colchicine generique plaquenil kamagra fluvoxamine generique colchicine voltaren votum plus votum vytorin wellbutrin sr xatral xeloda xenical xylocaine yasmin yasminelle yaz zanaflex zantac zantic zebeta zeffix zenegra zentel zestoretic zestril zetia ziac ziagen zilutrol zinacef zinat zithromax dispersible zithromax zocor zofran zoloft zorotop zovirax zurcal zyloprim zyprexa zyrtec zyvox zyvoxid
     

0
Start Giriş Üye Ol üyeler ((( RAVDATe@m))) Arama
Toplam Kategori: 69 *** Toplam Konu: 30100 *** Toplam Mesaj: 148193
Forum Anasayfa » SERBEST KÜRSÜ » BİR İSTANBUL MANZARASI

önceki konu   sonraki konu
Bu konuda 2 mesaj mevcut
Sayfa (1): (1)
Ekleyen
Mesaj
recepholding su an offline recepholding  
BİR İSTANBUL MANZARASI

1613 Mesaj -

Kayıt Tarihi: 09.07.2006
En Son On: 12.03.2007 - 12:46
Cinsiyeti: Erkek 
BİR İSTANBUL MANZARASI

Saat 12yi biraz geçiyor, hava da insanı dışarı davet ediyor. Biraz davete icabet edelim dedim. Keşke davete

icabet etmemiş olaydım.

Bir kenar mahallenin tozlu, dar, her tarafı çöp dolu, çöp arabasının bayramdan bayrama uğradığı

sokaklarından otobüs durağına doğru yürümeye başladım. Otobüsün gelip gelmeyeceği belli değil ama başka

çarede yok ki. Şoför beyefendinin piştisi ne zaman biterse otobüs o zaman kalkar. O kadar!

Her neyse, biz yine mahalleye dönelim. Bir tarafta mahalleye gelen dönme dolaba binmek için birbiriyle

çekişen, eskimiş elbiseler içinde burnu sümüklü çocuklar, bir taraftan derenin sümüklü burunların direğini sızlatan

ağır kokusu Dönme dolap dediysek İzmir fuarındaki gibi bir şey sanmayın ha. Saçı sakalına karışmış, gömleği

terden su gibi olan dönme dolap sahibi kol gücüyle dolabı çevirirken dolapla birlikte kendisi de dönüyor. Akşama

kadar dönüp duran adamın hali ne olur düşünün işte.

Asfaltı bozulmuş yolda, yola küsmüş mahzun Anadol Ve terkedilmiş bir çocuk parkı; salıncakları olmayan,

çamur ve çöp içinde park demeye bin şahit lazım olan bir park işte Tahterevallisini kim kırmış bilinmez

Çocuklar uğramaz olmuş yanına. Belli ki çok üzgün İyi ki kırık tahterevalli. Yoksa çocuklar parkta oynayayım

derken mikrop yuvasına dönecekler. Onlar zaten bir mikrop yuvasında ama olsun.

Bir kenar mahalle manzarasını şaşkınlık ve birazda hüzünle izlerken karşıdan eski püskü ayakkabıları elinde,

bakımsız, eli-yüzü kirli bir çocuk belirdi: Ağabey ne olur 200 bin lira ver de şu bakkaldan bir ekmek alayım dedi.

Bir an durakladım.. Acaba versem mi? Versem, versem Yok vermeyeyim canım. Ama yok yok vereyim. Boş

veeer! Başkaları versin bana ne

Büyükşehir çalış(m)ıyor

Otobüste geldi, atladım otobüse Nereye mi? Nereye olacak, meşhur Eminönüne. İstanbulda gezilecek

başka bir yer var mı, yani garibanlar için! Yol kenarlarında su satan çocuklar; hani şu ilkokul ve orta okul

