*´¯`·.¸.·´¯`·.((( RAVDA.net ))).·´¯`·.¸

	Anasayfa Yap
	Favoriye Ekle
	İrtibat

Üye Girişi

Üye Ol

Home

F o r u m

E-Kart

Tavsiye Et

Sitede Arama


» Kapsamlı Arama

Google`de Ara

Tavsiye Linkler

Kuran Kursu Mezunları

Önemli Linkler

Statü / İstatistik

En Son Üyemiz:
Didem_

53683 Toplam Üyemiz var.

Online Üyeler:

Online: 890 Misafir
Admin | Moderator | Vip | Üye

Giriş Vaktiniz: Pazartesi, 6. Mayıs 2024 - 04:37

Browseriniz:

IP Adresiniz: Hostname:

Toplam Forum: 69 *** Toplam Konu: 30100 *** Toplam Mesaj: 148193

Beni hatırla

Forum Anasayfa » Arama Sonuçları

11 Sonuç - Yeni Arama

Sayfa (1): (1)

Gönderen

Mesaj

Konudaki Mesajlar: YENİ MÜSLÜMAN OLAN POP SANATÇILARI

	yusuf2023

34 Mesaj -

:(

Mesaj 1 kez düzenlendi. En son yusuf2023 tarafından, 15.02.2006 - 22:34 tarihinde.

Gönderme Tarihi: 13.02.2006 - 22:35

Konudaki Mesajlar:

NERELİYİZ ARKADAŞLAR

	yusuf2023

34 Mesaj -

Nerede doðduysanýz oralýsýnýz...

Gönderme Tarihi: 13.02.2006 - 22:22

Konudaki Mesajlar: YENİ MÜSLÜMAN OLAN POP SANATÇILARI

	yusuf2023

ölüm var

34 Mesaj -

:(

Mesaj 1 kez düzenlendi. En son yusuf2023 tarafından, 15.02.2006 - 22:35 tarihinde.

Gönderme Tarihi: 13.02.2006 - 22:13

Konudaki Mesajlar: GIDELIM BU ULKEDEN ANNE

	yusuf2023

34 Mesaj -

Peygamberimiz ebu cehile kahr-ý periþan olsun demiþ mi? bilmiyorum ama bence en güzel iAllah ýslah etsin demek

Gönderme Tarihi: 13.02.2006 - 22:08

Konudaki Mesajlar: Bilgisayar başında ölenlerde var... (ilginc ve ibretlik

	yusuf2023

"ölüm" kardaşa

34 Mesaj -

Bu gidiþle sende bilgisayar baþýnda Allah korusun.... iki gündür nr zaman açsam þu bilgisayarý online görünüyorsun. Kendine dikkat et de gözlerin bozulmasýn (hala bozulmamýþsa?).

Gönderme Tarihi: 13.02.2006 - 21:45

Konudaki Mesajlar: www.herkul.org

	yusuf2023

www.herkul.org

34 Mesaj -

Bu siteyi mutlaka görmelisiniz.

Gönderme Tarihi: 12.02.2006 - 21:04

Konudaki Mesajlar: AĞLAMAK İSTİYORUM

	yusuf2023

AĞLAMAK ve GÜLMEK

34 Mesaj -

Aðlamak; müteessir ruhlarýn ferahlama gayreti ve vicdanda yanan ateþi gözyaþlarýyla söndürme hamlesidir. Ne var ki, insanlarýn çoðu aðlanacak yerde güler, gülecek yerde de aðlarlar...

Ruh tutuþunca vicdan kavrulmaya baþlar ve iþte o zaman insan da aðlar. Bu esnada gözyaþlarý imdada yetiþir ve ruhun ateþini söndürür. Bence çeþm ile çeþme arasýndaki münasebet de buradan gelir...

Gönderme Tarihi: 12.02.2006 - 17:46

Konudaki Mesajlar: AĞLAMAK İSTİYORUM

	yusuf2023

GÖZYAŞLARI

34 Mesaj -

GÖZYAÞLARI

Hakk Rahmeti'nin insan gözünde damla damla olmasýdýr gözyaþlarý.

Dilin, duygunun ve gönlün el ele, yüz yüze birleþtiði, iç içe girdi ânýn çiçekleþmesi üzerinde jâledir gözyaþlarý...

Cennet hûrilerinin kulaklarýndaki küpeler, göz damlalarýnýn yanýnda toprak kadar aþaðý ve deðersiz kalýr!..

Heybet, korku, saygý ve sevgi gibi insaný duygulandýran, gönül tasýný yakan ve kâlbden sefil arzularý sýyýrýp atan, ulvî hislerin çepeçevre ruhu sardýðý ânýn þehâdet kanýdýr gözyaþlarý...

Bulut bulut yükselip, Hakk Rahmeti'nin eteklerine dudak gezdiren, bu fanî âlemin bekâya mazhar pýrlantalarýdýr gözyaþlarý...

Bu tuzak ülkesinde, böylesine pervaz ediþlerle arþiyeler yapýp, nazlý nazlý lâhut âleminin kapýsýný çalmak baþka hangi fâniye müyesser olmuþtur?..

