0
0
0
0
Forum Giris Giris Üyeler Ekibimiz Arama
Toplam Forum: 69     ***     Toplam Konu: 30100     ***     Toplam Mesaj: 148193
  
  Beni hatırla
Forum Anasayfa » D İ N / İ S L A M » BÜYÜK ŞAHSİYETLER » EBÛ HUREYRE

önceki konu   diğer konu
1 okunmamış mesaj mevcut (Acik)
Sayfa (1): (1)
Gönderen
Mesaj
SMLYZGT su an offline SMLYZGT  
EBÛ HUREYRE
30 Mesaj -
Çok hadis rivâyet eden meþhur sahâbî.

Adý, Abdurrahman b. Sahr; künyesi, Ebû Hureyre'dir. Câhiliye döneminde ismi Abdüþþems idi. Hz. Peygamber onu, Abdurrahman (bazý rivâyetlere göre Abdullah, hattâ baþka isimler de ileri sürülmektedir) diye adlandýrdý (el-Hâkim en-Nisâbûrî, el-Müstedrek, Beyrut, t.y, III, 507). Ne sebeple Ebû Hureyre diye künye edindiðini kendisi þöyle açýklamýþtýr: "Bir kedi bulmuþtum, onu elbisemin yeninde taþýrdým; bundan dolayý Ebû Hureyre (kedicik babasýgöz kırpma künyesiyle çaðrýlýr oldum (ez-Zehebî, Tezkiretü'l-Huffâz, Haydarâbâd 1376/1956, I, 32). Hayber gazvesi sýralarýnda Yemen'den Medine'ye gelip müslüman olmuþtur (H. 7/M. 629) (ez-Zehebî, a.g.e., ayný yer). O tarihten itibaren Hz. Peygamber'in vefâtýna kadar ondan ayrýlmayan bir sahâbîsi olmuþ, kendisini onun hizmetine adamýþtýr. Hizmet süresi yaklaþýk dört yýlý buluyordu (Ýbn Kesir, el-Bidâye ve'n Nihâye, Beyrut 1966, VIII, 108,113).

Hz. Peygamber'in misafirperverliði ve cömertliði sayesinde yaþayan Ebû Hureyre, Rasûlullah (s.a.s.)'ýn mescidinde sadece ibadet ve ilimle meþgul olan Ehl-i Suffe'nin en ileri gelen simasý idi. Hz. Peygamber'i büyük bir muhabbetle sevmiþ, onun sünnetine uygun olarak yaþamýþ ve manevî yüce mertebelere eriþmiþtir (Ýbn Kesir, a.g.e., VIII, 108, 110).

Ýffet sahibiydi, eli açýk ve cömertti. Hz. Osman'ýn þehid edilmesinden sonraki fitne olaylarýnda köþesine çekildi. Halk onun bu halinden kendisine söz ettiklerinde Rasûlullah (s.a.s.)'in þu hadisini rivâyet ediyordu: "Fitneler çýkacak. O zamanda, oturanlar ayakta durandan, ayakta duran yürüyenden, yürüyen koþandan daha hayýrlýdýr. Kim dönüp bakmaya yönelirse, o da ona yönelir. Kim bir sýðýnak veya korunak bulursa onunla korunsun" (Buhâri, Menâkýb, 25; Müslim, Fiten, I0).

Hoþsohbet, temiz ve ince duygulu, saf gönüllü idi (Zehebî, Tezkire, 1, 33). Emirlik ve valilik ona kibir vermedi. Üstelik alçak gönüllülüðünü arttýrdý. Medine valisi Mervan'a vekâlet ettiði sýralarda, üzerine semeri baðlanmýþ bir eþekle, hurma lifinden örülmüþ bir baþlýk baþýnda olduðu halde çarþýya çýkar ve, "Savulun emir geliyor!" dermiþ (Ýbn Sa'd, et-Tabakatü'l-Kübrâ, Beyrut 1380/1960, IV, 336).

