dexamethasone hydroxychloroquine kamagra hydroxychloroquine budesonide cordarone coreg coridil corpamil corprilin corpriretic corticotherapique cosaar plus cotrim coumadin cozaar crestor crixivan cyclogyl cycrin cyklokapron cymbalta cytotec cytoxan dalacin c dalacin t dalacin v danatrol danocrine daonil deflamat deltasone demadex demolaxin dentomycine depakine chrono depakine depakote depo provera dermestril dermovate deroxat desogen desoren desyrel detrol la
     
     

0
0
0
0
Forum Giris Giris Üyeler Ekibimiz Arama
Toplam Forum: 69     ***     Toplam Konu: 30100     ***     Toplam Mesaj: 148193
  
  Beni hatırla
Forum Anasayfa » EDEBİYAT / MAKALE / ŞİİR » MAKALELER » hacca gtmeden önce bı okurmusun?

önceki konu   diğer konu
1 okunmamış mesaj mevcut (Acik)
Sayfa (1): (1)
Gönderen
Mesaj
der_ya su an offline der_ya  
hacca gtmeden önce bı okurmusun?
875 Mesaj -
Niyet



Gidiyorsun. Bir ömür boyu bu yolculuðu beklemiþtin. Belki kalbini gidenlerle birlikte oralara gönderdin, belki ruhunla hayalen tavaflar ettin. Þimdi ayaklarýnla basa basa yola düþtün iþte. Belki daha önce uzun yolculuklara çýkmýþtýn, belki daha önce de hacca gitmiþtin. Bilmelisin ki, hac yolculuðu diðer yolculuklarýndan farklýdýr ve ayrý bir yöndedir. Þimdi her gün beþ vakit yöneldiðin kýblene doðru yöneldin. Þimdi çokluktan birliðe uçuyorsun. Þimdi kendini keþfe gidiyorsun. Vardýðýn yerde kendini yeniden tanýyacak ve tanýmlayacaksýn. Daha önce hacca gitmiþ olsan da, yine, yeniden yeni heyecanlar yüklenmelisin. Her hac yegânedir, bir tanedir deðil mi? Kaç kez gidersen git, hacý olma heyecaný hep tazedir ve hep ilk kez hacý olmanýn heyecanýný taþýyor olmalýsýn. Yoksa tekrar gitme ihtiyacýný niye hissediyor olasýn ki? Hem sonra bu ilk haccýn olmayabilir ama ya son haccýnsa...


Yol


Þimdi yolcusun. Yolculuk hâli, yaþadýðýmýz hayata daha çok yakýn ve yakýþýr bir haldir. Hazýr sýrasý gelmiþken, hayatýný ve çevreni bir de yolcu edasýyla seyretmeyi dene. Ayaklarýnýn altýndan dünya topraðý kayýyor mesela. Alýþýk olduklarýndan uzaklaþýyorsun, O’na yakýn olmak adýna. Ölüm de böyledir ya! Uçarý bir kelebek heyecanýný yüklenip, gördüðün herþeye eðreti bakýþlar atýyorsun. Herþey sapýndan kopuyor, kökünden ayrýlýyor, kabuðundan sýyrýlýyor; günýþýðý eþyadan renklerini çekiyor. Sokaklar ve duvarlar incelip eriyor. Dünya topraðýna sýký sýkýya basmýþ ayaklarýn tatlý bir rüzgâra karýþýyor.