Eserinde esrarýný izlemek; buldukça aramaya istek kazanmak ve Yunus diliyle "Deryada mâhî ile, Sahrada âhû ile" O'nu yâd etmek, inlemek... Her yerde O'nun haberini sormak ve sonra çözülen her düðüm karþýsýnda buzlar gibi erimek... Sel olup çaðlamak, baþýný taþtan taþa vurup aðlamak... Týpký Yunus gibi, Celâleddin-i Rumî gibi, devrin "Büyük dertlisi" gibi yanmak, kavrulmak... Hangi saadet bundan daha tatlý, hangi haz bundan daha içten olabilir?

Annenin aðlamasý içten içedir; riyâsýz, âri ve durudur. Onun her iniltisinde binlerce ney feryadý gizlidir. Yavru da aðlar. Hem de dünyaya gelir gelmez... Ýyi güne ereceðine, saadet göreceðine, yahut baþýna geleceklere, ihmâl ediliþine belki de atalarýnýn günahýna ve çevresinin körlüðüne...

Ak alýnlý, ak duvaklý geline, ananýn en kýymetli hediyesi ayrýlýk gözyaþlarýdýr. Ýnce gelin, hayatýnýn sonuna kadar, o saflardan saf, inci danesi gözyaþlarýný unutamaz. Onlarý unuttuðu gün, anayý da unutur, atayý da...

Bir düþünün, gözü dolu bulut ana, üzerimize aðlamasa, nice olur hâlimiz? Ya o da denizler gibi cimri olsaydý; güneþ vurmadan incelmese, buharlaþmasa ve yukarý uçmasaydý. Ya o, öyle mi? Yaz demez, kýþ demez, bahar demez, güz demez daima aðlar...

Nebîsinin diliyle Hakk; millet haysiyetini, memleket namusunu görüp gözeten göze denk tutar aðlayan gözü. Zaten "Aðlamayan gözden sana sýðýnýrým" dememiþ miydi?.. Týpký þeytanýn hilelerinden, hasis duygularýn ezip geçmesinden Allah'a sýðýndýðý gibi...

Ermiþin nazarýnda gözyaþlarý, Cennet pýnarlarýndan daha deðerlidir. Zira o damlalar, "tamuyu" söndürecek bir iksir sayýlýr Rahmeti Sonsuz'un katýnda...

Hakk'ýn sâfî Nebîsi Âdem (as) saadet kâsesini gözyaþlarý ile doldurup içmedi mi?..

Dertli Nebî, tûfan Peygamberi (as) o katrelerle âlemi sele vermedi mi? Yaradýlýþ esrarýna ilk dokunan Mevlâ'nýn Halîl'i "Hasbî, Hasbî" diyerek gözyaþlarýyla ateþi "berd ü selâm"1 etmedi mi?

O incelerden ince, Hakk esrarýnýn merkezleþtiði, Faraklit müjdecisi Ruhullah'ýn hâli hep aðlamak deðil miydi?

Mâsum Resûl Dâvud (as)'ýn aðlamalý feryadý deðil miydi ki, insan derûnunda lâhûtî âhenk ve sýzlanýþýn adý olan Zebur'u tilâvet ederken, en ince gönül telleri üzerinde yüzlerce mýzrabýn âhý duyulurdu.

Ve, son durakta, en doðru yolun baþýnda, büyük muammanýn Keþþâfý, yaradýlýþýn özü aziz Ruh, kördüðümü çözer gibi bu esrarý gözyaþlarýyla çözmedi mi? Tâ ana kucaðýnda bin niyaz ile "Ümmetim, Ümmetim..." dediði andan, ba'sü badelmevt'e ve ötesine kadar hep ayný þey için inlemedi mi?

Þâir Ýkbal, bir yüksek toplulukta, ruhlarýn huzurunda, Nebîler Sultaný'na "En muteber hediye" deyip, bir bardak þehid kaný takdim etmiþti. Ben gökler ötesi o âlî meclise çaðrýlsaydým, günahýma aðlamýþ kimselerin gözyaþlarýný alýr götürürdüm.

"Aðla ey gözlerim, gülmezem ayruk,
Dost iline varup, gelmezem ayruk."

Kavuþmak için aðlamak ve kavuþmuþ olmaktan ötürü aðlamak...

Bu aðlayýþ, bir yetimin, bir ümitsizin aðlayýþý da deðil.. Bu aðlayýþ tam bilemeden, öze eremeden veya visâlin neþ'esinden, huzurun heybetinden doðup gelen bir aðlayýþtýr. Sonunda rahmetin tebessümü olduðu için de, tatlýdýr. Ve yine bu aðlayýþ, bulup bildiðini buldurma ve bildirme yolunda olduðu için de hüsransýzdýr.

"Sular gibi çaðlasan, Eyyûb gibi aðlasan,
Ciðergâhý daðlasan ahvalini sormaz mý?"

Anadolu insaný bu ma'nâda aðladý. Kurduðu umranlarýn çamurunu hep böyle gözyaþlarýyla yoðurdu.

