dexamethasone budesonide stromectol generique rhinocortkaletra oxytrol pamelor pantozol parafon parexat pariet parlodel paronex paxil cr paxil penegra pentoxi pepcid pepcidine periactin persantine pharmaquine phenhydan phoslo pirocam pirosol pk merz plavix plendil pletal podomexef ponstel pradif prandin precose premarin prevacid priligy prilosec primacton primolut n primolut nor principen prinil probalan prodafem
     
     

0
0
0
0
Forum Giris Giris Üyeler Ekibimiz Arama
Toplam Forum: 69     ***     Toplam Konu: 30100     ***     Toplam Mesaj: 148193
  
  Beni hatırla
Forum Anasayfa » Arama Sonuçları

34 Sonuç - Yeni Arama
Sayfa (2): (1) 2 weiter >
Gönderen Mesaj
Konudaki Mesajlar: CEHENNEM KATLARINA KİMLER GİDECEKLER?
hidayete davet su an offline hidayete davet  
CEHENNEM KATLARINA KİMLER GİDECEKLER?
35 Mesaj -
ESAVRVB.
Kardeþlerim önemli bir konuyu ele alalým inþ...

KUR'AN A GÖRE CEHENNEM KATLARINA KÝMLER GÝDECEKLER?

Cehennemin 1 katýna ;

Ayetlerden gafil olanlar,
Yunus 7- 8 Muhakkak ki; onlar, Bize ulaþmayý (hayatta iken ruhlarýný Allah’a ulaþtýrmayýgöz kırpma dilemezler. Dünya hayatýndan razý olmuþlardýr ve onunla doyuma ulaþmýþlardýr ve onlar âyetlerimizden gâfil olanlardýr.
Ýþte onlarýn kazandýklarý (dereceler) gereðince varacaklarý yer ateþtir (cehennemdir).

Cehennemin 2 katýna ;
Yunus 45 Misaklarý kesenler
Allaha ulaþmayý tekzip edenler , yalanlayanlar

Yunus 45 Ve o gün (Allahû Tealâgöz kırpma, gündüzden bir saatten baþka kalmamýþlar (bir saat kalmýþlar) gibi onlarý toplayacak (haþredecek). Birbirlerini tanýyacaklar (aralarýnda tanýþacaklar). Allah’a mülâki olmayý (Allah’a ölmeden önce ulaþmayýgöz kırpma yalanlayanlar, hüsrana düþtüler (nefslerini hüsrana düþürdüler). Ve hidayete eren kimse(ler) olmadýlar (ruhlarýný ölmeden evvel Allah’a ulaþtýramadýlar).

Cehennemin 3 katýna ;
Rad- 25 Lanet alanlar misak aldýktan sonra Misaklarýný bozanlar,baþkalarýný hidayetten men edenler

Cehennemin 4 katýna ;
Büyük lanet alanlar, Saadatlar ve Küberalar iki kat azap verilenler ,
Ahzap 67 Cehennemde olanlar derler ki: “Yarabbi, muhakkak ki; biz, sâdatlarýmýza (dînde ileri gidenlerimize) ve küberamýza (büyüklerimize) itaat ettik. Ve böylece Senin yolundan (Sýratý Mustakîm’inden) saptýk.
Ahzap 68 Rabbimiz, onlara iki kat azap ver ve onlarý büyük bir lânetle lânetle.

Cehennemin 5 katýna ;
Ayetler Beyineler ve kitaplarla açýklandýktan sonra onlarý örtenler, gizleyenler lanet edicilerin ve Allah’ýn lanetine uðrayanlar

Bakara -159 Ýndirdiðimiz o beyyinelerden olan þeyleri ve HÝDAYETi (ölmeden evvel ruhun Allah’a ulaþtýrýlmasýnýgöz kırpma Kitab’ta Allah insanlara açýkladýktan sonra gizleyenler (var ya), onlara, hem Allah lânet eder hem de lânet ediciler lânet eder.

Cehennemin 6 katýna;
Allah’ýn ayetlerini örtükleri için Allah’ýn ayetleri ve Resulleri ile alay ettikleri için

Keyf ;103 Deki: “Amelleri hasara uðrayanlarý size haber vereyim mi?”
Keyf ;106 Âyetlerimi) örtmeleri (inkâr etmeleri) ve âyetlerimi ve resûllerimi alay konusu edinmeleri sebebiyle, onlarýn cezasý iþte bu cehennemdir.

Cehennemin 7 katýna;
Þeytani ve zülmani ilimler (Büyü ve Sihir ) ile insanlara zülm edenler.

Bakara 102 Süleyman'ýn mülkü üzerine onlar, þeytanlarýn okuduðu (anlattýðý, tilâvet ettiði) þeylere uydular (tâbî oldular). Oysa Süleyman, (sihir yapmadý ve) kâfir olmadý. Fakat þeytanlar, insanlara sihri öðretmekle kâfir oldular. Babil (þehrin)deki iki melek (olan) Harut ve Marut'a indirilen þeyleri (öðretiyorlardýgöz kırpma. Oysa onlar: "Biz (im bilgimiz, sizin için) sadece bir fitne, bir imtihandýr. Sakýn (sihir ilmini öðrenerek) kâfir olmayýn." demedikçe hiç kimseye bunu öðretmezlerdi. O zamanlar (sihir meraklýlarý ve onu geçim vasýtasý yapanlar) o ikisinden erkek (koca) ile karýsýnýn arasýný açacak þeyler öðreniyorlardý. Halbuki onlar, Allah'ýn izni olmadan onunla (sihirle) hiç kimseye zarar veremezlerdi. Zaten onlar kendilerine fayda verecek þeyleri deðil, zarar verecek þeyleri öðreniyorlardý. Andolsun ki; onlar onu (sihri ve ona ait bilgileri) satýn alan (ve onunla çýkar saðlayan) kimse için ahirette bir nasip olmadýðýný bilirlerdi. Kendi nefslerini, onunla ne kötü bir þeye sattýklarýný onlar keþke biliyor olsalardý.
Gönderme Tarihi: 24.08.2007 - 11:00
hidayete davet üyenin diger mesajlarini ara hidayete davet üyenin Profiline bak hidayete davet özel mesaj arzu etmiyor hidayete davet üyeyi arkadas listeme ekle Yukari
Konudaki Mesajlar: CENNETDE KÖSK
hidayete davet su an offline hidayete davet  
CENNET KADEMELERI
35 Mesaj -
CENNET KADEMELERI

1-Cennettun Aliyeh
69/HAKKA-22: Fî cennetin âliyeh(âliyetin).
Yüksek bir cennette

2-Cennetul Firdevs
8/KEHF-107: Ýnnellezîne âmenû ve amilûs sâlihâti kânet lehum cennâtul firdevsi nuzulâaglanuzulen).
Âmenû olanlar (ölmeden önce Allah’a ulaþmayý dileyenler) ve salih amel (nefs tezkiyesi) yapanlar; onlarýn ikramý, firdevs cennetleridir

3- Cennetul Huldi
50/KAF-31: Ve uzlifetil cennetu lil muttekîne gayre baîd(baîdin).
Cennet, takva sahipleri için uzak olmayarak yaklaþtýrýldý.
50/KAF-32: Hâzâ mâ tûadûne li kulli evvâbin hafîz(hafîzin).
Ýþte vaadolduðunuz þey (bu cennettir). Bütün evvab (Allah’a ruhu ulaþmýþ ve sýðýnmýþgöz kırpma ve hafîz (baþlarý üzerinde devrin imamýnýn ruhunu muhafýz olarak taþýyan) olanlar için.

25/FURKAN-15: Kul e zâlike hayrun em cennetul huldilletî vuidel muttekûn(muttekûne), kânet lehum cezâen ve masîrâaglamasîren).
De ki: “Bu mu daha hayýrlýdýr, yoksa müttekilere (takva sahiplerine) vaadedilen, onlar için bir ceza (mükâfat) ve dönüþ yeri olan ebedî cennet mi?

4-Cennetul Gurafan
29/ANKEBUT-58: Vellezîne âmenû ve amilûs sâlihâti le nubevviennehum minel cenneti gurafan tecrîmin tahtihel enhâru hâlidîne fîhâ, ni’me ecrul âmilîn(âmilîne).
Ve âmenû olanlarý (Allah’ý ulaþmayý dileyenleri) ve salih amel (nefs tezkiyesi) yapanlarý mutlaka, altýndan nehirler akan cennette köþklere yerleþtireceðiz. Orada ebediyyen kalýcýdýrlar. Salih (nefsi ýslâh edici) amel iþleyenlerin ecri (mükâfatýgöz kırpma ne güzel!

5-Cennetul Meva
79/NAZÝAT-41: Fe innel cennete hiyel me’vâ.
Artýk þüphesiz cennet, (onun için) bir barýnma yeridir.

6-Cennetun Naim
5/MAÝDE-65: Ve lev enne ehlel kitâbi âmenû vettekav le keffernâ anhum seyyiâtihim ve le edhalnâhum cennâtin naîm(naîmi).
Eðer kitap ehli, âmenû olup (Allah’a ulaþmayý dileyip), takva sahibi olsalardý, elbette günahlarýný örterdik. Ve onlarý mutlaka naim cennetlerine koyardýk (dahil ederdik).

7-Cennetul Adn
13/RAD-22: Vellezîne saberûbtigâe vechi rabbihim ve ekâmûs salâte ve enfekû mimmâ rezaknâhum sirren ve alâniyeten ve yedreûne bil hasenetis seyyiete ulâike lehum ukbed dâr(dâri).
Onlar, sabýrla Rab’lerinin vechini (Zat’ýný, Zat’a ulaþmayý, Allah’ýn Zat'ýný görmeyi) isteyenler ve namazý ikame edenler, onlarý rýzýklandýrdýðýmýz þeylerden gizli ve açýkça infâk edenler. Ve seyyiati, hasenat ile (iyilikle) savan kimselerdir. Ýþte onlar için, bu dünyanýn (güzel bir) akýbeti (sonucu) vardýr.

13/RAD-23: Cennâtu adnin yedhulûnehâ ve men salaha min âbâihim ve ezvâcihim ve zurriyyâtihim vel melâiketu yedhulûne aleyhim min kulli bâb(bâbin).
Adn cennetleri (vardýr). Onlarýn babalarýndan ve eþlerinden ve zürriyyetlerinden salâha ulaþan kimseler, ona (adn cennetlerine) girerler. Ve her kapýdan melekler, onlarýn yanlarýna girerler.

18/KEHF-30: Ýnnellezîne âmenû ve amilûs sâlihâti innâ lâ nudîu ecre men ahsene amelâaglaamelen).
Muhakkak ki; âmenû olanlar (ölmeden önce ruhunu Allah’a ulaþtýrmayý dileyenler) ve salih amel (nefs tezkiyesi) yapanlar, Biz kesinlikle en güzel amel iþleyen kimselerin ecrini (karþýlýðýnýgöz kırpma zayi etmeyiz.

18/KEHF-31: Ulâike lehum cennâtu adnin tecrî min tahtihimul enharu yuhallevne fîhâ min esâvire min zehebin ve yelbesûne siyâben hudren min sundusin ve istebrekýn muttekiîne fîhâ alel erâik(erâiki), ni’mes sevâb(sevâbu), ve hasunet murtefekâaglamurtefekan).
Ýþte onlara (onlar için) adn cennetleri vardýr. Onlarýn altýndan nehirler akar. Orada altýn (dan) bileziklerle süslenirler. Ýnce ipek ve atlastan yeþil elbiseler giyerler. Orada tahtlar üzerine yaslanýrlar. Ne güzel bir sevap ve ne güzel bir destek.

20/TAHA-75: Ve men ye’tihî mu’minen kad amiles sâlihâti fe ulâike lehumud derecâtul ulâ.
Ve kim salih ameller (nefs tezkiyesi) yapmýþsa ve ona (Allah’a) mü’min olarak gelirse o zaman iþte onlar, onlar için yüksek dereceler vardýr.

20/TAHA-76: Cennâtu adnin tecrî min tahtihel enhâru hâlidîne fîhâ, ve zâlike cezâu men tezekkâ.
Ýçinde ebedî kalacaklarý, altýndan nehirler akan adn cennetleri vardýr. Ve iþte bu, tezkiye olanlarýn (nefs tezkiyesi ve tasfiyesi yapanlarýn) mükâfatýdýr.

61/SAF-12: Yagfir lekum zunûbekum ve yudhýlkum cennâtin tecrî min tahtihel enhâru ve mesâkine tayyibeten fî cennâti adn(adnin), zâlikel fevzul azîm(azîmu).
O da sizin günahlarýnýzý baðýþlar, sizi altlarýndan ýrmaklar akan cennetlere ve Adn cennetlerindeki güzel konaklara yerleþtirir. Ýþte 'büyük mutluluk ve kurtuluþ' budur.
0/MU'MÝN-8: Rabbenâ ve edhilhum cennâti adninilletî vaadtehum ve men salaha min âbâihim ve ezvâcihim ve zurriyyâtihim inneke entel azîzul hakîm(hakîmu).
Rabbimiz, onlara vaadettiðin adn cennetlerine, onlarý ve onlarýn babalarýndan, zevcelerinden ve zürriyetlerinden salâh (makamýna) ulaþanlarý dahil et. Muhakkak ki Sen, Sen Azîz’sin, Hakîm’sin (hüküm ve hikmet sahibisin).
40/MU'MÝN-9: Ve kýhimus seyyiât(seyyiâti), ve men tekýs seyyiâti yevme izin fe kad rahimteh(rahimtehu) ve zâlike huvel fevzul azîm(azîmu).
Ve onlarý kötülüklerden koru. Ve Sen kimi, izin günü kötülüklerden korursan, o zaman ona rahmet etmiþ olursun. Ve iþte O, fevz-ül azîmdir (en büyük kurtuluþtur).

38/SAD-50: Cennâti adnin mufettehaten le humul ebvâb(ebvâbu).
Kapýlarý onlara açýlmýþ olan adn cennetleri vardýr.


35/FATIR-33: Cennâtu adnin yedhulûnehâ yuhallevne fîhâ min esâvire min zehebin ve lu’luâaglalu’luen), ve libâsuhum fîhâ harîr(harîrun).
(Onlar), Adn cennetlerine girerler. Orada altýndan bilezikler ve inciler takarlar. Ve orada onlarýn elbiseleri ipektir.
Gönderme Tarihi: 24.08.2007 - 10:55
hidayete davet üyenin diger mesajlarini ara hidayete davet üyenin Profiline bak hidayete davet özel mesaj arzu etmiyor hidayete davet üyeyi arkadas listeme ekle Yukari
Konudaki Mesajlar: BEDIÜZZAMAN VE TARIKAT
hidayete davet su an offline hidayete davet  
BEDIÜZZAMAN VE TARIKAT
35 Mesaj -
ESAVRVB.


Deðerli kardeþlerim burada siz kardeþlerimize Bediüzzaman SaidÝ Nursi Hazretlerinin Tarikata (Tasavvufa )bakýþýný incelemeye çalýþacaðýz inþallah.

Rabbim hepimizin hakký ile istifade etmesini nasip etsin inþallah.

Bismillahirahmanýrrahim.

1. Bölüm
BEDIÜZZAMAN VE TARIKAT
Dokuzuncu Kýsým Telvihât-ý Tis'a [4]
Þu kýsým, turuk-u velâyet hakkýnda olup
Dokuz Telvihtir.
ÜÇÜNCÜ TELVÝH
Velâyet bir hüccet-i risalettir; tarikat bir burhan-ý þeriattýr. Çünkü risaletin teblið ettiði hakaik-i imaniyeyi, velâyet bir nevi þuhud-u kalbî ve zevk-i ruhanî ile aynelyakin derecesinde görür, tasdik eder. Onun tasdiki, risaletin hakkaniyetine kat'î bir hüccettir. Þeriat ders verdiði ahkâmýn hakaikini, tarikat zevkiyle, keþfiyle ve ondan istifadesiyle ve istifazasýyla o ahkâm-ý þeriatýn hak olduðuna ve haktan geldiðine bir burhan-ý bâhirdir. Evet, nasýl ki velâyet ve tarikat, risalet ve þeriatýn hücceti ve delilidir; öyle de, Ýslâmiyetin bir sýrr-ý kemâli ve medar-ý envârý ve insaniyetin, Ýslâmiyet sýrrýyla bir maden-i terakkiyâtý ve bir menba-ý tefeyyüzâtýdýr.
HÜCCET:senet, delil
RISALET:elcilik, birisini bir vazife ile bir yere göndermek.
BURHAN-I SERIAT: þeriatýn, dinin hak oldugunu ispat eden delil
AHKAM-I SERIAT: dinin emirleri, hükümleri
BURHAN-I BAHIR: apacýk, belirli delil
MEDAR: sebep, vesile
ENVAR: nurlar, ýþýklar, aydýnlýklar. Maddi ve manevi karanliktan kurtarmaya vasýta olanlar.
TEFEYYÜZ:feyizlenme, yükselme, ilerleme
MENBA-I TEFEYYÜZAT: feyizlenme kaynagý.

Ýþte bur sýrr-ý azîmin bu derece ehemmiyetiyle beraber, bazý firak-ý dâlle onun inkârý tarafýna gitmiþler. Kendileri mahrum kaldýklarý o envardan baþkalarýnýn mahrumiyetine sebep olmuþlar. En ziyade medar-ý teessüf þudur ki:
SIRR-I AZIM:sýrlý, hikmetli ve ulu, yüce
EHEMMIYET: degerli, mühim
ENVAR: nurlar, aydýnlýklar
MEDAR-I TEESSÜF: üzülmenin kederlenmenin sebebi
Ehl-i Sünnet ve Cemaatin bir kýsým zâhirî ulemasý ve Ehl-i Sünnet ve Cemaate mensup bir kýsým ehl-i siyaset gafil insanlar, ehl-i tarikatin içinde gördükleri bazý sûiistimâlâtý ve bir kýsým hatîâtý bahane ederek, o hazine-i uzmâyý kapatmak, belki tahrip etmek ve bir nevi âb-ý hayatý daðýtan o kevser menbaýný kurutmak için çalýþýyorlar. Halbuki eþyada kusursuz ve her ciheti hayýrlý þeyler, meþrepler, meslekler az bulunur. Alâküllihal bazý kusurlar ve sûiistimâlât olacak. Çünkü ehil olmayanlar bir iþe girseler, elbette sûiistimal ederler.

1

MEHDI ve ALTINCAG Islamin Dünya Hakimiyeti HARUN YAHYA S. 170



2

MEHDI ve ALTINCAG Islamin Dünya Hakimiyeti HARUN YAHYA S. 171


3

Bismillâhir rahmânir rahîm.
13 asrin müceddidi Said-i Nursi Hz. 13. asirda Allah tarafindan risaletle görevli, insanlari irsad eden, hidayete erdiren o devrin imami idi.

32/SECDE-24: Ve cealnâ minhum eimmeten yehdûne bi emrinâ lemmâ saberû, ve kânû bi âyâtinâ yûkýnûn(yûkýnûne).
Onlardan (insanlardan) imamlar (mürþidler) kýldýk, emrimizle insanlarý hidayete erdirsinler (Allah’a insanlarýn ruhlarýný ulaþtýrsýnlar) diye, sabýrlarýndan dolayý ve âyetlerimize (Allah’ýn âyetlerine) yakîn hasýl ettikleri için.

“Bize iskence edenler, bilmeyerek, Kader-i Ilahi’nin sirlarina,derin tecellilerine akil erdiremiyerek hakikat-i imaniyenin inkisafina hizmet ettiler. Bizim vazifemiz onlar icin yalniz hidayet temennisinden ibarettir.”
Bilinmeyen taraflariyla Bediüzaman Naid Nursi, Necmeddin Sahiner s.398 Emirdag Lahikasi s.78

“Risale-i Nur benim þahsi malim degildir. Kur’an-i Hâkim’in bu zaman da tereþþuh eden bir Mucize-i Maneviyesidir.” Bilinmeyen taraflariyla Bediüzaman Naid Nursi Necmeddin Sahiner s.434

“Kur’an-in sönmez ve söndürülmez manevi bir günes oldugunu ben dünyaya göstecegim ve ispat edecegim.”
Bilinmeyen taraflariyla Bediüzaman Naid Nursi, Necmeddin Sahiner s.80

“Milletimin imanini selamette görürsem cehennem alevleri icinde yanmaya raziyim. Cünkü vücudum yanarken gönlüm gül gülistan olur.” Bilinmeyen taraflariyla Bediüzaman Naid Nursi, Necmeddin Sahiner


Rabbimiz Rad suresinin 7inci Ayet-i Kerimesinde bütün kavimler için hidayetçi vardýr li kulli kavmin hâd buyuruyor. Ve Rad suresinin 38 inci Ayet-i Kerimesinde de her zamanýn, bir kitabý vardýr li kulli ecelin kitâb buyuruyor.

13/RAD-7: Ve yekûlullezîne keferû lev lâ unzile aleyhi âyetun min rabbih(rabbihîgöz kırpma, innemâ ente munzirun ve li kulli kavmin hâd(hâdin).
Ve kâfirler derler ki: “O’nun üzerine Rabbinden bir mucize indirilmeli deðil miydi?” Sen, sadece bir uyarýcýsýn ve bütün kavimler için hidayetçi vardýr (zamanýn her parçasýnda ve bütün kavimlerde).

13/RAD-38: Ve lekad erselnâ rusulen min kablike ve cealnâ lehum ezvâcen ve zurriyyeh(zurriyyeten), ve mâ kâne li resûlin en ye’tiye bi âyetin illâ bi iznillâh(iznillâhi), li kulli ecelin kitâb(kitâbun).
Andolsun, senden önce de resûller gönderdik. Onlara da eþler ve zürriyyet (çocuklar) kýldýk. Bir resûl için, Allah’ýn izni olmaksýzýn bir âyet getirmesi olmaz (mümkün deðildir). Her zamanýn, bir kitabý vardýr.
4


Said-i Nursi “Risale-i Nur benim þahsi malim degildir. Kur’an-i Hâkim’in bu zaman da tereþþuh eden bir Mucize-i Maneviyesidir.” sözüyle
burada Risale-i Nur’u kendisinin yazmadigini ve kendisine Allah’u Teala tarafindan yazdirildigini ve o kitabin Kur’an hakikatlerini anlatan o zamana ait bir beyinnat oldugunu acikca beyan ediyor. Said-i Nursi Hazretlerinin buradaki aciklamasi ile Rad suresinin 38 inci Ayet-i Kerimesi birlesiyor “her zamanýn, bir kitabý vardýr li kulli ecelin kitâb”.

40/MU'MÝN-50: Kâlû e ve lem teku te'tîkum rusulukum bil beyyinât(beyyinâti), kâlû belâ, kâlû fed'û, ve mâ duâul kâfirîne illâ fî dalâl(dalâlin).
(Cehennem bekçileri) dediler ki: "Resûlleriniz, size beyyineler ile gelmediler mi?" "Evet." dediler. (Bekçiler): "Öyleyse siz dua edin (siz yalvarýn) dediler." Kâfirlerin duasý, sadece dalâlettir (dalâletin içindedir).

40/MU'MÝN-83: Fe lemmâ câethum rusuluhum bil beyyinâti ferihû bimâ indehum minel ilmi ve hâka bihim mâ kânû bihî yestehziûn(yestehziûne).
Onlara resûlleri beyyinelerle geldiði zaman yanlarýndaki ilim sebebiyle þýmardýlar. Ve alay etmiþ olduklarý þey onlarý kuþattý.

Said-i Nursi Hazretleri 13. asirda Allah tarafindan risaletle yani elcilikle vazifeliydi ve dini Allah’in emriyle teblig ediyordu.
Said-i Nursi Hazretleri risaletin yani Allah tarafindan risaletle vazifeli kilinan elcinin, velayetin teblig ettigi iman hakikatlerini, kalp sahidligi ve zevk-i ruhanî ile kalp gözüyle aynel yakin derecesinde görerek tastik ettigini ve bunun tasdiginin, dogrulugunun risaletin hak oldugunun mutlak bir delili oldugunu acikliyor.

„Insanlar kutbu nübüvvetle veya kutbu velayetle hidayete ererler.“
Imam’i Rabbani

ÜÇÜNCÜ TELVÝH
Velâyet bir hüccet-i risalettir; tarikat bir burhan-ý þeriattýr. Çünkü risaletin teblið ettiði hakaik-i imaniyeyi, velâyet bir nevi þuhud-u kalbî ve zevk-i ruhanî ile aynelyakin derecesinde görür, tasdik eder. Onun tasdiki, risaletin hakkaniyetine kat'î bir hüccettir.
HÜCCET:senet, delil
RISALET:elcilik, birisini bir vazife ile bir yere göndermek.
BURHAN-I SERIAT: þeriatýn, dinin hak oldugunu ispat eden delil
Þeriat ders verdiði ahkâmýn hakaikini, tarikat zevkiyle, keþfiyle ve ondan istifadesiyle ve istifazasýyla o ahkâm-ý þeriatýn hak olduðuna ve haktan geldiðine bir burhan-ý bâhirdir.
5

Þeriat ders verdiði hükmün hak oldugunu, tarikat zevkiyle, Cenab-i Hak tarafindan bildirilen gizli seylerin meydana cikmasiyla keþfiyle, ve ondan faydalanmasiyla, anlayip ögrenmesiyle ve feyizlenmesiyle o seriat hükümlerinin hak olduguna (o ahkâm-ý þeriatýn hak olduðuna) ve haktan geldigine apacik, belirli bir delilidir (ve haktan geldiðine bir burhan-ý bâhirdir.)
Said-i Nursi Hz. buradaki yapilan tebligat’in hak oldugunu ve haktan, Allah’tan geldiginin acik delilleri oldugunu söylüyor.

Said-i Nursi Hz. 14. asirda gelecek olan müceddidin Mehdi a.s. olacagini bir cok yerlerde aciklamistir. MÜCEDDID dini yenileyen, yenileyici demektir.
„Allah ümmetimin icerisinde her yüz senede bir, dini yenilemekle bir kisiyi vazifeli kilar.“ Hadis-i Serif

Said-i Nursi Hz. Mektubat’in 411,412. bölümünde Allah’u Teala’nin herbir fesad-i ümmet zamaninda bir muslih (islah, terbiye eden düzelten) veya bir müceddid (yenileyen yeni hale getiren) veya halife-i zisan (san ve seref sahibi halife) veya bir kutb-u a’zam (bir cok mü’minlerin kendisine tabi oldugu, baglandigi zamanin en büyük önderi, zamanin imami; mesela Imam-i A’zam gibi ) veya bir mürsid-i ekmel ( kamil derecesine ulasmis mürsid) veya bir nevi Mehdi hükmünde (kendisi hidayete ermis ve insanlarin hidayete ermesine vesile olan) zatlari gönderdigini ve onlarin araciligi ile fesadi, karisikligi giderdigini, milleti islah ettigini ve din-i Ahmediyi (a.s.m.) muhafaza ettigini söylüyor.

Ve Said-i Nursi Hz. Mektubat’in 411,412. bölümünün devaminda Ahir zamanda gelecek olan Mehdi a.s.’in Allah’u Teala’in ahir zamanin en büyük fesadi zamaninda elbette en büyük bir müctehid olan, (ayet ve hadis-i seriflerden ser’i hükümler cikarma gücünde olan en büyük din alimi, imam-A’zam, Imam-i Safii gibi) hem en büyük bir müceddid olan, (dini hakikatleri devrin ihtiyaclarina göre izah etmek üzere gönderilen büyük alim, Peygamber Efendimiz’in varisi olan zat) hem hakim olan, (hakli ve haksizi ayirip adalet üzere hükmeden ) hem mehdi olan, (kendisi hidayete ermis ve insanlari hidayete erdiren) hem mürsid olan, (irsad eden,Allah tarafindan irsadla vazifeli kilinan, insanlari hidayete erdirmekle vazifeli kilinan) hemde kutb-u a’zam olan (bir cok mü’minlerin kendisine tabi oldugu, baglandigi zamanin en büyük önderi, zamanin imami) ve Peygamber Efendimiz’in ehl- beyt-inden, soyundan olan bir nurani bir sahsi gönderecegini söylüyor.
Bediüzaman hazretleri herseye kadir olan Allah’u Zülcelal Hazretleri’nin Mehdi a.s. ile islam aleminin zulümatini yani karanligini dagitacagini ve bunu va’dettigini ve elbette va’dini yapacagini ve bunun kistan sonra baharin gelmesi gibi herhalde öyle olmasi lazim geldigini ve bunun Allah’in gücü dahilinde oldugunu söylüyor.
6


Bediüzaman Hazretleri asagida bildirdigi gibi ümmetin bekledigi ahir zamanda gelecek olan Mehdi’nin a.s. üc büyük vazifesinin olacagini söylüyor.
1.Bunlardan birinci vazifesinin en önemli, en kiymetdar ve en büyük olan tahkiki imani, imana ait bütün meseleleri ihlasla, sadakatle yayginlastirmak, ehl-i iman-i dalaletten, islamdan sapmalardan, uzaklasmaklardan kurtarmak oldugunu,
2.ikinci vazifesinin seriati uygulamak oldugunu,
3. ücüncü vazifesininde Halife olarak, bütün islami gücleri birlestirip, bütün dünyayi fesattan, küfürden temizlemek oldugunu bildiriyor.
7

MEHDI ve ALTINCAG Islamin Dünya Hakimiyeti HARUN YAHYA S. 177

8

Bediüzaman hazretleri kendi yasadigi devirde bütün bu üc vazifenin icrasinin BIR SAHISTA veya bir cemaatte bulunmasinin imkansiz oldugunu ve bunlarin tamamini ancak AHIR ZAMANDA gelecek MEHDI ve onun CEMAATININ yapacagini bildiriyor.


Ummetimden bir taife Hak üzerine bulunacak taki Allah'ýn emri olan kýyamet günü gelene kadar hadi-i serif

Bediüzaman hz. asagidaki izahlarinda ahir zamanda Mehdi’nin sakirdleriyle yani talebeleriyle birlikte Allah’in izniyle geleceklerini, o daireyi genislendireceklerini o tohumlari sümbüllendireceklerini ve yaptigi calismalarla Mehdi’ye uygun ortam hazirladigini ve Mehdi’nin geldiginde kendisinin vefat etmis olacagini ve Mehdi’nin hizmetlerini kabrinden seyredecegini bildiriyor.




Mehdi a.s. 14. asrin müceddidi olarak hicri 1400 senesinin baslarinda cikmasi beklenmistir. Hicri 1400 senesinin hesabi 1979-1980 senelerini gösteriyor. Yaklasik bu senelerde Mehdi a.s. vazifeye baslamis olmasi gerekir. Ve bu dönem Efendi hazretlerinin teblige daha yeni basladigi zamana rastlar.
9


Efendi hazretlerine Allah’in kendisine hediye olarak yazdirdigi Risalet Nurlarinin ilk baslangic tarihi 1976 senesine rastlar. Bu tarih hemen hemen hicri 1400 e cok yakin bir zamandir.
Ve Peygamber Efendimiz’in s.a.v. hadislerinde bildirdigi rivayetlere göre Mehdi a.s. vazifeye basladigi bu dönemde 40li yaslarinda olmasi gerekiyor.
Efendimizin dogum tarihi 1933 olduguna göre, kendisinin risaletle teblige basladigi zamanda 40li yaslarinda oldugunu gösteriyor.

Mehdi, benim evlatlarimdandir, 40 yaslarindadir. Hadis-i Serif



MEHDI ve ALTINCAG Islamin Dünya Hakimiyeti HARUN YAHYA S. 92



10

Allah’u Teala Sura suresinin 13. ayetinde insanlarin cogunu sectigini ve secilenler icinde sadece kendisine ulasmayi dileyenleri hidayete erdirdigini buyuruyor.

42/ÞURA-13: allâhu yectebî ileyhi men yeþâu ve yehdî ileyhi men yunîb(yunîbu).
Allah, dilediðini Kendisine seçer ve O’na yöneleni, Kendisine hidayet eder (ruhunu hayatta iken Kendisine ulaþtýrýr).

Fakat peygamberler ve zamanin imamlari Allah tarafindan dogmadan önce secilirler. Zamanin imami’ni Allah secsede önceki hayati dalalettedir.

28/KASAS-68: Ve rabbuke yahluku mâ yeþâu ve yahtâr(yahtâru), mâ kâne lehumul hýyarat(hýyaratu), subhânallâhi ve teâlâ ammâ yuþrikûn(yuþrikûne).
Rabbin dilediðini yaratýr ve seçer. Ve seçim hakký onlara ait deðildir. Allah Sübhan’dýr (münezzehtir) ve (onlarýn) þirk koþtuklarý þeylerden yücedir.

Kur’an-i Kerim’e göre Allah adaletin sahibi oldugu icin bütün insanlarin dalalette olarak dünyaya geldiklerini acikca beyan ediyor. Vel Asr suresinde Rabbimiz insanlarin her devirde hüsranda, dalalette oldugunu bildiriyor. „Vel asr(asri). Ýnnel insâne le fî husr.“ Asra yemin olsun. Muhakkak ki; insanlar, hüsrandadýrlar.

Rabbimiz Duha 7 de Peygamber Efendimiz s.a.v. icin „Allah seni dalâlette buldu da, sonra hidayete erdirmedi mi?““ Ve vecedeke dâllen fe hedâ.“
buyuruyor. Ve sahabenin hayatina, islam tarihine baktigimiz zaman Hz. Ebu Bekir’in r.a., Hz. Ömer’in r.a., Hz. Osman r.a. ve Hz. Ali’nin r.a. dört büyük Halife olarak secilmelerine ragmen önceki hayatlarinda dalalette olduklarini görüyoruz.

93/DUHA-7: Ve vecedeke dâllen fe hedâ.
(Allah), seni dalâlette buldu da, sonra hidayete erdirmedi mi?

Allah Mehdi a.s.’i devrin imami olarak secmistir ve hadis-i serif’tede buyuruldugu gibi O’nu bir gecede islah eder. Buradan da anladidigimiz gibi O’nun vazifeye baslamadan önce dalalette oldugunu ve hidayete muhtac oldugunu görüyoruz.

Efendi hazretleri bircok sohbetlerinde kendisinin mürsidini bulmadan önce dalalette oldugunu acikliyor. Cünkü mürsidlerde bir hak kapisindan gelirler ve zamanin Imam’i olan Mehdi a.s.’da bir hak kapisindan gelmistir.