Ýhram


Yolcu dediðin dengini yeðni tutmalý. Dünya adýna omuzladýðýn ne varsa at, kalbine yük ettiðin ne kadar dünyalýk varsa geriye býrak. Zaten, birazdan giyeceðin ihram fazladan aðýrlýklarýný omzundan atmaný gerektiriyor. Beyaz bir bez içinde yalýn ve yalnýz bir yolcu edasý giymiþken, kendini de iptilalardan koparmalýsýn, yeniden yazmalýsýn kalbini. Ýhramý giymek için yalnýz elbiselerini çýkarman yetmiyor. Küllî bir soyunuþu gerektiriyor ihramlanmak. Þimdiye kadar kendi kýymetinin ölçüleri bildiðin her þey, mevki, makam, milliyet, kavim, soy, sýnýf meslekten yana ne varsa, hepsi ihramýn beyaz yüzüne çarpýp eriyecek. Herkesten uzakta, tek baþýna sadece Rabbine kul olduðunu artýk daha rahat görebilirsin. Seni kýymetlendirecek tek þey, Rabbine kulluðun, yalnýz ve yalnýz O’na kul olmandýr. Renksiz, desensiz, rozetsiz ve bayraksýz ihramýn yalnýz Rabbine nispet ediyor seni. Beyazlara büründükçe heva ve hevesin kökleri dünya topraðýndan çekiliyor. Ýhramýn içinde emredemeyen, tek bir kýl bile koparamayan, helâl zevklerini dahi tadamayan teslim olmuþ bir insansýn artýk.


Yöneliþ


Gel gör ki, insan kolayca kabullenemiyor gidiþini. Ayaðýn çýplak, baþýn açýk aðýrlýðýný unutmuþ bir su damlasý uçarýlýðýnda dünyaný ve dünya adýna seviþlerini terk etmek için bu yola girdin. Bak, herkesle ve her þeyle olan baðlarýn çözülmek üzere. Habire eðirip durduðun hayat yumaðý daðýlýverdi.


Ýncecik ve keskin bir yolculuk niyeti her þeyi ve herkesi arkada býrakmalý. O niyet ki, kalbimize düþer düþmez yaþadýðýmýz mekâný solgun bir güle dönüþtürür. Etraftaki her þey birden eðretileþir, âdeta arzýn çekim alanýndan sýyrýlýr, uçuþmaya baþlar. Mekânla olan baðlarýn zayýflar, müphemleþir. Mekâna baðlýlýðýn çözüldükçe, zamanýn da senin üzerindeki hükmü aðýrlaþýr, bir mahpus edasýyla fenanýn hükmünü boynuna dolanmýþ bulursun. Yarýna randevu verememek bulunduðun anýn daracýk duvarlarýný göðsüne bitiþtiriverir. Zamanýn paslý kýlýcý deðer yüreðine, ölümün soðuk nefesi yüzünü yalar geçer. Sen gidiyorsun, sen gidicisin; dönüyorsun, dönücüsün.


Yakýnlýk heyecaný


Evet, Kâbeye gidiyorsun. Hayat kýrýntýlarýmýzýn göllendiði yere doðru gidiyorsun. Kulluðunun keskin sýratlarda sýnanacaðý yere uçuyorsun. Böylece “hesap günü” ile ayný yöne düþüyor Kâbe’nin yöresi. Hergün beþ vakit döndüðün yere dönüyorsun. Öteden beri yönelegeldiði yöreye dönmek, bir geri dönüþü içerdiði için, insan bu yolculukta uzaklaþma deðil, bir yakýnlaþma duygusu yaþamalý. Gurbet deðil, sýla kokmalý alnýna deðen rüzgârda.


Uzaklýk korkusu


Ama hayýr! Kâbe’ye yönelmek dehþetli bir uzaklýk korkusunu da haber veriyor gibi. Mesele Kâbe’nin bulunduðumuz yere uzaklýðý deðil, bizim ubudiyet hâline uzaklýðýmýzdýr. Bu yolculuk, bu yöneliþ o baþ döndürücü uçurumu gün yüzüne çýkarýyor þimdi. Yüzünü herhangi bir duvara çevirir gibi kolayca ve üstünkörü kýbleye yöneliþlerini hatýrla. “Döndüm kýbleye” demek, O’ndan baþka her þeyden, O’ndan haber vermeyen her þeyden yüz çevirmeyi gerektirmiyor muydu? Ne gam Kâbe çok uzaklarda olsa! Lâkin Rabbimize uzaklýk kýble Kâbe’nin hakikatine sonsuz ýrak eyliyor bizi. Kâbe’nin eteðine varsan da bu uzaklýk erimeyebiliyor, arada uçurumlara baþ gösteriyor. Bu uzaklýk, bu uçurum baþ döndürüyor, kalbi ürpertiyor! Nereye gitsen ayaðýný bu uçurumun kenarýndan uzak edemiyorsun.