Ýmam Þâfii gibi büyük âlimlerin bildirdiðine göre Ebû Hureyre kendi dönemindeki hadis nakledenlerin içinde hafýzasý en saðlam olanýdýr (Ýbn Hacer, el-Ýsâbe fî Temyîzi's-Sahâbe, Mýsýr 1328, IV, 205). Hz. Peygamber ile nisbeten kýsa sayýlabilecek bir süre birlikte olmasýna raðmen, onun hadislerini bu kadar büyük bir sayýda elde edebilmesinin sýrrý ve sebebleri þöyle açýklanabilir:

a) Birinci sebep: Hz. Peygamber ile sýk sýk görüþmesi ve ona hiç çekinmeden her çeþit sorular sormasýdýr (Ýbn Hacer, a.g.e., IV, 206). Nitekim Buhâri ve Müslim'in naklettiklerine göre Ebû Hureyre þöyle demiþtir: "Siz, Ebû Hureyre'nin çok hadis rivâyet ettiðini söyleyip duruyorsunuz. Ben fakir bir kimseydim. Karýn tokluðuna Hz. Peygamber'e hizmet ediyordum. Muhâcirler çarþýda, pazarda alýþveriþle, Ensâr da kendi mallarý, mülkleriyle uðraþýrken, ben Hz. Peygamber'in meclislerinin birinde bulunmuþtum; buyurdu ki: 'Ýçinizden kim cübbesini yere serer de ben sözümü bitirdikten sonra toplarsa benden duyduðunu bir daha unutmaz. 'Bunun üzerine ben üzerimdeki hýrkayý yere serdim, Hz. Peygamber de sözünü bitirince, onu topladým. Nefsim kudret elinde olan Allah'a yemin ederim ki, o andan sonra ondan duyduðum hiçbir sözü unutmadým" (Müslim, Fadâilü's-Sahâbe, 159; Buhâri, Ýlim, 42).

b) Ýkinci sebep: Ýlme olan tutkunluðu ve Hz. Peygamber'in ona bildiðini unutmamasý için dua buyurmasýdýr. El-Hâkim en-Nisâbûrî, Müstedrek'te (111, 508) þu haberi vermektedir: "Bir adam Zeyd b. Sâbit'e gelerek ona bir mesele sordu. O da Ebû Hureyre'ye gitmesini söyledi ve þöyle devam etti; çünkü bir gün ben, Ebû Hureyre ve bir baþka sahâbî Mescid'de oturuyorduk, dua ve zikirle meþgul idik. O sýrada Hz. Peygamber geldi, yanýmýza oturdu; biz de dua ve zikri býraktýk. Buyurdu ki: 'Her biriniz Allah'tan bir dilekte bulunsun. ' Ben ve arkadaþým, Ebû Hureyre'den önce dua ettik, Hz. Peygamber de bizim duamýza âmin dedi. Sýra Ebû Hureyre'ye geldi ve þöyle dua etti: 'Allah'ým, senden iki arkadaþýmýn istediklerini ve de unutulmayan bir ilim dilerim.' Hz. Peygamber bu duaya da âmin dedi. Biz de, 'Ey Allah'ýn Rasûlü, biz de Allah'tan unutulmayan bir ilim isteriz' dedik. Hz. Peygamber, 'Devsli genç sizden önce davrandý' buyurdu.

Buhâri, ilim bahsinde, hadise olan tutku bâbýnda (nr. 33) Ebû Hureyre'nin þöyle dediðini nakletmiþtir: "Ey Allah'ýn Rasûlü, kýyâmet gününde senin þefâatine nâil olacak en mutlu kiþi kimdir?" diye sordum. Rasûlullah buyurdu ki: "Ey Ebû Hureyre, senin hadise olan aþýrý tutkunluðunu bildiðim için, böyle bir soruyu senden önce hiç kimsenin sormayacaðýný tahmin etmiþtim. Kýyâmet gününde benim þefâatime nâil olacak en mutlu kiþi Lâilâhe illallah diyen kimsedir."

