kamagra generique rhinocortlopinavir ritonavir ivermectin generique plaquenil bedranol bekunis dragees beloc cor beloc zok beloc benicar hct benicar benzoyl betagan betapace betaprol betnesol betnovate biaxin bilol comp bilol bimatoprost binaldan binordiol blocadren bocatriol bondronat bonidon boniva brand cialis brand levitra brand viagra brexidol buspar butohaler butovent bystolic cabaser calan sr calan calcijex calcium sandoz canasa canestene cardaxen plus cardaxen
     
     

0
0
0
0
Forum Giris Giris Üyeler Ekibimiz Arama
Toplam Forum: 69     ***     Toplam Konu: 30100     ***     Toplam Mesaj: 148193
  
  Beni hatırla
Forum Anasayfa » SERBEST KÜRSÜ » BİR MÜDDET ZEYTİN YİYECEĞİZ,SONRA...

önceki konu   diğer konu
1 okunmamış mesaj mevcut (Acik)
Sayfa (1): (1)
Gönderen
Mesaj
Muhtazaf su an offline Muhtazaf  
BİR MÜDDET ZEYTİN YİYECEĞİZ,SONRA...
Moderator


4254 Mesaj -
BÝR MÜDDET ZEYTÝN YÝYECEÐÝZ,SONRA...

Kendisini karþýlayan sekretere; Nazif Beyle görüþmek istediðini söyledi.

Bunun üzerine sekreter birden ciddileþti: "Nazif Bey mi?"dedi.

"Evet, Nazif Bey!" diye mcevap alýnca, hüzünlü bir ses tonuyla

"Nazif Bey sizlere ömür efendim, onu kaybedeli dört yýl oldu." dedi.

Hiç beklemediði bu haberle bir acý saplandý yüreðine. "Ya, öyle mi...?"diyebildi sadece.

Hicranlý bir suskunlukla bir müddet öylece kalakaldý. Gözlerine hücum eden yaþlar yanaklarýndan süzülüp göðsüne damladý. Kendisini Toparlayýp "Onun

adýna görüþebileceðim bir yakýný var mý acaba?" diye sordu.

"Evetvar, oðlu Selim Bey....".Titrek bir sesle "Öyleyse Selim Beyle görüþebilir miyim?" dedi.

Görevli haným,insanda saygý uyandýran bu kibar beyefendiye,

"Selim Bey oldukça meþgul bir insan, randevusuz görüþmek pek mümkün olmuyor; ama ben yine de kendisine bir haber vereyim.

" Dedi ve telefona yöneldi.. Sonra "Kim diyelim efendim?" diye sordu.

"Kendimi ona ben tanýtmak istiyorum kýzým." cevabý üzerine sekreter dahili telefonu çevirdi.

Daha sonra mütebbessim bir çehreyle, "Selim Bey sizinle görüþmeyi kabul etti, lütfen beni takip edin."

dedi. Beraber merdivenden çýktýlar.Ýnce bir zevkle döþenmiþ geniþ bir salondan geçip büyük bir kapýnýn önünde durdular, sekreter kapýyý açarak, 'Buyurun!' dedi.

O da içeri girdi. Kendisini ayakta bekleyen vakur ve mütebbessim gence doðru

hýzlý adýmlarla yürüdü, elini uzatarak, "Merhaba, ben Prof. Dr. Mehmet

Baydemir."dedi.

"Bendeniz de Selim Cebeci... Lütfen buyurun, oturun." dedi, genç iþ adamý.

Mehmet Bey, kendisine gösterilen yere oturur oturmaz:

"Yirmi üç yýl, tam yirmi üç yýl... Vaktiyle bana burs verip okumama vesile olan insanýn

elini öpmek için bu âný bekledim." dedi ve dudaklarý titredi,gözleri doldu.

"Ama o büyük insanýn elini öpmek nasip deðilmiþ, bunun için ne kadar üzgünüm anlatamam."

Yaþarmýþ gözlerini kuruladýktan sonra Selim Beye döndü: "Fakat en azýndan o büyük insanýn mahdumunun elini sýkmaktanda bahtiyarým." Misafirin bu sözleri üzerine Selim Bey yerinden fýrladý, kulaklarýna inanamýyordu. Kelimelerinin her biri birer hayret nidâsý gibi dizildi cümlelerine: "Mehmet Baydemir demiþtiniz deðil mi, Tosyalý Mehmet Baydemir mi?" Profesör, delikanlýnýn bu heyecanlý haline bir anlam veremeyerek baþýyla "Evet" dedi. Bunun üzerine Selim Beyin gözleri sevinçle parladý.

"Babamla sizi uzun yýllar aradýk; ama bulamadýk." dedi.

Profesörün yanýna gelerek iki eliyle elini tuttu, candan bir dost gibi sýktý

ve "Sizi karþýma Allah çýkardý." dedi.

