasý kardeþlik ve dayanýþmaya verdiðimiz ehemmiyet nedeniyle bu iliþkilerimizi ve görüþmelerimizi kesmedik. Ýrtibatýn kopmamasý ve dostluk baðlarýnýn zedelenmemesi için sürekli gayret gösterdik.


Cemaat ile beraber olmayan kiþi ve gruplarý düþman görme, tekfir etme, itham etme veya dýþlama gibi yanlýþ bir tutum içinde olmadýk. Aksine böylesi yanlýþ tutum, tavýr ve davranýþlarý Ýslami bilmediðimiz için eleþtirdik ve mahkum ettik. Türkiye’nin deðiþik bölgelerinde faaliyet gösteren bazý grup ve cemaatlerle en üst düzeyde sürdürdüðümüz iliþki ve görüþmelerimiz bu tavrýmýzýn en bariz örneðidir. Mücadele ortamý açýsýndan en zor þartlarda olmamýza raðmen, imkanlarýmýzý zorlayarak ve güvenlik açýsýndan birçok tehlikeyi göze alarak, bu grup ve cemaatlerin temsilcileriyle görüþmelerimizi sürdürmeye ve iliþkileri koparmamaya özen gösterdik. Cemaat açýsýndan þartlarýn ve imkanlarýn bu iliþkiyi sürdürmeye müsait olmadýðý ve irtibatýn zorunlu olarak kesildiði dönem ve sonrasýnda da hiçbir zaman bu kopukluk ve irtibatsýzlýðý ihtilaf ve ayrýlýða dönüþtürmedik. Ýslami uhuvvet ve dostluðu zedeleyici hiçbir söz, tavýr veya davranýþ içinde olmadýk. Ancak bu gruplarýn bazýlarý Cemaate karþý ayný olumlu tavrý sergilemediler. Aksine söz, tavýr ve davranýþlarýyla Cemaate karþý düþmanca bir tutum içine girdiler. Bütün bu olumsuz tavýrlarýna raðmen, kendilerine bir þey söylemediðimiz gibi, ayný müspet tavýr ve tutumumuzu sürdürdük.


Hiçbir zaman “Cemaatimiz haktýr, dýþýmýzdaki bütün grup ve cemaatlar ise batýldýr” þeklinde yanlýþ ve baðnaz bir anlayýþ içinde olmadýk. Böyle dar ve baðnaz bir görüþ ve anlayýþ içinde olanlara karþý çýktýk ve sert tepki gösterdik. Üstat Bediüzzaman’ýn deyiþiyle; “Herkes benim meþrebim, mesleðim ve mektebim haktýr diyebilir. Ancak, hak yalnýzca benim meþrebim, mesleðim veya mektebimdir demeye hakký yoktur” þeklindeki veciz beyanýný kendimize prensip olarak kabul ettik. Mücadele hayatýmýzýn her döneminde sürekli bu prensibe baðlý kaldýk. Ýslam dairesi içindeki bütün Müslüman grup ve cemaatlere bu anlayýþla yaklaþým gösterip, iliþkilerimizi buna göre düzenledik.
Gönderen: 16.12.2007 - 12:25
Bu Mesaji Bildir   Cihan-63 üyenin diger mesajlarini ara Cihan-63 üyenin Profiline bak Cihan-63 üyeye özel mesaj gönder Cihan-63 üyeyi arkadas listeme ekle Yukari
Cihan-63 su an offline Cihan-63  
CEMAATIN MÜCADELE TARİHİNE KISA BİR BAKIŞ
582 Mesaj -
Cemaatin faaliyetlere baþlamasýnýn üzerinden henüz iki yýl geçmemiþti ki, 12 Eylül askeri darbesi gerçekleþti. Askeri *****a, Türkiye’deki legal ve illegal bütün siyasi hareketlere ve örgütlere aðýr darbeler vurdu. Aldýklarý darbeler neticesinde birçok hareket daðýlma sürecine girdi. Özellikle Ýslami kesim, illegal düzeyde örgütlü ve güçlü bir harekete sahip olmadýðýndan, Ýslami faaliyetleri devam ettirmede ciddi sorunlar yaþadý. Cemaat, faaliyetlerini tamamen gizli yürüttüðünden ve bu iki yýllýk mücadele süresi boyunca faaliyetleri deþifre olmadýðýndan, bu dönemi en az zararla atlattý. Ayrýca darbe sonrasýnýn zorlu döneminde de süregelen gizli cemaatleþmesi sayesinde faaliyetlerini sürdürebildi. *****a rejiminin baský ve zulümleri sonucu özellikle Ýslami kesimin içine düþtüðü daðýnýklýk, pasiflik ve faaliyetsizlik durumu, süregelen örgütlü bir mücadele geleneðinin olmayýþýndan kaynaklanýyordu. Müslümanlarýn hareket düzeyinde yaþadýklarý bu sorunlar ve karþýlaþtýklarý olumsuzluklar, Cemaatýn uygun zamanda ve yerinde bir çýkýþ yaptýðýný, hareket noktasýnýn, cemaatleþme ve mücadele yöntemlerinin doðruluðunu ve haklýlýðýný ortaya koyuyordu.


1979 yýlýnda baþlayýp günümüze kadar devam eden Ýslami mücadelemizin ve cemaatsel faaliyetlerimizin geçirdiði deðiþik dönem ve merhaleler vardýr. Mücadele süreci boyunca her dönem ve merhalede karþýlaþýlan sorunlarý ve yaþanan olaylarý, her merhale ve dönemde uygulanan ve takip edilen strateji ve programlarý, pratikte karþýlaþýlan ve yaþanan zorluklarý, deðiþik dönemlerde ve deðiþik kesimler tarafýndan Cemaate karþý geliþtirilen komplo ve düþmanlýklarý, imha amaçlý dayatmalarý ve Cemaat içinde oluþturulmak istenen fitneleri buruda tek tek ele alýp bunlar hakkýnda detaylýca açýklama yapma bu çalýþmanýn konusu deðildir. Çünkü bu, bir kitaba sýðmayacak kadar geniþ kapsamlý bir çalýþmayý gerektirir. Biz burada sadece Cemaatýn mücadele tarihine kýsaca bir göz atýp bu tarihi süreç içinde farklý dönem ve merhalelerde yaþanan ve karþýlaþýlan önemli olaylara kýsaca deðineceðiz. Ayrýca, önemine binaen bu olaylarýn bazýlarýný bu kitapta müstakil baþlýklar altýnda ele alýp, konuyla ilgili yeterince açýklamalarda bulunacaðýz.


Cemaatýn mücadele tarihini iki temel dönem teþkil etmektedir. Birincisi kuruluþ tarihi olan 1979 yýlýndan 1991 yýlýna kadar olan dönem, ikincisi ise 1991 yýlýndan 2000 yýlýna kadar olan dönemdir. Aslýnda bu iki temel dönemin her biri kendi içinde farklý dönem ve merhalelere sahiptir. Ancak belirgin, hayati ve önemli olaylarýn yaþandýðý tümden farklý özelliklere sahip iki ayrý dönem söz konusu olduðundan, Cemaatýn mücadele seyrinin iyi anlaþýlmasý için iki temel döneme ayýrýp bu þekilde ele almayý uygun gördük. Birinci dönem, tamamen cemaatleþme, teblið, davet ve eðitim aðýrlýklý olup silahlý mücadele ve çatýþmanýn olmadýðý dönemdir. Ýkinci dönem ise, birinci dönemdeki faaliyetlere ilaveten, PKK, Nifak grubu ve TC’nin derin devletine baðlý istihbarat örgütleri, ajan ve çetelerle yoðun bir mücadele ve çatýþmanýn yaþandýðý dönemdir.


Birinci dönem olan 1979-91 yýllarý arasýný kapsayan süreç içinde Cemaat, Kürdistan aðýrlýklý Türkiye genelinde toplumun her kesimini kapsayan çok geniþ bir alanda faaliyet sürdürdü. Bu süreç boyunca, bölgenin tümünü harmanlayarak Kürdistan’ýn bütün il, ilçe, köy ve hatta mezralarýna kadar Ýslami davet ve tebliði götürerek yoðun bir cemaatleþme çalýþmasý ve faaliyet yürüttü. Cami-medrese-okul aðýrlýklý olan bu çalýþmasý, bölgenin bütün faki okutan medrese, üniversite, lise, ortaokul, iþçi, esnaf, memur ve köylü olmak üzere, halkýn bütün kesimlerini içine alan geniþ kapsamlý bir çalýþmaydý. Bu faaliyetleriyle, toplumun bütün kesimlerine daveti ulaþtýrmayý amaçlýyordu. Özellikle okumuþ, dindar, Ýslam’a temayülü olan insanlara ulaþmaya çalýþarak, bunlarý Ýslami mücadele ve Cemaat çalýþmalarýna kazandýrmayý hedefliyordu. Her dönem ve merhalenin yapýsýna uygun, yerine göre gizli cemaatleþme-gizli davet, yerine göre gizli cemaatleþme-açýk daveti esas alarak, bölgede çok yoðun bir kültürel, siyasi, itikadi, teþkilati, ahlaki eðitim, bilinçlendirme ve cemaatleþme faaliyeti yürüttü. Böylece, bu faaliyetleriyle 1991 yýlýna kadarki süreç içerisinde bölge genelinde yoðun bir kültürel aktivitenin yaþanmasýný saðladý. Cemaat, bölge genelindeki bu etkin kültürel faaliyetleriyle bölgeyi adeta bir kültür panayýrýna çevirdi.


Cemaatýn bu etkin ve geniþ kapsamlý eðitim faaliyetleri, bölgede büyük bir kültürel deðiþim ve dönüþüme yol açtý. Bölge sathýnda yürütülen bu kültürel faaliyetlerle, Ýslami eðitim ve bilinçlendirme çalýþmalarý yapýldýðý gibi, o güne kadar TC’nin okuma yazma öðretmekten aciz kaldýðý çok sayýda insan yapýlan bu çalýþmalar neticesinde okuma-yazma öðrenip itikadi, ahlaki, siyasi, toplumsal ve kültürel konularda kitap okuyacak düzeye geldi. Cemaatýn o dönemdeki eðitim, davet ve teblið içerikli kültürel faaliyetlerine baþta Kürdistan halký olmak üzere, Ýslami fert ve gruplar ile kitap basým ve daðýtým iþleriyle uðraþan yayýncý ve daðýtýmcýlar yakýndan tanýktýrlar. Özellikle Ýstanbul’daki kitap daðýtým ve pazarlama þirketleri, eðer muhasebe kayýtlarýna baksalar ve Cemaatle baðlantýlý kitapevlerine sattýklarý kitaplarýn listelerini çýkarýp yayýnlasalar, Cemaatýn o dönemde bölgede nasýl bir kültürel aktiviteye öncülük ettiði açýkça görülecektir.


Kürdistan’da geleneksel Ýslami ilim merkezleri durumunda olan ve tarihi süreç içinde birçok Ýslam alimi yetiþtiren medreseler günümüzde de varlýðýný sürdürmektedir. Toplumun tamamen gönüllü katkýlarý ve maddi yardýmlarýyla yaþatýlan bu medreselerden bugüne kadar molla denilen binlerce Ýslam alimi ve bilgini yetiþmiþtir. Günümüzde dahi bu medreselerde çok sayýda faki ders okumaya devam etmektedir. Kürdistan tarihinde, siyasi, ilmi ve toplumsal bir çok alanda etkin rol almýþ, bir çok Ýslam alimi bu medreselerden çýkmýþtýr. Kemalist rejimin kurulmasý ve harf devrimiyle beraber faaliyetleri yasaklanan bu medreselere karþý sistematik bir zulüm, baský ve sindirme politikasý yürütülmüþtür. Rejimin þiddetli maddi baskýlarýna ilaveten, bu medreselerde eðitim dilinin Arapça ve Kürtçe olmasý nedeniyle, bunlara karþý ýrkçý, ayýrýmcý ve düþmanca bir tutum sergilenmiþ, karalama ve küçük düþürme gibi propaganda kampanyalarýyla toplumsal destekten yoksun býrakýlmaya ve faaliyetleri engellenmeye çalýþýlmýþtýr.


Rejimin kesintisiz zulüm politikalarý sonucu, tarihi süreç içinde bu camia, kültürel, düþünsel, siyasi ve ekonomik bir çok sorunla yüz yüze kalmýþ, karþýlaþtýðý bu sorun ve olumsuzluklar neticesinde zayýf duruma düþürülmüþ, böylece kendisini yenileyememiþ ve asli fonksiyonlarýný icra edemez bir hale gelmiþtir. Ancak bu camia, Kemalist rejimin dayatma, baský, engelleme, sindirme, etkisizleþtirme ve dýþlama politikalarýna raðmen günümüze kadar varlýðýný sürdürebilmiþtir. Ýçinde bulunduklarý aðýr hayat þartlarýna, kýsýtlý imkanlara, baský ve engellemelere raðmen, sadece Ýslamý öðrenmek ve bu geleneði devam ettirmek amacýyla, bütün bu zorluklara tahammül ederek, sýnýrlý da olsa günümüze kadar faaliyetlerini devam ettirmiþtir.


Cemaat, bu kesim üzerinde faaliyetlerini yoðunlaþtýrarak ve onlara daveti götürerek yakýn iliþki içine girdi. Bu kurumlarýn tekrar asli fonksiyonlarýný icra etmeleri, yeniden bir canlanýþ ve silkiniþ içine girmeleri, genel Ýslami uyanýþa paralel olarak çaðdaþ Ýslami akým ve düþüncelerle tanýþmalarý, yeniden bir düþünsel ve kültürel diriliþ yaþamalarý ve tekrar cazip hale gelebilmeleri için bunlara yönelik programlý ve planlý bir çalýþma yürüttü. Bunlarýn eðitim müfredatlarýnýn gözden geçirilip yenilenmesi, klasik ders kitaplarýna ilaveten bir çok çaðdaþ Ýslam aliminin kitaplarýnýn ders olarak okutulmasý saðlandý. Cemaatleþme, davet, teblið, çaðdaþ akým ve ideolojiler gibi bir çok konudaki kültürel ihtiyaçlarýný karþýlayacak kitaplarý basarak veya temin ederek, bu konulardaki eksikliði gidermeye ve bu kurumlarda bir yenilik ve deðiþimi vücuda getirmeye çalýþtý. Bu þekilde bu kesimin, Cemaat tabanýný oluþturan ve günümüz eðitim kurumlarýnda okumuþ insanlarla kültürel kaynaþmalarýnýn saðlanmasý için çalýþýldý.


Cemaat, takip ettiði program gereði bu kesim üzerinde bir dönem etkin ve yoðun bir çalýþma yürüttü. Bu kurumlara yönelik uygulamaya koyduðu ve takip ettiði genel programa ilaveten, özel olarak da bu kesim üzerinde yoðun bir eðitim ve bilinçlendirme çalýþmasý yaptý. Bu çalýþma neticesinde bu kesimde ciddi anlamda bir deðiþim ve uyanýþ yaþandý. Azýmsanmayacak derecede önemli bir kýsmý davet ve cemaatleþme teklifini kabul edip Cemaat çalýþmasýna katýldý. Bunlardan bir kýsmý bir süre çalýþmalar içinde kaldýktan sonra cemaatsel geliþmelere ve çalýþma temposuna ayak uyduramayarak, çalýþmalardan ayrýlýp kenara çekildi. Bir kýsmý ise, Cemaatle birlikteliklerini sürdürüp aktif olarak Cemaat içerisinde her düzeyde faaliyet yürütmeye devam etti. Bir kýsmý da sadece sempatizan olarak kaldý. Cemaatle organik baðlarý olmayanlar dahi, Cemaatýn bu kurumlara yönelik yürüttüðü genel çalýþmanýn tesirinde kalarak, kendi medreselerindeki ders programlarýnda yenileme ve düzenlemeler yapýp, kültürel ve ilmi faaliyetlerini daha etkin ve verimli bir hale getirdiler. Daha önce Cemaatle beraber olup sonradan bazý ihtilaflar nedeniyle veya Cemaat faaliyetlerine ayak uyduramadýklarý için ayrýlanlarýn bir kýsmý, kendi baþlarýna bazý giriþim ve yapýlanmalar içine girdiler. Bu yeni faaliyet ve giriþimlerini, Cemaatle beraber olduklarý süre içerisinde öðrendikleri, gördükleri ve edindikleri bilgi ve tecrübelerden yararlanarak yaptýlar. Neticesi ne olursa olsun, bu alanda ve bu kesim üzerinde böyle bir çalýþmanýn yapýlmasýna ihtiyaç vardý. Cemaat Ýslami sorumluluðunun gereðini yaparak bu ihtiyaca cevap verdi. Yani Cemaatýn bu kesim üzerinde bir dönem yoðun olarak yürüttüðü faaliyetleriyle, her açýdan iyi ve faydalý bir çalýþma yapýldý ve verimli bir süreç yaþandý.


Cemaat, o dönemde bütün bu genel ve geniþ kapsamlý çalýþmalarýnýn yanýnda, özel olarak da, kendi fertlerinin yetiþtirilmesi ve geliþtirilmesine yönelik özel eðitim programlarý uyguluyordu. Cemaat mensuplarýna ait özel mekanlarda veya bu iþe uygun muhtelif yerlerde; itikadi, siyasi, sosyal, kültürel, teþkilati, ahlaki, ibadi vb. bir çok konuda bilinçlendirme ve eðitim çalýþmalarý yapýyordu. Bununla beraber, Cemaatýn genel davet ve teblið çalýþmalarý esnasýnda, toplumun deðiþik kesimlerinden Müslüman fertlerle kurulan birebir iliþki sonucu, davaya ilgi duyan ve Cemaat faaliyetlerine katýlmaya müsait hale gelen fertler, Cemaatýn eðitim programlarýna alýnýyor, deðiþik konularda eðitilip bilinçlendirildikten sonra, aktif olarak Cemaat faaliyetlerine katýlmalarý saðlanýyordu. Bütün bu takip edilen programlar ve yürütülen etkin çalýþmalarla Cemaat faaliyetlerinin oturmasý hedefleniyordu. Bu þekilde, cemaatleþme sürecinin tamamlanmasý için planlý, programlý, kararlý, temkinli ve aþamalý bir süreç takip ediliyordu.


Cemaat, bu minval üzere Kürdistan aðýrlýklý, Türkiye genelinde gizli cemaatleþme açýk davet esasýna göre çok yoðun bir Ýslami faaliyet yürütüyorken, PKK tarafýndan kendisine dayatýlan, kaçýnýlmaz ve zorunlu bir savaþýn içine itildi. PKK, Kürdistan’da kendisi dýþýnda hiç kimsenin örgütlü çalýþma yapmasýna ve varlýk göstermesine tahammül etmiyordu. Bu anlayýþ ve tutumunun sonucu olarak, Cemaate imha amaçlý bir savaþ dayattý. Cemaat, ya o güne kadar büyük emek vererek elde ettiði bütün baþarý ve kazanýmlarýný, ulaþtýðý teþkilati güç ve potansiyeli ile tüm Ýslami faaliyetlerini terk edip yok olmasýna göz yumacaktý veya bunlarý korumak için savunma savaþýna girecekti. Ýslami sorumluluðunun gereðini yerine getirip teslimiyeti kabul etmeyerek, varlýðýný, onurunu ve davasýný korumak için meþru savunma hakkýný kullandý ve direnmeyi tercih etti.


Ýkinci dönem olan 1991-2000 yýllarý arasý dönemi kapsayan süreç böylece baþlamýþ oldu. Bu imha amaçlý dayatýlan savaþ nedeniyle Cemaat, yoðun ve uzun bir çatýþma dönemi yaþadý. Bu yoðun ve aðýr çatýþma ortamýnda dahi Cemaat, hiçbir zaman cami-okul aðýrlýklý teblið, davet ve eðitim çalýþmalarýný tatil etmediði gibi, tam aksine bunlarý daha da geliþtirerek devam ettirdi. Ancak silahlý çatýþmalarýn yoðunluk kazandýðý bu yeni dönemde, eski faaliyetlere ilaveten dönemin özelliðinden kaynaklanan geniþ bir askeri faaliyet alaný geliþti. Bu askeri faaliyet ve eylemlilik sonucu Cemaat, bu yeni merhalede 1991 öncesine nazaran geliþkin, güçlü, etkin ve dinamik bir askeri kanada sahip oldu. Cemaat genelinde ise, eskiye nazaran bütün iþlerde daha fazla gizliliði esas alan, disiplinli bir faaliyet ve mücadele dönemine girilmiþ oldu.


1993-94 yýllarýna gelindiðinde Cemaat, PKK ile devam eden çatýþmaya ek olarak Menzil grubuyla zorunlu bir çatýþma sürecine girdi. PKK ile çatýþma döneminde TC’nin Cemaat hakkýndaki bilgisi çok azdý ve bu bilgiler tehlike arz etmiyordu. Çünkü, TC’nin Cemaatý tanýmasý ve darbe vurmasý için istifade edebileceði nitelikte bilgiler deðildi. Ancak Münafýklarýn gerek TC’ye direkt olarak ve gerekse de basýn organlarý ve propaganda yoluyla verdikleri bilgiler neticesinde TC, Cemaat hakkýnda daha çok bilgi elde etme imkaný buldu. Bu bilgiler sayesinde Cemaate yönelik yoðun ve etkin operasyonlar gerçekleþtirdi. TC’nin Cemaate yöneliþi ve yoðun operasyonlar gerçekleþtirmesi sonucu çok sayýda Cemaat mensubu yakalandý. Ayrýca, bir çok kiþi deþifre olup polis tarafýndan aranýr duruma düþtü.


1991-1995 yýllarý arasýnda PKK ve nifak grubuyla yaþanan yoðun ve þiddetli çatýþma dönemini Cemaat, Allah’ýn yardýmý ve þehitlerin kanýnýn bereketiyle baþarýyla atlattý. Bu çatýþmalar, her iki kesimin de Cemaat karþýsýnda gerilemesi ve yenilgiye uðramasý ile neticelendi. Cemaatin, PKK ve Münafýklarla yaþadýðý çatýþmalarda üstünlük saðlamasý, çok yönlü baþarýlý bir performans sergilemesi, istikrarlý ve gittikçe büyüyüp geliþen bir seyir takip etmesi neticesinde, Kürdistan’da halk arasýnda gözle görülür ciddi bir etkinliði oluþtu. Her geçen gün halkýn Cemaate güven ve itimadý artmaktaydý. Bu itimat ve güven, halkýn her konuda Cemaatýn hakemliðine baþvurmasýnda kendini gösteriyordu. Öyle ki, toplumun yýllardýr halledilemeyen ve TC’nin mahkemeleri tarafýndan o güne kadar çözüme kavuþturulamayan arazi ve kan davalarý gibi ailevi veya toplumsal birçok hukuki anlaþmazlýk Cemaate getiriliyordu. Yapýlan müracaatlar neticesinde, konu Cemaatýn ilgili birimlerince ele alýnýp, Ýslami ölçüler dahilinde adil bir þekilde çözüme kavuþturuluyordu. Hatta diyebiliriz ki, o dönemde Cemaate yapýlan müracaat ve þikayetler sonucu getirilen hukuki davalarýn sayýsý, TC’nin mahkemelerine yapýlan müracaatlardan çok daha fazla idi.


Gerek PKK ve gerekse de münafýklarla yaþanan çatýþma döneminde TC, bu çatýþmalardan azami derecede istifade etmek için deðiþik yollara baþvurdu. Çatýþmalarýn týrmanmasý ve yoðunluk kazanmasý için provokasyon dahil her yola baþvurarak bir yandan olaylarý kendi lehine kullanmaya çalýþýyor, diðer yandan da Cemaatýn etkinliðini kýrmaya çalýþýyordu. Buna raðmen Cemaatýn gücünü kýrma ve önünü almada ciddi bir baþarý elde edemiyordu. TC, Cemaatin bu geliþen gücünü ve etkinliðini gördükçe, iþin ciddiyetini ve boyutunu kavrýyor ve bunun kendisi için ne kadar tehlikeli olduðunu anlýyordu. Bundan dolayý, bu gücü imha edip etkisizleþtirmek için elindeki bütün imkanlarý kullanarak, Cemaate karþý çok yönlü bir mücadeleye giriþti.


Özellikle 1995-96 yýllarýndan itibaren TC, PKK ve münafýklarla yaþanan çatýþma sürecinin kendisine saðladýðý avantajlar sayesinde eskiye nazaran Cemaatý daha iyi tanýmýþ ve hakkýnda daha fazla istihbarat sahibi olmuþtu. Elindeki bu bilgilerden istifade ederek Cemaate yönelik kapsamlý operasyonlar baþlattý. Böylece, camilere baskýn, köylere baskýn, Cemaatten bildikleri veya zan ettikleri kiþileri takibe alma, gece ev baskýnlarýyla gözaltýna alma veya kaçýrma, yakalayarak yoðun iþkencelere tabi tutma, yargýsýz infaz etme, uzun süre mahkemelere çýkarmadan gözaltýnda tutma, sorgularda insanýn söylemekten haya ettiði insanlýk dýþý yöntemlerle bilgi almaya çalýþma, utanç verici tuzak ve þantajlarla ajanlaþtýrma çabalarý gibi, birçok çirkin yöntem ve taktikle Cemaate darbe vurma ve yok etmeye yönelik geniþ kapsamlý bir mücadele içerisine girerek yoðun operasyonlar gerçekleþtirdi.


Cemaat, PKK ve Münafýklarla çatýþma döneminin baþlamasýyla TC’nin bu ortamdan her yönüyle azami derecede istifade etmeye çalýþacaðýný biliyordu. Bunun için, TC’nin provokasyon ve kontra faaliyetlerini teþhis ve tespit edip ortaya çýkarma ve planlarýný bozma doðrultusunda yoðun bir hassasiyet gösterip çaba harcýyordu. Cemaat, kendi istihbarat kanallarý vasýtasýyla TC’nin bu tahripkar çalýþmalarý hakkýnda deðiþik yollardan detaylý bilgiler toplayarak, elde ettiði bu sýhhatli bilgiler ýþýðýnda o güne kadar karanlýkta kalan bir çok noktayý aydýnlýða kavuþturdu. Böylece Cemaat, TC’ye baðlý istihbarat ve kontra örgütlerine karþý kapsamlý bir mücadele içine girdi. Ulaþtýðý yeni bilgiler sayesinde geniþ çaplý karþý eylemler gerçekleþtirdi. Bu faaliyetleri ve etkin eylemleri sonucu o güne kadar Kürdistan genelinde derin devlete baðlý olarak çalýþan bir çok ajan ve çete yakalanarak sorgulandý. Bu ajan ve çetelerin bir kýsmý Cemaate yönelik çalýþýyor, bir kýsmý da, diðer rejim muhaliflerine karþý TC’nin yürüttüðü gizli ve çirkin faaliyetlerin içinde yer alýyordu. Bunlarýn verdiði bilgiler sayesinde TC’nin Kürdistan’da yürüttüðü kirli savaþýn içyüzüne dair önemli bilgi ve belgelere ulaþýldý. Cemaatýn bu etkin eylemleri rejimi çýlgýna çeviriyor, Cemaate yönelik daha da vahþice saldýrýlar gerçekleþtirmesine sebep oluyordu. Bu þekilde 17 ocak 2000 Beykoz operasyonuna kadar TC ile derinden, sessiz ve þiddetli bir çatýþma süreci yaþandý.


Yukarýda kýsaca Cemaatýn mücadele seyri içinde yaþadýðý iki belirgin dönem ve bu iki dönem boyunca yürüttüðü faaliyetler ile karþýlaþtýðý önemli sorunlara iþaret ettik. Özellikle ikinci dönem diye nitelendirdiðimiz süreç içerisinde geliþen ve üzerinde çokça konuþulan, ayný zamanda bilinçli bir þekilde yalan ve yanlýþ bilgilerle Cemaatý yýpratma malzemesi olarak kullanýlan Cemaatýn PKK, nifak grupçuðu ve TC’ye baðlý kontra örgütleri ve çetelerle mücadelesi ve bu dönemde meydana gelen olaylar, ileriki sayfalarda ayrý baþlýklar olarak ele alýnacak ve detaylý bir þekilde izah edilecektir.
__________________
Gönderen: 16.12.2007 - 12:26
Bu Mesaji Bildir   Cihan-63 üyenin diger mesajlarini ara Cihan-63 üyenin Profiline bak Cihan-63 üyeye özel mesaj gönder Cihan-63 üyeyi arkadas listeme ekle Yukari
Cihan-63 su an offline Cihan-63  
TC’NİN MÜSLÜMAN HALKA, ÖZELLİKLE DE KÜRDİSTANLI MÜSLÜMANLARA ZULMÜ VE İSLAM’A DÜŞMANLIĞI
582 Mesaj -
Laik Kemalist rejim, kuruluþundan günümüze kadar, Ýslamý toplumsal alan dýþýna itmek ve etkisizleþtirmek amacýyla Ýslam’a ve Müslümanlara karþý genel bir sindirme politikasý izlemiþtir. Kemalist rejim, kendisine düþman ve tehlike olarak gördüðü Ýslamý sadece yönetimden uzaklaþtýrmakla kalmamýþ, Ýslam’ýn kültürel varlýðýna ve toplumda bireysel olarak yaþanmasýna dahi tahammül etmemiþtir. Ýslam ve Müslümanlara karþý olan kin ve nefretinden dolayý, Ýslam’ýn fert ve toplum hayatýndan uzaklaþtýrýlmasý doðrultusunda sürekli ve aralýksýz bir mücadele yürütmüþtür. Bu tutum ve uygulamalarýndan dolayý tarihi süreç içerisinde Müslüman halk, büyük acýlar çekmiþ ve maðdur edilmiþtir.


TC, kuruluþunun ilk dönemlerinde Ýslam’a karþý sergilediði katý tutumuna ve Müslümanlara karþý uyguladýðý baský ve zulüm politikalarýna ilaveten, gelecekte Ýslam’ýn yeniden toplumsal hayatta etkinlik kazanmasýnýn önüne geçmek, halkýn Ýslami uyanýþýna ve bilinçlenmesine engel olabilmek için dini hizmetleri kurumlaþtýrarak kendi kontrolüne alýp organize etmiþ ve bu doðrultuda uzun vadeli plan ve programlar uygulamaya koymuþtur. Bu hedeflerine ulaþmak için bütün güç ve imkanlarýný kullanmýþtýr. Bütün bu çabalarýyla, kamusal alan dýþýna itilmiþ, kendisi için tehlike olmaktan çýkmýþ ve zararsýz hale getirilmiþ, ehlileþtirilmiþ ve özünden uzaklaþtýrýlmýþ bir Ýslami anlayýþ ve bu anlayýþýn þekillendirdiði pasif, uyuþuk, tepkisiz, toplumsal ve siyasi meselelere ilgisiz, rejimin uygulamalarýnýn doðruluðunu ve Ýslamiliðini sorgulamadan boyun eðen ve itaat eden bir insan tipi ve böyle insanlardan oluþan bir toplum oluþturmayý amaçlamýþtýr.


TC, tarihi süreç içerisinde, toplumda yerleþtirmek istediði din anlayýþýna aykýrý olan, siyasi amaç ve hedeflerine uygun düþmeyen Ýslami düþünce sahibi fert ve hareketlere karþý çok sert davranmýþ, acýmasýzca üzerlerine gidip imhaya çalýþmýþtýr. Kemalist Rejimin oluþturduðu zulüm ortamýnýn zor þartlarýnda, bütün olumsuzluk, yokluk ve imkansýzlýklara raðmen sadece Ýslam’a hizmeti amaçlayan ve rejime zarar verebilecek örgütlü siyasi faaliyetleri olmayan fert ve gruplara karþý da ayný tutum içinde olmuþtur. Kendisi için tehlike olarak gördüðü Ýslami hareketlerin güç ve kuvvet kazanmalarýna fýrsat vermeden, yoðun baskýlarla etkisizleþtirmeye ve sindirmeye çalýþmýþtýr. Ayný zamanda, bu Ýslami hareketleri asli mecralarýndan uzaklaþtýrmak ve dejenere etmek için her türlü fitne, hile ve oyuna baþvurmuþtur. Müslüman halkýn özlem ve arzularýný dile getiren Ýslam alimlerini, Ýslami þahsiyetleri ve hareket önderlerini sürekli karalamýþ, halkýn gözünden düþürmeye çalýþmýþtýr.


Özellikle Kürdistan ve Müslüman Kürt halký söz konusu olunca, faþist, ýrkçý, inkarcý ve asimilasyoncu karakterinden dolayý Kemalist rejimin zulmü daha da katmerleþmiþtir. TC, Kürdistan’da genel olarak bütün halka karþý sistemli zulüm politikalarý yürütmekle beraber, özel olarak da baþ gösteren Ýslami kýyam ve halk hareketlerine karþý imha amaçlý saldýrý ve operasyonlar gerçekleþtirmiþtir. Hatta rejime karþý örgütlü bir faaliyet yürütmedikleri ve fiili bir kýyam teþebbüsü içinde olmadýklarý halde, sadece Ýslamý teblið ve toplumu irþat amaçlý bireysel faaliyet yürüten bir çok Ýslam alimi ve önemli þahsiyet, acýmasýz bir þekilde baský ve iþkencelere tabi tutulmuþtur. Bunlarýn çoðu zindanlara atýlmýþ, bir kýsmý þehid edilmiþ ve çok sayýda insan da sürgüne gönderilmiþtir. Ancak, son bir asýrdýr Kürtlere karþý aralýksýz bir þekilde sürdürülen baský ve sindirmelere, zulümlere ve kültürel dejenerasyonu amaçlayan asimilasyoncu politikalara raðmen, Müslüman Kürt halký rejime entegre edilememiþ, Ýslami inanç, kültür, yaþam ve deðerlerini muhafaza etmiþtir.


