hydroxychloroquine generique stromectol generique colchicine budesonide lopinavir ritonavir prograf propecia proscar protonix protopic provas comp provas maxx provas provera pyridium ranimed ranisifar rebetol red viagra regepar reglan remeron reminyl renagel renova requip resochine retin a retrovir revatio revia rheumatrex rhinocort rhinovent risperdal rivodarone robaxin rocaltrol rogaine rudopram rulid rulide salazopyrin saroten selecim septicol
     

0
Start Giriş Üye Ol üyeler ((( RAVDATe@m))) Arama
Toplam Kategori: 69 *** Toplam Konu: 30100 *** Toplam Mesaj: 148193
Forum Anasayfa » SERBEST KÜRSÜ » TARİKATLAR AÇILSIN.....

önceki konu   sonraki konu
Bu konuda 2 mesaj mevcut
Sayfa (1): (1)
Ekleyen
Mesaj
Maksat kelam olsun su an offline Maksat kelam olsun  
TARİKATLAR AÇILSIN.....

1463 Mesaj -

Kayıt Tarihi: 23.03.2007
En Son On: 09.05.2011 - 11:25
Cinsiyeti: Erkek 
AVUKAT dostlarımdan birine emekli bir savcı şunları demiş: “Filan tarikatın şeyhi çok muhterem, temiz, faziletli, gerçekten dindar bir kimsedir. Onu ve onun gibi olanları tenzih ediyorum, lakin yine o tarikatta dehşetli para ve maddî menfaat dönüyor. Akıl almaz bir derecede...”

Bu coğrafyada bin yılı aşan varlığımız ve hakimiyetimiz esnasında tasavvufun, tarikatların büyük rolü olmuştur. Din çok büyük bir güçtür. Dinin içinde tarikatlar da büyük ve tesirli bir güçtür.

Bizde, tasavvuf tarikatlarının hâlâ kapalı, yasak, kanundışı olması büyük bir fecaattir. Bu yüzden şimdiye kadar korkunç zararlara uğradık ve ileride daha da uğrayacağız.

Eskiden Osmanlı devleti zamanında tarikatlar serbestti. Zaman zaman şu veya bu tarikat, şu veya bu sebepten kapatılmış olsa da, bu kapatmalar, bu yasaklar gelip geçiciydi, istisnaî idi. Şimdi tümden yasak...

Tasavvuf yasaklanamaz. Çünkü o insanların gönlündedir, gönüllere zincir vurulamaz. Tarikatlar da bir bakıma yasaklanamaz. Günümüzde kanunî yasak devam ediyor ama Türkiye’de yine tarikat olgusu var, tarikatlar var, tarikat hizmetleri ve faaliyetleri var.

Osmanlı zamanında tarikatları kontrol ve murakabe etmek için Şeyhülislamlığa bağlı bir “Meclis-i Meşâyih” (Şeyhler Meclisi) vardı. Şimdi o da yok.

Tarikatların hak, doğru, gerçek olması için birtakım şartlar gerekir: Bunların birincisi Şeriata, yani dinin zahirine uygun olmalarıdır. Şeriatsız tarikat olmaz.

İkincisi: Her tarikatın başındaki şeyhin âlim, ahlâklı, faziletli, gerçek dindar, bir mürşid tarafından yetiştirilmiş olması gereklidir.

Üçüncüsü: İcazetli olması gereklidir. Yani, ucu Resullerin Seyyidine (Sallallahu aleyhi ve sellem) kadar ulaşan bir silsileye bağlı olduğunu gösterir bir tür diploması bulunması gerekir. Bu diploma ona şeyhi ve mürşidi tarafından verilir ve ilgili makamlar tarafından tasdik edilir.

Dördüncüsü: İtikatta Ehl-i Sünnet ve Cemaat dairesinde bulunması gerekir.