Bu sözler profesörü çok þaþýrtmýþtý

"Uzun yýllar beni mi aradýnýz? Peki ama neden?" dedi.

Selim Bey gülen gözlerle profesöre bakarak

"Bizdeki emanetinizi vermek için..." deyince, profesörün þaþkýnlýðý iyiden iyiye arttý.

"Emanet mi?" dedi.

Selim Bey cevap vermeden yerine geçip telefonu çevirdi.

Karþýsýndakine "Gelebilir misiniz?" deyip telefonu kapattý. Mehmet Bey, Þaþkýn gözlerle Selim Beye bakarken kapý çalýndý, odaya iyi giyimli bir bey girdi.

Selim Bey ona yanýna gelmesini iþaret etti, sonra kulaðýna bir Þeyler fýsýldadý. Gelen kiþi bir þey söylemeden geldiði kapýya yöneldi. O çýkarken Selim Bey, misafiriyle tatlý

bir sohbete baþladý.Sohbetleri koyulaþtýkça, çehrelerindeki þaþkýnlýk, yerini birbirlerine Hasret kýrk yýllýk ahbaplarýn yeniden buluþmalarýndaki sevinç, samimiyet ve güvene býrakmýþtý. Mehmet Bey yurt dýþýndaki tahsilinden, araþtýrmalarýndan ve yirmi üç yýl boyunca her yýl büyüyen memleket hasretinden bahsetti. Sonra Nazif Beyin

duvardaki portresini göstererek, "Bu günlerimi þu büyük insana borçluyum." dedi. "Bana yalnýzca maddî destek vermedi, mânen de beni hiç yalnýz býrakmadý.

Yurt dýþýnda tahsil görürken yanlýþa her yeltendiðimde hayalen Yanýmda hazýr oldu. 'Sana bunun için burs vermedim.'

Diyerek bana istikamet verdi. Ona her namazýmda dua ediyorum."

dedi ve gözlerini Nazif Beyin duvardaki fotoðrafýna mýhladý. Sonra gözleri portrenin altýndaki ilk anda mânâ veremediði diðer tabloya kaydý.

Son derece þýk bir çerçevenin içinde, bazý yerleri yamalý ve tamir görmüþ oldukça eski bir çift çorap duruyordu.

Biraz daha dikkatli baktýðýnda çerçevede bazý cümlelerin de sýralandýðýný fark etti:

"Bir müddet zeytin yiyeceðiz, sonra..."

Selim Bey, kendisine bir soru sorduðu için baþýný ona çevirdi; fakat aklý tabloda kalmýþtý.

Selim Beye cevap verirken tabloya bir daha baktý. Ýkinci cümle de birinci cümle gibi üç nokta ile bitiyordu:

"Bir müddet sabredeceðiz, sonra..."

Ýyice meraklanmýþtý. Bu ilk görüþmeleri olmasaydý, yanýna Gidip Tabloyu iyice inceleyecekti;

fakat bu uygun düþmez, düþüncesiyle Yalnýzca sohbet arasýnda göz ucuyla merakýný gidermeye çalýþýyordu.

Ancak her seferinde biraz daha artan bir merakýn içinde kalýyordu. Üçüncü cümlede:

"Bir müddet yürüyeceðiz, sonra..."

diye yazýyor ve altta böyle birkaç cümle daha sýralanýyordu.

Artýk aklý hep tablodaydý. Sonunda dayanamayýp,

"Selim Bey merakýmý mazur görün. Þu tabloya bir mânâ veremedim." Dedi.

Selim Bey kendisine has bir gülüþ ile misafirine baktý, derin Bir nefes alarak

"Malumunuz, babam varlýklý bir insandý. Oldukça iyi bir Hayatýmýz vardý. Sonra ne olduysa her þeyimizi kaybettik. O zenginlikten geriye hiçbir þey kalmadý. Köþkümüzdeki hizmetçiler de gitti. Yemekleri artýk annem yapýyordu.

Hatýrlýyorum da bir sabah, kahvaltýya sadece zeytin koyabilmiþti.

O zengin kahvaltýlarýmýza bedel, yalnýzca zeytin...

Þaþkýnlýk içinde, 'Baþka bir þey yok mu?' diye sormuþtum. Bu soru karþýsýnda annemin hüngür hüngür aðlayýþý gözümün önünden hiç gitmiyor.

Annemin aðlayýþýna mukabil babam: 'Bir müddet zeytin yiyeceðiz, sonra...'

dedi ve durdu, güçlü bakýþlarýný üzerimizde ezdirdi,'Alýþacaðýz.'dedi.

Ve iþtahla bir zeytin alýp aðzýna attý. Birkaç gün sonra haciz

memurlarý gelip köþkümüzü de elimizden aldýlar. Kenar bir mahallede küçük, eski bir

eve taþýndýk. Doðru dürüst bir eþyamýz da kalmamýþtý.

