ivermektin ivermectin ivermektin ivermectine kamagra 3tc abilify aceon acepril acerpes achromycine aciphex acivir acnecolor acnefuge acticin actigall actisite active pack actonel actoplus met actos acular adalat cc adalat adapress adartrel adcirca addyi adipur advair diskus advair rotahaler aerius aerodiol aggrenox agofenac agoprim agopton agorex airol airomir akneroxid aknex aknin n aknoral albenza
     
     

0
0
0
0
Forum Giris Giris Üyeler Ekibimiz Arama
Toplam Forum: 69     ***     Toplam Konu: 30100     ***     Toplam Mesaj: 148193
  
  Beni hatırla
Forum Anasayfa » D İ N / İ S L A M » M E A L » FATİHA SURESİ TEFSİRİ

önceki konu   diğer konu
2 okunmamış mesaj mevcut (Acik)
Sayfa (1): (1)
Gönderen
Mesaj
Muhtazaf su an offline Muhtazaf  
FATİHA SURESİ TEFSİRİ
Moderator


4254 Mesaj -
FATÝHA SURESÝ TEFSÝRÝ
Besmele
Rahman ve rahîm olan Allah'ýn adýyla;Sabahleyin hayata gözlerimizi açarken euzu-besmele ile açarýz. Ab-destimize euzu-besmele ile baþlarýz. Kur'aný kerimimizi okumaya baþlar¬ken euzubesmele çekeriz.
Rabbimiz Nahl suresinin 98 nci ayetinde "Kur'an okuduðunda kovul¬muþ þeytandan Allah'a sýðýn" ayetiyle Kur'an okumaya baþlarken euzu çekmeyi bize tavsiye etmiþtir.
Kur'aný kerimin çeþitli sure ve ayetlerinde geçmiþ peygamberlerin hangi durumlarda Allah'a sýðýndýklarýný haber vererek bizimde ayný du¬rumlarda kendisine sýðýnmamýzý iþaret etmiþtir. Mümin suresinin 27 nci ayetinde ahirete inanmayan kendini en büyük kabul eden Firavun vari"in¬sanlardan Allah'a sýðýnmamýza iþaret edilmiþtir.
îslamý teblið ederken kafirlere karþý konuþma üslûbunda istihza, ala¬ya alma, en önemli konuyu mizaha dönüþtürmekten Allah'a sýðýnmamýza iþaret edilmiþ. Muhalifler Hz. Musaya sen bizimle dalgamý geçiyorsun dediklerinde Hz. Musa:"cahillerden olmaktan Allah'a sýðýnýrým" demiþ.[1] ve istihzanýn cahil insanlarýn adeti olduðuna iþaret etmiþtir.
Hud suresinin 47 nci ayetinde ne istediðini bilmemekten Allah'a sý¬ðýnmaya iþaret edilmiþtir. Ne istediðimizi, ne zaman isteyeceðimizi, kim¬den isteyeceðimizi çok iyi bilmeliyiz.
Meryem validemiz gibi tanýmadýðýmýz biriyle tenha bir yerde karþý¬laþtýðýmýzda zaranndan korunmak için Allah'a sýðýnacaðýz.[2]
Yusuf a.s. gibi dünyanýn en güzel kadýný gözlerden uzak bir yerde kapýlan kapattýktan sonra "gel" dediðinde tek sýðýnaðýmýz Allah olacaktýr ve ona sýðýnacaðýz.[3]
Adalet konusunda suçlunun cezasýný onun yakýnma çektirerek "ceza¬nýn þahsiliði" kaidesini çiðnemekten Allah'a sýðýnmaya iþaret eder.[4] Ýslami bir devlette hakimler davanýn görülmesine baþlarken euzu-besmele çekerler ve zulmetmekten Allah'a sýðýnýrlar.
Mümin suresinin 56'ncý ayetinde ulaþýlmaz hayaller peþinde koþanlar¬dan Allah'a sýðýnmamýza iþaret edilmiþtir. Kominizin 1917 yýlýndan 1990 yýlýna kadar Rusyada uygulandý. Koministlerin hayallerinde çizdikleri cennet yerine cehennemi bir hayatla karþýlaþtýlar ve yetmiþ yýl yürüdükle¬ri çýkmaz sokakdan geri döndüler. Yeni bir çýkmaz sokaða giriyorlar. Ka¬pitalist ülkeler kendi sistemlerinin çýkmaz sokaðýnda ilk okula kadar uyuþturucunun kol gezdiðini, orta öðretimde fuhuþ yapmayana kötü gözle bakýldýðýný, her iki dakikada bir adam öldürüldüðünü, Aids in lordlar ka¬marasýna, senatosuna kadar yayýldýðýný gördü. Haþhaþýn yetiþtirildiði Afyonkarahisar ilinin gençlerine zarar vermediði halde Afyonkarahisar ilin¬den kapitalist ülkelere götürülüp buranýn gençlerini zehirlediðini gördü. Yeni bir sistem arayýþýna girdide yeni bir çýkmaza saplandý.
Biz ulaþýlmaz hayaller peþinde koþanlardan Allah'a sýðýnýrýz. Þeytanýn vesvesesinden, insanlardan olan þeytanlarýn vesvesesinden hayýrlý hiz¬metlere baþladýðýmýzda caydýrýcý vesveseler sunmasýndan Allah'a sýðýný¬rýz.[5]
Kur'an okumaya baþlasanýz hiç hatýrýnýza gelmeyen çok önemli iþler hatýrýnýza gelir. Namaz kýlmaya baþlasanýz "Hemen þu iki rekatý kýl, þu önemli iþi hallet" gibi vesveseler gelir.
Allah için cihad faaliyetine girseniz çoluk çocuk, gelecek endiþesi, ve bir çok korkunç olaylar gözünün önüne getiriverir þeytan ve þeytanýn oyuncaðý olan insanlar. Ýþte bunlar vazgeçirme çabalarýna karþý euzu-bes-mele çekerek Allah'a sýðýnacaðýz. Ayetlere mana verirken Allah'ýn murad ettiði manadan baþkasýný anlamaktan Allah'a sýðýnacaðýz. Rasulüne ters düþmekten Allah'a sýðýnacaðýz.
Kendi yanlýþ bilgilerimiz doðrultusunda ayetleri yorumlamaktan Al¬lah'a sýðýnacak ve euzu-besmele çekeceðiz.
Önce demokrasiye sonra Kur'ana iman edenler Kur'andan bazý ayetle¬ri alýp kedine göre yorumlayarak "Ýslam ve demokrasi1' adýyla kitaplar yazdýlar. Ayný yoldan yürüyerek "Ýslam ve laiklik" "Ýslam ve Hüma¬nizm", "Ýslam ve Kapitalizm" gibi kitaplar makaleler ayný yanlýþ yolun ürünleridir. Biz Euzübillahimineþ-þeytanirracim Bismillahirrahma-nirrahiym diyerek Allah'a sýðýnýp tefsirimize baþlýyoruz.
Bu Kur'andan bir ayet deðildir. Nahl suresinin 98nci ayetinde Allah'a sýðýnmamýz istenince peygamber efendimizde Euzü Billahimin-Eþ-Þeytanir-Racim diye söylememizi öðretmiþtir.
"Rahman ve Rahim Allah'ýn adýyla" veya "Esirgeyen ve baðýþlayan Allah'ýn adýyla" diye terceme ettiðimiz Besmeleyle baþlarým tefsirimize.
Allah'ýn zikriyle, hamdiyle baþlamayan, her Önemli iþ ve sözün sonu¬nun kesik (bereketsiz, sevapsýz) olduðunu bildirir Peygamber efendimiz ve buyurur.[6] Ýbni Mace ile Ebi Davud da "Allah'ýn hamdiyle" di¬ye rivayet edilmiþtir.
Besmelede Allah (c.c.)'ýn güzel isimlerinden üç tanesiyle dilimizi tat¬landýrarak iþimize, sözümüze baþlýyoruz.
Ýnsanýn ilk duyduðu, ilk gördüðü, ilk söylediði çok önemlidir. Allah (c.c.)'ýn Peygamber efendimize indirdiði altý bin*küsur ayet içinden ilk önce indirdiði hepsini kuþatacak bir emirdir, "Oku" Ünlü ko¬nuþmacýlar halkýn dikkatim üzerine çekecek ve de bütün konuþmasýný Özetleyecek cümlelerini baþlangýçta söylerler.
Biz bu dünya yolculuðunda yürürken Bismillahirrahmanirrahim der ve yürürüz. Kralý, þahý, padiþahý, devleti temsil eden yazý,sembol, veya unvanla yürüyenlere yolda kimse zarar vermediði gibi zarar verenler cezalandýrýldýðý gibi bu dünya mülkünde biz mülkün sahibinin adýyla yürü¬rüz. Mülkün sahibi Allah'ý tanýyanlar mümine zarar vermezler. Tanýma¬yanlar zarar vermeye kalkarlarsa bu dünyada cezasýný çekmezse ahirette mutlaka çeker.
Rabbimiz "herþey Allah'ý teþbih ederde siz onlarýn teþbihinden anla¬yamazsýnýz" buyurur.[7]
Bismillahirrahmanirrahim deyip yürüyen insan "daðlar ile. taþlar ile, seherdeki kuþlar ile" Allah'ý zikretmeye baþlayan müslümandrr. Herþeyin Allah'ý zikrettiðini düþünmek, ona inanmak onlar gibi zikre katýlmak eþya ile dost olmaktýr.
Biz besmeleyle Kur'aný okumaya baþlarýz. Allah'ýn kelamýný yine Al¬lah kelamryla açarýz. Allah'ýn kelamýný anlamada Allah dan yardým iste¬riz.
Rahman ve Rahim isimleri Rahmet kelimesinden türemiþtir. "Fazla harf fazla manayý gerektirir" kaidesine göre,
Rahman: bu dünyada mümin kafir ayýrýmý yapmadan nimetler veren, hepsine peygamberler göndererek yol gösteren, kitaplar indirerek, akýl vererek iyiyle kötüyü, helalle haramý, açýklayan manasýnadýr.
Besmelede Rahmaný zikreden müminde bu dünyada mümin kafir ayý¬rýmý yapmadan, hepsini Hz. Adem'in çocuðu peygamber çocuðu olarak kabul eder ve onlara yardým elini uzatýr. Haramlardan helallara, kötülük¬lerden iyiliklere rahmetle ince bir kalbin yanan sesi ve nefesiyle taþýmaya çalýþýr.
Rahýym: Ahirette müminlere rahmetiyle muamele edip az amellerini çok kabul edip, günahlarýný afvedip cennetine koyarak rahmetini göste¬rendir. Ahzap suresinin 43ncü ayetinde "Mü'minlere çok Rahimdir" bu¬yurur.[8]