c) Üçüncü sebep: Ebû Hureyre'nin büyük sahâbîlerle görüþmesi, onlardan birçok hadis almasý ve bu sayede ilminin artýp ufkunun geniþlemesidir (Ýbn Hacer el-Askalâni, el-Ýsâbe, IV, 204).

d) Dördüncü sebep: Hz. Peygamber'in vefâtýndan sonra uzun süre yaþamýþ olmasýdýr. Nitekim Hz. Peygamber'den sonra kýrkyedi yýl yaþamýþ, hadisleri halk arasýnda yaymakla meþgul olmuþtur (Muhammed Ebû Zehv, el-Hadis, ve'l-Muhaddisûn, Kahire 1958, 134).

Bütün bunlarýn neticesinde Ebû Hureyre, Sahâbe içerisinde hadisi en iyi bilen, hadis almada ve rivâyet etme hususunda diðerlerinden daha üstün bir duruma gelmiþtir. Onun rivâyet ettiði hadisler, diðer sâhâbilerde veya birçoðunda daðýnýk halde bulunuyordu. Bu yüzden onlar Ebû Hureyre'ye baþvuruyor, hadis rivâyetinde ona dayanýyorlardý. Ýbn Ömer, onun cenaze namazýnda, ona Allah'tan rahmet dileyerek, "Hz. Peygamber'in hadisini müslümanlar adýna muhâfaza ediyordu" demiþtir (Ýbn Sa'd, Tabakât, IV, 340). Buhâri, 'Ebû Hureyre'den 800 kadar sahâbe ve tâbiîn âlimleri hadis rivâyet etmiþlerdir' diyor (Ýbn Hacer, a.g.e., IV, 205).

Kendisinden beþbinüçyüzyetmiþ dört hadis gelmiþ, bunlardan üçyüzyirmibeþ tanesini Buhâri ve Müslim müþtereken, doksanüç tanesini yalnýz Buhâri, yüzseksendokuz hadisini de yalnýz Müslim Sahîh'lerine almýþlardýr (Muhammed Ebû Zehv, a.g.e., 134).

Ebu Hureyre, asýrlar boyunca tetkik ve tenkid konusu olmuþtur. Gerek Doðu dünyasýnda gerek Batý dünyasýnda Ebû Hureyre hakkýnda ileri geri konuþulmuþtur. Bunun sebebi, keyif ve arzulara karþý gelen dine yönelik hile ve tuzaklarý sonuçsuz býrakan bir kýsým hadislerinden kurtulmak istenmesidir. Bu hücumlar ya yalan ve zayýf rivâyetlere, ya da bazý sahîh hadislere dayanýr. Fakat bu tür sahîh hadisleri de doðru-dürüst anlayamazlar, bu yüzden de kendi arzularý doðrultusunda yanlýþ yorumlara baþvururlar

(Muhammed Ebû Zehv, a.g.e., 153; el-Hâkim en-Nisâbûrî, a.g.e., III, 5 1 3). Bu hadislerden bir kýsmýný ve cevaplarýný özet olarak verelim:

Ebû Hureyre'nin hadis konusundaki güvenilirliðine gölge düþürecek þüphe kaynaklarýndan biri, onun Rasûlullah (s.a.s.)'den: "Bir kimse Ramazan ayýnda cünüp olarak sabahlarsa, o gün oruç tutmasýn " hadisini nakletmesi ve halka bu yolda fetvâ vermesidir. Onun böyle rivâyet ettiðini Âiþe ve Ümmü Seleme haber alýnca, onun bu rivâyetini kabul etmemiþler, þöyle demiþlerdir: "Hz. Peygamber ailesiyle birlikte olmasý neticesinde cünüp olarak sabahlar, sonra da boy abdesti alýp orucunu tutardý." Bunun üzerine Ebû Hureyre onlarýn dediklerini kabul etmiþ ve demiþtir ki: "Bu hadisi bana Fadl b. Abbâs ile Üsâme b. Zeyd Hz. Peygamber'den nakletmiþlerdi. Mü'minlerin anneleri ise bu gibi konularý erkeklerden daha iyi bilirler" (Buhâri; Savm, 23; Ýbn Hacer, Fethu'l-Bâri, Mýsýr 1300, IV, 123-124; Muhammed Ebû Zehv, a.g.e., 155).

