ivermectine ivermectine kaletra lopinavir ritonavir hydroxychloroquine seretide inhaler seretide rotacaps seretide serevent serocryptin seromycin serophene seropram seroquel servambutol servanolol servicillin serviclofen servispor servitet silagra sildalis sildenafil silvitra simcora simvasine simvast sinemet cr sinemet sinequan singulair sirdalud skinoren smap sortis spersanicol spiroctan sporanox starlix stocrin strattera stromectol suhagra force suhagra sumycin super avana
     
     

0
0
0
0
Forum Giris Giris Üyeler Ekibimiz Arama
Toplam Forum: 69     ***     Toplam Konu: 30100     ***     Toplam Mesaj: 148193
  
  Beni hatırla
Forum Anasayfa » Arama Sonuçları

7 Sonuç - Yeni Arama
Sayfa (1): (1)
Gönderen Mesaj
Konudaki Mesajlar: Konu icon Kahraman Türk Kadınları!!
f_erturk su an offline f_erturk  
Konu icon    Millî Mücadelede Anadolu Kadını
7 Mesaj

Millî Mücadele'nin destanlaþan birçok erkek kahramaný bilinir; ama kadýn kahramanlarý fazla bilinmemektir. Oysa Anadolu kadýný, Millî Mücadele'nin her safhasýnda vazifesini yerine getirmiþtir.

93 Harbi'nde Ruslarýn eline geçen Aziziye tabyalarýnýn kurtarýlmasýnda, Nene Hatun ismiyle nam salan Anadolu kadýný, Millî Mücadele'de battaniyeyi evlâdý yerine mermiye örten Kara Fatma'yla sembolleþiyordu. Anadolu kadýný evlâtlarýný çeþitli cephelerde savaþmasý için yetiþtiriyor gibiydi. O çoðu zaman, cepheye gönderdiði evladýnýn yüzünü bir daha görmüyordu. Ama o her þeyden önce bir anaydý; ana yüreði evlâtlarýn ölmesine tahammül edemiyordu. Merhametliydi ve merhameti herkesin evlâdýnaydý.

Hamdullah Suphi Tanrýöver, bir gün: "Anneciðim, gazetede okudum. Bir tabur asker donmuþ bir göl üzerinden geçerken buzlarýn altýnda kalmýþ." der. Bunun üzerine "Eyvah!" diye bir çýðlýkla karþýlaþýr Tanrýöver. Annesinin can evinden vurulduðunu görünce, onu yatýþtýrmak için, "Anneciðim yanlýþ anladýn, buzlar altýnda kalan Türk taburu deðil, Rus taburu..." deyince, annesi: "Olsun evlâdým. Sen daha baba olmadýn, evlât sevgisini belki bilmezsin. Ben dünyadaki bütün çocuklarýn annesiyim." der.

Merhameti bu derece yoðun olan Anadolu kadýný, vataný iþgale maruz kalýnca, soluðu cephede aldý. Yýllarca süren savaþlarda, babasýný, eþini veya oðlunu þehit vermiþ olan Anadolu kadýnlarý, vatanýn iþgal edilmesi üzerine mukaddes deðerlerinin muhafazasý için, kendisi de bizzat cepheye gidip savaþtý. Anadolu kadýný, yazdýðý destanýn 'cephe sayfasýnda' eksik olmasýn istiyordu. Millî Mücadele, Anadolu kadýnýnýn kahramanlýk hikâyeleriyle doludur:

Bu kahramanlardan biri Tayyar Kadýn'dýr. O, Osmaniye'nin Raziyeler Köyü'ndendi, asýl adý Rahime'dir. Tayyar Kadýn, Kilikya'da Albay Arif'in 11. Tümen'inde savaþmýþtý; 1920 Þubat'ýnda gönüllü milislerle Hasanbeyli Tüneli'nde Fransýzlara saldýrýp, onlardan seksen tüfek, iki makineli tüfek almýþlardý. Tayyar Kadýn, savaþta ölen iki kiþiyi de sýrtýnda taþýmýþtý. Çevikliðinden dolayý ona Tayyar Kadýn adý verilmiþti. 1920 Haziran’ýnda Osmaniye'de Fransýz istihkamýna yapýlan hücuma o önderlik etmiþti. Ve bu karargahýn önünde þehit düþmüþtü.