Besmelenin Ahkamý:

Neml suresinin otuzuncu ayetindeki oesmele ihtilafsýz Kur'andýr, Yüzonüç surenin baþýndaki Besmeleler imamý þafiiye göre hem Kur'andandýr, hemde o sureden bir ayettir Hanefilere göre sure baþlarýndaki Besme¬leler ayettirler'ama sureden bir ayet deðildir. Sure aralarýný ayýrmak için¬dir.
Malikilere göre Nemi suresinden baþkalarý Kur'andan deðildir. Onun için farz namazlarda fatiha ve diðer surelerden önce besmele okunmaz.
Þafiiler sure baþlarýndaki Besmeleyi sureden saydýklarý için namazda Besmelenin okunmasýnýda vacip kabul ederler.
Hanefiler sure baþlarýndaki Besmeleyi sureden saymadýklarý için fati¬ha ve diðer surelerden önce Besmele çekmek sünnettir derler.[9]

FATÝHA SURESÝ TEFSÝRÝ

Rahman ve rahîm olan Allah'ýn adýyla;
Okuduðumuz mushafý açtýðýmýzda bu sûre ile karþýlaþtýðýmýzdan "Kur'ân'ýn açýþ sûresi, anahtarý" anlamýna gelen "Fatiha sûresi" diye isim¬lendirilmiþtir.
Namaz için tekbir alýp ellerimizi baðladýðýmýzda namaza Kur'ân'dan bu sûreyle baþladýðýmýzdan Fatiha Sûresi denmiþtir.
Kur'ân-ý kerîm'in kýsa bir Özeti durumunda olduðundan bazý âlimler tarafýndan "Kur'ân'ýn aslý, esasý" mânâsýna gelen "Ümmü'l-Kur'ân" diye isimlendirilmiþtir.
Fertlerin ve toplumlarýn maddî ve manevi sorunlarýný çözmeye yeter¬li olduðundan, diðer sûrelerin yerini tuttuðundan "el-Kafi" diye de isim¬lendirilmiþtir.
"Þükür, safi, Salat, Sual, Dûa, Esas, Vafi, Seb'ul Mesani" þeklinde adlarýda vardýr. Sevilenlerin özellik ve güzellikleri çok olduðundan se¬venleri onlara kendince bir çok güzel isim verir. Fatiha Sûresi'nin isimle¬rinin çok olmasý da bundan olsa gerektir.[10]

