generique colchicine kaletra kaletra colchicine budesonide lamotrine lamprene lanoxin lansoprax largactil lasix leponex levaquin levitra oral jelly levitra professional levitra soft levitra super force levitra lexapro lidocaton lignospan lioresal lipanthyl lipitor lisitril comp lisitril lisopril plus lisopril litarex lithiofor lithobid lodoz lopid lopimed lopresor lopressor lora allergie lorado loratine lotemax lovelle loxazol loxitane lozol sr lozol lur
     

0
Start Giriş Üye Ol üyeler ((( RAVDATe@m))) Arama
Toplam Kategori: 69 *** Toplam Konu: 30100 *** Toplam Mesaj: 148193
Forum Anasayfa » BİLGİSAYAR / İNTERNET » ARADIKLARINIZ & DİĞERLERİ » Kuşlar Kış Uykusuna Yatar Mı?

önceki konu   sonraki konu
Bu konuda 2 mesaj mevcut
Sayfa (1): (1)
Ekleyen
Mesaj
asanyakan su an offline asanyakan  
Kuşlar Kış Uykusuna Yatar Mı?

401 Mesaj -

Kayıt Tarihi: 09.11.2003
En Son On: 16.05.2004 - 02:20
Cinsiyeti: ----- 
Kuşlar Kış Uykusuna Yatar Mı?

