kaletra generique rhinocortchloroquine ivermektine stromectol 3tc abilify aceon acepril acerpes achromycine aciphex acivir acnecolor acnefuge acticin actigall actisite active pack actonel actoplus met actos acular adalat cc adalat adapress adartrel adcirca addyi adipur advair diskus advair rotahaler aerius aerodiol aggrenox agofenac agoprim agopton agorex airol airomir akneroxid aknex aknin n aknoral albenza
     

0
Start Giriş Üye Ol üyeler ((( RAVDATe@m))) Arama
Toplam Kategori: 69 *** Toplam Konu: 30100 *** Toplam Mesaj: 148193
Forum Anasayfa » TARİH / SİYASET / EKONOMİ » TÜRKİYE VE DÜNYADA SİYASET » TEK HEDEFLERİ VAR ODA İSLAM

önceki konu   sonraki konu
Bu konuda 1 mesaj mevcut
Sayfa (1): (1)
Ekleyen
Mesaj
VeRvO su an offline VeRvO  
TEK HEDEFLERİ VAR ODA İSLAM

567 Mesaj -

Kayıt Tarihi: 16.01.2007
En Son On: 05.12.2008 - 11:45
Cinsiyeti: Bayan 
Bu işte bir ‘bit yeniği’ yok mu?

9 Ekim 2007 tarihli Vakit gazetesinin manşeti “Sorumlu hesap vermeli!” idi. Bu başlık Şırnak’ta 12 askerin öldürülmesi sonucu atılan bir başlıktı. Ve hemen Kemalist medya tarafından “çirkin başlık” olarak nitelendirildi. Selahaddin Eş Çakırgil’in yorumu:

Bu işte bir ‘bit yeniği’ yok mu, sahi?

Dün ‘Vakit’, ‘Sorumlu hesap vermeli!’ başlığını atmıştı.. Başlığa girmeden önce yazılan ara cümleler de can alıcı cümlelerdi.. ‘Olur olmaz yerde laiklik nutku atan,/ üniversiteye başörtüsü ile girilip girilmemesi konusunda görüş açıklayan,/ ‘Kutlu Doğum Haftası’nda ilahî okuyan çocuklar için bildiri yayınlayan / Genelkurmay yetkililerinin ‘Terörle mücadelede güvenlik zaafı mı var?’ sorusuna cevap vermesi isteniyor’ şeklindeki kor parçası cümleler, asker resimleri ve Büyükanıt’ın resmiyle birlikte verilmişti..

Bazıları bu başlığa, ‘az bile yazılmış..’ derken; bazı internet siteleri ise bunu ‘çirkin başlık’ olarak niteledi..

Düşündüm.. Sahiden de bir çirkinlik var mıydı? Var idiyse, neredeydi?

Ben bulamadım.. Bu gazetede yazdığım için değil, bu tesbit.. Başka bir gazete de sorsaydı, alkışlar ve ‘Bu yapılmalı/yazılmalıydı..’ derdim..

Çünkü, sorumlu aranıyordu.. Kimdi sorumlu? Ve gerçekten de, en olur-olmaz konularda, üstlerine vazife değilken, kendiliklerinden kendilerine vazifeler icâd eden ve millete daha bir uzak durmak yarışında olduklarını gözetmekten zevk alırcasına bir tavır sergileyenler mi?

Hatırlayalım, bir ‘hızlandırılmış tren’ yoldan çıkıp 38-40 kişi ölünce, Ulaştırma Bakanı’nın istifa etmesi için haftalarca koro halinde tempo tutanlar, bu asker kayıpları konusunda sorumlu aramayıp, sadece kitlelerin duygularını kabartmaya ve kitleleri diğer kitlelere karşı daha bir tahrik etmeye kalkışırlar..

Daha birkaç ay önce, Irak’a müdahale hecmesine tutulan bazı kesimler, buhran bölgesinden gelen asker cenazelerine tertib olunan cenaze merasimlerinde, iktidardaki siyasetçileri o çirkin ‘yuhh’larla protesto ederken, bir komutan görür görmez, hemen onları alkışlamıyorlar mıydı?

Hayır, tersi olmalıydı, demiyorum.. Tersi bir durum da çirkindir.. Terörist ve düşmanlardan başkaları, sadece askerin değil, hiçbir insanın da, bir terör eyleminde ölmesine sevinemez..

O halde, bu işin (suçlusu değil) sorumlusu kim? Eğer, sorumlu aranırken, ortaya bir zaaf veya suç durumu da çıkarsa, o da açıklanmalıdır..

