dexamethasone generique luvox chloroquine dexamethasone ivermectine aldactone aldara aldipin alendron alesse aleve alges x algifor allegra allergodil allo 300 tablinen allo basan allopur altace alutan alzar amanol amaryl amilo basan amilorid comp amiloride hct amiodar amlo eco amlopin amlovasc amoxi basan amoxi cophar amoxi mepha amoxil amoximex anafranil sr anafranil antabus antabuse antalgit antamex antisacer antra antramups anvitoff apcalis oral jelly
     
     

0
0
0
0
Forum Giris Giris Üyeler Ekibimiz Arama
Toplam Forum: 69     ***     Toplam Konu: 30100     ***     Toplam Mesaj: 148193
  
  Beni hatırla
Forum Anasayfa » Arama Sonuçları

715 Sonuç - Yeni Arama
Sayfa (36): (1) 2 3 weiter >
Gönderen Mesaj
Konudaki Mesajlar: ŞEHADET İSTEYENLER İÇİN YOLU GENİŞLETİN DARALTMAYIN!!!!!!..........
muhammed yusa su an offline muhammed yusa  
ŞEHADET İSTEYENLER İÇİN YOLU GENİŞLETİN DARALTMAYIN!!!!!!..........
944 Mesaj -
Bu çaðda yaþayan Müslümanlarýn, zayýflýk ve þiddetli düþman baskýsý altýnda olduklarýna þüphe yoktur. Bugün Müslümanlarýn kafirlerle savaþa baþlamalarýný ve onlara karþý zafer kazanmalarýný mümkün kýlacak güçleri ve cephaneleri yok. Ancak bununla birlikte onlar, savunma anlamýnda olsa da, cihadý sürdürebilmelerine neden olacak silah ve güce sahip olmaya çalýþýyorlar. Bu, muzaffer topluluk hakkýndaki hadislerin ortaya koyduðu bir gerçektir.
Müslümanlarýn halen sahip olduklarý silahlardan biri, þehadettir. Bu silah, þer güçlerinin suikast ve yok etme araçlarý olarak ortaya koyduklarý þeylere karþýlýk varlýðýný sürdürecektir.
Bu, karþýlýðý oluþturulmasý mümkün olmayan bir silahtýr. Þeytani araçlarýyla onun etkisini ve yapýlaný ortadan kaldýramazlar.
Bir çok nass, kiþinin düþmanda moral bozukluðu meydana getirmek ya da Müslümanlar için bir fayda saðlamak amacýyla þehadeti isteyerek canýyla bunu deðiþtirmesinin caiz olduðuna iþaret eder. Aklý kýt olan kimseler ise, bunu kiþinin kendisini eliyle tehlikeye atmasý olarak deðerlendiriyorlar.
Ancak ilim ve fýkýh ehli, Allah yolunda caný yok etmenin, gerçek hayatý yaþama yoluna adým olduðunu biliyorlar. Allah buyurur ki:
“Allah yolunda öldürülenleri sakýn ölü sanmayýn. Bilakis onlar diridirler; Rableri yanýnda rýzýklara mazhar olmaktadýrlar.” (3, Al-i Ýmran/169)
Yüce selef, Ýslam’da þehadetin bu büyük yerini bildiklerinden dolayý, Allah’ýn kendilerini mazur gördüðü kimseler olsalar da, ona ulaþmak için yarýþ yapmýþlardýr. Kurtubi der ki: “Alimler der ki: Baðýþlama, Allah’a aittir. Ýbni Ümmü Mektum, Uhud’a çýktý ve kendisine bayraðýn verilmesini istedi. Mus’ab bin Umeyr’den aldý. Kafir bir adam geldi, bayraðý taþýdýðý elini kopardý. O da diðer eliyle tuttu, adam o elini de kopardý. Sonra bayraðý göðsüyle tuttu ve: “Muhammed, ancak bir peygamberdir. Ondan önce de peygamberler gelip geçmiþtir” ayetini okuyordu. Bu, topluluðun azimeti tercihidir. Doðrusu, “Âmâya güçlük yoktur. Topala güçlük yoktur.”
Amr bin el-Cemuh, Ensar’ýn önde gelenlerinden topal biriydi. Rasulullah (sallallahu aleyhi ve sellem) ona þöyle demiþti: “Þüphesiz Allah senin özrünü kabul edecektir.” Amr: “Vallahi, cennette bu topallýðýmla olmak istiyorum.”
Þehadetin ve þehidliðin üstünlüðü konusunda Ýmam Ýbnu’l-Kayyim der ki: “Sevdiklerini iddia edenler çoðaldýðýnda, iddialarýnýn doðruluðunu göstermek isterler. Ýnsanlara bu fýrsat verildiðinde, endiþelenmezler. Þehadet konusunda iddia edenler gruplara ayrýlýr. Denir ki, “Bir belge olmadýkça bu iddiayý kabul etmeyiz.”
“De ki: Eðer Allah'ý seviyorsanýz bana uyunuz ki Allah da sizi sevsin ve günahlarýnýzý baðýþlasýn.”
Ýnsanlarýn hepsi geride kalýr, peygamberin sözlerinde, fiillerinde, hidayetinde ve ahlakýnda ona tabi olanlar, delilin adaletini isterler. Denir ki, tezkiye olmadan adaleti kabul etmeyiz.
“Allah yolunda cihad ederler ve hiçbir kýnayanýn kýnamasýndan korkmazlar.”
Sevdiklerini iddia edenlerin çoðu arkada kalýr, mücahidler ayaða kalkar. Onlara: Sevenlerin canlarý ve mallarý, onlarýn deðildir, derler. Üzerinde anlaþýlan þeye teslim olurlar:
“Allah þüphesiz, Allah yolunda savaþýp, öldüren ve öldürülen müminlerin canlarýný ve mallarýný Tevrat, Ýncil ve Kuran'da söz verilmiþ bir hak olarak cennete karþýlýk satýn almýþtýr.”
Baðlýlýk anlaþmasý, her iki tarafýn teslim olmasýný gerektirir. Bir tüccar, büyük bir müþteri topluluðu ve kâr gördüðünde, bu anlaþmanýn sabit olmuþ olduðu, elinde satýþ anlaþmasýnýn izin verdiði kitap miktarýný gördüðünde, bu malýn deðerini ve durumunu anlarlar, bu kâr baþkasýnýn deðil, kendilerinindir. Açýk bir hüsran ve fahiþ bir dolandýrýcýlýk gördüklerinde, onu sayýlý birkaç dirhem karþýlýðýnda satarlar. Olayýn lezzeti, isteði gider, yorgunluðu, üzüntüsü kalýr. Bunu yapan, aptallar sýnýfýndan sayýlýr. Müþteriyle karþýlýklý rýzaya ve tercihe dayalý bir anlaþma yapar. Derler ki: Vallahi senin kârýný az yapmayacaðým, derler. Anlaþma tamamlandýðýnda ve satýþý bitirdiklerinde, onlara: Canlarýnýz ve mallarýnýz bize aittir. Þimdi siz mallarýnýzýn artmasýný reddettiniz.
“Allah yolunda öldürülenleri ölü saymayýn, bilakis Rableri katýnda diridirler. Allah'ýn bol nimetinden onlara verdiði þeylerle sevinç içinde rýzýklanýrlar.”
Sizden canlarýnýzý, mallarýnýzý karþýlýðýnda bir kâr yapmak için istemiyoruz. Aksine deðerler için cömertliðin, üstünlüðün karþýlýðýný size göstermek istiyoruz. Sonra sizin için deðerli þeyleri ve fiyatlarý bir araya getireceðiz… Cömertliði, yüceliði bütün yaratýlmýþlarý kapsayan Allah ne büyüktür! Anlaþmayý tamamlamak ve satýlaný kabul etmek için kârý verdi, deðeri verdi. Kulundan canýný malýyla satýn aldý, deðeri, kârý onun için bir araya getirdi, onu bu anlaþma nedeniyle övdü, yüceltti.”
Þehadetin, Allah’ýn rýzasýný ve cenneti kazanma dýþýnda faydasý olmasaydý bile, Allah’ýn rýzasýný kazanmak ve ona ulaþmak için bununla amel etmek bile yeterli bir neden olurdu. Bununla birlikte Tarih ve gerçek olaylar, canýný kurban etmenin, düþmanýn azmini kýrmada ve onlarýn yenilgiye düþmesinde büyük etkisi olduðunu gösterir. Daha dün, Amerika’nýn bütün güçleri ve zorbalýðýna raðmen, kendilerini kurban eden birkaç bireyin operasyonlarý sonucunda Lübnan’dan kaçtýðýný gördük. Dünyadaki en güçlü devlet, davalarý yolunda ölmek isteyen birkaç kiþiye karþý duramadý. Bütün dünya, Amerika baþkaný Reagen’ýn þöyle söylediðini iþitti: “You can not prevent somebody from killing himself.” “Kendisini öldüren bir kimseye karþý engel olamazsýn.”
Ey orta yolda bulunan gevþek kimseler! Ýhmaliniz ve orta yolunuz üzerinde kalmanýz önemli deðil. Ancak þehadet isteklileri için yolu geniþletin. Eðer onlara yardýmcý olmuyorsanýz, en azýndan onlarý gevþetmeyin ve kandýrmayýn. Aksi halde, kafirlerle cihadý terk eden, oturduklarý yerde nasihat etmeye kalkýþan kimselerden olursunuz.
Davamýzýn sonu; Hamd, alemlerin rabbi olan Allah’adýr
wesselam
Gönderme Tarihi: 07.06.2007 - 13:20
muhammed yusa üyenin diger mesajlarini ara muhammed yusa üyenin Profiline bak muhammed yusa üyeye özel mesaj gönder muhammed yusa üyeyi arkadas listeme ekle Yukari
Konudaki Mesajlar: BİR YOKSUN BİN VARSIN!!...................
muhammed yusa su an offline muhammed yusa  
GEL GÜL MUHAMMEDİM (SAV).............
944 Mesaj -
SENSÝZ DALDI GÜNAHA
YOLUNU UNUTTU ÜMMETÝN
ZULÜM,EZÝYET CEHALET
DÜNYAYA KAPILDI ÜMMETÝN

GEL,GEL KÝ ÜMMETÝN KENDÝNE GELSÝN
GEL KÝ EBUBEKÝR SIDDIKLAR TEKRAR DÝRÝLSÝN....
GÜL MUHAMMEDÝM!

SENÝ ANLATMAYA,KELÝMELER ACÝZ KALIR
DUYGULAR YETÝM,HÝSLER SAHÝPSÝZ KALIR,
KALBÝMÝZ KARARMIÞ,NEFSÝMÝZ AZMIÞ,
ADALET YOK OLMUÞ,YERÝNÝ ZALÝMLÝK ALMIÞ.....

GEL,GEL KÝ ÜMMET KENDÝNE GELSÝN
GEL KÝ ÖMER FARUKLAR TEKRAR DÝRÝLSÝN....
GÜL MUHAMMEDÝM!

DÝNSÝN GÖZTAÞIMIZ,BÝTSÝN HASRETÝMÝZ,
COÞSUN KALBÝMÝZ,ARINSIN NEFSÝMÝZ,
TEÞRÝF ET KÝ,ÝLMÝMÝZ BÝZÝ YÜCELTSÝN
BÝTSÝN GAFLET UYKUMUZ,NEFSÝMÝZ KÖRELSÝN.....

GEL,GEL KÝ ÜMMET KENDÝNE GELSÝN
GELKÝ ALÝLER TEKRAR DÝRÝLSÝN.....
GÜL MUHAMMEDÝM!

ÜMMET DÝRÝLSÝN,KURAN AYAÐA KALKSIN.
GÜLLER DAHA BAÞKA,TÜRLÜ AÇSIN
SENÝ SEVEN,SENÝN YOLUNA SARILMALI,
SENÝ SEVEN,"ÜMMET" SENÝN GÝBÝ OLMALI.

GEL GEL KÝ ÜMMET KENDÝNE GELSÝN
GEL KÝ OSMANLAR TEKRAR DÝRÝLSÝN....
GÜL MUHAMMEDÝM!

BÝR HURMA KÜTÜÐÜ,DEVEN KASVA BÝLE OLAMADIK.
EY SEVGÝLÝ SULTANIM,BAÞIMIZIN TACI,GÖZÜMÜZÜN NURU,
KALBÝMÝZÝ IÞIÐIYLA NURLANDIRAN
BÝTSÝN GAFLET UYKUMUZ GEL!
GEL KÝ SAHABELERÝN , MUHACÝR,ENSARIN,ÜMMETÝN,
ÜMMETTÝN TEKRAR DÝRÝLSÝN
GÜL MUHAMMEDÝM!!!!

2-2
Gönderme Tarihi: 07.06.2007 - 10:57
muhammed yusa üyenin diger mesajlarini ara muhammed yusa üyenin Profiline bak muhammed yusa üyeye özel mesaj gönder muhammed yusa üyeyi arkadas listeme ekle Yukari
Konudaki Mesajlar: BİR YOKSUN BİN VARSIN!!...................
muhammed yusa su an offline muhammed yusa  
BİR YOKSUN BİN VARSIN!!...................
944 Mesaj -
BÝR YOKSUN ARAMIZDA, GÖZÜMÜZÜ AÇTIK DÜNYAYA
BÝN VARSIN ÝÇÝMÝZDE,VARLIÐA SEBEB KILDI SENÝ MEVLA

BÝR YOKSUN ARAMIZDA,YÜREKLER HASRETLE YANDI
BÝN VARSIN ÝÇÝMÝZDE,SENSÝN HERGÜZELÝÐÝMÝZÝN ADI.

BÝR YOKSUN ARAMIZDA,BOYNU BÜKÜK ÜMMETÝNÝN
BÝN VARSIN ÝÇÝMÝZDE,DERMANI OLDU YÜREÐÝN

BÝR YOKSUN ARAMIZDA, YORGUN DÜÞTÜ HAYALER
BÝN VARSIN ÝÇÝMÝZDE,KOKUNU TAKLÝT EDER GÜLLER.

BÝR YOKSUN ARAMIZDA,ÖKSÜZLERE DAHA BÝR ÖKSÜZ
BÝN VARSIN ÝÇÝMÝZDE,EN KUVVETLÝ OLUR GÜÇSÜZ.

BÝR YOKSUN ARAMIZDA,ZAMAN PERÝÞAN
BÝN VARSIN ÝÇÝMÝZDE,CANANDAN DAHA CANAN

BÝR YOKSUN ARAMIZDA,SENÝ ANLATIYORUZ BÝRBÝRÝMÝZE
BÝN VARSIN ÝÇÝMÝZDE,SENSÝN MUTLULUÐUMUZUN KAYNAÐI

BÝR YOKSUN ARAMIZDA,NURUN KALDI GERÝDE
BÝN VARSIN ÝÇÝMÝZDE,SEVDALILARIN ÝZÝNDE

BÝR YOKSUN ARAMIZDA,OLMAYAN YALNIZ BEDENÝN
BÝN VARSIN ÝÇÝMÝZDE,REHBERÝMÝZ SENSÝN.

BÝR YOKSUN ARAMIZDA,BÝR BÝLSEN SENÝ NE ÇOK ÖZLEDÝK
BÝN VARSIN ÝÇÝMÝZDE,BUNUN ÝÇÝN ALLAHA ÞÜKRETTÝK........


1-1
Gönderme Tarihi: 07.06.2007 - 10:44
muhammed yusa üyenin diger mesajlarini ara muhammed yusa üyenin Profiline bak muhammed yusa üyeye özel mesaj gönder muhammed yusa üyeyi arkadas listeme ekle Yukari
Konudaki Mesajlar: Flas...Operasyon'un hedefinde PKK yok, İran var!
muhammed yusa su an offline muhammed yusa  
944 Mesaj -
evrensel kardeþim allah razý olsun gerçekten çok mühim bir konuyu ele almýþsýn.... bu gibi bir durumun olmasý demek büyük þetan amerikanýn türkiyeyi ateþe atmasý demektir nedenmi? türkiyede yaþayan caferiler ve diðer þia grublarý türkiyeye karþý içten savaþýrlar.... buda þuanlama geliyor allah muhafaza bir iç savaþ çýkar.... nihayetinde türkiyede ÝRAN ÝSLAM CUMHURÝYETÝNÝ SEVEN binlerce milyonlarca insan var......

iranýn pkkya karþý baþlatýðý saldýrýlarda devam ediyor.... türkiyenin bu hataya düþmemesi gerek yoksa türkiye cumhuriyetinde son bir asýrdýr yaþanan ceberut devri sona erer.... irana açýlacak bir savaþý halkýna asla kabul etiremez laikçiler haricinde onlarýn sayýsýda türkiyenin 8/1 .... yani 80 milyonluk türkiyede laikliði savunan en fazla on milyon kiþi var!!!!!!

ceberut devirleri yüz seneden fazla yaþayamamýþtýr.... üstad bunu açýkca ifade etmiþtir.....
ceberutun sonumu geldi gerçekten?
olabilirmi acaba?

