0
0
0
0
Forum Giris Giris Üyeler Ekibimiz Arama
Toplam Forum: 69     ***     Toplam Konu: 30100     ***     Toplam Mesaj: 148193
  
  Beni hatırla
Forum Anasayfa » D İ N / İ S L A M » BÜYÜK ŞAHSİYETLER » KURANDA ADI GEÇEN PEYGAMBERLER VE VELİLER: HZ DAVUT......

önceki konu   diğer konu
23 okunmamış mesaj mevcut (Acik)
Gönderen
Mesaj
muhammed yusa su an offline muhammed yusa  
KURANDA ADI GEÇEN PEYGAMBERLER VE VELİLER: HZ DAVUT......
944 Mesaj -
TÜM RAVDA AÝLESÝNE HAYIRLI NURLU CUMALAR.....

BÝSMÝH-Ý TEALA:

HZ DAVUT:

Dâvûd (a.s.); Hayatý ve Peygamberliði:


Ýbrânîce’de “en çok sevilen kiþi, göz bebeði” anlamýna gelen bu ismin Kitab-ý Mukaddes’te Dâvid (Deyvid) veya Dâvîd þeklinde geçtiði ve sadece Hz. Dâvûd’a ad olarak verildiði görülmektedir. Dâvûd (a.s.) M. Ö. 1010-970 yýllarý arasýnda hüküm sürmüþ, ikinci Ýsrâil kralý ve peygamberidir. Kaynaklar, onun on birinci dedesi olarak Ya’kub (a.s.)’u gösterir.

Kur’ân-ý Kerim ve hadislerde Hz. Dâvûd’un çeþitli özellikleri belirtilmekle beraber, gerek soy kütüðü ve gerekse hayat hikâyesiyle ilgili ayrýntýlý bilgi yoktur. Bu konuda diðer Ýslâmî kaynaklarda yer alan bilgiler de Ýsrâiliyat türünden olup Ahd-i Atîk’teki mâlumatla büyük ölçüde benzerlik göstermektedir.

Ahd-i Atîk’e (Tevrat’a) göre Dâvûd (a.s.), Yahuda sýbtýnýn ileri gelenlerinden ve Büytülahm’de (Beytlehem) ikamet eden Yesse’nin oðludur (Rut, 4/22; I. Samuel 16/13). Onun Hz. Ýbrâhim’e kadar varan þeceresi Kitab-ý Mukaddes’te ve Ýslâmî kaynaklarda þu þekilde verilmektedir: Dâvûd, Yesse, Obad, Boaz, Salmon, Nahþon, Aminadab, Ram, Hetsron, Perets, Yahuda, Ya’kub, Ýshak, Ýbrâhim (Rut, 4/18-22; Matta, 1/1-6; Luka, 3/31-35; Taberî, Tarih I/476). Yesse’nin bir rivâyete göre yedi oðlu ve iki kýzý (I. Tarihler 2/13-16), baþka bir rivâyete göre sekiz oðlu (I. Samuel 16/10-11; 17/12), Taberî ve Sa’lebî’ye göre ise on üç oðlu vardýr ve Dâvûd en küçükleridir (Taberî, a.g.e. I/476; Sa’lebî, Arâisu’l-Mecâlis, s. 206).

Ahd-i Atîk’te “kýzýl, kýrmýzý yüzlü, güzel gözlü ve hoþ bakýþlý” (I. Samuel, 16/12: 17/42); “iyi çeng çalan cesur bir yiðit, cenk eri, sözü tutarlý ve yakýþýklý” (I. Samuel, 16/18) þeklinde nitelendirilen Dâvûd (a.s.), Ýslâmî kaynaklarda “bedeni ve saçý kýzýl, mavi gözlü, az saçlý ve kýsa boylu” (Taberî, Tarih I, 476-477); “kýsa boylu, sarý benizli ve mavi gözlü” (Sa’lebî, s. 206); “gür ve güzel sesli, iyi huylu, temiz kalpli, çok anlayýþlý ve çok güçlü” (Taberî, Tarih I/246) olarak tavsif edilir. Babasýnýn koyunlarýný otlatýrken aslan yahut ayý geldiðinde bunlarý vurup kaptýklarý kuzuyu aðýzlarýndan kurtarmakta, onlarý tutup yere çalmakta (I. Samuel, 17/34-36), sapanýyla attýðý her þeyi vurmakta, rastladýðý aslanýn üzerine binip kulaklarýndan tutmakta, fakat aslan ona bir þey yapmamaktadýr (Taberî, a.g.e. ý/472; Sa’lebî, s. 206).

