kaletra generique kaletra kaletra ivermectin generique stromectol oxytrol pamelor pantozol parafon parexat pariet parlodel paronex paxil cr paxil penegra pentoxi pepcid pepcidine periactin persantine pharmaquine phenhydan phoslo pirocam pirosol pk merz plavix plendil pletal podomexef ponstel pradif prandin precose premarin prevacid priligy prilosec primacton primolut n primolut nor principen prinil probalan prodafem
     

0
Start Giriş Üye Ol üyeler ((( RAVDATe@m))) Arama
Toplam Kategori: 69 *** Toplam Konu: 30100 *** Toplam Mesaj: 148193
Forum Anasayfa » TARİH / SİYASET / EKONOMİ » TÜRKİYE VE DÜNYADA SİYASET » Atatürk'ü Kullananlar !!!

önceki konu   sonraki konu
Bu konuda 31 mesaj mevcut
Sayfa (1): (1)
Ekleyen
Mesaj
Dai su an offline Dai  
Atatürk'ü Kullananlar !!!

922 Mesaj -

Kayıt Tarihi: 06.10.2008
En Son On: 13.09.2010 - 00:07
Cinsiyeti: Erkek 
selamun aleyküm ravda sakinlari

yukaridaki konu basligi "genclere yönelik" bir sitede bakin nasil tartisiliyor !...

the turshuuu :

Atatürk'ü sadece politik bi obje olarak görmediğim için her olaya onu bağlamıyorum.. atatürk kahraman objesi de değil..o bir insan..benim gibi..faceboktan ıvır zıvır şeyler paylaşarak onun katında yücelmiyorum veya biyere iyilik yapmış olmuyorum.. 'sadece' gösteriş meraklısı olanları da anlamıyorum.. çünkü 'sadece' dibe vurduklarını gördükleri halde devam ediyorlar..

Siz ne düşünüyorsunuz ?

ReaList :

Haklısın güzel bir paylaşım olmuş emeğine sağlık. Bazı şak şak takımları var. Ben onları tribünlerde ki amigolara benzetiyorum. İcraat da hiçbirşeyleri yoktur ama saksağan kuşları gibi öterler de öterler... Akıllarınca birşey yaptıklarını zannederler. Aslında öylesine çaresiz, öylesine acizlerdir ki, Atatürk olmasa; kendilerini savunabilmek, düşüncelerini izah edebilmek ve yapmak istediklerini gerçekleştirebilmek için ondan başka arkasına sığınacakları tek bir olgu dahi bulamazlar... Bu şak şak takımlarının bir çoğunun düşünce yeteneği de körelmiştir zaten. Bir kişi düşünmüştür zamanında ve bunlar da beyinlerini son nefeslerine dek kiralayarak uzaktan kumanda ile yönetilirler ve kendileri adına düşünülmüş olana (yanlış doğru farketmez) biat ederler... Yeri geldiği zaman çağdan bahsederler, zaman aşımından bahsederler ve çağa ayak uydurmak gerektiğini öne sürerek öyle ki Allah' ın emir ve yasaklarına dahi muhalefet edecek kadar hadlerini aşıp olur olmaz herşeye burunlarını sokarlar... Fakat her nedense onlara göre yaratıcı olan, alemlerin Rabbi olan Allah' ın hükümleri bile tartışılmaya açıkken, açık olmalıyken; yaratılmış olan, etten kemikten olan, sizin gibi bizim gibi olan bir beşerin ilahlaştırılıcak kadar yüceltilip, dokunulmazlık sıfatıyla özelleştirilecek kadar tabulaştırılmasını çok doğal görürler... Kimse unutmasın ki sevgi de, nefret de dilde kaldığı sürece ne menfaati olur, ne zararı... Seviyorum demekle vefa borcu ödenmez! Madem o kadar sevgi adamısınız kirli çamaşırlarınızı örtmek için değil, vatanımızı ve milletimizi yarınlara taşıyabilmek için birilerinin arkasına sığının ! ...

panorama1453 :

Seven insan, sevgisi içinde kalan insandır. Ondan bi menfaat beklemeyen sırf kendini haklı çıkartmak için sürekli sevdiğini ağzına sakız etmeyen insandır. Tartışmalara malzeme yapmayan insandır.
Atatürk sevgisi bugünlerde çok ucuzladı . Bunun sebebi de Atatürk le ilgisi olmadığı halde millete karşı onu bir rant malzemesi gibi kullanmaya çalışan etö sempatizanı, darbeci chp yanlıları sahte Atatürkçülerdir.Bu oyun 79 sene çok tuttu , bu oyun sayesinde memlekette Allah diyenlere yapmadıkları kalmadı; ama artık geçerliğini yitirdi, bayatladı, çürüdü. Artık millet kimin Atatürk ü sevip sevmediğini iyi biliyor, kimin de Atatürkçülük ten beslendiğini iyi biliyor.

MuTlUlUK_BeN :

ATATÜRK'e tahammül edemeyenlerin görüşü gibi duruyor

GencFenerly :

Neyin nesi Artık !

Atam İzindeyiz ! Diyen kim varsa !

10 KASIMDA Atamızı anan kim varsa !

Atamızın Fikirlerini yaşam felsefesi olarak gören kim varsa size göre Atatürk'ü kullanıyor !

size Kalsa Atatürk'ü hiç anmıcaz Fikirlerini benimsemicez ! eh işte o zaman sizin gözünüzde ! Atatürkçü olunur sanırsam

vu_em_ay :

ATATÜRK'e tahammül edemeyenlerin görüşü gibi duruyor ...
galiiba yazı seni tarif ediyor diye düşünmüşsün sen... bence

Bence Atatürkçü olmak Ülkesi için iyi ve yararlı olmaktır. lafla Atatürkçü olunmaz.

Abrek :

MuTlUlUK_BeN´isimli üyeden Alıntı
ATATÜRK'e tahammül edemeyenlerin görüşü gibi duruyor
Olay Atatürk'e tahamül edememek değil Atatürkün ismini kullanıp bu ülkenin anasını ağlatan asalak ve kan emici bit yavrularına tahamül edememek..

ingiliz kemal :

Atatürk sevgisi demek Memleket sevgisi demekdir..

bence yaşasaydı ben atatürkçüyüm diyenlerin en az yarısını sınır dışı ederdi

tabi şahsi düşüncem

the turshuuu :

Atatürk'ü sevmek sadece sözle olamıyo.. facebook ıvır zıvırında anlamsız gruplar paylaşmakla olmaz.. sevgi, bağlılık insanın içinde olan bir değerdir. kimse karışamaz.her birey ve her olay, 2 sinin arasındaki ilişkidir. ya vardır, ya yoktur. varsa ne güzel.. ama yoksa yapılcak bişey yok.. toplumda artık öyle insanlar varki ne söylesen o tek düşünce yolunda ilerleyen beynlerine kendi düşüncelerimizii ifade etmek aklına girmek çok zor oluyo.. bi süre sonra hiç uğraşmıyosun.önemseyemiyosun artık... o öyle düşünüyo, ben böyle düşünüyorum.. her zaman saygı duyucamtüm fikirlere diye bi prensip elde ediyosun, parazit gibi ürüyolar.. ne yapıyım? sadece susymmıı ? yoksa tekrar boş havayı kskin bi bıçakla deli gibi yolymmı?

ATATÜRK.. KİMSE SENİN KADAR ÇAĞDAŞ DÜŞÜNMYCEK HİÇ Bİ ZAMAN BEN DAHİL.. O DEVİRDE BU KADAR ŞEY BİLİNİRMİ.. BU KADAR İLERİ GÖRÜŞLÜ OLABİLİR Mİ Bİ İNSAN ??. herşeye rağmen
SENİ İNSANLIKTAN ÇIKARIP SADECE KAHRAMAN OBJESİ YAPANLARDAN BIKTIM ARTIK!

MuTlUlUK_BeN :

ATATÜRK'ün adını kullanıp çıkar sağlayan gerçek ATATÜRK'çühiç duymadım ama

Din ALLAH (cc) Muhammet diyerek sahtekarlık yapan sömüren çok duydum vede hala duyuyorum.......


sizin bahsettiğiniz ATATÜRK'çüler değil Sırtını rüzgara yaslayanlardan bahsediyorsunuz
onlar yarında atatürke söverler

-------------------------------
(konu simdilik sessizlige bürünmüs..!)
etine sütüne dokunmadan oldugu gibi paylastim !

sanirim bireyler olarak
"en iyi edebiyati BEN yaparim"
hastaligina tutulmusuz !!!
Ekleme Tarihi: 22.11.2009 - 00:13
Bu mesajı bildir   Dai üyenin diğer mesajları Dai`in Profili Dai Özel Mesaj Gönder zum Anfang der Seite
kolye7 su an offline kolye7  
İslam'ı kafalarına göre biçimlendirip sömürenler olurda, Atatürk'ü çarpıtanlar, sömürenler olmazmı ?

309 Mesaj -

Kayıt Tarihi: 01.12.2004
En Son On: 04.10.2010 - 21:47
Cinsiyeti: Erkek 
Merhabalar,

Yazı gerçekten içerik olarak çok anlamlı.

O nedenle bende bir katılımda bulunayım istedim.

İlkönce Hz.Ali'den bir örnek vereceğim kullanmaya, çarpıtmaya ve sömürmeye sonrada en mükemmel din üzerinden.....

Hz.Ali şöyle der kendisine yönelenlerdeki ifratları anlatmak için.

"Bende iki kişi helak olur. Bunların birincisi bana Peygamber, hatta haşa Allah derecesini atfedenler. İkincisi ise bana hakaret edip sövenlerdir"

Bu gerçeğe göre bu eksiksiz münezzeh dinde dahi bu çarpıklıklar, ifratlar yaşanıyorsa, elbetteki yalnızca büyük bir devlet adamı olan Atatürk üzerindede normal anlayışlar ortaya çıktığı gibi Atatürk fikriyatını ifrat noktalarına çekip sömürenler, kullananlar, çarpıtanlarda çıkacaktır.

Bakın bundan daha alası yani insanlarıda geçen çarpıtmalardan Allah'ın eksiksiz, mükemmel ve tam olarak tanımladığı İslam dini yine Allah'ın anlatımıyla nasıl payını anlatıyor.
Ayetlerle veriyorum. Bunlar fırkalarla ilgili ayetlerdir ki bu fırkalaşma olayı içinde her türlü Kuran dışı uydurmanın nasıl dine yamanmaya çalışıldığını apaçık gösteriyor.

Âl-i İmrân 103 : Hep birlikte Allah'ın ipine yapışın, fırkalara bölünüp parçalanmayın; Allah'ın üzerinizdeki nimetini hatırlayın. Birbirinizin düşmanı idiniz, Allah kalplerinizi uzlaştırıp kaynaştırdı da O'nun nimeti sayesinde kardeşler haline geldiniz. Ateşten bir çukurun kenarında idiniz; sizi oradan kurtardı. Allah size ayetlerini bu şekilde açıklıyor ki, doğruya ve güzele yol bulasınız.

Âl-i İmrân 105 : Kendilerine açık-seçik kanıtlar geldikten sonra, çekişmeye girip fırkalar halinde parçalananlar gibi olmayın. Böyle olanlar için çok büyük bir azap vardır.

En’âm 65 : De ki: "O size, üstünüzden yahut ayaklarınızın altından bir azap göndermeye yahut sizi fırka fırka birbirinize düşürerek/fırkalara bölüp içinden çıkılmaz durumlara düşürerek/fırkaları elbise gibi size giydirerek kiminizin şiddetini kiminize tattırmaya Kaadir'dir." Bak nasıl sıralıyoruz ayetleri, iyice kavrayabilsinler diye.

En’âm 159 : Dinlerini parça parça edip fırkalara, hiziplere bölünenler var ya, senin onlarla hiçbir ilişiğin yoktur. Onların işi Allah'a kalmıştır. Allah onlara, yapıp ettiklerini haber verecektir.

Tevbe 107 : Bir de şunlar var: Tutup bir mescit yapmışlardır: Zarar vermek için, nankörlük/gerçeği örtmek için, inananları fırkalara bölmek için, daha önceden Allah ve resulüyle savaşmış kişiye gözetleme yeri kurmak için. "İyilik ve güzellikten başka bir şey istemiş değiliz!" diye gerile gerile yemin de edecekler. Allah şahittir ki, onlar kesinlikle yalancıdırlar.

Rûm 32 : Onlardan ki, dinlerini parçalayıp hizipler/fırkalar haline geldiler. Her hizip kendi elindekiyle sevinip övünür.

Şûrâ 13 : Sizin için, dinden, Nûh'a önerdiğini, sana vahyettiğini, İbrahim'e, Mûsa'ya ve İsa'ya önerdiğimizi şöyle diyerek kanunlaştırdı: "Dini dosdoğru tutun; onda bölünüp fırkalara ayrılmayın!" Onları çağırdığın bu tutum, şirke bulaşanlara çok ağır gelmiştir. Allah, dilediğini kendisi için seçer ve hakka yönelenleri kendisine iletir.

Şûrâ 14 : Kendilerine ilim geldikten sonra, sadece aralarındaki kıskançlık ve azgınlık yüzünden fırkalara bölündüler. Eğer belli bir süreye kadar erteleme sözü Rabbinden gelmiş olmasaydı, aralarında iş mutlaka bitirilirdi. Onların ardından Kitap'a mirasçı olanlar da onun hakkında, işkillendiren bir kuşku içindedirler.

Sözün özü, değil Atatürk gibi bir deha devlet adamının üzerinde ifratların ve sapmaların envai çeşidi olması, Allah'ın en mükemmel ve eksiksiz din olarak tanımladığı İSLAM DİNİ üzerinde dahi gerçekleri bulanlar olduğu gibi, etiketi islam olup sapmaların her türlüsünü yaşayan fert ve zümrelerle dahi muhatap olmaktadır.

Tabi din konusundaki bu sapmalardan Efendimiz ve onun nurlarıda buna bağlı olarak paylarını almaktadırlar.
Yoksa hangi akıl sahibi insan ve zümre, hangi dayanaklarla binlerce yalan hadis üretme cesaretini bulabilirdi ?

Bu hal insan oğlunun maalesef doğasında var. Değerler üzerinde oluşturulan çarpık düşünceleri referans kabul edip bu değerlere sırt dönmek ise ancak sahiplerine kaybettirir.
Kendi fikriyatlarını sağlam temeller üzerine oturtamayan fert ve milletler ise bu anlamda Nasreddin Hocanın bir fıkrasında olduğu gibi her kesin sözünü kale almak nedeniyle en sonunda eşeği köprü üzerinden geçerken dereye düşürürler.

Kalın sağlıcakla....

Ekleme Tarihi: 22.11.2009 - 12:16
Bu mesajı bildir   kolye7 üyenin diğer mesajları kolye7`in Profili zum Anfang der Seite
Dai su an offline Dai  
RE: İslam'ı kafalarına göre biçimlendirip sömürenler olurda, Atatürk'ü çarpıtanlar, sömürenler olmazmı ?

922 Mesaj -

Kayıt Tarihi: 06.10.2008
En Son On: 13.09.2010 - 00:07
Cinsiyeti: Erkek 
muhatab olmayacagimi yazmistim ama actigim konudasin..

Alıntı
Orijınalı kolye7
Değerler üzerinde oluşturulan çarpık düşünceleri referans kabul edip bu değerlere sırt dönmek ise ancak sahiplerine kaybettirir.
iyide.. hangi yazarlarin yazilarini referans alalim ! bi tiyo verirmisin !
hangi ve kimin tarih kitaplarini gale alalim ?

Kendi fikriyatlarını sağlam temeller üzerine oturtamayan fert ve milletler ise bu anlamda Nasreddin Hocanın bir fıkrasında olduğu gibi her kesin sözünü kale almak nedeniyle en sonunda eşeği köprü üzerinden geçerken dereye düşürürler.
fikriyatlarimizi nasil. neye ve kime göre düzenleyipte saglam temeller üzerine abras kurdurucaz ?


Ekleme Tarihi: 04.12.2009 - 00:12
Bu mesajı bildir   Dai üyenin diğer mesajları Dai`in Profili Dai Özel Mesaj Gönder zum Anfang der Seite
kolye7 su an offline kolye7  
Doğru onu kim söylerse söylesin doğrudur, yanlış ise yanlış...

309 Mesaj -

Kayıt Tarihi: 01.12.2004
En Son On: 04.10.2010 - 21:47
Cinsiyeti: Erkek 
Merhabalar,

Dai kardeşimizin ve onun düşüncesini paylaşan kardeşlerimizin, her şeyin içi içe geçtiği, eğri ile doğruyu ayırd etmenin tam anlamıyla çok önemli bir marifet olduğu ve feci bir bilgi kirliliğinin ve ayrışmanın söz konusu olduğu bu süreçte doğrulara ulaşabilmek için neleri kale alması gerektiği konusunda bir değil onun ifadesi ile pek çok tiyo verdim aslında yazılarımda.

Şimdi bu tiyoların hangilerinin kale alınması noktasında özet ve kesin hükümlerle aslında anlattıklarıma benim nasıl ulaştığımı özetin özeti bir şekilde anlatmaya çalışacağım.

Başlıkta söylediğim gibi " Doğru onu kim söylerse söylesin doğrudur, yanlış ise onu kim söylerse söylesin yanlış..." sözü benim için doğru bilgiye uşlaşmada olmazsa olmazların en başında gelir.

Bu bakış açısıyla birlikte..

1- Basında haberleri ve yorumları hem okurken hemde dinlerken asla ve asla herhangi bir taraf yada düşüncenin verileriyle yetinmedim, yetinmem.

2- Verileri değerlendirirken bu bizdendir değildir gafletine düşmemek için son derece objektif olmaya çalışırım.

3- Senin gibi kaynak soran vatandaşlarımıza ise yukarda ifade etttiğim hususlar haricinde, aşağıda verdiğim önemli noktalarada dikkat etmelerini ve bunlara uygun bir yol izlemelerini tavsiye ederim.