MAZLUM MUSTAZAFLARA MÜJDELER ÇOK YAKIN DESENÝZEsevinçli
WESSELAM
Gönderme Tarihi: 06.06.2007 - 22:30
muhammed yusa üyenin diger mesajlarini ara muhammed yusa üyenin Profiline bak muhammed yusa üyeye özel mesaj gönder muhammed yusa üyeyi arkadas listeme ekle Yukari
Konudaki Mesajlar: GÜNÜMÜZÜN TAĞUTLARININ KÜFRÜ BİR ÇOK YÖNDEDİR.....DİKKAT ETMELİYİZ.....
muhammed yusa su an offline muhammed yusa  
GÜNÜMÜZÜN TAĞUTLARININ KÜFRÜ BİR ÇOK YÖNDEDİR.....DİKKAT ETMELİYİZ.....
944 Mesaj -
Günümüz Taðutlarýnýn Küfrü Bir Çok Yöndendir
Bilinmelidir ki bu taðutlarýn küfrü sadece bir yönden deðildir. Bu taðutlarýn küfrü birçok yöndendir. Bunlarýn küfürlerinin sebeplerini þöyle sýralayabiliriz:
Birincisi: Tevhid þehadeti iki asýl rükundan oluþur ve bunlardan biri olmadan diðeri tek baþýna fayda saðlamaz: Þehadetin kabulü ve sýhhati için bu iki rükun gereklidir. Bu rükunlardan ilki nefiydir. Yani “La Ýlahe” lafzý. Ýkinci rükün ise isbattýr ki bu ise “Ýllallah” lafzýnýn manasýdýr. Allahu Tealâ þöyle buyurur:
“O halde kim taðutu reddedip Allah’a iman ederse kopmayan saðlam bir kulpa yapýþmýþtýr. Allah iþitir ve bilir.” (2 Bakara/256)
Kim bu ruknü birleþtirmez ve ikisini birden yerine getirmez ise kopmayan saðlam bir kulpa yapýþmamýþ demektir. Kim de kopmayan saðlam bir kulpa yapýþmamýþsa helak olanlar ile birlikte helak olacaktýr. Çünkü bu ruknü birleþtirmemesi durumunda kiþi muvahhidlerden deðil bilakis müþrik veya kâfirlerden sayýlýr.
Allah’a hüküm koymada ortak koþan bu yöneticilerin, Allah’a iman ettiklerini doðrulasak bile; bu, onlarýn Tevhid dairesine girmelerine yetmez. Çünkü onlarda Allah’ýn Subhanehu ve Tealâ, ehemmiyetine binaen iman ruknünden daha önce zikrettiði taðutu inkar ruknü bulunmamaktadýr.
Taðutlarý inkar etmeden Allah’a iman etmeleri, Kureyþ’in kendi taðutlarýný inkar etmeden Allah’a iman etmeleri gibidir. Bilindiði gibi bu iman Kureyþ’e fayda etmemiþ, kanlarýný ve mallarýný korumamýþtýr. Ta ki taðutlarýndan uzaklaþýp onlarý inkâr edinceye kadar. Onlarýn apaçýk þirk ile içiçe olan imanlarý, ne dünyada ne de ahirette kendilerine fayda saðlamamýþtýr. Allahu Tealâ þöyle buyurur:
“Onlarýn çoðu ancak þirk koþarak Allah’a iman ederler.”(12 Yusuf/106)
Þirk; imaný bozan hallerdendir ve amelleri de boþa çýkarýr. Allahu Tealâ þöyle buyurur:
“Andolsun ki Allah’a ortak koþarsan, iþlerin mutlaka boþa gider ve hüsranda kalanlardan olursun.” (39 Zümer/65)
Bilindiði üzere günümüz yöneticileri doðu ve batý taðutlarýný inkâr etmiyor ve onlardan uzaklaþmýyorlar. Bilakis bunlar, o taðutlara iman ediyorlar. Husumet ve kargaþa gibi sorunlarýný Birleþmiþ Milletler heyetiyle ve onlarýn küfür kanunlarýndan razý olarak neticelendiriyor ve iþlerini bu minvalde yürütüyorlar.
Ayný þekilde Arap taðutlarýnýn oluþturduklarý paktlar ve diðer kâfir devletlerle, Birleþmiþ Milletler çatýsý altýnda yaptýklarý iþbirliði anlaþmalarý; onlarýn bu kâfirlerin dostlarý ve köleleri olmalarýndandýr. Onlardan sakýnmadýklarý gibi onlara karþý hiçbir yardýmý da esirgemezler. Dolayýsýyla onlar içine düþmüþ olduklarý þirkten uzaklaþmamýþlardýr ki Müslüman olarak kabul edilsinler.
Arap taðutlarýnýn durumlarý, gözlerinde bulanýk görmelerine sebep olan kül bulunanlar için þüpheli olsa da, batý ve doðunun Hýristiyan, Budist, Komünist, Hindu ve benzeri taðutlarýnýn durumlarý ancak tamamen kör olanlar için kapalý olabilir. Bununla beraber Arap taðutlarý diðer taðutlarýn kardeþleri ve sevgilileridir. Onlarý inkar etmedikleri gibi bilakis aralarýnda kardeþlik ve sevgi olup Birleþmiþ Milletler adý altýnda birbirleriyle baðlar kurarlar. Herhangi bir anlaþamamazlýk durumunda Lahey’deki küfür mahkemesine hükmolunmak için baþvururlar.
Dolayýsýyla bu taðutlar için, Tevhid’in ikinci ruknü olan Allah’a imaný yerine getirdiklerini, zorlama ile kabul etsek de Müslüman olmalarý için gereken; Tevhid’in birinci ruknü olan taðutu inkârý yerine getirmemektedirler. Bunlara ilave olarak þunu da söylememiz gerekir ki aslen bunlar, bizzat kendileri taðutturlar. Çünkü Allah’tan baþka kendilerine ibadet edilmek, Allah kendilerine izin vermediði halde insanlar için kanunlar ortaya koymakta ve insanlarý, ortaya koyduklarý bu kanunlara uymaya gerek zorlama gerekse baþka yöntemler ile davet etmektedirler.
Ýkincisi: Allah’ýn dini ve þeriatý ile alay (istihza) etmeleri: Bunlar Allah’ýn dini ile alay eden her türlü gazete, radyo, televizyon ve diðer basýn yayýn organlarýna ruhsat verirler. Ayrýca bu basýn yayýn organlarýný, kanun ve askerleri ile de koruma altýna alýrlar. Allahu Tealâ þöyle buyurur:
“De ki; Allah ile, O’nun ayetleri ile ve O’nun peygamberi ile mi alay ediyordunuz? (Boþuna) özür dilemeyin. Çünkü siz iman ettikten sonra, tekrar kâfir oldunuz.” (9 Tevbe/65-66)
Bu ayetler; Müslüman olan, namaz kýlan, oruç tutan, zekat veren ve Müslümanlarla beraber en önemli gazvelere çýkan kiþiler hakkýnda nazil oldu. Bununla beraber Allah Azze ve Celle onlarý aðýzlarýndan çýkan ve Kur’an-ý Kerim hafýzlarý hakkýnda söyledikleri bu alaycý sözleri nedeni ile tekfir etti.
Bu taðutlar ise öyle rezil insanlardýr ki Allah’ýn dinine üstünlüðü yakýþtýramadýklarý gibi, bu dini alçaklara oyun ve alay konusu yapýp, hiç kýymet vermemektedirler.
Ve bütün bunlardan daha önemlisi; dini, kendi alçak kanunlarý ve yasalarýnýn seviyesine indirip, ona itiraz edip, emir ve yasaklarýnýn yürürlükte kalýp kalmamasý ile alakalý olarak, Laikler, Hýristiyanlar ve inkârcýlarla istiþare edip iþbirliði yapýyorlar. Bundan daha büyük bir istihza ve hafife alma olabilir mi?
Üçüncüsü: Doðu ve batý müþrikleri ile olan dostluklarý ve muvahhidlere karþý onlarý desteklemeleri yönüyle küfre girmeleri: Bu taðutlar, kendi aralarýnda çeþitli güvenlik anlaþmalarý yaparak, radikal ve terörist olarak nitelendirdikleri muvahhidler hakkýnda istihbarat bilgi alýþveriþi yaparlar. Ve hatta bazý durumlarda bu muvahhid ve mücahidleri, talep eden diðer taðuti hükümetlere teslim ederler. Allah Subhanehu ve Tealâ þöyle buyurur:
“Ey iman edenler! Yahudileri ve Hýristiyanlarý dost edinmeyin. Zira onlar birbirlerinin dostudurlar (birbirlerinin tarafýný tutarlar). Ýçinizden onlarý dost tutanlar; onlardandýr. Þüphesiz Allah zalimler topluluðuna yol göstermez.” (5 Maide/51)
Bu nedenle Þeyh Muhammed bin Abdulvehhab (r.h), Ýslam’ý bozan hallerden sekizincisi hakkýnda þöyle der: “Sekizinci Madde: Muvahhidlere karþý, müþriklere destek ve yardýmcý olmak küfürdür.”
Þeyh Süleyman bin Abdullah, “Hükmu Muvalat Ehli’l-Ýþrak” isimli risalesinde; “Münafýklarýn, kitap ehlinden olan kâfir dostlarýna: ‘Eðer siz yurdunuzdan çýkarýlýrsanýz, mutlaka biz de sizinle beraber çýkarýz. Sizin aleyhinizde kimseye asla uymayýz. Eðer savaþa tutuþursanýz, mutlaka yardým ederiz’ dediklerini görmedin mi? Allah onlarýn yalancý olduklarýna þahitlik eder” (59 Haþr/11) ayeti hakkýnda þöyle der:
“Bu ayetler, Ýslam’ýný açýklayan ve bu açýklamalarýnýn kendilerinden kabul edildiði ve kendilerine Müslüman muamelesi yapýlan insanlar hakkýnda nazil olmuþtur. Çünkü Müslümanlar zahire göre hükmetmek ile emrolunmuþlardýr. Ancak bu insanlar, muvahhidlere karþý kendilerine yardým edeceklerine dair Yahudilerle ittifak ettiklerinde, Allahu Tealâ bu ittifaklarýndan dolayý onlarý birbirlerinin kardeþi ilan etti ve tekfir etti. Bu ittifak; onlarýn Ehl-i Kitap ile yaptýklarý kardeþlik ittifaký idi. Bununla beraber Allahu Tealâ bu münafýklarýn, Yahudiler ile yaptýklarý ve Yahudilere vaadettikleri yardým konusunda da yalancý olduklarýný bildirmektedir..”
Bütün bunlardan sonra, doðu ve batý kanunlarýnýn ibadet edicileri olan müþrikler ile yardýmlaþma ittifaký yapan ve muvahhidlere karþý savaþýp onlarý ülkelerinin hükümetlerine teslim edenlerin durumu ne olur? Þüphe yok ki günümüz taðutlarý tekfir konusunda ayette bahsi geçen münafýklardan daha evladýrlar.
Dördüncüsü: Allahu Tealâ’nýn dini yerine, demokrasiyi din olarak istemeleri sebebi ile küfre girmeleri: Allahu Tealâ þöyle buyurur:
“Allah nezdinde hak din Ýslam’dýr.” (3 Al-i Ýmran/19)
Ýslam; Allahu Tealâ’nýn, Muhammed (s.a.v) ile gönderdiði hak dindir. Demokrasi ise Yunanlýlarýn belirlediði ve ortaya koyduklarý bir dindir.
Dolayýsýyla demokrasi; þüphesiz ki Allah’ýn dininden olmayan bir batýldýr. Allahu Tealâ þöyle buyurur:
“Artýk haktan ayrýldýktan sonra, sapýklýktan baþka ne kalýr.” (10 Yunus/32)
Bu taðut yöneticiler, demokrasiyi açýkça, ýsrarla ve kötü görmeksizin bilakis övünçle ve mutluluk ile kabul ediyorlar. Onlar için, tercih ettikleri tek þey Ýslam deðil; demokrasidir.
Demokrasi ve Ýslam birlikte olmaz. Çünkü Allahu Tealâ halis Ýslam’dan baþkasýný kullarýndan kabul etmeyecektir. Ýslam, yasa ve hükümleri yalnýzca Allahu Tealâ tarafýndan belirlenen dindir. Demokrasi ise þirk ve küfür dinidir ki kanun ve hükümlerini Allahu Tealâ deðil insanlar belirler. Allah Subhanehu ve Tealâ kiþinin Ýslam ve küfrü veya þirk ve Tevhid’i birbiri ile birleþtirmesinden razý olmadýðýný ve bunu kiþiden kabul etmeyeceðini belirtmiþtir. Bilakis bütün dinler reddedilip onlardan uzaklaþýlmadýkça, kiþinin Tevhid’i ve Ýslam’ý sahih olmaz, kendisinden kabul olunmaz.
Allahu Tealâ Yusuf (a.s) için þöyle buyurmaktadýr: “Þüphesiz ben Allah’a iman etmeyen bir kavmin dininden uzaklaþtým. Onlar ahireti inkar edenlerin ta kendileridir. Atalarým Ýbrahim, Ýshak ve Yakub’un dinine uydum. Allah’a herhangi bir þey ortak koþmak bize yaraþmaz. Bu, Allah’ýn bize ve insanlara olan lütfundandýr. Fakat insanlarýn çoðu þükretmezler.” (12 Yusuf/37-38)
Müslim’in rivayet ettiði sahih bir hadiste Allah Rasulü (s.a.v) þöyle buyurur: “Kim ‘La Ýlahe Ýllallah’ der ve Allah’tan baþka kendisine ibadet edilen herþeyi inkar ederse malý ve caný haramdýr. Hesabý ise Allah’a aittir” Yine Müslim’deki baþka bir rivayette ise þöyle geçer: “Kim Allah’ý bir tanýr...”
Dinler sadece Hýristiyanlýk ve Yahudilikten ibaret deðildir. Bilakis, Komünizm ve Demokrasi gibi kâfir topluluklardan çýkan tüm inanç ve mezhepler de birer dindir. Allahu Tealâ’nýn, kiþinin Ýslam’ýný kabul etmesi için, bu kiþinin tüm bu batýl din ve inanýþlardan uzaklaþmasý gerekir.
Allah’ýn hükümlerinde, bir kiþinin hem Müslüman hem de Hýristiyan veya Yahudi olmasý caiz deðildir. Ayný þekilde kiþinin hem Müslüman ve hem de Demokrat olmasý Allah’ýn razý olmadýðý ve kabul etmediði bir þeydir. Çünkü Ýslam; Allah’ýn dini, Demokrasi ise küfür dinidir.
Allahu Tealâ þöyle buyurur: “Kim Ýslam’dan baþka bir din ararsa bilsin ki kendisinden (böyle bir din) asla kabul edilmeyecek ve o, ahirette ziyan edenlerden olacaktýr.” (3 Al-i Ýmran/85)
Ýslam ile birlikte Demokrasi dini kabul edildiðinde durum bu ise, bir de Ýslam dinine ve Ýslam dininin tüm hükümlerine karþý yüz çevirip, Demokrasi dinine geçen ve Demokrasi dininin tüm hükümlerini kabul edenlerin hali nedir?
Beþincisi: Kendi nefislerini ve Allah’ýn dýþýnda rabler edindikleri þeyleri Allah’a eþ tutmalarý açýsýndan küfre girmeleri: Bu taðutlar için, Allah’ýn dini dýþýnda edindikleri kendi batýl dinleri Allah’ýn dininden daha önemlidir. Allah’ýn hükümleri, kendi batýl dinleri yanýnda geçersizdir ve bu hükümleri hakir görürler. Ayrýca kim Allah’ýn hükümlerini hakir görür, yüz çevirir, muhalefet eder veya alay ederse bu kiþiyi kendilerinin dostlarý olarak kabul ederler. Bu kiþileri, “Ýnanç hürriyeti ve insan haklarý” adý altýnda kanunlarý ile korurlar. Oysa ki bu kiþinin Allah’ýn dinindeki hükmü mürteddir.
Ancak kim bu taðutlarýn kanunlarýna muhalefet eder, düsturlarýna karþý çýkar veya Allahu Tealâ dýþýnda edindikleri rablerinden yüz çevirirse, eziyet edilir, hapse atýlýr ve bir çok zulümler ile karþý karþýya býrakýlýr. Bunun örnekleri çoktur. Allah’a, dine ve peygambere sövüldüðünde bu hükümetlerin yerel mahkemeleri, Allah’a, dine ve peygambere söven bu kiþiyi yargýlar. Böyle bir kiþiye bu mahkemelerin vereceði ceza iki veya üç ayý geçmez. Oysa biri, yöneticilerden veya bakanlardan olan, deðiþik ilah ve rablerinden birine sövse direk olarak mesele devlet güvenlik mahkemelerine intikal eder ve bu kiþi için en az üç seneye kadar hapis cezasý verilir.
Onlar kendi nefislerini ve Allah’tan baþka edindikleri rableri Allahu Tealâ ile bir tutmuyorlar. Bilakis haddi aþýyorlar ve Allah’tan daha fazla bu ilah ve rablerini yüceltiyorlar. Önceki müþriklerin þirki; kendi ilahlarýný Allahu Tealâ kadar sevmeleri, yasa, hüküm ve ibadet konularýnda onlarý Allah’a Subhanehu ve Tealâ denk görmeleri þeklindeydi. Allah Subhanehu ve Tealâ þöyle buyurur:
“Ýnsanlardan bazýlarý Allah’tan baþkasýný Allah’a denk ilahlar edinirler. Onlarý Allah’ý sever gibi severler…” (2 Bakara/165)
Yine Allahu Tealâ müþriklerin þöyle diyeceklerini belirtmektedir:
“Vallahi biz gerçekten apaçýk bir sapýklýk içindeymiþiz. Çünkü biz sizi alemlerin Rabbi ile eþit tutuyorduk.” (26 Þuara/97-98)
Günümüzün müþrikleri ise aþýrýlýða ve isyana kaçarak, kendi ilahlarýný ve rablerini, Allahu Tealâ’dan daha fazla tazim etmekte ve yüceltmektedirler. Allahu Tealâ ise onlarýn bu yaptýklarýndan münezzehtir.
Burada bahsettiklerimiz hakkýnda, bu taðutlarýn kanunlarýný ve olan biteni bilen hiçbir insan bize muhalefet etmez. Özellikle aþaðýdaki sebepler de incelendikten sonra, günümüz hakimleri ve kanun koyucularýnýn bizzat kendilerinin taðut ve Allah’tan baþka kendilerine ibadet edilen birer ilah olduðu anlaþýlacaktýr inþaallah.
Altýncýsý: Allah Azze ve Celle ile beraber yasa koymalarý yönünden küfürleri: Bu, asrýmýzda en yaygýn ve revaçta olan bir þirktir. Bu taðutlar, diðer insanlarý da bu yasalarýný ve kanunlarýný sevmeye ve bu kanunlar ile muhakeme olunmaya davet ve teþvik etmektedirler. Allah’ýn dinine ve tekliðine zýt yasa ve kanunlar çýkarmakta ve her türlü konu üzerinde kendilerine yasa koyma hakký tanýmaktadýrlar.
Ürdün Anayasasý’nda þöyle geçer: “Kanun çýkarma yetkisi kral ve Millet Meclisi’ne aittir. Çýkarýlan her yeni kanunun, anayasanýn temel esaslarýna uygun olmasý gerekir.”
Allahu Tealâ müþrikleri reddederek þöyle buyurur:
“Yoksa onlarýn, dinden Allah’ýn izin vermediði þeyleri onlara þeriat kýlan ortaklarý mý var?” (42 Þura/21)
“Ey zindan arkadaþlarým, çeþitli ilahlar mý daha iyi, yoksa gücüne karþý durulmaz olan bir tek ilah mý?” (12 Yusuf/39)
Allahu Tealâ tek bir meselede de olsa þeriatýna itaat edilmesi konusunda þöyle buyurur:
“Üzerine Allah’ýn adý anýlmadan kesilen hayvanlardan yemeyin. Kuþkusuz bu büyük günahtýr. Gerçekten þeytanlar dostlarýna, sizinle mücadele etmeleri için telkinde bulunurlar. Eðer onlara uyarsanýz þüphesiz siz de Allah’a ortak koþanlardan olursunuz.” (6 En’am/121)
Allahu Tealâ bu ayette, kanun koyma konusunda müþriklere itaat etmelerinden dolayý, onlarýn Allahu Tealâ’ya karþý açýk ve büyük bir þirk koþtuklarýný açýklamaktadýr. Buna göre günümüzde kanun koyma yetkisini tamamen kendilerinde gören bu taðutlarýn durumu nedir?
Onlarýn anayasasýnda þöyle geçer: “Ýslam kanunlarý (þeriatýgöz kırpma, çýkacak olan yeni yasalar için temel belirleyici konumunda olan kaynaklardandýr.” Bundan þu anlaþýlmaktadýr ki, bu taðutlar yasama konusunda Allahu Tealâ’yý tek mercii olarak kabul etmemektedirler. Bilakis yasama konusunda ana ve yan olmak üzere çeþitli meþru kaynaklarý vardýr. Onlar için, Ýslam þeriatý bu kaynaklardan sadece birisidir. Daha açýk bir ifade ile; onlarýn ilah ve rableri ana ve yan olmak üzere çok sayýda ve çeþittedir. Onlarýn katýnda Allahu Tealâ, bu ilahlardan sadece bir tanesidir. Allah Subhanehu ve Tealâ onlarýn bu iftira ve söylediklerinden münezzehtir.
Onlarýn kanunlarý hakkýnda bilgisi ve deneyimi olan herkes bilir ki bu hükümetlerde çýkacak olan kanunlar, emir veya devlet baþkaný ünvanýndaki baþ taðut konumunda olan kiþinin imzasý olmadan kanun niteliðini almaz. Tek olan Allah’ýn þeriatý ile bazý durumlarda amel etseler de; bu, onlarýn kanunlarýna tezat teþkil etmeme, kanunlarýnýn vasfýný deðiþtirmeme þeklinde ve ancak yeryüzündeki rableri konumundaki taðutlarýnýn rýzasý, kararý ve onayýyla olabilir. Onlarýn bu küfrü; aynen bunlar gibi ilah ve rablerini çoðaltan ve Allah’a ibadette onlarý ortak koþan Kureyþ kâfirlerinin þirkinden daha iðrenç ve büyüktür. Çünkü Kureyþ’in o dönemde Allahu Tealâ dýþýndaki ilahlara yaptýðý ibadet secde ve rükudan ibaretti. Bunlarýn ibadetleri ise kanunlarýna her türlü konuda itaat etmek þeklindedir. Dolayýsýyla da bunlarýn þirkleri daha büyüktür. Kureyþ müþrikleri Allah’ý en büyük ilah olarak kabul ediyor, onu yüceltiyor ve övüyorlardý. Ýbadet ettikleri diðer ilahlarýnýn ise kendilerini semadaki en büyük ilaha yaklaþtýracaðýný iddia ediyorlardý. Hatta hac esnasýnda onlar þu telbiyeyi söylüyorlardý:
“Lebbeyk Allahumme Lebbeyk!
Lebbeyk, senin ortaðýn yoktur.
Ancak yine senin olan ortaklarýn dýþýnda.
Sen onun ve onun sahip olduklarýnýn sahibisin...”
Günümüz anayasa müþriklerine Allah’ýn rezzak olduðunu, ölüyü dirilttiðini, gökten yaðmur indirip onunla insanlarý ve hayvanlarý rýzýklandýrdýðýný ve þifa verdiðini, dilediðine kýz dilediðine erkek ve yine dilediðine de her ikisini de bahþettiðini, dilediðini ise kýsýr kýldýðýný söylediðinizde; onlar, bütün bu iþlerin Allah’a mahsus olduðunu kabul ederler. Bu iþlerin melikleri veya emirlerine ait olmadýðýna da inanýrlar. Ancak kanun koyma, itaat etme ve hüküm belirleme yetkisi ise onlara göre hakikatte meliklerine, taðutlarýna veya yeryüzündeki ilahlarýna aittir.
Bunlar þirk hususunda týpký Kureyþ kâfirleri gibidirler. Ancak onlar bütün bu küfürlerine ilave olarak, yeryüzündeki çeþitli ilah ve rablerinin hüküm ve yasalarýný, Allah’ýn hüküm ve yasalarýndan daha fazla yüceltmektedirler. Ebu Cehil ve Ebu Leheb’in þirkinden daha þiddetli bir þirk içerisinde olan kâfirleri Allah kahretsin. Allahu Tealâ þöyle buyurur:
“Allah’tan baþka bir ilah mý var? Ne kadar da kýt düþünüyorsunuz.” (27 Neml/62)
Gönderme Tarihi: 06.06.2007 - 21:05
muhammed yusa üyenin diger mesajlarini ara muhammed yusa üyenin Profiline bak muhammed yusa üyeye özel mesaj gönder muhammed yusa üyeyi arkadas listeme ekle Yukari
Konudaki Mesajlar: MÜSLÜMANLARIN TAĞUTLARI TEKFİR ETMESİ VACİPMİDİR?????
muhammed yusa su an offline muhammed yusa  
MÜSLÜMANLARIN TAĞUTLARI TEKFİR ETMESİ VACİPMİDİR?????
944 Mesaj -
Müslümanýn Bu Taðut Yöneticileri Tekfir Etmesi Vacip midir?
Þeyh Ebu Katade el-Filistini

