lopinavir ritonavir generique colchicine lopinavir ritonavir chloroquine ivermektin oxytrol pamelor pantozol parafon parexat pariet parlodel paronex paxil cr paxil penegra pentoxi pepcid pepcidine periactin persantine pharmaquine phenhydan phoslo pirocam pirosol pk merz plavix plendil pletal podomexef ponstel pradif prandin precose premarin prevacid priligy prilosec primacton primolut n primolut nor principen prinil probalan prodafem
     

0
Start Giriş Üye Ol üyeler ((( RAVDATe@m))) Arama
Toplam Kategori: 69 *** Toplam Konu: 30100 *** Toplam Mesaj: 148193
Forum Anasayfa » TARİH / SİYASET / EKONOMİ » OSMANLI TARİHİ ve MEDENİYYETİ » Osmanlı hoşgörüsüne çarpıcı bir örnek

önceki konu   sonraki konu
Bu konuda 1 mesaj mevcut
Sayfa (1): (1)
Ekleyen
Mesaj
vehbi70 su an offline vehbi70  
Osmanlı hoşgörüsüne çarpıcı bir örnek

919 Mesaj -

Kayıt Tarihi: 17.01.2006
En Son On: 04.01.2015 - 20:05
Cinsiyeti: ----- 

Osmanlı hoşgörüsüne çarpıcı bir örnek
Rum Patriği'ne Muhteşem Cenaze Merasimi

Vefat eden Patrik Diyonisyos Efendi'nin cenazesinin kaldırılacağı gün, İstanbul'da gerçekten heyecanla beklenen kayık yarışları yapılacaktı. Ama, Yunan Büyükelçiliği'nin ricası üzerine, Sultan II. Abdülhamid, yarışları tehir ettirecek, böylece cenaze alayının sönük geçmesi tehlikesi ortadan kalkacaktı.
Osmanlı Devleti'nin gayrimüslim tebaaya göstermiş olduğu hoşgörü, çok bilinen bir husustur ve tarih sahifelerinde bunun sayısız örnekleri vardır. Üstelik, yaşayanların yanısıra, gayrimüslimlerin ölüleri de aynı hoşgörüden pay almışlardır.

Osmanlı'ın insan hak ve hürriyetlerine gösterdiği bu saygıdan en iyi şekilde faydalanan unsurların başında Rumlar gelir. Bir de günümüze bakalım. Türkiye ile Yunanistan arasında mevcut pek çok problemden birisi de, azınlıklar meselesidir. Daha doğrusu Türkiye'deki Rumlar için herhangi bir sıkıntı yoksa da, Batı Trakya'daki Türk azınlık, sahip oldukları haklardan tamamen mahrum bırakılmış bulunmaktadır. Bu çerçevede, trafik kazası süsü verilmiş bir cinayetle, Batı Trakya Türkleri lideri Sadık Ahmet öldürülmekte, halkın oyu ile seçilmiş müftü cezaevine atılmakta, Türkler'in okuma, seçilme, seyahat etme vs. gibi ene tabiî hakları ellerinden alınmakta, insanlara bulundukları yerlerde hapis hayatı çektirilmekte, velhasıl Batı Trakya Türk azınlığına, yaşama hakkı tanınmamaktadır. Bu tarz hareketleri her zaman sürdüren Yunanlılar'ın, aşağıda gelişimini aktaracağımız olaydan ibret almalarını diliyoruz.

1891 yılındayız. İstanbul'daki Rum Patriği Diyonisyos Efendi, bir müddetten beri yakalanmış olduğu hastalıktan kurtulamayarak vefat etmiştir. Cenazesi, 27 Ağustos 1891 Perşembe günü kaldırılacaktır. Fakat, aynı gün Moda'da, daha önceden programlanmış kayık yarışları yapılacaktır. Bu yarışlar, sıradan bir spor müsabakası olmayıp, bizzat elli altın gibi önemli bir meblağ ile katkıda bulunan Sultan II. Abdülhamid'in himayesinde gerçekleşmektedir. Ayrıca, tertip komitesi de, Bahriye Nâzırı Hasan Paşa ile İngiliz Büyükelçisinin başkanlıkları altında, üst seviye devlet adamları ve diğer elçilerden oluşmaktadır. Bu demektir ki, yarış günü, İstanbul'daki devlet daireleri ve sefarethaneler, Moda'ya gidilmek üzere boşalacak, halk da akın akın kayık yarışlarında yerini alacak, kısaca İstanbul'un kalbi o gün Moda'da atacaktır.

İşte bu durum, Rumları hayli endişeye sevketmiştir. Çünkü, herkes kayık yarışlarında olacağından, cenaze merasimi çok sönük geçecektir.

