generique plaquenil budesonide kamagra generique rhinocorthydroxychloroquine 3tc abilify aceon acepril acerpes achromycine aciphex acivir acnecolor acnefuge acticin actigall actisite active pack actonel actoplus met actos acular adalat cc adalat adapress adartrel adcirca addyi adipur advair diskus advair rotahaler aerius aerodiol aggrenox agofenac agoprim agopton agorex airol airomir akneroxid aknex aknin n aknoral albenza
     
     

0
0
0
0
Forum Giris Giris Üyeler Ekibimiz Arama
Toplam Forum: 69     ***     Toplam Konu: 30100     ***     Toplam Mesaj: 148193
  
  Beni hatırla
Forum Anasayfa » K İ T A P / K Ü L T Ü R / S A N A T » KİTAP & DERGİ » PİR-İ İNTİFADA ŞEHİT ŞEYH AHMED YASİN........HAYATI..........

önceki konu   diğer konu
12 okunmamış mesaj mevcut (Acik)
Sayfa (1): (1)
Gönderen
Mesaj
muhammed yusa su an offline muhammed yusa  
PİR-İ İNTİFADA ŞEHİT ŞEYH AHMED YASİN........HAYATI..........
944 Mesaj -
“YASÝN BÝR ULUSUN ÝÇÝNDE ADAM,
ADAMIN ÝÇÝNDE BÝR ULUSTU…”
Prof.Dr.Abdulaziz RANTÝSÝ

BÝRÝNCÝ BÖLÜM



Filistin!..
Topraðýn sahibi ve topraðýn iþgalcisinin savaþ alaný.Çatýþmalar,tuzaklar,baskýnlar,yýkýmlar ve suikastler diyarý… Acýnýn ve sevincin, ölümün ve hayatýn yan yana gezdiði mekân… Zulmün asûde bir þekilde kol gezdiði mazlumlar ocaðý… Mazlum ve yetim kalmýþ bir milletin aðýdý… Gönüllerin ve ümmetin kanayan yarasý…
Filistin`deki her yer gibi boynu büküktü Kudüs`ün. Baðrýnda utancýný taþýyordu kirli ellerin. Oluk oluk dökülen kanlarýyla sararmýþtý Mescid-i Aksa`nýn kubbesi. Can çekiþiyordu olanca celadetiyle; direniyordu bütün gücüyle. Esen her lodos; güneyden Ýsra ve Mirac`ýn Sahibi`nden nefes üflerdi hayat damarlarýna. Can bulurdu, kan bulurdu beti benzi. Adem misali dirilirdi; tekrar direnmek için lanetli Çýfýt zulmüne.
Topraðý; acýyla dost olmuþ, acýya baðýþýklýk kazanmýþ bir milletin topraðý … Direniþi; ümmetin semaya açýlan elleriyle dua dua güç kazanan , dua dua direnen bir direniþ…
Bitti denince dirilen, dirildikçe boy boy geliþen iþgalci Yahudi`nin kalbine korku salan bir direniþ, bir diliþ yaþýyordu Filistin. Canlar, kanlar fedaydý. Gönüllere hakim olan, özgürlüðün ilahi aþkýydý.
*

20 Mart 2004 Salý!...
Filistin yasta, Filistin matemdeydi bugün. Þehir þehir büyük ve acý bir haberin hüznü gözlerden billur billur akarken; öfkeler dillerde, öfkeler ellerde yumruk yumruk sloganlara dönüþmüþtü :
“Kahrolsun Israil!”
“Kahrolsun Siyonist düzen!”
“Kahrolsun katil Þaron!”
“Þaron cehennemin kapýlarýný açtý!”
“Ýslami Direniþ Hareketi engellenemez!”
“Lailahe illallah Allah`ü Ekber!”
Gazze`de baþlayan öfke seli el-Halil, Ramallah, Nalus, Cenin derken sýçramýþtý tüm Filistin`e. Sokaklarýnda kin, sokaklarýnda öfke vardý Filistin`in. Ýntikam yeminleri çýnlýyordu Filistin sokaklarýnda. Yumak yumak yüreklere çöken acý, tüm direniþ gruplarýný sarsmýþtý.
Þehid edilen, ÞEYH AHMED YASÝN`di. Özelde Ýslami Direniþ Hareketi HAMAS`ýn, genelde tüm direniþ gruplarýnýn manevi lideri!.. Bir öncü insan!.. Tüm yeminler, tüm intikam ahitleri onun içindi.
Fakat Gazze farklýydý bugün. Dün sabah namazýndan beri Filistin`i sarsan bu haber, Gazze`yi ayaða kaldýrmýþtý. Þehirde dolaþan araçlardan, hoparlörlerden bir ses yükseliyordu sokak sokak, cadde cadde: “ BÝZ BU YOLU SEÇTÝK. ARZUMUZ ÞEHÝTLÝK VE ZAFER ÝLE SON BULACAK!.. ”
Kasetlerden, hoparlörlerden dalga dalga yayýlan bu ses, Þeyh Yasin`in kaydedilmiþ sesiydi. Gönülleri yakan acýlara acý katan bir ses!...
Sabra Mahallesinden Þati Mülteci Kampý`na ve tüm Gazze`ye varana dek gökyüzü siyahlara bürünmüþtü. Yakýlan lastikler deðil; sokaklardan, caddelerden taþan sinelerdeki öfkeydi. Gazze`nin felç olan hayatý, Batý Þeria`nýn genel grevleri, tüm kamu kurum ve kuruluþlarýnýn tatil edilmeleri, cezaevlerindeki mahkûmlarýn isyanlarý, mülteci kamplarýndaki galeyanlar, gösteriler… felç olmuþtu Filistin`in sosyal hayatý.
Gazze`nin kalbinde yüz binlerce insan yürüyordu Þifa Hastanesine doðru. Dün sabah namazý sonrasý þehid edilen Þeyh Yasin cenazesi alýnýrken yüz binlerin gözlerinde hüzün gönüllerinde elem vardý. Kalpler kýrgýndý. Nefret duygularýný anlatmaya kelimeler kifayet etmeye yetmiyordu.
Þifa Hastanesinden yüzleri maskeli militanlarca alýnan Þeyh Yasin`in cenazesi, eller üstünde Sabra Mahallesi`ne / evine götürüldü. Halime Hatun, çocuklarý, damatlarý, torunlarý… Kirpiklerinden hüzün bulutlarý damlýyordu.
Bir baba sevgisi, bir aþk, bir sevdaydý dudaklarda dökülen :
-Allah`a hamd olsun! Babam, sonunda isteðine kavuþtu, dedi kýzý Meryem.
-Ýsteðine ulaþtý. Onunla geçirdiðim bu kadar zaman içinde hayýrlý yönünden baþka bir þey hatýrlamýyorum, dedi hanýmý Halime.
-Onu tanýdýðým günden beri bizi gücendirecek bir kelime bile iþitmedim, dedi gelini Ummü Hüsam.
Daha sonra yüz binlerin omzundaki cenaze, sehir merkezindeki el-Ýmare Camii`ine götürüldü. Eller, öðle namazý ardýndan cenaze namazý için saf saf baðlandý. Dualara kimi aðlamaktan kurumuþ, kimi de nemli gözlerle eþlik etti.
“Þehitler Kabristanlýðý” bir misafiri aðýrlýyordu bugün. Þehadete yaraþýr bir hayat geçiren bir misafiri… Bir þehidi … Þeyh Ahmed Yasin`i …
Gözyaþlarý sel olan yüz binler “ EY HAMAS LÝDERÝ ELVEDA! ” diyordu; sloganlarla intikam yeminleriyle. Zýlgýtlar çeken kadýnlar çocuk, yaþlý, genç herkesin dudaklarýnda ortak hüznün bir adý dolaþýyordu: Þeyh Ahmed Yasin!
Uzatýlan mikrofonlara konuþan biri vardý o gün. Elem dolu haberi duyduðundan bu yana acýsý, kederi; kocamýþ saçýna, sakalýna tel tel beyaz olup yansýmýþtý. Mahzundu , üzgündü sesi Abdulaziz Rantisi`nin:
-Onlar,dedi mikrofonlara;peygamberlerin katilleridirler. Bugün Ýslami bir sembolü öldürdüler. Bu Ýslam`a açýlmýþ bir savaþtýr. Bu cinayetle Ýsrailliler, Filistin davasýný öldürmek istiyorlar. Yasin, bir ulusun içinde adam, adamýn içinde ulustu. Bu ulusun intikamý bu adamýn boyutlarýnda olacaktýr. Eylem göreceksiniz, söz deðil!

*
Gazze!
Yarasýna tuz basmýþ deniz kokulu þehir… Yahudi/ Çýfýt zulmünden her gün nasip alan bir þehir…. Kýyýsý; çocuk kovalamacalarý, kuþ cývýltýlarý ve cevelan yeri… Baðrý; kan ve gözyaþý pýnarý…
Bir yanýnda fakir gecekondu mahalleleri; bir yanýnda zengin, kocaman evler, geniþ yollarý ve meyve bahçeleri…
Sýcak ve nemin egemenliðini, esen meltemin kararlýlýðý kýrardý bu þehirde. Týpký direniþ güllerinin esen kararlý kokusu gibi… ümit muþtulayan kokular gibi… Kan ve barutun hüznü her gün yanký bulurdu gözlerde. Her kurþun bir tohum olurdu gönüllerde direniþ direniþ büyüyen . Her can bir adýmdý þehadetle süslenen.
Dallarýný her haneye uzatan fakir-zengin demeden her ocakta bir canla, bir kanla sulanan direniþ fidaný yeþermiþti Gazze`de boy boy özgürlük fidaný… Sokak sokak, mahalle mahalle , þehir þehir… Yaþanan ve yarým asrý geçen bu meþ`um zulmün bir adý vardý dillerde: Lanetli Çýfýt zulmü!

Sabra Mahallesi /Þati Mülteci Kampý!..
Mazlum iklimin süsten uzak derme çatma evleri. Yahudi iþgali ve zulmünden kaçýþýn nihai noktasýydý bu mülteci kampý birçok kamp gibi. Fakirlik ve yoksulluðun buram buram tüttüðü mekân .Kimi evlerin dýþ cephesi dökülmüþ yahut sývasýz, kiminin de içi … Kiminin inþasý lalettayin, kiminin kapýsýz, penceresiz… Hepsinde ortak nokta: zulümden nasipli olmak!
Sadece insanlar deðildi bu topraklarda zulümden inleyen. Evler de insanlar gibi can çekiþir, aðlar, sýzlardý iþgalci Ýsrail askerlerinin kontrolündeki yýkýmlardan. Canavar misali homurdanan demir azmaný tanklarýn, buldozerlerin eseri (!) okunurdu kamplarda.
Bu evlerin incila mermer merdivenleri, arkaik sütunlarý, simetrik korkuluklarý, uzun koridorlarý, gömme küvetli banyolarý, porselen musluklarý, alafranga helalarý, panjurlu pencereleri, halkari süslemeleri, geniþ meyveli bahçeleri, çevresi hercai çiçeklerle donatýlmýþ havuzlarý ve konforu yoktu. Ama kendileriyle ayný kaderi paylaþan mazlumiyetleri, umutlarý ve özgürlük davasýna adanmýþ kurbanlýk sahipleri vardý.
Baþýný sokacak bir hanesi olan þanslý deðildi bu topraklarda. Her þey olabilirdi her an.Zulüm rüzgârýnýn / tufanýnýn ne zaman, nereden eseceði meçhuldü. Her an varlýk yokluða, hayat ölüme dönüþebilirdi.
*
20 Mart 2004 cumartesi gecesi!..
Suikastten üç gün önce… Sabra Mahallesinde bir ev. Filistinlilerin yaþadýðý fakir gecekondulardan biri. Telaþ ve endiþe okunuyordu yüzlerde. Keder ve gam dolu bakýþlar vardý gözlerde. Hüzün rüzgârlarý esiyordu yüreklerde.
Temiz örtüsü altýnda Halime Hatunun kocasý yatýyordu hasta yataðýnda. Halime üzgün, Halime endiþeliydi. Yýllarýn çilesi dantel dantel örülmüþtü alnýna. Bir þey yapamamanýn, çaresizliðin ezikliðini yaþýyordu. Fakat mütevekkil ve teslimiyetçiydi Halime Hatun .
Gözleri çocuklarýna takýldý bir ara. Her yüzde tasa , her çehrede gam okudu. Metanetli görünmeli, güçlü ve iradeli olmalýydý. Nice badireler atlatmýþtý kocasýyla. Bunu da atlatacaktý. Allah`a sýðýndý; yardýmýný diledi.
“Ya Þafi!Ya Kafi! Ya Muafi!” yüce isimleri döküldü dudaklarýndan. Beyaz baþörtüsünün ucuyla göz pýnarlarýný sildi kaçamak kaçamak.
Kocasýna baktý. Durumu oldukça aðýrdý. Yýllardýr onu terk etmeyen hastalýklardan muzdaripti. Yaþlý olmasý rahatsýzlýðýný artýrýyordu.
Yarým saat önce aniden rahatsýzlanmýþ tekerlekli sandalyesinden düþmüþtü. Sýk sýk nefes alýp veriyor zorlukla konuþuyordu. Muhabbetle baktý yaþlý kocasýna; gözleri kapalý, dudaklarý hareketliydi. Belli ki Rabbini zikrediyordu.
Alnýnda biriken damlalarý fark etti. Bir bezle usulca kuruladý. Yaþlý Þeyh gözlerini açtý. Bir ara baþ ucunda duran eþine belli belirsiz gülümsedi; kendinden geçti .
Simasý nur yumaðýydý. Yýllar çilesini gergef iþler gibi çizgi çizgi nakþetmiþti anlýna. Kaþlarý gürdü. Gözleri mananýn derinliklerine dalan bir gizeme sahipti. Gözlerinin altýndaki halkalar ve yüzündeki çizgiler, kutsal bir davanýn çilesini yansýtýyordu. Kemerli bir burnu vardý. Beyaz kýllarý siyahlarýndan çok olan sakalý, kýsa býyýklarýyla bir baþka çekicilik katýyordu sempatik yüzüne. Baþýndaki beyaz kefiyesi, heybetini daha bir artýrýyordu. Baþ ucundaysa zaman zaman giydiði kuzguni renkli, buðday nakýþlý aplik sakosu asýlýydý.
Boynundan aþaðýsý tutmayan, buram buram direniþ, buram buram Filistin kokan 66 yaþýndaki bu mütebessim, sevimli ihtiyar, bu PÎR-Ý ÝNTÝFADA; Filistin halkýnýn umudu , Filistin Ýslami Direniþ Hareketi Hamas`ýn manevi lideri Þeyh Ahmed Yasin`di. Ayný kaderi paylaþýyordu Filistin`le: ikisi de mefluç… Ama biri, diðeri için umudun adýydý.
Bu fakir gecekondu semtinde yasýyordu Þeyh Yasin. Komþularýnýn dertleriyle dertlenir, yetim çocuklar ve dul kadýnlar dahi þehitlerin ailelerine sahip çýkardý. Hem yiyeceðini, hem giyeceðini onlarla paylaþýrdý. Sahiplenmeyi, yardýmlaþmayý severdi.
Ýþgalci Ýsrail`i tüm teçhizat ve imkanlarýna raðmen, dudaklarýnda dökülen bir sözle tir tir titreten biriydi. Gücünü iman dolu yüreðinden alan ve sadece Allah`a dayanan, yüzü; çevresine her zaman tebessüm sadakalarý daðýtan bu ihtiyarý, yýllar yorgun düþürmüþtü. Bitkin ve hastaydý. Kesik kesik soluyordu.
Bir ses duydu yüreði yaralý Halime Hatun. Bir serçenin ürkekliðiyle geri döndü aniden. 26 yaþlarýndaki oðlu Abdulgani`ydi. Diðer oðlu Abdulhamid ise tedirgin görünüyordu.
-Anne! Babam kendinden geçti. Hastaneye kaldýralým.
Islak gözlerle çocuklarýný onayladý. Gelini Ümmü Hüsam ve kýzlarýndan Meryem`inde yardýmýyla hemen hazýrlýklara baþladýlar . Þeyh Yasin`i özenle giyindirdiler. Herkes telaþla ve endiþe içinde yardým ediyordu.
Hazýrlýklar bitince, güçlü kollarýyla Abdulgani babasýný kucakladý. Kapýda bekleyen fedailerin bakýþlarý arasýnda usulca taksiye yerleþtirdi. Arabanýn bagajýna babasýnýn tekerlekli sandalyesini de koydu lazým olur diye. Annesi arka koltuða oturdu. Kocasýnýn baþýný kucaðýna aldý. Abdulgani ve Abdulhamid öne geçtiler. Peþlerinden kendilerini takip eden koruma arabasý, gönüllü fedailerle doluydu.
Fakirliðin kol gezdiði mazlumiyetin koktuðu Sabra`nýn gecekondu sokaklarýndan geçen otomobil hastane yoluna çýktý . Endiþe dolu yüreklerle hýzla yol alýrken, karanlýkta bir çift “lanetli göz”ün gözetiminden habersizdi. ÝKÝNCÝ BÖLÜM



21 Mart 2004 pazar. Shikmim Çiftliði /Tel-Aviv!..
Saray yavrusu bir köþk… Tüm þatafatýyla göz dolduran, 24 saat aportvari korunan,çevresinde kuþ uçurtulmayan afili bir yapý.
Henüz giriþteyken panjurlu pencereleri, hazýr ve yontulmuþ dikdörtgen taþlara örülmüþ dýþ cephesi göz kamaþtýrýyordu. Giriþ basamaklarýnýn saðýnda ve solunda bulunan iki sütun, arkaik bir görünüm yansýtýyordu. Adeta Olimpus Daðý`ndan alýnmýþ da buraya konulmuþlardý. Ýçeri girildiði anda göze çarpan ilk þey, tüm ihtiþamýyla tavana asýlý bulunan kocaman, hercai renkli kristal bir avizeydi. Iþýk oyunlarýyla bir renk cümbüþü sergiliyordu.
Ýç ve dýþ merdivenler, taban, mutfak ve birçok yer; parlak ,renkli ve dalgalý hârâ /mermerden yapýlmýþtý. Üst katlara çýkan ve saða sola kavisli olan iç merdiven korkuluklarý, simetrikti. Kimi yerlerde altýn ve çeþitli madenlerle yapýlan halkarî süslemenin zenginliði, iç dekorasyon adýna sahibinin zevkini yansýtýyordu. Bazý köþe baþlarýna sanat eserleri olarak küçük idoller yerleþtirilmiþti. Gömme küvetli banyolarý, porselen musluklarý ve alafranga donanýmý gibi lüksün nihai noktasýyla murassaydý bu sýrça köþk.
Çok katlý ve oldukça geniþ bir araziye kurulu olan bu çiftlik, etrafý yeþilliklerle çevrili modern bir irem`di. Bahçedeki büyük ve geniþ havuzun çevresi nilüfer, karanfil , mavi menekþe , sardunya ve leylakî çiçeklerle sarýlýydý. Yer yer dallarýný havuza sarkýtmýþ akasyalar salkým salkýmdý.
Havuza nazýr kurulan çardak, sarmaþýklarla kaplýydý. Bahçe düzenlenmesi gayet muntazam olup, hemen göze çarpýyordu. Düzgün bir þekilde özenle kesilmiþ ve köþkün çevresinde dolanan bodur çam aðaçlarý , iki yanýný kuþattýðý yollarla ayrý bir güzellik katýyordu çiftliðe. Hele envai meyve aðaçlarý…
Mart ayýnýn bu son haftasýnda bir baþkaydý bahar. Canlýlýðýný gösterdiði bu bahçede, türlü türlü kokular saçýyordu etrafa. Tabiat uyanmýþ, diri ve canlýydý. Manzara, ruha dinginlik veren bir görünümdeydi.
Ayný günün akþamýna doðruydu. Koruma eskortunu arkasýnda býrakan siyah zýrhlý mercedes, çiftliðin giriþine doðru hýzýný düþürdü. Demir parmaklý otomatik kapý, saða sola kendiliðinden açýldý. Kapýnýn her iki tarafýndaki nöbetçiler, korkuyla karýþýk bir telaþ içinde selama durdular.
Siyah mercedes, yolu çevreleyen aðaçlarýn gölgesi altýnda hiç durmadan içeri süzüldü. Köþkün basamaklarýna yanaþan þoför direksiyonu sola kýrýp durdu. Basamaklardan koþarak inen hizmetkârlardan biri, büyük bir saygýyla mercedesin kapýný açtý.
Týknaz, þiþmanca bir adam,aðýr aðýr indi makam aracýndan. Kibir ve gurur dolu bakýþlarla çevresini süzdü.
Kýsa, beyaz saçlý, iri kafalý ve çirkinceydi. Geniþ alnýnda üst üste binmiþ kýrýþýklar vardý. Bakýþlarý mat ve donuktu. Kaþlarýnýn ve gözlerinin altý, yüzünün her iki tarafýndaki yanaklarý yaþlý bir buldok gibi sarkýktý. Çenesinin altý ise gýrtlaðýný kapatýrcasýna pörsümüþtü. Nursuz, ölgün, dünyanýn tüm nefretinin yüzünde toplandýðý bu adam, gaddarlýðýyla meþhur, iþgalci Ýsrail hükümetinin Baþbakaný Ariel Þaron`du.
Ýsrail parlamentosu /Knesset`te geçen yoðun bir çalýþma gününün ardýndan, yaþadýðý çiftliðe dönmüþtü.
Mermer basamaklarý aðýr aðýr çýktý. Karþýsýnda el pençe divan duran hizmetçilerinin “Hoþ geldiniz efendim!” deyiþlerine sessiz kaldý. Düþünceli görünüyordu. Giriþteki büyük kristal avizenin altýnda dalgýn dalgýn geçti. Sola dönen merdivenleri çýktý . Büyük ve geniþ olan oturma salonuna geçti. Ceviz kaplama mobilyalarla Avrupaî tarzda döþenmiþ salonun bahçe manzarasýný gösteren puf koltuða yöneldi. Pelte gibi yýðýlýrcasýna oturdu.
Derin bir nefes çekip meyve aðaçlarýyla dolu bahçeyi uzun uzun seyretti. Kimi aðaçlar beyaz gelinlik giymiþ gibi çiçekler açmýþ, kimileri de yeþile bürünmüþtü.
Güneþ guruba yakýndý. Birazdan karanlýða gömülecekti dünya. Oturduðu yerden düþüncelere daldý: Hayat ýzdýrap veriyordu ona. Eþi öldüðünden bu yana Menahem Begin gibi yalnýzdý. “Begin gibi davranmayacaðým” dedi kendi kendine. “Son nefesime kadar yalnýz kalsam da inzivaya çekilmeyeceðim. Daha Ýsrail için yapacaðým çok þey var.”
Kýsa bir nefes alýp tekrar mýrýldandý: “Hiç olmazsa bu uðurda gayreti elden býrakmayacaðým. Ýnzivaya çekilmeyeceðim! Münzevilik bana göre deðil!”
Bu son sözler 1977-82 yýllarý arasýnda Ýsrail`in baþbakanlýðýný yapmýþ Menahem Begin ile ilgiliydi. Begin, 1982 kýþýnda eþi Eliza`nýn ölümüyle baþbakanlýktan istifa edip inzivaya çekilmiþ ve ölümüne kadar topluma katýlmamýþtý.
Oðullarýný hatýrladý Þaron: Dimri ve Gilad.Kendisi gibi siyasetle uðraþýyorlardý. 1999 seçim kampanyasýnda onlarla beraber yasadýþý yollardan maddi çýkar saðlamakla / rüþvet almakla itham edilmesi canýný sýkmýþtý. Bu yolsuzluk; basýnýn kendisini ve aile þerefini (!) diline dolamasýna yetmiþ, iki yolsuzluk yapan bir baþbakan diye manþetlere taþýnmýþtý. Günlerce çarþaf çarþaf haberleri Yediot Aharonot, Maariv , Haaretz, Jarusalem Post gibi gazetelerde boy boy yer almýþtý.
Caný sýkýldý. Kalkýp televizyonu açtý. Siren sesleri arasýnda koþuþturan ambulanslar belirdi ekranda. “Yine bir intihar eylemi yapmýþlar anlaþýlan” dedi kendi kendine. “ Kahrolasýlar! Öldür öldür bitmiyorlar. Nedir çektiðimiz su Filistinlilerden! Adamlar ne ailelerini, ne de evlerini düþünüyorlar. Eylemlerinden sonra evlerini buldozerlerle yýkýyor, ele geçirdiðimiz aile fertlerini tutukluyor, dünyayý yakýnlarýn zindan ediyoruz. Yine de nafile!.. Her gün eylem, her gün ölüm haberleri !.. Vazgeçmiyorlar bir türlü.” Aklýna bir þey gelmiþ gibi ansýzýn durdu. Birden köpürerek: “Þehadet eylemiymiþ (!) Pöh !..” dedi küçümseyerek.
Sinirlenmiþti. Hýþýmla elini televizyona uzatýp kapatýverdi. Salona hizmetçilerden biri girdi o anda. Saygýlý bir þekilde :
-Efendim, dedi. Akþam yemeðiniz birazdan hazýr olur. Bu arada hafif bir aperatif alýr mýydýnýz ?
- Ýyi olur, dedi asabi asabi. Belki biraz olsun sinirlerim geçer.
Hizmetçi bu tavýrlara alýþýktý. Salonun köþe tarafýnda bulunan bara yöneldi. Biraz oyalandýktan sonra elinde bir tepsiyle servis yaptý. Ardýndan saygýlý bir þekilde salondan çýktý.
Elinde kadeh, salonun camekânýndan meyve bahçesine baktý Þaron. Aklýna sinirli anlarýnda rahatlamak için uyguladýðý bir taktik geldi : Geçmiþteki baþarýlarýný (!) düþünerek rahatlamak!... Nedense bundan zevk alýr , tarif edilmez bir haz duyardý
Güneþ aheste aheste guruba yönelmiþti. Gölgesi bahçeye düþtüðü an, zihni mazinin derinliklerine uzanmýþtý bile…
O zamanlar 14 yaþlarýndaydý. Ýsrail henüz kurulmamýþtý. Her taraf karýþýktý. Haganah`a katýldýðý günleri anýmsadý. Birçok eylemler ve gizli faaliyetler dolu günleri: 1948` deki Arap-Ýsrail savaþýný, 1953` teki binlerce Filistinliyi öldürdükleri operasyonlarý, 1956`da Mýsýr`a karþý yapýlan savaþý , Camberley Kurmay Okulundaki günlerini, 1967`deki Altý Gün Savaþýný, 1973`deki 25 yýllýk hizmetinden sonra tüm general rütbesiyle ordudan ayrýlýþýný , ayný yýl Kneset`e milletvekili seçilmesini, yine ayný yýlýn ekim ayýnda Yom Kippur Savaþýna zýrhlý tümen komutaný olarak çaðýrýlýp Süveyþ kanalýný geçmesini, 1982`deki Lübnan iþgalini, Etiyopya`daki Falaþalarýn Sudan yoluyla Ýsrail`e nakledilmesindeki rolünü , 90 lý yýllarda Filistin topraklarýnda birçok Yahudi yerleþim yerleri açmasýný, Eylül 99` da Likut Partisi`ne genel baþkan olmasýný, 28 Eylül 2000` deki Mescid-i Aksa`ya yaptýðý kanlý ziyareti , 6 Þubat 2001`de baþbakan olarak Ýsrail`in baþýna geçmesini ve 29 Mart 2002`de Batý Þeria`ya orduyla girip yaptýðý zulümleri bir bir hatýrladý:“Bir dakika” diye durdu. “Hýmm!” dedi. “Þu an baþbakanlýðýmýn dördüncü yýlýna girmiþ olmalýyým.”
Mazisinde unutmadýðý hatýrladýkça zevkten dört köse olduðu katliamlar ve zulümler o kadar çoktu ki… Haganahtaki gençlik günlerini tekrar hatýrlamadan edemedi. Irgun ve Stern`e baðlý dindaþlarýnýn yaptýðý katliamlarý düþündükçe ruhu rahatlýyor, tatlý bir rehavet çöküyordu üzerine. Hele hele 9 Nisan 1948 günü her iki örgütün ortaklaþa düzenledikleri Deir Yasir katliamý ne muhteþemdi (!). 254 Filistinli bir çýrpýda katledilmiþti. Çocuk, kadýn, yaþlý demeden…
Ya 1982`deki “ Galile için Barýþ Operasyonu ”na ne demeliydi! Savunma Bakaný`ydý o zamanlar. Baþbakan ise Menahem Begin`di. Galile için barýþ operasyonu altýnda Lübnan`ýn güneyine saldýrýlar gerçekleþiyordu Ýsrail tarafýndan. Yani iþgal ediliyordu Lübnan.
O zamanlar Filistinlilerin Lübnan`ýn güneyinde mülteci kamplarý vardý. Bu saldýrýlarýn amacý oradaki Filistinlilerin yok edilmesi, direniþlerinin kýrýlmasýydý. Fakat bu iþ planlý bir þekilde olmalýydý. Bunun için Lübnan`ýn güneyindeki Falanjistlerden, emrinde birçok militan bulunan Eli Hubeyka ile gizli bazý görüþmeler gerçekleþtirdi. Askeri ve lojistik destek ile bazý vaatler neticesinde bu falanjistler, Ýsrail ordusu desteðinde Filistinlere ait Sabra-Þatilla mülteci kamplarýna acýmasýzca saldýrýp katliamlarda bulundular. Bu iþin mimarý olmakla her zaman övünmüþtü.
Neticede kadýn çocuk demeden 3.500 `ü aþkýn birçok Filistinli, bir kilometrelik kampta kuþatma altýnda bombalanýp öldürülmüþtü. Filistin direniþinin Lübnan`daki alt yapýsý da böylece çökertilmiþti. Hatta baþta Yaser Arafat olmak üzere birçok Filistinli gerilla, Tunus`a sürgüne gönderilmiþti.
Dünya basýný ise onun bu baþarýsýný (!) katliam olarak deðerlendirdi. Onu “ Beyrut Kasabý” olarak ilan etti. Artýk o bir kasaptý!.. Çoluk-çocuk, genç-yaþlý, kadýn-erkek demeden insan doðrayan bir kasap!.. Gözü dönmüþ bir cani!..
Sabra-Þatilla katliamýna karþýlýk kamuoyu baskýsý sonucu hakkýnda göstermelik de olsa birtakým soruþturmalar açýldý. Savunma Bakanlýðýndan azledildiðini hatýrlayýnca buruþan yüzü, önünde durduðu camekâna yansýdý. “Önemli deðil” dedi kendini teselli edercesine. “Her þeyin bir bedeli var. Deðerdi o günlere!”
Sonra 28 Þubat 2000 gününü hatýrladý. Yüzüne sinsi bir gülümseme yayýldý. Yaptýðýyla gurur duyuyordu: O gün Mescid-i Aksa`ya gitmiþti. Görünürdeki gayesi ; Filistinlileri tahrik etmekti. Fakat gizli bir gayesi de vardý : Yaklaþmakta olan genel seçimler öncesi aþýrý saðcý Yahudilerin oylarýný böylelikle almaktý. Bu provokatif ziyareti, ikinci intifada diye bilinen “Aksa Ýntifadasý”ný baþlatmýþtý. Binlerce Filistinlinin hayatýný kaybettiði bu geliþme, kendisine baþbakanlýk yolunu açmýþtý. Önemli olan da buydu!
Hatýrladýkça yüzünde gülücükler açan, katý yüreðini neþeye boðan mazisindeki hatýralarýndaki biri de “terörün kökünü kazýmak(!)” bahanesiyle yakýn tarihte 29 Mart 2000 günü, Batý Þeria`daki tüm Filistin kentlerine ve mülteci kamplarýna Ýsrail ordusunu katliam için sokmaktý. Öyle ki Amerika`nýn baskýsý olmasaydý Ramallah`taki bürosunda Arafat`ý da halledecekti. Fakat hallolmaktan da beter olmuþtu. Bürosundan dýþarý çýkmaz hale gelmiþ, elektrik ve su iletiþimi kesilmiþti.
Ramallah , Beytullahim, Nablus, Tulkarim, ve diðer mülteci kamplarýnda ise binlerce Filistinliyi öldürmüþtü. Kimi Filistinlileri esir aldý bu baskýnda. Kiminin de evlerini baþlarýna yýktý buldozerlerle. Binlerce kadýn, çocuk, genç kýz toplama kapmalarýna alýndý. Ýþkenceler gördü. Yýkýlan evler yerle bir edildi. Sokaklarda çürüyen cesetlerin gömülmesine, yaralýlarýn tedavi edilmesine izin verilmedi. Öyle ki ambulanslar dahi askeri hedef olarak görüldü. Herkes, hatta hareket eden her þey hedefti. Binlerce insan aç , susuz ve ilaçsýzdý. Evler basýlýyor, insanlar sebepsiz,sorgusuz, sualsiz kurþuna diziliyordu. Hastanelerin, evlerin bahçeleri ve açýk araziler toplu mezarlýða dönüþmüþtü.
Cenin ise 300 tank ve buldozer ve zýrhlý araçlarla, binlerce askerlerle kuþatma altýna alýndý. F-16 savaþ uçaklarý, Apaçi helikopterleri; kadýn, çocuk ayrýmý yapmadan lalettayin füzeler ve bombalar yaðdýrdý masum Filistinlilerin üzerine. Camiler, yollar, evler, resmi daireler yýkýlýp yok edildi. Bir ulustu aslýnda yok edilen. Yarým asrý geçen kanayan bir yara, bir direniþti yok edilmeye çalýþýlan. Filistin`in mazlum ve mustazaf halký, Yahudi zulmü altýnda inliyordu .
Dünya kamuoyu mu, tepkiler mi? Suspustu. “Výz gelir!” dedi, karanlýða gömülen dýþarýya bakarak. “Hýh! Dünya kamuoyuymuþagla!) Hiçbir halt edemezler.”
Kanýn gövdeyi götürdüðü mazisinin bu zulüm tablolarýný hatýrlamakla sýkýntýlarý daðýlmýþtý Þaron`un. Ruhunun derinliklerinde sadistçe bir hazzý hissedercesine bir zevk histerisine tutulmuþ gibi sarsýldý vücudu. Hafiflemiþ, rahatlamýþtý. “Güzel bir rahatlama metodu” diye mýrýldandý sadist bir ruhla. “Güzel anýlarý hatýrla, sýkýntýlarýndan kurtul ; ne güzel (!)”
Ansýzýn bir ses duydu arkasýnda:
-Telefonunuz var efendim, dedi yaþlý hizmetkâr kibar sesiyle. Sizi arýyorlar.
Hemen hýzlý adýmlarla çalýþma odasýna yöneldi. Çalýþma masasýnýn arkasýna geçti. Kýrmýzý ýþýðýn yandýðý özel irtibat telefonuna baktýðý ahizeyi kaldýrdý.
-Alo!
Karþýsýndaki ses saygýlý ve ölçülü konuþuyordu :
-Ýyi akþamlar efendim.
-Ýyi akþamlar.
Telefondaki sesi tanýmýþtý.
-Efendim! Þeyh Yasin`nin izini bulduk. Ajanlarýmýz takipteler. Emirlerinizi bekliyoruz.
Sevinçten ne diyeceðini þaþýrdý önce. Soðukkanlýlýðýný korumalýydý. Kýsa bir suskunluktan sonra;
-Neredeymiþ o felçli? diye sordu.
-Ajanlarýmýzýn bildirdiðine göre cumartesi gecesi aniden rahatsýzlanarak hastaneye kaldýrýlmýþ efendim. Durumu ciddiymiþ galiba. Hâlâ hastanede.
-Çok güzel! Çok güzel! Tebrik ederim ekibinizi komutan! Yalnýz iþimiz henüz yeni baþladý. Takipler devam etsin. Yakalayacaðýnýz en uygun bir fýrsatta hemen iþini bitirin o ihtiyarýn.-Birden durdu – Hayýr hayýr!Bana haber vermeden sakýn operasyonu baþlatmayýn. Bu defa önceki operasyon gibi olmasýna izin veremem. Geliþmelerle ilgili haberlerinizi bekliyorum. Haydi komutan! Göreyim seni.
-Emredersiniz efendim!.
Ahizeyi usulca býraktý. Sabit bir noktaya bakarken, aklýna yaptýðý son “bakanlar kurulu toplantýsý” geldi. Þeytanca gülümsedi. Sayýklarcasýna konuþtu:
-Eveet, Þeyh Ahmed Yasin! Bakalým bu defada þansýn yaver gidecek mi?

*
Knesset!.. Son yapýlan “bakanlar kurulu toplantýsý!”
Nümayiþli geniþ bir salon.Orta boþluðu çiçeklerle süslü, dikdörtgen þeklinde dizilmiþ masalar…Masalarýn üzerine konan erguvanlar,salona ayrý bir hava vermekte.
Ýçeride çok seslilik hakimken aniden iri yarý,kýr saçlý bir adamýn içeri girmesiyle ortalýk süt liman oldu.Bu adam iþgalci Ýsrail`in Baþbakaný Ariel Þaron`du.Salondaki tüm bakanlar, saygýyla ayaða kalktýlar.
Masasýna yerleþir yerleþmez Þaron:
-Buyurun beyler!Lütfen oturun,dedi.Eliyle oturmalarýný iþaret etti.
Sað tarafýnda oturan bir bakan,Þaron`un önüne bir dosya koydu.Kýrmýzý klasör kabarýktý.Aðýr aðýr dosyayý açtý.Bir yandan önündeki raporlara bakýyor, bir yandan da konuþuyordu:
-Beyler!11 Eylül olayýndan sonra siz de biliyorsunuz ki, dünyanýn birçok ülkesi bundan faydalanma yolunu seçti.Rusya;Çeçenleri,Amerika;Irak`ý ve Afganistan`ý,Çin;Türkistanlýlarý terörist ilan etti.Elimize bu vesileyle Filistinli teröristlere karþý daha güçlü kozlar geçmiþ oldu.Neticede Rusya`nýn Çeçenlere, Amerika`nýn Irak ve Afganistanlýlara,hatta dünyanýn birçok bölgelerindeki Müslüman direniþçilere karþý hareket ve operasyonlarý,bizi de bu konjonktürden faydalandýrmaya itti.
Nitekim Filistinlileri daha çok ezeceðimizi düþündük.Dediðim gibi bu bir fýrsattý ve istifade etmeliydik.Filistin direniþçilerinin önde gelenlerini terörist olarak lanse edip öldürmek için alýnan kararlarýmýz, bugüne kadar baþarýyla yürütülüyor. Adým adým planlarýmýzýn uygulandýðýný görmek beni mutlu ediyor. Ancak daha dikkatli olmalý, operasyonlarýmýzý daha caydýrýcý bir þekle sokmalýyýz.Aksi halde intihar eylemlerinin önünü alamayýz.Peyderpey artan bu eylemlere karþý stratejimiz; saldýrýlmadan saldýrmak olmalýdýr.Bunun içindir ki þu anda yapýmý hâlâ devam eden ve birçok intihar eylemine engel olacak “Güvenlik Duvarý”nýn(!) faydalarýný muhakkak ki göreceðiz.Dünya kamuoyu ve Araplar “Berlin”
veya “Utanç Duvarý” diyormuþ.Umurumda bile deðil! Ne derlerse desinler!Yeryüzünün seçkin ulusu Ýsrail halkýný, onlar mý koruyacak?Filistinlileri ezmek,bað ve bahçelerinden,arazilerinden ayýrmak pahasýna da olsa bu duvar, þimdi olduðu gibi devam edecek 2005`te de bitecektir.
Ayrýca; gerek Hamas, gerek Ýslami Cihad,gerek el-Fetih,gerek irili-ufaklý tüm direniþ örgütleri olsun; mücadelemizde hepsinin önde gelen birçok liderlerini önceki yýllarda da olduðu gibi-11 Eylül fýrsatýndan istifadeyle-ortadan kaldýrdýk / kaldýrmalýyýz.
Nitekim önümdeki raporlardan görebildiðim kadarýyla 1988`den bu güne kadar ortadan kaldýrýlan bazý önemli simalarý,hatýrlatmakta fayda mülahaza ediyorum:
*Ebu Cihad ve Ebu Ýyad :Filistin Kurtuluþ Örgütü ileri gelenlerinden olup Cezayir`de öldürüldüler.
*Dr. Fethi Þikaki :Ýslami Cihad Örgütünün lideri.Malta adasýnda ajanlarýmýz tarafýndan ortadan kaldýrýldý.
*Yahya Ayyaþ :Hamas`ýn askeri kanadýnýn Ýþtiþhadi Eylemler Birim Baþkaný.Çok tehlikeli bir adamdý.
*Cemal Mansur :Hamas`ýn Nablus Sorumlusu.
*Cemal Selim :Filistin Alimler Birliði Genel Baþkan Yardýmcýsý.
*Selahaddin Derveze :Hamas`ýn Nablus kenti ileri gelenlerinden.
*Abdullah Kavasime :Hamas`ýn el-Halil Sorumlusu.
*Mahmud Ebu Henud :Hamas`ýn askeri kanadýnýn Batý Yaka Bölgesi Sorumlusu.
*Ýsmail Ebu Þenneb :Hamas`ýn siyasi liderlerinden olup ayný zamanda Þeyh Yasin`in yardýmcýsýydý.Ayrýca bu operasyonda Þeyh Yasin`in damatlarýndan Hani Ebu Ömereyn`in ölmesi bizim için ayrý bir sevinç oldu.
*Salah Þehade :Hamas`ýn askeri kanadý olan Ýzzeddin Kassam Tugaylarý`nýn lideriydi.
Evet beyler!Gördüðünüz gibi hava, kara, istihbarat ve paraþütçülerimizin iþbirliðiyle meydana getirdiðimiz bu ekip çalýþmasý neticesinde,birçok baþarýlara ulaþýyoruz.Bizden önceki hükümetlerin de –Fethi Þikaki örneðinde olduðu gibi-baþarýlarýný inkar etmiyoruz.Peki, bu yeterli mi?Elbette hayýr!
Yine malumunuzdur ki operasyonlarýmýzýn bazýlarýnda muhtelif þansýzlýklar yaþadýk.Sýralamak gerekirse:
*1997`de Netanyahu hükümeti döneminde Hamas`ýn Politbüro Þefi Halid Meþ`al`in Ürdün`deki operasyonumuzdan kurtulmasý.
*Hamas`ýn askeri kanadý Ýzzeddin Kassam Tugaylarý komutanlarýndan Muhammed Deif`in 2002`de yaptýðýmýz füzeli saldýrý sonucu aðýr yaralý olarak kurtulmasý.
*Haziran 2003`te Hamas`ýn siyasi liderlerinden Abdulaziz Rantisi`ye karþý yürüttüðümüz operasyondan Rantisi`nin sadece ayaðýndan yaralanarak kurtulmasý.
*Hamas`ýn kurucularýndan Mahmud Zahar`ýn Eylül 2003`te evine düzenlenen F-16`lý saldýrýdan hafif yaralý olarak kurtulmasý…Fakat bu operasyonda Zahar`ýn 24 yaþýndaki oðlu Halid ile Þeyh Yasin`in 30 yaþýndaki oðlu Abdi`nin ölümleri de sevindirici bir geliþmeydi.
*Yine geçen yýl içinde Hamas`ýn siyasi kanadýnda görev yapan Ýsmail Haniye`nin düzenlenen saldýrýdan hafif yaralý olarak kurtulmasý.
*Ve son olarak 6 Ekim 2003`te Hamas lideri Þeyh Yasin`e Gazze`de yapýlan operasyondan Þeyhin kurtulmasý.
Her neyse; bunlar yaþadýðýmýz þansýzlýklardý.Gelelim asýl meselemize:Öncelikle belirtmek isterim ki, Þeyh Yasin bir daha bu kadar þanslý olmayacaktýr. Özellikle Hamas!..Çünkü yaptýðýmýz tüm operasyonlara raðmen;üç-beþ çapulcu,hele hele Hamas ve Ýslami Cihad,intihar eylemlerinden vazgeçmiyorlar.Arafat ise onlara diþ geçiremeyecek kadar zayýflamýþ zaten.Daha bir hafta önce Ashdot limanýnda on kiþinin ölümüyle sonuçlanan ikiz bir intihar saldýrýsý yaþadýk…
Bu esnada toplantýdaki bakan`lardan biri bir soru yöneltti:
-Sayýn baþbakaným!Müsaadenizle sormak istiyorum:Bu þansýzlýklarýn içinde istihbaratýmýzýn payý nedir acaba; öðrenebilir miyiz?
Bu soruyu beklercesine sol tarafýna baktý.Gözleri aradýðý þahsa takýlýnca;
-Sayýn bakanýmýzýn bu sorusuna,toplantýmýza davet ettiðimiz Ýstihbarat Müsteþarýmýz cevap verecektir, dedi.
-Güzel bir soru,dedi istihbarat müsteþarý gayet rahat bir ses tonuyla. Doðrusu birimlerimiz bu konuya oldukça özen gösteriyorlar.Fakat bizimle iþbirliðine yanaþanlar,daha çok iki yüzlü olup maddi çýkar gözetenlerdir. Her ne hikmetse onlar da kýsa bir müddet sonra ya öldürülüyor, ya cesetleri herhangi bir sokakta infaz edilmiþ olarak bulunuyor yahut ortadan kayboluyorlar.Yaþadýðýmýz son olaylarda ajanlarýmýzý yanlýþ bilgiler vererek maalesef pusuya düþürme giriþimleri de oldu.Bu sebepledir ki istihbarat birimlerimiz çok dikkatli davrandýklarýndan, halktan iþbirlikçilere pek güvenmiyorlar.Dolayýsýyla bu tür iþbirliðini daha çok Özerk Yönetim`in içindeki adamlarýmýzýn yardýmýyla sürdürmeye çalýþýyoruz.Zaten Özerk Yönetimle aramýzdaki “Güvenlik Ýþbirliði Anlaþmasý,” bize bir çok kolaylýklar saðlýyor.Mesela, Özerk Yönetim`in içindeki bazý üst düzey iþbirlikçilerimizin yardýmýyla önde gelen birçok simalara operasyonlar düzenledik / düzenleyebiliyoruz.
Hamas`ýn askeri kanadýnýn Batý Yaka Sorumlusu Mahmut Ebu Henud`un arabasýnýn Nablus yakýnlarýnda daðlýk bir bölgede, bu iþbirlikçilerimizden gelen bilgiler tespit edilmesi, bu güvenlik iþbirliðinin örneklerindendir. Havadan yaptýðýmýz operasyonla on adet roket yaðdýrdýk Ebu Henud`un arabasýna. Böylece ondan da kurtulmuþ olduk.Takdir edersiniz ki hükümetlerdeki politikada –özellikle güvenlikte – süreklilik esastýr. Bizden öncekilerin bu konudaki giriþimlerini býraktýklarý yerden daha sert ve daha caydýrýcý bir þekilde devam ettiriyoruz. Bu sebepledir ki þu an Þeyh Yasin`in de bu yolla yerini tespit edip ortadan kaldýracaðýz. Bu konuda iþbirlikçilerimizden itaatkâr olanlarý faydalý olduklarý müddetçe ödüllendiriyoruz. Zira bizim için dost-düþman önemli deðil. Önemli olan, bir kimseden faydalanmamýzdýr. Þayet zarar verecek konuma gelirse, yani ölmesi faydalýysa ölür. Týpký Ocak 2002`de Eli Hubeyka`nýn onca yýldan sonra ulusal davamýza ve Ýsrail`in menfaatlerine zarar verecek açýklamalarda bulunacaðý ortaya çýkýnca,üç adamýyla birlikte ortadan kaldýrýlmasý gibi.Bu, Eli`nin yapmamasý gereken bir hareketti. Onun konumunda olan tüm iþbirlikçilerimize de bu olay,bir mesaj oldu. Kýsaca bu mesele üzerinde ilgili birimlerimiz titizlikle duruyorlar.Unutulmamalýdýr ki kendi milletine ihanet eden,yarýn bize de ihanet eder.
-Teþekkürler sayýn müsteþarým,dedi Þaron. Gayet güzel ve faydalý açýklamalarda bulundunuz. Gelelim toplantýmýzdaki asýl amaca:Sayýn istihbarat müsteþarýmýzýn da satýr aralarýnda belirttiði gibi,direniþçilerin önde gelenlerini yok etme konusundaki iktidar politikamýza bakanlar kurulumuzun da ortak bir karar alarak resmen destek çýkmasýný istiyorum.Böylelikle operasyonlar için özel ekibimizin ve ordumuzun motivasyon gücü artar.Bu doðrultuda da Þeyh Yasin`in öldürülmesi konusunda özel gayretlerin,alacaðýmýz resmi kararlarla artacaðýna inanýyorum.
Aslýnda Arafat`ýn da ortadan kaldýrýlmasý taraftarýyým.Ama Birleþik Devletler`e (Amerika) verilmiþ sözümüz / güvencemiz var.Þimdilik bu anlaþmamýz çerçevesinde bu güvencemiz devam edecek.
Bir de dikkatinizi çekmiþtir umarým.Gündemimizde daha çok Hamas ve bir de Ýslami Cihad var. Arafat ise bir bakýma anlaþabileceðimiz bir yapýdadýr. Ama bu iki örgüt varlýðýmýzý ortadan kaldýrmayý amaçlayan, Arz-ý Mev`ud idealimizden vazgeçmemizi hedefleyen bir politika sahibidirler.Ýþte bu nedenlerle Hamas`ý baþsýz býrakýp daðýlmasýný saðlamak için, Þeyh Yasin`in bir an önce öldürülmesi gerektiði düþüncesindeyim.Zira bu aþýrý radikalleri ortadan kaldýrdýðýmýzda, istediðimiz zaman lehimize kullanabileceðimiz anlaþma planlarýmýzý Amerika, Avrupa Birliði ve Rusyalý dostlarýmýzýn baskýsýyla Özerk Yönetim`e ve Arap ülkelerine kabul ettirebiliriz.Böylece güdümümüzde olan bir yönetimle Filistinlileri sindirmiþ oluruz.Aksi halde Þeyh Yasin ve onun gibi radikaller, önümüzde büyük bir engel olarak her zaman var olacaklardýr.
Ýþte bu sebeple görüþlerinizi öðrenmek için burada toplanmýþ bulunuyoruz.Zira Filistin meselesi dünya gündeminde gittikçe daha çok yer bulmaktadýr.Bu iþ daha fazla ilerlemeden önünü kesmemiz zaruret oldu.Çünkü yapacaðýmýz her türlü operasyon milli menfaatlerimiz için elzemdir…
-Sayýn baþbakaným, dedi bir ses aniden.Ýçiþleri Bakaný Abraham Poraz`dý seslenen.Ýçiþleri Bakaný olarak Þeyh Ahmed Yasin`e operasyon yapýlmasýný bu aþamada ve bu þekilde onaylamadýðýmý belirtmek isterim.Birleþmiþ Milletler`den aþýrý tepki alacaðýmýzý düþünüyorum.Böylesi bir operasyonun bize faydadan çok, zarar getireceði aþikârdýr.Yine Þeyh Yasin`in bulunduðu konumdan çok, boynundan aþaðýsýnýn felçli olmasý ve yapýlacak operasyonun þekli, uluslar arasý menfaatlerimiz açýsýndan negatif sonuçlar doðuracaðý kanaatindeyim.
-Ayný görüþteyim,dedi Adalet Bakaný Yosef Lapid. Þahsen bu iþin olmasýný ulusumuzun yüce menfaatleri açýsýndan herkes gibi ben de isterim.Lakin Bakanlar Kurulu kararý ile operasyonun resmi devlet politikasý hüviyetine büründürülmesi; âli menfaatlerimizi, Þeyh Yasin`in fiziki durumu itibarýyla Birleþmiþ Milletler ve Avrupa Birliði, yaný sýra Arap alemi, kýsacasý tüm dünya kamuoyu karþýsýnda zedeler.Daha tepkisiz bir formülden yanayým.
Birden gözleri beklemediði bu tepkiler karþýsýnda kan çanaðýna dönen Þaron küplere bindi:
-Pöh! dedi epriyen sesiyle.Âli menfaatlerimizi zedelermiþ.Birleþmiþ Milletler,Avrupa Birliði, dünya kamuoyu, hele hele Arap alemi de kim oluyormuþ?Bugüne kadar Birleþmiþ Milletlerin aleyhimize aldýðý 200`ün üzerindeki kararlarýn hangisine olur verdik?Söyler misiniz beyler?Cenin, Refah, Tulkarim gibi birçok mülteci kamplarýna yaptýðýmýz operasyonlara biz istemediðimiz için, gözlemci bile gönderemediler.Peki, sonuçta ne oldu?Aldýklarý onca kararlar kâðýt üzerinde kalmadý mý?Avrupa Birliði ise Birleþik Devletler, vetosu ve desteðiyle yanýmýzda olduðu müddetçe hiçbir halt edemez.Zaten Almanya Hitler`den dolayý bize karþý tarihsel bir mahcubiyet duyduðundan, ömür boyu bir suçluluk hissetmektedir.Dolayýsýyla çýt çýkaramaz.Lobilerimiz de Avrupa Birliði ülkelerinin bize karþý tavýr almalarýna göz yummazlar.Ant-i semitizm duygularýn geliþmesi kabul edilemez.Operasyonlarýmýza karþý bir-iki kýnama –siyaset icabý - elbette olacak. Bunu da halklarýna ve ticari iliþkiler içinde olduklarý Arap alemine karþý yapacaklarýndan, önemsememek gerek.
Dünya kamuoyuna gelince; bundan Arap alemini kast ediyorsanýz, malumunuz tüm yöneticileri sadece koltuklarýný düþünüyor.Ýpleri ve karanlýk iþleri Birleþik Devletler`in elinde olduðu sürece hiç korkmayýnýz.Þayet diðer dünya ülkelerini kast ediyorsanýz, onlar için de ayný düþüncedeyim.Birkaç kýnamanýn ötesine geçeceklerini zannetmiyorum.
Þeyh Yasin`in boynundan aþaðýsýnýn felçli olmasý,tehlikeli bir düþmanýmýz olduðu gerçeðini deðiþtirmez.O,felçli ve oturak bir adam.Ama onun felçli ve oturak olmayan aklý var.Ayný zamanda bit teþkilat adamý ve lider konumunda.Etkinlik sahibi ve Ýsrail açýsýndan güvenilmez biri. Aklý ve dili çalýþtýðý müddetçe, o bizim için çok tehlikeli. Dünya Yahudilerinin Kudüs`te bir araya gelmesine dayanan kutsal davamýza,fikirleriyle en büyük engeldir.Ortadan kaldýrýlýrsa, Hamas büyük bir darbe alýr inancýndayým.Daðýlma sürecine girecektir.Bu amaca yönelik siz deðerli bakanlarýmýn onayýný da bir destek olarak görüyorum.Baþka bir itirazý olan var mý?
Salonda kýsa bir sessizlikten sonra onay sesleri yükseldi. Ýki gerekçeli itiraza raðmen Bakanlar Kurulunca ortak bir kararda konsensüs saðlandý:Boynundan aþaðýsý felçli olan Filistin Ýslami Direniþ Hareketi Hamas`ýn manevi lideri Þeyh Ahmed Yasin,öldürülecekti.
Tarih,devlet onaylý bir terör hareketine þahitlik ediyordu.Yarým asýrlýk bir zamaný aþan þanlý ve þerefli bir direniþe karþýlýk, dünyanýn gözü önünde süregelen yarým asrý aþkýn bir Yahudi terörü!..Ýnsanlýk suçu, savaþ suçu, ýrkçýlýk, katliam ve terör bir arada!..
Buna karþýn bu vahþete karþý duran tek güç, gittikçe güçlenen kutsal direniþ intifada`ydý.

*
Çalýþma odasýndaki koltuðuna gömülmüþ bir þekilde daldýðý düþüncelerden, zevk sarhoþluðuyla kendinden geçen Þaron; yine hizmetkârýnýn sesiyle kendine geldi:
-Akþam yemeði hazýr efendim, buyurun!
Masada muhteþem görünümü ve garnitürüyle duran yemeðin çeþnisini damaðýnda hissetti.Obur bir iþtahla oturdu masaya.
Gönderen: 25.05.2007 - 21:12
Bu Mesaji Bildir   muhammed yusa üyenin diger mesajlarini ara muhammed yusa üyenin Profiline bak muhammed yusa üyeye özel mesaj gönder muhammed yusa üyeyi arkadas listeme ekle Yukari
muhammed yusa su an offline muhammed yusa  
944 Mesaj -
ÜÇÜNCÜ BÖLÜM



21 Mart 2004 Pazar gecesi. Gazze`de bir hastane!
Babasýnýn baþ ucundaydý Abdulgani. Geçen gecende bu yana hastanedeydi. Doktorun ilk müdahalesi olumlu sonuç vermiþ , babasýnýn nefes alýþlarý düzene girmiþti. Fakat durumu hâlâ ciddiyetini koruyordu. Oksijen, kontrollü olarak veriliyordu. Sürekli takýlý olan serum bünyesine iyi geliyordu.
Annesi, Abdulhamid`le beraber , babasýnýn birtakým ihtiyaçlarý için eve uðramýþtý. Birazdan gelecekti. Babasýnýn bir ulusun umut çiçeði oluþunu düþünürken, akþam namazý geldi aklýna. Kýbleye doðru patiska bir bez parçasý serdi yere. Bir daha babasýna bakýp namaza durdu. Selamdan sonra elleri; yüreði ve sema arasýnda rAhmed dilenciliði için açýldý:
-...Filistin`in þerefli ve yiðit Müslümanlarýný muvaffak ve muzaffer eyle Allah`ým! Senin kutsal haremin olan Kudüs`ümüzün ve Mescid-i Aksa`mýzýn daha fazla þu Çýfýtlarýn postalý altýnda çiðnenmesine izin verme. Halkýmýza direniþ gücü, direniþ ruhu ve direniþ beraberliði aþýla. Dininin izzeti, bu kutsal beldenin þerefi ve bu mazlum milletin azatlýðý için kendini feda eden þehitlerimize, ailelerine rahmetinle muamele et. Bu lanetli kavmin baþýna, direniþimizin izzetini musallat kýl. Geçmiþte onlarý zelil ettiðin gibi, bugün de ellerimizle onlarý zelil et. Bizi de dergahýnda þehitlerden yaz. Hastalarýmýza þifa ver. Sýkýntýlarýmýzý azalt. Merhametinle yardým et biz aciz kullarýna Allah`ým!
Odayý bir sükûnet kaplamýþtý. Hafiflediðini hissetti. Doðrulup babasýna döndü. Ýhtiyar babasýnýn gözlerini açmýþ kendisine baktýðýný gördü. Babasýnýn kýpýrdayan dudaklarýný görünce, kulaðýný aðzýna yaklaþtýrdý. Dua ediyordu yaþlý babasý.
Tam o esnada kapý açýldý. Arkasýnda annesiyle beraber doktor içeri girdi. Kapýda karþýlaþmýþlardý. Þeyh Yasin`i gözleri açýk görünce hem doktor, hem de annesi sevindiler.
- Sizi iyi gördüm efendim,dedi saygýyla. Umarým en kýsa zamanda iyileþirsiniz.
Göz iþaretiyle teþekkürlerini ifade etti Þeyh Yasin. Hanýmýna baktý. Gözleri sevincinden parlýyordu hayat arkadaþýnýn. Aniden gözlerini yumdu ihtiyar Þeyh. Derin bir uykuya dalmýþtý anlaþýlan.Anne -oðulda hafif bir telaþ sezdi doktor:
- Endiþe edilecek bir þey yok; uyudu, dedi.
- Doktor bey, dedi Abdulgani. Dünden bu yana bir sürü tetkik yaptýnýz. Babamýn nesi var?
Gülümseyen çehresiyle doktor, Abdulgani ve annesine baktý. Tane tane konuþtu:
-Açýk konuþacaðým Abdulgani. Baban her ne kadar þu anda kontrol altýnda olsa da, yapabileceðimiz bu kadar. Astým; yani nefes darlýðý onu oldukça zorlamaktadýr. Boynundan aþaðýsý tutmayan bir insan için bu aþýnmanýn, vücudu çeþitli sorunlara maruz býrakmasý kaçýnýlmazdýr. Buna baðlý olarak konuþma zorluðu çekmesi, iþitme ve görmede nisbi bir kayba uðramasý da normaldir. Nefes darlýðýný, oksijen tüpleriyle muvakkat olarak tedavi etsek bile, durumunun ciddiyetini hâlâ koruduðunu inkâr edemeyiz. Bunun yaný sýra yaþlýlýðý ve üzerindeki manevi sorumluluðun etkisini de düþünmek lazým. Büyük baþlar büyük sorunlarla boðuþur… Benim görüþüme göre hastanede kalmasýnýn bir anlamý yok. Eve götürmeniz daha iyi olur. Fakat Allah`tan ümit kesilmez. Yine de burada kalmasýný arzu ediyorsanýz bir sakýncasý yok. Ona bol bol duadan baþka elimizden bir þey gelmiyor. Ýnþaallah þifa bulur. Söyleyebileceðim bunlardýr. Müsaadenizle…
Kapýya yönelen doktor aniden geri döndü:
-Þayet hastamýzý eve götürecekseniz sabah vakti uygundur. Taburcu iþlemlerini de o zaman yaparýz.
Kapýyý hafifçe kapatýp çýkan doktordan sonra caný sýkýlan Abdulgani de odadan çýktý. Koridorda hava almayý düþünüyordu.
Halime Hatun ise kocasýnýn sararmýþ yüzüne bakýyor, bir yandan da doktorun söylediklerini düþünüyordu. Ulu bir çýnar gibi olan bu yaþlý adama, yýllar yýlý bir ulusla beraber sýrtýný dayamýþtý. Direniþle büyüyen, eli kalem yerine taþ tutan bir neslin umuduydu Þeyh Yasin.Ýsrail,in her türlü hile ve oyunlarýna raðmen devrilmeyen bu ulu çýnar, þimdi hastalýklarla, yýllarýn yorgunluðuyla boðuþuyordu.
Aklýna evden getirdiði temiz elbiseler geldi. Hemen çantasýndan çýkarýp özenle dolabýn raflarýna dizmeye koyuldu. Bir yandan da düþünüyordu. Acaba ne yapmalýydý? “Doktor ümitsiz vaka olarak durumu özetlediðine göre, sabah taburcu etmek en doðrusu” diye düþündü. “Mevla görelim neyler…”
Ýþini bitirip sandalyeye oturmuþtu ki, oðlunun telaþla içeri girdiðini gördü.
- Anne!.. dedi Abdulgani
- Yavaþ ol oðlum babaný…
Annesinin sözünü bitirmesine fýrsat vermeden atýldý.
- Çabuk ol anne. Pencereye gel!
- Ne oldu oðlum, neden telaþlanýyorsun?
Oðlunun ardýndan pencereye yöneldi. Pencereden bakýnca Gazze kýyýlarýnda olaðan dýþý bir hareket gördü. Hýzla geçen bir F-16` nýn sesini, Apaçi helikopterlerinin gürültüsü takip etti. Kýyýda telaþla saða sola koþuþturan iþgalci Ýsrail askerleri vardý. Birkaç askeri ve zýrhlý araç da göze çarptý.
Gün görmüþ devran geçirmiþti Halime Hatun. Bu hareketliliði hayra yormadý. Geçen eylül ayýnda Hamas`ýn ileri gelenlerinin bir toplantýsýnda kocasýna yapýlan acýmasýz suikastý hatýrladý.Bir F-16 uçaðýndan atýlan füze, hedeften sapmýþ toplantýnýn yapýldýðý binanýn yanýndaki apartmana isabet etmiþti. Harap olan bina, enkaza dönmüþtü. Toplantýnýn da bulunduðu binanýn zarar görmesine raðmen, kocasý sadece eli yaralý olarak kurtulmuþtu.
Yine 15 Aralýk 2001` de Ýsrail iþgal ordusunun yaptýðý geniþ çaplý bir saldýrýda da kocasýnýn içinde bulunduðu camii, Ýsrail ordusunun füzelerine hedef olmuþtu. Yüce Allah`ýn lütfuyla Þeyh Yasin yara almadan bu saldýrýdan da o zamanlar kurtulmuþtu.
Bir süredir Ýsrail`in kocasýný ve Filistin direniþinin önde gelenlerini hedef alan suikastlerde endiþe duyuyordu. Birçok önemli þahsiyet, bu devlet terörüne kurban gitmiþti. Bu nedenle Hamas, son olaylardan bu yana Þeyh Yasin`in yerini sürekli deðiþtiriyor, gözlerden ýrak tutmaya çalýþýyor, silahlý fedaileri ve milisleriyle koruyordu.
Tüm bunlarý düþündükçe bir hareketlilik, Halime Hatunu iþkillendirdi. Ani bir kararla;
- Babaný hemen eve götürmeliyiz oðlum, dedi.Abdulgani þaþkýnlýkla annesine
bakarken;çabuk ol oðlum, dedi annesi.Kapýdaki fedailere haber ver. Ortalýk iyi görünmüyor.
-Babamýn tedavisi ne olacak anne?
-Evde devam ederiz. Haydi durma arabayý kapýya getir!Ben de elbiseleri toplayýp babaný
hazýrlayayým.
- Ya doktor!..
- Doktor mu? dedi. Kýsa bir duraksamadan sonra hemen aklýna geleni söyledi : iyi ki hatýrlattýn oðlum. Odasýna uðrayýp sabah taburcu iþlemleri için uðrayacaðýný söyle. Hadi çabuk ol! Ne duruyorsun öyle?
-Peki anne hemen gidiyorum.
Abdulgani annesinin önsezilerine güveniyordu. Annesi basiret ve feraset bir kadýndý. Doðruluðuna inandýðý þeyi yapmaktan çekinmezdi. Hayat, onu olaylarýn gölgesinde tecrübeyle yoðurmuþtu.
Acele merdivenleri inen Abdulgani, kapýda bekleyen birkaç fedaiye durumu anlattý. Fedailerden biri arabayý çýkýþ kapýsýna getirmek için koþarken, Abdulgani soluðu doktorun odasýnda aldý.
*
Kardeþleri gecenin bu saatinde babalarýný sessiz sedasýz karsýlarýnda görünce hem sevindiler hem de sarsýldýlar Abdulhamid ve Meryem hemen babalarýnýn yataðýný alelacele hazýrladý. Þeyh Yasin üzerindeki örtüsüyle birazdan hasta yataðýndaydý.
Az sonra kapý çalýndý. Gelen damatlarýndan Hamiþ Müþtehi`ydi. Kaynanasýndan sonra hasta yataðýndaki Þeyh Yasin`inde elini hürmetle öptü. Durumunu sordu. Usulca geri çekilip Abdulgani ve Abdulhamitle sohbete daldý.
Halime Hatun çocuklarýna fark ettirmemeye çalýþýyordu; ama kulaðý sürekli dýþarýdaydý. Uçak ve helikopter seslerine kulak kabartýyor , bir yandan da soðukkanlýlýðýný korumaya gayret ediyordu
Yatsý ezanýna az bir zaman kalmýþtý. Dýþarýdan gelen Ýsrail keþif uçaklarýnýn sesi onu telaþlandýrdý. Uçaklarýn bu bölgedeki hareketleri akþamdan beri kuþkularýný arttýrmýþtý. “Þeyh Yasin`ini daha emniyetli bir yere nakletmek gerek” diye düþündü.
Bu düþünceler içindeyken, yatsý ezanýnýn sesi dalga dalga yankýlandý Sabra Mahallesinin semanýnda. Zihni kuþkular deryasýnda yüzerken, dudaklarýndan ezan duasý dökülüyordu:
“Allahümme Rabbe hazihi da`veti-t tammeh..”
Aniden kocasýnýn kýsýk sesiyle kendine geldi:
-Beni yatsý namazýna yetiþtirin!
Anlaþýlan Þeyh Yasin camiye cemaatle namaz kýlmaya gitmek istiyordu. “ Hep böyle yapar zaten. Birazcýk olsun kendine geldi mi namazlarýný camide cemaatle kýlmaktan vazgeçmez” diye düþündü.
Israrýn boþuna olduðunu biliyordu Halime Hatun. Üstelemedi. Kocasýný evden daha güvenli bir yere nakletmek için, bunun olduðunu düþündü.Bir yandan kocasýný hazýrlarken diðer yandan da oðullarýný tembihliyordu. Geliþmeler hakkýndaki fikrini kocasýna da söyler gibi konuþtu:
- Akþamdan beri ortalýkta bir hareketlilik var. Askerler, uçaklar, helikopterler…biri gidip diðeri geliyor. Hastaneyi güvenli görmedin; ama burasý da güvenli sayýlmaz. Namazdan sonra babanýzý daha emin bir yere götürün oldu mu çocuklar?
Abdulgani ve Abdulhamid babalarýna baktýlar. Sessizlik vardý Þeyh Yasin`in üzerinde. Bu hal söylenenleri onaylandýðýna yorumladý. Halime Hatun buna sevinmiþti.
-Peki anne, dediler çocuklarý. Namazdan sonra güvenli bir yere gideriz inþallah.
Yüreði rahatladý kadýncaðýzýn. Hemen kocasýnýn sakosunu üzerine geçirdi. Kefiyesini baþýna oturttu. Arttýk gitmeye hazýrdý Þeyh Yasin.
Abdulgani babasýný kucaklayacaðý esnada;
-Dur, dedi babasý fýsýltýyla.
Hayat arkadaþý Halime Hatunu anlamlý anlamlý süzdü. Çocuklarýný, evini… sonradan anlaþýlacak mana yüklü bakýþlarla son bir defa süzüyordu Þeyh Yasin. Bir veda gibi, bir hoþça kal gibiydi bakýþlarý. Allah`a ýsmarladýk dercesine…
Daha sonra Abdulgani`nin kucaðýnda bir ömrün çilesini birlikte omuzladýðý iffet timsali hanýmýnýn bakýþlarý arasýnda kapýdan süzüldü . Kaderine yürüyen garip bir kuldu.
Yol boyunca babasýný gözledi Abdulgani. Abdulhamid ve Hamiþ de garip bir atmosferin otomobile dolduðunu fark etmiþlerdi. Farklý bir halet-i ruhiye taþýyordu bu akþam Þeyh Yasin sanki bir yolcuydu. Uzak, çok uzak bir diyarlara giden bir yolcu… Bakýþlarý, annesini, kardeþlerini, evlerini süzmesi… “Hayýr hayýr! Belki bana öyle geliyor” diye düþündü Abdulgani.
Birazdan arkalarýnda fedailer caminin kapýsýndaydýlar. Aralarýnda Þeyh Yasin`i görmek, cami cemaatini sevindirmiþti. Zira son zamanlarda pek göremez olmuþlardý ihtiyar þeyhlerini. Ayrýca hasta olduðunu duymalarý daha bir üzmüþtü onlarý.
Hemen çevresini sevgi halkalarýyla sardýlar. Gönülden gönüle yayýlan bir sevgi yumaðý sarmýþtý camiyi. O bir semboldü, umudun niþanesi… Bir güven, bir dayanaktý. Görünce gözlerin aydýnlandýðý, yüreklerin þenlendiði ve Allah`ýn hatýrlandýðý bir mü`min… Ellerde deðil; yüreklerde taþýndý. Hürmetle, saygýyla, sevgiyle… Zira yürek sultanlarý makamlara koltuklara sýðmazdý.
Namaz bitti ve cemaat yavaþ yavaþ daðýldý. Abdulgani annesinin sözlerini hatýrladý: Babasýný güvenlik için daha emin bir yere götürecekti. Saðýna soluna bakýnca Abdulhamid`i ve eniþtesi Hamit Müþtehi`yi hazýr gördü. Babasýna yaklaþtý. Saygýyla gideceklerini hatýrlattý.
Bakýþlarýný kendisine çevirirken yine sessizdi babasý. Fakat bir baþkalýk vardý bu bakýþlarda, bir tuhaflýk… Sanki ta öteki aleme uzanan bir hasret, bir özlem okudu babasýnýn gözlerinde. Ne oluyordu, neler oluyordu? Bu kuzgunî gecede bir tuhaflýk vardý. Tekrar babasýnýn gözlerine baktý. Hayýr, bu bakýþlar hasta bir insanýn deðil; sýr dolu, aþk dolu bir insanýn bakýþlarýydý. Gizem kokuyordu. Ayný his, ayný duygulara yolda namaza gelince de þahit odlunu hatýrladý. Demek ki yanýlmamýþtý.
“Nasýl tarif etmeli?” diye düþündü. “Özlem ve vuslat karýþýmý garip bir sevinç mi desem, gülþen-i cenneti gören neþeli bir sima mý?” Kararsýzdý Abdulgani. Babasýna hayran hayran bakakaldý.
Oysa bilmiyordu babasýnýn ruhunda kopan fýrtýnalarý. Bir med cezir yaþýyordu Þeyh Yasin. Hissi kalbe`l vuku muydu neydi? Uðrunda bir ömür harcadýðý “Canlar Cananý”na Rabbine kendini daha yakýn hissetmiþti bu gece. Manevi bir sofranýn çeþnisini dimaðýnda hissediyordu. Sanki atlas bir iklimin meltemi esiyordu camide. Rayihalar, miskuamberler geliyordu burnuna.