Soru: Taðutlarý tekfir etmeye dair ilmi öðrenmenin önemi nedir? Müslümanýn bu taðut yöneticileri tekfir etmesi vacip midir?
Cevap: Deriz ki: Evet, her Müslümanýn þunu bilmesi gerekir ki; inkârcý kâfirleri tekfir etmek, Müslümanýn akidesinin rükunlarýndan biridir. Zira bazý vacipler, bu taðutlarýn tekfir edilmesi ile yerine getirilebilir.
Bu vaciplerin neler olduðu sorulursa, þunlarý söyleyebiliriz: Bil ki ey sevgili kardeþim, bu taðutlardan uzak durmak ve onlara düþman olmak, her Müslüman için farz-ý ayn hükmündedir. Taðutlardan uzaklaþmak, onlara karþý muhabbeti kesmek ve düþmanlýk beslemek, imanýn en saðlam rükunlarýndandýr. Bu olmadan kiþinin Ýslam’ý geçerli olmaz. Bunun delillerini daha önce aktarmýþtýk. Ýmamlarýmýz þunu söylerler: “Ýnkarcýlarý tekfir etmek, dinin zarurilerindendir.” Onlara muhabbet duymamak, itaat etmemek ve kin beslemek bu düþmanlýðýn gereklerindendir. Dolayýsýyla Müslümanýn onlara destek olmasý veya onlarýn ordu, emniyet ve istihbarat gibi kurumlarýna katýlmasý kesinlikle caiz deðildir. Müslümanlardan kim onlarýn bu kurumlarýna katýlýrsa, Allahu Tealâ’nýn þu ayetlerinin kapsamýna girer:
“Ýçinizden onlarý dost tutanlar, onlardandýr.” (5 Maide/51)
“Ýman edenler Allah yolunda savaþýrlar, kâfirler ise taðut yolunda savaþýrlar. O halde þeytanýn dostlarýna karþý savaþýn; þüphe yok ki þeytanýn kurduðu düzen zayýftýr.” (4 Nisa/76)
“Allah kâfirlere, iman edenler aleyhinde asla fýrsat vermeyecektir.” (4 Nisa/141)
Dolayýsýyla kâfirler mü’minler üzerinde yönetici olamazlar. Onlarýn, yönetimden indirilmeleri ve itaatlarýndan uzak durulmasý gerekir.