Hz. Mûsâ’nýn vefatýndan sonra, Ýsrâiloðullarý, daha önceleri olduðu gibi yine isyanýn karanlýðýna daldýlar. Azgýnlýk yaparak Hz. Mûsâ’nýn Allah’tan getirdiði akîde ve þeriatý terk etmeye baþladýlar. Cenâb-ý Allah, onlarýn üzerlerine baþka bir kabîleyi musallat etti. Hz. Mûsâ’nýn vefatýndan sonra Ýsrâiloðullarýnýn idaresi Yûþâ (a.s.)’ya kaldý. Ýsrâiloðullarý çölden çýkarak onlarý dedelerinin ülkesine yerleþtirdi. Bu ülke, Hz. Ya’kub’un yaþadýðý Ken’an bölgesi olup, Ýsrâiloðullarý için mukaddes ülke sayýlýr. Ýsrâiloðullarý Hz. Mûsâ’dan sonra Filistin çevresine yerleþmiþ bulunan Amâlika kabilesi ile karþý karþýya geldiler. Ýsrâiloðullarý Amâlika ile yaptýklarý bu ilk savaþtan maðlûp çýktýlar. Ýsrâiloðullarý tarafýndan kutsal kabul edilen bir sandýk vardý. Kur’ân-ý Kerim’de bu sandýða “tâbût” adý verilmektedir. Amâlikalýlarla yapýlan savaþ sonucunda bu sandýk Câlût (Golyat)’un eline geçmiþti. Ýsrâiloðullarý bunun acýsýný duyuyorlardý.

Kur’ân-ý Kerim’de Hz. Dâvûd’dan ilk defa Câlût’u (Golyat) öldürmesi münâsebetiyle þu þekilde bahsedilir: “Tâlût’un askerleri Câlût ve askerlerine karþý çýktýklarýnda þöyle dediler: ‘Rabbimiz! Üzerimize sabýr yaðdýr, ayaklarýmýzý saðlam tut ve o kâfir millete karþý bize yardým et.’ Derken Allah’ýn izniyle onlarý bozguna uðrattýlar. Dâvûd Câlût’u öldürdü.” (2/Bakara, 250-251)

