generique stromectol dexamethasone stromectol generique luvox chloroquine voltaren votum plus votum vytorin wellbutrin sr xatral xeloda xenical xylocaine yasmin yasminelle yaz zanaflex zantac zantic zebeta zeffix zenegra zentel zestoretic zestril zetia ziac ziagen zilutrol zinacef zinat zithromax dispersible zithromax zocor zofran zoloft zorotop zovirax zurcal zyloprim zyprexa zyrtec zyvox zyvoxid
     

0
Start Giriş Üye Ol üyeler ((( RAVDATe@m))) Arama
Toplam Kategori: 69 *** Toplam Konu: 30100 *** Toplam Mesaj: 148193
Forum Anasayfa » TARİH / SİYASET / EKONOMİ » TÜRKİYE VE DÜNYADA SİYASET » TÜRK ORDUSUNA ENDONEZYA MODELİMİ GİYDİRİLMEYE ÇALIŞILIYOR ???

önceki konu   sonraki konu
Bu konuda 27 mesaj mevcut
Sayfa (1): (1)
Ekleyen
Mesaj
kolye7 su an offline kolye7  
TÜRK ORDUSUNA ENDONEZYA MODELİMİ GİYDİRİLMEYE ÇALIŞILIYOR ???

309 Mesaj -

Kayıt Tarihi: 01.12.2004
En Son On: 04.10.2010 - 21:47
Cinsiyeti: Erkek 
Merhabalar,

Ayrıca uzun uzun anlatmadan aşağıda verdiğim çok önemli bir içeriğe sahip iki alıntı yazıyı çok iyi okuyun ve ne anlama geldiğini iyi düşünün lütfen diyorum.
Tabi en altta verdiğim ENDONEZYA ve BOP haritalarınıda göz önününde bulundurmak suretiyle....
Şayet kardeşlerimin ayrıca soruları olursa onlarıda ayrıca seve seve cevaplamaya çalışırım.

*****************************************************************

Bülent Esinoğlu

Irak’ın kuzeyinde ABD’nin oluşturduğu Kukla Devletin Türkiye tarafından tanınması ABD bakımından yaşamsal önemdedir.

Siyasi iktidar bunu kabul etmeye hazır olduğunu çeşitli şekillerde ifade etti. Mütareke medyası tanınmanın Türk halkı tarafından kabul görmesi için elinden geleni yaptı ve yapıyor. “PKK kötüdür ama Barzani iyidir” propagandası yıllardır işlenmektedir. Cengiz Çandar bu işin baş görevlilerindendir.

Son Aktütün baskınından sonra, Barzani öne çıkmaya başladı. Ali Babacan’ın açıklamalarından da anlıyoruz ki, Barzani ile Türkiye açık gizli görüşmeler yapıyor. Zaten Barzani’nin PKK’yı kullanarak buna zemin hazırladığını biliyorduk.

Durum bu yönde gelişirken, Öcalan bir açıklama yaptı. Kürt Halkının gerçek temsilcisi ve savaşçısının kendisi (PKK) olduğunu belirterek, görüşmelerin kendisi ile yapılmasını istedi. “Zaten eskiden beri görüşüyoruz” gibisinden beyanlarda bulundu.

Kentlerde ayaklanmalar çıkarttırarak masaya oturma talebini belirti. Hatta PKK yöneticilerinden Duran Kalkan, şehirlerde uyguladıkları bu şiddeti on katına çıkarabileceklerini söyledi.(Referans Gazetesi)

Özetle, Aktütün saldırısı Barzani’yi, şehirlerdeki şiddet de PKK’yı işaret etmektedir. Ancak, her ikisinin de arkasında Amerika’nın varlığı aşikârdır.

Dönelim Türkiye tarafına bakalım.

Bölünme tehdidine karşı alınacak tedbirler konusunda Hükümet ve Ordu masaya oturdu. Ordu tehditle baş edebilmesi için ilave yetkiler istedi. Hükümet demokrasi gerekçesi ile hiçbir talebi karşılamadı. Hatta ordunun mevcut yetkilerini kısıtlayacak bir süper müsteşarlık kuracağını açıkladı.

Özal döneminden beri talep edilen siyasi iktidara bağlı, ordunun yetki alanlarında dolaşan bir süper müsteşarlık gündemdedir.

Öte yandan Türkiye bir krizin içindedir. İşbirlikçi sermaye tıkanmış ve olağanüstü kararlara ihtiyacı vardır. Başka bir ifade ile krizin maliyetinin halkın üstüne yıkılacağı kararlara ihtiyaç var. Tıpkı 24 Ocak kararlarında olduğu gibi. Her seferinde işbirlikçi sermayenin yolunu açmak için orduyu kullanan ABD bu kez bunu başaramıyor. Her türlü kışkırtmasına rağmen bunu başaramıyor.

Bu durumda mevcut iktidarın olağanüstü yetkiler ile donatılması gerekiyor. Bunun karşısındaki temel engel ordudur.

Güneydoğu’nun Türkiye’den koparılması ve işbirlikçi sermayenin önünün yeniden açılması için ordunun tasfiyesi gerekiyor. Ordu üzerinde sürdürülen operasyonların nedeni budur.

Amerika buna benzer bir operasyonu Endonezya’da uyguladı. Doğu Timor’u Endonezya’dan koparmak için Endonezya ordusunu saf dışı bırakması gerekiyordu. Siyasi iktidar ile işbirliği içerisinde, Endenozya Ordusuna karşı Türkiye’de Türk Ordusuna karşı yürütülen operasyonlara benzer operasyonlar yapıldı. Bazı yurtsever generaller tutuklandı, v.s. Sonunda Doğu Timor, Endonezya’dan ayrılarak bağımsızlığına (!) kavuştu.

Şimdi Güneydoğu’nun bizden koparılması için aynı operasyonların uygulandığını görüyoruz. Yoksa PKK ile mücadele eden generaller bugün cezaevinde olurlar mıydı?

Yurtseverler, Türkiye’ye reva görülen bu operasyona direniyorlar.

Türk Halkı Emperyalizmin Kürt Oyunu’nu bozacaktır.

Başaramayacaklar.
********************************************************************
(Alıntı)

Amerikanın Doğu Timor adalarını Endonezyadan koparması için , Endonezya ordusuna operasyon yapması , Endonezya ordusunu saf dışı bırakması gerekiyordu..

Endonezyadaki Amerikan operasyonu şöyle yürütüldü;

ABD ve Siyasi iktidarın işbirliği ile , Endenozya Ordusunda Bazı yurtsever generaller tutuklandı...

Amerikanın Endonezyadaki bütün suçları , pislikleri Endonezya ordusunun üstüne atıldı..

Endonezya Halkını nezdinde ordunun itibarı yok edildi..

Sonunda Doğu Timor, Endonezya'dan koparılarak "bağımsızlığına" (!) kavuşturuldu ...

***

Dıştan ve içten Türk Ordusuna psikolojik saldırının şiddetlenerek sürdüğünü hepimiz görüyoruz..

pkk ile en önde mücadele eden Generaller ve Subaylarımız , Ergenekon davasıyla hapise atılıyor..

Pkk nın siyasallaştırılması , Barzaninin kukla kürdistanın kabulü ve Üniter yapının bitirilip, eyaletleşmenin dayatılması, sonra özerklik vs. ile Güneydoğunun koparılması ,
Yani ABD nin BOP u için , Endonezyadakine benzer operasyonların uygulandığını söylemek yanlış olmasa gerek..

*****************************************************************

Aşağıda ordusu üzerinde çeşitli ABD entrikaları oynanarak bölünen bir ülkenin (ENDONEZYA) ve benzeri oyunlarla (HAZMETTİRE HAZMETTİRE) bölünmek için sırasını bekleyen TÜRKİYE başta olmak üzere yirmiüç islam ülkesinin haritalarını görüyorsunuz.
Çok iyi bakın bu haritalara ve çok iyi düşünün diyorum kardeşlerim.
Artık zaman uyanma ve uyandığını hissettirme zamanıdır çünkü.






Ekleme Tarihi: 01.01.2010 - 12:46
Bu mesajı bildir   kolye7 üyenin diğer mesajları kolye7`in Profili zum Anfang der Seite
Dai su an offline Dai  

922 Mesaj -

Kayıt Tarihi: 06.10.2008
En Son On: 13.09.2010 - 00:07
Cinsiyeti: Erkek 
selamun aleyküm

her iki alintiyada katiliyorum sahsen
cünkü yillardir göstere göstere yedirilen bi taktik
yahudi güdümlü ingiliz taktigi
"BÖL YÖNET"

netice itibariyle Türkiye / Türkler bölünecek
ve ic anadoluya hapsedilecektir...!

sanirim bunu bilakis müsahede edene kadar da uyanamayacagiz...!


iste... esas ergenekon ondan sonra yasanacaktir...!

selametle
Ekleme Tarihi: 02.01.2010 - 01:56
Bu mesajı bildir   Dai üyenin diğer mesajları Dai`in Profili Dai Özel Mesaj Gönder zum Anfang der Seite
kolye7 su an offline kolye7  

309 Mesaj -

Kayıt Tarihi: 01.12.2004
En Son On: 04.10.2010 - 21:47
Cinsiyeti: Erkek 
Merhabalar.

Umarım, Dai kardeşimizin çok güzel bir tespitle başlayan kısa yazısının sonunda anlamı pek belli olmayan ERGENEKON ifadesi, başlıktaki bölünme senaryosunu hazırlayan ABD'nin aynı zamanda ERGENEKON OPERASYONU'nuda başlatan güç olduğunu kabul etmemek gibi bir anlam taşımıyordur.
Ya da benim fikrimi apaçık bildiğin halde özellikle böyle bir ifade kullanmamışsındır Dai kardeşim.

Bu ifade şayet benim anladığım gibi ise, tam anlamıyla bir "SAPLA SAMANI" karıştırma hatasından başka hiç bir anlam taşımaz.
Sonuçta yanılsamda, yanılmasamda Ergenekon operasyonunun ne olduğunu sanırım bir kez daha anlatmak gerekiyor diye düşünüyorum.

Dai kardeşime bir şeyi daha hatırlatayım. Ne olursa olsun Türkiye bu süreçte ve gelecekte yaşayacağı tüm vartaları atlatıp bu işten dahada büyüyerek düze çıkacaktır. Tabi şu anda başta olanlarla ve mecliste olanlarla değil. TSK'nın bir müdahalesi ilede değil.
Bu halk eline, ayağına dolaştırdığı bu işleri yine kendi aklı ve iradesiyle ve Allah'ın yardımıyla düze çıkaracaktır. Hemde daha sonrasında büyük bir şahlanışa dahi olanak verecek şekilde.

Daha önce 23.09.2008 tarihinde hem medyamızın her kesimine hemde milletvekillerimize gönderdiğim bir yazıdan ilgili bölümü aktaracağım sizlere. Ki, ERGENEKON OPERASYONU nedir, ve neden ortaya çıkmıştır bir daha görmüş olalım.

RAVDA yönetimindende rica ediyorum. Lütfen bu biraz cesurca ve açık dille yazılan yazıyı silmeyiniz. Yada başlığı ve konuyu kaldırmadan müdahale ediniz. Tabi tölerans gösterirseniz çok daha memnun olurum.



*************************************************

ERGENEKON davası patlamadan önce TSK'nın dik duruşu ve Türk halkının çoğunluğunun ABD karşıtlığına doğru hızla kayması üzerine ABD, AKP ye bu uyanışı ve ABD karşıtlığını engellemesi için resmen ültimatom verdi.
O nedenledir ki geçen yıl 5 Kasım 2007 de Erdoğan'ın ABD ye gidip Bushla yaptığı görüşmenin gizli kısmında Ergenekon operasyonunun ve daha bir çok ABD emrinin startları verildi. Bu emirlerde ABD'nin ve AKP nin olduğu kadar AB'ninde menfaatleri saklı olduğundan AB de ERGENEKON operasyonuna destek verdi.
ABD ve AB'nin AKP ile yaptıkları bu işbirliği yalnızca bu tarafların menfaatine fakat Türkiyenin facia denecek kadar zararına sebep olacak gizli anlaşmalardı.

Bana AKP'nin ABD ve AB ile bu kadar sırt sırta vermesi ve kafasındaki çarpık siyasi emellerini gerçekleştirmek ve saltanatlarını sürdürme uğruna bu haçlı ağababalarının her istediği tavizleri lütfetmesi Atatürkün Gençliğe hitabesini ve özellikle aşağıda verdiğim bölümü hatırlatıyor,
" Bütün bu şeraitten daha elîm ve daha vahim olmak üzere, memleketin dahilinde, iktidara sahip olanlar gaflet ve dalâlet ve hattâ hiyanet içinde bulunabilirler.
Hatta bu iktidar sahipleri şahsî menfaatlerini, müstevlilerin siyasî emelleriyle tevhit edebilirler."

Oluşumu ve iktidara gelişi tamamen ABD onayı ve desteğiyle gerçekleşen ve ilk hatasında yani 1 Mart tezkeresini meclisten geçiremediğinde sayın Başbakanın korkusundan Zapsuyu ABD ye gönderip "BU ADAMI (ERDOĞAN'I) DELİĞE SÜPÜRMEYİN, KULLANIN. BİZ BİR DÖNEM DAHA İKTİDAR OLMAK İSTİYORUZ" diye yalvaracak kadar hizmetkar olmayı kabullenmiş bir güruhun dimdik bir devlet adamı görüntüsü ve icraatında bulunması mümkünmüdür ?

Daha en başta parti oluşurken ABD ye gidip "BİZ SİZİN ILIMLI İSLAM PROJENİZEDE, BOP PROJENİZEDE KAYITSIZ ŞARTSIZ DESTEK VERECEĞİZ. YETERKİ BİZİ İKTİDAR YAPIN" diye gizlice anlaşanların bugün ERGENEKON ucubesini kendileri ve ABD ye rağmen yaptıklarını söylemeleri ne feci bir yalandır.

ERGENEKON OPERASYONU'nun asıl amacı ABD'nin TSK'dan intikam almak için bu operasyonu karalaştırmış olmasıdır. Çünkü Sovyetler çöktükten sonra özellikle Kıvrıkoğle ve Karadayı paşalar zamanında ABD ajanları Türkiyedeki özel harp dairesinin bir bölümündeki yapılanmadan silinip atılmıştı. İşte ABD, TSK'nın bu hareketiyle telaşa düşüp "BU TSK ARTIK BİZİM HİZAMIZDAN ÇIKTI. ACİL BİR ŞEYLER YAPMAMIZ LAZIM" mesajları vermeye başladı.

AKP'nin iktidara gelmesinden sonra, ABD, TSK'nın kendi özel harp dairesinde Nato yapısı içindeki kırtıkları temizlemesinden ve halk içindeki ABD karşıtlığındanda rahatsız olduğu için yepyeni bir GLADYO yapısını bu sefer AKP kanalı ile ve onun destekçisi F tipi din anlayışının emniyetteki yapılanması ile gerçekleştirme yolunu seçmişti.

Tabiki bunun gelişmesine yani ABD-AKP ortaklığına bir anlamda engel teşkil eden ABD karşıtı fakat ne olduğu belirsiz mafya babalarının bile adı geçtiği bazı oluşumları bahane ederek DARBECİ DERİN DEVLET i temizliyoruz ayaklarına TSK'nın ve Cumhuriyeti seven tüm kuruluşların ve halkın üzerine gidip sindirilmesi gerekiyordu.
Ve bunun gereğini ABD'nin AB ninde istekleri doğrultusunda bugüne kadar harfiyen yerine getirdiler. Yolllarınada yine bu haçlı ağababalarının emirleri doğrultusunda devam ettiler, etmekteler.

Şöyle bir düşünün. Türkiyenin parçalanmasından ve onu sömürmekten başka hiç bir hedefi olmayan ABD (Bush) neden 5.Kasım.2007 de hemde bir gizli oturumda Başbakana "ERGENEKON'U BAŞLATIN VE SONUNA KADARDA GİDİN" desin ?
Neden "KORKMAYIN, ERGENEKON OPERASYONU İÇİN HER ANLAMDA ARKANIZDAYIZ" güvencesini versin ? ABD Türkiyeyi çok sevdiği içinmi ? Aynı şeyler AB içinde geçerli tabi...

Geçmişte ortak bir tatbikatta MUAVENET zırhlımızı göz göre göre vuran, Eşref Bitlis'i suikastle öldüren, Kuzey Irakta askerimizin başına çuval geçiren ve daha böyle pek çok kirli işe imza atan ABD'nin ne olduğunu anlayamayanlarla bu ülkenin varacağı yer ancak ve ancak bir KURTULUŞ SAVAŞI daha yaşamaktır.

Allah'ın ayetleri dahi onlara hemde kötülükleri ve kötü düşünceleri apaçık belli iken bakın nasıl gazabla hitap ediyor.
Lütfen, AL-İ İMRAN SURESİ 100, BAKARA SURESİ 120 ve MAİDE SURESİ 51 ve 52 ye bakınız. Bu güruhun gerçek bir müslümanmı yoksa ne gaflet güruh olduğunu sanırım çok daha iyi anlarsınız.

Ülke hem ekonomik anlamda hemde siyasi anlamda tam bir haçlı kuşatması altında ve hükümet bu tablo içinde hala babalar gibi birşeyleri satıp saltanatını sürdürme derdinde. Ülkenin gidişatını iyi okuyabilenler şunu çok iyi biliyorlar ki bu gidişatın hiç bir başarı şansı yoktur. Sonuç uzun sürmeyecek bir süreçte ülkece duvara toslayarak acı gerçeklerle karşı karşıya kalmak olacaktır.

AKP, TSK korkusuyla ABD'nin ve AB'ninde desteğiyle hem TSK'yı hemde halkın ulusal uyanışını sindirme ağır yanlışından medet ummaktadır. Oysa korktuğu facia onu hiç beklemediği bir cihetten yakalayacaktır. Yani bu ekonomik gidişin altında hem işsizlik hemde borç batağı altında inim inim inleyen halk bir yerde sessizliğini bozup haklı olarak meydanlara taşacak, belkide kırıp dökme taşkınlığına dahi varacaktır.

Şüphesiz bunlar olmasını hiç istemediğimiz fakat yanlışların boyutlarına göre kaçınılmaz sonuçlardır.
Çünkü insanların cehaletini bilgisizliğini kullanıp kandırmanız bir yere kadar mümkündür. Fakat aç kalan insanları hiç bir yalan ve oyun aldatamaz. O oyun artık bir yerde biter. Yani bu aç kalanların belli bir orana varması onları uyuttuğunu zannnedenlerin oyunlarını artık bozar.

Hemde feci şekilde bozar.O zaman o halk elinden nelerin gittiğini ve istikbalinin dahi nasıl babalar gibi çar çur edildiğini, peşkeş çekildiğini anlamaya başlar. Sonradan uyanışın tepkiside çok daha ağır olur.

Daha öncede yazmıştım, AKP yönetiminde ülkemde son altı yıldır yaşananlar bana Osmanlıyı Allah katında ağır ve kahırlı bir sona götüren nedenleri hatırlatıyor.
Evet, ben naçizane bilgim ve görüşümle ve hissiyatımla diyorumki bu ülke AKP'nin liderliğinde yeni bir KURTULUŞ SAVAŞINA doğru adım adım yaklaşıyor.

Şüphesiz Cumhuriyet bütün ödenen ağır bedellere rağmen ayakta kalır. Fakat bu güruhla değil. Yine Cumhuriyetin kuruluş değerlerine sahip insanlarımızla kalır.

Allah bu ülkenin kıyamete kadar yaşanacak halini ve takip edilmesi gereken yolu Atatürk'ün sözleri ile bizlere göstermiştir.
''Benim Naciz Bedenim Elbet Bir Gün Toprak Olacaktır;Fakat Türkiye Cumhuriyeti İlelebet Payidar Kalacaktır.''
Söyleyen Atatürk'tür fakat ona bu sözleri söyleten onu bir kurtarıcı ve halkını yükseltici bir lider olarak seçen Allah'tır.

Cumhuriyetin altını oymaya çalışanlar, onu ve kurucusunu yok etmek isteyenler şunu iyi bilmelidirler ki bu sapmış ideal peşinde koşanlar bu ağır yanlışın altında mahvolup yok olmaya mahkümdurlar.

Allah katında en büyük gazaba düşecek olan güruhların en başında gelenler hiç şüphesiz Allah'ın dinini kendi çıkarları için kullanan ve Allah'ın hükümlerini bu uğurda saptırıp tahrif edenlerdir. O nedenledi ki bu önümüzdeki süreçte kabağın başında patlayacağı yönetici güruh ve zihniyet olarak AKP iktidarı seçilmiştir. O nedenledir ki AKP nin önündeki tüm engeller kaldırılıp hak ettikleri gazaba uğramaları için her türlü yanlışlarına fırsat ve mühlet verilmiştir.

Sözü tekrar ERGENEKON operasyonuna getirmek istiyorum.
Dikkat edilirse cambaza bak oyununa muntazam şekilde devam etmek için, Cumhuriyeti seven ulusal uyanışı devamlı bir baskı korku ortamında tutmak için operasyonlar dalga adını verdikleri sistematik bir yıpratma taktiğiyle uygulanmaktadır.

Bunu yapanlar şunu hiç bir zaman unutmasınlar alemlerin sahibi Allah'tır. ABD ve AB değil.
Bunu yanlış işlerin sahipleri görebileceklermi bilmem ama o güvendikleri haçlı ağababalarınıda hazin vukuatlar bekliyor. Allah'ın hükmünden ve gazabından hangi kişi yada güruh hangi tedbir yada dalavereyle kurtulabilir ? Mümkünmü ?
Bu akıldışı işlerden medet umanların Allah'a inandığı ve iman ettiği nasıl kabul edilebilir ?

ERGENEKON dalgalarının arkasına sığınan ve hedefleri yanlış insanları yargılamaktan çok daha farklı şeyler olanlar şunu hiç bir zaman unutmamalılar. O dalgalar bir zaman gelir sahiplerinin üzerlerine bir TSUNAMİ olarak patlayıverir.Ve şüphesiz bu hiç kaçınılamayacak bir sonuçtur.

İnsanların yüzlerindeki ifadeler pek çok şeyi yansıtır karşısında onlara bakanlara. Yüz ifadelerinden bir insanın mutluluğunu, sıkıntısını, acısını, endişesini, merak halini v.s okumak tüm insanlar için geçerli bir anlayıştır.
Oysa bazı ifadeler vardırki onu anlayış çok nadir insanlara nasip olur. Bazıları pek bir erdem anlamına gelmesede mesela yüzden ölümün yaklaştığı dahi anlaşılabilir.

Birde bir korku vardır ki o korku ya ölüm tehlikesiyle apaçık karşı karşıya kalındığında görülür. Bunu anlamak için hiç bir istidad yada donanım gerekmez.
Fakat bir korku şekli daha vardır ki o korku ancak yaptıkları ağır feci büyük yanlışlar nedeni ile bu fiiliyatlarda bulunanların yüzlerinde görülür. Bunuda her insan okuyamaz.
İşte bu korkuyu, endişeyi ben özellikle Recep Tayyip Erdoğan'ın, Abdullah Gül'ün ve Bülent Arınç'ın yüzlerinde görüyorum. Dikkat edin konuşmadıkları anlarda şayet görebilirseniz bu halleri daha açık ortaya çıkmaktadır.

Bu korkular nedeniyledirki yaptıkları yanlışları aslında çok iyi bilen fakat bunu hem kendilerine ifade etmekten kaçan hemde halk tarafından ifade edilmesinden aşırı rahatsızlıklar duyan bu siyasiler zaman zaman ve bazen sık sık vatandaşlara akıl almaz sert tepkiler vermektedirler.

Bu manasız ve yanlış tepkilerin en sonuncusu Bülent Arınç'ın bir çiftçiyi köle azarlar gibi azarlayıp apaçık kovmasındaki hal ve konuşma hırçınlığıdır. Oysa olduğu yere onu getiren o çiftçi idi. Şimdi ise temsilcisi olduğunu kovacak kadar çığırından çıkmayı normal görüyor. Sebep ise malum. Ağır gerçeklerle yüzleşmek yerine şakşakçılarla bu acı gerçeği örtmek daha işlerine geliyor.
Bunun benzeri haller altı yıldır Sayın Başbakanımızda daha sık yaşadığımız hallerdi hatırlarsanız. Sanırım daha çok görürüz bu halleri. Belkide daha farklı sertliklerle....

Baksanıza bir AKP milletvekili o kadar ipin ucunu kaçırmış ki kendisini bir krallığın gardiyanı zannedip Aydın Doğan'a "Bir sabah altıda seni karakola götürürlerse hiç şaşmam" diyecek kadar DEMOKRASİ ye ne kadar aşık olduklarını ortaya koyabiliyor. Tamam Aydın Doğan matah biri değil fakat, AKP'nin yanlışlarını gösterenlere bu Demokrasi dışı tavır ve tehdidi kim açıklayabilir. Ergenekon operasyonundada aynı zihniyet yokmu.
Yani korkut, sindir ve sustur zihniyeti.

Doğrusu AKP'nin Demokrasi ve özgürlük için mücadele ettiğine inananların anlayışlarına hayret ve ibretle bakmaktayım. Demekki AKP'liler bu "ÖLÜMÜNE TAKİYYE" olayını öyle başarı ile icra ediyorlar ki pek çok insanımız hala bu AĞIR YALANA inanmayı tercih ediyorlar. Anayasa mahkemesinin bunlar için çıkardığı kapı gibi karara rağmen hemde.....

Koskoca yetmiş milyonluk bir ülkeyi oyunlarla dalaverelerle entrikalarla sonsuza kadar yönetirim gafletiyle yaşayanlar bu yanlışa asla sonsuza kadar fırsat verilmeyeceğini ve bir yerde Allah'ın balyozunun kafalarına ineceklerini mutlaka bilmeleri gerekir. Hele hele, Allaha inandığını söyleyipte Dünyayı kendi menfaatleri yolunda pazu kuvveti ile döndürebileceklerini zannedenlerin akıllarına ve fikirlerine şaşarım. Hemde ne şaşarım.

Bu ülkeyi çok zor ve ağır bedellerin ödeneceği bir sürecin beklediğinin en açık işareti hala ALLAH'IN ADI İLE KANDIRILMAKTAN uyanamayan bir % 40 çoğunluğun var oluşudur. Bu aslında anlayabilenler için Allah katından esaslı bir dayağın gelmesi için ısrarla çıkarılan bir davetiyeden başka hiç bir şey değildir.

Fakat bedeli ödeyen tüm millet olacaktır. Allah'ın % 41'i ayırıp onlara ayrı ceza vermesi gibi akıl dışı bir olay düşünülemez. Bunun en bariz örneği Osmanlının bitişinde bu ülkenin tüm insanlarının ödediği bedellerdir. Ülkesini satan mandacıda, vatansever insanlarda hiç ayrımsız derece derece bu bedelden paylarını almışlardır.

Şüphesiz doğru yolda olanların hiç bir işi Allah katında ziyan olmaz. Tıpkı hainlerin, satılmışların, döneklerin yaptıklarının yok olmayacağı gibi.

Ülkemi daha çok ibret dolu sıkı günler bekliyor. Allah bu ülkenin ve onu gereği gibi sevenlerin yardımcısı olsun.



Bu mesaj 7 kez ve en son kolye7 tarafından 03.01.2010 - 14:11 tarihinde değiştirilmiştir.
Ekleme Tarihi: 02.01.2010 - 13:23
Bu mesajı bildir   kolye7 üyenin diğer mesajları kolye7`in Profili zum Anfang der Seite
Dai su an offline Dai  
RE:

922 Mesaj -

Kayıt Tarihi: 06.10.2008
En Son On: 13.09.2010 - 00:07
Cinsiyeti: Erkek 
Alıntı
Orijınalı kolye7

Merhabalar.

Umarım, Dai kardeşimizin çok güzel bir tespitle başlayan kısa yazısının sonunda anlamı pek belli olmayan ERGENEKON ifadesi, başlıktaki bölünme senaryosunu hazırlayan ABD'nin aynı zamanda ERGENEKON OPERASYONU'nuda başlatan güç olduğunu kabul etmemek gibi bir anlam taşımıyordur.
Ya da benim fikrimi apaçık bildiğin halde özellikle böyle bir ifade kullanmamışsındır Dai kardeşim.

Bu ifade şayet benim anladığım gibi ise, tam anlamıyla bir "SAPLA SAMANI" karıştırma hatasından başka hiç bir anlam taşımaz.
Sonuçta yanılsamda, yanılmasamda Ergenekon operasyonunun ne olduğunu sanırım bir kez daha anlatmak gerekiyor diye düşünüyorum.

Dai kardeşime bir şeyi daha hatırlatayım. Ne olursa olsun Türkiye bu süreçte ve gelecekte yaşayacağı tüm vartaları atlatıp bu işten dahada büyüyerek düze çıkacaktır. Tabi şu anda başta olanlarla ve mecliste olanlarla değil. TSK'nın bir müdahalesi ilede değil.
Bu halk eline, ayağına dolaştırdığı bu işleri yine kendi aklı ve iradesiyle ve Allah'ın yardımıyla düze çıkaracaktır. Hemde daha sonrasında büyük bir şahlanışa dahi olanak verecek şekilde.



selamun aleyküm
kolye7 kardes
ya, yine yanlis anladin
ya da biseyleri yazmaya zemin hazirlamak icin yanlis anlamis göründün !
oysa tarih bilginle ne demek istedigimi anlayabilecegini düsündüm !
yada tarih bilgini gözümde büyüttüm !

hazirlanan haritalar gerceklestirildiginde bicak kemige dayanacak
ve ancak o zaman bu millet sahlanacak !
ve gercek ergenekon o zaman baslayacak...!
zahmet edipte bi daha okursan demek istedigimi anlayacagina eminim !

selametle
Ekleme Tarihi: 04.01.2010 - 01:05
Bu mesajı bildir   Dai üyenin diğer mesajları Dai`in Profili Dai Özel Mesaj Gönder zum Anfang der Seite
kolye7 su an offline kolye7  

309 Mesaj -

Kayıt Tarihi: 01.12.2004
En Son On: 04.10.2010 - 21:47
Cinsiyeti: Erkek 
Dai kardeşim,

Biraz dikenli yollardan bugüne geldi özellikle ikimiz arasındaki diyaloglar. O nedenle iki ihtimalide göz önünde bulundurmam gerekiyordu. Birde Ergenekon operasyonu üzüm yemek değil tam anlamıyla bağcıyı dövmek maksatlı bir ABD yapımı operasyon olması nedeniyle senin bana aslında ters olmayan düşüncene bir paragraf açmak mecburiyeti hasıl oldu.

Bir daha bu anlamda anlatmak istediklerini Ergenekon adını kullanmadan verirsen mesela ESKİ ABD GLADYOSU diyebilirsen daha gölgesiz ve net anlamak mümkün olur. Böyle ifade ediyorum çünkü bu devlet içindeki bazı çöreklenme ve yapılanmalar ABD ile başladı. Şu an tasfiye edilme nedeni ise bu karanlık yapılanmaların son dönemlerde ABD karşıtı olduklarının anlaşılması ve ABD'nin bunları bu nedenle düşman ilan edip Emniyet içinde yeni bir Gladio yapılanmasına geçip epeyde yol aldığı içindir.

Unutmaki bu yazıları yalnız biz ikimiz okumuyoruz. Ergenekon dediğin anda maksadın ve hedefin farklıda olsa artık klişeleşmiş ve ne olduğu apaçık belli olan bir yapılanmanın bakış açısı ve hedefi ortaya çıkmakta çünkü.

Her çarpık yapılanmaya Ergenekon deyimini kullanmak zaten ABD'nin işiydi. Bu ismide özellikle o nedenle ortaya attılar. ABD karşıtlarını, vatansever insanları ve Cumhuriyeti korumaya çalışan tüm insanlarımızada bu yaftayı yapıştırmaya çalıştılar. Halada bu çarpık yaftalama ve eziyetler devam ediyor.
Oysa Ergenekon kelimesinin türk tarihi için çok muazzam bir anlamı var...

Dikkat edersen yanılabileceğimi bile bile o yazıyı yazdım. Çünkü gerektiğinde böyle çok çabuk telafi edilebilecek masum yanılmalar düzeltilebilir. Gerçek hiç bir eksik bırakılmadan ortaya çıkartılabilir.

Aslında sana teşekkürde borçluyum. Neden dersen. Samimi olarak söylüyorum, benim öyle güzel ve muazzam yazılar yazmama sebep oldun ki, sana o yaptığın hırçınlıklar için bile kızamıyorum.
Demekki özünde gösterdiğinden daha farklı ve olumlu bir Dai var.
Bence sana asıl düşende eleştirilerine devamla birlikte bu neden sakladığını anlayamadığım Dai'yi ortaya çıkarmandır. Emin ol bunu başardığında çok daha güzel şeyler ortaya çıkacaktır.

Neden diyeceksin. Bu hırçınlığı senin kadar olmamakla birlikte bazı üzücü cevaplar karşısında bende gösterdim daha önceleri. Bunları farketmemide Ravda yönetimi sağladı. Detayını anlatmama gerek yok.
İşte bugün çoğunuzdan farklı bir düşünceye sahip olduğum halde sitede yer alabilmem bu benim kendime verdiğim çeki düzen ve Ravda'nında buna karşılık beni kabullenmesidir.

Ben oldum diyen yanmıştır. O nedenle ömür sonuna kadar öğrenme ve olgunlaşma bitmez, bitmiyor.

Tarih bilgimi hiçte gözünde büyütmüş değilsin Dai kardeşim. Tam tersine, benim tarih bilgimin buraya yansıyanı ancak bir cüzüdür. Şüphesiz her bilgi, ortamında ve yeri gelince ortaya konur yada konması gerekir.

Sağlıcakla kal....



Bu mesaj 1 kez ve en son kolye7 tarafından 04.01.2010 - 11:50 tarihinde değiştirilmiştir.
Ekleme Tarihi: 04.01.2010 - 11:49
Bu mesajı bildir   kolye7 üyenin diğer mesajları kolye7`in Profili zum Anfang der Seite
vaha1972 su an offline vaha1972  
RE:

69 Mesaj -

Kayıt Tarihi: 13.03.2010
En Son On: 10.08.2010 - 01:23
Cinsiyeti: ----- 
Alıntı
Orijınalı kolye7

Dai kardeşim,

Biraz dikenli yollardan bugüne geldi özellikle ikimiz arasındaki diyaloglar. O nedenle iki ihtimalide göz önünde bulundurmam gerekiyordu. Birde Ergenekon operasyonu üzüm yemek değil tam anlamıyla bağcıyı dövmek maksatlı bir ABD yapımı operasyon olması nedeniyle senin bana aslında ters olmayan düşüncene bir paragraf açmak mecburiyeti hasıl oldu.

Bir daha bu anlamda anlatmak istediklerini Ergenekon adını kullanmadan verirsen mesela ESKİ ABD GLADYOSU diyebilirsen daha gölgesiz ve net anlamak mümkün olur. Böyle ifade ediyorum çünkü bu devlet içindeki bazı çöreklenme ve yapılanmalar ABD ile başladı. Şu an tasfiye edilme nedeni ise bu karanlık yapılanmaların son dönemlerde ABD karşıtı olduklarının anlaşılması ve ABD'nin bunları bu nedenle düşman ilan edip Emniyet içinde yeni bir Gladio yapılanmasına geçip epeyde yol aldığı içindir.

Unutmaki bu yazıları yalnız biz ikimiz okumuyoruz. Ergenekon dediğin anda maksadın ve hedefin farklıda olsa artık klişeleşmiş ve ne olduğu apaçık belli olan bir yapılanmanın bakış açısı ve hedefi ortaya çıkmakta çünkü.