Burnunda tutuyordu gülþen-i ilahi. Hiç bu kadar özlem duymamýþtý ukbaya. Sanki bir davet vardý. Sanki bir gel deyiþi meleklerin. Bir davet, bir vuslat… Gül kokusunu, yeþil kursaklý kuþun sesini mi duyuyordu ne? Yasemin yüzlü, nergis bakýþlý bir gözetim hissetti. Manevi bir devinim yaþýyordu . Bir hoþtu bu gece Þeyh Yasin.
Ýçinden yüreðinin ta derinliklerinden “gitme kal bu gece” diye feryatlar yükseliyordu. Bu geceyi tefekkürle, ibadetle geçirmeyi arzulayan ruhunun çýðlýðýydý bu feryatlar. Dimaðýndaki bu manevi lezzeti býrakmayý kabullenemedi
Sýr kokan gözlerini yine oðluna çevirdi. Karþýsýnda saygýyla bekliyordu. Aðýr aðýr
-Fikrimi deðiþtirdim oðlum, dedi usulca. Bu geceyi camide ibadet ederek geçirmek istiyorum.
Abdulgani biraz þaþkýn, biraz da tuhaf oldu. Ne olduðunu bilmiyordu. Ama gönlünde bir burukluk hissetti. Abdulhamid ve Hamiþ`ten yana baktý. Kalýyoruz manasýnda baþýyla iþaret etti. Edeple oturdu bir köþeye sessiz sedasýz.
Þeyh Yasin uzun uzun ilahi naðmelerle ruhunu yýkadý. Kuran okudu önce… Manevi hazzýn þahikasýný yasýyordu. Dudaklarý ilahi kelamda, yüreði; müjdelenen atlas iklimin coþkusundaydý. Ýlahi kelamý yudum yudum özümlüyordu:
“Þüphesiz ki iyiler(elbette cennette nimet ve) refah içindedirler.
Yüzlerinde refahýn (sevinç ve) pýrýltýsýný tanýrsýn.
Onlara (cennete mahsus) mühürlü, halis bir þarap sunulur.
Ki onun sonu misktir.
Artýk buna (nefis þeyleri tatmak konusunda)imrensin imrenenler!
Ve (o þarabýn) katýðý “tesnim”dendir.
(O da cennette) bir pýnardýr ki, Allah`ýn yakýn kullarý ondan içer.”
Bir hoþ oldu ihtiyar yüreði bu ayetler karþýsýnda. Rabbini arzuladý aniden; nimetlerini… Felçli ellerini deðil; ama yürek ellerini açtý dergah-ý ilahiye… Vuslat için, Kudüs için, Filistin için, halký için, mazlum ve mustazaf dünya Müslümanlarý için… gözyaþlarýyla suladý dua aðacýný sessiz sessiz.
Sonra bir ömür sermayesini tefekkür etti. 66 yýllýk bir ömrün çilesi kare kare canlandý gözünde. Dalýp gitti Þeyh Yasin yýllar öncesine…
DÖRDÜNCÜ BÖLÜM



2 Kasým 1917. Birinci Dünya Savaþý yýllarý…
Ýngiltere`nin Filistin topraklarýný iþgal ettiði yýllardý. Sömürgeci ruhun sýzdýðý bir baþka toprak oldu Filistin. Dünyanýn birçok bölgesinde mazlumlarýn kanýný emen emperyalist zihniyet neþvünema bulmaya çalýþýyordu bu topraklarda.
O tariht Ýngiltere Dýþiþleri Bakaný Balfaur Ýngiliz Siyonist derneði federasyonuna yazdýðý manidar bir mektupta þu sözü vermiþti: “ Majestelerinin hükümeti Filistin`de Yahudi halk için milli bir yurt kurulmasýný uygun görmektedir. Bu gayenin gerçekleþmesi için her türlü çaba harcanacaktýr.”
1920 yýlýnda ise Birleþmiþ Milletler Cemiyeti Ýngilizlerin Filistin üzerindeki mandasýný resmen tanýdý. Ýþgal eylemi yasallaþmýþtý. 1948`in 14 Mayýs`ýna kadar sürecek olan manda yönetimi Yahudilere devlet olma zeminini hazýrladý.
Birinci Dünya Savaþý sonunda Filistin`deki nüfus 700 bin civarýndaydý. 50 binin üzerinde de göçmen vardý. Takriben 65 bin civarýnda ise Yahudi topluluk bulunuyordu. Bunlarýn bir kýsmý 16. yüzyýlda Ýspanya`dan kaçanlarýn soyundan gelen eski yerleþimcilerdi. Geri kalanlar da 19. yüzyýlýn sonu ve 20. yüzyýlýn baþýnda Filistin topraklarýna yerleþen Siyonist yerleþimcilerden oluþuyordu.
1897`de Ýsviçre`nin Bacel kantonunda Siyonizm`in babasý sayýlan Theodore Herz`in baþkanlýðýnda yapýlan Birinci Dünya Siyonist Kongresinde alýnan kararlar gereðince Ýngiliz manda yönetimi altýndaki Filistin`e bu yýllarda dünyanýn birçok bölgesinden göçler baþladý. Amaç; Filistin`i yurt edinmekti.
Bu gayeye binaen kaçak yollardan Filistin`e – özellikle deniz yoluyla- akýn akýn göçler oldu. Bu göçleri hýzlandýran “Mossad Laliyah Beth” ve “Haganah” gibi Siyonist örgütler yoðun bir þekilde Filistin`e Yahudi göçmenleri taþýyordu. Teknelerden, balýkçý, botlarýndan ve büyük yolcu ve armatör gemilerden faydalanýyorlardý.
1936 yýlýnda 400 bini geçen Yahudi nüfusu 1944`e gelindiðinde 600 bine yaklaþmýþtý. Nitekim bu hýzla 1948 yýlýndan sonra Filistin`e yerleþen göçmenlerin nüfusu 1951 yýlýna gelindiðinde bir buçuk milyonu bulacaktý.
Baþta Kudüs, Tel-Aviv ve Nablus olmak üzere birçok yerde Siyonist yerleþimcilerin artmasý yerli Filistin halkýný tedirgin etti. Halk bu göçe karþý koyunca Ýngiliz Manda Yönetimi 1920`den beri gittikçe artan ve kesintisiz süren bu Yahudi göçün durdurulmasýna karar verdi. Fakat zaman zaman çeþitli kýsýtlamalara artan tepkilerden dolayý gidilse de, Yahudi göçü Ýngiliz manda yönetiminin temel politikasýydý.
Manda yönetiminin Yahudi göçünü sözde engelleme giriþimlerine bile tahammülü olmayanlarýn baþýnda 1930`larýn baþýnda kurulan Haganah adlý aþýrý radikal askeri Yahudi yeraltý örgütü geldi. Hem Ýngiliz manda yönetimine hem de yerleþik Filistin halkýna karsý terör eylemlerine giriþti. Artýk çatýþmalar baþlamýþtý. Filistin, silahlarýn konuþtuðu bir toprak olmuþtu. Öte yandan Haganah, hâlâ kaçak göçmen seferleri düzenlemekten geri durmuyordu
Filistin`i yurt edinme emelini ihya etmek için yerleþik olan Müslüman Filistin halkýný yýldýrmak; evlerinden, köylerinden sürmek adýna Yahudi göçmenlerin yaptýklarý katliamlar hýzla artýyordu. Kimi köyler basýlýyor, kimi yerleþkeler yerle bir ediliyordu. Ateþe verilen evlerde diri diri öldürülen nice Filistinli Müslüman, sessiz sedasýz Yahudi zulmüne kurban oldu. Köylerin yaný sýra kasabalar ve þehirler de bu menfur zulümden nasipsiz kalmadý. Halk fevc fevc baþka diyarlara zorlanýyor, evleri yaðma ediliyordu. Bu katliamý yapanlar Arz-ý Mev`ud ideali için Filistin`e gelen Yahudi göçmenlerdi. Kimi doktor, kimi hemþire, kimi mühendis, kimi sanatkâr, kimi ev kadýný, kimi de mevki-makam sahibi güya medeni (!) kimselerdi. Bir þehirden bir þehire katar katar cephane taþýyor, Siyonist emelleri için sivil kimliklerini askeri kimliðe dönüþtürüyorlardý. Çünkü her Yahudi, kadýný-erkeðiyle birer askerdi Siyonist öðretisince. Fark gözetilmezdi aralarýnda.

*

Yahudi çetelerinin yaptýðý bu mezalimler gölgesinde 1938 yýlýydý. Yer Filistin`in Askalan þehrinin el-Cevra köyü… Bir doðum yaþanýyordu bu þirin köyde. Doðan çocuk ailenin sevinci, göz bebeði oldu. AHMED YASÝN dendi adýna. Mazlum coðrafyanýn mazlum bebeði… Üzerinde bunca Yahudi zulmü varken kalbin meyvesi olan bu çocuk el-Cevra`nýn bu þirin köy evini her þeye raðmen sevince boðdu.
Aðlýyordu bebecik aðlýyordu Ahmed Yasin. Yaþanýlan zulme, yaþanýlan mazlumiyete… Bu vahþete bir þahit daha doðmuþtu; bir mazlum daha… Hissetmiþ miydi acaba bu zulmü bebecik? Yoksa aðlamasý mazlumiyetine miydi; kim bilir? Her þeye raðmen hayat sürüyordu zulmüyle, çilesiyle…
Küçük Yasin`in köyü Yahudi çetelere inat direndi topraðýnda. Terk etmedi bir karýþýný vatan bellediði yurdunu. Fakat terk eden oldu evini, köyünü…. Küçük Yasin`in muhterem babasý bu þirin el-Cevra köyünden ebedi aleme irtihal etti. Yasin yetim, Yasin babasýzdý. Henüz 3-4 yaþlarýndaydý.
Artýk annesinin himayesindeydi. Aileye kol-kanat geren bu Müslüman Arap kadýný hem aile reisi, hem annesiydi. Yýlmadý, yýldýrýlmadý. Anaç tavuk misali zulmün gölgesinde çocuklarýný büyüttü.
Öte yandan iþgalci Yahudiler dünya kamuoyunda da siyasi ve politik faaliyetini durmaksýzýn sürdürüyordu. Kimsesiz Filistin kendi iç sorunlarýyla boðuþan Avrupa güdümlü Arap ülkelerince uluslar arasý arenada güya savunuluyordu. Filistin topraklarýnda bir Siyonist devlet kurmayý gaye edinen Amerika ve Ýngiltere danýþýklý dövüþüyordu. Planlar, programlar, görüþmeler, uluslar arasý konferanslar… biri diðerini kovalýyordu.
Ýngilizler sorunun içinden çýkamayacaklarýný anladýklarýnda ikinci dünya savaþý sonrasý Amerika`nýn desteðiyle Filistin sorununu Nisan 1947`de Birleþmiþ Milletler`e götürdüler. Adeta baþlarýndan savdýlar. Sorun, Amerika güdümündeki Birleþmiþ Milletler`e havale edilince uluslar arasý platformda farklý bir boyuta büründü: Filistin topraklarýnýn %42`sini Araplara, %56`sýný Yahudilere devlet kurma hakkýna binaen veren bir “Birleþmiþ Milletler Taksim Planý” devreye girdi. %2` lik Kudüs ve çevresi ise Birleþmiþ Milletler denetiminde uluslar arasý bölge olacaktý. Bu taksim planý, kuzulara þah olsa kurdun yapamayacaðý bir plandý
Nitekim gidiþat bu yönde ilerliyordu. Filistin sorununu sahiplenen Arap ülkeleri ve Amerika
anlaþamadý. Bu karar Filistin`de dalga dalga protesto ve gösterilere sebep oldu. Birleþmiþ Milletler`in temel kuruluþ ilkeleriyle çeliþki arz eden bu taksim kararý, Filistin`de nüfusun üçte ikisini oluþturan Müslüman Arap çoðunluðunun kendi kaderini tayin (self determination) hakkýný engelliyordu. Amerika, Ýngiltere ve uluslar arasý siyasi çevreler tarafýndan bu hak ,fiili (de facto) bir redde maruz kalmýþtý. Bu ortamda Birleþmiþ Milletler, Ýngiltere`nin de bir yýl sonra 15 Mayýs 1984`de Filistin`den tamamen çekileceðini belirtti.
Bu karar üzerine Yahudi iþgalci çeteler, örgütlü ve düzenli bir yapýya büründüler. Müslümanlar Filistin halkýna karþý Ýngiltere çekilmeden “ taksim planýnda ” kendilerine ayrýlan bölgeleri ele geçirmeye çalýþtýlar. Böylece bir Müslüman – Yahudi çatýþmasý baþlamýþ oldu.
Þiddetli çatýþmalarda bir tarafta iþgalci Siyonist Yahudiler, diðer tarafta da topraðýn sahibi Müslüman Filistinliler vardý. Düzenli ve silahlý Yahudi olan çetelerin dehþetengiz baskýlarý ve katliamlarý kulaktan kulaða yayýlýyor, halkta panik meydana getiriyordu. Haganah,Irgun ve Stern örgütleri desteðinde gün gün katliamlarý artýyordu.
1947`nin 9 Nisan`ýnda bu örgütlerin liderliðinde Filistinliler, yürekleri aðlatan bir katliam yaþadý. Deir Yasir Katliamý… Çoðu çocuk ve kadýndan oluþan 254 Filistinli acýmasýzca bu köyde katledildi. Halk paniðe kapýldý. Kitlesel göçler baþladý. Gözlerini kan bürümüþ iþgalci Yahudi çeteleri, zülüm ve katliamlarýný ileride devletlerine “ baþbakanlýk ” edecek kimselerin kontrolünde yapýyorlardý. Vahþet çetelerinin reisleri onlardý: David Ben Gurion, Ýzak Rabin, Menahem Begin, Ýzak Þamir, Þimon Peres, Ariel Þaron… Kuzu postuna bürünmüþ kurtlardý.
Birleþmiþ Milletler`in Filistin üzerine aldýðý bu yanlýþ karar neticesinde baþlayan iç savaþ, tüm hýzýyla devam etti. Yahudi mezaliminin dozu gittikçe artýyor, Filistinlilere kan kusturuyordu. Ýngiliz Manda Yönetimi`nin Filistin`deki yönetim müddetinin bitimine birkaç saat kala Tel–Aviv`de toplanan Yahudi Milli Kongresi yayýnladýðý bir deklarasyonla Ýsrail Devleti`nin kurulduðunu ilan ettiðinde, tarihler 14 Mayýs 1948`i gösteriyordu. Bu geçici iþgal hükümetinin baþbakanlýðýna getirilen David Ben Gurion, Theodore Hertz`in siyonist rüyasýný ilan etti:“ Biz Halk Konseyinin üyeleri Eretz israil`de Ýsrail Devleti olarak bilinecek Yahudi Devleti`nin kuruluþunu ilan ediyoruz…”
Bu ilandan 11 dakika sonra bu emelin gerçekleþmesinde ve iþin içinde parmaðý olan Amerika, iþgalci Siyonist hükümetini fiilen tanýdý.
Son Ýngiliz askeri birliklerinin 15 Mayýs`ta Filistin`den ayrýlmasýyla Mýsýr, Ürdün, Suriye, Irak, Lübnan hükümetleri iþgalci hükümete savaþ açtý. Bu iþgalci hükümet hem bir ulusun topraðýný iþgal etmiþ, hem Siyonist bir devlet ilan etmiþ, hem de Filistin`de katliamlar yapmýþtý. Bir yýl kadar sürecek olan meþhur 1948–49 1. Arap–Ýsrail Savaþý, böylelikle baþlamýþtý.

Her çeþit uluslar arasý destek ve güçle gayet nizami ve düzenli askeri birlikler kuran Yahudiler, bu günleri düþünerek çok önceleri düzenli ordu giriþimine koyulmuþlardý. Savaþ için donaným ve askeri hazýrlýklarýný önceden sürdürüyorlardý. Oluþturduklarý çeþitli tugaylar, polis gücü, Haganah, ýrgun, ve Stern gibi illegal yeraltý terör örgütleri bu düzenli ordunun esas güçleriydi.
Haganah`ýn seksen bin askeri feshedilip diðer güçlerle beraber düzenli askeri güce dönüþtürüldü. Bir Yahudi seferberliði baþlamýþtý. Öyle ki bir kýsým silahlarý, geri çekilen Ýngiliz Manda Yönetimi`nden, bir kýsmýný da kaçaklýlýkla elde ettiler. Hatta geri çekilen Ýngilizlerden tanklarýný da aldýlar.
Yahudilerden farklý olarak Filistinli Araplar, askeri eðitimi olmayan gönüllü Müslüman halk yýðýnlarýndan meydana geliyordu. Yürekleri Filistin için atan; ama savaþ güçü ve donanýmýndan yoksun, uyumsuz, daðýnýk bir kuvvet…Silahlarý; çekilmeden önce Ýngiliz Mandasýnca toplatýlmýþ, diþleri sökülmüþ pençesiz aslanlar…
Modern donanýmlý silahlarý ve Amerika desteðiyle Siyonist ordusu savaþ uçaklarý, toplar ve aðýr askeri araçlar eþliðinde beþ Arap devletini de yendi. Birleþmiþ Milletlerin “taksim planý ” çerçevesinde % 56`lýk olan Filistin topraklarýndaki payýný, % 77`ye çýkardý. Ýþgal daha da artmýþ; Filistin`in 3 / 2`sini sarmýþtý bu alevli ateþ topu .
Artýk Filistin sorununda belirleyici olan; güç politikasý olmuþtu. Þimdi ise güç, Siyonist terör devletindeydi.
Bu savaþta Filistinli dað gerillalarý büyük yararlýlýklar göstermiþ,iþgalci Yahudileri zor durumda býrakmýþtý. Bunun çaresini düþünen Yahudi güçlerinin lideri, ilerde bu terör devletinin baþbakaný olacak genç bir komutan olan Ýzak Rabin`di. Emrindeki seçkin Palmaçh Harel Tugayýyla Filistinli dað gerillalarýný ve onlara yardýmcý olan dað köylerini /köylülerini acýmasýzca yok etti.Bu, bir katliamdý. Bugüne kadar süregelen tüm katliamlar gibi bir katliam… Týpký kendinden öncekiler gibi tarihin sessizliðine gömülüp kayboldu. Gittikçe cesaretlenen, vahþileþip barbarlaþan Yahudiler, Amerika ve yandaþlarýnýn desteðiyle semizleniyorlardý.
1984 yýlýnýn bu meþ`um savaþýnda Filistin`in büyük bir bölümünün iþgali, büyük bir felaketi de beraberinde getirdi. Siyonist iþgali altýda kalan birçok yerleþim yerindeki insanlar, daha güvenli bölgelere göçe baþladýlar. Kendi vatanýnda daðdan gelenler tarafýndan baðýnda dövülmek misali, göçmen olmakta vardý Filistinlilerin alýnyazýlarýnda. Kendi topraðýnda muhacir, kendi topraðýnda göçmen olmak…
Askalan`ýn el–Cevra köyü!..
Bir anne ve çocuklarý hazýrlýklar içindeler. Doðup büyüdükleri topraklardan ayrýlmak, ata yadigarý diyardan göç etmek zor geliyordu Yasin ailesine. Gözler buðulu, diller beddualýydý Yahudi iþgaline. Bir ömrün harcandýðý el–Cevra`yý terk etmek, ne zordu gönüllere. Ya Askalan?.. Meþhur hadis alimi Ýbnu Hacer Askalani`nin diyarý Askalan… Birçok ilim erbabýnýn yerleþkesi…
Bir kafile yola koyuldu Askalan`ýn el–Cevra köyünden. Çoluk-çocuk, genç-yaþlý demeden yüklü hayvanlar, at arabalarý ve taþýtlardan oluþan bir göç kafilesi… Filistin`in güneyine yol aldýlar. O zamanlar Mýsýr`a baðlý olan sýnýr kenti Gazze` ye … Kafilenin içinde henüz on yaþlarýnda olan küçük Ahmed Yasin, aðabeyi Þihde, kardeþleri ve annesi vardý. Toplam yedi kiþiden oluþan bu aileyi yeni bir hayat ve zorluklarla dolu bir gelecek bekliyordu. Birçok Filistinli aile gibi…
BEÞÝNCÝ BÖLÜM



Gazze!..
Ýmam Þafii diyarý… Denizle dost, güzel þehir… Umutlarýn filizlendiði ana kucaðý… Yýðýn yýðýn Yahudi zülmünün muhacirlerini aðýrlayan umudun mekaný…
- Hey!.. Ahmed Yasin! Bizi de bekle!..
Durup arkasýna baktý. Peþinden koþan arkadaþlarý soluk soluða yetiþtiler. Öndeki :
- Nereye Ahmed Yasin ? diye nefes nefese sordu.
- Bakýn! dedi küçük Ahmed Yasin ileriyi arkadaþlarýna iþaret ederek. Haydi! Onlarý karþýlamaya gidelim.
Yeni bir kafile geliyordu. Hep beraber kafileye doðru koþmaya baþladýlar. Çocuklardan kiminin ayaklarý çýplak, kiminin üstü baþý periþandý. Arkalarýnda bir toz bulutu býrakarak koþtular.
Fakirliðin kol gezdiði bu yer, Gazze`nin Þati semtiydi. Ýleride burayý, Yahudi zülmünden dolayý köylerini terk eden Filistinli göçmenler yerleþerek geniþletecek ve burasý Þati Mülteci Kampý diye anýlacaktý. Bir yerleþim yerinden çok, varoþlarý andýrýyordu. Ýki kerpiç bulan üst üste koymýþ, üzerine birkaç aðaç koyup bir gecekondu yapmýþtý. Durumu iyi olanlar biraz daha muntazam bir eve sahip olmuþlardý.
Her geçen gün artan göçmenler. Þati`yi büyütüyor, nüfusunu artýrýyordu.Gazze`ye en yakýn Mýsýr ve diðer Arap ülkelerinden gelen yardýmlar, muvakkat ve anlýk sevinçler yaþatýyordu. Birleþmiþ Milletler Mültecilere Yardým Yüksek Komiserliði (UNRWA) gözetiminde burasý, Nuseyrat, Han Yunus ve diðer göçmen kamplarda yapýlan eðitim, saðlýk ve gýda yardýmlarý da yeterli deðildi. Buram buram mazlumiyet kokan Þati, diðer yerleþkelerden farklý bir manzara arz etmiyordu.
Uzaktan silueti görünen göçmen kafilesi gittikçe yaklaþýnca, küçük Ahmed Yasin ve arkadaþlarý da durdular. Gelenlerin üzerinde okunan; sadece çile, sadece zülümdü. Yorgunluk akýyordu simalarýndan; gözlerde ise çaresizlik … Bulabildikleri yükte hafif, pahada aðýr üç-beþ kap-kaçak ve canlarýydý bu zulümden kaçýrdýklarý. Hüzün bulutlarý dolaþýyordu kafilenin üzerinde.
Sessizlik çökmüþtü ortalýða. Kucaklarda aðlayan bebeklerin, yükleri taþýyan hayvanlarýn ve taþýtlarýn sesi kafilede canlýlýðýn belirtileriydi. Herkes üzgün, herkes kýzgýndý. Kabaran bir öfke sineleri körüklüyor, dudaklarda lanetlere dönüþüyordu.
Kafileye bakan çocuklardan biri sayýklar gibi sordu :
- Acaba kim bunlar?
Beyaz entarisi ve baþýnda kefiyesiyle ihtiyar bir Arap cevapladý soruyu :
- Kim olacak evlat! Benim, senin gibi öz yurdunda garip düþmüþ göçmenler bunlar, göçmenler… Yahudi zulmünün mazlumlarý…
Çocuk bön bön baktý ihtiyara. Pek anlamadýysa da, küçük hafýzasýna “ göçmenler, Yahudi, zülüm ” kelimeleri bir þeyler anlatmaya yetmiþti. Kuruyan boðazýna bir þeyler takýlmýþçasýna yutkundu. Neden bilmiyordu; ama üzülüyordu.
Kafilenin son bineði de çocuklarý geçip Þati`ye girince, üzerlerine çöken durguluðu bir ses bozdu:
-Arkadaþlar!... Haydi yüzmeye gidelim.
-Haydi gidelim!..
-Evet, gidelim! Yüzmeye gidelim!
Sanki çileye ve ýzdýraba baðýþýklýk kazanmýþçasýna az önceki manzaraya þahit olanlar deðilmiþ gibi, sevinçle haykýrdýlar. Birden durdular. Bakýþlar Ahmed Yasin`e odaklandý. Herkesin sevdiði, kendisiyle arkadaþlýk kurduðu zeki bir çocuktu. Yüzme konusunda en iyileri olduðu için, onsuz girilmezdi denize.Yapýlan yüzme yarýþlarýnda da kimse onunla boy ölçüþemezdi. Yaþýndan umulmayan bir hareketlilik, bir çeviklikle kýpýr kýpýrdý.
Bir suçlu gibi gizlene gizlene köþeyi döndü. Annesinin kýzacaðýný biliyordu. Ýzin almadan yüzmeye gitmemeliydi. Ama arkadaþlarýnýn ýsrarý karþýsýnda dayanamamýþ gitmiþti. Annesine doðruyu söyleyecek, yalana tenezzül etmeyecekti. Hem dememiþ miydi annesi; yalan söyleyeni Allah da , Peygamberimiz de sevmezmiþ diye ? Annesi, hatta aðabeyi Þihde bile kýzsa , doðruyu söyleyecekti. “Evet, evet ! Doðruyu söylemelim” dedi kendi kendine.
Evlerinin bulunduðu sokaða gelmiþti. Aniden aðabeyi Þihde`yle karþýlaþtý.
-Merhaba kardeþim, dedi aðabeyi. Nereden böyle?..
Cevap beklerken kardeþinin yüzü, saçlarý, teni dikkatini çekti. Kýrmýzýmsý yüzü, büzülmüþ cildi…
-Sen! dedi Þihde kýzarak. Denizden geliyorsun deðil mi? Annem çok kýzacak. Dua et iyi bir zamanýna denk gelesin. Çabuk eve gidelim.
Baþýný önüne eðmiþ bir halde suçlu suçlu kapýya geldiklerinde, annesiyle bir baþka kadýný sohbete dalmýþ gördüler. Annesinin bakýþlarýyla karþýlaþtýðýnda her þeyi anladýðýný belirten manalý manalý ifadeler karþýsýnda, adeta erircesine bir gölge gibi içeri süzüldü. Bu badireyi de atlattýðýný düþünüyordu ki aðabeyi Þihde`nin sorusuyla karþýlaþtý:
- Derslerin nasýl gidiyor?
Ýlk öðrenimini Gazze`ye geldiklerinden beri Ýmam Þafi Ýlköðretim okulunda tamamlamaya çalýþýyordu. Zeki ve baþarýlý bir öðrenciydi. Derme çatma bir yapýda akrabalarýnýn ve çeþitli yardým kuruluþlarýnýn da desteðiyle okuluna devam ediyordu.
Köyden göç ettiklerinin ikinci yýlýnda ailesinin çektiði þiddetli fakirlik ve yoksulluktan dolayý, okuluna bir yýl ara vermiþ, bir lokantada çalýþmýþtý. Aile ekonomisine yardým etmiþ, katkýda bulunmuþtu. Gece gündüz bulaþýk yýkamak, masalarý temizlemek ve yerleri süpürmek, onu hem yormuþ, hem düþündürmüþtü. Bu deneyimden bir yýl sonra yine okuluna devam etmiþ, azimle, gayretle çalýþmýþtý. Okuyacak, ailesine bakacaktý. Onlarý fakirlikten, yoksulluktan kurtaracaktý.
Varsýn okulunun sýralarý olmasýndý. Varsýn lüksten ve donanýmdan yoksun olsundu. Yine de okuyacaktý. Yaþýtlarýnýn varlýðý ve öðretmenlerinin gayreti, teþviði her þeye deðerdi.
Yokluk insaný olgunlaþtýrýr, aðýrbaþlý ve sorumlu yaparmýþ ya! Böylesi bir hayat küçük olmasýna raðmen Ahmed Yasin i dersleri hususunda baþarýlý kýlýyordu.
Cevap bekleyen aðabeyine baktý:
-Ýyi, dedi. Derslerim gayet iyi aðabey. Yalnýz…
-Yalnýz ne?
-Yalnýz öðretmenimiz bize sýk sýk “ çok çalýþýn, çok!.. Sizler bizim yarýnlarýmýz, umutlarýnýz, istikbalimizsiniz ” diyor. Aðabey! Sence neden böyle diyor?
Þihde gülümsedi:
-Biz, neden o güzel, o þirin köyümüzden buraya göçtük?dedi. bu yoksulluðu, bu çileyi bu insanlar neden çekiyor? Vatanýmýzý, topraðýmýzý kimler, niçin iþgal etti? Nerden geldi bu iþgalci Yahudiler? Hiç bunlarý düþünmedin mi sevgili kmardeþim? Yine insanlarýmýzýn neden ve niçin öldürüldüðünü de mi hiç düþünmedin? Öðretmeniniz çok doðru söylemiþ. Sen ve senin yaþýtlarýn çok okuyacak, bizi bu hale sokan, insanlarýmýzý katleden, köylerimizi ve evlerimizi basan, topraðýmýzý iþgal eden Allah ýn laenetlediði bu Siyonist ve zalim Yahudilere karþý umudumuz, istikbalimiz olacaksýnýz. Vatanýmýzý kurtaracak, insanlarýmýzýn yaralarýný saracaksýnýz… Belki þimdi anlamýyorsun beni, aema büyüdükçe daha iyi anlayacaksýn sevgili kardeþim.
Þihde nin son sözleri titrek bir þekilde çýkmýþtý boðazýndan. Babasýnýn ölümü ve Gazze ye göçlerinden sonra, Þihde babalýk yapýyordu kardeþlerine. Hayat, ona erken bir olgunluk vermiþti.
Birden Aksaldan yakýnlarýndaki köyü el-Cevra canlandý gözünde. Cevra yý hiç unutmadý. Bahçelerini, evlerini, arkadaþlarýný, Gazze ye göçe zorlanýþlarýný… O görüntüleri nasýl unutabilirdi ki ” Demek ki tüm bunlara sebep…”diye düþündü. “Yahudilermiþ!.. Allah`ýn laneti üzerinize olsun. Büyüyecek ve hepinizi öldüreceðim!”
Kýzgýn ve öfkeliydi küçük Ahmed Yasin. Kulaðýna gelen sesler dikkatini celb etti. Kapýnýn önünde annesiyle oturan kadýnýn sesiydi duyduðu:
-...Civar köyleri iþgal ettiklerini duyuyorduk. Hazýrlýklarýmýzý görmüþ, güneye-Gazze` ye gelecektik. Erkeklerimiz sürekli tetikteydi. O gece köyümüze doðru geldiklerinin haberini alýnca, biz kadýnlarý ve çocuklarý acilen köyden uzaklaþtýrdýlar. Köyümüze nazýr bir tepeden arkamýzý döndüðümüzde gecenin siyah örtüsünü, köyümüzü yakan alevler tutuþturmuþtu. Kýzýl kýzýl göðe yükselen alevler… Top ve aðýr makineli silahlarýn seslerinden çatýþmanýn þiddetli olduðunu anladýk. Erkeklerimize ne oldu, bilmiyorduk. Sabahýn ýþýklarýyla kendimizi zor kurtarmýþtýk o lanetlilerden. Uðradýklarý her yeri yerle bir ediyor, yakýyor, kadýn-çocuk, ihtiyar demeden katlediyorlar.
-Ya kocan?.. Kocan ne oldu? Haber alabildin mi? Hýçkýrýklara boðuldu misafir kadýn. Can evinden vurulmuþtu. Sesi ürkek bir ceylan misali çýktý.
Bir müddet sonra þehadet haeberini aldým Salah` ýmýn. Ne acýydý Allah` ým! Ne acý… Allah bizi onun ve þehitlerimizin þefaatine nail etsin.
-Amin bacým, amin. Zor bir dönemden geçiyoruz. Metin olmak lazým. Allah için sabretmek ve direnmek gerek. Erkeklerimiz çatýþýrken þehit düþtü. Biz kadýnlara düþen de erkeklerimizin bize emanet býraktýklarý çocuklarýmýzý, babalarý gibi birer mücahit, birer direniþçi olarak Allah için yetiþtirmektir.
Sürüp gidiyordu kapý önü muhabbeti. Konusu dedikodu olmaktan çok, bir coðrafyanýn kaderi, bir ulusun kederiydi.
Çocuk aklýyla Ahmed Yasin` in söylenenlerden çýkardýðý sonuç: “ okumak, büyük bir adam olup vatanýný lanetli Yahudilerden kurtarmak oldu.
Þati mülteci kampýnda hayatýn tüm ýzdýraplarýna raðmen, zaman su misali akýp girdiyordu. Her gün geliþine þahit olunan bir göçmen kafilesini, bir diðeri unutturuyordu. Ardýk küçüðüyle-büyüðüyle herkes baðýþýklýk kazanmýþtý acýya, ýzdýraba. Ýnsanlar acýlarla yaþamayý öðrenmiþ, yaþanan realiteyi kabullenmiþti.
Ahmed Yasin 14-15 yaþlarýndaydý. Ýlköðrenimini tamamlayarak, er-Rihal ortaokulunda öðrenimine devam edecek bir döneme girmiþti. Gözünde yüksek idealler tütüyor, küçük aklý büyük þeyler düþünüyordu. Kamptaki yaþantýyý, yoksulluðu, fakirliði ve yaþanýlan zulmü gördükçe sýmsýký sarýlýyordu kitaplarýnýa. Umuda sarýlýr gibi.
Yaz mevsiminin sýcaklýðý, o gün kendini iyice hissettirmiþti. Ýçinde sabahtan beri tarif edemediði bir sýkýntý vardý. Nedendir bilmiyordu, ama caný sýkýlýyordu. Sabah evden çýktýðýnda annesi nasýl da sarýlmýþtý sebepsiz sebepsiz. Kucaklamýþ, baðrýna basmýþ, dualarla üstünü baþýný okuyup üfleyerek uðurlamýþtý. “Ne oluyor?”dercesine bakmýþtý annesine. Sevgisini doya doya seyrettiði bir çift ceylan gözüne þahit olmuþtu karþýsýnda.
Bu duygular içindeyken arkadaþlarýyla karþýlaþtý. Yüzmeye gittiklerini öðrenince gitmekte tereddüt etti önce. Sýcak havayý düþündükten sonra, sýkýntýsý daðýlýr ümidiyle istemeye istemeye aralarýna katýldý. Sanki ayaklarý onu kaderine sürüklüyordu. Ölümüne dek sürecek kaderine.
O gün akþama doðruydu. Yasinlerin evinden ölü çýkmýþcasýna feryatlar-figanlar yükseldi semaya. Konu-komþu toplandý. Eve giren-çýkan artýyordu durmadan.
Ýçeri yeni giren telaþlý bir komþu kadýn:
-No`luyor? Dedi. Allah aþkýna!
-Yüzerken, dedi Ahmed Yasin`in annesi. Kafasýnýn üstüne düþmüþb Çocuklar haber verdiler. Þihdem hemen koþup hastaneye kaldýrdý. Kim bilir þimdi nasýl? Zaten sabahtan beri yüreðimde, aha þuramda bir sýkýntý, bir endiþe dolaþýyordu. Ah oðlum! Ahmed`im! Vah, yetimim! Vah, baþýma gelenler!
Çevresinde açýsýný paylaþan, üzüntüsünü hafifletmeye çalýþan sesler yükseliyordu:
-Geçmiþ olsun! Allah þifalar versin komþu!
-Allah onu korusun!
-Ýnþaallah kötü bir þey olmamýþ!
-Evhamlanma komþu!
Aradan bir-iki saat geçti. Ahmed Yasin eve getirilmiþ, hasta yataðýnda sýrtüstü yatýyordu. O gün eve henüz getirildiði için ziyaretçilerin biri kalkýyor, diðeri oturuyordu.
Akrabalarý Yasin ailesini yalnýz býrakmamýþ, hastanede tedavisine kadar hep yanlarýnda yer almýþlardý. Sürekli maddi ve manevi yardýmlarda bulunup onlarý himaye etmeyi ihmal etmemiþlerdi. Zaman Yasin ailesini yalnýz býrakmayýp, koruyup kollama zamanýydý.
Hastande olduklarý süre içinde aðabeyi Þihde ona sürekli bakýcýlýk yapmýþ, doktorlarla konuþmuþ, ilaçlarýný vermiþ, ihtiyaçlarýný görmüþtü. Bu sebeple ziyaretçiler geliþmeleri hep ona soruyorlardý. O da býkmadan-usanmadan anlatýyordu olan biteni:
-Kaefasýnýn üstüne düþmüþtü. Arkadaþlarý sahile çýkardýklarýnda yetiþtim. Baygýndý. Yuttuðu suyu çýkardým. Hastaneye getirdiðimizde uzun uzun tetkikler, muayeneler oldu. Hatta bazý ecnebi doktorlar da muayene ettiler. Neticede boyun kemiðinin kýrýldýðýný söylediler. Bu yüzden tüm vücudu felç olmuþ.Yapýlan tüm tedavilere raðmen, felcinde düzelme olmadý.
Yataðýnda yatan kardeþine baktý Þihde üzgün üzgün.
-Saðlam bir adam gibi uzanmýþ yatýyor, dedi. Ama boynundan aþaðýsý filçli. Vücudunu hareket ettiremiyor. Birazcýk kýpýrdamalar olsa da yaþý ilerledikçe…
Konuþmadý Þihde. Boðazýnda düðümlenmiþti sözcükler.Yataðýndaki kmardeþine gözleri takýldýkça böyle olurdu hep. Kardeþi artýk bir yatalaktý. Ömür boyu hep böyle kalacaktý.
Üzüntüyle tekrar konuþtu:
-Halbuki o gün!.. O gün yüzmeye gitmeseydi tüm bunlar olmayacaktý.
Ziyaretçilerden yaþlý biri teselli etti Þihde` yi:
-Þihde! Evladým! Bu Allah` ýn takdiridir. Elimizden Ahmed Yasin için, ancak dua gelir. Þu saatten itibaren piþmanlýk fayda etmez. Unutma ki her türlü tedbir.takdire zemin hazýrlayan bir sebeptir. Olmuþa ve ölmüþe çare olmadýðýný herkes bilir. Þimdie bu olayý kabullenmek ve kardeþine yardýmcý olmak senin ve bizlerin görevidir. Bizler akrabalarýn olarak her zaman yanýndyna olacaðýz inþallah. Sen de, annen de böyle bilin.
-Allah razý olsun, dedi Þihde memnun bur þekilde.


Bu hali ilk zamanlar zor gelmiþti Ahmed Yasin`e kabullenemiyordu hareketsiz yatmayý. O aktif, hareketli, yerinde durmayan, kýpýr kýpýr çoçuk þimdi zorunlu bir sukunete mecbur kalmýþtý. Rüyalarýnda koþarcasýna yürüyor; Þati`yi, Gazze`yi sokak sokak adýmlýyor; el – cevra`yý daðlarýyla, tepeleriyle ucarcasýna geziyor, sahilde de arkadaþlarýyla oyunlar oyunlar oynuyordu. Gözletrini açýnca, acý gercek yüzüne tokat gibi iniyordu.
Alýþmasý kolay olmadý bu hayata. Annesi sürekli moral veriyor; eli ayaðý oluyordu. Çevresi, akrabalarý hep yardýmcý olmaya çalýþýyorlardý. Hele yaþýtlarý, arkadaþlarý etrafýnda pervaneydi.
Yavaþ yavaþ bu halini büyük bir olgunlukla kabullenen Ahmed Yasin, arkadaþlarýnýn getirdiði kitaplarý okumaya baþladý. Bu onun hayatýnýn dönüm noktasý oldu. Okudu, okudu, hep okudu… Yeni bir alemi keþfedercesine okuyor, gün geçtikçe birikimi artýyordu.
Yýlmadý Ahmed Yasin, Hayata küsmedi. Bir vesileyle sahip olduðu tekerlekli sandalyesini ne çok sevmiþti. Uzun bir müddet göremediði Þati`nin sokaklarý daha farklý görünüyordu. Gözlerine, Okulu, arkadaþlarý… “Ne çok özlemiþim “ dedi kendi kendine.
Er – Rihal Ortaokulu derken, 1958 yýllarýnda da Filistin lisesini bitirdi. Üç yýldan buyana ihvan-ý Müslimin hareketinin içinde yer almýþ. Sohbet ve derslerine katýlmýþtý. Mýsýr` ýn dört bir yanýna yayýlmýþ. Köylerine kadar uzanmýþtý. Ýhvan hareketi. Halk islami þuur ve bilinçle tanýþtýkça uhrevi bir mesuliyet duyuyor; ders halkalarýna, sohbet halkalarýna koþuyordu. Henüz bu yaþýndayken Ahmed Yasin, bu sohbetlerden faydalanýyor, Ýslami bilincini artýrmaya calýþýyordu. Azim ve gayreti bitmek bilmiyordu. Bilgiye susayan bir insan olup çýkmýþtý. Kim bilir beklide vucudunun üçte ikisi iþlevsiz olunca, zihni bir daha kuvvetlenmiþti. Çalýþmayan bedeninin enerjisi beynine kaymýþcasýna üstün bir performans gösteriyor, okuduðu kaydolurcasýna belleðine yerleþiyordu.
Liseyi bitirdikten sonra bazý Ýslam alimlerinden özel dersler aldý. Yaný sýra þahsi çalýþmalarýyla da kendisini çok iyi yetþtirdi. Zaten buna istidadý vardý. Özel öðrenimiyle beraber Arap edebiyatý ve Ýslam kültürü üzerine iyi bir þekilde geliþti.
Eðitimini tamamladýktan sonra genç Ahmed Yasin bir camide imam- Hatip olarak görev aldý. Camilerde halka vaazlar verdi. Siyonist Ýraile karþý halký mücadeleye çaðýrýp þuur aþýlýmaya çalýþýyordu.
Tekerlekli sandalyesinden haykýrýyordu:
- Kardeþlerim! Silkinin ve kendinize gelin. Evlerimiz, ocaklarýmýz ve vatanýmýz iþgal edildi. Köylerimiz talan edildi. Halkýmýz kendi vatanýnda göçmen oldu. Hala Yahudi`nin zülmü ve hakareti devam etmekte. Nice köylerimiz, nice insanlarýmýz sürgün yaþamakta. Mazlumlar diyarýna döndü Filistinimiz. Yahudi`ye karþý mazlumlar safýnda ne diye yer almayalým. Bugünden sonra hayat direnmek olmalýdýr. Kardeþlerimize, insanlarýmýza yardým etmek olmalýdýr. Savaþmak olmalýdýr. “Size ne oluyor ki Allah Yolunda ve `Rabbimiz! Bizi bu zalim kavimden kurtar! Bize katýndan bir sahip, bir yardýmcý gönder. “ diye Feryat eden kadýn, çocuk ve mustazaflar adýna savaþmýyorsunuz?”(1) demiyor mu yüce Rabbimiz? Üzülme günü deðil, mücadele günüdür bugün. Filistin için, vatamýz için…
Ahmed Yasin ayný zamanda bir müddet öðretmenlik de yaptý. Öðrencilere dini dersler verdi. Gözleri Filistin diye çakmak çakmak yanan öðrencilere…
Ýnsan eðitmek, insan yetiþtirmek… Hamura þekil verir gibi insana þekil vermek, doðru ve güvenilir bilgiyle mücehhez kýlmak… Öðretmek kutsal bir meslekti. Körpe dimaðlara bilgiyle yön ve istikamet vermek ayrý bir lezzeti.
Günlerden bir gün!..
Öðrencilerine tekerlekli sandalyesinden ders veriyordu. Cývýl cývýl, hareketli, bakýþlarý sevgi kokan çocuklara baktý. Yokluk ve yoksulluk içinde bir þeyler öðrenme hevesinden bu körpe dimað sahibi çocuklara, Ýslami þahsiyet aþýlýyordu. Ýstikbale yatýrým yapýyordu bu eðitimiyle, bu gayretiyle. Fýtratlarýna yöneltiyordu taze beyinleri. Kur`an`a, Ýslam`a Allah`a ve Resülüne…
Aklýna çocukluðu geldi. Öðretmeninin sözlerini hatýrladý:”çok çalýþýn,çok!...Sizler bizim yarýnlarýmýz, umutlarýmýz,istikbalimizsiniz”diyordu öðretmeni sýk sýk. Bu duyguyu aþýlamak için didinen yaþlý öðretmenini minnetle andý.
-Öðretmenim!
Karþýsýnda sevimli bir öðrenci vardý. Gözlerinde Filistin, gözlerinde mazlumiyet, gözlerinde umut vardý.
- Evet Yavrum! Bir þey mi söyleyecektin?
- Öðretmenim! Ben sizi çok seviyorum, dedi çocuk masum masum.
Bu ani geliþmeye hem þaþýrdý, gem sevindi. Gülümsedi.
- Ben de seni çok seviyorum Yavrum!
- Allah`a dua etsem iyileþir misiniz öðretmenim ?
Yüreðinde bir þeylerin titrediðini hissetti. Ne kadar samimi, ne kadar masum sözlerdi. Arý, duru, gösteriþten uzak, içten sözler…
Öðrencisinin bu sözleri üzerine ortamý bir sessizlik kapladý. Herkesin kulaðý olanlardaydý. Aniden kuþ cývýltýlarý gibi sesler yükselmeye baþladý sýnýfta.
- Biz de, biz de öðretmenim! Dua edelim Allah sizi iyleþtirsin.
Konuþacak takat bulamadý önce. Çocuklara bakakaldý. Öðrencileri onu çok seviyordu. Felçli olmasý onlarla daha bir yakýnlaþtýrmýþtý onu. Etrafýnda pervane misali kelebek kelebek uçuyor, yardýma uðraþýyorlardý. Hele sohbetlerinde peygamberimiz aleyhisselatü vesslammýn çocuklarla olan özel iliþkilerini anlatýrken, sýnýftan çýt çýkmazdý. “Bir keresinde Sevgili Peygamberimiz aleyhisslelatü vesselem…” diye baþladý mý ortalýk sütliman olurdu sýnýfta.
Onlara benliklerini, ahlaký, edebi, Allah ve Resulünü aþýlamakla bir þuurlu toplum inþa etmeyi amaçlamýþtý. Ýçinde yaþadýklarý cehaletin karanlýðýný, Ýslam` ýn nuruyla aydýnlatmalýydý. Yaþanýlan Yahudi zulmüne direnecek yeni bir nesil yetiþtirmek için çabalýyordu. Teblið ve irþad!.. Bu gayeyi unutmadý Ahmed Ysin.yaþadýðý bu tabloyu tefekkür etti mutlu mutlu.
Masumiyetin pür ve taze olduðu bu sözleri güzel bir dua olarak kabullendi. Çocuklara bakarak sevgiyle konuþtu:
- Sevgili çocuklar! Beni çok duygulandýrdýnýz. Umarým bu güzel sözleriniz, dilek ve temennileriniz Allah Teala katýnda nazlý bir dua olur. Yüce Allah`a dua etmeyi ihmal etmeyin. Ben de sizler için dua edeceðim. Hem iyi birer Müslüman, hem de çalýþkan, zeki, ahlaklý ve… ve yaþadýðýmýz bu sýkýntýlardan halkýmýzý ve vatanýmýzý kurtaracak insanlar olmanýz için. Vatanýmýzý iþgal edenlere karþý kalplerinizde hep bir kin, hep bir öfke taþýyýn çocuklar. Bugün kiminizin babasý, kiminizin annesi, kiminizin kardeþi yoksa, sebebi; vatanýmýzý iþgal eden, evlerimizi ve köylerimizi basýp insanlarýmýzý öldüren iþgalci Yahudilerdir. Çok okuyacak, çok çalýþacak ve onlarý topraklarýmýzdan kovacaksýnýz. Bakýn! Benim ellerim, ayaklarým hareket etmiyor. Fakat çok çalýþtým, çok okudum. Sonunda çok þey öðrenerek size faydalý olmaya
Gönderen: 25.05.2007 - 21:14
Bu Mesaji Bildir   muhammed yusa üyenin diger mesajlarini ara muhammed yusa üyenin Profiline bak muhammed yusa üyeye özel mesaj gönder muhammed yusa üyeyi arkadas listeme ekle Yukari
muhammed yusa su an offline muhammed yusa  
944 Mesaj -
çalýþýyorum.sakatlýðýmý bahane etmedim. Siz de gayretli olun. Çok okuyup, çok çalýþýn. Daha iyi mertebelere gelerek insanlarýmýza hizmet edin. Sözlerimi þimdi anlamasanýz da ileri de daha iyi anlayacaksýnýz. Ama þunu hiçbir zaman unutmayýn:Ýyi bir Müslüman ve Allah`a iyi bir kul olmak birinci hedefimizdir. Aksi taktirde onun rýzasýný kazanamayýz. Bunu unutmayýn tamam mý çocuklar?..
Ruhunda sükünet rüzgarlarý esiyordu. Öðrencileriyle beraber olmak, onlara bir þeyler öðretmek mutlu kýlýyordu Ahmed Yasin`i kendisini de ihmal etmiyor, müsbet ve menfi ilimlerde özel gayretlerini artýrýyordu.
Ýslami ilimlerin yeri bir baþkaydý hayatýnda. “Ýslam Tarihi” ona siyaset ilmini sevdirmiþ, yaþadýðý zulmün nedenlerini öðretmiþti. Öyle Ya! Filistin`in iþgali, küdüsün esareti… Hayber ve Selahaddin Eyyubi`ye nazireydi. Yahudi intikam alýyordu asýrlar sonra…
Sonra “Hadis” ilmiyle þahsiyet oluþturmanýn canlý örnekliðini “En Büyük Öðretmeni” Resulullah aleyhisselatü vesselamýn vahiyle þekillenmiþ, yoðrulmuþ ve yönlendirilmiþ kiþiliðini müþahede etti. “Tefsir” ile ilahi emirlerin hazzýna, Allah tealanýn kutsal öðretisinin çeþnisine vardý. Hasýl`ý kelam gün oldu Fýkýh, gün oldu Akaid, gün oldu Tasavvuf okudu. Bir potada eriterek, bir þahsiyet oluþturacak…
Manen bir olgunluk dönemi geçiren Ahmed Yasin, özel gayretleriyle de okuduðu ilimlerde derinleþmeyi düþünüyordu. Ayný zamanda müsbet ilimlerde de geliþmeyi, akademik bir eðitime ve sistematik bir donanýma sahip olmayý istiyordu.
Önceleri gizliden gizliye fýsýldasa da, sonralarý gönlü Nil`in ilim havzasý el-Ezher`i dile getirdi. Bilgiyle mücehhez olmayý ve insanlarýna þuur, bilinç aþýlamayý diliyordu. Rabbinden. Þu yaþadýklarý zulme boyun eðmenin tek sebebi, halký kuþatan cehalet deðil miydi? Panzehiri, halký aydýnlatmak, islami þuur ve direniþ ruhu aþýlamaktý. Halkýnýn maküs talihini geleceðin silahý olan ilimle, eðitimle kýrmaktý. Zafer, cehaletle elde edilemezdi.
ALTINCI BÖLÜM



Mýsýr!..
Nil`in hayat verdiði diyar… Firavunlara yar olmayýp mezar olan memleket… Musa peygamberin þehri… Yahudi nankörlüðünün çezasýnýn çekildiði Tih Çölünün mekaný Ezher gibi ilim havzasýnýn baðrý…
Nihayet öðretmenlik hayatýna ara veren Ahmed Yasin özlemiyle tutuþtuðu ilim deryasýndaydý. Daha ortaokul yýllarýnda 1955` ten beri tanýþtýðý ihvan hareketinden bazý tanýdýklarý yardýmýyla Kahire`ye yerleþti. Buradaki yýllarýn hayatýna ve geleceðine damga vuracaðýný nereden bilebilirdi ki?
Üzerinde güneþin parladýðý bu eðitim yuvasý, onu mýknatýs gibi çekmiþti, fiziki þartlarý ve saðlýk sorunlarýna raðmen iki yýl boyunca eðitimine devam etti. Hem okula devam ediyor hocalarýndan Ýslam bilimlerini ve hukukunu okuyor, hem de çevre ediniyordu. Tanýþtýklarýnýn çoðu ihvan hareketlerinden olup, onu toplantý ve sohbetlerine davet ediyorlardý.
Muhtelif camilerdeki ders halkalarýndan da faydalanýyordu. Özel gayretler göstererek meþhur alimlerin sohbet ve derslerini ihmal etmiyordu. Ýlim ve gayretini elden düþürmemenin bu iki yýllýk Mýsýr hayatýnda faydasýný çok gördü. Arzuladýðý kadar olmasa da bir seviye tutturmaya çalýþtý.
Kurduðu dostluklar ve islami duyarlýðý sonucu çocukluðundan beri yabancýsý olmadýðý bir yapýlanma içinde buldu kendini. Ýhvan-ý Müslimin-in teþkilatsal faaliyetlerinde zamaný, gücü ve imkaný nisbetinde yararlýlýklar göstermeye çalýþtý.
O yýllarda Mýsýr karýþýktý. Þubat 1984`de Ýhvan-ý Müslimin Hareketi`nin önderi Hasan El-Benna`nýn þehit edilmesinden bu yana Müslüman kardeþler sürekli tutuklanýyor, zindanlarda Yusufi bir direniþte bulunuyorlardý. Mýsýr hükümeti ihvan teþkilatýna mensup herkesin evini, iþ yerini basýyor, sorgusuz, sualsiz yýllarca zindanlarda tutuyordu. Birçok ileri gelen ihvan liderleri idam edilmiþ, faili meçhullere gitmiþti. Zindanlarsa dolu doluydu.
Fakat fýtratlardaki Ýslam aþký, durmak bilmeyen bir þevkle, bir aþkla gizli gizli, sohbet sohbet yeþeriyor, diriliðini muhafaza ediyordu.
Hasan El-Benna`yý düþündü: Bir öðretmen, yalnýz baþýna bir adam… Azmi, gayreti ve samimiyeti neticesinde ne muhteþem bir direniþ, ne güzel bir teblið ve irþad hareketi doðmuþtu. Kent kent, mahalle mahalle…
Kahvehanelere giderdi. Köylere uðrardý. Uðradýðý yeri bir daha ziyaret eder, unutmazdý. Tek tek, fert fert, birebir muhatap alýrdý halký. Gecesi gündüzü Allah için, Ýslam içindi. Vakýflar kurar, fakiri, yoksulu gözetirdi. Muhtaçlarý arayýp sorar, okullar yaptýrýp, fabrikalar kurardý. Kýsaca hareketi hakla, halkla olan; kendini islam`ýn nurunu yaymaya adamýþ bir insandý Hasan El- Benna.
Geldiðinden beri þu Mýsýr`a neler duymamýþtý ki o iyi insan hakkýnda. Tek baþýna bir kartopu misali yuvarlanýp çýð çýð zalimin baþýna gümlemiþti. “Ýdeal bir Müslüman, ideal bir mümin, ideal bir hareket!” diye mýrýldandý Ahmed Yasin.
Böylesi bir þahsiyetle vücut bulan ve þerha þerha yayýlan ihvan hareketi; ümmetin gaflatten uyanýþý için bir basamak, bir menbaydý. Ümitti, ilham kaynaðýydý.
Ahmad Yasin tüm bunlarý düþündükçe zihninde kývýlcýmlar çakan düþünceler þekillenmeye baþlýyordu:Filistin, direniþ, göçmenler, Ýsrail… Henüz yerli yerine oturmayan, düzene girmeyen bu düþünceler cirit atýyordu belleðinde. Ama Ýhvan hareketi bir mebdeydi, bir çýnardý. Dallarý ümmete uzanan, tohumunun düþtüðü her toprakta filiz veren bir ulu çýnar…
Ertesi gün kampüsteydi. Aniden bir sima çarptý gözüne. Kaçýncý defadýr bu adamý görüyordu. Yanýlýyor muydu? Bu adamý bugün bir çok yerde, bir çok defa görmüþtü. Dershanede, kütüphanede, kampuste… Ýçine bir kurt düþtü. Tekerlekli sandalyesini iteleyen arkadaþýna baktý. Ýçkilendiði adamý baþýyla iþaret ederek:
-Þu giden adamý tanýyor musun? Diye sordu.
Arkadaþý gösterilen adama baktýktan sonra cevap verdi:
-Hayýr! Çýkartamadým. Yoksa tanýdýk mý geldi?
-Hayýr, hayýr! Tanýdýk deðil. Lakin bugün birçok yerde onu gördüm. Sanki bizi takip ediyor gibime geldi.
-Takip mi?..
Ogün yaþadýðý bu küçük olaydan sonra Ahmed Yasin`i baþka düþünceler sardý. Son zamanlarda çevresinde geliþen olaylarý tefekkür etti. Uzun zamandan beri takip edildiðinin sonucuna vardý.
Mýsýr yönetimi üniversitelerde de öðrencileri takip ediyor, faaliyetlerini izliyordu. Kimi zaman bu iþte bir öðrenciyi kullanýrken, kimi zaman da bu öðretim görevlisi olabiliyordu. Fakat yine de çýð gibi bir ilgi, bir alaka vardý Ýhvan`a. Engellenemeyen, sürekli geliþen bir hareketti. Özlerine, yaradýlýþlarýna doðru, ilahi bir saika ile insanlar þuur ve bilinç sahibi oluyordu.
Bir akþam kaldýðý eve baskýn düzenlendi. Ellerinde silahlarla kapýyý kýrarak içeri giren polisler, sanki savaþ meydanýndaymýþcasýna donanýmlýydýlar.
Ýki ev arkadaþýný da yere yatýrýp hakaretlerde bulundular. Kendisi zaten yatalaktý. Ardýndan baþta kitaplýk olmak üzere her yeri daðýtýp, kýrýp döktüler.
Uzun boylu, iri yapýlý biri yanaþtý Ahmed Yasin`e.
-Sen! Dedi. Ahmed Yasin sen misin?
-Evet! Ahmed Yasin benim. Yalnýz siz kimsiniz? Neden ortalýðý daðýtýyorsunuz?
-Sorularý biz sorarýz. Sen sadece cevap vereceksin.
O sýrada biri yaklaþtý:
-Amirim! Her þey tamam, dedi.
Amir denilen insan azmaný tekrar Ahmed Yasin`e döndü:
-Ba Ahmed Yasin! Hareketlerine dikkat et! Gazze` den buraya sadece okumak için geldiðini unutma! Baþka þeyler için deðil! Bu sözlerimi unutma! Aksi halde felçli melçli demem…
Cümlesini tamamlamadý. kýsa bir duraksamadan sonra devam etti:
-Her neyse! Umarým ne demek istediðimi anlamýþsýndýr. Gözümüz üzerinde olacak!..Þimdilik paçayý kurtardýn.
Etrafýna baktý. Yerde yüzüstü yatýrýlmýþ iki gence bakarak arkadaþlarýna seslendi:
-Haydi çocuklar gidiyoruz. Onlarý da býrakýn. Bu defalýk almayacaðýz.
Ýkinci yýlýný tamamlamaya az kalmýþtý. Son bir yýldýr sürekli gözetleniyor, Kahire` yi terk etmesi için baský yaþýyordu. Yaþanýlanlarý düþündü: Müslüman bir halk, bir Ýslam beldesinde bir cenderedeydi. Avrupai yaþam tarzý, fuhuþ ve eðlencenin baþýný aldýðý bir hayat revaçtaydý. Hatta devlet kendi eliyle insanlarýný buna itiyor, teþvik ediyordu. Fakat ahlak ve iffetini koruyan, ilim ve sohbet meclislerine devam edenlere baský, eziyet, iþkence ve zindan vardý. Revamýydý?
Bu, bir iþgaldi. Manevi bir iþgal!.. “Ne fark eder?” dedi Ahmed Yasin kendi kendine. Yahudiler Filistin`imi silahla, topla, tankla iþgal ederken, Yahudi zihniyetliler bir Ýslam beldesini manen iþgal ediyorlar. Ne fark eder?”
Dalga dalga yayýlan ezan sesiyle kendine gelen Ahmed Yasin, ikindi namazý için mahalle camisinin yolundaydý. Cemaat daðýldýktan sonra, bir ses duydu arkasýndan:
Es-selamü aleyküm!
Baþýný çevirdi. Evet, oydu. Kýymet verdiði deðerli bir dostu. Uzun zamandýr görmemiþti.
-Aleykümü`s-selam ve rAhmedullah. Sen ha! Nerelerdesin yahu? Kendini özletiriyorsun.
- Ahmed Yasin! Nasýlsýn kardeþim?
- Hamd olsun. Ýyiyim, sen nasýlsýn?
- Her zamanki gibi maþallah her halükarda hamd ve þükrü dilinden düþürmüyorsun. Sana imreniyorum biliyormusun? Her namazda cemaatlesin. Tabii seni burada bulacaðýmý bildiðim için hemen damladým.
Ciddileþti Ahmed Yasin. Yüz hatlarý durgunlaþtý.
Önemli bir þey mi olmuþtu yoksa? Arkadaþý bunu sezince, hemen konuþtu.
- Ne o? Hemen durgunlaþtýn Ahmed Yasin?
- Yoksa yine tutuklanmalar mý var?

- Hayýr! Tutuklanma falan yok. Sadece seninle biraz konuþmak için burdayým.
Rahatladý ve memnun memnun gülümsedi.
- Ýyi, sevindim. Olaðanüstü bir þey olmasýn da…
- Duyduðuma göre seni sýkýyorlarmýþ. Gazze`ye dönmen için polis baský yapýyormuþ.
- Önemli deðil. Onlar görevlerini yapýyorlar. Ben de kulluðumu…
Hazýr cevaplýlýðýna bayýlýrdý Ahmed Yasin`in.
- Bu yýl ikinci sýnýf bitecek öyle mi? Dedi.
- Allah nasip ederse bitecek.
Arkadaþý düþünceli düþünceli konuþtu:
- Ahmed Yasin! Kardeþler düþünüyor ki: Gazze`ye dönmende bir sakýnca olmasa gerek.
- Anlamadým! Yani…
- Evet! Düþündüðün gibi. Burada yalnýzsýn. Ýþin sonunda da memlekete dönüþ olduðundan, buraya da bu baskýlar altýnda tam adapte olmak mümkün olmuyor. Doðrusu sen, konumunda olan birçok kardeþten daha çok emek sarfediyor, gayret gösteriyorsun. Yalnýz unutmamak gerekir ki irþad, bir tohum atma eylemidir. Herkes kendi tarlasýna, kendi memleketine bu tohumu ekmelidir. Þartlar senin için biraz erken olgunlaþmýþ olsa da, Gazze seni bekliyor. Bu konuda, yani gitmende bir sakýnca yok. Sana geliþinde olduðu gibi gidiþinde de yardýmcý olunacaktýr. Baský gittikçe artsada burada sünetullah gereðince mücadele devam edecektir. Dualarýný eksik etmezsin umarým.
Ahmed Yasin üzgün üzgün;
- Demek yol göründü ha! Dedi
Arkadaþý üzüntüsünü bastýrmaya çalýþýyordu.
- Artýk gitmem lazým. Belki görüþmeyebiliriz bir daha. Hakkýný helal et. Senin gibi bir insaný tanýdýðým için çok mutlu oldum. Rabbim yardýmcýn olsun.
Sarýldý Ahmed Yasin`e. Hüznün ve dostluðun, dahasý kardeþliðin kokusu yayýldý mescide. Kenetlenen kollar çözüldü önce. Gözler, boþalmamak için direniyordu. Fakat bakýþlarda gönülden gönüle yol vardý.
Sessizce uzaklaþan arkadaþýna bakarken bir düðümün boðazýna oturduðunu hissetti. Gönlü buruktu.Arkadaþýný kapýda kaybolana dek arkasýndan bakakaldý.
Ahmed Yasin, Mýsýr yönetiminin baskýsý ve arkadaþlarýnýn tavsýyesiyle eðitiminin ikici yýlý sonunda Gazze`ye döndü. Eðitimi açýsýndan büyük bir mesafe katetmesine raðmen, branþýndaki nisbi eksikliklerini özel çalýþmalarýyla tamamlamayý düþünüyordu.
Nitekim eskiden olduðu gibi tekrar böyle alimlerinin dizi dibine oturdu. Aldýðý dersler sonucu eksikliklerini tamamlayýp Ýslam Hukuku`nda uzmanlaþtý. Bir hayat nizamý olan Ýslam fýkhýna, bireye ve topluma leh ve aleyhlerine olanlarý öðreten kurallar bütünü olarak bakýyordu.
Ahmed Yasin ayný zamanda Abbasi camiinde imamlýk da yapýyor, insanlarý irþad ediyordu. Halka iman, ahlak, direniþ gibi konularda sohbetlerde bulunuyor, irþad halkasýný geniþletiyordu.
O dönemde halký cahiliyeden arýndýrýp islami þuur kazandýrmaya yönelik ilmi faaliyetler yapan baþka alimler de vardý. Þati gibi Nuseyrat mülteci kampýnda da Hammad el-Hasenat gibi tanýnmýþ davetcilerin sohbet ve nasihatleri de etkili oluyordu.
Camiden çýkan Ahmed Yasin, tekerlekli sandalyesini süren kardeþiyle beraber ilerliyordu. Uzun zamandýr kahrýný çeken tekerlekli sandalyesinin cantýný tamir etmeye niyetlenmiþti.
Uygun bir tamirci arýyordu. Tam köþeyi dönecekleri esnada, ne oluyor demeye fýrsat kalmadan bir çocuðun, elindeki kahveci tepsisiyle üzerine kapandýðýný gördü. Çarpýþmýþlardý. 3-5 bardak saða sola düþüp kýrýldý. Tepsi ise çocukla arasýna sýkýþýp kaldý.
-Ne oluyor evladým? Dur hele…
- Amca ben…
Birden duraksadý. 15 yaþlarýndaydý. Toparlanýp Ahmed Yasin`e baktý.
- Þey! Ben, ben.. özür dilerim. Ýstemeyerek oldu.
Ahmed Yasin delikanlýnýn yüzüne baktý. Onu iyice süzdükten sonra,
- Delikanlý! seni tanýyor gibiyim.Evet, evet! Sen, Ýsmailsin deðil mi?
Adýný karþýsýnda adamdan duyunca heycanlandý. Daha dikkatle bakmaya baþladý tanýmýþtý. 3-4 yýl önce öncesiydi. Sohbetlerine ve derslerine katýlýrdý. Öðretmeniyle karþýlaþmak onu heycanlandýrmýþtý.
- Siz! Dedi þaþýrmýþ bir halde. Aa! Hocam siz ha! Kusura bakmayýn istemeyerek oldu.
- Yo hayýr Ýsmail! Suç biraz da bizde. Daha dikkatli olmalýydýk.
Küçük Ýsmail tepsisini aldý. Kýrýlan bardaklara baktý. Üstüne baþýna çeki düzen verdi. Saygýyla:
-Hocam! Dedi. Kahireden döndüðünüzü duymuþtum. Ama çalýþtýðým için ziyaretinize gelemedim. Kusura bakmayýn.
-Önemli deðil Ýsmail. Bir þeyin yok ya?
- Yok hocam, iyiyim.
- Demek çalýþýyorsun, dedi ismail`in elindeki tepsiye bakarak.
- Yazlarý kahvede çalýþýyorum. Aileme yardým için..
- Ya okul?.. okuyor musun?
- Evet hocam! Seneye orta okula devam edeceðim.
Ahmed Yasin biraz düþündü.
- Arkadaþlarýn ne yapýyor Ýsmail, dedi. Kimseyi ortalýkta göremiyorum.
- Arkadaþlarým mý? Þey! Siz gittikten sonra hocam, kimi benim gibi çalýþýyor, kimi de Gazze sokaklarýnda serseri serseri geziyor. Biraz daha büyük olanlardan da hýrsýzlýk yapan, çetelere karýþan, kötü iþlere bulaþanlar oldu.
- Anlýyorum Ýsmail. Ben Abbasi camiindeyim. Boþ zamanlarýnda gelirsen sevinirim.
- Gelirim hocam!
Sevinmiþti Ýsmail. Tam uzaklaþacaðý esnada, Ahmed Yasin tekerlekli sandalyesini süren kardeþine iþaret etti. Ýsmail`in cebine bir miktar para koydu.
- Ama hocam… diyecek oldu Ýsmail.
- Kýrýlan bardaklarýna karþýlýk dedi Ahmed Yasin. Patronun kýzmasýn sonra.
Hocasýnýn tebessüm eden yüzüne Ýsmail de tebessüm ederek ayrýldý. O günden sonra Abbasi caminin ve Þati kampýnýn sohbet halkalarýnýn müdavimlerinden oldu.
Tekrar yola koyulan Ahmed Yasin,kimi tanýdýklarca selamlanýyor, soruluyor, hürmet görüyordu. Sokaklarda ve caddelerde halký gözlemleyen Ahmed Yasin, özellikle gençlerin sokak ahlaký ve kültürünün tesirinde olduðunu müþahede ediyordu.
Duyduðu kadarýyla çeþitli oyun ve eðlence yerleri gittikçe artýyor, gençler buralara iltifat ediyormuþ. Ýþgal altýndaki Filistin, Yahudi zulmü altýnda inlerken, genç neslin bir bataklýða doðru sürüklenmesine gönlü razý deðildi. Özellikle Gazze þehir merkezinde oyun ve eðlence yerlerinin artmasý ve yoksul halkýn olduðu varoþ mahallelerine sýçramasý, manevi bir tahribattý. Gazze ve sokaklarýna düþüp Filistinli göçmenlerin çocuk ve gençleri baþta olmak üzere, onlarý eðitmek için bir þeyler yapmalýydý. Ýstikbalin olan bir neslin, göz göre göre heder olmasýna izin vermemeliydi. Fýtratlarýna hitap etmeli, yaratýlýþlarýna onlarý döndürecek faaliyetlere giriþmeliydi. Hatta bu konuda düþüncelerini Ýhvan-ý Müslimin`e götürmeli, o çatý altýnda bir giriþimde bulunmalýydý.
O gün havanýn karardýðý bir saatte Ahmed Yasin, kardeþiyle eve dönüyordu. Fakir ve yoksul dan Sabra mahallesi`nin ara sokaklarýnda ilerlerken gözüne bazý evler iliþti. Kardeþine sordu:
- Þu ýþýðý sönmeye yüz tutan ev kimin?
- Kocasý Siyonistlere esir düþen ihtiyar Hüda Hanýmýn evi, dedi. Altý çocuðuyla barýnýyor orada.
- Nasýl geçiniyorlar?
- Çevrenin ve akrabalarýnýn yardýmýyla…
- Ya þu köþe baþýndaki ev?..
- O da kocasý 48 savaþýnda þehit düþen Sariye Hatunun evi. Ayný þekilde altý çocuklu ve fakir bir aile. 18 yaþýndaki oðlu bir lokantada bulaþýkçýlýk yaparak geçimini saðlýyor.
- Bildiðim kadarýyla diðer mahallelerde de birçok esir ve þehit aileleri varmýþ.
- Doðru aðabey, Bir çoðunun maddi sýkýntý içinde olduðunu herkes biliyor. Komþularýnýn yemeklerini onlarla paylaþmasý ve çeþitli yardým kuruluþlarýnýn yardým etmesiyle iyi- kötü geçiniyorlarmýþ çoðu.
Yataðýnda o gece huzursuzdu Ahmed Yasin. Esir ve þehitlerin aileleri, gençlerin gittikçe bozulmasý toplumsal bir sorunu doðuruyordu. El atýlmaz ve çözüm üretilmezse azýtacak bir yara gibiydi durum. Ama o tek baþýna ne yapabilirdi ki? “Yine de bir þeyler yapmalý, uðraþmalý” dedi içinden.
Sonraki günler bu soruna çözüm için giriþimlerde bulundu. Önce tanýdýðý esir ve þehit aileleri için þahsi birtakým yardým toplama giriþimlerine baþladý. Kendi yiyeceðinden olsun, tanýdýk zenginlerden olsun, çeþitli yardým kuruluþlarýndan olsun bu ailelere Yönelik bir yardým kampanyasýna giriþti. Kýsa zamanda kendisini tanýyanlarýn ona güven duymasýný saðladý. Topladýðý ayni ve nakdi yardýmlarý, baþta esir ve þehit aileleri olmak üzere muhtaç ailelere mahalle mahalle daðýttý. Ýhtiyar ve çaresiz kadýnlarýn dualarý, çocuklarýn gözlerindeki ýþýl ýþýl sevinç tüm yorgunluðunu unutturuyordu.
Kampanyasý biraz daha büyümüþ, geniþlemiþti. Ufak bir büro ve bir depo kiraladý. Toplanýlan ayni yardýmlarý sýnýf sýnýf depoluyor, ihtiyaç sahiplerine daðýtýyordu.
Ulaþmadýðý veya haberdar olmadýðý baþka ihtiyaç sahiplerininde olabileceðini düþündü. Onlarý da tespit etmeli, esir ve þehit aileleri öncelikli olmak üzere dul ve yetimleri, kimsesiz, hasta, yatalak ve gelirsiz aileleri bulmalýydý.
Bu niyetle yakýn ve uzak mahallelerden tanýdýðý ve güvendiði eþraf kesimin yardýmýyla iþe koyuldu. Onlarý ziyaret etti. Yardým yapýlabilecek aileleri liste liste derledi. Hatta bazý aileler hakkýnda tanýdýðý ve güvendiði kimseler aracýlýðýyla bilgiler topladý. Bunlarý sýnýflandýrýp bir dosya halinde bürosunda sakladý. Þimdi yardým edilecekler daha da çoðalmýþtý.
Çevreden onun bu iþle uðraþtýðýný duyanlar hayýr dualarýný eksik etmiyordu. Gittikçe daha çok tanýnýr, daha çok bilinir olmuþtu.
Tüm bu faaliyetlerine raðmen Abbasi camiindeki görevinden ve eðitim çalýþmalarýndan geri durmuyordu. Tanýndýkça cemaati artýyor, tanýndýkça sohbet halkasý geniþliyordu. Kimi felçli olmasýna raðmen onun bu gayretini dualarla taktir ederken, kimi de yardým talep ediyordu.
Sohbetlerinde infaktan, sadaka vermenin faziletinden, yardýmlaþmaktan bahsederken, bunlarýn birlik ve beraberliði pekiþtiren/perçinleþtiren, Müslümanlarý birbirine yaklaþtýran þeyler olduðunu anlatýyordu. Ensar-Muhacir dayanýþmasýný, Ýslam tarihinden örneklerle cemaatine aktarýyor, onlarý heycanlandýrýyordu.
Bu arada yardýmda bulunduðu ailelere gerek kendisi, gerek gönderdiði kimseleri tembihleyerek hayýr dualarýný almalarýný söylüyordu. Bu yardým vesilesiyle Ýslam ahlakýný, yaþanýlan mazlumiyeti, Yahudi zulmünü ve benzeri tebliðvari kýsa sohbetlerde bulunmalarýný da ihmal etmemelerini salýk veriyordu. Sadece kuru bir yardýmdan çok, manevi bir yardýmý da gerçekleþtirmeye çalýþýyordu.
Çevreden ve Gazze`nin diðer bölgelerinden muhtaç ailelerin yeni yeni adresleri ulaþtýkça, sorumluluðunun aðýrlýðýný daha çok hissetmeye baþladý.
Yapýlan yardýmlarýn yeterli gelmediðini gördü. Gazze`nin zenginlerine ve eþraftan ileri gelenlere müracaat e etme gereði hisseti. Gidemediklerine tembihlediði ve güvendiði olgun kimseleri gönderiyor, bazýlarýna da kendisi gidiyordu. Kimi zenginler kibarca yardým etmeyi reddederken, kimi de ayni ve nakdi yardýmlarýný esirgemiyordu.
Bir defasýnda gittiði bir eþrafla Yaþadýklarý hoþuna gitmiþti.
- Bir þartla yardým ederim, demiþti.
Bu durumdan hoþlanmamýþ, gitmeye davranmýþtý.
- Kusura bakmayýn. Þartlý yardýmý kabul edemem. Karþýlýðý sadece Allah`tan beklenecek yardýmlarý ancak kabul edebilirim.
Ev sahibi þaþýrmýþ bir halde,
- Ýyi de þartýmý henüz dinlemediniz, dedi. Size benim akrabam olan fakirlerime yardým edin demiyorum ki!.
O zaman biraz rahatlamýþ.
- Peki dinliyorum, demiþti.

