generique colchicine stromectol generique stromectol generique kaletra ivermektin naprosyn natyl nebilet neggram negram nemexin neo stediril neoral neurolithium neurontin neurotop nexium nimotop nivaquine nizoral cream nizoral nolvadex nootropil norflocine norlutate noroxin norsol nortrilen norvasc norvir novonorm nyolol ocuflox oculastin oftan olmetec plus olmetec omix omnicef onymax optivar orelox orfiril osiren otrivin rhume des foins oxsoralen
     
     

0
0
0
0
Forum Giris Giris Üyeler Ekibimiz Arama
Toplam Forum: 69     ***     Toplam Konu: 30100     ***     Toplam Mesaj: 148193
  
  Beni hatırla
Forum Anasayfa » Arama Sonuçları

102 Sonuç - Yeni Arama
Sayfa (6): (1) 2 3 weiter >
Gönderen Mesaj
Konudaki Mesajlar: Konu icon DÜZCELİ MEHMED*** KİTAP***
asanyakan su an offline asanyakan  
Konu icon    DÜZCELİ MEHMED*** KİTAP***
401 Mesaj -
********** DÜZCELÝ MEHMED************

OKULLAR AÇILIYORDU
Öðretmendim.

Okullarýmýz yeni açýlmýþtý.

Meslek hayatýmýn yirminci yýlýndaydým. Okulun her açýlýþýnda yaþadýðým o tarifsiz

Mutluluðu ,doyumsuz iklimini yeniden yaþýyordum. Bu öylesine bir haz ve lezzetti ki,

Öðretmenlik yapmayan bir insana bunu anlatmak mümkün deðildi. Okula,mesai arkadaþlarýna ve öðrenciye hasret kalmanýn ne demek olduðunu,öðretmenden baþkasý asla bilemezdi.

Okul,öðretmen ve öðrenci,birbirinden ayrýlmaz kopmaz ve ayrý düþünülemez bir þekilde,

Bir bütün oluþturmuþlardýr. Birini diðerinden koparmak mümkün deðildir.

Bunun hiçbir maddi izahý da yoktur. Bu bir sevda ,bu bir hasret ,bir gönül ve bir

Mutluluk iksiridir.

Hele öðrenci öðretmen için neler deðildir ki?

Bir öðretmen için onun öðrencisi,mutluluðunun hayatýnýn ve yaþama direncinin ayrýlmaz bir parçasýdýr. Bir öðretmeni,bu iklimden kopardýðýnýz an ,onun dünyasýný yýkarsýnýz.

Þair öðretmen boþuna mý yanmýþtýr.

Onlar benim herþeyimdir.

Hayat suyum ,ekmeðim.

Gönül saksýmda açan;

Renk renk,desen desen,

Mis kokulu çiçeklerim....

Onlar benim herþeyimdir;

Dualarým,dileklerim...

Ya Rab! Ayýrma beni,

Onlar benim meleklerim.

Meslek hayatýmda yirminci defa ayný heyecan ve ayný duygularla okuluma ve öðrencilerime kavuþmuþtum. Bu tarifsiz mutluluðun etkisinde o kadar

Kalmýþ olacaðým ki,hiç farkýnda olmadan ,adeta bütün öðrencilerimi bir çýrpýda

Kucaklamak ister gibi,okula girerken kollarýmý açtýðýmý farkettim. Sanki o esnada

Bütün acýlarým elemlerim ve kederlerim bitmiþti.

Okulun o büyülü havasýný soluyan bir kiþi;ekmeði,suyu,havayý ve mutluluðu

Baþka yerde arayabilir mi?

Yine þair öðretmenin dediði gibi;

Ben okulda doðdum.

Güllerle,çiçeklerle büyüdüm.

Onlarla aðladým,onlarla güldüm.

Benim için Allah a kalkan eller ,

Yüreklerinde tertemiz duygular,

Ýþte benim sermayem ,ödülüm;

Okuttuðum çocuklar...

Mezar taþýma öðretmen; diye yazýn.

Belki de gelip,dua okurlar....

DAHA ÝLK DERSÝMDE SÜPRÝZ BÝR GELÝÞME
Bu hisleri,bu heyecaný ve bu duygularý yeniden yaþayarak,kendimi ilk dersimde bulmuþtum.

Üniversiteyi yeni kazanmýþ pýrýl pýrýl gençler...

Gözlerinde ürkek bir ýþýltý,tatlý bir tedirginlik ve yeni üniversiteli olmanýn heyecaný

Okunmaktaydý.

Elli kiþilik bu sýnýfýn,yarýdan fazlasýný erkek öðrenciler,diðerlerini ise kýz öðrenciler

Teþkil ediyordu.

Önce kendimi tanýtýp,öðrencilerin tedirginliklerini giderecek bir giriþ yaptým.

Okulun,okumanýn ve bu zamanda üniversiteyi kazanmanýn önemini anlatarak,öðrenciler onure etmeye çalýþtým. Ayrýca,derslerden ve sýnavlardan korkmamalarý gerektiðini,devamlý ve düzenli çalýþmalarý halinde,beklediklerinin de üstünde bir baþarý gösterebilceklerini ifade ettim.

Bu konuþma üzerine öðrencilerin;kýsmen de olsa ,tedirginliklerinden ve endiþelerinden kurtulduklarýný müþahede ettim.

Sonra da öðrenciler tek tek tanýmaya baþladým. Her öðrenci adýný,soyadýný ve memleketini söyleyerek,ne için öðretmenliði seçtiðini anlatmaktaydý.

Tanýþma faslýnda isminin Düzceli Mehmet olduðunu söyleyen uzun boylu,hafif esmer tenli,saçlarýný arkadan baðlamýþ,kulaklarý küpeli,kollarýnda ve boynunda bol aksesuar bulunan bir öðrenci dikkatimi çekti.

Üzerinde elbisenin de garip renkler taþýdýðý ve sýra dýþý dikildiði belliydi. Öðrencinin yüz ifadelerinde ve tonunda açýk bir sertlik ve aykýrýlýk hissedilmekteydi. Bu , bütün sýnýfýn da dikkatini çekmiþti.

Tanýþma faslýndan sonra, her dönem baþlarýnda yaptýðým gibi,öðrencilerden neler isteyeceðimi ve neler bekleyeceðimi ifade etmek için yeniden masaya geçerek konuþmaya baþladým:

Arkadaþlar dedim. beni dikkatle dinlemenizi istiyorum. Bu dönem boyunca,sýnýf disiplini ve düzeni konusunda bazý kurallar oluþturacaðýz . birlikte oluþturacaðýmýz kurallarý bir metin haline getirip,her öðrenci altýný imzalayacak. Bu kurallarý birlikte tavizsiz olarak uygulayacaðýz.

Bu kurallar þunlardýr: derse 5 dakikadan fazla geç kalan sýnýfa alýnmayacak. Devamsýzlýk hakkýný kullandýktan sonra , ders saati kadar bir defaya mahsus olmak üzere ,ek mazaret hakký verilcek. Derse birlikte hazýrlanýp ,birlikte iþleyeceðiz. Söz almadan konuþulmayacak. Sýnýfta bir kiþi konuþurken onun sözünü kesmek,müdehale etmek,sert tepki göstermek veya baþkasýnýn dinlemesini engellemek olmayacak. Her görüþe,yoruma ve deðerlendirmeye saygý gösterilecek. Eleþtiriye açýk olunacak,eleþtirilmekten dolayý

Kýrýcý sözler söylenmeyecek. Maddi veya manevi anlamda ,herhangi bir sýkýntýsý olan,yardým için arkadaþlarýný veya dersin öðretmenini haberdar edecek. Araþtýrma gruplarý oluþturulacak. Kitap okuma ve inceleme çalýþmalarý yapýlacak. Kararlara uymayanlar,sýnýfýn ortak tepkisiyle cezalandýrýlacak. Sýnýfta baþarý gösteren öðrenciler,yine sýnýfýn ortak kararýyla ödüllendirilecek. Kararlar oy çokluðuyla alýnacak.

Bu kurallarý deðerlendirmenize sunmak istiyorum. Hepsini madde madde tartýþalým.

Uygun bulmadýklarýnýzý,gerekçe göstermek kaydýyla çýkarabiliriz veya baþka maddeler de ilave edebiliriz. Birlikte mutabýk kaldýðýmýz maddeleri metin haline getirip imzanýza sunacaðým. Ne dersiniz?

Öðrencilerde,belki de ilk defa böyle bir durumla karþýlaþmýþ olmanýn belirli bir sessizliði vardý. Kafalarýnda ,nasýl bir tepki verceklerini henüz oluþtumadan ,orta sýralarda oturan uzun saçlý ve aykýrý görünüþlü öðrenci Düzceli Mehmet,izin almadan ayaða fýrladý.

;Bütün bunlar çok saçma þeyler;dedi. ;burasý ortaokul deðil,bir üniversitedir. Disiplin,düzen,kural ve yasak saçmalýðýna burada da mý devam edeceðiz?

Biz buraya özgürce okumaya ve yaþamaya geldik. En nefret ettiðim þey kurallarla yasaklarla yaþamaktýr.

Ses tonunu daha da yükselterek:

;Bunlarý asla kabul edemem. Kurallar beni sýkar ve huzurumu kaçýrýr. Eðer beni sýkboðaz edip, kurallara boðarsanýz ,burada bir gün bile duramam

çevresini etkileyip,kendine destek bulmak umuduyla etrafýna þöyle bir göz atarak konuþmasýný sürdürdü:

zannederim ki arkadaþlar da ayný görüþtedir

Öðrenci,heyecanlý biraz da hükmedici bir ses tonuyla sýraladýðý itirazlarýný daha bitirmemiþken,en arka sýrada oturan bir baþka öðrenci ayný sertlikteki bir ses tonuyla:

Arkadaþ dedi;kendi saçma görüþlerine bizi alet etme. Ýnsanlarýn bulunduðu her yerde kurallar vardýr. Burasý dað baþý deðildir. Kurallar olmazsa,düzen ve çalýþma disiplini nasýl oluþacak

Bir baþka öðrenci:

;Memlekette demokrasi var diye çýkýþtý. ;Kararlar ortak alýnýr. Hocamýzýn da önerisi zaten böyleydi. Hiç kimse ,kendi keyfine ve arzusuna göre çevresine hükmedemez

Bir kýz öðrencinin itirazý da ,bir baþka boyutu oluþturuyordu:

;Senin hiçbirþeye itiraz etmeye hakkýn yoktur. Baksana haline,istediðin gibi giyiniyor ve konuþuyorsun. Ya bizler,baþýmýzý açýp girmek zorunda kalýyoruz. Bu konuda konuþmasý gereken varsa bizleriz,siz deðilsiniz

Adýný Düzceli Mehmet olarak ifade eden aykýrý öðrenci,beklemediði bu reaksiyon karþýsýnda þaþýrmýþtý. Öðrencilerden destek beklerken ilk tepkiyi onlardan görmüþtü.

Saðdan soldan gelen yoðun itirazlar karþýsýnda bunalan Mehmet ;in imdadýna ben yetiþtim.

Arkadaþlar diye baðýrdým. Önce herkes yerine otursun ve beni dinlesin

Sýnýftaki dalgalanma durdu. Ben de konuþmaya baþladým.

;Þimdi,sýnýfta neden bazý kurallar oluþturmak istediðimi,herhalde çok iyi anladýnýz.çünki kuralsýz hayatta kargaþa ve boðuþma vardýr. Kurallar yerli yerinde kullanýldýðý zaman,kimsenin hayatýný kýsýtlamaz ve engellemez. Tam aksine,iyi iþleyen kurallar;düzenli ,tertipli ve huzurlu bir hayat biçimi oluþturur

Konuyu deðiþtirerek konuþmaya devam ettim:

;Düzceli Mehmet in birazcýk sert çýkýþýný ve görüþlerini açýk bir dille ifade ediþini,çok yadýrgadýðýnýzý görüyorum.

Üniversiteye gelmiþ olan siz deðerli arkadaþlarýn,bu konuda biraz daha anlayýþlý olabilceklerini beklerdim

Öðrencinin birisi:

;Yani mehmet in bu davranýþýný doðru buluyormusunuz,hocam? ; diye atýldý.

Anlatmak istediðim ve hoþ gördüðüm taraf,mehmet in davranýþlarý deðildir. Anlatmak istediðim þudur:

Sýnýfta her öðrenci,rahatlýkla kendisini ifade edebilmeli,görüþlerini anlatabilmeli,faydasýna inandýðý yorumlarý yapabilmelidir. Ancak bu þekilde uzlaþma ve ayrýlma noktalarý anlaþýlýr,kiþiler daha iyi tanýnýr ve problemlerin konuþarak çözülmesi daha rahat gerçekleþir.

Olaylara farklý bakýþýmýzýn,farklý yorumlamamýzýn ve farklý deðerlendirmemizin çok tabii ve çok doðal bir þey olduðuna artýk alýþmalýyýz. Bizler makine aksaný deðiliz ki ebadýmýz,tonajýmýz,hýzýmýz ve yönümüz ayný olsun.

Farklý olmak,farklý bakmak,farklý görmek ve farklý düþünmek canlýlýk,hareket ,yenilik ve

Alternatif çokluðu meydana getirir. Bir bilim yuvasý olan üniversitelerimizde buna çok ihtiyaç vardýr.

Ayný þeyleri düþünen bin tane insan bir insan gibidir.dolayýsýyla ,bu sýnýfta herkes rahat konuþabilmeli ve konuþana karþý da sabýrlý ve saygýlý olmalýyý öðrenmeliyiz.

Orta sýralarda ve baþýný önüne eðmiþ vaziyette oturan düzceli mehmet e doðru baktým.

O esnada bakýþlarýmýz bir esnada buluþtu. Yüzündeki ifadelerden,bu sözlerime çok memnun olduðu anlaþýlýyordu. Kendisini aðýr bir þekilde eleþtireceðimi beklerken,adeta destekler bir tutum içine girmem onu rahatlatmýþtý.

Biraz daha onure etmek için devam ettim:

Arkadaþlar aslýnda siz mehmeti yanlýþ anladýnýz.mehmet de heyecandan olsa gerek,kendisini yanlýþ ifade etti. Eðer konuþmasýna müsaade etseydiniz,inanýyorum ki,daha güzel þeyler söyleyecekti. Hava bir anda gerginleþince,o da farkýnda olmadan o gerginliðe kapýldý ve kontrolsüz bazý þeyler söyledi.

Tabii ki karþý çýkan arkadaþlar da haklýydý. Onlarda bazý doðrulara iþaret ettiler.

Ortada yanlýþ olan,tartýþma üslubu ve birbirinize olan yaklaþým þeklinizdir. Ama inanýyorum ki bu sýnýfta güzel þeyler konuþulacak,tartýþýlacak ve isabetli sonuçlar elde edilecektir.

Sýnýfýn bir anda tansiyonu düþtü. Gerek mehmet gerekse de karþý çýkan öðrenciler rahatladý ve herkes almalarý gereken mesajlarý almýþtý.

Sert baþlayýp olumlu biten bu ilk ders ,önemli geliþmelerin habercisi niteliðinde olmuþtu.

Ýlk dersteki bu tartýþmadan sonra,eðer Mehmet e insani deðerler,vefa duygusu ve saygý ifadesi gibi hala bazý meziyetler varsa ,mutlaka yanýma gelir,en azýndan ,daha yakýn tanýþmak ister veya teþekür eder,diye düþünmeye baþlamýþtým.

Ama,kurallarýn anlamsýz olduðunu savunduðu gibi insani deðerlerin de anlamsýzlýðýna inanýyorsa,tabii ki böyle þeyler beklenemezdi.

Düzceli mehmet in psikolojik yapýsýný tanýmak için bu konuyu kafamda bir ölçü olarak canlandýrmýþtým.

BENÝ NEDEN KOLLADINIZ

Teneffüste odama geçtim.hemen arkamdan mehmet de geldi. Henüz ne niyetle geldiðini bilmememe raðmen ,mehmetin bu davranýþýndan,görünüþünün tersine birtakým önemli meziyetleresahip olduðunu anladým. Bu durum,mehmet e karþý içimden anlayamadýðým bir sempati oluþturmuþtu.

Biraz çekingen biraz da mahcup bir eda ile:

Hocam ,müsaitseniz biraz konuþabilirmiyiz? Dedi.

Ayaða kalktým,elini sýktým ve oturmasý için yer göstererek ;

;Tabiki konuþabiliriz dedim. þöyle buyurun

Hemen ardýndan bir tane çay söyledim ve sýcak bir hava oluþturmak istedim.

Kendisini ayakta karþýlamam ve çay ikram etmem mehmet i hem mahcup etmiþti,hem de çok sevindirmiþti.

