lopinavir ritonavir lopinavir ritonavir ivermektin generique kaletra kaletra luvox lyrica marvelon maxalt medrol active mefe basan mefenacide mefenamin meladinine mellaril mellerettes melleril mentax mestinon metaglip metfin metoject metrizol micardis hct micardis micardisplus microgynon micronase micronovum microzide minac 50 minipress minocin miranova mobic mobicox moduretic motilium motrin munobal myambutol myconormin myfortic mysoline naltrexin naprolag
     

0
Start Giriş Üye Ol üyeler ((( RAVDATe@m))) Arama
Toplam Kategori: 69 *** Toplam Konu: 30100 *** Toplam Mesaj: 148193
Forum Anasayfa » DENEME TAHTASI » Kapalı!

önceki konu   sonraki konu
Bu konuda 2 mesaj mevcut
Sayfa (1): (1)
Ekleyen
Mesaj
Muhtazaf su an offline Muhtazaf  
Themenicon    Kapalı!

Moderator
4254 Mesaj -

Kayıt Tarihi: 04.06.2007
En Son On: 30.07.2020 - 23:50
Cinsiyeti: Erkek 


KAPALI...

Şuur kapalı, akıl kapalı, hayâl kapalı…
Gözler, kulaklar kapalı.
Duygular kapalı ve en önemlisi ruh kapalı.
Kalbin kapıları kapalı.
Ne vardı bu kadar içine kapanacak?
Bir de perdeler kapalı oralarda…
Neleri kaçırdığının farkında mı oturduğu mekânlarda, yaşadığı bedende insan?
Duyuyor musun, dinliyor musun beni? Hayat çağırıyor seni.
Gönlünü dinle, kalbini dinle yürü, aklını dinle dur. Aç perdeleri tek tek.
Önce ışığını, çok ama çok erkenden kapattığın o loş odaların, uykusuz gecelerin karanlığından çık kurtul ey ruhum.
Mutluluk aradığın yerde değil, kaçmak kapanmak asla çıkar yol değil.
Bir dene istersen, bir defacık olsun bir dene lütfen.
Nelerin değiştiğini gör ve gül. Gül de, güller açılsın güller koksun her yanın.
Biliyorum ezan vakitleri dışında duymadığın, duymak istemediğin, kendine yabancı kıldığın bütün seslerin, kalbine açılan yoldan içeriye girmesine izin ver.
Uzaklardan gelen bir kırlangıç sesi, bir rüzgâr uğultusu…
Eğer yeşermeye uygun bir tek duygun kalmışsa binlercesinin arasında, dirileceksin.
Bir nefes alıp vereceksin, hayat kadar. Hayatının tamamı kadar bir nefes.
Seni, yanına hayat çağırırken ölümün karanlık gecesine gömülmen neden?
Göz ağlamak için, göz görüp de duygulanmak için, kalp yaşamanın çok ötesinde hissetmek için.
Sen bütün duygularını boşuna kapamışsın.
Kaç bakalım, kaç kendinden ve Rabbinden kaç Ama nereye kadar? Nereye gidersen git, o sonsuz rahmetin kucağındasın hep. Ve ondan başkada hiçbir yere kaçamayacaksın.
Bir dene, aç şu perdeyi, aç şu gözlerinin önündeki o incecik perdeyi.
Fırla yatağından, hayatının yanlış akan ırmağından.
Yoksa denizlere kavuşmaz bu ırmak, bu hayat.
Çevir yönünü ummanlara.
Çöllerde kuruyup gitme.
Pencerenden içeriye sızan ilk ışık, güneşten ve güneşin Sahibi’nden sana bir merhabadır, görüyorsun.
Gülüyorsun şimdi değil mi?
Başkaları nasıl yaşıyorsa, sen öyle yaşayamazsın.
Sen ki en sıradan idealin bile bir düşeni kaldırmak idi.
Şimdi, kendi girdabında boğulmak üzeresin.
Eğer bir kapı varsa, bir pencere varsa önünde, aç artık.
Işık dolacak içeriye, baştan aşağıya nurlar içinde kalacaksın, yıkanacaksın.
Başka bir seçim yok senin için.
Açacaksın, açacaksın ne varsa.
Görmeni engelleyen her şeyi, aşacaksın.
Perdeleri tek tek aralayacaksın.
Hem senin için ne dualar edildiğini bir bilseydin, asla ümitsizlenmezdin.
Bu yoldan niceleri geçtiler.
Gidenlerin bir çoğu dönmediler.
Sen, gayesiz yollarda yürüyenlerin yolcusu değilsin.
Sen, uykusuz geceleri bıçak gibi bölen, paramparça edensin.
Rabbin kapını ışıkla çaldı, gönlünü ilhamla kalbini sevgisiyle.
Direnme artık boşuna, boş yere. İnadın sırası değil.
Kapılar bile yok önünde, belki perdeler bile yok.
Gözlerin hafif hafif bir aralansa, ilk defa ama ilk defa dünyaya gelen bir bebeğin tertemiz bir ruhun gözü ile bakabilsen, ah bir bakabilsen…
Hayatı değiştirmek, yeniden bir sayfa açmak bu kadar kolayken bunca zorlara düşmek neden?
Şimdi kalbinle değil nefsinle hesaplaşma vakti.
Tut yakasından, vur yere şeytanın uşağını.
Allah’ım, güzel Allah’ım.
Sana gelmek ve koşmak isteyen bütün ruhların önündeki kapıları aç, ardına kadar aç lütfen…
Her an yeniden yarattığın kâinata, her an yeniden bakabilen bir göz, onu, her an yeniden anlayabilen bir akıl ve her an yeniden hissedebilen bir kalp lûtfeyle.
