dexamethasone chloroquine kaletra kaletra ivermektin imdur imigran imitrex imodium imuran imurek inderal la inderal index indocin sr indocin inegy intagra iscover isoptin isordil sublingual isordil itraderm itrop jumexal kamagra effervescent kamagra gold kamagra oral jelly kamagra soft kamagra keflex kemadrin kenacort a solubile kenacort a kenacort kenergon kessar keto med ketozol kinzal kinzalplus klacid lamictal dispersible lamictal lamisil cream lamisil
     

0
Start Giriş Üye Ol üyeler ((( RAVDATe@m))) Arama
Toplam Kategori: 69 *** Toplam Konu: 30100 *** Toplam Mesaj: 148193
Forum Anasayfa » DİĞER KONULAR » İslamda Bölünme Sünnilik ve Şiilik Üzerine(2)   Cevap ekle

önceki konu   sonraki konu
Bu konuda 1 mesaj mevcut
Sayfa (1): (1)
Ekleyen
Mesaj
Gast Muvahhid  
İslamda Bölünme Sünnilik ve Şiilik Üzerine(2) Alıntı yaparak cevapla

Misafir

Kayıt Tarihi: 25.04.2024
En Son On:
Cinsiyeti: ----- 
CEMEL VAK'ASI
656 tarihinde dördüncü halife Emirü'l-Müminin Hz. Ali ile Hz. Âyşe taraftarları arasında Basra dolaylarında meydana gelen savaş. Üçüncü Rasid halife Hz. Osman (r.a.)'in şehit edilmesinden sonra üç-beş gün anarşi hüküm sürdü. Hz. Osman’ı şehit eden âsiler ortama hâkimdiler. Bunlar bir an önce, Hz. Osman’ın yerine birini hilâfete getirmek istiyorlardı. Fakat kime müracaat ettilerse hep ret cevabi aldılar. Hz. Ali de, kendisine geldikleri zaman onları huzurundan uzaklaştırmıştı: Âsiler hayrete düşmüşler, ne yapacaklarını şaşırmışlardı. Devlet başkanı tayin olunmadan dönecek olurlarsa ihtilafın çok daha fazla alevleneceğini biliyorlardı. Bunun üzerine Medine ahalisini toplayarak, onlara bir halife seçmelerini, aksi takdirde Hz. Ali, Talha, Zübeyir ve daha başka kimseleri de öldüreceklerini söyleyerek, onlara bir gün mühlet verdiler. Bunun üzerine Medine halkı Hz. Ali'ye müracaat edip, ona beyat etmek istediklerini bildirdiler. Hz. Ali, Muhâcirlerle Ensâr'ın bu teklifini reddetmek istediyse de devamlı ısrarlar karşısında bunu kabul etmek zorunda kaldı. Neticede Hz. Ali'ye beyat edildi ve âsiler Hz. Talha ile Hz. Zübeyir'i de getirterek onların da Hz. Ali'ye beyat etmelerini sağladılar. Bu sûretle, hicretin otuz besinci yılı(Resulullah’ın Vefatından Tam 25 Yıl Sonra Müslümanların Düştüğü Durum Ne kadar Kötü değil mi ve hala Sahabeler var. MUVAHHİD) yirmi bir Zilhicce Pazartesi günü Hz. Ali'ye beyat edildi.Hz. Ali'ye beyat edildikten sonra yapılacak ilk is; Hz. Osman’ın katillerini bulmak ve bunların cezalarını vermekti. Bu hususta tahkikata başlanmıştı. Fakat katiller kesin olarak belirlenemediği için, ser'an cürüm sabit olamamıştı. Bu durum karşısında bir şey yapılamazdı. Hz. Talha ile Hz. Zübeyir, Hz. Ali'yi ziyaret ederek ondan katillerin yakalanmasını istemişlerdi. Hz. Ali, onlara durumu izah etmiş, fakat ikisi de ikna olmamışlardı. Ortam son derece karışıktı. Bu arada Numan b. Besir, Hz. Osman’ın Şehadeti esnasında giydiği gömlek ile o sırada zevcesi Nâile'nin doğranan parmaklarını alıp Şam'a götürdü. Muaviye, bu kanlı gömleği ve kesik parmakları teshir ederek, herkesin galeyanını kat kat artırmak maksadıyla mescide astı. Diğer taraftan Hz. Osman’ın katline sebep olanlar hâlâ Medine'de bulunuyorlardı. Bunların bir an evvel oradan uzaklaştırılması gerekiyordu.Hz. Ali'nin karşı karşıya kaldığı zorluklar gerçekten çok büyüktü. Diğer taraftan Medine'de toplanan âsilerin mühim bir kısmı(Bu sırada Medine’de de Sahabeler var Ama Nafile MUVAHHİD) "Sebeiyye" fırkasına mensuptu. Bu İslâm düşmanı grubun reisi olan Abdullah b. Sebe, İslâm’ı içinden yıkmayı hedef alan bir Yahudi dönmesi idi. Bunun maksadı; İslâmiyet’in saf, berrak, akil ve kalbi tatmin eden