|
 |
 |
|
Toplam Forum: 69
*** Toplam Konu: 30100
*** Toplam Mesaj: 148193 |
|
|
|
|
|
Gönderen |
|
|
|
1613 Mesaj -
|
|
|
CÜNEYD-Ý BAÐDADÎ
Velilerin seyyidi olarak bilinen Cüneyd-i Baðdadi (kuddise sirrûhu), Nihavend'de doðmuþ, Baðdad'da
büyümüþ, o günkü doðunun bütün Ýslâm merkezlerini gezerek ünce ilim, irfan elde etmiþ, sonra da kazandýðý bu
yüce meziyetler yaþadýðý tasavvufi faziletleriyle Müslümanlara faydalý olmuþ, irþadda bulunmuþtur.
Çocukluðunu yaþadýðý Baðdad'da, Ýmamý Þâfii'nin talebesi Ebû Sevr'den fýkýh, tefsir, hadis, kelâm gibi þer'i
ilimleri okumuþ, civarda bulunan diðer din ulemâsýndan muhtaç olduðu ikmâl edici bilgileri de elde ettikten sonra
dayýsý olan büyük velî, meþhur zâhid Seriyyü's-Sakati'nin tasavvuf derslerine devam etmiþtir.
Üçüncü asrýn büyük velisi aziz zâhid Seriyyü's-Sakati, yeðeni Cüneyd'le ciddi þekilde meþgul olmuþ, Ona,
tavsiye ettiði nefs terbiyesi sayesinde velilerin seyyidi derecesine yükselme þerefini kazandýrmýþtýr.
Cüneyd-i Baðdadi, senelerce süren nefs ve beþeri arzularýný yenme mücahedesi sonunda ruhen tekâmül
edip, hislerini kontrol altýna alarak tam bir ihlâsa kavuþtuðu sýrada, hem neseben dayýsý, hem de mânevi sahada
inkiþafýna sebeb olan üstadý Seriy, Ona cemaatý irþad müsaadesini vermiþtir. Ancak, Cüneyd, hâlâ kendisinden
emin deðildir. Nefsini ýslah etmediði, kimseye nasihat etme derecesine yükselmediði kanaatýndadýr. Bu yüzden
dayýsý ve üstadý Seriyyü's-Sakati'nin teklifine hemen evet diyemez, beklemeyi tercih eder. Ne var ki, beklemekte
olduðu o günlerde gördüðü mühim bir rüyada, kendisine tebessümle bakan Hazret-i Resûlüllah, þöyle emir
verir:
"Cüneyd! Artýk mü'minlerin arasýna karýþ ve onlara ebedi hayata ait hakikatlarý anlat, ikaz olmalarýna yardým
et!"
Bu rüyayý gördüðü anda yataðýndan fýrlayan Cüneyd sabahý zor bulur. Namazdan sonra ilk iþi üstadýnýn
kapýsýný çalmak olur. Cüneyd'i tebessümle karþýlayan üstadý, henüz Cüneyd hiçbir þey anlatmadan Ona þu
karþýlýðý verir:
"Haydi, þimdi de vazifeden kaç da görelim! Bizim sözümüzle amel etmeyebilirsin ama, Resûlüllah'ýn emri?
Onun emrinde de tereddüt edebilir misin? Doðru vazife baþýna!"
Cüneyd utancýndan üstadýnýn yüzüne bakamaz ve o günden sonra Baðdad, Basra, Küfe ve Hicaz'a
varýncaya kadar bütün Ýslâmi muhitlerde konuþur, ilim ve feyzinden umumun istifade etmesini saðlar.
.............
Hazret-i Cüneyd ilk senelerde gittiði hacda mâneviyat büyüklerinin Harem-i Þerifte toplanýp sohbet ettiklerine
þahit olur. Hemen yanlarýna yaklaþýp, bir köþeye oturarak sohbetlerini dinlemeye baþlar.
Þükür mevzuunu konuþurken her biri bir tarif yapar. Bir ara kendisine de sorarlar:
"Söyle bakalým, Baðdadlý genç! Þükür nedir sana göre?"