Dâvûd (a.s.)’un Câlût’u öldürmesiyle ilgili olarak gerek Ahd-i Atîk’te, gerekse tefsir ve kýsas türünden Ýslâmî kaynaklarda oldukça ayrýntýlý ve benzer bilgiler vardýr. Buna göre Tâlût’un (Saul) askerleriyle Câlût’un askerleri karþýlaþýp Câlût meydan okuyunca hiç kimse ona karþý çýkmaya cesâret edemez. Bunun üzerine Tâlût, peygamber Þemuyel’e/Ýþmoyel’e (Samuel) baþvurarak Allah’a duâ edip yardým dilemesini ister. Allah, “Câlût’u öldürecek olan Ýþâ’nýn (Yesse) oðludur. Þu yað boynuzu kimin baþýna konulduðunda kaynarsa Câlût’u öldürecek odur ve o Benî Ýsrâil’e kral olacaktýr” buyurarak Câlût’u kimin öldüreceðine iþaret eder. Bunun üzerine Samuel Ýþâ’nýn yanýna giderek, “oðullarýný bana göster. Yüce Allah oðullarýndan birinin Câlût’u öldüreceðini bana vahyetti” der. Ýþâ da her biri boylu boslu on iki oðlunu birer birer onun huzuruna çýkarýr, yað boynuzu her birinin baþýna konulduðu halde hiçbir deðiþiklik olmaz. Baþka oðlu olup olmadýðý sorulunca Ýþâ önce gerçeði saklarsa da daha sonra, “Ey Allah’ýn elçisi! Benim Dâvûd adýnda bir oðlum daha var, fakat halkýn onun kýsa boyluluðunu ve çelimsizliðini görmesinden utandýðým için koyunlarýn baþýnda býraktým” der. Samuel Dâvûd’un bulunduðu yeri öðrenerek oraya gider ve koyunlarý ikiþer ikiþer alýp sel suyundan geçirdiðini görünce, “Ýþte aradýðým budur. Hayvanlara böyle acýyan kiþi insanlara daha çok acýr” diyerek yað boynuzunu baþýna koyar ve yað kaynamaða baþlar. Böylece Dâvûd, daha Câlût’u öldürmeden önce Allah tarafýndan kral olarak seçilir (Taberî, Târih I/476-478; Sa’lebî, s. 206-207). Ahd-i Atîk’e göre (I. Samuel 16/1-13), henüz Saul kral iken ve Golyat’la karþýlaþmadan önce Rab Samuel’e, Beytlehem’li Yesse’nin oðullarýndan birini kral olarak hazýrladýðýný, yað boynuzunu yanýna almasýný ve onu kral olarak meshetmesini emreder. Bu þekilde henüz Saul kralken Dâvûd da kral olarak meshedilir. Bir baþka rivâyete göre Câlût’un karþýsýna kimsenin çýkmadýðýný göre Tâlût, onunla çarpýþacak kiþiye kýzýný ve malýnýn yarýsýný vereceðini ilân eder. Bu sýrada Dâvûd’un kardeþleri savaþmak için orduya katýlmýþlar, Dâvûd ise koyunlarýn baþýnda kalmýþtýr. Koyunlarý otlatýrken, “Ey Dâvûd! Câlût’u sen öldüreceksin, haydi sürünü Rabbine emânet et ve kardeþlerine katýl” diye bir ses duyar. Bunun üzerine Dâvûd babasýna gider ve cephedeki kardeþleri için hazýrlanan azýðý alýp yola koyulur. Ordugâha vardýðýnda Tâlût ona, “Câlût’u öldür, sana kýzýmý vereyim ve seni hükümdarlýðýma ortak edeyim” der. Sonra da zýrhýný ve silâhlarýný verir. Dâvûd önce zýrhý giyip silâhlarý kuþanýrsa da fikir deðiþtirerek onlarý çýkarýr ve sadece sapanýný alýp Câlût’un karþýsýna dikilir. Dâvûd’un sapanla karþýsýna çýktýðýný gören Câlût kendisini küçümsediðini düþünerek çok kýzar. Ancak Dâvûd sapanýna koyduðu taþla Câlût’u iki kaþýnýn arasýndan vurur ve Câlût ölür. Bunun üzerine Tâlût sözünü tutarak ona kýzýný verir; yönetimine de ortak eder (Taberî, Târih I/473). Ahd-i Atîk’e göre ise Saul baþka þartlar ileri sürer ve sonunda kýzýný verir (I. Samuel, 18/27). Fakat halkýn Dâvûd’u çok sevmesini kýskanarak ona düþman olur ve onu öldürmeye karar verirse de bunu baþaramaz. Buna karþýlýk Dâvûd’un eline fýrsat geçmesine raðmen Saul’u öldürmez. Nihayet Saul katýldýðý bir savaþta ölünce yerine Dâvûd kral olur (I. Samuel 31/6; II. Samuel, 2/4; Taberî, Târih I/475; Sa’lebî, s. 209-210).