Ev sahibinden samimiyetini ve ihlasýný taktir edeceði sözler iþitince, ne çok sevinmiþti:
- Yapacaðým her türlü yardýmýn kimseye benden olduðunu söylememeniz ve beni kimseye “yardýmsever” olarak deþifre etmemeniz þartýyla yardým edebilirim. Hem de düþündüðünüzden de fazla…Zira sizi ve çalýþmalarýnýzý uzun zamandýr takip ediyorum. Ýþin Ýçin de Birleþmiþ Milletler Yardým Ajansý ve bazý çýkarcý çevreler gibi þartlara ve konuma göre yardým etmiyorsunuz. Hatta akrabalarýnýzý öncelikle gözetmiyor, onlara da herkes gibi davranýyorsunuz. Bu, çok hoþuma gitti. Zaten böyle olmasý gerekiyordu. Siz olmasý gerekeni yaptýðýnýz için, ilahi rýzayý gözettiðinizden kuþku duymuyorum.
Gerçekten de oldukça iyi bir þekilde nakdi ve ayni yardýmda bulunan bu hayýrseverin yardýmlarý, sürekliliðini hep korudu.
Kimi iyi halli kimseler de zekatlarýný, nezir ve sadakalarýný, kurbanlýk hayvanlarýnýn etlerini baðýþlýyor, kurulan bu fakirler fonuna yardýmlarda bulunuyordu.
Bir yardým demeði hüviyetinde olan çalýþmalarý Gazze`de herkes tarafýndan duyulmuþtu. Felçli olmasý, Ahmed Yasin`in her iþe koþmasýný engelliyordu. Fakat müthiþ bir koordinasyon, planlama, iþ bölümü ve eþ güdümlü çalýþmalar gibi güzel ve uyumlu bir teþkilatlanmayla her zorluðu aþýyordu. Tüm çalýþmalarýn merkezinde o vardý. Her þeye, bir sorun ve zorluða bir çözüm buluyor, en güzel þekilde hallediyordu.
Bu mali çalýþmalarda kendisine yardýmcý olanlarý, sohbetlerinde güvendiði ve itibar ettiði kimselerden seçiyordu. Eski öðrencilerinin yardýmlarýný da görüyordu.
Bu arada ders ve sohbet halkasý oldukça artmýþtý. Yardým faaliyetleri sayesinde halka islami þuuru aþýlamaya, gençleri oyun, eðlence ve sokaklardan kurtarmaya yönelik çabalarýnýn olumlu etkilerini, yavaþ yavaþ görüyordu. Artýk camilerde gençler de boy gösteriyor, Kur`an kurslarý çocuklarla dolup taþýyordu.
Gazze`deki ihvan-ý Müslimin Hareketi eskisi gibi sönük deðildi. Zira Mýsýr`daki eðitimiyle çok þeyler öðrenmiþ, teþkilatsal giriþimin gerekliliðini o zamanlar düþünmüþtü. Fakat henüz istediði düzeyde bir oluþum içinde olmadýðýný da unutmadý. Yine de fakir ve muhtaçlara yardýmcý olmak, gözlerindeki sevinci görmek, gençleri islami bilinçle donatmak, camilerin sadece ihtiyarlar için yapýlmadýðýný anlatmak, tüm bunlarýn meyvelerini Allah rýzasýný gözeterek toplamak onu saadete gark ediyordu.Bir felçli olmasýna raðmen yapabileceði çok þeylerin olduðunu bilmesi onu daha çok motive ediyordu.
Artýk sokaklarda giderken adým baþý selamlanýyor, nice yaþlýlar tarafýndan hayýr dualarýyla karþýlanýyordu. Hatta evlerine kadar gelen kimi muhtaç ve fakir aileler þükranlarýný dile getiriyorlardý.
Fakat sohbet ve ders halkalarýyla halký irþad faliyetlerinde bulunmasý, Gazze`ye hakim olan Mýsýr yönetimini rahatsýz ediyordu.Mýsýr`dan dönüþünden bu yana ihvan teþkilatýnýn abasýyla Gazze`de islami çalýþmalar yaptýðýný Mýsýr yönetimi biliyor, zaman zaman dolaylý olarak bunu Ahmed Yasin`e hatýrlatýyordu. Ama o, tüm uyarý ve ikazlara raðmen teblið, irþad ve yardým faaliyetlerine devam ediyordu. Gençliðin aydýnlatýlmasý uðruna, sohbet ve ders faaliyetlerini daha da yoðunlaþtýrýyordu.
Ýlerde Hamas`ýn lider kadrosu bu eðitim faaliyetlerini ve çalýþmalarý neticesinde ortaya çýkaracaktý. Nitekim önceleri Nusayrat mülteci kampýnda olan ve babasýnýn vefatý neticesinde Þati`ye yerleþen Ýsmail Ebu Þenneb, o zamanlar henüz 15 yaþýnda ortaokul öðrencisiydi. Sohbet ve derslere katýlmakla yapýlan çalýþmalardan etkilenmiþti. Bu yaþlardan itibaren hocasý Ahmed Yasin`in yanýndan ve sohbetlerinden Mýsýr`a gidene kadar ayrýlmadý.
Yine bu sohbetlerle yetiþen ve Hamas`ýn liderliðine kadar uzanan bir yolda ilerleyen Abdulaziz Rantisi de o yýllarda liseyi bitirerek,üniversite tahsili için Mýsýr`a gitmiþti. Bu þekilde çekirdekten yetiþme siyasi ve teþkilatsal iþlerin için de büyüyen bir nesil, ihvan-ý Müslim öðretisi, islami bilinç ve þuurla yapýlan çalýþmalarda istikbalin direniþ meyveleri toplanýyordu. Yýlladýr Filistin`i savunan ve temsil etmeye çalýþan Arap ülkeleri gibi dýþ kadrolara karþýlýk, artýk Filistin`i Filistin`lilerin savunacaðý kadrolar yetiþmekteydi.
Ama bu sýralarda yaþanan bir geliþme sonucu Ahmed Yasin tutuklandý. 1965 yýlýnda Mýsýr`ýn genelinde ihvan-ý Müslimin Cemaati`nin önde gelen liderlerine ve üyelerine yönelik geniþ çaplý bir operasyon baþlatýldý. O zamanlar Gazze, Mýsýr`a baðlý olduðu için Ahmed Yasin de ihvan`la olan irtibatýndan ve yaptýðý faaliyetlerden dolayý tutuklandý. Çünkü Kahiredeki çalýþmalarýný ve ihvan`la iliþkilerini, yönetim unutmamýþtý. Böylece bir müddet tutukluluk hayatýyla tanýþtý. Kim bilir, bekli de bu durum, onu istikbaldeki görevine hazýrlayan ilahi bir taktirdi.
YEDÝNCÝ BÖLÜM



Yýl 1967!..
Araplar ve Ýsrail arasýndaki çekiþmeler büyük bir savaþý doðurdu. Ýsrail; Mýsýr, Suriye, Ürdün` e karþý savaþýrken, 48 savaþýndan bu yana Filistin`in geri kalan topraklarýný da iþgal etti. Böylece Filistin, tamamýyla iþgal edilmiþ oldu.
Ýsrail, savaþtýðý kukla Arap devletlerini altý günde maðlup ettiði için, “Altý Gün Savaþý” diye de bilinen bu savaþta çok geniþ Arap topraklarýný ele geçirdi. Ýslam`ý teblið ve irþad ile Allah` akulluk görevini yapmaya çalýþan Ýhvan-ý Müslimin gibi hareketlere aslan kesilen Mýsýr ve onun konumunda olan Suriye, Ürdün, Siyonistlerce yenilgiye uðrayýp utandýrýldýlar.
Bu savaþlarda hamasi nutuklarla halka ve þuurlu Müslüman kitleye zulmeden kukla yönetimler;Ýsrail ile savaþý Allah için, dini için deðil “Arap Milliyetçiliði” adýna yaptýlar. Gaye kutsallýktan beþeriliðe inince yenilmek mukadder oldu. Fakat yine de ikinci sýnýf insan muamelesi yaptýklarý þuurlu inananlar-Ýhvan fertleri savaþ cephelerine –onca zulümlerine raðmen- koþmaktan geri durmadýlar. Ama takdirin önüne geçilemedi. Ýçinde iyilerin de olduðu toplumlar musibete uðrayýp yenildiler.
Galibiyet sarhoþluðuyla coþan Siyonist Yahudiler, kimsesiz kalan Filistinlileri tamamen ezdiler. Filistin`in tamamýný iþgal etmenin yaný sýra Mýsýr`ýn Gazze þeridini, Ürdün`ün Batý Þeria`sýný Suriye`nin de Golan Tepelerini iþgal ettiler. Bu savaþta mukaddes Kudüs þehri de iþgal edildiði için, Mescid-i Aksa`da Yahudi iþgaline uðradý. O gün bugündür Siyonistlerin Mescid-i Aksa`yý iþgali hala devam etmektedir. Halbuki Kudüs þehri 1947 “Taksim planý” na göre Birleþmiþ Milletlere baðlý uluslar arasý özel bölgeydi. Ancak Birleþmiþ Milletleri dinleyen kimdi? Arz-ý Mevdud ideali Nil`den Fýrat`a uzanýrken geri çekilmek Ýsrail için olacak þey miydi?
Ýsrail`in Gazze dahil tüm Filistin`i iþgal etmesi bir müddet çalýþmalarýný sekteye uðratsa da, Ahmed Yasin faaliyetlerinden vazgeçmedi. “”Sakat bir adam ne yapabilir?” demedi. Daha fazla gayret ve azim zamaný olduðunu biliyordu.
O sýralarda Ýsrail iþgaline karþý Filistinliler örgütlenmeye baþlamýþlardý. Her kesimden örgütlenmeler-iþgale karþý-Filizleniyordu. 1965 yýlýnda gözaltýna alýnýp tutuklanmasýyla beraber daha da tanýnan Ahmed Yasin, halkýn nazarýnda bir yol gösterici oldu. Halkýn teveccühü artýkça iþgale karþý halkýn þuurlandýrýlmasýnda emeði daha bir artýyordu. Yardým, irþad ve teblið faaliyetlerini yýllardýr sistemli ve düzenli bir þekilde ettiriyor; sohbetleriyle, insanlarý vatanlarýný iþgalden kurtarma mücadelesine davet ediyordu. Ýþgalci Ýsrail`den gelen tehlike konusunda iþgale raðmen halký uyarmaktan geri kalmýyordu.
Fakat þimdi þartlar deðiþmiþti. Bir fiil iþgali yaþayan konumundaydý. Her gün iþgalci Ýsrail askerleriyle karþý karþýya olma, ortamý farklý ve hareketli kýlmýþtý. Çalýþmalarýný daha düzenli bir örgütlenmeyle yapmalýydý. Teþkilatlý Ýsrail`e karþý, teþkilatlý bir çalýþma ortaya koymalýydý.
Bugüne kadar ihvan tecrübesiyle nice aþamalar katetmiþti. Bu tecrübeyi daha da ilerletmeyi düþündü. Dostlarý ve yakýn çevresiyle istiþareler sonucu þimdiye kadar yaptýðý bu derneksel faaliyetlerini,ÝSLAM MERKEZÝ adý altýnda daha kapsamlý bir örgütlenmeye büründürdü.1968 yýlýnda kurduðu Ýslam Merkezi, hareketi, ileride Hamas`ýn temelini oluþturacak bir mecradaydý.
Ýsrail`in iþgaline raðmen bu merkezde bugüne kadarki çalýþmalardan daha sistemli ve proðramlý çalýþmalar yürüttü. Bu merkezi kurmaktaki gayesi, baþta Filistinli gençler olmak üzere insanlarýn islami kültürlerini kaybedip asimile olmamalarýný saðlamak, bunu engellemeye yönelik eðitim faaliyetleri yapmaktý. Zira bu insanlarýn karanlýk talihini ancak ilim ve eðitimle aydýnlýða çevireceðini biliyordu.
Nitekim bu amaçla verdiði dersler ve sohbetler neticesinde Ahmed Yasin, artýk iyice tanýndý. Filistin`in her tarafýnda adý duyuldu. O, artýk ÞEYH AHMED YASÝN`di. Bir aydýnlatma, bir irþad ve teblið vazifesini gören, direniþçi yetiþtiren, þuur aþýlayan, Filistinlilerin iþgale karþý uyanmalarýnda büyük rolü olan bir semboldü.
Þeyh Ahmed Yasin, sadece yardým ve eðitim çalýþmalarýyla yetinmiyordu. Gazze`de iþgale karþý direniþ gösteren guruplarla da temasa geçiyor, irtibatlar kuruyordu. Ýþgale direniþ noktasýnda; tüm gruplarla ortak bir noktada buluþuyor, ortak bir endiþeyi paylaþýyordu.
Bu çalýþmalarý ve faaliyetlerinden memnun olanlar olduðu gibi, rahatsýz olalar da vardý. Önceleri rahatsýz olan Mýsýr yönetimiyken; þimdi de Gazze`nin iþgalinden sonra rahatsýz olan, iþgalci Ýsrail yönetimiydi. Bu sebeple Ýslam Merkezi`ni kapatýp Þeyh Yasin`in faaliyetlerini sekteye uðratmak istedi. Fakat tüm baskýlara raðmen Ýslam Merkezi`nin kapatýlmasýndan sonra, ayný çalýþma ve faaliyetler “”Ed-Dava ve`l Cihad” , “Ýsra Topraklarýndaki Birlikler” ve en son “Ýslam Cemiyeti Hareketi” gibi adlar altýnda Yine devam etti-Ýþgali ve Yahudiyi halka tanýtan ve Kudüs için direniþ göstermelerini isteyen sohbetleriyle Þeyh Yasin, halkýn gönlünde taht kurdu.
-... Selahaddin Eyyubi, dedi Þeyh Ahmed Yasin. Kudüs, haçlý iþgali altýndayken yýllarca gülmedi. Her daim aðlayýp durdu. Bu durum çevresindekilerin gözünden kaçmadý. Nedenini merak edip dururlardý.
Bir gün bir hatip; sohbetinde, gülmenin ve tebessüm etmenin gereðinden bahseden nasihatlerde bulundu. Namazdan sonra o Ýslam hadimi büyük kumandan, yanýndan geçen hatibin elinden tuttu ve tarihe mal olacak þu sözleri söyledi: “hocam! Zannedersem nasihatlerinizle beni kasettiniz. Ama Allah aþkýna söyler misiniz? Peygamber aleyhisselatu vesslamýn miraca çýktýðý mexit düþmanlarýn elinde esirken ben nasýl gülerim?”
Kardeþlerim! O büyük insan kadar yüreði yanan olmasak da, maalesef Aksa`mýz bugün esir, bugün Yahudi çizmesi altýnda… peki, Selahaddin Eyübbi ne yaptý da kudüs`ümüzü Ýslam`a armaðan etti? Merak etmiyor musunuz? Söyleyeyim: Mescid-i Aksa`yý haçlý zülmünden kurtarana kadar hep bir çadýrda yaþadý. Bu hareketiyle þunu demek istiyordu: Allah`ýn evi esirken benim nasýl evim olabilir ki?
Ýþte onlar, iþte biz!.. Allah`ýn dinini böyle korudular ve ilahi yardýmlara böyle mazhar oldular. Þimdi sýra bizde kardeþlerim! Allah`ýn dinine, mabedine sahip çýkmanýn sýrasý…
Çok þeyler yapabiliriz. Zor olmayan þeyler… öncelikle Allah`ýn dinini öðrenmeli, kitabýný bilmeli, çocuklarýmýza da öðretmeliyiz. Ailelerimize ve hayatýmýza onunla yön vermeliyiz. Sonra, bu uðurda didinip gayret etmeli, yapamýyorsak edenlere yardýmcý olmalýyýz. Birlik ve beraberliðimizi muhafaza ederek muhtaç ve yoksullarýmýzý, ihtiyaç sahiplerimizi, esir ve þehid ailelerimizi sahiplenmeliyiz. O zaman baðrýmýzdan kahramanlar çýkacaktýr…
Ýslam Merkezi`ni ve sonrasýnda açýlan diðer teþkilatlarý kapatmakla Þeyh Yasin`in faaliyetlerini engellemeyeceðini anlayan Ýsrail, onu nedensiz ve sebepsiz bir þekilde bir çok defa tutukladý. Her tutuklayýþta çeþitli sorgu ve iþkence teknikleri uyguladýlar. Bir türlü faaliyetlerinden vazgeçiremedikleri gibi yýldýramadýlar da. Görünüþte felçliydi, ama normal birçok insandan daha fazla, daha saðlam bir imana, bir ruha sahipti.
Bu yýllarda dünya kamuoyunda bazý Filistinli gruplarýn yaptýklarý birtakým eylemler, Filistin sorununu gündemden düþürmüyordu: 1972`de Tel-Aviv havaalanýndan Belçika`ya ait bir yolcu uçaðýnýn Filistinli gerilalarca kaçýrýlmasý, 1973!te de Münih olimpiyat oyunlarýnda Ýsrailli atletlerin öldürülmesi gibi bazý eylemler Filistinli gruplarýn eylemleriydi.
Þeyh Ahmed Yasin ise farklý bir metodla; önce insanlarý eðitmekle, Ýslami bir þuur aþýlamakla iþe baþlamýþtý. Bu doðrultuda bitmek bilmeyen enerjisi ve durmak bilmeyen çalýþmalarýyla eðitim ve yardým faaliyetlerini devam ettiriyordu. Tüm taciz, gözaltý, tehdit, baskýn ve korkutmalara raðmen iþgalci Ýsrail`e karþý sohbetleri ve dersleriyle halka direniþ ruhu aþýlamaya devam ediyordu.
Birgün Bürosundayken kapýsý çalýndý. Merakla baþýný kaldýrdýðýnda 23 yaþlarýnda Yaðýz bir Arap delikanlýsýný gördü karþýsýnda. Delikanlýnýn yüzü yabancý gelmedi. Gözlerinin içi gülüyordu.
- Hocam! Deyip Þeyh Yasin`in ellerine yöneldi.
Þeyh Yasin onu tanýmýþtý:
- Abdulaziz sen ha!
Kendisine sarýlan genç Abdulaziz Rantisi`yi gördüðüne sevinmiþti.
- Dur bakayým! Þöyle sana bir bakayým.
Talebesini neþe içinde süzdü.
- Seni kavuþturan Allah`a hamd olsun, dedi. Ne zaman geldin?
- Dün akþam…
- Ya okul!.. okulunu ne yaptýn?
- Kahire týp fakültesinden baþarýyla mezun oldum.
- Demek ki bir doktor duruyor karþýmda öyle mi? Hem de þuurlu, mümin ve gayretli bir doktor…
Utangaç bir tavýrla:
- Sayenizde efendim, dedi Rantisi
Rantisinin dönüþüne sevinen Þeyh Yasin, onunla uzun uzun konuþtu, hasret giderdi. Mýsýr`daki dostlarýndan selamlar aldý. Ýhvan`ýn son durumunu, Mýsýr yönetiminin baskýlarýný, Rantisi`nin doktora tahsili için planlarýný zevkle dinledi.
Nitekim zamanla Rantisi Mýsýr`da çocuk saðlýðý üzerinde uzmanlaþtý. Ýhtisasýný tamamladýktan sonra 1976`dan itibaren tekrar Gazze`ye döndü. Han Yunus`taki Nasýr Hastanesinde uzman doktor olarak çalýþtý.
Bu arada yine üniversite tahsili için Mýsýr`a giden bir diðer talebesi Ýsmail Ebu Þenneb de o yýllarda Gazze`ye dönmüþtü. Ýsmail, Mýsýr`ýn Mansura Üniversitesi Mühendislik Fakültesinden mezun olmuþ, Gazze Belediyesi`nde “Proje mühendisi” olarak çalýþmaya baþlamýþtý.
Þeyh Yasin, emeklerinin karþýlýðýný gördükçe, Allah`a þükrediyordu. Ýnançlý, dindar ve tahsilli gençlerle Filistin`in istikbalini parlak görüyordu. Zira bu gençlerin Filistin davasýna Ýslami bir duyarlýlýkla sahip olmalarý, ekilen tohumlarýn boþa gitmediðini gösteriyordu.
Ýsmail Ebu Þenneb`in mezuniyet dönüþü anlattýklarýyla iftihar etmiþti Þeyh Yasin:
- Efendim, diye baþlamýþtý anlatmaya Ýsmail. Mezun oluncaya kadar mýsýr hükümeti biz Filistinli öðrencilere çok çektirdi. Her zorluða raðmen neticede üstün baþarýyla da mezun olduðumuzda da, o zorluklarý yaþatan onlar deðillermiþ gibi, fakültede asistan olarak kalmamý istediler. Bir çok arkadaþlara da bu teklifi yaptýlar. Güya gazzeye dönersem kendime ve istikbalime yazýk edermiþim. Mýsýrda hayat þartlarý daha iyiymiþ. Kariyer yapma imkaným da söz konusuymuþ. Ama tüm teklifleri reddettim hocam. Vataným iþgal altýndayken kariyer benim neyime! Ben halkýma hizmet için durmadým, döndüm. Sizinle beraber direnmek için…
O gün Ýsmail’i baðrýna basmýþtý Þeyh Yasin. Mutlu olduðu ender günlerden birini yaþamýþtý.
Þeyh Yasin, eðitim çalýþmalarýna, sohbetlerine bazen Ýsmail’i bazen de Rantisi’yi götürüyor., onlarla iftihar ediyordu. Gençlerle yaptýðý ders halkalarýnda onlara görev veriyor, bunun gençlere teþfik edici olacaðýný umuyordu.
Bazý projelerin gerçekleþebilmesi için bir takým düþüncelerini uygulamak adýna Ýsmail Ebu Þennebi çaðýrmýþtý. Ýsmail’i içeri girer girmez heyecanlý gören Þeyh Yasin
__Hayýrdýr Ýsmail?
__Efendim, haberleri dinlemediniz mi?
Haberleri dinlediði ve kendisinin neden heyecanlý olduðunu tahmin ettiði halde;
__ Ne olmuþ haberlere?dedi. Þeyh Yasin
Ýsmail heyecanla anlatmaya koyuldu.
__ Filistinli bazý solcu gerillalar Air France uçaðýný ugandanýn Entebbe hava limanýna kaçýrarak indirmiþler. Uçaktaki Ýsrail yolcularýný da rehin almýþlar. Gayeleri Filistin sorununa dünyanýn dikkatini çekmekmiþ…
Ýsmail Þeyh Yasin’in hiç konuþmadýðýný fark etti .
__Efendim! Neden susuyorsunuz?
__Haberi bende dinledim dedi Þeyh Yasin. Elbette gündemi takip etmek gündemden hberdar olmak gerekir.Lakin Kudüs’ün özgürlüðü, Filistin’in özgürlüðünün gölgesinde kalamalý.
__Anlamadým efendim!
Gülümsedi Þeyh Yasin.
__Yani asýl olan dedi. Sol anlayýþa veya batýlý anlayýþlara göre deðil, Ýslami ve Ýlahi anlayýþa dayalý bir mücadele yapmamýzdýr. Çünkü Kudüs bunun sembolüdür. Onlarýn eylemlerinin ses getiriyor olmasý dýþýnda, islami endiþelerden uzak bir anlayýþla olmasý sadece üzüntü vericidir. Keþke ölümleri ve o çaptaki fedakarlýklar Allah için olsaydý. Neticede hidayet veren Allah’týr.
Düþtüðü yanýlgýyý anlayan Ýsmail Ebu Þenneb Þeyh Yasin’i doðruladý.
__Doðru efendim, keþke öyle olsaydý. (kýsa bir süküttan sonra) Beni çaðýrtmýþsýnýz efendim dedi.
__Evet Ebu Þenneb dedi. Þeyh Yasin gülümseyerek. Bazý düþüncelerim var. Seninle bu konuda konuþmak istemiþtim. Artýk iþ hayataýna atýlmýþ bir mühendis, ayný zamana da bir davetçisin. Küçüklüðünden beri hep aktifliðini ve faaliyetlerini takdir etmiþimdir.
__Estaðfirullah efendim. Sayenizde… Her ne yapmýþsak hepsi Allah rýzasý içindi.
Ýsmail’in mütevazi kiþiliði Þeyh Yasinin hoþuna gidiyordu.
__Biliyorsun Ýsmail “Ýslam Cemiyeti”mizin kurucularý arasýnda sende varsýn. Gayemiz bu cemiyette gençlerimizi, isyakilerin fitne ve ifsad politikalarýna karþý korumak ve islami bir kimlikle yetiþmeleri için çalýþmalarýmýzý daha da ilerletmektir. Zira iþgalci Ýsrail, sadece topraðýmýzý iþgal etmekle kalmadý. Ýnsanlarýmýzýn ve gençlerimizin zihinlerini, duygu ve düþüncelerini de iþgal etmek istiyor. Kimi zaman bizzat kendisi, kimi zamanda gafil insanlarýmýz vasýtasýyla çeþitli oyun, eðlence ve yayýnlarla düþük bir ahlaký yaymaya çalýþýyor. Özellikle sinema ve spor gibi etkinlikleri toplumumuzu bozmak için kullanýyor. Düþündüm ki sen cemiyetimizin faaliyetleri doðrultusunda gençlerimize planlý ve programlý bir þekilde ilgilenebilir, spor ve sinema gibi etkinlikleri lehimize kullanarak onlarý yönlendirebilirsin. Böylece deðiþik alanlarda cemiyetimiz farklý faaliyetler yürüterek fertlerini yetiþtirir. Ne dersin Ebu Þeneb?
__Beni uygun görmenize sevindim efendim. Bu göreve layýk olamaya çalýþacaðým. Buna emin olabilirsiniz.
__Allah yardýmcýn olsun. Zaman zaman geliþmeler üzerine bir araya gelir,konuþuruz inþallah.
Ýsmail Ebu Þennebin teþkilatçýlýk konusundaki baþarýsý, hemen kendini gösterdi. Bir çok genç onun sayesinde sosyal aktiviteler gibi faaliyetlerle Ýslam cemiyetinin çalýþmalarýn akatýldý. Mahalle mahalle örgütlü bir çalýþma meydana geldi. Nizamlý ve düzenliydi.
Yine teþkilatçýlýk ruhuyla o tarihler de Filistin mühendisler sendikasýnýn kurulmasýna öncü oldu. Ayný zamanda bu sendikanýn idare meclisine üye olarak, baþkanlýða kadar her aþamada görev aldý.
Gazze’deki “Ýslam Ceniyeti”nin halka halka yönelik faaliyetleri akþamdan sürüyordu. Halk cemiyetin þahs-ý manevisi olarak Þeyh Yasin’i görüyordu. Þahsi veya umumi her sorunu dinleyen ve ilgilenen Þeyh Yasin, yardýmcý olmaya çabalýyor, yol gösteriyordu.
Ayný þekilde Rantisi’de çeþitli saðlýk kuruluþlarýnda görev yapýyordu. Ayný zamanda Gazze Ýslam Üniversitesinde öðretim görevlisi olarak çalýþýyordu. Bu üniversitenin açýlmasýnda emekleri çoktu. Hem sosyal hemde ilmi çalýþmalarda yýldýzý parlayan Rantisi, çocuk hastalýðý ve irsi yollarla geçen, konusunda profesörlüðe kadar, Ýslam üniversitesinde kariyer yaptý. Davette direniþte fedakarlýkta kardeþlerinden geri durmadý
Yine kimi mahallelerde veya çeþitli semtlerde kur’an kursu,cami yahut bir hayýr müessesesinin binasý yapýlýrken, inþaatla ilgili projeler için ilk soluk alýnan yer, Ebu Þenneb’in mühendislik bürosuydu.Ücretsiz hazýrlanan projelere yardýmcý olmak halkýn teveccühünü kazandýrýyordu.
Kimi zamanlarda da hastalanan yahut rahatsýzlanan çocuðunu kapan soluðu doktor Abdulaziz Rantisi’nin muayenehanesinde bedava muayene,temi edinen ilaçlar nice gönüllerin sevgisini celb ediyordu.
Tüm bu çalýþmalar Þeyh Yasin’in nezaretinden ve kontrolünden islama hizmet anlayýþý çerçevesinde yapýlýyordu. Hedeflenen ise; iþgalci sionistlere karþý halký þuurlandýrmak ve Allah’ýn rýzasýný gözetmekti.
Radyosundan Manehem begin’in baþbakanlýk ve likud partisinin genel baþkanlýðý görevinden istifa haberini duyan Þeyh Yasin bir fravun’un daha devrildiðini düþündü. Radyo,Beginin yerine Ýzak Rabin’in geçtiðini söylüyordu. Þeyh Yasin ise, 5-6 yýl öncesini düþündü:
1977 seçimlerini Manehem Begin kazanmýþtý. Bu durum, o zamanlar dahi Þeyh Yasin’i düþündürmüþtü. Zira Begin arz-ý mev’ud öðretisine taassuvari bir þekilde baðlýydý. Hatýrladýðý kadarýyla ve bildiðine göre Irgun örgütüne lider olunca Ýngiliz Manda yöneimi’nin Yahudi göçlerine göstermelik engel olma çalýþmlarýný içine sindirememiþ ve Ýngilizlere savaþ ilan etmiþti. Bu niyetle 1946 Temmuzu’nda Ýngilizlerin kaldýðý Kral Davud Oteli’ni bombalamýþ, 17 yahudinin ölümünü de göze alarak bu saldýrýda gözü kapalý 91 kiþiyi öldürmüþtü. Halbuki devletleþme yolunda Ýsrail en çok, Ýngilizlerden yardým görmüþtü.
Yine 1982’de Lübnan’daki Arafat’a baðlý Filistinli gerillalarý yok etmek için lübna’ný uluslar arasý hukuku tanýmadan ve tepkilerden çekilmeden iþgal etmesi, baþka bir olaydý. Hele bir operasyon sýrasýnda sabra-þatilla katliamýnda 3500’ün üzerinde Filistinlinin öldürülmesi Begin’in iktidarýnýn eseriydi. Arafat ve gerillalarý da Tunus’a sürgüne gönderdi.
Tüm bunlar o azgýn Begin firavunun eserlerinden bir kaçýydý. Þimdi eþi Aliza’nýn ölümünden dolayý iktidardan inzivaya çekilen bir strateji kararý almýþtý.
Þeyh Yasin, bu düþüncelerden sýyrýlýnca radyoyu kapatmalarý için seslendi. Beyaz baþörtüsüyle diðer odadan sesini duyan hanýmý halime bir koþuda radyoyu kapatý verdi. Kocasýyla bir anlýk göz göze gelen halime Hatun bakýþlarýný yere çevirdi.
__Abdi nerede? Diye soran kocasýna;
__Þeyh!.. bilmem, dedi. Dýþarýda oynuyor olabilir.
__Sekiz yaþýna girdi yaramaz deðimli?
__Evet! Sekiz yaþýna girdi.
__Çok hareketli. Yerinde durmuyor.
Biraz soluklandýktan sonra hanýmýna bakarak devam etti:
__Biliyor musun hatun! O yaþlarda bende çok hareketli idim. Ama insan taktirden kaçamýyor. Yinede önemli olan o’na kul olmak, o’nun için yaþamaktýr. Allah kýz –erkek tüm çocuklarýmýzý Salihlerden kýlsýn.
Böyle duada bulunurken gözleri kýz çocuklarýna takýlýnca, onlarla beraber gülümsedi. Hanýmý:
__ Amin, dedi. Müsaadenizle mutfak da iþim var.
Eþinin arkasýndan bakarken evliliðini hatýrladý. Ferçli bir insanla evlenme cesaretini ve fedakarlýðýný gösteren kaç kadýn vardý? Sadece islmai bir ahlak ve edep ile kocanýn dindar ve sakat olanýný saðlam olana tercih etmek…Her kadýnýn yapacaðý bir hareket deðildi.
Hayatýndan hiç þikayet etmeyen bu kadýn edep ve ahlak timsali olup Þeyh Yasin’in dayanaðýydý. Çocuklarýný en güzel þekilde yetiþtirmeye çalýþýyor, her amelinde ilahi rýzayý gözetiyordu.
Gönderen: 25.05.2007 - 21:15
Bu Mesaji Bildir   muhammed yusa üyenin diger mesajlarini ara muhammed yusa üyenin Profiline bak muhammed yusa üyeye özel mesaj gönder muhammed yusa üyeyi arkadas listeme ekle Yukari
muhammed yusa su an offline muhammed yusa  
944 Mesaj -
SEKÝZÝNCÝ BÖLÜM


Yýl 1984!:
Tüm giriþ ve çýkýþlarý tutulan mahallenin sokaklarý, silahlý Ýsrail askerleri,tanklar ve askeri araçlarla kaynýyordu. Her taraftan sarýlan bina, Þeyh Yasin’in islami irþad ve teblið faaliyetlerinin yürütüldüðü islam cemiyetiydi. Bürosu dahil bir çok oda, mecsid, eðitim yerleri postallarla çiðnendi.
Þeyh yasin baþta olmak üzere yardýmcýlarýndan bir çok kimse buradan yahut evlerinden alýnarak tutuklandý. Ýsrail yönetimi tarafýndan genel bir baskýndý yapýlan.
Vakit geçirmeden gözleri bandajlý bir halde sorgu odasýna alýnan Þeyh Yasin bir çok iþkence ve hakaretlere maruz kaldý. Sakat olmasý, tekerlekli sandalyede bulunmasý, baþkasýnýn yardýmýna muhtaç olmasý fayda vermedi. Oldukça þiddetli iþkenceler yaþadý.sorgucular onun bu tahammülü ve sabrý karþýsýnda her yolu denediyseler de nafile…
__Bak dedi sorgucu. Hakkýnda silah kaçakçýlýðý yaptýðýna dair istihbaratýmýz var. Aslýnda hakkýnda her þeyi de biliyoruz. Bu þekilde eðitim ve yardým faaliyetleri adý altýnda örgütlenerek halký silahlandýrýp bize karþý isyan ve direniþe teþvik ettiðini bilmediðimizi mi sanýyorsun? Ýsrail’i yýkmayý hedef alan gizli emirlerinden haberimiz yok mu sanýyorsun? Gizli gizli bize karþý terörist yetiþtirmenin cezasýný bir gün çekeceðini bilmiyor muydun? Duyduðun gibi her þeyi biliyoruz. Sana zarar vermeden bize her þeyi anlatacaksýn, tamamý?
__Madem her þeyi biliyorsunuz, dedi Þeyh Yasin. Artýk bir þey anlatmaya gerek yok.!
__Var var! Biz her þeyi biliyoruz, ama birde senden duymak istiyoruz.
Þeyh Yasin sadece gülüyordu. Söylenenlere daha öncede birkaç defa gözaltýna alýnmasýnýn kýsa zaman aralýklarýyla tutuklanmasý, ona sorgu hakkýnda tecrübeler kazandýrmýþtý.
Birden iþkenceye ara verildi. Ýþkence odasýndakilerin hepsi dýþarý çýkarýldý. Ýçeri giren biri sesine merhametvari bir ton vererek konuþtu:
__Vah, vah, vah! Ýnsan felçli bir adama bunu yapar mý?:
Þeyh Yasin’in gözlerindeki bandajý çözdü. Biraz su içirdi.
__Bir ihtiyacýn var mý? Diye sordu.
__ Hayýr.!
Yapmacýk hareketlerine samimiyet yüklemeye çalýþan bu adama baktý Þeyh Yasin.
__ Neden sana bu kadar hakaret ettiler, dedi adam. Suskundu Þeyh Yasin konuþmak gelmiyordu içinden. Adam yine konuþmaya devam etti:
__Bak! Ben diðerleri gibi deðilim konuþmaktan, anlaþmaktan yanayým. Þayet konuþmazsan sana çok daha kötü iþkenceler yaparlar. Bu halinle sana yazýktýr!:Haydi, bu iþi ikimiz aramýzda halledelim ne dersin ha!
Ýçinde gizli bir tehdit olan bu sorgu tekniði, iyi ve kötü adam fikri üzerine kuruluydu. Önceki kötü sözde bu iyiydi. Bir çeþit Ali-Cengiz oyunu oynuyordu.
Bir cevap vermek gereðini düþündü Þeyh Yasin gözlerini ona dikerek konuþtu:
__Demek konuþmamý istiyorsun ha! Vatanýmýzý ve topraðýmýzý iþgal edip köylerimizi baþýmýza yýkan insanlarýmýzý çoluk- çocuk, genç-yaþlý demeden katleden, halkýmýzý sürgünlere yollayan, Mescid-i Aksa’mýzýn hürmetini ayaklar altýna alan size karþý ne dememi bekliyorsun ey Yahudi!..
Tutmayan bu ellerim ve ayaklarýmdan bu kadar korktuðunuza göre korktuðunuzun baþýnýza gelmesi yakýndýr inþallah!
Þeyh Yasin’in sözleri birer kurþun gibiydi. Böyle bir þeyi beklemiyormuþçasýna birden deliye dönen adam tüm yumuþaklýðýný bir kenara býrakarak baðýrdý:
__Yeter, yeter! Kes sesini! Sen baþý ezileceklerin ilkisin. Sana az yapmýþlar bile. Ýþkence neymiþ göreceksin.
Hýrsala sinirli sinirli terk etti sorgu odasýný. Bir sorgucu daha bozulmuþ, çileden çýkmýþtý. Çektiði ýzdýrabý ve gördüðü hakaretleri unutarak acý acý güldü içinden Þeyh Yasin; onca halsizliðine raðmen.
Zindana konuldu Þeyh Yasin. Hz. Yusuf (a.s.)’ýn mekanýna… Etrafýný saran onun gibi yarenleri çevresinde pervane oldular. Yardýmcýlarýndan bazýlarýna gözü iliþince sevinçler yaþadý bu beton alemde.
Çevresin göz gezdirdi. Bu tarihi binanýn saðlýksýz ve kötü þartlarý hemen göze çarpýyordu. Uzun koridorlar, basamak basamak aþaðýlara inen merdivenler, rutubetli ve nemli duvarlar, adým baþý parmaklýklar…Tam bir zindandý burasý. Baský ve hakaretin iþkencenin sürdüðü bir mekandý. Aþýnan duvarlar nice zulme yýllar boyu þahitlik yapmýþtý. Dört bir yaný taþ ve betonda inþa edilen bu zindanda koðuþlarýn kalabalýk ve týka basa olmasý, ayrý bir sorundu.
Dýþarýdayken yardým ettiði ailelerin bir kýsmý da tutuklu ve mahkum aileleriydi. Yetimler, öksüzler gibi boyunlarý bükük eþler, çocuklar görmüþtü. Þimdi o manzaranýn eksik ferteleriyle iç içeydi. Ýþgale direnen adsýz kahramanlarla beraberdi. Yahudi zumlunun canlý þahitleriydi bu insanlar.
Kimi aylar, kimi yýllardýr mahkemelere duruþmalara çýkarýlmamýþ mazlum Filistinli mahkumlar gördü. Hepsinin gözlerinde direniþin izzeti, direniþin þerefi muþtu muþtuydu. Alýnlarý nurdan bir aydýnlýk, yüzleri bir sürur abidesiydi bu karanlýk dünyada.
Günler geçti Þeyh Yasin’in aralarýnda olmasýyla zindan ehli daha neþeli, daha diriydi. Yapýlan dersler, kur’an çalýþmalarý, tevsir-hadis sohbetleri, siyasi söyleþiler mapushaneyi medrese-i Yusuf-i yeye çevirmiþ, bir canlýlýk getirmiþti.
Nihayet mahkemeye çýkarýldý Þeyh Yasin:
Karþýsýndaki yargýçlara baktý. Gözlerindeki hadis parýltýyý fark etmemek imkansýzdý. Manalý manalý süzüyorlardý Þeyh Yasn’i. Önce kimlik tespiti yapýldý. Daha sonra yargýlanmaya geçirildi: savcý, kararý çoktan verilmiþ yargýlanmanýn iddianamesini okudu. Lehte ve alehteki tüm savunmalardan sonra yargýç kararý açýladý.
__...Sanýk Ahmet Yasin’in eðitim ve yardým faaliyetleri adý altýnda yasa dýþý örgütlenme yoluna gidip Ýsrail devletini yýkmak, yerine islami bir devlet kurmak için çalýþtýðý ve bu gayeye binayen silah kaçakçýlýðý yaptýðý, yapýlan soruþturmalar ile iddia makamýnýn sunduðu ve dosyada bulunan deliller neticesinde suçu sabit olduðundan on üç yýl hapsine…
Daha önceki bir çok yargýlanmalar gibi sathi olan bu yargýlanma, tam bir tiyatroydu. Her þey adaletsizlik ve zulüm üzere kurulu olan iþgalci bir gücün gösterisiydi. Kendi vatanýnda, iþgalcilere karþý direnmenin adý terörizm oluþtu. Ýþgalci ise barýþ havarisi kesilen mahsum yahudiydi(!)
Mahkemenin kararý halkýn büyük tepkisine sebep olu. Sendikalar, kitle örgütleri, öðrenciler gösteriler düzenliyor, tepkilerini dile getiriyordu. Birde aþaðýlayanlar vardý kuytu köþelerde: Esir ve þehit çocuklar, dullar,yetimler,fakirler,yoksullar,kur’an ve eðitim talebeleri…Kimileri için hami, kimileri için baba, kimileri için bir öðretmendi Þeyh Yasin. Artýk duvarlarýn arkasýnda, ama bu insanlarýn dualarýndaydý.
Þeyh Yasin, kararý büyük bir tevekkülle karþýladý. Zindan arkadaþlarý bir yandan seviniyor, bir yandan üzülüyorlardý. Çünkü zindanýn, hasta ve ferçli bakýma muhtaç bir insanýn yeri olmadýðýný biliyorlardý, üzülüyorlardý. Çünkü dýþarýdaki halkýn ona ihtiyacý vardý: Dul ve yetimlerin, fakir ve yoksullarýn, öðrencilerin… Kýsaca herkesin bir þekilde hamisi, bir þekilde ümidiydi.
Þeyh Yasin zindanda olmasýna raðmen, dýþarýdaki teþkilatsal faaliyetler olduðu gibi devam etti. Sanki o varmýþ gibi yardýmlar yapýlýyor, öðrencilere islami dersler veriliyor, sportif ve sosyal içerikli faaliyetler devam ediyordu. Zira kurulan yapý zayýflamayacak tarzda, saðlam bir þekilde yýllardýr sürüyordu.
Þeyh Yasin’in zindandaki mahrumiyetinden bu yana on bir ay geçmiþti. Ýlk defa bu kadar uzun kalmýþtý zindanda. Bu Yusuf’i hayatý kendisi için bir lütuf, bir ihsan-i ilahi belledi. Bu güne kadar insanlarla iç içe, insanlarla birlikte yoðun kalabalýklar- daydý. Fark etmemiþti manevi eksikliklerini. Nefs-i zafiyetlerini kemale erdirmek için, zindan bir çilehaneydi. Bir arýnma, nefsi terbiye ve islah yeri olarak idrak etti zindaný.sabýr ve irfan mektebi anlayýþýyla gönlünü tefekküre, dini tesbihe, kalbini zikre adadý. Hayatýnýn mücadele içindeki hýzlý geliþimini, zindanýn Yusuf-i öðretisiyle süsledi. Maneviyatýný zenginleþtirip nefsine sükunet, ruhuna letafet verdi. Hayatýna yön veren gönül zenginliði ve ruhunun yol göstericiliðini, gece-gündüz ibadetinde, sünnetin ihyasýnda ve nafilenin Allah’a yakýnlaþtýrýcý olma vasfýnda gördü. Azimle sabýrdý zindanýn irfani yönüne. Bir tekkeye girmiþ gibi kemale yönelen bir gidiþata doðru yol aldý. Bu aylarýn, sonraki hayatýnda bir dönüm noktasý olduðunu anlayacaktý. Bu diriler kabri, bu gerçek dostlar edinme diyarý onun hayatýnýn mekteplerinden en önemli mektepti.
Ýsrail’in zulüm dolu zindanlarýný, Müslüman mahkumlar gülþen-i cennete çevirmiþti. Mahpuslar Þeyh Yasin’den ve ilminden faydalanýyor, halka halka, koðuþ koðuþ bir mektep inþa ediyorlardý. Onun varlýðý kýsa bir sürede zindanýn varlýðýný deðiþtirmiþ, bir Medrese-i Yusuf-iyeye çevirmiþti. Gündüzü ilim, gecesi ibadetti.hayýrlý günler yahut fertlerin gücü nisbetinde belli zamanlar oruçla geçirildi. Aþk ve vecidin þahikasýný gönüller yaþadý. Dýþarýda eðitim faaliyetlerini koordine eden Þeyh Yasin’i yüce Allah bu insanlar için mi bu mekanda tutuyordu acaba? Kim bilir?
*

Þeyh Yasin’in mahpus olduðu bu döneme kadar Filistin’de Ýsrail’e karþý yer yer direniþ gösteren bir çok örgütlenme vardý. Kimi Yaser Arafat’ýn FKÖ’sü gibi demokrat, kimi milliyetçi, kimi de sol söylem sahibi direniþ gruplarýydý. Hepsinin de ortak noktasý iþgale karþý kararlý eylemlerde ve direniþte bulunmaktý.
Tunus’a sürgün edilen Arafat, Tunus’taki karargahýndan örgütünü yönlendirirken, bazý örgütlerde Filistin topraklarýnda ýsrarla eylemlerini ve direniþlerini sürdürüyordu. Fakat Ekim 1985’in baþýnda Ýsrail jetlerinin Aafat’ýn Tunus’daki ikametgahýný bombalamasý sonucu FKÖ, sürgünden sonra ikinci büyük darbeyi aldý. Bu bombardýmanýn ardýndan, FKÖ’nün karagah binasý yok olurken, binanýn çevresinde bulunan son kiþide öldü. Ýsrail jetlerinin sýnýrlar aþan bu saldýrganlýðýn emrini veren, o sýralarda baþbakan olan Þimon Perez’di.
Yine bu yýl içinde Ýsrail’in artan zulmüne karþý, Ahmet Cibril liderliðindeki Filistin halk cephesi, büyük bir direniþ gösteriyor, iþgale karþý mücadeleden geri durmuyordu. Bir çok örgüt Ýsrail askerlerini, casuslarýný yahut önemli adamlarýný kaçýrýp Filistin’li mahkumlara karþýlýk serbest býrakýrdý. Bu taktik revaçta olan bir yöntemdi. Zira iþgalci Ýsrail, kaçýrýlan adamlarýnýn mevki ve konum olarak deðerli olduklarýný biliyor, ölülerini dahi geri istiyordu. Bunda Yahudi ýrkýnýn “seçkin ýrk” olma doðmasý da etkiliydi. Bu milli ýrkçýlýk nev-i þahsýna münhasýr bir Ýsrail öðretisiydi.
Bu sýrada Ahmet Cibril’in liderliðindeki Filistin Halk Cephesi örgütü birtakým Yahudileri kaçýrmýþlardý. Ýþgalci Ýsrail ile muhtelif zaman yapýlan müzakereler sonucu 1260 Filistin’li mahkuma karþýlýk elindeki Yahudileri býrakacaktý. Siyonist Ýsrail’in kabul ettiði bu mücadele de býrakýlan 1260 Filistin’li mahkumlardan biri de Þeyh Yasin oldu.
Tevekkülle karþýlanan bir kader-i ilahi, þükür ve hamdle neticelenen lutfu ilahiyle nihayet buldu. Þeyh Yasin artýk serbestti. Yüce Allah o hiç ummadýðý ve beklemediði halde. Kendi dýþýnda cereyan eden bir olayý, necatýna vesile kýldý. Zira yüce Allah tevekkül sahibi teslimiyetçi kullarýna ikramýný ummadýðý bir anda verir. Her þey ve herkesten ümitlerin kopup kalplerin dergahýna yöneldiði bir samimiyetin, mazlum, yetim, dul, fakir,yoksul kalplerin ümit beslediði halkýn dualarýný yönlendirdiði bir kader-i ilahinin lütfu ve ikramýydý. Þeyh Yasin’in zindandan çýkmasý bu lütufla manevi sorumluluðunu idrak eden Þeyh Yasin iþgale karþý direniþe deðiþik boyutlar kazandýrmak için mücadele meydanýna yeniden atýldý.
O gün büyük bir sevinç, büyük bir coþkuyla Filistinli’ler özgürlüðe kavuþan mahkumlarýný bahýrlarýna bastýlar. Nice evlerde olduðu gibi Þeyh Yasin’in mütevazi evinde de bir coþku yaþanýyordu. Çocuklarý etrafýnda pervane misali dönüyor, babalarýna kavuþmanýn sevinciyle gülücükler saçýyorlardý. Anneleri Halime Hatun’un gözleri ýþýl ýþýldý. Takriben bir yýllýk ayrýlýk süresince evinde hep bir sessizlik bir sükunet cardý. Þimdi ise evi yine eski neþesine kavuþmuþ, þenlenmiþti.
Abdi, on-on bir yaþlarýnda geliþkin bir çocuk olmuþtu. Sevinci, yüzünden okunuyordu. Kýzlarý da babalarýnýn etrafýný çevirmiþ; kimi sarýlmýþ öpüyor kimi de çekiþtiriyordu. Þeyh Yasin, hepsini sevdi, iltifat etti: Abdi’yi, küçük Meryem’i, Abdulahmit’i, abdulðani’yi… çocuklarýný tek tek dinliyor, alakalý alakasýz konuþmalarýný/ sözlerini kesmiyordu.
Özellikle kýzlarýnýn aþýrý ilgisi onu etkilemiþ, duygulandýrmýþtý. Þefkat ve merhameti nedense çocuklara karþý fazlaydý. Hele þehit ve esirlerin çocuklarýyla yetimleri görünce daha bir duygulanýrdý.
Kýzýna baktý. Onlarý edepli, iffetli ve haya timsali birer mumine olarak yetiþtirmek, en büyük arzusuydu. Çocuklarýnýn, özelikle kýzlarýnýn çok olmasý maddi olanaklarýnýn az olmasýyla ilgisi yoktu. Ýnsanlar, onun felçli olmasýný az çocuk sahibi olmasý gerektiðine yoðursalar da; o, Allah’ýn taktirinin tecelli edeceðini biliyordu.
Kýz yada erkek ilahi taktirden baþka bir þey deðildi. Bunu böyle bir teslimiyetle kabullenirken, insanlara neler oluyordu ki? Cehaletin ürünü olan, ruha sýkýntý veren bu düþüncelere sürekli karþý durdu. Kýz çocuklarýný erkeklerden ayýrmadý. Hep sevdi, hep okþayýcý sözlerle gönüllerini aldý. Kalbin meyvesi olan çocuklarý, hele kýzlarý bir baþka sever, bir baþka görürdü.
Etrafýný çeviren çocuklarýna baktýðýnda cývýl cývýl koþuþturmalarýný görünce, onlarý ne çok sevdiðini daha bir anladý. Hemen hemen her sabah onlarý görmeden evden ayrýlmazdý. Sýk sýk onlarla konuþmadan, mutluluklarýný paylaþmadan geçen her gün hep bir þeylerin eksikliðini hissederdi. Rabbine þükretti sonsuz sonsuz.
DOKUZUNCU BÖLÜM

Çalýþma bürosunda günlük rutin iþlerini takip eden Þeyh Yasin, tekrar direniþin öncüsü tekrar faaliyetlerin önündeydi. Ýhvan çatýsý altýnda “Müslüman kardeþler”olarak daha farklý çalýþmalar, daha farklý projeler düþünüyor, istikrarlý ve kararlý bir metod geliþtirmeyi planlýyordu.
Bu sýralarda Filistin direniþ örgütleri arasýnda iþgalci Siyonistlerin ekmek için çalýþtýðý fitne tohumlarý filizlenmeye baþlamýþtý. Birlik ve beraberliklerini bozmak, bölüp parçalamak ve tek tek yutmak esasýna dayalý olan tarihi “böl,parçala,yut!” siyaseti güdülüyordu. Ýþgalci Ýsrail yönetimi tarafýndan. Önü alýnmazsa kötü sonuçlar yaþanacak, kardeþ kardeþe kýrdýrýlacaktý.
Þeyh Yasin buna bir çözüm düþünüyor, fitne büyümeden Filistin’li tüm direniþ gruplarý- örgütleri arasýnda birlik ve beraberliði/ saðlamayý istiyordu.
Bu gayeye binayen “islah komitesi” adý altýnda bir arabulucu komite oluþturulmuþtu. Seçkin ve saygýn kiþilerden teþekkül eden bu komite, fitnenin önüne geçecek bir rolü üstlenecekti. Lakin yinede eksiklik vardý. Ortalýk durulmuyordu. “bir adam gerekli” diye düþündü Þeyh Yasin. “öyle biri ki bu fitne ateþini söndürmede aktif ve etkin olmalý”
Bu düþünceler içerisindeyken ziyaretçisinin olduðunu haber verdiler kim olduðunu sorunca “Ebu þenneb “dediler. Birden düþüncelerindeki eksik taþ yerini buldu. Her þey yerli yerine oturdu. “neden akýl edemedim ki? Ebu Þenneb bu iþ için en münasip insan. Adeta biçilmiþ kaftan” diye düþündü.
Ebu Þenneb’in islami cemiyetin gençlere yönelik etkinliklerindeki organizesini, öðretim görevlisi olarak Nablus’ta görev yaptýðý En-Neccah Ulusal Üniversitesi ve Sivil kuruluþlardaki; teþkilatçýlýk ve halký yönlendirmedeki öncülüðü gibi aktif görevlerini hatýrladý. Hepsini baþarýyla gerçekleþtirmiþti.
Hatta akrabalarý, arkadaþlarý ve tanýdýklarý içinde iki yada daha fazla kiþiler arasýnda çýkan sorunlarda hep Ebu Þenneb hakem olmuþ en uygun çözümle bu iþlerde görev almýþtý. Öyle ise tüm gayret ve becerisini bu iþte de ortaya koyar, ihtilafý ortadan kaldýrmayý baþarýrdý. Öyle ki bu uzlaþmacý vasfýný herkes bildiði için onun birlik ve beraberliði saðlamadaki gayreti takdirle kabullenecekti. Neden hemen düþünememiþti-ki?
Ýçeri giren Ebu Þenneb, her zamanki gibi mütebessim bir çehre ile Þeyh Yasin’i selamladý. Sohbetleri koyulaþmýþtý.
__Üniversitelerde durumlar nasýl Ebu Þenneb? Ýþgalci Siyonistlerin zaman zaman rahatsýzlýk verdiðini duyuyorum.
Þeyh’le konuþtu Ebu Þenneb:
__Doðru efendim dedi, dedi. Fakat yinede silahlarýn gölgesinde elimizden geleni yapýyoruz sadece biz deðil Nablus’ da ki kardeþlerimiz de faaliyetlerini fertten topluma kadar gayretle yapýyor, sohbet ve derslerle islami þuur ve bilinci yayýyorlar. Zaman zaman iþgalcilerin baskýlarýna maruz kalsalar da yýlmýyorlar.
__Buna sevindim. Allah’u Teala yolunda çalýþanlarýn gayretlerinin zayi etmez. Peki inþaat mühendisliðinin bölüm baþkanlýðýna getirilmende bir sorun yaþandý mý?
__Hamdolsun efendim. O konuda da bir sorun yok. Her ne kadar üç yýl öncede doktoramý tamamlamak için gittiðim amerikan üviversitem beni çaðýrttýysa da bir sorun yaþamadým þimdiye kadar.
Þeyh Yasin’in aklýna farklý bir soru gelmiþti.
__Ebu Þenneb, dedi. Gerçi Amerika’da kýsa bir süre kaldým yinede sorayým. Bizden o kadar uzak olan bir ülkede insanlarýn Filistin davasýna bakýþ açýsý hakkýnda bir fikir edinebildin mi?
__Nasýl söylesem efendim!
__Sizin de bildiðiniz gibi Amerika toprak ve nüfus olarak büyük bir ülke. Gücünü emperyalizmden alýyor. Dünya’da fitne ve fesat tohumu ekmediði bir coðrafya kalmamýþ. Menfaat ve çýkarý neyi gerektiriyorsa, bir þekilde onu yapýyor. Zayýflara karþý uluslar arasý hiçbir kuralý ve antlaþmayý takmaz.
__Týp ki iþgalci Siyonistler gibi:
__Evet! Týp ki onlar gibi. Fakat bir farkla ki Siyonistlerin iþgalci tutumuna göz yumanda Amerika’dýr. Hatta onlarý besleyen ekonomik ve savunma sanayine yönelik her türlü desteðini gittikçe arttýranda Amerika’dýr. Yani Ýsrail’i semizleten güç…Yinede þunu belirtmeden geçmeyeyim ki Yahudi lobisinin Amerikan yönetimini ve finansmanýný ele geçirdiði bir hakikattir. Ýsrail’e verilen Amerikan desteði ve her türlü Amerikan yardýmýnýn altýnda bu lobinin etkinliði söz konusu. Üzülerek þunu da ifade edeyim ki Amerika da çok sayýda Ortadoðulu ve Arap kuruluþlarý olmasý, hatta finans gücü bulunmasýna raðmen etkin lobicilikten mahrumdurlar. Birlik ve beraberliði içinde hareket edememeleri birkaç zararý da beraberinde getirmektedir. Buna sebep ise aralarýndaki; fitne ve fesattýr…
__Doðru Ebu Þenneb çok doðu, dedi Þeyh Yasin baþýný sallayarak.hazýr fitne ve fesattan söz açýlmýþken bu aralar iþgalci gücün direniþ gruplarý arasýna ekmek için çalýþtýðý fitne hakkýnda da konuþmak istiyorum.
__Sizi dinliyorum efendim.
__Biliyorsun ki iþgalci Ýsrail, bu Filistinli’ler arasýndaki birlik ve beraberliði bozmak için bir çok sisnsi planlarý uygulamaya çalýþýyor. Gazze’mizde de bu durum söz konusu. Direniþ, farklý farklý kesimlerin deðiþik örgütlenmeleri altýnda dayanýþma içinde ilerlerken; metodun ayrý, nihai gayenin ayný olduðundan kuþku sahibi deðiliz. Kimi bizim gibi islami bir þuur ve bilinçle direniþ mücadelesi verirken; kimi demokrat,kimi milliyetçi, kimi layýk, kimide sol bir kimlikle direniyor. Adý direniþ olan bu birlik ve beraberlik þimdiye dek sonsuz sürdü. Þimdi ise ortaya çýkan bu nevzuhur fitne ateþinin büyümesine fýrsat vermememiz gerektiðine kaniyim. Bu konu üzerine nice zamandýr düþünüyordum. “Ýslah komitesi” her ne kadar çalýþýyorsa da yinede birinin bu iþle ilgilenmesini tefekkür ediyordu. Senin geliþin hayra vesile oldu. Zira akraba ve dostlarýn ara sýra ve bulunduðun ortamda bu iþe laik giriþimlerde daha önce bulunmuþtun. Bunun için özel gayretinle, bu iþte hayýrlý neticelere sebep olacaðýna inanýyorum.
__Siz nasýl uygun görürseniz efendim. Elimden geleni mutlaka yapacaðým.
Þeyh Yasin buna sevindi.
__Öyleyse git ve bu hayýrlý iþle uðraþ. Fakat önce iki rekat namaz kýl. Allah’tan yardým dile ve kalbe bu fitneyi söndürmek için istek duy. Rabbinden sözlerini taraflara etkili kýlmasý için bizde dua edeceðiz. Biraz öncede dediðim gibi ihlasý elden býrakma. Ayrýca sana yardýmcý olabilecek arkadaþlarýný da yanýna alabilirsin. Allah yardýmcýn olsun.
Kýsa bir müddet sonra Ýsmail Ebu Þenneb’in, yüklendiði bu vazifeden de yüzünün akýyla çýktýðý görüldü. Tüm direniþ gruplarýyla görüþtü. Onlara iþgalci siyonistin hile ve oyunlarýný anlatýp fitneye alet olmalarýný telkin eden Ebu Þenneb, Allah’ýn izni ve yardýmýyla bu fitnenin kaybolmasýnda baþarý saðladý. Filistinli’ler arasýnda birlik ve beraberliðin saðlanmasýnda oldukça önemli mesafeler katletti.
Ebu Þenneb, Gazze’de deðiþik örgütler arasýnda çýkan bu fitnenin ortadan kaldýrýlmasýndaki olumlu gayretlerinden dolayý “islah komitesi” üyeliðine seçildi. Bu durum onun azmini daha da kamçýladý. Nitekim fitneyi tamamen ortadan kaldýrarak büyük bir tehlikenin önüne geçti. Uzlaþmacý kiþiliðiyle tüm gruplarýn takdirini kazandý. Þeyh Yasin, bu baþarýnýn gizli anahtarýnýn Ebu Þenneb’in ihlasý, takvasý ve halis niyeti olduðunu biliyordu. O, el attýðý her iþte Allah’ýn izniyle baþarýlý oluyordu.
Bu birlik ve beraberliðin saðlanmasýnda Ebu Þenneb’in þahsýnda Þeyh Yaisn’in ilvan abasýyla gerçekleþtirdiði direniþin deðeri daha çok arttý. Halkýn teveccühü sempatisi her geçen gün çoðalýyordu. Halk, gerek bireysel bazda, gerek aþiretsel yahut toplumsal bazda aralarýnda çýkan anlaþmazlýklarda soluðu Müslüman kardeþler cemaati nezdinde Ebu Þenneb’in yanýnda alýyor; bir çözüm, bir hakemlik istiyordu. Tüm bu geliþmeler Allah’ýn nusretiyle tabanýn gittikçe yer bulmasýna ve direniþin islami þuur ve bilinçle yapýlmasýna katkýda bulunuyordu.
*
Þeyh Yasin, durgun ve düþünceliydi. Yýllardýr ektiði tohumlar bölge bölge geliþmiþ, Filistin’e serpilmiþ boy boy fidanlar vermiþti. Gazze’nin yaný sýra Batý Þeria’da da teþkilatlanmalar gittikçe artmýþtý. Ýþgale karþý kabaran kin ve öfke seli patlama noktasýndaydý.
Ýþgalci Ýsrail’in Gazze yakýnlarýna yahut batý þeria gibi bölgelere Yahudi yerleþimcilere planlý ve sinsi oyunlarla yerleþtirmesi, halkýn öfkesini daha da arttýrýyordu. Ýleriki yýlarda sayýsý 7800’lere kadar varacak olan bu Yahudi yerleþimcileri koruma adýna iþgalci güçlerce tank ve aðýr silahlarla Gazze’ye yerleþmesi ise, halkýn öfkesini dizginlenmez bir boyuta sürüklüyordu. Öyle ki bu durum Þeyh Yasin’i düþündürüyor, bir çözüm bulma noktasýnda zorluyordu.
Direniþin geldiði boyutu düþündüðü nokta bu yapý ve bu kordinasyon artýk ihvan abasýna sýðmayacak bir boyutta, bir seviyeye gelmiþti. Zamanýydý, direniþe yeni bir elbise biçmeli, yeni bir yapýlamaya gidilip yeni bir hüviyete bürünmeliydi. Lokal direniþten umumi direniþe geçecek bir kimlik gerekiyordu. Tamamýyla Filistin’e has, Filistin’e özgü artýk ihvan havasý bu yapýyý taþýmayacak kadar dardý. Zira direniþ büyümüþtü. Ýþgal devletine karþý fiili bir mücadele ve bir halk ayaklanmasý tarzýnda bir örgütlenmesi yapýsý direniþe giydirilmeliydi.
Bu günlerde halkýn artan öfkesi bir kývýlcým bekler gibiydi. Bu öfkeyi disiplinli ve kontrollü bir þekle sokmak onu iþgalciye karþý diri tutmak ancak bu çapta bir örgütlenmeyle mümkün oacaktý.
Bu amaçla Abdulaziz Rantisi ve Ebu Þenneb vasýtasýyla þimdiye kadar yer aldýklarý bu teþkilatýn içinde güvenilen ve öncü kadroda bulunan üç-dört kiþiye daha haber gönderdi. Ýki gün sonra toplanacak ve bu düþündükleri geliþmeleri yeni bir hüviyete büründürecek bir karar alacaklardý. Yeni ve daha kuþatýcý, daha aktif, bir yapý yeni bir direniþ yani yeni bir kan, yeni bir can.
8 Aralýk 1987…
Gazze’nin Cebalya mülteci kampý…
Sabahýn erken saatleriydi. Sokak baþýnda bir tank görüldü. Paletli geniþ ve oldukça büyüktü. Bu demir yýðýný tankýn üstüne þeritli üç aðýr makineli silah monte edilmiþti. Uzunca olan top namlusuyla mülteci kampýnda devriye gezmekten çok savaþ alanýnda gibiydi. Aðýr aðýr ilerleyerek geçtiði sokaklardaki evleri yýkarcasýna sarsýyordu.
Tankýn içindeki iþgalci askerler zýrhlý bir aracýn içinde olmalarýna raðmen hep sýkýntýlý, hep tedirgindiler. Dýþarýyý gözetleyen asker gülme sesi, diðerlerinin dikkatini çekti.
__Ne oluyor dedi, tank komutaný neden gülüyorsun?
__Bir çocuk yolun üstüne çýkmýþ komutaným dedi asker, elindeki taþý bize atmaya çalýþýyor.
Komutanda bakýnca dokuz-on yaþlarýnda yolun ortasýnda pervazsýzca duran bir çocuk gördü. Üstünde kolsuz gri bir penye ve ona uygun bir renkte bir þort, ayaklarýnda da sandelet tipi bir ayakkabý vardý. Manzarayý çocuðun elindeki taþ, gözlerindeki kin ve öfke tamamlýyordu.
Çocuk, üstüne doðru ilerleyen tanka bir kaça adým daha yaklaþtý. Elinde tutuðu taþý tüm gücüyle tanka doðru savurdu. Komutan demir yýðýný tanka deðen taþýn sesini bile duymadý. Birden kan beynine sýçradý komutanýn. Bir çocuk hangi cesaretle bunu yapabilirdi. Sinirlenip tank sürücüsüne baðýrdý.
__Hýzlan, çabuk hýzlan! Ez þunu! Dedi.
Paletler hýzlanýnca çocuk bir ok gibi geriye doðru ýrladý peþinde tank olduðu halde dar bir sokaða girip kayboldu aniden tekbir sesleri arasýnda nereden geldiði belli olamayan yüzlerce taþ tankýn üzerine düþtü. Tanka monta edilmiþ silahlar kýrýldý. Açýk olan üst kapaktan içeri düþen taþlar askerleri ürkütmeye yetmiþti.
Komutan ne olduðunu anlamaya çalýþýyordu. Gördüðü manzara karþýsýnda þaþkýndý. Çoðu genç olan yüzlerce Filistinli ellerinde sapanlar ve taþlarla saldýrýyordu. Kiminin yüzü kefiyelerle örtülü kiminin de baþý bandajlýydý. Gittikçe çoðalan bu insanlar durmadan sloganlar atýyor durmadan baðýrýyorlardý. Hepsinin gözlerinde kývýlcým kývýlcým bir kin bir öfke dolaþýyordu.
Komutan aniden irkildi.
__Tuzak bu dedi. Þaþkýn þaþkýn çocuk bizi tuzaða çekti aptallar!...
ne yapacaðýný bilememenin öfkesiyle emirler yaðdýrýyordu.
__Çabuk geri çekil, çabuk geri çekil! Tuzak bu! Ardýndan üzerinden ilk þoku atar atmaz telsize sarýldý.
__Merkez beni duyuyor musunuz? Acil yardým istiyoruz. Cebalaya’da isyan var gittikçe artan direniþçiler her taraftan türüyorlar.
Cebelya’da baþlayan öfke seli kýsa bir zamanda tüm gazzeye yayýldý. Derken batý þeria baþta olamak üzere bir çok þehirde tutuþup tüm Filistin’i saan bir hareket bir öfke doðdu: ÝNTÝFADA!
Önceki akþam Ýsrail’deki iþlerinden Gazze’de ki evlerine dönen bir grup Filistin’li iþçi kontrol noktasýna da iþgalci askerler tarafýndan durdurulmuþtu. Kontrol bahanesiyle durdurulan ve içinde iþçi Filistin’lilerin bulunduðu bu aracýn üzerine sivil bir Yahudi yerleþimci kamyoneti kasten çarpmýþ dört Filistinli iþçinin ölümüne dokuz Filistinli iþçinin de yaralanmasýna sebep olmuþtu. Bu olayýn verdiði öfkeyle Cebelaya mülteci kampýnda baþlayan birinci intifada alevi gittikçe tüm Filistin’i sardý. Kin ve nefrete bürünen öfke sapanlarda taþ olup iþgalci gücün üzerine yaðýyordu.
Ayný gün önemli bir geliþme daha yaþandý. Gazze’de ki Müslüman kardeþler cemaatinin önde gelenleri Þeyh Yasin’in liderliðinde önemli bir toplantý düzenlendi. Yedi kiþilik bu toplantýda birazdan tarihi bir geliþmenin temeli olacak bir karar alýnacaktý.
__Kardeþlerim! Diye söze baþladý Þeyh Yasin. Yýllardýr topraðýmýzý, sevgili filistinimizi, kutsal Kudüs’ümüzü ve Mescid-i Aksa’mýzý iþgal eden Siyonist düþmana karþý halkýmýz bir direniþ bir seferberlik vermektedir. Baþýndan bu yana gayemiz, þuurlu ve islami bir direniþi gerçekleþtirmektir. Zira islami olamayan bir direniþ özümüze, kimliðimize uygun deðildir. Rabbimizin inayetiyle yýllardýr verdiðimiz emekler boþa çýkmadý. Bu gün tutuþan “intifada” ateþi ellerde taþ olup iþqaki Yahudi’nin suratýný yakmaktadýr.
Bu güne kadar giydiðimiz bu aba, bu yapýya artýk dar gelmektedir. Dünya arenasýnda biz Fislistin’lilerin hakkýný, maðduriyetini, maruz kaldýðýmýz zulmü artýk adýmýza, baþkalarý deðil biz savunacaðýz. Bunun savaþýný biz vereceðiz. Artýk rabbimizin nusretiyle bünyemizde bu bilinçle yetiþen, hareketimizin tam kadrolarýnda görev ve sorumluluk alabilecek,dünya siyasetine bizi çekinmeden ve bihakkýn temsil edecek kardeþlerimiz vardýr.
Þimdiye kadar attýðýmýz adýmlara bir çok engel çýkarýlmasýna raðmen, büyük mesafeler katlettik. Þimdi bir adým daha atýp direniþimizi daha disiplinli, daha örgütlü, daha kapsamlý ve kuþatýcý bir hale getireceðiz. Bundan böyle yeni yapýlanmamýzý HAMAS (Hareket-ül mukavemet-ül islami direniþ hareketi) çatýsý ve adý altýnda gerçekleþtireceðiz. Hamas anlamý gibi Filistin’e ve direniþe cesaret, güç ve kuvvet olacaktýr.
Þeyh Yasin oy birliðiyle birliðiyle hareketin manevi liderliðine getirildi. Zira o, direniþin sürmesinde ve intifada’nýn sürmesinde motor görevi görüyordu.
Toplantýda kurucu üyelerden bazýlarý çeþitli görevlerde vazifeler aldýlar. Kimi sözcü, kimi direniþçi kimi de koordine edici olarak Þeyh Yasin’in kontrolünde faaliyetlerine devam ettiler.
Toplantýdan bir gün sonra Hamas’ýn resmen kurulduðunu ilan etme görevi Doktor Abdulaziz Rantisi’ye verildi. Ayný zamanda baþta öðretim görevlisi olarak çalýþtýðý Gazze Ýslam Üniversitesi olmak üzere halký intfada için örgütleme faaliyetlerin-de Mahmut Zahar’la beraber sorumluluk aldý.
Daha sonra Ebu Þenneb’de Gazzze’de ayný görevle görevlendirildi. Ýntifada süresince intifada alevinin sürekli tutuþturulmasýna da, iþgale karþý mücadelenin yönlendirilmesinde ve özellikle Gazze’de intifadanýn koordine edilmesi konusunda sorumluluk yüklendi. Ayný zamanda Þeyh Yasin’de yardýmcýsýydý.
Ebu Þenneb, intifadanýn ilk gününden itibaren, hamasýn önderliðindeki tüm faaliyetleri aþkla, þevkle, ihlasla takip ediyordu. Sürekli mücadele metodlarýný geliþtirecek çalýþmalarda bulunuyordu. Þeyh Yasin‘in adeta sað kolu gibiydi.
Ertesi gün 9 Aralýk 1987’ydi. Hamas’ýn kurulduðu resmi olarak ilan edildi. Kýsa vadedeki gayesi; iþgal altýndaki Filistin topraklarýndan Ýsrail askerlerini çýkarmak, uzun vadedeki gayesi ise islami temele dayalý bir Filistin devleti kurmak olarak açýklandý. Artýk mücadele sahasýnda, þanlý intifada meydanýnda yepyeni bir direniþçi güç vardý: Hamas… Filistinlileri merhametsiz ve gaddar bir askeri iþgale karþý savunan, halka dayalý bir güç…
Bir gün sonra hamas, yayýnladýðý ilk bildiride kuruluþ gayesine binaen iþgale karþý Filistin halkýnýn en kapsamlý cihadýný baþlattýðýný ilan etti. Böylece intifada yeni bir ruh, yeni bir dinamizmle gittikçe kök saldý. Sokak sokak, cadde cadde her gün sapanlarýyla koca koca tanklara, tam tam donanýmlý iþgalci Ýsrail askerlerine karþý bir intifada gücü sürüp gitti.
Ýntifadanýn ateþleyicisi ve sahibi olan hamas, sadece fiili bir direniþte bulunmadý. Eskiden beri süregelen sosyal ve kültürel etkinlikler aksamadan devam etti. Uzun yýllarý boyu topladýðý akdi ve nakdi yardýmlarý bir çok mülteci kamplarýna iþgalci güçlerinde kaderine terk edilmiþ Filistinler için kullandý. Kimi yerde anaokul, kimi yerde bir kur’an kursu, kimi yerde de esir, þehid ve mahküm aileleri baþta olmak üzere fakir ve yoksul ailelere erzak yardýmý yaptý.
Sadece fiili cihadý esas tutmadý Filistinlilerin hemen hemen her sorunuyla ilgilendi. Hastaneler kurup çocuklar ve yaralýlarý bedava tedavi etti. Muhtaçlar ve ihtiyaç sahiplerinin yanýnda oldu. Sadece gazze de deðil Kudüs’ten Cenin’e, Hayfa’dan Askalan’a kadar örgütlendiði bir çok yerde halkýn yanýnda her yönüyle yer aldý. Sürgüne gönderilenlerin, iþgalcilerin verdiði aðýr yaralarýn sarýlmasýnda önde hep o vardý. Tavan hareketi boyutunu çoktan geride býrakmýþ, taban hareketi haline gelmiþti.
Hamas Filistinliler için artýk bilindik direniþ gruplarýnýn ötesinde halka mal olan, hayatýn içinde ve hayatýn gerçeklerini halkla paylaþan bir direniþ olmuþtu. Filistinliler için anlamý ve çaðrýþýmý oldukça farklý ve zor günlerinde yanlarýnda bulunduklarý direniþti. Þimdiye kadar yaþanan çaresizlik karþýsýnda dillerde ve gönüllerde bir ümit, bir sevdaydý.
Bu organizasyonun beyni ve perde arkasýndaki kilit ismi Þeyh Ahmet Yasin’di. Hastalýðýna ve sakatlýðýna bakmadan gece-gündüz sorunlarla ilgileniyor, yol gösteriyor, geliþmelere göre strateji üretiyordu. Artýk teþkilatsal çalýþmalar, bir organizasyon disiplini ve koordinsayonu altýna altýnda yürütülüyordu. Baþta Ýsmail Ebu Þenneb olmak üzere diðer yardýmcýlarý, günlük çalýþmalar ve programlarý koordine edip bilgi ve belgeleri ona arz ediyor. Gösterdiði doðrultuda Filistin çapýnda örgütlenmeyi idare ediyordu.
El-Halil ve Kudüs’ün özellikle doðu kesimi, Ramallah,Nablus,Cenin, Hayfa,Askalan,Gazze ile güney filistine kadar,tüm Filistin bir Hamas direniþi, bir intifada yaþýyordu. Disiplinli ve teþkilatlý bir hak arama mücadelesiydi bu. Tanklara ve aðýr silahlara karþý sapan taþlarý… Ebrehe’nin fillerine karþý Ebabil kuþlarý…Tüm Dünya’ya haklýlýklarýný sapanlarýyla ispatlamaya çalýþan onurlu ve izzetli bir direniþ, onurlu ve izzetli bir intifada yaþanýyordu Filistin’de.

