|
 |
 |
|
Toplam Forum: 69
*** Toplam Konu: 30100
*** Toplam Mesaj: 148193 |
|
|
|
|
|
Gönderen |
|
|
|
934 Mesaj -
|
|
|
ALLAH RAZI OLSUN VERDÝÐÝNÝZ BÝLGÝLER ÝÇÝN ÇOK GÜZEL,FAYDALI VE AKICI.
|
Gönderen: 03.11.2006 - 16:09 |
|
|
|
1543 Mesaj -
|
|
|
Es Selamu Aleykum Ve Rahmetullah...
HAK TEALA sizden de Razý Olsun Ýnþallah güzel kardeþim.
Elimizden geldiðince Ehl-i Sünnet itikadýna göre doðru bilgiler veremeye çalýþýyoruz. Din-i Ýslam düsturu gereði ve Efendimiz Aleyhisselatý Vesselam efendimiz gibi nefret ettirici deðil sevdirici olmaya çalýþýyoruz. Yaptýðýmýz sadece küçük bir hizmet. Ýnþallah HAK TEALA bizden de cümlemizden de razý olur...
Mesaj 1 kez düzenlendi. En son Havz-i Kevser tarafından, 03.11.2006 - 18:19 tarihinde.
|
Gönderen: 03.11.2006 - 17:34 |
|
|
|
1543 Mesaj -
|
|
|
Es Selamu Aleykum Ve Rahmetullah...
Devamlý abdestli bulunmanýn fazileti çoktur. Daima abdestli durmaya gayret etmelidir. Abdest alanýn bütün küçük günahlarý affolur.
Hadîs-i þerîflerde buyuruldu ki:
Güzelce alýnan abdest, imanýn yarýsýdýr.
Abdestli bulunan, oruç tutan gibidir.
Abdest alýp, 2 rekât namaz kýlan, Cennete girmeye lâyýk olur.
Can alýcý melek gelince, abdestli olan, þehitlik mertebesine kavuþur.
Abdest alanýn, aðaçtan yapraklarýn döküldüðü gibi, günahlarý dökülür.
Ancak [kâmil] mümin, devamlý abdestli durabilir.
Abdestli yatan, gece vefât ederse þehit olur.
Abdestli yatan; gece ibâdet eden, gündüz oruç tutan gibidir.
Abdestli olmaya devam edene, Allahü teâlâ þunlarý ihsan eder:
1-Melekler yanýndan ayrýlmaz.
2-Devamlý sevap yazarlar.
3-Bütün âzâlarý tesbih eder.
4-Uyuyunca melekler, insan ve cin þerrinden korur.
5-Can vermesi kolaylaþýr.
6-Abdestli iken Allahü teâlânýn emniyetinde bulunur.
7-Ýftitah tekbirini kaçýrmaz.
Allahü teâlâ, Hazret-i Mûsâya buyurdu ki:
Yâ Mûsâ! Sana bir musîbet gelince abdestsiz isen, kusuru kendinde bul!
Mesaj 1 kez düzenlendi. En son Havz-i Kevser tarafından, 03.11.2006 - 18:56 tarihinde.
|
Gönderen: 03.11.2006 - 18:55 |
|
|
|
1543 Mesaj -
|
|
|
Es Selamu Aleykum Ve Rahmetullah...
Seyyid Abdülhakim Arvasi hazretleri buyuruyor ki:
Kavuþtuðunuz her nimet, hep Hakka imanýn hâsýl ettiði kardeþliðin neticesi ve Allahü teâlânýn merhameti ve ihsanýdýr. Gördüðünüz her musibet ve felaket de, nefretin ve düþmanlýðýn neticesidir. Bunlar ise, hakký tanýmamanýn, zulüm ve haksýzlýk etmenin cezasýdýr. Bu da, hukuku kendiniz kurmaya kalkýþmanýn, Hak teâlâ ile yarýþ edebilecek ortaklara uymanýn, yani imansýzlýðýn neticesidir.
|
Gönderen: 04.11.2006 - 23:19 |
|
|
|
1543 Mesaj -
|
|
|
Es Selamu Aleykum Ve Rahmetullah...
ÝMAM-I RABBANÝ HAZRETLERÝNDEN ÝNCÝLER 
Eshâb-ý kirâm arasýndaki uygunsuzluklar ve muhârebeler iyi düþünceler ve olgun görüþler ile idi. Nefsin arzularý ile ve cehâlet ile deðildi. Ýlm ile idi. Ýctihâd ayrýlýðýndan idi. Evet bir kýsmý ictihâdda hatâ etmiþti. Fakat, Allahü teâlâ, ictihâdda hatâ edene, yanýlana da, bir sevap vermektedir.
Ýþte, Eshâb-ý kirâm için, Ehl-i sünnet âlimlerinin tuttuðu yol, bu orta yoldur. Yâni, taþkýnlýk da, gevþeklik de etmeyip, doðruyu söylemiþlerdir. En sâlim ve saðlam yol da budur.
|
Gönderen: 05.11.2006 - 13:16 |
|
|
|
934 Mesaj -
|
|
|

|
Gönderen: 05.11.2006 - 13:54 |
|
|
|
1543 Mesaj -
|
|
|
Es Selamu Aleykum Ve Rahmetullah...
HAK TEALA senden de tüm kardeþlerimizden de razý olsun Ýnþallah dilaratuba kardeþim...
Ýslâmiyyetin kýlýç zoru ile yayýlmadýðýnýn misâlleri pek çokdur. Meselâ: Ebû Zer-i Gýfârî; kardeþi Üneys ve mübârek anneleri Ümmü Zer radýyallahü anhüm ilk islâma girenlerdendir. Dahâ sonra, Ebû Zer-i Gýfârînin daveti ile, Benî Gýfâr kabîlesinin yarýsý müslimân oldu. Bisetin onuncu senesinde Mekkeden Habeþistâna hicret eden Eshâb-ý kirâm radýyallahü anhüm, 83ü erkek ve 18i kadýn olmak üzere, 101 kiþidir. Bunlarýn dýþýnda, pek çok sahâbe de, Mekke-i mükerremede kalmýþdýr. Bu zemânda Necran hýristiyanlarýndan yirmi kiþi de müslimân olmuþdu. Dýmâd-ý Ezdî, bisetin onuncu yýlýndan önce îmân etmiþdir. Tufeyl ibni Amr radýyallahü anh de, hicretden önce annesi, babasý ve bütün kabîlesi ile berâber müslimân olmuþdu. Medîne-i münevverede, Benî Sehl kabîlesi, Musab bin Umeyrin radýyallahü anh nasîhatleri bereketi ile, hicretden önce müslimân olmakla þereflenmiþlerdir. Medîne-i münevverede Amr bin Sâbitden gayrisi, hicretden önce îmân etmiþlerdi. Sâdece Amr radýyallahü anh Uhud gazâsýndan sonra îmân etdi. Necd ve Yemen taraflarýndaki köylerde oturan bedevîler dahî müslimân oldu. Hicretden sonra, Bureydet-ül-Eslemî radýyallahü anh yetmiþ kiþi ile berâber gelip müslimân oldu. Habeþ pâdiþâhý olan Necâþî de, hicretden önce îmâna geldi. [Habeþ pâdiþâhlarýna Necâþî denir. Resûlullah sallallahü aleyhi ve sellem zemânýndaki Necâþînin adý Eshame idi. Hýristiyan iken müslimân oldu.] Yine Ebû Hind, Temîm ve Naîm akrabâlarýyla berâber ve diðer dört zât da, Resûlullahý tasdîk etdiklerini bildiren hediyyeler gönderip, müslimân oldular. Bedr gazâsý olmadan önce, Allahü teâlânýn sevgilisi, Resûlullah efendimizin sallallahü aleyhi ve sellem þefkatli, merhametli vaz ve nasîhatleri ve bütün arab belâgatcýlarýnýn kabûl etdikleri, herkesi acz ve hayretde býrakan, Kurân-ý kerîmi dinleyerek, müslimân olanlarýn sayýsý Medîne ve çevresinde birkaç bine ulaþmýþdý. Hazret-i Îsânýn davet zemâný müddetince, kendisine tâbi olanlar ise; Ýncîlin hesâbýna göre, ikiyüz iki kiþiden ibâretdir. Hýristiyanlarýn inancýna göre hazret-i Îsânýn idâm edilmesinden sonra zuhûr eden hârikulâde þeyleri görerek, Îsâ aleyhisselâmýn dînine girmekle þereflenenler ancak beþyüze ulaþabilmiþdi. [Hâþâ Îsâ aleyhisselâm ne öldürüldü, ne çarmýha gerildi. Allahü teâlâ onu diri olarak göðe çýkardý.]
Mesaj 1 kez düzenlendi. En son Havz-i Kevser tarafından, 06.11.2006 - 19:17 tarihinde.
|
Gönderen: 06.11.2006 - 19:15 |
|
|
|
1543 Mesaj -
|
|
|
Es Selamu Aleykum Ve Rahmetullah...
SOFÝYYENÝN ZUHURU
Peygamber (SAV) Efendimizin irtihalinden sonra tabiin devrinde müslümanlar arasýnda vahdet zayýflamaya, birtakým batýl fikirler, Ýslam camiasý içerisine sokulup yayýlmaya baþladý. Ýþte tam bu sýrada bir topluluk, salih ameller iþlemekte ve zühd-ü takvada ileri giderek uzlet ve vahdet-i ihtiyar ettiler. Bu þekilde hareket eden kimselere Sofiyye denmeye baþlandý.
Ýslamiyyetin ilk zamanlarýnda nefislerini riyazat ve zahidliðe vakfedenlere zahid, abid gibi isimler verilirdi. Daha sonralarý zahidane hayata sülük etmiþ kimselere sofi denmeye baþlandý.[1]
Onlar bu dünyanýn süsünü terkedip sof elbise giyerek gizlenmesi gereken yerleri gizlemekle (örtmekle) yetindiler ve ahireti tercihte ileri gittiler. Onlarýn yegane ilgilendikleri þey, Hakkýn (CC) hizmetinde bulunmak ve arzularýný ahiret iþine sarfetmekti.[2]
[1] Hüccetül Ýslam. S.185
[2] Avarif. Cild1. S.331
Mesaj 1 kez düzenlendi. En son Havz-i Kevser tarafından, 07.11.2006 - 20:31 tarihinde.
|
Gönderen: 07.11.2006 - 20:30 |
|
|
|
1543 Mesaj -
|
|
|
Es Selamu Aleykum Ve Rahmetullah...
Alâüddîn-i Attâr kuddise sirruh 
Buhârâ'da yetiþen en büyük velîlerdendir. Ýnsanlarý Hakk'a dâvet eden, onlara doðru yolu gösterip hakîkî saâdete kavuþturan ve kendilerine "Silsile-i aliyye" denilen büyük âlim ve velîlerin on altýncýsýdýr. Ýsmi Muhammed bin Muhammed Buhârî, lakabý Alâeddîn'dir. Doðum yýlý belli deðildir. 1400 (H.802) senesinde Buhârâ'nýn Caðanyân nâhiyesinde vefât etti.
Alâeddîn-i Attâr hazretlerinin babasý, Buhârâ'nýn zengin eþrâfýndan idi. Üç oðlu vardý. Bunlardan büyük oðullarýnýn isimleri; Þehâbeddîn ve Hâce Mübârek'tir. Alâeddîn en küçükleri idi. Babasý vefât edince, oðullarýna çok fazla mal kaldý. Fakat Alâeddîn-i Attâr, hiç mîrâs kabûl etmeyip, Þâh-ý Nakþibend Muhammed Behâeddîn-i Buhârî hazretlerine talebe olmayý tercih etti. Huzûrlarýna varýp hâlini arz etti ve talebeliðe kabûl buyrulmasýný istirhâm eyledi. Behâeddîn Buhârî hazretleri Alâeddîn'e nazar ettikten sonra;
"Evlâdým bizim yolumuzda çeþitli mihnet ve sýkýntýlar vardýr. Dünyâyý ve nefsini terketmek vardýr. Sen bunlarý yapabilecek misin?" buyurunca, Alâeddîn derhal;
"Yaparým efendim!" diye cevap verdi.
"Öyleyse bugün bir küfe elma alýp, kardeþlerinin mahallesinde sat!" buyurdu. Alâeddîn, soylu ve tanýnmýþ bir âileye mensûb olmasýna raðmen, kibirlenmeyerek, kardeþlerinin mahallesinde, hiç kimsenin sözüne aldýrýþ etmeden, baðýra baðýra elma sattý. Ertesi gün Þâh-ý Nakþibend hazretlerinin huzûruna gelerek;
"Emirlerinizi yerine getirmeye çalýþtým efendim." dedi. Behâeddîn-i Buhârî hazretleri;
"Bugün de kardeþlerinin dükkaný önünde satacaksýn." buyurdu. Alâeddîn; "Peki efendim!" diyerek, aðabeylerinin dükkaný önünde baðýra çaðýra elma satmaya baþladý.
...Aðabeyleri yanýna gelip; "Bizi elâleme rezil etme, para lâzým ise, istediðin kadar verelim, mîrâsýndan daha fazlasýný al, fakat bu iþi býrak." dediler. Alâeddîn hiç dinlemeyip elma satmaya devâm etti. Aðabeyleri;
"Mâdem satacaksýn, bizim dükkanýn önünde satma, git baþka yerde sat!" diye ýsrâr ettiler. O yine dinlemedi. Bunun üzerine kendisine pekçok hakâret ederek, dövdüler. Ne var ki, Alâeddîn-i Attâr hazretleri hiçbir þeye aldýrýþ etmedi. Verilen emre göre hareket etmeye devâm etti. Ertesi gün Þâh-ý Nakþibend hazretleri;
"Artýk bu iþ tamamdýr." diyerek elma satýþý iþini býraktýrdý ve onu talebeliðe kabul buyurdu.
Alâeddîn-i Attâr hazretleri anlatýr: "Þâh-ý Nakþibend hazretleri beni kabûl edince, onu o kadar sevdim ve sohbetlerinden ayrýlamýyacak hâle geldim. Bu hâlde iken, birgün bana dönüp;
"Sen mi beni sevdin, ben mi seni sevdim?" buyurdu.
"Ýkrâm sâhibi zâtýnýz, âciz hizmetçisine iltifât etmelisiniz, hizmetçiniz de sizi sevmelidir." diyerek cevap verdim. Bunun üzerine;
"Bir müddet bekle, iþi anlarsýn." buyurdu. Bir müddet sonra, kalbimde onlara karþý muhabbetten eser kalmadý. O zaman; "Gördün mü, sevgi benden midir. Senden midir?" buyurdu. Beyt:
Eðer mâþûktan olmazsa muhabbet âþýka,
Âþýðýn uðraþmasý mâþûka kavuþturamaz aslâ.
Alâeddîn-i Attâr hazretleri, talebeliðe kabûl edilince, canla baþla çalýþmaya, hizmet etmeye baþladý. Gece-gündüz hiç boþa vakit geçirmeyip, hocasýnýn verdiði dersleri ve vazîfeleri en kýsa zamanda yapmak gayretiyle çalýþtý. Talebe arkadaþlarýnýn arasýnda parmakla gösterilenlerden oldu. Dünyâya meylederim korkusuyla, yatacak bir döþek ve üzerine örtecek bir yorgan bile almazdý. Bütün dikkatini, derslerine ve hocasýnýn hizmetine verdi. Hocasý Behâeddîn-i Buhârî hazretleri de onun kemâlini, olgunluðunu, derecesinin çok yüksek olduðunu bildiði için, Alâeddîn-i Attâr hazretlerinin odasýna gitti. Bu sýrada Alâeddîn-i Attâr hazretleri, eski bir hasýr üzerinde kitap mütâlaa ediyor, okuyordu. Odasýnda, baþýnýn altýna koymak için bir de tuðlasý vardý. Baþka bir þeyi yoktu. Behâeddîn-i Buhârî hazretlerini karþýsýnda görünce, hemen ayaða kalktý. Behâeddîn-i Buhârî hazretleri buyurdu ki:
"Eðer kabûl edersen, evimde bir kýzým var. Seninle evlendireyim." Alâeddîn-i Attâr, edeble durumunu arzetti:
"Hakkýmda büyük bir lütuf ve saâdet buyurdunuz. Fakat görüyorsunuz ki, yanýmda dünyâlýk olarak hiçbir þeyim yoktur." Behâeddîn-i Buhârî ise;
"Benim kýzým sana müyesser ve mukadderdir. Rýzkýnýzýn da, Allahü teâlânýn gayb hazînesinden gönderileceði bildirilmektedir. Bunun için hiç üzülme!" buyurdu.
Behâeddîn-i Buhârî hazretleri, talebeleriyle birlikte Alâeddîn'e bir ev yapmak için çalýþmaya baþladýlar. O sýcak yaz günlerinde bir müddet çalýþýrlar, öðle vaktinin sýcaðýnda dinlenirlerdi. Herkes gölgede istirahat ederken, Alâeddîn-i Attâr hazretleri güneþ altýnda dinlenirdi. Diðer talebeler güneþin Alâeddîn hazretlerine gölge yaptýðýný hayretle görürlerdi. Alâeddîn-i Attâr hazretleri o hâlde iken Allahü teâlânýn yarattýklarý hakkýnda tefekkür eder ve Cehennem'in þiddetli sýcaðý yanýnda, güneþin sýcaklýðýnýn hissedilmeyeceðini düþünürdü. Bir ân dahi Allahü teâlâyý unutmaz, kalbinde O'nun muhabbetinden baþka bir þey bulundurmazdý. Öyle ki, bütün hücreleri cenâb-ý Hakk'ý zikreder; "Allah! Allah!" derdi.
Ev tamamlanýnca, düðünleri yapýldý. Böylece iffet ve ismet sâhibi, temiz ve edebli bir kýzla evlenmiþ oldu. Bu hanýmýndan; Hâce Hasan, Hâce Þehâbeddîn, Hâce Mübârek, Hâce Alâeddîn isimlerinde oðullarý dünyâya geldi.
|
Gönderen: 08.11.2006 - 21:30 |
|
|
Sen mi beni sevdin,ben mi seni sevdim? |
|
|
934 Mesaj -
|
|
|
Ve aleyküm selam çok güzel bir ekleme ben de bununla ilgili bir þey eklemek istedim.
ALÂÜDDÝN ATTÂR (K.S.) ANLATIYOR
Þâh-ý Nakþibend hazreteleri beni kabul edince, kendilerini o kadar sevdim ki, sohbetlerinden ayrýlamayacak hâle geldim. Bu halde iken, bir gün bana dönüp;
'' Sen mi beni sevdin, ben mi seni sevdim?' buyurdu.
'Ýkrâm sâhibi zâtýnýz, âciz hizmetçisine iltifât etmelisiniz, hizmetçinizde sizi sevmelidir' diyerek cevap verdim. Bunun üzerine:
'' Bir müddet bekle, iþi anlarsýn' buyurdu. Bir müddet sonra, kalbimde, onlara karþý muhabbetten eser kalmadý. O zaman; 'Gördün mü; sevgi bizden midir, senden midir?' buyurdu. Beyt:
Eðer mâ'þûktan olmazsa muhabbet âþýka,
Âþýðýn uðraþmasý mâ'þûka kavuþturamaz aslâ!
Alýntý:
Fazilet Takvimi 1997
|
Gönderen: 08.11.2006 - 22:10 |
|
|
RE: Sen mi beni sevdin,ben mi seni sevdim? |
|
|
1543 Mesaj -
|
|
|
Alıntı Orijýnalý dilaratuba
Eðer mâ'þûktan olmazsa muhabbet âþýka,
Âþýðýn uðraþmasý mâ'þûka kavuþturamaz aslâ!
|
Es Selamu Aleykum Ve Rahmetullah...
ALLAH c.c. razý olsun dilaratuba kardeþim. Bizde Maþukumuza kavuþacaðýmýz günü bekliyoruz...:(
|
Gönderen: 08.11.2006 - 22:16 |
|
|
|
1543 Mesaj -
|
|
|
Es Selamu ALeykum Ve Rahmetullah
Mümin, baþýna hayýr ve þer geldiðinde ben bunu bekliyordum diyendir. Allahü teâlânýn kaza ve kaderine iman eden kederden kurtulur.
Huzur, mekanda deðil kalbdedir. Kalbin huzuru, insanýn mutluluðu parayla deðil, Allahü teâlânýn zikriyledir.
Zikir birkaç çeþittir. Kuran-ý kerim okumak zikirdir, doðru yazýlmýþ dini kitap okumak zikirdir. Sohbet zikirdir. Namaz zikirdir. Yani zikir Allahý anma, hatýrlamaktýr. Þu veya bu þekilde hatýrlamaktýr. Rahat, huzur zikirledir.
Ýslam âliminde iki özellik vardýr:
Birincisi, tevazu. Allahü teâlâyý tanýyan, bilen baþýný kaldýramaz. Ýnsan ne kadar Allahü teâlâyý tanýrsa, o kadar korkar. Gerçek âlimler Allahü teâlâdan en çok korkan kiþilerdir.
Ýkincisi, nakil. Dinimiz nakil dinidir.
Ýhlas olmayan yerde, menfaat girer, dünya girer. Ýhlas demek, ahiret demek, Allah için demek.
Rahatsýzlýklar vücudun zekatýdýr.
Büyükleri devamlý düþünen devamlý feyz alýr.
Her kemalin bir zevali vardýr. Kýrkýndan sonra zeval gelir.
Mesaj 1 kez düzenlendi. En son Havz-i Kevser tarafından, 09.11.2006 - 16:00 tarihinde.
|
Gönderen: 09.11.2006 - 15:58 |
|
|
|
1543 Mesaj -
|
|
|
Es Selamu Aleykum Ve Rahmetullah
Hallac-ý Mansur k.s.
Fakir, Allah'tan baþka her þeyden müstaðni olan ve yalnýz Allah'a bakan kimsedir.
Yüksek ahlak, Hakk'ý tanýdýktan sonra, halktan gelen eza ve cefanýn insana tesir etmemesidir.
Tevekkül, bir þehirde yemek yemeye senden daha müstahak olan birisinin bulunduðunu bildiðin zaman, yemek yememendir.
Konuþan diller, susan kalplerin helakidir.
Sözler ve sohbetler illetlere. Fiiller sirke baðlýdýr. Allah ise cümlesinden müstaðnidir.
Müridin cehdi kefþini, muradýn keþfi cehdini geþmiþtir.