Gözyaþlarý ruh inceliðinin þâhitleridir. Ýnce insan, yüzünü gözyaþlarý ile yýkayan insandýr. Ýçi sýzlamayanlar, kirpiði ýslanmayanlar kem talih hoyratlardýr. Bu incelik bir havâr^ý inceliði de deðildir. Þecaat ve cesaret arz edeceði yerde, o birden bire tunçlaþýr, demirleþir; aþýlmaz ve bükülmez hâle gelir. Ýþte o en büyük devlet adamý Ömer, Peygamber hâlesinde en büyük devlet adamý... Þiddeti, öfkesi ve nefretiyle beraber, bir kâlbi kýrýðýn yanýnda, bir "yerdeki yüz" karþýsýnda çocuk gibi hýçkýra hýçkýra aðlar ve etrafýný da aðlatýrdý.

O manzumede daha niceleri vardýr ki, haykýrýþý arslanýn ödünü koparmýþ, ormaný velveleye vermiþ; harp meydanlarýnda bir haykýrýþla bin hânümâný harap etmiþtir. Fakat, Hakk'ýn huzurunda, muhasebe ânýnda öylesine incelerden ince bir hâl almýþtýr ki, ancak Cennet hûrîleri o kadar incelikten haberdar olabilirdi.

Uzun senelerden beri ne kadar hasretiz gözyaþlarýna!.. Onu, bu memleketin taþýna, topraðýna, evine, mâbedine sormalý. Sormalý þu daðlara, taþlara ve üzerinde uçuþan kuþlara... Ve bütün bir mâziye sormalý, baðrýna kaç damla gözyaþý düþtüðünü. Sonra mâbedlerdeki sütunlara, geniþ kubbelere ve çevredeki cidarlara da sormalý, ne zamandan beri hýçkýrýða hasret olduklarýný. Seccadelere de sormalý, kaç defa gözyaþlarýyla ýslandýklarýný. Bu kadar içten uzaklaþýlan, bu kadar gönüle yad kalýnan ikinci bir devir gösterilebilir mi?..

Timdi sizler, ey bütün bir tarih boyunca aðlamayý unutmuþlar! Gamsýzlar, dertsizler ve aðlanacak hâllerine gülenler! Gelin; þu çýkmazýn baþýnda durup asýrlýk gamsýzlýðýmýza bir son vererek beraber aðlýyalým! Cehaletimize aðlayalým! Kaybettiðimiz þeylerden habersizliðimize aðlayalým! Kusurdan bir heykel hâline gelmiþ mahiyetimize, duygularýmýzýn dumura uðrayýþýna ve hoyratlaþan gönlümüze aðlayalým! Bu vaziyette öleceðimize, öldüðümüz gibi dirileceðimize, tasmalý ve prangalý büyük imtihanda, en büyük merasimde fevc fevc geçecek olan mâzinin þanlýlarý arasýnda yer bulamayacaðýmýza aðlayalým! Daldan kopan bir meyve gibi, yalnýz düþüþümüze, ayaklar altýnda eziliþimize, rahmetten cüdâ kalýþýmýza aðlayalým!..

Yukarýlara doðru güvercinler gibi kanat çýrpalým ve çok yükseklerde öyle bir "Âh!" edelim ki, ünümüz, gözyaþlarýndan meydana gelen bulutlarý harekete getirsin. Sonra ateþimizi söndürecek o damlalar, yaðmurlar gibi baþýmýzdan aþaðýya insin ve ateþimizi söndürsün. Kin ve nefret ateþini. Bütün dünya ve ukbâ ateþini...

Allah'ým! Sen'den diliyor ve dileniyoruz: Gözlerimize yaþ ver ve bizi aðlat! Merhamet etmen için. Sen'den uzak kalýþ hasretini duyamayýþýmýza aðlat! Gönlün þâk þâk oluþuna, aðyar ateþine yanýþýna, öyle aðlat ki, sîneler kebâp olsun… Ondan bir bir feryat çýksýn, meleði ve feleði velveleye versin.

Beni de aðlat; gece kadar karanlýk ruhuma þefkat et de aðlat! Aðlamalarýma dahi aðlamam lâzým geldiði için aðlat! Bükülmüþ þu kaddime, solgun ve ölgün rengime, burulmuþ boynuma ve kýrýk kâlbime merhamet et de aðlat! Þu en sâkin anda, sýzlanýþlara cevap verdiðin dakikalarda, kapkara gönlümle deðil, Sen'den baþkasýna secde etmeyen baþýmla sana dönüyor, titreyen dudaklarýmla aðlatmaný diliyorum.

Heyhât ki "merhamet, merhamet" diyeceðim an, bir hâil gibi günahlarým karþýma dikiliyor ve içimde yýðýn yýðýn burkuntu meydana getiriyor. Allah'ým! Benim uzaklýðým itibariyle deðil, Sen’in yakýnlýðýn hürmetine kâlbime rikkat ver ve öyle aðlat ki, kendimi kaybedeyim, yolunda ar ve haysiyetten geçeyim, tâ "Bu delidir" desinler..