Niye korkak, niye kaçak, niye yalnız, niye uzak Sen’in rahmetinden bunca insan Allah’ım?
Neden?
Sen’den neden kaçıyorlar?
Belki de kaçtıkça yakınlaşıyorlar.
Evet, Sen ki, kaçtıkça yakınlaştığımızsın.
Göklerin ve yerin nurusun, ışığımızsın. Dört bir yanımızsın.
Bütün sınırlar senin, sınırları belirleyen çizgiler de senin.
Kalbimde çoktandır unuttuğum, öldüğünü sandığım sevgin, bugün gözyaşımla dirilsin, izin ver.
Mahşere bırakma bu dileği…
Dirildiler işte.
İçime attığım yeter artık sıkıntıları, kederleri. Uçurumlara, çiçekler ekmem yakışır mıydı?
Ve boşluklarda ne aradım bilmem yıllar boyu.
Ey yaşlı suç ortağı nefsim, ey zavallı kalbim.
Ey sesi kısılmış duygularım.
Yeter artık bir perde açın, bağışlayıcı ve affedici bir sesin sahibinin davetine doğru yürüyün, koşun artık.
Kalbime düşen kurtlar, delik deşik ettiler o güzelim dünyamı, mahvettiler.
Tam da hayatın bu anında yeniden yaşamak istesem, adeta bir çocuk gibi yeniden doğsam çok mudur istediğim Rabbim? Bahtına düştüm, kapına geldim.
Lekelenen melek vaktim, pembe beyaz baharlarım, ağlayan dakikalarım, hüzünlü günlerim adına beni affet.
Ben gibi olanları, o durumda bulunanları da affet.
Yolumdan beni ayartmaya çalışanları da affet, bilmiyorlar.
Ve onlara öyle bir lûtfet ki, hepsi ama hepsi Sen’in sonsuz rahmetinin kucağında bulsunlar bir gün kendilerini.
Ve öyle şaşırsınlar, öyle bir çığlık koparsınlar ki, bir çığ olup üzerlerine düşsün rahmetin bembeyaz.
Kefen gibi örtsün tüm günahlarını, yıkanmış, arınmış gibi. Kabul edilmiş katındaki ak pak tövbelerinle çıksınlar bu yığının, bu enkazın altından.
Ah Ömer, Faruk Ömer, senin o mahzun içler yakan hatıranın hürmetine, duanın arasına bizimkini de alsan ne olur?
Hani bir gündü ; “Hz Peygamber’i memnun ettin, Hz Ebubekir’i memnun ettin, sayısız insanı memnun ettin yaşadığın sürece. ‘Sen ki Cennetin Firdevs’lerinde gezeceksin, ne mutlu sana’ dediklerinde baştan aşağıya buz kesmiş, acı bir tebessümle bakmış ve demiştin ki; ‘Keşke annemden doğduğum günkü gibi saf temiz bir çocuk olarak kalaydım.
Bu dünyadan öyle gideydim.
Başka hiçbir şey bu kadar memnun etmezdi beni’ demiştin.” Duana katılıyorum bütün zerrelerimle.
Ne güzel bir arzuda bulunmuşsun.
Tam sırası o duana, arzuna âmin demenin.
Sen ki ey Ömer, bir bakışta tutuşup yanmıştın.
O Sevgilinin bakışıydı seni tutuşturan, yakan.
Olan oldu işte, bir anda sen mutluluk ağacının başında asırlar sonrasına gülümseyen bir meyve oluverdin.
Şu an senin ağacının, uğruna yaşadığın hayatının meyvesini yiyoruz.
Ey ruhum sahabe bunlar, yıldız insanlar.
Takıl peşlerine onların, bul şaşırtmayan gerçeğin aydınlık yolunu.
Arama, yok başka çıkar yol, başka kılavuz.
Onlar ki ışığını kainatın sevgilisinden ve canlı güneşinden aldıkları için ebediyen parlayacaklardır.
Yolunu kaybedenlere hep birer ümit ışığı olacaklardır.
Ey kenar, kuytu köşelerde, karanlıklarda, yataklarda, oralarda, buralarda kıvranan ruhlar.
Acziyetinizin, hiçliğinizin ve günahlarınızın gücüne inanın.
Çünkü karadan aka geçmek bir adım bile değil.
Dirilişi öldükten sonraya bırakmayalım.
Ezdirmeyelim bu kadar ruhlarımızı.
Kalbimiz dayanmaz böylesi ağır yüklere.
Ben ki, yaşadığımı ve inandığımı yazmak istiyorum.
Konum bütün insanlığın dramı.
Bir doğum anında, içimizi dışımıza dökmek zamanında söylediklerimizi duyar da söyleyemediklerimizi bilmez mi Rabbim?
Ah lekelenen melek vaktim, pembe beyaz baharım, ey kalbimin hazin sesleri.
Adını, adın’ın yanındaki, o güzel adla yüceltmek istiyorum Rabbim.
Kâinatın yaratıldığı andan beri ne varsa, aldığı nefes ve yaratılan bütün zerreler adedince sonsuza dek Sana hamdü senalar, o sevgili Resulüne selamlar, salavatlar olsun.
Susan diller, dudaklar adına da…
Kâinattaki gezegenler ve içlerindeki moleküller sayısınca, adının anılmadığı anlar adedince, her mekana şâmil, bir dua olsun Rabbim bu.
Rahmetinin temsilcisi olan O zatın ve O’nun en büyük mucizesi Kur’an’ın ve O’nun dava ettiği davanın adına ve hürmetine, meleklerin onu taşıdığı, indirdiği anlardan sindirdiği yerlere kadar Resulüne salat-u selam olsun Allah’ım….
Alıntı.