Kiþinin vakti, baðrýndaki deryanýn incisidir; yarýn kýyamet günü bu incileri mahþerin zeminine çarparlar.
Ýyi yaradýlýþlý olmak esenliktir :
Dünyadan geçmek nefs zühdü. Ahiretten geçmek ruh zühtüdür.
Erkeklerin yüz boyasý onlarýn kanlarýdýr.
Aþk ta kýlýnan iki reket namazýn abdesti ancak ve ancak kanla alýnýrsa sahih olur!
Þu bedenden sana makam.
Candýr Senden baþkasýna yer yok gönülde
Seni saran; ruhum, cildim, kanýmdýr
Ne yaparým ayrý düþersek. Söyle !?
Mesaj 1 kez düzenlendi. En son Havz-i Kevser tarafından, 10.11.2006 - 10:13 tarihinde.
|
Gönderen: 10.11.2006 - 10:12 |
|
|
|
1543 Mesaj -
|
|
|
Es Selamu Aleykum Ve Rahmetullah
Söylediklerinize dikkat edin,düþünceleriniz olur
Düþüncelerinize dikkat edin,duygularýnýz olur
Duygularýnýza dikkat edin,davranýþlarýnýz olur
Davranýþlarýnýza dikkat edin,alýþkanlýklarýnýz olur
Alýþkanlýklarýnýza dikkat edin,deðerleriniz olur
Deðerlerinize dikkat edin,karakteriniz olur
Karakterinize dikkat edin,KADERÝNÝZ olur
|
Gönderen: 11.11.2006 - 12:05 |
|
|
|
618 Mesaj -
|
|
|
Alıntı Orijýnalý Havz-i Kevser
Es Selamu Aleykum Ve Rahmetullah
Söylediklerinize dikkat edin,düþünceleriniz olur
Düþüncelerinize dikkat edin,duygularýnýz olur
Duygularýnýza dikkat edin,davranýþlarýnýz olur
Davranýþlarýnýza dikkat edin,alýþkanlýklarýnýz olur
Alýþkanlýklarýnýza dikkat edin,deðerleriniz olur
Deðerlerinize dikkat edin,karakteriniz olur
Karakterinize dikkat edin,KADERÝNÝZ olur |
Ve aleyküm selam aziz kardesim,
öyle ise,
hersey dil ile baslar...,
dilini hayirda kullanirsan, hayatina hayirli yön vermis olursun.
dilini ser de kullanirsan, hayat akisin da o yönde olur...!
Allah (c.c.) bizleri Nefsini terbiye edebilen,
dilini yalniz hayir icin kullanan,
az fakat Rizai Ilahi ugrunda konusan,
söz gümüs ise SUKUT altindir sözü vecibesince hareket edebilen
kullarindan eylesin ins.!
Dil ile ugrayabilecegimiz afetlerden muhafaza eylesin.
Allah (c.c.) senden razi olsun kardesim...,
yine gönlümüzü hosnut ettin.
|
Gönderen: 11.11.2006 - 12:35 |
|
|
|
1543 Mesaj -
|
|
|
Es Selamu Aleykum Ve Rahmetullah
Vatandaþ abim sende çok güzel bir konuya iþaret ettin ALLAH c.c. senden Raýz olsun .
Evliyayý Kiram talebelerine devamlý verdikleri 3 öðüt þudur ki: Az Uyu, Az Ye ve Az Konuþtur. Ýnsanýn afeti dilinden gelecektir. Mü-min Diline sahip çýkandýr. Ýlim derecelerinden biride bilmiyorum demektir. Bu bir bakýma Kulun bilmemesinden kaynaklanmýyor yerinde ve zamanýnda konuþmasý gerektiðine iþaret ediyordur. Ýnsanýn kurtuluþa ermesi aslýnda ALLAH c.c. izniyel çok basittir. Hiçbirþey yapamýyorsa bile konuþmayý kesse kurtuluþa erenlerden olur Ýnþallah. Lakin Nefs ve Þeytan konuþmayan insaný hiç sevmez Onlarý devamlý konuþmaya ve özelliklede boþ, lümzumsuz ve zarar veren konuþmalara iter...
ALLAH-U TEALA bizleri boþ, lümumsuz ve zararlý konuþmakdan men etsin Ýnþallah...
|
Gönderen: 11.11.2006 - 12:51 |
|
|
|
934 Mesaj -
|
|
|
VE ALEYKÜM SELAM VE BEREKETÜHÜ

|
Gönderen: 11.11.2006 - 16:51 |
|
|
|
575 Mesaj -
|
|
|
ve aleykum selam rahmetullahi be berakatuhu...
ALLAH (C.C) RAZI OLSUN PAYLASIMLARINIZDAN DOLAYI VERDIGINIZ BILGILERDEN DOLAYI..
DAHA ONCE OKUMUSTUM AMA CEVAP YAZAMAMISTIM BU GUNE KISMET MIS 

|
Gönderen: 11.11.2006 - 17:00 |
|
|
|
1543 Mesaj -
|
|
|
Es Selamu Aleykum Ve Rahmetullah...
dilaratuba, YESiL BEYAZ ve diðer kardeþlerim hepinizden ALLAH c.c. razý olsun Ýnþallah 
Güzel kardeþim benim, okuyup faydalansak ve bu sebeple içden bir dua yapsanýz bize yeter de artar cevap yazmanýz hiç önemli deðil...
HAK TEALA ya Emanet Olunuz Ýnþallah...
|
Gönderen: 11.11.2006 - 17:09 |
|
|
|
555 Mesaj -
|
|
|
Þeyh Abdülgani Nablusî (k.s.) Hazretleri þöyle der: Bir kimse, Allah'a giden yolda kendisine yol gösterecek olan mürþidini Cenab-ý Hakk'ýn kapýlarýndan bir kapý olarak görmelidir. Yani mürid, "benim mürþidim Hakk'a giden kapýlardan bir kapý, babullahtýr." demelidir.
Þeyh Muhammed Behrî K.S. Hazretleri de bu manayý þu mýsralarla dile getirir:
"Sen babullahsýn ya Rasulallah
Sen Hakk'ýn kapýþýsýn ya Rasulallah!
Kim o kapýya varýr ise
Sen olmadan huzura giremez!"
Nasýl Rasul-i Ekrem (a.s.) Efendimiz Allah'a ulaþmada bir nuranî kapý vazifesi görüyorsa, "alimler peygamberlerin vârisleridir" sýrrýna göre, mürþid de Allah'ýn kapýlarýndan bir kapý olmaktadýr.
Mevlâna Celaladddin Rumi K.S. Hazretleri, kendisinin irþadýna vesile olan üstadý Þems-i Tebrizî K.S. Hazretleri için þöyle buyurur: "Mürþidim Hakk'ýn kapýsýdýr. Çünkü Hakk'a onunla vasýl oldum."
Mürid, mürþidinden gelen iyiliði Allah'ýn hidayeti, þer gibi görünen ve nefsini sýkýntýya düþüren þeyleri Allah'ýn bir imtihaný olarak bilmelidir. Bundan baþka, mürid mürþidini Allahu Tealâ'nýn esma ve sýfatlarýnýn mazharý olarak görmelidir.
Þunu da bilmelidir ki, mürþid insaný hidayete erdiremez. Rasulullah da dilediðini hidayete erdiremez. Ýnsaný ancak Allahu Tealâ hidayete erdirir. Kur'an-ý Azimüþ-þan'ýn birçok ayetinde bizzat Cenab-ý Rabbü'l Alemin hidayetin ancak kendisinden olacaðýný açýklýyor. Baþka türlü bir tasavvuf anlayýþý, yanlýþ ve haram bir yol olacaðýndan buna dikkat etmek gerekir.
Abdulkadir Geylanî (k.s.) Hazretleri'nin Mektubat'ýný þerh eden Seyyid Hüseyin Fevzi Paþa þöyle der: Abd (kul), rab olmaz. Rab de abd olmaz. Bu, ilâhî bir tecellidir. Nasýl ki Tur'da Cenab-ý Hak bir aðaca tecelli etti, ondan Musa (a.s.)'a hitab etti ve "Ben senin rabbinim ya Musa!" dedi; burada aðaç rab olmadý. Rabbin aðaç üstündeki tecelliyatý oldu. Bunun gibi Rab Tealâ Hazretleri, insan-ý kâmile de tecelli eder. Aðaca tecelli eden o Allah, peygambere tecelli etmez mi? Ay'ýn yarýlmasý mucizesinde etti, Davud (a.s.)'ýn attýðý taþlar Calut'u öldürürken tecelli etti: "Habibim, o taþý Calut'a Davut atmadý. Biz attýk."
Allahu Tealâ aðaca tecelli eder de, aðaçtan daha kâmil olan insana etmez mi?
Ýþte tasavvuf ehli mürþidini bu çerçevede düþünmeli, kulu rab gibi görme tuzaðýna düþüp, imanýný ve amelini zayi, etmemelidir.
Mesaj 1 kez düzenlendi. En son (YiTiK_SevDaM) tarafından, 12.11.2006 - 11:04 tarihinde.
|
Gönderen: 12.11.2006 - 10:47 |
|
|
|
791 Mesaj -
|
|
|
|
Gönderen: 12.11.2006 - 10:54 |
|
|
|
1543 Mesaj -
|
|
|
Alıntı Orijýnalý Havz-i Kevser
[navy] Ýlim derecelerinden biride bilmiyorum demektir. Bu bir bakýma Kulun bilmemesinden kaynaklanmýyor yerinde ve zamanýnda konuþmasý gerektiðine iþaret ediyordur. |
Es Selamu Aleykum Ve Rahmetullah
Vatandaþ abim ilmin bir derecesinin bilmiyorum demek olduðuna dair Aziz Mahmud Hüdayi k.s. bir kýsa söznü aktarayým Ýnþallah...
Aziz Mahmud Hüdayi hazretleri buyurdu ki: "Ey oðul! Bir mecliste bulunduðun zaman az konuþ. Sana sorulmayan þeye cevap verme. Bir þey sorulursa cevâbýný bilmiyorsan, bilmiyorum de. Bilmediðine, bilmem demek ilmin yarýsýdýr. Eðer cevâbýný biliyorsan, kýsa cevap ver. Sözü uzatma. Mecliste bulunanlara imtihân için bir þey sorma. Onlarla münâzara ve münâkaþa etme. Kendini beðenerek en baþa, yukarýya oturma. Edebe çok riâyet eyle. Edepsizlik her zaman ve her yerde yasak ve sevimsizdir. Her yerin kendine mahsus bir edebi vardýr. Arkadaþlarýna cömertlik et ve iyi muâmelede bulun. Dünyâ sevgisini gönülden çýkar. Allahü teâlânýn rýzâsýna kavuþmak yolunda senin önüne ve yoluna bir þey engel olursa onu terk eyle. Ey oðul! Dünyâ ve dünyâ nîmeti hayaldir. Gök kubbesi altýnda hiçbir þey ayný hal üzere kalmaz, hep deðiþir. Onun için dünyâ malýna, makâmýna ve dünyâ hayâtýna güvenme. Biz bu dünyâda misâfiriz, yolcuyuz. Sonunda ayrýlýp gideceðiz. Sýkýntýn varsa üzülme. Bir an sonra ne olacaðýmýz belli deðil."
|
Gönderen: 12.11.2006 - 15:15 |
|
|
|
1543 Mesaj -
|
|
|
Es Selamu Aleykum Ve Rahmetullah...
Câfer-i Sâdýk (rahmetullahi aleyh) hazretlerinin, oðlu Mûsâ Kâzým için olan nasîhatý pek meþhûrdur. Oðluna buyurdu ki:
Ey oðlum, kendi rýzkýna râzý ol! Kendi rýzkýna râzý olan, kimseye muhtâc olmaz. Gözü baþkasýnýn malýnda olan, fakir olarak ölür. Allahü teâlânýn taksim ettiði rýzka râzý olmayan, O'nu kazâ ve kaderinde, dilediðini yaratmakta töhmet altýnda tutmuþtur.
Kendi kusurlarýný küçük gören, baþkasýnýnkilerini büyütmüþ olur. Her zaman kendi kusurlarýný büyük gör.
Baþkasýnýn gizli bir þeyini açýða vuranýn, evindeki gizli þeyler herkesçe bilinir.
Kardeþi için kuyu kazan, o kuyuya kendisi düþer. Ahmaklar arasýnda bulunan horlanýr, âlimler arasýnda bulunan hürmet görür.
|
Gönderen: 13.11.2006 - 10:12 |
|
|
|
934 Mesaj -
|
|
|

|
Gönderen: 13.11.2006 - 11:18 |
|
|
|
618 Mesaj -
|
|
|
Alıntı Orijýnalý Havz-i Kevser
Alıntı Orijýnalý Havz-i Kevser
[navy] Ýlim derecelerinden biride bilmiyorum demektir. Bu bir bakýma Kulun bilmemesinden kaynaklanmýyor yerinde ve zamanýnda konuþmasý gerektiðine iþaret ediyordur. |
Es Selamu Aleykum Ve Rahmetullah
Vatandaþ abim ilmin bir derecesinin bilmiyorum demek olduðuna dair Aziz Mahmud Hüdayi k.s. bir kýsa söznü aktarayým Ýnþallah...
Aziz Mahmud Hüdayi hazretleri buyurdu ki: "Ey oðul! Bir mecliste bulunduðun zaman az konuþ. Sana sorulmayan þeye cevap verme. Bir þey sorulursa cevâbýný bilmiyorsan, bilmiyorum de. Bilmediðine, bilmem demek ilmin yarýsýdýr. Eðer cevâbýný biliyorsan, kýsa cevap ver. Sözü uzatma. Mecliste bulunanlara imtihân için bir þey sorma. Onlarla münâzara ve münâkaþa etme. Kendini beðenerek en baþa, yukarýya oturma. Edebe çok riâyet eyle. Edepsizlik her zaman ve her yerde yasak ve sevimsizdir. Her yerin kendine mahsus bir edebi vardýr. Arkadaþlarýna cömertlik et ve iyi muâmelede bulun. Dünyâ sevgisini gönülden çýkar. Allahü teâlânýn rýzâsýna kavuþmak yolunda senin önüne ve yoluna bir þey engel olursa onu terk eyle. Ey oðul! Dünyâ ve dünyâ nîmeti hayaldir. Gök kubbesi altýnda hiçbir þey ayný hal üzere kalmaz, hep deðiþir. Onun için dünyâ malýna, makâmýna ve dünyâ hayâtýna güvenme. Biz bu dünyâda misâfiriz, yolcuyuz. Sonunda ayrýlýp gideceðiz. Sýkýntýn varsa üzülme. Bir an sonra ne olacaðýmýz belli deðil." |
ve aleyküm selam,
Allah (c.c.) senden razi olsun kardesim,
Rabbim ilmini kat be kat artirsin ins.,
Burada vermis oldugun ILMI cihad'in mükafatini,
Havz-i Kevser'i ile versin Havz-i Kevser kardesim.
Benim icin Evliyaullah'in icinde hayatina en cok hayran oldugum sahislardan Aziz Mahmud Hüdayi (k.s.) hazretlerinin bu sözlerini buraya aktarman, beni ayrica memnun etti.
Sayende O mübaregin cevherler ile ölcemeyecegim iki cümlesini daha ögrenmis oldum..., bizim icin gercek nimet ve gida bunlardir.
Ayrica bu vesileyle,
Iman'in Esaslari baslikli yazini okudum,
ve seni tebrik ederimki cok güzel düsünülmüs ve gayet güzel anlatimi olan bir yazi.
Devamli tekrar edilmesi gereken hususlar,
Seriati düzgün olmayanin,
Tarikati ne olaki?
Allah sizin gibi Ilim sahibi, hizmet ehli kardeslerimizi basimizdan ayirmasin,
Rabbim yar ve yardimci olsun.
Acizane takipciniz....
Mesaj 1 kez düzenlendi. En son vatandas72 tarafından, 13.11.2006 - 12:30 tarihinde.
|
Gönderen: 13.11.2006 - 12:29 |
|
|
|
1543 Mesaj -
|
|
|
Es Selamu Aleykum Ve Rahmetullah
HAK TEALA razý olsun güzel abim benim. bu güzel dualarý misliyle dünyalýk versem kazanamazdým. Güzel kardeþlerim güzel abilerim çok güzel sözler ve dualar ediyorsunuz lakin bu güzellik inanýn sizden kaynaklanýyor. Zira biz bir aynayýz ne görürsek onu yansýtýyoruz. Güzel abim Ýnþallah imanla ilgili konulara devam etmeye çalýþýcaz ALLAH c.c. izin verdiði sürece...
|
Gönderen: 13.11.2006 - 12:36 |
|
|
|
1543 Mesaj -
|
|
|
Es Selamu Aleykum Ve Rahmetullah...
ÝLÝM ÜZERÝNE
Bilgi güzeldir. Daha da güzeli, bilginin hayata ve uygulamaya dönüþmesidir. Kuran-ý Kerim de, pek çok yerde
"iman eden ve salih amel iþleyenler için cennetler vardýr" (1)
denilmesi düþündürücüdür. Bu ayetlerde, sadece imanýn yeterli olmadýðýna; iyi amellerin bu imaný süslemesi gerektiðine iþaret vardýr. Ýman, bir iddiadýr, ameller bunun ispatýdýr. Amelsiz iman, meyvesiz aðaç gibidir.
Yahudiler hakkýnda þu Ýlahi tespit, ne kadar anlamlýdýr!
"Kendilerine Tevrat verilip de, sonra ona göre yaþamayanlarýn hali, kitap yüklü merkebin haline benzer." (2)
Kýymetli kitaplarý taþýyan merkep, sýrf bunlarý taþýmakla bir deðer kazanmadýðý gibi, bilgisini amele dönüþtüremeyenler de, bilgi hamallýðýndan kurtulamazlar. Kuran-ý Kerim, bu konuda þu hatýrlatmalarý yapar:
"Kitabý okuduðunuz halde, insanlara iyiliði emreder de, kendi nefsinizi unutur musunuz?" (3)
"Ey iman edenler! Yapmayacaðýnýz þeyi niçin söylüyorsunuz?" (4)
Söylediðini uygulamayanlarýn sözleri, sahte mermiler gibi etkisizdir. Söze tesir kazandýran,uygulamadýr.
Toplumumuzda yaþanan sýkýntýlarýn önemli bir sebebi, bilginin teoriden pratiðe dönüþmemesidir. Geleceðin bilgi toplumunu, bilgisini tatbik edenler kuracaktýr.
Kaynaklar:
1. Mesela, Bakara, 25, 82, 277; Nisa, 57; Hud 23; Kehf, 2...
2. Cuma, 5.
3. Bakara, 44.
4. Saff, 2.
Mesaj 1 kez düzenlendi. En son Havz-i Kevser tarafından, 14.11.2006 - 12:01 tarihinde.
|
Gönderen: 14.11.2006 - 11:59 |
|
|
|
555 Mesaj -
|
|
|
Kamil mürþidlerin iþi, kulun kalbinde hidayeti ortaya çýkarmak deðildir. Mürþid, hak yolunda bir köprü vazifesi görür; insanýn gerçek hidayeti bulmasýna yardýmcý olur. Ruhun yükselmesi, kalbin manevî kirlerden temizlenmesi ve nefsin terbiyesi için usul öðretir, rehber olur, yol gösterir. Bu da tek baþýna olmaz.
[/H3)
Her þey sonuçta Allah Teala'nýn izni ve yardýmýna baðlýdýr. Bu gerçeði Allahu Teala þöyle hatýrlatýr:
"Ey müminler! Þeytanýn adýmlarýna tâbi olmayýn.
Kim þeytanýn peþine düþerse o ona, edebsizliði ve kötülüðü emreder.
Eðer size Allah'ýn lutfu ve rahmeti olmasaydý, hiçbirinizi asla temizlemezdi. Fakat Allah dilediðini (küfür ve isyandan) temizler. Allah herþeyi iþiten ve bilendir." (Nur 24/21.)
Büyük müfessir Ýsmail Hakký Bursevî (k.s) bu konuda þu mühim açýklamayý yapar:
"Kalp ve ruhu temizleme iþi Allahu Teala'ya aittir; çünkü Allahu Teala, fazlý ve rahmetiyle kulunu taatlarýnda ve ona götüren sebeplerde muvaffak kýlar. Fakat insana Allah'ýn muradýna göre bu manevî temizliðin nasýl olacaðýný gösteren bir mürþid gereklidir.
Allahu Teala'ya vasýl olmada bir vesile olan mürþidlerin en büyüðü, Resûlullah (s.a.v) Efendimizdir
ve ondan sonra irþadla görevli arifler gelir.
Þeyhülislâm Abdullah el-Ensârî (rah.) demiþtir ki:
"Hadis ve þeriat ilminde üstadým çoktur. Tarikatta mürþidim ise Þeyh Ebu'l-Hasan el-Harkanî olmuþtur. Eðer kendisini görüp irþad halkasýna katýl-masaydým, hakikati tanýyamazdým."
Demek ki irþad ehli ehlullah, hidayet yolunda rehberdirler. Bir insan-ý kamil bulmak en büyük ganimet ve onun meclisine katýlmak bulunmaz bir nimettir." (Bursevî, Rûhu'l-Beyan, VI, 132.)
Diðer bir ayeti kerimede þöyle buyrulmuþtur: " Rasûlüm) Sen sevdiðini ve istediðini hidayete ulaþtýramazsýn; fakat Allah, dilediðini hidayete ulaþtýrýr.
O, hidayete ulaþacak olanlarý en iyi bilir." (Kasas 28/ 56.)
Hidayet, kalbin bâtýldan hakka yönelmesidir. Kalpte bu yöneliþi yaratmak Allahu Teala'ya aittir.
Ayrýca, hakký göstermeye, hayra sevketmeye de hidayet denilir. Bu manadaki hidayeti peygamberler yapar, yapmýþlardýr da." (Kuþeyrî, Letâifü'l-iþârât, III, 73.)
Peygamberlerden sonra, hidayet yolunda delil olma ve Hakk'a yol gösterme iþini Rabbani alimler yapmaktadýr.
Ancak bu yolda rehberlik öyle kolay bir iþ deðildir. Arifler, irþad iþinde görevli olanlarýn çok hassas davranmalarý gerektiðini belirtirler.