Her çarpık yapılanmaya Ergenekon deyimini kullanmak zaten ABD'nin işiydi. Bu ismide özellikle o nedenle ortaya attılar. ABD karşıtlarını, vatansever insanları ve Cumhuriyeti korumaya çalışan tüm insanlarımızada bu yaftayı yapıştırmaya çalıştılar. Halada bu çarpık yaftalama ve eziyetler devam ediyor.
Oysa Ergenekon kelimesinin türk tarihi için çok muazzam bir anlamı var...

Dikkat edersen yanılabileceğimi bile bile o yazıyı yazdım. Çünkü gerektiğinde böyle çok çabuk telafi edilebilecek masum yanılmalar düzeltilebilir. Gerçek hiç bir eksik bırakılmadan ortaya çıkartılabilir.

Aslında sana teşekkürde borçluyum. Neden dersen. Samimi olarak söylüyorum, benim öyle güzel ve muazzam yazılar yazmama sebep oldun ki, sana o yaptığın hırçınlıklar için bile kızamıyorum.
Demekki özünde gösterdiğinden daha farklı ve olumlu bir Dai var.
Bence sana asıl düşende eleştirilerine devamla birlikte bu neden sakladığını anlayamadığım Dai'yi ortaya çıkarmandır. Emin ol bunu başardığında çok daha güzel şeyler ortaya çıkacaktır.

Neden diyeceksin. Bu hırçınlığı senin kadar olmamakla birlikte bazı üzücü cevaplar karşısında bende gösterdim daha önceleri. Bunları farketmemide Ravda yönetimi sağladı. Detayını anlatmama gerek yok.
İşte bugün çoğunuzdan farklı bir düşünceye sahip olduğum halde sitede yer alabilmem bu benim kendime verdiğim çeki düzen ve Ravda'nında buna karşılık beni kabullenmesidir.

Ben oldum diyen yanmıştır. O nedenle ömür sonuna kadar öğrenme ve olgunlaşma bitmez, bitmiyor.

Tarih bilgimi hiçte gözünde büyütmüş değilsin Dai kardeşim. Tam tersine, benim tarih bilgimin buraya yansıyanı ancak bir cüzüdür. Şüphesiz her bilgi, ortamında ve yeri gelince ortaya konur yada konması gerekir.

Sağlıcakla kal....





Bu Ülke bölünmez ve bölünmeyecekte. Cumhuriyet kuruldugu günden beri ha bölündük ha bölünecegiz kabuslariyla yasadik ve halada yasiyoruz.
Ne zaman akli basinda birisi baskan olsa ya asarlar yada darbeyle indirirler ( Ne de olsa bas komutanlari en büyük darbeci degilmiydi 1000 senelik bir mahsülati atese verip masum ve mazlumlari yok pahasina asmamismiydi.). Ondan sonrada bunlar ülkeyi bölecekti sacmaligiyla insanlari kandirir dururlar. Iste CHP'enin hali 50 seneden beridir bir kere olsun basa gelmemis (Darbelerden sonra gelmis, oda sayilmaz kahkaha ).Allah'a binlerce sükürler olsun AKP bir cok ezberi bozdu ve bozuyor ve bozcakda, artik bu halk uyandi kimin yalanci, kimin fitneci, kimin darbeci, kimin gerici ve en önemlisi bütün bu korkulardan kimlerin nemalandigini ögrendi.
Not: Insaallah en yakin bir zamanda kalplerden uzak kanunla korunan o sahisdanda kurtuluruz.. amin............

Ekleme Tarihi: 30.03.2010 - 03:13
Bu mesajı bildir   vaha1972 üyenin diğer mesajları vaha1972`in Profili zum Anfang der Seite
kolye7 su an offline kolye7  

309 Mesaj -

Kayıt Tarihi: 01.12.2004
En Son On: 04.10.2010 - 21:47
Cinsiyeti: Erkek 

Dünya hayatı öyle bir şeydir ki yaşamsal olayları nasıl görmek isterseniz öyle görürsünüz. Ancak akıl ve gönül sahipleri önlerine koyulan gözlüklerden ve menfaaat pencerelerinden değilde hakkın penceresinden görüp her şeyi değerlendirirler.

Aşağıdaki yazımı akıl ve mantık dahilinde değerlendirebilirseniz, ABD nin neden AKP ye kol kanat gerdiğini ve neden tam gaz TSK yı yıpratıp yok etme savaşına AKP ile ortak tam gaz devam ettiğini görürsünüz.

Demokrasinin özellikle halkı tarafından doksan yıl gibi bir süreçte gereği gibi anlaşılamayan, gerçek Atatürk çizgisinin maalesef gereği gibi anlaşılamadığı ve sömürüldüğü ve bundanda daha ağırı din adına çok kolay kandırılan bir çoğunluğu olan bir milletin devlet yapılanması içinde sürtüşmelerin çıkması kaçınılmazdır. Geçmişte ve zirveye çıkmış halde bugün olduğu gibi.

Bugün ülkeyi din eksenli sömürüyle iktidarı sekizinci yılına giren AKP hükümeti yönetmektedir.
Ve yola çıkışında taa en baştan ABD ile gizli gizli masaya oturulup kararlaştırılan ve yine ABD'nin kendi belirlediği zamanlarda AKP hükümetine dikte ettiği emirleri yürürlüğe geçirdiği ağır bir süreç yaşanıyor bu ülkede.

Bugün AKP ile Cumhuriyetin bütün kurumları arasında çetin bir savaş vardır. AKP'nin böyle bir savaşa kendisinin tek başına kalkışması söz konusu bile değildir, olamazda. Bu ülkede tüm darbelerin ABD onaylı ve emirli olduğunu düşünürseniz başarılan tüm darbeler bu şekilde başarılmıştır. Lafta kalan son dönemdeki darbe görüntülü tüm çıkışlar ise ABD onayı olmadığı için sönmüş gitmiştir.

Çünkü hükümette olan parti ABD'nin bizzat oluşturup iktidara gelmesi için her türlü zemini hazırladığı ve sekiz yıldırda karşılıklı menfaatler nedeniyle ayakta duran bir parti olarak hükümet etmektedir.

Diyeceksinizki karşılıklı menfaatler sözkonusuysa bunda ne kötülük var ? İşte tüm faciada burada. AKP sırf kafasındaki çarpık siyasal din anlayışı ve onun getireceği cukka dolgunluğu uğruna bu ülkenin tüm değerlerini haraç mezat babasının malı gibi elden çıkarmakta haçlıya satmaktadır.

AKP bu nedenle BOP denen ortadoğuda Türkiyede dahil yirmiüç ülkenin sınırlarını değiştirecek olan aşağılık ABD projesinin EŞ BAŞKANI olmayı dahi kabullenmiştir. Açılım saçılımlar ise bu projenin besleyici yan ürünleridir. Yani ayrı düşünülemez, düşünülmemesi gerekir.

Bu sinsi savaşın yapılması ve başarıya ulaşması için yalnızca ABD ve AKP'nin gizli ve açık dayanışması ile dahi yetinilmeyip, öncelikle bir YANDAŞ MEDYA oluşturulmuş, ERGENEKON operasyonu ile birlikte bu sefer YANDAŞ YARGI oluşturma safhası tamamlanmıştır. Emniyet içinde tam anlamıyla olmasa birlikte bir F TİPİ yapılanma adamakıllı oturtulmuş durumdadır.

Bugün savaşı devam edilenler içinde maalesef fitneler çıkarılmasına rağmen ele geçiremedikleri ve tam anlamıyla sindiremedikleri TSK, ancak alt bölümünü ele geçirdikleri yargının yüksek bölümü ile kıyasıya kapışma ise devam etmektedir.

Başbakan diyor ki "Kurumlar arasında çatışma yok"
İşte ben Başbakanın bağıra bağıra söylediği bu gerçek dışı ifadeye inananların aklınada fikrinede herşeyinede şaşarım.

Birde "Bu süreç tarihi bir süreçtir" diyor Başbakanımız. Çok doğru. Fakat o sözün altında onun düşündükleri olmayınca. Yani ABD ile birlikte Türkiye'yi öyle bir felakete sürüklüyorlar ki, bu söze kendi fikrim açısından katılmamam mümkün değil.

ABD'nin Türkiye'nin Nato'ya girmesi ile TSK da oluşturduğu kendine bağlı gizli oluşum, Kıvrıkoğlu ve Karadayı paşalar zamanında tasfiye edilince ABD telaşa düşüp "BU TSK BİZİM HÜKMÜMÜZDEN ÇIKTI. ACİL BİR ŞEYLER YAPMAMIZ LAZIM." demişti..

İşte o acil şeyler böylece AKP ile adım adım devreye sokulmaya başlandı. AKP hükümetinin ilk yıllarında Cumhuriyet mitingleri ve ABD karşıtlığı ön plana çıkıp, ABD karşıtlığı % 80 lere varınca ABD, AKP ye apaçık talimat verdi "BU AMERİKA KARŞITLIĞINI DURDURUN" diye. Fakat bu işlerin bir emirle olmayacağını iyi bildiği içinde sinsi sinsi planlar kurmaya devam etti.

ABD bu TSK düşmanlığı nedeniyle gözdağı vermek için Kuzey Irakta askerimizin başına çuval geçirdi. Bir tatbikatta göz göre göre MUAVENET zırhlımızı batırdı. Ve bize karşı yapılan daha pek çok pisliğin altına imza attı.

ERGENEKON operasyonu bu amaçla Bush tarafından 5.Kasım.2007 de oval ofiste Erdoğan'a emredildi.

"ERGENEKON'U BAŞLATIN VE SONUNA KADARDA GİDİN" denerek..
Ve birde güvence verildi "KORKMAYIN SONUNA KADAR GİDİN. HEM İSTİHBARAT, HEMDE GÜÇ OLARAK ARKANIZDAYIZ" diye. Oval ofisteki bu anlaşmadan sonra, Erdoğan ülkeye dönmeden önce otuzbeş CİA ajanı Türkiyeye gönderildi.

Böyle istedi ABD, çünkü artık TSK içinde hiç bir hükmü kalmadığı için aslında kendi ile birlikte filizlenen tüm yanlış oluşumları temizlemek ayaklarına TSK yı yıpratma, tüm kurumları kuşatma ve halkdaki Cumhuriyet haykırışını ve ABD karşıtlığını susturma ve sindirme amacı için bu en uygun ve en şeytani yoldu.

Yani sizin anlayacağınız o gün bu gün ABD ve AKP işbirlikçiliği var gücüyle Atatürk ve onun kurduğu Cumhuriyetin tüm savunucuları ile birlikte ve özellikle TSK ve sonrada YÜKSEK YARGI ile sinsi ve amansız bir savaş yapmaya başladı ve şu süreçte bu savaş en doruğa ulaşmış vaziyette.

Bugün gördüğünüz anlaşılmaz zannedilen ve gittikçe tırmanan bu olayların arkasında işte bu acı gerçek vardır.

Bu kadar karışık bir ortamda TSK'nın içindede bazı işler, bazı yanlışlar dönmemesi mümkün değildir. Düşünün, birileri sekiz yıldır bu kurumla aralıksız savaşırken, bu kurumun içinde bu saldırılara karşı durumdan kendine vazife çıkaranların olması gayet normal değilmi ? Yanlış gidişata karşı yanlış oluşumlar yani.

Kimse AKP ye ABD ile birlikte TSK ya neden saldırdığını hiç soruyormu, bu sorunun cevabı nedir acaba ?
Saldırana ve saldırıya karşı refleks gösterilmesi insanın doğasında var. Kimse AKP yi haklı çıkarmaya çalışmasın diyorum. Ortamı bu hale getiren kesinlikle AKP ve dış ortağı ABD'dir çünkü.

Halkımızın kafası son dönemde adamakıllı karmakarışık edilmiş vaziyette. Fakat gerçek şudur ki bugün iktidarda olmaması gereken bir parti aslında hiç bir hukuki dayanağıda olmayan dış bağlantıları ile Türkiyede çok tehlikeli operasyon yapmaktadır, yaptırmaktadır.

Bu işin sonunda öncelikle AKP'nin ve sonrada onun destekçisi ABD'nin bozguna uğrayacağı bir gerçektir.
Nedenmi ? Ülkenin gerçek sorunların abir bakın.

*İşsizlik çığ gibi büyüyor.

*Teröristbaşı özel adasından mecliste parti yönetiyor.

*Tarım can çekişiyor.

*İşyerleri bir bir kapanıyor.

*Zam yağmurları hiç bir dönemde olmadığı kadar bunaltmak üzere yeni yılda geliyor.

*Tüm devlet kurumları karlı karsız bilinçsizce satılıp ortadan kaldırılıyor.

*Hükümet artık gelir elde etmek için merkezi yerlerdeki okulları satmaya bile başladı. Yarın nelere sıra gelecek Allah bilir.

*Halkın çok büyük çoğunluğu borç batağında ve açlık sınırında çırpınıyor. Bu anlamda sosyal patlamalar sınırınada gittikçe yaklaşmaktayız.

Sonuç olarak ülkeler rejimleri ile barışık partiler ile yönetilmeyince, hele hele birde dış yapım bir parti iktidar olunca, maalesef bu acı ve kötü tablolar ortaya çıkmaktadır.
Bu yanlış partilerin yanlış hükümetleri ise o ülkelere ancak çok büyük bedeller ödenen ağır imtihanlar getirir başka hiç bir şey değil.

*Bu ülkenin, ABD de kurulan ve göbekten oraya bağlı olan (AKP), onun (ABD'nin) kızdığı bir işte, yani ABD ye söz verildiği halde geçmeyen 1Mart tezkeresi fiyaskosundan sonra. "BU ADAMI DELİĞE SÜPÜRMEYİN KULLANIN" diye ABD ye yalvar yakar olup iktidarı kurtarmak için, bu onur dışı halde kalmayı dahi helal görenlerle...

*BOP denen aşağılık projenin eş başkanıyla ve ILIMLI İSLAM adı verilen HAÇLI İCADI DİN ile bu ülkeyi yönetenlerle.

*Cumhuriyetin tüm değerleri ve kurumları ile savaş halinde olanlarla...

*Ülkenin evlatlarının istikbali demek olan tüm kuruluşları haraç mezat satanlarla....

*Devleti ve milleti borç batağının içine saplayanlarla varabileceği hiç bir iyi nokta yoktur.
Ve asla olmayacaktır, olamaz.

Bu işin sonunun feci şekilde duvara toslamak ve uyanan halkın AKP'yi deliğe süpürmesi ile biteceği mutlaktır.

Biraz sabrediniz. Bu üç dört yıl içinde öyle şeyler göreceğiz ki bunların hepsi, beni adım adım doğrulayacak ve dediğim sonuçları ortaya koyacaktır.

Gerçi Allah bu halde bırakmaz. Çünkü Anadolu Allah katında özeldir. Fakat bu halk büyük bedeller ödemedikçe ve AKP hükümetinden kurtulup gerçek hizmet erleri bu ülkeyi rayına oturtmadıkça işler düzelmeyecektir.

Daha önümüzdeki çok daha çetin ve maalesef üzgünüm söylerken fakat AKP'nin ağır yanlışları ile hatta kanla ödenecek bedeller dahi söz konusudur.
Bugünler aslında büyük kasırgadan önceki hafif rüzgar yoklamalarından başka hiç bir şey değildir.

UNUTMAYINIZ, BİR VÜCUDA KAN VERİLİRKEN UYGUN KAN GRUBUNDAN BİR KAN VERİLİR. YANLIŞ KAN GRUBUNDAN BİR KANI, ŞAYET BUDA KAN NE OLACAK DİYE O VÜCUDA ENJEKTE ETMEYE KALKARSANIZ, O İNSANIN YAŞAMINA SON VERMİŞ OLURSUNUZ.
NE HAZİN DEĞİLMİ ? OYSA DIŞ GÖRÜNÜŞTE İKİSİDE KAN OLARAK GÖRÜNÜYOR, HİÇ BİR FARK YOK.

TIPKI AKP'NİN DEMOKRASİYİ KENDİLERİNİN İFADESİ İLE SAVUNAN BİR PARTİ OLMASI GİBİ. OYSA AKP DEMOKRASİNİN VE ONUN KURUCUSUNUN EN BÜYÜK DÜŞMANI OLARAK TESCİLLİDİR. HER NE KADAR BUNUN TAM TERSİNİ SÖYLEYİP, DEMOKRASİ NUTUKLARI ATARAK KARŞITLARINI KANDIRMAYA ÇALIŞSADA....

ALLAH BU ÜLKEYİ SAHİP OLDUĞU REJİMİN DÜŞMANLARININ ŞERRİNDEN MUHAFAZA EYLESİN.

ÇÜNKÜ O REJİMDE ONU KURANDA ALLAH'IN BU ÜLKEYE LÜTUFLARIDIR. KİM ALLAH'IN İRADE KILIP VÜCUDA GETİRTTİĞİNE SAVAŞ AÇARSA, O SAVAŞ SONUNDA SAHİBİNİ HÜSRANA UĞRATIR VE MAHVEDER.
HER NE KADAR ÜLKENİN TAMAMI BU HALDEN ZARAR GÖRSEDE, SONUÇ ALLAH'IN İRADE KILDIĞININ MUZAFFER KILINMASIDIR

Kalın sağlıcakla...

Ekleme Tarihi: 10.04.2010 - 23:04
Bu mesajı bildir   kolye7 üyenin diğer mesajları kolye7`in Profili zum Anfang der Seite
vaha1972 su an offline vaha1972  
kolye arkadasa cevap

69 Mesaj -

Kayıt Tarihi: 13.03.2010
En Son On: 10.08.2010 - 01:23
Cinsiyeti: ----- 
Kolye7, arkadasin yazdiklarina saygi duymakla beraber sunuda eklemek istiyorum. Herkes olaylara kendi pencerisinden bakar. Penceredeki camin rengini ne ise olaylarda o renge bürünür.
Kolye ve bu fikirdeki arkadaslara (cünki hepsi ayni renk camdan baktiklari icin tek reng görüyorlar) bir kac madde ile cevap vermek istiyorum.

1: Dünya hayatı öyle bir şeydir ki yaşamsal olayları nasıl görmek isterseniz öyle görürsünüz. Ancak akıl ve gönül sahipleri önlerine koyulan gözlüklerden ve menfaaat pencerelerinden değilde hakkın penceresinden görüp her şeyi değerlendirirler.
Cevap: Basar maddeyi görüpde, Basiret mana ve hakikati görmezse pek cirkin düser. 90 yildir hep hep ayni pencereden baktik hic birsey degismedi, nezaman akli basinda kalbi yerinde birisi degistirmeye kalkdiysa ya astilar yada darbeyle hapishanelerde cürüttüler.
2: Aşağıdaki yazımı akıl ve mantık dahilinde değerlendirebilirseniz, ABD nin neden AKP ye kol kanat gerdiğini ve neden tam gaz TSK yı yıpratıp yok etme savaşına AKP ile ortak tam gaz devam ettiğini görürsünüz.
Cevap: Evet asagidaki yazini cok mantiksiz buluyorum. Cünki, 90 seneden beri hep ayni seyleri duymaktan ve okumaktan midem bulaniyor.

3: Demokrasinin özellikle halkı tarafından doksan yıl gibi bir süreçte gereği gibi anlaşılamayan, gerçek Atatürk çizgisinin maalesef gereği gibi anlaşılamadığı ve sömürüldüğü ve bundanda daha ağırı din adına çok kolay kandırılan bir çoğunluğu olan bir milletin devlet yapılanması içinde sürtüşmelerin çıkması kaçınılmazdır. Geçmişte ve zirveye çıkmış halde bugün olduğu gibi.
Cevap: 40 yasindayim suan 6 yasindan 17 yasima kadar okulda M. kemal söyledi böyleydi diye okuturdular. Tükce kitabinin her yapraginda resimlerini koydular. Demek okutulanlar hepsi yalanmis M. Kemali yanlis tanittirmislar. M.Kemal'mi yanlisti yoksa bilerek yanlismi tanittidilar. Bunun cevabini Kemalistler aciklasinlar M.Kemal kimdi ve nasil birisiydi bize aciklasinlar. Ama bildigim ve 90 yildan beri yasanan sudur: Hak ve hakikat inhisar altına alınmaz! İman ve Kur'an nasıl inhisar altına alınabilir?
Evet bu zalim eshaslar 90 yil bunu yaptilar Allah'a sükür basaramadilar. Üniversitelerdeki kafa yikamada bir sey degistirmedi, o saskinlar hak ve hakikatin inhisar altina alinmayacagini hic anlamadilar ve halada anlamiyorlar.

4:Bugün ülkeyi din eksenli sömürüyle iktidarı sekizinci yılına giren AKP hükümeti yönetmektedir.
Ve yola çıkışında taa en baştan ABD ile gizli gizli masaya oturulup kararlaştırılan ve yine ABD'nin kendi belirlediği zamanlarda AKP hükümetine dikte ettiği emirleri yürürlüğe geçirdiği ağır bir süreç yaşanıyor bu ülkede.
Cevap: 7 yildir AKP hükümeti sömürüyormu bunu yazarken bile kendimi gülmekten ali koyamiyorum. Cünki bu masum ve mazlum millet 90 yildan beri sömürüldü Kemalist rejim tarafindan. Eger demokrasi ve insanlik degerleri ABD ile geliyorsa eyvallah gelsin bas göz üzerine kabulümdür. En azindan su rejimin tezyifinden, fenalik ve tahribinden kurtuluruz.

5:Diyeceksinizki karşılıklı menfaatler sözkonusuysa bunda ne kötülük var ? İşte tüm faciada burada. AKP sırf kafasındaki çarpık siyasal din anlayışı ve onun getireceği cukka dolgunluğu uğruna bu ülkenin tüm değerlerini haraç mezat babasının malı gibi elden çıkarmakta haçlıya satmaktadır.
Cevap: Yurd disinda milliyonlarca türk vatandasi mülkiyet sahibi ve halada devam ediyor. Simdiye kadar yurtdisinda edindikleri mülkiyet ortalama Türkiyenin belkide yüz üzerinden %10 belkide daha fazladir. Simdik yurtdisindaki Türkler ve diger yabanci uyruklar o devletin arazisini almak o devletleri isgalmi etmeye calisiyorlar?
DAR KAFAR DAR DÜSÜNCELER


6: Bugün savaşı devam edilenler içinde maalesef fitneler çıkarılmasına rağmen ele geçiremedikleri ve tam anlamıyla sindiremedikleri TSK, ancak alt bölümünü ele geçirdikleri yargının yüksek bölümü ile kıyasıya kapışma ise devam etmektedir.
Cevap: TSK icinde bir fitne cikarildigina akildan uzak bir ihtimal. Cünki: Zaten 90 yildan beri (Türk Silahli Kuvetlerin %90'nini tenzih ederim) fitne icinde yada her dafasinda fitne cikarmak icin tetikte bekleyen bir kurum.
Gerektiginide kendi menfaatleri icin masum mehmetcige bile kiyan bu hainler degilmi. Efendim düzeni koruyorlarmis. Onlarin koruduklari düzen baslarini yesin böyle bir düzenin ne kendinisini nede koruyanlarini istiyoruz.


7: Birde "Bu süreç tarihi bir süreçtir" diyor Başbakanımız. Çok doğru. Fakat o sözün altında onun düşündükleri olmayınca. Yani ABD ile birlikte Türkiye'yi öyle bir felakete sürüklüyorlar ki, bu söze kendi fikrim açısından katılmamam mümkün değil.
Cevap: Bu yazilari okuyan ve okuyacak arkadaslara. Merhum Menderesten bu güne kadar süren sürecte Millet her devafasinda "Erdogan" ve onun benzerlerini sinesine basmis ve böyle milletini seven insanlara oy vermistir. CHP gibi durmadan ülke satiliyor diyen fitne odaklarini 50 seneden beridir bir kere olsun güvenipde basa getirmemis ve Insaallah bundan sonrada getirtmeyecekler. Bu milletin yillar yilidir kanini emen yeri geldigi zaman gözünü kirpmadan öldüren, asan bir düsünce asla ve asla basimiza baskan olmayacaktir. "Halk part"sini herkes bilir. Eger gerekirse onlarin yapmis oldugu mezalimide yazariz. Onlarin yaptigi mezalimi Rus dinsizleri bile yapmamistir. Onun icin herkes tarihi iyi okumasini tavsiye ederim.

8: "ERGENEKON'U BAŞLATIN VE SONUNA KADARDA GİDİN" denerek..
Ve birde güvence verildi "KORKMAYIN SONUNA KADAR GİDİN. HEM İSTİHBARAT, HEMDE GÜÇ OLARAK ARKANIZDAYIZ" diye. Oval ofisteki bu anlaşmadan sonra, Erdoğan ülkeye dönmeden önce otuzbeş CİA ajanı Türkiyeye gönderildi.
Cevap: Bakiyorumda istihbaratiniz baya bi kuvvetli. Yukarda dedigim gibi Eger Allah bir dinsizin eliyele 90 yildir kanimizi emen bu zalimlerden kurtaracaksa ey Vallah.
Ergene konda sonuna kadar gidilmesini bu milletin %90 istiyor ta su haini millet olan zalimlerin kemalist maskeleri düssün. Simdi bakiniz bu milletin manevi degerlerini ortadan kaldiran, Anasinin basi kapali diye üniversitelere ve askeri kislalara alinmayan, esi kapali diye askeriden atilan, kürt diye hor görülen bu mazlum millet kimin ne oldugunu biliyor ve kimin neleri sattiginida cok iyi biliyor. Simdik sizlere bir gercegi yazacam taki kimin hain oldugu iyice anlasilsin.
Lozan'da Türk murahhas heyeti başkanı bulunan ve henüz hakikî kasıdları anlayamayan İsmet Paşa, bir aralık bütün Hristiyan emellerinin Türkiye'yi mazisindeki ruh ve mukaddesatı kökünden ayırmak olduğunu sezdiği halde, şu gizli ivaz ve teminatı veriyor ve diyor ki:
"Eskiden beri kökleşmiş ve köhne engellerden (yani an'ane-i İslâmiyet'ten) kurtulmak hususunda besledikleri (yani İsmet'in beslediği) azmin, inkâr edilmez delilidir."
Harfi harfine iktibas ettiğimiz bu sözlerle, Türk başmurahhasının yani İsmet'in, eskiden kökleşmiş ve köhne olmuş engellerden kurtulmak hususunda Türk milletine beslediği kat'î azimle ne kasdettiğini ve bunu hangi maksad altında İslâmiyet düşmanlarına ivaz diye takdim ettiğini sormak lâzımdır.
Konferansın birinci defasında Türk başmurahhası, bizzât karar vermek vaziyetinde olmadığı ve büyüğüne, yani Mustafa Kemal'e bildirmek zorunda olduğu için, memlekete dönüyor; kendisini Haydarpaşa'dan Ankara'ya götüren tren ve devlet reisini (Mustafa Kemal) İzmir'den Ankara'ya götüren trenle Eskişehir'de buluşuyor. Bir arada ve başbaşa seyahat... Sonra Ankara gizli meclis toplantıları... Fakat esas mes'elelerde daima başbaşa. Mustafa Kemal ile İsmet beraber içtimaları ve karar: "Din öldürülecektir."
Lozan Konferansı'nın ikinci sahifesi: ...Artık herşey Türkiye hesabına çantada hazırdır. Yani dini terk ile herşey yapılacak. Yeni hizbin (Kemalizm ve İsmet hükûmeti) bundan böyle bu millette, İslâmiyet'i katletmek prensibiyle hareket etmekte, hasım dünyanın kumandanlarından, yani düşman ehl-i salib kumandanlarından, dini vurmakta daha hevesli olduğu ve örnekler vereceği ve bilhâssa hudud dışı değil de, hudud içi ve millî irade yaftası altında çalışacağı şübheden vârestedir.
Lozan Muahedesinden sonra, İngiltere Avam Kamarası'nda "Türkler'in istiklalini ne için tanıdınız?" diye yükselen itirazlara, Lord Gürzon'un verdiği cevab:
"İşte asıl bundan sonraki Türkler bir daha eski satvet ve şevketlerine kavuşamayacaklardır. Zira biz onları maneviyat ve ruh cephelerinden öldürmüş bulunuyoruz." Yani Mustafa Kemal ve İsmet'in verdikleri karar, Türk Milletini İslâmiyet ve din cihetinden öldürmek kararıdır.
Artık bunun üzerine herşey apaçık anlaşılıyor değil mi?..
Iste ergenekonun temelleri ta o günden atilmis, tek hedefleri bin yildir islam bayraktarligini yapan bu yüce milletin hayat kaynagi olan dinini ortadan kaldirmak taki bir daha kalbi atmasin, beyni calismasin, ne zaman böyle birsey olursa darbelerle, dayatmalarla, tehtitlerle, asmalarla ve iskencelerle bastirilsin. Zaten en büyük ergene koncu M. Kemal degilmi onun pesinden gidenler ve savunanlar ya egernekonucu yada ergenekonculari savunanlar.
)

9: Kimse AKP ye ABD ile birlikte TSK ya neden saldırdığını hiç soruyormu, bu sorunun cevabı nedir acaba ?
Saldırana ve saldırıya karşı refleks gösterilmesi insanın doğasında var. Kimse AKP yi haklı çıkarmaya çalışmasın diyorum. Ortamı bu hale getiren kesinlikle AKP ve dış ortağı ABD'dir çünkü.
Cevap: Kimse AKP ye ABD ile birlikte TSK ya neden saldırdığını hiç soruyormu, bu sorunun cevabı nedir acaba ?
Bu soruyu böyle degilde söyle soralim. 90 yildir neden islam dinine karsi savas acilmis? Neden namaz kilan veya esinin basi kapali diye askeriden apar topar disari atilir? Neden basi kapali diye üniversitede evladinin mezuniyet törenine birakilmaz? Neden basi kapali diye askerinin kislasina birakilmaz? Neden basi kapali diye okuma özgürlügü elinden alinir insanin? NEDEN NEDEN NEDEN BINLERCE NEDEN DAHA ALT ALTA SIRALAYA BILIRIM 90 yildir biriker dag olan bu sorulara cevap vere biliyorsaniz buyurun 90 senedir biriken bu nedenlere cevap verin. Ondan sonra gelin 8 senin hesabini sorun ve size cevap verelim kolye7 ve digerleri.


Biliniz ki: Asker ocağı cesîm ve muntazam bir fabrikaya benzer. Bir çark itaatsizlik etse, bütün fabrika herc ü merc olur. Asker neferatı siyasete karışmaz. Osmanlinin mahvina sebeb olan Yeniçeriler şahiddir.
Tarih-i âlem serapa şehadet ediyor ki, asker neferatının siyasete müdahaleleri, devletçe ve milletçe müdhiş zararları intac etmiştir.

Hasili Kelam: - "Şerefler, müsbet hayırlar, maddî-manevî ganîmetler orduya, cemaata verilir, tevzi' edilir; kusurlar, menfî icraatlar başa, reise verilir" diye bir kaide-i hakikatla, kahraman ordunun ve bilfiil asker ve asker başında çalışan cesur zabitlerin zaferleri ve şerefleri Mustafa Kemal'e verilmez. Belki kusurlar, hatalar yalnız ona verilir diye bizi onu sevmemekle ittiham edenleri, kahraman orduyu sevmemekle ve şereflerini kırmakla ittiham edip onlara hain-i millet nazarıyla bakıyoruz. Ve selam

Ekleme Tarihi: 11.04.2010 - 05:02
Bu mesajı bildir   vaha1972 üyenin diğer mesajları vaha1972`in Profili zum Anfang der Seite
vaha1972 su an offline vaha1972  

69 Mesaj -

Kayıt Tarihi: 13.03.2010
En Son On: 10.08.2010 - 01:23
Cinsiyeti: ----- 
yukaridaki yaziya dip nottur:
Kolye diyor : ABD'nin Türkiye'nin Nato'ya girmesi ile TSK da oluşturduğu kendine bağlı gizli oluşum, Kıvrıkoğlu ve Karadayı paşalar zamanında tasfiye edilince ABD telaşa düşüp "BU TSK BİZİM HÜKMÜMÜZDEN ÇIKTI. ACİL BİR ŞEYLER YAPMAMIZ LAZIM." demişti..

İşte o acil şeyler böylece AKP ile adım adım devreye sokulmaya başlandı. AKP hükümetinin ilk yıllarında Cumhuriyet mitingleri ve ABD karşıtlığı ön plana çıkıp, ABD karşıtlığı % 80 lere varınca ABD, AKP ye apaçık talimat verdi "BU AMERİKA KARŞITLIĞINI DURDURUN" diye. Fakat bu işlerin bir emirle olmayacağını iyi bildiği içinde sinsi sinsi planlar kurmaya devam etti.

Cevap: Bu millet Kenan Evrenin darbe yaptigi günün sonralarinda gazetelerde cikan su haberi unutmadi... Haberde su "BIZIM COCUKLAR DARBEYI YAPTI" bunu acaba kim kimin icin söyledi hafziam beni yaniltmiyorsa Amerika söyledi.
Ya bir seyi yazarken insanda biraz vicdan olur iz'an olur. AKP düsmanligi adina bu kadar haksiz yere elestirmek insafsizligin ta kendisi degilmi? Ama yok siz AKP'ye degil AKP'yi basa getiren bu halka düsmanlik ediyorsunuz ve gittikce köhnemis fikirlerinizin bir fayda vermedigini gördügünüz icin ölcüsüz sekilde saldiriyorsunuz.
Bu Millet (BIZIM COCUKLAR DARBEYI YAPTI) onun bunun cocugunu basinda görmek istemiyor. Ne Millet Meclisinde ve nede TSK'da...bu Millet kendi degerlerine saygili An'anesine bagli insanlari basinda görmek istiyor. Bu Millet iradesine ya saygi gösterin yada tarih sahnesinden cekilin.
AYARLARIYLA OYNADIGINIZ KANTAR BU GÜN SIZI DARTIYOR DIYE BAGIRIYORSUNUZ.


kolye diyor : Saldırana ve saldırıya karşı refleks gösterilmesi insanın doğasında var. Kimse AKP yi haklı çıkarmaya çalışmasın diyorum. Ortamı bu hale getiren kesinlikle AKP ve dış ortağı ABD'dir çünkü.
TIPKI AKP'NİN DEMOKRASİYİ KENDİLERİNİN İFADESİ İLE SAVUNAN BİR PARTİ OLMASI GİBİ. OYSA AKP DEMOKRASİNİN VE ONUN KURUCUSUNUN EN BÜYÜK DÜŞMANI OLARAK TESCİLLİDİR. HER NE KADAR BUNUN TAM TERSİNİ SÖYLEYİP, DEMOKRASİ NUTUKLARI ATARAK KARŞITLARINI KANDIRMAYA ÇALIŞSADA....
TIPKI AKP'NİN DEMOKRASİYİ KENDİLERİNİN İFADESİ İLE SAVUNAN BİR PARTİ OLMASI GİBİ. OYSA AKP DEMOKRASİNİN VE ONUN KURUCUSUNUN EN BÜYÜK DÜŞMANI OLARAK TESCİLLİDİR. HER NE KADAR BUNUN TAM TERSİNİ SÖYLEYİP, DEMOKRASİ NUTUKLARI ATARAK KARŞITLARINI KANDIRMAYA ÇALIŞSADA....
Cevap: Ben bu güne kadar ne Merhum Menders ne Merhum Özal vene bunlara benzeyenlerin masumlarin kanini döktügünü ne düydum nede sahit oldum.
Ama ve lakin M.Kemalin ve yardakcisi Ismet inöninin bir sapka yüzünden binlerce masum insani asdigini ve köyleri nasil yaktiklarini ve kanun adina nasil kanunsuzluk yaptiglarini herkes cok iyi biliyor.
Kendisine Kemalist diyenlerin (BALYOZ VE BUNUN BENZERLERI) kendisine düsman gördüklerini karsi nasil niyette olduklarini ses kayitlarinda tüyleri ürpeten konusmalari nekadar kana susadikalrini gösteriyor.
Silah elindeyken aslan kesilenler simdik ne haldeler diye bi sormak gerek. Askeri hastehaneler onlarla doldu. Bunlarmi hak ve hakikat fedaileri, bunlarmi bizi düsmanlara karsi koruyan aslanlar, bunlarmi milletin seref kaynagi hayir hic birisi degiller. Haddi zatinda hic oglu hicler bunlar. Zoru gördüklerinde hastehanelere siginan zavallilar.
Kan dökülecekmis... Allahtan kork senin kanin ucuz olabilir ama bu millet ne kani ucuzdur nede dökülecek bir damla kani var.
Daha neyi nicin yazdigini bilmeyen insanlara cevap veriyoruz. Bu kadar kana susayan insanlara insan demek bile icimi acitiyor.
ALLAH'IM BUNLARIN SERLERINDEN MILLETIMIZI DEVLETIMIZI VE ORDUMUZU KORU AMINNNNNNN



Bu mesaj 3 kez ve en son vaha1972 tarafından 11.04.2010 - 06:11 tarihinde değiştirilmiştir.
Ekleme Tarihi: 11.04.2010 - 06:01
Bu mesajı bildir   vaha1972 üyenin diğer mesajları vaha1972`in Profili zum Anfang der Seite
kolye7 su an offline kolye7  

309 Mesaj -

Kayıt Tarihi: 01.12.2004
En Son On: 04.10.2010 - 21:47
Cinsiyeti: Erkek 
Merhabalar.