Kürdistan’da doðup büyüyen her insan, ya direkt olarak kendisi bu zulümleri yaþamýþ, ya bu zulümlere tanýklýk etmiþ veya büyüklerinden yaþadýklarý ve tanýk olduklarý zulüm uygulamalarýyla ilgili binlerce olay duymuþtur. Özellikle TC’nin kuruluþunun ilk dönemlerinde, Kürdistan’da gerçekleþtirilen zulümlerin canlý tanýðý olan insanlarýn bir kýsmý halen hayattadýr. Eðer gerçek anlamda tarafsýz bir þekilde, bilimsel, tarihi ve arkeolojik bir araþtýrma ve çalýþma yapýlýr, geçmiþte yaþanmýþ olaylar ve iþlenmiþ zulümlerin maðdurlarý ve tanýklarý dinlenirse, o karanlýk dönemde yapýlan zulümler bütün çýplaklýðýyla gün yüzüne çýkacaktýr. Böylece, TC’nin zulüm tarihi net bir þekilde gözler önüne serilecek, herkesi þaþýrtacak derecede gerçekler aydýnlýða kavuþacaktýr.


TC, sürekli olarak Müslüman Kürtlere hem Ýslami ve hem de Kürt kimliklerinden dolayý zulmetmiþtir. Ayný þekilde, diðer rejim muhalifi Kürtler de hem ideolojik kimliklerinden ve hem de Kürt kimliklerinden dolayý zulüm görmüþlerdir. Ancak Müslüman Türkler ile diðer rejim karþýtý Türkler ise, ya sadece Ýslami kimliklerinden veya sahip olduklarý ideolojik düþüncelerinden dolayý haksýzlýk ve zulme uðramýþlardýr. Böylece, bu ýrkçý ve ayýrýmcý tutum nedeniyle rejim muhalifi Kürtler, laik þovenist Kemalist rejim tarafýndan sürekli olarak her iki kimliklerinden dolayý iki yönden zulme uðramýþ ve maðdur edilmiþlerdir.


TC, kuruluþundan günümüze kadar özellikle Kürdistan’da baþ gösteren Ýslami ve insani hak taleplerine karþý silah kullanarak çok þiddetli tepki göstermiþtir. Halkýn, Ýslami ve insani taleplerini ortaya koymamasý ve suskun kalmasý için sürekli olarak baský ve sindirme politikasý uygulamýþtýr. Silah zoruyla bastýrma ve imha amaçlý uygulamalarý en belirgin politikasý olmuþtur. Bu anlamda TC’nin tarihi, tam anlamýyla karanlýk bir zulüm tarihidir. Bugüne kadar zulmün her çeþidinin yapýldýðý bu karanlýk döneme iliþkin dar kapsamlý bazý çalýþma ve araþtýrmalar yapýlmýþtýr. Bu dar kapsamlý araþtýrma ve çalýþmalar her ne kadar tarihi gerçekleri tümüyle ortaya koymuyorsa da, TC’nin deðiþik dönemlerde yaptýðý zulüm ve baský uygulamalarýna ýþýk tutacak nitelikte olup yeterince bilgi vermektedir. TC’nin genelde bütün Türkiyeli Müslümanlara, özellikle de Kürdistan Müslüman halkýna karþý zalimce uygulamalarý hakkýnda söylenecek çok þey vardýr. Ancak bu konu, baþlý baþýna ele alýnmasý gereken geniþ bir konu olduðundan, burada bu tarihi olaylarýn detaylarýna girmiyor, sadece deðinip geçiyoruz.
Gönderen: 16.12.2007 - 12:27
Bu Mesaji Bildir   Cihan-63 üyenin diger mesajlarini ara Cihan-63 üyenin Profiline bak Cihan-63 üyeye özel mesaj gönder Cihan-63 üyeyi arkadas listeme ekle Yukari
Cihan-63 su an offline Cihan-63  
582 Mesaj -
TC, HER DÖNEMDE KÜRDÝSTANLI MUHALÝFLERÝNÝ VE ÖZELLÝKLE DE ÝSLAMÝ HAREKETLERÝ YANLIÞ TANITMIÞTIR




TC, kuruluþundan günümüze kadar her dönemde kendisine karþý çýkan bütün Ýslami hareketleri, hareket önderlerini ve Ýslami þahsiyetleri çirkince karalayarak yanlýþ bir þekilde tanýtmýþtýr. Özellikle Kürdistan’da, Kemalist rejimin insanlýk dýþý zulüm politikalarýna karþý çýkýp kýyam eden ve sadece insani ve Ýslami haklarýný talep eden hareketleri, sürekli olarak “Kökü dýþarýda, yabancý destekli, ayrýlýkçý, gerici” gibi ithamlarla karalayarak yanlýþ bir þekilde tanýtmak için yoðun çaba harcamýþtýr. Bu hareketleri, iç kamuoyuna; vatan haini, bölücü, ayrýlýkçý ve terörist olarak tanýtýrken, dýþ kamuoyuna, özellikle Batý dünyasýna; gerici, yobaz, çað dýþý, laiklik ve demokrasi düþmaný þeklinde tanýtmaya özen göstermiþtir. Böylece, amacýna ulaþmak için, çýkarlarýna uygun düþen her yola baþvurmuþ ve her vasýtayý kullanmýþtýr. Baþ gösteren bu hareketlerin iç ve dýþ kamuoyu tarafýndan doðru tanýnmamalarý, gerçeklerin saklý kalmasý ve olaylarýn bütün yönleriyle anlaþýlmamasý için bütün psikolojik savaþ unsurlarýný kullanarak yoðun bir propaganda kampanyasý yürütmüþtür.


TC, Kemalist rejime karþý olan hareketleri yanlýþ tanýtýp etkisiz hale getirmek için geçmiþte kullandýðý taktik ve yöntemleri bugün de ayný þekilde kullanmaktadýr. Özellikle, Müslümanlarýn haklý taleplerini dile getiren Ýslami Cemaat, grup ve hareketleri olduðundan farklý tanýtmak için yoðun bir çaba göstermektedir. Bu, onun belirgin ve karakteristik bir özelliðidir. Bu hususta sadece Hizbullahi Cemaat aleyhinde yaptýðý yalan ve iftiraya dayalý propagandalarýndan binlerce örnek verebiliriz. TC’nin psikolojik savaþ unsurlarý olan ve rejimin resmi görüþleri doðrultusunda yazan kiralýk kalemler, Cemaatin ortaya çýkýþý, tarihçesi, mücadelesi, amaç ve hedefleri hakkýnda gerçekle ilgisi olmayan çok yalan ve yanlýþ bilgilerle Cemaati olduðundan farklý göstermeye ve Müslüman halký yanýltmaya çalýþmaktadýrlar. Bunlarýn bu þekilde davranmalarý gayet normaldir. Çünkü, bu belam sýnýfýnýn ve kiralýk kalemlerin varlýk sebebi, efendilerinin çýkarlarý doðrultusunda hakký ve gerçeði olduðundan farklý göstererek tahrif etmektir. TC’den ve onun güdümündeki kiralýk kalemlerden bundan farklý bir þey de beklenemez.
Gönderen: 16.12.2007 - 12:27
Bu Mesaji Bildir   Cihan-63 üyenin diger mesajlarini ara Cihan-63 üyenin Profiline bak Cihan-63 üyeye özel mesaj gönder Cihan-63 üyeyi arkadas listeme ekle Yukari
Cihan-63 su an offline Cihan-63  
CEMAATSEL KİMLİĞİMİZ İLE İLGİLİ BAZI AÇIKLAMALAR
582 Mesaj -
Cemaat, bugüne kadar her konuda suskun kalmayý tercih ettiðinden, kimliði, amaçlarý ve hedefleri hakkýnda da görüþ beyan etmemiþ ve resmi bir açýklama yapmamýþtýr. Bu durumu fýrsat bilen düþmanlarý, kimliði, hedef ve amaçlarý hususunda gerçekle ilgisi olmayan yalan ve yanlýþ birçok þey söylemiþlerdir. Böylece, Cemaatý gerçek dýþý birçok þeyle itham ederek karalamýþ ve olduðundan farklý bir þekilde kamuoyuna göstermeye çalýþmýþlardýr. Ancak, Ýslam düþmanlarýnýn bütün bu karalama ve tahrif çabalarýna raðmen Müslüman halkýmýz, Cemaatýn Ýslami kimliði hakkýnda hiçbir tereddüde düþmemiþtir. Çünkü Müslüman halkýmýz, Cemaatin bütün faaliyetleri hakkýnda detaylý bilgiye sahip deðilse bile, Ýslam’ýn hakim olacaðý bir toplumsal yapý oluþturma amacýyla çeyrek asýrdýr Ýslami bir mücadele yürüttüðüne yakýndan tanýklýk etmiþtir. Baþta Kürdistan halký olmak üzere Türkiye’deki bütün Ýslami çevreler, Cemaatýn bu mücadelesini çok iyi bilmekte ve tanýmaktadýrlar. Cemaat, kurulduðu günden bugüne kadar Allah’ýn rýzasýný kazanmak gayesi ve ubudiyet bilinciyle, Müslüman halkýnýn içinde ve ondan aldýðý destekle mücadelesini sürdürmüþtür. Bu uzun süreli mücadele pratiði Cemaatýn kimliðini ortaya koymakla beraber, hem þimdiye kadarki düþmanca yaklaþýmlara, tek yanlý ve yanlýþ bilgilendirmelere cevap olmasý ve hem de Cemaatýn daha iyi tanýnmasý için bu konuyu somut ve özlü bir þekilde izah etmekte fayda vardýr.


Hizbullahi Cemaat, Kürdistan çýkýþlý, Kürdistan merkezli ve mensuplarýnýn büyük çoðunluðunu Kürtlerin teþkil ettiði Ýslami bir harekettir. Ancak bu, Cemaatýn sadece Kürt insanlarýndan oluþan bir hareket olduðu anlamýnda deðildir. Hem Kürdistan’da ve hem de Türkiye genelinde yaþayan deðiþik kavimlerden Müslümanlarý içinde barýndýrmaktadýr. Ayný zamanda, Ýslamiliðinden dolayý isteyen her Müslüman’ýn içinde yer alýp mücadele verebileceði bir harekettir. Çünkü Ýslami bir hareket, Ýslam’ýn evrensel ilke ve ideallerine uygun bir dünya görüþüne sahip olmak ve her hususta Ýslami ölçülere uygun hareket etmek mecburiyetindedir. Ýslam’ýn ilahi mesajý evrensel olup muhatabý bütün insanlar olduðundan, Ýslami hareket de ayný þekilde her kavimden insaný muhatap alarak Ýslam’ýn ilahi mesajýna uygun hareket etmekle yükümlüdür. Ýslami bir hareket, Ýslam’ýn evrenselliðine aykýrý olan ve Ýslami naslarla çeliþen hiçbir hedef ve amaç peþinde olamaz. Nihai hedefi ve tek amacý sadece bir sýnýfýn, bir bölgenin veya bir ýrkýn kurtuluþu olamayacaðý gibi, kendisini Ýslami olmayan isim ve sýfatlarla da vasýflandýramaz ve tanýtamaz.


Ýslami hareketin evrensel olmasý, bölgeci veya ulusçu olmamasý, onun mücadele verdiði coðrafyada bulunan insanlarýn ve özellikle içinde doðup, büyüyüp geliþtiði toplumun ve mensubu bulunduðu ulusun sorunlarýna duyarsýz kalmasý anlamýnda deðildir. Tam tersine Ýslam, her Müslüman ferdin veya Ýslami hareketin içinde doðup büyüdüðü, mücadelesini içinde yürüttüðü toplumun ve halkýn dertleriyle ilgilenmeye ve sorunlarýný çözüme kavuþturmaya öncelik vermektedir. Bunun için, hedefi zulmü, adaletsizliði, ayrýmcýlýðý ve sömürüyü yok etmek olan Ýslam dinini yeryüzüne hakim kýlmak için mücadele eden ve bu mücadelesinde bu dinin temel ilkelerini esas alan Ýslami bir Cemaatýn, kendi halkýnýn ve içinde yaþadýðý toplumun sorunlarýna duyarsýz kalmasý düþünülemez. Hizbullahi cemaat olarak sahip olduðumuz bu inanç ve düþüncemiz gereði, Allah’ýn doðuþtan her insana yaratýlýþýyla beraber verdiði haklardan halkýmýzýn her ferdinin en iyi þekilde, hiçbir sýnýrlama olmadan özgürce yararlanabileceði toplumsal bir düzenin oluþmasý için çalýþmak, halkýmýzýn uzun süredir yaþadýðý sorun ve problemleri çözüme kavuþturmak, çektiði eziyet ve sýkýntýlarý sonra erdirmek, Ýslam’ýn hayat bahþeden adaletinin gölgesinde, özgür, onurlu ve mutlu bir yaþama ulaþmasý için mücadele etmek Müslüman olarak görevimiz olduðu gibi, Ýslami bir hareket olarak da varlýk sebebimizdir.
__________________
Gönderen: 16.12.2007 - 12:28
Bu Mesaji Bildir   Cihan-63 üyenin diger mesajlarini ara Cihan-63 üyenin Profiline bak Cihan-63 üyeye özel mesaj gönder Cihan-63 üyeyi arkadas listeme ekle Yukari
Cihan-63 su an offline Cihan-63  
582 Mesaj -
KÜRTLERÝN VE KÜRDÝSTAN’IN TARÝHÝNE KISA BÝR BAKIÞ




Kürt ulusu, tarihi kaynaklara göre en az 3500 yýldýr kesintisiz bir þekilde bugünkü yaþadýðý topraklar üzerinde yerleþik bir hayat sürdürmektedir. Türk devlet þovenizmi bir asýrdýr bu gerçeðin aksini iddia etmiþ, asýlsýz ve boþ iddiasýný ispat etme gayreti içinde olmuþtur. TC, bu nafile çabalarý doðrultusunda her ne kadar Kürt halkýnýn kökleri, tarihi ve diline dair çeþitli safsata tezler ileri sürmüþse de, bunlara kendisi dahil kimseyi inandýramamýþtýr. Bir asra yakýndýr sürdürülen bu ýrkçý çabalar bilimsel ve tarihi gerçekleri deðiþtirememiþtir. Müslüman Türk kardeþlerimiz þu gerçeði bilmelidirler ki, kendileri henüz yerleþik hayata geçmeden ve bu topraklara gelmeden çok önceleri Kürtler, bugün yaþadýklarý bu topraklar üzerinde yerleþik bir hayat sürdürmekteydiler. Bu, inkar edilemez tarihi bir gerçektir. Kürtlerin kökleri, tarihleri ve dilleri hususunda çaðýmýzda yapýlan bilimsel araþtýrmalarýn dýþýnda, Osmanlý, Ýran, Arap ve Avrupa arþivlerinde bu konuyla ilgili yeterli derecede bilimsel veriler ve tarihi belgeler mevcuttur. Bu konularý merak eden ve bu hususta araþtýrma yapmak isteyen herkes bu kaynaklara müracaat edebilir. Amacýmýz Kürtlerin soy, dil, tarih ve kültürleri ile ilgili konularý irdelemek olmadýðýndan, burada bu konularýn detayýna girmiyoruz.


Kürt halký Ýslamla müþerref olduktan sonra, Ýslam’ýn ilahi mesajýnýn insanlýða ulaþtýrýlmasý ve Ýslam adaletinin yeryüzünde yayýlmasý amacýyla, cihad dahil yürütülen bütün hizmetlerin içinde yer almýþtýr. Ý’lay-ý kelimetullah için hiçbir fedakarlýktan geri kalmamýþ, Ýslam’ýn hakimiyeti uðruna sadýkane bir þekilde bütün imkanlarýný seferber etmiþtir. Ýslam tarihinin her döneminde, Ýslam ümmetinin vahdet ve bütünlüðünün korunmasý için her türlü özveride bulunmuþtur. Kürtler, Ýslam tarihi boyunca Ýslami hakimiyet ve Ýlahi adaleti esas alan ve bu doðrultuda hizmet eden bütün yönetimlerle yardýmlaþma ve iþbirliði çerçevesinde samimi ve dostane iliþkiler içerisinde olmuþ ve bu yönetimlerle beraber hareket etmiþlerdir. Ayný topraklarda beraber yaþadýklarý veya komþu olduklarý Müslüman kavimlerle Ýslami kardeþlik ve iyi komþuluk iliþkileri içerisinde dostça yaþamýþlardýr. Tarihi süreç içerisinde Allah'ýn kendilerine verdiði bazý fýrsatlarý kendi ulusal çýkarlarý doðrultusunda kullanmamýþ, tam aksine herkese örnek teþkil edebilecek bir uygulamayla ve üstün bir ahlaki meziyetle bu fýrsatlarý, Ýslam dininin yükseliþi ve Ýslam ümmetinin çýkarlarý doðrultusunda kullanmýþlardýr. Selahattin-i Eyyubi bu örneklerden sadece bir tanesidir.


Kürtler, tarihin bazý dönemlerinde baðlý bulunduklarý yönetimlerin hakim idarecileri tarafýndan ihanete uðradýklarý, arkadan hançerlendikleri, Ýslami kardeþlik ve dostlukla baðdaþmayan gayr-ý insani uygulamalara tabi tutulduklarý halde, hiçbir zaman o zalim yöneticilerin mensubu olduklarý Müslüman kavimlerle bir düþmanlýk veya kavim çatýþmasý yaþamamýþlardýr. Bugüne kadar yaþanan savaþ ve çatýþmalar içiçe beraber yaþadýklarý Müslüman kavimlerle deðil, zalim idareci ve yönetimlerle olmuþtur. Ýslam birliðinin daðýlma sürecine girdiði ve ümmet topraklarýnýn Emperyalist güçlerin saldýrýsýna uðradýðý ve iþgal edildiði dönemlerde Kürtler, Emperyalist iþgalci güçlere karþý sürekli beraber yaþadýklarý diðer kavimlerle omuz omuza Ýslam topraklarýnýn savunulmasý ve baðýmsýzlýðý, Müslüman halklarýn kurtuluþu ve özgürlüðü uðruna savaþmýþlardýr. Bu savaþlarda çok sayýda þehid vermiþ, büyük oranda can ve mal kaybýna uðramýþlardýr. Kürtlerin bu tutumu; Türkiye, Ýran, Irak ve Suriye olmak üzere, yaþadýklarý bütün ülke ve toprak parçalarýnda ayný þekilde olmuþtur.


Kemalist zulüm rejiminin iddialarýnýn aksine Müslüman Kürt halký, kendi ulusal çýkarlarý için Emperyalist iþgalcilerle iþbirliðine yanaþmamýþ ve beraber yaþadýklarý diðer Müslüman kavimlere hiçbir zaman ihanet etmemiþtir. Özellikle, TC’nin sürekli olarak dýþ destekli olmakla itham ettiði, yalan ve iftiralarla karaladýðý Kuzey Kürdistan’da Þeyh Said ile Güney Kürdistan’da Þeyh Mahmut Berzenci’nin Ýslam-i ve insani hak taleplerine dayalý kýyamlarý, Emperyalist güçler tarafýndan hiçbir þekilde desteklenmemiþtir. Bu kýyam önderleri, maddi ve siyasi çýkarlarýný deðil, Ýslami inanç ve düþüncelerini esas aldýklarýndan Emperyalistlerle iþbirliðine girmemiþlerdir. Eðer bunlar Emperyalistlerle iþbirliði içine girselerdi, bu kýyamlarýn siyasi sonuçlarýnýn çok daha farklý olacaðý bilinen bir gerçektir. Birinci dünya savaþý sonrasýnda dünyanýn ve özellikle Ümmet coðrafyasýnýn yeniden þekillendiði, Emperyalist iþgalciler tarafýndan masa baþýnda haritalarýn çizildiði ve paylaþýmýn yapýldýðý o dönemde, Emperyalistlerle iþbirliði sonucu bir ulusun içinden bir çok devlet meydana getirilirken veya toplam nüfuslarý birkaç yüzbini veya bir milyonu geçmeyen bir çok devletçik oluþturulurken, çok açýktýr ki eðer Müslüman Kürt halký iþgalci Emperyalistlerle iþbirliðine girseydi, bu büyük nüfusu ve stratejik ehemmiyeti olan coðrafyasýyla devletsiz kalmayacak, bugünkü daðýnýklýk ve parçalanmýþlýk içinde olmayacaktý. Bu bir hakikat olup hiç kimse tarafýndan inkar edilemeyecek kadar açýk ve ortadýr.


Emperyalist devletler, Osmanlýlar zamanýnda kýsmen varolan Ýslam birliðinin bozulmasý için uzun süre çaba sarf ettiler. Osmanlý devletinin yýkýlmasý ve Ümmet içerisinde ulus devletlerin meydana getirilmesiyle hedeflerine ulaþan Emperyalist güçler, fiili iþgale son verip Ýslam coðrafyasýný terk ederken, geriye bazý sorunlu bölgeler ve çözüme kavuþturulmayan ihtilaflý konular býraktýlar. Ayný þeyi dünyanýn baþka alanlarýnda da yaptýlar. Gelecekte bu ihtilaflarý kendi siyasi ve ekonomik çýkarlarý doðrultusunda kullanmak ve buralarý kendilerine baðlý tutup, bu alanlardaki etkinliklerini sürdürebilmek için, bilinçli olarak böyle sorunlu bölgeler ve noktalar meydana getirdiler. Kürdistan’ýn parçalanmýþlýðý ve Kürt sorunu, Emperyalist iþgalcilerin geride býraktýklarý bu sorunlu bölgelerden ve ihtilaflý konulardan bir tanesidir. Çýkarlarýna uygun düþtüðü için Kürdistan’ý birkaç parçaya bölen Emperyalist devletler, sanki ortaya çýkan bu haksýz durumun sorumlularý kendileri deðilmiþ gibi, sonraki dönemlerde de sürekli olarak kendi siyasi amaçlarý ve çýkarlarý doðrultusunda Kürt sorunuyla yakýndan ilgilenmiþ, sözde sorunun çözümü doðrultusunda bazý yaklaþýmlar içinde olmuþ ve bu konuyu kendi politik çýkarlarýna alet etmeye devam etmiþlerdir.


Nispeten var olan Ýslam birliðinin daðýlma sürecine girdiði ve Ümmet içerisinde ulus devletlerin ortaya çýktýðý yirminci asrýn baþlarýnda Kürdistan dört önemli parçaya bölünerek farklý ülkelerin egemenliðine býrakýldý. Kürtleri kontrollerinde bulunduran ve Kürdistan’a egemen olan bölge ülkeleri, sürekli olarak zulüm ve baský politikalarýyla Kürtlerin haklý taleplerine karþý çýkmýþ, bu haklarý inkar edip görmezlikten gelmiþlerdir. Bu ülkeler, insani ve Ýslami olan haklarýný isteme doðrultusunda Kürt halký içinden çýkmýþ hareketlere sert bir þekilde müdahale etmiþ, bu hareketleri çoðu zaman acýmasýz bir þekilde kanla bastýrmýþlardýr. Sözde Kürt sorununa ilgi gösteren ve Kürtleri destekliyormuþ gibi görünen Emperyalist Batýlý devletler de, bu ülkelerdeki siyasi ve ekonomik çýkarlarýný gözeterek, Kürtlere yapýlan bu zulümlere ya seyirci kalmýþ veya bu ülkelere askeri, siyasi ve ekonomik destek sunarak bu zulümlerine ortak olmuþlardýr.


Kürtleri egemenliklerinde bulunduran bölge ülkeleri, süregelen baský ve zulüm politikalarýnýn yanýnda, zaman zaman bu soruna el atýp sahiplenmiþ, açýk veya gizli bir þekilde bu sorunu birbirlerine karþý koz olarak kullanmýþ, böylece sürekli olarak siyasi emelleri ve ekonomik çýkarlarý doðrultusunda istifade etmeye çalýþmýþlardýr. Bu samimiyetten uzak, art niyetli, çýkarcý yaklaþýmlar, Kürt sorununun çözümsüz kalmasýna ve daha da aðýrlaþmasýna sebep olmuþtur. Ayrýca bu ülkeler, iliþki kurduklarý ve sözde destekledikleri Kürt hareketlerinin yozlaþmalarýna, hedef ve amaçlarýndan sapmalarýna ve neticede baþarýsýzlýða uðramalarýna da bir noktaya kadar neden olmuþlardýr. Hem Kürtleri egemenliklerinde bulunduran bölge ülkelerinin ve hem de bölge dýþýndaki güçlerin bu çýkarcý, fýrsatçý ve sömürücü politik müdahaleleri sonucu Kürt sorunu çözümsüz kalmaya devam ettiði gibi, Kürt toplumunun bünyesinde telafisi ve tedavisi kýsa sürede mümkün olmayan; toplumsal, kültürel, inançsal, ekonomik ve siyasi birçok sorun ortaya çýkmýþtýr. Bu çok yönlü müdahaleler neticesinde Kürt halkýna inanýlmaz acýlar çektirilmiþ, Kürt halký rahat yüzü görmemiþ ve Kürdistan hiçbir zaman sükunete kavuþmamýþtýr.


Yirmi birinci asrýn baþýnda bulunduðumuz bugünlerde dahi Kürt sorunu halen çözüme kavuþturulmamýþ ve ayný þekilde önemli bir sorun olarak canlýlýðýný ve tazeliðini korumaya devam etmektedir. Ýlgili bölge ülkelerinin sorunun çözümü hususunda bir irade ortaya koyamamalarý, kendi baþlarýna soruna çözüm bulmaktan uzak oluþlarý ve çözümsüzlükte direnmeleri, bölge dýþýndaki Emperyalist güçlere daha fazla müdahale imkaný ve gerekçesi sunmaktadýr. Günümüzde Emperyalist güçlerin Kürt sorununa ilgi ve alakalarý daha da artmýþ, geçmiþe nazaran daha açýk bir þekilde müdahale ettikleri görülmektedir. Kürt sorununun çözümsüz kalmasý ve bu þekilde varlýðýný devam ettirmesi, bölgesel ve uluslararasý güçlerin kendi çýkarlarý doðrultusunda soruna el atmalarýna ve bu sorunu kullanmalarýna zemin oluþturmaktadýr. Bu çok yönlü müdahaleler sonucu, günümüzde Kürdistan’daki siyasi ve toplumsal istikrarsýzlýk ve huzursuzluk belirgin bir þekilde müþahede edilmektedir. Bu sorundan kaynaklanan çatýþma, sürtüþme, ihtilaf, gerginlik ve huzursuzluklarýn, gelecekte daha da yoðunluk kazanarak devam edeceði, hem ilgili bölge ülkelerinin ve hem de uluslararasý büyük güçlerin gündemlerini uzun süre iþgal edeceði kesindir.


Kürdistan merkezli bütün örgütlerin, özellikle de Kürdistan’ýn Müslüman halkýnýn inancýnýn ve kültürünün temsilcisi, toplumsal, siyasi ve insani haklarýnýn gerçek savunucusu olan Hizbullahi hareketin ve bütün Kürt halkýnýn, tarihten gelen bu önemli soruna; hissiyattan uzak, sorumlu, akýllý, bilinçli ve ciddi bir þekilde yaklaþmalarý gerekir. Soruna ilgi duyan, samimi ve dürüstçe yaklaþým sergileyen herkesin, uzak ve yakýn tarihte bu sorun etrafýnda geliþen ve yaþanan olaylarý, sorunun günümüzde ulaþtýðý boyutu ve gelecekte yaþanmasý muhtemel geliþmeleri çok iyi bilip görmesi ve buna göre hareket etmesi lazýmdýr. Ayný þekilde, geçmiþte ve günümüzde bölgesel ve bölge dýþý güçlerin Kürdistan’da oynadýklarý oyunlar, takip ettikleri ve uyguladýklarý strateji ve politikalar, soruna yaklaþým tarzlarý, niyet, hedef ve amaçlarý çok iyi anlaþýlmalý ve kavranmalýdýr. Bu þekilde bütün yönleriyle bu sorunu ve bu sorunla baðlantýlý geliþmeleri anlamadan, görmeden, kavramadan, iyi tahlil ve teþhis etmeden, zamanýnda ve yerinde doðru bir tutum ve tavýr ortaya konulamayacaðý gibi, hedefe ulaþtýrýcý doðru bir mücadele tarzý da geliþtirilemez. Dolayýsýyla, bütün bunlar bilinmeden ve yapýlmadan, saðlýklý çözüm yollarý da bulunamaz.


Kürdistan topraðý Ýslam topraðýdýr ve buranýn gerçek sahibi Müslüman Kürt halkýdýr. Bu halkýn bütün sorunlarýnýn çözümü ancak Ýslamla mümkündür. Müslüman Kürt halkýnýn Ýslami inancýna aykýrý ve iradesi dýþýnda dayatýlacak çözümler geçerli ve kalýcý olmayacaktýr. Bu gerçek göz önünde bulundurulmadan, çözüm adý altýnda yapýlacak her düzenleme veya dayatma beraberinde baþka sorunlar ile zulüm ve haksýzlýklar getirecektir. Böyle bir durum ise sorunu daha da aðýrlaþtýrýp çözümsüzlük içerisine itecektir. Kürdistan merkezli Ýslami bir hareket olarak, Müslüman halkýmýzýn Ýslami ve insani haklarýný savunmak, tarihten gelen siyasi, ekonomik, toplumsal ve kültürel sorunlarýna Ýslam adaleti çerçevesinde çözümler bulmak, yüz yüze bulunduðu adaletsizlik, baský ve zulmü sona erdirip özgürlüðüne kavuþmasý için mücadele etmek bizim Ýslami görevimizdir.
Gönderen: 16.12.2007 - 12:28
Bu Mesaji Bildir   Cihan-63 üyenin diger mesajlarini ara Cihan-63 üyenin Profiline bak Cihan-63 üyeye özel mesaj gönder Cihan-63 üyeyi arkadas listeme ekle Yukari
Cihan-63 su an offline Cihan-63  
KÜRT SORUNUNA BAKIŞIMIZ
582 Mesaj -
Emperyalist sömürgecilerin, kültür emperyalizmi yoluyla uzun süre devam eden çalýþmalarý ve çabalarý sonucu Ýslam Ümmetinin içine yerleþtirdikleri kavmiyetçilik fitnesi neticesinde, nispeten var olan Müslümanlarýn siyasi birliði bozuldu. Bu birliðin bozuluþu ve daðýlýþý sonrasýnda Ümmet coðrafyasýnda ulus devletler dönemi baþladý. Kürdistan’ýn parçalanmýþlýðý ve Kürt sorununun bugünkü þekliyle boy göstermesi, ortaya çýkan bu yeni durumla önemli derecede baðlantýlýdýr. Her ne kadar ulus devletler döneminden önce Kürdistan coðrafyasý tek parçalý deðildiyse de, günümüzdeki gibi çok parçalý da deðildi. Ayný zamanda, ýrkçýlýk ve ayrýmcýlýk ulus devletler dönemindeki düzeyde olmadýðýndan, Kürtler bugünkü boyutta sorunlar da yaþamýyordu. Kürtlerin bugün yaþadýðý aðýr ve acý sorunlar, büyük oranda, ulus devletler döneminin baþlamasýyla beraber Kürtlere yönelik uygulamaya konulan ayrýmcý ve asimilasyoncu politikalarýn sonucudur.


Cemaat olarak Kürt ve Kürdistan sorununu, bugüne kadar Ýslam ümmetinin içinde bulunduðu parçalanmýþlýk ve yaþadýðý ciddi problemlerden kaynaklanan olumsuzluklarla baðlantýlý bir sorun olarak gördük. Kürtlere yönelik varolan zulüm, adaletsizlik, ayrýmcýlýk, inkar, asimile ve sömürünün, yaþadýklarý coðrafyalarda Ýslami hükümlerin ve ilahi adaletin hakim olmayýþýndan, buralarda hakim olan gayr-ý Ýslami rejimlerin yapýsýndan kaynaklanan bir durum olduðuna inandýk. Ayný þekilde, bu sorunun çözümünü de ümmetin sorunlarýnýn çözümü içinde gördük ve bu þekilde yaklaþýmda bulunduk. Yani, eðer Ýslam coðrafyasýna Ýslami adalet hakim olursa ve gayr-i Ýslami Taðuti rejimler ortadan kalkarsa, Kürtlere yapýlan haksýzlýk ve zulümlerin de son bulacaðýna inandýk. Bu inanç, düþünce, tavýr, tutum ve yaklaþýmlarýmýz Ýslami ölçülere dayanmakta olup, Ýslami ve tevhidi dünya görüþümüzün bize kazandýrdýðý deðerler ve bakýþ açýsý gereði böyle inanýyoruz.


Müslümanlarýn ümmet ve imamet þuuruyla birbiriyle kenetlendiði, zulüm ve ayrýmcýlýðýn olmadýðý, herkesin yaratýlýþ itibariyle eþit sayýldýðý, üstünlüðün sadece takvada olduðu, kimsenin kimseye üstünlük saðlayamayacaðý, kimsenin dilinden, renginden, isminden, yaþadýðý coðrafya veya mensubu olduðu sýnýf, kavim veya aileden dolayý ayrýcalýða sahip olamayacaðý veya aksine bu özelliklerinden ve sýfatlarýndan dolayý hiç kimsenin haksýzlýða uðrayýp aþaðýlanamayacaðý, ilahi adaletin ve hududullahýn hakim olduðu birleþik bir Ýslam ümmeti oluþturmayý arzulayarak, bu inanç ve hedefe ulaþmak amacýyla mücadele etmeyi Ýslami akidemiz ve Nebevi Ýslam’ýn gereði olarak gördük. Böyle kutsal bir hedef uðruna mücadele etmeyi, çile çekmeyi, iþkence görmeyi ve hatta þehid olmayý iftihar olarak bildik. Bundan sonra da bu kutsal dava ve deðerlere baðlý kalarak, bunlarýn uðruna mücadele etmeyi onur ve iftihar olarak bileceðiz. Bu bizim Ýslami anlayýþýmýz, þer’i görev ve sorumluluðumuzdur.