Beşincisi; Dervişlerini ve muhiblerini (derviş derecesinde olmayıp, tarikata ve şeyhe sevgisi olan gönül bağlıları) dindar, ahlâklı, faziletli, iyi Müslümanlar olarak yetiştirmesi gerekir.

1920’li yıllarda tarikatlar yasaklanıp kapatılınca faaliyetler yer altına indi, tasavvuf hizmetlerinin sağlıklı ve düzgün bir şekilde yürümesi için gerekli olan denetim ve uyarılar yapılamadı.

Uzun yıllar bu konuda amansız bir terör uygulandı. Nice şeyh, derviş, Müslüman asıldı, zindanlara atıldı, süründürüldü.

Sonra biraz yumuşama oldu, biraz demokrasi geldi ama yasaklar, baskılar, tehditler büsbütün kalkmadı. 1935’te Mason locaları kapatılmıştı. 1943’te bu yasak kaldırıldı. Tarikatlar üzerindeki yasaklar sürüyor.

Tarikat, fertleri (bireyleri) ve toplumu İslah eden (iyileştiren) bir kurumdur. Onlar sahneden çekilince bir yığın bozukluk başladı.

Tarikatlar olsaydı, hiçbir kötülük olmazdı demek istemiyorum. Dünya üzerinden kötülük hiç eksik olmaz... Kötülüklerin kökü kurutulamazdı ama durum bugünkü kadar kötü olmazdı.

Şu hususu da açıkça itiraf etmek gerekir ki, kapatılmadan önce tarikatların bazısında bozulmalar başlamıştı. Bunları önlemenin, kaldırmanın çaresi kapatmak değil, İslah etmekti.

Nitekim Cumhuriyetin ilk yıllarında medreselerin İslahı için birtakım çalışmalar yapılmış ve çok iyi netice alınmıştı.

Merhum Turgut Özal’ın iktidarı sıralarında ziyaretime bir Fransız gazetecisi gelmiş ve sohbet esnasında şöyle demişti: “Ne acayip bir ülke şu Türkiye!.. Hem tarikatlar yasak, hem de yüksek tabakanın büyük bir kısmına mensup kişilerin her biri bir tarikata bağlı...”

Fransız bu sözleriyle Özal’ın Nakşî olduğunu, diğer nice politikacının da birtakım tarikatlarla gönül bağları bulunduğu gerçeğini dile getirmek istemişti.

Ülkemizde klasik manadaki tarikatların dışında da “tarikatımsı” kuruluşlar da var. Bunlara tarikat demektense “sect” demek daha uygun olur. Ecevit bile bunlardan birine bağlıydı.

Müslümanlar olarak bazı konuşmalarına kızdığımız Demirel de muhterem bir zata bağlıdır.

Alevîlerin de kendi dedeleri vardır.

Tarikatların kapalı ve yasak olması medeniyete, demokrasiye ve insan haklarına kesinlikle aykırıdır. Bu konuda tartışmaya, müzakereye bile lüzum yoktur. Dünyanın hangi medenî, demokrat, hukuklu ülkesinde böyle bir yasak vardır?

Tarikatların kapalı olması millî menfaatlerimize aykırıdır. Ucuz bir itiraz var: “Efendim, tarikatlar suiistimale müsaittir, onun için kapalı tutuluyor...” Hukuk, akıl, mantık, sağduyu, vicdan karşısında bu itirazın tutar tarafı yoktur. Bu dünyada her şey suiistimale açıktır. Din de suiistimal edilebilir. Zaten edilmiyor mu? Edilebilir diye dini yasaklamak gerekmez. Tedbir alırsın, kontrol edersin...

2008 yılına yaklaştık. Artık tarikatlar açılabilir mi?... Açılabilir, açılmaları gerekir. Mason locası nasıl açıksa, İslâm tarikatı da açık olacaktır.

Ülkemizde dört ayrı Mason teşkilatı var. Bunlarda da zaman zaman suiistimal olduğuna dair haberler okumuyor muyuz?