Millî Mücadele'deki kadýn kahramanlardan biri de Emire Ayþe Aliye'dir. "Birçok kiþide bulunmayan þecaatle, Aydýn'da duman ve kanlar içinde çiðnenmemek için boynundaki ziyneti satarak bir tüfek tedarik eden kadýn" diye anlatýlýyor Emire Ayþe Aliye. Kendisine, "Harbe niçin girdin?" diye sorulduðunda; "Yunan, Aydýn'a gelmeden önce altun paramý boynumdan atýp martini aldým ben. On beþ gün evvel düþman Nazilli'ye geçti. Geçtiði yerleri yakýp yýkmaya baþladý. Dayanamadým. Köylü, büyük adamlar, ‘Silâhý olan alsýn çýksýn.’ dedi. Aldým martini, ben de çýktým. Üç dört gün sonra harp baþladý. Köylü bana, ‘Ya martini bize ver, ya harbe git.’ dedi. Aldým martini, köyümden gittim." diyor.

Millî Mücadele'de savaþan kadýnlarýn yaný sýra, cephe gerisinde çalýþan adsýz kadýn kahramanlar da vardý. Fotoðraf karelerinden tanýdýðýmýz; omzunda top mermisi, kaðnýlarla cepheye mermi, mühimmat ve erzak götüren kadýnlarýn yaptýklarý destanlaþtýrýlacak iþlerdendir.

Anadolu kadýný cephedeki çalýþmalarýnýn yaný sýra, cephe gerisinde yardým toplama vb çalýþmalarda da erkeklerle yarýþmýþtýr. Bunlardan biri Hilal-i Ahmer'in (Kýzýlay), organize ettiði himmet toplantýsýnda görülür. Bu organizasyonda Ankara erkeklerinden bin lira toplanabilmiþti. Kadýnlardan daha az, en fazla yüz lira toplanabileceði tahmin ediliyordu. Ancak umulmayan bir þey olmuþtu. Kadýnlar bu konuda da erkeklerden geri kalmamýþ, bin lira toplamaya muvaffak olmuþlardý. Bu yardým toplantýlarýndan biri de, Kýz Öðretmen Okulu salonunda yapýlmýþtý. O toplantýda konuþma yapan Halide Edip toplantýya katýlanlardan birini þöyle anlatýyor: "Ben epeyce konuþtuktan sonra, basma entarili bir kadýn yanýma geldi. Anlaþýlan gözleri pek görmüyordu. 'Nerede, nerede?' diye sordu. Ben yanýna varýnca, kollarýný boynuma doladý. Kalbinin attýðýný duydum. 'Senin ne dediðini anladýðýmý söylemek istiyorum. Benim Darü'l-Muallimat'ta (Kýz Öðretmen Okulu) bir kýzým var. O da hizmet edecek. Ben fukara bir çamaþýrcý kadýným. Onu okutabilmek için her gün çalýþýyorum. O da bir gün öðretmen olacak. Benim oðlum Çanakkale' de þehit oldu. Aðlamýyorum. Ýþimi býrakmýyorum. Çünkü o zaman kýzýmý okutamam. Fakat, hep yeni savaþlardan söz ediyorsun. Çanakkale'de ölenleri hiç söylemedin!' dedi ve göðsünden bir lira çýkararak 'Hilâl-i Ahmer'in yaralýlarýna...' diye uzattý. Karþý karþýyaydýk. Birbirimizin gözünün içine bakýyorduk. Boynuna sarýldým. Yanaklarýndan öptüm ve gözlerimizden yaþlar boþandý."

Oðlunu Çanakkale'de kaybetmiþ, ancak vatanýnýn kurtulacaðýna olan inancýný kaybetmemiþti Anadolulu anne. Hayata dört elle sarýlmýþ, diþinden týrnaðýndan artýrdýðýyla çorbada tuzunun bulunmasýný istiyordu. Oðlunu þehitler ordusuna vermiþti, kýzýný muallimler ordusuna hazýrlýyordu, kendisi de var gücüyle çalýþýyordu. Savaþ devam ediyordu, hem de yýllardýr devam ediyordu. Balkan Harbi, Ýtalyan Harbi, Çanakkale, Galiçya, Sarýkamýþ, Yemen, Sina derken düþman Anadolu'nun içlerinde ilerliyordu. Erkekler cephede destanlar yazýyordu. Ancak hayat da devam ediyordu. Hem cephe gerisinde kalanlarýn, hem de cephedekilerin doyurulmasý gerekiyordu. Anadolu kadýný topraðý sürüyor, ekiyor, biçiyordu. Elleri yarýlmýþtý, ayaklarý nasýrlaþmýþtý, yüzü esmerleþmiþti. Tanrýöver, Halide Edip'le Anadolu kadýnýnýn bir karþýlaþmasýný þu þekilde nakletmektedir:

"Halide Edip, Millî Mücadele'nin baþýnda Kalaba Köyü'nden gelen bir kadýnýn yaz topraklarý gibi çatlamýþ ellerine dikkatlice bakmýþtý. Köylü kadýn bunu gördü ve 'Ýçerinin karýsýyým, dýþarýnýn erkeðiyim. Bu el yumuþak kalsýn, beyaz kalsýn olur mu?' dedi." Evet o eller beyaz kalamazdý, yumuþak kalamazdý. Çünkü o eller saban tutuyor, tarla sürüyordu. Tohum ekiyor, ekin biçiyordu. Mermi taþýyor, tetik basýyordu. Yaðmur-çamur, kar-kýþ demeden çalýþýyordu. Onun, elleriyle, kaþýyla, gözüyle, aðzýyla, burnuyla uðraþacak zamaný yoktu. Bu bilmediðinden deðildi. Elbette o da biliyordu, süslenmeyi, giyinmeyi, kuþanmayý. Ne zaman ne yapacaðýný biliyordu. ‘Gözün goca olursa süzersin, aðzýn goca olursa büzersin, burnun goca olursa nidersin?’ diyordu. Farkýndaydý elbette güzelliðin, güzelleþtirecek þeylerin. Ancak buna zaman kalmýyordu. Çünkü o kendi veciz ifadesiyle, ‘içerinin kadýný, dýþarýnýn erkeði’ idi.”

Anadolu kadýnýn katlanamayacaðý bir þey daha vardý: Dinine dil uzatýlmasý ve küfredilmesi. "Türk'ün Ateþle Ýmtihaný"ndan öðrendiðimiz kadarýyla, iþgal yýllarýnda azýnlýklar vapurlarda her zaman ikinci mevki için bilet aldýklarý halde birinci mevkide yolculuk yaparlarmýþ. Güçlerini iþgal kuvvetlerinden alýrlarmýþ. Yine bir defasýnda azýnlýk kadýnlarýndan biri, hâdise çýkarmýþtý. Biletine uygun yerde oturmak istemiyordu. Ýlgililer duruma müdahale edip onu biletine uygun yere gönderirken, o küfürler savuruyordu. Bundan sonrasýný Halide Edip'ten dinleyelim: "Çýkarken kadýnýn tekrar dine ve imana sövmesinden dolayý, o zamana kadar bir köþede oturan ihtiyar bir kadýn, birdenbire bayýldý. Çantamdaki kolonya ile baþýný, bileklerini ovdum. Biraz kendine geldi; fakat durmadan aðlýyordu. 'Benim gibi ak saçlý ve beþ vakit namazýnda bir kadýn dinine küfür edildiðini duyarsa ne yapabilir?’ diyordu.” Bunlarý diyor ve bir þey yapamamanýn üzüntüsüyle kahroluyor, buna dayanamayýp bayýlýyordu Anadolu kadýný. Evet bayýlmýþtý ninemiz. En güçsüzünün, en yaþlýsýnýn yaptýðý buydu. Dinine saldýrýlmasý bayýltacak kadar ýzdýrap veriyordu Anadolu kadýnýna.

Anadolu kadýný, kendi topraklarýnýn galip devletler tarafýndan iþgal edilmesine mânâ veremiyordu. Artýk üzerine gelinmesini istemiyor, rahat býrakýlmasýný istiyordu. Ancak onlar nifak tohumlarýný atýp gidiyorlar, tekrar geri geliyorlardý. Millet-i sadýkayý tahrik edip isyan ettiriyorlardý. Asýrlardýr sulh içinde yaþayan insanlarý birbirine düþman ediyorlardý. Fatma Nine, Yunanlýlarýn kendi köyünü yakmasý üzerine, "Bütün evleri yakmayýn, hiç olmazsa yaþayanlar için bir dam býrakýn, burada ne iþiniz var?" diye seslendiðini, ancak kendisine, "Bizi Avrope yolladý." dediklerini anlatýyor ve Halide Edip'e þunlarý söylüyor: "Bana bak kýzým, o Avrope denilen adama söyleyin, biz ona fenalýk etmedik. Biz biçare köylüleri rahat býraksýn."