anlaþýldýðý gibi tekfir etme hakkýna sahibiz....
wesselam
Gönderme Tarihi: 06.06.2007 - 21:03
muhammed yusa üyenin diger mesajlarini ara muhammed yusa üyenin Profiline bak muhammed yusa üyeye özel mesaj gönder muhammed yusa üyeyi arkadas listeme ekle Yukari
Konudaki Mesajlar: !!!!ŞEYTANIN RESMİ HİZMETE MAHSUS DOSTLARI!!! LAİKLİK ZULÜMMÜDÜR?!!!!!!
muhammed yusa su an offline muhammed yusa  
!!!!ŞEYTANIN RESMİ HİZMETE MAHSUS DOSTLARI!!! LAİKLİK ZULÜMMÜDÜR?!!!!!!
944 Mesaj -
Allahü Teala Buyuruyor Ki:
“Ýndirdiðimiz apaçýk delilleri ve hidayetin kendisi olan âyetleri insanlar için biz kitapta açýkladýktan sonra gizle¬yenler var ya mutlaka onlara Allah lanet eder. Lanet edebi¬lecek olanlar da lanet ederler.” (Bakara Suresi: 2/159)
“Allah'ýn indirdiði kitaptan bir þeyi gizleyip de bu¬nunla biraz para alanlar, gerçekten karýnlarý dolusu ateþten baþka birþey yemezler. Kýyamet günü Allah onlara ne söz söyler, ne de kendilerini temize çýkarýr. Onlara sadece acý veren bir azab vardýr. Ýþte onlar, hidayeti verip sapýklýðý, affedilmeyi býrakýp azabý satýn alan kimselerdir. Bunlar, ateþe karþý ne kadar da sabýrlýdýrlar!” (Bakara Suresi: 2/174-175)
“Bir zaman Allah, kendilerine kitap verilenlerden, "Onu mutlaka insanlara açýklayacaksýnýz, onu gizlemeyeceksiniz." diye söz almýþtý. Onlar ise bunu kulak ardý ettiler ve onu az bir dünyalýða deðiþtiler. Yaptýklarý bu alýþ-veriþ ne kadar kötüdür.” (Ali Ýmran Suresi: 3/187)
“Allah'ýn âyetlerini az bir çýkara deðiþtirdiler de Allah yolundan engellediler. Gerçekten de bunlar ne fena þeyler yapageldiler.” (Tevbe Suresi: 9/9)
“Onlar ebedi olarak onun altýnda kalýrlar. Ne azablarý hafifletilir, ne de kendilerine göz açtýrýlýr.” (Bakara Suresi: 2/162)
“Ancak tevbe edip halini düzelterek gerçeði söyle¬yenler baþka. Ýþte onlarý ben baðýþlarým. Ben çok merhamet ediciyim, tevbeleri çokça kabul ederim.” (Bakara Suresi: 2/160)
T.C. batý hukuku ile idare edilen, demokratik, laik, bir ülke¬dir. Ýslâmi esaslarla hiçbir ilgisi olmadýðý gibi, Ýslâm’dan ve Ýslâmi deðerlerden oldukça rahatsýz olan, bunun için ta cumhuri¬yetin ilk kuruluþundan bu yana, Ýslâmi görülen tüm deðerlere sa¬vaþ açan bir yapýya sahiptir.
T.C. kuruluþundan beri, kimi zaman gerçek Ýslâm alimle¬rini dar aðaçlarýnda sallandýrmýþ, kimi zaman da Kur’an’ý Kerimleri toplatýp eþeklere yükleterek daðlarda yaktýrmýþ; samanlýklarda, kuytu köþelerde, Kur’an öðreten alimleri jandarma dipçikleri altýnda iþkenceye tabi tutmuþ, Kur’an ve Ýslâmi deðerlerin yasakladýðýna dair kanunlar, tüzükler çýkarmýþtýr. Yani laik, demokratik T.C. için Ýslâmi deðerler, yýllar boyunca, en büyük düþman olarak görülmüþtür. Bu düþmanlýk sonucunda laik sistem, Yüce Allah’ýn haram kýldýðýný serbest, Allah’ýn helal kýldýðýný da yasaklamýþtýr. Bunlardan birkaç örnek; Ýs¬lâm’da zina, en büyük günahlardan biri olduðundan dolayý haram edilmiþ iken, laik sistem kendi eliyle kadýnlarýn birçoðunu, ruhsatlý fahiþeler olarak piyasaya sürmüþ, genelev ve pavyonlarda pazarlayarak zi¬nayý serbest býrakmýþtýr. Hatta bu sektörden vergi alarak onlarý teþvik etmiþ, vergi rekortmenlerini bu sektörden çýkartmýþtýr. Faizle iþtigal etmenin Allah’a ve Resulüne savaþ ilan etmek olduðunu ve faizcilerin çok günahkar kafirler olarak ebediyen cehennemde kalacaklarýný bildiren Kur’ani gerçeðe raðmen, de¬mokratik T.C. laiklik adýna, Allah’ýn haram ettiði bu çirkin ve sömürüye dayalý fiili serbest býrakmýþ, teþvik etmiþ ve ekonominin temeli olarak kabul etmiþtir. Yine þeytanýn (aleyhillane) pisliði olarak bildiren ku¬mar ve içki, laik sistem tarafýndan genç beyinlerin iðfali için üretilmiþ, cazip hale getirilerek piyasaya sü¬rülmüþtür. Tesettürün Ýslâm’da çok önemli bir yeri vardýr, kadýna kiþilik kazandýran, zinaya giden yollarý kapatan, çýplaklýk kültürüne ve kadýný teþhire engel olan, en önemlisi de Yüce Allah’ýn emri olan bir fiildir. Laik rejim, laiklik adýna Allah’ýn emrettiði bu fiile de savaþ açmýþ, okullara, iþ yerlerine tesettürlüleri al¬mamýþtýr. Her fýrsatta tesettürü kötüleyerek kadýnýn mahrem yerlerini, daha doðrusu kadýnýn bizzat ken¬disini; tv, radyo, basýn yayýn organlarýnda, sokakta, teþhir etmiþ, eski cahiliyye dönemlerinde olduðu gibi pazarlamýþtýr.
Evet laiklik adýna, bir taraftan Ýslâmi esaslara savaþ açan demokratik T.C. diðer taraftan bir diya¬net iþleri baþkanlýðý oluþturarak bu kurum vasýtasýyla kiraladýðý vaiz, müftü ve namaz kýldýrma me¬murlarýný görevlendirmiþtir. Acaba Ýslâm’ýn can düþmaný olan laik sistem neden din adamý kisvesi altýnda kiralýk görevliler ta¬yin ediyor? Neden bir zamanlar toplatýp eþeklere yükleterek daðlarda yaktýrdýðý Kur’an’ý Kerimleri, þimdi Kur’an kurslarýnda, daha önce jandarmaya dipçiklettiði kiþilerin çocuklarýna, torunlarýna öðretiyor? Acaba sistemin mi mantýðýnda ya da sistemin kendisinde bir deðiþiklik mi meydana geldi? Yoksa Allah’ýn indir¬diði hükümlerle hükmeden Ýslâmi hükümetler mi kuruldu? Aslýnda bütün bu sorularýn cevabýný yine laik sistemin kurucularý ve düþünürleri, çok açýk bir þekilde veriyorlar. Hem de yazýlý olarak, hiç kimseden çe¬kinmeden, baský altýnda kalmadan…
Allah’ýn dinine verdiði zararla öðünen, Ýslâm dinine düþmanlýðý ile meþhur olan Cemal Bayar, “Ben de yazdým” adlý eserinde; Ýmam Hatip Okullarýný, Kur’an Kurslarýný niçin açtýklarýný, ezaný neden Arapça okuttuklarýný çok açýk bir ifade ile ortaya koyuyor. Bayar, Ýsmet Ýnönü’nün düþtüðü hataya düþ¬meyerek, Ýslâmi deðerlere sahip olduklarýný zanneden halka, açýktan açýða düþmanlýk yapmýyor, Kur’an’ý Kerimleri toplatýp yaktýrmýyor, ezaný Türkçe okutmuyordu. Bilakis tam aksine Ýmam Hatip okullarý açtýrý¬yor, Kur’an Kurslarýna izin veriyor, ezaný Arapça okutuyordu. Adý geçen eserinde bütün bu yaptýklarý iþ¬lerle devrim bahçesini suladýðýný ifade ediyordu:
“Bir barajýn önünde biriken sular alt kanallardan tahliye edilmezse nasýl ki bendini yýka¬caksa, Ýslâmi birikimin de bu küçük iþlerle deþarj edilmemesi halinde Atatürk devrimlerini yerle bir edecektir.”
Özet olarak yukarýda ifade edildiði gibi, Bayar ve D.P. (Demokrat Parti) Ýslâm’ýn ya da halkýn yara¬rýna deðil, Atatürk devrimleri yararýna ezaný Arapça okutuyor, Ýmam Hatip okullarý açtýrýyordu. Bu yapýlanlara, inandýðýný söyleyen halkýn, laik sisteme itaat ve sadakatini artýrmaya çalýþýyorlardý. Yoksa Ýslâmi esaslar toplum tarafýndan daha iyi anlaþýlsýn diye yapýlmýyordu. Çünkü ayný mantýk diðer taraftan da 163. maddeyi çýkartarak Allah demeyi suç sayýp, faillerini cezalandýrýyordu.
Laik sistemin tebaasý olan halk, Ýslâmi esaslarý net olarak bilmediðinden, yapýlanlarý kendi yararýna zannediyor, bu yapýlanlarýn niçin yapýldýðýný, kimlerin bundan yararlandýðýný bilmiyordu. Bu yapýlanlarýn ve halkýn inancý üze¬rinde döndürülen dolaplarýn farkýnda olanlardan biri de Süleyman Hilmi Tunahan isimli Kur’an öðreticisi þahýs, öðrencilerine, Ýmam Hatip okul¬larýndan çýkacak namaz memurlarýnýn arkasýnda namaz kýlmamalarýný öðütlüyordu. Çünkü Tunahan, Ýslâmi deðerlere düþman laik sistemin temsilcileri olan namaz kýlma memurlarýnýn re¬jime hizmet ettiklerini biliyordu.
Bugün Ýmam Hatip okullarýndan mezun olduktan sonra Diyanetin emrine giren namaz memurlarýnýn, müftü ve vaizlerin Ýslâmi bilgilerine ve kiþiliklerine bakýldýðýnda, bunlarýn Ýslâm’dan ne derece uzakta olduklarý ve Ýslâm’dan çok laik sistem tarafýndan beslenmekte, yaptýklarý görev¬leri dolayýsýyla, rejimden maaþ alarak ayakta kalmakta olduklarý açýkca görülecektir.
Laik sistem, kendi emniyeti için kurduðu ve emniyet sübobluðu yap¬týrdýðý Diyanet örgütüne yalnýzca eleman yetiþtir¬mekle kalmamýþ, ayný zamanda da bu yetiþtir¬diði elemanlarýna iþleye¬cekleri dini cinayetleri karþýlýðýnda, bütçenin her yýl düzenli olarak ve miktarý laik rejimin çok önemli bakanlýklarýnýn bütçelerinin 10,15 katý parayý bütçesinden rüþvet olarak vermiþtir.
Diyanet teþkilatý, kendisine yükletilen, dini vicdanlara hapsetme görevini, hiç þüphesiz, laik¬liðin esaslarýna ve prensiplerine uygun bir þekilde yerine getirmiþ ve halen hiç aksatmadan bu gö¬revini yerine getirmektedir. Bunun için Ýslâmi esaslardan birçoðunu örtbas etmiþ, gizlemiþ, bir çoðunu da çaptýrarak asýl anlamlarýndan saptýr¬mýþtýr. Yani diyanet iþleri teþkilatý, Yüce Allah’ýn dinini, kiraladýðý müftü, vaiz ve namaz kýldýrma memurlarý vasýtasýyla açýkça katletmiþtir. Bunun için toplumun Kur’ani düþünenleri, bu teþkilata cinayet iþleri teþkilatý adýný vermiþ, bu teþkilatýn atadýðý namaz memuru, müftü ve vaizlere itibar etmemiþtir.
Laik sistem tarafýndan kurulan diyanet iþ¬leri teþkilatý, felsefesine uygun kiþileri, ücret karþýlýðýnda, müftü, vaiz ve namaz kýldýrma me¬muru olarak kiralamýþ, bunlara görevlerini bildi¬rerek halkýn önüne çýkartmýþtýr. Bu görevlilerde kendilerine verilen görev gereði, Kur’an’ýn bütü¬nünü Arapça okuduklarý halde, bir kýsmýný gizle¬yerek diðer kýsýmlarýnýn anlamlarýný halka ulaþ¬týrmaya çalýþmýþlardýr. Yani bu görevliler Kur’ani gerçeklerin bir kýsmýný aldýklarý ücret karþýlýðýnda bile bile gizlemiþler, halka ulaþtýrmamýþlardýr.
Bu ücretli görevlilerin, dinin bu kadarýný bildikleri söylenemez. Çünkü, bir üst ayeti okuyup onun altýndaki ayetleri görmemek mümkün deðildir. Kur’an’ý Kerim’deki iyilik, güzellik, yar¬dýmseverlik ayetlerini sürekli okuyarak, içki, kumar, zina ve faizin kesin haram oldu¬ðunu, bunlarý serbest hale getirenlerin hiç þüphesiz kafir olduklarýný, hakimiyetin Allah’a ait olduðu gerçeðini toplumdan gizleyen Diyanet görevlileri, ancak bu þekilde kendilerine verilen görevleri ifa etmektedirler. Bu görevlilerin böyle yapmasýný isteyen, diyanet teþkilatýný kuran laik sistemin ta kendisidir. Ancak þu unutulmamalýdýr ki, Yüce Allah (c.c.), indirdiði açýk delillerin tü¬münü açýklanmasýný istemekte ve bir kýsmýný giz¬leyenlere, lanet edileceðini bildirmektedir.
“Ýndirdiðimiz apaçýk delilleri ve hida¬yetin kendisi olan âyetleri insanlar için biz kitapta açýkladýktan sonra gizleyenler var ya mutlaka onlara Allah lanet eder. La¬net edebilecek olanlar da lanet ederler.” (Bakara Suresi: 2/159)
Diyanetin bu görevli müftü, vaiz, namaz kýldýrma memurlarý, laik rejimden aldýklarý birkaç kuruþ maaþ uðruna, Yüce Allah’ýn açýkça indirdiði delilleri ve hidayeti gizleyerek, ebedi ve küçük düþürücü cezaya hak kazanmýþlardýr. Ýþte bunlar için öngörülen ceza:
“Allah'ýn indirdiði kitaptan bir þeyi gizleyip de bununla biraz para alanlar ger¬çekten karýnlarý dolusu ateþten baþka birþey yemezler. Kýyamet günü Allah onlara ne söz söyler, ne de kendilerini temize çýkarýr. On¬lara sadece acý veren bir azab vardýr. Ýþte onlar, hidayeti verip sapýklýðý, affedilmeyi býrakýp azabý satýn alan kimselerdir. Bunlar, ateþe karþý ne kadar da sabýrlýdýrlar!” (Ba¬kara Suresi: 2/174-175)
Oysa kitaba varis olanlar, kitabý açýp oku¬yanlar onu açýklamakla mükellef tutulmuþlar¬dýr. Diyanetin maaþlý elemanlarý ise, aldýklarý bir¬kaç kuruþ için, onu gizlemiþler, hükümlerini sap¬týrmýþlar ve böylece Kitab’ýn hükümlerini arkala¬rýna atmýþlardýr.
“Bir zaman Allah, kendilerine kitap verilenlerden, "Onu mutlaka insanlara açýk¬layacaksýnýz, onu gizlemiyeceksiniz." diye söz almýþtý. Onlar ise bunu kulak ardý ettiler ve onu az bir dünyalýða deðiþtiler. Yaptýklarý bu alýþveriþ ne kadar kötüdür.” (Ali Ýmran Suresi: 3/187)
Böyle yapmakla Allah’ýn yoluna engel ol¬dular ve O’nun hükümlerini toplum tarafýndan anlaþýlarak hayata hakim olmasýna engel oldular. Aldýklarý az bir ücret için, din ve devlet bütünlü¬ðünü bünyesinde barýndýran Ýslâmi esaslarý, vic¬danlara hapsettiler. Vicdanlara hapsedilen bir din de hiçbir zaman hayata hakim olamaz. Zaten laik Kemalist sistemin de istediði bu deðil miydi? Na¬maz memurlarý, müftü ve vaizler, dinin toplum tarafýndan anlaþýlmasýný engellemekle, kötülükle¬rin toplum hayatýna egemen olmasýna destek ol¬dular.
Diyanetin görevlileri kötülüklerin toplum hayatýna egemen olmasý için, elbette ki kötülüðü övüp yüceltmediler; zaten ollara bu görev de ve¬rilmiþ deðildi. Kötülükleri, baþkalarý, bizzat reji¬min kendisi toplumun önüne çýkarýldý. Fakat top¬lumdaki dini inanç bu kötülüklerin yayýlmasýna engel oluyordu. Bu dini inanç, toplumdan kaldý¬rýlmadýkça bu kötülükler topluma hakim olamaya¬caktý. Öyleyse dini inançlar ya toplumun hayatýn¬dan tamamen kaldýrýlmalýydý, yahut ta, vicdanlara hapsedilmeliydi ki, kötülükler meydana açýlabil¬sin. Ve dini vicdanlara hapsetme iþi, toplumun içerisinde güvenilir kiþilere verilmeliydi veya bu iþ din adýna yapýlmalýydý ki toplum bunun sonu¬cunda laik Kemalist sisteme karþý cephe almasýn. Ýþte bu görev yani dini siyasetten, yönetimden, hayatýn bizzat kendisinden ayrý tutarak vicdanlara hapsetme iþi bu diyanetin paralý uþaklarýna ve¬rildi. Hatta yukarýda da belirttiðimiz gibi bunun için devlet kasasýndan en büyük pay diyanete ay¬rýldý. Bakýnýz bu diyanetin paralý uþaklarýnýn en eskilerinden olan Ahmet Hamdi Akseki isimli þa¬hýs, laik sistemin dini siyasetten çekip vicdanlara hapsetme felsefesine caný gönülden katýlmýþ, yazdýðý yazýlarda Ýslâm’dan ve Ýslâm’ýn siyasi görüþünden ne kadar gafil olduðunu ortaya koy¬muþtur. Aþaðýdaki yazýsý da bunun bariz örneði¬dir.
“Din bir devlet iþi deðil, bir vicdan iþidir. Nerede devlet, fertlerin din iþleriyle meþgul olmuþ ve bunu nizamlamaya kalkmýþ ise orada bir hu¬zursuzluk baþlamýþtýr. Çünkü öyle yerlerde za¬manla din siyasete, netice itibari ile de þahsi menfaate alet edilmiþ, taassub hakim olmuþ, Ýs¬lâm dininin esas vasýflarýndan biri olan þefkat ve müsamaha ortadan silinerek, yerini zulüm ve ceburruta býrakmýþtýr.” (Ýslâm fýtri, tabii, umumi bir dindir, 1/576 )
Ýþte bu þekilde diyanet yetkililerinin en te¬pesinde bulunan diyanet iþleri baþkanýndan tu¬tunda en alt kademesindeki namaz kýldýrma me¬muruna kadar hepsi dini vicdanlara hapsederek gizlemiþler, hakkýn toplum tarafýndan anlaþýlma¬sýna engel olmuþlardýr. Bu ise yapabilecekleri en kötü iþlerdendi.
Þu sorularýn cevaplarýný kendi kendimize vermeye çalýþýrsak meseleyi daha net anlamýþ oluruz. Acaba bugüne kadar hiçbir diyanet yetki¬lisinin hakimiyet ve egemenlik hakkýnýn sadece Yüce Allah’a ait olduðunu, Allah’ýn indirdiði hü¬kümler dýþýnda kanun ve yasa vaazdenlerin ke¬sinlikle kafir olacaklarýný, bu sahte rablere kesin¬likle itaat edilmemesi gerektiðini, itaat edenlerin ayný onlar gibi dinden çýkmýþ müþrikler sýnýfýna katýlacaklarýný anlattýðýna þahit olduk mu? Yaþadý¬ðýmýz coðrafya üzerinde hüküm süren taðutlara karþý zerre kadar dahi olsa bir sevgi beslememe¬miz gerektiðini, onlara ve yandaþlarýna buðzedip düþmanlýk göstermemiz gerektiðini, demokrasinin bir put demokratlarýn ise bir putperest olduðunu, her üç-beþ yýlda bu demokratik dine taze kan pompalamak adýna yapýlan yeni rabler ve yeni ilahlar seçme giriþiminden “ben müslümaným” di¬yen bir ferdin uzak durmasý gerektiðini, bunun zýddýna bir hareketin þirki ve küfrü gerektiren bir amel olacaðýný, hiç bu paralý kölelerden iþittik mi acaba? Hayýr kesinlikle iþitmedik.
Aslýnda Ýslâmýn tarih boyunca üzerinde durduðu ve bunca mücadele verdiði temel mesele hakimiyet ve idarenin sadece Allah’a tahsis edil¬mesidir. Tarih boyunca tevhid-þirk kavgasýnýn ye¬gane sebebi budur. Toplumun gözünde Ýslâmý temsil eden bir kimsenin insanlara ilk ulaþtýrmasý gereken temel meselenin “Hakimiyet kayýtsýz þartsýz Allah’ýndýr” ilkesi olmalýdýr. Ama bu temel meseleden öncelikle bu bel’amlar bihaberdir. Ha¬beri olanlar ise rýzk endiþesi içine girmekteler. Demokratik diktatörlüðün idari mekanizmasýna oluþturan rablerine itaatten bir an bile geri dur¬mamaktadýrlar. Ayrýca bugün bu ülkede yaþanan hakimiyet ve idarenin Allah’dan gasbedilmesi sorunu bu samiri soylu bel’amlarýn görevleri de deðildir. Onlara rableri bu görevi vermemiþtir ki. Bilakis onlara verilen görev dinin özünü oluþturan bu meseleleri kesinlikle halktan gizlemek, bunun yerine laik Kemalist sistemin belirlediði meseleleri halka anlatmaktýr.
“Allah'ýn âyetlerini az bir çýkara de¬ðiþtirdiler de Allah yolundan engellediler. Gerçekten de bunlar ne fena þeyler yapageldiler.” (Tevbe Suresi: 9/9)
Diyanetin ücretli uþaklarýnýn, ister bilerek ister bilmeden hangi nedenle olursa olsun hakký gizleyerek laik sistemin belirlediði meseleleri, onlarýn Kur’an’ý böldüklerinin, parça parça ettik¬lerinin, O’nun hükümlerini gizlediklerinin açýk de¬lilidir. Bunun hesabý elbette sorulacak, elbette hak ettikleri cezaya çarptýrýlacaklardýr.
“Onlar, Kur'ân'ýn bir kýsmýna inanýp bir kýsmýna inanmayarak onu kýsým kýsým böldüler. Rabbin hakký için biz, mutlaka on¬larýn hepsini yaptýklarýndan dolayý hesaba çekeceðiz. Þimdi sen emrolunduðunu açýkça teblið et. Müþriklerden yüz çevir. Muhakkak ki alay edenlere karþý biz sana yeteriz.” (Hicr Sures: 15/91-95)
Kur’an’ý bölük bölük ederek bir bölümü ile hareket edenler için Kur’an’ýn öngördüðü ceza; dünya hayatýnda laik sistemin isteklerine göre hareket ettiklerinden dolayý rezillik, rezillerin ahiret cezasý ise, azabýn en þiddetlisine itilmektir.
“Yoksa siz kitabýn bir kýsmýna inanýp bir kýsmýný inkâr mý ediyorsunuz? Þu halde içinizden böyle yapanlar, netice olarak dünya hayatýnda periþanlýktan baþka ne ka¬zanýrlar, kýyamet gününde de en þiddetli azaba uðratýlýrlar. Allah, yaptýklarýnýzdan gafil deðildir.” (Bakara Suresi: 2/85)
Diyanetin ücretli memurlarý, diyanetin emir ve yasaklarýný Allah ve Resulü’nün emir ve yasaklarýnýn üstüne çýkarmýþlardýr. Ýþte bugün camilerin ibadeti karþý mesai saatleri dýþýnda ki¬litlenmesi bunun en açýk örne¬ðidir. Mesai saatleri dýþýnda in¬sanlarýn nasýl ibadet edecekleri onlarýn hiçbir zaman dertleri olmamýþtýr. Bu ücretli bel’am-larýn yaptýklarý tek þey Al-lah’tan baþka rablerinin emirlerine harfiyen uymaktýr. Acaba mesailerinin dýþýnda ibadet yerlerini kapalý tatmayý onlara Yüce Allah mý emret¬miþtir, yoksa Allah’tan baþka rab edindikleri efendileri mi emretmiþtir?
Bu paralý namaz me¬murlarýnýn, Allah’tan baþka rablerinin emirlerini Allah ve Resulü’nün emir ve yasaklarýndan üstün tutmalarý sonucunda Kur’ani emirler onlar için hiçbir þey ifade etmemektedir. Bunun diðer bir örneði ise; cenaze namazlarý ile ilgili tutumlarýdýr. Kur’an’ý Kerim, Allah’ýn dininden hoþlanmayan, fasýklarýn ve münafýklarýn namazlarýnýn kýlýnma¬masýný, mezarlarý baþýnda durulmamasýný ister¬ken, bu namaz memurlarý, býrakýn münafýk ve kafirleri, Allah’ýn dinine, Kur’an’a, Resule ve Müslümanlara düþman olan dinsizlerin bile na¬mazlarýný kýldýrmakta, onlar için dua etmektedir¬ler. Namazdan sonda da bu dinsizlerin ölüsünü almaya gelenler “kahrolsun þeriat” diyerek Ýslâma saldýrmaktadýrlar.
“Ve onlardan biri ölürse asla namazýný kýlma ve kabirinin baþýna gidip durma. Çünkü onlar Allah'ý ve Resulünü tanýmadýlar. Ve fasýk olarak can verdiler.” (Tevbe Suresi: 9/84)
Þimdi bir tarafta Yüce Allah’ýn emri, di¬ðer tarafta Diyanet ve Laik sistemin emri var. Namaz memurlarý tüm bu tutumlarýyla Allah’tan baþka rablere yani laik sistemin yöneticilerine ta¬bii olduklarýný ortaya koyarak, Yüce Allah’ýn emirlerinin tersine hareket et-mektedirler. Bu davranýþlarýyla da kitabýn hü¬kümlerini arkalarýna at-mýþ ol¬maktadýrlar.
Diyanete, daha doð¬rusu laik sisteme, hizmeti iba¬det kabul eden müftü, vaiz ve namaz kýl-dýrma memurlarýndan oluþan bu gurup içinde bulun¬duklarý bu teþ-kilattan tevbe ederek Allah’a ve O’nun Yüce Kitabýna teslim olma-dýklarý ve Kur’ani gerçekleri insanlara ol¬duðu gibi anlatmadýklarý sürece ne Müslümanlarla beraber olabilirler ne de Yüce Allah tarafýndan baðýþlanabilirler.
“Ancak tevbe edip halini düzelterek gerçeði söyleyenler baþka. Ýþte onlarý ben baðýþlarým. Ben çok merhamet ediciyim, tevbeleri çokça kabul ederim.” (Bakara Su¬resi: 2/160)
Ýþte tüm bu Kur’ani gerçeklerden sonra bu paralý namaz memurlarýný ve diyanete baðlý tüm bel’amlarý Ýslâmi gerçekleri saptýrmaktan vazgeçmeye ve tevbeye davet ediyoruz. Aksi halde:
“Onlar ebedi olarak onun altýnda ka¬lýrlar. Ne azablarý hafifletilir, ne de kendile¬rine göz açtýrýlýr.” (Bakara Suresi: 2/162)
Gönderme Tarihi: 06.06.2007 - 20:56
muhammed yusa üyenin diger mesajlarini ara muhammed yusa üyenin Profiline bak muhammed yusa üyeye özel mesaj gönder muhammed yusa üyeyi arkadas listeme ekle Yukari
Konudaki Mesajlar: !!!! ALLAHU TEALANIN ŞERİATINI DEĞİŞTİRENLER NE OLUR? BİR OKUYUN ANLARSINIZ!!!!!!
muhammed yusa su an offline muhammed yusa  
944 Mesaj -
Ahmed Þakir (rahimehullah) bu ayetin tefsiri hakkýnda þöyle der: “Ey Müslümanlar, sömürgeci düþmanlarýnýzýn yeryüzünün dört bir tarafýndaki Ýslam beldelerinde yaptýklarýna bir bakýn! Müslümanlara, ahlaký, edep ve dinleri yok eden, ne bir þeriat ne de bir din üzerine kurulmamýþ, aksine kâfir ve putperest bir adamýn çýkarmýþ olduðu kanunlar üzerine kurulmuþ olan putperest Avrupa kanunlarýný dayatmaktadýrlar. Halbuki onlar, Ýsa’ya (a.s) iman etmekten kaçýnmýþlar, putperestlik, günah, suç ve ahlaksýzlýkta ýsrar etmiþlerdir. Bu kanunlarý ortaya koyan kiþilerden ilki Justinyen isminde bir dinsizdir. Ýslam’a müntesip olduðunu iddia eden bazý sahtekarlar ise bu kanunlarýn tercemesini yaparak “Müdevvenetu Justinyen” olarak isimlendirmiþlerdir. Böyle bir isimlendirmeden amaçlarý ise, hicret yurdunun imamlarýndan birine ait olan ve Kitap ve Sünnet üzere Ýslam fýkhýný muhteva eden, “Müdevvenetu Malik” isimli eser ile alay etmektir.
Ýslam düþmanlarýnýn Müslümanlara dayattýklarý bu kanunlar, aslýnda, Müslümanlarýn saf dinlerine bedel olarak ortaya konan batýl bir dindir. Zira bu kanunlara itaate zorlamýþlar ve kalplere, bu kanunlarýn sevgisini filizlemiþlerdir. Birçok konuþma ve yazýlarda “Kanunlarýn Kutsallýðý”, “Yargý Kutsallýðý”, “Mahkeme Dokunulmazlýðý” ve buna benzer vasýflar ile bu kanunlarýn nitelendirildiðini görmekteyiz. Halbuki Ýslam þeriatý ve Ýslam fakihlerinin görüþleri hakkýnda asla bu tür nitelemelerde bulunmamaktadýrlar. Bilakis yayýn organlarý aracýlýðý ile “Ýrtica”, “Gericilik”, “Rahiplik”, “Orman Kanunlarý” ve buna benzer ifadeler kullanýlarak Ýslam’a hakaretler yapýlmaktadýr.
Ayrýca bu kiþiler, ortaya koyduklarý bu kanunlar için “Fýkýh”, “Fýkhi”, “Teþri” ve buna benzer bir takým þer’i ýstahlarý kullanmaktadýrlar. Böylece halkýn gözünde, Ýslam ve Ýslam þeriatý ile kendi din ve þeriatlerý arasýndaki farký azaltmak ve dengelemek istemektedirler...
Bu yeni din (yani beþeri kanunlar), Ýslam beldelerinin çoðunda Müslümanlarýn hüküm için kendisine baþvurduklarý temel kaideler vasfýný almýþtýr. Bu kanunlardan bazýlarý Ýslami hükümlere uymuþ, bazýlarý ise uymamýþtýr. Bunlarýn tamamý batýl ve dinden çýkmaktýr, küfürdür. Çünkü bu kanunlardan Ýslam þeriatýna uyanlar tesadüfen uymuþtur. Yoksa Ýslam’a uymak, Allah’ýn emrine ya da Allah Rasulü’nün (sallallahu aleyhi ve sellem) emrine muvafakat ve itaat olsun diye yapýlmamýþtýr. Her ikisi de yani Ýslam’a uyaný da uymayaný da batýldýr. Sapýklýðýn kokuþmuþ çukurundadýr, sahibini ateþe sürükler. Hiç bir Müslümanýn buna boyun eðmesi ya da rýza göstermesi caiz deðildir.”
Allah Tealâ þöyle buyurur: “Yoksa onlar cahiliyye hükmünü mü istiyorlar? Ýyi anlayan bir topluma göre, Allah’tan daha iyi hüküm veren kim vardýr?” (5 Maide/50)
Hafýz Ýbn-i Kesir (rahimehullah) bu ayetin tefsirinde þöyle der: “Bütün hayýrlarý ihtiva eden, bütün kötülükleri yasaklayan, uydurma heva ve arzulara kapýlmaktan alýkoyan Allah’ýn hükmünden dýþarý çýkanlarý Rabbimiz kýnýyor. Kullarýn kendi elleriyle koyduklarý ve Allah’ýn þeriatýna dayanmayan cahiliyyet hükümlerinin sapýklýklarýný ve bilgisizliklerini reddediyor. Bu sapýklýklarý; kendi görüþ ve hevesleri sonucu ortaya çýkardýklarýný bildiriyor. Söz gelimi Tatarlar’ýn, Cenhiz Han diye bilinen krallarýndan alýnma, krallýk buyruklarý vardýr ve bununla hüküm verirler. Nitekim bu yasayý onlara kral koymuþtur. Bu yasalar Yahudi, Hýristiyan ve Ýslam dinine mensup muhtelif milletlerden iktibas yoluyla tanzim edilmiþ kanunlar topluluðudur. Ancak bu yasalar içerisinden birçoðu, Cengiz Han’ýn mücerred görüþ ve heveslerinden ibarettir. O bunu, çocuklarý için izlenen bir hüküm haline getirmiþtir ki; onlar, Allah’ýn Kitabý’ndan ve Rasulullah’ýn sünnetinden önce bu yasaya uyarlar. Onlardan böyle davrananlar kâfirdir, öldürülmeleri vaciptir. Az veya çok hiçbir konuda Allah’tan baþkasýnýn hükmüne müracaat edilmez. Bunun için Allahu Tealâ; onlar, Allah’ýn hükmünden vazgeçip cahiliyyenin hükmünü mü tercih ediyor ve istiyorlar, buyuruyor.”