Þöyle cevap verir Hazret-i Cüneyd:
"Þükür, Allah'ýn ihsan ettiði nimetlerle Allah'a isyan etmemek, o nimetleri haram olan yerde asla
kullanmamaktýr!.."
Mâneviyat büyükleri bu kýsa ve kesin cevabý pek beðenip, birbirlerine bakarlarken, içlerinden biri þöyle der:
"Bu misafir, Seriyyü's-Sakati'nin talebesidir!"
Gariptir ki, daha sonra üstadý Seriy, þükrün bu tarifini duyunca kimden öðrendiðini sorar. O da:
"Zâtýnýzýn derslerinden anladýðým þükür, bundan baþkasý deðildir efendim" diye cevap
verir.
Bundan sonra Seriy, Cüneyd'i iyice kendi hâline býrakýr ve þöyle âlicenapça bir söz de söyler:
"Cüneyd, üstadýný geçmiþtir. Bunu açýkça itiraf ediyorum, artýk müþküllerinizi ona sorabilirsiniz!"
.................
Tasavvufta pek çok görülen vecd hâli için þöyle söyler Hazret-i Cüneyd:
"Vecd (ruhi zevk ve heyecan) ilmin içinde olmalý, yoksa ilim vecdin içinde olmamalý!.."
Büyük mutasavvýf, bu sözüyle tasavvuf ehli zâtlara þu hatýrlatmayý yapmaktadýr:
"Tasavvuftaki zevkinize ilim hâkim olmalý, bu yolda ilimle yürümelisiniz. Yoksa ilminize tasavvuf hakim olup da,
ilimsiz yürümeye kalkýþmamalý, ilmi tasavvufa tâbi kýlmamalýsýnýz."
Gerçekten de ilmi olmayan bazý cahillerin ehli tarika zarar verdikleri, olmayacak iddia ve gösteriþlerde
bulunarak, zahir ehlini tasavvuftan kaçýrdýklarý, hattâ aleyhlerine bile çevirdikleri görülmüþtür.
Bundan dolayýdýr ki, mâna büyükleri, "dýþý dine uygun olmayan þeyin içi de dine uygun olmaz" demiþler,
mutlaka zahirdeki görünüþün de, dine uygun olmasý gerektiðini, aksi halde dýþý dine aykýrý görülen bir davranýþýn
içinde dine uygunluk olamayacaðýný ýsrarla söylemiþlerdir.
Nitekim elinde içki þiþesiyle dolaþan bir adamýn zahiri, dine muhaliftir. Artýk bunun bâtýnýnda da dine uygun bir
hâl olmaz. Olduðu ileri sürülse bile, bu iddia makbul sayýlmaz. Zaten bâtýnýnda kudsi meziyet olsa, zahirini de
düzeltecek, görenlerin sui zanna kapýlýp günah kazanmalarýna sebeb olmayacaktýr.
Büyük Veli, kalbe gelen þeyleri tasnif ederken de þöyle bir sýralama yapar:
"Kalbe gelen düþünceler dört türlü olur:
1-Cenâb-ý Hak'tan gelir, kulu uyarmaya mâtuf bulunur.
2-Melek tarafýndan gelir, kulu iyiliðe yöneltir.
3-Nefisten gelir, sahibini günah olan þeylere sevkeder.
4-Þeytandan gelir, öfkeye ve yeise atmaya müteveccih olur. Kul, bunlarý iyi ayýklamalý, iyiliðe sevkedenin
Rahmani, kötülüðü hatýrlatanýn da þeytanî olduðunu bilmeli, kötülüklerin üzerinde durup da vesveseye maðlup
olmamalýdýr."
................
Üçüncü hicret asrýnýn baþlarýnda þöyle bir söz meþhur olmuþtur:
"Baðdad'ý Cüneyd; Þam'ý Ebû Abdullah Celâ, Niþapur'u Hiyere vaizi Ebû Osman ihyâ etmiþtir!"