Canlılar alemindeki sırları anlamak, sonsuz hikmetlerin farkına varmak, göründüğü gibi basit değildir. Mesela şimdi, kuşların mevsimden mevsime göç ettiklerini bilmek ne kadar basit bir iş. Ama 18. yüzyıla kadar onların, uzun mesafeler katederek göç ettikleri anlaşılamamış. Kuşlar kış uykusuna yatmadıkları halde o zamana kadar kış uykusuna yattıkları biliniyor muş.
Uçağın henüz icat edilmediği devirlerde kırlangıçların, Avrupa'dan Afrika'ya göç ettikleri= ne inanılmıyordu: Göç zamanlarında bu kuşlar, geceyi göllerdeki kamışların arasında geçirirdi. Bunlar, bir sonbahar akşamı gölde kayboldukları zaman, çamurun dibinde kış uykusuna yattıklarına inanmak hiç de hayalî sayılmazdı. Halbuki kırlangıçlar, gölün üzerinden geçerek başka menzillere ulaşırlardı. Sonra yapılan ilmî araştırmalar, meseleyi aydınlığa kavuşturdu Kuşların kanatlarına aynı numaralı halkalar takıldı. Bunların diğer uzak memleketlerde görülmesiyle, kuşların da olağanüstü yolculuklar yapabilecekleri anlaşıldı. Böylece kuşların, çamurun dibinde kış uykusuna yattıkları efsanesi yıkılmış oldu.
Maddî sahada kainat kitabını okumak, nice ilmi hakikatleri anlamak yorucu araştırmalarla, uzun zaman almıştır. Fakat şimdi insanoğlu, ilimde ve teknikte baş döndürücü ilerlemeler yapmıştır. Fizikte, astronomide, biyoloji ve tıpta hayretengiz keşiflerde bulunmuştur. Buna rağmen, manevî sahada bir çok insanlar, binlerce sene gerileri yaşıyor. Hatta insanlara iman konusunda binlerce sene geride dememiz bile hatalıdır. Çünkü ilk insan Adem babamız, bir peygamberdi. Ama şimdi halâ ineğe tapan insan?ar var. Halâ kendi maliki ve sahibi olan Rabbını bulamayan gafiller var. Demek ki insanlık, maddî sahada devamlı ilerlerken, manevî sahada dalgalanmalar göstermiş. Bir kısım insanlar, ilahi birer rehber olarak gönderilen peygamberler sayesinde tekamül etmişler. Cenab-ı Hakk'ı tanıyıp dünyalarını aydınlatmışlar. Ama bir kısmı da imansızlığın karanlığında boğulmuşlar.
Cehaletleri yüzünden mahlukatın zikrini, canlıların tesbihatını görememişler. İbadetsiz, fikirsiz birer muzır olmaktan kurtulamamışlar.
Bugün bile dünya nüfusunun beşte dördü İslâm nurundan mahrumdur. 1986 Nisan ayında, İsviçre'de yayınlanan bir Hıristiyan dergisine göre dünyada, bir buçuk milyar hıristiyan, 661 milyon Hindu, 300 milyon Budist, 18 milyon Yahudi ve bir buçuk milyar da dinsiz ve öteki küçük dinlere mensup insan yaşamaktadır. toplanı Müslüman sayısı ise 837 milyondur. Bu da yaklaşık olarak dünyada her beş kişiden birinin İslâm Dini ile şereflendiğini gösterir. Kaldı ki müslümanların çoğunun da büyük bir gaflet içinde dinî emirlere lakayd olduğu bilinen acı bir gerçektir.
Namaz kılan ve Hazret.-i Peygamberin sünnetine ittiba eden müslüman, gerçekten büyük bir nimet içindedir. Evet, hidayet büyük bir nimettir. Aklın ve vicdanın ziyasıdır. İnsan sahibi ve maliki olan Rabbını tanımazsa, dünyanın su1tanı da olsa kaç para eder?
Cenab-ı Hak; habibi olan Cenab-ı Peygamberi, beşere rehber olarak göndermiş. Alemlere rahmet olarak göndermiş. O olmasaydı, Rabbımızı nasıl tanırdık? Cenneti, cehennemi nasıl bilirdik? Ebedî saadeti nasıl kazanırdık? Tevfik ve hidayet, ilimden de öte, ayrı bir nimettir. Nice ilim adamları, atomun sırlarına vakıf oluyor, fezanın yollarını keşfediyor, gene de İslâm nuruyla aydınlanamıyor. Amma her zaman olduğu gibi şimdi de, en imkânsız gözüken şartlarda bile arayan mevlasını buluyor.
İngiliz Yusuf İslâm (eski Cat Stevens), dünyanın en meşhur pop müziği şarkıcısıydı. İngiltere ve Amerika gibi yerlerde şöhret sahibi olmak kolay değildir. O, bunu başarmıştı. Dışardan çok parlak ve şaşaalı bir hayatı vardı. Şöhret ve para basamaklarından zirvelere hızla tırmanmıştı. Fakat geriden görenleri imrendiren bu hayat, onu tatmin etmemişti. Her türlü maddî imkân ve şöhret, değil tatmin etmek, O'nu bunalıma sevketmişti.
Müzik ve sahne hayatının iki yüzü vardı. Dışardan görünen ışıklar, neonlar ve aldatan, göz kamaştıran bir dünya. Sahnenin arkasında ise çürümüş, pörsümüş bir hayat, Boş yere eriyen bir gençlik.
Bu katı gerçek, O'nu araştırmaya sevkediyor. Önce; Hıristiyanlığı, sonra Budizmi tetkik ediyor. Babasının Rum olması dolayısıyla Yunan Medeniyeti'ne de bakıyor. Heyhat, aradığını bulamıyor. Düşününüz, dünyada 83? milyon Müslüman var, 1400 senedir kainatı ışıklandıran İslâm güneşi var, O, halâ her köşede bucakta bir nur, bir ışık arıyor. Nihayet hidayet zamanı geliyor. Eline bir Kur'an-ı Kerim tercümesi geçiyor. Tercümedeki hakikatların akisleri benliğine işliyor, müslüman oluyor. Ve şöyle diyor :
"- İslâmiyet insanı düşünmeye; yerden göklerden ibret almaya davet ediyor. Kâinatın sonsuzluğu sizi hayrette bırakmıyor mu? Kâinat bir harmani içerisinde yaratılmıştır. Sırları ve güzelliği sonsuzdur. Göz ve kulaklarımızla müşahade ettiğimiz, kâinatın bir küçük parçasıdır. İşte İslâmiyet insanı bu sonsuzluğa yöneltiyor. "
Dünyada 4 milyar gayrı Müslüman'a mukabil 83? milyon Müslüman bulunması bizi üzmüyor. Çünkü en hızlı yayılan din İslâm'dır şimdi. Düşünen kafalar, ciddi kalemler müslüman olmaya başlamıştır. Yusuf İslâm'ın bile, bir insanın hayatta yapacağı en büyük değişikliği yaparak Müslüman olması, gafil kafalara bir tokmak, bir ibret dersi değil mi?