(1) Hamd, âlemlerin Rabbi Allah'adýr.
Hazreti Adem'in yaratýldýktan sonra söylediði ilk cümle de yine "el-Hamdü li-llah" cümlesidir.[11]
Müminlerin Cennette söyleyecekleri cümle de yine "el-hamdü lillahi Rabbil âlemîn" olacaktýr[12]
Yine "Müminler iki hamdýn arasýnda yalnýz Allah'a hamdederek yaþamalýdýrlar. Dünya ve ahirette hamd O'nundur"[13]
Dünyada en çok tekrarlanan söz bu Fatiha sûresi'dir. Hiç bir atasözü, þiir, þarký, türkü veya ilahi, Fatiha Sûresi kadar tekrarlanmamaktadýr. "Haftanýn sarkýlan", "Ayýn þarkýlarý" diye anýlan þarkýlar zamanla unutu¬lur veya klasikler arasýna girerler. Fatiha Sûresi ise milyarlarca Müslü¬man tarafýndan, bir günün beþ vakit namazýnda kýrk defa tekrarlanmakta¬dýr.
Altmýþ yaþýndaki bir Müslüman, ömür boyunca Fatiha Sûresi'ni bir milyondan fazla okur da yine ona doyamaz ve ölürken yavrularýna Fatiha göndermeleri için vasiyet eder. Varisleri de mezar taþma "Ruhuna Fatiha" yazdýrarak gelip geçenden Fatiha isterler.
Biz mezar taþýyla Fatiha ismernemliyiz, Fatiha okutacak iþ yapmalý¬yýz.
Çünkü Nesâi'nin Süneninde rivayet ettiði bir hadis-i þerîfde Peygam¬ber efendimiz ölüler üzerine türbeler yapýlmasýný, yazýlar yazýlmasýný ya¬saklamýþtýr.[14]
Osman b. Ma'zun (r.a) vefat edince, Efendimiz Osman'ýn baþ tarafý¬na sadece bir taþ dikmekle yetinmiþtir.
Bugün sünnete uymamýz nedeniyle mezarlýklara trilyonlar gömül¬müþtür. Kabir taþlarýyla Fatiha beklemeyelim. Sadakai cariye dediðimiz topluma fayda veren iþler yaparak Fatiha okutalým.
Efendimiz:
"Ýnsanlarýn hepsi Allah'ýn a ile sindendir. Onlarýn en hayýrlýsý insanlara en hayýrlý olanýdýr" buyurur.[15]
En fazla hizmet edenin en hayýrlý olmasý için ise ilâhi vahy ölçülerine göre iman etmesi þarttýr. Günümüzde iman etmediði halde milyarlarýný fakirlere, ilmî müesseselere vakfedenler var ama iyi bilinmelidir ki, yara¬týcýyý tanýmayan ve O'na gerçekten kul olmayan ve O'nu sevmeyenin
O'ndan hayrý ve Cenneti beklemesi doðru olmaz.
Ýnsanlar için þan ve þöhret için sosyal tesisler kuranlar, yaptýklarýnýn karþýlýðýný bu dünyada "Aferin!" le þan ve þöhrete kavuþmakla alýrlar. Ya-rata'nýn rýzasý için yaratýklara hizmet edenler ise iki dünyada da mutlu olurlar.
Biz Allah'dan baþkasýna hamd etmeyiz. Peygamber efendimÝz'e sala-tü selam getiririz fakat hamd etmeyiz. Çünkü Peygamber Efendimiz de bu âlemdendir. Yaratýlmýþ, yaþatýlmýþ ve Rabbine döndürülmüþtür.
Âlem: Allah'ýn dýþýndaki herþeye denir. Âlem: Bir þeyin varlýðýna iþaret edene denir.
Yaratýlmýþlarýn tamamý Allah'ýn varlýðýna ve birliðine iþaret ettiði için "Âlem" adý verilmiþtir.[16]
Her yaratýk.kendi baþýna bir âlem olduðu gibi, her gurup da bir âlemdir.
Türkçe'de bir kelimeyi çoðul yapmak için kelimenin sonuna "ler, lar" eki getirilir: Çiçek çiçekler, çocuk-çocuklar gibi.
Arapça'da ise bu olay kelimenin durumuna göre deðiþir. Akýl sahibi olan, yani düþünen varlýklarý ifade eden kelimeler çoðul yapýlýrken sonu¬na "uun ve iyn" getirilir. Burada "Alemin" denmiþ bundan âlimlerimiz yaratýlan herþeyin kendine Özel anlayýþý olduðu hükmünü çýkarmýþlardýr.
"Yedi gök ve yeryüzü ve bunlarda bulunanlar O'nu teþbih eder. O'nu hamd ile teþbih etmeyen hiç bir þey yoktur. Fakat siz onlann teþbihlerini anlamazsýnýz. O halim olandýr. Baðýþlayandýr."[17]
"Yerde debelenen hayvanlar ve kanatlarýyla uçan kuþlar da sizler gibi ümmetlerdir."[18]
Bu âyetler ýþýðýnda yedi kat göklerde ve yedikat yerlerde olan her þey, havada uçanlarýn, yerde hareket edenlerin hepsi Allah'ý teþbih ettiðine göre hepsinin kedine göre bir canlýlýðý vardýr.
Demek ki, bundan sonra taþý da kuþu da cansýz ve ruhsuz kabul et¬meyeceðiz.
"Onsekiz bin âlem var" sözü Vehb Ýbni Münebbih'e aittir.[19] Yani âyet veya hadis deðildir. O zat da âlemlerin çokluðunu anlatmak için bu ifadeyi kullanmýþtýr. [20]

Rab: Terbiye eden, besleyip büyüten, yaþatan ve yöneten mânâlarýna gelir.
Firavun da devlet baþkaný olarak kendisini yöneten, terbiye eden, besleyip büyüten olarak görmüþ ve "Sizin en yüze Rabbiniz benim" de¬miþtir.[21]
Biz, günde kýrk defa namazýmýzda Allah'ýn âlemlerin Rabbi olduðu¬nu tekrarlayarak, Allah'dan baþka yaratan, yaþatan ve yöneten olmadýðýný önce kendimze sonra bütün insanlara ilan ediyoruz.[22]