Câlût; zâlim, güçlü, zengin ve korkunç bir hükümdardý. Onun açýkça belli olan zâhirde büyük üstünlüðü vardý. Fakat Allah Teâlâ, o zaman iþlerin yalnýz zâhiriyle meydana gelmeyip, gerçek anlamýyla Kendisinin isteði doðrultusunda vuku bulduðunu göstermek istedi. Ýþlerin hakikatini sadece O bilir. Her þeyin ölçüsü yalnýz O’nun elindedir. Aslýnda insanlara güçlü görünenin zayýf, zayýf görünenin de Allah’ýn yardýmýyla güçlü olduðu ölçüsü Allah’a aittir. Zafer, zâhirî gücü elinde bulunduranýn deðil; Allah’ýn yanýndadýr. “Zafer yalnýzca mutlak güç ve hikmet sahibi Allah’ýndýr.” (3/Âl-i Ýmrân, 126). Zaten O’nun dýþýnda, gerçek anlamda güç ve kuvvet sahibi de yoktur. “Nice az topluluk vardýr ki, sayýca kendilerinden çok olan topluluklara Allah’ýn izniyle gâlip gelmiþtir. Allah sabredenlerle beraberdir.” (2/Bakara, 249). Ýnsanlar, görevlerini yerine getirmek, Allah Teâlâ’ya verdikleri ahitlerini ifa etmekle yükümlüdürler. Bundan sonra Allah’ýn istediði þeyler istediði þekilde olur. Ýnsanlara, kendilerini korkutan zâlimlerin zayýf, çok zayýf olduklarýný, Allah onlarýn yok olmasýný istediði zaman küçücük delikanlýlarýn bile maðlup edebileceðini göstermek için bu zâlim diktatörün ölümünü, çok genç bir delikanlý iken Hz. Dâvûd’un eline verdi. Câlût, sadece güçlü fizikî cüsseye deðil; ayný zamanda o devre göre çok güçlü silâhlara da sahipti. Karþýsýndaki Dâvûd’un ise sadece sapan taþýndan ibaret bir silâhý. Ve þimdi ayný topraklarda Dâvûd (a.s.)’un torunlarý, Câlût’un rolünü üstlenmiþ, onlarýn düþmanlarý konumundaki müslümanlar da Dâvûd konumunda, silâhlarý da taþtan, sapan taþýndan baþka bir þey deðil. Savaþtýklarý da Câlût’un Amalika’sýna bedel Amerika veya onun piyonu Ýsrâil. Silâhlarý zâhiren güçlü, müslümanlar güçsüz gözükse de tarih tekerrür edecek, Allah’ýn sünneti deðiþmeyecektir: Dâvûd imanlý gençler çok kýsa bir süre içinde zorba düþmanlarýný periþan edecektir. Müslüman; insanlardan deðil, sadece Allah’tan korkmalý (5/Mâide, 44), O’nun yolunda elindeki imkânlarla cihad etmeli, gerisini Allah’a býrakmalýdýr. Allah’a gönülden iman edip O’na tevekkül eden mü’minlerin zâlimleri nasýl yendiði Dâvûd ve Câlût olayýnda da gösterilmektedir. Mülk Allah’ýndýr, dilediðini ona mirasçý kýlar, yerdeki ve gökteki her þey O’nun askeridir (48/Fetih, 7). Bazen rüzgârýyla, bazen yaðmuruyla, bazen ebâbil kuþlarý veya sivrisinekle zâlim düþmanlarýný periþan eder; bazen de zayýf sanýlan müslüman kullarýyla. Kendisi vâsýtasýz olarak veya emrindeki tabiat güçleriyle kahredebileceði düþmanlarý, Allah, mü’min kullarýnýn eliyle def etmek istiyor. Allah’ýn bu arzusunu gerçekleþtirmek için gayret eden mü’minler dünyada izzete ve devlete, âhirette de cennete hak kazanacaklardýr.

Burada, Allah’ýn tahakkukunu istediði gizli baþka hikmetler de vardý. Allah,Tâlût’tan sonra mülkü Hz. Dâvûd (a.s.)’un almasýný ve onun yerine oðlu Süleyman (a.s.)’ý vâris kýlmayý istedi. Bu sebeple Hz. Dâvûd’un gücü, Câlût’u öldürmesiyle gösterilmiþ oluyordu. “Allah’ýn izniyle, onlarý hemen hezimete uðrattýlar. Dâvûd da Câlût’u öldürdü. Allah ona mülk ve hikmet verdi. Dilemekte olduðu þeylerden de ona öðretti.” (2/Bakara, 251)

Hz. Dâvûd’un yeryüzünde halîfeliði, hükümranlýðý ve adâletle hükmetmesiyle ilgili olarak Kur’ân-ý Kerim’de þu açýklamalar yer alýr: “Dâvûd ile Süleyman’a da lutfettik. Hani onlara bir ekin hakkýnda -zarar tesbiti ve tazmini için- hüküm veriyorlardý. Bir grup insanýn koyun sürüsü geceleyin baþýboþ bir vaziyette bu ekinin içine daðýlýp zarar vermiþti. Biz onlarýn hükmüne þâhit idik.” (21/Enbiyâ, 78). Ýslâmî kaynaklardaki rivâyete göre bu meselede Hz. Dâvûd bir çözüm yolu bulmuþ, fakat oðlu Süleyman’ýn getirdiði çözüm þekli daha mâkul olduðu için onu kabul etmiþtir.

Hz. Dâvûd’un, halkýn þikâyet ve dileklerini bizzat dinleyip çözüme kavuþturmasýyla ilgili olarak Kur’an’da verilen baþka örnek de þöyledir: “(Ey Muhammed!) Sana dâvâcýlarýn haberi ulaþtý mý? Ma’bedin duvarýna týrmanýp Dâvûd’un yanýna girmiþlerdi de Dâvûd onlardan ürkmüþtü. ‘Korkma; Biz birbirine hasým iki dâvâcýyýz, aramýzda adâletle hükmet, haksýzlýk etme; bizi doðru yolun ortasýna göttür’ dediler. (Ýçlerinden biri) ‘Bu kardeþimin doksan dokuz koyunu var. Benimse bir tek koyunum var. Böyle iken ‘onu da bana ver’ dedi ve tartýþmada beni yendi.’ Dâvûd, ‘Andolsun ki, senin koyununu kendi koyunlarýna katmak istemekle sana haksýzlýkta bulunmuþtur. Doðrusu ortakçýlarýn çoðu, birbirlerinin haklarýna tecâvüz ederler. Yalnýz iman edip de sâlih ameller/iyi iþler yapanlar müstesnâ. Bunlar da ne kadar az!’ dedi. Dâvûd, kendisini denediðimizi sandý da Rabbinden maðfiret dileyerek eðilip secdeye kapandý, tevbe edip Allah’a yöneldi. Böylece onu baðýþladýk. Yanýmýzda onun yüksek bir makamý ve güzel bir geleceði vardýr.” (38/Sâd, 21-25)