Dilerim, Rabbim seni de beni de Kendine yakýn eyler! Kâbe’ye yakýnlaþma isteðin de bu duadan baþkasý deðil.



Terkediþ


Aslýnda, hacca ister var, ister varma, Kâbe’den pek uzak düþmediðimizi de söylemem gerekiyor. Her gün beþ vakit Kâbe’ye dönüp, Rabbimize ubudiyet sözü veriyor deðil miyiz? Bu da bir Kâbe yolculuðudur aslýnda. Mesafeler kat edilmiyor bu yolculukta. Tek bir niyet menzile eriþtiriyor bizi: kul olma niyeti. Ýþte bu niyettir ki, en bitmez mesafelerden daha uzak, en sarp daðlarýn kestiði yollardan daha dolambaçlý, belki çöllerle ve daðlarla ölçülemeyecek bir yolun yolcusu eyler bizi. Kul olmaya niyet, en küllî terkediþleri içeren bir uzun ve keskin seferdir.


Varýþ


O’na, yalnýz O’na dönmek nelerden koparmýyor ki bizi? Kýbleye dönmek, O’nun delillerini gösterenlerden baþka herþeye yüzçevirmektir. Peki, O’nu göstermeyen bir þey var mý ki þu kâinat yüzünde? Herþey hâl diliyle O’nu zikrederken, her zerre O’na tesbihfeþân iken, yüz çevireceðimiz ne kalýr geriye? Hangi þey var ki O’ndan söz açmýyor bize? Hayýr, O’nu göstermeyen bir þey yoktur. Olsa olsa O’nu gösterenleri görmeyen biri vardýr. O’na yönelmek ise, herþeye O’nu görme niyetiyle bakmak demektir.


Ne ki, kendisini kendi baþýna buyruk bilen insan, eþyayý da kendi baþýna buyruk bilir. Eþyayý baþkasýný gösteren âyineler olmaktan çýkarýr. Bu kör niyetle, kâinat dolusu aynalar kýrýlýr; semâlar boyu güneþler ebediyen batýrýlýr. Ýnsanýn bakýþý bir karadelik gibi, kâinattan nefsine gelen nurlu haberleri soðurup, herþeyi bir derin karanlýða itiverir. Ýþte O’nu göstermeyen tek þey, tek karanlýk nokta, nefsimize takýlmýþ enaniyetimizdir. Þu halde, Kâbe’ye yöneliþ, O’nu göstermeyen ve baþka herþeyin âyinesini paslandýran tek kara noktayý, yâni enaniyetimizi arkamýza atmayý gerektiriyor. Ve ancak kabýný terkeden Kâbe’ye varýr. Önünde o kara noktayý, yâni Kâbe’yi bulduðunda, arkanda mutlaka karanlýk bir nokta, yani benliðin kalacak. Kabýndan çýktýðýn an Kâbeni bulacaksýn.


Tavaf


Kâbe’ye varmak da, kýbleye dönmek de, ben-merkezimizin yörüngesinden çýkýp, Rabbimizin marziyatý dairesinde bir tavafa girmeyi gerektiriyor. Tavaf odur ki, kendi baþýnalýðýný terk edesin, kendi heva ve hevesinin etrafýnda pervane olmaktan vazgeçesin. Öbür türlü, Kâbe’ye varmak da, Kâbe’yi dolanmak da kolaydýr. Kâbe’ye varmak benliði aþýp kulluða ermeyi, çokluðu yýrtýp birliðe eriþmeyi bulmaktýr. Yolculuðun þimdi ülkeni terk etmekle baþlýyor, Kâbe’ye vardýðýnda ise kendini terk edeceksin. Kara bir çiçeðin yakasýnda ak bir toz olup uçuþacaksýn. Ve yol hiç bitmeyecek.


