stromectol generique kaletra generique plaquenil lopinavir ritonavir kamagra epanutin epilantine epivir ercolax eriacta escodarone escoprim escozem esidrex estrace etimonis etopophos euglucon eulexin euthyrox evista exelon exitop extra super avana extra super p force ezetrol famvir farlutal felden feldene felodil female cialis female viagra femara finasterax flagyl flamon flomax flox ex floxal floxin floxyfral flucazol flucinome flucoderm fluconax
     

0
Start Giriş Üye Ol üyeler ((( RAVDATe@m))) Arama
Toplam Kategori: 69 *** Toplam Konu: 30100 *** Toplam Mesaj: 148193
Forum Anasayfa » SERBEST KÜRSÜ » Teslim Olmak mı, Teslim Almak mı?

önceki konu   sonraki konu
Bu konuda 2 mesaj mevcut
Sayfa (1): (1)
Ekleyen
Mesaj
Muhtazaf su an offline Muhtazaf  
Teslim Olmak mı, Teslim Almak mı?

Moderator
4254 Mesaj -

Kayıt Tarihi: 04.06.2007
En Son On: 30.07.2020 - 23:50
Cinsiyeti: Erkek 
Teslim Olmak mı, Teslim Almak mı?
Ali Rıza Temel
İnsan neye teslim olacak ve neyi teslim alacak? Bu sorunun cevabı şöyle özetlenebilir: Hakka teslim olacak, batılı teslim alacak. Müslüman hakka boyun eğen, batıla boyun eğdiren kimsedir. Böyle olması için de hakkın güçlü, batılın zayıf konumda olması gerekir. Hak zayıflar, batıl güçlenirse durum tersine döner. Tarih içinde hakkın ve batılın güçlü olduğu dönemler yaşanmıştır. İnsanlar ya gönüllü olarak, ya siyasi otoritenin ya da çevrenin baskısıyla hakka boyun eğmişler veya tersine olarak batıla teslim olmuşlardır.

Sabır; haramlara, haksızlıklara, yanlışlıklara karşı dik durmak demektir. İnsan rüzgar önünde savrulan bir yaprak değildir. İradesini, direnme gücünü yitiren kimse etken değil edilgendir. Özne değil nesnedir. Yer yüzünde Allah’ın halifesi olan insan eşya ve olaylar karşısında halifeliğe yakışır bir duruş sergilemek zorundadır. Aksi halde misyonunu yitirmiş olur.

“Zaman sana uymazsa sen zamana uy” tarzında bir tekerleme vardır. Bu tam bir kişiliksizlik ve kimliksizlik ifadesidir. Peşinen mağlubiyeti kabullenmektir. Bir nevi bitkisel hayata dönmektir. Zira hayvanların bile belli olaylar ve durumlar karşısında bir tavırları ve direnme refleksleri vardır. Onurlu yaşamanın yolu onurlu bir direniştir.

Herşeyin bir bedeli vardır. İnsanca yaşamanın bedeli de insanca bir duruş ve direniştir. Maddi imkanların arttığı, teknolojinin her şeye hakim olduğu günümüz dünyasında pek çok şey insanı etken değil edilgen, özne değil nesnelleştirmeye yönelik olarak kullanılmaktadır. Güçlü propaganda vasıtalarıyla illüzyona dönüştürülen bir toplum içinde fert aptallaşmakta, direncini kaybetmekte, olaylara yön veren değil, olayların yönlendirdiği bir zavallı durumuna düşmektedir.

Zayıflayan ahlâki değerlere, önemsenmeyen dini prensiplere, etkisi azaltılan, çağdışı sayılan manevi bağlara mukabil oluşturulan materyalist atmosfer, kötüye kullanılan teknolojik güç ve imkanlar karşısında ne yapılabilir? Bu azgın nehir tersine akıtılabilir mi? Fıtrata uygun, akl-ı selim ve kalb-i selimin, sevginin, merhametin, paylaşmanın hakim olduğu yeni bir dünya kurulabilir mi? Daha doğrusu topyekün çöküş gerçekleşmeden yeni bir hayat tarzı geliştirmek mecburiyetinde değil miyiz? Ahlâki zeminden, manevi dayanaklardan yoksun firensiz, azgın bir güç bizi felaketten başka nereye götürür? Günden güne gelişen silâhlar, nükleer güç yarışı, harpler, terör, uyuşturucu, kirlenen çevre, çöken aile, canavarlaşan hırslar ve gün geçtikçe cehenneme dönüşen bir dünya karşısında eli kolu bağlanarak, çaresizlik içinde akıntıya kürek çekmek insanî ve imanî duyguların büsbütün yitirmemiş bir kimse için mümkün müdür? Fütursuzca yangını seyretmek, boğulmayı beklemek, ilerideki büyük felaketi gördüğü halde günlük ve anlık menfaatlerle oyalanmak nasıl bir tavır, nasıl bir duygudur? Bu tavır olsa olsa Mehmet Akif merhumun dediği gibi kurt karşısında otlamaya devam eden merkebin tavrıdır.