Yukarda belirttiğim üç ana prensip ışığında aşağıda belirttiğim hususlara riayet edrim.

a- Öncelikle ve öncelikle kişileri değil doğru olan düşünceleri ön plana çıkarırım. Çünkü kişi doğru söyleyen yanlış bir kişi olabileceği gibi, yanlış söyleyen doğru bir kişide olabilir. Burada kişi ve söylemleri birlikte kendini olumlu yönde kanıtlıyorsa isim zikretmekte de bir beis yoktur diye düşünürüm.

b- Bu doğruları ülkemin gerçekleri ile yanyana getirdiğimde hangisinin daha çok fayda ifade ettiği ve zarar içermediği konusunda objektif bir sonuca varmaya çalışırım. Çünkü her doğru dahi yeri gelmedikçe ve zamanı değilse aslında ortaya konduğu zaman için yanlış sonuçlar verebilir. Çünkü olmadık bir zamanda devreye girdiğinde ancak zarar söz konusu olabilecek doğruların varlığıda söz konusudur.

c- Bu doğruları zamanlama dahil, zihnimde bir tabloda mantıklı bir şekilde birleştirmedikçede, en yakınımdan en uzağıma hiç kimseye görüşlerimi yansıtmamaya oldukça dikkat ederim. Çünkü söz ağızdan çıktıktan sonra şayet siz onu sağlam veri düşüncelere bağlamadıysanız sizi bir yerlerde mutlaka zor durumda bırakacak, cevabı zor soruları karşınıza çıkaracaktır.
İşte bundan sonrada kaçınılmaz olarak bugün ülkemizde gördüğünüz gibi kimin ne söylediği, neye hizmet ettiği belli olmayan ortamlar oluşacaktır.

d- Hepimiz müslüman olduğumuza göre, önce dinimize ve onun eşsiz rehberine güvenip AL-İ İMRAN 100, BAKARA 120, MAİDE 51, 52 deki uyarıları bilerek, ya da bilmeyerek dışlayan, nefslerinin kabullerini ön plana geçirmiş liderlerin peşinden koşmayacağız. Ve apaçık söylenmesede bu ayetlerin uyarıları ile örtüşen doğruları söyleyen her kim olursa olsun onu asla dışlamayacağız.

e- Şayet (d) şıtkındaki uyarıları içeren ayetler dışlanırsa bu sefer devreye yine Allah'ın "ALDATAN SİZİ ALLAH'IN ADI İLE ALDATMASIN" uyarısına ve bunun sonuçlarına muhatap olmak söz konusu olacağını çok iyi bileceğiz.

f- Allah yolunda göstermeye mecbur olduğumuz bu uyanıklığı kendilerini DEMOKRASİ'nin temsilcileri ve bu ülkenin kurucu değrlerinin temsilcisi olarak gösteren kişi ve zümrelere karşı da aynı uyanıklığı gösterip samimi olanlarla olmayanları çok iyi tespit etmemiz gerekiyor.

Sonuç olarak bu tablo oluşurken aşağıda verdiğim değerleri korumayı asla ihmal etememeye dikkat etmemiz gerekiyor.

* Ulus devlet yapısının bozulmaması gerekliliğine.

* Tüm inançlara saygı noktasında kesinlikle taviz vermemeye.

* Aile yapısının korunmasına.

* Ülke değerlerinin üç beş yıllık iktidar uğruna çar çur edilmemesine. Çünkü onların üzerinde bizim olduğu gibi, bizim çocuklarımızın ve gelecek nesillerinde hakları var.

* Her bir yanı şehitlerin kanlarıyla sulanan bu toprakların değerini gereğince bilip sahip çıkılmasına, onu bölüp parçalayacak tüm iç ve dış oyunlara karşı uyanık olunmasına.

* Ülke insanlarının tümünün ülke nimetlerinden adil bir şekilde pay almasına.

* Kişisel özgürlüklerin zarara söz konusu olmadıkça önlerinin kesinlikle kapatılmamasına.

* Ülke halkının doğru bilgiye ulaşmada önüne engeller ve oyunlarla set konulmamasına, yanlış bilgilerin özellikle ülkeyi yönetenlerce dayatılmamasına.

* Ülkenin dış siyasetinde asla ve asla "VER KURTUL" gibi facia teslimiyetçi politikaların yer almamasına çok dikkat etmeliyiz.

Bu saydıklarıma sizlerde kendi görüşlerinize göre ilaveler yapabilir, kendinizce yine sağlam sonuca götüren başka tablolarda oluşturabilirsiniz.

UNUTMAYALIM, AKLIN YOLU BİRDİR.

Kitap tavsiye etmiyorum. Çünkü burada yazdıklarım nasıl bir yol izlenmesi gerektiğini apaçık gösterdiği gibi, gerektiğinde hangi kitapların okunması lazım geldiğinide apaçık gösteriyor diye düşünüyorum.

Kalın sağlıcakla..


PC de PC de PC de


Bu mesaj 2 kez ve en son kolye7 tarafından 04.12.2009 - 22:45 tarihinde değiştirilmiştir.
Ekleme Tarihi: 04.12.2009 - 12:05
Bu mesajı bildir   kolye7 üyenin diğer mesajları kolye7`in Profili zum Anfang der Seite
Dai su an offline Dai  

922 Mesaj -

Kayıt Tarihi: 06.10.2008
En Son On: 13.09.2010 - 00:07
Cinsiyeti: Erkek 
kardes.. sanirim senin süleyman demirel ile bi baglantin var..
hani, bu kadar cok sey söyleyipde hic bir sey anlatmamak marifettirde..!
-umarim latife yaptigimi anlamissindir sevinçli

asagidaki alintinin altina aynen imzami atiyorum

Alıntı
Orijınalı kolye7
d- Hepimiz müslüman olduğumuza göre, önce dinimize ve onun eşsiz rehberine güvenip AL-İ İMRAN 100, BAKARA 120, MAİDE 51, 52 deki uyarıları bilerek, ya da bilmeyerek dışlayan, nefslerinin kabullerini ön plana geçirmiş liderlerin peşinden koşmayacağız. Ve apaçık söylenmesede bu ayetlerin uyarıları ile örtüşen doğruları söyleyen her kim olursa olsun onu asla dışlamayacağız.

e- Şayet (d) şıtkındaki uyarıları içeren ayetler dışlanırsa bu sefer devreye yine Allah'ın "ALDATAN SİZİ ALLAH'IN ADI İLE ALDATMASIN" uyarısına ve bunun sonuçlarına muhatap olmak söz konusu olacağını çok iyi bileceğiz.

f- Allah yolunda göstermeye mecbur olduğumuz bu uyanıklığı kendilerini DEMOKRASİ'nin temsilcileri ve bu ülkenin kurucu değrlerinin temsilcisi olarak gösteren kişi ve zümrelere karşı da aynı uyanıklığı gösterip samimi olanlarla olmayanları çok iyi tespit etmemiz gerekiyor.

...

* Ulus devlet yapısının bozulmaması gerekliliğine.

* Tüm inançlara saygı noktasında kesinlikle taviz vermemeye.

* Aile yapısının korunmasına.

* Ülke değerlerinin üç beş yıllık iktidar uğruna çar çur edilmemesine. Çünkü onların üzerinde bizim olduğu gibi, bizim çocuklarımızın ve gelecek nesillerinde hakları var.

* Her bir yanı şehitlerin kanlarıyla sulanan bu toprakların değerini gereğince bilip sahip çıkılmasına, onu bölüp parçalayacak tüm iç ve dış oyunlara karşı uyanık olunmasına.

* Ülke insanlarının tümünün ülke nimetlerinden adil bir şekilde pay almasına.

* Kişisel özgürlüklerin zarara söz konusu olmadıkça önlerinin kesinlikle kapatılmamasına.

* Ülke halkının doğru bilgiye ulaşmada önüne engeller ve oyunlarla set konulmamasına, yanlış bilgilerin özellikle ülkeyi yönetenlerce dayatılmamasına.

* Ülkenin dış siyasetinde asla ve asla "VER KURTUL" gibi facia teslimiyetçi politikaların yer almamasına çok dikkat etmeliyiz..



lakin, asagidaki sorularimin cevabini alamadim
hangi yazarlarin yazilarini referans alalim ?
hangi ve kimin tarih kitaplarini gale alalim ?
kime göre düzenleyipte saglam temeller üzerine abras kurdurucaz ?

Ekleme Tarihi: 04.12.2009 - 23:23
Bu mesajı bildir   Dai üyenin diğer mesajları Dai`in Profili Dai Özel Mesaj Gönder zum Anfang der Seite
kolye7 su an offline kolye7  
Doğru onu kim söylerse söylesin doğrudur, yanlış ise yanlış...(2)

309 Mesaj -

Kayıt Tarihi: 01.12.2004
En Son On: 04.10.2010 - 21:47
Cinsiyeti: Erkek 
Dai kardeş,

Halk içinde senin şu son yazışmalarda izlediğin yolu latif bir şekilde anlatacak çok güzel sözler var.
Yani anlayacağın senin yaptığın latife falan değil. Ben sana yaptığını seninkinden bin kata daha latif kalimelerle anlatırım fakat hem benim amacıma uymaz, hemde Ravda yönetimi ile bir hiç yüzünden ters düşmek istemem.

Benim yaşım elliüç yaşları 26,23 ve 20 olan ikisi yüksekokul mezunu üç oğlum var. Diğerlerini söylemiyorum. Emekli olduğumu yani arkamda 34 yıllık bunun içinde Türkiyenin en büyük şirketlerinden birinde 20 yıl önemli yerlerde vazife görmüş olarak çalışma hayatımı en azından şimdilik tamamlamış olduğumuda belirteyim ki, sen en azından bu şekilde karşındakinin özetle bir profilini tanıyıver.

Hem iş, hem yakın çevremde çok iyi bilinen özelliklerimden biri hem aile hayatı hem ülke hayatı ve tarih olarak çok büyük bir tecrübeye ve ileri görüşlülüğe sahip olmuş olmamdır. Bunların dahada üstünde olan ise din konusunda sahip olduğum donanımdır.

Şimdi sen aslında küçük cocukların bile güleceği, yemeyeceği sözleri kullanarak "GALE" aslında "KALE" olacak ve "TİYO" aslında "TÜYO" gibi kavramları istihza dolu ve amacıda istihza olan sorular soracaksın ve bende bunu anlamayarak sana saf saf cevap verecem öylemi ????

Sakın ben senin bu alaylı birkaç sözcüğünü kullanmış olup, vermek isrtediğim mesajları verme yönünde yani yine amacıma uygun kullanmış olmayayım ?
Neden bu şekilde düşünmedin ? Herhalde istihza dolu sözlerinin maksadına ulaştığını kabullenmek daha nefsine hoş geldi.

Aslında yazılarımı gerçekten anlayabilmiş olsaydın aslında saflığa kimin düştüğünüde anında görmüş olurdun.

Neyse DAİ kardeşim ben yine seni LATİFE yapmış kabul edeyim. Hatta sana teşekkür edeyim bana böyle güzel mesajlar verme fırsatı oluşturduğun için. Böylesi daha yapıcı olur. Şu "ABRAS" kelimesinin anlamını bana bildirirsen memnun olurum. Demekki benim bilmediğim eski kelimelerde olabiliyor. O kelime internette baktığım ve bulduğum şekilde yani "ABRAS" olarak bulunamıyor ve "ABRAŞ" olarak başka bir sözcük karşıma çıkıyor. Onun anlamıda "BENEKLİ" yada başka alakasız anlamlar.... Herhalde sen bu sorunla benek üzerine bir şey inşa etmekten bahsetmek istemiyorsundur ?

Yazının sonunda daha önce "latife yaptım" derken neden buna rağmen ısrarla cevap verilmiş şeyleri tekrar yansıttığını söylermisin ?

Bu sorularını cevapladığım halde bunu tekrar tekrar dile getirmen, benim yazacağım kişi ve kitap isimlerinden dahi bir şeyler çıkarmayı umduğun belli oluyor.

Fakat bu halde bile sana kitap isimleri vereceğim. Bakalım nereye ulaşacaksın, yada ulaşmak nasip olacak.

Bu kitapları ve sahiplerini yada yazarlarını iki grupta toplayarak vermeye çalışacağım. Ve bunlardan ne kadarını şartlanmamış olarak okuyup değerlendirirsen o derece bilgi donanımın artmış olacağıda şüphesizdir.

DİNİ ESERLER VE SAHİPLERİ:

Abdulkadir Geylani - "Abdulkadir Geylani Hazretlerinin sohbetleri", yazarı Yaman ARIKAN
"Yunus Emre divanı" - Sebahattin Eyüboğlu yada başka herhangi bir yazar.
Mevlana "Mesnevi" - Yazarı hiç farketmez
"Hz.Ali Divanı" - Yazarı farketmez.
Muhyiddin Arabi "Kırk kudsi hadisi şerif" - Aliyyül Kari, Diyanetin olabilir.
Fuzuli "Saadete erenlerin bahçesi" derleyen en uygun isim, Mehmet Faruk Gürtunca
Peygamberler tarihi - Abdulbaki Gölpınarlı

Daha pek çok eser adı verebilirim. Fakat en önde ve diğerlerinin dahi temsilcisi olan eserleri ve kişileri ön plana çıkartarak bunları verdim.

VATAN VE SİYASET ADINA OKUNABİLECEK ESERLER VE YAZARLARI :

Turgut Özakman - "Şu çılgın Türkler", "Diriliş", "Cumhuriyet Türk mucizesi", "Vahidettin, M.Kemal ve Milli Mücadele"
Küresel haçlı seferi - Arslan Bulut
Amerika'nın hedefindeki ülkeler - Hakan Türk
Vatikan'ın Türkiye senaryosu - Hasan Taşkın
Doğunun istilası - Gültekin Avcı
İşgal Örgütleri CIA-NATO-AB - Erol Bilbilik
Bu Dinciler O Müslümanlara Benzemiyor - Soner Yalçın
Doğunun istilası - Gültekin Avcı
Önemli işler dairesi - Cüneyt Özdemir
Ergenekon nedir - Hakan Türk
Bir AKP Belge'seli: Maskesiz Soygun - İlhan Taşçı
Devlerin Dansı Irak'ta Türkiye - ABD - İran Savaşı - Mustafa Çay
Türk Karşı Taarruzu - Hasan Ali Bilgin

Seninde tahmin edeceğin gibi bu kitaplar benzer konu ve içerikte olan çok daha fazla sayıda kitaptan yalnızca bir kaçıdır.
Şimdi bu eserlerden kendi belirlediklerini alıp şöyle bir incelediğinde hangi yolu ve kimleri izeleyeceğini, yada kimleri izlemek için bekleyeceğini görmen mümkün olacaktır diye düşünüyorum.

Yok şayet hala bir isim vermedin dersen, sana söyleyeceğim şudur, bu işler öyle yemek tarifi gibi kesinlik kazanmış ölçülerle verilmez. Senin önüne malzeme konur sende meşrebine ve kapasitene göre yolunu çizersin.

Haaa önüne şablon koyanlar adres gösterilemezmi, elbette gösterilir. Velhasıl zaten yaygın olan halde bu. Bu her zümre için geçerli. Fakat sonuç bugün ki facia tablo olur. Çünkü körü körüne birinin yada birilerinin peşine düşmek ancak Allah'ın "KOYUN SÜRÜLERİ GİBİ OLMAYIN, BİZİ GÜDÜN DEMEYİN" ayetindeki uyarısına ihtilafın gazabını ve ağır kahırlı faturasını getirir. Başka hiç bir şeyde değil.

Kalın sağlıcakla...



PC de PC de


Bu mesaj 3 kez ve en son kolye7 tarafından 05.12.2009 - 12:38 tarihinde değiştirilmiştir.
Ekleme Tarihi: 05.12.2009 - 12:34
Bu mesajı bildir   kolye7 üyenin diğer mesajları kolye7`in Profili zum Anfang der Seite
gizlizor su an offline gizlizor  

70 Mesaj -

Kayıt Tarihi: 21.10.2009
En Son On: 12.09.2010 - 22:26
Cinsiyeti: ----- 

Atatürk'ü Kullananlar



Dai



rahat bırakın artık
Ekleme Tarihi: 05.12.2009 - 21:35
Bu mesajı bildir   gizlizor üyenin diğer mesajları gizlizor`in Profili gizlizor Özel Mesaj Gönder zum Anfang der Seite
Dai su an offline Dai  

922 Mesaj -

Kayıt Tarihi: 06.10.2008
En Son On: 13.09.2010 - 00:07
Cinsiyeti: Erkek 
kolye7 kardes
Allah.cc evlatlarina Hayrli ve uzun ömürler versin
sanada afiyetler dilerim..

evvela abras kelimesinin karsiligini verelim
abraş kurmak : bağdaş kurmak..
bi anlamda cökerek oturmak anlami tasir..

her mesajinda ilminden, bilminden bahsetmene
karsindakini cafcafli kelimeler kullanarak ezmelerine anlam veremesemde
saygi duyuyorum..
senin gibi yüksek tahsil görmüs biri degilim
üslubum sert görünsede kisa ve basit kelimeler kullanirim..
yazdiklarimla demek istemem.. demek istediklerimi yazarim.
sen diye hitab etmem inan samimiyetimden kaynaklanir
(zaten fazla bi yas farki da yok aramizda..)
asla kendimden bahsetmeyi sevmem
ve BEN kelimesini mümkün mertebe kullanmamaya calisirim
benim icin önemli olan cok bilmek degil, bildiklerimizle amel edebilmektir...!

bu arada, vermis olunan kitap ve yazarlar icin tesekkürler
cogunu.. belkide daha fazlasini okumus olabilirim..!

konumuza gelince kardes.. konumuza gelince..
ne mustafa kemale, nede sana karsi bi garezim yoktur.. olamazda..
kaldirilamayan, hazmedilemeyen, kisilerin oldugundan fazla gösterilmesi
yükseltilip yüceltilmesidir..
Allahin yasaklarini cigneyen bir kul yücelestirilemez
kul yapisi bir kurum kutsallastirilamaz
Kur'an-i Kerim de beyan edilen vasiflari
almanya'nin hitler'ine, eski yugoslavya'nin tito'suna yakistirmak ne kadar hata olursa
m kemal'e yakistirmakda o kadar hatadir..!
ne m kemal peygamber vasiflarina sahiptir
nede cumhuriyet Kur'an'nin kurallari vakiftir
aslinda anlatilmak istenileni sende basindan beri anliyordun, okuyan kardeslerimiz de..!
neyse..
herseyin en dogrusunu bizleri YARATAN Yüce Mevlamiz bilir

selametle
Ekleme Tarihi: 06.12.2009 - 02:39
Bu mesajı bildir   Dai üyenin diğer mesajları Dai`in Profili Dai Özel Mesaj Gönder zum Anfang der Seite
kolye7 su an offline kolye7  
Allah'ı tanımak ve iradelerini anlayabilmek...

309 Mesaj -

Kayıt Tarihi: 01.12.2004
En Son On: 04.10.2010 - 21:47
Cinsiyeti: Erkek 
Merhabalar,

Dai kardeşimiz kendisine "SEN" diye hitap ettiğim için beni eleştiriyor ve "BEN" kelimesini müm kün olduğunca kullanmam diyor. Aşağıda bana hitaben yazdığı ve bir çok benzeri daha var olan, bir yazısını aktarıyorum. Şayet bu şekilde hitap eden bir kardeşimize benim "SEN" diye hitap etmem bir saygısızlık ise ben kendisinden özür diliyorum.

Aşağıdaki ifade ve buraya aktarmadığım başka benzerleri, zaten sen ben diye konuşmaya hiç gerek bırakmıyor. Bu ihtiyacı fersah fersah fazlasıyla karşılıyor.

Sen kelimesi normalde kullanış yerine saygı dışı bir ifade ettiği gibi benim gibi onu son derece bilinçli kullanan kişiler için böyle bir sakınca söz konusu değildir diye düşünüyorum. Hele hele Dai kardeşimizin mütemadiyen İSTİHZA dolu karşılıklarına rağmen asla kaybetmediğim tevazu olayından vazgeçmemde asla söz konusu değildir. Yazılarım bunun apaçık ispatıdır.

Bu tespitlerime rağmen benim Dai kardeşimize ne kızgınlık nede husumet gütmem söz konusu olamaz. Ve onun içinde hayır dua edenim.