Buna þu cevap verilmiþtir: Ebû Hureyre sözkonusu hadisi Rasûlullâh (s.a.s.)'den kendisi iþitmemiþtir. Hadisi Fadl ve Üsâme vasýtasiyle rivâyet etmiþtir. Bu iki sahâbî ise doðru ve güvenilir kiþilerdir. Âiþe ile Ümmü Seleme'nin hadisi, onun yanýnda aðýrlýk kazanýnca, onlarýn rivâyetine dönmüþ, hakka uyarak önceki fetvâsýndan vazgeçmiþtir (Ýbn Hacer, a.g.e., IV, 126; M. Eba Zehv, a.g.e, 155). Fadl ve Üsâme'nin naklettiði hadise gelince, âlimler bu konuda þunlarý söylediler: Birincisi, bu hadis kendisinden daha kuvvetli hadisle çeliþmektedir; dolayýsýyle onunla deðil kuvvetli olanla amel edilir. Ýkincisi, bu iki sahâbînin hadisi orucun farz kýlýndýðý dönemin baþlarýna aittir. O sýrada oruçlunun uyuduktan sonra yemesi, içmesi, cinsel münasebette bulunmasý haramdý. Daha sonra Allah'tan yeri aðarýncaya kadar bütün bunlarý mübah kýldý. Onun için karý-koca iliþkisi sabaha kadar devam ederdi. Fecrin doðuþundan sonra da yýkanmasý gerekmekteydi. Bu da gösteriyor ki Âiþe ile Ümmü Seleme'nin naklettiði hadisin hükmünü neshetmiþtir. Ne Fadl ile Üsamenin ne de Ebû Hureyre'nin bu son hükmü bildiren hadisten haberleri vardý. Bu yüzden Ebû Hureyre hâlâ önceki hadise göre fetvâ vermeye devam ediyordu. Kendisine bu haber ulaþýnca da bu fetvâsýndan dönmüþtür (Ýbn Hacer, a.g.e., IV, 127-128). Ýbn Hacer þöyle der: "Ebû Hureyre'nin hakký teslim edip ona dönmesi onun faziletini gösterir" (a.g.e. ve yer; Kastallâni, Ýrþâdü's-Sârý, Mýsýr 1326. IV, 443; M. Ebû Zehv, a.g.e., 155).

Bir baþka itiraz da þudur: Ebû Hureyre hadis rivâyet ederken tedlis yapardý (Hz. Peygamber'den duymadýðý bir hadisi kendisine rivâyet eden þahsýn ismini vermeyerek, Hz. Peygamber'den rivâyet ederdi). Meselâ, yukarýda geçen "cünüp olarak sabahlayan kimseye oruç tutmak yoktur" hadisinde durum böyledir. Tedlis yapmak ise yalan söylemenin kardeþidir (Ýbn Kesir, el-Bidâye, VIII, 109).

Bu itiraza þöyle cevap verilir: Ebû Hureyre'nin Ýslâm'a giriþinin hicretin 7. yýlýna kadar geciktiði dikkate alýnýrsa, Hz. Peygamber'in pekçok hadisini ondan duymadýðý ortaya çýkar. Bu durum, onun hadis bilgisini tamamlayabilmesi için, Hz. Peygamber'den duymuþ olan sahâbîlerden almasýný gerektiriyordu. Onun bu hali, ya dünyevi meþguliyetlerinden dolayý, ya da yaþlarýnýn küçük olmasý, yahut da sonradan müslüman olmalarý gibi sebeplerle Hz. Peygamber'in meclislerinde bulunmayan diðer sahâbîlerin durumuyla aynýdýr. Humeyd'den gelen þu haber de bunu teyid eder: "Biz Enes b. Mâlik'in yanýnda idik. Bize þöyle dedi: Vallahi size Hz. Peygamber'den naklettiðimiz hadislerin hepsini bizzat kendisinden duymuþ deðiliz. Fakat (hadisi duyan duymayana naklederdi) biz de birbirimizi yalanlamazdýk" (Ahmed b. Hanbel, Müsned, Mýsýr 1313, IV, 283; M. Ebû Zehv, a.g.e., 157).