Ýmam Rabbani (k.s), hak yolunda rehberlik yapacak kimseleri þöyle uyarýr:
"Ýnsanlarý irþad iþine giren bir mürþid kendisine gelen Hak talibini ancak, Allahu Teala'ya dua, yalvarýþ ve istihareden sonra irþad halkasýna katmasý gerekir.
Bu iþte nefsin hilesinden, þeytanýn oyunlarýndan ve batýla saplanmaktan Allah'a sýðýnmak icap eder.
Kullarýn irþadýný ancak Allah'ýn izniyle üstlenmek mümkün ve doðrudur. Yoksa insan, kendi aklý ve maharetiyle bu yükü çekemez." (Ýmam Rabbanî, Mektûbât, I, 21. Mek.)
Þu ayet bu duruma iþaret etmektedir:
"Resulüm! Biz bu kitabý sana Rabbinin izniyle insanlarý (küfür ve isyan) karanlýklarýndan (iman ve marifet) nurlarýna, Aziz ve her türlü hamde layýk Rabbinin yoluna çýkarman için indirdik." (Ýbrahim 14/1.)
Mürþid-i kamiller, bütün iþ ve irþadlarýný Allah'ýn (c.c) iradesi, özel izni ve güzel yardýmýyla yaparlar. Bir hikmet gereði ellerinde meydana gelen keþif, keramet ve manevî haller ve irþadlar, hep ilâhî izin ve yardýmla olmaktadýr. Onlarý böyle bir þerefli iþ için seçen Allah (c.c) hem onlara, hem de tabî olanlarýna büyük bir ikramda bulunmuþtur. Allah (c.c) büyük ihsan sahibidir.
"Allah'ýn fazlý ve rahmeti olmasaydý, hiç kimseyi temize çýkarmazdý" (Nur 24/21.) ayeti, bütün manevi temizlik ve terbiyenin Allah'ýn bir lütfü olarak gerçekleþtiðini bildirmektedir.
Cenab-ý Hakk, bu iþ için bazý salih kullarýný peygamber seçmiþ ve onlarý manevi temizlik ile görevlendirmiþtir. Kendi cinsimizden bir insanla bu temizligin yapýlmasý, Kur'an-ý Hakim'de büyük bir lütuf olarak anlatýlmýþtýr. Ayette þöyle buyrulur:
"Muhakkak ki Allah, müminlere büyük lütufta bulundu; çünkü, içlerinden kendilerine Allah'ýn ayetlerini okuyan, onlarý (inkâr ve isyan kirlerinden) temizleyen (tezkiye eden), kendilerine kitap ve hikmeti öðreten bir peygamber gönderdi. Halbuki onlar daha önce apaçýk bir sapýklýk içindeydiler." (ÂI-i Ýmrân3/164.)
Resûlullah (s.a.v) Efendimiz'e verilen bu tezkiye yetkisi ve terbiye görevi O'nun varisleri olan kamil mükemmil mürþidlere de verilmiþtir ve bu ilâhî rahmet onlarla insanlýða sunulmaya devam etmektedir.
Yüce Rabbimiz vücudumuzun ayakta durmasý için bir çok vesile yaratmýþtýr. Her hastalýðýn bir ilacýný halk etmiþtir. Ayný þekilde insanýn en kýymetli merkezi ve asýl manasý olan kalbin gýdasý ve safasý olan þeyleri de önümüze koymuþtur.
Bunun için peygamberleri göndermiþtir.
Peygamberler, Allah'ýn izniyle kalplere ilahi ilim, feyiz, nur, sevgi ve güzel ahlak akýtmakla görevlidirler.
Allahu Teala, Hz. Peygamber (s.a.v) Efendimizden sonra bu manevî gýdalarý insanlýða sunmak, nasibi olanlarý onlarla buluþturmak için alimleri ve arifleri görevlendirmiþtir.
Her türlü hastalýða ayrý bir ilaç yaratan Yüce Allah'a sonsuz hamd olsun.
|
Gönderen: 15.11.2006 - 12:01 |
|
|
|
1543 Mesaj -
|
|
|
Es Selamu Aleykum Ve Rahmetullah...
(YiTiK_SevDaM) kardeþim gene güzel bilgilerle karanlýk gönüllerimizi aydýnlatýyorsun ALLAH c.c. Razý olsun...
Birgün Abdullah bin Mübârek hazretleri, Þam'a gidiyordu. Yolda birisini gördü. Ölmüþ merkebinin baþýna oturmuþ kara kara düþünüyordu. Adamýn bu hâline acýyan, Abdullah bin Mübârek hazretleri, yanýna varýp sordu:
-Bu kadar üzülmenin, aðlamanýn sebebi nedir?
-Ben fakir bir kimseyim. Sadece üçyüz dirhem param vardý. Çoluk-çocuðumun nafakasýný temin etmek için, bir merkebe ihtiyâcým vardý. Elimdeki parayla gidip bu hayvaný aldým. O da gördüðün gibi öldü. Abdullah bin Mübârek hazretleri adamýn hâline üzüldü. Onu sýkýntýdan kurtarmak istedi.
-Sen buna üçyüz dirhem verdin. Ben senden bunu semeri için 500 dirheme satýn almak istiyorum. Bana satar mýsýn?
-Satarým.
Sonra çýkartýp, beþyüz dirhemi o kimseye verdi. Adam sevinerek oradan uzaklaþtý.
Ölen merkebin sâhibi o gece bir rü'yâ gördü.Rü'yâsýnda kýyâmet kopmuþ herkes mahþerdeydi. Baktý ki, bahçelik yeþil bir yerde bir merkep bulunmaktadýr. Yularý ve palaný altýndandýr. Merkebin yanýnda bir melek bulunuyordu. Melek þöyle seslendi:
"Kim bu hayvana binerse, ona müjdeler olsun, çünkü buna binen Cennete gider."
Fakir dikkatlice baktýðýnda, bu merkebin ölen merkebi olduðunu anladý. Hemen meleðin yanýna gelip dedi ki:
-Bu benim ölen merkebimdir. Onu bana ver.
-Evet bu merkep senindi. Fakat, öldüðünde sabretmeyip, aðlayýp sýzladýðýn için, þimdi o baþkasýnýn oldu. Baksana yularýnda ne yazýyor?
Fakir yularýna baktýðýnda, "Abdullah bin Mübârek" ismini gördü. Fakir kimse uykudan uyanýnca, hýçkýra hýçkýra aðlamaya baþladý. Hemen beþyüz dirhemi yanýna alýp, Abdullah bin Mübârek hazretlerini aramaya baþladý. Nihâyet onu buldu. Kendisine dedi ki:
-Ben bu alýþ veriþten vazgeçtim. Beþyüz dirhemini de geri getirdim.
-Akþamki rü'yâ üzerine mi vaz geçiyorsun? Peki ben de
vazgeçtim. Beþyüz dirhemi de sana hediye ettim.
Fakir kimse sevinerek geri döndü.
|
Gönderen: 15.11.2006 - 22:36 |
|
|
|
555 Mesaj -
|
|
|
Ve Aleyküm selam ve Rahmetullahi..
Havz-i Kevser abim Kýymetli dostum Karanlýk gönlüme Ateþ-i AÞký sen yaktýn bu aydýnlýk senin kalbinde yansýyan küçük bir ýþýltý
Cenab-ý Hakk'a þükürler olsun senin gibi eþsiz bir dostla yaþýyorum Rabbim Hakkýyla hizmet eden ve rýzasýný eyledigi kullarýndan eylesin
Bilgi güzeldir. Daha da güzeli, bilginin hayata ve uygulamaya dönüþmesidir. Kuran-ý Kerim de, pek çok yerde
"iman eden ve salih amel iþleyenler için cennetler vardýr" (1)
denilmesi düþündürücüdür. Bu ayetlerde, sadece imanýn yeterli olmadýðýna; iyi amellerin bu imaný süslemesi gerektiðine iþaret vardýr. Ýman, bir iddiadýr, ameller bunun ispatýdýr. Amelsiz iman, meyvesiz aðaç gibidir
Es selamü aleyküm ve Rahmetullahi..
|
Gönderen: 15.11.2006 - 22:58 |
|
|
|
1543 Mesaj -
|
|
|
Es Selamu Aleykum Ve Rahmetullah...
Yitik Sevdam kardeþim insanýn kalbinde vardýr bu hikmet. Güzeli kabul eden zaten güzeldir lakin bunun farkýnda deðildir. Biz belki sadece ALLAH-U TEALA nýn izni ve vesilesi ile bunun farkýna varmaný saðladýk...
Nefsi eðitmede sert, zorlayýcý tetbirler al, ona her istediðini yaptýrma .
Nefis hile ve aldatmadan yanadýr.Bunun için de o, gerçeði ikna yoluyla deðil de þiddet yoluyla anlar.
MEVLANA K.S. 
Ümitsizlik köyüne gitme ümitler var
Karanlýða doðru yürüme güneþler var
MEVLANA K.S. 
ALLAH-U TEALA dan gelen belâlara sabýrlý, hattâ þükredici olmak lâzýmdýr. Zîrâ, Allahü teâlânýn birbirinden acý belâlarý çoktur."
UBEYDULLAH AHRAR TAÞKENDÝ 
Mesaj 1 kez düzenlendi. En son Havz-i Kevser tarafından, 16.11.2006 - 19:09 tarihinde.
|
Gönderen: 16.11.2006 - 19:07 |
|
|
|
934 Mesaj -
|
|
|
Alıntı Orijýnalý Havz-i Kevser
Es Selamu Aleykum Ve Rahmetullah...
(YiTiK_SevDaM) kardeþim gene güzel bilgilerle karanlýk gönüllerimizi aydýnlatýyorsun ALLAH c.c. Razý olsun...
Birgün Abdullah bin Mübârek hazretleri, Þam'a gidiyordu. Yolda birisini gördü. Ölmüþ merkebinin baþýna oturmuþ kara kara düþünüyordu. Adamýn bu hâline acýyan, Abdullah bin Mübârek hazretleri, yanýna varýp sordu:
-Bu kadar üzülmenin, aðlamanýn sebebi nedir?
-Ben fakir bir kimseyim. Sadece üçyüz dirhem param vardý. Çoluk-çocuðumun nafakasýný temin etmek için, bir merkebe ihtiyâcým vardý. Elimdeki parayla gidip bu hayvaný aldým. O da gördüðün gibi öldü. Abdullah bin Mübârek hazretleri adamýn hâline üzüldü. Onu sýkýntýdan kurtarmak istedi.
-Sen buna üçyüz dirhem verdin. Ben senden bunu semeri için 500 dirheme satýn almak istiyorum. Bana satar mýsýn?
-Satarým.
Sonra çýkartýp, beþyüz dirhemi o kimseye verdi. Adam sevinerek oradan uzaklaþtý.
Ölen merkebin sâhibi o gece bir rü'yâ gördü.Rü'yâsýnda kýyâmet kopmuþ herkes mahþerdeydi. Baktý ki, bahçelik yeþil bir yerde bir merkep bulunmaktadýr. Yularý ve palaný altýndandýr. Merkebin yanýnda bir melek bulunuyordu. Melek þöyle seslendi:
"Kim bu hayvana binerse, ona müjdeler olsun, çünkü buna binen Cennete gider."
Fakir dikkatlice baktýðýnda, bu merkebin ölen merkebi olduðunu anladý. Hemen meleðin yanýna gelip dedi ki:
-Bu benim ölen merkebimdir. Onu bana ver.
-Evet bu merkep senindi. Fakat, öldüðünde sabretmeyip, aðlayýp sýzladýðýn için, þimdi o baþkasýnýn oldu. Baksana yularýnda ne yazýyor?
Fakir yularýna baktýðýnda, "Abdullah bin Mübârek" ismini gördü. Fakir kimse uykudan uyanýnca, hýçkýra hýçkýra aðlamaya baþladý. Hemen beþyüz dirhemi yanýna alýp, Abdullah bin Mübârek hazretlerini aramaya baþladý. Nihâyet onu buldu. Kendisine dedi ki:
-Ben bu alýþ veriþten vazgeçtim. Beþyüz dirhemini de geri getirdim.
-Akþamki rü'yâ üzerine mi vaz geçiyorsun? Peki ben de
vazgeçtim. Beþyüz dirhemi de sana hediye ettim.
Fakir kimse sevinerek geri döndü. |
ALLAH RAZI OLSUN ÇOK GÜZEL BÝR KISSA GENELLÝKLE KISSA VEYA HÝKAYE OKUDUÐUM ZAMAN KENDÝ KENDÝME HEP OKUDUM BUNU DÝYORUM AMA SÝZÝN KISSALARI GENELLÝKLE ÝLK OKUYORUM YANÝ FARKLI VE GÜZEL.
|
Gönderen: 16.11.2006 - 20:54 |
|
|
|
1543 Mesaj -
|
|
|
Es Selamu Aleykum Ve Rahmetullah...
ALLAH c.c. sizden de razý olsun dilaratuba kardeþim sizde çok güzel menkýbeler aktarýyorsunuz...
Îmân nimetinin þükrünü ifa etmek için, hubb-u fillah ile þerefleneceðiz. Birbirimizin kalbini kýrmaktan titreyeceðiz. Zaten müminin kalbini kýrmak haramdýr.
Müslimânýn kalbinde bir îmân nûru vardýr ki, her þeyden ve bütün nûrlardan daha parlakdýr. Müslimânlar bir araya gelince birbirlerinden istifade ederler. Kalblerindeki bu nûr birbirlerine geçer.
Bir insanýn ayaklarý ne kadar yere basarsa, o kadar rahat eder; ne kadar havada uçarsa, o kadar ceza çeker.
Sevap kazanmak çok mühim... Kazanýlan sevaplarý kaybetmemek ondan daha mühim..
Ýhlassýz amel kalp para gibidir.
Mesaj 1 kez düzenlendi. En son Havz-i Kevser tarafından, 18.11.2006 - 15:27 tarihinde.
|
Gönderen: 18.11.2006 - 15:25 |
|
|
|
1543 Mesaj -
|
|
|
Es Selamu Aleykum Ve Rahmetullah...
Þu dört þey güzel huydur;
Cömertlik, Cana yakýnlýk, Samimiyet ve Þefkat...
Cüneyd-i Baðdadi K.s.
Ayný dili konuþanlar deðil, ayný duyguyu paylaþanlar anlaþýr
Ýyi dostu olanýn aynaya ihtiyacý yoktur
Dýþ benzerliði iç benzerliði demek deðil. Nasýl ki þekeri ekmek þekline de soksan tadý ekmek deðil yine þekerdir. Yediðin þeyin þeker mi ekmek olduðunu bilmek için tatmak lazým. Gözün tatmadan yana nasibi yok çünkü. O halde kalýbý þekere benzeyen her adamý da þeker sanma. Bu dünya elbisesiz adamlar ve adamsýz elbiselerle doludur.
Görmek ve körlük de çeþit çeþittir. Vah yazýk o göze ki zerreyi görür de güneþi görmez. Uzaktakini tanýr da yakýndakini bilmez. Önemsizin farkýndadýr, önemli olandan gafil. Mahluk da halýka göre zerreden bile kemdir. Yaratýlmýþý görüp yaratanýndan gafil olmak! Ýþte gerçek körlük budur.
MEVLANA K.s.
|
Gönderen: 19.11.2006 - 19:11 |
|
|
|
934 Mesaj -
|
|
|
Ve aleyküm selam bazen unutuyorum
Ne kadar da doðru ama insanlarýmýz biz de buna dahil dýþ görünüþe çok aldanýyoruz iç güzelliðe de en azýndan dýþ güzellik kadar önem vermeliyiz.
Bence bu hikayalar size özgü devamý gelmek dileðiyle.
|
Gönderen: 19.11.2006 - 19:31 |
|
|
|
1543 Mesaj -
|
|
|
Es Selamu Aleykum Ve Rahmetullah...
Dilaratuba kardeþim iç güzellik ruh güzelliðidir dýþ güzellik nefs güzelliðidir. Hangisine bakmalýyýz ALLAH c.c. razý olsun senden de. Bu menkýbeler sözler nasihatler herkese özgü güzel kardeþim benim Kim bu nasihatý dinler ve uygularsa zaten güzelleþiyor biz sahiplenmekden haya ederiz. Zaten ÝnþALLAH gözümüz arkada kalmayacak olmasak dahi devam ettirecek sen dahil çok güzel pýrýl pýrýl kardeþlerimiz var. Elhamdülillah...
|
Gönderen: 19.11.2006 - 19:37 |
|
|
|
1543 Mesaj -
|
|
|
Es Selamu Aleykum Ve Rahmetullah...
Haydi!Þu benlikten kurtul,herkesle anlaþ,herkesle hoþ geçin.
Sen kendine kaldikça,habbeþin,zerresin fakat
Herkesle birleþtin,kaynaþtin mi
Bir ummansýn,bir madensin...
Bütün insanlarda ayni ruh vardýr ama
Hepsinde de ayni yað bulunmamaktadýr.
Dünyada çeþitli diller,çeþitli lugatler var fakat
Hepsinin de anlami birdir.
Çeþitli kaplara konan sular,kapla birleþirler,
Bir su halinde akarlar....
Tevhidin ne demek oldugunu anlar da,
Birlige erersen,gönülden sözü,manasýz düþünceleri atarsan,
Can,mana gözü açýk olanlara haber gönderir,onlara gerçekleri söyler...
Hz.Mevlana k.s.
|
Gönderen: 20.11.2006 - 10:52 |
|
|
|
934 Mesaj -
|
|
|
Bu arada bu hikayeler size özgü derken bizlerin gönderdiði hikayelere benzemiyor.
|
Gönderen: 20.11.2006 - 10:55 |
|
|
|
1543 Mesaj -
|
|
|
Es Selamu Aleykum Ve Rahmetullah...
ALLAH c.c. senden de tüm kardeþlerimizden de razý olsun dilaratuba kardeþim...
"Bu arada bu hikayeler size özgü derken bizlerin gönderdiði hikayelere benzemiyor."

|
Gönderen: 20.11.2006 - 11:01 |
|
|
|
1543 Mesaj -
|
|
|
Es Selamu Aleykum Ve Rahmetullah...
Abdülehad Serhendî hazretleri (rahmetullahi aleyh) buyurdu ki; 
Azîzim! Evvelkiler çok amel etselerdi, az kabûl ederlerdi. Þimdikiler az bir þey yapsalar, çok kabûl ediyorlar. Bir gümüþ verseler, bir altýn verdik diyorlar. Çünkü þimdi bid'atler çoðaldý, nefsin arzularý her yerde mevcut, zulmet dalgalarý ise, birbiri ardýnca gelmektedir. Heybetinden öncekilerin ve sonrakilerin titrediði, cinlerin, insanlarýn ve hayvanlarýn dehþetinden þaþýrdýðý büyük korku geldi. Haþir ve neþir günü çok yaklaþtý. Bir bölük Cennet'e, bir bölük Cehennem'e gitsin denecek gün geldi çattý. Ýþte bunlarý düþünüp uyanmalý, hakîkatleri gören gözleri açmalýdýr. Akýllý gençlere, düþünen yaþlýlara yazýklar olsun ki, gaflet pamuðunu kulaklarýndan çýkarmýyorlar ve gurur perdesini basîret gözlerinden uzaklaþtýrmýyorlar.
Azîzim! Gençlik en büyük nîmettir. Elden geldiði kadar en iyi vakitleri, en iyi iþlere sarf etmelidir. Kýymetli cevherleri, çocuklar gibi oyuncaklarla deðiþmemelidir. Ýstîdâd topraðýnýz temiz ve yüksektir. Sakýn onu boþ koymayýn. Yâhut bozuk tohum ekmeyin.
|
Gönderen: 21.11.2006 - 09:44 |
|
|
|
934 Mesaj -
|
|
|
EVET ÇOK DOÐRU DA ÞÝMDÝ BÝZ GENÇLER OLARAK RAVDA DA BULUNMAK YANÝ YARARLI KONULAR GÖNDERMEK,OKUMAK ACABA BU DA ÝYUÝ BÝR ÞEY MÝ YANÝ SEVAP OLUR MU BEN BAZEN ÝNTERNETTE ÇOK KALIYORUM ZAMANIM BOÞA GÝDÝYOR DÝYE ÜZÜLÜYORUM.BU ARADA KONU ÝÇÝN ALLAH RAZI OLSUN.
|
Gönderen: 21.11.2006 - 10:55 |
|
|
|
895 Mesaj -
|
|
|
Va aleykum selam ve Rahmetullahi ve Berekatuhu
Havzi kevser abim Allah razi olsun.
Uzun zamandir okumam gerektigini hissettigim bu konuyu nefsime karsi gelip nihayet okumayi nasib etti Rabbim.
Gercekten okudukca neden daha once okumadim diye pismanligim artti.
Rabbime sonsuz sukurler olsun ki okumak nasib oldu.
Rabbim okuyup da beynimize kalbimize isleyip ve uygulamayi nasib etsin.
Rabbim sizin gibi mubarek insanlari arttirsin yoklugunuzu gostermesin.
Rabbim bizlere O'na yaklastiran yollari nasib etsin saptiracak yollardanda korusun.
Birde bilmedigim bir sey var (k.s) ne demek? Cahilligimi bagisla
Aydinlatirsan sevinirim.Allah razi olsun tekrardan.
Rabbim yar ve yardimciniz olsun.
Iki cihan guzelligi versin, Rabbimin Cemalini seyir edenlerden Efendimize (sav) komsu eylesin;
Selam ve dua ile...

Mesaj 1 kez düzenlendi. En son akarsu tarafından, 21.11.2006 - 12:39 tarihinde.
|
Gönderen: 21.11.2006 - 12:37 |
|
|
|
1543 Mesaj -
|
|
|
Es Selamu Aleykum Ve Rahmetullah...
Dilaratuba kardeþim Akarsu kardeþ ALLAH c.c. sizden de tüm kardeþlerimizden de Razý olsun ÝnþALLAH...
Dilaratuba kardeþim; Din-i Ýslam da küçük hizmet büyük hizmet yoktur. Yeter ki Din-i Ýslama hizmet etmek niyetinde olalým. Bizimde gayemiz þu Ahir zamanda Ýmanýmýza gelen türlü saldýralara karþý kardeþlerimizi bilinçlendirmek ve uyarmaktýr. Bunu yapmanýn en hýzlý yolu da günümüzde Ýnternet'dir. Siz çok doðru bilgiler ekliyorsunuz ve bu bilgileri belki de milyonlarca insan internet vasýtasý ile faydalanýyor. Düþünürsek içlerinden verdiðiniz doðru bilgiyi alýp faydalananlarý, aslýnda yapýlan ne kadar büyük bir hizmet deðil mi?