akidelerini ifsat edip Müslümanlığı çığırından çıkarmak Müslümanları türlü türlü gruplara ayırarak birbirleriyle didişmeye ve boğuşmaya sevk etmekti. Hz. Osman (r.a.) devrindeki karışıklık, bu müfsidin ifsatları için uygun bir zemin teşkil etmişti. Hz. Ali'nin âsileri dağıtmak istemesi ibn Sebe taraftarlarının hoşuna gitmediği için bunlar Hz. Ali'nin emrine muhalefet etmişler; diğer Araplar da onlara uymuşlardı.Tevbe:97Araplar, küfürce ve nifakça(Nifak::Müslüman Olmadığı Halde Müslüman gibi davranmak karışıklık ve fitne çıkarmak M.Arıcı) daha beterdirler. Ve Allah Teâlâ'nın Resulüne indirmiş olduğu kanunları bilmemeğe daha lâyıktırlar. Allah Teâlâ ise bilendir, hikmet sahibidir.Bu karışık durum karşısında problemleri arttıran ve buhranın vahâmetini doruğuna vardıran bir hareket daha başladı. Hz. Âyşe, hac farizasını ifâ etmek üzere Medine'den Mekke'ye gitmiş, hac ibadetini ifâ ederek Medine'ye dönerken, Hz. Osman’ın şehit edildiği haberini almıştı. Bunun üzerine Medine'ye gideceği yerde Mekke'ye geri döndü. Çünkü Medine'de facianın doğurduğu karışıklıklar, bocalamalar devam ediyordu. Mekkeliler, Hz. Âyşe'ye durumu sordukları zaman, Hz. Âyşe, Hz. Osman’ın mazlum olarak öldürüldüğünü, Medine'de fesat ocağının bütün ufku karartacak şekilde tüttüğünü, mazlum ve şehit Osman’ın kanının heder olmaması gerektiğini, katillerin mutlaka cezaya çarptırılmaları ve ser'i hüküm ve kısas emirlerinin uygulanmasının icap ettiğini söylemişti.Hz. Talha ile Hz. Zübeyir de Mekke'ye gelmişler, Medine'deki durumu Hz. Âyşe'ye anlatmışlardı. Bu olaylar Hz. Âyşe'nin fikir ve kanaatini kuvvetlendirmiş, o da mazlum ve şehid Hz. Osman’ın intikamını almak için herkesi toplanmaya ve bir araya gelmeye çağırmıştı. (Sanki Hz.Osman’ın Katili Hz.Ali İmiş Gibi Ona Karşı Ayaklanan Talha Zubeyir Ve Ayşe Annemiz Ne kadar Yanlış Bir Hareket Yapmışlar Sen Kalk Hz.Ali’nin Hakkı Olanı Al ve Hz.Ali’yi Suçla Olacak İş mi MUVAHHİD)Hz. Ali, muhaliflerinin Mekke'deki hazırlıklarından haberdar olunca, onlardan evvel Irak'a varmak, Irak'a hâkim olmak, Beytû'l-Mal'in muhalifler eline düşmesini engellemek istedi. Ensâr, Hz. Ali'nin Medine'den ayrılmasını uygun görmüyordu. Hz. Ali, muhâlifler kendisinden önce Irak'a girecek olurlarsa yeni yeni problemlerin ortaya çıkmasından endişe ettiğini, Irak’ın nüfuzca kesif ve beytü'l-mâlının zengin olmasından ötürü bir müddet orada bulunmanın daha iyi olacağını söylemişti. Bundan sonra Hz. Ali yola çıkmış, Zukar mevkiine geldiği zaman, Hz. Talha ile Hz. Zübeyir'in Basra'ya yaklaştıklarını, Benu Saad kabilesi ile hemen hemen bütün Basra’nın onlara iltihak ettiğini haber almıştı. Hz. Ali, Zukar'da kalarak oğlu Hasan’ı Ammâr b. Yâsir ile birlikte Küfe’ye gönderdi. Hz. Hasan, Küfe’ye varınca, vali Ebû Musa el-Es'arî onu iyi karşıladı. Hz. Hasan, mescidde minbere çıkarak Hz. Ali'nin dâvâsını müdafaa etti ve Talha ile Zübeyir’in ona beyat ettiklerini söyledi. Bu konuşmasının sonunda kendisinin Basra'dan gideceğini, katılmak isteyenlerin onunla birlikte gelebileceğini ilân etti. Hz. Hasan, kendisine iltihak eden dokuz bin kişilik bir kuvvetle geri döndü. Bu dönüş ve hareket esnasında karşılıklı mücadeleler, şiddetli tartışmalar meydana gelmişti. Hz. Ali, ordusunu bu şekilde takviye ettikten sonra Zukar mevkiinden Basra'ya doğru hareket etti. Hz. Ali, maiyetinde olan el-Ka'ka' b. Amr'i çağırarak Basra'ya gönderdi. Ona iki taraf arasında mücadele ve çatışmanın meydana gelmesine engel olacak çareyi bulmasını tavsiye etti. el-Ka'ka' b. Amr, Hz. Âise, Talha ve Zübeyir ile görüşmüş, onları ümmetin birliğini bozmama konusunda ikna etmişti. Hz. Âise ile Hz. Talha ve Hz. Zübeyr, el-Ka'ka'in