Hocam sýnýftaki kaba davranýþýmdan dolayý özürdilerim,diyerek söze baþladý;Ama öyle nezaket dersi verdiniz ki çok utandým

;Hayýr üzülme mehmet diye araya girdim. Biz bunlara alýþkýnýz. Hem þunu bil ki,asla sana kýrýlmadým

Mehmet ,içindeki esas konuya gelerek:

;Hocam,dedi. Neden beni kollama ihtiyacý hissettiniz? Beni mahcup edip bir daha konuþmayayým diye mi? Yoksa beni yanýna çekip bazý doðrularý anlatayým diye mi

çok zeki bir gençti. Zaten düþüncelerini en aykýrý bir þekilde ortaya koyabilme cesareti bunu ispatlýyordu. Ayrýca konuyu ele alýþ þekli de bunu göstermekteydi.

Gülerek cevap verdim:

Benim asýl niyetim seni kollayýp,mahcup etmek veya yanýma çekmekten ziyade,sýnýfta bazý kurallar yerleþtirmekti. Bu durumda hangi öðrencim olursa olsun ayný þeyi yapardým

Baþýný eðdi ve hafifçe salladý.

Konuþmama devam ettim:

;Benim çok önemsediðim ,en önemli kural,herkesin rahatlýkla konuþabilmesi ve konuþana karþý saygý gösterilmesidir

Pervasýz bir eda ile:

Neden bu kadar demokratsýnýz ,hocam? Ben bu davranýþý ne bir dindar hocadan ve ne de ilerici bir hocadan görmedim. Bunun özel bir sebebi var mý
Düzceli mehmet de beni onure etmek istiyordu. Bu iltifattan o anlaþýlýyordu.

&Hayýr dedim;inanýyorum ki,birçok öðretim üyesi arkadaþým ayný þeyi düþünürve ayný þeyi yapar.

Bu konuda ki benim esas felsefem þudur: mutlaka farklý görüþler dillendirilmelidir. Konuþan insaný susturmak çare deðildir. Konuþan insan görüþlerinin yanlýþ olduðunu anlayýnca susar. Yoksa,zorla susturulursa illegal yollardan konuþmaya baþlar. Bu ise,birçok yönden sýkýntý meydana getirir.

;Konuþan insandan zarar gelmez. Asýl zarar,konuþturulmayan insandan gelir. Farklý görüþler ,güzelliktir,yeniliktir. Ýnsanlar arasý uzlaþma konuþarak ortaya çýkar. Yoksa, uzlaþma adýna susturulan insanlar ,gizli ve sert bir muhalafet oluþturur. Bu da toplumsal huzura zarar verir.

Bunun için, sýnýfta açýk yüreklilikle görüþlerini ifade ediþinden dolayý seni kutlarým. Yadýrgadýðým taraf ise üslubunuzdur. Karþýlýklý anlayýþ içinde görüþlerini ifade etmene devam et. Benden sana tam destek gelecektir

Düzceli mehmet ,bütün bütün rahatlayarak:

;Bunlarý duyduðuma çok sevindim hocam dedi. ;Belki de inanmayacaksýnýz ama, ilk defa bana yakýnlýk gösteren , görüþ ve davranýþlarýmý anlayýþla karþýlayan bir hocamla tanýþýyorum.

Ne yapayým,beni de böyle kabul edin. Sözümü sakýnmayý pek beceremem. Her yerde söylerim. Ýnandýðým doðrularý ifade etmekten kendimi frenleyemem. Açýk sözlü oluþum,kendimi derhak deþifre ediþim bana çok pahalýya mal olmuþtur. Ama umrumda deðil. Ben bildiðim doðrularý konuþmazsam ve bildiðim doðrularý yaþamazsam,mutlu olamýyorum

Bu sözler bir art niyetin ,bilerek zararlý bir hayatý tercih etmenin veya yanlýþ bir anlayýþta ýsrar etmenin ifadesi deðil; doðru olduðuna inandýðý bir yoldan ; açýk yüreklilikle,mertçe ve ýsrarla yürümenin ifadelerini taþýmaktaydý.

KURALSIZ GENÇLÝK FELSEFESÝ

Mehmet i fazla sýkýþtýrmamak için konuyu deðiþtirdim. Bu açýk sözlü mert ve biraz da pervasýz genci biraz daha yakýndan tanýmak istedim.

Biraz kendisinden ve ailesinden söz etti. Bir erkek bir de kýz kardeþi varmýþ. Mali durumlarýnýn iyi olduðunu söyledi.

Konuya biraz daha açýklýk getirmek için:

Mehmet ,dedim. Ailevi probleminin ve mali sýkýntýnýn olmadýðý anlaþýlýyor. Bu kuralsýzlýk felsefesi nereden oluþtu?

;Hocam,dedi. Çok kitap okurum ,çok gezerim ve insanlarla iliþki kurmayý çok severim. Özellikle farklý ve alýþýlmamýþ þeyler ilgimi çok çeker.

Düznli ,oturmuþ,planlý ve monoton bir hayat bana göre deðildir. Yaþadýðým hayatýn kurallarýný kendim koymalýyým veya beni engelleyecek her kuralý kaldýrabilmeliyim.

Zevkime görüþlerime tarzýma mani olan her þey bana göre kötü þeydir. Ýstediðim gibi gezmek,istediðim gibi giyinmek,istediðim gibi yaþamak istiyorum.

Sormak isteyip de kýrmamak için sormadýðým bir konuyu ,sanki içimi okurcasýna kendisi açtý.

;Hocam,bu anlatyýklarýmdan sonra,aklýnýza gelmiþ olduðunu düþündüðüm inanç boyutumu herhalde merak ettiniz;

Gülerek:

Evet dedim.

;O zaman açýk bir þekilde ifade etmek isterim.

;Ýlkokul ve ortaokul döneminde ,din ve dine dair þeylere büyük bir ilgim vardý. Gerek öðretmenlerimizin,gerekse de arkadaþlarýmýzýn tavsiye ettiði kitaplarý okuduktan sonra ,dikkatlerim baþka dünyalara kaydý

Ne gibi diye sordum.

Materyalizme ve darwinizme karþý ilgi duydum. Bu konuda ciddi çalýþmalar yaptým

Peki geldiðin nokta neresi oldu

biraz ezik büzük tavýrla:

;Din ve Allah ile ilgili bilgilerin ve görüþlerin,çaðýn çok gerisinde kaldýðýna inanýyorum. Asýrlar önce ortaya atýlmýþ bir yaþam biçimiyle ,uzay çaðýný yaþamak bana çok saçma geliyor.

Ýnsanlar istedikleri þeye inanabilirler. Onlara gerçekten saygý duyuyorum. Çünkü,benim annem ve babam da namaz kýlýyor. Ama ben böyle þeylere inanmýyorum.

Benim için tek geçerli yol,kuralsýz,açýk ve engelsiz bir yaþam biçimidir. Dilediðim gibi özgürce ve gerektiðinde kurallarý kendim koyarak

;Peki bu mümkün mü diye sordum.

;Deðilse bile ,en azýndan öyle olmasýný arzu ediyorum; Dedi.

;Dinden ve Allah tan kaçýþýnýn nedeni,yaþamýna engel olacak bazý kurallar getirdiði için mi;

;Evet. Çünkü,dinler insanlarýn tam zevk ve keyif almalarýný engelliyorlar. Ýnsanýn tam zevk ve keyif almasý ve dilediði biçimde bir hayat oluþturmasý için,dinden ve dinin kurallarýndan kurtulmasý lazýmdýr. Hatta bu konuyu hiç düþünmemesi lazýmdýr;

Yani bu konularý düþünmek de mi seni rahatsýz ediyor;

;Hem de çok...;

;Peki seni rahatsýz eden bu düþüncenden nasýl kurtulmayý düþünüyorsun

;bu konularý hiç düþünmeyerek. Çünkü, yaþadýðým hayatta bir tek kural bile olsa huzurumu bozuyor. Yaþam zevkimi engelliyor

Yani aklýný susturmak istiyorsun öyle mi

Cevap vermemek için konuyu deðiþtirmek istedi. Ama ben üsteledim. Sorularýmý sürdürdüm.

;Peki madem böyle düþünüyordun da neden kurallarýn iþlediði,sorumluluðun arttýðý ve sürekli bir çalýþmanýn yapýldýðý üniversite ortamýný tercih ettin

bu soruya cevap verirken epeyce zorlanmýþtý:

;Bunu ben istemedim. Babam bir üniversite okumazsam,beni evlatlýktan reddedeceðini ve harçlýklarý da keseceðini kesin bir þekilde ifade edince mecbur kaldým

;Yani,niyetin okumaktan ziyade babandan para sýzdýrmak öyle mi; diye güldüm.

Kendisi de gülerek:

;Öyle de sayýlabilir dedi.

Belki de sorulardan bunalarak veya cevap vermekten dolayý güçlük çektiði konularýn açýldýðý için birden ayaða kalktý;

;Hocam benim çýkmam gerekiyor dedi.

Elini uzattý.

Çok memnun kaldým. Sizleri sýk sýk ziyaret edeceðim. Sizin varlýðýnýz,bu sýkýcý yerde benim için bir ümit ýþýðýdýr dedi.

Çýktý. Sözlerinde riyakarlýk yoktu. Ýçinde ne varsa onu söylüyordu. Dolayýsýyla güvenilir ve samimi bir genç idi.

Bu atak,yetenekli,mert ve giriþken olan gencin baþýboþ,inançsýz ve amaçsýz bir hayatýn pençesinde,nereye doðru gittiðinin farkýnda bile olmadan ýsrarla ve inatla yoluna devam etmesi beni çok üzmüþtü. Dindar bir aileden inkarcý bir çocuk...

Eðitim sisteminin çarpýk,karýþýk ve karanlýk yapýsýndan baþka türlü ne beklenebilirdi?

Gerçekten çok üzülmüþtüm. Düzceli mehmet ve buna benzer daha çok gençler kurtarýlmalýydý.

Bu sorumsuz hayat anlayýþý içinde yetiþen insanlar,hem devletin,hem toplumun hem de ailenin baþ belasý olacaklardý. Bu yüzden,patlayan silahlardan ,yanan ocaklardan ve aðlayan annelerden çok dersler alýnmalýydý.

Konuyla ilgili olarak ,Bediüzzaman Said Nursi nin Muhakemet isimli eserindeki þu tespitleri hatýrladým.

;Her insan hak fýtratý üzerine doðar. Hakký ararken bazen eline batýl geçer,hak zenneder ,koynunda saklar.

En büyük yanlýþý doðru telakki ederek,kendisine hayat felsefesi yapan insanlarý uyarmak,uyaranlara destek olmak,toplumun huzuru için önemli bir görevdir. Bu önemli vazifenin ifasýna benim de katkýmýn olmasý için ,Allah a dua ederek odamdan çýktým.

ÝKÝNCÝ DERS

Ýkinci hafta ayný sýnýfta derse girdiðimde gözlerim mehmet i aradý. Acaba ilk karþýlaþmamýz ,onun üzerinde olumlu bir tepki mi,yoksa olumsuz bir tepki mi oluþturmuþtu? Çok merak ediyordum.

Yine orta sýralarda uzun saçlarý ve çok belirgin elbise modelleriyle kendini belli ediyordu.

Çevresindeki öðrencilerle çabuk kaynaþtýðý belliydi. Onlarla sýcak ve yakýn diyaloglar içindeydi. Etrafýndaki arkadaþlarýyla ilgileniyor,anlatýyor ve dinliyordu. Her haliyle giriþken ,faal ve sýcak kanlý bir gençti. Ýlk dersin,soðuk sert ve aykýrý davranýþlarýný,kýsmen de olsa üzerinden atmýþa benziyordu.

Bu davranýþýný,kendi fikir ve görüþlerine taban oluþturmak ve kendine yakýn sempatizanlar bulmak olarak yorumlamýþtým. Baþka bir ifade ile,çevresini geniþletip bir grup oluþturma çabasý içinde olduðu belliydi.

Dersin konusu insandý. Toplumun en küçük bireyi olan ÝNSAN ý anlatacaktým.

Ýnsaný anlatýrken de öðrencilerin görüþlerini alýp bu þekilde sýnýfýn ortak nabzýný da ölçmüþ olacaktým.

Öðrencileri selamlayýp,hal hatýr sordum. Sýnýfý derse hazýrlamak için,okula ýsýnýp ýsýnmadýklarýný gündeme getirdim. Bu konuyla ilgili,karþýlýklý kýsa konuþmalar geçti.

Ýþleyeceðim konu gereði ;insan nedir diye sýnýfa bir soru sorarak derse baþladým.

Burdaki amacým,hem dersi cazip kýlmak,hem de öðrencilerin konuyla ilgili görüþlerini anlamaktý.

Öðrenciler bu soruya karþý önce sessiz kaldýlar,sonra da görüþlerini belirtmeye baþladýlar.

Söz alan öðrencilerin büyük çoðunluðu insanla Allah ve din arasýnda ilgi kurup,insanýn bir amaç için yaratýldýðý en mükemmel bir varlýk olduðu öldükten sonra da bir hesabý bulunduðu yolunda görüþler beyan ediyorlardý. Bu durum sýnýftaki öðrencilerin büyük kýsmýnýn dini ve milli görüþleri benimseyen gençler olduðu kanaatini uyandýrýyordu.

Beklediðim gibi düzceli mehmet de söz aldý. Kendisine has ve heyecanlý açýk ve gür ses tonuyla:

;Ben bu konuda arkadaþlardan farklý düþünüyorum diye söze baþladý. Yine üslubunda hissedilir bir sertlik ve pervasýzlýk vardý.

;Öncelikle þunu belirteyim ki,ben hesap kitap iþine inanmam;dedi ;Ýnsan ,çeþitli evrimler sonucu bu hale gelmiþ bir canlýdýr. Bu hale gelmesi için de herhangi bir yönlendirmeye ihtiyaç yoktur. Mekanizmasý kendi kendini yenileyecek durumdadýr.

Ýnsan,ayakta kalabilmek ve kendini koruyabilmek için bazý kanunlar geliþtirmiþtir. Toplumsal yaþamda ortak deðerlerin oluþmasýyla da bugünkü hale gelmiþtir.

Ýnsanýn bu hale gelmesinde ve yaþamýný sürdürmesinden kimseye karþý bir borcu yoktur. O hayatýný en iyi þekilde yaþayýp,çekip gidecektir. O insan için de her þey orda bitecektir.

;Ýnsan mutlu olmasý için ,yalnýzca kendi hayatýný düþünmeli ve hiçbir yaptýrýmýn ve kuralýn esiri olmamalýdýr

Mehmet, savunduðu görüþleriyle insanýn var olmasý için bir yaratýcaya ihtiyacý olmadýðýný ve kimseye karþý da borcu bulunmadýðýný ortaya koymak istiyordu. Bu þekilde,kulluðun sorumluluðundan da kaçmak istiyordu.

Mehmet in ileri sürdüðü fikirlerin temelinde materyalizmin marksizmin ,darwivizmin ve ateizmin görüþleri yatmaktaydý. Mehmet in nelerden etkilendiði ve daha çok ne tür kitaplar okuduðu belliydi.

Mehmet in ortaya koyduðu görüþler,sýnýfaki öðrencilerin sert tepkisine neden olmuþtu. Ama duruma derhal müdehale edip:

Daha isabetli görüþü olan varsa, söz alsýn ve konuþsun. Bunun dýþýnda baþka bir yol denemeyin;diye ikaz ettim.

Ýnsanla ilgili olarak ileri sürülen farklý görüþleri özetledikten sonra dersime döndüm

ÝNSAN NEDÝR?

Sözlerime,alexis carrel in,insanla ilgili þu tespitiyle baþladým:

Ýnsan önce kendini tanýmalý ve kendisini bir kitap gibi okumalýdýr. Kendisini okuyamayan insan,kainatýn en ince sýrlarýný bilse de yine de cahil kalýr;

O esnada bir öðrencim devreye girerek:

;Hocam; dedi. ;Ýnsanla ilgili güzel sözler bulmak için Batýya gitmenize gerek yoktur. Bu güzel sözlerin daha özlüsünü ve daha isabetlisini,kendi içimizde doðup büyümüþ olan deðerli alimlerimiz ve bilim adamlarýmýz da söylemiþtir. Mesela; Bediüzzaman Said Nursi nin ;Ey kendini insan zanneden insan,kendini oku diye baþlayan çok güzel bir sözü vardýr. Buna daha baþka ilaveler de yapmak mümkündür.

;Doðru söylüyorsun diye tasdik edip sözüme devam ettim.

;Arkadaþlar ,hiç kendinize,ben kimim? Neyim? Nereden geldim? Ne için geldim? Amacým nedir? Nereye gidiyorum? Kime borçluyum? Ne gibi nasýl hesap vereceðim? Diye soruyormusunuz?

Eðer bu ve buna benzer sorular soruyorsanýz,tabii ki cevabýný da merak ediyorsunuzdur? Cevabýný merak eden olduysa bir araþtýrma yaptý mý?

Sýnýfta derin bir sessizlik ve dikkat oluþmuþtu. Bu ortamý fýrsat bilerek,konuþmamý sürdürdüm.