Gerçekten de Baðdad'da tasavvufi dersleriyle büyük hizmetler yapmýþ olan Cüneyd Hazretleri, tasavvufu tek
cümleyle tarif ederken þöyle demiþtir:
"Tasavvuf, ýstýfa'dan gelmektedir. Istýfa' ise, seçilmek ayrýlmak demektir. Kul fani
olan herþeyden seçilip ayrýlacak baki olan Allah rýzasýndan gayrý þey düþünmeyecektir. Ýþte tasavvuf. bundan
ibarettir."
Hazret-i Cûneyd. gerçek sofi ve ihlâslý dindarlarý tarif ederken de þöyle der:
"Hakikî sofinin kalbi, Ýbrahim Aleyhisselam gibi dünya sevgisinden uzak olur. Teslimiyeti, baba elinde kurban
olmaya rýza gösteren Ýsmail Aleyhisselâm gibi kavî olur. Þevki, Mûsâ Aleyhisselâm'ýn münâcatý sýrasýndaki þevki
gibi yüce olur. Sabrý, Eyyüb Aleyhisselâm'ýn sabrý gibi saðlam olur. Ýhlâsý da Muhammed Aleyhisselâm'ýn ihlâsý
gibi tam olur."
Cüneyd'e biri sorar:
"Ey Müslümanlarýn aziz mürþidi, belânýn büyüðü nedir, söyler misin?"
Þöyle cevap verir:
"Belânýn büyüðü, belâ vereni bilmemektir. Bu da gafletten ileri gelir."
Milâdi 910'da (H. 298) Baðdad'da 91 yaþýnda vefat eden Seyyidü't-Tâife Hazret-i Cüneyd, üstadý, ayný
zamanda da dayýsý olan Seriyyü's-Sakatî'nin yanýna defnolunmuþtur.
Seriyy'in üstadý büyük kutuplardan Mâruf-u Kerhi'dir. Onun üstadý da Ýmam Ali Rýzâ'dýr. Böylece Cüneyd'in
irþad silsilesi en kýsa yoldan Resûlüllah'a eriþmektedir.
|
Gönderen: 05.09.2006 - 22:39 |
|
|
|
33 Mesaj -
|
|
|
Seytan hizmetci kiligina girmis ve yirmi sene Cuneyd-i Bagdadi Hazretleri'nin yanina gidip gelmisti.bir turlu gonlune vesvese veremeyince ona istediklerini yaptirmaya muvaffak olamamisti.Birgun : Ey ustad yoksa siz benim kim oldugumu biliyormusunuz dedi Cuneyd-i Bagdadi Hazretleri: Sen lanetli iblissin ilk geldigin andan beri seni taniyoum dedi. seytan:Ey Sultanul Muhakkikin sizin kadar yuksek dereceye ulasan baska bir buyuk zat tanimiyorum yirmi senedir size hicbir istedigimi yaptirmaya muvaffak olamadim.Cuneyd Bagdadi Hazretleri: Defol mel'un!Simdi de beni kendine begenme hastaligina dusurerek mahvetmekmi istiyorsun.Yirmi senede yaptiramadigini yirmi saniyedemi yaptiracaksin?Yikil karsimdan diye bagirdi...
|
Gönderen: 05.09.2006 - 22:59 |
|
|
Şu an Yok üye ve 880 Misafir online. En son üyemiz: Didem_
16977 üye ile 13.07.2024 - 12:50 tarihinde en fazla ziyaretçi online oldu.
[Admin | Moderator | Kıdemli Üye | Üye] |
|
 |
|
Doğum gününüzü tebrik eder, sıhhat ve
afiyet dolu ömür dileriz:
Sümbül85 (40), mashadow (48), nalanbgl20 (38), gullere_vurgun (36), kirikkalp (50), ~YaZGuLu~ (38), mehmet erenkaya (54), erdomehmet (67), comerf (56), tunahangülü (36), SAMETbrhn (42), ekrem22 (43), ztan (50), alexis (57), **IKLIMANUR** (), yampes (36), Gullere vurgun (36), Tan (45), production75 (50), ilimsel (38), deryaduman (55), dogan_oktay (46), modabas (48), almuallim (48), M-67 (53), yatalan (47), cancer (48), Aytac (57), kýz&yacu.. (57), ilhancakir (46) |
|
|
|
 |
|