Alıntı
breeeeehhh
ümmetin sesi gibi cosmussun bilader
sanki peygamberinden el almissin
Türkiye konusunu arabistan cöllerine gömmüsün
ama iyi edebiyat yaptigininda hakkini vermeliyim
topac gibi ceviriyon Türkceyi



Gelelim Dai kardeşimizin diğer açıklamalarına.

Benim kendimi anlatmam, ancak ve ancak internet ortamı nedeniyle tanınma olayında eksikliği mümkün olduğunca önlemek içindir. Yoksa kimseyi küçümsemek için değildir. Böyle bir hal benim ahlakımla asla yan yana gelemez. Bu bağlamda kendimi methetmek gibi bir çiğlikde asla benim için söz konusu olamaz.

Şu "çarşaflı" diye anlatmaya çalıştığın ifadelerim öyle değilde sakın sen onları anlayamıyor olmayasın kardeşim ? Üstelik ben onlarla ilgili sorduğun istihza dolu sorularına dahi samimi cevaplar verdim. Hemde saatlerimi harcayarak.

Kısa ifadeler kullandığın doğru fakat şunu unutma atom bombası denen ve bir kaç şehri aynı anda mahveden bombanın aslıda ufacık bir çekirdek.
Mühim olan sözün özüdür yoksa çok kısa sözlerlede hem çok iyi işler, hemde telafisi güç hatalar yapılabilir.

Atatürk'e nasıl baktığımı ve nasıl bakılması gerektiğini, Atatürk'ün Allah katında ne gibi bir sıfatı olduğunu ve ne ifade ettiğini yazılarımda o kadar açık ve net anlattım ki artık bu satırlara bu konuda bir tek kelime dahi ilave etmeyi düşünmüyorum.

Atatürk'ü Almanya'nın Hitlerine, Yugoslavya'nın Tito'suna benzetenlerin en azından tarih bilgisinin koskoca bir sıfır olduğunu rahatlıkla ifade edebilirim.

Peki, sormazlarmı sizlere,

Atatürk Hitlerin yaptığı şu işlerden hangisini yaptı diye ?

*Hitlerin çıkardığı cihan savaşında BEŞMİLYON insan öldü bir o kadar insanda sakat kaldı. Binlerce insan kayboldu.

*Tüm Avrupa açlık ve kıtlık içinde senelerce sefilliğin hastalığın içinde kıvrım kıvrım kıvrandı.

*Başta Almanya olmak üzere Avrupa'nın büyük bölümü bu savaşta yerle bir oldu.

*Bu savaşa fiilen girmeyen milletler dahi bu savaşın acılarından paylarını aldılar.

*Sırf inançları nedeniyle binlerce yahudi fırınlarda yakılarak feci şekilde öldürüldü.

Daha fazlası varda saymayayım. Peki Atatürk bunlardan hangisini yaptı söylermisin ?

HİÇ BİRİNİ TABİ.

Dahası şu çok olumlu işler onun sayesinde gerçekleşti.

*Koskoca bir millet , Haçlı tarafından yok edilip, Anadoludan çıkarılmak istenirken, Atatürk bu milletin önüne geçip hem dış hem iç düşmanlara karşı çok muazzam bir mücadele ile bir kurtuluş savaşı verdi ve bunu Allah'ında yardımıyla kazandı.

*Vahdettin'in ve o zamanki pek çok zümrenin dahi inanamadığı ve bu nedenle Vahdettin'in İngilizlere "BİZİM BU ŞEKİLDE TOPARLANMAMIZ MÜMKÜN DEĞİL, BİZİ ONBEŞ YIL SÜREYLE SİZ YÖNETİN" diye ricada bulunduğu sürede Atatürk hem ülkeyi kurtardı hemde tam bağımsız bir Cumhuriyeti kurup onu onbeş yıl gibi kısa bir sürede bağımsız bir ülkenin tüm haslatlerine ulaştırdı. Ki Vahdettin'in razı olduğu bu teslimiyet, aynı zamanda Türkiye diye Ankara civarındaki küçük bir toprak parçasına dahi vatan diye razı olmayıda kabul ediyoırdu.

*"SAVAŞ ŞAYET BİR GEREKLİLİK İÇİN YAPILMIYORSA VAHŞETİN TA KENDİSİDİR" ve "YURTTA SULH, CİHANDA SULH" kelimesi hayatı savaşlarla geçen Mustafa Kemal ATATÜRK'ÜN sözleridir.

*Atatürk, Osmanlı'nın düştüğü batağa tekrar düşmesin diye külleri içinden bir devlet kurdu, Cumhuriyeti ve devrimleri gerçekleştirdi.

*Bırakın bizlerin takdirini, onu yaptığı işlerle Allah takdir etti. Devlet kayıtlarında yazılı ölüm halinde yaşadığı büyük mücize ise bu millete en büyük uyarı ve nasihatlerden yalnızca biridir.
Ki tüm yaptıkları içinde hatalar dahi olması söz konusu olduğu halde hepsini adil değerlendiren ve böylece yaptıklarından Allah ondan ve yaptıklarından razıdır. Peki bu vatanın bir kısım evlatları Allah'ın razı olduğuna karşı koymakla ne kazanır yada ne kaybeder, hiç düşündükmü ?

Kuran'ın ne indirdiğini ve Kuran adına nelerin yapılıp nelerin dışlandığını da apaçık anlattım. Bugün İslam coğrafyasının neyin kahırlı azab ve imtihanlarına muhatap olduğunu çok açık ve net ortaya koydum. Yazılarıma şöyle bir bakarsanız....

Bilirsiniz ki işler sonları ile sonuçları ile doğru veya yanlış olarak değerlendirilir. O halde yine diyorum ki şu şablonu önünüze koyup düşünmezseniz asla ve asla bu kısır döngüden kurtulamazsınız.

Bugün İslam coğrafyasında sahip olunan din anlayışları yüzyıllardır kemikleşen yanlışların hakim olduğu bir anlayışın devamıdır. Bunun tersini iddia eden ve hala bu anlayıştan ümitvar olan kardeşlerime ben hep şu soruları soruyor ve cevaplandırmalarını istiyorum.

Madem bugün sahip olunan islam anlayışı doğru, o halde,

*Neden, tüm İslam coğrafyası HAÇLI ve SİYONİST kuşatma altında inim inim inliyor ?

*Neden, İslam coğrafyasının üzerine aralıksız haçlı pisliği yağıyor ?

*Neden, gelişmiş ülkeler arasında bir tek islam ülkesi dahi yok ?

*Neden, İslam coğrafyasında kardeş kavgası, mezhep çatışmaları, kan ve şiddet durmak, dinmek bilmiyor ?

Bütün bu ağır ve kahırlı imtihan tablosunun nedeni Kuran'ı kitap arasına hapsedip bambaşka kabulleri din diye yaşamanın ağır bedelleri değilde nedir ?

OYSA ALEMLERİN RAB'Bİ DOĞRU YOLDA OLAN FERT VE MİLLETLERE HUZUR, BARIŞ, BAŞARI VE YÜKSELİŞ VAADEDİYOR.

Kalın sağlıcakla.....





PC de PC de PC de
Ekleme Tarihi: 06.12.2009 - 14:25
Bu mesajı bildir   kolye7 üyenin diğer mesajları kolye7`in Profili zum Anfang der Seite
Dai su an offline Dai  

922 Mesaj -

Kayıt Tarihi: 06.10.2008
En Son On: 13.09.2010 - 00:07
Cinsiyeti: Erkek 
kolye7 kardesim..
maalesef yine yazdiklarimi yanlis anlamis yada anlamak istedigin gibi yorumlamissin !
yoksa sana ve evlatlarin icin etmis oldugum samimi Dua'ya Amin der mukabele eylerdin..!

bana karsi SEN kelimesini kullanmani yadirgamamis, aksine, SENli BENli yazismaya tesvik amacli olarak
sana karsi SEN kelimesini kullanmamdaki sebebin samimiyetimden kaynaklandigini belirtmistim..
BEN kelimesinide mümkün mertebe kullanmamaya calistigimi belirterekde
kendimden baksetmeyi sevmedigimi, ve dahi seninde sürekli olarak kendinden bahsetmeni onaylamadigimi aciklamak icindi !
malum.. kisilerin teshir olunmasi sakincali olabilir !!!

bu arada bir pürüzlügümü aciklamama müsaade et..
bazi yazismalarimizda sabrinin sinirlarini anlayabilmek icin bilincli olarak saygisizlasmis,
ama sonunda sabrindan dolayi tebrik ettigimi beyan etmistim..!
böylesi kücük ayrintilari fark edemedigimizden dolayi da polemik olusturduk ve maalesef konuyu kisisellestirdik (!)

konulara gelince
ne sen beni cumhuriyetin (neredeyse) bir mezhep oldugu ve atatürkün de peygamber donanimli olduguna inandirabilirsin
ne de ben seni cumhuriyet(ler)in Kur'ana zit tutumlar sergiledigine
ve senin savundugun atatürkün gercek atatürk olmadigina ikna edebilirim...!
bu yüzden "cumhuriyet ve atatürk" konularimiz kisir döngüden öteye gitmez !

ikimiz arasinda kisisel haklar gecmis olabilir ve helallesmemiz gerekir
benden yana helal olsun.. ümid ederimki sen de helal edersin...!
konularimizdaki cumhuriyet ve atatürk iceriginin yargisinida Cenab-i Allah'a havale edelim..
cünkü Rabbimiz En Dogru ve En Adaletli olandir.

unutmayalim ki dünya "iMTiHAN" dünyasidir

selametle
Ekleme Tarihi: 07.12.2009 - 02:14
Bu mesajı bildir   Dai üyenin diğer mesajları Dai`in Profili Dai Özel Mesaj Gönder zum Anfang der Seite
kolye7 su an offline kolye7  
SÖZLER GÖNLÜN AYNASIDIR, ÖYLE OLMALIDIR...

309 Mesaj -

Kayıt Tarihi: 01.12.2004
En Son On: 04.10.2010 - 21:47
Cinsiyeti: Erkek 
Merhabalar,

Dai kardeşimizin makul çizgilerdeki bu son yazısına olumlu baktığımı öncelikle ifade etmeliyim.

Birbirimize hitaben yazılan yazıların içeriği, yazıların genel görünümü ile kale alınır. Bu işin yolu yordamıda budur. Şayet dualarımızda ve ifadelerimizde samimi olduğumuza karşımızdakinin inanmasını istiyorsak, sözlerimizin içine bu tabloya uymayan ve baskın olan yanlış ifadelerin girmemesi gerekiyor diye düşünüyorum.

Ders vermiş olmak için değil ama İslamı yaşamın her safhasında ön planda tuttuğunu kanıtlamaya çalıştığın ve iddia ettiğin için sana çok önemli bir uyarıdada bulunmak istiyorum.
İslamda çok önemli ve olmazsa olmazlardan biri, insanlar arasında EDEP ve ERKAN'a dikkat etmenin ve bunlara riayeti kaybetmemenin gerekliliğidir.

Aşağıda aktardığım sözlerin için düşüncelerimide yazının hemen altında veriyorum.

Alıntı
konulara gelince
ne sen beni cumhuriyetin (neredeyse) bir mezhep oldugu ve atatürkün de peygamber donanimli olduguna inandirabilirsin
ne de ben seni cumhuriyet(ler)in Kur'ana zit tutumlar sergiledigine
ve senin savundugun atatürkün gercek atatürk olmadigina ikna edebilirim...!
bu yüzden "cumhuriyet ve atatürk" konularimiz kisir döngüden öteye gitmez !



Ben, Efendimizin Hakka yürümesinden 130 - 140 yıl sonra ilan edilen ve asıl sayısı 100'ün çok çok üzerinde olan mezhepleri kabul etmiyorum ki, hem Atatürk'ün kurduğu Cumhuriyeti bir mezhep olarak kabullenmiş olayım, hemde sizlerede bunu dayatıyor olayım.

Ki alemlerin Rab'bi İslam'ın eşsiz kitabı için "ONU TASTAMAM EKSİKSİZ OLARAK İNDİRDİK VE O KIYAMETE KADAR HÜKMÜNDEN ASLA HİÇ BİR ŞEY KAYBETMEZ" diye Kuran gerçeğini apaçık ortaya koyuyor.

Peki mezhepler yokmudur ? Elbette vardır. İnanılan ve peşinden gidilen bir kavram nasıl yok olur. Misal Kuran'da "DİNDE RUHBANİYET YOKTUR" diye apaçık buyrulduğu halde "Hoca, Müftü v.b" yokmu ? Var.
Allah pek çok işe müsaade ediyor ve fırsat tanıyor. Çünkü dönüş Allah'adır ve her işin hesabını görecek olanda odur.

Benim kabulümde Kuran'ın "FIRKALAŞMA" olarak adlandırdığı ayrımların ne DİN ADINA nede DÜNYA ADINA hiç birinin kabulü söz konusu dahi olamaz. Benim dinimin onaylamadığı ya da dinime ters düşen hiç bir iş benim kabulüm olamaz. Bu benim kendi özelliğimdir. Fakat benim gibi düşünüp inanmayan insanlarıda asla dışlamam. Çünkü, dedim ya hesabı görecek olan Allah'tır.

Peygambere sevgi açısından dahi Kuran'ın uyarısını yani "peygamberde dahi ifrattan sakının" uyarısını daha önce apaçık ortaya koyan bir insan, nasıl olurda Dünya işiyle görevli olduğunu en ince detaylarına kadar ortaya koyduğu bir lideri Peygamber yerine koymuş olabilir?
Bu iddianın kabul edilebilir, tutarlı hiç bir yanı varmıdır.
Benim bu konularda yazdıklarım detaylarıyla hala sitede duruyor. Bir daha bakınız isterseniz.

Senin Atatürk hakkında, benim anlattığım Atatürk'ün gerçek Atatürk olmadığı düşüncene gelince.
Ben senin bu konudaki yaklaşımını ve düşünceni Ateist vatandaşlarımızın Efendimiz hakkındaki çok ağır ifratlara kadar uzanan asla kabul edilemez hezeyanlarına oldukça benzetiyorum. O ateistler ki çok önemli mevkilere dahi ulaşmış ve sayıları dahi hiçte az olmayan insanlardır. Peki bu durumda ben bu insanların düşünceleridir diye gerçekle en ufak bir alakası dahi olmayan bu hezeyanlarını fikir diye sence kabulmü etmeliyim ?

Çünkü onlarda bana aynen senin söylediğine benzer ifadelerle "SENİN MUHAMMED HAKKINDA SÖYLEDİKLERİNİN HEPSİ YALAN, O ŞU ŞU ŞU ÖZELLİKLERE SAHİP OLAN VE ŞU ŞU ŞU YANLIŞLARI YAPAN SIRADAN BİR İNSANDIR" diyorlar.
Gerçi boylarının ölçüsünü sırtlarına, alınlarına kazınmış olarak alıyorlar.... Fakat onlar bu gerçeklerin ifadesine ve apaçık ortaya konmasına rağmen tıpkı senin gibi içine saplandıkları ve imanlarında kemikleşmiş bu faciadan kurtulamıyorlar.

Gerçi dinde bu halin Allah'ın nasip etmemesi hikmeti daha ağırdır. Fakat aynı hikmet bu derecede olmasa dahi devleti idare eden kişilerde mazlum ve zalimi ayırd etmede dahi söz konusudur. Allah kalbinde eksikler, yanlışlar olan kişi ve zümrelere bu anlamda da doğruyu görmeyi nasip etmeyebilir.
Hele hele kişi yanlışta körü körüne bir inadın kulpuna sımsıkı sarılmışsa....

Ben şahsen Atatürk için söylediğim tüm sözlerin, ifadelerin Allah indinde kefiliyim. Peki ya sen onun hakkında kullandığın bu kadar olumsuz , yanlış ve ağır sözlerin ve hükümlerin sana nasıl bir karşılık getireceğini ve hesap gününde Allah'ın rızasını kazanmış böyle bir insan karşısında nasıl bir kul hakkı hesabı verebileceğini hiç düşündünmü ?
Bence artık biraz düşünsen iyi olur.

Sakın seni ikna etmek için uğraş verdiğimi düşünme. Bunlar sadece bazı sözlerinin karşısında susarsam Allah'a hesabını veririm endişesinin bana söylettiği doğrulardır. Çünkü bu yazıları yalnız sen ve ben okumuyoruz. Benim maksadımda yalnızca sana bir şeyler anlatabilmek değil....

Ben sana hiç bir şekilde gönül koymuş değilim. Benim burada mütevazı yazılarıma ve yazıma özgürlüğüme zarar vermedikten sonrada hiç kimseyle bu anlamda sorunum olmaz. Hamama giren terler. Burada bazı şeyleri bilerek göze aldığım için, gösterdiğim tepkiler dahi bu cihette gayet makuldür.
O nedenle benim burada şu süreçte tüm kardeşlerime hakkımı helal ettiğimi rahatlıkla ifade edebilirim. Tabi istemeden, iyi niyetime rağmen bir gönül kırmışsam aynı davranışıda o kardeşimizden beklerim.

Yazının sonunda kullandığın "İMTİHAN DÜNYASI" sözü ise işin asıl ve en gerçek noktasıdır. Tabi bundan sonrada işin asıl önemli yanı, bu kavramı hangimiz ne kadar anlayabiliyor ve yaşamımıza bu şekilde katabiliyor olduğumuzdur.
Şu ayetin uyarısınıda hiç bir zaman unutmamamız gerekiyor "NEFSLERİNİZDE YAŞAMADIKLARINIZI SÖYLEMENİZDE SİZİN İÇİN HAYIR DEĞİL, ANCAK ÇETİN BİR BEDEL VARDIR"

Kalın sağlıcakla...



PC de PC de PC de


Bu mesaj 5 kez ve en son kolye7 tarafından 07.12.2009 - 12:56 tarihinde değiştirilmiştir.
Ekleme Tarihi: 07.12.2009 - 12:26
Bu mesajı bildir   kolye7 üyenin diğer mesajları kolye7`in Profili zum Anfang der Seite
rahil su an offline rahil  

1191 Mesaj -

Kayıt Tarihi: 10.05.2008
En Son On: 17.03.2011 - 18:14
Cinsiyeti: ----- 
Esselamu aleykum;

Bu dosya hiç kapanmaz.. Senelerce bu konu tartışılıp, dallanıp budaklandı ama sonuca varılmadı.. Bundan sonrada varılacak gibi değil.. (şahsi fikrime göre) taraflar olaylara tek bir yönden bakıyor.. Atatürk'ü hitlere benzetmekle suçlanıldı.. Tabikide Atatürk'ü Hitlerle aynı kefeye koymak doğru değildir..

Atatürk'te bir insan. Bir beşer.. Onunda iyi tarafları, iyi yönleri vardır.. bunu kabul ettiğimiz gibi, sadece tek bir tarafından düşünerek bağnaz bir biçimde savunma yapılması hiç doğru bir yaklaşım değil.. Atatürk'ün iyi yönleri olduğu gibi onunda insan olduğunu unutmayıp kötü olan yanlarınıda at gözlüklerini çıkartıp baksak gerçekleri kavramış olacağız.. o yanlışsız diyemeyiz.. onun herşeyi doğrudur diyemeyiz.. hatalarınıda kabul etmeliyiz.. Hataları görmek ve o hatayı kabul etmek bir erdemdir.. Hatadan dönmek en büyük erdemdir..

ne kadar tartışırsak tartışalım kimsenin kafasındaki düşünceler değişmez.. kim haklı kim haksız herkes kendince haklı.. bu konu genellenemez.. Sabit fikirlerde değişmez..