Okumak kýsmýna gelirsek biz Öðrendik ki ALLAH c.c. sevdiði bir kulunun yanýnda olmak gerek eðer öyle birini bulamamýþsanýz onun kitaplarýný okumak lazým. Sizde öyle yapýyorsunuz buda çok güzel bir davranýþ zira siz belki farkýnda deðilsiniz ama ufkunuz açýlýyor ve Ýlimleniyorsunuz.
ALLAH c.c. gayretinizi ve hizmetlerinizi daim kýlar ÝnþALLAH...
Akarsu kardeþim; ALLAH-U TEALA senden de razý olsun. Ne mutlu size ki nefsinize galip olduðunuz hayýrlý bir iþ yapmýþsýnýz. Zira nefs ne öðüt almak ister nede baðlý olduðunun bedenin ilimlenmesini. Zira ilim hakikat demektir. Hakikatý öðrenen ceset aslýnda kendisinin bir hayal ve baðlý olduðu ruhun gerçek olduðunu anlar. Bu dünyada nefsimizde hayalden ibaret. Vedahi nefsde bizi bu hayal dünyasýnda hayali eðlencelere sokarak hakikati bilmemizi istemiyor.
Güzel kardeþim Düsturumuz Ýman olmalý imanýmýzý kuvvetlendirmeliyiz. ALLAH c.c. razý olsun güzel kardeþim lakin biz mübarek bir insan deðiliz biz aslýmýz gereði ALLAH c.c. ýn aciz bir kuluyuz.
(K.S.) "Kuddise Sirruh" demektir. Evliya Zatlar için kullanýlýr bir Dua dýr güzel kardeþim. Manasý da; O Zatýn onun sýrrý (içi) temiz ve mübârek olsun demektir.
ÝnþALLAH yardýmcý olabilmiþizdir ayrýca Estaðfirullah cahalet ne demek cahil varsa oda biziz güzel kardeþim...
Mesaj 1 kez düzenlendi. En son Havz-i Kevser tarafından, 21.11.2006 - 19:08 tarihinde.
|
Gönderen: 21.11.2006 - 17:01 |
|
|
|
1543 Mesaj -
|
|
|
Es Selamu Aleykum Ve Rahmetullah...
Bayezîd-i Bistami k.s. bir gün camide fýkýh okutan bir alimin ders halkasýna katýldý. O sýrada biri geldi ve fakihe bir "feraiz" meselesi sordu: "Biri öldü, geride þu þu mallarý ve þu þu akrabalarý kaldý. Bunun mirasýný nasýl taksim ederiz." Fakih, sorulan soruya cevap vermeye çalýþýrken Bayezîd, þöyle baðýrdý:
-Ey üstad! Öldüðünde Allah'tan baþka kimsesi kalmayan kimse hakkýnda ne buyurursun?
Orada bulunanlar birbirlerine hayret ve donuk nazarlarla bakarlarken Beyazîd, konuþmasýný þöyle sürdürdü:
"Ýnsanýn gerçekten sahip olduðu hiçbir þeyi yoktur. Öldüðünde sadece Mevla'sý kalýr. Týpký önceden olduðu gibi. Çünkü insan dünyaya gelmeden önce de yalnýzdý. Bu alemde de yalnýzdýr, ama çoðu zaman yalnýzlýðýnýn farkýnda olmaz. Kabre konulduðunda yalnýzlýðýný anlar"
Fakih onun bu ince anlamlý sözleri karþýsýnda ona sordu:
- Sen bu ilmi kimden, nerede ve nasýl aldýn? Bayezîd þu karþýlýðý verdi:
- Bu ilim bana Hak vergisidir (vehbidir). Çünkü Allah Resûlü (s.a.) buyurur: "Bir kimse bildiðiyle amel ederse Allah O'na bilmediklerini öðretir."
|
Gönderen: 22.11.2006 - 22:44 |
|
|
|
1543 Mesaj -
|
|
|
Es Selamu Aleykum Ve Rahmetullah...
Bayezýd-i Bestami Hazretleri çocukken birgün cami avlusunda oynuyordu. Oradan geçmekte olan Þakik-i Belhi kendisini görüp;
-"Bu çocuk büyüyünce zamanýn en büyük velisi olacak." buyurdu.
Yine bir gün hadis alimlerinden bir zat onu görünce çok hoþuna gitti. Zeka ve anlayýþýný ölçmek için sordu:
-"Güzel çocuk, namaz kýlmasýný güzelce biliyor musun?" Bayezýd-i Bestami de ona;
-"Evet. Allah dilerse becerebiliyorum." cevabýný verince;
-"Nasýl?" diye sordu. Bayezýd-i Bestami de;
-"Buyur ya Rabbi! diyerek emrini yerine getirmek üzere tekbir alýyor, Kuran-ý Kerim'i tane tane okuyor, tazim ile rükuya varýyor, tevazu ile secde ediyor, vedalaþarak selam veriyorum." deyince, o zat hayran kaldý:
-"Ey sevgili ve zeki çocuk! Sende bu fazilet ve derin anlayýþ varken, insanlarýn gelip baþýný okþamalarýna niçin izin veriyorsun?" diye sordu. Bayezýd-i Bestami de;
-"Onlar beni deðil, Allahü Tealanýn beni süslediði o güzelliði meshediyodar. Bana ait olmayan bir þeyi dokunmalarýna nasýl mani olabilirim?" cevabýný verdi.
|
Gönderen: 22.11.2006 - 23:42 |
|
|
|
895 Mesaj -
|
|
|
Allah razi olsun abi
Selam ve dua ile...

|
Gönderen: 23.11.2006 - 09:52 |
|
|
|
1543 Mesaj -
|
|
|
Es Selamu Aleykum Ve Rahmetullah...
Akarsu kardeþim ALLAH c.c. sizden de Razý olsun ÝnþALLAH 
Seyfeddîn-i Fârûkî hazretleri (kuddise sirruh) buyurdular ki:
Bekara sûresi 201. âyet-i kerîmesinde meâlen; (Kimi de; "Ey Rabbimiz! Bize dünyâda da iyi hâl ver, âhirette de iyi hâl ver ve bizi o ateþ [Cehennem] azâbýndan koru" der.) buyuruldu.
Ýmâm-ý Fahreddîn-i Râzî bu âyet-i kerîmenin tefsîrinde buyurdu ki:
"Allahü teâlâya duâ edenler iki kýsýmdýr: Birinci kýsým, sâdece dünyâlýk elde etmek için duâ ederler. Ýkinci kýsým hem dünyâ, hem de âhiret için duâ ederler. Üçüncü bir kýsým daha vardýr ki, onlar sâdece âhiret için duâ ederler. Sâdece âhiret için duâ etmenin doðru olup olmadýðý husûsunda âlimler ihtilâf ettiler. Âlimlerin ekserîsi, sýrf böyle duâ etmenin doðru olmayacaðýný söylediler. Çünkü insan muhtâç ve zayýf bir varlýktýr. Ne dünyânýn elem ve acýlarýna, ne de âhiretin sýkýntý ve meþakkatlarýna güçleri yetmez. En uygun olaný dünyâ ve âhiretteki kötülüklerden Allahü teâlâya sýðýnmak, her iki âlemde de iyi hâl üzere bulunmayý O'ndan istemektir."
|
Gönderen: 23.11.2006 - 22:40 |
|
|
|
1543 Mesaj -
|
|
|
Es Selamu Aleykum Ve Rahmetullah...
Insanin yegane gorevi,omrun her aninda olume hazir olmak,onu ferah ve neseli bir sekilde karsilamaya calismak olmalidir....
(S.Muhammed Konyevi K.S.)
Manevi huzura ermek ve bu yolda ilerlemek için dört þey lazýmdýr.
Az yemek az uyumak halka az karýþmak ve ALLAH-U TEALA yý çok zikretmek..
Akþemseddin Hz.leri
Habib-i Acemi (RA) Hz.leri çok ibadet eder, devamlý tefekkürde, fikirde, þükürde ve zikirde idi. Bazan bu halde iken kendinden geçerdi. Yanýndakiler uyuyor zannederlerdi. Komþularýndan Ýsmail bin Zekeriyya diyor ki: Ben akþam olduðu zaman Habibin aðlamasýný sabah uyandýðýmda da aðlamasýný duyardým. Evine sordum bir sýkýntýsý mý var diye. O hep ölümü düþünür. Sabah olunca akþama ulaþamam der, akþam olunca da sabaha ulaþamam der. Onun için aðlar dediler.
Mesaj 1 kez düzenlendi. En son Havz-i Kevser tarafından, 24.11.2006 - 20:28 tarihinde.
|
Gönderen: 24.11.2006 - 20:27 |
|
|
|
1543 Mesaj -
|
|
|
Es Selamu Aleykum Ve Rahmetullah...
Sa'düddîn-i Kaþgârî hazretleri buyurdu ki:
"Ey talebelerim! Biliniz ki, Allahü teâlâ bu kadar azamet ve büyüklüðü ile bizlere gâyet yakýndýr. Bu sözü anlayamazsanýz da, böylece îtikâd edip inanmalýsýnýz. Size lâzým olan odur ki, tenhâda ve açýkta edebi gözetiniz. Evinizde tek baþýnýza olduðunuz zaman dahî, ayaðýnýzý uzatmayýnýz. Her ân Allahü teâlânýn sizi gördüðünü biliniz ve ona göre hareketlerinizi düzenleyiniz. Kendinizi, zâhir ve bâtýn edebi ile süsleyiniz. Görünüþteki zâhir edeb; Allahü teâlânýn emirlerini yapmak, yasaklarýndan kaçýnmak, dâimâ abdestli bulunmak, istigfâr eylemek, az söylemek, her iþin inceliðini titizlikle yapmak, Ýslâm âlimlerinin eserlerini okumak gibi hususlardýr. Bâtýn edebi ise; yabancýlarla düþüp kalkmamak, dünyâya baðlanmamak, Allahü teâlâyý unutturacak her türlü iþten uzaklaþmaktýr.
|
Gönderen: 25.11.2006 - 22:43 |
|
|
|
934 Mesaj -
|
|
|
SON ÜÇ EKLEMENÝZ ÇOK FAYDALI HEPÝMÝZÝN YAPMASI GEREKEN ÞEYLER ÝNÞAALLAH YAPANLARDAN OLURUZ ALLAH RAZI OLSUN.
|
Gönderen: 26.11.2006 - 10:28 |
|
|
|
1543 Mesaj -
|
|
|
Es Selamu Aleykum Ve Rahmetullah...
ALLAH c.c. Sizden de Razý olsun ÝnþALLAH Dilaratuba kardeþim. Zikrettiðiniz gibi ÝnþALLAH yapanlardan oluruz.
Maruf-i Kerhi (RA) Tasavvufun tarifi
Maruf hazretlerine bir gün geldi bir kimse.
Dedi: (Bir sualim var, benim hazretinize.
Allah'ýn sevgisine, nasýl olur kavuþmak?
Siz izah edersiniz en güzel bunu ancak.)
Hiç bir þey buyurmayýp o sual sahibine,
Götürdü padiþahýn kapýsýnýn önüne.
Gördüler ki, kapýda durur sadýk birisi.
Sakattý hem de onun ayaðýnýn ikisi.
O kapýda, yýlmadan, yýllarca duruyordu.
Oradan baþka yere asla ayrýlmýyordu.
Zira yoktu gidecek bir kapý ona göre.
O, bütün varlýðýyle baðlanmýþtý o yere.
Buyurdu ki: (Ey kiþi, iþte böyle olursan,
Allah'ýn sevgisine kavuþursun o zaman.)
Yine o, tasavvufun yaptý þu tarifini:
(Allah'tan baþkasýndan kesmektir ümidini.
Sýrf Allah'a sýðýnýr, güvenirse bir insan,
Onun yardýmý ile, her iþi olur asan.)
Biri dahi gelerek, sordu Maruf Kerhi'ye:
(Kalpten dünya sevgisi, ne yolla çýkar?) diye.
Buyurdu ki: (Kalbinde, bu dünyaya muhabbet,
Olmayan kimselerle, oturup eyle sohbet.
Öyle fayda olur ki onlarýn sohbetinden,
Kolayca kurtulursun, dünya muhabbetinden.)
Biri dahi sordu ki: (Nasýl olsun ki halim,
Taþ gibi katý iken, yumuþasýn þu kalbim?)
Buyurdu ki: (Ölümü hiç çýkarma yadýndan.
Zira odur insaný gafletten uyandýran.)
Diclenin kenarýnda, bir gün oturuyordu.
O sýrada ilerde, bir kayýk peyda oldu.
Ýçinde bir kaç kiþi, gelmiþler bir araya,
Ýçki içip, taþkýnca yaparlardý yaygara.
Yanýnda talebeler, üzüldüler bir hayli.
Dediler: (Ne iðrençtir þu kimselerin hali.
Beddua ediniz de, boðulsunlar þu suda.
Onlarýn zararýndan, kurtulsun baþkasý da.)
Maruf-i Kerhi ise, onlara (Peki) deyip,
Þöyle dua eyledi çok merhamet eyleyip:
(Nasýl neþelilerse þu kullar ya ilahi!
Bozma neþelerini öldükten sonra dahi.)
Böyle dua edince, þaþýrdý talebeler.
Hikmeti vardýr deyip, sonunu beklediler.
Kayýktaki insanlar, Maruf hazretlerini,
Ta uzaktan görünce, kestiler seslerini.
Döktüler þaraplarý, hem kýrdýlar sazlarý.
Titremeye baþladý hepsinin azalarý.
Kýyýya yanaþýnca, huzuruna geldiler.
Ellerini öperek, çok özür dilediler.
Dediler: (Tövbe ettik yaptýðýmýz günaha.
Dua edin, bu iþi yapmayalým bir daha.)
|
Gönderen: 26.11.2006 - 17:00 |
|
|
|
1543 Mesaj -
|
|
|
Es Selamu Aleykum Ve Rahmetullah...
Kim mü-min bir kardeþinin ayýbýný örterse, ALLAH-U TEALA Hz.leri onun bu iþinden dolayý bir melek yaratýr. Onun elinden tutar ve o melekle birlikde Cennete girer.
Maruf Kerh-i r.a.
|
Gönderen: 26.11.2006 - 17:09 |
|
|
|
1543 Mesaj -
|
|
|
Es Selamu Aleykum Ve Rahmetullah...
HAY , HAY! :Nimetullah Hoca (Allah razý olsun) Japonlar'a Evet kelimesinin Japoncasý'nýn ''Hay'' olduðunu,selamlarýnýn da birbirine rükü etme þeklinde olduðunu hatýrlatarak ''Ya hu siz Hay,Hay'' diyerek Rabbinizi zikrediyorsunuz geriye bir þahadetle secde kalýyor.dedi,Biz onu da tamamlarýz þeklinde ekledi.Bir çok Japon bu þekilde Müslüman oldu.
KABRÝSTAN :Hz.Ali (ra)mezarlýða neden sýk sýk gittiðini soranlara þu cevabý vermiþ:Ýki sebebi var.Anlattýklarýma itiraz etmiyor ve arkamdan gýybetimi yapmýyorlar.
TAKVA :Ebu Hureyre(ra)takvanýn ne olduðunu soranlara 'Siz hiç dikenli yoldan geçtiniz mi?'dedi.Onlarda evet geçtik dediler.Bunun üzerine o halede oradan geçerken ne yaptýnýz diye sordu.Onlar 'Dikenlerden sakýndýk dediler.
Ýþte Takva da günah ve hatalardan sakýnmaktýr.cevabýný verdi.
ÝKÝSÝNÝ DE AFEYLE :Sahabilerden biri Hz Ebu Bekirin (ra)yanýna gelip ona Çok günahkarým ,benim için dua edermisin demiþ.Hz Ebu Bekir (ra)þu þekilde dua etmiþ:Ya Rabbi, bir günahkar bir diðerinden dua istiyor,ikisinide affeyle.
HAKÝKÝ SULTAN :Sultan 2.Mustafanýn hocasý meþhur hattat hafýz Osman'dýr.Sultan Hattat Osman 'la birlikte hat çalýþýrken hocasýna çok hürmet edermiþ.Birgün yine hürmetle hocasýnýn hokkasýný tutarken yapýlan hattýn güzelliði karþýsýnda içinde bir heyecan ve sevinç hissetmiþ .Artýk bir hafýz Osman yetiþmez!demiþ.Büyük hattat hafýz Osman þöyle karþýlýk vermiþ:Efendimiz gibi hocasýnýn hokkasýný tutan padiþahlar oldukça çok Hafýz Osmanlar yetiþir.
|
Gönderen: 27.11.2006 - 12:33 |
|
|
|
555 Mesaj -
|
|
|
Es Selamun Aleyküm Ve Rahmetullah...
Dinimizde, nasîhatin önemi büyüktür.
Dinimizde, nasîhatin önemi büyüktür. Hadîs-i þerîfte (Din nasîhattir.) buyurulmuþtur. Allahü teâlâ hadîs-i kudsîde buyuruyor ki:
(Ölümün geleceðini bildiði hâlde sevinen, hesâba çekileceðini bildiði hâlde mal biriktirme hýrsý ile yanýp tutuþan, yalnýz baþýna mezara gireceðini bildiði hâlde gülüp oynýyan, dünyanýn yok olacaðýný bildiði hâlde dünyaya sýmsýký sarýlan, âhýreti bildiði hâlde, dünya ile huzûr bulmaya çalýþan kimselere þaþýlýr.)
(Dili ilim saçýp gönlü ilimden uzak olan, dýþýný yýkadýðý hâlde gönlünü temizlemiyen, baþkalarýnýn kusûrlarýný araþtýrýp kendi kusûrlarýný görmiyen, âhýrette hesâba çekileceðini bildiði hâlde gülüp eðlenenlere þaþýlýr.)
(Ýlim, amel ve ihlâsýnda her gün biraz daha ileri gitmiyen zarardadýr. Böyle kimsenin ölmesi yaþamasýndan hayýrlýdýr. Bildiði ile amel edene bilmediðini öðretirim.)
(Ey insanoðlu, sizi namaz ile denedim, tembelsiniz. Dert ile denedim þikâyetçi olarak gördüm. Eðer keremim eriþmezse rahmete kavuþamazsýnýz. Kanâat edin rahmet bulun! Hasedi terk edin, huzûra kavuþun! Gýybeti terk edin Allah sevgisi gâlip olsun!)
(Ey insanoðlu, sanki ebedî kalacakmýþ gibi dünyalýk yýðmaya çalýþýyorsun. Her gün ömrün eksiliyor, farkýnda deðilsin. Aza kanâat edip hamdetmiyorsun. Çok istiyorsun, ne kadar çok versem yine doymuyorsun. Benden sana her gün yeni rýzýklar gelirken, senden bana çirkin ameller geliyor. Ne tuhaftýr ki, verdiðim rýzký yerken bana isyân ediyorsun.)
(Tevbeyi unutup uzun amellere kapýlmayýn! Baþkasýný hayra teþvik edip kendinizi unutmayýn! Herkesten vefâ beklerken vefâsýz olmayýn!)
(Gerçek mümin, Allaha ve Resûlüne inandýktan sonra, kötülük edene iyilik eden, gelmiyene giden, kendisine hakaret edene, ikrâm ve hürmet eden kimsedir.)
(Bana verdiðiniz sözde durun ki, ben de vadimi yerine getireyim. Cennete ancak sâlih amellerle gidilir. Cennet sabredenlerin yeridir. Âlimlerin sohbetine gitmekle rahmetimi isteyin! Çünkü benin rahmetim, bir ân âlimlerden ayrýlmaz. Yoksullara merhamet etmekle benim rýzâmý isteyin! Yoksula karþý büyüklenenler, kýyâmet günü karýncalar gibi ayak altlarýnda kalýr. Yoksula iyilikte bulunaný dünya ve âhýrette yükseltirim. Bir yoksulun bir kusûrunu açýða vuranýn yetmiþ kusûrunu açýklarým. Yoksulu hor gören, onun kalbini kýran, benimle savaþmýþ gibidir.)
(Nice zenginler vardýr ki, servetleri onlarý azdýrýr. Nice sýhhatli insanlar vardýr ki, onlarý saðlýklarý azýtýr. Nice âlimler vardýr ki, onlarý ilimleri azdýrýr, nice câhiller vardýr ki, cehâletleri onlarý ifsâd eder. Beli bükülmüþ ihtiyârlar, benden korkan gençler ve memedeki yavrular olmasa, bir damla yaðmur yaðdýrmaz, yerden bir çekirdek bitirmez, onlara devamlý azâb ederdim.)
(Bana olan ihtiyâcýnýz kadar bana itâat edin! Cehenneme dayanabileceðiniz kadar günah iþleyin! Îmânýnýzý düzeltin! Dîninizi düzeltirseniz ölümünüz de güzel olur.)
(Ey insanoðlu, sabret, alçak gönüllü ol ki, seni yükselteyim. Af dile ki, seni affedeyim! Benden iste, sana vereyim. Sadaka ver, malýný bereketlendireyim. Yakýnlarýn ile ilgilen, ömrünü bereketlendireyim. Benden sýhhat ve âfiyet iste ki seni sýhhatli kýlayým.)
(Ölüm, bütün gizli iþlerinizi açýða çýkarýr, kýyâmet onlarý ortaya kor. Ýþlediðiniz günahýn küçüklüðüne deðil, onu kime karþý iþlediðinize bakýn! Rýzkýnýzýn azlýðýna veya çokluðuna deðil, onu veren Rabbinize bakýn! Benim mekr-i gazabýmdan emin olmayýn! Hangi iþiniz için kýzacaðýmý bilemezsiniz. Ben sizin görünüþlerinize, servetlerinize deðil, kalbinizdeki niyyetlerinize ve buna uygun olan amellerinize bakarým.)..
ALLAH razý olsun abi bunlarý ben sadece okuyup geçiyordum fakat baþka sitelerede yazarak daha güzel anlýyorum Kalbine aþýk olan kardeþin 
bu hafta gelemedim Hakkýný helal eyle
Es selamü aleyküm
|
Gönderen: 27.11.2006 - 16:31 |
|
|
|
1543 Mesaj -
|
|
|
Es Selamun Aleyküm Ve Rahmetullah...