Ýbn-i Hazm (rahimehullah) þöyle der: “Eðer kiþi, Rasulullah’ýn (sallallahu aleyhi ve sellem) vefatýndan sonra bir kimsenin helal olan bir þeyi haram, haram olan bir þeyi helal, vacip olmayan bir þeyi vacip ya da Rasulullah’ýn (sallallahu aleyhi ve sellem) döneminde olmayan bir þeyi þeriat (yani kanun) kýlabileceðine inanýrsa, kâfir ve müþrik olur, kaný ve malý mübahtýr. Onun hükmü mürtedin hükmü gibidir ve aralarýnda hiçbir fark yoktur.”
Þeyhu’l-Ýslam Ýbn-i Teymiye (rahimehullah) þöyle der: “Allahu Tealâ’nýn, Rasulü’ne (sallallahu aleyhi ve sellem) indirdiði hükümler ile hükmetmenin farz olduðuna inanmayan kiþi, þüphesiz kâfir olur. Dolayýsýyla insanlar arasýnda adil olduðuna inandýðý kendi görüþü ile hükmetmeyi helal kýlan kiþi kâfirdir. Zira hiçbir ümmet yoktur ki adalet ile hükmetmediðini söylesin. Halbuki adalet olarak gördükleri þey, büyüklük taslayanlarýnýn görüþlerinden ibaret bir takým kurallardan baþkasý deðildir. Bununla birlikte Ýslam’a müntesip olduðunu iddia ettiði halde, bir takým adetler ile hükmeden ve bu adetlerin Kitap ve sünnet haricinde kendisi ile hükmedilmeye uygun olduðunu söyleyen bir çok kiþi bulunmaktadýr ki bu da küfürdür.”
Ýbn-i Kesir (rahimehullah) þöyle der: “Kim nebilerin sonuncusu Muhammed bin Abdullah’a (sallallahu aleyhi ve sellem) indirilmiþ olan saðlam þeriatý terk eder ve önceki ümmetlere ait olup hükmü nesholunmuþ olan baþka bir þeriate hüküm için baþvurursa küfre girmiþ olur. Hükmü nesholunmuþ olan önceki þeriatlere baþvurmanýn sonucu bu ise acaba Yasa’ya baþvuran ve onu þeriata tercih eden kimsenin durumu nedir? Kim bu tür kanunlara baþvurursa, Müslümanlarýn icmasýyla kâfir olmuþ olur.”
Ýbnu’l-Kayyim (rahimehullah) þöyle der: “Ýslam dininin, kendisinden önceki bütün dinleri neshettiðini Kur’an bildirilmekte ve bu konuda icma bulunmaktadýr. Kim Tevrat ve Ýncil’de geçen hükümlere tutunarak, Kur’an’a tabi olmayý terkederse kâfir olur. Allahu Tealâ, Tevrat, Ýncil ve diðer dinlerdeki bütün hükümleri geçersiz kýlarak, insanlar ve cinlere, Ýslam þeriatýna uymalarýný emretmiþtir. Ýslam’ýn haram kýldýðý dýþýnda haram ve farz kýldýðý dýþýnda farz yoktur.”
Allame Ahmed Þakir (rahimehullah) þöyle der: “Müslümanlarýn, kendi ülkelerinde inkarcý Avrupa’nýn kanunlarýndan alýnan yasalarla yönetilmesi Allahu Tealâ’nýn þeriatýna uygun olabilir mi? Onlarýn kanunlarýna heva ve batýl görüþler yön vermekte, diledikleri gibi onlarý deðiþtirmektedirler. O kanunlarý yapanlarýn, yaptýklarý bu yasalarýn Ýslam þeriatýna uygun olup olmadýðý umurlarýnda bile deðildir. Bu beþeri kanunlar þüphe ve tartýþmaya yer býrakmayacak kadar açýk bir küfürdür. Kim olursa olsun hiçbir Müslümanýn, bu kanunlarla amel etmesi veya onlara boyun eðmesi konusunda asla geçerli bir mazereti olamaz.”
Abdullah bin Hamid (rahimehullah) þöyle der: “Allahu Tealâ’nýn hükümleriyle çeliþir bir þekilde kanunlar çýkaran ve bu kanunlara uymalarý için insanlarý zorlayan kiþi, Ýslam milletinden çýkmýþ bir kâfirdir.”
Þenkýti (rahimehullah) þöyle der: “Gökleri ve yeri yaratanýn þeriatýna muhalif olan kanunlar ve bu kanunlarla hüküm vermek, gökleri ve yeri yaratana küfür mahiyetindedir… Erkeðin mirasta kadýna üstünlüðünün ve erkeðe birden fazla kadýn ile evlenmesine izin verilmesinin adil olmadýðýný veya recm, el kesme ve benzeri had cezalarýnýn vahþet olduðunu söylemek bu kabildendir. Toplumun bireyleri, mallarý, namuslarý, soylarý, akýllarý ve dinleri hakkýnda bu tür kanunlar ile hükmetmek; gökleri ve yeri yaratana küfür, bütün yaratýlanlarý ve onlar için faydalý olan þeyleri en iyi bilen yaratýcýnýn koymuþ olduðu semavi düzene isyan ve hakimiyeti Allah’tan baþkasýna vermek niteliðindedir. Allahu Tealâ þöyle buyurur:
“Yoksa onlarýn, dinden Allah’ýn izin vermediði þeyleri onlara þeriat kýlan ortaklarý mý var?” (42 Þura/21)
“De ki: “Allah’ýn size indirdiði rýzýktan bir kýsmýný haram, bir kýsmýný da helal kýldýðýnýzý görmüyor musunuz? De ki: Allah mý size izin verdi? Yoksa Allah’a iftira mý ediyorsunuz?” (10 Yunus/59)
“Dillerinizin yalan olarak vasfettiði þeyler hakkýnda, ‘Bu helaldir, bu da haramdýr’ demeyin, çünkü Allah’a karþý yalan uydurmuþ oluyorsunuz. Kuþkusuz Allah’a karþý yalan uyduranlar, kurtuluþa eremezler.” (16 Nahl/116)
Muhammed bin Ýbrahim (rahimehullah) þöyle der: “Yeryüzünde hükmetmesi ve insanlarý uyarmasý için Arapça olarak Ruhu’l-Emin vasýtasý ile Muhammed’in (sallallahu aleyhi ve sellem) kalbine indirilenin dýþýnda kanunlar ortaya koymak ve anlaþmazlýða düþülen konularda bu kanunlara baþvurmak büyük küfür ve Allahu Tealâ’nýn þu ayetinden yüz çevirmektir:
“Ey iman edenler! Allah'a itaat edin, Peygambere ve sizden olan emir sahiplerine itaat edin. Eðer bir hususta anlaþmazlýða düþerseniz, (Allah'a ve ahiret gününe gerçekten iman ediyorsanýz) onu Allah'a ve Rasulü’ne götürün. Bu, hayýrlý ve netice itibarýyla en güzeldir.” (4 Nisa/59)
Allahu Tealâ þöyle buyurur: “(Yahudiler) Allah’ý býrakýp bilginlerini (hahamlarýnýgöz kırpma; (Hýristiyanlar) da rahiplerini ve Meryem oðlu Mesih’i Rabler edindiler. Halbuki hepsine de tek Ýlah’a kulluk etmekten baþka bir þey emrolunmadý. O’ndan baþka hiçbir ilah yoktur. O, bunlarýn ortak koþtuklarý þeylerden münezzehtir.” (9 Tevbe/31)
Adiy bin Hatim’den (r.a) þöyle rivayet edilmiþtir: “Boynumda altýndan bir haç olduðu halde Allah Rasûlü’nün (sallallahu aleyhi ve sellem) yanýna geldim. Allah Rasûlü (sallallahu aleyhi ve sellem) bana: “Ey Adiy, þu putu boynundan at” dedi. Ben onu boynumdan attým. Yanýndan ayrýldýðým esnada Allah Rasûlü’nün (sallallahu aleyhi ve sellem) þu ayeti okuduðunu duydum:
“(Yahudiler) Allah’ý býrakýp bilginlerini (hahamlarýnýgöz kırpma; (Hýristiyanlar) da rahiplerini ve Meryem oðlu Mesih’i Rabler edindiler.” (9 Tevbe/31)
Bunun üzerine ben: “Biz onlara ibadet etmiyorduk” dedim. Allah Rasûlü (sallallahu aleyhi ve sellem): “Allah’ýn helal kýldýklarýný haram, haram kýldýklarýný ise helal sayýyorlar ve siz de bunlarý helal ya da haram kabul etmiyor muydunuz?” dedi. Ben: “Evet” dedim. Allah Rasûlü (sallallahu aleyhi ve sellem): “Ýþte ibadetiniz budur” diye buyurdu.”
Ýbn-i Cerir (rahimehullah), Huzeyfe’den (r.a) þöyle rivayet eder: “Onlar bu haham veya rahipleri için oruç tutmuyorlardý ve namaz da kýlmýyorlardý. Ancak onlarýn helal kýldýklarýný helal ve Allahu Tealâ’nýn kendileri için helal kýldýðý bir þeyi haram kýldýklarýnda da haram olarak kabul ediyorlardý. Onlarý Rab olarak benimsemeleri bu yöndendir.”
Beðavi þöyle der: “Eðer, onlar hahamlarýna ve rahiplerine ibadet etmiyorlardý denirse, þöyle cevap veririz: Bunun anlamý þudur: Onlar, Allah’a isyan noktasýnda haham ve rahiplerine itaat ediyorlar, onlarýn helal kýldýðýný helal, haram kýldýðýný ise haram sayýyorlardý. Dolayýsýyla onlarý rabler edinmiþlerdi.”
Süddi þöyle der: “Ýnsanlara uydular, Allahu Tealâ’nýn Kitabý’ný arkalarýna attýlar. Bu nedenle Allah Tealâ þöyle buyurdu: “Halbuki hepsine de tek Ýlah’a kulluk etmekten baþka bir þey emrolunmadý.”
Yani, ancak O’nun haram kýldýðý haram, helal kýldýðý ise helaldir. O’nun þeriatine tabi olunur ve hükümleri uygulanýr. “O’ndan baþka hiçbir ilah yoktur. O, bunlarýn ortak koþtuklarý þeylerden münezzehtir.” Yani, Allahu Tealâ, ortaklardan, eþlerden, yardýmcýlardan, rakiplerden ve çocuklardan münezzeh ve yücedir. O’ndan baþka ilah ve rab yoktur.”
Günümüz Müslüman beldelerindeki yöneticilerin kâfir olduklarýna dair bir diðer delil ise onlarýn, Allahu Tealâ’nýn düþmanlarý olan Yahudi ve Hýristiyanlarý dost edinmeleri ve Allahu Tealâ’nýn dostlarý olan muvahhid mücahidlere ise savaþ açmalarýdýr. Allahu Tealâ þöyle buyurur:
“Ey iman edenler! Yahudileri ve Hýristiyanlarý dost edinmeyin. Zira onlar birbirinin dostudurlar. Ýçinizden onlarý dost tutanlar, onlardandýr. Þüphesiz Allah, zalimler topluluðuna yol göstermez.” (5 Maide/51)
Kurtubi (rahimehullah) þöyle der: “Allahu Tealâ “Ýçinizden onlarý dost tutanlar...” yani Müslümanlara karþý onlarýn tarafýnda olur ve onlara destekte bulunursa; “onlardandýr” diyerek böyle davranan kiþinin hükmünün, onlarýn hükmü gibi olduðunu açýklamýþtýr. Bu da Müslümanýn mürtede mirasçý olmasýný engeller. Bu, Ýbn-i Ubeyy onlarý dost edindiðinde inmiþti. Sonra hüküm dostluðun kesilmesi konusunda kýyamete kadar baki kaldý.”
Þevkani (rahimehullah) þöyle der: “Allahu Tealâ þöyle buyurmuþtur:
“Ýçinizden onlarý dost tutanlar, onlardandýr.”
Yani onlarýn içinden ve onlardan sayýlýr. Bu þiddetli bir tehdittir. Tekfiri gerektiren masiyet son haddine ulaþmýþtýr. Bundan sonra Allahu Tealâ þöyle buyurur: “Ey iman edenler, sizden kim dininden dönerse...” (5 Maide/54)
Bu, kâfirlerle dostluðun küfür olduðu (ki bu da riddet çeþitlerinden birisidir) beyan edildikten sonra mürtedlerin hükümlerinin açýklamasýna bir baþlangýçtýr.”
Ýbn-i Teymiye (rahimehullah) þöyle der: “Allahu Tealâ þöyle buyurmuþtur:
“Ey iman edenler! Yahudileri ve Hýristiyanlarý dost edinmeyin. Zira onlar birbirinin dostudurlar. Ýçinizden onlarý dost tutanlar…”
Yani onlara uyum gösteren ve onlara yardýmda bulunanlar, “…onlardandýr. Þüphesiz Allah, zalimler topluluðuna yol göstermez.”
Muhammed bin Abdulvehhab (rahimehullah) þöyle der: “Müslümanýn tekfir edildiði, Ýslam’ý bozan hallerden sekizincisi; Müslümanlara karþý müþriklere yardým etmek ve onlara destek olmaktýr. Zira Allahu Tealâ þöyle buyurur: “Ýçinizden onlarý dost tutanlar, onlardandýr.”
Allahu Tealâ þöyle buyurur: “Sana indirilene ve senden önce indirilenlere iman ettiklerini ileri sürenleri görmedin mi? Zira taðuta iman etmemeleri emrolunduðu halde taðutun önünde muhakemeleþmek istiyorlar. Halbuki þeytan onlarý büsbütün saptýrmak istiyor.” (4 Nisa/60)
Ýbn-i Kesir (rahimehullah) bu ayetin tefsirinde þöyle der: “Ayet, bütün bunlardan daha geneldir. Kitap’tan ve sünnetten yüz çevirerek, hüküm için batýla baþvuran kimseyi yermektedir. Buradaki batýldan kasýt, taðuttur.”
Ýbnu’l-Kayyim (rahimehullah) þöyle der: “Taðut, kulun kendisiyle haddi aþtýðý, ibadet edilen, tâbi olunan ve itaat edilen her þeydir. Her toplumun tâðutu, Allah ve Rasulü’nü býrakarak kendisinden hüküm aldýklarý, Allah’a deðil de kendisine ibadet ettikleri, Allah tarafýndan herhangi bir delil olmaksýzýn tâbi olduklarý, yahut Allah’a itaat olmadýðýný bildikleri bir hususta kendisine itaat ettikleri kimsedir. Ýþte yeryüzünün tâðutlarý bunlardýr. Bunlara ve insanlarýn bunlarla olan iliþkilerine bakýldýðýnda, insanlarýn çoðunun Allah’a ibadetten yüz çevirerek tâðuta ibadete, Allah ve Rasulü’nden hüküm istemekten yüz çevirerek tâðuttan hüküm istemeye, Allah’a ve Rasulü’ne uymaktan yüz çevirerek tâðuta uymaya yöneldikleri görülecektir”
Ýbnu’l-Kayyim’in (rahimehullah) bahsettiði bu durum, onun yaþadýðý dönem ile ilgilidir. Acaba günümüzdeki insanlarýn halini görmüþ olsaydý ne derdi?
Muhammed bin Abdulvehhab (rahimehullah) þöyle der: “Taðutun anlamý geneldir. Allah’tan baþka kendisine ibadet edilen ve bundan razý olan her mabud, kendisine tâbi olunan ya da Allah ve Rasulü’ne deðil de kendisine itaat edilen her varlýk tâðuttur. Pek çok tâðut vardýr; bunlarýn önde gelenleri ise beþ tanedir. Bunlardan birisi, Allah’ýn hükümlerini deðiþtiren zorba yöneticidir. Allahu Tealâ þöyle buyurur:
“Sana indirilene ve senden önce indirilenlere iman ettiklerini ileri sürenleri görmedin mi? Zira taðuta iman etmemeleri emrolunduðu halde taðutun önünde muhakemeleþmek istiyorlar. Halbuki þeytan onlarý büsbütün saptýrmak istiyor.” (4 Nisa/60)
Yine bunlardan birisi de, Allah’ýn indirdiklerinden baþkasý ile hükmeden kiþidir. Allahu Tealâ þöyle buyurur:
“..Allah’ýn indirdikleri ile hükmetmeyenler; iþte onlar kâfirlerin ta kendileridir” (5 Maide/44)
Muhammed Hamid el-Faki, taðutun tarifinde þunlarý söyler: “Selefin (r.a) sözlerinden özetle taðutu þöyle tanýmlayabiliriz: “Kulu Allah’a ibadetten, dini ve itaati yalnýzca Allah’a ve Rasulü’ne has kýlmaktan çeviren ve alýkoyan herþeydir. Bu, cinlerden olan þeytan da olabilir, insanlardan olan þeytan da olabilir; aðaçlar, taþlar ve diðer baþka þeyler de olabilir. Þüphesiz buna kanlar, mallar ve ýrzlar hususunda insanlarýn koymuþ olduðu, Ýslam’a ve Ýslam Þeriat’ýna uymayan kanunlarla hükmetme de dahildir. Bu yolla hadlerin ikamesi, faizin, zinanýn, içkinin haram kýlýnmasý gibi Allah’ýn þeriatýndan olan þeyler geçersiz kýlýnmýþ olur ve insanlarýn koymuþ olduklarý bu kanunlar, kendi yaptýrým güçleri ve onlarý uygulayanlarýn yetkisi ile yasallaþarak korunurlar. Dolayýsýyla kanunlarýn kendisi bizzat taðuttur, bu kanunlarý koyanlar ve propagandasýný yapanlar taðutturlar, gerek kasýtlý gerekse kasýtsýz olarak Rasulullah’ýn (sallallahu aleyhi ve sellem) getirmiþ olduðu gerçeklere uymaktan insanlarý alýkoymak için insan aklýnýn icad etmiþ olduðu her türlü yazýlý metin ve buna benzer þeyler taðuttur.”
Aktarmýþ olduðumuz bu deliller, günümüz yöneticilerinin küfürlerinin ve durumlarýnýn anlaþýlmasý için yeterlidir. Ancak bizim amacýmýz sadece onlarýn küfrünü ortaya koymak deðil, bununla birlikte mücahidleri bu taðutlar ile savaþmaya ve onlarý yönetimden indirmeye teþviktir. Allah Tealâ þöyle buyurur
“Fitne tamamen yok oluncaya ve din de yalnýz Allah için oluncaya kadar onlarla savaþýn. Þayet vazgeçerlerse zalimlerden baþkasýna düþmanlýk ve saldýrý yoktur.” (2 Bakara/193)
“Fitne ortadan kalkýncaya ve din tamamen Allah’ýn oluncaya kadar onlarla savaþýn. (Ýnkara) son verirlerse þüphesiz ki Allah onlarýn yaptýklarýný çok iyi görür.” (8 Enfal/39)
“Ýman edenler Allah yolunda savaþýrlar, kâfirler ise taðut yolunda savaþýrlar. O halde þeytanýn dostlarýna karþý savaþýn; þüphe yok ki þeytanýn kurduðu düzen zayýftýr.” (4 Nisa/76)
“Þu haram aylar bir çýktý mý artýk o müþrikleri nerede bulursanýz öldürün, yakalayýn, hapsedin ve bütün geçit baþlarýný tutun. Eðer tevbe ederler ve namaz kýlýp zekatý verirlerse onlarý serbest býrakýn. Muhakkak ki, Allah çok baðýþlayandýr, çok merhamet edendir.” (9 Tevbe/5)
“Küfrün önderlerine karþý savaþýn. Çünkü onlarýn yemin (diye bir þeyleri) yoktur.” (9 Tevbe/12)
“Ey iman edenler! Kâfirlerden yakýnýnýzda olanlara karþý savaþýn ve onlar sizde bir sertlik bulsunlar. Biliniz ki Allah müttakilerle beraberdir.” (9 Tevbe/123)
KAYNAKLAR:
1 Yani rüþvet alýnýp bir konuda Allahu Teala’nýn hükmü ile hükmedilmemesi nedir?
El-Muðni, 11/437
Usulu’þ-Þeriati’l-Ýslamiyye, 49
Tefsir-u Ýbn-i Kesir, 1/519
Risaletu Tahkimu’l-Kavanin, 6-7
Ý’lamu’l-Muvakkýin, 1/85
Teysiru’l-Azizi’l-Hamid, 554
Tefsir-u Ýbn-i Kesir, 1/521
Et-Týbyan fi Aksami’l-Kur’an, 270
Advau’l-Beyan, 4/91
El-Bidaye ve’n-Nihaye, 3/128
4 Nisa/150-151; Mecmuu’l-Fetava, 28/524
Mecmuu’l-Fetava, 3/267
El-Ýslam ve Evdauna’l-Kanuniyye, 60
Umdetu’t-Tefsir, 4/173-174
Er-Resailu’þ-Þahsiyye, 188
Umdetu’t-Tefsir, Muhtasaru Tefsir-i Ýbn-i Kesir, 3/314-315
Ýbn-i Kesir, Tefsiru’l-Kur’ani’l-Azim, 2/63
El-Ýhkam, 1/73
Mecmuu’l-Fetava
El-Bidaye ve’n-Nihaye, 3/128
Ahkamu Ehl-i Zimme, 1/259
Ahmed Þakir, Umdetu’t-Tefsir Muhtasaru Tefsiri Ýbn-i Kesir, 4/173-174, Daru’l-Maarif baskýsý
Ehemmiyetu’l-Cihad, 196
16 Nahl/116; Advau’l-Beyan
Risaletu Tahkimu’l-Kavanin
Ýmam Ahmed, Tirmizi ve Ýbn-i Cerir rivayet etmiþlerdir
Tefsiru’t-Taberi, 10/115
Tefsiru’l-Beðavi, 3/85
Tefsiru’l-Kur’ani’l-Azim, 2/302
Tefsiru’l-Kurtubi, 6/217
Þevkani, Fethu’l-Kadir, 2/50-51
Mecmuu’l-Fetava, 25/326
Mecmuatu’t-Tevhid, 33
Tefsir-u Ýbn-i Kesir, 1/519
Ý’lamu’l-Muvakkýin, 1/50
Abdurrahman b. Hasen Ali’þ-Þeyh, Fethu’l-Mecid 287
Gönderme Tarihi: 06.06.2007 - 20:49
muhammed yusa üyenin diger mesajlarini ara muhammed yusa üyenin Profiline bak muhammed yusa üyeye özel mesaj gönder muhammed yusa üyeyi arkadas listeme ekle Yukari
Konudaki Mesajlar: !!!! ALLAHU TEALANIN ŞERİATINI DEĞİŞTİRENLER NE OLUR? BİR OKUYUN ANLARSINIZ!!!!!!
muhammed yusa su an offline muhammed yusa  
944 Mesaj -
vermediði konuda onu izleyen kiþinin, o kimseyi rab ve mabud edindiði ve Allahu Tealâ’ya þirk koþmuþ olduðunu belirtmektedir. Allahu Tealâ þöyle buyurur:
“O, kendi hükümranlýðýna kimseyi ortak etmez.” (18 Kehf/26)
Bu gibi ayetlerden, Allah’ýn koymuþ olduðu hükümler dýþýnda ortaya konan kanunlara uyanlarýn, Allah’a þirk koþtuklarý anlaþýlmaktadýr.”
Ýbn-i Kesir (rahimehullah), Tatarlarýn hüküm için kendisine baþvurduklarý Yesak veya Yasa isimli kanunlarýndan bir bölümünü Cüveyni’den naklettikten sonra þöyle der: “Kim nebilerin sonuncusu Muhammed bin Abdullah’a (sallallahu aleyhi ve sellem) indirilmiþ olan saðlam þeriatý terk eder ve önceki ümmetlere ait olup hükmü nesholunmuþ olan baþka bir þeriate hüküm için baþvurursa küfre girmiþ olur. Hükmü nesholunmuþ olan önceki þeriatlere baþvurmanýn sonucu bu ise, acaba Yasa’ya baþvuran ve onu þeriata tercih eden kimsenin durumu nedir? Kim bu tür kanunlara baþvurursa, Müslümanlarýn icmasýyla kâfir olmuþ olur.”
Þeyhu’l-Ýslam Ýbn-i Teymiye (rahimehullah) þöyle der: “Müslümanlarýn dininde zaruri olarak bilinmektedir ki, Ýslam dini dýþýnda bir þeye tabi olmayý ya da Muhammed’in (sallallahu aleyhi ve sellem) þeriatý dýþýnda baþka bir þeriata tabi olmayý caiz gören kimse kâfirdir. Müslümanlarýn tamamý bu konuda ittifak etmiþtir. Bu kiþinin küfrü aynen, Kitap’ýn bir kýsmýna iman edip, bir kýsmýný inkar eden kiþilerin küfrü gibidir. Allahu Tealâ bu kiþiler hakkýnda þöyle buyurmaktadýr: “Allah’ý ve peygamberlerini inkâr edenler ve Allah ile peygamberlerini birbirinden ayýrýp: “Bir kýsmýna iman ederiz, ama bir kýsmýna inanmayýz” diyenler ve bunlar (iman ile küfür) arasýnda bir yol tutmak isteyenler yok mu; iþte gerçekten kâfirler bunlardýr. Ve biz kâfirlere alçaltýcý bir azap hazýrlamýþýzdýr.”” Yine þöyle der: “Kiþi, (üzerinde icma olan) haramý helal ya da helalý haram yaparsa veya (üzerinde icma olan) þeriatý deðiþtirirse, fakihlerin ittifakýyla kâfir ve mürted olur.”
Abdulkadir Udeh þöyle der: “Yaratýcýya isyan olan bir iþte yaratýlana itaatýn olmadýðý konusunda, müçtehid imamlar arasýnda söz ve itikad bazýnda hiçbir ihtilaf yoktur. Zina, sarhoþluk veren içki, hadlerin ve Ýslam ahkâmýnýn geçersiz kýlýnmasý ve Allahu Tealâ’nýn izin vermediði konularda kanun koyma gibi, haramlýðý konusunda icma bulunan yasaklarý mübah görmek þüphesiz ki küfür ve riddettir. Dinden irtidat eden yöneticiye karþý ayaklanmak ise bütün Müslümanlar üzerine farzdýr.”
Ahmed Þakir, Tatarlarýn hüküm için kendisine baþvurduklarý “Yesak” isimli kanunlarý hakkýnda Ýbn-i Kesir’in söylemiþ olduðu sözlere dair þöyle der: “Ýslam düþmaný Cengiz Han’ýn sonradan ortaya koyduðu bu kanunlara karþý Hafýz Ýbn-i Kesir’in (sekizinci asýrdaki) bu etkili tanýmýný görüyor musunuz? Hicri 14. asýrda bulunduðumuz þu dönem, Ýbn-i Kesir’in nitelediði dönemdir. Ancak þu fark bulunmaktadýr ki, günümüz Müslümanlarý, durum olarak onlardan daha kötü ve zulüm olarak onlardan daha þiddetli bir haldedir. Çünkü þu anda Ýslam ümmetinin çoðunluðu, þeriata aykýrý olan bu kanunlar içerinde neredeyse eriyip kaybolmuþ vaziyettedir. Bu beþeri kanunlar, þüphe ve tartýþmaya yer býrakmayacak kadar açýk bir küfürdür. Kim olursa olsun hiçbir Müslümanýn, bu kanunlarla amel etmesi veya onlara boyun eðmesi konusunda asla geçerli bir mazereti olamaz.”
Muhammed bin Abdulvehhab (rahimehullah) þöyle der: “Ýnsanlarýn, Allahu Tealâ dýþýnda, kendilerine itaat edilmesi gerektiðine inandýklarý bu taðutlarýn tamamý kâfirdirler, Ýslam’dan çýkmýþlardýr. Allah’ýn haram kýldýðýný helal, Allah’ýn helal kýldýðýný ise haram kýlmalarýna raðmen nasýl kâfir olmasýnlar ki? Sözleri, fiilleri ve onaylarýyla, yeryüzünde kötülüðü yaymaya çabalarlar. Kim onlar için mücadele eder, onlarýn küfrünü inkar eder ya da onlarýn bu fiilinin batýl olsa da onlarý küfre götürmeyeceðini söylerse, bu mücadeleci kimsenin fasýk olduðunu söylerim. Çünkü Ýslam dini, bu taðutlardan uzaklaþmadýkça ve onlarý tekfir etmedikçe gerçekleþmez.” Onlarý tekfir etmemek bile, Þeyh Muhammed bin Abdulvehhab’a göre büyük bir suç iken, acaba onlarýn Ýslam’ýn en güzel niteliklerine sahip olduklarýný söyleyen, devletleri ve sistemlerini temize çýkaran ve onlarý inkar edenlere saldýran kiþinin durumu nasýl olur?! Allah Tealâ þöyle buyurur:
“Hayýr, Rabbine yemin olsun, aralarýnda çýkan anlaþmazlýklarda seni hakem yapmadýkça, verdiðin hükme karþý içlerinde hiçbir sýkýntý duymayarak tam teslimiyet göstermedikçe iman etmiþ olmazlar.” (4 Nisa/65)
Gönderme Tarihi: 06.06.2007 - 20:45
muhammed yusa üyenin diger mesajlarini ara muhammed yusa üyenin Profiline bak muhammed yusa üyeye özel mesaj gönder muhammed yusa üyeyi arkadas listeme ekle Yukari
Konudaki Mesajlar: !!!! ALLAHU TEALANIN ŞERİATINI DEĞİŞTİRENLER NE OLUR? BİR OKUYUN ANLARSINIZ!!!!!!
muhammed yusa su an offline muhammed yusa  
944 Mesaj -
Þeyh Muhammed bin Ýbrahim þöyle der: “Ayette geçen “(herhangi) bir hususta” þeklindeki ifade, “…anlaþmazlýða düþerseniz…” þartý ile zikredilmiþtir. Bu genel bir ifadedir ve tartýþmaya düþülen her þeyi kapsar. Daha sonra ise, “Allah’a ve ahiret gününe gerçekten iman ediyorsanýz..” buyrularak, anlaþmazlýða düþülen her meselenin Allah’a ve Rasulü’ne götürülmesinin, Allah’a ve ahiret gününe imanýn bir þartý olduðu belirtilmiþtir.”
Ýbnu’l-Kayyim (rahimehullah) þöyle der: “Allahu Tealâ, Rasul’ün (sallallahu aleyhi ve sellem) getirmiþ olduðu hükümlerden baþkasýna baþvuran kiþinin, taðutu hakem seçtiðini ve hüküm için ona baþvurduðunu bildirmektedir. Taðut; kullarýn, kendisi sebebi ile sýnýrý aþtýklarý her mabud (ibadet edilen) veya bu þekilde kendisine itaat edilen ya da uyulan her kiþidir. Dolayýsýyla Allah ve Rasulü’nden baþka hüküm konusunda kendisine baþvurulan, Allahu Tealâ’dan baþka kendisine ibadet edilen, Allahu Tealâ’nýn, hakkýnda hiçbir hüküm indirmediði þeylerde kendisine tabi olunan her kiþi veya topluluk taðuttur.”
Süleyman bin Abdullah en-Necdi þöyle der: “Kim Allah’tan baþka ilah olmadýðýna þehadet eder, sonra anlaþmazlýða düþülen bir konu hakkýnda Rasül’den baþkasýna yönelirse, o kimse þehadetinde yalancýdýr.”
Ýbn-i Kesir þöyle der: “Allahu Tealâ, kendi þerefli ve mukaddes zatýna andederek buyuruyor ki: Bütün iþlerde Rasul’ü (sallallahu aleyhi ve sellem) hakem kýlmadýkça hiç kimse gerçekten iman etmiþ olmaz. O’nun verdiði hüküm, gizli ve açýk olarak her zaman kendisine uyulup baðlanýlmasý vacip olan haktýr.”
Ýbnu’l-Kayyim þöyle der: “Allahu Tealâ, insanlarýn, usül, fürû, þer’i hükümler, uhrevî hükümler ve karþýlaþmýþ olduklarý diðer meselelerde Allah’ýn Rasulü’nü hakem olarak tayin etmedikçe, imanlarýnýn olmadýðýna, mukaddes zatýna andederek yemin ediyor. Tek baþýna, Rasulullah’ýn (sallallahu aleyhi ve sellem) hakem olarak tayin edilmesi de imanýn isbatý açýsýndan yeterli deðildir. Bununla birlikte içlerinden de hiçbir sýkýntý duymamalarý gerekir. Ýçlerinde sýkýntý duymalarý, kiþinin gerek Rasulullah’a (sallallahu aleyhi ve sellem) hükmolunmaktan dolayý ve gerekse O’nun vereceði hükümden dolayý göðsünün daralmasýdýr. Dolayýsýyla Rasulullah’ýn (sallallahu aleyhi ve sellem) hükmüne bütün açýklýðýyla göðüslerini açmalarý, tam olarak onu kabul etmeleri ve bundan razý olmalarý gerekir. O’nun hükmüne, itiraz etmeden tam bir kabul ve teslimiyet ile yönelmedikçe, iman etmiþ olmazlar.”
Muhammed bin Ýbrahim þöyle der: “Bu ayet-i kerimeye ve hükmün iki çeþit olduðuna delalet ediþine dikkat edilmelidir. Allahu Tealâ’nýn hükmünden baþka ancak cahiliye hükmü vardýr. Bu da þunu göstermektedir ki, günümüz kanun koyucularý, ister kabul etsinler ister kabul etmesinler, cahiliyye ehli zümresine girmektedirler. Hatta onlar, o müþriklerden daha kötü ve daha yalancý bir durumdadýrlar. Çünkü cahiliyye ehlinden olan müþriklerinin, bu alanda herhangi bir çeliþkileri yoktur. Ancak günümüz kanun koyucularý Rasul’ün (sallallahu aleyhi ve sellem) getirmiþ olduðuna iman iddiasýnda bulunduklarý halde, bu iddialarý ile çeliþki içerisindedirler. Kendileri için bu ikisi arasýnda bir yol bulmak isterler. Allahu Tealâ onlar hakkýnda þöyle buyurur:
“Ýþte gerçekten kâfirler onlardýr. Ve biz kâfirlere alçaltýcý bir azap hazýrlamýþýzdýr.” (4 Nisa/151)
Þenkýti (rahimehullah) yukarýda aktarmýþ olduðumuz ayet (4 Nisa/59) hakkýnda þöyle der: “Bu ayet, Allah ve Rasulü dýþýnda bir kimseye itaatte bulunan, Allah’ýn haram kýldýðýný helal, helal kýldýðýný ise haram kýlmada Kitap ve Sünnet’e uymaktan yüz çevirerek Allah’a isyan konusunda ona uyan ve Allah’ýn izin
Gönderme Tarihi: 06.06.2007 - 20:44
muhammed yusa üyenin diger mesajlarini ara muhammed yusa üyenin Profiline bak muhammed yusa üyeye özel mesaj gönder muhammed yusa üyeyi arkadas listeme ekle Yukari
Konudaki Mesajlar: !!!! ALLAHU TEALANIN ŞERİATINI DEĞİŞTİRENLER NE OLUR? BİR OKUYUN ANLARSINIZ!!!!!!
muhammed yusa su an offline muhammed yusa  
!!!! ALLAHU TEALANIN ŞERİATINI DEĞİŞTİRENLER NE OLUR? BİR OKUYUN ANLARSINIZ!!!!!!
944 Mesaj -
Allahu Tealâ’nýn Þeriatýný, Beþeri Kanunlarla
Deðiþtirenler Kafir Olur
Ebu Kuteybe eþ-Þami