Güvenlik konusunda, sivil sorumlu elbette Hükûmet’tir; ama, askerî konularda, en başta Genelkurmay.. Ama, bizdeki medya, genelde, darbe geleneğinin de etkisiyle, daha çok ‘postalyalama’ya indeksli olduğundan, bu konulara yaklaşamazlar.. Hele bir de, asker cenahı hiç sorgulanamaz bir dokunulmazlık zırhına bürünmüşse; ortaya elbette bir çarpıklık çıkar!

Evet, (asker de dahil) herkes, hele de, tamamiyle sivil yöneticilerin işi olan konularda, bir ‘fiilî muhalefet partisi’ gibi hareket edip, süngüucu göstermeye kalkışan ve milletin ordusunu bühtan altına atacak şekilde davranmaktan kaçınmayan bazı üniformalı kimseler, asıl sorumlu oldukları sahalarda sorgulamalara tâbi olmamalı mıdırlar?

Ki, bizzat ordu içinde bulunanlardan (em. Tümg. Osman Pamukoğlu, Binb. Cem Ersever ve em. Jand. Alb Erdal Sarızeybek ve benzerlerince) yayınlanan hâtıralar, terör bölgesinde ve terör eylemleri konusunda düşündürücü ipucları vermektedir. (Şemdinli İddianamesi’nin başına gelenleri tekrarlamak ise, bu kertede daha bir acı verir.)

Bu gibi konular sorgulanamadığı ve askerî mahkemeler ancak verilen emre göre gerekli görülen konuları takib ettiği için, bir Güven Erkaya’nın, komutanı olduğu ‘Kocatepe Zırhlısı’nı Kıbrıs çıkarması sırasında iyi yönetememesi ve bir ‘parola yanlışlığı’ yüzünden, Türk savaş uçaklarınca vurulup batırılması, yüzlerce askerin hayatını kaybetmesi ve kendisinin de İsrail deniz güçlerince kurtarılmasının üzeri, yıllarca kapatılıp araştırılmadığı için, o Güven Erkaya bir de Deniz Kuv. Komutanlığı’na bile yükselip, bir askerî darbeye, ‘28 Şubat Darbesi’ne bile imza atacak noktaya gelmiştir..

O halde, Vakit’in dünkü manşeti, ‘millet’in olması gereken bir kurumu, kendi ideolojik hesablarına göre, en olmaması gereken yanlış yerlere çekmeye çalışanlara karşı, gerçekte orduyu, asıl olması gereken yerde bulunmasını sağlamak için sorgulamaya çeken ve sahiblenen bir manşet olarak bir de alkışlanmalıdır.. Çünkü, bu dev ve hayatî kurum, sadece kendi iç denetim mekanizmalarının eline bırakıldığı takdirde, geçmişteki nice hatalar, yarınlarda da tekrarlayabilir..

Unutulmamalıdır ki, ordunun Osmanlı’nın son dönemindeki en ağır yenilgileri, siyasete karışan ‘yeniçeri’nin kaldırılmak zorunda kalınmasına rağmen, siyasete milletin silahını kullanarak etki etmek isteyen ‘yeniçerilik zihniyetinin bir sosyal hastalık halinde devam etmesi ve ‘asker’in tabiî rayından çıkması ve hele de, siyasetin içine batmış olan ‘İttihadçı’ subayların emrine girmesi yüzünden olmuştur.. Kitlelerin ‘…(filan yer) bizim canımız.. / fedâ olsun kanımız..’ nakaratları ise, Osmanlı’nın son yüzyılını doldurmuş ve nice canlar ve nice vatan parçaları fedâ edilmiş, umutlar ve beklentiler bir serâba dönüşmüştür.

*Bu oyunu bozmak, Hükûmet’e düşen bir sorumluluktur:

Bu vesileyle şu noktaya da değinmekte fayda vardır: Öcalan, 9 seneye yakın zamandır, İmralı’da.. O’nun İmralı’ya, özel bir cezaevine konulmasını tartışmıyorum; kezâ, idâmdan kurtarılmış olmasını da.. Esasen, onu yakalayıp kendi menfaatleri için ve de Türkiye’de Hükûmet’in haberi bile yokken, ‘Öcalan’ı size teslim edelim..’ teklifinde bulunan Amerika, onu ‘idâm edilmemesi’ şartıyla veriyordu..

Şimdi kamuoyu daha çok da, DTP’nin PKK’yı suçlamasını isteten bir noktaya çekilmeye çalışılıyor.. Yani, toplum kendisini kandırmak mı istiyor? DTP’nin PKK’dan ayrı düşünülmesi, abesin ötesinde bir körlük olur.. Bir kamuoyu baskısıyla bir-iki söz temin edilse bile, buna inanılacak mıdır? Onların kendiliklerinden öyle bir noktaya gelmeleri elbette temenni olunur, ama, o çok uzak ihtimal.. Üstelik, onların da öyle bir derdi yoktur, DTP Gn. Başkanı Ahmed Türk, ‘Gerekirse bedel ödemeye hazır olduklarını’ açıkça beyan etmektedir.

