generique rhinocorthydroxychloroquine dexamethasone generique kaletra ivermektine aldactone aldara aldipin alendron alesse aleve alges x algifor allegra allergodil allo 300 tablinen allo basan allopur altace alutan alzar amanol amaryl amilo basan amilorid comp amiloride hct amiodar amlo eco amlopin amlovasc amoxi basan amoxi cophar amoxi mepha amoxil amoximex anafranil sr anafranil antabus antabuse antalgit antamex antisacer antra antramups anvitoff apcalis oral jelly
     

0
Start Giriş Üye Ol üyeler ((( RAVDATe@m))) Arama
Toplam Kategori: 69 *** Toplam Konu: 30100 *** Toplam Mesaj: 148193
Forum Anasayfa » TARİH / SİYASET / EKONOMİ » TÜRKİYE VE DÜNYADA SİYASET » Filistin'de Müslüman Varlığı Sürmeli

önceki konu   sonraki konu
Bu konuda 1 mesaj mevcut
Sayfa (1): (1)
Ekleyen
Mesaj
Muhtazaf su an offline Muhtazaf  
Filistin'de Müslüman Varlığı Sürmeli

Moderator
4254 Mesaj -

Kayıt Tarihi: 04.06.2007
En Son On: 31.07.2020 - 00:50
Cinsiyeti: Erkek 
Filistin'de Müslüman Varlığı Sürmeli

Çeşitli oyunlar sonucunda kurdurulan İsrail işgal rejiminin zor durumda kalması üzerine çeşitli dünya ülkeleri Mısır'ın Şarmu'ş-Şeyh şehrinde bir araya gelerek güya "Terörle Mücadele Zirvesi" gerçekleştirdiler. Aslında yapılmak istenen İsrail işgal rejimini endişeye sokan gelişmelerin önüne geçmekti. Şimdilik kısa vadede Filistin'deki bağımsızlık mücadelesinin "terör" olarak dünya kamuoyuna kabul ettirilmesi ve böylece zulmün her çeşidine başvurmak suretiyle bu mücadelenin tamamen susturulması amaçlanıyor. Uzun vadede yapılmak istenen ise Filistin topraklarındaki İslâmi varlığa tamamen son vermektir. Bu yolla hem siyonist işgal yönetiminin o topraklara iyice demir atmasının ve böylece kendi geleceği açısından endişe verebilecek unsurların tamamen ortadan kaldırılmasının sağlanması hem de bölgedeki yahudi nüfusun artırılması için ortamın hazırlanması amaçlanmaktadır.

Bakın, İsrail işgal yönetimi Filistin topraklarındaki, hâlen 3,5 milyon olan yahudi nüfusu 2.000 yılında 8 milyona çıkarmayı hedefliyor. Bu amaçla dünyanın değişik yörelerine dağılmış yahudileri Filistin topraklarına göç etmeye teşvik ediyor. Hatta hatırlarsanız İsrail cumhurbaşkanı Ezer Waizman, Almanya'yı ziyaret ettiğinde: "Bu neo-nazilerle birlikte niye yaşıyorsunuz, gelin İsrail'e. Orada size her türlü imkân sağlanacaktır" diyerek bugünkü Almanyalıları "neo-nazi" diye nitelemişti. Onun bu sözü o zaman Almanya'da küçük de olsa bir siyâsi krize yol açmıştı. Evet, İsrail yönetimi yahudileri Filistin topraklarına toplanmaları için sürekli teşvik ediyor ama kimse gelmek istemiyor. Çünkü Filistin halkının toplu direniş hareketi olan intifadanın başlamasından sonra yahudilerin rahatı kaçmış, dışarıdan Filistin topraklarına göç bir yana daha önce göç etmiş olanlar bile oraları terk ederek Avrupa ülkelerine ve Amerika'ya geri dönmeye başlamışlardı. İsrail de o zaman bundan dolayı yahudi nüfusundaki düşüşü telafi edebilmek için Etyopya'daki Falaşa yahudilerini ve eski Sovyet cumhuriyetlerindeki yahudilerin önemli bir kısmını Filistin topraklarına nakletmişti. İşgal rejimi bugün yeni bir yahudi göçü hamlesi başlatmak istiyor. Bu hamlenin hedefi ise önümüzdeki dört yıl içinde Filistin topraklarındaki yahudi sayısını 8 milyona çıkarmak. Fakat bu hedefin önünde iki önemli engel var: Birincisi oradaki Müslüman halkın gasp edilmiş haklarını geri alma mücadelesi, diğeri de nüfus sorunu. Müslüman halkın mücadelesi yahudilerin rahatını kaçırdığından dışarıdakiler buraya göç etmek istemiyor. Hatta diyebiliriz ki, bundan dolayı, içerden dışarıya göç bir yandan devam ediyor. İşte bundan dolayı İsrail işgal yönetimi ve onun arkasındaki sömürgeci güçler uzun vadede Filistin topraklarındaki İslâmi varlığa son vermek istiyorlar. Çünkü İslâmi varlık devam ettikçe bağımsızlık ateşinin sönmeyeceğini biliyorlar. Ayrıca İslâmi varlığa son vermeleri durumunda söz konusu hedeflerinin önünde duran her iki engelin de kalkacağını düşünüyorlar. Çünkü İslâmi varlığa son verdikleri takdirde oradaki bağımsızlık mücadelesini sürdürecek bir potansiyelin kalmayacağını dolayısıyla yahudilerin artık herhangi bir endişeye kapılmadan akın akın geleceklerini, öte yandan hâlen Filistin topraklarında varlığını sürdüren üç milyon üç yüz bin Filistinlinin göçe zorlanması durumunda onlardan boşalan yerlerin yahudilere açılması suretiyle nüfus sorunun önemli oranda çözülebileceğini hesap ediyorlar.

