dexamethasone generique plaquenil generique stromectol dexamethasone kaletra cardura carsol cartia xt cartia casodex caverta ceclor cd ceclor ceftin cefurim celebrex celestoderm v celestone celexa cellcept cellidrine cephoral ceporex cerina cerzine cet eco cetallerg cetrine chibroxol chlorazin chlorochin chloromycetin cialis black cialis daily cialis oral jelly cialis professional cialis soft cialis strips cialis sublingual cialis super active cialis super force cialis cibacen ciloxan cimexillin cip eco
     

0
Start Giriş Üye Ol üyeler ((( RAVDATe@m))) Arama
Toplam Kategori: 69 *** Toplam Konu: 30100 *** Toplam Mesaj: 148193
Forum Anasayfa » D İ N / İ S L A M » DİĞER DİNİ KONULAR » SiA'nin dogusu

önceki konu   sonraki konu
Bu konuda 9 mesaj mevcut
Ekleyen
Mesaj
Dai su an offline Dai  
SiA'nin dogusu

922 Mesaj -

Kayıt Tarihi: 06.10.2008
En Son On: 13.09.2010 - 00:07
Cinsiyeti: Erkek 
Hak bir mezhep olmayan ve ehl-i sünnet içinde kabul edilmeyen Sianin dogusu

En büyük hidayet mesalesi olan Kur'ân-i Azimüssân'in nâzil olmasiyla bütün insanlik âleminde yepyeni bir devir baslamisti. Insanlar kalp ve ruhlarinin tabiî ihtiyaci olan "Hak Din"e kavusma sevinci içinde idiler. Sirkten tevhide, zulmetten nura, hurafelerden hakikate, cehaletten bilgiye kavusmuslardi. Kur'an'in hayattar prensipleri onlari her an maddi ve mânevi yücelige dogru götürüyordu. Dünün bedevî insanlari, artik âleme medeniyet dersi verecek hâle gelmislerdi. Müslümanlar göz kamastiracak bir gayret ve himmetle, bütün insanlik âlemine iman ve irfan nurlarini nesrediyorlardi. Yapilan bütün zulüm ve iskencelere, hile ve ihanetlere, oynanan bütün oyunlara ragmen, bu hidayet nurunun altina giren insanlar, günden güne artiyor ve kuvvetleniyorlardi. Artik hak din büyük bir isikla ile parliyor, terakki ve teâli ediyordu. Islâmîyet’ gönüllerde taht kura kura yayiliyor; imanin küfre, Hakk'in batila, tevhidin sirke ve adaletin zulme galip geleceginin isaretleri ufukta görünüyordu.

Nitekim, öyle de oldu. Resul-i Ekrem Efendimizin döneminde Islâmîyet’ Mekke, Medine, Hicaz ve civar bölgelerde mutlak hakimiyetini kurdu. Artik cehalet ve zulmet devri, yerini saadet ve nûr devrine birakmisti.

Hz. Ebûbekir ve Ömer (ra) devirlerinde kisa zaman içerisinde yapilan essiz fetihlerle Suriye, Misir, Irak ve Iran'in fethine basarili olundu.

Bu harikulâde gelisme, Islâm düsmanlarinin, bilhassa Yahudilerin(1) haset ve kinlerini kabartti.
Yahudiler tarih boyunca nifak ve ayrilik çikarmada ve hak ehlini bölüp parçalamada maharetli olan dessas bir millettir. Ilâhi iradeye her devirde karsi çikmis, kendi peygamberlerini bile öldürmekten çekinmemislerdir. Bunlar her çesit ihtilâli tezgâhlayan ve bütün ifsat komitelerini sevk ve idare eden, beserin huzur, ahlâk ve itikadini bozmayi bas gaye edinen muzir bir millettir. Münâfiklik ve riyakârlikta hiçbir kavim bunlara ulasamamistir. Bunlara, "insanlik âleminin nefs-i emmâresi" denilse yeridir. Kur'an'in: “Duribet aleyhümü’z-zilletü ve’l meskenet” ifadesiyle, Yahudiler, kiyâmete kadar üzerlerinden silip atamayacaklari bir zillet ve meskenet damgasini yemislerdir.

Yahudiler, Islâmîyet’in kisa zamanda gösterdigi büyük gelisme karsisinda dehsete kapiliyor ve beyinleri çatlayacak gibi oluyordu. Üstelik birçok Yahudi cemaatlerinin Islâm'a girisi de onlari büsbütün çildirtiyordu. Islâmîyet’in bu hizli ve parlak yayilisi mutlaka durdurulmaliydi. Bu gidisle Islâmîyet’ bütün dünyaya yayilacak ve Yahudilik yeryüzünden silinip gidecekti. Birkaç bin senelik Yahudi varligi artik son bulmus olacakti. Yahudiler vaktiyle, yani Islâmîyet’ten 6.5 asir önce de Hiristiyanligin zuhuru ile böyle bir "yok olus tehlikesi" geçirmislerdi. Önce, Hiristiyanligi ortadan kaldirmak için büyük gayret göstermisler, daha sonra bu yeni dinin mensuplarini kuvvetle maglup edemeyeceklerini anlayinca hile ve desise yoluna basvurmuslardi. Söyle ki:

Hiristiyanligin esas temellerini yikarak onun yerine kendi uydurma hurâfelerini ikame etmek üzere alim ve feylesof bir Yahudi olan Saul'u sahneye çikardilar. Bu zeki Yahudi beyi, güya Hiristiyanligi kabul ederek Pavlos ismini aldi ve kiliseye çekilerek uzun müddet inziva hayati yasadi. Hiristiyan dininin icaplarini harfiyen yerine getiriyor ve gitgide halkin itimadini kazaniyordu. Sonunda Hiristiyanlarin sevgi ve hos görüsüne o derece sahip oldu ki, kendisine bir havari gibi hürmet etmeye basladilar. Pavlos, bu sevgiyi, Hiristiyanligi bozmakta çok dessas bir sekilde kullanmasini bildi. Hz. Isa (as) ile görüstügüne ve O'ndan talimat aldigina halki inandirmayi basardi. Kesif ve plânli gayretleri sonunda, Hiristiyanlarin hem itikat, hem de ibadetlerini liakikatten saptirmaya ve birtakim bâtil mezhep ve firkalari ortaya çikarmaya muvaffak oldu. Artik "tevhit”in yerini "teslis" almis, yani Hiristiyanlar bir tek Mabud'a bedel, Hz. Isa ve Hz. Meryem'e de ilâhlik isnat etmeye baslamislardi.

Fakat, Yahudilerin Islâmîyet’in hizla yayilisi karsisinda maruz kaldiklari tehlike, eskisinden çok daha büyüktü. Yahudilerin bu yeni dine karsi koymalari imkânsizdi. Çünkü, Islâmîyet’in gelisme kabiliyeti fevkalâde idi. Zira, Islâm dini akla, mantiga muvafik oldugundan kalplere tesir ediyor; sadece Yemen Yahudilerinin degil, bütün Israilogullarinin, dogup yükselmekte olan bu Islâm günesi karsisinda eriyecekleri muhakkak görünüyordu. Öyle ise, ne pahasina olursa olsun buna mani olunmaliydi.

Vaktiyle, Hiristiyanlara karsi tezgâhlanan oyunun, simdi Müslümanlara karsi oynanmasi lâzimdi. Uzun müzakerelerde bulundular ve sonunda Medine'de Ibn-i Sebe'yi sahneye çikardilar(2).

Ibn-i Sebe, tahribat programini baslica iki esas üzerine kurdu. Ilk olarak, Müslümanlar arasinda ayrilik çikarmakla, Islâm'in gelismesine engel olacak; ikinci safhada Islâmî inanç ve itikada hurâfeler katarak, onlar arasina, kiyâmete kadar sürecek bir fikir ayriligi sokacakti. Bu iki hedefin gerçeklesmesi için komiteler kuracak ve onlar araciligi ile Müslümanlar arasindaki birlik ruhunu, muhabbet, uhuvvet gibi mânevi baglari zayiflatarak ortadan kaldirmak üzere yogun faaliyet gösterecekti. Her bir ifsat merhalesinin arkasindan hemen durum degerlendirmesi yapilacak, plânlanan hedeflerle alinan neticeler kontrol edilecek, degisen ve gelisen sartlar altinda yeni hedeflerin gerçeklesmesi için yeni plânlar yapilacak ve uygulama sahasina sokulacakti.
Ekleme Tarihi: 17.12.2009 - 07:04
Bu mesajı bildir   Dai üyenin diğer mesajları Dai`in Profili Dai Özel Mesaj Gönder zum Anfang der Seite
Forum Düzeni - imzaları göster
önceki konu   sonraki konu

Mesajlar Ekleyen Tarih
 SiA'nin dogusu
Dai 17.12.2009 - 07:04
 SiA'nin dogusu
Dai 17.12.2009 - 07:04
 SiA'nin dogusu
Dai 17.12.2009 - 07:05
 SiA'nin dogusu
Dai 17.12.2009 - 07:05
 SiA'nin dogusu
RuZGaR 18.12.2009 - 18:20
 SiA'nin dogusu
Muhtazaf 18.02.2010 - 00:38
 SiA'nin dogusu
Muhtazaf 18.02.2010 - 00:40
 SiA'nin dogusu
Muhtazaf 18.02.2010 - 00:42
 SiA'nin dogusu
Muhtazaf 18.02.2010 - 00:47

Kategori Seç:  
Sitemizde şu an Yok üye ve 609 Misafir mevcut. En son üyemiz: Didem_


Admin   Moderator   Vip   Üye ]

Hayırlı ömürler dileriz.    Bu üyelerimizin doğum günlerini tebrik eder, sıhhat ve afiyet dolu bir ömür dileriz:
***Murat*** (48), behlul (50), hatice57 (44), GaZZe (60), erveysel (61), Abdulkadir22 (31), samyeli13 (47), candeniz (24), balacan (54), abdulkadir (31), babam veben (55), askbumu (43), sahra_yagmur (37), halit42 (39), Babacan52 (56), gurbetcigenc (33), Fikret1972 (52), NuR_EFSAN (39), jopp777 (47), pempe1987 (37), Nur baçesi (28), seyhzadem (36), Mustafa Alptug (41), gunes_akca (35), KanKaZ (36), hsusal (72), olimp_ (45), ufkumuzvar (42), gakkosfatih (42), HIKKI (51), Selale1 (49), Yasin Tural (36), nebitdag (45)
24 Saatin Aktif Konuları
0

Copyright © ((( RAVDA.net )))  *  İrtibat   *   RAVDA Reklam Servisi   *   Tüm hakları saklıdır, izinsiz alıntı yapılamaz.
Sitemizde yayınlanan imzalı yazıların içeriğinden yazarları, forum ve yorumlardan ekleyen şahıslar sorumlu olup, kesinlikle sitemiz sorumlu değildir.
© by ((( RAVDA.net )))

Sayfa 0.58833 saniyede açıldı