Ey Ehl-i Beyt! Mehdi bizdendir. Aziz ve Celil olan Allah onu bir gecede islah ve irsad edecek. Hadis-I Serif


11

Kabede kan akýtýlmasi mehdinin cikis alametlerindendir. Asagidaki hadis-de “Mehdinin çýkacaðý yýl kabede yasanacak olan bir hadise bildiriliyor. Bu olay hicri 1400 -miladi 1979’da vuku bulmustur ve bu tarih Efendimiz’in göreve yeni basladigi zamani gösteriyor.

“Mehdinin çýkacaðý yýl insanlar hacca baþlarýnda bir emir bulunmadan gidecekler.
Hep birlikte beyti þerifi tavaf edecekler. Sonra Minaya indiklerinde köpekler gibi birbirlerine saldýracaklar. Hacýlar soyulacak, kanlar akabe cemresinin üzerine akacak” Kiyamet alametleri .169

1979 - hürriyet gazetesi: kabeyi bastýlar
Mescidül harama saldýran 1000 kiþi imami öldürdü ve namaz kilanlari rehine aldýlar.
1979-Türkiye gazetesi: mekke iþkal edildi.
Iranlý militanlarla þiddetli çarpýþma. 30 kisi ölü, 90 kiþi rehin alýndý.



7 sene sonra kabe kana bulandý.
Mekkede çatýþma 402 ölü. Hac kana bulandi 2 Agustos 1987 Cumhuriyet gazetesi

„Sevvalde savaþ nidalarý, zilhiccede harb ve kital olur. Yine zilhiccede hacýlar talana uðrar, hatta caddelerde kandan geçilmez ve haramlar
çiðnenir. Kabenin yanýnda büyük günahlar iþlenir“
Kitab-ül Burhan Fi Alamat-il Mehdiyy-il Ahirzaman,37

Günes ve Ay tutulmalari: Hicri 1400’ün baslarinda Mehdinin cikacagi yillarda Ramazanda 2 defa tutulma olmasi gerekiyor.
“Mehdi için 2 alamet vardýr ki, Ramazanda 2 defa tutulma olacaktýr” Hadis-i Serif

Hicri 1401 miladi 1981 yilinda, ramazan ayýnýn 15. günü ay tutulmasi ve 29. günü güneþ tutulmasi meydana gelmistir. Ayni ayýn içinde iki defa tutulma olayý Mehdi a.s.’in göreve yeni basladigi yillara rastliyor.

Bu hadise üst üste iki yýl arka arkaya vuku buluyor. Ertesi sene 1982 – hicri 1402 ramazan ayýnýn 14. günü ay tutulmasi ve 28. günü güneþ tutulmasi meydana gelmistir.
12





Mehdi a.s.’in cikis alametlerinden, kuyruklu yýldýz halleyin dogudan batiya dogru gecmesi ise 1986- hicri 1406’dir. Ve bu hadise asagida bildirildigi gibi ay ve günes tutulmalarindan sonra olmasi gerekiyor.
“O yýldýzýn doðmasý güneþ ve ay tutulmasindan sonra olacaktýr”
Kitab-ül Burhan Fi Alamat-il Mehdiyy-il Ahirzaman. 32
Bediüzaman hazretleri Sam hutbesinde hicri 1371 miladi 1951 senesinden sonraki islam aleminin gelecegine yönelik aciklamalar yapmis ve ahir zamandan cesitli tarihler vererek beklenen Mehdi’nin mücadele zamanlariyla ilgili isaretler vermistir.
Said-i Nursi Hz. Mehdi’nin inkarcilarla mücadelesinin kendi zamanindan yani hicri 1371 miladi 1951den, yaklasik 30-40 sene sonra yani 1981 ve 1991 yillari arasinda devam edecegini (Evet simdi (1371) olmasa da 30-40 sene sonra) ve yarim asir (50 sene) sonra da yani hicri 1421 miladi 2001 yilindan sonra da onlari (Bid’at ehl-ini) darmadagin edecegini söylüyor.
13


Said-i Nursi hazretleri hesaplamalara göre Mehdi a.s.’in yarim asir sonra yani hicri 1421 miladi 2001 yilindan sonra onlari (Bid’at ehl-ini) darmadagin edecegini söylüyordu ve Tevbe 32 nin ebced hesabi ile miladi 1424 hicri 2004 senesinin, Mehdi a.s.’in mücadele ve hakimiyet devreleri olmasi gerektigini acikliyor.



MEHDI ve ALTINCAG Islamin Dünya Hakimiyeti HARUN YAHYA S. 172

Mehdi a.s.’in asil görevi dinleri birlestirmek olduguna göre 2001 senesinden sonra yasanacak bu devre O’nun mücadelesinin daha cok artacagi, daha büyük kütlelere dagilabilecegi bir zaman olmasi gerekiyor.
Mehdi a.s.’in Amerikadaki kurulan internet üzerinden hizmete sunulmus olan Allah’in üniversitesinin (University of Allah) kurulusu 1 nisan 2000 tarihidir. Ve gene uydudan yayinlanan Nur TV’nin acilisi 2000 senesine rastlar. 14
Nur TV’nin ve University of Allah’in kurulmasi Said-i Nursi Hazretlerinin kendi zamaninda daha henüz tamamlayamadim dedigi üc büyük görevin yerine getirilebilinmesi icin cok büyük bir önem sagliyor.
Tabiiki seriati aciklayan, dinleri birlestirecek olan Mehdi a.s. uydu yayini ve internet araciligi ile bütün dünyaya Kur’an hakikatlerini, islami yayacaktir. Cünkü Allah’u Teala hak ve adaletin sahibidir.
Mehdi a.s.’in sesini bütün dünyaya duyuracaktir, duymayan kimse kalmayacaktir.
Televizyon ve internet araciligi ile yapilan hizmetin yani sira Mehdi a.s. ve O’nun talebeleri (Sakirdleri) gece gündüz demeden insanligin kurtulusu icin calisiyorlar ve MIHR vakfinin mensuplari olan kardeslerimiz hem türkce, hemde ingilizce olmak üzere Mehdi a.s.’dan aldiklari Kur’an hakikatlerini bütün dünyaya teblig etmek icin büyük bir gayret sarfediyorlar.






Mehdi Aleyhisselam insanlari Allah’in emri ile yalniz Allah’a cagiriyor. Peygamber Efendimiz s.a.v.’in bir cok hadislerde müjdeledigi ve 14 asirdan buyana beklenen Mehdi a.s. 14. asrin müceddid’i, imam’idir ve hidayeti kitaplardan, üniversitelerden ögrendigi ilimle degil, tabiki sadece Allah’tan aldigi ögreti ile halka ulastiracaktir.

Ve bu devirde hidayeti herkesin kolayca anlayabilecegi bir dille aciklayabilen tek kisidir. Ve baska bir kaynaktan degil, sadece Kur’an-i Kerim’den Allah’in emri ile hidayeti herkese acikliyor.
Bediüzaman hazretleri’nin söyledigi gibi, Tevbe 32’nin ebced hesabiyla yaptigi ispata göre ve Mektubat 411,412 deki beyanina göre (7. sayfaya bakiniz) herseye gücü yeten Allah’u Teala, islam aleminin zulümatini, karanligini Mehdi a.s. ile dagitacak, vaadini mutlaka yerine getirecek ve insanlar istesede, istemesede nurunu mutlaka tamamlayacaktir.

9/TEVBE-32: Yurîdûne en yutfîû nûrallâhi bi efvâhihim ve ye'ballâhu illâ en yutimme nûrehu ve lev kerihel kâfirûn(kâfirûne).
(Onlar) aðýzlarý ile Allah’ýn nurunu söndürmeyi istiyorlar. Ve Allah, kâfirler kerih görseler bile nurunu tamamlamaktan baþka bir þey istemez.
15
MEHDI ve ALTINCAG Islamin Dünya Hakimiyeti HARUN YAHYA S. 128 16

Iste Peygamber Efendimizin s.a.v. hadislerde müjdeledigi ve ahir zamanda Allah tarafindan vazifeli kilinmis olan, bütün insanligin kurtaricisi, hidayet günesi Mehdi a.s. semadan yani uydu ekranindan bütün dünyaya suanda unutulmus olan Peygamber Efendimizin s.a.v. ve sahabesinin yasadigi islamin 7 safhasini ve hidayeti Allah’in izniyle sadece Kur’an hakikatleri ile acikliyor.
„Hicbir tarafin ondan mahfuz kalmayacagi bir fitne zuhur edecek, bu fitne kaldigi yerden hemen baska bir tarafa yayilacak ve bu durum bir münadinin semadan seslenerek: „Ey insanlar, emiriniz artik Mehdi’dir“ demesine kadar devam edecektir“: Hadis-i Serif
Beklenen arzdan cikacak olan, ne oldugu bilinmeyen Dabbe, “debb” eden; hafif yürüyen, hareketli canli bir varlik manasina gelmektedir.
Rabbimiz simdiye kadar kimseye Neml suresinin 82. ayetindeki Dabbe’yle ilgili kesin bir bilgi vermemistir, cünkü bu ayet mütesabih bir ayettir. Said-i Nursi Hazretleri Sualar bölümünde Dabbet-ül Arz icin, onun tafsilini yani aciklamasini baska meseleler gibi kesin olarak bilmedigini söylüyor.


17

Ayet-i Kerim’ede bildirildigi gibi söz vuku buldugu zaman yani Allah zamani gelmeden hic birseyi aciklamaz. Zamani gelince yani ahir zamanda Rabbimiz Mehdi Resul’üne Dabbe’nin ne oldugunu acikliyor.

27/NEML-82: Ve izâ vakaal kavlu aleyhim ahracnâ lehum dabbeten minel ardý tukellimuhum ennen nâse kânû bi âyâtinâ lâ yûkýnûn(yûkýnûne).
Onlarýn üzerine (Allah’ýn Kitap’ta söylediði) söz vuku bulunca, onlara arzdan dabbe çýkardýk (çýkarýrýz). Ýnsanlarýn (Kitap’taki) âyetlerimize yakîn hasýl etmediklerini söyleyecek.

Yerden bir dabbe cikaririz’in anlami satalitin yerden yukariya yükseltilmis, cikarilmis bir teknik cihaz olmasidir. Yerden bir dabbe cikiyor, nereye cikiyor? Yukariya dogru yani gökyüzüne dogru. Oradanda televizyon ekranlarina yansiyor ve dünyanin heryerinden izleme imkani olanlar izleyip dinleyebiliyorlar.
Kiyamet alametleri 277 de ise Dabbetül Arz’in yerle gök arasinda olan herkesin duyabilecegi bir sesle haykiracagini bildiriyor.

Dabbet-ül Arz cikacak, yerle gök arasinda olan herkesin duyabilecegi bir sesle haykiracak. Kiyamet alametleri, 277


Kiyamet alametleri 280 de Dabbe’nin seklinin tayin edilmis olarak her beldeden cikacagini ve sadece bir tane degil birden fazla olacagi bildiriliyor. Televizyonun sekli tayin edilmistir ve sadece bir tane degil herkesin evinde bulunabilir.

Ibni Alan’in tefsirinde söyle gecer: Her beldede , sekli tayin olunmus bir dabbe cikacak…. Cünkü Dabbe bir degil müteaddiddir… Kiyamet alametleri, 280

Ve Ayet-i Kerime de bu dabbenin Ýnsanlarýn (Kitap’taki) âyetlere yakîn hasýl etmediklerini söyleyecegini acikliyor. Buradan dabbenin konusabilen ve belli bir mesaj veren bir varlik oldugunu ve konusmasinin tüm insanliga yönelik oldugunu görüyoruz ve bir cok rivayetlerde de Mehdi a.s.’in semadan yani uydudan bütün insanliga seslenecegi aciklaniyor.

NEML-82: Ve izâ vakaal kavlu aleyhim ahracnâ lehum dabbeten minel ardý tukellimuhum ennen nâse kânû bi âyâtinâ lâ yûkýnûn(yûkýnûne).
Onlarýn üzerine (Allah’ýn Kitap’ta söylediði) söz vuku bulunca, onlara arzdan dabbe çýkardýk (çýkarýrýz). Ýnsanlarýn (Kitap’taki) âyetlerimize yakîn hasýl etmediklerini söyleyecek.

Bir adam semadan ismiyle mutlaka cagrilacak ve delil onu inkar etmeyecek, zelil ona mani olmayacaktir. Kitab-ül Burhan Fi Alamatil Mehdiyy-il Ahir Zaman, 52

Onun ismiyle semadan nida olunacak ve hic kimse onun Mehdiligini inkar edemeyecektir. El-Kavlu’l Muhtazar Fi Alamatil Mehdiyy_il Muntazar, 49
18

MEHDI ve ALTINCAG Islamin Dünya Hakimiyeti HARUN YAHYA S. 114 19
devam edecek inþ..


Mesaj 2 kez düzenlendi. En son hidayete davet tarafından, 24.08.2007 - 10:40 tarihinde.
Gönderme Tarihi: 24.08.2007 - 10:39
hidayete davet üyenin diger mesajlarini ara hidayete davet üyenin Profiline bak hidayete davet özel mesaj arzu etmiyor hidayete davet üyeyi arkadas listeme ekle Yukari
Konudaki Mesajlar: KİMLER HİDAYETE ERER ?
hidayete davet su an offline hidayete davet  
KİMLER HİDAYETE ERER ?
35 Mesaj -
KÝMLER HÝDAYETE ERER ?

1-Allah hidayete erdirmezse kimse hidayete eremez (Allah’a ulaþamaz).

7/A'RAF-43) Ve neza'nâ mâ fî sudûrihim min gýllin tecrî min tahtihimul enhâr(enhâru), ve kâlûl hamdu lillâhillezî hedânâ li hâzâ ve mâ kunnâ li nehtediye levlâ en hedânallâh(hedânallâhu), lekad câet rusulu rabbinâ bil hakk(hakkýgöz kırpma, ve nûdû en tilkumul cennetu ûristumûhâ bimâ kuntum ta'melûn(ta'melûne).
Onlarýn göðüslerinde, (nefsin kalbindeki) afetlerinden ne varsa çekip aldýk. Onlarýn altlarýndan nehirler akar. “Bizi buna hidayet eden Allah’a hamdolsun. Allah’ýn, bizi hidayete erdirmesi olmasaydý, biz hidayete ermezdik. Andolsun ki Rabbimizin resûlleri hak ile gelmiþtir.” dediler. “Yapmýþ olduklarýnýzdan dolayý varis kýlýndýðýnýz cennet iþte budur.” diye nida olunurlar.

7/A'RAF-178) Men yehdillâhu fehuvel muhtedî ve men yudlil fe ulâike humul hâsirûn(hâsirûne).
Allah kimi hidayete erdirirse (kendisine ulaþtýrýrsa), artýk o hidayete ermiþtir. Ve kim dalâlette býrakýlýrsa, iþte onlar, onlar artýk hüsrana uðrayanlardýr (nefslerini hüsrana düþürenlerdir).

2-Allah’ýn kendisine ulaþtýrdýðý kiþi hidayete erer.

17/ÝSRA-97) Ve men yehdillâhu fe huvel muhted(muhtedi), ve men yudlil fe len tecide lehum evliyâe min dûnih(dûnihîgöz kırpma, ve nahþuruhum yevmel kýyâmeti alâ vucûhihim umyen ve bukmen ve summâaglasummen), me’vâhum cehennem (cehennemu), kullemâ habet zidnâhum saîrâaglasaîren).
Ve Allah, kimi hidayete erdirirse (Kendisine ulaþtýrýrsa) artýk o hidayete ermiþtir. Ve kimi dalâlette býrakýrsa (kim Allah’a ulaþmayý dilemezse), o taktirde onlar için, O’ndan (Allah’tan) baþka dostlar bulamazsýn.Ve kýyâmet günü onlarý kör, dilsiz ve saðýr olarak yüzükoyun (sürünerek) haþrederiz (edeceðiz, toplayacaðýz). Onlarýn me’vasý (kalacaklarý yer) cehennemdir. Ve Biz, onlara (ateþin) her sönmeye yüz tutuþunda (alevli ateþi) arttýrdýk (arttýracaðýz).

18/KEHF-17) Ve tereþ þemse izâ taleat tezâveru an kehfihim zâtel yemîni ve izâ garabet takrýduhum zâteþ þimâli ve hum fî fecvetin minh(minhu), zâlike min âyâtillâh(âyâtillâhi), men yehdillâhu fe huvel muhted(muhtedi), ve men yudlil fe len tecide lehu veliyyen murþidâaglamurþiden).
Ve güneþin, doðduðu zaman maðaralarýnýn sað tarafýndan geldiðini ve battýðý zaman sol taraftan onlarýn yanlarýndan geçtiðini görürsün. Ve onlar, onun (maðaranýn) geniþ sahasý içinde bulunuyorlardý. Ýþte bu, Allah’ýn âyetlerinden (mucizelerinden)dir. Allah, kimi Kendisine ulaþtýrýrsa, iþte o hidayete ermiþtir. Ve kimi dalâlette býrakýrsa (kim Allah’a ulaþmayý dilemezse) artýk onun için velî mürþid (irþad eden evliya) bulunmaz.

3-Allah salih amel iþleyenleri hidayete erdirir.

20/TAHA-82) Ve innî le gaffârun li men tâbe ve âmene ve amile sâlihan summehtedâ.
Ve muhakkak ki Ben, (mürþidin önünde 10 ihsanla) tövbe edenler, âmenû (kalbine îmân yazýldýðý için mü’min) olanlar ve salih amel yapanlar (nefsi ýslâh edici amel iþleyenler) için mutlaka gaffarým (onlarýn günahlarýný sevaba çevirenim). Sonra onlar, (Benim tarafýmdan) hidayete erdirilir (ölmeden önce ruhlarý Allah’a ulaþtýrýlýr).

4-Allah dilediðini hidayete erdirir.

2/BAKARA-272) Leyse aleyke hudâhum ve lâkinnallâhe yehdî men yeþâu ve mâ tunfikû min hayrin fe li enfusikum ve mâ tunfikûne illebtigâe vechillâh(vechillâhi), ve mâ tunfikû min hayrin yuveffe ileykum ve entum lâ tuzlemûn(tuzlemûne).
Onlarýn hidayete ermesi senin üzerine (vazife, borçgöz kırpma deðildir. Lâkin Allah, dilediði kimseyi hidayete erdirir. Hayýrdan her ne infâk ederseniz sizin kendi nefsiniz içindir. Siz, (ey mü’minler) baþka bir þey için deðil ancak Allah’ýn vechini (Zat’ýnýgöz kırpma dileyerek (Allah’ýn Zat'ýna ulaþmayý dileyerek) verirsiniz (infâk edersiniz)! Ve böylece hayra dair her ne infâk ederseniz bu size tastamam verilir ve size zulmedilmez (haksýzlýk yapýlmaz).

6/EN'AM-149) Kul fe lillâhil huccetul bâligah(bâligatu), fe lev þâe le hedâkum ecmaîn(ecmaîne).
De ki: “Artýk en kuvvetli delil, Allah’ýndýr. Öyleyse eðer O (Allah) dileseydi, elbette sizin hepinizi hidayete erdirirdi.”

13/RAD-31) Ve lev enne kur’ânen suyyiret bihil cibâlu ev kuttýat bihil ardu ev kullime bihil mevtâ, bel lillâhil emru cemîâaglacemîan), e fe lem ye’yesillezîne âmenû en lev yeþâullâhu le heden nâse cemîâaglacemîan),ve lâ yezâlullezîne keferû tusîbuhum bi mâ sanaû kâriatun ev tehullu karîben min dârihim hattâ ye’tiye va’dullâh(va’dullâhi), innallâhe lâ yuhliful mîâd(mîâde).
Eðer gerçekten onunla daðlar yürütülen veya onunla yer yarýlan veya onunla ölüler konuþturulan bir Kur’an olsaydý bile, bütün iþler (emirler) Allah’ýndýr (Allah’a aittir). Amenu olanlar hâlâ (onlarýn iman etmelerinden) ümitlerini kesmediler mi? Allah dilemiþ olsaydý insanlarýn hepsini elbette hidayete erdirirdi. Kafir olan kimselere, yaptýklarýndan dolayý büyük bir musibetin (cezanýn, felâketin) isabet etmesi veya yurtlarýnýn (evlerinin) yakýnýna musibetler hulul etmesi, Allah’ýn vaadi gelinceye kadar devam eder. Muhakkak ki Allah vaadinden dönmez.

16/NAHL-9) Ve alallâhi kasdus sebîli ve minhâ câir(câirun), ve lev þâe le hedâkum ecmaîn(ecmaîne).
Ve sebîllerin (dergâhlardan Sýratý Mustakîm’e ulaþan bütün yollarýn yani mürþidlerin) tayini, Allah’ýn üzerinedir. Ve ondan sapanlar vardýr. Ve eðer O dileseydi, sizin hepinizi hidayete erdirirdi.

16/NAHL-93) Ve lev þâallâhu le cealekum ummeten vâhideten ve lâkin yudýllu men yeþâu ve yehdî men yeþâ’(yeþâu), ve le tus’elunne ammâ kuntum ta’melûn(ta’melûne).
Ve eðer Allah, dileseydi elbette sizi tek bir ümmet kýlardý. Fakat O, dilediðini (doðuþtan bütün insanlar dalâlette olduðundan Allah’a ulaþmayý dilemeyeni, Allah Kendisine ulaþtýrmaz, böylece onu) dalâlette býrakýr. Ve dilediðini (Allah’a ulaþmayý dileyeni) hidayete erdirir (verdiði söz gereðince, kefaleti sebebiyle Kendisine ulaþtýrýr). Ve elbette yaptýklarýnýzdan (yapmýþ olduðunuz amellerinizden) sorgulanacaksýnýz.

22/HAC-16) Ve kezâlike enzelnâhu âyâtin beyyinâtin ve ennallâhe yehdî men yurîd(yurîdu).
Ve iþte böylece Biz, onu apaçýk âyetler (halinde) indirdik. Ve muhakkak ki Allah, dilediði kimseyi hidayete erdirir (Kendisine ulaþtýrýr).

28/KASAS-56) Ýnneke lâ tehdî men ahbebte ve lâkinnallâhe yehdî men yeþâ’(yeþâu), ve huve a’lemu bil muhtedîn(muhtedîne).
Gerçek þu ki; sen, sevdiðini hidayete erdiremezsin. Ancak Allah, dilediðini hidayete erdirir. O, hidayete erecek olanlarý daha iyi bilendir.

35/FATIR-8) E fe men zuyyine lehu sûu amelihî fe reâhu hasenâaglahasenen), fe innallâhe yudýllu men yeþâu ve yehdî men yeþâaglayeþâu), fe lâ tezheb nefsuke aleyhim haserât(haserâtin), innallâhe alîmun bimâ yesneûn(yesneûne).
Kötü olarak iþledikleri kendisine çekici, süslü kýlýnýp da onu güzel gören mi (Allah katýnda kabul görecek)? Artýk þüphesiz Allah, dilediðini saptýrýr, dilediðini hidayete eriþtirir. Öyleyse onlara karþý nefsin hasretlere kapýlýp gitmesin. Gerçekten Allah, yaptýklarýný bilendir.

6/EN'AM-125) Fe men yuridillâhu en yehdiyehu yeþrah sadrehu lil islâm(islâmi), ve men yurid en yudýllehu yec’al sadrehu dayyikan haracen, ke ennemâ yassa’adu fîs semâi, kezâlike yec’alûllâhur ricse alâllezîne lâ yu’minûn(yu’minûne).
Artýk Allah kimi hidayete erdirmeyi dilerse onun göðsünü teslime (Ýslâm’a) açar. Kimi dalâlette býrakmayý dilerse, onun göðsünü semada yükseliyormuþ gibi daralmýþ, sýkýntýlý yapar. Böylece Allah, mü’min olmayanlarýn üzerine pislik (azap, darlýk, güçlük) verir.

74/MUDESSÝR-31) Ve mâ cealnâ ashâben nâri illâ melâiketen ve mâ cealnâ ýddetehum illâ fitneten lillezîne keferû li yesteykýnellezîne ûtûl kitâbe ve yezdâdellezîne âmenû îmânen ve lâ yertâbellezîne ûtûl kitâbe vel mu’minûne, ve li yekûlellezîne fî kulûbihim maradun vel kâfirûne mâzâ erâdallâhu bi hâzâ meselâaglameselen), kezâlike yudýllullâhu men yeþâu ve yehdî men yeþâaglayeþâu), ve mâ ya’lemu cunûde rabbike illâ hûaglahuve), ve mâ hiye illâ zikrâ lil beþer(beþeri).
Biz, o ateþin koruyucularýný meleklerden baþkasýný kýlmadýk. Ve onlarýn sayýsýný inkâr edenler için yalnýzca bir fitne (konusu) yaptýk ki; kendilerine kitap verilenler, kesin bir bilgiyle inansýn, îmân edenlerin de îmânlarý artsýn. Kendilerine kitap verilenler ve îmân edenler (böylece) kuþkuya kapýlmasýn. Kalplerinde bir hastalýk olanlar ile kâfirler de þöyle desin: "Allah, bu örnekle neyi anlatmak istedi?" Ýþte Allah, dilediðini böyle þaþýrtýp saptýrýr, dilediðini böyle hidayete erdirir. Rabbinin ordularýný kendisinden baþka (hiç kimse) bilmez Bu ise, beþer (insan) için yalnýzca bir öðüttür.

5-Hidayete erenler müþriklerden deðildir.

2/BAKARA-135) Ve kâlû kûnû hûden ev nasârâ tehtedû kul bel millete ibrâhîme hanîfa(hanîfen), ve mâ kâne minel muþrikîn(muþrikîne).
Ve dediler ki: "Yahudi veya hristiyan olun ki; hidayete eresiniz." De ki: "Hayýr. Ýbrâhîm'in milleti HANÝF'tir (hidayete ermiþtir). (Çünkü o); MÜÞRÝK'lerden olmadý.

30/RUM-31) Munîbîne ileyhi vettekûhu ve ekîmûs salâte ve lâ tekûnû minel muþrikîn(muþrikîne).
O'na (Allah'a) dön (Allah'a ulaþgöz kırpma ve O'na (Allah'a karþýgöz kırpma takva sahibi ol ve namaz kýl ve müþriklerden olma.

30/RUM-32) Minellezîne ferrakû dînehum ve kânû þiyeâaglaþiyean), kullu hýzbin bimâ ledeyhim ferihûn(ferihûne).
O müþriklerden olmayýn ki; onlar, dînlerinde fýrkalara ayrýlýp, bölük bölük olup, her grup kendi ilmi ile (yanýndakiyle) ferahlanýr.

6-Amenu olanlar (Allah’a ulaþmayý dileyenler) hidayete erer.

2/BAKARA-137) Fe in âmenû bi misli mâ âmentum bihî fe kadihtedev ve in tevellev fe innemâ hum fî þikâk(þikâkýn) fe se yekfîkehumullâh(humullâhu), ve huves semîul alîm(alîmu).
Eðer onlar da, sizin O'na (Allah'a) îmân ettiðiniz gibi îmân etselerdi muhakkak ki hidayete ererlerdi. Ve eðer (yüz çevirirlerse) dönerlerse, mutlaka bir ayrýlýk içindedirler (muhalefetin içine düþerler). Allah, (onlara karþýgöz kırpma sana kâfi (yeterli) dir. O, (herþeyi iþiten ve bilen) SEMÎ'ul ALÎM'dir.

7-Allah’ýn ipine sarýlanlar (Allah’a ulaþmayý dileyenler) fýrkalara ayrýlmamýþlardýr.Hidayete erecek olanlar onlardýr.

3/AL-Ý ÝMRAN-103) Va’tasýmû bihablillâhi cemîân ve lâ teferrekû, vezkurû ni’metallâhi aleykum iz kuntum a’dâen fe ellefe beyne kulûbikum fe asbahtum bi ni’metihî ihvânâaglaihvânen), ve kuntum alâ þefâ hufretin minen nâri fe enkazekum minhâ, kezâlike yubeyyinullâhu lekum âyâtihî leallekum tehtedûn(tehtedûne).
Ve hepiniz Allah’ýn ipine sýmsýký sarýlýn ve fýrkalara ayrýlmayýn. Ve Allah’ýn sizin üzerinizdeki ni’metini hatýrlayýn; hani o zaman siz birbirinize düþman idiniz. (Sonra Allah), kalplerinizi uzlaþtýrdý da O’nun bu ni’meti ile artýk kardeþler oldunuz. Siz, ateþten bir çukurun tam kenarýnda bulunuyordunuz da (Allah), sizi ondan kurtardý. Allah, size âyetlerini böyle beyan ediyor ki; böylece hidayete eresiniz.

8-Nezrin uyarmasýna uyanlar

32/SECDE-3) Em yekuûlûnefterâh(yekûlûnetterâhu), bel huvel hakku min rabbike li tunzire kavmen mâ etâhum min nezîrin min kablike le allehum yehtedûn(yektedûne).
Yahut onu kendinden mi uydurdu? Hayýr. O, Rabbinden gelen haktýr. Senden evvel kendilerine nezir (peygamber) hiç gelmeyen bir kavmi, uyarman için. Böylece (umulur ki) hidayete ersinler diye.

67/MULK-8) Tekâdu temeyyezu minel gayz(gayzýgöz kırpma, kullemâ ulkîe fîhâ fevcun seelehum hazenetuhâ e lem ye'tikum nezîr(nezîrun).
(Cehennem) nerede ise öfkesinden çatlayacak gibi olur. Herbir grup cehenneme atýldýðýnda, cehennem bekçileri (vazifelileri) onlara: "Size nezir (ikaz edici, uyarýcýgöz kırpma gelmedi mi?" derler.

67/MULK-9) Kâlû belâ kad câenâ nezîrun fe kezzebnâ ve kulnâ mâ nezzelallâhu min þey'in entum illâ fî dalâlin kebîr(kebîrin).
(Cehenneme atýlanlar) derler ki: "Evet, andolsun ki bize nezir geldi. Ama biz, onu yalanladýk ve Allah, hiçbir þey indirmemiþtir, dedik ve siz, büyük bir sapýklýk içindesiniz, dedik.”

67/MULK-10) Ve kâlû lev kunnâ nesmeu ev na'kýlu mâ kunnâ fî ashâbis saîr(saîri).
Ve derler ki: "Eðer biz iþitmiþ ve akletmiþ (idrak etmiþgöz kırpma olsaydýk burada, ateþ ehlinin içinde mi olurduk?"

9-Allah kendisine yöneleni kendisine hidayet eder.

42/ÞURA-13) Þerea lekum mined dîni mâ vassâ bihî nûhan vellezî evhaynâ ileyke ve mâ vassaynâ bihî ibrâhîme ve mûsâ ve îsâ, en ekîmûd dîne ve lâ teteferrekû fîh(fîhi), kebure alel muþrikîne mâ ted'ûhum ileyh(ileyhi), allâhu yectebî ileyhi men yeþâu ve yehdî ileyhi men yunîb(yunîbu).
"Dîni ikame edin ve fýrkalara ayrýlmayýn." diye dîn olarak Nuh'a vasiyet ettiðimizi, sana vahyettiðimizi, Ýbrâhîm'e, Musa'ya ve Ýsa'ya vasiyet ettiðimizi, sizin için de (Allah) þeriat kýldý. Müþriklere, kendilerini davet ettiðin þey (Allah'a davet ve tek Allah'a inanmak) aðýr geldi. Allah, kimi dilerse onu Kendisine seçer ve Kendisine yöneleni, O'na (Kendisine) ulaþtýrýr.

13/RAD-27) Ve yekûlullezîne keferû lev lâ unzile aleyhi âyetun min rabbih(rabbihi), kul innallâhe yudillu men yeþau ve yehdî ileyhi men enâb(enâbe).
Ve kâfirler: “Ona, Rabbinden bir âyet (mucize) indirilse olmaz mý?” derler. "Muhakkak ki; Allah, dilediði kimseyi dalâlette býrakýr ve O’na yönelen kimseyi Kendine ulaþtýrýr (hidayete erdirir).” de.

10-Rabbine giden hidayete erer.

37/SAFFAT-99) Ve kâle innî zâhibun ilâ rabbî seyehdîn(seyehdîni).
(Ýbrâhîm) Dedi ki: "Þüphesiz ben, Rabbime gidiciyim. O, beni hidayete erdirecektir."

11-Hidayetçiye tabi olan hidayete erer.

20/TAHA-123) Kâlehbitâ minhâ cemîan ba’dukum li ba’dýn aduvv(aduvvun), fe immâ ye’tiyennekum minnî huden fe menittebea hudâye fe lâ yadýllu ve lâ yeþkâ.
(Allahû Tealâ þöyle) dedi: "Ýkiniz oradan (aþaðýgöz kırpma inin! Hepiniz (þeytan ve siz), birbirinize düþman olarak. Bundan sonra Benden size mutlaka hidayet gelecek. O zaman kim hidayetçime tâbî olursa artýk o, dalâlette kalmaz ve þâkî olmaz."

12-Allah’a hidayetle gelen

28/KASAS-85) Ýnnellezî farada aleykel kur’âne le râdduke ilâ maâd(maâdin), kul rabbî a’lemu men câe bil hudâ ve men huve fî dalâlin mubîn(mubînin).
Þüphesiz sana, Kur’ân’ý farz kýlan, seni dönülecek yere elbette döndürecektir. De ki: “Rabbim, hidayetle geleni de, apaçýk bir dalâlet içinde olaný da bilir.”

13-Allah’ýn yaratýp hidayete erdirdikleri

26/ÞUARA-78) Ellezî halakanî fe huve yehdîn(yehdîni).
"Ki, beni yaratan ve bana hidayet veren O'dur."

43/ZUHRUF-27) Ýllellezî fetaranî fe innehu seyehdîn(seyehdîni).
"aglaAncak) beni yaratan baþka. Ýþte O, beni hidayete yöneltip iletecektir."

14-Allah seçer,tövbeyi Kabul eder,hidayete erdirir.

20/TAHA-122) Summectebâhu rabbuhu fe tâbe aleyhi ve hedâ.
Sonra Rabbi, onu seçti. Böylece onun tövbesini kabul etti ve onu hidayete erdirdi.

