0
0
0
0
Forum Giris Giris Üyeler Ekibimiz Arama
Toplam Forum: 69     ***     Toplam Konu: 30100     ***     Toplam Mesaj: 148193
  
  Beni hatırla
Forum Anasayfa » D İ N / İ S L A M » DİĞER DİNİ KONULAR » Türkiye'deki Kur'an Meallerinde Hidayet Nasıl Gizlenerek Yok edilmiş..

önceki konu   diğer konu
1 okunmamış mesaj mevcut (Acik)
Sayfa (1): (1)
Gönderen
Mesaj
hidayete davet su an offline hidayete davet  
Türkiye'deki Kur'an Meallerinde Hidayet Nasıl Gizlenerek Yok edilmiş..
35 Mesaj -
KUR’ÂN-I KERÝM MEALLERÝNDE ÝSLÂM’IN 7 SAFHASININ UNUTULMASIYLA HÝDAYET NASIL GÝZLENMÝÞ ve YOK EDÝLMÝÞTÝR?

Allahû Tealâ’nýn kâinatta en çok sevdiði mahlûk insandýr. Çünkü Allahû Tealâ dünyayý insan için yarattýðýný söylüyor. Kâinatý da insan için yarattýðýný söylüyor ve insanýn emrine verdiðini söylüyor. Ýþte bu en çok sevdiði mahlûkundan Allahû Tealâ onun mutlu olmasýndan baþka bir þey istemiyor. Ýstediði þey sadece biz insanlarýn mutluluðu.

Allahû Tealâ bu mutluluðu dünya ve cennet saadeti olarak ikiye ayýrmýþ ve herbirini þekle baðlamýþ. Bir insanýn cennet saadetine ulaþabilmesi için Allah’a ulaþmayý dilemesi lâzým. Bu kurtuluþtur. Daha sonra da Allah’a ezelde verdiði üç vücudunun ve iradesinin yeminini yerine getirmesi lâzým.

Ýþte bu yeminlerden birincisi, nefsimizin Allah’a verdiði yemindir. Mudessir Suresinin 38, 39, 40. âyet-i kerimelerinde Allahû Tealâ buyuruyor ki:

74/MUDESSÝR-38: Kullu nefsin bimâ kesebet rehîneh(rehînetun).
Bütün nefsler, iktisap ettikleri dereceler itibariyle rehinedirler.

74/MUDESSÝR-39: Ýllâ ashâbel yemîn(yemîni).
Yemin sahipleri (yeminlerini yerine getiren nefsler) hariç.

74/MUDESSÝR-40: Fî cennât(cennâtin), yetesâelûn(yetesâelûne).
Onlar cennette olacaklar. Birbirlerine sorarlar.

Fizik vücudumuzun Allah’a verdiði yemin, ahd adýný alýyor. Yasin Suresinin 60 ve 61. âyet-i kerimelerinde Allahû Tealâ ahdimizden bahsediyor. Diyor ki:

36/YASÝN-60: E lem a’had ileykum yâ benî âdeme en lâ ta’budûþ þeytân(þeytâne), innehu lekum aduvvun mubîn(mubinun).
Ey Âdemoðullarý! Ben, sizlerden þeytana kul olmayacaðýnýza dair ahd almadým mý? Muhakkak ki; o (þeytan), size apaçýk bir düþmandýr.


36/YASÝN-61: Ve eni’budûnî, hâzâ sýrâtun mustekîm(mustekîmun).
Ve Ben, sizden Bana kul olmanýza (dair ahd almadým mý?) Bu da Sýratý Mustakîm (üzerinde bulunmak)týr.

Ruhumuzun Allah’a verdiði misak ise Rad Suresinin 20 ve 21. âyet-i kerimelerinde dizayn edilmiþ. Diyor ki Allahû Tealâ:

13/RAD-20: Ellezîne yûfûne bi ahdillâhi ve lâ yenkudûnel misâk(misâka).
Onlar, Allah’ýn ahdini ifa ederler (ruhlarýný, vechlerini, nefslerini ve iradelerini Allah’a teslim ederler). Ve misaklerini (diðer teslimlerle birlikte iradelerini de Allah’a teslim edeceklerine dair misaklerini) bozmazlar.


13/RAD-21: Vellezîne yasýlûne mâ emerallâhu bihî en yûsale ve yahþevne rabbehum ve yehâfûne sûel hisâb(hisâbi).
Ve onlar Allah’ýn (ölümden evvel), Allah’a ulaþtýrýlmasýný emrettiði þeyi (ruhlarýnýgöz kırpma, O’na (Allah’a) ulaþtýrýrlar. Ve Rab’lerine karþý huþû duyarlar ve kötü hesaptan (cehenneme girmekten) korkarlar.

Ýrademizin Allah’a verdiði misak ise Maide Suresinin 7. ve Rad Suresinin 20. âyet-i kerimelerinde dizayn edilmiþ. Diyor ki Allahû Tealâ:

5/MAÝDE-7: Vezkurû ni’metellâhi aleykum ve mîsâkahullezî vâsekakum bihî iz kultum semi’nâ ve ata’nâ vettekûllâh(vettekûllâhe) innallâhe alîmun bizâtis sudûr(sudûri).
Allah’ýn, sizin üzerinizdeki ni’metini ve “iþittik ve itaat ettik” dediðiniz zaman, onunla sizi baðladýðý misakinizi hatýrlayýn. Allah’a karþý takva sahibi olun. Çünkü; O, göðüslerde (sinelerde) olaný bilir.

13/RAD-20: Ellezîne yûfûne bi ahdillâhi ve lâ yenkudûnel misâk(misâka).
Onlar, Allah’ýn ahdini ifa ederler (ruhlarýný, vechlerini, nefslerini ve iradelerini Allah’a teslim ederler). Ve misaklerini (diðer teslimlerle birlikte iradelerini de Allah’a teslim edeceklerine dair misaklerini) bozmazlar.

Ýþte böylece Allah’a verdiðimiz yeminimiz, misakimiz, ahdimiz ve irademizin misaki Kur’ân-ý Kerim’de þekillendirilmiþ.