Seksen yıllık bir kopukluk nasıl tamir edilecek? İşte bu sorunun cevabını vermek zordur.

Günün birinde tarikatlar tekrar serbest olunca şu hususlara çok dikkat edilmesi gerekir:

Birincisi: Kesinlikle siyaset üzerinde olacaklardır.

İkincisi: Kesinlikle para toplamaya, maddî menfaate, din ve mukaddesat sömürüsüne alet ediImeyeceklerdir.

Üçüncüsü: Kesinlikle doğrudan doğruya ticaret yapmayacaklar; birtakım hayırlı faaliyet ve hizmetleri dolaylı şekilde zengin müridlerine yaptıracaklardır.

Dördüncüsü: Asıl işleri ve hizmetleri olgun, vasıflı, güçlü, ahlâklı, faziletli vatandaş yetiştirmek olacaktır.

İleride Diyanet’e bir “Tarikatlar ve Tasavvuf Dairesi” ilave edilmelidir. Zaten şu anda Mevlevî tarikatı yarı açık sayılır. Kültür Bakanlığı dünyanın her yerine Mevlevî heyetleri gönderiyor ve tarikatin usul ve erkânına uygun şekilde sema yaptırıyor. Bu yapılanlar sema gösterisi değil, Mevlevî âyinidir,

Nakşîsiz, Kadirîsiz, Rufaîsiz, öteki turuk-i aliyesiz bir Türkiye düşünülemez.

Dıştan Türk ve Müslüman görünen, asıl kimlikleri ise Yahudiliğin bir sekti olan birtakım güçlü vatandaşlarımız İslâm tarikatlarına son derece muhaliftir. Onların bu konudaki itirazlarının hiçbir kıymeti yoktur. Müslümanların işlerine karışmasınlar. Bütün dünyada serbest de Türkiye’de niçin yasak olacakmış?

Mevlevî tarikatı açılsın dedim. Demesi kolay da nereden şeyh bulacağız?

Arı kovanları... İçlerinde ana kraliçesi (veya beyi) olmazsa kovan olur mu, bal olur mu?

Bizim yeni nesil ilahiyatçılarımızın bir kısmı tasavvuf ve tarikat düşmanıdır. Onlara nasıl laf anlatacağız?

Aslında Türkiye Müslümanlarında para, maddî imkan çok da, o nisbette akıl ve kültür yok. Mevlevî tarikatı mı açılacak? Türkiye’de açamazsan Paris’te, Londra’da, Norveç’te açarsın... Sonra oradan Türkiye’ye ithal edersin. Yapamıyoruz işte.

Zalimler Güneydoğu Anadolu’da medreselerin ve tarikatların gücünü kırdılar ve sonunda bugünkü kaos meydana geldi. Türkiye’de Mevlevîlik, Nakşîlik, Kadirîlik ve öteki tarikatların rüzgarları serbestçe esseydi durum böyle mi olurdu?

Mehmet Şevket Eygi
Ekleme Tarihi: 17.11.2007 - 21:26
Bu mesajı bildir   Maksat kelam olsun üyenin diğer mesajları Maksat kelam olsun`in Profili Maksat kelam olsun Özel Mesaj Gönder zum Anfang der Seite
_ESaDuLLaH_ su an offline _ESaDuLLaH_  

611 Mesaj -

Kayıt Tarihi: 21.07.2006
En Son On: 09.07.2010 - 15:12
Cinsiyeti: ----- 
Bizde, tasavvuf tarikatlarının hâlâ kapalı, yasak, kanundışı olması büyük bir fecaattir. Bu yüzden şimdiye kadar korkunç zararlara uğradık ve ileride daha da uğrayacağız.

Eskiden Osmanlı devleti zamanında tarikatlar serbestti. Zaman zaman şu veya bu tarikat, şu veya bu sebepten kapatılmış olsa da, bu kapatmalar, bu yasaklar gelip geçiciydi, istisnaî idi. Şimdi tümden yasak...