“Kurt uzaklardan bakar, dalgın görürmüş merkebi
Saldırmış ansızın yaydan boşanmış ok gibi
Lakin aşk olsun ki aldırmaz da otlarmış eşek
Sanki tavşanmış gelen, yahut kılıksız köstebek
Kâr sayarmış bir tutam ot fazla yutmayı
Hasmı, derken çullanırmış yutmadan son lokmayı!”

Şartlar ne olursa olsun bu yangını söndürmek, bu gidişe dur demek, yeni bir dünya kurmak daima mümkündür. Mevcut dünyamızı bu hale getiren insanlar olduğuna göre bu hali değiştirecek olanlar da insanlardır. Bu bir irade ve azim meselesidir. Kişilerin irade ve azmi dağları devirir. Direnmek hem var olmanın hem de insan olmanın gereğidir. Kolayca teslim olan, anlık yaşayan, daha güzel bir geleceğin inşasına katkı sağlamayanlar yeni bir dünyanın kurulmasına yardımcı olmak bir yana, bilakis engel teşkil ederler. Çünkü anlık ve günlük rahatlıkların bozulmasını istemezler. Tarihin seyrini değiştirenler cesur, idealist, inanmış, küçük hesapları aşmış, büyük hedeflere odaklanmış kimselerdir. Büyük devrimler bu türlü kimseler eliyle gerçekleşmiştir. Bütün mesele değiştirme iradesine sahip olmak ve bu irade sahiplerini yetiştirip çoğaltmaktır. Koskoca bir sürüyü bir çoban güder. Sürü haline gelen kalabalıkları doğru istikametlere yönlendirecek, kurtlara yem yapmayarak namuslu ve uyanık çobanlara ihtiyaç vardır.

Her kalıba göre şekil almak, her esintiye göre yön değiştirmek yerine, yeni kalıplar oluşturmak, yeni yönler belirlemek herşeyden önce irade meselesidir. Şekspir diyor ki: “Olmak veya olmamak, işte bütün mesele.” Olma iradesi, olmanın birinci şartıdır. Değiştirme iradesi olmadan değişim olmaz. Statükonun, mevcut şartların bizi kılıktan kılığa, şekilden şekile sokmasına dur diyelim. İyinin, doğrunun, güzelin önünü tıkayan her engele isyan etmek namusun ve ahlâkın gereğidir. Kötülüğe baş kaldırmamak ahlâksızlıktır. Çünkü tavır koymak ta kabullenme anlamı vardır. Kötülüğü kabullenen ise kötü demektir.

İnsan ne kadar zor şartlar içinde olursa olsun kötülüğe karşı bir çeşit tavır alabilir. Zira mücadelenin pek çok yol ve usulu vardır. Hiçbir şey yapmamanın mazereti olamaz. Gerçek bir dava adamı olan merhum Akif ne güzel ifade etmiş:

“Adam aldırma geç git diyemem aldırırım,
Çiğnerim çiğnenirim hakkı tutar kaldırırım.”

Zorluklar karşısında pes etmek, ümitsizliğe düşmek davâ sahibi bir insana, hele gerçek bir müslümana asla yakışmaz.

Âtiyi karanlık görerek azmi bırakmak
Alçak bir ölüm varsa, eminim, budur ancak.

Kurtulmaya azmin, neye bilmemki, süreksiz
Kendin mi senin, yoksa ümidin mi yüreksiz?

* * *

Yeis öyle bataktır ki, düşersen boğulursun
Ümide sarıl sımsıkı, seyret ne olursun.