Peygamber efendimiz (sav) İslam'ı tebliğ ettiğinde müşrikler bağnazlıklarından dolayı bir türlü kabulllenmiyordu.. Ve bu konuda ısrarlı ve İslam'ı değiştirme çabaları sürüyordu.. Peygamber efendimiz sav'in hayatından bir örnekle konuyu bitirmek istiyorum..

bu konu yeteri kadar uzadı.. artık son noktayı koyalım..


... Yapılan her teklif Resul-i Ekrem Efendimiz tarafından reddedilmesine rağmen, müşrikler yeni yeni teklifler bulup ileri sürüyorlardı.
İleri gelenleri, birgün Resul-i Ekrem'e,
''Sana, içimizde en zengin adam olacak şekilde mal verelim, istediğin kadınla evlendirelim! Yeter ki sen, ilahlarımızı kötülemekten vazgeç!'' dediler. Sonrada şöyle konuştular:

''Eğer bu dediğimizi kabul etmez ve yapmazsan, sana yeni bir teklifimiz var. Hem senin için, hem bizim için hayırlı olan bir teklif!..''

Resul-i Ekrem, ''Nedir, o hayırlı teklif?..'' diye sordu.
Kureyş ileri gelenleri, '' Sen bizim tanrılarımız olan Lat ve Uzza'ya bir yıl tap; bizde senin ilahına bir yıl tapalım!..'' dediler.

Bu, Kureyş müşriklerinin bir oyunu, bir tuzağı idi. Akıllarınca, Resul-i Ekrem'i böyle bir teklifle kandırmayı düşünüyorlardı. Fakat, hayatının gayesi şirk ve küfürle mücadele olan Kainat'ın Efendisi, elbette bu tuzağa düşmeyecekti. Nitekim, Cenab-ı Hakk, bu hadisenin hemen sonrasında Kafirun suresini indirdi.

Rahmân ve Rahîm (olan) Allah'ın adıyla.
1. Ey Muhammed! De ki: "Ey kafirler!
2. "Ben sizin taptıklarınıza tapmam."
3. "Benim taptıgıma da sizler tapmazsınız."
4. "Ben de sizin taptığınıza tapacak değilim."
5. "Benim taptığıma da sizler tapmıyorsunuz."
6. "Sizin dininiz size, benim dinim banadır."


amenna ve sadakna
Ekleme Tarihi: 07.12.2009 - 17:57
Bu mesajı bildir   rahil üyenin diğer mesajları rahil`in Profili rahil Özel Mesaj Gönder zum Anfang der Seite
Dai su an offline Dai  
RE: SÖZLER GÖNLÜN AYNASIDIR, ÖYLE OLMALIDIR...

922 Mesaj -

Kayıt Tarihi: 06.10.2008
En Son On: 13.09.2010 - 00:07
Cinsiyeti: Erkek 
Alıntı
Orijınalı kolye7
...
Senin Atatürk hakkında, benim anlattığım Atatürk'ün gerçek Atatürk olmadığı düşüncene gelince.
Ben senin bu konudaki yaklaşımını ve düşünceni Ateist vatandaşlarımızın Efendimiz hakkındaki çok ağır ifratlara kadar uzanan asla kabul edilemez hezeyanlarına oldukça benzetiyorum. O ateistler ki çok önemli mevkilere dahi ulaşmış ve sayıları dahi hiçte az olmayan insanlardır...

...Fakat onlar bu gerçeklerin ifadesine ve apaçık ortaya konmasına rağmen tıpkı senin gibi içine saplandıkları ve imanlarında kemikleşmiş bu faciadan kurtulamıyorlar.

Gerçi dinde bu halin Allah'ın nasip etmemesi hikmeti daha ağırdır. Fakat aynı hikmet bu derecede olmasa dahi devleti idare eden kişilerde mazlum ve zalimi ayırd etmede dahi söz konusudur. Allah kalbinde eksikler, yanlışlar olan kişi ve zümrelere bu anlamda da doğruyu görmeyi nasip etmeyebilir.
Hele hele kişi yanlışta körü körüne bir inadın kulpuna sımsıkı sarılmışsa.....



aynen
gül PC de gül
Ekleme Tarihi: 08.12.2009 - 01:16
Bu mesajı bildir   Dai üyenin diğer mesajları Dai`in Profili Dai Özel Mesaj Gönder zum Anfang der Seite
kolye7 su an offline kolye7  
MÜMİN O KİŞİDİR Kİ UFKU GENİŞ VE İLERİ GÖRÜŞLÜDÜR.

309 Mesaj -

Kayıt Tarihi: 01.12.2004
En Son On: 04.10.2010 - 21:47
Cinsiyeti: Erkek 
Merhabalar,

Rahil kardeşimiz son yazdıklarıız yine aynı sorunun yani yazılarımı tam olarak okunmaması nedeniyle ortaya çıktığı gerçeği yansıtmayan daha doğrusu burada söz konusu olan benim düşüncelerim olduğu için gerçeği yansıtmayan bir içerik arz ediyor diye düşünüyorum.

Rahil kardeşimizin yazısındaki önemli vurgulara değinmeden bu yazı içindeki en önemli noktaları burada kutucuklar içinde göz önünde bulunduralım diyorum. Sonra söyleyeceklerimizi söyleriz.

Alıntı
*bu konu yeteri kadar uzadı.. artık son noktayı koyalım..



En önce Rahil kardeşimizin ifadelerinin sonuna koymuş olduğu şu üstteki notu cevaplamamız gerekiyor.
Ortaya bir fikir bir itham koyduğunuzda karşınızdakinin ona cevap hakkınıda saygıyla karşılamanız gerekiyor. Şayet yazının devam etmesini istemiyorsanız, "her kesin fikri kendine" anlamında kırıcıda olmayan bir üslupla konuyu kapatmakta gayet mümkün.

Rahil kardeşim bu anlamda önce yazının içine "AT GÖZLÜĞÜ" ve "BAĞNAZLIK" hükümlerini koyuyorsanız karşınızdakinin cevabını bekleyecek ve gerekirse sizde İslamın emrettiği gibi, EDEP, ERKAN dahilinde ona karşılık vereceksiniz Bu yöntem İslamın adil yöntemidir. Bunun dışında "ben söyledim, ne söyledimse o doğrudur" karşılık istemem anlamında bir zorlama ise ne bu dine uyar, nede yaşamsal normal olan başka hiç bir anlayışa...

Yazının devamına geçmeden önce BAĞNAZ ve AT GÖZLÜĞÜ kavramlarının yaşamsal alanda ne anlam ifade ettiğini ve daha sonra Rahil kardeşimizin konularıyla nerelerde kullanılmasının normal, nerelerde ise anormal olduğunu anlatmaya çalışalım.

BAĞNAZ : Tutucu . sabit fikirli. Tüm dünyanın kendi kafasındaki doğrulara göre olmasını isteyen, hastalıklı ve oldukça tehlikeli bir düşünce biçimi.


AT GÖZLÜĞÜ : Atların yalnız gittikleri yeri yani önlerini görmeleri ve çevredeki görüntülerden etkilenmemeleri için gözlerinin yanlarını örten bir deri örtü.
Deyim olarak incelersek, yaşama ve olaylara geniş olarak bakamayan dar görüşlü insanlar için kullanılan bir tabir.

Gelelim bölüm bölüm Rahil kardeşimizin sözlerini cevaplama safhasına.

Alıntı
Bu dosya hiç kapanmaz.. Senelerce bu konu tartışılıp, dallanıp budaklandı ama sonuca varılmadı.. Bundan sonrada varılacak gibi değil..



Bu ifadende haklısın ben zaten bir önceki yazımda insanoğlunda kemikleşen yanlış kabullerin kolay kolay silinip atılamadığını hem dinsel hemde yaşamsal açıdan ortaya koymuştum. Bunun iman açısından en büyük faciayı oluşturduğunuda belirtmiştim.

Fakat bu işler tartışma olmadan da asla azalmaz. Tabi işi kavga safhasına vardırmamak kaydıyla. İşte bu safhada şöyle uyarıyor Allah kelamı "Dinde eğri ve doğru birbirinden kesin çizgilerle ayrılmıştır. O halde çatışma içine girmeyiniz" Dinde uyarma ve tartışma var fakat çatışma, baskı zorlama asla yoktur. Bu hükümler yaşamsal tüm kavramlar içinde aynen geçerlidir.

Ne diyordu Nasreddin Hoca "Bilenler bilmeyenlere anlatsın" bu aynı zamanda Allah'ında emri.
Sen bir fikri kabul etmeyebilirsin fakat burada bu yazıları okuyan onca insanın düşünceleri üzerinede ipotek koyamazsın. Yada bu anlamda bir davranışta bulunamazsın. Bunu yaptığında ise Kuran'ın diliyle söylüyorum, artık en azından bu ortamda Kuran'ın dininden bahsetmemen gerekiyor. İslam hiç bir ferdin yada zümrenin tekelinde değildir.

Alıntı
*Atatürk'te bir insan. Bir beşer.. Onunda iyi tarafları, iyi yönleri vardır.. bunu kabul ettiğimiz gibi, sadece tek bir tarafından düşünerek bağnaz bir biçimde savunma yapılması hiç doğru bir yaklaşım değil.. Atatürk'ün iyi yönleri olduğu gibi onunda insan olduğunu unutmayıp kötü olan yanlarınıda at gözlüklerini çıkartıp baksak gerçekleri kavramış olacağız.. o yanlışsız diyemeyiz.. onun herşeyi doğrudur diyemeyiz..



Elbette Atatürk de bir insan, elbette onunda hataları var. Defalarca Atatürk'ünde hataları olduğunu ve buna rağmen tüm yaptıklarının içinde onların küçük kaldığını ve bunuda asıl ortaya koyan Allah'ın onun üzerindeki tecellisi ve özellikle ölüm anında verilen mesajdır demedimmi ? Kaldı ki ben değil Atatürk'ün, Efendimizin dahi hatasız olamayacağını ortaya koyan aslında hikmet dairesinde gerçekleşen olayların Kuran'da yer aldığınıda yazılarımda belirttim.

Atatürk konusunda açıklamalarda bulunurkende son derece mütevazı ve özet ifadeler kullandım. Aslında çok eksik anlattığımı bile rahatlıkla söyleyebilirim. Gerçekleri anlatmanın, ortaya koymanın yanlış kabul edilecek bir durumu olabilirmi ? Şayet yanlış bulduğunuz bir nokta varsa onu özellikle belirtirsiniz. Yok şayet toptan karalama yada sis perdesi içine sokma şeklinde karşılık verirseniz, bu en azından adil bir tartışma olmaz.

Alıntı
*ne kadar tartışırsak tartışalım kimsenin kafasındaki düşünceler değişmez.. kim haklı kim haksız herkes kendince haklı.. bu konu genellenemez.. Sabit fikirlerde değişmez..



Bu ifadene çoğunlukla katılıyorum. Fakat akıl ve gönül sahipleri şayet bir gaflet içinde bulundukları ortamlar veya herhangi başka nedenlerle gerçeklerin karşılarına çıkmasında gecikme bile olsa, silkinip o kemikleşen yanlışları dahi çöpe atarlar. Allah, çoğunluğun yanlışlarda kalıcı olduğunu fakat insanlardan azınlıkda olsa doğruları gördüğünde içinde bulundukları yanlışlardan sıyrılıp kurtulabilecekler olduğunuda apaçık ifade eder.

Zaten böyle olmasa dünya imtihan yeri olmaz yada bu dünyadaki imtihan olayının adil bir tarafı kalmaz. Böyle bir şey olamayacağına göre...Oysa Allah adili mutlaktır. Hak edenler mutlaka doğrulara ulaşacaktır. Ve insan nefes aldığı müddetçe bu imkan mevcut demektir.

Alıntı
*Peygamber efendimiz (sav) İslam'ı tebliğ ettiğinde müşrikler bağnazlıklarından dolayı bir türlü kabulllenmiyordu.. Ve bu konuda ısrarlı ve İslam'ı değiştirme çabaları sürüyordu.. Peygamber efendimiz sav'in hayatından bir örnekle konuyu bitirmek istiyorum..



Bu anlattıkların değil İslamın tebliğ sürecinde, kabul edildikten sonra dahi din içinde ortaya çıkan bir durumdur. FIRKALARla ilgili ayetler aslında ŞİRK denen olayın en bariz anlatımının yapıldığı ayetlerdir.

Hatta İslamı kabullenmede karşı koyanlar için ön plana çıkan "ATALARININ DİNİYLE İMAN ETMEK" kelamı, İslamı kabul ettiklerini söyleyenlerin içinde dahi aynen geçerli bir hükme sahiptir. Bugün atalarının geçmişte din adına yaptığı yanlış kabullerden kurtulamayan büyük bir İslam kütlesi bu yanlışın gazab ve imtihanlarından bu nedenle bir türlü kurtulamıyor.

Ve işte yine tekrarla ve senin bana atfetmek istediğin BAĞNAZ ve AT GÖZLÜĞÜ sözcüklerinede en açık ibret olarak daha önce benzer konularda defalarca verdiğim şu aşağıdaki hükmü tekrar vererek diyorum ki işte bu tablo maalesef çoğunluğu BAĞNAZLIĞIN, YAŞAMA VE DİN'E AT GÖZLÜĞÜYLE bakan islam coğrafyasının maalesef hala gaflet içinde çırpınan fertlerinin oluşturduğu bir tablodur.

Alıntı
Bugün İslam coğrafyasında sahip olunan yaşam ve din anlayışları yüzyıllardır kemikleşen yanlışların hakim olduğu bir anlayışın devamıdır. Bunun tersini iddia eden ve hala bu anlayıştan ümitvar olan kardeşlerime ben hep şu soruları soruyor ve cevaplandırmalarını istiyorum.

Madem bugün sahip olunan islam anlayışı doğru, o halde,

*Neden, tüm İslam coğrafyası HAÇLI ve SİYONİST kuşatma altında inim inim inliyor ?

*Neden, İslam coğrafyasının üzerine aralıksız haçlı pisliği yağıyor ?

*Neden, gelişmiş ülkeler arasında bir tek islam ülkesi dahi yok ?

*Neden, İslam coğrafyasında kardeş kavgası, mezhep çatışmaları, kan ve şiddet durmak, dinmek bilmiyor ?

Bütün bu ağır ve kahırlı imtihan tablosunun nedeni Kuran'ı kitap arasına hapsedip bambaşka kabulleri din diye yaşamanın ağır bedelleri değilde nedir ?

OYSA ALEMLERİN RAB'Bİ DOĞRU YOLDA OLAN FERT VE MİLLETLERE HUZUR, BARIŞ, BAŞARI VE YÜKSELİŞ VAADEDİYOR.



Şu ayetin hükmünüde çok iyi bilmek gerekiyor."Deyinki islam olduk, kalpleriniz henüz secde etmiş değildir"
Yani müslüman olmakla mümin olmak aynı şey değildir. Müslüman olmadan mümin olamazsınız. Fakat, mümin olmadan müslüman olarak kalabilirsiniz. Zaten müslüman çoğunluğun hataların içine yuvarlanmasıda ayetinde içinde sakladığı uyarıda olduğu gibi İMAN SAFHASINDA devreye giren yanlış kabullerin GERÇEK İMAN sahibi olmayı önlemesi nedeniyle mümin olma şartlarının oluşamamasıdır. Tabi bunda nasip olayınında payı büyüktür. Yalnızca kulun istemesi yetmiyor. Allah'ın istemesi şart öncelikle.
Bu ayrımlarıda yalnızca Allah yapabilir. Yaratılmışlar değil. O nedenle insanların hiç kimseyi inancıyla küçük görmesi ve belirlemesi söz konusu değildir. Ayetle yasaklanmıştır.

İllede BAĞNAZ ve AT GÖZLÜĞÜ kavramlarının üzerlerine zamkla yapıştırılmış olduğu zümreler ve fertler görmek istiyorsanız şu süreçte ABD'nin otuz yıl önce SEVR'i gerçekleştirmek için (bugünki BOP) bu topraklara attığı en büyük fitnenin yani PKK nın kurucusu olduğunu cümle alem bildiği halde hala onlardan "EMRİN OLUR" diye ayaklarına kadar gidip takip edecekleri yolun talimatını almakta bir beis görmeyenlerin ve hala onların bu ülkeyi nasıl bir ateşin içine attığını okuyamayan vatandaşlarımızın halini bir yorumlayınız derim.
Sizlere yakın zamandan örnekle bundan daha mükemmel bir ibret hal göstermekde pek mümkün değildir diye düşünüyorum.

İşte ben bu yaşamsal gerçeklere AT GÖZLÜĞÜ ve BAĞNAZLIK la baktığım pencereden gördüklerimi yazıyorum bir müslüman vatansever olarak. Atatürk benim yaptığımın özünü ve en muazzamını yapmıştı seksen küsur yıl önce. Ona karşı koyan ve yaptığı savaşı delilik olarak görenler Ankara civarında ufak bir tprağa dahi razı idi. Hemde özgürlüğü dahi söz konusu olmadan.

Bu sıfatları bana ve fikirlerime yakıştıran kardeşimize aynen latif ifadeyle şunlarıda söylemek istiyorum.
Benim ufkumun hem din açısından, hem yaşamsal açıdan ne,kadar geniş olduğu, ne kadar akılcı olduğu yazılarımda apaçık bellidir. Benim doğruları ve gerçekleri kabullenmede ne kadar akılcı bir yolda yürüdüğüm yazılarımda apaçık bellidir.

Şayet tüm bu verilere rağmen Rahil kardeşimizin aynı yanlış hükmünde ısrarcı olan kardeşimiz varsa ona yalnız şu sözler söylenebilir. Kardeşim senin içinde bulunduğun dine ve yaşama bakışı ne BAĞNAZLIK sözü ifade etmekte yeterli olabilir, nede bakış açını AT GÖZLÜĞÜ olarak dahi ifade etmem mümkündür. Hatta "AMA GÖZLÜĞÜ" bu bakış açısının tam tespitdir diye düşünüyorum. Çünkü hiç görülemeyen gerçeklere ancak bu gözlükle bakılabilir.

Zihinlerimizdeki prangaları kırıp birbirimizin ne söylediğimizi anlamadan bu ülkede huzur ve barışın olmasıda kesinlikle mümkün değildir. Hele hele kendimizdeki yanlışı karşımızdakine yapıştırma illetinden kurtulmadıkça asla.

Rahil kardeşim yazının sonunda Efendimizle ilgili verdiğin misalide bence yanlış yerde kullandın. Şayet olursa Ateistlerle bir tartışmada kullanman çok daha yerinde olurdu. Benim putum yok ki bu misalden pay çıkarayım. Ama bu ayetten benim yukarda anlattığım anlamda yani mecaz anlamda bir müslüman olarakda ders çıkarabilirsin. Tabi kendin için.