Hadisi duyan ve diðerlerine nakleden sahâbînin isminin zikredilmemesini tedlis saymak uygun deðildir. Zira ehli sünnet âlimlerinin ittifakýyla sahâbenin hepsi âdildir. Âlimlerin, mürsel hadisi delil kabul etmek hususundaki ihtilâfý, ismi zikredilmeyen râvinin durumunun bilinmeyiþi sebebiyledir. Ýbnu's-Salâh bu hususta þöyle der: "Ýbn Abbâs ve benzeri yaþça küçük sahâbîlerin Hz. Peygamber'den iþitmedikleri halde ondan rivâyet ettikleri mürsel hadisler, mevsûl ve müsned hükmündedir. Çünkü onlar bu hadisleri sahâbîlerden almýþlardýr. Bir sahâbînin kim olduðunun bilinmemesi, hadisin sýhhatine zarar vermez. Çünkü sahâbîlerin tamamý âdildir" (Ýbnu's-Salâh, Mukaddime, Mýsýr 1326, 22). Bütün bunlardan anlaþýlýyor ki Ebû Hureyre'den hiçbir yalan çýkmýþ deðildir. Zira bu tür mürsel hadislerde Ebû Hureyre, "Rasûlullah'ýn þöyle dediðini iþittim, ya da þöyle yaptýðýný gördüm" demiyor; aksine, "Rasûlullah þöyle buyurdu veya þöyle yapmýþtýr" gibi ifadeler kullanýyordu. Burada onun tedlis yaptýðý da söylenemez. Çünkü adýný zikretmediði sahâbeden biridir ve sahâbînin âdil olduðuna dair icmâ vardýr (M. Ebû Zehv, a.g.e., s.158).

Bir baþka itiraz: Hz. Ömer, Ebû Hureyre'yi hadis rivâyetinden alýkoymuþ ve ona, "Ya Hz. Peygamber'den hadis rivâyetini býrakýrsýn, ya da seni Devs topraklarýna sürerim" demiþtir (Ýbn Kesir, el-Bidâye, VIII, 106; M. Ebû Zehv, a.g.e., 159). Ömer'in bu tutumu Ebû Hureyre'nin yalan söylediðini göstermektedir.

Buna þöyle cevap verilmiþtir: Ebû Hureyre, Hz. Peygamber'den naklettiði hadisleri halka öðretmeyi, ilmi gizlemenin günahýndân kurtulmak için, kendisine bir görev sayýyordu (Buhâri, Ýlim, 43). Bu anlayýþ onu çok hadis rivâyet etmeye sevketti. Bir tek mecliste bile Hz. Peygamber'in birçok hadisini naklederdi. Fakat Hz. Ömer, halkýn herþeyden önce Kur'ân ile meþgul olmasýný, amelle ilgili olanlarýn dýþýnda kalan hadisleri az rivâyet etmelerini, halký yersiz bir tevekküle götürecek ruhsat hadisleriyle, halkýn anlayamayacaðý müþkil hadisleri halka rivâyet etmeyi uygun görmüyordu. Bu arada, çok hadis rivâyet edenlerin, rivâyet sýrasýnda hata yapabileceklerinden ve benzeri þeylerden de endiþe ediyordu. Bütün bu sebeplerle, Hz. Ömer sahâbîleri çokça hadis rivâyet etmekten alýkoymuþ, Ebû Hureyre'ye de aðýr konuþmuþ ve onu Devs'e sürmekle tehdid etmiþtir. Çünkü Sahâbe içerisinde en çok hadis rivâyet eden oydu. Ýbn Kesir bunu naklettikten sonra þöyle der: "Bildirildiðine göre Hz. Ömer (r.a.) daha sonra Ebû Hureyre'nin hadis nakletmesine izin vermiþtir (Ýbn Kesir, a.g.e., VIII, 106; M. Ebu Zehv, a.g.e., 159).