Yitik Sevdam kardeþim bu güzel nasihatleri her vakit hatýrlamak gerekir. Hatýrlatma görevide senin olsun ÝnþALLAH.
AHMED RIFÂÎ HZ.lerine Sâlih müslüman ve iyi bir kul nasýl olmalýdýr? diye sorulunca, þöyle cevap verdi:
"Sâlih müslümanlar, Allahü teâlânýn hükmüne boyun eðerler, gelen þiddet ve belâlara sabrederler, aza kanâat ederler. Allahü teâlâdan baþkasýndan korkmazlar ve kimseden bir þey beklemezler. Ancak Allahü teâlâdan isterler. Ýnsana, yüksek makamlarý veren, aþaðý düþüren azîz ve zelîl edenin Allahü teâlâ olduðunu bilirler. Sâlih müslümanlar, Peygamber efendimizin sünnet-i þerîflerine tam uyarlar. Onlarýn korkusu, son nefes içindir. Onlar, az konuþurlar. Öfkelerini tutarlar, þehvetlerini yenerler. Nefslerinin arzularýný yapmazlar. Allahü teâlâyý unutturacak bütün engelleri ortadan kaldýrarak, hep O'nunla berâber olmaya bakarlar. Böylece nefslerini alçaltýp, ruhlarýný yükseltirler.
Nefse, Allahü teâlânýn kazâ ve kaderine rýzâ göstermek kadar zor gelen bir þey yoktur. Çünkü, kadere râzý olmak, Allahü teâlânýn hükmüne boyun eðmek, nefsin isteklerine zýttýr. Nefs bunlarý istemez. Saâdete kavuþmak, nefsin rýzâsýný terk edip, Allahü teâlânýn rýzâsýna koþmakla mümkündür. Saâdete kavuþanlara müjdeler olsun."
Ve Altýn deðerinde bir nasihat
Ey oðlum! Kalbinde ufak bir leke görürsen, oruç tut. Gitmezse, az konuþmaya bak. Gitmezse, günahlardan þiddetle kaç. Yine gitmezse, her hali iyi bilen Allahü tealaya yalvarmaya, sýzlanmaya baþla.
Ahmed er-Rufai Hazretleri
|
Gönderen: 28.11.2006 - 17:57 |
|
|
|
934 Mesaj -
|
|
|
Alıntı Orijýnalý Havz-i Kevser
Es Selamun Aleyküm Ve Rahmetullah...
Yitik Sevdam kardeþim bu güzel nasihatleri her vakit hatýrlamak gerekir. Hatýrlatma görevide senin olsun ÝnþALLAH.
AHMED RIFÂÎ HZ.lerine Sâlih müslüman ve iyi bir kul nasýl olmalýdýr? diye sorulunca, þöyle cevap verdi:
"Sâlih müslümanlar, Allahü teâlânýn hükmüne boyun eðerler, gelen þiddet ve belâlara sabrederler, aza kanâat ederler. Allahü teâlâdan baþkasýndan korkmazlar ve kimseden bir þey beklemezler. Ancak Allahü teâlâdan isterler. Ýnsana, yüksek makamlarý veren, aþaðý düþüren azîz ve zelîl edenin Allahü teâlâ olduðunu bilirler. Sâlih müslümanlar, Peygamber efendimizin sünnet-i þerîflerine tam uyarlar. Onlarýn korkusu, son nefes içindir. Onlar, az konuþurlar. Öfkelerini tutarlar, þehvetlerini yenerler. Nefslerinin arzularýný yapmazlar. Allahü teâlâyý unutturacak bütün engelleri ortadan kaldýrarak, hep O'nunla berâber olmaya bakarlar. Böylece nefslerini alçaltýp, ruhlarýný yükseltirler.
Nefse, Allahü teâlânýn kazâ ve kaderine rýzâ göstermek kadar zor gelen bir þey yoktur. Çünkü, kadere râzý olmak, Allahü teâlânýn hükmüne boyun eðmek, nefsin isteklerine zýttýr. Nefs bunlarý istemez. Saâdete kavuþmak, nefsin rýzâsýný terk edip, Allahü teâlânýn rýzâsýna koþmakla mümkündür. Saâdete kavuþanlara müjdeler olsun."
Ve Altýn deðerinde bir nasihat
Ey oðlum! Kalbinde ufak bir leke görürsen, oruç tut. Gitmezse, az konuþmaya bak. Gitmezse, günahlardan þiddetle kaç. Yine gitmezse, her hali iyi bilen Allahü tealaya yalvarmaya, sýzlanmaya baþla.
Ahmed er-Rufai Hazretleri |
GERÇEKTEN ÇOK GÜZEL FAYDALI BÝR NASÝHAT ALLAH UYANLARDAN EYLER ÝNÞAALLAH.
|
Gönderen: 29.11.2006 - 10:45 |
|
|
|
1543 Mesaj -
|
|
|
Es Selamun Aleyküm Ve Rahmetullah...
ÝnþALLAH DÝlara Tuba kardeþim
Ýmam-ý Rabbani Hazretlerinden inciler
Zâhirinizi islâmiyetin zâhiri ile, bâtýnýnýzý da, islâmiyetin bâtýný ile yâni hakîkat ile süsleyiniz! Çünkü, hakîkat ve tarîkat, islâmiyetin hakîkatindendirler. Tarîkat ise, o hakîkatin kendisidir. Yanlýþ anlamamalý! Ýslâmiyeti baþka, tarîkatý ve hakîkatý baþka sanmamalýdýr. Böyle söylemek ilhâd ve zýndýklýktýr.
Mürþid-i kâmil demek, Hakk ý Hakk, bâtýlý bâtýl bilen zat demektir. Onlara kavuþanýn ve hatta onlarýn sâdýk bendelerine, talebelerine kavuþanýn en büyük kârý, Hakk ý Hakk, batýl ý batýl bilir. Bu ise, eriþilmesi en zor noktadýr. Dünyada en zor þey, doðruyu bulmaktýr.
Mesaj 1 kez düzenlendi. En son Havz-i Kevser tarafından, 04.12.2006 - 19:58 tarihinde.
|
Gönderen: 04.12.2006 - 19:57 |
|
|
|
1543 Mesaj -
|
|
|
Es Selamu Aleykum Ve Rahmetullah...
Ýmam-ý Rabbani hazretleri buyuruyor ki:
Niyet kalb ile olur. Aðýz ile niyet etmek bidattir. Buna, bidate hasene diyenler olmuþsa da, bu bidat, yalnýz sünneti yok etmekle kalmýyor; farzý da yok ediyor. Çünkü, çok kimse, yalnýz aðýz ile niyet ederek, kalb ile niyet etmiyor. Böylece, namazýn farzlarýndan biri olan kalb ile niyet yapýlmýyor. Niyetsiz namaz kabul olmaz. Hiçbir bidati, hasene olarak bilmiyor ve hiçbir bidatte güzellik görmüyorum.
Ýbni Abidin hazretleri de buyuruyor ki:
Namaza baþlarken niyet etmek farzdýr. Niyet yalnýz kalb ile olur. Yalnýz aðýz ile söylemek bidattir. Kalb ile niyet edenin, þüpheden, vesveseden kurtulmak için, söz ile de niyet etmesi caiz olur.
Aðýz ile de niyet etmeye sünnet, müstehab veya bidat diyen âlimler olmuþtur. Sünnet veya bidat denilen bir þeyi yapmamak gerekir. (Berika, Hadika, Ýbni Abidin)
Aðýz ile niyet etmek, Þafii de sünnettir.
Mesaj 1 kez düzenlendi. En son Havz-i Kevser tarafından, 05.12.2006 - 16:39 tarihinde.
|
Gönderen: 05.12.2006 - 16:36 |
|
|
|
1543 Mesaj -
|
|
|
Es Selamu Aleykum Ve Rahmetullah...
Câfer-i Sâdýk hazretleri buyurdular ki:
"Bir kimse, kusûr, günah iþlediði zaman utanmýyorsa, yaþlandýðý zaman piþmanlýk duyup kötü iþlerinden vazgeçmezse ve tenhâ bir yerde olduðu zaman Allahü teâlâdan korkmazsa, onda hayýr yoktur."
"Günâhlara tövbe etmeyi geciktirmek, Allahü teâlâya karþý maðrûr olmak, kibirli olmaktýr."
"Uzun emel sâhibi olmak ve her þeyi sonraya býrakmak, periþanlýk ve düþüncesizliktir."
"Allahü teâlânýn yarattýðý iþlere karýþmak, felâketine sebeb olur. Meselâ, Allah bana mal verseydi, hacca giderdim. Sýhhat verseydi ibâdet ederdim... gibi sözler söylemek, kiþinin helâkidir."
|
Gönderen: 06.12.2006 - 17:17 |
|
|
|
1543 Mesaj -
|
|
|
Es Selamu Aleykum Ve Rahmetullah...
ALLAH c.c. a Abd ve Hizmetkar olana herþey hizmetkar olur. Bu da, herþey ALLAH c.c. ýn mülk ve malý olduðuna iman ve iz'an ile olur.
Bediüzzaman Said Nursi (r.a.)
Cenab-ý Hak ký bulan neyi kaybeder?
ve
O'nu kaybeden neyi kazanýr?
Yani O'nu bulan herþeyi bulur,
O'nu bulmayan hiçbirþey bulamaz
bulsa da baþýna bela olur.
Bediüzzaman Said Nursi (r.a.)
|
Gönderen: 07.12.2006 - 19:58 |
|
|
|
1543 Mesaj -
|
|
|
Es Selamu Aleykum Ve Rahmetullah...
Nakþi yolunun büyüklerinden Abdulhâlýk Gücdevanî [k.s] [vefat: hicri 617, miladi 1220] gençlik yýllarýnda hocasý Þeyh Sadreddin Efendi den tefsir dersi alýyordu. Þu ayete geldiler:
"Rabbinize yalvara yakara ve gizlice dua edin. O haddi aþanlarý sevmez" Hocasý ayetin tefsirini bitirince, Abdulhâlýk Gücdüvanî, hocasýna þunu sordu:
"Efendim! Bu ayette bahsedilen gizli dua ve zikir nasýl yapýlýr. Eðer insan zikir ve duayý açýkça yapsa insanlar görür ve iþitir. Bunda gösteriþ tehlikesi var. Eðer bu zikri kendi içinden yapacak olsa onu da þeytan fark eder. Çünkü hadis-i þerifte: "Kan damarlarý içinde kanýn dolaþmasý gibi, þeytan da insanýn içinde dolaþýr." Buyruluyor. Ýnsanlara ve þeytana fark ettirmeden Yüce Allah gizlice nasýl zikredilir?" Hocasý soruyu hayranlýkla karþýladý ve:
"Evladým! Bu ledünni, ilahi bir ilimdir. Allahu Teala dilerse seni dostlarýndan birisi ile buluþturur, o sana bu gizli zikri öðretir." Dedi. Abdulhalik Gücdüvanî [k.s] o dostu beklemeye baþladý. Nihayet Allahu Teala kendisini önce Hz Hýzýr [a.s] ile ve daha sonra büyük arif Yusuf Hemadanî Hz.leri ile buluþturdu. Hz. Hýzýr [a.s] kendisine gizli yolla nefy u isbat [La ilahe illallah] zikrini öðretti. Hz. Yusuf Hemadânî [k.s] ise onun manevi terbiyesi ile meþgul oldu. Sonuçta onu insanlarý irþatla mezun etti.
Meþhur Hoca Ahmed Yesevî [k.s] de Yusuf Hemadanî nin halifesi ve Abdulhalýk Gücdevanî nin yol arkadaþýdýr. Bu iki büyük veli ayný kaynaktan terbiye almýþlardýr. Tarihte ve günümüzde Türklerin ekseriyeti bu iki koldan gelen manevi feyiz ve terbiye ile tanýþmýþtýr.
Mesaj 1 kez düzenlendi. En son Havz-i Kevser tarafından, 08.12.2006 - 14:57 tarihinde.
|
Gönderen: 08.12.2006 - 14:54 |
|
|
|
1543 Mesaj -
|
|
|
Es Selamu Aleykum Ve Rahmetullah...
Ýmam-ý Rabbani Hazretlerinden inciler
Bu büyüklerin yolu Eshâb-ý kirâmýn yoludur. Hayr-ül-beþerin sohbetinde [ve mübârek nazarlarý karþýsýnda] bir kere bulunmakla, Eshâb-ý kirâmdan herbiri, öyle bir dereceye yükselirdi ki, onlardan sonra gelen Evliyânýn en büyüklerinden pek azý, en son olarak, bu dereceye yükselebilmiþlerdir. Bundan dolayý, Uhud gazvesinde Hz. Hamzanýn þehit olmasýna sebep olan Vahþî îman edip, bir kere Peygamberin huzurunda bulunduðu için, Tâbiînin en üstünü olan Veysel Karânîden eftal olmuþtur. [Bunun için, Vahþîye dil uzatmamalýdýr. Þarap içip, had olarak sopa vuruldu sözü doðru deðildir.] Büyük islâm âlimi Abdüllah ibni Mübâreke, (Muaviye ile Ömer bin Abdülazîzden hangisi eftaldir?) diye soruldukta, (Resûlullahýn yanýnda giderken Muaviyenin bindiði atýn burnuna giren toz, Ömer bin Abdülazîzden yüzlerce daha kýymetlidir) buyurdu. [Eshâb-ý kirâm onlardýr ki, Allahü teâlâ onlarý Habîbinin meclisine, sohbetine lâyýk olarak halk etmiþtir.]
Büyüklerimiz, Eshâb-ý kirâmýn yolunda yürüdüklerinden, baþkalarýnýn, en sonda vardýklarý derecelere, daha baþlangýçta ermiþlerdir. Bu yolun sonunun nasýl olacaðýný, bundan anlamalýdýr. Bu büyüklerin, nihâyette eriþtikleri dereceleri kim anlýyabilir. Fârisî iki beyt tercümesi:
Dil uzatýrsa, bunlara, eðer bir câhil,
Allah korusun! Aðza almam sözlerini,
Cihân arslanlarý, bu zincire baðlýdýr,
Kurnaz tilki, nasýl koparýr bu zinciri?
Allahü teâlâ bizleri ve sizleri, bu büyükleri sevmekle þereflendirsin! Âmîn.
müjdeci mektublar-58
Elini harama uzatan, ateþe elini uzatýr. Ayaðýyla harama giden, ateþe gider. Haramý yiyen ateþi yer. Harama bakan ateþe bakar, ateþ onu yakar
|
Gönderen: 09.12.2006 - 18:34 |
|
|
|
1543 Mesaj -
|
|
|
Es Selamu Aleykum Ve Rahmetullah...
Selef-i sâlihinin, ashâb-ý kiramýn, velîlerin hayat hikâyelerini okumak da iyi huylu olmaya sebep olur.
Kendinde kötü huy bulunan kimse, buna yakalanmanýn sebebini araþtýrmalý, bu sebebi yok etmeye, bunun zýddýný yapmaya çalýþmalýdýr.
Kötü huydan kurtulmak, bunun zýddýný yapmak için çok uðraþmak lâzýmdýr. Çünkü insanýn alýþtýðý þeyden kurtulmasý zordur. Bu da ancak Allah Teâlâ nýn rýzâsýný ve sevgisini her þeye tercih etmek, O nu her þeyden önde tutmak, O nun yasak ettiði ve gazabýna sebep olan þeylerden sakýnmakla olur. Kalplerin sýhhati ve hayat sahibi olmasý ancak bununla mümkün olur. Bunlar ise sadece Resûlul-lah Efendimiz [s.a.v] ve onun vârisi, vekili olan mürþid-i kâmillerin vasýtasýyla elde edilir.
Ýyi huylu olmak ve iyi ahlâkýný muhafaza edebilmek için, sâlih kimselerle, iyi huylularla arkadaþlýk etmelidir, insanýn ahlâký, arkadaþýnýn huyu gibi olur. Ahlâk, hastalýk gibi bulaþýcýdýr. Kötü huylu ile arkadaþlýk etmemelidir. Büyüklerden Hamdûn el-Kassâr [k.s], "Kimde iyi bir haslet görürsen, sakýn ondan ayrýlma ki o iyilikten sana da bulaþsýn" demiþtir. [Sülemî, Tabakatü‘s-Sûfiyye, s. 128; Ýbnül-Mülakkýn, Tabakatül-Evliyâ, s. 359.]
Kötü huylu kimselerle sohbet edip arkadaþlýkta bulunanlara, onlarýn kötü sýfatlarý sirayet eder. Ýyi kimselerle sohbet eden kimselere de o kâmil kimselerin kemalleri sirayet eder.
Þeyh Sadî-i Þîrâzî hazretleri bir beytinde der ki:
Bir gün hamama gittiðimde hoþ kokulu birçamur gördüm.
Dostumun elinden elime ulaþtý.
Ona dedim ki: Misk mi amber misin?
Ki gönülleri yakan kokundan mest oldum.
Cevap olarak dedi ki: Ben naçiz bir çamurum.
Lâkin bir müddet gül ile beraber bulundum.
Onunla oturmam bende bu kemal eseri býraktý.
Eðer böyle olmazsa ben bildiðiniz gibi bir çamurum.
Ancak azizlerin saçlarýnda ve sakallarýnda yer buldum, aziz oldum.
Aslýnda hor ve bayaðý bir topraðým." [Muhammed Diyâüddin, Mektûbât, 14. Mektup; Þah-ý Hazne, Mektûbât, 12. Mektup; Eþref-i Rûmî, Müzekkin-Nüfus, s. 449.]
Yine bu büyük zat þöyle demiþtir: "Halkýn, Kabe örtüsünü öptüðünü görüyorsun. O, ipek böceðinin kozasýndan yapýldýðý için þöhret bulmadý. Birkaç gün bir mukaddesle bir arada bulundu da onun için aziz oldu." Yani birkaç gün o örtü Kabe duvarýna asýldý.
Faydasýz þeylerden, oyunlardan, zararlý þakalaþmaktan ve münakaþa etmekten uzak durmalýdýr. Ýlim öðrenmeye ve faydalý iþler yapmaya ve iyi insanlarla birlikte olmaya çalýþmalýdýr. Ahlâký bozan, þehveti harekete getiren radyo ve televizyon programlarýndan da sakýnmalýdýr.
Mesaj 1 kez düzenlendi. En son Havz-i Kevser tarafından, 11.12.2006 - 16:08 tarihinde.
|
Gönderen: 11.12.2006 - 16:06 |
|
|
|
1543 Mesaj -
|
|
|
Es Selamu Aleykum Ve Rahmetullah...
Ey oðul, baðý çöz; özgür ol! Ne zamana kadar altýn ve gümüþün esiri olacaksýn?
Merhamete nâil olmak istersen, zayýflara merhamet et!
Ýçinde pusu kurmuþ olan nefis, kibir ve kin bakýmýndan bütün insanlardan beterdir
Sözün faydasý yoksa söyleme!
Söz söylemek için önce dinlemek gerekir
Ýnsanlarýn savaþý, çocuklarýn kavgasýna benzer; hepsi de anlamsýz ve saçmadýr.
Hz.Mevlana Celaleddin-i Rumi Kuddise Sirruh
|
Gönderen: 12.12.2006 - 13:36 |
|
|
|
1543 Mesaj -
|
|
|
Es Selamu Aleykum Ve Rahmetullah...
Bâyezîd-i Bistâmî hazretleri buyurdular ki: "Dînin hükümlerini yerine getirmekte, sünnet-i seniyyeye uymakta ve edebe riâyette zayýf birisine, nasýl olur da kerâmet sâhibi denilir. Böyle bir kimsenin, Allahü teâlânýn evliyâsýndan olmasý mümkün deðildir."
"Bulunduðunuz þu derecelere nasýl kavuþtunuz?" diye kendisine sordular. Cevâbýnda buyurdu ki: "Her yerde Allahü teâlânýn gördüðünü ve bildiðini düþünüp, edebe riâyet etmekle" buyurdu.
Bir gün hazret-i Bâyezîd'e; "Peygamberler hakkýnda ne buyurursunuz?" diye sordular. Cevâbýnda buyurdu ki: "Biz onlar hakkýnda bir þey söyleyemeyiz ve onlarý anlayamayýz. Hallerini anlamaktan âciziz. Onlar, bizim anlýyabildiðimizden çok daha yüksekdirler. Diðer insanlar, büyük velîleri ne kadar anlýyabilirse, velîler de peygamberleri ancak o kadar tanýyabilirler."
Bâyezîd-i Bistâmî hazretleri, yanýnda bulunanlara; "Allahü teâlâ, kendilerinden râzý olduðu kimseleri Cennet'ine koyuyor deðil mi?" diye sordu. Onlar; "Evet efendim, öyledir." diye cevap verdiler. Bunun üzerine; "Bir kimse, Allahü teâlânýn rýzâsýna kavuþtuktan sonra, bir anlýk duyduðu zevk ve saâdet, Cennet'teki bin köþkten daha fazladýr" buyurdular.
Bâyezîd-i Bistâmî bir defâsýnda bir imâmýn arkasýnda namaz kýldý. Namazdan sonra, o imâm, Hazret-i Bâyezîd'e; "Siz bir yerde çalýþýp para kazanmýyorsunuz. Baþkalarýndan da bir þey istemiyorsunuz. O halde siz, nafakanýzý nereden temin ediyorsunuz?" dedi. Hazret-i Bâyezîd bunu duyunca; "Ben hemen namazýmý iâde edeyim. Zîrâ rýzýklarý kimin verdiðini bilmeyen birinin arkasýnda namaz kýlmýþým, bu ise câiz deðildir" buyurdu.
|
Gönderen: 13.12.2006 - 23:20 |
|
|
|
1543 Mesaj -
|
|
|
Es Selamu Aleykum Ve Rahmetullah...