42/ÞURA-13) Þerea lekum mined dîni mâ vassâ bihî nûhan vellezî evhaynâ ileyke ve mâ vassaynâ bihî ibrâhîme ve mûsâ ve îsâ, en ekîmûd dîne ve lâ teteferrekû fîh(fîhi), kebure alel muþrikîne mâ ted'ûhum ileyh(ileyhi), allâhu yectebî ileyhi men yeþâu ve yehdî ileyhi men yunîb(yunîbu).
"Dîni ikame edin ve fýrkalara ayrýlmayýn." diye dîn olarak Nuh'a vasiyet ettiðimizi, sana vahyettiðimizi, Ýbrâhîm'e, Musa'ya ve Ýsa'ya vasiyet ettiðimizi, sizin için de (Allah) þeriat kýldý. Müþriklere, kendilerini davet ettiðin þey (Allah'a davet ve tek Allah'a inanmak) aðýr geldi. Allah, kimi dilerse onu Kendisine seçer ve Kendisine yöneleni, O'na (Kendisine) ulaþtýrýr.

Allah razý olsun



Mesaj 1 kez düzenlendi. En son hidayete davet tarafından, 24.08.2007 - 09:44 tarihinde.
Gönderme Tarihi: 24.08.2007 - 09:42
hidayete davet üyenin diger mesajlarini ara hidayete davet üyenin Profiline bak hidayete davet özel mesaj arzu etmiyor hidayete davet üyeyi arkadas listeme ekle Yukari
Konudaki Mesajlar: Gafletten Hidayete
hidayete davet su an offline hidayete davet  
KURAN’DAKİ HİDAYET NEDİR ?
35 Mesaj -
KURAN’DAKÝ HÝDAYET NEDÝR ?

Enam 87: ve min abaihim ve zürriyetihim ve ihvanihim vectebeynahüm ve hedeynahüm ila sýratý mustakim.
Onlarýn atalarýndan ve zürriyetlerinden ve kardeþlerinden biz seçeriz ve onlarý sýratý mustakime ulaþtýrýrýz.

Enam 88: Zalike hüdallahi yehdiy bihi men yeþaü min ibadih ve lev esrekü lehabita anhüm ma kanu ya’melun.
Ýþte bu Allah’ýn hidayetidir k, Allah kullarýndan dilediðini bununla (sýratý mustakimle) hidayete erdirir.Eðer onlarda þirke düþselerdi yaptýklarý ameller boþa giderdi.

Þu halde Allah , seçtiklerinin içinden (Þura 13 ve Rad 27 ye göre) kim Allah’a yönelirse Allah onlarý sýratý mustakim üzerinden kendisine ulaþtýrýyor .Sýratý mustakim, nisa 175 de Allah’a ulaþtýran yol olarak açýklanýyor. Þimdi Enam 88 de Allah ,iþte bu Allah’ýn hidayetidir ki kullarýndan dilediðini (yani hangi kul O’na ulaþmayý dilerse o kulu ) Allah’a ulaþtýran yol olan sýratý mustakimle hidayete erdirir buyuruyor.Bu durumda Allah’a ulaþtýran yola iletilen kullarýn ruhlarý ne yapacaktýr? Elbette Allah’a ulaþacaktýr.Allah iþte bu hidayete ermedir buyuruyor.

Ali Ýmran 73 : ...innel hüda hüdallah/... muhakkaki hidayet Allah’a ulaþmaktýr.
Bakara 120 : ...inne hüdallahi hüvel hüda/... Allah’a ulaþmak varya iþte o hidayettir.
Kehf 17 : men yehdillahü fe hüvel muhted ve men yudlil fe len tecide lehü veliyyen mürþida/...Allah kimi kendisine ulaþtýrýrsa o hidayete erer ve kimde dalalette kalýrsa onun için veli mürþid bulunmaz.

Hidayet önemlimi ?Önemli, hemde çok önemli.Çünkü Yunus 7-8 de Allahu Teala , ölmeden önce Allah’a ulaþmayý dilemeyenlerin ateþe gideceðini buyuruyor.O halde Allah’a ulaþmayý dilemeden Allah’a ulaþmak mümkün olamayacaðýna göre hidayette Allah’a ulaþmak(ruhun Allah’a ulaþmasýgöz kırpmaolduðuna göre kiþi Allah’a ulaþmayý dilemeden hidayete eremeyecektir.

Bakara 156-157: elleziyne iza esabethüm müsibetin inna lillahi ve inna ileyhi raciun ulaike aleyhim salavatün min rabbihi ve rahmetün ulaike hümül muhtedun.
Onlara müsibet isabet ettirdiðimizde biz Allah içiniz ve Allah’a ulaþacaðýz(ölmeden önce. Çünkü öldükten sonra herkes yani ister kafir,ister mümin herkes Allah’a ulaþacaktýr) derler,Allah’ýn rahmetide salavatýda onlarýn üzerinedir hidayete erecek olanlardýr.

Ýþte Bakara 156-157 de Allahu Teala ,Allah’a ulaþmak isteyenlerin hidayete ereceðini ( yani Allah’a ulaþarak ateþe gitmekten kurtulacaklarýnýgöz kırpma ifade buyuruyor.
Allah razý olsun.
Gönderme Tarihi: 24.08.2007 - 09:38
hidayete davet üyenin diger mesajlarini ara hidayete davet üyenin Profiline bak hidayete davet özel mesaj arzu etmiyor hidayete davet üyeyi arkadas listeme ekle Yukari
Konudaki Mesajlar: Rabb’e teslim ol!
hidayete davet su an offline hidayete davet  
35 Mesaj -
ESAVRVB
Paylaþým için Kardeþimden Rabbim razý olsun,
Teslþim olma konusunda Rabbimizin ayetlerini ilave olarak sunuyorum inþ...

39 / ZUMER - 54
Ve enîbû ilâ rabbikum ve eslimû lehu min kabli en ye’tiyekumul azâbu summe lâ tunsarûn(tunsarûne).
Ve Rabbinize (Allah’a) yönelin (ruhunuzu Allah’a ulaþtýrmayý dileyin)! Ve size azap gelmeden önce O’na (Allah’a) teslim olun (ruhunuzu, vechinizi, nefsinizi, iradenizi Allah’a teslim edin). Sonra yardým olunmazsýnýz.

72 / CÝN - 14
Ve ennâ minnel muslimûne ve minnel kâsitûn(kâsitûne), fe men esleme fe ulâike teharrev reþedâaglareþeden).
Muhakkak ki; bizlerden Allah’a teslim olanlar da var, (kalpleri) kasiyet (baðlamýþgöz kırpma olanlar da var. Kim (Allah’a) teslim olmayý dilerse, mürþidini arar.

Allah razý olsun


Mesaj 1 kez düzenlendi. En son hidayete davet tarafından, 23.08.2007 - 09:31 tarihinde.
Gönderme Tarihi: 23.08.2007 - 09:30
hidayete davet üyenin diger mesajlarini ara hidayete davet üyenin Profiline bak hidayete davet özel mesaj arzu etmiyor hidayete davet üyeyi arkadas listeme ekle Yukari
Konudaki Mesajlar: ŞEFAAT
hidayete davet su an offline hidayete davet  
KUR’ÂN’A TERS DÜŞEN HURAFELER: KALBİNDE ZERRE KADAR ÎMÂN OLAN, CEHENNEMDE CEZASI KADAR YANDIKTAN SONRA CENNETE GİRER.
35 Mesaj -
KUR’ÂN’A TERS DÜÞEN HURAFELER: KALBÝNDE ZERRE KADAR ÎMÂN OLAN, CEHENNEMDE CEZASI KADAR YANDIKTAN SONRA CENNETE GÝRER.
Allah’a sonsuz hamd ve þükrederiz ki; bir defa daha Allah’ýn bir sohbetinde birlikteyiz. Konumuz: “Kalbinde zerre kadar îmân olan kiþi, cehennemde günahlarýnýn gerektirdiði cezayý çektikten sonra cennete gider.” konusundaki hadîs, acaba bir mevzu hadîs midir, yoksa saðlam bir hadîs midir?
Cehenneme iki türlü insan girer. Cennete girecek olanlar, önce cehenneme girerler. Cehennemde durumu görürler. Oraya sadece o cehennemi görmek için girerler. Uçarak cehennemde dolaþtýktan sonra, oradan ayrýlarak cennete girerler. Allahû Tealâ’ya sonsuz hamd ve þükrederek... Kimdir bunlar? Cennete girecek olanlardýr. Allahû Tealâ þöyle buyuruyor:

19/MERYEM-71: Ve in minkum illâ vâriduhâ, kâne alâ rabbike hatmen makdýyyâaglamakdýyyen).
Ve sizden biriniz (bile hariç olmamak üzere hepiniz), illâ (muhakkak) ona (cehenneme) varacaksýnýz. (Bu), senin Rabbinin üzerine (aldýðýgöz kırpma kesinleþmiþ bir hükümdür.

“Aranýzda kýyâmet günü cehenneme uðramayacak olan hiç kimse yoktur. Hepiniz mutlaka cehenneme uðrayacaksýnýz.” Ayný Surenin 72. âyet-i kerimesinde ise Allahû Tealâ þöyle buyuruyor:

19/MERYEM-72: Summe nuneccîllezînettekav ve nezeruz zâlimîne fîhâ cisiyyâaglacisiyyen).
Sonra takva sahiplerini kurtaracaðýz. Ve zalimleri, diz üstü çökmüþ olarak býrakacaðýz.

“Sonra Biz takva sahibi olanlarý kurtarýrýz. Cehennemde kalacak olanlar, diz üstü çökmüþ vaziyette cehennemi kaplarlar.”
Öyleyse Allahû Tealâ ne demek istiyor? “Sonra” kelimesi neyi ifade ediyor? Cehennemde bir süre kaldýktan sonra çýkýþý mý ifade ediyor, yoksa kýyâmet günü, ayný gün, cehenneme girip de cehennemdeki o olaylarý gören, cehennemin yapýsýný gören, nasýl korkunç bir iþkence dünyasý oluþturduðunu gören insanlarýn, Allah’a sonsuz hamd ve þükürler ederek cehennemden ayrýlmasý mý söz konusu?
Kýyâmet günü cehenneme girip de orada diz üstü çökmüþ vaziyette bekleyenler, cehenneme girip cehennemi gördükten sonra Allah’a sonsuz hamd ve þükürlerle cehennemden ayrýlanlar, cehennemi tamamen terk ettikten sonra, cehennem katlarýna daðýtýlýrlar. Cennete girecek olanlar, cehennemden ayrýlmýþlar ve cennetlere ulaþmýþlardýr. Sonsuz hýzla hareket ettikleri için...
Ama cehennemde kalacak olanlar, diz üstü çökmüþ vaziyette olduklarý yerlerden toplanarak cehenneme sevk edilirler. Bir daha çýkmamak üzere cehenneme girilir. Cehennemden bir daha çýkmak söz konusu deðildir. Cehenneme cezalanmak üzere girenler, ebediyyen orada kalmaya mahkûmdurlar. Hiç kimse bir süre cehennemde kaldýktan sonra, cehennemden çýkmak imkânýnýn sahibi deðildir. Bir süre cehennemde iþkence gördükten sonra, yakýldýktan sonra cehennemden çýkmasý ve cennete girmesi mümkün deðildir.
Öyleyse Allahû Tealâ’nýn cennete ulaþtýracak olduklarý, cehennemden çýkartarak cennete ulaþtýracak olduðu kiþiler, onlar cennetlik olanlardýr. Ama Allahû Tealâ, cennetlik olanlarýn aradaki farký görebilmeleri için, Allah’a sonsuz hamd ve þükredebilmeleri için onlarý kýyâmet günü önce mutlaka cehenneme gönderir. Onun için “Aranýzdan kýyâmet günü cehenneme uðramayacak olan kimse yoktur.” diyor. Dikkat edin! Allahû Tealâ: “Uðramayacak olan” diyor. Uðramak; bir yere uðrayýp oradan ayrýlmak mânâsýna geliyor. Allahû Tealâ’nýn dizayný çok açýk bir þekilde bunu ifade ediyor.
Allah için olmak, mutlaka kiþinin cehenneme ulaþýp, cehennemdeki o korkunç durumu gördükten sonra oradan ayrýlarak Allah’ýn cennetine girmesini ifade eder.
Þimdi bakýyoruz duruma. Kýyâmet günü ne olur? Kýyâmet günü zaman durur. Zaman geriye, kendi yaþadýklarý devreye geri döndüðünde herkes zaten hayattadýr. O ana zaman geri döndüðünde herkes hayattadýr. O anda yaþamakta olanlar, bulunduklarý yerde yer çekimi kuvveti olmadýðý için yükselerek mahþer meydanýna ulaþýrlar. Mahþer meydaný Ýndi Ýlâhi deðildir. Mahþer meydaný, Ýndi Ýlâhi’den evvel birinci uðranýlan yerdir. Orada toplanýlýr. Orada nefsler, fizik vücutlara girecektir. Ne zaman? Sur’a birinci üfürüldüðünde, orada toplanan herkes ölür. Sonra, sur’a ikinci defa üfürüldüðünde tekrar dirilirler ve nefsler orada, mahþer meydanýnda fizik vücutlarýn içine girer.
Daha sonra herkes Ýndi Ýlâhi’ye ulaþýr. Orada herkesin rakamlý kitabý vardýr. Yani herkesin hayat filmi, kendilerine üç boyutlu olarak gösterilir. Ama her saniye, ya derecat kazandýklarý veya derecat kaybettikleri bir olay ve iki görüntü görürler. Üç boyutlu iki görüntü… Birisi düþüncelerinin gösterimidir. Ýkincisi de fiiliyatlarýnýn, ef’allerinin, fiillerinin gösterimidir. Her saniye derecat kazanýrlar veya kaybederler. Sonuç ve kiþinin gideceði yer çabucak belli olur. Eðer kiþinin kazandýðý dereceler fazlaysa, sað taraftaki yeþil rakamlar olan tarafta bakiye vardýr. Ama günahlarý fazlaysa, o zaman da sol taraftaki kýrmýzý rakamlar olan tarafta bakiye vardýr.
Bu noktadan itibaren herkese hayat filmleri teslim edilir. Bir kýsmýna saðlarýndan verilir. Onlar cehenneme girdikten sonra, hemen cehennemi görüp cennete gidecek olanlardýr. Diðerlerine soldan verilir. Onlar da cehenneme girerken uçarak giremeyecek olan, kapýlardan girecek olanlardýr. Kapýlardan girmek mecburiyetinde olanlar için kapý açýlmaz. Kapý sadece yerden kaldýrýlýr, yükseltilir. Ancak o kiþinin baþý sýðabilecek kadar bir yükselti ile yükseltilir. O kiþi mutlaka burnu yere sürtünmek suretiyle oraya girer. Bunu zebaniler gerçekleþtirirler. Onlarý, burunlarýný yere sürttürerek cehenneme alýrlar. Ve cehenneme, cehennemde yanmak üzere, cezalanmak üzere girenler, cehennemin kapýsýndan baþlayarak, bütün cehennemin etrafýný kaplayacak þekilde orada diz çökmüþ vaziyette beklerler.
Diðerleri, cennete girecek olanlar, cehennemin yüksek kapýlarýndan uçarak içeri girerler ve hiç oyalanmazlar. Hemen cehennemin içine girerler. Oradaki durumu görürler. Ýnsanlarý ne kadar korkunç þeylerin beklediðini, nasýl iþkence edileceðini net bir þekilde görürler. Allah’a sonsuz hamdederek þükrederek cehennemden ayrýlýrlar ve cennete girerler.
Ýþte cehennemde bir süre kaldýktan ve günahlarýnýn karþýlýðýný ödedikten sonra oradan ayrýlýp da, sevaplarý için cennete gitmek diye bir olay, hiç kimse için mevcut deðildir. Allahû Tealâ buyuruyor ki:

99/ZÝLZAL-7: Fe men ya’mel miskâle zerretin hayren yereh(yerehu).
Artýk kim, zerre aðýrlýðýnca hayýr iþlerse, onu görür.
*Bu âyetin tefsiri Sayýn Ali Bulaç'a aittir.
99/ZÝLZAL-8: Ve men ya’mel miskâle zerretin þerren yereh(yerehu).
Artýk kim, zerre aðýrlýðýnca bir þerr (kötülük) iþlerse, onu görür.
*Bu âyetin tefsiri Sayýn Ali Bulaç'a aittir.

Allahû Tealâ: “Kim zerre kadar sevap iþlediyse onu görür, zerre kadar günah iþlediyse onu da görür.” diyor.
Dikkat edin! Allahû Tealâ “Onun cezasýný çeker, mükâfatýný alýr.” demiyor; “görür” diyor. Ýþte o “görmek”, söylediðimiz mizaný görmektir, kiþinin hayat filminin görülmesidir. Ve o hayat filminin görülmesinde, bütün sevaplar ve günahlar oradadýr. Üstelik de insanýn uzuvlarý þahitlik etmiþ olurlar. Çünkü neler yaptýklarýný açýk bir þekilde göstermiþ olurlar. Konuþmalarý gerekmiyor. Yaptýklarýyla þahit olurlar.
Ve bu tabiî bir sonucu oluþturuyor. Bu noktada, insan neticeyi mutlaka görecektir. Kýrmýzý rakamlar söz konusu ise kitabý soldan verilecektir. Yeþil rakamlar söz konusu ise, rakamlý kitabý yani hayat filmi (Kur’ân-ý Kerim “onun kuþu” da diyor.) sað taraftan verilir. Ve ister saðdan verilsin, ister soldan verilsin, hepsinin boynuna asýlýr. Ýnsanlar cehenneme onunla giderler.
Ýki grup insandan cehennemde kalacak olanlar, diz üstü çökmüþ vaziyette, cehennemin bütün etrafýný kaplarlar. Ondan sonra hepsi sýrayla cehenneme sevk edilirler. Ve bir daha o cehennemde kalacaklarýn, bir süre orada kalýp da cennete girme þanslarý asla olmayacaktýr. Hepsi ebediyyen cehennemde kalacaktýr.
Peki cehennemin bir sonu yok mu? Var. Allahû Tealâ baþlangýçta enerjiyi yarattý. Bir noktayý patlatarak, o noktadaki nötrinolarý, gezegenleri oluþturmak üzere gönderdi. Bunlar enerji partikülleridir. Ve böyle bir dizaynda Allahû Tealâ’nýn vücuda getirdiði bu enerji, konunun baþlangýcýdýr. Sonra Allahû Tealâ, o enerjiyi maddeye çevirdi. Elektronlar ve karþýt elektronlarý yarattý. Nötrinolardan, enerji partiküllerinden, maddenin temelini teþkil eden elektronlarý ve karþýt elektronlarý yarattý. Ve kâinat, Allahû Tealâ tarafýndan görünür bir halde dizayn edildi.
Ýþte “Bunun neticesi nedir?” diye soruyorsanýz, bundan sonra kâinatýn oluþmasý söz konusudur. Ýnsanlýðýn hayat süresi tamamlandýktan sonra, kýyâmet koptuktan sonra cehenneme girmeleri halinde, cehennemde sonsuza kadar yaþamalarý, ondan sonra da cehennemin gökleri çatladýðý zaman, cehennemle birlikte enerjiye çevrilmeleri söz konusudur. Allahû Tealâ diyor ki:

55/RAHMAN-26: Kullu men aleyhâ fân(fânin).
Bütün insanlar (herkes) fani olacaktýr.
55/RAHMAN-27: Ve yebkâ vechu rabbike zûl celâli vel ikrâm(ikrâmi).
Sadece Zülcelali Ve'l Ýkram olan Rabbinin Zat'ý bâki kalacaktýr.

Allahû Tealâ: “Herkes fani olacaktýr. Herþey de fani olacaktýr. Sadece Senin Zülcelali Ve’l Ýkram olan Rabbin bâki kalacaktýr.” diyor.
Ýþte cennet de cehennem de sonsuza kadar bâki kalacaktýr. Sonra Allahû Tealâ nasýl enerjiyi yaratmýþsa, madde, elektronlar ve karþýt elektronlara çevrilip, tekrar enerji haline getirilecektir. Enerjiyi nasýl Allahû Tealâ yarattýysa, öyle yok edecektir. Allah, bâki kalacaktýr. Bir defa daha bir kâinat yaratýr mý? O, O’nun bileceði þeydir.
Cehenneme giren kiþi, cehennemden bir daha çýkar mý? Çýkmaz. Bunun ispatý sadedinde, size ibret için tam 29 tane âyet-i kerime vereceðiz. Cehenneme cezalanmak üzere giren, günahlarý olup da cehennemde cezalanacak olanlarýn, cehennemden bir daha çýkmalarý mümkün deðildir. 29 tane âyet-i kerime bunu söylüyor. Ýbret olsun diye… Ýspat vasýtasý olarak bunu kullanmanýz için...
Allahû Tealâ diyor ki:

1. Âyet-i kerime:

7/A'RAF-36: Vellezîne kezzebû bi âyâtinâ vestekberû anhâ ulâike ashabun nâr(nâri), hum fîhâ hâlidûn(hâlidûne).
Ve âyetlerimizi yalanlayan kimseler ve onlara karþý kibirlenenler, iþte onlar ateþ ehlidirler ve onlar, orada devamlý kalanlardýr (kalacaklardýr).

2. Âyet-i kerime:

33/AHZAB-64: Ýnnallâhe leanel kâfirîne ve eadde lehum saîrâaglasaîren).
Muhakkak ki Allah, kâfirleri lânetledi. Onlar için alevli ateþi (cehennemi) hazýrladý.
33/AHZAB-65: Hâlidîne fîhâ ebedâaglaebeden), lâ yecidûne veliyyen ve lâ nasîrâaglanasîren).
Orada ebediyyen kalýcýlardýr (kalacak olanlardýr). (Orada) bir dost ve bir yardýmcý bulamazlar.

3. Âyet-i kerime:

3/AL-Ý ÝMRAN-116: Ýnnellezîne keferû len tugniye anhum emvâluhum ve lâ evlâduhum minallâhi þey’âaglaþey’en), ve ulâike ashâbun nâr(nâri), hum fîhâ hâlidûn(hâlidûne).
Hiç þüphesiz o kâfirlerin, ne mallarý ve ne de evlâtlarý, onlara; Allah’tan (gelecek bir cezaya) bir þey’e, (karþý koymaya) yetmez. Ýþte onlar, ateþ ehlidir. Orada devamlý kalacaklardýr.

4. Âyet-i kerime:

2/BAKARA-39: Vellezîne keferû ve kezzebû bi âyâtinâ ulâike ashâbun nâr(nârýgöz kırpma, hum fîhâ hâlidûn(hâlidûne).
Ve inkâr edenler ve âyetlerimizi yalanlayanlar, iþte onlar ateþ ehlidir, orada ebedî kalacak olanlardýr.

5. Âyet-i kerime:

2/BAKARA-81: Belâ men kesebe seyyieten ve ehâtat bihî hatîetuhu fe ulâike ashâbun nâr(nâri), hum fîhâ hâlidûn(hâlidûne).
Hayýr, (sandýðýnýz gibi deðil) kim günah kazanmýþ da hatalarý kendisini kuþatmýþsa; iþte onlar, ateþ halkýdýr ve içinde de devamlý kalacaklardýr.

6. Âyet-i kerime:

2/BAKARA-217: Yes’elûneke aniþ þehril harâmi kýtâlin fîh(fîhi), kul kýtâlun fîhi kebîr(kebîrun), ve saddun an sebîlillâhi ve kufrun bihî vel mescidil harâmi ve ihrâcu ehlihî minhu ekberu indallâh(indallâhi), vel fitnetu ekberu minel katl(katli), ve lâ yezâlûne yukâtilûnekum hattâ yeruddûkum an dînikum inistetâû ve men yertedid minkum an dînihî fe yemut ve huve kâfirun fe ulâike habitat a’mâluhum fîd dunyâ vel âhireh(âhireti), ve ulâike ashâbun nâr(nâri), hum fîhâ hâlidûn(hâlidûne).
Sana haram (hürmetli) aydan ve onun içinde yapýlan savaþtan soruyorlar. De ki: “Onun içinde (o ayda) savaþ büyük (günahtýr). (Fakat insanlarýgöz kırpma Allah yolundan saptýrmak (alýkoymak) ve O’nu inkâr etmek, (mü’minlere) Mescid-i Haram’ý (yasaklamak) ve onun halkýný oradan (Mekke’den sürüp) çýkarmak ise Allah katýnda daha büyük (günahtýr). Ve fitne, (adam) öldürmekten daha da büyük (bir suç ve günahtýr). Eðer onlarýn güçleri yetse (yapabilseler), sizi dîninizden döndürünceye kadar sizinle savaþmaktan geri kalmazlar. Sizden kim dîninden dönerse, o taktirde o, kâfir olarak ölür. Bu sebeple iþte onlar, onlarýn amelleri dünyada ve ahirette boþa gitmiþtir. Ve iþte onlar, ateþ ehlidir. Ve onlar, orada ebediyyen kalacak olanlardýr.”

7. Âyet-i kerime:

2/BAKARA-257: Allâhu velîyyullezîne âmenû, yuhricuhum minez zulumâti ilen nûr(nûri), vellezîne keferû evliyâuhumut tâgûtu yuhricûnehum minen nûri ilâz zulumât(zulumâti), ulâike ashâbun nâr(nâri), hum fîhâ hâlidûn(hâlidûne).
Allah, âmenû olanlarýn (Allah’a ulaþmayý dileyenlerin) dostudur, onlarý (onlarýn nefslerinin kalplerini) zulmetten nura çýkarýr. Ve kâfirlerin dostlarý taguttur (onlar, þeytaný dost edinirler, þeytan kimseye dost olmaz), onlarý (onlarýn nefslerinin kalplerini) nurdan zulmete çýkarýrlar. Ýþte onlar, ateþ ehlidir. Onlar, orada ebedî kalacak olanlardýr.

8. Âyet-i kerime:

2/BAKARA-275: Ellezîne ye’kulûner ribâ lâ yekûmûne illâ kemâ yekûmullezî yetehabbetuhuþ þeytânu minel mess(messi), zâlike bi ennehum kâlû innemal bey’u mislur ribâ, ve ehallallâhul bey’a ve harramer ribâ fe men câehu mev’izatun min rabbihî fentehâ fe lehu mâ selef(selefe), ve emruhû ilâllâh(ilâllâhi), ve men âde fe ulâike ashâbun nâr(nâri), hum fîhâ hâlidûn(hâlidûne).
Riba (faiz) yiyenler, kabirlerinden ancak þeytan çarpmasýndan hýrpalanmýþ bir kimse gibi kalkarlar. Ýþte bu, onlarýn: “Fakat alýþveriþ faiz gibidir.” demeleri sebebiyledir. Allah, alýþveriþi helâl; faizi haram kýlmýþtýr. Bundan sonra, Rabbinden kendisine öðüt gelen kimse (ona uyarak) artýk (faizden) vazgeçerse, o taktirde geçmiþ olan (önceden aldýðý faiz) onundur ve onun iþi (onun hakkýndaki hüküm) Allah’a aittir. Ve kim de (faizciliðe) dönerse, iþte onlar, ateþ ehlidir. Ve onlar orada ebedî kalacak olanlardýr.

9. Âyet-i kerime:

98/BEYYÝNE-6: Ýnnellezîne keferû min ehlil kitâbi velmuþrikîne fî nâri cehenneme hâlidîne fîhâ, ulâike hum þerrul beriyeh(beriyyeti).
Muhakkak ki onlar, kitap ehlinden kâfir olanlardýr ve müþriklerdendir. Cehennem ateþi içinde ve ebediyyen kalacak olanlardýr. Ýþte onlar, onlar yaratýklarýn en þerrlileridir.

10. Âyet-i kerime:

72/CÝN-23: Ýllâ belâgan minallâhi ve risâlâtih(risâlâtihîgöz kırpma, ve men ya’sýllâhe ve resûlehu fe inne lehu nâre cehenneme hâlidîne fîhâ ebedâaglaebeden).
Allah tarafýndan olan teblið ve O’nun (verdiði) risaleti hariç. Her kim, Allah’a ve resûlüne karþý gelirse, isyan ederse, onun cezasý cehennem ateþidir. Orada ebediyyen kalýrlar.

11. Âyet-i kerime:

21/ENBÝYA-99: Lev kâne hâulâi âliheten mâ veradûhâ, ve kullun fîhâ hâlidûn(hâlidûne).
Eðer onlar gerçekten ilâhlar olsaydýlar, oraya (cehenneme) girmeyeceklerdi. Ve hepsi orada ebediyyen kalacak olanlardýr.

12. Âyet-i kerime:

59/HAÞR-17: Fe kâne âkýbetehumâ ennehumâ fîn nâri hâlideyni fîhâ, ve zâlike cezâûz zâlimîn(zâlimîne).
Böylece ikisinin akýbeti, ebediyen kalacaklarý ateþin içinde olmaktýr. Zalimlerin cezasý budur.

13. Âyet-i kerime:

58/MUCADELE-17: Len tugniye anhum emvâluhum ve lâ evlâduhum min allâhi þey’âaglaþey’en), ulâike ashâbun nâr(nâri), hum fîhâ hâlidûn(hâlidûne).
Onlarýn mallarý ve evlâtlarý, Allah’tan bir þeye (cefaya) karþý onlara asla fayda vermez. Ýþte onlar, ateþ ehlidir ve orada ebediyyen kalacak olanlardýr.

14. Âyet-i kerime:

47/MUHAMMED-15: Meselul cennetilletî vuidel muttekûn(muttekûne), fîhâ enhârun min mâin gayri âsin(âsinin), ve enhârun min lebenin lem yetegayyer ta’muh(ta’muhu), ve enhârun min hamrin lezzetin liþ þâribîn(þâribîne), ve enhârun min aselin musaffâaglamusaffen), ve lehum fîhâ min kullis semerâti ve magfiretun min rabbihim, ke men huve hâlidun fîn nâri ve sukû mâen hamîmen fe kattaa em’âehum.
Takva sahiplerine vaadedilen cennetin durumu þudur ki; içinde kokusu deðiþmeyen sudan nehirler, tadý bozulmayan sütten nehirler, içenlere lezzet veren þaraptan nehirler ve saf (süzülmüþgöz kırpma baldan nehirler bulunur. Onlar için orada her çeþit meyve bulunur. Onlar için Rab’lerinden maðfiret vardýr. (Bunlarýn durumu), ateþte devamlý kalacak olan ve hamîm (sýcak kaynar halde irinli su) içirilen, bu sebeple baðýrsaklarý parçalanan kimsenin durumu gibi midir?

15. Âyet-i kerime:

23/MU'MÝNUN-103: Ve men haffet mevâzînuhu fe ulâikellezîne hasirû enfusehum fî cehenneme hâlidûn(hâlidûne).
Ve kimin mizaný (sevap tartýlarýgöz kırpma, hafif gelirse iþte onlar, nefslerini hüsrana düþürenlerdir. Onlar, cehennemde ebediyyen kalacak olanlardýr.

16. Âyet-i kerime:

40/MU'MÝN-76: Udhulû ebvâbe cehenneme hâlidîne fîhâ, fe bi’se mesvel mutekebbirîn(mutekebbirîne).
Ebediyyen orada kalmak üzere cehennemin kapýlarýndan girin. Artýk kibirlenenlerin kalacaklarý yer ne kötü.

17. Âyet-i kerime:

16/NAHL-29: Fedhulû ebvâbe cehenneme hâlidîne fîhâ fe lebi’se mesvel mutekebbirîn(mutekebbirîne).
Haydi, orada ebediyyen kalmak üzere cehennemin kapýlarýndan girin. Kibirlenenlerin (büyüklük taslayanlarýn) kaldýðý yer, ne kötüdür.

18. Âyet-i kerime:

78/NEBE-21: Ýnne cehenneme kânet mirsâdâaglamirsâden).
Muhakkak ki cehennem, gözlenen (beklenen) yer oldu.
78/NEBE-22: Lit tâgîne meâbâaglameâben).
Azgýnlar için barýnacak yer (sýðýnak) olarak.
78/NEBE-23: Lâbisîne fîhâ ahkâbâaglaahkâben).
Orada asýrlarca (nihayetsiz olarak) kalacak olanlardýr.

19. Âyet-i kerime:

4/NÝSA-14: Ve men ya’sýllâhe ve resûlehu ve yeteadde hudûdehu yudhýlhu nâren hâliden fîhâ ve lehu azâbun muhîn(muhînun).
Kim Allah’a ve peygamberine isyan eder ve O’nun sýnýrlarýný aþarsa, daimî kalmak üzere ateþe atýlýr. Onun için alçaltýcý bir azap vardýr.

20. Âyet-i kerime:

4/NÝSA-93: Ve men yaktul mu’minen muteammiden fe cezâuhu cehennemu hâliden fîhâ ve gadýballâhu aleyhi ve leanehu ve eadde lehu azâben azîmâaglaazîmen).
Ve kim, bir mü’mini taammüden (kastederek) öldürürse, onun cezasý, içinde ebediyyen kalacaðý cehennemdir ve Allah’ýn gazabý ve lâneti onun üzerinedir. Allah, onun için büyük azap hazýrlamýþtýr.

21. Âyet-i kerime:

4/NÝSA-169: Ýllâ tarîka cehenneme hâlidîne fîhâ ebedâaglaebeden), ve kâne zâlike alâllâhi yesîrâaglayesîren).
Sadece cehennem yoluna ulaþtýrýr. Onlar orada ebediyyen kalacaklardýr. Ve bu, Allah için kolaydýr.

22. Âyet-i kerime:

13/RAD-5: Ve in ta’ceb fe acebun kavluhum e izâ kunnâ turâben e innâ le fî halkýn cedîd(cedîdin), ulâikellezîne keferû bi rabbihim, ve ulâikel aglâlu fî a’nâkýhim, ve ulâike ashâbun nâr(nâri), hum fîhâ hâlidûn(hâlidûne).
Eðer acayip buluyorsan (þaþýyorsan) (bil kigöz kırpma asýl onlarýn: “Biz toprak olduðumuz zaman mý, gerçekten, mutlaka yeniden mi halkedileceðiz (yaratýlacaðýz)?" sözleri acayip (þaþýlacak þey)dir. Ýþte onlar, Rab’lerini inkâr eden kimselerdir. Ve iþte onlar, boyunlarýnda demir halkalar olanlardýr ve iþte onlar ateþ ehlidir. Onlar orada ebedî kalanlardýr.

23. Âyet-i kerime:

64/TEGABUN-10: Vellezîne keferû ve kezzebû bi âyâtinâ ulâike ashâbun nâri hâlidîne fîhâ ve bi’sel masîr(masîru).
Ve onlar ki âyetlerimizi inkâr edenler ve yalanlayanlardýr. Ýþte onlar ateþ ehlidirler ve orada (cehennemde) ebediyyen kalacak olanlardýr. Ne kötü varýþ yeri.

