|
 |
 |
|
Toplam Forum: 69
*** Toplam Konu: 30100
*** Toplam Mesaj: 148193 |
|
|
|
|
|
Gönderen |
|
|
|
|
Nefis Muhasebesi
"Hesaba çekilmeden önce kendinizi hesaba çekiniz."
Hz. Muhammed (a.s.m.)
Ölümden sonraki hayatta herkes her yaptýðýndan hesaba çekilecektir. O hesap gününde alný ak bir þekilde hesap vermenin yolu, bu dünyada kendini hesaba çekmek, sorgulamaktýr. Meselâ Hz. Ömer (r.a), kendi kendine "Bugün Allah için ne yaptýn?" diye soruyordu.
Ýnsan, her ne kadar bahaneler uydursa da insaflý bir þekilde kendi gidiþatýna baktýðýnda hatalarýný fark eder, "Þurada' þöyle yaptým; aslýnda yapmamalýydým!" der. Böylece her günün sonunda günün muhasebesini yapabilir, artýlarýný eksilerini hesaplar, kendine çeki düzen vermeye çalýþýr.
Hemen her insanýn budanmasý gereken sivri yönleri, hatalý hâlleri vardýr. Ýnsan, kendi hatasýný hata olarak görmeli, avukat gibi savunma yoluna gitmemelidir. Hatada ýsrar etmek, o hatadan daha büyük bir hatadýr. Hatasýný görmek ve dönmek ise bir fazilettir.
Malûmdur ki bir dert teþhis edilirse tedavisi kolay olur. Sözgelimi nefsinde tembellik marazýný fark eden biri, ciddî bir çalýþma programý uygulayarak bu tembellikten, kurtulabilir. Zira "her illet, zýddýyla tedavi olunur/' Bu kimsenin "Ben aslýnda çok çalýþkan birisiyim!" demesi ise beþ kuruþu bile olmayan birinin "Ben aslýnda çok zenginim!" demesine benzer. Böyle bir hâl, argo tabirle "züðürt tesellisinden ibarettir.
Hz. Ebu Bekir, bir gün Hanzale ile karþýlaþýr. Aralarýnda þöyle bir konuþma geçer: "Nasýlsýn, ey Hanzale?.." "Hanzale münafýk oldu!" "Suphanallah!.. Sen ne diyorsun?" "Ey Ebu Bekir!.. Resulullah'ýn yanýnda olduðumuzda o bize Cennet ve Cehennem'i anlatýyor, sanki oralarý gözle görmüþ gibi yüce duygularla dolup taþýyoruz. Ama dýþarý çýktýðýmýzda çoluk çocuk, mal iþlerine takýlýp kalýyoruz, çok þeyleri unutuyoruz!"
"Vallahi, bizde de durum farklý deðil!" Bunun üzerine birlikte giderler, durumu anlatýrlar. Hz. Peygamber þöyle buyurur:
"Nefsim elinde olan Allah'a yemin ederim ki þayet buradaki hâlinizi dýþarýda devam ettirebilseniz yataklarýnýzda ve yolda meleklerle arkadaþlýk yapardýnýz! Lâkin ey Hanzale, bir müddet öyle, bir müddet de böyle..." Müslim, Tevbe, 12-13; Tirmizî, Kýyame, 59.)
Bu olay, peygamberlerden sonra insanlýðýn en seçkin fertleri olan sahabîlerin nefis muhasebesi yapmadaki hassasiyetini göstermektedir. Þüphesiz, Hanzale'nin o hâli münafýklýktan kaynaklanmamýþtýr. Fakat o, nefsini bu noktada þiddetle itham etmiþtir.
Keza, "O münafýklar namaza tembel tembel gelirler." Nisa, 142.)mealindeki ayeti bilen bir sahabi, sözgelimi sabah namazýna kalkmakta nefsinde bir tembellik görse, "Acaba münafýk mý oldum?" diye kendini sorguluyordu.
Nefisten Baþlamak
Ýnsan kendi nefsiyle alâkalý olduðu gibi "eviyle-mahallesiyle-ülkesiyle, hatta koca dünya ile" alâkadardýr. Pek çok insan, nefsine yönelmeyi býrakýr, hayatýn geniþ dairelerinde dolaþýr. Nefsine çeki düzen vermemiþtir, ama dünyaya çeki düzen vermeye çalýþýr. Mahalleye muhtar seçilememiþtir, ama ülkenin problemlerini halletme telâþý içindedir. Kendi evlâdýna iyi bir terbiye verememiþtir, ama "Ben Millî Eðitim Bakaný olsam þöyle yaparým, böyle ederim!" diye atýp tutmaktadýr.