Ezelde, Allahû Tealâ ruhumuzdan da nefsimizden de fizik vücudumuzdan da irademizden de yeminler, misakler, ahdler almakla kalmamýþ, bunlarýn hepsini üzerimize farz kýlmýþ.

Bu kitabýmýzda sadece bir grup farzlardan size bahsetmek istiyoruz. Bu da ruhumuzun Allah’a verdiði misakin farzlarý. Allahû Tealâ yeminlerimizin hepsini birden Maide Suresinin 7. âyeti kerimesinde üzerimize farz kýlmýþ, diyor ki:

5/MAÝDE-7: Vezkurû ni’metellâhi aleykum ve mîsâkahullezî vâsekakum bihî iz kultum semi’nâ ve ata’nâ vettekûllâh(vettekûllâhe) innallâhe alîmun bizâtis sudûr(sudûri).
Allah’ýn, sizin üzerinizdeki ni’metini ve “iþittik ve itaat ettik” dediðiniz zaman, onunla sizi baðladýðý misakinizi hatýrlayýn. Allah’a karþý takva sahibi olun. Çünkü; O, göðüslerde (sinelerde) olaný bilir.

Görülüyor ki Allahû Tealâ bu âyet-i kerime ile bizi, ruhumuzun Allah’a ulaþmasý konusunda da, yeminlerimizle de baðlamýþ. En’am Suresinin 152. âyet-i kerimesinde Allahû Tealâ: “Allah ile olan yeminlerinizin hepsini yerine getirin.” buyuruyor.

Üç yeminimiz birden ikinci defa farz kýlýnmýþ. Neticede Allahû Tealâ’nýn bu hususu 12 defa üzerimize farz kýldýðýný görüyoruz:

1- 39/ZUMER-54: Ve enîbû ilâ rabbikum ve eslimû lehu min kabli en ye’tiyekumul azâbu summe lâ tunsarûn(tunsarûne).
Ve Rabbinize (Allah’a) yönelin (ruhunuzu Allah’a ulaþtýrmayý dileyin)! Ve size azap gelmeden önce O’na (Allah’a) teslim olun (ruhunuzu, vechinizi, nefsinizi, iradenizi Allah’a teslim edin). Sonra yardým olunmazsýnýz.

2- 30/RUM-31: Munîbîne ileyhi vettekûhu ve ekîmûs salâte ve lâ tekûnû minel muþrikîn(muþrikîne).
O’na (Allah’a) yönelin (Allah’a ulaþmayý dileyin) ve takva sahibi olun. Ve namazý ikame edin (namaz kýlýn). Ve (böylece) müþriklerden olmayýn.

3- 51/ZARÝYAT-50: Fe firrû ilâllâh(ilâllâhi), innî lekum minhu nezîrun mubîn(mubînun).
Öyleyse Allah'a kaç (Allah'a ulaþ, Allah'a sýðýn). Muhakkak ki ben, sizin için (ondan), apaçýk bir uyarýcýyým.

4- 31/LOKMAN-15: Ve in câhedâke alâ en tuþrike bî mâ leyse leke bihî ilmun fe lâ tutý’humâ ve sâhibhumâ fîd dunyâ magrûfen vettebi’ sebîle men enâbe ileyy (ileyye), summe ileyye merciukum fe unebbiukum bi mâ kuntum ta’melûn (ta’melûne).
Bilgin olmayan bir þey hakkýnda, þirk koþman için seninle mücâdele ederlerse, ikisine de itaat etme! Ve dünyada onlara güzellikle sahip ol. Bana yönelenlerin (ruhunu Allah'a ulaþtýrmayý dileyenlerin) yoluna tâbî ol. Sonra dönüþünüz Banadýr. O zaman yaptýðýnýz þeyleri size haber vereceðim.

5- 10/YUNUS-25: Vallâhu yed'û ilâ dâris selâm(selâmi), ve yehdî men yeþâu ilâ sýrâtin mustekîm(mustekîmin).
Ve Allah, teslim (selâm) yurduna davet eder ve (teslim yurduna, Zat'ýna ulaþtýrmayýgöz kırpma dilediði kimseyi, Sýratý Mustakîm’e ulaþtýrýr.

6- 73/MUZEMMÝL-8: Vezkurisme rabbike ve tebettel ileyhi tebtîlâaglatebtîlen).
Rabbinin (Allah’ýn) ismiyle zikret ve herþeyden kesilerek O’na (Allah’a) dön (ulaþ, vasýl ol).

7- 13/RAD-21: Vellezîne yasýlûne mâ emerallâhu bihî en yûsale ve yahþevne rabbehum ve yehâfûne sûel hisâb(hisâbi).
Ve onlar Allah’ýn (ölümden evvel), Allah’a ulaþtýrýlmasýný emrettiði þeyi (ruhlarýnýgöz kırpma, O’na (Allah’a) ulaþtýrýrlar. Ve Rab’lerine karþý huþû duyarlar ve kötü hesaptan (cehenneme girmekten) korkarlar.

8- 42/ÞURA-47: Ýstecîbû li rabbikum min kabli en ye’tiye yevmun lâ meredde lehu minallâh(minallâhi), mâ lekum min melcein yevme izin ve mâ lekum min nekîr(nekîrin).
Rabbinize icabet edin (Allah’a ulaþmayý dileyin), Allah tarafýndan geri döndürülmeyecek olan günün gelmesinden önce. Ýzin günü, sizin için bir sýðýnak yoktur. Ve sizin için bir inkâr yoktur (yaptýklarýnýzý inkâr edemezsiniz).

9- 89/FECR-28: Ýrciî ilâ rabbiki râdýyeten mardýyyeh(mardýyyeten).
Allah’tan razý ol ve Allah’ýn rýzasýný kazan. (Ey ruh!) Allah’a (Rabbine) geri dönerek ulaþ.