24. Âyet-i kerime:

9/TEVBE-17: Mâ kâne lil muþrikîne en ya'murû mesâcidallâhi þâhidîne alâ enfusihim bil kufr(kufri), ulâike habitat a'mâluhum ve fîn nâri hum hâlidûn (hâlidûne).
Müþriklerin, Allah’ýn mescidlerini imar etmeleri olmaz. Kendilerinin (nefslerinin) küfürlerine (inkârlarýna, kâfirliklerine) þahitler iken. Ýþte onlarýn amelleri heba olmuþtur. Ve onlar, ateþte ebedî kalacak olanlardýr.

25. Âyet-i kerime:

9/TEVBE-63: E lem ya’lemû ennehu men yuhâdidillâhe ve resûlehu fe enne lehu nâre cehenneme hâliden fîhâ, zâlikel hýzyul azîm(azîmu).
Allah ve O’nun resûlüne karþý, kim haddi aþarsa, artýk onun için mutlaka orada ebediyyen kalacaðý cehennem ateþinin olduðunu bilmiyorlar mý? Ýþte bu, büyük rüsvalýktýr (rezilliktir).

26. Âyet-i kerime:

9/TEVBE-68: Vaadallâhul munâfikîne vel munâfikâti vel kuffâre nâre cehenneme hâlidîne fîhâ hiye hasbuhum, ve leanehumullâh(leanehumullâhu) ve lehum azâbun mukîm (mukîmun).
Allah, münafýk erkeklere ve münafýk kadýnlara ve kâfirlere, orada ebedî kalacaklarý cehennem ateþini vaadetti. O (cehennem), onlara yeter. Ve Allah, onlara lânet etti. Ve onlar için ikâme edilmiþ olan (devamlý kýlýnan) bir azap vardýr.

27. Âyet-i kerime:

10/YUNUS-27: Vellezîne kesebûs seyyiâti cezâu seyyietin bi mislihâ ve terhekuhum zilleh(zilletun), mâ lehum minallâhi min âsim(âsimin), ke ennemâ ugsîyet vucûhuhum kita'an minel leyli muzlimâaglamuzlimen), ulâike ashâbun nâr(nâri), hum fîhâ hâlidûn(hâlidûne).
Seyyiat kazanan kimselerin seyyiatlerinin cezasý, onun misli kadardýr. Ve onlarý bir zillet kaplar. Ve onlarýn Allah’a karþý bir koruyucusu yoktur. Onlarýn yüzleri karanlýk geceden bir parça ile kaplanmýþ gibidir. Ýþte onlar, ateþ halkýdýr. Onlar, orada devamlý kalanlardýr (kalacak olanlardýr).

28. Âyet-i kerime:

39/ZUMER-72: Kîledhulû ebvâbe cehenneme hâlidîne fîhâ, fe bi’se mesvel mutekebbirîn(mutekebbirîne).
(Onlara): “Orada ebediyyen kalmak üzere cehennemin kapýlarýndan girin!” denildi. Artýk kibirlenenlerin mesvasý (kalacaðý yer) ne kötü.

29. Âyet-i kerime:

43/ZUHRUF-74: Ýnnel mucrimîne fî azâbi cehenneme hâlidûn(hâlidûne).
Muhakkak ki mücrimler (suçlular), cehennem azabý içinde ebediyyen kalacak olanlardýr.

29 tane âyet-i kerime, cehenneme girenin cehennemden çýkmasýnýn mümkün olmadýðýný söylüyor. Böyle bir þey mümkün deðildir. Kur’ân-ý Kerim’de, cehenneme girenin cehennemden bir daha çýkabileceðine dair hiçbir âyet-i kerime yer almýþ deðildir. Allahû Tealâ Rahman Suresinin 26 ve 27. âyet-i kerimelerinde buyuruyor ki: “Herkes fani olacaktýr. Sadece Zülcelali Ve’l Ýkram olan Rabbinin Zat’ý bâki kalacaktýr.” En sonunda cehennem de cennet de içindekiler de insanlar da enerjiye çevrileceklerdir. Nasýl Allahû Tealâ enerjiyi yoktan yarattýysa, sonra da o yoktan yarattýðý enerji tekrar oluþunca, onu Allahû Tealâ yok edecektir.
Allahû Tealâ ile olan iliþkilerimizde gördüðümüz odur ki; cehenneme giren kiþi, cehennemden asla çýkamaz. Hangi tür kiþi? Cehenneme cezalanmak üzere giren, günahlarý sevaplarýndan fazla olan kiþi. Kim cehenneme cezalanmak üzere girerse, onun cehennemden çýkmasý hiçbir þekilde mümkün deðildir. Cehenneme girer ve ebediyyen orada kalýr. Cehenneme giriþi, burnu yere sürtünmek suretiyle giriþtir ve çýkýþý söz konusu deðildir.
Öyleyse “Kalbinde zerre kadar îmâný olan, cehennemde cezasýný gördükten sonra cennete girecektir.” hadîsi, bir uydurma hadîstir. Ümit ederiz ki; bu âyetler, bütün dîn adamlarýna bir misal olur. Allahû Tealâ’nýn söylediði hususlar son derece açýktýr, kesindir.
Allahû Tealâ: “Cehennemin gökleri ve yerleri durdukça yani Allahû Tealâ cehennemin göklerini çatlatmadýkça, cehennem içindekilerle birlikte ebedi olarak kalacaktýr.” diyor. Ama Allahû Tealâ’nýn bütün kâinatý yok etme talebi bir gün gelecektir. O zaman kâinatýn olduðu gibi tekrar enerjiye dönüþmesi söz konusudur.
Unutmayýn ki; Kur’ân-ý Kerim’de, cehennemde yanan insanlarýn orada yakýt olarak da kullanýldýðý ifade buyruluyor. Yakýt olarak kullanýlan, yok olan bir insan, ateþ hüviyetine gelip ateþte yanýp tamamen yok olan bir insan, zaten enerjiye dönüþmüþtür. Ama cehennemde sonsuza kadar yaþayan insanlarýn da ulaþacaklarý nihai sonuç odur. Bu insanlar cehenneme gideceklerdir ve ebediyyen cehennemde kalacaklardýr.
Þimdi insanlara yanlýþ düþündüren âyetlere bakalým. Burada size Rahman 26 ve 27’yi okuduk. Allahû Tealâ neticeyi bildiriyor: “Herþey fani olacaktýr. Sadece Zülcelali Ve’l Ýkram olan Allah’ýn Zat’ý bâki kalacaktýr.”
Böylece Allahû Tealâ, herþeyin enerjiye döndürüleceði o devreden bahsediyor. O zaman insanlar da cehennemlerle beraber yok olacaktýr. Cennet de yine insanlarýyla beraber yok olacaktýr. Cennetin de cehennemin de gökleri beraber çatlayacaktýr. Ýþte böyle bir hüviyet söz konusu olduðu zaman bir problemin kalmadýðýný görüyoruz.
Allahû Tealâ þöyle buyuruyor:

6/EN'AM-128: Ve yevme yahþuruhum cemîa(cemîan), yâ ma’þerel cinni kadisteksertum minel ins(insi) ve kâle evliyauhum minel insi rabbenestemtea ba’dunâ biba’dýn ve belagnâ ecelenellezî eccelte lenâ, kâlen nâru mesvâkum hâlidîne fîhâ illâ mâ þâallâhu, inne rabbeke hakîmun alîm(alîmun).
Ve onlarýn hepsini biraraya topladýðý gün (Allahû Tealâ þöyle buyuracaktýr): “Ey cin topluluðu! Ýnsanlarla sayýnýzý artýrdýnýz (tagutlarýn arasýna insanlarý da kattýnýz).” Onlara dost olan insanlardan bir kýsmý þöyle dedi: “Rabbimiz, biz birbirimizden faydalandýk ve Senin bize takdir ettiðin zamanýn bitiþ noktasýna (sonuna) eriþtik.” (Allahû Tealâgöz kırpma: “Allah’ýn dilediði þey (cehennemin yok olma zamaný gelmesi hali) hariç; sizin barýnacaðýnýz yer ateþtir, orada ebedî kalacak olanlarsýnýz.” buyurdu. Muhakkak ki; senin Rabbin, hüküm sahibi ve en iyi bilendir.

Burada Allahû Tealâ: “Allah’ýn dilediði þey hariç.” diyor.
“Ýllâ mâ þâallâhu”
illâ: Sadece, hariç.
mâ: Þey.
þâallâhu: Allah’ýn dilediði.
Eðer Allahû Tealâ “Ýllâ men þâallâhu” yani “Allah’ýn dilediði kiþi hariç” deseydi, o zaman ifade “O kiþi hariç olmak üzere, barýnacak yer ateþ” þeklinde olacaktý. Yani “Allah’ýn dilediði o kiþiler ateþten çýkabilecek.” mânâsý olacaktý. Ama En’am-128’de Allahû Tealâ’nýn kullandýðý kelime: “þey”.
“Hâlidîne fîhâ illâ mâ þâallâhu: Orada ebediyyen kalacaklardýr. Allah’ýn dilediði þey hariç.”
Ýþte o Allah’ýn dilediði þey, cehennemin ve cennetin göklerinin çatlamasýdýr. Yani Allah’ýn kâinatý yok etme noktasýdýr, kâinatý tekrar enerjiye dönüþtürme noktasýdýr. Ýnsanlar cehennemde yakacak olarak kullanýlýyor. Kullanýldýðý zaman, zaten enerji haline dönüp yok olmuþ oluyor.
Hud Suresinin 106 ve 107. âyetlerinde Allahû Tealâ diyor ki:

11/HUD-106: Fe emmellezîne þekû fe fîn nâri lehum fîhâ zefîrun ve þehîk(þehîkun).
Þâkî olanlara gelince; artýk onlar, ateþtedir. Onlar, orada (yüksek sesle inleyerek ve) çok zor bir þekilde soluk soluða, nefes alýp verirler.
11/HUD-107: Hâlidîne fîhâ mâ dâmetis semâvâtu vel'ardu illâ mâ þâe rabbuk(rabbuke), inne rabbeke fe'âlun limâ yurîd(yurîdu).
Onlar, semalar ve yeryüzü (cehennemin semalarý ve arzýgöz kırpma durdukça orada ebedî kalanlardýr (kalacaklardýr). Rabbinin dilediði þey (cehennemi yok etmeyi dilemesi) hariç. Muhakkak ki senin Rabbin, dilediði þeyi yapandýr.

Allahû Tealâ: “Onlar, semalar ve yeryüzü ve arz durdukça, orada ebedî olarak kalanlardýr. Rabbinin dilediði þey yani cehennemi yok etmeyi dilemesi hariç.” diyor.
Allahû Tealâ: “Allah’ýn dilediði kiþi hariç.” demiyor.
“Ýllâ mâ þâe rabbuke:“Rabbinin dilediði þey hariç.”
Yani cehennemin göklerinin çatlamasý hariç.
“Onlar, semalar ve yeryüzü durdukça, orada ebedi olarak kalanlardýr.” Yani semalar, yeryüzü, cennet ve cehennem kaldýðý sürece ebediyyen orada kalanlardýr. “Ama Allah’ýn dilediði þey hariç.” Allah’ýn dilediði þey, göklerin çatlamasýdýr. Ve Allahû Tealâ Hud-108’de cennette olanlar için de ayný þeyi söylüyor:

11/HUD-108: Ve emmellezîne suidû fe fîl cenneti hâlidîne fîhâ mâ dâmetis semâvâtu vel ardu illâ mâ þâe rabbuk(rabbuke), atâen gayre meczûz(meczûzin).
Fakat mutlu olanlar, artýk cennettedir. (Cennetlerin) semalarý ve arzý durdukça, Rabbinin dilediði þey (cenneti yok etmeyi dilemesi) hariç, onlar orada ebedî kalanlardýr (kalacaklardýr).

Allahû Tealâ: “Fakat said olanlar (mesut olanlar), onlar cennettedirler. Cennetlerin semalarý ve arzý durdukça, Rabbinin dilediði þey yani cennetin göklerinin çatlamasý hariç onlar orada ebedî kalanlardýr.” buyuruyor.
Görülüyor ki; cennette ve cehennemde devamlýlýk, Kur’ân-ý Kerim’in kesin bir hükmüdür. Allahû Tealâ, tam 29 âyet-i kerimede, cennete gidecek olanlarýn deðil, cehenneme cezalanmak üzere girenlerin oradan ebediyyen çýkmasýnýn mümkün olmadýðýný söylüyor. Bu konunun tartýþmalarý ümit ederiz ki artýk sona ermiþtir.
Bir defa daha görüyorsunuz ki; insanlarýn kitaplardan öðrendiði, o Kur’ân’a uymayan bilgilerin artýk düzeltilmesi zamaný gelmiþtir. Bu 29 tane âyet-i kerime ve cehenneme girdikten sonra bir insanýn cehennemden çýkmasýnýn mümkün olacaðýna dair hiçbir âyet-i kerimenin olmamasý, bu konuyu %100 kesinleþtirmektedir. Bu konuda iddialaþmanýn sonu gelmiþtir. Ýnsanlarýn öðrendiði bütün yanlýþ bilgiler düzeltilecektir ve doðruya, Kur’ân hükümlerine mutlaka ulaþýlacaktýr.
Allah’a sonsuz hamd ve þükrederiz ki; bir defa daha bir sohbetimizin sonuna ulaþtýk. Allahû Tealâ’nýn hepinizi hem cennet saadetine hem dünya saadetine ulaþtýrmasýný Yüce Rabbimizden dileyerek, sözlerimizi inþaallah burada tamamlýyoruz.
Gönderme Tarihi: 21.08.2007 - 11:58
hidayete davet üyenin diger mesajlarini ara hidayete davet üyenin Profiline bak hidayete davet özel mesaj arzu etmiyor hidayete davet üyeyi arkadas listeme ekle Yukari
Konudaki Mesajlar: TAKVA NEDIR MÜTTAKI KIME DENIR
hidayete davet su an offline hidayete davet  
35 Mesaj -
ESAVRVB
Kardeþlerim ilk takva þirkten kurtulma takvasý Allaha yönelmekle elde edilir.

30/RUM-31) Munîbîne ileyhi vettekûhu ve ekîmûs salâte ve lâ tekûnû minel muþrikîn(muþrikîne).

O’na (Allah’a) yönelin (O’na ulaþmayý dileyin) ve takva sahibi olun. Ve namazý ikame edin (namaz kýlýn). Ve (böylece) müþriklerden olmayýn.

Rabbim öyle söylüyor....
Allah razý olsun
Gönderme Tarihi: 21.08.2007 - 11:35
hidayete davet üyenin diger mesajlarini ara hidayete davet üyenin Profiline bak hidayete davet özel mesaj arzu etmiyor hidayete davet üyeyi arkadas listeme ekle Yukari
Konudaki Mesajlar: kaybet(il)mişler safı'ndan...
hidayete davet su an offline hidayete davet  
Kaybedenler, hüsrana düşenler,amelleri heba olanlar kimlerdir.
35 Mesaj -
Kaybedenler, hüsrana düþenler,amelleri heba olanlar kimlerdir.

10 / YUNUS - 7
Muhakkak ki onlar, Bize ulaþmayý dilemezler . Dünya hayatýndan razý olmuþlardýr ve onunla doyuma ulaþmýþlardýr ve onlar âyetlerimizden gâfil olanlardýr.

10 / YUNUS - 8
Ýþte onlarýn kazandýklarý (dereceler) gereðince varacaklarý yer ateþtir (cehennemdir).

23 / MU'MÝNUN - 103
Ve kimin mizaný (sevap tartýlarýgöz kırpma, hafif gelirse iþte onlar, nefslerini hüsrana düþürenlerdir. Onlar, cehennemde ebediyyen kalacak olanlardýr.

18 / KEHF - 105
Ýþte onlar, Rab’lerinin âyetlerini ve O’na mülâki olmayý (ölmeden evvel ruhun Allah’a ulaþmasýnýgöz kırpma inkâr ettiler. Böylece onlarýn amelleri heba oldu (boþa gitti). Artýk onlar için kýyâmet günü mizan tutmayýz.
30 / RUM - 31
O’na (Allah’a) yönelin (Allah’a ulaþmayý dileyin) ve takva sahibi olun. Ve namazý ikame edin (namaz kýlýn). Ve (böylece) müþriklerden olmayýn.

7 / A'RAF - 147
Ve âyetlerimizi ve ahirete ulaþmayý inkâr eden kimselerin amelleri, heba oldu (boþa gitti). Onlar, yaptýklarýndan baþka bir þeyle mi cezalandýrýlýr (karþýlýk verilir)?

30 / RUM - 32
(O müþriklerden olmayýn ki) onlar, dînlerinde fýrkalara ayrýldýlar ve grup grup oldular. Bütün gruplar, kendilerinde olanla ferahlanýrlar.

45 / CASÝYE - 23
Hevasýný kendisine ilâh edinen kiþiyi gördün mü? Ve Allah, onu ilim (onun faydasýz ilmi) üzere dalâlette býraktý. Ve onun iþitme hassasýný ve kalbini mühürledi. Ve onun basar (görme) hassasýnýn üzerine gýþavet (perde) kýldý (çekti). Bu durumda Allah’tan sonra onu kim hidayete erdirir? Hâlâ tezekkür etmez misiniz?

39 / ZUMER - 65
Ve andolsun ki, sana ve senden öncekilere: “Gerçekten eðer sen þirk koþarsan amellerin mutlaka heba olur. Ve mutlaka hüsrana düþenlerden olursun.” diye vahyolundu.

10 / YUNUS - 45
Ve o gün (Allahû Tealâgöz kırpma, gündüzden bir saatten baþka kalmamýþlar (bir saat kalmýþlar) gibi onlarý toplayacak (haþredecek). Birbirlerini tanýyacaklar (aralarýnda tanýþacaklar). Allah’a mülâki olmayý (Allah’a ölmeden önce ulaþmayýgöz kırpma yalanlayanlar, hüsrana düþtüler (nefslerini hüsrana düþürdüler). Ve hidayete eren kimse(ler) olmadýlar
Gönderme Tarihi: 21.08.2007 - 11:29
hidayete davet üyenin diger mesajlarini ara hidayete davet üyenin Profiline bak hidayete davet özel mesaj arzu etmiyor hidayete davet üyeyi arkadas listeme ekle Yukari
Konudaki Mesajlar: bir söz de siz yazın
hidayete davet su an offline hidayete davet  
"Yarabbi; Dünya hayatını yaşarken Ruhumu sana ulaştır "
35 Mesaj -
Yarabbi; Dünya hayatýný yaþarken Ruhumu sana ulaþtýr

Çünkü; Rabbimiz þöyle buyuruyor..

10 / YUNUS - 7
Muhakkak ki onlar, Bize ulaþmayý dilemezler. Dünya hayatýndan razý olmuþlardýr ve onunla doyuma ulaþmýþlardýr ve onlar âyetlerimizden gâfil olanlardýr.

10 / YUNUS - 8
Ýþte onlarýn kazandýklarý (dereceler) gereðince varacaklarý yer ateþtir (cehennemdir).

Allaha ulaþmayý dileyenlerden Allah razý olsun
Gönderme Tarihi: 21.08.2007 - 11:15
hidayete davet üyenin diger mesajlarini ara hidayete davet üyenin Profiline bak hidayete davet özel mesaj arzu etmiyor hidayete davet üyeyi arkadas listeme ekle Yukari
Konudaki Mesajlar: Olanı Allah’a teslim etmek.
hidayete davet su an offline hidayete davet  
İSLÂM’DAN KOPAN KAVRAMLARDAN -TESLİM
35 Mesaj -
ÝSLÂM’DAN KOPAN KAVRAMLARDAN-TESLÝM

Konumuz, Ýslâm’dan kopan kavramlardan, teslim.
1- Ruhun teslimi
2- Fizik vücudun teslimi
3- Nefsin teslimi
4- Ýradenin teslimi
Ýslâm kelimesi, “silm” kökünden gelmektedir. “Sin, lâm ve mim” Bu kökten gelen kelimeler arasýnda; Ýslâm, selâm, selâmet, müslüman, müslim ve teslim kelimeleri var. Türkçe’de en çok kullanýlan kelime de teslim kelimesidir. Bu ayný zamanda Kur’ân’ýn unutulmuþ kavramlarýndan biridir.
“Siz Allah’a teslim oldunuz mu?” dediðimiz zaman bize: “Ýslâm, teslim demektir ve 5 tane þartý vardýr. Biz bu 5 þartýn hepsini evelallah yerine getiriyoruz. Namaz da kýlýyoruz, oruç da tutuyoruz, zekât da veriyoruz, kelime-i þahadet de getiriyoruz. Hamdolsun ki paramýz var, hacca da gittik. 5 þartýn beþi de bizde tamam. Ýslâm teslim olmaksa ve Ýslâm 5 þarttan ibaret olduðuna göre, hamdolsun ki, biz de bu 5 þartý devamlý gerçekleþtirdiðimiz cihetle; biz muhakkak ki Allah’a teslim olanlarýz.” O zaman biz de soruyoruz: “Hay Allah razý olsun. Ýyi ki teslim olmuþun. Buraya kadar iyi de acaba Allah’a neyini teslim ettin? Ruhunu mu, fizik vücudunu mu, nefsini mi, iradeni mi teslim ettin? Bütün bu 4 teslimi yapabilmen için, evvelâ Allah’a ulaþmayý diledin mi?”
Ýslâm 4 teslim, 7 tane safhadan oluþur. Allah’a ulaþmayý dilemek 1. safhadýr. Burada bir teslim söz konusu deðildir. Henüz ruhunuzu da vechinizi de nefsinizi de iradenizi de hiçbirini teslim etmediniz ama Allah sizi teslim aldý.
1. safhada Allah’a ulaþmayý dilediðiniz zaman Allah, þeytan ile olan iliþkinizi kesip Kendisiyle iliþkiye girmenizi saðlar. Þeytan o günden itibaren size hiçbir kötülükte bulunamaz, üzerinizde bir tesir uyandýrmasý mümkün deðildir.
Allah ile olan iliþkilerinizde böyle bir dizayn söz konudur. Her þey Allah’a ulaþmayý dilemekle baþlar. 3. basamakta Allah’a ulaþmayý dilersiniz. 14. basamakta mürþidinize ulaþýrsýnýz. Allah’a ulaþmayý dilediðiniz zaman Allahû Tealâ’ya teslim oldunuz mu? Hayýr, siz teslim olmadýnýz, Allah sizi teslim aldý. Sizin iradî talebiniz, Allah’a ulaþmayý dilemektir. Bunu gerçekleþtirince, Allah ezelî ve ebedî vaadini mutlaka yerine getirir ve Allah’a ulaþmayý dileyen kiþiyi teslim alýr. Þeytanla sizin aranýza öyle bir duvar çeker ki þeytan size hiçbir þekilde tesir edemez.
Demek ki daha Allah’a ulaþmayý diler dilemez Allahû Tealâ Allah’a ulaþmayý dileyenler için diyor ki: “Onlar teslim olanlardýr.” Hiçbir þeyinizi teslim etmediniz, nasýl teslim olanlar oluyor? Çünkü Allah sizi teslim alýr.
14. basamakta mürþidinize ulaþýrsýnýz ve tâbî olursunuz. Mürþidiniz sizi Allah adýna teslim alýr. Bu 2. teslimdir.
21. basamakta, ruhunuz Allah’a ulaþýr. 22. basamakta, ruhunuz Allah’a teslim olur. Bu, sizin yaptýðýnýz teslimlerden birincisidir. Ýlk iki teslimi siz yapmadýnýz. Ýlkinde, 3. basamakta Allah sizi teslim aldý. Ýkincisinde, 14. basamakta mürþidinize teslim oldunuz ve mürþid sizi teslim aldý. Sonra ruhunuzu Allah’a teslim ettiniz. Ýþte sizin iradenizle gerçekleþtirdiðiniz teslim bu teslimdir.
Allah’a ulaþmayý dilediðiniz zaman, siz bir þey teslim etmezsiniz. Siz Allah’a teslim olmazsýnýz, Allah sizi teslim alýr. Mürþidinize ulaþtýðýnýz zaman, mürþidiniz sizi Allah adýna teslim alýr. Siz de mürþidinize Allah adýna teslim olursunuz. El öptüðünüz andan itibaren, teslim oldunuz demektir. Sonra aldýðýnýz emirleri uygulayarak 21. basamakta ruhunuzu Allah’a ulaþtýrýrsýnýz.
22. basamakta ruhunuz Allah’ýn Zat’ýnda yok olur. Bu 1. tesliminizdir. Teslim etmeniz lâzým gelen ruhunuz, vücudunuzdan ayrýlýr. Bu olay, sizin gayretinizle deðildir. Devrin imamýnýn ruhu baþýnýzýn üzerinize gelir ve sizin ruhunuza þöyle seslenir: “Senin Allah’a ulaþma günün, Allah’a mülâki olma günün geldi. Vücudu terk et. Allah’a geri dön.”

40/MU'MÝN-15: Refîud derecâti zul arþaglaarþi), yulkýr rûha min emrihî alâ men yeþâu min ýbâdihî li yunzire yevmet telâk(telâkýgöz kırpma.
Dereceleri yükselten ve arþýn sahibi olan Allah, kullarýndan (Kendisine ulaþtýrmayýgöz kırpma dilediði kiþinin (Allah’a ulaþmayý dilediði için Allah’ýn da Kendisine ulaþtýrmayý dilediði kiþinin) üzerine (baþýnýn üzerine) Allah’a ulaþma gününün geldiðini (o kiþinin ruhuna) ihtar etmek için, emrinden (Allah’ýn emrini teblið edecek) bir ruh (devrin imamýnýn ruhunu) ulaþtýrýr.

Ruhunuz, Allah’a doðru yola çýkar. Nefsinizin kalbinde her %7 fazl birikiminde ruhunuz bir gök katý aþar. Neticede Allah’ýn Zat’ýna ulaþýr ve Allah’ýn Zat’ýnda yok olur. Böyle bir noktadan sonra ulaþmanýz lâzým gelen þey fizik vücudun teslimidir.
Þu anda beni dinleyen Mihr Vakfý mensuplarýnýn çoðu, Allah’a ruhlarýný ulaþtýrmýþlardýr. Allah’ýn ermiþ evliyasý olmuþlardýr.
Bundan sonra fizik vücudu Allah’a teslim etmek söz konusudur. Nefsinizdeki nur birikimi %81’i bulduðu zaman fizik vücudunuz Allah’a teslim olur. Sizin yaptýðýnýz 1. teslim, ruhunuzun Allah’a teslimidir. 2. teslim de, fizik vücudunuzun Allah’a teslimidir. 26. basamakta ulûl’elbab olursunuz ve nefsinizi Allah’a teslim edersiniz.
Bir sonraki aþama, 26 ve 27. basamaklarda iradenizi Allah’a teslim etmeden evvelki aþama, irþad olmanýzdýr. 28. basamakta iradenizin Allah’a teslimi söz konusudur ki bu da 7. ve son safhadýr.
Ruhunuzu, vechinizi, nefsinizi ve iradenizi teslim ederek, 7 safhada 4 tane teslim gerçekleþtirmiþ olursunuz. Bu safhalarýn hepsi üzerinize farzdýr.
Allah’a ulaþmayý dilemek üzerinize farz mýdýr? Hem de 3 defa farzdýr. Allahû Tealâ, Rum Suresinin 31. âyet-i kerimesinde þöyle buyuruyor:

30/RUM-31: Munîbîne ileyhi vettekûhu ve ekîmûs salâte ve lâ tekûnû minel muþrikîn(muþrikîne).
O’na (Allah’a) yönelin (Allah’a ulaþmayý dileyin) ve takva sahibi olun. Ve namazý ikame edin (namaz kýlýn). Ve (böylece) müþriklerden olmayýn.

munîbîne ileyhi: O’na, Allah’a yönel, Allah’a ulaþmayý dile.
Olay munîbîne ileyhi ile baþlýyor.
Lokman Suresinin 15. âyet-i kerimesinde Allahû Tealâ þöyle buyuruyor:

31/LOKMAN-15: Ve in câhedâke alâ en tuþrike bî mâ leyse leke bihî ilmun fe lâ tutý’humâ ve sâhibhumâ fîd dunyâ magrûfen vettebi’ sebîle men enâbe ileyy (ileyye), summe ileyye merciukum fe unebbiukum bi mâ kuntum ta’melûn (ta’melûne).
Bilgin olmayan bir þey hakkýnda, þirk koþman için seninle mücâdele ederlerse, ikisine de itaat etme! Ve dünyada onlara güzellikle sahip ol. Bana yönelenlerin (ruhunu Bana ulaþtýrmak üzere yola çýkaranlarýn) yoluna tâbî ol. Sonra dönüþünüz Banadýr. O zaman yaptýðýnýz þeyleri size haber vereceðim.

O kadar mý? Hayýr, deðil. Allahû Tealâ buyuruyor ki:

39/ZUMER-54: Ve enîbû ilâ rabbikum ve eslimû lehu min kabli en ye’tiyekumul azâbu summe lâ tunsarûn(tunsarûne).
Ve Rabbinize (Allah’a) yönelin (ruhunuzu Allah’a ulaþtýrmayý dileyin)! Ve size azap gelmeden önce O’na (Allah’a) teslim olun (ruhunuzu, vechinizi, nefsinizi, iradenizi Allah’a teslim edin). Sonra yardým olunmazsýnýz.

Allah’a ulaþmayý dilemek ve teslim olmanýn bütün boyutlarý Zumer-54’de ifade edilmiþtir. Ruhunuzu teslim etmek de fizik vücudunuzu teslim etmek de nefsinizi teslim etmek de iradenizi teslim etmek de, hepsi bu âyet-i kerimenin içinde yer alýyor.
Ruhunuzu Allah’a ulaþtýrmayý dilemek üzerinize farz mýdýr? Gördük ki Allahû Tealâ üzerimize 3 defa farz kýlmýþtýr. Allahû Tealâ þöyle söylüyor: “Onlar ki Allah’a ulaþmayý dilerler, onlar teslim olmuþlardýr.” Aslýnda teslim olmalarýnýn sebebi, Allah’ýn onlarý Kendisine teslim almasýdýr.
Þimdi bu muhtevada konunun Kur’ân’la iliþkisi nedir? Allahû Tealâ gördük ki Allah’a ulaþmayý dilememizi üzerimize farz kýlmýþtýr. Peki ya bugün? Bugün Ýslâm’ýn 5 þartý vardýr ve bu 5 þartýn dýþýnda hiçbir þey yoktur. Bu 5 þart, teslimlerin hiçbirisini içermemektedir. Ýslâm’ýn 5 þartýyla kurtulacaðýný zanneden koskoca Ýslâm âlemi korkunç bir tuzak içindedir. Bu bütün Ýslâm âlemini cehenneme götürecek olan bir tuzaktýr. Ne yazýk ki insanlar buna ciddî þekilde inanmýþlardýr. Hadi sokaktaki adam inanýr ama bizim sevgili dîn adamlarýmýz da inanmýþlardýr.
Allahû Tealâ, 7 safhada 4 teslimi emretmektedir, farz kýlmaktadýr. Þimdi Kur’ân âyetleri ile ispat edeceðiz ki bütün sahâbe 7 safhanýn yedisini de yaþamýþtýr.
Peygamber Efendimiz (S.A.V) ve sahâbe ruhlarýný, vechlerini, nefslerini ve iradelerini de Allah’a teslim ettikleri halde, üzerimize farz olduðu da Kur’ân-ý Kerim âyetlerince sabit olduðu halde, iblis insanlarýn baþýna öyle bir çorap örmüþ ki; bütün teslimleri devreden çýkarmýþtýr. Ne ruhun teslimi ne fizik vücudun teslimi ne nefsin ne de iradenin teslimi artýk yoktur.
Ýþte muhtevaya bakýyoruz: Allah’a ulaþmayý dilemek farzdýr.
1. basamakta, olaylar yaþanýr.
2. basamakta, olaylar deðerlendirilir ve insanlar olaylara karþý tavýrlarýný ortaya koyarlar. Allahû Tealâ tarafýndan insanlarýn çok büyük bir kýsmý 2. basamakta seçilirler. Bu seçilenlerden kim Allah’a ulaþmayý dilerse, sadece onlar 3. basamaða geçerler. Allah kimin kalbinde Allah’a ulaþma talebini görürse, iþitirse ve bilirse (ki ayný anda görür, iþitir ve bilir), o zaman o kiþi Allah’a ulaþmayý dilemiþtir ve 3. basamaktadýr. 3. basamakta, kiþi Allah’a ulaþmayý dileyen kiþi, bu noktadan itibaren cehennemden yakayý sýyýrmýþtýr ve 1. kat cennetin sahibi olmuþtur.
Allahû Tealâ Allah’a ulaþmayý dileyenleri, iþitenler olarak ve Allah’a teslim olanlar olarak deðerlendirir. Aslýnda onlar Allah’a teslim olmazlar, Allah onlarý teslim alýr.
4. basamakta, Allahû Tealâ kiþiye Rahîm esmasýyla tecelli ederek furkanlar vermeye baþlar.
5. basamakta, bu kiþinin gözlerindeki ve görme hassalarýndaki engelleri alýr.
6. basamakta, kulaklarýndaki ve iþitme hassalarýndaki engelleri alýr.
7. basamakta, kalplerindeki engelleri alýr ve kalbine o kiþinin idrakini saðlamak üzere ihbat koyar. Allahû Tealâ bunlarý yaparken, bu engelleri kaldýrýrken kiþiye deracat verir. 7 safhada verdiði derecelerle kiþinin bütün günahlarýný örter. Kiþinin günahlarýnýn örtülmesi, 7. basamaða ulaþmasýyla yani Allah’a ulaþmayý dilemesinden birkaç saniye sonra gerçekleþen bir olgudur. Allahû Tealâ bütün iþlemleri yaptýrýr ve o kiþinin bütün günahlarýný örter. Bunun arkasýnda bir tek þey vardýr: O kiþi, Allah’a ulaþmayý dilemiþtir. Dilemiþse, o kiþi cehennemden mutlak olarak kendisini kurtarmýþtýr.
Çünkü Enfal Suresinin 29. âyet-i kerimesinde Allahû Tealâ açýk bir þekilde, Allah’a ulaþmayý dileyen kiþiye 7 tane furkan vererek günahlarýný örttüðünü söylüyor. Daha ötede de onlarýn günahlarýný sevaba çevireceðini, maðfiret edeceðini de söylüyor. Allahû Tealâ þöyle buyuruyor:

8/ENFAL-29: Yâ eyyuhellezîne âmenû in tettekullâhe yec’al lekum furkânen ve yukeffir ankum seyyiâtikum ve yagfir lekum, vallâhu zul fadlil azîm(azîmi).
Ey âmenû olanlar, Allah’a karþý takva sahibi olursanýz sizi furkan (hak ve bâtýlý ayýrma özelliði) sahibi kýlar! Ve sizden (sizin) günahlarýnýzý örter ve size maðfiret eder (günahlarýnýzý sevaba çevirir). Ve Allah, büyük fazl sahibidir.