Bir baþka menfî tenkid: Ebû Hureyre'nin diðer sahâbîlerden daha çok hadis rivâyet etmesini saðlayan þey, Hz. Peygamber söylesin veya söylemesin, helâl ve haramla ilgili olmayan, fakat güzel ahlâka teþvik, cennet ve cehennem haberleri gibi bütün güzel sözleri ona isnad etmeyi kendine câiz görmesidir. Onun bu konudaki dayanaðý þu hadislerdir: "Benden size hakka uygun bir söz ulaþtýðýnda, ben onu ister söylemiþ olayým isterse olmayayým, onu alýnýz' "Benim söylemediðim fakat benden size ulaþtýrýlan güzel bir sözü, ben söylemiþimdir" (M. Ebû Zehv, a.g.e., 160).

Buna verilen cevap þudur: Geç müslüman olmasýna raðmen Ebû Hureyre'nin çok hadis rivâyet etmesi, onlarýn ileri sürdükleri sebeplere baðlanamaz. Bunun asýl sebebi, dünyadan el-etek çekip Hz. Peygamber'in toplantýlarýna katýlmasý, savaþta ve savaþ dýþýnda onun yanýndan ayrýlmamasý, hadisleri unutmamasý için Hz. Peygamber'in duasýný almasý, Hz. Peygamber'in vefâtýndan sonra elli yýl kadar daha yaþamasý ve duymadýðý hadisleri diðer sahâbîlerden alarak insanlara rivâyet etmesidir (A.g.e. ve yer). Helâl ve haram dýþýndaki konularda Hz. Peygamber'e yalan isnad etmesini kendisi için câiz görmesi iddiasý da geçersizdir. Çünkü o, "Kim bilerek bana yalan isnad ederse cehennemdeki yerine hazýrlansýn" hâdisinin râvîlerinden biridir. Birçok toplantýlarýnda hadis rivâyet etmek istediðinde bu hadisi zikrettiði sâbittir. Sahâbiler, onun hadis rivâyetindeki üstünlüðünü kabul ettiler ve ondan hadis naklettiler. Hz. Ömer, Osman, Talha, Ýbn Abbâs, Âiþe, Abdullah b. Ömer ve diðerleri (r.anhum) bunlardandýr (Hâkim en-Nisâbûrî, a.g.e., III, 513; Ýbn Kesir, a.g.e., VIII, 108). Bu da onlarýn, Ebû Hureyre'nin güvenilirliði ve doðruluðu hususunda ittifak ettiklerini gösterir. Diðer taraftan, Ebû Hureyre'nin rivâyet ettiði hadislerin çoðunun, baþka sahâbîler tarafýndan da nakledildiði görülür (M. Ebû Zehv, a.g.e., 160, 161).

Ebû Hureyre'nin dayandýðýný ileri sürdükleri hadislere gelince, bu hadisleri Ebû Hureyre rivâyet etmemiþtir. Aksine bunlar onun adýna uydurulmuþ sözlerdir. Bu hususta Ýbn Hazm þöyle demiþtir: "Allah'tan korkmaz bazý insanlar birtakým hadisler rivâyet ettiler. Bunlarýn bazýsý Ýslâm'ýn temel prensiplerini geçersiz kýlmakta, bazýlarý da Hz. Peygamber'e yalan isnat etmeyi mübah saymaktadýr. " Ýbn Hazm bu iki hadisi de, râvîlerinin çok zayýf olmasýndan ötürü geçersiz saymaktadýr (Ýbn Hazm, el-Ýhkâm fî Usûli'l-Ahkâm, Mýsýr 1345, II, 76, 78, 80; M. Ebû Zehv, a.g.e., 161, 162).