Ýslam’ýn hakikatýný anlamýþ Müslümanlar, hiçbir zaman dünyanýn hiçbir yerinde zulme rýza göstermez ve mazlumlara sýrt çeviremezler. Çünkü mazlumun dinine, diline, rengine ve soyuna bakmaksýzýn, sadece mazlum olduðu için desteklenmesi gerektiðini Ýslam kendilerine emretmektedir. Zira zalim kim olursa olsun kimliðine bakmaksýzýn zalime ve zulme karþý mücadele etmeyi, mazlum kim olursa olsun kimliðine bakmaksýzýn yardýmýna koþmayý emreden çok sayýda ayet olduðu gibi, örnek ve önder olan Peygamberimizin hayatýnda da bu konuda bize öðretici ve yol gösterici birçok örnek ve uygulama vardýr. Dolayýsýyla, mazlum Kürt halkýnýn sorununu sadece Müslüman Kürtlerin sorunu olarak deðil, hangi kavimden olursa olsun bütün Müslümanlarýn ve Ýslam Ümmetinin sorunu olarak görüyoruz. Bu sorunun, adil bir þekilde ve Ýslam’a uygun olarak çözüme kavuþturulmasý için bütün Müslümanlarýn soruna el atmalarý ve sahiplenmeleri gerektiðini düþünüyoruz. Nasýl ki, Ýslam Ümmetinin diðer parçalarýnda veya dünyanýn herhangi bir yerinde haksýzlýða uðrayan Müslümanlarýn veya mazlum insanlarýn sorunlarýyla ilgilenmek ve maruz kaldýklarý baský ve zulmün son bulmasý için çabalamak Ýslami sorumluluk gereði bütün Müslümanlarýn görevi ise, ayný þekilde, Müslüman Kürt halkýna uygulanan baský ve zulme karþý çýkmak ve bunun son bulmasý için mücadele etmek de, her kavimden Müslümanlarýn Ýslami görevi ve þer’i sorumluluðu olduðuna inanýyoruz.


Bugüne kadar Kürt ve Kürdistan sorununu özele indirgemeyip, öncelikli bir konu olarak öne çýkarmayýþýmýz ve genel Ümmet sorunu içerisinde görüp bu þekilde ele almamýz sorunu görmezlikten geldiðimiz, inkar ettiðimiz veya ehemmiyet vermediðimiz anlamýnda deðildir. Tam aksine, bu konuda bizim de Cemaat olarak Ýslam’ýn dünya görüþü çerçevesinde bir bakýþ açýmýz, sorunun çözüme kavuþturulmasý doðrultusunda Ýslami bir çözüm þeklimiz vardýr. Çünkü, bir hayat nizamý olan Ýslam, en büyük sorundan en küçük soruna kadar insanlarýn bütün sorunlarýna çözüm getirdiði gibi, bu sorunu da çözmeye muktedirdir ve bununla ilgili çözümü vardýr. Bu sorunu Ýslami dünya görüþümüz çerçevesinde ele alýp, deðerlendirip, tahlil ve teþhis edip Ýslam’ýn ölçüleri dahilinde çözüme kavuþturmak için mücadele etmek Ýslami sorumluluðumuz olduðu gibi Cemaati görevlerimizdendir. Bizim istediðimiz çözüm, Müslüman halkýmýzýn inancýna ve kültürüne uygun düþen ve isteði olan Ýslam’a uygun çözümdür. Bununla beraber, Müslüman halkýmýzýn çýkarýna uygun düþen ve Ýslam’a aykýrý olmayan her türlü çözümü desteklemek de Ýslami ve insani görevimizdir.


Kürdistan coðrafyasýnýn dört bir yanýnda çeyrek asýrdýr cemaatleþerek Ýslami faaliyet yürüten, bu faaliyetleri ve mücadelesi neticesinde halkýn büyük bir kesiminin destek ve sempatisini kazanarak geniþ bir kitleyi temsil gücüne kavuþan Hizbullahi Cemaat, Kürdistan merkezli ve mensuplarýnýn çoðunu Müslüman Kürtlerin oluþturduðu Ýslami bir hareket olarak Kürdistan ve Kürtlerle ilgili her türlü sorun ve geliþmeyle direkt ilgilidir. Bu coðrafyada mücadele eden bir Ýslami cemaat olarak Kürt ve Kürdistan sorunuyla ilgili geliþmelere, sorunun çözümü doðrultusundaki yaklaþýmlara ve bu çerçevede yapýlan tartýþmalara ilgisiz kalmasý düþünülemez. Bu konuyla ilgili olumlu olumsuz bütün geliþmeler bölge insanlarý olarak bizi de etkileyeceðinden Hizbullahi Cemaat, Kürt sorunu ve Kürdistan davasý ile ilgili bütün taraflarýn meseleye yaklaþým tarzýný, maksat ve hedeflerini, tutum ve uygulamalarýný, takip ettikleri politika ve önerdikleri çözüm yollarýný yakýndan takip etmektedir.


Herkes þunu çok iyi bilmelidir ki; bugüne kadar Kürdistan davasýný ve Kürt sorununu kendi siyasi ikballeri için malzeme olarak kullananlar, Kürtlerin haklý istek ve taleplerini bireysel veya örgütsel çýkarlarý için pazarlýk konusu yapanlar, bugüne kadar Kürt halkýný ve davasýný kendi tekelinde görüp, Kürt halkýnýn tek temsilcisi olduklarýný iddia edenlerin hepsi bu davanýn peþini býraksalar veya zaman zaman yaptýklarý gibi, Kürt halkýna ihanet edip teslimiyet içine girseler dahi, biz Hizbullahi Cemaat olarak ve Kuran’ýn hayat bahþeden mesajýna inanan Kürdistanlý Müslümanlar olarak, ilahi sorumluluðumuz gereði hiçbir zaman Allah’ýn doðuþtan her insana bahþettiði ve Ýslam’ýn her kiþi ve kavme tanýdýðý haklar kapsamýnda olan Müslüman Kürt halkýnýn temel Ýslami ve insani haklarýný savunmaktan vazgeçmeyeceðiz. Bu haklý istek ve taleplerin peþini býrakmayacaðýz ve bu haklarýn elde edilmesi için mücadelemize devam edeceðiz.
__________________
Gönderen: 16.12.2007 - 12:29
Bu Mesaji Bildir   Cihan-63 üyenin diger mesajlarini ara Cihan-63 üyenin Profiline bak Cihan-63 üyeye özel mesaj gönder Cihan-63 üyeyi arkadas listeme ekle Yukari
Cihan-63 su an offline Cihan-63  
GAYR-I İSLAMİ İLHADİ İDEOLOJİLERİN KÜRT SORUNUNU İSTİSMARI
582 Mesaj -
Özellikle son elli yýlda Kürtlerin haklarýný savunmak iddiasýyla Kürt sorunu baðlamýnda ortaya çýkan örgüt ve partilerin çoðu Marksist-Leninist çizgide olup, Kürt sorununu gayr-ý Ýslami ilhadi ideolojileri çerçevesinde ele almýþlardýr. Bunlarýn bu ideolojik yaklaþýmlarý, büyük ekseriyeti Müslüman olan ve Ýslam’a baðlýlýkta hassasiyet gösteren Kürt halkýnýn çýkarýna olmamýþtýr. Bu örgüt ve partiler, Kürt halkýnýn mazlumiyetini ve ezilmiþliðini kendi ideolojilerine malzeme yapmýþ ve ideolojik çýkarlarý doðrultusunda kullanmýþlardýr. Bu örgüt ve partilerin çoðu, ideolojileri gereði teoride enternasyonalist bir dünya görüþünü savunurken, pratikte ise kendi ideolojileriyle çeliþen bir þekilde ulusalcý ve milliyetçi bir politika izlemiþlerdir. Bu çeliþkili tutumlarý, bilinçli olarak Kürt sorununu kendi ilhadi ideolojileri için kullanmak istemelerinden kaynaklanmýþtýr. Bu þekilde, halkýn temiz ve saf duygularýný sömürmek için gerçek niyetlerini gizlemiþ, özgürlük, baðýmsýzlýk, adalet, eþitlik vb. güzel ve cazip kavramlarý kullanarak, Müslüman Kürt halkýnýn inanç, kültür ve yaþamýna aykýrý ve yabancý olan ilhadi ideolojilerini halka benimsetmeye çalýþmýþlardýr.


Bu örgüt ve partiler, bu ideolojik yaklaþýmlarýyla Kürt halkýnýn sorunlarýna çözüm olmaktan ziyade, sorun ve sýkýntýlarýnýn daha da artmasýna sebep olmuþlardýr. Kürt halkýnýn çektiði acý ve mazlumiyet yetmiyormuþ gibi, bu örgütlerin ilhadi Materyalist ideolojilerini halka dayatmalarýyla halkýn inanç ve kültürüne büyük darbeler vurulmuþtur. Emperyalist sömürgeci güçler ve onlarýn Kürdistan’daki piyonlarý, kültür Emperyalizmi yoluyla bu ilhadi ideolojileri Müslüman Kürt halkýna dayatarak, halký benliðinden, Ýslami inanç, kültür ve deðerlerinden uzaklaþtýrmayý, bu deðerlerin yerine kendi beþeri ve ilhadi ideolojik deðerlerini yerleþtirmeyi amaçlamýþlardýr. Bu ideolojilerin mensuplarý, Ýslam’ý, Kürt halkýnýn özgürlük ve baðýmsýzlýðýnýn önünde bir engel ve her açýdan geri kalmasýnýn sebebi olarak görmüþlerdir. Ýslam’ýn, Kürt halkýnýn kurtuluþuna öncülük edemeyeceðini, sorunlarýna çözüm getiremeyeceðini, Kürt halkýnýn, özgürlüðe ve baðýmsýzlýða kavuþabilmesi için Ýslami inanç ve kültürünü terk edip, gayr-ý Ýslami olan Komünist, Sosyalist vb. ilhadi düþünceleri benimsemesi gerektiðini ýsrarla savunmuþlardýr. Emperyalist güçler, yürüttükleri propaganda kampanyalarýyla bu ilhadi ideolojileri ilerici, modern ve çaðdaþ akýmlar þeklinde tanýtýp, adeta moda akýmlar gibi cazip hale getirerek Kürt toplumuna yerleþtirmek ve Kürt insanýna benimsetmek için misyonerler gibi yoðun bir çalýþma yürütmüþlerdir. Kemalist rejimin bir asýrdýr Müslüman halkýn inanç ve kültüründe yapmak istediði ancak baþaramadýðý tahribatý bu mülhid örgütler, halkýn özgürlüðü ve baðýmsýzlýðý için mücadele adý altýnda daha kýsa süre içerisinde yapabilmiþlerdir. Her ne kadar tümden bu iþte baþarýlý olamamýþlarsa da, bugün kendi halkýna, halkýnýn Ýslami inanç ve deðerlerine yabancýlaþmýþ ve düþman hale gelmiþ, Batýlý düþüncelere meftun, garbzede bir kesimin ortaya çýkmasýna sebep olmuþlardýr.
Gönderen: 16.12.2007 - 12:29
Bu Mesaji Bildir   Cihan-63 üyenin diger mesajlarini ara Cihan-63 üyenin Profiline bak Cihan-63 üyeye özel mesaj gönder Cihan-63 üyeyi arkadas listeme ekle Yukari
Cihan-63 su an offline Cihan-63  
PKK VE KÜRT SORUNU
582 Mesaj -
PKK, Kürt sorunu eksenli, Marksist-Leninist ideolojik temelli olarak Kuzey Kürdistan’da ortaya çýkan Kürt örgütlerinin en belirgin olanýdýr. Kürtleri temsil hakkýný ve Kürt sorununu kendi inhisarýnda gören, günümüze kadar bu sorunun sýrtýndan varlýðýný sürdüren ve bu doðrultuda siyaset yapan PKK’nin, ortaya çýktýðý günden þimdiye kadar ki mücadele pratiðine bakýlacak olursa, Kürt halkýný temsil etmekten, haklarýný savunmaktan ve sorunlarýna çözüm bulmaktan çok uzak olduðu görülecektir. Bu parti, gayr-ý Ýslami ideolojisi bir yana, uzun süreli mücadelesinde takip ettiði yanlýþ politika ve stratejiler ile uyguladýðý gayr-ý insani taktikler neticesinde, Müslüman Kürt halkýnýn özgürlüðü ve kurtuluþu doðrultusunda bir baþarý gösteremediði gibi, halkýn toplumsal yapýsýna, deðerlerine, inanç ve kültürüne de büyük darbeler vurmuþtur. Kürt halkýnýn haklý talepleri hususunda samimiyetsiz, kaypak ve ilkesiz bir seyir çizgisi izlediði, Kürt halkýnýn özgürlüðü ve baðýmsýzlýðý gibi bir endiþesinin olmadýðý bugün geldiði noktada daha net bir þekilde ortaya çýkmýþtýr.


Derinlemesine bir inceleme ve araþtýrmaya gerek duymadan, sadece PKK’nin mücadele seyrinde bugün ulaþtýðý son nokta olan Kemalist çizgideki duruþunu, TC’nin hizmetine girmek ve ðulamlýk payesini elde etmek için can atýþýný ve bu doðrultudaki yoðun çabalarý göz önünde bulundurulursa, bugüne kadar kendi inhisarýnda gördüðü ve sözde mücadelesini verdiði Kürt halkýnýn davasý hususunda ne kadar samimiyetsiz olduðu ve þimdiye kadar Kürt sorununu kendi ilhadi ideolojisine ve örgütsel çýkarlarýna nasýl malzeme yaptýðý açýkça görülecektir. PKK’nin enternasyonalizm, komünizm ve sosyalizmden ulusalcýlýk ve milliyetçiliðe, oradan liberalizm ve laikliðe, oradan demokratik *****huriyete ve Kemalizm’e, oradan da Amerika ve Ýsrail muhipliðine baþ döndürücü bir hýzla geçiþ ve atlayýþý, ortama ve þartlara göre renkten renge bürünmesi, gömlek deðiþtirir gibi isim ve program deðiþikliði yapmasý, günübirlik oportünist bir politika izlemesi, çizgisiz, kaypak ve ilkesiz bir parti olduðunu açýkça göstermektedir.


PKK’nin içine girdiði bu durumun ve geldiði noktanýn bizce pek þaþýlacak bir yaný yoktur. Eðer sorun sadece PKK’yi baðlayan ve ilgilendiren bir sorun olsaydý, fazla önemsemez ve üzerinde durmaya deðer bir sorun olarak görmezdik. Ancak, meseleyi önemli kýlan PKK’nin bütün bu ihanetine, teslimiyetçi ve iþbirlikçi tutumuna raðmen, bazý güç odaklarýnýn Kürt sorununu PKK’ye endekslemeye çalýþmalarýdýr. Bu güç odaklarý ýsrarla PKK’yi Kürt halkýnýn tek temsilcisi ve Kürt sorununu da PKK’nin tekelinde göstermek için özel çaba harcamaktadýrlar. Kürt halkýnýn büyük çoðunluðu tarafýndan sevilmeyen ve kabul görmeyen PKK’nin, bu þekilde bilinçli olarak Kürt sorunuyla eþanlamlý anýlmasý ve gündemde tutulmasý, Kürt halkýna yapýlan büyük bir haksýzlýk olduðu gibi, Kürt davasýna da ihanettir. Bununla, Kürt halkýnýn haklý talep ve isteklerinin içi boþaltýlarak, meþru mücadelesi asli mecrasýndan uzaklaþtýrýlmak istenmektedir. Bu doðrultuda sahnelenen senaryolar, Kürt halkýnýn ne kadar vahim ve ciddi bir durumla yüz yüze olduðunu göstermektedir.


PKK, çeyrek asýrdýr sözde Kürdistan’ýn baðýmsýzlýðý, Kürt halkýnýn özgürlüðü ve kurtuluþu uðruna; Emperyalizme, sömürgeciliðe, zulüm ve adaletsizliðe karþý mücadele adý altýnda on binlerce Kürt insanýný peþinden koþturup daðlarda savaþtýrdý. Aralarýnda binlerce masum ve günahsýzýn da bulunduðu binlerce insanýn ölümüne sebep olan ve bölgeyi kan gölüne dönüþtüren PKK’nin bu savaþýnýn, Kürtlerin kurtuluþu ve Kürdistan’ýn baðýmsýzlýðýyla bir ilgisinin olmadýðý Apo’nun yakalanmasýyla daha net bir þekilde ortaya çýktý. Apo, iþbirlikçi ve teslimiyetçi tavrýný þahsýyla sýnýrlandýrmayýp, PKK’yi de peþinden sürükleyerek, Kemalist rejimin milis gücü haline dönüþtürme sürecini baþlattý. Böylece, Kürt sorununu bugüne kadar kendi ilhadi ideolojilerine malzeme yapanlar, þimdi de þahsi çýkarlarý ve siyasi ikballeri için bir araç ve pazarlýk unsuru olarak kullanmak istemektedirler. Müslüman Kürt halkýnýn gözü önünde gerçekleþmekte olan bu ihanet, zillet ve onursuzluk durumu, Apo ve partisinin gerçek mahiyetini ve içyüzünü net bir þekilde ortaya koyduðu gibi, halkýn PKK gerçeðini tüm çýplaklýðýyla görüp tanýmasýný da saðlamaktadýr.
Gönderen: 16.12.2007 - 12:30
Bu Mesaji Bildir   Cihan-63 üyenin diger mesajlarini ara Cihan-63 üyenin Profiline bak Cihan-63 üyeye özel mesaj gönder Cihan-63 üyeyi arkadas listeme ekle Yukari
Cihan-63 su an offline Cihan-63  
PKK’NİN SAHNEYE ÇIKTIĞI YILLARA KISA BİR BAKIŞ
582 Mesaj -
PKK, Marksist-Leninist ideoloji temelli, silahlý propagandayý esas alan bir örgüt olarak mücadele sahnesine çýktý. Silahlý propaganda ilkesi gereði eylemler gerçekleþtirerek varlýðýný ilan etti. Ortaya çýktýðý 1980 öncesi dönemde kendisine engel olarak gördüðü veya kendisiyle iþbirliðine yanaþmayan bazý aþiret aðalarýný düþman hedef olarak belirleyip, feodalizmle savaþ adý altýnda birkaç alanda bunlarla silahlý çatýþmaya girdi. Ayrýca, bölgede bazý aþiret ve aileler arasýnda eskiden beri süregelen düþmanlýk ve kan davalarýný çok çirkin bir þekilde kullanýp, toplumda varolan bu ilkel ve cahili düþmanlýklarda aynen gerici feodaller gibi taraf oldu. Bazý aileler ve aþiretlerle iþbirliði yapýp bunlarýn muhalifi diðer aile ve aþiretlere savaþ açtý. PKK, hiçbir ahlaki ilke ve kural tanýmadan, amaçlarýna ulaþmak için her yolu mubah gören bir anlayýþla, toplumsal çeliþkileri ve ihtilaflarý örgütsel çýkarlarý için kullanarak, muhaliflerini bertaraf etmeye ve bu þekilde bölgede hakimiyet kurmaya çalýþtý.


Bu mücadele tarzý ve taktiklerle bölgede varlýk gösterip kýsmi bir etkinlik saðladýktan sonra, bu sefer kendisi ile ayný ideolojiyi paylaþan ancak farklý örgütlenmeler içinde olan diðer Kürt sol gruplara baský uygulayarak aralarýnda var olan ayrýlýklarý çatýþmaya dönüþtürdü. Özellikle 12 Eylül askeri *****asý öncesinde bölgede, diðer sol gruplarla çok yoðun bir çatýþma süreci yaþadý. Bu çatýþmalar sonucunda taraflardan çok sayýda insan öldürüldü. Hiçbir tarafla ilgisi olmayan, sadece çatýþmalarýn sürdüðü alanlarda yaþayan sade vatandaþ ve köylülerden de bir çok insan bu çatýþmalarda hayatýný kaybetti. PKK, bu çatýþmalar neticesinde Marksist Kürt gruplarýndan bazýlarýný o dönemde etkisiz hale getirmeyi baþardý. Ayný þekilde o dönemde, Ýslamcý gençlik olarak bilinen kesimle özellikle Batman’da aylarca süren silahlý bir çatýþma dönemi yaþadý. Ancak birçok sol grupla ittifak oluþturduðu ve eylem birliði yaptýðý halde, bu çatýþmalarda Ýslami kesime karþý bir üstünlük veya baþarý elde edemedi. Böylece, ortaya çýktýðý ilk günden günümüze kadar Kürdistan’da çok sayýda insanýn ölümüyle sonuçlanan ve çok kanýn akmasýna sebep olan birçok çatýþmaya öncülük etti. Kendisi dýþýnda kimseyi kabul etmeme ve tahammülsüzlük, ortaya çýktýðý günden beri PKK’nin en belirgin yapýsal özelliðidir.


12 Eylül askeri *****asýnýn Türkiye genelinde olduðu gibi Kürdistan’da da tüm halka, özellikle de ideolojik hareketlere uyguladýðý yoðun baský, iþkence, imha ve sindirme politikasý sonucu bütün örgüt, parti ve siyasi kadrolar önemli ölçüde etkisiz hale getirildi. Sadece örgüt kadrolarý deðil, ideolojik ve siyasi düþünce sahibi insanlarýn çoðu yakalandý. Yakalanamayanlar ya yurt dýþýna kaçtý veya uzun süre gizlenmek zorunda kaldýlar. PKK’nin bazý kadrolarý, 12 Eylül öncesi veya sonrasýnda yurtdýþýna kaçma fýrsatý buldular. Bu þekilde PKK, yurtdýþýnda yeniden örgütlenme ve toparlanma þansýný yakaladý. (Yurtdýþýna çýkma þekilleri ve bu fýrsatý nasýl elde ettikleri, yurtdýþýnda kaldýklarý süreç boyunca gördükleri destek ve yardým ayrý bir konu olup, burada bunlara girmiyoruz). Yurtdýþýnda yeniden örgütlenip toparlanan PKK, 1984 yýlýnda ülkeye dönen küçük bir militan grubunun yaptýðý bazý eylemlerle yeniden mücadele sahnesine çýkma fýrsatýný buldu. Bu eylemlerle birlikte yeniden içine girdiði silahlý mücadele süreci, diðer Kürt örgüt ve partilerine nazaran PKK’ye büyük bir avantaj saðladý. Bölgenin tek silahlý ve savaþan örgütü olmasý nedeniyle Kürdistan’daki diðer gruplardan daha etkin bir konuma ulaþtý.


Yeniden mücadele sahnesine çýkýp silahlý eylemler baþlatmanýn kendisine saðladýðý avantajý ve elde ettiði baþarýyý fýrsat bilen PKK, bu güçlü konumunu diðer gruplara karþý çok kötü bir þekilde kullandý. Aynen 12 Eylül öncesi dönemde olduðu gibi, kendisine boyun eðmeyen grup, aþiret, aile ve þahýslarýn tümüne savaþ açtý ve acýmasýzca saldýrdý. Muhalif düþünce sahiplerinin yapýlanmasýna ve varlýk göstermesine müsamaha göstermedi. Sadece ideolojik muhaliflerine deðil, 12 Eylül öncesinde olduðu gibi bu dönemde de, kendisi gibi Marksist olan Kürt gruplarýna da baský uygulayarak, bunlarýn varlýk göstermelerine tahammül etmedi. Bu gruplarýn çoðu PKK’nin silahlý mücadeledeki yanlýþ strateji ve taktiklerini onaylamadýklarý ve PKK ile aralarýnda derin görüþ ayrýlýklarý olduðu halde, ya güçsüzlüklerinden veya PKK ile TC arasýndaki çatýþmalarda taraf olmak istemediklerinden dolayý PKK ile çatýþmaya girmekten kaçýndýlar. Bu Kürt gruplarýnýn bazýlarý da ideolojik ve siyasi olarak meseleye yaklaþýp, PKK’nin kendileri için bir þans olduðunu düþünerek, aralarýndaki örgütsel ve düþünsel ayrýlýklara raðmen PKK’ye destek verdiler. Ancak buna raðmen PKK, kendisi dýþýnda Kürdistan’da hiçbir Kürt sol grubunun varlýk göstermesine izin vermedi ve yaþama hakký tanýmadý. Bu gruplarýn birçoðuna baský uygulayýp maddi güç kullanarak, ya imha edip daðýttý, ya bölgeden kaçmalarýný saðladý, ya da teslim alýp kendisine katarak etkisiz hale getirdi.


PKK, bu acýmasýz ve vahþi tutumunu sadece muhalifleriyle sýnýrlý tutmadý. Kendi içinde yaþadýðý örgütsel ihtilaf ve ayrýlýklarý da her zaman þiddet kullanarak bastýrma yoluna gitti. PKK içinde bugüne kadar çok sayýda örgüt içi infaz olayý yaþanmýþtýr. Ancak bu infazlarýn çok cüzi bir kýsmý kamuoyuna yansýmýþtýr. Özellikle Apo’nun yakalanmasýndan sonra TC’ye karþý sergilediði teslimiyetçi tavrýyla beraber PKK’nin içine sürüklendiði yeni süreç ve benimsediði politikalara karþý çýkan ve örgütün bu tavrýný kabul etmeyen dað kadrolarýndan çok sayýda elaman PKK tarafýndan deðiþik taktiklerle öldürülmüþtür. Bu infaz olaylarý PKK mücadelesinin her döneminde olmuþ ve bugüne kadar süregelmiþtir. Hiç þüphesiz PKK’nin Kürt örgütleriyle yaþadýðý çatýþmalarda öldürdüðü veya ölümüne sebep olduðu insanlar ile örgüt içi ihtilaflar ve ayrýlýklar nedeniyle öldürdüðü insanlarýn toplam sayýsý, TC ile uzun süre yaþadýðý silahlý çatýþmalarda verdiði kayýplarýn çok daha üzerindedir.
__________________
Gönderen: 16.12.2007 - 12:30
Bu Mesaji Bildir   Cihan-63 üyenin diger mesajlarini ara Cihan-63 üyenin Profiline bak Cihan-63 üyeye özel mesaj gönder Cihan-63 üyeyi arkadas listeme ekle Yukari
Cihan-63 su an offline Cihan-63  
TC-PKK ÇATIŞMA ORTAMINDA İKİ ATEŞ ARASINDA KALAN BÖLGE HALKININ ÇEKTİĞİ SIKINTILAR
582 Mesaj -
1984 yýlýndan itibaren PKK’nin TC’ye karþý baþlattýðý ve geliþtirerek devam ettirdiði silahlý mücadele dönemiyle beraber bölge halký, iki ateþin ortasýnda sýkýþmýþ bir vaziyette kaldý. Müslüman Kürt halkýnýn büyük çoðunluðu gayr-ý Ýslami ideolojik yapýlarýndan dolayý hem TC’yi ve hem de PKK’yi sevmiyordu. Çatýþmalardan uzak duran, çatýþan taraflara mesafeli yaklaþan ve destek vermeyen bölge halkýnýn bu tavrý, büyük acý çekmesine ve zorluklar yaþamasýna neden oldu. Hem TC ve hem de PKK, halký kendi yanlarýna çekmek için baský politikasý uyguluyorlardý. Her ikisini de gönülden sevmeyen ve desteklemeyen bölge halký, bu tavrýnýn bedelini çok aðýr bir þekilde ödedi. Bölge halkýný korku ve baskýyla sindirip yanýna çekmeyi amaçlayan TC ve PKK’nin saldýrýlarý sonucu bölgede; çocuk, kadýn, yaþlý, genç günahsýz çok sayýda insan feci bir þekilde öldürüldü. PKK, TC’nin zorla koruculaþtýrdýðý köylere veya düþman hedef olarak belirlediði yerlere baskýnlar düzenleyerek, toplu öldürmeler dahil birçok insaný acýmasýz bir þekilde katletti. Ayný þekilde, TC tarafýndan birçok insan PKK’ye yardým veya yataklýk iddiasýyla gözaltýna alýnarak, iþkencelere tabi tutulup zindanlara atýldý. Bölge halkýnýn bir kýsmý bu aðýr hayat þartlarýna ve baskýlara dayanamayýp asýrlardýr yaþadýklarý topraklarýný, köylerini ve evlerini içleri yanarak terk etmek ve Batý bölgelerine göç etmek zorunda kaldý. Sadece TC’nin deðil, PKK’nin baskýlarý nedeniyle de çok sayýda köy boþaltýldý ve çok sayýda insan göçe zorlandý.


PKK ile hiçbir iliþkisi olmayan bir çok insan, istemediði ve karþý olduðu halde silah zoru ve ölüm korkusuyla PKK’ye yardým etmek zorunda kalýyordu. PKK tarafýndan bir çok ailenin erkek ve kýz çocuklarý zorla evlerinden alýnarak daða çýkarýlýyordu. Halkýn büyük çoðunluðu vermek istemediði halde, cezalandýrma veya vergilendirme adý altýnda büyük paralar ödemek zorunda býrakýlýyordu. Buna karþý çýkan, para vermek istemeyen veya isteksiz davrananlar çok sert ve acýmasýz bir þekilde cezalandýrýlýyordu. Birçok insan hem PKK’yi sevmediðinden ve hem de TC’nin zulmünden korktuðu için PKK’nin evlerine veya köylerine uðramasýný istemiyordu. Ancak PKK’liler, bilinçli olarak bu tip insanlarýn köylerine veya evlerine gidiyordu. Özellikle TC, bu insanlarýn, köylerine ve evlerine gelen PKK’lileri engelleyecek ve karþý çýkacak güçlerinin olmadýðýný çok iyi bildiði halde, PKK’liler evlerine veya köylerine gelmiþ, buralardan ihtiyaçlarýný temin etmiþ suçlamasýyla çok sayýda insaný gözaltýna alýp uzun süre gözaltýnda tutup iþkence ediyor veya zindanlara atýyordu.


TC’nin silahlý kontra güçleri bazen PKK’liler gibi giyinip köylere gidiyor, kendilerini PKK’li olarak tanýtýp, bir müddet misafir kaldýktan sonra köyü terk ediyorlardý. Daha sonra, PKK’liler kýlýðýnda gittikleri bu köylere bu sefer jandarma veya özel tim olarak gidip köylülere “Aldýðýmýz istihbarata göre buraya PKK’liler gelmiþ ve siz de onlarý barýndýrmýþ ve yardým etmiþsiniz” diyerek bu insanlarý gözaltýna alýyorlardý. Bu þekilde, çok çirkin ve gayr-ý insani bazý taktiklerle kendilerince halkýn samimiyetini ölçmeye çalýþýyorlardý. Oysa ki bunlar, Kürt halkýnýn, örf, gelenek ve kültürü gereði evine düþmaný dahi giderse onu kovmadýðýný, evine alýp ikramda bulunduðunu biliyorlardý. Ayný þekilde bu insanlarýn, sevmedikleri ve istemedikleri halde köylerine giden TC’nin silahlý güçlerine de ikramda bulunduðuna kendileri defalarca þahit olmuþlardý. Ayrýca TC güçleri, çok iyi biliyorlardý ki bu insanlarýn silahlý ve örgütlü böyle bir güce karþý koyup, onlarý köylerine veya evlerine almama gibi bir imkanlarý da yoktu. Oysa ki PKK ile iliþkileri olmuþ, köylerine veya evlerine PKK’liler gelmiþ diye TC güçlerinin bu þekilde hýþmýna ve zulmüne maruz kalan bölge halký, bazý alanlarda TC’nin silahlý güçleriyle PKK’lilerin anlaþmalý bir þekilde yan yana yaþadýklarýný çok iyi biliyordu. Çünkü bir dönem bölgenin bazý yerlerinde bazý karakollar veya askeri birlikler, kendi sorumluluk alanlarýnda eylem yapmamalarý için PKK’nin o alandaki birimleriyle iliþki kurup anlaþýyorlardý. Bu iliþki ve karþýlýklý anlaþma gereði birçok karakol ve askeri birliðin bulunduðu köylere, askerlerin gözleri önünde PKK’lilerin giriþ çýkýþ yaptýðýna ve barýndýðýna bölge halký tanýklýk etmiþti.


TC, bölge halkýna olan yabancýlýðýndan, halký tanýmadýðýndan ve güvenmediðinden dolayý, bölge insanlarýnýn hepsini suçlu ve düþman gören bir tutum içine giriyor ve bu doðrultuda halka acýmasýzca baský ve dayatmalarda bulunuyordu. Bu þekilde TC, bilerek veya bilmeyerek bu zulüm ve baský politikalarýyla, PKK’nin taktik ve stratejilerini daha kolay ve hýzlý bir þekilde hayata geçirmesine yardýmcý oluyordu. TC’nin bu yanlýþ uygulamalarýný bilen ve bunlardan istifade etmeyi amaçlayan PKK, tarafsýzlýðýyla bilinen veya kendisini desteklemeyen birçok köy ve aileye taktik icabý açýktan giderek, TC’nin bu insanlara baský yapmasýnýn ortamýný bilinçlice hazýrlýyordu. Bu taktik uygulamalarýyla binlerce insanýn TC tarafýndan yakalanýp baský ve iþkence görmesini saðlýyor, böylece Kürdistan’da TC ile halk arasýndaki çeliþkiyi ve düþmanlýðý derinleþtirmeyi amaçlýyor ve bunda baþarýlý da oluyordu.