İşte Filistin halkını her yönden mağdur etmenin, fakir ve işsiz bırakmanın uzun vadedeki hedefi budur. Bugün işgal yönetimiyle sözde özerk yönetimin kasıtlı uygulamaları sonucu Filistinlilerin yaşadığı bölgelerde işsizlik oranı % 70'i, dünya standartlarına göre fakirlik oranı ise % 95'i geçmiştir. İşgal rejimi ve onun güdümündeki özerk yönetim uyguladıkları fakirleştirme politikasının etkili olabilmesi için mağdur Filistinlilere dünya Müslümanlarının yardım etmemesini istiyor. Çünkü Filistin'deki Müslüman halk orayı terk etmek istemiyor. Onlar o toprakların kendilerine emanet edildiğini, oranın İslâmi kimliğinin korunması gerektiğini düşünüyor ve bu yüzden her türlü zorluğa katlanarak oradaki varlıklarını sürdürmek istiyorlar. Yüce Allah'ın: "Ey iman edenler! Allah'a ve Peygamberine hıyanet etmeyin ve bile bile size emanet edilen şeylere hıyanet etmeyin." (Enfal, 8/27) hitabına kulak vererek kendilerine emanet edilen o topraklara sahip çıkmak için hiçbir fedakârlıktan kaçınmak istemiyorlar. 1992 sonunda, gece yarısı evlerinden ve işyerlerinden alınarak gözleri bağlı bir şekilde Güney Lübnan'ın Mercu'z-Zuhr bölgesine bırakılan 415 Filistinlinin yeniden vatanlarına dönebilmek için bir yıl mücadele etmeleri, kendilerine yöneltilen bütün sığınma tekliflerini reddetmeleri bu yüzdendi. Ancak mağdur durumdaki Filistinlilerin o topraklarda varlıklarını sürdürmeleri Müslüman kardeşlerinin vereceği maddi ve manevi desteğe bağlıdır.