Vaha kardeşimiz kendi önüne koyulan ve sımsıkı tutturulan pencerenin dışında bir pencereden ülke gerçeklerine bakmaktan anlaşılan o ki endişe duyuyor. Oysa gerçekleri anlayabilmek cesaret ve araştırma ister.

O nedenle basındada pek çok adrese göndermiş olduğum bir yazımı buraya aktarıyorum.

Ayrıca burada var olan bazı yazılarımında linkini veriyorum. Sanırım tüm soruları bunlar cevaplamaya yeterde artar bile...

Yinede anlaşılamayan bir konu varsa seve seve cevaplamaya çalışırım...

********************************************************************

TÜRKİYE'NİN İÇİNDE BULUNDUĞU SÜREÇ.

Merhabalar,

Bu yazıyı, sözde din eksenli hükümet yanlısı medyadan ve (sözde) batı yanlısı (dayatması) politikaları nedeniyle hükümeti destekleyen ve hükümetin karşısında muhalefeti oluşturan ulusalcı, milliyetçi veya orta çizgide yer alan pek çok basın mensubumuza göndermek maksadıyla yazdım.

Nedeni ise tam bir cambaza bak oyununa dönen süreçte, ülkenin bir faciaya doğru gidişinin nasıl gözardı edildiğinin anlaşılması ve Türkiyeyi hangi büyük tehlikelerin beklediğini daha açık ortaya koyabilmek.

Burada yazdıklarımı lütfen sonuna kadar okuyunuz. Çünkü bu satırlarda ülkenin bugüne gelişi, bugünü ve yarınını tam ve objektif olarak fakat özetin özeti bir halde bu satırlarda bulacaksınız. Bu yazıların bir bölümü ülkenin dünü ve bugününü anlatıyor, bir bölümü ise bundan sonra yaşanacakları ve final bölümünü.

Bu yazılanların bugün doğruluğunu olduğu kadar yarın yaşanacaklar bölümünüde şayet yaşıyorsak hep birlikte göreceğiz.

Dikkat ettiğim bir husus basın yoluyla olaylar ülkenin yaşadıklarının tümünü değil gündemi belirleyenlerin (hükümet ve yandaşlarının) istekleri doğrultusunda veriliyor ve çoğunlukla bir uyutma özelliği taşıyor. O nedenle halkımız ülkenin tüm hayati konularda nasıl bir facianın eğiğine getirildiğini bir türlü gereği gibi anlayamıyor. Türkiye her alanda tam anlamıyla bir kuşatma altında ve Cumhuriyet hiç bir dönemde olmadığı kadar büyük bir faciaya doğru giden, bir tehlike süreci içinde.

Bugün ülkede yaşanan süreç ABD nin senaryosunu yazdığı, AB ninde desteklediği çirkin oyunların ülkeye yaşattığı ve daha çok ağırlarını yaşatacağı tehlikeli bir süreçten başka hiç bir şey değildir.

Konuyu anlatmaya Osmanlı'yı feci bir çöküşle bitiren faktörlerden başlayalım.

Batıdan, duraklama ve peşinden gerileme devri sürecinde, çağdaşlık ve teknoloji bakımından tamamıyla geri kalan, kopan Osmanlı, son dönemlerinde kapitülasyon ve diğer bir çok tavizle batıya tam anlamıyla teslim oldu. Batıya ağır bir borç yükü altına girdi. Bu borçlanma ve sonrasında ülkede vergi toplama öyle içler acısı hale geldi ki, yabancılar "DUYUNU UMUMİYE" denen teşkilatla kendi alacaklarını kendileri tahsil edip kalanını Osmanlıya verir oldular.

Sözün özü Rusyanın da dediği gibi "hasta adam" haline gelen Osmanlı zaten birinci dünya savaşı öncesi her açıdan iflas etmişti. Savaş aslında bu can çekişme döneminin bir an önce tamamlanmasına sebep oldu. Allahın takdiri ilahisi olarak bu çöküş Çanakkale başta olmak üzere, ödenen çok ağır bedellerle bu ülke insanlarına çok ağır bir ders verilmiş oldu.

Bu dersi en iyi okuyanların başında şüphesiz Atatürk geliyordu. Padişaha ve İstanbul hükümetine rağmen bir kurtuluş savaşı başlattı ve onun sonucunda kurulan cumhuriyeti, Osmanlının mahvolmasına neden olan içinde din adına geriliğinde sebep olduğu tüm faktörleri göz önüne alarak devrimleri büyük bir cesaretle yaşama kattı.

Lozanda, batılı galip ülkelerle varılan LOZAN antlaşması aslında yeni Cumhuriyetin büyük zaferlerinden biriydi. İşte bu safhada ABD nin Lozan'ı kabul etmemesi ve "Osmanlının mirası gereği gibi paylaşılamadı" düşüncesini bugünde koruyarak taşıması maalesef ülkemizin tüm insanlarının dikkatinden kaçan en önemli nokta oldu.

Bugün karşımıza BOP, ILIMLI İSLAM, DİNLER ARASI DİYALOG diye çıkan safsatalar aslında ABD nin kafasında kalan ve hayata geçirmek için fırsat kolladığı Türkiye'yi ve Ortadoğuyu parçalama politikasının, bir sinsi oyuna dönüştürülerek, uyuştura uyuştura uygulamaya sokulduğu bir entrikalar silsilesinden başka hiç bir şey değildir.

ABD, BOP un en büyük adımı olan Irak saldırısı için Türkiye'nin yardımına muhtaç olduğu için, dönemin başbakanı Ecevitten onay almak istedi. Fakat Ecevit Irak müdahalesine yardımı reddetti. Bunun üzerine yedekte tutulan ve aslında bir projenin eseri olan AKP yi iktidara getirmek için tüm senaryolar ortaya konuldu.Türkiyede sinsi bir ekonomik kriz çıkarılıp Ecevit hükümeti zayıf düşürüldü. MHP ninde bu süreçte ABD yanlısı bir tutum izlemesi nedeniyle "erken seçim" gibi bir oldu bittiyle birdenbire ülke seçime gitti.

İşte burada AKP'nin kurulma safhasında, AKP kurmayları sık sık ABD ye gidip "ILIMLI İSLAM" projesi konusunda ABD'nin yanında yer alacaklarını ve BOP projesi için ABD nin tüm Ortadoğu operasyonlarına katkıda bulunacaklarına söz verip ABD den icazet ve destek aldılar.

Erken seçimin ana nedenide işte ABD ye hizmete hazır bu yeni partiyi iktidara getirmek idi. Böylece büyük bir iç ve dış destekle AKP iktidara taşındı. Akabinde ABD'nin Irak operasyonu hazırlıkları hızlandı. Türkiyeden operasyon için destek verecekleri konusunda tezkerenin geçmesini ivedilikle istediler. AKP nin kurmayları ABD ye daha önce sözünü verdikleri tezkerenin geçeceğinden o kadar emindiler ki, ABD yetkililerine ve kamuoyuna tezkerenin geçmiş sayılması izlenimini rahatlıkla verdiler.

Ama işler böyle olmadı. Sonuçta parti içinde sağ duyulu milletvekillerininde tepkisiyle tezkere reddedildi. Ben çok iyi hatırlıyorum. Sn. R.Tayyip Erdoğan ve Sn. Abdullah Gül bu tezkere olayı sonunda çok fena hayal kırıklığına uğramışlardı. Yüzlerindeki acı ifade, çok korktukları bir yere verdikleri sözü tutamayan insanların endişelerini ve üzüntülerini taşıyordu. Hemde apaçık.

ABD bu olaydan sonra AKP'yi silip silmeme konusunda bir bocalama sürecine girdi. Türkiye kara listeye alındı. İşte bu süreçte Sn. Cüneyd Zapsu'nun bizzat Başbakan Erdoğan tarafından ABD ye gönderilip adeta af edilmek için yalvarması "Bu adamı (Erdoğan'ı) deliğe süpürmeyin, kullanın" sözleri aslında AKP'nin nasıl ve kimler tarafından bu ülkenin başına getirildiğinin bir cümleyle özetidir.
Fakat ülkemizin insanları bu faciayı maalesef çoğunlukla okuyamamışlardır.

AKP kurmaylarının parti kuruluşunda ABD yi bu kadar ilahlaştırmalarının nedenini söylemezsek konu eksik kalır. Erbakan'ın Çillerle yaptığı koalisyon hükümetinde M.G.K da döktüğü soğuk terlerin nedenini yazmama sanırım gerek yok. İşte bu AKP kurmayları Erbakan'ın paşalar karşısında bu geri adım atması meselesini o günlerde çok ağır eleştirenlerdendi. Yeni partiyi kurarkende bu hale düşmemek için tedbir olarak ABD ve AB ye sırtlarını yaslamayı ve bu şekilde onlara her türlü tavizi vererek ayakta kalmayı kendileri için başka alternatifi olmayan bir yol ve bir garanti olarak gördüler.

AB için AKP hükümeti döneminde çırpınıp duran Abdullah Gül'ün 1995 yılında mecliste yaptığı ve gerçeğin ta kendisi olan AB karşıtı konuşmalarının kayıtları internette rahatlıkla bulunup izlenebilir. Peki nedir birdenbire AB nin en sadık taraftarı olma nedeni. Tabiki bir darbe endişesinden kurtulmak için karşılıklı ödünlerle istikballerini teminat altına almak.

Parti kurucularının bu parti kurulmadan apaçık ve kurulduktan sonra dolaylı şekillerde pek çok defalar Atatürk ve Laik Demokratik cumhuriyeti tasfiye etme niyetinde olduklarını anlayamayanların ben akıl ve idrak hallerine şaşarım doğrusu.

Bugün ABD, AB ve AKP ile bu konuda emellerini birleştirmişlerdir. Ve yaptıklarının bir adıda Atatürk ve Laik Demokratik Cumhuriyeti tasfiye harekatıdır. Bu harekat içinde ILIMLI İSLAM denen ABD uydurması, İslamla hiç bir alakası olmayan ABD köleliğini kabul etme anlayışı türetilmiş ve devreye sokulmuştur.

Tabi bu arada dinsel bazı kavramlarda AKP'nin yükselişi için acımasızca sömürüldü. Hala da sömürülüyor ya. İşte bu kavramlardan BAŞÖRTÜSÜ/TÜRBAN olayı ise Atatürk ve Cumhuriyeti tasfiye harekatının sembolü ve bayrağı haline getirildi. Sıkıya gelincede bu gerçek inkar edildi.
Daha pek çok acı gerçeğin inkar edildiği gibi.

BAŞÖRTÜSÜ/TÜRBAN örtünüp AKP'nin emelleriyle hiç alakası olmayan çoğunluklar bile kendileri gibi Cumhuriyet düşmanı olarak gösterilmeye çalışıldı. Tıpkı kendilerine oy verenlerin neredeyse hepsinin Cumhuriyetin yıkılmasını irade ettiklerini ve bu anlamda AKP'yi görevlendirdikleri yalanını iddia ettikleri gibi.

Bu arada benim BAŞÖRTÜSÜ/TÜRBAN olayının bir problem olduğunu onayladığımı fakat bu hükümetle kesinlikle bu problemin çözülemeyeceğinide belirtmem gerekiyor. Çünkü bu problemi oluşturanda bu konuda kutuplaşmaya sebep olanda AKP hükümetidir.

AKP bu çarpık amacı yani kafasındaki çarpık siyasal islamı oturtmak için yaptığı bu ağır yanlışlarla ülkeyi maalesef bir facianın eşiğine getirmiştir.

* Ülkenin toplam borcu sahte istikrar programları uğruna Cumhuriyet tarihi boyunca geldiği 220 milyar dolardan, bu hükümet döneminde 500 milyar dolara dayandı.
* Cari açık Cumhuriyet tarihi rakamlarını defalarca katladı.
* İthalat ihracat arasındaki dengesizlik gittikçe büyüdü.
* Ülkenin stratejik olan, olmayan bir çok kurumu, limanları, madenleri, bankalarının yarısı yabancılara satıldı. Bunların içinde öyle satışlar varki, bir kaç yıllık geliri karşılığında resmen peşkeş çekilmiş oldu. Şimdide yabancıya toplu toprak satışını meclisten geçirdiler.
* Borsadaki 100 milyar doların üzerindeki yabancı para dünyanın hiç bir yerinde % 8 den fazla gelir alamazken, döviz ihtiyacını karşılamak ve sahte istikrarın foyasının meydana çıkmaması için % 18-19 faizler verildi ve üstelik yabancılardan buna karşılık vergi dahi alınmadı.Borsadaki para ülkenin kanını emen bir vampir vazifesini halen doludizgin devam ettirmektedir.
* Tarım çökertildi.
* İşsizlik büyük oranda arttı
* Devlet gibi halkda gırtlağına kadar borca batırıldı.

Bütün bu satışlara, peşkeşlere ve borsa oyunlarına rağmen ülkede hiç bir şey iyiye gitmedi ve gitmemekte, aksine günden güne duvara toslanacak zamanın işaretleri ortaya çıkmaktadır.
Zaten bu tabloyla ülkenin iyiye gideceğini kabullenmek en azından hiç hesap bilmemek anlamına gelir. Yada körü körüne bir ideal uğruna faciayı dahi kabullenmek anlamına....

Ülkede ekonomik durum bu haldeyken, dış siyasetimizde durum farklımı ? Hayır. İlkönce Kuzey Iraktaki kırmızı çizgilerimiz yok oldu. Sonrada ABD istediği gibi kullanamadığı tezkere nedeniyle intikam için başlangıç olarak K.Irakta görevli askerlerimizin başına çuval geçirdi.

Bugün ERGENEKON denen ucube operasyonun gerçek maksadıda bir kaç densizi cezalandırmak değil yine askerin, fakat tümüyle TSK nın başına çuval geçirme oyunudur.Yani sonuçta Türkiyeyi çuvala sokma oyunudur.
Yargı, Ergenekon davası için gerçek anlamda çetecilik ifade eden suçlar için yanlış yapanları cezalandırma işini böyle bir yaygaraya meydan bırakmadanda yapabilirdi.Oysa maksat bu değildi ve bu operasyonun yapılma şeklide amacıda bambaşka olduğu apaçık ortaya çıktı.
ERGENEKON uydurmasının senaryosunu ABD yaptı ve 5 Kasım 2007 de Erdoğanın ABD ziyaretinde bunun startı Bush tarafından verilmiş oldu. AB de bu dalaverenin takipçisi oldu. "Ergenekonda sonuna kadar gidin" diyede AKP ye talimat verildi. Tabi biz arkanızdayız güvencesinide vererek.

Peki nedir ABD nin AB nin Ergenekonu başlatmalarında ve sonuna kadar gidin demelerindeki amaç ve hedef ?
ABD ve AB'nin bir daha hiç bir zaman bu kadar kendilerine teslim olmuş ve her türlü tavizi veren ve vermeye hazır olan bir parti daha bulamayacakları kesindir. Bunu en iyi bilende kendileridir ve AKP dir.
ABD nin AB nin Türkiyeyi sömürme ve bölüp parçalama niyetlerinin gerçekleşmesi için, Ergenekon uydurması gereği olarak,
* İlk önce bu operasyon yaygınlaştırılarak, halkı uyandıracak ulusal ve milliyetçi seslerin susturulması gerekmektedir.
* Yine bu yolda TSK çok önemli bir engeldir. O nedenle mümkün olduğu kadar yıpratılıp pasifize edilmesi hatta içinde bölünmeler yaratılması gerekmektedir. Emekli paşalarla ilgili bu derece yaygaranın çıkarılması, alıştıra alıştıra TSK yada mümkünse operasyonlar çekmek, Ergenekon düzmecesine dahil olabilecek en makbul oyunlardan olacaktır.

Bu çilekeş milletin şu noktayı çok iyi bilmesi ve hiç unutmaması gereklidir. O da Atatürk ve Laik Demokratik Cumhuriyetin bir tesadüfün eseri değil Allah'ın iradesiyle bu ülkeye bahşedilen değerler olduğu gerçeğidir.
Bu değerleri yok etmek altını oymak isteyenlerin sonu, ağır bir hüsran ve yenilgidir.

AKP'yi bu nedenle çok ağır bir final beklemektedir diye düşünüyorum.
Bakmayın, İlahi tecellide AKP ye bu kadar tölerans tanınmasına. Allah'ın zalimlere dahi müsaadesi bir yere kadardır. Sonra o zulmün ve yıkımın temsilcilerininin başına hiç ummadıkları bir anda peşpeşe balyozlar indirilir.
Osmanlı'nın sonunda olanda işte budur.

Galip gelecek olan yine bu Cumhuriyetin kuruluş anlayışıdır. Fakat bu ülke insanı Osmanlı'nın sonunda kendisine yaşatılan ağır ve kahırlı derslerden ibret almamanın bedelini bir daha ve bir istiklal mücadelesi daha vererek ödeyecektir.
Bu bedellerden sonrada tıpkı Cumhuriyetin hiç yoktan var ediliş şahlanışında olduğu gibi tekrar bir şahlanış söz konusu olacaktır.

ABD ve AB (kesin zamanını bilen Allahtır) mutlaka darmadağın olacaktır. Yalnızca zamanlarını beklemektedirler. SSCB nin bir ayakkabı ilmiği gibi çözülüp dağılacağını bu birlik dağılmadan sizlere söyleseler inanırmıydınız ?

Bekleyiniz çok daha ğır işler var bu ülkenin önünde. İran savaşı ve ABD ile kapışmak dahi söz konusu.
ABD nin Ortadoğudan büyük bir bozgunla defolup gideceği günler uzak değildir.
Onların ipini çekenlerde bu günlerde halen gaflet içinde yaşadığı süreci okuyamayan fakat yaşayacağı ibretlerle uyanışa geçecek olan bu ülke halkı olacaktır.

Bu defa birilerinin Ergenekon mergenekonla ortalığı yaygaraya verdiği gibi Ordudan direk bir darbe gelmeyecektir. Aksine içerde ve dışarda patlak veren bir sürü ötelenmiş facia nedeniyle halkın patlaması ve sonrasında olmazsa olmaz olan ordunun katkısı ancak söz konusu olacaktır. Yani bu sefer halk ön plandadır.

Hepimizin anlaması gereken şudur. Hiç öyle ordunun darbesi, ordunun kışkırtılması gibi hukuk dışı girişim ve olaylardan bir şey çıkmayacaktır. Hatta AKP'nin deliğe süpürür diye korktuğu ABD dahi AKP için olumsuz bir şey yapmayacaktır.

AKP'nin tamamıyle kendi çarpık zihniyetini destekliyor olarak gösterdiği ve sömürdüğü "o milli irade" kendi elleriyle AKP'yi çok feci şekilde tasfiye edecektir.

Şu anki gidişat, sahte istikrarın ( o bile artık söylenemez) son demleridir.Yanlış hesabın Bağdattan döneceği ve yalancının mumunun yatsıya kadar yanacağının ispatlarının görülmesi hiçte öyle uzak bir zamanda değildir.
En çok üç beş yıl içinde bu işin nereye vardığını milletçe görürüz diye düşünüyorum. Şüphesiz her şeyin en doğrusunu Allah bilir.

Bu son yazdıklarım sizlere hayal olarak gelebilir. Bir kenara kaydediniz. Bu ilahi senaryonun noktasına kadar tecellisini göreceğiz milletçe.Bir tek neyin hangi zaman olacağı gaiptir. Fakat önümüzdeki üç, beş yıllık süreçte değil Türkiyede Dünyada dahi çok değişik işler olacaktır.

Ben AKP'nin peşine takılan ve tıpkı bu partinin genel anlayışındaki gibi öncelikle ABD'yi ve sonra AB'yi ilahlaştıran zavallı zihniyetlere hayretle bakıyorum. AKP kurmayları kendi ağızları ile "Ankara'nın şerrinden Brüksel'in şefaatine sığındık" sözleriyle aslında Allah'a değil "HAÇLI AĞABABALARINA" İlah gözüyle baktıklarını apaçık ortaya koydular.

Halk arasında ise şu sözleri, malum partinin savunucularından çok duydum. Mesela BOP konusundaki şu tüyler ürperten sözlere bir bakın "ABD karar vermişse ona teslim olmaktan ve yanında yer almaktan başka çare yok." Bende diyorumki yazıklar olsun bu zihniyete. Çünkü bugün dinci ve ABD ve AB yanlısı ve bu anlamda AKP'nin savunucusu medyada dahi bu sapkın anlayış genellikle hakim.

Alemlerin ve gerçek hüküm sahibinin kim olduğunu milletçe göreceğiz. Uzak değildir. İşte o zaman bugün ülkeyi seven vatanseverlerin üzerine bilinçsizce ve ayrımsızca hiç acımadan çullanan ve ABD'nin, AB'nin isteklerine boyun eğen zavallıların halkın içine dahi çıkamadıklarını tespit edeceğiz.

Bu utancı yalnız yalnız AKP ve yardımcıları değil, onu çok ağır yanlışlarına rağmen körü körüne ve bilinçsizce destekleyen ve onlara destek uğruna yalanlar iftiralar üreten başta medya olmak üzere diğer kuruluşlar da yaşayacaklardır.

Hukuku yanıltmak ve birilerinin isteklerine taraf yapmak hukukun yok edilmesi demektir. Hukukun bittiği yerde o ülkede biter.

AKP'yi kurtarma ve bu anlamda Türkiye'yi parçalama projesinin (BOP'un) bir besleyici dalı olan Ergenekon davasını savunanlar çok merak ediyorum, şu soruların cevaplarını hiç aradılarmı.

* AKP rejimle bir sorunu olmadığını söylüyor her yerde. Peki bunca veri bunun tersini söylemiyormu ? Bu halkın önemli kesimi halisünasyonmu görüyor ? AKP bağıra bağıra ve milletin gözünün içine baka baka yalan söylemiyormu ?
* Ekonomik açıdan verdiğim tablonun hiç bir çıkışı yok. Bunu yalnız benim gibi düşünenlermi görüyor, yada yanlış görüyor ki, bu partinin taraftarları bu konuyu ağızlarına bile almıyorlar ?
* ABD ve AB bizi sevdikleri içinmi yoksa darmadağın etmek içinmi AKP'yi destekliyorlar ?
* Bu Ergenekon davasının asıl maksadı öncelikle TSK'yı ypratmak ve sonrada halkdaki uyanışı sindirmek değilmidir ? Sonuç olarakda Türkiye'yi bölmek değilmidir ?
* BOP'un eş başkanı olmak, Türkiye'nin etnik anlamda parçalanmasını daha en başta kabul etmek değilmidir ?
* ABD ve AB'nin bu ülke için hiç bir iyi düşüncesi olmadığını öğrenmek için illede apaçık onlarla savaş yapıyor olmakmı gerekiyor ? Onlar sıcak savaşla bu milletin alt edilemeyeceğini bildikleri için bu hileli yolları seçmiş değillermi ?
* Ulusunu Atatürk'ü ve Laik Demokratik Cumhuriyeti seven insanların hiç bir iddia ortada olmadan onüç ay hapiste beklemelerinin hatta suçunu öğrenmeden hapiste ölmelerinin nedeni kimlerin isteğidir ve bunda amaçlanan nelerdir ?
* Sn, R.T.E nin ve dava arkadaşlarının vede iç ve dış yandaşlarının DARBE endişelerinin ve korkularınının arkasında yatan, Cumhuriyeti ve Atatürkü tasfiye etmek için her şeyi yapanların suçluluk duygusu içindeki beklentileri değilmidir ?

En büyük ahmak yada ahmaklar, karşısındaki insanları ahmak yerine koyanlardır. Bu atasözünün ibretleri ve ispatı halk içinde çok rastlanan bir ibrettir. Fakat en ağırı ülkeyi yönetenlerin bunu yapmasıdır ki halkın içindeki gibi küçük çaplı ibretlerle son bulmaz.
Tarihe şöyle bir bakarsanız, ülkeleri yönetenlerin yanlış hesaplarla karşılarındaki halk kitlelerini ahmak yerine koymalarının ve hele hele ülke yönetiminde kendi menfaat ve görüşleri doğrultusunda oyunlara, oldu bittilere kalkışmalarının kendileri için başarı değil ancak facialarla sonlanmış olduğunu görürsünüz.

AKP'yi ise istikbalde çok büyük bir hüsran ve mahvoluş beklemektedir. Yukardaki sözlerimdende rahatlıkla çıkarabileceğiniz gibi. Haçlıyla işbirliği yapıp emellerini birleştirenlerin ve bu uğurda ülke değerlerini bile (babalar gibi satıp) elden çıkaranların mahvolacağını ilk KURAN söylüyor. Hemde çok ağır hükümlerle.
Sonrada akıl ve onun gösterdiği yol tabi.

********************************************************

Not: Linklerde eski farklı isimler sizi yanıltmasın. Lütfen tümüyle göz gezdirin.

http://www.ravda.net/rf/include.php?path=forum/showthread.php&threadid=64909

http://www.ravda.net/rf/include.php?path=forum/showthread.php&threadid=56873

http://www.ravda.net/rf/include.php?path=forum/showthread.php&threadid=65453

http://www.ravda.net/rf/include.php?path=forum/showthread.php&threadid=65804

http://www.ravda.net/rf/include.php?path=forum/showthread.php&threadid=65753

http://www.ravda.net/rf/include.php?path=forum/showthread.php&threadid=65819






Bu mesaj 4 kez ve en son kolye7 tarafından 11.04.2010 - 12:53 tarihinde değiştirilmiştir.
Ekleme Tarihi: 11.04.2010 - 12:34
Bu mesajı bildir   kolye7 üyenin diğer mesajları kolye7`in Profili zum Anfang der Seite
vaha1972 su an offline vaha1972  
kolye arkadasa

69 Mesaj -

Kayıt Tarihi: 13.03.2010
En Son On: 10.08.2010 - 01:23
Cinsiyeti: ----- 
Kolye kardesim, nedense hep siz soruyorsunuz ama sorulanlarin hic birisine cevap vermiyorsunuz. Malesef sizin gibi insanlarin görüsü hep ayni, bos tenekeye vurulunca hep ayni sesi cikartgi gibi hangi soru sorulsa cevap hep ayni, elestiriler hep ayni, düsünceler hep ayni, görüsler hep ayni, biz nekadar mantikli cevap versekte sanki karsi tarafin akli, hüviyeti, sahsi ve kalbi birileri tarafindan inhisar altina alinmis gibi bir vaziyet doguyor.

Kolye arkadasa bir kac soru sormadan önce Mukaddime mahiyetinde bir kac kelime yazmak istiyorum

MUKADDIME
lâikliğin manası nedir? Biz de soruyoruz. Lâiklik İslâmiyet düşmanlığı mıdır? Lâiklik, dinsizlik midir? Lâiklik, dinsizliği kendilerine bir din ittihaz edinen kemalistlere dine taarruz hürriyeti midir? Lâiklik, din hakikatlarını beyan edenlerin, imanî dersleri neşredenlerin ağızlarına kilit, ellerine kelepçe vuran bir istibdad-ı mutlak düsturu mudur?
Lâiklik, bir vicdan ve fikir hürriyeti olduğuna göre, dinsizler ve din düşmanları, İslâmiyet aleyhinde her çeşit hücumları, taarruzları yapar, anarşik fikirlerini o hürriyet-i vicdan ve fikir bahanesiyle neşreder de; fakat bir İslâm âlimi o hürriyet-i fikir düsturuna istinaden bin yıldan beri İslâmiyet'in serdarı olmuş bir millet içinde ve o milletin bin yıllık an'anesine, kanunlarına ittiba' ederek ve yine o milletin saadeti uğrunda, ahlâk ve namusun muhafazası yolunda dinî bir ders beyan etmesi lâikliğe aykırıdır diye suçlu gösterilir, devletin nizamlarını dinî inançlara uydurmak istiyor diye mahkur gösterilir.


lâik Cumhuriyetin manası: Bîtaraf kalmak, yani hürriyet-i vicdan düsturuyla, dinsizlere ve sefahetçilere ilişmediği gibi dindarlara ve takvacılara da ilişmez bir hükûmet telakki ederim.
Gözlerinin nuru sönmüs, basiretleri körlesmis, ic alemleri harebeye dönmüs olan körler: islam nurundan, müslümanlarin basiretinden hep korktular. Dillerinden hic eksik etmedikleri “Bu Müslümanlar inkilaba, laik Cumhuriyete aykiri hareket ediyor“ diye Islam Dinini ögreten ve ögrenen insanlari, mahkemelere verdiler. Hapishanelere attilar. Vatan haini mualemesi gördüler ve görüyorlar.
Peki neden? Bizler vatan hainimiyiz, bizler ordumuzun düsmanimiyiz, bizler bu Milletin düsmanimiyiz. Hic birisi degil tabiki. Madem öyle neden Allah'ini seven ve onun emirlerine bas egen insanlara bu zülüm.

A- Lâikliğe aykırı hareket ediyorlar. Allah, din, iman lâikliğe aykırı olur mu? Olur. Peki başka?
B- Devletin içtimaî, iktisadî, siyasî ve hukukî temel nizamlarını dinî esaslara uydurmak istiyorlar. Nasıl, niçin ve ne maksadla yapiyorlar bunları?
C- M. Kemali sevmiyorlar, fikirlerini kabul etmiyor. Peki bir insani sevmemek, fikirlerini begenmemek o insanin mahkumiyetine sebeb olabirmi?
Bunlar gibi bir cok sikki arka arkaya siralaya bilirim ama okuyacak arkadaslari fazla sikmak istemem.

Simdik "Kolye" arkadasa bir kac soru sormak istiyorum, Umarim ezber bozan cevaplar niteliginde cevap verirseniz sevinirim.
1: Kayitlardan ve Elestirilmekten münezeh Sadece ve sadece ALLAH'tir. Madem öyledir. M. Kemalin elestirilmesi neden suctur? Acaba kutsanmak amaciylamidir? Her isan yanlis yapabilir zaten hatasiz insanda yoktur. Madem öyledir. Neden hic bir yazinizda M. Kemal sunu yanlis yapti diyemiyorsunuz?

2: 1925 Tarihinde kanun ile sapkayi zorla halkin basina koyan ve sapka konuna uymayan binlerce insan neden idam edildi. Dünyada bu mezalimligin bir esi ve benzeri varmi?

3: Kendisini Batıya beğendirmek için insanlara zorla şapka giydirmek isteyen bir zihniyete demokrasi mi diyeceğiz ? Yoksa keyfi kanunmu?

4: Devrimlerin kimlere ne gibi bir faidesi oldu?

5: Harf inkilabi neden ne amac icin yapildi? Okur yazarlarin sayini daha cok artirmak icin mi? Yoksa devim hezeyanini insanlarin bilmesini okumasini önlemek icinmi'?

6: Istiklal mahkemeleri kimin icin kuruldu ve ne amaca hizmet etti.

7: M.Kemal Devrimlerin temelini güclendirmek icin kurulan 14 istiklal mahkemeleri ne kadar masum ve mazlum müslümani asti ve bunlar neden dolayi astirildi?

8: Sultan Abdülhamid ve Sultan Reşad dönemlerinde sarayda vaizlik yapan İbrahim Hakkı Efendi, Ibrahim Hakki Efendinin Mezari neden Istiklal hakimleri tarafindan actirildi?

9:İSKİLİPLİ ATIF HOCA NİÇİN İDAM EDİLDİ?

10: KUR'AN DILI OLAN ARAPCA NEDEN YASAK EDILDI.

11: Arapca okumak, yazmak ve ibadet neden yasaklandi?

12: 163 kanun maddesi yillarca kimleri nicin mahkum etti?

13: 20 yil ezanin türkce okunmasi kime ne gibi bir faydasi oldu?

12: Basi kapali olan masum bacilarimiz, kizlarimiz neden herkesin "okumak"gibi dogal hakki elinden alindi?

Su yukaridaki sorulari yazarken ve düsünürken bile vicdanin sizliyor. Bunlari savunanlarda nasil bir vicdan var varin siz okuyucular düsünün. Eger bana sorarsaniz. Bunlar zehirlemekten lezzet alan yilanlar.

Türkce bilmeyen köylü bir kürt kadininin hapisteki oglunu ziyarettinde 30 dakika sadece, nasilsindan baska tek bir kelime söyleyemiyen zavalli kadinin haline hangi vicdan dayanir behey zalim hainler.
Diyarbakir hapishalerinde yapilan iskenceleri görseydiniz eger insanliktan istifa ederdiniz. Allahim bunlara insan denilirmi? Bunlara insan demek insanliga hakeret olmazmi?
Agzina job sokularak disleri cekilenler. Lagam kuyularina bas asagi sokulanlar. Mahrem organlarina elektrik verilen insanlari düsünün acaba esek insan olsa ve böyle kendisini insan sanan insanlari görse insan olmaktan kacmayacakmi? Vallahide kacar Billahide kacar.
1983 yilina kadar 163'cü maddeden yaptiklari mezalimin hatti hesabi yok o zülümlere maruz kalan sayilari onbinleri gecen insanlar var. Örnek olamsi icin Kisa bir anetot sunacam...