H.Hüseyin Korkmaz
Ekleme Tarihi: 11.12.2003 - 07:05
Bu mesajı bildir   asanyakan üyenin diğer mesajları asanyakan`in Profili asanyakan Özel Mesaj Gönder zum Anfang der Seite
asanyakan su an offline asanyakan  
Hayvanlar Niçin Kış Uykusuna Yatar?

401 Mesaj -

Kayıt Tarihi: 09.11.2003
En Son On: 16.05.2004 - 02:20
Cinsiyeti: ----- 
Hayvanlar Niçin Kış Uykusuna Yatar?

Hayvanların hareketi de cansız makinaların, motorların hareketleri gibi yakıtla temin edilir. Tabiî hayvanların yegâne yakıtları yiyecekleridir. Kışın yiyecek bulunmadığı için yakıt sar fiyatını asgariye indirirler. Vücutlarına depo ettikleri yağı azar azar kullanırlar. Bir çukura kıvrılıp hareket etmeden derin kış uykusuna dalarlar. Kış uykusu, bizim 7 - 8 saatlik uykuya benzemez. Her ne kadar bizim uykuya yatışımız gibi onlar da kendi kontrolleriyle kış uykusuna yatsalar da, iradeleri dışında bütün metabolizma faaliyetleri yavaşlar. Bu yavaşlama kalp atışlarına, nefes alışlarına kadar varır... Şimdi, Avrupa'da yaşayan küçük sincap faresin.i ele alalım.
Bu hayvanın normal vücut sıcaklığı 40 derecedir. Kış uykusu sırasında, sanki bir anahtarla çevirir gibi bu sıcaklığı, suyun donma derecesinin (yani sıfır derecenin) biraz üzerine çevirir. Vücut metabolizması oldukça yavaşlar. Nefes alması da çok yavaşlar. Normal kalp atışları dakikada 300'den 7 -10'a kadar düşer. Bu organlar hayvanın iradesi dışında çalışır. Demek ki bir başka irade, bu işi organize ediyor.
Hayvanın beyninin elektriksel faaliyeti o kadar yavaşlar ki, beyin adeta durur. İnsanlardaki diz bükme gibi normal vücut refleksleri de durur. Fakat bu hareketsizliğin mühim bir tehlikesi vardır. Çok soğuklarda hayvanın dokuları ya donarsa? Buz kristalleri bu dokuları tahrip ederse?
Burada da gene Rabbımızın sanki bir perdesiz tedbirini daha görüyoruz. Öyle ki, hayvanın zerrelerine kadar varan bir tedbir : Kış uykusuna yatan hayvanların vücut sıvıları, yüksek molekül ağırlıkları olan kimyasal maddelerle tutulurlar. Bu yüzden hayvanın vücudu, dışarıdaki su gibi hemen donmaz. Ancak daha düŞük derecelerde donar. Böylece zarar görmeleri önlenir.
Bütün bu saydıklarımız, küçük sincap faresinin kendi isteği ve gücü dışında meydana gelen fizyolojik değişikliklerdir. Amma Cenab-ı Hak, bu minicik hayvandan da açlıktan ölmemesi ve soğuktan donmamâsı için gayret etmesini ister. Evet her canlı, hayatının devamı için aklının ve gücünün yettiği nispette çalışmalıdır. Biz buna fiili dua diyoruz. İlâhî yardım, acz ve zaaf nispetinde gelir.
Yumurtadan henüz çıkmış civcivler ne kadar zayıf ve acizdir. Amma o korkak anne tavuk da, o nispette şefkat kahramanı kesilir. Yavrularını korumak için insanın üzerine bile atılır. Yavruları büyüyünce bu şefkat gider. Hatta onları kovalamaya ve dövmeye bile başlar!
Evet, Rabbımız bizden, de her işte gücümüzün yettiği nispette çalışmamızı ister. Çiftçi önce tarlasını sürecek, gübresini koyacak, tohumunu ekecek... Gereken bütün tedbirleri alacak, sonra kerim olan Rabbımız da rahmetini indirecek, bir tohumu yüz yapacak.
Cennete adam yetiştirmek isteyenler, kararmış kalpleri nurlandırmak isteyenler, önce tohumlarını, ekmelidir. Bir iki kişiyle olmaz diyerek, yapılan işi , azımsamamalılar. Bize düşen samimi olarak fiili duayı yapmaktır. Arkasından mutlaka ilâhî rahmet gelecektir. Eğer hikmeti iktiza ederse, cemiyet bataklığında bire bin meyve verecektir.
Sadede gelelim.
İlâhî yardım acz ve zaaf nispetinde gelir demiştik. Madem ki bizim küçük sincap faresinin açlıktan ölmemek ve soğuktan donmamak için bazı şeyler yapmaya gücü yetiyor. Rabbım da bunu ondan isteyecektir. Zaten bizim sincap faresi ve diğer hayvanlar da bunu yaparlar. Ya kendileri kazarak, yada arayarak sıcak ve rahat bir çukur bulurlar. Bu çukurda sıcaklık, donma derecesinin üzerindedir. Bunun için yaprakları veya başka malzemeler kullanırlar. Böylece yuvanın soğumasını önlerler. Hayvanların yaptığı bu tip yuvalara " Hibernakulum " denir.
Eğer yuvada sıcaklık, sıfır derece olan donma derecesinin altına düşerse, hayvan uyanır. Vücutlarına depoladıkları yağdan dahâ fazla harcayarak bütün sistemlerini çalıştırırlar. Böylece sıcaklıklarını normale çıkartırlar. Eğer bunu yapamazlarsa soğuktan donarak ölürler.
Burada dikkat edilecek husus şu : Hayvan, henüz, vücuduna depoladığı yağı bitirmeden ölmektedir Yani ölüm, doğrudan doğruya açlıktan değildir. Asıl sebep soğuktur.
Amerika'da bazı sincaplar her on günde bir uyanırlar. Bunu sık sık yapmamaları onların avantajıdır. Çünkü uyanık oldukları on birinci günde, uykuda geçen on günde kullandıkları kadar enerji harcarlar.
Cenab-ı Hak, sırf açlıktan Öldürmemek için, kışın yiyecek bulamayan birçok yarasayı da kış uykusuna yatırır. Onların da sincaplar gibi iktisatlı hareket etmeleri, fazla enerji kaybetmemek için azami gayret göstermeleri gerekir. Çünkü Rezzak-ı Kerim olan Rabbımızın, onların vücutlarına depoladığı yağ miktarı çok naziktir.
Bazı düşüncesiz insanlar, kış uykusundaki yarasa kolonilerini rahatsız eder. Yarasaları hareketlendirerek daha fazla enerji sağlamağa mec bur bırakıtlar. Bu da onlar için bir felâket olur.