Anadolu kadýný bayraðýna düþkündü. Nasýl düþkün olmasýn ki, bayrak, hürriyetin ve baðýmsýzlýðýn sembolüydü. Vatanýnda bayraklarý dalgalanmayan bir ülkenin esir olduðu aþikârdý. Bu kadýnlardan birisi, bayrak sevgisini “Türk'ün Ateþle Ýmtihaný” nda þöyle anlatýyor: "Yavrucuðum, ben Üsküp'ten beri beþ göç gördüm. Ay yýldýz nereye giderse peþinden gittim. Mutlaka onun altýnda ölmek istiyordum. Balkan Harbi'nden sonra Ýstanbul'dan çýktým. Anadolu'nun, Kâbe topraðý olduðuna inanýrdým ve oraya kâfirlerin gireceðine inanamazdým. Onlar gelince þaþýrdým. Bir mucize bekledim. Zafer haberi geldiði zaman Yunanlýlar hâlâ þehirdeydi. Ay yýldýz gelmeden ölmekten korkuyordum, sonunda bizimkilere kavuþtum. Ben onlara sarýldým, onlar bana sarýldý. Ay yýldýzýn arkasýndan geldiðimi söylediðim zaman beni bayraktarýn arkasýndan yürüttüler."

Anadolu kadýný, askerî savaþlarýn yerine, ekonomik, kültürel ve sosyal savaþlarýn yaþandýðý günümüzde de, kültürünün muhafazasýný temin için kolundakini, kulaðýndakini ve parmaðýndakini seve seve ortaya döküyor. Tarihteki hemcinsleri gibi, destansý sayfalara yenilerini ekliyor.


AYAKLARI ALTINDA CENNET VAAT EDÝLENLERTarihimizi zaferlerle süsleyen yüce þahsiyetleri yetiþtiren, cephelerde omuz omuza mücadele veren, ayaklarý altýnda cennet vaat edilen anneler;

Düþtü öne bu analar
Dilediler uyaralar
Bütün Türkler toplanýp
Memleketi kurtaralar
Kaðný ile cephaneyi,
Sýrtýmýzda erzakýný
Oðullarým biz taþýrýz
Ana hakký bu unutmayýz
Uyan ey Türk, uyan!
Türk yurduna girdi düþman
Doðurmuþtur seni anan
Bugün için ey Türk uyan!

Milli Þahlanýþýmýzda En Aktif Rol Yine Müslüman–Türk Analarýnýn



Mesaj 1 kez düzenlendi. En son f_erturk tarafından, 13.03.2008 - 03:42 tarihinde.
Gönderme Tarihi: 13.03.2008 - 03:38
f_erturk üyenin diger mesajlarini ara f_erturk üyenin Profiline bak f_erturk üyeye özel mesaj gönder f_erturk üyeyi arkadas listeme ekle Yukari
Konudaki Mesajlar: Osmanlı Sultanlarının Ehl-i Beyt sevgisi
f_erturk su an offline f_erturk  
Osmanlı Sultanlarının Ehl-i Beyt sevgisi
7 Mesaj
Osmanlý Sultanlarýnýn Ehl-i Beyt sevgisi
Sultan Ýkinci Abdülhamid Han, Peygamber efendimize olan tazim ve muhabbetini, Onun kutsal beldesine hizmetler götürerek ve Ýslam Birliði gayesini gerçekleþtirmeye çalýþarak göstermiþtir. Hicaz bölgesiyle münasebetleri kuvvetlendirmek ve mukaddes topraklarla aradaki mesafeyi kaldýrmak niyetiyle yaptýrdýðý Hicaz ve Baðdat Demiryolu, bunun en güzel örneði olmuþtur. Demiryolu yapýmýnýn Medine’ye ulaþtýðý esnada, Sultanýn verdiði þu çok özel talimat; onun, Ehl-i Beyt’in þahsýnda Peygamber efendimize olan sevgi, saygý ve baðlýlýktaki hassasiyetini göstermesi açýsýndan, eþine az rastlanýr müthiþ bir misaldir:
“Mümkün olan aletlerin üzerine keçeler sarýnýz ki, fazla gürültü olmasýn ve Ehl-i Beyt’in ve burada yatanlarýn mübarek ruhlarý rahatsýz olmasýn!..”
Kulaklarým bereketlensin
Sultan Abdülmecid Han son hastalýðýnda, yatakta oturamýyor, hep yatýyordu. Yalnýz, mühim þeyler okunup irade-i þahane alýnýyorduSýradaki bir yazý için, Medine halkýnýn bir dilekçesi okunacak denildi. (Durun, okumayýn, beni oturtun) buyurdu. Arkasýna yastýk konup, oturtuldu. (Onlar, Resulullah efendimizin komþularýdýr. O mübarek insanlarýn dilekçesini yatarak dinlemekten haya ederim. Ne istiyorlarsa, hemen yapýnýz! Fakat, okuyunuz da, kulaklarým bereketlensin!) buyurdu. Ertesi gün vefat etti.