;Soruyu biraz daha genelleyip bilimsel bir temelde sürdürelim.

;Baþarý için yola çýkan ve hayatýný baþarýlarla doldurmak isteyen insan ,kendisini tanýma konusunda ne kadar baþarýlý olmuþtur
Çevresinin ve kainatýn en ince ayrýntýlarýyla ilgilenen insan,acaba kendi ayrýntýsý ve sýrlarýyla ne kadar ilgilenmektedir?

;Göklerin keþfi ve denizlerin derinlikleri için ömür harcayan insanoðlu ,kendisini keþfetmede, kendisini tanýmada ve kendi dünyasýnýn derinliklerine inmede ne kadar çaba harcamaktadýr?

;Bir baþka ifadeyle,önemli iþler baþarmak,büyük hedeflere koþmak,birçok keþif ve sýrlara ulaþmak için çýrpýnan insan ;kendisini ne kadar tanýmakta ,taþýdýðý deðerlerin,sýrlarýn ve emanetin ne kadar farkýna varmaktadýr?

bunlar nedir? Nasýl oluþmuþtur? Neye yaramaktadýr?yapan kimdir?gibi onlarca kes sorduðu merak dolu sorularý; acaba kaç kez kendisine yöneltip; ben kimim? Nereden geldim? Nereye gidiyorum? Gayem nedir? Beni gönderen kimdir? Diye sormuþtur?

Mehmet söz isteyerek konuþmama müdahale etti:

;Hocam ;dedi. ;Bu kadar ince fikirli olup,hayatý zehir etmenin anlamý var mý?

Tebessüm ederek devam ettim:

Ýnsanýn öncelikle kendini tanýmasý,kendini sorgulamasý ve kendisiyle ilgili bilinmezlerin peþinde olmasý kadar doðal bir þey var mý? Bu insan olmanýn ilk þartýdýr.

Konuya dönerek konuþmamý sürdürdüm:

; Ýnsanýn mahiyeti,sýrlarý vazifesi neci ve kim olduðu þeklindeki sorularý düþünen beyinleri sürekli meþgul etmiþtir. Ancak yalnýzca kendi akýl ölçüleriyle bu sýrlarý ve bilinmezleri çözmek isteyen birçok insan da yanlýþ ve isabetsiz tespitlerde bulunmuþlardýr.

;Bunlardan bazýlarý insaný ekonomik bir varlýk ve madde yýðýnýndan ibaret zannetmiþlerdir. Bazýlarý da insan düþünen bir hayvan demiþlerdir. Bazý bilim adamlarý insaný, tapýlacak ulu varlýk olarak vasýflandýrýrken bazýlarý ise insanýn bit hiç olduðu yorumunu yapmýþlardýr. Bunlar arasýnda insanýn meçhul olduðuna karar verenler de yer almýþtýr.
;Görüldüðü gibi,kaynaðýný yalnýzca þahsi deðerlendirmeden alan yorumlar ve tespitler,insaný gerçek anlamda ortaya koymaktan çok yetersiz kalmýþtýr. Yetersiz kalmalarýnýn en büyük nedeni ise insaný bir veya birkaç boyutla ele almýþ olmalarýdýr. Halbuki insanýn tam anlamý ile ifade edilebilmesi için, maddi ve manevi olarak bütün yönleri ile ele alýnýp ,deðerlendirilmesi lazýmdýr

Sýnýfta,tam bir sessizlik oluþmuþtu. Bütün öðrenciler pür dikkat kesilmiþler adeta kýmýldamadan konuyu takip ediyorlardý. Öðrencilerin derse olan ilgilerinden konumun çok önemli bulunduðu anlaþýlýyordu.

Derse devam ettim.

;Deðereli arkadaþlar, acaba fen bilimleri insan için ne diyor? Bu konuyu birlikte ele alýp deðerlendirelim:

Fen bilimleri açýsýndan insan,canlýlarýn en mükemmelidir. Hayret verici bir düzen uyum ve planlama içindedir.

;Ýnsan bir tek hücreden yaratýlmýþtýr. Zigot denilen gözle görülmeyen ancak yüzlerce defa büyültülerek görülen bu hücre kendinden binlerce ve trilyonlarca büyük bir konuma gelerek hayat için gerekli olan her türlü cihazla donatýlýp dünyaya bir insan olarak gönderilmektedir.

;Ýnsan çok zaman kýymetini takdir edemediði harika bir vücudu,eþsiz bir sanat eserini ve antika bir þahaser taþýmaktadýr. Öyle ki, bir tek hücreyi bile yapmaktan aciz olan insan,akýllarýn hayrette býrakan sayýsýz hücrelerin mükemmel iþbirliði ve uyumu ile hayatýný sürdürmektedir.

;Bu hücrenin ,yani ceninin zamanla insan vücuduna dönüþmesi her hücrenin belirlenen hedefe ulaþmasý ve hiçbir hücrenin görevini aksatmadan yüz binlerce görevi bir anda yapmasý insan aklýný tam anlamýyla þaþýrtmaktadýrlar.
;Ýnsanýn iç ve dýþ organlarý,birbirini koruyan ,kollayan,yardýmcý olan ve harika bir alýþveriþ sistemi üzerine kurulmuþtur. Ýnsan vücuduna baktýðýmýzda hiçbir organýn fazlalýðý görülmediði gibi,eksik bir organa da rastlanmaz. Öyle ki insan ; en seri en çabuk ve en verimli sonuç olacak bir planlamaya göre düzenlenmiþtir.

Dýþarýdan alýnan besinlerin yenilmesi,sindirilmesi emilmesi ve artýklarýn dýþarý atýlmasý harika bir çalýþmayla yürütülür ve sonuçlanýr. Bu konuyu gözleyen bilim adamlarý þaþýrmaktan kendini alamamýþlardýr.

Ýnsan beyninde 10 milyar karar merkezi vardýr. Bu merkezlerin her birinde sayýlarý 2000 e varan sinapslar mevcuttur ve sinapslardan her an yüzlerce olay cereyan eder. Ayrýca her bir sinaps,diðer milyonlarca sinapstan haberdar olarak ve birbirini karþýlýklý kontrol ederek çalýþýr. Ýþte beynimiz,sinirlerimiz böylesine göz kamaþtýrýcý bir harikalar ülkesidir. Gözünüzü nereye çevirseniz Ulu Yaradanýn muhteþem sanatýný görürsünüz.

ÝNSAN AKIL ÝLE DOÐRUYU BULABÝLÝR MÝ?

Sözün burasýnda ,çoktan beri müdahale fýrsatý kollayan Mehmet,birden ayaða kalkýp ,biraz da sert bir üslupla:

;Hocam,insan kendi akýl ölçüleriyle doðruyu bulur. Baþka bir gücün onu yönlendirmesine ,hareket alanýný belirlemesine ve o güçten emir almasýna ne gerek var? Diye sordu.

Teþekür ederim,dedim. Bu soru sorulmalýydý. Sorulduðu da çok iyi oldu. Çünkü buna benzer felsefi

Görüþler var. Bu vesile ile konuyu biraz daha açalým.

Bildiðiniz gibi insan;daima doðruyu güzelliði ve hakký arama özlemi içindedir. Evrenin bir bütün olarak gerçek durumunu ,insanýn ne olduðunu ve ne olmasý gerektiðini bilmek istemektedir.

Ýnsan aklý vasýtasý ile dünyayý ve evreni aydýnlatmaya çalýþýr. Ýnsan aklý kuvvetli inanç ve ahlak sistemleri ile desteklenmezse doðruyu arýyorum diye daha da yanlýþlara sapabilir. Bunu felsefe dünyasýnda çok çarpýcý örnekleri vardýr. Bunlarýn bir kýsmý,ya herþeyi inkar eden bir ateist olmuþlardýr ya da herþeyi maddede arayan bir materyalist olmuþlardýr.

Ýnsan toplumsal bir varlýktýr. Birlikte yaþama,birlikte paylaþma ,yardýmlaþma ve dayanýþmaya muhtaçtýr.insandaki bu duygularýn pekiþmesi lazýmdýr. Çünkü huzurlu toplumlar,iyi eðitilmiþ ve toplum kurallarýna uyan insanlardan oluþur. Ýnsan toplum normlarýna ,inançlarýna,ahlak yasalarýna ve yaþama biçimine ne kadar iyi entegre olursa,o kadar hem kendini ,hem de toplumu mutlu eder. Tabiki bütün bunlar ,insanýn kendini tanýmasý ,bilmesi geldiði ve gideceði yerin hesabý ve muhakemesi içinde olmalarý ile mümkündür.

Ýnsan doðumundan ölümüne kadar ,bedensel zihinsel duygusal ve sosyal bir geliþme içindedir. Ýnsan deðiþik þartlarda ,farklý davranýþlar gösteren canlýdýr. Maddi ve manevi yaþantýsý ,þuuru ve þuur altý dünyasý vardýr.

Ýnsanýn taþýdýðý emeller,arzular,beklentiler ve istekler dünyaya sýðmayacak kadar geniþtir. Çünkü insan,tek zaman boyutunda yaþamaz. Geçmiþ ve geleceðe doðru bir zaman seyri içinden yaþar.

Bu nedenle insanlarýn davranýþlarý,geçmiþini, þimdiki durumunu ve gelecek hakkýnda planlarýný ve ümitlerini yansýtýr. Ýnsan maddeden manaya,büyük küçük herþeyi görmek,bilmek ve yaþamak ister. Bu anlamda çok zaman ona dünya dar gelir. Bunu için ,insan küçük bir kainat kainat da büyük bir insan olarak görülmüþtür.

Ýnsanýn psikolojik dünyasý ýslah edildiðinde ,bütün insanlarýn hayranlýkla izleyeceði örnek bir hayat anlayýþý sergileyecek yetenektedir. Zararlý yönlendirmeler yapýldýðýnda ise ,canavar hayvanlarý bile ürküten bir tahribat içinde bulunabilmektedir. Bunu için,insanýn insan olabilmesine yönelik çalýþmalar yapýlmalýdýr. Bu da ancak insaný Yaratanýn mesajý ile baþbaþa býrakmakla mümkündür.

Görüldüðü gibi,fen ve sosyal bilimlerin insanla ilgili görüþleri incelendiðinde insanýn mükemmel bir varlýk olduðu ve yaratýlmýþlarýn en yücesinde bulunduðu anlaþýlmaktadýr.

Bu kadar harikalýkta ve mükemmellikte yaratýlan insan,kendini tanýmalýdýr. Çünkü küçük bir kainat olan insan kainat kadar sýrlarla doludur.

Sayýlarý milyarlarý bulan galaksileri güneþten büyük yýldýzlarý keþfedip ,hükmetme çabasýnda olan insan,kendini keþfedip kontrol etme ve varlýðýna en uygun yaþam þeklini bulma gayretinde görülmemektedir. Halbuki , o manevi yapýsý itibariyle bir kainattýr ve bütün yaratýlmýþlardan üstündür.

Maddi ve manevi olarak harikulade bir yapýya sahip olan insanýn kendisine ve topluma faydalý olabilmesi için kendini iyi tanýmasý ve yaratýlýþýndaki amacý iyi bilmesi lazýmdýr.

Kainatýn sýrlarýný keþfetmek için hayatýný tüketen insan ,kendi sýrlarýný,kendi iç dünyasýný ve kendi alemini aydýnlatmalý ,kendini tanýmalý vazifesini bilmeli taþýdýðý deðerlerin ve yüklendiði emanetin farkýnda olmalýdýr.

Yaradýlýþ gayesinin ve taþýdýðý deðerlerin farkýnda olmayan insan ,hiçbir þeyin farkýnda olmayacaktýr.

Baþýboþ amaçsýz ve hedefsiz bir hayatta hem kendisi huzursuz ve mutlu olacak hem de insanlarýn huzurunu kaçýracaktýr.

Ýnsanýn bilmesi gereken en temel bilim;kendisini bilmesi,Yaratanýný tanýmasý dünyaya ne için geldiðini anlamasý ve yaptýklarýnýn hesabýný vereceði bilinci içinde olmasýdýr.

Bu anlayýþ insana hem düzenli hayat hem faydalý olma duygusu hem de üstün baþarýlar getirecektir.

Zil çalmýþtý. Konuyla ilgili herhangi bir görüþ ortaya çýkmadan veya herjangi bir yorum yapýlmadan dýþarý çýkmýþtýk. Ama mehmet veya mehmetin görüþlerini destekleyen öðrencilerden bazýlarýnýn odama gelmek isteyeceklerini tahmin ediyordum. Çünkü,bu konuda daha çok þeyler söylenecekti ve söylenmeliydi.

MEHMET Ý ONURE EDÝYORDUM

Nitekim de öyle oldu. Tahminimde yanýlmamýþtým. Odamýn önüne vardýðýmda mehmet in kapý önünde beklediðini gördüm.

Son derece sýcak bir ilgi gösterdim,odama aldým,elini sýktým ve çay söyledim.

Zamaným bol mehmet dedim;Rahat otur. Ýnanýyorum ki,bu türlü buuluþmalar ve konuþmalar dostluklarýmýzý pekiþtirecek ve birbirimizin görüþlerinden yararlanma fýrsatý verecektir.

Son derece nezaketli tatlý ve seviyeli bir sohbet baþlamýþtý. Daha çok mehmet i konuþturuyor bu vesileyle onun fikir ve görüþlerini alýyordum. Mehmet in anlattýðý en radikal ve can sýkýcý konulara bile tepki göstermeden büyük bir sükunetle dibliyordum. Sonra da incitmeden kýrmadan ve damarýna dokunmadan kendi görüþlerimi anlatýyordum.

Çok þiddetli itiraz ettiði zaman bile:

Senin bu þekilde düþünmeni saygýyla karþýlýyorum. Farklý deðerlendirme çok normaldir. Konulara farklý bakmak dostluklarý zedelemez diyerek Mehmet i sürekli onure ediyor ve deðer verdiðimi göstermek istiyordum.

Shbetler ilerledikçe görüþler ortaya çýktýkça ve sorulara cevaplar verildikçe karþýlýklý anlayýþ kaynaþma ve hoþgörü pekiþmeye devam ediyordu.

Karþýmda oturan inançsýz inkarcý ve maneviyat ve din adýna hiç birþeyi kabul etmeyen öðrencimle bir konuda anlaþmýþ gibiydik.

Bunu ayaða kalkýp çýkmak için müsaade istediði zaman kendisi ifade etmiþti.

Elini bana uzatarak:

Bu sohbet için teþekür ederim ,hocaö,dedi.inanýyorum ki bu sohbetlerin arkasý gelcektir.

Ben de bütün iyi dilek ve samimiyetimi tekrar sýralayarak mehmet i son kez onure edip uðurladým.

Dostluðumuzun ve karþýlýklý samimiyetimizin ilerlediðine çok seviniyordum. Düzceli mehmet bu zararlý ve tehlikeli fikirlerden kurtulursa ,çevresine çok faydalý bir insan olabilirdi.

Bu tür sohbetlerin ve görüþmelerin artmasý gerekiyordu.

Dersler devam ediyordu. Düzceli mehmet in de derslerde çok anlamsýz hayatý gibi darmadaðýn sorularý da devam ediyordu.ama ben mümkün olduðu ölçüde kýrmadan kýzmadan ve kendisine deðer vererek sorularýný cevaplandýrmaya çalýþýyordum. Hatta bazý öðrenciler bu duruma zaman zaman itiraz ediyorlardý.

; diyorlardý. Onunla muhatap olmak bilmek yanlýþtýr.

Hayýr.... ben o kanaatte deðildim.

Her problemli öðrencinin problemlerini çözecek bir yol vardýr. O yol bilinmediði takdirde bu problem çözülemez denilmemeli. Belki de o problemi çözecek bir yolun bulunmasý için daha fazla gayret gösterilmelidir.

Bu noktaya dikkat çeken Bediüzzaman Hazretleri insaný yüz kapýlý saraya benzetir. O kapýlarýn hepsi kapalý olsa da yalnýz birisi açýk olsa o saraya girilmez denilmeyeceðini ifade eder. Ýnsanda bütün olumsuz tavýrlarý ve ele alýnmaz yönleri olsa da mutlaka ona yaklaþýlacak bazý doðrularý gösterecek bir yönünün

Bir tarafýnýn bir damarýnýn bulunabilceðini anlatýr.

Bu tespit ,eðitim açýsýndan son derece önemlidir. Kötü yanlýþ eksik ve yaramaz diye vasýflandýrýlan insanlar bütün bütün dýþlanýp bir kenara itilmemeli. Onlarla diyalog yollarý sonuna kadar denemeli. Görülecek ki bir tarafýndan onun kalbine ve aklýna bir yol bulmak ve bazý hakikatleri anlatmak mümkün olacaktýr.

Düzceli mehmet le iyi bir diyalog kurmuþtuk. Karþýlaþtýðýmýz zaman ceketinin düðmesini ilikler saygýyla eðilir ve hal hatýrýmý sorardý.