Bu kýssa Ahd-i Atîk’te de yer alýr ve Dâvûd’un zinâ ediþiyle ilgili bir misal olmak üzere zikredilir (II. Samuel, 12/1-6). Ahd-i Atîk’e göre dokuz karýsý ve pek çok câriyesi olan Dâvûd (II. Samuel, 3/2-5, 13; 5/13-16; 11/27; I. Krallar, 1/3), ordusu Ammonoðullarý’na karþý sefere çýktýðýnda bu savaþa iþtirak etmez ve Kudüs’te kalýr. Bir akþam kral evinin damýnda gezinirken yýkanmakta olan bir kadýn görür ve kim olduðunu soruþturur. Orduda asker olan Hittî Uriya’nýn karýsý Bat-Þeba olduðunu öðrenip evine aldýrýr ve onunla zinâ eder. Daha sonra kocasýný çaðýrtýp ordu kumandanýna teslim edilmek üzere bir mektup vererek tekrar cepheye gönderir. Uriya kuþatma sýrasýnda, Dâvûd’un mektupta yazdýðý tâlimat doðrultusunda ön safa konulur ve ölür. Dâvûd da Uriya’nýn karýsýný evine alýp eþleri arasýna katar (II. Samuel, 11). Rab Dâvûd’un bu davranýþýna çok öfkelenir ve peygamber Natan’ý ona gönderir. Natan Dâvûd’a gelerek þu kýssayý anlatýr: Bir þehirde biri zengin, öbürü fakir iki adam yaþardý. Zengin adamýn pek çok koyunu ve sýðýrý vardý; fakir adamýn ise küçük bir diþi kuzudan baþka malý yoktu. Kuzu onun yanýnda kendisiyle ve çocuklarýyla beraber büyümüþtü. Bir gün zengin adama bir yolcu geldi. Zengin adam bu yolcuyu aðýrlamak için kendi koyunlarýna ve sýðýrlarýna kýyamadý, fakir adamýn kuzusunu aldý ve misafirine onu hazýrladý. Bu olayý duyan Dâvûd’un öfkesi alevlenip Natan’a þöyle dedi: “Hay olan Rabbin hakký için, bunu yapan adam ölüm oðludur ve bu þeyi yaptýðý ve acýmadýðý için kuzuyu dört kat ödeyecektir.” Natan Dâvûd’a þöyle dedi: “O adam sensin!” (II. Samuel, 12/1-7). Daha sonra Dâvûd Rabbe karþý suç iþlediðini itiraf eder. Rab onun suçunu baðýþlar, fakat yine de cezâ olmak üzere zinâ neticesi doðan çocuk ölür (II. Samuel, 12/13-18).