Þu bir gerçektir ki, PKK’yi bugünlere getiren, böylesine hýzlý ve kýsa bir süre içinde geliþip, büyüyüp, güçlenmesini saðlayan PKK’nin kendi marifeti, baþarýsý, doðru ideolojisi, stratejisi, taktik ve politikalarý veya hareket tarzý deðildir. Tam aksine TC’nin bölge halký nezdindeki gayr-ý meþruluðu ve zulme dayalý yanlýþ politikalarý, PKK’nin bu þekilde güçlenmesini ve geliþmesini saðladý. PKK’nin o dönemde bölgede alternatifinin olmamasý, halkýn baþka bir tercih ve seçeneðinin bulunmamasý, TC’nin yanlýþ uygulamalarý ve baskýlarýyla birleþince, bütün bu yanlýþ strateji ve taktiklerine raðmen PKK’nin layýk olmadýðý ve hak etmediði bir þekilde büyüyüp geliþmesi için uygun ortam ve þartlar saðlanmýþ oldu.
Gönderen: 16.12.2007 - 12:31
Bu Mesaji Bildir   Cihan-63 üyenin diger mesajlarini ara Cihan-63 üyenin Profiline bak Cihan-63 üyeye özel mesaj gönder Cihan-63 üyeyi arkadas listeme ekle Yukari
Cihan-63 su an offline Cihan-63  
PKK’NİN HİZBULLAHİ MÜSLÜMANLARA YOĞUN BASKISI VE ÇATIŞMA ÖNCESİ GELİŞMELER
582 Mesaj -
1991 yýlýna gelindiðinde Cemaatin faaliyetleri, Kürdistan’ýn birçok il, ilçe ve köylerini kapsayacak þekilde geniþ bir alana yayýlmýþtý. Bu faaliyetler iþçi, esnaf, memur ve toplumun her kesimini kapsayacak þekilde geniþ bir yelpazede yürütülüyordu. Þehir merkezlerinde, üniversitelerde, orta dereceli okullarda ve camilerde yürütülen bu yoðun faaliyetler çok belirgin bir þekilde kendisini hissettiriyordu. Çünkü, sürdürülen bu Ýslami faaliyetlerin gizli olmayan davet ve teblið kýsmý herkesin göreceði veya hissedeceði kadar açýktý. O dönemde Kürdistan’da örgütlü ve etkin bir güç düzeyine ulaþan ve yýllardýr silahlý mücadele veren PKK’nin, Cemaatin bu faaliyetlerinden haberdar olmamasý düþünülemezdi. Nitekim Cemaatin deðiþik alanlardaki bu faaliyetleri ve çalýþmalarý PKK’nin de dikkatini çekiyor ve rahatsýz ediyordu. Bölgenin deðiþik yerlerinde, özellikle kýrsal alanda PKK’liler barýnma, propaganda, yiyecek ve yardým toplama gibi deðiþik amaçlarla gittikleri yerleþim alanlarýnda Cemaat mensuplarýyla karþýlaþýyorlardý. Bu karþýlaþmalarda, Cemaat mensuplarýyla PKK’liler arasýnda ideolojik ve siyasi sohbet veya tartýþmalar yaþanýyordu. PKK, bu gerçeði görünce bir yandan Cemaatýn varlýðýna inanmak ve kabullenmek istemiyor, diðer yandan da bu durumu hazmedemiyordu.


PKK, o güne kadar Kürdistan’da kendisi dýþýnda örgütlü bir gücün varlýk göstermesine ve geliþmesine izin vermemiþti. Sadece ayrý örgütlenmelere deðil, bireysel olarak dahi kendisiyle görüþ ayrýlýðý içerisinde olan, kendisine baðlanmayan veya kontrolüne girmeyen hiç kimsenin varlýk göstermesine tahammül etmiyordu. Kendisine karþý çýkan ve boyun eðmeyen herkesi; iþbirlikçi, ajan, hain vb. yalan, iftira ve ithamlarla karalýyordu. Böylece ileride bu insanlara karþý yapacaðý eylemlere gerekçe ve zemin hazýrlýyordu. Bu taktik ve politik yöntemlerle teþhir ettiði insanlara sonradan darbe vurup etkisiz hale getiriyordu. Ayný taktiði Cemaate karþý da uygulamak istiyordu. Bu amacýna ve taktik hedeflerine ulaþmak için Cemaate karþý yoðun bir karalama kampanyasý yürütüyordu. Cemaatýn Ýslami faaliyetlerini çok çirkin bir þekilde, yalan ve iftiraya dayalý propaganda ve psikolojik savaþ kampanyalarýyla engellemeye çalýþýyordu.


Marksist ilhadi ideolojisi gereði Ýslam’ýn tevhid inancýný ve onun deðerler sistemini kabul etmeyen, hiçbir Ýslami ilke ve kurala saygý göstermeyen, Ýslam dinini Kürt halkýnýn geri kalmýþlýðýnýn ve köleliðinin sebebi olarak gören ve sürekli Ýslam’a düþmanlýk yapan PKK, hayatlarýnda bir sefer dahi olsun cami yüzü görmeyen ve camiye uðramayan kendisine baðlý ayak takýmý, cahil bazý erkek ve kadýnlarý organize edip kýþkýrtarak camilere gönderiyordu. Cami kapýlarýnda toplanan, bazen cami içine geliþigüzel ayakkabýlarýyla saygýsýzca giren bu zavallý insanlar, cami içinde kargaþa çýkararak Cemaat mensuplarýnýn çocuklara Kuran dersi vermesine engel oluyorlardý. Bu insanlar, utanmadan terbiyesiz bir þekilde camideki Müslüman gençlere ve Cemaat mensuplarýna; “Camiler halkýn malýdýr. Sizin burada Kuran dersi vermenize ve Ýslami faaliyet yürütmenize müsaade etmeyeceðiz” diyecek kadar küstahlaþýyorlardý. Bu gözü dönmüþ yaratýklar, cami içinde namaz kýlan ve Kuran okuyan Müslüman genç ve çocuklara saldýrýp dövüyor ve olay çýkarýyorlardý.


Cemaatýn gerek þehirlerde ve gerekse de köylerde; okul, cami ve diðer bütün alanlarda geliþip büyüyerek devam eden Ýslami faaliyetleri PKK’yi çok rahatsýz ediyordu. PKK bu faaliyetleri engellemeye çalýþtýðý için, Cemaatle arasýnda Kürdistan genelinde bir sürtüþme yaþanýyordu. Yoðun bir þekilde yaþanan bu gerginlik ve sürtüþmeler bazen iki kesim arasýnda kavgayla neticelenen olaylara da sebep oluyordu. Tüm bunlara raðmen Cemaatýn Ýslami faaliyetlerinde ýsrarla diretmesi PKK’yi çýlgýna çeviriyordu. O güne kadar kendisine muhalif veya alternatif olabilir diye, kendisiyle ayný ideolojiyi paylaþan ve ayný hedefler için mücadele eden hiçbir Kürt sol örgütün baðýmsýz bir þekilde varlýk göstermesine müsaade etmeyen PKK’nin, kendisine tamamen zýt ve muhalif bir ideoloji ve dünya görüþüne sahip, baðýmsýz bir yapý olan Hizbullahi hareketin varlýk göstermesine müsamaha etmesi veya böyle bir hareketin gözleri önünde geliþmesine seyirci kalmasý düþünülemezdi. Nitekim PKK, o güne kadar uyguladýðý ve olumlu sonuç elde ettiði, kendisi dýþýnda kimsenin varlýk göstermesine müsamaha etmeme tavrýnýn ve mantýðýnýn gereði olan dayatma politikasýný Cemaate karþý da uygulamaya baþladý.


Halký korku ve baskýyla sindirerek, halkýn Ýslami inanç ve deðerlerini yok edip, kültür ve inancýna yabancý gayr-ý Ýslami ideolojik deðerleri toplumda yerleþtirmeye çalýþmasý, PKK’nin hedefi ve varlýk sebebiydi. Ayný þekilde çýkarýna uygun düþtüðü için bu derece bencil ve despot davranarak kendisi dýþýnda kimseye hayat hakký tanýmamasý ve varlýk göstermesine tahammül etmemesi de bilinçli bir politikasýydý. Çünkü PKK, bölgede bir baþka gücün etkin bir þekilde varlýk göstermesinin kendisinin büyük oranda güç kaybetmesine ve o güne kadar gizlediði gerçek yüzünün ortaya çýkmasýna sebep olacaðýný çok iyi biliyordu. Bundan dolayý, Kürdistan’da kendisine alternatif bir hareketin ortaya çýkmamasý için her yol ve taktiðe baþvuruyordu. Ancak bu tavrýyla PKK, içinde doðup büyüdüðü ve kurtuluþu uðruna mücadele verdiðini iddia ettiði Kürdistan’ý ve Müslüman Kürt halkýnýn gerçeklerini bilmeyecek, tanýmayacak, bölgede olup bitenleri anlamayacak ve doðru tahlil edemeyecek kadar bilgisiz ve cahil olduðunu ortaya koyuyordu.


Cehalet, idraksizlik, kavrayýþsýzlýk, baðnazlýk, siyasi ferasetsizlik, dar görüþlülük ve bunlarýn neticesi olan tahammülsüzlük ve saldýrganlýk sadece bir eksiklik deðil, bir hareketin yýkýmýna sebep olabilecek önemli özelliklerdir. PKK bu özelliklerinden dolayý olaylarý doðru teþhis edip, doðru okuyup akýl ve mantýða uygun deðerlendiremediðinden geleceði göremedi. Bu basiretsizliðinin sonucu olarak yýllarca süren ve büyük can ve mal kaybýna yol açan bir çatýþmanýn fitilini ateþledi. Bu yanlýþ tutum, tavýr, taktik ve stratejilerinden kaynaklanan bu çatýþmanýn bedelini çok acý bir þekilde ödedi. Ancak bu ateþ sadece kendisini yakmadý ve bu çatýþmanýn zararý sadece kendisiyle sýnýrlý kalmadý. Ayný þekilde Cemaate ve bölge halkýnýn tümüne zarar veren, pahalýya mal olan ve uzun süre devam eden büyük bir çatýþmanýn baþlatýcýsý oldu.
Gönderen: 16.12.2007 - 12:32
Bu Mesaji Bildir   Cihan-63 üyenin diger mesajlarini ara Cihan-63 üyenin Profiline bak Cihan-63 üyeye özel mesaj gönder Cihan-63 üyeyi arkadas listeme ekle Yukari
Cihan-63 su an offline Cihan-63  
PKK İLE ÇATIŞMASININ ÖNLENMESİ İÇİN CEMAATIN YAPTIĞI GİRİŞİMLER
582 Mesaj -
PKK, ileriyi görmeden ve geleceði düþünmeden, eylemlerinin sonucunun nereye varacaðýný ve zararýnýn ne olacaðýný hesaplamadan, Cemaate yönelik baský ve saldýrýlarýný arttýrarak devam ettirdi. Bu saldýrýlar neticesinde bazý Cemaat mensuplarý þehit edildi ve bazýlarý da yaralandý. Buna raðmen Cemaat, bölge genelinde PKK ile süregelen gerginlik ve sürtüþmenin geniþ kapsamlý silahlý bir çatýþmaya dönüþmemesi için çabalarýný sürdürüyordu. Olasý bir çatýþmanýn önünün alýnmasý amacýyla Cemaat deðiþik giriþimlerde bulundu. Bu giriþimlerinden müspet bir netice almak ve böyle bir çatýþmanýn önüne geçmek için dört-beþ aydan fazla bir süre PKK’nin saldýrýlarýna cevap vermeden bekledi. Ancak bu süre içerisinde bütün bu giriþimlerinden müspet bir netice alamadý. PKK ise, bu süre zarfýnda hiçbir endiþe taþýmadan ve adeta Cemaatý tahrik edercesine yoðun saldýrýlarýný sürdürüyordu.


Cemaat, çatýþmalar öncesi dönemi kapsayan bu dört beþ aylýk süre içerisinde hem ülke içinde ve hem de ülke dýþýnda imkanlarý dahilinde bildiði saðlam irtibat yollarýný ve kanallarý kullanarak PKK ile irtibata geçti. Özellikle yerel düzeyde çok iyi tanýdýðý ve güvendiði þahýslar vasýtasýyla, bu sürtüþmenin genel bir çatýþmaya dönüþmemesi için PKK’ye mesaj gönderdi. Cemaat, bir elçisi vasýtasýyla PKK’nin bölgedeki sorumlularýna gönderdiði mesajda; “Baðýmsýz Ýslami bir hareket olarak bölgede sürdürdüðümüz Ýslami mücadelemizin esas hedefinin zulüm rejimi olduðunu, PKK’ye yönelik özel bir düþmanlýk ve faaliyetimizin olmadýðýný, bölge genelinde varolan sürtüþme ve gerginliklerin PKK’nin baský ve saldýrýlarýndan kaynaklandýðýný, Cemaatýn PKK ile çatýþmak istemediðini, patlak verecek bir çatýþmanýn lokal olmaktan çýkýp bütün bölgeyi kapsayan bir savaþa dönüþeceðini, böyle bir çatýþmanýn uzun süre devam edeceðini ve maliyetinin aðýr olacaðýný, bunun her iki tarafýn da zararýna olacaðýný, özellikle þu anda fiili bir çatýþma ortamý içinde olan PKK’nin kendisine yeni bir cephe açmakla daha fazla zarar eden taraf olacaðýný, iki taraftan ziyade bu savaþtan TC’nin kazançlý çýkacaðýný, Cemaate yönelik saldýrýlarýný durdurmalarýný, aksi takdirde bizim de kendimizi savunmak zorunda kalacaðýmýzý, bu mesajýmýzý iyi deðerlendirmelerini, böyle bir çatýþma baþlarsa bunun sorumlusunun kendileri olacaðýný’’ açýk bir þekilde PKK tarafýna iletti.


PKK, o dönemin zafer sarhoþluðu içinde mesajýmýza kulak asmadý ve bu fýrsatý iyi deðerlendirmedi. Cemaatýn mesajýna müspet cevap vermeyen PKK, hiç bir insani ve ahlaki kurala riayet etmeden ve hiç bir parti veya teþkilatta örneði görülmeyecek bir kabalýk ve terbiyesizlik örneði sergiledi. Mesajý alan PKK sorumlularý, weké hové seré çiya bu mesajý götüren Cemaat mensubuna keleþ dipçiðiyle vurup, baþýndan yaralayarak kanlar içinde býraktýlar. Cemaatin mesajýna da þu cevabý verdiler; “Biz, neyin çýkarýmýza ve neyin zararýmýza olduðunu sizden daha iyi biliyoruz. Bunlarý siz bize öðretemezsiniz. Sizin nasihatlarýnýza ihtiyacýmýz yoktur. Eðer gerçekten devlete muhalifseniz gelin PKK’ye katýlýn ve PKK’nin önderliðinde bu mücadeleyi sürdürün. Eðer bunu yapmýyorsanýz bu iþi býrakýn ve bölgeyi terk edin. Eðer bunu da yapmýyorsanýz, size yönelir ve sizi imha ederiz. Buna göre hangisini istiyorsanýz kendinize tercih edin” diyerek, bizi üç seçenekten birini tercihle baþbaþa býraktýlar.
__________________
Gönderen: 16.12.2007 - 12:32
Bu Mesaji Bildir   Cihan-63 üyenin diger mesajlarini ara Cihan-63 üyenin Profiline bak Cihan-63 üyeye özel mesaj gönder Cihan-63 üyeyi arkadas listeme ekle Yukari
Cihan-63 su an offline Cihan-63  
DİRENMEKTEN BAŞKA SEÇENEĞİMİZ YOKTU
582 Mesaj -
Cemaatýn mesajýna PKK’nin verdiði cevap ve sunduðu seçeneklere bakýlacak olursa, bu her üç seçeneðin de ayný anlama geldiði ve sonuçlarýnýn ayný noktaya vardýðý görülecektir. Aklý baþýnda her insan bilir ki, bu üç seçeneðin hangisi kabul edilirse, sonuç itibariyle bir hareket için ölüm ve yokluktan baþka bir netice vermez. Bu üç seçeneði tek tek ele alýp, bunlarý niçin kabul etmediðimizi ve kabul etme durumunda sonuçlarýnýn ne olacaðýna kýsaca bakalým.


Birinci seçenek olan Cemaatýn PKK’ye katýlýp önderliði altýnda mücadele etmeyi kabul etmesi, uzun yýllara dayanan mücadelesini terk edip kendisini fesh etmesi demektir. Cemaat, PKK’den farklý bir inanç, dünya görüþü ve düþünce yapýsýna sahip olduðu, PKK’nin inanç, ideoloji ve mücadele yöntemini kabul etmediði ve gayr-ý Ýslami olarak gördüðü için ayrý bir mücadele ve örgütlenme içine girmiþti. Eðer yýllarýn birikimi ve emeði olan bu çalýþmasýndan vazgeçip PKK’ye katýlacaksa, bu kadar uzun bir süre zahmetler çekip zorlu bir mücadele ve örgütlenme faaliyeti yürütmesine ne gerek vardý? Ýlk günden bunu kabul eder, bütün bu zahmetleri çekmez ve bu sýkýntýlarý yaþamazdý. Ayrýca, rejime muhalif olmanýn þartý PKK’ye katýlmak ve onun önderliði altýnda mücadele etmektir þeklindeki akýl ve mantýk dýþý saçma bir kuralý kim koymuþ? Hangi onurlu insan veya hareket bu saçmalýðý kabul edebilir? Bu seçeneði kabul etmek bir hareket için kendisini feshetme, teslimiyet ve yok olma olduðundan, Cemaatýn böyle bir zilleti kabul etmesi mümkün deðildi. Bundan dolayý böyle bir teklifi kabul etmedi.


Ýkinci seçenek olan bölgeyi terk etme de ayný zamanda bir baþka þekilde yokluk ve ölümdü. Cemaat; beþ fert, on fert, yüz fertten oluþan küçük bir grup, bir kaç aile veya bir kabile deðildi ki bölgeyi terk etmesiyle iþ bitsin. Ayrýca bütün bu insanlarýn bölgeyi terk etmesini teklif etmek, gerçekleþmeyecek akýl ve mantýk dýþý bir teklifti. Uzun bir mücadele geçmiþi olan, çile, emek, kan ve gözyaþýyla yoðrularak bugünlere kadar gelen, on binlerce elemaný, yüz binlerce sempatizaný, büyük bir potansiyeli ve halk tabaný olan bir hareket olarak Cemaat, bütün bu deðerleri ve kazanýmlarýný PKK gibi mulhid bir parti ve ideoloji için terk edemez ve bir kenara býrakamazdý. Böyle bir teslimiyet veya tavizkar tutum, bütün bu insanlara ihanet olup, hepsini ölüme terk etmekten baþka bir anlam ifade etmezdi. Dolayýsýyla bu þartý kabul veya böyle bir eðilim sergilemek cemaatsel faaliyetlere son vermek, mücadele sahnesinden kaçmak ve yok olup gitmekti. Böyle bir þartý kabul etmek, ne Ýslami sorumluluk ve ne de mücadele onuru ile baðdaþmayan bir tutum olup baðýþlanmayacak bir suçtu.


Üçüncü seçenek ise direkt olarak maddi güç ve imhayla karþý karþýya kalmaktý. Yani ilk iki seçenek, Cemaatý silahsýz ve savaþsýz bir þekilde teslim almayý, sindirmeyi, eritmeyi, hareket olarak yok edip mücadele sahnesinden bertaraf etmeyi hedeflerken, üçüncü seçenek doðrudan savaþý ve imhayý dayatarak yok etmeyi amaçlýyordu. Eðer dikkat edilirse her üç seçeneðin netice itibarýyla ulaþtýðý nokta, Cemaat olarak yok olma, mücadele sahnesinden silinme ve ölümdür. Yani açýkça ve net bir þekilde PKK, kendi aklýnca Cemaat için sadece tasfiyeyi, imhayý ve yok olmayý öngörmüþtü.


Görüldüðü gibi bu seçeneklerin hiçbirisi onurlu ve baðýmsýz bir hareketin kabul edebileceði türden deðildi. Müslüman, muttaki, gayretli, onurlu, sabýrlý, çilekeþ ve mustaz’af insanlarýn yýllarca emek vererek, alýnteri ve gözyaþý dökerek, kanlarýyla yoðurup, bir usta hassasiyetiyle örerek bina edip bu günlere kadar getirdikleri Hizbullahi hareketin, bu aþaðýlýk baskýlara boyun eðip böyle bir zilleti kabul etmesi elbette düþünülemezdi. Cemaat, yýllarýn birikimi olan Ýslami mücadelesini, Marksist, Leninist ideolojinin Kürdistan’daki taþeronu, Ýslam düþmanlarýnýn Kürdistan’daki piyonu mülhid ve zalim PKK’nin keyfi arzularý için terk edemezdi. Bir kanser tümürü gibi daha fazla büyüyüp geliþsin, Müslüman Kürt toplumunu içeriden kemirip ifsada sürüklesin ve þimdiye kadar yaptýðý gibi zulümlerine yenilerini eklesin diye cemaatsel Ýslami çalýþmalarýndan vazgeçemez ve tatil edemezdi. Nitekim böyle bir onursuzluðu kabul etmeyip Allah’a tevekkül ederek, þereflice direnmeyi seçti.
__________________
Gönderen: 16.12.2007 - 12:33
Bu Mesaji Bildir   Cihan-63 üyenin diger mesajlarini ara Cihan-63 üyenin Profiline bak Cihan-63 üyeye özel mesaj gönder Cihan-63 üyeyi arkadas listeme ekle Yukari
Cihan-63 su an offline Cihan-63  
HİZBULLAH-PKK ÇATIŞMASININ BAŞLAMASI
582 Mesaj -
Bugüne kadar Hizbullah-PKK çatýþmasýnýn baþlangýç noktasý olarak, PKK’nin Ýdil’de Karaaslan ailesinin evine yaptýðý silahlý baskýn gösterilmektedir. TC’nin resmi raporlarýna bu þekilde girdiðinden ve bu konuda kitap yazan veya görüþ beyan edenlerin çoðu da bu raporlarý esas aldýðýndan, ayný yanlýþlýðý tekrar ederek çatýþmalarýn baþlangýç noktasýný ve tarihini PKK’nin Ýdil baskýný olarak vermiþlerdir. Oysa ki bu, doðru bir tespit deðildir. Çünkü, bu olaydan çok önce PKK bölge genelinde Cemaat mensuplarýna yönelik çok sayýda silahlý eylem yapmýþtý. Bu silahlý saldýrýlar sonucu yaralanan ve þehid düþen Cemaat mensuplarý olmuþtu. Ancak Ýdil olayý, o güne kadar sessizce süren Hizbullah-PKK sürtüþme ve gerginliðinin su yüzüne çýkýp alenileþmesi ve kamuoyuna yansýmasýna neden oldu. Ayrýca Cemaat, PKK’nin Ýdil eylemine kadar PKK’ye karþý saldýrýya geçmeyip, genel bir çatýþmanýn önünü alabilmek ümidiyle çabalarýný ve giriþimlerini sürdürüyordu. PKK’nin Ýdil saldýrýsý bardaðý taþýran son damla oldu. Cemaat, PKK’nin Ýdil eyleminden sonra saldýrýlara cevap vermeye baþladý ve böylece bölge genelini kapsayan çatýþma süreci baþlamýþ oldu.


Cemaat, o dönemde süreç olarak içinde bulunduðu cemaatleþme þekli ve yapýsý, takip ettiði program ve stratejisi, ulaþtýðý merhale, sahip olduðu maddi imkanlar, bu iþ için gerekli olan eðitimli insan gücü ve askeri teçhizat açýsýndan böyle bir silahlý çatýþmaya hazýrlýklý deðildi. Ancak, varlýðýný korumak amacýyla direnmekten baþka seçeneði de yoktu. PKK’nin dayatmasý sonucu, varlýðýný korumak ve kendisini savunmak amacýyla istemediði ve karþý olduðu bu savaþýn içine kaçýnýlmaz bir þekilde girmek zorunda kaldý. Cemaat, bütün bu olumsuzluklara ve imkansýzlýklara raðmen Allah’a tevekkül edip direnmeye karar verdi. Bu direnme kararýyla beraber, 1991 yýlýnýn sonlarýna doðru bölge genelinde PKK-Hizbullah çatýþmasý baþladý. Böylece, yoðunlaþýp geliþerek uzun süre devam eden ve Kürdistan’la sýnýrlý kalmayýp yer yer Türkiye’nin baþka bölgelerine de sýçrayan þiddetli çatýþma sürecine girilmiþ oldu.


PKK, o dönem itibarýyla içinde bulunduðu merhale, örgütlenme þekli, ulaþtýðý askeri ve siyasi güç, elde ettiði baþarýlar, silahlý mücadelede kazandýðý tecrübeler, sahip olduðu maddi imkanlar ve kontrolünde bulundurduðu iletiþim ve propaganda araçlarý açýsýndan her yönüyle Cemaatten çok ileri düzeydeydi. Bütün bu güç, avantaj ve imkanlarýný, çok acýmazsýz bir þekilde Cemaate karþý harekete geçirdi. Elindeki bütün iletiþim ve propaganda araçlarýný kullanarak, yoðun bir yalan, iftira, itham ve karalama kampanyasý baþlattý. Hiçbir ahlaki kural tanýmadan, gerçekleri çarpýtarak Cemaatý çok yanlýþ bir þekilde tanýtýyordu. Cemaatý; devlet destekli, kontra örgütü, Hizbikontra gibi çirkin bir þekilde kötü isim ve sýfatlarla vasýflandýrýyordu. Cemaate böyle isim ve sýfatlar takarak karalamakla, kendisince Cemaatýn imhasý için gerekçe hazýrlýyordu. Bunlar halk düþmaný ve kötü insanlar olduklarý için bunlarý vuruyoruz, diyerek propaganda yapýyor, böylece kýsa süre içerisinde Cemaatý imha edip tasfiye edeceðini düþünüyordu.


Cemaate yönelik bu saldýrýlarýný sözde ve propaganda düzeyinde býrakmayýp bütün askeri güç ve imkanlarýný da Cemaate karþý harekete geçirdi. Cemaatý yýldýrmak, güç kazanmadan sindirip etkisiz hale getirmek ve darbe vurup yok etmek için her türlü eylem, komplo ve tuzaða baþvuruyor, bütün yol ve taktikleri kullanýyordu. Kýsa süre içerisinde Cemaatý etkisiz hale getirip imha etme hedefine ulaþmak için bölge genelinde Cemaat mensuplarýna karþý yoðun saldýrýlar gerçekleþtiriyordu. Cemaat mensuplarýnýn iþyerlerine ve evlerine saldýrýyor, evlerini bombalýyor, yollarýný kesip ya kurþuna diziyor veya kaçýrýyor, köylerine baskýnlar düzenliyor, köy yollarýna mayýn döþüyor, köylerde camileri basýp cami içerisinde topluca katliamlar yapýyordu.


Çatýþmalarýn baþlangýcýnda Cemaatýn güç ve imkanlarý, PKK’nin güç ve imkanlarýyla kýyaslanmayacak kadar azdý. Ayrýca Cemaat o güne kadar böyle bir çatýþma yaþamadýðý için silahlý eylem tecrübesine de sahip deðildi. Cemaat, takip ettiði strateji ve içinde bulunduðu merhale gereði bu büyüklükte bir silahlý çatýþma için gerekli hazýrlýðý yapmadýðý gibi, bu çapta bir saldýrýya cevap verebilecek etkin bir askeri kanat da oluþturmamýþtý. Ayný zamanda, böyle bir çatýþmanýn ihtiyaç duyduðu silah ve diðer araç-gereçlerden de yoksundu. Bu hazýrlýksýzlýk, imkansýzlýk ve tecrübesizlik, Cemaatýn bir çok zorluk yaþamasýna, aðýr sorunlarla karþýlaþmasýna, kayýplar vermesine ve önemli oranda zarara uðramasýna sebep oldu. Cemaat, çatýþmalarýn baþlamasýyla, bu çatýþmayý sürdürebilmek ve baþarý elde etmek için birçok alanda sýfýrdan iþe baþlamak zorunda kaldý. Özellikle, bu yeni mücadele döneminin gereklerinden olan askeri ve istihbarat alanýnda yoðun ve ciddi bir örgütlenme içine girdi. Bir yandan bu örgütlenmesini gerçekleþtirirken, diðer yandan silahlý mücadele için zorunlu olarak ihtiyaç duyduðu levazým, araç-gereç ve diðer imkanlarýn tümünü çatýþma sürecinin baþlamasýyla tedrici olarak elde etmeye ve oluþturmaya çalýþtý.


Cemaat, uzun süreli ve örgütlü mücadelesi nedeniyle, PKK’nin teþkilat yapýsý, faaliyetleri ve elemanlarý hakkýnda önceden bazý bilgilere sahipti. Zira o döneme kadar PKK, Kürdistan’da kendisine muhalif veya alternatif böyle bir yapýyla karþý karþýya gelmediðinden, böyle bir çatýþma yaþamadýðýndan ve böyle bir gücün varolabileceðini hesaba katmadýðýndan çok rahat davranýyordu. Elde ettiði baþarýlar ve bölgede saðladýðý etkinlik sayesinde, PKK’nin bazý sorumlularý ve önemli bazý elemanlarý kendilerini gizlemeye ihtiyaç duymayacak kadar açýk hareket ediyorlardý. Bu tutumlarýndan dolayý sadece Cemaat tarafýndan deðil, sade halktan birçok insan tarafýndan dahi tanýnýyorlardý. Ancak Cemaat, elindeki bu kýsýtlý ve yüzeysel bilgilerle yetinmedi. Çatýþmalarýn baþlamasýyla beraber, bölge genelinde PKK hakkýnda çok detaylý bir araþtýrma ve bilgi toplama çalýþmasý baþlattý. Cemaatýn Kürdistan genelini kapsayan teþkilati faaliyetleri ve var olan kadrolarý sayesinde, PKK’yi tanýma ve hakkýnda yeterli derecede saðlýklý bilgi toplamada zorluk çekmedi. Baþlatýlan bu çalýþma neticesinde Cemaat, kýsa süre içerisinde PKK hakkýnda çok önemli bilgiler elde etti.


Cemaatin bu istihbari çalýþmasý ve araþtýrmasýyla elde edilen bu bilgiler, daha önce Cemaatte var olan bilgilerle birleþtirilince, PKK hakkýnda çok detaylý bir bilgi birikimine ulaþýldý. Yerleþim alanlarýnda faaliyet yürütüp TC’nin ve halkýn bilmediði, ancak Cemaatýn tespit ettiði çok sayýda PKK’nin önemli adamý hakkýnda bilgi toplandý. Bunlar, daðdaki kadrolarla ve PKK’nin dýþarýdaki merkezleriyle irtibatlý ve olaylarý bilfiil yönlendiren önemli kiþilerdi. Böylece Cemaat, içine girdiði bu çatýþma sürecinde ihtiyaç duyacaðý ve istifade edeceði oranda bilgi toplayarak, bu bilgileri deðerlendirip test ederek gerekli hazýrlýðý yaptýktan sonra eylemlere baþladý. Bütün bunlardan sonra bölge genelini kapsayan yoðun ve etkin bir eylemlilik süreci baþlamýþ oldu. Cemaat, kendine has mücadele tarzý ve taktiklerle direniþ gösteriyordu. Cemaatýn geliþtirdiði bu taktikler ve mücadele tarzý, PKK’nin anlamadýðý, bilmediði ve o güne kadar karþýlaþmadýðý türden olduðundan PKK’yi sarsýyor ve þaþkýna çeviriyordu. Cemaatýn bu þekilde bütün bölgeyi kapsayan direniþi, isabetli ve doðru hedefler seçerek gerçekleþtirdiði eylemleri karþýsýnda PKK ciddi bir varlýk gösteremiyordu.


PKK, o dönemde önemli bir milis gücü ve cephe örgütlenmesine sahipti. Bunlar, PKK’nin merkezi ve dað kadrolarýyla irtibatlý önemli faaliyetler yürütüyorlardý. Çatýþma sürecinin baþlamasýyla bu alanda faaliyet yürüten önemli birçok adamý bertaraf edildi. Bu þekilde PKK’nin temel faaliyetlerinin ana unsuru durumundaki milis ve cephe örgütlenmesi ve bunlarýn idarecilerinin darbe yeyip etkisiz hale getirilmesiyle, PKK önemli oranda gücünü yitirdi. Eskisi gibi bölge genelinde aktif ve etkin faaliyet yürütemez hale geldi. Ayný þekilde kýrsal alanda Cemaat mensuplarýyla girdikleri çatýþmalar sonucunda PKK’nin dað kadrosundan birçok militan öldürüldüðü gibi, bunlardan bir kýsmý Cemaate sýðýndý ve bir kýsmý da yakalandý. Yakalanan veya Cemaate sýðýnan bu þahýslar, PKK’nin faaliyetleriyle ilgili Cemaate önemli bilgiler verdiler. Bu bilgiler neticesinde PKK’nin bazý alanlardaki arþivi ve silah depolarý Cemaatýn eline geçti. Bu þekilde bölge genelinde PKK, kýsa sürede önemli darbeler yiyip, çok sayýda önemli elemanýný kaybederek, etkinliðini yitirdi ve rahat hareket edemez duruma geldi.