çağındaki çocuklar var ya, geleceğimizi emanet ettiğimiz umut diye başımıza taç ettiğimiz yavrular Kimisinin

elinde eski bir yoğurt kabı ve içinde bir miktar su ve bir çekçek. Ve bir mahşeri andıran kalabalık Ayakkabı

boyacıları

Galata köprüsüne varmadan indim. Köprüyü yürüyerek geçeyim dedim. Bu sefer de ayakkabıcı çocuk boyalı

ayakkabılarımı boyamak istiyor. Diğer yandan şipşak fotoğrafçı yapıştı yakama hatıralarınızı ölümleştirin diyor

başka bir şey demiyor. Yok kardeşim, bu hüzünlü hatıraları ölümsüzleştirsen ne olacak. Gelecekte bakayım da,

daha da mı hüzünleneyim? Ohh be. Bunu da atlattık.

Ve Eminönü Gözüme zabıtadan öcü gibi korkan, bir gözü müşterisinde diğer gözü yolda olan seyyar

satıcılar çarpıyor. En ucuz alış-veriş yerlerinden birisi olan (fakir fukara için) Eminönünü tıklım tıklım dolduran

insanlar. Ne ararsan var. iğneden merdivene her şey var. Her şey var ama işe yarar bir şey yok. Bir de

kalabalık olmasa

Hayalim ve aklım bu bunaltıcı havadan sıkıldı. Oturdum Sarayburnu sahiline. Aldım denizi karşıma. Yanağımı

okşayıp, salçamı püfür püfür savuran rüzgar bir ürperti verdi içime. Üsküdardan getirip yüz milyarlık yalıların

kokusuyla süslediği zengin mekan havasını hayalime taktıktan sonra yüzüme bile bakmadan ayrıldı yanımdan.

Zenginin malı ben züğürdün çenesini yormadı ama hayallerimi yordu. Birden bire gözümün önüne lüküs

mekânlar, şaşaalı semtler geldi. Bir giydiklerini bir daha giymeyen gayet güzel giyimli beyefendiler, hanım

efendiler Ne üzeri açık dereler ne pislik içindeki parklar ne sümüklü, eli yüzü pis çocuklar var onların

mahallesinde. Camı açar açmaz karşılarında deniz, burunlarında çam kokusu. Çarpık binalar ve daracık

caddedeler de yok tabii onlara ait olan mekanlarda... İnsanın yürümeye kıyamadığı asfaltlar, asfaltların üzerinde

güler yüzlü jipler. Son model oyun ve eğlence araçlarıyla teçhiz edilmiş lunaparklar Lunaparkta oynayan kedi

ve köpekler. Kedi-köpek de lunapark da oynar mı demeyin. Çocuk yerine kedi, köpek beslersen lunaparkı da

kediler kullanır. Bu kedilerin giydiği elbiseler ise fakir çocuklar rüyasını süsleyecek kadar lüküs. En güzel şekilde

yapılmış evler, yayla gibi sokaklar. Ve ellerinde cep telefonu, evlerinde son model bilgisayarlar ile güzel

okullarda okuyan cicili-bicili balkon çocukları.

Büyükşehir çalışıyor

Hepimiz nefes alıyoruz. Ve hepimiz boğazın kalpleri teskin eden o büyülü yüzünü aynı zevkle seyrediyoruz.

Ve hepimizin ortak kaderi ölüm. Peki ama fark nerede? Lâfım insafı kurumuş, benlik vadilerinde at koşturanlar

için değil. Benim ne lâfım olabilir lüküs kumarhanelerde kamyonla para harcayıp tonla içki içenlere. Benim lâfım

150 milyarlık Mercedese binip 200 bin lirayı bulamayan ve açlıkla kıvrılan Müslüman kardeşine yardım etmeyen

entel Müslüman lara. Pahalı restoranlarda patlayıncaya kadar yiyenlere. Bir asgari ücreti kedi ve köpeklerinin

mamalarına harcayanlara. Seçim propagandası için 200 trilyon ayıran ama çocuğunun hastalığı için 100 milyon

isteyerek kapısına gelen vatandaşı kovan İslamî partilere. Hani nerede komşusu açken tok yatan bizden

değildir düsturu? Fazla lâfa hâcet var mı bilmem, ne dersiniz?