ONUNCU BÖLÜM

__Ebu Þenneb, bu raporlarýn çoðunda olumlu geliþmeler gördüm. Bu geliþmelerin gazze’nin dýþýndada tüm hýzýyla devam etmesi Allah2ýn bir yardýmýdýr.
__Kesinlikle efendim. Allah’ýn lütfu ve inayeti olmazsa, bizler aciz kullar olarak hiçbir þey beceremeyiz.
__Kudüs, Cenin,El-Halil gibi merkezlerde özellikle cami eksenli çalýþmalarý ve teþkilatýmýzýn halkla iletiþimini. Ýntifada seviyesine getiren kardeþlerden Allah gani gani razý olsun…buralarda da çalýþmalarýn gidiþatý iyi olsa gerek öyle deðil mi?
__Allah’a hamd olsun. Gayretli çalýþmalarýmýzýn semeresini Allah Teala arttýrýyor.
__Bu çalýþmalar içinde ilerleme gösteren ve ilerde daha büyük sorumluluklar alabilecek için, özel düþüncelerin olsun Ebu Þenneb.
__Elbette efendim. Bu sebeple sürekli yeni mücadele metotlarý üzerinde çeþitli fikirlerin temel oluþturmasý için, yapýlan gayretlerden sizide haberdar ediyorum. Bu çalýþmalarýmýzda Ýsmail Haniye ve Muhammed Deif’in katkýlarýnýn büyük bir payý var. Direniþimizin en ücra yerlerde de intifada ruhunu diri tutmasýnda üstün bir performansý olduðu açýktýr. Bu ilahi bir lütuftur.
__Ya yardým faaliyetleri… Ýhtiyaç sahiplerine ulaþtýrmada bir sorun olyor mu?
__Hayýr efendim! Ortalýk gergin olmasýna raðmen her türlü gayret gösteriliyor.
Þeyh Yasin, biraz düþündü. Bakýþlarýný bir noktaya dikip öylece kalakaldý. Biraz sonra baþýný Ebu Þenneb’e çevirdi.
__Biliyor musun? Ebu Þeneb dedi. Faaliyetlerimizin güvenliðini saðlamak bize düþüyor. Bunun için küçük bir güvenlik birimine ihtiyacýmýz vardýr. Geçenlerdede konuþtuðumuz gibi bu görevi yapabilecek ve bu iþte kabiliyetli, gözüpek, cesur gençlerden bir birim oluþturduk. Ama yeni olduðundan eðitimleri ve geliþtirilmeleri için gayret gösterilse, kýþkýrtmalara ve heyecana gelmeyecek soðukkanlýlýk aþýlansa iyi olur.
_inþallah efendim. Bu konuda size ayrýntýlý bir rapor getirecðim.
__Bir de sende, Rantisi’de dikkatli olun. Mahmut,Zahar ve diðerleride… Bu yeni yapýlanmamýz hakkýnda iþgalci yönetim kesinlikle istihbarat toplamýþtýr.
Bu küçük büroda büyük iþler planlanýyor. Büyük bir direniþin/intifadanýn perçimlenmesi için her gün konuþuluyor. Fikir teatisinde bulunuyordu. Ýnce ayrýntýlar, ince detaylar tek tek ele alýnýyor, istikbale dair þekilleniyor, atýlan her adým yýllar sonrasý hesaplanarak da atýlýyordu.
Ýntifadanýn baþlamasýndan 37 gün sonraydý. Ocak ayýnýn ayazýnda gece yarýsýndan sonraki bir vakitte sokaklarda sessizlik hüküm sürüyordu. Birden askeri cemseler belirdi. Sokaðýn baþýnda kalabalýk bir asker birliði bir evi kuþatma altýna aldý. Sessizce alýnan tüm tedbirlerden sonra, evin kapýsýný çalma tenezzülünde bulunmadan kapýyý kýrarak, büyük bir gürültüyle içeri daldýlar. Aradýklarýný bulmanýn sevinciyle zafer kazanmýþ bir kumandan bürünen subay operasyonun bittiðini iþaret etti. Aceleyle araçlarýna binen iþgalci askerler arkalarýnda gözü yaþlý bir kadýn ve çocuklarýný býraktýlar. Gecenin sessizliðini bozan sesler, iþgalcilerin arkalarýndan býraktýklarý lanetler, beddualar ve rableriyle aralarýnda perdenin olmadýðý mazlumlarýn yakarýþlarýydý.
Bir saat sonra gözleri kapalý bir þekilde sorgudaydý, Abdulaziz Rantisi
__Evet! Dedi sorgu subayý. Söyle bakalým Bay Rantisi. Þimdi de hamas çýktý ha! Biz birini kapatýyoruz siz diðerini açýyorsunuz…
sessizdi Rantisi. Konuþulanlardan çok, Rabbiyle meþgul olmaya karar vedi. O’na sýðýndý. Kendini en zor iþkencelere hazýrladý. Bu saatleri bir gün yaþayacaðýný biliyordu. Ýþte o saatler gelmiþti. Sabretmeli ve direnmeliydi. Allah için, rýzasý için…
geliþmeyi Þeyh Yasin duyar duymaz ebu Þenneb’i Rantisi’nin evine yolladý. Teselli için Rantsi’nin evine ziyaretçiler gidiyor, yalnýz býrakýlmýyordu. Her türlü maddi ve manevi destek gösterilmiþ, sýkýntý yaþatýlmamýþtý.
Bir ay kadar sonra býrakýlan Rantisi mutluydu. Çektiði çileler ve gördüðü zulüm Allah içindi. Ýçerde olduðu sürece ailesine gösterilen ilgi onu daha çok sevindirdi. Sahipsiz deðildi. Bir davasý ve bir mücadelesi vardý.
__Bu günden sonra daha dikkatli olmamýz gerekiyor, dedi Þeyh Yasin karþýsýnda oturan Rantisi’ye. Zannedersem hepiniz için zor günler bizi bekliyor. Bir ateþ sahasýnýn ortasýndayýz. Gücümüz ve gittikçe kendileri için tehlikeli olduðumuzu idrak ediyorlar. Asýl korktuklarý islami þuurla yoðrulmuþ bir direniþtir. Çünkü onlarda biliyor ki bu bilinç ve þuur onlarýn sonlarý olur. Bu bilince sahip olan her mücahit için caný, malý ve ailesi ikinci plandadýr. Yani ölümü alnýna yazan insan neden, kimden ve niçin korksun? Fakat bu þuura sahip olmayan anlayýþ, bir þekilde memnun edilebilir! Ýþte bu ince çizgiyi iþgalci düþman tarihi tecrübelerinden biliyor. Bunun için adýmlarýmýzý çok dikkatli atmalýyýz, Rantisi. Her an, her þeye hazýrlýklý olmalýyýz.
__Doðru efendim. Birde sorguda dikkatimi çekti. Hep maddi destek ve makam tekliflerinde bulunuyor. Bu yolla direniþi bölmeye çalýþýyorlar.
__Bu da çok önemli bir nokta, dedi Þeyh Yasin. Tüm Hamas fertlerine sosyal ve kültürel faaliyetlerde ders ve sohbet halkalarýna özellikle imani konularýn pekiþmesi ve perçimlerþmesine yönelik nasihatler yapýlsa iyi olur. Zira iman takviyesi güçlü olmayan her nefse böylesi teklifler cazip gelebilir. Hz. Yusuf (a.s.) dahi “rabbinin esirgediði müstesna her nefis gerçekten kötülüðü emreder”1 demiþtir. Bu konuya ayrý bir önem verilse iyi olacaðý kanaatindeyim
__Ýnþallah verilecektir efendim.
Þeyh Yasin’le görüþmesinden yaklaþýk bir ay sonra tekrar tutuklanan Abdulaziz rantisi, bu defa 2.5 yýl zindanda kaldý. Fiziki iþkencenin yaný sýra yargý iþkencesine de tabi tutuldu. Askeri yargýç önüne her çýkarýlýþýnda hakkýnda herhangi bir hüküm verilmeden her celsesi erteleniyordu.
Böylece günleri Yusuf’i bir hayata alýþarak geçti. O atlas iklimin havasýný tenefüse çalýþýyor, azami derecede faydalanýyordu. Ayný zamanda teþkilatcýlýk ruhuyla cezaevinde ki mahkumlarý örgütleyerek haklarýný aramalarý konusunda direniþin bakla bir boyutunda mücadele ediyordu. Koðuþ koðuþ, sevye seviye, eðitim çalýþmalarý, siyasi çalýþmalar ve dini ilimler konusuna planlar ve programlar çerçevesinde, zindan çalýþmalarýný koordineli bir þekle sokuyordu.
Týp doktoru olmasý özel iliþkilerde çok faydasýný gördüðü bir konuydu. Sosyal iliþkisini geliþtirici tavýrlarý ve güven verici yaklaþýmlarýyla kendini zindana kabul ettirmiþ, sevdirmiþti. Zira o bir direniþçinin, her zaman ve mekanda Allah rýzasýný gözeterek fayda verebileceði yahut faydalanabileceði bir gayreti elden düþürmeyeceðinin bilincindeydi.
*
18 Mayýs 1989!..
zaman, Rantisi’nin son tutuklanýþýndan bir küsür yýl sonraydý. Hamas’ýn çalýþmalarý, yönlendirmeleri sonuncu intifada tüm hýzýyla devam ediyordu. Her gün yüzlerce çatýþma haberleri yayýlýyor, Ýsrail askerlerinin acýmasýzca katlettiði genç fidanlar Filistin’e feda oluyordu. Kimi 9, kimi 10, kimi 15, kimi 16 yaþlarýnda hayatlarýnýn baharlarýnda intifadaya adanmýþ canlardý bunlar. Vuruldukça çoðalan çoðaldýkça iþgalci Ýsrail’in korkulu rüyasý olan çocuklarýn direniþi karþýsýnda elinden bir þey gelmiyordu. Ellerinde taþtan baþka bir silahý olmayan çocuklarýn yürüttüðü intifadayla iyice sýkýþan Ýsrail hýrsýný yine Þeyh Ahmet Yasin’den aldý
fakat bu defa daha kapsamlý, daha f-geniþ çaplý bir operasyon düzenlendi. Þeyh Yasin’le birlikte islami direniþ hareketinin pek çok mensubunu da tutukladýlar. Böylesine büyük bir operasyon intifadaya darbe vurmayý amaçlayan bir hareketti.
Remle hapishanesinin karanlýk derhizlerinde Þeyh Yasin, bir yýl boyunca sorgulandý, bu süre zarfýnda mahkemeye de çýkarýlmadý. Saðlýk durumu gittikçe kötüleþiyordu. Ýþkence ve hakaretlerle ruh saðlýðýna zarar verilmek istendi. Fakat o vakarla ve tam bir teslimiyetle direndi.
__Þeyh Yasin diye seslendi, iþkenceci subay. Alayvari bir sesle ziyaretçilerin varmýþ. Sana giyecek getirmiþler. Aslýnda onlarý içeri almamýz yasak ama sana kýyak yapalým dedik.
Saðýna batlý.
__Getirin çocuðu dedi, kapýdaki askerlere.
Kapý açýlýnca içeri 14-15 yaþlarýnda olan oðlu Abdi girdi. Elinde elbise çantasý vardý. Subay bir çýrpýda Abdi’nin elindeki çantayý kaptý.
__Vay, vay, vay! dedi, alaycý bir tavýrla. Demek sevgili isyancý babana elbise getirdin ha1 bakalým neler varmýþ çantada. Hýmm! Ýki adet atlet, bir adet çorap…
çýkardýðý her parçayý hýrsla yere atýyor postallarýyla basýyor, çiðniyordu. Son parça elbiseyi de yere attýktan sonra hýrsla çantayý da yere çaldý.
Birden durdu. Yaný baþýnda kendisi þaþkýnlýkla izleyen Abdi’nin suratýna þiddetli bir tokat aþk etti. Ne olduðunu anlayamadan gayri ihtiyari bir çýðlýk sonucu kendini yerde bulan Abdi’nin burnundan kýzýl kýzýl kanlar akmaya baþladý. Abdi’nin yerdeki haline kahkahalarla gülen iþkenceci subay ve erleri; sadist ruhlu, dengesiz kiþilik sergiliyorlardý.
Þeyh Yasin olanlar karþýsýnda ruhunda fýrtýnalar koptuðunu bir þey yapamamanýn ýzdýrabýný yaþadýðýný bilen subay;
__Nasýl?: dedi. Yüreðinin taa derinliklerinde bir acý hissediyor musun Þeyh Yasin? Bizi uðraþtýrma da bizimle anlaþ. Senin için iyi olur. Yoksa…
onlara duyarsýz deðildi Þeyh Yasin. Metanetini koruma zamandý. Duygusal olmaktan çok basiretli olmak gerektiðini bilen biriydi. Rabbine tevekkül etti. O’na sýðýndý ve inayetini biledi. Sürekli ona ve aile fertlerine karþý devam eden bu tür iþkenceler, onu ümitsizliðe sevk etmiyordu.
Yine bir baþka gündü. Fiziksel özürlü olmasý sýkýntýlarýný arttýrmasýna raðmen taviz vermemekteydi. Gözlerinin önünde çocuklarýna yapýlan iþkenceler dahi onu yýldýrmadý. O gün iþkence dolu bir gündü. Ýþkenceci bir subay saatlerdir konuþmaya ikna edemediði Þeyh Yasin’in seslendiðini duyunca hemen yanýna sokuldu.
__Bir þey mi istedin? dedi ümitle.
__Tuvalet ihtiyacýmý görmem lazým saatlerdir… sözünü tamamlamasýna fýrsat vermeden baðýrdý subay:
__Nee!.. Beni bunun için mi sandalyemden kaldýrdýn?..
aðzýna geleni söylüyor, köpürüyordu. Bu þekilde psikolojik baský uygulayan iþkenceci subay, Þeyh Yasin’e acý çektirmek istiyordu.
Sakat bir insaný en doðal haklarýndan dahi mahrum eden iþkenceci Yahudiler, boþuna çýpýndýlar. Zira onu dört yýl önceki tutuklamalarýnda da ayný direniþçi tavýrla karþýlaþmýþlardý. Fakat Þeyh Yasin’de bu süre içinde daha bir bilenmiþ oyunlarýný baþlarýna geçirecek tavrý hakkýyla bir daha sergilemiþti.
Yaklaþýk bir yýla yakýndý tutuklandý tutuklanalý bir gün kapýsýndan içeri giren bir asker onunla ilgilendi. Üstünü baþýný düzeltti. Temiz elbiseler giydirdi. Tekerlekli sandalyesiyle alýp camekanlý bir odaya götürdü. Ýçeride avukatýný görünce sevindi Þeyh Yasin. Birbirlerini sorduktan sonra;
__Geliþmeler nasýl? Diye sordu.
__Efendim, diyerek baþladý avukat. Yakalanýþýnýz dan sonra çeþitli insan haklarý örgütleri dünya kamuoyuna çeþitli açýklamalarda bulundular. Lehinize bazý geliþmeler olsa da iþgalci yönetimin tavrýný yumuþatmýyor. Fakat sizinle görüþmem dahi büyük bir baþarý.
__Benimle görüþtürdüklerine göre mahkemeyle ilgili bir geliþme olmalý!
__Evet efendim! Bir geliþme var. 3 Ocak 1990 yani, üç gün sonra mahkemeniz var. Ayrýca hakkýnda oldukça yüklü bir dosya hazýrlamýþlar. Anladýðým kadarýyla kurt-kuzu meselesi.
__Hiç bir halt, beceremezler dedi Þey Yasin. Taktir ne ise o olur.
Bunca çektikleri karþýsýnda hala izzetli bir duruþ sergileyen Þeyh Yasin’e hayranlýkla baktý avukat. Þeyh Yasin’in sorusuyla kendine geldi:
__Ýntifada da bir gevþeklik yok inþallah.
__hayýr efendim, yok! dedi avukat. Sizin ve diðer kardeþlerinizin tutuklanmasýndan gaye intifadayý kesintiye uðratmaktý. Ancak Siyonist iþgalci umduðunu bulmadýðý gibi, intifada tutuklanmanýzla daha da þiddetlendi.
__Allah’a hamd olsun! Allah’a hamd olsun! dedi. Ya Ýsmail Ebu Þenneb… Ondan haberin var mý?
__Þey! Bildiðiniz gibi onu da burada; Remne zindanýnda. Ýlk etapta sorguya alýndýðýný ve þiddetli iþkencelere maruz kaldýðýný biliyorum. Üç ay boyunca kesintisiz bir þekilde iþkenceci sorgusu devam etmiþ. Daha sonra ýþýðýn bile görünmediði tek kiþilik bir hücreye kapatýlmýþ, yakýnda onunla da görüþeceðimi umuyorum.
Teslimiyetçi sözler döküldü, Þeyh Yasin’in dudaklarýndan.
__Allah yardýmcýsý olsun. dayanma gücü versin… Ya Rantisi… Ondan da haberin var mý?
__O da, dedi avukat. 4 Mart 1998’deki tutuklanmasýndan bu yana hala zindanda iþin tuhaf yaný iþgal yönetimi onu mahkemeye çýkarýyor ve her hangi bir karar vermeden davsýný erteliyor. Bir çeþit yargý iþkencesi uyguluyorlar. Aslýnda öne sürebilecekleri somut bir delileri de yok. zaten Rantisi’de onca iþkenceye raðmen ser verip sýr vermeyen bir tavýr sergilemiþ.
__Doðru, dedi Þeyh Yasin sevinçle. Tutuklandýðý zaman henüz dýþarýdaydým. O, izzetli bir tavýr sergiledi. Her zaman týp ki bir çok kardeþimiz gibi. Bu yol çile ve aþkla yoðrulmuþ ilahi, hak bir yoldu. Yoluna gayret gösterenleri ummayacaðý nimetlere eriþtireceði vadeden yüce Allah her þeye kadirdir.
__Size yapýlan hakaret ve iþkenceleri gündemde tutmak istiyoruz efendim. Zaten adliye ve ailenize yapýlan herkesin malumu.
__Oðullarýmýz ailelerimiz ve canlarýmýz birer imtihan vesilesidir. Abdi ve ailem Hz. Ammar ailesi kadar. Bizden öncekiler kadar deðerli deðil. Yasir ve Sümeyye sabrettiler. Ýnþallah bizde sabredenlerden oluruz.
Avukat, sohbeti baþka bir mevzuya çekti.
__Efendim, dedi. Birazdan mahkemenizde olabilecek geliþmelere yönelik olacak konular da konuþsaydýk…
bir tebessüm yayýldý, Þeyh Yasin’in yüzüne. “iþgalci yönetimin mahkemesi ha!”diye düþündü. Avukatý bir þeyler konuþuyordu. Ama o baþka þeyleri düþünüyor, baþka iklimlerde geziyordu.
Nihayet 3 Ocak günü gelmiþti. Askeri mahkemenin her biri gurur ve kibir abidesi olan yargýçlarý Þeyh Yasin’e yüksek kürsülerden bakýyordu. Hakkýna bir bardak suda onca fýrtýnalar kopartýlan, dünya medyasýnýn ve insan haklarý örgütlerinin diline doladýðý adam bu muydu? Tekerlekli sandalyede oturan bu mefluc adam nasýl kitleleri peþinden sürükleyebiliyordu?
Duruþmayý açan hakimin kimlik tespitinden sonra, söz alan savcý, iddianameyi okudu. 15- ayrý suç isnadýný sýraladýktan sonra iddianamesini on beþ yýl hapis cezasýnýn yaný sýra ömür boyu hapis istemiyle tamamlandý.
Mahkeme salonunda çýt çýkmayan bir sessizlik vardý. Hakim ve mahkeme heyetinin gözleri Þeyh Yasin’e odaklanmýþtý.
__Sanýk Ahmet Yasin, dedi hakim. Tüm bu iddialar karþýsýnda kendinizi nasýl savunacaksýnýz?
Tekerlekli sandalyesinde oynanan tiyatroyu seyreden Þeyh Yasin, tane tane konuþtu:
__Bu mahkeme kanuni olarak beni yargýlama hak ve yetkisine sahip deðildir. Zira bu mahkeme iþgalciler tarafýndan kurulmuþtur. Dolayýsýyla tamamen gayri meþru ve kanun dýþýdýr.
Baþta hakim olmak üzere herkes þok olmuþtu. 15 ayrý suçla yargýlanan, hasta ve mefluc bir adamýn bu kadar pervasýzca konuþmasý büyük cesaretti. Karþýsýnda kendisini, mahkemesini ve düzenini reddeden bu adam neyine güveniyordu? Hangi cesaretle bunu söyleyebiliyordu? Üzerindeki þaþkýnlýðý atan hakim, heyete dönüp bir-ki defa öksürdükten sonra bu ilk duruþmayý, zamaný sonradan açýklanmak üzere belirsiz bir tarihe erteledi.
Apar topar Remne zindanýna getirilen Þeyh Yasin, yine karanlýklara gömüldü. Artýk Ysusuf’i dünyanýn derinliklerindeydi. 1981 yýlýnda on bir aylýk zindan hayatýndan aldýðý lezzeti hatýrladý. Manevi doyumun þahikasýný yaþamýþtý. Tekrar Yusuf’i öðretiye sarýlmak, Yusuf’i ahlaký, disiplini ve irfaný yaþamak için þu ana kadar yaþadýklarýný ruhi bir hazýrlýk saymalýydý.
6 Ekim 1991’de yine mahkemeye çýkarýldý. Fakat mahkeme vardýðý kararý ileride ileri de a.ýklayacaðýný ilan ederek duruþmayý kapattý. Ama kararýn mahiyeti hakkýnda fýsýltýlar dolaþýyordu ortalýkta.
Hamas, bu son mahkeme sýrsýnda Þeyh Yasin’in yargýlanmasýný protesto için grev ilan etti. Halk hareketine dönüþen Hamas’ýn çaðrýsý, hayatý felce uðrattýysa da, iþgalci yönetim geri adým atmadý. Fakat karþýsýndaki gücün mahiyetini gittikçe kavrýyordu.
1991 yýlýnýn sonlarýna doðruydu. Þeyh Yasin hücresinden tekrar alýndý. Avukatýyla görüþüyordu. Hal-hatýrdan sonra, Þeyh Yasin, avukatýnýn gözlerindeki hüznü fark etti. Yüzünden eksik etmediði mütebessim bir çehreyle:
__seni hüzünlü görüyorum, dedi.
__Þey!.. dedi avukat. Efendim, mahkeme geçen 16 Ekim’de kararýný açýklamýþtý. Ýlgili kararýn bir nüshasýný size getrdim.
__okur musun? dedi. Þeyh Yasin güven veren bir sesle.
__Sana zahmet… dinliyorum.
Avukat kararý okudu. Neler yazýlmaýþtý ki!.. 15 ayrý suçlama tek tek zikredilmiþ, Filistin’in asýl sahipleri onlarmýþ gibi ceza yaðdýrýlmýþtý. Halbuki öz vatanýndan sürdürülen, çocuklarý öldürülen, köyleri ve kentleri boþaltýlan, evleri baþlarýna geçirilen, meþru müdafaa hakký elinden alýnan, iþkenceye uðrayan, topraðý ve vataný iþgal edilen, insani her türlü yardýmdan, ilaç dan,gýdadan,sudan,elektrikten mahrum býrakýlan, sokaklarda her gün rasgele ateþlerle insanlarý ölen/öldürülen kendisiydi. Þimdi ise daðdan gelen baðdakini kovmuþ misali suçlanmýþtý. “bu, hep böyle oldu” diye düþündü. Tarh boyunca mazlumlar hep ezildi., har ve hakir görüldü. Sabýrla ve izzetle direndikten baþka çare olmayan bir yoldayýz. Yardýmcýmýz yüce Allah olduktan sonra ne gam!
Avukatýnýn okuduklarýndan en son.. öldürme emirleri verdiði için ömür boyu, Ýsrail’i yýkarakta yerine islami bir devlet kurmayý açýklayan kanun dýþýagla!) bir örgüt olan Hamas’ý kurduðu iddiasýyla da on beþ yýl hapis cezasýna çarptýrýldýðýný duydu.
Gülümseyen simasýyla avukatýna baktý.
__Allah’a hamd olsun dedi. Onlarýn bizim için öngördükleri cezayý inþallah rabbim uhrevi bir mükafata çevirecektir. Þunu biliyorum ki rabbimin buyurduðu gibi, onlarýn kalplerin de Allah’tan çok bizim korkumuz var.
Karþýsýndaki insanýn mütevekkil haline bakan avukat, düþünüyordu. Bunca sýkýntý, eziyet,hakaret, iþkence ve zorluklar karþýsýnda saðlam bir insan dahi sabredemezken bu sakat adam rabbinden aldýðý imayetle onlarý hiç umursamýyordu. Ona bu direnci, bu sabrý,bu tevekkülü, bu teslimiyeti yüreðinin sahibi ve imaný veriyordu. “Allah’a inanan bir insan tek baþýna kainata meydan okuya biliyor muþ”diye geçirdi içinden.
__Ebu Þenneb ne oldu, görebildin mi? Sorusuyla dalgýnlýðýndan sýt-yrýldý avukat.
__Geçenlerde, dedi. Iþýðýn bile girmediði tek kiþilik hücresinden 17 ay sonra çýkarýlýp koðuþlara alýndýðýný müjdelemek istiyorum. Ayrýca Rantisi hakkýnda da bir müjdem var: geçen Eylül ayýna kadar 2,5 yýl zindanda kaldýktan sonra býrakýldý. Ama üç ay geçmeden tekrar tutuklandý.
__Evet, duymuþtum.
__hiç bir sebep görülmeden iþgalci yönetim “idari dava” bahanesiyle onu bir yýldýr zindanda tutuyordu. Allah’ýn lütfu ve inayetiyle yine azat oldu.
Þeyh Yasin, bu geliþmeden mutlu olmuþtu.
__Bu haberlerine ve müjdelerine sevindim. Rabbim senide cennetiyle müjdelerisin.
__Amin, ecmain.
__Ebu Þenneb’le görüþme imkanýn var mý?
__Hýmm! Zannedersem yakýnda görüþebilirim.
__Ona selamlarýmla beraber zindan þartlarýnýn düzeltilmesi baþta olmak üzere kardeþler arasýndaki teþkilatlanmanýn koordine edilmesinde mesuliyet yüklenmesinin güzel olacaðýný iletebilirsin. Özellikle ön planda görülmemesini faydamýza olacaðýný bilerek hareket etmeli. Kardeþlerimizin de daha çok imani konularda maneviyatlarýný pekiþtirilmesi yönünde çalýþmalarýn sohbet ve derslerin düzenlenmesi ve bir programa yönelik olarak bu faaliyetlerin olmasýnýn faydalarýný bilecek biridir. Özellikle her gün toplu kur’an okuyup þahsi programlarýn dýþýnda vird ve zikirleriyle meþgul olmalarýnda fayda vardýr. Yine özellikle yapabilirlerse günün baþý ve sonun da tefekkür etmek, ihmal edilmemelidir. Zindandan çok iyi bir þekilde faydalanmamak için tutukluluk zamanýmýzý bir fýrsat bilmeliyiz.
__Doðrusu bazen buradaki zaman fýrsatýna özenmemek mümkün deðil.
Hiç zindan hayatý yaþamamýþ olan avukata bakan Þeyh Yasin:
__Hayýr, hayýr! Böyle düþünmemelisin, dedi. Bizler Allah’tan hiçbir zaman musibet dilemeyiz. Fakat baþa geldiðinde de en iyi ve en güzel þekilde sabretmesini de bilmeliyiz. Bu þekildeki imtihanlardan da ancak bu suretle faydalanabiliriz.
__Anladým efendim, dedi avukat.
__Ayrýca Rantisi’yede ulaþýrsa haber sevinirim. Tekrar dikkatli olamsýný hatýrlatýyorum. Ýntifadanýn koordinesinden de Mahmur Zahar’la dayanýþma içerisinde olmalarý gerek. Seçkin gençlere seçkin görevler vermeleri gerekebilir. Muhammed Deif ve Ýsmail Haniyye’ye sorumluluk yüklenebilir.
Þeyh Yasin birden durdu. Biraz düþündü.
__Birde dedi. Aðýr aðýr. Önemli bir durum daha ver. Hamas çatýsý altýndaki görevlerimizin güvenliði için kurduðumuz küçük bir islahlý birlik vardý. Onu aktif ve daha büyük bir direniþ haline sokmanýn yollarýný arasýnlar. Bu birlik Hamas’ýmýzýn silahlý kolu konumunda olmalý. Madem iþgal gücü bizi kendisini yýkmakla itham ediyor, biz de bu iddiaya layýk olmalýyýz. Zaten þartlar da bizi buna zorluyor. Mossad’ýn da kýþkýrtmalarýný da bu arada unutmamak gerek. Bu sebeple Rantisi birliðimizi “izeddin kassam tugaylarý” adýyla silahlý direniþ kanadýmýza çevirecek çalýþmalarý baþlatmalýdýr.
Þeyh Ýzeddin Kassam, Ýngilizlerin iþgali sýrasýnda þanlý bir direniþ gösteren önderlerimizdendi. Ýnþallah onun adýyla olan bu silahlý direniþ kanadýmýz adýna yanaþýr bir mücadele verecektir. Rantisi, neler yapacaðýný çok iyi biliyor. Özellikle Yahya Ayyaþ’ý bu iþte görevlendirmesinde faydalar görecektir. Ýnþallah bu giriþim Ýsrail iþgal gücüne karþý büyük bir atýlým olacaktýr. Zira þartlarýn gölgesinde Hamas, artýk yeraltýna çekilmeye itildi. Tekrar hatýrlatýyorum: Rantisi ve Zahar çok dikkatli davranmalýlar.
Kýa bir sükunetten sonra avukat konuþtu:
__6 ekimdeki son mahkemenizdeki ilan edilen genel grev hayatý felç etti. Öðrencilerin okullara, iþçilerin fabrikalara,halktan da Ýsrail’de çalýþanlarýn iþlerine gitmemesi bir çok iþlerin aksamasýna sebep oldu. Kudüs,cenin,nablus,batý Þeria ve Gazze’de hayat durdu.
__Allah Teala bu halký bir gün azaldýðýna kavuþturacaktýr. Yeter ki azimle, sabýrla þerefli olan direniþimizi ve intifadayý sürdürelim.
__Efendim , dedi avukat. Sanýrým yakýna zindanda biraz daha rahat etmenize vesile olacak geliþmler yaþayabilirsiniz.
__Ne gibi?..
__Dünya kamuoyunun ve insan haklarý kuruluþlarýnýn tepkileriyle gündemde tutulmanýz neticesinde sizi koðuþlara alabilirler. Böylece daha rahat edersiniz.
__Biz lütuf ve ikramlar için vesile olanlarý velinimet bilmiyoruz. Onlar sadece vesiledir. Dolayýsýyla þükrümüz, ancak Allah’a olacaktýr.
Böylece günler birbirini kovalarken Þeyh Yasin ömür boyu ceza almýþ bir mahkum olarak. Remle zindanýnda günlerini dolduruyordu.
Bu aralar elbiseleri içeri alýnýyor, ziyaretçilerine iyi davranýlýyor,ilgi gösteriliyordu. Doðrusu bu davranýþlardan içkilenmiþti.
O gün ziyaretine hanýmý ve on iki yaþlarýnda olan oðlu Adulgani geldi. Kocasýnýn hastalýðýnýn arttýðýný gören halime Hatun, üzgündü. Abdulagi ise babsýný görmenin sevincini sözlerine yansýtýyordu.
__Baba! Seni çok seviyorum.
__Ben de yavrum.
Çift camlarýn arkasýnda da olsa sevinçliydi, Abdulgani. Güzel sözler söyledi oðluna. Nasihatler etti.
Bir ara gözleri hanýmýna takýldý.
__Hayrola, dedi. Seni üzgün görüyorum. Evde bir þey mi oldu.?
__hayýr, dedi hanýmý. Evde bir þey olduðu yok tek sýkýntýmýz senin yokluðun.. çokta zayýflamýþsýn.
Tebessüm etti.
_Anlýyorum, dedi. Sbredin. Ýnþallah rabbimiz onlarý utandýracak. Bize düþen izzetimizi muhafaza ederek sabr-ý cemil göstermektir.
Halimizden þikayetimiz yok elhamdulillah. Hem zaten çocuklarda büyüdü sayýlýr.
Manalý gülümsedi Þeyh Yasin.
__seni bilirim hatun. Rabbinin rýzasýný gözettiðnide..dedi.çocuklarýmýz hususunda gözüm arkada deðil. Rezzak olan Allah elbette kullarýný unutmaz. Sana da bana da bundan böyle sabýrla ve namazla Allah’tan yardým dilemek, ona sýðýnmak ve Fiistin’imizin özgürlüðü için dua etmek düþer…
Nasihatler ve hasret dolu konuþmalar sonunda hanýmý ve oðlu gitmiþ, Þeyh Yasin odasýna alýnmýþtý. Fakat gözünden kaçmayan tek þey hala kendisine iyi davranýlmasýydý. “elbet bu iþte bir hikmet var” dedi kendi kendine. “bekleyip göreceðiz…”
Þeyh Yasin, ayný saatlerde tekrar hücresinden çýkarýldý. Þatafatlý bir þekilde döþenmiþ müdürün makam odasýna alýndý. Hiç görmediði ve tanýmadýðý sivil giyimli iki þahýs odaya girdi. Cezaevi Müdürü onlara hürmet ve saygý gösteriyor, deðerli olduklarýný hissettiriyordu.
Koltuklara oturduktan sonra müdür misafirlerine dönerek:
__Ne içerdiniz efendim? Çay,kahve…
__Çay iyi olur müdür bey dedi, iri yarý olaný. Þeyh yasinde içmez mi acaba
Müdür Bey, hatýrlamýþ gibi Þeyh Yasin’e döndü. Fakat sormadan cevabýný aldý.
__Hayýr! Bir þey içmiyorum.
Ýri yarý yabancý:
__Lütfen Þeyh Yasin, ikramýmýzý reddetmeyin dedi
Þeyh Yasin kendisine iyi davranýlmasýnýn sebebini anlamýþtý. Tekrar bir þey içmeyeceðini beyan edince, iri yarý sivil yabancý konuþtu:
__Þeyh Yasin! Biliyorsun ki ömür boyu hapse mahkum edildin. Artýk bu ömür burada ailenden, çocuklarýndan,en önemlisi de çok sevdiðin insanlarýndan ayrý kalacaksýn. Ayrýca sürekli bakýma muhtaç ve hastasýn. Gördüðüm kadarýyla epeyce de zayýflamýþsýn. Sana yazýk deðil mi? Halbuki bizler seni bu durumdan kurtarabiliriz. Böyle bir þansýnýn olduðunu bilmeni isterim.
__ “bizler” demekle neyi kastediyorsunuz?
__Bizler, dedi adam. Yani ikimiz, diyerek suskun arkadaþýný da iþaret etti eliyle.
__hangi sýfatla?..
Gayet rahat bir þekilde konuþuyordu adam:
__Biz, seninle Ýsrail devleti adýna konuþuyoruz. Senin buradan kurtulma þansýnýn olduðunu söylüyoruz!
__Yaa!
__Evet! Bizimle anlaþýrsan. Yani yardýmcý olursan neden olmasýn? Hem o kadar /zor bir þey deðil. Böylece sen de bu karanlýk zindandan kurtulur, rahat edersin.
__Nasýl bir anlaþmaymýþ? Dedi Þeyh Yasin.
__Aslýna dedi adam. Basit birkaç söz söylemeniz yeterli. Bizi, yani Ýsrail’i tanýdýðýnýzý kamuoyuna açýklarsanýz, dýþarýdasýnýz.
__Asla!
__Aniden ve hiddetle söylenen bu tek kelimelik tepki iri yarý adamý ürküttü. Ama tepki vermedi. “Bu sakat adam söylendiðinden de çetin cevizmiþ anlaþýlan” diye düþündü. Þeyh Yasin’i sýrýtarak dinledi.
__Asla! Ýsrail’i tanýdýðý açýklayamam. Böyle bir teklifi deðil kamuoyuna açýklamak. Kendi kendime dahi söyleyemem.
Ýri yarý adam yumuþadý:
__Sakin olun! Lütfen sakin olun. Yinede anlaþacaðýmýzý umuyorum. Biz sadece bir teklifle gelmedik. Diyaloga açýðýz. Þayet bu teklifimizi beðenmediyseniz o zaman bize karþý direnen çoluk-çocuðun yaptýðý taþkýnlýklarýn uygun olmadýðýný söylemeniz dahi kafidir. Unutmayýn! Bir cümlecik söyleyecek, özgürlüðünüze kavuþacaksýnýz.
Acý acý gülümsedi Þeyh Yasin. Bunlar deðimliydi peygamberleri Hz. Musa (a.s.)’ma kaþý çýkan, hile ve tuzaklar kurarak Hz. Zekeriya(a.s.)’ý ve Hz. Yahya(a.s.)’ý katleden
Gönderen: 25.05.2007 - 21:17
Bu Mesaji Bildir   muhammed yusa üyenin diger mesajlarini ara muhammed yusa üyenin Profiline bak muhammed yusa üyeye özel mesaj gönder muhammed yusa üyeyi arkadas listeme ekle Yukari
muhammed yusa su an offline muhammed yusa  
944 Mesaj -
Þimdide yumuþak sözlerle zehir dolu bal þerbetini içirmeye çalýþýyorlar. Fýtratlarý hile ve oyunlara yoðrulmuþ: lanetli sinsi insanlardý bunlar.
__o çoluk-çocuk dediðiniz kimseler, dedi Þeyh Yasin hýrsla. Bizim direniþ kahramanýmýz, intifadanýn yiðitleridir. Onlarýn aleyhine söz söylemek ne haddime! benim. Taþlarý küçük, yürekleri büyük insanlardýr onlar.
Daha devam edecekti ki Þeyh Yasin’in karþýsýnda hop oturup hop kalkan ikinci sivil izin vermedi.
__Yani, dedi asabi bir sesle. Bizimle anlaþmaya yanaþmýyorsunuz öyle mi? Unutmayýn ki bu durumda hep burada kalacaksýnýz.
Þeyh Yasin kýzgýn ve sertti:
__Evet, dedi. Bu zelil tekliflerinizle beni korkutacaðýnýzý mý sanýyorsunuz? Deðil sizi, iþgalci yönetiminizi dahi muhatap kabul etmiyorum. Zaten mahkemede de bunu dile getirmiþtim. En basit bir teklifinizin dahi yanýmda hiçbir kýymeti olmadýðýný bilmenizi istiyorum. Hepsi bu kadar!..
_Pekala Þeyh Yasin! dedi, iri yarý olaný. Seninle aslýnda daha çok konuþmak isterdik. Lakin biraz dinlenirsen daha iyi olur diye düþünüyorum. Zira þu an tüm tekliflerimize karþý negatif yüklüsün. Belki ileride yine görüþebiliriz kim bilir?

ON BÝRÝNCÝ BÖLÜM


Þeyh Yasin Remle zindanýnda uzun bir tecritten sonra nihayet koðuþlardaydý. Kardeþlerinin çevresinde hizmet için koþturduðu bir ortamda daha iyi hissetti kendisini.
Cemaatle namazlar,dersler sohbetler,kardeþlik havasýnda geçen programlý bir hayat. Zindanýn manevi havasýný baþkalaþtýrýyordu.
Bir ikindi sonrasý gözüne çarpan, düzenli ve programlý ortamý tefekkür ederken birinin yanýna sokulduðunu fark etti. Baþýný çevirdiðinde tebessüm etti.
__Allah kabul etsin efendim!
__Cümlemizin Ebu Abdullah. Gel, þöyle yanýma otur. Nasýlsýn?
__Allah’a hamd olsun. sizi iyi gördükçe iyi oluyoruz.
__Allah razý olsun Ebu Abdullah. Neyi düþünüyordum, biliyor musun?
__Hayýrdýr efendim.
__Geldim geleli, zindaný düzenli ve programlý gördüm. Sanki eskiye nazaran daha oturaklý ve daha imtizamlý bir ortam var. Ýdareyle de geliþmeye meyyal iliþkiler gözlüyorum.
__ Doðru gözlemiþsiniz efendim.Hepsini Ebu Þenneb’e borçluyuz.Hücreden çýkar çýkmaz iliþkilerimiz olsun,koðuþlarýmýz olsun Remle zindanýna bir düzen oturttu. Koðuþlarýmýzda günlük ameli ve ibadi programlarýn çekici ve sýkmayacak tarzda düzenli olmasýný,kardeþler arasýnda uhuvvet baðlarýnýn güçlenmesini,idarenin zulümlerine karþý birlik ve beraberlik içinde davranýlmasýný pekiþtirdi.Ýdarenin gasp ettiði haklarýmýzý almamýz konusunda bizi cesaretlendirdi.Sonuçta gördüðümüz gibi bazý nisbi düzelmeler yeterli olmasa da gerçekleþti.
Ýçinden Ebu þennebi hayýrla andý Þeyh Yasin.
__ Ebu Þenneb’den Allah razý olsun. Çalýþmalarýnýn karþýlýðýný fazlasýyla versin.Sahi Askalan’a sürgünü ne kadar oldu ?
__ Onun gelmesiyle teþkilatlý bir yapýya kavuþtuðumuzu anladýklarýndan tüm geliþmelerden onu sorumlu tuttular.siz gelmeden kýsa bir süre önce gönderdiler.Ama benim tanýdýðým Ebu Þenneb orada da boþ durmayacaktýr.Buna eminim efendim.
Gülümsedi Þeyh Yasin
__ Allah mazlumlarla beraberdir elbette… sana bir þey sorayým Ebu Abdullah !
__ Buyrun efendim .
__ Gerek elbise ,gerek baþka yönden ihtiyacý olan kardeþlerimiz mutlaka vardýr.Elbisesi fazla olan,yahut kullanmadýðý elbisesi bulunan kardeþlerimizden toplayýp sahibini belirtmeden ihtiyaç sahibi olan kardeþlerimize verebilirsek iyi olur.deðil mi?
__ Elbette efendim .Hemen yaparýz .
__ Bir de imaný konularda ve Kur’an okumada Rabbimizle olan rabýtamýzý perçinleþtirecek amellerde tavsiyelerde bulunulsa,tüm kardeþler için faydalý olacaðý kanaatindeyim.Bazý kardeþlerimizin de gecelerini ibadetle ihya ettiklerini fark ettim. Bazýlarýnýn da gündüzlerini oruçla geçirdiklerini … Buna çok sevindim.
Zira kulun rabbiyle rabýtasý güçlü olduðu müddetçe þeytanýn ona musallat olmasý güçtür.
__ Çok doðru efendim. Bunlarýn hepsi ,yine belirteyim ki Ebu Þenneb’in gayretleri ve örnekliði sonucu oldu.
1992 yýlýydý o sýralar.Ýsrail iktidarýndaki Likýd partisi seçimleri kaybetmiþti.Ýktidara gelen Ýþçi partisinin Genel Baþkaný Ýzak Rabin , baþbakan olmuþtu .Likud Partisinin Genel Baþkaný Þýman Peres’le yaptýðý “Ulusal Birlik “adlý koalisyon hükümetinde Þýman Peres ,Dýþiþleri Bakaný’ydý.
Bu dönemde Ýsrail yönetiminin FKÖ lideri Yaser Arafat ile birtakým görüþmelerde bulunmasý dikkat çekiciydi.Gaye :Filistin direniþi konusunda Ýslami direniþi muhatap almayarak bir giriþim de bulunmaktý.Bu sebeple Yaser Arafat ‘ý muhatap olmak ,diðer direniþ gruplarýný devre dýþý býrakmayý gerektiriyordu.Bu iþgalci Ýsrail’in iþine gelen ve çýkarlarýný kollayan sinsi oyunlarýndan biriydi.
Yine bu dönemlerde Ýsrail , yýkýlan Sovyetler Birliði ‘inde büyük bir Yahudi göçü dalgasýna maruz kaldý.Bu Ýsrail’in yýllardýr dünya Yahudilerine yaptýðý bir davetti.Böylece Filistinlileri katlayacak bir nüfus artýþý Siyonistlerin lehine yaþanacaktý.
Nitekim Bayýndýrlýk ve Ýskan bakaný olan Ariel Þaron söz konusu göçmen Yahudileri ,Filistin topraklarýna yerleþtirmek için 144.000 apartman inþa etmek üzere , geniþ çaplý bir program baþlattý.Filistin topraklarýnda bir çok yasadýþý yerleþim yerleri kurarak göçmen Yahudileri yerleþtirdi.Bu iþgalci Ýsrail’in devlet politikasýydý.
Remle zindanýnda ise zaman zaman Þeyh Yasin ‘in artan rahatsýzlýðý saðlýk sorunlarýnýn ciddiyetini gündeme taþýsa da Þeyh Yasin metanet ve þükürle sabretmeye çalýþýyordu.Ziyaretçilerine göstermemeye çalýþsa da tavýr ve hareketleri kendini ele veriyordu.Zindandaki kardeþler ise etrafýnda pervane misali dönüyor,üzerine titriyorlardýr.O ise bu haline raðmen tebessümünü yüzünden eksik etmiyordu.
Bir gün Ebu Abdullah , eski bir gazete parçasýný getirdi.Batýlý bir gazetecinin Filistin intifadasýný izlediði günlere dair kaleme aldýðý yazý dizisini içeriyordu.
__Efendim , izin verirseniz size bu haberi okumak istiyorum
__ Elbette Ebu Abdullah , dedi Þeyh Yasin ,
Bu arada birkaç kiþi daha kulak kabartýyordu.Ebu Abdullah okumaya baþladý:
__”Filistin intifadasýnýn izlemek için Ýsrail yönetiminden aldýðýmýz özel bir izinle çalýþmalarýn olduðu bölgeye hareket ettik .Ben fotoðraf makinemi ilginç kareler yakalamak için didinirken ,diðer arkadaþlarýmda kameralarýyla baþlarý kefiyeli,elleri taþlý çocuklarý ve askeri çekiyorlardý.Tabii biz basýn mensuplarý olarak askerlerin arkasýnda 5-10 metre gerideydik .Silahlarý taþ olan intifadanýn çocuklarý karþýsýnda askerler iyice sýkýþmýþtý. Sokaðýn baþýnda duran tankýn arkasýna sýðýnmýþ olan Ýsrail askerleri , uzaktan sapanlarla atýlan taþlara ateþle karþýlýk veriyorlardý.Fakat korkan kimdi? Oyunda , eðlencede olmasý gereken bu çocuklar , kurþunlarýn gölgesinde oyun oynarcasýna gülüyorlardý.
Köþeye sýkýþan askerler ileri gidemedikleri gibi , geri çekilmeyi de gururlarýna yediremiyorlardý.Öne çýkýp baþýna sardýðý kefiyesi ve elindeki sapanýyla her çocuðun fýrlattýðý taþ ,askerlerde panik havasý meydana getiriyordu .Doðrusu bu manzarayý hayranlýkla seyrettim.
Heyecandan biraz ilerlemiþtim ki o sýrada sokaðýn askerlere yakýn olan ara kýsmýnda iki çocuk gözüme iliþti .11-12 yaþlarýndaydýlar. Diðerine göre daha çelimsiz olaný arkadaþýyla ateþli ateþli konuþtu.Arkadaþýna eliyle bekle iþareti yapýp kayboldu.Ýki dakika sonra hemen geri döndü.Elindeki taþý arkadaþýna gösterdi.
Daha dikkatli bakýnca taþ deðil de baþka bir þey olduðunu gördüm.Armut büyüklüðünde ,toprak renkli ,dolgunca bir þeydi.Çelimsiz çocuk arkadaþýna bakýp elindekini göstererek gülüyordu.Sonra “seyret “ dercesine arkadaþýna tekrar baktý.Baþýný sokaðýn köþesinde çýkarýp az ötelerinde olan Ýsrail askerlerine göz attý 10 kadar asker vardý.Elindekini iyice tuttu.Aniden sokaða fýrlayýp askerlere doðru koþtu.Bu derece yakýnlarýna kadar sokulmuþ bir çocuk görmek ,askerlerde þaþkýnlýk yarattý .Çocuk yavaþladý .Askerlere iyice yaklaþtýðýna kanaat edince elindekini aðzýna götürdü.Pimi sökülmüþ el bombasý gibi elindekini askerlerin ortasýna fýrlattý.
Ýsrail askerleri panik ve telaþ içinde kendilerini yere attýlar.Elleri miðferlerinin üzerinde ,silahlarý da yerlere savrulmuþ bir halde yüzükoyun yerde uzanmýþlardý.Ortalarýna düþen el bombasýnýn patlamasýný bekliyorlardý.Bir iki üç …derken ilerleyen saniyeler boyunca hiçbir þey olmadýðýný gören askerlerden biri ,hafifçe baþýný kaldýrdý.Ortalarýna düþen nesneye baktý.
__Allah kahretsin! Patetes’miþ ,dedi baðýrarak.
Çelimsiz çocuk köþeden askerlerin yaþadýklarý bu korkaklýðý seyrediyor,arkadaþlarýyla beraber karnýný tuta tuta gülüyordu.Bu manzarayý unutmam mümkün deðil.Zira intifadanýn çocuklarý oyun oynarcasýna savaþýyorlardý…”
Ebu Abdullah’ý dinleyenler gülüyordu.
__ Ýntifada nesli ,dedi Þeyh Yasin .Cesur ve zeki nesil .Rabbine hamd etti.Hala yüzünden eksik olmayan tebessümü memnuniyetini gösteriyordu.Zindanda olmasý intifadayý aksatmamýþ, daha çok alevlendirmiþti.
O gün müsait bir zaman gözleyen Ebu Abdullah Þeyh Yasin’le konuþuyordu.
__Efendim ! Abdulaziz Rantisi selam yolamýþ .Dýþarýyý merak etmememizi, her þeyin yolunda olduðunu söylemiþ .Hem sizi çok özlemiþ , hem de dua istemiþ.
__ Buna sevindim Ebu Abdullah ,Rantisi’nin sorumluluðu artmýþ . Zor bir dönemden geçiyor.Fakat Zahar,Haniye ve Muhammed Deif’ten yardým göreceðini umuyorum. Yahya’yý da unutmamak gerek Artýk mücadelemizde kendi kadrolarýmýzý kuracak kardeþlerimiz çok .Bu konuda çekingem yok.Yalnýz bazý mesajlarýmýz Rantisi’ye ulaþtýrýlsa iyi olur.Yalnýz olmadýðýný bilmesi gerek.
__ Birde Askalan’dagüzel haberler var efendim.
__ Askalan mý?
__ Evet efendim.Askalan zindanlarýndan… Ýsmail Ebu Þenneb oraya nakledilir nakledilmez oldukça aktif faaliyetler yürütmüþ.Mahkum kardeþlerimizi zindan þartlarýnýn düzeltilmesi için organize etmiþ.Sosyal þartlarýn iyileþtirilmesine yönelik haklarýný almak için bir açlýk grevi düzenleyip þartlarý nisbeten düzeltmiþler.Anlaþýlan iyiye doðru bir gidiþ varmýþ.
__ Ebu Þenneb’e Allah rahmet etsin.O,gerçekten yiðit bir mümin,yiðit bir direniþçi .Allah yolunda gayret gösterenlerin yardýmcýsýdýr.Darýsý ,diðer zindanlarda bulunan kardeþlerimizin baþýna. Ýntifadanýn tüm hýzýyla devam ettiði günlerde endiþe sahibi yürekler her þeye raðmen direniþi canlý tutmak , halkla kaynaþmak ,halký irþada devama etmek için azim ve gayret içindeydiler.Sürekli gözetim ve baský altýnda olmak bile buna engel deðildi .Çekilen çile kutsaldý ve bu kutsal çilenin yolu kolaylýklarla döþenmiþti.Zorluk: Allah’ýn bir sünneti,önceki nesillerden beri süregelen bir kanunu ilahisiydi.Kendisi kutsal olan davanýn çilesi de kutsal olmalýydý.
*
Gazze’de bir evde iki kiþi konuþuyordu:
___ Remle’den haber var,dedi Abdulaziz Rantisi.
___ Remle mi? Þeyhimizden ha ! diye sevincini gösterdi Mahmut Zahar.
___ Evet ,Þeyhimizden.
___ Yüce Allah onu en kýsa zamanda azad etsin.
Sonra bakýþlarýný pencereye çevirdi.Dudaklarýnda tüm içtenliðiyle gönül pýnarýndan sözcükler döküldü:
___ Allah’ým! Sen, mutlikal-usara’sýn.(1) Ona ve zindan ehli kardeþlerimize yardýmlarýn en güzeliyle nusret et!
___ Amin. Dedi Rantisi konuþmasýna devam edecek.Þeyhimiz teþkilatsal çalýþmalarýmýzýn koordinesini saðlamlaþtýrmamýzý,halkla iliþkilerimizi,çocuk ve gençlerle irtibatýmýzý kuvvetlendirmemiz için cami,mescit,kütüphane gibi sosyal faaliyet alanlarýndan çokça faydalanmamýzý , bundan geri durmamamýzý istemiþ.Sürekli üretken fikirler ve üretken faaliyetler içinde bulunmamýzý tenbihlemiþ.
_______________________
1- Esirleri azad eden

___ Sen ne düþünüyorsun ?dedi Mahmut Zahar .
___ Doðrusu,dedi Rantisi. Bu yöndeki çalýþmalrýmýz eskiden beri süregelmektedir.Yalnýz koordinasyon aðýmýzý perçinleþtirmek ve sohbet-ders halkalarýný evlerden de dýþarý taþýp söylenen yerlerde yoðunlaþtýrmamýzýn hareketin geliþimi açýsýndan iyi olacaðýný düþünüyorum.
___ Katýlýyorum söylediklerine. Zaten Gazze’de ve semtlerinde köklü bir çalýþmamýz var.Refah’ýn Yebna semtindeki Zinnurey Camii ve Bilal Ýbnul Rebah Camileri gibi camiler, cemaat ve müdavimlerin açýsýndan hep süregelen sohbet ve ders haklarý neticesinde arttý.
___ Bilal ibnu Rebah Camiinin kütüphanesini de unutma.Takriben beþ bine yakýn kitap var orada .Gençler,çocuklar,halk az mý faydalanýyor oradan.
Mahmud Zahar sözü aldý:
___ Mýsýr sýnýrýna yakýn Tellu’s-sultan mahallesinin Nur Camiine kadar faaliyet aðýmýz bu taraflarda saðlam.Ama kuzeyimizde de bunu pekiþtirmeliyiz.
___ O taraflarda da köklü çalýþmalarýmýz devam ediyor.Kuddüs’ün kuzeyindeki Enes ibnu Malik camiinden cenindeki Haretud-Demec camiine,oradan da el-Halil Ýbrahim Camiine kadar, hatta Askalan dahil faaliyetler süregidiyor.Yine de dediðin gibi daha çok önem vermeli;halký bilinçlendirmeye,direniþ göstermeye,intifadayý sýcak tutmaya yönelik çalýþmalarý artýrmaya koyulmalýyýz.Zannedersem Þeyhimiz ,bizi motive için tavsiyelerde bulunuyor.Ayrýca yardým faaliyetlerini de aksatmamamýzý öðütlemiþ.
___ Yardým mý?
___ Evet! Ýhtiyaç sahiplerine ayni ve nakdi yardýmýn yaný sýra saðlýk ve eðitim yardýmlarýný dahi unutmamak gerek.Biliyorsun ki Þeyhimizin her zaman,özellikle esir ve þehit ailelerine yardým için öncelikli tavsiyeleri vardý.Bu arada dul ve yetimleri,mahkum ailelerini de unutmamak lazým.Halka her yardým anýnda bir-iki cümle de olsa gönül okþayýcý sözler ve direniþ ruhunu geliþtirecek nasihatlerle sohbet etmenin çok faydalarý var.Bugün mevcut geliþmemizin temelinde bu yaklaþýmýn olduðu bir hakikattýr.
___ Öyleyse organizemize daha önem vermeliyiz.Zira istikbalimiz bunun üzerine kurulu.Halktan kopuk bir hareket baþarýlý olamaz.
___ Çok doðru bir tespit,dedi Rantisi.Bir önemli husus daha þu ki bizim dýþýmýzda da bir çok direniþ gruplarý var .Hepsiyle ortak noktamýz ve ortak tavrýmýz,direniþte birleþmektir.Ýþgalci yönetime karþý bu yönümüzle birlik ve beraberliðimizi muhafaza ediyoruz. Bu beraberliði islami cihad hareketiyle daha çok yakýnlaþtýrýp desteðimizi sosyal, kültürel ve askeri yapýdan da perçimleþtire biliriz.diðer direniþçi gruplarla olan beraberliðimizi unutmadan…Zira bu gün dünya kamuoyunda bulunan haberler arasýnda iþgalci Ýsrail’in birliðimizi bozacak adýmlar attýðýný sende duymuþsundur.
__Evet maalesef! Ýþ baþýna gelir gelmez Ýzak Rabin, sözde islami kamuoyunu Filistinli’lerle ulaþmaya yönelik demeçler verdi. Çeþitli giriþimler de bulundu.
__Fakat iþgalci Ýsrail bunda samimi deðil. Zira direniþ birliðini bozmaya yönelik tüm direniþ gruplarýný deðil, sadece Yaser Arafat’ý ve örgütünü muhatap aldý. Tut adamý Güney Lübnan’dan Tunus’a sür. Orada da karargahlarýný bombala. Ýslami direniþ artmasý karþýsýnda korkup, korktuðun bombaladýðýn adama sarýl!.. bu politika ancak iþgalci Yahudi’ye yakýþýr.
__zaten onlarda öyle yapýyor. Hem görünen o ki, Arafat’ta bundan pek þikayetçi deðil. Tavizler vermek pek zoruna gitmiyor. Þimdiden iþgalcilerin her söylediðine razý gibi.
__O böyle kabul etse de, dedi Rantisi. Bizler asla iþgalci Yahudi’ye özgürlüðümüzü feda etmeyeceðiz. Kanýmýzýn son damlasýna kadar direniþten ve mücadeleden geri durmayacaðýz. Ya Filistin azat olacak yada biz þehit…Baþka yolu yok bu iþin…ON ÝKÝNCÝ BÖLÜM