Böyle afakta [dýþ dünyada] kendini daðýtan insanlara Kur'an þu hatýrlatmayý yapar:
"Siz nefsinize bakýn. Siz hidayet üzere olduktan sonra baþkasýnýn dalâleti [yoldan çýkmasý] size bir zarar vermez/'(Maide, 105)
Nefsine fayda veremeyen birinin baþkalarýna faydalý olmasý düþünülemez. Kendini düzeltmeyen birinin âlemi düzeltme iddialarý havada kalýr.
Üstteki ayet, ferdî sorumluluðun önemine vurgu yapmaktadýr. Fakat bunu, "Demek ki gemisini kurtaran, kaptan! Kimseye karýþma, kendini kurtarmaya bak!" þeklinde anlamak, manayý asýl mecrasýndan saptýrmak olur. Zira "emr-i bil'maruf, neyh-i ani'l-münker," Ýslâm'ýn getirdiði esaslardan birisidir. Her bir mümin, gücü yettiði ölçüde iyi-güzel þeyleri teþvik etmek, kötü-çirkin þeylerden alýkoymaya çalýþmakla görevlidir.
1970'li yýllarda ilmî araþtýrmalar için Türkiye'den Amerika'ya giden bir öðretim üyesi, Amerikalý meslektaþýyla sohbet ederken, aralarýnda þu konuþma geçer:
— Henry Kissinger'in dýþ politikasýný nasýl buluyorsun?
— O kimdir? Tanýmýyorum.
— Allah, Allah! Nasýl tanýmazsýn? Sizin dýþiþleri bakanýnýz.
— Dostum, ben siyasetçi deðilim; ben lâboratuvarýmý bilirim. Buraya gelir, ilmî çalýþmalarýmý yaparým.
Nefisten Kurtuluþ
"Ölmeden evvel ölünüz."
Þeker hastalýðýna yakalanmýþ deðerli bir ilim adamýna,
"Bu hastalýðýn tedavisi yok mu?" diye sordum.
Dedi: "Var: Ölen, kurtuluyor!"
Benzeri bir durum, nefisten kurtuluþta söz konusu. Ýnsan, nefsin belâ ve þerrinden, cazibe ve fitnesinden daha bu dünyada kýsmen kurtulabilirse de tümüyle kurtulmasý ölümle gerçekleþir.
Çünkü ölü için "günahlara meyletmek, uzun emeller peþinde koþmak" gibi nefse ait özellikler artýk söz konusu deðildir!
Ancak "Ölmeden evvel ölünüz/'(Aclunî, II, 260.) emrine uyarak sanki ölmüþ gibi günahlardan uzak yaþayanlar, nefsin hile ve desiselerinden daha dünyada iken kurtulurlar.
Mevlâna'nýn anlattýðý þu olay, konumuzu çok güzel bir þekilde açýklýða kavuþturmaktadýr:
Hindistan'a sefer yapacak olan bir zat, yola çýkmazdan evvel papaðanýna, bir isteði olup olmadýðýný sorar. Papaðan, "Hind papaðanlarýna benden selâm söyle. Kafeste mahpus olduðumu haber ver." der. Adam Hindistan'a vardýðýnda bir aðaçlýkta neþeli neþeli öten papaðanlar görür. Kendi papaðanýnýn selâmýný söyler. Bunun üzerine papaðanlardan biri, daldan yere düþer ve hareketsiz kalýr.
Adam tekrar memleketine döndüðünde, olup biteni papaðana anlatýr. Papaðan, kalp sektesine uðramýþ gibi düþer, hareketsiz kalýr. Adam heyecan içinde kafesi açýp "Eyvah.'.. Sevgili papaðaným Öldü, bu acý habere dayanamadý!" diye feryat ederken papaðan, açýk kafesten uçar, hürriyetine kavuþur!
Bu temsildeki papaðan, beden hapsindeki ruhu; Hindistan'daki hür papaðanlar, peygamberler ve velilerin ruhlarýný temsil ederler. Aðaçtaki papaðanýn ölü numarasý yapmasý ise beden hapsindeki ruhun, bu hapisten kurtulma yolunu sembolize etmektedir. (Mevlâna, III, 792.)