Sultan Mahmûd Gaznevî, Ebü'l-Hasan-ý Harkânî hazretlerine; "Bâyezîd-i Bistâmî nasýl bir zât idi?" diye sordu. Ebü'l-Hasan-ý Harkânî: "Bâyezîd, öyle kâmil bir velî idi ki, onu görenler hidâyete kavuþurdu. Allahü teâlânýn râzý olduðu kimselerden olurdu." diye cevap verdi. Sultan Mahmûd Han bu cevâbý beðenmedi ve; "Ebû Cehl, Ebû Leheb gibi kimseler, Fahr-i kâinâtý, Server-i âlemi (Peygamber efendimizi "sallallahü aleyhi ve sellem" ) nice kere gördüler. Fakat hidâyete gelmediler. Hâl böyle olunca, Bâyezîd'i görenlerin hidâyete geldiklerini nasýl söylüyorsun?" dedi. O, Resûlullah efendimizden daha yüksek mi ki, iki cihânýn efendisini, üstünlerin üstünü olan Allahü teâlânýn sevgili Peygamberini gören, küfürden kurtulamadý da, Bâyezîd'i görenler mi kurtulur demek istedi. Ebü'l-Hasan hazretleri; "Ebû Cehl ve Ebû Leheb gibi ahmaklar, Allahü teâlânýn sevgili Peygamberini, insanlarýn en üstünü olan hazret-i Muhammed olarak görmediler. Ebû Tâlib'in yetimi, Abdullah'ýn oðlu olarak gördüler. O gözle baktýlar. Eðer, Ebû Bekr-i Sýddîk gibi bakarak, Resûlullah olarak görselerdi, eþkýyâlýktan, küfürden kurtulur, onun gibi kemâle gelirlerdi." buyurdu.
Sultan Mahmûd Han bu cevâbý çok beðendi. Din büyüklerine olan sevgisi arttý. Sultan Mahmûd; "Bana nasîhat ediniz." deyince Ebü'l-Hasan-ý Harkânî hazretleri; "Þu dört þeye dikkat et: Günahlardan sakýn, namazýný cemâatle kýl, cömert ol, Allahü teâlânýn yarattýklarýna þefkat göster." buyurdu.
Sultan Mahmûd Han giderken, Ebü'l-Hasan hazretleri ayaða kalktý. Bunun üzerine Sultan Mahmûd Han; "Geldiðim zaman hiç iltifat etmemiþtin, fakat þimdi ayaða kalkýyorsun. O hâl niye idi? Bu ikrâm nedir?" diye sordu. Ebü'l-Hasan-ý Harkânî hazretleri; "Buraya pâdiþâhlýk gururu ile beni imtihan için geldin. Þimdi ise derviþlik hâliyle gidiyorsun ve derviþlik devletinin güneþi üzerinde ýþýldamaya baþladý. Önce gurur içinde olduðundan dolayý ayaða kalkmadým. Fakat þimdi derviþ olduðun için ayaða kalkýyorum." dedi.
Mesaj 2 kez düzenlendi. En son Havz-i Kevser tarafından, 14.12.2006 - 17:31 tarihinde.
|
Gönderen: 14.12.2006 - 17:29 |
|
|
|
1543 Mesaj -
|
|
|
Es Selamu Aleykum Ve Rahmetullah...
Ýmâm-ý Ahmed Rabbânînin "kaddesallahü teâlâ sirrehül azîz" mubârek kalemlerinin dilinden ve dil kalemlerinden çýkan sözlerinden de, birkaç tâne yazalým:
Buyurdu: Evliyâ-ullahý "rahmetullahi teâlâ aleyhim ecmaîn" baþkalarýnýn tanýmasýndan örten perde, insanlýk sýfatlarýdýr. Diðer insanlarýn muhtâc olduklarýna bunlar da muhtâcdýr. Evliyâlýk, bu ihtiyâcý bunlardan kaldýrmaz.
Buyurdu: Allahü teâlâ, Evliyâ kullarýný öyle saklamýþdýr ki, kendi zâhirleri bile kalblerindeki kemâlâtdan habersizdir. Nerde kaldý ki, baþkalarý onlarýn hâlini bilsin.
Buyurdu: Yâ Rabbî! Bu nasýl iþdir ki, kendin için Evliyâ yapdýn. Onlarýn bâtýnlarý, (yanî kalbleri) âb-ý hayâtdýr. Bir katre tadan, ebedî hayâtý bulmuþ, seâdet-i ebediyyeye kavuþmuþ olur. Zâhirleri, yanî dýþ görünüþleri ise, öldürücü zehrdir. Yalnýz zâhirlerine bakan, ebedî ölüme duçâr olmuþdur.
Buyurdu: Ýnsanýn yaratýlmasýndan maksad, kulluk vazîfelerini yerine getirmekdir. Vilâyet makâmlarýnýn sonu, abdiyyet (kulluk) makâmýdýr. Bunun üstünde makâm yokdur.
Buyurdu: Binlerce kimseden bir dânesini ihlâs devleti ve rýzâ makâmý ile þereflendirirler. Maksad olan ihlâs ve rýzâ, bu fakîre, bu yolda tâm on sene sonra verildi. Bunlarýn özü, hakîkati, Peygamber efendimizin "sallallahü aleyhi ve sellem" sadakasý olarak, temâmen açýklandý. Bunun için, Allahü teâlâya hamdü senâlar olsun!
Buyurdu: Bu büyüklerin "rahmetullahi teâlâ aleyhim ecmaîn" yolu çok kýymetli, pek azîzdir. Sünnete uymak esâsý üzerine kurulmuþdur. Þimdi Resûlullahýn "sallallahü aleyhi ve sellem" sünnetlerinden bir sünneti ihyâ etmekden (diriltmekden) baþka bir arzûm yokdur. Hâller, mevâcid ve zevkler, isteyenlerin olsun. Kalbi, büyüklerin nisbeti [yoluna girmek] ile mamûr etmeli, zâhiri temâmen ahkâm-ý islâmiyye ile süslemelidir. [Ahkâm-ý islâmiyye, emrler ve yasaklar demekdir.]
Mesaj 1 kez düzenlendi. En son Havz-i Kevser tarafından, 15.12.2006 - 13:53 tarihinde.
|
Gönderen: 15.12.2006 - 13:52 |
|
|
|
1543 Mesaj -
|
|
|
Es Selamu Aleykum Ve Rahmetullah...
Sakýn yaptýðýn iþlerde ve bulduðun manevi halde kendi gücünü görmeyesin. Bu hal kiþiyi azdýrýr ve YARATAN ýn rahmet nazarýndan uzak kýlar. Sakýn sözünü dinletme ve kabul ettirme hevesine de kapýlmayasýn. Önce temeli at sonra üzerine binayý çýk. Kalbini derin kaz ki oradan hikmet pýnarlarý fýþkýrsýn, sonra ihlas ve iyi iþlerle o binayý yükselt. Bu iþlerden sonra halký o köþke davet et.
Baþkasýnda bulunan bir hatayý defetmek istersen nefsinle yapma, imanýnla yap. Kötülükleri ancak ÝMAN yýkar. Bu durumda RABB in sana iþlerinde yardýmcý olur. O kötülüðü yok etmek için arkadaþ olur, O kötülüðü ezer ortadan kaldýrýr. Eðer bir kötülüðü nefsin için, halkýn seni tanýmasý için ortadan kaldýrmaya niyet edersen rezil olursun. Her iþte HAKK ýn rýzasý aranmalýdýr.
ABDÜLKADÝR-Ý GEYLÂNÝ HAZRETLERÝ (k.s.a)
Mesaj 1 kez düzenlendi. En son Havz-i Kevser tarafından, 16.12.2006 - 22:10 tarihinde.
|
Gönderen: 16.12.2006 - 22:09 |
|
|
|
1543 Mesaj -
|
|
|
Es Selamu Aleykum Ve Rahmetullah...
Gel, gel, daha yakýn gel, bu yol vuruculuk ne zamana kadar sürüp gidecek? Madem ki sen, bensin, ben de senim. Artýk bu senlik ve benlik nedir? Biz Hakk ýn nuruyuz, Hakk ýn aynasýyýz. Þu halde kendi kendimizle, birbirimizle ne diye çekiþip duruyoruz? Bir aydýnlýk bir aydýnlýktan neden böyle kaçýyor? Biz hepimiz, bütün insanlar, tek bir vücud halinde olgun bir insanýn varlýðýnda toplanmýþ gibiyiz. Fakat neden böyle þaþýyýz? Ayný vücudun birer uzvu olduðumuz halde neden zenginler, yoksullarý böyle hor görürler? Ayný vücutta bulunan sað el, ne diye sol elini hor görür? Her ikisi de madem senin elindir, ayný tende uðurlu ne demek, uðursuz.
Hz.Mevlana Kuddise Sirruh 
Mesaj 1 kez düzenlendi. En son Havz-i Kevser tarafından, 17.12.2006 - 15:46 tarihinde.
|
Gönderen: 17.12.2006 - 15:45 |
|
|
|
1543 Mesaj -
|
|
|
Es Selamu Aleykum Ve Rahmetullah...
Ýmâm-ý Rabbânî hazretleri (rahmetullahi aleyh)
87. mektûbda buyurdular ki;
Bu mektûb, Pehlivân Mahmûda yazýlmýþdýr. Allahü teâlânýn sevdikleri tarafýndan bir kimsenin kabûl olunmasýnýn büyük seâdet olduðu bildirilmekdedir:
Allahü teâlâ, size selâmet versin ve islâmiyyetin doðru caddesinde bulundursun "alâ sâhibihessalâtü vesselâmü vettehýyye"
Kýymetli arkadaþlarýmýza birinci müjdem, meyân þeyh Müzemmilin oraya gelmesini bildirmekdir. Onun sohbetinin kýymetini ve fâidelerini nasýl anlatayým? Allahü teâlânýn sevdiklerinin, bir kimseyi kabûl etmesi, ne büyük seâdetdir. Hele onu severler ve yanlarýna çekerlerse, dünyâ ve âhýret seâdetine kavuþmuþ olur. O büyüklerin yanýnda bulunanlar, kötülüklerden temizlenir. Sözün kýsasý, onun sohbetini büyük nimet biliniz. Sohbetin edeblerini titizlikle gözetiniz ki, fâidelenebilesiniz. Dahâ ne yazayým? Evveliniz ve sonunuz selâmet olsun!
Mesaj 1 kez düzenlendi. En son Havz-i Kevser tarafından, 18.12.2006 - 19:43 tarihinde.
|
Gönderen: 18.12.2006 - 19:42 |
|
|
|
47 Mesaj -
|
|
|
Hamd övme övülme alemlerin rabbi olan ALLAH'a mahsustur.
O'nun habibine,ahmedine,muhammedine,resulüne salat ve selam olsun.
ALLAH'ýn selamý bütün inananlarýn üzerine olsun.
Degerli kardesim Havz-i Kevser Tasavvufla ilgi yazýlarýnýzý dikkatle okuyorum.ALLAH razýolsun sizden baya bilgilendim.Lütfen devam ediniz. imamý rabbani hazretlerinin mektubat kitabýný bende okuyorum.Cok degerli kitaptýr.Aslýnda size yazmak istedigim sudur.islam alimleri her zaman taslanmýstýr hic bir zaman alkýslanmamýstýr.Yazýlarýndan dolayý seni kýrarlarsa hic üzülme sana atýlan bir gül kabul ediniz...
ALLAH'a emanet olunuz...
|
Gönderen: 18.12.2006 - 20:14 |
|
|
|
1543 Mesaj -
|
|
|
Es Selamu Aleykum Ve Rahmetullah...
duadas kardeþim Öncelikle hoþ ve hayýrla gelmiþsiniz ÝnþALLAH ALLAH c.c. sizden razý olsun...
Güzel kardeþim Ýslam Tarihinde malesef söylediðiniz tarzda çok olay vukuu bulmuþtur. Biz o mübareklerin altýndan çýkan toza muhtaçken o zamanýn Ehl-i cahil insanlarý taþlarý hakaretleri hatta ölümü reva görmüþlerdir. Biz hiçbir kardeþimize kýrýlmayýz Elhamdülillah. Zaten ALLAH c.c. hepsinden razý olsun bizim gibi acz ve bedbaht bir kardeþlerini baðýrlarýna bastýlar. Güzel kardeþim yolumuzu ÝnþALLAH-U TEALA ALLAH c.c.a yöneltme gayretindeyiz. Nefs ve þeytana raðmen bunu baþarma gayreti içerisindeyiz.
Bir haslet var ki eðer siz yolunuzu dünyanýn geçici zevklerine yöneltmez iseniz sadece ve sadece ALLAH c.c. a samimiyetle yönelir iseniz insanlarda sizi baðýrlarýna basarlar kardeþ kabul ederler. Biz dünyayý kendimize zindan etmek için uðraþmýyoruz uðraþmamaya çalýþýyoruz. DÜnya fani ALLAH c.c.bakidir Elhamdülillah.
Þevkat hoþgörüyü tevazuyu ve edebi kendimize düstur edinmeye çalýþýyoruz bakýnýz Üstad Bediüzzaman Said Nursi (r.a.) Þevkatle ilgili ne diyor:
"Rahmet-i Ýlâhiyenin en lâtîf, en güzel, en hoþ, en þirin cilvelerinden olan þefkat, bir iksir-i nuranîdir, aþktan çok keskindir. Çabuk Cenâb-ý Hakka vusule vesile olur. Nasýl aþk-ý mecazî ve aþk-ý dünyevî, pek çok müþkülâtla aþk-ý hakikîye inkýlâp eder, Cenâb-ý Hakký bulur. Öyle de, þefkat, fakat müþkülâtsýz, daha kýsa, daha safî bir tarzda, kalbi Cenâb-ý Hakka rapteder."
Gül meselesinde Estaðfirullah güzel kardeþim biz öyle bir ruhaniyet içerisinde deðiliz ki Hallac-ý Mansur k.s. gibi bize atýlan gül bizi acýtsýn. Lakin HAK'dan gelen gelen herþey güzeldir. Musibetlerde güzelliklerde.
ALLAH c.c. tekrar razý olsun ALLAH c.c. nasip ettiði sürece devam edicez ÝnþALLAH.
|
Gönderen: 18.12.2006 - 20:28 |
|
|
|
1543 Mesaj -
|
|
|
Es Selamu Aleykum Ve Rahmetullah...
Allahü teâlâya karþý edeb, onun emirlerini ihlâs ile yerine getirmek, O'ndan korkmak, çekinmek. Bir belâ ve sýkýntý sýrasýnda insanlara rýfk, güzel muâmele, geniþlik zamânýnda hilm, yumuþaklýk ile, nefsin yoksulluða düþmekten çekindiði zamanlarda cömertlik ve kerem ile davranmak, gücü yettiði zaman affetmek, insanlara merhamet ve þefkat göstermek, fazîletli olmak, gelmeyene gitmek, kötülük yapana iyilik yapmak ve bütün müslümanlara hürmet etmektir. Çünkü müslümanlardan herbiri mutlaka Allahü teâlânýn bir lütfuna mazhardýr, onun duâsý insaný Allahü teâlânýn rahmetine kavuþturur.
|
Gönderen: 20.12.2006 - 15:40 |
|
|
|
1543 Mesaj -
|
|
|
Es Selamu Aleykum Ve Rahmetullah...
Nerede öleceðini, ne vakit ruhunu vereceðini bilemezsin. Onun için Rab bine her hâlinde hüsnü zan et. Sui zan etme.Tâ ki Rab bine hüsnü zan ile kavuþasýn
Allah'ýn Rahmeti gazabýna galiptir. Günahkârlara da kulum diye þeref bahþetmesi ne büyük lütf-u Ýlâhidir. (Kul) kelimesi Hak namýna kelâm eden, konuþan demektir.
Gizli, aþikâr, tenhada, kalabalýkta Allah'ýn zikrine devam et. Allah, siz beni anýn ben de sizi anayým der.
Allah'ý çok zikreden erkeklerle, Allah'ý çok zikreden kadýnlara pek büyük mükâfatlar hazýrlanmýþtýr, buyrulur.
Zikir, dil ile olduðu gibi kalb ile de olur. Hatta bütün azalarla olur. Zikir, zikrettiði Zât dan baþkasýný tamamen unutmaktadýr.
Zikir çok büyük bîr ihsandýr mü'minlere.
Allah'ýmýza hudutsuz þükürler olsun.
Muhiddin Ýbn-i Arabi k.s. 
|
Gönderen: 21.12.2006 - 15:57 |
|
|
|
1543 Mesaj -
|
|
|
Es Selamu Aleykum Ve Rahmetullah...
Allah'tan bize gelen feyizler, Ahkâm-ý llâhiye'ye imân ile mütenasiptir, imânýn ne kadar kuvvetlenirse feyz o kadar fazlalaþýr.
Daima hayra ve hayýrlý iþlere niyetli ol. O hayrý iþlemeðe muvaffak olamazsan dahî mükâfatýný görürsün.
Allah'ýn, üzerine farz kýldýðý ibadetlere devam et. Farzlar arasýndaki nafileleri de kýl, iþle. Amelinden hiç bir þeyi küçük görme. Allah o ameli yaratýrken hakir görmedi. Allah, her emrini itinâ ve inayetle vermiþtir.
Farzlarýn edasýna itinâ eden, Allah'a en sevgili ibadetlerle kulluk etmiþ ve yaklaþmýþtýr.
Kolaylaþtýrýn güçleþtirmeyi)!, müjdeleyin nefret ettirmeyin "Hadis"
Allah size kolaylýk murad eder, güçlük murat; etmez. "Ayet"
Ahmet ibni Hanbel, kavun yemedi. Niçin dediler. Resulallah nasýl yedi bilemiyorum da ondan dedi. Radiyallalý-ü anlý.
Ýþlerine riayet ettiðin gibi, sözlerine de riayet et. Sözlerinde amellerin cümlesindendir. Aðýzdan çýkan her sözün, mutlaka yanýnda gözcüler vardýr.
Allah-ü Zül Celâl. Allah yolunda þehid olanlara ölü diyenleri yalancýlýkla itham ediyor. Onlar, Ölü deðil diridir buyuruyor.
Muhiddin Ýbn-i Arabi K.s. 
|
Gönderen: 22.12.2006 - 16:08 |
|
|
|
1543 Mesaj -
|
|
|
Es Selamu Aleykum Ve Rahmetullah...
Kardeþini. Hastalarý ziyaret et. Onlarda ne ibret alýnacak þeyler var. Aczini, Allah'a karþý fakrini düþün. Allah'ýn, lutfuyla sana bahþettiði sýhhatini ve o sýhhatle yapmýþ olduðun ibadetlerini, Allah'ýn Ihsan'ý bil ve þükret.
Sakýn Kimseye zulmetme,Zulüm, insaný kýyamette karanlýklar içinde býrakýr.
Zülüm, hak sahiplerine haklarýný vermemektir. Sýkýþmýþ birini görür de, onun sýkýntýsýný giderecek kudretde sende varsa, bil ki senin malýnda, onun hakký vardýr. Onun haline muttali oluþun, hakkýný vermek içindir.Vermezsen mes'ulsün. Eðer mali kudretin yoksa, tatlý dil ile ona yardým vazifendir. Senin için, ona maddeten yardýma hiç imkân yoksa, o zaman ona dua edersin. Bunlarý ihmâl eder yapmazsan zalimsin.
Muhiddin Ýbn-i Arabi Kuddise Sirruh 
|
Gönderen: 23.12.2006 - 22:47 |
|
|
|
1543 Mesaj -
|
|
|
Es Selamu Aleykum Ve Rahmetullah...
Aynaya baktýðýnýz zaman kendinizi görürsünüz. Siz o aynanýn neresindesiniz? Ýçindemisiniz, dýþýndamýsýnýz? Aynanýn içinde deseniz yalan olur, içinde deðilsiniz. Yok deseniz olmaz, bakýnca görüyorsunuz. Görülen kendinizmisiniz, o görüntü nedir?, bir ipe taþ baðlayýn ve hýzlýca çevirin, taþ dönerken bir daire göreceksiniz. Bu nokta-i cevvale denilen daire varmýdýr yokmudur. Var deseniz taþ çevirilmeyince daire yok oluyor. Yok deseniz taþ çevrilince daire görülüyor. Fakat aslýnda daire yok. Bu görülen daire nedir, nerededir?.
Ýmam-ý Rabbani Hazretleri buyuruyor ki; bunlarýn her ikisi de aslýnda olmayýp bizim hayalimizde oluþan vehimdir, görüntülerdir. Ýþte dünya da hakikatde bulunmayýp yok olacak bir görüntüdür.
Dünya hayatý, hayaldir. Hakikat ise ahiret hayatýdýr. Dünya hayatý, hakikat olan ahiret hayatýnýn aynadaki görüntüsü gibidir. Nasýl, aynada ki görüntü bir müdded durur ve karþýsýnda ki hakikat çekilince görüntü kaybolursa, taþ çevrilmeyince daire görüntüsü kaybolursa, dünya da, bir gün kaybolacak görüntüdür. Vehmin arkasýndan koþan hayalperest dir. Hayalin ideali olmaz. Ýnsanýn ideali, hayalhane olan bu dünya olmamalýdýr.
|
Gönderen: 25.12.2006 - 15:32 |
|
|
Muhiddin İbn-i Arabi K.s. buyuruyor... |
|
|
1543 Mesaj -
|
|
|
Es Selamu Aleykum Ve Rahmetullah...
Sen de Allah'ýn fakirisin. Allah'ýn, âlemlerde hiç bir þeye ihtiyacý yoktur. Bununla beraber dualarý kabul eder. Muhtaç olanlarýn ihtiyacýný verir, zararlý þeyleri defeder, faydalý þeyleri ulaþtýrýr.
Sen de, Allah'ýndan dileklerini yüz aklýðý ile isteyebilmek için elinden geleni yapmalýsýn.
Kullarýn yaradýlýþýndaki hikmet, Allah'a ibâdet yâni, Allah'a tezellül ve ihtiyaçlarýný açýklamaktýr, ibadetlerin, Allah'a kulluk borcu olduðunu unutma. Allah'ý bilmek için yol, kulluk yoludur.
ilmiyle amel etmeyen bir âlimi görürsen, Ýlmine hürmeten yine ona karþý edebli davran. Çünkü ilim, Allah'ýn san'atýdýr. Kötü huylarýndan dolayý ondan, tamamen ayrýlma, Allah'ýn sevdiði þeylerin sende bulunmasýna çalýþ. Böyle yaparsan. Allah'ýn sevgisine kavuþursun, saadete erersin. Kerametler diyarý olan Cennet'te, ilâhî tecelliye mazhar
olursun.
Muhiddin Ýbn-i Arabi K.s. 
|
Gönderen: 29.12.2006 - 20:51 |
|
|
Şâh-ı Nakşibend Behâeddîn-i Buhârî |
|
|
1543 Mesaj -
|
|
|
Es Selamu Aleykum Ve Rahmetullah...
