Bir gün Peygamber efendimiz aleyhisselam, Eshab-ý güzin hazretleri ile oturur idi. Kudretten ortaya bir ak tas geldi. Ýçi ak bal ile dolu idi. Üstünde bir ak kýl vardý. Hayret ettiler.
Resulullah efendimiz buyurdu ki:
(Gelin her birimiz bu üçüne bir temsil getirmeyince el sürmeyelim.)
Hazret-i Ebu Bekir buyurdu ki:
(Resulullah hazretleri bu tastan nurludur. Resulullah ile konuþmak bu baldan tatlýdýr. Resulullahýn sünnetini yerine getirmek bu kýldan incedir.)
Hazret-i Ömer buyurdu ki:
(Ýman bu tastan nurludur. Ýman getirmek bu baldan tatlýdýr. Ýman ile gitmek bu kýldan incedir.)
Ondan sonra Hazret-i Osman buyurdu ki:
(Kur'an-ý kerim bu tastan nurludur. Kur'an-ý kerim okumak bu baldan tatlýdýr. Kur'an-ý kerimin buyurduðunu tutmak bu kýldan incedir.)
Ondan sonra Hazret-i Ali buyurdu ki:
(Misafirin yüzü bu tastan nurludur. Misafir ile yemek yemek bu baldan tatlýdýr. Misafirin hatýrýný yerine getirmek bu kýldan incedir.)
Ondan sonra Hazret-i Âiþe validemiz buyurdu ki:
(Helal [zevcin] yüzü bu tastan nurludur. Helali ile söyleþmek bu baldan tatlýdýr. Helalin hizmetini yerine getirmek bu kýldan incedir.)
Ondan sonra Hazret-i Fatýma-tüz-Zehra buyurdu ki:
(Kýz çocuðun yüzü bu tastan nurludur. Annesini-babasýný sever olmasý bu baldan tatlýdýr. Kýz çocuðunun ayýpsýz evlenmesi bu kýldan incedir.)
Ondan sonra Fahri âlem efendimiz buyurdu ki:
(Ümmetimin yüzü bu tastan nurludur. Ümmetim için þefaat bu baldan tatlýdýr. Þefaatin kabul olmasý bu kýldan incedir.) [Menakýb-ý cihâr-i yâri Güzin, Kýrk ikinci Menakýb]