Hatta çok zaman espri de yaparak:

Hocam bu saygý size özel... baþka kimseye yapmýyorum. Size torpil geçiyorum,derdi.

Ben de:

Sen baþkasýn mehmet,sen benim için samimi bir dostsun. Sana büyük güven duyuyorum. Ýnanýyorum ki ilerde göstereceðin baþarýyla herkesi mahcup edeceksin, deyip iltifat ederdim.

Bu da düzceli mehmet in hoþuna giderdi.

BEN,ZEVK VE KEYF ÝÇÝN YAÞIYORUM

Günboyu derslerin yoðunluðundan sonra odama çekilip biraz dinlenmek istemiþtim. Kendi yaptýðým çayý,bardaða doldururken odamýn kapýsý çalýndý ve içeri mehmet girdi.

Anadolu da söylenen espriyle mehmet e yer gösterdim.

;Buyur mehmet þöyle otur dedim. Kaynanan seni seveceðe benziyor.

Gülüþtük..

Çaylarýmýzý yudumlarken ,mehmet:

Hocam ,biraz sizinle konuþmak istiyorum,dedi.

Seni dinliyorum ,buyur,dedim.

Kendisine has açýk sözlülüðüyle:

;Hocam,sahiden siz beni ciddiye alýyormusunuz ,yoksa rol mü yapýyorsunuz

bu samimi çýkýþýna biraz þaþýrdým. Bunu belli etmemek için de hafif tebessüm ettim.

Sen ciddiye alýnacak gençsin. Ben senin geleceðinde çok ciddi þeyler görüyorum,dedim.

Bir an mahcuplaþarak:

Sað olun hocam,dedi. Biliyormusunuz bana verdiðiniz deðer beni biraz ümitlendiriyor. Bazen düþünüyorum,bir gün daha kötü olup büsbütün dýþlanýrmýyým ? Yoksa ,davranýþlarým birgün normalleþip,insanlarýn beni kabul edeceði bir þekle girer miyim

Gözlerime bakarak,bunlardan birini tasdik etmemi bekledi.

;Tabi ki ,iknicisi dedim. Ýnanýyorum ki seni bir gün bu insanlar aralarýna almakla kalmayacaklar ,hatta olumlu davranýþlarýndan dolayý seni takdir edeceklerdir

Hocam yine rüya görüyoruz galiba;diye gülümsedi. Ýnanmak istemedi.

Konuya biraz ciddiyet ve derinlik kazandýrmak için bazý sorular sordum.

Mehmet ,sence biz neden var olmuþ olabilirizBütün bu kainat niçin bize hizmet ediyor olabilir?

Yani hayatýn gayesi nedir? Ne için yaþýyor olabiliriz ; dedim..

Hiç düþünmeden atýldý.

Hocam; dedi. Ben hayat felsefemi daha önce anlattým. Ben zevk ve lezzet için yaþýyorum. Beni ne mutlu ediyorsa öyle davranýyorum. Benim için hayatýn anlamý,bir kuralý yoktur. Yaþayabildiðim kadar ve yaþayabildiðim þekilde bir hayat sürüp çekip gideceðim. Ölünce de ,ne olursa olsun.benim için herþey bitmiþtir

Yani hayvan gibi baþýboþ ve serbest yaþamak,istediðin herþeyi yapmak,ölünce de bir tarafa atýlmak;

;Evet hocam aynen öyle

Bu deðerlendirme içime ok gibi saplanmýþtý. Eðitim sistemimizin canlý mahsullerinden biriydi. Ýnsanýn maymundan geldiðine , hayatýn zevk ve lezzet için olduðuna ,ölünce de bir hesabýn olmadýðýna inanan bir mantýk...

Böyle bir mantýkla yetiþen bir insanýn ,kime ne faydasý olacaktý? Ne ailesine ne topluma ne de devlete..

Yaptýklarýndan dolayý bir hesaba inanmayan bir insaný kim kontrol edebilirdi? Böyle bir insaný durdurmak için,devletin ne kadar polis,araç ve gereç istihdam etmesi gerekiyordu. Her türlü tedbir alýnsa bile,insanýn kötülükleri ve zararlarý tamamen önlenebilirmiydi? Veya,insan tam anlamýyla kontrol etmek mümkün olur muydu?

Peki neden bu gerçek hala görülmüyordu?

Mehmet e döndüm.

Sana bir soru daha sorabilirmiyim ? dedim.

;Buyurun hocam dedi.

Allah korusun senin akli muhakemen yerinde olmasa da ,bir hekime gitsen,seni sýhhate kavuþtursa,o hekime karþý nasýl bir borç altýna girdiðini düþünürsün?

;Hocam ne demek? Deli bir insaný akýllandýran bir doktora bir ömür feda edilir. Çünkü hekim bir hayat sunmuþ oluyor

Peki,gözlerin olmasa ve dünyayý hiç görmesen . birisi gelip sana göz taksa ve görmeye baþlasan ,gözünü açan kiþiye karþý nasýl bir minnet altýna gireceðini varsayarsýn

Yani,ona da bir ömür verilir. Çünkü fiyatý çok fazla olmalýdýr;

Konuyu uzatýrsak,dil,aðýz,burun,kulak ve özet olarak bütün organlarýn için ayný þeyi düþünürsek ,insanýn borcu ne kadar olur

;Ooo hocam bu hesaplanamaz. Buna ömür deðil,binlerce ömürler yetmez. Ýnsan köle olsa yine de ödeyemez bu borcu.

Mehmet e tekrar döndüm:

Peki,Mehmet DEDÝM. ;Bugüne kadar ,þu sahip olduðun biyolojik ve psikolojik dünyayý ve onun mükemmel ve harika nimetlerini ,bunlarýn niçin ve kim tarafýndan verildiðini hiç düþünmedin mi?

;Veya soruyu þu þekilde sorarsak:

iki göz,bir akýl ,bir dil veya herhangi bir uzuv için ,karþýýlýðýnda köle gibi çalýþmak göze alýnýr ve bu aklýn gereði ise;þu mükemmel vücut sarayýný ve þu muhteþem biyolojik ve psikolojik alemi bizlere sunan ,kainatý milyarlarca nimetlerle doldurup ,bize veren kudret sahibine ,ne gibi ve nasýl bir borcumuzun

olduðunu hiç düþünmez miyiz

Bütün alemi emrimize veren ve peþimizde koþturan zatý merak edip,bilmek ve tanýmak istemezmiyiz?

Bizden ne istediðini sormak aklýmýza gelmez mi?

Mehmet sustu ve bir müddet daldý.

BÝNLERCE NÝMETÝ SUNAN ZAT,BUNLARI BEDAVA VERÝR MÝ?

Ben devam ettim:

Hayatýmýza binlerce nimetleri sunan Zat,bunlarý hiç bedava verir mi? Bunlarýn bir hesabý olmaz mý?

Mehmet üzgün ve bitkin bir þekilde:

Hocam,dedi. Lütfen bu konulara girmeyin. Bu konularý düþünmek istemiyorum. Bunlar ince þeyler. Ýçinden çýkamýyorum ve rahatsýz oluyorum. Býrakýn nasýl yaþýyorsam öyle devam edeyim.

;Bu savunma bir çare deðil. dedim. Bizi bu dünyaya gönderen bizlere nimetler sunan Zat bir gaye için göndermiþ olmalý ve alýp götürdüðü zaman da hesaba çekmelidir. Çünkü,her alýþ veriþin bir karþýlýðý ve bir hesabý vardýr;

;Bak bu konuyla ilgili deðerli bir alim þunlarý ifade ediyor:

;Ýnsan bu dünyaya keyif sürmek ve lezzet almak için gelmediðine ,mütemadiyen gelenlerin gitmesi ve gençlerin ihtiyarlaþmasý ve mütemadiyen zeval ve firakta yuvarlanmasý þahittir.... demek insan dünyaya yalnýz güzel yaþamak için ve rahatla ve sefa ile ömür geçirmek için gelmemiþtir. Belki azim bir sermaye elinde bulunan insan ,burada ticaret ile ebedi,daimi bir hayatýn saadetine çalýþmak için gelmiþtir.

(B.S.Nursi)

düzceli mehmet birden ayaða fýrladý.

Hocam ; dedi. Bunlar çok ciddi þeyler. Ben henüz bunlarý dinlemeye ve kaldýrmaya hazýr deðilim. Benim bir dünyam var, yuvarlanýp gidiyorum. Bu gibi þeyleri dinlersem ya deðiþmem lazým ya da intihar etmem lazým. Rica ediyorum bana þimdilik dokunmayýn nolursunuz

iç aleminde bazý fýrtýnalarýn estiði ve bazý hesaplaþmalarýn olduðu belliydi.

Ben de ayaða kalktým.

;Peki ; dedim. Senin dediðin gibi olsun. Bu konuyu kapatalým. Daha sonra görüþürüz

Karþýlýklý memnuniyetlerimizi bildirdik ve odadan ayrýldý.

Birkaç gün sonra mehmet le okulun bahçesinde karþýlaþtýk. Yine büyük bir saygýyla beni selamladý ve nezaketle elime uzandý.

Ben de onun hoþuna gidecek bazý iltifatlarda bulundum.

Hocam,beni hiç arayýp sormuyorsun dedi.Yoksa unuttunuz mu

;Mehmet,seni nasýl unuturum; diye cevap verdim. Sen unutulmayacak kadar farklý bir insansýn

Yine kendisine has giriþken tavrýyla:

Hocam geceler uzun. Ya ziyaretimize gel, ya da bizi davet et,biz gelelim. Okulda zaman dar olduðu için uzun süreli görüþemiyoruz

;Tamam,dedim. Ama biliyorsun,ben de burada bekar kalýyorum. Ama hafta sonu seni evime davet edebilirim. Birlikte küçük bir yolculuk yaparýz,hem seni misafir ederim, hem de bol bol sohbet ederiz

Hocam sahiden mi?; diye sordu.

;Evet dedim. Sahiden tabii

;Yani yengeye sormadan mý karar veriyorsun diye takýlmak istedi.

Gülüþtük.

MEHMET Ý DAVET ETTÝM

Evim,çalýþtýðým yerde deðildi. Bunu için bir hafta sonunu geçirmek üzere,mehmet le birlikte evimin olduðu þehre gitmiþtik. Kýsa ama,çok anlamlý ve dostane bir yolculuk olmuþtu. Artýk mehmet ,hafta sonu için benim misafirimdi. Hafta sonunu geçirdikten sonra,tekrar üniversiteye birlikte dönecektik.

Misafirim olan mehmet ile evimde baþbaþaydýk. Mehmet evimde misafir olduðu için daha dikkatli

Daha nezaketli tavýrlar içindeydi. Beni üzmemek ,kýrmamak için özel bir itina gösterdiði belliydi.

Eve ilk girdiði andan beri,gözleri sürekli kitaplarda,tablolarda,etrafýn düzeninde ve gözleri renkleriyle doyuran çiçeklerdeydi. Alýþýk olmadýðý bir ortamda bulunduðu her halinden belli oluyordu.

Ben ve evdeki aile fertleri misafirimize rahat ettirmek için,büyüklerimizden devraldýðýmýz misafirperverliðimizi göstermeye gayret ediyorduk. Bu da mehmet i hem memnun ediyor hem de mahcup ediyordu.

O akþma yemeðinde de bir baþka atmosfer vardý. Sanki Cenab-ý Hak birçok güzelliði ve birçok güzel geliþmeyi yan yana getirmiþti. Mehmet, sofraya gelen çeþit çeþit yemeklerden ,ikramlardan çok etkilenmiþti.

Biraz da abartarak:

Hocam kendimi peri masallarýnda gibi hissediyorum,dedi. Sofranýn tertibi ve düzeni,yemeklerin lezzeti,odanýn estetik görünümü ,bizleri mahcup eden nezaketiniz... yapmayýn artýk mahcubiyetimden dolayý rahat bile deðilim

Tabi ki o da bana iltifat ediyordu. Herþey anlattýðý gibi deðildi. Çok zeki bir gençti. Basit, havadan sudan açýlan sözler,gelip önemli konulara dayanmýþtý.

Çok ciddi konular birer birer telafuz edilirken,mehmet önemli bir þey keþfediyormuþ gibi:

Hocam bu gece çok uzun olacaða benziyor ; diye bir tahminde bulundu.

Ben de:

Yarýn cumartesi. Nasýl olsa okul tatil . hem gecemiz bol,hem de gündüzümüz dedim.

Mehmet devam etti:

;Her zaman böyle müsait bir zemin bulmak zor. Bu geceyi çok ciddi bir þekilde deðerlendirmemiz lazým. En azýndan kendi açýmdan öyle düþünüyorum. Ben herkesle önemli konularý konuþmam. Ama siz istisnasýnýz. Çünkü, olaylarý ele açýþ biçiminiz ve karþýnýzdakine verdiðiniz deðer beni çok etkiliyor.

Hocam eðer müsaade ederseniz konuya þuradan baþlamak istiyorum:

;Sizlerin görüþ ve düþüncenizi az çok biliyorum. Din ve Allah eksenli bir görüþü savunuyorsunuz. Ben de bunun tam tersini savunuyorum

Bu sözün burasýnda araya girdim:

Affedersin mehmet dedim. Aslýnda benim sizinle ilgili bazý tahminlerim var ama ,yine de tam olarak seni tanýmýþ deðilim. Ýsterseniz felsefenizin temellerini,ne istediðinizi kýsaca özetleyiniz. Bu þekilde görüþlerinizi daha yakýndan tanýmýþ oluruz.

;Hocam dedi. ;Benim felsefem,yani kuralsýz gençlik felsefesinin temel görüþleri þudur:
;Ýnsan dünyaya bir kez gelir. Bunun için de istediðimiz gibi bir hayat yaþamak istiyoruz. Ýstediðimiz hayata engel olacak her türlü toplumsal ve ilahi kanunlarý yok sayýyoruz. Kanunlar, kurallar ve dini anlayýþlar ,insanlarýn önlerine çeþitli engeller ve yaptýrýmlar koyuyorlar, tam lezzet ve keyif almamýza mani oluyorlar. Bizler de,istediðimiz þekilde yaþayabilmemiz ve hayatýn tadýný çýkarabilmemiz için,Allah ýn ve dinin olmadýðýný ,kurallarýn lüzumsuz olduðunu ,en ideal yaþamanýn KURALSIZ YAÞAMAK olduðunu düþünüyoruz.

Özet olarak böyle þekillenen kuralsýz gençlik; felsefesi,gerçekten toplumu ve toplumsal deðerleri tehdit ediyordu. Bu sözleri dehþetle dinlemiþtim.

Bunlara karþý süratle tedbir alýnmalýydý.

Ama nasýl?

HASTALIÐA GÖRE ÇARE SUNULMALIYDI

Kaba kuvvetle,cezalandýrmakla,okuldan atmakla,bu ve benzeri bir akýmýn önüne geçilemezdi.

Problem nerede baþlamýþ ise,tedavi de orda yapýlmalýydý. Bu prensip gereði,bu akým,bir genci elde edebilmek için öncelikle inkarcýlýk ve sefahati bir araç olarak kullanýyordu. Dinin ve Allah ýn olmadýðýný

Ýstediði gibi yaþanabilceðini savunan bir akýma karþý; akýl ,mantýk, ve bilim yoluyla Allah ýn ve dini varlýðýný ve lüzumunu ;gayri meþru yerlerdeki keyif ve lezzetin insanlarý mutluluða deðil,daha kötü sonuçlara götüreceðini izah ve ispat etmek lazýmdý . ancak bu þekilde bu fikri hareketin önüne geçilebilirdi.

Ýnkarcýlýðýn ,baþýboþluðun ve sefahatin pençesinde ne yaptýðýnýn farkýnda olmayan öðrencimi acý acý süzdükten sonra ,bir soru sordum:

Allah ve dini inkar etmekle,bütün kurallarý çiðnemekle,her türlü yaþayýþ þeklini pervasýzca yaþamakla,nasýl istisna bir huzur ve mutluluk buldun? Bunu için vicdanen ve aklen rahat mýsýn

baþýný eðdi ve bir müddet nereden baþlayacaðýný hesapladý. Ve zoraki bir cevap veriyormuþ gibi konuþmaya baþladý:

;Evet hocam dedi. ;Rahatým. En azýndan rahat olmaya çalýþýuyorum

Daha fazla konuþmak istemedi. Dili rahat olduðunu söylese de,davranýþlarý bunu yalanlýyordu. Kýsaca, rahat olmadýðýný kendisi de biliyordu,biz de biliyorduk.

Verdiði cevabýn sýkýntýsýndan kurtulmak ister gibi bir anda konuyu üzerinden atmak istedi.

;Hocam dedi. Sizin görüþlerinizi ve bakýþ açýnýzý çok iyi anladým. Yani, bu alemin ille de bir yaratýcýsý mý olmasý lazýmdýr? Ýþler kendi kendine olamaz mý? Sistem kendi kendini geliþtiremez mi? Yani mutlaka bir Allah a ihtiyaç mý var

bu soru ,materyalizm ve inkarcýlýðýn temelini teþkil ediyordu. Belki de bu soru,esas konuya girmek için bir baþlangýç olacaktý. Veya mehmet ,bu soruyla beni tartmak istiyordu.