1992 yýlýnýn son günleriydi. Kýþ mevsimini kendisini iyice hissettirdiði bir soðukluk yaþanýyordu Filistin’de. O gece soðuða aldýrmayan birileri de vardý. Kalpleri katý, elleri silahlý Ýþgalci Ýsrail askerleri.
Gazze dahil büyük bir operasyon yaþanýyordu o gecenin ayazýnda. Baþta Abdulaziz Rantisi olmak üzere yüzlerce insanýn evleri basýldý gecenin geç saatlerinde. Evinden alýnan herkesin elleri, ayaklarý ve gözleri baðlýydý. Toplu bir þekilde bilinmeyen bir yere doðru yola çýkarýldýlar.
Sarsýla sarsýla yol alan araçta Rantisi’nin elleri ve ayaklarý oynatýlmayacak kadar sýkýydý. Neler olduðunu düþünüyordu. Bir yerlere götürülüyorlardý. Ama nereye?.. bir çok kimsenin varlýðýný hissediyordu. Ama kimlerdi?..
Bir ara yanýndakine fýsýldadý. Sert bir þekilde ikazla uyarýlýnca, þartlarý zorlamadý. Eziyet ve meþaket dolu bir yolculuktan sonra nihayet yolculuklarý sona erdi.
Askeri araç, kamyonu taþlýk ve kuru bir arazide durdurdu. Tüm araçlar çevrede alýnmýþ olaðanüstü güvenlikle, tutuklularý boþ araziye býraktýlar. Gittikçe artan tutuklular yüzerceydi. Her kes neler olduðunu, neden bura getirildiklerini, buranýn nesri olduðunu büyük bir merakla fýsýldaþýyor; bir þeyler öðrenmeye çalýþýyordu. Meraklarý dindiren megafonik bir ses duyuldu:
__Sizler, Ýsrail Devleti’ne yapmýþ olduðunuz yasa dýþý faaliyetlerden dolayý, bir daha ülkeye sokulmamak üzere Güney Lübnan’ýn Mercuz-zuhr denilen bu bölgesine, 415 kiþi olarak sürgün edinmiþ bulunuyorsunuz..
uðurtular arttý. Tepkiler çoðaldý. Fakat her yaný saran eli silahlý askerlere karþý ne yapýlabilirdi ki? Askeri konvoy geri çekilirken yalnýzlýklarýyla baþ baþa kalan 415 kiþi þaþkýnlýk içerisindeydiler.
Haber kýsa sürede dünya basýnýnda ilk sýralarda yer aldý. Akýn akýn haberciler Mecruz-zuhur’a yýðýldý. Dünya ülkelerinden Ýsrail’e kýnamalar yaðmaya baþladý. Ýnsan haklarý kuruluþlarý ve yardým kuruluþlarý harekete geçti. Çadýrlar kuruldu. Gýda ve giyim yardýmlarý bu taþlýk ve kurak araziye yýðýldý.
Rantisi, aralarýndan indirilir indirilmez hemen bir þeyler yapmasý gerektiðini anladý. Özce gözleri birilerini aradý, Mahmut Zahar’ý görünce sevindi.
__Sende ha! Dedi garip bir sevinçle. Sarýldý dostuna.
__Evet ya! dedi Zahar. Kimler yok ki!- iþgalci Ýsrail’i kastederek –bunlar ne planlar Allah aþkýna?
__Hala anlamadýn mý? dedi Rantisi. Bak þu insanlara. Hepsi tahsilli, okumuþ insanlar. Bir çoðu da üniversite hocasý…
__Sanki hepsi bilinçli olarak seçilmiþ.
__Aynen öyle. Tüm bu insanlar manevi direniþimizin gücü ve yöneticisidirler. Ýþgalci yönetim böylelikle Hamas’ý zora sokmak istiyor. Ama Allah’ýn izniyle Hamas ve Ýntifada sekteye uðramayacaktýr.
Aradan geçen ilk þaþkýnlýktan sonra, Rantisi tüm sürgünleri topladý.
_Arkadaþlar! dedi. Bir imtihan dönemi geçiriyoruz. Sizlerin de fark etmiþ olduðunuz üzere, hepimiz seçilerek buraya sürgün olarak getirildik. Ýþgalci yönetimin bundan gayesi direniþin ve intifadanýn gücünü kesintiye uðratmaktýr. Zira içinizde bir çok arkadaþýmýzý direniþin bel kemiði olarak görüyorum…
biraz durdu, nefes aldý. Arkadaþlarýna göz gezdirdi. Tekrar konuþtu.
__Zannedersem ilk þoku hepimiz atlatýk sayýlýr. Þimdi toplanmamýzýn sebebine gelmek istiyorum: yavaþ yavaþ gördüðünüz gibi buraya bir çok yayýn-basýn aracý geliyor. Bunu fýrsat bilmeli ve mazlumiyetimizi tüm dünyaya anlatmalýyýz. Bu sebeple aramýzda koordine bir çalýþma yapýp iþ bölümünde bulunmamýz kaçýnýlmazdýr. Yapýlan yardýmlarý daðýtmak, sorunlarla ilgilenmek, adýmýza demeç vermek gibi…Bunun için öncelikle bir sözcümüzün/ temsilcimizin olmasýný teklif ediyorum…
kalabalýk arasýnda sesler yükseliyordu.
__Haklý, doðru söylüyor.
__Birinin adýmýza konuþmasý gerekiyor.
__Dünyaya derdimizi/Ýsrail zulmünü anlatmak gerek.
__Bir temsilcimizin olmasý þart.
Yapýlan teklifler sonun da Abdulaziz Rantisi tüm sürgüncülerin temsilcisi olarak kabul edildi. Zira o, bu iþe en uygun insandý.
Hemen Mahmut Zahar’la birkaç kiþilik iþtiare grubu kurdu. Aralarýnda iþ bölümü yaptý. Zahar’la da her konuda sýký sýkýya görüþüyordu. Artýk sürgünler daha düzenli, daha nizamlý olmuþtu.
Bir haber ajansýnýn muhabiri Rantisi’ye soruyordu.
__Sayýn Rantisi! söyler misiniz, acaba niçin buraya sürgün edildiniz?
__Bizler topraklarýmýzý iþgal eden Ýsrail askerleri tarafýndan haksýz bir þekilde sürgün edildik. Gece yarýsý evlerimizden apar topar alýndýk. Ellerimiz, ayaklarýmýz, gözlerimiz baðlý bir þekilde buraya sürüldük. Hiçbir sebep ve gerekçe gösterilmedi. Tek suçumuz, iþgale direnmek. Bu bizim için þereftir. Þu insanlarýn hepsi okumuþ, aydýn insanlar. Çoðunlukla üniversitelerde hocalýk yapan kimselerdir. Filistini’in iþgalini, Ýsrail bu yollarla gündemde tutmakla aslýnda propagandamýz açýsýndan bize yardýmcý olduðunun idrakinde deðil.
_ Peki ne yapacaksýnýz? Bir planýnýz var mý?
_Filistin de olduðu gibi burada da direnecek ve topraklarýmýza döneceðiz. Tüm dünyanýn Filistin’deki Ýsrail zulmünü görmesini istiyoruz. Ýnsanlarýmýz her gün öldürülüyor. Plastik mermiler diye gerçek mermilerle çocuklarýmýz katlediliyor. Hapishanelere yýðýn yýðýn insanlarýmýz týkýlýyor. Her gün gittikçe artan bir zulüm yaþanýyor Filistin’de
-Sayýn Rantisi! Avrupa ve Arap ülkelerinin bazýlarýndan yapýlan bir takým açýklamalar var. Sizlere oturma izni verip mülteci olarak kabul edebileceklerini söylüyorlar. Siz ne düþünüyorsunuz bu açýklamalar karþýsýnda?
-Biz baþka ülkeye iltica etmek gibi bir niyette deðiliz. Gidebileceðimiz tek yer Filistin’dir. Ya oraya döneriz ya da burada evlerimize dönene kadar kalýrýz.yýllardýr Ýsrail iþgal yönetimi bir çok Filistinliyi ferdi veya gruplar þeklinde sürgüne göndermiþtir. Ayrýca Ürdün, Lübnan baþta olmak üzere dünyanýn birçok ülkesinde mülteci olarak bulunan milyonlarca insanýmýz vardýr. Bizimle beraber onlarýnda dönmelerine izin verilmelidir. Bu konuda dünyanýn tüm ülkeleri Ýsrail’e baský uygulamalýdýr.
-Burada kalacaðýz diyorsunuz. Ama burasý soðuk ve…
-Olabilir. Kýþýn soðuðu yazýn sýcaðý pahasýna vatanýmýza dönene kadar burada kalacak baþka bir öneriyi hiçbir suretle kabul etmeyeceðiz.
O akþam toplanan istiþare grubu, özellikle bazý Avrupa ülkelerinden ýsrarla yapýlan çaðrýlarý deðerlendiriyordu.
-Fransa, tüm sürgünleri kabul edebileceðini açýklamýþ, dedi Mahmut Zahar.
-Ýngiltere ve Almanya’da…dedi bir diðeri. Rantisi istiþare grubunu oluþturanlarýn yüzlerine tek tek baktý.
-Peki siz ne düþünüyorsunuz? Dedi.
Sesler yükseldi.
-Ben derim ki bu, danýþýklý bir dövüþ olup buradaki bereberliðimizi bozmaya yönelik bir fitnedir.
-Bence bu teklifler iþgalci gücün ekmeðine yað sürmekten baþka bir þey deðildir.
-Bu teklifler bizlerin vatanýmýzdan ve direniþten ebediyyen vazgeçmemiz anlamýna geliyor.
Memnun ve bir o kadar mutlu bir þekilde gülümsedi Rantisi.
-Kardeþlerim! Dedi. Böyle düþündüðünüzü biliyordum. Sizlerle ayný kanaatteyim. Bu teklifler bize iyilik deðil, kötülüðün ta kendisidir. Bizler intifadasýz bir hayat düþünemeyiz. Buradaki birlik ve beraberliðimizi bozacak her türlü teklif ve iþe karþý yek vücut olmalýyýz. Ya hepimiz yeniden Filistin’e döneceðiz ya da dönene dek burada kalacaðýz. Batýlý ülkelerin cazip teklifleriyle davamýzý býrakmayacak, onlara intifadanýn tavsiyesi ve gücünü kaybetmesi zevkini tattýrmayacaðýz. Emin olun kardeþlerim! Batýlýlar bizden çok, iþgalci Ýsrail’in zor durumda kalmamasý için bu teklifleri yapýyorlar…
Direniþ ve azimle Murcuz-zuhur bölgesinde bu 415 sürgünün hikayesi gün geçtikçe dünya basýnýnda artan bir ilgiyle izleniyordu. Günlük hayatlarýndan kesitler, yaþadýklarý zorluklar, kararlýlýkla geri dönüþ için direnmeleri Filistin davasýný gündemden düþürmüyordu. Tüm dünyada Ýsrail’e büyük bir tepki doðmuþ ve gittikçe yayýlýyordu.
Artan uluslar arasý baskýlara Birleþmiþ milletlerinde nispeten katkýsý oldu: gündeme çeþitli Arap ülkelerince getirilen soruna, çözüm bulunmalýydý. Neticede 799 sayýlý bir karar birleþmis milletler kurulunca alýndý. Buna göre; Güney Lübnan’ýn Mercuz-zuhur bölgesine sürülen sürgünlerin vatanlarýna dönmelerine imkan saðlanmasý Ýsrail’den istenmiþti.
Havalar nispeten ýsýnmýþ, kýþ bitmeye yüz tutmuþtu.. yapýlan baskýlar sonucu Ýsrail’in bazý açýklamalarý, ortalýða yayýldý. Hile ve tuzak kokan bu açýklamalar, Yahudi hinliðini bir kez daha belgeliyordu.
O gün bir araya gelen istiþare heyeti toplantýsýnda, Ýsrail’in teklifi gündemdeydi.
-Kardeþlerim! Dedi Rantisi. Ýþgalci yönetim bazýlarýmýza kapýlarý açabileceðini açýklýyor. Ne dersiniz?
-Biz dedi Mahmud Zahar. Seni kendimize temsilci seçtik. Bizi en iyi þekilde temsil edeceðine inanýyoruz. Ne düþündüðünü öðrenmek istiyoruz.
Diðer üyelerden de sesler yükseldi:
-Evet, evet! Sen bizim temsilcimizsin. Bu konuda nasýl davranmamýz gerektiðini biliyorsun. Düþüncelerini öðrenmek istiyoruz.
-mademki, dedi Rantisi. Fikrimi öðrenmek istiyorsunuz, açýklayayým: Bu teklif Yahudi’nin oyunlarýndan bir oyundur. Þurada kenetlenmiþ olan birliðimizi bozmaya yöneliktir. Ýçimize fitne ve ayrýlýk tohumlarý atmaktýr. Yoksa bize acýnmýþ da yapýlmýþ bir teklif deðildir.
-öyleyse ne düþünüyorsunuz? Dedi bir ses.
-Öncelikle Allah’a hamd etmek gerek. Çünkü batýlý ülkelerin tekliflerine ve bu kýþ boyu çektiðimiz sýkýntýlara raðmen, topraðýmýza geri dönmeye yönelik direniþimiz meyvelerini vermeye baþladý. Kanaatimce iþgal yönetiminin bu teklifi onun acziyetini ve sýkýntýda olduðunu gösteren bir alamettir. Birliðimizi bozmadan, beraberliðimize gönderecektir. O, her þeye kadirdir. Tüm sürgünlere kapý açýlmadýkça böyle bir teklifi kabul etmeyeceðimizi deklare etmeliyiz. Bu uðurda büyük bir sabýr, fedakarlýk ve dayanýþma örneði sergilemeliyiz.
Yüzlerde memnun bakýþlar vardý. Gözler gibi yüreklerde ayný duygular için atýyor, ayný fikirler için çýrpýnýyordu. Azimle direnilecek, kararlýlýk içinde mercuz-zuhur dan bir tek ferd ayrýlmayacaktý.
Ayný dönemde gündemde Ýsrail ve FKÖ lideri Yasar Arafat arasýnda bir müddettir devam eden barýþ görüþmeleri vardý. Ýþçi Partisi genel baþkaný Ýzak Rabin, iktidara geldiði andan beri görünüþte barýþçý bir tavýr sergiliyor, Filistin sorununu hal edeceðine dair Ýsrail ve dünya kamuoyuna mesajlar vererek buna zemin hazýrlýyordu. Likud Partisi Genel Baþkaný Þimon Peres ile “Ulusal Birlik Hükümeti olarak, bu meselede el ele verdiler. Arafat ile yapýlan perde arkasý görüþmelerde baþbakan Rabin ve yardýmcýsý ayný zamanda dýþiþleri bakaný olan peres ,uyumlu bir ikiliydi.
Kapalý kapýlar arkasýnda Amerika ve Ýsrail’in önde gelen temsilcileri aralarýnda bu konuyu görüþüyordu..
-1987’den bu yana gittikçe artan intifadadan dolayý huzur görmedik, dedi. Ýsrail temsilcisi. Her gün geliþen Ýslami Hareket karþýsýnda kalýcý tedbirlerin alýnmasý mutlak Filistin coðrafyasýnda direniþçi örgütler içerisinde Ýslami Cihad ve Hamas gibi radikal örgütler kontrole gelmeyen örgütlerdir. Geri kalanlar içerisinde de FKÖ, tezimize en uygun örgüttü. Zira görünüþte de olsa tavsiyeleriniz üzere kontrollerine vereceðimiz bazý bölgelerdeki sözde özerklik, bizim de lehimize olacaktýr. Hem böylelikle siyasi arenada dediðiniz gibi FKÖ’yü muhatap almakla radikalleri ve diðerlerini devre dýþý býrakmak gibi bir yararýmýzý da elbette unutmuyoruz.
-Tamamen doðru deðerlendirmeler bunlar, dedi Amerikalý temsilci. Zaten biz de artan uluslar arasý baský karþýsýnda söz konusu bu faydalardan dolayý size bu tavsiyelerde bulunuyoruz. Hem FKÖ’yü de siyasi arenaya çekmekle silahlý direniþten kopararak uysallaþtýrmýþ olursunuz. Hatta belki de ilerde aðzýna bir parça bal çalmakla radikallerle bile birbirine düþürebilir yahut onlar vasýtasýyla radikalleri kontrol altýna alabilirsiniz. Dostum! Biraz uzun vadeli düþünmek gerek. Hele bir de önümüzdeki eylül ayýnda baþkan Clinton huzurunda varýlan “Prensipler Deklarasyonu” imzalanýrsa gelecek yol Rabin, Peres ve Arafat Nobel barýþ Ödülü’ne aday bile olabilirler.
Neticede Arafat ve Rabin arasýnda uzun süren görüþmeler sonunda 13 Eylül 1993’te Beyaz saray’da Baþkan Clinton’un huzurunda planlandýðý gibi el sýkýþma gerçekleþti.
Yaser Arafat’ýn yüzü gülüyordu. Rabin ise asýk suraktý ve tereddütlü görünüyordu. Bu durum Amerika’nýn baskýsý sonucu imzaladýðý bu anlaþmayý dahi içine or sindirdiðinin göstergesiydi. Ayrýca isteksiz olmasýnda aþýrý saðcý Yahudilerden vatan hainliði yaftasý yemek de vardý. Nitekim yýllarca terörist nazarýyla bakýlan Arafatla ayný masayý barýþ anlaþmasý adýna yaklaþmak ve el sýkýþmak, bir çok aþýrý saðcý Yahudilerden vatan hainliði yaftasý yemek de vardý. Nitekim yýllarca terörist nazarýyla bakýlan Arafat’la ayný masayý barýþ anlaþmasý4 adýna paylaþmak ve el sýkýþmak, bir çok aþýrý saðcý Yahudi’nin düþmanlýðýný kazanmak demekti.
Ýmzalanan Prensipler Deklarasyonuna göre, FKÖ’ye Gazze ve Batý Þeriadaki bazý bölgelerde özerklik verilmesi ve Filistin özerk Yönetiminin kurulmasý gibi sözde haklar anlatýlýyordu. Özerklik tanýnan bölgelerde Özerk Yönetimin polis gücü göreve yapacak, asayiþi saðlayacaktý.
Artýk bu yönde FKÖ ve Ýsrail arasýnda bazý çalýþmalar devam etti. Ýlerde Arafat, Ramallah’a bürosunu kurup bir meclis çalýþmasý yapacak ve seçilen milletvekillerijyle kendi baþkanlýðýnda Özerk Yönetimin devletleþmeye giden kadrolarýný oluþturacaktý. Baþta asayiþ birimleri olmak üzere hýzlý bir yapýlanmaya gidildi. Arafat, Arap ülkeleri, Amerika, çeþitli uluþlararasý kuruluþlar ve birleþmiþ Milletler’den gelen parasal ve siyasal desteklerle hýzlý bir yapýlanma çabasýndaydý.
* * * * * *
Ramle zindanýnda akþam vaktiydi. Filistinlilerle ilgili siyasi geliþmeler karþýsýnda tüm kulaklar haberlere kilitlenmiþti. Ama Mercuz-zuhr sürgünleri de unutulmamýþtý.
O geceki sohbet halkasýnda Þeyh Yasin’le konuþulanlar önce Mercuz-Zuhr’la baþlamýþtý:
-Efendim, dedi bir mahkum. Sürgünlerimiz hakkýnda bir geliþme var mý? Dualarýmýzda hep onlar var.
-Elhamdülillah, dedi Þeyh Yasin. Sabýr ve sebatla direniyorlar. Birlik ve beraberliklerini koruduklarý müddetçe hiç kimse onlara bir þey yapamaz.
-Efendim, A.Aziz Rantisi’nin televizyonlara verdiði demeçler çok güzeldi.
-Evet doðru! Rantisi, ne yapacaðýný çok iyi bilen bir kardeþimiz. Rabbimiz onlarýn basiret ve ferasetlerini artýrsýn. Her türlü oyun, hile ve tuzaða karþý onlarý muhafaza etsin.
-Amin.
-Amin.
-Sizce dönme imkanlarý var mý efendim?
-Umutsuzluða düþmeyelim kardeþlerim. Rabbimiz, inancýmýzý koruduðumuz müddetçe üstün olduðumuzu müjdelemiþtir7. inancýmýzý kaybetmeyelim. Ayrýca yüce Allah “Ey iman edenler! Direnin ve kazanýn. Mevzilerinizi kaybetmeyin. Allah’a karþý sorumluluðunuzun bilincinde olun ki, baþarýya ulaþasýnýz” diye buyurmuþ ve birçok ayetinde de “Sabredenleri müjdele” þeklinde bizleri muþtulamýþtýr. Hak olan bir davayý savunmanýn ve haktan yana olmanýn elbet bir bedeli olmalýdýr. Bu bedeli en çok tevhid mücadelesinde peygamberler vermiþtir. Kur’an bize bu konuda bir çok haberleri, birçok kýssalarla mesajlar vererek anlatmýyor mu? Öyleyse düþmanýmýzýn çokluðu ve üstün donamýný bizi ümitsizliðe sevk etmemelidir. Zira çokluk ve maddi üstünlük, doðruluðun yahut haklýlýðýn delili olamaz. Hak olduðunu bildiðimiz bu yolda sabýrla, sebatla, ümidimizi yitirmeden yürümeliyiz. Bilin ki sabýr, direnmektir, direniþtir.
Olan geliþmeleri ferasetle deðerlendiren endiþeyi sorular da vardý.
-Efendim! Ýþgal yönetiminin Arafat’ý muhatap alýp barýþ görüþmeleri yapmasý, intifadaya zarar vermez mi? Filistin davasý darbe almýþ olmaz mý?
-Doðrusu dedi þeyh Yasin. F1ilistin liderliðindeki bölünmüþlük, Filistin’in menfaatlerine zarar verir. Bu, iþgalci Ýsrail’in de iþine gelir. Zaten bu anlaþmadan muradlarý da budur. Fakat biz oyuna gelmeyeceðiz. Direniþimiz bugüne kadar tüm gruplarla ortak bir noktada birlik ve beraberlik içinde devam etti. Ayný þekilde de devam edecektir inþallah. Bugüne dek Filistin davasý için dayanýþma gösterdik. Direniþimiz bugüne kadar tüm gruplarla ortak bir noktada birlik ve beraberlik içinde devam etti. Ayný þeklide de devam edecektir
inþaAllah! Bugüne dek Filistin davasý için dayanýþma gösterdik. Bundan böyle de ayný tavrýmýzý hem FKÖ, hem diðer gruplar, hem de Arap ülkeleriyle iyi iliþkiler göstererek devam ettireceðiz. Yalnýz bu tavýr barýþ anlaþmasýný tasvip ettiðimiz anlamýna gelmez. Zira barýþ yolu ile söylenen þey gerçek barýþ deðildir. Bu direniþin ve cihadýn yerini alamaz.
Remle zindanýnda birçok gece sürüp gidiyordu böylesi sohbetler. Aralarýnda Þeyh Yasin’in olmasýný kendileri için bir nimet kabul eden mahpuslar, durumdan azami derecede faydalanýyorlardý. Yalnýz Þeyh Yasin’in zaman zaman rahatsýzlanmasý, yürekleri hüzne boðuyordu. O, çok çekmiþ, çok iþkence görmüþtü. Ýþkence görmüþtü. Felçli bedeni takatini aþan bir sorumluluk yüklemiþti. Adeta beyni her uzvunun vazifesini yüklenmiþti.
Ertesi gün þeyh Yasin, yine cezaevi müdürünün odasýndaydý. Müdür çýkarken, odada kalan iki þahýstan birini tanýdýðýný hatýrladý. Birkaça ay önce kendisine Ýsrail yönetimi adýna bazý tekliflerde bulunan iki ajandan biriydi. Meselenin nereye uzanacaðýný þimdiden kestirmiþti.
-Hoþ geldiniz Þeyh Yasin! Dedi eski ajan yapmacýk bir tebessümle. Nasýlsýnýz?
-Allah’a hamd olsun iyiyim.
-Umarým sizi rahatsýz etmemiþizdir. Biraz konuþalým, istedik.
-Seçme hakkým var mýydý?
Sýrýtarak gülümsedi.
-Neyse!.. geçen görüþmemizde bazý tekliflerimiz olmuþtu hatýrlarsanýz. Düþünmeniz için de epey bir zaman aradan geçti. Þayet olumlu bir cevap alýrsak, kendinizi hemen özgün sayabilirsiniz. Söz veriyorum. Hükümetim adýna.
Ýster istemez gülümsedi Þeyh Yasin.
-Doðrusu tekliflerinizi hiç düþünmedim, dedi pervasýzca. Zira cevabýmý o zaman vermiþtim. Ýsterseniz tekrarlayayým. Hiçbir zama8n ve asla ne yönetiminizi tanýrým ne de intifadayý tenkit ederim.
Ajanlar, böyle kestirip atan bir cevap beklemiyorlardý. Anlaþýlan bundan sonrasý da pek ümit verici olmayacaktý. Yine dev son kozlarýný oynamalýydýlar.
-Doðrusu bizde sizi anlamýyoruz, dedi iri yarý ajan. Muhtaçsýnýz ve hapishane sizin gibi biri için pek iyi bir yer deðil. Bu sebeple size son bir þans tanýmak istiyoruz. Biliyorsunuz ki Baþkanýmýz Ýzak Rabin FKÖ ile bir barýþ anlaþmasý imzaladý. Arafat baþkanlýðýnda bir Filistin Özerk Yönetimi oluþturuldu. Düþünüyorum da Arafat’tansa neden muhatabýmýz siz olmayasýnýz. Yani Ýrsali tanýmanýz, intifadayý eleþtirmeniz gibi tekliflerden haydi vazgeçelim. Sizinde faydanýza olan özerklik anlaþmasýný kabul etmenizi deklare etmeniz karþýlýðýnda serbest kalabilirsiniz. Böylece direniþinizdeki gaye gerçekleþmiþ olur.
Acý acý güldü Þeyh Yasin:
-Direniþ ve intifada satýlýk deðil, dedi sertçe. Barýþ yolu diye söylenen þey ise gerçek barýþ deðildir. Bu, direniþin ve cihadýn yerini alamaz. Daha acýk söyleyeyim: hiçbir teklifinizi kabul etmediðim gibi, serbest býrakýlmam karþýlýðýnda dahi olsa, en basit teklifinizi/þartýnýzý bile kabul etmeyeceðimi bilmenizi istiyorum. Ýþgalci yönetiminizi de muhatap kabul etmeyeceðimi bilmenizi istiyorum. Ýþgalci yönetiminizi de muhatap kabul etmiyorum. Tek isteðimiz iþgal ettiðiniz topraklarýmýz kurtarmak ve hakkýmýzý geri almaktýr. Bu hedef er yada geç gerçekleþecektir.
Yüz hatlarýndan için için öfkelendiði belli olan ajan, neticede diþ göstermeye baþladý.
-Bak, ihtiyar!dedi öfkeyle. Ayaðýna geldik, onca tekliflerde bulunduk. Hepsini reddettin. Sabrýmýzý zorluyorsun. Unutma! Burada yüz yýl kalacak ve bir daha gün yüzü görmeyip çürüyeceksin. Anladýn mý?
Onurlu ve kararlý bir ses dalgalandý Remle’de:
-Benim için hapiste yüz yýl kalmak, karþýlýðýnda bir takým tavizler vererek çýkmaktan daha iyidir.
Her iki ajan, bu izzetli tavrýn karþýsýnda öfkelerinden çatlayacak kadar kýzmýþ, rezil olmuþlardý. Sakat ve felçli olan bir adam ölümü göze alýyor, fakat davasýnýn þerefine leke sürmüyordu.

*** *** *** *** *** ***

Rantisi’nin çadýrýna giren Mahmud Zahar, selam verdikten sonra oturdu. Biraz düþünceli görünüyordu.
-Hayýrdýr, dedi Rantisi. Seni rahatsýz eden bir þey mi var?
-Hayýr, yok!dedi. sadece düþünüyorum.
-Hangi konuda?
-Arafat’ýn yaptýklarýný tefekkür ediyorum. Direniþten siyasi Arenaya geçiþi bir kazaným olarak yormak, ne derece doðrudur? Düþün ki ellerini, ayaklarýný baðlamýþlar, ama baþkalarýnýn yardýmýyla ihtiyaçlarýný görüyorsun. Hem isteseler ihtiyaçlarýný karþýlamayabilirler yahut kýsabilirler. Bu ne kadar doðru ve tasvip edilir bir özgürlüktür. Anlamýyorum doðrusu. Bir çoklarý gibi anlamýyorum.
-Haklýsýnýz Zahar. Doðru denen olgu vahyin süzgecinden geçmezse, beþer aklýna göre ancak bu kadar olur. Teslimiyetçi bir tavýrla özgür Filistin’e sahip olunmaz. Ama þu da bir gerçektir ki tarih boyunca makam ve mevki hevesi; sahibini , aklýn ve hakikatin gereðini idrakten yoksun býrakmýþ.
-Basýn-yayýn bunu bir zafer gibi gösteriyor.
-Onlarýn iþi bu. Hepsi Yahudi tekelinde.. birçok kalem sahibinin aklý, Yahudilerin cebinde.
-Þeyhimizin tavrýný bu yüzden eleþtiriyorlar ya!
-Biz Arafat gibi elbette bu sahte barýþý kabul etmiyoruz. Fakat Arafat’la çatýþmayacaðýz da. Zira iþgalci Ýsrail yönetiminin bizi çekmek istediði tuzak bu. Fakat Þeyhimizin de dediði gibi tavrýmýz iþgalci yönetime muhalif olmak, bundan böyle istiþhadi eylemlerle Ýsrail’i yola getirmektir. Ýzzeddin Kassam Tugaylarýmýza ve Yahya Ayyaþ’a çok iþ düþüyor. Allah yardýmcýlarý olsun.
Mahmud Zahar konuyu deðiþtirdi. Alçak bir sesle:
-Havalar yine soðudu, dedi. Yaklaþýk bir yýla yakýn oldu buradayýz.
-Evet bir yýla yakýn oldu, dedi Rantisi. Elbet Rabbim bir çýkar yol gösterecektir. “Bizim uðrumuzda cihad edenleri biz, elbette yollarýmýza iletiriz..” (2- Ankebut:69) demiyor mu yüce Allah. Sabredecek, direnecek ve inþaAllah kazanacaðýz.
-Biliyor musun? Bu gece bir rüya gördüm.
-Allah hayretsin. Hayrýndan bizi de faydalandýrsýn.
-Hepimiz uçuyorduk. Neþeli ve sevinçliydik. Sonra sen baþta olmak üzere bazýlarýmýz düþtü., korkuyla uyandým.
-Ýnþaallah hayýrdýr. Umarým Rabbimiz bizi en kýsa zamanda vatanýmýza döndürecektir.
Rantisi aklýna gelmiþ gibi aniden durdu. Arkadaþý Zahar’ýn yüzüne baktý.
-Sahi, dedi. Kampýmýzda bir sorun yok inþaAllah? Kardeþlerimizin kararlýlýðýnda bir gevþeklik var mý?
-Hayýr yok! Allah’a hamd olsun. Birlik ve beraberliðimizi bozacak her türlü fitne ve teklife karþý herkes yek vücut gibi.
-Buna sevindim. Bazý maddi zorluklar yaþasak da istikrarýmýz, dayanaðýmýzdýr.
-Birleþmiþ milletlerin hakkýmýzda aldýðý 799 sayýlý kararý iþgalci yönetim umursamýyor bile.
Güldü AbdülAziz Rantisi:
-Dostum dedi Zahar’a. Birleþmiþ milletler hep karar alýr. Ýsrail ise kale almaz bu kararlarý. Hiç Birleþmiþ Milletlerin lehimize aldýðý bu kararýn peþine düþüp Ýsrail’e baský yaptýðýnrý duydun mu? Yahut Ýsrail’e yaptýrýmda bulunduðunu… yapamaz. Neden? Çünkü Ýsrail’in hamisi Amerika, Ýsrail hehindeki her türlü karýrý veto eder de ondan.
-Ne yazýk ki öyle…
Mahmut Zahar konuþmasýna devam edecekti ki, tam o anda çadýra doðru koþarak gelen bir ayak sesi, ikisinin de bakýþlarýný kapýya yöneltti.
Gönderen: 25.05.2007 - 21:18
Bu Mesaji Bildir   muhammed yusa üyenin diger mesajlarini ara muhammed yusa üyenin Profiline bak muhammed yusa üyeye özel mesaj gönder muhammed yusa üyeyi arkadas listeme ekle Yukari
muhammed yusa su an offline muhammed yusa  
944 Mesaj -
ON ÜÇÜNCÜ BÖLÜM

Batý Kudüs’ün kalabalýk caddelerinden birinde askeri bir servis otobüsü duraða doðru yaklaþýnca yavaþladý. Mesainin bittiði bu saatte yollar daha bir kalabalýklaþýyordu.
Askeri servis otobüsü,içindeki subaylarý belirli duraklarda indire indire ilerliyordu.Bir duraða doðru tekrar yavaþlayýp durdu.Fakat inecek subayýn kapýnýn aðzýnda durup son koltukta oturanla ayak üstü konuþmasý, otobüsü gözleyen birine beklediði fýrsatý vermiþti.Otomobilinin pedalýna bastý.Tam otobüsün ortasýna çarptýðýnda da elindeki ateþleme
Mekanizmasýnýn butonuna bastý.
Büyük bir gürültüyle havaya uçan otomobil, otobüsü de ikiye bölmüþ, ileri-geri savurmuþtu. Gökten yaðan demir parçalarý eþliðinde ortalýk ana-baba gününe dönmüþtü. Saða sola savrulan üniformalý insan parçalarý, þahadet operasyonunun çapýný gösteriyordu.
Ayný gün akþam saatlerinde bir evde iki arkadaþ konuþuyordu:
__Televizyonu açalýmda iþtihadý eylemin yankýlarýný seyredelim.
__Sahi. Dedi Muhyiddin Þerif kimdi bu eylemdeki þahadet (sayfa 135)
adayý?
__Henüz yeni doktor olmuþ bir kardeþimiz vardý ya?
__Hatýrladým niþanlanacaktý!
__Evet! Ama þahadetle niþanlandý!
__Rabbim þahadetini kabul buyursun! Yeþil kuþun kursaðýna nail etsin!
__Amin!...Bak haberler baþlýyor.
Televizyondaki spiker heyecanlý heyecanlý ilk haberi sunuyordu:
—Sayýn seyirciler! Bugün saat 17:30 sularýnda askeri servis otobüsüne Batý Kudüs’te düzenlenen intihar saldýrýsýnda intihar eylemcisi dâhil 8’i ölü ve 20 yaralýyla ortalýk kan gölüne döndü. Olay mahalline sevk edilen birçok ambulans ölü ve yaralýlarý hastanelere taþýdý. Bu arada basýn ajanslarýna gönderilen bir bildiride olayý Hamas’ýn askeri kanat Ýzzeddin Kassam Tugaylarý üstlendi. Söz konusu bildiride intihar eylemcisine övgüler düzülürken, þahadet eylemlerinin “Ýsrail’in iþgal ettiði topraklardan çekilinceye kadar ”devam
edileceði bildirildi.Olaydan hemen sonra Ýsrail hükümetinin yaptýðý açýklamada olay þiddetle kýnandý.Söz konusu intihar eylemcisinin evine yapýlan baskýnda ise eylemcinin ailesi gözaltýna alýrken,evleri buldozerlerle yýkýldý…
__Allah’ýn laneti üzerinize olsun, dedi Yahya Ayyaþ hýrsla. Deðil evlerimizi yýkýp ailemizi gözaltýna almak, hiçbir þekilde Allah’ýn izniyle bizi yýldýramazsýnýz.
Televizyonu kapatýp yerine oturdu.
__Biliyor musun Muhyiddin? Dedi.Aslýnda bu eylemi baþka bir þahadet adayý gerçekleþtirecekti.Lakin bizim genç doktorumuz aðlaya aðlaya öncelik istedi.
__Onun samimiyetini hatýrlýyorum. Filistin ve Kudüs bu genç kahramanlar sayesinde özgür olacaktýr inþallah.
__3-4 ay önce þehit edilen, dr. Fethi Þikaki’nin ahý içimde kalmýþtý.þimdi rahatladým. Ýþgalcilerin de eþleri ve çocuklarý aðladýðýnda bizim ne hissettiðimizi anlasýnlar.
__iþgalci yönetim suikastlerini dýþ ülkelere de yapmaktan kaçýnmýyor.
__Neden çekinsin ki? Arkasýnda Amerika gibi abide-i zulum bir hamisi varken… Fethi Þikaki Libya dönüþü malta adasýna uðradýðýnda Nasad tarafýndan mazlumane þehit edildiðinde yüreði yanan yine Müslümanlardýr. O muhterem bir insandý.
__Zaten son zamanda iþgalci yönetim iyice zývanadan çýktý. Öyle ki Yahudi yerleþimciler dahi ferdi eylemlere yöneliyorlar.
__Bunu dedin de aklýma geldi. Geçen yýldý galiba. Temmuz ayýydý. Hatýrlýyorum; bir Yahudi yerleþimci, Gazzemizde iþine gitmekte olan 19 yaþýndaki Ahmet Þair adýndaki adlý iþçi bir genci arabasýyla kasýtlý olarak arkadan vurup þehit etmiþti. Sen de hatýrladýn mý?
__Evet! Maalesef o olayý hatýrlýyorum. Ama Ramallah’ýn Devra El-Kara köyündeki olay da unutulur gibi deðildi.
Yahya’nýn hatýrlamadýðýný belirten þaþkýn bakýþlarý arasýnda olayý özetledi:
__Anlattýðýn olaydan iki ay sonra galiba Aðustos ayýydý. Yahudi yerleþimcileri Fililstin’lilere ait bir araziyi iþgal etmiþler. O esnada bir Filistinli kardeþimizi de kurþunla þehit ettikten sonra hýrslarýný alamayýp Ramallah’ýn yanýnda ki devra El-kara köyüne silahlý saldýrý da bulunmuþlar. Çýkan çatýþmada Hayri El_Fisi adýna bir kardeþimiz göðsünden yaralanýp olay yerinde hayatýný kaybetmiþti. Adamlar, daðdan gelip baðdakini kovuyor misali, topraðýmýzý karýþ karýþ iþgal ediyorlar. Bu halký da kuzu zannediyorlar. Ýþte yanýldýklarý nokta burasý.
Yahya Ayaþ imalý imalý konuþtu.
__Allah’ýn izniyle daha yanýlacaklarý çok noktalar olacak!
__Geçenler de, dedi Muhyedin Þerif. Bir haber aldým. Ýþgal yönetiminin gizli servisi Þinbet bazý satýlýk ruhlu kimseleri kullanarak, bilgi toplamak için faaliyet aðý kurmuþ.
Gülümseyen Yahya
__Demek ki þehadet eylemlerimiz ve operasyonlarýmýz onlarý epey zorluyor, dedi. Kinleriyle gebersinler.
Sözleriyle bir gerçeði ve endiþesini dile getirdi, Muhyedin Þerif.
__Paranýn cazibesi, intifada ve direniþten daha doðrusu Filistin davasýný gütmekten/ daha çok çekici oluyor bazý ruhu satýlýk ve þahsi menfaatini ulusal çýkarýndan üstün görenlere. Hatta yýllardýr vurduðumuz bu aðýr darbeden dolayý birinci hedef olarak senin yerini tesbit etmeleri için istihbarat çalýþmalarý yaptýklarýný sen de biliyorsun.
__Önemli deðil, dedi Yahya. Yolumuz Kudüs ve Filistin için cihad yoludur gerisi Allah’ýn taktiri.
Ýki arkadaþ uzun uzadýya konuþtular. Yeni planlar, yeni yöntemler, yeni yeni metodlar üzerin de çalýþtýlar. Her buluþmalarý, her konuþmalarý iþkal rejiminin belini kýrmaya yönelikti.
Aradan birkaç gün geçti. Tarih 5 Ocak 1996’yý gösterirken direniþ, þehit daha kazandý. Gazze’de haberi getiren genç nefes nefese Muhyedin Þerif’in yanýna girdi. Beti benzi atmýþ, üzgün ve telaþlýydý.
__Ne oldu, dedi Muhyedin?
__Sakin ol!
__Hah þöyle biraz soluklan.
__Mühendis… dedi, içeri giren genç üzgün üzgün. Az önce þehit oldu.
__Ýnna lillahi ve inna ileyhi raciun.
Üzgündü Muhyedin. Henüz birkaç gün önce birlikteydiler. Planlar, programlar yapmýþtýlar.Takdir-i ilahinin ne zaman tecelli edeceðini kim bilebilirdi? Sayýklar gibi konuþtu:
__Mühendis! Rabbim þehadetini kabul etsin. Ýntikamýn ses getirecek! Söz veriyorum.
Mühendis, Yahya ayyaþ’ýn lakabýydý. Ýþgalci Ýsrail’e karþý gerek düzenlediði þehadet operasyonlarý ve gerek bizzat yaptýðý bombalý eylemlerden dolayý bu lakapla anýlýrdý.Zira o, eylemlerin arkasýna ki beyindi. Bu nedenle Þin Bet-in ortadan kaldýrýlacaklar listesinin baþýndaydý. Nitekim lanetli iþgalci rejim amacýna kavuþmuþtu.
O gün Gazze’nin sokaklarýnda, geniþ anayollarýn da bir insan seli akýyordu. Omuzlarda bir cenaze, baþka bir iklime uðurlanýyordu. Yumruklar sýkýlmýþ, eler hava da intikam yeminleri vardý dudaklar da. Gözler þahitlik etti bu insan kalabalýðýna. Sevgi, iþte buydu. Yiðit, iþte böyle olurdu. Ölüm gülerek giden güzel insan.. Yahya Ayyaþ…
*
Remle zindanýna gireli rahatsýzlýlarý daha bir artar olmuþtu Þeyh Yasin’in. Tedavisi için kýlýný kýpýrdatmayan iþgalci yönetim, adeta ölmesini bekliyordu. Hasta yataðýn da acil tedaviye ihtiyaç duymasýna raðmen, Þeyh Yasin’in minnetine girmiyordu iþgalci yönetim. Bir çok yere serbest kalmasý karþýlýðýnda pazarlýklar yapmak bir takým þartlar ileri sürmek istemiþlerse de, hep þiddetli bir tepki görerek geri çekilmiþlerdi.
Buna raðmen yüzünden tatlý tebessümü eksik etmeyen Þeyh Yasin, zindan kardeþlerine nasihatleri ve sohbetleriyle faydalý olmaya çalýþýyordu.
Kendini iyi hissettiði bir gündü. Tekerlekli sandalyesine oturmuþ Ebu Abdullah’la konuþuyordu. Ebu Abdullah:
__Efendim, dedi. Ziyaretçilerimin dediðine göre Rantisi tahliye olmuþ.
__Buna çok sevdim Ebu Abdullah.
__Bir de özerk yönetim halka kötü davranýyormuþ hatta bazýlarýný gözaltýna bile alýyormuþ.
__Ben de duydum bu haberleri, dedi Þeyh Yasin üzgün üzgün.
Bu sýrda koðuþa giren bir mahkum selam verip yanlarýna oturdu. Sonra Þeyh Yasin’e hitaben;
__Eendim! Rahatsýz etmiyorum inþallah, dedi.
__Hayýr Münir kardeþ! dedi Þeyh Yasin ne münasebet.
__Hani efendim rahatsýzsýnýz!.. Düþündüm ki…
__Þu an iyiyim Münir. Hamdolsun! Hem iyi ki geldin. Biraz konuþuruz böylece. Ayrýca kardeþlerimiz, benim rahatsýz olmam için havalandýrmaya çýkýyorlar. Bunu fark ediyor, rahatsýzlýk duyuyorum.
__Bu onlarýn saygýsýndandýr efendim.
__Biliyorum ama rahatsýz oluyordu. Kendimi sizlerden ayrý biri görmüyorum. Farklý muamelelerden sýkýlýyorum.
Þeyh Yasin zindan da otoritel deðil, bir arkadaþ gibi içten ve samimiydi. Herkeslere konuþur, herkesin seviyesine göre hitap ederdi. Kimseyi kýrmaz; dar olan mekaný daha da daraltmazdýr. Onun bu vasýflarý herkesi hürmete sürüklüyor, adeta bir arkadaþ yakýnlýðý kuruyordu.
__Ebu Abdullah konuþuyordu, dedi Þeyh Yasin Münire hitaben. Gel! Þöyle otur. Evet Ebu Abdullah seni dinliyoruz.
__Özerk yönetimin polis gücünün zulmünden bahsediyordum efendim. Yani özerk yönetim þimdi iþgalci Ýsrail’in yaptýðýnýn aynýsýný halka reva görüyor. Kim bilir iþgalci yönetimle ne tür gizli anlaþmalarý var da haberimiz yok.
__Anlaþýlan Ebu Abdullah doluydu. Teskin etmek gerekiyordu.
__Ebu Abdullah! dedi Þeyh Yasin. Üç yýl önce Siyonist düþmanla yapýlan anlaþmayý islami cihatla beraber kabul etmeyip muhalif olduðumuzda bunlarýn olacaðýný tahmin etmiþtik. Hatta kamuoyuna duyurmuþtuk. Hem sadece biz deðil; Oslo’da Arafat iþgalci Ýsrail’le mütabakata vardýðý zaman Filistin halk cephesinin lideri Ahmet Cibril’de açýklama yapmýþ: “ dört yüz km. lik toprak için Filistin’lilerle Yahudiler adýna mücadele ihalesini almýþ olan Arafat, zilletin en aþaðýsýna düþecektir” demiþti…
Þeyh Yasin’nin kýsa bir soluklanmasýný fýrsat bilen Münir, izin alarak araya girdi.
__Filistin alimler Birliði, Oslo sonrasý “ kimliði ve mevkisi ne olursa olsun hiç kimsenin bu topraklarý gasp edenin onda hak sahibi olmasýný saðlayacak bir anlaþma imzalamaya yetkisi yoktur” diye bir bildiri yayýnladýðýný çok iyi hatýrlýyorum efendim, dedi.
__Evet! O bildiriyi ben de hatýrladým, dedi Þeyh Yasin. Fakat tüm bu tepkilere raðmen Arafat kendini Filistin’in yasal temsilcisi olarak gördü veya gösterildi ve masaya oturtuldu. Tabi ki Amerika Baþkaný Clinton’un huzurunda Arafat ve Rabin el sýkýþmadan önce, birer gün arayla birbirlerini tanýdýklarýna dair belgeler imzaladýlar.
__Nasýl yani? Anlamadým efendim.
__Yani Araft’ýn FKÖ’sü Ýsrail devletini siyasi alanda Yahudi’lerin, Ýzak Rabin’le FKÖ’yü Filistin halkýnýn yasal temsilcisi olarak tanýdý. Ýlgili belgeleri de karþýlýklý imzaladýlar. Sonrada asýl anlaþmayý…
__Yani Filistin Filistin Özerk Yönetimi’nin kurulmasýna dahil olan anlaþmaya…
__Aynen öyle Ebu Abdullah. yani bir baþka deðiþle güya toprak karþýlýðý olan anlaþmayý… sözde iþgalci Ýsrail rejimi Gazze ve Eriha gibi sýnýrlý birkaç þehirden çekilecek buralarý özerk yönetime býrakacaktý. Bununla iþgalci

israil,filistin halkýnýn bir kýsmýna filistin'in bir bölümünde haklarýnýn bir kýsmýna vaad ediyordu. Bu ise üç yýllýk bir dönemde gerçekleþecekti. Ýþgalci askerler de sözde bu anlaþmaya göre dört ay içinde tamamen çekilecekti. Fakat Allah'a verdikleri ahdi tutmayan bu kavim, Arafat'a verdiði ahdi mi tutacak ? Heyhat ! gülüç bir konu doðrusu. Biz bu durumu bildiðimiz için Amerika'nýn ve iþgalci Ýsrail'in oyununa maþa olmadýk. O nedenle de FKÖ ve Arap Birliði'n den ayrý olarak iþgalci Ýsrail'in 1967 deðil, 1948 ve hatta daha öncesine dönmesi gerektiðini vurguladýk.

-Doðru söylüyorsunuz efendim, dedi Ebu Abdullah zira iþgale uðrayan bizim vatanýmýz, iþgali yaþayanlar da biziz. Bu anlaþma vs hepsi birer oyundan ibaret. Onu kabullenmekse halkýmýzý ezmenin bir baþka þekli. Ýþgalcinin maþasý olmak, kabul edilir bir þey deðil. Baþkasý kabul etse de ... zaten bu uðursuz anlaþmayý imzalayan iþgalci rejimin baþý Ýzak Rabin, geçen yýl galiba kasým 95'ti aþýrý saðcý bir Yahudi tarafýndan suikaste kurban gitmedi mi ? Arafat ise gittikçe pasifleþtirilip devre dýþý býrakýlýyor. Zira alametler buna iþaret ediyor.

Münirde bu has sohbette bir tespitini dile getirdi.

-Efendim ! diye baþladý. Þu anki iþgalci rejiminin baþý olan Benjamin Netanyahu geçenlerde bir demenç verdi. Kendileri için güvenliðin çol önemli olduðunu ; ama topraðýn da önemli olduðuna iþaret etti. Bu konuda asla uzlaþmayacaðýný belirtti.

-Ben de o demeci dinledim. Münir, dedi Þeyh Yasin. Amerika Netanyahu'ya baský yapacak ama nafile ... Pek bir sonuç alamayacak gibi.

-Sobet devam ederken birden havalandýrmadan " Allah'u Ekber " nidalarý yükseldi. Ýçeriye sevinçle giren birine Þeyh Yasin sordu :

-Hayrola Haþim, nedir bu tekbirler ?

-Efendim ! Müjde !.. Müjde !.. Þehit Mühendisin intikamý alýnmý. Az önce haberlerde dört þahadet operasyonun düzenlendiði ve 59 kiþinin öldürüldüðü söylendi.

-Allah’u Ekber !.. dedi Þeyh Yasin .

Gözleri bir bilinmeyene takýlmýþ gibi pencereden dýþarýya odaklandý. Mavi gökyüzünde Yahya’nýn gülümseyen yüzünü görür gibi bir tebessüm yayýldý yüzüne

-Allah’ýn selamý ve rahmeti üzerine olsun ey Yahya. Ne mutlu sana ve bu yolda þehit olanlara.

Ebu Abdullah’ýn göz iþareti ile herkes Þeyh Yasin’i kendi haline býrakýp dýþarý çýktý. Çýkýþta Haþim, Ebu Abdullah’a sordu :
Yahya’nýn þahadetinde hain ve iþbirlikçilerin parmadý olduðunu duymuþtum, doðru mu ?

Maalesef doðru. Satýlýk ruhlu olup paranýn cazibelerine kapýlan yakýn bir akrabasý vasýtasýyla, cep telefonuna yerleþtirilen bombanýn patlamasýyla þehit edildi. Zaten uzun zamandýr iþgal yönetimi, Yahya hakkýnda istihbarat çalýþmalarý yapýyor, fakat yerini tespit edemiyordu. Neticede böyle bir ihanet sonucu þehit edildi. Ama intikamý alýndýya ! Artýk gam yemem !

Haþim , içerde düþüncelere dalan Þeyh Yasin’i kastederek;

-Galiba onu çok seviyordu , dedi.

Nasýl sevmesin, dedi Ebu Abdullah O, hepimizin manevi evlatlarý olarak görüyor. Hepimiz onun öðrencileri,dergahýnýn müritleriyiz. Tek tek onun sohbet ve ders halkalarýnda yetiþtik. Filistin yýllardýr onun dershanesi oldu. Ýntifadanýn ve direniþin ileri gelenleri onun yetiþtirdiði nesildir. Düþün ki gözleri önünde çocuklarýnýn tek tek ölümü bir babaya zor gelen bir durum var mý? Allah onu baþýmýzdan eksik etmesin. Zira direniþ onunla hayat buldu; onun önderliðinde yürüyor.


ON DÖRDÜNCÜ BÖLÜM

25 Eylül 1997 Amman / Ürdün !..

Güzel yüzlü, sýcak bakýþlý, cana yakýn 40 küsur yaþlarýnda bir adam geniþ ve kalabalýk caddede yürüyordu. Korumalarý olan iki sivil bakýþlarýný bir an üzerinden ayýtmýyor, dikkatle kendisini takip ediyordu.

Fakat bu güzel yüzlü adamý takip eden iki kiþi daha vardý. Uzaktan uzaða bir fýrsat kollamaya çalýþýyor inatla takipten vaz geçmiyorlardý. Zaman zaman bir birlerine bakýp iþaretleþtikleri gözlerinde; hile, kin ve nefret parlýyordu.

Güzel yüzlü adam yavaþladý. Tam kolladýklarý bir fýrsatta. Tekrar bakýþtýlar. Baþlarý karýþýklý birbirlerini onaylarcasýna eðild. Sað taraftakinin elinde bir cihaz peyda oldu.Adýmlarýný hýzlandýrdý.

Güzel yüzlü adamýn bir an durup ileriye bakmasýný fýrsat bilen adam, hýzlý adýmlarla arkadan ansýzýn yaklaþtý. Elindeki cihazý hýzla batýrýp kaçtý. Vücudunda bir sýzý hisseden güzel yüzlü adam, ani bir refleksle dönerken uzaklaþmaya çalýþan her iki saldýrgan, korumalarýnýn müdahalesi kýskývrak yakalandý.

Olaydan bir müddet sonra ayný gün Ürdün Kraliyet sarayýnda Kral Hüseyin’e istihbarat servisi baþkaný rapor sunuyordu.
Majesteleri ! Saygýlar sunarým. Bu gün Hamas Siyasi Birim Baþkaný Halid Meþ’al’e suikast düzenlendi. Arz etmek için huzurunuzda bulunuyorum.

Yüzü öfkeden kýpkýrmýzý kesilen kral, kurþun hýzýyla art arda sorular sýraladý.Halid Meþ’al’e suikast mý ? kim. Neden, niçin, nasýl ?

Mossad efendim.

Tek kelimelik cevap her þeyi anlatmaya yetse de rahat etmedi yaþlý Kral.
Baþtan anlat þu olayý. Dinlemek istiyorum.

Efendim ! Bu gün Amman’da iki korumasýyla yürüyen Meþ’al’e iki kiþi bir cihazla suikast düzenlediler. Arkadan yanaþýp ellerindeki cihazý Meþ’al’e batýrýp kaçarken Meþ’al in korumalarýnca yakalanmýþ ve tesirsiz hale getirmiþle. Halid Meþal hastaneye kaldýrýldý. Ýki suikastçý da güvenlik teþkilatýmýzca göz altýna alýndýlar! Yaptýðýmýz ilk araþtýrmada ülkeye kanada pasaportuyla giriþ yaptýklarýný belirledik. Daha sonra soruþturmayý derinleþtirdiðimizde Massad ajanlarý olduklarýný anladýk. Suikastý silah yerine farklý bir metodla yapmak istemiþler.

Kýzdýndý Kral Hüseyin .

Nasýl farklý bir metod ?..

Açýklayayým efendim . Solunum organlarýna zararlý ve zehirli bir madde saçan bir cihaz kullanmýþlar. BU cihazdan vücuda enjekte edilen maddenin kiþiyi zehirleyecek öldürme özelliði varmýþ.

Ýnanýlmaz bir þey dedi Kral Hüseyin kendi kendine. Benim ülkemde hem de burnumun dibinde bir suikast ha ! Netanyahu bunun bedelini ödeyecek. Bu kadar ileri gidip uluslararasý arenada beni küçük düþürmemeliydi.

Kýzdýn ve öfkeli Kral, birden sakinleþti. Yüzünde kurnazca bir gülümseme belirdi.

-Bu olayý lehimize kullanabiliriz., dedi sayýklarcasýna.

-Nasýl efendim ? dedi. Ýstihbarat Baþkaný.

Kral yýllardýr tahttaydý. Birçok badireler atlatmýþ, birçok tecrübeler kazanmýþtý.nerede ve nasýl çýkarlarýný elde edeceðini bilen bir siyaset tarzý geliþtirmiþ, yýllardýr tahtýný korumayý bilmiþti.

Birazdan toplantýya çaðýrttýðý danýþmalarýna hitaben olayý kýsaca özetleyen istihbarat servisi baþkanýnýn susmasýndan sonra, kendisi konuþtu :

Beyler, dedi. Ülkemde hem de payitahtýmda Ýsrail’in böyle bir küstahlýða soyunmasý kabul edilemez bir durum. Bu aptalca cesaret gösterisini lehimize çevirecek adýmlar atmalýyýz. Biliyorsunuz ki yýllardýr gerek mülteci, gerek vatandaþ sýfatýyla olsun ülkemizde milyonlarca Filistinli var. Son yýllarda Filistinlilerce yönetimimize karþý duyulan olumsuz tepkileri çevirmek ve Ýsrail’in bu küstahlýðýnýn cezasýný vermek için bu olay bir fýrsat. Þöyle ki, basýna yapýlacak açýklamada yakalanýlan iki Ýsrailli ajanýn mahkemelerimizde yargýlanacaklarý açýklanmalýdýr. Ýkinci adýmda da Ýsrail’den Halid Meþ’al’e enjekte edilen zehirin panzehiri acilen istenilsin: Aksi taktirde her iki ajanlarýnýn da idam edileceði iletilsin.

O anda aklýna bir þey gelmiþ gibi durdu ve solundaki danýþmasýna sordu:

Þeyh Ahmet Yasin kaç yýldýr Ýsrail zindanlarýnda yatýyor ?

Böyle bir soru beklemeyen danýþmaný önce hafif bir þaþkýnlýk geçirdi. Sonra tekrar toparlandý.

Efendim , dedi. Galiba sekiz yada sekiz buçuk yýl olsa gerek.

Ýyi ! Bu kadar yýl yatmýþ çok bile ... Üçüncü olarak da Ýsrail’e Þeyh Yasin’in serbest býrakýlýp ülkeme tedavi edilmek üzere getirilmesi istediðimiz iletilsin. Zira hastalýðýnýn ilerlediðini duymuþtum. Yanýlýyor muyum ?

Hayýr efendim, dedi danýþmaný. Saðlýk durumu gittikçe kötüye gidiyormuþ. Bunu Hamas geçenlerde basýna verdiði demeçte de belirtmiþti.

Öyleyse onun da zindandan çýkarýlmasý prestijimizi yükseltecektir.

Acil olarak gerekli giriþimler baþlatýlsýn.

Kralýn yüzünde zafer kazanmýþ bir komutanýn tebessümü vardý. Netanyahu’ya gününü gösterecek, Filistin kamuoyunun gönlünü lehine çevirecekti.

Neticede Ýsrail hükümetiyle yapýlan gizli pazarlýklar sonucu Benjamin Netenyahu, iki ajanýna karþýlýk Kral Hüseyin’in ileri sürdüðü þartlaý kabul etti. Halid Meþ’al’in tedavisi için söz konusu pan zehirde hemen gönderildi. Bu adým, Netanyahu’nun bir hatasý ve baþarýsýz bir giriþimi olarak tescillenirken, Kral Hüseyin için þimdilik bir baþarý, bir zaferdi uluslararasý siyaset arenasýnda Yaþlý Kral sözde durumdan faydalanmasýný bilmiþ, durumu lehine çevirmiþti. Bir taþla birden fazla kuþ vurmak buna denir ( ! )” diye düþündü.

Sekiz buçuk yýla yakýn zindan hayatýnýn bu son demlerinde Þeyh Yasin’in saðlýk durumunda bozulmalar gittikçe artýyor, rahatsýzlýklarý çoðalýyordu. Yýllardýr maruz kaldýðý iþkence, hakaret ve sýkýntýlar özürlü bedenini aðýrlaþtýrmýþ, hasta yataðýna düþürmüþtü. Tedavisiz, ilaçsýz, bakýma muhtaç olan Þeyh Yasin, hafif düzelmeler hissettiðinde zindan kardeþlerini yine sohbetleriyle ihya ediyordu.

Hazreti Yusuf aleyhisselam misali sabýrla, tevekkül ve teslimiyetle zindan hayatýna direniyor, kararlýlýðýyla müstesna bir þahsiyet sergiliyordu.
30 Eylül 1997 Salý akþamýydý. Kendi dýþýnda cereyan eden olaylardan bihaber olan Þehy Yasin, etrafýný saran koðuþ arkadaþlarýna nasihatleriyle sohbet ediyordu.

Yusuf aleyhisselam, Züleyha’nýn ve misafiri olan kadýnlarýn fitnesine karþý “ Ey Rabbim ! Zindan bana bunlarýn davet ettikleri iþten daha sevimlidir.... “ 1 demiþti. Böylece yýllarca bu irfan mektebinde kaldý.

Kardeþlerim ! Nefsimiz, dünya ile ilgili arzu ve isteklerimiz týpký Züleyha ve misafirleri misali bizleri fitneye davet etti. Fakat Hazreti Yusuf aleyhisselam misali zindaný tercih eden bir direniþi nasib eden Allat Teala, bizi bu irfan mektebinin talebeleri yaptý.

1. Yusuf Süresi / 33

Burasý intifadanýn mektebi, direniþin merkezidir. Manevi yapýmýzý korumak, geliþtirmek, saðlam ve yýkýlmaz bir iman kalesi inþa etmek için mücahede ediniz. Burasý Allah’a yakýnlaþtýrma ve gönüllerin ilahi dergaha samimiyetle sýðýnma yeridir. Gönüllerimizi, yüreklerinizi yakýnlaþtýrýnýz. Ýslami Direniþimize dualar Kudüs ve Filistin’imiz için yakarýþlarda bulununuz. Burasý sabýr mektebi, tevekkül ve teslimiyet yeridir. Sabýr direniþ, tevekkül teslimiyet, inkýyaddýr. Allah’ýn meleklerinin kendileri için istiðfar dilediði yeryüzü halkýndan olmak istemez misiniz ? Her gün, her saniye ? Feve feve meleklerin sohbetlerine, derslerine misafir olduðu insanlardan olmak istemez misiniz ?..

Aniden mazgaldan koðuþa bir ses dalga dalga yayýldý :

Ahmet Yasin ! Hazýrlan ! Müdüriyete gidiyorsun.

Sohbet bölünmüþtü. Haþim ve Münir Þeyh Yasin’i hazýrlarken Ebu Abdullah kapýya yöneldi. Birazdan geri döndüðünde yüzünde þaþkýnlýk ve sevinç karýþýmý bir ifade vardý. Kurulu bir robat gibi Þeyh Yasin’e kadar sokuldu ve yeni kendine gelmiþ gibi ;

Efendim, dedi bön bön. Sizi býrakacaklarmýþ.

Ortalýða bomba düþmüþ gibi sevinç tekbirleri ayyuka çýktý. Kimi sevinçten aðlýyor, kimi gülüyordu.
Þeyh Yasin gayet sakin ve metanetli bir þekilde.

Hamd Allah’a dýr. Takdir, O’nun kudret elindedir, dedi. Hemen mi çýkarýyorlarmýþ.

Hayýr Efendim, dedi Ebu Abdullah. Önce müdüriyette konuþacaklarmýþ. Akþama býrakacaklar dedi gardiyan.

Herkes sevinç içinde olayýn nasýl olduðunu birbirine sorarken Leyh Yasin’i kapýda olan görevliler, tekerlekli sandalyesini idareye doðru sürdüler.

Az sonra Þeyh Yasin ceza evi müdürünün odasýndaydý. Askeri ve sivil yetkililer de vardý. Her zamanki vakar ve izzeti yüzünden okunuyordu. Nedense müdür hep çekinir di ondan. Bilmediði, tarif edemediði bir histi bu. Halbuki diðer mahkumlara karþý bu duygularý taþýmazdý. Fakat þimdi misafirlerinin yanýnda bu hislerini bir kenara býrakmalýydý. Kasýlarak konuþtu:

Ee Þeyh Yasin ! Haydi gözün aydýn. Serbest býrakýlacaksýn . Teþekkür bekleyen sözler yerine tokat laflar döküldü Þeyh Yasin dudaklarýndan :

Allah’ýn gücü ve kudreti her þeye kadirdir. O’a hamd ederim !

Ama hükümetimizin sana yaptýðý bu kýyaðý unutmamalýsýn, dedi odadaki bir askeri yetkili.

Þükür Allah’a dýr vesilelere deðil.

Seni, dedi bir sivil yetkili. Kral Hüseyin’in ricasý üzerine býrakýyoruz. Hastalýðýný orada tedavi edecekmiþ. Yani artýk serbestsin Þeyh Yasin.

Aklýna baþka þeyler geldi Þeyh Yasin’in “ Bunlar oyun oynuyorlar olmasýnlar sakýn. Direniþten beni koparmak için sürgüne yolluyor olabilirler “ diye geçirdi zihninden. Söylenen sözlere þüpheyle baktý. Konuþtukça mesele anlaþýldý. Kendisi dýþýnda geliþen bir takdir – i ilahi ortadaydý. Elbette yüce Allah dilerse mümin kullarý için en umulmadýk kapýlarý, umulmadýk vasýtalarla açar. Sebepler hiçbir zaman Münim–i Hakiki’nin yerini tutamazdý.

Ürdün’e gitmeyeceðim !

Soðuk bir duþ etkisi yapmýþtý bu iki kelime. Odadaki herkes birbirine bakarken ayný sivil yetkili,

Herhalde anlatamadýk Þeyh Yasin. Dedi þaþkýnlýkla. Sana serbest kalacaðýný ve Ürdün’e Kral Hüseyin tarafýndan davet edildiðini, hatta tedavi göreceðini söylüyoruz. Hem buna ihtiyacýn yok muydu ?

Ürdün’e gitmeyeceðim dedim. Vatanýmdan asla ayrýlmam. Ancak ...

Evet ancak ... dedi yetkili heyecanla.

Zira gitmemesi durumunda iþler sarpa saracaktý. Ýkna edilmeli ve göndermeliydi.

-Ancak, dedi Þeyh Yasin. Filistin’e tekrar geri dönme hakkýmýn mahfuz olduðuna dair yazýlý ve geçerli bir belgenin yönetiminiz tarafýndan bana verilmesi durumunda Remle den ayrýla bilirim.

-Yani gidecek olursan bir daha dönememe durumun olabileceðini mi iddia ediyorsun ?

-Evet ! Yurduma istediðim zaman dönme hakkýmýn Mahfuz olmasýný istiyorum. Aksi halde asla Filistin’den çýkmam.

Sivil yetkili hiç konuþmadan odadan çýktý. Odada fýsýltýlar yükseldi. Hafif sesler Þeyh Yasin’in kulaðýnada geliyordu :

-Adama bak yahu ! Bu haliyle dahi direniyor.

-Yerinde baþkasý olsa hiç düþünmeden kabul ederdi.

-Kendisini sürgün etmemiz için önlem alýyor.

-Sakat; ama çok zeki biri !

-Ýþini garantiye almak istiyor !

Yarým saat sonra ayný yetkili tekrar içeri girince tüm gözler ona çevrildi.

Pekala Þeyh Yasin ! Dedi sivil yetkili. Birazdan Ürdün helikopteri gelecek. Biz belgelerini hazýrlayana kadar sende hazýrlanýrsýn.

Hz. Yusuf Aleyhisselam misali bir tavýr sergilemiþti. Þeyh Yasin : Hz. Yusuf Aleyhisselam, kralýn rüyasýný yorumladýktan sonra kral tarafýndan serbest býrakýlýp huzura çaðýrýlýnca, hemen zindandan çýkmadý. Önce Züleyha ve misafiri olan kadýnlarýn aðzýndan suçsuzluðunu itraf ettirdi. Daha sonra zindandan çýktý. Zira zeki tavrý sisayeti suçsuzluðunu perçinleþtirirken, üzerine oynanan oyun ve hilelerin hepsini boþa çýkarmýþtý.

Þeyh Yasin’de Yusuflarý bir hareket ve siyasetle Filistin’e dilediði zaman dönme hakkýný belgeleyerek, iþgalci Yahudi’nin sinsi oyunlarýný boþa çýkardý. Çünkü Þeyh Yasin’in Amman’a götürülüþü ile bir daha dönmesine izin vermeyerek ondan kurtulacaklarýný hesaplamýþtý Ýsrail rejimi. Fakat yanýlmýþlardý. Müminin feraset ve basiretini hesaba katmamýþlardý.

Müdüriyet odasýnda kendisini gözetleyenlere karþý hiç heyecana kapýlmadan tam bir kararlýlýk göstererek, aleyhinde çevrilen / düþünülen oyunlara meydan vermedi. Filistin davasýna olan baðlýlýðýný, direniþe olan duyarlýlýðýný ortaya koydu. Hem de Yusufvari bir tavýrla.

Koðuþuna döndüðünde tüm gözleri üzerinde buldu. Olan biten geliþmeleri kýsaca anlattýktan sonra:

Kardeþlerim ! dedi. Yüce Allah’ýn takdirinin nerede, nasýl gerçekleþeceðini bilemeyiz. Fakat dönme hakkýnýn mahfuz olduðunu belirten belgeyi almadan helikoptere binmeyeceðim.

Filistin’in direniþçi halkýna þu mesajýmý iletmeyi unutmayýn: “ Bu vatana sahip çýkma konusunda asla gevþeklik göstermeyin. Ýþgalciler sizin en ufak bir zaafýnýzý kendi þahsi politikalarý için kullanabilirler. Buna fýrsat vermeyin.” Hakkýnýzý helal edin...

Hýçkýrýklar,tekbirler yükseliyordu koðuþtan. Tek tek Þeyh Yasin’e sarýlýp aðlayanlar, bir yandan da çýkýþýna sevinerek teselli buluyorlardý.

Remle zindaný, sekiz- sekiz buçuk yýldýr ondan aldýðý feyizle hayat bulmuþtu. O. Filistin’in olduðu gibi zindanýn da manevi dayanaðýydý. Herkes gücünü onunla buluyor; nasihatleri, dersleri, sohbetleri kýsaca varlýðýyla teselli oluyordu. Ya þimdi ? Remle onsuz boynu bükük bir yetim olacaktý.

O salý akþamý istediði belgeleri de yanýna alan Þeyh Yasin, Ürdün’den gelen helikopterler eþliðinde Amman’a uçtu. Yüreðini Remle’de býrakarak ... Kardeþlerinin akýttýðý gözyaþlarýný yüreðinde damla damla hissderek... Edilen dualarýn kulaklarýnda yankýlandýðýný unutmayarak... Zaten o mazlumlarýn dualarý deðil miydi Filistin için direniþi þaha kaldýran izzetli ve þerefli bir intifadayý dünyaya ilan eden ?

Þeyh Yasin Amman’a varýr varmaz tedavi altýna alýndý. Yýllar boyu Remle zindanýnda yýpranan ve hakaret gören felçli vücudu epeyce yýpranmýþtý. Saðlýlýðý etkileyen olumsuz koþullar, hastalýklar türetmiþti bedeninde.

Tedavisi devam ederken Ürdün yetkililerinin yaný sýra Ürdün’deki Filistinliler ve Hamas’ýn Ürdün siyasi Birimindeki ileri gelen isimler de Þeyh Yasin’i ziyaret ediyordu.

Onun Amman’a gönderilmesi “Sürgün” adý altýnda basýna haber olarak sýzdýran iþgalci yönetim, Filistin direniþini sekteye uðratmak, pisikolojik çöküntü meydana getirmek istedi.

Bu sýrada hastaneye gelen bir gazeteci, bu sorunu dile getirince þöyle bir cevapla karþýlaþtý :

Sürgün olduðum iddiasý doðru deðildir. Bu art niyetli ve bilinçli bir yaklaþýmdýr. Amman’a tedavi için geldiðim. Allah’ýn izniyle saðlýðýma kavuþu kavuþmaz, vatanýma geri döneceðim.

Zira iþgal yönetiminden yurduma geri dönmemi saðlayacak yazýlý bir belge aldým. Ýstediðim zaman vatanýma geri dönme hakkým mahfuzdur.
Þeyh Yasin’in daha fazla yorulmamasý için dýþarý çýkarýlan gazeteci kafasýnda dolaþan bir sorunun cevabýný alamamanýn sýkýntýsý içindeydi. Birden Þeyh Yasin’i ziyaret edenlerden bazýlarýnýn koridorun bir köþesinde aralarýnda konuþtuklarýný gördü. Yanlarýna yaklaþtý. Aklýný kurcalayan sorunun cevabýný bulabilmek ümidiyle ayaktaki ziyaretçilerin içinde tanýdýk bir sima aradý.

Gözleri Ýbrahim Goþe’ye takýldý. Hemen yaklaþtý.

Sayýn Goþe, dedi Þeyh Yasin’in Amman’a getirilmesi Ürdün’ün elinde tutuklu bulunan iki Mossad ajanýna karþýlýkmýþ deniliyor. Ne düþünüyorsunuz bu konuda ?

Ýbramim Goþe, soruyu soran gazeteciye baktýktan sonra yanýndaki Muhammed Nezzal’a döndü. Ýkisi de Hamas hareketinin Ürdün siyasi Kanadýný temsil edenlerdendi. Temkinli ve ihtiyatlý konuþmalýydý.

Ortalýk bir müddettir böylesi söylentilerle çalkalanýyor dedi Ýbrahim Goþe. Bizde bunlara inanmak istemiyoruz. Nitekim bir iki saat önce kraliyet basýn sözcüsü bir açýklama yaptý. Buna göre, bu konuda bir pazarlýk olduðu iddialarý olmadýðý gibi baþkanýmýz Halid Meþ’al’e suikast giriþiminde bulunan iki Massad ajanýnýn da Ürdün mahkemelerinde yargýlanacaklarý açýklandý.

Gazeteci ikircikli bir soru yöneltti.

Peki, siz buna inanýyor musunuz ?

Muhammed Nezzal araya girdi.

Ýnanmak istiyoruz, dedi. Zira suç mahali Ürdün devletidir.

Gazeteci muziple güldü. Konuyu daha fazla irdelemeden ortada soru iþaretleri býrakarak uzaklaþtý.

Tedavisinde nispeten olumlu geliþmeler görülen Þeyh Yasin’in Gazze’ye dönme zamaný yaklaþmýþtý. Sýk sýk ziyaretine gelen Goþe ve Nezzal’a baktý Hams, artýk ülke dýþýnda da kendisini gururla temsil edecek genç, dinamik siyasi temsilcilere sahipti. Son nefeslerine kadarFilistin’in özgürlüðü için kararlý bir hareketin aktif fertleri, uluslararasý arenada boy gösteriyordu.

Þeyh Yasin o gün, adeta hastalýðýný unutmuþtu. Ýbrahim Goþe’ye bakarak tebessümle.

Ýslami direniþ hareketimizi bihakkýn Filistin dýþýnda da temsil etmenizi takdir ediyorum, dedi. Dualarýmýz baþarýlarýnýzýn devamýna yöneliktir.

Saygý dolu bakýþlarla;

-Allah razý olsun, dedi.

-Halid Meþ’al nasýl ? Ýyileþtimi ?

-Tam deðil efendim. Ama sizi yakýnda ziyarete gelebilir.

-Hayýr, hayýr ! Rahatsýz olmamalý. Ýyileþmesi öncelikli temennimizdir.

Nitekim beklenen gün gelip çattý. Þeyh Yasin, Gazze’ye uðurlandý. Tam olmazda tedavisi müsbet neticeler vermiþti. Fakat yýllarýn, sakat bir vücuda yýðdýðý marazlar kolay kolay onulacak gibi deðildi.

Gazze o gün sevgilisine kavuþan aþýk misali þen ve neþeliydi. Sekiz buçuk yllýk bir haslet, bir özlem vuslata dönüþmüþtü. Halk seviç içindeydi. Ýþgalci yönetime nazire yapýlarcasýna yüzler seviçli, gözler aydýnlýktý.

Coþkulu sevenlerin karþýlamasý Þeyh Yasin’i mutlu etmiþti. Hele içlerinde iki göz bebeði olan Rantisi ve Ebu Þenneb’i görmek ne hoþ, ne güzel bir duygudur. Hocalarýna sarýlmak, doyasýyla haretlerini dindirmek, uþvi bir davanýn verdiði hissiyatýn tezahürüydü. Þeyhlerini tekrar baþlarýnda görmek, tekrar mücadeleye devam etmek, eski günleri anýmsatýyordu. Ona ne de muhtaç olduklarýný anlamýþ, onsuz geçen zamanýn kýymetini idrak etmiþlerdi.

Þeyh Yasin’in evinde ise sevincin yansýmasý tüm ailede neþe, tüm ailede heyecan meydana getirmiþti. Henüz çocukken geride býraktýðý Abdi 25’ine yakýn bir delikanlý olmuþtu. 8’i kýz 3’ü erkek olan çocuklarýndan kimi evlenmiþti, kimi genç kýz ya da delikanlýydý. Etrafýnda torunlarýnýn seslerini duydukça zihninde yýllar öncesi hatýralar canlanýyordu.

Çocuklarýnýn aðlamalarýný, yerlerde badi badi yürümelerini düþündü. Meryem’e, Abdulgani ve Abdulhamid’e baktý. Serpilmiþ fidan gibi olmuþlardý.

Birden yýllarýn ne çabuk geçtiðini hatýrladý. Etrafýnda biriken bunca insan, daha dün yoktu. Þimdi birer delikanlý, birer genç kýz olmuþlardý. “ Demek ki ihtiyarladým gayri “ diye düþündü.

Gözleri yanýnda mutlu bir þekilde oturmuþ olan sevgili hanýmý Halime Hatun’a takýldý. Geçen yýllarýn izlerini yüzünden okudu. Fakat baþka bir mutluluk okunuyordu hanýmýnýn yüzünden. Kocasý, çocuklarý ve torunlarýyla bir arada olmanýn mutluluðu olsa gerekti.

Kucaðýna býrakýlan küçük torununun minik elleriyle aðarmýþ sakalýný çekmesi; yýllarýn acýlarýný, çektirdiklerini alýp götürdü o an üzerinden. Kalbin meyvesi olan bu küçük torunlarý ve çocuklarý; hayat acýlarýný çekilir, hanesini mamur kýlmýþtý. Yüzünde dalga dalga yayýlan tebessüm bu gece kondu evde bir bayram sevinci yaþatýyordu herkese.


ON BEÞÝNCÝ BÖLÜM

Þeyh Yasin’in Gazze’ye dönüþünden bir müddet sonraydý. O sabah kahvaltýdan sonra bürosuna gitmeden önce, tebessüm saçan yüzü ile seslendi :

-Torunlarýmý getirinde göreyim. Kucaðýna býrakýlan torunlarýný tek tek sevdi. Ýpek gibi yumuþak yanaklarýna buseler kondurdu. Sevgi ve þefkat dolu bakýþlar arasýnda oðlunun sürdüðü tekerlekli sandalyesi ile bürosuna doðru yola çýktý.

Tekerlekli sandalyesini süren oðlu Abdiyle sokaklarda ilerlerken, halkýn saygý ve teveccühü, samimi ve sýcaktý. Kimi yaklaþýp sarýlýyor, öpüyor, kimi dualar ediyordu.

Biraz ilerdeki evin duvarý dibinde oturan yedi – sekiz yaþlarýnda iki çocuk gördü. Fakirliðin tüm izleri üzerlerine yansýmýþtý.Onlara baktýkça yüreðinden bir þeylerin koptuðunu hissettti. Yanýna çaðýrdý. Öptü ve güzel sözlerle gönüllerini aldý. Abdi onlarýn yetim çocuklar olduklarýný söyleyince yüreði daha çok daðlandý. O’da bir yetimdi.

Yetim ümmetin yetim bir ferdi...

Oðluna baþýyla iþaret etti.


Abdi’nin eli cebine daldý. Avucunda bozuk paralar belirdi. Ýki küçük çocuðun avuçlarýna bozuk paralarý koydu. Seviçle koþarak eve girdiler. Bu yaþanan küçük mutluluk bile Þeyh Yasin’in tüm sýkýntýlarý daðýtmýþ, yüreðinden yüzüne tebessüm çiçeklerini yansýtmýþtý.