Hadimül-haremeyn deyin
Yavuz Sultan Selim Han, Mýsýr’ý fethedip, hilafeti esaretten kurtarýnca, alýþkanlýkla kendisine de Sultanül-haremeyn diyen hatibi susturup, (Benim için, o mübarek makamlarýn hizmetçisi olmaktan daha büyük þeref olamaz. Bana Hadimül-haremeyn deyin) buyurmuþtur.
Surre alaylarý
Sultan Birinci Mehmed Han, Haremeyne her sene Surre alayý göndermek güzel âdetini çýkarmýþtýr.

Osmanlý padiþahlarýnýn her yýl hac mevsiminde Haremeyn-i þerifeyn ahalisine, zahidlere, mukaddes yerlerin ve hac yollarýnýn emniyetini saðlayan Mekke þeriflerine ve Hicaz bölgesinde yaþayanlara gönderdikleri para ve deðerli eþyalara surre; bunlarý götüren topluluða da surre alayý denirdi.

Her þeyin en güzelini Haremeyn-i þerifeyne layýk gören Osmanlýlar da, surre alaylarýnýn en güzellerini gönderdiler. Bu hizmet devletin yýkýlýþýna kadar en zor þartlarda bile devam ettirildi.

Gönderilirken, Kur’an-ý kerim ve na’tlar okunur, kurbanlar kesilir, buhûrdânlar yakýlýr, tekbir getirilir, dualar edilirdi. Receb ayýnýn on ikisinde Üsküdar’a geçirilen surre alayý halkýn coþkun sevgi gösterileri arasýnda yeni hediye katarlarý ve hacý adaylarýnýn da iþtiraký ile Hicaz’a doðru yoluna devam ederdi. Yol üzerinde bulunan beylerbeyi ve sancakbeyleri surrenin emniyetini temin etmekle mükelleftiler.

Surre alaylarýnýn sonuncusu 1915 yýlýnda gönderildi. Daha sonra Mekke Emirinin isyâný (1916) ve topraklarýn elden çýkmasý sebebiyle gönderilen surre alaylarý yerine ulaþamadý.


Yüzün sür kademine o gülün
Ýstanbul’da Sultan Ahmed Camiini yaptýran, Birinci Ahmed Han, Ýslamiyet’e ve Resulullah efendimize gönülden baðlý idi. Beytullahýn ve Hucre-i seadetin perdeleri Mýsýr’da dokunurdu. Ahmed han, Ýstanbul'da dokutup saygý ile göndermiþtir.

Bahtî mahlasýyla þiir de yazan Ahmed Han, Nakþ-ý kadem-i þerîf [Peygamber efendimizin mübarek ayak izi] þeklinde murassâ bir sorguç yaptýrmýþ, ortasýna da mavi mine üzerine altýnla kendisine ait þu mýsralarý yazdýrmýþtý:

N’ola tâcým gibi baþýmda götürsem dâim
Kadem-i resmini ol hazret-i þâh-ý Rüsülün
Göl-i gülzâr-ý nübüvvet o kadem sâhibidir.
Ahmedâ durma yüzün sür kademine o gülün.

Sultan Ahmed Han, Cuma ve Bayram günlerinde ve diðer mübarek günlerde baþýna bu sorgucu takardý.

Kimim var hazretinden gayrý
Sultan Ýkinci Mahmud Han’ýn, Hücre-i saadete hediye ettiði þamdanla birlikte gönderdiði aþaðýdaki yazý, Osmanlý sultanlarýnýn Resulullah efendimize olan hürmet ve muhabbetlerinin baþka bir vesikasýdýr.

Þamdan ihdaya eyledim cüret ya Resulallah!
Muradým der-i ulyaya hizmet, ya Resulallah!

Deðildir ravdaya þayeste, destaviz-i naçizim,
Kabulünle kýl ihsan u inayet, ya Resulallah!

Kimim var hazretinden gayrý, halim eyleyem i'lam,
Cenabýndandýr ihsan u mürüvvet, ya Resulallah!

Dahilek, el'eman, sad el- eman, dergahýna düþtüm,
Terahhüm kýl, bana eyle þefaat ya Resulallah!