Geliþerek ve yoðunlaþarak devam eden bu çatýþmalarda PKK, Cemaatý tanýmadýðýndan ve hakkýnda yeterli derecede bilgi sahibi olmadýðýndan, Cemaate karþý etkili bir savaþ yürütemiyordu. Bu bilgisizlik ve istihbarat eksikliðinden dolayý doðru hedefler seçemiyor ve isabetli eylemler gerçekleþtiremiyordu. Eylemlerinde geliþigüzel ve yanlýþ hedefler seçiyordu. Bu þekilde Cemaatle ilgisi olmayan birçok insaný katletti. Daha çok vahþet, panik ve korku ortamý yaratmak amacýyla eylem yapýyordu. Böylece bu eylemleriyle Cemaat mensuplarýný yýldýrmayý ve halký Cemaatten uzaklaþtýrmayý hedefliyordu. Bu þiddet politikasý ve sansasyonel eylemlerle Cemaatýn mücadele sahnesinden çekileceðini ve direnmekten vazgeçeceðini düþünüyordu. Çünkü bu yöntem ve taktikleriyle o güne kadar birçok fert ve grubu ya korkutarak teslim almýþ veya mücadele sahnesinden çekilmelerini saðlamýþtý.


TC’nin Kürdistan’daki görevlilerinin, bölgede geliþen olaylarla ilgili verdikleri yalan ve yanlýþ bilgilere dayalý raporlarla Ankara’daki üst makamlarý yanýltýp yönlendirdikleri, TC’nin de bu raporlara dayanarak yanlýþ politikalar oluþturmasý ve birçok hatayý ýsrarla savunmak zorunda kalmasý gibi, ayný þekilde PKK’nin yerel kadro ve yöneticileri de bölgedeki olaylar ve özellikle Cemaatle yaþadýklarý çatýþmalar, karþýlaþtýklarý sorunlar, Cemaatýn bölgedeki gücü ve etkinliði hakkýnda PKK merkezini yalan ve yanlýþ bilgilere dayalý raporlarla çok kötü bir þekilde yanýltýyorlardý. PKK merkezinin bu þekilde yanlýþ bilgilendirilmesine ve yönlendirilmesine defalarca þahit olduk. Hem Cemaatle ilgili ve hem de bölgede geliþen diðer bazý olaylar, tamamen gerçeðe aykýrý bir þekilde PKK merkezi tarafýndan kamuoyuna açýklanýyordu. Bunu bilerek veya bilmeyerek, bir taktik icabý veya ihanet gereði, her ne amaçla yaptýlarsa bu durum PKK’nin faydasýna deðildi. Özellikle Cemaatle ilgili bu þekilde yanlýþ bilgilendirilmenin faturasý PKK’ye çok aðýr ve pahalýya mal oldu.


Yoðun bir þekilde devam eden dört-beþ yýllýk çatýþmalar neticesinde 400’e yakýn Müslüman þehid oldu. Birçok Cemaat mensubu TC tarafýndan yakalandý veya deþifre olup firari durumuna düþtü. Binlerce Cemaat mensubunun düzenli yaþantýlarý ve ticari hayatlarý bozuldu. Bir çok Cemaat mensubu, can güvenliði veya baþlayan yeni dönemin yaþam ve mücadele þartlarýnýn gereði olarak iþyerini kapatmak, evini deðiþtirmek ve normal hayatýný terk etmek zorunda kaldý. Sadece Cemaat mensuplarý deðil, bölge genelinde yaþanan çatýþma ortamýndan dolayý halkýn ekonomik ve ticari hayatý önemli oranda etkilendi ve zarara uðradý. Bölge üzerinde hesaplarý olan ve o güne kadar Cemaatýn gücünü bilmeyen, hesaba katmayan veya bu þekilde tasavvur edemeyen güç odaklarýnýn hesaplarý bozuldu. Ayný zamanda bölgeyle ilgili yapýlan siyasi ve toplumsal deðerlendirmelerin ve ileri sürülen varsayýmlarýn çoðunun yanlýþlýðý ortaya çýktý. Bölgede var olan ve deðiþmezmiþ gibi görünen siyasi ve toplumsal dengeler sarsýntý geçirip deðiþime uðradý.


1994-95 yýllarýna kadar yoðun bir þekilde süren bu çatýþma neticesinde, Allah’ýn yardýmý, þehitlerin kanýnýn bereketi, Cemaat mensuplarýnýn samimiyet, fedakarlýk, cesaret, sabýr ve direniþleri sayesinde PKK, Cemaat karþýsýnda büyük oranda etkisiz hale getirildi. Bu savaþ, PKK’nin Kürdistan’ýn bütün yerleþim alanlarýnda gücünün kýrýlmasý ve kan kaybetmesine sebep oldu. PKK’nin Cemaat karþýsýnda içine düþtüðü zayýflýk ve kötü durum bölge halkýnýn tümü tarafýndan yakýndan müþahede edildi. Bütün gözlemcilerin, araþtýrmacýlarýn ve TC’nin de itiraf ettiði gibi, Kürdistan’ýn birçok yerleþim alanýnda üstünlük Hizbullah’a geçti. Öyle ki, PKK’nin Cemaate karþý eylem yapacak gücü kalmayýnca olaylar kendiliðinden yavaþlayýp durma noktasýna geldi. Cemaatin sonsuza dek PKK ile çatýþmak gibi bir hedefi ve niyeti olmadýðýndan, PKK’nin gücü kýrýlýnca Cemaat de eylemlerinin dozunu düþürdü. Böylece lokal ve sýnýrlý çatýþmalar dýþýnda, PKK ile yaþanan geniþ kapsamlý yoðun çatýþma dönemi sona erdi.
Gönderen: 16.12.2007 - 12:33
Bu Mesaji Bildir   Cihan-63 üyenin diger mesajlarini ara Cihan-63 üyenin Profiline bak Cihan-63 üyeye özel mesaj gönder Cihan-63 üyeyi arkadas listeme ekle Yukari
Cihan-63 su an offline Cihan-63  
PKK’NİN İÇİNE DÜŞTÜĞÜ ZAAF VE ATEŞKES ÇAĞRILARI
582 Mesaj -
PKK, kýsa süre içinde Cemaatý imha edeceðini düþünerek bu çatýþmayý baþlattý. Bu amacýna ulaþmak için elindeki bütün imkanlarý kullanarak Cemaate karþý yoðun ve süratli bir þekilde saldýrýya geçip eylemler düzenliyordu. Ancak, bütün bu çabalarýna raðmen olaylar PKK’nin istediði ve öngördüðü þekilde geliþmiyordu. Çatýþmalar geliþerek yayýldýkça ve çatýþma süreci uzadýkça PKK, ne kadar dirençli bir hareketle karþý karþýya olduðunu görüyordu. Artýk kendisi de bu çatýþmayý baþlatmakla yanýldýðýný ve bu savaþý kazanamayacaðýný anlamýþtý. Ýmha ve tasfiye etme bir yana, Cemaate karþý ciddi hiçbir baþarý dahi gösteremiyordu. Çatýþmalardan aldýðý önemli askeri darbelerin dýþýnda, bu çatýþmanýn siyasi, teþkilati ve psikolojik olarak kendisine verdiði zararlarýn geniþ boyutunu görmeye ve idrak etmeye baþladý.


PKK, o güne kadar Kürdistan’da muhaliflerine karþý baþarýlý bir þekilde uyguladýðý politika ve taktiklerinin Hizbullah için geçerli olmadýðýný çok acý bir þekilde yaþayarak anladý. Ýçine düþtüðü bu kötü durumdan kurtulmak ve daha fazla zarar etmemek için bu çatýþmayý sona erdirme arayýþlarýna girdi. PKK, o derece kötü ve aciz bir duruma düþmüþtü ki, bir çýkýþ kapýsý ve çözüm yolu bulmak amacýyla her kapýyý çalýyordu. Bu çatýþmanýn son bulmasý için ateþkes taleplerini ve muhatap arayýþlarýný en üst düzeyde dile getiriyordu. Nitekim Abdullah Öcalan, bu konuyla ilgili deðiþik zamanlarda yaptýðý konuþmalarda ve basýna yaptýðý açýklamalarda bu çatýþmanýn bitmesi ve bir ateþkesin yapýlmasý için defalarca çaðrýda bulundu. Hatta bir seferinde sinirli bir þekilde; “Bu kadar baðýrýp çaðýrmamýza raðmen, bir ses, bir cevap bile veren yok” diyerek, içine düþtükleri kötü durum ve acziyeti ifade ediyordu. Bu kadar ýsrarlý ve istekli bir þekilde çaðrý yaptýklarý halde muhatap bulamama ve muhatap alýnmama karþýsýndaki tepki, öfke ve kýzgýnlýðýný dýþa vuruyordu.


PKK, içine düþtüðü bu çýkmazdan kurtulmak için deðiþik birimleri vasýtasýyla genel bir arayýþ içine girmiþti. PKK’nin yayýn organlarýnda bu çatýþmanýn son bulmasý ve bir ateþkesin yapýlmasý doðrultusunda yazý ve röportajlar yayýnlanýyordu. Bunlara ilaveten, bölgedeki yerel PKK sorumlularý ve PKK’ye baðlý deðiþik legal ve illegal kuruluþlarda faaliyet yürüten birçok kiþi, bu çatýþmanýn son bulmasý ve bir ateþkesin yapýlmasý amacýyla muhatap bulmak için çabalarýný sürdürüyordu. Bu doðrultuda, Cemaatten bildikleri veya Cemaat nezdinde giriþimde bulunabileceðini tahmin ettikleri kiþilere baþvuruyor ve bu iþin son bulmasý doðrultusundaki istek ve arzularýný bildiriyorlardý. PKK, yüz yüze bulunduðu ve ciddi olarak etkilendiði bu önemli sorunu aþmak, içine düþtüðü kötü durumdan kurtulmak ve bu çatýþmadan daha fazla güç ve prestij kaybetmemek için çok yönlü giriþimler baþlatmýþtý.
Gönderen: 16.12.2007 - 12:34
Bu Mesaji Bildir   Cihan-63 üyenin diger mesajlarini ara Cihan-63 üyenin Profiline bak Cihan-63 üyeye özel mesaj gönder Cihan-63 üyeyi arkadas listeme ekle Yukari
Cihan-63 su an offline Cihan-63  
FARKLI KESİMLERİN ATEŞKES BEKLENTİSİ VE PKK’NİN YAYDIĞI UYDURMA ATEŞKES HABERLERİ
582 Mesaj -
Hizbullah-PKK çatýþmasýnýn devam ettiði dönemlerde bölgenin deðiþik yerlerinde birkaç kez Hizbullah ile PKK’nin ateþkes yaptýðý haberleri yayýldý. Bu haberlerin yayýlmasý üzerine halk cadde ve sokaklara dökülüp, davul zurna çalarak sevinç gösterilerinde bulundu ve bu durumu þenliklerle kutladý. Belirli aralýklarla, farklý alanlarda benzer þekilde yayýlan bu ateþkes yaygarasýnýn perde arkasýnda PKK vardý. Cemaat bunu PKK’nin yaptýðýný net bir þekilde bildiði gibi, PKK de bu iþteki rolünü gizlemiyor ve inkar etmiyordu. Yayýlan ateþkes haberleri ve yapýlan þenlikler, PKK’nin ateþkes için giriþimlerini sürdürdüðü, muhatap arayýþý içinde olduðu ve bu doðrultuda çaðrýlar yaptýðý döneme denk geliyordu. PKK, böyle haberleri yayarak, bu tür sevgi gösterileri ve þenlikleri organize ederek, halkýn isteðinin de bir ateþkesin yapýlmasý doðrultusunda olduðunu göstermeye çalýþýyordu. Bu taktik uygulamalarýyla kamuoyu baskýsý oluþturup, ateþkes için Cemaatý ikna ederek veya kabule zorlayarak resmi bir ateþkesi hayata geçirmek istiyordu.


Sadece PKK deðil, bölge halký ve diðer bazý Kürt siyasi çevreleri de böyle bir ateþkes özlemi çekiyorlardý. Bütün bu kesimlerin ateþkes istemelerinin farklý nedenleri ve kendilerince haklý gerekçeleri vardý. PKK ve tabaný, içine düþtükleri çýkmazdan kurtulmak ve daha fazla zarar etmemek için böyle bir ateþkesi istiyorlardý. Diðer Kürt örgütleri, Kürt siyasi çevreleri ve Kürt milliyetçilerinin bir kýsmý, Kürdistan’da Kürt halký ve örgütleri arasýnda böyle bir çatýþmanýn yaþanmasýndan rahatsýzlýk duyduklarý için, bir kýsmý ise süren çatýþmalardan kendileri de direkt veya dolaylý bir þekilde zarar gördükleri için çatýþmalarýn son bulmasýný ve ateþkesin yapýlmasýný arzuluyordu. Bölge halký da, bölge insanlarý arasýnda böyle bir çatýþmanýn yaþanmasýndan samimi olarak rahatsýzlýk duyduðu gibi, bu çatýþmanýn kendisine dolaylý veya dolaysýz verdiði zararlar nedeniyle bu çatýþmanýn bitmesini istiyordu.


Kürdistan’da rejimin zulüm politikalarýndan kaynaklanan ve geçmiþten süregelen halkýn kronikleþmiþ temel sorunlarýna ilaveten, bölgede uzun zamandýr devam eden PKK-TC çatýþmasýnýn beraberinde getirdiði sorunlar, halkýn yükünü ciddi bir þekilde ve yeterince aðýrlaþtýrmýþtý. Bütün bunlara Hizbullah-PKK çatýþmasýnýn beraberinde getirdiði yeni sorunlar ve zorluklar da eklenince, halkýn bu ortamdan olumsuz olarak etkilenmemesi mümkün deðildi. Bölge halký, genel olarak bu çatýþma ortamýnýn beraberinde getirdiði siyasi, sosyal ve ekonomik bir çok sorun ve sýkýntýdan dolayý çatýþma ortamýndan zarar görüyordu. Ancak halk, bu çatýþmalardan kaynaklanan maðduriyetiyle beraber, daha çok bölgede süren çatýþma ve gerginlik ortamýnýn son bulmasý için böyle bir ateþkesin olmasýný arzuluyordu.
Gönderen: 16.12.2007 - 12:34
Bu Mesaji Bildir   Cihan-63 üyenin diger mesajlarini ara Cihan-63 üyenin Profiline bak Cihan-63 üyeye özel mesaj gönder Cihan-63 üyeyi arkadas listeme ekle Yukari
Cihan-63 su an offline Cihan-63  
PKK’NİN ATEŞKES ÇAĞRILARINDAKİ SAMİMİYETSİZLİĞİ
582 Mesaj -
PKK’nin, geldiði nokta ve elde ettiði baþarýlardan dolayý içine düþtüðü zafer sarhoþluðuyla gerçeði göremeyip Hizbullah’a savaþ açmakla yanýlgýsýný anladýðýný bir anlýk kabul edelim. Ancak, çatýþmalar baþlayýp gerçeði acý bir þekilde görüp yaþadýktan sonra da Cemaate karþý tutum ve uygulamalarýnda bir deðiþiklik görünmüyordu. Sürekli ateþkes çaðrýlarý yaptýðý, bu çatýþmanýn durdurulmasý için muhatap arayýþýnda olduðu, arabuluculuk yapacak birilerini bulmak için her kapýya baþvurduðu dönemde dahi, Cemaate yönelik çok yönlü saldýrýlarýný sürdürüyordu. Fiili saldýrýlarýyla beraber iftira ve yalana dayalý propagandalarla Cemaatý çirkin bir þekilde karalamaya devam ediyordu. Pratikte iyi niyetini ve samimiyetini gösterecek hiçbir uygulamasý görünmüyordu. O zamana kadar her konuda samimi ve dürüst davranmadýðý gibi, yaptýðý ateþkes çaðrýlarýnda ve bu doðrultudaki giriþimlerinde de samimi görünmüyor ve güven vermiyordu. O güne kadarki samimiyetsiz tavýrlarý ve yanlýþ politikalarýndan dolayý baþýna gelenlerden tecrübe ve ders alýp dürüst davranacaðýna, bunun tam aksine sürekli yaptýðý yanlýþlýklarý tekrar etmeye devam ediyordu. Bu da onun bu iþte samimi olmadýðýný, art niyetli hareket ettiðini ve bazý oyunlar peþinde olduðunu açýkça gösteriyordu.


Hizbullah-PKK çatýþmasý sürüyorken, bu döneme denk gelen Hizbullah-nifak grubu çatýþmasý baþladý. PKK, bu çatýþmalarý ve Cemaatle nifak grubu arasýndaki ihtilaf ve çeliþkileri fýrsat bilip, ele geçirdiði bu kozu kendi çýkarlarý doðrultusunda kullanmak için harekete geçti. PKK, kendi yayýn organlarýnda bu grupla görüþtüklerini, bu grubun gerçek Hizbullah olduðunu ve bu grupla bir sorunlarýnýn olmadýðýný, kendileriyle çatýþan grubun TC’nin kontrolündeki Hizbullah olduðunu söyleyerek, Cemaate karþý nifak grubunu destekliyordu. Cemaatý karalayan, nifak grubunu ise öven deðiþik haber ve görüþler PKK’nin basýn yayýn organlarýnda da yayýnlanýyordu. Münafýklar da PKK ile görüþüp anlaþtýklarýný ve iliþki içerisinde olduklarýný söylüyor ve gizlemeye ihtiyaç duymuyorlardý. Apo “Bu çocuklarla ara sýra görüþüyoruz” diyerek hem bu grupla iliþkilerini doðruluyor ve hem de bunlarý Cemaate karþý nasýl kullandýklarýný alaycý ve aþaðýlayýcý bir üslupla ifade ediyordu. PKK’nin Cemaate yönelik yürüttüðü bu düþmanca faaliyetlerinin hepsi ateþkes çaðrýlarýný yaptýðý dönemde gerçekleþiyordu. Bir taraftan Cemaate karþý böyle komplolar içerisindeyken, diðer taraftan ateþkes çaðrýsý yapmasý bu iþte samimi olmadýðýný ortaya koyuyordu.


PKK’nin o güne kadar Cemaate karþý baþvurduðu ve faydalý bir netice alamadýðý komplo ve taktikleri gibi nifak grubunu Cemaate karþý kullanma taktiði de tutmadý. Yýpratma amacýyla yürüttüðü yalan propagandalarýna kendi tabaný dahil halktan hiç kimseyi inandýramadý. Cemaate karþý yürüttüðü çok yönlü mücadelesinden bir netice alamayýnca, bu sefer politika deðiþtirerek yeni taktiklere baþvurdu. Bir taktik gereði Cemaatle iliþki kurmaya çalýþarak, siyasi ve politik oyunlarla hedefine ulaþmayý denedi. Ancak, Cemaatle ateþkes yapmak için muhatap arayýþlarý içerisinde olduðu dönemde dahi kendi tabanýna karþý yalancý bir duruma ve çeliþkiye düþmemek için, bir yandan Cemaate yönelik süregelen karalama ve düþmanlýðýna devam ediyor, diðer yandan da canla baþla ateþkes için Cemaatle görüþmenin yollarýný arýyordu. Eðer gerçekten PKK, Cemaatýn TC’ye baðlý veya TC’nin desteðiyle ortaya çýkan bir kontra örgütü olduðuna inanýyorduysa, o zaman niçin ýsrarla böyle bir kontra hareketi ile masaya oturmaya ve ateþkes yapmaya can atýyordu? PKK, kamuoyu nezdinde bu çeliþkili durumunun ve ikiyüzlülüðünün ortaya çýkmamasý için özel çaba harcýyor ve deðiþik oyunlara baþvuruyordu. Bu da PKK’nin art niyetini ortaya koyan bir baþka samimiyetsizlik göstergesiydi.


Uzun süreden beri devam eden bu çatýþmanýn taraflarý belliydi. Böylesine önemli bir sorunun çözüme kavuþmasý ve bu savaþýn bitmesi için direkt çatýþan iki taraf olan Hizbullah ve PKK’nin yetkilileri arasýnda bu ateþkes görüþmesinin yapýlmasý gerekirdi. Ancak PKK, bu iþi direkt kendisi yapacaðýna, bir oyun icabý kendisine baðlý ÝHD, HEP ve DEP gibi legal kuruluþlarý veya cephe faaliyetleri içinde olan insanlarýný bu iþte kullanýyordu. Bunlarýn çoðunun belirleyicilik ve baðlayýcýlýk vasfý olmadýðý gibi, bu iþte Cemaatýn muhataplarý da olamazlardý. Ayrýca, bunlarla yapýlacak herhangi bir görüþme veya anlaþmayý PKK, inkar edebilir, sahiplenmeyebilir veya istediði zaman kendisini baðlamadýðýný söyleyebilirdi. Kendisi direkt taraf olmadýðýndan hiçbir sorumluluk duymadan ve yükümlülük altýna girmeden isteðine uygun hareket edebilirdi. Bu þekilde davranarak Cemaatý, þeytani bir þekilde politik oyunlarýna alet etmek istiyordu. Bu da PKK’nin bir diðer samimiyetsizlik örneðiydi.


Bir diðer husus ise PKK’nin, kiminle çatýþtýðýný ve kiminle karþý karþýya olduðunu çok iyi bilmesine raðmen, çatýþmalarýn son bulmasý ve ateþkesin saðlanmasý için bilerek yanlýþ adreslere baþvurmasýydý. Muhatap bulmakta zorluk çektiðini bir dereceye kadar kabul edebiliriz. Ancak PKK’nin, bu iþ için müracaat ettiði, muhatap aldýðý ve kendileriyle görüþme yaptýðý insanlarýn Cemaatle iliþkilerinin olmadýðýný, Cemaatý temsil etmediklerini, böyle bir görüþme yapmak için Cemaatýn onayý ve iznini almadýklarýný bildiði halde, bu insanlarla görüþmesi ve bu yollara tevessül etmesi iyi niyetli olmadýðýný göstermekteydi. Bu oyunlara baþvurarak bir netice alamayacaðýný herkesten daha fazla kendisinin bilmesi gerekirdi. Nitekim dürüstlükle baðdaþmayan bu tutum ve davranýþlarý birçok fýrsatý kaçýrmasýna sebep oldu. Bu ahlak dýþý oyun ve komplolar, PKK’ye ve bu iþe teþebbüs eden insanlara pahalýya mal oldu. Baþvurduðu bu yollardan hiçbir fayda elde etmediði gibi, iþi daha da çözümsüzlüðe iterek Cemaatýn güven ve itimadýný tamamen sarstý.


PKK, hiçbir ahlaki kurala riayet etmeyen, güvenirliði olmayan, kaypak, fýrsatçý ve sözüne sadýk kalmayan, her zaman ihanet eden, þantaj ve komplolara baþvuran, iftira ve yalan ile karalamayý ahlak edinen, günü kurtarma peþinde koþan ve istikrarlý bir çizgisi olmayan tutarsýz bir harekettir. Bunlarý aleyhinde propaganda yapmak ve karalamak amacýyla söylemiyoruz. Bu söylediklerimiz, hem Kürdistan insanlarý olarak, hem çeyrek asýrlýk mücadele ömrü olan bir hareket olarak ve hem de PKK ile uzun süre çatýþan bir cemaat olarak, gözlemlerimizle, yaþadýklarýmýzla ve tecrübelerimizle tanýklýk ettiðimiz PKK’nin en belirgin özellikleridir. Bütün bu belirgin özellikleri ve geçmiþteki kötü pratiðine ilaveten, ateþkes çaðrýlarý yapmasý ve bu doðrultudaki giriþimleri hususunda da söylem ve pratiði birbiriyle çeliþir durumdaydý. Cemaat, bütün bu durumlarý bilerek ve görerek PKK’nin ateþkes çaðrýlarýnda samimi olmadýðýna ve dürüst davranmadýðýna inanarak bu oyunlara gelmedi

(devam edecek)
Gönderen: 16.12.2007 - 12:35
Bu Mesaji Bildir   Cihan-63 üyenin diger mesajlarini ara Cihan-63 üyenin Profiline bak Cihan-63 üyeye özel mesaj gönder Cihan-63 üyeyi arkadas listeme ekle Yukari
Cihan-63 su an offline Cihan-63  
CEMAATIN ATEŞKESE BAKIŞI
582 Mesaj -
Cemaat, çatýþmalar baþlamadan önce PKK’yi uyarmýþ, bu çatýþmanýn taraflara bir faydasýnýn olmayacaðýný, bu çatýþmadan en fazla TC’nin istifade edeceðini, özellikle PKK’nin kendisine ikinci bir cephe açmakla Cemaatten daha fazla zarar eden taraf olacaðýný söylemiþti. PKK’nin baþka bir alternatif býrakmamasý sonucu Cemaatýn zorunlu olarak içine girdiði bu savaþ, dayatma ve imhaya karþý savunma savaþýydý. Cemaat, baþka hiçbir seçeneði ve alternatifi olmadýðýndan, varlýðýný koruyabilmek için uzun süre devam eden bu aðýr savaþa katlanmak zorunda kaldý. Nitekim, bu çatýþmanýn sonuçlarý hakkýnda Cemaatýn çatýþma öncesi deðerlendirmesi ve öngörüsü doðru çýktý. Bu çatýþmanýn kazanan tarafý TC oldu. PKK ise, bu savaþý dayatmakla hedefine ulaþamadýðý gibi, aldýðý darbeler nedeniyle büyük oranda güç kaybetti. Birkaç yýl þiddetli bir þekilde devam eden bu çatýþmalar neticesinde PKK, Cemaate karþý eylem yapamayacak kadar zayýf düþtü ve yerleþim alanlarýnýn çoðunda üstünlük Cemaate geçti.


Cemaatýn sonsuza dek PKK ile savaþýp, bütün güç ve enerjisini bu çatýþmada tüketme gibi bir niyeti ve amacý yoktu. PKK’nin etkinliðinin kýrýlmasý ve eylemsizlik sürecine girmesiyle Cemaat de, yoðun eylemliliðe son verdi. Böylece çatýþmalar önemli oranda azalýp kesilme noktasýna geldi. PKK, içine düþtüðü kötü durum ve sýkýþmýþlýk nedeniyle yapýlacak bir ateþkes görüþmesinde Cemaatýn bütün þartlarýný kabul edebilecek bir görünüm sergiliyordu. Çünkü, böyle bir ateþkese çok ihtiyacý vardý. Ayrýca bu doðrultuda yoðun bir istek ve çaba içerisinde olduðunu da gösteriyordu. TC ise, bu çatýþmalarýn devam etmesi için provokasyonlar dahil olmak üzere her yola baþvuruyordu. Cemaat, TC’nin daha fazla bu çatýþma ortamýndan istifade etmesini önlemek, provokasyonlarýný boþa çýkarmak ve oynanan oyunlarý bozmak için ateþkese olumlu bakýyor ve gerekliliðine inanýyordu. Bütün bu nedenlerden dolayý Cemaat, uygun bir zamanda ve ortamda istek ve þartlarýnýn kabul edileceði bir ateþkes görüþmesinin yapýlmasý taraftarýydý. Bu çatýþmanýn hem kendi çýkarlarýna ve hem de Müslüman halkýnýn çýkarlarýna olacak þekilde resmi bir ateþkesle son bulmasýný arzuluyordu.


Cemaat, yapýlacak bir görüþmenin ve saðlanacak bir ateþkes anlaþmasýnýn verimli, kalýcý, kapsamlý ve temelli olmasý için iki taraf arasýnda en üst düzeyde yapýlmasýný istiyordu. Ancak, içinde bulunduðu mücadele ortamýnýn aðýr ve olumsuz þartlarýndan dolayý bunu gerçekleþtirmede zorlanýyordu. PKK ile üst düzeyde irtibat kurma, görüþme için uygun yer ve zaman tayini gibi sorunlar bu iþi engelleyen önemli etkenlerdi. Çünkü, PKK ile arasýnda geçmiþe dayalý bir irtibat ve iliþki olmadýðýndan Cemaat, PKK’nin üst düzey yetkilileri ve yurtdýþýndaki merkeziyle saðlýklý bir irtibat kurmada zorluk çekiyordu. Ülke içindeki PKK sorumlularýyla görüþmek ve haberleþmekten de bilerek kaçýnýyordu. Zira PKK’ye yönelik TC’nin sýzmasý ve kontrolü çok ileri düzeydeydi. Cemaat, TC’nin PKK üzerindeki bu kontrolünü, kendisine sýðýnan veya yakalayýp sorguladýðý PKK’lilerin itiraflarýndan ve eline geçen PKK’nin bazý bölge arþivlerinden çok iyi ve detaylý bir þekilde biliyordu. Ülke içinde böyle bir görüþmeye teþebbüs edilirse, TC’nin bunu haber alýp provoka edebileceði gibi, bu kanaldan darbe yiyeceði endiþesini de taþýyordu. Böyle bir olumsuzluk, beraberinde bir çok yeni sorun getirecek ve tehlikeli sonuçlar doðuracaktý. Cemaat, böyle bir giriþimin beraberinde getireceði zarar ve tehlikeleri göz önünde bulundurarak, özellikle yurt içinde PKK ile iliþki kurma ve görüþmeyi sakýncalý buluyor ve bu hususta çok ihtiyatlý ve çekingen davranýyordu. Ancak, bu iþin saðlýklý, güvenilir ve emin bir þekilde gerçekleþmesi için de uygun yollarý araþtýrmaya devam ediyordu.


Cemaatýn, bu iþte acele etmeyip ihtiyatlý davranmasýnýn en önemli sebeplerinden biri de, PKK’ye olan güvensizliðiydi. Çünkü Cemaat, PKK’yi çok iyi tanýyordu. O güne kadar sadakat ve dürüstlük adýna hiçbir þeyine tanýk olmamýþtý. PKK’nin içine düþtüðü çýkmazdan kurtulmak için taktik icabý böyle bir yaklaþým sergilediði, bu iþi suiistimal edip kötü bir þekilde istifade edeceði, bu iþte samimi olmadýðý ve böyle bir antlaþmaya baðlý kalmayacaðý þeklinde þüphe ve tereddütleri vardý. Gündeminde böyle bir ateþkes konusu olmasýna raðmen, bütün bu endiþelerinden dolayý acele etmeyip ihtiyatlý hareket ediyordu. Daha sonraki geliþmeler ve yaþanan olaylar, Cemaatýn PKK’yi yanlýþ tanýmadýðýný, bu endiþe ve þüphelerinde haklý olduðunu ortaya koydu.
__________________
Gönderen: 16.12.2007 - 12:36
Bu Mesaji Bildir   Cihan-63 üyenin diger mesajlarini ara Cihan-63 üyenin Profiline bak Cihan-63 üyeye özel mesaj gönder Cihan-63 üyeyi arkadas listeme ekle Yukari
Cihan-63 su an offline Cihan-63  
PKK’NİN KAMUOYUNA İLAN ETTİĞİ HİZBULLAH-PKK ATEŞKES YALANI
582 Mesaj -
Cemaat, belirttiðimiz ve vurguladýðýmýz haklý bir çok nedenden dolayý PKK’nin ateþkes çaðrýlarýný ve bu doðrultudaki giriþimlerini samimi, dürüst ve gerçekçi bulmuyordu. Nitekim daha sonraki geliþmeler Cemaatýn, PKK hakkýndaki düþünce ve deðerlendirmelerinin doðru olduðunu, þüphe, endiþe ve tereddütlerinde haklý olduðunu ortaya koydu. Böylece, PKK hakkýndaki bilgi ve tecrübelerinin kendisini yanýltmadýðý bir kez daha doðrulanmýþ oldu. Çünkü, ateþkes giriþimleri doðrultusunda yaþanan bütün bu geliþmelerden kýsa bir süre sonra PKK, Hizbullah ile ateþkes kararý aldýðý þeklindeki yalan haberi kamuoyuna ilan etti. Cemaatýn isminin kullanýldýðý, ancak Cemaatýn içinde olmadýðý ve haberdar edilmediði bu ateþkes haberi tamamen asýlsýz olup, PKK’nin bir senaryosu ve tezgahladýðý politik bir oyundan ibaretti.


PKK tarafýndan bölgede daðýtýlan ve PKK merkez komitesi imzasý taþýyan bildiride, Hizbullah ile PKK’nin ateþkes kararý aldýklarý haberi kamuoyuna duyuruluyordu. Söz konusu bildiride, Hizbullah ile PKK’nin görüþüp konuþtuklarý ve ateþkes kararý aldýklarý ifade ediliyordu. Ancak, bildirinin içeriði sadece bu yalan haberden ibaret deðildi. Bu bildiri, Cemaati töhmet altýnda býrakýcý ve suçlayýcý çirkin bir üslupla kaleme alýnmýþtý. Sanki Cemaat, o güne kadar TC tarafýndan oyuna getirilerek PKK ile çatýþmaya sürüklendiðini ve kullanýldýðýný kabul etmiþ, PKK’nin o güne kadar söylediði her þey doðruymuþ, Cemaat da yanlýþlýðýný anlayýp içine düþtüðü bu durumdan kurtulmak için PKK’den yardým istemiþ, PKK de Cemaatýn bu durumdan kurtulmasý için yardýmcý olmayý kabul etmiþ þeklinde, haince ve düþmanca bir üslupla yazýlmýþ, baþtan sona kadar kurgu ve hayal ürünü bir bildiriydi. Yani bu bildirinin tek amacý, o güne kadar PKK’nin Cemaat hakkýnda söylediði bütün yalan ve iftiralarý bu taktikle ve böyle bir senaryoyla sözde Cemaatýn dilinden doðrulatmaya çalýþmaktý.