10- 6/EN'AM-152: Ve lâ takrebû mâlel yetîmi illâ billetî hiye ahsenu hattâ yebluga eþuddeh(eþuddehu), ve evfûl keyle vel mîzâne bil kýst(kýstýgöz kırpma, lâ nukellifu nefsen illâ vus’ahâ ve izâ kultum fa’dilû ve lev kâne zâ kurbâ, ve bi ahdillâhi evfû, zâlikum vassâkum bihî leallekum tezekkerûn(tezekkerûne).
Yetimin malýna, o en kuvvetli çaðýna gelinceye kadar, en güzel þekliyle olmadýkça yaklaþmayýn. Ölçü ve tartýyý adaletle yerine getirin. Kimseyi gücünün dýþýnda (bir þey ile) sorumlu tutmayýz. Söylediðiniz zaman, yakýnýnýz olsa bile, artýk adaletle söyleyin. Allah’ýn ahdini yerine getirin (ifa edin). Böylece tezekkür edersiniz diye, (Allah) iþte böyle, size onunla vasiyet (emir) etti.

11- 4/NÝSA-58: Ýnnallâhe ye’murukum en tueddûl emânâti ilâ ehlihâ ve izâ hakemtum beynen nâsi en tahkumû bil adl(adli), innallâhe niýmmâ yeýzukum bih(bihîgöz kırpma, innallâhe kâne semîan basîrâaglabasîran).
Muhakkak ki Allah, emanetleri sahibine teslim etmenizi emreder. Ýnsanlar arasýnda hakemlik ettiðiniz zaman adaletle hükmetmenizi emreder. Muhakkak ki Allah, bununla size ne güzel öðüt veriyor. Ve muhakkak ki Allah, iþiten ve görendir.

12- 5/MAÝDE-7: Vezkurû ni’metellâhi aleykum ve mîsâkahullezî vâsekakum bihî iz kultum semi’nâ ve ata’nâ vettekûllâh(vettekûllâhe) innallâhe alîmun bizâtis sudûr(sudûri).
Allah’ýn, sizin üzerinizdeki ni’metini ve “iþittik ve itaat ettik” dediðiniz zaman, onunla sizi baðladýðý misakinizi hatýrlayýn. Allah’a karþý takva sahibi olun. Çünkü; O, göðüslerde (sinelerde) olaný bilir.

Görülüyor ki, Allahû Tealâ ruhumuzun biz ölmeden evvel Allah’a ulaþmasýný üzerimize tam 12 defa farz kýlmýþ. Ýþte bu farz ruhumuzun biz ölmeden evvel vücudumuzdan ayrýlýp Sýratý Mustakîm üzerinden yapacaðý seyr-i sülûk adlý bir yolculukla Allah’a ulaþmasýdýr. Ölümden sonra herkesin ruhu Allah’a ulaþýr. Konumuz bu deðil. Konumuz, ölmeden evvel insan ruhunun Allah’a ulaþmasý. Ýþte böyle bir olayýn gerçekleþmesini dilemek bile bir insaný mutlaka cennet saadetinin sahibi yapar. Çünkü ruhun ölmeden evvel Allah’a ulaþmasýný dilemek kiþiyi takva sahibi kýlar. Ýþte Rum Suresinin 31. âyet-i kerimesi:

30/RUM-31: Munîbîne ileyhi vettekûhu ve ekîmûs salâte ve lâ tekûnû minel muþrikîn(muþrikîne).
O’na (Allah’a) yönelin (Allah’a ulaþmayý dileyin) ve takva sahibi olun. Ve namazý ikame edin (namaz kýlýn). Ve (böylece) müþriklerden olmayýn.

Bir insanýn takva sahibi olmasý demek ki ruhunu Allah’a ulaþtýrmayý dilemesi ile mümkün. Hem Al-i Ýmran Suresinin 15. âyet-i kerimesi, hem de Al-i Ýmran Suresinin 198. âyet-i kerimesi, mutlaka takva sahibi olanlarýn hepsinin Allah’ýn cennetine gireceðini gösteriyor. Öyleyse kim ruhunu ölmeden evvel Allah’a ulaþtýrmayý dilerse, o takva sahibi olur ve takva sahiplerini Allahû Tealâ cennetine alacaðýna göre mutlaka Allah’ýn cennetine girer. Bu birinci hidayettir.

Ruhu ölmeden evvel Allah’a ulaþtýrmak emri Kur’ân-ý Kerim’de hidayet kavramýyla anlatýlýyor. Üç âyet-i kerime kesin bir þekilde hidayeti anlatýyor bize. Diyor ki Allahû Tealâ Al-i Ýmran-73’te:

3/AL-Ý ÝMRAN-73: Ve lâ tu’minû illâ li men tebia dînekum, kul innel hudâ hudallâhi en yu’tâ ehadun misle mâ ûtîtum ev yuhâccûkum inde rabbikum, kul innel fadla bi yedillâh(yedillâhi), yu’tîhi men yeþâ’(yeþâu), vallâhu vâsiun alîm(alîmun).
Ve sizin dîninize tâbî olandan baþka kimseye inanmayýn. (Habibim) de ki: “Hiç þüphesiz HÝDAYET, Allah’ýn (Kendisine) ulaþtýrmasýdýr. (Ýnsan ruhunun ölümden evvel Allah’a ulaþmasýdýr.) Size verilenin bir benzerinin baþka birine verilmesi (sebebiyle mi) veya Rabbinizin katýnda (sizlerle) tartýþacaklarý için mi (böyle söylüyorsunuz)?” De ki: “Hiç þüphesiz fazl, Allah’ýn elindedir. Onu dilediðine verir.” Ve Allah, Vâsi’un Alîm’dir. (Allah herþeyi kuþatan ve herþeyi bilendir.)

Bakara-120 þöyle söylüyor:

2/BAKARA-120: Ve len terdâ ankel yahûdu ve len nasârâ hattâ tettebia milletehum kul inne hudâllâhi huvel hudâ ve leinitteba’te ehvâehum ba’dellezî câeke minel ilmi, mâ leke minallâhi min veliyyin ve lâ nasîr(nasîrin).
Sen onlarýn dînine tâbî olmadýkça (uymadýkça) ne yahudiler ve ne de hristiyanlar senden (asla) razý olmazlar. De ki: “Muhakkak ki Allah’a ulaþmak (var ya) iþte o, hidayettir.” Sana gelen bunca ilimden sonra eðer onlarýn hevalarýna uyarsan andolsun ki; Allah’tan sana ne bir dost ve ne de bir yardýmcý olur.