8. basamakta, Allah o kiþinin kalbine ulaþýr.
9. basamakta, o kiþinin kalbinin nur kapýsýný Allah’a çevirir.
10. basamakta, Allah o kiþinin göðsünden kalbine, göðsünü yararak bir nur yolu açar:

6/EN'AM-125: Fe men yuridillâhu en yehdiyehu yeþrah sadrehu lil islâm(islâmi), ve men yurid en yudýllehu yec’al sadrehu dayyikan haracen, ke ennemâ yassa’adu fîs semâi, kezâlike yec’alûllâhur ricse alâllezîne lâ yu’minûn(yu’minûne).
Öyleyse Allah kimi Kendisine ulaþtýrmayý dilerse onun göðsünü yarar ve (Allah’a) teslime (Ýslâm’a) açar. Kimi dalâlette býrakmayý dilerse, onun göðsünü semada yükseliyormuþ gibi daralmýþ, sýkýntýlý yapar. Böylece Allah, mü’min olmayanlarýn üzerine pislik (azap, darlýk, güçlük) verir.

Fe men yuridillâhu en yehdiyehu yeþrah sadrehu lil islâm(Ýslâmi): Artýk Allah kimi hidayete erdirmeyi dilerse onun göðsünü teslime (Ýslâm’a) açar.
Bu, teslimle kesinlikle alâkalý olan bir konudur. Çünkü arkasýndan gelen ruhun teslimi, nefsin kalbindeki nurlarla alâkalýdýr. Fizik vücudun teslimi, gene nefsin kalbindeki nurlarla alâkalýdýr. Nefsin teslimi, gene nefsin kalbindeki nurlarla alâkalýdýr. Bunlarýn hepsi adým adým gerçekleþir. Hepsi zikir adý verilen bir müesseseye baðlýdýr. Zikir, Allah’ýn ismini “Allah, Allah, Allah…” diye sesle veya kiþinin içinden demesiyle veya dilini de kýmýldatmadan kalbinden iç sesiyle kiþinin Allahû Tealâ’yý zikretmesidir.
Bu zikir gerçekleþtiði an, Allah’ýn katýndan gelen rahmetle fazl, rahmetle salâvât nurlarý kiþinin kalbine ulaþacaktýr. Ýþte bunu saðlamak için Allahû Tealâ kiþinin göðsünü yararak göðsünden kalbine yol açar.
11. basamakta, kiþi zikir yapar. Allah’ýn rahmetle fazl nuru o kiþinin kalbine doðru ulaþýr.
12. basamakta, rahmet nurlarý kalbe girer ve kiþinin kalbinde %2 rahmet oluþur. Böylece kiþi huþûya ulaþýr. Bu huþû, Hadid Suresinin 16. âyet-i kerimesinde þöyle anlatýlýyor:

57/HADÝD-16: E lem ye’ni lillezîne âmenû en tahþea kulûbuhum li zikrillâhi ve mâ nezele minel hakký ve lâ yekûnû kellezîne ûtûl kitâbe min kablu fe tâle aleyhimul emedu fe kaset kulûbuhum, ve kesîrun minhum fâsikûn(fâsikûne).
Âmenû olanlarýn kalplerinde, Allah’ýn zikri ile (ve bu zikirle) Hakk’tan inen þeyle (nurla) huþûya ulaþmak (huþû sahibi olmak) zamaný gelmedi mi? Daha önce kendilerine kitap verilen ve sonra aradan uzun zaman geçen kalpleri kasiyet baðlayan (kalpleri zikirsizlikten veya zikirden kararan ve sertleþen ve hastalanan) kimseler gibi olmasýnlar. Onlarýn çoðu fasýklardýr.

Huþûya ulaþan kiþi, mürþidine ulaþmaya hak kazanýr. 13. basamakta, kiþi mürþidini Allahû Tealâ’ya sorar.
14. basamakta; kiþi, sadece mürþidine ulaþmaya hak kazananlara gösterilen mürþidi Allahû Tealâ kendisine gösterdiði zaman, mürþidine ulaþýr ve tâbiiyetini gerçekleþtirir. Ýþte bu, kiþinin ruhunun mürþid tarafýndan teslim alýnmasý 2. teslimdir. Daha sonra devrin imamýnýn ruhu kiþinin baþýnýn üzerine gelerek “Allah’a dön.” emrini verdiði cihetle, kiþinin ruhu vücudu terk eder. Devrin imamýnýn ruhu, kiþinin baþýnýn üzerine gelip yerleþir.
Allah o kiþinin bütün günahlarýný sevaba çevirir. Mürþidine ulaþtýðý zaman, Allahû Tealâ o kiþiye, 1’e 10 verirken 1’e 100 vermeye baþlar. O kiþinin ruhu 1. gök katýna ulaþtýðý zamana kadar 1’e 100 olarak devam eder. Bu olay nefs tezkiyesine paralel bir vetiredir.
Kiþi “Allah, Allah, Allah…” diye zikir yapar. Zikir yaptýðý sürece o kiþinin göðsüne, Allah’ýn katýndan rahmetle fazl, rahmetle salâvât nurlarý gelir. O göðüsteki yarýktan geçerek, kalbe ulaþýr. Kiþi mürþidine ulaþtýðý zaman, Allah o kiþinin kalbinin içine “îmân” kelimesini yazmýþtýr. Allah’ýn katýndan gelen fazýllar, o kalpteki îmân kelimesiyle karþýt kutuplarda manyetik alanlara sahiptirler ve bu sebeple o kiþinin kalbindeki îmân kelimesinin etrafýnda toplanmaya baþlarlar. Ýþte bu, o kiþinin nefsinin kalbindeki “nefs tezkiyesi”ni ifade eder.
O kadar güzel bir þey ki. Nefsinizi tezkiye ettikçe, afetlerden yakanýzý sýyýrdýkça, doðrularýnýzýn kalitesi ve doðrularýnýzýn zamana daðýlmasý, devamlý büyüyor. Yani afetlerin azalmasýyla, kötü davranýþlarýnýzýn yavaþ yavaþ azalmasý, iyi davranýþlarýnýzýn artmasý söz konusu oluyor.
Yusuf Suresinin 53. âyet-i kerimesi gereðince, 15. basamakta nefsin kalbindeki %2 rahmetin dýþýnda, nefsin kalbinde ilk %7 fazl birimi gerçekleþtiði zaman, kiþi Nefs-i Emmare’dedir.

12/YUSUF-53: Ve mâ uberriu nefsî, innen nefse le emmâretun bis sûý illâ mâ rahime rabbî, inne rabbî gafûrun rahîm(rahîmun).
Ve ben, nefsimi ibra edemem (temize çýkaramam). Çünkü nefs, mutlaka sui olaný (þerri, kötülüðügöz kırpma emreder. Rabbimin Rahîm esmasýyla tecelli ettiði (nefsler) hariç. Muhakkak ki Rabbim, maðfiret edendir (günahlarý sevaba çevirendir). Rahîm’dir (rahmet nurunu gönderen, rahmetiyle nefsleri tezkiye ve tasfiye edendir).

Kiþi, nefsin þerri emretmesini önleyecek olan bir mekanizma geliþtirir. Nefsinin kalbine giren fazýllar nefsin kalbinde birikmeye baþlar. Bu birikim fazýllarýn %7’yi bulmasý noktasýnda, kiþinin ruhu zemin kattan 1. gök katýna ulaþýr. Bu, Nefs-i Emmare’dir
16. basamakta, kiþi daha çok zikreder. Nefsin kalbinde 2. defa %7 nur birikimi oluþur. Kiþi Nefs-i Levvame’dedir. Ruhu 2. gök katýndadýr. Allahû Tealâ þöyle buyuruyor:

75/KIYAME-2: Ve lâ uksimu bin nefsil levvâmeh(levvâmeti).
Ve hayýr, o levvame (kýnanan, suçlanan) nefse yemin ederim.

Kiþi nefsini levmediyor, kýnýyor, suçluyor.
17. basamakta, kiþi daha çok zikrini artýrýr ve nefsin kalbine Allahû Tealâ’dan gelen fazýllar, kalpte 3. defa %7’lik bir çoðalmayý saðlar. Bu nefs kademesi, Nefs-i Mülhime’dir. Kiþi Allahû Tealâ’dan ilham almaya baþlar. Allahû Tealâ þöyle söylüyor:

91/ÞEMS-7: Ve nefsin ve mâ sevvâhâ.
Yemin ederim ki; o nefs, sevva edildi (7 kademede).
91/ÞEMS-8: Fe elhemehâ fucûrehâ ve takvâhâ.
Ona (o nefse), (Allah'ýn) takvasý ve (þeytanýn) füccuru ilham edilir.
91/ÞEMS-9: Kad efleha men zekkâhâ.
Andolsun ki; nefsini tezkiye eden, felâha erer (cennete girer).

Nefs tezkiyesi, felâha ermenin muhtevasýný içerir. Burada kiþinin ruhu 3. gök katýndadýr. Kiþi Allah’tan ilham almaya baþlar.
18. basamakta, 4. defa %7 fazl birikimi söz konusudur. Bu nefs kademesi, Nefs-i Mutmainne’dir. Nefs-i Mutmainne’de kiþi doyuma ulaþýr. Allah’ýn verdikleri o kiþiye yeterli olmaya baþlar. Kiþi tam bir doyum içersindedir.
Fecr Suresinin 27. âyet-i kerimesinde ve Rad Suresinin 28. âyet-i kerimesinde Allahû Tealâ þöyle buyuruyor:

89/FECR-27: Yâ eyyetuhen nefsul mutmainneh(mutmainnetu).
Ey mutmain olan nefs!

13/RAD-28: Ellezîne âmenû ve tatmainnu kulûbuhum bi zikrillâh(zikrillâhi) e lâ bi zikrillâhi tatmainnul kulûb(kulûbu).
Onlar, âmenûdurlar ve kalpleri, Allah’ý zikretmekle mutmain olmuþtur. Kalpler ancak; Allah’ý zikretmekle mutmain olur, öyle deðil mi?

Ýþte burasý Nefs-i Mutmainne noktasýdýr. Kiþi doyuma ulaþmýþtýr. Nefsin kalbindeki fazýllar %28’dir.
19. basamakta, 5. defa %7 nur birikimi ile kiþi Nefs-i Radiye kademesindedir. Burada kiþinin ruhu 5. gök katýna ulaþýr. Nefs-i Radiye, bizim Allah’tan razý olduðumuz nefs kademesidir.
20. basamakta, bir daha %7 nur birikimi ile ruh 6. gök katýndadýr, Nefs-i Mardiyye kademesi. Nefs-i Mardiyye, Allah’ýn da bizden razý olduðu nefs kademesidir.
“Ýrciî ilâ rabbiki” diyen, Allah’a ruhumuzun ulaþmasý için farz emrinin verildiði bu âyetler, Fecr Suresinin 27-28-29 ve 30. âyet-i kerimeleridir. Allahû Tealâ birkaç kademeyi ifade eden bu âyetlerde þunu söylüyor:

89/FECR-27: Yâ eyyetuhen nefsul mutmainneh(mutmainnetu).
Ey mutmain olan nefs!
89/FECR-28: Ýrciî ilâ rabbiki râdýyeten mardýyyeh(mardýyyeten).
Allah’tan razý ol ve Allah’ýn rýzasýný kazan. (Ey ruh!) Allah’a (Rabbine) geri dönerek ulaþ.
89/FECR-29: Fedhulî fî ibâdî.
(Ey fizik vücut!) O zaman, (nefsini tezkiye ettiðin ve ruhunu Allah’a ulaþtýrdýðýn zaman), (Bana kul olursun) kullarýmýn arasýna gir.
89/FECR-30: Vedhulî cennetî.
Ve cennetime gir.

Burada “Ey mutmain olan nefs!” diye hem nefse seslenmek var hem “Ýrciî ilâ rabbiki” diye ruha seslenmek var hem de “Kullarýmýn arasýna gir, Bana kul ol ve cennetime gir.” diye fizik vücuda seslenmek var. Allahû Tealâ 3 vücuda birden sesleniyor.
21. basamakta, ruh sonunda 7. gök katýna ulaþýr. 7 tane âlem geçer. Her âlemde eðitimini görür, zikir hücrelerindeki zikrini tamamlar ve Sidretül Münteha’ya ulaþýr. Sidretül Münteha’dan Allah’a doðru yükselir. Allah’ýn Zat’ýna ulaþýr ve Allah’ýn Zat’ýnda yok olur. Burada Allah’tan bir emanet olarak bize verilen ruhu, emanetin sahibine teslim etmemiz olayý vardýr. Ruh Allah’a teslim olur. Burasý aslýnda 3. kademedir. 21. basamakta ruh Allah’a ulaþýr.
22. basamakta, Allah’ýn Zat’ýnda ruh yok olur. Ýþte bu basamak ruhun Allah’ta yok olduðu, Allah’ýn Zat’ýna ulaþýp Allah’ýn Zat’ýnda ifna olduðu, yok olduðu bir devredir. Böyle olan insanlara Allahû Tealâ: “meaba ulaþmýþ” diyor. Allahû Tealâ þöyle buyuruyor:

78/NEBE-39: Zâlikel yevmul hakk(hakku), femen þâettehaze ilâ rabbihî meâbâaglameâben).
Ýþte o gün (mürþidin eli Hakk'a ulaþmak üzere öpüldüðü ve ona tâbî olunduðu gün), Hakk günüdür. Dileyen (Allah'a ulaþmayý dileyen) kiþi, kendisini Rabbine ulaþtýran (yolu, Sýratý Mustakîm'i) yol ittihaz eder (edinir). (Allah'a ulaþan kiþiye Allah), meab (sýðýnak, melce) olur.

Sýðýnaða ulaþanlara, ruhunu Allah’ýn Zat’ýna ulaþtýrýp Allah’ýn Zat’ýnda yok olanlara, Allahû Tealâ “evvab” diyor. 21. basamakta ruhuna Allah’ýn Zat’ýnýn meab olduðu kiþi, 22. basamakta Allah’a teslim olur yani Allah’ýn Zat’ýnda yok olur. Burasý aslýnda bizim yaptýðýmýz teslimlerin birincisidir. Bizde olan ama Allah’a ait olan ruh emanetini Allah’a verdik. Bunun arkasýndan fizik vücudumuz emanet olur ve zikrimiz giderek artar.
23. basamakta kiþinin nefsinin kalbindeki nurlar %61’i bulduðu zaman, En’am Suresinin 127. âyet-i kerimesine göre Allahû Tealâ o kiþiye Ýndi Ýlâhi’de bir taht verir. Allah’ýn katýnda o kiþi bir yerin sahibi olmuþtur. Bu sebeple Allah’ýn Ýndi’nde baki olur (kalýr, kalýcýdýr). Bu sebeple buraya “bekâ makamý” denir.

6/EN'AM-127: Lehum dârus selâmi inde rabbihim ve huve veliyyuhum bimâ kânû ya’melûn(ya’melûne).
Rab’lerinin katýnda onlar için selâm yurdu (teslim yurdu) vardýr. Yapmýþ olduklarýndan dolayý, O (Allah), onlarýn dostudur.

24. basamakta, kiþi zikrini günün yarýsýndan öteye geçirir. Günün yarýsýndan daha fazla zikreden bu kiþinin nefsinin kalbindeki nurlar, %71’i aþar.
25. basamakta, kiþi zikrini giderek daha çoðaltýr. Günün yarýsýndan daha öteye geçer. Nefsinin kalbindeki nurlar %81’e ulaþýnca, o kiþinin fizik vücudu da Allah’a teslim olur. Kiþinin nefsinin kalbinde hâlâ %19 afet vardýr ama böyle olmasýna raðmen o kiþinin fizik vücudu, Allah’ýn bütün emirlerini yerine getiren, yasak ettiði hiçbir fiili asla iþlemeyen bir özellik kazanýr. Böylece fizik vücut Allah’a teslim olur.
Þimdi geçtiðimiz konulara bakalým: Allah’a ulaþmayý dilemek farzdýr. 3 tane farz âyeti gördük. Bütün sahâbe Allah’a ulaþmayý dilediler mi? Allahû Tealâ þöyle buyuruyor:

39/ZUMER-17: Vellezînectenebût tâgûte en ya’budûhâ ve enâbû ilâllâhi lehumul buþrâ, fe beþþir ýbâd(ýbâdi).
Onlar ki; taguta (insan ve cin þeytanlara) kul olmaktan içtinab ettiler (kaçýndýlar, kendilerini kurtardýlar). Çünkü Allah’a yöneldiler (Allah’a ulaþmayý dilediler). Onlara müjdeler vardýr. Öyleyse kullarýmý müjdele!

Sahâbe þeytanýn kuluyken, hepsi Allah’a ulaþmayý dilemiþler ve hepsi Allah’ýn kulu olmuþlardýr.
Mürþide ulaþmak farz mýdýr? Allahû Tealâ diyor ki:

5/MAÝDE-35: Yâ eyyuhellezîne âmenûttekûllâhe vebtegû ileyhil vesîlete ve câhidû fî sebîlihi leallekum tuflihûn(tuflihûne).
Ey âmenû olanlar (Allah’a ulaþmayý, teslim olmayý dileyenler)! Allah’a karþý takva sahibi olun ve O’na ulaþtýracak vesileyi isteyin. Ve O’nun yolunda cihad edin. Umulur ki; siz felâha erersiniz.

Allah’tan mürþidimizi istemek üzerimize farz kýlýnmýþtýr. Bütün sahâbe mürþidlerine tâbî olmuþlar mýdýr? Kâinatýn en büyük mürþidine, Peygamber Efendimiz (S.A.V)’e tâbî olmuþlardýr. Allahû Tealâ þöyle buyuruyor:

48/FETÝH-10: Ýnnellezîne yubâyiûneke innemâ yubâyiûnallâh(yubâyiûnallâhe), yedullâhi fevka eydîhim, fe men nekese fe innemâ yenkusu alâ nefsih(nefsihi), ve men evfâ bi mâ âhede aleyhullâhe fe se yu’tîhi ecren azîmâaglaazîmen).
Muhakkak ki onlar, sana biat ettikleri zaman Allah’a biat etmiþ oldular. Onlarýn ellerinin üzerinde (Allah senin bütün vücudunda tecelli ettiði için ellerinde de tecelli etmiþ olduðundan) Allah’ýn eli vardý. Kim (derecesini nâkýsa) düþürürse, muhakkak ki o, nefsi sebebiyle (Allah’a verdiði yeminleri, ahdleri yerine getirmediði için) derecesini nâkýsa düþürmüþtür. Kim de Allah’a olan ahdini yerine getirirse (ruhunu, vechini, nefsini ve iradesini Allah’a teslim ederse), ona en büyük mükâfat (ecir) verilecektir (cennet saadetine ve dünya saadetine erdirilecektir).

Sahâbenin Peygamber Efendimiz (S.A.V)’e tâbî olduðu kesindir. Tâbiiyetin de farz olduðunu gördünüz. Allahû Tealâ “Sizi Allah’a ulaþtýracak olan vesileyi Allah’tan isteyin.” diyerek üzerimize farz kýlmýþtýr.
21. basamaða geliyoruz. Ruhumuzun Allah’a ulaþmasý farz mýdýr? Allahû Tealâ farz olduðunu söylüyor. Allahû Tealâ þöyle buyuruyor:

89/FECR-28: Ýrciî ilâ rabbiki râdýyeten mardýyyeh(mardýyyeten).
Allah’tan razý ol ve Allah’ýn rýzasýný kazan. (Ey ruh!) Allah’a (Rabbine) geri dönerek ulaþ.

Rucû etmek, geri dönmek, geri dönerek ulaþmaktýr. Öyleyse üzerimize farzdýr.
Muzemmil Suresinin 8. âyet-i kerimesinde Allahû Tealâ þöyle söylüyor:

73/MUZEMMÝL-8: Vezkurisme rabbike ve tebettel ileyhi tebtîlâaglatebtîlen).
Rabbinin (Allah’ýn) ismiyle zikret ve herþeyden kesilerek O’na (Allah’a) dön (ulaþ, vasýl ol).

3. farz âyeti ise Rad Suresinin 21. âyetidir. Bu âyette Allahû Tealâ bunun bir emir olduðu anlatýlýyor ve þöyle buyuruyor:

13/RAD-21: Vellezîne yasýlûne mâ emerallâhu bihî en yûsale ve yahþevne rabbehum ve yehâfûne sûel hisâb(hisâbi).
Ve onlar Allah’ýn (ölümden evvel), Allah’a ulaþtýrýlmasýný emrettiði þeyi (ruhlarýnýgöz kırpma, O’na (Allah’a) ulaþtýrýrlar. Ve Rab’lerine karþý huþû duyarlar ve kötü hesaptan (cehenneme girmekten) korkarlar.

Demek ki Allah’a ulaþtýrýlmasýný, Allah’ýn emrettiði bir þey var. Allah’ýn Kendisine ulaþtýrmasýný emrettiði þey, ruhumuzdur. Ulaþtýrmak bir emir olduðuna göre üzerimize farzdýr.
Bütün sahâbenin ruhlarýný Allah’a ulaþtýrdýklarý söylemiþtik. Ama þimdi bir defa daha tekrar edelim. Allahû Tealâ diyor ki:

39/ZUMER-18: Ellezîne yestemiûnel kavle fe yettebiûne ahseneh(ahsenehu), ulâikellezîne hed âhumullâhu ve ulâike hum ulûl elbâb(elbâbi).
Onlar, sözü iþitirler, böylece onun ahsen olanýna tâbî olurlar. Ýþte onlar, Allah’ýn hidayete erdirdikleridir. Ve iþte onlar; onlar ulûl’elbabtýr (daimî zikrin sahipleri).

Hidayet ne demektir? Allahû Tealâ þöyle buyuruyor:

3/AL-Ý ÝMRAN-73: Ve lâ tu’minû illâ li men tebia dînekum, kul innel hudâ hudallâhi en yu’tâ ehadun misle mâ ûtîtum ev yuhâccûkum inde rabbikum, kul innel fadla bi yedillâh(yedillâhi), yu’tîhi men yeþâ’(yeþâu), vallâhu vâsiun alîm(alîmun).
Ve sizin dîninize tâbî olandan baþka kimseye inanmayýn. (Habibim) de ki: “Hiç þüphesiz HÝDAYET, Allah’ýn (Kendisine) ulaþtýrmasýdýr. (Ýnsan ruhunun ölümden evvel Allah’a ulaþmasýdýr.) Size verilenin bir benzerinin baþka birine verilmesi (sebebiyle mi) veya Rabbinizin katýnda (sizlerle) tartýþacaklarý için mi (böyle söylüyorsunuz)?” De ki: “Hiç þüphesiz fazl, Allah’ýn elindedir. Onu dilediðine verir.” Ve Allah, VÂSÝ’un ALÎM’dir. (Allah herþeyi kuþatan ve herþeyi bilendir.)

Allahû Tealâ Bakara Suresinin 120. âyet-i kerimesinde ise þöyle buyuruyor:

2/BAKARA-120: Ve len terdâ ankel yehûdu ve len nasârâ hattâ tettebia milletehum kul inne hudâllâhi huvel hudâ ve leinitteba'te ehvâehum ba'dellezî câeke minel ilmi, mâ leke minallâhi min veliyyin ve lâ nasîr(nasîrin).
Sen onlarýn dînine tâbî olmadýkça (uymadýkça) ne yahudiler ve ne de hristiyanlar senden (asla) razý olmazlar. De ki: “Muhakkak ki Allah’a ulaþmak (var ya) iþte o, hidayettir.” Sana gelen bunca ilimden sonra eðer onlarýn hevalarýna uyarsan andolsun ki; Allah’tan sana ne bir dost ve ne de bir yardýmcý olmaz.

Kehf Suresinin 17. âyet-i kerimesi:

18/KEHF-17: Ve tereþ þemse izâ taleat tezâveru an kehfihim zâtel yemîni ve izâ garabet takrýduhum zâteþ þimâli ve hum fî fecvetin minh(minhu), zâlike min âyâtillâh(âyâtillâhi), men yehdillâhu fe huvel muhted(muhtedi), ve men yudlil fe len tecide lehu veliyyen murþidâaglamurþiden).
(Ey Resûl'üm! Orada olsaydýn) görürdün ki; güneþ doðduðu zaman maðaranýn sað tarafýna ulaþýr. Battýðý zaman ise onlarý sol taraftan terkederdi. Onlar maðaranýn geniþ bir yerindeydiler. Bu, Allah'ýn âyetlerindendir. Allah kimi Kendine ulaþtýrýrsa o hidayete erer. Ve kim dalâlette ise onun için velî mürþid bulunmaz.

Bütün sahâbe hidayete ermiþlerdir. Hepsi üzerlerine farz olan hidayeti gerçekleþtirmiþlerdir.
Bundan sonra kiþi daha çok zikir yapar. Nefsinin kalbi %81 nurla dolar. Fizik vücudunu Allah’a teslim eder. Farz mýdýr? Evet. Allahû Tealâ çok açýk bir þekilde, Yasin Suresinin 60 ve 61. âyet-i kerimelerinde þöyle söylüyor:

36/YASÝN-60: E lem a’had ileykum yâ benî âdeme en lâ ta’budûþ þeytân(þeytâne), innehu lekum aduvvun mubîn(mubinun).
Ey Âdemoðullarý! Ben, sizlerden þeytana kul olmayacaðýnýza dair ahd almadým mý? Muhakkak ki; o (þeytan), size apaçýk bir düþmandýr.
36/YASÝN-61: Ve eni’budûnî, hâzâ sýrâtun mustekîm(mustekîmun).
Ve Ben, sizden Bana kul olmanýza (dair ahd almadým mý?) Bu da Sýratý Mustakîm (üzerinde bulunmak)týr.

Âdemoðullarý, fizik vücutlarýmýzdýr. Sadece fizik vücutlarýmýz Âdemoðullarý’dýr. Onlarýn Allah’a kul olmasý, teslim olmasý üzerimize farzdýr.
Bütün sahâbe fizik vücutlarýný Allah’a teslim etmiþler midir? Kesin. Allahû Tealâ þöyle buyuruyor:

3/AL-Ý ÝMRAN-20: Fe in hâccûke fe kul eslemtu vechiye lillâhi ve menittebean(menittebeani), ve kul lillezîne ûtûl kitâbe vel ummiyyîne e eslemtum, fe in eslemû fe kadihtedev, ve in tevellev fe innemâ aleykel belâg(belâgu), vallâhu basîrun bil ibâd(ibâdi).
Eðer seninle tartýþmaya kalkarlarsa, o zaman de ki: “Ben ve bana tâbî olanlar vechimizi (fizik vücudumuzu) Allah’a teslim ettik.” O kitap verilenlere ve ÜMMÎ’lere de ki: “Siz de (fizik vücudunuzu Allah’a) teslim ettiniz mi?” Eðer teslim ettilerse o zaman (onlar) andolsun ki; hidayete ermiþlerdir. Eðer yüz çevirirlerse, o zaman sana düþen (görev) ancak tebliðdir. Allah kullarýný BASÎR’dir (görendir).

Yani burada belli oluyor ki; fizik vücudun hidayetinden evvel ruhun Allah’a ulaþmasý söz konusudur ve adý “hidayet”tir. Fizik vücudun Allah’a teslim olmasý farzdýr. Bütün sahâbe fizik vücutlarýný da Allah’a teslim etmiþlerdir.
Görüyor musunuz, dînimizden neler kopmuþ? Bu söylediklerimden hiçbirisi bugünkü dîn adamlarý tarafýndan bilinmiyor. Üniversite müfredat programlarýnda bunlarýn hiçbirisi mevcut deðildir. Onlar da diyorlar ki: “Biz dînimizi çok iyi biliriz. Kimseden öðrenmeye ihtiyacýmýz yok.” Allahû Tealâ da diyor ki: “Ýhtiyaçlarý var.” Ne diyorsunuz, ihtiyaçlarý var mý, yoksa yok mu?
Fizik vücudumuzu Allah’a teslim etmeniz üzerimize farz mýymýþ? Farzmýþ. Peki, bütün sahâbe fizik vücutlarýný Allah’a teslim etmiþler midir? Etmiþlerdir. Kur’ân-ý Kerim’de farz olan ve bütün sahâbenin gerçekleþtirdiði olaydan bahsediyoruz. Bizim sevgili dîn adamlarýmýzýn bunlarýn hiçbirinden haberleri yok.
Dînimizden neler kopmuþ görüyor musunuz? Ne Allah’a ulaþmayý dilemek kalmýþ ne mürþide tâbiiyet ne ruhumuzu Allah’a ulaþtýrýp teslim etmek ne fizik vücudumuzu Allah’a teslim etmek… Dahasý da var. Ne daimî zikre ulaþmak ne irþad olmak ne de iradeyi Allah’a teslim etmek… Hiçbirisi kalmamýþ.
Gördük ki, sahâbe fizik vücutlarýný Allah’a teslim etmiþler. Burasý 25. basamak. Bundan sonrasý daimî zikirdir. Buradan sonra kiþi eðer ceht ederse, Allahû Tealâ mutlaka onu daimî zikre ulaþtýrýr. Konunun en zor noktasý burasýdýr; fizik vücudun tesliminden sonra daimî zikre ulaþmak. Bir gece yatarken zikirle yatacaksýnýz. Uyandýðýnýz zaman da zikrinizin hâlâ devam ettiðini göreceksiniz. Defalarca bunu yaþayacaksýnýz. Göreceksiniz ki; daimî zikrin sahibi olmuþsunuz. Sahâbe gibi olmuþsunuz.
Biz sizleri Peygamber Efendimiz (S.A.V)’in ve sahâbenin yaþadýðý Kur’ân’daki Ýslâm’a, unutulmuþ olan Ýslâm’a davet ediyoruz. Unutulmamýþ mý? Bütün teslimler unutulmamýþ mý?
Gelelim ulûl'elbab olmaya. Daimî zikrin sahibi olmak ulûl'elbab olmaktýr. Ulûl'elbab olmak üzerimize farzdýr. Allahû Tealâ þöyle buyuruyor:

3/AL-Ý ÝMRAN-191: Ellezîne yezkurûnallâhe kýyâmen ve kuûden ve alâ cunûbihim ve yetefekkerûne fî halkýs semâvâti vel ard(ardýgöz kırpma, rabbenâ mâ halakte hâzâ bâtýlâaglabâtýlan), subhâneke fekýnâ azâben nâr(nârýgöz kırpma.
O (Ulûl’elbab) ki; (lübblerin, Allah’ýn sýr hazinelerinin sahipleri), onlar ayakta iken, otururken ve yan üstü yatarken (hep) Allah’ý zikrederler. Göklerin ve yerin yaratýlýþý hakkýnda tefekkür ederler. (Ve derler ki): “Ey Rabbimiz! Sen, bunlarý bâtýl olarak (boþuna) yaratmadýn. Seni tesbih (tenzih) ederiz. Bizi, ateþin azabýndan koru.”

Daimî zikir farz mýdýr? Allahû Tealâ diyor ki:

4/NÝSA-103: Fe izâ kadaytumus salâte fezkurûllâhe kýyâmen ve kuûden ve alâ cunûbikum, fe izatma’nentum fe ekîmus salât(salâte), innes salâte kânet alel mu’minîne kitâben mevkûtâaglamevkûten).
Namazý bitirdiðinizde; ayaktayken, otururken ve yan üzeriyken (yan üstü yatarken) Allah’ý hep zikredin! Güvenliðe kavuþtuðunuzda namazý erkânýyla kýlýn. Çünkü; namaz, mü’minlerin üzerine, vakitleri belirlenmiþ bir farz olmuþtur.

Peki, bütün sahâbe ulûl'elbab olmuþlar mýdýr? Evet, hepsi ulûl'elbab olmuþlardýr. Ýþte Zumer Suresinin 18. âyet-i kerimesi:

39/ZUMER-18: Ellezîne yestemiûnel kavle fe yettebiûne ahseneh(ahsenehu), ulâikellezîne hed âhumullâhu ve ulâike hum ulûl elbâb(elbâbi).
Onlar, sözü iþitirler, böylece onun ahsen olanýna tâbî olurlar. Ýþte onlar, Allah’ýn hidayete erdirdikleridir. Ve iþte onlar; onlar ulûl’elbabtýr (daimî zikrin sahipleri).

Bütün sahâbe ulûl'elbab olmuþlardýr. Yani daimî zikre ulaþmýþlardýr. Daimî zikre ulaþýnca ne olur? Kiþi daimî zikrin sahibi olduðu için nefsinde hiç afet kalmamýþtýr. Afetlerin yerini tamamen nurlar doldurmuþtur. Bu sebeple kiþinin kalp gözü de kalp kulaðý da açýlmýþtýr. Allah’ýn bütün söylediklerini kendisine söylediði her þeyi iþitir. Allah’la konuþabilir. Bu sebeple ehli tezekkür olmuþtur. Daimî zikrin sahibi olduðu için devamlý derecat kazanýr. Derecat kazanmak hayýrdýr. Kiþi ehli hayýr olmuþtur. Ayný zamanda ehli hikmet, hüküm sahibi olmuþtur. Kur’ân hakkýnda artýk Allah’tan bilgi alýr. Allah’la her zaman her konuyu tezekkür etme imkânýn sahibidir.
Bu noktada yerlerin melekûtunu, 7 kat cehennemi Allah ona mutlaka göstermiþtir. Ne zaman göðün 1. katýný gösterirse, bu noktadan itibaren kiþi ihlâs makamýnýn sahibidir. Allahû Tealâ görüntü itibariyle o kiþiyi 1., 2., 3., 4., 5., 6., 7. gök katlarýna ulaþtýrýr. Kiþi böylece 7 gök katýný da 7. katýn 7 tane âlemini de görür. En sonunda Sidretül Münteha’yý görür. Kim Sidretül Münteha’yý görürse, burasý varlýklar âleminin sonudur. O kiþi Tahrim Suresi 8. âyet-i kerimesi gereðince Tövbe-i Nasuh’a davet edilir. Tövbe-i Nasuh’u yapar. Allah’ýn söylediði kelimeleri bir bir tekrar eder. Tekrar edince bu kiþi ihlâs makamýný da tamamlar.
Muhlis olmak farz mýdýr? Beyyine Suresi 5. âyet-i kerimesi farz olduðunu söylüyor:

98/BEYYÝNE-5: Ve mâ umirû illâ li ya’budûllâhe muhlisîne lehud dîne hunefâe ve yukîmûs salâte ve yu’tûz zekâte ve zâlike dînul kayyimeh(kayyimeti).
Onlar emrolunmadýlar. Sadece hanifler olarak, Allah için dînde halis (nefslerini halis kýlmýþgöz kırpma kullar olmakla emrolundular. Ve namaz kýlmakla ve zekât vermekle emrolundular. Ýþte kayyum olan dîn budur.