(2) "Hamd Rahman ve Rahim olan Allah'a aittir."
Dünyada mümûvkâfir ayrýmý yapmadan nimet veren Rahman, ahi-rette müminle kâfir arasýnda ayýrým yapan ise Rahimdir.
Rahman olan Allah (cx.) mümine iki göz verip de kâfire tek göz ver¬memiþtir. Ellerimiz, dillerimiz, ayaklarýmýz mümin kâfir ayrýmý olmaksý¬zýn aynýdýr. Rahman olan Allah havayý kimsenin tekeline býrakmamýþtýr. Müminle kâfir bunlardan her hangi bir ayrýma tabi olmadan yararlanýyor, bazý insanlarýn kör, topal, saðýr olarak yaratýlmalarý da hem kendile¬rine hem baþkalarýna rahmet olabilir. Biz bunu çoðu zaman bilemeyebilir, farkedemeyebiliriz. Asýl olan sýhhattir. Hastalýk arýzidir geçicidir. Saðlýk bizim için rahmettir. Ama hastalýk da bir çok rahmete vesile olabilir.
Düþünelim ki doktor, hastalarýna baklava daðýtýrken iki tanesine bak¬lava vermiyor. O iki hasta yalvarýyor yýrtýnýyor ama doktor vermiyor. Dý¬þardan birisi doktorun haksýzlýk yaptýðýný, o iki hastaya bir kastý olduðunu zannediyor. Doktordan durumu sorduklarýnda ise o ikisinin þeker hastasý olduðu veya tatlý þeylerin o hastalar için zararlý olduðu belli oluyor.
Kehf Sûresi'nde Allah (c.c.) "Musa âleyhisselamla bir salih kulun yolculuðunu anlatýr. Musa (s.a.v.) ile o salih zat (Hýzýr olduðu rivayet ediliyor) bir gemiye binerler. O salih zat gemide hasar meydana getirir. Musa (s.a.v.) "Niçin gemiye zarar verdin" diye sorduðunda cevap vermez. Uzun bir yolculuktan sonra yaptýklarýnýn hikmetini Musa'ya açýklar. «Gemi fakirlerin idi. Arkadan gelmekte olan bir kral (korsan) o gemiyi gasbedecekti. Ancak ben onu ayýplý hale getirince gaspetmedi.» der.
Körler vakfýný kuranlar, verem, kansr hastaneleri ve araþtýrma mer¬kezlerini kuranlar ve buralara mal baðýþlayanlar genelde kendisi veya ai¬lesi bu tür hastalýklara tutulan kiþilerdir. Ýþte Allah böylece bilinmeyen yerden bize ve tüm insanlýða yardýmcý olmakta ve böylec bu zengin has¬talarýn baðýþlan neticesinde bu daldaki bilgi de geliþmektedir.
Ayrýca isyanýn faydasý da yoktur.
Ýki körden ikisi de tedavi yollarýndan ümidi kesince birisi "Allah'a þükür ki kulaðým duyuyor, halkýn ve Hakkýn kelamýný iþitiyorum. Gözle¬rimle haramý görmüyorum diyor ve rahat ediyor. Diðeri ise isyan ediyor ve iki dünyasýný da karartýyor.
Hukuk fakültesi öðrencilerine Ýslâm Hukuku ile ilgili bir ders verdi¬ðim bir sýrada. Bir de baktým beyaz bas tonlarýyla, gözleri kör gönülleri açýk dört kardeþim salona girdi.
Dersden sonra kendileriyle konuþtum. Onlar da salonda körlere Kur'an öðretiyorlarmýþ. Ellerinde kabartma nokta usulüyle Pakistan'da basýlmýþ mushaf vardý. Kendilerinden okumalarýný rica ettim. Rastgele bir sahife açtý ve süratle parmaklarýný göz yaparak okumaya baþladý.
Öyleyse insanlýk, isyanla deðil, verilen emanetleri verildiði doðrultu¬da kullanarak dünyada gönül rahatlýðý, ahirette Rabbýn rýzasýný ve cenne¬tini elde etmeye çalýþmalýdýr.[23]

Akýllar Denk Olsaydý

"Mademki Allah Rahman'dýr, dünyada kullar arasýnda ayýrým yap¬maz, niçin akýllar insanlarda eþit deðil?" diyorlar.
Eðer akýllar ve bedenî güçler bütün insanlarda eþit olsaydý, ilini ge¬liþmez, keþifler yapýlmazdý. Evlerin planý, rengi, bahçeler, yollar ayný tip ve ayný renk olur, hayat çekilmez hale gelirdi.
Güreþler, koþular, bilgi yarýþlarý yapýlmaz, heyecan, zevk,.neþe denen þey olmazdý. Çünkü güçler ve akýllar eþit. Herkes ayný saniyede ayný met¬reyi koþacak, rekorlar, rekabetler olmayacaktý. Bir güle bakan binlerce ki¬þi ayný kelimelerle ayný vezinde ayný þiiri yazacaktý.[24]

Rahim:

Ahirette müminle kâfiri ayýrt eden, mümine Cennetin veren Allah (c.c.) Rahim ismi celaliyle rahmet edecektir.
Rahim, mazlumlarýn son sýðýnaðýdýr. Bu dünyada insanlarýn haklarýný yiyen, Hakka karþý gelen, halka zulmedenler para, makam ve ünvanlany-la dünyada cezalarýný çekmeden giderlerse de ahirette mallar evlatlarý, or¬dularý servetleri onlara fayda vermeyecektir.
Rahim ismi zalimler, kâfirler için tehdit, müminler ve mazlumlar için ise teselli ve sýðýnaktýr.
Rahman ve Rahim'e iman eden bir insan, Allah'ýn yeryüzüne indirdi¬ði rahmetten yararlanýr ve yaratýklara rahmet nazarýyla bakar. Civcivini korumak için aslana karþý duran tavuk, yavrusu için kartala kanat çýrpan serçedeki rahmet bizde de vardýr. O madenimizi iþletirsek insanlarý iman sýzlaþtýnp Cehenneme atýlmasýna sebep olan ateistlere, insanlarýn elinde avucunda ne varsa sömüren kapitalistlere karþý çýrpmýr ve bir çýkýþ yolu buluruz.
Yaratýlmýþlara rahmet nazarýyla bakacaðýz. Rahman'ýn rahmetinden ümit kesmeyeceðiz.
Rahim'dir diyerek tebelliðe de düþmeyeceðiz. Çünkü O din gününün sahibidir.[25]

(3) Hamd "Din gününün sahibi Allah'a aittir."
Din gününden kasdedilen ahirettir. Birinci derecede Kur'ân'ý Kur'ân âyetleriyle tefsir edeceðiz. Ýnfitar Sûresi'nde "Sonra din gününün ne oldu¬ðunu nereden bileceksin? O gün kimsenin hiç bir kimseye hiç bir fayda saðlamayacaðý bir gündür. O gün emir yalnýz Allah'a aittir"[26] buyurularak din gününün ahiret olduðu açýklanmýþtýr.
Allah (c.c.) Rahman ve Rahim isimleriyle bizi önce ümitlendiriyor. "Maliki yevmiddin" ile de korkutuyor. Cennete gitme ümidi ile Cehenne¬me düþme korkusu arasýnda iþlerimizi ve niyetlerimizi düzeltelim.
Fatihanýn ilk iki ayeti Allah, Rab, Rahman ve Rahim isimlerini taný¬týyor. Yediklerimizi giydiklerimizi, sevdiklerimizi, elimizi, dilimizi, gö¬ren gözümüzü, yaratan yaþatan yöneteni bize tanýtýyor.
Rahman ve Rahim olan Rabbimiz Allah'a hamd ediniz dedikten son¬ra ceza gününün sahibi olduðunu hatýrlatýyor.
Bu bize tebliðin metodunu da öðretiyor; önce inanan inanmayan her¬kese sevindirici müjdeleyici olacaðýz. Sonra inananlarý ayýrýcý, iman kar¬deþliði, sebebiyle kayýrýcý fakat hep açýklayýcý, anlatýcý kurtuluþa davet edip felaketi gösterip uyarýcý olacaðýz. Bunlardan anlamayanlar için kor¬kutucu sakmdýncý ifadeler kullanacaðýz.
Su bir çok maddeyi yumuþatýr. Aðaçlarýn tepesine yükselir çiçek olur. Çiçekde koku olur ama demiri yumuþatamaz. Demir yumuþatýlmak için ateþte yakýlýr örs üstünde çekiçle döðülür. Su verilir ise yarar hale getirilir.
Bazý insanlar da güzellikten iyilikten, yumuþaklýktan anlamazlarsa onlarýn karakterine uygun davranýlýr.
Allah (c.c.) dünya ve ahiretin sahibi, maliki, yöneticisi olduðu halde burada yalnýz "Din, ciza gününün maliki" denmesinin sebebi: Bu dünya¬da bir kýsým insanlarýn ilahlýk iddiasýnda bulunmalarýna izin vermesin-dendir. Ahirette ise otorite yalnýz ve yalnýz O'na aittir.
Yaratan, yaþatan ve yöneteni tanýdýktan ve O'nun Rahman sýfatýnýn tecellisi ile rengarenk ve çeþit çeþit muamele edeceðini kimseye zulmet¬meyeceðini, o gün Allah'dan baþka kimsenin sözünün geçmeyeceðini öð¬rendikten sonra, O'nun mülkünde O'nun huzurunda O'na yönelir ve;[27]