Kehf-17’de ise ifadesi þöyle:

18/KEHF-17: Ve tereþ þemse izâ taleat tezâveru an kehfihim zâtel yemîni ve izâ garabet takrýduhum zâteþ þimâli ve hum fî fecvetin minh(minhu), zâlike min âyâtillâh(âyâtillâhi), men yehdillâhu fe huvel muhted(muhtedi), ve men yudlil fe len tecide lehu veliyyen murþidâaglamurþiden).
Ve güneþin doðduðu zaman maðaralarýnýn sað tarafýndan geldiðini ve battýðý zaman sol taraftan onlarýn yanlarýndan geçtiðini görürsün. Ve onlar, onun (maðaranýn) geniþ sahasý içinde bulunuyorlardý. Ýþte bu, Allah’ýn âyetlerinden (mucizelerinden)dir. Allah, kimi Kendisine ulaþtýrýrsa, iþte o hidayete ermiþtir. Ve kimi dalâlette býrakýrsa (kim Allah’a ulaþmayý dilemezse) artýk onun için velî mürþid (irþad eden evliya) bulunmaz.

Âyet-i kerimelerden çýkardýðýmýz sonuç o ki: Hidayet açýk ve kesin bir þekilde Kur’ân-ý Kerimimiz’e göre “insan ruhunun o kiþi ölmeden evvel Allah’a ulaþmasý”dýr. Ýþte bu hidayet son derece önemli bir kavram... Ve biz Türkiye’de mevcut 22 tane Kur’ân-ý Kerim mealinde hidayet kavramýnýn “insan ruhunun Allah’a ulaþmasý” þeklinde deðil, “doðru yol” olarak vasýflandýrýldýðýný ve hep böyle tekrar edildiðini görüyoruz. Yani bir insanýn ruhunu Allah’a ulaþtýrarak cennete ulaþacaðý kesin bir vetire olmasýna karþýlýk, insanlarýn 14 asýrda yazdýklarý kitaplarla Kur’ân-ý Kerim’deki hidayet kavramýný yok ettiklerini ve insan ruhunun Allah’a ulaþmasý demek olan hidayet kavramýný doðru yol olarak Türkçeleþtirdiklerini görüyoruz. Kaldý ki Sýratý Mustakîm için de þu bizim 22 tane Kur’ân-ý Kerim meali doðru yol tabirini kullanýyor. Ýrþad için de yine doðru yol tabirini kullanýyor.

Öyleyse burada açýk bir hükümle karþý karþýyayýz; 14 asýrda hidayet kavramý deðiþtirilmiþtir. Kavram, ölmeden evvel insan ruhunun Allah’a ulaþtýrýlmasý olan esas mânâsýndan saptýrýlmýþ ve doðru yol isimli bir þekle sokulmuþtur. Doðru yol ise müphem bir kavramdýr. Herkese göre ayrý bir doðru yol olabilir. Meselâ Ýslâm’ýn 5 þartýyla amel etmek doðru yol olarak deðerlendiriliyor. Ýslâm’ýn 5 þartýyla hiç kimse cennete giremez.

Ve böylece hidayet kavramý insanlarý cennet saadetine ulaþtýracak olan temel kavram olmaktan çýkartýlmýþtýr. Cehenneme ulaþtýran bir kavram olmuþtur.

Yukarýdan beri anlattýðýmýz âyet-i kerimeler açýk bir þekilde gösteriyor ki, kim ruhunu ölmeden evvel Allah’a ulaþtýrmayý dilerse o kiþinin gideceði yer mutlaka cennettir. Ruhunu Allah’a ulaþtýrýrsa daha üst cennetlere gider. Ama hidayet kavramýný ruhun ölmeden evvel Allah’a ulaþmasý deðil de, doðru yol olarak aldýðýmýz zaman herkesin kendisini doðru yolda görmesi kaçýnýlmaz bir sonuç olmaktadýr. Böylece hidayet kavramýnýn insanlarý Allah’a ulaþtýran bir kavram olmaktan çýkartýldýðýný, yani insanlarý cennete ulaþtýracak olan temel mefhum olmaktan çýkartýldýðýný görüyoruz. Böylece hidayet kavramý gizlenmiþ ve insanlarýn cennete ulaþmasý önlenmiþtir. Ýþte bu kitap bu maksatla yazýldý. Hidayet kavramýný gizlemek Allahû Tealâ’ya göre büyük bir suçtur.

Bakara Suresinin 159. âyet-i kerimesinde Allahû Tealâ buyuruyor:

2/BAKARA-159: Ýnnellezîne yektumûne mâ enzelnâ min el beyyinâti vel hudâ min ba’di mâ beyyennâhu lin nâsi fîl kitâbi, ulâike yel’anuhumullâhu ve yel’anuhumul lâinûn(lâinûne).
Ýndirdiðimiz o beyyinelerden olan þeyleri ve hidayeti (ölmeden evvel ruhun Allah’a ulaþtýrýlmasýnýgöz kırpma Kitap’ta Allah insanlara açýkladýktan sonra gizleyenler (var ya), onlara, hem Allah lânet eder hem de lânet ediciler lânet eder.