Nefsin Zaaflarý
Halatlar ince yerlerinden kopar, kaleler zayýf yerlerinden fethedilir. Onun gibi, Þeytan, vücut ülkesinde hâkimiyeti ele geçirmek için nefsin zaaflarýndan istifade eder. Kur'an-ý Kerim, þu ayetiyle nefsin bazý zaaflarýna dikkat çeker:
"Ýnsanlara kadýnlar, oðullar, yýðýn yýðýn biriktirilmiþ altýn ve gümüþ, salma atlar, saðmal hayvanlar ve tarýma karþý arzular süslü kýlýndý/'(AI-iÝmran, 14).
Yani insan, fýtratý itibarýyla bunlara son derece düþkündür; hayatý, bunlarý elde etmek için mücadeleyle geçer. Ýnsanlarýn en çetin imtihanlarý bunlarla olur.
Þeytan, insanlarý aldatmak için Cenab-ý Hakk'tan birtakým imkânlar, tuzaklar ister. Kendisine altýn, gümüþ, at, yiyecek, içecek, elbise, þarap, çalgý gibi þeyler verilir. Bunlardan o derece hoþlanmaz. Fakat kadýn da verilince sevincinden ellerini çýrpýp oynamaya baþlar.( Mevlâna, XIV, 265-271.)
Kadýnlar, annelerimizdir, bacýlarýmýzdýr, kýzlarýmýzdýr. Mübarek, muhterem insanlardýr.
"Cennet, analarýn ayaðý altýndadýr." Aclunî, I, 299.)
Fakat ayný zamanda kadýnlar Þeytan'ýn insaný aldatmada kullanabildiði en etkili vasýtalardýr. Günümüzde özellikle cinsellik noktasýnda nice kadýn, Þeytan tarafýndan bir olta gibi kullanýlmaktadýr. Hiçbir alâka yokken bazý otomobil lâstiklerinin çýplak kadýn afiþleriyle reklâm edilmesi ve benzeri durumlar, bu gerçeði açýkça göstermektedir. Bu yüzdendir ki üstteki ayette insanlarýn düþkün olduðu þeyler sayýlýrken baþta kadýn zikredilmiþtir.
Üstteki ayette nazara verilen zaaflardan baþka, nefsin tembellik, midesine düþkünlük, övülmekten hoþlanmak, baþkalarýna karþý kibirlenmek, lüzumsuz öfkelenmek, kör hislere sahip olmak, tiryakilik, gaflet, cehalet, heva, heves, peþin lezzetlere müptelâ olmak... gibi daha nice zaafý vardýr.
Nefsin zaaflarý herkeste ayný deðildir. Bundan dolayý herkesin imtihaný farklý farklýdýr. Kimi midesinden yakalanýr, kimi methedilmekten... Kimisi hevesiyle periþan olur, kimisi tembelliðiyle... Basiretli insan, kendi vücut ülkesini iyi tanýr, zaaflarýný bilir, zayýf noktalarýný kuvvetlendirerek nefse karþý direnir, bir "irade insaný" hâline
gelir.
Nefsin Unutulmasý
Nefsin önemli zaaflarýndan birisi, "unutmak"týr. Ýlk insan Hz. Âdem'e "yasak aðaca yaklaþmamasý" emredilmiþ, fakat o, bu emri unutarak yaklaþmýþ ve aðacýn meyvesinden yemiþtir.( Taha, 115.)
Âdem'in bu tabiatý, bütün evlâdýnda da aynen vardýr. Yani insan, unutkan bir varlýktýr.
Faraza, dün ne yediðini unutur, arkadaþýna verdiði sözü unutur, randevusunu unutur, vs.