Allahu Tealâ þöyle buyurur: “Kim Allah’ýn indirdiði (hükümler) ile hükmetmezse iþte onlar kâfirlerin ta kendileridir.” (5 Maide/44)
Ýbn-i Cerir (rahimehullah) þöyle der: “Seleme bin Kuheyl’den rivayet edildiðine göre, Alkame ve Mesruk, Ýbn-i Mes’ud’a rüþvet hakkýnda sordular. Ýbn-i Mes’ud, “Haramlardandýr” diye cevap verdi. “Hükümde nasýldýr?” diye sordular. Bunun üzerine Ýbn-i Mes’ud, “O zaman küfürdür” dedi ve “Kim Allah’ýn indirdiði (hükümler) ile hükmetmezse iþte onlar kâfirlerin ta kendileridir” (5 Maide/44) ayetini okudu.
Ömer Ýbnu’l-Hattab’ýn, Ali bin Ebi Talib’in, Hasan el-Basri’nin, Said bin Cübeyr’in, Ýbrahim en-Nehai’nin ve Süddi’nin görüþü de budur. Ýbn-i Kudame el-Hanbeli (rahimehullah) þöyle der: Allahu Tealâ þöyle buyurur:
“Durmadan haram yerler...” (5 Maide/42)
Hasan ve Said bin Cübeyr bu ayetin tefsiri hakkýnda þöyle derler: “Bu rüþvettir… Ancak kadý rüþveti kabul ederse (ve bu sebeple Allahu Tealâ’nýn hükmü ile hüküm vermezse), onunla küfre girer.”
Muhammed bin Abdulvehhab (rahimehullah) þöyle der: “Taðutun anlamý geneldir. Allah’tan baþka kendisine ibadet edilen ve bundan razý olan her mabud, kendisine tabi olunan ya da Allah ve Rasulü’ne deðil de kendisine itaat edilen her varlýk taðuttur. Pek çok taðut vardýr; bunlarýn önde gelenleri ise beþ tanedir. Bunlardan birisi, Allah’ýn indirdiklerinden baþkasý ile hükmeden kiþidir. Allahu Tealâ þöyle buyurur:
“Kim Allah’ýn indirdiði (hükümler) ile hükmetmezse iþte onlar kâfirlerin ta kendileridir.” (5 Maide/44)
Abdullatif bin Abdurrahman (rahimehullah) þöyle der: “Kim, Allah’ýn Kitabý ve Rasulü’nün (sallallahu aleyhi ve sellem) sünneti kendisine ulaþmýþ olmasýna raðmen, bu ikisi dýþýnda bir þey ile hükmederse kâfir olur. Allahu Tealâ þöyle buyurur:
“Kim Allah’ýn indirdiði (hükümler) ile hükmetmezse iþte onlar kâfirlerin ta kendileridir.” (5 Maide/44)
Ali Cüreyþe þöyle der: “Kur’an-ý Kerim, Allahu Tealâ’nýn indirdiði hükümlerden baþkasý ile hükmeden yöneticileri, kâfirler, zalimler ve fasýklar olarak nitelemektedir. Kiþi, yüzünü Allahu Tealâ’nýn indirdiði hükümlerden baþkasýna çevirirse, küfür ve zulüm ile buluþur. Allahu Tealâ’nýn hükümlerini yerine getirmekten kaçýnýr ise farklý manalarý ile fasýklýk ile buluþur.”
Allahu Tealâ þöyle buyurur: “Ey iman edenler! Allah'a itaat edin, Peygamber’e ve sizden olan emir sahiplerine itaat edin. Eðer bir hususta anlaþmazlýða düþerseniz, (Allah'a ve ahiret gününe gerçekten iman ediyorsanýz) onu Allah'a ve Rasulü’ne götürün. Bu, hayýrlý ve netice itibarýyla en güzeldir.” (4 Nisa/59)
Ýbn-i Kesir (rahimehullah) bu ayetin tefsirinde þöyle der: “Yani husumetleri ve bilmediklerinizi Allah’ýn Kitabý’na ve Rasulü’nün (sallallahu aleyhi ve sellem) sünnetine götürerek, aranýzda anlaþmazlýk konusu olan þeylerde onlarý hakem kýlýn. “Allah'a ve ahiret gününe gerçekten iman ediyorsanýz..” sözü, anlaþmazlýk konusu olan meselede, Allah’ýn Kitabý’ný ve Rasulü’nün (sallallahu aleyhi ve sellem) sünnetini hakem kýlmayanlarýn, Allah’a ve ahiret gününe iman etmemiþ olduklarýna delalet etmekdir...
Gönderme Tarihi: 06.06.2007 - 20:44
muhammed yusa üyenin diger mesajlarini ara muhammed yusa üyenin Profiline bak muhammed yusa üyeye özel mesaj gönder muhammed yusa üyeyi arkadas listeme ekle Yukari
Konudaki Mesajlar: !!!Dunyanin Yedi Harikasi!!!
muhammed yusa su an offline muhammed yusa  
RE:
944 Mesaj -
Alıntı
Orijýnalý