Allahû Tealâ’nýn söylediði þey son derece açýk. Hidayeti ketmedenler (gizleyenler) hem Allah’ýn hem de lânet edenlerin hepsinin lânetine uðrarlar, gidecekleri yer cehennemdir. Þu anda Kur’ân-ý Kerim indiriliþinden 14 asýr sonra hidayet kavramýnýn gizlendiðini kesin olarak tesbit etmiþ bulunuyoruz. Ýþte bu kitapta 22 tane Kur’an-ý Kerim mealinde hidayet kavramýnýn geçtiði âyet-i kerimelerin hepsi alýnmýþtýr. Bu âyet-i kerimelerde hidayet kavramýnýn, insan ruhunun ölmeden evvel Allah’a ulaþmasý olmaktan nasýl çýkarýlýp, ne olduðu belirsiz bir doðru yol kavramýna nasýl çevrildiðini görüyoruz. Doðru yolun herkese göre farklý bir mânâsý olduðu cihetle insanlar Ýslâm’ýn beþ tane þartýný yerine getiriyorlar ve diyorlar ki: “biz doðru yoldayýz.” Onlarýn bir kýsmýný yerine getiriyorlar, gene doðru yoldayýz diyorlar. Oysaki bir insanýn hidayete adým atmasý Allah’a ulaþmayý dilediði gün gerçekleþir. Mürþidine ulaþtýðý gün, ruhunun vücudundan ayrýlýp Allah’a doðru yola çýkmasý ise daha üst cennete ulaþtýrýr. Ne zaman bir insan mürþidine ulaþýrsa, o gün ruhu vücudundan ayrýlýr ve Allah’a doðru yola çýkar. Ýþte bu Sýratý Mustakîm üzerinden yapýlacak olan seyr-i sülûk isimli bir yolculuktur. Bu yolculuðu kiþinin baþlattýðý nokta, ruhunun Allah’a doðru yola çýktýðý noktadýr. Ýþte Allahû Tealâ bunun ancak mürþide ulaþýldýðý gün gerçekleþtiðini söylüyor. Kur’ân-ý Kerimimiz’de böyle bir ruh çýkýþý yani Allah’a doðru ruhun yola revan olmasý hidayetin 2. basamaðý olarak vasýflandýrýlýyor. Bu hidayete adým atmanýn, yedi tane gök katýnýn aþýlarak Allah’a ulaþýlmasý ile noktalanmasý söz konusu. Ýnsan ruhu Sýratý Mustakîm üzerinde seyr-i sülûk adlý bir yolculukla yedi tane gök katýný aþýyor. En son Sidret-ül Münteha’ya ulaþýyor. Onu aþýp yokluk’a (adem) geçiyor ve yokluk’ta Allah’ýn zat’ýna ulaþýyor, Nebe Suresinin 39. âyet-i kerimesine göre:

74/MUDESSÝR-38: Kullu nefsin bimâ kesebet rehîneh(rehînetun).
Bütün nefsler, iktisap ettikleri dereceler itibariyle rehinedirler.

78/NEBE-39: Zâlikel yevmul hakk(hakku), femen þâettehaze ilâ rabbihî meâbâaglameâben).
Ýþte o gün (mürþidin eli Hakk'a ulaþmak üzere öpüldüðü ve ona tâbî olunduðu gün), Hakk günüdür. Dileyen (Allah'a ulaþmayý dileyen) kiþi, kendisini Rabbine ulaþtýran (yolu, Sýratý Mustakîm'i) yol ittihaz eder (edinir). (Allah'a ulaþan kiþiye Allah), meab (sýðýnak, melce) olur.

O kiþinin ruhunun Allah’ýn Zat’ýnda ifna olmasý ve orada da Allah’a teslim olmasýyla noktalanýyor.

Bu da hidayete ermektir. Allah’a ulaþmayý dilemek, hidayete adým atmak, ruhun Allah’a ulaþmasý ise hidayete ermektir. Bunun gerçekleþmesi bir talebe baðlýdýr; insanýn Allah’a ulaþma talebi. Böyle bir talebi yoksa insanýn, Allahû Tealâ o kiþinin Allah’ýn âyetlerinden gâfil olduðunu ve cehenneme gideceðini söylüyor, Yunus Suresinin 7. âyet-i kerimesinde:

10/YUNUS-7: Ýnnellezîne lâ yercûne likâenâ ve radû bil hayâtid dunyâ vatme'ennû bihâ vellezîne hum an âyâtinâ gâfilûn(gâfilûne).
Muhakkak ki onlar, Bize ulaþmayý (hayatta iken ruhlarýný Allah’a ulaþtýrmayýgöz kırpma dilemezler. Dünya hayatýndan razý olmuþlardýr ve onunla doyuma ulaþmýþlardýr ve onlar âyetlerimizden gâfil olanlardýr.

Görüyorsunuz ki Allahû Tealâ ruhunu ölmeden evvel Allah’a ulaþtýrmayý dilemeyenlerin, Allah’ýn âyetlerinden gâfil olduðunu söylüyor. Ordinaryüs Profesör olsa, Ýlâhiyat Fakültesi’ne dekan olsa netice deðiþmiyor. O kiþiler Allah’ýn âyetlerinden gâfiller olarak deðerlendiriliyor. Yetmez, bir sonraki âyet-i kerimede Allahû Tealâ bu insanlarýn gideceði yerin ateþ olduðunu yani cehennem olduðunu söylüyor. Öyleyse Allah’a ulaþmayý dilemek veya dilememek, son derece önemli bir konu. Dilemeyenler için Allah’ýn kesin hükmü var: cehennem. Konu bu kadar önemli. Yani þu dünya üzerindeki hiçbir insan Allah’a ulaþmayý dilemedikçe kurtuluþa ulaþamaz, cennete giremez.

Oysaki bugün Ýslâm dîni, insanlarý Ýslâm’ýn beþ tane þartýna baðlamýþ: Namaz kýlmak, oruç tutmak, zekât vermek, hacca gitmek, kelime-i þahadet getirmek. ve bunlardan hiçbirisi Allah’a ulaþmayý diletmiyor insana. Hiçbirisi insaný Allah’a ulaþmayý dilemeye götürmüyor, böyle bir dileðin sahibi kýlmýyor. Böyle bir dileðin sahibi olmayan bütün insanlarýnsa cehenneme gideceði Kur’ân-ý Kerim’ce kesinleþtirilmiþ.

Öyleyse hidayeti dileyenler de mi var? Evet, var.

Ýþte Rad Suresinin 22. âyet-i kerimesi:

13/RAD-22: Vellezîne saberûbtigâe vechi rabbihim ve ekâmûs salâte ve enfekû mimmâ rezaknâhum sirren ve alâniyeten ve yedreûne bil hasenetis seyyiete ulâike lehum ukbed dâr(dâri).
Onlar, sabýrla Rab’lerinin vechini (Zat’ýný, Zat’a ulaþmayý ve Allah’ýn Zat’ýný görmeyi) dileyenler ve namazý ikame edenler, onlarý rýzýklandýrdýðýmýz þeylerden gizli ve açýkça infâk edenlerdir. Ve seyyiati, hasenat ile (iyilikle) savan kimselerdir. Ýþte onlar için, bu dünyanýn (güzel bir) akýbeti (sonucu) vardýr.