"Gidip boynumda zincir ile Ravza-ý Pâk'a, o denlü aðlayam ben ki, görenler hep beni dîvâne sansýn" Ola ki, düþen damlalardan bir tanesi aþkýna düþmüþ olur; iþte o, benim için ummanlara bedeldir. Þehid kaný kadar aziz gözyaþlarý içinde nefesim kesilirken varlýk sýrrýný bana duyur. Þu kararsýz gönlümü doyur. Hicabýmdan yüzümü saklamaya çalýþayým. Habibi'ne görünmek istemeyeyim. Piþdarým ve âli rehberimden kaçayým. Sonra bir âli dîvân kurulsun. Ben zülüfleri daðýnýk, hýçkýrýklarý gýrtlaðýnda düðümlenmiþ, yüzü karalarýn uðramadýðý o dîvâna çaðrýlayým "Lâ tüâhiznâ" kalkanýyla huzura varayým. Kirlerime göz yumup "bu da bizdendi" desinler; dilenciye bir mülk baðýþlasýnlar. Çöl yolcusunu sevindirip bir bulut ve bir meltemle imdadýma yetiþsinler. Sevincimden orada yýðýlýp kalayým. Gözyaþlarým içinde boðulayým!..
:(

Gönderme Tarihi: 12.02.2006 - 17:44

Konudaki Mesajlar:

HIRİSTİYANLARIN GAZETESİNDEN PEYGAMBER EFENDİMİZE HAKARET!..

	yusuf2023

Diyalog boşuna mı?

34 Mesaj -

HÜSEYÝN GÜLERCE
Diyalog boþuna mý?

Danimarka merkezli karikatür provokasyonu, uluslararasý bir krize yol açtý. Bu kriz, on yýldan beri hýzlanan medeniyetler (kültürler ya da dinler) arasý diyalog çabalarý için ne ifade ediyor? Hýristiyan ve Müslüman dünya arasýnda týrmanan güven krizine bakarak “diyalog boþuna mý?” diye düþünmek mi gerekiyor?

Tam tersine bütün bu olanlar, din müntesipleri, farklý kültür ve inanç sahipleri arasýndaki diyaloðun önemini bir daha vurguluyor. Nitekim Birleþmiþ Milletler Genel Sekreteri Kofi Annan, Ýslam Konferansý Örgütü (ÝKÖ göz kırpma

Genel Sekreteri Ekmeleddin Ýhsanoðlu ve AB Ortak Dýþ Politika ve Savunma Yüksek Temsilcisi Javier Solana’nýn birlikte hazýrladýklarý çaðrýda, “diyaloðun çok acil biçimde yenilenmesi ihtiyacý ortaya çýkmýþtýr” deniliyor.

Karikatür krizi, hem diyalog için alýnmasý gereken yolun ne kadar zor ve zahmetli olduðunu, hem de bu konuda acele etmemiz gerektiðini ortaya koydu. Özellikle de “gönüllüler hareketi” diye ortaya çýkan ve dünyanýn dört bir tarafýndaki eðitim kurumlarý, kültür ve diyalog merkezleri ile kendimizi ve deðerlerimizi bütün insanlýða anlatma gayretlerinin katiyen gevþememesi zarureti anlaþýlmýþ oldu. Gidilen yerlerin, evrensel deðerlerde buluþma ve sulh adalarý oluþturma adýna iyice tahkim edilmesi, hýzla yeni sulh adalarý hazýrlanmasý meðer sanýldýðýndan da önemliymiþ. Meðer “medeniyetler çatýþmasý” arzu edenlerin bir bildiði varmýþ. Her iki tarafta da kitleler meðer hazýrlanan oyunlara ne kadar çabuk geliyormuþ. Meðer hazýrlanan oyunun, her iki tarafta da suflörleri ayný olan aktörleri varmýþ.

Bu oyunu ancak, diyalogda samimi olanlar acele ederlerse bozabilirler. Biz insanýmýz adýna 90 ülkede 500 okulumuz var diye seviniyorduk. Þimdi keþke diyoruz sayýlarý hem de daha fazla ülkede 2.000 tane olsaydý.

Geçtiðimiz 23 Aralýk’ta muhterem Fethullah Gülen’in bir ikindi sohbetini dinlemiþtim. Acelecilik mevzuunda konuþuyordu. “Hizmetlerin, yapýlan iþlerin aculiyete (aceleciliðe) tahammülü yok” diyordu. “Bazen birkaç neslin ömrünü alýr bu mesele” diyordu. “Yeni bir insanlýðýn oluþmasý hemen olacak bir iþ deðil, yaptýðýnýz þey iman kazandýrma, hakikat eri haline getirme, adanmýþ insan haline getirme. Yani kalbe müteallik þeylerle uðraþýyorsunuz. Siz öyle bir þeye talipsiniz ki, bu meselenin aculiyete tahammülü yoktur.” diyordu. Sonra da þu önemli hususun altýný çiziyordu:

“Neticeyi elde etmede deðil, vazifeyi yapmada aculiyet lazým. Size düþen vazife, Allah’ý anlatmak. O’nun adýný yüceltmek, Allah’ýn rýzasýný aramaktýr. Allah buna bakar. Ýnsanlarýn yüzde 80’inin imana gelmesi sonuçtur. Senin benim iþimiz deðil o. Vazifede acele edilmelidir. Diyalog mevzuu da öyle. Dünya ile daha çabuk münasebete geçmek lazým. Çok hýzlý davranýlmalý. Daha önce diyaloðu kendi hedefleri için kullananlar vardý, yine varlar. Ancak þimdi samimi diyalog taraftarlarý da var. Okullar açýlmasý ve diyalog mevzularýnda aheste davranmak, aðýrdan almak vefasýzlýk olur. Sizleri tanýyýnca seviyorlar. ‘Daha önce neredeydiniz, neden geç geldiniz?’ diyorlar. ‘Sizlerle daha önce tanýþsaydýk þimdi babam da Allah’ý, Hz. Muhammed’i, Kur’an’ý biliyor olacaktý’ diye gözyaþý dökenler var. Gâvur demek kolay, vazifeyi yapmak zor...” Bu sözlerden bir buçuk ay sonra yaþadýklarýmýz, diyaloðun ve bu mevzuda acele edilmesi gerektiðinin önemini herkese en açýk biçimde anlatmýþ bulunuyor.

Diyaloðu istismar edenlere, insanlýðýn önündeki bu tek çýkýþ yolunu provokasyonlarla, tertiplerle dinamitlemek isteyenlere aldýrmayalým. Sayýn Gülen ne güzel ifade ediyor: “Baþkalarýný rencide etmeme hassasiyetiniz, sizin de rencide olmanýzý önler.” Batý’nýn bir kýsým temsilcileri, kendi koyduklarý deðerlere arkasýný çevirse de biz kendimize yakýþaný yaparak yolumuza devam edelim.

Gönderme Tarihi: 12.02.2006 - 15:29

Konudaki Mesajlar:

HIRİSTİYANLARIN GAZETESİNDEN PEYGAMBER EFENDİMİZE HAKARET!..

	yusuf2023

Karikatür edepsizliği ve üslûbumuz -1

34 Mesaj -

M. FETHULLAH GÜLEN
Karikatür edepsizliði ve üslûbumuz -1 (*)

Soru: Tarihin deðiþik devrelerinde farklý vasýtalarla yapýldýðý gibi günümüzde de medya yoluyla Peygamber Efendimiz (aleyhissalatü vesselam)’a ve dinimizin esaslarýna hakaret ediliyor ve bunun adýna da “düþünce özgürlüðü” deniyor. Dünyanýn dört bir yanýndaki Müslümanlar da deðiþik þekillerde tepkilerini ortaya koyuyorlar. Bu hâdiseleri nasýl deðerlendiriyorsunuz? Tepkilerin haklýlýk çerçevesinde kalmasý ve müspet netice verebilmesi için nelere dikkat edilmelidir?

Bir küçük baþlangýçla bazý ülkelerde bunu yapanlar, -zannediyorum- bizde olduðu gibi radikal bir kesim. Bunlar, aþýrý, müfrit, baþka düþüncelere karþý saygýsýz, mutaassýp insanlar. Bu tip insanlar Danimarka’da da, Fransa’da da, Almanya’da da vardýr. Bunlardan bazýlarý din kaynaklýdýr. Daha doðrusu bu aþýrýlýklarýný, dinî telakki ve kültürlerine baðlarlar. Bazýlarýnda ýrkî mülahazalara, bazýlarýnda ise sadece Ýslam düþmanlýðýna baðlýdýr ve Ýslam düþmanlýðý çerçevesinde cereyan eder ve bir cephe oluþur. Bu, Türkiye’de de vardýr.

Burada istidradî bir þey söyleyeyim: Elbette Danimarka’ya, Fransa’ya ve baþka bir ülkede olursa onlara iyi veya kötü diyeceðim þey olur. Fakat onlar kalkýp bize, “Allah aþkýna! Sizin gazetelerinizde Kur’an-ý Kerim’e çöl kanunu denmedi mi? O’na da Arap’ýn Peygamberi denmedi mi? Teaddüd-ü zevcâtýna dokunulmadý mý? Ahlak adýna, evrensel insanî deðerler adýna mesajýna karþý çýkýlmadý mý? Ve O’ndan kurtulmayý bir yönüyle insanî bir kurtuluþ saymadýnýz mý?” deseler zannediyorum bunlara karþý diyeceðimiz hiçbir þey olmaz. Bir de meselenin bu yönü var. Ve hâlâ kenarýndan, köþesinden O’na saygýsýzlýklar yapýlýyor. O’nun izine, âsârýna karþý hürmetsizlik irtikap ediliyor. Ve çoklarý da bunlara sükût edip geçiyor. Çoklarý da bu saldýrýlarý, çaðýmýz adýna bir þey yapmýþ gibi göstermeye çalýþýyorlar. Bu, istidradî bir meseleydi.

Düpedüz saygýsýzlýk...