Macar asýllý ünlü müsteþrik yahudi Ýgnaz Goldziher de Ebû Hureyre'nin hadis uydurduðunu ve bunda hayli ileri gittiðini ileri sürmüþtür. Böyle bir tenkid tümüyle bâtýldýr, geçersizdir ve hiçbir haklý tarafý yoktur. Buhâri'nin söylediði gibi Ebû Hureyre'den sekizyüz âlim hadis rivâyet etmiþtir. O, sahâbe ve muhaddisler nazarýnda son derece güvenilir yüce bir þahsiyettir. Ýbn Ömer þöyle demiþtir: "Ebu Hureyre benden daha hayýrlý ve naklettiðini daha iyi bilendir." Cennet'le müjdelenenlerden biri olan Talha b. Ubeydullah da: "Þüphe yok ki Ebû Hureyre Hz. Peygamber'den bizim iþitmediðimiz hadisleri iþitmiþtir" demiþtir (el-Hâkim en-Nisâbûrî, a.g.e, III, 511, 512). Mervan'ýn sekreteri Ebû Zualza'a da Ebû Hureyre'nin hadis rivâyetinde ne derece güçlü olduðunu gösteren þu haberi nakleder: "Mervan, Ebû Hureyre'yi Saray'da hadis rivâyet etmek için dâvet etmiþti. Mervan beni divanýn arkasýna oturtmuþtu ve ben de Ebû Hureyre'nin naklettiklerini gizlice yazýyordum. Ertesi yýl yine onu dâvet etti ve ondan hadis rivâyet etmesini istedi. Bana da bir yýl önceki yazdýklarýmdan takip etmemi tenbih etti. Neticede, onun bir tek kelime bile deðiþiklik yapmadan rivâyet ettiðini gördüm (Ýbn Kesir, a.g.e., III, 106; M. Ebû Zehv, a.g.e., 162-164).

Ebû Hureyre 78 yýl yaþadýktan sonra Hicrî 57/676 yýlýnda Medine'de vefât etmiþtir.
Gönderen: 11.10.2006 - 13:14
Bu Mesaji Bildir   SMLYZGT üyenin diger mesajlarini ara SMLYZGT üyenin Profiline bak SMLYZGT üyeye özel mesaj gönder SMLYZGT üyeyi arkadas listeme ekle Yukari
Pozisyon - İmzalar göster
Sayfa (1): (1)
önceki konu   diğer konu

Lütfen Seçiniz:  
Şu an Yok üye ve 889 Misafir online. En son üyemiz: Didem_
16977 üye ile 13.07.2024 - 12:50 tarihinde en fazla ziyaretçi online oldu.

[Admin | Moderator | Kıdemli Üye | Üye]
Dogum Gününüzü Tebrik Ederiz    Doğum gününüzü tebrik eder, sıhhat ve afiyet dolu ömür dileriz:
ferdülislam (109), sunniit (60), kadirbey (63), busra12 (33), melisatek (33), hüzünlüköprü (37), ramazan294 (36), nisa88 (37), ervam (58), Allah 1 (48), saime86 (39), batu39 (52), Abdurrahman Gör.. (62), fatihulu24 (31), Zeynep_85 (40), ferhatb (52), GuVeNN (47), safiye55 (36), azra16 (45), ahmed86 (39), mürsid (38), mekin (44), tohurter (55)
Son 24 saatin aktif konuları - Top Üyeler
0

Copyright © ((( RAVDA.net )))  *  İrtibat   *   RAVDA Reklam Servisi   *   Tüm hakları saklıdır, izinsiz alıntı yapılamaz.
Sitemizde yayınlanan imzalı yazıların içeriğinden yazarları, forum ve yorumlardan ekleyen şahıslar sorumlu olup, kesinlikle sitemiz sorumlu değildir.
© by ((( RAVDA.net )))

Sayfa 0.62252 saniyede açıldı   

Reklamlardan
RAVDA sitesi
hiçbir şekilde
sorumlu değildir.