Kur’ân-ý Kerim’de Dâvûd (a.s.)’un tevbesine böyle bir zinâ suçunun sebep olduðundan söz edilmez. Diðer Ýslâmî kaynaklarda ise bu kýssa ile ilgili baþlýca üç görüþ ve izah tarzý yer almaktadýr. Bunlardan birincisi, Hz. Dâvûd’un büyük günah iþlediði þeklindedir. Buna göre Dâvûd (a.s.) Uriya’nýn karýsýna âþýk olmuþ, hile ile kadýnýn kocasýný öldürterek onunla evlenmiþtir. Bunun üzerine birbirinden dâvâcý iki insan þeklinde iki melek gönderilmiþ, bunlar söz konusu kýssayý naklederek Dâvûd’un suçlu olduðunu ima etmiþler, Dâvûd da suçunu anlayýp tevbe etmiþtir. Ahd-i Atîk’teki yoruma benzeyen bu deðerlendirme kaynaklarda þu þekilde açýklanýr: Hz. Dâvûd’un doksan dokuz karýsý vardý. Rivâyete göre Dâvûd okuduðu kitaplarda atalarý Ýbrâhim, Ýshak ve Ya’kub’un fazîletteki üstünlüklerini görünce, “Yâ Rabbi! Görüyorum ki hayrýn tamamýný benden önceki atalarým almýþ. Onlara verdiðin gibi bana da ver, bana da onlara yaptýðýn gibi yap” diye duâ etmiþ. Bunun üzerine Allah, “Atalarýn çeþitli þeylerle imtihan edildiler; sen o tür bir imtihan geçirmedin. Ýbrâhim oðlunu kurban etmekle, Ýshak gözlerini kaybetmekle, Ya’kub ise Yûsuf’a olan üzüntüsüyle imtihan edildi” buyurmuþ. Dâvûd’un, “Beni de onlar gibi dene; onlara verdiðin gibi bana da ver” demesi üzerine, “Bekle, sen de deneneceksin” denilmiþtir. Nitekim bir süre sonra þeytan altýn bir güvercin þekline bürünerek namaz kýlan Hz. Dâvûd’un önüne konar. Dâvûd onu tutmak istedikçe kaçar. Nihayet güvercini kovalarken yýkanmakta olan bir kadýn görür. Son derece güzel olan bu kadýn Dâvûd’u farkedince saçlarýyla kendini gizlemeye çalýþýrsa da bu tutumu Dâvûd’un arzusunu daha da kamçýlar. Kadýna kim olduðunu sorar; kocasýnýn asker olduðunu öðrenince ordu kumandanýna mektup yazarak o askerin ön safa sürülmesini emreder. Adam cephede ölür, Dâvûd da bu kadýnla evlenir (Sa’lebî, Arâisu’l-Mecâlis, s. 213-214).

Kur’ân-ý Kerim ve hadislerin dýþýnda tarih ve tefsir kitaplarýnda buna benzer pek çok rivâyet vardýr ki çoðu Vehb bin Münebbih’e dayanmaktadýr ve Ýsrâiliyattandýr. Kur’an’daki kýssanýn (38/Sâd, 21-25), Ahd-i Atîk’te olduðu gibi Hz. Dâvûd’un kadýnla evlenmek için kocasýný öldürttüðünü gösterdiði iddiasý ise hem gerçeklerle, hem de Ýslâm’daki nübüvvet anlayýþýyla baðdaþmayan bir iftiradýr. Zira peygamberlere zinâ isnâdý onlarýn ismet sýfatlarýna ters düþmektedir. Normal insan için bile haram olan, ayrýca Mûsâ þeriatýnda yasaklanmýþ bulunan bir fiilin bir peygamber tarafýndan iþlenmesi mümkün deðildir. Söz konusu kýssadan önce ve sonra Hz. Dâvûd’un birçok fazîleti zikredilmektedir. Dinî yaþayýþta güçlü ve saðlam, Allah’a yönelen, O’nu çok zikreden, kendisine hikmet verilen, doðruyu yanlýþtan, iyiyi kötüden ayýrma kabiliyeti geliþmiþ, Allah’a yakýn olan ve güzel bir gelecek kazanmýþ bir kimsenin (bkz. 38/Sâd, 17-20, 25) zinâ gibi büyük bir günahý iþlemiþ olmasý düþünülemez. Sonuç olarak bazý Ýslâmî eserlere de geçen buna benzer rivâyetlerin Ýsrâiliyattan olduðu anlaþýlmaktadýr.

Bu haberlerin çoðu muharref Tevrat kaynaklý olmasýna raðmen, pek çok müslüman yazar, müfessir bunlarý eleþtirmeden, Kur’an’a uyup uymadýðýný gözden geçirmeden kitaplarýnda yer vermiþlerdir. Bu yanlýþ rivâyetler, belli ki Ýslâm’ýn ilk dönemlerinden beri anlatýlmaktadýr. Nitekim rivâyete göre Hz. Ali (r.a.); “Kim Hz. Dâvûd’la ilgili bu kötü haberleri anlatýrsa, ona iki celde -yüz altmýþ sopa- vuracaðým” (Sa’lebî, Arâisu’l-Mecâlis, s. 284; Kurtubî, el-Câmiu li-Ahkâmi’l Kur’an, 15/119; F. Râzî, Mefâtihu'l-Gayb, 26/192) demiþtir. Biz, Hz. Dâvûd’u ve diðer mâsum peygamberleri, onlara yakýþmayacak sýfatlardan tenzih ederiz. Bizim inancýmýzýn gereði budur. Onlar hakkýnda Kur’an’ýn verdiði saðlam haberler ve övücü sözler bizim için yeterlidir. (H. Ece, s. 51)