Birde her fırsatta ibret olarak yeri geldiğinde anlattığım bir olay var. Kurtuluş savaşı öncesi Yunan işgali yıllarında. İşte bu ibret konudaki müslüman kafasıda gerçek müslümanın kafası değildir olamaz.
Nedir bu olay.

Balıkesir, Bandırma'da geçen bir olaydır bu.
Günlerden Cuma'dır. Halk işgalin ve onun getirdiği sıkıntının içinde çarşı içinde gayesiz ve amaçsız dolaşmaktadır. Yunan askerleride her tarafı tutmuştur. Halkın bir kesimi ezan okunduğunda Cuma namazı için camiye yönelir. Bir kısmı ise boş boş oturmaya ve dolaşmaya devam eder.
İşte tam bu sırada bir yunanlı subay, yüzbaşı yüksek sesle ve azarlayan bir tonda camiye gitmeyenlere seslenir "Siz neden camiye gitmiyorsunuz bugün Cuma namazı için camiye gitmeniz gerekmiyormu?" bu uyarıdan sonra bir kaç kişi daha camiye yönelir.
Cami hocasıda yunanlı yüzbaşının bu uyarısını duymuştur. Hutbesinde yunanlı subayı överek "Bakın yunanlı subay bizim dinimize nasıl saygı gösteriyor" der.
Bu olayı anlatan kişi daha sonra yaşadığı müddetçe bu hocanın din ve vatan anlayışına o an isyan etmeyişinin ezikliğini ve pişmanlığını taşıdığını söyler.

Ne dersiniz, şu süreçte PKK yı kurup otuz yıl bizi bölmek için (BOP için) her türlü pisliği yapan ve bu dünyanın en büyük terörist devleti olan ABD'den, hala, Türkiye'nin özellikle dış siyaset ve terör konusunda izleyeceği yol için talimat almaya gidenlere biraz BAĞNAZ ve AT GÖZLÜĞÜ ile baksak faydalı olmazmı ? Hele hele bu ABD fitnesi ülkeyi açılım, maçılım derken gittikçe büyüyen bir yangın ortamına çevirmişken.
Pardon, o kelimeleri latife olsun diye kullandım. UFKU GENİŞ ve İLERİ GÖRÜŞLÜLÜKLE demek istemiştim.

Şayet yukarda cevap vermeye mecbur kaldığım sözcüklerin benzerlerini kullanmayacaksanız ve bu konuda soracağınız, söyleyeceğiniz bir şey kalmamışsa şu anda istediğiniz kadar nokta koyabilirsiniz........

Kalın sağlıcakla....

NOT : YAZILARIMIN UZUN OLMASI KONUSUNDA BENİ MAZUR GÖRÜNÜZ. BU GEREKTİĞİ İÇİN BÖYLE OLUYOR. BU AYNI ZAMANDA SİZLERE VERDİĞİM DEĞERİNDE BİR İSPATIDIR DİYE DÜŞÜNÜYORUM.



PC de PC de PC de


Bu mesaj 5 kez ve en son kolye7 tarafından 08.12.2009 - 20:40 tarihinde değiştirilmiştir.
Ekleme Tarihi: 08.12.2009 - 13:45
Bu mesajı bildir   kolye7 üyenin diğer mesajları kolye7`in Profili zum Anfang der Seite
Dai su an offline Dai  

922 Mesaj -

Kayıt Tarihi: 06.10.2008
En Son On: 13.09.2010 - 00:07
Cinsiyeti: Erkek 
Alıntı
Orijınalı kolye7
bu konuda soracağınız, söyleyeceğiniz bir şey kalmamışsa şu anda istediğiniz kadar nokta koyabilirsiniz


sorudan ziyade istirhamimiz olacak engin bilgilerinizden

Alıntı
Orijınalı kolye7
Atatürk Hitlerin yaptığı şu işlerden hangisini yaptı diye ?



hitler almanyanin m kemal Türkiyenin dikdatörüydü (kelime yazim hatasi yaparsam düzelt lütfen hocam)
bu baglamda 2 adet tarihi bilgi istirham ediyorum
1 iDAM EDiLEH iMAMLAR
2 DERSiM

aydinlatirmisiniz lütfen ?
Ekleme Tarihi: 09.12.2009 - 22:39
Bu mesajı bildir   Dai üyenin diğer mesajları Dai`in Profili Dai Özel Mesaj Gönder zum Anfang der Seite
kolye7 su an offline kolye7  
SAPLA SAMANI BİRBİRİNE KARIŞTIRMAMAK GEREKİYOR...

309 Mesaj -

Kayıt Tarihi: 01.12.2004
En Son On: 04.10.2010 - 21:47
Cinsiyeti: Erkek 
Merhabalar,

Dai kardeşim, kelime hatası dediğin şey, şu anki düzeltmenle artık bir "kelime oyununa", yada "sapla samanı birbirine karıştırma" hatasına dönüşmüş durumda. Bu durumu neden böyle yorumladığımıda müsaadenle aşağıda çeşitli örneklerle çok açık bir şekilde anlatacağım.

İlk olarak daha önceki yazımda Hitler'in ikinci dünya savaşında sebep olduğu ölüm sayısını verirken yaptığım hatayı düzeltmek istiyorum.
Bu büyük dünya savaşında ölen insan sayısını yanlışlıkla beş milyon (5.000.000) olarak yazmışım. Oysa gerçek rakamlar bununla kıyas kaldırmayacak kadar yüksek ve korkunç.

Verdiğim rakamları doğru bulduğum bir kaynaktan aldım kontrol edebilirsiniz. Bunun haricinde kaynakların verileri ellimilyon ile yüzmilyon arasında değişiyor.

Benim bu kaynaktan tespitime göre bu savaşta,
Ölen toplam asker sayısı ELLİ MİLYON (50.000.000) kişi.
Ölen sivil insan sayısı, KIRKYEDİ MİLYON (47.000.000) kişi.
Toplam ölen insan sayısı DOKSANYEDİ MİLYON (97.000.000) kişi.

Sakat ve kayıplarıda bu tabloya göre isterseniz tahmin edebilirsiniz.

Peki 2. Dünya savaşı başladığında Türkiye'nin nüfusu ne kadardı ? ONALTI MİLYON (16.000.000) civarında bir nüfusumuz varmış.

Peki bu neyi anlatıyor bir anlamda ?
Şunu anlatıyor.

HİTLER DENEN, İNSANLIK DIŞI VARLIK "KANLI DİKTATÖR" KAVRAMININ DAHİ ÇOK LÜKS SAYILACAĞI ZALİM, O ZAMANKİ NÜFUS SAYISIYLA TAM ALTI TANE TÜRKİYE BÜYÜKLÜĞÜNDE ÜLKENİN TÜM İNSANLARININ ÖLMESİNE, BİR O KADARININ SAKAT KALMASINA VE BİNLERCE İNSANINDA KAYBOLMASINA SEBEP OLMUŞTUR.

Dai kardeşimizin yaptığı ilginç mukayeseyi hatırlayalım. "Hitler Almanyanın diktatörü, Atatürk Türkiye'nin diktatörüdür"

"Diktatör" kelimesinin anlamını ilkönce buraya bir yansıtalım.

Diktatör : Herhangi bir kurum yada kanunla yetkileri sınırlı olmayan devlet yöneticisi.

Peki bu söyleme uyan en uçta, ünlü diktatörler kimlerdir. Misal verelim.

1. Adolf Hitler
2. Josef Stalin
3. Francisco Franco
4. Augusto Pinochet
5. Saddam Hüseyin
6. İdi Amin
7. Pol Pot
8. Gaius Julius Caesar

Yukarda adı geçen "DİKTATÖRLER" kelimenin tam anlamıyla "KANLI DİKTATÖRLER" grubunun en azılı temsilcilerinden sadece çok tanınmış olanlarından bir kaç tanesidir.

Peki Atatürk bir diktatörmüdür. Evet bir diktatördür. Fakat asla ve asla yukarda örneğini vermiş olduğum kanlı diktatörler grubuyla hiç bir şekilde kıyaslanamayacak şekilde insani değerlere saygılı kanun ve hukuk kavramlarına son derece bağlı bir devlet adamıdır.
Onun diktatörlüğü çok insani ve makul bir maksat yolunda, malum kanlı dikatatörlerde olmayan bir temel prensip nedeniyle ve bir mecburiyet nedeniyle olmuştur.

Atatürk her fırsatta, kuruluş devresindeki bazı sertliklerin ve emirlerin olmazsa olmaz olduğunu yoksa hiç bir şeyin yapılamadan eski hataların üzerine bina edilen ve en kısa zamanda tekrar çökmeye mahküm olan bir çürük devlet yapısına mahküm olunacağını söyler.

Bir düşünelim. Atatürk klasik kendini merkez edinmiş bir diktatör olmuş olsa neden Laik Demokratik Cumhuriyet için bu kadar büyük bir mücadele versin. Ve bu uğurda yalnız kalmayı ve hatta ölümü dahi göze alsın ? İstese bir dikta rejiminin gereği olan ve çağdaş Demokratik rejimlerle uzaktan yakından alakası olmayan insanlık dışı bir rejimde oluşturabilirdi ? Hitler'in yaptığıda işte budur. Atatürk ile Hitler arasındaki korkunç farkda budur. Tabi görebilen ve anlayabilenler için.

Laik Demokratik Cumhuriyetin temellerinin bu çok büyük değişim sürecinde bazı sancılarla ve acılarla atılmasından daha doğal ne olabilir.

Atatürk bugün tüm dünyanın büyüklüğünü kabul ettiği ve "DEMOKRAT DİKTATÖR" diye onu diğer diktatörlerden ayırdığı büyük bir liderdir. Ve tüm dünyanın kabul ettiği bir gerçek vardır. O da Atatürk devrimlerinin tarihin en az kan döküldüğü devrimi olduğu gerçeğidir.

Aşağıda verdiğim linkte Atatürk'ün can düşmanları dahil onun için bak neler söylüyorlar. Birde internetten Hitler için söylenenlere bakıver bir zahmet, bir tek olumlu söz bile bulman mümkün olacakmı.

http://www.maxicep.com/ataturk-ve-ataturkculuk/ataturk-icin-ne-dediler-35493.html

"İDAM EDİLEN İMAMLAR" diye bir sorun olmuş Dai kardeşim. Bu idam edilen imamlar meselesinin cevabını arıyorsan ilkönce elinde, içinde kurusıkı kurşun dolu bir tüfek taşıyan subay KUBİLAY'ın din elden gidiyor diye devlete baş kaldıran kanlı zalimlerce neden feci şekilde öldürüldüğünün cevabını öğrenmen gerekiyor. Tabi bu yetmiyor bunun haricinde din elden gidiyor diye çıkartılan bütün isyanların bu ülkeye verdiği zararlara bakmanda gerekiyor.

Sonrada şu benim söyleyeceklerimle yanyana koyup iyice bir düşüneceksin tabi.
Daha önceki yazılarımda Allah kelamında "DİNDE RUHBAN YOKTUR ayetini hatırlatmıştım. Ve bu ayetle "RUHBAN" taifesinin hem dine hemde insanlara ne kadar büyük zararlar verdiğinide ortaya koymuştum.
Hatırlatayım, "İMAM, HOCA, MÜFTÜ" dediğimiz din adamlarının hepsi birer RUHBANdır.

Atatürk gerçek anlamda dine vakıf hiç bir imamı idam ettirmemiştir. İdam edilenlerin hemen hemen tamamı devlete baş kaldıran isyancı taifesinden, devletin başına bela din adamlarıdır. Bu karmaşa içinde masum bir kaç imamında idam edilmiş olması maalesef mümkündür.

Kaldı ki şu önemli noktayı, yani Osmanlıyı karanlıklar içine gömen ve yıkılması faciasına sebep olan en büyük etkeninde ruhban zümresinin milleti sapladığı hurafe bataklığının sebep olduğu faktörününde isyanlarla birlikte bu operasyonların oluşma nedenlerinden olduğunu gerçeğini çok iyi bilmek gerekiyor.

Allah'ın velisi Hak Dostu YUNUS EMRE bakın bu ruhbanlar için neler söylüyor nefeslerinde.

Yimidokuz hece,
Okursun uçtan uca,
Sen Elif dersin hoca
Manası ne demektir.
*************************
Peygamber yerine geçen hocalar
Bu halkın başına zahmetli oldu
Yunus gel aşık isen tevbe eyle
Nasuh'a tevbe ucu kutlu oldu

Yunus Emre'nin ruhban taifesinden duyduğu büyük rahatsızlığı büyük şairimiz ve bir iman eri olan Mehmet Akif'in şu dizelerindede benzer şekilde görebiliriz.

Nebiye atf ile binlerce herze uydurdun
Yıktında dini mubini yeni bir din kurdun

DERSİM meselesine gelince daha önce bu konuda yazmış olduğum satırlarda devletin Dersimde çok sert bir müdahalesi olduğunu ve bunun gerçek nedenlerini tam olarak bilmediğimi ifade etmiştim. Bu konununda detaylarını bu arada öğrenmiş olduğum için buraya rahatlıkla yansıtabilirim.

Dersim dediğimiz bölge aslında bugün Tunceli ilimiz olarak gösterilen bölgeden çok daha büyük bir alanın eski adı. Sevr'i kabul ettiremeyen ve Lozan'ı imzalamaya mecbur kalan İngilizler, Cumhuriyetten sonrada fitne fesat kampanyalarına aynen devam ettiler. Bu nedenledir ki kardeşlerimiz üzerinde düşünsün diye ARAP LAWRENCE adlı ingiliz ajanı ile ilgili bir başlık altında bilgi verme ihtiyacı duydum.

KÜRT İSYANLARI Osmanlının bitmesinden neredeyse yüz yıl önce başlıyor. Arkasında hep ingiliz fitnesi ortaya çıkıyor. Dersim isyanına kadar olan Cumhuriyet döneminde dahi yirmi küsur KÜRT İSYANI olmuş. Ve bunların hepsinin arkasında ingiliz fitnesi var. Ya milliyetçilik körüklenerek yada dinsel anlamda bölgedeki cahil kürt halkı kandırılıp isyana teşvik edilmiş.
Gelişme çok daha hızlı olabilecek iken gecikmeler olmuş bu nedenle. Bugün Türkiye'yi bölmek için aynı fitneyi ABD bu topraklarda benzer fitnelerle aynen devam ettiriyor.

İşte DERSİM İSYANI da kendini sağlam bir zemine oturtma mücadelesi veren genç Cumhuriyetin oldukça yıpratılıp uğraştırıldığı bu dönem içinde ortaya çıkıyor. Başlangıçta anlaşma sağlanmak isteniyor fakat bu gerçekleştirilemiyor. Durum böyle olunca, bölgeye ilk önce kara kuvvetlerinin birlikleri gönderiliyor isyanı bastırmak için. Fakat başarılı olunamıyor ve ağır kayıplar veriliyor. Hatta Dersim'i çevreleyen ve mevcut olan dağlık bölgeden içeri dahi girilemiyor.

Bu safhada bölgede isyanı bastırmakla görevli birliklerin komutanı isyanı bastıramayacağını anlayınca durumu Ankara'ya bildiriyor. Ve şunları rapor ediyor "Bölgede çok büyük bir kalkışma var. Bizim kara kuvvetleri ve mevcut imkanlarla bu isyanı bastırmamız kesinlikle mümkün değil. Bu şekilde operasyon ağır zayiatlar vermemizede neden oluyor"

Bu safhada aynı masa etrafına toplanan yada birbirleriyle bağlantı kuran dönemin Cumhurbaşkanı Atatürk, Başbakan Cemal BAYAR ve Genel Kurmay Başkanı Mareşal Fevzi ÇAKMAK çok çetin bir karara vararak bu işin ya ne pahasına olursa olsun kesinlikle bastırılacağı yada bu başarılamazsa bu ülkenin bir feci bölünme kaosuyla tekrar karşı karşıya kalacağı sonucuna varırlar.

Varılan bu sonucun gereği olarakda kara kuvvetlerinin o bölgeye girebilmesi için havadan müdahalenin şart olduğu gerekçesiyle o zamanki şartlarda belirlenen hedefler havadan bombalanmaya başlanır. Kara birlikleri ancak havadan yapılan saldırılarla bu büyük direnç ve isyanı yumuşatabildikleri için kara kuvevtleride akabinde bölgeye girer.

Sonuç olarak hiçte milimetrik hesapların söz konusu olmadığı bir operasyonla havadan yapılan bombalamalarla ve karadan giren birliklerin bazı hatalarınında söz konusu olduğu bir operasyon kanlı bir şekilde gerçekleşip operasyon tamamlanır.
Zaten o şartlarda hem imkanlar hemde iletişim zaafiyeti olması bazı hatalarıda birlikte getirmiştir.

Burada kabul edilmesi gereken gerçekler şunlardır.

*Evet, Dersimde çok ağır bir operasyon gerçekleştirilmiştir. Fakat bu operasyonun karşı tarafındada çok büyük ve zorlu bir isyan ve kalkışma söz konusudur.

*Bu isyanın bastırılması zorunluluğu kaçınılmazdır. Çünkü bu isyan durdurulmazsa bu bölgeyide aşarak tüm doğu ve güneydoğu bölgesini yayılacak ve genç Cumhuriyet daha henüz onbeş yıllık bir ömre sahipken İngilizlerin devreye soktuğu, başardığı fitnelerle tekrar bölünme faciasının içine düşecektir.

*Dersim olayı artık gerçek yönleriyle bilinmesi ve kendisinden tüm vatan evlatlarının dersler çıkarması gerektiği çok acı bir tarihi gerçek olarak tarihteki yerini almak zorundadır. Bunun tersi kaşımalar, eşelemeler sadece bölücü kafaların ve dış düşmanların ekmeğine yağ sürmekten başka hiç ama hiç bir maksada hizmet etmeyecektir.

Şu diktatör benzetmenle ilgili bir kaç ibret örnek vermedende yazımı bitirmek istemiyorum.

HALİFE diye bir kavram vardır İslamda. Peygamberimize vekalet ettiğine inanılan kişiler için kullanılır. Öncelikle dört halife dediğimiz insanlar için kullanılan bu isim ve sıfat daha sonra peymber evladının ve sadık sahabileri katleden EMEVİ ve ABBASİ ZALİM HÜKÜMDARLARI içinde maalesef kullanılmıştır.
Bir düşünelim, peygamber evladının katilleri nasıl Peygamberin vekili olur ?

Ve diyorumki bir misal olarak. Bu EMEVİ ve ABBASİ ZALİMİ HÜKÜMDARLAR ne kadar "HALİFE" ise Atatürk'de o kadar "DİKTATÖR" dür.



SAPLA SAMANI KARIŞTIRMAYIP, HERKESİN HAKKINI KENDİNE TESLİM EDERSEK, ALLAH'IN ADİL SIFATINA UYGUN BİR DAVRANIŞIDA İCRA ETMİŞ OLURUZ DİYE DÜŞÜNÜYORUM.

BİLMEM ANLATABİLDİMMİ. PARDON, AYDINLATABİLDİMMİ DAİ KARDEŞİM ???

Kalın sağlıcakla....