Ekleme Tarihi: 14.10.2010 - 01:13
Bu mesajı bildir   Muhtazaf üyenin diğer mesajları Muhtazaf`in Profili Muhtazaf Özel Mesaj Gönder zum Anfang der Seite
Hüzünlü_gurbet su an offline Hüzünlü_gurbet  

138 Mesaj -

Kayıt Tarihi: 22.03.2009
En Son On: 16.01.2013 - 23:58
Cinsiyeti: ----- 

Ekleme Tarihi: 15.10.2010 - 23:12
Bu mesajı bildir   Hüzünlü_gurbet üyenin diğer mesajları Hüzünlü_gurbet`in Profili Hüzünlü_gurbet Özel Mesaj Gönder zum Anfang der Seite
Pozisyon düzeni - imzaları göster
Sayfa (1): (1)
önceki konu   sonraki konu

Kategori Seç:  
Sitemizde şu an Yok üye ve 813 Misafir mevcut. En son üyemiz: Didem_


Admin   Moderator   Vip   Üye ]

Hayırlı ömürler dileriz.    Bu üyelerimizin doğum günlerini tebrik eder, sıhhat ve afiyet dolu bir ömür dileriz:
hircin (32), ayazdabirciftyu.. (38), arif_unal (64), lyoonn (46), ergali595 (42), FatihCgdm (38), kirenli (56), *imam_hatipli* (33), Muhsin B. (36), sezer74 (50), recepguducu (50), kenan_kygn (68), tek_1 (44), ajanpenny (46), basketcikid (34), sigat37 (37), erzincani (45), yasemin_nl (36), yosun (40), toprak_67 (45), By_Digital (38), gur (36), MustafaGED&Yacu.. (60), ademyildiray (49), ibrahimdzn (37), muka2828 (44), hagere (39)
24 Saatin Aktif Konuları
0

Copyright © ((( RAVDA.net )))  *  İrtibat   *   RAVDA Reklam Servisi   *   Tüm hakları saklıdır, izinsiz alıntı yapılamaz.
Sitemizde yayınlanan imzalı yazıların içeriğinden yazarları, forum ve yorumlardan ekleyen şahıslar sorumlu olup, kesinlikle sitemiz sorumlu değildir.
© by ((( RAVDA.net )))

Sayfa 1.07826 saniyede açıldı