Taassup her ülkede olur ve þimdiye kadar da çok olmuþtur. Hususiyle Batý, demokrasi, cumhuriyet filan deriz de belki idarelerde, demokrasi, cumhuriyet, insan haklarýna ve vicdan hürriyetine karþý saygý olmuþtur. Böyle kabul edenler vardýr da fakat damarlarýnda dünden bugüne tevarüs edegeldikleri bir taassup da vardýr. Bu toplumlarýn böyle olduklarýný hesaba katarak münasebetlerinizi ona göre sürdürmeniz lazým. Bunlarý böyle kabul edeceksiniz. Kabul edip de hakaretlerine, tezyiflerine, tahkirlerine sükût mu edeceksiniz? Hayýr o, ayrý bir mesele. Onu medenice cevaplayacaksýnýz. Meseleyi, diplomatik yollarla halletmeye çalýþacaksýnýz. Belki Gandi’nin bir dönemde Ýngiltere’ye karþý yaptýðý gibi yapacaksýnýz. Mallarýna boykot yapacak, onlarýn yerine baþka milletlerin mallarýný alacaksýnýz.

Zannediyorum Avrupa’daki Müslüman ve Türk nüfusunun çoðalmasý karþýsýndaki rahatsýzlýk farklý þekillerde hastalýk gibi nüksetti bugüne kadar. Þimdi de böyle nüksediyor. Ýdarede veya basýn yayýnda olan insanlar da bu baþýboþ çoðunluðun hissiyatýna mümâþât yapýyorlar. Yani onlarýn hoþuna gidiyor. Bizde bazý kimselerin, okuyucu veya seyircinin hoþuna gitsin diye televizyonlarda, gazetelerde, mecmualarda bu türlü þeylerden bahsettiði gibi orada da böyle oluyor. Belli ki onlar da tabanýn hissiyatýna mümâþât yapýyorlar. Bakýyorsunuz bir politika ortaya koyuyor, sonra da ondan vazgeçiyorlar. Çünkü taban onu istemiyor. Onlar da seçilmek istiyorlar. Taban o halleriyle onlarý seçmeyeceðinden onlar da o hissiyata mümâþât ediyorlar.

Siz sadece hoþgörü, diyalog, konumlara saygý diyen insanlarla karþýlaþýyorsunuz, aldanýyorsunuz. Zannediyorsunuz ki hepsi öyle. Oysaki hepsi öyle deðil. Pek çoðu mutaassýp, çok müsamahasýz. Hatta onlara da böyle belki öfkeyle bakýyorlar. Nereden çýktý bu hoþgörü? Onlar da hoþlanmýyorlar bu türlü þeylerden. Ýþte o zavallý karikatürcü o hissiyata mümâþât yaptý. O hissiyatýn isteðine göre orada büyük bir hata yaptý. Onlarýn kullandýklarý bu argümanlarý, bu yolu siz katiyen kullanamazsýnýz. Çünkü ona dinî kültürünüz mani. Onlar, Efendimiz (sallallâhu aleyhi ve sellem)’e saygýsýzca davranýnca sadece saygýsýzlýk yapmýþ olurlar. Fakat siz o saygýsýzlýðýn onda birini yapsanýz, mesela diyelim ki Hýristiyan âleminin önemli bir kutsalý olan Hz. Meryem’e bir þey derseniz dinden çýkarsýnýz. Hz. Mesih’e bir þey derseniz dinden çýkarsýnýz. Aslî Ýncil’e bir þey derseniz dinden çýkarsýnýz. Mukabele-i bi’l-misil mümkün deðil sizin için. O silahlarý hiçbir zaman kullanamayacaksýnýz. Onlar, sizin Efendiniz’e, Efendiler Efendisi’ne bir þey dedikleri zaman, siz kalksanýz baþka bir dünya için, Hz. Süleyman’a, Hz. Davud’a veya Hz. Musa’ya bir þey derseniz kâfir olursunuz.

Ve dinimizin evrenselliði buradan anlaþýlýyor. Ýslam, -Ýbrahim Hakký Hazretleri’nin üslubuyla- biri Adem, biri Ýdris, Nuh, Hud ile Salih, hem Ýbrahim, Ýshak, Ýsmail zebihullah dahi Yakup ile Þuayb, Zekeriya ile Ýsa, Musa ve diðer peygamberleri kabul ediyor. Bunlarýn hepsi sizin için -bir yönüyle- müteal ve Allah’a en yakýn olan varlýklardýr. Bunlara yakýn olmak, bunlara saygý duymak, Allah’a saygý duymak demektir. Efendimiz (sallallâhu aleyhi ve sellem)’de mesele nasýl ifade ediliyor? Efendimiz’i seviyorsanýz Allah’ý seviyorsunuz. Ve biz dualarýmýzda, “Allah’ým! Bize Zat’ýný sevdir. Bizi Zat’ýna yaklaþtýr ve sevdiklerine yaklaþtýr” diyoruz. Onlar, Allah’ýn sevdikleri insanlar. Doðrudan doðruya Zat’ýn tecellisi.. lâakal sýfat-ý sübhaniyenin tecellisi ile özel mahiyette, hususi donanýmlý insanüstü varlýklar olarak gönderilmiþlerdir. Bu, sizin için bir iman meselesidir. Onlardan uzaklaþýnca, imandan uzaklaþmýþ olursunuz. Onlara bir þey deyince, imandan uzak kalýrsýnýz. Dolayýsýyla kültürünüz onlarýn yaptýðý o saygýsýzlýða, o terbiyesizliðe aynýyla karþýlýk vermeye müsaade etmiyor.