Fakat bütün bu unutma türleri içerisinde en dehþetlisi, insanýn Allah'ý unutmasý, O'na verdiði sözü unutmasý, Allah'ýn emir ve yasaklarýný unutmasýdýr. Böyle bir unutkanlýk, tam bir gaflet hâlidir. Böyle gafiller hakkýnda Allah þöyle buyurur: "O kimseler gibi olmayýn ki onlar Allah'ý unuttular, Allah da ceza olarak nefislerini onlara unutturdu!" Haþr, 19.) Artýk onlar nefislerine dönüp bakmazlar, hep afakla meþgul olurlar. Meselâ kendi ayýplarýný hiç görmezler, ama baþkalarýnýn ayýplarý gözlerinden hiç kaçmaz. Kendilerini kusurdan pak ve münezzeh zannederler. Bir gün gelip öleceklerini hiç hatýra getirmezler; ebedî dünyada kalacaklarmýþ gibi uzun emellere, tatlý hülyalara dalarlar. "Çoklukla gururlanmak, sizleri oyalayýp durdu. Sonunda kabirleri ziyaret ettiniz." Tekasür, 1-2.) ayeti, bir yönüyle böyle insanlarýn hâlini dile getirmektedir. "Benim malým, benim servetim, benim makamým!.." derken birden hayat bitivermiþ,, bu gafil insanlar, kendilerini kabir çukurunda buluvermiþlerdir. Demek ki Allah'ý unutmanýn cezasý, "nefsi unutmak"týr. Nefsini unutan kiþi ise ona yönelemez, terbiyesiyle meþgul olamaz. Yazar: Doç. Dr. Þadi Eren
|
Gönderen: 04.10.2010 - 12:02 |
|
|
|
655 Mesaj -
|
|
|
sizde olmasanýz kendimize geleceðimiz yok kardeþim
selam ve saygýlar
|
Gönderen: 08.10.2010 - 22:42 |
|
|
|
65 Mesaj -
|
|
|
....çok manadar ýbret alýnýp degerlendýrýlmesý gereken býr yazý ama ýcýnde de dedýgý gýbý ýnsanlar unutkan yaratýklardýr...belký boyle yazýyý onlarca kez okumusuzdur belkýde yuzlercekez dýnlemýs oysa yýne yaptýgýmýz hatalarý tekrardan kendýmýzý alamaz oluruz...
nefýs muhasebesý ýnsan en cok ne zaman yapar Allah celle celaluhu ona sýkýntý ve dert verýp deva ararken,hastalýga dusup sýfa ararken borclanýp borc sýkýntýsýna dustugu zaman...
sýradan yasantýlar ýcerýsýnde normalde gunu býrlýk býzlere bunu hatýrlatan 5 namaz vaktý kulaklarýmýza gelen o tatlý soz olan ezaný býle nefýs hýce sayýyor ondan ýbret alýp ben cagýran Allah verdýklerýne sukretmem ýcýn rýzasýný kazanmam ýcýn bený cagýrýyor oysa ben neyapýyorum dedýttýremýyorsa ,ya býzler seytaný hafýfe alýyoruz yada nefse olan etkýsýný...
ama cozum varmý...
az olsa var evet...
cozum ýnsanlarý daha cok Allah ý dusundurecek paylasýmlar yazmak ,ýcýnde nefse hosgelenseylerýndaha az tercýh edýlmesýný ve bunun nýcýn yapýlmasýný oneren yazýlar sade ce burda degýl dýger zýyaret ettýgýmýzý sosyal sýtelerdede daha cok eglenceye fýtneye surukleyecekseylere degýl bu tarz seylerý paylasýr ýsek belký bu tuzaklara daha az duser nefýs e karsýda sureklý tetýkte oluruz belký...
Allah celle celaluhunun ýzný ýle nefsýn esýrý olmaktan kurtulmus,ölmeden ölenlerden olmamýz dýlegýyle...
selam ve dua ýle
|
Gönderen: 11.10.2010 - 09:57 |
|
|
Şu an Yok üye ve 770 Misafir online. En son üyemiz: Didem_
16977 üye ile 13.07.2024 - 12:50 tarihinde en fazla ziyaretçi online oldu.
[Admin | Moderator | Kıdemli Üye | Üye] |
|
 |
|
Doğum gününüzü tebrik eder, sıhhat ve
afiyet dolu ömür dileriz:
beyazmelek (54), aynurr (41), mehmetdemir (56), ahmet örnek (30), tunbat (50), perserin (38), ayhanerguder (61), mine_31 (50), trusan (47), kirik mizrap (46), kalpten (39), cihankarasu (38), Salih05 (33), halitgalip (74), yildizbasak (37), melek86 (39), mercan_nur (39), sahende (29), ozbal (53), Ümmügül (38), necati yasar (54), Sevilay (38), Sevgii (41), zilal23 (44), ebsar (45), Ert (60), alakurt (39), yeniceli (48), halil_tasdemir3.. (38) |
|
|
|
 |
|