(4) "Yalnýz sana ibadet ederiz ve yalnýz senden yardým isteriz" deriz.
Yaratýcý olarak Allah'ý kabul eden, yönetici olarak O'nu Rab tanýyan, bütün bu dünya nimetlerini O'nun verdiðini bilen, ahireîte Cennet ve Ce¬hennemi yaratan ve müminle kâfiri ayýrt edecek olan Rahim'e inanan bir Müslüman O'na hamd eder yakýnlýk saðlayýnca sanki Rabbiyle konuþu¬yormuþ gibi "Yalnýz Sana ibadet ederiz ve yalnýz Senden yardým isteriz" diyerek "Sana" ve "Senden" kelimelerini kullanmasýný öðrenir.
«Sana ibadet eder, senden yardým isteriz» derken «herþey Allarýdýr veya Allah herþeydir» diyenlere cevap veririz. Çünkü biz ibadet edenle ibadet edileni ayýrýyoruz.
Ýlk üç âyette RabbiimYin Allah, Rabb, Rahman, Rahim, Malik isim¬lerini tanýdýðýmýzdan arifler makamýna eriþiyoruz.
Ma'rifet makamýnda vuslat makamý vardýr ki bu "Ýyyake Na'büdü"
"Yalnýz Sana ibadet ederiz" diyerek Huzur'da olduðunu, kendisi Allah'ý görmese de Allah'ýn kendisini gördüðünü bilerek ibadet ederse Mevla'sý¬na kavuþan Mecnun gibi olur.
"Yalnýz Senden yardým isteriz" derken Allah'dan baþka herþeyi elinin tersiyle itip ondan baþka dilek kapýsý olmadýðýný söylemekle "Fena Fillah" mertebesine varýr.[28]

Gönderen: 02.05.2010 - 02:01
Bu Mesaji Bildir   Muhtazaf üyenin diger mesajlarini ara Muhtazaf üyenin Profiline bak Muhtazaf üyeye özel mesaj gönder Muhtazaf üyeyi arkadas listeme ekle Yukari
Muhtazaf su an offline Muhtazaf  
Moderator


4254 Mesaj -
Ýbadet:

Ýbadet; kayýtsýz þartsýz hiç bir þart ileri sürmeden emri yerine getirip yasaklardan Ýkaçýnmakür.
Ýbadet edene abd denir. Bunlar da üçe ayrýlýr.
1- Türkçede köle dediðimiz abd, Allah'a itaat etmediði için hürriyeti¬ni koruyamayan kafiri, harbde esir ederek Allah'ýn kuluna kulluk etme hali
2- Yaratýlmýþlarýn tamamýný yaratan, lyaþatan Allah olmasý Ýsebebiyle yaratýklarýn hepsi O'nun koyduðu tabiat kanunlarýna tabi olduklarýndan ve onun dýþýna çýkmadýklarýndan kayýtsýz þartsýz Allah'ýn bu tabiat kanun¬larýna uyarlar ve bundan dolayý hepsine abd ismi verilir. "Yerde ve göktekilerin hepsi Rahman'a abdkul olarak gelecektir.[29] Bu tür kullukda irade olmadýðman bu itaatin sevabý da yok¬tur.
3- Kiþinin kendi iradesiyle severek itaat etmesidir. Bu da iki kýsma ayrýlýr: Biri Allah'a kulluk edenler, diðeri de Allah'ýn kullarýna kulluk edenler.
"Biz yalnýz Sana kulluk ederiz" derken "irademizle, severek Sana ita¬at ederiz. Senin emrinle meþgul olunca baþkalarýna kulluk yapmamýz mümkün deðildir" diyoruz.[30]
Bu Ýstanbul þehrinde sokakdaki Müslümanlarla bir anket yapýlsa ve "ibadetine düþkün insan denilince hatýra ne gelir? dense çoðunlukla ce¬vap, "namazým kýlan Ýnsan" olacaktýr.
Bizim iþimiz zor! Dînî ýstýlahlarý yeniden bu insanlara tanýtmalýyýz. Ýslâm'ýn kastettiði mâna ayrý, o ýstýlahdan adý Osmanlý ruhu Yunanlý imansýzýn anladýðý mana ayrý.
Biz bu âyeti okuruz ve Allah'ýn çizdiði sýnýrlar, koyduðu kanunlar doðrultusunda sosyal, kültürel, iktisadî, siyasî, askerî, hukukî faaliyetleri¬mizi düzenleriz.
Zaten bütün peygamberlerin gönderiliþ gayesinin bu olduðunu Allah (c.c.) þöyle haber verir. "Senden önce gönderdiðimiz her peygambere: Benden baþka ilah yotur. Yalnýz Bana kulluk ediniz diye vahyettik."[31]
Yunus Emrede bu âyeti "Dört kitabýn mânâsý lailahe illallah" mýsralarýyla terceme etmiþtir.
"Yalnýz Sana kulluk ederiz" âyetiyle gösteriþ için yapýlan ibadetten uzaklaþmýþ oluyoruz. Ýnsanlar desin için, görsün için, ibadet etmediðini ilah ediyoruz. Riyanýn ilacý bu âyeti çok okumaktýr.
Bu âyet kibir hastalýðýna da þifadýr. "Yalnýz Senden yardým isteriz." Bir þey isteyen istenenden daima aþaðýdadýr. Kendi gücümüzün, aklýmý¬zýn, ilmimizin bir çok þeye yetmediðini biliyor ve görüyor sonra Rabb'ýn sonsuz gücü, ilmi sanatý karþýsýnda hayran kalýyor ve O'ndan, yalnýz O'ndan yardým istiyoruz.
"Sana ibadet eder Senden yardým dileriz" derken senli benli gibiyiz. O bize þah damarýmýzdan daha yakýn[32]. Nerede olur¬sak olalým O bizimle beraberdir.[33] Ayný zamanda bu iman bizdeki yersiz korkularýn tamamýný silip götürür.
Çaðýmýzda cumhur baþkaný, baþbakan, genelkurmay baþkanýnýn kar¬týný özel telefonunu taþýyan ve her an telefon edebilenlerin önünde bütün kapýlar açýlýyor ve onlarýn hiç birþeyden korkularý da olmuyor. Çünkü bu insanlar onlarýn yakýný olmuþtur.
Size de bu dokunulmazlýðý olanlardan bir kart gelse ve kartta þöyle yazsa "ne konuþursan konuþ, ne yaparsan yap, iþte özel telefonum bir. Þey olursa beni ara" bu yazýyý alanýn korkusu olmaz. Karakola gitse bir tele¬fonla haber verdiði zaman her þey düzelir.
Allah (c.c.) bize bir kitap göndermiþ ve orada "Nerede olursanýz olun O sizinle beraberdir"[34] buyurmuþ, diðerleri gibi te¬lefon etmeniz geremez. Diðerlerine telefon etmek isteseniz bile o anda te¬lefon etme imkanýnýz olmayabilir. Dolayýsýyla o kiþileri haberdar ede¬mezsiniz. Ama Allah (c.c.) her yerde hazýr ve nazýrdýr. Telefona gerek kalmadan haberinizi alýr sizin.
Allah'ýn bu garantisine raðmen baþkalarýndan çekinmemiz imanýmý¬zýn zayýflýðýnýn iþaretidir.
Ýmanýmýzý kuvvetlendirmek için günde beþ vakit amazýmýzda kýrk defa "Ýyyakena'büdü Ve Ýyyakenestaýn" yalnýz Sana ibadet eder ve yalnýz Sana ibadet eder ve yalnýz Senden yardým isteriz" diyelim.
Ancak biz dua ederken, evlenmeden çocuk isteyen, tohum atmadan ürün Ýsteyen deli adam durumuna düþmeyelim.
Musa (s.a.v.) çölde Rabbinden su ister. Rabbimde Musa'dan asasýný taþa vurmasýný ister ve vurunca taþtan sular fýþkýrýr.[35]
Nuh (s.a.v.) Rabbinden düþmanlara karþý yardým ister ve kâfirlere ga¬lip gelir.[36]
Yani diller dua ederken eller armut devþirmeyecek. Eller de kendine düþen görevi yerine getirecek. Evlenecek tarlaya tohum aacak, uçak ge¬mi, füze ve diðerlerini yaparak güçlenecek.
Hastanýn ilaç kullanmasý yardýmý ilaçdan istemesi anlamýna gelmez. Çünkü ilacý yaratan Allah (c.c.)’dir.
Kardeþinden yardým istemesi de þirk deðildir, çünkü Allah (c.c.) ya¬rattýklarýný yardýmýna sebep kýlmýþtýr.
Alimlerimiz fýkýh kitaplarýnda "Müþriklerden yardým istenir mi?" diye baþlýklarla bu konuyu ar aþtýrmýþ lar.
"Ey iman edenler kendinizin dýþýndakileri sýrdaþ edinmeyiniz" âyetini[37] ve; "Allah hiç bir zaman kâfirler için müminlerin aleyhine bir yol kýlmayacaktýr"[38] âyetlerine dayanarak Cessas, Ahkam-ül-Kur'ân'ýnda (3/37-290) harbde kâfirlerden yardým istenemeyeceðini söyler.
Müslim'in Kitab-ül-Cihad'da[39] Hz.Aiþe'den rivayet ettiði bir hadise göre, Peygamber Efendimiz kendisine gelip harbe katýlmak is¬teyen birine "Bir müþrike karþý diðer bir müþrikten yardým istemeyiz" buyurmuþ.
Ýmamý Safý "el-Ümm" isimli eserinde (4/177) bu olayý belirtir ve ama Efendimiz'in Beni Kaynuka yahudilerinden yardým aldýðýný haber verir.
Ýbni Kudame el-Muðni'sinde müþriklere karþý müþrikten yardým is¬tenmeyeceðinin daha kuvvetli olduðunu bildirir. (10/446)
Ýmamý Malik de "El-Müdevvenetül Kübra'da (2/40-41) ayný görüþü belirtir. Müþriklere karþý müþriklerden yardým istenmesi yasak olunca Müslümana karþý müþrikten yardým haydi haydi istenmez.
Efendimizin hayatýnda kafirlerden yararlandýðýný görüyoruz. Bura¬dan Komuta müslümanlarda oldukça kafirin gücünden yararlanýlýr anlamý çýkar.
"Yalnýz Senden yardým isteriz" diyoruz ama isteklerimizi bildirmiyoruz. Ancak[40]