Dü- alemde kýl istishab bu Han Mahmud-i Adliyi,
Senindir evvel ü âhýrda devlet ya Resulallah!


“Nakibü’l Eþraflýk” müessesesi
Devlet-i Âliye; Fahri Kâinat Efendimiz ve Onun kutlu soyu Ehl-i Beyt’e hürmet ve hizmetini, müesseseler kurarak da fiilen gösterme yoluna gitmiþtir. Sýnýrlarý dahilindeki, Peygamber nesebine mensup Seyyid ve Þerifleri tek tek kaydederek; her türlü ihtiyaç ve hizmetlerini görmek ve þecerelerini soy kütüklerine iþleyip muhafaza etmek için, özel olarak “Nakibü’l Eþraflýk” müessesesi ihdas etmiþ ve baþýna da Âl-i Beyt’e mensup “Nakibü’l Eþraf” isimli bir memur atamýþtýr.

Peygamber nesline baðlý olduðunu belgeleyenlere, birer berat verip kendilerini her çeþit vergiden muaf tutmuþtur. Bütün bu hürmet ve imtiyazlarla, topraklarýmýzda daðýnýk halde bulunan Seyyid ve Þeriflerin, huzur ve sükun içerisinde hayat sürmelerini amaçlamýþtýr.

Osmanlý, Nakibü’l Eþraflara hürmet ve ihtiramda o kadar ileri gitmiþtir ki, bazý padiþahlarýn Eyüp Sultan Türbesinde tertiplenen cülus merasimlerinde onlara, kýlýç dahi kuþattýrmýþtýr. Mesela, III. Ahmed, I. Mahmud ve III. Mustafa Han’a, Þeyhülislam ile beraber Nakibü’l Eþraf kýlýç kuþandýrmýþtýr. Cüluslarda, Osmanlý Sultanýna ilk önce, yine Nakibü’l Eþraf baðlýlýðýný arzedip dua etmiþtir. Savaþlarda ise, padiþahla beraber Nakibü’l Eþraf da sefere katýlýyor ve Hazret-i Peygamberin sancaðý dibinde yürüyordu. Sancak-ý Þerif’in Ýstanbul’dan sefere çýkýþýndan tekrar dönüþüne deðin, Nakibü’l Eþraf ile maiyetindeki bütün Seyyid ve Þerifler, tekbir ve salevat getiriyorlardý...

Gönderme Tarihi: 13.03.2008 - 03:32
f_erturk üyenin diger mesajlarini ara f_erturk üyenin Profiline bak f_erturk üyeye özel mesaj gönder f_erturk üyeyi arkadas listeme ekle Yukari
Konudaki Mesajlar: Konu icon Gönül Dostun Muhabbetini İster...Çay Bahane...
f_erturk su an offline f_erturk  
7 Mesaj

Bence sohbet, kardeþlerle sohbettir.
Sizlerle sohbet, Rahmetle sohbettir.
Kim demlerse demlesin farketmez aslýnda,
Bu pencerede sohbet, sürurla sohbettir.

Gönderme Tarihi: 13.03.2008 - 03:28
f_erturk üyenin diger mesajlarini ara f_erturk üyenin Profiline bak f_erturk üyeye özel mesaj gönder f_erturk üyeyi arkadas listeme ekle Yukari
Konudaki Mesajlar: Amİn DeRmİsİniz?
f_erturk su an offline f_erturk  
Amİn DeRmİsİniz?
7 Mesaj


Damlaya deryâlarýn vüs’atini bahþeden, zerreye güneþ olma istidâdýný veren âlemlerin Rabbi Allah'a hamd ü sena; varlýðýn çehresindeki perdeyi kaldýran, eþyanýn ruhunda meknî bulunan sýrlarý gün yüzüne çýkaran, yerle gök arasýndaki kopukluðu giderip bir kere daha arzý semâlara baðlayan ALLAH Rasûlü'ne, âline, ashabýna salât ü selam ediyor ve kapýsýnýn tozu-topraðý gözlerimize sürme Sultanlar Sultaný'nýn huzurunda bir kez daha iki büklüm olup yakarýyoruz:

Ey celâl ve ikram sahibi Yüce Rabbimiz! Bize ve bütün Müslümanlara karþý fitne ateþi tutuþturanlarýn, tutuþturup maddî-manevî müktesebâtýmýzý kül etmeye çalýþanlarýn ateþlerini söndür. Hayatýný Din’e hizmete vakfetmiþ masum insanlara karþý kinle, nefretle, hasetle, adavetle diþ bileyen amansýz zalimlerin yapmak istedikleri þerlere karþý Sen’in inayetine sýðýnýyoruz. Ehl-i iman hakkýnda kötülük düþünen insî-cinnî ne kadar zalim varsa, Sen bizi onlarýn þerlerinden ve tuzaklarýndan koru.. tahrip temsilcilerinin oyunlarýný boz ve emellerini gerçekleþtirmelerine fýrsat verme.. Seni tanýmaz, Peygamber bilmez, Din’e, diyanete saygý duymaz nâdanlarýn hilelerini baþlarýna dola, göz boyamalarýný ve saptýrmalarýný boþa çýkar; onlarýn entrikalarýna karþý saðlamlardan daha saðlam himayene bizi de al.

Ýhsan ve keremi bol Rabbimiz! Ayrýca, Sen’den haþyetle ürperen bir gönül, zikrinle hayatdâr bir dil, azametinin celalini idrak edebilecek bir akýl istiyor ve dileniyoruz. Bizi isimlerinin ve sýfatlarýnýn nurlarýyla nurlandýr; Sana kurbet kesbederek indinde ikrama mazhar olmuþ kullarýný zâhir-bâtýn bütün latifeleriyle bambaþka bir diriliþe erdirdiðin gibi bizi de ihya et; fazl u kereminin hazinelerinden, bize sürekli kaynayýp duran coþkun bir marifet ihsan buyur.. ve bizi Habîb-i Edîb’inle (sallallahu aleyhi ve sellem) beraber eyle.

Efendimiz Hazreti Muhammed’e, aile fertlerine ve bütün ashabýna salât ü selam ederek bunlarý Sen’den dileniyoruz, Rabbimiz...

Gönderme Tarihi: 13.03.2008 - 03:12
f_erturk üyenin diger mesajlarini ara f_erturk üyenin Profiline bak f_erturk üyeye özel mesaj gönder f_erturk üyeyi arkadas listeme ekle Yukari
Konudaki Mesajlar: Konu icon :)komik resimler :))
f_erturk su an offline f_erturk  
Konu icon    :)komik resimler :))
7 Mesaj





Gönderme Tarihi: 13.03.2008 - 03:05
f_erturk üyenin diger mesajlarini ara f_erturk üyenin Profiline bak f_erturk üyeye özel mesaj gönder f_erturk üyeyi arkadas listeme ekle Yukari
Konudaki Mesajlar: ...Gül Ve Diken...
f_erturk su an offline f_erturk  
...Gül Ve Diken...
7 Mesaj


Eðer Çekemezsen Gülün Nazýný

Ne Dikene Dokun Ne Gülü Ýncit,

Sahrada mecnun deðilsen,

Ne Leyla'yý çaðýr, ne çölü incit..


GÜL KOKAR, DÝKEN BATAR

"Abdülvehhâb-ý Gazzî", Allah adamlarýndan.

Saçtý sohbetleriyle devâmlý ilim, irfân.


Her hâli, insanlara olurdu ibret ve ders.

Hep "Güler yüzlü" idi, severdi Onu herkes.


Her nerede bir vaaz etse idi O halka,

“Günâh iþlememek”ten, bahsederdi mutlaka.


Bir gün de buyurdu ki: (Ey insan, aman sakýn!

Hiç günâh iþleme ki, yanarsýn sonra yârýn.


Günâh iþleyeceksen, sok elini "Ateþ"e.

Dayanabiliyorsan, o zaman günâh iþle.

Yok dayanamýyorsan, yapma o günâh iþi.

Zîrâ çok þiddetlidir Cehennemin ateþi.


Öyleyse ey insanlar, rastgele yaþamayýn.

"Ýslâm âlimleri"nden birini örnek alýn.


Her devirde, muhakkak vardýr böyle birisi.

O zâta tâbi olup, kurtarýn kendinizi.


Ýnsanlar arasýnda, böyle yüksek velîler,

Otlarýn arasýnda, sanki "Gül" gibidirler.


Lâkin unutmayýn ki kardeþlerim þunu da,

Yüzlerce "Diken" vardýr, her bir gül aðacýnda.


Zîrâ bu iþ böyledir, gül, olmaz hiç dikensiz.

Lâkin “Gül” zannetmeyin kendinizi hemen siz.

“Gül” kokar, “Diken” batar, olur mu ikisi bir?