H.Hüseyin Korkmaz
Ekleme Tarihi: 11.12.2003 - 07:06
Bu mesajı bildir   asanyakan üyenin diğer mesajları asanyakan`in Profili asanyakan Özel Mesaj Gönder zum Anfang der Seite
Pozisyon düzeni - imzaları göster
Sayfa (1): (1)
önceki konu   sonraki konu

Kategori Seç:  
Sitemizde şu an Yok üye ve 657 Misafir mevcut. En son üyemiz: Didem_


Admin   Moderator   Vip   Üye ]

Hayırlı ömürler dileriz.    Bu üyelerimizin doğum günlerini tebrik eder, sıhhat ve afiyet dolu bir ömür dileriz:
ilkser (43), gorkem yildiz (37), akky (39), HAKAN KÜCÜK (51), feride orhan (56), ME10 (47), MDMETIN (39), deniz-19 (37), avni kamzeli (43), asteroit (49), erdem (), Webcam_M (54), sel14tr (44), icalim (53), ilyas.fr (46), maneviyat (46), Ý.TEKGÜL (55), vgozukara (42), EMRULLAH (39), artvinli (59), emineyzc (48), looder (56), Cheetah (34), Keje (43), sahmeran28 (50), meto54 (63), selmani fahrisi (40), alonewolf (47), ibocan2 (42), chocuq87_54 (37), KaRaGoZLuM (41)
24 Saatin Aktif Konuları
0

Copyright © ((( RAVDA.net )))  *  İrtibat   *   RAVDA Reklam Servisi   *   Tüm hakları saklıdır, izinsiz alıntı yapılamaz.
Sitemizde yayınlanan imzalı yazıların içeriğinden yazarları, forum ve yorumlardan ekleyen şahıslar sorumlu olup, kesinlikle sitemiz sorumlu değildir.
© by ((( RAVDA.net )))

Sayfa 0.53858 saniyede açıldı