(5-7) "Bizi doðru yola, kendilerine nimet verdiðin kimselerin yoluna ilet, gazaba uðrayanlarýn ve sapýklarmkine deðil" diyoruz.
Hýrsýzlýk, arsýzlýk, sarhoþluk, berduþluk, fuhuþ, haramzadelik, ihanet, eþcinsellik, beþcinsellik, esrarkeþlik vesaire-bunlarýn hepsi sýrat-ý müsta-kýymden (doðru yoldan) çýktýktan sonra baþlar.
Kendiniz, çocuklarýnýz, dostlarýnýz, kardeþleriniz için dua ederken bu kötülüklerin adýný sayarak "Yarab! bizi hain, asi, sarhoþ... yapma" diye dua etmeyin. Bu âyeti okuyarak "Yarab doðru yolu göster" deyin "Sýrat-ý Mustakýym'den ayýrma" deyin.
Ýslâmî bir eðitimle eðitilmiþ bir baba yavrusuna nasihat ederken; "Yavrum geçimini hýrsýzlýkla, rüþvetle saðlama" demez. "Yavrum geçi¬mini alýn terinle kazan" der ve olumlu þeyleri söyler.
Fatiha Sûresi'nde biz bu edebi ve edebiyatý da öðreniyoruz. Peki bu istediðimiz doðru yol nasýl bir yol? Bu yoldan daha önce gidenler olmuþ mu? gidenler nereye varmýþlar?
Ýþte biz burada bunun için "Kendilerine nimet verdiðin kimselerin yoluna bizi kavuþtur" diyoruz.
Eðer peygamberlerin yolunu deðil de sadece doðru yolu istemiþ ol¬saydýk, dünyadaki insan adedince doðru yol olurdu. Ölünce annesinin eti¬ni yiyen yamyam "Annem beni beslemiþ, büyütmüþ, yememiþ yedirmiþ, giymemiþ giydirmiþ ben nasýl olur da topraða atarým, onu yerim kendi kanýmda taþýrým" diyor.
Hindistan devlet baþkaný da "Beni baþkan yapan anamý topraða gö¬mecek kadar zalim deðilim, Önce kendi ellerimle ateþte yakarým, sonra Ganj Nehri'nde yýkarým" diyor.
Londra Belediye Baþkaný; "Ölüleri topraða gömemeyiz, Londra'nýn ýsýnmasýnda kullanýrýz" diyor.
Dünya Sevgi Birliði Baþkaný; "Tabiatýn bana baðýþladýðý güzel kadýný kendi tekelimde tutmam bencillik olur. Herkes ondan yararlanmalýdýr" di¬yor.
"Beni Ýsrail'den olmayanlar insan sayýlmazlar. Onlar Ýsrail oðullarý'na hizmet için yaratýlmýþlardýr" diyen Yahudiler var.
Bütün bunlarýn mantýki açýklamalarý elbette var.
Onun içindir ki, onun bunun belirlediði yola deðil "Sen'in peygam¬berlere verdiðin yola bizi ilet" diyoruz.
O yol bir çok peygamberi devlete ulaþtýrmýþ.
Doðru yol "Sýrat-ý Müstakýym" iki nokta arasýndaki en kýsa çizgiye denir. Dünya noktasýndan Cennet noktasýna en kýsa yoldan eðilip bükül¬meden, yalpalamadan gidilecek yolun adýdýr.
"Ýhdina" derken hidayetin yalnýz ve yalnýz Allah'a ait olduðunu bildiðimizi de itiraf etmiþ oluyoruz. Allah (c.c), Rasûlüne: "Sen sevdik¬lerine hidayet veremezsin. Ancak Allah dilediðine hidayet verir"[41] buyurarak hidayeti Rasûlü'nün bile veremeye¬ceðini bildirir.
Peygamberler ancak hidayete vesile olurlar, insanlara yol gösterirler. "Muhakkak sen Sýrat-ý Mustakyým'e yol göstermektesin."[42]
Rabbimiz vahiyle peygamberlerine yol göstermiþtir. Biz de o vahyin ýþýðýnda yürüyoruz.
Biz kimseye hidayet veremeyiz. Ama Ýslâm nuruna davet eder, yol gösteririz.
Gözlere nur vermek Allah'a aittir. Doktorlar da nur vermiyor, sadece gözü perdelenenlerin nurunu açýyor.
Hidayet gönül iþidir. Kiþinin kafasýna tabanca dayayarak iman ettire¬mezsiniz. Böylesi hidayete ermiþ gibi görünür ama gönülden inkâr eder.
Yine kiþinin kafatasý açýlarak içinden iman sökülemez, o bir gönül iþidir. Gönüle de yalnýz onu Yaratan hakim olur.
Bizim tebliðimiz bir kiþinin hidayetine sebep olursa bu bizim için yeryüzü dolusu altýna sahip olmaktan daha hayýrlýdýr. Bu bize biraz ters gibi gelebilir. Ama yeryüzü insan için yaratýlmýþtýr. Yeryüzünün tamamý insanin haksýz yere akýtýlmýþ bir damla kanýna denk olmaz.
Dinimizin insana verdiði deðer bu!...
Kur'ân-ý Kerîm'de Rabbimiz haksýz yere herhangi bir kiþiyi öldüre¬nin bütün insanlarý öldürmüþ gibi olduðunu haber verirken[43] öl¬dürülenin mümin veya kâfir olmasýný ayýrt etmez.
Medeni Avrupah'nm, Amerikalý'nýn gözünde bir varil petrol, Hýristi¬yan olmayan milyarlarca insanlardan daha deðerlidir.
Ýþte böyleleriyle ayný safta, ayný kulüpte, ayný pakt'ta olmamak için "Gazaba uðrayanlarýn ve sapýklarýn yoluna deðil" diyoruz.
Hemen hemen tefsirlerin tamamýnda gazaba uðrayanlardan kasýd Ya¬hudiler ve sapýklardan hasýd Hýristiyanlardýr diye yazar.
Allah (c.c.) ise isim vermeden gazaba uðrayan ve sapýtanlarm yolun¬dan gitmememizi emreder. Bu âyet-i kerîme nüzulünden 1400 küsur sene sonra yeni bir görevi daha yerine getiriyor.
Yetkililer Avrupa Topluluðu'na girebilmek için vermedik tavizi bý¬rakmadýlar, ama yine de kapýda bekletiliyorlar, içeri alýnmýyorlar.
Yetkililer Avrupa'ya girmek için gittiklerinde "Sizin gibi düþünüyo¬ruz, sizin gibi yiyoruz, içkiyi sizden fazla içiyoruz. Bakýnýz sizinkinden iki bardak fazla içtim. Hanýmýmýn eteði sizin hanýmýnýzýn eteðinden daha kýsa. Dilinizi en az sizin kadar biliyor ve konuþuyorum. Hâlâ niçin almý¬yorsunuz?" dediðinde, onlarýn cevabý televizyondan "Kültür farklýlýðýnýz var" diye terceme ediliyor, yani "Müslümansýnýz, ondan almýyoruz."
Yetkiliye "Sen bizim gibisin ama 60 milyon bizim gibi deðil. Bakan¬lar, baþbakanlar, reisi cumhurlar deðiþir fakat millet devam eder. Elimiz¬de çeþitli ajanslarýn araþtýrmasý var. Avrupa'daki üç milyon Türk'ün yüz¬de doksaný bayram namazý kýlýyor. Yüzde yetmiþbeþi cuma namazý kýlýyor. Bunlar bir araya geldiklerinde imam önde:
"Þu Allah'ýn gazabýna uðrayan Yahudilerle, sapýk Hýristiyanla¬rýn yolunu istemeyiz, bize peygamberlerin yolunu ver Ya Rabbi1' de¬diðinde hepsi amin diyor. Yani; biz de imamý destekliyoruz, duamýzý ka¬bul et diyorlar ve avrupah devam ediyor: "Seni þimdilik kapýnýn önünde tutalým þimdi sen git bu halkýn dilinden bu duayý al sonra gel bir düþüne¬lim. Televizyonun tercenýesiyle "Kültür seviyesini bize uydur gel" diyor¬lar. Yetkili yurda dönünce belirli mihraklara iþaret veriyor ve hep birden yüzde bir olanlar yüzde 98 olan müslümanlara saldýrýya geçiyor.
Þunu herkes bilsin bu âyetlerin 1400 seneden beri devam etmesi, bu Allah kelamýnýn bundan sonra da devam edeceðinin garanti belgesidir.
Gazaba uðrayan Yahudilerin yaptýklarý Allah'a isyan, Allah'a iftira, peygambere ihanet, fuhuþ, hýrsýzlýk, hakký gizleme, ateþle insanlarý yaka¬rak iþkence etme gibi suçlarý çaðdaþ metodlarla tekrarlayanlarýn yolunu bize verme Ya Rabb!
Ýman, Ýslâm, kitap, peygamber, iffet, namus, izzet, adalet, doðruluk, sadakat gibi kelimeleri hayatýndan çýkaran ve yerine bunlarýn zýddýný ko¬yarak insanlarý sapýtanlarm yolunu da bize verme Ya Rabbi diyoruz.
Bu sûre bize ayrýca Ýslâmda teblið metodunun nasýl olacaðýný da öð¬retir.
Biz taðuttan önce Allah'ý, küfürden Önce Ýslâm'ý tanýmalý ve tanýtma¬lýyýz. Sonra da taðutun ve küfrün mantýðýný ve nasýl yýkýlacaðýný yine Kufân'dan öðrenmeliyiz.
Rabbimiz altubuçuk âyette kendisini ve kendi rýzasýna giden yolu bi¬ze tanýttýktan sonra bu yoldan sapanlardan olmamamýz konusunda bizi uyarýyor.
Dünyada devlete, ahirette Cennete çýkan bu Srrat-ý Müstakýym'i Rabbimiz'den istiyoruz. Gazaba uðrayanlarla sapýklarýn yolunu istemiyoruz. Ya Rabbi diye milyonlarca kerre dua ediyor, âmin diyoruz. Acaba Allah dualarýmýzý kabul etmiyor mu? diye hatýrýmýza geliyor.
Dua için Rabbimiz'in huzuruna geliþimiz dualarýmýzýn kabul edildi¬ðinin iþaretidir.
Mekke'ye, Kudüs'e gidecek olursanýz Önce araþtýrýrsýnýz: Hangi þir¬ket, hangi yoldan, kaç liraya, kaç günde getirip götürür diye bilgi ve bro¬þür edinirsiniz.
Allah (c.c.) da; siz þimdi doðru yolu, dünyada devlete ahirette Cen¬nete götürecek Sýrat-ý Müstakýym'i mi istiyorsunuz?
Buyurun: "Ýþte kitap, O'nda hiç þüphe yoktur. Müttakýler için doðru yolu gösterendir" buyurur.[44]
Doðru yolu öðrenmek için Bakara suresinden devam ederek sonuna kadar okuyalým.[45]