Yaþadýðý bu mutlulukla bürosuna vardý. Rutin iþlerini yaparken baþýndan derlenip önüne konulan bir haber dikkatini çekti : Ýþgal rejiminin Baþbakaný Netonyahu dün akþam yanýna Ariel Þaron ve Ýzzak Mordahayý da alarak kameralarýn karþýsýna geçmiþ, bir açýklama yapmýþtý : Ýþgale karþý direnenler veya direniþ gösterenler nerede olursa olsun izlenecekleri belirten sözler sarf etmiþti. Meðer Halid Meþ’al’e suikast düzenleyen iki mosat ajanýný, Ürdü’nün Ýsrail’e iade etmesi nedeeni ile bu toplantý yapýlmýþ, bu demeç verilmiþti. Anlaþýlan Kral Hüseyin’in söz konusu ajanlarý gizli bir pazarlýk sonucu Ýsrail’e vermesi, Þeyh Yasin’in Ürdün’den ayrýlmasýndan sonra gerçekleþmiþti.

Kral Hüseyin bu tavrýyla Filistin halký ve ülkesindeki Filistin’liler, hatta arap alemi nezdinde – Þeyh Yasin’i Remle’den alýp tedavi etmesiyle – lehine olan geliþmeleri, bir anda nefrete dönüþtürmüþtü, bir çuval inciri berbat etmek diye buna denilirdi. Nitekim menfaatçi rejimler, çýkarlarýný her þeyden üstün tutuklarýný tashih ettiler.

Þeyh Yasin olayý tefekkür ederken islami bir tavýr, islami bir þuurun eksikliðinin neticelerini gördüðünü anladý. Acý ve elem verici olsada, arap rejimlerinin esef verici manzarasý, maalesef buydu. Bu tablo var olan gerçeðin yansýmasý, bir potresiydi.

Ýçeri giren iki göz bebeði Rantisi ve Ebu Þenneb, onu daldýðý tefekkürden uyandýrdý. Selamlaþtýlar. Birbirlerini sordular. Þeyh Yasin :

-Nasýlsýn Ebu Þenneb ?

-Hamd olsun efendim.

-Askalan zindanda 92’deki açlýk grevinden sonra 95’te de bir açlýk grevi yapmýþtýnýz.

-Evet efendim.
Gönderen: 25.05.2007 - 21:19
Bu Mesaji Bildir   muhammed yusa üyenin diger mesajlarini ara muhammed yusa üyenin Profiline bak muhammed yusa üyeye özel mesaj gönder muhammed yusa üyeyi arkadas listeme ekle Yukari
SuMeYRa su an offline SuMeYRa  
................
1576 Mesaj -
Bukadar uzun bir konu yazmak yerine, okudugumuzdan anladiklarimizi yazmis olsak sayet,
hem onca kisinin okumasina, gerek bilgi dagarcigini genisletmesine vesile olmus oluruz.

Paylasim icin yine tesekkürler.

Selam ve Dua ile




Mesaj 2 kez düzenlendi. En son SuMeYRa tarafından, 25.05.2007 - 21:27 tarihinde.
Gönderen: 25.05.2007 - 21:26
Bu Mesaji Bildir   SuMeYRa üyenin diger mesajlarini ara SuMeYRa üyenin Profiline bak SuMeYRa üyeye özel mesaj gönder SuMeYRa üyeyi arkadas listeme ekle Yukari
muhammed yusa su an offline muhammed yusa  
944 Mesaj -
-Nasýl, Þartlarýnýz düzeldi mi peki ?

-Evet efendim.Zindanýn þartlarý ilk açlýk grevinden sonra nisbeten düzelmiþ olsa da, sonra tekrar baskýlar arttý. 95’teki açlýk grevlerimiz hastalarýmýzýn iyileþmesinde büyük rol oynadý.

Allah gayretinizi kabul etsin.

Ebu þenneb’in y6anýndaki koltukta oturan Doktor Rantisi’ye baktý.

-Ya sen rantisi, dedi Þeyh Yasin. Sen nasýlsýn? Kaç ay oldu çýkalý?

-Efendim! Sizin Ürdün’e gidiþinizden 6-7 ay önce Bi’ru’s sebudan çýkmýþtým.þeker hastalýðým artsada þu an hamd olsun iyiyim. Yüreðim, bileðim Filistin için atýyor. Dualarýnýzý bekliyorum.

Sohbet biraz daha ilerleyince Þeyh Yasin, kunuyu Ürdün’ün meselesine getirdi. Masadaki haber özetini onlara okuttu.

-Ne düþünüyorsunuz ? diye sordu.
-Aslýnda, Dedi Rantisi. Hiç þaþýrmamak gerek efendim. Gönlüm olmasýný dilemese de olmasý muhakkak bir vakaydý. Sadece sizin Ürdün’den ayrýlmanýz bekleniyordu þayet yargýlanmasalardý o iki ajan, iþgal rejiminin rezil olmasýna yeter bir olaydý ama gizli bir el buna izin vermedi.

-Allah-u Teala celle celelahu dedi Þeyh Yasin. Bizim dýþýmýzda meydana gelen sebepler zincirini, bizi zindandan çýkarmaya vesile kýldý. Bu pazarlýkta ne benim, nede Hamas’ýn bir hissesi olmadýðýna, Allah elbette þahittir. Her þey onun güç ve kuvveti ile olur. Bu da onun taktiriydi.

-Efendim !

-Biraz farklý bir nidaydý bu. Sanki Ebu Þenneb bir þeyi haber verecekmiþ gibi bir hisse kapýldý.

-Evet ebu Þenneb !

-Ebu Þenneb Rantisi’ye baktý ikisi de susukundu. Aralarýnda iþaretlerin dili dolaþýyordu. Nihayet Ebu Þenneb konuþtu :

-Bir durum daha var efendim !
“Ney miþ “ der cesine bakan Þeyhn Yasi’e üzgün bir þekilde açýkladý.

-Ürdün yönetimi Amman’daki büro muzu kapattý. Hareketimizin siyasi kanadýmýzý baþta Halid Meþ’al olmak üzere Doktor Musa Ebu Merzuk, Muhammed Nezza-i ve Ýbarhim Goþe’yi de sürgün etti.

-Þeyh Yasin’in çalýþma bürosunda önce bir sessizlik oldu. Ýlk toparlanan Þeyh Yasin’in dudaklarýndan

-Ýnna lillahi ve inna ileyhi raciun, sözleri döküldü. Yüzündeki ciddiyet, kemale ermiþ bir teslimiyetle çekillenmiþti.

-Üzülmeyin kardeþlerim ! dedi. Yüce Allah bu yolda bir kapýyý kapatýrsa elber baþka bir kapý açacaktýr. Biz ihlasla çalýþýp direniþ için gayret göterdiðimizde, elbette engellerle karþýlaþacaðýz. Sabýrlý ve sebatkar olmak gerek.

Rantisi üzgündü. Yaþanan geliþmeler karþýsýnda konuþmadan edemedi.

-Efendim ! dedi kýrýlgan sesiyle. Zaten bu Ürdün rejiminden filistin davasýna yönelik aldýðýmýz ilk darbe deðil. Siz bizden daha iyi hatýrlarsanýz : 67 savaþýnda Ürdün ordusu, Filistinli gerillalarýn kontrolündeki kudüs ve çevresi alýp Siyonist rejimib iþgaline elleriyle teslim ettikten sonra çekilmedi mi ? Asýl ihanet ozaman baþlamýþtý.

Þeyh Yasin bir müddet baþýný kaldýrdý.

-Ayný gün Hams, konu ile ilgili yaptýðý açýklamada þunu ilan etti: “ Biz, Mossad adlý terör örgütüne mensup ajanlarýn yargýlanmalarýný beklerken, onlarýn Siyonist yönetime teslimi yönünde geliþmeler olmasýna þaþýrdýk. Hamas, hareketinin siyasi biriminin baþkaný kardeþimiz Halid Meþ’al’e suikast giriþiminde bulunan Mossad ajanlarýnýn Ürdün hükümeti tarafýndan siyonist iþkal rejimine teslim edilmesini, büyük üzüntüyle karþýlamýþtýr. Bu haraket siyonist teröre karþý yumuþak tavýr anlamaýna gelir ki , böyle bir tavýr da onlara daha çok cesaret kazandýracak, dolayýsýyla benzer giriþimleri tekrarlamaya teþvik edecektir. Siyonist yönetimin Baþbakaný Benjamin Netanyahunun Ariel Þaron ve Ýzzak Mordahay adlý iki teröristi de yanýna alarak dün akþam televizyonda yaptýðý açýklamada iþgale karþý direnenler nerde olurlarsa olsunlar kendilerini izleyecekleri yönde sarf etmesi, bizim görüþlerimizi doðrulamaktadýr.

O gün kahvaltýdan sonra Þeyh Yasin bürosuna gitmedi.Zaman zaman, yaptýðý gibi, evinde çalýþacaktý.Ayrýca gelecek misafirleri evinde aðýrlamak için bu güne randevu vermiþti.Ziyaret, Arafat’ýn temsilcilerince yapýlacaktý. Mutlaka bir þeylerin olacaðýný tahmin eden Þeyh Yasin, yardýmcýsý Ebu Þenneb’i de çaðýrmýþtý.

Evindeki küçük çalýþma odasýnda önüne yýðýlmýþ evraklarý incelerken, Ebu þenneb’in geldiðini haber verdiler.

Ýçeri gelsin, dedi oðlu Abdiye.

Ebu þenneb odaya girip Þeyh Yasin’i selamladý. Birbirlerini sorduktan sonra:

-Ebu Þenneb! Dedi Þeyh Yasin. Bu günkü randevumuzu biliyorsun.

-Evet efendim. o sebeble burdayým

-Bu tür ziyaretleri sýkca yaþayamýyoruz. Acaba neye borçluyuz dersin?

-Sizin hem zindan çýkýþýnýz, hem de hastalýðýnýz için sorma nezaketinde bulunacaklarmýþ efendim.Ama baþka bir durum varsa göreceðiz.

-Evet ! Bekleyip görelim bakalým!.. Üniversitadeki çalýþmalarýn nasýl, devam ediyor mu?

-Evet efendim, devam ediyor. Hem üniversitedeki öðretim görevlisi kadromu, hem de mühendisler sendikasý baþkanlýðýmý...

Tam bu sýrada dýþardan bir araba sesi duyuldu. Odanýn kabýsý açýldý.Ýçeri giren Abdi.

-Baba!.. beklediðimiz misafirler geldi. Dedi.

-Ýçeri al oðlum.

Ýçeri giren iki kiþinin ilk etapta þýklýklarý göze çarpýyordu. Kravatlý ve takým elbiseliydiler.Ebu þenneb’in de iltifatlarýyla koltuklara oturdular .Þeyh Yasin:

-Tekrar hoþ geldiniz beyler, dedi

-Hoþ bulduk efendim, dedi orta boylun olaný. Ebu þenneb de onlarý sorduktan sonra, adam söz aldý:

Efendim!.. Baþkan arafatýn geçmiþ olsun dileklerini sunmak için buradayýz. Þahsý ve halký adýna size geçmiþ olsun mesajýnýn yaný sýra sýhhat ve afiyetinize dair iyi dileklerini de iletti.

-Sað olun, dedi Þeyh Yasin. Teþþekkür ederim. Kendileri nasýllar?

-Sýhhatteler efendim. Yoðun bir görüþme temposu içinde olduðundan ilk fýrsatta sizi bizzat ziyaret etmek ister. Malumunuz 93’teki barýþ sürecinden bu yana meclis çalýþmalarý, yaný sýra güvenlik ve sosyal kurumlarýmýzýn yeniden inþasý, uluslararasý platformda destek ziyaretleri baþkan yoðun bir programla boðuþturuyor.

Þeyh Yasin, adamýn ikide bir “ Baþkan,baþkan “ diye Arafat’ýn liderliðine vurgu yapmasýna tebessüm etti. Bu, tüm Filistinlilerce temsil edilmeyen, ama ettirilmeye çalýþýlan bir söylemdi.

Adam, baþka bir konuya vurgu yaptý.

-Ebu Þenneb, sizide burada görmemiz çok güzel oldu ayný dileklerimizi sizin içinde tekrarlýyoruz : Geçmiþ olsun ! Zira sizde Filistin davasý için týpký Þeyhimiz gibi nice çilelere göðüs gererek as kalan zindanýnda kaldýnýz. Uzlaþmacý kiþiliðini Filistin davasýna büyük yararlar saðlandýðýný unutmadýk. Ayrýca Dr. Abdul Aziz Rantisi’ye de ayný dileklerimizi lütfen adýmýza iletiniz. Filistin, uðruna yapýlan kahranmanlýklarý unutmayacaktýr.

Adam Þeyh Yasin’e döndü.

-Efendim ! dedi. Þimdi nasýlsýnýz ? Sýhhatinizde Amman daki tedaviden sonra bir gerileme olmadý inþallah.

-Hayýr ! Hamd olsun iyiyim. Bizi asýl üzen maddi sýkýntýlar deðil. Elbette bir gün çekilen bu zorluklar meyvelerini vercektir. Lakin as olan iþgal rejimine direnmek ve Filistin’i tam bir özgürlüðe kavuþturmaktýr. Zira bu yaradýr asýl bizi rahatsýz eden. Zahiri yaralar deðil.

Bu ince mesaj karþýsýnda adam baþtan solma bir manevra yaparak :

-Hepimizin gayreti ve temennisi bu efendim, dedi.

Mevcut : Nisbi ve kolu ve kanadý kýrýk özerk yönetimin yeterliliðini savunmadan konuyu geçiþtirdi. Kendini tebessüme zorlayan, sýkýlan halini sahte gülücüklerle siyaset kokan sözlerle gizlemeye çalýþan bir tablo yansýtýyordu.

Bir ara bakýþlarýyla evi incelemeye aldý. Daha çok fakir Filistinlilerin yaþadýðý bu gece kondu mahallesi, adamýn yaþadýðý semte benzemiyordu. Üç küçük odasý, bir mutfak, banyo ve tuvaleti olan bu ev, kýþlarý soðuk, yazlarý ise sýcaktý. Oturduðu koltuklar, evin düzeni oldukça sade ve sýradandý. Hamas’ýn manevi liderinin yaþadýðý ev, böyle olmamalýydý. Daha geniþ, daha büyük ve þanýna yakýþýr bir evde olmasý daha yakýþýk olurdu. Aðýrlandýðý þu odayý hiç de beðenmemiþti. Zaten bu gayeyle gelmemiþmiydi ? Öyleyse asýl maksada giriþ yapmanýn zamanýydý.

-Efendim, dedi adam. Eviniz biraz küçük gibime geldi.

-Doðru, dedi Þeyh Yasin. Biraz küçük, fakat yeterli geliyor.

-Her ne kadar öyle olsada sizin konumuzda olan bir insan için daha büyük ve daha geniþ, güzel bir ev olmalý. Ayrýca hastalýðýnýz için de daha rahat bir eve ihtiyacýnýz var...

Sözün nereye varacaðýný merakla bekleyen Ebu Þenneb, Þeyh Yasin’in yüzüne baktý. Mütebbessüm çehresi gülümsüyor. Sabýrla karþýsýndakini dinliyordu. Adam devam ediyordu :

-Bu sebeplere binaen efendim, baþkanýmýzýn teklifi ile özerk yönetimimiz gazzenin en zengin semtlerinin birinde istediðiniz büyüklük ve rahatlýkta size bir ev tahsis etmeyi teklif ediyor. Sizinde kabul göreceðinizi umuyoruz.

“Ýþte ! ziyaretin sebebi anlaþýldý. “ Diye düþündü Þeyh Yasin. Bu, bir yardým teklifinden çok Þeyh Yasin’i satýn alma teklifiydi. Ustaca kurgulanmýþ bir oyun yada balla karýþtýrýlýp içirilmeye çalýþýlan bir zehirdi. Ama bu teklif Þeyh Yasin’i tanýmayan bir anlayýþýn ürünü gibiydi. Bir çeþit sus payý...

Kabullenir yaný olmayan bu teklife Þeyh Yasin’nin tereddütsüz cevabý odada yankýlandý.

-Yönetiminizin teklifi için teþekkürlerimi iletin lütfen. Yanlýz ben, halýmdan ayrý yaþayamam. Bu fakir halký seviyorum. Onlarla olmak, onlar içinde onlardan biri gibi yaþamaktan mutluluk duyuyorum. Buradab ve bu semtten ayrýlmayý da düþünmüyorum.



Ufak bir þaþkýnlýk geçiren adam, toparlandý ve fazla ýsrarcý olmadý.

-Madem uygun görmüyorsunuz taktir sizindir efendim. Musadenizle biz kalkalým tekrar geçmiþ olsun. Hayýrlý þifalar diliyorum. Arkadaþýyla uðurlanýp dýþarý çýkan iki adamý pencerden seyreden Þeyh Yasin gözünden korumalarýn ve otomobilin fiyakasý kaçmadý. Öyleye ! Özerk yönetim devlet olmanýn zahiri manasýný yansýtmalýydý. Devlet olma anlayýþýnýn gereði buymuþ gibi.

Þeyh Yasin, odadan uzun bir müddet geçmeden bir konferansa katýldý. Özerk yönetiminin baþý Arafat ve bir takým saygýn kiþilerin yaný sýra, çeþitli ilim damlarýnýn da katýlacaðý bu geniþ açýlýmlý konferans kalabalýktý. Tebliðler üzerine tebliðler sunuluyor, Filistin meselesine dair fikirler havada uçuþuyordu.

Verilen bir istiharat sýrasýnda dikkat çeken bir hareketlilik yaþandý. Salona giren Yaser Arafat’tý etrafýný saran korumalarý gazetecileri fazla yaklaþtýrmýyordu.

Salona girer girmez gözleri birisini aradý aradýðý kiþiyi bulmanýn sevinci gözlerine yansýdý. Hýzlý bir tempoyla yürüdü.Tekerlekli sandalyesine oturan Þeyh Yasin’e yaklaþýrken, güler bir yüzle içten olmaya çalýþýyordu. Selamlamadan sonra Þeyh Yasin’e sarýldý sakalýný öptü adet gereðince sýcak bir yakýnlýk sergiliyor, sürekli gülümsüyordu. Kameralar ve patlayan fýlaþlar ona haz veriyordu.

Þeyh Yasin herzamanki mütebessim yüzü ile Arafat’ý süzdü. Baþýndaki kareli kefiyesi, sað omuzuna sarkmýþtý. Pörsülmüþ yüzü ve kýzarmýþ gözleri, yaþlandýðýný haber veriyordu. Üzerindeki ünüformasýyla Þeyh Yasi’nin yanýndaki sandalyeye oturdu. Geçmiþ olsun ve hayýrlý þifa dileklerini söyledi. Neþeli görünmeye çalýþýyordu. Bir ara sol eli ile Þeyh Yasin’nin felçli ve hareketsiz parmaklarýna dokundu. Tututmaya çalýþtý. Bir müddet oturup konuþtuktan sonra yanýndan ayrýldý.

Her þeyi uzaktan izleyen basýn mensuplarýndan bir gazeteci konferansýn sonunda Þeyh Yasin’e sokuldu. Konferans hakkýndaki görüþlerini öðrenmek için bazý sorular sordu.

Bir ara:

-Efendim. dedi özerk yönetimle iliþkileriniz nasýl?

Kurkulanmýþ bir fitnenin kokusunu sezen Þeyh Yasin, temkinli konoþtu

-Filistin liderliðinin ortak noktasý, bihrlik ve beraberliktie.Bu doðrultuda Filistin özgürlüðüne yönelik her olumlu giriþim filistin davasýna hizmettir.

-Müsadenizle bir soru daha sormak istiyorum: hamas olarak neyi hedefliyorsunuz, açýklar mýsýnýz?

Gazetecinin öðrenmek için merak ettiði tüm sorularýna tek bir cevap vermeyi düþünen Þeyh Yasin, tane tane konuþtu:

-Bizim, dedi Hamas olarak hedefimiz; topraðýmýzý kurtarmak ve Siyonist düþmandan hakkýmýzý almaktýr. Bu; sürekli, sabit sabit ve deðiþmeyecek bir hedeftir.Bu hedef er ve geç gerçekleþecektir.Bu hedef, Filistin davasýna hizmet etmektedir.Biz filistin halkýnýn birliði arasýna herhangi bir ihtilafýn uzlaþmazlýðýn girmemesi, iç þavaþ çýkmamasý için çalýþacaðýz. Ýþte bu, filstin davasýna hizmet edecektir. Hedef tektir. Biz isteklerimizi gerçekleþtirmede ve israil iþgal rejiminin gasp ettiði meþru hakkýmýzý geri almakta özerk yönetime destek oluruz.Bu gerçekleþtiðinde herhangi bir çarpýþma ve direniþ olmaz. Biz ne koltuk ne mal ne mevki istemiyoruz.Yönetim, yine özerk yönetimin elinde kalsýn. Biz ona bakmýyor ve ona raðbet etmiyoruz.

Yüzüne beklediðini alamamanýn mutsuzluðu yansýyan gazeteci, Þeyh Yasin’in konferanstan ayrýlmak istemesiyle arkasýndan bakakaldý.”ne makam, ne mevki peþinde. Tek derdi; topraðý ve halkýnýn gasp edilen haklarý”

*

Yahya Ayyaþ’ýn þehadetinden sonra duracaðý yahut sekteye uðrayacaðý düþünülen istiþhadi eylemler, artarak çoðalýyordu. Zor anlar yaþayan iþgal rejimi de boþ durmuyordu, zulmün her yolunu denemeye çalýþýyor, cinayetlerine ara vermiyordu.

Bu sebeble Ýsrail ,özerk yönetimle imzalanmýþ olduðu güvenlik iþ birliði anlaþmasýndan azmi derecede faydalanma yoluna gidiyordu.

Nitekim bu iþ birliðini nasýl pratiðe yansýyacaðý halk tarafýndan yavaþ yavaþ anlaþýldýnýnda el-Halil þehrinde binlerce Filistinli Ýsrail ‘le güvenlik iþ birliðine son verilmesine yönelik yürüyüþler yaptý.Fakat iþgalci israil yine de kendine yakýn olan özerk yönetimin içindeki etkin isimlerden çeiþtli istihbari bilgiler elde etmekle geçikmedi

Bu bilgiler doðrultusunda Nablus yakýnlarýnda daðlýk bir bölgede arabasýnýn yeri tesbit edileb Hamas ‘ýn askeri kanadýný Batý Yaka Bölgesi Sorulusu Mahmut Ebu Henut ‘un üzerine havadan 10 roket fýrlatýldý.Amerikanýn hediye ettiði Apaçi helikopterleri ve F - 16 savaþ uçaklarý, artýk bu iþlerde kulanýlýr olmuþtu.

Bunun üzerine halktan tebkiler giderek yoðunlaþtý. En sert tepki hamas’ýn Gazze temsilcilerinden Porf. Dr. Abdulaziz Rantisi tarafýndan dile gerildi:


-Ebu Hennut’un otomobilinin tesbit ve takip edile bilmesi Filistinliler arasýnda dolaþan bir takým kirli ellerin bulunduðuna iþarettir.Bu kirli eller mutlaka tespit edilip ortaya çýkarýlacak ve Filistin halký onlara gereken cezayý verecektir.Ýþgalci Ýsrail ile yapýlan güvenlik iþ birliði anlaþmasý ‘ da kesin bir þekilde iptal edilmelidir...

Hamas’ýn bu karalý tutumu bir çok insaný etkilediði; sokaklara döktü.Gösteriler,protestolar yapýldý.Özerk yönetim bundan rahatsýzlýðýný ilk etapta dile getirmese de daha fazla sabredemedi.

O gün 9 nisan 1998 idi Þeyh Yasin ‘in evine uðrayan Ebu Þenneb, telaþlý ve endiþeliydi.Geliþmeleri Þeyh Yasin’e anlatýrken öfkesini gizleyemiyordu.

-Yýllarca iþgal yönetimiyle çalýþtýk, boðaz boðaza geldik, zindanlarýnda yýllarca yattýk, her harekete ve iþkenceye sabrettik efendim.Ama özerk yönetimin yaptýðýna bir bakýn Allah aþkýna! Muhyiddin Þerif ‘in þehadet acýsý yetmiyormuþ gibi Rantisi ‘yi tutuklayýp zindana attýlar Zavvallý kendini bildi bileli zindanlarla nikahlý.

Þeyh Yasin’in alnýndaki çizgiler belirgin bir þekilde kabarmýþtý.

Fakat yine de ihtiyatlýydý. Öfkeyle fikir yürütüp duygusal davranmadý. Akýl ve izan süzgecinden düþüncelerini geçirip öylece konuþtu.

-Sakin ol Ebu Þenneb ! Sakin Ol ! dedi. Bu yolda, daha çok dikkatli olmamýz gereken bir aþamadayýz. Ýþgalci Ýsrail’e karþý bila þüphe saldýrý yapabiliyoruz. Ama bu konuda dikkatli olmak gerek. Neticede oyuna da gelmiþ olsalar kardeþlerimiz ve direniþte fikirdaþlarýmýzdýrlar. Birliðimizi bozmamalýyýz. Bizi kýþkýrtmak isteyenler ve onlarý da kullanan buna alet etmek isteyen harici güçler var. Zaman, basiret ve ferasetle olaylarý tahlil etme zamanýdýr. Þimdi Þuraya otur da geliþmeleri güzelce bir daha anlat.

Hayrandý Þeyh Yasin’e En sýkýþýk zamanlarda dahi çevresine güven / itimat veriyordu. Herkes gibi o da bu olumlu elektiriklenmeden nasibini alýyordu.

-Yahya’nýn þahadetin’den sonra, dedi. Ebu Þenneb. Ýzzettin Kassam tugaylarýmýza karþý iþgal güçleri tutunamýyor, zorlanýyordu. Bunu zaten biliyorsunuz Rantisi’nin Ebu Henud’un þahadetinden sonra “ Güvenlik Ýþbirliði Anlaþmasý “ nýn iptal edilmesine yönelik demeci Özerk yönetiminin hoþuna gitmedi. Ona diþ biliyorlardý. Nitekim bugün Muhyiddin Þerif’in þahadeti olayýndada Rantisi, özerk yönetimin, iþkaki israil’le iþbirliði yaptýðýný dile getirdi. Zaten bu, her filistinlinin bildiði bir gerçek. Daha sonra özerk yönetimin polis gücü tarafýndan tutuklanýp zindana konuldu.

-Maalesef, dedi Þeyh Yasin. Bu güvenlik iþbirliði anlaþmasý baþýmýza çok dert açacak. Oynanan büyük oyunlar birliðimizi bozmaya yönelik geliþmelere gebedir. Oyuna gelmemek için direneceðiz Ebu Þenneb. Dikkatli olup birbirimize düþmeyeceðiz... Ama bu duyarlýlýðýmýz Arafat’ýn politikalarýnýn eleþtirmememiz anlamýna gelmemeli.Bu günden tezi yok özerk yönetimin hatalarýný halka açýklayarak yapýc9ý eleþtirilen yapmaktan geri durmayacaðýz. Özellikle Mahmud Zahar, uluslararsý basýný bu konudaki demeçleriyle aydýnlatmamalýdýr. Fakat söylediðim gibi yýkýcýlýktan uzak, yapýcý; gerçekleri halka ve dünyaya gerçekleri anlatacak doðrultuda demeçler verilmelidir.

Kýsa bir nefes aldý dalgýn biri gibi konuþtu.

-Zavallý Arafat ! Osla anlaþmasýyla baðýmsýz bir Filistin’in olacaðýný zannetti. Topraksýz ve haklarýndan mahrum özgürlük; Ancak esarettir, zillettir. Ýþgalcilerinde istediði bu deðilmi ?

Rantisi, o gün yine yusufiyedeydi. Ama bu tutuklanýþ farklýydý.Bu mevki ve makamla þýmartýlmýþ özerk yönetimi yanlýþlýklarýna karþý geliþtirilen bir tepkinin sunucuydu. Bindiði dalý kesmenin idrakinde olmayan özerk yönetimin bu tavrý, onun dünya müslümanlarýnýn gözünde þiddetle düþüþüne sebep olacaktý.

ON ALTINCI BÖLÜM

Ýþgalci Ýsrail’in Filistin’in dörtbir tarafýnda artan tempodaki baskýlarý, baskýnlarý, evleri talanlarý, yakýp yýkmalarý boy boy dünya ekranlarýna taþýnýyordu. Her gün ya birkaç çocuk, ya birkaç kadýn, ya birkaç erkek, ya birkaç genç ya da birkaç ihtiyar mutlaka ulu orta öldürülüyordu.Özerk yönetimin ise kýlý kýpýrdamýyordu. Siyaset diliyle cýlýz bir kýnama en sert açýklamasýydý.Korkusu: Filstin‘i temsiliyet noktasýnda uluslararasý destekte tecride uðramasý, bu hakkýn elinden alýnmasýydý.

Rantisi’ye reva görülen hücre iþgencesi gibi, halkýn seslendirdiði doðrulara özerk yönetimin tebkisi sertti.Týpký iþgaki yönetim gibi. Ýllegaliteden legeliteye dönüþün metamorfozunu oturtmaya çalýþan korku karýþýmý bir hýrs krizine tutulmuþtu.Fakat halkýn yaþananlarý deðerlendiren ve sonuçlar çýkaran duyarlýlýðýný biran unutmuþa benziyordu. Bir öfke seli gizli gizli kaynýyor, gittikçe hareketleniyordu.

O sýrada iþgalci Ýsrail’de yaþana seçimler neticesinde iktidara gelen asker kökenli Ehud Barak, kamuoyuna selafi Netonhayu gibi kendisini barýþ yanlýsý olarak lanse etti. Seçim vaatleri arasýnda Filistin sorununa nihai bir çözüm de vardý. Bu vaat özerk yönetimi bir daha þýmarttý.

Yaser Arafat 93’teki barýþ anlaþmasýndan bu yana iþgalci Ýsrail tarafýndan birçok defa aldatýlmýþ olamasýna karþýn, gerçekleri göremiyordu. Hile ve oyunlarla adý özdeþleþmiþ bir kavmin sözlerine inanmanýn tarihsel neticelerini idrak edemeyen Arafat, bir kez daha beklentiye girdi.

O gün 2000 yýlý Þubat’ýnýn ikinci yarýsýydý. Hücre iþgencesi çektiði özerk yönetimin zindanýndan azat olan Rantisi, evde gözü yaþlý ihtiyar annesini ve hanýmýný gnülleri ve yürekleri buruk bir þekilde buldu. Bir sebebi olmalýydý.Serbestti artýk. Neden aðlasýnlardý? Ama bu göz yaþlarý sevinç göz yaþlarýna benzemiyordu. Yinede bir dava adamýnýn olgunluðunu sergilemekten geri durmadý.

-Neler oluyor? dedi.hanýmýna. Biri bana açýklamayacakmý?

Gözleri yaþlý ve hayatýn çilesini beraber omuzladýðý hanýmý anlattý.

-Sen bugün eve yetiþmeden siyonist iþgalci askerler oðlumuz Muhammed’i tutukladý.

Tekrar göz yaþlarýna boðuldu. Ýhtiyar annesi ve hanýmýný teselli ederken, yüreðindeki acýýnýn dahada arttýðýný hissetti. Annesinin dudaklarýndan için için beddualar dökülüyordu iþgalci askerlere.

Serbest oluþuyla beraber gelen ziyaretçilerden yana o da teselli buldu. Þeyh Yasin, Ebu Þenneb, Ýsmail Haniyye, Mahmud Zahar, Salah Þahade, Muhammed Deif ve halkýn ziyaretleriyle gönlü seviçler yaþadý.”bu yol...” diye düþündü.”Uðruna eþin, aþýn, iþin feda edilmesi göze alýnan kutsal bir yoldur. Filistin’in kudüs’ün azatlýðýnýn yoludur. En büyük mükafatýn verileceði, o büyük vaadin yoludur. Sabredeecek ve direneceðiz. Ayaklarýmýzý sabit, bileðimizi kavi kýl. Yüreðimizi aþkla doldur Ya Rabbi!”

Rantisi’nin yüreði bu duygularla atarken; Amerika, özer yönetim ile Ýsrail arasýndaki ara buluculuk görevini yürütüyordu.Fakat Amerika’nýn tavrý kekliðe karþý kartalýn þahinle iþb birliðine benziyordu.Neticede 2000 yýlýnýn sonlarýna kadar bir türlü istenilen nihai barýþ antlaþmasý gerçekleþmedi.Arafat bir daha oyuna getirilmiþti.Onca yýllýk oyalanma, onca yýllýk kandýrýlmýþtýk, onca yýllýk zulüm, halký çileden çýkarmýþ,tansiyonunu yükseltmiþti.Ýçten içe kanayan bir yara gibiydi Filistin.Yarým asrý geçen kutsal bir direniþ pes etmiyor, inatla direniyordu.

Bu sýralarda Ýsrail’de de önemli geliþmeler yaþanýyordu.Þubat 2001’de yapýlacak genel seçimlerde Ehud Barak’ýn baþkanlýðýndaki iþçi partisi ve Ariel Þaron baþkanlýðýndaki Likud partisi arasýnda kýyasýya bir yarýþ sürüyordu. Aþýrý saðcý kesimi oylarýný almak için Þaron bir çok þey düþünüyordu.
Bu maksadla Mescid-i Aksa‘yý ziyaret etmeyi tasarladý.Böylelikle hem saðcý Yahudi seçmenlere mesaj verecek, hem de Filistinlileri önemsemediðini göstererek, oylarýný alacaktý. Henüz seçilmeden attýðý küstah adýmlar,seçildikten sonra atacaðý adýmlarýn habercisiydi.

Fakat hesaba katmadýðý bir geliþme yaþandý.Müslümanlarýn ilk kýbleleri olan Mescid-i Aksa’ya 28 Eylül 2000 tarihinde yaptýðý bu provokatif ziyaret, Filstinlileri tahrik etmeye yetti.Bir kývýlcým bekleyen sinelerdeki kitlesel öfkenin tuþmasý geçikmedi.Büyük bir infial gerçekleþti.Çevresi mübarek kýlýnan Mescid-i Aksa’dan / Kudus’ten yayýlan ve kýsa sürede Filistin’in tüm kentlerinde tutuþan ÝKÝNCÝ ÝNTÝFADA ateþi boy gösterdi. AKSA ÝNTÝFADASI diye bilinen bu direniþ, kutsal ve mubarek bir mekandan rahiyalar saçtý Filistin’ne.

87’den bu yana iþgalci Ýsrail’e karþý sinelerde büyüyen öfke seli sokaklara,caddelere,kaplara,þehirlere dalga dalga yayýldý.Yüreklerdeki öfke dudaklarda sýlayanlara dönüstü.yetmedi ellere sapanlara taþ, silahlara kurþun olup Ýsrail’in iþgalci askerleri üzerine yaðdý.Fehdakarlýk oldu; candan, yardan, serden vazgeçiþ oldu.Bomba bomba patladý üzerlerine. Ard arda düzenlenen istiþhadi eylemler aþ, iþ,ve eþ imtihanýný eylem eylem patlatýyordu iþgalcilerin böðründe.

Nitekim Þaron da oyununu iyi oynayýp saðcý kemin oylarýyla baþbakan oldu. Bu durum, tansiyonu iyice yükseltecek yeni bir þiddetin habercisiydi.

Ramallah’taki özerk yönetimin acil bir toplantýsýnda konuþuluyordu:

Bu daha farklý bir geliþme beyler! diyordu öfkekli ses. Farkýnda deðil misiniz? Filistinin siyasi önderliði artýk sadece kaðýt üzerinde bizde kaldý görünüyor. Halkýn gönlünde ve dillerde ihtiyar bir meflucun adý dolaþýyor. Hamas rengini sokaklara vermiþ.

Doðru! Dedi ikinci ses.Direniþin gidiþatýnda bu aþamadan sonra biz dýþlanmýþ gibiyiz.Adeta halk önderlerini çýkarýr oldu.

Çöken sessizlikten sonra bir soru ortaya atýldý.

-Teþhis bu! Yani söyledikleriniz. Ama çözüm nedir beyler? Samimi ve açýk yüreklilikle konuþalým.

-Efendim! Gelinen noktada önderlik temsiliyetimizin devam edebilmesi için, halka yakýn olan önderler gibi bir söylem geliþtirmeliyiz. Aksi halde önderliði, sokaklarý dolduranlar kendi baðýrlarýndan gözlerimizin içine baka baka çýkaracaklardýr.

Elini çenesine dayayan Arafat düþünüyordu.”Doðru “ dedi içinden.” Söylenenler doðru. Lakin Amerika’nýn tepkisi nasýl olur, nasýl davranýr? Bilemeyiz. Neticede liderlikten olmakta var.Ýnce düþünmeli!”

*

Ýkinci intifada cenin’de, Kudus’te, el-Halil‘de, Gazze’de öfke öfke büyürken, elden ele daðýtýlan bildiriler ve mescid mescid vaazlerle yönlenen bir azimle güç ve kuvvet buluyordu.

Yebna’daki Bilal ibni Rebah camii’nin kürsüsünden bir ses dalgalanýyordu:

-Kardeþlerim! Bu gün mübarek Ramazan ayýnýn son cumasý.Yani bu gün “Kudüs Günü “!... 67’den beri esaret altýnda aðlayan mazlum Kudüsümüz daha ne kadar inleyecek bu zulüm tufanýnýn altýnda? Ýlk kýblem olan bu kutsal mabedimiz, daha ne kadar iþgalci Yahudi’nin silahlarý gölgesinde inleyecek?

“Her türlü eksiklikten münezeh bulunan (Allah),kulu (Muhammed aleyhi selatü veselamýgöz kırpma geceleyin Mescid-i Haram’dan alýp, kendisine bir takým ayetler gösterelim diye, etrafýný mübarek kýldýðýmýz Mescid-i Aksa’ya götürdü.Þüphesiz ki o, iþitendir,görendir”1diye buyuran kur’an, bize bir hakikati yani Mescid-i Aksa’nýn çevresinin kutsallýðýný müjdeliyor.

Bu kutsallýk iþgalci Ýsrail’in istilasýna uðradýðý gün, çiðnendi. Peygamberlerini katleden bu uðursuz siyonist kavim, bu Aksa intifadasýyla bunun bedelini aðýr bir þekilde ödüyor.

Tarihte nice Ömer ibnu Hattablar nice Selahaddin Eyyubiler bu mücadelenin mirasýný omuzladýlarda Allah’ýn yardýmýyla galib geldiler.Bu muttaki ve mümin direniþçiler gibi direnip sahip çýkalým Kudüs’ümüze.Ýsra Mirac’a mekan, Resullüllah aleyhi selatü vesalamýn övgüsüne mazhar olan bu mescid; baðýndan, kutsal ve mübarek kýlýnan çevresinden bir intifada doðurdu.Beni kurtarýnYahudi’nin çizmesinden dercesine...

“Ey Allah’ýn salih kullarý! Yolunda mücadele edenlere hidayet kapýlarýný göstermeyi vaad eden yüce Allah’ýn dinine yardým günüdür bu gün.Ýzzet ve þerefi kuþanma günüdür...þehadet günü,þehit olma günüdür.”

O günkü Cuma namazý sonrasý yollar, caddeler tekbirlerle inledi Refah’ýn Yabna semtinde.Her Cuma camiler bir öfke seline medar olacak ateþleme görevi görüyordu.

Ýþgalcinin korkulu rüyasýydý cuma namazlarý.Bir direniþ bir diriliþ günüydü cumalar.Kudüs’ten Gazze’ye, El-Halil’den cenin’e...

Coþkun bir kitlenin gönlü Aksa için öfkeyle atarken,gözler yaþanýlan zulme karþý kin doluydu.sokaða taþan kitlenin hýþmýna uðrayan, o sýralarda oradan geçen iþgalci bir askeri birlik oldu.Tank eþliðinde birkaç askeri cemseyle geçen konvoy, taþ yaðmuruna tutuldu.

1- Ýsra süresi/1

Aniden ortalýk kurþun seslerine boðuldu.Halkýn üzerine acýmadan kurþunlar yaðýyordu. O esnada iki genç belirdi önlerde. Nereden çýktýlar? Nasýl çýktýlar? Anlaþýlmadý. Askeri konvoyun ortasýna dalan gençlerden sonra, ortalýkta arta kalan bir yýðýn tank ve askeri cemse enkazý ve etrafa saçýlmýþ iþgalcilerin parçalarýydý.

Ýki gün sonraydý yine.bir baþka þehadet operasyonu, bir baþka eylem ses verdi iþgalcilerin yüreðinde.Daha sonra bir baþkasý, derken bir baþka yerde bir baþkasý daha...Yerleþimci Yahudilerden Tel-Aviv’de rahat rahat yaþayan Yahudilere kadar bir korku sindi.Ýliklere bir ürkeklik...

Toplantý üstüne toplandý yapýyordu çiçeði burnunda baþbakan Þaron.

-Beyler! dedi masanýn etrafýný saran yeni kabinesine.Tüm bu geliþmelerin altýnda tek bir isim yatmaktatýr; Þeyh Ahmet Yasin! Yani Hamas!... istihbaratýmýz her sokakta,her þehirde, her sýloganda, her eylemde onun adýný görüyor. Adý dillerde yetmiyor muþcasýna gönüllerde’de... 87’de 1. Ýntifadaki rolünü unutmamak gerek. Bu defa buna fýrsat verme niyetinde deðilim. Varlýðýný bizimle mücadeleye adýyan o adama kendimi tanýtacak ve kim olduðumu göstereceðim. Hem ona hemde tüm dünyaya...

Efendim ! dedi savunma bakaný. Bugüne kadar þehir lerimizden uzak olan eylemler, artýk sivil halkada yansýdý. Topyekün bir savaþta karþý karþýyayýz. Halkýmýz korku ve panik içinde. Kalabalýk caddelerimizde, alýþ veriþ merkezlerimde, otobüs duraklarýmýzda, bar ve pavyonlarýmýzda, eðlence mekanlarýmýzda, turizm merkezlerimizde her an yaþanacak bir intihar eyleminin korkusunu yaþayan halkýmýz bir çýkmazda. Buna bir çözüm bulmamamýz halinde hükümet olarak halk nazarýnda presHj kabederiz.

-Çok doðru, dedi aþýrý saðcý Turizm Bakaný. Ortam çok gergin, halkýmýzda tedirgin...Turizmimiz oldukça geriledi. Geçen yýllara nazran güvenlik ve asayiþin olmamasý sebebiyle turist sayýsýnda aþýrý bir düþüþ yaþýyoruz. Ekonomimiz derbe alabilir. Çözüme yönelik önerim þu : Þüpheli görülen araplara vahþi hayvanlarý uyutmak için oklardan atýlarak vurup tutmak gerek.

Ancak bu þekilde tehlikeyi bertaraf edebiliriz.

Toplantýdaki bakanlardan kimi güldü, Kimi onayladý içinden. Fakat görünen oydu ki, bir karara varýlmýþtý. Þaron’un gözleri parlak parlaktý. Hedefinin þekli zihninde canlandý : Þeyh Ahmet Yasin !

*
2001 Yýlý Aralý ayýnýn 15’iydi. Dört ay önce yaþanýlan 11 Eylül saldýrýlarý Amerika’yý azdýrmýþtý. Terörle mücadele adý altýnda dünyanýn bir çok bölgesine yýðýnaklar yapýyor, müslümanlara saldýrýlar düzenliyordu.

Bu saldýrýlarýn sonuncusunu tefkkür eden Þeyh Yasin, yoðun iþ temposu altýnda çalýþýyordu. Bürosundan ayrýlmadan önce son tembihlerini de yaptý.
-Dün gelen maddi yardýmlar belirttiðim adresteki dul ve yetimlere acilen ulaþtýrýlsa iyi olur. Yiyecek ve içecek sýkýntýsý çekiyorlarmýþ. Kimseleri de yokmuþ zavallýlarýn sahip çýkmazsak hesabýný yarýn nasýl veririz mahþerde?

-Anlaþýldý efendim. Bugün akþama kalmaz yetiþtiririz inþallah

Þeyh Yasin oðlu Abdi’ye baktý.

-Haydi oðlum çýkalým, dedi. Namaz’a yetiþelim. Bismillah ...

Az sonra sokaktaydýlar. Karþýlaþtýðý kimselerle selamlaþa selamlaþa camiye vardýlar. Beþ vakit namazýný cemeatle kýlmaya özen gösteriyordu Þeyh Yasin

Ýsrail ordusu, kapalý kapýlar ardýnda alýnan kararlarý uygulamak için geniþ çaplý bir saldýrý harekatý yaptý. Gaye; halký korkutmak, sindirmek ve Hamas’ý etkisiz kýlmaktý.

Gazze’nin heryeri geliþi güzel talan edildi. Füzeler ve kurþunlar duvarlarda yaþanan zülmü belgeledi. Zulmün sesi avaz avaz mazlumlarýn üzerinde gürledi. Tanklar, uçaklar, helikopterler eþliðinde baþtan ayaða silahlý, tam donanýmlý askerler etrafa korku saçýyordu.

Cami’de ki cemaat dýþardaki hengameyi, feryadý, figaný iþgal askerlerinin önüne geleni devirip yýktýðýný görüyor, temkinli davranýyordu. Cami cemaatinin daðýlmasýndan sonra Þeyh Yasin, oðlu ve birkaç kiþi kalmýþtý.

Tam bu sýrada kulaklarý saðýr eden bir patlama sesi duyuldu. Cami isabet almýþtý. Füzeler peþ peþe atýlmýþ, caminin bir tarafýný çökertmiþti.

Abdi :

-Aman Allah’ým ! diye haykýrdý. Babasýný bir solukta dýþarýya çýkardý.

Uzaklaþtýklarýnda daha da güvendeydiler. Babasýna baktý. Tebessümü yine yüzündeydi.

-Oðlum ! dedi Þeyh Yasin. Taktirden kaçýnýlmaz. Rabbimin dilediðinden gayrýsýda gerçekleþmez. Yinede tedbirin ve cesaretin güzeldi.

Bu suikastten kurtulan Þeyh Yasin, iþgalci siyonistin açýk bir hedefiydi. Nitekim ertesi gün bazý ziyaretçileri bu durumu açýkça dile getirdi.

-Ýþgalci yönetim sizi tamamen ortadan kaldýrmayý politika edinmiþ efendim, dedi. Rantisi daha dikkatli olmakta fayda var.
Köþede sessizce duran Salah Þehude’yi süzdü. Þeyh Yasin. Göz göze geldiler.

-Efendim, dedi Þehade. Sizi ciddi bir anlamda korumamýz gerek. Gönüllü fedailerimiz çok. Ýzin verirseniz...

-Doðru söylüyor, dedi. Muhammed Deif . Kesinlikte korumamýz lazým.
Kendisi için endiþelenen bu fedakar insanlara tebessümle baktý. Uzun bir sohbetten sonra Þeyh Yasin, Rantisi’ye iþaret etti.

-Artýk gitme zamaný geldi, dedi. Randevumuza ancak yetiþiriz.
Hemen ayrýldýlar. Çýkmadan önce Þeyh Yasin dikkatli olmalarý için Þehade ve Deif’e tavsiyelerde bulundu. Ziyaretlerinden memnun olduðunu belirtip dualar etti.

Birazdan yoldaydýlar. Tozu dumana katarcasýna ilerleyen otomobilde Þeyh Yasi, Rantisi ve þöförleri vardý.

Hava açýk ve berraktý. Gazze’den baþka bir bölgeye gideceklerdi.

-Efendim! dedi Rantisi.ortalýk gergin baþka bir zaman gitseydik.

Otomobilin camýndan tabiatý seyreden Þeyh Yasin cevap verdi.

-Dost ziyareti ilahi rýzayý çeken bir hasrettir Rantisi.Her adým, her çaba sevaba yöneliktir.Nereye kadar erteleceðiz. Mücadele hayatýný kendi hayatýmýzdan üstün tutmalýyýz.Olduðu gibi kabullenip alýþmalýyýz.

Anlýyorum efendim, haklýsýnýz.Fakat size bir þey olmasýný istemem.

O anda otomobilin camýndan ilerideki virajdabir þeye gözü iliþen Þeyh Yasin, yaklaþýnca:

-Arabayý durdurun,dedi .

Yavaþca durulan otomobilin biraz ötesindeki manzara hiçde iç açýcý deðildi:Devrilen bir otomobil ve etrafa saçýlmýþ eþyalar... Bir trafik kazasýydý gördükleri.

-Çabuk inip yardým edin.

Hýzla fýrlayan Rantisi ve þöför devrilen arabadan bir adamý çýkardýlar.Arabadaki oðluda kurtulunca,adam rahat bir nefes aldý.Rantisi bir durumu fark etti.Daha fazla yardýma tereddütlü bir tavýrla hemen Þeyh Yasin'’in yanýna döndü.

-Efendim, dedi.Hafif bir kaza geçirmiþler. Fakat...

Rantisi’nin garib tavrýný gören Þeyh Yasin merakla:

-Fakat ne? dedi.

-Fakat... diye yutkundu Rantisi.Adam bir Yahudi.

Rantisi’nin teredütünü anlayan Þeyh Yasin;

-Þu anda, dedi. Yardýma ihtiyaçlarý var. Kim olduklarý önemli deðil. Hastaneye kaldýrýlmalarý gerek.

-Peki efendim.

Baþýndan kanlar süzülen adama ve oðluna ilk müdahaleyi yapýp sadýktan sonra araçlarýna aldýlar.Onlarý en yakýn hastaneye yetirmek için aceleyle gaza bastýlar.Bir ara yaralý adam Þeyh Yasin’i pür dikkatle süzdü.

Yaralý haliyle:

-Siz, dedi. Siz o’sunuz:Þeyh Ahmet Yasin!

-Þeyh Yasin, sadece tebessüm etti

-Neden bana yardým ediyorsunuz? dedi adam.

-Sizin,dedi Þeyh Yasin.Þu anda yardýma ihtiyacýnýz var. Lütfen telaþ etmeyin.

Adam þaþýrmýþtý.Ne diyeceðini bilemiyordu.Nihayet en yakýn hastaneye vardýlar.Adam oðluyla beraber arabandan indikten sonra dönüp içini dökercesine konuþtu:

-Ben olsaydým size yardým eder’miydim bilemiyorum.Fakat Ýsrail tanrý’sýnýn yerine Ýsrail devletini koyan siyasal siyonizmden yana olmadýðýmý bilmenizi isrerim.Bu iyiliðinizi de unutmayacaðým.Herþey için teþþerkürler.

Tekrar yola çýktýklarýnda Rantisi Þeyh Yasin’in yüzüne bakýyordu.”Düþmanýna dahi ihtiyacý anýnda yardýmýný esirgemeyen bu ihtiyar, ne kamil bir þahsiyet!” diye geçirdi içinden.
Sanki içini okurmuþ casýna Þeyh Yasin aniden konuþtu:

-Yahudi’de olsa muhtaç durumdaki bir kimseye yardýmdan uzak durmayýz Rantisi.Bizim mücadelemiz haklarýmýzý gasp eden ve bize karþý silah kullananlarladýr.

-Efendim! Biliyoruz ki her Yahudi, askerliðinden sonra da zaman zaman silah altýna girer ve ordu gönüllü olarak savaþýr. Bu Yahudi inancýný vecibesidir.Nitekim bir çoklarý’da mali destek saðlýyor iþgalci Ýsrail devletine. Yani kadýný – erkeðiyle tüm Yahudiler bizimle savaþtalar.

Seyir halindeki arabanýn camýndan uzaklara bakarken:

-Bu doðru bir tespit dedi Þeyh Yasin. Mucadelemizdeki esaslý ve geçerli bir dayanak. Lakin yine’de yardýma ihtiyacý olana yardým etmek mümince bir tavýrdýr. Bize yakýþan onlar gibi zulm etmek deðil, merhamet ve hakaniyetle olaylara yaklaþmaktýr. Bu olayda da bu gerekiyordu.Fakat mucadelede yöntem bizi þehade eylemlerine kadar mecbur býrakmýþsa, bu; düþmanýmýzýn kandýn,çocuk ayrýmý yapmayan saldýrýlarýna karþý çaydýrý bir direniþ yolu olduðu içindir. Zira kendimizi savunacak baþka silahýmýz kalmadý Rantisi...


Buna raðmen saldýrýlarýna karþýlýk misliyle mukabele görmeleri onlarý düþündürmüyorsa, bu onlarýn bileceði bir iþtir. Bizim mucadelemiz gasp edilen haklarýmýz adýna Filistin için, Kudüs için, halkýmýzýn özgürlüðü içindir.

“Aslýnda “ dedi Rantisi içinden.”bu büyük insanýn merhametini hak etmiyor iþgalciler.”

*


Rantisi ve Þeyh Yasin’in ayrýlmasýndan sonra;

-Þeyhimizi resmen hedef alan bu suikast eyleminden sonra, dedi Salah Þahade.Daha dikkatli olmalýyýz

Gülümsedi Muhammed Deif ;

-Evet, dedi.köþeye sýkýþan kedi pençelerini gösterirmiþ.

-Ama o pençeleri sökeceðiz inþallah.Baðrýnda bombalar patladýðýnda direniþ nasýl olurmuþ görecekler

-Herþey hazýrlandý deðil mi?

-Merak etme her þey hazýr.Sadece uygun zaman ve zemini bekliyoruz. Ýzzed’din Kassam Tugaylarýnýn gönüllü fedaileri yeþil kurþun kuþaðýný özlediler.Ýþgalci Ýsaril ölümü boynunda bir gerdanlýk gibi süs olarak görenlere ne yapabilir ki?





ON YEDÝNCÝ BÖLÜM


Birkaç gün sonra ajanlar, dünya basýnýnda yanký uyandýran haberler geçiyordu. Düzenlenen bir þahedet eylemiyle tarýmar olmuþ bir binanýn görüntüleri yansýdý ekranlara. Yýkýlmýþ ve harebeye dönmüþ bu binada çýkarýlan Yahudi cesetleri sýra sýra dizilmiþ ambulaslsrs götürüyordu.
Ayný anda Ýsrail’in göbeði Tel – Aviv’de patlayýcý yüklü bir otomobil taplamýþ birkaç Ýsrail’linin ölümüne 35 – 40 civarýnda yaralanan hastanelere kaldýrýlmalarýna sebep olmuþtu.
Gazeteler son geliþmeler ýþýðýnda þimdiye kadar Ýsrail’in iç bölgelerine yansýmayan savaþýn artýk yahudi halkýn arasýnda paniðe sebep olduðunu yorum yorum yazýyordu. Turist sayýsýndaki düþüþ, ekonominin bütçeye yük olmasý, güvenlik olgusunun Ýsrail’in her tarafýnda iþlememesi bir çok olumsuz tablolarý bebarerinde doðuruyordu.
Normalde her yýl gittikçe artan bir dýþ göç dalgasýna maruz kalan Ýsrail, þahadet eylemleri ve 2. Ýntifadanýn aktivitesi karþýsýnda hemen hemen hiç dýþ göç alamaz oldu. Zira güvenliðin olmadýðý bir ülkede kimse yaþamak istemiyordu.



Dýþardan yýllardýr alýnan göçlerin kesintiye uðramaya yetmiyormuþcasýna tarihinde Ýsrail, ilk defa dýþarýya göç vermeye baþlamýþtý.Hem de azýmsanmayacak ölçüde akýn akýn Avrupa ve Amerika’ya, tersine bir yahudi göçü oluyordu. Hayat felsefesi rahatlý üzere kurulu çýkarcý anlayýþýn kullarý, güvenli olmadýklarý Ýsrail’den þimdilerde kafile kafile kaçýyordu.
Ekonomide alarm veren bütçe açýklarý gazetelerde sayfa sayfa gündemdeydi. Fabrikalar ve sanayi kollarý, iþçi çýkarmaya baþlamýþ, ekonomik tasarruflara yönelmiþti. Hükümet sürekli büyüyen ekonomik açýklarý kapatmaya güç yettiremiyordu. Artan askeri harcamalar halkýn sýrtýnda bir kamburdu. Hergün iktidara eleþtiriler diziyordu basýn. Yayýn.
Kamuoyununun baskýlarý iktidarý düþündürüyordu. Artan tepkiler bir þekilde pasivize edilmeliydi. Baþbakanlýk konutunda Þaron baþkanlýðýnda yine bir toplantý yapýlýyordu. Uzun bir birifing veren Ýçiþleri Bakaný sözlerini toparladý :
-Efendim ! Kýsacasý saldýrýlar artýk yaný baþýmýza kadar uzandý. Geliþmeler endiþe veren boyutlara ulaþtý. Ýþ merkezinde, alýþveriþ mekanlarýnda, çarþýlarda, caddeler halk kendini güvenli hissetmiyor. Terör burnumuzun dibinde özellikle Hamas’ýn intihar eylemleri artarak devam ediyor. Özerk yönetim Hamas, Ýslami Cihad, Filistin Halk Cephesi, Ýzzeddin Kassam ve Aksa Tugaylarý gibi örgütleri kontrol altýna almada çekingen davranýyor. Halktan tepki almaktan korkuyor. Zaten Filistin’lilerin çoðu Hamas’tan ve eylemlerinden yana tavýr sergiliyorlar. Zira Hamas’ýn eðitim, saðlýk, sosyal, siyasal, kültürel ve askeri alanlarda halkla bütünleþen köklü faliyetleri var. Halktan destek görmeleri bu yüzdendir. Ayrýca Ýsrail kamu oyunun tepkisinide her gün basýn – yayýndan okuyor, izliyorsunuz. Olmayan þeylerde ilk defa olmaya baþladý.
- Nasýl yani ? Biraz açýklýk getirirmisin ?
-Açýklayayým efendim : Ýþçi çýkarmalarý arttýðý için pretöstolar sokaklara yansýyor. Terörün gittikçe týrmanan korkusu ve etkisi kamu oyuna yansýyor...

Þaron, Savunma Bakaný, Þaul Mofaz’a döndü :

-Þimdi dedi. Söyleyeceklerimi iyi dinle : Madem Arafat Hamas’ý kontrol altýna alamýyor, iþ baþa düþtü demektir.yan o bu iþi yapacak yada biz yaptýracaðýz.

Birden durdu. Bir þey hatýrlamýþ gibi :

-Diðer faaliyetler ne durumda ? Dedi.

Bir an þaþýrdý Mofaz.

-Hangisi efendim ? Analamadým, dedi.

-Þu, güvenlik için yapýlmasýný istediðimiz duvar ...

-Ha ! Evet efendim. Ýlgili tüm ayrýntýlar, geçeceði yerler tespit edildi. Haziran’da inþaasýna baþlýya biliriz.

-Güzel, dedi Þaron. Sevinçli bir yüz ifadesiyle. Bakalým bu duvarýda yaptýktan sonra eylemler devam edecek mi ?

-Efendim ! Ýzninizle bir þey sormak istiyorum.
Ýþkillenmiþ gözlerle Savunma Bakaný’na baktý :

-Dinli yorum, dedi.

-Biliyorsunuz ki efendim; güvenlik duvarý inþa edildiðinde Berlin duvarýna benzetilecek. Bu yüzden çok tepki alabiliriz.
Umursamaz gibiydi Þaron.

-Hiç önemli deðil Mofaz. Amerika arkamýzda ve finansanýmýz. Ayrýca mesala sadece intihar eylemlerini durdurmakla alakalý deðil. Biliyorsun ki bu duvar bir çok açýdan milli çýkarlarýmýzla doðrudan ilgili olacak. Hatta yeni pazarlýklar için elimizde bir kozda olabilir.
Son sözlerinden sonra pis bir tebessüm belirdi yüzünde.

*
29 Mart 2002 Sabahý ! ...
Bir hafta sonraydý. Güneþ bir baþka doðmuþtu bu sabah. Sanki hüzün saçýyordu tepelerden kýzýl kýzýldý, aheste aheste... Ogün olacaklardan dolayý kýrmýzý bir bandaj sarmýþ gibiydi baþýna siyah yerine al al renklere bürünmüþtü matem diye...

Batý Þeria, fýrtýna öncesi bir sessizliði yaþýyordu. Nablus, Cenim, Beytullahim, Tulkarim, Ramallah semtini... Kubanlýk kentler olacaktý birazdan.

Cenin’in Haredüt – Demenç Cami’inin gölgesinde bir ihtiyar oturmuþtu. Elleriyle romatizmalý dizlerini Ovmayý býrakýp bastonunu eline aldý. Önündeki topraða bilinçsizce eþerken, oynayan çocuklara baktý. On dört bin nüfuslu bu kentte ömür aðacýnýn sonlarýna doðru yaklaþtýðýný düþünüyordu.

O anda yüreðini aðzýna getiren bir patlama sesi duyuldu. Ardýndan alçak irtifada uçan bir F-16 savaþ uçaðýnýn sesi, binalarýn ve cami’nin camlarýný patlatmaya yetti.
Gönderen: 25.05.2007 - 21:32
Bu Mesaji Bildir   muhammed yusa üyenin diger mesajlarini ara muhammed yusa üyenin Profiline bak muhammed yusa üyeye özel mesaj gönder muhammed yusa üyeyi arkadas listeme ekle Yukari
muhammed yusa su an offline muhammed yusa  
944 Mesaj -
Sindiði cami’in duvarý dibinden etrafýný korkulu gözlerle süzdü. Az önce oynayan çocuklardan eser yoktu.Adeta çil yavrusu gibi daðýlmýþ,ortalýktan kaybolmuþlardý.Karþýdaki binalarýn ötesinde siyah dumanlarýn yükseldiðini gördü.

Sokaðýn diðer uçundan koþarak gelen birini fark edince bir umutla önüne atýlýrcasýna durdurdu.

-Dur hele evlat, dedi. Neler oluyor, biliyor musunuz?

Nefes nefese kalan genç bir an durdu.

Dede, dedi kesik kesik soluyarak.Ýsrail askerleri saldýrýyor. Karýnca sürüleri gibiler. Yüzlerce tank, zýrhlý araç ve binlerce askerle Cenin’i sardýlar. Çabuk evine git! Birazdan ortalýk karýþacak.

Ayný hýzla koþan gencin ardýndan bakan yaþlý adam geçen bir F-16 ‘ýn fýrlattýðý füzeyle kendine yerde buldu. Yanýndaki binadan dumanlar yükseliyordu. Az önce ovduðu romatizamalý dizleri birden iyileþmiþ gibi bir maraton koþucusunun çevikliðiyle soluðu sokaðýn sonundaki evinde aldý.

F-16 ‘larýn yaný sýra Apaçi helikopterleri’de durmadan Cenin’i roketle fize yaðmuruna tuttu.Bir kilometre karelik mülteci kampý binlerce füzeyle yakýp yýkýldý.Yýkýlan evler, enkaz enkaz binalar, feryatlar, figanlar... Cenin yerle bir edilmiþti.

Ramallah’taki Arafat’ýn baþkanlýk bürosunda kargaþa son halindeydi.Giren çýkanlar, saða sola koþuþturanlar peþi sýraydý.

Yüzüne üzüntünün son haddi resm olmuþtu Arafat’ýn. Bir þok, bir çaresizlik içinde sýkýntýyla sandalyesine yýðýlýrcasýna çöktü. Nefe nefese içeri giren özel koruma subayý;

Efendim,efendim! dedi telaþla. Ýsaril askerleri karþý sokaðýn giriþini kapattýlar.Her tarafýmýzý sardýlar ....

Konuþmasý devam ederken aniden kurþun yaðmuruna tutulan binanýn camlarý, avizeler þangur þungur aþaðý indi.Özel, koruma, Atafat’ý tuttuðu gibi oval masanýn altýna soktu.

Duvarlar delik deþik olmuþtu. Dýþarýdaki özel koruma muhafýzlarý ve askerler arasýnda kýsa süreli bir çatýþma yaþandý. Biraz sonra sukünet saðlanýnca kapýya çýkan Arafat, özel korumalarýndan bir kaçýnýn cesetleriyle karþýlaþtý.Diðerlerinin de ellerinden silahlarý alýnmýþtý.

Öfkeden kýp kýrmýzý olmuþtu. Karþýsýndaki Ýsrailli komutana:

-Buna hakkýnýz yok, diye baðýrdý. Ben Filistin Devlet Baþkanýyým. Birleþmiþ Milletler beni tanýrken, siz ne hakla büroma baskýn yapýyorsunuz?

Kýs kýs güldü içinden Ýsrailli subay. Ciddileþerek:

-Arananlar var, dedi. Buralarý arayacaðýz.

Birden Arafat’ýn yanýnda özel koruma subayýný iþaret ederek:

-Hey, sen! Dedi sert bir þekilde.Ellerini baþýnýn üzerine koyarak yavaþça yaklaþ.

Arafat’a mana yüklü gözlerle bakan özel koruma subayý gayri ihtiyari ellerini baþýnýn üzerine koydu. Yavaþça ilerledi. Ellari kelepçelendiði gibi karþýdaki tanklarýn arkasýndaki askeri araçlara götürüldü.

Az sonra geri çekilen askerler, bironun ilerindeki sokaðýn baþýna kadar ilerleyip nöbet tutmaya baþladýlar.

Dünya kamuoyu Þaron’un bu katliam baskýnýný diline dolamýþ haberlerin ilk sýralarýna yerleþtirmiþti.Ýki – üç gün sonra ortalýk biraz daha sakindi.Arafat’ýn bürosu, Bakanlarýnýn akýnýna uðradý.

Özerk yönetiminin elektiriksiz, susuz ve iletiþimsiz Baþbakanlýk bürosu bir toplantýya sahiplik yapýyordu.

Geliþmelerin ne boyutta olduðunu dinlemek istiyorum.

Karþýsýnda oturan özerk yönetiminin Güvenlik Bakaný:

-Efendim, dedi. Þu an batý þeria tamamýyla kuþatma altýna alýnmýþ.Sadece Cenin üçyüz tank, zýrhlý araç ve binlerece askerle kuþatýlmýþ.Tulkarim, Beytullahim’de hala çatýþmalar devam ediyor.F-16 uçaklarý, Apaçhi helikopterleri ve tanklarla þehirlerimiz bonbardýmana tutulmuþ. Yýkýlan onca evler ve enkazlar altýnda kalan cesetler, tutuklanan kadýn, kýzý, çocuk dahil tüm insanlar toplama kamplarýna götürüldü.

Sokaklar cesetlerle dolu. Hastanelerin morglarýnda cesedleri koyacak yer bulunmuyor . ilaçve giyecek yardýmlarý engelleniyor.Ambulanslara dahi ateþ açýlýyor.Halkýn, ölülerini gömmesine izin verilmiyor. Evlerin bahçeleri toplu mezarlara dönüþmüþ. Kýsacasý, Ýsrail askerleri çini porselen pazarýna giren ve her þeyi kýrýp geçiren deli boða gibiler.

Kireç gibi bem beyaz yüzü ve ateþ gibi kýzarmýþ gözleriyle söylenenleri dinleyen Arafat,çaresizlik içinde çýrpýnýyordu.Söz alan her Bakaný, felaket tellallýðý yapýyordu. Günlerdir aç ve susuz bir þekilde biçare kaldýðý bürosunun kýrýlmýþ pencerininden dýþarý baktý.Karþý ki sokaðýn uçunda nöbet bekleyen Ýsrail askerleri, içindeki öfkeyi dahada arttýrdý.

Ýçindeki kin aniden yanlýþ bir yöne kanalize oldu.” Bunu yanýna býrakmayacaðým” dedi kendi kendine.” O felçli halinle bir türlü bizimle anlaþmaya yanaþmadýn.Habire karþý cephe aldýn ha! Sana ilk fýrsatta bunun hesabýný soracaðým.Bunlar hep senin yüzünden.”

Derken kulaðýnda “gazeteciler geldi!” sözü yankýlanýnca gözleri parladý.Durumu Dünya kamuoyuna en duygusal sözlerle anlatmalý ve bu fýrsatý kullanmalýydý.

Patlayan flaþlar ve kameralarýn cazibesi karþýsýnda kýrmýzýmsý gözlerinde alabildiðince bir mazlumiyet ve masumiyet haber ajanslarýnýn ekranlarýna yansýdý.

Ýki ay sonraydý.Gazze deki bürosunda önüne konan günlük basýn özetlerini okuyan Þeyh Yasin, yardýmcýsý Ebu Þenneb’le deðerlendirmelerde bulunuyordu

-Cenin yaralarý demek hala sarýlamadý ha?

Maalesef efendim, dedi Ebu Þenneb.Sadece Cenin deðil, tüm batý þeria þehirleri iþgalci askerlerin katliamlarýndan nasipini aldý sayýlýr. Ramallah ‘da buna dahil.

Gözleri önündeki haber küpürüne takýldý Þeyh Yasin. Bir enkazýn yanýnda aðlayan beyaz yaþmaklý iki kadýn vardý fotoðrafta.

-Halka þefkatle muamele edilmeli dedi. Merhametle yaklaþmak ve gerekirse ev ev ziyaret etip yardýmlarda bulunmak gerek. Kardeþleriniz bu konularda daha çok gayretli olmalýdýr.

Dar gününde halkýn yanýnda olddumuzu hissettirmeli, direniþ güçünü ayakta, diri ve canlý tutmalýyýz.

Masanýn üzerindeki haberlere bakarken bir yandanda soruyordu:

-Az önce Ramallah dedin Ebu Þenneb.

-Evet efendim! Ramallah da fazlasýyla bu kuþatma ve katliamdan nasibini aldý.

-Yani Arafat’da...

-Evet Arafat’da... Ayrýca...

Þeyh Yasin baþýný kaldýrdý. Ebu Þenneb’e baktý:

-Ayrýca ne Ebu Þenneb?

-Efendim! ayrýca geçenlerde Þaro’nun televizyonlarda yayýnlanan bir demeci dikkat çekiciydi.Arafat’ýn özellikle bizi, Ýslami cihadý ve diðer direniþ gruplarýný dizginleyememesini bedelini aðýr ödeyeceðini söylüyordu.”özerk yönetim direniþ gruplarýný ve eylemlerini kontrol etmeli,onlarý silahsýzlandýrmalýdýr.” Þeklinde ifadeler vardý demecinde.

-Maalesef hakikat bu,dedi Þeyh Yasin.Siyonist rejim bizi birbirimize düþürmek,birlik ve beraberliðimizi bozmak istiyor. Fakat biz özerk yönetimle konuþmayacaðýz. Ama eleþtirilerimizide söyleyeceðiz.Yeri geldiðinde de elbette onlarý ikaz edeceðiz.Ama yapýcý olacaðýz.

Þeyh ,Yasin susmuþtu.Gözleri uzaklara dalan bir sesizliðin heybetindeydi. Ebu Þenneb onu seyrederken gýbta ile baktý. Þu beyaz kafiyeli, gösteriþsiz, mütevazi, sakat adam mýydý Ýsrail’i korkutan, kafa tutan? Allahtan çok, onun korkusu vardý þaron’un yüreðinde.Ama oydu iþte, tek baþýna ve mefluc haliyle direnen. Her davudi sopanýn atýlan taþý oydu.Ýþgalci askerlerin kalbinde patlayan,Tel-aviv’i yerinde oynatan her bombanýn, direniþin ve intifadanýn adý, Þeyh Yasin’di.

Aklýna bir þey gelmiþtiEbu Þenneb’in

-Geçenlerde Beyt Hanun’daki entüstri bölgesinde Salah Þahadeye misafirdim efendim, dedi.

Yüzüne bir gülümseme yayýldý Þeyh Yasin’in. Þehade’nin adýný duyunca sevinmiþti. Ebu Þenneb. Þeyh Yasin’in Þehade’yi çok sevdiðini biliyordu.

-Görmeyeli uzun zaman oldu. Nasýlmýþ ?

-Size çok selamlarý ve sevgileri vardý efendim. Hususen dualarýnýzý diliyordu.

-Allah yardýmcýsý olsun. Onu ve kardeþlerini korusun. Bu yolda cesaretlerini artýrsýn. Kahramaklýklarýný bereketli kýlsýn.

-Bir durumdan bahsetti efendim. Ýleri de eylemlerimizi nisbeten sekteye uðratabilecek bir durumdan...

Ciddileþti Þeyh Yasin. Direniþe en ufak bir mani, onun her açýdan dikkatini çekerdi.

-Anlamadým Ebu Þenneb dedi. Nasýl bir durum ?

-Gerçi konu ile ilgili bir raporu önünüze koymuþtum efendim. Fakat yine de belirtmem gerekirse kýsaca “ Güvenlik duvarý “ demem yeterli gelir herhalde. Yani bir tür ayrým duvarýný kastediyorum. Tamamen Amerika finasmanýyla tamamlamak üzere 16 Haziran 2002’de inþasýna baþlanacakmýþ. Bu duvarýn örülmesiyle ilgili Þehade, bazý endiþelerini dile getirdi. Benim kanaatime göre de duvarýn ilan edilmemiþ bir sýnýr olarak kalabileceðidir.

-Konuyla ilgili raparunu henüz okumadým.

-Önünüzdeki dosyada duruyor efendim. Ýsterseniz kýsaca özetleyeyim.