Bütün sahâbe yerine getirmiþler midir? Hepsi muhlis olmuþlardýr. Allahû Tealâ diyor ki:

2/BAKARA-139: Kul e tuhâccûnenâ fîllâhi ve huve rabbunâ ve rabbukum, ve lenâ â'mâlunâ ve lekum a'mâlukum ve nahnu lehu muhlisûn(muhlisûne).
De ki: "Allah hakkýnda bizimle mücâdele mi ediyorsunuz? O, bizim de Rabbimizdir, sizin de Rabbinizdir. Bizim amellerimiz bize, sizin amelleriniz de size aittir. Ve biz, onun için ihlâs sahibi (MUHLÝS) (kul)larýz.

Bundan sonra kiþinin salâh makamýna geçmesi söz konusudur. Allah’ýn günahlarýný örtmesi, ona salâh nurunu vermesi ve günahlarýný sevaba çevirmesi gerçekleþir. Nihayet bu kiþinin iradesini Allah’ýn teslim almasý söz konusudur.
Son teslim, iradenin teslimi ve kiþinin irþad makamýna tayinidir. Kimin iradesini Allahû Tealâ teslim alýrsa, o artýk kendi iradesiyle bir þey yapamaz. Sadece Allah’ýn kendisine emrettiði þeyleri yapacaktýr. Devamlý Allahû Tealâ’dan emir alacaktýr, devamlý bu emirleri gerçekleþtirecektir ve ömrü böyle geçecektir.
Ýrademizi de Allah’a teslim etmek üzerimize farz mýdýr? Bu seviyedeki takva, bihakkýn takva, hakka tukâtihî takvadýr. Al-i Ýmran Suresinin 102. âyet-i kerimesinde Allahû Tealâ þöyle buyuruyor:

3/AL-Ý ÝMRAN-102: Yâ eyyuhellezîne âmenûttekullâhe hakka tukâtihî ve lâ temûtunne illâ ve entum muslimûn(muslimûne).
Ey îmân edenler! Hakkýyla takva sahibi olanlar (nasýl bir takvanýn sahibi ise ayný onlar) gibi, Allah’a karþý takva sahibi olun ve (ölmeden önce) Allah’a teslim olun.

Allahû Tealâ Al-i Ýmran-102’de: “Siz de hepiniz hakka tukâtihî takvanýn sahibi olun.” diye emir veriyor.
Bütün sahâbenin mutlak olarak bu emre itaat ettiklerini ve bu hedefe ulaþtýklarýný görüyoruz. Allahû Tealâ þöyle buyuruyor:

9/TEVBE-100: Ves sâbikûnel evvelûne minel muhâcirîne vel ensâri vellezînettebeûhum bi ýhsânin radýyallâhu anhum ve radû anhu ve eadde lehum cennâtin tecrî tahtehel enhâru hâlidîne fîhâ ebedâaglaebeden), zâlikel fevzul azîm(azîmu).
O sabikûn-el evvelîn (evvelki hayýrlarda yarýþanlardan ulûl’elbab, ihlâs ve salâh makamlarýný, en üst üç makamý iþgal edenler): onlarýn bir kýsmý muhacirînden (Mekke’den Medine’ye göç edenlerden) bir kýsmý ensardan (Medine’deki yardýmcýlardan) ve bir kýsmý da onlara (ensar ve muhacirîne) ihsanla tâbî olanlardandý. (Sahâbe irþad makamýna sahip olduklarý için onlara tâbî olundu). Allah, onlardan razý ve onlar da O’ndan (Allah’tan) razýdýr. Onlara Allah, altlarýndan ýrmaklar akan cennetler hazýrladý ve orada ebediyyen kalacaklardýr. Ýþte bu, en büyük (azîm) mükâfattýr.

Bu ifadeden anlýyoruz ki; ensar da muhacirîn de kendilerine tâbî olunanlardýr. Yani irþad makamýnýn sahibi olduklarý kesindir. Âyet-i kerime kesin olarak bunu söylüyor. Bütün sahâbe irþad makamýnýn sahibi olmuþlardýr. Yetmez, tâbiîn de irþad makamýnýn sahibi olmuþtur. Çünkü Allahû Tealâ, üçünün de fevz-ül azîmin sahibi olduðunu söylüyor. Fevz-ül azîm, salâh makamýnýn irade teslimi noktasýna gelenlere Allah’ýn verdiði isimdir. “Fevz-ül azîm, hazz’ul azîm, ecrul azîm, fazl’ýl azîm.” 4 tane azîm kelimesi, 4 tane en üst noktayý ifade ediyor. Hepsi de ayný nokta. Ýradenin Allah’a teslim edildiði ve Allahû Tealâ’nýn “Ýrþada memur ve mezun kýlýndýn.” cümlesiyle irþada tayin ettiði kademedir.
Öyleyse, gördük ki bu makamda farzdýr. Ýradenin Allah’a teslimi de farzdýr. Gördük ki bütün sahâbe iradelerini de Allah’a teslim etmiþlerdir. Bihakkýn takvanýn sahibi olmuþlardýr. Ýrþad makamýnýn sahibi olmuþlardýr.
Kur’ân’dan geriye teslimlerden hiçbirisi kalmamýþtýr. Ne ruhun teslimi ne vechin (fizik vücudun) teslimi ne nefsin teslimi ne de iradenin teslimi kalmýþtýr. Teslimlerden hiçbirisi söz konusu deðildir. Hiç kimseyi cehennemden kurtarmasý mümkün olmayan bir hurafe, Ýslâm’ýn 5 tane þartý geriye kalmýþtýr.
Elbette namaz kýlýnacak, elbette oruç tutulacak, Ýslâm’ýn 5 þartý elbette yapýlacaktýr. Ama bunlar hedef deðildir. Hedef; ruhu, vechi, nefsi ve iradeyi Allah’a teslim etmektir. Bunlarsa o hedeflere ulaþmak için mutlaka yapýlmasý lâzým gelen ibadetler, vasýtalardýr. Hani usta hýrsýzlar adamýn gözünden sürmeyi çalarmýþ ya, iblis de insanlarýn gözlerinin içine baka baka Allah’a ruhun teslimini de vechin teslimini de nefsin teslimini de iradenin teslimini de; 7 safhanýn yedisini de (Allah’a ulaþmayý dilemekten baþladýk, irade teslimine kadar ulaþan size bahsettiðimiz 7 safhanýn yedisini de) yok etmiþtir. Defterden tamamen silmiþtir. Bunlarýn hepsinin yerine vasýtalarý oluþturan Ýslam’ýn 5 tane þartýný koymuþtur. Herkes de kuzu kuzu bunlara inanmýþtýr.
Bugün hiç kimseyi ne dalâletten ne küfürden ne þirkten kurtarmasý mümkün olmayan Ýslâm’ýn 5 tane þartýyla Ýslâm âlemi amel ediyor. Dünyanýn en geri kalmýþ ülkeleri Ýslâm ülkeleri ve Ýslâm birliði yok olmuþ durumdadýr. Ýslâm’dan geriye bir harabe kalmýþtýr ve Ýslâm bitkisel hayat yaþýyor. Ýslâm’ý yeniden canlandýrmak, hepimizin boynuna borç deðil mi?
Hangi Ýslâm’ý? Hangi Ýslâm’ý? Hangi Ýslâm’ý? Bu suallerin cevabý bir tek cevaptýr: Kur’ân’daki Ýslâm’ý.
Allah’ýn bize öðrettiði Ýslâm, Kur’ân’daki Ýslâm’dýr. Sahâbenin yaþadýðý Ýslâm’dýr. O Ýslâm’ýn bugün de bizim tarafýmýzdan yaþanmasý söz konusudur. Hamdolsun ki biz ve bize tâbî olanlar, biz hepimiz Ýslâm’ý Allah’ýn tam emrettiði þekilde, Peygamber Efendimiz (S.A.V) ve sahâbenin yaþadýðý þekilde yaþamaktayýz. Ýslâm âleminde bu yaþantý mutlaka ait olduðu yere oturmalýdýr. Ýslâm âlemi çok kan kaybetmiþtir. Ama Osmanlý geri geliyor. Bütün ulaþtýðýmýz uluslararasý konferanslarda bize bütün baþka ülkelerden gelen Ýslâm kardeþlerimiz “Osmanlý gelmezse olmaz.” dediler. Hep ayný þeyleri dinledik. Allahû Tealâ da diyor ki: “Osmanlý gelecektir.”
Allahû Tealâ’nýn yolunda Allah’ýn Kur’ân’daki Ýslâm’ýný yaþayan belki dünyadaki tek grup olarak, Allah’ýn Üniversitesi’nin rektörü olarak, sahibi olarak, kurucusu olarak, Mihr Vakfý’nýn ve International Mihr Foundation’un kurucusu olarak, sahibi olarak sizlere diyorum ki; Allah’ýn Ýslâm’ýný yaþayýn.
Allahû Tealâ’nýn hepinizi bütün teslimlere ulaþtýrmasýný, Kur’ân’da mevcut olmasýna raðmen Ýslâmî tatbikattan tamamen çýkarýlan Ýslâm’ýn bütününü, Allahû Tealâ’nýn sizlere yaþatmasýný ve böylece hepinizi hem cennet saadetine hem dünya saadetine kavuþturmasýný Yüce Rabbimizden dileyerek sözlerimizi burada bitiriyoruz.
Gönderme Tarihi: 21.08.2007 - 11:06
hidayete davet üyenin diger mesajlarini ara hidayete davet üyenin Profiline bak hidayete davet özel mesaj arzu etmiyor hidayete davet üyeyi arkadas listeme ekle Yukari
Konudaki Mesajlar: TAKVA NEDIR MÜTTAKI KIME DENIR
hidayete davet su an offline hidayete davet  
35 Mesaj -
Esavrvb.
Kur'aný Kerimde takva 7 kademeden oluþur bua göre ;

1. TAKVA

30/RUM-31) Munîbîne ileyhi vettekûhu ve ekîmûs salâte ve lâ tekûnû minel muþrikîn(muþrikîne).

O’na (Allah’a) yönelin (O’na ulaþmayý dileyin) ve takva sahibi olun. Ve namazý ikame edin (namaz kýlýn). Ve (böylece) müþriklerden olmayýn.


10/YUNUS-63) Ellezîne âmenû ve kânû yettekûn(yettekûne).

Onlar, âmenûdurlar (ölmeden evvel Allah’a ulaþmayý dilemiþlerdir) ve takva sahibi olmuþlardýr.

2.TAKVA

5/MAÝDE-35) Yâ eyyuhellezîne âmenûttekûllâhe vebtegû ileyhil vesîlete ve câhidû fî sebîlihi leallekum tuflihûn(tuflihûne).

Ey âmenû olanlar (Allah’a ulaþmayý, teslim olmayý dileyenler)! Allah’a karþý takva sahibi olun ve O’na ulaþtýracak vesileyi isteyin. Ve O’nun yolunda cihad edin. Umulur ki; siz felâha erersiniz.

3.TAKVA

50/KAF-31) Ve uzlifetil cennetu lil muttekîne gayre baîd(baîdin).
Cennet, takva sahipleri için uzak olmayarak yaklaþtýrýldý.

50/KAF-32) Hâzâ mâ tûadûne li kulli evvâbin hafîz(hafîzin).

Ýþte vaadolduðunuz þey (bu cennettir). Bütün evvab (Allah’a ruhu ulaþmýþ ve sýðýnmýþgöz kırpma ve hafîz (baþlarý üzerinde devrin imamýnýn ruhunu muhafýz olarak taþýyan) olanlar için.

4.TAKVA

3/AL-Ý ÝMRAN-133) Ve sâriû ilâ magfiretin min rabbikum ve cennetin arduhâs semâvâtu vel ardu, uiddet lil muttekîn(muttekîne).

Rabbinizden maðfirete ve arzý (yerleri) göklerle yer kadar olan cennete koþuþun ki; (o cennet), takva sahipleri için hazýrlanmýþtýr.

3/AL-Ý ÝMRAN-134) Ellezîne yunfikûne fîs serrâi ved darrâi vel kâzýmînel gayza vel âfîne anin nâs(nâsi), vallâhu yuhibbul muhsinîn(muhsinîne).

O (takva sahipleri) ki; bollukta da, darlýkta da (Allah için) infâk ederler (ihtiyaç sahiplerine verirler). Öfkelerini yutarlar ve insanlarý affederler. Allah, muhsinleri sever.

47/MUHAMMED-17) Vellezînehtedev zâdehum huden ve âtâhum takvâhum.

Onlar ki hidayete ermiþlerdir. Hidayetleri artýrýlýr ve onlara takvalarý verilir.

5/MAÝDE-93: Leyse alellezîne âmenû ve amilûs sâlihâti cunâhun fîmâ taimû izâ mettekav ve âmenû ve amilûs sâlihâti summettekav ve âmenû summettekav ve ahsenû, vallâhu yuhibbul muhsinîn(muhsinîne).


Âmenû olanlar ve salih amel yapanlar (ýslâh edici amel, nefs tezkiyesi yapanlar) üzerine, takva (1. takva) sahibi olmadýklarý zaman yediklerinden dolayý bir günah yoktur. Âmenû olun ve amilüssalihat yapýn. Sonra da takva sahibi olun (2. takvaya ulaþýn). Âmenû olun sonra da takva sahibi olun (3. takvaya ulaþýn) ve ahsen olun. Allah, muhsinleri (ahsen olanlarý, 3. takvaya ulaþanlarýgöz kırpma sever.

5.TAKVA

2/BAKARA-197) El haccu eþhurun ma’lûmât(ma’lûmâtun), fe men farada fîhinnel hacca fe lâ refese ve lâ fusûka ve lâ cidâle fîl hacc(haccýgöz kırpma, ve mâ tef’alû min hayrýn ya’lemhullâh(ya’lemhullâhu), ve tezevvedû fe inne hayraz zâdit takvâ, vettekûni yâ ulîl elbâb(elbâbi).

Hac, bilinen aylardýr. Ýþte kim (o aylarda ihrama girerek) haccý (kendine) farz edinirse artýk (bilsin ki); hacda kadýna yaklaþmak (ve benzeri davranýþlar) fasýklýk (günaha sapmak) cedelleþmek (sürtüþmek, kavga etmek) yoktur. Siz hayýr’dan ne yaparsanýz Allah onu bilir. (Salih amellerle) azýklanýn. Hiç þüphesiz azýðýn hayýrlýsý takva sahibi olmaktýr. Ve ey ulûl'elbâb! Bana (karþýgöz kırpma takva sahibi olun.

6.TAKVA

5/MAÝDE-100: Kul lâ yestevîl habîsu vet tayyibu ve lev a’cebeke kesretul habîs(habîsi), fettekûllâhe yâ ulîl elbâbi leallekum tuflihûn(tuflihûne).


De ki: “Habisin çokluðu (haram, murdar ve fesadýn, vs.) senin hoþuna gitse bile, habis ile tayyib (helâl, temiz ve güzel) bir deðildir. Ey ulûl’elbab! Allah’a karþý takva sahibi olun. Umulur ki; siz, felâha erersiniz.”

7/A'RAF-26) Yâ benî âdeme kad enzelnâ aleykum libâsen yuvârî sev’âtikum ve rîþâaglarîþâen) ve libâsut takvâ zâlike hayr(hayrun), zâlike min âyâtillâhi leallehum yezzekkerûn(yezzekkerûne).

Ey Âdemoðullarý! Sizlere ayýp yerlerinizi gizleyip örtecek elbise ve süslenecek þeyler (elbise) ve takva elbisesini indirdik. Bu daha hayýrlýdýr. Ýþte bu Allah’ýn âyetlerindendir. Böylece onlar tezekkür ederler.
.
7.TAKVA

3/AL-Ý ÝMRAN-76: Belâ men evfâ bi ahdihî vettekâ fe innallâhe yuhibbul muttekîn(muttekîne).
Hayýr, (öyle deðil)! Kim (Allah’a verdiði) AHDini yerine getirir de takva’ya ulaþýrsa (takva sahibi olursa), muhakkak ki; Allah, takva sahiplerini sever.

3/AL-Ý ÝMRAN-102) Yâ eyyuhellezîne âmenûttekullâhe hakka tukâtihî ve lâ temûtunne illâ ve entum muslimûn(muslimûne).

Ey îmân edenler! Hakkýyla takva sahibi olanlar (nasýl bir takvanýn sahibi ise ayný onlar) gibi, Allah’a karþý takva sahibi olun ve ölmeden (önce) Allah’a teslim olun.

3/AL-Ý ÝMRAN-172: Ellezinestecâbû lillâhi ver resûli min ba’di mâ asâbehumul karh(karhu), lillezîne ahsenû minhum vettekav ecrun azîm(azîmun).


O (mü’min) kimseler ki; kendilerine, mal kaybý ve yaralanma isabet ettikten sonra bile Allah'ýn ve Resûl’ün davetine icabet ettiler. Onlardan ahsen olanlar (Allah'ýn bütün emirlerini yerine getiren, yasak ettiði hiçbir fiili iþlemeyenler) ve (azîm) takvaya (üçüncü takva, en üst seviyedeki takva) ulaþanlar için ECRUN AZÎM (en büyük mükâfat) vardýr.

Allah razý olsun
Gönderme Tarihi: 21.08.2007 - 10:57
hidayete davet üyenin diger mesajlarini ara hidayete davet üyenin Profiline bak hidayete davet özel mesaj arzu etmiyor hidayete davet üyeyi arkadas listeme ekle Yukari
Konudaki Mesajlar: Dünyada yaşarken insan ruhu nasıl Allaha ulaşır
hidayete davet su an offline hidayete davet  
Dünyada yaşarken insan ruhu nasıl Allaha ulaşır
35 Mesaj -
Deðerli kardeþlerim;

Allah'a ulaþmayý dilemek iþin baþlangýcýdýr.

Bir kimse kalbinden ve diliyle "Yarabbi dünya hayatýný yaþarken ruhumu sana ulaþtýr" diye dilerse ,þura süresinin 13. ayeti gereðince Allah onu kendisine ulaþtýrýr .Çünkü Allahýn sözü var, ben ulaþtýrýrým diyor ,

42 / ÞURA - 13
Þerea lekum mined dîni mâ vassâ bihî nûhan vellezî evhaynâ ileyke ve mâ vassaynâ bihî ibrâhîme ve mûsâ ve îsâ, en ekîmûd dîne ve lâ teteferrekû fîh(fîhi), kebure alel muþrikîne mâ ted’ûhum ileyh(ileyhi), allâhu yectebî ileyhi men yeþâu ve yehdî ileyhi men yunîb(yunîbu).
Dînde, onunla Hz. Nuh’a vasiyet ettiðimiz (farz kýldýðýmýz) þeyi (þeriati); “Dîni ikame edin (ayakta, hayatta tutun) ve onda (dînde) fýrkalara ayrýlmayýn.” diye Hz. Ýbrâhîm’e, Hz. Musa’ya ve Hz. Ýsa’ya vasiyet ettiðimiz þeyi sana da vahyederek, size de þeriat kýldýk. Senin onlarý, kendisine çaðýrdýðýn þey (Allah’a ulaþmayý dileme) müþriklere zor geldi. Allah, dilediðini Kendisine seçer ve O’na yöneleni, Kendisine hidayet eder (ruhunu hayatta iken Kendisine ulaþtýrýr).

Allahu Teala o kiþinin ruhunu kendisine ulaþtýrmaya söz verdiði için , Allahýn sözünde vaadinde hulf olmayacaðýndan Allah kendiine ulþatýracak vesileyi (yani mürþidi) Allah tan istememizi emrediyor Maide 35 de;

5 / MAÝDE - 35
Yâ eyyuhellezîne âmenûttekûllâhe vebtegû ileyhil vesîlete ve câhidû fî sebîlihi leallekum tuflihûn(tuflihûne).

Ey âmenû olanlar (Allah’a ulaþmayý, teslim olmayý dileyenler)! Allah’a karþý takva sahibi olun ve O’na ulaþtýracak vesileyi isteyin. Ve O’nun yolunda cihad edin. Umulur ki; siz felâha erersiniz.

Vesileyi yani bizi Allah'a ulaþtýracak olan mürþidi sadece Allaha' tan isteyebiliriz.Nahl 9 da;

16 / NAHL - 9
Ve alallâhi kasdus sebîli ve minhâ câir(câirun), ve lev þâe le hedâkum ecmaîn(ecmaîne).

Ve sebîllerin (Sýratý Mustakîm’e ulaþan bütün yollarýn yani mürþidlerin) tayini, Allah’ýn üzerinedir.Ve ondan sapanlar vardýr. Ve eðer O dileseydi, sizin hepinizi hidayete erdirirdi.

Mürþidimizi yani vesileyi nasýl isteyeceðimizi de Bakara 45-46 da ;

2 / BAKARA - 45
Vesteînû bis sabri ves salât(sâlâti), ve innehâ le kebîretun illâ alel hâþiîn(hâþiîne).
(Allah’tan) sabýrla ve namazla istiane (yardým) isteyin. Ve muhakkak ki o (hacet namazý ile Allah’a ulaþtýracak mürþidini sormak), huþû sahibi olanlardan baþkasýna elbette aðýr gelir.

2 / BAKARA - 46
Ellezîne yezunnûne ennehum mulâkû rabbihim ve ennehum ileyhi râciûn(râciûne).
O (huþû sahipleri) ki; onlar, Rab’lerine (dünya hayatýnda) muhakkak mülâki olacaklarýna ve (sonunda ölümle) O’na döneceklerine yakîn derecesinde inanýrlar.

Ýstianenin yani mürþidi istemenin zor (büyük ) iþ olduðu, ancak huþu sahipleri için kolay olduðu belirtiliyor, peki huþu sahipleri kimlermiþ, (Bakara 46 da ) : Onlara Rablerine muhakkak dünyada iken mülaki olacaklarýna ruhlarýný ulþatýracaklarýna öldükten sonra da geri rucu edecekerline yani döneceklerine kesin olarak inanýrlar...

Peki huþu nasýl oluþur; Hadid 16 ya bakalým;

57 / HADÝD - 16
E lem ye’ni lillezîne âmenû en tahþea kulûbuhum li zikrillâhi ve mâ nezele minel hakký ve lâ yekûnû kellezîne ûtûl kitâbe min kablu fe tâle aleyhimul emedu fe kaset kulûbuhum, ve kesîrun minhum fâsikûn(fâsikûne).

Âmenû olanlarýn kalplerinde,Allah’ýn zikri ile (ve bu zikirle) Hakk’tan inen þeyle (nurla) huþûya ulaþmak (huþû sahibi olmak) zamaný gelmedi mi? Daha önce kendilerine kitap verilen ve sonra aradan uzun zaman geçen kalpleri kasiyet baðlayan (kalpleri zikirsizlikten veya zikirden kararan ve sertleþen ve hastalanan) kimseler gibi olmasýnlar. Onlarýn çoðu fasýklardýr.

Huþu oluþunca o kiþi mürþidini arar ; Zümer 22-23, Cin 16

Hacet namazý ile mürþidini Allah tan sorar ve Allahýn o kiþi için tayin ettiði, rüyasýnda Allah gösterdiði mürþide tabi olur, seyru suluk adlý yolculuk baþlar, ruh vucuttan ayrýlýr, 7 gök katýný aþarak Allaha ulþaýr Allahýn zatýnda fani (yok) olur.
Hacet namazý þöyle kýlýnýr:
HACET NAMAZI
Hacet namazýnýn perþembeyi cumaya baðlayan gecelerde veya kandil gecelerinde kýlýnmasý asildir. Ama bütün gecelerde kýlýnabilir. Önce boy abdesti alýnýr. Sonra hacet namazýna niyet edilir.
Namazda aþaðýdaki âyetler okunur:
1. Rekâtta: Subhaneke + Fatiha + 3 Âyetel Kürsî
2. Rekâtta: Fatiha + Ihlâs + Felâk + Nas.
2. Rekâtin sonunda : Ettehiyyâtü + Allahümme salli + Allahümme bârik
3. Rekâtta: Subhaneke + Fatiha + Ihlâs + Felâk + Nas.
4. Rekâtta: Fatiha + Ihlâs + Felâk + Nas.
Namaz tamamlandýktan sonra Allah'tan hacet neyse o istenir. Allah'tan mürsid istemek için bu namaz kýlýndýysa mürsid istenir.
Bu namazdan sonra hiç konuþmadan yatmak gerekir. Yatarken kýbleyi saða alacak þekilde yatak kurulur. Vücudun ön cephesi kýbleye çevrilerek yanüstü yatýlýr, 3 Âyetel Kürsî okunur ve Allah'tan mürsid istenir. Eðer kiþinin haceti mürsid deðil de baþka bir hedefe ulaþmaksa (zahirî veya batinî bir hedef olabilir) o hedefe ulaþmak istenir. Sessiz zikir (hafî zikir) bu istekten sonra baslar. Yanüstü yatýldýðý için sað kulak yastýða gelecektir. Bas biraz saða, sola oynatýlarak kulakta kalbin atýþlarýnýn, basýnç sebebiyle rahatça duyulacaðý pozisyona gelinir. Ve kalbin her çift atýþýnda "Allah, Allah" diyerek kiþi Allah’ý zikr-i hafî ile (yani sessiz olarak) içinden zikredecektir.
Eðer ilk namazdan sonra yatýldýðýnda birsey görülmez ise tekrar tekrar, her perþembeyi cumaya baðlayan gece namaza devam edilmelidir. Her gece de kýlýnabilir.
39 / ZUMER - 22
E fe men þerehallâhu sadrehu lil islâmi fe huve alâ nûrin min rabbih(rabbihi), fe veylun lil kâsiyeti kulûbuhum min zikrillâh(zikrillâhi), ulâike fî dalâlin mubîn(mubînin).

Allah kimin göðsünü Ýslâm için (Allah’a teslim için) yarmýþsa artýk o, Rabbinden bir nur üzere olur. Allah’ýn zikrinden kalpleri kasiyet baðlayanlarýn vay haline! Ýþte onlar, apaçýk dalâlettedirler.

39 / ZUMER - 23
Allâhu nezzele ahsenel hadîsi kitâben muteþâbihen mesâniye takþaýrru minhu culûdullezîne yahþevne rabbehum, summe telînu culûduhum ve kulûbuhum ilâ zikrillâh(zikrillâhi), zâlike hudallâhi yehdî bihî men yeþâu, ve men yudlilillâhu fe mâ lehu min hâd(hâdin).

Allah, ihdas ettiði (nurlarýn) ahsen olanlarýný (rahmet, fazl ve salâvâtýgöz kırpma, ikiþer ikiþer (rahmet-fazl ve rahmet-salâvât), Kitab’a müteþabih (benzer) olarak indirdi. Rab’lerinden huþû duyanlarýn ciltleri ondan ürperir. Sonra onlarýn ciltleri ve kalpleri Allah’ýn zikriyle yumuþar, sukûnet bulur (yatýþýr). Ýþte bu, Allah’ýn hidayetidir, dilediðini onunla hidayete erdirir. Ve Allah, kimi dalâlette býrakýrsa artýk onun için bir hidayetçi yoktur.

72 / CÝN - 14
Ve ennâ minnel muslimûne ve minnel kâsitûn(kâsitûne), fe men esleme fe ulâike teharrev reþedâaglareþeden).
Muhakkak ki; bizlerden Allah’a teslim olanlar da var, (kalpleri) kasiyet (baðlamýþgöz kırpma olanlar da var. Kim (Allah’a) teslim olmayý dilerse, mürþidini arar.
Ayrýca; Cin 16 da Allahu Teala Tarikat üzere olanlara kanacaklarý kadsar mai (rahmet) vereceðini söylüyor.

72 / CÝN - 16

Ve en levistekâmû alet tarîkati le eskaynâhum mâen gadekâaglagadekan).
Eðer insanlar tarikat üzere olsalardý, onlara kanacaklarý kadar mai (rahmet) ulaþtýrýlacaktý.

Yine; Nisa süresinin 175. ayetinde ise;

4 / NÝSA - 175
Fe emmellezîne âmenû billâhi va’tesamû bihî fe se yudhýluhum fî rahmetin minhu ve fadlýn ve yehdîhim ileyhi sýrâtan mustekîmâ (mustekîmen).

Allah’a âmenû olanlarý ve O’na sarýlanlarý (sarýlmayý dileyenleri), Allah kendinden bir rahmetin ve fazlýn içine koyacak ve onlarý, Kendisine ulaþtýran Sýratý Mustakîm’e (Allah’a ulaþtýran yola) hidayet edecektir, ulaþtýracaktýr.
NEBE 38-39 da Mürþid önünde yapýlan tövbe mesaiminden sonra O kiþinin Ruhu Allaha ulaþtýracak bir yol ittihaz eder,o n ruha Allahýn zatý meab olur,

78 / NEBE - 38
Yevme yekûmur rûhu vel melâiketu saffâaglasaffen), lâ yetekellemûne illâ men ezine lehur rahmânu ve kâle sevâbâaglasevâben).
Melekler (arþý tutan melekler), saf saf olarak ve ruh (devrin imamýnýn ruhu) oradadýrlar. Kendisine Rahmân’ýn izin verdiðinden baþka kimse konuþamaz. Ve sevap söyler (günahlarýn sevaba çevrilmesini müjdeler).

78 / NEBE - 39
Zâlikel yevmul hakk(hakku), femen þâettehaze ilâ rabbihî meâbâaglameâben).
Ýþte o gün (mürþidin eli Hakk'a ulaþmak üzere öpüldüðü ve ona tâbî olunduðu gün), Hakk günüdür. Dileyen (Allah'a ulaþmayý dileyen) kiþi, kendisini Rabbine ulaþtýran (yolu, Sýratý Mustakîm'i) yol ittihaz eder (edinir). (Allah'a ulaþan kiþiye Allah), meab (sýðýnak, melce) olur.

Allahu Teala Allahýn adýyla zikrederek kendisine ulaþmamýzý Müzemmil 8 de emrediyor.
73 / MUZEMMÝL - 8
Vezkurisme rabbike ve tebettel ileyhi tebtîlâaglatebtîlen).
Rabbinin (Allah’ýn) ismiyle zikret ve herþeyden kesilerek O’na (Allah’a) dön (ulaþ, vasýl ol).
Allahu Teala Nefs tezkiyesi ile kendisine Rucu etmemizi,ve cennete girmemizi Fecr 27- 28-29-30 da, emrediyor.
89 / FECR - 27
Yâ eyyetuhen nefsul mutmainneh(mutmainnetu).
Ey mutmain olan nefs!
89 / FECR - 28
Ýrciî ilâ rabbiki râdýyeten mardýyyeh(mardýyyeten).
Allah’tan razý ol ve Allah’ýn rýzasýný kazan. (Ey ruh!) Allah’a (Rabbine) geri dönerek ulaþ.
89 / FECR - 29
Fedhulî fî ibâdî.
(Ey fizik vücut!) O zaman, (nefsini tezkiye ettiðin ve ruhunu Allah’a ulaþtýrdýðýn zaman), (Bana kul olursun) kullarýmýn arasýna gir.
89 / FECR - 30
Vedhulî cennetî.
Ve cennetime gir.
Allahu Teala kendisine kaçmamýzý (firar etmemizi) Zariyat 50 de emrediyor.
51 / ZARÝYAT - 50
Fe firrû ilâllâh(ilâllâhi), innî lekum minhu nezîrun mubîn(mubînun).
Öyleyse Allah'a kaç (Allah'a ulaþ, Allah'a sýðýn). Muhakkak ki ben, sizin için (ondan), apaçýk bir uyarýcýyým.
Allaha ulaþmak, Felaha ermek için cihad edin emrindeki esas cihadýn nefs ile olan cihad olduðu ise; Ankebut 5-6 da ;

29 / ANKEBUT - 5
Men kâne yercû likâallâhi fe inne ecelallâhi leât(leâtin), ve huves semîul alîm(alîmu).

Kim Allah’a mülâki olmayý (hayattayken Allah’a ulaþmayýgöz kırpma dilerse, o taktirde muhakkak ki Allah’ýn tayin ettiði zaman mutlaka gelecektir (ruhu mutlaka hayattayken Allah’a ulaþacaktýr). Ve O, en iyi iþiten, en iyi bilendir.

29 / ANKEBUT - 6
Ve men câhede fe innemâ yucâhidu li nefsih(nefsihîgöz kırpma, innallâhe le ganiyyun anil âlemîn(âlemîne).

Ve kim cihad ederse, o taktirde sadece kendi nefsi için cihad eder. Muhakkak ki Allah, âlemlerden müstaðnidir (hiçbir þeye ihtiyacý yoktur).

84/ÝNÞÝKAK-6: Yâ eyyuhel insânu inneke kâdihun ilâ rabbike kedhan fe mulâkîh(mulâkîhi).
Ey insan! Muhakkak ki; sen, Rabbine varmak için cehd ile cihad edersin. Ve o zaman Allah’a ulaþýrsýn (mülâki olursun).

Allah katýnda Allahýn zatýn en güzel meabdýr (sýðýnaktýr)(ALÝ ÝMRAN 14)

3 / AL-Ý ÝMRAN - 14
Zuyyine lin nâsi hubbuþ þehevâti minen nisâi vel benîne vel kanâtîril mukantarati minez zehebi vel fýddati vel haylil musevvemeti vel en’âmi vel hars(harsi), zâlike metâul hayâtid dunyâ, vallâhu indehu HUSNUL MEÂB(meâbi).

Ýnsanlara, kadýnlarýn, oðullarýn, kantar kantar altýnlarýn ve gümüþlerin salma (niþaneli) atlarýn, davarlarýn ve ekinlerin sevgisi süslendi (güzel gösterildi). Bunlar, dünya hayatýnýn metaýdýr (malýdýr). Ve Allah, O’nun (Allah’ýn) katýnda Hüsnül Meab’týr (en güzel sýðýnaktýr).