________________________________________
[1] Bakara 67
[2] Meryem 18
[3] Yusuf 23
[4] Yu¬suf 79
[5] A'raf 200, Mü'minun 97,98
[6] Ahmed b. Hanbel 2/359, Ýbni Mace k. Nikah hadis 1894, Ebu Davud k. Edeb hadis 4840.
[7] Ýsra 44
[8] Mahmut Toptaþ, Kur’an-ý Kerim Þifa Tefsiri, Cantaþ Yayýnlarý: 1/57-60.
[9] Bu konu¬da taraflarýn delillerini görmek için bak: Nasbur-Raye 1/327, Ahkamül Kur'ancessas 1/5-10.
Mahmut Toptaþ, Kur’an-ý Kerim Þifa Tefsiri, Cantaþ Yayýnlarý: 1/60-61.
[10] Bak Tefsir-i Kebir, Fahreddinî Razý. Fatiha Sûresi tefsiri
Mahmut Toptaþ, Kur’an-ý Kerim Þifa Tefsiri, Cantaþ Yayýnlarý: 1/62.
[11] Ýbn-ül-Esir, el-Kamil Fit-tarih 1/629.
[12] Kur'ân-ý Kerîm, Yunus 10/10
[13] Kasas 70
[14] Nisai. Cenaiz, bab ez-Ziyadatü ale-l Kabr 4/86
[15] Tefsir-ül Kayyým li-bni-l-Kayyým S: 77 Ravahü Ebu Ya'la
[16] Müfredat, li-r Raðýb
[17] Kur'ân-ý Kerîm, îsra 17/44
[18] K.Kerîm En 'am 6/38
[19] Tefsir'ul-Kur'anil-Azim, Ýbni Kesir
[20] Mahmut Toptaþ, Kur’an-ý Kerim Þifa Tefsiri, Cantaþ Yayýnlarý: 1/62-65.
[21] Kur'an-ý Kerim, Naziat 79/24
[22] Mahmut Toptaþ, Kur’an-ý Kerim Þifa Tefsiri, Cantaþ Yayýnlarý: 1/65.
[23] Mahmut Toptaþ, Kur’an-ý Kerim Þifa Tefsiri, Cantaþ Yayýnlarý: 1/65-67.
[24] Mahmut Toptaþ, Kur’an-ý Kerim Þifa Tefsiri, Cantaþ Yayýnlarý: 1/67.
[25] Mahmut Toptaþ, Kur’an-ý Kerim Þifa Tefsiri, Cantaþ Yayýnlarý: 1/67-68.
[26] K.Kerim, Ýnfitar 82/17-18
[27] Mahmut Toptaþ, Kur’an-ý Kerim Þifa Tefsiri, Cantaþ Yayýnlarý: 1/68-69.
[28] Mahmut Toptaþ, Kur’an-ý Kerim Þifa Tefsiri, Cantaþ Yayýnlarý: 1/69-70.
[29] Kur'ân-ý Kerim, Mer¬yem 19/93
[30] Müfredatý Raðýb
[31] K.Kerîm, Enbiya 21/25
[32] K. Kerim, Kaf 50/16
[33] K.Kerim, Hadid 57/4
[34] K.Kerim, Hadid 57/4
[35] K.Kerim, Bakara 2/60
[36] K.Kerim Hud 11/36
[37] Ali îmran 118
[38] Nisa 141
[39] Hadis 1817
[40] Mahmut Toptaþ, Kur’an-ý Kerim Þifa Tefsiri, Cantaþ Yayýnlarý: 1/70-73.
[41] K.Kerîm, Kassas 28/56
[42] K.Kerim Þura 52.
[43] Maide 32
[44] Bakara 1
[45] Mahmut Toptaþ, Kur’an-ý Kerim Þifa Tefsiri, Cantaþ Yayýnlarý: 1/73-78.