Oysa ki, böyle bir görüþme ve ateþkes anlaþmasý olmamýþtý. Bu, PKK’nin Cemaate karþý süregelen düþmanlýk, iftira ve komplolarýnýn yeni bir türüydü. PKK, hazýrladýðý bu tuzaða kendisi düþmüþ ve suçüstü yakalanmýþtý. Bu suçu ve ihaneti inkar edilemeyecek ve üstü örtülemeyecek kadar açýktý. Eðer PKK, bu yapýlanlarýn kendisinin hayali bir senaryosu olmadýðýný ve Cemaat adýna birileriyle böyle bir iþi yaptýðýný iddia ederse, çok kötü bir þekilde oyuna geldiðini ve aldatýldýðýný kabul etmiþ olacak ki bu da baðýþlanmayacak büyük bir suç ve teþkilati basitliktir. Usulen ve ahlaken Cemaat adýna, Cemaatýn izni ve bilgisi dýþýnda yapýlacak bir görüþmeyi PKK’nin kabul etmemesi ve böyle bir görüþmeye taraf olmamasý gerekirdi. Çünkü, Cemaatýn dýþýnda böyle bir görüþme ve ateþkes anlaþmasýný kiminle yaparsa yapsýn, bunun Cemaatý baðlamayacaðýný ve bir geçerliliðinin olmayacaðýný en iyi bilmesi gereken PKK’dir. Eðer bunu bilinçli yapmýþsa -ki öyledir- PKK’nin böyle basit komplo, senorya ve aþaðýlýk yöntemlerle amacýna ulaþacaðýný düþünmesi, saflýktan ve zavallýlýktan baþka bir þey deðildir. Çünkü, uzun süredir devam eden ve PKK’ye çok pahalýya mal olan bu savaþ, PKK’nin bu þekildeki iftira, yalan, karalama, komplo ve ithamlarla Cemaate saldýrmasýndan kaynaklanmýþtý. O güne kadar hiç fayda görmediði bu yol ve yöntemleri tekrar denemesi ve bu gayr-ý ahlaki tutumunu sürdürmesi hiçbir þekilde onun faydasýna deðildi. Eðer gerçekten PKK, görüþme ve ateþkes çaðrýlarýnda samimi olsaydý, sorunu daha da çözümsüzlüðe iten böyle bir komplonun içinde olmamasý ve bu yanlýþý yapmamasý gerekirdi.


Cemaat, kendisinden habersiz, kendi adýna perde arkasýnda bazý oyunlarýn oynanabileceðini veya oynandýðýný düþünerek, o güne kadar PKK ile görüþme veya ateþkes konusunda kendi inisiyatifi dýþýnda sürdürülen çabalarýn ve yapýlan giriþimlerin hiç birini ne desteklemiþ ve ne de kabul etmiþti. Hatta bu doðrultuda kendisinden habersiz yapýlan giriþimleri düþmanlýk olarak deðerlendiriyordu. Cemaatýn böyle bir þeyi kabul etmeyeceðini, bu oyuna gelmeyeceðini ve buna þiddetli tepki göstereceðini PKK’nin hesaplamasý gerekirdi. Böyle bir görüþmeyi PKK kiminle yapmýþsa ve böyle bir kararý kiminle almýþsa alsýn, bu tamamen Cemaate darbe vurmak için düþmanca tertiplenmiþ bir komplo ve tuzaktý. Aslý olmayan böyle bir haberin yayýnlanmasý Cemaatýn kazanýmlarýný bertaraf etmeyi amaçlýyordu. Cemaatýn bunu düþmanlýk ve komplo olarak kabul etmekten baþka bir seçeneði yoktu. Nitekim bu ihanet ve komplo giriþimine Cemaat, bölge genelinde PKK’ye yönelik yoðun eylemler gerçekleþtirerek çok sert bir þekilde tepki gösterdi. PKK, o güne kadar olduðu gibi, yaptýðý bu çirkin iþin cevabýný ve karþýlýðýný da eylemlerle aldý.


Cemaatýn bu sert tepkisi üzerine PKK, ikinci bir bildiri daðýtmak zorunda kaldý. Bu ikinci bildiride adeta tükürüðünü yalarcasýna önceki açýklamalarýný tekzip ediyordu. Ayrýca hatasýný düzeltmeye yönelik yumuþak ve özür dileyici bir üslup kullanmýþtý. Ancak bir bildiriyle bütün bu yapýlan yanlýþlýklarýn üstünü örtmek ve sebep olduðu tahribatý düzeltmek o kadar kolay deðildi. Zira böyle önemli bir konuda Cemaat adý kullanýlarak kamuoyuna gerçek dýþý bir açýklama yapýlmýþtý. Cemaatýn bu komplodan gördüðü ve göreceði büyük zararlarý PKK’nin tekzibi ve özrü telafi etmiyor ve menfi tesirlerini ortadan kaldýramýyordu.
Gönderen: 16.12.2007 - 12:36
Bu Mesaji Bildir   Cihan-63 üyenin diger mesajlarini ara Cihan-63 üyenin Profiline bak Cihan-63 üyeye özel mesaj gönder Cihan-63 üyeyi arkadas listeme ekle Yukari
Cihan-63 su an offline Cihan-63  
HİZBULLAH-PKK ÇATIŞMASI ÖNCESİ DÖNEMDE PKK’NİN İYİ DURUMU VE KAZANIMLARI
582 Mesaj -
Hizbullah ile çatýþma öncesi dönem, her açýdan PKK’nin istediði yönde olaylarýn geliþtiði bir dönemdi. PKK, belirlediði strateji ve politikalarý doðrultusunda istediði ve öngördüðü þekilde hýzlý bir geliþme içinde olup hedeflerine doðru adým adým ilerliyordu. TC ile çatýþma süreci ve olaylar, PKK’nin de öngörmediði ve tahmin etmediði bir þekilde kendi lehine geliþiyordu. Ulaþýlmasýný istediði ve arzuladýðý bir merhaleye ulaþmýþ, bu hýzlý ilerleyiþi karþýsýnda TC aciz ve etkisiz kalmýþtý. *****huriyet tarihinde hiçbir silahlý Kürt hareketine kýsmet olmayan ve hiçbir Kürt hareketinin yakalayamadýðý ve ulaþamadýðý bir merhaleye ulaþmýþ ve dönemsel bir baþarý kazanmýþtý. Bu açýdan, 1991-1992 yýllarý PKK için altýn yýllar ve geldiði nokta zirve olarak isimlendirilebilir.
1992 öncesi ve sonrasý veya Hizbullah-PKK çatýþmasý öncesi ve sonrasý TC ve PKK’nin Kürdistan’daki durumlarýný iki ayrý dönem þeklinde ele alarak karþýlaþtýrýrsak, taraflarýn durumlarýný daha net bir þekilde görme ve bölge gerçeklerini anlama imkanýmýz olacaktýr. Bu durumun daha iyi anlaþýlmasý ve açýklýða kavuþmasý için, o tarihlere geri dönüp bakarak ve o dönemde yaþanan olaylarý hatýrlayýp tek tek ele alarak taraflarýn içinde bulunduklarý gerçek vaziyetlerini, baþarý veya baþarýsýzlýklarýný net bir þekilde göz önüne sermemiz gerekir. Ýlk önce Hizbullah-PKK çatýþmasý öncesi dönemde PKK’nin içinde bulunduðu duruma bakýp o dönemde geldiði nokta, elde ettiði önemli kazaným, baþarý ve avantajlarýný ele alacaðýz. Bu kazaným ve baþarýlarý maddeler halinde þöyle sýralayabiliriz:
-PKK, parti, gerilla ve cephe örgütlenmesini tamamlamýþ, planladýðý ve öngördüðü þekilde stratejik hedeflerine ulaþma doðrultusunda hýzlý bir ilerleyiþ içindeydi.
-PKK, ihtiyaç duyduðu ve olmasýný istediði legal ve illegal birçok yan kuruluþunu örgütlemiþ, bunlarý deðiþik isimlerle aktif olarak faaliyete geçirmiþti. Özellikle legal düzeyde çok sayýda yan kuruluþa sahip olmuþtu.
-PKK, silahlý mücadelede kazandýðý baþarýlar neticesinde Kürdistan’ýn bazý noktalarýnda alan hakimiyeti kurmuþ, kurtarýlmýþ bölge diyebileceðimiz bu alanlarda uzun süreli ve yerleþik bir þekilde çok yönlü faaliyet yürütüyordu.
-PKK, Kürdistan’ýn bir çok noktasýnda silahlý eðitim kamplarý kurmuþ ve buralarda kalabalýk gerilla birlikleri bulundurmaktaydý. TC güçleri, bu yerleri bildikleri halde üzerlerine gidemiyor veya bu alanlarda etkin operasyon düzenleyemiyordu.
-PKK militanlarý, özellikle kýrsal alanda çok rahat bir þekilde hareket ediyor, hiçbir zorlukla karþýlaþmadan, korkusuzca istedikleri köylere girip çýkýyorlardý. Bu köylerde uzun süre barýnabiliyor, siyasi ve ideolojik faaliyet yürütebiliyor ve birçok ihtiyaçlarýný temin edebiliyorlardý.
-PKK, hem þehirlerde ve hem de kýrsal alanda düzenli ve aktif bir milis gücü örgütlemiþti. Hemen hemen her mahalle, köy ve mezrada varolan bu milisler, PKK’nin her yerde gözü, kulaðý, kýlavuzu, istihbarat kaynaðý ve mesajlarýný halka ulaþtýrma unsurlarýydý. Bu milisler, PKK için daðdaki gerilladan daha etkin ve önemli görevler yürütüyorlardý. Çünkü, bunlar olmadan daðdaki gerilla yerleþim alanlarýna yönelik hiçbir faaliyet icra edemezdi.
-PKK, halk anlaþmazlýklarýna müdahale ediyor, bu anlaþmazlýklarý çözmek için halk mahkemeleri kuruyor, istediði kiþiyi bu mahkemelere çaðýrýp yargýlýyor, verdiði çözüm ve aldýðý kararlarý uyguluyor, buna karþý çýkan veya itaat etmeyenlere maddi müeyyideler uygulayarak cezalandýrýyordu.
-TC, gösterdiði bütün çabalara, yaptýðý bütün baskýlara ve maddi tekliflere raðmen koruculuk sistemini oturtamýyordu. Halkýn isteksizliði yanýnda PKK’nin etkinliði koruculaþtýrmayý önlemede önemli bir engeldi. Bazý alanlarda ise PKK taktik icabý bilinçli olarak kendisi koruculuða izin veriyor ve bu iþi organize ediyordu. Böylece, koruculuðu kabul eden bu insanlardan örgütsel çýkarlarý doðrultusunda istifade ediyordu.
-PKK, teþhis, tecrit ve imha politikasýný baþarýlý ve yoðun bir þekilde uyguluyordu. Bu politika gereði kendisine karþý çýkan veya çýkarlarýna engel gördüðü birçok kiþiyi ilk önce kötülüyor, aleyhinde propaganda yapýp karalýyor ve topluma suçlu olarak tanýtýp ilan ediyordu. Daha sonra, bu insanlarý boykot ederek toplumdan tecrit ediyor, halkla iliþkilerini ve hatta aile ve akrabalarýyla iliþkilerini yasaklýyordu. Tecrit ettiði bu insanlarýn bazýlarýna para cezasý uyguluyor, bazýlarýný sürgüne gönderiyor, bazýlarýný da öldürüyordu.
-Legal parti örgütlenmesiyle siyasi faaliyetlerini kitleselleþtirme baþarýsýný gösteren PKK, seçimlere giriyor ve bu yolla meclise milletvekili gönderiyordu. Bu þekilde legal politik faaliyetlerini meclise kadar taþýyarak, iç ve dýþ kamuoyunda uzun süre devam eden siyasi çalkantýlara sebep oluyordu. Böylece, TC’yi hem ülke içinde ve hem de uluslararasý düzeyde zora sokuyor ve prestijinin sarsýlmasýna sebep oluyordu.
-PKK, ülke dýþýnda ve özellikle Avrupa’da legal düzeyde geniþ bir alanda faaliyet yürütüyordu. O dönemde kendisi dýþýnda etkin bir hareket görünmediðinden, kendisini Kürdistan’da alternatifi olmayan bir güç olarak gösteriyordu. Böylece hem yurtdýþýndaki Kürtler üzerinde etkinlik kurabiliyor ve hem de uluslararasý iliþkilerinde kendisini muhataplarýna rahatça kabullendirebiliyordu.
-PKK, Kürdistan’ýn birçok yerleþim alanýnda kendisine baðlý olmayan diðer legal partilerin mahalli teþkilatlarýna sýzarak, baský yapýp yýldýrarak veya kendisinden izin almaya mecbur býrakarak faaliyetlerini önemli oranda engelliyordu.
-Sadece kendi yan kuruluþu olan legal partide deðil, diðer partilerden de kendisine baðlý veya kendisiyle anlaþmaya varan bazý kiþileri aday gösterip milletvekili veya belediye baþkaný olarak seçtirebiliyordu. Böylece bu partilerden de politik çýkarlarý doðrultusunda istifade ediyordu.
-Hangi partiden olursa olsun seçilen milletvekili veya belediye baþkanlarýnýn kendi güdümünde hareket etmeleri için baský uyguluyor, politik hedefleri doðrultusunda yönlendirmeye çalýþýyor ve onlardan maddi ve siyasi rant elde ediyordu.
-Basýn ve medya alanýnda, kendisine baðlý veya güdümünde yayýn yapan bir dizi gazete, dergi, radyo, televizyon ve yayýnevine sahipti. Bu legal veya illegal yayýnlarýn Kürdistan’ýn her tarafýna ulaþmasýný saðlýyordu. Bunlarýn vasýtasýyla örgütlü bir propaganda çalýþmasý yapýyor ve mesajýný halka ulaþtýrabiliyordu.
-Kürdistan’daki iþ adamlarýndan, ihalelerden ve Türkiye’nin batý bölgelerinde yaþayan Kürt iþ adamlarýndan istediði oranda vergilendirme adý altýnda haraç veya gönüllü baðýþ alabiliyordu. Bunun dýþýnda, vergilendirme veya partiye yardým adý altýnda kendisinin tayin ettiði miktarda parayý, istediði her þahýs veya aileden alabiliyordu.
- Askere alma adý altýnda hem ülke içinden ve hem de yurtdýþýndan, gerek baský yoluyla ve gerekse de gönüllü olarak istediði oranda kadýn ve erkeði toplayýp daða çýkarýyordu.
-Kürdistan’ýn bir çok yerleþim alanýnda, deðiþik münasebetlerle, istediði zaman birçok insaný sokaða döküp, Serhildan dedikleri gösteri ve yürüyüþler yapabiliyordu. Bu gösterilerde olaylar çýkararak bilinçli bir þekilde polis ve jandarmayla çatýþma ortamý oluþturuyordu.
-Çatýþmalarda ölen gerillalar için gösteriþli cenaze merasimleri düzenliyordu. PKK’nin cephe faaliyetleri içerisinde olan birçok insan, ölen gerillalarla birinci derecede akrabalýk baðlarý olmadýðý halde, ölenlerin yakýnýymýþ gibi kendisini tanýtýp cenazeleri alýyor, bazý cenaze sahiplerinin muhalefetine raðmen cenaze merasimlerini siyasi gösteriye dönüþtürüyordu.
-Bölge genelinde bütün yerleþim alanlarýnda cephe faaliyetlerini yoðun bir þekilde yürütüyordu. Bu cephe faaliyetleri ve milis gücü ile dað kadrolarý arasýndaki koordine ve irtibat sayesinde yerleþim alanlarýnda; boykot, yürüyüþ, cenaze törenleri ve benzeri faaliyetleri organize ediyordu. Bu etkinlikler için bir yerleþim alanýndan baþka bir yerleþim alanýna kýsa süre içinde çok sayýda insaný intikal ettirebiliyor veya toplayabiliyordu.
-PKK, yayýnladýðý bir bildiri veya kendisine baðlý birkaç kiþinin sözlü olarak yaydýðý bir haberle, istediði þehirde birçok iþ kolunda grev ve boykot yaptýrabiliyordu. Kepenk kapatma ve kontak kapatma gibi eylemleri sýk sýk gerçekleþtiriyordu.
-Bölgenin üniversitelerinde ve birçok þehrindeki orta dereceli okullarda öðrenci faaliyetlerini örgütleyip yönlendiriyor, istediði zaman buralarda olay çýkarýyor, öðrenci boykotlarý ve gösteriler düzenliyor veya bu öðrencilerin diðer alanlarda yapýlan gösteri ve etkinliklere katýlmalarýný saðlýyordu.
-Kürdistan’daki milliyetçi, sol, sosyalist Kürt örgütlerinin bir çoðunu silah zoruyla veya elde ettiði güç ve konumun kendisine saðladýðý imkan ve avantajlar sayesinde deðiþik taktikler uygulayarak ya etkisiz hale getirmiþ, ya bertaraf etmiþ, ya bölgeyi terk etmeye zorlamýþ veya kendi bünyesine katmýþtý.
-Bölge insanýnýn tarihten gelen devleti sevmeme, uzak durma, rejime entegre olamama, rejime yabancýlaþma gibi genel bir özelliði vardý. PKK, zahiren rejim muhalifi ve fiili olarak savaþan tek güç olarak Kürdistan halkýnýn bütün bu özelliklerinden faydalandý ve bu avantajý kullanma þansýný elde etti. PKK’nin alternatifi olabilecek baþka bir hareketin pratikte varlýk gösterememesi sonucu halk, PKK’yi sevmediði ve onaylamadýðý halde, ya destek vermek zorunda kalýyor veya kendisine engel olmuyordu.
-PKK’den farklý düþünen, ayrý örgütlenme içinde olan, farklý siyaset ve stratejiler takip eden birçok örgüt ve grup, PKK’yi onaylamadýklarý ve onunla derin görüþ ayrýlýðý içinde olduklarý halde, bir çok olumsuzluðunu, hata ve yanlýþýný sineye çekiyor ve bu olumsuz duruma seyirci kalýyorlardý. Çünkü, PKK ile var olan ihtilaflarýnýn çatýþmaya dönüþmesi durumunda TC’nin dolaylý veya dolaysýz bir þekilde bu durumdan istifade edeceðini bilerek, böyle hareket edip suskun kalmak zorunda kalýyorlardý.
-Cemaat, PKK ile var olan derin ideolojik, itikadi ve siyasi görüþ ayrýlýðýna raðmen, çatýþmalar öncesi dönemde PKK’nin bölge genelindeki kepenk kapatma, kontak kapatma, yürüyüþ yapma, öðrenci boykotlarý gerçekleþtirme, köylerde propaganda ve maddi destek amaçlý toplantýlar düzenleme gibi bütün eylem ve faaliyetleri karþýsýnda sürekli nötr, müdahale etmeyen, gerginliðe ve çatýþmaya sebep olacak tavýr ve davranýþlardan kaçýnan bir siyaset izliyordu. TC’nin dolaylý veya dolaysýz istifade edebileceði bir ortamýn meydana gelmemesi için böyle bir tutum sergiliyordu. Eðer bu gerçekler görülseydi, kýymeti bilinip iyi deðerlendirilebilseydi, bu durum PKK’ye büyük bir avantaj ve faaliyetlerinde büyük bir kolaylýk saðlýyordu. Ancak PKK, bu ortamýn ve bütün bu avantajlarýn kýymetini bilmedi. Yanlýþ politikalarý ve despotça uygulamalarýyla bütün bu imkan ve fýrsatlarýn elinden kaçmasýna sebep oldu.
__________________
Gönderen: 16.12.2007 - 12:37
Bu Mesaji Bildir   Cihan-63 üyenin diger mesajlarini ara Cihan-63 üyenin Profiline bak Cihan-63 üyeye özel mesaj gönder Cihan-63 üyeyi arkadas listeme ekle Yukari
Cihan-63 su an offline Cihan-63  
HİZBULLAH-PKK ÇATIŞMASI SONRASINDA PKK’NİN İÇİNE DÜŞTÜĞÜ KÖTÜ DURUM VE KAYIPLARI
582 Mesaj -
PKK, 1992’lere kadar elde ettiði baþarý ve kazanýmlarýný akýllýca koruma ve devam ettirme becerisini gösteremedi. Uyguladýðý yanlýþ strateji, taktik ve siyasetlerle bu kazanýmlarýný heba etti. Kazandýðý mevzilerini kaybedip gerilemesine sebep olacak tarihi hatalar yaptý. Bu hatalarýn en önemlisi Cemaate zalimce bir imha savaþý dayatmasýydý. Cemaatle çatýþma öncesinde PKK’yý uyarmýþ ve baþlayacak bir çatýþmanýn her iki tarafýn zararýna, TC’nin faydasýna olacaðýný söylemiþtik. Olaylar, düþündüðümüz ve öngördüðümüz þekilde geliþti. PKK, Hizbullah ile çatýþmaya girdikten sonra TC, rahat bir nefes alarak, ortaya çýkan bu yeni durum ve þartlardan yeterince istifade etti.


Eðer 1992 öncesi, yani Hizbullah-PKK çatýþmasý öncesi dönemde PKK’nin durumunu, 1992 sonrasý yani Hizbullah ile çatýþma sürecine girdikten sonraki durumuyla karþýlaþtýracak olursak, PKK’nin stratejik ve taktik hatasý sonucu Hizbullah’a dayattýðý savaþ neticesinde, 1992 yýlýndan sonra nasýl kötü bir duruma düþtüðünü ve kan kaybýna uðradýðýný, nasýl tarihi bir fýrsatý elinden kaçýrdýðýný ve lehine iþleyen süreci aleyhine çevirdiðini net bir þekilde görebileceðiz.


Hizbullah-PKK çatýþmasýyla PKK amaçladýðý hedeflerine ulaþamadýðý gibi, olaylar arzulamadýðý, öngörmediði ve beklemediði þekilde aleyhine geliþmeye baþladý. Bu anlamda 1992 yýlýna kadar PKK açýsýndan zirveye týrmanma dönemi olarak adlandýrýlabilirken, 1992 sonrasý dönem zirveden baþ aþaðý düþüþ ve gerileme dönemi olarak adlandýrýlabilir. PKK’nin 1992 sonrasý dönemde içine düþtüðü kötü durumunu ve kayýplarýný maddeler halinde kýsaca þöyle sýralayabiliriz:


-PKK, Cemaatle çatýþmaya girdikten sonraki süreçte öngördüðü ve düþündüðü gibi Cemaatý imha edemediði gibi, baþarý sayýlabilecek hiçbir kazaným da elde edemedi. Aksine Cemaatle savaþýnda hiç ummadýðý þekilde aðýr darbeler yedi. Cemaatýn baþarýlý direniþi ve eylemleri karþýsýnda etkinliði kýrýldý ve gerileme sürecine girdi. Bunun sonucunda, o güne kadar bölge halký üzerinde baský ve silah zoruyla kurduðu otorite sarsýldý. Çatýþmalar uzadýkça kayýplarý daha da arttý ve hýzlý bir þekilde güç kaybetmeye baþladý.


-Parti, gerilla ve cephe örgütlenmesini tamamlamýþ, bu örgütlenmesi sayesinde bölge genelinde etkin ve yoðun bir faaliyet yürüten PKK, Hizbullah ile çatýþma sürecinin baþlamasýndan sonra bütün bu yoðun ve etkin faaliyetlerini yürütemez hale geldi. Bazý alanlardaki faaliyetleri ya tamamen son buldu ya da zayýf ve etkisiz bir seviyeye geriledi.


-1992 öncesinde Kürdistan genelinde bir çok alanda rahat ve korkusuzca hareket edebilen, yerleþim alanlarýna istediði zaman girip çýkan gerilla güçleri, Hizbullah ile çatýþmalarýn baþlamasýyla eskisi gibi rahat hareket edemez hale geldiler. Hizbullah ile çatýþma yaþadýklarý alanlara ya giremiyor veya bu alanlardaki etkinliklerini kaybederek alaný terketmek zorunda kalýyorlardý.


-PKK, içine düþtüðü kötü durum neticesinde 1992 öncesinde olduðu gibi kýrsal alanda rahat hareket edemiyor ve köylere korkusuzca girip çýkamýyordu. Dolayýsýyla bu alanlarda eskisi gibi etkin örgütsel faaliyetler yürütemiyor ve birçok ihtiyacýný karþýlayamýyordu. Hizbullah ile iliþkileri olmadýðý halde, PKK’nin Hizbullah karþýsýnda içine düþtüðü zafiyeti görüp bundan cesaret alan birçok köy halký, PKK’lilerin köylerine giriþlerine engel oluyordu.


-PKK’nin bütün yerleþim alanlarýndaki faaliyetlerinin önemli ayaðýný teþkil eden, parti ile halk arasýndaki iletiþimde köprü görevi gören milis gücü, fonksiyonunu yitirip, eskisi gibi etkin faaliyet yürütemez duruma geldi. Bunlarýn önemli bir kýsmý Hizbullah ile çatýþma sürecinin baþlamasýyla etkisiz hale getirildi. Geriye kalan çok az sayýda bir kesim ise, kendi canýný kurtarmak için ya daða veya batý illerine kaçmak zorunda kaldý. Bunun sonucu olarak PKK’nin, daðdaki militanlarýyla yerleþim alanlarýndaki birimleri arasýnda önemli ölçüde irtibat kopukluðu ve iletiþim zorluðu yaþanýyordu. Bu durumun sonucu olarak PKK, yerleþim alanlarýnda eskisi gibi etkin faaliyet yürütemez ve eylem yapamaz duruma geldi.


-Çatýþmalar öncesinde bölge genelinde yoðun bir þekilde faaliyet yürüten PKK’nin legal ve illegal düzeydeki çeþitli yan kuruluþlarý, Hizbullah ile çatýþmalar sonrasýnda eskisi gibi aktif bir þekilde faaliyet yürütemiyordu. Birçok alandaki faaliyetleri önemli derecede aksadý ve gerilemeye baþladý.


-PKK, Hizbullah ile çatýþma öncesi dönemde çok etkin ve yoðun bir þekilde bölge genelinde gerçekleþtirdiði ve serhýldan diye isimlendirdiði gösteri veya etkinlikleri eskisi gibi yapamýyor veya bu etkinliklere eskisi gibi halkýn katýlýmýný saðlayamýyordu.


-Hizbullah ile çatýþma öncesi dönemde daðda ölen gerillalarýn cenaze törenleri için bölgenin deðiþik þehirlerinden ve köylerden insanlarý toplayýp büyük yürüyüþ ve törenler yapabiliyorken, Hizbullah ile çatýþma sürecinin baþlamasýyla bunlarý yapamaz bir hale geldi. Hatta bazý alanlarda, Cemaatle çatýþmalarda ölen adamlarý için deðil cenaze törenleri, cenazelerini kaldýrmada zorluk çekiyordu.


-1992 öncesinde bölge genelinde ciddi bir sorunla karþýlaþmadan bir bildiriyle, çok kolay bir þekilde ve istediði zaman gerçekleþtirebildiði kepenk kapatma, kontak kapatma, yürüyüþ, grev ve boykot yapma, cenaze töreni düzenleme gibi eylemlerini Hizbullah ile çatýþma sonrasý dönemde yapamaz duruma geldi. Artýk bu husustaki çaðrýlarýna kimse kulak vermiyor ve bu tür eylemlerine katýlým olmuyordu


-PKK, Hizbullah ile çatýþmaya baþladýktan sonra bölgenin üniversite ve orta dereceli okullarýnda eskisi gibi etkin faaliyet yürütemez hale geldi. Etkinliðinin kýrýlmasýyla bu okullardaki faaliyet ve eylemleri büyük oranda azaldý.


-1992 öncesi gibi seçimlere müdahale edemiyor, resmi partilerin bölgedeki teþkilatlarýna söz geçiremiyor, istediði partiden istediði kiþiyi aday gösteremiyor ve seçtiremiyordu. Daha önce korkudan PKK’den siyasi faaliyetleri için izin alma ihtiyacý duyan veya onunla anlaþmalý hareket etmek zorunda olan insanlar, artýk böyle bir korku taþýmýyor ve PKK’nin iznini alma ihtiyacý duymuyorlardý.


-PKK, 1992 öncesinde olduðu gibi halk anlaþmazlýklarýna istediði gibi rahat bir þekilde müdahale edemiyor, halka söz geçiremiyor, halk mahkemeleri kuramýyor ve gittikçe halk üzerindeki etkinliðini kaybediyordu. Ýçine düþtüðü bu kötü durumu gören bölge halký da eskisi gibi sorun ve þikayetlerini PKK’ye götürmüyordu.


-PKK’nin bölge halkýna karþý süregelen baský ve zulüm politikalarý halký sindirmiþ ve bezdirmiþti. PKK’nin alternatifi olmadýðýndan halk, korku ve çaresizlikten tepkisini ortaya koyamýyordu. Cemaatle çatýþma sürecinin baþlamasý ve PKK’nin Cemaat karþýsýnda bir etkinlik gösterememesi halký cesaretlendirdi. Halk üzerindeki PKK korkusunun kalkmasýyla deðiþik kesimler, eskisi gibi PKK’nin isteklerine boyun eðmiyor, korkusuzca tepki gösterebiliyor ve eleþtirebiliyordu.


-1992 öncesi dönemde PKK’ye karþý ciddi operasyonlar gerçekleþtiremeyen TC, PKK’nin Hizbullah karþýsýnda içine düþtüðü zayýf durumu ve gerileme sürecini fýrsat bilip etkin ve yoðun operasyonlar yapmaya baþladý.


-PKK, Hizbullah ile çatýþmalar öncesinde Kürdistan’ýn bazý noktalarýnda saðladýðý alan hakimiyeti veya baþka bir tabirle kurtarýlmýþ bölgeleri yavaþ yavaþ kaybetmeye, gerilemeye ve bazý alanlardaki hakimiyetini tümden yitirmeye baþladý.


-PKK, artýk eskisi gibi koruculuða engel olamýyor, korucularý kontrol edemiyor ve söz geçiremiyordu. Bölgedeki bu yeni durumu kendi lehine kullanan ve iyi deðerlendiren TC, koruculuk sistemini oturtmaya ve geliþtirmeye hýz verdi. Böylece bölgenin genelinde korculuk sistemini oturtarak büyük bir korucu ordusu oluþturmayý baþardý.


-PKK, 1992 öncesi dönemde olduðu gibi muhaliflerine karþý teþhis, tecrit ve imha politikasýný rahat bir þekilde yürütemiyordu. Cemaatle çatýþmada etkinliðinin kýrýlmasýyla artýk eskisi gibi bu cezalandýrmalarý yapamýyordu.


-Hizbullah-PKK çatýþmasý sonrasý dönemde PKK, daha önce olduðu gibi mahalli idareciler, etkin aileler ve aþiret reisleri üzerinde etkinlik kuramýyor, bunlara söz geçiremiyor ve bunlardan maddi kazanç saðlayamýyordu.


-Hizbullah-PKK çatýþmasýnýn baþlamasýyla o döneme kadar çok rahat bir þekilde Kürdistan’da daðýtýmý yapýlan PKK’nin legal ve illegal yayýnlarý artýk rahat bir þekilde daðýtýlamýyor, bunlarýn daðýtýmýnda ciddi sorunlarla karþýlaþýlýyordu.


-PKK, Hizbullah ile çatýþma öncesinde Kürdistan’daki ihalelerden ve iþadamlarýndan aldýðý büyük orandaki paralarý artýk eskisi gibi rahat alamýyor, bu insanlara eskisi gibi söz geçiremiyor ve bu iþleri kontrol edemiyordu.


-Hizbullah-PKK çatýþmasý öncesinde çok rahat bir þekilde daða göndermek için insan topluyor ve bunlarý düðüne gönderir gibi daða gönderiyordu. Ancak çatýþmalarda Cemaate karþý bir etkinlik gösterememesi sonucu halkýn üzerindeki etkinliðinin kýrýlmasý ve korkusunun kalkmasýyla artýk bunu rahat yapamýyordu. Bundan dolayý PKK’ye katýlýmlar yok denecek kadar azaldý.


-Hizbullah ile çatýþma döneminde gerileme sürecine giren PKK, eskisi gibi bölge halkýndan vergilendirme veya cezalandýrma adý altýnda büyük oranda para toplayamaz hale geldi. Halk bu isteðini yerine getirmiyor ve eskisi gibi para vermiyordu.


-Hizbullah ile çatýþma öncesinde PKK’nin sürgün adý altýnda bölgeden kovduðu veya baskýlara dayanamayýp kendileri bölgeden kaçan bir çok kiþi, grup ve aile, Hizbullah-PKK çatýþmasý sonrasýnda bölgede PKK’nin etkinliðinin kýrýlmasýyla tekrar bölgeye geri dönmeye baþladýlar. Meydana gelen ortamdan cesaret alan bu insanlar eskisi gibi korkudan sükut etmiyor, PKK’ye tepki gösteriyor ve açýktan tavýr alabiliyorlardý.


-Hizbullah-PKK çatýþmasý öncesinde bölge genelinde PKK’nin her hususta etkinliði ve hakimiyeti hissediliyordu. Ancak, Cemaat ile çatýþma neticesinde büyük oranda güç ve etkinliði kýrýlýnca, bölge genelindeki hakimiyeti de sarsýlmaya baþladý. Birçok yerleþim alanýnda üstünlük Hizbullah’a geçti. Artýk halk Hizbullah’ýn sözünü dinliyor, karþýlaþtýðý bir çok sorun ve anlaþmazlýðý çözmek için Hizbullah’a baþvuruyordu.