İşte size birkaç hadis ve âyet. Okuyalım da belki ibret alırız.

"İki haslet vardır ki bir müminde asla bulunmaz: Cimrilik ve kötülük." (Tirmizî, Berr 41)

"Veren el alan elden üstündür." (Enfal,60)

"İnsanoğlu malım malım der. Halbuki Âdem oğlunun yiyip tükettiği, giyiyip eskittiği ve sağlığında tasadduk

edip gönderdiğinden başka kendisinin olan neyi var? (Gerisini ölümle terk eder ve insanlara bırakır.)" (Müslim,

Zühd, 4, 2958)






Faruk Mümtaz
ALINTI SELAM VE DUA ILE
Ekleme Tarihi: 23.09.2006 - 22:55
Bu mesajı bildir   recepholding üyenin diğer mesajları recepholding`in Profili recepholding Özel Mesaj Gönder zum Anfang der Seite
recepholding su an offline recepholding  
KANLI BİSİKLET

1613 Mesaj -

Kayıt Tarihi: 09.07.2006
En Son On: 12.03.2007 - 12:46
Cinsiyeti: Erkek 
KANLI BİSİKLET

Geçtiğimiz günlerde 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk bayramıydı.Bütün çocuklar en

güzel kıyafetlerine jilet gibi ütü çekerek büyüklerinin önlerinden geçtiler.Sadece

bizim çocuklarımız mı?Hayır!Bir çok devletin çocukları da Türkiye mideydi.Hep birlikte

kaynaştılar. Ve çocukluğun ve özgürlüğün en anlamlı gününde koştular, eğlendiler ve

her renkten,her ırktan çocuklar sabavetin bütün güzelliklerinden istifade ettiler. Ve

büyüklerde böyle bir bayrama ev sahipliği yapmaktan en az çocuklar kadar

sevinçliydiler.

Neşe içinde eğlenirken bir çocuk ağlıyordu: ''ne olur Filistindeki çocuklar

ölmesin...'' Ve gözyaşları boncuk boncuk dökülüyordu yanaklarından.

Her gün onlarca çocuk katlediliyordu. Ve dünya basiretini yitirmişti onları

görmüyordu. Ve kulakları sağırdı Filistinden yükselen ve gök kubbeyi çatlatan ve bir

cam gibi paramparça eden o acının kahreden feryadını duymuyorlardı.

Üç tekerlekli bir bisiklet ve üzerinde kan ve yanında küçük bir bebek ve kanla

yazılmış bir piyesin sahne sahne sergilenmesi.Bir haber programında spiker şöyle

diyordu: ''Filistin'de çocuk olmak başka ülkelerde çocuk olmaktan çok farklı'' ve

içler acısı hikayeyi anlatıyordu.

En acımasız savaşlarda bile kadınlara, yaşlılara, ÇOCUKLARA dokunulmaz ama,

Filistin'de kendilerini savunmak için taştan başka bir şey bulamayan çocuklar

dövülüyor,öldürülüyor,sakat bırakılıyor...Ve bazen bir kaç aylık bir bebek kanlar

içinde yerlerde yatıyor. Kimisinin kafası patlamış, kimisinin gözü çıkmış.Anaların

babaları sevmeye, öpmeye kıyamadıkları çocuklarının bir kalleş kurşun alnından

öpüyordu... Ve 12 yaşındaki Muhammed dünyanın gözünün önünde babasının yanında

katlediliyor ve tanka taş atan küçük Faris...

Onların babaları esir kamplarında öldürülmüştü,ve bir bayramları da yoktu,jilet

gibi ütülenmiş fiyakalı giysileri de...Ne seslerini duyacak bir kulak ve nede kanlarla

dolu vücutlarını görecek bir göz vardı.Ve biz bayramlar içinde mutluluk

tebessümleriyle gülücükler saçıyor, şefkat satıyorduk.Filistinli küçük kız dünyanın

sağır kulağın şu şiirle sesleniyordu:

BABA! DİYORLAR Kİ, SEN SUÇLUSUN...