önerilerini kabul ettiler. Hz. Ali de bu fikirdeyse, bu isin barış ile neticeleneceğini söylediler. Hz. Ali, el-Ka'ka'in bu başarılarından son derece memnun oldu. Diğer taraftan bu sırada Basralılar Küfelilerle temas etmiş, iki tarafta da barış ve fitneyi yok etme düşüncesi hakim olmuştu. Ertesi gün, Hz. Ali hareket ederek Abdülkaysogullari kabilesine uğradı. Bu kabile de ona iltihak etti. Oradan Zaviye'ye vardı. Zaviye'den de Basra'ya hareket etti. Esasen herkes barışı gayet tabii bir durum olarak görüyordu. Onun için Hz. Ali'nin Basra'ya gelişi, barisin tahakkukuna yönelik bir hareket olarak telakki olunmuş, herkes son derece huzurlu bir şekilde uyumuştu. ibn Sebe ile yandaşları, herkes uyuduktan sonra Hz. Âise'nin tarafına hücum etti. iki taraf ta kendilerini karşı hücumuna uğramış gibi görmüşlerdi. Hz. Ali, her tarafa memurlar gönderdi. Ne olduğunu anlamak istiyordu. Diğer taraftan Kâab b. Sûr Hz. Âyşe'yi uyandırmış, Hz. Âyşe, devesine binerek çarpışmaların başladığı yere gelmişti. Hz. Ali kendi tarafını savaşmaktan alıkoyuyor, Hz. Âyşe kendi tarafını teskin etmeye çalışıyordu. Fakat bir kere ok yaydan fırlamış bulunuyordu. Vuruşmanın en hararetli anında Hz. Ali atini sürerek savaş meydanının ortasına geldi. Hz. Zübeyir'i çağırıp, ona Rasûl-i Ekrem (s.a.s.)'in: Bir gün Ali ile Zübeyir arasında bir ihtilafın meydana geleceğini ve bu ihtilafta Zübeyir'in haksiz olacağını" söylediğini hatırlatmıştı. Bunun üzerine Hz. Zübeyir geri çekildi. Hz. Talha da Zübeyir'in bu davranışı üzerine çatışma meydanından çekilmek istemişti. Onun savaş alanından uzaklaşması üzerine kendisine zehirli bir ok atılmış ve bu ok Hz. Talha'nın ölümüne neden olmuştu. Nihayet ortalıkta yalnız Hz. Âyşe ile etrafında bulunan bir grup kimse kalmıştı. Çatışmalar şiddetle devam ediyordu. Bütün bu kanların dökülmesine neden olan münafıkların hedefi; bizzat Hz. Âyşe idi. Bunlar Hz. Âyşe' ye kadar ilerleyerek onu tevkif etmek, ona hakarette bulunmak istiyorlardı. Sebeîlerin bu maksadını anlayan Dâbbeogullari Hz. Âyşe'yi son derece büyük fedakârlıklarla korumuşlardı. Bekr b. Vâil, Ezd ve Dâbbeogullari kabîleleri Hz. Âyşe ile beraberdiler. Bunların onu korumada gösterdikleri cesaret herkesi hayrete düşürmüştü. Hz. Âyşe'nin devesini koruyanlardan biri yere düştükçe bir başkası onun yerini alıyor, o da ayni fedakârlık ve ayni kahramanlık ile dövüşüyordu. Hz. Âyşe'nin önünde şehit düşenlerin sayısı yetmişe varmıştı. Bu çatışmalara bir son vermek için birisi deveye arkasından saldırarak onu yere yıkmış, bu arada da, Hz. Ebu Bekir'in oğlu Muhammed(Hz.Ayşe Ebu Bekir’in Kızı), Hz. Ali tarafından koşarak Hz. Âyşe'nin korunmasına hizmet etmişti. Hz. Ali de Hz. Âyşe'nin yanına gelerek hatırını sormuş, birkaç günlük istirahattan sonra onu, kardeşi Muhammed b. Ebu Bekir ile birlikte Medine'ye göndermişti. Hz. Âyşe ile beraber Basra'nın ileri gelen ailelerine mensup kırk kadar kadın refakat etmişti. Hz. Âyşe Basra'dan ayrılırken, kendisi ile Hz. Ali arasındaki mücadelenin yanlış anlaşılmadan ileri geldiğini söyledi. Hz. Ali de Rasûl-i Ekrem'in muhterem haremine her türlü tazim ve hürmeti göstermenin bir görev olduğunu belirtti. Hz. Âise, hicretin otuz altıncı yılı Recep ayında Medine'ye doğru. hareket etti. Nihayet Hz. Ali 4 Aralık 656 tarihinde bu problemi de atlattı. Bu olaydan sonra hilâfet merkezini Küfe’ye taşıyarak, sehadetine kadar orada kaldı. (Bu konuda geniş bilgi için bk. ibnü'l-Esir, el-Kâmil fi't-Tarih, Beyrut 1965, III, 205-263). Devam Edecek
Ekleme Tarihi: 28.11.2003 - 13:51
Bu mesajı bildir   zum Anfang der Seite
Pozisyon düzeni - imzaları göster
Sayfa (1): (1)
önceki konu   sonraki konu