-PKK ile inanç ve düþünce ayrýlýðý içinde olan birçok insan, daha önce tavýr ve eylemlerinden devlet istifade etmesin diye PKK’nin birçok zulüm ve yanlýþ uygulamasýný sineye çekip suskun kalýyordu. Bu insanlar, PKK’nin Hizbullah’a açtýðý haksýz savaþ sürecinin baþlamasý ve PKK’nin bir baþarý elde edememesi neticesinde oluþan ortamdan cesaret alarak, o güne kadar devam eden bu sükut ve tepkisizliðin yanlýþ ve gereksiz olduðunu düþünerek, PKK’ye karþý daha belirgin bir þekilde tavýr takýndýlar. Bunlardan bir kýsmý mütedeyyin insanlar olduklarý için Ýslami inanç ve düþüncelerinden dolayý Cemaatten yana tavýr takýndýlar. Diðer bir kýsmý ise, PKK ile var olan ideolojik ihtilaflarý veya bireysel sorunlarýndan dolayý PKK’ye muhalefet edip, tavýr ve tepkilerini açýkça ortaya koymaya baþladýlar
Gönderen: 16.12.2007 - 12:37
Bu Mesaji Bildir   Cihan-63 üyenin diger mesajlarini ara Cihan-63 üyenin Profiline bak Cihan-63 üyeye özel mesaj gönder Cihan-63 üyeyi arkadas listeme ekle Yukari
Cihan-63 su an offline Cihan-63  
HİZBULLAH-PKK ÇATIŞMASI ÖNCESİ DÖNEMDE BÖLGEDE TC’NİN İÇİNDE BULUNDUĞU KÖTÜ DURUM
582 Mesaj -
1992 öncesi dönemde TC, Kürdistan’da tam anlamýyla bir çýkmaza girmiþti. Bölge halký baþta olmak üzere, o dönemde bölgede görev yapan devlet memurlarý, iþ adamlarý, basýn mensuplarý ve olaylarý takip edip gözleyen herkes, TC’nin yaþadýðý zaafiyete ve içine girdiði krize tanýklýk etmiþtir. PKK’nin planlý ve programlý bir þekilde strateji ve politikalarýný hayata geçirmesi ve hýzlý ilerleyiþi karþýsýnda TC’nin gerilediði, bölgede etkinliðini kaybettiði ve olaylarý kontrol edemediði herkesin bildiði ve kabul ettiði bir gerçektir. TC, Kürdistan’a yönelik uygulamaya koyduðu hiçbir siyasi, askeri, iktisadi, kültürel plan ve programýný hayata geçiremiyor ve amaçladýðý hedeflerine ulaþamýyordu. Bölgede durumu kendi lehine çevirmek için yaptýðý her atak ve giriþim baþarýsýzlýkla sonuçlanýyordu. Bölgeye yönelik hayata geçirmek istediði plan ve projelerini büyük propaganda kampanyalarýyla desteklediði halde uygulamada baþarýlý olamýyordu. Ayný þekilde, TC’nin psikolojik savaþ ve propaganda merkezleri bütün çabalarýna raðmen yürüttükleri dezenformasyon faaliyetlerinden bir netice elde edemiyorlardý. TC, bu savaþta o denli yorgun düþmüþ ve bataklýða saplanmýþtý ki, en üst düzey yetkililerin aðzýndan “Verelim kurtulalým” tarzýnda sesler yükselmeye baþlamýþtý. TC, bu savaþý kazanmaktan ümidini kesmiþ, en az zararla nasýl bu iþten kurtulacaðýnýn arayýþý içine girmiþti.


Kürdistan’da PKK’nin iyi durumuna karþýlýk TC’nin içinde bulunduðu kötü durum, acizlik ve çýkmazý görmek için o tarihlere geri dönüp, o dönemde yaþanan olaylara bakmakta ve hatýrlamakta fayda vardýr. TC’nin o dönemdeki durumunu maddeler halinde kýsaca þöyle sýralayabiliriz:


-1992 öncesi dönemde TC ile PKK arasýnda yaþanan çatýþmalarda PKK’nin eylem üstünlüðü vardý. TC’nin silahlý güçleri etkili ve baþarýlý operasyonlar yapamýyordu. Çýkan çatýþmalarda TC askeri açýdan büyük zayiatlar veriyordu.


-TC’nin silahlý güçleri bölgede rahat hareket edemiyordu. Hareket ve manevra kabiliyetleri çok zayýflamýþtý. PKK’nin saldýrýlarýndan dolayý bir noktadan bir baþka noktaya askeri birliklerin intikalinde zorluk çekiliyordu.


-TC’nin Kürdistan’da görev yapan askeri ve sivil güçleri psikolojik çöküntü ve moral bozukluðu içindeydiler. Kimse bölgeye görevli olarak gitmek istemiyordu. Kürdistan’a göreve gidenler cepheye veya savaþ bölgesine gider gibi korku ve stres hali yaþýyorlardý. Hiç kimse çocuklarýnýn Kürdistan’da askerlik yapmasýný istemiyordu. Çocuklarý bölgeye giden aileler, her an ölüm haberleri gelecek diye korku ve endiþe içinde yaþýyorlardý.


-TC’nin Kürdistan’daki kurum, kuruluþ ve müesseseleri bölgede fonksiyonlarýný icra edemiyorlardý. Bu kurumlarýn çalýþanlarý, araç, gereç ve tesisleri saldýrýya uðruyor ve tahrip ediliyordu. TC, bunlarýn güvenliðini saðlamakta aciz kalýyordu.


-Özel sektörde iþ yapan veya devlet ihalelerini alan müteahhit firmalar rahat ve korkusuzca iþ yapamýyorlardý. Devlet bunlarýn iþ ve can güvenliðini saðlayamadýðýndan, bunlar bölgede iþ yapmak ve can güvenliklerini garantiye almak için PKK’ye haraç verip anlaþma yoluna gidiyor, bunu yapmayan birçok kiþi veya firma ise iþi yarýda býrakýp kaçmak zorunda kalýyordu.


-TC, güvenlik nedeniyle askeri harcamalara öncelik verdiðinden, bütçesinin büyük çoðunluðunu Kürdistan’daki savaþa ve askeri harcamalara ayýrýyordu. Bundan dolayý sadece Kürdistan’da deðil, Türkiye’nin diðer bölgelerinde de yatýrým yapamýyordu. Bu savaþ yüzünden Türkiye sürekli ekonomik krizler yaþýyordu. Resmi aðýzlardan verilen rakamlara göre bu savaþta TC’nin zararlarý veya harcamalarý 100-150 milyar dolar ve gayri resmi rakamlara göre ise 400-500 milyar dolar olarak ifade ediliyordu.


-TC, Kürdistan’ýn bazý yerlerinde alan hakimiyetini kaybetmiþti. PKK’nin etkin olduðu veya alan hakimiyeti kurduðu bazý yerlere giremiyor ve operasyon düzenleyemiyordu.


-TC, bölgenin büyük çoðunluðunda özellikle kýrsal alanda asayiþi saðlamakta aciz kalýyordu. Hatta bir çok yerde kendi birliklerinin güvenliðini saðlamakta, karakol ve üslerini korumakta ciddi olarak zorlanýyordu. Bundan dolayý bazý yerlerdeki karakol ve askeri tesislerini boþaltmak zorunda kalmýþtý.


-TC’nin silahlý güçleri geceleri hareket etme kabiliyetini yitirmiþti. Askeri birlik ve karakollar kendi sorumluluk alanlarýnda gece meydana gelen birçok olaya müdahale edemiyorlardý. Bu karakol ve birliklerin en yakýnlarýnda dahi bir olay meydana gelse müdahale edemiyor ve sabah olmayýncaya kadar olay yerine gidemiyorlardý.


-Bölgenin birçok karayolunda, özellikle ikindi saatlerinden itibaren PKK tarafýndan yollar kesiliyor, kestikleri yollarýn kontrolünü saatlerce elinde tutuyor, durdurulan araçlardan indirilen insanlara propaganda yapýyor, haraç alýyor, bunlardan istediðini öldürüyor veya istediðini yanýna alýp götürüyordu. TC, bu yollarýn güvenliðini saðlayamýyor, bütün bu olaylara engel olamýyor ve seyirci kalýyordu.


-TC, bütün çabalarýna, cazip maddi vaatlerine, tehdit, baský ve þantajlarýna raðmen koruculuk sistemini oturtamýyordu. Bölge halký koruculuðu kabule yanaþmýyordu. TC’nin zorla silah verdiði ve koruculaþtýrdýðý bazý insanlar fýrsat bulunca silahlarý geri veriyor veya bu iþten kurtulmak için bölgeden kaçýyorlardý.


-TC, bölge halký tarafýndan sevilmediðinden halktan yardým görmüyordu. Bundan dolayý bütün baský, zorlama ve cazip vaatlerine raðmen muhbir ve ajan bulmada zorluk çekiyordu.


-TC, ajanlaþtýrma ve muhbirleþtirmede baþarýsýz kaldýðýndan, bölgeden yeteri derecede bilgi toplayamýyor ve istihbarat sýkýntýsý çekiyordu. Bunun sonucu olarak bölgedeki birçok uygulamasýnda baþarýsýz kalýyordu. Ýstihbarat eksikliðinden dolayý önünü göremiyor, rahat hareket edemiyor, isabetli kararlar alamýyor ve etkin operasyonlar düzenleyemiyordu.


-Ajanlaþtýrýlan veya korucu olan insanlarýn büyük bir kýsmý bu iþi zorla kabul ettiklerinden dolayý istekli ve gönülden TC için çalýþmýyorlardý. Hatta bir çoðu PKK ile anlaþmalý bu iþleri kabul ediyordu. Bunlar TC’den ziyade PKK’ye hizmet ediyorlardý.


-TC, PKK’nin boykot, gösteri, kepenk kapatma vb. bir çok kitlesel eylemini önleyemiyordu. Bu eylemleri önleme, kontrol etme veya etkisiz hale getirmek için yaptýðý müdahalelerde baþarýsýz kalýyordu.


-TC, bütün propagandalarýna, tehdit, þantaj ve baskýlarýna raðmen PKK’ye katýlýmlara engel olamýyordu. TC’nin yanlýþ politikalarý ve bölge insanýna karþý baskýcý tutumu, PKK’ye katýlýmlarý adeta teþvik ediyordu.


-Kürdistan halkýnýn büyük bir kesimi tarihi süreç içinde bir þekilde TC’nin zulmüne maruz kaldýðý için TC’yi sevmiyor ve güven duymuyordu. Böylece TC ile halk arasýnda büyük bir kopukluk yaþanýyordu. Halk TC’ye destek vermiyor, hatta yanýndaymýþ gibi bir görüntü vermekten dahi sakýnýyordu. PKK’yi sevmeyen ve düþman olan siyasi grup, fert ve aileler dahi böyle davranýyorlardý. Bu durumun tek nedeninin PKK’nin korkusu olduðunu söylemek büyük bir yanýlgý olup, bölge insanýnýn sosyolojik ve tarihi gerçeklerini bilmemektir. Bölge halkýnýn büyük çoðunluðu PKK’yi sevmediði ve desteklemediði gibi, TC’yi de sevmiyor ve desteklemiyordu.
__________________
Gönderen: 16.12.2007 - 12:38
Bu Mesaji Bildir   Cihan-63 üyenin diger mesajlarini ara Cihan-63 üyenin Profiline bak Cihan-63 üyeye özel mesaj gönder Cihan-63 üyeyi arkadas listeme ekle Yukari
Cihan-63 su an offline Cihan-63  
HİZBULLAH-PKK ÇATIŞMASI SONRASINDA BÖLGEDE DURUMUN TC’NİN LEHİNE DEĞİŞMESİ
582 Mesaj -
PKK, siyasi ferasetsizlik ve muhalif hareketlere tahammülsüzlüðü sonucu Hizbullah’a dayattýðý savaþla mücadele tarihinin en büyük stratejik ve taktik hatasýný yaptý. Hizbullah ile çatýþmalarda güç ve etkinliði kýrýlan PKK, giderek zayýflayýp gerilemeye baþladý. TC, 1992 sonrasýnda bölgede PKK aleyhine oluþan yeni ortamdan en iyi þekilde istifade etti. Hizbullah-PKK çatýþmasý öncesinde TC açýsýndan görünen bütün olumsuzluklar ve dezavantajlar, bu çatýþma sayesinde ortaya çýkan yeni durumla kazaným ve avantaja dönüþtü. Böylece TC, ele geçirdiði bu fýrsatlarý deðerlendirerek aþamalý bir þekilde bölgedeki durumunu güçlendirmeye baþladý. Cemaatýn önceden PKK’yi uyardýðý gibi, bu çatýþmadan en iyi istifade eden ve geliþmeleri kendi çýkarlarý doðrultusunda kullanan TC oldu.


Bundan önce TC’nin, Hizbullah-PKK çatýþmasý öncesi içinde bulunduðu durumu maddeler halinde belirtmiþtik. Þimdi de çatýþmalar sonrasý durumuna bakacaðýz. Böylece TC’nin çatýþmalar neticesindeki kazanýmlarýný daha net bir þekilde görme imkanýmýz olacaktýr. Ayný zamanda PKK’nin ne derece kan kaybettiðini ve neleri elden verdiðini de görmüþ olacaðýz. 1992 sonrasý dönemde TC açýsýndan kazaným ve avantaj olan geliþmeleri kýsaca maddeler halinde þöyle sýralayabiliriz;


-Hizbullah-PKK çatýþmasý neticesinde PKK’nin yediði darbeler sonucu zayýflayýp güç ve etkinliðini kaybetmesiyle bölgede güç dengeleri sarsýldý ve yeni bir durum meydana geldi. Bu durumdan TC en iyi þekilde istifade ederek rahat bir nefes alýp Kürdistan’da yeniden toparlanma imkanýna kavuþtu. TC, bu yeni dönemin kendisine saðladýðý imkan ve avantajlarý kullanarak, daha önce yaþadýðý kriz ve bunalým durumundan kurtulma þansýný elde etti.


-1992 öncesi dönemde kendi üslerini ve karakollarýný korumaktan aciz duruma düþmüþ, manevra kabiliyetini yitirmiþ olan TC’nin silahlý güçleri, bu yeni dönemin saðladýðý imkanlar sayesinde bölgenin birçok yerinde yoðun ve hýzlý bir þekilde baþarýlý operasyonlar gerçekleþtirme fýrsatý yakalayarak, daha önce bazý noktalarda kaybetmiþ olduðu alan hakimiyetini yavaþ yavaþ elde etmeye baþladý.


-1992 öncesi dönemde gece hareket etme kabiliyetini yitiren ve araziye çýkamayan TC’nin silahlý güçleri, artýk geceleri araziye çýkabiliyor, pusu kurabiliyor, köylerde ve kýrsal alanda gece operasyonlarý düzenleyebiliyordu.


-1992 sonrasý dönemde PKK’nin aktif eylemliliðinin yerini TC’nin yoðun operasyonlarý aldý. Daha önce PKK’nin yol kesme eylemlerine engel olamayan TC, artýk yollarýn güvenliði için geceleyin bile askeri devriyeler çýkarýyor ve kontrol noktalarý kurabiliyordu.


-1992 öncesi dönemde TC, bütün çabalarýna, tehdit ve baskýlarýna raðmen koruculuk sistemini oturtamýyorken, bölgede gittikçe PKK’nin zayýfladýðýný ve eylem gücünün azaldýðýný gören köylüler, TC’nin baskýlarýna daha fazla direnemiyor, silah alýp koruculuðu kabul etmek zorunda kalýyorlardý.


-1992 öncesinde bütün cazip maddi vaatlere ve uygulanan baskýlara raðmen, ajan ve muhbir bulmakta zorlanan ve bu nedenle istihbarat sýkýntýsý çeken TC, 1992 sonrasý dönemde meydana gelen ortamdan istifade ederek bu eksiðini giderme ve konumunu güçlendirme imkanýna ulaþtý. Bu amaçla TC, bölgede muhbirleþtirme ve ajanlaþtýrma faaliyetlerine hýz verdi. Artýk bu iþ için eleman bulmada eskisi gibi zorlanmýyordu.


-TC, 1992 sonrasý dönemde yoðun olarak yürüttüðü koruculaþtýrma, ajanlaþtýrma ve muhbirleþtirme sonucu bölgede daha rahat istihbarat toplama imkanýna kavuþtu. Bu ajan ve muhbirlerin verdiði istihbarat sayesinde bölgeyi ve bölge insanýný daha fazla tanýyabilme, önünü görebilme ve bunun neticesinde bölge genelinde etkin ve baþarýlý operasyonlar yapabilme þansýný elde etti.


-TC, 1992 öncesi dönemde bütün çabalarýna raðmen birçok plan ve projesini hayata geçiremiyordu. Ancak, 1992 sonrasý dönemde Hizbullah-PKK çatýþmasýnýn kendisine saðladýðý imkan ve fýrsatlar sayesinde ciddi bir engelle karþýlaþmadan, birçok plan ve projesini uygulamaya koyma imkanýna kavuþtu.


-TC, 1992 öncesi dönemde içinde bulunduðu durgun ve atýl durumdan kurtularak, siyasi, askeri, ekonomik, kültürel ve psikolojik birçok alanda ataða geçti. Hizbullah-PKK çatýþma ortamýnýn kendisine saðladýðý imkanlarý çok iyi kullanarak, 1992 öncesi döneme nazaran bölge genelinde durumunda gözle görülür derecede deðiþiklikler meydana geldi. Bu dönemden sonra elde ettiði kazanýmlarýný ve olumlu durumunu her açýdan güçlendirerek devam ettirdi.


-1992 öncesi dönemde TC’nin Kürdistan’da görev yapan askeri ve sivil güçleri psikolojik çöküntü ve moral bozukluðu içindeyken, 1992 sonrasý dönemde TC’nin konumunun güçlenmesiyle içinde bulunduklarý kötü durumdan kurtulup psikolojik ve moral üstünlük elde ettiler


-TC, 1992 sonrasý dönemde Kürdistan’da ataða geçerek o güne kadar atýl durumda olan bütün kurum, kuruluþ ve müesseselerini faal bir þekilde fonksiyonlarýný icra eder duruma getirdi. Ayný þekilde, iþ ve can güvenlikleri olmadýðý için bölgede çalýþamayan özel sektör, daha rahat ve korkusuzca iþ yapabilme imkanýna kavuþtu.


-TC, 1992 öncesi dönemde birçok yerde kendi birliklerini, karakol ve üstlerini korumaktan acizken ve þehirlerde asayiþi saðlayamýyorken, Hizbullah-PKK çatýþmasý sonrasýnda meydana gelen ortam sayesinde kýrsal alanda gerçekleþtirdiði baþarýlý operasyonlarýn yanýnda, þehir merkezlerinde de kontrolü saðlama ve etkin operasyonlar gerçekleþtirme imkanýný elde etti.


-TC, 1992 öncesi dönemde PKK’nin boykot, gösteri, kepenk kapatma vb. birçok kitlesel siyasi faaliyet ve eylemini önleyemiyorken, 1992 sonrasý dönemde bu etkinliklere engel olabiliyor veya müdahale edip kontrol altýna alabiliyordu.


-TC, 1992 sonrasý dönemde oluþan ortamýn kendisine saðladýðý bütün imkan ve fýrsatlarý kullanarak bölge genelinde yaygýn ve yoðun bir siyasi, askeri, kültürel ve psikolojik propaganda hamlesi baþlattý. 1992 öncesi dönemde yaptýðý hatalarý tekrar etmemeye ve her yolu kullanarak halkýn desteðini kazanmaya çalýþýyordu. Ancak bütün çabalarýna raðmen halkýn desteðini kazanamýyordu. Bu gerçeði gören TC, Hizbullah ve PKK’nin halk desteðini kesmek veya en azýndan halký bunlardan soðutup uzak durmasýný saðlamak için yoðun çaba harcýyordu. Kýsaca TC, bu dönemde ele geçirdiði fýrsat ve imkanlarý çok iyi bir þekilde kullanarak her açýdan bölgede konumunu güçlendirmeye çalýþýyordu. Böylece o güne kadar yüzlerce milyar dolar harcayarak elde edemediði baþarýyý, PKK’nin hamakat sonucu Hizbullah’a dayattýðý savaþ sayesinde elde etme þansýna kavuþtu.
__________________
Gönderen: 16.12.2007 - 12:39
Bu Mesaji Bildir   Cihan-63 üyenin diger mesajlarini ara Cihan-63 üyenin Profiline bak Cihan-63 üyeye özel mesaj gönder Cihan-63 üyeyi arkadas listeme ekle Yukari
Cihan-63 su an offline Cihan-63  
HİZBULLAH-PKK ÇATIŞMASI ÖNCESİNDE PKK’NİN İSLAMİ KESİM ÜZERİNDEKİ BASKILARI
582 Mesaj -
Hizbullah-PKK çatýþmasýnýn henüz baþlamadýðý ve Cemaatýn bölgede etkin bir þekilde varlýðýný ortaya koymadýðý 1991 öncesi dönemde, bölge halký üzerinde var olan PKK’nin genel baskýsýna ilaveten, birçok Ýslami grup ve þahsiyet, Ýslami inanç ve düþüncelerinden dolayý özellikle PKK’nin þiddetli baskýlarýna maruz kalýyordu. Hiçbir cemaatsel faaliyetleri olmayan ve hiçbir gruba baðlý bulunmayan birçok Müslüman, sadece Ýslami kimlik, inanç, düþünce ve yaþamlarýndan dolayý PKK’nin boy hedefi oluyordu. O dönemde bu özelliklerinden dolayý birçok Ýslami þahsiyet, bölgenin muhtelif yerlerinde PKK’nin saldýrýsýna uðrayýp hayatýný kaybetti. Ayný þekilde, PKK’nin baský ve dayatmalarýna tahammül edemeyen bir çok Müslüman, içleri kan aðlayarak aileleriyle beraber bölgeyi terk edip Batý illerine göç etmek zorunda kaldý. O dönemde bölgede bulunan ve bu duruma tanýk olan veya yaþayan bütün Müslüman fert ve gruplar, o günlerin zorluklarýný, Ýslami kimliklerinden dolayý maruz kaldýklarý hakaret, baský ve zulmü çok iyi bilir ve hatýrlarlar.


Bütün zorluk ve sýkýntýlara sabredip bölgeyi terk etmeyen Müslümanlar ise, PKK’nin bitmek bilmeyen dayatmalarý ve aðýr baskýlarý altýnda yaþamak zorundaydýlar. Her an PKK’nin saldýrýsýna uðrama ve öldürülme korkusuyla adeta esir hayatý yaþýyorlardý. Bu Müslümanlarýn çoðu fert olduklarýndan ve kendilerine sahip çýkýp korumaya alacak organize bir cemaat gücüne sahip olmadýklarýndan, korumasýz ve çaresiz bir þekilde PKK’nin bütün istek ve baskýlarýna boyun eðmek zorunda kalýyorlardý. PKK, istediði zaman vergilendirme veya cezalandýrma adý altýnda bunlardan yüklü miktarda para istiyor, istediði zaman evlerine veya köylerine gidip onlardan istifade ediyordu. Ayrýca askere alma adý altýnda erkek veya kýz çocuklarýnýn PKK’ye katýlmasý için baskýlar yapýyor, bazen de zorla alýp daða çýkarýyordu. PKK’nin bütün isteklerine boyun eðmelerine, bütün bu baský ve zulme katlanmalarýna raðmen PKK, bunlarý düþman olarak görmeye devam ediyor ve üzerlerindeki baskýsýný hiçbir zaman azaltmýyordu.


Bu Müslüman fert ve gruplar, Ýslami düþünceleri gereði Kemalist rejimi sevmeyen ve rejime karþý olan insanlardý. Rejimle hiçbir düþünsel veya organik iliþkileri olmayan bu insanlar, deðiþik dönemlerde Ýslami düþüncelerinden dolayý rejimin baskýlarýna maruz kalmýþ ve maðdur edilmiþlerdi. Buna raðmen, sürekli olarak PKK tarafýndan gerici, iþbirlikçi, ajan, hain veya devlet taraftarý olmakla itham edilerek suçlanýyorlardý. PKK, bunlardan hiçbir maddi zarar görmediði gibi, PKK’nin faaliyetlerini engelleyebilecek bir durumda da deðillerdi. Bu insanlar, sadece Ýslami inanç, düþünce ve yaþantýlarýndan dolayý PKK’nin hedefi oluyorlardý. PKK, Materyalist ilhadi ideolojisi gereði bu Müslümanlarýn varlýðýna tahammül edemiyor ve her fýrsatta bunlara karþý tavýr ve uygulamalarýyla deðiþik þekillerde kin ve nefretini ortaya koyuyordu.


Bölgede bulunan bütün Ýslami gruplar; Nurcular, tarikatçýlar, Ýslami vakýf, dernek ve partiler, PKK’nin baskýlarýna maruz kalýyorlardý. Bölgede meydana gelen kaos ve korku ortamýnda etkisiz hale getirilmiþ, pasifleþtirilmiþ ve sindirilmiþ bir þekilde silik bir hayat yaþýyorlardý. PKK’nin tehdit, þantaj, itham ve her türlü fiili baský ve dayatmalarýyla faaliyetleri engelleniyordu. TC ve PKK çatýþmasýnýn meydana getirdiði zulüm, baský ve gerginlik ortamýnda etkisizleþtirilmiþ ve hiçbir ciddi faaliyet yürütemez hale gelmiþlerdi. Bölgenin deðiþik yerlerinde Müslüman þahsiyetlere yönelik silahlý eylemler yapýlýyor, bazýlarý gündüz sokak ortasýnda öldürülüyordu. Öldürülen bu mazlum insanlara PKK’nin korkusundan akrabalarý ve yakýn arkadaþlarý dahil hiç kimse sahip çýkamýyor veya taziyelerine gitmeye cesaret edemiyordu.


Sadece Kürdistan’da deðil, Kürtlerin yoðun olarak göç edip yaþadýklarý Ýstanbul, Ýzmir ve Akdeniz gibi yerleþim alanlarýnda yaþayan Müslüman Kürtler de ayný þekilde PKK’nin baskýlarýna, tehditlerine ve saldýrýlarýna maruz kalýyorlardý. Buralarda da Ýslami inanç, düþünce ve faaliyetlerinden dolayý bir çok Müslüman PKK’nin silahlý saldýrýlarý sonucu hayatýný kaybetti. Adana gibi metropol bir þehirde PKK’nin saldýrýsý sonucu vurulan bazý RP mensubu Kürdistanlý Müslümanlar hastaneye kaldýrýlamadýklarý için kan kaybýndan hayatlarýný kaybettiler. Bu mazlum Müslümanlara, baðlý bulunduklarý RP dahil korkudan kimse sahip çýkamýyor ve cenazelerini kaldýramýyordu. Ýslami inanç, düþünce ve kimliklerinden dolayý PKK’ye boyun eðmeyip mazlum bir þekilde vurulan bu Müslümanlara Cemaat, Ýslami sorumluluðu gereði sahip çýkýp cenazelerini kaldýrýyor ve onlar için cenaze merasimi düzenleyerek þer’i görevini yerine getiriyordu.
__________________
Gönderen: 16.12.2007 - 12:39
Bu Mesaji Bildir   Cihan-63 üyenin diger mesajlarini ara Cihan-63 üyenin Profiline bak Cihan-63 üyeye özel mesaj gönder Cihan-63 üyeyi arkadas listeme ekle Yukari
Cihan-63 su an offline Cihan-63  
HİZBULLAH-PKK ÇATIŞMASI SONRASINDA İSLAMİ KESİMİN BÜYÜK ORANDA BASKILARDAN KURTULMASI
582 Mesaj -
Hizbullah-PKK çatýþmasýnýn baþlamasýndan sonra Allah’ýn yardýmýyla süreç Cemaatin lehine geliþmeye baþladý. Korkusuzca ölüme giden þehidlerin kanýnýn bereketiyle, 1992 yýlýndan sonra bölgede PKK’nin sihirli büyüsü bozuldu. PKK’nin bölgede etkinliðinin kýrýlmasý ve gerileme sürecine girmesiyle halka yönelik baskýlarý da azalmaya baþladý. PKK’nin Cemaate karþý eylem yapamayacak kadar zayýf duruma düþmesi ve Cemaatin bölgede etkinlik kurmaya baþlamasýyla sadece Ýslami kesim deðil, bütün Müslüman halk rahat bir nefes aldý. Artýk bu Müslümanlar kendilerini sahipsiz ve korumasýz görmedikleri gibi, PKK’de eskisi gibi bunlara baský yapmaya cesaret edemiyordu. Bu dönemden sonra bütün Ýslami kesimler, Ýslami inanç ve düþünceleri doðrultusunda korkusuzca kendilerini ifade etme imkanýna kavuþtular. Karþýlaþtýklarý bireysel, ailevi ve toplumsal birçok sorunlarýný, istek ve þikayetlerini Cemaate bildiriyor ve bunlarýn çözümü için yardým istiyorlardý. Cemaat imkanlarý dahilinde bunlarýn tümüne yardýmcý olmaya çalýþýyor ve sorunlarýnýn çözümü için çaba gösteriyordu. Cemaatýn elde ettiði baþarý ve etkinlik neticesinde oluþan ortam Müslüman halka öyle bir güven duygusu vermiþti ki, o dönemde PKK’lilerin yoðun olarak bulunduklarý bazý alanlarda, sade halktan bir çok insan, Cemaatle iliþkileri olmadýðý halde, evlerine veya köylerine uðrayan PKK’lilere kendilerini Cemaatten gösteriyor, böylece kendilerini PKK’nin þerrinden koruyor ve can güvenliklerini garantiye alýyordu.

1992 sonrasý dönemde Cemaatin bölgede etkinlik saðlamasýyla PKK, eskisi gibi Ýslami kesime ve Ýslami þahsiyetlere baský yapamaz bir duruma geldi. Böylece bölgede yaþayan bütün Ýslami fert ve gruplar, PKK’nin baský ve korkusunun kýrýlmasýyla Ýslami inanç ve düþünceleri doðrultusunda daha rahat bir þekilde faaliyetlerini yürütme fýrsatý elde ettiler. Bu Müslüman fert ve gruplarýn çoðu, Hizbullah-PKK çatýþmasýnýn ilk baþladýðý dönemde PKK’nin baskýsýndan ve korkusundan dolayý Cemaate hiçbir yardýmda bulunma cesareti gösteremedikleri halde Cemaat etkinlik saðlayýnca, grup farký gözetmeksizin onlara sahip çýkmaya ve imkanlarý dahilinde yardýmcý olmaya çalýþtý. Bu Müslümanlara karþý dolaylý veya dolaysýz yaptýðý yardýmlardan dolayý minnet etmedi ve herhangi bir karþýlýk da beklemedi. Ayný þekilde, elde ettiði bu güç ve konumunu bu insanlara karþý baský unsuru olarak kullanma gibi bir basitlik içine de girmedi.
Gönderen: 16.12.2007 - 12:40
Bu Mesaji Bildir   Cihan-63 üyenin diger mesajlarini ara Cihan-63 üyenin Profiline bak Cihan-63 üyeye özel mesaj gönder Cihan-63 üyeyi arkadas listeme ekle Yukari
Cihan-63 su an offline Cihan-63  
HİZBULLAH-PKK ÇATIŞMASI ÖNCESİ VE SONRASI BÖLGEDE SİYASİ PARTİLERİN DURUMU VE CEMAATIN BUNLARA KARŞI TUTUMU
582 Mesaj -
Hizbullah-PKK çatýþmasý öncesi dönemde, PKK ile iliþkili ve anlaþmalý olmayan siyasi partiler bölgede hiçbir etkin faaliyet yürütemiyordu. PKK’nin baský ve dayatmalarý sonucu bu partilerin çoðu etkisiz birer tabela partisi haline gelmiþti. PKK ile iþbirliði yapmadan veya onayýný almadan siyasi partilerin faaliyet yürütmeleri çok zor veya imkansýzdý. PKK, kendi paralelinde siyaset yapan parti ve þahýslarýn lehine olacak þekilde bölgedeki legal siyasi faaliyetleri maniple edip yönlendiriyordu. Bu durumdan PKK ile düþünsel yakýnlýðý bulunmayan veya anlaþma yoluna gitmeyen bütün partiler olumsuz yönde etkileniyordu. Özellikle RP gibi tabanýný dindar insanlarýn oluþturduðu partiler bu durumdan daha fazla etkileniyor, faaliyetleri engelleniyor ve PKK’nin hedefi oluyorlardý.


Ancak Hizbullah-PKK çatýþmasý baþlayýp Cemaat bölgede etkin bir güç haline gelince durum deðiþti. PKK ile ideolojik ve siyasi baðlarý bulunmayan, iþbirliði yapmak istemeyen ve o güne kadar deðiþik baskýlar sonucu PKK’nin birçok isteðini kabul etmek zorunda kalan bütün siyasi parti ve þahsiyetler, dolaylý veya dolaysýz bir þekilde Cemaatýn meydana getirdiði bu yeni ortamdan istifade ettiler. Cemaatin etkin olduðu bu yeni dönemde toplumun bütün kesimlerinden; farklý siyasi partilerden, deðiþik sosyal gruplardan insanlar, karþýlaþtýklarý sorunlardan dolayý Cemaate müracaat ediyor, istek, sorun ve þikayetleriyle Cemaatýn ilgilenmesini ve çözüm getirmesini istiyorlardý. Bunlarýn içerisinde farklý siyasi görüþlerden insanlar, parti adaylarý, il ve ilçe yöneticileri ile toplumda tanýnmýþ aileler ve belirgin þahsiyetler dahil her kesimden insanlar bulunmaktaydý. Burada bunlarýn isimlerini ve iliþkilerinin detayýný zikretmiyoruz. Ancak þunu diyebiliriz ki, bu insanlarýn deðiþik münasebetlerle getirdikleri istek ve sorunlarýný Cemaat ele alýp deðerlendiriyor, kendi mücadele anlayýþý, ilkeleri ve programlarý doðrultusunda çözüme kavuþturmaya ve yardýmcý olmaya çalýþýyordu.