Annem bezgin bir sesle: 'Bu evde hiçbir þey yok! Burada nasýl

yaþayacaðýz.' Diye haykýrdý.Bunun üzerine babam:

'Bir müddet sabredeceðiz, sonra alýþacaðýz.' dedi

Gittiðim özel okuldan ayrýlmýþ, bir devlet okuluna

yazýlmýþtým. Sabahleyin okula servisle gitmeyi umarken,

babam elimden tuttu, 'Bu ilk günün, okula beraber gideceðiz.' dedi.Yürümeye baþladýk.

Okul oldukça uzak gelmiþti bana, yorulup geride kaldýðýmý hatýrlýyorum.

Babam kim bilir hangi düþüncelere dalmýþtý. Geride kaldýðýmý fark

etmemiþti. Biraz sonra fark edince bana döndü.

Ýsyan dolu bakýþlarýmý yüzünde gezdirdim. Bir an bana ýzdýrapla

baktýktan sonra, yanýma geldi.

Bir þey söylemesine fýrsat vermeden, kýzgýn ayný zamanda nazlý

bir tavýrla, 'Yoruldum.' dedim.

Babam oldukça sakin bir þekilde: 'Bir müddet yürüyeceðiz,

sonra alýþacaðýz.' dedi.

Babam her sabah erkenden çýkýyor, geç saatlerde ancak

dönüyordu. Döndüðünde ise küçük odaya çekiliyor,

bazen saatlerce orada kalýyordu. Çoðu zaman buradan gözyaþlarý

içerisinde çýktýðýný görüyordum. Bir gün,

merakýma yenilip babamýn küçük odasýna girdim. Yerde bir

seccade, seccadenin üzerinde de bir tespih vardý.

Duvarda ise Arapça bir ibarenin altýnda þu yazý vardý: 'Allah borcunu ödeme niyetinde

olanýn kefilidir.'

Babamýn dediði gibi oldu, zor da olsa zamanla alýþtýk. Bu

hal birkaç yýl sürdü.

Bir gün babam eve çok farklý bir yüz ifadesiyle geldi.

Aðlamaklý bir yüz ifadesi vardý. Her birimize bir paket

getirmiþti.

Köþkten ayrýldýðýmýz günden beri ilk defa paketlerle eve

geliyordu. Bizi bir araya topladý.

'Bugün, benim için ne mânâya geliyor biliyormusunuz?' dedi,

kelimeleri boðazýna düðümlendi,

gözlerine yaþlar hücum etti. Sözlerini kesmek zorunda kaldý. Her

birimize hediyelerimizi teker teker

verdi ve bizi ayrý ayrý kucaklayýp yanaklarýmýzdan öptü, kendisi

de bir koltuða oturdu.

Cebinden gazeteye sarýlý bir þey çýkardý. O sýrada da aðlýyordu.

Hepimiz þaþkýnlýk içinde babama bakýyorduk.

Gazeteyi açtý, içinden bir çift yeni çorap çýkardý.

Bu gözyaþlarýyla, bir çift çorabýn alâkasýný kurmaya çalýþýrken

babam, beklemediðimiz bir þey yaptý.

Çorabý burnuna götürdü, kokladý, kokladý. Arkasýndan hýçkýrarak

aðlamaya baþladý.

Hepimiz þok olmuþtuk, tek kelime bile söylemeden bekledik.

Babam nihayet kendisini topladý ve 'Bir zaman önce, büyük bir

borcun altýna girmiþtim.

Borcumu ödeme niyetiyle yeniden çalýþmaya baþladýðým zaman kendi

kendime 'bütün kazancým, borçlarýmý ödeyinceye kadar alacaklýlarýmýn hakkýdýr. Onlarýn hakkýný

vermeden ayaðýma bir çorap almak bile bana haram olsun.' demiþtim. Bugün ise, Allah'ýn

yardýmýyla, borcumu bitirdim.

Artýk kimseye tek kuruþ borcum kalmadý." dedi. Sonra gözyaþlarý içinde

ayaðýndaki çoraplarý çýkarýp yeni çoraplarýný giydi. Ben de o eski çoraplarý hem aziz

bir baba yadigârý, hem de bir ibret

niþanesi olarak sakladým. Bu çoraplar her gün bana: 'Paralarýný

ödeyinceye kadar bütün kazancým alacaklýlarýnýn hakkýdýr.' diyor".

Selim Beyin bakýþlarý bilinmez âlemlere dalarken o, nemlenen

gözlerini kuruladý, sonra dönüp duvardaki siyah-beyaz fotografa hayran hayran

baktý.

"Babanýz sandýðýmdan da büyükmüþ Selim Bey. Ben olsaydým

öyle müreffeh bir hayattan sonra anlattýðýnýz gibi bir darlýkta, herhalde çýldýrýrdým."