Kýssa ile ilgili diðer bir yorum da Hz. Dâvûd’un küçük günah iþlediði þeklindedir. Buna göre Hz. Dâvûd, evli olan bir kadýný almak için onun kocasýný öldürmemiþtir; zira kadýn Uriya ile evli deðil; niþanlý idi. Hz. Dâvûd niþanlý olan bu kadýný almýþtýr. Onun hatasý, birçok karýsý olduðu halde bir mü’min kardeþinin niþanlýsýný elinden almasýdýr. Bir baþka açýklamaya göre de dönemin âdeti uyarýnca Hz. Dâvûd’un Uriya’dan karýsýný boþamasýný, onunla evlenmek istediðini söylemiþ, Uriya da kralýn isteðini reddetmenin uygun olmayacaðýný düþünerek bu teklifi kabul etmek zorunda kalmýþtýr. Her ne kadar bu davranýþ o dönemdeki þer’î hükümlere uygunsa da Dâvûd’un kemâliyle baðdaþmadýðý için günah sayýlmýþ, bu sebeple de Dâvûd tevbe etmiþtir.

Hz. Dâvûd’u suçlu veya kusurlu gösteren yukarýdaki açýklamalarý reddeden Ýslâm bilginlerinin çoðunluðuna göre ilgili âyetlerde ilk bakýþta Dâvûd’un günah iþlediðini düþündüren, “Dâvûd, onu imtihan ettiðimizi zannetti de Rabbinden maðfiret diledi, tevbe etti; Biz de ondan bunu affettik” þeklindeki ifadeler gerçekte onun suç iþlediðini göstermez. Olay þöyle olmuþtur: Hz. Dâvûd’un düþmanlarýndan bir grup, onu öldürmek maksadýyla beklenmedik bir zamanda ve beklenmedik bir yoldan onun bulunduðu odaya týrmanýp içeriye girmiþler, Dâvûd onlarýn asýl niyetini anlayýnca nefsi kendisini onlardan intikam almaya zorlamýþ, ancak o bunu yapmamýþtýr. Zaten içeri girenler de Hz. Dâvûd’un yalnýz olmadýðýný görünce korkarak yalan söylemiþler ve söz konusu anlaþmazlýðý gündeme getirmiþlerdir. Dâvûd da bir an bile olsa intikam duygusuna kapýldýðý için tevbe etmiþ veya gerçek öyle olmadýðý halde onlarýn kendisini öldürmek için geldiklerini zannetmiþ ve bu sûizan sebebiyle tevbe etmiþtir.

Kýssa bu þekilde de açýklanabilir. Kurân-ý Kerim’de de belirtildiði gibi Hz. Dâvûd sadece dâvâcýyý dinleyip hüküm vermiþ, dâvâlýyý dinlememiþ, daha sonra bu tutumunun yanlýþ olduðunu düþünerek tevbe etmiþtir. Olay yine Kur’an’da zikredilen, ekin tarlasýna girip zarar veren sürü kýssasýyla da ilgili olabilir (bkz. 21/Enbiyâ, 78). Zira iki kýssada da haksýzlýk, koyunlar ve Hz. Dâvûd’un hükmünde tam isâbet etmemesi söz konusudur. Sonuç olarak kýssa kesinlikle Hz.Dâvûd’un günah iþlediðini göstermemektedir (Fahreddin Râzî, Mefâtihu’l-Gayb 26/188-198).

Ahd-i Atîk’e göre Hz. Dâvûd, otuz yaþýnda kral olmuþ ve kýrk yýl altý ay (yedi yýl altý ay Hebron’da, otuz üç yýl Kudüs’te) saltanat sürdükten sonra yetmiþ bir yaþýnda vefat etmiþ (II. Samuel, 2/11; 5/4, 5; I. Tarihler, 29/27). Dâvûd þehrine (Kudüs) defnedilmiþtir
Gönderen: 04.05.2007 - 10:11
Bu Mesaji Bildir   muhammed yusa üyenin diger mesajlarini ara muhammed yusa üyenin Profiline bak muhammed yusa üyeye özel mesaj gönder muhammed yusa üyeyi arkadas listeme ekle Yukari
Pozisyon - İmzalar göster
önceki konu   diğer konu