Bu endişe sebebiyle, Yunan Büyükelçiliği, 25 Ağustos 1891 tarihinde, Hariciye Nezareti'ne bir yazı ile baş vurmuştur. Yazıda özetle şöyle denilmektedir:

"Sizin aracılığınızla yoluna girebilecek bir olayı arz etmeme müsaade buyurun. Rum Patriği'nin cenaze alayı, Perşembe günü yapılacaktır. İmdi, aynı gün Moda'da kayık yarışları da yapılacaktır. Söz konusu yarış aynı zamanda padişahın himayesinde gerçekleşmektedir. Bu hususu, padişah hazretlerinin nazar-ı dikkatine sunup, kayık yarışlarının birkaç gün tehiri için, zât-ı şâhânelerinin iradesi sağlanabilirse, Ortodoks tebaa minnettar kalacaktır. Cenaze alayının tehiri kabil olamayacağı aşikâr olup, halbuki kayık yarışı iki üç gün tehir edilebilirse, pek çok kişi cenaze bulunabileceğinden, alay çok şâşaalı olacaktır. Erteleme olmadığı takdirde ise, Perşembe günü herkes Moda'da bulunacaktır. Bu mülâhazalarımı çok özel bir surette arz ediyorum. İcabının yapılması, sizin reyinize bağlıdır. Yalnız, şunu belirteyim ki, tarafınızdan böyle bir teşebbüs yapılır ve zât-ı şâhâne de Moda kayık yarışlarının tehirini irade ederse, gerek Osmanlı, gerek ecnebî tebaası olan Ortodokslar, ziyadesiyle müteşekkir ve minnettar olacaklardır."

Bütün Ortodokslar'ın hislerini yansıtan Yunan sefirinin bu isteği, Sultan II. Abdülhamid'e sunulmuş, padişah, konu ile ilgili iradesinde, lâzım gelenlerin yapılmasını emretmiştir. Bu çerçevede, cenaze, başta padişah yaverlerinden biri olmak üzere, üst seviye devlet görevlileri ve sefirlerin katılımı ile resmî bir törenle kaldırılacaktır. Dolayısıyla, kayık yarışları da bir başka güne bırakılmış olmaktadır.

Ertesi günü yayınlanan Tercüman-ı Hakikat gazetesine bir göz attığımızda, cenaze merasiminin, Ortodoksları son derece memnun edecek tarzda şâşaalı geçtiği anlaşılmaktadır. Habere göre, 27 Ağustos 1891 Perşembe günü, İstanbul'da adeta resmî bir tatil günü yaşanmış, devlet daireleri, sefarethaneler, kançılaryalar, bankalar ve ticarethaneler hemen hemen boşalmıştır. Kayık yarışlarına gitmeye hazırlanan zevat, yarışların tehir edildiğini öğrenince, cenazeye katılmışlardır. Bu suretle, Rum Patriği, pek çok muteber kişinin katıldığı merasimle defnedilmiştir.

Durumun, Ortodoks tebaayı son derece minnettar bıraktığı anlaşılmaktadır. Nitekim, Ortodoks cemaati mensupları adına metropolitler ve meclis-i muhtelit âzaları tarafından Adliye ve Mezahib Nezaretine gönderilen 29 Ağustos 1891 tarihli yazıda, Sultan II. Abdülhamid'in, cenaze vesilesi ile gösterdiği yakınlıktan duyulan şükran ve ubudiyet hisleri dile getirilmektedir.

Hadise, günümüzden tam 105 yıl önce cereyan etmiştir. Geçen bir asır içinde ise, insanlardaki hoşgörü kavramının daha da geliştiği muhakkaktır. Hele XXI. yüzyılın eşiğinde, bu kavramın artık, dünya üzerindeki her toplumda yer etmiş olması gerekmektedir. Ancak, ne yazık ki, yüz yıl önce bizim, Ortodokslara gösterdiğimiz hoşgörünün binde birinin dahî bugün Yunanlılar tarafından, Batı Trakya Türklerine gösterilmediği ve bundan sonra da göstermeye niyetlerinin olmadığı, bir vakıâdır. Bakalım, Yunanistan tarihten ibret almayı ne zaman öğrenecek?..

Vahdettin Engin/Tarih ve Medeniyet, Sayı 31


Ekleme Tarihi: 27.08.2006 - 19:58
Bu mesajı bildir   vehbi70 üyenin diğer mesajları vehbi70`in Profili vehbi70 Özel Mesaj Gönder zum Anfang der Seite
Pozisyon düzeni - imzaları göster
Sayfa (1): (1)
önceki konu   sonraki konu

Kategori Seç:  
Sitemizde şu an Yok üye ve 601 Misafir mevcut. En son üyemiz: Didem_


Admin   Moderator   Vip   Üye ]

Hayırlı ömürler dileriz.    Bu üyelerimizin doğum günlerini tebrik eder, sıhhat ve afiyet dolu bir ömür dileriz:
***Murat*** (48), behlul (50), hatice57 (44), GaZZe (60), erveysel (61), Abdulkadir22 (31), samyeli13 (47), candeniz (24), balacan (54), abdulkadir (31), babam veben (55), askbumu (43), sahra_yagmur (37), halit42 (39), Babacan52 (56), gurbetcigenc (33), Fikret1972 (52), NuR_EFSAN (39), jopp777 (47), pempe1987 (37), Nur baçesi (28), seyhzadem (36), Mustafa Alptug (41), gunes_akca (35), KanKaZ (36), hsusal (72), olimp_ (45), ufkumuzvar (42), gakkosfatih (42), HIKKI (51), Selale1 (49), Yasin Tural (36), nebitdag (45)
24 Saatin Aktif Konuları
0

Copyright © ((( RAVDA.net )))  *  İrtibat   *   RAVDA Reklam Servisi   *   Tüm hakları saklıdır, izinsiz alıntı yapılamaz.
Sitemizde yayınlanan imzalı yazıların içeriğinden yazarları, forum ve yorumlardan ekleyen şahıslar sorumlu olup, kesinlikle sitemiz sorumlu değildir.
© by ((( RAVDA.net )))

Sayfa 0.54251 saniyede açıldı