PC de


Bu mesaj 6 kez ve en son kolye7 tarafından 10.12.2009 - 21:57 tarihinde değiştirilmiştir.
Ekleme Tarihi: 10.12.2009 - 13:58
Bu mesajı bildir   kolye7 üyenin diğer mesajları kolye7`in Profili zum Anfang der Seite
Dai su an offline Dai  

922 Mesaj -

Kayıt Tarihi: 06.10.2008
En Son On: 13.09.2010 - 00:07
Cinsiyeti: Erkek 
eyvallah kolye7 kardesim
sabrinin ecrini Cenab-i Allah.cc versin
hidayeti üzerine olsun (amin).

DERSiM olayina getirdigin aciklamalari teyit ediyorum
cünkü Dainin bildikleride onlardan ibaret.

iDAM EDiLEN iMAMLAR konusuna getirdigin aciklama yetersiz olsada
bilgilerinin, aciklamalarinin dogrultusunda oldugunu düsüyorum !

atatürk-hitler konusunu yanlis anlamissin..
hitler almanlarin, atatürk Türklerin lideriydi..
biri saldirandi biri savunan..
anlatmak istedigim, devrimler yapilirken aradaki dogrularinda katledildigi gercegidir..
yoksa bir Türk'ü asla, ama asla bir yabanciyla mukayese etmem,
dis mihraklardan örnek göstermen de pek hos olmamis..!
zaten basimiza ne geldiyse dis mihraklardan gelmedimi.. gelmiyormu..?

son bir husus

Alıntı
Orijınalı kolye7
Yunus Emre'nin ruhban taifesinden duyduğu büyük rahatsızlığı büyük şairimiz ve bir iman eri olan Mehmet Akif'in şu dizelerindede benzer şekilde görebiliriz.

Nebiye atf ile binlerce herze uydurdun
Yıktında dini mubini yeni bir din kurdun


yukaridaki alintida yer alan milli sairimiza ait misralar ruhban taifesine degil,
m kemale atvedilmistir..!
Dainin bilgileride bu dogrultuda..!

selametle
Ekleme Tarihi: 11.12.2009 - 01:20
Bu mesajı bildir   Dai üyenin diğer mesajları Dai`in Profili Dai Özel Mesaj Gönder zum Anfang der Seite
kolye7 su an offline kolye7  
SAPLA SAMANI BİRBİRİNE KARIŞTIRMAMAK GEREKİYOR (2)

309 Mesaj -

Kayıt Tarihi: 01.12.2004
En Son On: 04.10.2010 - 21:47
Cinsiyeti: Erkek 
Merhabalar,

Dai kardeşimizin genelde olumlu fakat hiç katılmadığım son derece yanlış iki fikrine değineceğim bu yazımda.

Önce en büyük yanılgıya düştüğün veya yanlış bildiğin Mehmet Akif Ersoy'un buraya aktardığım mısraları konusunu aydınlatmamız gerekiyor.

Senin söylemene göre Atatürk'de şu yalan hadis üreticileri kervanına katılmış oluyor. Şu Atatürk'ün yalan hadislerini içeren kitabın adını veriverde ibret için bizde bir inceleyelim....
Bu söylediklerim latife tabi.

Dai kardeşim, ciddimisin ? Yani Akif'in bu sözleri Atatürk'e atfen söylediğine gerçekten inanıyormusun ? Şu anda senin bu fikrine büyük bir şaşkınlıkla baktığımı ve hayretler içinde kaldığımı ifade etmeliyim.

Seni ikna etmek için Akif'in yine hoca,imam,müftü zümresi için yazmış olduğu bir dizeyide buraya aktarıyorum.
Bakalım Akif'in bu satırlarını kime atfen söylediğini iddia edeceksin.

Bu verdiğim alıntı bu konuyla ilgili yorumun alıntısıdır. Dosdoğrudur ve altına hiç çekinmeden imzamı atarım. Bak bakalım hangimiz haklıyız, hangimizin düşüncesi doğru.

Alıntı


“Allah, yarattıklarını yaratmak isteyince ince sudan buhar meydana getirdi. Buhar suyun üzerinden yükseldi ve bu yükselen şeye yükseklik manasında gök dedi. Sonra suyu katılaştırdı ve ondan bir tek yer meydana getirdi, sonra bu yerleri parçaladı ve onları iki günde; pazar ve pazartesi günü yedi yer haline getirdi. Yeri balığın üzerinde yarattı ki balık Allah Teala’nın Kalem suresinde: Nun ve Kaleme andolsun ki diye söz konusu edilen Nun balığıdır. Balık sudadır. Su ise kayalığın üzerindedir. Kayalık ise hiçbir bitki bitirmeyen büyük bir taşın üzerindedir. Taş ise, bir meleğin sırtındadır, melekte bir kayanın üzerindedir, kaya rüzgardır. İşte Hz. Lokman’ın “Ne gök vardı, ne yeryüzü, balık hareket etti ve kımıldadı, yeryüzü sarsıldı ve üzerine dağlar çekilerek durduruldu. Bunun için dağlar yeryüzünün üzerine oturtulmuştur” diye bahsettiği kaya budur.”

........., Kuran Tefsirinden bir bölüm.

Tüm bu dünyayı balığın üzerinde ilan eden hadisçi görüşlerden Kuran’ın dışındaki kaynakları bir kenara atmadan kurtulmak mümkün değildir. Aynı tablodan rahatsız olan Mehmet Akif Ersoy bakın şiirleriyle bu durumu nasıl yeriyor:

Hani vaiz diye geçinen maskara şeyler var ya
Der ki bir tanesi peş-tahtayı yumruklayarak:
Dinle, dünya neyin üstünde duruyor hey avanak!
Yerin altında öküz var, onun altında balık;
Onun altında da bir zorlu deniz var kayalık,
Öteden Kürd atılır: Doğru mu dersin be hoca?
Ne demek doğru mu dersin? Gidi cahil amuca!
Sözlerim basma değil yazma kitaptan tekmil
Kim inanmazsa kızıl kafir olur böylece bil.
........

(Safahat)

Başka bir şiirinde Mehmet Akif maskara diye nitelendirdiği tipe şöyle çatar:

Nebiye atf ile binlerce herze uydurdun.
Yıktın da din-i mübini yeni bir din kurdun.


Mehmet Akif bu din adamı tipini yererken hiçbir zaman ümitsiz değildir. Aşağıdaki mısralarda ise uydurmalara karşı çözümünü şöyle dile getirir:

Doğrudan doğruya Kuran’dan alarak ilhamı.
Asrın idrakine söyletmeliyiz İslam’ı.




Atatürk konusunda dış mihraklardan örnek vermem seni neden rahatsız etti onuda hiç anlamış değilim. Düşmanını tanımayan onun olumlu yada olumsuz kendi milleti için düşündüklerini bilmeyen takip etmeyen bir millet ayakta kalabilirmi ?

Senin bu fikrine göre BOP denen aşağılık ABD projesinede bizdeki gaflet içinde bulunan oldukça büyük bir kesim gibi "BU DIŞ MİHRAK DÜŞÜNCESİDİR" diye hiç bakıp kale almayalım. O nedenle değilmidir ki bir siyasetçimiz "BEN BOP'UN EŞ BAŞKANIYIM NE VAR BUNDA" derken ülkede yer yerinden oynaması gerekirken sadece ülkenin belli yada yetersiz sayıda insanından buna isyan sesleri çıkabiliyor.

Ne zaman ki bu ülke o rezil projenin amaçları (Allah korusun ve asla olmayacak) gerçekleşirse """"Aaaa bunlar bizi gerçekten parçalamayı düşünmüşler tüh be" deyip otururuz oturduğumuz yerde.

Düşmanını tanımayanlar, kendi değerlerini tanımayanlar, bilmeyenler, bugün Türkiyenin yaptığını yaparlar. Yani PKK gibi kanlı bir örgütü 30 yıl önce kurup bu ülkeye 25 yıl kan kusturduktan sonra, üstüne üstlük birde bu ülkenin yöneticilerini ABD ye ayağına uşak gibi getirtir, kendi menfaatleri doğrultusunda nasihatlerini verir, sonrada tavşana kaç tazıya tut avutmalarıyla yavaş yavaş bölerler.

O nedenle bir daha vurguluyorum. Bir ülkenin insanları kendi ülke değerlerini , yurt içindeki ve yurt dışındaki düşmanları takip ettikleri ve bildikleri gibi, bu ülkenin her anlamda değerlerine dış dünyanın, hatta düşmanların dahi olumlu anlamdada nasıl baktıklarını çok iyi bilmek zorundadırlar.

Atatürk ve Hitler hakkında daha önce yaptığın vurgulamalar yersiz ve yanlıştı. Konuyla ilgili son sözlerinden sonra ise zaten bir şey söylemeye hiç gerek kalmadı.

Kalın sağlıcakla....



Bu mesaj 2 kez ve en son kolye7 tarafından 11.12.2009 - 23:41 tarihinde değiştirilmiştir.
Ekleme Tarihi: 11.12.2009 - 11:58
Bu mesajı bildir   kolye7 üyenin diğer mesajları kolye7`in Profili zum Anfang der Seite
Dai su an offline Dai  
RE: SAPLA SAMANI BİRBİRİNE KARIŞTIRMAMAK GEREKİYOR (2)

922 Mesaj -

Kayıt Tarihi: 06.10.2008
En Son On: 13.09.2010 - 00:07
Cinsiyeti: Erkek 
Alıntı
Orijınalı kolye7
Başka bir şiirinde Mehmet Akif maskara diye nitelendirdiği tipe şöyle çatar:

Nebiye atf ile binlerce herze uydurdun.
Yıktın da din-i mübini yeni bir din kurdun.

Aşağıdaki mısralarda ise uydurmalara karşı çözümünü şöyle dile getirir:

Doğrudan doğruya Kuran’dan alarak ilhamı.
Asrın idrakine söyletmeliyiz İslam’ı.



Mehmed Akif'den diktatör Mustafa Kemal'e:

Niçin Kitab-i Ilahî'yi pâyimal ettin?
Niçin Seriat'i murdar elinle kirlettin?

Çikip tepinmeye yok muydu baska bir saha?
Nedir bu salladigin çifte Kitabullah'a?

Herif! Su millet-i masume'den ne istedin?
Ki dogru yol diye tuttun dalaleti gösterdin!

#############

(Asagida kiraat edecekleriniz Ugur Mumcu’nun “Kâzim Karabekir Anlatiyor” isimli kitabindan iktibas edilmistir)

Mustafa Kemal
“Dini ve âhlâki olanlar aç kalmaya mahkumdurlar.
Dini ve namusu olanlar kazanamazlar, fakir kalmaya mahkumdurlar.
Böyle kimselerle memleketi zenginlestirmek mümkün degildir.
Onun için evvela din ve namus telakkisini kaldirmaliyiz.
Firka’yi (yani CHP’yi), bunu kabul edenlerle kuvvetlendirmeli ve bunlari çabuk zengin etmeliyiz.
Bu suretle kalkinma kolay ve çabuk olur.”

#######

selametle
Ekleme Tarihi: 12.12.2009 - 00:36
Bu mesajı bildir   Dai üyenin diğer mesajları Dai`in Profili Dai Özel Mesaj Gönder zum Anfang der Seite
Dai su an offline Dai  
RE: SAPLA SAMANI BİRBİRİNE KARIŞTIRMAMAK GEREKİYOR (2)

922 Mesaj -

Kayıt Tarihi: 06.10.2008
En Son On: 13.09.2010 - 00:07
Cinsiyeti: Erkek 
Alıntı
Orijınalı kolye7
Atatürk konusunda dış mihraklardan örnek vermem seni neden rahatsız etti onuda hiç anlamış değilim. Düşmanını tanımayan onun olumlu yada olumsuz kendi milleti için düşündüklerini bilmeyen takip etmeyen bir millet ayakta kalabilirmi ? [/B]


bir baska nick altinda yazdigina mukabil sormustum

Alıntı
Orijınalı menzil3

[B]DAİ kardeşim yazının içinden alıp aşağıda verdiğim bölümler olmasa yazına tüm yüreğimle katıldığımı söyleyeceğim.

İnsanların edindikleri tarihi bilgiler genelde okudukları ile elde ettikleridir. Şayet bu kabul ettiğiniz bilgilere uygun ve altına buna kefilim anlamına gelecek yazıları yapıştırıp düşüncenizi anlatmaya çalışıyorsanız ne ala.
Çünkü burada yazı doğru sizde onu kabullenmiş olduğunuz için o konuda doğrusunuz demektir. Tersine bilginiz yanlışsa sizde o yanlış bilgiyi kabullendiğiniz için yanlışsınız anlamına gelir.

**********************************************
HAÇLI VE ATATÜRK DÜŞMANLARININ İFTİRA BELGELERİ KAMPANYALARI KANIT DEĞİLDİR...

Kardeşim hala bu ülkenin düşmanlarının düzmece yalanlarını belge diye buraya yansıtıyorsun.

Aşağıdaki yazıyı bir oku bakalım. Sonrada o inandığın yalanların çıkarılma nedenlerini bir araştır.

Tabi benim bu yalanlara inanmak işime gelir diyorsan o başka.
İşte o zamanda bu feci hatanın Allah katında hesabını vermeye razı olursun.


bu nick sana ait degilse Dai yaniömis demektir
velevki yanildiysam özür dilerim
Ekleme Tarihi: 12.12.2009 - 01:34
Bu mesajı bildir   Dai üyenin diğer mesajları Dai`in Profili Dai Özel Mesaj Gönder zum Anfang der Seite
kolye7 su an offline kolye7  
SAPLA SAMANI BİRBİRİNE KARIŞTIRMAMAK GEREKİYOR. (3)

309 Mesaj -

Kayıt Tarihi: 01.12.2004
En Son On: 04.10.2010 - 21:47
Cinsiyeti: Erkek 
Merhabalar,

Dai kardeşimizin yeni ilginç ama bir o kadarda yanlış vede kabul edilmesi mümkün olmayan sözlerin çoğunluk olduğu ifadelerine cevaplarını vereyim...

Daha önce başka bir nick ile yine Akif'in bu sözlerini misal göstermiş ve yalnız orada bir şeyide daha ifade etmiş ve gözden kaçırmayın demiştim. Akif dinine düşkün fakat bu sözlerine rağmen yine şiirlerinde pek çok hatalı yaklaşımları olan bir şairimizdir demiştim.
Bundan daha doğalda hiç bir şey olamaz. Çünkü Akif din adına bir alim olmadığı gibi özellik olarak ancak bir ruhbana yakın konumda olabilir.

Allah kelamının RUHBAN zümresine nasıl baktığını defalarca anlatmıştım.

Kendilerine büyük bir yanlışlıkla ALİM denen ve aslında hepsi birer ruhban olan insanların hemen hepsinin ortak yaptığı bir icraat vardır. O da din adına ne kadar doğru ortya koyuyorlarsa onun en az bir kaç katıda yalan ve yanlışı bu Allah'tandır diye ortaya koymaktadırlar.
Benim ruhbanlarla ilgili Yunus Emre'den verdiğim misallere iyi bakınız.

Allah yolunda alimler yalnızca PEYGAMBER ve VELİLER dir. Allah yolunda ve din adına hataya düşmeyenler yalnızca onlardır.
Bu söylediklerim ışığında senin buraya aktardığın ve Atatürk'e ithaf edildiğini söylediğin sözlerin hiç bir anlamının olmadığı görülmektedir.

Akif'in durumunu sonuç olarak şöyle açıklayabiliriz. Bu aktardığın şiir olmasada şairin bazı yanlış yaklaşımları ve apaçık çelişkileri dahi söz konusu. O nedenle onu Peygamber yerine koymadan şiirlerini akılcı bir şekilde okuyup kabul etmeli yada etmemeli diyorum.

Kaldı ki senin aktardığın bu şiiri, Akif'in SAİDİ NURSİ için yazdığını iddia edenlerde hiç az değil. Ve böylesi çok daha akla yatkın. Çünkü Atatürkün din adına çıkardığı hiç bir kitap yada hüküm söz konusu değil ama Saidi Nursinin bir sürü kitabı var dini anlatıyorum diye yazdığı.
Ayrıca, benide hiç ilgilendirmiyor ve benim için hiç bir değerde ifade etmiyor bu konu.

Neden dersen, Atatürk'e her türlü pisliği atmayı ibadet hatta cihad zanneden zavallıların çöplüklerinden türüyor bu hezeyanlar.

Ama sana bu konuda teşekkür etmeliyim. Bana gerçek alimlerin değerinin ne kadar eşsiz olduğunu bir daha ortaya koyma fırsatını vermiş oldun bu yansıttıklarınla.

Diyelimki bu sözler Atatürk için olmuş olsun. Ki hiç belli değil, yada tersini gösteriyor.Bir düşünelim Atatürk hangi şeriatı ne etmiş ?
EMEVİ ve ABBASİ zalimlerinin ONBİR KUŞAK PEYGAMBER EVLADINI VE SEÇKİN SAHEBELERİN TÜMÜNÜ KESİP ZEHİRLEMEYİ bile helal kılan ve özellikle bunun için oluşturulan 300 küsur yıllık bir süre süren "zulüm şeriatınımı" ?

Allah EMEVİ ve ABBASİ zulümünü HAKKIN ŞERİATI olarak görse, kabul etse ondan razı olup onu ihya etmezmiydi ?

Arapların kaç yüzyıl Osmanlı emri altında kaldığını ve neden Allah'ın buna hükmettiğini biliyormusun ?
Peki Allah katından iradeyle, İslamın temsilinin araplardan alınıp, Osmanlıya yani Anadolu topraklarına neden verildiğini biliyormusun ?
Ki bu süreyi tarihlerine düşen kara bir gölge olarak gören arap çoğunluğu bugün hala türklere düşmandır ve çok ağır ifadeler kullanırlar. Ben bunu bizzat uzaktan akrabam olan araplardan bilirim.

Daha sonrasına gelelim. Ya koskoca cihan hükümdarlaığı Osmanlının feci ve hazin bir şekilde paramparça olmasının nedenlerini hiç düşündünmü ? Şeriatı çok iyi uyguladıkları içinmi cezalandırıldılar, hemde çok ama çok ağır bir şekilde ?
Allah Osmanlıyı doğru yolda olsa bu şekilde bitmeye mahküm edermiydi, yada onu bir şekilde o büyük kaostan yok olmaktan kurataramazmıydı ?

Yoksa, haşa, Allah dini çok iyi bildiğini zanneden birileri kadar İslamı bilmiyor ve buna gücümü yetmiyorduda bunları yapamadı ?

Daha önceleri yazdığım yazılarda islam için "İSLAM AKIL VE GÖNÜL DİNİDİR" diye ısararla vurgulamış ve çokça açıklamalarda bulunmuştum.
Ne diyor bir ayet,

YUNUS SURESİ, 100 : ALLAH PİSLİĞİ GAZABI AKLINI KULLANMAYANLARIN ÜZERLERİNE YAĞDIRIR.

Haçlıların Atatürkle ile ilgili ifadeleri için daha önce söylemiş olduğum sözlerde benim bir önceki yazımı aynen teyid ediyor. Sen nasıl bir çelişki çıkardın hiç anlamış değilim.
Ne diyordum bu konuyla ilgili özetlersek.
HAÇLILARIN BİZİMLE İLGİLİ OLUMLU VE OLUMSUZ TÜM DÜŞÜNCELERİNİ BİLMEMİZ VE BUNLARIN İÇİNDE YANLIŞ VE DOĞRULARI ÇOK İYİ ARAŞTIRMAMIZ GEREKİYOR.