Sa’y


Þimdi Safa—Merve arasýnda yedi kez koþuyorsun. Kimden kaçýyorsun? Kime koþuyorsun? O’ndan kaçýyor ama yine O’na koþuyorsun. O’nun kahrýndan kaçýp yine O’nun lûtfuna koþuyorsun aslýnda. O’nun bu halimizle bizi ancak ateþe lâyýk gören adaletinden, O’nun lâyýk olmadýðýmýz halde cenneti ihsan eden fazlýna koþmalý, sýðýnmalýyýz.


Arafat


Þimdi herkesin akýn akýn gelip etrafýnda göllendiði Kâbe’den ayrýlýþ vakti. Ve aslýnda Kâbe dahi vuslata yetmiyormuþ... Tavafta O’na teslimiyetin kýyýsýna kadar varmýþken, sa’yde O’ndan O’na koþma hürriyetinin zirvesine ermiþken, kendin, kendi ikiliðini keþfettin. Teslim olan yanýný, hür kalan yanýný bildin. Þimdi Onu tanýma sýrasý. Arefe O’nu bilme zamaný, Arafat O’nunla biliþme, muarefe etme mekânýdýr. Cennetten yana arzusunu soranlara Rabia “Bana ev deðil komþu lazým” demiþti. Þimdiye dek ‘ev’ etrafýnda dönüp durduðun yeter, artýk ‘komþu’yu tanýma zamaný. “Kâbe’den ayrýl; þimdi Bana Kâbe’den daha yakýnsýn!” diye fýsýldanýyor kalbine. “Ve varýþ Allah’adýr” de. (Bak. Nûr 42 ve Fatýr 18). Kâbe’yi terket, Kâbe’yi kutsal eyleyene yanaþ! Mekke’ye sýrtýný dön, Mekke’yi mübarek kýlanla yüzleþ. Ve anla ki, “Onun vechinden baþka herþey helâk olucudur.” (Bak. Kasas 88). Kâbe de, Mekke de ve sen de O’nun vechine dönük olduðunuz sürece helâketten ve hiçlikten kurtulabilirsiniz. Öyleyse Arafat’a koþ. “Allah’a kaç!”


Meþ’ar


Gurub vaktine doðru, güneþ Arafat’tan kaybolurken, sen de benliðinin yalancý aydýnlýðýný kalbinin karasýnda yitirmeye çalýþ. Beyazlara bürülü bedenini yanýna alýp, “Arafat’tan boþanan” kullara karýþ... Meþ’ar’e doðru “ak!”. Kendini unutup, yalnýzca “Allah’ý hatýrla!” “O nasýl seni hiçlik derelerinde unutmayýp varlýk düzüne çýkardýysa, nasýl seni dalalet karanlýðýndan hidayet nuruna yönelttiyse, sen de O’nu öylece hatýrla. Sen bundan önce unutulmuþ da olabilir, dalalette de kalabilirdin.” (Bak. Bakara 198).


Meþ’ar’e (Müzdelife’ye) karanlýk düþtüðünde varýyorsun, gece boyu bekliyorsun. Arafat’ta da gündüz boyu kalmýþtýn. Arafat’taki muarefe yani tanýþma ve biliþme ne kadar gündüzü ve aydýnlýðý gerektiriyorsa, Meþ’ar’deki þuurlanma da o kadar geceyi ve karanlýðý istiyor. Gece boyu yalnýz ve yalýn kalýyorsun. Nazarýný afaktan ve dýþarýdan çekmeni, gözünü enfüse ve içeri çevirmeni kolaylaþtýrýyor gece. Göðün güneþi eksik ama yýldýzlar ve ay karanlýðý yýrtarak uzanýyor sana. Öylece yüzünü arzdan semâya çeviriyorsun. Ama henüz sýnav bitmiþ deðil. Yüzün semâda, gözün kalbinde iken, elini yere ve topraða daldýrýyorsun. Meþ’ar topraðýndan çakýl taþlarý toplayacaksýn. Ýllâ da kendi ellerinle! Týpký “kimsenin kimseye faydasýnýn dokunmadýðý o gün”de olduðu gibi. Ardýndan kefen misali beyaz ihramýnla, kara topraða benzeyen gecenin koynuna uzanýyorsun.