“Olur “ manasýnda Þeyh Yasin’den onay alan Ebu Þenneb, kýsaca meseleyi anlatmaya baþladý.

-Efendim, dedi. Batý Yaka topraklarýnda inþa edilecek bu “ ayrým duvarý “ bir kere denildiði gibi güvenlik nedeniyle inþa edilmiyor. Çünkü bu duvar, Birleþmiþ Milletler’in kararlarýnda Ýsrail sýnýrlarý olarak göterilen Yeþil Hat üzerinde deðil. Gaye; ilerde bu duvarýda bir pazarlýk unsuru yapmak ve ilan edilmeyen bir sýnýr çizmektir. Hatta F ilistin’i bölge bölge getto ve kantonlara ayýrarak, kontrol altýna almaktýr. Diyebiliriz ki bu duvarla halkýmýzekonomik ve sosyal açýdan parçalanacak, birliðimiz bozulacaktýr. Öyle ki Filistin tamamen yarý açýk bir cezaevi hüviyetine börünerek. 730 km’lik Çin Seddinden sonra dünyanýn en uzun duvarý olacak. Birçok insanýmýzýn verimli arazisinin, tarlasýnýn, baðýnýn, bostanýnýn hatta evlerinin dahi ellerinden alýnmasýna da sebep olacak.

Yanýsýra okullarýn bir kýsmý duvarýn bu tarafýnda diðerleri de öbür tarafýnda kalacak. Eðitimde böylelikle büyük felaketler yaþanacak. Tahudi yerleþimcilerin merkezleri korunurken, halkýmýzýn aile yaþantýsý ikiye bölünecek. Zorlaþtýrýlan hayat toplu göçlere sebep verecek. Ýþgal güçlerinin lehine nüfus dengesizliði ortaya çýkacak. Her ne kadar Lahey Adalet Divaný’na müracaat edilse de lehimize çýkacak bir geliþmenin iþgal gücü üzerinde baský unsuru olacaðý da meçhul. Zira Lahey Adalet Divaný’nýn kararlarý da Birleþmiþ Milletler kararlarý gibi Ýsrail’i baðlayýcý nitelikte deðildir.
Ayrýca Kudüs’ün de bu duvarla tamamen israil tarafýnda kalacaðýný unutmamak gerekir. Zira Kudüs’ün dýþýnda inþa edilecek olan duvar þehri ilhak etmek anlamýndaýr. Mescid-i Aksa dahi diðer tarafta kalacak. En Önemlisi de bu duvar Fisitin’in baðýmsýzlýðýna en büyük engel olarak sürekli karþýmýza dikilecek...

Þeyh Yasin Ebu Þenneb’in söylediklerini düþünüyordu. Daha sonra baþýný kaldýrýp.

-Hamas olarak, dedi. Bu utanç duvarý hakkýndaki siyasi görüþümüzü tez elden dünya ajanslarýna ilan etmemiz gerekç

Ebu Þenneb kalemine sarýldý. Þeyh Yasin’in söylediklerini not etti : “ Bu duvar israil’i koruyamayacak ve iþgal devam ettiði müddetçe direniþ de devam edecektir. Þayet iþgal gücü güvenliðini saðlamak istiyorsa, bunun yolu gayet basit ve açýktýr. Ýþgali durdursun ve halkýmýzýn haklarýný gasp etmekten vazgeçsin. O zaman sorun kendiliðiden halledilecektir. “

O günün akþamýnda oðlu Abdi’nin nezaretinde eve dönen Þeyh Yasin, Sabra’nýn fakir bir sokaðýnda ilerliyordu. Haziran’ýn sýcak havasýnda bu ikindi vaktinin akþama yakýn olan saatlerinde insanlar, evlerinin gölgelerine sýðýnmýþlardý. Su serpilmiþ gölgeliklerden yayýlan toprak kokusu bir hoþ ediyordu insaný.

Ýlerdeki bir evin gölgesinde oturan ihtiyar bir kadýn, Þeyh Yasin’e doðru yaklaþtý. Abdi, babsýnýn tekerlekli sandalyesini yakýnlarýndaki evin gölgesine çekti.

Babasýnýn iþaretiyle biraz uzak durdu. Ýhtiyar kadýn, alçak bir sesle Þeyh Yasin’in yaný baþýnda uzun uzadýya konuþtu. Bir þehidin annesiydi. Hem de duldu. Vaktiyle eþini de Filistin’e adamýþtý. Zaten Þeyh Yasin’in en zayýf olduðu noktalardý bunlar. Þehid ve dul eþlerine, yetimlerine ayrý bir önem verirdi. Sorunlarýný dinler, yiyeceðini dahi onlarla paylaþmaktan çekinmezdi. Komþularý sayýlan bu ihtiyar kadýn, dualarla Þeyh Yasin’i uðurlarken yüzünde mutluluk dolu ifadeler dolaþýyordu.

Abdi bu manzaraya þahitti. Babasýnýn tekerlekli sandalyesini sürerken bir yandan da ihtiyare kadýnýn baþýndan ne istiyebileceðini düþünüyordu. Gözlerinde gördüðü sevinç, ihtiyar kadýnýn istediðini aldýðýnýn niþanesiydi. Kim bilir beilki de bir duaydý istenilen, bir dertti söylenilen. Zira Þeyh Yasin’in halkýn arasýnda dilden dile, gönülden gönüle dolaþan manevi bir kimliði vardý.

*

Ýçinde bir sýkýntýyla 24 Haziran 2002 sabahý uyanan Þeyh Yasin; sabah namazýndan sonra adeti üzere bir miktar Kur’an okumuþ, daha sonra odasýna istirahat etmek üzere çekilmiþti.
Kahvaltýdan sonraydý. Dýþardan araba ve koþuþturma sesleri geldi. Birileri evin etrafýnda saða sola koþuyordu. “ Sen þuraya, sen de þuraya ! “ diye sesler duyuluyordu. Ýþgal gücünün baskýnýna mý uðramýþlardý ?

Pencereye koþan Abdive Halime Hatun’un gördüðü ilk þey bunlarýn iþgal askerleri olmadýðýydý. Býyýklý, bereli ve tek tip elbiseli olan bu adamlar da kimdi ?

Þeyh Yasin, telaþ içinde kendisine çevrilen endiþeli gözlerle karþýlaþtý. Kinle beraber adým adým büyük bir öfkeyle doluydu oðullarý.

-Özerk yönetimin adamlarý, dedi Abdi. Evin dört bir tarafýný kuþatmýþlar vuruþalým !...

-Sakin olun ! Sakin olun çocuklar ! Birazdan ne istediklerini anlarýz.
Pencereden görüldüðü kadarýyla bu mütevazi gecekondunun her tarafý silahlý adamlarla sarýlmýþtý.

-Durum gayet ciddi görünüyordu. Az sonra Þeyh Yasin’in tahmin ettiði gibi kapý çalýndý. Açýlan kapýda arkasýnda birkaç silahlý adam bulunan iri kýyým gibi bir adam duruyordu.

Abdi, arkasýnda kardeþleri Abdulhamid ve Abdulgani olduðu halde adamýn konuþmasýna fýrsat vermeden :

-Kimsiniz ? dedi öfkeyle. Ne istiyorsunuz ? Evimizi neden kuþattýnýz ?

Kurþun gibi peþ peþe sýralanan sorular karþýsýnda kapýdaki adam.

-Sakin ol delikanlý ! Babanýzla görüþmek istiyorum.

Kapýda tekerlekli sandalyesiyle görünen babalarýna yer açan gençler, kenara çekildiler. Þeyh Yasin’i gören adam :

-Efendim ! dedi Þeyh Yasin’in sormasýna fýrsat vermeden Özerk Yönetim adýna Baþkan Yaser Arafat’ýn özel emriyle sizi evinizde gözaltýna aldýðýmýzý bildirmek için buradayým. Þahsýnýzýn ikinci bir emre kadar þu andan itibaren evden ayrýlmasý yasak. Aile bireyleriniz ise kontrollü olarak girip çýkabilirler.

Çocuklarýnýn homurtularý yükselince Þeyh Yasin, müdahale ihtiyacý hissetti.

-Tamam çocuklar sakin ! olun !

-Sizi anlýyorum. Dedi adam. Yerinizde olsaydým ayný tepkiyi gösterirdim. Lakin emir kuluyuz. Elimizden bir þey gelmez. Lütfen bizi anlayýn.

-Pekala dedi Þeyh Yasin.

Adam hemen geri çekildi ve aracýna doðru yöneldi. Eve belirli mesafede duran eli silahlý Özerk Yönetimin muhafýzlarý da anlaþýlan bu durumdan pek memnun deðildi.

Çalýþma odasýna çekilen Þeyh Yasin, oðlu Abdi’yle uzunca konuþtu. Bir müddet sonra Abdi, her zamanki gibi evden çýktý. Dýþarýda nöbet bekleyen özerk yönetimi muhafýzlarýna öfkeli bakýþlar fýrlatýp, aheste aheste uzaklaþtý.

Halime Hatun, Þeyh Yasin’in odasýna girdi. Kocasýný düþünceli gördü.

-Abdi çýktý, dedi.

-Çýksýn. Bir þey olmaz hatun. Ben yolladým.

Abdulhamid, Abdulgani çok öfkeliler.

Eþine baktý gülümsedi :


Ya sen ! dedi. Sen de öfkeli deðilmisin ?

Böyle bir soruyu beklemiyordu. Halime Hatun. Birden afalladý.

-Þey, ben... elbette öfkeliyim, dedi ciddileþerek. Kendi evimde, hemde kendi insaným tarafýndan hapsedilmem kadar izzet-i nefsime dokunan bir þey olmaz. Rantisi’yi tutuklamakla baþlayan özerk yönetimi gözdaðlarýnýn neticesinin bu olmasý, beni hiç þaþýrmadý. Ýþgalcilere uþaklýk etmenin kepazeliði ancak bu kadar olur.

Þeyh Yasin hiç böyle görmemiþti hanýmýný. Öfkeli, ama itidallýydý.

Arafat çok sýkýþmýþ olmalý, dedi Þeyh Yasin. Ramallah baskýnýyla bir þeyler yapmaya niyetlenmiþ olabilir. Bu onun iþgal rejimine karþý oldukça yumuþadýðýný ve taviz politikasýnýn temposunu arttýrdýðýný gösteriyor. Belli ki son þahadet eylemleriyle sýkýþan Þaron ve yandaþlarý onu çok sýkýþtýrmýþ olmalýlar ki böyle bir adýma tevessül etti.

Anlamýyorum, dedi. Halime Hatun. Neyi amaçlýyor böyle yapmakla ? Bu, iþgalcilerin ekmeðine yað sürmekten baþka bir þey deðil ki !

Her iþte bir hayýr var hatun. Yüce Allah buyur muyor mu ? ... “ Olur ki bir þey, hoþunuza gitmediði halde sizin için daha hayýrlýdýr. Ve olur ki bir þey sevdiðiniz halde sizin için þer olur. Allah bilir, siz bilemezsiniz “
Hanýmýnýn anlamayan bakýþlarýyla muhatap olan Þeyh Yasin :

Çocuklarý da çaðýr gelsinler dedi.

Abdulhamid, Abdulgani, kýzlarý ve gelinleri çalýþma odasýna doluþtular. Þeyh Yasin hepsini gözden geçirdi. Tane tane kýnuþtu.

-Sevgili çocuklarým ! Annenize olur ki bu durumun hoþumuza gitmediði halde, Hkkýmýzda hayýrlý olabileceðini anlatýyordum. Nasýl diyen bakýþlarýna muhatap olunca düþüncelerimi sizlerle de paylaþmak istedim. Yaþadýðýmýz bu durum karþýsýnda sakýn kendinizi sýkmayýn. Dünya, bir imtihan meydanýdýr.


Bizler de bu meydanda Allah’a karþý kulluk vazifemizi yaþamak ve yaþatmak için varýz. Bu imtihanýn en büyüðü þu andaki savaþýmýz, direniþ ve mücadelemizdir. Vatan topraðýmýz, Kudüs’ümüz iþgal altýnda iken elbette gönüllerimiz rahat ve huzurlu olmaz. Bu uðurda çile ve keder payýmýza düþendir. Þimdi de þu kadarcýk ufak bir baskýyla yapýlan imtihaný ve yýllardýr çektiðimiz mukayese ederseniz, ne derece rahatlýk içinde olduðumuzu anlayacaksýnýz.

Bu iþin hakkýmýzda hayýrlý olan yönüne gelince, düþünün : Hamas, yýllardýr mücadelesini halkýn aklýný ve kalbini aydýnlatmakla, Ýslami þuur ve bilinç aþýlamakla yürütürken; Arafat’ýn bu ölçüsüz ve düþüncesiz tavrý haklýlýðýmýzý pekiþtiren bir geliþme olmayacak mý? Halk bunu mukayese ile özerk yönetimin samimiyetini deðerlendirmeyecek mi? Bu ilahi bir lütuftur bize. Biz ne kadar da uðraþsaydýk haklýlýðýmýzý halka ve dünyaya bu derece ortaya koyamayacaktýk. Bunu bir lütuf ve hayýr olarak deðerlendirmeyip de ne yapacaðýz?

Odadakilerin gözleri ve gönülleri ýþýldýyor, yüzleri gülüyordu. Olanlarý hiç de bu açýdan deðerlendirmemiþ, öfkeyle tepki vermiþlerdi.

Ayný sýrada Abdi, evden çýktýktan sonra Gazze’nin inþlek olan el-vahde caddesinde yürüyordu. Hamas’ýn ofisi, kent merkezinin bulunduðu bu cadde üzerindeki bir binadaydý. Merdivenleri hýzla çýktýðý gibi soluðu ofiste aldý.

Babasýnýn söylediði gibi Ebu Þennebi’i ofiste buldu. Oturduðu yerden selam veren Abdi’nin yüzüne bakan Ebu Þenneb anormal bir þeylerin olduðunu hemen anladý.

- Hayrola Abdi? Dedi. Yüzün bir tuhaf. Ne oldu?
- Daha ne olsun, dedi. Abdi öfkeyle. Arafat’ýn silahlý adamlarý evimizi sardý ve babamýn evden dýþarý çýkmasýna izin vermediler.
- Nasýl? Dedi Ebu Þenneb þaþkýn þaþkýn, Arafat’ýn adamlarý mý dedin?
- Evet : Hem de Arafat’ýn özel emriyle babamý evde gözaltýna aldýklarýný söylediler.
- Allah Allah! Ya baban?... Baban nasýl? Ona bir þey yaptýlar mý?
- Hayýr! Sadece onun dýþarýya çýkmasýna izin vermediler. Bu sebeple beni tembihleyip sizi ve Doktor Rantisi’yi bulmamý durumu iletmemi istedi. Yoksa adamlarýn baþka bir zararlarý yok. Evin çevresinde nöbet tutuyorlar.
- Anlýyorum. dedi dalgýn dalgýn. Baþka bir þey demedi mi baban?
- Durumu size anlatmamdan sonra sizin nasýl davranacaðýnýzý bildiðinizi söyledi… Sahi ne yapacaksýnýz?

Abdi’yi süzdü Ebu Þenneb. Doðrusu ne yapacaðýný o da bilmiyordu:
- Þu an bilmiyorum. Sen istersen eve dönebilirsin.
- Doktor Rantisi’yi de görmeliyim.
- Gerek yok Abdi. Ben onunla görüþürüm. Yalnýz eve uðramadan Mahmud Zahar’a ulaþmaya çalýþ. Uluslar arasý ajanslarý durumdan haberdar etsin.
- Peki efendim.
Abdi- çýktýktan sonra Ebu Þenneb pencereden dýþarýya baktý. Zihninde bin bir düþünce cirit atýyordu. Anlaþýlan Arafat Hamas’ýn eleþtiri ve ikazlarýndan bunalmýþtý.
Bir saat sonra Gazze Ýslam Üniversitesinde beliren Ebu Þenneb, Doktor Rantisi’nin odasýna girdi. Ebu Þenneb’i gören Rantisi þaþýrmýþtý.

- Bu bir sürpriz dedi Rantisi sevinçle.

Yerinden kalktýðý gibi dostuyla kucaklaþtý ve ona yer gösterdi. Birbirlerini sorduktan sonra, Ebu Þenneb’in üzüntülü olduðunu fark etti.

- Ne oldu Ebu Þenneb? Seni üzüntülü görüyorum.
- Bu sabah, dedi Ebu Þenneb. Arafat’ýn adamlarý Þeyhimizin evini kuþatma altýna almýþ.
- Yaa!
- Hiçbir yere býrakmayarak evinde göz hapsinde tutacaklarmýþ.
- Hangi cesaretle bunu yapabilmiþler. Hayret doðrusu. Halk tepki verse çatýþma çýkar, birliðimiz bozulur.
- Düþünsene Rantisi! Salah Þahade bunu duyarsa…

- Zaten iþgalci rejimin de isteði bu. Birbirimize düþüp birliðimizi bozmamýz… Sen nasýl öðrendin?
- Bir saat önce Abdi hem haberi, hem de þeyhimizin bir mesajýný getirdi.
- Mesaj mý?
- Evet mesaj! Þeyhimiz nasýl davranacaðýmýzý bildiðimizi söylemiþ.
- Yani ?
- Sana gelirken yolda düþünüyordum. En kýsa zamanda özerk yetimle bir görüþme ayarlayýp Arafat’a bu yaptýðýnýn yanlýþlýðýný göstermeliyiz. Aslýnda bu bizim yani Hamas için pozitif bir geliþme. Zira halk Arafat’ýn bu tutumuyla hem özer yönetimin gerçek yüzünü görmüþ olacak, hem de þeyhimize ve Hamas’a olan sevgileri daha da büyüyecek.

- Filistin, özgürlük mücadelesinde kimin haklý ve gerçek bir mücadele verdiðini de görecek.

Gülümsedi Ebu Þenneb :

- Haklýsýn dostum, dedi. Fakat bu kuþatmayý da en kýsa zamanda kaldýrtmalýyýz. Halký ne zamana kadar tutabiliriz ki? Bu sebeple sen þahadiye ve Muhammed Deif’e haber verebilirsen iyi olur. Ýtidal ve sükûnet için. Ben de özerk yönetimden bazýlarýyla irtibata geçeceðim. En kýsa zamanda seninle beraber gidip bu durumun kaldýrýlmasý için özerk yönetimle gerekirse Arafat ile görüþelim.

- Ýþi düþünmüþsün. Ben þehadeye ulaþýrým. Gerekenleri konuþurum.

- Tekrar görüþürüz o halde. Ofise nerede olduðuma dair haber býraktým.

Ebu Þenneb çýktýktan sonra, Rantisi de çýkmak için hazýrlýklarýný görüyordu.

Ýki gün sonra Filistin Özerk Yönetiminden bir yetkilinin açýklamasý televizyonlarda yayýnlanýyordu. Hamas’a baðlý El-Ceel Medya Markezinden de yayýnlanan açýklamada da Þeyh Yasin’in evinin kuþatýlmasýnýn gerekçesi þöyle açýklanýyordu :

- … Þeyh Yasin’in Filistin halkýnýn ulusal çýkarlarýný korumak için önceki günden baþlayarak evinde göz hapsine alýnmasýna karar verildi.

Açýklamayý duyan ve seyreden her Filistin’in yüzünde þaþkýnlýk, dudaklarýnda beddualar vardý. Arafat’ýn bu tutumu ona kendini küçük düþürmekten baþka bir kazanç saðlamamýþtý, halkýn nefret ve öfkesini kazanmýþtý.

Ebu Þenneb ve Rantisi’nin özerk yönetimle yaptýðý görüþmeler sonucu bir müddet sonra kuþatma kaldýrýldý. Kaldýrýlmasýndaki bir etki de halkýn giderek artan tepkisi ve Þeyh Yasin’in evinin bulunduðu sokaðýn sevenlerinin akýnýna uðramasýydý. Her an bir çatýþma olabilir, her an önlenemeyen bir geliþme yaþanabilirdi. Fakat Hamas’ýn itidal çaðrýlarý istenmeyen bir durumun yaþanmasýný engellidi.

Olayýn sükûnetle halledilmesinin ertesi sabahý Halime Hatun sabah erken pencereden bakýnca gözleri þaþkýnlýktan büyüdü.

- Aman Allah’ým! Dedi. Yine gelmiþler.

Pencereye doðru bakan Þeyh Yasin, dýþarýda siyah kar maskeli ve elleri silahlý adamlar gördü. Biraz daha dikkatli bakýnca, hanýmýna bakýp gülümsedi,

- Korkma, dedi. Bunlar bizimkiler.

- Bizimkiler mi ?

- Evet! Bandajlarýna baksana!

O anda kapý açýldý. Abdi içeri girdi. Selam verdi. Neþeli görünüyordu.

- Anne-baba! Dýþarýda gece boyu nöbet tutan kardeþlerimiz var, dedi. Haberiniz var mý?

- Þeyh Yasin tam cevap verecekti ki dýþarýdan gelen bir araba sesiyle herkes pencereye döndü. Rantisi ve Ebu Þenneb’diler.

Az sonra küçük misafir odasýna alýnan misafirleriyle Þeyh Yasih konuþuyordu.

- Ebu Þenneb! Rantisi! Nasýlsýnýz?

- Sizi sormalý efendim, dedi Rantisi. Hamd olsun biz iyiyiz.

- Doðru efendim, dedi Ebu Þenneb. Önemli olan sizin saðlýðýnýz. Siz nasýlsýnýz?

- Allah’a hamd-u senalar olsun. Onun takdiri üzerinde bir þey tanýmýyoruz. Ýyi ve afiyetteyim. Yalnýz geceden beri dýþarýda nöbet bekleyen kardeþlerin benim yüzümden daha fazla rahatsýz olmalarýný istemem. Zannedersem bir daha özerk yönetim böyle bir þeye tevessül etmez. O sebeple adamlarýmýz çekilebilirler.

Rantisi, Ebu Þenneb’e baktý. Anlamlý anlamlý gülümsediler :

- Efendim, dedi Rantisi. Salah Þahade’yi ikna edemedik. Ýlla da birkaç gün nöbet tutulmasý gerekliymiþ dedi.

- Þeyh Yasin, Þehade’nin adýný duyunca geliþmelerin sebebini anlamýþtý. Bu konuda daha fazla ýsrar etmedi. Ebu Þaenneb ve Rantisi’yle ayrýntýlý bir þekilde konuþtu. Yaptýklarý görüþmeler ve özerk yönetimin bu tavrýnýn sebebini anlattýlar.

- Efendim, dedi. Ebu Þenneb. Kanaatime göre iþgalci yönetimin sizi takip etmesi yahut sizi ortadan kaldýrmaya yönelik tavýrlarý, çýkarcý bir politikaya dönüþmüþtür. Bu durum Arafat’ýn da iþine geliyor.

- Bu, dedi Rantisi. Açýk bir olgu. Zira önderlik sadece onda olursa daha rahat hareket edecektir.

Gülümsedi Þeyh Yasin :

- Hala Ramallah’taki bürosunda mý?

- Evet, dedi Ebu Þenneb. Þimdiye kadar yýllardýr ödüllendirildiði Amerika ve Ýsrail tarafýndan artýk istenmeyen adam olarak ilan edildi. Zira bizi ve diðer direniþçi gruplarý kontrol edemediði için devre dýþý býrakýlmak isteniyor. Bürosundan da ayrýlmasýna izin verilmiyor. Uluslar arasý destekten de mahrum kalmasý için Amerika diðer ülkelere baský yapýyor. Yani zor durumda.

- Bu onun basiretsizliðinin sonucu, dedi Þeyh Yasin. Ancak biz direniþi elden býrakmayacak, intifada meþalesini sonuna kadar koruyacaðýz. Gerek sizler, gerek Mahmud Zahar osun, Ýsmail Haniyye’ye de haber verin, özerk yönetimin iþgalci rejime verdiði her tavizi her yumuþama politikasýnýn olumsuz yönlerini dile getirmekten uzak durmayýn. Arafat’ýn hatalarýný ve yanlýþ politikalarýný hatýrlatmalýyýz. Daha fazla taviz vermeden Ýsrail’in oyunlarýna karþý direnme kararý almalýdýr. Zira her tavizle beraber kandýrýlýyor ve büyük oyunlarla yüz yüze geliyor.

- Haklýsýnýz efendim, dedi Rantisi. Biri ona izzetli bir duruþ sergilemesini hatýrlatmalý.

Þeyh Yasin Rantisi’nin gözlerine baktý.

- Sahi, dedi gülümseyerek. Özerk yönetimin sana yaptýklarý ne zaman son bulacak? Kaç defadýr seni haksýzca tutukluyorlar.

Rantisi de gülümsedi :

- En son beni Filistin halkýný harekete geçirecek bir açýklamada bulunmamak þartýyla serbest býrakmýþlardý efendim, dedi masum masum.

Kalpleri Filistin ve Kudüs için atan bu üç adam, bu söz üzerine bakýp gülümsediler.

*

Temmuz’un tüm sýcaklýðýnýn hissedildiði bir gündü. Þeyh Yasin evine çekilmiþti. O gece çalýþma odasýndan hiç çýkmadý. Sürekli Kur’an okuyor, dua ediyordu. Gözlerinden süzülen yaþlar, üzüntüsünün derinliðine þahitlik ediyordu.

Salonda gecenin geç saatlerinde fýsýldayarak konuþan sesler, onun hakkýndaydý.

- Anne! Dedi Abdi, Babam hala yatmadý mý?

- Hayýr oðlum. Þehade’nin dün þehid edilmesinden bu yana, gözlerinden yaþlar süzülüyor.

- Nasýl süzülmesin anne? Siyonist devlet terörü F-16 uçaklarýyla þehid Þehade’nin evi üzerine bir tonluk bomba býrakýp ailesinin on bir ferdiyle beraber þehid ettiler. Buna yürek mi dayanýr. Biliyor musun anne! Babam rahmetli Þehade’yi çok severdi. Nasýl desem? Ona karþý ayrý bir sevgi beslerdi.

- Allah Þaron’a ve askerlerine halet etsin. Salah Þehade’nin þehadeti çok aðýr geldi babana. Üzüntüsünden periþan olacak… Sen Þehade’nin cenaze törenindeydin deðil mi?

- Evet anne!

- Nasýldý?

- Müthiþ bir kalabalýk vardý. Kendinden geçenler, bayýlanlar… Cenazeleri defnedene kadar saatler geçti. Ýntikam yeminleri edildi. Ýzzeddin Kassam Tugaylarý geçit törenleri yaptýlar. Kanýný yerde býrakmayacaðýz diye haykýrýyor, sloganlarla ortalýðý çýnlatýyordu. Tüm Gazze; bir vücut, bir aðýzdý.

- Allah ona ve ailesine rahmet etsin. Bu dava onun gibi nice yiðitlerin kanlarý üzerinde yükselecektir. Kanlarý meþale meþale tutuþacak, bu karanlýk günlerimizi aydýnlatacaktýr oðlum. Filistin’in özgürlüðü, Kudüs’ün azatlýðý o kahramanlarýn sayesinde gerçekleþecektir.


ON SEKÝZÝNCÝ BÖLÜM

Benim bütün Müslüman gençlere nasihatim en bayta Ýslam ahlakýyla ahlaklanmalarýdýr. Doðruluk ve güvenilirlik, ahde vefa, sevgi, kararlýlýk, çalýþma ve amelde ihlas, Müslümanlarla yardýmlaþmak ve onlarýn dertleriyle dertlenmek de Ýslam ahlakýnýn gereklerindendir. Allah yolunda cihad ve Allah-u Teala celle celaluhunun kelamýnýn en yüce olmasý için baþkalarýyla yardýmlaþmak da Ýslam ahlakýnýn gereklerinden biridir. Müslümanlara ilme önem vermelerini tavsiye ediyorum. Ýlim, gelecekte bizim düþmanlarýmýza karþý zafer elde etmekte kullanacaðýmýz silahýmýz olacak. Cehaletle zafer elde edemeyiz. Dini, dünyayý ve ahireti kuþatacak bir ilimle ancak zafer elde edebiliriz.

-Zaman ayýrýp bizimle röportaj yaptýðýnýz için çok teþekkür ederim efendim, dedi yýllarýn televizyon muhabiri.

-Rica ederim. Umarým faydalý olmuþtur.

Tecrübeli televizyoncu bir yandan kablolarý toplarken bir yandan da son derece mütevazý ve karþýsýndakine kýymet veren bu ihtiyarý düþünüyordu. Direniþin lideri konumunda olan bu adam hiç büyüklenmemiþ, sorularýna son derece mülayim bir þekilde açýklýkla cevap vermiþti.

Þeyh yasin, yoðun çalýþma temposu sonucu o gün eve dönerken aklý son zamanlarda gündemde olan konulardaydý. Uygun tahliller ve çözümleri tefekkür ederken gözleri ansýzýn karþýsýndaki bir duvara takýldý. Heyecanla:

-Dur! Dedi oðluna.

Abdi aniden durdu. Babasýnýn bakýþlarýnýn odaklandýðý noktaya baktý. Karþýdaki evin duvarýndaki bir posterdi.

-Beni oraya yaklaþtýr!

Tekerlekli sandalyesini postere yaklaþtýran Abdi, babasýný yönetiyordu. Þeyh Yasin, uzun uzun postere baktý. Bir ara :

-Þehade dedi, seslenircesine. Bizi býrakýp da gittin ha! Gözleri yaþarmýþtý. Ýhtiyar yüreði bir özlemin hasretiyle tutuþmuþtu. Bir dostun ardýndan sicim sicim akýtýlan gözyaþlarý vardý Þeyh Yasin’in göz pýnarlarýnda.

Abdi de etkilenmiþti. Nedense babasýnýn Salah Þehade’ye sevgisi farklýydý. Þehade’nin ardýndan onu hatýrlatan her þey Þeyh Yasin’i hüzne boðuyordu.

Babasýnýn iþaretiyle tekrar yola çýktýlar. Abdi eve kadar hiç konuþmayan babasýnýn evin giriþinde halet-i ruhiyesinin deðiþtiðine þahit oldu. Kendini toparlayýp neþeli ve keyifli göründü. Salona geçtiklerinde Þeyh Yasin, küçük torunlarýyla oynamaya baþladý. Abdi ise diðer odada olan annesinin yanýna gitti. Halime Hatun oðluyla ayaküstü biraz konuþtuktan sonra mutfaða yöneldi.

Küçük torunlarýnýn cývýltýlarý içinde yemek yerken bir þey, Þeyh Yasin’in gözünden kaçmadý. Gelini Ümmü Hüsam, keyifsiz görünüyordu. Her zaman neþeli ve gülümseyen yüzü, bu akþam somurtkandý. Toplanan sofradaki hareketlerinden çocuklarla iliþkisine kadar bir durgunluk vardý gelininin üzerinde. Bir sorunu olduðu kanaatine vardý.

Sofra toplanýp çay içildikten sonraydý. Ortalýk sakin olduðu bir anda, Þeyh Yasin çalýþma odasýna geçmek istedi :

-Ümmü Hüsam! diye seslendi.

Gelininin kendisine baktýðýný görünce.

-Kýzým beni çalýþma odasýna götürür müsün? Dedi.

Ümmü Hüsam, hiçbir þey demeden sessizce kalktý. Þeyh Yasin’in tekerlekli sandalyesini iteleyip çalýþma odasýna götürdü. Masanýn önüne varýnca býraktý. Tam çýkacaktý ki:

-Ümmü Hüsam! dedi. Þeyh Yasin. Kýzým! Biraz otur da þöyle baba-kýz biraz konuþalým. Olmaz mý?

Þaþýrmýþtý Ümmü Hüsam.

-Þey!... dedi. Sessizce arkasýndaki sandalyeye iliþip oturdu. Þeyh Yasin durgun olan gelinini süzdü. Þefkat ve merhametle baktý.

-Ümmü Hüssam! Nasýlsýn kýzým?

Sesi ölgün ve kýsýktý.

-Ýyiyim baba.

- Bir sorunun mu var kýzým? Dikkatimi çekti. Akþamdan bu yana suskun ve durgunsun.

Konuþmuyordu Ümmü Hüsam. Hala sessizdi.

-Ben, dedi Þeyh Yasin. Gelinlerimle kayýnbaba-gelin iliþkisinden çok, baba-kýz iliþkileri içinde olmaktan yanayým. Bu eve gelin geldiðinden beri seni de kýzlarýmdan ayrý tutmadým. Bir arkadaþ gibi her türlü sorununuzda yardýmcý olmayý istedim. Sevinçlerinizi paylaþarak çoðaltýp, üzüntülerinizi de paylaþarak azaltalým. Ne diyorsun kýzým?

Birden gözyaþlarý boþaldý Ümmü Hüsam’ýn. Sessizce hüngür hüngür aðlýyordu. Þeyh Yasin gelinin rahatlamasý için müdahale etmedi. Zira aðlamak bir tür ruhi rahatlatmayý da beraberinde getiriyordu. Bir müddet gelinini seyretti. Gelin geldiði ilk günleri hatýrladý. Çekingen, ürkek bir ceylan gibiydi. Yabancý bir evde yabancý insanlar arasýnda yaþamak, önceleri her genç kýza zor gelirdi. Zaman en iyi çözümdü. Diðer gelinlerine ve kýzlarýna davrandýðý gibi, Ümmü Hüsam’a da sevgiyle davrandý. Güven verdi. Kýzý gibi bir yaklaþým sergiledi. Genç kadýn yavaþ yavaþ bu yeni ortama uyum saðlamýþ, kopmaz bir parçasý olmuþtu. Torununun doðumuyla bu sevgi aileyi daha da yakýnlaþtýrdý, mutluluða boðdu.

Ümmü Hüsam, kendine gelmiþti. Þeyh Yasin’in kendisini izlediðini anlayýnca utandý. Bir an duygularýnýn etkisinde kalmýþtý. “Keþke aðlamasaydým” diye nedamet geçti içinden.

-Kýzým!

Þeyh Yasin kendisine sesleniyordu. Toparlandý.

-Efendim baba, dedi.

Þeyh Yasin, sorunun kaynaðýný anlamýþtý. Bu aðlamalar, bu çaresizlik her þeyi anlatýyordu aslýnda. Gelinini daha fazla üzmek istemedi.

-Sorun Abdulgani mi? Dedi.

Kýsýk bir sesle :

-Evet! dedi Ümmü Hüsam.

Aralarýnda geçen meseleyi olduðu gibi anlattý. Aðlamasý onu rahatlatmýþ olsa da, kocasýyla arasýnda geçen sorunu anlattýkça daha bir rahatladý, hafifledi.

Gelinin konuþtuklarýný sabýrla ve tebessümle dinleyen Þeyh Yasin :

-Kendini üzme kýzým dedi. Haksýz olan oðlum bile olsa buna kayýtsýz kalamayacaðýmý biliyorsun; deðil mi?

Beyaz baþörtüsüyle “evet” manasýnda baþýný sallayan Ümmü Hüsam, Þeyh Yasin’i onaylýyordu. Þeyh Yasin, genç kanýnýn gönlünü almak gerektiðini düþündü. Onu teselli etmek, ona güven vermek gerekiyordu.

-Ümmü Hüsam, sevgili kýzým! Sen hiç merak etme. Ben en kýsa zamanda Abdulgani’yle konuþup onu ikaz ederim, tamam mý? Gelinimi üzmek neymiþ, anlar o zaman. Þayet bir daha seni üzerse hiç çekinmeden bana gel! Anlaþtýk mý kýzým?

Rahatlamýþtý Ümmü Hüsam. Kendine güveni gelmiþ, üzüntüsü geçmemiþti.

-Sizi de rahatsýz ettim, dedi.

-O nasýl söz kýzým? Sizin derdiniz derdim, sevinciniz sevincimdir. Haydi kýzým! Kendini üzme, Abdulgani’ye de bundan bahsetme.

-Peki baba.

Usulca kalkan Ümmü Hüsam, sessizce kapýda kayboldu. Ardýndan bakakalan Þeyh Yasin, gülümsüyordu. Kadýn tabiatý narin ve nazikti. Kýrýlmaya gelmeyecek kadar zarif bir ruh sahibi olan kadýnlar þefkat ve ilgiye muhtaç bir fýtratta olduðundan, eþlerinin bu yönüne dikkat etmek, erkeklerin gözden kaçýrdýðý ilk noktaydý. Biraz ilgi, biraz sevgiyle bir mutluluk tablosu inþa edebilecekken, bu gaflet neyin nesiydi? “Ey Allah’ým” dedi içinden. Vedud isminin hatýrýna bizi sevginsiz ve sevgisiz býrakma.

-Selamun aleykum!

Aniden irkildi Þeyh Yasin. Yanýbaþýnda hanýmý Halime’yi tebessüm eden yüzüyle görünce rahatladý.

-Ah! Sen miydin? Dedi.

-Ýçeri girdiðimi fark etmedin mi?

-Hayýr hatun, fark etmedim, dalmýþým.

-Az önce, dedi Halime Hatun, Ümmü Hüsam’ýn sevinçle odadan çýktýðýný gördüm. Yine baba-kýz ne konuþuyordunuz?

Sevgiyle baktý hanýmýna.

-Sanki, dedi. Ýnce bir sitem var sözlerinde.

-Evet, doðru! Gelinlerin, damatlarýn, kýzlarýn, oðullarýn hepsi sana ayrý sevgi besliyorlar.

-Allah hepsinden razý olsun hatun. Hepsinin yeri gönlümde ayrý ayrýdýr. Týpký senin yerin gibi!...

Halime Hatun al al oldu. Yaþlanmýþtý, ama hala hayasýndan bir þey kaybetmeyen bir olgunluk akýyordu yüzünden. Böylesi iltifatlara alýþýk deðildi.

-Aslýnda konuyu açman iyi oldu, dedi Þeyh Yasin. Uzun zamandýr ben de seninle bu konuda konuþmak istiyordum. Otur da þöyle baþ baþa rahatça konuþalým.

Hemen koltuða iliþti. Halime Hatun. Kocasýyla sahbetlere bayýlýr, bu tür fýrsatlarý tepmezdi. O sýrada küçük torunlarýndan biri içeri girince Halime Hatun onu dizinin üzerine oturttu. Çocuk, eliyle bir ninesinin beyaz baþörtüsünü, bir elbisesini çekiþtiriyordu, gülüyordu.

- Eee… hatun! Seninle baþ baþa konuþup dertleþmeyeli çok oldu galiba. Seni ihmal ettim…

-Hayýr !

Bu tek kelimelik ani bir tepkiydi. Ansýzýn ve gayri ihtiyari dökülmüþtü Halime Hatunun dudaklarýndan.

-Hayýr! Dedi tekrar usulca. Ben hiç þikayetçi deðilim. Asla beni ihmat ettiðini düþünmedim.

Memnun memnun tebessüm etti Þeyh Yasin.

-Seni bilmez miyim hatun? Hayatýndan þikayet etmeyen, kanaat zýrhýna bürünensin. Adýn gibi yumuþak huylusun. Allah senden razý olsun. fakat yine de sormak isterim : Hayatýndan memnun musun hatun?

-Hamd olsun. Dediðim gibi hayatýmdan hiç þikayetim yok. Kocam, çocuklarým ve torunlarýmla beraberim. Daha rabbimden ne isteyebilirim ki?

-Peki hatun, peki? Ya kýzlarýn, oðullarýn, damatlarýn, gelinlerinle aran nasýl? Bir sorun yaþýyor musun? Ne düþünüyorlar hakkýmýzda?

-Nasýl yani?

-Hani onlarý ihmal ettiðimiz, ilgi, alaka göstermediðimizi düþünebilirler.

-Yok öyle bir þey, dedi. Baþta Abdi olmak üzere üç oðlun ve Meryem olmak üzere sekiz evli kýzýn; damatlarýn, gelinlerin hepsi Allah’ýn bize hayýrlý birer ihsandýr. Oðullarýmýzýn ve kýzlarýmýzýn sevgisini bir kenara býrakalým. Damatlarýmýz özellikle seni bir baba, bir hoca bir mürþid olarak görüyorlar. Týpký Filistin halký gibi… Hele Meryem sýk sýk kendileriyle sohbet etmene, dertleþmene, hüzünlerini ve mutluluklarýný paylaþmana ne memnundur bir bilsen. Kocalarýyla aralarýnýn nasýl olduðunu sorman kýzlarýmý ve gelinlerimizi çok daha memnun ediyor.

-Bunun farkýndayým, dedi Þeyh Yasin. Yüce Allah bize sekiz kýz vermekle lütufta bulundu. Zira onlarýn terbiyesi ve saliha birer evlat olmasý, bizim için ahiret yatýrýmýdýr. Allah’ýn Resulü aleyhisalatü vesselam bunu bir çok hadis-i þeriflerinde müjdelemiþtir. Belki de kalbimin kýz çocuklarýna karþý þefkat ve merhametinin, sevgisinin çok olmasý biraz da bundan olsa gerek.

Halime Hatun nicedir bir konuda bahsetse ihtiyacý hissediyordu. Þeyh Yasin’in soluklanmasýný fýrsat bilerek konuþtu.

-Bize karþý hep þefkat ve merhametle dolusun. Ama kendine karþý hiç de böyle davranmýyorsun.

Þeyh Yasin hanýmýna baktý. Sözün nereye varacaðýný tahmin ediyordu. Yine de sormadan edemedi.

-Ne demek istiyorsun hatun?

- Demek istediðim þu ki, her zamanki gibi bugün de büronda hep çalýþýp yorulmuþsun. Televizyona röportaj vermeler, randevu sahipleriyle görüþmeler, araþtýrmalar tüm bunlarýn üzerine rahatsýzlýðýn… Eve geldiðinde bize hiç bu yorgunluklarýný belli etmiyorsun. Torunlarýn baþta olmak üzere bizle, konu komþu herkesle ilgileniyorsun yoðun mesai harcýyorsun. Son zamanlarda gece yarýlarýna kadar süren yoðun çalýþmalarýna ve sabah namazlarýna dek gece ibadetlerine þahit oluyorum. Gece-gündüz hasta vücudun nasýl dayanýyor, þaþýrýyorum! Hiç olmazsa sýhhatine dikkat et. Sen sorunlarýmýzý nasýl paylaþýyorsan, ben de senin için bir þeyler yapmak istiyorum.

-Hiç þaþýrmadý Þeyh Yasin. Bu endiþeyi ancak hanýmý taþýyabilirdi.

-Ey Hatunum! Dedi. Ben çok sevindirdi. Böyle söylemekle. Eve geldiðimde güleryüz, rahatlýk ve huzur bulmamdaki katkýn, benim için tüm bu söylediklerinin kaynaðýdýr. Fakat unutma ki Filistin ve Kudüs özgürlüðe kavuþmayana kadar bize rahat ve huzur yok. Zira yarýn mahþerde Allah katýnda ona arz edebileceðimiz hiçbir bahane sahibi deðiliz.

Gecenin ilerleyen saatlerinde tatlý bir sohbetin devam ettiði Sabra’nýn bu küçük gecekondusu, mutlu bir gece daha geçirmiþti.

Sabah ayný tempo ve ayný yoðunluk tekrar yaþanmak üzereydi. Ofisine gitmek üzere hazýrlanan Þeyh Yasin adedi üzere küçük torunlarýný görmeden evden çýkmadý. Cývýl cývýl koþuþturmalarý, baðýrýp çaðýrmalarý kulaklarýnda kuþ seslerini andýrýyordu.

Az sonra Abdi göründü. Babasýna doðru yaklaþýrken, Þeyh Yasin’in gözü gelini Ümmü Hüsam’a takýldý. Hatýrlamýþ gibi sesini biraz daha yükselterek :

-Abdulgani nerede? Dedi.

-Ýçerde baba, dedi. Abdi, çaðýrayým mý?

-Ýyi olur oðlum. Sen bugün baþka iþlerinle uðraþ. Beni büroya Abdulgani götürsün.

Göz ucuyla gelinini süzdü. Mutlu mutlu bakýyordu. Birazdan gelen Abdulgani’yle babasý, yola çýkmýþlardý. Hem gidiyor, hem de konuþuyorlardý.

Þeyh Yasin bir ara :

-Oðlum dedi

-Efendim baba.

-Ümmü Hüsam’ý soracaktým. Onu keyifsiz gördüm.
Abdulgani’den hiç ses çýkmýyor. Tekerlekli sandalyeyi sürmedeki hýzýnýn düþüþünden Þeyh Yasin, Abdulgani’nin etkilendiðini anladý.

-Doðrusu oðlum, dedi. Her karý-koca arasýnda böyle þeylerin olmasýný doðal karþýlasam da sana yakýþtýramadým…

Devam eden sözler Abdulgani için nasihat dolu tatlý-sert bir azarlamaydý. Babasý konuþtukça Abdulgani küçülüyor, utancýndan adeta eriyordu.

Nihayet büroya doðru yaklaþtýklarýnda sohbet ve nasihat, tavsiyelerle sona erdi. Gerektiðinde oðlunu dahi ikazdan çekinmeyecek kadar haklýdan yana olan Þeyh Yasin’i her günkü gibi ofisinde yoðun bir tempo bekliyordu.

ON DOKUZUNCU BÖLÜM


-… Açýklanan bu sebeplerden dolayý bu plana karþý olduðumuzu ve iþgal devletiyle masa baþýnda bir anlaþmayý kabul etmediðimizin bilinmesini istiyoruz.

Rantisi’nin Hamas adýna basýn-yayýna deklare ettiði sözler, o günlerde kamuoyunda tartýþýlan meþhur “Yol Haritasý” hakkýndaki bir açýklamaydý.

Özerk Yönetimin Filistin halkýný harekete geçirecek açýklamalardan uzak durmasý þartýyla Rantisi’yi serbest býrakmasýna raðmen; O Filistin’in yararýna olan her konuda Hamas’ýn sözcüsü olarak basýn-yanýna bir takým açýklamalarda bulunmaktan çeþitli demeçler vermekten çekinmezdi.

Ayný þekilde Filistin dýþýnda Hamas’ýn sözcülüðünü yapan Halid Meþ’al, Dr Musa Ebu Merzuk da ayný doðrultuda paralel açýklamalar yapmaktan, yol haritasýný eleþtirmekten geri durmadýlar.

Özellikle 11 Eylül’den sonra iþgalci Ýsrail’in gittikçe artan askeri operasyonlarý ve cinayetleri, sýnýr tanýmaz boyutlara varmýþtý. Köylere kadar uzanan askeri operasyonlar, ikinci intifadanýn artan baskýsý karþýsýnda hizaya gelmiþti. Tel-Aviv dahil olmak üzere Ýsrail’in hiçbir kendi güvenli bir bölge deðildi. Gittikçe çoðalan istiþhadi eylemler, iþgalci Ýsrail’in beyninde bir bomba olup patlýyordu.

Bu geliþmeler üzerine Amerika devreye bir plan sokma giriþiminde bulundu. “Yol Haritasý!...” Bir takým göz boyamalar içeren adýna barýþ planý denen “Yol Haritasý”yla þehadet eylemlerini durdurmak ve Arafat’ý devreden çýkarmak gibi niyetler amaçlanmýþtý. Teslimiyetçi bir Filistin isteniyordu anlaþýlan.

Yavaþ yavaþ basýna sýzan bu planýn ayrýntýlarý belli olunca, Hamas adýna Rantisi’nin bu açýklamasý gündeme oturdu.

Þaron yönetimi plana karþý yeni gelin gibi nazlansa da açýktan reddetmeye de yanaþmýyordu. Fakat planýn görüþmelerinde Arafat’ý muhatap olmayacaðýný ilandan çekinmemiþti. Bu Amerika’nýn desteklediði bir politikaydý.

*

4 Haziran 2003 Ürdün!...

-Sayýn seyirciler, diye baþladý spiker. Bugün Akabe zirvesinde ABD baþkaný George W. Bush, Filistin Özerk Yönetimi Baþbakaný Mahmud Abbas ve Ýsrail Baþbakaný Ariel Þaron “Yol Haritasý”ný imzaladýlar. Geçen nisan ayý sonunda Filistin ve Ýsrail taraflarýna sunulan yol haritasýnda, þiddet olaylarýnýn tamamen durmasý, Ýsrail’in yeni yerleþim birimleri açmayý durdurmasý ve 2005 yýlýna kadar Filistin Devletinin
Gönderen: 25.05.2007 - 21:37
Bu Mesaji Bildir   muhammed yusa üyenin diger mesajlarini ara muhammed yusa üyenin Profiline bak muhammed yusa üyeye özel mesaj gönder muhammed yusa üyeyi arkadas listeme ekle Yukari
muhammed yusa su an offline muhammed yusa  
PİR-İ İNTİFADA ŞEHİT ŞEYH AHMED YASİN........HAYATI..........
944 Mesaj -
kurulmasýný gibi baþlýklar anlaþmada dikkat çeken noktalar olarak belirlendi…

-Abdi! Oðlum þunu kapatýr mýsýn?

Yerden bir iki metre yükseklikte duvara monte edilmiþ bir tahtanýn üzerine olan televizyon, Þeyh Yasin’in mütevazý kitaplýðýnýn yanýnda bulunuyordu. Abdi kalkýp televizyonu kapattý.

-Baba dedi. Bir þey sorabilir miyim?

Þeyh Yasin bu gün büroya uðramayýp evinde çalýþmaya karar vermiþti. Zaten zaman zaman evinde, zaman zaman da bürosunda çalýþýrdý. Randevu ve görüþmeleri olmadýðý zaman çeþitli Ýslami kitaplar okur, radyo/televizyon muhtelif haber programlarýný takip ederdi.

Oðlunun sorusuyla düþüncelerinden sýyrýldý.

-Tabi oðlum. Seni dinliyorum.

-Neden Arafat zirvede yoktu?

Gülümsedi Þeyh Yasin :

-Senin de dikkatini çekti öyle mi oðlum ?

-Elbette baba. Zannedersem bu görüntüleri izleyen herkesin dikkatini çekmiþtir.

-Çok doðru oðlum! Muhakkak ki halkýn da dikkatini çekmiþtir. Ama Amerika ve Ýsrail artýk Arafat’ý istemiyor. Zaten uzun zamandýr Ramallah’taki bürosunda da bu yüzden mecburi ikamete zorlanmýþ.

-Bu sebeple mi Baþbakan Mahmud Abbas zirveye katýldý?

-Elbette oðlum. Ýsrail Arafat’ý muhatap olarak kabul etmediðinden Baþbakan Mahmud Abbas bazý yetkilerle donanýp zirveye gönderildi. Zaten bu aralar derinden derine özerk yönetim þaþkýn ve ne yapacaðýný bilmez bir halde.

-Neden Arafat bir çözüm yolu bulmuyor baba?

Þeyh Yasin karþýsýndaki genç Abdi’ye baktý.

-Nasýl anlatsam oðlum? Dedi. Bu, bir duruþ eksikliðinin neticesidir. Ýþgalci yönetime güvenilmeyeceðini zamanýnda bilmek, o basirete sahip olmak lazýmdý. Barýþ yolu diye söylenen þey gerçek deðildi. Direniþin ve cihadýn yerini tutamazdý. Tavizler ve yumuþak politikalarýn neticesi bu oldu. Arafat bunu anladýðý zaman ne yazýk ki vakit geçti. Þimdi de yetkilerini kaybetmenin mücadelesini veriyor. Ama artýk dýþ destekten yoksun ve dýþlanmýþ bir vaziyette.

-Ya bu anlaþma baba?... Haberde 2005 yýlýnda Filistin Devletinin kurulacaðýndan bahsedildi.

-Yaldýzlý sözler bunlar oðlum. Yaldýzlý ve afili sözler… Amerika ve Ýsrail, menfaatlerinin olmadýðý hiçbir anlaþmaya imza atmazlar. Görmedin mi? Mahmud Abbas, kurtlar sofrasýndaki kuzu gibiydi. Hem bu anlaþmanýn bir çok kusurlarý var : Mesela Siyonist düþman, Filistin tarafýndan utanmadan hala yeni tavizler istiyor. Asýl korunmaya ihtiyacý olan halkýmýzken, kendi güvenliðini ön planda tutuyor. Hem de bunu özerk yönetimin eliyle yapmak niyetinde.

-Anlamadým baba!

-Yani özerk yönetimi kendi halkýna karþý polis devleti niteliðine sokmak uðraþýnda. Bir baþka deyiþle “direniþi kontrol altýna alýn” demeye getiriyor.

-Bu olmayacak bir þey baba.

Tebessüm etti Þeyh Yasin. Zaman zaman oðullarýyla akidevi ve siyasi sohbetler yapar, onlarýn feraset ve basiretlerinin açýlmasýna yardýmcý olurdu. Oðullarý Hamas’ýn siyasi iþlerinde uygulamalý bir tecrübe görüyor, stajvari bir birikim sahibi oluyornlardý.

-Baba dedi Abdi. Geçenlerde bir arkadaþým Doðu Kudüs’ü geçip minibüsle Ramallah’a gittiðini söyledi. Babasýnýn ilgiyle dinlediðini görünce devam etti. Utanç duvarýnýn 67 savaþýndan sonraki sýnýrdan daha fazla içeri girdiðini görmüþ. Hatta Yeþil Hattý geçip Filistin bölgesinden yeni topraklarý kapsýyormuþ.

-Demek ki geçen hazirandan bu yana bir yýl içinde bu utancý epeyce somutlaþtýrmýþlar.

-Geçen sene Ramallah’ta Arafat’ý bürosunda kuþattýklarýnda geri çekildikleri zaman iþgalci askerler her tarafý yýkmýþtý baba.

-Duymuþtum oðlum.

-Ýþte þimdi o yýkýntýlarýn hepsi kaldýrýlmýþ baba. Þehir de temizlenmiþ. Fakat…

Durdu Abdi. Þeyh Yasin’in dikkatini eken bu soluklanýþ manalýydý.

-Fakat ne oðlum?

-Fakat Ramallah’ta Coca Cola, Mc Donalt’s ve özellikle de gece kulüplerinin varlýðý manevi yýkýntý olmuþ.

-Evet oðlum! Bu doðru! Maalesef bu bizim iç yaramýz. Halkýmýz bir kültür emperyalizmine maruz kalmýþ. Anlayacaðýn, bizler sadece iþgalci askerlerle savaþmýyoruz. 1960’lardan bu yana, halka Ýslami þuur ve bilinç aþýlamak için bir çok dernek ve teþkilat adý altýnda çalýþtýk. Gençlerimizi ve insanlarýmýzý kültür erozyonuna karþý uyanýk olmaya çaðýrdýk. Zira direniþ kuru bir cihad ile deðil yürek ve bilek birlikteliðinde iman eþliðinde olur. Fakat insan eðitmek kadar zor bir zenaat oðul. Yine de azimle ve Allah’ýn yardýmýyla bu günlere geldik. Duyduðun, gördüðün ve þahit olduðun her manzarayý iyü düþün. Ýslam nimetinin idrakinde olmayanlar, yoldan çýktýklarýný yahut zorda olduklarýný kabul etmeyen bir gaflet uykusundadýrlar. Bunu onlara anlatmak köre renk anlamak gibi bir þey. Ama þunu bil ki kör olmayanlar daha çok.

-Bir de arkadaþým Mescid-i Aksa’yý gezmiþ baba!

-Mescid-i Aksa mý dedin?

Mescid-i Aksa sözü babasýný heyecanlandýrmaya yetmiþti.

-Evet baba! Mescid-i Aksa… Fakat çevresindeki bir çok yerleþim yeri ve evler planlý bir þekilde tahliye ediliyormuþ. Ardýndan da Yahudi göçmenler yerleþtiriliyormuþ. Dediðine göre Ýsrail Ýskan Cemiyeti adlý aþýrý Siyonist bir terör örgütü bu iþi üstlenmiþ. Özellikle Silvan ve Vadi Havle semtleri ile el-Maðaribe mahallesi kýsmen tedrici, kýsmen de oyduðunu gibi yýkýlmýþ. Daha beteri iþgalcilerin Mescid-i Aksa’nýn altýnda yýllardýr yaptýklarý kazýlarmýþ. Bunun sonucunda el-Meðaribe kapýsý ile Burak Duvarý arasýndaki yer çökmüþ. Ne Ýslami Vakýflar Dairesine ne de el-Aksa Ýmar Kurumuna yeniden yapýmý ile ilgili izin verilmiyormuþ. Kutsal mabedimiz göz göre göre yýkýlýyor.

Þeyh Yasin kitaplýðýndaki Mescid-i Aksa’nýn resmine baktý “Ey sarý kubbeli sevgili!” dedi. “Ya sen özgür olacaksýn ya da bencileyin yoluna kurban…”

10 Haziran 2003!..

Henüz Akabe zirvesinde imzalanan yol haritasý anlaþmasý üzerinden bir hafta geçmemiþti. O gün yanýna oðlunu da alan Dr. Rantisi ve korumalarý otomobildeydiler. Hava sýcak ve bunaltýcýydý. Açýk camlardan esen rüzgar, haziranýn sýcaklýðýný araba hareket ettiði sürece bir nebze olsun unutturuyordu.

Caddede ilerleyen araç þoförü aniden ortaya çýkan bir Amerikan yapýmý Apachi halekopterini gördü. Herkes olacaklarý anlamýþtý. Kolay bir hedef olabilirdi. Saða sola zikzaklar çizerek hýzýný arttýrdý.

Helikopterin fýrlattýðý ilk füze hedefi ýskalayýnca, pilot öfkeyle ikinci füzeyi fýrlattý. Kalabalýk yolda patlayan füzeler ortalýðý savaþ alanýna çevirdi.

Otomobilin zikzaklý gidiþi ve ilk iki füzenin hedefi ýskalamasý pilotu çileden çýkarmýþtý. Öfkeyle füzeleri peþ peþe fýrlattý. Art arda ateþlenen füzeler otomobilin önüne arkasýna düþüyor, fakat isabet etmiyordu. Neticede otomobile isabet eden bir füze, pilotun sevinç çýðlýklarý atmasýna sebep oldu. Görev tamamdý ve gitmeliydi artýk. Hemen gök boþluðunda tüm uðursuzluðuyla süzülüp kayboldu. Arkasýnda býraktýðý cinayetin sorumluluðundan habersizdi.

Uzun yol boyunca asfalt yer yer gediklerle doluydu. Atýlan füzeler kocaman gedikler açmýþtý. Son füzeyle parçalanan otomobilin ön tarafýný daðýtmýþtý. Devrilen araçtan inleme sesleri yükseliyordu. Etraftan koþanlar araçtakileri çýkarmaya çalýþtý.

-Yardým edin! Koþun! Diye baðýrdý birisi.

-Ambulans!.. Ambulans çaðýrýn! Diye bir diðerinin feryadý yankýlandý.

Halk aracýn baþýna üþüþmüþtü. Otomobile yakýn, yerdeki iki ceset hemen hastaneye kaldýrýldý. Rantisi, oðlu ve bir korumasý yarýlý olarak gelen ambulansa alýndý. Yol boyu atýlan güzelerden dolayý ayrýca bir çok yaralý vardý. Tam manasýyla bir katliamdý bu.

Haber duyulduðu an, halk sokaklara döküldü. Þiddetli protesto gösterileri ve atýlan sloganlar manidardý. Megafonlardan öfke ve nefretin sesi dalga dalga çarpýyordu iþgalci Ýsrail’in yüzüne.

Tüm direniþ gruplarý eylemi kýnamýþ, intikam yeminleri etmiþti. Direniþ gruplarý arasýnda bu gibi olaylar/eylemler kaynaþtýrma görevi görüyordu. Adýna ve þanýna bakýlmaksýzýn birlik ve beraberliði perçinleþtiriyordu.

Akýn akýn hastane ziyareti devam ederken, Rantisi’nin yaralý korumasý da hastanede hayatýný kaybetti. Ranhtisi ve oðlu dahil olmak üzere yarýlý sayýlý yirmi beþe yükseldi.

Bu olaydan kýsa bir süre sonra yol haritasý çerçevesinde özerk yönetimin çeþitli direniþ gruplarýyla görüþmeleri baþladý. Gaye yol haritasý muvacehesinde þiddet olaylarýnýn karþýlýklý olarak tamamen durmasýný saðlamak için direniþ gruplarý ve Ýsrail iþgal ordusu arasýnda ilk etapta üç aylýk bir ateþkes yapmaktý. Fakat hiçbir direniþ grubu buna inanmýyordu. En yakýn örnek, yol haritasýnýn imzalanmasý üzerinden henüz bir hafta geçmeden Rantise’ye yapýlan suikasttý. Ýþgalci Ýsrail’in bu konuda güvence vereceðini, hiçbir direniþ grubu gerçekçi bulmuyordu.

Tüm direniþ gruplarýnýn gözü Hamas’taydý. Hamas ve Ýslami Cihad özerk yönetimden güvence istedikten sonra iþgal yönetiminin saldýrýlarýný durdurmasý ve Filistinli mahkumlarýn býrakýlmasý þartýyla 29 Haziran 2003’ten geçerli olmak üzere ateþkesi kabullendiklerini açýkladýlar. Diðer direniþ gruplarýndan bazýlarý da ayrý ayrý ayný þartlarda ateþkesi kabul ettiklerini ilan ettiler.

Fakat Filistin halký baþta olmak üzere dünya kamuoyu dahil hiç kimse Ýsrail’e güvenmiyordu. Çünkü verilen nice sözler çiðnenmiþ, nice vaatler alt üst edilmiþti. Saron’un bu konuda karnesi dolu doluydu. Bu ateþkes iþgalci yönetimin gerçek yüzünü dünyaya ilan etmenin ve direniþin haklýlýðýný ortaya koymanýn baþka bir adýydý.

On gün kadar sonraydý. Ramallah’taki özerk yönetimin kýr saçlý Baþbakaný Mahmud Abbas, ateþkesten bu yana meydana gemlen geliþmelerin deðerlendirdiði bir toplantý yapýyordu. Yardýmcýsý ve bakanlarýyla etrafýný çevirdikleri toplandý masasýnda, yüzler anlamsýz ifadelerle doluydu.

Yardýmcýsýna bakan Mahmud Abbas :

-Ateþkesin saðlanmasý için, dedi. Bazý direniþ gruplarýnýn liderleriyle görüþtük, ikna ettik. Fakat asýl önemli olan Hamas’týr. Yarýn Þeyh Ahmet Yasin’le de görüþeceðim. Hatta Ýslami Cihadr’la beraber yönetime katýmlarý için onu ikna etmeye çalýþacaðým.

-Yönetime katýlanlar mý? Dedi yardýmcýsý þaþkýnlýkla.

-Evet dedi Mahmud Abbas. Zira direniþin gruplarýný kontrol altýna almanýn baþka bir yolu yok.

Masanýn etrafýndaki diðer bakanlar söylenenleri ilgiyle dinliyorlardý. Kimsenin konuþmadýðýný görünce bunu haklýlýðýnýn tasdikine yordu.

-Ateþkesten bu yana son on günlük geliþmelerin raporunu dinlemek istiyorum, dedi.

-Hemen efendim, diyen yardýmcýsý önündeki dosyayý açtý. Ýlk sýraya bakarak konuþtu :

-Efendim! Her ne kadar direniþ gruplarý Ýsrail’in saldýrýlarýný durdurmasý þartýyla ateþkese destek verdilerse de :

• 3 Temmuz’da Batý Þeria’nýn Kakilya kentinde bir Filistinlinin öldürülmesi üzerine El-Aksa Þehitleri Tugayý ilan edilen ateþkese uyacaklarýný bildirdi.

Mahmud Abbas, oflayýp, pofluyordu. Çünkü, El-Aksa Þehitleri Tugayý Arafat’a yakýn askeri bir güçtü. Arafat’la arasý açýk olan Abbas, bunu hatýrladýkça sýkýntý basýyordu kendisini.

• Yol Haritasý çerçevesinde Beytullahim’den çekilen Ýsrail ordusunun yerine kontrol, bizim polis teþkilatýmýza geçti.
• Kudüs’te Þaron’la yaptýðýnýz görüþmede Baþkan Arafat’a uygulanan ablukanýn kaldýrýlmasý teklifinin reddedilmesinin yankýlarý kamuoyunda olumsuz neticelere sebep oldu.
• Amerika’nýn Hamas’ý terörüst örgüt olanak itham edip daðýtýlmasýný istemesine Hamas’tan þiddetli bir cevap geldi. Hamas’ýn Siyasi Birim Baþkaný Dr. Musa Ebi Merzuk buna sert bir cevap vererek böyle bir savaþa herkesin karþý olduðunu ifade etti.
• Filistin Halk Kurtuluþ Komiteleri de bir açýklama yaptý : Ýþgalci Ýsrail’in Filistinli mahkumlarý serbest býrakmasý, suikastlara son verilmesi, Arafat’a uygulanan ablukanýn kaldýrýlmasý, Filistin bölgelerine yönelik askeri saldýrýlarýn durmasý ve yeni yerleþim bölgeleri kurmamasý koþuluyla üç aylýk ateþkese uymayý kabul ediyoruz.” Dedi.
• Bu arada 350 kadar Filistinli mahkumu serbest býrakacaðýný açýklayan Ýsrail’in, 8 bin Filistinli mahkumdan bu kadarýný serbest býrakmasýna tepkiler artýyor. Askalan zindanýndaki 800 mahkum bu doðrultuda açlýk grevi baþlatmýþ.

-Ateþkesten bu yana geçen son on günlük deðerlendirmede Ýsrail7in yaptýðýna bak! dedi Mahmud Abbas öfkeyle. Tüm bunlar adeta ateþkes olmasýn demenin fiili adý.

Ertesi gün Þeyh Yasin’le görüþen Mahmud Abbas, Hamas’ýn yönetime katýlýp pasivize edilmesi konusunda yanýldýðýný anlamýþtý. Her ne kadar Þeyh Yasin ateþkese Ýsrail karþýlýk vermediði sürece uyacaklarýný açýkladýysa da ateþkesin uzun ömürlü olmayacaðýný sezmiþti.

Gazze þeridindeki Cebalye mülteci kampý !

87 intifadasýnýn doðduðu meakan… Yeri göðü inleten mahþeri bir kalabalýk toplanmýþtý. Sloganlar ve lanetler hep iþgalci Ýsrail için. Tepkiler sinelerden nefret ve öfkeye dönüþerek çýkýyordu.

Filistinli mahkumlarýn salýverilmesi için yapýlan bu gösteride öfke, havada slogan slogan uçuyordu. Bir ara kalabalýkta bir dalgalanma oldu. Toplananlarýn kenara çekilerek kendisine yol açtýðý bu adam, Hamas’ýn üst düzey yetkililerinden Nizar Neyyan’dý. Gösteriye katýlanlara hitaben yaptýðý konuþma, halký çoþturuyor, infiale getiriyordu.

…Geçici ateþkes süresince eðer Filistinli mahkumlar serbest býrakýlmazsa, mahkumlarla takas yapmak amacýyla Yahudi askerlerini kaçýracaðýz.

Yükselen tekbir sesleri ve verilen mesajlar ayyuka çýkmýþtý. Dalga dalga yayýlan bu tepki bir çok hapishanelere de sirayet etti. Askalan zindaný, Mecdo Askeri Hapishanesi, Ramle Nefiye Terasta ve Biru’s-Seba baþta olmak üzere, bir çok zindanda Filistinli tutuklu ve mahkumlarýn býrakýlmasý için grevler ve dayanýþma protestolarý düzenlendi.

Nihayet Siyonist Ýsrail hükümeti Filistinli mahkumlarýn serbest býrakýlmasý hususunda taviz vermeye hazýr olduðunu Haaretz gazetesinde dile getirdi. Buna göre, Hamas ve Ýslami Cihad’a mensup mahkumlarýn da býrakýlacak arasýnda olabileceði yazýldý.

Ama buna raðmen iþgalci Ýsrail operasyonlarýndan ve baskýlarýndan vazgeçmiyor, cinayetlerine devam ediyordu. Cenin kampýný yine basmasý, Nablus’ta, Gazze’de, Batý Þeria’da Tulkarim’de halka ateþ açýp bir çok ölü ve yaralýya sebep olmasý, Arafat’a baðlý el-Fetih grubunu çileden çýkardý. Yapýlan açýklamada : “Ýþgal devleti ateþkes konusunda kamuoyunu yanýltmaktan baþka bir þey yapmamaktadýr. Ýþgalci düþman, güvenlik organizasyonlarýnýn arkasýna sýðýnarak istediði her þeyi yaparken, ateþkes sadece Filistin tarafýndan istenmektedir.” Denildi. Böylece ateþkese uymayacaklarý ilan edildi. Cinayetsiz geçmeyen bir gün, bir saat yoklu mazlum Filistin’de…

Bu süreçte direniþ gruplarý ve iþgalci Ýsrail taraflarýnca dünya basýnýna karþýlýklý demeçler veriliyor, bir çok konuda açýklamalar ve beklentiler dile getiriliyordu.

Ateþkesin üzerinden bir ay geçmiþti. Batý Yaka’nýn Kakilya þehri Deyrul-Gurun kasabasýnda binlerce Filistinlinin katýldýðý görkemli bir protesto gösterisi düzenlendi. Protestocular “güvenlik duvarý” diye bilinen utanç duvarýnýn yapýlmamasýna yönelik sloganlar atýyor, seslerini dünyaya duyurmak için direniyorlardý. Yapýlan konuþmalarda duvarýn Filistinlilere ait binlerce dönüm arazinin gasp edilmesine sebep olduðu tekrar tekrar vurgulandý.

*

Batý Yaka’nýn Nablus þehrindeki Filistin mülteci kampý… Sabahýn erken saatleri… Tozu dumana katarak kampa giren Ýsrail iþgal askerleri, kuþatmaya aldýklarý kampý kurþun yaðmuruna tuttular. Etrafa atýlan bombalar, kýrýlan camlar, yýkýlan duvarlar ortalýðý savaþ meydanýna çevirmiþti.

Etrafa sarýlan yedi katlý bir binanýn civarýndaki evler kuþatýldý. Bir çoðunun kapýlarý kýrýldý, içeri dalan askerler ev sakinlerini yaka paça dýþarý atýyor, kimini de tutukluyordu. Korku ve panik yaþatmada adeta mahirdiler.

Fakat bir türlü yedi katlý apartmana yaklaþamýyorlardý. Uzaktan uzaða ateþlerine, binadan þiddetle karþýlýk veriliyordu. Karþýlarýndakiler silahsýz halk deðildi. Yanaþmak, bedel ödemek demekti.

Apartmana Hamas’ýn askeri kanadýna mensup direniþçiler vardý. Ýsrailli komutan olayý izliyor, kara kara düþünüyordu. Sabahtan beri yanaþamadýklarý bu binadaki direniþçileri toptan imha etmeliydi. Vakit geçtikçe uzuyor, aleyhlerine iþliyordu…

Biraz düþündü. Eli araç telefonuna gitti. Bir müddet bilinmeyen bir yerle konuþtu. Çeþitli tarifler yapýp, koordinat verdi. Saatine baktý. Aracýnýn koltuðunda biraz daha oturdu. Daha sonra askerlerini geri çekti.

Yaylým ateþin azaldýðý ve askerlerin apartmandan biraz daha uzak durmalarý içerdeki deriniþçileri kuþkulandýrmýþtý. Bu geliþmenin nedenini düþünürken ansýzýn duyulan Apachi helikopterinin sesiyle pencereye koþtular. Semada beliren helikopter süzülüp apartmaný füze yaðmuruna tuttu. Geldiði gibi kayboldu.

Geriye yedi katlý apartmanýn koca enkazýndan baþka bir þey kalmamýþtý. Hamaslý direniþçilerin þehadetiyle neticelenen bu Ýsrail askeri operasyonunda iki Ýsrail askeri öldürülmüþtü.

Ayný gün Gazze’de Hamas adýna Ýsmail Ebu Þenneb’in açýklasý yankýlandý.

-Siyonist düþman bu sabah ateþkesi açýkça ihlal etti. Bizce kýrmýzý hat aþýldý. Böyle bir saldýrý karþýsýnda sessiz kalamayýz. Þehitlerimizin temiz kanlarý yerde kalmayacak ve bu iðrenç cinayete cevabýmýz Allah’ýn izniyle þiddetli sarsýntýya yol açacak türden olacaktýr.

Bu operasyona karþý düzenlenen cenaze töreninde büyük bir öfke seli vardý. Bir yandan intikam yeminleri edilirken, diðer yandan tül direniþ gruplarý ve özerk yönetimin, iþgalci Ýsrail yönetimini eleþtiriyordu. Hatta Arafat kameralarýn karþýsýna geçip gazetecilere yaptýðý açýklamada.

-Ýsrail’in yaptýðý þey sadece ateþkesi deðil, tüm barýþ sürecini öldürmektir, dedi.

Nitekim Ebu Þenneb’in dediði gibi kýsa bir süre sonra Kudüs’te Hamas ve Ýslami Cihad’ýn ortaklaþa düzenlediði bir eylemde Siyonist yerleþimcilerden 20 kiþi öldü, 120 kiþi de yaralandý. Körüklü bir otobüsün içinde meydana gelen istiþhadi eylem, aþýrý Siyonistlerin korkulu rüyasý olmuþtu.