  Cevap ekle Kategori Seç:  
Sitemizde şu an Yok üye ve 510 Misafir mevcut. En son üyemiz: Didem_


Admin   Moderator   Vip   Üye ]

Hayırlı ömürler dileriz.    Bu üyelerimizin doğum günlerini tebrik eder, sıhhat ve afiyet dolu bir ömür dileriz:
osmanli1 (49), TRABZONLU_TS (43), murat__ (41), remzay56 (61), Mikayil Demir (44), sadoðlu (68), yigilcali (48), müzisyennnn (46), hakankara (55), mikail06 (53), seyfullah (36), erguen (53), @hmed (49), emre-70 (34), AY-NUR (41), yagmurumm (33), ihvankudret (35), KeTeNci (38), zahid1 (49), hamdim (37), intifada (53), samsun1983 (41), veysel.hoca (48), mikail34 (54), zincefr (60), batmazhalil (36), MaziDENbiri (52), sero (58), Natuvan (40), tuana~islam (38), xturkkizx (37), seros633 (47), m_zahid (43), karanfil58 (39), halimyusufoglu (49), minam (44), HATÝCE81 (43), s.emine (43), naci edin (78), Yaseminerdem (36), fatih1981 (43), bekir tek (38), seyyidtalha (52)
24 Saatin Aktif Konuları
0

Copyright © ((( RAVDA.net )))  *  İrtibat   *   RAVDA Reklam Servisi   *   Tüm hakları saklıdır, izinsiz alıntı yapılamaz.
Sitemizde yayınlanan imzalı yazıların içeriğinden yazarları, forum ve yorumlardan ekleyen şahıslar sorumlu olup, kesinlikle sitemiz sorumlu değildir.
© by ((( RAVDA.net )))

Sayfa 0.55365 saniyede açıldı