ALLAH RAZI OLSUNgül

BEN ÞAKA YAPMIÞTIM GÜL KONUSUNDA AMA 2 TANE DAHA ALDIK ,,,

O ZAMAN gülgülgülgülgül5'Ý MUHAMMED ABÝNÝN OLSUN

BU ÝKÝSÝNÝDE BEN gülgül VE DAHA BÝR SÜRÜSÜNÜ TÜM MUHAMMED (SAV)AÞIKLARINA YOLLUYORUM...

vervo...




GÜL KOKULUDAN GÜLÜN EFENDÝSÝNE VE AÞIKLARINA

ALLAH RAZI OLSUN VERVO KARDEÞÝM.... TÜM GÜLLER SANA SOLMASIN BÝR ÖMÜR BOYU ÝNÞAALLAH....

CÝHAN ABÝ GÜLLER YETMEZ SANA..........
Gönderme Tarihi: 06.06.2007 - 18:59
muhammed yusa üyenin diger mesajlarini ara muhammed yusa üyenin Profiline bak muhammed yusa üyeye özel mesaj gönder muhammed yusa üyeyi arkadas listeme ekle Yukari
Konudaki Mesajlar: !!!Dunyanin Yedi Harikasi!!!
muhammed yusa su an offline muhammed yusa  
RE:
944 Mesaj -
Alıntı
Orijýnalý Vervo o

allah razý olsun böyle düþünmen çok mutlu etti benisevinçli

hee bu arada 5 tane gül var bir tane daha koysaydýn ne güzel olurdu cihan abigöz kırpma daha rahat paylaþýrdýk <<þaka tabiiki>>

gülAllah Razı Olsungül

vervo...



vervo hoþgeldin sevinçli eski nickinle görmek daha güzel.... cihan abi güller hakketen eksik sevinçli


allah razý olsun abim benim .....

wesselam....
Gönderme Tarihi: 06.06.2007 - 18:42
muhammed yusa üyenin diger mesajlarini ara muhammed yusa üyenin Profiline bak muhammed yusa üyeye özel mesaj gönder muhammed yusa üyeyi arkadas listeme ekle Yukari
Konudaki Mesajlar: !!!! IRK VE IRKÇILIK !!!!!!!
muhammed yusa su an offline muhammed yusa  
!!!! IRK VE IRKÇILIK !!!!!!!
944 Mesaj -
IRK VE IRKÇILIK
Belli bir ýrkýn doðal üstünlüðünü savunan teori ve görüþ. Kalýtým yoluyla geçen fiziki özelliklerle kiþilik, zeka ve kültür özellikleri arasýnda bir sebeb-sonuç baðlantýsý bulunduðu inancýndan kaynaklanýr. Tarih boyunca üstün sayýlan ýrklarýn diðer ýrklar üzerinde egemenlik kurma ve sömürme giriþimlerinde meþrulaþtýrýcý bir gerekçe olarak kullanýldý. Toplumlar arasýndaki birlik ve dayanýþmayý yok etmesi, zulüm ve sömürüye neden olmasý yüzünden Islâm tarafýndan kesin biçimde yasaklandý.

Irkçýlýk, insanlýk tarihi içinde uzun bir geçmiþe sahiptir. Eski Yunan, Roma, Mýsýr toplumlarýnda egemen uluslar kendilerinin doðal üstünlüklerine inanýrlar, kendilerinden olmayan uluslarý ikinci sýnýf insan, dolayýsýyla köle ve hizmetçi olmak üzere yaratýlmýþ topluluklar olarak deðerlendirirlerdi. Israiloðullarý gibi kimi toplumlarda ise ýrkçýlýk dini bir nitelik kazanmýþtý. Kendilerinin seçilmiþ ulus olduklarýna inanan israiloðullarý, Ýslam'ýn teblið edildiði dönemde, sýrf kendi uluslarýndan olmadýðý için Hz. Muhammed (s.a.s)'in peygamberliðini kabul etmemiþlerdi .

Uzun geçmiþine raðmen ýrkçýlýk sosyal bir teori olarak ondokuzuncu yüzyýl da sistemleþti. Irkçýlýðýn altýn çaðý kabul edilen bu yüzyýlda kendisi ýrkçý olmamakla birlikte Charles Darwin'in biyolojik evrim kuramý, sözde bilimsel ýrkçýlýðýn geliþmesine temel oluþturdu. Sosyal Darwincilik insan soyunun zaman içinde çeþitli evrim aþamalarýndan geçtiðini, Avrupalý beyaz ýrkýn insanýn toplumsal evriminin en üst aþamasýný temsil ettiðini savundu. Gobineau, beyaz ýrkýn üstünlüðünü, beyazlar içinde de ârî ýrkýn en yüksek medeniyet seviyesine ulaþtýðýný öne sürdü. Gobineau'nun izleyicilerinden Ingiliz asýllý Houston Stevvart Chamberlain, Almanya'da uzun boylu, açýk tenli ve uzun kafalý Tötonlarýn üstün ýrk olduðunu, Yahudilerin fiziksel olarak Tötonlardan kolayca ayýrt edilmeseler de manevi açýdan olanlardan geri olduklarýný savundu.

Gobineau ve Chamberlain'in görüþleri, baþta Nietzche olmak üzere Max Weber, Werner Sombart gibi düþünürlerce beslenerek Almanya'da Nazý ýrkçýlýðýnýn temelini oluþturdu. Adolf Hitler siyaset felsefeþinin ýrkçýlýk yönünü "bilimsel" temellerini bu düþünürlerden aldý. Nazý ýrkçýlýðý bütün çeliþki ve tutarsýzlýklarýna raðmen Almanlarý birleþtirmekte, yenilmez olduklarýna inandýrmakta, ekonomik sömürüyü ve köle emeðini meþrulaþtýrmakta, halký savaþa yöneltmekte baþlýca etken oldu ve Nazýzmin Alman halký üzerinde kurduðu egemenliðinin temel öðesini meydana getirdi.

Nazýzmden farklý biçimde de olsa, Avrupa uluslarýnýn sömürgecilik hareketlerinde haksýz ve insanlýk dýþý eylemleri meþrulaþtýrmakta ýrkçý görüþler baþlýca etken oldu. Ispanyollar Amerika'ya geldiklerinde Yerlilere karþý izledikleri yayýlmacý ve saldýrgan politikalarýný, Yerlilerin Ispanyollardan farklý olduklarý, kendileriyle ayný anlamda insan bile sayýlamayacaklarýný öne süren ýrkçý teorilere dayandýrdýlar, topraklarýný ellerinden aldýklarý Yerlilere insan gibi davranmanýn gerekmedýðýný öne sürdüler. Thomas Carlyle, James A. Froude, Charles Kingsley ve özellikle Rudyard Kipling'in yazýlarýnda ýsrarla iþlenen "beyaz adamýn misyonu" düþüncesi de sömürgecilik döneminde ýrkçýlýðý meþrulaþtýrýcý ve sömürgeciliði yüceltici bir iþlev gördü. Bu düþünceye göre beyaz Avrupalý öteki ýrklara medeniyet götürüyor, dolayýsýyla insanlýða hizmet ediyordu. Baþta Ingiliz, Fransýz ve Portekýzliler olmak üzere Avrupalý tüm sömürgeciler Asya'da, Afrika'da, Hindistan ve Uzak Doðuda sömürgeleþtirme faaliyetlerini bu sözde "medenileþtirme" görevlerine dayandýrýyorlardý. ABD'de ise ýrkçýlýk önceleri katliam ölçüsünde Yerlilere, daha sonra da Siyahlara yöneldi. Günümüzde ýrkçýlýktan belli ölçüde bir uzaklaþma eðiliminden söz edilse de baþta ABD olmak üzere tam Avrupa ülkelerinde varlýðýný sürdürmekte; özellikle ýrk ayýrýmýnýn yasal olarak sürdüðü Güney Afrika ile Israil'de en katýve acýmasýz biçimiyle egemenliðini yürütmektedir.

Islâm, zulüm ve sömürüye yol açan tüm inanç ve düþünceler gibi ýrkçýlýðý da yasaklamýþtýr. Kur'an ýrklarýn ayný kökten geldiklerini ifade ederek, üstünlük iddialarýnýn temelsizliðini ortaya koymuþtur. Tüm insanlar ve uluslar Hz. Adem (a.s) ile eþi Havva'dan yaratýlmýþtýr. Insan toplumunun ýrklara, kabilelere ayrýlmasý da onlarýn tanýþmalarý ve yardýmlaþmalarý amacýna baðlýdýr. Zulüm ve sömürüye neden olacak kalýtýmsal bir üstünlük söz konusu deðildir. Insanlarýn ve toplumlarýn iyilik ve üstünlükleri yalnýzca inançlarýna, yaþama biçimlerine baðlýdýr, Allah'ýn emirlerine uyma, yasaklarýndan kaçýnma konusundaki titizliklerinden kaynaklanýr (el-Hucurat, 49/13).

Islâm'a göre ýrk öðesi insanlara doðal bir üstünlük saðlamadýðý gibi medenî bir toplumun oluþmasýnda da temel etken deðildir. Medenî bir toplum, hayvanlar gibi iç güdüleriyle birlikte yaþayan insanlardan deðil, özgür iradeleriyle seçtikleri inanç ve idealler çevresinde toplanan insanlardan oluþur. Bu nedenle Islâm toplumu Islâm'ý bir din, bir hayat düzen ve biçimi olarak benimseyen insanlarýn oluþturduðu toplumdur. Belirleyici tek etkenin inanç olduðu bu toplumun oluþmasýnda baþka hiçbir maddi ya da manevi etkenin katkýsý yoktur. Ayný akide çevresinde birleþen insanlar, kan baðlarý olmasa da kardeþtirler (el-Hucurât, 49/10). Buna karþýlýk, ayný inancýn paylaþýlmamasý durumunda, baba oðul arasýnda bile bir yakýnlýktan söz edilemez. Iman etmediði için babasýnýn çaðrýsýna uymayan Hz. Nuh'un oðlu onun ailesinden sayýlamaz (Hud, l l/46). Ayný inancý paylaþan müminler küfrü tercih etmeleri durumunda ne babalarýný, ne de kardeþlerini veli edinebilirler (et- Tevbe, 9/23). Hiçbir mümin, babasý, oðlu, kardeþi ya da diðer bir yakýný da olsa, Allah'a ve Peygamberine düþman olan kimseye sevgi besleyemez (el-Mücadele. 58/22).

Hz. Peygamber (s.a.s)'de câhilî bir âdet olan ýrkçýlýðý sýk sýk gündeme getirerek eleþtirmiþ ve yasaklamýþtýr. Veda haccý sýrasýnda, Veda Hutbesi olarak bilinen ünlü konuþmasýnda Arabýn Arap olmayana, Arap olmayanýn Araba, beyaz renklýnýn siyaha, siyah renklýnýn beyaza bir üstünlüðü olmadýðýný, üstünlüðün yalnýzca takva ile olduðunu ilan etmiþtir. Mekke'nin fethinde, Kabe'yi tavaf ettikten sonra yaptýðý konuþmada Hz. Peygamber (s.a.s) ayný gerçeði þöyle dile getirmiþtir: "Sizden câhiliyye ayýplarýný ve büyüklenmesini gideren Allah'a hamd olsun. Ey insanlar, tüm insanlar iki gruba ayrýlýrlar. Bir grup iyilik yapan, iyi olan ve kötülükten sakýnanlardýr ki bunlar Allah nazarýnda deðerli olan kimselerdir. ikinci grup ise günahkar ve isyankar olanlardýr ki bunlar da Allah nazarýnda deðersiz olanlardýr. Yoksa insanlarýn hepsi Adem'in çocuklarýdýr; Allah Adem'i de topraktan yaratmýþtýr." Irk üstünlüðü düþünceþinin temelsizliði baþka bir hadiste de þöyle ortaya konur "Hepiniz Adem'in oðullarýsýnýz, Adem de topraktan yaratýlmýþtýr. Insanlar babalarý ve dedeleri ile övünmekten vazgeçsinler. Çünkü onlar Allah nazarýnda küçük bir karýncadan daha deðersizdirler" (Tirmizi Tefsir sure, 49).

Hz. Peygamber (s.a.s) insanlarýn ayný kökten geldiklerini ve üstünlüðün yalnýz takva ile ölçülebileceðini belirtmekle yetinmeyerek Allah'ýn insanlarý ýrklarýna göre deðerlendirmeyeceðini de ýsrarla vurgular. Bir hadislerinde "Allah kýyamet günü sizin soyunuzdan-sopunuzdan sormayacaktýr. Þüphesiz Allah katýnda en üstün olanýnýz kötülüklerden en çok sakýnanýnýzdýr." buyurmuþtur. Ayný anlam diðer bir hadiste de þöyle dile getirilir: "Allah sizin mallarýnýza ve þekillerinize bakmaz; fakat O sizin kalblerinize ve amellerinize bakar (Müslim, Birr, 33; Ibn Mâce, Zühd, 9). Bütün bu gerçek ve uyarýlar karþýsýnda ýrkçýlýk davasý güden kiþinin müslümanlýk iddiasýnýn bir anlamý yoktur. Hz. Peygamber (s.a.s), "ýrkçýlýk davasýna kalkýþan bizden deðildir, ýrkçýlýk üzerine savaþa giriþen de bizden deðildir". (Müslim, Imare, 53, 54, 57) buyurarak böyle bir kiþinin yerini tesbit etmiþtir.

Islâm, getirdiði evrensel kardeþlik ilkesi ile Cahiliyye döneminde þiddetle hüküm süren ýrkçýlýk adetini ezip yok etti. Kendilerini soylu ve üstün gören Mekke aristokratlarýnýn zulüm ve baskýlarýna raðmen Islâm, Romalý Süheyb, Habeþli Bilal ve Iranlý Selman gibi aþaðýlanan insanlarýn çabalarýyla baþarýya ulaþarak evrensel bir toplum oluþturdu. Ne yazýk ki Emeviler döneminde Islam egemenliðinin yerini alan saltanatla birlikte birçok cahiliye adeti gibi ýrkçýlýk da yeniden canlandý. Arap olmayan müslümanlar tümden mevali sayýlýyor, Kureyþ dýþýndaki Araplar bile küçümseniyordu. Emevilerin sürdürdüðü ýrkçý politika kýsa zamanda Arap olmayan müslümanlar arasýnda da ýrkçý eðilimlerin ortaya çýkmasýna neden oldu. Özellikle Farslar ve Türkler arasýnda baþlayan bu eðilim giderek Þuubiye olarak anýlan ýrkçý, ulusalcý hareketlere dönüþtü. Emevilerin yýkýlmasýnda önemli bir etken olan Þuubiye hareketi Abbasýler döneminde etkisini yitirmekle birlikte bütünüyle yok olmadý.

Irkçýlýk eðilimleri Islâm dünyasýnda ondokuzuncu yüzyýlýn sonlarýnda yeniden canlanmaya baþladý. Batýlý devletlerin Osmanlý Devletinin parçalama planlarýnýn bir parçasý olarak canlandýrmaya çalýþtýklarý bu düþünce, Ittihad ve Terakki yönetiminin benimsediði ýrkçý politikalarýn da etkisiyle ayrýlýkçý hareketleri besledi. Osmanlý Devletinin parçalanmasýndan sonra oluþan birçok yeni devlet gibi Türkiye Cumhuriyeti de ýrkçýlýktan önemli ölçüde etkilendi. Yeni devletin özellikle dil ve kültür politikalarýnda etkili olan ýrkçý eðilimler zamanla Türkçülük, Turancýlýk adýyla bilinen baðýmsýz bir politik hareket haline geldi. Bu hareket çeþitli parti ve örgütler içinde varlýðýný günümüzde de sürdürmektedir.

wesselam
Gönderme Tarihi: 06.06.2007 - 18:38
muhammed yusa üyenin diger mesajlarini ara muhammed yusa üyenin Profiline bak muhammed yusa üyeye özel mesaj gönder muhammed yusa üyeyi arkadas listeme ekle Yukari
Konudaki Mesajlar: !!!Dunyanin Yedi Harikasi!!!
muhammed yusa su an offline muhammed yusa  
RE: RE: !!!Dunyanin Yedi Harikasi!!!
944 Mesaj -
Alıntı
Orijýnalý afra09

Alıntı
Orijýnalý Cihan-63

Bence Dunyanin 7 Harikasi .....

1. Gorebilmek
2. Duyabilmek
3 Dokunabilmek
4 Tadabilmek
5 Hissedebilmek
6 Gulebilmek
7 Sevebilmek




gülAllah Razı Olsungül...,,,
Alkis çok güzel ellerine saðlýk
halimize ne kadar þükretsek azdýr agla hakkaten bunlar dünyanýn harikasý,,,




allah razý olsun abi....

iyiki varsýn gül
wesselam
Gönderme Tarihi: 06.06.2007 - 18:21
muhammed yusa üyenin diger mesajlarini ara muhammed yusa üyenin Profiline bak muhammed yusa üyeye özel mesaj gönder muhammed yusa üyeyi arkadas listeme ekle Yukari
Konudaki Mesajlar: <<ISLAM'IN IRKCILIGA BAKISI NASILDIR>>
muhammed yusa su an offline muhammed yusa  
!!!! NE MUTLU MÜSLÜMANIM DİYENE !!!!!!!!!
944 Mesaj -
“Ancak müminler birbirinin kardeþidirler. Öyle ise, kardeþlerinizin aralarýný ýslah edin.”

NE MUTLU MÜSLÜMANIM DÝYENE
NE MUTLU MÜSLÜMANI KARDEÞ BÝLENE
NE MUTLU KARDEÞÝNE DUA EDENE
NE MUTLU KÜFRE KARÞI BÝRLEÞENE
NE MUTLU KÜFRE DARBE VURANA
NE MUTLU RUKUYA BÝRLÝKTE VARANA
NE MUTLU SECDEDE OLAN ALINLARA
NE MUTLU KAPTE NUR TAÞIYANA
NE MUTLU ÝMANINI KORUYANA
NE MUTLU CEHENNEMDEN UZAKLAÞANA
NE MUTLU NEFSÝNÝ AYAKLAR ALTINA ALANA
NE MUTLU ÞEYTANINI KIZDIRANA
NE MUTLU KURANA TABÝÝ OLANLARA
NE MUTLU HAKKIYLA HAKKA TAPANA
NE MUTLU CENNETE KOÞANA


ALLAH RAZI OLSUN CÝHAN ABÝM..... ELÝNE YÜREÐÝNE SAÐLIK..... IRKÇILIK MÜSLÜMANIN DEÐÝL KAFÝR-MÜRTED-DESPOT-MÜNAFIKLARIN ÝÞÝDÝR ÇÜNKÜ ONLAR ÜMMETTEN DEÐÝLDÝR............
WESSELAM
Gönderme Tarihi: 06.06.2007 - 16:44
muhammed yusa üyenin diger mesajlarini ara muhammed yusa üyenin Profiline bak muhammed yusa üyeye özel mesaj gönder muhammed yusa üyeyi arkadas listeme ekle Yukari
Konudaki Mesajlar: Efendimiz (a.s.m.) namazda 103 sayfa okurdu
muhammed yusa su an offline muhammed yusa  
944 Mesaj -
sahabeler namaza durduklarýnda öyle heyecanlanýrlardý ki gözlerinde yaðmur gibi su akardý.... Allahýn azameti ve büyüklüðü karþýsýnda titrer geçmiþteki hatalarý için piþmanlýktan bayýlr hale gelirlerdi.....


nerde bizde o korku!
nerde bizde o aþk!
nerde bizde o iman!
nerde bizde o cennet arzusu!!

gerçekten cennete girmek isteseydik hayatýmýzý sahabe hayatýna sünnetullaha uygun bir þekilde sürdürürdük..... ama býrak sunnetullahý yaþamak namaza durduðumuzda alelacele ivecen bir þekilde namaz kýlar söylediðimiz hikmet dolu sözcüklerin farkýna bile varmaz transit geçiyoruz...

allah bizi namazlarýný hakkýyla kýlanlardan eylesin....

aminnnn
Gönderme Tarihi: 06.06.2007 - 16:15
muhammed yusa üyenin diger mesajlarini ara muhammed yusa üyenin Profiline bak muhammed yusa üyeye özel mesaj gönder muhammed yusa üyeyi arkadas listeme ekle Yukari
Konudaki Mesajlar: !!! DİYANET İMAMLARININ ARKASINDA NAMAZ KILINIRMI!!!!
muhammed yusa su an offline muhammed yusa  
!!! DİYANET İMAMLARININ ARKASINDA NAMAZ KILINIRMI!!!!
944 Mesaj -
Resulullah, Buhari'de bir hadiste; "Kim namazýmýzý kýlar, kýblemize dönerse kestiðimizi yerse müslümandýr." demiþtir... Ve ayný þekilde "La ilahe illallah" diyenlerin müslüman muaemlesi göreceðine dair hadislerle, kim olursa olsun namaz kýlýyorsa o müslüman demektir ve arkasýnda namaz olur... Yanlýz diyelim eðer hutbeye oturdunuz, adam baþladý devlete askere dua etmeye, bu küfrün imamlarýndandýr, bunun arkasýnda namaz olmaz... Ve Ýmam Kurtubi, Ýshak bin Raheveyhi'den namaz kýlanýn müslüman muamelesi göreceðine icma nakleder...