Şöyle bir düşün. Ben sana haçlının ne söylerse söylesin her dediği doğrudur nasıl derim, yada demiş olabilirim ? Haçlıyı burada binlerce ve her biri akıl dolu düşüncelerle yerin dibine sokmuşken. Dikkat orada yalan ve iftiralarla ilgili bir uyarıda var zaten. Sana düşünmeden araştırmadan kabul et diyen kim ?
Tam tersine ben her fırsatta araştırın körü körüne kabul etmeyin diye uyarılarda bulunan ve her fırsatta Allah'ın "KOYUN SÜRÜLERİ GİBİ OLMAYIN" ayetini veren bir insanım.

Haçlının burada yaptığı şeytani uyanıklığı görmek gerekiyor. Şeytani zihniyetli haçlı bir taraftan gerçeği kabullendiği gibi öte taraftan onu yok etmek için her türlü fitneyi ve fiiliyatı devreye sokuyor.
Misalmi istiyorsun ? Lozan'ı imzalayanda haçlıdır, fakat daha sonra gerçekleştiremediği planlar (SEVR) için Türkiyeyi bölmek yolunda her türlü pisliği hemen devreye sokan ve bugünde hala ısrarla sürdüren haçlıdır. Şimdi haçlı imzaladığı Lozan'ı tukaka etmek istiyorsa bu durumu nasıl yorumlayacağız sence ?

Kalın sağlıcakla...

Ekleme Tarihi: 12.12.2009 - 13:14
Bu mesajı bildir   kolye7 üyenin diğer mesajları kolye7`in Profili zum Anfang der Seite
Afaki su an offline Afaki  

224 Mesaj -

Kayıt Tarihi: 16.01.2004
En Son On: 18.03.2010 - 03:18
Cinsiyeti: Erkek 
Sayin kolye7

Cok sabirli ve cok bilgili bir kardesimiz oldugunuz belli!
Lakin, sabr ve bilgilerinizi sadece Atatürk ve Laik, Demokratik Türkiye Cumhuriyeti üzerine sarf etmeniz cok üzücü!
Peki güzel kardesim! Her daim dem vurdugunuz hacli zihniyetin seytani bir plani olmasin sakin bu laiklik ?

Yüce Mevla'miz "KOYUN SÜRÜSÜ GIBI OLMAYIN" diyerek insanları daima düşünmeye ve ilme yönlendirir.

Konulariniza bakiyorumda, ne zaman cevap vermekte daralsaniz konuyu emevilere, abbasilere, olmadi osmanliya yönlendiriyorsunuz!
Yazdiklarinizi her ne kadar Ayetlere dayandirmaya calissanizda olmuyor kardesim!
Kacak dögüsmeniz de pek faide getirmiyor!

Yunus 100: Ve mâ kâne li nefsin en tu’mine illâ bi iznillâh(i), ve yec’alur ricse alellezîne lâ ya’kılûn(ya’kılûne).
"Allah'ın izni olmadıkça, hiçbir kimse iman edemez. Allah, azabı akıllarını (güzelce) kullanmayanlara verir."
TÜRKÇE KURAN-I KERİM ( DİYANET MEALİ )

Rabbimiz cümlemize Hidayet eylesin

Selam ve Dua ile
Ekleme Tarihi: 12.12.2009 - 20:57
Bu mesajı bildir   Afaki üyenin diğer mesajları Afaki`in Profili Afaki Özel Mesaj Gönder zum Anfang der Seite
kolye7 su an offline kolye7  
TARİHİNİ BİLMEYEN BUGÜNÜDE BİLEMEZ, YARINI İSE HİÇ GÖREMEZ.

309 Mesaj -

Kayıt Tarihi: 01.12.2004
En Son On: 04.10.2010 - 21:47
Cinsiyeti: Erkek 
Sayın Afaki kardeşim,

Bana hitaben yazdığın bu dokuz on satırlık yazıyı yazarken"acaba ne yapsamda bu kardeşimize cong bayırını tırmandırsam" diye bayağı düşünüp taşınmış olman lazım diye düşünüyorum.

Oysa o zamanı benim yazdıklarımı anlamak cihetinde kullanabilseydin, çok faydalı bilgiler edinmiş olacaktın.

Benim yazılarımda örnekler verdiğim Atatürk, Laik Demokratik Cumhuriyet, Osmanlı, Emeviler, Abbasiler bugün bu ülkenin ve islam coğrafyasının yaşadığı ibret hallerden kurtulma yolunda geçmişten ders alınabilecek en ibret dolu tarihi bilgilerin olduğu kaynakları içeriyor. Tabi bunları gerçek yönleriyle alıpta incelemek becerisine sahipseniz. Benim bu kaynaklardan yola çıkarak düşüncelerimi anlatmamın cevap verememekle daralmakla acaba ne alakası var ? Nedir cevap veremediğim yada nedir bu kaynakları senin dışlamaya çalışma sebebin ?

Sana göre ne yapmalıydım ? Azteklerden, Mayalardan, Kartaca ve Roma imparatorluğundan falanmı bahsedip bugüne ışık tutmalıydım ? Tarihinden haberi olmayan, islam tarihini bilmeyen bir insan neyi nasıl bilebilir ve yaşamına katar ?

Şayet aşağıda özetle sıraladığım bana ait düşünce ve yazılar şayet kaçak dövüşmekse ben KAÇAK DÖVÜŞTÜĞÜMÜ aynen seve seve kabul edeceğim.

*İslamın acı ama gerçek tarihini detaylarına kadar vermekmi kaçamak dövüşmek ?

*İlk başta arapların ve sonrasında Anadolunun islam anlayışında Emevi ve Abbasi bataklığına saplanması nedeniyle geri kaldığını ve araplarında, Osmanlınında bu nedenlerle çöktüğünü delilleriyle ortaya koymakmı kaçak dövüşmek ?

*Allah'ın, "SİZ EY HALKLARI YÖNETENLER, YANLIŞLARI TERKETMEZSENİZ ALLAH SİZİ GİDERİR YERİNİZE YEPYENİ İDARE VE İDARECİLER GETİRİR" hükmüne atıfla Atatürk ve Cumhuriyetin bir tesadüf olmadığını ortaya koymakmı kaçak dövüşmek ?

*Kuran'ın hiç kimsenin nefsine değilde öz be öz kendine ait hükümlerini ortaya koymakmı kaçak dövüşmek ?

*Ülkenin Cumhuriyetin kuruluşundan bu yana yaşadığı iyi kötü tüm gerçekleri tarafsız yansız ortaya koyup buradan dersler çıkarmakmı kaçak dövüşmek ?

*İslam coğrafyasının neden içler acısı bir halde olduğunu ve bu sürecin neden değişmediğini anlatmakmı kaçak dövüşmek ?

Afaki kardeşim sakın kendi halini bana atfediyor olmayasın. Bu tespit seninkinden çok ama çok daha akıl ve mantığa uygun görünüyor.

Buraya aktardığım bir ayet mealini şu şekilde vermişsin. Önce bunu aktaralım sonra söyleyeceğimizi sçöyleyelim.

Alıntı
nus 100: Ve mâ kâne li nefsin en tu’mine illâ bi iznillâh(i), ve yec’alur ricse alellezîne lâ ya’kılûn(ya’kılûne).
"Allah'ın izni olmadıkça, hiçbir kimse iman edemez. Allah, azabı akıllarını (güzelce) kullanmayanlara verir."
TÜRKÇE KURAN-I KERİM ( DİYANET MEALİ )



Yani bu ayeti tümüyle buraya başka bir meal yaklaşımıyla koyman neyi değiştiriyor ? Nedir benim verdiğim anlamla uyuşmayan, örtüşmeyen sence ? Apaçık benim verdiğimi ayetin tümüyle verdin yani hüküm şu "GERÇEK İMAN SAHİBİ OLMAYANLAR AKILLARINI KULLANMAYANLARDIR VE ALLAH BUNLARIN ÜZERLERİNE GAZAB YAĞDIRIR."
Peki benim önceki verdiğim "ALLAH PİSLİĞİ/GAZABI AKILLARINI KULLANMAYANLARIN ÜZERİNE YAĞDIRIR" şeklinde verdiğim mealde anlam olarak ne eksik ? Allah'ın tüm gazabı ve lütufları iman konusunda insanların yaklaşımına göre irade kılınmıyormu ? Sen ayetin tamamını görmeden benim verdiğim kadarıyla bu hükmü nasıl çıkaramıyorsun ? Ya da benim verdiğim kadarı sana ne anlatıyor bir söylermisin ?

İşte bu nedenle, yani özü algılanamayan ayetlerin üzerine birilerinin akıllarınca milimetrik ölçüler koymaları nedeniylede Kuran'ın o çok geniş anlamlar ihtiva eden ayetlerinin gerçek anlamları yerine bir yerlere hapsedilmiş dar anlamların içine sıkışıp kalmakta bugünki islam coğrafyasındaki facianın nedenlerinden biri olarak ortaya çıkıyor.

Allah cümlemize Kuran'ı gereği gibi anlamayı nasip eylesin.

Selamlar...



Bu mesaj 1 kez ve en son kolye7 tarafından 13.12.2009 - 13:02 tarihinde değiştirilmiştir.
Ekleme Tarihi: 13.12.2009 - 11:49
Bu mesajı bildir   kolye7 üyenin diğer mesajları kolye7`in Profili zum Anfang der Seite
Dai su an offline Dai  

922 Mesaj -

Kayıt Tarihi: 06.10.2008
En Son On: 13.09.2010 - 00:07
Cinsiyeti: Erkek 
kolye7 kardes
bi ara "sapka düstü" demistim
bu ara "peruk düsüyo" diyecegim

can yoldasim afaki kardesimle epey tartistik seni
hep sakin olup alttan almami tavsiye ediyor
üstü kapali cogu kez sorduk ama hep kacak dövüstügünden cözemedim
simdi aciktan sormak istiyorum

ateistmisin sia'cimisin ?
Ekleme Tarihi: 14.12.2009 - 03:59
Bu mesajı bildir   Dai üyenin diğer mesajları Dai`in Profili Dai Özel Mesaj Gönder zum Anfang der Seite
kolye7 su an offline kolye7  
Themenicon    KURAN "BU BİZDEN DEĞİLDİR" ZİHNİYETİNİ AYAKLAR ALTINA ALMIŞTIR.

309 Mesaj -

Kayıt Tarihi: 01.12.2004
En Son On: 04.10.2010 - 21:47
Cinsiyeti: Erkek 
Merhabalar,

Aslında beni hiç ama hiç şaşırtmayan bir yanıt geldi Dai kardeşimizden.
Anlaşılan bu kardeşimiz rüyalarında çok kel görmekten benide bu silsileye katmış olmalı diye düşünüyorum. Bu latife tabi.

Kardeşimiz Afaki kardeşimizle içinde bulundukları dayanışmayı burada vurguluyor. Bende diyorum ki bu dayanışmada şu ayeti sakın ha gözden kaçırmayın.
"Yalnız iyilikte ve hayırda dayanışma içinde olun. Fitne için güç birliği yapanların sonu gazaba uğramaktır"
Ve hiç bir Allah'ın kulu onu destekleyen bir kaç kişi veya zümre var diye Allah'ın hükümleri üzerine kendi nefsinin kabullerini çıkaramaz.

Aşağıda belkide yüzde birini verdiğim daha önce yazmış olduğum yazıların içinden verdiğim alıntıların bulunduğu yazılarımı hem benim inanç halimi, hemde din ve islam ülkelerinin idaresi hakkındaki düşüncelerimi okumuş olmanız gerekirdi düşünüyorum. Çünkü bunların hepsine karşılık yazmış olduğunuz yazılar halen mevcut.

Yazdıklarıma akıl ve bilgi ile cevap vermek ve sonrada yine aynı yolla sorular sormak yerine, birdenbire öfkeli bir çıkışla
"ŞİMDİ AÇIKTAN SORMAK İSTİYORUM. ATEİSTMİSİN ŞİACIMISIN" diye sorular sormanın ne anlama geldiğini öğrenmek istiyorum.

Bende sana bu sorun karşılığında defalarca verdiğim cevaplarla bir daha hem cevap veriyorum ve bende sana soruyorum DAİ KARDEŞİM ACABA BENİM KARŞIMDA NE YAPMAYA ÇALIŞIYORSUN ? NİYETİNİN NE OLDUĞUNU BURADA AÇIK AÇIK SÖYLERMİSİN ?


Ben hiç bir kardeşimize zorla karşılık, cevap verecek bir insan kesinlikle değilim. İstiyorsanız siz dayanışma içindeki iki kardeşimizle bundan sonra birbirimizin yazılarına kesinlikle hiç karşılık vermeyiz, karışmayız olur biter. Çözüm bu kadar basit yani.

Bir şeyleri illede zorlayarak, tuhaf ve iyiniyetli olduğu tartışılabilir sorular sormak pekde iyi ve Allahın razı olduğu özellikler değildir diye düşünüyorum.

Bu forumun, yöneticilerinin ve yazıları okuyan tüm üyelerin burada hatır sahibi olduk diye iki veya bir kaç kişi daha fazla kardeşimizin din ve dünya görüşlerini Allah'ın emri olarak kabul etmek zorunda olduğunu ise hiç düşünmüyorum.



Afaki kardeşimizin sana sabır tavsiye ettiğini söylüyorsun. Bana söylermisin senin buraya yazamadığın nedirki ancak bir haksızlığın söz konusu olabildiği yerde varlığı olabilecek sabır denen olaydan bahsediyorsun. Bu neyin sabrıdır, yada neyin ifade edilemeyen öfkesidir ?

Şayet şu devamlı ifade ettiğiniz kaçak dövüşme sözünüzde en ufak bir haklılık varsa ve bu bana atfettiğiniz haksız itham sahiplerine ait değilse ben Allah'ın tüm laneti benim üzerime olsun diyorum. Daha öncede aynı şeyler bir daha yaşanmıştı ve ben MÜBAHELE AYETİNE TABİ BİR MÜSLÜMANIM dediğimde benim bu ifademle hiç bir şekilde bağdaşamayacak bir ifade ile yine ŞAPKA DÜŞTÜ KEL GÖRÜNDÜ demiştin.

Meğer ne çok şapkası düşen kel görüp ne kadar etkisi altında kalmışsın Dai kardeşim. Bak açık açık bir gerçeği daha söyleyeyim. Saçımda aklar var fakat saçlarım çok gür ve kellikten eser bile yok. Beşyüz yıl ömrüm olsada kel olabilecek gibide değil. Yani şapkaya boşuna bel bağlama. Kaldı ki kel bile olsam perukla asla işim olmaz.

Anlayacağın Dai kardeşim, ne fiziki anlamda, nede mecaz anlamda çok şükür bizim kelimiz falan yoktur. Kel olsak kelimizi hiç bir kompleksimiz olmadığı için ayna olarak bile kullandırız ELHAMDULİLLAH.
Herşeyimiz apaçık ortada yani.

Haa tipimide bir söyleyeyim göz önüne getirebilesin diye. Tarık akan'ın şimdiki halini göz önüne getir. En büyük farkımız onun akları benden biraz daha fazla, bıyıkları şu sıra sanırım yok. Birde benim boyum ondan biraz daha kısa.Umurumda bile olmaz ve değil ama sormadan söyleyenler ikiz gibisiniz diyorlar.
Bunuda gerçek ama latife olsun diye buraya ilave ettim bilesiniz.


Bilmem artık gerektiği gibi içini rahat ettirebildimmi ?

Dai kardeşimizden, bir daha aynı şeyleri temcit pilavı gibi tekrar tekrar devreye sokmaya mecbur kalmamak için en azından aşağıdaki yazılarımdan önemli alıntıları iyice okuyup anlamasını özellikle rica ediyorum.

Kalın sağlıcakla....

PC de PC de PC de Te$ekkürler


Alıntı
Söze AFAKİ kardeşimizin benim dinle ilgili bir özelliğim hakkındaki sorusuna cevapla başlamak istiyorum.

Mezhep konusunda aslında çok açık ve net bir şekilde kendi açımdan hiç bir mezhebi kabul etmediğimi ifade etmiştim.

Bu konuda inanç halimi belirtmek için, dinsel anlayışımın ne merkezde olduğunu kesin bir hükümle belirtmek içinde DİN KONUSUNDA ANLAYIŞIM, EFENDİMİZİN İSLAMI SAĞLIĞINDA YAŞATTIĞI, YANİ ASRI SAADETTE OLDUĞU GİBİDİR demiştim.
Sonuçta şunu tekrar söylemem gerekiyor. Efendimizin, Ehlibeytin, Dört halifenin, Sahabenin olmadığı gibi hiç bir mezhebe mensup değilim.

Sunni mezhepte olanlara ne kadar yakın isem ve hoşgörülüysem, kendini şia olarak gösterenlerede aynı yakınlıkta ve hoşgörüdeyim.
Çünkü her ne olursa olsun bunu benden öncelikle Kuran istiyor, tabi ona bağlı olarak Efendimiz ve onun nurları....

Bu şia sorusunu sorduran Ehlibeyt'e ilişkin sözlerim ise, Ehlibeyt'i sevmek tüm müslümanların vazifesidir. Yalnızca onları ön plana çıkaran zümrelerin değil.

Allah bunu özellikle Kuran'da bir ayetlede bildiriyor.

Şura suresi, 23 : Bu, Allah'ın, inanan ve iyi işlerde bulunan kullarını müjdelemesidir işte. De ki: Sizden, tebliğime karşılık bir ücret istemiyorum, istediğim, ancak yakınlarıma (Ehlibeytime) sevgidir ve kim güzel ve iyi bir iş yaparsa onun güzelim mükafatını arttırırız; şüphe yokki Allah, suçları örter, iyiliğe, mükafatla karşılık verir.

Efendimizinde pek çok hadisinde Ehlibeytin değerine ve hukukuna işaret edilir. Bir misal vereyim.

"Ehlibeyt'imin misali Nuh'un gemisi misalidir. Her kim ona biner kurtulur, her kim onu terkeder helak olur.

Mezhep imamlarından İmamı Azam Ebu Hanife'nin Emevi zalimlerince öldürülme nedeninin öncelikle Ehlibeytin haklarını savunması olduğunu söylersem sanırım konuya biraz daha açıklık getirmiş olurum.

Aslında mezhep konusunda hiç konuşmak istemediğimide belirttiğim halde hiç bir tartışmaya girmeden bir iki noktaya daha açıklık getirmek istiyorum ki benim anlayışım daha net anlaşılabilsin.



Alıntı
En başta şunu tekrar belirtmeliyim. Bu satırları yazan kardeşiniz öyle sıradan, şuradan, buradan bilgi diye, ilim diye boş bir şeylerle, yada kısmen boş şeylerle ortaya çıkıp bir şeyler anlatmaya çalışan bir insan kesinlikle değildir.
Hem din adına hem dünya adına yazdığım konularda yeterli yada söz sahibi olacak donanıma sahip olmasam ve buna LAİLAHEİLLALLAH kelamına inandığım kadar inanmasam değil kendi isteğimle yazmak, hiç bir güç bana bu satırları yazdıramaz.