Bir Müslüman, o günlerde "Demokrasi vardır" denilen bir gün, kalkıyor, yalnız "Allah" diyor, "Kitab" diyor, "Resul" diyor ve gençliğe "Dikkat" diyor. Der demez arkasından savcı (davayı açan savcı) yapışıyor.
Gel buraya... Suç işledin! diyor.
Ve âfâkı kapkara bir zulmet kaplamıştır.
ve savcı (davayı açan savcı) bu Müslümanı kolundan yakalamış, hapse sürüklemektedir.
Niçin? Neden? Ne yaptı bu Müslüman? Nedir kabahati bu Müslümanın? Ne mi yaptı? Bakın savcıya (davayı açana) göre neler ve neler yaptı?
A- Lâikliğe aykırı hareket etti. Allah, din, iman lâikliğe aykırı olur mu? Olur. Peki başka?
B- Devletin içtimaî, iktisadî, siyasî ve hukukî temel nizamlarını dinî esaslara uydurmak istedi. Nasıl, niçin ve ne maksadla yaptı bunları?
C- Şahsî nüfuz temin ve tesis etmek maksadıyla.
Peki, ya siyasî menfaat kasdı var mı acaba? Hâyır bu yok. Ehl-i vukuf da bu maksadı görmemiş. Savcı da bunu diyemiyor. Peki amma, madem ki siyasî menfaat kasdı yokmuş, bu Müslümanin şahsı, cüssesi, bedeni ne ki, dünyadan ne bekliyor ki nüfuz temin etmek istesin?
Savcı, "Ben orasını bilmem" diyor. İstiyor işte. Hem bunu böylece bilirkişiler de söylüyorlar.
Peki, nasıl yaptı bu işleri bu Müslüman?
A- Dini, dinî hissiyatı ve dince mukaddes tanılan şeyleri âlet etmek suretiyle.
Nedir bu mukaddes tanılan şeyler? İslâm dini, Müslümanlık hisleri, Allah kelimesinin kalbdeki haşyeti, Kur'an, tefsir... Demek savcı bunları biliyor. Bunların mukaddesat olduğuna inanıyor.
Peki amma, bunları bilmek, inanmak ve sonra söylemek âlet etmek midir? Evet, davayı açan savcıya göre âlet etmektir. Öyle ise savcı da bunları âlet ediyor.. hem de siyasî bir kanuna âlet ediyor.. hem de bir Müslümanı mahkûm ettirmek için âlet ediyor. Şu halde o da 163'üncü maddeye göre suç işlemiyor mu?
"Hâyır" der savcı, ben propaganda yapmıyorum? O "Müslüman" propaganda ve telkin yaptı. Ne dedi peki? Şunları söyledi:
"... Bu zamanda, zındıka dalaleti İslâmiyete karşı muharebesinde nefs-i emmarenin plânıyla şeytan kumandasına verilen fırkalardan en dehşetlisi yarım çıplak hanımlardır ki, açık bacağıyla, dehşetli bıçaklarla ehl-i imana taarruz edip saldırıyorlar. Nikâh yolunu kapamağa, fuhuş yolunu genişlettirmeye çalışarak çokların nefislerini birden esir edip, kalb ve ruhlarını kebair ile yaralıyorlar; belki o kalblerden bir kısmını öldürüyorlar."

Peki yalan mı bunlar? Fuhşu teşvik ve nikâhı imha eden fâhişeler güruhu inkâr mı ediliyor? Gizli ve aşikâr fuhuşla ve devlet eliyle mücadele yok mu? Ceza Kanunu, Fuhuşla Mücadele Nizamnamesi ve ahlâk zabıtası bunlarla geceli gündüzlü mücadele etmiyor mu?
Var, var amma buna biz karışırız, Allah ne karışır? diyor savcı. Peki böyle desin. Desin amma.. kanun, zabıta ve savcı, suç işlendikten sonra işleyeni ve işleteni yakalıyor. Yani iş olup bittikten sonra, namus pâyimal olup adam öldükten sonra. Daha evvel tedbir almağa kanunen imkân yok; fakat dinen buna imkân var: Allah korkusu ve din. Bu korku sayesinde her türlü rezaletin önü alınabileceğini bildiriyor. İslâm dini bunu emrediyor. Tedbiri evvelden alın diyor. Nasıl? Nasihat edin, ikaz edin, Allah'ı tanıtın, insanın kalbinde Allah korkusu, Allah sevgisi, ateş, Cehennem, ebedî azab, ebedî saadet yer etsin, bilsin, anlasın, sevsin ve korksun; korksun ki fenalıklardan kaçsın, hem kendisi kurtulsun, hem de cem'iyet, savcı da, devlet de, hükûmet de, millet de rahat etsin. Bunun için Allah korkusunu ve sevgisini insanlara aşılayın.

Nasıl yapalım bu işi? Söyleyin, yazın, okutun. Peki amma o zaman propaganda diyorlar. Ne olur? Bunlar Allah'ın emirleri, Kur'an-ı Azîmüşşan'ın hikmetleri değil mi? Din, sizin en tabiî hakkınız değil mi? Kim men'eder sizi bundan (Allah yolundan)? Suç diyorlar buna. Öyle mi? Allah'ın emrini okuyun:

Ayet-i Kerimenin Meali: "Haberiniz olsun ki o küfür edip halkı Allah yolundan men'eyleyen ve hak kendilerine tebeyyün ettikten sonra Peygamber'e karşı gelenler, hiçbir zaman Allah'a zerrece bir zarar edecek değiller. O, onların amellerini heder edecektir."

Peki amma, dinlemezlerse? Dinleyenlere, iman edenlere tekrar edin; çünki yaptığınız iş iyidir.. insanlar için, cem'iyet için, millet için, hükûmet için, devlet için hayırlıdır; şerden, beladan koruyucudur. İman edenlere deyin ki:

Ayet-i Kerimenin Meali: "Ey bütün iman edenler! Allah'a ve Resulüne itaat edin de amellerinizi ibtal eylemeyin."

Buna da inanmazlarsa, deyin ki: Tehlike.. vatan ve milletiniz için tehlike; dinde, dinin propagandasında değil, dinsizliktedir

Kardeslerim Siz bilirsiniz, fakat bir kerre de davayı açan savcıya sorunuz, bakalım hâyır diyebilecek mi? Allah'ın emirleri, Kur'an-ı Azîmüşşan'ın hikmetleri gençlere anlatılmaz, bildirilmezse, propaganda suçtur diye men'edilirse; ahlâksızlık, iffetsizlik, köksüzlük, fuhuş, zina, katil suçlarının önüne geçmek yalnız ceza kanunlarıyla kabil midir? "Komünizm" gibi bütün dünyayı tehdid eden erzel âfetin, gizli ve aşikâr, seri' ve sinsi tahribatını tamamen ne ile önlemek mümkündür?

Muhterem vatansever, Allah'ına ve mukaddesatına bağlı necib Türk Milleti! Şu korkunç küfür propagandasına, körpe Müslüman çocuklarının temiz ve saf dimağlarını senelerce tahrib ederek felce uğratan korkunç din düşmanlarının akıttığı zehirlere bakın.
Ne korkunç hal ve tezadlar içindeyiz. Savcı bunu görmez, İslâm dininin Mukeddasina yapilan bu korkunç taarruz ve hakareti takib etmez de, bu taarruzdan gençliğe muhafaza tedbirleri tavsiye edeni mi yakalar?
DAR GÖRÜSLER DAR DÜSÜNCELER


SIMDI KOLYE ARKADAS YUKARDAKI SORULARA AKLIN BASINDA ISE KALBIN YERINDE ISE VE VICDANIN TEFESÜH ETMEMISSE CEVAP VER..
Selam ve Hürmetle



Bu mesaj 2 kez ve en son vaha1972 tarafından 12.04.2010 - 05:15 tarihinde değiştirilmiştir.
Ekleme Tarihi: 12.04.2010 - 04:24
Bu mesajı bildir   vaha1972 üyenin diğer mesajları vaha1972`in Profili zum Anfang der Seite
kolye7 su an offline kolye7  

309 Mesaj -

Kayıt Tarihi: 01.12.2004
En Son On: 04.10.2010 - 21:47
Cinsiyeti: Erkek 
Merhabalar,

Sanırım VAHA kardeşimizden cevap diye gelen bu yazı kalabalığı ile kendisini çok bilgili zannediyor ve yazılarımın hiç birini okumadan yalnızca kendi önüne konan şablonlarla hareketlede bizi ya cahil yerine koymak istiyor yada kapasitesinin bu kadar olması nedeniyle gerçekten cahil ve bilgisiz olarak görüyor.

Yalnız bununlada yetinmiyor kardeşimiz birde "TENEKE" misaliyle saplandığı bir kaç doğrununda harmanlanmış olduğu gaflet karmaşası içinde bizi taciz ve hakarete layık görüyor.
Ben burada bundan çok daha ağırları ilede karşılaşmış bir insan olduğum için bu kardeşimize yalnızca üzülerek bakıyorum. Çünkü benim maksadım kavga etmek değil hak bildiklerimi vatandaşlarımla paylaşmak.

Anlaşılan o ki kendimi kısaca bir daha tanıtmam gerekiyor. Üstelik bu sefer biraz daha açarak.

Benim yaşım ellidört. Yüksek okulu mezunu otuziki yıllık bir çalışma hayatı olan ve şu an emekli olan bir vatandaşınızım. Son onyedi yıllık çalışmam Türkiyenin en büyük şirketlerinden birinde ve çeşitli mevkilerde ve başarıyla tamamlandı. İstanbulda doğdum. Fakat ata diyarım Rize. Aynı başbakan gibi Güneysu ata diyarım ve onun çocukluk yıllarının geçtiği Kasımpaşa ve Edirnekapıdada yaşadığım yıllar oldu.
Kendi ata diyarımın insanını çok iyi tanıyan hatta ruhunu bile okuyan bir insanım. O nedenle başbakanımızıda hemen hemen hiç kimsenin tanımadağı kadar iyi biliyorum, tanıyorum diyebilirim.

Yaşamımın her bölümünde beni adeta bilgi ve ilim küpü yapan Allah'ın lütfu rastlantılar ve gelişmeler saklı.
Öncelikli özelliğim dini yönden sahip olduğum yüksek donanım ve bu yönümün yaşamsal anlamda her alandaki yansımalarıdır.
Hayatımın yukarda anlatmaya çalıştığım gelişmeleri nedeniyle tam bir toplum bilimci özelliğinede sahibim.
Çok çocuklu bir babayım. Şu anda iki oğlum yüksek okul mezunu ve diğerleride peşlerinden yollarına devam ediyor.

Vaha kardeşimiz son yazdıklarıma öyle bir cevap vermişki, o son yazdığım ve verdiğim linklerdeki yazıları ben bu ülkenin en seçkin ve tanınmış insanlarınada gönderiyorum. Sayısız takdir yazısı aldım. Hatta internet ve gazetelerde yazma teklifleride geldi. Bunlardan uzak durdum. Çünkü mütevazı bir yaşamım var onun dışına çıkmak istemedim. Ve bunda son derecede kararlıyım.

Ne demiştim kardeşimize son cevap verdiğim yazımda "Senin sordukların ve hatta çok çok daha fazlasını bu yazılarımda çok rahat bulabilirsin.
Fakat anlaşılan o ki bu kardeşimiz bir bilgi teatisi ve medeni tartışma nedeniyle değilde bizi karşısında körü körüne pasifize edilmeye çalışılan bir vatandaş olarak görmeyi kendine daha uygun bulmuş.

Tabi bu anlayışta bu anlayışı ortaya koyan üslupta oldukça üzücü. İslamın en bariz özelliklerinden biri GÜZEL AHLAK VE ONUN EN ÖNEMLİ YANSIMALARINDAN BİRİDE GÜZEL SÖZ. YANİ EDEP VE ERKAN DAHİLİNDE MUKABELEDE VE HİTAPTA BULUNMAKTIR. Vaha kardeşimizden özür beklemiyorum ama lütfen biraz daha sahip olduğumuz kimliğe uygun cevaplar vermeye çalışalım diyorum.
Dikkat ederseniz benim tüm yazılarımda buna özellikle riayet ettiğim görülür.

Ben Vaha kardeşimizin bu tavrını şöyle bir misalle örneklemek istiyorum. Diyelimki ben bir komşumuza bir sandık içinde paketlenmiş halde içine tasnif edilmiş çeşitli gıda maddeleri ile doldurup hediye ediyorum. Bu komşumda sandığı aldığında daha içinde ne olduğuna bile bakmadan. "Böyle olmaz sandıkta söylediklerinin olduğuna inanmam için onu birde evime gelip içindekileri mutfağıma ve kilerime yerleştirmen gerekir." diyor.
Eeee yani bu kadarını istemekte olmaz değilmi ? Sana fındık veriyorlar birde kır ağzıma koy deyiveriyorsun.

Yada Mevlana'nın söylediği gibi "Sen ne kadar bilirsen bil, ne söylersen söyle, senin bildiğin karşındakinin anladığı kadardır" misali bir hal söz konusudur ki bu durumda bir kişiye bir şeyleri anlatabilmekte çok ama çok zordur. Ben isterdim ki benim yazılarımda yalnızca cevabını bulamadıkları ile bana geri dönsün Vaha kardeşimiz.

Fakat yinede özellikle kendisinin nasıl bir yanılgı ve yanlış içinde olduğunu görebilmesi için bu fedakarlığıda yapacağım. Yani o sıraladığı tüm maddelere gerekli cevapları tek tek vereceğim.

1: Dünya hayatı öyle bir şeydir ki yaşamsal olayları nasıl görmek isterseniz öyle görürsünüz. Ancak akıl ve gönül sahipleri önlerine koyulan gözlüklerden ve menfaaat pencerelerinden değilde hakkın penceresinden görüp her şeyi değerlendirirler.
Cevap: Basar maddeyi görüpde, Basiret mana ve hakikati görmezse pek cirkin düser. 90 yildir hep hep ayni pencereden baktik hic birsey degismedi, nezaman akli basinda kalbi yerinde birisi degistirmeye kalkdiysa ya astilar yada darbeyle hapishanelerde cürüttüler.


** Yunus Emre'nin çok güzel iki nefesini buraya naklediyorum. Aşağıda neden bu nefesleri yazdığımın izahını göreceksiniz.

Tevazu ile gelsin, kimde erlik var ise.
Merdivenden iterler, yüksekten bakar ise.
Kim ki yüksekte gezer, er geç yolundan azar
Dış yüzüne o sızar, içinde ne var ise.
********
Söz ola kurtara aşı
Söz ola kestire başı
Söz ola ağulu aşı
Yağ ile bal ede bir söz

Menderesi kahraman yapanlar, onu haksız yere yaptığı hataların çok çok üzerinde bir zalim hükümle asanlardır. O nedenle bugün Menderese karşı yapılan ihtilalin gerçek ve haklı nedenleride ortadan kaybolup gitmiştir.

Fakat Menderese yapılan bu korkunç haksızlık onun hatalarını asla yok etmez.
O Menderes ki kendisine ihtilal yapan ordu için "BEN BU ORDUYU ASTEĞMENLERLEDE İDARE EDERİM" diyerek tüm subaylarını feci şekilde aşağılamıştı.
Bir başka yanlışında "BEN EŞEĞİ ADAY GÖSTERSEM MİLLETVEKİLİ SEÇİLİR" diyecek kadar kendini putlaştırdığını ortaya koymuştu.
Bununlada yetinmeyip dahada ileri giderek mecliste partisinin milletvekillerine "SİZ İSTERSENİZ HİLAFETİ BİLE GERİ GETİRİRSİNİZ" diyerek Cumhuriyete olan sadakatinin güvenilir olmadığını ortaya koymuştu.

Hataları bununla kalsa iyi. Kendisini benim hiç sevmediği İnönü "DURUM KÖTÜYE GİDİYOR, SİZE DARBE YAPABİLİRLER, BU ORTAMDAN KURTULMAK İÇİN GELİN ERKEN SEÇİME GİDELİM" diye uyardığında PANİK YAPIP Genelkurmayı yanına çağırmış sadakatlerini sorgulamış ve onlardan kendilerine sadık olduklarının teminatını almıştı. Sonrasında ise işler umduğu gibi gitmemiş ve İhtilali Genelkurmay değil albaylar yapmıştı. Oysa İnönüyü dinleyip bunca hatadan sonra seçime gitmiş olsaydı büyük ihtimalle bu vahim sonuçta olmayacaktı.

Gelelim Menderes döneminin ekonomik değerlendirmesine. İnönü dönemindeki aşırı devletçilik ve ikinci dünya harbi nedeniyle hazinede büyük bir birikim olmuştu. Bu birikimler Menderes döneminde kimi isabetli, kimi gereksiz harcamalarla tümüyle tüketildi. Hatta ülke borç isteyecek hale geldi. ABD den borç istendi. ABD naz yapınca Sovyetlere yanaşmak Menderesin yaptığı en büyük hatalardan biri oldu. O zamanki kutuplaşmada ABD bu yakınlaşmadan rahatsız olduğu için Menderesi silinecekler listesine aldı.

Fakat ilginçtir. 60 darbesi yada ihtilali ABD ye danışılmamıştır fakat ABD bunun farkındadır. Çünkü Albaylar sormadan yaptıkları bu darbe için ABD ile karşı karşıaya gelmemek maksadıyla hemen darbe sabahı ABD ye bir mesaj gönderip "BİZ NATOYADA, CENTOYADA BAĞLIYIZ" mesajları vererek ABD nin düşmanlığını önlemeye ve dost kalmaya çalışmışlardı.

2: Aşağıdaki yazımı akıl ve mantık dahilinde değerlendirebilirseniz, ABD nin neden AKP ye kol kanat gerdiğini ve neden tam gaz TSK yı yıpratıp yok etme savaşına AKP ile ortak tam gaz devam ettiğini görürsünüz.
Cevap: Evet asagidaki yazini cok mantiksiz buluyorum. Cünki, 90 seneden beri hep ayni seyleri duymaktan ve okumaktan midem bulaniyor.


** Cumhuriyetin kuruluşundan Atatürkün ölümüne kadar geçen süreç Cumhuriyetin hiç yoktan, bir imparatorluğun küllerinden oluştuğu ve çok büyük gelişmeler gösterdiği dönemdir. Atatürkten sonra ortaya konan ve İnönünün ihaneti ile başlayan geçen zamanı çarçur etme dönemi çeşitli ileri ve geri durumlarla AKP iktidarına kadar devam etmiştir. Zaten AKP yi bu ülkenin başına getirende CHP ve diğer geçmiş partilerin iktidarda oldukları dönemleri gereği gibi kullanmayıp ziyan etmeleridir. Fakat bugün AKP Atatürkten sonra kendi iktidarına kadar yapılan yanlış işleri fersah fersah katlayarak ülkeyi çok daha zor bir sürece sokmuştur. Bunu ben ülke borcunun 220 den 600 milyar dolara çıkması örneğiyle çok bağdaştırıp denk tutuyorum.

3: Demokrasinin özellikle halkı tarafından doksan yıl gibi bir süreçte gereği gibi anlaşılamayan, gerçek Atatürk çizgisinin maalesef gereği gibi anlaşılamadığı ve sömürüldüğü ve bundanda daha ağırı din adına çok kolay kandırılan bir çoğunluğu olan bir milletin devlet yapılanması içinde sürtüşmelerin çıkması kaçınılmazdır. Geçmişte ve zirveye çıkmış halde bugün olduğu gibi.
Cevap: 40 yasindayim suan 6 yasindan 17 yasima kadar okulda M. kemal söyledi böyleydi diye okuturdular. Tükce kitabinin her yapraginda resimlerini koydular. Demek okutulanlar hepsi yalanmis M. Kemali yanlis tanittirmislar. M.Kemal'mi yanlisti yoksa bilerek yanlismi tanittidilar. Bunun cevabini Kemalistler aciklasinlar M.Kemal kimdi ve nasil birisiydi bize aciklasinlar. Ama bildigim ve 90 yildan beri yasanan sudur: Hak ve hakikat inhisar altına alınmaz! İman ve Kur'an nasıl inhisar altına alınabilir?
Evet bu zalim eshaslar 90 yil bunu yaptilar Allah'a sükür basaramadilar. Üniversitelerdeki kafa yikamada bir sey degistirmedi, o saskinlar hak ve hakikatin inhisar altina alinmayacagini hic anlamadilar ve halada anlamiyorlar.


** Atatürke ve onun kurduğu cumhuriyete en büyük zarar verenler onu sevdiğini söyleyen bir kısım sahtekarlarla birlikte, onu din düşmanı ilan eden dinin D sinden haberi olmayan ve Osmanlınında batmasının da mimarı olan zümrelerdir. Atatürk ve Cumhuriyet bir tesadüf değildir. Osmanlının feci bitişinde bir tesadüf olmadığı gibi. İşte böyle Hakkın iradelerindeki mesajları okuyamazsanız 90 sene tekerlemesiyle körü körüne kafanıza ters bulduğunuz tüm insanları ve işlerini karalamak gibi bir balçığa saplanır ve içinde çırpındıkça çırpınır kalırsınız. Diyaneti kim kurmuştur ? Hocalara maaş bağlayan kimdir ? Bu topraklarda ilk tefsir ve Kuranı yazdırarak müslümanlara dinini anlama imkanını sağlayan kimdir ?
Bu ülkede bugün 80000 civarında cami var. Bu camileri yoksa AKP iktidarı sekiz yıldamı yaptırdı ? Bunların tamamına yakını AKP iktidarından önce market yapılmak amacı ilemi yapıldı ve hocalarına maaş bağlandı ?

4:Bugün ülkeyi din eksenli sömürüyle iktidarı sekizinci yılına giren AKP hükümeti yönetmektedir.
Ve yola çıkışında taa en baştan ABD ile gizli gizli masaya oturulup kararlaştırılan ve yine ABD'nin kendi belirlediği zamanlarda AKP hükümetine dikte ettiği emirleri yürürlüğe geçirdiği ağır bir süreç yaşanıyor bu ülkede.
Cevap: 7 yildir AKP hükümeti sömürüyormu bunu yazarken bile kendimi gülmekten ali koyamiyorum. Cünki bu masum ve mazlum millet 90 yildan beri sömürüldü Kemalist rejim tarafindan. Eger demokrasi ve insanlik degerleri ABD ile geliyorsa eyvallah gelsin bas göz üzerine kabulümdür. En azindan su rejimin tezyifinden, fenalik ve tahribinden kurtuluruz.


** Demekki TELEKOM, TÜPRAŞ ve bütün AKP nin babalar gibi sattığı kurumları V.S Cumhuriyetin kuruluşundan bu yana AKP dışındaki hükümetler değilde AKP yaptıki hepsini haraç mezat satıyor.
Gerçek şudur ki AKP sekiz yılda bir tek tuğla ortaya koymadığı gibi cemi cümlesini hemde çok büyük zararlarla hem peşkeş çekmiş, hemde satmıştır. TELEKOM un satış fiyatı 5 milyar dolardır. Bu bedel bu kurumun 4 yıllık geliri karşılığıdır. Üstelik bu para peşin bile alınmamıştır. Bugün bu kurumun satılan kısmının değeri 20 milyar dolardır. Türkiyenin buradaki kaybının korkunçluğunu anlayabiliyormusunuz ? Yalnız bumu ? TEKEL in bir bölümünün 200 milyon dolara satıldığı kişi bu satın aldığını bir başkasına 900 milyon dolara satıvermiştir.
Sahi VAHA kardeşim sen bunların hiç birini gerçekten bilmiyormusun ?

5:Diyeceksinizki karşılıklı menfaatler sözkonusuysa bunda ne kötülük var ? İşte tüm faciada burada. AKP sırf kafasındaki çarpık siyasal din anlayışı ve onun getireceği cukka dolgunluğu uğruna bu ülkenin tüm değerlerini haraç mezat babasının malı gibi elden çıkarmakta haçlıya satmaktadır.
Cevap: Yurd disinda milliyonlarca türk vatandasi mülkiyet sahibi ve halada devam ediyor. Simdiye kadar yurtdisinda edindikleri mülkiyet ortalama Türkiyenin belkide yüz üzerinden %10 belkide daha fazladir. Simdik yurtdisindaki Türkler ve diger yabanci uyruklar o devletin arazisini almak o devletleri isgalmi etmeye calisiyorlar?
DAR KAFAR DAR DÜSÜNCELER


** Benim güneyde oturan bir tanıdığım burada zeytincilikle uğraşıyor. Evi denizden bir kilometre yukarda. Bu tanıdığımın evinin bir yanında ALMAN KÖŞKÜ var diğer yanında İNGİLİZ KÖŞKÜ.
Biraz araştırırsanız kıyıların yağma Hasanın böreği gibi yabancılara satıldığını görürsünüz. Bu yağma dünyanın hiç bir yerinde yok. Ülkenin tüm limanları dahi yabancılara satılmış durumda. Yani şu anda bize ait olan bir tek limanımız bile yok. Peki bu kadarmı bu satışlar. Elbette hayır ırmaklar ve göllerde satış için müsait zamanı bekliyor.
DAR KAFALILIK şayet ülkenin tüm acı gerçeklerini bilmek ve yansıtmaksa ben böyle dar kafalılığı öpüp başımın üzerine koyarım. Bazılarının ülkenin feci ve acı gerçeklerinden haberi olmayan gaflet ve delalet içindeki GENİŞ KAFALILIKLARI ise kendilerine kalsın ve Allah böyle bir kafaya sahip olmaktan tüm insanlarımızı muhafaza eylesin.

DEVAM EDECEK. LÜTFEN TAKİP EDİNİZ.....




Bu mesaj 4 kez ve en son kolye7 tarafından 12.04.2010 - 21:28 tarihinde değiştirilmiştir.
Ekleme Tarihi: 12.04.2010 - 12:32
Bu mesajı bildir   kolye7 üyenin diğer mesajları kolye7`in Profili zum Anfang der Seite
kolye7 su an offline kolye7  

309 Mesaj -

Kayıt Tarihi: 01.12.2004
En Son On: 04.10.2010 - 21:47
Cinsiyeti: Erkek 
6: Bugün savaşı devam edilenler içinde maalesef fitneler çıkarılmasına rağmen ele geçiremedikleri ve tam anlamıyla sindiremedikleri TSK, ancak alt bölümünü ele geçirdikleri yargının yüksek bölümü ile kıyasıya kapışma ise devam etmektedir.
Cevap: TSK icinde bir fitne cikarildigina akildan uzak bir ihtimal. Cünki: Zaten 90 yildan beri (Türk Silahli Kuvetlerin %90'nini tenzih ederim) fitne icinde yada her dafasinda fitne cikarmak icin tetikte bekleyen bir kurum.
Gerektiginide kendi menfaatleri icin masum mehmetcige bile kiyan bu hainler degilmi. Efendim düzeni koruyorlarmis. Onlarin koruduklari düzen baslarini yesin böyle bir düzenin ne kendinisini nede koruyanlarini istiyoruz.


** Vaha kardeşim bu yazın o kadar saçma ve kabul edilebilir bir düşünce ortaya koymaktan o kadar uzakki sana ne cevap vereyim ? Fakat şunu iyi bilmen gerekir, o TSK olmasa sen şu anda ne halde olacağını bile uzaktan yakından bilemezdin. O nedenle zaten ABD önderliğinde işbirlikçiler aralıksız bu kuruma saldırıp duruyorlar. ABD, BOP denen aşağılık projenin gerçekleşmesi için önündeki en büyük engelin TSK olduğunu çok iyi bildiği için bu sinsi savaşı sürdürüyor. Tabi darbe panik ataklarından yaptığı yanlış işler nedeniyle bir türlü kurtulamayan AKP ilede ortak olarak....

7: Birde "Bu süreç tarihi bir süreçtir" diyor Başbakanımız. Çok doğru. Fakat o sözün altında onun düşündükleri olmayınca. Yani ABD ile birlikte Türkiye'yi öyle bir felakete sürüklüyorlar ki, bu söze kendi fikrim açısından katılmamam mümkün değil.
Cevap: Bu yazilari okuyan ve okuyacak arkadaslara. Merhum Menderesten bu güne kadar süren sürecte Millet her devafasinda "Erdogan" ve onun benzerlerini sinesine basmis ve böyle milletini seven insanlara oy vermistir. CHP gibi durmadan ülke satiliyor diyen fitne odaklarini 50 seneden beridir bir kere olsun güvenipde basa getirmemis ve Insaallah bundan sonrada getirtmeyecekler. Bu milletin yillar yilidir kanini emen yeri geldigi zaman gözünü kirpmadan öldüren, asan bir düsünce asla ve asla basimiza baskan olmayacaktir. "Halk part"sini herkes bilir. Eger gerekirse onlarin yapmis oldugu mezalimide yazariz. Onlarin yaptigi mezalimi Rus dinsizleri bile yapmamistir. Onun icin herkes tarihi iyi okumasini tavsiye ederim.


** Menderesin misalini dah önce anlattım. Bir daha tekrara gerek yok sanırım. Ama bir gerçek var ki onu mutlaka söylemeliyim. Menderes, Erdoğan'ın yüzde biri kadar bu ülkeye zarar vermiş değildir. O nedenle bu benzetme ve kıyas bana çok adaletsiz geliyor haklı olarak.
Benim basına sivil kuruluşlara hemen her yazıma ekleyerek gönderdiğim bir yazıcık var. Onun içindeki hüküm bu ülke için hem bugünü, hemde yarını gösteriyor. Sabret mutlaka yaşıyorsak göreceğiz.
İşte o yazıcığım. AKP ye ithafen dört yıl önce yazmıştım.....

ALLAH BİR ÜLKEYİ (HAK ETMELERİ NEDENİYLE) AĞIR VE KAHIRLI BİR İMTİHANDAN GEÇİRMEYİ İRADE EDERSE/ETMİŞSE, FELAKET VE BELANIN TEMSİLCİLERİ, O ÜLKENİN BİR KESİMİ TARAFINDAN MİLLETİN BAŞINA TAC EDİLİR.
İŞTE TÜM İŞLER BUNDAN SONRA , (İKTİDARDAKİ GÜRUH İLE) O SONUCUN VÜCUDA GELMESİNE HİZMET ETMEYE MAHKÜMDUR.

8: "ERGENEKON'U BAŞLATIN VE SONUNA KADARDA GİDİN" denerek..
Ve birde güvence verildi "KORKMAYIN SONUNA KADAR GİDİN. HEM İSTİHBARAT, HEMDE GÜÇ OLARAK ARKANIZDAYIZ" diye. Oval ofisteki bu anlaşmadan sonra, Erdoğan ülkeye dönmeden önce otuzbeş CİA ajanı Türkiyeye gönderildi.
Cevap: Bakiyorumda istihbaratiniz baya bi kuvvetli. Yukarda dedigim gibi Eger Allah bir dinsizin eliyele 90 yildir kanimizi emen bu zalimlerden kurtaracaksa ey Vallah.
Ergene konda sonuna kadar gidilmesini bu milletin %90 istiyor ta su haini millet olan zalimlerin kemalist maskeleri düssün. Simdi bakiniz bu milletin manevi degerlerini ortadan kaldiran, Anasinin basi kapali diye üniversitelere ve askeri kislalara alinmayan, esi kapali diye askeriden atilan, kürt diye hor görülen bu mazlum millet kimin ne oldugunu biliyor ve kimin neleri sattiginida cok iyi biliyor. Simdik sizlere bir gercegi yazacam taki kimin hain oldugu iyice anlasilsin.
Lozan'da Türk murahhas heyeti başkanı bulunan ve henüz hakikî kasıdları anlayamayan İsmet Paşa, bir aralık bütün Hristiyan emellerinin Türkiye'yi mazisindeki ruh ve mukaddesatı kökünden ayırmak olduğunu sezdiği halde, şu gizli ivaz ve teminatı veriyor ve diyor ki:
"Eskiden beri kökleşmiş ve köhne engellerden (yani an'ane-i İslâmiyet'ten) kurtulmak hususunda besledikleri (yani İsmet'in beslediği) azmin, inkâr edilmez delilidir."
Harfi harfine iktibas ettiğimiz bu sözlerle, Türk başmurahhasının yani İsmet'in, eskiden kökleşmiş ve köhne olmuş engellerden kurtulmak hususunda Türk milletine beslediği kat'î azimle ne kasdettiğini ve bunu hangi maksad altında İslâmiyet düşmanlarına ivaz diye takdim ettiğini sormak lâzımdır.
Konferansın birinci defasında Türk başmurahhası, bizzât karar vermek vaziyetinde olmadığı ve büyüğüne, yani Mustafa Kemal'e bildirmek zorunda olduğu için, memlekete dönüyor; kendisini Haydarpaşa'dan Ankara'ya götüren tren ve devlet reisini (Mustafa Kemal) İzmir'den Ankara'ya götüren trenle Eskişehir'de buluşuyor. Bir arada ve başbaşa seyahat... Sonra Ankara gizli meclis toplantıları... Fakat esas mes'elelerde daima başbaşa. Mustafa Kemal ile İsmet beraber içtimaları ve karar: "Din öldürülecektir."
Lozan Konferansı'nın ikinci sahifesi: ...Artık herşey Türkiye hesabına çantada hazırdır. Yani dini terk ile herşey yapılacak. Yeni hizbin (Kemalizm ve İsmet hükûmeti) bundan böyle bu millette, İslâmiyet'i katletmek prensibiyle hareket etmekte, hasım dünyanın kumandanlarından, yani düşman ehl-i salib kumandanlarından, dini vurmakta daha hevesli olduğu ve örnekler vereceği ve bilhâssa hudud dışı değil de, hudud içi ve millî irade yaftası altında çalışacağı şübheden vârestedir.
Lozan Muahedesinden sonra, İngiltere Avam Kamarası'nda "Türkler'in istiklalini ne için tanıdınız?" diye yükselen itirazlara, Lord Gürzon'un verdiği cevab:
"İşte asıl bundan sonraki Türkler bir daha eski satvet ve şevketlerine kavuşamayacaklardır. Zira biz onları maneviyat ve ruh cephelerinden öldürmüş bulunuyoruz." Yani Mustafa Kemal ve İsmet'in verdikleri karar, Türk Milletini İslâmiyet ve din cihetinden öldürmek kararıdır.
Artık bunun üzerine herşey apaçık anlaşılıyor değil mi?..
Iste ergenekonun temelleri ta o günden atilmis, tek hedefleri bin yildir islam bayraktarligini yapan bu yüce milletin hayat kaynagi olan dinini ortadan kaldirmak taki bir daha kalbi atmasin, beyni calismasin, ne zaman böyle birsey olursa darbelerle, dayatmalarla, tehtitlerle, asmalarla ve iskencelerle bastirilsin. Zaten en büyük ergene koncu M. Kemal degilmi onun pesinden gidenler ve savunanlar ya egernekonucu yada ergenekonculari savunanlar.)