PKK’nin etkin olduðu dönemde RP, diðer partilere nazaran var olan Ýslami görünümü, tabanýnýn Ýslami hassasiyetlere sahip olmasý, tabanýndan birçok insanýn Cemaate sempatiyle bakmasý ve çocuklarýnýn Cemaat çalýþmalarý içinde bulunmasý gibi nedenlerle, diðer partilere nazaran daha fazla o ortamdan olumsuz yönde etkileniyordu. Cemaatýn bölgede etkinlik kazanmasýyla beraber RP, oluþan yeni ortamdan siyasi yönden en fazla istifade eden parti oldu. PKK’nin etkin olduðu ve bölgedeki siyasi faaliyetleri yönlendirdiði dönem olan 1992 öncesinde RP’nin girdiði seçimlerde aldýðý oy oranýyla, Hizbullah-PKK çatýþmasýnýn baþladýðý ve Hizbullah’ýn bölgede etkinlik kazandýðý 1992 sonrasý dönemde RP’nin girdiði seçimlerde aldýðý oy oraný karþýlaþtýrýlýrsa, bu iki dönem arasýndaki belirgin oy farký görülecektir. Bu basit karþýlaþtýrma RP’nin aldýðý yüksek orandaki oylarý ortaya koymakta ve RP’nin bu yeni ortamdan ne derece politik olarak istifade edip çýkar saðladýðýný göstermektedir. Ayrýca, Cemaatýn Ýslami faaliyetleriyle bölge genelinde oluþan Ýslami uyanýþ ve bilinçlenme neticesinde, daha önceki dönemlerde RP’nin oy alamadýðý bazý alanlarda yüksek oranda oy aldýðý da bir gerçektir. Hizbullah-PKK çatýþma sürecinin baþlamasý ve Cemaatýn bölgede üstünlük saðlamasý neticesinde, o güne kadar varolan baský ve korku ortamýnýn son bulmasý, Cemaatýn seçimleri boykot etmemesi veya belirli bir tercih doðrultusunda tavýr koymamasý nedeniyle sadece RP deðil, o güne kadar PKK’nin paralelinde siyaset yapmayan ve bundan dolayý faaliyetleri engellenen bütün siyasi çevreler de ayný þekilde Cemaatýn saðladýðý bu yeni ortamdan çok yönlü olarak yararlandýlar. RP bunun en bariz örneði olduðu için özellikle belirttik.


Cemaat, bölgede varolan mevcut legal siyasi partilerin hiç biriyle özel bir iliþki içinde olmadý. Hepsine mesafeli yaklaþtý. Hiçbir þahýs veya parti lehine tercihte bulunmadýðý gibi, özel olarak da kimseyi desteklemedi. Ancak bölgedeki toplumsal ve politik yapýyý göz önünde bulundurarak, toplumdaki politik çekiþmelerde taraf olmamak, yanlýþ anlama ve sürtüþmelere sebebiyet vermemek, Cemaatýn etkin olduðu alanlarý deþifre etmemek, rejimin dikkatini Cemaatin üzerine çekmemek vb. sebeplerden dolayý bilinçli olarak seçimleri de boykot etmedi. Oysa ki, eðer Cemaat isteseydi 1993-1994 yýllarýndan sonra yapýlan yerel ve genel seçimlerin hepsinde aday gösterebilir ve istediði adaylarý seçtirebilirdi. Ayrýca bu dönemde legal alanda bazý siyasi faaliyetleri de organize edip yönlendirebilirdi. Ancak Cemaat, takip ettiði stratejisi gereði ve baþka nedenlerden dolayý o dönemde legal alanda siyasi faaliyetlere giriþmedi.
__________________
Gönderen: 16.12.2007 - 12:40
Bu Mesaji Bildir   Cihan-63 üyenin diger mesajlarini ara Cihan-63 üyenin Profiline bak Cihan-63 üyeye özel mesaj gönder Cihan-63 üyeyi arkadas listeme ekle Yukari
Cihan-63 su an offline Cihan-63  
HİZBULLAH-PKK ÇATIŞMASININ NETİCESİ
582 Mesaj -
Bu çatýþma, Cemaatýn önceden zararlarý ve sonuçlarý hakkýnda öngörüde bulunduðu ve PKK’yi de uyardýðý þekilde neticelendi. Yani bu çatýþmadan hem PKK ve hem de Hizbullah zarar gördü. Ancak PKK, cepheyi geniþleterek iki cephede birden çatýþmak zorunda kaldýðý için daha fazla zarar eden taraf oldu. Özellikle çatýþma öncesi döneme nazaran PKK çok þey kaybetti ve geriledi. Çatýþmalar süreci boyunca ortaya çýkan fýrsatlardan en iyi faydalanan ve bunlarý kazanýma dönüþtüren TC oldu. TC’ye bu baþarýyý sunan, bu çatýþmanýn baþlatýcýsý ve sorumlusu olan PKK’dýr. PKK, bu þekilde mücadele tarihi boyunca uygulamalarýyla sürekli olarak TC’ye yaptýðý hizmetlerine bir yenisini daha ekledi. Bu onun ne ilk ve ne de son hizmetidir. TC’ye daha önemli ve geniþ kapsamlý hizmetler sunmaya bugün de devam etmektedir.


Hizbullah karþýsýnda zayýf duruma düþen PKK’nin sadece ülke içinde deðil, uluslararasý düzeyde de konumu zedelendi. Bu çatýþmadan en iyi þekilde istifade eden TC ise, ülke içerisinde konumunu güçlendirmekle yetinmeyerek, uluslararasý düzeyde de elini güçlendirecek ve etkin faaliyet yürütebilecek bir konuma ulaþtý. Bu güçlü konumunu kullanan TC, Suriye’ye baský uygulayarak Apo’nun Suriye’den çýkarýlmasýný saðladý. Bundan sonra yaþanan olaylar ve Apo’nun yakalanýp Türkiye’ye teslim edilmesiyle geliþen süreç, hiç þüphesiz PKK’nin Cemaatle yaþadýðý çatýþma neticesinde uðradýðý prestij kaybý ve içine düþtüðü kötü durumdan baðýmsýz düþünülemez.


Netice itibariyle çatýþmalardan yorgun düþen ve önemli oranda güç kaybeden PKK, Apo’nun yakalanmasý ile telafisi zor bir darbe yedi ve kötü bir sürece girdi. Hizbullah da 17 Ocak 2000 tarihinde, rehberinin þehadeti, binlerce elemanýnýn yakalanmasý ve önemli oranda arþiv, silah ve mal varlýðýnýn ele geçmesiyle aðýr bir darbe aldý. Kürdistan’da yýllarca devam eden savaþ nedeniyle askeri, ekonomik, siyasi ve toplumsal büyük bir bunalým ve kriz içerisinde çýrpýnan TC ise, resmi rakamlarla 150-200 milyar dolar, gayri resmi rakamlarla 400-500 milyar dolar para harcayarak kazanamadýðý ve kazanmaktan umudunu kestiði, en üst düzey yetkililerinin aðzýndan “Verelim, kurtulalým” seslerinin yükseldiði zayýf, aciz ve maðlup bir durumdayken, PKK’nin ahmakça Hizbullah’a dayattýðý savaþýn kendisine saðladýðý avantajlar sayesinde bu kötü durumdan kurtulup bugünkü baþarýlý konuma ulaþma þansýný elde etti.

PKK’nin ileriyi göremeyen, akýl ve idrak yoksunu, basireti körelmiþ, bilinçsiz veya bilinçli politikalarý, tavýr, tutum ve davranýþlarý sayesinde böyle bir felaket yaþandý. Böylece, tarih tekerrür edip Kürdistan’da, bugüne kadar Müslüman Kürt halkýna karþý yapýlan ihanetlere PKK tarafýndan bir yenisi eklenerek, Kürtlerin “Kurmé daré go ne jý darébe zewala daré tuneye” atasözü bir defa daha doðrulanmýþ oldu.
Gönderen: 16.12.2007 - 12:41
Bu Mesaji Bildir   Cihan-63 üyenin diger mesajlarini ara Cihan-63 üyenin Profiline bak Cihan-63 üyeye özel mesaj gönder Cihan-63 üyeyi arkadas listeme ekle Yukari
Cihan-63 su an offline Cihan-63  
TC VE PKK TARAFINDAN BİLİNÇLİ OLARAK SAKLANAN BİR GERÇEK
582 Mesaj -
1992 yýlýndan sonra, yani Hizbullah-PKK çatýþma sürecinin baþlamasýyla geliþen olaylar neticesinde, bölgede güç dengeleri sarsýldý ve yeni bir durum ortaya çýktý. Bugüne kadar hem TC ve hem de PKK, bu yeni durum ve geliþmelerden ne þekilde, müspet veya menfi yönden etkilendikleri hususunda bilerek suskun kalýyorlar. Bu çatýþmalardan ve çatýþmalar sonrasý oluþan ortamdan kimin nasýl ve ne derece zarar veya fayda gördüðünü itiraf etmeyip gerçekleri saklýyorlar. TC, 1992 sonrasý dönemde kazandýðý ve elde ettiði baþarýlarýnýn, Hizbullah-PKK çatýþma sürecinin baþlamasý neticesinde bölgede oluþan yeni ortam ve þartlardan kaynaklandýðý gerçeðini açýklamýyor ve bilinmesini istemiyor. Ayný þekilde, PKK’de içine düþtüðü kötü durumun nedeninin Hizbullah ile yaþadýðý çatýþmadan kaynaklandýðý gerçeðini açýklamýyor ve bilinmesini istemiyor. Çünkü her ikisi de bu gerçeðin açýklanmasý durumunda bugüne kadar halka ve mensuplarýna söyledikleri yalanlarýnýn ortaya çýkacaðýndan ve gerçeðin anlaþýlacaðýndan korkuyorlar.


TC, bu savaþý kaybetmek üzereyken PKK’nin beyinsizliði sonucu Hizbullah’a dayattýðý savaþýn kendisine saðladýðý avantajlar ve imkanlar sayesinde böyle bir baþarýyý elde etti. Ancak TC, Hizbullah-PKK çatýþmasý sýrtýndan kazandýðý bu baþarýyý, bugüne kadar sürekli kendisinin özgücüyle kazanýlmýþ bir zafermiþ gibi kamuoyuna ilan etti. Sanki daha önce ayný bölgede kötü durumda olan ve hiçbir baþarý gösteremeyen kendi silahlý güçleri deðilmiþ gibi, bu geliþmeyi kendi silahlý güçlerinin baþarýsý olarak sahiplendi. TC’nin siyasi ve askeri yetkilileri ve polis müdürleri konuyla ilgili her aðýzlarýný açtýklarýnda, 1992 sonrasýnda silahlý güçlerinin nasýl zafer kazandýklarýný, nasýl tekrar bölgede hakimiyet saðladýklarýný, terörün kökünü nasýl kurutup zararsýz ve marjinal hale getirdiklerini ballandýrarak anlatmayý sürdürmektedirler. Aklý baþýnda bir insan çýkýp; nasýl oldu da “Verelim kurtulalým” dediðiniz, hiçbir etkinlik gösteremediðiniz, zayýf ve baþarýsýz durumdan bugünkü baþarýlý duruma geldiniz? diye sormamaktadýr.


Ayný þekilde PKK’de, 1992 sonrasýnda Hizbullah ile girdiði çatýþma neticesinde bu kötü duruma düþtüðünü itiraf etmek istemiyor. Çünkü, bugüne kadar halka ve tabanýna, TC’den ve ona baðlý kontra ve çetelerden aldýðý darbeler neticesinde bu kötü duruma düþtüðü þeklindeki yalanýnýn ortaya çýkmasýndan korkuyor. Bu yalanlarýnýn ortaya çýkmamasý için bu durumu bilerek gizliyor. Bu gerçeði herkesten çok daha iyi bilen PKK, yaþanan olaylarý ve bu olaylardan dolayý baþýna gelenleri doðru tahlil edip deðerlendirmeye tabi tuttuktan sonra, kamuoyunun karþýsýna çýkýp mertçe ve onurluca; bu baþarýnýn TC’ye ait olmadýðýný, kendi taktik ve stratejik hatalarý sonucu Hizbullah ile girdiði çatýþmada baþarý gösteremediðinden zayýf duruma düþtüðünü, bu çatýþma neticesinde bölgede etkinliðinin kýrýldýðýný, yeni ortam ve þartlarýn oluþtuðunu, TC’nin bu durumu fýrsat bilip kendi lehine kullandýðýný, TC’nin kendi baþarýsý olarak gösterdiði bu durumun gerçek anlamda TC’nin baþarýsý olmadýðýný itiraf edip bu gerçekleri açýklamasý gerekirken, hesabýna gelmediði için bilerek bunlarý gizlemeye devam ediyor. Halen deve kuþu misali baþýný kuma sokarak gerçekleri görmek veya duymak istemiyor. Bu iki yüzlü ve basit tutumuyla, kendisi dýþýnda Kürdistan’da bir baþka gücün olmadýðý þeklindeki yalanlarýna tabanýný inandýrmaya çalýþýyor.


Bugüne kadar bu konuda sözde gözlemci, uzman, tahlilci, yazar ve yorumcu sýfatýyla yazý yazan, konuþan ve TV programlarý yapan insanlarýn bir kýsmý, TC veya PKK’ye baðlý kiþiler olduklarýndan ve bunlarýn yalan bilgi ve haberleriyle beslendiklerinden, bazýlarý korktuklarýndan ve bazýlarý da bu konuda yeterince bilgi sahibi olmadýklarýndan dolayý bu gerçeði gündeme getirmemiþ ve ele almamýþlardýr. Böylece bugüne kadar kimse bu konuyu tartýþmamýþ, irdelememiþ, üzerinde durmamýþ ve dolayýsýyla bu gerçeðin anlaþýlmasý ve açýða çýkmasý bu þekilde engellenmiþtir.
__________________
Gönderen: 16.12.2007 - 12:42
Bu Mesaji Bildir   Cihan-63 üyenin diger mesajlarini ara Cihan-63 üyenin Profiline bak Cihan-63 üyeye özel mesaj gönder Cihan-63 üyeyi arkadas listeme ekle Yukari
Cihan-63 su an offline Cihan-63  
KÜRT HALK ÖNDERİ(!) GEÇİNEN ŞAHSIN İÇİNE DÜŞTÜĞÜ TRAJEDİ-KOMİK DURUM
582 Mesaj -
Korku ve tehlikeden uzak rahat ortamlarda tavizsiz bir devrimci portresi çizen, bütün Kürt örgütlerini ve liderlerini gerici, feodal, iþbirlikçi ve uzlaþmacýlýkla suçlayan, kendisi ve hareketi dýþýnda hiç kimsenin varlýðýna tahammül etmeyen, kendisini bütün Kürt halkýnýn önderi olarak gören, her þeyi en iyi kendisinin bildiðini sanýp her konuda ahkam kesen, kendisini peygamberler, tarihi büyük þahsiyetler ve filozoflarla mukayese edip onlarýn yaptýklarýndan daha önemli iþler yaptýðýný sanýp, “Benden önce Kürt ulusu yoktu. Kürt ulusunu ben yarattým” diyecek kadar sapkýnlýk içine düþüp kendisini ilahlaþtýran, adeta kendisine tapan ve tapýlmasýný isteyen, kimsenin kendisini anlayamadýðýný, idrak edemediðini ve kavrayamadýðýný söyleyerek kendisini eþsiz, ulaþýlamayacak olaðanüstü bir varlýk konumunda gören, kendisine sýfat ve isim seçmede bir türlü karar veremeyen, sadece yüz yüze görüþmelerde deðil, telefonla katýldýðý TV programlarýnda dahi kimseyi konuþturmayan veya korku ve heyecandan kimsenin karþýsýnda konuþmaya cesaret edemediði o ceberut serok, ulu önder ve büyük baþkan tebdili mekan edip mevzi deðiþtirince, Samiri’nin altýn buzaðýsý gibi büyüsü bozulup kuru bir puttan ibaret olduðu ortaya çýktý. Firavunun sihirbazlarý misali bu büyüye yakalanan belamlarý ve avenesi de karþýlaþtýklarý bu durum karþýsýnda dillerini yutmuþçasýna korku, panik ve þaþkýnlýk içerisinde kaldýlar.


Apo, dayýlarýnýn yanýna ulaþýr ulaþmaz, dili çözülmeye baþlayýnca; “Benim annem de Türk’tür. Devlete hizmet etmeye hazýrým. Bizim bugüne kadar yaptýklarýmýz yanlýþtý. Baðýmsýzlýk þöyle dursun, özerklik ve federasyon düþüncesinin bile çok yanlýþ olduðunu, uðruna mücadele verdiðimiz þeylerin çoðunu bugün devletin kendisinin gerçekleþtirdiðini, her þeyin devletin eliyle basit bir þekilde halledilebileceðini, bazý yasaklarýn kaldýrýlmasý ve bir kýsým kültürel haklarýn tanýnmasýyla sorunun çözüleceðini, kendisine imkan ve fýrsat tanýnýrsa PKK’yi rejim partisi, gerillayý da koruculaþtýrýp TC’nin hizmetine sokacaðýný ve böylece devleti bu beladan kurtaracaðýný, demokratik *****huriyet projesi (nasýl sihirli bir çözümse) çerçevesinde beraber kardeþçe yaþayabileceklerini, eðer bunlar yapýlmaz ve kendisine bu imkan verilmezse Hizbullah’ýn Kürdistan’da tehlikeli bir þekilde geliþip hakim güç olacaðýný, dýþ güçlerin Kürt sorununu kendi kontrollerine alýp, Güneyde bir Kürt devleti kuracaklarýný, ayný þeyi Kuzeyde de yapýp TC’yi parçalayacaklarýný, Güneydeki Kürtlerin deðil ayrý devlet ve baðýmsýzlýk, federasyon düþüncesinden bile vazgeçip kendisinin son versiyonu olan demokratik *****huriyet projesini esas alan bir çözüm arayýþý içinde olmalarý gerektiðini, eðer kendisine fýrsat tanýnýr ve görev verilirse, Güney Kürdistan’da da TC’ye sadýk bir ðulam olarak hizmete hazýr olduðunu” söyleyerek, sözde devrimci bir gerilla liderinin yüz seksen derecelik bir dönüþle nasýl bir cahþ olarak halkýnýn karþýsýna geçtiðini gördük. Bu duruma hiç de þaþýrmadýk. Sadece, her þeyin aslýna rücu ettiði prensibinin bir daha doðrulandýðýna tanýklýk ettik.


Kendisini temsil hakkýný böyle bir lidere ve partiye veren insanlarýn nasýl bir zillet durumu yaþadýklarýný, nasýl bir musibete düçar olduklarýný ve nasýl bir kötü sona doðru sürüklendiklerini böylece ibretle izledik. Böyle bir lider ve böyle bir liderin hayatýný kurtarmaya endekslenmiþ bir parti, nasýl olur da Kürt halkýnýn temsilcisi ve haklarýnýn savunucusu olabilir? Nasýl olur da bütün bu olup bitenlere raðmen halen bazý insanlar böyle bir lider ve partiye güven duyabiliyor, gelecekleriyle ilgili umut baðlayabiliyor ve Kürt sorununa çözüm getirebileceði beklentisi içerisinde olabiliyorlar? Anlaþýlan, bu yirmibeþ yýllýk trajedi-komik serüveni bundan sonra da izlemeye devam edeceðiz. “Lideri karga olanýn gagasý ....... çýkmaz” sözü tam da bu duruma uygun düþmektedir.


Teslimiyet ve ihanet içine düþen böyle bir lideri kurtarmak için partilerini, mensuplarýný, mücadele tarihlerini, bütün emek ve kazanýmlarýný feda eden bu insanlarýn duçar olduklarý bu musibeti ve içine düþtükleri kötü durum, zillet ve onursuzluðu gördükçe, kahramanca direnerek þereflice þehit olmayý teslimiyete tercih eden, zilleti kabul etmeyip ser verip sýr vermeyen bir rehbere ve onun varisi bir cemaate tabi olmayý bize nasip ettiði için Rabbimize ne kadar þükretsek yine de azdýr.
__________________
Gönderen: 16.12.2007 - 12:42
Bu Mesaji Bildir   Cihan-63 üyenin diger mesajlarini ara Cihan-63 üyenin Profiline bak Cihan-63 üyeye özel mesaj gönder Cihan-63 üyeyi arkadas listeme ekle Yukari
Cihan-63 su an offline Cihan-63  
PKK’YE BİRKAÇ SÖZ VE UYARI
582 Mesaj -
Hizbullah, hiç bir yerli ve yabancý güce baðlý olmayan baðýmsýz Ýslami bir harekettir. Mücadeleye baþladýðý ilk günden þimdiye kadar Ýslamiliðinden ve baðýmsýzlýðýndan ödün vermeden yoluna devam edegelmiþtir. Çýkýþ yeri ve mücadele alaný aðýrlýklý olarak Kürdistan olup, bu topraklarda çeyrek asýrlýk bir mücadele tarihine sahiptir. Baðrýndan çýktýðý, içinde cemaatleþip, büyüyüp Ýslami faaliyet yürüttüðü, maddi ve manevi desteðini gördüðü Müslüman Kürdistan halký bu mücadele tarihinin canlý þahididir. Bugüne kadar halký etkilemek, kendisini halka tanýtmak ve kabul ettirmek için alýþýlagelmiþ propaganda araçlarýný kullanmadan ve bu araçlara ihtiyaç duymadan, kendisinden emin bir þekilde bir mücadele sürdürmesinin tek nedeni, hem keyfiyet ve hem de kemiyet açýsýndan ulaþtýðý Cemaat gücü ve bu mücadelesinde büyük oranda desteðini aldýðý halký ile arasýnda var olan ileri düzeydeki tanýþmýþlýk, itimat, güven ve baðlýlýk duygusudur.


Baþta Kürdistan halký olmak üzere bütün Türkiyeli Ýslami gruplar ile Cemaatý tanýyan dost ve düþman herkesin çok iyi bildiði ve þahit olduðu, yakalanan ve sorgulanan Cemaat mensuplarýnýn polisteki sorgu tutanaklarý ile mahkeme dosyalarýnýn belgelediði, TC’nin eline geçen Cemaat arþivinin açýkça gösterdiði ve ortaya koyduðu gibi Hizbullahi Cemaat, Ýslami dava anlayýþýnýn gereði olarak bugüne kadar hiçbir zaman ve hiçbir ortamda TC ile iþbirliðine girmemiþtir. Zorunlu olarak PKK ve nifak grubuyla girdiði çatýþmalardan TC’nin dolaylý olarak dahi istifade etmemesi için imkanlarý dahilinde yoðun çaba sarf etmiþtir. PKK’nin yaptýðý haksýzlýk, zulüm, karalama, itham, iftira ve kýsacasý bütün düþmanlýklarýna raðmen Cemaat, TC’nin PKK’ye yönelik tutum ve uygulamalarýna hiçbir zaman ve hiçbir þekilde destek vermemiþtir. Bunlar açýk gerçekler olup, bunun aksini hiç kimse iddia edemez ve ispatlayamaz. Ancak siz, ilk günden þimdiye kadar, sürekli olarak ýsrarla Hizbullah hakkýnda yaptýðýnýz bütün iftira ve karalamalarýnýzýn asýlsýz ve yalan olduðunu çok iyi bildiðiniz halde bu tutumunuzu sürdürüyor, çýkarýnýza uygun düþmediði için gerçekleri kabul etmek istemiyorsunuz.


Yakalanan Cemaat mensuplarý sorguda size yönelik bilgi vermeleri doðrultusunda çok aðýr iþkence ve baskýlara maruz kaldýklarý halde, bunu kabul etmiyor ve bilgi vermiyorlardý. Bu tutum, TC’nin iþkencecilerini çýlgýna çeviriyor ve arkadaþlarýmýza vahþice iþkence yapmalarýna sebep oluyordu. Cemaat mensuplarýnýn bu tavýrlarý bazen hayatlarýna mal oluyor, bazen de uzun süreli zindan hayatýna mahkum edilmeleriyle sonuçlanýyordu. Arkadaþlarýmýzla ayný yerde ve ayný zamanda gözaltýnda bulunan çok sayýda arkadaþýnýz bu duruma tanýklýk etmiþtir. Ýnandýðýmýz ve uðruna mücadele verdiðimiz Ýslami akidemiz ve cemaatsel ilkelerimiz gayr-ý Ýslami zulüm rejimleriyle iþbirliðine müsaade etmediði için Cemaat mensuplarý, aðýr iþkencelere ve baskýlara direnerek böyle bir tutum sergiliyorlardý. Bu gerçekleri, PKK’yi hoþnut etmek, ikna etmek veya propaganda olsun diye söylemiyoruz. Sadece bu gerçeklerin herkes tarafýndan bilinmesini istediðimiz için söylüyoruz.


Ayný bölgenin insanlarý ve ayný alanda mücadele eden bir hareket olarak hareketinizi ve mücadelenizi ilk günden beri iyi takip etmiþ, gözlemlemiþ ve tanýmýþýzdýr. Sizinle yaþadýðýmýz uzun süreli çatýþma dönemi boyunca her türlü zulüm, ihanet, baský ve insanlýk dýþý saldýrýlarýnýza maruz kaldýk. Bu sayede partinizi ve liderinizi yaþadýðýmýz tecrübelerle iyi bir þekilde tanýma imkanýmýz oldu. Liderinizin baþýna gelenlerden dolayý üzülmeye deðmeyecek kadar deðersiz bir insan olduðunu çok iyi biliyoruz. Buna raðmen, yakalanmasý esnasýnda Türk þovenistlerinin aðýzlarýndan salyalar akýtarak, yamyamlar gibi tempo tutup sevinçten dans etmeleri karþýsýnda, kendisi için olmazsa dahi bir hareket olarak baþýnýza gelenlere üzüldük. Nitekim, yakalandýktan sonra içine girdiði uzlaþmacý tavrý ve TC ile geliþtirdiði iþbirliði, kendisi için üzülmeye deðmeyecek kadar deðersiz biri olduðunu ortaya koydu. Ancak yine de kendisi için deðil, onun þahsýna veya partinize umut baðlamýþ, birçok þeyini bu yolda feda etmiþ zavallý Kürt insanlarý için üzüldük.


Cemaate yönelik haksýz yere açtýðýnýz savaþ ve vahþice saldýrýlarýnýza, sürekli yaptýðýnýz yalan propaganda, iftira ve karalamalarýnýza ilaveten, Cemaate karþý TC ile pratikte çok açýk bir þekilde iþbirliði içine girdiniz. Çatýþma süreci boyunca hem yayýn organlarýnýzda ve hem de elemanlarýnýz vasýtasýyla resmen Cemaat mensuplarýný ve faaliyetlerini TC’ye ihbar edip ispiyonculuk yaptýnýz. Yýllardýr yaptýðýnýz bu düþmanlýk, yalan ve iftiraya dayalý karalama kampanyanýz ve ispiyonculuðunuz yetmiyormuþ gibi, TC ile, gizlemeye ihtiyaç duymayacak bir þekilde açýkça ittifak kurup ortak hareket ettiniz. Yýllarca Kürdistan insanýna kan kusturan polis þefleri ve çetelerin cenazelerine sahip çýkarak ve bölgenin diðer yerleþim alanlarýndan insanlarý toplayýp cenaze törenlerine katýlarak gerçek yüzünüzü ortaya koydunuz. TC’ye yaranmak ve sofrasýndan bir kemik kapmak umuduyla, TC’nin yeni milis gücü olarak polis, Mit, tim ve çetelerle beraber ayný safta yürüdünüz. TC’nin bölge halký tarafýndan sahiplenildiðini ve sevildiðini ortaya koymak, TC’ye baðlýlýðýnýzý ve sadakatinizi göstermek için kraldan daha fazla kralcý kesilip gönüllü uþaklýk yaptýnýz. Bu tutumunuzla, rejimin iþbirlikçisi bir kontra hareketi olduðunuzu açýkça gösterdiniz.


Ulu baþkanýnýz(!), hiç þüphesiz eðer hedeflerine ulaþmayý baþarýp iktidara gelseydi, Kürtlerin Atatürk’ü olacak ve Kemalist rejimin bir asra yakýndýr yaptýðý zulümlerden ve çektirdiði acýlardan daha fazlasýný Müslüman Kürt halkýna çektirecekti. Bu hedeflerine ulaþmasýna gerek kalmadan, çeyrek asýrlýk mücadele süreci boyunca Müslüman Kürt halkýnýn kanýný oluk oluk akýtarak, uygulamalarýyla nasýl eli kanlý bir diktatör olduðunu göstermiþtir. Ancak, hem kendisinin yaptýðý zulümleri ve hem de yeni keþfettiði ve seksen yýllýk Kemalistlerden daha ileri derecede bir heyecan ve aþkla sýmsýký sarýldýðý yeni rehberi Atatürk’ün ve Kemalist rejimin bugüne kadar Müslüman Kürt halkýna yaptýklarýný az görmüþ olmalý ki, dayýlarýna misafir bulunduðu Ýmralý’da, Laik Kemalist diktatörlere Müslüman Kürt halkýnýn yeniden imhasý doðrultusunda yol gösterip akýl vermekte ve danýþmanlýk hizmeti sunmaktadýr.


Yýllardýr yaptýðýnýz çok çirkin hizbi kontra yakýþtýrmasý, yalan ve iftiraya dayalý ucuz karalama ve ithamlarýnýza karþý Cemaat, bugüne kadar sizinle aðýz dalaþýna girmeye ve açýklama yapmaya tenezzül etmedi. Çünkü sizin mantýðýnýzýn “Yalan ve iftira at, tutmazsa izi kalýr” mantýðý olduðunu bildiðinden, sözlü açýklamalar ve yazýlý cevaplarla ikna olacaðýnýza inanmýyordu. Bundan dolayý, yaptýðýnýz bütün düþmanlýklara, sadece anladýðýnýz tek dil olan eylem diliyle cevap vererek çok sert bir þekilde tepki gösterdi. Yanýlmýyorsak Cemaatýn bu mesajýný da çok iyi aldýnýz ve anladýnýz. Ancak, öyle anlaþýlýyor ki, geçmiþte yaþanan olaylardan ders almaya ve kendinizi düzeltmeye niyetiniz yoktur. Bugüne kadar ki yanlýþ politikalarýnýzýn çok sayýda insanýnýzýn hayatýna ve Kürt halkýna pahalýya mal olduðunu görüp bildiðiniz halde halen akýllanmamýþ görünüyorsunuz.


Meydanýn size kaldýðý vehmine kapýlýp elinizdeki medya ve iletiþim vasýtalarýný kullanarak, Cemaat aleyhine yalan ve iftiraya dayalý karalamalarýnýza devam ediyorsunuz. Bu ahlak ve alýþkanlýklarýnýzý terk etmeyip bu çirkin tutumunuzu sürdürmeye niyetiniz varsa, -ki öyle görünüyor- geriye dönüp 1991 sonrasý Cemaatle yaþadýðýnýz çatýþma dönemine bakýp, içine düþtüðünüz kötü durumu hatýrlamanýzda fayda vardýr. Eðer bu düþmanca tutum ve yanlýþ politikayý sürdürmede ýsrar ederseniz, uþaklýðýný yapmak ve gönüllü bir cahþ ordusu olarak hizmetine girmek için can attýðýnýz TC’nin de bu sefer sizi kurtaramayacaðýný çok iyi bilmenizi isteriz.
__________________
Gönderen: 16.12.2007 - 12:43
Bu Mesaji Bildir   Cihan-63 üyenin diger mesajlarini ara Cihan-63 üyenin Profiline bak Cihan-63 üyeye özel mesaj gönder Cihan-63 üyeyi arkadas listeme ekle Yukari
Pozisyon - İmzalar göster
Sayfa (1): (1)
önceki konu   diğer konu

Lütfen Seçiniz:  
Şu an 1 üye ve 473 Misafir online. En son üyemiz: Didem_
2243 üye ile 29.03.2024 - 11:40 tarihinde en fazla ziyaretçi online oldu.

[Admin | Moderator | Kıdemli Üye | Üye]
Dogum Gününüzü Tebrik Ederiz    Doğum gününüzü tebrik eder, sıhhat ve afiyet dolu ömür dileriz:
ferdülislam (108), sunniit (59), kadirbey (62), busra12 (32), melisatek (32), hüzünlüköprü (36), ramazan294 (35), nisa88 (36), ervam (57), Allah 1 (47), saime86 (38), batu39 (51), Abdurrahman Gör.. (61), fatihulu24 (30), Zeynep_85 (39), ferhatb (51), GuVeNN (46), safiye55 (35), azra16 (44), ahmed86 (38), mürsid (37), mekin (43), tohurter (54)
Son 24 saatin aktif konuları - Top Üyeler
0

Copyright © ((( RAVDA.net )))  *  İrtibat   *   RAVDA Reklam Servisi   *   Tüm hakları saklıdır, izinsiz alıntı yapılamaz.
Sitemizde yayınlanan imzalı yazıların içeriğinden yazarları, forum ve yorumlardan ekleyen şahıslar sorumlu olup, kesinlikle sitemiz sorumlu değildir.
© by ((( RAVDA.net )))

Sayfa 0.73004 saniyede açıldı   

Reklamlardan
RAVDA sitesi
hiçbir şekilde
sorumlu değildir.