Kafadan ve hayali konuþmuþ izlemi vermemek için,konuyla ilgili olarak kütüphanemde bazý kitaplar indirerek konuyu ele aldým. Bu konuyla ilgili temel referans kitaplarýmýn baþýnda Risale-i Nur eserleri geliyordu.

;Bu soruyu daha da netleþtirmek için,þu iddiayý hareket noktasý kabul edelim dedim.

Allah vardýr,kainatý o yaratmýþtýr. Kainatýn bir baþlangýcý vardýr. Bir de sonu olacaktýr . kainat ne kendi kendine olmuþtur,ne sebepler yapmýþtýr,ne de tabiat yapmýþtýr.

;Þimdi siz iddianýzý ifade ettiniz. Ben de buna cevap olarak bir iddia ileri sürdüm. Ben iddiamý akýl ,mantýk ve bilim temelinde ispatlamaya çalýþacaðým

;Yalnýz bu sohbetimize bir temel kazandýrmak için,karþýlýklý münakaþa þeklinde deðil de,konuþan sözünü bitirsin,ondan sonra diðer taraf söz alsýn

;Tamam der gibi baþýný salladý.

Devam ettim.

Sohbetimizin temelini ise ,bilim,akýl ve mantýk ölçüleri oluþtursun. Yani ; iki kere iki dört diyelim. Ýki kere iki ye altý dersek hiçbir sonuç elde edemeyiz.

Bu konuda da mutabýk kaldýk.

Önce kainat yaratýlmýþ mý? Yaratýlmamýþ mý? Yani madde ezeli mi yoksa bir baþlangýcý var mý? Buradan baþlayalým; dedim.

Mehmet baþýný sallayarak:

;Tamam dedi.

KAÝNATIN BÝR BAÞLANGICI VARDIR,BÝR DE BÝTÝÞÝ OLACAKTIR

Böylece sohbetimizin prensibinde anlaþtýk. Meseleye kainatýn yaratýlýþýný bilimsel bir þekilde ele alan Big Bang ,yani ;büyük patlama; teorisini anlatarak baþladým:

;Son yýllarda ,özellikle Batýlý bilim adamlar,Kuran ýn yaratýlýþ konusundaki görüþüne en uygun açýklamalar yapan Big Bang teorisini savunmaya baþlamýþlardýr.

Big Bang kainatýn bir baþlangýcý olduðu gerçeðine dayanmaktadýr.

Büyük Patlama olarak bilinen Big Bang e göre uzay ve galaksiler,baþlangýçta sýcak ve sýkýþýk tek bir madde olarak yaratýlmýþtý. Bu madde dehþetli bir patlama ile uzaya serpildi. Bunlar, kainatý teþkil edecek olan enerji ve madde parçacýklarýydý. Sonra, madde parçacýklarý ve radyasyon,,kurulmakta olan kainatýn modeline uygun bir þekilde ve nispette taksim edildi. Zemin hazýr olunca atomlar, önceden tayin edildiði aþikar olan düzenli bir model üzerine kuruldu. Fizik ve kimya kanunlarý olarak bildiðimiz mekanizmalar iþletildi. Proton,nötron, ve aðýr elementler husule geldi. Yýldýzlar doðdu,güneþ ortaya çýktý. Galaksiler teþekkül etti.

;Son yýllardaki araþtýrmalar,kainatýn hýzla geniþlediðini,galaksilerin birbirinden uzaklaþtýðýný göstermektedir. Bu geniþleme olayý tersine çevrilse,bir büzülme görülecek ve bütün kainat bir madde haline gelecektir.

Bu araþtýrmalar ,kainatýn bir sýfýr noktasýnda baþladýðýný göstermektedir.

Kuran ý Kerimde göklerin ve yerin altý günde ,dünyamýzýn ise ii günde yaratýldýðý ifade edilmektedir.

Tabii burdaki gün tabiri,Allah ýn bildirdiði devir ve safha manasýndadýr. Kuran da bizim günümüzle bin hatta elli bin seneye denk olan günlerden bahsedilmektedir. Yani Kuran daki bu ifadeler,yaratýlýþ safhalarýna iþarettir.

Cenab-ý Hak ilkönce su gibi akýcý olan ve kainatýn kainatýn her tarafýný kuþatmýþ bulunan esir maddesini yaratmýþ,gökleri ve yerleri bu esir maddesinden inþa etmiþtir.

Asrýmýzýn çok kýymetli bir alimi olan Bediüzzaman da kainatýn ilk yaratýlýþ maddesi olan cevherin ne olduðu konusunda, Hud Suresinin 7. Ayeti ile iþaret ederek þöyle demiþtir:Cenab-ý Hak kýn arþý ,su hükmünde olan esir maddesi imiþ. Esir maddesi yaratýldýktan sonra,Sani in ilk icatlarýnýn tecellisine merkez olmuþtur. Yani,esiri halk ettikten sonra cevher-i ferde(atomlara) kalbetmiþtir.

Bediüzzaman,esirin mahiyetinden bahsederken,akýcý bir su gibi,mevcudatýn aralarýna nüfuz etmiþ bir maddedir görüþünü ileri sürmektedir. Ayrýca, elektrik,ýþýk,sýcaklýk ve çekim kuvveti gibi latif ve akýþkan madelerin esirden yapýldýðýna ve böylece kainatýn her tarafýna yayýldýðýna iþaret etmektedir.

Esir maddesi,hiçlikten yaratýldýktan sonra Cenab-ý Hak kýn ilk icalarýna temel olmuþ ve atomlar bu maddelerden yaratýlarak gaz ,sývý, ve katý hallerde hizmete koþturulmuþtur. Ýlk olarak katýlaþýp,hizmete hazýrlanan gezegen ise dünyamýzdýr.

Gökyüzündeki yýldýz ve gezegenler,uzun müddet önce gaz,sonra sývý halinde bir ateþ kütlesi olarak kaldýðý halde,yer yüzü hepsinden evvel katýlaþýp kabuk baðlamýþ ve hayata zemin teþkil etmiþtir. Bu itibarla dünyamýzýn yaratýlýþý ve oluþumu ,göklerden ve diðer gezegenlerden öncedir.

Arz ve semavat birbirine yapýþýk idiler. Sonra biz onlarý birbirinden ayýrdýk. Mealindeki ayetin ifadesinde ,baþlangýçta dünyamýzýn ve semavatýnýn birbirine yapýþýk olduklarý ve sonra birbirlerinden ayrýldýklarý anlaþýlmaktadýr. Bu ifade modern ilmin izahýna da çok uygun düþmektedir.

Enbiya suresinin 30.ayetinde Her þeyi sudan yarattýk ; þeklindeki ifadeyi birçok alim,bu su esir maddesine iþarettir demiþtir.çünkü esir maddesi su kadar akýþkan,ince latif bir maddedir.

Mehmet müdahale etti:
Hocam,yine de ben yoktan yaratma ifadesini kabullenemiyorum. Yani bir þey nasýl yoktan yaratýlýr? Yok demek,maddesiz demektir. Maddesi olmayan bir þey nasýl yaratýlýr?

;Ýzah etmeye çalýþayým diyerek devam ettim.

Cenab-ý Hakkýn iki tarzda icadý vardýr. Birisi ;ibda yani hiçten yoktan yaratmak icat etmektir. Diðeri ise ;inþa yani yaratýlmýþ unsurlarý bir araya getirmek suretiyle yeni bir varlýk ortaya çýkarmak,yaratmaktýr.

; Bütün maddenin özünü meydana getiren ve kainatýn ilk cevheri durumunda bulunan esirmaddesi yoktan yaratýlmýþtýr. Bu madde ,ilahi hikmetle patlatýlmýþ,atom ,enerji ve diðer temel parçacýklar vücuda getirilmiþtir. Bu ilk yaratma iþi,bir defaya mahsus olmak üzere yapýlmýþ ve inþa dediðimiz,eþyanýn mevcut elementlerden yaratýlmasý kapýsý açýlmýþtýr.

;Artýk þuan ,zerrelerin yoktan yaratýlmasý söz konusu deðildir. Ýlk yaratýlýþta,madde lazým olduðu kadarýyla bir defaya mahsus olarak yaratýlmýþtýr. Ancak her baharda yeniden vücut bularak canlanan milyonlarca bitki ve aðaç;þekil ,renk,model,koku ve aðaç,bir bahar öncesinin durumuyla týpa týp aynýsý deðildir. Bunlar her bahar yoktan yaratýlýr.

;Fakat ol emriyle ,yoktan yaratýlýþ hususunun mahiyetini iyi bilmek lazýmdýr. Bir kere bize göre yok olan bir þey,maddi bir vücut sahibi olmasa da,Allah tarafýndan bilinmektedir. Çünkü,Cenab-ý Hakkýn

ilim sýfatý muhittir,yani herþeyi içine alýr. Dolayýsýyla, ilahi ilim dairsenin dýþýna hiçbir þey çýkamaz. Bu ilim dairesinden maddi vücut dairesine çýkan bir þey,bize göre yoktan var edilmiþtir. Ama bunu hiçbir zaman mutlak yokluk þeklinde tasavvur edemeyiz.

;Hocam,burayý biraz daha açarmýsýn dedi.

Þöyle diyelim diye devam ettim. Bir þeyin modeli yani örneði,misli ve emsali hiç yokken yaratýldýðýný düþünelim. Bu hadise bize göre yoktan ,hiçlikten yaratýlmaktadýr. Ancak bize göre modeli ve emsali olmayan bir þey,alhi ilim dairesinde mevcuttur. Bu varlýk, maddi bir vücut giyip,madde alemine çýkmayýnca,biz onu bilemiyoruz. Çýkýnca da,hiçlikten yaratýldý diyoruz. Fakat bu bizim akýl kapasitemizin tespitidir. Ve bize göre yokluktan yaratýlmýþtýr. Ýlahi ilim dairesine göre deðildir. Çünkü,onun dairesinde o mevcuttur. Yalnýzca vücut giymemiþtir.

Mehmet yine araya girdi.

;Allah ,mevcut bir maddeyi nasýl yok eder? Yok ediyorsa örnek gösterin. Edemiyorsa(haþa) bir þeyi yok edemeyen,nasýl yaratýcý olur?

Mehmet in bu heyecanlý çýkýþýna karþý sakin bir þekilde devam ettim:

;Her baharda yeiden yaratýlan milyonlarca bitki ve aðacýn dal,yaprak ve meyvelerinin tipi,kokusu ,þekli,model, ve kendilerine has hususi tarzlarý,kýþ mevsimiyle birlikte yok olmaktadýr.

Sobaya bir odun atalým ve yakalým. Odunun kül olduðunu görürüz. Bu esnada odunun ebadý ,aðýrlýðý ,kokusu,rengi ve tipi yok olmuþtur. Belki külünü,çýkardýðý enerjiyi ve dumaný toplasak tekrar odunun aðýrlýðýný bulabiliriz,ama onun renk,desen ve koku gibi diðer vasýflarýný geri getiremeyiz. Çünkü onlar yok olmuþlardýr.

Astronomi alimlerince son yýllarda yapýlan bir takým araþtýrmalar,dünyamýzdan çok daha büyük olan yýldýzlarýn kara delik adý verilen ve mahiyeti bilinmeyen bir yere girerek kaybolduklarýný ve madde aleminden çýktýklarýný göstermektedirler. Bu kara deliðin çekim gücünün sonsuza yakýn olduðu ifade edilmektedir. Kara delikler,sýcaklýðý ,ýþýðý,sesi ve her türlü radyasyonu bir anda yutarak yok etmekte ve dev yýldýzlarýn içine düþüp yok olduðu dipsiz bir kuyuyu andýrmaktadýr. Bu açýdan kara delikler,ebedi bir aleme geçiþe misal olarak deðerlendirilebilmektedir.

Mehmet,parmaklarýný birbirine kilitleyerek derin bir nefes aldýktan sonra:

;Biliyormusun hocamdedi. Bu anlatýlanlar ,beni tam olarak tatmin etmiþ deðil. Ancak ,bugüne kadar duyduðum en doyurucu açýklamalar

BU SÝSTEM KENDÝ KENDÝNE OLABÝLÝR MÝ?

Mehmet çok önemlibirþey bulmuþ gibi aniden atladý:

;Basit maddeler,basit oluþumlar daha düzenli sistemleri meydana getirip,sonuçta bu hale gelmiþ olamaz mý?

Konuyu daha iyi açmak için:

Yani kendi kendine bir oluþtan mý bahsediyoruz

;öyle de denebilir

Hafif tebessüm ederek:

;Bu mümkün deðil ; dedim. Ýsterseniz o basit dediðiniz oluþumlarý ve maddenin temel taþlarý olan atomlarý tanýyalým,sonra da sorumuzun cevabýna dönelim.

Maddeyi tanýmak için,maddenin en küçük parçasý olan atomdan baþlamamýz gerekir. Bu konudaki kitaplar karýþtýrýldýðýnda atomlardan kainatýn yapý taþlarý olarak bahsedildiði görülür. Atomlarýn deðiþik oranlarda bir araya gelmesiyle elementler ortaya çýkmýþtýr. Elementlerin de muhtelif þekillerde birleþmesiyle moleküller meydana gelir. Etrafýmýzdaki alem, içindeki canlý cansýz sayýlmayacak kadar çok ve deðiþik varlýklar ,bu moleküllerden inþa edilmiþtir.

Atomu ,gerek kendi içinde dengeli hareket ettirmek ,gerekse komþularýyla çok hesaplý iliþkiler kurmasýný saðlamak için,dört kuvetten oluþan çok hassas bir kanun konmuþtur.

Son derece hesaplý ve dengeli olan bu kanunun hüküm sürmesiyle kainatýn ve bizlerin varlýðý mümkün olabilmektedir. Öyle ki,bu kanunu meydana getiren dört kuvvetten biri olan nükleer kuvvet olmazsa ,atom çekirdeði teþekkül etmez.

Zayýf kuvvet adý verilen kuvvet bulunmazsa ,elektronlar meydana gelmez.

Elektromanyetik kuvvet olmazsa ,atom da oluþmaz. Ve çekim kuvveti yok olsa dünya olmaz,güneþ olmaz biz olmazdýk.

Kýsacasý bu kuvvetlerden birinin eksikliði,kainatýn sonu demektir. Hatta onlarýn birindeki zaaf veya hesap hatasý dahi,ayný neticeyi meydana getirir.

Tabii,burada atomlarýn küçüklüðünü de dikkate almak lazýmdýr. Bir santimetreküp havada beþ milyon kere beþ milyon atom olduðu düþünülecek olursa ,atomlarýn ve atomlardan teþekkül eden kainatýn yaratýlýþýndaki esrar daha iyi anlaþýlýr.

Atomun mahiyeti ve faaliyeti hakkýnda ilmin tespit ettiði hususlarý,kendi mesleðimden bir örnek vererek anlatmaya devam ettim:

Bir sýnýfta öðretmen olduðumuzu farz edelim. Kendi aralarýnda 15-20 öðrenci konuþur ve hepsinin sesleri birbirine karýþmadan süratle ve atomlar vasýtasýyla bize ulaþýr. Ayný atomlar, güneþin ýþýðýný,ýsýsýný ve yedi rengini de sýnýfa getirir. Sobamýzdan çýkan sýcaklýk da atomlar eliyle etrafa yayýlýr. Ayný anda uzaklardaki bir radyo sesi,gök gürültüsü veya bir zil sesi de duymuþ olabiliriz. Bu iþ de ayný atomlarýn vazifesidir.

Sýnýfýmýzýn etrafýný yüz bin insan sarsa ve hepsi de bize deðiþik tonlarda ,deðiþik þivelerde ve deðiþik dillerde seslenseler,ayný atomlar bu sesleri birbirlerine karýþtýrmadan ayný süratle naklederler.

Canlý,akýllý ve þuurlu bir insanýn bir anda beþ altý iþ yaptýðýný,meselabirisiyle konuþurken baþka birini dinlediðini,bu arada yazý yazýp kafasýnda çeþitli hesaplar çözdüðünü duysak,gazetelerde manþet yapar,dünya rekortmeni ilan ederiz. Cansýz,akýlsýz,gözsüz ve þuursuz küçücük bir atomun bir anda binlerce iþi eksiksiz ,karýþtýrmadan ve ayný mükemmellikte yapmasý,akýllarý durduran bir hal deðilmidir?

Küçük bir atomdan ,muhteþem galaksilere kadar hükmeden bu kuvvetleri ince hassas hesaplarla koyup iþleten ,kainattaki nizamý ve dengeyi sonsuz bir ilim ve kudretle idare eden kuvvet kime aittir?

Bu akýl almaz hesabý hangi tesadüf ve hangi tabiat yapabilir?