Allahû Tealâ birtakým insanlarýn Allah’a ulaþmayý sabýrla dilediklerini söylüyor.

Öyleyse Allahû Tealâ’ya ulaþmayý dileyenler var Kur’ân-ý Kerimimiz’de.

Peki, Allah da bu insanlarý kendisine ulaþtýrmayý diler mi?

Evet! En’am Suresinin 125. âyet-i kerimesi:

6/EN'AM-125: Fe men yuridillâhu en yehdiyehu yeþrah sadrehu lil islâm(islâmi), ve men yurid en yudýllehu yec’al sadrehu dayyikan haracen, ke ennemâ yassa’adu fîs semâi, kezâlike yec’alûllâhur ricse alâllezîne lâ yu’minûn(yu’minûne).
Öyleyse Allah kimi Kendisine ulaþtýrmayý dilerse onun göðsünü yarar ve (Allah’a) teslime (Ýslâm’a) açar. Kimi dalâlette býrakmayý dilerse, onun göðsünü semada yükseliyormuþ gibi daralmýþ, sýkýntýlý yapar. Böylece Allah, mü’min olmayanlarýn üzerine pislik (azap, darlýk, güçlük) verir.

Öyleyse bir üçüncü etap daha olmalý. Allah kendisine ulaþtýrmayý dilediði insanlarý kendi Zat’ýna ulaþtýrýyor olmalý.

Gerçekten ulaþtýrmayý dilediði bu insanlarý Allah kendisine ulaþtýrýyor mu? Evet. Allah’ýn bir kýsým insanlarý kendisine ulaþtýrdýðý kesin, Kehf Suresinin 17. âyet-i kerimesi:

18/KEHF-17: Ve tereþ þemse izâ taleat tezâveru an kehfihim zâtel yemîni ve izâ garabet takrýduhum zâteþ þimâli ve hum fî fecvetin minh(minhu), zâlike min âyâtillâh(âyâtillâhi), men yehdillâhu fe huvel muhted(muhtedi), ve men yudlil fe len tecide lehu veliyyen murþidâaglamurþiden).
Ve güneþin doðduðu zaman maðaralarýnýn sað tarafýndan geldiðini ve battýðý zaman sol taraftan onlarýn yanlarýndan geçtiðini görürsün. Ve onlar, onun (maðaranýn) geniþ sahasý içinde bulunuyorlardý. Ýþte bu, Allah’ýn âyetlerinden (mucizelerinden)dir. Allah, kimi Kendisine ulaþtýrýrsa, iþte o hidayete ermiþtir. Ve kimi dalâlette býrakýrsa (kim Allah’a ulaþmayý dilemezse) artýk onun için velî mürþid (irþad eden evliya) bulunmaz.

Görüyoruz ki Allah açýk bir þekilde insanlarý kendisine ulaþtýrýyor. Yani hidayete erdiriyor.

Öyleyse üç tane safha var.

Birinci safhada insanoðlu Allah’a ulaþmayý diliyor (dilemezse zaten kurtuluþu mümkün deðil).

Ýkinci safhada Allah da onu kendisine ulaþtýrmayý diliyor.

Üçüncü safhada ise mutlaka ulaþtýrýyor. Þimdi beraberce bakalým gerçekten böyle mi?

Allah’a ulaþmayý dileyen bir insan âmenû olmuþtur.

Ýþte Hud Suresinin 29. âyet-i kerimesi:

11/HUD-29: Ve yâ kavmi lâ es’elukum aleyhi mâlâaglamâlen), in ecriye illâ alâllâhi ve mâ ene bi târidillezîne âmenû, innehum mulâkû rabbihim ve lâkinnî erâkum kavmen techelûn(techelûne).
Ve ey kavmim! Buna (teblið ettiðim þeylere) karþýlýk sizden mal olarak (bir þey) istemiyorum. Eðer ücretim (ecrim) varsa ancak Allah’a aittir. Ve ben âmenû olanlarý ((Allah’a ulaþmayý dileyenleri) tardedecek (uzaklaþtýracak, kovacak) deðilim. Muhakkak ki onlar, Rab’lerine mülâki olacaklar (ulaþacaklar). Ve lâkin ben, sizi cahillik eden bir kavim olarak görüyorum.

Görülüyor ki kim âmenû olursa o kiþi mutlaka Allah’a mülâki olacaktýr. Yani ruhunun mutlaka Allah’a ulaþtýrýlacaðý Allahû Tealâ tarafýndan garanti edilmektedir.

Bakara Suresinin 156, 157. âyet-i kerimelerinde de ayný þey söyleniyor:

2/BAKARA-156: Ellezîne izâ esâbethum musîbetun, kâlû innâ lillâhi ve innâ ileyhi râciûn(râciûne).
Onlar ki; kendilerine bir musîbet isabet ettiði zaman: “Biz muhakkak ki Allah içiniz (O’na ulaþmak ve teslim olmak için yaratýldýk) ve muhakkak O’na döneceðiz (ulaþacaðýz).” dediler.


2/BAKARA-157: Ulâike aleyhim salâvâtun min rabbihim ve rahmetun ve ulâike humul muhtedûn(muhtedûne).
Onlar (dünya hayatýnda Allah’a mutlaka döneceklerinden emin olanlar var ya), Rab’lerinden salâvât ve rahmet onlarýn üzerinedir. Ýþte onlar, hidayette olanlardýr.

Görülüyor ki: “Biz Allah içiniz, Allah için yaratýldýk ve mutlaka Allah’a ulaþacaðýz” deyince kiþi Allah’a ulaþma talebini kesinleþtirmiþ oluyor. Ýþte bu kiþinin hidayete ereceði bir sonraki âyet-i kerimede kesin olarak açýklanmýþ. Demek ki kim Allah’a ulaþmayý dilerse yani Allah’a ulaþmayý kesin bir talep olarak ortaya koyarsa, böyle bir insanýn sonuçta mutlaka hidayete erdiðini, ruhunu Allah’a ulaþtýrdýðýný görüyoruz.

