ivermectin generique colchicine generique plaquenil fluvoxamine generique stromectol cordarone coreg coridil corpamil corprilin corpriretic corticotherapique cosaar plus cotrim coumadin cozaar crestor crixivan cyclogyl cycrin cyklokapron cymbalta cytotec cytoxan dalacin c dalacin t dalacin v danatrol danocrine daonil deflamat deltasone demadex demolaxin dentomycine depakine chrono depakine depakote depo provera dermestril dermovate deroxat desogen desoren desyrel detrol la
     

0
Start Giriş Üye Ol üyeler ((( RAVDATe@m))) Arama
Toplam Kategori: 69 *** Toplam Konu: 30100 *** Toplam Mesaj: 148193
Forum Anasayfa » D İ N / İ S L A M » İBRET TABLOLARI » İmanı mı, İslamı mı anlatalım???

önceki konu   sonraki konu
Bu konuda 3 mesaj mevcut
Sayfa (1): (1)
Ekleyen
Mesaj
Muhtazaf su an offline Muhtazaf  
İmanı mı, İslamı mı anlatalım???

Moderator
4254 Mesaj -

Kayıt Tarihi: 04.06.2007
En Son On: 31.07.2020 - 00:50
Cinsiyeti: Erkek 
İmanı mı, İslamı mı anlatalım???
Hicri 538'de Cürcan'da vefat eden büyük Türk âlimi Zemahşeri bir ara Mekke'ye gitmişti. Orada Ebu Kubeys Dağı'na, çıkarak seslenmişti:
- Ey evlad-ı Arap, geliniz dedelerinizin dilini benden, bir Türk âliminden öğreniniz!..
Gerçekten de Zemahşeri, Araplara dillerini öğretecek seviyede bilgi sahibi olmuş, onlara uzun zaman dillerinde üstadlık da etmişti. Bu misali, birlikte yolculuk yaptığım bir Alman Müslüman'la konuşurken hatırladım. Alman Müslüman, tıpkı Zemahşeri'nin Araplara dillerini öğrettiği gibi bana da İslâmî tebliği anlatıyor, hatta itiraf edeyim, öğretiyordu.
Hem öyle uzun cümlelerle filan da değil.
Tek cümle içinde ifade ediyordu bizim eksiğimizi.
Bakın tebliğ konusunda ne diyordu Alman Müslüman:
- Sizler hep İslâm'ı anlatıyorsunuz İslâm'ı!
Şunu ekliyordu cümlesine:
- Halbuki insanların ihtiyacı İslâm'a değil, imanadır imana!..
Gözlerini gözlerimin içine dikerek bakıyordu yüzüme. Ne anladığımı merak ediyordu besbelli.
Ben ise bir şey anlamadığımı ifade eder tarzda bakınca izah etmeye çalıştı sözlerini:
- Türkiye'ye geldiğimde dikkat ettim. Hemen bütün Müslümanlar İslâm'ı anlatıyorlar, imanı anlatma gereği asla duymuyorlar. Eğer bana da Almanya'da hep İslâm'ı anlatmış olsalardı büyük ihtimalle ben Müslüman olma saadetine erişemezdim. Çünkü İslâm mükellefiyetler zinciri demektir. Şunlar, şunlar haramdır. Şöyle yaparsan caiz olur, şöyle yaparsan caiz olmaz. Şunu yaparsan haramdır, şunu yaparsan helaldir, gibi hep vazife, hep görev sıralamasıdır.
Halbuki vazifeler, görevler birer yük, birer mükellefiyettirler. Yükler, mükellefiyetler sağlam insanlara yüklenir. Bünyesi zayıf olanlara yük yüklenmez, mükellefiyet tahmil edilmez. Önce iman kuvvetlendirilmeli, sonra İslâm anlatılmalı, yani yük yüklenilmelidir. Geçenlerde bir camide bir hocaefendiden dinledim imanı. Şöyle anlatıyordu bu muhterem hocaefendi:
- Yeryüzü bir kitaptır. Bitkiler, varlıklar da bu kitabın harfleridir, satırlarıdırlar. Bu kitap iyi okunmalı, ifade ettiği mânâlar iyi anlaşılmalıdır. Bu kitaba dikkatle baktığınızda görürsünüz ki, bütün bitkiler çamur yemekte; ama insanlara çok lezzetli gıdalar vermekteler. Kendisi çamur yesin de bizlere üzüm, elma, muz, portakal sunsun bu nasıl olur? Bunların şuuru mu vardır ki, kendileri çamur yiyor, bizlere ise lezzetli meyveler sunuyorlar? Bunu bir yaptıran yok mu?
- Hayvanlar ot yiyorlar, bizlere et yediriyorlar. Kan ve fışkı arasından gelen tertemiz süt veriyorlar. Bunları kim sunuyor bizlere?
İşte bu hocaefendi İslâm'ı değil imanı anlatıyordu. Benim beklediğim anlatım da böyle olmalıdır. İhtiyaç bunadır çünkü... Muhatabım sözlerine şunları da ekliyordu:
- Beğendiğim kitapların içinde yerini almış olan Risale-i Nur Külliyatı hep imandan bahsediyor, İslâm'dan değil. Çünkü imanı anlayan insan, İslâm'ın bütün emirlerine uyma aşk ve şevki duyar, yeter ki imanı anlamış olsun...
Bilmem bu yaklaşıma siz nasıl bakıyorsunuz, bana pek yabancı gibi gelmedi. Gerçekten de biz hep İslâm'ı anlatıyoruz, imanı değil. Kaybımız da buradan oluyor, itirazlar da buradan geliyor galiba.
alıntı
Ekleme Tarihi: 24.12.2007 - 23:52
Bu mesajı bildir   Muhtazaf üyenin diğer mesajları Muhtazaf`in Profili Muhtazaf Özel Mesaj Gönder zum Anfang der Seite
zümrüdüanka su an offline zümrüdüanka  
İMAN VE SONRASI