Ayný þekilde asrýn alimlerimizden Þeyh Makdisi, bunlarýn arkasýnda namaz olacaðýna fetva vermiþtir. (Fetva sitesinde yayýnlanmýþtýr.)

Yanlýz Türkiye'ye gelirsek, diyanet imamlarý, imam olmadan -allahu alem, yanlýþ hatýrlamýyorsam- 657. maddeye tabi oluyolar. Bu madde baþtan sona küfür dolu bir madde... Ýþte bu maddelere imzayla insan kafir olurmu olmaz mý, alimler arasýnda daha önceki sorularda da söylediðim gibi ihtilaf var. Küfür olur diyen namaz olmaz, olmaz diyen olur demiþtir.

Yanlýz namaz meselesinde iki noktaya dikkat cekmek isterim..

1) Ýmam Ahmed, Cehmiyye akidesi yayýlýnca herkesin arkasýnda deðil sadece itikadýný bildiðinin arkasýnda vakit namazlarýný kýlmýþtýr.. (Cuma ve bayram gibi toplu namazlarý yine genel imamla kýlmýþtýr. Çünkü vakit namazlarýyla toplu kýlýnan namazlar arasýnda fark vardýr...)

2) Bazýlarýnýn "malýmý bilmediðime teslim etmem", ayný þekilde "namazý da bilmediðimin arkasýnda kýlmam" sözüne Ýmam Ýbni Teymiyye Fetava'da bir yerde CAHÝL SÖZÜ, bir yerde bidatçý sözü, bir yerde de tüm imamlara muhalif söz demiþtir.her halükarda bu bidat ve þirkin yayýldýðý ortamda en güzel olaný insanýn bildiði insanýn arkasýnda namaz kýlmasý gerektiðidir.. Yok bilmediði bir adamla karþýlaþtý, bu adamýn namaz kýlýyor oluþu baþlangýçta onun müslüman olduðuna delildir.. Ama daha sonra küfür ameli görene kadar... Allahu alem....
EBU HANZALA..........
Gönderme Tarihi: 06.06.2007 - 14:46
muhammed yusa üyenin diger mesajlarini ara muhammed yusa üyenin Profiline bak muhammed yusa üyeye özel mesaj gönder muhammed yusa üyeyi arkadas listeme ekle Yukari
Konudaki Mesajlar: !!!! ÇİLE ÇEKMEDEN CENNETE GİRECEĞİNİ SANANLARA YUH OLSUN !!!!!!!!
muhammed yusa su an offline muhammed yusa  
!!!! ÇİLE ÇEKMEDEN CENNETE GİRECEĞİNİ SANANLARA YUH OLSUN !!!!!!!!
944 Mesaj -
Rahman ve Rahim olan ALLAH 'in adiyla

ÇÝLE...

Çile daðlarda çekilir,

Çile cephede düþmanýn kahpe kurþunlarýna hedef olunurken çekilir.

Çile; ovalarda, yaylalarda yalýn ayak mayýnlar üstünde yürürken çekilir.

Çile; buz gibi havada, kesici soðukta, zifiri karanlýkta "keleþin" þarjörüne donuk parmaklarla mermi sýralarken çekilir.

Çile; anadan uzak, babadan ýrak, yaban ellerde yalnýz ve yalnýz uðruna ölümü beklerken çekilir.

Çile; cihad meydanlarýnda mevzi beklerken, kurþunlarýn yaðmur gibi üzerine aktýðý an, geride býraktýðý üç aylýk yavrusunun, gözü yaþlý hanýmýnýn acýsýný yüreðinin derinliklerine perçinlerken çekilir.

Çile; dikenli yollarda sefere çýkarken çekilir.

Çile; tanklarýn altýnda ezilirken çekilir.

Çile; Sýcacýk yuvayý terkedip, aþtan mahrum, eþten mahrum, rýzây-ý Mevlâ uðruna bir çeyrek kuru ekmeði yarým bardak þekersiz acý çay'a katýk yaparken çekilir.

Çile; Bedir de çekilir.

Çile; Uhud da çekilir.

Çile; Hendek te, Tebükte, Taifte çekilir.

Çile; Filistinde çekilir.

Çile; Keþmirde çekilir.

Çile; Irakta, Moroda çekilir.

Çile; Çeçenyada çekilir.

Çile; Skorpiyonlara karþý sapan taþý fýrlatýrken çekilir.

Çile; Panzerlerin arkasýna kalýn halatlarla ayaklarýndan baðlanarak sýrt üstü çakýl taþlarýnýn üzerinde süründürülürken çekilir.

Çile; yalnýz ve yalnýz müslüman olduðu için, dedemin uðruna can verdiði o topraklardan sürgün edilirken çekilir.

Çile; demir parmaklarýn arasýnda, zâlimin zulmünün bir parçasý iþkencesine sabýrla dayanma mücadelesi verirken çekilir.

Çile; zindan diplerinde gözlerin baðlý, ayaklarýn pýrangalý soðuk beton üzerinde çaresiz beklerken, üzerine Cobra yýlanlarýn, zehirli çýyanlarýn, kuduz köpeklerin salýnýp; "hadi þimdi kurtarsýn seni 'ýn" (hâþâgöz kırpma dendiðinde, "HasbunALLAHu ve ni'mel vekiyl" bana yeter nidalarýyla tâðutlarý titretirken çekilir.

Çile; Ebû Gureyb de çekilir.

Çile; Guantanamo da çekilir.

Çile; Afgan daðlarýnda Apaçilerle vurulurken çekilir.

Yoksa Çile;
envâri çeþit yemeklerin bulunduðu sofralarda oturup göbek þiþirirken çekilmez. Kuþ tüyü yataklarda horuldarken çekilmez çile.

Çile; televizyon ekranlarýnýn karþýsýnda bacak bacak üstüne atýp çile çeken çilekeþ müslümanlarý seyrederken, onlara vah tüh demekle çekilmez.

Çile; göz yaþý damlatýrken çekilir!

Çile; ter'den boðulurken çekilir!

Çile; kanýný akýtýrken çekilir!

Çile; yorganda deðil, urganda ölürken çekilir!

Çile ye tâbi olmayan Çile çekemez!

Çile çekmeden Cennet'e girilmez!

Rasûlü çekti çileyi, sen mi çekmiyeceksin??!!..

ÇÝLE ÇEKMEDEN CENNET'Ý HAYAL EDENLERE YUH OLSUN!!!
Gönderme Tarihi: 05.06.2007 - 22:23
muhammed yusa üyenin diger mesajlarini ara muhammed yusa üyenin Profiline bak muhammed yusa üyeye özel mesaj gönder muhammed yusa üyeyi arkadas listeme ekle Yukari
Konudaki Mesajlar: !!!!!! AMACIMIZ GAYEMİZ!!!! EVRENSEL İKILAB!!!!!MUVAHHİDLER İNKILABIN MÜJDESİDİR!!!!!!!!
muhammed yusa su an offline muhammed yusa  
!!!!!! AMACIMIZ GAYEMİZ!!!! EVRENSEL İKILAB!!!!!MUVAHHİDLER İNKILABIN MÜJDESİDİR!!!!!!!!
944 Mesaj -
Ýslam prensiplerine uymayan batýl sistemleri yýkýp yerine Ýslam düzenini getirmek Ýslam'da cihadýn ana gayesidir! Yalnýz bir bölgeye ve bir kitleye özgü olmayan, bu yüce ideal, bu evrensel Ýslam inkýlâbý ideali Ýslam'ýn en yüce gayesi ve en büyük ideali ve bütün insanlýðý içine alan evrensel bir inkýlâptýr. Kuþkusuz ki Müslümanlarýn gayesi her þeyden önce yaþadýklarý topraklarda Ýslam inkýlâbýný gerçekleþtirip, bu topraklardaki batýl sistemleri yýkmaktýr. Ancak Müslümanlarýn hedefi bununla bitmez asýl gaye ve en büyük hedef bütün bir yeryüzünü kuþatan evrensel inkýlâbý gerçekleþtirmektir; Bu ýrkçýlýða asla sapmayan, bütün insanlýðýn kurtuluþunu ve mutluluðunu saðlayan bir inkýlâptýr. Bu inkýlâbý bir millete ya da bir bölgeye özgü görmek mümkün deðildir. Müslüman yükümlülüðünden dolayý bu evrensel inkýlâbý her an göz önünde bulundurmak, bir an dahi unutmamak zorunluluðundadýr, Hak davasý coðrafi bir sýnýr tanýmaz. Hakikatin yurdu yoktur. Hakikat, coðrafyacýlarýn kabul ettiði sýnýrlamalara kanmaz.

Bazen öyle bir durum söz konusu oluyor ki falan hakikati söylüyor ya da filanýn görüþü doðru diyorsunuz ancak bir süre sonra o beþeri görüþlerin yanlýþlýðýný kabul etmek zorunda kalýyorsunuz. Ancak hakikat her zaman ve her yerde hakikattir. Daðlarýn yüceliði denizlerin geniþliði, mesafelerin uzaklýðý onu deðiþtirmez. Yararý genel, bölgesi geniþtir hakikatin. Bir bölgeye veya bir topluluða özgü olamaz. Nerede insanlýk ezilirse, hakikatin oraya ulaþmasý, zayýfýn gasbedilen haklarýný almasý gerekir; putçu zalimlerin kurduklarý zalim sistemleri devirmesi gerekir. Yüce Allah buyuruyor: "Size ne oluyor da Rabbimiz! Bizi halký zalim olan bu þehirden çýkar, katýndan bize bir sahip çýkan gönder, katýndan bize bir yardýmcý lütfet diyen zavallý çocuklar, erkekler ve kadýnlar uðrunda ve Allah yolunda savaþmýyorsunuz?" (Nisa Suresi, 75)

Beþeri istekler, iliþkiler, vatani ve milli ayrýlýklarýn etkisiyle oluþmuþ olan ayrýlýklar bireyler arasýnda kapsamlý bir yakýnlaþmaya engel olur. Bununla birlikte ayný yerde yaþayanlardan bir kýsmýnýn kendi düzen ve kurallarýna boyun eðmek istememesi, doðal olarak bu düzenin eksiksiz bir þekilde uygulanmasýna engel teþkil eder. Bundan dolayýdýr ki Hizbullah kendisini korumak, büyük bir yenilik ve düzenlemeyi gerçekleþtirmek için bu ilahi düzeni bir bölgede ya da bir kýtada uygulamakla kalmayýp bütün dünyaya yaymak zorunluluðundadýr. Bununla beraber bu evrensel inkýlâbý gerçekleþtirebilmek için bütün gücüyle çalýþmak, görevindedir. Hizbullahýn hangi koþullar altýnda bulunursa bulunsun bir an dahi davasýndan yüz çevirmesi söz konusu olmamalýdýr. Bunu da gerçekleþtirebilmek için bir taraftan Ýslam ülküsünü yaymasý; görüþlerini anlatmasý, bütün bir yeryüzünde yaþayan her cinsten ve her sýnýftan insanlara, iki dünyanýn mutluluðunu saðlayacak düzenin sadece ve sadece Ýslam olduðunu göstermesiyle mümkün olacaktýr. Bununla da kalmayýp bütün bir gayretiyle didinmesi; hak ve adalet düzenine karþýt putçularýn kurduðu sistemleri elinden geldiðince ya da gerekli ortamý bulduðunda yýkýp yerine Ýslam'ýn eskimez, solmaz, ölmez düzenini getirmesi gerekir.

Ýþte Ýslam'ýn yolu... Ýþte Resulullah'ýn metodu... Ve iþte ondan sonra gelen halifelerin yolu...

Peygamber önce, Ýslam'ýn ufuklarýnda doðduðu Arap yarýmadasýndan harekete baþladý, orayý Ýslam'ýn hâkimiyeti altýna aldý. Sonra kenar beyliklerini Ýslam devletine kattý. Daha sonralarý ise, yeryüzünde hüküm süren o günkü krallarýn tümünü de hak dine davet etti; tek Allah'a kulluk etmeye çaðýrdý. Ýþte bu çaðrýya uyanlar, Ýslam sýnýrlarýnýn sitesi sýnýrlarýna alýnýp bu sitenin bireyleri arasýna katýldýlar. Bu ilahi davete kulak asmayýp iman etmeyenler ise öldürülmeye baþlandý.
Allah'ýn yüce Resulü Rabbine kavuþunca yerine geçen halife Hz. Ebu Bekir döneminde, o günkü dünyanýn en büyük krallýklarý olan köhne Bizans ve kof Ýran üstüne akýnlar baþlatýldý. Sözü edilen bu iki devlet o dönemde yeryüzünün en güçlü devletleri idi. Ýþte bu devletlere karþý Sýddýk-ý Azam'ýn açtýðý bu çýðýr, daha sonralarý Ömer Faruk döneminde daha da hýzlanarak devam etti. Ýlk büyük Ýslam devletini kurma þerefi böylece Hz. Ömer'e nasip oldu. Çünkü Hz. Ömer döneminde Ýslam davetinin gölgesi dünyanýn iki büyük kýtasýna kadar uzanmýþtý.

Bizans, Mýsýr, Pers ülkelerindeki halk ilk önce, Araplarýn ara arda kazandýklarý bu büyük fetihleri eski zamanlarda sömürmek ve köleleþtirmek için yapýlan sýradan iþgaller ve saldýrýlardan kabul etmiþlerdir. Onlar, sözü edilen bu fetihleri yapan Arap milletini önceleri gelip geçen, yaðmacýlýk yapan, yeryüzünü kana bulayan zayýf milletleri inim inim inleten barbarlar güruhuna benzetiyorlardý. Bundan dolayýdýr ki, önce Bizans ve Ýran krallarýna sýðýnarak Müslümanlarla savaþ yapmayý göze alanlar vardý. Ancak Müslümanlarýn tavýrlarýný görüp neden savaþtýklarýný, evrensel Ýslam inkýlâbýnýn özelliklerini, böylece de; Araplarýn ýrk kavgasý gütmediklerini, milli çýkar ve kinleri için kýlýçlarýný kuþanmayacaklarýný, ülkelerini býrakýp adalet ve insaf ölçülerine dayalý Ýslam düzenini hâkim kýlmak için savaþa çýktýklarýný, zayýf milletlerin gelir kaynaklarýný sömüren zalimlerin kurduðu insafsýz sistemleri devirmek istediklerini, ulûhiyet iddiasýnda bulunacak kadar gururlanan Kisra'larýn, Kayserlerin zulüm ve baskýlarýný yýkmak için kýlýç kuþandýklarýný, evet bütün bunlar öðrenilince, fatihlerin yüce ideallerini, samimi gayelerini anlayýnca hemen Ýslam'a yönelmiþler; Ýran ve Bizans'a karþý saldýrýya geçmiþlerdir.

Artýk bundan sonra Bizanslýlarýn ya da Ýranlýlarýn yanýnda savaþmak zorunda kaldýklarýnda -durum bunu gerektirdiðinden- istemeye istemeye 'onlarýn yanýnda bulunmuþlar; içten içe ise onlara karþý cephe almaya baþlamýþlardý. Bundan dolayýdýr ki, ilk Müslümanlar her yerde büyük zaferler kazanmýþlar ve tarihin sayfalarýný büyük zaferlerle süslemiþlerdi.

Yabancýlar, Ýslam ülkesinde Ýslam'ýn ölçüsüne uygun adaletli bir düzenin kurulduðu, Ýslam devletinin ülkeye refah ve huzur getirdiðini gördüklerinde Ýslam'ýn davetine uyuyor, topluca, fertçe bu evrensel düzene katýlýyor; onun evreni kapsayan sancaðý altýna sýðýnýyorlardý. Öyle ki; gün geliyor onlar bu evrensel inkýlâp sancaðýný taþýmaya baþlýyorlardý. Dolayýsýyla da ülkelerden ülkelere, kýtalardan kýtalara at koþturup insanlýða bitimsiz bir mutluluðun kaynaðý olan bu ilahi düzeni sunuyorlardý.

KAYNAK: Mevdudi - Cihad
Gönderme Tarihi: 05.06.2007 - 22:15
muhammed yusa üyenin diger mesajlarini ara muhammed yusa üyenin Profiline bak muhammed yusa üyeye özel mesaj gönder muhammed yusa üyeyi arkadas listeme ekle Yukari
Sayfa (36): (1) 2 3 weiter >
İmzalar göster - Konu olarak göster

Lütfen Seçiniz:  
Şu an Yok üye ve 687 Misafir online. En son üyemiz: Didem_
2243 üye ile 29.03.2024 - 11:40 tarihinde en fazla ziyaretçi online oldu.

[Admin | Moderator | Kıdemli Üye | Üye]
Dogum Gününüzü Tebrik Ederiz    Doğum gününüzü tebrik eder, sıhhat ve afiyet dolu ömür dileriz:
ibrahim45 (46), ebabil54 (51), _EM!NE_ (36), talat (55), nerfa (58), yakupbozseki (59), NeWBaHaR (37), Akbulut (52), vahdet_ahmet (44), saripapatyam (50), bilo78 (46), gurbetten_silay.. (39), Rabbia (52), akaya20 (38), El- Metin (43), rapidhack (42), muazbinismail (40), SANDOKAN (56), SANKOCINK (56), efuli2 (50), hollanda (46), braskim (45), benreceb (42), ergin32 (55), Ozlem (42), suheyla cabuk (52), selman77 (47), kenankara (39), bilalxx (40), iskenderpasa (46), mstfakin (42)
Son 24 saatin aktif konuları - Top Üyeler
0

Copyright © ((( RAVDA.net )))  *  İrtibat   *   RAVDA Reklam Servisi   *   Tüm hakları saklıdır, izinsiz alıntı yapılamaz.
Sitemizde yayınlanan imzalı yazıların içeriğinden yazarları, forum ve yorumlardan ekleyen şahıslar sorumlu olup, kesinlikle sitemiz sorumlu değildir.
© by ((( RAVDA.net )))

Sayfa 0.67691 saniyede açıldı   

Reklamlardan
RAVDA sitesi
hiçbir şekilde
sorumlu değildir.