Ýþte Ankebut Suresinin 5 ve 6. âyet-i kerimelerinde Allahû Tealâ diyor ki:

29/ANKEBUT-5: Men kâne yercû likâallâhi fe inne ecelallâhi leât(leâtin), ve huves semîul alîm(alîmu).
Kim Allah’a mülâki olmayý (hayattayken Allah’a ulaþmayýgöz kırpma dilerse, o taktirde muhakkak ki Allah’ýn tayin ettiði zaman mutlaka gelecektir (ruhu mutlaka hayattayken Allah’a ulaþacaktýr). Ve O, en iyi iþiten, en iyi bilendir.

29/ANKEBUT-6: Ve men câhede fe innemâ yucâhidu li nefsih(nefsihîgöz kırpma, innallâhe le ganiyyun anil âlemîn(âlemîne).
Ve kim cihad ederse, o taktirde sadece kendi nefsi için cihad eder. Muhakkak ki Allah, âlemlerden müstaðnidir (hiçbir þeye ihtiyacý yoktur).

Bu da bize gösteriyor ki, Allah’a ulaþmayý dileyen kiþi mutlaka Allah’ýn Zat’ýna Allahû Tealâ tarafýndan ulaþtýrýlýr:

42/ÞURA-13: Þerea lekum mined dîni mâ vassâ bihî nûhan vellezî evhaynâ ileyke ve mâ vassaynâ bihî ibrâhîme ve mûsâ ve îsâ, en ekîmûd dîne ve lâ teteferrekû fîh(fîhi), kebure alel muþrikîne mâ ted’ûhum ileyh(ileyhi), allâhu yectebî ileyhi men yeþâu ve yehdî ileyhi men yunîb(yunîbu).
(Allah) dînde, onunla Hz. Nuh’a vasiyet ettiði (farz kýldýðýgöz kırpma þeyi (þeriati); “Dîni ikame edin (ayakta, hayatta tutun) ve onda (dînde) fýrkalara ayrýlmayýn.” diye Hz. Ýbrâhîm’e, Hz. Musa’ya ve Hz. Ýsa’ya vasiyet ettiðimiz þeyi sana da vahyederek, size de þeriat kýldý. Senin onlarý, kendisine çaðýrdýðýn þey (Allah’a ulaþmayý dileme) müþriklere zor geldi. Allah, dilediðini Kendisine seçer ve O’na yöneleni, Kendisine ulaþtýrýr (ruhunu hayatta iken Kendisine ulaþtýrýr).

Bütün sahâbenin ruhlarýný Allah’a ulaþtýrdýðýný görüyoruz.

Ýþte Zumer Suresi 18. âyet-i kerime:

39/ZUMER-18: Ellezîne yestemiûnel kavle fe yettebiûne ahseneh(ahsenehu), ulâikellezîne hedâhumullâhu ve ulâike hum ulûl elbâb(elbâbi).
Onlar, sözü iþitirler, böylece onun ahsen olanýna tâbî olurlar. Ýþte onlar, Allah’ýn hidayete erdirdikleridir. Ve iþte onlar; onlar ulûl’elbabtýr (daimî zikrin sahipleri).


Bütün sahâbe hidayete ermiþtir ve bütün sahâbenin felâha erdiðini, cennet müjdesiyle müjdelendiðini görüyoruz. A’raf Suresi 157. âyet-i kerime, Allahû Tealâ buyuruyor ki: “Onlar ki Ümmi, Resûl, Nebî’ye tâbî olurlar. Ýþte onlar felâha erenlerdir.” O Ümmi, Nebî, Resûl’e kim tâbî olmuþsa tâbî olanlar felâha erdiler yani cennet müjdesiyle müjdelendiler. Bilindiði gibi Peygamber Efendimiz (S.A.V)’e tâbî olanlara SAHÂBE deniyor.

Öyleyse kim Allah’a ulaþmayý dilerse, Allah da onu diliyor ve o kiþiyi mutlaka kendisine ulaþtýrýyor. Allah’a ulaþmayý dileyen bütün insanlarý da mutlaka cennet saadetine ulaþtýrýyor. Þimdi hal böyleyse, Allahû Tealâ bütün insanlarýn ruhunu ölmeden evvel Allah’a ulaþtýrmayý dilemelerini ve ulaþtýrmalarýný tam 12 defa farz kýlmýþsa, bu hususu gerçekleþtiren herkesin, mutlaka cennete gideceðini söylüyorsa, hem takva sahibi olarak hem de sadece ruhunu Allah’a ulaþtýrdýðý cihetle mutlaka cennete ulaþtýracaðýný söylüyorsa ve bütün sahâbe ruhlarýný Allah’a ulaþtýrmýþsa ve de cennete gidecekleri Kur’ân-ý Kerim’e göre kesinleþmiþse ve de 14 asýr sonra insanlar insan ruhunun Allah’a ulaþmasý demek olan hidayeti Kur’ân-ý Kerim’de hemen hemen bütün hidayet âyetlerinde gizlemiþlerse, o_zaman gizlemeyi yapýp da açýklýða kavuþturmayan bu insanlarýn omuzlarýnda vebal olduðu kesindir. Ýþte bu perdeyi aralamak için bu kitap, kaleme alýndý. Bugün Türkiye’de piyasada bulunan 22 tane Kur’ân-ý Kerim mealinde HÝDAYET’in nasýl gizlendiðini sizlerin gözleri önüne sermek üzere bu kitap yazýldý.

Hidayetin Kur’ân-ý Kerim’de açýk ve kesin olarak yer almasýna raðmen, insanlar tarafýndan nasýl perdelendiðini, nasýl gizlendiðini ve nasýl hedefsiz hale getirildiðini, bu kitapta 22 tane Kur’ân-ý Kerim mealinin hidayet âyetlerinde ayrý ayrý göreceksiniz. 14 asýrda Allah’ýn hidayet mefhumu insanlar tarafýndan nasýl yok edilmiþ onu göreceksiniz. Biz kitabý hazýrladýk. Okumak ve hüküm vermek sizin iþiniz. Sizin ellerinize kitabý teslim ediyoruz. Umarýz ki, dîni öðretenlerin aldýðý vebali sizler de almazsýnýz. Allahû Tealâ Ahzab Suresinin 67 ve 68. âyeti kerimelerinde diyor ki:

33/AHZAB-67: Ve kâlû rabbenâ innâ ata’nâ sâdetenâ ve kuberâenâ fe edallûnes sebîl(sebîlâgöz kırpma.
Cehennemde olanlar derler ki: “Yarabbi, muhakkak ki biz, sâdatlarýmýza (dînde ileri gidenlerimize) ve küberamýza (büyüklerimize) itaat ettik. Ve böylece Senin yolundan (Sýratý Mustakîm’inden) saptýk.