Hattâ en büyük diken, kendini gül bilendir.


Bir mü'min kardeþini, üzdün ise bir iþte,

Elbetteki dikensin ve ona battýn iþte.


Sen, istediðin kadar "Gülüm" de, kim inanýr?

“Diken” gibi, herkesi edersin mutazarrýr.


Hakîkî bir müslümân, þudur ki ey insanlar!

Elinden ve dilinden, kimseye gelmez zarar.


“Yumuþak bir halý”ya benzer ki bir müslümân,

Üzerinde gezenler, incinmez aslâ ondan.


Korkmadan, çekinmeden yanýna varýr herkes.

Çünkü hep bilirler ki, Ondan hiç zarar gelmez.


O, kendini herkesten aþaðý, kötü bilir.

Aynaya baktýðýnda, kendisinden iðrenir.


Deðil ki bir mü'minden "Uyuz köpek"ten hattâ,

Bile o, kendisini üstün görmez hayatta.


Bir “Karýnca”yý bile incitmekten çekinir.

Bilir ki hayvan hakký, kul hakký'ndan çetindir.


Hiç bir icraatýný, iyi görmez o zinhâr.

Ýbâdet yapsa bile, eder tövbe istiðfâr.


Ýyi iþlerine de, bulur bir hatâ, kusûr.

Çünkü o, ancak böyle bulur râhat ve huzûr.


Dîne hizmet etse de, kendinden bilmez aslâ.

Emredilen iþleri, icrâ eder “Ýhlâs”la.


Hizmeti çok olsa da, yine boynu büküktür.

"Elimden çýkar" diye, endîþesi büyüktür.

Bunun için, Rabbine yalvarýr ki her dâim:

(Yâ Rabbî, bu hizmeti elimden alma benim.)

Gönderme Tarihi: 13.03.2008 - 02:55
f_erturk üyenin diger mesajlarini ara f_erturk üyenin Profiline bak f_erturk üyeye özel mesaj gönder f_erturk üyeyi arkadas listeme ekle Yukari
Konudaki Mesajlar: Selamün Aleyküm
f_erturk su an offline f_erturk  
Selamün Aleyküm
7 Mesaj
Çümleden Selamun Aleykum kardeþlerim Allah ýn selamý,rahmeti ve bereketi üzerinize olsun SELAM VE DUA ÝLE..Fatih ERTÜRK...
Gönderme Tarihi: 13.03.2008 - 02:39
f_erturk üyenin diger mesajlarini ara f_erturk üyenin Profiline bak f_erturk üyeye özel mesaj gönder f_erturk üyeyi arkadas listeme ekle Yukari
Sayfa (1): (1)
İmzalar göster - Konu olarak göster

Lütfen Seçiniz:  
Şu an Yok üye ve 648 Misafir online. En son üyemiz: Didem_
2243 üye ile 29.03.2024 - 11:40 tarihinde en fazla ziyaretçi online oldu.

[Admin | Moderator | Kıdemli Üye | Üye]
Dogum Gününüzü Tebrik Ederiz    Doğum gününüzü tebrik eder, sıhhat ve afiyet dolu ömür dileriz:
kilimlili67 (47), EnToRia (39), cihankarasan (56), rahmali (60), beyazyol (44), hmurat (50), Sweet-Bircan (31), calinan_kalp (43), bobmalley (34), kerim71 (50), talip-ibrahim (38), kan-ka (50), behlül72 (52), n.nakla61 (40), yasinbirel80 (44), zuhre yildirim (44), SnNmMc (37), tarik82 (42), akin123 (37), MertTurk (43), *hira* (35), zaferburgu (49), mademney (42), esli (61), sipahii (43), gokhan (46), ISLAM_GUNESI (40), veteriner54 (42), meryem03 (40), engino (46), yol_cu (42), koyuncu339 (39), fizikcimrt (49), fgdibo (36), salem (46)
Son 24 saatin aktif konuları - Top Üyeler
0

Copyright © ((( RAVDA.net )))  *  İrtibat   *   RAVDA Reklam Servisi   *   Tüm hakları saklıdır, izinsiz alıntı yapılamaz.
Sitemizde yayınlanan imzalı yazıların içeriğinden yazarları, forum ve yorumlardan ekleyen şahıslar sorumlu olup, kesinlikle sitemiz sorumlu değildir.
© by ((( RAVDA.net )))

Sayfa 0.54434 saniyede açıldı   

Reklamlardan
RAVDA sitesi
hiçbir şekilde
sorumlu değildir.