Ayrýca mürþide tabi olan kiþinin bütün günahlarý sevaba çevrilir,Furkan70;

25 / FURKAN - 70
Ýllâ men tâbe ve âmene ve amile amelen sâlihan fe ulâike yubeddilullâhu seyyiâtihim hasenât(hasenâtin), ve kânallâhu gafûren rahîmâaglarahîmen).
Ancak kim (mürþidi önünde) tövbe eder (böylece kalbine îmân yazýlýp, îmâný artan) mü’min olur ve salih amel (nefs tezkiyesi) yaparsa, o taktirde iþte onlarýn, Allah seyyiatlerini (günahlarýnýgöz kırpma hasenata (sevaba) çevirir. Ve Allah, Gafur’dur (günahlarý sevaba çevirendir), Rahîm’dir (rahmet gönderendir).

Bütün sahabe kainatýn en büyük mürþidi olan Peygamber Efendimize (s.a.v) tabi olmuþlar,Fetih 10;
48 / FETÝH - 10
Ýnnellezîne yubâyiûneke innemâ yubâyiûnallâh(yubâyiûnallâhe), yedullâhi fevka eydîhim, fe men nekese fe innemâ yenkusu alâ nefsih(nefsihîgöz kırpma, ve men evfâ bi mâ âhede aleyhullâhe fe se yu’tîhi ecren azîmâaglaazîmen).

Muhakkak ki onlar, sana tâbî olduklarý zaman Allah’a tâbî olurlar. Onlarýn ellerinin üzerinde (Allah senin bütün vücudunda tecelli ettiði için ellerinde de tecelli etmiþ olduðundan) Allah’ýn eli vardýr. Bundan sonra kim (tâbiiyetini) bozarsa o taktirde, sadece kendi nefsi aleyhine bozar (Allah’a verdiði yeminleri, ahdleri yerine getirmediði için derecesini nakýsa düþürür). Ve kim de Allah’a olan ahdlerine vefa ederse (yeminini, misakini ve ahdini yerine getirirse), o zaman ona en büyük mükâfat (ecir) verilecektir (cennet saadetine ve dünya saadetine erdirilecektir).
Tabiyetten sonra ise nefs tezkiyesi baþlar,
O kiþinin nefsi; emmare,levvame, mülhime ,mutmainne, radiye, mardiye ve tezkiye makamlarýný aþarak ruh Allah ulaþýr, o kiþi fena fillah makamina (ilk evliyalýk makamýna) ulaþýr, (FATIR 18)
Yani o kiþinin ruhu Allah ‘a Allah’ýn ulaþtýrmasý ile ulaþarak o kiþi hidayete erer, ( Þura 13-Al-i Ýmran 73- Bakara 120)
42 / ÞURA - 13
Þerea lekum mined dîni mâ vassâ bihî nûhan vellezî evhaynâ ileyke ve mâ vassaynâ bihî ibrâhîme ve mûsâ ve îsâ, en ekîmûd dîne ve lâ teteferrekû fîh(fîhi), kebure alel muþrikîne mâ ted’ûhum ileyh(ileyhi), allâhu yectebî ileyhi men yeþâu ve yehdî ileyhi men yunîb(yunîbu).

Dînde, onunla Hz. Nuh’a vasiyet ettiðimiz (farz kýldýðýmýz) þeyi (þeriati); “Dîni ikame edin (ayakta, hayatta tutun) ve onda (dînde) fýrkalara ayrýlmayýn.” diye Hz. Ýbrâhîm’e, Hz. Musa’ya ve Hz. Ýsa’ya vasiyet ettiðimiz þeyi sana da vahyederek, size de þeriat kýldýk. Senin onlarý, kendisine çaðýrdýðýn þey (Allah’a ulaþmayý dileme) müþriklere zor geldi. Allah, dilediðini Kendisine seçer ve O’na yöneleni, Kendisine hidayet eder (ruhunu hayatta iken Kendisine ulaþtýrýr).

3 / AL-Ý ÝMRAN - 73
Ve lâ tu’minû illâ li men tebia dînekum, kul innel hudâ hudallâhi en yu’tâ ehadun misle mâ ûtîtum ev yuhâccûkum inde rabbikum, kul innel fadla bi yedillâh(yedillâhi), yu’tîhi men yeþâ’(yeþâu), vallâhu vâsiun alîm(alîmun).

Ve sizin dîninize tâbî olandan baþka kimseye inanmayýn. (Habibim) de ki: “Hiç þüphesiz HÝDAYET, Allah’ýn (Kendisine) ulaþtýrmasýdýr. (Ýnsan ruhunun ölümden evvel Allah’a ulaþmasýdýr.) Size verilenin bir benzerinin baþka birine verilmesi (sebebiyle mi) veya Rabbinizin katýnda (sizlerle) tartýþacaklarý için mi (böyle söylüyorsunuz)?” De ki: “Hiç þüphesiz fazl, Allah’ýn elindedir. Onu dilediðine verir.” Ve Allah, Vâsi’un Alîm’dir. (Allah herþeyi kuþatan ve herþeyi bilendir.)

2 / BAKARA - 120
Ve len terdâ ankel yahûdu ve len nasârâ hattâ tettebia milletehum kul inne hudâllâhi huvel hudâ ve leinitteba’te ehvâehum ba’dellezî câeke minel ilmi, mâ leke minallâhi min veliyyin ve lâ nasîr(nasîrin).
Sen onlarýn dînine tâbî olmadýkça (uymadýkça) ne yahudiler ve ne de hristiyanlar senden (asla) razý olmazlar. De ki: “Muhakkak ki Allah’a ulaþmak (var ya) iþte o, hidayettir.” Sana gelen bunca ilimden sonra eðer onlarýn hevalarýna uyarsan andolsun ki; Allah’tan sana ne bir dost ve ne de bir yardýmcý olur.

35 / FATIR - 18
Ve lâ tezirû vâziretun vizre uhrâ, ve in ted’u muskaletun ilâ himlihâ lâ yuhmel minhu þey’un ve lev kâne zâ kurbâ, innemâ tunzirullezîne yahþevne rabbehum bil gaybi ve ekâmûs salâh(salâte), ve men tezekkâ fe innemâ yetezekkâ li nefsih(nefsihîgöz kırpma, ve ilâllâhil masîr(masîru).
Yük taþýyan birisi (bir günahkâr) baþka birinin yükünü (günahýnýgöz kırpma yüklenmez. Eðer aðýr yüklü kimse, onu (günahlarýnýgöz kırpma yüklenmeye (baþkasýnýgöz kırpma çaðýrsa bile ondan hiçbir þey yükletilmez, onun yakýný olsa dahi. Sen ancak gaybte Rabbine huþû duyanlarý ve namazý ikame edenleri uyarýrsýn. Ve kim tezkiye olursa (nefsini tezkiye ederse), o taktirde bunu sadece kendi nefsi için yapar. Ve dönüþ Allah’adýr (Nefs tezkiyesi ile ruh Allah’a döner ulaþýr).

Peki bütün sahabe Allaha ulþamayý dilemiþ ve hidayete ermiþler mi? Elbette bakýnýz ( Zümer 17-18)

39 / ZUMER - 17
Vellezînectenebût tâgûte en ya’budûhâ ve enâbû ilâllâhi lehumul buþrâ, fe beþþir ýbâd(ýbâdi).
Onlar ki; taguta (insan ve cin þeytanlara) kul olmaktan içtinap ettiler (kaçýndýlar, kendilerini kurtardýlar). Çünkü Allah’a yöneldiler (Allah’a ulaþmayý dilediler). Onlara müjdeler vardýr. Öyleyse kullarýmý müjdele!

39 / ZUMER - 18
Ellezîne yestemiûnel kavle fe yettebiûne ahseneh(ahsenehu), ulâikellezîne hedâhumullâhu ve ulâike hum ulûl elbâb(elbâbi).
Onlar, sözü iþitirler, böylece onun ahsen olanýna tâbî olurlar. Ýþte onlar, Allah’ýn hidayete erdirdikleridir. Ve iþte onlar; onlar ulûl’elbabtýr (daimî zikrin sahipleri).

Demek ki kardeþlerim Ruhun Allaha dünyada yaþarken ulaþmasý üzerimize farz, ulaþma ise; Allaha ulaþmayý dilemekle baþlayan ve mürþide tabiyetle vucuttan ayrýlan ruh sýratý müstakýym adýndaki 2 yatay 2 dikey sebilden oluþan 7 kat gökleri aþarak indi ilahide Allah’ýn zatýnda fani olur, yani fenafillah makamýna ulaþýr.yani ermiþ evliya olur, bu yolculukta kiþinin günlük Allah zikri 7 bin den baþlar,her 15 günde 2 bin zikir artýþý ile yaklaþýk 5-6 ay sonra zikir sayýsý 33-41 bin arasýnda Ruh Allah ‘a ulaþýr inþallah,. O noktaya kadar garantidir.Çünkü Rabbimiz garanti veriyor, Þura 13 de..

Kur’aný kerimde 12 ayet ile üzerimize farz kýlýnan,bütün sahabenin gerçekleþtirdiði,ancak 14 asýrda iblis tarafýndan unutturulan Allah ‘a ulaþmayý dilemek ve ruhun Allaha ulaþmasý yani hidayete ermek bu þekilde gerçekleþmekte olduðu Kur’aný Kerim ayetleri ile ispat edilmiþ oldu inþallah.

Þimdilik bu kadarla yetinelim inþ...

Allah razý olsun.
Gönderme Tarihi: 22.06.2007 - 10:15
hidayete davet üyenin diger mesajlarini ara hidayete davet üyenin Profiline bak hidayete davet özel mesaj arzu etmiyor hidayete davet üyeyi arkadas listeme ekle Yukari
Konudaki Mesajlar: Kur'ana göre Nebi ve Resül Kavramı nedir?
hidayete davet su an offline hidayete davet  
Kur'ana göre Nebi ve Resül Kavramı nedir?
35 Mesaj -
RESUL VE NEBi KAVRAMI NEDiR? 1. Resul nedir ?
Allah’ýn Risaletini teblið eden kiþiye resul denir.
Resûl kelimesi “irsâl” edilen; yani gönderilen mânâsýnda kullanýlýyor. Öyleyse resûl kavramý, daha baþlangýçta 3 ana gruba ayrýlýyor;
1- Nebî resûller: Risaletle (ve nübüvvetle) görevli, peygamber resûller.
2- Veli resuller: Risaletle görevli kýlýnmýþ velî resûller.
3- Alelade resuller: Risaletle görevli olmayan resûller.

A. Teblið ile vazifeli olmayanlar
1. Kiramen katibin melekleri(Zuhruf 80)
2. Ölüm melekleri (En’am 61)
3 Haberci olarak gönderilen resul (Yusuf 50)


B. Teblið ile vazifeli olanlar
Risalet ile vazifeli Resulleri; • Her kavimdeki Velî Resuller • Devrin imamlarý olan Velî Resuller
• Nebî Resuller Yedi açýdan birbirinden farklýdýrlar.

NEBi RESULLER: 1. Vehbi olarak (Allah’ýn hediyesi olarak) o makama Allah tarafýndan tayin edilmiþlerdir.(Enbiya-73)
2. Nebilerin hepsi (beþer) insandýr.
3. Nebiler her zaman parçasýnda yoktur.Nebiler arasýnda fetret dönemi bulunabiliyor.
4. Sadece Arap kavminin ve israiloðullarý kavminin içinden Allah tarafýndan tayin edilmiþlerdir.
5. Nebiler 5 görevin sahibidirler. (Bakara 151). 6. Her Nebi ayný zamanda Resuldur. 7. Nebiler Allah’tan þer’i (þeriata ait) vahyi alýr.Umuma ait þeriatýn sahibidirler. VELÝ RESULLER:
1. Resuller meleklerden (Hac75), Cinlerden ve insanlardan oluþur. (Enam130)
2. Resuller her zaman parçasýnda kesintisiz vardýrlar.
3. Bütün kavimlerde o kavimlerin lisanlarýyla Allahýn ayetlerini beyan etmek için gönderilirler. (Ýsra 15)
4. Resullerin 4 görevi var.
5. Her resul nebi deðildir.
6. Resuller Allah’tan þer’i vahyi (þeriata ait vahyi) almaz Allah’ýn þer’iatýný açýklamak üzere Allah’tan vahiy alýrlar.




RiSALETLE GÖREVLi BULUNMAYAN ALELADE OLAN (ULAK,HABERCi) RESULLER. Kur'an-ý Kerim'de Allah risaletle hiç ilgisi olmayan Resullerden bahsediyor. 1-a: Firavunun Hz.Yusuf'a gönderdiði alelade bir ulak Kur'anda resul adý ile geçiyor.
YUSUF - 50
Ve kâlel meliku'tûnî bih(bihîgöz kırpma, fe lemmâ câehur resûlu kâlerci' ilâ rabbike fes'elhu mâ bâlun nisvetillâtî katta'ne eydiyehunn(eydiyehunne), inne rabbî bi keydihinne alîm(alîmun).
Ve Melik: “Onu bana getirin.” dedi. Böylece ona, resûl (ulak, haberci) geldiði zaman Yusuf (A.S): “Efendine dön ve ellerini kesen kadýnlarýn hali (durumu) nedir, ona sor.” dedi. Muhakkak ki; Rabbim onlarýn hilelerini en iyi bilendir.
1-b: Belkýs'ýn Hz.Süleyman'a gönderdiði elçi de resul adýyla geçiyor.
NEML - 35
Ve innî mursiletun ileyhim bi hediyyetin fe nâzýratun bime yerciul murselûn(murselûne).

Ve gerçekten ben onlara hediye göndereceðim. Böylece bakalým resûller (elçiler) ne ile dönecekler?
Öncelikle gördük ki risaletle görevli olmayan resûlleri Allah kuranda RESUL olarak adlandýrýyor. Yusuf Suresi 50. âyet-i kerimesi ve Neml suresi 35. ayet-i kerimesi gereðince, mü’min bile olmayan alelâde bir ulak (haberci: birinden birine bir haber taþýyan vede mal ve hediye taþýyan birisi), içinde resûl ifadesi kullanmýþ. Firavun onu, Hazreti Yusuf’a bir haber iletsin diye,Belkýs da Hazreti Süleyman’a hediyeyi versin diye yani bir elçi niyetinde göndermiþtir. Allahû Tealâ, bu risaletle görevli olmayan, alelâde habercilere RESUL diyor. Firavunun ve de Belkýs’ýn mümin bile olmayan habercisinin bir PEYGAMBER olduðu iddia edilemez.
ÝNCELEYÝN ÝNÞ KARDEÞÝM..BURADAKÝLERDE MÝ PEYGAMBER
RÝSALETLE GÖREVLÝ OLMAYAN MELEK RESULLER.
2-a) Allah meleklerden de RESULLER seçiyor. 22/Hac-75
Allahü yestafî minel melâiketi rusulan ve minennasi, innallâhe semîun basîr(basîrun).
Allah insanlardan da ve MELEKLER’dende RESUL ler seçer. Muhakkak ki Allah, en iyi iþitendir, en iyi görendir. a-) Ölüm meleklerine de Allah "resullerimiz" buyuruyor.
EN'AM - 61
Ve huvel kâhiru fevka ibâdihî ve yursilu aleykum hafazah(hafazaten), hattâ izâ câe ehadekumul mevtu teveffethu rusulunâ ve hum lâ yuferritûn(yuferritûne).

Ve O, kullarýnýn üstünde kahhardýr (kuvvet ve güç sahibidir).Ve üzerinize muhafaza edici (koruyucu) gönderir. Sizden birinize ölüm gelince, onu Resullerimiz vefat ettirir. Onlar (bunu yaparken) kusur etmezler.
b-) Allah Kiramen Katibin meleklerinden de resul diye bahsediyor.
ZUHRUF - 80
Em yahsebûne ennâ lâ nesmeu sirrehum ve necvâhum, belâ ve rusulunâ ledeyhim yektubûn(yektubûne).

Yoksa onlar; Bizim, onlarýn sýrlarýný ve fýsýltýlarýný iþitmediðimizi mi sanýyorlar? Hayýr, onlarýn yanlarýnda bulunan Resullerimiz (kiramen kâtibin melekleri), (onlarýn yaptýklarýný ve konuþtuklarýnýgöz kırpma yazýyorlar (hologram filme kaydediyorlar).
meleklerden peygamber duydunuz mu hiç?..
NEBILERIN SONUNCUSU PEYGAMBER EFENDIMIZ SAV DIR.
33/AHZAB-40: Mâ kâne muhammedun ebâ ehadin min ricâlikum, ve lâkin resûlallâhi
ve hâtemen nebiyyin(nebiyyine), ve kânallâhu bi kulli þey’in alîmâaglaalîmen).

Muhammed (A.S), sizin erkeklerinizden hiçbirinin babasý olmamýþtýr (deðildir). Fakat Allah'ýn Resûl'ü
ve Nebîlerin (Peygamberlerin) Hatemi'dir (Sonuncusu). Allah, herþeyi en iyi bilendir.
ALLAHUTEALA BURADA MUHAMMED ALLAHIN RESULU
VE NEBILERIN SONUNCUSU BUYURUYOR, RESULLERIN SONUNCUSU DEMIYOR ( BAK HER NEBI RESULDUR AMA HER RESUL NEBI DEGILDIR)
HER NEBI RESULDUR AMA HER RESUL NEBI DEGILDIR !!!
43/ZUHRUF-80: Em yahsebûne ennâ lâ nesmeu sýrrehum ve necvâhum, belâ ve rusulunâ ledeyhim yektubûn(yektubûne).

Yoksa onlarýn sýrlarýný ve fýsýltýlarýný iþitmeyeceðimizi mi zannediyorlar? Hayýr, onlarýn yanýnda resûllerimiz (elçilerimiz) (herþeyi) yazýyorlar.
GÖRÜLDÜGÜ GIBI BASIMIZIN ÜZERINDE DURAN KIRAMENKATIBIN MELEKLERI
VE SU AN NE DÜSÜNDÜGÜMÜZÜ BILE KAYIT EDEN MELEKLER RESUL ( ELCI)
MEHDI AS DA ALLAHIN ELCISI AMA HIC BIR ZAMAN NEBI OLDUGUNU SÖYLEMEMISTIR.
PEYGAMBERLIK IFTIRASI ATANLAR OLMUS YALANLAYANLAR VE YÜZ CEVIRENLER
BUDA KURANI KERIMDE MEVCUD
44/DUHAN-10: Fertekib yevme te’tîs semâu bi duhânin mubîn(mubînin).
Artýk göðün, apaçýk duman (fitne) getireceði günü gözle.
DUHAN KIYAMET ALAMETLERI
44/DUHAN-11: Yagþân nâs(nâse), hâzâ azâbun elîm(elîmun).
(O fitne ki) insanlarý (insanlarýn büyük kýsmýnýgöz kırpma sarmýþtýr. Ýþte bu, elîm bir azaptýr
FITNE IFTIRA ATAN ZALIMLER CIKARMIS VE BÜYÜK BIR KISIM ZALIMLERE INANMIS
44/DUHAN-12: Rabbenekþif annel azâbe innâ mû’minûn(mû’minûne).
Rabbimiz, azabý bizden kaldýr. Muhakkak ki biz, mü’minleriz.
ALLAHA ULASMAYI DILEMEDIKLERI ICIN GÜNAHKAR VE BU SEBEBLE AZAP HISSEDIYORLAR
44/DUHAN-13: Ennâ lehumuz zikrâ ve kad câehum resûlun mubîn(mubînun).
Onlara (herþeyi) açýklayan bir resûl gelmiþti. (Buna raðmen resûlün söylediklerinden) ibret almadýlar.
ALLAH MEHDI RASULUNU GÖNDERMIS AMA SÖYLDIKLERINDEN IBRET ALMAMISLAR
44/DUHAN-14: Summe tevellev anhu ve kâlû muallemun mecnûn(mecnûnun).
Ve (O’NA) (þeytan tarafýndan vahyedilerek) "öðretilmiþ" ve "deli" dediler ve sonra O’NDAN yüz çevirdiler.
VE MEHDI RASULE VERILEN RISALET NURLARI ( SOHBET KITABI HZ DAVUDA VERILEN ZEBUR GIBI )
ALLAHIN VAHIY ILE YAZDIRDIGI KITABA IMAN ETMEMISLER VE HASA SEYTAN TARAFINDAN VAHIY ALMIS DIYORLAR VE DELI DIYORLAR IFTIRA ATIP YÜZ CEVIRIYORLAR
44/DUHAN-15: Ýnnâ kâþifûl azâbi kalîlen innekum âidûn(âidûne).
Muhakkak ki Biz, azabý biraz kaldýrsak (bile), þüphesiz ki siz (þirke) dönecek olanlarsýnýz.
ALLAH ONLARDAN AZABI BIRAZ KALDIRSA BILE NEFLERINE TAABI OLDUKLARINDAN DOLAYI YINE GIZLI SIRKE DÖNECEK OLANLAR
GÖRÜLDÜGÜ GIBI FITNEYI ZALIMLER CIKARMIS INSANLAR INANMIS VE MEHDI RASULU YALANLAMISLAR VE ÜSTÜNE ÜSTLÜK KENDILERINI MÜMIN ZANNEDIYORLAR.
ZALIMLER KIMLERDIR
2/BAKARA-11: Ve izâ kîle lehum lâ tufsidû fîl ardý, kâlû innemâ nahnu muslihûn(muslihûne).

Onlara (Allah’a ulaþmayý dilemedikleri için, kalpleri engelli ve baþkalarýný hidayetten men ettikleri için Allah’ýn hastalýklarýný artýrdýðý insanlara): "Yeryüzünde fesat çýkarmayýn (baþkalarýný Allah’ýn yolundan men etmeyin)." denildiði zaman: "Biz sadece ýslâh ediciyiz (dîn öðreticileri, nefs tezkiyecileriyiz)." dediler.
2/BAKARA-12: E lâ innehum humul mufsidûne ve lâkin lâ yeþ’urûn(yeþ’urûne).

Muhakkak ki onlar, (evet) onlar fesat çýkaranlardýr ve lâkin (þuurunda) bilincinde olmazlar, (öyle) deðil mi?
ISTE BU ZALIMLER DININ ÖNDE GELENLERI DIN ÖGRETICILERI KENDILERINI MÜSLÜMAN ZANNEDIYORLAR BAKARA 12 DE ALLAH CEVABI VERIYOR.
MEHDI RASULU ANLATAN AYETLER
25/FURKAN-27: Ve yevme yeadduz zâlimu alâ yedeyhi yekûlu yâ leytenîttehaztu mear resûli sebîlâaglasebîlen).
Ve o gün, zalim ellerini ýsýrýr: "Keþke resûlle beraber (Allah’a giden) bir yol ittihaz etseydim." der.
IS ISTEN GECTIKTEN SONRA ZALIM ELLERINI ISIRIYOR
25/FURKAN-28: Yâ veyletâ leytenî lem ettehýz fulânen halîlâaglahalîlen).
Yazýklar olsun, keþke ben filaný (o kiþiyi) dost edinmeseydim.
EDINDIGI ZALIM DOSTU ONU CEHENNEME GÖTÜRÜYOR
25/FURKAN-29: Lekad edallenî aniz zikri ba’de iz câenî, ve kâneþ þeytânu lil insâni hazûlâaglahazûlen).
Andolsun ki; bana zikir (Kur’ân’daki ilim) geldikten sonra beni zikirden saptýrdý ve þeytan, insana yardýmý engelleyendir.
EFENDIMIZ AS KURANDAKI ILMI ONLARA ACIKLAMASINA RAGMEN SEYTAN ONLARI SAPTIRIYOR
25/FURKAN-30: Ve kâler resûlu yâ rabbi inne kavmîttehazû hâzel kur’âne mehcûrâaglamehcûran).
Ve resûl: "Ey Rabbim! Muhakkak ki benim kavmim, bu Kur’ân’dan ayrýldý (Kur’ân’ý terketti)." dedi.
MEHDI RASUL KAVMININ KURANI TERK ETIGINI BUYURUYOR ALLAHUTEALAYA
GÖRÜLDÜGÜ GIBI ZALIM,
UYDUGU DOSTU
VE MEHDI RESUL
AYNI ZAMAN PARCASINDA YASAMISLAR
VE MEHDI RASUL BENIM KAVMIN KURANI TERK ETTI DEDI DIYE BUYURUYOR. PEYGAMBER EFENDIMIZ SAV ZAMANINDA KURAN SAHABE TARAFINDAN YASANIYOR VE YASATILIYORDU.PEYGANBER EFENDIMIZ SAV KAVMI SAHABE KURANI TERK ETMESI SÖZ KONUSU DEGILDIR BURADA RESUL MEHDI RASULDUR.
PEYGAMBER EFENDIMIZ SAV DEN SONRA RESUL GELMEZ SÖZÜ HURAFEDIR.
PEYGAMBER EFENDIMIZ SAV DEN SONRA NEBI GELMEZ HAKIKATIR DOGRUDUR.
ALLAH NEBILERDEN MISAK ALIYOR MEHDI RESULE YARDIM EDECEKLERINE DAHIL
3/AL-Ý ÝMRAN-81: Ve iz ehazallâhu mîsâkan nebiyyîne lemâ âteytukum min kitâbin ve hikmetin summe câekum resûlun musaddikun limâ meakum le tu’minunne bihî ve le tensurunneh(tensurunnehu), kâle e akrartum ve ehaztum alâ zâlikum ýsrî, kâlû akrarnâ, kâle feþhedû ve ene meakum mineþ þâhidîn(þâhidîne).
Hani o zaman ki; Allah, peygamberlerin (nebîlerin) MÝSAK’ini (yeminini) almýþtý: "Andolsun ki; size Kitap ve hikmet verdim, sizlerden sonra sizinle beraber bulunaný
(Allah’ýn sizlere verdiði kitaplarýgöz kırpma tasdik eden Resûl gelince,
O’na mutlaka îmân edecek ve O’na mutlaka yardým edeceksiniz.
Bunu ikrar ettiniz mi ve bu aðýr ahdimi üzerinize aldýnýz mý?" "Ýkrar ettik." dediler. "Öyle ise þahit olun. Ben de sizinle beraber þahitlerdenim." buyurdu.
33/AHZAB-7: Ve iz ehaznâ minen nebîyyîne mîsâkahum ve minke ve min nûhýn ve ibrâhîme ve mûsâ ve îsebni meryeme ve ehaznâ minhum mîsâkan galîzâaglagalîzan).
O zaman ki; Biz, nebîlerden onlarýn misaklerini almýþtýk. Ve senden ve Hz. Nuh’tan ve Hz. Ýbrâhîm’den ve Hz. Musa’dan ve Meryemoðlu Hz. Ýsa’dan ve onlardan aðýr bir misak aldýk.
PEYGAMBER EFENDIMIZ SAV DENDE ALLAH MISAK ALMIS BIR RESULE YARDIM EDECEGINE DAHIL BURADA RESUL KITABLARI TASTIK EDEN MEHDI RASULDUR.
Allah Razı Olsun


Mesaj 1 kez düzenlendi. En son hidayete davet tarafından, 18.06.2007 - 14:28 tarihinde.
Gönderme Tarihi: 18.06.2007 - 14:26
hidayete davet üyenin diger mesajlarini ara hidayete davet üyenin Profiline bak hidayete davet özel mesaj arzu etmiyor hidayete davet üyeyi arkadas listeme ekle Yukari
Konudaki Mesajlar: Kur'an da Namaz Vakitlerine dair Ayetler
hidayete davet su an offline hidayete davet  
Kur'an da Namaz Vakitlerine dair Ayetler
35 Mesaj -
Ayetlerle 7 vakit namaz.

2/BAKARA-238
Hâfizû alâs salavâti ves salâtil vustâ ve kûmû lillâhi kânitîn(kânitîne).

Salâvât’a (Allah’tan gelen nurlara ve namazlara) ve salat-ý vusta’ya hafîz olun (koruyun, bu namaza kesintisiz devam edin). Ve kalkýn, Allah için kanitin olun (Allah’ýn huzurunda huþû içinde ve saygý ile uzun süre durun)!

*burdaki salatý vusta orta nama öðle namazý inþallah.
11/HUD-114
Ve ekýmis salâte tarafeyin nehâri ve zulefen minel leyl(leyli), innel hasenâti yuzhibnes seyyiât(seyyiâti), zâlike zikrâ liz zâkirîn(zâkirîne).

Gündüzün iki tarafýnda ve gecenin gündüze yakýn kýsmýnda namazý ikame et. Muhakkak ki haseneler (kazanýlan dereceler), seyyiati (kaybedilen dereceleri) giderir. Ýþte bu, zikredenler için bir öðüttür.

*gündüzün ortasýný öðle olarak ele alýrsak bu gündüzün 2 atarfýndan murat kuþluk namazýyla,ikindi namazý olarak çýkýyor.gecenin ortasýnýda 00.00 olarak alýrsak.þuanki vaktimizde akþam20.30 civarý okunuyor imsak ise 3.40 iþallah. hesapladýðýmýz zaman.akþam vaktiyle.00.00 arasý 3.30 saat.olmaktadýr yani akþamla 00.00 arasý imsak vaktinden kýyasla gündüze daha yakýndýr. gecenin gündüze yakýn olarak olduðu zamanýda yatsý namazý olarak alýyoruz inþallah.
17/ÝSRA-78
Ekýmis salâte li dulûkiþ þemsi ilâ gasakýl leyli ve kur’ânel fecr(fecri), inne kur’ânel fecri kâne meþhûdâaglameþhûden).

Güneþin dönmesinden, gecenin kararmasýna kadar namaz kýl. Fecrin Kur’ân’ýný (fecr vakti okunan Kur’ân’ýgöz kırpma ikame et (yerine getir)! Çünkü fecrin Kur’ân’ý þahitlidir.

güneþin dönüp batmasý ve havanýn kararmasý akþam namazý inþallah.
-fecr vaktide sabah vaktidir inþallah sabah namazýndada kuran okumaktayýz bunuda sabah naazý olarak alýyoruz.
17/ÝSRA-79
Ve minel leyli fe tehecced bihî nâfileten lek(leke), asâ en yeb’aseke rabbuke makâmen mahmûdâaglamahmûden).

Gecenin bir kýsmýnda uyan ve sana özel nafile (ilâve) olarak O’nunla (Kur’ân’la) teheccüd namazý kýl! Rabbinin seni Makam-ý Mahmut’a beas etmesi (ulaþtýrmasýgöz kırpma yakýndýr.

*burdaki namazda teheccüd namazý inþallah.

Allah Razı Olsun
Gönderme Tarihi: 18.06.2007 - 14:08
hidayete davet üyenin diger mesajlarini ara hidayete davet üyenin Profiline bak hidayete davet özel mesaj arzu etmiyor hidayete davet üyeyi arkadas listeme ekle Yukari
Konudaki Mesajlar: Konu icon LIKA ILE ILGILI AYETLER
hidayete davet su an offline hidayete davet  
Allah'a lika (Mülaki) olmayı dilemek üzerimize farzdır.
35 Mesaj -
esavrvb
Allah razý olsun kardeþim çok güzel paylaþým ,

Demek ki Allah'a lika (Mülaki) olmak dünyada yaþarken Allaha mülaki olmak yani ruhen ulaþmakmýþ,

Bunun içinde "Yarabbi dünya hayatýný yaþarken ruhumu sana ulaþtýr, mülaki kýl" demek gerekir kalpden inþ..

Dilemeyen kiþilerin gideceði yer ateþtir.

10/YUNUS-7: Ýnnellezîne lâ yercûne likâenâ ve radû bil hayâtid dunyâ vatme'ennû bihâ vellezîne hum an âyâtinâ gâfilûn(gâfilûne).
Muhakkak ki onlar, Bize ulaþmayý (hayatta iken ruhlarýný Allaha ulaþtýrmayýgöz kırpma dilemezler. Dünya hayatýndan razý olmuþlardýr ve onunla doyuma ulaþmýþlardýr ve onlar âyetlerimizden gâfil olanlardýr.

10 / YUNUS - 8
Ulâike me'vâhumun nâru bimâ kânû yeksibûn(yeksibûne).
Ýþte onlarýn kazandýklarý (dereceler) gereðince varacaklarý yer ateþtir (cehennemdir).

Selam ve dua ile
Gönderme Tarihi: 15.06.2007 - 11:10
hidayete davet üyenin diger mesajlarini ara hidayete davet üyenin Profiline bak hidayete davet özel mesaj arzu etmiyor hidayete davet üyeyi arkadas listeme ekle Yukari
Konudaki Mesajlar: KURANDA ADI GEÇEN PEYGAMBER VE VELİLER: HZ HUD AS....
hidayete davet su an offline hidayete davet  
Her zaman diliminde her kavimde Resuller inkar edilmiştir.
35 Mesaj -
ESAVRVB
Kardeþlierim durum aynen öyle ;
her devirde resuller yalanlanmýþ,onlara siz dalalettesiniz, deli denilmiþ, bu gün de öyle
bakýn aþaðýdaki duruma inþ...

44/DUHAN-10: Fertekýb yevme te’tîs semâu bi duhânin mubîn(mubînin).
Göklerin açýk bir dumanla kaplanacaðý günü gözetle.

44/DUHAN-11: Yagþân nâs(nâse), hâzâ azâbun elîm(elîmun).
(Öyle bir duman kigöz kırpma bütün insanlarý saracak elîm bir azaptýr.

44/DUHAN-12: Rabbenekþif annel azâbe innâ mu’minûn(mu’minûne).
Onlar “Rabbimiz” diyecekler. “Bu azabý bizden kaldýr, çünkü muhakkak ki biz mü’minleriz.”

44/DUHAN-13: Ennâ lehumuz zikrâ ve kad câehum resûlun mubîn(mubînun).
Onlar ibret almazlar. Onlara, andolsun ki apaçýk bir resûl geldi.

44/DUHAN-14: Summe tevellev anhu ve kâlû muallemun mecnûn(mecnûnun).
Sonra ondan yüz çevirdiler ve ona “öðretilmiþ deli” dediler.


Iste Allah bugünleri Peygamber Efendimize isaretlemis ve bugünlerde Mehdi as.’in vazifede olacagini müjdelemistir.

“Ümmetimin en hayirlisi Mehdi as.’dir” buyuruyor ve „en hayirliniz Kur’ani ögrenen ve ögretendir“ diyor Peygamber Efendimiz.

Ve en hayirli olan Kur’ani Kerim’i Allah’tan ögrenen ve bize ögreten Mehdi as. Efendi hz.’leridir.