Ateþkesin bozulduðu artýk fiili olarak aþikar olsa da resmi olarak ortadan kalktýðý taraflarca açýklanmamýþtý. Fakat aradan geçen 50 günlük süre içinde kývýlcýmý tutuþturan ve ateþkesi hep ihlal eden iþgalci yönetim olmuþtu.

21 Aðustos 2003, Perþembe günü Kudüs’teki bu büyük eylemin hemen ertesi günüydü. Gazze’nin Rimal semtinde Amerika yapýmý Siyonist Apachi helikopterleri yine bir füze saldýrýsý düzenledi. Hamas’ýn siyasi liderlerinden Ýsmail Ebu Þenneb ve iki korumasý þehid oldu.

Yýllardýr Þeyh Yasin’in dizi dibinde yetiþen talebesi ve onun adeta gölgesi olan Ebu Þenneb, cennet yolcusuydu. Þehid olan korumalarýndan biri Þeyh Yasin’in damatlarýndan Hani Ebu Ömereyn’di. Þeyh Yasin iki defa yüreðinden vurulmuþtu. Üzüntüsü kat kattý. Hastalýðýnýn artmasýna vesile olan bu eylem onu derinden üzmüþtü. Nereye dönse Ebu Þenneb’i görüyor, nereye yönelse onun silüetiyle karþýlaþýyor gibiydi. Ebu Þenneb eli, Ebu Þenneb koluydu.

Ertesi gün Cumaydý. Görülmemiþ bir tepkiyle tüm direniþ gruplarý sert açýklamalarda bulundular. Ajanslara geçen fakslarda Hamas ve Ýslami cihad ortak bir açýklamada bulunmuþtu : “Biz 21 Haziran 2003 tarihinde birlikte ateþkes ilan ettiðimiz gibi, bugün yine birlikte askeri eylemlerin askýya alýnmasýnýn artýk sona erdiðini ilan ediyoruz. Bunu Þaron’un bizzat kendisi sona erdirmiþ ve kendisi katletmiþtir. O, siyasi zat kendisi sona erdirmiþ ve kendisi katletmiþtir. Þaron geçmiþ 50 gün içinde de halkýmýza, onun topraðýna ve kutsal deðerlerine yönelik saldýrgan tutumunu, öldürmeleri tutuklamalarý, yýkýmlarý ve baskýnlarý sürdürmek suretiyle ateþkesin üzerine bir çok öldürücü ok fýrlattý.”

Bu açýklamayla birlikte Siyonist iþgale karþý tutuþturulan intifada ateþi tekrar yükseliþe geçti.

O Cuma akþama kadar on binlerce Filistinli, gösteriler yaptý. Mühendis Ebu Þenneb’in intikamýnýn alýnacaðý üzerine tekrar tekrar yeminler edildi. Özgürlüðe giden yolda bir yýldýz daha kaymýþtý. Geride “Sende mi bizi býraktýn Ebu Þenneb?” diye hasretler söylettiren bir ölümle, bir þehadetle…


YÝRMÝNCÝ BÖLÜM

Yolda düþünüyordu. Þeyh Yasin Ebu Þenneb’in þehadeti onu daha bir ihtiyarlatmýþtý. Sabah evden çýkýþý geldi gözünün önüne. Damadý Hani Ebu Ömereyn’in þehadetiyle dul kalan kýzýnýn hüznünü hatýrladý.

Evden ayrýlmadan önce torunlarýný severken Hani’nin çocuklarýna ayrý bir sevgi, ayrý bir ilgi gösterdi. Bir köþede sessiz sedasýz duran kýzýný yanýna çaðýrdý. Teselli verip gönlünü bir daha aldý. Bu davanýn zor, fakat izzetli olduðundan, Hani gibi yiðit erlerin omuzlarýnda yükseldiðinden bahsetti.

Hani, damadýydý. Þenneb ise davadaþý, sýrdaþý… Araba ilerlerken hep bunlarý düþündü. “Hani benim damadýmsa” diye geçirdi içinden. “Ebu Þenneb benim elim, ayaðým her þeyimdi.” Tüm þehitler gibi Filistinlinin özgürlüðü için onlar da yapý taþlarý oldular. Þefaatlerine bizi nail et Allah’ýn.” Gözlerinden taþan iki damla yanaklarýndan süzüldü.

Bürosuna vardýktan sonra önüne konan haber özeti raporlarýn baþlýklarýna göz attý :

• Bush : “Direniþ gruplarý daðýtýlmalý!”
• Filistin Direniþe Ambargo!
• Kassam füzeleriyle saldýrý!
• Ýsrail’den ÝNTÝFADA Kelimesine Yasak!
• Siyonist Vahþet Dört Can Aldý!
• Filistin Yönetiminden Direniþçilere Operasyon!

Son baþlýk dikkatini çektiyse de ilk baþlýða baktý. Emir büyük yerden görünüyordu. Hala kör, hala basiretsiz olan özerk yönetim, “denize düþen yýlana sarýlýr” misali hala Amerika’ya sarýlýyordu. Birlik ve beraberliði direniþ gruplarý arasýnda kaldýrmak demek Filistin davasýnýn yok olmasý demekti. Öyleyse Arafat’a ne oluyordu? Hangi cesaretle “Ýsrail’in saldýrýlarýný durdurmasý halinde direniþ gruplarýna karþý önlem alacaðýný söyleyebiliyordu. Hangi akla iþgalci Ýsrail ile hala ateþkes yapýlmasýný isteyebiliyordu? Ah basiret! Ah feraset! Dedi kendi kendine. Bu tehlikeli ve olmayacak bir iþti.

6 Eylül 2003 tarihli son haberin özetine baktý :

• Abbas istifa etti!
• Zaten olacaðý buydu diye söylendi. Haber Arafat ile güç mücadelesine giriþen Mahmud Abbas’ýn meclis oturumunda hem içerden, hem de Amerika ve Ýsrail’den kaynaklanan engeller nedeniyle istifa ettiðini yazmýþtý.

Duvardaki saate baktý. Zaman yaklaþýyordu. Toplantýsý vardý ve zamanýnda orada olmalýydý. Korumalarýyla beraber randevu yerine ulaþtýðýnda vakit geç deðildi. Toplantýdakiler, Ýsmail Haniye gibi Hamas’ýn önde gelen liderleriydiler.

Gazze’de buluþma yeri olarak seçilen büronun çevresinde olaðanüstü bir durum, bir izlenim görünmüyordu. Ýçerideki toplantý harýl harýl devam ettiði esnada tüm uðursuzluðuyla pencereden içerdi giren F-16 savaþ uçaklarýnýn sesleri duyuldu. Büyük bir sarsýntý bir patlama sesi, herkesi yerlere serdi. Adeta deprem olmuþ gibiydi. Sallanan binanýn yan duvarý çöktü.

*

Olaydan bir müddet sonra Abdi eve koþmuþtu. Oðlunu gören Halime Hatun’un da az önce haberlerden öðrendikleri karþýsýnda yüreði pýr pýr ediyordu. Endiþe dolu gözlerle Abdi’ye baktý.

-Baban dedi endiþe dolu bir yüzle.

Annesinin olaydan haberdar olan bakýþlarý karþýsýnda :

-Telaþlanma anne! Dedi. Babam da diðerleri de sað. Önemli bir þey yok.
-Elhamdulillah ya Rabbi! Sözleri döküldü dudaklarýndan. Yüzüne renk geldi annesinin. Biraz daha rahatlayan bir merakla sordu.

-Nasýl olmuþ?

-Babamýn toplantýda olduðu binaya iþgalci yönetimin F-16 uçaklarý füze fýrlatmýþlar. Ama yan binaya isabet etmiþ. Babam elinden yaralanýrken binada bulunanlardan aralarýnda çocuklarýn da bulunduðu 15 kiþi çeþitli yerlerinden yaralanmýþlar. Allah’a þükür kayýp yok.

-Allah’a þükürler olsun! Ya baban?... Baban nerede oðlum? Ben de merak edersin diye Mahmut Zahar amcadan izin alýp geldim.

-Ýyi ettin oðlum! Allah onu ve bu davaya gönül verenleri korusun.

Bir gün sonraydý. Binlerce Filistinli Þeyh Yasin’e geçmiþ oysuna gelmiþti. Meydaný dolduran insanlar PÝR-Ý ÝNTÝFADA’yý görmek, senini duymak istiyordu.

“Kahrolsun Ýsrail!”

“Yaþasýn Hamas!”

“Yoluna kanýmýz, canýmýz fedadýr!”

“Ýslami direniþ engellenemez!”

“Ey Kudüs! Bu can sana kurbandýr!”

Sloganlar sloganlarý takip ediyordu. Kalabalýk ne ayrýlýyor, ne de susuyordu. Gittikçe artan Þeyh Yasin’in aþýklarýný, ancak Þeyh Yasin durdurabilirdi.

Tekerlekli sandalyesiyle yüksekçe bir yere çýkarýlan Þeyh Yasin’in sesinin duyulmasý önce büyük bir uðultu ve tekbirlere neden oldu. Sonra büyük bir sessizlik çöktü meydana. Uzunca konuþtu.

-Kardeþlerim! Hiç kimse Hamas liderliðini ortadan kaldýrýp, kaybettiremez. Siyonist düþmanlar saldýrýyor, hiçbir sýnýr tanýmýyor. Hiç kuralla kendini sýnýrlandýrmýyor. Evmiþ, çocukmuþ, kadýnmýþ ayýrt etmiyor. Evet F-16’larýmýz, Apachi helikopterlerimiz yok. Uzun menzilli füzelerimiz de yok. Ama savaþmaya ve þehid olmaya hazýr insanlarýmýz var. Ýþte düþmaný sarsan ve onu can evinden vuran budur. Biz halkýnýza söz veriyorsunuz ve herkese ilan ediyoruz ki direniþ ve cihad bizim tercihimizdir. Zafere giden yok þehadetle kanla bezenmiþtir. Biz Allah’a söz verdik þimdi size söz veriyoruz asla teslim olmayacaðýz. Yol istediði kadar uzun olsun. Biz bu yolda yürümeye devam edeceðiz. Sonunda zafer müminlerindir. Çünkü Allah bize zafer ve yer yüzünde egemenlik vaad etmiþtir. Allah istediðini yapmaya kadirdir. Direneceðiz kardeþlerim. Düþmana asla unutamayacaðý bir ders vereceðiz. Biz bir ölür bin diriliriz düsturuyla yeþeren bu kutlu sevdanýn tek hakikati var kardeþlerim. Ýnnehu le cihad, nesrun ev istiþhad. Bu öyle bir cihaddýr ki ya zafer ya þahadetle biter.

O gece de bir önceki gece gibi yatamadý Þeyh Yasin. Filistin’in mazlumiyetine yanan yüreði onu son zamanlarda daha çok uyutmuyordu. Yaþanan zulmü ve dostlardan ayrýldýðýný düþündükçe geceleri ibadete sýðýnýyor, ruhunu gözyaþlarýyla için için arýndýrýyordu. Kalbiyle Allah’a yakýn olduðunu hissetiði anlar, bir serinlik esiyordu yüreðinde. Gecenin ihyasi, tilaveti, kýratý gönül aleminde bir kýyam, bir direniþ yeþertiyordu perçin, perçin.

Fakat ümmetin halini, duyarsýzlýðýný düþündükçe nefesi daralýyor, göðsü sýkýþýyor, üzüntülere gark oluyordu. Neden dünya Müslümanlarý duyarsýz kalýyordu, Filistin davasýna. Neden suskun, aciz ve yaþayan birer ölüler olmuþlardý? Neden þerefli direniþçiler terörist ilan edilirken, Siyonist katiller görmezden geliniyordu?

Ýlahi buyruðu hatýrladý : “Size ne oluyor ki “Rabbimiz! Bizi bu zalim kavimden kurtar! Bize katýndan bir sahip, bir yardýmcý gönder!diye feryat eden kadýn, çocuk ve mustazaflar adýna Allah yolunda savaþmýyorsunuz?”

Yüreði yangýn yeriydi Þeyh Yasin’in. Gündüz kaleme aldýrdýðý duayý hatýrladý. Tüm benliðiyle, tüm içtenliðiyle ve tüm samimiyetiyle gözlerine hücum eden yürek acýsýný Rabbine arz etmek için dudaklarý aralandý :

-Allah’ým! Sana þikayette bulunuyorum… Sana þikayette bulunuyorum… Sana þikayette bulunuyorum. Gücümün azlýðýný, imkanýmýn yetersizliðini ve insanlara karþý zaafýmý sana þikayet ediyorum… Sen mustazaflarýn Rabbisin… Sen bizim Rabbimizsin… Bize kime býrakýyorsun…

Þeyh Yasin’e yapýlan suikaste misilleme olarak ertesi gün yine muhtelif eylemler düzenlendi. Gazze’de düzenlenen bir eylemde bir Ýsrail askeri araç tamamen tahrip edilirken, bir iþgalci askeri de öldürüldü.

Yine Þeyh Yasin’e yapýlan eylem, günlerce süren protestolara sebep oldu. Bir çok kamu kurum ve kuruluþlarý bildiriler daðýtýyor, ilanlarla, yürüyüþlerle eylemi ve Ýsrail’i kýnýyordu.

Gazze Ýslam Üniversitesi öðrenci meclisi tarafýndan da Þeyh Yasin’e destek yürüyüþü düzenlendi. Binlerce öðrencinin katýldýðý bu yürüyüþte öðrencilere hitaben Þeyh Yasin bir konuþma yaptý. Filistin halkýnýn özgürlüðü için verilen mücadeleyi hiçbir þeyin etkilemeyeceðini, baðýmsýzlýk mücadelesinin süreceðini vurguladý.

Avrupa Birliðinin o sýralarda Hamas’a mali destek saðladýðý iddiasýyla bazý kuruluþlarýn hesaplarýný dondurmasý konusuna da deðinerek :

-Bu dedi. Avrupa birliði’nin genel politikasýnýn ihlal edilmesi ve tümüyle Amerika’nýn safýnda yer almasýdýr. Çünkü Avrupa Birliði daha önce tarafsýz kararlar alýyordu. Ama bu sefer tamamen Siyonist düþmanýn tarafýný tutmuþtur. Ýþgale ve gaspa karþý canlarýný savunan bizler mi teröristiz?...

*

Ýsrail iþgal yönetiminin azgýnlaþmýþ saldýrýlarý dur durak bilmiyor sürekli artýyordu. Köþeye sýkýþmýþ kedi misali pençelerini gösterip, ölçüsüz ve kuralsýz saldýrýlarýn, baskýnlarýna devam ediyordu.

10 Eylül 2003 günüydü. Abdi birazdan evden ayrýlacaktý. Ancak farklý bir halet-i ruhiyeye, bir neþeye sahipti. Þeyh Yasin’in gözünden kaçmayan bu durum, Halime Hatunun da dikkati çekmiþti.

Her günkü evden ayrýlýþýndan farklýydý bu gidiþ. Kapý kapanýnca ihtiyar yüreðine tuhaf bir his yayýldý. Þefkatine yordu Þeyh Yasin…

Abdi, Mahmud Zahar’ýn evine gitmiþti. Zaman zaman ona korumalýk yapýyor, ondan siyasi ve didaktik dersler alýyordu. Zahar, uluslar arasý basýna Hamas’ýn açýklamalarýný yapan, demeçlerini veren ve dolayýsýyla tanýnan bir isimdi.

O gün Þeyh Yasin hazirandaki suikasttan yaralý olarak kurtulan Dr. Rantisi’yi karþýsýnda aniden görünce hem þaþýrmýþ, hem de bir þeyler olduðunu sezmiþti. Birbirlerini kýsaca sordular. Þeyh Yasin’in olanlardan henüz haberdar olmadýðýný anlayan Rantisi yutkunarak ;

-Efendim, dedi. Buraya bir haber vermeye geldim.

Yüzündeki üzüntü gözlerinden okunuyordu. Olabilecek her türlü geliþmeye hazýrdý. Þeyh Yasin. Bu dava yýllardýr kendisine bu gerçeði öðretmiþtir.

-Nasýl bir haber Rantisi?

-Bugün… Bugün Mahmuh Zahar’ýn evine saldýrý düzenlendi.

-Saldýrý mý?

-Evet efendim! Fakat Zahar bayýndan ve sýrtýndan hafif yaralý olarak kurtuldu.

Gülümsedi Þeyh Yasin :

-Allah’a hamd olsun. Ýyi ya! Dedi. Zahar kurtulmuþsa ne diye üzgünsün hala?

Ansýzýn aklýna Abdi geldi. Beyninde þimþekler çaktý. Aniden :

-Yoksa Abdi!...

Dr. Rantisi baþýný önüne eðdi. Yasin içinden bir þeylerin koptuðunu hisseti. Boðazý düðümlendi. Yutkunmakta zorluk çekiyordu. Kýsa bir suskunluktan sonra :

-Ýnna lillahi ve inna ileyhi raciun, ayeti döküldü dudaklarýndan. Ýhtiyar yüreðini nice acýlara alýþtýran Þeyh Yasin, buna da alýþtýrdý. Kalbine gömdü acýsýný içine yüreðine akýttý gözyaþlarýný. Bir müddet sonra bir babanýn merhameti, bir baba kalbinin þefkati yansýdý dudaklarýna

-Abdi!... Sevgili oðlum!...

Üzgündü. Rantisi’ye baktý :

-Nasýl oldu? Dedi. Titrek sesiyle :

-Ýsrail iþgal gücü, dedi Rantisi. Bugün F-16 uçaklarýyla Zahar’ýn evini týpký Þehid Salah Þehade’nin evini bombaladýklarý gibi füze bombardýmanýna tuttu. Zahar yaralý kurtulurken 24 yaþýndaki oðlu Halid, bir korumasý ve Abdi þehadet makamýna ulaþtýlar. 20 kiþi de yaralandý. Þehidler, Zahar ve yaralýlar hastaneye kaldýrýldý. Hastane halkýn akýnýna uðradý. Ben de size geldim.

-Allah razý olsun!...

-Ayrýca kalkmadan söyleyeyim ki Muhammed Deif’i gördüm efendim. Akþam…

Þeyh Yasin söylenecekleri anlamýþtý :

-Yaþanan geliþmelerle ilgili açýklamalarý yaparsýnýz, diyerek Rantisi’nin sözünü kesti. Ben de annesine Abdi’nin þehadetini haber vereyim.

Dr. Rantisi gittikten sonra Þeyh Yasin Halime Hatuna yani bir anneye oðlunun þehadetini nasýl haber vereceðini düþünüyordu. Fakat hanýmýna güveniyordu. Ýlk önce sarsýlsa da toparlanarak Allah’ýn takdirine teslim olacaktý. Yýllardýr beraber yaþadýðý hanýmýný biliyordu.

Nitekim gözyaþlarýna boðulan, Halime Hatunun anne yüreði oldu. Aile, kýzýyla, sarsýldý. Bu ölüm, her ölümden öteydi. Bir oðuldu ölen; bir can, bir kandý.

Þeyh Yasin’in teselli verin sözlerine ilaveten okuduðu ilahi müjde serpmiþti yüreklere : “Allah yolunda öldürülenleri sakýn ölü sanmayýn. Bilakis onlar diridirler. Rableri yanýnda rýzýklara mahzar olmaktadýrlar. Allah’ýn lütuf ve kereminden kendilerine verdikleri ile sevinçli bir halde arkalarýndan gelecek ve henüz kendilerine katýlmýþ olan þehid kardeþlerine de hiçbir keder ve korku bulunmadýðý müjdesinin sevincini duymaktadýrlar. Onlar, Allah’tan gelen nimet ve keremin; Allah’ýn müminlerin ecrini zayi etmeyeceði müjdesinin sevinci içindedirler.

Sonunda basiret galebe çaldý. Filistin için þehid veren her aile gibi Yasin ailesi de bir þehid sahibiydi. Þu kampla, þu Filistin topraklarý her gün, her saat bir þehid vermiyor muydu? Þehitsiz bir ev zor bulunurdu. Bahtiyar saydýlar kendilerini. Bahtiyardý Yasin ailesi.

Olayýn akabinde Kudüs’te ve Tel-Aviv yakýnlarýnda yapýlan istiþhadi eylemlerde 16 ölü, 80 yaralý haberleri televizyonlara yansýdý. Hem de coðu iþgal asreriydi.

… Bu eylemler, Ýsrail iþgal kuvvetlerinin cinayetlerine “misilleme”dir. Bu eylemlerle Siyonist saldýrýlara karþýlýk verilmiþ oldu.

“Misilleme” kelimesini mahsus kullanmýþtý Dr. Rantisi. Zira dünya basýný Ýsrail’in cinayetlerini “misilleme” olarak tanýmlarken, direniþ gruplarýnýn eylemlerinin “terör” olarak nitelendiriyordu. Bu çeliþki yahut bilinçli tavra dikkat çekmek gerektiði için, Rantisi misilleme kelimesini özellikle vurgulamýþtý.

11 Eylül sonrasý Amerika’dan aldýðý cesaretle özgürlük savaþý için direnen Filistinli liderleri yok etme politikasý güden Ýsrail, Dr. Rantisi, Ýsmail Ebu Þenneb, Þeyh Yasin ve Mahmud Zahar gibi direniþin önde gelen liderlerine suikastlar düzenliyordu. Diðer direniþ gruplarýnýn da bu cinayetlerden nasibini almasý, iþgal yönetiminin paniðe kapýldýðýnýn göstergesiydi.

Hamas’ýn öncü þahsiyetleri bunu sezdikleri için Þeyh Ahmed Yasin’i daha iyi korumak adýna güvenlik önlemlerini arttýrmýþlardý. Þeyh Yasin’in programýný kaldýðý yerleri evine gidiþ zamanlarýný herkese duyurmuyor, onu gözlerden uzak tutuyorlardý. Hatta gazetecilerle buluþturmuyor, mülakat vermiyorlardý.

Bu kýsa süren önlem, suikasttan 20 gün sonra bozuldu. O günün özel bir anlamý olmasý dolayýsýyla, Þeyh Yasin Filistin Enformasyon Merkeziyle bir röportaj yaptý. Bu röportajýn özel olmasý, o günün hem Aksa intifasýnýn baþlamasýnýn dördüncü yýl dönümüne, hem Mecsid-i Aksa’nýn Selahaddin-i Eyyubi tarafýndan kurtarýlmasýnýn yýl dönümüne, hem de Ýsra mucizesine rastlamasýydý.

Bu röportaj Þeyh Yasin, Filistin direniþ hareketi hakkýnda Filistin halkýna, Arap milletine ve Ýslam ümmetine ümit ve güven aþýlayan mesajlar verdi :

“… Bugün mübarek Aksa intifadasýnýn üçüncü yýlýný geride býraktýk. Acýlarýn fedakarlýklarýn, kan ve þehadetin, yaralama ve tutuklamalarýn yoðurduðu intifadanýn dördüncü yýlýna giriyoruz…

(…)


Diyorum ki, bizim halkýmýz Siyonist düþmandan daha güçlüdür… Ýnþallah intifada halkýmýz zafere ulaþýncaya, düþman; teslim oluncaya, halkýmýzýn haklarýný, topraklarýný, vatanýný ve kutsallarýný geri verinceye kadar sürecektir…

(…)

Þunu bilin ki, istiþhadi eylemlerin Siyonist düþman üzerindeki etkisi çok büyüktür. Ýstiþhadi eylemler Siyonist rejimi sarsmakta, temellerini çatlatmaktadýr. Siyonist düþman güvensizdir. Rahat yüzü görmüyor. Ekonomisi ve sahip olduðu her þey çöküyor. Cinnet geçirip þuursuzca saldýrmasý bu yüzdendir.

(…)

Düþman sivil halkýmýza ve kutsal deðerlerimize saldýrmayý yasadýþý etnik sürgünleri ve suikast giriþimlerini durdurmayý kabul ederse, biz de onlarýn sivillerine yönelik saldýrýlarýmýzý durdurabiliriz…

(…)


Ýntifadanýn durdurulmasýný, direniþin sona erdirilmesini ve silah býrakýlmasýný ön gören projeler Amerikan projeleridir. Amerika bu projelerini bazen yeni bir bakan veya yeni bir baþbakan aracýlýðýyla ya da baþka bir yöntemle dayatmaktadýr.

(…)

Bu toprak, bu vatan ve kendi topraðý üzerinde özgür bir halk istiyoruz. Topraklarýndan sürülen beþ milyon Filistinli mültecinin evlerine geri dönmelerini istiyoruz. Bu gerçekleþirse, ancak o zaman direniþi durdurmaktan söz edilebilir…

(…)

Biz niçin silaha sarýldýk? Neden direniyoruz? Niçin intifada oldu?... Filistin Özgürlüðüne kavuþuncaya ve bu topraklar üzerinde Filistin devleti kuruluncaya kadar savaþmaya devam edeceðiz.

(…)

Hamas liderliði sokaklardan ve halkýn arasýndan çekilmeyecektir. Bugün sizinle buluþmamýz, ortadan kaybolmadýðýmýzýn ve bedeli ne kadar aðýr olursa olsun daima meydanda olacaðýmýzýn delilidir…

…Ben çok zaman ortaya çýkarým. Mecme’ul Ýslam Mescid’inin cemaati buna þahittir. Bu gün ise, Ýsra ve Miraç dolayýsýyla, Kudüs’ün haçlýlardan kurtarýlýþýnýn yýl dönümü münasebetiyle bir açýklama yapmak üzere karþýnýza çýkmýþ bulunuyorum. Ýslam Ümmetine, Filistin halkýnýn yanýnda yer almasý için çaðrýda bulunuyorum…

(…)
Gönderen: 25.05.2007 - 21:39
Bu Mesaji Bildir   muhammed yusa üyenin diger mesajlarini ara muhammed yusa üyenin Profiline bak muhammed yusa üyeye özel mesaj gönder muhammed yusa üyeyi arkadas listeme ekle Yukari
muhammed yusa su an offline muhammed yusa  
944 Mesaj -
Hamas hareketi kitleleri harekete geçirecek güce sahiptir. Varlýðýný sürdürme gücü de vardýr. Hamas liderliði de hiçbir korku ve endiþe duymadan uygun gördükleri zamanda halkýn karþýsýna çýkacak güce ve cesarete sahiptir. Çünkü þehadet onlar için bir amaçtýr, bir fýrsattýr. Onlar ölümden korkmazlar.

(…) Hamas bütün tarihi boyunca, bire ikiyle karþýlýk verecek düþmana isteði cinayetleri pahalýya mal edecek, aðýr bedeller ödetecek güçte olduðunu kanýtlamýþtýr. Son eylemlerde Hamas’ýn çok hýzlý karþýlýk verme, misillemede bulunma gücüne sahip olduðunu gördünüz.

(…)

Terörist devlet çok kere uluslar arasý kamuoyu önünde sýkýþtýrýldý. Ama hiç bir uyarýyý dikkat almadý. Dünyaya, Birleþmiþ Milletlere ve Güvenlik konseyine saygýsý yok. Evlere, kadýnlara, çocuklara ve yaþlýlara saldýrdýðý zaman Güvenlik Konseyinde aleyhine bir karar alýndýðýnda Amerika onu koruyor. Dünyada bundan daha büyük bir baský olabilir mi? Ama dünyanýn sessizliði bir mezarýn sessizliðini andýrýyor. Terörist devlet her gün evleri yýkýyor, ýrkçý, duvarlar örüyor, tüm uluslar arasý kararlara raðmen Filistin topraklarýný gasp ediyor. Bu yüzden Siyonist devletin, baskýlara, anlaþma önerilerine aldýrdýðý yok. Filistin yönetiminin veya Filistinli herhangi bir örgütün diyalog teklifine pek önem vermez. Üstelik bunlarý, Filistinli otorite ve örgütler için bir hezimet olarak deðerlendirir. Ama biz yenilmeyeceðiz ve inþallah zafere ulaþacaðýz…

(…)

(Bush) Ýslam’a ve Müslümanlara karþý ilk savaþý açtýðý zaman, “Bu bir Haçlý Seferidir” demiþti. Bu gün de bunun Ýslam’a karþý bir savaþ olduðunu ilan ediyor. Amaç “terör ve terör doðuran ideolojiler” adý altýnda yürütüyor bu savaþý… Bush’un þunu anlamasý lazým, inanç sahipleri tehditlerden korkmazlar. Hele Ýslam, Bush’un düzeninden de ve devletinden de çok güçlüdür. Zafer Ýslamýndýr. Gelecekte de zafer Ýslam’ýn olacaktýr…

(…)

Siyonist düþman geçmiþte kendisinin önerdiði ateþkes süreci boyunca saldýrýlarýna devam etti. Yýkým faaliyetlerine ara vermedi. Katliamlarýný birbiri ardýnca gerçekleþtirdi. Bir an dahi durmadý…

(…)

Ateþkes isteyen, önce düþmanýn saldýrýlarýný katliamlarýný evleri yýkmalarýný, tutuklama kampanyalarýný, yeni yerleþim birimleri kurmalarýný, ýrkçý duvarlar önermelerini durdursun. Bu saydýklarýmýn tümü her gün Filistin topraklarýnda gerçekleþiyor. Bunlarý durdurun; o zaman gelin saldýrýlarý durdurmaktan, ateþkes ilan etmekten söz edelim.

(…)

Burada bütün içtenliðimle bir kez daha halkýmýzýn birliðinin gerekliliðini vurguluyorum. Bütün iç problemleri, iç çatýþmalarý bir kenara býrakmamýz bir zorunluluktur.

(…)

Filistin halký olarak bizim hedefimiz hükümetler deðildir. Hedefimiz Filistin topraklarýný ve Filistin insanýný özgürleþtirmektir. Bizi bu hedeflere ulaþtýracak araçlarý araþtýrmamýz gerekir. þayet hükümet Filistin topraklarýný ve Filistin insanlarýný özgürleþtirmeye bir araç olacaksa hoþ geldi, sefalar getirdi. Yok eðer bizi teslim olmaya zorlayacaksa, bu kabul etmemiz mümkün deðildir. Siyonist düþmana karþý teslim bayraðýný çekmeyi reddediyoruz. O zaman böyle bir hükümetin anlamý olmaz. Bu yüzden biz herhangi bir hükümette yer almýyoruz…

(…)

(Özerk Yönetimin) Baþbakan ve Meclis Baþkaný, Ramallah’tan Nablus’a, Gazze’den Batý Yakasýna gitmek istediði zaman bunu Siyonist düþmana bildirmek zorundadýr. Bu hükümet, iradesine özgürleþtirme ve baðýmsýzlýðýna sahip deðilse, kendine ait bir gücü yoksa, bu hükümet Filistin halký için ne yapabilir? Bu yüzden biz bu hükümete ortak olmayýz…

(…)

Biz çok açýk bir þey söyledik. Halkýmýz; canýný, ümmetini, vatanýný savunmak için silah taþýyor. Topraklarýmýz özgürleþmeden, kutsal deðerlerimiz kurtarýlmadan hiç kimse silahý bizden alamaz… Bize dayatýlan yom, sonunuz demektir. Halkýmýz buna teslim olmayacaktýr.

(…)

Biz ateþkesten söz eden herkesten öncelikle Siyonist rejimin saldýrýlarýný, cinayetlerini durdurmalarýný, Siyonist rejimin bu sözlere baðlý kalacaðýna söz verdiðini ilan etmelerini bekliyoruz. O zaman bu yeni koþullar muvacehesinde durumu deðerlendiririz…

(…)

Hizbullah, Filistinli ve Arap tutsaklardan mümkün olan en fazla sayýyý kurtarmak hususunda azimle yardýmlaþmaya hazýrdýr…

(…)

Gazze, Siyonist rejimin elini kolunu sallayarak, girebileceði serbest bölge deðildir. Siyonist devlet, Gazze’ye girecek olursa, aðýr bir bedel ödeyecektir. Gazze’de uzun süre kalýp, istikrar göremeyeceði gibi, kendi içinde de istikrar bulamaz. Gazze’yi tüm Filistin halký, tüm Filistinli gruplar hatta Filistin polis gücü savunacaktýr. Çünkü Gazze herkesindir. Hamas’ýn ya da baþka bir grubun deðil. Gazze inþallah Filistin halkýnýn mülküdür…

(…)

Sözlerimi bir kez daha yineliyorum. Tehditler, sadece bizim gücümüzü arttýrýyor. Biz, þehid olmak için mücadele veriyoruz. Üzerinde bomba taþýyan, kendini patlatan kimse þehadet istemektedir. Biz þehadetin talipleriyiz. Yaþamýn peþinde deðiliz. Dünya için de mücadele etmiyoruz. Biz ahiret için savaþýyoruz. Bu yüzden tehditler bize zarar vermez. Bizim sadece gücümüzü arttýrýr, bizi zayýflatmaz. Biz þehid olmayý istiyoruz. Açýkça sürdürülen bir hayatý istemiyoruz.”

*


Gecenin ilerleyen saatleriydi Halime Hatun usulca yataðýndan doðruldu. Kapýyý aralayýp kocasýnýn çalýþma odasýna baktý. Kapýnýn altýndan süzülen ýþýk huzmesi Þeyh Yasin’in hala yatmadýðýný gösteriyordu.

Son zamanlarda Þeyh Yasin’in Rantisiyle rabýtasý daha fazlalaþmýþtý. Özellikle gecelerini ihya etmesi daha bir artmýþtý. Çok az yatýyor, çok az yiyordu. Üç ay boyunca süregelen halet-i ruhiyesi Ramazan’ýn þu son günlerinde daha farklý bir hale bürünmüþtü.

Yarýn, Cumaydý. Ramazan’ýn son Cuma’sý. Yani Kudüs günü! Dinmeyen yaraydý Kudüs. Bir sevda, bir aþk, bir yürek yarasý. Yüreði kaynýyordu. Kudüs için, yüreði atýyordu. Kudüs’ü düþünüyordu. Esir ve boynu bükük Aksa’yý.

Ýçinden bütün Arap alemine, Ýslam ümmetine seslenmek geliyordu : “Kudüs, Müslümanlarýn ilk kýblesidir. Kudüs ve Aksa’yý kurtarýncaya kadar Filistin halkýnýn yanýnda yer almamýz gerektiðini size hatýrlatýyorum. Çaðrýmýzý tekrar tekrar her müslümana, her lidere, her öndere ve her krala yöneltiyoruz. Her erkeðe, her kadýna… Kudüs elden gidiyor. Kudüs tehlikededir. Kudüs’ü geri almak, kurtarmak için bütün güçlerimizi birleþtirmemiz kaçýnýlmazdýr. Ümmetin geleceði ve onuru için Filistin halkýnýn yanýnda yer almak, her Müslüman erkek ve kadýna farzdýr. Kudüs Ýsra ve Mirac’ýn gerçekleþtiði yerdir. Müslümanlarýn ilk kýblesidir.”

Sabah namazý sonrasý adedi üzere biraz Kur’an okudu ve istirahat için odasýna çekildi. Kahvaltý sonrasý yine adeti üzere torunlarýný sevdi. Onlarý, annelerini sorup gönüllerini aldý. Abdulgani’yle evden ayrýldý. Beraberinde gönüllü korumalarý da vardý.

Masanýn üzerindeki haber özetlerine bakmadan önce saate baktý. Açýlmasýný istediði el-Ceel televizyonunu sanki bir þey beklermiþ gibi seyre daldý. Az sonra saat baþý haberde spikerin sesi Þeyh Yasin’i dikkatle dinlemeye yöneltti.

-Sayýn seyirciler!... Son zamanlarda kutsal mabedimiz Mescid-i Aksa’ya yönelik planlý yýkým ve saldýrýlar karþýsýnda Ýslami Direniþ Harekiti Hamas’ýn iþgalci rejime karþý yaptýðý açýklamayý yayýnlýyoruz : “Ýþgal devletinin kazýlarý sonucu Mescid-i Aksa’mýzýn bazý duvarlarýnýn yýkýlmasý, onu ortadan kaldýrmaya yönelik ciddi tehlike çanlarýnýn çaldýðýna iþarettir. Biz Siyonistlerin bu cinayetlerini þiddetle kýnarken, Filistin direniþinin kendilerine bunun cevabýnýn gayet sert olacaðýný da hatýrlatýrýz. Bu vesileyle tüm dünya Müslümanlarýný Mescid-i Aksa’ya sahip çýkmaya ve Siyonistlerin haince oyunlarýna karþý dikkatli ve duyarlý olmaya çaðýrýyoruz. Zira Mescid-i Aksa’yý yýkmayý hedef alan giriþimler sadece biz Filistinliler açýsýndan deðil, tüm dünya Müslümanlarý açýsýndan da büyük bir önem arz etmektedir. Siyonistlerin Ýslami bir mabedi ortadan kaldýrmayý , Müslümanlarýn ortak deðerlerini yok etmeyi planladýklarý aþikardýr. Bu menfur çaba karþýsýnda tüm Müslümanlarýn gereken duyarlýlýðý göstermeleri gerekmektedir.”

Þeyh Yasin haber bittikten sonra memnun memnun önündeki haber özetlerine göz atmaya baþladý.

• “Ahmet Kuraya, Arafat tarafýndan Acil Kabine Baþkaný ilan edildi.”

Anlaþýlan Mahmud Abbas’tan sonra Ahmet Kureya Özerk Yönetimin müstakbel baþkanýydý. “Hayýrlýsý” dedi içinden. “Ýnþallah basiretle davranýr.”

• Ýþgal ordusunun Refah Saldýrýsý “50 tank, dozer ve helikopterlerin kullanýldýðý bu baskýnda iþgal ordusu,biri kafasýndan vurulmuþ ikisi çocuk olmak üzere sekiz ölü, 42 yaralý ve yýkýlmýþ 120 ev ile hasar verilmiþ 100 hane arkasýnda býrakarak çekildi.”

Þeyh Yasin, yüreðinde bir kere daha bir sýzý hissetti. Siyonist düþman kundaktaki bebeklere kadar bu masum halký katliama tabi tutuyordu. Gözü dönmüþ, cani Þaron kana doymak bilmiyordu. Gözlerini kapardý: Küçük çocuðun cansýz bedeni tüm masumiyetiyle yürek sýzlatýyordu. Küçük çocuklar bu diyarda küçük kurþunlarla vurulmuyordu. Zira büyük adamlar füzelerle, tonlarca bombalarla vururken bu coðrafyada bebekler dahi kundakta büyük mermilerle taranýyordu. En ucuz þey ölümdü. Ama en þereflisi de…

Düþüncelerinden sýyrýlýp gözlerini açtý. Güzel yüzlü, güzel sözlü bir adamýn adýný gördü önündeki raporda :

• Halid Meþ’al : “Amerika ve Ýsrail yeni ateþkes istemiyor.” “Filistin Ýslami Direniþ Hareketi Hamas’ýn Siyasi Birim Baþkaný Halid Meþ’al, Siyonist düþmanýn ve Amerika’nýn yeni bir ateþkes istemediðini ifade etti. Halid Meþ’al el-Arabiye televizyonuna yaptýðý açýklamada, ateþkes konusunda gündeme getirilen hususlarýn gerçekçi olmadýðýný, Amerika’nýn Irak’ta düþtüðü bataklýkla ve gerçekleþtirilmesi beklenen seçimlerle ilgilendiðini dile getirdi.”

“Halid doðru söylüyor, dedi içinden. Önceki ateþkesi de bozan taraf Siyonist iþgal gücüydü. Uluslar arasý baský yeni bir ateþkes için yoðundu. Ama samimiyet yoktu. “Saldýrganlýk durmadan ateþkes olmaz” sözü döküldü Þeyh Yasin’in dudaklarýndan.

Bu haberin ardýndaki haber adeta beklediði haberdi :

• Hamas : “Siviller hedef olmasýn” Filistin Ýslami Direniþ Hareketi Hamas’ýn Gazze’deki iyeri gelenlerinden Prof. Dr. Abdulaziz Rantisi, Özerk Yönetimin Baþbakaný Ahmet Kuraya ile görüþmesinden önce yaptýðý açýklamada, iþgal devleti saldýrýlarýný sürdürdükçe kendilerinin de direniþe devam edeceklerini, ancak sivillerin hedef alýnmamasý önerisinde bulunacaklarýný söyledi. Rantisi : “Eðer düþman bu önerimizi kabul ederse, sivillerin hedef alýnmamasý prensibine hassasiyetle uyarýz. Aksi takdirde direniþ kapsamlý bir þekilde devam eder.” Dedi.

“Aferin” dedi içinden Rantisi’ye. Tam da görüþtükleri gibi konuþmuþ, tavýr takýnmýþtý. Siyonist iþgal ordusunun çocuklarý dahi kurþuna dizmesi karþýsýnda suspus oluyor, bahane sýralýyorlardý. Filistinlilere halkýmýza saldýrýrken kadýn, yaþlý çocuk ayrýmý yapýyor mu ki þehadet eylemleri bundan dolayý kýnansýn. O sivil insanlarýn hepsi askere gidiyor ve iþgalin devamý için vergi ödüyor. Sivillerin hedef alýnmamasý teklifimizi buna raðmen Siyonist yönetim reddeiyor. Bu ne perhiz bu ne lahana turþusu…

• Ýsmail Haniyyle : “Kahire görüþmelerinin amacý ateþkes deðildir”: Filistinli gruplar, ateþkes konusunu görüþmek üzere Mýsýr’ýn baþkenti Kahire’de toplandý. Ýsmail Haniyye kahire görüþmeleriyle ilgili açýklamasýnda bu görüþmelerin tek amacýnýn Ýsrail ile ateþkese varýlmasý olmadýðýný, görüþmelerin gündeminde ateþkes konusunun da bulunduðunu ancak amacýnýn bu konuyu ele almak olmadýðýný, daha geniþ kapsamlý konular ve amaçlar için toplantý düzenlendiðini dile getirdi. Haniyye ayrýca iþgal güçlerinin ve hedeflerinin dýþýnda tutmak istediklerini bu konuda bir sonuca ulaþýlmasýnýn iþgal güçlerinin tutumuna baðlý olduðunu dile getirdi.”

• Ýsrail sivillere saldýrmama teklifini kabul etmedi. Ýsrail, Filistin’deki direniþ gruplarýnýn sivillerin çatýþma alanýnýn ve saldýrý hedeflerinin dýyýnda tutulmasý teklifini yine reddetti. Daha önce de Ýslami Direniþ Hareketi bu yönde bir çok kez teklif iletmiþ ancak Ýsrail’in savunmasýz sivil insanlara saldýrý konusunda ýsrarlý tutumu sebebiyle uygulamaya konumamýþtý.

Ya Rabba! Dedi Þeyh Yasin. “Bu azgýn kavmin helakýný yakýn eyle.”

• Ýsrailli pilotlarýn isyaný : “Ýsrailli vicdani retçi 27 pilot geçen hafta Filistin sivil yerleþim alanlarýna yönelik saldýrýlara katýlmayacaklarýný, iþgalin devam etmesinin Ýsrail’in güvenliðini tehdit ettiðini ve ahlaki deðerlere aykýrý olduðunu açýklamýþlardý. 200 öðretim görevlisi de pilotlara destek veren bir beyanata imza attý. 27 Ýsrail pilotundan bir sözcü :

-Bir tonluk bir bombanýn büyük bir yýkýma neden olacaðýný bilmek için daha olmaya gerek yok. Birileri bu bombalarý kullanma kararýný, onlarýn bir çok binayý yýkacaðýný bilmesine raðmen alýyor. Birileri masum insanlarý öldürmeye karar veriyor. Bu, bizi terörist haline getiriyor, dedi.”

“Yahudi de olsa” diye düþündü Þeyh Yasin. “Bu kuralsýz savaþta vicdanýnýn sesine kulak verenler, bu zulmü anlayabiliyor. Allah hidayet versin.”

Aksa intifadasýndan sonra hava saldýrýlarý sonucu bir çok cinayet iþlenmiþ, bir çok sivil katledilmiþti. Anlaþýlan o saldýrýlarda kullanýlan helikopter ve uçaklarýn pilotlarý dahi bu vahþete isyan etmiþlerdi. Aslýnda uzun süredir iþgalci rejimin askerlerinin operasyonlarda cesaret verici hesaplar adý altýnda uyuþturucu haplar aldýklarýný duymuþtu. Firari askerlerin sayýsýnýn da son dönemlerde arttýðý basýna yansýmýþtý. Her an öldürülme korkusu yaþayan iþgalci askerler psikolojik sorunlar yaþýyor, korku travmalarýna giriyordu.

• Ýsrail’in yeni hedefleri direniþçilerin eþleri : “Bütün saldýrganlýða raðmen Filistin direniþini geri adým atmaya zorlamayan Ýsrail direniþçilerin eþlerini hedef seçmeye baþladý. Direniþçileri teslim olmaya zorlamak için hanýmlarýný tutukluyor ve olan vasýtasýyla þantaj yaþýyor.”

Þeyh Yasin hüznün doruðundaydý. Yýllardýr yaþanan bir olguydu bu. Remle hapishanesinde gözleri önünde oðlu Abdi ve ziyaretçilerine yapýlanlarý hatýrladý. Derin bir nefes aldý. Karanlýðýn en koyu olduðu an, sabahýn yakýnlýðýna iþaretti.

*Þaron’un barýþý : “Ýsrail Baþbakaný Ariel Þaron, Filistin topraklarýndaki bazý yerleþim birimlerinin tek yanlý olarak boþaltýlmasýný öngören Ortadoðu Vizyonunu açýkladý. Herzilya’da yapýlan güvenlik konferansýndaki konuþmasýnda Filistinlilerle uzlaþmayý öngören planýný Yol Haritasý’na dayandýrdý.”

Gülümsedi Þeyh Yasin. Planýn aslýný biliyordu. Gazze’den çekilip yerleþimci Yahudileri baþka yere nakletmek ve Batý Þeria’da göstermelik üç-dört yeri de boþaltýp geri kalan Filistin topraklarýna el koymak… Bu þeytanca bir plandý. Yeni bir toprak iþgali, yeni bir kurnazlýktý. Ancak Þaron’a yakýþýrdý. Zaten bu plana hiç kimsenin katkýsý ve onayý yoktu. He özerk yönetimin ne de direniþ gruplarýnýn… Adeta kendi kendine gelin-güvey olmuþtu Þaron. “Yine de” dedi kendi kendine. “Siyonist düþmanýn Gazze’den çekilmeyi dile getirmesi Filistin Direniþinin zaferine iþarettir.”

Ýþgalci ordunun muhtelif eylemleri :
• Tulkarim’de iki gencin öldürülmesi.
• Gazze’de 63 yaþýndaki bir yaþlýnýn yýkýlan bina altýnda ölmesi.
• Batý Þeria’da 9 yaþýndaki bir çocuðun ve üç Filistinlinin öldürülmesi
• Refah’ta üç; Gazze’de beþ ayrý hava saldýrýsýnda 14 kiþinin þehadeti
• Son saldýrýlar yüzünden 2700’ü çocuk ve öðrenci olmak üzere 6000 sakat.”

(…)

(…)

Uzayýp gidiyordu cinayetler çetelesi. Filistin halký her gün üzerlerine doðan güneþin, nice þehitlerle uðurluyordu.

Muhtelif eylemlerimiz :
• Refah’ta iþgalci bir askerin yaralanmasý.
• Gazze’de üç CIA elamanýnýn öldürülmesi
• Gazze’deki Netzarim Yahudi Yerleþim Yerinde üç Siyonist’in öldürülmesi
• Gazze’nin doðusunda seyir halindeki iþgalci ordusunun bir tankýnýn imhasý
• Mýsýr sýnýrýndaki bir Ýsrail askeri gözetleme kulesinin havaya uçurulmasý
• Refah’ta seyir halindeki iþgalci ordusunun baþka bir tankýnýn imhasý,”

Özellikle askeri araçlarýn imhasýnýn iþgalci orduya ne kadar aðýr geldiðini tahmin ediyordu Þeyh Yasin. Zira o araçlar, milyonlarca dolar demekti. Ekonomisi gittikçe açýk veren, sanayi iþçileri sokaklarda protesto gösterileri yapan bir gidiþat sergiliyordu. Ýsrail içten içe kanayan, içten içe patlamaya yönelen bir gidiþat… Amerika senatosu ve uluslar arasý Yahudi sermayenin dýþ yardýmlarýyla, açýlan gedikler daha ne zamana kadar kapatýlacaktý; kim bilir ?

*

2004 yýlýnýn ilk aylarýydý. Ýþgal, tüm hýzýyla devam ederken, þanlý direniþ de tüm gücüyle karþý koyuyordu. Ýzzetli bir tavýr, onurlu bir kýyam ateþi olan intifada; mazlumlarýn ümidi, gönüllerin sevinciydi.
Þeyh Yasin televizyondan haberleri seyrediyordu. Detaylarýný kaçýrdýðý haberi merak ettiyse de son haber dikkat çekiciydi. Ýþgalci rejimin Savunma Bakaný Þaul Mofaz’ýn yardýmcýsý ekrandan direniþ karþýsýndaki acziyetlerini itiraf eden tehditler savuruyordu. Þeyh Yasin’in gizlenmesini tavsiye ediyor, ona karþý suikast giriþimlerinin süreceðine dair kin kusuyordu.
O anda bürosunun kapýsý açýldý. Ýçeri giren Rantisi selam verdi.
__ Aleykümüs – selam ve rehmetullah, dedi Þeyh Yasin. Hoþ geldin.
___ Hoþ bulduk efendim.
Açýk olan televizyonun sesine kulak kabartan Rantisi’nin yüz hatlarý deðiþti. Habere tepkisi yüzünden okunuyordu. Þeyh Yasin’e baktý. Mütebessim bir çehrden baþka bir þey yoktu karþýsýnda.
___ Efendim ! Neler söylüyor bu ? diye televizyonu iþaret etti.
___ Ýstersen kapat, dedi. Þeyh Yasin. Zaten önemli bir haber kalmadý.
___ Ama efendim …
___ Rantisi ! Bu tehditler düþmanýn acziyetine iþarettir. Demektir ki direniþ, zafer yakýndýr. Biz korkmuyoruz düþmanýn tehditlerinden. Bilakis imanýmýz artýyor bu tehditler karþýsýnda. Onlarýn bizi kendisiyle tehdit ettiði þey, bizim uðruna savaþtýðýmýz þahadet deðil mi?
Pencerden dýþarý bakarak ilahi bir hakikatý mýrýldandý. Þeyh Yasin : “ Onlar öyle kimselerdir ki. Ýnsanlar kendilerine gelerek. ‘ Düþmanlarýnýz sizin için büyük bir ordu topladý. Artýk onlardan korkun !’ dediklerinde; bu onlarýn yanlýzca imanlarýný artýrýr ve ‘ Allah bize yeter, O ne güzel vekildir’ derler.” 2
“ Bu tevekkül, bu teslimiyet!... Ýþte güç kaynaðýmýz” diye düþündü Rantisi. Kilitleri eyleme geçiren bu sözlerin sahibi ferçliydi.

________________
2 – Al- i Ýmran Süresi / 173


233

Ama halkýna kýyam ve direniþ ruhu aþýlayan yine bu PÝR – Ý ÝNTÝFADA’y dý. Bir meþale, bir sembol, bir öncüydü. Gücünü sadece Rabbinden alan, sadece ona dayanan bir ihtiyar…
___ Efendim, dedi Rantisi. Müjdeli bir haber için uðradým.
___ Hizbullah’ýn zaferini mi müjdeleyeceksin ?
Rantisi önce þaþýrdý; durdu ve;
___ Doðru ya ! Haberleri seyretmiþ olmalýsýnýz, dedi.
Gülümseyen simasýyla;
___ Evet, dedi Þeyh Yasin. Yine de müjdene karþýlýk bir hediye vermek istiyorum.
___ Ama…
___ Hayýr, Hayýr ! Bilmiþ olsam dahi böylesi güzel bir habere müjde verilir elbet. Köþedeki çekmeceyi açýp içindekini almaný istiyor
Rantisi çekmeceyi açtýðýnda özel bir kutucuk gördü.Alýp Þeyh Yasin’e uzatýrken ;
___ Bu mu efendim, dedi.
___ Evet ! dedi Þeyh Yasin. Açsana !
Meraklý bakýþlarla kutucuðu açarkan içinde çok güzel ve kalitelibir dolma kalem gördü.
___ Bu !... Bu bir dolma kalem, dedi gülen yüzle.
___ Müjdene karþýlýk hediyem olsun.
___ Allah razý olsun efendim.
___ Eh ! Artýk müjdeli haberinin kaçýrdýðým detaylarýný dinleye bilirim.
___ Aslýnda fazlaca söyelecek bir þey yok. Hizbullah elinde üç yýldýr esir tuttuðu bir Albayý ve üç Ýsrail askerini, 435 Filistinli esir ve 59 Hizbullah mücahidinin cesedine karþýlýk deðiþtirdi. Tabi ki bu mücadelede Hizbullah’ýn bizimle de iletiþim halinde olmasýnýn bir çok faydalarý oldu. Bunun sonucunda da bir çok Filistinli tutsak, Ýsrail zindanlarýnda azat oldu.
Allah’a hamd olsun. Sen de çok girip çýktýn o zindanlara. Oradaki zulme ve sýnýrsýz iþkenceyi yaþayan biri olarak onlarýn azatlýðý kadar hiçbir þey beni sevindiremez.
Duvardaki saate baktý Þeyh Yasin. Namaz vakti yaklaþmak üzereydi.

___ Namaza gitmeden þu söyleyeceklerimin Siyonist düþmanýnýn Savunma Bakanlýðýna bir cevap olarak basýna verilmesini istiyorum. Yazar msýsýn ?

234

Þeyh Yasin fazla uzun olmayan bir açýklamada bulunurken; Rantisi, kendisine hediye edilen yeni dolma kaleiyle not tutuyordu.
Ertesi gün basýnda Ýþgalci hükümetin gizlenmesi yoksa öldürüleceði tehdidine karþýlýk, Þeyh Yasin þu sözleri yayýnladý :
“ Siyonist iþgalin pençesinde Filistin’in kurtarýlmasý için þehid olmaya hazýrým.Þahadetim Siyonist düþmaný ile savaþýn sonu deðil, baþlangýcý olacaktýr.Bizler gizlenmeyiz. Ne ölümden korkarýz, ne toplardan ne de uçaklardan. Asýl zayýf, cýlýz ve surlarýn arkasýna gizlenmesi gereken onlardýr. Arkasýna gizlenmek için koruyucu duvar inþa edenler de onlar…Ancak ben; bu duvarýn onlarý kurtarmayacaðýný, aksine kabirleri olacaðýný yineliyorum.

235


YÝRMÝ BEÞÝNCÝ BÖLÜM

22 Mart 2004
Vakit sabah namazýna yakýndý. Þeyh Yasin uzun bir mücadeleyle yoðrulmuþ, her aþamasý çile, her aþamasý keder kokan, ama onurlu ve issetli bir direniþle geçen mazisine uzanan düþüncelerinden ayýldý.
Yatsýdan sonra camiden ayrýlmamýþtý. Etrafýna baktý. Geceyi kendisiyle birlikte geçirmek isteyenlerden kimini anlý secdede, kimini elleri semaya açýk, kimi de Kitab-ý Mubin’i okuyor gördü. Oðullarý Abdulgani, Abdulhamid ve damadý Hamiþ’e gözleri takýldý. Hepsi de ibadetle meþguldü.
Bu gece farklýydý tüm gecelereden. Atmosfer buram buram maneviyat kokuyordu. Meleklerin varlýðýný hisseden bir huzur vardý yüreðine.
Yýllar boyu yükünü taþýdýðý aðýr sorumluluðun; izzetli vakarý, izzetli tavrý, izzetli duruþu ona haz vermiþ, hastalýklý bedenine güç, kuvvet aþýlamýþtý. Allah’ýn yardýmýný her an yanýnda hissetmiþ, bir an ümitsizliðe düþmemiþti.
Üç gün önce Ürdün’de yayýnlanan sebil dergisine verdiði demeci hatýrladý. Muhabir
sornuþtu:
236
___ Efendim ! Ýþgalci Ýsrail rejiminin Filistinli direniþ guruplarýnýn liderlerini tek tek hedef almasýný nasýl deðerlendiriyorsunuz ?
Aðýr aðýr; ama net konuþmuþtu :
___ Bu Siyonist düþmanýnýn iflasýdýrç Düþman bu tür saldýrýlarla sokaðý yatýþtýrmak istiyor. Ýnsanlarýna gereken karþýlýðý verceðiz diyor. Bu tehditler düþmanýn baþarýsýzlýðýný ve iflasýný gösteriyor.
___ Efendim ! demiþti acar muhabir. Ýþgal ordusuna karþý baþka alternatifler düþünüle bilir mi ?
Þeyh Yasin’in cevabý yine net, ama kesindi.
___ Düþmaný Filistin topraklarýndan çekilmeye zorlayacak tek þey; silahlý mücadeledir. Düþman, bizden direniþe son vermemizi istiyor. Bizde þunu merak ediyoruz : Dünya niçin Siyonist Ýþgalin sona erdirilmesini istemiyor ? kim iþgal ediyor, kim kim kendini savunuyor ?
Kendi kendine söylenir gibi geçirdi içindenn son sözlerini : “ Kim iþgal ediyor, kim kemdini savunuyor ? “
Katilin mazlým, mazlumun katil olaraj lanse edildiði bu kurtlar vadisi dünyada, yalnýzdý Filistin, yalnýzdý Kudüs !
Filistin !... Baðrýmdaki yarasýn gönlümdeki kanayan. Dinmeyeb acým, bitmeyeb sancýmsýn. Aþkýndýr beni peþinden sürükleyen yýllar yýlý, sevgindir.
Filistin !... Ey hüzümün gizemi ! Dolmasýn gözlerin uzaklarýn gelmeyen ordusuna ! Kurbandýr bu can sana. Ayaklarýnýn altýna...
Yürekleri senin için atan körpe ceylanlarým var. Senin için boncuk boncuk inciler saçan gözlerim var. Al kanlarýyla ellerinle topraðýna saçan þehitlerim var. Özgürlüðüne canlarýný feda eden nice gençlerim var. Seninle niþanlanmaya namzet aþýklar sahibisin Filistin.
Yeryüzünde sen gibisi, aþkýn gibisi bulunmaz ey bayaraðýmýn kor ateþi ! Ey dinmeyen ve sönmeyen sevgi !
Ey Kudüs !
Ey esir Akþam !
237

Affedin beni. Sizin için bir þey yapamamanýn hüzününü yaþýyorum; affedin !
Ey Filistin !...
Ey kimsesizliðine terk edilen sevdam !
Ey yankýsý duyulmayan çýðlýk !
Ey sahipsiz coðrafyam !
Sen, hayatýmýn gayesi; sen, dinmeyen özgürlük umutlarýnýn beklentisisin. Baðrýn bana ana kucaðý, yüreðim; ateþinin tutuþtuðu direniþ ocaðýdýr.
Þehir þehir alevlenen aþkýn; topraðýna direniþ, topraðýna intifada ekti yýllar boyu. Uðuldayan her rüzgar esiþine, yaðar her yaðmur damlasýna, dönlümdeki umuda, gözlerimiz kýraðýna kor cemreler düþtü.
Sapanlarýn taþlarý senin için.
Akanlar kanlar senin için.
Sýkýlan yumruklar senin için.
Gönüllere sýðmayan öfkeler senin için.
Güdülen kinler senin için.
Her kurþun senin için.
Her þehid / her þahadet senin için.
Yeterki sen hüzünlenme filistin !...
Dünya unutsa da seni Filistin, biz unutmayacaðýz ! Sensiz kalsada yeryüzü, biz sokaktayýz. Tanklarla dans eden çocuklarýmýz, Apaçi Helikopterleri ve F-16 uçaklarýyla sinesinde aþkýnýn uðruna þahadet gülleri açýlan þehitlerimiz, mermileri küçük görüpfüzeler bekleyen canlarýmýz, yolunda kocalarýný veren dullarýmýz, oðullarýný kurban eden nice Ýbrahim’lerimiz var. Yeterki sen hüzünlenme Filistin !
Þeyh Yasin’in tüm benliðini sarmýþtý hüzün. Yahya’yý Ebu Þenneb’i Þehade’yi, nice isimsiz þehitleri birbir hatýrladý. Bir özlem sardý yüreðini birden. Yalnýzlýk duygusuna kapýldý. Neden hala burdaydý ? Neden onlarla deðildi sanki ?
Duygularý göz pýnarlarýndan ipil ipil ama sessiz sessiz akýtordu. Yalnýzdý filistin kendisi gibi ! Yalnýzdý kurtarýlmayý bekleyen esir Aksa ! Gönlünde kanayan duygularla Rabbine yönelirken, geçen eylül’de uðradýðý suikastten bir gün sonra Arap alemine ve müslümanlara yönelik kaleme aldýrdýðý serzeniþi hatýrladý :

238

“ Ey Araplar ve Müslümanlar ! Ne hallere düþtüðünüzü görmüyormusunuz ? Ben ki kocamýþ bir yaþlýyým. Kurumuþ iki elim ne kalem tutuyor ne de silah ! Sesimle yeri intecek güçte bir hatip de deðilim. Ben ki saçlarý aðarmýþ ömrünün son demlerinde, türlü hastalýklarýn yýktýðý ve üsreinde zamanýn belalarýnýn estiði biriyim. Tek isteðim benim gibi, Müslümanlarýn zaaf ve acziyetinden mütessir olanlarýn susmayýp yazmasýdýr !
“ Siz ey Müslümanlar ! Suskun ve aciz, helak olmuþ ölüler ! hala kalpleriniz sýzlamýyormu, baþýmýza gelen bu acý felaketler karþýsýnda ? Allah için ve ümmetin namusu için kýzacak bir topluluk yok mu ? Hiç mi kimse yok ? Þerefli direniþçiler olan bizleri “ Kati “ ve “ Terörist “ olarak ilan edenlere karþý duracak ! Bizi yýkýp yok etmeye and içtiler ! Bu ümmet utanmaz mý, þerefi çiðnenirken ? Siyonist katilleri ve Uluslararsý iþbirlikçilerini görmezden gelirken ! Omuzlarýmýza güç verecek bir el, göz yaþlarýmýzý silecek bir bakýþ yok mu ? Bu ümmetin kurumlarý, sivil güçleri, partileri, teþkilatlarý ve bariz þahsiyetleri Allah için kýzmazmý ? Tümü birden sokaklara dökülüp, bizim için dua etmeye, “ Ey Rabbimiz ! Gücümüzü topla, zaafýmýzý gider ve müm,n kullarýna yardým et ! “ diye çaðýrmazmý ? Buna da mý gücünüz yetmiyor ! ?
“ Yakýnda bizim þanlý ölümlerimizi duyacaksýnýz. O zaman alýnlarýmýza þu yazýlacak : “ Bizler direndik ! ileri atýldýk ve kaçmadýk ! “ Ve bizimle birlikte çocuklarýmýz, kadýnlarýmýz, yaþlýlarýmýz ve gençlerimiz de ölecek ! Onlarý, bu sus pus ve bön ümmeteyakýt yapacaðýz ! Bizden teslim olmamýzý ve ve beyaz bayrak çekmemizi beklemeyin ! Çünkü biz, bunu yapsakta öleceðimizi biliyoruz. Býrakýn savaþçý onuruyla ölelim ! Dilerseniz bizimle olun; sizden her biri, elinden geldiðince öcümüzü boynuna takýp intikam alsýn ! Dilerseniz de bize acýyarak öldürülüþümüzü izleyin ! O zaman temennimiz; “ Allah’ýn emaneti savsaklayan herkesten kýsas almasýdýr ! “ Umarým bizim alayhimizde olmazsýnýz ! Allah aþkýna, bari aleyhimizde olmayýn ey ümmetin liderleri, ey ümmetin halklarý ! “
Þeyh Yasin!in rikkate gelen kalbi, tümüyle merhameti bol olan Allah’a yöneldi. Dudaklarýndan sözcükler dökülürken, þikayeti sadece Yüreðinin Sahibi’neydi :

239

___ “ Allah’ým ! sana þikayette bulunuyorum...Sana þikayette bulunuyorum... Sana þikayette bulunuyorum...Gücümün azlýðýný, imkanýmýn yetersizliðini ve insanlara karþý zaafýmý sana þikayet ediyorum. Sen mustazaflarýn Rabbisin... Sen bisim Rabbimizsin... Bizi kime býrakýyorsun ?...Bize cehennem olacak uzak diyarlara mý ? Ya da düþmanýn insafýna mý?
“ Allah’ým ! Akýtýlan kanlar, dokunulan ýrzlar, çiðnenen hürmetler, yetim býrakýlan çocuklar, oðlunu yitirmiþ anneler, dul kalmýþ kadýnlar, yýkýlmýþ evler ve ifsad edilmiþ ekinler aþkýna; Sana þikayette bulunuyorum. Sana þikayette bulunuyorum ! Gücümüz daðýldý... Birliðimiz bozuldu... Yollarýmýz ayrýldý... Halkýmýzýn zaafýný, ümmetimizin bize yardým edip düþmaný yenmedeki aczini sana þikayet ediyorum... “
Rahatlamýþtý. Teskin olan yüreðinde bir huzur, bir ferahlýk hissetti. Okunan Davudi ezan Gazze semalarýnda bir gerçeði haykýrýyorduasýrlardýr süregelen, iþgalcilerin yüreklerine korku salan... Allah’u Ekber ! Allah’u Ekber !...
Tazelenen abdestler ve çoðalan cemaat, camiye hareketlilik getirdi. Saf saf dizilen insanlar huþuyla el baðladýlar. Rablerinin huzurunda. Birazdan olacaklardan habersiz bir þekilde.
Namaz bitmiþ, cemaat daðýlmaya baþlamýþtý. Çýkýþ kapýsý daðýlan insanlarla doluþtu. Þeyh Yasin’i eve götürmeyi düþünen oðullarý ona doðru yaklaþtýlar.

*
Ayný saatlerde Shikmim çiftliði’nin özel telefonu çalýyor du. Mahmur gözleriyle avizeyi eline alan Þaron aldý.
___ Alo ! dedi tüm somurtkanlýðýyla.
Karþýsýnda heyecanlý heyecanlý bir ses vardý :
___ Efendim ! Haber vermek için rahatsýz ettim. Operasyon için her þey hazýr. Emirlerinizi bekliyoruz.
Birden uykusu kaçtý. Kalbi heyacan içinde atýyordu.
___ Dur bi dakika, dur ! dedi.
Balkona çýktý. Esen serin meltem onu tamamen kendine getirdi.Sakin olmaya çalýþtý. Tekrar konuþmaya baþladý.
___ Þu an nerdesiniz.
240

___ Gazze’de efendim. Þati kampýnda.
___ Yaa ! O terörist nerede ?
___ Birazdan mahalle camiinden çýkacak efendim. Gerekli tüm hazýrlýkb ve donanýmýmýz

*

Saat sabahýn 05:40’ýna geliyordu. Abdulgani, Abdulhamid ve Hamiþ Þeyh Yasin’i aralarýna alýp geri kalan cemaatle beraber kapýya yöneldiler. Korumalarý olan fedailerin kapýya çektikleri arabaya bindirdiler. Babasýnýn tekerlekli sandalyesine uzanan Abdulgani, birden karþýdaki binalarýn arasýndan alacakanlýkta adeta bir baykuþ, bir yarasa misali fýrlarcasýna ortaya çýkan Apaçi helikopterini gördü. Sesi, camiden çýkan cemaatin de dikkatini çekmiþti. Bu meþum, bu uðursuz demir kuþun niyeti kötüydü.
Abdulgani, Abdulhamid’e ve Hamiþ’le bakýþtý. Hepsinin gözlerindeki ifade aynýydý; düþündükleri de : Þeyh Yasin’i uzaklaþtýrmak ! Hemen fýrladýlar arabaya .
Fakat uzak bir yerden, bir çiftliðin balkonundan buldok suratlý bir katilin sesi komut vermiþti birkere peþ peþe üç füze fýrlatýldý. Amerika ikramý apaçi helikopterinden.
Sabahýn sessizliðini hedefte bulunan Þeyh Yasin’e isabet eden ilk füze bozdu. Havaya uçan arabanýn parçalarý etrafa saçýldý. Ruhu yeþil kuþun kursaðýna uçarken, parçalanmýþ cansýz bedeni caminin önünde yatýyordu.
Bir yanda parçalanmýþ cesetler, bir yanda inleyen yaralýlar, bir yanda feryatlar, figanlar... Kan gölüne dönmüþtü ortalýk. Bir katliama, bir siyonist vahþete daha tarih ediyordu tanýklýk.
Ambulanslar, sirenler, sedyeler, koþuþturmalar... Bu acýlar içinde gözden kaçmayan, asla unulmayan, her gözü yaþartan, her yüreði kanatan, PÝR-Ý ÝNTÝFADA’yla yýllardýr sembolleþen; izzetine, ihlasýna, mücadele azmine tanýklýk eden tekerlekli sandalyesi; etrafa saçýlmýþ cantlarý ve lastikleriyle paramparçaydý. Týpký yürekler gibi...
Vahþetin rüzgarý esmiþti bu sokakta. Vahþetin laneti sahibi... Arkasýnda elem, arkasýnda keder, arkasýnda acý, arkasýnda göz yaþý býrakan bir cinayetle...
Bir güneþ doðdu o an ufuktan. Bir þafak güneþi. Alacakaranlýðýn siyah tülünü aralayarak... Yüzüne yansýyan kýzýl öfkeyle Siyonist zulüme lanet okuyordu. Yükseldikçe yükseldi. Sanki iþlenen cinayeti lanetleyen ilahi bir hakikatý haykýrýyordu. Yeryüzüne: “ Müminlerden öyle erler vardýr ki, Allah’a verdiði sözü yerine getirdiler. Kimi bu uðurda canýný vermiþ, kimi de ( þehitliði beklemektedir. Onlar hiçbir suretle verdikleri sözü deðiþtirmediler. “ 1


SON
Gönderen: 25.05.2007 - 21:40
Bu Mesaji Bildir   muhammed yusa üyenin diger mesajlarini ara muhammed yusa üyenin Profiline bak muhammed yusa üyeye özel mesaj gönder muhammed yusa üyeyi arkadas listeme ekle Yukari
cetin35 su an offline cetin35  
33 Mesaj -
MÜSLÜMANLAR ÝSLAMIN GEREKLERÝNÝ YAÞAYIP BÝLÝM VE TEKNOLOJÝDE GEREKLÝ ATILIMLARI YAPARAK ELLERÝNDEKÝ KAYNAKLARLA SÝYONÝZMÝ EKONOMÝK VE SOSYAL OLARAK KUÞATAMADIKÇA BU MUSÝBET BATAÐINDAN KURTULAMAYACAK MAZALLAH SÝYONÝZM VE ÝSLAM DIÞI SÝSTEMLERÝN TÜMÜ SADECE VE SADECE ÝSLAMÝ SÝSTEMLERLE KENDÝ KENDÝNE ÇÖZÜLÜR ALLAH MÜSLÜMANLARIN KALP GÖZÜNÜ AÇARAK ÝMAN VE SABIRLARINI ARTTIRSIN ÝNÞAALLAH
Gönderen: 28.05.2007 - 23:21
Bu Mesaji Bildir   cetin35 üyenin diger mesajlarini ara cetin35 üyenin Profiline bak cetin35 üyeye özel mesaj gönder cetin35 üyeyi arkadas listeme ekle Yukari
Pozisyon - İmzalar göster
Sayfa (1): (1)
önceki konu   diğer konu

Lütfen Seçiniz:  
Şu an Yok üye ve 560 Misafir online. En son üyemiz: Didem_
2243 üye ile 29.03.2024 - 11:40 tarihinde en fazla ziyaretçi online oldu.

[Admin | Moderator | Kıdemli Üye | Üye]
Dogum Gününüzü Tebrik Ederiz    Doğum gününüzü tebrik eder, sıhhat ve afiyet dolu ömür dileriz:
ferdülislam (108), sunniit (59), kadirbey (62), busra12 (32), melisatek (32), hüzünlüköprü (36), ramazan294 (35), nisa88 (36), ervam (57), Allah 1 (47), saime86 (38), batu39 (51), Abdurrahman Gör.. (61), fatihulu24 (30), Zeynep_85 (39), ferhatb (51), GuVeNN (46), safiye55 (35), azra16 (44), ahmed86 (38), mürsid (37), mekin (43), tohurter (54)
Son 24 saatin aktif konuları - Top Üyeler
0

Copyright © ((( RAVDA.net )))  *  İrtibat   *   RAVDA Reklam Servisi   *   Tüm hakları saklıdır, izinsiz alıntı yapılamaz.
Sitemizde yayınlanan imzalı yazıların içeriğinden yazarları, forum ve yorumlardan ekleyen şahıslar sorumlu olup, kesinlikle sitemiz sorumlu değildir.
© by ((( RAVDA.net )))

Sayfa 0.85650 saniyede açıldı   

Reklamlardan
RAVDA sitesi
hiçbir şekilde
sorumlu değildir.