Mesajlar Gönderen Tarih
 KURANDA ADI GEÇEN PEYGAMBERLER VE VELİLER: HZ DAVUT......
muhammed yusa 04.05.2007 - 10:11
 HZ DAVUDUN ÖZELİKLERİ:......
muhammed yusa 04.05.2007 - 10:12
 HZ DAVUD DEMİRİ İŞLEYİP ZIRH YAPMASI.....
muhammed yusa 04.05.2007 - 10:13
 DAĞLAR VE TAŞLAR ONUNLA ALLAHI ZİKREDERDİ: HZ DAVUT
muhammed yusa 04.05.2007 - 10:15
 İBADETTE ÇOK DÜŞKÜNDÜ: HZ DAVUT
muhammed yusa 04.05.2007 - 10:16
 DAVUD ORUCU: HZ DAVUD.......
muhammed yusa 04.05.2007 - 10:17
 ZEBUR VERİLEN PEYGAMBER: HZ DAVUD
muhammed yusa 04.05.2007 - 10:19
 YERYÜZÜNDE HALİFE KILINDI: HZ DAVUD
muhammed yusa 04.05.2007 - 10:19
 FASL-I HİTAB: HZ DAVUD
muhammed yusa 04.05.2007 - 10:20
 AİLESİNE VERİLEN NİMETLER VE ŞÜKÜR: HZ DAVUD
muhammed yusa 04.05.2007 - 10:21
 EKİN SAHİBİNİN DAVASI: HZ DAVUD
muhammed yusa 04.05.2007 - 10:23
 HZ DAVUD ZAMANINDA : TALUT
muhammed yusa 04.05.2007 - 10:24
 HZ DAVUD ZAMANINDA: CALUT....
muhammed yusa 04.05.2007 - 10:25
 DAVUD AS VERİLEN İLAHİ KİTAB : ZEBUR
muhammed yusa 04.05.2007 - 10:26
 KURANI KERİMDE: HZ DAVUD AS
muhammed yusa 04.05.2007 - 10:27
 HADİS-İ ŞERİFLERDE HZ DAVUD AS
muhammed yusa 04.05.2007 - 10:29
 Tâlût ve Câlût Kıssasından Çıkarılabilecek Hisseler: HZ DAVUD AS
muhammed yusa 04.05.2007 - 10:30
 KURANI KERİMDE DAVUD AS İLE İLGİLİ AYETLER:........
muhammed yusa 04.05.2007 - 10:31
 KURANDA ADI GEÇEN PEYGAMBERLER VE VELİLER: HZ DAVUT......
muhammed yusa 04.05.2007 - 10:34
 HZ.DAVUT AS.
özgürahmet 04.05.2007 - 11:32
 KURANDA ADI GEÇEN PEYGAMBERLER VE VELİLER: HZ DAVUT......
VeRvO 04.05.2007 - 12:10
 HZ.DAVUT AS.
özgürahmet 04.05.2007 - 15:52
 KURANDA ADI GEÇEN PEYGAMBERLER VE VELİLER: HZ DAVUT......
MAHMUD DOGAN 15.10.2007 - 23:38

Lütfen Seçiniz:  
Şu an Yok üye ve 751 Misafir online. En son üyemiz: Didem_
16977 üye ile 13.07.2024 - 12:50 tarihinde en fazla ziyaretçi online oldu.

[Admin | Moderator | Kıdemli Üye | Üye]
Dogum Gününüzü Tebrik Ederiz    Doğum gününüzü tebrik eder, sıhhat ve afiyet dolu ömür dileriz:
ahmetbelgi (45), g.safis (44), Fadime64 (42), can69 (50), fashionista (38), samyeli_8_2 (43), Junge Muslima (39), ehlibeytasigi (34), asivemavi (45), avelbek (69), nurhayat80 (45), esra-i kübra (33), OperatingSySTeM (45), mcJustice (38), eylul37 (34), MIRALAY HAMZA (47), emrahak (37), m_kara (47), speark (37), muhammedali (40), fbayram (48), lacivert_23 (38), musLima-66 (34), yakuphan (54), gufran (47), Bahtiyor (45), yukselyakar (57), muhtesim (46), ARAN (41), yasin022 (43)
Son 24 saatin aktif konuları - Top Üyeler
0

Copyright © ((( RAVDA.net )))  *  İrtibat   *   RAVDA Reklam Servisi   *   Tüm hakları saklıdır, izinsiz alıntı yapılamaz.
Sitemizde yayınlanan imzalı yazıların içeriğinden yazarları, forum ve yorumlardan ekleyen şahıslar sorumlu olup, kesinlikle sitemiz sorumlu değildir.
© by ((( RAVDA.net )))

Sayfa 0.63361 saniyede açıldı   

Reklamlardan
RAVDA sitesi
hiçbir şekilde
sorumlu değildir.