** Ergenekon, ABD nin Türkiyedeki ABD karşıtlığını susturmak için bulduğu ve taşeronu AKP ye yüklediği şeytani bir uygulamadır. Maksadı üç beş mafya bozuntusunu, emekli subayı yada ordu içinde bir kaç hevesliyi cezalandırmak değil, ABD nin düşman olarak gördüğü ve Türkiye için düşündüğü çarpık emellerinin gerçekleşmesi karşısındaki en büyük engel olan TSK yı sindirmek hatta parçalamaktır. Yani ABD nin ve AKP nin amacı üzüm yemek değil, bağcıyı dövmektir. Bu zehirli dolmayı yutturmak için ILIMLI İSLAM martavalı dahi ABD tarafından ortaya atılmış ve AKP ye giydirilmiştir. Haçlı elinden dini öğrenenin ne dini kalır ne imanı.
BAKARA 120, AL-İ İMRAN 100, MAİDE 51,52 ve bu ayetler bağlamında FATR 5 i incelerseniz Türkiyenin nasıl bir bataklığın içine sokulduğunu apaçık görürsünüz.
Lozan başarının ta kendisidir. Atatürk yalnız savaşla değil dehasıyla masadada haçlıyı dize getirmiştir. Hemde onlara şirin görüne görüne. Haçlı yediği kazığı anladığı için bugün cemi cümle Atatürke ve onun kurduğu Cumhuriyete saldırmaktadır. Sevri gerçekleştiremeyen haçlı Lozanı imzaladığına bin pişmandır, ama nafile ve çok geç..
ABD Lozanı imzalamamıştır. Çünkü kafasında hala SEVR versiyonu niyetler vardır. O nedenle BOP denen ve yirmiüç islam ülkesinin parçalanmasını öngören proyeje sımsıkı sarılmıştır. Onun için AKP yi kurdurmuş ve Erdoğanı EŞ BAŞKAN ilan etmiştir.
Hayretler içindeyim. Atatürk dönemi ile AKP dönemini hangi akıl ve bilgi ile kıyaslayabiliyorsun ? Atatürk Cumhuriyeti tam bağımsız olarak kurdu ve Cumhuriyet onun idaresinde 15 yıl tam bağımsızdı. AKP ise Türkiyeyi ABD ye göbekten bağladı. AKP ABD nin izni olmadan artık adım dahi atamıyor. İşte şimdi yine ABD ye gidiyor. Yeni talimatları almaya tabi.
Tüm açılımların ABD tarafından AKP ye dayatıldığını bilmemek bu ülkede ve dünyada olanları hiç bilmemekle aynı anlamı taşımıyormu ?
Vaha kardeşim sağdan soldan kulaktan dolma bilgilerle öküz altında buzağı aramak yerine BAĞIMSIZ CUMHURİYET kavramının ne büyük deha ve manevralarla sağlandığını anlayabilsen çok daha iyi olmazmı ?
Atatürk haçlının zaafiyetlerini dahi birbirine karşı kullanmıştır. Misalmi ? Sovyetler ingilizlerin Karadenize çıkmasını istemiyordu. Atatürk bu durumu değerlendirip Ruslardan hem para hemde silah yardımı almasaydı o mücadele nasıl kazanılırdı hiç düşündünmü ???
Hiç düşündünmü, Allah doğru yolda olsa Osmanlıyı hemde feci şekilde paramparça olmak gibi ağır bir imtihanla karşı karşıya bırakırmıydı ? Bir nedenle onu ayakta tutmazmıydı ? Kim Allahın hükmünün üzerine hüküm koyabilir ? Atatürk gibi bir deha olmasa Cumhuriyet kurulurmuydu ?
Son padişah milletine inancını tamamen yitirdiği için ingilizlere "BİZ BU DURUMDA TOPARLANAMAYIZ BİZİ ONBEŞ YIL SİZ YÖNETİN " diye yalvarmıştı. Oysa o sürede hem ülke kurtarıldı hemde oldukça büyük merhaleler katedildi. HEMDE TAM BAĞIMSIZ OLARAK.

9: Kimse AKP ye ABD ile birlikte TSK ya neden saldırdığını hiç soruyormu, bu sorunun cevabı nedir acaba ?
Saldırana ve saldırıya karşı refleks gösterilmesi insanın doğasında var. Kimse AKP yi haklı çıkarmaya çalışmasın diyorum. Ortamı bu hale getiren kesinlikle AKP ve dış ortağı ABD'dir çünkü.
Cevap: Kimse AKP ye ABD ile birlikte TSK ya neden saldırdığını hiç soruyormu, bu sorunun cevabı nedir acaba ?
Bu soruyu böyle degilde söyle soralim. 90 yildir neden islam dinine karsi savas acilmis? Neden namaz kilan veya esinin basi kapali diye askeriden apar topar disari atilir? Neden basi kapali diye üniversitede evladinin mezuniyet törenine birakilmaz? Neden basi kapali diye askerinin kislasina birakilmaz? Neden basi kapali diye okuma özgürlügü elinden alinir insanin? NEDEN NEDEN NEDEN BINLERCE NEDEN DAHA ALT ALTA SIRALAYA BILIRIM 90 yildir biriker dag olan bu sorulara cevap vere biliyorsaniz buyurun 90 senedir biriken bu nedenlere cevap verin. Ondan sonra gelin 8 senin hesabini sorun ve size cevap verelim kolye7 ve digerleri.

Biliniz ki: Asker ocağı cesîm ve muntazam bir fabrikaya benzer. Bir çark itaatsizlik etse, bütün fabrika herc ü merc olur. Asker neferatı siyasete karışmaz. Osmanlinin mahvina sebeb olan Yeniçeriler şahiddir.
Tarih-i âlem serapa şehadet ediyor ki, asker neferatının siyasete müdahaleleri, devletçe ve milletçe müdhiş zararları intac etmiştir.

Hasili Kelam: - "Şerefler, müsbet hayırlar, maddî-manevî ganîmetler orduya, cemaata verilir, tevzi' edilir; kusurlar, menfî icraatlar başa, reise verilir" diye bir kaide-i hakikatla, kahraman ordunun ve bilfiil asker ve asker başında çalışan cesur zabitlerin zaferleri ve şerefleri Mustafa Kemal'e verilmez. Belki kusurlar, hatalar yalnız ona verilir diye bizi onu sevmemekle ittiham edenleri, kahraman orduyu sevmemekle ve şereflerini kırmakla ittiham edip onlara hain-i millet nazarıyla bakıyoruz. Ve selam


** Başörtüsü sorunu din istismarı ile siyaset yapan partilerin bu ülkenin sırtına vurduğu bir kamburdur.
Öyleki din konusunda insanlarımız kamplara bölünmüştür bu fitne ile.
Din istismarı yapan partilerin siyaset alanında olmadığı bir ülkede böyle bir sorunda kesinlikle kalmayacaktır.
Ordunun türban tepkisine gelince "DEMOKRASİ ARAÇTIR" diyen zihniyetin bayrak haline getirip acımasızca kullandığı bu örtüyü takanların çoğunluğu AKP zihniyetinde yani rejim düşmanı olmadığı halde kimsenin alnında ne olduğu yazmadığından oluşan bir tepkidir ve korunma halidir. Zaten din istismarı yapan partilerde bu şeytani oyunu onun için oynamış ve iktidarada bu yolla gelmişlerdir.
Haa TSK nın haddi aşan hataları olmamışmıdır ? Elbette olmuştur. İşin aslı fitne olunca tepkilerin ve yanlışların nerelere varacağını kestirmek pek mümkün değildir. Fitnenin olduğu her yerde acı ve hatalar kol gezer çünkü.

DEVAM EDECEK. LÜTFEN İZLEYİNİZ...




Bu mesaj 1 kez ve en son kolye7 tarafından 12.04.2010 - 21:05 tarihinde değiştirilmiştir.
Ekleme Tarihi: 12.04.2010 - 13:27
Bu mesajı bildir   kolye7 üyenin diğer mesajları kolye7`in Profili zum Anfang der Seite
kolye7 su an offline kolye7  

309 Mesaj -

Kayıt Tarihi: 01.12.2004
En Son On: 04.10.2010 - 21:47
Cinsiyeti: Erkek 
Gelelim VAHA kardeşimizin son yazına cevap vermeye.

Laiklik dinsizlik değildir. Tam aksine bütün din anlayışlarına hoş görü ile bakan fakat bunların hiçbirinin diğerlerinin üzerinde baskı ve zulüm oluşturmasına izin vermeyen rejim şeklidir. O NEDENLE LAİKLİK NE DİNDİR BU ANLAMDA NEDE DİNSİZLİK.
Bu rejimin gelmesi için ortamı hazırlayanda Allahtır Atatürk değil. Atatürk sadece bu işin memurudur. Fakat akıllı ve değerli bir memuru. Yoksa Allah haşa Atatürke yaptığı devrimlerde engel olamadımı ?
Acırım haline o insanların ki Allahın iradesi olmayan hele hele Anadolu için böyle bir sonun sırf insan iradesiyle oluşabileceğine inanır.

Bugün ülkemizde işler çok yanlış noktalara gelmişse bunun müsebbibi Atatürkün getirdiğine sahip olamayan sözde Atatürkçüler ve onu dinsiz kabul edip Cumhuriyete bilinçsizce saldıranlardır. Yoksa ne Atatürk hatalıdır bu yolda ne kurduğu cumhuriyet.

Atatürk eleştirilmez diyenler onu putlaştıranlardır. Atatürk elbette eleştirilir. Fakat küfürle eleştiriyi birbirine karıştırmamak kaydıyla. Zaten o eleştiriyi getiren kafanın bu korkusuda küfrü engellemek açısından ortaya çıkmıştır. Unutmayınız putlaştırma yalnızca sahiplerini bağlar. Yoksa masum olduğu halde putlaştırılanı değil. Atatürk bu putlaştırmayı önlemek için "BENİM NAÇİZ BEDENİM ELBET BİR GÜN TOPRAK OLACAKTIR "diyen liderdir.

Hz. Ali dahi "BENDE İKİ KİŞİ HELAK OLUR. BUNLARDAN BİRİ BENİ HAŞA PEYGAMBER, HATTA ALLAH YERİNE KOYAN, DİĞERİ İSE BANA HAKARET EDİP SÖVENDİR" der.

Şimdi bu azanlar ve sapanlar nedeniyle haşa Hz. Ali için olumsuzmu düşünmemiz gerekiyor ???
Kaldı ki Efendimiz için dahi her iki uçta ne ifratlar ortaya kondu.

Şapka devrimi dahil tüm devrimlerde bir milletin fertlerinin ülkesinin yeni yönetimine bağlılık ve sadakatinin testi için ister istemez bazı tatsız olaylarda ortaya çıkmıştır. Fakat devrimlerin olmazsa olmazı asla taviz verilmemesi gerçeğidir. Yoksa her şey bir anda mahvolur. Ve devleti artık hiç kimse takmaz.
Şüphesiz bu büyük devrimler esnasında istenmeyen olaylarda olmuştur. Fakat dediğim gibi bu asla yapılan işlerin büyüklüğünü ve başarısını değiştirmez, gölgeleyemez.

Rusyada kaç milyon inasnın öldürüldüğünü biliyormusun kardeşim. Bu ülkede devrimler için öldürülen insan sayısı ile asla kıyaslayamazsın. Tabi orada yaşanan vahşetide. Tüm dünya kabul eder ki dünyanın en kansız devrimi Cumhuriyet devrimidir.

Bu büyük mücadelede elbette istenmeyen işlerde olmuş hatta bazı masum insanlarda canlarından olmuştur. Bu hal işin büyüklüğünü ve doğruluğunu asla değiştirmez.

Osmanlı Araplardan ithal edilen EMEVİ ZULMÜNÜN din diye yaşama katılmasının çok ağır bedelini ödedi. Tabi bunu anlayabilenler için bu böyle. Yoksa dine altı asır hizmet eden bir millet böyle bir ağır bedelle neden son buldurulsun. Allah doğru yolda olsa Osmanlının, hemde çok feci şekilde çökmesine müsaade edermiydi ?
Tam tersine en önde yine biz olurduk. Oysa Osmanlı haçlı bize saldırırken kullandığı silahların hiçbirine sahip değildi. Ne makineli tüfeğimiz vardı ne doğru dürüst uçağımız ne savaş gemimiz nede denizaltımız, nede ağır topumuz.

Düşünün o büyük mücadelede dahi Çanakkaleden su üzerinden ve karadan gidemeyen düşman birlikleri, denizaltıları sayesinde İstanbul açıklarına kadar gelmiş ve pek çok zarar vermişti. Almanlarla yanyana girdiğimiz savaşta çok ağır silahların hemen hepside Almanlar tarafından getirilmişti.

Balkanlarda Osmanlının bozgununu bir düşünün koskoca Osmanlıyı Bulgar ve Yunan çeteleri v.s önüne katıp Edirneye kadr sürdüler ve milyonun üzerinde katliam yaptılar. Peki sebep neydi. Elinde doğru dürüst silah olmayan ve kendine güveni olmayan bir ordu tabi.

İşte Çanakkalede Atatürk ve diğer kahramanlarımızın elinde imkanlarda olunca ortaya koyduğu kahramanlığın bir nedenide budur.

Matbaa neden Osmanlıya 274 yıl geç geldi biliyormusun ? İşte din böyle çarpık bir yola girdiğinde bu yanlışlar olur ve tüm dünyadan geri kalırsınız. O geri kalışıda Allah Osmanlının sonunda olduğu gibi çok ağır bir şekilde cezalandırır. Ve sonrasında yepyeni liderler, idareler getirir.

Devrimlerin olması şarttı. Geri kalmışlıktan ve dünya ile yarış edebilme seviyesine ulaşmak için devrimlerin tümü şarttı.
Yazı devrimi şarttı, çünkü zaten Osmanlıda okuma oranı % 4 gibi korkunç bir orandaydı. Bu yazı dilinin kullanışlı olmaması nedeniyle. Dikkat ediniz kullandığımız yazı batıdan farklı olarak Atatürkün en kullanışlı hale getirttiği yazı şeklidir.
Arapça yazmanın ne fazileti vardı ki kalkmasında bir kötülük olsun. Allah o yazı bir marifet olsa Osmanlıyı yerlerde süründürmez bu yazı yüzü suyu hürmetine ayakta tutardı. Oysa bu yazı takıntısı apaçık bir putlaştırmadan başka hiç bir anlam ifade etmemektedir.

Bu dediklerim tüm islam dünyası için de geçerli. Türkiye kurtuluş savaşından çıkarken yeryüzünde bir tek bağımsız islam ülkesi dahi kalmamıştı. Ve tümü bağımsızlık savaşlarında Türkiyeyi örnek aldılar.

Ezanın türkçe okunması devrimler sırasında haddi aşan fakat içinde kötülük olmayan istisna hallerden biridir. Maksat arapçılığın mahvettiği Osmanlının evlatlarını yine aynı uçuruma yuvarlanmasını önlemekten başka hiç bir şey değildir çünkü.

Vaha kardeşim sen bu takıntılarla vicadanını yanlışlarla oyalarsan daha çooook acı çekersin.

Bak o Osmanlının sonunda olan ve her biri tüyler ürperten bazı ibretler vereyim sana ki düşünmen gerekenleri belki anlarsın.

* Osmanlının sonunda işgaller başlarken savaşın galipleri istedikleri yerleri işgal etmektedir. Fransızlar Rodosu işgal ettiğinde padişah aynen şöyle der "BAKALIM İNGİLİZLER BU DURUMA NE DİYECEKLER"

* Yunanlılar İzmire çıktığında padişah bölge illerine ve ilçelerine bir emir gönderir ve şöyle der özetle "YUNAN KUVVETLERİNE ZORLUK ÇIKARMAYIN, SİLAH ÇEKMEYİN, ONLARA YARDIMCI OLUN"
Bu emir nedeniyle Ege bölgesinde bir vilayetimizde Yunan askerleri yunan bayraklarıyla ve törenle dahi karşılanmıştır.

*Yunan birlikleri Egede yayılmaya başlayıp kadınlarımıza kızlarımıza tasallut etmeye başlayınca bu durum padişaha bildirilir. Padişah acz içindedir ve şöyle der " BU KADARDA OLMAZKİ"

* Yine işgal yıllarında işgal devletlerine kurşun sıkan, baş kaldıran bu vatanın evlatları bizzat Osmanlı hapishanelerine ve padişahın askerlerince atılırlar.

* Padişah tarafından Atatürk başta olmak üzere Kurtuluş savaşını yapanların tümü dinden çıkmış kafirler ve vatan haini ilan edilirler.

* Atatürkün Samsuna gönderilme nedeni Anadoluda ingilizlere karşı çıkacak ayaklanmaları önlemesi içindir. Atatürk bunu yapacağını ifade ile yola çıkmış ve Samsunda kafasındaki işi yani KURTULUŞ SAVAŞI adımlarını başlatmıştır.

* Din konusunda ilim sahibi olanlar bilirler ki Allah razı olduğu kullarını selamla katına alır. Atatürk son nefesini sağ tarafına dönerek ve kendisinin ruhunu almaya gelen meleklerin selamına karşılık vererek vermiştir. Kuranda dahi ayetle Allahın rızasına mazhar olanların meleklerin Allahın selamını getirmesi ile Allah katına alınacaklarına işaret eder.


DAHA ÖTESİ VARMI ? KİM KULUNU ALLAHTAN DAHA İYİ BİLEBİLİR ? KİM ALLAHA MAZLUM KİMDİR, ZALİM KİMDİR ÖĞRETEBİLİR ????




Bu mesaj 3 kez ve en son kolye7 tarafından 12.04.2010 - 20:57 tarihinde değiştirilmiştir.
Ekleme Tarihi: 12.04.2010 - 14:29
Bu mesajı bildir   kolye7 üyenin diğer mesajları kolye7`in Profili zum Anfang der Seite
vaha1972 su an offline vaha1972  

69 Mesaj -

Kayıt Tarihi: 13.03.2010
En Son On: 10.08.2010 - 01:23
Cinsiyeti: ----- 
Yazdilarinizdan dolayi sizin adiniza inanin cok üzüldüm. Siz burada veya baska yerlerde cok kisilerle tartismis olabilirsiniz. Onlarin düsüncelerini Veyahut yazdiklarini cürüttüm diye düsüne bilirsiniz.
Malesef sunu belirtmek isterim ki, büyük bir gaflet icindesiniz. Gafletinizin ne kadar kalinlastigini bir misal vererek anlatmak istiyorum, belki bu sefer anlarsiniz. Amansiz bir hastaliktan yakalanmis zavalli birisi doktora gider. Doktor bakar hastaligina onu hastalginindan kurtarmak için her careye bas vurur , ama nafile hastalik adamin her tarafina yayilmistir. O hasta adama “Allah’tan ümüt kesilmez”der. Evine gönderir.
Bu misal gibi, sizin fikirlerinizi Kabul etmeyen ve tartismaktan vaz gecen insanlar o misaldeki doctor gibiler. Durumunuzu anlayip farkina vardiklari için ümütsiz vakia gibi gördüklerinden tartismayi abes ile istigal görmüsler.

54 yasinda oldugunuzu söylüyorsunuz. Abim sayilirsiniz ve bundan dolayi saygida kusur ettikse af ola. Ama ve lakin benim icin ilmi bir degeri olmayan, cogu kuru odun hükmündeki yazilariniza ve düsüncelerinize karsi benden saygi beklemiyin.
Yasamin her bölümünde ilim küpü oldugunuzu, insanin ruhunu okudugunuzu, dini yönde sahip oldugunuz mevkiyi … tam bir toplum bilimcisi oldugunuzu ve bir cok özellige sahip oldugunuzu…
Bu ülkenin en seckin ve taninmis gazetelrine yazilarinizi gönderdiginizi, onlardan sayisiz taktir aldiginizi… ve o seckin insanlar ve gazetelerinden ve internet sayfalarindan teklifler aldiginizi yaziyorsunuz.

Su ayeti okuyun insaallah içine düstügünüz kuyudan cikarsiniz.

Necm 32’ci âyeti işaret ettiği gibi: Tezkiye-i nefs etmemek. Zira insan, cibilliyeti ve fıtratı hasebiyle nefsini sever. Belki evvelâ ve bizzât yalnız zâtını sever, başka herşeyi nefsine feda eder. Mabud'a lâyık bir tarzda nefsini medheder. Mabud'a lâyık bir tenzih ile nefsini meayibden tenzih ve tebrie eder. Elden geldiği kadar kusurları kendine lâyık görmez ve kabul etmez. Nefsine perestiş eder tarzında şiddetle müdafaa eder. Hattâ fıtratında tevdi edilen ve Mabud-u Hakikî'nin hamd ve tesbihi için ona verilen cihazat ve istidadı, kendi nefsine sarfederek Furkan, 43’cü ayetin sırrına mazhar olur. Kendini görür, kendine güvenir, kendini beğenir.

Hz. Yunus Emrenden alinti yaptiginiz su siir ne güzel sizi tarif ediyor.

Tevazu ile gelsin, kimde erlik var ise.
Merdivenden iterler, yüksekten bakar ise.
Kim ki yüksekte gezer, er geç yolundan azar
Dış yüzüne o sızar, içinde ne var ise

Malesef yazdiklarimin coguna cevap vermemekle birlikte, her iki cümlenizden birisi AKP’i ye atifda bulunuyorsunuz. Bu nasil bir kindir, düsmanliktir. Elinizden gelse herhalde AKP ve mensuplarini asardiginiz.

Yazdiklariniziniz okudum birazda olsa ezberiniz bozulmus (M. Kemal hakkindaki sorduklarim haric) Ezberiniz bozuldugu icin yazilarinizin insicami kacmakla bereber bir cok yerdede sacmalamissiniz.

Simdi cevap vermediginiz o sorulara geri dönelim, umarim bu sefer sacmalamayi birakirsiniz.

Daha önceki yazdigim sorulari tekrardan soruyorum…


1: Kayitlardan ve Elestirilmekten münezeh Sadece ve sadece ALLAH'tir. Madem öyledir. M. Kemalin elestirilmesi neden suctur? Acaba kutsanmak amaciylamidir? Her isan yanlis yapabilir zaten hatasiz insanda yoktur. Madem öyledir. Neden hic bir yazinizda M. Kemal sunu yanlis yapti diyemiyorsunuz?

Kolyenin cevabi: Bugün ülkemizde işler çok yanlış noktalara gelmişse bunun müsebbibi Atatürkün getirdiğine sahip olamayan sözde Atatürkçüler ve onu dinsiz kabul edip Cumhuriyete bilinçsizce saldıranlardır. Yoksa ne Atatürk hatalıdır bu yolda ne kurduğu cumhuriyet.

M.Kemal sütten cikan ak kasik Hasa hatadan münezzeh… Kolye demogoloji yapma varsa M.kemalin hatalarini söyle ama buna ne yüregin yeter nede cesarettin var.

2:1925 Tarihinde kanun ile sapkayi zorla halkin basina koyan ve sapka konuna uymayan binlerce insan neden idam edildi. Dünyada bu mezalimligin bir esi ve benzeri varmi?

Sayin Kolyenin verdigi cevap: Şapka devrimi dahil tüm devrimlerde bir milletin fertlerinin ülkesinin yeni yönetimine bağlılık ve sadakatinin testi için ister istemez bazı tatsız olaylarda ortaya çıkmıştır. Fakat devrimlerin olmazsa olmazı asla taviz verilmemesi gerçeğidir. Yoksa her şey bir anda mahvolur. Ve devleti artık hiç kimse takmaz.
Şüphesiz bu büyük devrimler esnasında istenmeyen olaylarda olmuştur. Fakat dediğim gibi bu asla yapılan işlerin büyüklüğünü ve başarısını değiştirmez, gölgeleyemez.



Kolye nasil bir vicdan tasidigini bilmiyorum. Insallah su yazilardan vicdanini Adelet terazisine koyar öyle cevap verirsin. Cünki, bu sekilde yazmakla zülme tarafsin. Zülme taraf olanda ayni günaha ortak olur. Insaallah bu yanlis düsüncenden çabuk vazgecersin.
Bir gemide, bir masum, on câni bulunsa, adalet-i Kur'aniye o masumun hakkına zarar vermemek için o haneyi, o gemiyi yakmayı menettiği halde; on masumu bir tek câni yüzünden mahv için, o hane, o gemi yakılır mı? Yakılırsa en büyük zulüm, en büyük hıyanet ve gadir olmaz mı? Bu sebeble asayişi ihlâl yolunda yüzde on câni yüzünden bile olsa, doksan masumun hayatını tehlikeye ve zarara sokmayı adalet-i İlahiye ve hakikat-ı Kur'aniye şiddetle men'eder.

şübhe yok ki; ya siyaseti dinsizliğe âlet etmek istediler, yahut bilerek, bilmeyerek bozuk ideolojileri memleketimize yerleştirmek gayretine düştüler. Görülüyor ki, nizam ve intizamı bozan, maddî manevî memleketin emniyet ve asayişini ihlâl eden bizler değil, asıl onlardı. Hakikî bir Müslüman, samimî bir mü'min hiçbir zaman anarşiye ve bozgunculuğa taraftar olmaz. Dinin şiddetle men'ettiği şey, fitne ve anarşidir. Çünki anarşi hiçbir hak tanımaz. (Masum ve Günahsizlarin Yasama hakkini elinden alan M.Kemal Nedir acaba?) İnsanlık seciyelerini ve medeniyet eserlerini canavar hayvanlar seciyesine çevirir.

Evet zaman gösterdi ki; hürriyetperver namını alan bir devletin, o istikbalde gelen istibdadın bir nümunesi olarak, müstebid memurlarıyla, bu masum Milletti 90 seneden beri ellerine ve ayaklarini bağlayıp deprenmeyecek derecede istibdad altına alarak, eşedd-i zulmü a'zamî bir derecede, yani birisinin hatasıyla binler adamı tecziye etmek olan kanun-u müstebidanesine inzibat ve adalet namını vermiş, dünyayı aldatmış, ateşe vermiş.


7: M.Kemal Devrimlerin temelini güclendirmek icin kurulan 14 istiklal mahkemeleri ne kadar masum ve mazlum müslümani asti ve bunlar neden dolayi astirildi?

Sayin Kolye demis: Rusyada kaç milyon inasnın öldürüldüğünü biliyormusun kardeşim. Bu ülkede devrimler için öldürülen insan sayısı ile asla kıyaslayamazsın. Tabi orada yaşanan vahşetide. Tüm dünya kabul eder ki dünyanın en kansız devrimi Cumhuriyet devrimidir.
Bu büyük mücadelede elbette istenmeyen işlerde olmuş hatta bazı masum insanlarda canlarından olmuştur. Bu hal işin büyüklüğünü ve doğruluğunu asla değiştirmez.


1925 Türkiyenin nufusu yaklasik onbes milyon kadardi. Ozaman Rus’yanin nufusu türkiyenin bi bes, alti katti kadar olacak. Yani (Ozaman ki Rus devletinin nufusu Türkiyenin nufusuyla kiyaslanamayacak kadar fazla) bu sekilde bakarsan M.Kemal Rus diktatör zalimlerinden geri kalmamis. Her sahada oldugu gibi bu sahada birinciligi elinden kacirmamis.
Ayetin mânâ-ı işarîsiyle, bir mâsumun hakkı, bütün halk için dahi iptal edilmez. Bir fert dahi, umumun selâmeti için feda edilmez. Cenâb-ı Hakk'ın nazar-ı merhametinde hak haktır, küçüğüne büyüğüne bakılmaz. Küçük, büyük için iptal edilmez. Inkilablarin selâmeti için, bir ferdin rızası bulunmadan, hayatı ve hakkı feda edilmez.
Onbinler mazlümün kanina girimis bir zalimi afvetmek ve masum yavrulari parcalayan canavara karsi muhabbet beslemek, O onbinlere karsi nihayetsiz bir merhametsizliktir.
"Hakikî âlimler, zalim hükümdarlara karşı hak ve hakikatı pervasızca söyleyen âlimlerdir."

*Sayin kolye demis : Din konusunda ilim sahibi olanlar bilirler ki Allah razı olduğu kullarını selamla katına alır. Atatürk son nefesini sağ tarafına dönerek ve kendisinin ruhunu almaya gelen meleklerin selamına karşılık vererek vermiştir. Kuranda dahi ayetle Allahın rızasına mazhar olanların meleklerin Allahın selamını getirmesi ile Allah katına alınacaklarına işaret eder.

6/93 Ayetin Melali: Allah'a karşı yalan uyduran, yahut kendisine hiçbir şey vahyolunmadığı halde: "bana vahyedildi" diyen iddiada bulunandan daha zalim kim olabilir? O zalimlerin halini ölüm şiddeti içindeyken bir görsen! Melekler onlara ellerini uzatırlar ve:" Ruhunuzu teslim edin. Bugün, Allah'a karşı haksız şeyler söylediğinizden ve O'nun âyetlerine karşı böbürlenmenizden dolayı alçaltıcı bir azapla cezalandıralacaksınız" derler.

Nisa 151 Meali :Kendisi hakkında hiçbir delil indirmediği şeyi Allah'a ortak koştuklarından dolayı küfredenlerin kalplerine korku salacağız. Onların barınma yerleri ateştir. Zalimlerin konaklama yeri ne kötüdür.

M.Kemal ruhunu teslim ederken kendisini selamlayan Melekleri kim görmüstür. Yoksa görenlere vahimi geldide melekleri gördüler. Sacmaligin bu kadarida olmaz.

11/31 Ayetin Meali :Ben size Allah'ın hazineleri yanımdadır demiyorum, gaybı da bilmiyorum. Melek olduğumu söylemiyorum ve gözlerinizin aşağılık gördüklerine, Allah kesin olarak bir hayır vermez de demiyorum. Nefislerinde olanı Allah daha iyi bilir. Bu durumda (bunun aksini yaparsam) gerçekten o zaman zalimlerdenim (demek)dir." ACABA SIZ GAYBI NEREDEN BILIYORSUNUZ MERAK EDIYORUM: YÜKSEK OKULARA GITMIS INSANSINIZ BIR CAHIL INSANIN BILE SÖYLEMEKTEN CEKINECEGI SACMALIKLARI YAZIYORSUNUZ. ICKI ILE HASTALIGA YAKALAN VE BIR KERE OLSUN BASI SECDEYE VARMAMIS BIRISINI CENNETLE MÜJDELENDIGINI SÖYLEMEK ALLAH'A IFTIRADIR

Ayasofya Câmii'ni puthaneye ve Meşihat Dairesini kızların lisesine çeviren bir adamı Melek sag tarafindan geldi sacmaligini ne denilir inanin bilmiyorum sadece su Ayet ile yetiniyorum.

2/114 Ayet Meali: Allah'ın mescidlerinde O'nun isminin anılmasını engelleyen ve bunların yıkılmasına çaba harcayandan daha zalim kim olabilir? Onların (durumu) içlerine korkarak girmekten başkası değildir. Onlar için dünyada bir aşağılanma, ahirette büyük bir azab vardır.
Mecnun Hakkinda söyle bir hikaye söylerler: Mecnun hic görmedigi Leylanin askindan yanip tutusurmus, bir nasil olduysa Leylayi görür ve söyle der. O dillere destan güzelligin zerresini Leylada göremeyince "tuh der" yillardir senin askindan bosuna cöllerde yanmisim.

Kolyenin M.Kemale olan ya asiri muhabettinden dolayi yada kendi ilke ve düsüncelerine ters oldugundan M.kemalin hatalarini görmüyor, sölemiyor. yazamiyor.

Sayin Kolye SORULARIN CEVABI EZBERINIZDE OLMADIGINDAN DOLAYI BAYA SACMALAMISSINIZ.
Not: TSK ve GATA Hakkinda bir seyler yazacaktim ama malesef vakit cok gec oldu. Insaallah baska zaman devam ederiz.
Hasili kelam. ZALIMLER ICIN YASIN CEHENEM



Bu mesaj 1 kez ve en son vaha1972 tarafından 13.04.2010 - 04:00 tarihinde değiştirilmiştir.
Ekleme Tarihi: 13.04.2010 - 03:53
Bu mesajı bildir   vaha1972 üyenin diğer mesajları vaha1972`in Profili zum Anfang der Seite
kolye7 su an offline kolye7  

309 Mesaj -

Kayıt Tarihi: 01.12.2004
En Son On: 04.10.2010 - 21:47
Cinsiyeti: Erkek 
Merhabalar,

Vaha kardeşimiz daha öncede belirtmiş olduğum gibi gerçekleri öğrenmek ve bu yolda bir tartışma yapmak niyetinde olmadığı için, hatta böyle bir niyeti hiç olmadığı için bu sefer yalnız sorularımı cevaplayamadın hezeyanıyla değil, sözlerimi orasından evirip, burasından çevirerek kıyamete kadar görevi olan bir yaratılmışın istediği tüm detayları maalesef devreye sokmuş durumda.

Sözlerimin başında Vaha kardeşimizin benim yazdıklarımı anlamakta nasıl bir anlayış ve yol izlediğinin en açık ve acı ispatı olan Yunus Emreden verdiğim iki nefes için verdiği karşılığı özellikle ele almamız gerekiyor.

Yunus Emre nefeslerini verirken hemen bu kısmın altında bunu neden verdiğimin izahatınıda yapmıştım. Yani o nefeslerin Menderesin siyasi yaşamında başını belaya sokan hatalarının neler olduğunu Allah'ın veli kulunun kelamından örnekle ortaya koymuştum.

Oysa Vaha kardeşimiz bu kelamları AKP için yazdığımı ifade ederek peşindende yanlışın üzerine başka acı yanlışlarıda katarak devam ettirmiş. Şu bir gerçek ki o satırları yazarken apaçık belirtmekle birlikte kastım ayrıca ne AKP idi o satırlrda nede Vaha kardeşimiz.

İsterseniz o bölümü tekrar vereyim bir daha inceleyiniz. Böylece Vaha kardeşimizin benim yazdıklarımı nasıl anladığını yada anlamak istediğinide açıkça görmüş oluruz.

** Yunus Emre'nin çok güzel iki nefesini buraya naklediyorum. Aşağıda neden bu nefesleri yazdığımın izahını göreceksiniz.

Tevazu ile gelsin, kimde erlik var ise.
Merdivenden iterler, yüksekten bakar ise.
Kim ki yüksekte gezer, er geç yolundan azar
Dış yüzüne o sızar, içinde ne var ise.
********
Söz ola kurtara aşı
Söz ola kestire başı
Söz ola ağulu aşı
Yağ ile bal ede bir söz

Menderesi kahraman yapanlar, onu haksız yere yaptığı hataların çok çok üzerinde bir zalim hükümle asanlardır. O nedenle bugün Menderese karşı yapılan ihtilalin gerçek ve haklı nedenleride ortadan kaybolup gitmiştir.

Fakat Menderese yapılan bu korkunç haksızlık onun hatalarını asla yok etmez.
O Menderes ki kendisine ihtilal yapan ordu için "BEN BU ORDUYU ASTEĞMENLERLEDE İDARE EDERİM" diyerek tüm subaylarını feci şekilde aşağılamıştı.
Bir başka yanlışında "BEN EŞEĞİ ADAY GÖSTERSEM MİLLETVEKİLİ SEÇİLİR" diyecek kadar kendini putlaştırdığını ortaya koymuştu.
Bununlada yetinmeyip dahada ileri giderek mecliste partisinin milletvekillerine "SİZ İSTERSENİZ HİLAFETİ BİLE GERİ GETİRİRSİNİZ" diyerek Cumhuriyete olan sadakatinin güvenilir olmadığını ortaya koymuştu.


Şimdi bunca emek sarfettiğim ilim ve bilgi ile donatılmış bu yazılara bu şekilde bakıldığında kabul edersinizki hiç bir yere varmak mümkün değildir.

Vaha kardeşimizin ifade ettiği AKP düşmanlığı ithafıda gerçeği saptırmaktan başka hiç bir anlam ifade etmiyor. Konu zaten ülkenin yönetiminin yaptığı işlerle alakalı. Ülkeyide şu süreçte AKP yönettiğine göre...
Kaldıki benim AKP ile verdiğim bilgiler gerçeklerin yüzde biri bile değil. Yani yansıtmalarda bir düşmanlık ithafıda tamamen gerçek dışı.

Birde hezeyanların en zirvesine ulaşan şu cümlelerle ve bir ayetle misal vermiş Vaha kardeşimiz. Ki bu durumda benim bu kardeşime fitne kuyusuna kimin düştüğünü artık apaçık göstermemin zamanı artık gelmiştir diye karar vermeme sebep olmuştur. Bu durumda yazılarımı tamamen okuduğunda kimin için üzülmesi gerektiğinide sanırım artık öğrenmiş olur. İşte o bölüm.. Lütfen bu yazıya istinaden altında yazdıklarımı çok iyi okuyunuz.

Su ayeti okuyun insaallah içine düstügünüz kuyudan cikarsiniz.

Necm 32’ci âyeti işaret ettiği gibi: Tezkiye-i nefs etmemek. Zira insan, cibilliyeti ve fıtratı hasebiyle nefsini sever. Belki evvelâ ve bizzât yalnız zâtını sever, başka herşeyi nefsine feda eder. Mabud'a lâyık bir tarzda nefsini medheder. Mabud'a lâyık bir tenzih ile nefsini meayibden tenzih ve tebrie eder. Elden geldiği kadar kusurları kendine lâyık görmez ve kabul etmez. Nefsine perestiş eder tarzında şiddetle müdafaa eder. Hattâ fıtratında tevdi edilen ve Mabud-u Hakikî'nin hamd ve tesbihi için ona verilen cihazat ve istidadı, kendi nefsine sarfederek Furkan, 43’cü ayetin sırrına mazhar olur. Kendini görür, kendine güvenir, kendini beğenir.