Insanlar suanda Kur’ani unutmuslar. Gercekten Kur’anin yerine elyazma kitaplarini gecirmisler. Kur’an ayetlerinin yerine tecvidi gecirmisler. Hayatta olan insanlarin Kur’ana taabi olmalarinin yerine, sanki Kur’ani Kerim ölüler icin gelmis, ölüler icin getirilmis bir vaziyet almis.
Böyle olunca insanlar tamamen dinden uzaklasmis, Kur’an unutulmustur. Furkan 27-30. ayeti kerimelerinde bu böyle ifade ediliyor:

25/FURKAN-27: Ve yevme yeadduz zâlimu alâ yedeyhi yekûlu yâ leytenît tehaztu mear resûli sebîlâaglasebîlen).
Zalimlerin herbiri iki elini ýsýrdýðý o günde þöyle diyecekler: “Ne olurdu, O resûl ile beraber, sebîli (Allah’a ulaþtýran yolu) tutsaydým.”
25/FURKAN-28: Yâ veyletâ leytenî lem ettehýz fulânen halîlâaglahalîlen).
Yazýklar olsun bana, ne olurdu filâný dost edinmeseydim.
25/FURKAN-29: Lekad edallenî aniz zikri ba’de iz câenî, ve kâneþ þeytânu lil insâni hazûlâaglahazûlen).
Andolsun ki; bana Kur’ân gelmiþken o, beni zikirden saptýrdý. þeytan, insaný yalnýz býrakýr.
25/FURKAN-30: Ve kâler resûlu yâ rabbi inne kavmît tehazû hâzel kur’âne mehcûrâaglamehcûren).
Resûl dedi ki: “Yarab, kavmim Kur’ân’ý terkettiler.”


Öyleyse buradaki Resul’ün Peygamber Efendimizin olmasi mümkün degil cünkü onun döneminde Kur’an bütün boyutlariyla yasandi. Bu ayetlerde (Furkan 27-30) bahsi gecen Resul, baska bir Resul olmasi mümkün degil cünkü sözü gecen kitap Kur’ani Kerim, zikir, Kur’ani Kerim. Öyleyse her acidan bizzat buradaki Resul Mehdi as. oldugu, Allah’tan aldigi ögreti ile Kur’ani Kerimi acikliyacagi ama dinde Sadat ve Küberanin Zanlara taabi olup insanlari onun aciklamalarindan ali koyduklari, seytanin zikirden ali koydugunu Allah’u Teala ifade ediyor.

Simdi seytani Veli edinen bu zavalli insanlar kendilerini hidayette zannediyorlar. Araf suresinin 30. ayeti kerimesinde bu aciklaniyor:

7/A'RAF-30: Ferîkan hadâ ve ferîkan hakka aleyhimud dalâletu, innehumuttehazûþ þeyâtîne evliyâe min dûnillâhi ve yahsebûne ennehum muhtedûn(muhtedûne).

Bir kýsmý hidayete erdi ve bir kýsmýnýn üzerine dalâlet hak oldu. Muhakkak ki; onlar, Allah’tan baþka þeytanlarþ dostlar edindiler. Ve onlar kendilerinin hidayete erdiklerini zannediyorlar (hesap ediyorlar).


Bu insanlar seytani dost edinmisler ve insanlari Efendi hz. lerine karsi kiskirtiyorlar. Onun „Allah’a ulasmayi dileyin“ davetine, „ruh bize hayat verir, ruh vücudtan cikinca insan ölür, ancak ölümle insanin ruhu Allah’a ulasir“ diyorlar.

Allah’u Teala’da Tevbe 32 ve 33. ayetlerinde söyle buyuruyor:

9/TEVBE-32: Yurîdûne en yutfîû nûrallâhi bi efvâhihim ve ye'ballâhu illâ en yutimme nûrehu ve lev kerihel kâfirûn(kâfirûne).
(Onlar) aðýzlarý ile Allah’ýn nurunu söndürmeyi istiyorlar. Ve Allah, kâfirler kerih görseler bile nurunu tamamlamaktan baþka bir þey istemez.

9/TEVBE-33: Huvellezî ersele resûlehu bil hudâ ve dînil hakký li yuzhirehu aled dîni kullihî ve lev kerihel muþrikûn(muþrikûne).
Müþrikler kerih görseler bile; resûlünü, dîn üzerine, dînin bütününü (bütün özelliklerini) izhar etmesi (ortaya çýkarmasýgöz kırpma için hidayetle, hak dîn ile gönderen, O’dur.


Öyleyse suanda Hidayet cagindayiz, hidayet caginda devrin Imami Mehdi as. Efendimizdir. Hidayetle gelmistir. Hidayet, insan ruhunun dünya hayatinda Allah’a ulasmasidir. Insanlari 30 yildan beri Allah’a davet etmektedir. Allah’a ulasmayi dileyin
"Yarabbi dünya hayatýný yaþarken ruhumu sana ulaþtýr" diye kalpden bir dilek dileyin inþ..
Allah razý olsun.
Gönderme Tarihi: 08.06.2007 - 11:16
hidayete davet üyenin diger mesajlarini ara hidayete davet üyenin Profiline bak hidayete davet özel mesaj arzu etmiyor hidayete davet üyeyi arkadas listeme ekle Yukari
Konudaki Mesajlar: Konu icon NAZIM AKPINAR HOCANIN YAZISI
hidayete davet su an offline hidayete davet  
35 Mesaj -
esavrvb
Çok güzel bir paylaþým.Rabbim razý olsun.
Gönderme Tarihi: 08.06.2007 - 10:50
hidayete davet üyenin diger mesajlarini ara hidayete davet üyenin Profiline bak hidayete davet özel mesaj arzu etmiyor hidayete davet üyeyi arkadas listeme ekle Yukari
Konudaki Mesajlar: BILMEK YETERMI?
hidayete davet su an offline hidayete davet  
35 Mesaj -
ESAVRVB

PAYLAÞIMINIZDAN DOLAYI RABBÝM RAZI OLSUN.
KONUYA BAZI ÝLAVELER YAPMAK ÝSTÝYORUM ÝNÞ...

ÝLK TAKVA ALLAH YÖNELÝÞ ÝLE YANÝ MÜNÝP OLMAKLA KAZANILIRagla RUM 31 )

30/RUM-31: Munîbîne ileyhi vettekûhu ve ekîmûs salâte ve lâ tekûnû minel muþrikîn(muþrikîne).
O’na (Allah’a) yönelin (Allah’a ulaþmayý dileyin) ve takva sahibi olun. Ve namazý ikame edin (namaz kýlýn). Ve (böylece) müþriklerden olmayýn.

30/RUM-32: Minellezîne ferrakû dînehum ve kânû þiyeâaglaþiyean), kullu hýzbin bimâ ledeyhim ferihûn(ferihûne).
(O müþriklerden olmayýn ki) onlar, dînlerinde fýrkalara ayrýldýlar ve grup grup oldular. Bütün gruplar, kendilerinde olanla ferahlanýrlar.

ÝLÝMLERÝ ÝLE DALAETTE OLANLAR ÝSE (CASÝYE 23)

45/CASÝYE-23: E fe reeyte menittehaze ilâhehu hevâhu ve edallehullâhu alâ ilmin ve hateme alâ sem’ihî ve kalbihî ve ceale alâ basarihî gýþâveh(gýþâveten), fe men yehdîhi min ba’dillâh(ba’dillâhi), e fe lâ tezekkerûn(tezekkerûne).
Hevasýný kendisine ilâh edinen kiþiyi gördün mü? Ve Allah, onu ilim (onun faydasýz ilmi) üzere dalâlette býraktý. Ve onun iþitme hassasýný ve kalbini mühürledi. Ve onun basar (görme) hassasýnýn üzerine gýþavet (perde) kýldý (çekti). Bu durumda Allah’tan sonra onu kim hidayete erdirir? Hâlâ tezekkür etmez misiniz?

DALALETTE OLANLAR HÜSRANDADIR:

10/YUNUS-45: Ve yevme yahþuruhum keen lem yelbesû illâ sâaten minen nehâri yete ârefûne beynehum, kad hasirellezîne kezzebû bi likâillâhi ve mâ kânû muhtedîn(muhtedîne).
Ve o gün (Allahû Tealâgöz kırpma, gündüzden bir saatten baþka kalmamýþlar (bir saat kalmýþlar) gibi onlarý toplayacak (haþredecek). Birbirlerini tanýyacaklar (aralarýnda tanýþacaklar). Allah’a mülâki olmayý (Allah’a ölmeden önce ulaþmayýgöz kırpma yalanlayanlar, hüsrana düþtüler (nefslerini hüsrana düþürdüler). Ve hidayete eren kimse(ler) olmadýlar (ruhlarýný ölmeden evvel Allah’a ulaþtýramadýlar).

39/ZUMER-65: Ve lekad ûhýye ileyke ve ilellezîne min kablik(kablike), le in eþrekte le yahbetanne ameluke ve le tekûnenne minel hâsirîn(hâsirîne).
Ve andolsun ki, sana ve senden öncekilere: “Gerçekten eðer sen þirk koþarsan (Allah’a ulaþmayý dilemezsen), amellerin mutlaka heba olur. Ve mutlaka hüsrana düþenlerden olursun.” diye vahyolundu.

DALALETTEN KURTULMAK ÝÇÝN ÝSE (RAD 27)

13/RAD-27: Ve yekûlullezîne keferû lev lâ unzile aleyhi âyetun min rabbih(rabbihi), kul innallâhe yudillu men yeþâu ve yehdî ileyhi men enâb(enâbe).
Ve kâfirler: “Ona, Rabbinden bir âyet (mucize) indirilse olmaz mý?” derler. De ki: “Muhakkak ki Allah, dilediði kimseyi dalâlette býrakýr ve O’na yönelen kimseyi Kendine ulaþtýrýr (hidayete erdirir).”

DEVAM EDECEK ÝNÞ..
Gönderme Tarihi: 06.06.2007 - 11:58
hidayete davet üyenin diger mesajlarini ara hidayete davet üyenin Profiline bak hidayete davet özel mesaj arzu etmiyor hidayete davet üyeyi arkadas listeme ekle Yukari
Konudaki Mesajlar: Kuran-ı Kerimde Mehdi Kavramı
hidayete davet su an offline hidayete davet  
Kuran-ı Kerimde Mehdi Kavramı
35 Mesaj -
ESAVRVB,

Evvela Kur’ani Kerim’de Mehdi kavrami geciyormu ? Evet "muhted“ kelimesiyle tarif ediliyor. Mehdi veya Muhted anlam itibari ile “hidayete ermis, hidayete vesile olan ve hidayete erdiren” manalarinda Allah’u Teala kullanmistir. Bir missal vermek gerekirse, “hidayete ermis” manasinda Allah’u Teala Kehf suresinin 17. ayeti Kerimesinde söyle buyuruyor:

18/KEHF-17: …men yehdillâhu fe huvel muhted(muhtedi), ve men yudlil fe len tecide lehu veliyyen murþide.
…Allah kimi Kendine ulaþtýrsa o hidayete erer. Ve kim dalâlette ise onun için velî mürþid bulunmaz.


Hidayete vesile olan anlaminda Allah’u Teala’nin, Yasin Suresinin 21. ayeti kerimesini örnek olarak vere biliriz:

36/YASÝN-21: Ýttebiû men lâ yes'elukum ecren ve hum muhtedûn(muhtedûne).
(Tebliðinden dolayýgöz kırpma sizden ücret istemeyen, hidayete ermiþlere (mehdilere) tâbî olun.


Hidayete erdiren manasinda ise, her devirde mutalaka devrin Imami hidayete erdiren kisidir.
Her kavimde, bütün zaman parcalarinda Allah’u Teala’nin tayin ettigi kavim Resulleri vardir. Nahl 36’da Allah’u Teala bunu söylüyor.

16/NAHL-36: Ve le kad beasnâ fî kulli ummetin resûlen eni’budûllâhe vectenibût tâgût(tâgûte), fe minhum men hedallâhu ve minhum men hakkat aleyhid dalâleh(dalâletu),fe sîrû fîl ardý fanzurû keyfe kâne âkýbetul mukezzibîn(mukezzibîne).
Ve andolsun ki; Biz, bütün ümmetlerin (milletlerin, kavimlerin) içinde bir resûl beas ettik (hayata getirdik, vazifeli kýldýk). Allah’a kul olsunlar ve taguttan (insan ve cin þeytanlardan) içtinap etsinler (sakýnýp kurtulsunlar) diye. Onlardan bir kýsmýný, Allah hidayete erdirdi ve bir kýsmýnýn da üzerine dalâlet hak oldu. Artýk yeryüzünde gezin. Böylece yalanlayanlarýn akýbetinin, nasýl olduðuna bakýn (görün).


Allah’u Teala Isra suresinin 15. Ayeti Kerimesinde ise “Resul göndermez isek azab etmeyiz” buyurmaktadir.

7/ÝSRA-15: Menihtedâ fe innemâ yehtedî li nefsih(nefsihîgöz kırpma, ve men dalle fe innemâ yadýllu aleyhâ, ve lâ teziru vâziretun vizre uhrâ, ve mâ kunnâ muazzibîne hattâ neb’ase resûlâaglaresûlen).
Kim hidayete ererse kendi nefsi için hidayete erer. Kim de dalâlette ise dalâlette olmak onun aleyhinedir. Nezir’in (uyaran Resûl’ün) nezrettiðini (ikazýný, uyarýsýnýgöz kırpma yerine getirmeyenlerin (bu sebeple günah yüklenenlerin) günahlarýný; baþkalarý; yüklenmez. Bir resûl göndermedikçe (hiçbir kavme, hiç kimseye) azap etmeyiz.

Ve Ibrahim Suresinin 4. ayeti kerimesinde, her Resul Allah’in ayetlerini o kavimin lisani ile acikliyor demektedir.

14/ÝBRÂHÎM-4: Ve mâ erselnâ min resûlin illâ bi lisâni kavmihî li yubeyyine lehum, fe yudillullâhu men yeþâu ve yehdî men yeþâ’(yeþâu), ve huvel azîzul hakîm(hakîmu).
Hiçbir resûlümüz yoktur ki; Biz, onu kendi kavminin lisanýyla göndermiþ olmayalým. Onlara (kendi lisanlarýyla) beyan etsin (açýklasýn) diye.....

Allah’u Teala Hz. Musa’nin kaviminden hidayete erdiren bir toplulugun oldugunu Araf Suresinin 159. ayeti kerimesinde ifade ediyor:

7/A’RAF-159: Ve min kavmi mûsâ ummetun yehdûne bil hakký ve bihî ya’dilûn(ya’dilûne).
Ve Musa (A.S)’ýn kavminden bir ümmet vardýr. Hakk’a hidayet ederler. Ve onunla (hak ile) adaletle hükmederler.

Ve yine Yüce Rabbimiz “Yarattiklarimizdan bir topluluk varki , onlar Hidayete erdirirler” demektedir Araf 181’de:

7/A'RAF-181: Ve mimmen halâknâ ummetun yehdûne bil hakký ve bihî ya’dilûn(ya’dilûne).
Ve yarattýklarýmýzdan bir ümmet vardýr ki Hakk’a (Allah’a) hidayet ederler ve onunla adaleti (saðlarlar).

Öyleyse her dönemde mutlaka Hidayete vesile olan ve hidayete erdiren kisileri Allah’u Teala Kendisi tayin ediyor. Hidayet farz! Ve farz olan Hidayetin gerceklesmesi icin Hidayete vesile olan, Hidayete erdiren, Allah’in irsada memur ve mezun kildigi kisileri, Allah tayin ediyor.

Yüce Rabbimiz Bakara suresinin 38. ayeti Kerimesinde söyle buyuruyor:

2/BAKARA-38: Kulnahbitû minhâ cemîa(cemîan), fe immâ ye’tiyennekum minnî huden fe men tebia hudâye fe lâ havfun aleyhim ve lâ hum yahzenûn(yahzenûne).
Biz dedik ki: "Hepiniz oradan (aþaðýya) inin. Benden size (hangi zamanda yaþarsanýz yaþayýn) bir hidayetçi gelecektir. O zaman kim o hidayetçiye tâbî olursa, artýk onlarýn üzerine bir korku yoktur ve onlar mahzun da olmayacaklar.


Taha 123’de de ayni sekilde söyle buyuruyor:

20/TAHA-123: Kâlehbitâ minhâ cemîan ba'dukum li ba'dýn aduvv(aduvvun), fe immâ ye'tîyennekum minnî huden fe menittebea hudâye fe lâ yadýllu ve lâ yeþkâ.
Birbirinize düþman olarak, oradan hepiniz aþaðý inin. Benden size yaþadýðýnýz devrede hidayetim geldiði zaman, kim hidayetçime tâbî olursa o, dalâlette kalmaz ve þâkî de olmaz.


Nebi imamlarin sonuncusu sevgili Peygamber Efendimiz Muhammed Mustafa (s.a.v.) idi. Allah’u Teala Ahzab 40’da bunu acikliyor:

33/AHZAB-40: Mâ kâne muhammedun ebâ ehadin min ricâlikum, ve lâkin resûlallâhi ve hâtemen nebiyyin(nebiyyine), ve kânallâhu bi kulli þey’in alîmâaglaalîmen).
Muhammed, aranýzdan hiçbir erkeðin babasý deðildir. Fakat O, Allah’ýn Resûl’ü ve Nebîlerin Hatemidir, (sonuncusudur). Allah, herþeyi hakkýyla bilendir.

Hatemul Enbiya olmasi nedeniyle, Peygamber Efendimizden sonra asla Nebi Imam gelmiyecektir. Öyleyse ondan kiyamet gününe kadar, Allah’in devrin imami olarak vazifeli kildigi bütün Resuller Nebi degil Veli Resullerdir. Suanda Hidayet cagindayiz, Efendimiz Hidayet caginda vekaleten devrin Imamidir. Secde suresinin 24. ayeti Kerimesinde Allah söyle buyuruyor:

32/SECDE-24: Ve cealnâ minhum eimmeten yehdûne bi emrinâ lemmâ saberû, ve kânû bi âyâtinâ yûkýnûn(yûkýnûne).
Onlardan (insanlardan) imamlar kýldýk, emrimizle insanlarý hidayete erdirsinler diye, sabrýn sahibi olmalarýndan dolayý ve âyetlerimize (Allah'ýn âyetlerine) yakîn hasýl ettikleri için.

Iste Hidayet caginda, Ahir zamanda Allah’u Teala’nin vazifeli kildigi Mehdi Resul, Mehdi as.’dir ve devrin imamidir. Nitekim gelecegini Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v.) Peygamber Efendimiz bizlere müjdelemistir. Ve Mehdi as.’in gelecegine dahil Allah’in Kur’an ayetleri vardir. Yani ayetler ile sabittir Mehdi as.’in gelecegi. Allah’u Teala Ali Imran 81’de bunu söylüyor:

Ulul Azm Nebileri olan Hz. Nuh as., Hz. Ibrahim as., Musa as., Isa as. Ve hazreti Muhammed Mustafa (s.a.v.) Efendimize söyle buyurmaktadir:

3/AL-Ý ÝMRAN-81: Ve iz ehazallâhu mîsâkan nebiyyîne lemâ âteytukum min kitâbin ve hikmetin summe câekum resûlun musaddikun limâ meakum le tu’minunne bihî ve le tensurunneh(tensurunnehu), kâle e akrertum ve ehaztum alâ zâlikum ýsrî, kâlû akrarnâ, kâle feþhedû ve ene meakum mineþ þâhidîn(þâhidîne).
Hani o zaman ki; Allah, Nebîlerin (Peygamberlerin) MÝSAK’ini (yeminini) almýþtý: “Andolsun ki; size kitap ve hikmet verdim. Sizlerden sonra sizinle beraber bulunaný (Allah’ýn sizlere verdiði kitaplarýgöz kırpma tasdik eden Resûl gelince, O'na mutlaka îmân edecek ve O'na mutlaka yardým edeceksiniz. Bunu ikrar ettiniz mi, bu aðýr ahdimi üzerinize aldýnýz mý?” “Ýkrar ettik.” dediler. “Öyle ise þahit olun. Ben de sizinle beraber þahitlerdenim.” buyurdu.

Iste bütün Resullerin hitaminda, bu Resullerdeki serriati tasdik eden Hanif dininden baska bir din yoktur. Tasdik eden, acikliyan, Hidayet caginda devrin Imami, Efendi hz.’leri Mehdi as.’dir. 30 yildan beri bu aciklamayi yapiyor. Yetmez, Allah’u Teala Duhan suresinin 10-14. ayeti kerimelerinde de bu aciklamayi yapiyor.

44/DUHAN-10: Fertekýb yevme te’tîs semâu bi duhânin mubîn(mubînin).
Göklerin açýk bir dumanla kaplanacaðý günü gözetle.

44/DUHAN-11: Yagþân nâs(nâse), hâzâ azâbun elîm(elîmun).
(Öyle bir duman kigöz kırpma bütün insanlarý saracak elîm bir azaptýr.

44/DUHAN-12: Rabbenekþif annel azâbe innâ mu’minûn(mu’minûne).
Onlar “Rabbimiz” diyecekler. “Bu azabý bizden kaldýr, çünkü muhakkak ki biz mü’minleriz.”

44/DUHAN-13: Ennâ lehumuz zikrâ ve kad câehum resûlun mubîn(mubînun).
Onlar ibret almazlar. Onlara, andolsun ki apaçýk bir resûl geldi.

44/DUHAN-14: Summe tevellev anhu ve kâlû muallemun mecnûn(mecnûnun).
Sonra ondan yüz çevirdiler ve ona “öðretilmiþ deli” dediler.


Iste Allah bugünleri Peygamber Efendimize isaretlemis ve bugünlerde Mehdi as.’in vazifede olacagini müjdelemistir.

“Ümmetimin en hayirlisi Mehdi as.’dir” buyuruyor ve „en hayirliniz Kur’ani ögrenen ve ögretendir“ diyor Peygamber Efendimiz.

Ve en hayirli olan Kur’ani Kerim’i Allah’tan ögrenen ve bize ögreten Mehdi as. Efendi hz.’leridir.

Insanlar suanda Kur’ani unutmuslar. Gercekten Kur’anin yerine elyazma kitaplarini gecirmisler. Kur’an ayetlerinin yerine tecvidi gecirmisler. Hayatta olan insanlarin Kur’ana taabi olmalarinin yerine, sanki Kur’ani Kerim ölüler icin gelmis, ölüler icin getirilmis bir vaziyet almis.
Böyle olunca insanlar tamamen dinden uzaklasmis, Kur’an unutulmustur. Furkan 27-30. ayeti kerimelerinde bu böyle ifade ediliyor:

25/FURKAN-27: Ve yevme yeadduz zâlimu alâ yedeyhi yekûlu yâ leytenît tehaztu mear resûli sebîlâaglasebîlen).
Zalimlerin herbiri iki elini ýsýrdýðý o günde þöyle diyecekler: “Ne olurdu, O resûl ile beraber, sebîli (Allah’a ulaþtýran yolu) tutsaydým.”
25/FURKAN-28: Yâ veyletâ leytenî lem ettehýz fulânen halîlâaglahalîlen).
Yazýklar olsun bana, ne olurdu filâný dost edinmeseydim.
25/FURKAN-29: Lekad edallenî aniz zikri ba’de iz câenî, ve kâneþ þeytânu lil insâni hazûlâaglahazûlen).
Andolsun ki; bana Kur’ân gelmiþken o, beni zikirden saptýrdý. þeytan, insaný yalnýz býrakýr.
25/FURKAN-30: Ve kâler resûlu yâ rabbi inne kavmît tehazû hâzel kur’âne mehcûrâaglamehcûren).
Resûl dedi ki: “Yarab, kavmim Kur’ân’ý terkettiler.”


Öyleyse buradaki Resul’ün Peygamber Efendimizin olmasi mümkün degil cünkü onun döneminde Kur’an bütün boyutlariyla yasandi. Bu ayetlerde (Furkan 27-30) bahsi gecen Resul, baska bir Resul olmasi mümkün degil cünkü sözü gecen kitap Kur’ani Kerim, zikir, Kur’ani Kerim. Öyleyse her acidan bizzat buradaki Resul Mehdi as. oldugu, Allah’tan aldigi ögreti ile Kur’ani Kerimi acikliyacagi ama dinde Sadat ve Küberanin Zanlara taabi olup insanlari onun aciklamalarindan ali koyduklari, seytanin zikirden ali koydugunu Allah’u Teala ifade ediyor.

Simdi seytani Veli edinen bu zavalli insanlar kendilerini hidayette zannediyorlar. Araf suresinin 30. ayeti kerimesinde bu aciklaniyor:

7/A'RAF-30: Ferîkan hadâ ve ferîkan hakka aleyhimud dalâletu, innehumuttehazûþ þeyâtîne evliyâe min dûnillâhi ve yahsebûne ennehum muhtedûn(muhtedûne).

Bir kýsmý hidayete erdi ve bir kýsmýnýn üzerine dalâlet hak oldu. Muhakkak ki; onlar, Allah’tan baþka þeytanlarþ dostlar edindiler. Ve onlar kendilerinin hidayete erdiklerini zannediyorlar (hesap ediyorlar).

Bu insanlar seytani dost edinmisler ve insanlari Mehdi (a.s)' a karsi kiskirtiyorlar. Onun „Allah’a ulasmayi dileyin“ davetine, „ruh bize hayat verir, ruh vücudtan cikinca insan ölür, ancak ölümle insanin ruhu Allah’a ulasir“ diyorlar.

Allah’u Teala’da Tevbe 32 ve 33. ayetlerinde söyle buyuruyor:

9/TEVBE-32: Yurîdûne en yutfîû nûrallâhi bi efvâhihim ve ye'ballâhu illâ en yutimme nûrehu ve lev kerihel kâfirûn(kâfirûne).
(Onlar) aðýzlarý ile Allah’ýn nurunu söndürmeyi istiyorlar. Ve Allah, kâfirler kerih görseler bile nurunu tamamlamaktan baþka bir þey istemez.

9/TEVBE-33: Huvellezî ersele resûlehu bil hudâ ve dînil hakký li yuzhirehu aled dîni kullihî ve lev kerihel muþrikûn(muþrikûne).
Müþrikler kerih görseler bile; resûlünü, dîn üzerine, dînin bütününü (bütün özelliklerini) izhar etmesi (ortaya çýkarmasýgöz kırpma için hidayetle, hak dîn ile gönderen, O’dur.


Öyleyse suanda Hidayet cagindayiz, hidayet caginda devrin Imami Mehdi as. dýr.Hidayetle gelmistir. Hidayet, insan ruhunun dünya hayatinda Allah’a ulasmasidir. Insanlari 30 yildan beri Allah’a davet etmektedir. Allah’a ulasmayi dileyin demektedir. Dileyenlerin mutlaka ve mutlaka kurtulusa ulasacagi, dilemiyenlerin ise, özellikle sizler gibi, Mehdi hz. Lerine karsi cikanlarin kesinlikle gidecegi yer cehennemdir. Asiri gitmenizden dolayida mutlaka bu dünyada da azabi tadarsiniz. Bundan hic süpheniz olmasin.

Öyleyse Saidi Nursi hz.’lerininde isaretleriyle Efendi hz. Lerinin Mehdi as. Olduguna kesin aciklamalari var. Nitekim Said-i Nursi hz.’lerinin kitabinda evvela 96 yilinda show tv Programina, Yildirim Cavli’nin karsisina cikan “Temiz eller” programinda Mehdi hz.’leri idi.
Mehdi hz.’leri “kiyametin imami” olarak tanitilarak, insanlari ondan uzaklastirmaya calisti kendileri. Saidi Nursi hz.’leride Bakara 257’i ebced hesabiyla hesapliyarak, o dönemde kafirlerin dostu taguttur diyerek, bizzat Mehdi as.’in kimligininde ozaman cikacagini buyurmustur. Gercekten bu ayeti Kerine ebced hesabiyla hesaplandigi zaman “1414 hicr-i”, bunun miladi karsiligi 1996’ yilidir. Öyleyse Saidi Nursi hz. lerinin ifade ettigi tarih kesinlesmistir. Kesin olarak mehdi hz. lerine isaret edilmektedir.

Yine Tevbe suresinin 32. ayeti kerimesini Saidi Nursi hz.’leri ebced hesabi ile hesapliyarak 1424 hicr-i tarihi, miladi olarak 2004 yilina denk gelmektedir. Ve mehdi hz.’leri Agustosda

“Yeter Söz Allah’indir” programi ile, 28 senelik sir halindeki MIHR(Mehdi, Imam, Halife, Resul) kelimesinin sirrini acikliyarak, kimligi ile tamamen ortaya cikmistir. Saidi Nursi hz.’leri bunu söylemistir Kitaplarinda.

Gene Saidi Nursi hz. lerinin Mehdi as.’in hem Diyanet alaninda, hem Siyaset alaninda, hemde Saltanat alaninda 3 görev ile vazifeli oldugunu ifade etmistir aciklamalarinda. Gercektende Mehdi hz.’leri bu 3 alanda vazifelidir, önümüzdeki günler sizler bunu cok daha iyi ögreneceksiniz. Bekleyin, bizde sizinle birlikte bekliyenlerdeniz.

Öyleyse mehdi hz.’lerini yalancilikla sucluyanlar hesaplarini Allah’a vereceklerdir. Ama bizim yine acizane tavsiyemiz “Allah’a ulasmayi dileyin”, üzerinizdeki bu vebal batakligindan
Kurtulun. Kurtulmadiginiz takdirde ölümle birlikte gayy kuyusu sizi beklemektedir. Yetmez bundan öncede, dünya azabininda sizden uzak olmadiginida sakin ama sakin aklinizdan cikartmayin.

Bütün Resullerin hidayet ile gönderildigi, hidayete erdiren, vesile olan kisiler olduguna göre her Resul birer Mehdi'dir! kücük Mehdiler coktur ama birde Ahir zamanin büyük Mehdisi vardir, demektedir Saidi Nursi hz.'leri, ki bu büyük Mehdiye Allah büyük ilim verecektir ve bütün görevlerin hepsi ayni anda Kendisine verilecektir demektedir...
Yukardaki aciklamalarim ise Her Resulun bir Mehdi olduguna kanitliyor. Fakat o büyük Mehdi'ninde gelecegi "Resul" tabiri ile kullanilmistir. Bu gelecek olan Resullerin arasindan Allah Peygamber Efendimizden sonra birde "özel bir Resulü" anmaktadir Kur'anda (yani büyük Mehdi, ahir zamanin Mehdisi) ve Peygamber Efendimiz tarafindan müjdelenmistir ve Allah tarafindan görevlendirilmistir...
33/AHZAB-66: Yevme tukallebu vucûhuhum fîn nâri yekûlûne yâ leytenâ ata’nallâhe ve ata’ner resûlâ.
O gün, fizik vücutlarý ateþ içinde çevrilirken: “Vah biz de, keþke Allah’a ve Resûl’üne itaat etseydik!” derler.

33/AHZAB-67: Ve kâlû rabbenâ innâ ata’nâ sâdetenâ ve kuberâenâ fe edallûnes sebîl(sebîlâgöz kırpma.
Cehennemde olanlar derler ki: “Yarabbi, muhakkak ki; biz, sâdatlarýmýza (dînde ileri gidenlerimize) ve küberamýza (büyüklerimize) itaat ettik. Ve böylece Senin yolundan (Sýratý Mustakîm’inden) saptýk.

33/AHZAB-68: Rabbenâ âtihim dý’feyni minel azâbi vel anhum la’nen kebîrâaglakebîren).
Rabbimiz, onlara iki kat azap ver. Onlarý, büyük bir lânetle lânetle.”
Simdiki alkisladiginiz o sadat ve küberalara sonra lanetler okuyacaksiniz haberiniz yok cünkü bakiyor ama göremiyorsunuz, duyuyor ama isitemiyorsunuz ve idrak edemiyorsunuz!!!!
Resul’e itaat yerine Sadat ve Küberaya itaat ediyorsunuz...
Allah razý olsun.


Mesaj 1 kez düzenlendi. En son hidayete davet tarafından, 06.06.2007 - 11:43 tarihinde.
Gönderme Tarihi: 06.06.2007 - 11:13
hidayete davet üyenin diger mesajlarini ara hidayete davet üyenin Profiline bak hidayete davet özel mesaj arzu etmiyor hidayete davet üyeyi arkadas listeme ekle Yukari
Sayfa (2): (1) 2 weiter >
İmzalar göster - Konu olarak göster

Lütfen Seçiniz:  
Şu an Yok üye ve 807 Misafir online. En son üyemiz: Didem_
2243 üye ile 29.03.2024 - 11:40 tarihinde en fazla ziyaretçi online oldu.

[Admin | Moderator | Kıdemli Üye | Üye]
Dogum Gününüzü Tebrik Ederiz    Doğum gününüzü tebrik eder, sıhhat ve afiyet dolu ömür dileriz:
osman12 (77), vahvah71 (53), ssercan (50), sabr_yolcusu (56), Yorumsuz_91 (33), Asya6666 (62), angel (42), cankalemdar (39), meltem6666 (59), MeCaL (56), emiremre (44), ozdalomer (53), ayþeayd&#2.. (40), talha_34 (47), mhammettelo (43), leto18 (59), sinepuryan (42), Yalnizlik (39), BATAKLIK60 (55), kamil33 (54), hmfatih (62), Soldat34 (54), MrVoLKaN (37), yusuf kuyu (44), Yusuf_Adiyaman (53), farfarlone (41), Osman_20 (39), yunusemre_56 (58), eminecanersoy (46), eren.06 (60), tugba1986 (38), tanerok (41), MAHMUT2005 (48), musbaba18 (41), Bahar38 (40), ehhan ünlü (37), ard75 (68), ofliayhan61 (54), osman42 (45), enver66 (40), ayten66 (36), adem2007 (57), uludag64 (60), kadir ibraimi (35), Hace Türkistan (52), tufan03 (48), hasimpakirbaba (48), kuscu (60), ONUR45 (41), Allah_Asigi (41), _Hilal_ (40), aydin_yilmaz (42), cemil_keskin (64), cesurkagan (37)
Son 24 saatin aktif konuları - Top Üyeler
0

Copyright © ((( RAVDA.net )))  *  İrtibat   *   RAVDA Reklam Servisi   *   Tüm hakları saklıdır, izinsiz alıntı yapılamaz.
Sitemizde yayınlanan imzalı yazıların içeriğinden yazarları, forum ve yorumlardan ekleyen şahıslar sorumlu olup, kesinlikle sitemiz sorumlu değildir.
© by ((( RAVDA.net )))

Sayfa 0.69859 saniyede açıldı   

Reklamlardan
RAVDA sitesi
hiçbir şekilde
sorumlu değildir.