33/AHZAB-68: Rabbenâ âtihim dý’feyni minel’azâbi vel’anhum la’nen kebîrâaglakebîren).
Rabbimiz, onlara iki kat azap ver ve onlarý büyük bir lânetle lânetle.

Devrin küberasý, büyükler. Devrin sâdatlarý ise ileri gelenler. Hangi konuda ileri gelenler? Tabiatýyla dîni bir vecibenin yerine getirilmesi söz konusu olduðuna göre dîn öðretiminde ileri gelenler. Ýþte bütün devirlerde insanlara Allah’ýn dînini yanlýþ öðreten, birçok, dînde ileri gelen insan oluþmuþ. Bugün ülkemizde devrimizin sâdatlarý da iki grupta toplanýyor: Diyanet Ýþleri Teþkilâtý’nýn kadrosunun büyük kýsmý ve Ýlâhiyat Fakültelerindeki öðretim kadrosunun büyük kýsmý. Ülkemizdeki dîn öðreticilerinin hiçbirinin bu yanlýþ uygulamayý kasten yapmadýklarýna eminiz. Muradýmýz asla onlarý suçlamak deðildir. Bizim hedefimiz sadece yanlýþlarý düzeltmek ve bundan sonra doðrularýn öðretilmesini saðlamak ve hidayet mefhumunun kaybolmasý, yok olmasý sebebiyle cehenneme gidecek olan 70 milyondan fazla insanýn vebalinden, ülkemizdeki dîn öðreticilerini kurtarmaktýr.

Bu kitap, içinde bulunduðumuz HÝDAYET ÇAÐI’nda (ASR-I HÝDAYET’te) uhdemize tevdi edilen bu mukaddes görevin bir önemli parçasý, bir kilometre taþýdýr.

Biz aradan çýkýyor ve kitabý sizlere teslim ediyoruz. Hüküm sizin.

Allah hepinizden razý olsun ve hepinizi vebalden korusun.



Kitabýn Tamamý için týklayýn.
http://www.mihr.com/PressPublicationWeb.aspx?documentId=26&returnPath=ShowDocument.aspx%3flangid%3d1%26sorting%3d1%26SohbetTypeId%3d1%26indexTypeId%3d0&langId=1
Gönderen: 05.06.2007 - 10:51
Bu Mesaji Bildir   hidayete davet üyenin diger mesajlarini ara hidayete davet üyenin Profiline bak hidayete davet üyeyi arkadas listeme ekle Yukari
Pozisyon - İmzalar göster
Sayfa (1): (1)
önceki konu   diğer konu

Lütfen Seçiniz:  
Şu an Yok üye ve 1187 Misafir online. En son üyemiz: Didem_
16977 üye ile 13.07.2024 - 12:50 tarihinde en fazla ziyaretçi online oldu.

[Admin | Moderator | Kıdemli Üye | Üye]
Dogum Gününüzü Tebrik Ederiz    Doğum gününüzü tebrik eder, sıhhat ve afiyet dolu ömür dileriz:
gocmenkuslar (57), fatihalperen (41), cumababa (65), osman karaca (60), selim444 (34), furkan2005 (45), sena_66 (57), sebo1963 (62), manolya (60), sertkaya (55), sofigardas (45), MEHMET_1960 (65), dursun ali (69), cepkamil (52), romen (43), selim_wien (43), awsaroglu (50), tekin58 (60), sahabegulu (48), hintavi (48), sivassporlu (39), hakký özka.. (60), Hayriye Esra (39), eylem (50), nurdane_unlu (59), tüncay (47), uzaktaki (49), Goblin (38), aliyasar (61), ozturk yasin (62), iborrr (60), Elbistan (45), s_a_r_a_ (37), HABÝBE (40), sefaiscan20 (36), YAKAMOZ42 (45), p_rens (70), metin007 (48), P_kardes (52), mehmetturkmen (47), Bayramalptekin (61), sitemkar (45), ATEKER (52), muco_15 (40), hicran (38), beyondvision (39), Konyali_Yakup (39), Hayat-i (56), Ece (39), Meviza29 (52), meaksa (40), Pfantom (64), INCE (53), musab27 (47), vuslaterimi (40), nisa06 (54), nisan3aknur (50), KabirYolcusu (41), ates_2001 (41), Gundepster (45), BiLMARUF (52), haroun66 (39), benmuzo27 (47), ahmet349 (40), O NA KAVUÞMAK (38), kadir_1818 (50), kadir_kadir (50), siblako (52), kökan (52), ünsal (47), hasanözen (55), y-o-l-c-u (46), EFSANE35 (51), nbalâ has.. (33), yusufla (46), tomi56 (35), yavuzselim (49), huseyin22 (51), insanlýk.. (37), code10 (50), Barbaros tas (66), mahinur40 (50), kerbela_ (39), furkan71 (54), macfurkan (49), Atomcan (50), bukey musab (40), benlikolmas&yac.. (38), serdaroglu1 (80), comert_harun (40), Musabbukey (40), rduman07 (40), erolxyz (47), prenses82 (43), mErVe.. (39), sakinliman (58), sofi180 (39), msene (51), yavuz1d (43), Muhammed74 (51), travaci (52)
Son 24 saatin aktif konuları - Top Üyeler
0

Copyright © ((( RAVDA.net )))  *  İrtibat   *   RAVDA Reklam Servisi   *   Tüm hakları saklıdır, izinsiz alıntı yapılamaz.
Sitemizde yayınlanan imzalı yazıların içeriğinden yazarları, forum ve yorumlardan ekleyen şahıslar sorumlu olup, kesinlikle sitemiz sorumlu değildir.
© by ((( RAVDA.net )))

Sayfa 0.66127 saniyede açıldı   

Reklamlardan
RAVDA sitesi
hiçbir şekilde
sorumlu değildir.