Son yazılarımdan birinde benim din adına ilimde sahip olduğum donanımıda kısaca anlatmaya çalışmıştım. Allah katında ilim yani yakinlik üç derecedir.

*Bunlardan en küçüğü İLMEL YAKİN yani anlatım ve okuma yoluyla edinilen ilim şeklidir ki İLMEL YAKİN olabilmek için bile bilgilerinizin dosdoğru olması gerekir. Yani Vaha kardeşimiz gibi sağdan, soldan kulaktan dolma araşatırılmamış içine her türlü yanlışın, yalanın girdiği bilgiler olmamalıdır.

*İkinci derece yani AYNEL YAKİN derecesi ise GÖZLE GÖRÜR derecede bilmek ve öğrenmeyi ifade eder. Ki bu derecede İLMEL YAKİN derecesinin riskleride yoktur.

*Üçüncü derece ki en büyük ilim ve yakinlik derecesidir. HAKKEL YAKİN dir bu derecenin ve mertebenin adı. Nebiler ve Veliler bu dereceden insanlardır.

Buna yaşamsal bir örnekte verecek olursak şu güzel örneği aktarabilirim.
Bir tepenin arkasında bir adam bir ağaç üzerinden düşer. İşte bu insan misalen HAKKEL YAKİN dir.
O adamın ağaçtan düştüğünü biri görür. İşte bu kişide AYNEL YAKİN misalidir.
Son olarakta bu olay bunu görmeyen ve yaşamayan bir insana bu olay anlatılır. İşte bu insanda İLMEL YAKİN dir.

Tabi bu İLMEL YAKİN derecesi durumunda bilgi kaynağının ne olduğu sonucun yakin olup olmadığını belirlemede etkisi kaçınılmazdır. Yani İLMEL YAKİN yerine kaynaklarınız yanlışsa KAFİR olmak riskide söz konusudur.

İşte size bu satırları yazan bu vatandaşınız bu derecelerden AYNEL YAKİN yani GÖZLE GÖRÜR derecede bilir bir ilim mertebesine sahip bir müslümandır. Dahi bu Allah katından dahi onu devamlı rabıta halinde tutarak kendisine ispatlanmıştır. Bunun bu kadar anlatılmasına bile aslında izin yoktur. Fakat kimliğimin açığa çıkması burada söz konusu olmadığı için Rabbime sığınarak bazı fitnelerin önüne geçebilmek ve Allah rızası için yaptığım bu ülkem insanını uyarma gayreti için bazı ifadelerde bulunmakta bir beis görmüyorum.

Zümer suresi, 9 : De ki: Bilenlerle bilmeyenler hiç bir olur mu? Doğrusu ancak aklı selim sahipleri öğüt alır."

Bu ayetin muhatabı İLMEL YAKİN derecesinin gerçek sahiplerinide kapsamakla birlikte asıl kapsadığı dereceler öncelikle HAKKEL YAKİN derecesinde Allahın seçkin kulları ve sonrasında AYNEL YAKİN derecesi lütfedilmiş insanlardır.

Kendimi bu şekilde çok nadirde olarak tanımladığımda, bazı içindeki fitneyi yenemeyen insanlarımız yalan söylüyorsun diyerek yada başka ciddiyetsiz sözlerle geri dönebiliyorlar.
İşte böyle insanlarla karşılaştığımda bu kardeşlerimize şöy diyorum. Bende tıpkı Allahın Resulü gibi kendisine yalan söylüyorsun diyenleri en azından MÜBAHELE ayetinin gereğine davet ediyorum. Hemde onu hiç zorlamadan ve "BEN MÜBAHELE AYETİNİN HÜKMÜNE TABİYİM. YANİ YALAN SÖYLÜYORSAM ALLAHIN LANETİ BENİM ÜZERİME OLSUN." diyerek.
Ve bunun peşindende şöyle ilave ediyorum. Ya bana yalan isnat etmekten vazgeç yada delillerinle gel. Yok bunuda yapamıyor ve aynı hükümde ısrar ediyorsan benim yaptığımı yap. Yani benim için doğru düşündüğüne inanıyorsan MÜBAHELE ayetinin hükümlerini kabullen.

Böyle söylemek zorundayım. Çünkü bazen öyle akıl almaz iftira ve saptırmalarla karşılaşıyorum ki, bunlar karşısında susmak başka insanların beni yanlış anlamasından başka hiç bir şeye yaramayacağından, istemeyerekte olsa bu sır tarafımı internet ortamında kısaca belirtmek zorunda kalıyorum.

Yoksa Menderesi tevazuyu kaybettiği için Yunus Emrenin nefesleriyle eleştiren bir kişi neden bu kadar kendisine güvenip bu şekilde bir yol izleyiversin ? Ki sözlerimdeki kendine güven, ilmi açıdan sağlam dayanakları olmama dayanmaktadır. Bu anlamda tevazuyu terketmem ise asla söz konusu olamaz.

Şimdi gelelim Vaha kardeşimizin yukarda Yunus Emre misalinde olduğu gibi konuyu ters yüz ettiği ve böylece sorduğu sorulara cevap vermeye.
Birde şunu belirteyim Vaha kardeşim benim yüreğimi ve cesaretimi senin ne aklın alır ne hafzalan. Onun için onu hiç ağzına alma yazık olur....

1: Kayitlardan ve Elestirilmekten münezeh Sadece ve sadece ALLAH'tir. Madem öyledir. M. Kemalin elestirilmesi neden suctur? Acaba kutsanmak amaciylamidir? Her isan yanlis yapabilir zaten hatasiz insanda yoktur. Madem öyledir. Neden hic bir yazinizda M. Kemal sunu yanlis yapti diyemiyorsunuz?

Kolyenin cevabi: Bugün ülkemizde işler çok yanlış noktalara gelmişse bunun müsebbibi Atatürkün getirdiğine sahip olamayan sözde Atatürkçüler ve onu dinsiz kabul edip Cumhuriyete bilinçsizce saldıranlardır. Yoksa ne Atatürk hatalıdır bu yolda ne kurduğu cumhuriyet.

M.Kemal sütten cikan ak kasik Hasa hatadan münezzeh… Kolye demogoloji yapma varsa M.kemalin hatalarini söyle ama buna ne yüregin yeter nede cesarettin var.


** Verdiğim cevabın işine gelen kısmını yapıştırmışsın Vaha kardeşim. Ben tamamını vereyimde işin aslını birlikte görüverelim.

"""Bugün ülkemizde işler çok yanlış noktalara gelmişse bunun müsebbibi Atatürkün getirdiğine sahip olamayan sözde Atatürkçüler ve onu dinsiz kabul edip Cumhuriyete bilinçsizce saldıranlardır. Yoksa ne Atatürk hatalıdır bu yolda ne kurduğu cumhuriyet.

Atatürk eleştirilmez diyenler onu putlaştıranlardır. Atatürk elbette eleştirilir. Fakat küfürle eleştiriyi birbirine karıştırmamak kaydıyla. Zaten o eleştiriyi getiren kafanın bu korkusuda küfrü engellemek açısından ortaya çıkmıştır. Unutmayınız putlaştırma yalnızca sahiplerini bağlar. Yoksa masum olduğu halde putlaştırılanı değil. Atatürk bu putlaştırmayı önlemek için "BENİM NAÇİZ BEDENİM ELBET BİR GÜN TOPRAK OLACAKTIR "diyen liderdir.

Hz. Ali dahi "BENDE İKİ KİŞİ HELAK OLUR. BUNLARDAN BİRİ BENİ HAŞA PEYGAMBER, HATTA ALLAH YERİNE KOYAN, DİĞERİ İSE BANA HAKARET EDİP SÖVENDİR" der.

Şimdi bu azanlar ve sapanlar nedeniyle haşa Hz. Ali için olumsuzmu düşünmemiz gerekiyor ???
Kaldı ki Efendimiz için dahi her iki uçta ne ifratlar ortaya kondu. """""


2:1925 Tarihinde kanun ile sapkayi zorla halkin basina koyan ve sapka konuna uymayan binlerce insan neden idam edildi. Dünyada bu mezalimligin bir esi ve benzeri varmi?

Sayin Kolyenin verdigi cevap: Şapka devrimi dahil tüm devrimlerde bir milletin fertlerinin ülkesinin yeni yönetimine bağlılık ve sadakatinin testi için ister istemez bazı tatsız olaylarda ortaya çıkmıştır. Fakat devrimlerin olmazsa olmazı asla taviz verilmemesi gerçeğidir. Yoksa her şey bir anda mahvolur. Ve devleti artık hiç kimse takmaz.
Şüphesiz bu büyük devrimler esnasında istenmeyen olaylarda olmuştur. Fakat dediğim gibi bu asla yapılan işlerin büyüklüğünü ve başarısını değiştirmez, gölgeleyemez.
-------------------------------------------------------------------------------------------------------------
Kolye nasil bir vicdan tasidigini bilmiyorum. Insallah su yazilardan vicdanini Adelet terazisine koyar öyle cevap verirsin. Cünki, bu sekilde yazmakla zülme tarafsin. Zülme taraf olanda ayni günaha ortak olur. Insaallah bu yanlis düsüncenden çabuk vazgecersin.
Bir gemide, bir masum, on câni bulunsa, adalet-i Kur'aniye o masumun hakkına zarar vermemek için o haneyi, o gemiyi yakmayı menettiği halde; on masumu bir tek câni yüzünden mahv için, o hane, o gemi yakılır mı? Yakılırsa en büyük zulüm, en büyük hıyanet ve gadir olmaz mı? Bu sebeble asayişi ihlâl yolunda yüzde on câni yüzünden bile olsa, doksan masumun hayatını tehlikeye ve zarara sokmayı adalet-i İlahiye ve hakikat-ı Kur'aniye şiddetle men'eder.

şübhe yok ki; ya siyaseti dinsizliğe âlet etmek istediler, yahut bilerek, bilmeyerek bozuk ideolojileri memleketimize yerleştirmek gayretine düştüler. Görülüyor ki, nizam ve intizamı bozan, maddî manevî memleketin emniyet ve asayişini ihlâl eden bizler değil, asıl onlardı. Hakikî bir Müslüman, samimî bir mü'min hiçbir zaman anarşiye ve bozgunculuğa taraftar olmaz. Dinin şiddetle men'ettiği şey, fitne ve anarşidir. Çünki anarşi hiçbir hak tanımaz. (Masum ve Günahsizlarin Yasama hakkini elinden alan M.Kemal Nedir acaba?) İnsanlık seciyelerini ve medeniyet eserlerini canavar hayvanlar seciyesine çevirir.

Evet zaman gösterdi ki; hürriyetperver namını alan bir devletin, o istikbalde gelen istibdadın bir nümunesi olarak, müstebid memurlarıyla, bu masum Milletti 90 seneden beri ellerine ve ayaklarini bağlayıp deprenmeyecek derecede istibdad altına alarak, eşedd-i zulmü a'zamî bir derecede, yani birisinin hatasıyla binler adamı tecziye etmek olan kanun-u müstebidanesine inzibat ve adalet namını vermiş, dünyayı aldatmış, ateşe vermiş.


** Vaha kardeşimizin buradaki seçme harika düşüncelerinede çok çarpcı bir örnek vereceğim.

Hz. Ali sahabelerle birlikte mescidde namaz kılmak için abdest almaktadır. Etrafında bulunan sahabeden bir zatın suyu ısraf ettiğini gördüğünde kendisini "SUYU ISRAF EDİYORSUN" diye uyarır. Bu zat kendisi uyaran Allahın velisine aynen şu cevabı verir "SENDE MÜSLÜMANLARIN KANINI ZİYAN ETTİN"

Diyeceksinki bu örnekler birebir aynı değil. Elbette değil. Fakat her büyük mücadelenin getirdikleri vardır. Şayet mücadelenin ne olduğunu anlayamazsanız ya rezil olursunuz yada canınızdan...

Peki söylermisin kurtuluş savaşında bu mücadeleyi yaparken padişahın emri iel bu kuvvetlere kurşun sıkanların kıydığı canmı daha çoktur, yoksa senin Atatürke çamur atmak için canhıraş uğraştığın devrim sırasında haklı yada haksız ölenlermi ? Ve hangisi haktır hangisi ihanet yada katliam. Neden asıl içler acısı tarihi gerçekler yerine olması kaçınılmaz devrim olaylarını karalama gayretinden vazgeçmiyorsun ?
Sen devrimleri sevmeyebilirsin. Fakat bu senin onun gerçekleri üzerine katran dökmeye çalışmanıda gerektirmez.
Çünkü Atatürk senin hayal bile edemiyeceğin bir vatan ve vatandaş sevgisi ile bunları yaptı. O nedenle devrim bu kadar az kayıpla gerçekleşti.

DEVAM EDECEK. LÜTFEN İZLEYİNİZ....






Bu mesaj 1 kez ve en son kolye7 tarafından 13.04.2010 - 12:37 tarihinde değiştirilmiştir.
Ekleme Tarihi: 13.04.2010 - 12:36
Bu mesajı bildir   kolye7 üyenin diğer mesajları kolye7`in Profili zum Anfang der Seite
kolye7 su an offline kolye7  

309 Mesaj -

Kayıt Tarihi: 01.12.2004
En Son On: 04.10.2010 - 21:47
Cinsiyeti: Erkek 
7: M.Kemal Devrimlerin temelini güclendirmek icin kurulan 14 istiklal mahkemeleri ne kadar masum ve mazlum müslümani asti ve bunlar neden dolayi astirildi?

Sayin Kolye demis: Rusyada kaç milyon inasnın öldürüldüğünü biliyormusun kardeşim. Bu ülkede devrimler için öldürülen insan sayısı ile asla kıyaslayamazsın. Tabi orada yaşanan vahşetide. Tüm dünya kabul eder ki dünyanın en kansız devrimi Cumhuriyet devrimidir.
Bu büyük mücadelede elbette istenmeyen işlerde olmuş hatta bazı masum insanlarda canlarından olmuştur. Bu hal işin büyüklüğünü ve doğruluğunu asla değiştirmez.

1925 Türkiyenin nufusu yaklasik onbes milyon kadardi. Ozaman Rus’yanin nufusu türkiyenin bi bes, alti katti kadar olacak. Yani (Ozaman ki Rus devletinin nufusu Türkiyenin nufusuyla kiyaslanamayacak kadar fazla) bu sekilde bakarsan M.Kemal Rus diktatör zalimlerinden geri kalmamis. Her sahada oldugu gibi bu sahada birinciligi elinden kacirmamis.
Ayetin mânâ-ı işarîsiyle, bir mâsumun hakkı, bütün halk için dahi iptal edilmez. Bir fert dahi, umumun selâmeti için feda edilmez. Cenâb-ı Hakk'ın nazar-ı merhametinde hak haktır, küçüğüne büyüğüne bakılmaz. Küçük, büyük için iptal edilmez. Inkilablarin selâmeti için, bir ferdin rızası bulunmadan, hayatı ve hakkı feda edilmez.
Onbinler mazlümün kanina girimis bir zalimi afvetmek ve masum yavrulari parcalayan canavara karsi muhabbet beslemek, O onbinlere karsi nihayetsiz bir merhametsizliktir.
"Hakikî âlimler, zalim hükümdarlara karşı hak ve hakikatı pervasızca söyleyen âlimlerdir."


** Allaha and olsun ki burada yazdıklarının tamamı YALAN, İFTİRA VE SAPTIRMALARDAN oluşuyor. Devrimler sırasında asılanların çoğunun nasıl Cumhuriyete baş kaldırdığını ve bunların senin feci gerçek dışı ifadelerle verdiğin ve Ruslarla kıyasladığın rakamlarla en ufak bir alakası bile olmadığını çok iyi biliyorum. Sen bu bilgileri nereden alıyorsun kardeşim. O zaman cumhuriyete silah çekip canından olanlardanmı yoksa bunlardan birinin torunu falanmısın ?

Senin söylediğinin tam aksine aslında idamı hak etmiş olanlardan 150 likler diye bilinen bir zümre dahi yurt dışına sürülüp canlarına dokunulmadı.

Sen herhalde KUBİLAY ı vahşice öldürüp başını kör testere ile kestikten sonra sokaklarda süngü ucunda dolaştıran sözde dindar vahşi hayvanların idam edilmiş olmasına çok üzülüyorsun. Burada idam edilenlerin sayısınıda sanırım milyonla çarpıp Rus vahşetinin yanına oturtmak gibi bir facia ve Allah katında hesabını veremeyeceğin bir gerçek dışı ifadede bulunuyorsun.

Oysa çeşitli kaynaklara göre bu mahkemelerin verdiği toplam idam kararı 2827 ve uygulanan idam sayısını 78 olarak veriliyor. Durumun feci yani Vaha kardeşim. Bu devrim nedeniyle kurulan mahkemelerdeki idam kararları ile ilgili bir kaç link vereceğim. Biraz araştırıver istersen.

İstiklal mahkemelerinin idam ettirdiği hükümlü sayısını en azılı Atatürk düşmanları bile kafadan 5000 ve yakın rakamlar olarak sallarken doğrusu sen "GİNES" rekorlar kitabına girmeyi kesinlikle hak ettin Vaha kardeşim.

http://www.lafmacun.org/bak/sapka+devriminde+onbinlerce+kisinin+asildigini+sanmak

http://www.itusozluk.com/goster.php/istiklal+mahkemeleri


Bu ülkenin azılı düşmanları dahi Atatürk devrimlerini en kansız devrim olarak tanımlarken, Vaha kardeşimizin gerçekle uzaktan yakından alakası olmayan şu acı sözlerine bir bakın. Ölenlerin listesini dedesine vermiş olmalılar bu kardeşimizin.

Aynı soruyu AKP içinde soracağım kardeşim. Bir AKP li milletvekili yada il başkanı v.s mensubunun çocuğu yada yakınımısın ki ülke gerçekleri senin anladıklarının ve anlattıklarının tam tersini haykırdığı halde akıl almaz bir AKP avukatlığı yapmaktasın. Yoksa AKP iktidarında köşe olan bir zümreye dahil bir vatandaşımızmısın ? Lütfen bu sorumu cevaplarmısın ?


*Sayin kolye demis : Din konusunda ilim sahibi olanlar bilirler ki Allah razı olduğu kullarını selamla katına alır. Atatürk son nefesini sağ tarafına dönerek ve kendisinin ruhunu almaya gelen meleklerin selamına karşılık vererek vermiştir. Kuranda dahi ayetle Allahın rızasına mazhar olanların meleklerin Allahın selamını getirmesi ile Allah katına alınacaklarına işaret eder.

6/93 Ayetin Melali: Allah'a karşı yalan uyduran, yahut kendisine hiçbir şey vahyolunmadığı halde: "bana vahyedildi" diyen iddiada bulunandan daha zalim kim olabilir? O zalimlerin halini ölüm şiddeti içindeyken bir görsen! Melekler onlara ellerini uzatırlar ve:" Ruhunuzu teslim edin. Bugün, Allah'a karşı haksız şeyler söylediğinizden ve O'nun âyetlerine karşı böbürlenmenizden dolayı alçaltıcı bir azapla cezalandıralacaksınız" derler.

Nisa 151 Meali :Kendisi hakkında hiçbir delil indirmediği şeyi Allah'a ortak koştuklarından dolayı küfredenlerin kalplerine korku salacağız. Onların barınma yerleri ateştir. Zalimlerin konaklama yeri ne kötüdür.
M.Kemal ruhunu teslim ederken kendisini selamlayan Melekleri kim görmüstür. Yoksa görenlere vahimi geldide melekleri gördüler. Sacmaligin bu kadarida olmaz.


** Vaha kardeşimizin Allahın ayetleriyle nasıl yanıldığını vede yanılttığınıda bu konuda ispatlamamız gerekiyor anlaşılan. Boşuna vermedim ZÜMER SURESİ 9 ayetinin mealini.

Verdiğim ayete iyi bak ve incele kardeşim. Allah sen istiyorsun diye ayetlerin hükmünü iftiralara, saptırmalara ve yalanlara teslim etmez. İşte Atatürkün ölümündeki hikmeti anlatan ayetlerde bu verdiğim ayetlerdir.

VAKIA SURESİ, 90-91 : ŞAYET O KİŞİ İYİLERDEN İSE, (ALLAH'IN RIZASINI KAZANMIŞ İSE) ARTIK ONUN RUHU ALLAH'IN MELEKLERİNİN SELAMI İLE TESLİM ALINIR.



Bu konuda ayrıca bir şeyler yazmama gerekte yok. Yalnız aşağıda verdiğim linkte yine bu forumda olan sayfadaki ilk yazımı okursan tastamam mutmain olabilirsin Vaha kardeşim. Çünkü büyük harflerle verdiğim ayeti kerimelerin mealinin ne anlama geldiği apaçık orada yazıyor.

http://www.ravda.net/rf/include.php?path=forum/showthread.php&threadid=65453&entries=0#post334441

Ha unutmadan Vaha kardeşim şu TSK ve GATA hakkındada harika düşüncelerini doğrusu çok merak ediyorum. En kısa zamanda onlarıda yazıver emi ?? Bende sabırsızlanıyorum cevap vermekte.

Birde dua ederken dikkat etde Allah yanlış adrese ettiğin yanlış bir dua kabul edip senin sırtına yapıştırıvermesin emi ????

Kalın sağlıcakla.....



Bu mesaj 4 kez ve en son kolye7 tarafından 13.04.2010 - 13:49 tarihinde değiştirilmiştir.
Ekleme Tarihi: 13.04.2010 - 13:33
Bu mesajı bildir   kolye7 üyenin diğer mesajları kolye7`in Profili zum Anfang der Seite
Dai su an offline Dai  

922 Mesaj -

Kayıt Tarihi: 06.10.2008
En Son On: 13.09.2010 - 00:07
Cinsiyeti: Erkek 
malum uzun yazmayi sevmem
kisileri övmem milletleri yermem
iki kisi arasina da girmem

tarihime dil uzatanlari sevemem
haksizliga da susup iblislenemem
osmanli asirlarca hükmetti Kur'an ile
cumhuriyetin Kur'an neresinde

parcalamak istiyorsan bir milleti
önce alacaksin elindeki dilini
ve böleceksin fetvalarla dinini
sonrasi alman kolaydir yönetimini

minareyi calan kilifini hazirlar
cumhuriyeti alan diyanetini kurar
nedir diyanetten maksat
imamlari maasli yapmak
fetvalar hazirlatmak
din'i tekelde tutmak

madem asirlik osmanlim devrildi
bir asirdir da laiklik denendi
denendi de netice ne oldu
önce ezanim susturuldu
osmanliya hakaret mübah
cumhuriyete isyan günah oldu

atalarim camurlandi bacilarim parcalandi
yetmedi evlatlarim cahil birakildi

dinime milletime küfreden kötüleyen
kim olursa olsun düsmanimdir derinden
ne kiminin hitleri ne de kiminin kemali
asla olamaz Peygamberimden önemli

ne Kur'anim durdurulabilir
ne de ezanim susurulabilir

temel atilmis
bina yapilmis
cati takilmis...

cati düser, takilir
bina cöker, yapilir
amaaa
temel gider, ömür biter
kalanlara selametler
Ekleme Tarihi: 14.04.2010 - 02:33
Bu mesajı bildir   Dai üyenin diğer mesajları Dai`in Profili Dai Özel Mesaj Gönder zum Anfang der Seite
vaha1972 su an offline vaha1972  
Themenicon   

69 Mesaj -

Kayıt Tarihi: 13.03.2010
En Son On: 10.08.2010 - 01:23
Cinsiyeti: ----- 
siir harika, eline yüregine saglik kardesim...
Ekleme Tarihi: 14.04.2010 - 03:20
Bu mesajı bildir   vaha1972 üyenin diğer mesajları vaha1972`in Profili zum Anfang der Seite
vaha1972 su an offline vaha1972  

69 Mesaj -

Kayıt Tarihi: 13.03.2010
En Son On: 10.08.2010 - 01:23
Cinsiyeti: ----- 
Not: Kirmizi ile iseret edilen yazilar Kolye'ye ait olan yazilardir.
MUKADDIME
Selam ve Selamet Hideyete tabi olanlar üstüne olsun.
Bütün levm ve itab ve nefret, heva ve hevese tâbi olanlara olsun. AMIN....
EVELEN. Sayin Kolye, yazdiginiz cevaplarin ne kadar sacma oldugunu umarim farkindasinizdir. Yazdiklarinizi carptigimi söylüyorsunuz, bastan sona tamamini iftira olarak nitelendiyorsunuz. Inanin buna hic sasirmadim. Cünki kemalistler köseye sikistiklari zaman hep yaptiklari sey, onun icin bundan dolayi sizi yadirgamiyor sadece yazik deyip geciyorum.
AKP hakinda birsey yazidigimi nereden cikardiniz inanin sasirdim. AKP ve Mensuplari hakindaki ileri derecedeki düsmanliginizdan dolayi hayretimi yazmistim. Malesef bunu bile Kin ve Gayzinizdan baska sekilde anlamladirarak yazmissiniz. Lütfen yazdiklarimi okurken anlamadiginiz yerleri yada anlamakta zorlandiginiz tararaflarini tekrar sorunuz. Kendi kafanizdaki tabloya göre sekilendirmeyiniz.
Benim meselem AKP degil, yazdiklarimin AKP ve mensuplarini savumak ile yakindan uzaktan alakasi olmadigini acik bir sekilde göründügü halde: Kemalistlerle nezaman fikir diyaloguna girilse, nezaman M.Kemalin hata ve yanlisliklarini anlatilsa, ya MENDERES'ci, ya ÖZAL'ci, ya ERBAKAN'ci, ya ERDOGAN'ci oluyoruz. Bas örtüsü zülmününi söylesek INKILAP düsmani TSK'daki zülmü anlatsak MÜRTECI Kürt oldunmu da PKK’ci oluyoruz.
Hem çok haksız bir surette ve divanecesine telasa düsüp meseleyi ters düz ederek ve sordugum sorulara cevap yerine tevilere girip okuyacak insanlarin fikrini karistirip ve konuyu saptirmakla ve 90 yildir yapilan zülmü basitlestirmekle ve bu konuda da tevile girmekle... eşref ve ahsen-i mahlukat olan ruh-u insaniyetin her şeyden ziyade perişan ve esfeli safilinde olduğunu gördügünüz bir sahsi alay-i iliyinde görsterme hamakatina girip dehşet, telaşa düsmekle...
O malum sahsin hâkimiyetini muhafaza ve büyük tahribatlarını tamir edememediginden gelen dehşetli vicdan azabiyla, konuyu ört bas etme telaşina düşmüş olmaktasiniz.
Ondan dolayi bu konuyu ve bu konuyla ilgili sordugum sorulari, AKP meselesiymiş gibi göstermek ve beni ve benim gibi milyonlarca insani mahzi hakikat olan fikirlerini AKP'sinin partizani gibi ilan etmek hamakatine girerek... sanki AKP'den daha önce böyle bir sorunun olmadigini ve böyle bir zülmün tarihte yasanmadiginin isbatina girismekle, bu konu hakkinda ki, adem-i kifayetinizi görmekle, telaş ve yanlisina vede sorularla alakisiz misaller vermeye girmektesiniz...

Her ne ise... Bu makamda Sayin Kolyenin, M.Kemal'e dostluğu taassubuyla, sacmaliklari ve lüzumsuz ve yanlış itiraz ve sualleri beni bu saded harici gibi izahatı vermeğe mecbur eyledi.

Sâniyen:
Kolye daha önce demis ki. Yasamin her bölümünde ilim küpü oldugunu, insanin ruhunu okudugunu, dini yönde sahip oldugunu mevkiyi … tam bir toplum bilimcisi oldugunuz ve bir cok özellige sahip oldugunuz…
Bu ülkenin en seckin ve taninmis gazetelrine yazilarinizi gönderdigini, onlardan sayisiz taktir aldigini… ve o seckin insanlar ve gazetelerinden ve internet sayfalarindan teklifler aldigini yazmis.
Kolye diyor : Şimdi bunca emek sarfettiğim ilim ve bilgi ile donatılmış bu yazılara bu şekilde bakıldığında kabul edersinizki hiç bir yere varmak mümkün değildir

Tevazu ile gelsin, kimde erlik var ise.
Merdivenden iterler, yüksekten bakar ise.
Kim ki yüksekte gezer, er geç yolundan azar
Dış yüzüne o sızar, içinde ne var ise.
Saman ile sap karisimi mahiyetinideki yazilarinizi ilmi bir degerlendime diye taktim etmenize hicmi ama hic sasirmadim. Hic alakasi olmayan temsillerle (o temsilere birazdan deginecem) sorulari yazi kalabaligiyle ve tevil ederek verdiginiz cevaplari, ilminizin derece-i alada oldugunu gösteriyor. Zaten yazdiklarinizin cogu ezber, odun yigini mahiyetinde, ezberinizde olmayan sorulara cevap verirken sacmalamiz bunun en bariz örnegi.


Eğer enaniyetiniz perde ardında hubb-u câha müteveccih ise; söyleyin gazetelerden aldiginiz tebriklere benzer, bir kac tebrik mesaji cekelim.
Hubb-u câhtan gelen şöhretperestlik saikasıyla ve şan ü şeref perdesi altında teveccüh-ü âmmeyi kazanmak, nazar-ı dikkati kendine celbetmekle enaniyeti okşamak ve nefs-i emmareye bir makam vermektir ki, en mühim bir maraz-ı ruhî olduğu gibi "şirk-i hafî" tabir edilen riyakârlığa, hodfüruşluğa kapı açar.

Hadis (Kesfül Hafa 2:312)
Alimler haric bütün insanlar helakettedir. Amel edenler haric bütün alimlerde helakettedir. Ihlasli olanlar haric ilmiyle amel eden alimlerde helakettedir. Ihlasli olanlarda onu kaybetmek gibi büyük bir tehlike icindedir.

Sayin kolye size tavsiyem, yukaridaki hakikatlari kendinize rehber edinin. Icine düsmüs oldugunuz yanlistan belki dönme imkaniniz olur. Bu size dostca bir tavsiyemdir.

Mukaddime hitam buldu Simdi asil konuya gecelim….

Sayin kolye demis: İşte size bu satırları yazan bu vatandaşınız bu derecelerden AYNEL YAKİN yani GÖZLE GÖRÜR derecede bilir bir ilim mertebesine sahip bir müslümandır. Dahi bu Allah katından dahi onu devamlı rabıta halinde tutarak kendisine ispatlanmıştır. Bunun bu kadar anlatılmasına bile aslında izin yoktur. Fakat kimliğimin açığa çıkması burada söz konusu olmadığı için Rabbime sığınarak bazı fitnelerin önüne geçebilmek ve Allah rızası için yaptığım bu ülkem insanını uyarma gayreti için bazı ifadelerde bulunmakta bir beis görmüyorum.

Zümer suresi, 9 : De ki: Bilenlerle bilmeyenler hiç bir olur mu? Doğrusu ancak aklı selim sahipleri öğüt alır."


Cevap: Sultan Mehmed Fatih'in zamanında hikâye edilen meşhur ve manidar "Cibali Baba kıssası" nev'inden olarak bir kısım insanlar, zahiren muhakemeli ve âkıl görünürken, meczubdurlar. Ve bir kısmı dahi; bazan sahvede ve daire-i akılda görünür, bazan aklın ve muhakemenin haricinde bir hâle girer. Şu kısımdan bir sınıfı ehl-i iltibastır, tefrik etmiyor. Sekir halinde gördüğü bir mes'eleyi halet-i sahvede tatbik eder, hata eder ve hata ettiğini bilmez. (Doktorlarin Kendi Haline birakin dedigi vakialardan olsa gerek.)


Daha önce sordugum sorulari ve koyenin yeni vermis oldugu cevaplari tekrar aktrariyorum.

Soru 1: Kayitlardan ve Elestirilmekten münezeh Sadece ve sadece ALLAH'tir. Madem öyledir. M. Kemalin elestirilmesi neden suctur? Acaba kutsanmak amaciylamidir? Her isan yanlis yapabilir zaten hatasiz insanda yoktur. Madem öyledir. Neden hic bir yazinizda M. Kemal sunu yanlis yapti diyemiyorsunuz?

2:1925 Tarihinde kanun ile sapkayi zorla halkin basina koyan ve sapka konuna uymayan binlerce insan neden idam edildi. Dünyada bu mezalimligin bir esi ve benzeri varmi?

Kolyenin soru 1‘re verdigi cevap: """Bugün ülkemizde işler çok yanlış noktalara gelmişse bunun müsebbibi Atatürkün getirdiğine sahip olamayan sözde Atatürkçüler ve onu dinsiz kabul edip Cumhuriyete bilinçsizce saldıranlardır. Yoksa ne Atatürk hatalıdır bu yolda ne kurduğu cumhuriyet.

Atatürk eleştirilmez diyenler onu putlaştıranlardır. Atatürk elbette eleştirilir. Fakat küfürle eleştiriyi birbirine karıştırmamak kaydıyla. Zaten o eleştiriyi getiren kafanın bu korkusuda küfrü engellemek açısından ortaya çıkmıştır. Unutmayınız putlaştırma yalnızca sahiplerini bağlar. Yoksa masum olduğu halde putlaştırılanı değil. Atatürk bu putlaştırmayı önlemek için "BENİM NAÇİZ BEDENİM ELBET BİR GÜN TOPRAK OLACAKTIR "diyen liderdir.

Hz. Ali dahi "BENDE İKİ KİŞİ HELAK OLUR. BUNLARDAN BİRİ BENİ HAŞA PEYGAMBER, HATTA ALLAH YERİNE KOYAN, DİĞERİ İSE BANA HAKARET EDİP SÖVENDİR" der.

Şimdi bu azanlar ve sapanlar nedeniyle haşa Hz. Ali için olumsuzmu düşünmemiz gerekiyor ???
Kaldı ki Efendimiz için dahi her iki uçta ne ifratlar ortaya kondu.

Kolyenin soru 2’ye verdigi cevap: Vaha kardeşimizin buradaki seçme harika düşüncelerinede çok çarpcı birörnekvereceğim.
Hz. Ali sahabelerle birlikte mescidde namaz kılmak için abdest almaktadır. Etrafında bulunan sahabeden bir zatın suyu ısraf ettiğini gördüğünde kendisini "SUYU ISRAF EDİYORSUN" diye uyarır. Bu zat kendisi uyaran Allahın velisine aynen şu cevabı verir "SENDE MÜSLÜMANLARIN KANINI ZİYAN ETTİN"

Diyeceksinki bu örnekler birebir aynı değil. Elbette değil. Fakat her büyük mücadelenin getirdikleri vardır. Şayet mücadelenin ne olduğunu anlayamazsanız ya rezil olursunuz yada canınızdan...