BABA! SEN SUÇLU DEĞİLSİN...

BABA! NEDEN TUTUKLADILAR SENİ..

BABA! SENİ BENDEN NEDEN ESİRGEDİLER?

BENİ BİR KEZ ÖPMEDEN,

ANNEMİN GÖZYAŞLARINI SİLMEDEN....

ANNE! HER SABAH YANAKLARINDA GÖZYAŞI GÖRÜYORUM,

FİLİSTİN HER ŞEYE LAYIK DEĞİL Mİ?

HER GÜN GÜNEŞE SESLENİYORUM...

ANNE! BABAMI BİR KEZ DAHA GÖREBİLECEK MİYİM?

YOKSA, YOKSA KIYAMETE KADAR BİR DAHA GÖREMEYECEK MİYİM?

YOKSA, ANNEMİN GÖZYAŞLARI KIYAMETE KADAR AKACAK MI?

BABA, NEREDESİN! NEREDESİN!

TOPRAKLARIMIZ İŞGAL EDİLİYOR.

FİLİSTİN'İN ÇİÇEKLERİ KOPARILIYOR

BABAMI HİÇ ÖPMEDİM,

GÜNEŞ DOĞDUĞUNDAN BERİ...

BAYRAMLAR BAYRAMI, ŞENLİKLER ŞENLİĞİ KOVALIYOR.

ŞEHİD ÜSTÜNE ŞEHİD DÜŞÜYOR...

BABAM DEMİR PARMAKLAR ARKASINDA!

KÖLELERİN TUTULDUĞU DUVARLARIN ÖTESİNDE...

O GÜN NE ZAMAN?

PARMAKLIKLARIN KIRILACAĞI GÜN NE ZAMAN?

HER SABAH ÇOCUKLARINI ÖPEN BABALAR!

HER SABAH ÇOCUKLARINI ÖPEN BABALAR!

ÇOK ŞEY Mİ İSTİYORUM? ÇOK ŞEY Mİ İSTİYORUM?

UTANIN... UTANIN... UTANIN...

VE BABAM DEMİR PARMAKLIKLAR ARKASINDA...

BABAMI İSTİYORUM.. BABAMI İSTİYORUM... BABAMI İSTİYORUM....

Faruk Terhan
ALINTI SELAM VE DUA ILE
Ekleme Tarihi: 23.09.2006 - 23:01
Bu mesajı bildir   recepholding üyenin diğer mesajları recepholding`in Profili recepholding Özel Mesaj Gönder zum Anfang der Seite
Pozisyon düzeni - imzaları göster
Sayfa (1): (1)
önceki konu   sonraki konu

Kategori Seç:  
Sitemizde şu an Yok üye ve 870 Misafir mevcut. En son üyemiz: Didem_


Admin   Moderator   Vip   Üye ]

Hayırlı ömürler dileriz.    Bu üyelerimizin doğum günlerini tebrik eder, sıhhat ve afiyet dolu bir ömür dileriz:
nokta54 (45), karapapak (46), dosteren (60), ahmetkaya5v (40), AKIN TALHA (45), memetnur (60), ssarikoc2003 (43), yolcuxxx (38), adige11 (46), aydemir (45), terekeme (), tolga_27 (44), turkcomtayfur (), CNN (44), faruk741 (39), kürtislam (37), kenan_k (59), ercosserdar (42), siyahi (46), Ay Yuzlum (42), sevgim (45), sekersey (55), Melek_90 (34), mkilincarslan (33), emel meydan (48), karabela2000 (54)
24 Saatin Aktif Konuları
0

Copyright © ((( RAVDA.net )))  *  İrtibat   *   RAVDA Reklam Servisi   *   Tüm hakları saklıdır, izinsiz alıntı yapılamaz.
Sitemizde yayınlanan imzalı yazıların içeriğinden yazarları, forum ve yorumlardan ekleyen şahıslar sorumlu olup, kesinlikle sitemiz sorumlu değildir.
© by ((( RAVDA.net )))

Sayfa 0.55735 saniyede açıldı