Ama, asıl problem, MİT’in bile kendisiyle hiç görüşemediğinden yakındığı Öcalan’ı elinde bulunduran askerlerin, onu istedikleri gibi konuşturmaları ve onun mesajları adına, siyaseti etkileme çabalarıdır.. Böyle bir uygulamanın geçmişte örneği yoktur..

Siz Öcalan’ın İmralı’dan, kemalizmi ve Ordu’yu hedef alan bir mesajını gördünüz mü?

Ama, adam oradan işine gelmeyen hükûmetleri ve hele de AK Parti hükûmetini ağır şekilde suçlayabiliyor.. Yolsuzluk suçlamasıyla mahkûm olan Dnz. Kuv. eski komutanlarından İlhamî Erdil’in bile dışarıya gönderdiği mektubların üzerine ‘Görülmüştür’ damgası vuran ve 10 yıl başbakanlık yapan Adnan Menderes’in, ancak ‘50 kelimeyi geçmeyecek’ kadar mektub yazmasına izin veren ve onları bile sansürleyen bir mekanizmanın, Öcalan’ı işine gelecek şekilde ‘konuşturmadığı’na inandıracak birilerini bulması zor olmalıdır..

Selahaddin Eş Çakırgil
Ekleme Tarihi: 10.10.2007 - 12:10
Bu mesajı bildir   VeRvO üyenin diğer mesajları VeRvO`in Profili VeRvO Özel Mesaj Gönder zum Anfang der Seite
Pozisyon düzeni - imzaları göster
Sayfa (1): (1)
önceki konu   sonraki konu

Kategori Seç:  
Sitemizde şu an Yok üye ve 569 Misafir mevcut. En son üyemiz: Didem_


Admin   Moderator   Vip   Üye ]

Hayırlı ömürler dileriz.    Bu üyelerimizin doğum günlerini tebrik eder, sıhhat ve afiyet dolu bir ömür dileriz:
gocmenkuslar (56), fatihalperen (40), cumababa (64), osman karaca (59), selim444 (33), furkan2005 (44), sena_66 (56), sebo1963 (61), manolya (59), sertkaya (54), sofigardas (44), MEHMET_1960 (64), dursun ali (68), cepkamil (51), romen (42), selim_wien (42), awsaroglu (49), tekin58 (59), sahabegulu (47), hintavi (47), sivassporlu (38), hakký özka.. (59), Hayriye Esra (38), eylem (49), nurdane_unlu (58), tüncay (46), uzaktaki (48), Goblin (37), aliyasar (60), ozturk yasin (61), iborrr (59), Elbistan (44), s_a_r_a_ (36), HABÝBE (39), sefaiscan20 (35), YAKAMOZ42 (44), p_rens (69), metin007 (47), P_kardes (51), mehmetturkmen (46), Bayramalptekin (60), sitemkar (44), ATEKER (51), muco_15 (39), hicran (37), beyondvision (38), Konyali_Yakup (38), Hayat-i (55), Ece (38), Meviza29 (51), meaksa (39), Pfantom (63), INCE (52), musab27 (46), vuslaterimi (39), nisa06 (53), nisan3aknur (49), KabirYolcusu (40), ates_2001 (40), Gundepster (44), BiLMARUF (51), haroun66 (38), benmuzo27 (46), ahmet349 (39), O NA KAVUÞMAK (37), kadir_1818 (49), kadir_kadir (49), siblako (51), kökan (51), ünsal (46), hasanözen (54), y-o-l-c-u (45), EFSANE35 (50), nbalâ has.. (32), yusufla (45), tomi56 (34), yavuzselim (48), huseyin22 (50), insanlýk.. (36), code10 (49), Barbaros tas (65), mahinur40 (49), kerbela_ (38), furkan71 (53), macfurkan (48), Atomcan (49), bukey musab (39), benlikolmas&yac.. (37), serdaroglu1 (79), comert_harun (39), Musabbukey (39), rduman07 (39), erolxyz (46), prenses82 (42), mErVe.. (38), sakinliman (57), sofi180 (38), msene (50), yavuz1d (42), Muhammed74 (50), travaci (51)
24 Saatin Aktif Konuları
0

Copyright © ((( RAVDA.net )))  *  İrtibat   *   RAVDA Reklam Servisi   *   Tüm hakları saklıdır, izinsiz alıntı yapılamaz.
Sitemizde yayınlanan imzalı yazıların içeriğinden yazarları, forum ve yorumlardan ekleyen şahıslar sorumlu olup, kesinlikle sitemiz sorumlu değildir.
© by ((( RAVDA.net )))

Sayfa 0.52579 saniyede açıldı