Somut bir cevap beklerken malesef yine tevile girmis… cevap verecegi yerde sacmalamis. (konumuz M.Kemal ve inkilaplar. Osmanli ve Osmanli Padisahlari degil, onun icin konuyu baska yerlere götürme, gerekirse okunuyu da tartisiriz. Ama suan ki, tartisma M. Kemal ve inkilaplar)
Bide sayin kolye Durmadan Hz Ali’yi (RA) örnek veriyor, bunu tahlil etmek gerekiyor, taki hakikat görünsün.
semada asili cogu zaman gecenin zülümatinda kayb olan insanlarin yolunu aydinlatan muhtesem nuruyla zülümati aydinlatan YILDIZI. yerde sürünen yildiz böcegini örnek vermissin.
M.Kamalin bir cok hatasindan bir tanesini bile söylemek cesaretinde bulunmamakla birlikte, ALI BEYTI MUHAMMED’IN (A S M) MÜMTAZ BIR SAHSIYETI OLAN Hz. ALI (RA) GIBI AHSEN-I TAKVIMDE OLAN BIR ZATI ESFEL-I SAFILINDEKI BIRISINE TEMSIL VERIYOR. DIVANE COCUKLAR GIBI ELMASI CAM SISELERINE DEGISIYORSUN
Kolye Alim oldugunu iddia ediyor ama malesef daha temsil ve örneklerin nasil verileceginden bi haber.
Kolyenin verdigi su temsil, kiyasi temsiller içinde en mümtenisinidir bir zorlamadir. Iki ziddi bir birine karistirmaktir.
Çünki birbirine yakın zâtlar birbine örnek olur. Bir cinsten olanlar, birbirinin suretine girebilirler. Mertebece birbirine yakın olanlar, birbirine kiyas edebilirler.
Eğer, sahtekârlıkla taklide çalışan; ötekinden gayet uzaksa,
Mesala: âdi bir adam, İbn-i Sina gibi bir dâhîyi ilimde taklid etmek istese ve bir çoban bir padişahın vaziyetini takınsa elbette hiç kimseyi aldatamayacak. Belki kendi maskara olacak. Herbir hali bağıracak ki: Bu sahtekârdır.
İşte, hâşâ yüzbin defa hâşâ!.. M.Kemali Hz. Ali’ye benzetmek ve ona örnek verildigi vakit: Nasıl bir yıldız böceği bin sene tekellüfsüz hakikî bir yıldız olarak rasad ehline görünsün.. hem bir sinek bir sene tamamen tavus suretini tasannu'suz, temaşa ehline göstersin.. hem sahtekâr, âmi bir nefer; namdar, âlî bir müşirin tavrını takınsın, makamında otursun, çok zaman öyle kalsın, hilesini ihsas etmesin.. hem müfteri, yalancı itikadsız bir adam; müddet-i ömründe daima en sadık, en emin, en mu'tekid bir zâtın keyfiyetini ve vaziyetini en müdakkik nazarlara karşı telaşsız göstersin, dâhîlerin nazarında tasannuu saklansın!.. Bu ise yüz derece muhaldir. Ona hiçbir zîakıl mümkün diyemez. Öyle de farzetmek dahi, bedihî bir muhali vaki' farzetmek gibi bir hezeyandır.
Hazret-i Ali gibi hârikulâde bir cesaret ve feraset sahibi, Âl-i Beyt gibi kuvvetli, hürmetli bir soyun mümtaz mensubu, Hakaik-i İslâmiyeyi ve ahkâm-ı Kur'aniyeyi muhafiz memuru, ilmin kapisi, adelet ve ibadetiyle söhret siar, adalet-i mahzayı esas edip, birtek masumun canina kiymayan, Tevrat ve KUR'AN'da yad edilen bir kahramini hâşâ yüzbin defa hâşâ!.. M.Kemal’e örnek göstermek yukaridaki misalden daha dehsetli bir hamakattir. Misallerin ve örneklerin en sacmasidir.

Soru 7: M.Kemal Devrimlerin temelini güclendirmek icin kurulan 14 istiklal mahkemeleri ne kadar masum ve mazlum müslümani asti ve bunlar neden dolayi astirildi?
(bu arada kolye telaslan olsa gerek bazi sorulari atlamis,8/9/11/12/13 sorularin cevabini vermeye ya vakti olmadi yada akil kütüphanesinide sorularin cevaplari yok)
Kolye cevabinda demis: ** Allaha and olsun ki burada yazdıklarının tamamı YALAN, İFTİRA VE SAPTIRMALARDAN oluşuyor. Devrimler sırasında asılanların çoğunun nasıl Cumhuriyete baş kaldırdığını ve bunların senin feci gerçek dışı ifadelerle verdiğin ve Ruslarla kıyasladığın rakamlarla en ufak bir alakası bile olmadığını çok iyi biliyorum.
Yalan ve iftira degi son yazdiklarim. Cünki sayin Kolye bir önceki 7’ci sik soruya vermis oldugu cevaptan dolayi yazmistim o cevapda sudur. Sayin Kolye 7’ci sik soruya demis: Rusyada kaç milyon inasnın öldürüldüğünü biliyormusun kardeşim. Bu ülkede devrimler için öldürülen insan sayısı ile asla kıyaslayamazsın. Tabi orada yaşanan vahşetide. Tüm dünya kabul eder ki dünyanın en kansız devrimi Cumhuriyet devrimidir.
Bu büyük mücadelede elbette istenmeyen işlerde olmuş hatta bazı masum insanlarda canlarından olmuştur. Bu hal işin büyüklüğünü ve doğruluğunu asla değiştirmez.


1925 Türkiyenin nufusu yaklasik onbes milyon kadardi. Ozaman Rus’yanin nufusu türkiyenin bi bes, alti katti kadar olacak. Yani (Ozaman ki Rus devletinin nufusu Türkiyenin nufusuyla kiyaslanamayacak kadar fazla) bu sekilde bakarsan M.Kemal Rus diktatör zalimlerinden geri kalmamis. Her sahada oldugu gibi bu sahada birinciligi elinden kacirmamis.
Ayetin mânâ-ı işarîsiyle, bir mâsumun hakkı, bütün halk için dahi iptal edilmez. Bir fert dahi, umumun selâmeti için feda edilmez. Cenâb-ı Hakk'ın nazar-ı merhametinde hak haktır, küçüğüne büyüğüne bakılmaz. Küçük, büyük için iptal edilmez. Inkilablarin selâmeti için, bir ferdin rızası bulunmadan, hayatı ve hakkı feda edilmez.
Onbinler mazlümün kanina girimis bir zalimi afvetmek ve masum yavrulari parcalayan canavara karsi muhabbet beslemek, O onbinlere karsi nihayetsiz bir merhametsizliktir.
"Hakikî âlimler, zalim hükümdarlara karşı hak ve hakikatı pervasızca söyleyen âlimlerdir."
Kolye Rus’yadaki zalim despotlarin yaptigi katliami sen örnek verdin ve Rus’yadaki akan kana nazaran M.Kemal inkilaplarinda daha az kan döküldü diye yazan sensin. Mademki dogru degil verdigim rakamlar ozaman siz dogru rakamlari verin ve sacmalamaktan vazgecin.

Sayin kolye sahsima saldirarak demis: Sen bu bilgileri nereden alıyorsun kardeşim. O zaman cumhuriyete silah çekip canından olanlardanmı yoksa bunlardan birinin torunu falanmısın ?

El cevap: iste bunu siz anlayamasiniz, hak ve hakkikat ne oldugunu bilemezsiniz. Masum bir cana kiymanin vebali Allah Katinda nasil bir zülüm oldugunu bilemezsiniz, vicdaninizda tartamazsiniz, hep masumlari parcalayan vahsi canavarin size taktigi gözlüklerle bakarsiniz bu nasil bir aci oldugunu asla bilemezsiniz.
Ve benim O YOK PAHASINA VAHSIYANE KATL EDILENLERDEN birisinin torunumuyum degilmiyim bilmiyorum? Zaten O MASUMLARDAN birisinin torunu olmak veya olmamak hic bir önemi yok. Mesele ZÜLME karsi durmak ama bunu sen anlayamazsin. YETIM KALAN ON BINLERCE COCUGUN- DUL KALAN ON BINLERCE KADININ- EVLADININ KUCAGINDA KATL EDILEN ONBINLERCE ANANIN- YURTLARINDAN SÜRGÜN EDILMIS ZORBALIKLA EVLERINDEN BARKLARINDAN EDILEN ONBINLERCE ISANIN acisini sen anlayamazsin. Bunu anlamak ve hisetmek icin onlardan birisinin torunu olmak gerekmiyor. Ama bunlari kolye sen ve kemalistler nereden bilecek ki… Dünyanin neresinde olursa olsun, hangi dine mensup olursa olsun hatta ateis dahi olsa, hic kimsenin ama hic kimsenin masum bir cana kiyma gibi bir özgürlügü yokturve böyle bir hakka sahib degildir. Masum yavrulari parcalayan vahsi hayavanin hakligini kimsenin haddi degil ki onun zalimligini ört bas etsin.
Maide 32 Meali“ Kim, bir insanı, bir can karşılığı veya yeryüzünde bir bozgunculuk çıkarmak karşılığı olmaksızın öldürürse, o sanki bütün insanları öldürmüştür BEN ADELET-I ILAHIYE CANIBINDEN BAKIYORUM- VICDAN TERAZISINDE TARTIYORUM- IMAN GÖZLÜGÜYE GÖRÜYORUM- Ve O zalimlerin zalimliğini, semavata işittirecek derecede bağıriyorum. Eger zülmü bu masumlara reva görenlerde zerre kadar vicdan varsa M.Kemalin yaptiginin zalimlik oldugunu söylesinler. Yada ebediyen sussunlar.

Mazlumlari yâdeyledikçe ağlarım,
Tâ nefes var ise kuru cismimde feryad eylerim.

(terar söylemekte gerek duyuyorum. Konumuz AKP degil onun icin konuyu saptirip ikide bir AKP’ye getirme, eger gerekirse baska bir baslik altinda onuda tartisiriz)


Sayin kolye demis : Din konusunda ilim sahibi olanlar bilirler ki Allah razı olduğu kullarını selamla katına alır. Atatürk son nefesini sağ tarafına dönerek ve kendisinin ruhunu almaya gelen meleklerin selamına karşılık vererek vermiştir. Kuranda dahi ayetle Allahın rızasına mazhar olanların meleklerin Allahın selamını getirmesi ile Allah katına alınacaklarına işaret eder.
Bir önceki yazimda Verdigim cevap ise: 6/93 Ayetin Melali: Allah'a karşı yalan uyduran, yahut kendisine hiçbir şey vahyolunmadığı halde: "bana vahyedildi" diyen iddiada bulunandan daha zalim kim olabilir? O zalimlerin halini ölüm şiddeti içindeyken bir görsen! Melekler onlara ellerini uzatırlar ve:" Ruhunuzu teslim edin. Bugün, Allah'a karşı haksız şeyler söylediğinizden ve O'nun âyetlerine karşı böbürlenmenizden dolayı alçaltıcı bir azapla cezalandıralacaksınız" derler.

Nisa 151 Meali :Kendisi hakkında hiçbir delil indirmediği şeyi Allah'a ortak koştuklarından dolayı küfredenlerin kalplerine korku salacağız. Onların barınma yerleri ateştir. Zalimlerin konaklama yeri ne kötüdür.
M.Kemal ruhunu teslim ederken kendisini selamlayan Melekleri kim görmüstür. Yoksa görenlere vahimi geldide melekleri gördüler. Sacmaligin bu kadarida olmaz.
Sayin Kolye’nin buna verdigi cevap ise: ** Vaha kardeşimizin Allahın ayetleriyle nasıl yanıldığını vede yanılttığınıda bu konuda ispatlamamız gerekiyor anlaşılan. Boşuna vermedim ZÜMER SURESİ 9 ayetinin mealini.

Verdiğim ayete iyi bak ve incele kardeşim. Allah sen istiyorsun diye ayetlerin hükmünü iftiralara, saptırmalara ve yalanlara teslim etmez. İşte Atatürkün ölümündeki hikmeti anlatan ayetlerde bu verdiğim ayetlerdir.
VAKIA SURESİ, 90-91 : ŞAYET O KİŞİ İYİLERDEN İSE, (ALLAH'IN RIZASINI KAZANMIŞ İSE) ARTIK ONUN RUHU ALLAH'IN MELEKLERİNİN SELAMI İLE TESLİM ALINIR.



El cevap: Evvelâ, dindar bir adam; din muhabbeti için "Hak böyledir. Hakikat budur. Allah'ın emri böyledir" der. Yoksa, Allah'ı kendi keyfine konuşturmaz. Hadsiz derecede haddinden tecavüz edip, Allah'ın taklidini yapıp, onun yerine konusmaz Maide 94 Meali: Kim bundan sonra Allah'a karşı yalan uydurursa, işte onlar zalimlerin ta kendileridir. Düsturundan titrer.
Icki mübtelasi hayatinda anli secde görmemis zülmüyle söhret siar olmus bir zati (M.Kemal) Melekler i selamlayarak karsilayan ve Cennetle müjlendindi diye yalan savuranlar utansin ve titresinler.
Kolye VAKIA Süresinin 90/91 Ayetlerini vermissin yanlis kapiyi calmissin. Oysaki 92/93/94 Ayetleri M. Kemal’i aci halini ortaya koyuyor.
Vakia 92/93 Meali: Ama haktan sapan yalancilardan ise, iste ona da kaynar sudan bir ziyafet vardir.
Vakia 94 Meali: Bir de Cehenneme altilma vardir.

Hasili kelam : Sayin Kolye, cevap veremiyorsanin vazgecin eger vazgecmeyecekseniz sacmalaktan bari vazgecin. Sapla Samani bir birine karistirmayin. M.Kelam hakkin da sorulara cevap verecekseniz eger. MENKIBE UYDURUK HIKAYE VE MASALLAR yazmayin bu sacma delisi uydurma seylere cevap verecek vaktim, kiymetli vaktimi böyle sacmaliklara cevap vererek gecirmek istemiyorum.
Dip Not: TSK VE GATA’YA BU konun sonunda deginecegim. Önce Menbai Kurutmak gerek subelerine sonradan bakariz.
Selam ve Selamet hudaya tabi olanrin üzerine olsun....



Bu mesaj 2 kez ve en son vaha1972 tarafından 14.04.2010 - 05:42 tarihinde değiştirilmiştir.
Ekleme Tarihi: 14.04.2010 - 05:36
Bu mesajı bildir   vaha1972 üyenin diğer mesajları vaha1972`in Profili zum Anfang der Seite
kolye7 su an offline kolye7  

309 Mesaj -

Kayıt Tarihi: 01.12.2004
En Son On: 04.10.2010 - 21:47
Cinsiyeti: Erkek 
Merhaba kardeşlerim.

Dai kardeşimiz Vaha kardeşimizin durumuna çok üzülmüş olmalı ki bir şiirle destek vermeyi uygun bulmuş. Bencede iyi olmuş ama Vaha kardeşimizin düşündüğü anlamda değil tabi.

Pek şiire benzemesede sanırım sayemde bir işe yarayacak. Değişik olmuş. Bende bu şiire kıtaların altına kendi düşüncemi anlatan bir şeyler yazmak kaydıyla yine şiirle cevap vereyim diyorum.

Belki bu şekilde Vaha kardeşimizin anlayamadıklarını ve sırf yazdıklarımdan kaçmak için sürekli yaptığı ÇEVİR KAZI YANMASIN, BEN DİYORUM ELİFİ MERTEKTEN SEN DİYORSUN KİLİMİ KİM ÇALDI MEKTEPTEN ve YENİLEN PEHLİVAN GÜREŞE DOYMAZMIŞ misali cevabi yazılarındanda kurtulmuş oluruz.

Sakın bu satırlarım sizleri üzmesin, kırmasın. Çünkü ben GÜLDÜR DÜŞÜNDÜR misali anlatımları ve mesajları çok severim. Doğrusu çokçada işe yaradığı oluyor. Bakalım burada durum ne olacak.

Kırmızı yazılar Dai kardeşimize Lacivert yazılar ise bana aittir.....


malum uzun yazmayi sevmem
kisileri övmem milletleri yermem
iki kisi arasina da girmem


Bilirim uzun yazmayı sevmezsin
Yalnız cevaplarınla çin seddini örtersin
Bendendir dediğini göğe çıkarır
Senden olmayan doğruya zifti çekersin

İki kişi arasına girmediğin besbelli
O nedenle Vaha kardeşimiz oynuyor çiftetellli
Bozacının şahidi şıracı demişler
Teşbihte hata olmaz dostlar besbelli


tarihime dil uzatanlari sevemem
haksizliga da susup iblislenemem
osmanli asirlarca hükmetti Kur'an ile
cumhuriyetin Kur'an neresinde


Tarihini asıl seven karşında
Ama haçlıya uşak olanı sevmek yok onda
Osmanlı asırlarca hükmetti doğru
Son yüzyıldada haçlının hükümlüsü oldu

Osmanlıyı yaktı Kuranı terk
Kuran yerine rehber olunca hezeyanı şark
Cumhuriyette okundu gerçek Kuran
Ama sen anlamıyorsun bir türlü nedir Osmanlıyı yıkan

Doksan yıldır okunan nedir ülkemde
Yetmişbin camide türkümüydü okunan
Sen kafanı cumhuriyetle bozmuşsan
Seni düzeltmek için ne yapsın Kuran


parcalamak istiyorsan bir milleti
önce alacaksin elindeki dilini
ve böleceksin fetvalarla dinini
sonrasi alman kolaydir yönetimini


Parçalamak isteyen belli milleti
Açılım diye sokuldu ülkeye haçlı illeti
Son sekiz yılda oldu bu facia
BOP la geliyor bu facia besbelli

Fetvayı veren ABD
Peki EŞBAŞKAN hani nerede
ILIMLI İSLAM da giymiş besbelli
Kuranmı emretti haçlıya secde ?


minareyi calan kilifini hazirlar
cumhuriyeti alan diyanetini kurar
nedir diyanetten maksat
imamlari maasli yapmak
fetvalar hazirlatmak
din'i tekelde tutmak


Ne kadarda güzel dedin bu sözü
Ama maksadına uymuyor hiç özü
Demokrasiye daha dün sövenler kimdi
Kör değil bu milletin tümünün gözü


madem asirlik osmanlim devrildi
bir asirdir da laiklik denendi
denendi de netice ne oldu
önce ezanim susturuldu
osmanliya hakaret mübah
cumhuriyete isyan günah oldu


Ezanı sustu diyen demek bilmez ezanı
Ya sağırdır yada bilerek söyler yalanı
Osmanlıya hakaret eden kim
Önce anla sonra hak konuş sana anlatılanı

Osmanlıyı etme put arkasına sığınma
Allaha hükmünde akıl vermeye kalkma
Çünkü iyi olsa kılar idi muzaffer
Haçlının elinde olmazdı derbeder


atalarim camurlandi bacilarim parcalandi
yetmedi evlatlarim cahil birakildi


Akla karayı koyarsan yanyana
O kafayla zannedersin sövülüyor atana
Osmanlıya başarısında takdir herkesten
Alkışmı tutalım yok edip batırana

Osmanlıda erkeklerde okuma bilen yüzde dört
Kadınlarda ise tastamam pört
Şimdi okuyanlar oldu yüzde döksandört
Cumhuriyet ne yapsın sana kardeşim
Bilmiyorsan ayırd etmeyi büyükle küçük rakamı


dinime milletime küfreden kötüleyen
kim olursa olsun düsmanimdir derinden
ne kiminin hitleri ne de kiminin kemali
asla olamaz Peygamberimden önemli


Dinine sövenin yanında liderin
Ama senin görmez olmuş bakan gözlerin
Sana daha nasıl anlatmalı bu vahim hali
İllede görmenmi gerek beterini beterin ?


ne Kur'anim durdurulabilir
ne de ezanim susurulabilir

temel atilmis
bina yapilmis
cati takilmis...


Kuran elbet durmaz susmaz ezanlar
Ama bırakmıyor sen gibi yoksunlar
Hala Kuran dışı olmak yüzünden
Tepemize yapıyor haçlılar.

Bu kafa sürerse kahırda sürer
Osmanlı gibi olur bu süreçte derbeder
Çünkü hala alamadı dersini
Halkımın bir kısmı bilsede ne fayda eder


cati düser, takilir
bina cöker, yapilir
amaaa
temel gider, ömür biter
kalanlara selametler


Sormalı kendine islam alemi
Neden verir başına Allah elemi
Ancak silkinirse vardır başarı
Yoksa bu kafayla daha çoooook dayak yer.






Elinize Saglik Te$ekkürler Güle Güle Güle Güle


Bu mesaj 1 kez ve en son kolye7 tarafından 14.04.2010 - 12:01 tarihinde değiştirilmiştir.
Ekleme Tarihi: 14.04.2010 - 11:58
Bu mesajı bildir   kolye7 üyenin diğer mesajları kolye7`in Profili zum Anfang der Seite
kolye7 su an offline kolye7  

309 Mesaj -

Kayıt Tarihi: 01.12.2004
En Son On: 04.10.2010 - 21:47
Cinsiyeti: Erkek 
Vaha kardeşim senin yazına gelince.

Artık altta kalmayayım diye mutfakta mercimek, nohut, kurufasulye, makarna, bakla, soğan, patates ne varsa hepsini bir tencerenin içine atıp, üzerine bir çuvalda tuz attıktan sonra "Baklava işte böyle yapılır" diye fırına vermek gibi tamamen akıl ve mantıktan uzak bir davranış sergilemektesin.

Zaten samimi olsan bana cevap diye verdiğin tamamen ilim ve bilgiden uzak kendi yorumlarını ve ordan burdan kesip yapıştırma yine kafana uydurmaya çalıştığın yazıları bana cevap diye aktarmazdın.

Hele hele bir Kuranın ayetlerini tevilin ve onlara yer buluşun varki ALLAHA AND OLSUN tam anlamıyla içler acısı. Yarın din gününde Kuranı saptırmanın, kafana göre tevilin ve karşında tam hak olarak sana Kuran meallerinin yerini gösteren yorumların karşısında ifrat yorumların hesabını nasıl vereceksin diye çok iyi düşünmen gerekir diye düşünüyorum.

Bu son yazının hali dediğim gibi tam anlamıyla içler acısı. Şöyle bir baktımda Allah rızası için tutulur kale alınır hiç bir yanı yok.

Tabi yazdıklarının nasıl beyhude ve yalnızca inat ve örtme maksatlı olduğunu anlayabilmek için öncelikle benim yazılarıma şöyle bir göz gezdirilmesi gerekiyor. Tabi kendi yazılarımla ilgili verdiğim linklerede.....

Gerçek islam alimlerinin kimler olduğunu ve başka önemli noktaları içeren aşağıdaki yazımıda iyi oku. Ve bana geri döndüğünde POSTEKE SAYDIRMAK için değilde ilim ve bilgiyle dolu sorularla dönmeye çalış. Yoksa hem senin zamanına yazık hem benim. En büyük günahlardan biri israftır. Zamanı israfta günahtır. Bunuda hiç unutma.

Benim dini yönüme yönelik hezeyanlarına gelince. Ben orada yapılması gerekenide gösterdim. Hiç öyle kelamı orasından çevirip burasından büküp tanınmaz hale getirmeye gerek yok. Zaten bu davranış hiçte dürüstçe olmaz.

VAKIA suresi 90,91 i Atatürkle ilgili tevilimi beğenmeyip başka bir tevil ortaya koyman, bence Kuranı bölük bölük eden ve Allahın gazabına uğrayacak fırkaların durumunuda apaçık gösteriyor. Çünkü ALLAHA AND OLSUN o misal verdiğin VAKIA SURESİ 92,93,94 ayetler tastamam senin ve senin düşüncende olan insanların uğrayacakları azabı apaçık anlatan ayetler olduğu halde tam tersini söyleyivermektesin....


ALLAH YOLUNDA ALİMLER KİMLERDİR ??



Tabi ki Kuran'ı zamana göre tevil edenlerin mutlakki ehil kişiler olması gerekir. Yoksa şikayetlerde bulunduğunuz konular dahil sayısız yanlışlarla kaş yapayım denirken göz çıkartılması işten bile değildir.

Benim bir önceki yazımda islam coğrafyasındaki facia tablo için sorduğum soruların kaynağıda bu Kuran'ı belli bir döneme hapsetme faciasının bir yansımasıdır aslında.

Alimler PEYGAMBER ve VELİLER dir. Geçmişten bugüne İslam dünyasında yapılan çok büyük bir yanlış yani aslında birer ruhban olan ve din konusunda ehil olmadığını öncelikle Kuran'ın belirttiği PAPAZ, RAHİP, HAHAM, HOCA, MÜFTÜ, DİNİ LİDER, İCAZETLİ ŞEYH gibi kendi kendini yetiştiren ve Allah'ın kendileriyle rabıtası olmayan kişileri ALİM kabul etmek yapılan en büyük hatalardan biridir.

Hadid suresi, 27 : Uydurdukları ruhbaniyeti onlara biz emretmedik.

Tevbe suresi, 34 : Ey iman sahipleri! Şu bir gerçek ki, hahamlardan ve rahiplerden (Ruhbanlardan) birçoğu halkın mallarını uydurma yollarla tıkabasa yerler ve Allah'ın yolundan geri çevirirler.




Efendimiz "ALİMLER BENİM VARİSİMDİR" diyor. Çok doğru. Fakat söylediğim gibi ALİM sözlerinden çoğunluğun anladığı zümreyi kastetmiyor. Peki neyi kastediyor onuda anlatmaya çalışalım.
Özellikle iki ayetde uyulması gereken Allah yolunun alimleri şöyle tanımlanıyor.

Yasin suresi, 21 : Sizden herhangi bir ücret/bedel istemeyenlere uyun. Ki Onlar doğruyu ve güzeli bulan insanlardır.



Yasin suresinde "ücret istemeyenlerden" sözüyle kastedilen kişiler, Efendimiz ve onun nuru olan HAKDOSTLARI/EVLİYA dır.

Fatiha suresi, 6,7 : Bizi doğru yola ilet. Nimet verdiklerinin yoluna azmış sapmışlarınkine değil.



Fatiha suresinde "nimet verilenler" olarakta Efendimiz ve onun nuru olan HAKDOSTLARI/EVLİYA ya işaret ediliyor.

Şimdi haklı olarak diyenleriniz olacak ki "Hakdostunu nerede bulacağız" yada "Hak dostu olduğunu nasıl anlayacağız"

Hemen izah edelim. Hakdostu bulmak, yada onlara rastlamak çok ender kulların nasibi olan iştir. O nedenle bunu kendimize takıntı yapmadığımız gibi, ortalıkta dolaşan sayısız kendine hak dostu süsü veren sahtekardanda uzak durmamız ve onların karşısında uyanık olmamız gerekiyor.

O zaman yapacağımız şudur. Şüphesiz öncelikle hiç bir eşi olmayan Kuran'ı anlayabildiğimiz kadar okuyacağız. Sonra ise Efendimizin Kuran hükümleriyle örtüşen, yalan olmadığına kesin kanaat getirdiğimiz hadislerini okuyup inceleyeceğiz. Daha sonrada tabi ki her biri Efendimizin nuru olan EVLİYA zümresinin bugün mevcut olan eserlerini okuyup onlardan yararlanmaya çaşışacağız.

ALİM sözü ilimden gelir. İLİM hem din hem dünya adına hatasız olarak bir sonuç halidir. Hata taşımadığı için adı ilim olarak konmuştur.
Bu hatasız sonuç halini ortaya koyanlarada ALİM denir. Bir iş içinde hata, yada hatalar olsa İLİM olmaz. Buna bağlı olarak ortaya koyduklarında hatalar barındıranlarda ALİM olmaz, olamaz.

Allah bu hatasızlık, yani Allahın istediği şekilde dine hatasız sahip olma özelliğini yalnızca PEYGAMBER ve VELİLERE nasip kılmıştır.Bunu çok iyi bilmek gerekiyor.

Ve bir yerdede hem Ruhban olayına Allah'ın emri olmamasına rağmen fırsat verildiğini ve hesabı görecek olanın yalnızca Allah olduğunu ifade ettim.

Tekrarlıyorum. Benim Ruhban olarak nitelediğim zümreleride dinleyebilir, hatta kitaplarını okuyabilirsiniz. Fakat burada önemli olan bu kimselerin din adına söylediklerinin içinde çokça taş parçası olan pirinç küpüne benzediğini ve bu taşları ayıklayacak özelliğe sahip değilseniz dişlerinizin zarar göreceğini, yani din adına ifadeyle söyleyecek olursak imanınızın zarara uğraması ihtimalinin çok muhtemel olduğunu bilmeniz şartıyla.

Ben ruhbanların zararlarınada Allahın veli kulu Yunus Emre ile örnekler vermiştim.

Allah'ın veli kulu Yunus Emre'dende bir iki örnek verelim RUHBAN konusuna

Yiğirmidokuz hece
Okursun uçtan uca
Sen elif dersin hoca
Manası ne demektir
***************
Peygamber yerine geçen hocalar
Bu halkın başına zahmetli oldu
Yunus gel aşık isen tevbe eyle
Nasuh'a tevbe ucu kutlu oldu



Yeri gelmişken önemli bir uyarıda bulunayım.
Tıpkı burada olduğu gibi yani YOLUNDA GİDİLECEKLER hükmünün anası olan YASİN SURESİ, 21 ve FATİHA SURESİ 6,7 deki gibi ana hükümdeki ayetleri bilerek veya bilmeyerek bir kenara koyup, aslında çoğunlukla ancak Peygamber ve Velilerin gösterdikleri kişilere verilen salih, sıddık ve şehid kavramlarının her önüne gelene yada kendini dinin önderi belirleyen ruhbanlarca belirlemesine razı olmakta büyük bir hatadır. Sonuçta yanlış insanların peşinde olmak faciası kaçınılmaz olabilir.

Bu hal, ayrıca ana hükümleri bilerek yada bilmeyerek kenara koyma icraatına, Allahın celaliyetinide davet eden tehlikeli bir durumdur . Buna bilerek yada bilmeyerek Kuran'ın hükümlerini bölmek, eksiltmek ve böylece anlam kaymasına sebep olmakda diyebiliriz. Ayetlerle buna örnek vermek istiyorum.

Al'i İmran suresi, 105 : Kendilerine açık-seçik kanıtlar geldikten sonra, çekişmeye girip fırkalar halinde parçalananlar gibi olmayın. Böyle olanlar için çok büyük bir azap vardır.

En'am suresi, 159 : Dinlerini parça parça edip fırkalara, hiziplere bölünenler var ya, senin onlarla hiçbir ilişiğin yoktur. Onların işi Allah'a kalmıştır. Allah onlara, yapıp ettiklerini haber verecektir.

R'ad suresi, 25 : Allah'a verdikleri sözü, onu antlaşma haline getirdikten sonra bozanlar, Allah'ın birleştirilmesini emrettiği şeyi parçalayanlar ve yeryüzünde bozgun çıkaranlara gelince, böyleleri için lanet var. Yurdun en kötüsü de onların olacak.

Mü'minun suresi, 53 : Fakat onlar işlerini aralarında parçalayıp çeşitli zübürlere/kutsallaştırmış hizip kitaplarına ayırdılar. Her hizip, yalnız kendi yanındakiyle sevinip övünmektedir.

Rum suresi, 32 : Onlardan ki, dinlerini parçalayıp hizipler/fırkalar haline geldiler. Her hizip kendi elindekiyle sevinip övünür.



Allah cümlemizi bu duruma düşmekten muhafaza eylesin.

Gelelim HALİFE meselesine. Ben halife deyince dört tane halife tanıyorum. Tabi burada anlattığımız anlamda bunlar.
Şayet sen bunların haricinde EMEVİ ve ABBASİ zalimlerine de HALİFE dememi beklemek gibi bir zaafiyet ve feci hata bekliyorsan, sana ancak şunu söyleyebilirim.
Peygamber evladının katillerini Efendimizin vekili olarak görmek ve onlara halife demek kadar büyük bir delalete zor rastlanabilir.

Hz. Ali ve Ehlibeyt hakkında şeytanın gıdıklaması neticesi bana yapıştırmaya çalıştığın yaftaya gelince. Ben Hanefi mezhebinden bir ailenin evladıyım. Hakkın gerçek yoluna dahil olduğumda mezhep işinin ve Ehlibeyt gerçeğininde ne olduğunu anladığımda mezheplerin tümünü reddetmiş bulunuyorum.
Din anlayışım tıpkı Efendimizin, Ehlibeytin ve Sadık sahabenin olduğu gibidir yani.
Fakat tüm mezheplere saygılıyım ve aynı mesafedeyim. Çünkü Allah ve Resulü böyle istiyor.



Acırım o insanların haline ki Peygamber evladının katillerine peygamberin vekili anlamında HALİFE derler ve onlara saygı, hürmet ve duada bulunurlar.

Ve senin anladığın, ya da genel anlayışın, islam coğrafyasına kazandırdıklarının ne kadar olumsuz olduğunu tekrar hatırlatmak gereğini duyuyorum.

Alıntı
Madem İslam coğrafyasındaki çoğunluğun doğru yolda olduğu iddiası var, bende bu noktada şunları sormak istiyorum.

*Neden islam coğrafyasının üzerine aralıksız haçlı pisliği yağıyor ?
*Neden islam coğrafyası haçlı kuşatması altında inim inim inliyor ?
*Neden islam coğrafyasında kan, şiddet, kardeş kavgası, mezhep kavgası durmak dinmek bilmiyor ? Neden huzurun zerresi yok ?
*Neden gelişmiş ülkeler arasında bir tek islam ülkesi dahi yok ?



Bütün bu bozuk haller, Kuran'ı kitap arasına hapsedip uydurulmuş, kitabın dışında bambaşka din anlayışlarının yaşama sokulmuş olmasının ağır kahırlı faturaları ve imtihanı değilmidir ?

Oysa Allah doğru yolda olan fert ve milletlere huzur, barış, yükseliş ve başarı vaadediyor.

Bu sorular anlamındada ekliyorum. İslam coğrafyası nerede hata yapıyoruz diye yüzyıllardır sımsıkı sarıldığı ezberlerini tekrar ve çok iyi bir şekilde gözden geçirip Kuranın özüne dönmedikçede bu tablolar değişmeyecektir.

Ra'd suresi, 11 : Herkesin önünde, ardında, birbiri ardınca gelip giden melekler var, onu, Allah'ın emriyle koruyup gözetirler. Şüphe yok ki bir topluluk, ahlakını değiştirmedikçe Allah o topluluğu değiştirmez. Allah, bir topluluğun kötülüğünü dilerse o kötülüğü geriye atmaya imkan yoktur ve onlara, ondan başka bir yardımcı da bulunamaz.



Not : Vaha kardeşim bu sabah haberlerde duydum Emekli bir (çürük) amiral ordudan emekli olurken yürüttüğü bir sürü evrakı para karşılığı satıyormuş. İstersen bu çürük emekli subayı bul paran varsa tabi. Benim karşıma daha donanımlı çıkmış olursun.......
Daha sonra Gatadanda sana bir emekli subay buluruz....Ne dersin ?????



Bu mesaj 8 kez ve en son kolye7 tarafından 14.04.2010 - 21:04 tarihinde değiştirilmiştir.
Ekleme Tarihi: 14.04.2010 - 12:43
Bu mesajı bildir   kolye7 üyenin diğer mesajları kolye7`in Profili zum Anfang der Seite
vaha1972 su an offline vaha1972  

69 Mesaj -

Kayıt Tarihi: 13.03.2010
En Son On: 10.08.2010 - 01:23
Cinsiyeti: ----- 
Selam ve Selamet Hideyete tabi olanlar üstüne olsun.
Bütün levm ve itab ve nefret, heva ve hevese tâbi olanlara olsun. AMIN....

Not: Kirmizi ile yazilan yazilar Kolyeye aittir.

Kolye, Dai kardes hakkinda demis: Pek şiire benzemesede sanırım sayemde bir işe yarayacak. Değişik olmuş. Bende bu şiire kıtaların altına kendi düşüncemi anlatan bir şeyler yazmak kaydıyla yine şiirle cevap vereyim diyorum.

Kolye sana ait olmayin birseyi sormadan calma, hezayanli fikrinle şarlatanlik yapip degistirme, emege karsi biraz edepli ve saygili ol...