Öyle ise baþka þekilde o meseleyi savmaya bakacaksýnýz. Onun adý düpedüz saygýsýzlýktýr. Enbiya-ý izam’a itâle-i lisanda bulunma (dil uzatma) ve bir buçuk milyar insanýn saygý duyduðu bir zata karþý saygýsýzca davranma.. o bir buçuk milyarýn dýþýnda da dünyada þahsi faziletiyle, meziyetiyle, iffetiyle, ismetiyle, fetanetiyle O’nu deðiþik zaviyelerden ele alýp tahlil eden, büyük gören -Ýþârâtü’l-Ý’caz’da da kaydedildiði üzere- Bismark, Karlayl, Karel, Goethe gibi dünyada müstesna, mümtaz, herkesin böyle takdir ettiði bir zat hakkýnda nâseza, nâbecâ, yakýþýksýz sözler sarf etme çok alçakçadýr. Bunlarda ölçü, kýstas, saygý ve terbiye hissi yok. Bu düpedüz bir küstahlýk. Fakat o alanda sizin yapacaðýnýz küstahlýðýn en küçüðü sizi dininizden eder, Allah’tan uzaklaþtýrýr.

Müslümanlarýn varlýðýný hazmedemiyorlar

Burada yine antrparantez bir þey ifade etmek lazým. O dine canýmýz kurban olsun ki, bizi hiçbir dinden etmiyor, içimizde her dine karþý saygý uyarýyor. Öyle bir din ki, bizi herkesle bütünleþtiriyor, kapýlarýmýzý herkese açmamýzý emrediyor ve biz de herkese sadrýmýzý, sinemizi açýyoruz. Onlar, diþ gösterip salya attýklarý zaman bile biz nezahetimizden, nezaketimizden fedakârlýkta bulunmuyoruz. “Hayýr bu, diþin sýkýlýp sabredilmesi gerekli olan bir husustur. Bu mevzuda mukabele-i bi’l-misil (yapýlanýn aynýyla karþýlýk verme) kâfir olma demektir. Bir insan küfrü göze almadan onlara mukabelede bulunamaz” diyoruz. Ýþte bizim böyle zor bir durumumuz var.

Bir diðer husus da þu: Bazýlarý Müslümanlarýn orada daha evvel baþkalarýnýn yaptýklarý gibi þuurluca bir varlýk göstermelerini hazmedemiyor. Temelde Ýslam’a karþý bir tavýrlarý var. Bir de onlarda görülmeyen bir kast sistemi var, kendilerini âlî görüyorlar. Ayrýca bunlarýn arkasýnda tahrike gelen insanlar var. Bunlar, merkebin üzerinde bir Piyer Martin’le ayaklanan, ordular teþkil eden toplumlardýr. Her zaman kitle ruh haleti ile harekete geçebilecek saf yýðýnlardýr. Dolayýsýyla çok rahat tahrik edilebilir. Bir de, orada, yenilerde þuurluca oluþan Ýslami toplumdan rahatsýzlar. Onlar, ona entegrasyon deseler de fakat bekledikleri o deðildi. Çünkü ilk planda Avrupa’ya ister Maðrip ülkelerinden isterse Türkiye’den giden insanlar, iþçi olarak gitmiþlerdi. -Onlarýn nazarýnda- bu cahil, aptal ve üçüncü sýnýf insanlar nasýl olsa asimile olacak, bu nesil olmasa bile arkasýndan gelenler asimile olacaklardý. Çünkü bunlar cahildi. Onlarý da biz rahatlýkla kendimize benzetiriz diye düþünüyorlardý.

Fakat arzu ettikleri gibi olmadý. Onlar kendi aralarýnda orada organize oldular, iþ sahibi oldular, güçlendiler, Avrupa toplumu haline geldiler. Düþünün ki Kýta Avrupasý’nda 15-20 milyon Müslüman var. Türkler de bunlarýn içinde. Diðer Avrupa kýtalarýný da kattýðýmýz zaman 30 milyona yakýn Müslüman var. Bu, kocaman Avrupa’daki herhangi bir ülkeden çok büyük demektir. Bu nüfus onlarý korkutuyor. Bir de bazý Müslümanlar, þuurluca, ciddi, nüfusa prim veriyorlar. Bazý yerlerde Rumlarýn ve Yahudilerin yaptýklarý gibi bir çocuðunuz olduðu zaman þu prim, iki tane olursa þu prim, beþ tane olursa þu, on tane bile olabilir. Onun mükâfatý daha büyük. Ellerinden gelse on çocuk doðuraný, sorgusuz, sualsiz, kabirsiz, mizansýz, sýratsýz cennete koyacaðýz diyebilirler. Þayet bazý Müslümanlar bu mülahazaya uyanmýþlarsa, bu orada ciddi endiþe uyarýr. Sosyal coðrafya deðiþiyor demektir. Farklýlaþýyor, yani orada farklý renkler oluþuyor. Siz her ne kadar o kültür içinde yetiþseniz bile, yine kendi kültürünüzden bir kýsým izlerle orada mevcudiyetinizi devam ettiriyorsunuz. Onlar entegrasyon diyorlar da öyle deðil. Esas bekledikleri þey asimilasyon. Tamamen orada eriyip gidecek ve onlardan bir toplum haline geleceksiniz. Onlarýn deðerlerini kabul edeceksiniz.