Þâh-ý Nakþibend Behâeddîn-i Buhârî
"kuddise sirruh" 
Þâh-ý Nakþibend Behâeddîn-i Buhârî hazretlerine, "Namazda hûdû' ve huþû' nasýl elde edilir?" diye sorulunca, buyurdular ki: "Huzurlu bir hâlde helâl lokma yiyeceksiniz. Huzûr ile abdest alacaksýnýz ve namaza baþlarken iftitâh tekbirini, kimin huzûruna durduðunuzu bilerek, düþünerek söyleyeceksiniz."
Buyurdular ki:
"Nefsinizi dâimâ töhmet altýnda tutunuz ve ona uymayýnýz. Her kim bunda muvaffak olursa, Allahü teâlâ ona bu iþinin mükâfâtýný, karþýlýðýný verir, sâlih amel iþlemeye muvaffak olur, buna tahammül ve güç bulur. Yaptýðý her iþi Allahü teâlânýn rýzâsý için yapmaya baþlar. Bütün iþlerde niyeti düzeltmek çok mühimdir."
"Allahü teâlânýn doksan dokuz ismi vardýr. Kim onlarý sayarsa, Cennet'e girer." hadîs-i þerîfindeki "Ahsa" kelimesinin bir mânâsý, saymaktýr. Diðer bir mânâsý ise, bu ism-i þerîfleri öðrenip, bilmektir. Bir mânâsý da, bu esmâ-i þerîfenin mûcibince amel etmektir. Meselâ "Rezzâk" ismini söylediði zaman, rýzký için aslâ endiþe etmemeli. "Mütekebbîr" ismini söyleyince, Allahü teâlânýn azametini ve kibriyâsýný düþünmelidir."
Behâeddîn Buhârî hazretleri bir sohbetlerinde buyurdu ki: "Bizim yolumuzdaki kimselerin þu edebi gözetmesi gerekir: Birincisi; Allahü teâlâya karþý edeptir. Yâni zâhiri ve bâtýný ile tamâmen kulluk içinde olmalý. Allahü teâlânýn bütün emirlerini yerine getirip, yasaklarýndan sakýnmasý ve Allahü teâlâdan baþka her þeyi, mâsivâyý terketmesidir. Ýkincisi; Resûlullah efendimize karþý edeb: Bu da iþ ve hâllerde O'na uymaktýr. Üçüncüsü; hocasýna karþý edeb: Çünkü kendisinin Peygamberimize uymasýna, hocasý vâsýta olmuþtur. Bu bakýmdan, hocasýný hiçbir zaman unutmamalýdýr."
|
Gönderen: 30.12.2006 - 20:01 |
|
|
|
1543 Mesaj -
|
|
|
Es Selamu Aleykum Ve Rahmetullah...
Günlerden bir gün devrin Selçuklu sultanlarýndan biri kabul etmesini arzu ederek Hz. Mevlânâ ya birkaç kese altýn göndermiþti. Hz. Mevlânâ nýn talebelerinden biri altýnlarý alýp Hz. Mevlânâ ya arz edince, Mevlânâ talebesine döndü ve, "Beni gerçekten seviyorsanýz bu altýnlarý dýþarýdaki çamurun içine atýnýz" buyurdu. Talebesi, Hz. Mevlânâ nýn bu isteðini emir telakki edip, hiçbir sual dahi sormadan yerine getirdi. Bu olaya þahit olan bazý kimseler, çamurun içine atýlan altýnlarý toplamak için hiç vakit kaybetmeden çamurun içine dalmýþlardý. Fakat kýsa süre sonra üstleri, baþlarý, yüzleri çamurdan görünmez hâle geldi. Mevlânâ, talebelerine, onlarýn bu vaziyetlerini göstererek; "Bu altýnlar, þu gördüðünüz dünya ehlinin üstünü baþýný batýrdýðý gibi, âhiret ehli olanlarýn da kalbini kirletir. Çeþitli günahlara sevk edip ibadetlerden alýkoyar. Bunun için dikkat edilmesi gereken nokta; hýrs ve tama yapmadan kanaat üzere bulunmaktýr. Dünyada, âhiret saadeti için çalýþýlmalý, kazanýlmalýdýr. Çünkü Ýslâm, insanlara faydalý olmayý emreder. Dünyadaki saadetlerden biri de helâl kazanmak ve bu kazancýný hayýr ve hasenat yaparak âhirete göndermektir. Asýl sermaye ise ilim, amel, ihlâs ve güzel ahlâk sahibi olmaktýr. buyurdu.
Hz.Mevlana K.s. 
Mesaj 1 kez düzenlendi. En son Havz-i Kevser tarafından, 01.01.2007 - 18:32 tarihinde.
|
Gönderen: 01.01.2007 - 18:29 |
|
|
|
|
Konu ne güzel deðil mi? Apayrý iki konu birisi Ýslam birisi tasavvuf. Tasavvuf öyle bir þeydir ki verilen hediyeyi bile almamayý söyler ama dinimiz hediyeleþin diye bize öðüt veriyor iþte bu kadar açýk bir terslik var o yüzden bir arada kullanýlmamasý gerekir.
|
Gönderen: 01.01.2007 - 19:12 |
|
|
|
618 Mesaj -
|
|
|
Alıntı Orijýnalý ahmet_gumus58
Konu ne güzel deðil mi? Apayrý iki konu birisi Ýslam birisi tasavvuf. Tasavvuf öyle bir þeydir ki verilen hediyeyi bile almamayý söyler ama dinimiz hediyeleþin diye bize öðüt veriyor iþte bu kadar açýk bir terslik var o yüzden bir arada kullanýlmamasý gerekir. |
selamunaleyküm,
Evet konu gercekten cok güzel..., dogru bir tespittir. Havz-i Kevser kardesimizin actigi bütün konular ayri güzelliktedir.
Fakat, Islam ve Tasavvuf icin iki ayri konu tanimi yapmissin ki buna katilmiyorum. Tasavvuf Islamdan ayri bir konumda degerlendirilemez.
Tasavvuf ile Islam arasinda bir terslik yoktur ve düsünülemez.
Ben bugüne kadar, hicbir Tasavvuf büyügünden ( mesru sebepler haricinde) hediyeyi kabul etmeyiniz diye bir sey duymadim, okumadim ve isitmedim. Varsaki böyle bir durum, bunu bizimle kaynaklari ile beraber paylasabilirsiniz. Bu sekilde bizlerde degerlendirmemizi yapariz ins.. Yalnizca muglak bir iddia olmaktan cikar.
selamet ile kardesim
|
Gönderen: 01.01.2007 - 20:20 |
|
|
|
1543 Mesaj -
|
|
|
Ve Aleykum Selam Ve Berekatu...
Ahmed kardeþim ALLAH c.c. sizden razý olsun .
Konuya þöyle baþlayalým ÝnþALLAH-U TEALA Tasavvuf bir yaþantýdýr. ALLAH-U TEALA nýn emirlerine uyma yasaklarýndan kaçýnma Hz.Resulullahýn (s.a.v) hayatýný kendi yaþantýsýna uygulamadýr. Edeptir Tevazudur Hoþgörüdür lüksiyetden kaçýnmadýr. Daha birçok tarif yapýlabilir lakin siz zaten bütün bunlarý biliyorsunuzdur.Kýsaca Ýslam Dinini hakkýyla yaþamaktýr. Bunda Din-i Ýslam dan ayrý hiçbir taraf yoktur. Biz ÝnþALLAH-U TEALA Tasavvufi bir yaþantý yaþamaya çalýþýyoruz Ýslam Dininden ayrý ne gibi bir halimiz var. Elhamdülillah üzerinde ismimiz yazýlý çivimiz yoktur. Olsunda istemeyiz.
Bir örnek vereyim Ýslam Dininde Altýn kadýna haram deðildir deðil mi? Lakin bir Hadis de Sahabeden bir kadýn elinde altýn bilezikle ALLAH Resulünün karþýsýna gelince Peygamber Efendimiz (s.a.v) elinden o bileziði çýkar zira o ateþden bir bileziktir buyuruyor. Hadisin açýklamasý lüksiyete girdiði için böyle söylenmiþtir deniyor.
Hz.Mevlana (s.a.v) Hediye olan altýný niçin almadýðýnýn açýklamasýný yapmýþtýr buyrun tekrar yazayým. Dikkat edin hediyeyi geri göndermemiþtir kabul edip çamura atmýþtýr bununda sebebi aþaðýdadýr.
"Bu altýnlar, þu gördüðünüz dünya ehlinin üstünü baþýný batýrdýðý gibi, âhiret ehli olanlarýn da kalbini kirletir. Çeþitli günahlara sevk edip ibadetlerden alýkoyar. Bunun için dikkat edilmesi gereken nokta; hýrs ve tama yapmadan kanaat üzere bulunmaktýr. Dünyada, âhiret saadeti için çalýþýlmalý, kazanýlmalýdýr. Çünkü Ýslâm, insanlara faydalý olmayý emreder. Dünyadaki saadetlerden biri de helâl kazanmak ve bu kazancýný hayýr ve hasenat yaparak âhirete göndermektir. Asýl sermaye ise ilim, amel, ihlâs ve güzel ahlâk sahibi olmaktýr"
Burda ters bir hal yoktur deðil mi. Mübarek ne kadar güzel ve ince bir þekilde açýklamýþtýr. Neden biliyormusunuz ALLAH Resulünün hayatýný kendi hayatýna düstur edinen kiþi inanýn dünyalýk hiçbirþeyi kabul etmez. Zira o hediye ona sýkýntý verir. Yanlýþ anlaþýlmasýn Dinimize göre yasak deðildir ama dünyalýk olduðu için sýkýntý verir. Düþünün kardeþim Hz.Ali ve Hz.Fatýma ALLAH cümlesinden razý olsun evlendiklerinde evlerinde hiçbirþey yoktu. Evlerinde birþey olmasý dinimize göre yasak deðildi ama onlar istememiþti.
Bu Arzudur güzel kardeþim siz neyi arzuluyorsunuz. ALLAH c.c.ý arzulayan kalp hiçbirþey istemez verileni de red etmez ama onu kendisine almaz ya baþka birine verir yada maddiyat ise Hz.Mevlana k.s. gibi çamura atar.
ÝnþALLAH-U TEALA biraz anlatabilmiþizdir....
|
Gönderen: 02.01.2007 - 16:26 |
|
|
|
1543 Mesaj -
|
|
|
Es Selamu Aleykum Ve Rahmetullah...
Hadimül Islam Abim ALLAH c.c. razý olsun.
Tasavvufun güzelliði kaynaðýdýr güzel abim. Esas nur ve nasip ve sahip sadece ALLAH-U TEALA dýr. Kaynaðý ise Kuran-ý Kerim ve ALLAH Resulü Sevgili Peygamberimiz Hz.Muhammed (s.a.v) dir.
Böyle güzel bir konuyuda buraya taþýmamýzý nasip eden ALLAH-U TEALA ya þükürler olsun...
|
Gönderen: 02.01.2007 - 16:33 |
|
|
|
1543 Mesaj -
|
|
|
Es Selamu Aleykum Ve Rahmetullah...
Din ehlini kin ehlinden ayýrt et; Hak la oturaný ara, onunla otur!
Maksada sabýrla eriþilir, aceleyle deðil. Sabret, doðrusunu Allah daha iyi bilir.
Miski tene sürme, gönle sür. Misk nedir? Ululuk sahibi Allah ýn adý.
Temiz þeyler temizlere aittir; pis þeyler de pislere.... kendine gel!
Kin yüzünden yol azýtanlara kin tutma. Çünkü onlarýn kabirlerini de kin tutanlarýn yanýna kazarlar.
Kinin aslý "cehennem" dir. Senin kinin o küllün cüzüdür, dinin de düþmaný.
Hz.Mevlana K.s. 
Mesaj 1 kez düzenlendi. En son Havz-i Kevser tarafından, 02.01.2007 - 17:10 tarihinde.
|
Gönderen: 02.01.2007 - 17:10 |
|
|
|
1543 Mesaj -
|
|
|
Es Selamu Aleykum Ve Rahmetullah...
Ýnsan, sevdiði ile beraberdir. Allah'ýn sevdiði þeyler çoktur. Vasiyet ve nasihat kasdýyle bâzýlarýný sana söyliyeyim:
Allah için süslenmek, bu, müstakil bir ibadettir. Hele namaz için mutlaka lâzýmdýr. Ey Adem oðullarý, her namazda ziynetlerinizi alýn emrine bak.
Birisi, Ya Resulullah ayakkabýlarýmýn ve elbisemin güzel olmasý hoþuma gider dedi de Peygamberimiz, Allah Cemil'dir. Güzelleri sever buyurdu.
Allah'ýn süs olarak, kullarý için yarattýðý þeyleri kim haram eder. Kimsenin haddi deðildir. Bunlar, niyete tabi, niyeti güzelse, kimsenin bir þey demeðe hakký yoktur. Allah'a karþý süslü bulunmak, en güzel bir haslettir.
Allah'ýn sevdiði þeylerden biri de, fitneye tutulunca, Allah'a dönmektir. Allah, fitneye uðrayýpta tövbekar olanlarý sever. Fitne ve musibetler, Allah imtihanýdýr, insanlar, kendilerinin ne mal olduklarýný, böyle imtihanlarla anlarlar. Lâf ile dâvalar sabit olmaz.
Fitnelerin en büyüðü, kadýn, mal, evlâd ve mevki fitneleridir. Bunlarla imtihana çekilen .kimseye yaraþan, bunlarýn aynýna takýlýp kalmamalý. Bunlarý ihsan eden Allah'a rücu edip; Ya Rab, bu nimetleri sen verdin deyip þükretmeli.
Muhiddin Ýbn-i Arabi (k.s.) Hz.leri 
|
Gönderen: 03.01.2007 - 11:29 |
|
|
Tasavvuf ile islamın mukayyesesi |
|
|
|
Esselamun Aleyküm ve Rahmetullah ve Berakatü
Yazýma vermiþ olduðunuz bu ilgiden dolayý Sizlere Teþekkür ederim sizlerden Allah Razý olsun. Konumuza dönersek:
Tasavvufta ki Allah Ýnancý:
Aslýnda tasavvuf denildiði zaman istinasýz her kolu, her gurubu "VAHDETÝ VÜCUT" inancýna sahiptir. Yani "Her þeyin bir Allah Olduðu inancý"
VAHDETÝ VUCUT: Kelime anlamýyla; varlýðýn birliði demektir. yani eþyada yada varlýklarýn görünen yapýsýnda ki çpkluða raðmen, hepsi mahiyet itibariyle tek bir özelliði sergilerler. iþte bu çokluk içinde ki birliði görmek "birlikteki çokluk" demektir.
bu inanç ve anlayýþ , doðu ve batý kültürlerinde olduðu gibi Tasavvufta'da baþta Ýbn Arabi, Hallacý Mansur, Ebu Bekr Þibli, Sadrettin Konevi, Celalettin'i Rumi, Yunus Emre, Þemsettin Tebrizi gibi þahsiyetlerde de açýkça görülmektedir.Ki bu inanç ve uygulamalarýn aynýsýný veya benzerini Hinduzim'de, Budizm'de, Þamanizm'de Zerdüþlük ve bütün paganizm dinlerinde görebilirsiniz.
Örneðin:
Ýbn Arabi:"....Hak ile halk arasýný ayýramazsýn. Þu halde her varlýk Hak'týr, yahut herþey halk'týr dersin. Yahutta O, bir bakýmdan hak'týr^, bir bakýmdan da halktýr diyebilirsin...." FÝSUSU'L-HÝKEM.99.S)
bu gibi örnekleri daha sonra yazacaðým
Allaha emanet olun
|
Gönderen: 03.01.2007 - 15:19 |
|
|
|
1543 Mesaj -
|
|
|
Ve Aleykum Selam Ve Berekatu...
Aslýnda tasavvuf denildiði zaman istinasýz her kolu, her gurubu "VAHDETÝ VÜCUT" inancýna sahiptir. Yani "Her þeyin
Ahmed abim bu edindiðiniz bilgi istisnasýz yanlýþtýr. Vahdet-i Vücud Tasavvufun bir koludur. Muhiddin Ýbn-i Arabi (k.s.)nin gittiði bir yoldur. Evliya-ý Kiram dan bu yoldan giden öðrencisi Muhammed Sadreddin Konevi k.s. dur. Tasavvuf Ehl-i bu yolu seçmemiþtir. Zira meþakatli ve zor bir yoldur. Önceden de tartýþmasý geçmiþtir bu yolun. Bazý kardeþler dahi küfür demektedir. Lakin biz geri durmaktayýz. Zira bize göre tevhidin en yüksek yorumu Tefekkürün en üst noktasýdýr. Ýmam Rabbani (r.a.) ve Bediüzzaman Said nursi (r.a.) gibi Mübarekler küfür deðildir bazý eleþtirileri vardýr ama þunu derler anlamak içinde eleþtirmek içinde o mertebeye çýkmak lazým derler. Eðer eleþtirme yönünden yazýyor iseniz biz deriz ki o mertebede iseniz yazýnýz yoksa zahirde görünen kelimeler eleþtiri amacý olamaz abim.
Bediüzzaman Said Nursi (r.a.) bir Tasavvuf ehli deðildir bilirsiniz ki Onun yolu Ýman yoludur. O Muhiddin Ýbn-i Arabi (k.s.) bahsederken bulunmaz bir cevher demektedir. O mertebesi için Hz.Mevlana (k.s.) nýn fikren çýktýðý Gavsý Azam gibi mübareklerin de ruhen çýktýðý bir makamdýr buyuruyor.
Bediüzzaman Said Nursi (r.a.) Vahdetü'l vücut için Mesnevî-i Nuriyye de "Tevhidde istiðraktýr ve nazara sýðmayan bir tevhid-i zevkîdir." buyuruyor.
"Vahdet-i vücûd vardýr. Her þeyde Allahü teâlâyý görüyoruz ve her þey O'dur" diyen tasavvuf büyükleri; her þey Allahü teâlâ ile birleþmiþ, O, her þeyden ayrý deðil, her þeye benzer, bu âlem ile berâber ve birlikte var oldu, iþte O görünüyor gibi þeyleri demek istemiyorlar. Böyle söylemek îmâný giderir. Allahü teâlâ mahlûklarý (yarattýklarý ile birleþik deðildir. Onlarýn ayný deðildir. Onlara benzer deðildir. O, hep var idi, hep öyledir. O, hiçbir bakýmdan mahlûklarýna, yarattýklarýna benzemez, O'nun varlýðý lâzýmdýr. O'ndan baþkasý olsa da olur, olmasa da. O büyüklerin her þey O'dur demeleri, hiçbir þey yoktur. Yalnýz O vardýr. Her þey Allahü teâlânýn yaratmasý ile meydana gelmiþtir demektir. Tasavvuf büyükleri hâricde, eþyânýn varlýðýný vehmî, hayâl olarak biliyor. Böyle vücûd devamlýdýr.Yâni bizim vehmimizin yok olmasý ile yok olmaz. Âhiretin sonsuz hayâtýný bu vücûda (varlýða) baðlý bilirler. Âlimler eþyâyý hâricde mevcud bilir, âhiretin sonsuz hayâtý, bu eþyâya göre olacaktýr der. Bununla berâber eþyânýn hâricde varlýðýný Hak teâlânýn varlýðý yanýnda zaif, kuvvetsiz, hattâ yok bilir. Görülüyor ki, her iki taraf da, eþyâya hâricde var diyor. Dünyâ ve âhiret iþlerini, bu varlýk üzerine kuruyor. Vehmin, hayâlin yok olmasý ile yok olmaz, diyor. Yalnýz, sofiyye, bu varlýða vehmî diyor. Çünkü, bunlar, tasavvuf yolunda yükselirken, hiçbir þey görmüyor. Hak teâlânýn varlýðýndan baþka, bir þey gözlerine görünmüyor. Âlimler ise, bunlarýn varlýðýna vehmî demekten kaçýnýyor, câhillerin, yanlýþ anlayýp, hayâlin yok olmasý ile, yok olur sanacaklarýndan ve ebedî sonsuz azâbý ve sevâbý inkâr etmelerinden korkuyorlar. (Ýmâm-ý Rabbânî
Bunlar bize yeter güzel abim. Vahdet-i Vücud meselesi bizimde ders gördüðümüz anlarda sýk sýk karþýmýza çýkmaktadýr. Bizim yolumuzun bir koluda Tefekküre baðlýdýr zira. Ben bir Tasavvuf aþýðýmdýr sitedeki güzel kardeþlerim bilir. Lakin gördüðümüz dersler tasavvufi dersler deðildir Ýman dersleridir bunu da belirtmek isterim. Israrla hocalarýmýza sorduðumuz vakit küfür deðildir demiþlerdir ve Üstadýn düþüncelerini göstermiþlerdir. Yalnýz þu uyarýyýda yapmýþlardýr. Vahded-ül Vücud günümüz zamanýnda gidilmemesi gereken bir yoldur. Zira günümüzün hastalýðý iman zayýflýðýdýr demiþlerdir. Ýmaný zayýf bir insan bu yola girerse ALLAH c.c. korusun imaný gidebilir uyarýsý yapmýþlardýr. Zaten Muhiddin Ýbn-i Arabi ALLAH-U TEALA ondan razý olsun þu uyarýyý taa o zaman kendisi yapmýþtýr.
"Bizim mertebemizde olmayan bizim kitaplarýmýzý okumasýn zarar verir."
Güzel abim bu cihedle eðer o mertebede iseniz bu eleþtirileri yapýn lakin biz anlamayýz zira size hak vermemiz için bizimde o mertebede olmamýz gerekiyor. Zahirde görünen cümleler bizim eleþtiri kaynaðýmýz olamaz bu insafsýzlýktýr neden mi güzel abim eleþtiri için o sözü söyleyen mübareðin yanýnda olmanýz lazým ve bu küfür ise bunu ona bizzat sormanýz gerekiyor gerçekde ne demek istiyor. Eðer bunu yapamýyorsanýz sizin için en güzeli hiç baþlamayýn güzel abim zira bizzat kendisinden bu sözü iþitip manasýný ve ne demek istediðini soramadýðýnýz için yapacaðýnýz eleþtiri size kul hakký olarak geri dönecektir. Kendisi hayatda olmadýðý için helalleþemiyceksiniz de. Onun dýþýnda kim ne derse desin biz küfür olarak görmüyoruz ama o yoldan da gitmiyoruz.
ALLAH c.c. Emanet Olunuz güzel abim...