Bugün işgal altındaki Filistin topraklarında hizmet veren İslâmi hayır kurumları mağdur durumdaki o insanlara yardımcı olmaya, o toprakların İslâmi kimliğinin korunması uğrunda hayatını fedâ edenlerin geri bıraktığı emanetleri olan yetim çocuklara ve dul kadınlara sahip çıkmaya, Müslüman halkın haklarını savunduklarından dolayı zindanlara atılanların ailelerinin sıkıntılarına ortak olmaya çalışıyorlar. Ancak işgal yönetimi ve onun güdümündeki özerk yönetim bu hayır kurumlarının çalışmalarını kendilerinin Filistinlileri göçe zorlamayı amaçlayan fakirleştirme politikalarının etkisini azalttığını düşünüyorlar. Bu yüzden söz konusu hayır kurumlarının çalışmalarını engellemek, bu kurumlara dünya Müslümanlarının yardım göndermelerine engel olmak istiyorlar. Bu yöndeki uygulamalarını haklı göstermek amacıyla da söz konusu hayır kurumlarına yardım gönderenlerin "teröre finans sağladıklarını" ileri sürüyorlar. Onlara göre binlerce yetim çocuğun geçimini üstlenmek, okula devam edemeyecek durumdaki çocukların okul ihtiyaçlarını temin etmek, kocası zindanda olduğu için evinde sıcak aş pişiremeyen zavallı kadına yemeklik bir şeyler göndermek, dul kadınların sıkıntılarına ortak olmak "teröre finans sağlamak" olarak değerlendiriliyor. Ne yazık ki, kamuoyuna yön veren medya uluslararası siyonizm tarafından beslendiğinden bu medyanın yürüttüğü yoğun propaganda çalışmaları sayesinde insanlık yanıltılıyor. Mağdur ve mazlum durumdaki insanlara sahip çıkılması "teröre finans sağlamak" olarak değerlendiriliyor.

Ama her şeye rağmen dünya Müslümanlarının Filistin'deki kardeşlerine sahip çıkmaları gerekiyor. Onlara sahip çıkmalılar ki, oradaki İslâmi varlık devam etsin. Bilmek gerekir ki kutsal Filistin toprakları sadece Filistinlilere değil bütün Müslümanlara emanet edilmiştir. Yüce Allah'ın: "Ey iman edenler! Allah'a ve Peygamberine hıyanet etmeyin ve bile bile size emanet edilen şeylere hıyanet etmeyin" hitabı da hepimize yöneliktir. Bir Müslüman olarak oradaki bir yetimin geçimini üzerimize almamız Filistin topraklarının İslâmi kimliğinin korunmasında bir rol üstlenmemiz demektir. O yetim çocuk Filistin topraklarından çıkarılsa da Müslümanların ona sahip çıkmaları gerekir. Çünkü bir yerde bir Müslüman mağduriyetinden dolayı açlıktan ölürse onun durumundan haberdar olup da kendisine yardımcı olmayan bütün Müslümanlar suçlu olurlar. O yetim çocuğa Filistin topraklarının dışına atılmadan önce sahip çıkarsak büyüdüğünde o toprakların İslâmi kimliğinin korunmasında bir rol üstlenecek ve siyonist işgalcilerin o topraklara demir atma planı gerçekleşmeyecektir. Evet, Müslümanlar olarak Filistin'deki kardeşlerimize bugün sahip çıkalım. Yarın geç olabilir.
Ekleme Tarihi: 08.03.2008 - 00:28
Bu mesajı bildir   Muhtazaf üyenin diğer mesajları Muhtazaf`in Profili Muhtazaf Özel Mesaj Gönder zum Anfang der Seite
Pozisyon düzeni - imzaları göster
Sayfa (1): (1)
önceki konu   sonraki konu

Kategori Seç:  
Sitemizde şu an Yok üye ve 847 Misafir mevcut. En son üyemiz: Didem_


Admin   Moderator   Vip   Üye ]

Hayırlı ömürler dileriz.    Bu üyelerimizin doğum günlerini tebrik eder, sıhhat ve afiyet dolu bir ömür dileriz:
karaali70 (54), Mücahit58 (42), firdevs_91 (33), harman76 (48), gul2 (47), özgür3 (35), songokou (42), nuri72 (52), aysun saglam (46), dalin (39), caglar_1988 (36), emine_yilmaz (45), elif19 (37), morcali (63), enderim23 (46), aga2 (61), hüzünlü gurbet (46), yeþil (42), 1yavuz (53), suvari_ (41), gazeteci1985 (39), adem03 (45), azzat (60), huemeyra41 (32), Kursad_ist (46), ruhan_ruhani (41), eskalibo (50), neofatih (39), yuuusuf (43), yunuscelik (46)
24 Saatin Aktif Konuları
0

Copyright © ((( RAVDA.net )))  *  İrtibat   *   RAVDA Reklam Servisi   *   Tüm hakları saklıdır, izinsiz alıntı yapılamaz.
Sitemizde yayınlanan imzalı yazıların içeriğinden yazarları, forum ve yorumlardan ekleyen şahıslar sorumlu olup, kesinlikle sitemiz sorumlu değildir.
© by ((( RAVDA.net )))

Sayfa 0.55888 saniyede açıldı