17 Mesaj -

Kayıt Tarihi: 22.03.2005
En Son On: 26.12.2007 - 16:17
Cinsiyeti: Bayan 
Ben birşey sormak istiyorum.İmanlı olan güzel ahlaklı insanlar islamın şartlarından günlük namazı kılmazsa öldüğü zaman önce cehenneme gidip kılmadığı namazları mı öder,yoksa affedilip imanlı olduğu için direkt cennete mi gider?
Ekleme Tarihi: 25.12.2007 - 09:05
Bu mesajı bildir   zümrüdüanka üyenin diğer mesajları zümrüdüanka`in Profili zümrüdüanka Özel Mesaj Gönder zum Anfang der Seite
Muhtazaf su an offline Muhtazaf  

Moderator
4254 Mesaj -

Kayıt Tarihi: 04.06.2007
En Son On: 31.07.2020 - 00:50
Cinsiyeti: Erkek 
İmanı olmayanın hiçbir amelinin kıymeti yoktur. İbadetler ve bütün iyi işler kıymetli ise de, bunları yapmak, imanın yanında ikinci derecede kalır. İman temel, iyi işleri yapmak, ikinci derecededir, imandan sonra gelir. İmanın ve iman ile birlikte olan iyi işlerin dünyada da, ahirette de faydaları vardır. İnsanı saadete ulaştırırlar. İmansız olan iyi işler, insanı, dünyada saadete kavuşturabilir. Ahirette faydası olamaz. İyi işlere, ibadetlere sevap verilebilmesi için düzgün iman sahibi olmak gerekir. Bir kâfirin yaptığı hiçbir iyiliğin Allah katında kıymeti yoktur, hatta cami, çeşme yaptırsa, namaz kılsa, oruç tutsa hiç kıymeti olmaz. Kur’an-ı kerimde mealen buyuruluyor ki: (İmansızların yaptıkları faydalı işler, fırtınalı bir günde rüzgârın savurduğu kül gibidir. Ahirette o işlerin hiçbir faydası olmaz.) [İbrahim 18] (Kâfirlerin cami yapmaları ve diğer bütün [iyi] işleri, boşa gidecek, Cehennemde sonsuz kalacaklar.) [Tevbe 17] (Kıyamette onların yaptıkları her işi toz duman ederiz.) [Furkan 23] (Kıyamette en çok ziyana uğrayanlar, iyi işler yaptıklarını sanıp da, bütün çabaları boşa gidenlerdir.) [Kehf 103–104] (Ahirette onlara ateşten başkası yoktur, yaptıkları işler boşa gitmiştir.) [Hud 16] (Kâfir olarak ölenlerin yaptıkları işler, dünyada da, ahirette de boşa gider, Cehennemde devamlı kalırlar.) [Bekara 217] (Allah şirki [küfrü, bozuk imanı] asla affetmez. Diğer bütün günahları ise, istediği kimselerden affeder.) [Nisa 48] Kâfirlerin azapları hafiflemez. Birkaç âyet meali şöyledir: (Kâfirler orada temelli kalırlar, azapları hafifletilmez ve geciktirilmez.) [Al-i İmran 88] (Kâfirler öldürülmez ki ölsünler, Cehennem azabı da hiç hafifletilmez.) [Fatır 36] (Onlar, Cehennemin bekçilerine, “Rabbinize yalvarın da hiç değilse bir gün, azabımızı hafifletsin” derler. Halbuki kâfirlerin yalvarması boşunadır.) [Mümin 49,50] (Ey iman edenler, Yahudileri de, Hıristiyanları da dost edinmeyin! Onlar birbirinin dostudur. Onları dost edinen de onlardandır. Allah, [gayrimüslimleri dost edinerek kendilerine] zulmeden kavme hidayet etmez.) [Maide 51]
(Hak din yalnız İslam’dır.) [Al-i İmran 19] (İslam dininden başka din isteyenlerin, dinlerini Allah kabul etmez. Bunlar ahirette en büyük zarara uğrayacaklardır.) [Al-i İmran 85] Kâfirlerin iyilikleri, Müslüman olmalarına sebep olabilir. Fakat iman etmedikçe, kâfirlerin hiçbir iyiliğine sevap verilmez. Müslümanların yaptığı iyilikler de, günahlarının affına sebep olur. Hadis-i şerifte bildiriliyor ki, Müslüman bir kadın, susuz bir köpeğe pabucu ile kuyudan çıkarıp su verdiği için, Allahü teâlâ onun günahlarını affetmiştir.