Þunu demek istiyorum: bir yýðýn kum ,taþ,çimento ve demir bulunduðunu kabul edelim. Ortada bir usta ,bir plan,ve proje olmadan ,bu maddelerin bir araya gelerek bir saray inþa etmesi düþünülebilir mi?

Böylesine mükemmel bir sarayýn kendiliðinden teþekkül etmesi mümkün müdür?

Galiba bizler,kainatýn muhteþem sistemini,nizamýný ve harikuladeliðini kanunlarla izah ettiðimizi zannedip iþin içinden kolayca çýkýveriyoruz. Kanunlarý keþfetmekte iþ bitiyor mu?

O kanunu koyan kudret sahibini neden akla getirmiyoruz?

Ýnsanda bir merak vardýr. Bu merakla keþfettiðimiz bir þeyin ustasýna karþý hayranlýðýmýz daha çok artmalý ve onun kim olduðunu anlamaya çalýþmalýyýz.

Küçücük bir incir çekirdeðinden koca bir incir aðacýný ve onun binlerce meyvesini çýkaran,maddesi bir olan atom parçacýklarýndan kainatý ve içindeki canlý cansýz mahlukatý yaratan,dört ana kuvvetle varlýklarý dengede tutan bir kudret sahibine karþý insan nasýl alakasýz kalabilir? Bu muhteþem sýrlarý keþfettikten sonra kainat sahibini nasýl görmezlikten gelebiliriz?

KAÝNATI ,TABÝAT YAPABÝLÝR MÝ?

Mehmet son bir hamle yapýp,kendi görüþünün doðruluðunu savunmak ister gibi heyecanla atýldý.

Bütün bu düzgün ve anlamlý oluþumlarý tabiat kontrol edebilir. Tabiatýn kendi mekanizmalarý vardýr.

Mehmet e göre mantýklý ,bana göre ise,son derece anlamsýz olan bu soruyu da cevaplamaya çalýþtým.

O zaman ,önce tabiat denilen kavramý tarif etmek lazýmdýr, dedimTabiat ;su,toprak,hava ve güneþtir. Isýsý ve ýþýðýyla birlikte tabii ki. Baþka bir ifadeyle de,yüz yedi elementtir. Þimdi,yaratýcý olarak sýk sýk adýndan söz edilen tabiata sorsak:

Ýnsanlarý yapabilirmisin?

;Hayýr

Bitki ve hayvalarý icad edebilirmisin?

Hayýr

Güneþ sistemimizi dizebilirmisin?

Hayýr

Milyarlarca yýldýzlarý,galaksizleri düzenleyebilirmisin?

Hayýr

Kainata harika bir intizam ve muhteþem bir sistem vermek için kanunlar koyup,iþletebilirmisin?

Hayýr.

Zaten tabiat denilen þey de kainatýn kendisi deðil mi? Öyleyse,kainatýn da kendi kendini yapamayacaðýný gördük. Peki bu tabiat denilen güç,kuvvet nedir? Eðer tabiata hükmeden bir kuvvet ve güç varsa,o zaten kainatýn kendisi olamaz. Tek yol, kainat cinsinden olmayan bir kudret olmasýdýr ki,o da Cenab-ý Haktýr.

Alemde olup biten harikulade iþleri,tabiat yaptý deyip,içinden çýkmak mümkün deðil. Çünkü her iþ büyük bir nizam ve intizam içinde yapýlýyor. Her faaliyette bir fayda ve bir hikmet gözetiliyor. Herþey þuurlu bir ölçüyle yaratýlýyor. Hiçbir þey baþýboþ deðil;hiçbir mahluk kendi haline býrakýlmamýþ.

Bütün bu mükemmel iþleri,akýlsýz ve þuursuz olan tabiata havale etmek ve tabiat yaptý demek mümkün deðildir.

Ýlim,irade ve kudret sahibi olmayan aciz bir t


Mesaj 1 kez düzenlendi. En son asanyakan tarafından, 15.05.2004 - 01:11 tarihinde.
Gönderme Tarihi: 14.05.2004 - 20:24
asanyakan üyenin diger mesajlarini ara asanyakan üyenin Profiline bak asanyakan üyeye özel mesaj gönder asanyakan üyeyi arkadas listeme ekle Yukari
Konudaki Mesajlar: Ailede hangi özellikler oİlmalı?
asanyakan su an offline asanyakan  
HOCA KÜRSÜDE
401 Mesaj -
HOCA KÜRSÜDE
Hoca merhum, ömrünü va'zetmekle geçirdiði cemaatýn git-gide bozulduðunu gördükçe çok üzülürmüþ. Bir gün yine va'zetmek için kürsüye çýkýp:

— Ey cemaat benim ne söyleyeceðimi biliyor musunuz? demiþ. Camidekiler hep bir aðýzdan:

— Bilmiyoruz, demiþler.

Hocanýn buna daha fazla caný sýkýlmýþ ve:

— Mademki bu zamana kadar bir þey öðrenmediniz, bir þey bilmiyorsunuz. Ben size ne söyleyeyim? demiþ ve kürsüden inmiþ.

Bu sefer cemaat aralarýnda «Eðer hoca yine ayný soruyu sorarsa biliyoruz diyeceðiz» diye karar almýþlar.

Hoca ikinci cuma günü kürsüye çýkýp da:

— Ey cemaat benim ne söyleyeceðimi biliyor musunuz? diye sorunca...

Hep beraber:

— Biliyoruz!, diye baðýrmýþlar. Hoca:

— Mademki biliyorsunuz, benim konuþmama hiç lüzum yok, deyip kürsüden inmiþ.

Bu durum karþýsýnda hoca merhumun va'zýný dinlemek istiyen cemaat ne yapacaklarýný þaþýrmýþlar. Bu sefer cemaatýn kararý þöyle olmuþ:

— Eðer yine sorarsa bazýmýz biliyoruz, bazýmýz da bilmiyoruz, diye cevap veririz, demiþler.

Hoca yine kürsüye çýkýp sormuþ:

— Ey cemaat benim söyliyeceklerimi biliyor musunuz? diye sormuþ.

Cemaatýn içinden bir kýsmý:

— Biliyoruz! diye seslenirken, Bir kýsým cemaat da:

— Bilmiyoruz!, demiþler. Hocanýn iþi daha da kolaylaþmýþ:

— öyleyse iþ kolay, bilenler bilmeyenlere öðretsin, deyip kürsüden inmiþ.
Gönderme Tarihi: 04.05.2004 - 03:43
asanyakan üyenin diger mesajlarini ara asanyakan üyenin Profiline bak asanyakan üyeye özel mesaj gönder asanyakan üyeyi arkadas listeme ekle Yukari
Konudaki Mesajlar: Hayale adım adım
asanyakan su an offline asanyakan  
Hayale adım adım
401 Mesaj -
Hayale adým adým
1946 yýlýnda baþladý her þey.

Çerçek'e baðlý bir köyde, annem, babam, benden bir yaþ büyük olan Turgut ve üç yaþ büyük olan ablam Çiçek ile birlikte, mutlu bir hayat yaþýyorduk.

Köyümüz, sanki cennete özenmiþ bir köydü. Yaðmur yaðdýðýnda, hava mis gibi hayat kokardý. Topraðýnýn kokusu hayat iksiri denilen efsaneyi hatýrlatýrdý. Buram buram toprak kokusu hiç bir parfümü aratmazdý. Zaten hiç bir parfüm de o kokuyu bulmak mümkün deðildi.

Köyümüzün yolu, saðlý sollu meyve aðaçlan ve çiçeklerle süslenmiþti. Adeta usta ressam fýrçasýndan çýkmýþ bir tabloyu andýrýyordu.

Hayalimde, köyümüzü seyrederken ruhumun dinlendiðini hissederdim. Nasýl dinlenmez insan? Ýlkbaharda çiçekler açtýðý zaman bir alem olurdu köyümüz. Yolun saðýnda ve solunda, inci gibi dizilmiþ evlerin önündeki meyve çiçekleri, pembe, beyaz, mavi, yer yer kýrmýzý açtýðýnda rüya aleminden bir yer alýnmýþ, köyümüze kondurulmuþ hissi verirdi.

Köyde, birbirimizi seven sekiz arkadaþtýk. Bir gün gelip de, o arkadaþlarýmdan geride kalacak olanýn sadece bir resim olacaðýný hiç bir zaman düþünmemiþtim.

Turgut'la ben, kasabada liseye baþlayacaktýk bu sene. Büyük bir heyecanla gerekli hazýrlýklarý yapýyorduk. Amman ne mutluluktu o günlerin heyecaný! Sanki rüya aleminde gibiydik!

Ben ilk defa þehir görecektim. Bu da heyecanýma heyecan Katýyordu.

Aðabeyimle ben çok iyi anlaþýrdýk. Öyle ki, ablam bizi kýskanýr gibi yapar, ben de her seferinde ona izah ederdim: "Turgut benim hem arkadaþým, hem kardeþim. Sen kýzlarla bebekçilik oynarken ben onunla oynardým."

Bir seferinde yine böyle dediðimde Turgut gururla söze katýlmýþtý:

— Ee, bir de aðabeylik var aslaným. Aðabey olmayý es geçme.

Birbirimizi çok severdik. Sanki, birimiz olmasa, ötekimiz yaþayamazdýk. Bize öyle gelirdi.

Babam bizim samimiyetimizden öylesine zevk duyardý ki, bizi sanki dinlendirici bir film izlermiþ gibi izlerdi. Sýk sýk da ayný þeyleri söylerdi:

— Bugün siz candan iki dost iseniz bunu inanç birliðine borçlusunuz. Ýnancýnýz ayrýldý mý kardeþ olduðunuzu bi­le unutur, hatta kardeþ olduðunuzdan dolayý birbirinizden utanýrsýnýz.

Babamýn bu sözleri üzerine düþünürdüm hop: Ben hiç

kardeþimden utanýr mýydým? 0 benim caným kardeþim ve çocukluk arkadaþýmdý... Ama babam bu duygumu bilmezdi.

Ertesi gün gidecektik kasabaya. Annem... Caným annem benim! Hem aðlýyor, hem bize yufka açýyordu. Nedense ölüme gidiyormuþuz gibi acý içindeydi annem. Ana yüreði... Evladý tarafýndan bilinmese de farklý çarpýyordu.

Sevdiðim kýz Aybalam gideceðimin haberini almýþ, bir bahane ile bize gelmiþti. Utana sýkýla sordu:

— Yarýn gidiyormuþsun, doðru mu?

— Doðru, dediðimde çok üzüldü, ama bana belli etmemeye çalýþtý.

Ýkimizin de yaþý küçüktü. Ýkimiz de birbirimize açýlamýyorduk. Ama ikimiz de birbirimizden emindik. Birbirimizi seviyorduk.

Büyük aðabeyim evlenmiþ, bizden ayýlmýþtý. Onu hiç sevmezdim. Yaðdanlýk gibi gelirdi bana. Küçük bir hatamýz olsa ya döver, ya da babama söylerdi. Bizimle güzel güzel konuþmazdý. Ondan bazen de nefret eder;

"Hayatým boyu özlemeyeceðim tek insan iþte budur." derdim. Köyümüzde bana en güzel gelen ev de bizim evimizdi. Köyümüzün tacý gibi duruyordu sanki. Tahta kapýsý her zaman huzurla açýlýr, huzurla kapanýrdý. Sanki gülümserdi bize evimiz.

Ahþaptý ama görkemliydi. Eskiydi ama benim için yepyeniydi.

Ýneðimiz, koyunlarýmýz vardý... Ahýrýmýz evimizin arka tarafýnda olduðu için azýcýk rüzgar esse, hayvan gübresinin kokusu odamýza kadar gelirdi.

Hey gidi günler hey! kim derdi ki bir gün hayvan gübresinin kokusunu bile özleyeceðim!

Büyükler ülke yönetiminden konuþurlardý, ama hiç anlayamazdým. "Çocuk" denir, bize anlatýlmazdý. Sonra da "büyük" diye anlatmaya lüzum görmezlerdi tabi. Fakat baþkalarý çocuklara da, büyüklere de kendi inançlarýyla ve sistemleriyle ilgili her þeyi anlatýyorlardý.

Son gecemizdi. Yarýn gideceðiz diye babamda baþka türlü bir telâþ vardý. Sebebini yýllar sonra anladýðým bu telâþla babam devamlý konuþuyordu:

— Ee, yarýn gidiyorsunuz balalarým. Nedense ben diken üstündeyim. Ýþe bakýn çocuklar. Ben harman yaparak para kazanýyor, sizi ilim yoluna gönderiyorum. Ama bu yol nasýl yolsa beni korkutuyor, ürkütüyor. Böyle ilim olur mu? Evlâdým âlim mi olup gelecek, zâlim mi?... Bilemiyor, endiþeyle yaþýyorum.

Annem hemen bizi savunmaya geçti:

— Sen benim belediðim balalarýmdan korkma. Ben onlara temiz süt verdim. Onlar yollarýný þaþmazlar!

Zavallý anacýðým. Övünecek baþka bir þeyini bulamadýðý için emzirdiði temiz sütle övünürdü.

Babamýn cevabý çok güzelmiþ meðer. Bunu þimdi anlýyorum. Çayýný içerken, aðýr aðýr cevap verdi anneme:

— Düzen bozuk sultaným, düzen. Ben çocuklarýmdan deðil düzenden korkuyorum. Onlarý aldatmalarýndan korkuyorum. Zira insanoðlu bozulmaya pek münasiptir.

Sonra derin derin annemin gözlerine bakýp devam etti.

— Süt ne kadar temiz olursa olsun, düzenin pisliði sütten aðýr basýyor... Baskýn geliyor sultaným, baskýn geliyor.

Ben hemen atýldým:

— Sen bizden korkma baba, biz Türk’üz, Türk! Bizi kimse aldatamaz!

Babam kederli gözlerini bu defa bana çevirdi:

— Komünistler gençleri ustalýkla dinsiz yapýyorlarmýþ. Gençler öyle çabuk dinsiz oluyorlarmýþ ki, arkadaþým anlattý da þaþýrdým kaldým oðlum. Komünist olan nasýl komünist, nasýl dinsiz olduðunu anlayamazmýþ bile.

Aðabeyim atýldý bu defa:

— Kim, kim bizi dinsiz yapabilir? Biz Türk’üz. Damarýmýzý kesseler kanýmýz Türk diye akar... Türk diye atar kalbimiz; Türk, Türk diye çarpar. Bizi kimseler aldatamaz!

Babam devam etti:

— Biliyorum evlatlarým. Ama yine de içimde bir korku var. Türklerden de dinsiz çýkar yavrum. Irkýmýz sizi kurtarmayabilir. Sadece ýrka güvenmek insaný yanýltýr.

Ablam Çiçek babamý ikaz etti:

— Baba, çok karamsarsýn. Yarýn gidecek olanlara böyle þeyler mi anlatýlýr?

Babam ayni kederli halini sürdürerek cevap verdi:

— Ne yapayým kýzým? Ýçimdeki ses hiç durmadan "dinsizliðin tehlikesini anlat" diyor. Adýný Ýster komünizm, ister baþka bir Ýzm koysunlar, dinsizliðin her türlüsünden korkuyorum; þerrinin bulaþmasýndan korkuyorum. Türk olmak yetmez insana. Hayatýn bazý kurallarý ve o kurallarýn koyucularý vardýr. Gereken yapýlmazsa, Türk derisi taþýmak iþe yaramaz. Bizim imamý ihbar eden þerefsiz de Türk’tü, ama Ýslam deyince nefretinden gözleri döner, rengi atardý.

Turgut elini kolunu sallayarak itiraz etti:

— Mümkün deðil, onlar Türk deðildir. Onlarýn kaný bozuktur baba, kaný. Bizim kanýmýz ise saf Türk kanýdýr!

Turgut’a baktý babam; sonra tane tane cevap verdi:

— Ben kandan çok bilinçli inanmaya güvenirim oðlum. Fakat size yeterince bilinç veremedim. Ýþten güçten fýrsat bulamadým ki sizinle gereði gibi ilgileneydim. Ha bugün, ha yarýn derken, iþte bugüne geldik. Ýnþallah korkularým yersiz çýkar.

Annem bize göz gezdirirken yaðladýðý yufkalardan bir tane uzattý. Onun yufkasýnýn tadý ne kadar da güzeldi. Bazen düþünüyordum da, acaba o tat Cennet lezzetlerinden sýzma olabilir miydi? Biliyorum olamazdý, ama anamýn yufkasýndaki lezzeti baþka türlü de anlatamýyorum.

0 gece Turgut'la güle oynaya sabahý zor ettik. Yataða yattýðýmda saatlerce uyuyamadým. Uyuyunca da rüyalarýmda hep þehirde gezindim. Þehirdi ama, yine yollarýnda tezekler ve hayvanlar vardý. Meðer þehri hiç görmediðim için, þehirdeysem de yine köyde dolaþmýþým rüya boyunca.

Sabahý zorla getirdik sanki. Belki doksan defa uyandým.