Şunuda unutmadan hatırlatmalıyım. İslam Efendimiz'in sağlığında sahip olduğu özelliklerden Efendimizden sonra maalesef dönem dönem azmak suretiylede, olması gereken çizgiden hemen hemen çoğunlukla çıkarılmıştır.



Alıntı
Mezheplerin ortaya çıkış nedeni her biri VELİ olan onbir kuşak peygamber evladının EMEVİ ve ABBASİ zalimlerince ilimlerini yaymalarına ve müslüman kitlelerin ilim ve bilgi ihtiyacını karşılamasına engel olmak için zehirlenerek ve kesilerek yaşamalarına dahi müsaade edilmemiş olmasıdır.

Peygamber evladının ve seçkin sahabelerin EMEVİ zalimlerince katledilmesi, islamın çıkış noktası olan arap dünyasında büyük bir eksiklik ortaya çıkarmış ve Efendimizden yüz küsur yıl sonra bu ihtiyacın karşılanması için sayısız mezhep türemiştir. Bunlardan parmakların sayısı kadarının onaylanması ise ABBASİ zalim hükümdarlarının bir oyunudur.

Aslında dinde mezhep olayı yoktur. Meşrep vardır. Ve bugün mezhep olayı aslında bu mezhep imamlarının kendi meşreplerinin kitaplaştırılmasıdır.

Ben HANEFİ MEZHEBİNDEN bir ailenin cocuğuyum. Fakat Ehlibeyt ve mezhep olaylarının ve de EMEVİ ve ABBASİ zalimlerinin gerçek tarihlerini öğrendiğimde mezhep olayının dışında tuttum kendimi. İnancım Efendimiz ne yaşamışsa ve göstermişse o zamanki gibidir.

Benim inancım odur ki tıpkı Ruhbaniyetin Allahın emri olmadığı halde yaşanması fakat Allahın buna fırsat vermesi olayında olduğu gibi Mezhep olayıda böyledir. sonuçta işlerin sonunda varacağı yer ve hüküm giyeceği yer Allah katıdır. Ben daha fazlası için hiç bir şey söylemek istemiyorum. Söylemekte gerekmiyor.

Benim buraya yansıttıklarım Kuran ve yaşayan Kuranların benim aklıma ve gönlüme yansıyanlarının bir suretidir. Benim yazdıklarımda en ufak bir şüphem ve tereddütüm yoktur. Kesin bilgi sahibi olmadığım konuda zaten tek kelime dahi konuşmam, yazmam.




Alıntı
* Laiklik imansızlık değildir. Çünkü Laiklik bir din değil bir devlet yönetimi şeklidir. O halde Laiklik ne dindir nede dinsizlik.
Önceki yazımda sözde şeriatçıların oluşturduğu islam coğrafyasının halinide Allahın ülke yönetimi olarak neyi tavsiye ettiğinide anlatmıştım.



Alıntı
* İhlas öyle bir haldir ki Kuranın bir müminde aradığı SAMİMİYET denen kavram o kişide yoksa o İHLAS denen kavramı mahvedecek işleri Caminin minberinde, kıldığı namazda, tuttuğu oruçta dahi ikiyüzlülüğe bırakır Allah katındada mahvolur. MAUN suresini bu anlamda çok iyi bilmek gerekiyor.
İslam coğrafyasının kahrını çektiği en önemli etkenlerden biride budur.




Alıntı
* Cumhuriyete sarılmak Kuran'a sarılmayı engellemez. Tam tersine Cumhuriyet Kuran'ın içinde en temiz haliyle zaten emir olarak vardır. Tabi onu Kuran'a ters hezeyanlarla tanınmaz hale getirmemişseniz.
Mesela ben Kuran'a sımsıkı sarılı ve onun yolunda mücadele eden bir insan olarak Cumhuriyetede onun içinde onun onayladığı bir değer olarak sımsıkı sarılı vaziyetteyim.
Ve dahası Allah'ında bu halden razı olduğuna bütün kalbimle inanıyorum.



Alıntı
Fırkalarla ilgili ayetlerlede çakışan şu hadisi şerif ne kadar anlamlıdır.
"ÜMMETİM BENDEN SONRA YETMİŞÜÇ FIRKAYA AYRILIR. BİR TEKİ HARİÇ MÜTEBAKİSİ CEHENNEMLİKTİR."

Efendimizden sonra fitnenin çıkacağına ilişkin ayrıca iki ayette hatırlıyorum. Bunlardan birinde
"BELKİ SANA O FİTNENİN BİR KISMINI GÖSTERİRİZ. BELKİDE SENİ BUNDAN ÖNCE KATIMIZA ALIRIZ" ifadesi mevcuttur.



Alıntı
Birde hadisle örnek verelim. "İLİM ÇİN'DE DAHİ OLSA ONU ALINIZ" buyuruyor Efendimiz.
Devlet yönetimleride bir ilim konusu olduğuna Allahın Resulü her şeyin Kuranda insan eline verilmiş olmadığını bunların belli bir özellik taşıyanlarının ise dünya üzerinde yayılmış olacağını ve bunun alınması için mutlaka çaba ve araştırma yapılması gerekliliğini vurguluyor.

Yoksa Efendimiz şöyle söylemesi gerekirdi "HER ŞEYİ KURANDA ARAYIN, MÜSLÜMAN ELİYLE YAPILMAYANI ALMAYIN, İSLAM COĞRAFYASI DIŞINDA ARAŞTIRMA YAPMAYIN"

Cumhuriyetin batıdan geldiği için Kuran, yani din dışı ilan edildiğini düşünüyorum. Oysa o bir ilim konusudur. Nasıl ki buzdolapları, televizyonlar, cep telefonları v.s, vs. batıdan geldi ve biz bunları bir sakıncası olmadığı için rahatlıkla kullanıyoruz. Aynı şekilde devlet yönetimleriyle ilgili değişikliklerde aynı şekilde dışardan alınabilir. Burada önemli olan dışardan bu anlamda alınanların Kuran muhteviyatına ters düşmemesi gerekliliği noktasıdır. Yoksa kim yapmış olursa olsun her şey ilmiyle ve cismiyle sonuçta Allahındır. Onu ister haçlı yapmış olsun ister müslüman farketmez.

Yoksa Kuran'da padişahlık gibi babadan oğula geçen bir sistem v.s de yok. Oysa Osmanlı 600 yıl bu şekilde yaşadı ve bunun önemli bir kesiminde hem İSLAMIN BEKASINA hemde bulunduğu coğrafyada barış olmasına hizmet etti.



Alıntı
Yukarda Mezhep olayının Efendimiz, Ehlibeyt, Dört halife ve Ashabın tümünün yaşamda olduğu sürece söz konusu olmadığını belirtmiştim. Bununlada bitmiyor. EMEVİ ZALİM HÜKÜMDARLARININ doksan küsur yıllık saltanatları süresincede MEZHEP olayı ile ilgili hiç bir gelişme yok.

Mezheplerin öncüsüde sayılan HANEFİ mezhebinin imamı, İmamı Azam Ebu Hanife, ABBASİ ZALİM HÜKÜMDARI MANSUR tarafından halkı uyandırdığı için susturulmak maksadı ile kadı olarak kendi zulmüne ortak edilmek istenince, İmamı Azam bu teklifi reddeder. MANSUR zalimide İmamı Azam'ın hayatına bir rivayete göre zehirleyerek, bir başka rivayete görede zindanda dayakla son verir.

MEZHEPLER'in ortaya çıkışı ise EMEVİLERİ ortadan kaldıran ve onların kaldıkları yerden zulme devam eden ABBASİ ZALİMLERİ döneminde gerçekleşir. Burada dikkat edilecek bir nokta ilk ve en büyük mezhebin imamı, İmamı Azam mezhep olayları ortaya çıktığında hayatta değildir.


Ekleme Tarihi: 14.12.2009 - 12:34
Bu mesajı bildir   kolye7 üyenin diğer mesajları kolye7`in Profili zum Anfang der Seite
Muhtazaf su an offline Muhtazaf  

Moderator
4254 Mesaj -

Kayıt Tarihi: 04.06.2007
En Son On: 31.07.2020 - 00:50
Cinsiyeti: Erkek 
kolye7 Kardeş herkesin inancı kendini bağlar.
İlla kendi düşüncelerini dayatmanın ne alemi var.
Ekleme Tarihi: 14.12.2009 - 17:39
Bu mesajı bildir   Muhtazaf üyenin diğer mesajları Muhtazaf`in Profili Muhtazaf Özel Mesaj Gönder zum Anfang der Seite
kolye7 su an offline kolye7  
RE:

309 Mesaj -

Kayıt Tarihi: 01.12.2004
En Son On: 04.10.2010 - 21:47
Cinsiyeti: Erkek 
Alıntı
Orijınalı Muhtazaf

kolye7 Kardeş herkesin inancı kendini bağlar.
İlla kendi düşüncelerini dayatmanın ne alemi var.



Muhtazaf kardeşim sözlerinin ilk satırının doğruluğuna bütün yüreğimle katılıyorum.

Fakat ikinci satırda belirttiğin gibi düşüncelerimi dayattığımı söylemen gerçekle en ufak bir ilgisi olmayan hüküm diye düşünüyorum.

Benim yazdığım yazıların hepsi birer fikirdir. Ve tamamı gerçek verilerle tahkim edilmiştir. Yazılarımda bir tek dayatma gösterin o yazıyı anında yok ederim.

Kaldı ki bundan şikayet etmeye hakkı olan bir kişi varsa bu herhalde ancak ben olabilirim. Yada sizin fikirlerinizden çekinip burada yazı yazmaktan korkan insanlar olabilir. Neden bu şekilde hiç düşünmüyorsunuz ?

Ayrıca, ne kelliğim kaldı ne şapkam ne peruğum. Neden bunu yapan kardeşlerimize yine lisanı münasiple uyarıda bulunmuyorsunuz. Ki bu çok daha adil ve yerinde davranış olurdu.

Burası bir forum. Hoşgörü ve fikirlere saygı tahammül yoksa adil bir forum ortamından bahsetmekte mümkün değil. Aynı fikri paylaşmıyan insanları dışlamaksa maksat bu anlamda ne bu sitenin forum özelliği kalır, nede Allahın razı olduğu bir davranış söz konusu olur.

Sanırım Ravda yönetimide bana bu konuda hak verecektir.

O nedenle hoşgörü, tahammül ve adil davranış şart diyorum.



Bu mesaj 1 kez ve en son kolye7 tarafından 14.12.2009 - 22:00 tarihinde değiştirilmiştir.
Ekleme Tarihi: 14.12.2009 - 20:38
Bu mesajı bildir   kolye7 üyenin diğer mesajları kolye7`in Profili zum Anfang der Seite
Muhtazaf su an offline Muhtazaf  

Moderator
4254 Mesaj -

Kayıt Tarihi: 04.06.2007
En Son On: 31.07.2020 - 00:50
Cinsiyeti: Erkek 
kolye7 kardeş aynı şeyleri tekrar edip duruyorsunda.
Ekleme Tarihi: 14.12.2009 - 22:43
Bu mesajı bildir   Muhtazaf üyenin diğer mesajları Muhtazaf`in Profili Muhtazaf Özel Mesaj Gönder zum Anfang der Seite
kolye7 su an offline kolye7  
RE:

309 Mesaj -

Kayıt Tarihi: 01.12.2004
En Son On: 04.10.2010 - 21:47
Cinsiyeti: Erkek 
Alıntı
Orijınalı Muhtazaf

kolye7 kardeş aynı şeyleri tekrar edip duruyorsunda.




Muhtazaf kardeşim o soruyu bu şekilde bana sormak yerine "AYNI SORULARI SORUP AYNI CEVAPLARI DEFALARCA NEDEN ALIYORSUN" şeklinde bunları yazmama sebep olan kardeşimize sorsan bence çok daha isabetli olur diye düşünüyorum.

Üstelik ben aynı şeyleri yazmayıp, yalnızca daha önce yazdığım mevzuları yazdırtan kardeşimiz tekrar tekrar sorduğunda ve önüme koyduğunda onlara işaretle içinden alıntılarla veriyorum çoğunlukla.

Peki Muhtazaf kardeşim, şu aşağıda verdiğim ve defalarca belli maksatla önüme konulan sözcüklerden başka içinde hiç bir ifade olmayan sözcüklerin sahibi kardeşimizide uyardınızmı ? Ve Allaha andolsun bana söylenen bu sözler kabalığına rağmen zerre kadar haklı olsa hiç ama hiç gam yemeyeceğim.

*Şapka düştü kel göründü. Hatta peruk düştü.

*Bağnaz, Atgözlüğü.

*Şiacımısın, ateistmisin.

*Çok açık ve net anlattığım bir kaç kez anlattığım konularda ;
""lakin, asagidaki sorularimin cevabini alamadim""

V.S, V.S. Bütün bu olanların benim için hiç bir önemi yok yanlış anlamayın. Fakat bir sorun gördüğünüzde benim muhatabım olan kardeşlerimizin yazılarınada şöyle bir bakın lütfen.
Sebepsiz sonuç olmaz.
Benim bu anlamda boşa haracayacak bir tek dakikam bile olamaz.

Ekleme Tarihi: 15.12.2009 - 12:35
Bu mesajı bildir   kolye7 üyenin diğer mesajları kolye7`in Profili zum Anfang der Seite
Dai su an offline Dai  
RE:

922 Mesaj -

Kayıt Tarihi: 06.10.2008
En Son On: 13.09.2010 - 00:07
Cinsiyeti: Erkek 
Alıntı
Orijınalı Muhtazaf

kolye7 Kardeş herkesin inancı kendini bağlar.
İlla kendi düşüncelerini dayatmanın ne alemi var.



bu da onun görev anlayisi
Ekleme Tarihi: 17.12.2009 - 07:24
Bu mesajı bildir   Dai üyenin diğer mesajları Dai`in Profili Dai Özel Mesaj Gönder zum Anfang der Seite
kolye7 su an offline kolye7  
RE: RE:

309 Mesaj -

Kayıt Tarihi: 01.12.2004
En Son On: 04.10.2010 - 21:47
Cinsiyeti: Erkek 
Sanırım Dai kardeşimiz Muhtazaf kardeşimizden alıntı yaptığı yazının cevabını görememiş.

O nedenle alıntıyla yazının ve konunun hepsini veriyorum.

Öncedende ifade etmiş olduğum gibi benim hiç bir yazım tekrar olmadığı gibi çoğunluğunu sizin yazdıklarınıza cevaplar kapsıyor. Bu durumda dahi her seferinde değişik verilerle aydınlatma çalışmaları yapmak için gayret sarfediyorum. Aynı şeylerin tekrarı söz konusuysa öncelik benim cevap verdiğim yazılardadır.

Yoksa cevabı diyelimki "SU" olan bir konuyu bir kaç defa daha karşınıza çıktığında bu sefer "GAZOZ" yada "TURŞU SUYU" diye cevaplayamazsınız. Bu ikisinin içindede su var ama cevap konunun cevabı olmalı "NE ALAKA " dedirtecek ifadeler değil.
Latife olsun diye böyle bir anlatım yaptım o nedenle gülümseyebilirsiniz.

Tek cevabı olupda defalarca önüme ve foruma sürülen konulara bu nedenle, önceki yazılarımdan alıntılarla ve üzerine kattığım fikirlerimle cevap veriyorum ki mükerrer yazışmalar ve lüzumsuz vakit kayıpları oluşmasın.

Yani ben üzerime düşeni gereğince yapıyorum diye düşünüyorum....

Alıntı
Orijınalı kolye7

Alıntı
Orijınalı Muhtazaf

Alıntı
bu da onun görev anlayisi



kolye7 kardeş aynı şeyleri tekrar edip duruyorsunda.




Muhtazaf kardeşim o soruyu bu şekilde bana sormak yerine "AYNI SORULARI SORUP AYNI CEVAPLARI DEFALARCA NEDEN ALIYORSUN" şeklinde bunları yazmama sebep olan kardeşimize sorsan bence çok daha isabetli olur diye düşünüyorum.

Üstelik ben aynı şeyleri yazmayıp, yalnızca daha önce yazdığım mevzuları yazdırtan kardeşimiz tekrar tekrar sorduğunda ve önüme koyduğunda onlara işaretle içinden alıntılarla veriyorum çoğunlukla.

Peki Muhtazaf kardeşim, şu aşağıda verdiğim ve defalarca belli maksatla önüme konulan sözcüklerden başka içinde hiç bir ifade olmayan sözcüklerin sahibi kardeşimizide uyardınızmı ? Ve Allaha andolsun bana söylenen bu sözler kabalığına rağmen zerre kadar haklı olsa hiç ama hiç gam yemeyeceğim.

*Şapka düştü kel göründü. Hatta peruk düştü.

*Bağnaz, Atgözlüğü.

*Şiacımısın, ateistmisin.

*Çok açık ve net anlattığım bir kaç kez anlattığım konularda ;

""lakin, asagidaki sorularimin cevabini alamadım""

V.S, V.S. Bütün bu olanların benim için hiç bir önemi yok yanlış anlamayın. Fakat bir sorun gördüğünüzde benim muhatabım olan kardeşlerimizin yazılarınada şöyle bir bakın lütfen.
Sebepsiz sonuç olmaz.
Benim bu anlamda boşa haracayacak bir tek dakikam bile olamaz.

Selamlar...








PC de Güle Güle Güle Güle
Ekleme Tarihi: 17.12.2009 - 12:42
Bu mesajı bildir   kolye7 üyenin diğer mesajları kolye7`in Profili zum Anfang der Seite
Pozisyon düzeni - imzaları göster
Sayfa (1): (1)
önceki konu   sonraki konu

Kategori Seç:  
Sitemizde şu an Yok üye ve 535 Misafir mevcut. En son üyemiz: Didem_


Admin   Moderator   Vip   Üye ]

Hayırlı ömürler dileriz.    Bu üyelerimizin doğum günlerini tebrik eder, sıhhat ve afiyet dolu bir ömür dileriz:
ayhan demirhan (42), milli (55), Faruk85 (39), buyukdere (50), akgulhassan (56), resulkol (42), aldirma_reis (45), cengiz__11 (45), musabbinumeyr (46), _rAbia_ (35), HACIBUBA (38), ergunoynamaz (67), emisya (43), cavittacir (47), arslanmurat1 (46), Ben_Neyim (45), hatipoglu (45), PinarKecik (46), Ugur_K (44), hami_74 (37), ust_mimar (41), Muhlise (43), lifos (49), osmanli (41), @tuba@ (39), oguzada (47), tolga67 (49), zoris (45), aydinhasan (45), ilkay turan (53), Muhammedbilal (35), burhann1 (41), esmafeyzaunal (43), havzanur (36)
24 Saatin Aktif Konuları
0

Copyright © ((( RAVDA.net )))  *  İrtibat   *   RAVDA Reklam Servisi   *   Tüm hakları saklıdır, izinsiz alıntı yapılamaz.
Sitemizde yayınlanan imzalı yazıların içeriğinden yazarları, forum ve yorumlardan ekleyen şahıslar sorumlu olup, kesinlikle sitemiz sorumlu değildir.
© by ((( RAVDA.net )))

Sayfa 0.61443 saniyede açıldı