Gönderen: 02.05.2010 - 02:02
Bu Mesaji Bildir   Muhtazaf üyenin diger mesajlarini ara Muhtazaf üyenin Profiline bak Muhtazaf üyeye özel mesaj gönder Muhtazaf üyeyi arkadas listeme ekle Yukari
Pozisyon - İmzalar göster
Sayfa (1): (1)
önceki konu   diğer konu

Lütfen Seçiniz:  
Şu an Yok üye ve 780 Misafir online. En son üyemiz: Didem_
2243 üye ile 29.03.2024 - 11:40 tarihinde en fazla ziyaretçi online oldu.

[Admin | Moderator | Kıdemli Üye | Üye]
Dogum Gününüzü Tebrik Ederiz    Doğum gününüzü tebrik eder, sıhhat ve afiyet dolu ömür dileriz:
jakup (32), muzocel26 (58), salihhazar (55), Beyza (56), cs7014 (50), oezkan (51), kara61 (66), aetkral (51), kubratalp (48), K.GOCERLI (27), cecenmucahidi (33), yaburka (49), violine (44), mavi_ruya (48), mbahaddin (55), Kerim_Bey (36), Süreyya (66), yemenici68 (56), mecid (43), kerime (42), mehmet_eyigör_6.. (28), tokayca (51), hasan5335 (36), volkan33 (54), mgunhan (48), ttufan (42), isvec (65), beyazguel (38), atay (62), sonromeo2 (47), kulibo (38), Zeynepgul (44), nihat 60 (44), g_neferalperen3.. (46), sebiarus (55), hace (41), EsmerKiz-NL (39), n@ksýben (43), pedino (54), hatice 1975 (49), hesbollahi (45), hafýz_ (37), ozel (68), fethic (55), hacimeryem (54), telve (52), Levent75 (49), züleyha hanc&ya.. (47), erciyas tamer (46), m.kýl&ya.. (53)
Son 24 saatin aktif konuları - Top Üyeler
0

Copyright © ((( RAVDA.net )))  *  İrtibat   *   RAVDA Reklam Servisi   *   Tüm hakları saklıdır, izinsiz alıntı yapılamaz.
Sitemizde yayınlanan imzalı yazıların içeriğinden yazarları, forum ve yorumlardan ekleyen şahıslar sorumlu olup, kesinlikle sitemiz sorumlu değildir.
© by ((( RAVDA.net )))

Sayfa 0.59396 saniyede açıldı   

Reklamlardan
RAVDA sitesi
hiçbir şekilde
sorumlu değildir.