Tasavvuf yasaklanamaz. Çünkü o insanların gönlündedir, gönüllere zincir vurulamaz. Tarikatlar da bir bakıma yasaklanamaz. Günümüzde kanunî yasak devam ediyor ama Türkiye’de yine tarikat olgusu var, tarikatlar var, tarikat hizmetleri ve faaliyetleri var.

Osmanlı zamanında tarikatları kontrol ve murakabe etmek için Şeyhülislamlığa bağlı bir “Meclis-i Meşâyih” (Şeyhler Meclisi) vardı. Şimdi o da yok.

Tarikatların hak, doğru, gerçek olması için birtakım şartlar gerekir: Bunların birincisi Şeriata, yani dinin zahirine uygun olmalarıdır. Şeriatsız tarikat olmaz.

İkincisi: Her tarikatın başındaki şeyhin âlim, ahlâklı, faziletli, gerçek dindar, bir mürşid tarafından yetiştirilmiş olması gereklidir.

Üçüncüsü: İcazetli olması gereklidir. Yani, ucu Resullerin Seyyidine (Sallallahu aleyhi ve sellem) kadar ulaşan bir silsileye bağlı olduğunu gösterir bir tür diploması bulunması gerekir. Bu diploma ona şeyhi ve mürşidi tarafından verilir ve ilgili makamlar tarafından tasdik edilir.

Dördüncüsü: İtikatta Ehl-i Sünnet ve Cemaat dairesinde bulunması gerekir.

Beşincisi; Dervişlerini ve muhiblerini (derviş derecesinde olmayıp, tarikata ve şeyhe sevgisi olan gönül bağlıları) dindar, ahlâklı, faziletli, iyi Müslümanlar olarak yetiştirmesi gerekir.

ALLAH razi olsun, rabbim dogrularla karsilastirsin.
Ekleme Tarihi: 17.11.2007 - 22:52
Bu mesajı bildir   _ESaDuLLaH_ üyenin diğer mesajları _ESaDuLLaH_`in Profili _ESaDuLLaH_ Özel Mesaj Gönder zum Anfang der Seite
Pozisyon düzeni - imzaları göster
Sayfa (1): (1)
önceki konu   sonraki konu

Kategori Seç:  
Sitemizde şu an Yok üye ve 718 Misafir mevcut. En son üyemiz: Didem_


Admin   Moderator   Vip   Üye ]

Hayırlı ömürler dileriz.    Bu üyelerimizin doğum günlerini tebrik eder, sıhhat ve afiyet dolu bir ömür dileriz:
mukaddes (42), kayzersoze (40), kardelen_99 (), Cihad-i_Ekber (37), 86Feyza (38), sahmal (47), 99Feyza (38), ismail dogan (45), ber (45), numanözen (37), sonsuzdiyar (36), 999Feyza (38), abd04 (39), k.aslan1000 (52), yunus76 (48), shadowsz (39), sevcan (39), s.f. (59), hatce (55), CengizC (54), cicek.ayhan06 (52), Habesi (48), _osmanli_ (42), cesuryurek (40), basri_ciftci (39), selamyolcu (37), kara gözlüm03 (37), iyi (27), Melike88 (36), enkin (44), oglum_burak (46), reco (42), muslima06 (35), DJ_NEZO (33), urartul (47), dinsizliginkabu.. (39), squid (48), süphan (47)
24 Saatin Aktif Konuları
0

Copyright © ((( RAVDA.net )))  *  İrtibat   *   RAVDA Reklam Servisi   *   Tüm hakları saklıdır, izinsiz alıntı yapılamaz.
Sitemizde yayınlanan imzalı yazıların içeriğinden yazarları, forum ve yorumlardan ekleyen şahıslar sorumlu olup, kesinlikle sitemiz sorumlu değildir.
© by ((( RAVDA.net )))

Sayfa 0.54099 saniyede açıldı