Sabah kahvaltýsýnda annem gözleme yaptý. Üzerine taze tereyaðý sürüp bize verdi. Ablam da kahvaltýyý özel

olarak hazýrladý. Zavallý ablam. Kimseye söylemese de yüreði yaralýydý. Rusya'da çalýþan sevdiðini bekliyordu.

Bilmiyordu ki, Rus kýzlarýnýn etkisinde kalan sevgililer giderse bir daha geri gelmezlerdi... Ya da binde biri gelirdi. Ama ablam Kubilay a çok güvenir, mutlaka döneceðinin hayaliyle kýsmetlerini geri teperdi.

Yüzünden okunurdu hüznü. Fakat ben onun bu hüznünü de ancak yýllar sonra anlayabildim. Bir þeyi görmek için sadece gözlerin olmasý yetmiyor. Bilginin de, idrakin de, hayat tecrübesinin de olmasý gerekiyor.

Kahvaltýdan sonra yola çýkmak üzere hazýrlandýk. Evin önüne indiðimizde aðabeyim Turgut bana döndü:

— Kaan, dedi. Oðlum, fotoðraf makinemiz var, ailece bir resmimiz yok. Neden bir resim çektirmiyoruz? Haydi toplu halde resim çektirelim.

Hepimiz bir araya geldik... Ben söylendim:

— Eee, þimdi bizim fotoðrafýmýzý kim çekecek?

— Sen, dedi Turgut.

— Olmaz, dedim. Bensiz çekilen fotoðrafýn zevki mi olur?

— Ben çekeyim, dedi Turgut. Ýtiraz ettim.

— Hele senin bulunmadýðýn bir fotoðrafa ben aile fotoðrafý hiç demem.

Ablam Çiçek atýldý:

— Nasýl olsa ben kýz evladýyým. Pek aile ferdi sayýlmam. Verin ben çekeyim de siz poz verin, dedi.

Vay benim can ablam. Ne büyük yarayý dile getirmiþ de ben anlayamamýþým.

Her zaman boynu bükük dururdu ablam. 0 yüzden þimdi bile sevdiðinin hasretini çeken bir kýz görsem, anlarým derdini. Ablam bana hasreti öðretmiþ meðer...

Önce o bizim fotoðrafýmýzý çekti. Sonra ben onunla çektirdim. Sonra da Turgut...

Turgut sýk sýk saatine bakýyordu. Ben de söylenmeye baþladým:

— Kýrk yýlda bir þehre gideceðiz, onda da otobüsün hýþmýna uðruyoruz.

Turgut atýldý hemen:

— Hop hop, aslaným, biraz dengeli konuþ. Kendin bu dünyada on altý yýldýr bulunuyorsun. Sen kýrk yýlý hiç görmedin ki.

Hemen cevap verdim:

— Ben yýllarý kendi aylarýma böldüm. Kendi takvimimce kýrk yýlý çoktan doldurdum.

Ablam Çiçek babama döndü bir ara:

— Bir de "kýz evlâdý erkek evlâdý ayýrýmý yapmam" diyorsun. Ama beni okutmadýn, erkek çocuklarýný okutuyorsun.

Babam yere bakarak cevap verdi:

— Ben deðil, o ayrýmý düzen yapýyor yavrum, düzen. 0 düzen çok iyi biliyor ki, benim gibi Müslümanlar kýzlarýnýn baþýný açarak erkeklerle ayný sýraya oturtup okutmaz. Bunu bildiði halde yine tedbir almadý, ben ne yapayým evladým? Bu düzen, kendisiyle Allah'ýn arasýnda býrakýyor bizi. "Tercihini yap" diyor. Biz de Allah'ý tercih ediyoruz haliyle. Bedelini de size ödetiyor.

Sonra korkuyla açtý gözlerini:

— Sakýn ha, bu dediklerimi kimselere söylemeyin! Ablamý teselli etmek istedim:

— Sen hiç merak etme ablam. Ben öðretmen olunca önce seni okuturum. Yeter ki biz Öðretmen olalým. Ne fark eder, ha biz, ha sen! Haa, övünmek gibi olmasýn, çok güzel öðretirim. 0 yüzden diyorum; ha sen, ha biz fark etmez diye.

Ablam, gözlerini bana çevirip anlamlý anlamlý baktý:

— Çok þey fark eder. Ama ne yapalým... Ben sizin okumanýzdan duyduðum mutlulukla idare ederim.

Anacýðým bir bana, bir Turgut'a gidip sarýlýyor, sýký sýkýya tembih ediyordu:

— Aslan evlâtlarým benim. Birbirinize iyi bakýn ha!... Benim gözlerimle bakýn birbirinize. 0 zaman birbirinizi hiç üzmezsiniz.

Can annem! Sultan annem!... Meðer yüreði nasýl da yanýyormuþ. Evlâtlarý o zamanlar anlayamasa bile...

Þehirde yurtta kalacak, evimize ayda bir gelecektik. Þehir e bir gitseydik, gerisi mühim deðildi. öyle büyütmüþtük ki þehri gözümüzde...

Otobüse bindiðimizde annem, babam ve ablam aðlýyorlardý. Ama bizim aklýmýz havada olduðu için hüznü tanýmýyorduk ki biraz da biz hüzünlenseydik. Evimizin Önünde bize el sallarlarken öylece býraktýk onlarý. Otobüste giderken sýk sýk soruyordum Turgut'a:

— Turgut! Biz gerçekten þehre mi gidiyoruz? Yoksa bu bir rüya mi?

Defalarca, "rüya deðil” dedi. Onu býktýrmýþým artýk. Bir ara dayanamayýp tersledi beni:

— Kaan! Yeter artýk, beni sinirlendirme! Güle oynaya geldik þehre.

Þaþkýn þaþkýn arabalarýn çokluðuna, evlerin büyüklüðüne bakýyordum. Turgut kolumdan çekiyormuþ ama ben hâlâ onlara baktýðýmdan, Turgut'u duymuyormuþum meðer. Turgut ise baþka þeylere þaþýrmýþtý:

— Kaan! Evleri gördün mü? Üst üste nasýl da yapmýþlar böyle yüksek binalarý. En tepeye evi nasýl yerleþtirmiþler... Ah bir ev de bizim olsa bu þehirde. Köyün tezeklerinden kurtulurduk. Amma mutlu olurduk deðil mi Kaan?

Nereden bilseydim ki, þehirde olmak illâ da mutlu olmak demek deðildir. Ama o gün için bize göre þehirde olanlarýn hepsi mutlu insanlardý. Büyük adamdýlar onlar. Hatta onlar tuvalete gitmez, burunlarý da akmazdý.

Günler sonra yerleþtik yurdumuza. Okulumuza baþladýk.

Benim sýra arkadaþým Çinli Þi isminde bir Budist’ti. Onlarýn inancýna çok þaþýrmýþtým. Nereden bilseydim ki, Müslümanlarýn tembelliði, teblið vazifelerini ihmal ediþleri yüzünden bu insanlarýn hâlâ daha Buda'ya taptýklarýný. Turgut'un yanýndaki de Budist’ti. Onun ismi Feng'di. Bir de Ahmet isminde bir arkadaþým oldu. Onu çok sevdim.

Turgut'tan sonra en çok sevdiðim ve güvendiðim insandý. Þimdilik iyi gidiyordu derslerimiz. Fakat bir problem vardý tedrisatta. Anlayamadýðýmýz bir müfredatla karþý karþýya idik.

Onu da fazla dert etmedik. Okuldu ya burasý! Sanki ne öðretirlerse, bizim için doðru olan oydu. Veya o olmalýydý. Bu da, bizim devlete çok güvenmemizden kaynaklanýyordu. 0 zamanlar bilemezdik ki, devlet büyüktür, o halde onun ihaneti de büyük olur.

* * *

Okula çabuk alýþtýk. Zira Sosyalist öðretmenler bize candan davranýyordu. Sanki her biri ailemizden bir fertti ve bizim yabancýlýk çekmemize hiç gerek yoktu. 0 sosyalist öðretmenler de kendilerine verilen rolü samimiyetle oynuyorlardý.

Keþke imkaným olsa da onlarýn her birini arayýp bulsam ve sorsam: "Nasýlsýnýz öðretmenim? Bütün Ýnsanlara kin kusturan bilgilerle donatmýþtýnýz bizi. Þimdi sonuçtan memnun musunuz? "Yarýnlarýmýz" derdiniz hep. Sonra

ulaþtýnýz o yarýnlara. Gerçekten mutlu etti mi o yarýnlar sizi?”

* * *
Gönderme Tarihi: 20.04.2004 - 06:41
asanyakan üyenin diger mesajlarini ara asanyakan üyenin Profiline bak asanyakan üyeye özel mesaj gönder asanyakan üyeyi arkadas listeme ekle Yukari
Konudaki Mesajlar: BİR GÜL GÜZELLEMESİ ‘‘GÖZGÜ’’
asanyakan su an offline asanyakan  
Konu icon    selan ve dua ile
401 Mesaj -
göz kırpma göz kırpma
Gönderme Tarihi: 20.04.2004 - 06:40
asanyakan üyenin diger mesajlarini ara asanyakan üyenin Profiline bak asanyakan üyeye özel mesaj gönder asanyakan üyeyi arkadas listeme ekle Yukari
Konudaki Mesajlar: Evlilikten korkuyorum
asanyakan su an offline asanyakan  
AŞK BİTİNCE
401 Mesaj -
AÞK BÝTÝNCE


Fýratýn bir yakasýnda yaþayan bir delikanlý ile öbür yakasýnda yaþayan güzel bir kadýn varmýþ. Birbirlerine aþýk olmuþlar. Delikanlý her gece Fýrat;ýn sularýnda yüzerek karþý yakaya geçer sevgilisine ulaþýrmýþ. Þafak sökmesine yakýn delikanlý sevgilisine öpücük kondurup Fýrat;ýn azgýn sularýna girip öbür yakaya geçermiþ. Bu gecelerce böyle sürüp gitmiþ. Yine bir gece delikanlý Fýrat;ý geçip sevgilisinin yanýna gitmiþ. Þafak sökerken delikanlý veda öpücüðünü vermek üzere kadýnýn yanýna sokulmuþ, kadýna dikkatle bakarak; - senin bir gözün ama mýydý ! demiþ. Kadýn o zaman delikanlýya bakarak; - sen sen ol, sakýn ola bugün Fýrat;a girme demiþ. Delikanlý kadýndan ayrýlmýþ, Fýrat;a girmiþ ve yüzme bilmediðinden boðularak ölmüþ. Bizim delikanlý gerçekte yüzme bilmiyormuþ, duyduðu aþk yüzünden, onun gücü sayesinde Fýrati geçermiþ. O aþk bit incede...


Mesaj 1 kez düzenlendi. En son asanyakan tarafından, 18.04.2004 - 07:26 tarihinde.
Gönderme Tarihi: 18.04.2004 - 07:25
asanyakan üyenin diger mesajlarini ara asanyakan üyenin Profiline bak asanyakan üyeye özel mesaj gönder asanyakan üyeyi arkadas listeme ekle Yukari
Konudaki Mesajlar: İÇİMİZDEKİ İYİLİĞİN SİMGESİNİ GELİŞTİRELİM!..
asanyakan su an offline asanyakan  
KERÎM ve RAHÎM İSİMLERİ ÂHİRETİ İKTİZA EDER
401 Mesaj -
KERÎM ve RAHÎM ÝSÝMLERÝ ÂHÝRETÝ ÝKTÝZA EDER

En zayýf ve en muhtaçlara, en güzel ve en mükemmel þekilde bakýlýyor. En çelimsiz canlýlarýn, elsiz ve ayaksýz varlýklarýn çok rahatlýkla beslendiðini görüyoruz.

Ýradesini kötüye kullanarak iþe müdahale eden insanlarýn yanlýþ müdahaleleri bir tarafa býrakýlacak olursa, en zayýf, çelimsiz, aciz ve nahif varlýklara en güzel þekilde bakýldýðýný müþahede ediyoruz.

Ýþte, bir hücrenin hayatiyetini devam ettirmesi; ana rahmindeki ceninin en mükemmel usulle beslenmesi ve dünyaya gelen yavruya annenin musahhar edilerek en küçük ihtiyacýnýn dahi, büyük bir ihtimamla deruhte ettirilmesi; denizin dibindeki balýklar ve meyvenin içindeki kurtlarýn gayet mükemmel beslenmesi; yerinden kýmýldama imkâný olmayan aðaçlarýn ve yatalak hastalarýn rýzýklarýnýn kendilerine kadar getirilmesi ve bunlar gibi binlerce müþahhas misaller yukarýda mücerret fikir halinde söylediðimiz hususu te’kid etmektedir.

Bütün bunlarla anlýyoruz ki, kâinatta hükmeden Kerîm ve Rahîm bir Zât vardýr.

Cenâb-ý Hakk umum kâinatta bu kadar ihsan ve kerem sahibi olursa, O daima ikrâm ve ihsan etmek ister. Ýkram ve ihsan etmek istemesinin yanýnda ikram ve ihsan edeceklerinin de vücutlarýný iktiza eder. Madem ki bu dünyada âciz, zaif ve ayný zamanda fanî insanlara bu kadar ikrâm ve ihsanda bulunuyor; rahmet ve keremi bu ikramlarýnýn devamýný istilzam eder. Halbuki burada insan yediði bir üzüm tanesine mukabil bin tokat yiyor. Tadýyor, fakat doymuyor. Aðzýnda tat, kalbinde feryat ve figan meydana geliyor. Ona zevk veren þeyler, veda dahi etmeden ve hiç sormadan çekip gidiyorlar. Gençlik, güç, kuvvet ve daha nice zâil olan nimetler gibi... Öyleyse burada insana bu kadar ihsanda bulunan Cenâb-ý Hakk ihsan ve nimetlerini kesivermekle, nimeti nikmete, lezzeti azaba ve muhabbeti düþmanlýða çevirmeyecektir. Halbuki bütün bunlar ebedî olmazsa, nimet nikmet olur. Lezzet azab olur. Ve sevgi düþmanlýða dönüþür. Öyleyse, bu nimet ve ihsanlarýn devam edeceði bir ebedî âlem vardýr ve mutlaka olacaktýr.
Gönderme Tarihi: 18.04.2004 - 07:21
asanyakan üyenin diger mesajlarini ara asanyakan üyenin Profiline bak asanyakan üyeye özel mesaj gönder asanyakan üyeyi arkadas listeme ekle Yukari
Konudaki Mesajlar: ÇOCUKLARINBESLENMESİNDE NELERE DİKKAT EDİLMELİ?
asanyakan su an offline asanyakan  
AFFETMENİN DAYANILMAZ HAFİFLİĞİ
401 Mesaj -
AFFETMENÝN DAYANILMAZ HAFÝFLÝÐÝ

Bir lise öðretmeni bir gün derste öðrencilerine bir teklifte bulunur:
"Bir hayat deneyimine katýlmak ister misiniz?"
Öðrenciler çok sevdikleri hocalarýnýn bu teklifini tereddütsüz kabul ederler. "O zaman" der öðretmen.
"Bundan sonra ne dersem yapacaðýnýza da söz verin"
Öðrenciler bunu da yaparlar.
"Þimdi yarýnki ödevinize hazýr olun. Yarýn hepiniz birer plastik torba ve beþer kilo patates getireceksiniz!"
Öðrenciler , bu iþten pek birþey anlamamýþlardýr. Ama ertesi sabah hepsinin sýralarýný üzerinde patatesler ve torbalar hazýrdýr. Kendisine meraklý gözlerle bakan öðrencilerine þöyle der öðretmen:
"Þimdi, bugüne dek affetmeyi reddettiðiniz her kiþi için bir patates alýn, o kiþinin adýný o patatesin üzerine yazýp torbanýn içine koyun."
Bazý öðrenciler torbalarýna üçer-beþer tane patates koyarken, bazýlarýnýn torbasý neredeyse aðzýna kadar dolmuþtur. Öðretmen, kendisine "Peki þimdi ne olacak?" der gibi bakan öðrencilerine ikinci açýklamasýný yapar:
"Bir hafta boyunca nereye giderseniz gidin, bu torbalarý yanýnýzda taþýyacaksýnýz. Yattýðýnýz yatakta, bindiðiniz otobüste, okuldayken sýranýzýn üstünde? hep yanýnýzda olacaklar."
Aradan bir hafta geçmiþtir. Hocalarý sýnýfa girer girmez, denileni yapmýþ olan öðrenciler þikayete baþlarlar:
"Hocam, bu kadar aðýr torbayý her yere taþýmak çok zor."
"Hocam, patatesler kokmaya baþladý. Vallahi, insanlar tuhaf bakýyorlar bana artýk."
"Hem sýkýldýk, hem yorulduk?"
Öðretmen gülümseyerek öðrencilerine þu dersi verir:

"Görüyorsunuz ki, affetmeyerek asýl kendimizi cezalandýrýyoruz. Kendimizi ruhumuzda aðýr yükler taþýmaya mahkum ediyoruz. Affetmeyi karþýmýzdaki kiþiye bir ihsan olarak düþünüyoruz, halbuki affetmek en baþta kendimize yaptýðýmýz bir iyiliktir.
Gönderme Tarihi: 18.04.2004 - 07:15
asanyakan üyenin diger mesajlarini ara asanyakan üyenin Profiline bak asanyakan üyeye özel mesaj gönder asanyakan üyeyi arkadas listeme ekle Yukari
Konudaki Mesajlar: Çocuklarda kekemelik nasıl önlenebilir?
asanyakan su an offline asanyakan  
Kaliteli iletişim kurmalısınız
401 Mesaj -
Kaliteli iletiþim kurmalýsýnýz

Anne baba doðumdan itibaren çocuðuyla arkadaþ olup onunla konuþmalýdýr. Bu konuþmalar nasihat, dur, yap gibi emir ve komut þeklinde olmaktan çok paylaþma þeklinde olmalýdýr. Çocuk bu güzel sohbet anlarýnda kendisini ifade etmeyi öðrenir.
Küçük yaþta küçük þiirler, fýkralar, þarkýlar, hikayeler öðretilebilir. Bunlarý aile ve dost meclislerinde okuyup söylemesi teþvik edilmelidir.
Çocuðun yaþýtlarý ile de oynayabileceði sosyal ortamlarý geniþ olmalýdýr. Çocuk bazý günler anne babasý olmadan yakýn bir aile dostunun evinde birkaç saat kalabilmelidir.
Anne babalar geçer diye beklememeli bir uzmandan yardým almalýdýr.
Gönderme Tarihi: 18.04.2004 - 07:04
asanyakan üyenin diger mesajlarini ara asanyakan üyenin Profiline bak asanyakan üyeye özel mesaj gönder asanyakan üyeyi arkadas listeme ekle Yukari
Konudaki Mesajlar: FLÖRT
asanyakan su an offline asanyakan  
selan ve dua ile
401 Mesaj -
Aslinda konu cok onemli
Gönderme Tarihi: 18.04.2004 - 05:43
asanyakan üyenin diger mesajlarini ara asanyakan üyenin Profiline bak asanyakan üyeye özel mesaj gönder asanyakan üyeyi arkadas listeme ekle Yukari
Konudaki Mesajlar: Evlilikte Ölçüler
asanyakan su an offline asanyakan  
Konu icon   
401 Mesaj -
Cümlemizden..sıkıntılı
Gönderme Tarihi: 20.03.2004 - 20:09
asanyakan üyenin diger mesajlarini ara asanyakan üyenin Profiline bak asanyakan üyeye özel mesaj gönder asanyakan üyeyi arkadas listeme ekle Yukari
Konudaki Mesajlar: Sizin çocuğunuzun da hayalî arkadaşı var mı?
asanyakan su an offline asanyakan  
Konu icon   
401 Mesaj -
şaşkın
Gönderme Tarihi: 19.03.2004 - 18:56
asanyakan üyenin diger mesajlarini ara asanyakan üyenin Profiline bak asanyakan üyeye özel mesaj gönder asanyakan üyeyi arkadas listeme ekle Yukari
Konudaki Mesajlar: Kayınvalidemden öğrendiklerim
asanyakan su an offline asanyakan  
Konu icon   
401 Mesaj -
şaşkın
Gönderme Tarihi: 19.03.2004 - 18:54
asanyakan üyenin diger mesajlarini ara asanyakan üyenin Profiline bak asanyakan üyeye özel mesaj gönder asanyakan üyeyi arkadas listeme ekle Yukari
Konudaki Mesajlar: Çiğ Börek
asanyakan su an offline asanyakan  
Konu icon   
401 Mesaj -
Çið tavuk yendiðini biliyordum ama çið börek yendiðini yeni duymuþ oluyorumm.
kahkaha kahkaha
kahkaha :D :D
Gönderme Tarihi: 15.03.2004 - 05:57
asanyakan üyenin diger mesajlarini ara asanyakan üyenin Profiline bak asanyakan üyeye özel mesaj gönder asanyakan üyeyi arkadas listeme ekle Yukari
Konudaki Mesajlar: Ailede hangi özellikler oİlmalı?
asanyakan su an offline asanyakan  
Konu icon   
401 Mesaj -
sevinçli
Gönderme Tarihi: 13.03.2004 - 19:35
asanyakan üyenin diger mesajlarini ara asanyakan üyenin Profiline bak asanyakan üyeye özel mesaj gönder asanyakan üyeyi arkadas listeme ekle Yukari
Konudaki Mesajlar: Konu icon Degisimler
asanyakan su an offline asanyakan  
Konu icon   
401 Mesaj -
Bir kadýn için güzelliksiz gençlik veya gençliksiz güzellik iþe yaramaz. (La Rochefoucauld)
Bir kadýndan gelen derdi gene bir kadýn iyileþtirebilir. (Alphonse Daudet)

Bir kadýnýn güzelliði, ancak sevmeye baþladýðý zaman meydana çýkar. (La Bruyere)

Bir uygarlýðýn seviyesini ölçmek isterseniz, derhal kadýnýn hayat þartlarýna bakýn. (Stuart Mill)

Dediklerine bakýlýrsa yeryüzünde aramýþlar aramýþlar, bir tek dilsiz kadýn bulamamýþlar. (Plautus)
Eþ alacaðýn kadýný yalnýz gözünle seçme. Gözünden çok kuýlaðýnla seç. (Thomas Fuller)
Güzel kadýn gözü, iyi kadýn gönlü okþar. (Napolyon)
Havayý geldiði, rüzgarý estiði, kadýný olduðu gibi kabul edin. (Alfred de Musset)
Ýnsan gerçekten severse, onun gözünde dünyadaki bütün öteki kadýnlar kesin olarak manasýný kaybeder.(Oscar Wilde)
Gönderme Tarihi: 01.03.2004 - 05:51
asanyakan üyenin diger mesajlarini ara asanyakan üyenin Profiline bak asanyakan üyeye özel mesaj gönder asanyakan üyeyi arkadas listeme ekle Yukari
Konudaki Mesajlar: Göklerin kapılarını açtıran dualar
asanyakan su an offline asanyakan  
Konu icon   
401 Mesaj -
mavisevinçli sevinçli sevinçli
sevinçli sevinçli sevinçli
Gönderme Tarihi: 27.02.2004 - 19:38
asanyakan üyenin diger mesajlarini ara asanyakan üyenin Profiline bak asanyakan üyeye özel mesaj gönder asanyakan üyeyi arkadas listeme ekle Yukari
Konudaki Mesajlar: Çocuklar din duygusunu ailesini taklit ederek kazanır
asanyakan su an offline asanyakan  
Çocuklar din duygusunu ailesini taklit ederek kazanır
401 Mesaj -
Çocuklar din duygusunu ailesini taklit ederek kazanýr


Aileden bir kiþiyi namaz kýlarken gören 3-4 yaþlarýndaki çocuk, önce onu gözler, davranýþlarýný takip eder, sonra da taklit eder. Eðer siz kötü fiilleri yaparsanýz çocuk bu sefer bunu modelleyecektir.

Çocuklar, her þeyde olduðu gibi dini inançlarýný da küçük yaþlardan itibaren etrafýndaki kiþileri taklit ederek öðreniyor. Özellikle 3 yaþýndan 6 yaþýna kadar, kendilerine ;ideal model; edindikleri aile fertlerinde gördükleri ibadetleri, dinî motifli her türlü davranýþý samimi bir þekilde kabul ederek yapmaya çalýþýrlar. Sýzýntý dergisinin Þubat 2004 sayýsýnda yer alan ;Okul Öncesi Çocuklarda Allah Ýnancý ve Din Duygusu; baþlýklý makalede, ailelerin çocuklara nasýl model olabileceði anlatýlýyor. Sadrettin Aydar;ýn kaleme aldýðý yazýda, özellikle 3 yaþýndan itibaren çevresiyle yoðun bir þekilde ilgilenmeye baþlayan çocuklarýn kendilerine ideal bir model edinme ihtiyacý hissettiði belirtiliyor. ;Yapýlan araþtýrmalar, dinî tutum ve davranýþlarýn oluþmasýnda, çocuðun çevresindeki kiþilerin (ailenin) tesirinin en belirgin faktör olduðunu göstermiþtir.
Bu yaþlardaki çocuklar, kendilerine ideal model; edindikleri aile fertlerinde gördükleri ibadetleri, dinî motifli her türlü davranýþý samimi bir þekilde kabul ederek yapmaya çalýþýr. Kaynaðýný, ;sevileni taklit etme; psikolojisinden alan bu fýtrî meyil, çocuðun dinî hayatýnýn oluþmasýnda oldukça önemlidir; ifadelerini kullanan Sadrettin Aydar, bu yüzden çocuk için model olan kiþilerin sözlerine ve davranýþlarýna dikkat etmeleri gerektiðini vurguluyor. Sadrettin Aydar, çocuklara nasýl model olunmasý gerektiðini þöyle anlatýyor:
;Çocuðun, çevresindeki kiþilerce yapýlan dualarý iþitmesi, ibadet ve dinî davranýþlarý görmesi çok önemlidir. Gördüðü ve duyduðu þeyler çocuðun þuuraltýna yerleþir ve yavaþ yavaþ çocuk tarafýndan benimsenir. Aileden birini namaz kýlarken gören 3-4 yaþlarýndaki çocuk, önce onlarý gözler, davranýþlarýný takip eder, sonra da taklit eder. Bunun gibi ezan okunduðu zaman namaz kýlmaya hazýrlanan bir ebeveyni gören çocuk, bir süre sonra ezan okunduðunda, kendini göstermek için, anne ve babasýndan önce harekete geçerek ;hadi namaza; der. Evde yapýlan sesli dualara ve þükür ifadelerine eþlik etmeye baþlar. Ayný þekilde çocuða ihtiyaçlarý için Allah;a dua etmesi gerektiði söylenmelidir. Bu þekilde onda Allah;ýn sýðýnýlacak tek kapý olduðu inancý yerleþir. Çocuða Allah;a inanmanýn ve kul olmanýn faydalarý, Allah;ýn kullarýna yardýmlarý anlatýlmalýdýr. Bunu yaparken de, çocuklarýn ilgi duyduðu masal ve hikâye yolu kullanýlmalýdýr.

Ýnanma ile ilgili hikâye ve menkýbeler, çocukta, eþyanýn ötesinde bir kuvvetin olduðu düþüncesinin geliþmesini hýzlandýrýr. Bunun için, çocuklara Kur;an-ý Kerim;deki peygamber kýssalarý ve Peygamber Efendimiz;in (sas) hayatý anlatýlmalýdýr. Ayrýca sahabilerin gösterdikleri sabýr ve kahramanlýklar, inandýklarýný yaþamadaki azim ve gayretleri nazara verilmeli, bu þekilde, çocuklarýn zihninde ideal model oluþturulmalýdýr. Bu yaþtaki çocuklarýn öðrenmesinde oyuncaklarýn katkýsý çok büyüktür. Daha çok sembollerle öðrenen çocuða verilecek oyuncaklarda, dinî hayatý temsil edip hatýrlatacak, bazý dinî kavramlarý sembolize edebilecek özellikler bulunmalýdýr. Ýçinde dinî unsurlara yer verilen yap-bozlar, legolar, bulmacalar, çizgi film CD;leri vs. bu konuda oyuncak olarak kullanýlabilecek malzemelerdir. Çocuða hediye edilecek eþyalar, böyle bir öðretim metodu için önemlidir. Çünkü çocuklara din duygusu ancak sevgiyle kazandýrýlabilir. Çocuklarýn Allah;a ümit ve sevgi ile baðlanmasý, ileri yaþlarda aklî ve zihnî melekelerin ilgi duymasý ve tatmin edilmesi açýsýndan önemlidir. Allah sevgisine dayalý bir iman öðretimi, çocuklarda temel duygulardan sayýlan ümit ve baðlanma duygularýyla birleþecek, kuvvetlenecek ve saðlam bir imanýn temellerini oluþturacaktýr;
Gönderme Tarihi: 25.02.2004 - 01:21
asanyakan üyenin diger mesajlarini ara asanyakan üyenin Profiline bak asanyakan üyeye özel mesaj gönder asanyakan üyeyi arkadas listeme ekle Yukari
Konudaki Mesajlar: : Batırık..
asanyakan su an offline asanyakan  
Konu icon   
401 Mesaj -
Alıntı
Orijinali Merdiyye

aşık aşık

Aynen,

Gocerli kollari siva dogru mutfaga
:D


sevinçli sevinçli
Gönderme Tarihi: 25.02.2004 - 01:10
asanyakan üyenin diger mesajlarini ara asanyakan üyenin Profiline bak asanyakan üyeye özel mesaj gönder asanyakan üyeyi arkadas listeme ekle Yukari
Konudaki Mesajlar: RESULULLAH HAKKINDA BUNLARI BİLİYOR MUYDUNUZ-4
asanyakan su an offline asanyakan  
Konu icon    selamün aleyküm
401 Mesaj -
Allah razý olsun...
Gönderme Tarihi: 25.02.2004 - 00:49
asanyakan üyenin diger mesajlarini ara asanyakan üyenin Profiline bak asanyakan üyeye özel mesaj gönder asanyakan üyeyi arkadas listeme ekle Yukari
Konudaki Mesajlar: FLÖRT
asanyakan su an offline asanyakan  
401 Mesaj -
sevinçli
Gönderme Tarihi: 22.02.2004 - 04:41
asanyakan üyenin diger mesajlarini ara asanyakan üyenin Profiline bak asanyakan üyeye özel mesaj gönder asanyakan üyeyi arkadas listeme ekle Yukari
Sayfa (6): (1) 2 3 weiter >
İmzalar göster - Konu olarak göster

Lütfen Seçiniz:  
Şu an Yok üye ve 830 Misafir online. En son üyemiz: Didem_
2243 üye ile 29.03.2024 - 11:40 tarihinde en fazla ziyaretçi online oldu.

[Admin | Moderator | Kıdemli Üye | Üye]
Dogum Gününüzü Tebrik Ederiz    Doğum gününüzü tebrik eder, sıhhat ve afiyet dolu ömür dileriz:
gocmenkuslar (56), fatihalperen (40), cumababa (64), osman karaca (59), selim444 (33), furkan2005 (44), sena_66 (56), sebo1963 (61), manolya (59), sertkaya (54), sofigardas (44), MEHMET_1960 (64), dursun ali (68), cepkamil (51), romen (42), selim_wien (42), awsaroglu (49), tekin58 (59), sahabegulu (47), hintavi (47), sivassporlu (38), hakký özka.. (59), Hayriye Esra (38), eylem (49), nurdane_unlu (58), tüncay (46), uzaktaki (48), Goblin (37), aliyasar (60), ozturk yasin (61), iborrr (59), Elbistan (44), s_a_r_a_ (36), HABÝBE (39), sefaiscan20 (35), YAKAMOZ42 (44), p_rens (69), metin007 (47), P_kardes (51), mehmetturkmen (46), Bayramalptekin (60), sitemkar (44), ATEKER (51), muco_15 (39), hicran (37), beyondvision (38), Konyali_Yakup (38), Hayat-i (55), Ece (38), Meviza29 (51), meaksa (39), Pfantom (63), INCE (52), musab27 (46), vuslaterimi (39), nisa06 (53), nisan3aknur (49), KabirYolcusu (40), ates_2001 (40), Gundepster (44), BiLMARUF (51), haroun66 (38), benmuzo27 (46), ahmet349 (39), O NA KAVUÞMAK (37), kadir_1818 (49), kadir_kadir (49), siblako (51), kökan (51), ünsal (46), hasanözen (54), y-o-l-c-u (45), EFSANE35 (50), nbalâ has.. (32), yusufla (45), tomi56 (34), yavuzselim (48), huseyin22 (50), insanlýk.. (36), code10 (49), Barbaros tas (65), mahinur40 (49), kerbela_ (38), furkan71 (53), macfurkan (48), Atomcan (49), bukey musab (39), benlikolmas&yac.. (37), serdaroglu1 (79), comert_harun (39), Musabbukey (39), rduman07 (39), erolxyz (46), prenses82 (42), mErVe.. (38), sakinliman (57), sofi180 (38), msene (50), yavuz1d (42), Muhammed74 (50), travaci (51)
Son 24 saatin aktif konuları - Top Üyeler
0

Copyright © ((( RAVDA.net )))  *  İrtibat   *   RAVDA Reklam Servisi   *   Tüm hakları saklıdır, izinsiz alıntı yapılamaz.
Sitemizde yayınlanan imzalı yazıların içeriğinden yazarları, forum ve yorumlardan ekleyen şahıslar sorumlu olup, kesinlikle sitemiz sorumlu değildir.
© by ((( RAVDA.net )))

Sayfa 0.63633 saniyede açıldı   

Reklamlardan
RAVDA sitesi
hiçbir şekilde
sorumlu değildir.