Gelecek ben olmasam da olur. Bense bugünü yaşamak istiyorum diyebilirsin. Ama sorumluluk taşıyan bir kimsenin böyle düşünmesi düşünülemez. Roger Garaudy (Roje Garadi)’nin dediği gibi, “gelecek siz olmadan da olur. Bu doğru. Ama ya size karşı olmaması imkanı varsa, hatta sizinle birlikte olma imkanı varsa? Ben “insan ölmüştür” diyenlerden değilim. Asıl insan şu anda mevcut değil. İster misiniz, onu var kılmaya çalışalım? Var olmaya çalışalım. Yani sebep sonuç zincirinde bir halka olmamaya, aksine daha sağlam güçlerin daha açık bir gaye ile her an ortaya çıktığı döğüş halindeki insanlar olmaya çalışalım. Yoksulluğu doğuran bir zenginlik ekonomisine karşı, kısır bir politika, açınacak bir aşk, zavallı bir sanat, kuru bir bilim, özü gitmiş bir dinden oluşmuş bir yaşantıya karşı, daha zengin bir hayat tarzı yaratmayı deneyelim. Hâlâ var olmak ve yaşamak mümkündür. Dalga dalga köpürüp gelen seli tutmak ve akış yönünü değiştirmek henüz mümkündür. Yeter ki biz gözümüzü dört açalım. Yeterki dimdik ayakta duralım. (R. Garodi, Yaşayanlara Çağrı, s. 28-29. Tercüme C. Aydın. N. Aydoğmuş.)

Güce tapanlar bizi dejenere ettikleri bir hayata boyun eğdirmeye, rıza göstermeye ve bizi bu hayata göre şekillendirmeye, değiştirip dönüştürmeye çalışıyorlar. Elbiseyi bedene değil, bedeni hazır elbiseye uydurmaya gayret ediyorlar. Aslolan elbise değil, insandır. Aynı şekilde aslolan dünya değil insandır. Gerçek anlamda insana, insani değerlere hizmet etmeyen, bilakis kimlik ve kişiliği öldüren, ahlâki zemini çürüten bir anlayış ve yaşayışa isyan etmek en büyük cihaddır. Değişmek değil, değiştirmek, teslim olmak değil, teslim almak. Bütün mesele önce bu iradeye sahip olmaktır.

Ekleme Tarihi: 17.10.2010 - 00:16
Bu mesajı bildir   Muhtazaf üyenin diğer mesajları Muhtazaf`in Profili Muhtazaf Özel Mesaj Gönder zum Anfang der Seite
Hüzünlü_gurbet su an offline Hüzünlü_gurbet  

138 Mesaj -

Kayıt Tarihi: 22.03.2009
En Son On: 16.01.2013 - 23:58
Cinsiyeti: ----- 

Ekleme Tarihi: 18.10.2010 - 10:14
Bu mesajı bildir   Hüzünlü_gurbet üyenin diğer mesajları Hüzünlü_gurbet`in Profili Hüzünlü_gurbet Özel Mesaj Gönder zum Anfang der Seite
Pozisyon düzeni - imzaları göster
Sayfa (1): (1)
önceki konu   sonraki konu

Kategori Seç:  
Sitemizde şu an Yok üye ve 809 Misafir mevcut. En son üyemiz: Didem_


Admin   Moderator   Vip   Üye ]

Hayırlı ömürler dileriz.    Bu üyelerimizin doğum günlerini tebrik eder, sıhhat ve afiyet dolu bir ömür dileriz:
hircin (32), ayazdabirciftyu.. (38), arif_unal (64), lyoonn (46), ergali595 (42), FatihCgdm (38), kirenli (56), *imam_hatipli* (33), Muhsin B. (36), sezer74 (50), recepguducu (50), kenan_kygn (68), tek_1 (44), ajanpenny (46), basketcikid (34), sigat37 (37), erzincani (45), yasemin_nl (36), yosun (40), toprak_67 (45), By_Digital (38), gur (36), MustafaGED&Yacu.. (60), ademyildiray (49), ibrahimdzn (37), muka2828 (44), hagere (39)
24 Saatin Aktif Konuları
0

Copyright © ((( RAVDA.net )))  *  İrtibat   *   RAVDA Reklam Servisi   *   Tüm hakları saklıdır, izinsiz alıntı yapılamaz.
Sitemizde yayınlanan imzalı yazıların içeriğinden yazarları, forum ve yorumlardan ekleyen şahıslar sorumlu olup, kesinlikle sitemiz sorumlu değildir.
© by ((( RAVDA.net )))

Sayfa 1.01336 saniyede açıldı