"Sizden öncekileri helak eden şey şudur: İçlerinden şerefli birisi hırsızlık yaptımı onu terk edip (ceza vermezlerdi). Aralarından kimsesiz zayıf birisi hırsızlık yapınca derhal ona hadd tatbik ederlerdi. Allah'a yemin ederim ki, Muham-med'in kızı Fatıma hırsızlık yapmış olsa mutlaka onun da elini keserdim."Hadis: 45- Buhari, Müslim, 8 (1688); Tirmizi,
Hırsızlık Kur'an'da şirk, katillik ve zina gibi büyük günahlarla beraber zikredilmiştir. İnsan emeği ve malının dokunulmazlığı vardır. Kimse, başkasının malını çalamaz, gasb edemez.


Kolye, iyice sasirdin, müzahrefat kismindan olan ezberin bozuldu sapla samani bir birine karistirdin. Konuyu saptirmak icin elinden geleni yaptin ve hala yapiyorsun. Daha once hic olakasi olmayan AKP’e saldirarak konuyu saptirmaya calistin, o kapiyi yüzene kapattim. Osmali Padisahlarini konuyu saptirmaya calistin o kapiyi yüzene kapattim.
M.Kemali Hz. ALI (RA) benzettin, verdigim örnekle seni ve M.Kemali a'lâ-yı illiyyînden esfel-i safilîn batakligina düşürdüm. O kapida surattina kapandi.
Şimdik icine düstügün kuyunun dibinden bagirarak mezheplere konuyu getirmeye calisiyorsun. Yani yine aklinca konuyu saptirmaya calisiyorsun.
Bataklik icindeki mülevves elini, nurun ala nur olan mezhep imamlarina uzatiyorsun.


Kolye demis: Ben Hanefi mezhebinden bir ailenin evladıyım. Hakkın gerçek yoluna dahil olduğumda mezhep işinin ve Ehlibeyt gerçeğininde ne olduğunu anladığımda mezheplerin tümünü reddetmiş bulunuyorum.

Selef-i Sâlihînin müçtehidîn-i izamı, asr-ı nur ve asr-ı hakikat olan asr-ı sahabeye yakın olduklarından, safi bir nur alıp, hâlis bir içtihad edebilirlerdi. Şu zamanın basiretsiz akli gözüne inmis, senin gibi bazi eshasi mizira , o kadar perdeler arkasında ve uzak bir mesafede hakikat kitabına bakar ki, en vâzıh bir harfini dahi göremediginden Şarlatanlik yapip mezhep imamlarina saldirir.

Halbuki senin gibi bir kısım ehl-i dalalet, zaruriyat-ı diniyeyi terk ve tağyir etmek istiyorlar. "Onlardan daha iyiyiz" deseler, mes'eleleri tamam olmuyor. Çünki müçtehidîn, nazariyata ve kat'î olmayan teferruata karışabilirler. Halbuki senin gibi bazi mezhebsiz ehl-i dalalet, zaruriyat-ı diniyede dahi fikirlerini karıştırmak ve kabil-i tebdil olmayan mesaili degistirmek ve kat'î erkân-ı İslâmiyeye karşı gelmek istediklerinden; elbette zaruriyat-ı diniyenin hameleleri ve direkleri olan müçtehidîn-i izamı ilişecekler. Heyhat! Değil bunlar gibi insan suretindeki hayvanlar, belki hakikî insanlar ve hakikî insanların en kâmilleri olan evliyanın büyükleri; mezhep imamlarina hürmetsizlik etmezler.
Kolye Sen kim oluyorsun hadsiz mertebe haddinden gecip mezhep imamlarina hürmetsizlik ediyorsun, haddini bil kendine gel, edebini takin.

Kolye hezeyanli ilminle mezhep imamlarina mülevves parmagini uzatma o parmagin döner gözünü cikarir.
Kolye, şarlatanlik yapip konuyu mezhep imamlarina getirmeye calistin. Lakin o kapida gördügün gibi yüzene kapandi.

Kolye bakiyorumda kafese kitlenmis gibi bana saldirmadan duramiyorsun. Odun yigini olan ezber bilgin ile, aczini gösteren caresizligin ile, fakr’ini gösteren yetersizliginle içinde bulungun batakliktan bana camur atip duruyorsun. Eger ilmin kifayet ediyorsa, Esfel-i Safilin batakliginda olan önderin M.Kemali hakkinda sordugum sorulara mertce cevaplar vererek hem kendini, hem onu kurtar.

Kolyenin bana karsi hakaretlerinden sadece birtanesini örnek olsun diye yazacam.

Kolye, bana saldirarak demis: Hele hele bir Kuranın ayetlerini tevilin ve onlara yer buluşun varki ALLAHA AND OLSUN tam anlamıyla içler acısı. Yarın din gününde Kuranı saptırmanın, kafana göre tevilin ve karşında tam hak olarak sana Kuran meallerinin yerini gösteren yorumların karşısında ifrat yorumların hesabını nasıl vereceksin diye çok iyi düşünmen gerekir diye düşünüyorum.

El cevap: Fıtratları bozulmuş, vicdanları çürümüş şarlatan münafıklar, dessas zındıklar gibi ellerine geçmeyen hidayetten halkları aldatıp çevirmek, hile edip döndürmek mi istiyorsun ki, bana karşı kâh kafir, kâh munafik, kâh mecnun, kâh cahil deyip, kendin dahi inanmadıgın halde başkalarını inandırmak mı istiyorsun?
Böyle hilebaz şarlatanları insan sayıp desiselerinden, inkârlarından müteessir olarak fütur getirmem. Belki daha ziyade gayret ederim. Çünki sen ve senin gibiler (Kemalistler) kendi nefislerine hile ederler, kendilerine zarar ederler ve sizlerin fenalıkta muvaffakıyetliginiz muvakkattır ve istidracdır,(istidrac : hakiki degeri olmadigi halde ve kabiliyetsizligine ragmen bir kimsenin kestret-i nimete mazhar olmasi ve bu sebeble küfür ve isyani devam ederek dahada sidetlenmisi ile gazab-i Illahiyeye yaklasmasi ) bir mekr-i İlahîdir.


Kolye, senin kim oldugun, tahsil seviyen ne oldugu nerelere yazi yazdigini ve kimlerden teprik aldigini.. alim misin, velimisin, cahilmisin inan umurumda degil. Durmadan kendini tanittirmadan gina geldi bana, seni tanimak heveslisi degilim.
Insaallah bu sefer şarlatanlık yapip sapla samani bir birine karistirmazsin. Umarim daha önce konuyla alakali M.Kemal hakkinda ki, sorularima mertce cevaplar verirsin.
O sorulari unutmuş olabilirsin diye tekrardan buraya kopyaliyorum. Sorulari iyi oku samimi cevaplar ver.


1: Kayitlardan ve Elestirilmekten münezeh Sadece ve sadece ALLAH'tir. Madem öyledir. M. Kemalin elestirilmesi neden suctur? Acaba kutsanmak amaciylamidir? Her isan yanlis yapabilir zaten hatasiz insanda yoktur. Madem öyledir. Neden hic bir yazinizda M. Kemal sunu yanlis yapti diyemiyorsunuz?

2: 1925 Tarihinde kanun ile sapkayi zorla halkin basina koyan ve sapka konuna uymayan binlerce insan neden idam edildi. Dünyada bu mezalimligin bir esi ve benzeri varmi?

3: Kendisini Batıya beğendirmek için insanlara zorla şapka giydirmek isteyen bir zihniyete demokrasi mi diyeceğiz ? Yoksa keyfi kanunmu?

4: Devrimlerin kimlere ne gibi bir faidesi oldu?

5: Harf inkilabi neden ne amac icin yapildi? Okur yazarlarin sayini daha cok artirmak icin mi? Yoksa devim hezeyanini insanlarin bilmesini okumasini önlemek icinmi'?

6: Istiklal mahkemeleri kimin icin kuruldu ve ne amaca hizmet etti.

7: M.Kemal Devrimlerin temelini güclendirmek icin kurulan 14 istiklal mahkemeleri ne kadar masum ve mazlum müslümani asti ve bunlar neden dolayi astirildi?

8: Sultan Abdülhamid ve Sultan Reşad dönemlerinde sarayda vaizlik yapan İbrahim Hakkı Efendi, Ibrahim Hakki Efendinin Mezari neden Istiklal hakimleri tarafindan actirildi?

9:İSKİLİPLİ ATIF HOCA NİÇİN İDAM EDİLDİ?

10: KUR'AN DILI OLAN ARAPCA NEDEN YASAK EDILDI.

11: Arapca okumak, yazmak ve ibadet neden yasaklandi?

12: 163 kanun maddesi yillarca kimleri nicin mahkum etti?

13: 20 yil ezanin türkce okunmasi kime ne gibi bir faydasi oldu?

14: Sayin kolye demis : Din konusunda ilim sahibi olanlar bilirler ki Allah razı olduğu kullarını selamla katına alır. Atatürk son nefesini sağ tarafına dönerek ve kendisinin ruhunu almaya gelen meleklerin selamına karşılık vererek vermiştir. Kuranda dahi ayetle Allahın rızasına mazhar olanların meleklerin Allahın selamını getirmesi ile Allah katına alınacaklarına işaret eder.
M.Kemal ruhunu teslim ederken kendisini selamlayan Melekleri kim görmüstür. Bu aptalca yazinin cevabinida ver.

Kolye beni kast ederek, demis :Not : Vaha kardeşim bu sabah haberlerde duydum Emekli bir (çürük) amiral ordudan emekli olurken yürüttüğü bir sürü evrakı para karşılığı satıyormuş. İstersen bu çürük emekli subayı bul paran varsa tabi. Benim karşıma daha donanımlı çıkmış olursun.......
Daha sonra Gatadanda sana bir emekli subay buluruz....Ne dersin ?????


Kolye haddini asip edepsizlik etme, yasinin adami ol..


Selam ve Selamet Hideyete tabi olanlar üstüne olsun.
Bütün levm ve itab ve nefret, heva ve hevese tâbi olanlara olsun. AMIN....



Bu mesaj 2 kez ve en son vaha1972 tarafından 15.04.2010 - 02:53 tarihinde değiştirilmiştir.
Ekleme Tarihi: 15.04.2010 - 02:41
Bu mesajı bildir   vaha1972 üyenin diğer mesajları vaha1972`in Profili zum Anfang der Seite
kolye7 su an offline kolye7  

309 Mesaj -

Kayıt Tarihi: 01.12.2004
En Son On: 04.10.2010 - 21:47
Cinsiyeti: Erkek 
Merhabalar,

Vaha kardeşim arapça beddua etmeyi lanet yağdırmayı öğreneceğine biraz türkçe öğrenseydinde şu ÇALMA sözünün ne anlama geldiğini ve bu sözün kullanılacağı yerleri bilseydin çok daha iyi olmazmıydı ?
Ve ne anlama geldiğini dahi bilmediğin arapça hükümler sıralamayı marifetmiş gibi burada tekrarlayacağına bildiğin anladığın şeyleri yazmayı tabi...

Bana Dai kardeşimizin şiirini çaldığımı söylemek gibi akılla mantıkla zerre kadar alakası olmayan ve beni gülmekten kıran bir ithamda bulunmuşsun. Yani kardeşimizin şiirini çaldığımı ifade edip, birde daha komiği ve içler acısı bir şey yapıp Kurandan birde ayet buluvermişsin. Pes vallahi.

Vaha kardeşim bana karşı birşeyleri kapattığını ifade edip duruyorsun ama bana kalırsa sen Allahın tüm nimetlerinin kapısını kendine kapattın. Fakat tıpkı şu ÇALMA yorumun gibi bu iştede bir garip haldesin o nednle ne yaptığını anlayamıyorsun.

Vaha sen yoksa Nejat Uygur tiyatrosunda oyuncu falanmısın ???

Ne alakası var. Üstelik karıştırılmasın diye hem Dai kardeşimizin hemde benim şiirlerimi kırmızı ve mavi olarak renklendirdim. Yoksa affedersin ama kardeşim sende "tavuk karası" falanmı var ? Şayet böyleyse senden özür dilerim ayrıca yazıyla belirtmem gerekirdi diyecem ama böyle olsa sende renk kullanıyorsun, kullanmazdın.

Sen hiç halk ozanlarının OZAN ATIŞMASI diye sazlı sözlü yaptıkları atışmaları hiç görmedinmi ? Oradada aynı benim yaptığım gibi bir sırayla karşılıklı sazlı sözlü atışırlar. Konuyu biri başlatır öbürü devam eder. Böylece defalarca karşılıklı atışırlar.

Bana öyle geliyorki sen benim verdiğim cevabi şiirleri çok beğendin fakat çok farklı bir takdir anlayışın var.

Bizim atışmamızda bir tek saz yoktu. Sende saz çalsaydın daha harika olurdu diyorum. Ama Vaha kardeşim sen BOZUK ÇALMAYI tercih ettin. Hemde haksız yere. Olsun canın sağolsun.

Haa unutmadan Vaha kardeşim Hz.Ali ilgili şu abdest mevzusunuda çok harika anlamışsın. Allahda seni güldürsün emi. O kadar güzel bir örnek vermişsinki.......

Biliyorum beni yine ciddiyete devet edeceksin ama emin ol o kadar güldürdün beni ki yazılarıma bunun ancak onda birini yansıtıyorum. Bana kalırsa kardeşim senden güzel komedyen olur. Din konusunda burada tıpkı anayasa teklifi maddeleri haline getirdiğin komedi sayhalarını yapmana bence hiç gerek yoktu....

* Yazında defalarca cevapladığım halde temcit pilavı gibi sürekli ortaya koyup bunları cevaplamadın demendende artık bıktım usandım Vaha kardeşim.
Artık senin KANAL 7 deki "ŞAKACI" olduğunu bile düşünmeye başladım.

Bu mükerrer soru yağmurunun içindeki tekrarları cevaplamaya gerek yok. Fakat farklı gördüğüm bir iki noktaya değinmeden geçmek istemiyorum.

*

Atatürkün ruhunu almaya gelen melekleri kim görmüş diyor Vaha kardeşim. Dai kardeşimize verdiğim cevapta buna çok güzel bir karşılık verdim aynen buraya alıyorum.

""Vaha kardeşimizde diyor ya, Atatürke selam veren melekleri kim gördü diye. Desenize Allahın Resulüde haşa yalan söylüyor. Cebraili ondan başka gören varmıydı etrafında ?
İşte insan dinde böyle tastamam ilimsiz olunca dünya işinide ahiret işinide böyle yüzüne gözüne bulaştırıyor.

Oysa değil melekler, yaratılmışlardan cinler dahi yalnızca istediklerine görünürler.""



* Vaha kardeşim ben mezheplere dil uzatmadım. Tam tersine tümüne saygılı olduğumu ama reddettiğimi söyledim. Şimdi sen söylermisin HZ.MUHAMMED, DÖRT HALİFE, SADIK SAHABE hangi mezheptendiler ?
Neden mezhepler onlar zamanında değilde 130 yıl sonrasında, hemde peygamber evladının katilleri olan ABBASİLER ZAMANINDA ilan edildi ?
KURAN KENDİ İÇİN " O EKSİKSİZ BİR KİTAPTIR VE KIYAMETE KADARDA BU ÖZELLİĞİNİ KORUYACAKTIR "buyuruyor. Yoksa haşa Allah bize yalanmı söylüyor Kuranda ???

* Ondört maddelik soruların daha önce defalarca cevaplandı. Bir zahmet okuyuver Vaha kardeşim.

Son olarakda diyorum ki Vaha kardeşim altta kalmayacağım kompleksini bırak. Ciddiyetle bir şeyler soracaksan soruver. Bende burada bulunma nedenime uygun Allah rızası için cevaplamaya çalışayım.

Kalın sağlıcakla.....


Ekleme Tarihi: 15.04.2010 - 13:57
Bu mesajı bildir   kolye7 üyenin diğer mesajları kolye7`in Profili zum Anfang der Seite
Dai su an offline Dai  

922 Mesaj -

Kayıt Tarihi: 06.10.2008
En Son On: 13.09.2010 - 00:07
Cinsiyeti: Erkek 
ayni tas ayni hamam

yazisanlar olarak haybeye kürek cekiyoruz...!

insaAllah okuyanlar dogru karar verir...!

selametle
Ekleme Tarihi: 17.04.2010 - 02:54
Bu mesajı bildir   Dai üyenin diğer mesajları Dai`in Profili Dai Özel Mesaj Gönder zum Anfang der Seite
vaha1972 su an offline vaha1972  

69 Mesaj -

Kayıt Tarihi: 13.03.2010
En Son On: 10.08.2010 - 01:23
Cinsiyeti: ----- 

Konuya baslarken demistim :sunu belirtmek isterim ki, Kolye büyük bir gaflet icindesin. Gafletin ne kadar kalinlastigini bir misal vererek anlatmak istiyorum, belki bu sefer anlarsiniz.
Amansiz bir hastaliga yakalanmis zavalli birisi doktora gider. Doktor bakar hastaligina, onu hastalginindan kurtarmak için her careye bas vurur. Fakat nafile hastalik adamin her tarafina yayilmistir. O hasta adama “Allah’tan ümüt kesilmez”der. Evine gönderir.
Bu misal gibi, senin fikirlerini Kabul etmeyen ( ve tartismaktan vaz gecen insanlar o misaldeki doctor gibiler. Durumunun farkina vardiklari için ümütsiz vakia gibi gördüklerinden tartismayi abes ile istigal görmüsler.

Evet sen İnadından : Şeytanı; "Melek suretinde" görmek istiyorsun.
İnadın işi: Şeytan birisine yardım etse; "Melektir" der, rahmet okur; muhalifinde melek görse, "libasını değiştirmiş şeytandır" der, lanet okur.

Müseylime kezzab gibi gülünç duruma düstün. (iyice samar oglanina döndün) O’da senin gibi yalan ve iftiralarla mü’minlere saldirmisti.

Bu şarlatan fikirlerini git kemalistlere yuttur. Belki icinde senin zehirli ilmini kabul edecek coook merkep bulursun. Nede olsa hepiniz ayni tasdaki zehirden icinyorsunuz.


Hülâsa: Nefisin, devekuşu gibidir. Şeytanin hocan M.Kemal, hevan da bektaşîdir.
Hadi esfel-i saflin de olan Atan seni bekliyor. Fazla bekletmeden yanina gitttt.

Ey hakmak-u hukamadan sukut etmis Mim Kemalin evliyasi sarlatan seytan o yazilar arapca degil Osmanlica ama sen ne anlarisinki. 54 yasindaymis, yüksek okullar okumus mus, gazetelerden tebrik yazilari geliyormus hadi ordan deli sacmasi yalanlarini git seningibi merkeplere anlat...
KONU KAPANMISTIR......




Bu mesaj 1 kez ve en son vaha1972 tarafından 17.04.2010 - 13:20 tarihinde değiştirilmiştir.
Ekleme Tarihi: 17.04.2010 - 05:28
Bu mesajı bildir   vaha1972 üyenin diğer mesajları vaha1972`in Profili zum Anfang der Seite
kolye7 su an offline kolye7  

309 Mesaj -

Kayıt Tarihi: 01.12.2004
En Son On: 04.10.2010 - 21:47
Cinsiyeti: Erkek 
Merhabalar kardeşlerim.

Vaha kardeşimiz beni yine gülmekten kırıp geçiren fakat aynı zamanda onun adına üzen ilim harikası düşüncelerini aktarıvermiş sağolsun.

Oysa bu kadar hakareti, iftirayı hezeyanı döktürmeden kendisine izleyeceği yolu yani şayet hak konuşuyorsa benim gibi MÜBAHELE AYETİNE tabi olmasını ve sonuçlarınada katlanmasını kendisine önermiştim.

Fakat kardeşimiz sahip olduğu ve (ALLAHA AND OLSUN) islam anlamında ilimle hiç bir alakası olmayan ruhban hezeyanlarıyla işi tastamam içinden çıkılmaz hale getirdi. Yani sahip olduğu bilgiyede güvenemediğinden MÜBAHELE AYETİNİN adını bile ağzına alamadı.



Ben burada bir daha ALLAHA AND OLSUN Kİ YAZDIKLARIMIN TÜMÜNE ALLAH İNDİNDE KEFİLİM DİYORUM.
İtirazı olan yada bunlara yalan diyen kardeşimiz belgeyle, ilimle ve bilgiyle gelsin karşıma. Şuradan buradan Allahın yolunun ilmi diye öğrendiği arapça türkçe hakaret, lanet ve yalanlarla değil.

Kendisine kullandığı ağır üslup nedeniylede aslında cevapda vermemem gerekirken lisanı münasiple cevap vermeye çalışıyor olmam, almış olduğum islamı ahlak, edep, erkan ve ilim gereği yanlış karşısında susup yanlış anlaşılmamak içindir.
Yani kimsenin Vaha kardeşimizin haklı olduğu gibi bir feci yanlışa düşmemesi içindir.

Dikkat ediniz bu kardeşimizin bana cevap diye dönüşleri hep ilimle bilgiyle cevap yerine defalarca cevaplanmış yazıları "şunu, bunu cevaplamadın" diye geri dönmek ve bu gerçek dışılıktan çok daha vahim olarak bir müslümanın sahip olmaması gereken bir üslupla arapça türkçe karışık lanet ve hakaret ve iftira ikramında bulunmak olmuştur.

Vaha kardeşimiz Hak olanı dinlemeye hiç tahammülü olmadığından bu tartışmayı son yazısındaki ARAPÇA ve TÜRKÇE hakaretlerle İFTİRALARLA bitirmiş ve birde KONU KAPANMIŞTIR diye bu faciayla aklınca konuyu kapamaya çalışmıştır. Allah indinde hangi konu vardır ki hakaret, yalan ve iftirayla kapanmış ve maksada ulaşmış olsun.
Şöyle desen olurdu ki Kuran böyle emrediyor tartışırken bir yere varamayanlara. "SENİN İLMİN SANA BENİMKİ BANA, SENİN DOĞRUN SANA BENİMKİ BANA."

Diyeceksinizki Vaha kardeşimize kızgınmısınız. Asla. Çünkü Allahın vermediğini hiç kimse veremez. Benim buradaki maksadımda kızmak ve sonrada kavga etmek asla değil.
Sorarım sizlere Allah kelamı Kuranı onu tüm okuyanlar iman etmişlermidir ? Yani tastamam kabul etmişlermidir ? Hayır. Kimi direk onu reddetmiştir, kimi bölük pörçük ederek onda ifrata gitmiştir, kimi ayetlerini saptırarak onu kabul yoluna gitmiştir.
Ben bir kul olarak herkesi ben doğruya ulaştırabilirim diye nasıl iddia edebilirimki.
FIRKALARLA ilgili ayetleri okursanız, Vaha kardeşimizin burada sergilediği davranışıda daha açık ve net anlamış olursunuz. Ben bunu kendisinede tavsiye ediyorum.
Çıkmayan candan ümit kesilmez.

Ne diyor bir hadisi şerifte Efendimiz "Ümmetim benden sonra yetmişüç fırkaya bölünür. bir teki hariç mütebakisi cehennemliktir"
Allah yolu akıl, gönül ilim ve bilgi gerektirir.

Vaha kardeşimiz birde benim gülmekten başıma ağrılar girmesine neden olan bir DOKTOR ve HASTA içerikli misal vermiş. Sağolsun ama hastayı yanlış yerde aramış. Yani o misal ancak kardeşimizi bağlıyor.

Bu misal ana okuluna giden bir öğrencinin yüksekokul öğrencisi bir talebeye "sen hesaptan ne anlarsın" demesine çok benziyor.
Karşınızdakinin ilmini ve bilgisini eleştirebilmeniz için onun kadar olmasa bile hatırı sayılır bir ilim ve bilgi donanımına sahip olmanız gerekiyor. Yoksa eline katran dolu bir kovayı alıp karşınızdakine sallamakla ne ilim sahibi olduğunuzu ispat olmuş olursunuz, ne bilgi, nede haklı olmuş olursunuz.

Cahilin en güvendiği özelliği arkasına saklanmayı tercih ettiği hakaretler, yalanlar ve iftiralardır. Vaha kardeşimiz burada bunu birde arapça yapıp ilim sahibi olduğunu ispat ettiğini zannediyor. Bir insanın hayatta yapabileceği en kolay iş kendisini kandırmaktır. O nedenle kardeşim tercih senin. Ya doğruyu kabul edersin, yada arapça yada türkçe arapça kıyamete kadar vazifeli bir yaratılmışın seni her gıdıkladığında emrettiklerini yapmaya devam edersin.

Vaha kardeşimize bana atfen yaptığı ağır kelamlar için "Allah ıslah etsin diyorum." Fakat Atatürke karşı ettiği ağır lafların hesabını kıyamet gününde mutlak yakasında bulacaktır. Onu hangi ruhban yada yalancılar bu hale getirmişse bilsinki onlar kendilerine bile hiç bir çare bulamayacaklardır.

RAVDA YÖNETİMİndeki kardeşlerimede şunu söylemek istiyorum. İster bu son iki yazışmayı siliniz, ister bundan sonra Vaha kardeşimizden gelmesi muhtemel hakaretleri.. Ama lütfen yazının tümüne müdahale etmeyiniz.
Çünkü bu fitnenin ve kötü niyetin zaferi olur.



Bu yazımıda bir anlamlı yazımla tamamlamak istiyorum. Maksadımız Hakka hizmet çünkü, iblise değil.

Kalın sağlıcakla....

******************************************************************************

İSLAM COĞRAFYASININ GERİ KALIŞI

Aşağıdaki yazımı cevap olarak yazdığım senin düşüncene yakın vatandaş bana bin dereden su getirip akıl almaz bahaneler uydurmuştu. İşte ona sorduğum sorular ve hezeyanlarına verdiğim cevapların bir kısmı. Nasıl hezeyenlarda bulunduğunu verdiğim cevaplardan anlayabilirsin.

Madem senin kafandaki islam anlayışı doğru peki o halde,

*Neden islam coğrafyasının ğüzerine aralıksız haçlı pisliği yağıyor ?
*Neden islam coğrafyası haçlı kuşatması altında inim inim inliyor ?
*Neden islam coğrafyasında kan, şiddet, kardeş kavgası, mezhep kavgası durmak dinmek bilmiyor ? Neden huzurun zerresi yok ?
*Neden gelişmiş ülkeler arasında bir tek islam ülkesi yok ?

Bütün bu bozuk haller Kuranı kitap arasına hapsedip uydurulmuş, kitabın dışında bambaşka din anlayışlarının yaşama sokulmuş olması değilmidir ?

Oysa Allah doğru yolda olan fert ve milletlere huzur, barış, yükseliş ve başarı vaadediyor.

Haçlı istediğini senin üzerinde tepine tepine yapıyorda sen ne halt yemeye geri kalıyorsun ? Ne diye dilenci kadınlar gibi ağlayıp gereğini yapmıyorsun ?
Neden, nerede yanlış yaptıkta Allah bizi bu gazablarla imtihan ediyor diye düşünmüyorsun ?

Akıllı bir adam hiç zalim madrabazın oyununa düşermi ? Hadi diyelim kazara bir an için düştün, en kısa zamanda kendini kurtarıp üste çıkmazmı ?

Sen şimdi gidipte bir üç kağıtçı tarafından oyuna düşürülüp elindeki tüm paran devamlı şekilde zorla senden alınsa birde üstüne üstlük devamlı şekilde dayak yesen. Sana çevrendekiler "sen delikanlı değilmisin senin aklın yokmu. Kendini müdafadan ve hakkını korumaktan acizmisin ?" deyip seninle alay etmezlermi ?

Oniki tane imam var. Hepsi peygamber soyundan olan. Bunların haricinde mezhep liderlerinede imam deniyor. Fakat bunlar VELİ anlamında imam değildir. RUHBAN dır. Ve Abbasi zalimlerince vede öldükten sonra mezhep denen aykırılığın liderleri seçilmişlerdir.
Yoksa bu kişiler dahi kendilerinin böyle bir aykırılığın lideri olmayı kabul etmezlerdi.
Kuranda MEŞREP vardır ve kabul edilir. MEZHEP yoktur. Yani RUHBANLARIN MEŞREPLERini FIRKALAŞTIRMAK yoktur.

Mezheplerin çıkış nedenide peygamber evladı ve her biri ilim merkezi olan oniki imamın hem ilim yaymasına hemde yaşamlarına engel olunmasıdır. Doğan boşlukta dikkat edin Efendimizden 120 - 130 yıl sonra Abbasilerin peygamber evladını unutturmak için ilan ettikleri MEZHEPLER ile doldurulmaya çalışılmıştır.

Aslında Allahın rızası olmayan bir FIRKALAŞMA tıpkı yine Allah katında kabul olunmayan RUHBANİYET gibi devreye sokulmuştur.

Allah bilmiyormuydu mezhep ilan etmeyi. Ki Kuranda o eksiksiz bir kitaptır diye bahsediliyor. Efendimiz ve dört halife bilmiyormuydu mezhep ilan etmeyi.

Dahası neden 120- 130 sene sonra birileri gerek gördü ?
Yani Allah pili ancak 130 sene sürecek bir dinmi ortaya koydu haşa ?
Oysa Kuran kıyamete kadar hükmünden ve gücünden hiç bir şey kaybetmez buyuruyor Allah.
Bunun tersini iddia etmek yani MEZHEP olayına Allahın rızasının var olduğunu söylemek küfrün ve Kuranı inkarın ta kendisidir.

İslam coğrafyası bugünki hale toparlarsak şu etkenler yüzünden geldi,
1- Peygamber evladına ihanet. Dolayısıyla peygambere ihanet.

2- Dine yamanmaya çalışılan binlerce yalan hadis.

3-Dini ehlinden yani YAŞAYAN KURANLAR yerine RUHBANLARDAN yani HOCA,MÜFTÜ, UYDURMA DİNİ LİDER, VE İCAZETLİ ŞEYH v.s den öğrenmek.

4-Kuranın yaşamsal hükümlerini yok sayıp nefse hoş gelenlerini kaale almak. Yani Kuranın diliyle söyleyecek olursak KİTABI BÖLÜK BÖLÜK YAPMAK.

5-Allahın ayetlerinde anlam açısından saptırma ve kaydırmalar yapmak.

6-Haçlıların üstünlüğünü kabullenip dolaylı yoldan Kuranı ve İslamı aşağılamak. (Bugün AKP nin yaptığı gibi)

7-Nefslerin kabullerini din edinmek yani Kuranın deyimiyle FIRKALARA BÖLÜNMEK

8-Kuranı gelişmenin ve yükselmenin önüne geçen bir pranga haline getirmiş olmak.

9-Mezhep çatışmaları ve zıtlaşmaları.

10-Hepsini bir arada söyleyecek olursak KURANIN HÜKÜMLERİNİ KİTAP ARASINA MAHKÜM ETMİŞ OLMAK.

Bu maddelere başka ilavelerde yapılabilir.

O nedenle emperyalistler öyle yaptı çemberyalistler böyle yaptıda onun için böyle feci bir hale geldik diye böyle dansözler gibi kıvırıp akıl mantık dışı bahaneler aramaya hiç gerek yok. Bu safsatayı ancak kendiniz yersiniz.

Her şey apaçık ortada.
EBU HUREYRE dediğin adı üzerinde KEDİ BABASI. Efendimizin sağlığında o kadar sülük gibi etrafında dolaşırmış ki Efendimiz artık bu halden sıkılıp onun gerçek yüzünüde bildiği için YA EBU HÜREYRE BİRAZ SEYREK GELDE SENİ ÖZLEYELİM demiştir.
Bu çok sevdiğin ve sizin gibilerin aynası olan zat. Daha sonra Peygamber soyunun düşmanı olan Muaviyenin yanına katılmıştır. Kendisine neden Hz.Alinin yanında olmadığı sorulunca ALİ İLE İBADET TAMAM, OYSA MUAVİYENİN SOFRASI ZİYADE YAĞLI demiştir.

Bilmem anlatabildimmi ???

O senin hristiyan dediğin ülkelerde ellerine incil tutuşturulup donları bile elinden alınan zavallı sömürge ülkeleridir. Söyledikleride şudur HAÇLILAR BURAYA GELDİLER ELİMİZE İNCİLİ TUTUŞTURDULAR, NEYİMİZ VARSA YOKSA HEPSİNİ ALIP GİTTİLER.

İllede bu şekilde örnek vereceksen müslüman ülkelerede aynı örneği ver. Yani hem senin saydığın sözde hristiyan zavallı sömürge ülkelerin eş değerinde müslüman ülkeleride söyle fakat asıl bugün dünyanın kaymağını yiyen ABD, RUSYA, FRANSA, İNGİLTERE, HOLLANDA, İSVEÇ, NORVEÇ, ALMANYA, DANİMARKA, KANADA, AVUSTRALYA, İTALYA, V.S.
Hatta hristiyan olmayan yahudi İSRAİL ve putlara tapan JAPONYA gibi ülkelerin uzağından geçen bir tek islam ülkesi göster.

Yoksa benmi yanlış anlıyorum. YANİ İSLAM HAŞA BEYİNSİZLİĞİ, GELİŞMEMEYİ, HAÇLI VE PUTPERESTİN NALLARINI TOPLAMAYI DİN KARDEŞİNİ BOĞAZLAMAYI FALANMI EMREDİYOR ???

Bir son söz daha söyleyeyim. Bana burnunun dibini bile göremeyen ruhban taifesinin sözleriyle örnek verme ki bugün islam coğrafyasının bu facia haline en çok sebep olan etkenlerdendir.

Benim rehberim öncelikle Kuran, sonra Efendimizin Kuranla örtüşen gerçek hadisleri, sonrada yine Efendimizin nuru olan kendilerine VELİ, HAKDOSTU yada YAŞAYAN KURAN denilen seçilmiş insanlardır.

Ehlibeyt, Mevlana, Yunus Emre, Abdulkadir Geylani gibi...









Bu mesaj 4 kez ve en son kolye7 tarafından 17.04.2010 - 21:29 tarihinde değiştirilmiştir.
Ekleme Tarihi: 17.04.2010 - 11:49
Bu mesajı bildir   kolye7 üyenin diğer mesajları kolye7`in Profili zum Anfang der Seite
Pozisyon düzeni - imzaları göster
Sayfa (1): (1)
önceki konu   sonraki konu

Kategori Seç:  
Sitemizde şu an Yok üye ve 413 Misafir mevcut. En son üyemiz: Didem_


Admin   Moderator   Vip   Üye ]

Hayırlı ömürler dileriz.    Bu üyelerimizin doğum günlerini tebrik eder, sıhhat ve afiyet dolu bir ömür dileriz:
geeflowx (39), ayseDK91 (33), umit09 (53), zehra25 (44), akutisarizar (47), merca (45), Melek_87 (37), Ehl-i Sunnet (42), lider42 (48), Mukim (55), Gizem_Perdesi (37), gök_börü (46), vuslat94 (37), srf (42), m_emin (51), mustafa508 (37), EBRAR-NESIBE (44), ahmerium (50), c gul (40), asumansule (38), adalý (51), recep_ (38), YanaYana (36), Selime (38), AllahuAkbar (40), esses (31), faruksabri (35), sevde8838 (36), süleyman555 (41), Seheryildizi (33), pech45 (55)
24 Saatin Aktif Konuları
0

Copyright © ((( RAVDA.net )))  *  İrtibat   *   RAVDA Reklam Servisi   *   Tüm hakları saklıdır, izinsiz alıntı yapılamaz.
Sitemizde yayınlanan imzalı yazıların içeriğinden yazarları, forum ve yorumlardan ekleyen şahıslar sorumlu olup, kesinlikle sitemiz sorumlu değildir.
© by ((( RAVDA.net )))

Sayfa 0.70086 saniyede açıldı