Mina


Ve haþir sabahý... Yeniden diriliþ... Günün ilk ýþýklarýnýn dürtmesiyle kendi yalnýzlýðýndan diriliyor, mahþerin kalabalýðýna karýþýyorsun. Meþ’ar’in içe doðru yolculuðu dýþarýya doðru vuruyor. Meþ’ar gecesinin zahitleri þimdi Mina gündüzünün mücahidi olmaya hazýrlanýyor. Meþ’ar ile Mina arasýndaki görünmez duvarý sadece “geceyi gündüze kalbeden”, “güneþi döndüren”, “ayýn ardý sýra güneþi getiren” yýkabiliyor. Günýþýðý tenine deðmedikçe, sýnýrýndan taþmak üzere olan o eþsiz kalabalýktan kimse o hayalî çizgiyi aþmaya, Meþ’ar’den ayrýlmaya cesaret edemiyor. Gece boyu hayalî çizgiye varýp, geri püsküren o büyük kalabalýk yalnýz ve yalnýz Allah’a itaat etmenin o eþsiz özgürlüðünü yankýlandýrýyor. Sen de týpký çölün kumlarý arasýndan kopardýðýn taþlar gibi, arzýn seni baðlayan zincirlerini kýrmalýsýn. Ve ilk gün ýþýðýnýn dokunmasýyla geliyor emir... Gelen bayram sabahýdýr artýk. Yorgun yüzlerde gezinen, çökmüþ omuzlara inen bayram güneþinin sýcak dokunuþudur. Görüyorsun ya, güneþ de haccediyor. Arafat’ta doðup bekliyor, Meþ’arden geçiyor ve senin önün sýra Mina’ya giriyor. Þimdi Mina’ya girdin ve ‘emn’e vardýn! Sýnavý kazandýðýndan emin olabilirsin. Þeytan taþlama imtiyazýný nerden elde ettin sanýyorsun?


Þeytan taþlama


Elinle attýðýný taþ sanma. Atmadan önce o taþlarý nasýl topladýðýný hatýrla. Yüzünü arza dönerek, elini kirleterek seçip aldýn hepsini. Þimdi avucundaki o minik þeyler, semâdan ve vahiyden yüz çevirip gafil olmakla kazandýðýn cehalet ve iradene dayanýp iþlediðin þerlerdir. Taþlarý þeytana fýrlatýrken sendeki cehaleti, gafleti, þerri ve günahý da þeytana savur. Cehaleti ve gafleti kendinden uzaklaþtýr, þerri elinden taþlar gibi savur ki, O’na kurbiyetin yani yakýnlýðýn artsýn, kurbanýn O’na yakýnlýk vesilesi olsun.


Ve kurban ve bayram!


Ýhram içinde bir kýlýna bile dokunamazken, bir otu bile koparamazken, þimdi bir canlýyý boðazlaman emrediliyor. Ne yaman çeliþki deðil mi? Demek ki, ne yaparsan yap, O’nun emriyle yaparsan ancak hayýr oluyor. O’nun emrine kayýtsýz kalarak öldürmemek ne kadar da öldürücü! Ve onun emriyle ölüme vesile olmak ne kadar hayat verici! Kötü-iyinin ne olduðunu belirlemek, çirkin ve güzeli ayýrt etmek, hayýr ve þerri belirlemek insanýn keyfine býrakýlmýþ deðil. Unutma ki, kestiðin ya da kestirdiðin þey ne devedir ne inek ne de koyun. Þehvetini, hevaný, hevesini ve iradeni boðazlayýp, O’nun rýzasýnda fani etmelisin! Kurban günü, bayram sabahý, O’ndan uzaklýðýn yitecek, O’nun yakýnlýðýný kazanacaksýn! Bayram öylece yürüyecek yüreðine...