Kur’an-ı kerimde mealen buyuruluyor ki:
(İman edip, salih amel işleyenler Cennete girer.) [Kehf 107] İman doğru olmazsa, ibadetlerin, hizmetlerin hiç kıymeti olmaz. Bunun için Ehl-i sünnet âlimlerinin bildirdikleri gibi iman etmek, ibadetleri yapıp haramlardan sakınmak lazımdır. Kalbde doğru imanın bulunmasına alamet, dinin emirlerini seve seve yapmak ve kâfirleri düşman bilmektir.Mülk Allah’ındır. Mülkün sahibi Odur. Allahü teâlâ, Cennete girmek için, sadece imanlı olma şartını koymuştur. Suç ve günah işlese de, iman kaydı bulunan mümin Cennete gider. İman kaydı bulunmayan kâfir de, yararlı işler yapsa da Cehenneme gider. Şimdi ilk suale cevap verelim. Muhammed Masum hazretleri buyurdu ki: Allahü teâlânın kullarına hizmet etmek için çalışmalı! Rabbimizin kullarına hizmet etmekle dünyada ve ahirette nimetlere kavuşulacağını düşünmeli! İnsanlara karşı yumuşak olmanın, onlara iyilik etmenin, onların işlerini güler yüzle ve tatlı dille ve kolaylıkla yapmanın, Allah sevgisine kavuşturan yol olduğunu bilmeli! Ahiretin azaplarından kurtulmaya ve Cennet nimetlerinin artmasına sebep olacağında, hiç şüphe etmemelidir! İnsanlara hizmet etmek ve onların ihtiyaçlarını karşılamak, dünya ve ahiret derecelerine kavuşmaya sebeptir.Hadis-i şeriflerde buyuruldu ki:
(Seferde, topluluğun efendisi, onlara hizmet edendir. Şehitlik hariç, hiçbir amel onun sevabına erişemez.) [Hâkim]
(İnsanlar, Allah’ın ıyali [çoluk çocuğu gibi] dir, Allahü teâlâya en sevimli olan, Onun ıyâline iyilik edendir.] [Bezzar]
Din kardeşine yardım edenin yardımcısı, Allahü teâlâdır.) [Müslim]
(İnsanların en iyisi, onlara faydası çok olanıdır.) [Kudai]
(Müslümanın işini gören, hac ve umre yapmış gibi sevaba kavuşur.) [Hatib]
(Bir Müslümana elbise veren, o elbiseden bir parça kalsa da, Allahü teâlânın hıfzı emanında olur.) [Hâkim]
Cennete girmenin şartlarının ne olduğunu, Allahü teâlâ açıkça bildirdi. Cennete gitmenin şartı imanlı, yani Müslüman olmaktır. İmanlı olmayan, yani kâfir olan Cennete giremez. Kâfirlerin gideceği ve sonsuz kalacağı yer cehennemdir.
Şu halde, bir kâfir haksız olarak, işkence ile zulüm ile öldürülse, bütün dünyaya hizmet etse, Cennete giremez.
Bazıları da, (çok temiz olan, yalan dolan bilmeyen, hırsızlık etmeyen, yol köprü, çeşme gibi insanlığa hizmet eden kâfirler de var. Bunlar da mı cennete girmeyecek) diyorlar. Cennete girmenin çaresini, yolunu Cennetin, Cehennemin ve kâinatın sahibi olan Allahü teâlâ bildirdi. Bizim istememizle kimse Cennete veya Cehenneme girmez. Zengin-fakir, zenci-beyaz, köylü-şehirli, kadın-erkek, temiz-kirli, tembel-çalışkan, cimri-cömert, cahil-bilgin, zalim-mazlum benzeri hiçbir ayrım yapılmaz. Sadece imanlı ve imansız ayrımı yapılır. Yani Müslüman olan Cennete girer, ebedi nimetlere kavuşur. İmansız olan da, Cehenneme gider, ebedi azaba maruz kalır.
***
Günahı çok olan bir mümin, tevbe etmeden ölmüş ise, Allahü teâlâ dilerse, günahlarının hepsini affeder, dilerse günahları kadar azap eder; fakat sonunda yine Cennete koyar. Kurtulmayacak olan yalnız kâfirlerdir. Zerre kadar imanı olan kurtuluşa kavuşur. (Mektubat-ı Rabbani)