Yakýn tarihte çirkin bir þey daha ortaya atýldý. Bunlar, rastlantý deðildir. Vicdan testi diye bir þey var. Deðer denir mi onlara? Yoksa bu, deðerlerden mahrumiyet midir? Bir deðer yoksunluðu mudur, nedir? Þöyle sorular soruluyor: Bohemlik mevzuunda tepkiniz ne olur? Baðýþlayýn Don Juan gibi bir adam. Siz buna nasýl bakarsýnýz? Ve daha çirkini var. Sodom Godom halkýnýn tavrý gibi. Siz bunu nasýl karþýlarsýnýz? Açýk müstehcenliði nasýl karþýlarsýnýz? Falaný nasýl karþýlarsýnýz, filaný nasýl karþýlarsýnýz? Bâtýlý tasvir, safi zihinleri idlal eder. Ben de uzak duruyorum ondan. Þimdi bunlar çirkin þeylerdir. Ben kendi deðerler manzumeme saygýlý hareket ediyorum. Ve benim için hayat çerçevesidir o ve ben onun içinde yaþýyorum. Sen bununla beni test edeceksin ve adýna “vicdan testi” diyeceksin. Bunlarýn hepsi olumsuz, baðýþlayýn hayvanî þeyler, hayvaniyet ve cismaniyete ait þeyler.. Ben kalb ve ruh hayatý arýyorum ve ona sýçramak istiyorum. Sen beni bohemliðe çaðýrýyorsun, cismaniyete çaðýrýyorsun. Test ediyorsun. Sen bu imtihandan geçersen þayet Avrupa toplumu içinde yaþama hakkýný elde ediyorsun. Yoksa Türkiye’de bazý kimselerin fiþlendiði gibi orada da aynen fiþleneceksiniz. Siz tepkili insanlarsýnýz. Sizin bir yönüyle kendi kültürünüzle baðlý hassasiyetiniz, sinir sisteminiz deðil, hassasiyetiniz.. bunlar felç edilecek. Siz hiçbir þeye tepki vermeyeceksiniz. Sinir sistemi ölmüþ bir insan gibi iðne sokacaklar, çuvaldýz sokacaklar, tepki vermeyeceksiniz. Böyle olmanýzý istiyorlar. (*) Fethullah Gülen'in http://www.herkul.org 'daki konuþmasýndan derlenmiþtir.

Gönderme Tarihi: 12.02.2006 - 15:26

Konudaki Mesajlar: hükümeti hükümetü şikayet etmek istermisiniz!!!

	yusuf2023

		Neyi şikayet edelim

34 Mesaj -

Sizce hükümetin neyiniþikayet edelim. Zaten þikayet etmek dýþýnda ne yapýyorua ki?

Gönderme Tarihi: 11.02.2006 - 15:03

Sayfa (1): (1)

İmzalar göster - Konu olarak göster

Lütfen Seçiniz:

Şu an Yok üye ve 890 Misafir online. En son üyemiz: Didem_
2243 üye ile 29.03.2024 - 11:40 tarihinde en fazla ziyaretçi online oldu.

[Admin | Moderator | Kıdemli Üye | Üye]

Doğum gününüzü tebrik eder, sıhhat ve afiyet dolu ömür dileriz:
ilkser (43), gorkem yildiz (37), akky (39), HAKAN KÜCÜK (51), feride orhan (56), ME10 (47), MDMETIN (39), deniz-19 (37), avni kamzeli (43), asteroit (49), erdem (), Webcam_M (54), sel14tr (44), icalim (53), ilyas.fr (46), maneviyat (46), Ý.TEKGÜL (55), vgozukara (42), EMRULLAH (39), artvinli (59), emineyzc (48), looder (56), Cheetah (34), Keje (43), sahmeran28 (50), meto54 (63), selmani fahrisi (40), alonewolf (47), ibocan2 (42), chocuq87_54 (37), KaRaGoZLuM (41)

Son 24 saatin aktif konuları - Top Üyeler

Copyright © ((( RAVDA.net ))) * İrtibat * RAVDA Reklam Servisi * Tüm hakları saklıdır, izinsiz alıntı yapılamaz.
Sitemizde yayınlanan imzalı yazıların içeriğinden yazarları, forum ve yorumlardan ekleyen şahıslar sorumlu olup, kesinlikle sitemiz sorumlu değildir.

Sayfa 0.57176 saniyede açıldı

Reklamlardan
RAVDA sitesi
hiçbir şekilde
sorumlu değildir.