Mesaj 1 kez düzenlendi. En son Havz-i Kevser tarafından, 03.01.2007 - 18:30 tarihinde.
|
Gönderen: 03.01.2007 - 17:40 |
|
|
|
1543 Mesaj -
|
|
|
Es Selamu Aleykum Ve Rahmetullah...
Vahdet-ül Vücuda Aklen bir örnek de þöyledir:
"Bir aynayý güneþe karþý tuttuðunuzda güneþ o aynada görünür. Onun nuruyla ayna da aydýnlanýr. O da ýþýk saçmaya baþlar. Bu ayna þuurlu olsa, güneþin nurunu kalbinde taþýr, ona iman eder ve kendisindeki bütün renklerin, ýþýðýn, hararetin hep ondan geldiðini bilir, ona minnettar olur. Bu þuurlu aynanýn güneþe doðru yaklaþtýðýný farz edelim. Yaklaþtýkça güneþten daha fazla ýþýk alacak, daha çok parlayacak, diðer yandan, daha fazla ýsýnacak, yanacaktýr. Ayna güneþe yaklaþtýkça onda, güneþin görüntüsü dýþýnda kalan saha gittikçe azalýr. Ve sonunda aynanýn tamamý güneþin nuruyla dolar. Artýk onun kalbinde baþkasýna yer yoktur. Yaklaþma devam ettikçe, ýþýðýn þiddetinden ayna kendini göremez olur. Þiddetli hararet ve nur ile kendinden geçer, istiðrak hâline girer. Artýk ne kendisi kalmýþtýr ortada, ne de ýþýðý. Ýþte o ayna bu halde iken, "Güneþten baþka bir þey yoktur." derse, bu onun mânevî sarhoþluðunun ifadesidir."
|
Gönderen: 03.01.2007 - 17:45 |
|
|
|
1543 Mesaj -
|
|
|
Es Selamu Aleykum Ve Rahmetullah...
Aldýðý þeylerde ve verdiði þeylerde Allah'ýný murakabe et. Mal, Evlâd her ne ki alýrsa, sabrýný denemek içindir.
Sabret. Allah, Sabredenleri sever. Elinden çýkan her þeyin ivaz'ý vardýr. (Ivaz-karþýlýk) Allah korusun Rabbini býrakýrsan iþte, onun ivazý yoktur.
Allah, verdiði þeylerde de þükrünü imtihan eder. Þükret. Allah, þükredenleri sever. Ve þükredenlere fazlasýyla verir.
Hadis' i þerif meali: Aldýðý, yerdiði þeyler hep, Allah'ýndýr. Her þeyin muayyen bir eceli vardýr. Eceli tamam olan gider, yerine baþkasý gelir.
Buna böyle inan, Allah ile ol. Her halinde, aldýðýný ve verdiðini görürsün. Her nefesin'de böyledir. Allah'ý zikrederek geçen nefeslerine þükret. Gafletle geçenlere de istiðfar et. istiðfar, Hakka dönmektir. Kul þaný'dýr.
Resulullah'ýn sünnetine uymak, her çeþit amellerden daha güzeldir. Buna uyun ki Allah sizi sever. "insan, Resul-ü Ekremi kendine numune yapar ve iþlerinde, sözlerinde, hallerinde Ona uymayý adet edinirse, o baþka þeye muhtaç olmaz, onlar yeter, artar bile..."
Muhiddin Ýbn-i Arabi k.s. 
|
Gönderen: 04.01.2007 - 19:59 |
|
|
|
1543 Mesaj -
|
|
|
Es Selamu Aleykum Ve Rahmetullah...
Varlýk alemi çarelerle doludur da Allah, bir pencere açmadýkça yine çare yok!
Allah’ý candan-gönülden seviyorsan varlýktan yokluða dön.
Yaralýya, vücudundan temreni çýkarabilmek için afyon verir, uyuturlar.
Ölüm vaktinde de adama elem ve ýstýrap verirler. O halde meþgulken canýný alýverirler.
Þu halde anlýyorsun ya, gönlünü her hangi bir düþünceye verdin mi, gizlice senden bir þey alacaklardýr.
Her ne düþünür, her ne elde edersen hýrsýz, emin olduðun yerden gelip çatmaktadýr.
Binaenaleyh, en iyi iþe koyul da, hýrsýz senden hiç olmazsa en bayaðý bir þeyi, en aþaðý bir þeyi alýp götürebilsin.
Tacirin yükü suya düþerse ondan daha iyi bir kumaþa el atar.
Senin de, mâdem ki suya bir þeyin düþecek, mahvolacak, en aþaðý þeyi terk et de daha iyisini bul!
Hz.Mevlana (k.s.) 
|
Gönderen: 05.01.2007 - 20:44 |
|
|
|
1543 Mesaj -
|
|
|
Es Selamu Aleykum Ve Rahmetullah...
Gönül istemeden aðza gelen latif sözler, külhandaki yeþilliðe benzer, dostlar.
Uzaktan bak, geç. Yavrum, onlar yemeye, kokmaya gelmez.
Vefasýzlara gitme. Onlar; iyi dinle, "yýkýk köprü" dür.
Bilgisiz biri oraya ayak basarsa köprü de yýkýlýr, ayaðý da kýrýlýr.
(O adam ki) Ýbadet-i kýþýrdan ibaret, içi yok. Cevizler çok ama içleri boþ!
Ýbadetlerin netice vermesi için zevk gerek. Tohumun aðaç olmasý için iç gerek!
Ýçsiz tohum, fidan olur mu? Cansýz sûret de hayalden baþka bir þey deðil.
Hz.Mevlana (k.s.)
Mesaj 1 kez düzenlendi. En son Havz-i Kevser tarafından, 06.01.2007 - 20:51 tarihinde.
|
Gönderen: 06.01.2007 - 20:49 |
|
|
|
1543 Mesaj -
|
|
|
Es Selamu Aleykum Ve Rahmetullah...
Menâkýb-ý Çihâr Yâr-i Güzîn
Ondördüncü Menâkýb: Âiþe-i Sýddîka "radýyallahü teâlâ anhâ" nakl buyurmuþdur. Bir gün Resûlullah "sallallahü teâlâ aleyhi ve sellem" hazretleri buyurdu ki: (Yâ Âiþe! Dilerim ki, eshâbýmdan bazýsý buraya [yanýma] gelsinler. Onlara bazý söyliyeceklerim vardýr. Söyliyeyim.) Dedim yâ Resûlallah! Ebû Bekri çaðýrayým mý? Birþey söylemedi. Bildim ki, onu dilemez. Dedim, Ömeri çaðýrayým mý? Onun için de birþey demedi. Bildim ki, onu dahî dilemez. Dedim, amcan oðlu Alîyi çaðýrayým mý? Ona da birþey söylemedi. Dedim, Osmâný çaðýrayým mý? Buyurdular; (Çaðýr gelsin!) Çaðýrdým, geldi. Resûlullahýn "sallallahü teâlâ aleyhi ve sellem" huzûr-ý þerîfinde durdu. Resûlullah hazretleri ona bazý þeyler söyledi. Onun rengi deðiþdi. Bazý þeyler de söyledi. Rengi eski hâlini aldý. Hazret-i Osmânýn evini muhâsara etdikleri günde, ona dediler, niçin karþýlýk vermezsin. Dedi ki, hazret-i Resûlullah sallallahü teâlâ aleyhi ve sellem benim ile sözleþmiþdir. Bana çok söz söylemiþdir. Ben bu belâya sabr ederim. Hazret-i Âiþe radýyallahü teâlâ anhâ demiþdir ki, benim zanným öyledir ki, hazret-i Habîb-i ekrem sallallahü teâlâ aleyhi ve sellem o vakt ona bu kýssayý haber vermiþdir. (Þevâhid-ün nübüvve)den alýnmýþdýr.
Niyeti düzgün olanýn dünyasý da ahýret olur. Bir iþi yaparken düþünmelidir ki, Rabbim bu iþten razý mýdýr...
Mesaj 1 kez düzenlendi. En son Havz-i Kevser tarafından, 09.01.2007 - 20:44 tarihinde.
|
Gönderen: 09.01.2007 - 20:42 |
|
|
|
1543 Mesaj -
|
|
|
Es Selamu Aleykum Ve Rahmetullah...
Yakûb-i Çerhî hazretleri buyurdular ki:
Sahîh bir hadîs-i þerîfte; Allahü teâlâ bir kulunu severse, onun sevgisini kullarýnýn kalblerine düþürür. Ýnsanlar onu severler. buyrulmuþtur.
Yine buyurdular ki: Eûzü okumak, Eûzü billâhi mineþþeytânirracîm demektir. Besmele okumak, Bismillâhirrahmânirrahîm demektir. Abdullah ibni Abbâs diyor ki, Resûlullah buyurdu ki: Kurân-ý kerîme saygý göstermek, Eûzü okuyarak baþlamakla olur. ve Kurân-ý kerîmin anahtarý, Besmeledir. Bu ikisini okuyan kimse sözünü, okumasýný bu iki zînet ile süslemiþ ve bu iki hazînede, dostlar için toplanmýþ olan faydalara kavuþmuþ olur. Allahü teâlâya yaklaþmak isteyenler, Eûzüye yapýþmakta, O'ndan korkanlar da, Eûzüye sarýlmaktadýr. Günâhý çok olanlar Eûzüye sýðýnmýþtýr. Allahü teâlâ, Nahl sûresinin doksan yedinci âyetinde meâlen, Peygamberine (sallallahü aleyhi ve sellem); Kurân-ý kerîm okuyacaðýn zamân Eûzü... söyle. buyurmuþtur. Bu emir, Allahýn rahmetinden uzak olan ve gazabýna uðrayarak dünyâda ve âhirette helâk olan þeytândan, Allahü teâlâya sýðýnýrým, korunurum, yardým beklerim. Ona haykýrýr, feryâd ederim de! demektir.
Peygamberimiz (sallallahü aleyhi ve sellem) buyurdu ki: Hoca çocuða, Besmele okur, çocuk da söyleyince, Allahü teâlâ, çocuðun ve anasýnýn ve babasýnýn ve hocasýnýn Cehennem'e girmemesi için sened yazdýrýr. Abdullah ibni Mesûd diyor ki: Cehennem'de azâb yapan on dokuz melekten kurtulmak isteyen, Besmele okusun! Besmele, on dokuz harfdir. Levh-i mahfûzda, ilk yazýlan, Besmeledir. Âdeme (aleyhisselâm) ilk gelen, Besmeledir. Müminler, Besmele yardýmý ile, Sýrâttan geçer. Cennet dâvetiyesinin imzâsý Besmeledir.
Besmelenin mânâsý; Her var olana, onu yaratmakla iyilik etmiþ ve varlýkta durdurmakla, yok olmaktan korumakla iyilik etmiþ olan Allahü teâlânýn yardýmý ile, baþlýyorum. Ârifler, O'nu ilâh olarak tanýdý. Âlemler, O'nun merhâmeti ile rýzýk buldu. Günâh iþleyenler, O'nun rahmeti ile Cehennem'den kurtuldu demekdir. Allahü teâlâ, Kurân-ý kerîme bu üç isim ile yâni Allah, Rahman ve Rahîm isimleri ile baþladý. Çünkü, insanýn üç hâli vardýr. Dünyâ, kabir ve âhiret hâlleri. Ýnsan, Allahü teâlâya ibâdet ederse, dünyâda iþlerini kolaylaþtýrýr. Kabirde ona acýr, âhirette günâhlarýný affeder.
Mesaj 1 kez düzenlendi. En son Havz-i Kevser tarafından, 10.01.2007 - 22:31 tarihinde.
|
Gönderen: 10.01.2007 - 22:29 |
|
|
|
1543 Mesaj -
|
|
|
Es Selamu Aleykum Ve Rahmetullah...
MEVLANA HALÝD BAÐDÂDÝ (K.S) 
Size kat'iyyetle emrederim ki, bütün varlýðýnýzla sünnet-i seniyyeye sarýlýp cahiliye adetlerinden ve bidatlerden sakýnýn. Sufiye hakkýndaki dedikodulara aldanmayýn. 'Paþa da olsa avamdan insanlarla ülfet etmeyin. Onlardan hangi vesileyle olursa olsun, bir þey istemeyin. Çünkü bu, sizin kötülükle itham edilmenize sebep olur. Ýki mefsedet arasýnda çaresiz kaldýðýnýz zaman ehven olanýný seçin. Mutlu kiþi, baþkasýnýn baþýna gelenlerden ibret alandýr. Daha önemli olaný, önemli olana tercih ediniz. Sakýn ola ki sultanlarla ve devlet ricaliyle bir iþe giriþmeyin. Çünkü onlarý ýslah edecek güce sahip deðilsiniz. Onlarý gýybet etmeyin, veliyy-i emrinize hayýrlý iþlerinde muvaffak olmasý için dua ediniz.
|
Gönderen: 11.01.2007 - 20:30 |
|
|
|
1543 Mesaj -
|
|
|
Es Selamu Aleykum Ve Rahmetullah...
MEVLANA HALÝD BAÐDÂDÝ (K.S)
Halidi Baðdadî hazretleri cömert, güzel ahlaklý, halkýn eziyetlerine sabýrlý, açýk ve tatlý sözlü, azimetle ameli seven, ihtiyatý elden býrakmayan, yetim ve dullarý himaye eden, Allah yolunda kýnayanýn kýnamasýndan korkmayan bir gönül eriydi.
Huzurunda oturup zahirî ve batýnî adaba riayet edenler, azamî derecede istifade ederlerdi. Huzurda bulunanlarýn kalbleri dünya sevgisinden temizlenir, makam ve mansýp endîþesinden, gaflet pasýndan arýnýrdý.
|
Gönderen: 12.01.2007 - 21:59 |
|
|
|
1543 Mesaj -
|
|
|
Es Selamu Aleykum Ve Rahmetullah...
Ýnsan midesinin feryadýný birkaç lokma ile teskin edebilir, ama kalp ne yemekle tatmin olur ne içmekle ne servetle dolar nede makamla
Onun gýdasýný bizzat HALÝK'I beyan ediyor...
"Kalpler ancak ALLAH c.c.ýn zikriyle mutmain olur."
Takva:Allah dan korkmak,Kuranla amel etmek,aza razý olmak ve Ahiret gününe hazýrlanmaktýr.
(Ali b.Ebî Talip r.a)
Müttekiler(Takva Sahipleri):Bilinen günahlarý terketmekle Allah dan ve azabýndan sakýnan,Allah dan gelen Kuraný tasdik etmekle Allah ýn rahmetini uman kimselerdir.
(Abdullah b. Abbas R.anhüma)
Müttekiler:Allah ýn haram kýldýklarýndan sakýnan ve Allah ýn farzlarýný eda eden kimselerdir. Müttekilerde bulunan takva,harama düþme korkusu ile bir çok helalý terk ettikçe yok olmaz.
(Hasan-ý Basrî Rh.aleyh)
Mesaj 1 kez düzenlendi. En son Havz-i Kevser tarafından, 13.01.2007 - 23:11 tarihinde.
|
Gönderen: 13.01.2007 - 23:10 |
|
|
|
1543 Mesaj -
|
|
|
Es Selamu Aleykum Ve Rahmetullah...
HZ. EBUBEKÝR SIDDÎK (R.A.) 
Kendisine bu fazîlete nasýl erdiði sorulduðunda verdiði cevap, tasavvufî telakkîdeki ruhî yükseliþ, ahlakî olgunluk ve manevî kemale eriþin esaslarýný oluþturmaktadýr. Buyurur ki:
- Bu fazîlete beþ þeyle erdim:
1. Ýnsanlarý iki grup olarak gördüm. Bunlardan bir grubu talib-i dünyadýr; dünyanýn peþinden koþmaktadýr. Bir grubu da talib-i ukbadýr; ahiret endiþesi taþýmaktadýr. Ben ise ne talib-i dünya, ne de talib-i ukba oldum. Talib-i Mevla olmayý tercih ettim. Rabbýmýn rýzasýna ermeyi herþeyin üstünde tuttum.
2. Müslüman olduðum günden beri ma'rifet-i ilahiyye ile meþguliyetin ve onun bana verdiði hazz sebebiyle dünya nimetlerine meyletmedim ve doyasýya yemek yemedim.
3. Yüce yaratýcýmýn muhabbetinin bana verdiði manevî zevk sebebiyle, aþk hararetini söndürmemek için kanasýya su içmedim.
4. Dünya ameliyle ahiret ameli karþýlaþtýðýnda daima ahiret amelini dünya ameline tercih ettim.
5. Rasülullah (s.a.)'in sohbetine çok sýký bir þekilde devam ettim. Daima O' nunla birlikte bulunmaya gayret ettim. Hicrette arkadaþý, maðarada yoldaþý ve daima sýrdaþý oldum.
Hz. Ebû Bekir'in bu cevabýnda adeta tasavvufi eðitimin gayesi ve temel esaslarý anlatýlýyor. Ki onlar da rýza-i Barîye ermek; zühd yani dünyaya deðer vermemek; yemeyi, içmeyi uykuyu azaltýp Cenab-ý Hakk'ý unutmamak ve Allah rasûlü ile sohbet.
|
Gönderen: 14.01.2007 - 17:47 |
|
|
|
1543 Mesaj -
|
|
|
Es Selamu Aleykum Ve Rahmetullah...
Abdüllah bin Abbâs radýyallahü teâlâ anhümâ hazretlerinin rivâyet etdiði hadîs-i þerîfde Resûlullah sallallahü teâlâ aleyhi ve sellem buyurdular ki: (Benim Eshâbým Nûh aleyhisselâmýn gemisi gibidir. Nûh aleyhisselâmýn ümmetinden, Nûh aleyhisselâma îmân getirip, verdiði habere itikâd edip, emrine uyup gemiye binen, dünyâda tûfan azâbýndan, âhýretde, Cehennem azâbýndan ve hicrândan, mahrûmlukdan emîn oldu. Her kim ki, Nûh aleyhisselâm hazretlerine îmân getirmedi ve itikâd ile emrine uymayýp, gemiye girmedi, dünyâda tûfandan boðulmaða mübtelâ olup ve âhýretde mahrûmluða, hicrâna ve azâba düçâr oldu [yakalandý]. Böylece, benim ümmetimden her kim ki, eshâbýma muhabbet ederse, dünyâda bidat ve dalâlet deryâsýna gark olmakdan halâs olur [kurtulur]. Âhýretde, ayrýlýk, mahrûmluk, hicrân azâbýndan selâmet bulur. Ümmetimden bir kimse, eshâbýma muhabbet etmeyip, benim eshâbým hakkýnda söylediðim habere itikâd etmeyip, eshâbýma buðz ve adâvet etse, dünyâda hâricî ve râfizî yolunu tutmuþ, bidat ve dalâlet tûfanýnda gark olmuþdur [boðulmuþdur]. Âhýretde hüsrân ve nedâmet ve hicrân acýsýna gömülüp, artýk, kurtuluþ ümîdi kalmaz.)
Sahîh rivâyet ile bildirilen bir hadîs-i þerîfde, Resûlullah sallallahü teâlâ aleyhi ve sellem buyurdular ki, (Allahü teâlâ hazretleri, Cebrâîl aleyhisselâm vâsýtasý ile bana vahy etdi ki, sizin Rabbiniz olan ben, Ebû Bekrin isteklerini yerine getirdim. Bunlarýn en aþaðýsý olarak, kýyâmete kadar onu sevenleri ve onun dostlarýný afv etdim.)
Mesaj 1 kez düzenlendi. En son Havz-i Kevser tarafından, 15.01.2007 - 19:58 tarihinde.
|
Gönderen: 15.01.2007 - 19:57 |
|
|
|
1543 Mesaj -
|
|
|
Es Selamu Aleykum Ve Rahmetullah...
Fahr-ÜL-FÂRÝSÎ (Muhammed bin Ýbrâhim Fârisî hazretleri (rahmetullahi aleyh) buyurdu ki;
Evliyânýn büyüklerinden Fahr-ül-Fârisî hazretleri gýybet hakkýnda bir suâl sorulduðunda buyurdu ki: "Allahü teâlâ Kur'ân-ý kerîmde meâlen buyurdu ki: "Zannýn çoðundan sakýnýnýz! Çünkü, zannetmenin bâzýsý günâh olur. Birbirinizin kusûrunu araþtýrmayýn! Birbirinizi gýybet etmeyin!" (Hucurât sûresi: 12)
Ebû Hüreyre'nin (radýyallahü anh) rivâyet ettiði hadîs-i þerîfte, Resûlullah efendimizin "aleyhisselam" huzurlarýnda bulunan birisi, orada bulunmayan biri hakkýnda; "Ne kadar da âciz birisi!" deyince, Resûlullah efendimiz; "aleyhisselam" "Kardeþinizin etini yediniz. Çünkü onu gýybet ettiniz." buyurdu.
Allahü teâlâ, Mûsâ aleyhisselâma; "Gýybetten tövbe ederek ölen kimse, Cennet'e girenlerin sonuncusu olacaktýr. Gýybete devâm ettiði halde ölen kimse ise, Cehennem'e girenlerin ilki olacaktýr." diye vahyetti.
Anlatýlýr ki, Ýbrâhim bin Edhem bir yere dâvet edilmiþti. Oraya vardýðýnda, geciken birisi hakkýnda; "O zâten aðýr adamdýr." dediler. Ýbrâhim bin Edhem; "Keþke buraya gelmeseydim. Çünkü, burada gýybet yapýlmaktadýr." dedi.
|
Gönderen: 18.01.2007 - 20:13 |
|
|
Şu an Yok üye ve 1555 Misafir online. En son üyemiz: Didem_
16977 üye ile 13.07.2024 - 12:50 tarihinde en fazla ziyaretçi online oldu.
[Admin | Moderator | Kıdemli Üye | Üye] |
|
 |
|
Doğum gününüzü tebrik eder, sıhhat ve
afiyet dolu ömür dileriz:
bayramalkis (43), orka (60), mehmetduru (44), avser (66), _turkuaz_ (43), efesamet (40), E-s-r-a (36), vedatbeyazgul63 (67), müsira (46), nilnur (47), leaders (44), muge_nl (45), YAH_YA (51), Kadir TAÞ (53), akinci_52 (44), abbas yurtsever (53), ugurgeylani (54), kafeinman (46), gönüller sultan.. (47), sevkiyanik (51), suleyman_eren (42), hayatadair38 (47), engin21 (42), yaratanhaktan (54), beyazlim (45), noorlravda (26), DILER-HERNE (47) |
|
|
|
 |
|