Ekleme Tarihi: 25.12.2007 - 15:54
Bu mesajı bildir   Muhtazaf üyenin diğer mesajları Muhtazaf`in Profili Muhtazaf Özel Mesaj Gönder zum Anfang der Seite
Pozisyon düzeni - imzaları göster
Sayfa (1): (1)
önceki konu   sonraki konu

Kategori Seç:  
Sitemizde şu an Yok üye ve 562 Misafir mevcut. En son üyemiz: Didem_


Admin   Moderator   Vip   Üye ]

Hayırlı ömürler dileriz.    Bu üyelerimizin doğum günlerini tebrik eder, sıhhat ve afiyet dolu bir ömür dileriz:
jakup (32), muzocel26 (58), salihhazar (55), Beyza (56), cs7014 (50), oezkan (51), kara61 (66), aetkral (51), kubratalp (48), K.GOCERLI (27), cecenmucahidi (33), yaburka (49), violine (44), mavi_ruya (48), mbahaddin (55), Kerim_Bey (36), Süreyya (66), yemenici68 (56), mecid (43), kerime (42), mehmet_eyigör_6.. (28), tokayca (51), hasan5335 (36), volkan33 (54), mgunhan (48), ttufan (42), isvec (65), beyazguel (38), atay (62), sonromeo2 (47), kulibo (38), Zeynepgul (44), nihat 60 (44), g_neferalperen3.. (46), sebiarus (55), hace (41), EsmerKiz-NL (39), n@ksýben (43), pedino (54), hatice 1975 (49), hesbollahi (45), hafýz_ (37), ozel (68), fethic (55), hacimeryem (54), telve (52), Levent75 (49), züleyha hanc&ya.. (47), erciyas tamer (46), m.kýl&ya.. (53)
24 Saatin Aktif Konuları
0

Copyright © ((( RAVDA.net )))  *  İrtibat   *   RAVDA Reklam Servisi   *   Tüm hakları saklıdır, izinsiz alıntı yapılamaz.
Sitemizde yayınlanan imzalı yazıların içeriğinden yazarları, forum ve yorumlardan ekleyen şahıslar sorumlu olup, kesinlikle sitemiz sorumlu değildir.
© by ((( RAVDA.net )))

Sayfa 0.53138 saniyede açıldı