Selim Beye döndü ve

"Siz ne yapardýnýz?" diye sordu.

Selim Bey kendisine has tebessümü ile: "Bir müddet zeytin

yerdim, sonra..."dedi ve gülümsedi.

O sýrada kapý çalýndý, biraz önceki beyefendi elinde bir Kutuyla

içeriye girdi. Kutuyu Selim Beyin masasýna býrakýp çýktý.

Selim Bey yerinden kalkýp kutuyu alarak Mehmet Beye uzattý.

'Buyurun, yýllarca size vermek istediðimiz emanetiniz.' dedi. Mehmet Bey

bilinmez duygular içerisinde kutuyu açtý. Ýçinden kadife bir kese çýktý. Keseyi

açýp içini kutuya boþalttýðýnda meraký iyiden iyiye arttý.

Keseden birkaç tane cumhuriyet altýný ile bir not çýkmýþtý.

Mehmet Bey hassasiyetle katlanmýþ kâðýdý açýp okumaya baþladý.

Sevgili Mehmet Bey oðlum,

Bazen istediðimizi yaparýz, çoðu zaman da mecbur olduðumuzu...

Tahsil hayatýnýz boyunca size burs vermeyi taahhüt etmiþtim.

Ancak eðitiminizin son altý ayýnda size burs verme imkânýný

bulamadým. Bir müddet sonra imkânlarýma yeniden kavuþtum;

lâkin bu sefer de size ulaþamadým. Dolayýsýyla size borçlandým ve

borçlu kaldým. Eðer böyle bir borcu gözyaþý ve ýzdýrapla ödemek mümkün

olsaydý,ben bu borcu fazlasýyla ödemiþ olurdum.

Zira sevgili oðlum, bu altý aylýk zaman diliminde

bursunu verememenin ýzdýrabýyla kaç gece aðladým.

Her neyse, bursunuzu tarihlerindeki deðeriyle altýna çevirdim. Bu

altýnlar sizindir.

Bunlar elinize ulaþtýðýnda, borçlarýmýn tamamýný ödemiþ

olacaðým.

Sevgilerimle, Nazif Cebeci.

Mehmet Bey neye uðradýðýný þaþýrmýþtý.

Bu büyük insanýn yüceliði karþýsýnda bir çocuk gibi yalnýzca aðlýyor, aðlýyordu.

Selim Bey de bir hayli duygulanmýþtý. Onun da yanaklarýndan yaþlar süzülüyordu.

Bir ara yaþlý gözlerle babasýnýn siyah-beyaz portresine baktý.

Kendisine yýllarca hüzünle bakan gözleri, bu sefer sevinçle bakýyor gibiydi....

Gönderen: 11.05.2010 - 23:04
Bu Mesaji Bildir   Muhtazaf üyenin diger mesajlarini ara Muhtazaf üyenin Profiline bak Muhtazaf üyeye özel mesaj gönder Muhtazaf üyeyi arkadas listeme ekle Yukari
Pozisyon - İmzalar göster
Sayfa (1): (1)
önceki konu   diğer konu

Lütfen Seçiniz:  
Şu an Yok üye ve 826 Misafir online. En son üyemiz: Didem_
2243 üye ile 29.03.2024 - 11:40 tarihinde en fazla ziyaretçi online oldu.

[Admin | Moderator | Kıdemli Üye | Üye]
Dogum Gününüzü Tebrik Ederiz    Doğum gününüzü tebrik eder, sıhhat ve afiyet dolu ömür dileriz:
karaali70 (54), Mücahit58 (42), firdevs_91 (33), harman76 (48), gul2 (47), özgür3 (35), songokou (42), nuri72 (52), aysun saglam (46), dalin (39), caglar_1988 (36), emine_yilmaz (45), elif19 (37), morcali (63), enderim23 (46), aga2 (61), hüzünlü gurbet (46), yeþil (42), 1yavuz (53), suvari_ (41), gazeteci1985 (39), adem03 (45), azzat (60), huemeyra41 (32), Kursad_ist (46), ruhan_ruhani (41), eskalibo (50), neofatih (39), yuuusuf (43), yunuscelik (46)
Son 24 saatin aktif konuları - Top Üyeler
0

Copyright © ((( RAVDA.net )))  *  İrtibat   *   RAVDA Reklam Servisi   *   Tüm hakları saklıdır, izinsiz alıntı yapılamaz.
Sitemizde yayınlanan imzalı yazıların içeriğinden yazarları, forum ve yorumlardan ekleyen şahıslar sorumlu olup, kesinlikle sitemiz sorumlu değildir.
© by ((( RAVDA.net )))

Sayfa 0.63347 saniyede açıldı   

Reklamlardan
RAVDA sitesi
hiçbir şekilde
sorumlu değildir.