‘Hacdan dönmek’ olmaz Hac yolculuðunun yönü tam da hayatýmýzýn aktýðý yöne doðrudur. Hac, ruhumuzu çokluktan bire, muhitten merkeze doðru çekerek, hayatýmýzýn kristalleþtiði ölüm anýna yakýnlaþtýrýr bizi. Kulluðumuzun sýnanacaðý keskin sýratlara deðer ayaklarýmýz bu yolculukta. Böylece “hesap günü”ne giden yol üzerine düþer Kâbe’nin yöresi. Ýstesek de ‘yoldan dönmek’ olmaz.Her gün beþ vakit döndüðümüz yeri belleriz hacda. Vahdeti elle dokunulur, gözle görülür eyler Kâbe. Kýblemizi dosdoðru doðrulturuz. Bundan beri ‘kýbleden dönmek’ olmaz.


Elimiz bir yanda otu ve bir saç telini bile koparmaktan men edilirken, diðer yanda bir hayvaný boðazlama emredilir. Anlarýz ki, elimiz bile elimizde deðilmiþ ve irademiz de ‘O’nun eli’ndeymiþ. Öylece O’na ezelde verdiðimiz sözü yeniden hatýrlarýz. Gayrý ‘sözden dönmek’ olmaz.


Þeytaný taþladýðýmýz elimizle, Resulullah’ýn (s.a.) mescidinde el baðlarýz. Attýðýmýz taþlarca þeytana nefret duyup, nefse ve hevaya baþ kaldýrýrýz ve Muhammed’e (s.a.) muhabbeti artýrýp, biatýmýzý tazeleriz. Öyleyse ‘biattan dönmek’ olmaz.Öteden beri hasretini çektiðimiz yöreye varmakla, bir uzaklaþma deðil, bir yakýnlaþma duygusu yaþarýz. Secdelerce yöneldiðimiz yön, alnýmýza gurbet deðil de sýla kokulu rüzgârlar deðdirir olmalý. Deðil mi ki, sýlaya bir kez vardý mý, ‘gurbete dönmek’ olmaz.


Ve illâ ki ‘hacdan dönmek’ olmaz...


Senai Demirci
Gönderen: 08.11.2008 - 19:16
Bu Mesaji Bildir   der_ya üyenin diger mesajlarini ara der_ya üyenin Profiline bak der_ya üyeye özel mesaj gönder der_ya üyeyi arkadas listeme ekle Yukari
Pozisyon - İmzalar göster
Sayfa (1): (1)
önceki konu   diğer konu

Lütfen Seçiniz:  
Şu an Yok üye ve 842 Misafir online. En son üyemiz: Didem_
2243 üye ile 29.03.2024 - 11:40 tarihinde en fazla ziyaretçi online oldu.

[Admin | Moderator | Kıdemli Üye | Üye]
Dogum Gününüzü Tebrik Ederiz    Doğum gününüzü tebrik eder, sıhhat ve afiyet dolu ömür dileriz:
ibrahim45 (46), ebabil54 (51), _EM!NE_ (36), talat (55), nerfa (58), yakupbozseki (59), NeWBaHaR (37), Akbulut (52), vahdet_ahmet (44), saripapatyam (50), bilo78 (46), gurbetten_silay.. (39), Rabbia (52), akaya20 (38), El- Metin (43), rapidhack (42), muazbinismail (40), SANDOKAN (56), SANKOCINK (56), efuli2 (50), hollanda (46), braskim (45), benreceb (42), ergin32 (55), Ozlem (42), suheyla cabuk (52), selman77 (47), kenankara (39), bilalxx (40), iskenderpasa (46), mstfakin (42)
Son 24 saatin aktif konuları - Top Üyeler
0

Copyright © ((( RAVDA.net )))  *  İrtibat   *   RAVDA Reklam Servisi   *   Tüm hakları saklıdır, izinsiz alıntı yapılamaz.
Sitemizde yayınlanan imzalı yazıların içeriğinden yazarları, forum ve yorumlardan ekleyen şahıslar sorumlu olup, kesinlikle sitemiz sorumlu değildir.
© by ((( RAVDA.net )))

Sayfa 0.62281 saniyede açıldı   

Reklamlardan
RAVDA sitesi
hiçbir şekilde
sorumlu değildir.